Gözümüze kibrit çöpünü çok yaklastirinca

advertisement
MUHAMMED SALİH HAKKINDA
Ceditçilik Hareketi ve Türkistan'ın Bugünü ................... 14
Özbekistanlı Ģair ve siyasetçi Muhammed Salih'le Ģiirden
siyasete 'ġĠĠR BĠZĠM GĠZLĠ DĠLĠMĠZDĠ‘ ....................... 15
Özbekistan'da milli hareketin önde gelen ismi Muhammed
Salih: ―Milliyetçilik politika değil, ülküdür‖..................... 18
Özbekistan'da Diktatörlük (I-II)
............................... 22
Küs Kerimov'a güvence verildi ................................ 25
Kerimov'dan buzları kırma ziyareti ............................ 26
Kerimov, Türkiye'de muhalif istemiyor ........................ 27
Ġkinci Elçibey vak'ası
........................................... 29
Özbek muhalif: ‗'Tehdit ediliyorum'‗ ........................... 31
Özbekistan'la gizli kriz .......................................... 33
Onurlu Mücadele................................................ 35
Özbekistan muhalefet lideri Türkiye'den ayrılıyor ........... 37
Çetin'in dıĢ politikadaki son ―zaferi‖ ........................... 39
Muhammed Salih: ‗'ERK Partisi Türkiye'de değil
Özbekistan'da mücadele veriyor'‗ ............................. 42
‗'Kimseye boyun eğmem, Allahtan baĢka !'‗
................. 45
TÜRKĠSTAN NOTLARI ........................................
49
Muhammed Salih‘in Ģiir dünyası ..............................
51
Muhammed Salih‘in dramı .....................................
54
Bir Türk‘ün dramı ...............................................
57
Büyük adam her zaman yalnız bir adamdır ..................
60
Muhammed Salih‘in suçu neydi?
............................. 64
ġiiri ĠĢgalde doğdu ..............................................
67
Devlet adam kaldırdı ...........................................
76
Muhammed Salih‘e sınır dıĢı emrini Yılmaz verdi ...........
80
Muhammed Salih‘e büyük vefasızlık ! ........................
81
Yılmaz‘dan Kerimov‘a sürgün muhalif jesti
.................. 83
Gözümüze kibrit çöpünü çok yaklaĢtırınca! ..................
86
Ġki Ģehirde hayatı durdurduk ...................................
89
Muhammet Salih ne yapıyor? .................................
90
Demirel: Hükümet sıkıntıyı çözer .............................
92
Türk-Özbek iliĢkilerinde serinlik ............................... 93
Kerimov ve Diğerleri ............................................ 96
Gülen‘e hürmet duyarım .....................................
101
Özbekistan ayıbı... ............................................
105
HemĢehri: Kerimov :Türkiye, Özbekistan Büyükelçisini geri
çağırdı.......................................................... 108
Özbek Lidere Veryansın .....................................
111
Garip bir ağaç .................................................
113
Kerimov'un AGĠT oyunu ......................................
118
AGĠT'te Özbek muhalif bunalımı ............................
119
Ve Özbekistan... ..............................................
121
Öbür Türkler. ‗‘Büyük Oyun‘‘un Milliyetçi Süvarileri .......
123
Özgürlük tuzağı ve Muhammed Salih ......................
136
Türkiler ve demokrasi
........................................ 139
Vicdanlar ve genel baĢkanlar...
............................. 144
"Ağaçlar hür müdür?".........................................
147
Ağacın ayakları olsaydı ......................................
149
Muhammed Salih'ten Avrupa'da Destek Turu .............
152
―Bele Ģey olmaz!‖ .............................................
154
Sabreden derviĢ... kaybetmiĢ! ...............................
157
Oslo'da, Özbekistan krizi doğuyordu .......................
160
Bülent Ecevit: Muhammed Salih'e Randevuyu ben vermedim
.................................................................. 164
Münasebet
.................................................... 165
Tepe tepe yanlıĢ... ............................................
168
Orta Asya, strateji, dıĢ politika... ............................
171
Turan hayallerim ve acı gerçekler
.......................... 174
Özbekistan‘da uluslararası çağrıya doğru
................. 178
Muhammed Salih .............................................
180
TaĢkent‘te taĢ kesilmek ......................................
182
Ġktidarsız aĢık
................................................. 185
Özbekistan‘da neler oluyor? .................................
187
ABD, DemokratĠk Özbek Muhalefetini resmen Tanıdı ....
189
Muhammed Salih‘le SöyleĢi .................................
191
MiloĢeviç-Kerimov ............................................
199
Özbekistan ile yeniden bahar................................
203
Arka bahçemiz ................................................
206
Kerimov‘dan Salih‘e... TaĢkent - Ankara hattı .............
209
Kopma Noktası‘na doğru koĢar adım! ......................
212
Aklın yolu demokrasi .........................................
215
'Mukabilsiz Demokrasi‘ .......................................
222
'Budun, seraba doğru yürüyor'
.............................. 225
Özbekler Türk değildir tartıĢmasına en iyi cevap ..........
228
'Esas suikastçi olan Kerimov'un kendisi' ...................
231
Muhammed Salih'in tutuklanması ...........................
235
Havel‘e mektup, faks ve e-mail..............................
237
yağmurları .....................................................
237
Bu Bir Ticaret mi? .............................................
239
Muhammed Salih‘in tutukluluk haliyle ......................
241
ilgili haberler ...................................................
241
Sosyal Ġktidar ve Muhammed Salih .........................
243
Gizli Bir El ve Muhammed Salih
............................ 245
Muhammed Salih'in Tutuklanması ve "Özel GeçiĢ Belgesi"
Gerekliliği Meselesi ........................................... 248
Muhammed Salih‘e Komplo!
................................ 250
Muhammed Salih: ġair ve Terör Kurbanı ..................
253
Muhammed Salih, Prag ve Özgürlük .......................
257
Ülkü Ocakları'ndan M. SALĠH'E DESTEK..................
261
Radyoyla Gelecek Demokrasi ...............................
264
Olası Bir Senaryo ve Türkiye ................................
265
SON GELĠġMELER ..........................................
269
Türkiye, Abd ve Muhammed Salıh ..........................
271
Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel .........................
275
Muhammed Salihin Prag‘da tutuklanmasını kendi devleti
itibarına leke düĢürdüğünü bildirdi .......................... 275
Milliyetçilik: yeni tanıma doğru
.............................. 276
‗TaĢkent Baharı‘na geçit yok! ................................
279
Milliyetçiliğin yeni bir tanımına doğru .......................
283
Vatslav Havel: "Muhammed Salih'in ........................
286
insan hakları için savaĢtığına ve de suçsuz
............... 286
olduğuna eminim...'' ..........................................
286
Muhammed Salih'e özgürlük… ..............................
289
Muhammed Salih'e destek...................................
291
Lord Russell-Johnston'a mektup ............................
294
Adaletsiz BARIġ gelmez .....................................
296
Yine Muhammed Salih .......................................
298
Muhammed Salih ve Vicdani Sorumluluk ..................
301
Muhammed Salih‘e özgürlük mitingi ........................
304
Uluslararası Af Örgütü acil eylem kampanyası baĢlattı ...
305
Salih, Havel misali ............................................
Türkistan...
307
.................................................... 308
Galiba Diktatörler Kazanacak ...............................
311
Bir demokrasi yiğidi sanatçı M. Salih .......................
313
Muhammed Salih Avrupa Parlamentosu ...................
316
ve Avrupa Komisyonunda
................................... 316
Demirel ve Orta Asya boyutu ................................
318
Muhammed Salih‘e hürriyet .................................
321
Muhammed Salih‘in romanı .................................
324
Türklerin alfabeleri ............................................
327
Merhaba Muhammed Salih...................................
329
Salih selamete çıkacak
...................................... 333
Muhammed Salih serbest....................................
―Salih Eke‖ye GeçmiĢ Olsun
335
................................ 338
Muhammed Salih ve sosyal demokratlar
.................. 339
Reuters Haberi ................................................
340
Terör ve Çifte Standartlar ....................................
341
Muhammed Salih .............................................
344
Hücreden BaĢkanlık Sarayına ...............................
348
Mahkûmun Çehreyle Ayrılığı ................................
350
Çehresine KavuĢan Adam ...................................
354
ERK Partisi ve onun BaĢkanı ile ilgili üç kitap .............
357
Muhammed Salih'le... ........................................
359
Yolcu Kerim hancı Salih......................................
362
Muhammed Salih'in sırası ...................................
365
Gerilen Türk Yayı ve Muhammed Salih ....................
367
Tayyip Erdoğan, Ali Kerimli, Muhammed Salih.............
370
TaĢkent patlamalarıyla ilgili basın toplantısı ...............
373
TaĢkent olaylarıyla ilgili Basın Toplantısı hakkında .......
381
BBC'de yayınlanan Ģok itiraf .................................
391
Özbeki realite
................................................. 395
Özbekistan'da neler oluyor? .................................
397
TaĢkent ve Buhara'dan kaçıĢ, Muhammed Salih'in çağrısı
.................................................................. 401
Özbekistan Erk Partisinin Kurultayı Engellendi ............
405
Sürgündeki Özbek Muhalif Lideri Andican'da YaĢanan
Katliamı Anlattı ................................................ 411
Kerimov‘un ―aĢırı dincileri‖... .................................
AKP'li Vekilin Türk Dünyası Tepkisi
413
........................ 432
ABD Neden Özbekistan'da Diktatör Ġstiyor? ...............
434
Özbek isyanı!..................................................
437
Muhammed Salih KonuĢtu... ................................
439
Muhammed Salih: Son Nefese Kadar Mücadeleye Devam
.................................................................. 448
Özbekistan'da Madalyonun Öteki Yüzü ....................
457
―Özbekistan‘da halk kazanacak!‖ ...........................
462
―Türk dünyası fikri yaĢamalı‖ ................................
466
Türkistan‘ın Celladı ...........................................
468
Türkistan‘ın Kalesi Yağmalanıyor ...........................
474
Muhammed Salih‘e ...........................................
476
Muhammed Salih'in Abd Ziyareti ............................
479
Özbek Muhalif Lider Salih'in Washington Temasları...
... 484
Özbek Muhalif Lider Salih'in Washington Temasları ......
486
Özbek Muhalif Lider Salih, Abd Senatosu'nda Ġfade Verdi...
.................................................................. 488
En zor halka Özbekistan !
................................... 490
100 bin dolara devrim olur mu? .............................
493
'Türkiye'nin Orta Asya Politikası Yok‘ .......................
497
Sürgündeki Bir DerviĢ: Muhammed Salih ..................
503
Hedefimiz kansız devrim .....................................
509
Muhammet Salih: "Andican Olaylarının ġiddetle
Sonuçlanacağı En BaĢından Belliydi" ......................
519
ABD-Özbekistan iliĢkileri gerginleĢince, muhalif Muhammed
Salih Ġngiltere'ye davet edildi ................................ 521
Özbekistan , Erk Partisi Ve Muhammed Salih .............
524
Kırgızistan'da Abdurauf Parfi, Muhammed Salih icadına ilgi
.................................................................. 527
Muhammed Salih'in Eserine Dair Münazaralar............
529
Niçin Muhammed Salih‘i Destekliyoruz? ...................
533
Muhammed Salih, CumhurbaĢkanlığı Seçimlerine Katılacak
mı? ............................................................. 536
Salih, Brüksel'de... ............................................
541
Özbek Muhalif Lider Serbest Bırakıldı ......................
543
HRW, Açıklama Yaparak Olayı Kınadı .....................
544
Türkiye'nin Orta Asya Ġkilemi ................................
546
Türkiye Orta Asya‘da Ġkilem mi YaĢıyor?
.................. 549
Salih, Abd Senatosu'nda KonuĢtu... ........................
553
Ceditçilik Hareketi ve Türkistan'ın Bugünü
Taha AKYOL
1. Milletlerarası Türkistan Kurultayı
04.01.1990 Açıkoturumundaki nutkundan
Türkistan Dergisi, 1990
1990 Ağustos'unda Özbekistan'da ERK Demokratik
Partisinin lideri Muhammed Salih'le beraberiz. Muhammed
Salih Ģöyle diyor: ‗'Bizim rehberimiz Ġsmail Gaspırali'dır. Dilde
birlik dedi. Biz alfabe birliğini sağlayacağız. Fikirde birlik dedi.
Ben Özbek'im, sen Türkiyelisin, öteki Azeri. Fakat hepimizin
üzerinde bizleri birleĢtiren bir Türklük Ģemsiyesi var. Bu fikirde
birliktir. Avrupalılar nasıl bir iktisadi entegrasyona gidiyorsa biz
de böyle bir entegrasyona gideceğiz. Bu da iĢ de birliktir.
Demek ki dünyada bir demokrasi ve hürriyet fikri geliĢtikçe,
ikincisi ekonomi ve teknoloji ilerledikçe bu Türklerin lehine
olur. Onun için Bernard Lewis, bugün Türkiye'de
Azerbaycan'da veya Türkistan'da yaĢayanlar istese de
istemese de onların çocukları 21. Yy'da büyük tarih rolü
yükleneceklerdir diyor. Ġki tarafın da ayakta kalabilmesi ancak
bu Ģekilde mümkün...'‗
Özbekistanlı şair ve siyasetçi Muhammed Salih'le
şiirden siyasete 'ŞİİR BİZİM GİZLİ DİLİMİZDİ‟
26.03.1994, Türkiye
Ġrfan Ülkü
Muhammed Salih, eski Sovyetler Birliği'nde ve Türk
Cumhuriyetlerindeki Ģöhretini teperek Özbekistan‘da Türkçü
ve demokrat bir yönetimin iĢ baĢına gelmesi için ERK
Demokrat Partisi'ni kurup siyasete atılmıĢ ve bu yüzden ağır
baskıları göğüslemek zorunda kalmıĢ bir Ģair, yazar ve
gazeteci. Bugün Türkiye'de sürgünde yaĢayan değerli Ģairi
ziyaret ederek Ģiir ve siyaset üzerinde konuĢtuk.
Bir zamanlar Ģimdiki CumhurbaĢkanı Kerimov'a karĢı
CumhurbaĢkanlığına adaylığını koyan Muhammed Salih,
Özbekistan'ın Türkiye modelinden Çin modeline kaymasını
önlemek ve demokrasiye geçmesini sağlamak için Ģiire ara
vererek siyasete atıldığını söylüyor ve bu durumunu bir Ģu
mısralarıyla anlatıyor:
''Eğer yere fırlatmasalardı beni böyle, Nasıl sıçrardım
gökyüzüne?'‗
Muhammed Salih kimdir?
1949'da Özbekistan'ın Harezim vilayetinde doğan
Muhammed Salih,yüksek öğrenimini TaĢkent ve Moskova'da
tamamladı. Ġlk Ģiir denemelerini öğrencilik yıllarında yaptı.
Özbekistan'da Sovyet baskısına ve komünizme karĢı edebi
alanda bir mücadele baĢlattı. Gazetecilik, senaristlik ve 19881991 yılları arasında Özbekistan Yazarlar Birliği baĢkanlığı
yaptı, milletvekili seçildi. Siyasi dernekler kurdu, 1991'de
CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde Kerimov'a karĢı adaylığını
koydu. 1992 yılında baskılar sonucu yurdunu terketmek
zorunda kalan Ģaiir, bir süre Azerbaycan'da oturduktan sonra
Türkiye'ye yerleĢti (1992)
Tiyan-ġan
ġu anda ERK Partisi'nin genel baĢkanı olarak
Özbekistan'ın demokrasiye kavuĢması için mücadelesine
devam eden Muhammed Salih'in on iki Ģiir kitabı ve fikri
eserleri bulunuyor. Yunus Emre'yi Özbek Türkçesine aktaran
Salih'in metaforik ve sembolik unsurlar taĢıyan Ģiiri, Türkistan
Türklüğü'nün tarihini, kültürünü ve coğrafyasını zengin
imajlarla anlatan bir Ģiir:
''Tam bin yıldan beri oruç
yapmayan/Türk sergerdesi/Tiyan-ġan...'‗
tutan
ama
iftar
Muhammed Salih, Ģiirinde önemli bir kavĢak noktası
olarak kabul edilen ''Tiyan-ġan'‗hakkında Ģunları söylüyor:
'‗ġiirim,Türk tarihinin Ģahidi Tiyan-ġan dağlarına bir
çağırıyla sona erer: 'Haber gönderin orucunu bozsun, çünkü
iftar zamanıdır''. Türklük, Ģimdiden sonra oruçluluk
sembolüyle anlatılmak istenen durumdan çıkmaya, iftar için
hazırlanmaya baĢlamıĢtır''.
Metaforistler
Özbekistan'lı edebiyat tenkitçileri tarafından Muhammed
Salih'in Ģiirinde metaforik inceliğin ve süzülmüĢülüğün zirvesi
sayılan '‗Karga 300 Yıl YaĢar'‗Ģiirinde ise, ortalama ömrünün
toplam üç yıl olduğu ilmen ispat edilen karga, son üç yüz yıllık
Türk tarihinin canlı Ģahidi olarak karĢımıza çıkıyor. Karganın
kanat çırpıĢlarıysa bu tarih kitabının açılıp kapanan
yapraklarıdır:
''Kar kar deyip karda sekip/kar kar diyorsun uçarak
yukarılara/Ġnsandan
hep
hakaret
görüp
neden/Karı
kargıĢlıyorsun karga!/Bana geçmiĢten bir hikaye anlat,/Uçup
giden tarih kitabından/O uçan,canlı kitaptan karga''.
Ülkesinde metaforist Ģiir akımının öncülerinden olan
Muhammed Salih, Ģiirde kapalılığı niçin tercih ettiği Ģöyle
açıklıyor:
''Ülkemde Metaforistler denen Ģairlerin lideriydim.
Sovyet baskısı altında, fikirlerimizi üzeri örtülü olarak
verebilmek için kullandığımız bir metoddu. Bir bakıma Ģiir
bizim gizli dilimizdi. Ben Ģiirlerimde Lenin'in, sosyalizmin adını
bir kere bile anmayan tek Ģairim. 1996'dan bu yana Ģiir
yazıyorum. Bugünse Özbekistan'ın gerçek bağımsızlığı ve
demokratik, milli bir düzene kavuĢması için mücadele veren
bir siyasetçiyim. Onun için bir denge iĢi olan Ģiire ara verdim''.
Muhammed Salih, Türkiye'de tanınması, tanıtılması
gereken bir Türk Ģairi.
Özbekistan'da milli hareketin önde gelen ismi
Muhammed Salih: “Milliyetçilik politika değil, ülküdür”
20.04.1994, Ortadoğu
Hazırlayanlar:
Mustafa RUġEN, Mehmet KOCA
Sn Muhammed Salih biraz Özbekistan'dan ve Türk
dünyasının genel durumundan bahseder misiniz?
Muhammed Salih : Özbekistan, Türkistan'ın merkezi.
Ruslar son 70 yıl içinde Türkistan'4 ı parçalara ayırıp 4
cumhuriyet yaptılar. Her bir cumhuriyette olduğu gibi coğrafi
bölge isimlerini esas alıp yepyeni milletler ortaya çıkarmaya
çalıĢtılar. Bugün 4 Türk cumhuriyetinin bayrağı BM'de
göndere çekildi. Özbekistan gelecekte gerçek bağımsız,
edemin bir milli devlet olursa, demokratik bir cumhuriyet
kurulursa çevresindeki Türk cumhuriyetle ne de iyi örnek
olacak, onlar da Özbekistan‘ın yolunu izleyeceklerdir.
Özbekistan, nüfus ve ekonomik imkanlar açısından da
güçlü bir cumhuriyettir. Türkistan‘ın siyasi bir birlik durumu
olur mu olmaz mı bilmiyorum. ġu anda bir Ģey diyecek
durumda değilim. Yalnız dil-milliyet-kültür ve tarihi
müĢtereklerde birleĢmede yeterlidir bizim için.
Türk cumhuriyetleri önce kendilerini tanımalı. Ruslar
Pan-Türkizme (Turancılığa) karĢı ilk savaĢı Özbekistan'da
baĢlattılar. Çünkü Özbekistan gerçek Türk birliğinin gerçek
milli Ģuurun merkezidir. Geostratejik olarak da önemli bir
konumdadır. Türk birliği ülküsünün de birleĢtirici olarak olan
Özbekistan'dır.
Günümüzde bazıları Türki halklar diyorlar, Arabi halklar,
Fransi halklar deniliyor. Bu yanlıĢtır. Moskova, Batı, Amerika
doğudaki Müslümanlara Türk devletlerine ilgi ile bakıyorlar.
Çünkü menfaatleri var, bizim de var. Bu dengeyi sağlam
politikalar üzerine oturmak lazım. Milliyetçilik politika değildir,
ülküdür, politika için azık olabilir, güç verebilir. Millet için
çalıĢmak, milleti sevmek her insanın, politik düĢüncesi ne
olursa olsun asli görevidir. Milliyetçilik politika değil
mefkuremizdir. Politikamız için, milli devlet kurmamız için itici
güçtür.
Özbekistan’ın bugünkü durumunu anlatır mısınız?
Muhammed Salih : Özbekistan ağır dönem geçiriyor
ve bunu da normal kabul ediyoruz. Müstemlekeden çıkmıĢ bir
ülkenin aniden güzel bir hayata girmesi mümkün değildir.
YavaĢ yavaĢ olarak iyiye gidiĢ. Bugün için iktisadi kalkınma
mümkün değil. 10 yıl sonraki hayatımız için bugünden yeni
temeller atmamız, reformlar ortaya koymamız lazım. Bugünkü
hükümeti bu ıslahatları yapamadığı için eleĢtiriyoruz. Eski
sistemin koruyucularını statükocuları millet düĢmanı olarak
suçluyoruz. Sırf kendi menfaatleri için sürdürdükleri zulüm
sistemini değiĢtirmek istemiyorlar.
Ama mutlaka
ditecekler.
bürgün sistem
değiĢecek kendileri
Demokrasi anlayıĢında hangi noktaya gelindi?
Muhammed Salih : Rusya hangi noktaya geldiyse biz
de o noktaya geldik. Rusya imkanı bulsa biz de bulacağız.
Bizde muhalefet Baltık Cumhuriyetiyle aynı zamanda oluĢtu
(1988'de). Millet kendisini anlamıĢtır. Demokrasi kültürünü,
Pazar ekonomisini en iyi uygulayabilecek bir milletiz. Bugünkü
yöneticilerin Kerimov'un kendisinin, demokrasiye hazır
olmaması söz konusu.
Rus emperyalizmi bile yüzyıla yakın komünizm
uygulaması ile bizde Pazar ekonomisini ötüremedi. Özbek
halkı müteĢebbistir. Komünizm döneminde bile kolhoz
çalıĢanları olarak Özbek Türkleri gizli gizli özel üretim iĢleri
yaptılar.
Türkiye'den neler bekliyorsunuz?
Muhammed Salih : Türkiye'den çok Ģeyler bekliyoruz.
Bugüne kadar Türkiye iyi iĢler yaptı. Yalnız Özbekistan'daki
iktidar politik yönden desteklemesi bizi zor duruma soktu. Biz
iktidar için değil, millet için destek bekliyoruz. Türkiye,
Özbekistan yöneticilerine, demokrasi, haberleĢme hürriyeti.
PartileĢme olmadan iktisatta iyileĢme olmayacağını anlatmalı.
Rusya'nın durumunu nasıl görüyorsunuz, yeniden
toparlanabilir mi?
Muhammed Salih : Rusya, 10 yıl içinde kendisini
toparlayamaz, buna imkanı yok. Ekonomik ve siyasi
potansiyel olarak gücünü tüketti. Askeri gücü de ekonomik
gücüne bağlıdır.
Rusya yalnız devletçilik zihniyeti bakımından tehlikeli
olarak kalacak. Sömürgeci hayallerini üzerinden atabilecek
kadar bir halk Ģekline girmedi. Ama yine de Ruslarla
iliĢkilerimizi iyi tutmamız lazım. Fakat bu arada müteyakkız
olmayı bırakmamalıyız. Önümüzdeki 4 yılı toparlanma süresi
olarak kullanmalıyız ve devlet olarak Ģekillenmeliyiz. Türkistan
jeopolitik olarak 2 büyük devlet Çin ve Rusya arasında
yaĢıyor. Ġki büyük devlet arasında yaĢamak çok zor. Onun için
mutlaka Türkistan güçlü olmalıdır.
Özbekistan‘ın doğal kaynakları var, nüfuz gücü var, iĢçi
gücümüz var. Ġktisadi reformlar üzerine çalıĢmalıyız, küçük
sanayi kuruluĢlarına toprak reformuna önem vermeliyiz.
Nüfuzumuzun % 70'i köylerde, çalıĢanların %36'si tarımda
çalıĢıyor.
Turancı düĢünceye nasıl bakıyorsunuz?
Muhammed Salih : Bizler az konuĢup çok iĢ yapmamız
lazım. Bu tür düĢüncelerimizi bir hak olarak kimseden talep
etmemeliyiz. Bu bizim tabii hakkımız. Butun Türklerin
birleĢmesine kim karĢı. Öncelikle biz karĢı gibiyiz, bunu
ortadan kaldırmamız lazım. Avrupa birleĢiyor, baĢka ırklar
birleĢiyor da biz niye birleĢmeyelim, bu bizim en doğal
hakkımızdır.
Sn. Muhammed Salih bey sizin bir Ģair, edebiyatçı
olduğunuzu biliyoruz. ġiirle aranız nasıl?
Muhammed Salih : 10 yıl önceye kadar politika dıĢında
bir insandım. ġiirlerimde politika yoktur. Çünkü Ģiir yüksek
ruhtur. Sessizliği sever, Ģiir temizdir, doğadır, tabiattır,
güzelliktir. Bu güzelliklerle dolu iĢi politik reklamda
kullanmadım. Ġnsan kalbinde sessizlik ebediyet lazımdır.
Siyaset ise bugünün iĢidir. En kara iĢtir, Ģiir gibi temiz değildir.
Huzuru sükûneti sevmez...
Özbekistan'da Diktatörlük (I-II)
(21.04- 01.05) 1994, Türkiye
M. Necati Özfatura
...Diğer Orta asya Türk Cumhuriyetlerinde kısmen de
olsa demokrasi ve insan hakları konusunda geliĢmeler
olurken, Özbekistan'da Sovyetler Birliği dönemini bile
aratacak Ģekilde diktatör bir idare kurulmuĢtur. Ve Özbekistan
diğer Türk cumhuriyetlerinden tecrit edilerek bir nevi izolasyon
ortamına gidilmektedir. Özbekistan her gün hızla Moskova'nın
kölesi olmaktadır. Özbekistan ile Rusya arasındaki ikili
anlaĢma ise Özbekistan'ın Rusya'ya tam teslimidir.
Özbekistan'ın savunması ve kurulacak ordunun idaresi
Rusya'ya devredilmiĢtir. Özbekistan'ın her geçen gün
kötüleĢen durumunu muhalefet olan Erk Partisi Genel baĢkanı
- Muhammed Salih'in Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam
Kerimov‘a yazdığı açık mektup da bütün çıplaklığıyla ortaya
çıkarmaktadır.
‗'Siz,
tarihi
bir
dönemeçte
ülkenin
yönetimindeydiniz... Bir buçuk asırdır ülkemizin elini kolunu
bağlayan müstemleke zincirinden kurtulduk. Ne yazık ki
Özbekler bu Ģansa sizin yardımınızla değil bilakis sizin
isteğinize karĢı olarak ulaĢtılar. Zira siz ve sizin gibi komünist
yöneticiler Sovyet Ġmparatorluğu'nu son ana kadar sürdürmek
için uğraĢtınız. Halkımız bu gerçeği henüz unutmuĢ değil.
Fakat bu mektupta bunlardan söz etmek istemiyorum. Bugün
sizin uyguladığınız siyaset Sovyet devrinde uygulanan ikiyüzlü
siyaseti bile fersah fersah geride bırakmıĢ durumdadır... Halk
müstakilliği büyük bir coĢku ile karĢılamıĢtı. Fakat bu
sevinmemiz boĢunaymıĢ. Çünkü Özbekistan müstakil
olduktan sonra siz, tamamen mesuliyetsiz bir politika
yürütmeye baĢladınız. BeĢ yüz kiĢilik parlamentoyu, halkın
seçtiği beĢyüz parlamenteri birer kuklaya çevirdiniz. Bu
parlamentonun çoğunluğu uygun ortam buldukları takdirde
halkına hizmet etmeye hazırdı. Siz onların sesini boğdunuz.
Anayasa gereği siz onların önünde hesap vermek zorunda
iken, onlar size hesap verecek hale getirildi. Siz seçim denilen
olay mahvettiniz. Sovyet dönemindeki seçim sistemi bile sizin
için fazla demokratik geldi ve neredeyse en küçük kolhoz
yöneticilerini dahi kendiniz tayin eder hale geldiniz.
Siz cumhuriyet matbuatını yok ettiniz, sansür sebebiyle
sizin dıĢınızda baĢka birisinden bahsetmek hayal bile
edilemez. Radyo ve televizyon yalnızca sizin meth-i senanızı
yapmakla görevli garip kuruluĢlar haline geldi. Bugün ''devlet"
olduğunu iddia ettiğiniz yapı asla bir ''devlet'‗değildir. Bütün
Özbekistan'da
''devlet'‗demek
''Devlet
Güvenlik
Komitesi'‗(KGB), ''Polis Örgütü'‗ve ''savcılık, mahkeme
düzeni'‗olarak anlaĢılmaktadır. Bu üç kuruluĢ ise devlete değil,
yalnızca sizin Ģahsınıza hizmet etmektedir. Bugün Özbek
vatandaĢları hırsız ve soygunculardan değil, aksine,
Özbekistan KGB'sinden korkmaktadır. VatandaĢ, mafyadan
Ģikayet ederek devlet mahkemelerine müracaat edecek yerde
devlet
mahkemelerinden
Ģikayet
ederek
mafyaya
baĢvurmaktadır. Sizin bugün devlet diye tanımladığınız Ģey
üniformal, elinde tokmak olan ve hiçbir kanun tanımayan
saldırgan bir mahlûk gibidir. Bu canavarı siz meydana
getirdiniz. Sizin emirlerinizle yüzlerce görevli bu mahlûka yem
oldu. Yine yüzlerce devlet memuru, kendileri istemediği halde
kendi vatandaĢlarına zulüm yapmaktalar. Normal Ģartlarda
kendi milletine hizmet edebilecek olan bu görevliler, sizin
yönetiminizde sizinle suç ortağı haline dönüĢtüler. Bütün
bunlara rağmen siyasi muhalefet, sizin uyguladığınız
baskılara paralel olarak geliĢmekte ve güçlenmektedir. Siz
uygulamada muhalefeti iki alternatifle karĢı karĢıya bıraktınız.
Ya sizin baskı ve zulüm politikalarınızı destekleyecektik, ya da
onlara karĢı ciddi bir mücadele baĢlatacaktık. Biz, ikinci yolu
tercih ettik. Çünkü insanların ezilip tüm haklarının elinden
alındığı, adaletin yok edildiği, milletin bağımsızlık yerine
toplumu köleleĢtirici politikaların uygulandığı bir düzene
destek olmak ''millete hıyanet etmek'‗olacaktı. Siz bizi, yani
muhalefeti ''rejim düĢmanları" ilan ederek suçluyorsunuz.
Fakat bu suçlama, kendi halkınıza, ''Siz henüz hürriyete hazır
değilsiniz'‗Ģeklinde getirdiğiniz suçlama yanında bir hiçtir... Siz
bizi hapislere koyuyorsunuz. Fakat bu, bütün bir milleti köle
haline getirmenin yanında bir hiçtir. Unutmayın zafer bizim.
Yani Özbek halkının olacaktır Allahü teala takip edilenlerin ve
ezilenlerin yanındadır../ Muhammed Salih'‗
Küs Kerimov'a güvence verildi
24.06.1994, Hürriyet
Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih'in Türkiye'de
kalmasına izin verilmesi nedeniyle Ankara gezisine küs
baĢlayan Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'a dün,
''Salih'in Türkiye'de siyasi faaliyetine izin verilmeyecek'‗dendi.
Kerimov'a, Türkiye'nin ülkesine karĢı hiçbir faaliyete destek
vermeyeceği güvencesi de verildi. Bu nedenle geri çektiği
Ankara Büyükelçisi'ni yakın zamanda göndermesi beklenen
Kerimov, Çankaya KöĢk'ündeki karĢılama töreninde Demirel'e
''Demirel Ağa'‗diye hitap etti ve ''Aramızı bozmak isteyenler
engellenmelidir'‗dedi. Özbek heyeti, Türkiye'deki dinci
guruplara yakınlığı ile bilinen SĠLĠM'in açtığı 20 özel okulda
yürütülen faaliyetlerden duyulan rahatsızlığı da ilettiler.
Kerimov, görüĢmelerde Türk zirvesinin Ġstanbul'da yapılmasını
da kabul etti. Ġki ülke arasında dün resmi görüĢmelerden
sonra cumhurbaĢkanı tarafından ortak bildiri imzalandı. Ayrıca
Konsolosluk, Adli YardımlaĢma ve Sivil Havacılık AnlaĢmaları
ile DıĢiĢleri Bakanlıkları arasında dayanıĢmayı öngören bir
protokole imza kondu.
Kerimov'dan buzları kırma ziyareti
24.06.1994, Milliyet
Resmi bir ziyaret için Türkiye'ye gelen
CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'a Türkiye'nin,
Cumhuriyetleri'ni etkisi altında alma amacını
iliĢkilerin eĢitlik ve karĢılıklı çıkarlara dayalı olarak
mesajı verildi.
Özbekistan
Orta Asya
taĢımadığı,
yürütüldüğü
Özbekistan CumhurbaĢkanı Kerimov, iki ülke arasında
bir süredir yaĢanan soğukluğun giderilmesini amaçlayan
resmi ziyaretine dün baĢladı. Ġki gün sürecek ziyaret sırasında
Kerimov'un en güçlü muhalifi Muhammed Salih'in Türkiye'deki
faaliyetlerinden dolayı gerginleĢen iliĢkilere yeni bir ivme
kazandırılması amaçlanıyor. CumhurbaĢkanı Süleyman
Demirel, dün öğle saatlerinde Ankara'ya gelen Kerimov'u
havaalanında sıcak bir Ģekilde karĢıladı.
Ġki lider daha sonra Çankaya'da birbuçuk saat süren ve
sadece DıĢiĢleri Bakanlarının hazır bulunduğu bir görüĢme
gerçekleĢtirdiler. GörüĢmenin en önemli konularından birini
Kerimov'un Türkiye'deki muhalifinin faaliyetleri oluĢturdu.
GörüĢmede Kerimov'a Salih'in Özbek yönetime karĢı siyasi
faaliyette bulunmasının sözkonusu olmadığı yönünde
güvence verildi.
Kerimov, Türkiye'de muhalif istemiyor
25. 06.1994, Milliyet
Resmi bir ziyaret için Ankara'da bulunan Özbekistan
CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'a Türkiye'deki muhalifi
Muhammed Salih'in siyasi faaliyetlerine kesinlikle izin
verilmeyeceği yönünde güvence verilmesine karıĢın, Salih,
Türkiye'den ayrılmadan sorunun ikili iliĢkilerde pürüz
yaratmaya devam edeceği belirtildi.
Kerimov'la CumhurbaĢkanı Demirel arasında önceki
gün yapılan ve yaklaĢık bir buçuk saat süren görüĢmelerin
ana konusunu Muhammed Salih'in oluĢturduğu bildirildi.
Kerimov, Salih'in Türkiye'deki faaliyetlerinden duyduğu
rahatsızlığı kesin bir Ģekilde dile getirerek, Salih'in özellikle
Türkiye'de okuyan iki bin Özbek öğrenciyle temas halinde
olmasına dikkat çekti.
Kerimov'a Salih'in Ģimdiye kadar resmi makamların
kontrolü dıĢında bazı faaliyetlerinin olmuĢ olabileceği, ancak
faaliyetlerinin sıkı bir Ģekilde denetleneceği güvencesi verildi.
Kerimov'a ayrıca Salih'in Türk resmi makamları tarafından
desteklenmesinin kesinlikle sözkonusu olmadığı da söylendi.
Verilen güvenceler ne olursa olsun, Kerimov'un tam
olarak tatmin edilmesinin zor olduğunu belirten diplomatik
kaynaklar, bu sorunun iki ülke iliĢkilerine eskisine göre daha
az olmakla birlikte etkilemeye devam edeceğini bildirdiler. Bu
ziyaretin gerçekleĢmesinin gene de önemli olduğunu belirten
kaynaklar, Salih sorununun pürüz olarak kalmaya devam
etmesine karĢın, en azından iliĢkilerde yaĢanan gerginliğin
giderildiğine dikkat çektiler.
Kerimov, dünkü temasları çerçevesinde BaĢbakan Çiller
tarafından kabul edildi. Türk iĢadamlarıyla görüĢen Kerimov,
programda öngörülmemesine rağmen DıĢ ĠliĢkiler Ekonomik
Kurulu'nun (DĠEK) verdiği yemeğe katıldı.
İkinci Elçibey vak'ası
04.07.1994, Yeni Hafta
En ciddi rakip Muhammed Salih
Özbekistan Erk Partisi lideri. Aynı zamanda Ģuurlu bir
Türk milliyetçisi olan Muhammed Salih, Özbekistan‘ın
Türkiye'yle iliĢkilerini geliĢtirmesini savunuyor. Türkiye'yle
ülkesinin iliĢkileri konusunda tıpkı Ebulfez Elçibey gibi
düĢünen Muhammed Salih, bu görüĢlerinde dolayı Rus yanlısı
Özbekistan diktatörü Ġslam Kerimov'u boy hedefi haline
geliyor...
AnlaĢma hukuki mi?
Özbekistan ile Türkiye arasında imzalanan ve suçluların
karĢılıklı iadesini öngören ―Adli YardımlaĢma ve ĠĢbirliği
AnlaĢması‖nın hukuki olup olmadığı tartıĢma konusu.
Uluslar arası Hukuk uzmanları bu tür anlaĢmaların
hukuk sistemleri açısından aralarında denklik olan ülkelerce
imzalanabileceğini ifade ediyorlar. Türkiye ile Özbekistan‘ın
hukuk sistemlerinin birbirlerinden çok farklı olduğunu dile
getiren hukuk uzmanları, böyle bir anlaĢmanın da hukuki
temelinin olmadığını vurguluyorlar.
ġimdi ne olacak?
Hükümetin Muhammed Salih Özbekistan'a iade etmek
için hazırladığı ve iki ülke tarafından imzalanan anlaĢma
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde onaylandıktan sonra
yürürlüğe girecek.
Daha sonra ise Özbekistan eski komünist sistemden
kalma alıĢkanlıkla siyasi lidere bazı adi suçlar isnat ederek
iadesini talep edecek. Bilindiği gibi Sovyetler Birliği
döneminde rejime muhalif aydınlar ya bir takım adi
suçlamalara maruz bırakıyorlardı ya da ―akıl hastası‖yaftasıyla
akıl hastanelerinde alıkonuluyorlardı.
Özbekistan'daki milliyetçi çevreler siyasi liderin iadesi
durumunda Van güvenliklerinin tehlikeye gireceğini ısrarla
vurgulayarak, Türkiye'nin milliyetçi liderin iadesinden
vazgeçmesini istiyorlar.
Rusya bile yapmadı...
Özbekistan'da siyasi rejime muhalif diğer bir kiĢi olan
Ġslami Rönesans Partisi lideri Muhammed Sadık da can
güvenliğini sağlayabilmek amacıyla geçtiğimiz yıl Rusya'ya
sığınmak zorunda kalmıĢtı. Ġslam Kerimov'un bütün ısrarlı
taleplerine rağmen Rusya, Ġslami Rönesans Partisi lideri
Muhammed Sadık‘ı siyasi muhalif olduğu gerekçesiyle iade
etmedi.
Türkiye'nin Ģimdi Rusya'nın dahi yağmadığını yaparak
Türkiye yanlısı iki milliyetçi lideri iade etmesinin telafi
edilemeyecek büyük bir hata olacağı vurgulanıyor.
Kerimov'un en ciddi rakibi Muhammed Salih ise sadece
siyasi bir kiliĢiğe sahip değil. ―Türk Milliyetçiliği'nin Bugünkü
Meseleleri‖ isimli makalesinde ciddi bir entelektüel birikime
sahip olduğunu ortaya koyarak çoğu kez Türkiye'deki milliyetçi
çevrelerden dahi ileri fikirler dile getirmiĢti.
Muhammed Salih'in Özbekistan'a iadesi durumunda
Türk Dünyası aynı zamanda ciddi bir fikir adamını da
kaybetmiĢ olacak.
Özbek muhalif: „'Tehdit ediliyorum'„
13.07.1994, Milliyet
Gökhan EREN
Türkiye-Özbekistan iliĢkilerinde krize yol açan Özgürlük
Partisi lideri Salih, Kerimov'un kendisini öldürmek için üç KGB
timini Türkiye'ye gönderdiğini ileri sürdü
Özbekistan Özgürlik Partisi (ERK) lideri Muhammed
Salih'i Türkiye'nin yedinci CumhurbaĢkanı Turgut Özal,
Özbekistan'a yaptığı ziyareti sırasında cezaevinden
kurtarmıĢtı. ‗'Vatana ihanet'‗suçuyla cezaevinde bulunan
Salih'in serbest bırakılması için Ġslam Kerimov'u ikna eden
Özal, daha sonra kendisini Türkiye'ye davet etmiĢti.
Özal‘ın Özbekistan'dan ayrılmasından sonra polisin
kendisini tekrar gözaltına almak istemesi nedeniyle Bakü'ye
kaçan Muhammed Salih, Haziran 1993'de de Türkiye'ye geldi.
Özbekistan'da demokrasi savunuculuğuyla tanınan Özgürlük
Partisini Türkiye'den yönetmeye baĢlayan Salih, son
dönemlerde Türkiye-Özbek iliĢkilerinde krize yol açtı. Öyle ki,
Salih'e göre Kerimov, son gezisinde ‗'Türkiye'den
kellesini'‗istedi.
Türkiye'deki faaliyetleri nedeniyle Ankara büyükelçisini
geri çeken Özbekistan devlet BaĢkanı'nın, kendisini öldürmek
için üç kez KGB suikast timi gönderdiğini ileri süren
Muhammed Salih, ‗'Sık sık telefonda ölüm tehdidi alıyorum.
Kerimov, son olarak beni öldürmeleri için KGB'den Albay
Victor Bakudinov ve Yarbay Uraim Aripov'u gönderdi. Ancak
KGB'de de, hükümette de bize sempati duyanlar var. Anında
bu tür geliĢmelerden haberdar oluyoruz. Böylece saldırılardan
korunuyorum'‗dedi.
Özbek halkının demokrasi geleneğine sahip olmasına
karĢın komünizmin, yöneticiler sayesinde yaĢatıldığına
değinen Salih, ‗'Kerimov, halkın bizi desteklediğini biliyor.
Türkiye'yi beni iade etmesi için sıkıĢtırıyor. Gücünü KGB ve
Özbekistan ĠçiĢleri Bakanlığından alıyor. Ancak hükümet
çürümeye baĢladı'‗diyor.
Türkiye'nin demokratik bir ülke olması nedeniyle
kendisini tehlikede hissetmediği belirten Salih, Türkiye'nin
Kerimov ve kendisine karĢı oldukça dengeli bir politika
yürüttüğünü söyledi. Muhalif, ‗'Kerimov son ziyaretinde Türk
yetkililere sitem etti. ‗'Sizin muhalifiniz benim ülkemde olsa
size iade ederim'‗diyor'', dedi.
Kerimov'un, iki çocuğunu Türkmenistan'a sürgüne
gönderdiğini
belirten
Salih,
Özbekistan‘ın
Ankara
Büyükelçisini geri çekmesinin Türkiye'ye tepki nedeniyle
yapılmadığı görüĢünü savundu ve ‗'Özbekistan‘ın Ankara
Büyükelçisi bizi destekliyordu. Bu nedenle görevinden alındı.
