DÜZEN ULUSLARARASI KALİTE GÜVENCESİ GÜVENİNİZLE TAMAMLANAN 30 YIL Bu Sayıda L A B O R A T U VA R L A R G R U B U Sağlıkta Gündem Bülten Y I L : 1 1 | S AY I : 3 0 | E K İ M 2 0 0 6 • Kanser hakkında 10 temel gerçek • HPV aşısı ABD ve AB tarafından onaylandı • WHO dünya genelinde trans yağların üretimini bitirmeyi öneriyor Nobel Ödülleri Sahiplerini Buldu • Nobel ödülü nedir? • Orhan Pamuk ve Osmanlı kökenli diğer nobel ödüllüler Ramazan bayramınız kutlu olsun!... Editörden Ülkenin içinde bulunduğu sıkıntılar; huzursuzluk ve tahammülsüzlük, Ramazan bayramını karşılarken hiç de içinde olmamız gereken, arzu edilen bir durum değildir. İhtiyacımız olan, bugün üzüldüğümüz, hoşnut olmadığımız durum Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana var olan, görmemize, algılamamıza rağmen, önlemek için etkin olamadığımız bir tablodur. Bültenimizin Ramazan Bayramı’na denk gelen bu sayısında sizlere tıbbi uygulama ile ilgili güzelliklerden bahsetmek isterken, ortasında bulunduğumuz ve uzun süredir gündeme getirdiğimiz ekonomik geleceğimiz yönünden bizleri korkutan cari açıktan ve gelir düzeyindeki dengesizliği hatırlatmadan geçilemiyor. Yapmamız gereken, Bayramın bizlere hatırlattığı sevgi, hoşgörü, af ve paylaşma kavramlarını özümsemek ve bu çerçeveden bakarak yasakçı değil özendirici çözümler önermektir. Evet, birbirimizi dinler olmalıyız, tabi dinletebilmek için de yapıcı, sosyal dengeleri korur ve saygılı olmalıyız. Bayramda en az görmek istediğimiz; umudu olmayan neşesiz veya toplumun değer Farmakogenetik Farmakogenetik testler bireye özgü ilaç seçimi ve etkin doz ayarlanmasına olanak sağlamaktadır 2 3 4 Dr. Yahya Laleli yargılarının dışına çıkmış insan görüntüleridir. Bayramın paylaşma kavramıyla bu olumsuzluk geçici olarak belki, azaltılabilse dahi, asıl yapmamız gereken, istihdam sağlamamız ve üretici olmamızdır. Ülkemizin gelirlerinin borç ödemeye değil ucuz enerji ve iş olanağı üretecek yatırımlara yönelmesi lazımdır. Bence sosyal sıkıntılarımızın en önemli nedeni budur. Bu karamsar tabloya karşın, çaresizlik söz konusu değildir. Şahsi menfaatlerimizle beraber çevre ve ülkemizin menfaatlerini de düşünerek, limitlerde kâr ederek yaşamayı öğrenirsek bize nice mutlu bayramlar gözüküyor. Bir örnek, Fransız meclisinin ve Nobel edebiyat ödül komitelerinin hemen hemen aynı zamanda aldığı kararlardır. Orhan Pamuk’la NTV’nin yaptığı söyleşide Sn. Pamuk’un dediği gibi, Fransa’da alınan karar ile ödülün aynı zamana denk gelmesinin bir tesadüf olup olmadığı veya çevresindeki konular bir gün unutulacak, ortada bir Türk’ün Nobel edebiyat ödülü aldığı gerçeği kalacaktır. Hükümetin tutumu ve 8 Kasım ilerleme raporu nedeniyle müzakereler kesintiye uğrarsa, unutmamalıyız ki tek Türkiye var hepimiz Türkiye’liyiz. Biz hepimiziz! Gençlerde Ani Ölüm Bu gibi ölümlerin oluşma sıklığını azaltabilecek tarama testleri ve rutin sağlık kontrolleri yaşamsal önem taşımaktadır Zayıflamak Ama Nereye Kadar? Çocukluktan itibaren sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması toplum sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır Laboratuvardan Haberler • Klinik Biyokimya Günleri bu yıl 3-5 Kasım tarihlerinde • Kongre ve eğitimlerde aktif rol almaya devam ediyoruz • Yeni BMD cihazımız kullanıma girdi • Çevre ve Gıda Laboratuvarımız büyüyor • Akreditasyon kapsamımız genişliyor 6 7 8 www.duzen.com.tr Basında Sağlık Kanser Hakkında 10 Temel Gerçek HPV Aşısı ABD ve AB Tarafından Onayladı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan kanser araştırmalarının sonuçları, kurumun resmi internet sitesinde “Kanser Hakkında 10 Temel Gerçek’’ başlığı altında toplandı. Raporda, gelişmiş ülkelerin, erken teşhis ve tedavi olanakları nedeniyle, gelişmekte olan ülkelere oranla tedavide daha başarılı oldukları bir kez daha vurgulandı. Seks yoluyla geçen ve serviks kanserine yol açan HPV virüsüne karşı geliştirilen HPV aşısı, ABD’de FDA tarafından onaylandıktan sonra, Avrupa Birliği tarafından da onaylandı. Cinsel yolla bulaşan hastalık etkenleri içinde en sık görülenlerden biri olan ve rahim ağzı kanserlerinin oluşumu için temel risk faktörü olarak kabul edilen HPV’ye (Human Papilloma Virus) karşı geliştirilen “Gardasil” adlı aşı piyiasaya sürülebilmesi için gerekli izinleri aldı. HPV’nin prekanseröz tipleri olan 6, 11, 16 ve 18’e karşı geliştirilen aşının 9-26 yaş arası kız çocuk ve kadınlarda rutin uygulamaya konulmasıyla servikal kanser vakalarının önlenebilmesi öngörülmekte. (HPV ve kanser bk. www.duzen.com.tr) WHO tarafından belirlenen “Kanser Hakkında 10 Temel Gerçek’’ şunlar: 1. Vücudun çeşitli bölgelerini etki altına alan 100’den fazla kanser çeşidi bulunmaktadır. 