Ancak yakında Özbekistan'da insanlar sokaklara dökülecek
ve demokrasiyi zorla da olsa elde edecek'‗dedi.
Özbekistan'la gizli kriz
13.07.1994, Milliyet
Barçın Yinanç
KardeĢ ülkeler olarak nitelendirilen Orta Asya
Cumhuriyetleriyle iliĢkilerini geliĢtirmeye çalıĢan Türkiye'yle
Özbekistan arasında gizli bir kriz yaĢandığı bildirildi.
Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'un muhalifi
Muhammed Salih'in, Türkiye'deki faaliyetlerinin, Türk-Özbek
iliĢkilerinde yaklaĢık üç ay önce ciddi bir krize yol açtığı
öğrenildi. Kamuoyundan gizlenen krizin, Kerimov'un,
Türkiye'nin Salih'i el altından desteklediği sanmasından
kaynaklandığı, buna tepki olarak da Ankara büyükelçisi
Ubaydullah Abdulrezzakoğlu'nu geri çektiği öğrenildi.
Kerimov'un iki hafta sonra Türkiye'yi ziyareti öncesinde
Milliyet'in ortaya çıkardığı kriz, Muhammed Salih'in Türkiye'ye
yerleĢmesiyle baĢladı. Diplomatik kaynaklar, Özbekistan'daki
cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde Kerimov'dan sonra en çok oy
alan Salih'in, yönetimin muhalefet üzerindeki baskısından
kurtulmak için Türkiye'ye yerleĢtiği bildirildi.
Kaynaklar,
Özbek
CumhurbaĢkanı'nın
Salih'in
Türkiye'ye yerleĢmesine izin verilmesine kızdığını, bir süre
sonra da Türkiye'nin Salih'i kendisine karĢı el altından
desteklediği düĢüncesine kapıldığını belirtti. Edinilen bilgilere
göre Salih'in Türkiye'de okuyan Özbek öğrencilerle temasa
geçmesi bardağı taĢmasına neden oldu ve Kerimov,
Türkiye'ye tepkisini göstererek, Ankara Büyükelçisini geri
çekti.
YaklaĢık üç ay önce yaĢanan krizin Türkiye'de okuyan
Özbek öğrencilere de yansıdığı, öğrencilerin bu yılki öğrenim
dönemi biter bitmez, ülkesine dönme talimatı aldığı öğrenildi.
Kriz nedeniyle bir süredir Türk-Özbek iliĢkilerinde
soğukluk yaĢandığını belirten yetkililer, bu dönem içinde
Özbekistan‘ın Rusya'ya yakınlaĢtığını vurguladı.
ĠliĢkilerde soğukluğun giderilmesi için üst düzey bir
temasın kararlaĢtırıldığını kaydeden yetkililer, bu yöndeki
çabalar sonucunda Kerimov'un 21 Haziran'da Türkiye'ye
resmi ziyaretinin sağlandığını bildirdi. Türkiye'nin Salih'i
desteklemesinin söz konusu olmadığını vurgulayan konuya
yakın kaynaklar, ancak Türkiye'den kovulmasının da mümkün
olamayacağını vurguladı.
Kerimov'un ziyareti sırasında Türkiye'nin tutumunun
açıkça anlatılacağı, ve buzların eritilmesine çalıĢılacağı
bildirildi.
Onurlu Mücadele
20. 07. 1994, Sabah
Sedat Sertoğlu
Demokrasi için
büyüklerinden biridir...
mücadele
etmek,
onurların
en
Ve bir avuç Özbek, ülkelerini Kerimov'un diktasından
kurtarmak için böyle onurlu bir mücadele içine girdiler...
Bu mücadeleyi de ülkemizden yönetiyorlar. Özbekistan'ı
içinde bulunduğu dikta rejiminden kurtarıp, demokrasi
kayığına bindirmek çabasındaki bu insanların lideri
Muhammed Salih..
Buna karĢılık geçtiğimiz günlerde ülkemizi ziyaret eden
Özbekistan lideri Ġslam Kerimov, Muhammed Salih ve
arkadaĢlarının derdest edilerek bir uçağa konup, TaĢkent'e
gönderilmelerini istedi. Ankara buna kibarca ''Türkiye bir
hukuk devletidir bu nedenle de hayır'‗cevabı verirken,
Kerimov'a da ayrıca, ''Demokrasinin erdemleri'‗konusunda
nutuk çekildi.
Muhammed Salih ise,Türkiye'nin Özbekistan ile iliĢkisini
bozmamak için artık geri planda kalacak. Çünkü bizim
DıĢiĢleri kendisine'‗Gazetecilerle görüĢme'‗demiĢ. Muhammed
Salih ve arkadaĢları üzerinde baskıyı artırırsak, yakında
Türkiye'yi terketip mücadelelerini bir baĢka ülkede
sürdürebilirler.
Bu
da
Türkiye'yi
''Bir
diktatörü
desteklemek'‗gibi hiçte hoĢ olmayacak bir görüntüye itebilir.
Diplomasi mesleğinin incelikleri arasında, böyle
durumlardan baĢarı ile çıkmak önemlidir. Yoksa ''Sorunları
çözmek için okulları kapatmayı düĢünen Milli Eğtim
Bakanı'‗mantığına düĢebiliriz ki,bizim DıĢiĢlerine bu yakıĢmaz.
Kaldı ki, DıĢiĢlerinin haberi var mı bilmiyorum, ama, bir
süre önce Özbekistan KGB'sine mensup kiĢiler Türkiye'ye
gelerek Muhammed Salih ve arkadaĢları konusunda inceleme
yapmıĢlar.
Özbek KGB'sinin eski Sovyet KGB'si yöntemlerini
uyguladığını bilen biliyor zaten. Türkiye, Özbekistan KGB'sinin
yol geçen hanı olmamalı...
Özbekistan muhalefet lideri Türkiye'den ayrılıyor
22.07.1994, Hürriyet
Erol Gönenç
Özbekistan lideri Ġslam Kerimov'a karĢı muhalefet
yürüten Muhammed Salih, bir ay içinde Türkiye'den ayrılacak
Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'a karĢı
muhalefet hareketini bir süredir Ġstanbul'da sürdüren,
Demokratik ERK Partisi lideri Muhammed Salih'in bir ay içinde
Türkiye'den ayrılacağı açıklandı Muhalefet hareketini
Türkiye'nin dıĢında bir ülkede daha etkin biçimde sürdüreceği
belirtilen Salih'in, Türkiye'de yürüttüğü siyasi çalıĢmalarını
durdurduğu belirtildi. Özbekistan, bir süre önce Ankara'yı bu
konuda Ģerit biçimde uyarmıĢtı.
KGB Ġstanbul'da
ABD büyükelçisiyken, bu ülkeye iltica eden eski Adalet
bakanı Muhammed Babür Malik Ġstanbul'a gelerek
Muhammed Salih'e, muhalefet hareketine katıldığını bildirdi.
ABD'den dönmeden önce, Özbekistan'daki son geliĢmelerle
Hürriyete açıklama yapan Muhammed Babür Malik iki KGB
ajanının Salih'i öldürmek üzere Ġstanbul'a geldiğini ileri
sürerek, ‖Bu geliĢmelerden sonra, Salih'in burada kalması
mümkün değil. Türkiye'yi bir ay içinde terk edecek‖ dedi...
Özbekistan‘ın tüm Orta Asya'yı etkileyecek boyutta son
derece tehlikeli siyasi bir krize doğru gittiğini ileri süren eski
Büyükelçi Babur Malik ―Halk hareketi baĢlar, insanlar
sokaklara dökülürse kan gövdeyi götürecek. Tacikistan'dan
daha kötü bir durum ortaya çıkacak‖ dedi...
Ġç savaĢ tehlikesi
Özbekistan'da son bir haftadır gayri resmi olağanüstü
hal uygulandığını, tüm polis ve KGB'nin ülkenin önemli
noktalarını kontrol altında tuttuğunu ifade eden Malik Ģunları
söyledi.
―Turkiye'de okuyan 2 bin Özbek öğrenci geri çağırıldı.
Bunlar KGB tarafından teker teker sorgulanıyor. Muhammed
Salih'in yerini öğrenmeye çalıĢıyorlar. Muhalefet hareketine
katılıp katılmadıkları soruluyor. 17 Temmuz'da ülkenin güçlü
adamlarından Ethem FazılBekov, Kerimov tarafından
görevden alındı. Özbekistan CumhurbaĢkanı BaĢdanıĢmanı
Mavlan Umurzakov
ERK
Partisi'nin
dört
milletvekili
tutuklandılar.
Muhammed Babür Malik, Özbekistan ve Orta Asya Müftüsü
Muhammed Sadık, Muhammed Salih hakkında vur emri
çıkarıldı. Özbekistan, halk ayaklanmasına ve iç karıĢıklığa
gebedir‖.
Çetin'in dış politikadaki son “zaferi”
27.07.1994, Günaydın
Ġki ay önce DıĢiĢleri Bakanımız Hikmet Çetin,
Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'u yumuĢatmak için
ve öfkelendiği ―kardeĢ‖ Türkiye'ye davet etmek amacıyla
TaĢkent'e gitmiĢti. Kerimov-Çetin görüĢmesi baĢladı.
Özbekistan CumhurbaĢkanı Hikmet Çetin'e kırgın bir tavırla
Ģu sözleri söyleyiverdi:
―Ben Süleyman Ağabey'in (Demirel) bir düĢmanı buraya
gelse 24 saat içinde tutuklayıp uçakla kendisine teslim
ederim. O neden benim düĢmanımı bana teslim etmiyor?‖
Kerimov'un kastettiği, bir yıl önce kendisine karĢı
CumhurbaĢkanlığına adaylığını koyan Ģair, yazar ve ana
muhalefet partisi ERK'in Türkiye'de sürgünde yaĢayan lideri
Muhammed Salih idi. Hikmet Çetin tam bir saat Kerimov'un bu
konuda söylediklerini dinledi ve kendisine söz verdi.
―Sayın BaĢkan bu konuları dönünce halledeceğim‖
CumhurbaĢkanı Demirel, Çetin'in ― Ġ sterseniz Salih'i
Türkiye'den gönderelim ―sözlerine karĢı çıktı. Ancak ne
hikmetse aynı günlerde Hikmet Çetin ve DıĢiĢleri Bakanlığına
yakın bir gazetemizde ―Kimdir bu Muhammed Salih? Türkiye
– Özbekistan iliĢkilerini bozuyor‖ Ģeklinde Çetin'in bakanlığına
atfen yazı ve haberler peĢ peĢe yayınlanmaya baĢladı. Türk
DıĢiĢleri, Türk Dünyasında ünlenmiĢ, Türkiye'ye bağlılığı
yadsınamaz, üstelik hayatında bir kez bile Komünist Partisi'ne
üye olmamıĢ bir muhalefet liderini sığındığı Türkiye'den
kovmak için kamuoyu yaratmaya çalıĢıyordu. Sonuçta, Salih
Türkiye'de kaldı ama DıĢiĢleri kendisine sürekli ―Ya hiçbir
Ģeye karıĢma, demeç verme, yerinde otur, ya da baĢka bir
ülkeye git‖ diye haber yollamaya baĢlayınca kararını verdi.
ġimdi Salih gönlüyle, yüreğiyle bağlı olduğu ikinci vatan
saydığı ülkemizden ayrılmaya hazırlanıyor.
Bu anlattığımız olay, Sayın Çetin'in dıĢ politikadaki
bakanlıktan ayrılmadan önceki son zaferi olsa gerek(!) diye
düĢünüyoruz. Hikmet Çetin için basınımızdan koro halinde
yükselen övgüleri Ģimdilik bir kenara bırakalım. Gerçekten
basınla en iyi iliĢkiyi kuran DıĢiĢleri Bakanıydı. Ne var ki bu
Çetin'in yanlıĢlarını örtmeye yetiyor mu? Çiller ve Karayalçın
neden kendisini değiĢtirmek istiyorlar? Kanımızca asıl
cevaplanması gereken soru budur.
ġu yukarıda verdiğimiz Muhammed Salih örneği, Sayın
BaĢbakanı rahatsız eden örneklerden sonuncusudur. Hikmet
Çetin'in iki buçuk yıldır Türk DıĢiĢlerini istediği gibi
yönetmektedir. Ancak bu yönetim Türkiye'nin, SSCB dağılıp
uluslararası dengeler değiĢtikten sonraki yönetim vizyonuna,
stratejisine uygun bir yönetim olmamıĢtır ve Türkiye'ye
koskoca bir iki buçuk sene kaybettirmiĢtir. Bunun da en
önemli sorumlularından birisi Hikmet Çetin'dir. Bir sürü örnek
verebiliriz ama Ermenistan'a buğday yardımı yapılması,
sanırız en çarpıcı örnektir ve Türkiye'nin sicilinden öyle kolay
kolay silinecek bir olay değildir.
Azeri kardeĢlerimiz Karabağ'da Ermenilerle savaĢıp
Ģehit düĢerlerken, Ermeniler çoluk-çocuk ve kadınların
burunlarını, cinsel organların keserek katliamlar düzenlerken,
Türkiye'nin DıĢiĢleri Bakanı, Ermenistan'a buğday yardımı
gönderilmesi için çalıĢmıĢtır ve baĢarmıĢtır da.
Bugün Azerbaycan'daki yediden yetmiĢe kime
sorarsanız sorun, verecekleri cevap ―Hikmet Çetin
Ermenistan'a yardım etti― değil, ―Türkiye Ermeni'ye yardım
etti‖ Ģeklinde oluyor. Hikmet Çetin'in dıĢ politikadaki büyük
zaferlerinden birisi de budur ve tarihe geçmiĢ bir zaferdir
doğrusu. Bütün bu davranıĢlar Hikmet Çetin'in Sovyetler Birliği
sanki yıkılmamıĢ gibi davranmasından kaynaklanıyor.
Maalesef bu yanlıĢ politika Sayın CumhurbaĢkanımıza da
sirayet etmiĢtir.
Ya KKTC ve Sayın DenktaĢ'la ilgili olarak özel
sohbetlerinde köĢe yazarlarına, gazetecilere söylediği sözler,
ya Kıbrıs ile ilgili olarak DenktaĢ'a karĢı takınılan soğuk tavır,
halkıyla
bütünleĢemediği
suçlamaları.
Örnekler
sayılamayacak kadar çok, Türkiye'nin geleceğine verilen
hasarın tespiti ise uzun sürer.
Muhammed Salih: „'ERK Partisi Türkiye'de değil
Özbekistan'da mücadele veriyor'„
(8-14) 08.1994, Yeni Hafta
Ġsmail Cengiz
Yeni Hafta gazetesinin 25-31 Temmuz tarihli
nüshasında, Abdurahim Polat'ın, Özbekistan'daki muhalefet
hareketleriyle ilgili açıklamaları üzerine bir açıklama yapan
ERK Partisi lideri Muhammed Salih, ‖Ben çaresiz ve küçük
insanlarla değil, Özbekistan'daki diktatörlük rejimiyle
savaĢıyorum‖ dedi. Salih, ifadeleri üzüntüyle karĢıladığını da
belirtti.
Birlik Hareketi kurucularından Dedehan Hasan da
açıklamasında, Abdurahim Polat'ı Birlik Hareketi'ne
Muhammed Salih'in getirdiğini söyleyerek ―M. Salih Ģimdi
hatasının cezasını çekiyor‖ dedi. Hasan, Özbekistan'da ERK
üyelerinin yıllardır saldırıya uğradıklarını belirterek, Polat‘ın
yarılan kafasının iki yıldır reklamını yaptığını ileri sürdü.
1988 yılında Muhammed Salih, Ahmed Azam, Dedehan
Hasan ve Hazır Elem tarafından kurulan Birlik Hareketi'ne
1989'daki kongresinde genel baĢkanlığa M. Salih tarafından
aday gösterilen Abdurahim Polat seçildi. Ancak altı ay sonra
Birlik'ten istifalar baĢladı. Ġstifa edenler Muhammed Salih
liderliğinde ERK Partisi'ni kurdular.
Polat‘ın, Muhammed Salih'in Kerimov'u desteklediği
yolundaki açıklaması, Erk Partisi'ni yıpratmaya yönelikti.
Ancak, bu açıklamalar muhalefetin Erk çatısı altında
birleĢmesine engel olamadı.
Erk Partisi, bütün çalıĢmalarını Özbekistan'da
yürütüyor. Özbekistan dıĢında herhangi bir çalıĢması olmayan
parti, Kerimov'a karĢı mücadele veriyor.
Abdurrahim Polat, Yeni Hafta'daki açıklamasında,
Türkiye'ye tedavi olmak üzere geldiğini söylüyor. Bu Polat‘ı n
Özbekistan'dan mecburen kaçmadığını, kendi isteğiyle
geldiğini gösteriyor. Yani mücadele için değil tedavi için
gelmiĢ. Polat, Yahudilerin oyunlarına gelerek Muhammed
Salih ve arkadaĢlarının totaliter rejime karĢı sürdürdüğü
mücadeleye zarar vermektedir.
Muhammed Salih'in, Kerimov ile birlikte hareket ettiği
yalandır. Gerçek, baskılara, KGB'ye, tutuklamalara rağmen
mücadelesini sürdüren ve ayakta kalan tek örgütün ERK
Partisi olduğudur. KiĢi olarak her Ģeye rağmen mücadeleyi
sürdürenlerin baĢında da Muhammed Salih gelmektedir. 1991
yılında istifa eden ve üç yıldır evinde göz hapsinde tutulan
Özbekistan CumhurbaĢkanı Yardımcısı Mirsaidov da
Muhammed Salih ile birliktedir.
Özbekistan‘ın Türkiye Büyükelçisi, sabık DıĢiĢleri
Bakanı Ubeydullah Abdurezzak, M. Salih'i desteklediği için
görevinden alınmıĢtır. ABD Büyükelçisi ve sabık Adalet
Bakanı Muhammed Babur Malik de ABD'ye iltica ederek
Muhammed Salih'in mücadelesine katılmıĢtır. Kerimov
yüzünden ülkesini terketmek zorunda kalan Özbekistan
Müftüsü Muhammed Sadık da ERK teĢkilatı içindedir.
Özbekistan Medeniyet Vakfı BaĢkanı yazar Mehmed Ali
Mahmud da ERK Partisini desteklemek suçundan
tutuklanmıĢtır. Kısacası, Polat Türkiye'de tedavi için keyif
sürerken,
Muhammed
Salih
ve
dava
arkadaĢları
mücadelelerini sürdürmektedirler.
Bir milletin özgürlüğü için her ne pahasına olursa olsun
mücadele sürdürülmelidir. Polat‘ı n ifade ettiği gibi diktatör
komüniste karĢı elbette ‗'gizli örgüt'‗kurulmuĢtur. Bunu
saklamaya gerek yok, çünkü Kerimov'un kendisi bunu her
yerde ifade etmektedir. Evet, gizli bir vardır ve gizli örgüt
Özbekistan'dadır. Bu örgütün üyeleri özgürlüğe susamıĢ,
insanca yaĢamayı arzulayan 22 milyon Özbek halkıdır.
Polat'in komünistlerle birlikte hareket etmekle suçladığı
Muhammed Salih, hayatında komünist Partisina üye
olmamıĢtır. Ancak Polat, bu Partinin faal üyeliğini yapmıĢtır.
Muhammed Salih‘ı n Özbekistan‘ın bağımsızlığa
kavuĢtuğu günlerde Kerimov yönetimine destek olduğu iddiası
bir derece doğrudur. Çünkü Salih, ‗'ben bir antikomünistim
ama komünistler ayrı ırktan insanlar değildir. Onlar da bizim
insanımızdır,
Özbektir'‗diyerek
bu
insanların
‗'hür
Özbekistan'‗için çalıĢmalarını arzu etmiĢtir.
Muhammed
Salih,
1990
da
Bağımsızlık
Deklarasyonu'nu hazırlamıĢ, Parlamentodaki 167 komünist
milletvekilinin imzasıyla kabul ettirmiĢ ve bağımsızlığın temel
harcını atmıĢtır. Salih, ‗'eski komünistler bağımsızlık yolunda
çalıĢırlarsa destekleriz'', demiĢ, ancak hiçbir zaman taviz
vermemiĢtir. Kerimov'un Parlamentoyu kukla gibi kullanmaya
baĢlaması üzerine milletvekilliğinden istifa etmiĢ, aylarca
evinde hapsedilmiĢ, tutuklanmıĢ, çocukları sürgüne
gönderilmiĢ, kardeĢi zindana atılmıĢtır. Buna rağmen
baskılara boyun eğmemiĢ, verilen makamları kabul etmediği
gibi, Polat gibi spekülâsyon da yapmamıĢtır.
Muhammed Salih, halkın milli duygularını ayakta tutan
‗'Yunus Emre'‗Divani, Ziya Gökalp‘ı n ‗'Türkçülüğün Esasîleri'',
Dede Korkut gibi kitapları tercüme etmiĢtir. Bu gün, M. Salih'in
yayınlanmıĢ 12 kitabi da Özbekistan'da yasaklanmıĢtır. 1988
yılında Yazarlar Birliği BaĢkanı olan Salih, Özbek dilinin resmi
dil olması, komünist rejim tarafından tabii kaynakların
hunharca kullanmasıyla ortaya çıkan ekolojik meseleler ve
pamuk monokultürü gibi problemlerle mücadele etmiĢtir.
Böyle bir insana çamur atmaya çalıĢmak gafletin de
ötesin de bir davranıĢtır. Bunu yapanlar umarız tövbe eder,
özür diler ve halk için verilen milli mücadeledeki yerlerini
alırlar.
Allah yardımcıları olsun!
„'Kimseye boyun eğmem, Allahtan başka !'„
Muhammed Salih'in Türkiye'de yayınlanan DEVLET SIRLARI
adlı kitabına yazdığı önsöz.
Devlet Sırları, Toker yayınları, Ġstanbul-1997.
Sayfa: 5-8.
Arif Acaloğlu TURANTAġ, Felsefe Doktoru
Bakü, 21 ġubat 1997
Bu cümle kızıl komünist baskıların son safhalara
vardığı, komünist emperyalizminin, değil sadece Sovyetlerde,
aynı zamanda sınır ötesinde özellikle Polonya ve
Afganistan'da da kanlı eylemlere giriĢtiği ve çoğunluğun
sindirilerek susturulduğu zamanlarda demir perde arkasındaki
esir bir memlekette yazılan ve tabii yayınlanamayan fakat
dilden dile dolaĢan bir Ģiirin baĢlığıdır.
Yıl 1981...
Memleket Özbekistan...
Ve yukarıdaki veciz sözün yazarı Muhammed Salih
demir perde denilen korkulu rüyayı yalnız ucundan
köĢesinden duymuĢ olan, zaman ve yer konusunda da fazla
bilgi edinmesi genellikle imkansız olan günümüz okuyucusu
için o yıllar ve bu isimler belki de çok az Ģey ifade etmektedir.
Fakat tarihin büyük bir dönemini, onlarca esir halkın iç
dünyasını ve bu korku dolu yıllardan kurtuluĢ sürecini
anlamanın ve ders almanın yolu o sır dolu anılardan geçer.
Oralara yaĢanan ve izlerini edebiyatta, sanatta
hatıratlarda bulabildiğimiz olayların hepsi birer ibret belgesidir.
Hele bu belgeleri sunan sıradan bir vatandaĢ değil de,
olayların daima ortasında bulunmuĢ, sözüyle, eylemiyle, öncü
davranıĢlarıyla milli hayatın her alanında mücadele vermiĢ ve
bütün bir neslin ümidi ve iftiharı olmuĢ bir insan olursa gerçek
kaynağı bulmuĢuz demektir.
Muhammed Salih ismini Türkiye'de çok az bir kesim
daha çok gazete ve televizyon haberlerinde duymuĢ ve onu
bir siyaset adamı olarak tanımıĢtır. Oysa mesele bununla
kısıtlı değildir. Mücadeleci, ilkelerine sadık ve dürüst bir
siyaset adamı olmanın yanısıra Muhammed Salih çağımız
Türk Dünyasının büyük Ģairi, fikir adamı ve bu yönleriyle bir
kuĢağın hocasıdır.
Yazarımız 1949'da koca Türkistan‘ın, mahalli deyimle
‗'Turanzemin'‗ı n Harezm bölgesinde doğdu. Mahalli tarih
rivayetlerini, efsaneleri ve kendi anlatımına göre büyük
annesinin Harezm Tarihi diye algıladığı ve anlattığı Dede
korkut hikayelerini dinleyerek büyüdü.
1970'lerin baĢında TaĢkent Üniversitesi Gazetecilik
Fakültesini kazanarak TaĢkent'e yerleĢti ve edebiyat
dünyasına atıldı. Bu dönemde 60 kuĢağı aydınlarının isyankar
fakat isyankar olduğu kadar da halacı dünyası, yeni yetiĢen
kuĢağın aydınlarını tatmin edemiyordu. Yalnız Özbekistan'da
değil, tüm öteki Sovyet cumhuriyetlerinde de benzeri bir
durum yaĢanmaktaydı. Fakat yeni çıkıĢ yolları bulunması
kolay değildi. Nitekim, diğer bölgelerdeki tüm arayıĢlar sadece
arayıĢ olmaktan öteye gidemedi. Özbekistan'da ise bu
arayıĢın baĢarıyla sonuçlandığını ve M. Salih'in baĢını çektiği
ve değiĢik sanat dallarını temsil eden bir arkadaĢ grubunun
yeni edebi ve toplumsal söylemi yerleĢtirmeye baĢardığını
kesinlikle söyleyebiliriz.
Bu akımın dayandığı baĢlıca ilkeler, yasaklanmıĢ milli
dil ve edebiyatın aklanmasına, büyük ölçüde dünya
tecrübesine dayanabilen milli edebiyat akımının zaman
zaman sert, zaman zaman da bilge bir tavır alarak bastırılan
kiĢisel duygu ve toplum derdlerine de tercüman olması,
toplum ve sanat meselelerinde tavizsizlik, kiĢisel dürüstlük ve
mücadeleci bir direniĢ olarak tanımlanabilir. Bütün bunlar M.
Salih'in kaleminden çıkan Ģiir, makale ve basınla yapmıĢ
olduğu mülakatlarda yeterince açığa çıkmaktadır.
Dünya edebiyatından yapmıĢ olduğu Ģiir ve nesir
tercümeleri de bu döneme rastlamaktadır. Sırf bu amaçlar
doğrultusunda Özbekçeye aktarmıĢ olduğu Dede Korkut
Hikayeleri ve Yunus Emre Ģiirleri Fransz Kafka hikayeleri ve
çağdaĢ Fransız Ģiirleri gibi tercümeleri yayınlanmıĢtır.
Muhammed Salih, kızılların en çok sindirmek istedikleri,
en çok sömürebildikleri, herkesten daha mağdur bir topluluk
olan Özbekistan Türklerinin ve onların tarih boyunca gasp
olunan haklarının, yok edilen manevi ve maddi varlıklarının,
ziyan edilen insanlarının sözcüsüdür.
Dünya Türklüğünün meselelerini bütün çıplaklığı ile
anlayan ve anlatabilen fikir adamıdır. Edebiyattaki davası,
siyasetteki mücadelesi hep bu istikamette olmuĢtur. Aynı
zamanda hakkı çiğnen tüm dünya insanlarının halklara sahip
çıkma faziletini de kendi milli davası içinde yaĢatmasını bilen
geniĢ ufuklu bir liderdir.
Siyasi olayların akıĢı içinde ülkesini terk etmek zorunda
kalmıĢtır. Halen de yurtdıĢında yaĢamaktadır.
Muhammed Salih'in bugünkü durumla ilgili bir anısı var.
Diyor ki 1970'lerde Ģair Rauf Parfi'yle hayal kurarak: Bir gün
uyansak da tüm TaĢkent halkının Özbekçe konuĢtuğunu
görebilsek. Özbekistan bağımsızlığını kazandı ve Ģimdi
TaĢkent'te herkes, hatta Ruslar da Özbek'çe konuĢuyor. Ve
ne acı ki, bu hayali kuran ve gerçek olması için ömrünü hibe
eden kiĢinin Özbekçe yazdığı kitapları yasaklanmıĢ,
konuĢmaları engellenmiĢ, vatana dönmesi önlenmiĢtir. Suçu
ülkesi ve milleti için güdümlü bir ‗'hürriyet'‗değil, gerçek
bağımsızlık istemesidir. Ve yıllar önce 1981'de söylediği gibi
onlara baĢ eğmemesidir.
Hiç Ģüphe yoktur ki, genç ömrü yenilgiler, zaferler
kısacası mücadele salnamesi olan Muhammed Salih, güneĢin
daha temiz, daha parlak ve daha munisce doğduğu bir sabah
erkenden Turanzemin ufuklarında yeniden konuĢacak.
Özbekçe konuĢacak...
Ve o sabah farklı olacak...
Tüm sonraki sabahlar gibi...
TÜRKİSTAN NOTLARI
08.05.1997, Türkiye
Halen Almanya'da yaĢayan Özbekistanlı politikacı,
yazar ve Ģair Muhammed Salih'in Türkiye'de üç eseri
yayınlandı.
Özbekistan‘ın Ürgenç Ģehrinde doğan Muhammed
Salih, ülkesinin önde gelen politikacılarından biri olduğu kadar
yazar ve Ģairliği ile de tanınıyor. Salih, 1993 yılında ayrıldığı
Özbekistan'la ilgili notları, Ģiirleri ve denemelerini üç kitap
halinde Türkiyeli okuyucularına sundu.
Toker Yayınları arasında çıkan ''Devlet Sırları'‗isimli
eser, çeĢitli tarihlerde kaleme alınan makalelerden oluĢuyor.
Ötüken NeĢriyat'ın yayınladığı ''Türkistan ġuuru'‗ve
''Ağaçlar ġair Olsa'‗isimli kitapları da onun hem fikir,hem de
sanat alanındaki baĢarısını gösteriyor.
Eski ve yeni dönem
''Türkistan ġuuru'', Özbek Türklerinin siyasi, sosyal ve
kültürel hayatı hakkında Türkiye Türkleri'nin sahip olduğu bilgi
ve kanaatlere yardımcı olmak maksadıyla hazırlanmıĢ.
Kitapta, yazarın hayat hikâyesiyle birlikte toplam 24 yazı yer
alıyor. Yazıların kaleme alındığı tarih sırasına göre hazırlanan
eserde, Rus sömürgesi ve yeni dönem hakkında ilginç
değerlendirmeler de bulunuyor.
ġiirlerin dilinden
Baskı dönemlerinde yazdığı Ģiirlerini topladığı ''Ağaçlar
ġair Olsa'', Türk dünyasının bu önemli ozanını bizlere baĢka
bir cephesiyle tanıtıyor.
Muhammed Salih, değiĢik baskı rejimleri altında
özgürlük ıĢığını Ģiir dilinde yanar tutmaya baĢardığı için
önemli bir görevi de yerine getiriyor bu eserinde.
''Garip Ağaç'‗isimli Ģiirin son dörtlüğü onun bakıĢ açısını
ele veriyor:
''Bana güzel deniz sahillerinden
YeĢil ormanlardan söz etme dostum
Ben yalnız Türkistan topraklarında
YaĢayabilen garip bir ağacım...'‗
Muhammed Salih‟in şiir dünyası
Ortadoğu, 25.08.1997
Ġsmail Çengiz
Bağımsızlığının 7. yıldönümünü kutlayan Özbekistan‘ın
evlatlarından biri ne acıdır ki, yurdundan uzakta ―demokrasi
mücadelesi― veriyor. Ġki yıldır sürgünde mücadelesini sürdüren
Özbekistan‘ın ana muhalefet lideri Muhammed Salih‘in Ģiir
dünyasında bugün gezintiye çıkmak istiyorum, bağımsızlığın
7. yılında.
Muhammed Salih‘in Ģiirlerinde, hayata dair çizgilere
çokca tesadüf ediyoruz. ġiirde akis bulan ―hayat‖elbette
Özbekler‘in hayatıdır. Özbekler‘in hayatı ise bazen ölülerle
dirilerin koyun koyuna yaĢadığı uzun bir rüyaya (Bazen),
bazen de insanların birbirlerinden kaçtığı saklambaç oyununa
(Oyun) benzer. Fakat bu daima meĢakkatleri bulunan, ölümün
hemen yanıbaĢında ölümü bile kendine hayran eden tehlikeli
bir oyundur. (Hayat ġevki) Hayat insanların durmadan
çalıĢtığı, çalıĢmadan ve itaat etmekten baĢka bir Ģey
düĢünmediği, vücudun bütün azalarıyla (el, ayak, yüz, kol)
hizmet için varolduğu tahammül edilmez bir iĢkencedir. Bu
hayat, (Dehkan Kolları) adlı Ģiirde iĢlerin üstesinden
gelmekten baĢka düĢüncesi olmayan bir çiftçinin ağzından
Ģöyle tarif edilir:
Bir elim göğsümde durur muntazam,
Bir elim reise selamlar verir,
ĠĢe dalıp gider kalan on tanesi
Kalan on elim pamuğu derer...
Elden ibarettir benim vücudum,
Gözüm el,yüzüm el,ayağım da el.
Ne varsa çıkıntı halinde vücudumda
Hepsi el ,hatta ki.. kulağım da el
‗‘Çiftçi elleri....‖
Fakat buna rağmen iĢlerin üstesinden gelmek ne
mümkün...Bunun için daha fazla ―el‖e ihtiyaç vardır. Sonunda
çiftçi çareyi,evinin ihtiyaçlarını temin için kendisine tahsis
edilen küçücük arazi parçasına baĢtan baĢa el ekmekte bulur:
Bu bir tarım ülkesi olan Özbekistan‘daki hayatın genel bir
tarifidir. Hatta bu, daha geniĢ manasıyla tüm Rus
Ġmparatorluğundaki hayattır. Fakat baĢtan ayağa ―el‖ kesilen
insanlara bu hayatın sunduğu yegane nimet ise ‖açlıktır‖...
‖Zira açlık, bu dünyanın nimetidir fakat...‖
Türkiye Türkçesindeki karĢılığı ―ırgat‖olan bu ‖hayat‖,
insanları yaĢanabilir bir evden de mahrum bırakır. Mesela
Salih‘in ―Mucize yüz berse‖ adlı manzumesinde; - Ahmet
Yesevi mucize kabilinden bugün Özbekistan‘da tekrar
yaĢayacak olsaydı, bugünkü Özbek yönetiminin, - uning
Ģairliğini hisabge alib ona, bir odalı, bir ev verebileceği
zikredilir. Bu eve sahip olabilmek ise, bir Özbek için en büyük
mutluluktur. Banyosuna girip, Ģelale altında yıkanan ilkel bir
insan gibi keyifle haykırabilmek, istediği duvarına kendine ait
istediği bir resmi asabilmek, Ģairin en büyük sevincidir. Ama
bu sevinci yaĢamak da mümkün değil Özbekistan‘da. Çünkü
Muhammed Salih‘in resminin asmanın cezası; ya iĢten
atmaktır ya da hapse atmak...
ĠĢte Salih‘in Ģiir dünyasında, bağımsızlığı kutlayan
Özbekistan‘ın
bugünkü
durumu...
HerĢeye
rağmen
bağımsızlığın kutlu olsun Özbekistan!
Muhammed Salih‟in dramı
16.11.1997, Ortadoğu
Ġrfan Ülkü
Özbekistan Erk Partisi BaĢkanı, Türk Dünyasının ünlü
yazar ve Ģairlerinden Muhammed Salih, bugünlerde sığındığı
Türkiye‘den Kerimov‘un 17 Kasım‘da Ankara‘ya yapacağı
resmi ziyaret bahane edilerek sınır dıĢı ediliyor. Salih, 1994
yılında da ‖Türkiye ile Özbekistan‘ın iliĢkilerini bozuyorsun‖
gerekçesiyle Türkiye‘den apar-topar ayrılmaya mecbur edilmiĢ
ve Almanya‘ya gitmiĢti. Almanya‘da havaalanına iner inmez
Alman TV‘leriyle gazetelerine mensup çok sayıda gazeteci
çevresini sararak, ‖Siz Türkçüsünüz, Türkiye‘ye gönülden
bağlısınız. Öyleyse Türkiye kendisine sığınmıĢ bir muhalefet
liderini nasıl sınır dıĢı ediyor?‖ diye sorunca, yüksek
gönüllülük göstermiĢ ve Ģunları söylemiĢti: ‖Ben Türkiye
aleyhine konuĢmam. Türkiye‘de birkaç kiĢinin yanlıĢlığı bütün
bir millete asla mal edilemez.‖
Muhammed Salih Almanya‘da iki buçuk yıl sürgünde
yaĢadı. Bu yılın baĢlarında yeniden Türkiye‘ye gelmesine göz
yumuldu. Çünkü Kerimov ile Türkiye arasında bazı problemler
yaĢanıyor. Özbekistan lideri Afganistan‘daki Taliban korkusu
yüzünden gereksiz kabuslar görürken, Moskova‘ya Ģirin
gözükmek için onların telkini doğrultusunda Atina‘yı ziyaret
ediyordu. Böylece Rusya, hem bir Türk Cumhuriyeti liderinin
Türkiye‘ye karĢı gerçekleĢtirdiği Slav-Ortodoks ittifakının
güney mihverini ziyaret etmesini sağlıyor hem de
Özbekistan‘da hala benim sözüm dinlenir mesajını veriyordu
Dünya‘ya.
Kerimov‘dan baĢka hiçbir Türk Cumhuriyeti‘nin lideri
bugüne kadar Yunanistan‘ı ziyaret etmedi.
Elbette Türkiye, Özbekistan‘la Muhammed Salih için
ekonomik-siyasi iliĢkilerini bozacak değil. Ne var ki,
Muhammed Salih‘i Kerimov‘un kaprislerine kurban vermek de
Türk Milletinin geleneklerine yakıĢmıyor beyler!!!
Çünkü Muhammed Salih‘ler, Türk Milletinin geleceğidir.
Onun liderliğini yaptığı Erk Demokrat Partisi yalnız
Özbekistan‘da
değil,
Türkmenistan‘da,
Tacikistan‘da,
Kazakistan‘da bile büyük bir güç olarak görünüyor. Moskova,
Muhammed Salih‘e mesaj üstüne mesaj yollayarak
―Kerimov‘a karĢı iĢbirliği‖ teklif ediyor. O bütün bu teklifleri
ısrarla reddediyor ve ısrarla ―Türkiye‖ diyor.
Böyle bir insana yapılan muamele, stratejinin günlük
siyasete kurban verilmesi, Muhammed Salih‘lerin Ģahsında
―Adriyatik‘ten Çin Seddi‘ne kadar‖ sloganının içi boĢ bir midye
kabuğuna dönüĢtürülmesinden baĢka nedir ki?
Bu konuda Ġslam Kerimov‘u suçlamak bence anlamsız;
çünkü o kendisi ve rejimi için normal olanı yapıyor. Bizi üzen
Hükümet‘in Kerimov‘a alet olmasıdır. Ben ne Sayın BaĢbakan
Yılmaz‘ı ne de baĢkasını suçluyorum. Asıl gücüme giden, çok
değil, üç yıl öncesine kadar yaptığı konuĢmalarda, çıkardığı
―Türkistan‖ dergisinde Ġslam Kerimov‘a söylemedik söz
bırakmayan, Türk Cumhuriyetleri‘nden sorumlu Devlet
Bakanımız Prof. Ahad Andican‘ın bir zamanlar can dostu ve
lideri saydığı Muhammed Salih‘e karĢı takındığı tavırdır.
Çünkü Sayın Andican, Afganistan Özbeklerinden olup, çok
değil iki yıl öncesine kadar Muhammed Salih‘in partisinin
resmi üyesi ve Türkiye genel sorumlusuydu.
Hatta daha iki-üç ay öncesine kadar Kerimov, Ahad
Andican‘ın bakan da olsa Özbekistan‘a girmesine izin
vermeyeceğini açık açık söylemiĢti. ġimdi Muhammed Salih,
onun bakanı olduğu Türkiye Cumhuriyeti‘nden sınır dıĢı
edilirken, Sayın Andican da Ankara‘da Sayın Kerimov‘u
karĢılayıp elini sıkacak. Ancak insan hakları örgütleri,
ABD‘deki demokratik uluslar arası kuruluĢlar, Muhammed
Salih‘e haber gönderip, kendisine her türlü yardıma hazır
olduklarını bildiriyorlar. O ise yüreği ikinci kez buruk gönlü
daha da kırık çok sevdiği Türkiye‘ye belki bir kez daha
dönmemek üzere ―Elveda‖ diyor.
Ne yapalım ki aziz dostum Salih, sen bu büyük
imtihanlara hazırlıklı olmasaydın yıllar önce yazdığın o güzel
Ģiirine Ģu mısralarla baĢlamazdın:
―Eğer böyle fırlatmasalardı beni yerden yere
Nasıl sıçrardım ki düĢtüğüm yerden gökyüzüne?‖
Bu mısraları burada, Muhammed Salih‘in Türkçe‘ye
aktarılan Ģiir kitabına yazdığı önsözde kullanan, o zaman
muhalefet lideri, Ģimdi BaĢbakan yardımcısı, Salih gibi Ģair ve
Salih‘e hayranlığını onunla yaptığı görüĢmelerde sık sık dile
getiren Sayın Ecevit‘e ithaf ediyorum.
Güle Güle Salih!!!!
HoĢ geldin Kerimov!!!
Bir Türk‟ün dramı
20.11.1997, Günaydın
Nazif OkumuĢ
Üstad Nesip Fazıl (Kısakürek) ünlü Sakarya ġiiri‘nin bir
mısraında ―Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya‖ diyerek
Türk Milletinin birbirinden kıymetli evlatlarının tepeden inmeci
zihniyet tarafından nasıl ikinci insan muamelesine tabi
tutulduğuna dikkati çeker.
Bugün sizlere Türkiye coğrafyasını, yani bu güzel vatanı
ikinci bilmekle birlikte tüm dünya Türklüğü için kelle koltukta
yollara koyulmuĢ bir Türk‘ün dramını anlatmak istiyorum.
Adı; Muhammed Salih.
Özbekistan Erk Partisi Genel BaĢkanı. Aynı zamanda
Türk dünyasının en önemli Ģair ve yazarlarından...
Doğup büyüdüğü topraklar olan Özbekistan‘da yaktığı
hürriyet meĢalesi zamanla Türkistan‘a yayılmıĢ ve Türklüğün
yeniden diriliĢindeki özünü ön plana çıkartmıĢ.
Muhammed Salih‘in enerjisi,idealleri, ister istemez
Özbekistan‘daki mevcut yönetimi ürkütmüĢ ve neticede Salih,
ata yurdunu terletmek mecburiyetinde kalarak Türklüğün
batıdaki kilometre taĢı Türkiye‘ye gelmiĢ. YaklaĢık 4 yıldır
ülkesinden uzak kalan ve mücadelesini her Ģeye rağmen
sürdüren Muhammed Salih‘in çileli hayatı ömür törpüsüne
dönüĢürken 1994 yılında Türkiye ile Özbekistan‘ı sınır dıĢı
edilen Salih, uzun zaman Almanya‘da kalmıĢtı. Frankfurt
Havaalanı‘nda ―mecburi sürgün‖ Salih‘‘e kameralarını tutup
mikrofonlarını uzatan ve ―Sizi buraya niçin yolladılar? Siz bir
Türksünüz ve Türklük için mücadele veriyorsunuz Türkiye,
sizin gibi insanı niçin sınır dıĢı etti?‖ Ģeklinde sorular yönelten
baĢta alman olmak üzere Avrupalı gazetecilere Muhammed
Salih, katıksız bir Türk‘e yakıĢan Ģu ibretli cevabı vermiĢti:
-Beni Türkiye aleyhine konuĢturamazsınız. Asla
konuĢmam ve konuĢacak bir Ģey de yok. Türkiye‘de devletin
içindeki birkaç kiĢinin yanlıĢlığı Türk milletine mal edilemez.
ĠĢte böyle haysiyetli bir Türk çocuğu, Muhammed Salih
.Kan kussa da kızılcık Ģerbeti içtiğini haykırabilecek kadar
mazlum, sabırlı ve dikkatli bir Türk çocuğu...
Muhammed Salih iki yıldan fazla kaldığı Almanya‘dan
Türkiye‘ye (bir yolla) usulca dönmüĢ ve sessiz sedasız bir
hayat içinde ideal ve aĢklarıyla günlerini geçirmeye
baĢlamıĢtı. Ne zaman ki Özbekistan CumhurbaĢkanı Sayın
Ġslam Kerimov‘un geçtiğimiz günlerdeki Ankara ziyareti
gündeme geldi,dikkatler yine Muhammed Salih üzerinde
toplandı. Dost ve kardeĢ ülke Özbekistan‘ın yöneticileri,
Salih‘in Türkiye‘de olmasını istemiyor ve dostluk adına (!)
bunu Ģart koĢuyordu.
Neticede Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bu isteği kabul
etti ve Muhammed Salih‘e yine yaban ellerin yolu açıldı. Bir
Türk, yönünü bulduğu, acılarını unutup sevinçlerini tazelediği
kardeĢlerinin arasından koparılıyor ve apar topar derdest
ediliyordu.
Üstelik Türkiye‘deki iktidarın BaĢbakan Vekili ve büyük
ortağı DSP‘nin Genel BaĢkanı Bülent Ecevit vardı. Ecevit,
kendisi gibi Ģair ve yazar olan Muhammed Salih ile tanıĢmıĢ
ve Ģiir kitabındaki önsözüne alıntılar koymuĢtu.
Yine aynı iktidarın Türk Cumhuriyetlerinden sorumlu
Devlet Bakanı Ahat Andican, yıllardır Muhammed Salih ile
birlikte olmuĢ ve onu ―lider‖ saymıĢtı. Çünkü Andican‘ın
kendisi de Afganistan Özbeklerindendi ve Özbekistan‘a yıllar
yılı sokulmuyordu. ANAP‘ta politikaya atılmadan önce Salih‘in
partisinin Türkiye genel sorumluluğunu yapan
Anndican‘ın gözleri önünde bir dram yaĢanıyordu.
Ahad
DOSTUM Ġrfan Ülkü‘nün hatırlattığı üzere Muhammed
Salih bir Ģiirinde yer alan;
Eğer fırlatmasalardı beni yerden yere
Nasıl sıçrardım ki, düĢtüğüm yerden gökyüzüne...
Mısralarında dediği gibi Türk Milletinin engin
gönüllerinde Türklüğün dram ve heyecanlarını yaĢıyor.
Bu ayıp bize yeter herhalde.
Büyük adam her zaman yalnız bir adamdır
20.11.1997, Ortadoğu
Ġsmail Cengiz
Nazizmin ideologları, ―yalanın inanılır olması için‖ bir
çimdik ―doğru‖ ilave ettikten sonra söyle meyi tavsiye ederler
ve bu Ģekilde uygularlardı. Ama günümüzde ―yalan‖ hiç hicap
duymadan ―çırılçıplak‖haliyle sunuluyor ve ilginçtir bir doğru
da çıkıp, ―Sen hangi yüzle bu yalanı söylüyorsun‖ demediği
gibi doğruyu söyleyenlere de ―YanlıĢ yapıyorsun‖ diyorlar.
Yani ―Senin dediklerin doğru ama, bırak bu doğrular içimizde
kalsın‖ gibi anlamsız bir mantıkla tavır beliriliyorlar. ĠĢin ilginç
yanı, ―duygulara ve hoĢgörüye sığınan yalanlar‖da bu
gerçekçi dünyada ―taraftar‖ buluyor.
―Ġftira at, izi kalsın‖ gibi küçük hesaplarla yola çıkan
―mankurtlar‖ın yüzünden, Türk birliğinin gerçekleĢmesi için
yılarca mücadele eden bizim gibi insanlarda ―Talihsiz Yazı‖
yazmak zorunda bırakılıyor.
Ortadoğu‘daki 24 ve 25 Ekim tarihli yazıların ve dostum
Tekin Hekimoğlu‘nun 27 Ekim tarihli cevabi yazısı iĢte bu
duygu sömürüsü yapan, Türkçülük maskesi takan
mankurtların yüzünden kaleme alınmıĢtı.
Bir iki noktayı açıklıkla ele almakta fayda var. Her Türk
milliyetçisi nüfus kimliği ne olursa olsun, nerede yaĢarsa
yaĢasın,
tüm
Türklüğün
meselelerini
tahlil
etmek
mecburiyetindedir. Yani her Türk Milliyetçisi hangi boy‘a
mensup olursa olsun, ister Özbek, ister Kazak, ister Uygur
kimliğini taĢıĢın, diğer kardeĢlerinin problemlerini takip etmek,
haklıyı haksızı ayırmak, suçluyu cezalandırmak, masumu ise
kollamak durumundadır.
―Tepeden ruhsat verildiğinde‖ değil ―yüreğiyle mücadele
eden‖ Dostum gibi, Cemil oğlu gibi, Salih gibi ―değerler‖e
sahip çıkmak, hele onların zor dönemlerinde onların yanında
bulunmak, her Türk milliyetçisinin milli görevidir ve ―her
Türk‘ün üzerine düzen‖ vazifesidir.
Ġkinci önemli nokta ise; tüm bu görevleri yerine
getirirken Ģahsi çıkara dayalı tartıĢmalardan uzak kalmak,
ama milli meseleleri ilgilendiren meselelerde ise ―tarafgir
olmak‖ her Türk‘ün görevi olmalıdır.
Ġste bu iki açıdan, Doğu Türkistanlı kimliğin ile, Türk
Dünyasının
meseleleriyle,
kardeĢlerin
problemleriyle
ilgileniyor be bildiğim ―doğrular‖ı kamuoyu ile paylaĢmak
suretiyle, ―yanlıĢların önüne geçmek‖ istiyorum. Bunu
yaparken de ―milli çıkarlarımızı‖ temel alarak ―tarafgir‖
oluyorum.
Ancak Özbek ana muhalefet lideri Muhammed Salih‘i
desteklerken, Özbekistan CumhurbaĢkanı Kerimov‘un da
―Türkistan Birliği‖, ―Merkezi Asya Birliği‖, ―Aral Gölü Meselesi‖
ile ilgili çalıĢmalarını da alkıĢlıyorum.
Hayır...
Ama Sovyetler Birliği‘nin dimdik ayakta durduğu
dönemlerde; Türk medeniyetinin abide Ģaheserleri olan Yunus
Emre‘nin eserlerini, Dede Korkut‘u, Ziya Gökalp‘in
Türkçülüğün Esasları‘nı Özbek Türkçe‘si‘ne aktaran,
Özbekistan Parlamentosunda kabul ettiren herkes ―Tür ki‖
derken ―Türk‖ diye ortaya çıkan ve ―Birlik Hareketi‖ne ―Birlik‖
ismini vererek, ―Türkistan ġuuru‖ yazılarıyla, Ģiirleriyle halka
aĢılamak için gayret sarf eden ve Ģimdi ülkesinden uzakta
―Geleceğin Büyük Özbekistan‖ı için, ―Türkistan Birliği‖ için
çalıĢmalarını sürdüren ve asla Ģahsi çekiĢmelere girmeyen,
namazında niyazında olan Muhammed Salih gibi bir ―değere‖
yöneltilen talimatlı iftira kampanyası karĢısında sessiz kalmak
mümkün değildir.
ĠĢte benim olaylara bakıĢ açım budur.
ġimdi ülkesinden uzaklarda ―bir yabancı gibi‖ yalnız, tek
baĢına yaĢayan ama ―Bağımsız ve Demokratik Özbekistan
ümidini‖ hiçbir zaman kaybetmeyen, kendisini Türkistan
birliğine adayan Muhammed Salih gibi insanlara sahip çıkmak
ve ona yönelik, hiçbir delile, belgeye dayanmayan suçlamalar
karıĢıĢında seda olmak her Türk milliyetçisinin görevi
olmalıdır. Ben de yazılarımda bu görevi verine getirdim ve
getirmeye de devam edeceğim.
Kim bilir belki Salih‘ı yalnız bırakmak gerekir. Sanırım
O‘nun söylediği sözler çok doğrudur:
―Büyük adam, her zaman yalnız bir ademdir. ‖
Bu yazıya nokta koymuĢken, Sovyet rejiminde bile
Türklüğün değerlerini savunan Muhammed Salih‘in ―vatanım‖
diye geldiği Türkiye‘den bir kez daha sınır dıĢı edildiği haberi
geldi. Özbekistan CumhurbaĢkanı Kerimov‘un Türkiye ziyareti
öncesi ikinci defa Türkiye‘den sınır dıĢı edilen Muhammed
Salih bir kez daha gurbet yollarına düĢtü...
Kendilerini-olmadıkları halde-Erk Partisi‘nin sekreteri
olarak gösterenler veya Özbek muhalifi olarak ilan eden sahte
muhalifler Ģimdi göbek atıyorlardır sanırım. Çünkü
Muhammed
Salih‘in
Türkiye‘de
olduğunu
Azatlık
Radyosu‘ndan Kerimov‘a ispiyonlayan Polatov kardeĢlerdi.
ġimdi görevlerini yerine getirmiĢ olmanın sevincini yaĢıyorlar.
Merak ediyorum bizim ―Türkçüler‖, bizim ―Turancılar‖
acaba Ģimdi ne yapacaklar?..
Veya ne yaptılar? Kim bilir belki basın toplantısı
düzenlerler veya devletin ilgili bakanlarına protesto telgrafları
gönderirler.
Türkçü, Turancı olmayı bırakın, ―Ġnsan‖ olan
,―Demokrat‖ olan, ―Vicdan sahibi‖ olan her insan Muhammed
Salih gibi insanlara sahip çıkmak zorundadır.
―Salih‘e sahip çıkmak‖ demek, ―Özbek halkını sahip
çıkmak‖ demektir.
―Salih‘e sahip çıkmak‖, ―demokrasiye ve özgürlüğe
sahip çıkmak‖ demektir
Gelin Salih‘lere sahip çıkalım...
AĢağıdaki kitapları okumak suretiyle
Salih‘in, fikirlerini öğrenmek mümkündür.
Muhammed
Türkistan ġuuru / Ötüken Yayınları-Ġst.
Ağaçlar ġair Olsa / Ötüken Yayınları-Ġst.
Devlet Sırları / Toker Yayınları-Ġst.
Muhammed Salih‘in ġiirleri/ Dr. ġuayıp KarakaĢ. Ecdat
Yayın.-Ankara.
Muhammed Salih‟in suçu neydi?
Doğu Türkistan, Kasım/1997
Ġsmail ÇENGĠZ
Özbekistan CumhurbaĢkanı Kerimov sessizce gelip
sessizce gitti. Kerimov‘un geliĢiyle birlikte ikinci defa
Türkiye‘den sınır dıĢı edilen Özbek ana muhalefet lideri
Muhammed Salih‘in dostları olarak bildiğim BaĢbakan Yılmaz,
BaĢbakan yardımcısı Ecevit ile Devlet Bakanı Andican‘ın ilgisi
de protokol çizgisinde kaldı.
Özbekistan her bakımdan Türk Dünyasında önemli bir
ülke. Türkistan Cumhuriyetlerinin lokomotifi konumundaki
Özbekistan nüfus çoğunluğu, stratejik konumu, tarihi ve
kültürel geçmiĢi ile Merkezi Asya‘nın ―denge unsuru‖ özelliğini
taĢıyor. Bir diğer ifadeyle Özbekistan‘daki tüm siyasi, sosyal,
ekonomik ve askeri geliĢmeler Merkezi Asya‘nın yapısını da
olumlu-olumsuz değiĢtirebilecek niteliktedir. Ancak ülkedeki
―dikta rejiminin‖ devam etmesi nedeniyle Özbekistan
bağımsızlığının 7nci yılında hala layık olduğu yerde değil:
Ülke özgür ama insanlar özgür değil.
Ülke bağımsız ama rejim bağımsız değil.
―Laiklik‖ adı altında insanların inançlarına baskı
yapılıyor,din adamları tutuklanıyor. Türkiye korkusuyla,
‖Türkçülük‖ tehlikeli akım olarak görülüyor. Türk sevdalısı
insanlar sudan bahanelerle tıpkı 1944‘de bizde olduğu gibi
zindanlara atılıyor. Çiftçiler, köylüler, iĢçiler boğaz tokluğuna
çalıĢtırılırken ―boyun eğen mankurtlar‖ veya bizim
CumhurbaĢkanımızın da teklif ettiği ―tek tip insan‖yetiĢtirmek
suretiyle dikta rejimin ayakta kalması sağlanıyor. Ve
bağımsızlığının 7nci yılında Özbekistan‘da Özbekler bir
kenara itilirken sessiz-sedasız Tacikler‘in hakimiyetinin temeli
atılıyor....
ĠĢte böyle bir ortama isyan ettiği için öldürülmek istenen
ve zoraki sürgüne gönderilen Muhammed Salih bir Özbek
Türkü değil de bir Amerikan vatandaĢı olsaydı veya Türkiye
yerine bir batı ülkesini tercih etseydi yada sosyalizmi savunan
Yağmurdereli,YaĢar Kemal gibi solcu olsaydı ve bu özelliği ile
Türkiye‘den sınır dıĢı edilseydi ne olurdu düĢünebiliyor
musunuz?... Binlerce insan sokağa dökülür, yüz binlerce imza
toplanırdı. 4 yıldır demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren
Salih‘in hayatı Ģimdiye kadar romanlara, filmlere konu olmuĢtu
bile... Heyhat! Hiçbir olmadı. Salih‘in haksız yere ülkemizden
sınır dıĢı edilmesi karĢısında sessiz kalındı. Kimse protesto
etmedi. ‖Ah , vah‖ demekten baĢka bir Ģey yapılmadı. Neden?
Çünkü Muhammed Salih, ‖Türk‖ olmanın ötesinde, ‖Türkçü‖
ve ―Müslüman‖ idi...
Fuzuli‘nin dediği gibi, Salih için onun gönlünün
ateĢinden baĢka kimse yanmadı. T.C.‘nin baĢında ―Demirel‖
değil de ―Atatürk‖ olsaydı, ‖Tanrı misafiri‖ olarak kapımızı
çalan Salih‘e kimse dokunamayacak, kimse ―Türk‘ün
toprağından‖ bir Türk‘ü sınır dıĢı etme ―cesaretinde‖ ve
―ayıbında‖ bulunamayacaktı...
Ama ayıplara alıĢtığımız için, Salih‘in sınır dıĢı
edilmesini de adeta ―normal‖ karĢıladık. Ancak Özbek lider
Salih bu ayıplara alıĢkın olmadığından ĢaĢkın ĢaĢkın
soruyordu,‖ benim suçum ne‖diye...
Evet sizin suçunuz vardı Sayın Salih.... Suçunuz ise;
Türk yaratılmıĢ olmak, Türk doğmaktı!...
Sayın Muhammed Salih, sınır dıĢı edilirken kendisini
yarı yolda bırakan ve sahip çıkmayan dostlarına da kızmıĢtı
sanırım. Kızmayın ve üzülmeyin Sayın Salih. Ne de olsa onlar
da ―emir kulu‖... ‖Tepe‖ ne derse onu yapmakla mükellefler....
Öyle ya, ‖ön tekerin gittiği yerden arka teker de gitmek‖
zorunda...
Özbek halkı ümidin kaybetmesin. Her Ģeye rağmen bir
gün Muhammed Salih gibi düĢünenler iktidarın baĢına
gelecektir...
Şiiri İşgalde doğdu
18.01.1998, Gazetepazar
Ersin Kalkan
Özbekistan‘ın büyük Ģair ve ana muhalefet partisi lideri
Muhammed Salih‘in sürgün hayatı devam ediyor
Semerkant. 1926 kıĢı. Günlerdir kar hiç durmaksızın
yağıyor. Kar yağıyor ve gün yavaĢ yavaĢ ağarıyor. Beycan
Bey, elleri arkadan kelepçeli, hücresinden çıkarılıyor. Aylardır
ilk kez gün yüzünü görüyor. Batı yakasındaki duvarın önüne
getirildiğinde baĢına gelecekleri anlıyor. Mahkumlar, batıdan
kopan silah seslerinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor.
Beycan Bey, ayaklarının altında çıtırdayan karın sesini
sonsuza kadar bir daha duymayacağını hissediyor. Gözlerini
bantlamak için gelen askere itiraz ediyor. Hapishane
avlusunda beyaz kelebekler gibi köĢe bucak uçuĢan karları,
dünyada görebileceği bu son manzarayı gözleriyle içmek
istiyor. Sırtını duvara verdiğinde ağzından çıkan buhar havada
bir kılıç gibi dönüyor. Bir manga tüfekten çıkan ses
yeryüzünde duyduğu son seda oluyor. Bozkırdaki atlar,
annesinin ninnileri, babasının heybeti, rüzgarın önünde
savrulan yabanı bahar çiçekleri, kızının gülücükleri, TaĢkent,
Semerkant, Buhara, Bakü... Yani Asya‘nın o çok sevdiği
muhteĢem kentleri geride kalıyor. Perde kapanıyor.
Beycan Bey, Özbekistan‘ın büyük Ģairi Muhammed
Salih‘in dedesi. Onun yegane suçu, ‗‘Kulak‘‘yani büyük toprak
sahibi olmak. Kimseyi öldürmemiĢ, zulmetmemiĢ, aksine
cömert ve mürüvvetli olmuĢ. Herkesin yardımına koĢmuĢ,
hastalara ilaç, yoksullara aĢ vermiĢ. Kapısına geleni geri
çevirmemiĢ. Ama bunların hiçbiri affedilmesi için yetmemiĢ.
Binlerce köylü ve kentlinin Ģahitliği kar etmemiĢ.
Han‘a isyan
Beycan Bey‘in, yani Muhammed Salih‘in soyu, ‗‘Hana
kız vermeyen beyler‘‘diye anılıyor. Bu nam, Beycan Bey‘in
dedesi Beypolat Bey‘den kalıyor. 1820‘de Hive Hanı (Harezm,
Batı Özbekistan), Beypolat Bey‘in dillere destan güzellikteki
kızı Bibican‘i istiyor. ‗‘AteĢ yüzlü zalim‘‘diye anılan Han, bir
taĢla iki kuĢ vurmak istiyor: Hem güzeller güzeli Bibican‘a
sahip olacak, hem de bu dikbaĢlı cesur kavime akraba
olacaktır. Beypolat Bey, kızı Bibican‘i çağırıp Han‘ın evlenme
teklifini aktarıyor. Bibican, ‗‘ben ateĢ yüzlü, zalim bir hanla
evlenmem‘‘deyince akan sular duruyor. Durum bir ulakla
Han‘a bildiriliyor. Han, askerlerini gönderip Bibican‘i zorla
almaya kalkınca kıyamet kopuyor. Bütün bir batı Özbekistan
Beypolat Bey‘in önderliğinde Han‘a baĢkaldırıyor. Beypolat
Bey‘in taraftarları Han‘in gönderdiği arabayı ateĢe verip
BaĢkent Hive‘ye geri gönderiyor. Han Beypolat‘tan özür
dilemesini istiyor. Beypolat reddediyor. Ġsyancılar, Han‘in
kalelerini bir bir düĢürmeye baĢlayınca Ruslar imdada
yetiĢiyor. Beypolat Bey‘in kellesi kesiliyor. Han, Beypolat‘ın
ailesini Buhara‘ya sürüyor.
Aradan bir zaman geçiyor. Han‘la evlenmeyi reddeden
Bibican, Buhara‘da topal ve yoksul bir derviĢe gönlünü
kaptırıyor. Aile meclisi evliliklerini onaylıyor. Onlar eriyor
muradına...
Aradan yirmibeĢ yıl geçiyor. Han‘ı devirip yerine geçen
oğlu, Beypolat Bey‘in ailesinin Özbekistan‘a çağırarak
topraklarını ve itibarını iade ediyor.
Beycan Bey‘in 1926‘de kurĢuna dizilmesinden sonra
ailenin elindeki tüm topraklar alınıyor ve kolhoz dönemi
baĢlıyorlar. Muhammed Salih‘in Babası Muhammed Emin Bey
―bir kulak çocuğu olduğu için‖ okuldan atılarak eğitimini ikinci
sınıfta noktalıyor. Bundan sonraki yıllar yoksulluk, açlık,
sefalet içinde geçiyor. 1942‘de askere alınan Muhammed
Emin, büyük yararlılıklar gösteriyor. Ġkinci Dünya SavaĢı
ailelini kaderini değiĢtiriyor. Alman cephesinde yaralanıp
ülkesine döndükten bir yıl sonra tekrar görevine dönerek 1943
sonunda Stalingrad direniĢinde ikinci kez yaralanıp
―kahramanlık madalyası‖ alıyor. Ailenin itibarı iade ediliyor. Ve
Muhammed Salih 1949‘da dünyaya gözünü açıyor.
Ailede, geçmiĢten hiç söz edilmiyor. Küçük
Muhammed‘in büyükannesi, kıĢ geceleri torunlarını kuzinenin
baĢına toplayıp hikayeler anlatıyor. ―Biz kimiz? Nereden
geldik, nereye gidiyoruz?‖ diye merakla ıĢıldayan sorulara
büyükanne, ―sizin sülaleniz Timur‘den bile kadimdir‖ diyor.
Bibican‘ın öyküsünü, Beypolat‘ın destanını anlatıyor. Aradan
uzun yıllar geçiyor. Muhammed Bey liseyi gitmeye
niyetleniyor. Boylu postlu ve bir kahramanın oğlu olduğu için
özel biriklere alınıyor.
Bratislava‘da sonbahar
Yıl 1968 Dünya altüst oluyor. Avrupa ve Amerika
gençliği eskiye itiraz ederek yeni bir hayat istiyor. VarĢova
Paktı içinde önce Macaristan sonra Çekoslovakya kaynıyor.
Prag Baharı baĢlıyor. Macaristan‘daki Sovyet üssüdeki özel
birlikler, 68 Haziranında Slovakya sınırına geliyor. Ġki aylık
hazırlıktan sonra 21 Ağustos gecesi saat 04.00 Bratislava
Sovyet tanklarının sesiyle uyanıyor. Zarlılardan birinde de
Muhammed Salih, muzaffer bir komutan edasıyla oturuyor.
―Çünkü hiçbir Ģeyin farkında değildim‖diyor.
Bratislava‘da geçen aylar içinde ―hep Ģeyin farkına
varıyor‖. Önce görev yaptığı taburda, sarıĢınların içindeki tek
―siyah‖ olduğunu kavrıyor. SarıĢınların tüm Asyalılar‘la dalga
geçtiğini görüyor. Kavgalar, yumruklaĢmalar gırla gidiyor.
Sonra iĢgal ettikleri kentlerde dolaĢırken, gözyaĢlarını içine
akıtan insanları görüyor. ―Slovakların içlerine akıttıkları
gözyaĢlarından okudum farklılığımı ve aslında kaderimin
onlara aynı olduğunu‖ diyor. ġiir yazmaya baĢlıyor. ―Benim
Ģiirim iĢgalde doğdu. O bir savaĢ çocuğudur. Bu alın yazısını
da gizli bir sır gibi yüreğinde taĢıdı‖ diye de ekliyor.
Muhammed Salih, Bratislava‘nın küçük bir kasabasında
uzun süre konaklıyor birliğiyle. Bir kız kopup geliyor zaman bir
meydandan, bazen bir çiçek getiriyor, kimi zaman çukurlata,
sık sık da ipek gibi bir tebessüm. Adı Irena Brejna. Öğrenci.
―Ne iĢin var senin burada,bunların arasında?‖ diye soruyor
Muhammed Salih‘e. Her geliĢinde kafasını ve ruhunu alt üst
edip kasabanın dar sokaklarında kayboluyor.
Bratislava iĢgale karĢı direniyor. ÇatıĢmalar baĢlayıp
Muhammed‘in birliğinden dört asker ölünce Ġrena da ortadan
kayboluyor. Kızın direniĢçilerle iliĢkisi olduğunu anlayan
Muhammed Salih, ―ya öldürüldü ya da tutuklandı‖ diye
düĢünüyor. Ama tüm aramalarına rağmen onu bulamıyor.
Ve askerlik bitiyor. Salih Özbekistan‘a döndükten sonra
üniversite eğitimine baĢlayarak gazetecilik okuyor. Ġste o
yıllarda Camus, Sartre ve Kafka‘nın eserleriyle tanıĢıyor. Tez
konusu ise, ―ÇağdaĢ Fransız ġiiri‖oluyor.
Okulu bitirip iĢe baĢladıktan bir müddet sonra ilk eĢinde
ayrılıp ikinci evliliğini Ukraynalı Svetlena Aydın Hanım‘la
yapıyor. Çocukları olup yavaĢ yavaĢ büyümeye baĢlıyor. ―O
yıllar‖diyor Muhammed Bey, ―Hayat o denli ağır geçerdi ki,
zaman, Dali‘nin ―Saatler‖ tablosundaki gibi aĢağılara doğru
akardı. ‖Bu arada, savaĢın ortasında doğan Ģiiri de ağır ağır
büyümeye baĢlıyor. Bir müddet sonra önce ülkesinde sonra
tüm Sovyetlerde en büyük modern Ģair olarak adı anılıyor.
1980‘den itibaren çalıĢtığı gazetede keskin yazılar
kaleme almaya baĢlayıp, sistemi ince alaya alıyor. Üyesi
olduğu ―Yazarlar Birliği‖ tarafından uyarılıyor ama yolundan
dönmüyor. Özbek Ģiirinde ―Metafor istik akım‖ın mimarı olan
Muhammed Salih 1985 Ocağında, Özbek muhalefet
hareketinin manifestosu sayılan ―Politbüro‘ya Mektub‖u
kaleme alınca Sovyet aydınları içinde derin dalgalanmalara
neden oluyor.
1988‘da kendisini eleĢtiren Yazarlar Birliği‘nin baĢına
geçiyor Her Ģey hızla değiĢmeye, akreple yelkovan birbirini
süratle baĢlıyor.
Çok partili rejime geçiliyor ve yeni partiler kuruluyor.
Bunlardan biri de Birlik Hareketi. Kökleri 1917 öncesine,
―Cedit‖ hareketine kadar giden bu parti tüm muhalefeti
etrafında topluyor. Muhammed Salih, Birlik‘in yöneticileriyle
anlaĢamayınca Erk Partisi‘ni canlandırıp, baĢına geçiyor.
1989‘dan itibaren adını tüm dünya adını duymaya baĢlıyor.
ġiir ve siyaset
―Ben aslında siyaset yapmak istemiyordum. Ama baskı
döneminde, bir Ģiir vardı, bir de iktidar.‖ Ġktidarın yalıda yer
almak istemeyenler Ģiire sığınırdı. Çok insan toplandı
etrafımızda. Bizden bir Ģeyler bekledi herkes. Ben de,
baĢlatırım hareketi ve devrederim baĢkalarına diye
düĢündüm. Çünkü Ģiirin iktidar olamayacağını biliyordum.
Korktuğum baĢıma geldi. Siyaset peĢimi bırakmadı. Politika
artınca Ģiir küstü.‖
1991‘de
Ġslam
Kerimov‘un
karĢısındaki
tek
cumhurbaĢkanı adayı olarak seçimlere katılıp devlet
radyosunda yapılan ilk açıklamaya göre yüzde 33 oranında oy
alıyor. Sonradan yapılan resmî açıklamada oy oranı 12,7‘ye
düĢüyor.
Erk
partisi
de
parlamentoya
giriyor.
CumhurbaĢkanlığını kaybediyor ama TaĢkent milletvekili ve
ana muhalefet partisi lideri olarak mücadelesini sürdürüyor.
1993 baĢında partisine yönelik baskılar artıyor. Birçok partili
―faili meçhul‖ cinayete kurban gidiyor. Muhammed Salih‘in
etrafındaki çember gittikçe daralıyor.
Muhammed Salih, 1992 Temmuzda siyasi baskıları
protesto ederek parlamentodan istifa ediyor. 1993 baharında
gözaltına alınıyor. Uluslararası af Örgütü, Uluslararası Basın
Birliği gibi birçok kuruluĢ peĢ peĢe Özbekistan hükümetini
protesto ediyor. Türkiye CumhurbaĢkanı Özal‘da Ogünlerde
Özbekistan ziyaretini yapmaktadır. Kerimov‘dan Muhammed
Salih‘in serbest bırakmasını rica ediyor. Özal gittikten bir gün
sonra özgürlüğüne kavuĢuyor. Bu arada, suikastlar devam
ediyor. KGB‘den eski bir tanıdığı, kendisini uyarak canının
tehlikede olduğunu söylüyor. Ülkeden ayrılıp önce
Azerbaycan‘a, oradan Özal‘ın davetiyle Türkiye‘ye geliyor.
Randevusunun olduğu gün köĢke gidince Özal‘ın birkaç saat
önce öldüğü haberini alıyor.
Kerimov‘un baskısıyla Türkiye onu Almanya‘ya
gönderiyor. Orada bir gazeteci röportaj yapmaya çeliyor.
Gazeteci, ünlü ―Çeçenistan, birkaç günlük bir Ģey!‖ kitabının
yazarıdır. Adı: Ġrina Brejina‘dır... Hayat iĢte böyle garip bir
muammadır... Ve hikaye sürüyor.
Muhammed Salih Ģimdi ülkesinden çok uzaklarda
sürgünde yaĢıyor. SavaĢta doğup, kavgada büyüyen Ģiirini ve
kaderini yanında taĢıyor.
Stalin‘in etkisi
Muhammed Salih‘in dedesi Beycan Bey‘in hikayesi Rus
Ģairi Yevgeni YevtuĢenko‘nun dedesi gibi trajik bir finalle
bitiyor. Muhammed Salih, ‗‘Sovyetler Birliği‘nin tüm Ģairlerinin
dedesi Stalin tarafından öldürülmüĢtür ÇağdaĢ Ģiir bir
anlamda ölümden ve kurĢun seslerinden doğmuĢtur‘‘diyor.
ġiirleri, Rusça, Fransızca, Ġngilizce, Arapça ve Ġspanyolca‘ya
çevrildi. 10 Ģiir kitabı olan Salih‘in Ģiirlerinden seçmeler
‗‘Ağaçlar ġair Olsa‘‘adıyla Türkiye Türkçesiyle 1997 Mart‘ında
yayınlandı. Kitap için bir önsöz kaleme alan Bülent Ecevit
Ģunları söylüyor:
‗‘Muhammed Salih Ģiirlerini baskı dönemlerinde
yazmıĢtır. Sovyetlerin dağılmasından sonra da Özbekistan‘da
baskı sürmektedir. Fakat usta ozanların Ģiir dili, en ağır
baskılar altında bile özgürlük ıĢığını yanık tutabilir. Bir
politikacı olarak Muhammed Salih ve onunla birlikte
Özbekistan‘da demokratikleĢme hareketine öncülük eden
arkadaĢları bugün hala, bir bakıma, yerden yere vuruluyorlar.
Ama Muhammed Salih, bu baskılara, kendi Ģiir dilinde,
‗‘Eğer hiç kimse beni yere vurmasaydı,
Nasıl sıçrayabilirdim ki göğe?‘‘
diye meydan okuyabilen bir politikacı ozandır.
Muhammed Salih‘in Ģiirleriyle tanıĢmanız için Ağaçlar
ġair Olsa kitabından bir kaç seçme yaptık:
AYRILIK
Ayrılık ejder gibi gelmez her zaman
Bazen kedi gibi gelir sessizce;
Pençeleri pamuk gibi mülayim
Keskin tırnakları gizli görünmez.
ÇALKANIġ
Varlık yok,
Ama vardır bir çalkanıĢ
Gözsüz bakıĢ, dilsiz fısıltı gibi
Etrafta dolanıp durur.
Mesafe yok,
Vardır yakınlık.
Mesafesiz bir uzaklık var,
Gah gelip, gah gidip durur.
Varlık yok,
Tuhaf bir çalkanıĢ vardır,
En akıllı yılanın gömleği gibi
Kimsesiz bir ev gibi bomboĢ çalkanıĢ.
TaĢınsan olmaz mı Ģu eve?
BELKĠ
Belki, ikramiye çıkar bilete...
Belki, mektup alırım bugün birinden...
Belki, yağmur yağar sessizce...
Belki, evet belki de hafif bir zelzele...
her gün
Her an,
Hiç ama hiç durmadan,
Göldeki olta mantarı gibi esrarla kımıldar
yeryüzünde ‗‘Belki‘‘denilen geveze.
Devlet adam kaldırdı
28.02.1998, AkĢam
Emin Pazarcı
Adı, Muhammed Salih, Özbek vatandaĢı. Özbekistan‘ın
demokratik ERK Partisi Genel BaĢkanı. ġu anda
Özbekistan‘daki yönetimin tek alternatifi.
Daha düne kadar Devlet Bakanı Ahad Andican‘ın yakın
dostuydu. Andican bakan olunca, dostluk da bozuldu.
Üstelik polis tarafından derdest edildi. ġimdi, zorla sınır
dıĢı ediliyor.
Hem de BirleĢmiĢ Milletler kararlarına ve uluslar arası
bütün anlaĢmalara rağmen...
Devlet, göz göre göre, göstere suç iĢliyor.
Olayı iyice anlamak için birkaç yıl öncesine dönmek
gerekli:
Özbekistan bağımsızlığa kavuĢtuktan sonra, siyasi
partiler kuruldu. Muhammed Salih de Ģimdiki Özbek
CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov‘un karĢısında seçimlere girdi.
Seçim sonunda yüzde 20 oy aldı.
Kimleri, bu oyun yüzde 50‘leri astığını iddia etti. Ġslam
Kerimov‘da seçim sonrası yüzde 14‘e düĢürdü. Sonra
tutuklandı.
Merhum CumhurbaĢkanı Turgut Özal devreye girdi.
Salih‘i serbest bıraktırdı. Türkiye‘ye davet etti. Türkiye‘de de
baĢına gelmedik kalmadı.
Muhammed Salih, BirleĢmiĢ Milletlerin ―mülteci‖ statüsü
tanıdığı bir isim.
Bu statüdeki bir insanın 5gün içinde müracaat etmesi
halinde, bulunduğu ülkenin ―ikamet izni‖ vermesi gerekli.
Çünkü, uluslar arası anlaĢmalar böyle.
Salih de bu iĢlemi yaptı. Ankara Emniyet Müdürlüğü
müracaat etti.
Etti, ama kimin umurunda! Müracaat ettiğine dair bir
belge bile alamadı.
1994 yılında Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam
Kerimov, Türkiye‘yi ziyaret edecekti. Muhammed Salih, zorla
Türkiye dıĢına çıkarıldı.
1997 Kasım‘ındaki Kerimov‘un ziyareti öncesi, derdest
edilip Bulgaristan‘a gönderildi.
ġimdi, daha büyük sıkıntı ile karĢı karĢıya.
Önümüzdeki günlerde BaĢbakan Mesut Yılmaz,
Özbekistan‘a gidecek. Muhammed Salih de bu yüzden
geçtiğimiz ÇarĢamba günü gözaltına alındı. Ankara Emniyet
Müdürlüğü‘nde, PKK‘lı teröristlerin kapatıldığı bir nezarette 3,5
saat alıkonuldu. Terörle Mücadele ġubesi‘nde ifadesi alındı.
Sonra serbest bırakıldı.
PerĢembe akĢamı saat 17:00‘de kaldığı evinden alınıp,
Ġstanbul‘a götürüldü. Ġstanbul Emniyet Müdürlüğü‘nde, alınan
karar kendisine tebliğ edildi:
-Cumartesi günü Türkiye‘yi terk et.
Ardından, sıkı sıkı tembih edildi:
-Sakın bu olayı kimse duymasın!
Muhammed Salih‘in suçu ne?
Sadece Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov‘un
muhalifi olmak.
Buna rağmen, yapılanlar ortada. Zorla gözaltına
alınıyor. Devlet, siyasi maksatla adam kaldırıyor. Türk Ceza
Kanunu‘nun 499. Maddesi‘ne göre bu suçun müebbet hapse
kadar yolu var.
Polis zoruyla bir arabaya konulup, Ġstanbul‘a
götürülüyor. Hürriyeti tehdit ediliyor. Türk Ceza Kanununun
174. Maddesi‘ne göre de bu suçun cezası 5 yıla kadar hapis.
Üstelik milletlerarası anlaĢmalar ayaklar altına alınıyor.
Yetkililer de çıkıp, her fırsatta açıklama yapıyorlar:
Devlet içindeki çetelerle mücadele edeceğiz...
Peki bu yapılan ne?
Muhammed Salih‘e uygulanan bu muamele hangi
kanunun hangi maddesinde var?
Her Ģey apaçık ortada:
Muhammed Salih, sınır dıĢı edilince, Özbekistan‘la
iliĢkiler düzelecek. BaĢbakan Yılmaz, Özbekistan‘a rahatça
gidecek.
Daha önce Salih‘le iyi iliĢkilerinden dolayı Özbekistan‘la
problemleri olan Devlet bakanı Ahad Andican da belki
Yılmaz‘a refakat edecek.
Problemler çözülmüĢ olacak.
Gayet güzel... Özbekistan‘la iyi iliĢkiler kurulmasına
hiçbir itirazım yok.
Benim derdim ―Hukuk Devleti‖ ile.
Muhammed Salih‘in pasaportu yok. Üçüncü bir ülkeye
gidiĢi değil. Belki, bu yüzden bugün Özbekistan‘a iade
edilecek.
Biz de hala ―Türkiye bir hukuk devlettir‖ diyeceğiz.
Hükümet yetkilileri kalkıp, yine nutuklar atacaklar:
- Devlet de yapsa, her türlü hukuksuzluğun
karĢısındayız. Devlet içindeki çeteleĢmeyi yok edeceğiz...
Kim inanacak?
Muhammed Salih‟e sınır dışı emrini Yılmaz verdi
03.03.1998, Ortadoğu
Muhammed Salih siyasi baskı kurbanı
ÖZBEKĠSTAN Erk Partisi Genel BaĢkanı, Türk
dünyasının tanınmıĢ yazar ve Ģairlerinden Muhammed Salih'in
sınır dıĢı edilmesinde siyasi baskıların olduğu öne sürüldü.
SALĠH‘ĠN sınır dıĢı edilme emrini BaĢbakan Mesut
Yılmaz'ın Özbekistan gezisi öncesi kararlaĢtırıldığı bildirildi.
Karara, Salih'in yakın dostu Ecevit'te suskun kaldı.
Muhammed Salih‘e sınır dıĢı emrini Yılmaz verdi
Özbekistan Erk Partisi Genel BaĢkanı Türk Dünyası'nın
tanınmıĢ yazar ve Ģairlerinden Muhammed Salih, sığındığı
Türkiye'de bir suçlu gibi gözaltına alındıktan sonra, önceki
gün Ankara'dan sınır dıĢı edildi. Mülteciler Yüksek Komisyonu
tarafından kendisine ''siyasi mülteci'‗belgesi verilmesine
rağmen Salih, tıpkı adi bir suçlu gibi Ankara Emniyet
Müdürlüğünce gözaltına alınarak cep telefonuna da el
konuldu. Böylece yakınlarıyla eĢi ve çocuğuyla görüĢmesi
engellenen Salih'i, havaalanından uçağa bindiren görevliler,
''Bir daha Türkiye'ye gelirsen seni hapsederiz'‗diyerek tehditte
ettiler. Muhammed Salih'in sınır dıĢı edilme emrini Mesut
Yılmaz'ın Özbekistan gezisi nedeniyle bizzat BaĢbakan
tarafından verildiği öne sürüldü. Salih'in yakın dostu
BaĢbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'te olaya suskun
kaldı.1991'de Kerimov'a karĢı CumhurbaĢkanlığına adaylığını
koyan ve oyların yüzde 25'ini alan ünlü siyaset, fikir adamı
Salih hayatı tehlikede olduğu için Özbekistan'dan ayrılmıĢ ve
Özal'ın daveti üzerine Türkiye'ye gelmiĢti. Salih daha önce de
Kerimov'un isteği üzerine sınır dıĢı edilmiĢti.
Muhammed Salih‟e büyük vefasızlık !
03.03.1998, Gündüz
Murat Kalem
Geçtimiz Pazartesi Türkiye'ye iltica talebinde bulunan
Özbekistan'ın ve Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığının
mimarlarından olan ünlü Ģair Muhammed Salih'i Türk
makamları sınır dıĢı etti.
Özbekistan BaĢkanı Ġslam Kerimov'un rakibi olan
Muhammed Salih, can güvenliği olmadığı için Özbekistan'dan
gizlice çıkarak BM'den mülteci statüsü talebinde bulunmuĢtu.
BM'nin bu talebi olumlu karĢılamasının ardından
Cenevre SözleĢmesi gereği Türkiye'ye gelen Muhammed
Salih geçtiğimiz hafta Türk makamlarından geçici sığınma
talebinde bulunmuĢtu. Türk makamları ise talebi olumlu yada
olumsuz herhangi bir tebligatta bulunmadan ve normal
prosedürden farklı bir Ģekilde evinden kimliği belirsiz kiĢilerce
alınarak sınır dıĢı edildi. BükreĢ'e gönderildiği öğrenilen
Muhammed Salih'i, Türk makamlarının, Özbekistan BaĢkanı
Ġslam Kerimov'dan gelen ''ĠliĢkilerimizi gözden geçiririz'‗tehdidi
nedeniyle apar topar Türkiye'den uzaklaĢtırıldığı kaydediliyor.
Kerimov‘un en güçlü rakibi
Özbekistan'ın önemli Ģair ve fikir adamı olan
Muhammed
Salih,
1986'dan
Sovyet
dağılıĢının
mimarlarından. 1986'dan bu yana Türkistan halkına ''Kendi
varlıklarınıza sahip çıkın'‗mesajı vererek, bağımsızlık
mücadelesine önderlik edenlerden olan, Muhammed Salih
Özbekistan'ın bağımsızlığına kazanmasından sonra Ġslam
Kerimov'a karĢı baĢkanlık seçimlerinde aday oldu. Kerimov'a
karĢı en güçlü aday olan Salih can güvenliği olmadığı için
Özbekistan'dan gizlice çıkmak zorunda kalmıĢtı.
Tepkiler yoğun
Türkiye'nin Uluslararası anlaĢmalar gereği düzenlenen
yönetmelikleri dikkatte almadan Muhammed Salih'i sınır dıĢı
etmesi tepkilere neden oldu. BirleĢmiĢ Milletlerden sığınma
talebine olumlu cevap alan Muhammed Salih, BM'nin 428
sayılı kararına ve Cenevre SözleĢmesi hükümlerine göre
Geçtiğimiz Pazartesi Türkiye'den geçici sığınma talebinde
bulunmuĢtu. Türk makamların tarafından ''Özbekistan‘la
iliĢkilerin bozulacağı gerekçesiyle'‗sınır dıĢı edilmesine tepki
gösteren BBP Genel BaĢkan Yardımcısı Orhan Kavuncu,
Ġnsan haklarını ihlal etmemizi isteyen bir ülke bu ülke
Özbekistan olsa dahi, iliĢkilerini gözden geçirmek durumunda
olan taraf biziz'‗dedi.
Kavuncu, '‗Elçibey'leri, Muhammed Salih'leri hukuken
en haklı ve mağdur oldukları durumlarda küstüren bir Türkiye,
kardeĢ ülkelerle iyi geçinmiĢ sayılmaz, mevcut liderlerle iyi
geçinmiĢ olur. Vicdanlar pamuktan, petrolden daha
önemlidir'‗Ģeklinde konuĢtu.