2. 2005 yılında dünya genelinde hayatını kaybeden 58 milyon kişinin yüzde 13’ü olan 7,6 milyon insanın ölüm nedeni kanserdir. 3. Kanser sonucu ölümlerin yüzde 70’ten fazlası, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde meydana gelmektedir. 4. Erkeklerde ölümle sonuçlanan kanserlerde ilk beş sıra: Akciğer, mide, karaciğer, kolon, yemek borusu. 5. Kadınlarda ölümle sonuçlanan kanserlerde ilk beş sıra: Meme, akciğer, mide, kolon ve rahim. 6. Tütün ürünleri kullanımı, tüm dünyada en büyük ve önlenebilir kanser nedenidir. 7. Dünya genelinde kanserlerin beşte biri, rahim kanserine neden olan HPV virüsü ya da karaciğer kanserine neden olan Hepatit B virüsü gibi kronik enfeksiyonlardan kaynaklanmaktadır. 8. Doğru zamanda teşhis edilmesi ve uygun şekilde tedavi edilmesi durumunda, kanserlerin HPV Virüsü üçte biri tedavi edilebilmektedir. 9. Ağrı kontrolü ve destekleyici tedavi yöntemlerinin uygulanması durumunda, tüm hastaların hastalık sürecinde ağrı çekmemeleri sağlanabilir. 10. Sadece sigara kullanmamak, sağlıklı beslenme, fiziksel olarak aktif olmak ve enfeksiyonlara zamanında müdahale edilmesiyle, kanserin yüzde 40 oranında önlenmesi mümkündür. (www.who.int) 2 Düzen Laboratuvarlar Grubu WHO Dünya Genelinde Trans Yağların Üretimini Bitirmeyi Öneriyor Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ürünlerin içerdikleri trans yağ miktarlarına ilişkin bilginin ürün etiketlerinde yer alması zorunluluğuna ilişkin bildirinin, bu tip yağların kullanımında kayda değer bir azalmaya yönelim sağlamaması durumunda, dünya genelinde kısmen hidrojenize edilmiş yağların üretimlerinin durdurulmasını önermektedir. WHO ayrıca diyet, fiziksel aktivite ve sağlık ilişkisinin doğru biçimde algılanması ve hayata geçirilmesi doğrultusunda evrensel bir strajeji geliştirilmesinin önemini de vurgulamaktadır. Bitkisel yağlar, katılaştırmak için hidrojenize edilir. Eğer bu hidrojenizasyon işlemi kısmi ise “cis formu”ndaki yağ asitlerinin transformları teşekkül eder. Trans formdaki yağlar kolay metabolize edilemez ve daha sert damarlar oluşumuna yol açarlar. Yapılan araştırmalara göre trans yağ kullanımının mutlaka azaltılması veya terkedilmesi gerektiği, bu sayede koroner kalp hastalıklarına yakalanma riskinin en aza indirilmesinin sağlayabileceği belirtilmiştir. Bu ay içinde yayınlanan evrensel strateji planında, ayrıca, taze meyve, sebze ve lifli gıdalar ile baklagillerin tüketiminin arttırılması, tahıl tüketiminin tercih edilmesi vurgulanmaktadır. (Trans yağlar için bk. www.zeytinim.com) Nobel Ödülleri Nobel Ödülleri Nedir, Nasıl Verilir? “Nobel ödülü” sveç kraliyet akademisi tarafın dan Stockholm’de dağıtılan uluslararası bir ödüllendirmedir, 1901 yılından bu yana fizik, Alfred Nobel kimya, tıp veya fizyoloji, edebiyat ve barış dallarında insanlığın en saygın ödülü olarak verilmeye devam etmektedir. Ödül vakfının kurucu bir dahi olarak kabul edileceğimiz Alfred Nobel mal varlığının kaynağı, bulduğu dinamit ve patentini aldığı 350’nin üzerindeki patentli ürünlerle beraber Azerbeycan’da dinamit kullanarak çıkarttığı petrol gelirleridir. Dinamitin mucidi Alfred Nobel, Apşeron yarımadası çevresinde ilk petrol kuyularını açan adam olarak biliniyor. Bu arada, Alfred Nobel’in icadı olan dinamitten de ilk kez Azerbaycan’da boru hattının inşasında yararlanılır ve dinamitler kayalık bölgelerde güzergah açmak amacıyla kullanılır. Diğer yandan bu hattın işletmeye açılması ile birlikte, daha çok petrol taşınmaya Edebiyat Ödülü Orhan Pamuk’un İngiliz oyun yazarı Harold Pinter, ülkesinin Irak savaşındaki müdahalesini cesur ve dobra bir üslupla Orhan Pamuk eleştirerek geçtiğimiz yılı Nobel edebiyat ödülünü almış, 2004 yılında da Avusturya’nın tutucu politikalarını ve sosyal sınıf ayrımcılığını