Devlet Bakanı Ahat Andican sessiz
Kendisi de Türkistan göçmeni olan Türk dünyasından
sorumlu Devlet Bakanı Ahat Andican geliĢmeler karĢısında
sessizliğini koruyor.
Yıllardır Türk dünyasına yönelik yayın organlarında
Elçibey, Muhammed Salih gibi önderleri öven yazılar ve
kariyerini bu alanda yapan, Ahat Andican, Muhammed Salih'in
kimliği belirsiz kiĢilerce evinden alınarak sınır dıĢı edilmesi
karĢısında sessiz kalmayı tercih ediyor.
Yılmaz‟dan Kerimov‟a sürgün muhalif jesti
Tempo, No: 535, 1998
Muhammed Salih‘in kaderi bu... Ġki ülke liderleri
arasında geliĢ-gidiĢler baĢladığında Salih ya Sofya‘da ya da
KKTC‘de ―konuk‖ ediliyor. Geçen hafta da böyle oldu.
Ankara‘da kaldığı evden alınarak sorgulandı, geçen hafta
Romanya‘ya gönderildi.
Sovyet Rusya dağıldıktan sonra Ġslam Kerimov‘un
karĢısında seçimlerde yüzde 20 oranında oy alan, ancak
seçim sonuçlarının yasal olmadığını bildiren Özbekistan‘ın
ana muhalefet partisi Demokratik Erk Partisi lideri Muhammed
Salih ülkesinden kaçarak, Türkiye‘de sürgün hayatı yaĢamaya
baĢlamıĢtı.
Üç ay önce yine MĠT tarafından Sofya‘ya ―misafir‖
olarak gönderildiği sırada kendisini karĢılayan Bulgaristan
Ġnsan Hakları temsilcilerinin soruları üzerine, ağzından
Türkiye aleyhine hiçbir sözcük alamadılar. Muhammed Salih
Ģimdi
Romanya‘da...
Bir
daha
Türkiye‘ye
dönüp
dönmeyeceğini bilemiyor. Bildiği bir Ģey var; ANAP‘tan
milletvekili seçildikten sonra Mesut Yılmaz‘a ısrarlı
davranarak, Türk Cumhuriyetlerine bakan Devlet Bakanlığını
isteyen ve alan Andican‘ın, Yılmaz‘ın Özbekistan‘a yapacağı
gezide yer alacağını biliyor.
Andican‘a göre Kerimov diktatör
Yine Özbek kökenli olan Andican da çocuk yaĢta
ailesiyle Afganistan‘dan Türkiye‘ye göç etmiĢti. Ġstanbul Tıp
Fakültesini bitirmiĢ, tanınmıĢ bir cerrah olmuĢtu. Genel
anlamıyla ―Türkistan Özbekistan ―milliyetçiliği yaparak, siyasi
ve ideolojik çevrelerde dikkati çekiyordu. ANAP‘tan 1995‘te
politikaya girmeden önce Kerimov‘a karĢı tam bir savaĢ
yürütüyor, Muhammed Salih‘e yapılan baskıları yazı ve
eylemleriyle gündemde tutmaya çalıĢıyordu. Bu yazılarını
topladığı ―DeğiĢim Sürecinde Türk Dünyası‖ adlı kitabında,
Kerimov‘la birlikte Azerbaycan lideri Aliyev ile Türkmenistan
lideri TürkmenbaĢı‘nı ―diktatör‖ ilan ediyordu. Altaylı ve
Andican‘ın, ‖ayrılıkçı‖ Muhammed Salih‘i Özbekistan‘da
iktidara getirmek üzere ayrı ayrı oluĢturdukları ‖lobi‖
faaliyetleri Kerimov‘u ciddi Ģekilde rahatsız ediyordu. Bir gün
Ġstanbul‘da Türkiye-Özbekistan iliĢkileri üzerinde yapılan bir
toplantıda Andican, Kerimov‘a ―demokrasi‖ çerçevesinde
―ülkede totaliter bir rejim kurduğunu‖ söylüyordu. Kerimov da
bunun üzerine yakın çevresine ―Sen bu iĢleri bilmiyorsun,
daha bebeksin‖ anlamına gelen sözler sarfediyordu. Kerimov
ne de olsa, Sovyet Politbürosunun 1.sekreteri olarak ―kurt ―bir
politikacıydı. Zaten, Türk liderlerinin tümü Politbüro‘nun
içinden gelmemiĢler miydi? Kaldı ki, bir keresinde Andican
ismi diplomatik krize bile yol açıyordu. Demirel hükümetinin
Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna 1992‘de Türk Cumhuriyetleri‘ne
ilk resmi geziyi yapan heyetin baĢkanıydı. Toplum bilimciler,
siyasetçiler, iĢadamları ve gazetecilerin katıldığı geziye, Dr.
Andican de davet edilmiĢti. Ancak heyet YeĢilköy‘de iken,
Andican‘ın ismi etrafında çıkan kriz sonucu uçak üç saat
bekletiliyordu. Sonuçta uçak Andican‘sız havalanabildi ve
TaĢkent‘te tutuklanmaktan kurtuldu.
Özbek öğrenciler
Andican ismi etrafında bu geliĢmeler olurken, muhalif
Salih‘in Türkiye‘deki faaliyetleri de dikkatle izleniyordu. Türk
Cumhuriyetleri‘nden Türkiye‘ye 10 bin öğrenci getirilmiĢti.
Bunlardan 2000 bini de Özbekistanlı öğrencilerdi. Türkiye‘de
okuyan öğrenciler arasında Kerimov karĢıtı bir propaganda
yürütülüyordu. Muhammed Salih, Özbek öğrencilerle sık sık
bir araya geliyordu. Özbekistan yönetimine karĢı ―muhalefet
cephesi‖ açılmıĢ, Kerimov‘u devirmek için, Azerbaycan‘da
Aliyev‘e yapılan darbe giriĢimi gibi olmasa da çeĢitli ―oyunlar‖a
giriĢilmiĢti. Kerimov, bundan rahatsız oldu ve 2000
öğrencisinden 1500‘ünü geri çekti, ‖ağabey‖ Türkiye‘ye
resmen nota verdi. Türkiye zor durumda kalınca bunun bir
resmi politika olmadığı açıklanmaya çalıĢılıyor,araya
CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel girerek, bu ayıpları
gidermeye çalıĢıyordu. Sonuçta, Türkiye‘deki 500 öğrencisini
geri çekti Kerimov... Bundan rahatsız olan Türkiye, öğrencileri
kontrol almak için götürülen Özbek müfettiĢlerin maaĢlarını
üstlenmek zorunda kalıyor... Hiç olmazsa Kerimov‘un gönlünü
almaya çalıĢıyordu. Kerimov ise kardeĢ ülkedeki bu durumu
anlayamıyor, ‖Ben ne yaptım ki Türkiye beni devirmek
istiyor?‖ diye soruyordu. O günleri bize anlatan bir dıĢiĢleri
mensubu, ‖Bu olayı Özbekistan‘a, daha doğrusu Kerimov‘a
anlatamıyorduk. O bunu Türkiye‘nin resmi politikası
sanıyordu. Halbuki, Özbek kökenli bazı kiĢilerin oyunuydu
bu....‖ diyordu.
Gözümüze kibrit çöpünü çok yaklaştırınca!
Akit Gazetesi, 7 Mart, 1999
A. Dilipak
E-mail:dilipak@akit.com.tr
Insan, gözüne kibrit çöpünü çok
arkasında kocaman bir orman kaybediyor.
yaklaĢtırınca,
Sanki dünyanın en zor durumda olan insanları bizmiĢiz
gibi.
Mesela Uganda'da yaĢamak ister miydiniz, ya da
BangladeĢ‘te?!
Cezayir'de yasamak size daha kolay mı geliyor?
Stalin ya da Hitler zamanında yaĢamak istemezdiniz
herhalde. Peki Yezid'in iktidarında yaĢamak ister miydiniz,
hele Kerbela'da?.. Afganistan'da, Özbekistan'da yaĢamaya ne
dersiniz?
Hayat böyle sürüp gidiyor iste.
Bazı dostlarla karsılaĢıyoruz. Türkiye'de olanlardan
bıkmıĢ gözüküyorlar. Herkes rahatsız. Sanki Türkiye'de
sorunlar çözülse rahat edecekler mi? Hani hep çalıĢma üzere
olacaktık. Yeryüzünde son haksizlik sembolü kale yıkılana
kadar mücadele edecektik? Biz Allah‘ın yeryüzündeki halifesi
değil miydik?!
Simdi kendi haklarımız için mücadele ediyoruz. Yarın
belki bizden olanlara karĢı ve bizden olmayanların haklarını
savunmak zorunda kalınca ne yapacağız? Hayata ve
gerçeklere sırtımızı dönüp keyfimize mi bakacağız?
Ne kadar cahil ve zalimiz!
Türkiye'deki sıcak geliĢmelere basımızı öylesine
gömdük ki, dıĢarıda ne olup bittiğinin farkında bile değiliz.
Kosova'da ne olup bittiğini biliyor muyuz? Ya Filistin'de
yaĢananlar?! Çeçenistandaki iç çekiĢmeleri biliyor musunuz?!
Ya Özbekistan'da yaĢananları?..
Kafkaslarda da BÇG var. Orada da mafya, derin devlet,
çeteleĢme olayı yaĢanıyor. Kayıt dıĢı ekonomi, faili meçhul
cinayetler, insan hakları ihlalleri, rüĢvet, hepsi var ve bu
belalardan muzdarip kardeĢlerimiz için hiçbir Ģey
yapamıyoruz.
16 ġubat‘ta TaĢkent‘te meydana gelen olayların
ardından adeta bir insan avı baĢlatıldı. Ülke bir anda
Cezayir'e döndü. Amerika‘nın sesine göre 500, Almanya‘nın
sesine göre bir hafta içinde 2 bin ERK üyesi gözaltına alındı.
Ġsak Kerimov ya da Ġslam Kerimov, Ġslami muhalefet
hareketine karsı topyekun bir savaĢ baĢlattı. Hatta iddiaya
göre, Özbekistan'dan gelen bir
Ġstihbarat timi ve üst düzey bir yönetici Ankara'da
temaslarda bulunarak, Türkiye'deki Özbeklerle ilgili de bir
tutuklama kampanyası baĢlattılar ve birçok Özbek asilli Türk,
Özbek muhalefet hareketine destek verdiği için gözaltına
alındı.
ERK Partisi lideri Muhammed Salih ile yaptığım telefon
görüĢmesinde, parti üst yönetiminin ağır baskılar altında
olduğunu ve birçok kiĢinin de tutuklu olduğunu ve tutukluların
nerede olduklarını bilmediklerini söyledi.
16 ġubat olaylarının hemen ardından 19 ġubat‘ta
Muhammed Salih'in kardeĢi Harzem il örgütü yönetim kurulu
üyesi Kamil Bekcan gözaltına alinmiĢ. 21 ġubat‘ta ise
ulemadan ERK'e destek veren Abidhan Nazar, hanımı ve
annesi ile birlikte gözaltına alinmiĢ. 23 ġubat‘ta ise
Muhammed Salih'in bir diğer kardeĢi RaĢid Bekcan
tutuklanmıĢ.
Muhammed Salih halen Avrupa ülkelerinde yasıyor ve
ülkesindeki insan hakları ihlalleri ile ilgili olarak diğer ülke
hükümetleri ve insan hakları ihlalleri konusunda temaslarda
bulunuyor.
Biz kendi derdimizle uğraĢırken, iste kardeĢ
Özbekistan'da durum. Orada da bir 23 Subat süreci
yaĢanıyor.
Bu bölgedeki despotlar hep birbirine benzer. Bunlar
domino tasları gibi. Biri yıkılmaya görsün, hepsi bir diğerinin
üzerine devrilecektir.
Burada bizim haksızlıklar karsısında yasadıklarımızın
bir baĢka versiyonu, benzer Ģekilde Balkanlar'da, Kafkaslarda
ve Ön Asya'da, hatta dünyanın birçok bölgesinde yaĢanıyor.
Bizim burada elde edeceğimiz baĢarı, öteki mazlum halklar
için de bir baht kaynağı ve tecrübeler birikimi olacaktır.
Selam ve dua ile
İki şehirde hayatı durdurduk
18.03.1999, Sabah
Can ATAKLI
...Bu arada Kerimov'un Demirel onuruna verdiği
yemekte yaptığı konuĢmada, terörle ilgili ilginç bir cümle
dikkatimizi çekti. Kerimov Türkiye'den teröre karĢı destek
beklediğini söyledi ve "Bu iki ülke halklarını birbirine
düĢürmeye çalıĢan ortak düĢmanımızdır" dedi.
"BaĢkan niye böyle konuĢtu?" diye sorduk.
Özbekistan'da "dinci" bir muhalif var. Adı Muhammed Salih..
Son terör olayını onun planladığına inanıyorlarmıĢ. Daha da
kötüsü, bu kiĢinin Türkiye'de yaĢadığı ve eylemlerini buradan
yönettiği tahmin ediliyormuĢ.
Demirel'den güvence
Demirel bunun üzerine Muhammed Salih'in Türkiye'de
olmadığını, sınır kapılarına talimat verildiğini ve kesinlikle içeri
sokulmayacağını söyledi Kerimov'a. Özbek BaĢkan, bu
sözlerden sonra çok sevindiğini belli etti.
Ġstanbul'a dönünce bazı kaynaklara baĢvurdum,
Muhammed Salih'in Türkiye'deki bazı aĢırı dinci örgütlerle
bağlantılı olduğunun bilindiğini, zaman zaman Türkiye'ye girip
Ġstanbul'a geldiğini öğrendim. Ancak Muhammed Salih'e
yönelik bir desteğin olmadığı söylendi, zaten Ģu anda da
Türkiye'de değilmiĢ gerçekten.
Muhammet Salih ne yapıyor?
18.03.1999, Hürriyet
Yalçın BAYER
Özbekistan iliĢkileri, siyasi muhalif Muhammet Salih'in
Türkiye'ye sığınması nedeniyle bir süreden beri soğuktu.
CumhurbaĢkanı Demirel, yıllardır bu durumu telafi
etmeye çalıĢıyor.
Özbekistan CumhurbaĢkanı Kerimov, radikal Ġslami
akımların geliĢmesinden ve Türkiye'nin Muhammet Salih'e
kucak açmasından rahatsızlık duyuyordu.
Salih'e, Turgut Özal kucak açmıĢ, Kerimov onu
tutuklamak isteyince Türkiye'ye davet etmiĢti. Salih'in,
Türkiye'deki "hamisi", Enver Altaylı'ydı.
Altaylı, 'MĠT'le çalıĢmıĢ', 'CIA ile tanıĢmıĢ', kendisine
‗karanlıklar prensi‘ adı verilmiĢti. Bugün dolar milyoneri bir
iĢadamı...
Kerimov ile Altaylı'nın arası da, ticari iliĢkilerinden dolayı
bozulmuĢtu. Kerimov, Salih'e verdikleri destekten ötürü Altaylı
ile ANAP Milletvekili Ahad Andican'ı ülkeye sokmuyordu.
Andican hakkındaki Kerimov'un verdiği ‗istenmeyen
adam‘ kararı, geçen yıl Mesut Yılmaz'ın Özbekistan'a yaptığı
gezi öncesi kaldırıldı ve Andican böylece yıllar sonra ülkesine
girebildi.
Muhammet Salih, uzun yıllardır Türkiye'de yaĢıyor.
Zaman zaman da KKTC, Bulgaristan, Romanya ve
Moldovya'da barınıyor. .
Geçen yıl nisan ayında Altaylı, Salih'in Türkiye'den
çıkartılması konusunda kendisine soru soran TEMPO'nun
Yazı ĠĢleri Müdürü Levent Evkuran'a Ģöyle demiĢti:
‗‗(...) Yarın Özbekistan'a baĢbakan olacak bir adamı
apar topar Türkiye'den göndermenin ne faydası var?
Avrasya'ya hákim olan dünyaya hákim olur. Asya'da birliği
Özbekistan sağlar. Bunu yapacak Muhammed Salih'tir. Ben
bu adamlarla beraberim. Ama Kerimov bana Salih'i
bırakacaksın, dedi. Kerimov'la köprüler böyle atıldı. Kerimov
paranoya içindedir, korkaktır. Dünyada bir benden, bir de
Salih'ten korkar.‘‘
CumhurbaĢkanı Demirel, üç gün önce Özbekistan'a
yaptığı gezide gazetecilerin sorusu üzerine, 2000 yılında
Özbekistan'da
CumhurbaĢkanlığı
seçimi
yapacağını
hatırlatarak, ‗‗Özbekistan'ın canla baĢla hizmet gördüğüne
Ģahit olduğum Sayın Kerimov'a, bir Özbek vatandaĢı olarak oy
verirdim‘‘demiĢti.
Bu bir gönül almaydı.
Kerimov bu sözlere teĢekkür ederken, bir soru üzerine,
siyasi muhalif Muhammet Salih'e Özbekistan'a dönme
çağrısında da bulunuyor ve ‗‗Niye kendi yurduna dönmüyor.
Dünyalarda geziyor‘‘diyordu.
Kendisinin de bir Müslüman çocuğu olduğunu belirten
Kerimov, ancak Ġslam'ın siyasete karıĢtırılmamasını
istediklerini kaydetti.
Özbekistan, Salih
Öğrencilerini çekmiĢti.
nedeniyle
Türkiye'ye
kırgındı.
Demek ki Ģimdi bazı güvenceler verildi. Salih gözden
çıkarıldı.
Demirel: Hükümet sıkıntıyı çözer
18.06.1999, Milliyet
Serpil Çevikcan, Moldova-Ankara
CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel, hükümette, baĢta
merkezi sınavla memur alımı olmak üzere bazı konularda baĢ
gösteren sıkıntıyı, ''Daha dün bir, bugün iki. Önemsenecek bir
ihtilaf olabileceğini sanmıyorum. Siyasi partiler hükümet
kurulurken güncel meseleler üzerine anlaĢtılar.'‗diye
değerlendirdi.
Demirel dün Moldova gezisinden dönerken uçakta
gazetecilerin koalisyondaki sorunlarla ilgili sorularını Ģöyle
yanıtladı '‗Hükümet 9 Haziran'da güvenoyu aldı. Her
meselede; meselenin doğal tabiatından gelen bir takım güncel
tartıĢmalar olur. Büyük güncel meseleleri programlarına
koymuĢlardır.'‗
Özbek sorunu
Özbekistan'la yaĢanan gerginliği de değerlendiren
Demirel, Kerimov'a suikast düzenleyenlerden iki kiĢinin
Türkiye'ye geldiğini, mahkemenin bunları tutukladığını ve iade
için karar aldığını anımsattı.
CumhurbaĢkanı, Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi'nin
müdahil olmasının sorunu tırmandırdığını kaydederek Ģunları
söyledi:
''Dedik
ki,
sistemimizin
icapları
budur.
Kerimov'a,'sana yönelmiĢ hadise bana yönelmiĢtir‘ dedim.
Kerimov daha önce CumhurbaĢkanlığı seçiminde karĢısına
çıkmıĢ bir kiĢiden çok rahatsızdır. Umarım ki ciddi sorunlara
ulaĢmaz.'‗
Demirel
TaĢkent
Büyükelçisi'ni
istiĢare
için
çağırdıklarını, bu ülkede iĢadamları ve okullara karĢı tavır
olduğunu kaydetti.
Türk-Özbek ilişkilerinde serinlik
Milliyet, Haziran 1999
Orhan Tokatlı
Türkiye-Özbekistan arasında siyasal, kültürel, ekonomik
ve sosyal iliĢkilerinde bir durgunluk olduğuna dikkat çekiliyor...
TaĢkent'in bağımsızlığa kavuĢtuğu günlerdeki sıcaklık, yerini
serinliğe terk etmiĢ bulunuyor...
CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov‘un muhalifi olduğu
belirtilen Muhammed Salih'in bilinmeyen bir nedenle
Türkiye'ye yerleĢmesi ve Devlet BaĢkanı'nın yönetimindeki
hükümetini çeĢitli eylemlerle rahatsız etmesi, eleĢtirmesi,
huzursuzluğun baĢlıca kaynağı olarak değerlendiriliyor... Bu
arada eski
Büyükelçi
Volkan Çotur'un
tavır
ve
davranıĢlarındaki olumsuzlukların da münasebetleri etkilediği
belirtiliyor... Özbekistan bağımsız Devletinin geliĢmiĢliği
tartıĢmasız kabul ediliyor... BaĢkan Kerimov‘un uygar
yapısının ülkenin bir an önce kalkınmasına yardımcı olacağı
ifade ediliyor...
22 milyona yaklaĢan nüfusuyla Özbekistan, bağımsız
Orta Asya devletleri arasında sözü geçerli bir devlet olarak
tanımlanıyor. Altın madeni rezervi ve üretimde dünyada
ağırlığı olan Özbekistan yerini almıĢ bulunuyor... TaĢkent'te
toplu taĢımacılıkta tramvay ve troleybüs kullanılıyor... Kent bu
görünümü ile küçük, eski bir Ġstanbul'u anımsatıyor. Tüketim
ve dayanaklı beyaz eĢyanın hemen hemen tümüne yakını,
çeĢitli ülkelerden ithal ediliyor. Türkiye'nin bu yolda geç
kaldığına değiniliyor.
Ülkenin çok kısıtlı su kaynağına sahip olduğu
açıklanıyor... Su kaynaklarının eĢitsiz dağılımı,ülkenin iklimini
ve coğrafi durumunu da etkiliyor... Su deposu olarak bilinen
Aral Denizi'ni besleyen Amuderya ve Sirderya'nın suyunun
arazi sulamasında kullanılması Aral'ın su düzeyinin 1966'dan
bu yana düĢmesine neden olduğu kaydediliyor. ġu anda
denizin 13 metre cıvarında azaldığına iĢaret ediliyor, önlem
alınmadığı
taktirde,su
sıkıntısı
doruk
noktalarda
seyredeceğinden ürkülüyor...
Türk müteahhitlik hizmetlerinin bu ülkede gerektiği
biçimde oluĢmadığı belirtiliyor... Özbek yöneticileri de ''Türk'',
''Türk Cumhuriyetleri'‗gibi ifadelerden pek hoĢlanmıyorlar ve
kendilerinin öncelikle ''Özbek'‗olduklarını açıkça dile
getiriyorlar...
TaĢkent Büyükelçiliğine atanan Erdoğan Aytun, TürkÖzbek iliĢkilerini yeniden düzene koymak üzere kollarını
sıvamıĢ bulunuyor. Aytun,Türk dıĢ politikasının ülkede yanlıĢ
anlaĢıldığından
yakınıyor...Bağımsız
Özbek
devletinin
hükümranlığının vazgeçilmez olduğunun iç politikasına
karıĢmanın söz konusu olmadığının kesinlikle anlatılması
gereği vurgulanıyor... Özbek Yazarlar Birliği'nin yemekli
davetine katılan tek büyükelçinin Erdoğan Aytun olması
anlamlı bulunuyor. KonuĢmacıların Türk dostluğundan ve
Mustafa Kemal'den uzun uzun bahsetmelerinden dolayı
Büyükelçi, yazarları kutluyor. Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın
hıĢmına uğrayarak TaĢkent'e atanan Kültür MüĢaviri Cevdet
Türkeroğlu'nun burada kısa sürede her kademedeki devlet
yöneticileri ile diyaloga girmesi olumlu karĢılanıyor.
Orta
Asya
bağımsız
devletlerinde
kurulan
büyükelçiliklere DıĢiĢleri Bakanlığı dıĢında diğer bakanlık ve
kuruluĢlardan yollanan müĢavir ve ataĢe sayısının fazlalığı
yadırganıyor. Kadroların yeniden gözden geçirilmesinde
sayısız yararlar olacağına inanılıyor...
TRT'nin evlere Ģenlik AVRASYA yayınları Orta Asya
devletlerinde yerleĢik Türklerin ve buralarda Türk sanatına
karĢı ilgi duyan yerli halkın acımasız tepkisine neden oluyor
ve eleĢtiriliyor.
23 Haziran'da Türkiye'yi resmen ziyaret edecek olan
Özbek CumhurbaĢkanı ile Demirel arasında gerçekleĢtirilecek
görüĢmelerde Türk-Özbek iliĢkilerinin eski düzeyine,
getirilmesi ve soğukluğa son verilmesi temenni ediliyor.
Kerimov ve Diğerleri
28.06.1999, Radikal Gazetesi
Avni ÖZGÜREL
Dünyanın en büyük pamuk ve altın üreticilerinden olan
Özbekistan'da halk fakirleĢtikçe güçlenen Devlet BaĢkanı
Kerimov'a göre kendisine yönelik suikast giriĢiminin arkasında
Ankara bulunuyor.
Resmi ağızlar 'istiĢare için Türkiye'ye çağırdık‘ deseler
de Türkiye'nin Özbekistan Büyükelçisi'nin Kerimov tarafından
'istenmeyen adam‘ ilan edilerek gönderildiği biliniyor. Sebebi
sır değil: Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'a göre
kendisine yönelik suikastın arkasında Muhammed Salih'in
önderliğindeki muhalefet hareketi Erk'i destekleyen Türkiye
var!
Bugünü anlamak için biraz konunun geçmiĢinden söz
etmek gerek. SSCB'nin kuruluĢ yıllarında tüm Orta Asya'ya
hâkim tek bir cumhuriyet, yani 'Türkistaniskaya Sovyetskaya
Sosyalistçeskaya
Automiya
Republiskaya‘vardı. Lenin
yönetimindeki Moskova'nın 'Özbek, Kırgız, Tacik, Türkmen vs.
Türk olmayıp hepsi ayrı millettir‘diyen tarih tezi ortaya
çıktıktan sonra, Stalinin planlamasıyla her kabile ayrı
cumhuriyet Ģeklinde teĢkilatlandırıldı ve bunların tamamı
merkezi yönetimin itimadını kazanmıĢ mahalli komünist
partilerin yöneticilerine emanet edildi. Nitekim SSCB
dağılırken Haydar Aliyev hem Moskova'da politbüro üyesi
hem de Azerbaycan Komünist Partisi Birinci Sekreteriydi;
Nazarbayev Kazakistan Komünist Partisi, Kerimov Özbekistan
Komünist Partisi birinci sekreteriydiler.
Ġkinci tez
Ama aynı topraklarda 'Kabile farkı önemli değil, Kırgız,
Özbek, Azeri v.b. hepsi Türk'tür‘ diye özetlenebilecek tez de
her dönemde varlığını korudu. Özbekistan'da Muhammed
Salih ve Polatov; Kırgızistan'da Cengiz Aytmatov, Olcas
Süleymanov (Halen Ġtalya Büyükelçisi), Türkmenistan'da Abdi
Guliyev, Tacikistan'da YaraĢ Kurban, Mahmut Hüdaverdi,
Afganistan'da General Dostum gibi aydınlar da ikinci tezin
savunucuları arasında. Bu iki anlayıĢ arasındaki farkın tipik
örneğini Azerbaycan'da görmek mümkün. Türkiye ve Atatürk
denildiğinde gözleri dolan Ebulfeyz Elçibey döneminde
Azerbaycan Anayasası'nda yer alan 'Azerbaycan Türklüğü‘
tabirleri Aliyev döneminde 'Azerbaycan halkı‘ olarak
değiĢtirildi. Afganistan'dan bir kesit de tablonun diğer cephesi
konusunda fikir verebilir. Türkiye'de hayli örselenen, satın
aldığı buzdolabına varana kadar adı etrafında tartıĢmalar
yaratılan General Dostum desteksiz kalıp savaĢı kaybedince,
bölgede Özbek asıllı ama kelimenin tam anlamıyla 'yobaz‘
Tahir
Memengani
hâkimiyet
kurdu.
Özbekistan'da
gerçekleĢtirilmek istenen Ġslami devrime kadar Taliban'la
uzlaĢıyı temsil eden Memengani, hedefe ulaĢtığında
kontrolündeki toprakları Taliban'a devretmeyi de garanti
ederek, General Dostum'un biri Mezarı ġerif'te, diğeri
ġıbırgan'daki evlerinde oturuyor.
Kerimov'un kerameti
Kerimov
ülkenin
geçiĢ
döneminde
Batı'yla
entegrasyonunu sağlayacağı vaadiyle yönetimine gelmiĢ bir
lider. Ancak diğer Orta Asya cumhuriyetlerinde rastlanan
hastalıktan onun da kendini kurtaramadığı açık. Bir taraftan
kiĢisel iktidarını perçinlemek için ekonomik imkânları yakın
çevresinin zenginleĢmesi için kullanırken diğer yandan
Özbekistan'da muhalefeti sindirmek için Sovyet dönemini
aratmayacak bir polis devleti tesis ediyor Ġnsan hakları
kuruluĢlarının Internet sitelerine göre Özbekistan'da 50 bin
siyasi tutuklu adi suçlar gerekçe gösterilerek cezaevlerinde
tutuluyor. Halkın durumu ise periĢan. Dünyanın sayılı pamuk
üreticilerinden olan ve Güney Afrika'dan sonra en büyük altın
üreticisi olan Özbekistan'da elde edilen kazanç özel muhafız
birliklerine, baĢkanlık saraylarına ve toplasanız sayısı beĢ bini
geçmeyen azınlığa gidiyor. Aylık ortalama geliri 4 bin Som
olan ülkede unun kilosu 110 Som ve yönetim uzun süredir
kimseye maaĢ ödeyemiyor.
Bu tabloya rağmen Türkiye sürekli Kerimov'u
destekledi. Muhalefet hareketine sempatisini saklamamakla
birlikte verilen destek, muhaliflerin Türkiye'de barınmalarına
ses çıkarmamakla sınırlı kaldı. Ama Kerimov bundan da
rahatsız oldu ve baĢbakanlığa getirdiği Sultanov'un
yönlendirmesiyle Moskova'nın çizgisine yöneldi.
Ecevit'in önsözü
Ağaçlar ġair Olsa, bir Ģiir kitabının adı. Yazarı,
Özbekistan muhalefetinin lideri Muhammed Salih... Bülent
Ecevit'in bu kitaba yazdığı önsöz, baĢbakanı farklı bir yönüyle
tanıma imkânı veriyor: "Rus edebiyatını ve sanatını yakından
tanırız. Ama eski Sovyetler Birliği'ndeki Türklerin kültür
yaĢamına, edebiyatına ve sanatına yüzyıllarca uzak kalmıĢız,
dil bağımız bile büyük ölçüde kopmuĢ, ortak tarihimiz
geçmiĢin karanlığına gömülmüĢ, aramızda Berlin Duvarı'ndan
da kalın bir duvarı kendi ellerimizle örmüĢüz. Ancak Ģimdi o
duvarı yıkma zamanıdır. Buna öncülük görevi yazarlara,
sanatçılara, özellikle de ozanlara düĢer. Üstelik Türkler için
Ģiir baĢta gelen düĢünme, algılama ve anlatma aracıdır.
Türklerin Allah korkusuna değil, Allah sevgisine dayanan ve
bu sevgiyi insana da yansıtan aydınlık hoĢgörülü ve birleĢtirici
Ġslam tasavvufuna en büyük katkı da halk ozanlarından
gelmiĢtir. Batı'da politikacı ozanlara pek rastlanmaz, ama
Doğu'da, özellikle Türk ülkelerinde politikacılar, devlet
adamları arasından çok değerli ozanlar çıkmıĢtır. Özbek ozanı
Muhammed Salih, Türk politikacı ozanlarının çağımızdaki
üstün bir örneğidir. Muhammed Salih hem Özbek Türklerinin
önemli bir ozanı, hem de Özbekistan'ın ana muhalefet partisi
olan Erk Partisi'nin genel baĢkanıdır. Muhammed Salih
Ģiirlerini baskı dönemlerinde yazmıĢtır. Sovyetler Birliği'nin
dağılıĢından sonra da Özbekistan'da baskı ortamı bir ölçüde
sürmektedir. Fakat usta ozanların Ģiir dili en ağır baskılar
altında bile özgürlük ıĢığını yanar tutabilir. Bir politikacı olarak
Muhammed Salih ve onunla birlikte Özbekistan'da
demokratikleĢme hareketine öncülük eden arkadaĢları, bugün
hâlâ bir bakıma yerden yere vuruluyorlar. Ama Muhammed
Salih bu baskılara kendi Ģiir dilinde, 'Eğer hiç kimse beni yere
vurmasaydı göğe nasıl
sıçrayabilirdim‘diye meydan
okuyabilen bir politikacı ozandır. Ozan olarak o zaten göğe
sıçramıĢtır. Ġnanıyorum ki önderlik ettiği demokrasi ve
özgürlük hareketinin de göğe sıçrayacağı günler yakındır."
Suikastın perde arkası
Ġslam Kerimov programını kaydırıp gideceği yere dört
buçuk dakika gecikmese, suikast giriĢimi amacına ulaĢmıĢ
olacaktı. Bu giriĢimin Ankara kaynaklı olduğu konusunda tek
bir delil yok. Buna rağmen suçlanan kiĢilerden bazılarının
Türkiye'ye kaçmıĢ olmaları nedeniyle Özbek iletiĢim kanalları
suikastın arkasında Türkiye'nin bulunduğu iddialarıyla
çalkalanıyor. Gerçekte suikastın arkasında Kerimov'un
Ģahsen milyar dolar düzeyinde ticaret yapıp ihtilafa düĢtüğü
kiĢiler veya Özbekistan'ın Türkiye'ye yaklaĢmasından
rahatsızlık duyan Rusların bulunması kimseyi ĢaĢırtmaz.
Hatta Türkiye'deki Özbek öğrenciler ve Özbekistan'daki Türk
okullarından rahatsızlık duyan Rusya'nın bazı Türkleri de
kullanarak bu iĢi yapmıĢ olması mümkün. Suikastı
soruĢturmak isteyen CIA, FBI ve Avrupalı uzmanların Özbek
yönetimi tarafından engellenmeleri düĢündürücü. Bu da
Newsweek'e göre, Usame bin Laden'in yöntemlerini andıran
patlamanın muhalefeti bastırmak için bahane arayan Kerimov
tarafından 'sipariĢ edilmiĢ olabileceği‘ihtimalini veya ülkede iç
savaĢ çıkarmaya çalıĢan Taliban destekli Suudi / Vahhabi
kuklası Tahir Memengani'yi akla getiriyor.
Her diktatör gibi Kerimov'da da evhamın hastalık
derecesine vardığını tanıyanlar biliyor. Oysa Türkiye,
Cumhuriyet tarihinde örneği sadece Atatürk döneminde
görülmüĢ bir anlaĢmayı Özbekistan'la imzaladı. Ebedi Dostluk
AnlaĢmasıydı bu. Rusya'nın Kazak ve Kırgızların üzerine
çöküp onları 'Sovyetler Birliği'ni dağıtan anlaĢmaları yok
sayma‘ kararına ikna ettiği ve Kerimov'un 'Bana komplo
kuruyorlar‘ diye yakındığı dönemdi bu. Ve Demirel Özbekistan
yüzünden Rusya'yla savaĢmayı göze mi alıyoruz‘ sorularına
muhatap olmuĢtu. Keza bağımsızlığın ilan edildiği günlerde de
buğday mubayaasının hep Moskova tarafından yapılmasına
alıĢık olduğu için sipariĢ vermeyi unutan Özbek yönetimi
ülkede açlık tehlikesi baĢ gösterince, Özal Türkiye'nin stratejik
rezervinden 2 milyon ton buğdayı göndermiĢti. Buna rağmen
sıkıntılarını atlattıktan hemen sonra Avrupalı diplomatlara
'Özbek asıllı Timür olmasaydı siz Türklerin elinden
kurtulamazdınız‘ diyen Kerimov, bir taraftan da Türk bakanları
'Turan topraklarına hoĢ geldiniz‘ sözleriyle karĢılamayı
sürdürdü. (*) Özbekistan'dan kaçıp BM'ye sığınan Muhammet
Salih müzeden tarihi eser çalmakla suçlanmıĢtı. Söz konusu
eserler sonra bir Harezm müzesinin deposunda bulundu ama
Salih hakkındaki suçlama geri alınmadı. Mehmet Ali
Mahmutof, Özbekistan Müftüsü Muhammet Sadık defalarca
tutuklandı, kimi aydınlar da silah, uyuĢturucu vs.
bulundurdukları, kavgaya karıĢtıkları gerekçesiyle ceza aldı.
Gülen‟e hürmet duyarım
06.07.1999, Cumhuriyet
Ankara-Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov‘a 16
ġubat 1999 günü gerçekleĢtirilen suikast giriĢimini
planlayanlar arasında olduğu iddia edilen muhalif Erk Partisin
lideri Muhammed Salih, Cumhuriyet‘in sorularını yanıtladı.
Özbekistan‘daki muhalefeti bastırmak için suikast giriĢimini
Kerimov‘un kendisinin planladığını savunan Salih, Özbek
CumhurbaĢkanının Türkiye ve Türklere hiçbir zaman dost
olmadığını öne sürerek ―Sadece Ģimdi değil, O yıllardır
Türkiye‘ye küfretmektedir. Türkiye‘ye düĢman ülkelerle dost
olmuĢtur‖ dedi. Salih, Türkiye‘ye eski CumhurbaĢkanı Turgut
Özal‘ın daveti üzerine 1993 yılında geldiğini, Fethullah
Gülen‘e büyük hürmet beslediğini, ancak kendisiyle hiçbir
iliĢkisi olmadığını söyledi. Bir Avrupa baĢkentinde yaĢayan
Muhammed Salih, Kerimov‘a gerçekleĢtirilen suikast
giriĢimiyle ilgili Ģu bilgileri verdi:
Suikast senaryo: 16 ġubat‘ta TaĢkent‘in 5 ayrı yerinde
patlama olmuĢ ve bu patlamalarda birçok kiĢi ölmüĢ ve
yaralanmıĢtır. Özbek yönetimi, Kerimov‘u öldürmeye yönelik
bir suikast olarak ilan etti bu olayı. Ve bu olay, - maalesef
kardeĢ Türkiye hariç - hiçbir ülke tarafından ciddiye alınmadı.
Çünkü bir suikast 5 ayrı yerde bomba patlatılarak yapılmaz.
Bu patlamalar suikast değil. 5 ayrı yerde muhtelif zamanlarda
patlatılan bombalarla bir kiĢinin canına saldırılamaz. Bu iddia
doğru olsa bile biz Erk Partisi olarak 3-4 yerde bomba patlatıp
meĢhur olmak isteyen cahiller değiliz
Kerimov terörü: Bu suikast, bir tek kiĢinin yararına
olmuĢtur, o da Kerimov‘dur. Teröre karĢı olma bahanesiyle
kendi terörünü estirmeye baĢlamıĢtır. Suikastın ardından 3
ayda 4 binden fazla terörle hiçbir iliĢkisi olmayan, terörden
nefret eden muhalif Özbek aydınları, Stalin dönemi
mahkemelerini andırır Ģekilde, 3 dakikada 10-15 yıl hapis
cezasına çarptırılmıĢlardı ve Erk Partisi‘ni savunanlara karĢı
soykırım baĢlatılmıĢtır.
Rakip totaliter rejim: Erk Partisi tabandan büyük destek
almasaydı, Kerimov bize karĢı devletin tüm imkânlarını
kullanıp 7 yıldır mücadele etmezdi. Özbek muhalefeti
yüzünden Türkiye ile iliĢkilerini koparma noktasına gelmezdi.
Bizim gibi bir parti nasıl olur da YoldaĢev gibi halkın hiç
tanımadığı küçük bir grupla iliĢkiye girer? Bizim YoldaĢev‘le
hiçbir alakamız yok Türkiye‘den öç alıyor: 16 ġubat olaylarına
bakan mahkeme, Kerimov‘un tüm baskısına, sanıkların
iĢkence altındaki ifadelerine karĢın benim ve Erk Partisinin
suikast giriĢimiyle ilgisini kanıtlayamamıĢtır. Bu fiyasko,
Kerimov‘u Türkiye‘ye saldırmaya mecbur etmiĢtir. Öcünü
Türkiye‘den almaya baĢlamıĢtır. Çünkü ‖Salih‘i Türkiye
destekledi‖ diye düĢünüyor. Niye böyle düĢünüyor? Çünkü
Kerimov, benim 80‘li yıllardan bu yana Türkiye sempatizanı
olduğumu biliyor. Onun elinde benim Türkiye Türkçesinden
Özbek Türkçesine çevirdiğim Yunus Emre, Ziya Gökalp‘in Ģiir
kitapları bulunmaktadır. Kerimov benim Türkiye‘den destek
almamı normal karĢılıyor. Ama bu desteği devletten değil,
orada bulunan dostlardan aldım. Kerimov bu duruma
Ģükretmeliydi. Fakat Ģükretmek yerine Türkiye‘ye karĢı hep
küfrediyor. Nedense Türk basını bunu bilmiyor ya da Özbek
halkıyla iliĢkisi bozulmasın diye yazmıyor.
Ġstanbul toplantısı: Tahir YoldaĢev ile 2 Temmuz
1997‘de görüĢtüğüm iddia ediliyor. Ben 1997 yılının Mayıs
ayının sonunda Türkiye‘den ayrıldım ve Eylül sonunda
döndüm. Bu birincisi. Ġkincisi, YoldaĢev denen adam Mayıs
ayında bana geldi. Daha doğrusu bizim toplandığımız eve
geldi. 5-7 Mayıs‘tı sanırım. O zaman Çeçenistan
CumhurbaĢkanı Gandarbiyev, benim evime misafir olarak
gelmiĢti. Ben onu baĢka yerde yemeğe aldım. YoldaĢev bana
Ġstanbul‘da yaĢayan Özbekler aracılığıyla haber göndererek
Gandarbiyev‘le görüĢmek istediğini bildirdi. Ben de gelsin,
tanıĢsın dedim. Orada 20‘ye yakın kiĢi vardı. Hatta Türk
milletvekilleri de vardı. Onlarla yemek yedik. YoldaĢev da
tanıĢtı ve gitti.
Erbakan‘ın desteği: Bu konuda bir Ģey diyemem.
Erbakan YoldaĢev‘le görüĢecek bir adam mı bilmiyorum.
Bence Türkiye‘yi karıĢtırmaya yönelik, Türkiye‘yi zan altında
bırakmaya yönelik bir iddia.
Altaylı: Bana yönelik çok sayıda iddia var. Bir tanesi
diyor ki Salih YoldaĢev‘le kavga etti ayrıldı. Bir tanesi de bu
olayların arkasında Enver Altaylı var. Altaylı‘nın ne alakası var
bu iĢlerle? Altaylı bu adamların dıĢında birisi, bu adamları ne
tanır ne de iĢbirliği yapar. Altaylı eskiden Kerimov‘a yakındı,
ama sonra ayrıldı. Özbekistan‘a Özbek olarak, iĢadamı olarak
geldi. Hiçbir Ģekilde kendisiyle ne siyasi ne de iĢ iliĢkimiz
vardır.
Özal çağırdı: Türkiye‘ye rahmetli Turgut Özal‘ın daveti
üzerine geldim. Kendisi 1993‘te Özbekistan‘ı gördü ve oradaki
durumu anladı. Ve bana çağrı yaparak ―Bir durum olursa gel
Türkiye‘de yaĢa‖ dedi. Ben de onun üzerine çıktım geldim.
Ben gelir gelmez Kerimov baskı yapmaya baĢladı.
Fuller: Kendisini tanıyorum. Bölgeyle ilgili konferanslara
katılırdı. GeçmiĢte CĠA ajanı olduğu için düĢüncelerine rağbet
etmemek olmaz.
Fethullah Gülen: Gülen‘i hiç tanımam, ama kendisine
çok hürmet duyarım. Çünkü bu insan devletin yapmadığı
Ģeyleri yapıyor. Dünyada birçok yerde Türk okulları açıyor.
Bunun Ģeriatla bir iliĢkisi olduğunu sanmıyorum. Sadece
Türkiye‘ye hizmet den insandır kendisi. Adamlarını da
tanımam. Sadece Özbekistan‘dayken Zaman gazetesinin
muhabirlerini tanırdım. Kerimov okulları ve gazeteyi birkaç
defa kapattırdı, ama sadece dini oldukları için değil, kendi
totaliter rejim dıĢındaki fikirleri tehlikeli bulduğu için kapattırdı.
DıĢiĢlerine rapor: Türkiye‘ye geldiğimi 1993 yılında
DıĢiĢleri Bakanlığı, emniyet ve bazı kurumların yetkilileriyle
görüĢtüm. DıĢiĢleriyle yaptığım görüĢmelere kendilerine
Özbekistan‘daki durum ile ilgili bir rapor sundum.
Özbekistan ayıbı...
08.07.1999, Sabah
Cengiz ÇANDAR
Muhammed Salih'in adını daha Sovyetler Birliği
yaĢarken duymuĢtum. Sovyet yönetimine karĢı mücadele
etme yürekliliğini gösteren ender Türk Ģahsiyetlerden biriydi.
Zaten Sovyet egemenliğindeki Türk dünyası içinde, muhalif
hareket olarak sadece onun baĢını çektiği "Birlik" Hareketi ve
Ebulfez Elçibey yönetiminde Azerbaycan'daki "Halk Cephesi"
vardı.
O, Sovyet yönetimine karĢı mücadele ettiği sıralarda,
Özbekistan Komünist Partisi'nin baĢında Ġslam Kerimov,
Moskova'nın TaĢkent Ģubesi olarak çalıĢıyordu.
Sovyetler, Özbekistan'da yaptıkları tahribatı Orta
Asya'nın ve Türkistan'ın hiçbir bölgesinde yapmamıĢlardır.
Tarihi ve kültürü son derece zengin ülkeyi monokültür
ekonomisine çevirmiĢler ve pamuk üretimiyle sınırlayıp,
görevlendirmiĢlerdir. Sovyet üretim çılgınlığı yüzünden koca
Aral Gölü kurumaya yüz tutmuĢ ve Özbekistan, 20.Yüzyıl'ın
en büyük ekolojik felâketlerinden birine sahne olmuĢtur.
Moskova, bu esaret rejimini elinin altında tuttuğu Özbek
unsurlar aracılığıyla yürütmüĢ ve Ġslam Kerimov bunların
baĢında yer almıĢtır.
Bir gün Ukrayna ve Rusya'nın kendisi Sovyetler'i
terkedince,
"Ġmparatorluk"
Orta
Asya'daki
Moskova
Ģubelerinin beklemediği bir anda ortadan kalkıverdi. Türk
illerinin Moskova emrindeki komünistleri ilk ĢaĢkınlığı atlatıp,
süratle duruma adapte oldular. Ġslam Kerimov, hızla bir
"Özbek milliyetçisi" kesildi. Bu "Özbek milliyetçiliği"nin önemli
karakteristiklerinden biri el altında Özbek halkına Türkiye
aleyhtarlığı pompalamak oldu.
Rahmetli Turgut Özal, "21.Yüzyıl, Türk Dünyası'nın
yüzyılı olmalıdır" ufkunu ortaya atan ve dolayısıyla Orta
Asya'nın yeni bağımsız Türk cumhuriyetleriyle iliĢkileri
sıkılaĢtırmaya özel önem veren liderdir. Ve Turgut Özal'ın
Orta Asya'da hazzetmediği tek Ģahsiyet Ġslam Kerimov'du ve
yakın çevresi bunu çok iyi bilir.
ġimdi o Ġslam Kerimov, komünistlik dönemlerinden pek
iyi bildiği entrika ve baskı yöntemlerini kendi halkına, yalan
propaganda yöntemlerini ise Türkiye'ye karĢı uyguluyor. Bu
arada köĢe bucak Muhammed Salih'i arıyor, yalanlarıyla onu
"terörist" ilân ediyor.
Muhammed Salih'i iki arkadaĢla birlikte TaĢkent'te 1992
yılında ziyaret etmiĢtik. Yeni partisi Erk'in baĢındaydı.
CumhurbaĢkanlığı'na aday olmuĢ ve binbir hilenin döndüğü
seçimleri kaybetmiĢti. Muhalefetin baĢındaydı. ġair kimliğinin
verdiği bir bilge tavrın sahibiydi. Bize, Türkiye'nin kendisine
yönelik ilgisizliğinden ötürü biraz sitem etmiĢti. O dönemdeki
Amerika DıĢiĢleri Bakanı James Baker'ın bile kendisini
görmeye geldiğini ama o sırada TaĢkent'te bulunan Hikmet
Çetin'den aynı tavrı görmediğinden yakınmıĢtı. Türkiye'nin
Orta Asya politikasına Süleyman Demirel'in eli değmiĢ ve
komünist eskisi Azerbaycan ve Özbekistan liderleriyle
kucaklaĢmakla yetinmek, bölgenin yarınını tasarlamamak
resmî politika haline gelmiĢti.
Muhammed Salih, birkaç yıl sonra Özbekistan'da
barınamadığı için Türkiye'de yaĢamaya baĢladı. Bir seferinde
beni gazetede ziyaret etmiĢ, birlikte yemek yemiĢtik.
MeslektaĢlarımız, yanımdaki uzun boylu Özbek muhalefet
liderinin, yıllar sonra adından çok bahsettirecek bir
uluslararası kimliğin sahibi olabileceğini idrak etmemiĢlerdi.
Onların bu zaafı mazur görülebilir ama Türkiye
yönetiminin Ġslam Kerimov'un ne karĢılığı olduğu
anlaĢılmayan kaprislerini tatmin etmek üzere, Muhammed
Salih'e kapıyı göstermesi kabul edilemez. Tarihi nice Macar
ve Polonya özgürlük savaĢçısına kucak açma örnekleriyle
dolu olan Türkiye, Muhammed Salih'i sınır dıĢı etti. Ama Ġslam
Kerimov'a da yaranamadı.
ġimdi halâ Kerimov'la arayı yapmak için bin dereden su
getiriliyor. Muhammed Salih için ise Azerbaycan ve Ukrayna
demokratik güçleri ayağa kalktı. Özbek siyaset adamı,
ülkesindeki demokratik muhalefetin lideri sıfatıyla, Batı ve
Kuzey Avrupa ülkelerinde barınmaya çalıĢıyor. Ve Türkiye'de
milliyetçiliğine söz söyletmeyen MHP iktidarda. Ne ayıp!
Kosova'ya Türk birliği gittiği vakit ne kadar
onurlanmıĢsak, Özbekistan'daki zalim karĢısındaki titrek
halimizden de o kadar utanıyoruz...
Hemşehri:
Kerimov
Büyükelçisini geri çağırdı
:Türkiye,
Özbekistan
Ankara, 17/06/199
--- Ġran‘da yayımlanan HemĢehri gazetesi‘nin 17 haziran
1999 tarihli Internet sayfasında yaralan haberinin çevirisi
Ģöyledir:
Türkiye,
büyükelçisini,
TaĢkent‘ten geri çağırdı.
Özbekistan‘ın
baĢkenti
Cumhurı Ġslami gazetesi muharririnin Ankara‘dan
bildirdiğine göre, Türk büyükelçisinin TaĢkent‘ten geri
çağrılması, TaĢkent‘in, Ġslam Kerimov‘a yönelik terör eylemi
hakkında Ankara‘yı suçlamasına ve TaĢkent hükümetinin
Özbekistan‘da bazı Türk okullarının kapatılmasına karsı itiraz
amacıyla gerçekleĢti.
Anadolu ajansı diplomatik kaynaklara dayanarak verdiği
haberde, Özbekistan‘daki Türk büyükelçisi onur apaydın'ın
değerlendirmelerde bulunmak için Ankara‘ya çağrıldığını ve
geri dönüĢ zamanının henüz belli olmadığını bıldırdı.
Bu kaynaklar, Ankara‘nın, Özbekistan‘daki Türk
okullarının kapatılmasından ve TaĢkent hükümetinin Ġslam
Kerimov‘a
yönelik
suikast
konusunda
Ankara‘yı
suçlamasından hoĢnut olmadığını belirttiler.
Yine aynı kaynaklar, Ankara‘nın, Kerimov suikastında
parmağı olduğu söylenen iki kiĢiyi Avrupa konseyi‘nin karĢı
çıkmasına rağmen Ġstanbul‘da tutuklayarak Özbekistan
yetkililerine teslim ettiğini ancak, Özbek yetkililerin Türkiye‘nin
bu giriĢimini yetersiz saydığını belirttiler.
Anadolu
ajansı'nın
haberine
göre
Ģu
anda
Özbekistan‘da 23 Türk-Özbek okulu, bir tane de Türk ilkokulu
faaliyet gösteriyor ve Ģu anda Özbekistan hükümeti, 12 ilkokul
ve liseyi kapatma kararı aldı. Bu habere göre ayrıca,
Özbekistan Türkiye‘ye yeni öğrenciler göndermekten çekindiği
gibi, Türkiye‘de eğitim gören 340 öğrencisini de geri çağırdı.
Özbekistan hükümeti, 1994 yılında Türkiye‘nin TaĢkent
hükümeti karĢıtı Muhammed Salih‘e sığınma vermesinden
sonra, Türkiye‘de eğitim gören bin öğrencisi ile büyükelçisini
geri çağırmıĢtı.
Muhammed
Salih
hala
Türkiye‘de
bulunuyor.
Özbekistan içiĢleri bakanı Zakir Almatov, geçen mart ayında
emniyet genel müdürü Hasan Özdemir ve beraberindeki
heyetin TaĢkent ziyareti sırasında, hükümetinin Muhammed
Salih‘in varlığından duyduğu kaygıları dile getirirken, Salih‘i
"en büyük terörist" olarak niteledi.
Almatov ayrıca, bazı Türk vatandaĢlarının TaĢkent‘te
ticaret adı altında dini faaliyet göstermelerinden de Ģikayetçi
olmuĢtu.
Diğer taraftan Türkiye, Belçika hükümetinden,
sürgündeki kürt parlamentosu'nun toplanmasını önlemesini
istedi.
Brüksel‘deki Türkiye büyükelçisi Güner Öztek Anadolu
ajansı'na verdiği demeçte, Türk Hükümeti karĢıtı Kürtlerin
sürgündeki kurt parlamento oturumunu önümüzdeki hafta
Belçika‘da yapmayı planladıklarını belirtti.
Öztek, Belçika dıĢiĢleri bakanlığı yetkilileri ile
görüĢmesinde, Türkiye‘nin bu konudaki rahatsızlığını ilettiğini
vurguladı.
Öztek ayrıca, Belçika yasalarına göre kapalı yerlerde bu
tur oturumların yapılmasının önlenemeyeceğini de sözlerine
ekledi.
Belçika‘daki Türkiye büyükelçisi, med-tv'nin Belçika
hükümeti tarafından kapatılmasının ardından, Ģimdi de
yayınını c-tv adı altında yapmaya baĢladığını belirtti.
Öztek, Türkiye‘nin bu konudaki itirazlarını da Belçikalı
yetkililere ilettiğini belirtti.
Özbek Lidere Veryansın
19.07.1999, Milliyet
Cenk BaĢlamıĢ
Kerimov'a suikast düzenlemekle suçlanan muhalefet
lideri Muhammed Salih, Türkiye sempatizanı olduğunu
ancak Ankara tarafından hiç desteklenmediğini söyledi
Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih, Devlet
BaĢkanı Ġslam Kerimov'u "Türkiye düĢmanı" olmakla
suçlarken, Ankara'dan hiçbir zaman destek görmediğini
bildirdi.
Salih, Eurasia Research Center'ın internet sitesindeki
açıklamasında, Kerimov'a 16 ġubat'ta düzenlenen suikast
giriĢimi ardından kendisine yöneltilen suçlamaları yanıtladı.
Saldırıyla ilgisi bulunmadığını söyleyen Salih, suikastın büyük
olasılıkla Özbek KGB'si tarafından düzenlendiğini, amacın
muhalefeti yok etmek olduğunu ileri sürdü. Saldırının, Türkiye
dıĢında hiçbir ülke tarafından ciddiye alınmadığını bildiren
Salih, "Biz üç - dört bomba patlatıp meĢhur olmak isteyen
cahillerden değiliz. En büyük ideal uğruna, vatan, hatta din
uğruna bile insanları öldürmek bir cinayettir" dedi.
16 ġubat'ta, TaĢkent'in değiĢik yerlerinde bombaların
patlaması sonucu çok sayıda kiĢi ölmüĢ, Kerimov'un
saldırganların Türkiye tarafından desteklediğini söylemesi, iki
ülke iliĢkilerini kopma noktasına getirmiĢti. Kerimov'un,
Saddam Hüseyin ve Slobodan MiloĢeviç'e benzeri
uygulamaları bulunduğunu öne süren muhalefet lideri, Türkiye
ile iliĢkisi konusunda Ģunları söyledi:
"Kerimov, benim Türkiye sempatizanı olduğumu biliyor.
Ama ben Türkiye tarafından hiçbir zaman desteklenmedim.
Kerimov buna Ģükretmeliydi. Sadece bugün değil, hiçbir
zaman Türk dostu olmadı. Tersine, Türkiye düĢmanlığını
devlet politikası haline getirdi. Türkiye'nin düĢmanlarıyla ittifak
yaptı. Buna rağmen Türkiye Kerimov'un bütün ikiyüzlülüklerini,
kaprislerini benzersiz bir sabırla karĢıladı. Doğrusu ben,
Özbek CumhurbaĢkanı'na gösterilen bu tabiiyetten kimi
zaman onur duydum. Ama artık bir Özbek Türk'ü olarak utanç
duymaya baĢladım. Kerimov yolunu bulsaydı, Türkiye
CumhurbaĢkanı'nı bile suçlayacaktı."
ġiirden politikaya
Özbekistan'ın en ünlü Ģairlerinden olan Muhammed
Salih, aynı zamanda ülkenin en renkli simalarından biri.
1985'de Özbek hükümetinin kültürel değerler üzerindeki
baskıcı uygulamalarını, altında 52 genç yazar ve Ģairin de
imzasının bulunduğu bir mektupla dönemin Sovyet lideri
Mihail Gorbaçov'a Ģikayet eden Salih, politikaya da diğer
birçok edebiyatçı arkadaĢı gibi o yıllarda atıldı. 1988'de
Özbekistan Yazarlar Birliği'ne sekreter seçilen Salih, aynı yıl
muhalif olduğu Komünist Parti Merkez Komitesi üyeliğine
davet edildi. Bu teklifi reddeden Salih, Komünist Parti'nin
baĢlattığı bir karalama kampanyasının odak noktasında yer
aldı. Ancak kampanya ters tepti ve Özbek halkıyla aydınlar
Salih'i muhalefet hareketin lideri konumuna getirdi. Bu Salih'e
"Birlik Halk Hareketi'ni kurmak için gerekli gücü verdi. 1989'da
kurulan "Birlik", Orta Asya'daki Sovyet cumhuriyetlerinde
kurulan ilk gayri resmi muhalefet hareketi özelliğini taĢıyor. Ġki
yıl sonra "Birlik"ten ayrılan Salih, Demokratik Partiyi (ERK)
kurdu. 1991'de resmiyet kazanan ERK'in etrafında, yıllar
süren komünist rejimden bunalan geniĢ halk kitleleri toplandı.
Salih 1991 yılındaki devlet baĢkanlığı seçimlerinde Kerimov'a
karĢı yarıĢtı ancak kaybetti. Muhalifler seçimlere hile
karıĢtırıldığını iddia etti.
Garip bir ağaç
28.07.1999, Zaman
BeĢir Ayvazoğlu
Geçenlerde bir Ģiir kitabı okudum, güzel bir Ģiir kitabı. Ġki
yıl önce Türkiye Türkçesiyle yayımlandığında hemen almıĢ;
fakat nedense okumaya fırsat bulamamıĢtım. Birkaç gün önce
çalıĢma odamın orasına burasına yığılmıĢ yeni kitapları "Ne
var, ne yok?" diye elden geçirirken birden gözüme iliĢti.
Türkistanlı bir Ģairin, Sovyetler Birliği'nin henüz dağılmadığı;
fakat çürümüĢlüğün iyiden iyiye hissedildiği yıllarda yazdığı
Ģiirlerden oluĢan bir kitap. Uzandım, okumaya baĢladım,
okudukça sardı beni. "Ağaçlar Ģair olsa, ne hakkında
yazardı?" diye soruyor Ģair, sonra kendisi cevap veriyordu:
"Biraz kuĢlar hakkında
Gökyüzü, güneĢ
Ve seyahat hakkında!"
Sonra ekliyordu:
"Seyahat, seyahat, seyahat,
Hakkında durmadan yazardı!"
Hürriyet fikri daha güzel nasıl anlatılabilir?
Türkistanlı Ģairin Türkçesinde hürriyetin karĢılığı "erk";
Dilcinin Dediği adlı Ģiirinde, belki bu kelimenin erkek
kelimesiyle aynı kökten geldiğini söylüyor. Belki bir kök anlamı
yoktur, Afgan tarafında can veren askerlerin boğazından
çıkan hırıltıdır belki:
"Bizim içinse
ÜĢengeç adamın uydurduğu söz zannedilir o
Bu kadar kısa: Erk".
Ülkesinde metaforik Ģiir takımının öncülerinden sayılan
Türkistanlı Ģair, aslında erk'le erkek arasındaki akrabalığa
inanmıĢ, söyleyeceklerini mecazlarla perdeleme ihtiyacını
fazla erkek arasındaki akrabalığa inanmıĢ, söyleyeceklerini
mecazlarla perdeleme ihtiyacını fazla hissetmeyen cesur bir
Ģair, bir "cesur yürek". Totaliter rejimlerin insan malzemesini
nasıl çürüttüğünü çok iyi biliyor ve Köpek adlı Ģiirinde diyor ki:
"Kuyruğu kesik biçare köpek
Efendinin önünde
Neyini sallayacaksın Ģimdi?"
Fare Ġninin Yeni Fiyatı adlı Ģiirde de aynı insan tipi
anlatılıyor:
"Beni sat, dostunu sat, sat arkadaĢını
Sata sata iki bine yakın pul topla
Ve satın al bin pula fare inini
Kendi namına geçir onu bin pul verip!"
Henüz kimseye atılmamıĢ bir taĢ gördüğünde Ģairin
donup kaldığı bir ülke. ġu mısralar, üzerinde biraz
düĢünülünce, insanın yüreğini yerinden oynatıyor:
"Bir taĢ gördüm, donup kaldım birden
Henüz hiç kimseye atılmamıĢ taĢ."
Bu ülke, insanların öz dillerini rahatça konuĢamadıkları
bir ülkedir. ġair onun için sadece Türkçe konuĢtuğu
rüyalarında kendini yeterince hür hisseder Burada rüyalara
bile sansür konulmasından endiĢe eden Arif Nihat Asya'yı
nasıl hatırlamazsınız?". Onun için vatan, düĢleridir:
Vatan tüĢimdir
Öz tilimde gepiremem fakat tüĢimde
Vatan düĢümdür
Kendi dilimle konuĢurum sadece düĢümde
BaĢka bir Ģiirinde de "Türkçe konuĢ!" diyor; eğer keyfin
yerindeyse, sabah sağ tarafından kalkmıĢsan, geçmiĢ günden
piĢmanlık duymuyorsan, geleceğe kuvvetli bir inancın varsa,
birini seviyorsan ve sevgin gönlüne sığmıyorsa, Türkçe konuĢ!
Nefretini de Türkçe söyle! Çünkü bir insan, öz duygularını en
iyi, ana diliyle ifade edebilir.
Türkistanlı Ģair gelecekten asla ümidini kesmiĢ değil;
onun için diyor ki: "Eğer kimse yere çalmasaydı/ Ben göğe
nasıl sıçrayabilirdim". Yarın bahtımız açık olur, diyor, bugün
ölmezsek! Yarın arzuyu varıp ardından tutarız, diyor, bugün
koĢarsak; yarın kıvanç üleĢtiririz herkese, diyor, eğer onu
bugün bulursak. Ve bugün Ģair cesur olursa, "Ģarkılarını gamlı
söylemeyecek yarın".
Daha neler söylemiyor Türkistanlı Ģair:
Güzel hayaller,
Korkunç fikirler
Hepsi balon gibi ĢiĢer
Gece üflediği zaman
***
Söyleyin, izah edin, öğretin;
Övülüp göklere çıkarılan adam
Nasıl tutacak orda kendini
Hangi merdivenle inecek yere?
***
Bana güzel deniz sahillerinden
YeĢil ormanlardan söz etme dostum
Ben yalnız Türkistan topraklarında
YaĢayabilen garip ağacım.
Not: ġuayip KarakaĢ'ın Türkiye Türkçesine çevirdiği bu
Ģiir kitabı Ötüken NeĢriyat tarafından yayımlanmıĢtır. Meraklı
okuyucularım arayıp bulabilirler.
Kerimov'un AGİT oyunu
Radikal, 11.11.1999
(DıĢ Haberler)
ĠSTANBUL - Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam
Kerimov'un antidemokratik giriĢimleri, Avrupa Güvenlik ve
ĠĢbirliği TeĢkilatı'nın (AGĠT) Ġstanbul zirvesini daha
baĢlamadan gölgeledi. Kerimov, ev sahibi Türkiye'yi
sıkıĢtırarak ve zirveye katılmama tehdidinde bulunarak devlet
baĢkanlığı seçimlerindeki rakibi ERK Partisi lideri Muhammed
Salih'in AGĠT zirvesine katılmasını engelledi. GeliĢmeler
üzerine merkezi ABD'de bulunan Ġnsan Hakları Ġzleme Örgütü,
AGĠT'i protesto etti.
18-19 Kasım'da yapılacak olan zirve toplantısının yanı
sıra, 7-10 Kasım'daki Gözden Geçirme Konferansı'na da
davetli olan Salih için, AGĠT The Marmara'da yer bile
ayırtmıĢtı. ERK Partisi, Kerimov'un 'zirveyi boykot
ederim‘tehdidi üzerine Türk DıĢiĢleri'nin, Salih'in Ģu sıralar
yaĢamakta olduğu Norveç ile temas kurduğunu ve 'Sınırdan
geri çevireceğiz, ayrıca Özbek gizli servisi Ġstanbul'da
bekliyor‘mesajı göndererek Salih'in Türkiye'ye gelmemesini
istediğini açıkladı. Türkiye'nin Salih'e 'gelme‘dediğini
doğrulayan DıĢiĢleri kaynakları, AGĠT'in ERK partisini
hükümet dıĢı bir örgüt olarak değerlendirerek zirveye
çağırdığını söyledi. Özbek hükümetinin AGĠT'e ERK'nın siyasi
bir parti olduğu uyarısında bulunduğunu anlatan kaynaklar,
AGĠT'in prensip olarak siyasi partileri zirveye çağırmadığını,
bu yüzden davetin geri çekildiğini ifade etti.
AGİT'te Özbek muhalif bunalımı
Cumhuriyet, 11.11.1999
Zirveye katılması önlendi
Ankara (Cumhuriyet Bürosu) - Muhalif Özbek siyasetçi
Muhammed Salih'in 18-19 Kasım'da Ġstanbul'da yapılacak
Avrupa Güvenlik ve ĠĢbirliği TeĢkilatı (AGĠT) zirvesine davet
edilmesi diplomatik bir bunalıma neden oldu.
Salih'in AGĠT Sekretaryası tarafından sivil toplum
örgütleri (STÖ) toplantısına davet edilmesi üzerine
Özbekistan, Türkiye ve AGĠT nezdinde harekete geçerek
katılımın engellenmesini istedi. Türkiye de bastırınca davet
geri çekildi. AGĠT Sekreteryesi, Özbekistan'daki Ġslam
Kerimov yönetimine muhalif ERK Partisinin baĢkanı
Muhammed Salih'i Ġstanbul Zirvesi'nin STÖ toplantılarına
resmen davet etti. Ancak Salih'in Ġstanbul'a davet edilmesinin
duyulması üzerine Özbekistan Türkiye ve AGĠT'e,
''Muhammed Salih bir sivil toplum kuruluĢu değil, siyasi bir
kiĢiliktir. Bu toplantılara katılması durumunda Özbekistan
Ġstanbul Zirvesine katılmayacaktır'‗uyarısında bulundu. bu
uyarı üzerine, Türkiye AGĠT'teki ağırlığını kullanarak Salih'in
siyasi bir kiĢilik olduğunu sekretaryeye kabul ettirdi.
Türkiye'nin aynı zamanda Muhammed Salih ile
görüĢerek ''Bu toplantıya gelmeseniz daha iyi olur.
Güvenliğinizi sağlamakta zorlanırız'‗dedi. Bunun üzerine
Salih'in Türkiye'ye gelmeyeceği kaydedildi.
Suikast giriĢimi
Özbekistan, devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'a geçen
ġubat ayında yapılan suikast giriĢiminin arkasında Salih ve
Türkiye olduğunu öne sormuĢtu. Suikastın Türkiye'de
planlandığını, faillerin olayın ardından Türkiye‘ye kaçtıklarını
iddia eden Özbek yönetimi, Türkiye'de okuyan Özbek
gençlerini geri çekmiĢ ve Türk okullarını kapatmıĢtı.
Türkiye de TaĢkent Büyükelçisi'ni geri çekmiĢti.
CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel'in devreye girmesiyle
bunalım çözülme aĢamasına gelmiĢti.
Ve Özbekistan...
Radikal, 20.11.1999
Ġslam Kerimov ve Özbekistan Türkiye'nin resmi
söyleminde 'dost, kardeĢ'... Ancak Özbekistan'la Türkiye'nin
arasının açık olduğu da sır değil. Türklere uygulanan vize,
Özbekistan'daki Türk iĢadamlarına yapılan baskılar had
safhada. Bütün bunların sebebi Kerimov'un Türkiye'nin
kendisine muhalif olan Özbek liderleri, özellikle de
Muhammed Salih'i desteklediği, dolayısıyla kendisini
iktidardan etmeye çalıĢtığına inanması. Basında aleyhine
yazılar çıktığında CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel'e
varıncaya kadar herkesi arayıp bu yayınların durdurulmasını
isteyen, ancak "Benim aleyhime de yazıyorlar, demokrasinin
gereği bu" cevabını bir türlü anlayamayan Kerimov Ģimdi
AGĠT dolayısıyla Ġstanbul‘da.
Bazı gazetecilerin, bu arada benim de kendisine
düĢman çevreler tarafından kullanıldığımıza inanıyor Özbek
lider. Oysa hazrete anlatmaya çalıĢıyoruz ki, muhalefetin ülke
dıĢına kaçmasının zararı kendisine. Azerbaycan'da da
muhalefet partileri baskı altında, liderleri sıkıntı içinde, ama
Aliyev partileri açık, gazeteleri yayında tutmanın kendi
görüntüsünü sağlamlaĢtırdığını, eleĢtiriye tahammül etmesinin
esasen bölgede geliĢmiĢ bir demokrasi beklemeyen Batı'yı
tatmin ettiğini biliyor. Kerimov'un yaklaĢımı ise muhalefeti
düĢman saymaktan farksız. Özbekistan lideri özellikle
Muhammed Salih konusunda gerçekte yakın çevresinin
taĢıdığı
korkunun
paranoya
seviyesinde
kendisine
bulaĢtırıldığının; muhalif lidere ülkeye dönüĢ izni verilse bunun
gerçekte onun saygınlığını artıracağının farkında değil.
Sonuçta Özbekistan tutmayacak dualara amin deyip
olmadık kapılarda çıkıĢ yolu arıyor; Kerimov haklı olarak
geçmiĢte kendisine sıkıntı vermiĢ bazı Türklerden dolayı
bütün Türkiye'yi sorumlu sayıp Türkiye aleyhtarlığı yapmakla
Özbekistan'ın geleceğine zarar veriyor.
Öbür Türkler. „‟Büyük Oyun‟‟un Milliyetçi Süvarileri
Doğan Kitap, Ġstanbul, 1999.
Sayfalar: 123-129, 167-170
Enis Berberoğlu,
ġair muhalefet lideri
Ama Kerimov'u asıl kızdıran Türkiye'nin baĢta
Muhammed Salih olmak üzere Özbek muhalefet liderlerine ev
sahipliği yapmasıydı. "Apo sizin için neyse Muhammed Salih
bizim için odur" diyecek kadar ileri giden Kerimov, sürgündeki
lideri kendisine yönelik suikast giriţiminin sorumlusu ilan etti.
Muhammed Salih, muhalefetteki ERK Partisi'nin
lideriydi. Aslında Ôzbekistan'daki demokrasi mücadelesi daha
Sovyetler Birliği çökmeden 1988'de TaĢkent'te kurulan "Birlik"
hareketiyle boy attı. TaĢkent Üniversitesi'nde görevli
Abdurrahman Pulatov'un önderli inde büyüyen hareket,
toplumun her kesiminden yaklaĢık 500 000 üyeyi bir araya
topladı .
Birlik, Özbekçe'nin resmi dil olarak tanınması için büyük
bir mücadele verdi ve ekim 1989'da Anayasa'ya bu yönde bir
madde ekletmeyi baĢardı. Fakat Özbekçe'nin resmi dil olarak
kabulü 1991 yılında çıkarılan bir kanunla gerçekleĢti. Birlik
hareketi, tam bağımsızlığı, demokratik yönetim biçimini,
BirleĢik Türkistan'ı amaçlıyor, Türkiye modelini izlenebilir
buluyordu. Alfabe konusunda tercihini Latin alfabesinden yana
koyan birlik hareketinin temel çeliĢkisi iktidardaki komünistlere
karĢı Ġslami muhalefetle iĢbirliğinde sakınca görmemesiydi.
Birlik hareketinden ayrılan Muhammed Salih 1991 'de
Ġslam Kerimov'un karĢısındaki tek cumhurbaĢkanı adayı
olarak seçimlere katılıp devlet radyosunda yapılan ilk
açıklamaya göre yüzde 33 oranında oy aldı. Sonradan yapılan
resmi açıklamada oy oranı yüzde 12, 7'ye düĢtü.
CumhurbaĢkanlığı yarıĢını kaybeden Salih, TaĢkent
milletvekili ve ana muhalefet partisi lideri olarak mücadelesini
sürdürdü. 1993 baĢında partisine yönelik baskılar arttı. Birçok
partili ''faili meçhul" cinayete kurban gitti. Muhammed Salih'in
etrafındaki çember gittikçe daraldı. Muhammed Salih, temmuz
1992'de siyasi baskıları protesto ederek parlamentodan istifa
etti. 1993 baharında gözaltına alındı.
Uluslararası Af Örgütü, Uluslarası Basın Birliği gibi
birçok kuruluĢ peĢ peĢe Özbekistan hükümetini protesto etti.
Dönemin Türkiye CumhurbaĢkanı Özal da o günlere rastlayan
Özbekistan ziyareti sırasında Kerimov'dan Muhammed
Salih 'i serbest bırakmasını rica etti. Salih, Özal gittikten bir
gün sonra özgürlü üne kavuĢtu.
Ama suikastlar devam etti. Salih'in KGB'den eski bir
tanıdığı, kendisini uyararak canının tehlikede olduğunu
söyledi. Özbek muhalif ülkeden ayrılıp önce Azerbaycan'a,
oradan Özal‘n davetiyle Türkiye'ye geldi. Ama daha
havaalanında kötü haberi aldı: CumhurbaĢkanı Özal birkaç
saat önce ölmüĢtü.
Özbekistan Erk Partisi lideri ünlü Ģair Muhammed
Salih'in dedesinin dedesi Beypolat Bey, Hive Han tarafından,
öldürüldü. Babası ikinci Dünya SavaĢı'nın büyük Sovyet
kahramanlarından biri oldu. Muhammed Salih ise 1968 yılında
Rus ordusuyla Çekoslovakya iĢgaline katıldı. "Prag Baharı''nı
bastırmak için gittiği Bratislava'da Ģiir yazmaya baĢladı.
Muhammed
Salih,
''Slovakların
içlerine
akıttıkları
gözyaĢlarından okudum farklılığımı ve aslında kaderimin
onlarla aynı olduğunu‘‘diyor ve ekliyordu: ‗‘Benim Ģiirim
iĢgalde doğdu. O bir savaĢ çocuğudur. Bu alın yazısını da
gizli bir sır gibi yüreğinde taĢıdı‘‘(Ersin Kalkan, Gazete Pazar,
18 Ocak 1998)
Muhammed Salih askerlikten sonra Özbekistan'a dönüp
Üniversite eğitimine baĢladı, gazetecilik okudu. Önce
ülkesinde sonra tüm Sovyetlerde modern Ģairlerin en büyüğü
olarak adı anılmaya baĢlandı. Muhammed Salih Türkiye'de
kaldığı kısa süre içinde bir Ģiir kitabı yayımlandı... Kitabın
önsözü tanıdık bir imzanındı: bir diğer Ģair politikacı Bülent
Ecevit.
Çeçenistan bağlantısı iddiası
Muhammed Salih'i hem konuk eden Türk devleti hem
de kamuoyu, laik ve Türk dostu bir politikacı olarak kucakladı.
Oysa Salih'in ayrıldığı birlik hareketine yakın kaynaklara göre
öykü çok farklıydı:
‗‘21 Haziran 1994'te Türkiye'ye resmi ziyarete gelen
Özbekistan cumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov Türk devlet ve
hükümet yetkililerine zor dakikalar yaĢattı. Mesele, Ġslam
Kerimov‘un Türkiye'de bulunan Muhammed Salih'in sınır dıĢı
edilmesi isteğinde bulunmasıydı Türkiye bu isteğe 'O adi bir
suçlu değil, siyası bir mültecidir, sınır dıĢı edemeyiz ve geri
veremeyiz‘ diye cevap verdi. Bu sefer Kerimov, Muhammed
Salih'in siyası bir mülteci değil, adi bir terörist olduğunu iddia
etti ve delileri sıraladı Türkiye bu belgeler karĢılığında zor
durumda kaldı. Ve kimseyi incitmeyecek bir operasyonla ERK
liderini önce Kıbrıs'a oradan Almanya'ya gönderdi.
Onun, siyası mülteci olarak yaĢadığı ülkemizden apar
topar çıkarılıĢı, herkes gibi bizi de ĢaĢkınlığa uğrattı
Türkiye'nin Kerimov‘un Ģantajına boyun eğdiğini düĢündük.
Ama o sırada Moskova'dan gönderilen bir gazete meselenin
ne olduğunu ortaya koyan ilginç haberler veriyordu.
Moskova'da yayımlanan ünlü gazetelerden ‗Trud‘ gazetesinde
bir haber vardı Haber mealen Ģöyleydi:
'ERK Partisi Lideri Muhammed Salih, Türkiye'de
birtakım kiĢi ve kuruluĢlarla iĢbirliği yaparak Özbekistan'dan
okumak üzere Türkiye'ye getirdiği çocuklar, Türkiye'de askeri
kamplara göndererek eğitim almalarını sağlıyordu. Daha
sonra bu çocuklar, silahlı olarak Gürcistan'dan Baku‘ye,
Baku‘den Çeçenistan'a gönderiliyorlar. Orada savaĢın içinde
piĢen bu gençler, silahlarıyla birlikte Özbekistan'a gizli
yollardan sokuluyor ve Özbekistan‘da terörist faaliyetlerde
bulunmaları isteniyordu. Bu teröristlerin lideri Muhammed
Salih'tir. Bunların bir grubu (13 kiĢi} Özbekistan'a girerken
yakalandılar. Ġtiraflarda bulundular.
Bu haber, tabii ki Özbekistan KGB'si tarafından
gazeteye ulaĢtırılmıĢtı. Bundan dolay önce üzerinde dikkatli
bir Ģekilde durmak istemedik. Ama dikkatimizi çeken iki Ģey
vardı. Birincisi, haberin çok detaylı olması ve haberde birçok
gerçek isimlerin bulunması. Bazı olayların doğruluk derecesini
araĢtırdığımızda ise, doğrular mahiyette bulgulara rastladık.
Ġkincisi, bu meselede Türkiye‘nin resmi dairelerinin sesinin
çıkamaması. Bunu anlamak mümkün değil. Çünkü, Türkiye‘de
dostumuz olan Özbekistan‘da terör eylemleri yapmak
amacıyla, askeri kamplardan da yararlanarak, teröristler
yetiĢtirilmiĢ ve bu olay, Özbekistan‘da bir mahkemece
kanıtlanmıĢ. Dьnyanın hiç bir ülkesi böyle bir suçlama
karĢısında sessiz kalamazdı. Kalsa, bu suçun itirafı demektir.
Bunun baĢka bir yomu olması da mümkün değildir.
Türkiye‘nin sessizliği bizi Ģüpheye düĢürdü.
Bu arada Muhammed Salih‘in ağzından Azatlık
radyosunda yayınlanan bir konuĢmasının bandını dinledik. O,
bu konuĢmasında ‗Gizli örgüt kurduklarını ve bu örgütün
kurulmasından partinin Özbekistan‘daki yetkililerinin haberi
olmadığını‘ vurgulayarak, örgüt üyelerini kendisinin siyası
mülteci olarak yaĢadığı Türkiye‘deki Özbek öğrencilerden
yetiĢtirdiklerini açıklıyordu. Yani, olayı doğruluyordu (Hüseyin
Adıgüzel, Türk Dünyasında Birlik hareketi ve Halk Cephesi,
Ġstanbul 1998, Ġnternet‘te).
CumhurbaĢkanı Kerimov‘a yönelik suikast giriĢiminin
ardından Türkiye ile iliĢkilerinde büyük gerilim yaĢanan
Özbekistan‘da yönetim, Fethullah Gülen cemaatine de savaĢ
açtı. Nisan ayında cemaate ait 10 okulu kapattı, öğretmenleri
Türkiye‘ye geri gönderdi. Haziran ayında Gülen cemaatine ait
okullardan mezun olan öğrencilerin, ülkedeki üniversitelerde
okumasını yasakladı. Cemaate karĢı takınılan resmi tutum,
okullarla sınırlı kalmadı. Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen
Ufuk Ģirketine yönelik baskılar da arttı. ġirket yöneticilerinden
Ġbrahim Karadayı, herhangi bir gerekçe gösterilmeden,
Özbekistan polisi tarafından hapse atıldı. Özbekistan
yönetiminin Fethullahçılara yönelik baskılarına, ülkedeki resmi
gazeteler de makalelerle destek verdi (Star gazetesi, 11
Temmuz 1999).
Muhammed Salih: "Senaryo''
Özetlersek, Özbek rejimi Muhammed Salih'i (ve ev
sahibi Türkiye'yi) üç nedenle suçladı:
l-Muhammed
planladı ve yürüttü.
Salih
Özbekistan'da
terör
eylemleri
2-Salih, Türkiye'de Necmettln Erbakan'dan ve Fethullah
Gülen'den yardım gördü.
3-Muhammed Salih son suikast giriĢimine karıĢan
Ģeriatçı Tahir YoldaĢev'in iĢbirlikçisi.
Muhammed Salih tüm bu suçlamalara, Ġnternet
üzerinden Türkistan Newsletter platformunda 15 temmuz
1999 tarihinde yanıt verdi. Salih ''Senaryo'‗diye nitelediği tüm
suçlamalar reddetti. (Tam metin için ek 2‘ye bakınız)
Kerimov'a yolsuzluk suçlaması
Muhammed Salih'in yakın arkadaĢlarından, eski MĠT
mensubu, MHP'nin merhum lideri Alparslan TürkeĢ 'in yakın
çalıĢma arkadaĢı Enver Altay1ı da tartıĢmaya katıldı .
Altaylı, TV8 Haber Müdürü Ali Çağatay'ın sorularını
yanıtlarken, kendi isminin de karĢı suikast giriĢimiyle ilgi1i
olarak Salih 'i savundu, Kemirov'u yolsuzlukla suçladı .
''Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'a karĢı
düzenlenen suikast1a uzaktan yakından hiçbir ilgim yok. Peki
neden benim ismimi karıĢtırıyorlar ? Suikast kim yaptı?
Ortada
bir
realite
var;
onu
ifade
etmek
mecburiyetindeyim. Bu suikast teĢebbüsünü Özbekistan
CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov, muhalefeti yok etmek için
elinden geldiğince ku1landı ve ku11anı yor. Suikasttan sonra
Amerikan Haber Alma Örgütü CĠA, Alman Ġstihbaratı,
Fransızlar, Özbekistan'a bir heyet gönderirler. Çünkü bu
önemli bir olay çünkü bir devlet baĢkanına karĢı suikast ve
onlarca insan hayatın kaybediyor. Fakat iĢin çok enteresan bir
yönü, Ġslam Kerimov yönetimi bu giden heyete bomba
parçalar vs tetkik için teslim etmiyor, vermiyor. Bu tabii soru
iĢaret1eri yaratıyor.
Acaba Kerimov'un kendisi mi düzenledi veya birtakım
mafya grupları mı düzenledi? Veya Özbekistan'da çok ciddi
yolsuzluklara dayalı sistem var bugün, o sistemde aralarında
menfaat kavgası olan gruplardan birisi mi düzenledi?"
Enver Altay1ı, Salih ve Kerimov'la yıl1ar öncesine
dayanan iliĢkisini Ģöyle aktardı:
''Özbekistan'a aittim. Orada benim akrabalarım var.
Bunlar bana bir nevi brifing verdiler. ĠĢte neler oldu, neler
oluyor, benim kaldığım süre içerisinde nasıl hareket etmem
gerek, falan gibi... O zaman tabii rejim muha1ifi, rejim sahibi
her Ģey iç içe. Muhammed Salih ve arkadaĢları var. Sovyet
tezinin karĢısında olan insanlar bunlar. Kerimov'la
görüĢmelerim oldu. Kerimov'la beni görüĢtüren zamanın
BaĢbakan Mir Sayidov'dur. O zaman Muhammed Salih
muhalefet lideri ama yönetime destek veriyor, çünkü ülke
bağımsızlığa gidiyor. Kerimov, son derece verimli bir adam.
Benim arkadaĢlarım Kerimov yönetimine destek veriyorlar. Bir
müddet sonra Kerimov baĢka bir siyaset izlemeye baĢladı.
Muhammed Salih'le bir problemi oldu. Muhammed Salih
tutuklandı. Gerekçesiz bir Ģekilde tutuklandı Mir Sayidov
görevden alındı, suçlandı, mahkum edildi, daha sonra
kaçırıldı, iĢkence edildi vs. Ben bu arkadaĢlarımla mutabakat
halinde Kerimov'la çalıĢmaya baĢlamıĢ, bunların tavsiye
edildiği, tutuklandığı bir ortamda benim Kerimov'la birlikte
olmam pek mümkün olamazdı.‘‘
Enver Altaylı, kendisini Özbekistan'ı dolandırmakla
suçlayan Kerimov'a aynı yönde bir suçlamayla yanıt verdi:
''Benim o tür iliĢkilerin içinde olduğumu ispatlasınlar,
bütün iddiaları kabul ederim. Ama ben size Kerimov'la ilgili
baĢka Ģeyler söyleyeyim: Özbekistan bağımsızlığa gitmiĢ.
Kerimov yönetimi buğday satın almayı unutmuĢ. TC hükümeti
Toprak Mahsulleri Ofisi Özbekistan'la bir anlaĢma imzalar.
GiriĢimci benim bu iĢte. Bu anlaĢmayı ben imzaladım. 2
milyon ton Türkiye, Özbekistan'a krediyle dünya fiyatının
üstünde değil, altında buğday vermeyi kabul etmiĢ. Ve eğer o
buğday verilmeseydi Kerimov yönetimi 'nin o zaman iktidarda
kalması mümkün değildi. Türkiye bunu yapmıĢ. Araya hiçbir
iĢadamı, hiçbir Ģirket, hiçbir tüccar, hiçbir kuruluĢ girmemiĢtir.