eleştiren yaklaşımlarıyla Elfriede Jelinek, Nobel edebiyat ödülüne layık görülmüştü. Bu yıl Nobel edebiyat ödülü, kentinin melankolik ruhunun izlerini sürerken kültürlerin birbirleriyle çatışması ve örülmesi için yeni simgeler bulduğu gerekçesiyle Orhan Pamuk’a verildi. Bu, ülkemiz için bir onurdur. Aslında Cumhuriyet’ten önce de Osmanlı topraklarında yaşamış olan yazarlardan 3’üne Nobel Edebiyat ve birine de Nobel Tıp ödülü verilmiştir. Nobel edebiyat ödülünü daha önce 1961 yılında “Osmanlı yönetimindeki Bosna-Hersek’te Kültür Yaşamı” konulu yapıtı ile Sırp yazar İvo Andriç (1892-1975), 1981 yılında ise Elias Canetti “Drina Köprüsü”nün de içinde olduğu yapıtları nedeniyle almıştı. başlanır. Dolayısıyla üretim de artar. 20. yüzyıla girerken, Alfred Nobel’in vasiyeti üzerine, malvarlığının bir kısmı bu ödülün adaletle dağıtılması yolunda kullanılmaya başlanmıştır. Albert Einstein’a göre Alfred Nobel, vicdanen rahat ölebilmek, alnına yediği “gaddar” damgasından kurtulabilmek için servetini insanlığa hizmet edenlerin ödüllendirilmesi amacıyla harcanmasını vasiyet etmiştir. 1968 yılında Sveriges Riksbank katkılarıyla NOBEL ödülü, madalya, ödül sahibine takdir belgesi ve para ödülü olarak dağıtılmaya başlanmıştır. Alfred Nobel ölümünden hemen önce, ödüllerin verilmesine karar verecek jüri üyelerinin seçileceği enstitüleri adlandırmıştır. Fizik ve kimya dallarında sveç Kraliyet Akademisi, fizyoloji ve tıp alanında Karolinska enstitüsü, edebiyat alanında sveç Akademisi ve barış ödülü sahibinin belirlenmesi konusunda da Norveç parlamentosundan seçimle belirlenecek 5 kişilik bir komiteyi görevlendirmesini istemiştir. (www.newsvine.com) 1905 yılında şimdi Bulgaristan sınırları içinde bulunan Rusçuk kentinde doğan Canetti, İspanya’dan gelen bir Yahudi aileye mensuptu. Hayatının bir kısmını İzmir’de geçiren Yunan şair Odisseus Elitis de Osmanlı toplumunun kültürünü yansıttığı şiirleriyle daha önce edebiyat ödülünü almıştı. Dr.Ferid Murad ise 1998 yılında “Kardiyovasküler sistemde sinyalleme molekülü olarak nitrik oksit” keşfi ile Nobel tıp ödülüne layık görülmüştü. Dr.Murad da Osmanlı topraklarına bağlı olduğu dönemde Arnavutluk’ta yaşayan bir aileden gelmektedir. Ülkemizde çok farklı kültürler bir arada bulunmakta, bu bizim zenginliğimiz. Önemli olan Türkiye’den bir düşünürün Nobel ödülü almasıdır, yazdıkları veya söylediklerini benimsemesek de birileri için bir değerdir. Osmanlı topraklarında Osmanlı kültürüyle yetişmiş, yazılarında yaşadıkları bölgeleri veya hayat anlayışlarını inceleyen Nobel ödüllü yazarlar gibi ne Orhan Pamuk bu ülkenin vatandaşlığından çıkacaktır, ne de diğer ödüllere konu olan bölgeler ülke sınırları içinde kalacaktır. Bu ödül genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Nobel ödülüdür, hep beraber sahip çıkalım, anlamaya çalışalım, kıymetini bilelim, tadını çıkaralım. 105 yıldan beri verilen Nobel tıp, kimya ve fizik ödüllerinin hepsini bu yıl ABD’li bilim adamları paylaştılar. Bu yılki Nobel ödüllerinin bir özelliği de, içinde bulunduğumuz yüzyıla en fazla damgasını vuran alanlardaki çalışmaların seçilmiş olması. Tıp Ödülü ki Genetikçinin 2006 Nobel Tıp Ödülü, “genetik bilginin akışının denetlenmesiyle” ilgili çalışmalarından dolayı ABD’li Andrew Z. Fire ve Craig Mello’ya verildi. Genetik bilginin akışının denetlenmesi için bir yol bulan Fire ve Mello, “RNA müdahalesi” sürecini keşfetmeleriyle İsveç’in başkenti Stockholm’deki Koralinska Enstitüsü tarafından bu ödüle layık görüldü. Kimya Ödülünün Konusu da Yine Tıpla lgili ABD’li bilim adamı Roger D. Kornberg, genlerdeki bilginin depolanması ve daha sonra hücrenin protein üreten bölümlerine transferi ile ilgili çalışmaları ile 2006 Nobel Kimya Ödülü’nü kazandı. Ekonomi Ödülü ABD’li Phelps’in Nobel Ekonomi Ödülünü bu yıl, ABD’li ekonomist Edmund S. Phelps kazandı. Phelps’in “ekonomik politikaların kısa ve uzun vadeli etkileri arasındaki ilişki hakkındaki anlayışı derinleştirdiği için” ödüle layık görüldüğü bildirildi. Fizik Ödülü, Evrenin Oluşumunu Anlamaya 2006 Nobel Fizik Ödülü’nü de George Smoot ile John Mather paylaştı. İki ABD’li bilim adamı, evrenin nasıl oluştuğuna ilişkin Büyük Patlama Teorisi ile galaksi ve yıldızların kökenini