Bir tek kuruĢ komisyon bahis konusu değildir. Ancak Türkiye
elindeki buğdayı, bu devlet rezervi olan buğday satmıĢ. Bu
anlaĢma imzalandı. Zamanın baĢbakanı söz verdi, bir baktılar
ki buğday yok. Kanada'dan buğday satın aldı, bu buğdayı
Özbekistan'a teslim etti. Hatırımda kaldığı, kadarıyla 400 000
ton veya 600 000 ton teslim edildi. Hangi fiyattan teslim
edildi? Dünya fiyatının altında teslim edildi! Fakat Özbekistan
daha sonra bu buğdayı almadı. Bu buğdayı Amerikan Cargill
firmasından aldı. Amerikan Cargill firmasıyla Kerimov'un
dünürü Abdurauf Maksudi'yle birlikte Özbekistan'a bu buğday
sattılar. Kaça sattılar biliyor musunuz? 140 dolar, 150 dolar,
160-170 dolar; bu fiyata satıldı .
Türkiye'nin 128 dolardan kredili olarak verdiği bir
dönemde. Burada ne vardır? Ben bunu söylemek
mecburiyetindeyim. Burada haksız bir kazanç vardır. Realite
budur!‘‘
Enver Altaylı‘ya göre kavganın tarafları Türklerle, Orta
Asya‘yı Türklere bırakmak istemeyenler arasındaydı.
‗‘Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra resmi tezin
solunucuları tesadüfen bu cumhuriyetlerin baĢındaydı. Biz
onların baĢında bulunduğu Orta Asya Türk Cumhuriyetleriyle
karĢı karĢıya kaldık. ġimdi, bu tabii zenginliklere sahip geniĢ
coğrafyaya bakıyorsunuz. Bu coğrafya üzerinde ben bir tek
milletin yaĢadığına inanıyorum. Buraya hakim olan Dünyaya
hakım olur. Peki bu coğrafyada kim yaĢıyor? Bu coğrafyada
Anadolu Türkleri yaĢıyor, bu coğrafyada Azerbaycan Türkleri
yaĢıyor, bu coğrafyada Orta Asya Türkleri yaĢıyor. Bırakın,
bırakalım bu coğrafyaya bu insanlar hakım olsunlar!
Bugün, bütün Türk Dünyasında bu tezi benimseyenler
ile karĢıtları arasında çok ciddî bir siyası kavga var. Ġsimler
önemli değil, fakat ben isim vermek mecburiyetindeyim.
Azerbaycan‘da Elçibey, Türkmenistan‘da Abdulgaliyev.
Özbekistan içinde arkadaĢlarım var. Mьsaade ederseniz bu
isimleri söylemeyim; çünkü, ben burada bu isimleri
zikredersem, yani bu isimler medyada zikredilirse o zaman bu
insanların hayatından ben endiĢe ederim.‘‘
EK 2:
Özbekistan muhalefet lideri Muhammed Salih‘in darbe
suçlamasına karĢı yanıtı:
‗‘Son haftalarda Türk basınında Özbekistan diktatörü
Kerimov yönetimince hazırlanan senaryolara dayanılarak,
lideri olduğum Parti ve Ģahsıma yönelik olarak yorumlar
yapılmasını hayret ve esefle takip ediyorum. 16 ġubat günü
TaĢkent‘in beĢ ayrı yerinde, bir iki dakika arayla patlamalar
olmuĢ, bir çok vatandaĢ ölmüĢtür. Özbek yönetimi bu olayı
‗Kerimov‘a suikast‘olarak ilan etmiĢ; fakat Türkiye‘den baĢka
hiçbir ülke bunu ciddiye almamıĢtır. Bu iddia doğru bile olsa,
biz, üç dört bomba patlatıp meĢhur olmak isteyen cahillerden
değiliz. En büyük ideal uğruna, vatan hatta din uğruna bile
insanları öldürmek bir cinayettir. Bizim teröre bakıĢ açımız
budur.
16 Ģubatta bomba patlatanlar, ister Tahir YoldaĢevin
adamları, isterse Kerimov‘un provokatörleri olsun, Özbek
halkına en büyük kötülüğü yapmıĢlardır. Bu patlamalardan en
fazla zarar gören halkın gerçek temsilcisi olan siyasi
muhalefettir. Patlamalar tek bir kiĢinin yararına olmuĢtur ki, o
da teröre karĢı önlem bahanesiyle kendi terörünü estiren
devlet baĢkanı Kerimov‘dur. Üç ay içinde 4000 den fazla
muhalif tutuklanmıĢ ve Stalin devri mahkemelerini andıran üç
dakikalık
duruĢmalarda 10-20 yıl
hapis cezasına
çarptırılmıĢlardır. Bu konuda tüm haber ajansları (Türkiye
basını hariç) dünya kamuoyuna gerçekleri duyurmaktadır.
Ġnternet sitelerine bakın bugünkü Özbekistan manzaralarını
görünce dehĢete düĢecektiniz.
Benim baĢkanlığını sürdürdüğüm Özbekistan ERK
Demokratik Partisi Özbek halkınca desteklenen ve geniĢ
tabana hitap eden bir teĢkilâttır. Böyle bir parti nasıl olurda
tabanı Özbekistan‘da olmayan bir küçük grupla iĢbirliği
yapabilir? Bizim Tahir YoldaĢev grubu diye adlandırılan hiziple
uzaktan yakından bir iliĢkimiz yoktur, olamazda. Çünkü bu
takımları biz kendimize ne yakın görürüz, nede rakip. Bizim
tek rakibimiz Özbekistan‘daki totaliter rejimdir!
Peki, bu olayları sahneleyen kim?
Patlamalardan hemen sonra Ģu üç ihtimal üzerinde
durmuĢtum:
1. Doğrudan rejimin kendisi.
2. Kerimov yönetimindeki Kerimov karĢıtı bir grup.
3. Radikal gruplardan birinin eliyle Özbek Milli Güvenlik
teĢkilatının provokasyonu olabilir.
Bu ihtimallere, mahkemeler baĢlamadan önce kaleme
almıĢtım. Mayıs ayında baĢlayıp Haziran sonunda biten
mahkeme duruĢmaları, üçüncü ihtimalin gerçeğe en yakın
olduğunu göstermiĢtir. Bize gelen sağlıklı istihbarata göre:
1-16 ġubattaki patlamaların baĢ planlayıcısı olarak
yargılanan ve idama mahkum edilen Bayram Abdullaev,
olaydan iki ay öncesinde (Aralık 1998) yakalanmıĢtı ve olay
günü Özbek KGB‘since sorguya çekiliyordu.
2- Yine olayların planlayıcılarından olduğu ilan edilen ve
20 Ģer yil ağır hapse mahkum edilen sanıklar Abdulnebi
Nizanbayev ve Nazarbek Umarov‘sa 16 ġubattan 11 ay önce
Nisan 1998‘de tutuklanmıĢ ve yine KGB‘nin bodrumunda olay
gününe kadar hapis tutulmuĢtur.
3- Patlamalardan bir hafta önce Özbekistan Milli
Güvenlik TeĢkilatinin baĢkan yardımcısının riyazetinde bir
heyet Türkiye‘ye geliyor ve Türk makamlarından hudut
kapılarından Türkiye‘ye Özbek turistlerinin kimliklerini
araĢtırmak için izin istiyor; bu isteklerini de ‗teröre karĢı
önlem‘diye sunuyor. Her halde bu talebe izin veriliyor ki bunlar
Özbekistan muhalefet cephesinde Birlik hareketi temsilcisi
Alibay YolyahĢiyev‘in ailesi Kanada‘ya hareket ederken,
Atatürk Hava limanında Özbek istihbaratçıları tarafından
engelleniyor. Fakat BM‘nın verdiği Mülteci belgesi onları
kurtarıyor.
4-16 ġubattan sonra Türkiye‘de yakalanıp Özbekistan‘a
iade edilen Askatrov ve Mamatkulov‘un da aynı Ģekilde
tutuklanmıĢ olduklarından Ģimdi kimse Ģüphe etmiyor.
5-Her kes de bilir ki ‗suikast‘birkaç saniyede icra
edilmesi gereken bir eylemdir. Kerimov‘a suikast diye sunulan
patlamalar Ģehrin çeĢitli noktalarında kısa aralıklarla olmuĢtur.
Sanki suikastı yapan: ‗‘sayın Kerimov, size bir suikast
düzenlemiĢtik, ilk bombamız isabet etmedi, lütfen hemen Ģu
semtlerden de geçin, diğerleri boĢa gitmesin‘‘diyor. Ve sonra
failler, elini kolunu sallayarak oralardan uzaklaĢıyor.
Halbuki TaĢkent‘i bilenler de teslim eder ki, o semtlerin
her karıĢı gece gündüz emniyet birimlerince gözetim altında
tutulur. Ortaya patlayıcı dolu arabalarla girmek Ģöyle dursun
cebinde oyuncak tabanca bile sokamaz insan.
Gerçek olan Ģu ki, Kerimov, kimisine karĢı teĢkilattan
dıĢ destekli Vahhabi diye bir radikal grubu tespit ediyor. Bu
grubun elemanları yurtiçi ve dıĢında takip ediliyor. Kimini
tutukluyor, kimini de iĢbirliği yapmaya zorluyor; kimini de
dıĢarıda bırakarak sürekli gözetim altında tutuyor.
1999 yılı sonunda yapılması gereken Parlamento
seçimleri ve 2000‘lerde ki baĢkanlık seçimleri yaklaĢırken
Kerimov‘un evhamları artıyor! ERK Partisi bu seçimlere
katılmak için harekete geçmiĢ, uluslar arası teĢkilatlardan
baskılar gelmeye baĢlamıĢtır. Kerimov‘un kurnaz aklına yine o
eski metodu kullanma fikri geliyor ve o kontrol altında tuttuğu
Vehhabilerden faydalanarak kendisine karĢı güzel bir suikast
planı çiziyor.
Bu senaryoyu uygulayacak unsurlar üç
alacaktı: Özbek istihbaratı ‗yönetici‘, tutuklu
‗danıĢman‘, dıĢarıdakiler ise ‗icracı‘olacaktı ve
galiba... Bu planın oyun olduğunu sonuna kadar
grupta rol
Vehhabiler
öyle oldu
anlamayan
da dıĢarıdaki icracılardı. Onlar gerçekten zalime karĢı cihat
ediyoruz diye düĢünüyordu.‘‘
Türkiye beni desteklemedi
‗‘16 Ģubat mahkemelerinin tek amacı Özbek halkının
sözcüsü olan siyası muhalefeti terörist ilan etmek ve onu
cezalandırmak için Batı devletlerinin ve dünya kamuoyunun
onayını almaktı. Diğer butun parçalar bu amaca hizmet
etmeliydi, etmedi.
Kerimov‘un Ģiddetli baskısına ve sanıkların iĢkence
altında verdikleri tüm asılsız ifadelere rağmen, mahkeme ERK
Partisi ve benim 16 ġubat provokasyonuyla ilgili olduğumuza
dair tek delil ortaya koymamıĢtır. Bu fiyasko Kerimov‘u deliye
döndürdü ve o Ģimdi Salih‘i destekledi zannıyla öcünü Türkiye
Cumhuriyetinden almaya kalkıyor.
Kerimov, benim Türkiye sempatizanı olduğum 80‘lerden
beri biliyor. Türkiye Türkçesi‘nden Özbek Türkçesi‘ne
çevirdiğim tüm kitaplarım ellinde mevcut.
Fakat ben, Türkiye devleti tarafından hiçbir zaman
destek görmedim. Buna Kerimov Ģükretmeliydi. O ise Ģükür
yerine daima küfru tercih etti.
Sadece bugün değil, daima, hiçbir zaman Türk dostu
olmadı, tam tersine Türkiye düĢmanlığını devlet politikası
haline getirdi; Türkiye‘nin düĢmanlarıyla dost oldu, ittifaklar
yaptı! Buna rağmen Türk devleti Kerimov‘un bütün
ikiyüzlülüklerini, kaprislerini benzersiz bir sabırla karĢıladı!
Doğrusu ben, Özbek cumhurbaĢkanına gösterilen bu
doğallıktan kimi zaman onur duydum; fakat artık bu
temaĢadan bir Özbek Türkü olarak utanç duymaya baĢladım!
Sözümün sonuna Ģunu eklemek istiyorum: Kerimov‘un
Ġslam fundamentalizmi korkusu yoktur; çünkü Sünni TürkĠslam bölgelerinde bu tehlikenin kendisi yoktur! Kerimov‘u
korkutan tek Ģey iktidarı kaybetme paranoyasıdır. Ülke
içerisinde estirdiği terör, ülke dıĢında sürdürdüğü diplomatik
baskılar da bu muhalefeti yok etmeye yöneliktir. Zaten
Özbekistan‘ın diğer devletlere yaptığı adli anlaĢmaların amacı
da budur. Hiç Ģüpheniz olmasın ki Kerimov, yolunu bulsaydı
Türkiye cumhurbaĢkanını bile suçlayacaktı, anlaĢılıyor ki
yolunu bulamadı. Ve Türkiye‘nin eski baĢbakanını seçti.
Allah hepimizi Kerimov‘un Ģerrinden korusun!..‘‘
Özgürlük tuzağı ve Muhammed Salih
19 ġUBAT 2000
Ülkesinde uyguladığı terör yönetimiyle binlerce insanı
hapishanelere dolduran, her türlü düĢünceyi ve siyasi
örgütlenmeyi yasaklayan, legal veya illegal muhalefeti
sindiren ve ülkenin güzide insanlarının bir kısmını hapseden,
bir kısmını da ülke dıĢına çıkmak zorunda bırakan Özbekistan
Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov, kendisinden beklenmeyecek
bir demokratikleĢme paketi açıkladı. 9 Ocak'ta yapılan
'komedi‘bir seçimle tekrar Devlet BaĢkanı olan ve kukla
partilerden bir meclis listesi hazırlayan Kerimov, Erk Demokrat
Partisi, Birlik Partisi ve Özbekistan Halk Hareketi baĢta olmak
üzere, daha önce yasaklanan bütün siyasi partilere af vaadetti
ve ülke dıĢındaki muhalif liderlere birlikte çalıĢmateklifinde
bulundu. ġiddet politikalarıyla hem kendi ülkesinde hem de
uluslararası alanda yalnız kalan Kerimov, Orta Asya'nın bel
kemiği olan Özbekistan'ın parlak geleceğini de büyük bir riske
soktu. ġimdi bu görüntüden kurtulmak istediği izlenimi veriyor
ancak, kendi toplumunun ve dünyanın güvenini kazanması
zor görünüyor. Kerimov'un bu radikal dönüĢüyle ülke içinde ve
dıĢındaki yalnızlıktan kurtulmayı, Devlet BaĢkanlığı sıfatına
meĢruiyet sağlamayı, özellikle iktidarını tehdit eden silahlı
Ġslami gruplara karĢı muhalefetin desteğini almayı amaçladığı
belirtiliyor.
Kerimov neler vaat ediyor?
Ne oldu da baskıcı yönetimi, siyasi ve Ġslami muhalefete
yönelik Ģiddet politikalarıyla bölge ülkelerine de öncülük
yapan, bu amaçla Çin ve Rusya ile iĢbirliğine giren ve Orta
Asya'nın kendi içine kapanmasına yol açan Kerimov, birden
eskiyi bir yana bırakıp, demokrat, insan haklarına saygılı,
iktidarını paylaĢacağı izlenimini veren bir demokratikleĢme
paketi açıkladı?
Kerimov'un 8 maddeden oluĢan paketinin ana hatları
Ģöyle:
1- Daha
tanınacak.
önce
yasaklanan
bütün
siyasi
partiler
2- Bu partilerin ülke içindeki faaliyetleri kısıtlanmayacak.
3- DemokratikleĢme için bir dizi adımlar atılacak: Basın
özgürlüğü sağlanacak ve resmî basının manipülasyonuna son
verilecek. Sivil toplum örgütlerine tam serbestiyet tanınacak.
Sendikalar ve yazarlar birliği gibi örgütlerin çalıĢmaları
desteklenecek.
4- Özbekistan'ı demokrasiden uzaklaĢtıracak giriĢimlere
müsaade edilmeyecek
5- Yukarıdaki adımlar atıldıktan sonra özgür seçimler
yapılacak.
6- Bütün bunların yapılabilmesi için muhalefet
Kerimov'a destek verecek. Yine muhalefet, bugünkü yönetimi
devirip yerine Ġslam devleti kurmak isteyenlere karĢı
Kerimov'la birlikte mücadele edecek.
7- Kerimov ve muhalefet ülkenin tam demokratikleĢmesi
için içte ve dıĢta birlikte çalıĢacak.
8- Serbest seçimler yapıldıktan sonra yeni bir anayasa
hazırlanacak.
Muhammed Salih ne dedi?
Kerimov'u tanıyanları ciddi bir ĢaĢkınlığa iten bu
uzlaĢma teklifinin ne anlama geldiğini halen ülke dıĢında
yaĢamak zorunda kalan, Kerimov'un öldürtmeye çalıĢtığı
Özbek muhalefetinin önde gelen ismi ve Erk Demokrat Partisi
BaĢkanı Muhammed Salih'e sordum. Ülkesine hizmet etmek
istediğini, bu amaçla bütün yolları deneyeceğini öncelikle
vurgulayan Muhammed Salih, öneriyi ciddiye aldıklarını, aksi
halde Kerimov'un bunu aleyhlerine kullanacağını söyledikten
sonra, umutlu olmaktan ziyade, 'ciddi bir Ģüphe içinde
olduğu'nun altını çiziyor. Kerimov'un bu açıklamayı
yapmasından sonra bile baskılarda hiç bir yumuĢama
olmadığının ifade eden Salih'te, uzlaĢma önerisinin yeni bir
manevra olduğu kanaati hakim. Özbek muhalefetinin
yayınladığı ortak bildiriyi hatırlatan Salih, önerinin ciddi olup
olmadığının ortaya çıkması için Kerimov'dan isteklerini Ģöyle
sıraladı:
1- Öncelikle hapiste bulunan onbinlerce muhalif, dindar
insan serbest bırakılsın.
2- Özgürlük sadece siyasi partileri değil, Ġslami grupları,
her türlü düĢünceyi ve toplumun bütün kesimlerini kapsasın.
3- Terör politikasına bir an önce son verilsin.
4- Demokratik kurallara bir erken seçim yapılsın.
Özbekistan'da insani bir yönetimin kurulması adına her
türlü fedakarlığa hazır olduğunu belirten Salih ve diğer
muhalifler, Ģimdi Kerimov'un atacağı ikinci adımı bekliyor.
Umutlu olmaktan çekinen Salih, Kerimov'un vaatlerini yerine
getirmesinin bir mucize olacağına iĢaret etti.
Türkiler ve demokrasi
Radikal, 26 Subat 2000
Avni ÖZGÜREL
Azerbaycan‘ın tartıĢmalı demokrasisi hariç Türk
cumhuriyetlerinin tümü polis devleti. Buralarda seçimler,
sadece liderlerin tercihinin onaylandığı mekanizma olmaktan
öte bir anlam taĢımıyor
Kafkaslar dediğimiz coğrafyanın gerek kültürel gerekse
ekonomik açıdan omurgası iki ülke: Özbekistan ve
Azerbaycan. Diğerleri önemsiz mi? Elbette değil, ama
bölgenin siyasi kutupları Baku ve TaĢkent. Ve onlar baĢta
olmak üzere yüz milyon insanın yaĢadığı topraklar bütünüyle
sorunlu. Sevgiyle yaklaĢtığımız, incitmemek için kılı kırk
yardığımız Türk cumhuriyetlerinin tamamı esas olarak birer
polis devleti. Hepsinde darbe korkusuyla ordu-mordu hak
getire, ama çok güçlü polis ve istihbarat teĢkilatları var; liderler
her onbeĢ kiĢiden birinin güvenlik görevlisi olduğu
baĢkentlerde
iktidar
sürdürüyorlar...
Onlar
sokağa
çıktıklarında bütün yollar kesilip trafik en alakasız yerlerde
dahi kapatılıyor, baĢkentlerin tamamına giriĢ çıkıĢ nizamiye
düzeni içinde ve belli saatler içinde serbest, insanlar belli bir
saatten sonra ancak pasaportla dolaĢabiliyorlar.
Alkolizm, uyuĢturucu kullanımı, fuhuĢ bu ülkelerin
tamamında sokağa yansıyan ortak görüntü; rüĢvet, siyasal
erkin hırsızlığa dönüĢmüĢ hali, hazineyi liderin cüzdanı sayan
anlayıĢ da tarafsız kuruluĢların hazırladığı uluslararası
raporlarlarla belgeli. BirleĢmiĢ Milletlere üye devletler arasında
rüĢvet ve kara para açısından yapılan sıralamada ilk beste
Türk cumhuriyetleri yer alıyor. Yine hepsinde seçim sadece
liderin kiĢisel sempati ve tercihlerinin tasdikini sağlayan
mekanizma olmaktan öte anlam taĢımıyor. Bir ikisinde
göstermelik olarak ortaya oy sandığı konuluyor, diğerlerinde
bu da yok.
Dekordan baĢka özellik taĢımayan, Arap Ģeyhlerini bile
imrendirecek görkemli baĢkanlık sarayları, çok katlı lüks
binalar, anıtlar, kuleler; kimsenin girmediği kütüphaneler, sırf
müteahhitler para kazansın diye yapılmıĢ müĢterisiz lüks
oteller, bunları iĢletmek için üste para verilerek getirilmiĢ
uluslararası otel zincirlerine tanınan ayrıcalıklar, ahbapça
sohbetlerin yapıldığı iĢlevsiz parlamentolar, gerçekte tek
sahipli gazeteler, sahte hayat hikâyeleriyle tanıtılan komik
liderler portreleri ve ilah...
Bütün bu eleĢtirileri getirirken arada umutlanmak
ihtiyacıyla bazı cılız pırıltılara bakıp sevinmemek elde değil.
Örneğin, muhalefetin akıl almaz baskı altında ama partisiyle
gazetesiyle televizyonuyla hiç değilse var olduğu Aliyev'in
Azerbaycan‘ını biraz ayrı tutmak gerektiğini düĢünebiliyoruz.
Kafkasların bu deneyimli politikacısı, elbette kendi iktidarına
zarar vermeyecek konumda olmak kaydıyla eleĢtiriye
tahammüllü. Seçim tabii ki orada da komedi, ama insanların
sandık basına gittiğinin görülmesinin önemli olduğunun
farkında Aliyev. Ve o sayede Batı‘da siyasi muhatap
bulabiliyor.
Özbekistan ümit veriyor
Diğerlerinin kabul ediliĢleri ve gördükleri itibar ise, bu
ülkelerde büyük ihaleler almıĢ, ya da almayı planlayan,
yüksek faizli kredi pazarlayan is çevrelerinin baskısından öte
bir sebebe bağlı değil.
Orta Asya cumhuriyetleri içinde Özbekistan'daki
geliĢmeler de bütün yetersizliğine rağmen ümit verici. Çok
eleĢtirdiğimiz Kerimov'un makamını güvence altında hissettiği
seçimin ardından yapmıĢ olsa da son konuĢmasına inanmak
ihtiyacındayız. GeçmiĢte kendisine muhalefet etmiĢ ve ülke
dıĢına kaçmıĢ kiĢilerin artık geri dönebileceklerini söyledi
Özbekistan lideri. Kerimov'un sözünü ettiği kiĢilerin basında
Muhammed Salih'in olduğunu artık herkes biliyor. Özbekistan
CumhurbaĢkanı baĢlangıçta onun kaçmasını dertten kurtuluĢ
sanmıĢ, bunu propaganda vesilesi yapmıĢ ve ekonomik
çıkarların belirlediği uluslararası iliĢkiler ağı dolayısıyla Salih'in
itibar görmeyeceğini düĢünmüĢtü. Öyle ki baĢlangıçta
Türkiye'ye sığınan muhalefet liderini Ankara üzerinde kurduğu
manevi baskıyla hudut dıĢı ettirince zafer kazandığı sanısına
bile kapılmıĢtı. Ama iĢlerin beklediği gibi geliĢmediğini, Salih'in
hem Avrupa'da ve Amerika'da Türkiye'de olduğundan daha
fazla ilgi gördüğünü, bunun da kendisine zarar verdiğini
sonunda fark etti Kerimov.
Oslo'da yasayan Muhammed Salih'e 'Ġyimser olmak
istiyorum. Davet samimiyse dönerim. Gurbette olmak benim
seçimim değil‘ dedirten TaĢkent‘teki bu politika değiĢikliğinin
tuzak olması ihtimali hiç yok değil kuĢkusuz. Ama açıkçası
Kerimov'un bu çağrının orijinaline 'tutuklama müzekkeresi‘
eklemiĢ olduğunu gösteren bir iĢaret de Ģimdilik yok. Bu
durum geliĢmiĢ bir demokrasiye geçis, sıkıntıların sonu,
özgürlük v.s. anlamına gelmese de hiç değilse, neden
Özbekistan gibi çok önemli bir ülkenin liderine hiç
yakıĢmayan, kabile Ģeyhliği görüntülerinden ve Ģekliliklerden
arınma sürecinin bir baĢlangıcı olmasın diye düĢünmeye
imkân veriyor.
Bu konuda Türkiye'ye önemli görev düĢtüğünü
söylemeye gerek yok. Ancak Ankara bildiğimiz kadarıyla
kuĢku içinde ve 'Özbekistan'a hiç bulaĢmamaktan yana'...
Oysa Kerimov'a Türkiye'den uzak düĢmenin kendisine zarar
vereceğini, kendisini bu yönde yüreklendiren yakın
çevresindeki bazı kiĢilerin farklı ortamlarda çok farklı
konuĢmalar yapıp taahhütlerde bulunduğunu, dolayısıyla
siyasi iliĢkilerde onarım dönemini baĢlatmak gereğini
anlatmak da bizim DıĢiĢleri‘nin görevi. Hazır, Ġslam Kerimov
TV kanallarına çıkıp küflü bisküvi göstererek 'Bunlar hep
Türkiye'den geliyor.. Türk mali almayın..‘türünden çocuksu
öfke yansıtan konuĢmalara ara vermiĢken...
Tabii Kerimov'un davet ettiği Muhammed Salih
hakkında Bakanlar Kurulu kararıyla yasak koyan Ankara‘nın
kendi üzerindeki lekeyi de temizlemesi Ģartıyla.. Kafkasya'da
değiĢimin ne yazık ki 'iç dinamiği‘ zayıf. Güçlü bir siyasi kültür
birikimine sahip, edebiyatıyla, dini liderlikleriyle yeraltı
muhalefet geleneği olan Azerbaycan ve Özbekistan hariç,
diğer devletlerin hiç birisinde asgari düzeyde siyasi talebin
oluĢtuğu dahi söylenemez. Su söz Habib adında Türkmen bir
Ģoföre ait: 'Dört milyon nüfusuz. Yarımız saz çalar, türkü
çığırır, diğer yarımız da oynar... Ġranlılarla Türkler çalıĢır
burada'...
DeğiĢimin dinamiği
Ġnsanların öncelikli ve tek dertlerinin gündelik
ihtiyaçlarını karĢılamak olduğu, TV kameraları karsısında akıl
almaz küçültücü Ģovlarla görevlerinden uzaklaĢtırılan
bakanların dahi lideri övmeye devam ederek tekrardan görev
almayı hedeflediği ve önünde sonunda aldığı, eğitimin
öğrencilerin sonu gelmeyen bayram ve kutlama provaları
yapması sanıldığı bir coğrafya bu. Ama geçmiĢte demokrasi,
hukuk devleti, insan hakları gibi kavramlardan ziyade,
güvenlik ve istikrar arayıĢı içinde olan Batı dünyasındaki
anlayıĢ değiĢimi, ülkeler klasmanının buna göre yapıldığını
gösteren yaklaĢımlardan güç alan 'dıĢ dinamik‘ giderek önem
kazanıyor artık. Bugün Azerbaycan ve Özbekistan sancılı,
ama hiç Ģüphe yok ki yarın diğerleri de zorlanacak.
DıĢ baskı oluĢmazsa, örneğin Saparmurat TürkmenbaĢı
değiĢim için neden çaba göstersin ki? Orta Asya‘nın
Türkiye'ye en sıcak bakan bu sempatik lideri geçen ay 'ebedi
lider‘ seçildi. Yani ömür boyu cumhurbaĢkanı... Kendisine
Türkmenler zaten söz söyleyemiyorlar, keza ona ne Türk
resmi temsilcilerinden ne de Türkmenistan'la is yapan
yatırımcılardan 'demokrasi‘ adına tek satırlık bir tavsiye
gelmediği de çok açık. Aksine herkes onun güceneceği bir
Ģey olmaması için çırpınıyor; mesela bizim Yüksel Yalova‘nın
sebep olduğu Pınar Eliçe skandalının izlerini temizlemekten
baĢka bir Ģey düĢünmüyor. Oysa Türkmenistan'a ve
TürkmenbaĢı'na sevgilerinde samimi olan iĢadamlarının, bu
ülkeyi klasmanda geriye düĢüren, AĢkabad'i legokent
görünümüne sokan yaklaĢımı eleĢtirerek daha fazla hizmet
edileceğini de düĢünmeleri gerek.
Vicdanlar ve genel başkanlar...
26.02.2000 - Sabah
Cengiz ÇANDAR
Koalisyonu oluĢturan üç partinin genel baĢkanı, önceki
gün bir araya gelip, aralarında beliren "çatlakları onardıkları"
izlenimini verdiler. Üçünün üzerinde anlaĢtığı anayasa
değiĢikliği önerisi de imzaya açılacakmıĢ.
Bu üç genel baĢkanın bir "temenni metni"ni masanın
üzerine koymaktan baĢka yapabilecekleri bir Ģey yok. Zira,
Anayasa‘nın "Anayasa değiĢikliği oylamaları gizli yapılır ve
grup kararı alınamaz" hükmü var.
Bu bakımdan, Süleyman Demirel'in süresini uzatmak
için yapılması tasarlanan anayasa değiĢikliği, aslında, her bir
milletvekili için "kiĢilik sınavı‖na dönüĢmüĢ durumdadır.
Milletvekillerinin her birinin isimlerinin önünde hangi ilden
seçildikleri var. Hiçbirinin adının önünde Bülent Ecevit
milletvekili, Devlet Bahçeli milletvekili, Mesut Yılmaz
milletvekili yazmıyor.
DSP, MHP ve ANAP milletvekillerinin her birinin
geçecekleri sınav da budur. Genel baĢkanlarının
çobanlığında, çalınan kavalın ardından giden bir sürünün
mensupları mıdırlar; yoksa adi üzerinde, kanun yapma
gücüne sahip milletvekilleri mi?
Çünkü, ne DSP'den, ne de MHP'den normal olarak
Demirel lehinde, birkaç kendini bilmez kiĢi dıĢında lehte oy
çıkabilmesi mümkün değildir. DSP'lilerin içinde Deniz GezmiĢ
ve arkadaĢlarını kimin ipe gönderdiğini unutmayacak birçok
ismi biz Ģahsen tanıyoruz. Gencecik insanları gülünç
gerekçelerle ve toplumdaki aksi yöndeki gayretlere rağmen,
darağacına gönderen parmaklara TBMM'de kim orkestra
Ģefliği yapmıĢtı? Bunu unutan DSP milletvekilleri varsa, bir
zahmet hatırlasınlar ve oy sandığının basına gittiklerinde
genel baĢkanları ile vicdanları arasında bir tercih yapsınlar.
DSP'liler genel baĢkanlarının kendisini bu kadar
alçaltmasına da direnmelidirler. Anayasa değiĢikliği önerisinde
CumhurbaĢkanı olmak için yüksek okul mezunu olmak Ģartı
muhafaza
ediliyor.
Bu
hüküm,
örneğin
Ecevit'in
CumhurbaĢkanı olma sansını kapayan anti-demokratik bir
hüküm. Ecevit, daha önemli bir yürütme mevkii olan
BaĢbakanlık yapabilir ama CumhurbaĢkanlık yapmaya ehil
değildir. Böyle saçma sey olur mu? Bu saçmalığa bir insan
kendi eliyle nasıl katkıda bulunur...
MHP'ye gelince, onun özelliklerinden birini "Türk
milliyetçiliği" olarak biliyoruz. Türk dünyasının Sovyet
döneminde, komünist diktatörlüğe karsı mücadele eden iki
Ģahsiyeti vardı. Biri Azerbaycan CumhurbaĢkanlığına gelen
Ebulfez Elçibey. Rusya yanlısı bir darbe ile Elçibey devrilirken,
Demirel'in buna nasıl katkısı olduğunu zahmet edip, 1993
haziran ayinin gazetelerini karıĢtıranlar görürler. MHP'liler
bunu zaten biliyorlar. Birçoğu Elçibey'i Nahçivan'daki sürgün
evinde ziyaret gitti. ġimdi elleri Demirel'e oy atmaya nasıl
varacak?
Türk dünyasının ta Sovyet döneminde milli karakterdeki
bir diğer lideri Özbekistan'da Muhammed Salih idi. Ġslam
Kerimov diktatörlüğü, Muhammed Salih'i barındırmadı.
Yürekten bağlı olduğu Türkiye'de de, Ġslam Kerimov'un
gönlünü hoĢ etmek isteyen Demirel barındırmadı. Muhammed
Salih, bugün Avrupa‘nın bir ücra köĢesinde.
MHP'liler bunu da biliyorlar. Oy sandığı baĢına gidince,
genel baĢkanlarının Ecevit'le sıkıĢtığı eli mi hatırlayacaklar;
kaldıysa "milliyetçi" vicdanlarını mı? Ġkincisi söz konusuysa,
MHP'den, Demirel'e oy çıkmaz.
ANAP'ta zaten "Demirelperver"lerin sayısının pek cılız
olduğu anlaĢılıyor. Mesut Yılmaz‘ın arkadaĢlarını Demirel için
ikna etme yönünde çok ciddi bir gayret göstereceği Ģüpheli.
Göstermesine de gerek yok zaten.
Kaldı ki, 7 yıl süreyle CumhurbaĢkanı olan birisinin,
anayasa değiĢse dahi yeniden seçilmesinin "hukuken"
mümkün olmadığına dair ciddi görüĢler var ortada. Yani,
Demirel'in seçilmesi "hukukî" açıdan da pürüzlü.
Dahası, 5+5 formülü tutar ve Demirel'in seçildiğini
varsayarsak, bugün bir umacı gibi veya bir "Ģantaj aracı"
haline dönüĢtürülen "istikrar" teranesinin, 5 yıl sonra
tekrarlanmayacağının garantisi ne?
DüĢünebiliyor musunuz, Türkiye, bir "bulunmaz Hint
kuması" olduğundan, tek bir kiĢi için, onu 86 yaĢına kadar
ülkenin tepesine oturtma gayreti halinde olacak. Nüfusunun
yüzde 65'i otuz yaĢının altında bulunan bir ülkenin gençleri,
orta yaĢa gelene dek, ömründe eli bilgisayar tuĢuna veya
otomobil direksiyonuna değmemiĢ bir adamı tepede
görecekler.
Türk olmanın dayanılmaz ağırlığı...
"Ağaçlar hür müdür?"
28.02. 2000, Zaman
BeĢir Ayvazoğlu
... Ağaçlar hür müdür? Nâzım Hikmet'in Bu Memleket
Bizim adlı meĢhur Ģiirinin dillerden düĢmeyen mısraları
Ģöyledir:
YaĢamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeĢçesine:
Bu hasret bizim.
Geçenlerde, Özbek Türklerinden Muhammed Salih'in
Ağaçlar ġair Olsa adlı Ģiir kitabını tekrar gözden geçirdim.
Bakınız, Sovyetler Birliği'nin henüz dağılmadığı; fakat
çürümüĢlüğün iyiden iyiye hissedildiği yıllarda yazılmıĢ
Ģiirlerden oluĢan bu kitapta ne diyor Muhammed Salih:
Ağaçlar Ģair olsa, ne hakkında yazardı?
Biraz kuĢlar hakkında;
Gökyüzü, güneĢ
Ve seyahat hakkında!
Seyahat, seyahat, seyahat
Hakkında durmadan yazardı!
Sizce Özbek Ģair ne demek istemiĢ olabilir?
Yoksa Nâzım'ın "tek ve hür" ağacı seyahat fikri
bulunmayan bir ağaç mı?
Ağacın ayakları olsaydı
01.03.2000, Zaman
BeĢir Ayvazoğlu
Önceki gün Nazım Hikmet'in "YaĢamak bir ağaç gibi tek
ve hür / Ve bir orman gibi kardeĢcesine" mısralarını
hatırlattıktan sonra Muhammed Salih'in Ağaçlar ġair Olsa adlı
Ģiir kitabına adını veren Ģiirinden söz etmiĢtim. Özbek Ģair
"Ağaçlar Ģair olsa/ (...) Seyahat, seyahat, seyahat / hakkında
durmadan yazardı!" diyordu. Hatırlarsanız, "Yoksa Nazım'ın
'tek ve hür‘ağacı seyahat fikri bulunmayan bir ağaç mıdır?"
diye sormuĢtum.
Tesadüf bu ya, söz konusu yazıyı tamamlayıp gazeteye
gönderdikten hemen sonra okuduğum bir kitapta Mevlana'nın
bir gazeline rastladım. Farsça orijinali "Diraht eger müteharrik
budi bepa vü per" mısraıyla baĢlayan bu gazelin ilk beyti
Ģöyleydi:
Ağaç, eğer ayakları ve kanatları olsaydı
Ne testerenin derdini çekerdi, ne baltanın
Üç dört yıl önce, beĢ gazeteci arkadaĢla Semerkant'tan
Türkmenistan'ın Carcov Ģehrine kadar kara yoluyla uzunca bir
yolculuk yapmıĢtık. Uçsuz bucaksız ovalarda cetvelle çizilmiĢ
gibi uzayıp giden yollar tahmin ettiğimizden iyi görünüyordu.
Ancak bir süre sonra hiç trafik iĢaretinin bulunmadığını fark
ettik. Yolları bilmeyen birinin istediği yere rehbersiz gitmesi
imkânsızdı. Esasen eski dönemde buna pek ihtiyaç
hissedilmezmiĢ, çünkü Sovyetler Birliği'nde seyahat hürriyeti
yokmuĢ. Bırakın cumhuriyetler arası yolculuğu, Ģehirden
Ģehire geçmek için bile vize gerekiyormuĢ. Bizim seyahatimiz
sırasında, Özbekistan'da vize uygulaması yabancılar için hala
devam ediyordu. ġimdi nasıl, bilmiyorum.
Bu, Sovyetler Birliği'nde, insanların kendi Ģehirlerinde,
kasabalarında, köylerinde vb. bir çeĢit esir gibi yaĢadıkları
anlamına gelmektedir. Sadece Sovyetler Birliği değil, bütün
Demirperde devasa bir hapishane idi, halkların hapishanesi...
Hiç Ģüphesiz, seyahat hürriyeti temel hürriyetlerden biridir;
eğer kısıtlanmıĢsa, yani yerinizden kımıldayamıyorsanız,
kendinizi istediğiniz kadar "bir ağaç gibi tek ve hür" hissediniz,
ayaklarınızdan zincirle bağlısınız demektir. Hürriyeti
kendilerini ağaç gibi hissetmeden özleyenler soluğu dıĢarıda
alıyor, kaçamasalar bile en azından bunu deniyorlardı.
Hayatı yollarda geçen yersiz yurtsuz birinin toprağa
ağaç gibi kök salıp mukim olmak istemesini anlarım; bunun
Ģiiri yazılabilir. Ağacın kendini hür hissetmesi, zincire
vurulmuĢ bir esirin hürriyet rüyası görmesi gibidir. YanlıĢ
hatırlamıyorsam, Schiller'in bir Ģiirinde Ģöyle bir soru
soruluyordu: "Bütün düĢündüklerini korkusuzca haykıran
zincire vurulmuĢ bir esir mi daha hürdür yoksa düĢündüklerini
söyleyemeyen hür bir adam mı?"
Bu soruyu, Nazım'ın "tek ve hür" ağacına sormanın
hiçbir anlamı yok. Çünkü o kendini hür zanneden bir esirdi ve
esircinin türküsünü söylüyordu. Bu yüzden hürriyeti yere
sımsıkı bağlı olduğu halde kökleriyle toprağın derinliklerini
yoklayan ve dallarıyla gökyüzünün sonsuzluğuna açılmaya
çalıĢan ağaçlar kadar bile tanımıyordu. O sürekli budanan ve
Arif Nihat Asya'nın dediği gibi "rüyalarına bile sansür konulan"
ağaçtı.
Seyahat, insanları ve kültürleri birbirine yaklaĢtırıp
dünyayı ĢeffaflaĢtırmıĢtır. Yerinizden kımıldamaya hiç
niyetiniz olmasa bile, istediğiniz zaman kalkıp istediğiniz yere
gidebileceğinizi bilmelisiniz. Hürriyet iĢte bu. DüĢünsenize,
hapishaneler niçin icat edilmiĢtir?
Mevlana, yukarıda iki mısraını zikrettiğim gazelinde
diyor ki:
GüneĢ her gece kanatlanıp gitmese
Dünya sabahları nasıl aydınlanırdı?
.....
Ve eğer ayağın yoksa, kendi içine seyahat et
Kalk, kendinden kendine git, ey hoca,
Böyle bir seyahat toprağı altına dönüĢtürür.
Muhammed Salih'ten Avrupa'da Destek Turu
Özbekistan Muhalefet Lideri Hollanda Parlamentosunda
La hey, 22 Mart 2000
Özbekistan muhalefet lideri, ERK Partisi Genel BaĢkanı
Muhammed Salih Avrupa Birliği ülkelerine yaptığı ziyaretler
çerçevesinde Hollanda Parlamentosunda konuĢtu.
La Hey deki Hollanda Parlamentosunda bugün
gerçeklesen DıĢ ĠliĢkiler Komisyonu'nun özel toplantısında
Muhammed Salih Bati ülkelerinin Orta Asya bölgesine daha
fazla ilgi göstermelerini istedi.
Orta Asya Türk Cumhuriyetlerindeki demokratikleĢme
sürecinin hızlanması için Batının desteğinin gerekli olduğunu
vurguladı. "Bölgeye yapılacak iktisadi yardım ve yatırımlar
orada demokratik reformlar, insan hakları ve siyasi
özgürlüklerin gerçekleĢmesi Ģartına bağlanması gerekir, aksi
halde herhangi bir yardım baskıcı rejimlerin daha da
güçlenmesine vesile olacaktır" dedi.
Özbekistan‘daki seçim sonrası durum hakkında bilgiler
veren Salih: Kerimov'un muhalefete yaptığı geri dönmeleri
çağrısına cevap verdiklerini ve asgari 3 istekleri olduğunu
belirtti:
Bu isteklerinin
1. Bütün Siyasi mahkumların serbest birakilmasi
2. Basın özgürlüğünün sağlanması
3. Ve yasaklı olan Partilerin legalleĢtirilmesi olduğunu
belirten Salih, Bu isteklerine herhangi bir cevap almadıklarını
ve Özbek Muhalefetinin Kerimov‘un çağrısında samimi
olduğuna Ģüphelendiğini belirtti.
Hollanda DıĢ ĠliĢkiler Komisyonu adına konuĢan
Savunma Komisyonu baĢkanı Sosyal Demokrat ĠĢçi Partisi
milletvekili Gerrit Valk, Salih'in isteklerini ve Hollanda
Parlamentosunun bu konuda nasıl bir destek verilebileceğini
görüĢeceklerini ve Orta Asya ile ilgili hassas olduklarını
belirtti.
Turkistan Newsletter, Türkistan Bülteni 22 Mart 2000
tarihli nüshasından alınmıĢtır.
“Bele şey olmaz!”
16.04.2000, Sabah
Cengiz ÇANDAR
Azerbaycan'ın Sovyet dönemine bulaĢıklığı hiç
bulunmayan "millî lideri", Sovyet tankları Bakû sokaklarını
çiğnerken Halk Cephesi ile unutulmaz direniĢ günlerinin ismi,
Türkiye sevdalısı Ebulfeyz Elçibey, günlerdir Türkiye'de. Türk
Dünyası'nın "demokratik sesi"ni Türkiye'de yankılattırıyor.
O güzelim Azerbaycan Türkçesi ile Ģunları söylüyor:
"Men kimsenin hetrine deymek istemirem, kimse
incinmesin. Menim üçün iki önemli mesele var: "hakimiyet
kayıtsız Ģartsız milletindir" prensibi ve "demokratiyya". Biz
Türk dünyasında diktatörlük istemirik. Men özüme karĢı
yapılanları demirem. Amma bilmek lâzımdır ki, Türk
Dünyasının her terefi her bir Türkün vetenidir. Ama bu nece
olur ki, veteninde incidilen bir Türk (Muhammed Salih,
Abdurrahman Polatov) gelir Türkiye'ye sığınır, ordan Kerimov
deyir ki, onları Türkiye'den çıharın, çünki onlar menim
düĢmenimdir. Bu nasıl olur? Onlar bir müddet bizde kaldılar.
Onları tutmak üçün Azerbaycan'a polis göndermek istedi.
Dedim ki, hele koy bir gelsinler, hamisini tutup içeri ataram.
Amma burda biri götürüb bunları Türkiye'den çıkardır. Ahi bu
adamlar hemin rehbere, hemin baĢkana sığınmamıĢlar. Onlar
Türk milletine sığınmıĢlar. Kim evine sığınanı evinden kovar.
Bu Türklük bakımından doğru deyil. Bele Ģey olmaz."
Son on yılın ahı böyle böyle çıkacak. Türk Dünyası ile
iliĢkileri, Türkiye'nin orasında burasında, Sovyet artığı
despotlarla davul çalmak, gittiği yerde kaftan ve börk giymek
derekesine
indiren
zihniyet,
Türkiye'nin
baĢından
uzaklaĢacak. UzaklaĢıyor.
TBMM, 5 Nisan'da öyle önemli bir kurdelâ kesti ki, daha
kendisi bile bunun farkında değil. Ama, Türkiye'nin önünün
"demokratik yönde" açılması, Ģaibesiz bir yönetim arayıĢı,
Ģimdiden Türk Dünyasında yansımaya baĢladı.
Bundan bir süre önce, Özbekistan'ın sürgündeki
liderlerinden biri bana gönderdiği bir elektronik posta
mesajında, kendi ülkelerindeki demokratik geliĢmenin önünün
açılması için, Türkiye'nin "anti-demokratik baĢı"nın ülkenin
tepesinden uzaklaĢması gerektiğinin önemini vurgulamıĢtı.
ġimdi, sadece Türkiye için değil, Türk Dünyası için de
yepyeni bir dönemin açılmasının Ģansı belirdi.
Türkiye'nin gerek Amerika ve gerekse Avrupa nezdinde
en özenle altı çizilen ve vurgulanan özelliklerinden biri, Türk
Dünyası (Kafkasya ve Orta Asya demek) için, bir "örnek"
teĢkil edebilmesidir.
Devlet tecrübesi ve kurumsallaĢma bakımından, herbir
Türk cumhuriyetinden daha birikimli olan, koca bir
imparatorluk mirasçısı Türkiye, bu ülkelere nasıl bir örnek
teĢkil edebilir?
Çoğulcu, demokratik bir rejimden daha önemli nasıl bir
kozu olabilir... Türk Dünyası ile iliĢkiler, bundan 5-10 yıl sonra
uluslararası piyasada olmayacak, olmaması gereken Sovyet
tortusu Türk yöneticileri ile düĢüp kalkmakla anlam kazanabilir
mi? Mümkün değil.
Bu
yüzden,
TBMM'nin
emekliye
sevkettiği
CumhurbaĢkanı'nın "Türk Dünyasındaki ağırlığı" da anlamsız
bir iddiadır. Söz konusu ağırlık, Türk cumhuriyetlerindeki
otokratik statükonun tespit edilmesine yaramıĢtır. Türkiye'de
bu konudaki olumlu denge değiĢikliği de, aynı Ģekilde, Türk
Dünyasına mutlaka yansıyacaktır. Elçibey'in yüreğinden
yükselen bu ses, bunun kanıtıdır.
Türkiye ile Türk Dünyası arasındaki etkileĢim, tek yönlü
değildir ve olamaz. Türkiye'deki değiĢikliğin Türk Dünyasında
yol açacağı titreĢimlerin de, Türkiye'ye bir Ģekilde yansıması
olması kaçınılmazdır. Bunun ilk adresinin "ideolojik
angajmanları" nedeniyle MHP olması beklenir.
Çok geçmeden MHP'nin önünde iki seçenek
belirecektir: MHP, bürokraside mevzi kapmayı kendine iĢ
edinen, bir "iktidar rantı partisi" mi olacak ve böylece yozlaĢıp,
her geçen gün "merkez sağ" denilen alandaki partilere mi
benzemeye baĢlayacaktır? Dolayısıyla onlarla aynı kaderi mi
paylaĢacaktır? Yoksa, Türk Dünyasının duyarlılıklarını,
demokrasi ihtiyacını Türkiye platformunda yansıtacak bir araç
mı olacak, bir "ideal partisi" olarak mı kalacaktır?
Eğer ikinci yolu seçecekse, Avrupa'da, Amerika'da
sürgünde tek bir Türk muhalif Ģahsiyetinin kalmaması gerekir.
Bir baĢka Türkiye sevdalısı Özbek lider Muhammed Salih'in
Ġskandinavya'da ne iĢi var?
MHP, iktidar ortağı değil mi? Elçibey'in dediği gibi, "Kim
evine sığınanı evinden kovar... Bele Ģey olmaz!"
Sabreden derviş... kaybetmiş!
27.05.2000, Milliyet
Cenk BAġLAMIġ
Türkiye, Orta Asyalı liderlerin bütün "kapris" ve
"alınganlıklarını" sineye çekti. Ancak bu da petrol ve doğal
gaz hatlarını garantilemeye yetmedi
MOSKOVA - Eski CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel'in
Orta Asya ve Azerbaycan liderleriyle iliĢkilerinin niteliği hep
çok tartıĢıldı.
En çok eleĢtiri toplayan da, Demirel'in bu iliĢkileri
"kiĢisel" temelde yürütmesi oldu; hatta bazıları Türkiye'nin
bölgede kan kaybetmesini, "ahbab çavuĢ "iliĢkisine bağladı.
Bu eleĢtirilerin bir bölümünde haklılık payı var; ancak, bütün
yükün neden Demirel'in omuzlarına bırakıldığı, DıĢiĢleri
Bakanlığının neden devre dıĢı kaldığı sorularının da sorulması
gerekiyor. Demirel eleĢtirilirken, bölge liderlerinin "kaprisli",
"alıngan" ve "doğulu" yapıları da gözönünde tutulmalı. Üstelik,
Demirel'in bu liderler üzerinde belirli bir etkinliğe sahip
bulunduğu yadsımak haksızlık olur. Rus gazeteleri bile, görev
süresinin
dolduğu
günlerde
Demirel'den
"Bölgenin
baĢaktörlerinden biri ve manevi lider" diye söz etmiĢti. Ancak,
kiĢisel iliĢkilerin tek baĢına, Bakü - Ceyhan petrol boru hattını,
ya da Türkmen gazı hattını güvence altına almasında yeterli
olacağını herhalde kimse düĢünmüyordu.
Türk insanında bulunan "içine atma" ya da "sineye
çekme" özellikleri, Türkiye'nin Orta Asya ülkeleri iliĢkilerinde
neredeyse devlet politikası haline geldi. Televizyonda
konuĢurken, elindeki Türk malını göstererek dalga geçenler,
gazetecilerin yanında Türk bakan azarlayanlar, Yunanistan
kozunu kullananlar, Ankara ile Moskova arasında oyun
oynayanlar Türkiye'den, en azından kamuoyu önünde, hiçbir
zaman tepki görmedi, hatta anlaĢılmaz bir sessizlikle
ödüllendirildi. Belki, bu sessizliğin, dıĢarıdan bakanların
anlayamayadığı bir nedeni vardı ama bugün gelinen noktada
tepkisizliğin Türkiye'ye çok Ģey kaybettirdiği ortaya çıkıyor.
Sessizlik politikasının bütün sorumluları eleĢtirilmeli. Orta
Asya'da görevli bir Türk diplomat, bu eleĢtirileri, "Liderlerinin
hatası yüzünden Orta Asya halklarıyla aramızın açılmasını
istemiyoruz" diye yanıtlamıĢtı. Ama zaten Türkiye böyle
davrandığı için bu halkların gözünde prestij kaybediyor.
Ankara'nın bir hatası daha var: Özbek muhalefet lideri
Muhammed Salih'i, Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam
Kerimov'un isteği üzerine Türkiye'den çıkarmak. Özellikle
sonuçları açısından önemli bir hataydı; Türkiye hem bölge
ülkelerine insan hakları anlamında kötü örnek oldu, hem
Ģantaja boyun eğmiĢ durumuna düĢtü, hem de Türk - Özbek
iliĢkilerinin düzelmesini sağlayamadı. Türkiye kötü örnek
olunca, bölgedeki en demokratik lider Kırgızistan Devlet
BaĢkanı Askar Akayev bile muhaliflerini tutuklattırmaya
baĢladı. Demirel'le ilgili son not: Güvendiği bazı kiĢilerin Orta
Asya'da kendisini zor duruma düĢürmesi de eski
CumhurbaĢkanı'na zarar verdi.
Sezer kapalı kutu
Süleyman Demirel'in ardından cumhurbaĢkanlığı
görevini üstlenen Ahmet Necdet, Orta Asya liderleri tarafından
hiç tanınmıyor.
Çoğu Demirel'e "ağabey" diyen liderler, Sezer'i "kapalı
kutu" olarak nitelendiriyor. Demirel'in görevde kalmasını
isteyenlerin baĢında Kazakistan Devlet BaĢkanı Nursultan
Nazarbayev'le Kırgızistan Devlet BaĢkanı Askar Akayev
geliyordu. Azerbaycan Devlet BaĢkanı Haydar Aliyev'in de
Demirel'in görev süresinin uzatılmasını istediği biliniyordu.
Bölgede rahatsızlık yaratan önemli bir konu ise, BaĢbakan
Bülent Ecevit'in Orta Asya'yı ziyaret etmemesi. Ġki ülke
arasındaki önemli sorunlara karĢın, Sezer, Ecevit ve DıĢiĢleri
Bakanı Ġsmail Cem'in özellikle Özbekistan'la iliĢkilere ağırlık
vermesi gerekiyor, çünkü halk düzeyinde Türkiye'nin
prestijinin hala yüksek kalabildiği belki de tek ülke Özbekistan.
Oslo'da, Özbekistan krizi doğuyordu
08. 06. 2000, Hurriyet
Muharrem Sarıkaya
BAġBAKAN Bülent Ecevit'in önceki gün sona eren
Norveç gezisinde bir diplomatik krizin eĢiğinden son anda
dönülüyor.
Kriz, Türkiye ile Norveç iliĢkilerinin çok ötesinde
geliĢiyor. Hatta iki ülke arasındaki resmi temaslarla ilgisi
olmayan bir düzlemde yaĢanıyor.
Son anda frenlenen
Özbekistan oluyor.
krizin
tarafları
Türkiye
ile
Özbekistan ile diplomatik iliĢkilerin yeniden kopmasının
eĢiğinden dönülmesine kadar varılan olayın da ilginç bir
hikáyesi var.
1993 yılında Türkiye'ye gelip Özbekistan Devlet
BaĢkanı Ġslam Kerimov'a karĢı muhalefet hareketini baĢlatan
Demokratik Erk Partisi Lideri Muhammed Salih, yaklaĢık iki
yıldır Oslo'da ikamet ediyor.
Salih, Özbekistan ile Türkiye arasında geçmiĢte
iliĢkilerin soğumasına neden olan geliĢmelerin de odağındaki
isim olarak biliniyor.
O yıllarda Kerimov, Salih'e sahip çıktığı gerekçesiyle
Türkiye'yle iliĢkilerini soğutmaya baĢlıyor.
Hatta, ülkesine ziyarette bulunan cumhurbaĢkanları
Turgut Özal, Süleyman Demirel ve dönemin baĢbakanı Tansu
Çiller'e, Salih'in Türkiye'de ikametine izin verildiği gerekçesiyle
sitem ediyor.
Muhammed Salih'in
gönderilmesini istiyor.
bir
an
önce
Türkiye'den
Salih ise bu dönemde MeĢhed'de kurduğu bir radyo
aracılığıyla Kerimov'a karĢı muhalefetini sertleĢtiriyor.
Afganlı dini eylemciler Usame bin Ladin ve kapatılan
RP'nin lideri Necmettin Erbakan'ın da görüĢtüğü Hürriyet'te
yayımlanan fotoğrafla da kanıtlanan Tahir Memengani ile
temasa geçip Kerimov'a karĢı eylem baĢlatıyor.
Kerimov, bu geliĢmeler üzerine Türkiye'yle iliĢkilerini
koparmaya baĢlıyor. Özbekistan'daki yatırım yapan Türklere
zorluklar çıkarıyor. Fethullah Gülen'e ait okulları kapatıyor.
Hatta, Türkiye'deki Özbek öğrencilerin eğitimlerini
yarıda kestirip Özbekistan'a döndürüyor.
Kendisine karĢı düzenlenen suikast giriĢiminin gerisinde
de Ankara'nın parmağını arıyor.
Türkiye'nin TaĢkent
Ankara'ya yolluyor.
Büyükelçisi
Umur
Apaydın'ı
Ülkesi ile Türkiye arasındaki diplomatik iliĢkileri askıya
alıyor.
Ankara, iliĢkileri düzeltmek için büyük gayret sarf ediyor.
Sonuçta suikast giriĢiminin gerisinde Türkiye'nin resmi
makamlarının olmadığı konusunda Kerimov ikna oluyor.
Hatta, geçmiĢte Kerimov ile ‗‗dost‘‘düzeyinde iliĢkileri
olan ve ancak daha sonra aralarına soğukluk giren Özbek
kökenli bazı Türkler de geliĢmeler üzerine devreye girip
suikast giriĢiminin detaylarını Kerimov'a aktarıyorlar.
Kerimov, Türkiye Büyükelçisi'ni ülkesine yeniden davet
ediyor. Diplomatik iliĢkiler askıdan kurtuluyor.
***
Bunlar yaĢanırken, geçen hafta BaĢbakan Ecevit'in
Norveç'e geleceğini haber alan Muhammed Salih, bazı
aracıları devreye sokarak Oslo'da kendisiyle görüĢmenin
yolunu arıyor.
Devreye girenlerden biri de MHP Genel BaĢkan
Yardımcısı ġevket Bülent Yahnici oluyor.
Yahnici, yönelttiğimiz soru üzerine giriĢimini gizlemiyor,
‗‗Muhammed Salih kendisini ve bölgedeki geliĢmeleri
anlatmak için randevu istedi, ben de ricacı oldum‘‘diyor.
Ecevit, ısrarlı bir Ģekilde gelen bu taleplere kesin bir
yanıt vermiyor, ancak ‗‗hayır‘‘da demiyor.
Tam bu aĢamada DıĢiĢleri geliĢmelerden haberdar
oluyor. Geziden önce Ecevit'e Ģu tavsiyede bulunuyor:
‗‗Muhammed Salih'in size anlatacaklarının hepsi doğru
olabilir. Ancak görüĢmeniz Özbekistan'la iliĢkilerimizi yeniden
düzeltilmesi zor bir mecraya sokar. Eğer anlatacakları varsa
mektup yazsın, görüĢmeyin.‘‘
Ecevit, DıĢiĢleri'nin yaklaĢımını doğru buluyor.
Buna karĢın önceki sabah Ecevit'in, Oslo'da ikametine
ayrılan devlet konukevinde görüĢmeyi kabul edeceği haberi
yayılıyor.
Ancak görüĢme gerçekleĢmiyor.
Oslo'da, Özbekistan'la
eĢiğinden dönülüyor.
yaĢanacak
yeni
bir
krizin
Bülent Ecevit: Muhammed Salih'e Randevuyu ben
vermedim
10.06. 2000, Hürriyet
BaĢbakan Bülent Ecevit, Özbekistan Rejimine
muhalefet yapan Demokratik ERK Partisi Lideri Muhammed
Salih'in Oslo'da kendisiyle görüĢme talebini baĢtan kendisinin
reddettiğini açıkladı. Ecevit, dün konuyla ilgili olarak Ģunları
söyledi: "Ben Muhammed Salih ile görüĢüp görüĢmeme
konusunda herhangi bir tereddüt geçirmedim. Bana liste
uzatılınca hemen reddettim. Muhammed Salih ile iliĢki bizim
Özbekistan ile iliĢkimizi zedeler mahiyette olur. Muhammed
Salih ile iliĢki bizim açımızdan, Özbekistan ile iliĢkilerimiz
açısından doğru bir davranıĢ da olmazdı."
Münasebet
10.06.2000,
Muhterem
mensupları,
ERK
okuyucuları
ve
Türkiye
Basın
Türkiye‘de neĢredilen Hürriyet gazetesi 8 Haziran 2000
sayısında Muharrem Sarıkaya‘nın Oslo‘da Özbekistan Krizi
Doğuyordu baĢlıklı makalesini yayınladı. Makaleyi okuyup,
keĢke, Sayın Yazar kaleme aldığı konuyu diğer kaynaklardan
olduğu gibi, bizden, isin muhatabından da öğrenebilse, bu
makale daha da yararlı olurdu, diye düĢündük.
Sayın Yazar Özbekistan muhalefet lideri, ERK Partisi
Genel BaĢkanı Muhammed Salih‘in Türkiye BaĢbakanı Bülent
Ecevit‘le Oslo‘da görüĢme isteğinde bulunduğunu ve bu
isteğin Türkiye DiĢ isleri bakanlığı tarafından durdurulduğunu
yazmıĢ ve bu doğrudur. Ancak Muhammed Salih‘in kimliği ve
onun faaliyeti hakkındaki bölümde izah talep eden bir kaç
noktaya değineceğiz.
Mesela, Sayın Yazar Ģöyle diyor: M. Salih. ...Afganlı dini
eylemci bin Laden ve kapatılan RP lideri Erbakan‘ın da
görüĢtüğü Tahir Memengani ile temasa geçip Kerimov'a karĢı
eylem baĢlatıyor. Bir kere Tahir Memengani diye biri yok,
Tahir Yoldasev diye var, Afganistan‘da kendini Özbekistan
Ġslami Hareketi diye adlandıran bir küçük, silahlı grubun
liderlerinden biri. Onunla Muhammed Salih‘in hiçbir, ne siyasi,
ne de içtimai yönden, iliĢkisi var. TanıĢıyorlar mı, evet,
tanıĢıyorlar, Özbekistan‘da siyasete alakadar tüm insanlar
birbirini tanıyorlar. Ama ERK Partisi bir demokratik hareket ve
Salih da onun lideri olduğuna göre, ne ERK Partisinin, ne de
Salih‘in radikal gruplarla ortak yapacak hiç bir Ģeyi olamaz.
Yoldasev‘in silahlı grubu bugün Kerimov‘un korkulu
rüyası, onun bahanesinde demokratik muhalefeti de terörist
ilan ederek, kurtulmak istiyor. Ve tek kanıtı da Muhammed
Salih‘in Yoldasevi tanıması. Tanımak suç ise, Kerimov iĢi
kendisinden baĢlaması lazım, Kerimov da YoldaĢev‘la
görüĢmüĢtür, bunun değil fonografi 2 saatlik video-kaseti
mevcuttur. Özbekistan‘da halk arasında bir video-kaset çok
yaygın. 2 saatlik amatör kamerada çekilmiĢ belgesel Ģöyle
baĢlıyor. Yıl 1991 aralık, Özbekistan cumhurbaĢkanlığına
seçim kampanyası sürüyordu.
Kerimov Namanganin bir camisinde seçmenlerle
konuĢurken, ağzından Ģu cümleler dökülüyor: siz isterseniz,
halk isterse, Özbekistan‘da, Ġslam devleti kurarız! Evet, bunu
Ġslam Kerimov söylüyordu. O anda bir genç Kerimov‘un
elinden mikrofonu edepsizce, adeta yolup almıĢ ve
Namangan Müslümanları adına bir Ģeyler demiĢti.
Bu genç bugün Afganistan‘da kendini Özbekistan Ġslam
Hareketi diye ilan eden grubun liderlerinden biridir. 1991 de
ise bu genç Adalet denilen, ĠçiĢleri Bakanlığına bağlı,
Namangan Ģehrinde hırsızlık ve gaspa karĢı faaliyet gösteren
100 kiĢilik grubun teĢkilatçılarından idi. Ġsmi Tahir, soyadı
Yoldasev. Onun Özbekistan Prezidentine gösterdiği o
saygısızlığı biz de yadırgamıĢtık. Kim olursa olsun, Kerimov
bizim için Özbekistan‘ı temsil ediyordu. Fakat Kerimov bu
edepsizliğin hıncını bütün dindarlardan, Ġslam dininden
alacağını 1990‘larda düĢünmemiĢtik. Bugün Özbekistan
zindanlarında Tahir ve grubuna hiç bir alakası olmayan on
binlerce Müslüman iĢkence görmektedir. Kerimov‘un
dindarlara uyguladığı bu terör radikal dini grupların
büyümesine, yeni grupların doğmasana neden oldu.
Sayın Sarıkaya yine Ģöyle diyor:.. Salih ise Meshed'de
kurduğu bir radyo aracılığıyla Kerimov'a karĢı muhalefetini
sertleĢtiriyor... Salih sadece Meshed'deki radyosundan değil,
Londra‘daki BBC radyosundan da, Prag'deki Liberty diye
radyosundan da konuĢarak muhalefetini sertleĢtirmektedir.
Salih‘i Özbekistan‘a Özbekçe yayın yapan BBC ye de, Liberty
radyosuna da, Ġran‘ın Meshed ve ya da Ġsrail‘in Milli
radyosuna da Özbekistan üzerine konuĢuyor. Onun hangi
kürsüden değil, neyi konuĢtuğunu araĢtırmak daha doğru
olmazmıydı?
Salih‘in özel radyosu yok, buna ihtiyaç doğarsa mutlaka
kuracaktır, fakat Meshed'de değil. Meshed sözcüğünü
uyduranlar Özbek KGB‘si tarafından Türk basınında
Kerimov‘un imajını düzeltmek ve onun baĢ rakibi Muhammed
Salih‘i yıpratma vazifesi ile görevlendirilen, bir kaç ay önce
ERK taraftarı olup, bugün Kerimov‘un lobisini yapan
menfaatperest kimselerdir. Bu tipler konuĢmaya değmez,
yalnız Sayın Sarıkaya ve Türk basınının diğer sayın
mensuplarından bir ricamız olacak: Özbekistan hakkında,
hüsünsen, iktidar-muhalefet konusunu ele alırken, ne olur,
bizden de bir fikir sorun, belki faydamız olur, Türk
okuyucusunun Türkistan‘daki kardeĢlerini tanımasında
katkımız olur. Lütfen...
Abdullah ABDUREZZAK, ERK Genel Kurul üyesi
Tepe tepe yanlış...
10.06.2000, Sabah
Cengiz ÇANDAR
Türkiye, birdenbire en üst düzeyden inen "yanlıĢlar
sağanağı" altında kalıverdi. En tepeden baĢlayalım...
CumhurbaĢkanı Ahmet Necdet Sezer'in ECO Zirvesi
için Tahran'a gitmemesi yanlıĢtır. Açıklamayı, "dinci" diye bir
üne sahip Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in yapması
yanlıĢtır. Sanki, ECO "dinî" nitelikte bir kuruluĢ ve zirve
Tahran'da yapılacağı için, CumhurbaĢkanı'nın gitmeme
kararını açıklamak, Keçeciler'e düĢüyor. Akıl alır gibi değil...
Ortaya atılan gerekçe yanlıĢtır. "ĠĢlerinin yoğunluğu"
sebebiyle gidemiyormuĢ Sezer... Türkiye'nin kurulusuna
önayak olduğu bir kuruluĢun devlet baĢkanları düzeyindeki bir
toplantısına gidemeyecek ne tür "yoğun iĢleri" var acaba
CumhurbaĢkanı‘nın?
Üstelik, DıĢiĢleri‘nin, Sezer'in katılımından yana olduğu
haberleri yayılmıĢtı. Peki, Sezer üzerinde "hangi güç" etkili
oldu da, CumhurbaĢkanı, "yoğun iĢleri" yüzünden gitmiyor?
Biz, bulunduğumuz yerden, Türkiye ile Ġran arasını
hangi "güç merkezi"nin, daha doğrusu hangi "dıĢ güç"ün,
nasıl açmaya uğraĢtığını yerinden ve "aktörleri"ni seyrederek
günbegün izliyoruz. Bu "dıĢ güç", Türkiye'yi kendi bölgesi
içinde "etkisizleĢtirip", çevresiyle gerilim haline sokup "kendi
yedeği"nde tutmak isteyen bir güç.
Bunun Türkiye'nin içindeki (daha doğrusu devletin
içindeki cuntacı) uzantıları, liderleriyle birlikte ayıklanmıĢtı.
Ama, halâ Sezer'i etkileyecek kadar güçlü tortularının
bulunduğu anlaĢılıyor. Sezer, kimin kendisini, nasıl zaafa
uğratıp "eksi puan" aldırttığını bu "ilk yanlıĢ"ından görerek,
bundan böyle uyanık olmalıdır.
Behbahanî hadisesinin, bir maskaralık olduğu ortaya
çıktı. Ankara Emniyet Müdürü, önceki gün, "Ugur Mumcu'nun
katilleri" olarak ilân edilen kiĢilerin, cinayetle iliĢkileri
bulunmadığını açıkladı. Daha sonradan yakalanan baĢka bir
isimden söz etti. Yakında onun da iliĢkisi bulunmadığı
açıklanırsa ĢaĢırmayacağız.
Peki acaba kameraların önüne çıkıp, "iĢte katiller"
açıklamasını yapan Bülent Ecevit ve ĠçiĢleri Bakanı ve "bu kez
tamam" türünden yazılar döktüren köĢe yazarları ĢaĢırmadılar
mı? Bu kaçıncı falso?
Bu konuda kamuoyunun yönlendirildiği ilk gün,
"kuĢkularımızı ve sorularımızı" dile getirmiĢtik. Dolayısıyla biz
ĢaĢırmadık.
CumhurbaĢkanı'nın yanı sıra, BaĢbakan iç politikadaki
yanlıĢlarına ek olarak, bir de "dıĢ politika yanlıĢı" üretti.
Oslo'da Özbekistan muhalefet lideri Muhammed Salih'le
görüĢmeyi, iddiaya göre, DıĢiĢleri'nin uyarısı üzerine kabul
etmemiĢ. Bunu, bugüne kadar ne Orta Asya ne de
Özbekistan'la hiç ilgilendiğine tanık olmadığımız bir
gazetecinin eline tutuĢturulduğu belli bilgilerle kaleme aldığı
haberinden öğrendik.
Ecevit'e denmiĢ ki: "Muhammed Salih'in size
anlatacaklarının hepsi doğru olabilir. Ancak görüĢmeniz
Özbekistan'la iliĢkilerimizi yeniden düzeltilmesini zor bir
mecraya sokabilir. Eğer anlatacakları varsa mektup yazsın,
görüĢmeyin."
Özbekistan, Türkiye ile iliĢkilerinin bozulmasından
endiĢe etmiyor; Türkiye, ediyor. Bu ne biçim bir Orta Asya
politikasıdır? Süleyman Demirel'in komünist artığı, Rusya
irtibatlısı totaliter liderlere ipotek ettiği Türkiye'nin Orta Asya
yaklaĢımındaki "kötü dıĢ politika tohumu" sökülemedi daha.
Bu arada, Muhammed Salih'in "Türkiye ve Türk
Cumhuriyeti iliĢkilerine Dair" baĢlıklı mükemmel bir makalesi
çıktı. Ecevit, bilgisayar kullanmasını, internete girmesini
bilenlerden istetsin, bir okuyuversin; http://uzbekistanerk.org
sitesinden temin edilebilir. Yarından baĢlayarak, Türkiye'nin
var olduğu Ģüpheli varsa da bol yanlıĢlı "Türk cumhuriyetleri
politikası‖nı irdeleyeceğiz. Muhammed Salih'in yazısına da bol
bol atıf yapacağız...
Etraftaki bir ülkenin Amerika'daki en ekstremist
fraksiyonlarına bel bağlayarak Türkiye'de ikbal peĢinde koĢan
kifayetsiz muhteris ile Süleyman Demirel döneminin, iç ve dıĢ
politikada yaptıkları tahribat, bir-iki gün içinde kolay kolay
düzelmeyebilir. Ancak, CumhurbaĢkanlığı ile BaĢbakanlık
mevkileri de kolay kolay "gaza gelmeme"yi gerektirir.
Ne iç politikada, ne de dıĢ politikada...
Orta Asya, strateji, dış politika...
11. 06. 2000, Sabah
Cengiz Çandar
Özbekistan'ın "Türkiye aĢığı" ama Türkiye'den
TaĢkent‘teki diktatörü memnun etmek için sınır dıĢı edilen ve
bu yüzden Oslo'da yaĢamaya itilen muhalefet lideri
Muhammed Salih, "Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri ĠliĢkilerine
Dair" baĢlıklı gayet önemli bir makale yayınladı.
Kaderin cilvesi, Muhammed Salih'in makalesini
yayınladığı tarih ile Oslo'da Bülent Ecevit'in kendisiyle
görüĢmeyi reddetmesi, aynı tarihe denk geliyor. Ecevit,
gerekçesini "Özbekistan'la iliĢkilerimiz bozulabilir" diye
açıkladı. Sanki, çok düzgün iliĢkiler varmıĢ ve sanki daha çok
kısa bir süre önce Putin'in önünde diz çökerek Özbekistan'ın
güvenliğini Rusya'ya teslim ederek, Türkiye'den daha da
uzaklaĢan Özbekistan değilmiĢ gibi...
ĠĢin hazin tarafı, Ecevit'in kendisinin bir zamanlar
"demokrasi kazasının kurbanları"ndan biri olmasıdır. Eğer,
1980-83 arasında o, pek değer verdiği Ġskandinav ülkelerinin
liderleri Türkiye'ye geldikleri vakit, kendisini ziyaretten
"Türkiye ile iliĢkilerimiz etkilenebilir" gerekçesiyle kaçınsalar,
ne hissedecek idiyse, Muhammed Salih'in Ģimdi ne
hissettiğine belki kafa yorabilir. BaĢbakan, ömür boyu tutarlı
demokrat davranamamanın hayal kırıcı profilini çiziyor.
Konu, sadece "duygusal" bir meseleye ait değil.
Türkiye'nin "stratejik hedefleri" ve "dıĢ politika anlayıĢı"yla
ilgili. Nitekim, Muhammed Salih, 6 Haziran tarihli söz konusu
makalesine Ģu bölümle giriyor: "Bir aydır Türk kamuoyu
Türkiye'nin Orta Asya politikasının yanlıĢ olduğunu
konuĢmaya baĢlamıĢtır ve, maalesef, teĢhis doğrudur. Fakat
iĢin ilginç tarafı, bu yanlıĢlık nedenleri de, tıpkı yanlıĢın kendisi
gibi, tamamen ters perspektiften gösterilmeye çalıĢılmaktadır.
Türk siyasetine yön veren çevreler Orta Asya cumhuriyetleri
ile iliĢkilerimizin bozulmasına bizim oradaki liderlerden
demokratikleĢme beklediğimiz, bazı rejim muhaliflerini
koruduğumuz, darbelere izin verdiğimiz neden oldu, diye
yakınıyorlar.
Bu çevreler Orta Asya ve Türkiye derken, akıllarına ilk
gelen Ģey Türkçülük olduğu için Perestroyka döneminde Orta
Asya'da geliĢen tüm milli hareketleri bir Türkçü hareket olarak
algılamıĢlar ve bu kompleks onları Sovyetler dağıldıktan sonra
da terk etmemiĢtir..."
Doğru. Ancak, bizce Türkiye'nin bu konudaki sorunu
daha derinde. Türkiye'de dıĢ politika ile güvenlik politikası eĢ
anlamlı algılanır oldu. DıĢ politikanın güvenlik boyutu elbette
vardır ve önemlidir ama dıĢ politika, güvenliğe indirgenemez.
"Stratejik çıkarlar"a göre biçimlenir.
Ne var ki, Türkiye'nin "dıĢ politika stratejisi"
çizilmemiĢtir. Tehdit algılamasını "iç tehdit" diye ve üstelik
öncelik sıralaması bile yapmadan "ayrılıkçı terör ve irtica" diye
iki baĢlı olarak saptarsanız, dıĢ politikanızı da "güvenlik
yönlendirmeli" olmaktan çıkaramazsınız. Böyle olunca, ĠçiĢleri
Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, MĠT vs. gibi kuruluĢlar
ve bunların içinde ve mensupları arasında cereyan eden
geliĢmeler dıĢ politikayı etkiler hale gelir. En son "Uğur
Mumcu'nun 'bulunan‘ katilleri" ve "Ġranlı -ne olduğu
anlaĢılamayan- Behbahanî" hadiselerinin, Türkiye-Ġran
iliĢkilerini, CumhurbaĢkanı Ahmet Sezer'in ECO Zirvesi'ne
katılmasını engelleyecek ölçüde etkilemesi gibi...
Böyle bir zihniyetten, "Orta Asya politikası ve stratejisi"
çıkamaz. Çıksaydı, Türkiye'nin bir Rusya'ya ve Ġran'a karĢı
davranıĢları bugünkünden farklı olurdu. (Bu konuya
önümüzdeki günlerde, konuyu açarak, değineceğiz) Bu
zihniyet, kaçınılmaz olarak, Türk cumhuriyetlerinin komünist
partisi aparaçiği, totaliter liderleriyle, içine her türlü yolsuzluğu
yerleĢtirebilecek cinsten kiĢisel düzeyde ahbap çavuĢ iliĢkileri
geliĢtirmeye yol açar. Bunun ustası ve simgesi Süleyman
Demirel'di...
Türkiye, bu ülkelere iliĢkin "demokrasinin ve
demokratikleĢmenin bayraktarlığı"nı yapmadığı takdirde,
hiçbir Ģekilde "cazibe merkezi" ve Orta Asya'nın geleceğinde
de "rol sahibi" olamaz. Strateji, gelecek göz önüne alınarak
çizilir...
Nitekim, Muhammed Salih de yazısını Ģöyle bitiriyor:
"Biz, Türkistan Türkleri, demokrasiye hazırız, bunu en kısa
zamanda bütün dünya görecektir, inĢallah. Yeter ki,
kardeĢlerimiz bize güvensinler, hürriyeti bize de reva
görsünler. KardeĢlerimiz yine Ģunu bilmelidirler ki, kendi
halkına sadık olmayan komünist liderler size sadık olamaz,
onlar kendi halkına yalan söyleyip, size doğruyu söyleyemez,
onlar demokrasiden nefret ederken, sizi sevmeleri, size dost
olmaları da imkansızdır."
Turan hayallerim ve acı gerçekler
Türkiye Gazetesi - 14.Haziran.2000 ÇarĢamba
Altemur Kılıç
BaĢbakan Ecevit, Oslo'da kendisi ile görüĢme talebinde
bulunan, Özbekistan‘ın baslıca muhalefet partisi "Erk"in lideri
Muhammet Salih'i, herhalde, profesyonel deformasyon mâlulü
ve sığ düĢünceli birtakım hariciyecilerimizin telkini ile,
"Özbekistan'la iliĢkilerimizi bozar" diye geri çevirmiĢ ve sonra
da yaraya tuz basarcasına, "isteklerini yazılı olarak versin"
diye ilave etmiĢ. Bu sadece Avrupa at gözlüklerini takmıĢ
onun ötesinde, arkasında, dıĢında hiçbir Ģey düĢünemeyen,
Orta Asya diktatörlerini Rusya‘yı, Çin'i gücendirmemekten öte
hedefleri olmayan geniĢ, uzun vadeli stratejilerden mahrum
dıĢ politikamızın yeni bir tezahürü idi! Bu zihniyet, Çin
Komünist Devletini memnun etmek için Doğu Türkistan
bayrağını Sultanahmet'ten indirten ve Muhammet Salih'i daha
önce sınır dıĢı eden aynı sığ zihniyet.
Turancılık
Ben kendimi bildim bileli Turancıyım! Belki de, babamın
Birinci Dünya Harbi'nin sonlarında Azerbaycan'a giren, Ġslam
Ordusunun komutanı Nuri PaĢa‘nın emir subayı olması ve
ondan Bakü hatıralarını dinlemiĢ olmam ve böylelikle Türkiye
dıĢındaki Türkler hakkında bilgilenmem, ana tarafımın
Buhara-Özbek kökenli olması, körpe zihnimde "niçin ayrıyız?"
sorusunu oluĢturmuĢtu. Orta Asya'ya ve Türklere dair yabancı
ve yerli kitapları, Ziya Gökalp‘ın, Tekinalp'in Göktürklere ait
eserini okumama sebep olmuĢtu. Gökalp‘ın "Vatan ne
Türkiye'dir. Türklere ne Türkistan, büyük ve müebbet bir
ülkedir Turan!" mısraları beni heyecanlandırmıĢ ve gene
O'nun mısraları ile "DüĢman ülkesinin -tabii Rusya‘nın- yıkılıp
viran olmasının ve de Türkiye'nin büyüyüp Turan olmasının"
özlemini duymuĢtum. Rahmetli Abdullah Ziya Kozanoğlu'nun
Türk boylarına ve kahramanlarına ait romanları Turancılık
hislerimi kamçılamıĢtı. Lise yıllarında sevgili Reha Oğuz
Türkkan'ın yönettiği Bozkurt ve Gökbörü dergilerine yazılar
yazmaya baĢladım. Rahmetli Alparslan TürkeĢ'i de o
zamanlar tanıdım. Lisenin son yıllarında onların "sokuldukları"
tabutlukların eĢiğinden, o zamanki polis müdürü Ahmet
Demir'in babamla olan yakınlığı sayesinde "döndürüldüm".
Fakat hiçbir zaman Turancılık idealimden ve Türkleri esir
tutan Sovyet-Komünist rejimine olan düĢmanlığımdan, onların
Türkiye'deki masaları ile mücadele etmekten vazgeçmedim.
Paranoya Turancıları tabutluklara ve zindanlara
sokanlar maalesef bu "masaların" etkisi altında kalmıĢ veya
Rus-Kızılordu paranoyasından kurtulamamıĢ bazı hükümet
adamlarımızdı. Bu fobiler yıllarca Türk DıĢiĢleri Bakanlığı‘nı
da etkisi altında tuttu. Bu yüzden, harbin sonunda bize iltica
etmeye çalıĢan yüzlerce Azeri huduttan geri çevrildi ve
Kızılordu mitralyözleri tarafından biçildi. Bu yüzden, Orta
Asya'ya ve Türk dünyasına hep sırtımızı çevirdik. Basın-Yayın
Genel Müdürü iken diğer Türk lehçeleri ile özellikle
Azerbaycan‘a radyo yayınları baĢlatmak çabamı DıĢiĢleri
Bakanlığı Rusya‘yı kızdırırız gerekçesiyle veto etti. Sonra
Amerika'da görev yaparken, hem de çok değerli bir hariciyeci
olan rahmetli bir büyükelçimiz, New York'taki Türk Dernekleri
Federasyonu'na Kirim, Özbek vb. derneklerinin dahil
edilmelerinin "Rusları kızdıracağını" söylemiĢtir. Hatta, en
sonunda Sovyetler Birliği‘nin parçalanması belli olmuĢken
bile, gene çok değerli bir eski büyükelçi, bir vakıfta, Türk
Dünyası ile ilgili bir sempozyum yapmamıza engel oldu! Bu
konuda Rus-Kızılordu vs. paranoyası sonra da devam
etmiĢtir, galiba hâlâ da sürüyor.
Bilgisizlik
Orta Asya Türklüğü konusundaki bilgisizlik de, tarih
kitaplarında, Atatürk döneminde mevcut Türklük Ģuurunun
yavaĢ yavaĢ adeta sistematik olarak eritilmesi yüzünden
azami hadde varmıĢtır. Öyle ki, bir genç gazeteci bir Azeriye
"A, ne güzel Türkçe konuĢuyorsunuz...nasıl öğrendiniz?" diye
sorabilmiĢtir.
Turancılık=FaĢizm!
Bu konunun bir boyutu daha vardır. Yukarda sözünü
ettiğim Komünist masalar, bilinçli olarak Turancılığı ırkçılıkkafatasçılık ve faĢistlikle eĢ anlamlı kullanmıĢlardır.
Türkçülüğü sanki zararlı bir akımmıĢ gibi göstermiĢlerdir.
Sovyet Ġmparatorluğu‘nun dağılmak üzere olduğunu ve
dağılınca da esir Türk topluluklarının kurtarılması ile Türkiye
için büyük fırsatlar doğacağını bize Helen D'Encause ve
Bennigsen gibi
yazarlar
hatırlatmıĢlardır. Kötülükler
Ġmparatorluğu dağıldıktan sonra, bazılarımız uyandı. Tabii,
Komünist olanlar da, bozgunculuklarına devam ettiler. "Çin
Seddi‘nden Adriyatik'e kadar Türk dünyası" bir gerçek olduğu
halde bunu alay konusu yaptılar. Ama doğru olan Ģu ki
Türkiye, önünde açılan bu büyük fırsatı layıkıyla
değerlendiremedi ve hâlâ da değerlendiremiyor. Bu yazıda
hatalarin ayrıntılarına giremeyeceğim. Muhammet Salih'in bu
konuda yazdığı makaleyi okumanızı tavsiye ederim. Ġtiraf
edeyim, bu konudaki hayal kırıklığım göğsümde yumruk
oluyor ve yazmamı da engelliyor, hatalar o kadar acı ve çok
ki; Muhammet Salih olayından sevgili Elçibey'in yalnız
bırakılıĢına kadar... (Eğer MHP'liler olmasa idi, Elçibey bu
sefer Türkiye'ye geliĢinde de dıĢlanacaktı) Tabii Türk
ülkelerinde de beni sükutu hayale uğratan gerçekler var.
Yöneticilerin Komünist döneminden kalma olmaları, Lenin
heykellerinin yerlerinde durması, dillerinin Rus egemenligi
altında adlarının Rusça kalması, Kırgızlarla Türkmenlerle Rus
tercümanlar vasıtasıyla anlaĢabilme zorunluluğu vb.
TaĢkent‘teki bir Özbek gence "nesin?" diye sorduğumda
"Türküm" demeyip "Özbekem" diye cevap vermesi (buna
karĢılık Beijing çarĢısında iki Uygur'a birden "Türk müsünüz?"
diye sorunca hemen "Nereden belli?" diye sevinçle boynuma
sarılmıĢlardı) Bütün bunlar acı ama zamanla ve iletiĢim ve
eğitimle çözülebilecek olaylar... Yeter ki bu konuda -bölük
pörçük çabalar değil- belirli temel stratejilerimiz olabilse idi ve
olsa!
Yeni geliĢmeler
Biz Avrupa at gözlüklerimizi takmıĢ sadece Batıya
endekslenmiĢken, asil gücümüzün kaynağı olması gereken
doğumuzda ilginç geliĢmeler oluyor. Alkolik, fevri Yeltsin'in
yerinde, bugün ne yaptığını ne yapacağını bilen Rus-Slav
milliyetçisi Vladimir Putin var. Kendi arka bahçesi addettiği
bölgede eski Komünist liderlerin yardımı ile Rus
emperyalizmini tekrar kurmanın adımlarını atıyor!
Sakın yanlıĢ anlaĢılmasın. Ben Turancıyım ama
gençliğimde hayal ettiğim gibi tek bir bayrak altında bir Turan
devletinin kurulmasının -kısa vadede-mümkün olamayacağını
da biliyorum. Ama gene bir tek gönderde bütün Türk
topluluklarının "Türk" bayraklarının eĢit olarak dalgalanacağı,
bir Türk Devletleri Topluluğu hayalimi yitirmedim. Ruslarla,
Çinlilerle karĢılıklı çıkar iliĢkilerimizi devam ettirmeliyiz.