daha da anlamaya yardımcı olan çalışmaları nedeniyle ödüle layık görüldü Barış Nobeli Yoksul Dostu Yunus’a verildi 2006 Nobel Barış Ödülü’nü Bangladeş’te yoksullara koşulsuz kredi sağlayan Grameen Bank ve kurucusu kazandı. Nobel Komitesi’nin açıklamasında, “Her biMuhammed Yunus reyin, iyi bir yaşam hakkı ve potansiyeli vardır. Yunus ve Grameen Bankası, kültürler ve uygarlıklar boyunca yoksulların en yoksulunun bile kendi kalkınmalarını sağlamak için çalışabildiklerini gösterdi” ifadesi kullanıldı. Düzen Laboratuvarlar Grubu 3 laç Seçimi Sırasında Kullanılabilecek Yeni Bir Yaklaşım Farmakogenetik G ünümüzde, genetik alanındaki birçok bilginin kişi ve toplum sağlığı yararına kullanılabilir hale geldiği bilinmektedir. Bireye ait genetik yapının ortaya konması, hastalıkların teşhisi, prognozu veya tedavi süreci gibi birçok alanda sayısız olumlu etkiye neden olmaktadır. İnsan genetiği alanındaki ilerlemeler, tıp biliminde çeşitli genetik disiplinlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu disiplinlerden biri olan farmakogenetik, gün geçtikçe önemi artan ve tıp dünyasına katkıları değerli hale gelen bir alandır. Farmakogenetik, Farmakogenetik testler psikiyatri, onkoloji, gastroenteroloji ve kardiyovasküler hastalıklar gibi tıbbın bir çok alanında kullanılmaya başlamıştır. 4 Düzen Laboratuvarlar Grubu bireye özgü genetik-metabolik profilin ilaç kullanımı üzerindeki etkisini, değişik ilaçlara karşı cevabını ve bunlara bağlı olarak gelişebilecek toksisitenin nedenlerini inceleyen bir alandır. ABD ve Avrupa’da, her sene etkin olamayan tedaviler için 100 milyar dolar harcandığı, 2 milyon kişinin görülen yan etkiler nedeni ile hastaneye kaldırıldığı, 1000’den fazla vakada önlenebilir ölümlerin ve 3 milyon vakada tıbbi hataların görüldüğü bilinmektedir. Medikal tedavi hastalık semptomlarını dikkate alarak belirlenmektedir. İlaç seçimi yapılırken hastanın genetik ve moleküler altyapısı ve verilen ilaçlarla ne şekilde etkileşeceği konusu çok önem kazanmaktadır. Farmakogenetik çalışmalar doğru ilacın seçimine büyük ölçüde yardımcı olacaktır. Bireyin ilaçları metabolize etmesi bazı enzimlerin aktivitesine ve çevre şartlarına bağlı olarak belirlenir (fenotip). Bu enzimleri kodlayan genlerde meydana gelen mutasyon/polimorfizmler bu aktivitenin azalmasına veya artmasına neden olabilir ve dolayısıyla birey ilaçları yavaş veya hızlı metabolize eder duruma gelebilir. İlaç metabolizması için bireyler; • Hızlı Metabolizörler (EM) • Orta Hızlı Metabolizörler (IM) • Yavaş Metabolizörler (PM) • Ultra Hızlı Metabolizörler (UM) olarak 4 ayrı grupta incelenmektedir. Farmakogenetik testler bireyin genotipi ile tedavi sürecinde ortaya çıkan fenotipik farklılıkları ilişkilendirerek, bireye özgü etkin ilaç seçimi ve doz tayininin yapılabilmesine olanak sağlamaktadır. Farmakogenetik testlerin hem doktor hem de ilaç tedavisi alan birey açısından ve tedavinin maliyeti bakımından sigortalar yönünden birçok yararı söz konusudur: • Bu testler, bireyin genlerinde belirlenen varyasyonlara bağlı olarak, hekimin reçete öncesi tedavi dozunda ayarlamalara gitmesine ve ilaç tedavisinden optimum yararlanmasına olanak sağlayabilir. • Testler aracılığı ile hekime ilaç-ilaç etkileşimi hakkında bilgi verilebilir. • Bireye ait genetik bilgiler ışığında, hangi ilacın hasta için daha yararlı veya yan etkilerin görülmesi açısından daha zararlı olabileceği konusunda bilgi verilebilir. • Hekim tarafından tedavi için verilen ilaçların güvenilirlik ve etkinliğini, dolayısıyla tedavi başarısını arttıran bir parametre haline gelebilir. • Bireydeki genetik değişiklikler, aynı değişikliği taşıyan diğer aile fertlerinde de yol gösterici olabilir. Farmakogenetik testler psikiyatri, onkoloji, gastroenteroloji ve kardiyovasküler hastalıklar gibi tıbbın bir çok alanında kullanılmaya başlamıştır. Laboratuvarımızda bu konuda gerekli altyapı kurulmuş ve test çalışması başlatılmıştır. Çalışmalar sonucunda elde edilen bilgiler ışığında kapsamlı değerlendirmeleri içeren kişiye ait rapor düzenlenmektedir. Hastadan alınan kan materyali DNA analizi için Genetik Tanı Merkezimize gönderilir. Sonuç çıkma süresi 4-6 haftadır. Çoklu ilaç kullanımını gerektiren tedavilerde, bir ilaç, diğer ilacın metabolizmasında indüksiyona neden olarak etkisini azaltabilir veya inhibisyona neden olarak toksisiteye zemin oluşturan durumlara neden olabilir. Verilecek raporlar, sitokrom P450 üzerinden gerçekleşecek ilaç-ilaç etkileşimleri ile ilgili bilgiyi de içerecek şekilde hazırlanacaktır. Laboratuvarcılık alanındaki gelişmeleri yakından takip eden laboratuvarımızda farmakogenetik çalışmalar, Kanada’daki Genome Quebec Pharmacogenomics Center Laboratuvarı ile paralel olarak başlatılmıştır. Çalışılan parametreler aşağıda verilmiştir. HapMap Çalışması Farmakogenetik alanında yapılan en kapsamlı ve güncel araştırma olan “HapMap” çalışması, Nature dergisinde yer almış ve insan DNA’sı üzerindeki anahtar bölgelerin tespit edilmesi amacıyla 269 insanın gen haritasının çizilmesi süreçlerini içermiştir. Sosyolojik ve coğrafik faktörlerin de gen yapısı kadar belirleyici olduğu hastalıkların oluşumunda, deneklerin Nijerya, Japonya, Çin ve Amerika’dan bir araya getirilmiş olması farklı etnik grupların profilini görmek açısından dikkat çekicidir. Gen haritasının çizilmesi ile birlikte, araştırmacılar diyabet, bipolar bozukluklar, kanser vb. önemli hastalıkları önleme, erken tanı ve tedavi süreçlerini öne alma yolunda yeni yaklaşımlar elde edilebilecektir. Farmakogenomik çalışmalar sayesinde genetik mühendisler tarafından sağlıksız hücre büyümesini önleyen ilaçlar da üretilmeye başlanmıştır. Bu sayede, kişinin hastalığının henüz ilk evrelerinde, normal dışı büyüme tespit edilebilirse, bireye yönelik, daha spesifik ve kişiselleştirilmiş bir tedaviye fırsatı doğacaktır. Lösemi ve kısmen romatoid artrit tedavisinde kullanılan MabThera/Rituxan adlı ilacın, bu doğrultuda çok değerli olduğu kanıtlanmıştır (www.drugresearcher.com). Hastalık Grubu Onkoloji Psikiyatri Kardiyovasküler Hastalıklar Hipertansiyon Diyabet Gastroenteroloji laç Urinotekan 6-Merkaptopurin 6-Tioguanin Tamoksifen Zolpidem Amitriptilin Sitalopram Klozapin Trazodon Fluvoksamin Nortriptilin Paroksetin Fluoksetin Risperidon Nefazodon Tioridazin Imipramin Diazepam Sertralin Olanzapin Glimepirid Irbesartan Losartan Warfarin Metaprolol Meksiletin Ritmol Flekainid Omeprazol Lansoprazol Pantoprazol Rapebrazol Azothiopirine 6-Mercaptopurine Düzen Laboratuvarlar Grubu 5 Gençlerde Ani Ölüm genlerde ve genç erişkinlerde spor aktiviteleri ani ölüm riski ile ilişkili görünmektedir. Spor aktivitesi doğrudan ölüm oranlarını arttırıcı bir faktör olarak kabul edilmese de, kalp hastalığı olan genç sporcularda egzersiz esnasında yaşamı tehdit eden ritm bozukluklarının oluşma riski artmaktadır. Ani ölüm için kimlerin olası aday olduğunu saptayabilmek çok kolay olmasa da rutin sağlık kontrolleri mevcut risklerin saptanabilmesi ve takibi için şarttır. Ani ölüm nedenleri arasında ailevi nedenlere bağlı hastalıklar da yer aldığından ayrıntılı bir aile öyküsü çok önemlidir. Ailede açıklanamayan ani bayılma, ani ölüm, kas güçsüzlüğü ve doğuştan sağırlık mutlaka sorgulanmalıdır. Kişinin kendi özgeçmiş bilgileri önceden varolan sağlık sorunlarını aydınlatabilmek açısından değerlidir. Ani ölümle kaybedilen bireylerin birinci derece akrabalarına doktor kontrolünde EKG, Ekokardiyografi, Holter (24 saat veya daha uzun EKG monitorizasyonu) ve efor testi yapılması uygun olacaktır. “Her ölüm erken ölümdür” demiş ünlü şair Cemal Süreyya. Yine de hiçbir sağlık sorunu olmayan, genç bir insanın ani ölümü gibi bazı ölümler daha da erkendir. Özellikle sporcularda görülen ölümler konuya olan ilgiyi de arttırmaktadır. Bu nedenle bu gibi ölümlerin oluşma sıklığını azaltabilecek tarama testleri ve rutin sağlık kontrolleri oldukça önemlidir. Gençlerde ani ölüm kavramı temelde “ani kalp durması” başlığı altında incelenebilir. Kalp fonksiyonunun, solunumun ve bilincin ani ve beklenmedik kaybıyla ortaya çıkan bu tablo çok kısa zamanda, genellikle şikayetlerin başlamasından sonraki bir saat içinde gelişen tıbbi açıdan acil bir durumdur. Doğru ve acil müdahale ile sağ kalım sağlanabilir. Ani kalp durması kalp krizi ile aynı şey değildir. Ani kalp durması genellikle kalbin pompa fonksiyonunu ve kalpten vücuda kan gönderilmesini ani olarak bozan ciddi bir ritm bozukluğu sonucu ortaya çıkar. Kalp krizi ise kalbi besleyen damarların (koroner arterlerin) ani tıkanıklığı sonucu kalp kasına kan gidememesi ile karakterize bir durumdur. Ani kalp durmasının çoğunlukla altta yatan başka kalp hastalıklarına bağlı olabileceği unutulmamalıdır. 35 yaş ve altında ani ölüm görülme sıklığı yıllık olarak yaklaşık 100.000’de 1’dir. Erkeklerde kadınlara göre daha sıktır. Er- 6 Düzen Laboratuvarlar Grubu Ani ölüm için kimlerin olası aday olduğunu saptayabilmek çok kolay olmasa da rutin sağlık kontrolleri mevcut risklerin saptanabilmesi ve takibi için şarttır. Genç sporculara, özellikle de atletlere öykü ve fizik muayenenin yanı sıra EKG’nin de yer aldığı kardiyovasküler taramanın rutin ve periyodik olarak uygulanması önerilmektedir. Daha önceden ani kalp durması problemi yaşamış ve doğru acil müdahele ile yaşama dönmüş kişilerin de EKG, kalp enzimleri, kan elektrolitleri, tiroid hormon testleri, uyuşturucu ilaç testleri, akciğer garfisi, EKO, elektrofizyolojik testler, kalp sintigrafisi, ejeksiyon fraksiyon testleri ve koroner kataterizasyon ile takibi gerekebilir. Ani ölümlere toplum sağlığı açısından bakıldığında ilk yardım eğitiminin yaygınlaştırılmasının bu konuda da bir katkı sağlayabileceği gerçeği özellikle akılda tutulmalıdır. Ayrıca sporcuların rutin sağlık kontrollerinin önemi de hiçbir zaman unutulmamalıdır. (www.mayoclinic.com) Ani kalp durmasında ortaya çıkan bulgular çok hızlı gelişir ve tablo ürkütücüdür. Bu tabloda; • Bilinç kaybı ortaya çıkması • Nabzın durması • Solunumun durması • Ani bayılma, düşme Ani Kalp Durması Nedenleri • Kalp ritm bozuklukları: Ventriküler taşikardi, ventriküler fibrilasyon, ciddi bradikardi. Uzamış ve ciddi ritm bozuklukları çoğu zaman normal, sağlıklı kalp fonksiyonları olan bir insanda tetikleyici bir faktör (elektrik şoku, uyuşturucu ilaç kullanımı) olmadan ortaya çıkmaz. • Koroner arter hastalıkları: Sorun kalbi besleyen damarlardadır. • Konjenital kalp hastalıkları • Kardiyomyopati: Kalp kasında anormallik ile seyreden, dolayısıyla kalp dokusunda hasara yol açan klinik tablolar ile karakterizedir. • Kalp kapak hastalıkları: Özellikle kalpten çıkan ana damar olan aortun kapağındaki darlık kanın kalpten vücuda akışını engelleyerek ani ölüm nedeni olabilir. • Elektrofizyolojik bozukluklar: Kalbin elektriksel iletim sisteminde problem vardır: Uzamış QT sendromu, Wolf Parkinson White Sendromu bu grupta sayılabilir. rım t a sa Bu iki bozukluk da temelde yemek olgusuna ve zayıf olmaya odaklıdır. Refah düzeyinin yüksek, yemek olanaklarının çeşitli ve bol olduğu, göze hoş görünmenin zayıf bir vücut yapısı ile paralel düşünüldüğü batı toplumlarında, kentsel alanlarda daha çok gözlenmektedir. 12-25 yaş arası genç kızlar, göz önünde olan bazı meslek grupları (mankenler, modeller, sahne sanatçıları, hostesler vb.) özellikle risk altındadır. Bu yeme bozukluklarına sahip bireylerin ailelerinde depresyon, obesite, alkolizm gibi sorunlara rastlanma olasılığı anlamlı ölçüde yüksektir. Bu durum genetik yatkınlıkla ilgili olabileceği gibi aile içi bireylerde karşılıklı etkileşim ngü r/3 Anoreksiya ve Bulimiya ğla r tö Özellikle 1970’lerin tarz ikonu haline gelen manken Twiggy ile neredeyse “hastalıklı bir zayıflık imgesi” kollektif bilinçaltının özenilen hedefine dönüştü. Modanın medya olanaklarını kullanarak insanlara ve toplumlara yaşam tarzı alışkanlıkları dayatması sonucunda, genç kuşaklar “sıfır beden” mankenleri sağlıklı, güzel ve mutlu olmanın tek yolu gibi algılamaya başladılar. Ergenlerde, özellikle de genç kızlarda anoreksiya ve bulimiya adı verilen, yeme bozukluğu ile karakterize hastalıkların görülme sıklığı her geçen gün biraz daha arttı. İlk kez bu yıl Madrid, Barcelona, Milano ve Edingburgh’da düzenlenen uluslararası moda gösterilerinde yerel yöneticiler tarafından belli beden ölçüsünün altındaki mankenlerin podyuma çıkmalarının yasaklanmasıyla “zayıflık” imgesinin toplumsal boyutu bir kez daha gündeme geldi. yoluyla birbirine benzer davranışların varlığıyla da açıklanabilir. Anoreksiyalı bireyler, vücut ağırlıkları yaşları ve boylarına göre normalden daha düşük olmasına karşın, kilo fazlalıkları olduğunu düşünürler. Bu düşünce hastalarda ölümcül sonuçlara varabilen davranış değişikliklerine yol açar. Hastalar yiyecek alımlarını ciddi oranda kısıtlayarak veya aşırı egzersiz yaparak, vücut ağırlıklarını kontrol altında tutmaya çalışırlar. Bulimiya sorunu olan hastalar ise yediklerini kusarak, müshil ya da lavman kullanarak çıkartırlar. Yedikleri yemek çok bol miktarda olabileceği gibi bir parça şeker gibi az miktarda da olabilir. Bulimiyalı hastalar yeme dürtülerini kontrol edememekte, yemek yedikten sonra da suçluluk duymaktadırlar. Bulimiyalı hastaların kiloları normal ya da normale yakın olabilir. Yeme bozukluğu olan hastalar, dönem dönem hem anoreksiyaya, hem de bulimiyaya ait davranış özelliklerini sergileyebilirler. Yeme bozukluğu olan hastalarda kilo kaybının yanı sıra başka fiziksel bulgular ve ruhsal davranış değişiklikleri de dikkat çeker. Yorgunluk, baş dönmesi, göz kararması, cilt kuruluğu, tırnaklarda ve saçlarda zayıflık, kırılma, saçlarda dökülme, düşük kan basıncı, sıvı alım azlığına bağlı susuzluk belirtileri, osteoporoz, kadınlarda adet düzensizliği ve adetten kesilme görülebilir. Ayrıca bulimiyalı hastalarda kişinin kendi tarafından tetiklenen kronik kusma eylemlerine bağlı olarak ağız boşluğunda deformasyonlar, tükürük bezlerinde genişleme, el parmaklarında diş izleri gibi bulgular gözlenebilir. Bu hastalıkların psikiyatrik bozukluklar olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Anoreksiyalı hastalarda yemeyi red, açlığı inkar, aşırı egzersiz daha ön planda iken bulimiyalı hastalar yemekle aşırı ilgili olup gizli saklı yemek tüketip kusmak ve suçluluk duyguları ön plandadır. Anoreksiyalı ya da bulimiyalı hastalarda duygulanım eksikliği, konsantrasyon güçlüğü gibi şikayetler de tabloya eşlik eder. Yeme bozukluklarında multidisipliner bir yaklaşım ve psikolojik destek tedavi öncelikli yaklaşım olmalıdır. Anoreksiyanın ölümcül bir hastalık olduğu ve hastaların tedaviden kaçma eğilimi unutulmamalıdır. Aşırı kilo : ça Ünlü ressamlar Rubens, Rembrandt ve Breugel’in tablolarında, yaşadıkları dönemin estetik değerlerine tanıklık eden dolgun hatlı hanımlar, yirminci yüzyılda estetik ve güzellik arenasındaki yerlerini daha ince hatlı hemcinslerine bıraktılar. Geçirilen iki büyük dünya savaşı, kadınların çalışma hayatında daha aktif yer alması, değişen beslenme ve yaşam tarzı alışkanlıkları, moda akımları gibi pek çok faktör, bu yeni güzellik kavramının oluşumunu pekiştirdi. sy on Ama Nereye Kadar? lü str a Zayıflamak kaybı olan kişilerin hastanede tedavi görmesi, tedaviye hastanın katılımının sağlanması şarttır. Kişinin yeme davranışı üzerine kurulu yanlış düşünce tarzının değiştirilmesine, benlik algısına yönelik olumsuz algısının düzeltilmesine öncelik verilen davranışçı terapiler tedavide tercih edilir. İlaç tedavisinde ise antidepresanlardan yararlanılır. Günümüzde obesitenin zararları sürekli vurgulanıp, insanların zayıflamaya yönelmesi gerektiği vurgulanırken, bazı insanların zayıflamak için midelerine kelepçe taktırmak dahil her yolu denemesi ve “sıfır beden”e inmeye çalışması bir çelişki gibi görülse de, beslenme bozukluklarının her türünün insan sağlığı için ne kadar büyük bir sorun olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Bu tip hastalıklar göstermektedir ki, çocukluktan itibaren sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması toplum sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. il Düzen Laboratuvarlar Grubu 7 Laboratuvardan Haberler 15. Klinik Biyokimya Günleri 3-5 Kasım 2006 Tarihlerinde Klinik laboratuvarcılık sektöründeki sorunların, son gelişmelerin ve rutin uygulamada karşılaşılan problemlerin tartışılacağı toplantıya tüm Türkiye ve KKTC’den 100’ü aşkın laboratuvar sahibi veya işletmecisinin katılması beklenmekte. Laboratuvarlar arası uyum ve karşılaştırma programları, otoantikorlar, elektroforez, infertilite, kanser genetiği ve tümör markerları gibi konuların ele alınacağı toplantı programına www.duzen.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Eğitim Bizim çin Önemli Geçtiğimiz aylarda laboratuvarımızın kurucu ve yöneticisi Dr.Yahya Laleli iki ayrı kongrede konuşmacı olarak yer aldı. Eylül ayında Antalya’da yapılan ve Kurucu Başkanı Olduğu Viral Hepatit derneği’nin 8. Kongresi’nde “Viral Hepatitlerle Savaşımda Derneklerin Rolü” konulu sunumunun yanında, derneğin topluma yönelik bilgilendirme ve kontrol veri takibi fonksiyonlarının etkinleştirilmesi için yeni uygulama alanları ve yaklaşımların yer alması planlandı. Dr.Laleli, yine aynı ay içinde zmir’de Kimya Mühendisleri Odası tarafından organize edilen ve “TBMM yenilebilir yağlar komisyonu” ve ilgili milletvekillerinin de katıldığı “Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Sempozyumuda” Ü C R E T S İ Z D A N I Ş M A H AT T I ☎ 0800 314 73 93 zeytinyağın sağlık üzerine genel pozitif etkileri, özel üretimlerin antienflamatuvar ve açlık geni üzerindeki etkileri ve bu etkilerin elde edilebilmesi için üretimin nasıl yapılması gerektiği konusundaki bildirisini sundu. “Türkiye’de Kalite Altyapısının Desteklenmesi” adlı AB projesinin bir ayağı olan “Yeterlilik Testleri ve Laboratuvarlar Arası Karşılaştırmalar” programında laboratuvarımız uzmanlarından Dr.Murat Öktem eğitmen olarak görev aldı. Eylül ayında stanbul’da yapılan eğitimde tekstil, alüminyum, gıda, çevre ve veterinerlik sektörlerinden katılımcılara yeterlilik testleri programlarının oluşturulması ve yürütülmesi hakkında eğitim verildi. Bu konudaki eğitimin devamı Aralık ayı içinde Ankara’da yapılacak. Laboratuvarlar arası uyumu arttırmak amacıyla 5 yıldır düzenlediğimiz “Laboratuvarlar Arası Karşılaştırma Programı” kapsamında 19.dönem örnekler 120’yi aşkın laboratuvara gönderildi. Biyokimya, Hematoloji ve Periferik yayma bölümlerinden oluşan programa önümüzdeki dönemden itibaren Mikrobiyoloji bölümü de eklenecek. Kemik Sağlığınızı Daha yi Takip Edebilmek çin Osteoporozun tanı ve takibinde kemik mineral dansite ölçümünün önemi tartışılmaz. Kemik erimesinin tanısına büyük önem veren laboratuvarımızda yeni BMD cihazı kullanıma girdi. Hologic Discovery cihazı ile kemik mineral dansite ölçümü ve vertebral kırık değerlendirmesi birarada yapılacak. Bu cihaz sayesinde daha hassas ve doğru görüntülerin elde edilmesi ve tedavi etkinliğinin daha kısa sürede belirlenebilmesinin yanı sıra, kırık risklerinin değerlendirmesi de daha kesin bir şekilde yapılacak ve ayrıntılı bir biçimde rapor Hazırlayanlar Ankara Dr. Murat Öktem Tunus Caddesi No: 95 06680 Tel: 0.312.468 70 10 Faks: 0.312.427 81 74 Yalçın Yıldız Dr. Özlem Aker Dr. Serpil Eraslan Emine Tokalı w w w. d u z e n . c o m . t r e - m a i l : d u ze n a n k @ d u ze n .co m .t r Grafik Tasarım 3tasarım www.3tasarim.com Atatürk Bulvarı No: 237/39 06680 Tel: 0.312.468 95 41 Faks: 0.312.426 99 56 Mithatpaşa Cad. No: 16/15 06420 Tel: 0.312.433 29 24 Faks: 0.312.434 09 70 edilebilecektir. Bu sistemde ölçüm değerleri ve birimleri korunduğu için eski veriler sağlıklı bir şekilde mukayese için kullanılmaya devam edebilecektir. Hologic Discovery Çevre ve Gıda Laboratuvarları DAP’dan (Almanya Akreditasyon Kurumu) 2005 yılında akreditasyon alan çevre ve gıda laboratuvarlarında da gelişmeler oldu. Personel, donanım ve kapasite yönünden genişletilen her iki bölümde de çok değişik sektörlere cevap verecek şekilde kapsam genişletildi. Çevre laboratuvarının ruhsatı yenilenirken, gıda laboratuvarı için yeni yerleşim ve hizmet alanları için yapılan müracaatta yerleşim onayı alındı. Hizmet verdiğimiz alanları web sayfamızdan takip edebilirsiniz. Akreditasyon Kapsamı Genişliyor 2004 yılı Haziran ayında klinik laboratuvarcılık alanında ilk akreditasyonu alan laboratuvarımız, akreditasyon kapsamını da her yıl genişletmekte. Bu kapsamda bu yıl Mikrobiyoloji bölümümüzün de akreditasyon kapsamına alınması için başvuru yapıldı. Kasım ayındaki rutin yıllık akreditasyon denetimi sırasında bu başvuru TÜRKAK tarafından değerlendirilecek. Bundan sonraki hedefimiz ise stanbul şubemizin akredite olması. stanbul Avrupa Yakası 2. Taşocağı Cad. No: 8 Mecidiyeköy Tel: 0.212.272 48 00 Faks: 0.212.272 48 04 Anadolu Yakası Bağdat Caddesi Gündüz Apt. B Blok No: 160/7 Selamiçeşme Kadıköy Tel: 0.216.302 97 93 Faks: 0.216.363 51 88 Adana Atatürk Bulvarı No: 34/2 01120 Tel: 0.322.454 49 01 Faks: 0.322.457 55 05 Mersin Atatürk Caddesi 4303 No: 25 Çamlıbel Tel: 0.324.237 59 59 Faks: 0.324.239 02 95 Bursa Bozkurt Cad. Raca Apt. No: 18 Altıparmak 16050 Tel: 0.224.225 56 80 Faks: 0.224.225 56 84