Bağımsız Türk devletlerinin içiĢlerine karıĢmamalıyız, hatta
belki ağabeylik de taslamamalıyız. Ancak Ģurası muhakkak ki
Türkiye'nin ve Türklüğün bu hayati alandaki geleceği, Putin'e
biat eden Kerimov gibi Sovyet artığı diktatörlerin hayatlarına
değil özgürlük için mücadele eden milliyetçilerin geleceklerine
bağlı olacaktır.
Özbekistan‟da uluslararası çağrıya doğru
Türkiye Gazetesi, 20.07.2000
Ayhan Katırcıkara
TaĢkent‘e ayak bastığınızda bu ülkenin imkanlarının ve
insanlarının bölgede en fazla Ģansı olduklarına Ģahit
olacaksınız. Tek Ģart; iyi yönetilmek. Allah her türlü nimeti
vermiĢ. Sadece pamuk ve altın ile su kaynakları yeter de artar
bile. Gerçi bunu da Ġsviçreliler kaptı ama olsun.
Özbekistan‘ı durup dururken neden gündeme
taĢıyorum. Orada açılan 18 Türk Koleji‘nin büyük bölümünün
kapatılmasından
mı
rahatsız
oldum,
yoksa
Türk
müteĢebbislerinin dıĢlanmasından mı? Öyle ki, Koç, Alarko,
Tekfen, Enka, Ay-Sel, Yüksel ĠnĢaat, Bursel, Yazeks, TikveĢli,
Doğan Vardarlı, Turgay Ciner ve TofaĢ elbette etkileniyor.
Öteki yatırımcılarımız yüksek gümrük duvarlarına takılıyor,
Özbekistan cazip ülke olma konumunu yitiriyor. Hızla 1.5
milyar dolarlık yatırımlarımız küçülüyor, iki ülkenin ticaret
hacminde ciddi gerilemeler gözleniyor.
Üstelik bunlar itibarlı kuruluĢlar, uluslararası grafiği
yüksek kurumlar. Daha geçenlerde uluslararası havaalanı
yaparak Özbekistan‘da hizmete açan firmalarımız yüz akı
oldular. Bu mühre batılılar bile parmağını ısırıyor.
Tutuklu vatanseverler
Ben bunlara üzülsem bile asıl içimin yanması bu kardeĢ
ülkenin baĢta Türkiye‘nin çözülme, yıkılma, savunma, sonra
yeniden ayağa kalkma, diriliĢ destanını görmezlikten gelip
ders almaması. Aynı hatalara düĢüyor, aynı tecrübeleri
yaĢıyor.
Ġnternetten baktım Cezayir ve Irak‘tan sonra en çok
insan haklarının ihlal edildiği ve insanların kaybolduğu ülke
sıralamasına girmiĢ Özbekistan.
Hürriyetler ve insan hakları açısından notu kötü. Siyasi
iktidarın demokratik rakipleri; bir bir ortadan kaldırılıyor yahut
tutuklanıyor. Veya ülke dıĢına kaçırılıyor. ġimdi kanaat
önderleri aynı muameleye tabi tutuluyor. Gerekçe de ya
terörist, ya uyuĢturucu kaçakçısı oldukları iddiası veya iftirası.
Nahda Partisi lideri Abdullah Ota kaçırıldı. Uluslararası
Ģöhreti olan, aynı zamanda edebi yanı bulunan ERK Partisi
Genel BaĢkanı Muhammed Salih de öyle. Salih,
parlamentoda önemli bir gruba sahipti. ĠĢte tutuklu ve kayıp
öteki politikacılar; RaĢid, Kamil ve Muhammed Bağcan
kardeĢler, Zayruddin Askarov, Rüstem Mamutkulov, Bahram
Abdulayof, Alibay YolyakĢiyof, Abdüllatif Nisanbayev,
Nazarbek Umarev. Alimler, akademisyenler ve üst
bürokratlardan da aynı durumda çok sayıda Özbek
vatansever var. Andicanlı alim Abdülveli Mirza bir son örnek.
Tutuklulara da iĢkencenin her çeĢidi deneniyormuĢ.
2000 yılında cumhurbaĢkanlığı seçimi var. Bunun
demokratik ve eĢit Ģartlarda yapılması için ERK Partisi Genel
Sekreteri Atanazar Arif, AGĠT‘e müracaat ederek destek ve
denetim istiyor. Kabul de görüyor.
Demokratik mücadele
Ancak oyun içinde oyunla karĢılık buluyor bu atılım ve
―Kerimov‘a suikast giriĢimi‖ yapıldığı iddiasıyla onca Özbek
aydın tutuklanıyor. Temerküz kamplarına benzer kamplara
yerleĢtiriliyor. ĠĢkenceler de Koreli uzmanlara yaptırılıyor.
Suçu, cezası ve hakkındaki iddia ne olursa olsun Özbek
aydınların akıbeti değiĢmiyor. Cezaevleri dolunca, açık hava
hapishaneleriyle takviye ediliyor.
Muhammed Salih
16.06.2000, Milliyet
Yağmur ATSIZ
ÖNCE unutmadan hemen belirteyim:
Erich Maria Remarque'ın Türkçe'ye "Ġnsanları
Seveceksin" diye çevrilen o harikulade romanın orijinal adı
Ģöyle: "Du Sollst Deinen Naechsten Lieben"... Hazret - ı
Musa'ya inen "Evamirü - l AĢere" (On Buyruklar)'dan biri.
Ġkincisi, Suriye'nin yeni "Stajyer" Diktatörü'ne iliĢkin.
Değerli ve dikkatli Okurum Çağrı Ataman, "Onun adı BeĢir
değil BeĢĢar'dır." diye mesaj geçmiĢ. Gerçi ikisi de aynı
kökdendir ama olsun. Doğrusunu yazmam gerekirdi. BeĢir,
beĢaret, tebĢir, mübaĢir... BeĢĢar "müjde getiren" demek.
Cümlemize uğurlu kademli olsun!!! Bakalım ne müjdeler
getirecek!
Çağrı Ataman bir baĢka noktaya daha değiniyor:
Suriye'deki Alevilerin bizdekilerle en ufak bir ilgisi bile
bulunmadığı görüĢünde. Bunlara "Nuseyri" denilmesinin daha
doğru olacağı görüĢünü savunuyor. Belki haklıdır. O kadar
bilgim yok...
Bildiğim, Hafız el Esad'ın Cenaze Töreni'ne
cumhurbaĢkanı düzeyinde katılmamızın hata oluĢudur.
ġam'ın eline "açık çek" vermektir. "Tehalük"dür... Eğer bu
doğru idiyse o zaman Tahran'a niye gitmedi Sayın
CumhurbaĢkanı? Yok oraya gitmemesi doğru idiyse ġam'da
ne iĢi vardı? Bir politika hatalı bile olsa en azından "tutarlı"
olmalıdır!!!
Tabii bu sıfata layık bir davranıĢ biçimi sözkonusu ise!!!
Ama benim bu konuda ciddi Ģüphelerim var! Örneğin sekiz
yıldır Doğu Türk Cumhuriyetleri'yle münasebetleri "al takke -
ver külah" temelinde götürmeye uğraĢıyoruz. Daha doğrusu
"al kalpak - ver kaftan" bazında... Kendi heykeli önünde "saygı
duruĢu"nda bulunan birtakım "Sovyet Döküntüsü" ġark
müstebitlerine çengi göndererek doğalgaz ve petrol
problemlerini halledeceklerini sandılar. Ama Sovyet Devri
dahil ömrü boyunca Moskova zulmüne karĢı mücadele vermiĢ
olan Ebülfeyz Elçibey gibi inançlı ve dürüst politikacılar kanlı
katakullilerle iktidardan uzaklaĢtırılırken Ankara pencereden
dıĢarı bakıp ıslık çalmakla yetindi... "Sakinlik" ile "miskinlik"
birbirine karıĢtırılırken bunun adı "ince politika" oldu!!!
Özbekistan Diktatörü Ġslam Kerimov Türkiye'yi her
fırsatta istiskal ederken Ankara yine bu Zat'ın karĢısında el
pençe divan durup bunu da bize "dahiyane Ģah hamleleri"
diye yutturmaya yeltendi. Özbekistan'ın en önemli Muhalefet
Lideri Muhammed Salih'i Türkiye'den kovdular ve sandılar ki
böylece Kerimov'a yaranabilecekler. O ise "Ģükran" (!)
babında Rusya'yla askeri iĢbirliği anlaĢması imzaladı ve
geçen ay TaĢkent‘te düzenlenen "Ortaasya'nın stratejik
sorunları" konulu seminere Türkiye'yi davet etmeye bile
tenezzül etmedi!!!
"Uyanık" BaĢbakanımız ise 7 Haziran'da, Türkiye'nin
Oslo'da sürünmesine göz yumduğu Muhammed Salih'in
görüĢme teklifini reddederek Kerimov'dan "aferin" almayı
umdu.
KeĢke yerim olsaydı da sizlere Muhammed Salih'in
"Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri ĠliĢkilerine Dair" baĢlıklı
yazısını tam metin olarak sunabilseydim. Ama yine
değineceğim...
Taşkent‟te taş kesilmek
27.07.2000, Türkiye
Ayhan Katırcıkara
Ruslar yandı! Çeçenistan‘daki soykırıma son verseler
dahi bilim adamları bunu araĢtıracak. Londra‘daki bir
uluslararası toplantıda çeĢitli ülkelere mensup bilim adamları
soykırımı araĢtırma enstitüsü kurma kararı aldılar. AGES
Enstitüsü, yeni soykırımlara mani olma amacını taĢıyor,
bunun için de bir ―erken uyarı‖ sistemi hedefliyor.
Bakın daha neler oluyor dünyada. Hani PKK terör
örgütüne arka çıkan baĢta Bayan Mitterand ve yandaĢları var
ya? Paris Hükümeti‘nin de baĢını sıkıntıya soktular. BaĢbakan
Lionel Jospin Korsikalı seçilmiĢ yöneticilerle bir toplantı
yaparak, adaya 2002‘de ―Ģartlı otonomi‖ verileceğini açıkladı.
Tek Ģartı da terörist saldırılara dikkat. Bu geliĢmeden de en
fazla BASK ve Britanyalılar mutlu. KaĢırsan kaĢıyorlar iĢte.
Çin‘de de 100 yetkili milyonlarca dolarlık suiistimalden
suçlu bulundu. Dünyanın en büyük hidroelektrik ve akıntı
kontrol plânı olarak görülen Baraj Skandalı‘nda çok sayıda
idam kararı verildi.
Hep söylüyorum uluslararası terörün sağı solu yoktur.
PKK da, Ermeni terörü de bunun bir parçası. Suiistimaller de
öyle. Soykırımlar da. Bunların savunulacak hiçbir yanı olmaz.
Hepsi ―insanlık suçu‖. Hür dünyanın aydınları bunlara elbette
karĢı çıkacak. Kamuoyuna duyuracak. Duyurmazsa o da
görevini yapmamıĢ olacak, korktuğu ortaya çıkacak.
Özbekistan‘daki ―insan hakkı ihlalleri‖yle ilgili yazımdan
dolayı hızlı bir bilgi akıĢı oldu. Özellikle de Ġnternete
gönderilen e-mail‘ler bir hayli fazla. TaĢkent Yönetimi‘nin
baskısı yüzünden dıĢarıya bilgi çok az veya çok geç sızıyor.
Demokrasi olmayınca böyle. Ancak yönetim mesajımızı
tersten almıĢ olacak ki ―Özbekistan‘da çalıĢma izni kaldırılan
sadece Türk müteĢebbisleri değil, ABD, Pakistan, Hindistan,
Ġranlı iĢadamlarının da Ģartlara uymaları halinde yeniden
ülkeye dönebilecekleri‖ Ģeklinde bir açıklama yaptı. BaĢta
Türkiye bütün bu hür teĢebbüsün tümü Özbekistan‘ın
kalkınmasına çaba sarf ediyor. Bu da böyle. Ancak yönetim;
rejimini sürekli kapalıya doğru itiyor, ya bilerek, ya da farkında
değil.
Uluslararası tavır
Kerimov yönetimi gözlerini evrene kapatabilir ama,
dünya aydınları öyle değil. ABD Kongresi‘nin insan
haklarından sorumlu komitesi, Özbekistan‘ın Washington
Büyükelçisi‘ne siyasi muhaliflere ve dindarlara yapılan baskı
ve iĢkenceleri protesto eden bir mektup vermiĢ.
BM
Ġnsan
Hakları
Komisyonu
gündemine
Özbekistan‘daki ihlâlleri de dahil etti. AGĠT ―insanlık dıĢı
olaylar‖ı kınama noktasında. ĠĢte AGĠT‘i çileden çıkaran
örnekleri. Özbekistan‘ın AGĠT üyesi Sayın Erkin Vahidov da
bu geliĢmeleri iyi bilir, iyi bilmesi gerek.
Önemli bir aydın Prof. Erkin Vahidov sırf bu (geliĢmeleri
görmesin) diye Sayın Vahidov, Kerimov tarafından milletvekili
yapıldı. TaĢkent‘teki duruĢmaları insan hakları kuruluĢları,
diplomatik misyon ve yabancı basın izleyebiliyor. Ġzlenmesin
diye, ülkenin en önemli yazar ve sanatçısı Memedeli
Mahmut‘un (Evril Turan) davası küçük bir kasabaya Yeniyol‘a
nakledildi. Yazarın suçu; muhalefetteki ERK partisi lideri
Muhammed Salih ile Ukrayna‘da görüĢmek.
Sistematik iĢkence
Evril Turan bayıltılarak kaçırılıyor. TaĢkent‘te iĢkence
altında ifadesi alınıyor Muhammet Salih aleyhine. Dayaktan,
kendi deyiĢiyle ―bedeni kazan karası‖ gibi oluyor. Üç tercihi
vardır yazarın: Suçu kabullenmek yahut televizyona çıkıp
itirafta bulunmak veya yazar Ahmedcan Adilov gibi
öldürülmek. Tehditler de var yazara. Önce arabası yakılıyor,
sonra ailesinin ırzına geçileceği bildiriliyor!
Bu sırada ReĢid ve Muhammed Bağcan kardeĢler,
Yusuf Rozimurat, Kabil Diyarov ve yeğeni iĢkence altında
―belgesel televizyon Ģovu‖na hazırlattırılıyor. Tutuklu yazar
iĢkenceden arta kalan bir zamanda bir mektup çıkarabiliyor.
ĠĢte özeti ―ġayet ben hapiste ölsem, biliniz ki ecelimle
ölmemiĢim. ÖldürülmüĢümdür. Beni öldüreceklerini açıkça
söylediler. Ahmetcan Abilov‘un akıbeti beni de bekliyor.‖
Özbekistan‘da çok sayıda yazar hapishanede.
Yönetime ters düĢen her düĢünce emekçisini cezaevine
göndermek komünist sistemin metodu. Stalin‘den beri hiç
değiĢmedi. Ancak hür dünya aydınları ―insan hakları
ihlalleri‖nin takipçisidir. Demokrasi ve hukuk bir gün ihlalcilere
de lâzım olacak.
İktidarsız aşık
31.07.2000, Milliyet
Yagmur Atsız
DıĢ politika "ofansif" (taarruzi) oynanması gereken bir
oyundur. Eğer "sakinlik" ve "miskinlik" arasındaki farkı idrak
edemeyerek ancak "reaksiyon" gösterir, ama kendiliğinizden
"aksiyon" baĢlatamazsınız ergeç "gol" yemeğe mahkum
olursunuz. BaĢka bir deyiĢle dıĢ politikada sadece "tuzağa
düĢmemek" marifet değildir. Eğer bizzat "tuzak kurma"
yeteneğiniz ve beceriniz yoksa sonunda yenik düĢmeniz gayrı
- kaabil - i ictinabdır.
Yazının giriĢi fena olmadı. Bakalım arkası da gelecek
mi? Deneyelim:
Türk Hariciyesi, Tanzimat‘tan kalma bir çekingenlikle
baĢkasının kurduğu oyunları bozmakta mahirse de bizzat
oyun kurma konusunda yetersiz kalıyor. Tabii bunda Hariciye
kadrolarından ziyade siyasi irade yetersizliğinin rolü var. Daha
gerisini bir yana bırakalım, Türkiye son on yıl boyunca
Bakanlık Binası'nın yolunu bilmeyen dıĢiĢleri bakanları gördü.
DıĢiĢleri Bakanlığı, hani "Al, kardeĢim, ben yoruldum. Sen
oyna!" kabilinden birtakım lider müsveddelerinin ezik egolarını
tatmin vasıtası haline getirildi.
DıĢ politika "ofansif" oynanması gereken bir oyundur...
Bakınız Putin bir Ortaasya'ya gitdi gündem altüst oldu!
"ġanghay BeĢlisi" diye ne idüğü belirsiz bir cenabet icad etdi,
Avrasya "kartları" yeniden karılmaya baĢladı!
DıĢ politikada bir kural daha vardır: "Akut" (had
safhadaki)
problemleri
"nisbeten"
daha
kolay
çözümleyebilirsiniz. "Kronik" (müzmin) hale tahavvül ettikçe
çözümlenmesi de zorlaĢır. Bakınız, bizim, Özbekistan
Diktatörü Ġslam Kerimov'la problemlerimiz var. Adam Türkiye
ve Türk kavramlarından iğreniyor. Bir Muhammed Salih
(Muhalif Lider) ve burslu öğrenciler sorunu var. Rusya'dan
ödünün patlaması var. Ortaasya'daki stratejik önderlik ve
nüfuz meseleleri var. Putin'e gelene değin Rusya on yıl
meydanı Türkiye'ye bıraktı ve Türkiye on yıl horul horul
uyudu!!! Ankara'daki bazı zevatın Ģimdi etekleri tutuĢtu! Peki
ama, Değerli BaĢbakanımız hülyalı bakıĢlarıyla Çin'i
Ģereflendirmeğe üĢenmiyor. Yahut sağlık durumu o seyahate
elveriĢli de TaĢkent Pekin'den daha mı uzak? Gidip Oslo'yu
ziyaret ederek yitik gençliğinin elden düĢme hayalleri peĢinde
yalpalıyor. Ama Bakü nedense kendisine "sapa" geliyor.
Üstelik Oslo'ya gidiyor ama Türkiye'nin sırf Ġslam Kerimov'a
yaltaklanmak için Ankara'dan kovup Norveç'de yaĢamaya
mahkum etdiği, ama yine de TaĢkent Zorbası'na
yaranamadığı
Muhammed
Salih'in
randevu
talebini
reddediyor!!! Özbekistan için demokrasi mücadelesi veren
Muhammed Salih'i (ki üstelik Ģairdir de. Ama üçüncü sınıf
değil, doğru dürüst Ģair!!!) yarım saat kabul etseydi incileri mi
dökülürdü. Ġslam Kerimov, Almanya'yı ziyaret ettiği zaman
"Timur Yıldırım'ı yenerek Avrupa'yı Türklerden kurtardı!" diye
konuĢan adamdır. Ya vakitlice gider, derdini anlar,
müzminleĢmeden halledersin, ya da halledemiyorsan açıkça
muhalefetten yana tavır koyarsın. Ġktidarsız aĢık gibi ne kadını
tatmin edebiliyor ne üzerinden iniyor!!!
Peki, Türkiye bu politikacılara müstahak mı?
Öyle olmasa tepemizde iĢleri ne?
Özbekistan‟da neler oluyor?
06.09.2000, Türkiye
Necati Özfatura
Muhalefete karĢı ortak hareket eden bu ülkeler bir gün
silahlarını birbirine çevirebilir. Özbekistan‘ın Kırgızistan ve
Tacikistan üzerinde talepleri vardır. Petrol ve doğalgaz (enerji)
rekabetinin ihtilafları, etnik meseleler ve su paylaĢımı gibi
meseleler Rusya ve Çin‘in provokasyonları ile bölgeyi ―kaos‖a
sürükleyebilir. Kerimov, Batı‘nın Afganistan‘a Kosova gibi
müdahale etmesini istemiĢtir. Türkiye‘nin iflas etmiĢ dıĢ
politikası ile tesirli olması zordur. Sadece ölenler için ―taziye‖
bildirir. Türkiye ile Orta Asya arasında sadece demir döğme
ve karĢılıklı hediye ile politika olmuyor. Kaldı ki Türkiye
CumhurbaĢkanının New York ziyaretinde Kerimov ile
görüĢme talebini Kerimov kabul etmemiĢtir. Kerimov‘un hukuk
dersine ihtiyacı vardır.
Orta Asya kaynıyorsa ve kaos‘a sürükleniyorsa bunun
suçlusu Orta Asya liderlerinin baskısıdır. Kerimov, Türk asıllı
değildir ve son aylarda Türkiye‘ye karĢı düĢmanca
davranmaktadır. Özbekistan‘da bulunan 22 Türk lisesini
kapatma kararı almıĢtır. Kerimov; Türk, Ġslam, Müslüman
kelimesinden nefret eder hale gelmiĢtir. Suikast giriĢiminin
Türkiye‘den gelen Türklerle bağlantılı olduğu iddiasındadır.
Ancak bu yalandır. Türkiye ile Özbekistan arasındaki resmi
münasebetler
―maslahatgüzar‖
seviyesine
indirilmiĢtir.
Özbekistan Türk iĢadamlarına baskı yapmaktadır. 16 ġubat
2000 tarihinde Kerimov‘a suikast teĢebbüsünde bulunanların
ne Türkiye ne de muhalefet lideri Muhammed Salih ile
bağlantısı yoktur. M. Salih ise ―Metodumuz, silahsız
demokratik mücadele‖dir demiĢtir. Türkiye, Kuzey Irak‘taki
hadiseleri bile görmüyor. Kerimov‘a suikast teĢebbüsü
imkânsızdır.
Muhammed
Salih,
Türkiye‘de
sürgünde
iken
(Türkiye‘den çıkmaya mecbur edilmeden önce) bir kaç defa
beni ziyarete geldi. Gerçekten demokrasi aĢığı birisidir. M.
Salih‘e göre: ―Özbekistan‘da insanlar sadece ekmek değil,
hürriyet de istiyor. 25 milyon Özbek halkı büyük bir zulüm
altında. Türkiye‘nin kardeĢ bir ülke olarak bizlere yardım elini
uzatması gerekir. Bu destek, sadece Türk Birliği
Kurultaylarında duygusal olarak değil, Özbekistan‘daki zalimin
zulümlerini uluslararası platformlara taĢıyarak olmalıdır.
Türkiye istese, Avrupa seviyesinde bu meseleyi ortaya
koyabilir ve oradaki zulmü bütün dünyaya duyurabilir.‖ Ama
Türkiye bunu yapamaz. M. Salih‘in 67 kiĢinin ölümü ve
yüzlerce kiĢinin yaralandığı bombalama ile ilgisi yoktur. M.
Salih asla terörist değildir. 1994 yılında M. Salih Türkiye‘ye
sığınınca Kerimov, Türkiye ile arasındaki köprüleri yıktı.
Kerimov darbe paranoyası ile eski savunma bakanı ve bazı
generalleri tutuklattı. 50 bin kiĢi hapsedildi. Türkiye‘den apar
topar geri getirilen öğrencilere 3 yıl yurt dıĢına çıkma yasağı
kondu.
Zalimin hasmı Allahü teâlâdır. ―Zulüm asla payidar
olmaz‖. Kerimov‘un zulmünü arttırması O‘nun helâkının
yaklaĢtığına iĢarettir. Kerimov‘a göre: ―Özbek halkı
demokrasiye hazır değil. Özbek halkının istikrarlı yaĢaması
için bir kısmı zindana atılmalı, bir kısmı sürülmeli ve diğer
kısmı öldürülmelidir.‖ Kerimov‘un dünya kamuoyunu aldatmak
için ortaya attığı 8 maddelik ―DemokratikleĢme paketi‖ sadece
tuzak ve yalandır. Hatta düzmece suikast ve patlamayı
Kerimov düzenledi ve 6 bin kiĢi tutuklandı. Daha önce 60 bin
kiĢi tutuklanmıĢtır.
ABD, Demokratİk Özbek Muhalefetini resmen Tanıdı
28.09.2000, NTV
Mehmet Binay
Özbekistan‘daki otoriter rejim nedeniyle faaliyetlerine
sürgünde devam eden ERK partisi, ABD tarafından kanuni
muhalefet olarak tanındı
ABD hükümeti, 18 Eylül‘de bu hareketi uluslararası
terör listesine ekledi. Karar, TaĢkent yönetimi tarafından
memnuniyetle karĢılanmıĢ, Washington da uluslararası terörle
mücadelenin önemini dile getirmiĢti. Washington‘da 25
Eylül‘de sürpriz bir karar daha açıklandı. ABD hükümeti, bu
defa 1992 yılından bu yana demokratik faaliyetlerini sürgünde
devam ettiren ERK Partisi‘ni demokratik kanuni muhalefet
olarak kabul etti. ERK partisi, 1990 yılında kurulmuĢ ve 2 yıl
sonra da yasaklanmıĢtır. Lideri Muhammed Salih, 1991
baĢkanlık seçimlerinde Kerimov‘a karĢı adaylığını koymuĢ
ancak seçimi kaybetmiĢti. Seçimin demokratik Ģartlarda
yapılıp yapılmadığı hala tartıĢma konusu. ERK partisi lideri
Salih, daha sonra siyasi faaliyetlerine bir dönem Türkiye‘de
daha sonra da Batı Avrupa ülkelerinde devam etmiĢtir.
Özbekistan‘da kalan ERK partisi üyeleri ve parti ileri
gelenlerinin iĢkence gördüğü uluslararası insan hakları
örgütleri tarafından defalarca dile getirilmiĢti. ERK Partisi
Genel BaĢkanı Muhammed Salih, Norveç‘in baĢkenti
Oslo‘dan yaptığı açıklamada Ģöyle diyor:
―Amerika‘nın ERK Partisi hakkındaki açıklaması bize
verilen bir ödünç değil, bize verilen bir haktır. Çünkü bizim
hareketimiz gerçekten de demokratik bir harekettir,
Özbekistan‘da demokratik ve hukuk devletini kurmayı
amaçlayan bir harekettir. Özbekistan‘daki bugünkü tehlikeli
durumun tek sebebi oradaki totaliter rejimdir. Radikalizm ve
savaĢ, bu rejimi halka uygulayan zulmümün yetiĢtirdiği zehirli
meyvedir, ne yazık ki, bu zehirli gıdayı yine halkın kendisi
yemektedir. Özbekistan‘daki bu gayri insani rejim
iktidardayken, huzur ve barıĢın yerleĢmesini beklemeyin, bu
bölgede hükümetler ve halkların ortasındaki antagonizm
bertaraf edilmeden, tam bir milli birlik sağlanmadan ne
Amerika, ne Rusya ve ne de Türkiye orada iç savaĢı
önleyebilir.‖
Muhammed Salih‟le Söyleşi
Akit, 8.10.2000
Ali Adakoğlu
Sırp kasabının akıbeti,Özbek diktatörü Kerimov‘u da
korkutuyor... Komünist dönemin artığı din düĢmanı Ġ.
Kerimov‘a karĢı Müslüman Özbek halkı günden güne artan bir
direniĢ içinde...
Özbekistan‘da zindanlar, ağzına kadar Müslüman
direniĢçilerle dolu. Rakam en az 60 bin olarak veriliyor. Ancak
daha önemlisi, direniĢin halk arasında zemin bulması...
Diktatör Ġ. Kerimov, halkın üzerine Kızılordu artığı askeri
birlikleri gönderiyor. Lojistik ve eğitim desteğini ise resmen
Ġsrail üstlendi. Ġsrail hem silah hem de komuta düzeyinde
Özbek içiĢlerine girmiĢ durumda...
Ġrtica yaygaralarıyla yolsuzlukların, hırsızlıkların, talanın
gizlendiği bir dönem yaĢayan Türkiye de aynı oyunu oynayan
Kerimov‘la dirsek temasında. Bütün bunlara rağmen; TaĢkent
ve Semerkand gibi Ġslam tarihinin önemli misyon sahibi
kentlerin halkı; komünist rejimden sonra, soyguncu dinsiz
rejimi de devirmeye kararlı...
KERĠMOV‘UN AKIBETI DE MILOSEVIÇ GIBI OLACAK
Türkiye ile Özbekistan arasında imzalanan sözde
‗‘terör‘‘ antlaĢmasından sonra Türk basınında ilk defa Akit‘e
konuĢan Özbekistan ERK Partisinin sürgündeki lideri
Muhammed Salih, ‗‘Yugoslavya haklının Rusya destekli
MiloĢeviç‘i ayaklanarak iktidardan uzaklaĢtırdığı gibi, Özbekler
de yine Rusya destekli ve Kur‘an okumayı bile yasaklayan
diktatör Kerimov‘u bir gün mutlaka alaĢağı edecektir‘‘ dedi.
NAMAZ
MAHKUM
KILAN
VE
KUR‘AN
OKUYAN
40
BĠN
Türkiye‘nin imzalanan ‗‘terör‘‘ antlaĢmasıyla evlerde
Kur‘an-ı Kerim bulundurmayı bile yasaklayan, mescide giden
gençleri tutuklattıran Kerimov‘a destek verdiğini kaydeden
Salih, 25 milyon nüfuzlu Özbekistan‘da 80 bin tutuklunun
bulunduğunu, 40 bin mahkumun ise sadece namaz kılmak,
Kur‘an-ı kerim okumak gibi suçlardan hapiste yattığını söyledi.
‗‘YARDIM ÖZBEK HALKINA OLMALI‘‘
Türkiye ile Özbekistan arasındaki iliĢkilerin daha fazla
ilerlemesi gerektiğini belirten ERK Partisi lideri, ‗‘Türkiye‘nin
Özbekistan‘da söz sahibi olması gerekir. Çükü Türkiye,
Müslüman ve kardeĢ bir ülkedir. Fakat Türkiye, Özbekistan‘a
yardım ederken, Özbek halkına yardım etmelidir. Bu yardım
Özbekistan‘daki
totaliter
rejimin
devamını
ve
kuvvetlendirilmesini sağlayacak bir yardım olmamalıdır.
Özbek halkı üzerindeki zulmü arttıracak Ģekilde yapılacak
yardımlardan Türkiye‘nin geri durması gerekir‗‘ dedi.
‗‘KERĠMOV‘A GÜVEN OLMAZ‘‘
Kerimov‘un
imzaladığı
anlaĢmalara
sadık
kalmayacağını söyleyen Muhammed Salih, ‗‘Kerimov‘un
imzaladığı anlaĢmalara sadık kalacağını zannetmiyorum.
Çünkü Kerimov, Rusya, Çin ve Türkiye ortasında hep gidip
gelecek. Bunu Türkiye‘deki liderlerimizin unutmaması gerekir.
Kerimov‘un istikrarsızlığını hep bir köĢeye yazmak ve adımları
ona göre atmak gerekir. Kerimov‘la kucaklaĢırken, onun
arkasında suskun ve sessiz bekleyen insanların durumunu da
unutulmaması gerekir‘‘ Ģeklinde konuĢtu.
Türk basınında ilk defa Akit‘e konuĢan Özbekistan ERK
Partisinin sürgündeki lideri Muhammed Salih‘in sorularımıza
verdiği cevaplar Ģu Ģekilde:
— Sayın Muhammed Salih, Türkiye ile Özbekistan
arasındaki iliĢkilerin düzenlenmesi ve daha ileriye gitmesi için
ERK Partisi olarak sizin görüĢleriniz nelerdir?
Muhammed Salih : Türkiye ile Özbekistan arasındaki
iliĢkilerin daha fazla ilerlemesi ve Türkiye‘nin Özbekistan‘da
söz sahibi olması gerekir. Çünkü Türkiye, Müslüman ve
kardeĢ bir ülkedir. Fakat Türkiye Özbekistan‘a yardım
ederken, Özbek halkına yardım etmelidir. Bu yardım
Özbekistan‘daki
totaliter
rejimin
devamına
ve
kuvvetlendirilmesini sağlayacak bir yardım olmamalıdır.
Özbek halkı üzerindeki zulmü arttıracak Ģekilde yapılacak
yardımlardan Türkiye‘nin geri durması gerekir. AntlaĢmalar
yapılıyor, fakat Kerimov‘un imzaladığı antlaĢmalara sadık
kalacağını zannediyorum. Çünkü Kerimov Rusya, Çin ve
Türkiye ortasında hep gidip gelecek. Bunu da Türkiye‘deki
liderlerinizin unutmaması gerekir. Kerimov‘un istikrarsızlığını
hep bir köĢeye yazmak ve adımları ona göre atmak
kaçınılmazdır. Kerimov‘la kucaklaĢırken, onun arkasında
suskun ama kararı bekleyen insanların durumunun da
unutulmaması gerekir. Kısacası Türkiye; zalimleri değil,
mazlumları desteklesin istiyoruz.
- Özbek halkına yönelik yardım nasıl olabilir?
SĠLAHLAR BĠZE KARġI KULLANILACAK
Muhammed Salih : Özbekistan‘daki reformlar
desteklenmeli ve mali yardım yapılmalıdır. En önemlisi de
Özbekistan‘daki demokrasi mücadelesine destek verilmesi
gerekir. Maalesef, demokrasi ve insan hakları en son planda
kalıyor.
Hatta
Türk
bakanlarla
Özbek
yetkililerin
görüĢmelerinde demokrasiden hiç bahsedilmedi. Biz
Türkiye‘nin Kerimov‘a sağladığı yardımlardan endiĢeliyiz.
Türkiye silah yardımı yapıyor, ama bu silahların Kerimov
rejimi muhaliflerine, yani bize karĢı kullanacağından
korkuyoruz.
- Özbekistan‘da demokrasi adına bahsedilmesi gereken
nedir?
TÜRKĠYE, ABD GĠBĠ TAVRINI KOYMALI
Muhammed Salih : Özbekistan‘da demokrasi
olmadığını tüm dünya biliyor. Biz bu konuyu tam on yıldır tüm
dünyaya haykırıyoruz. Özbekistan‘daki demokrasi konusunda
ABD tarafından yapılan açıklamada ‗‘Sayın Kerimov, siz
teröre karĢı savaĢabilirsiniz, sizi bu konuda destek de
verebiliriz. Ancak terör bahanesiyle ülkenizdeki özgür
düĢünceli insanları ve halkınızı çiğnemenizi tasvip etmiyoruz
ve kınıyoruz‘‘ denilmiĢtir. Türkiye‘nin de hiç olmazsa ABD gibi
tavrını ortaya koymasını istiyoruz.
- Türkiye ile Özbekistan arasında imzalanan ‗‘terör‘‘
antlaĢması, Kerimov muhaliflerine yönelik mi kullanılacak? Bu
antlaĢmadan zarar gören siz mi olacaksınız?
KERĠMOV‘UN ZÜLMU ġĠDDETĠ ARTTIRDI
Muhammed Salih : Direkt bizim harekemize yönelik
olmasa da Özbekistan‘da Ġslam muhalefeti olarak adlandırılan
ve Kerimov rejimiyle çatıĢan insanlara yönelik olacaktır.
Buradaki insanların hemen hepsi Kerimov‘un son yıllarda
dindarlara uyguladığı baskıdan dolayı dıĢarıya çıkmayı
isteyen insanlardır. Kerimov‘un zülmu bu radikal grupların
ortaya çıkmasına yol açtı. Sorumlu olan da Kerimov ve
sistemidir. Bugün Özbekistan‘da dindarlar çok büyük baskı
altında. Hatta mescide giden gençler, evinde Kur‘an-ı Kerim
bulunan kiĢiler hapse atılıyor. 25 milyon nufuzlü
Özbekistan‘da 80 bin civarında mahkum var.
- 80 bin mahkumun ne kadarı mescide gittiği, Kur‘an
okuduğu veya dindar olduğu için cezaevine atıldı? Bir tahmin
yapabilirimsiniz?
KERĠMOV
DA
UZAKLAġTIRILACAK
HALK
TARAFINDAN
Muhammed Salih : Ben tahmını rakam söylemek
istemiyorum. Ama yarısına yakını siyası tutuklular ve
dindarlardır. ĠĢte bu yüzden de Yugaslavya halkının Rusya
destekli MiloĢeviçi ayaklanarak iktidardan uzaklaĢtırdığı gibi
Özbekler de yine Rusya destekli ve Kur‘an okumayı bile
yasaklayan diktatör Kerimov‘u bir gün mutlaka alaĢağı
edecektir.
- Özbekistan‘da Kerimov‘u alaĢağı edecek bir
potansiyel var mi? Halkta Kerimov karĢıtlığı bu boyutta mı?
Muhammed Salih : Özbekistan‘da yaĢayan halkın
yüzde 99‘u bence Kerimov‘a karĢı. Buna rağmen hala bir
ayaklanma olmuyorsa bunu muhalefete, yani bizlere borçlular.
Çünkü biz kardeĢ kanı dökülmesini istemiyoruz. Ama
Kerimov‘un baskıları böyle devam ederse kan akmaması
yönündeki çağrılarımıza rağmen toplumsal patlama meydana
gelebilir. Bu tehlike her zaman mevcut. Kerimov‘ akarĢı
toplumsal güç her geçen gün daha fazla büyüyor.
- Kerimov bunun farkında değil mi?
HALKINDAN KORKUYOR
Muhammed Salih : Farkında olmaz mı? Kerimov
bunun farkına vardığı için de Ġslam fundalentalizmine karĢı
mücadele ettiği yalanını ortaya atarak, tüm dünyayı yardıma
çağırıyor. Eğer Özbekistan‘da fundamentalist olarak
nitelendirilebilecek gruplar varsa ki bunun sorumlusu bile
Kerimov‘dur – sayıları son derece azdır. Kerimov bu kiĢilerden
korktuğu için değil, 25 milyonluk halkından korktuğu için
ortalığı bir birine katıyor.
- Özbekistan‘da sözde fundamentalistlerin gördüğü
baskılar nelerdir?
Muhammed Salih : Özbekistan‘da Gorbaçev
döneminde ve öncesinde bile dini baskılara karĢı sesimizi
yükseltmiĢtik. Ruslar, camilerimizi yıktı, ama bugün zulmün on
kat daha arttığını görüyoruz. Stalin döneminde bile bu kadar
baskı uygulanmadı. Bu gidiĢle Özbekistan‘da uygulanan
baskılar daha da artacak. Ama millet nihayet, Kerimov‘un
komünistlerden daha ağır baskılar uyguladığını gördü, bu
yüzden de inĢallah geleceğimiz aydınlık.
- Özbekistan ERK Partisi lideri olmanıza rağmen halen
sürgündesiniz. Partiniz ülkede faaliyetlerini nasıl yürütüyor ve
durumu nasıl?
Muhammed Salih : Partimiz geçtiğimiz dönemlere göre
daha güçlü durumda. Oradaki dostlarımız rejim hakkında
düĢündüklerini açıkça söylüyorlar. Eskiden belki bu konuda
bazı korkular vardı, ancak baskılar o kadar arttı ki; Ģu an
korkmaya hakkımızı yok.
- Kerimov yönetimine uluslar arası kuruluĢların tepkileri
olmuĢtu. Bu tepkiler halen devam ediyor mu?
Muhammed Salih : Tabii, kesinlikle. Bu tepkiler daha
da arttı. Özbekistan‘la ilgili uluslar arası kuruluĢlar tarafından
hazırlanan raporlarda Kerimov‘un dindarlara zulüm yaptığı
açıkça ifade ediliyor. Bunlardan sonuncusu ise Human Rights
Watch tarafından hazırlanan rapor olmuĢtur. Human Rights
Watch‘in Özbekistan temsilcisinin hazırladığı raporda
Özbekistan‘da dindarlara yönelik baskılar yapıldığı belirtilmiĢti.
- Türkiye‘den ĠçiĢleri bakanı, ardından DıĢiĢleri bakanı
Özbekistan‘a gezi düzenledi. Önümüzdeki günlerde de
CumhurbaĢkanının
Özbekistan‘a
gezi
düzenlemesi
bekleniyor. Bütün bu ziyaretler ve gerçekleĢtirilen
antlaĢmaların üst üste gelmesi bir tesadüf mü?
Muhammed Salih : Türkiye‘nin iki düĢünce etrafında
hareket ettiğine inanıyorum. Birincisi Türkiye‘nin stratejik
çıkarları var, bu aĢamada bugünkü dönemde bu antlaĢmaların
en son hedef olduğunu düĢünmüyorum. Ġkinci düĢüncesi ise
aynı inanıĢtan olduğu ülkeler üzerindeki rolünü arttırmak.
Türkiye bu iki düĢünce etrafında bölgedeki rolünü arttırmak
için hareketlendi. Fakat bu görüĢmelerin Kerimov‘un
inisiyatifiyle baĢlamasından endiĢe duymaktayız.
- Kerimov‘un bu antlaĢmalardan sağlayacağı faydalar
neler?
KERĠMOV DAHA KARLI
Muhammed Salih : Kerimov Türkiye‘den silah alıyor ve
sözde teröre karĢı Türkiye‘deki uzmanlardan faydalanacak, bir
de maddi yardım gelecek. Bana göre bu antlaĢmalarda
Kerimov, Türkiye‘den daha karlı çıkmıĢtır. Kerimov; bugün
Türkiye ile yarın Rusya ile ortak olacaktır. Kerimov,
Özbekistan‘da lider oldukça münasebetlerinde istikrar
olmayacaktır. Çünkü Kerimov‘un yapısında ve politikasında
istikrar yok.
- Özbekistan Orta Asya‘da son derece stratejik bir ülke.
Böylesi bir stratejik ülkede Kerimov‘un iktidarda kalması için
destek sağlayan ülkeler hangileri?
Muhammed Salih : Kerimov‘un kalmasını isteyenler
Çin ve Rusya. Çünkü her üç ülkede de sürdürülen rejim
mantalite olarak bir birine çok yakın.
- Son olarak Yugoslavya‘da Rusya‘nın desteklediği
MiloĢeviç, halk tarafından yapılan bir ihtilalle iktidardan
uzaklaĢtırıldı. Bunun ardından da Rusya, MiloĢeviç‘ten
desteğini çekti. Kerimov‘a yönelik böyle bir hareket
gerçekleĢtirilmesi halinde Rusya MiloĢeviç‘e takındığı tavrın
aynısını Kerimov‘a takınır mı? BaĢka bir ifadeyle Rusya
nezdinde alternatifi var mı?
Muhammed Salih : Böyle bir durumda Rusya,
Kerimov‘dan desteğini çekecektir. Rusya Kerimov‘u
destekliyor, çünkü iĢine geliyor, iĢine gelmediği gün desteğini
çekecektir. Bir de Rusya‘nın gücünün çok abartıldığını
düĢünüyorum. Bugün Rusya‘nın eski gücü yok. Rusya baĢka
alternatif bulmuĢ mudur bilemem, ama Kerimov‘un da mutlaka
MiloĢeviç gibi halk ihtilaliyle bir gün mutlaka gideceğine
inanıyorum.
Miloşeviç-Kerimov
08.10.2000, Türkiye
Altemur Kılıç
Yugoslav halkı zalim diktatör Slobodan MiloĢeviç‘i ve
rejimini devirdi. Aslında ―ön bahçemiz‖ olması gereken Orta
Asya‘da, Özbekistan‘da, zulmü ondan hiç de aĢağı kalmayan
baĢka bir zalim diktatör var: Komünizmin yadigarı ve
Türkiye‘nin
desteklediği,
CumhurbaĢkanı
Kerimov...
TaĢkent‘ten ve diğer kentlerden Lenin heykellerini bir türlü
kaldıramayan, aslen Türk olduğu Ģüpheli (asla ―ben Türküm ―
demiyor) bu diktatör 25 milyon Özbek‘i KGB metotları ile
yönetiyor ve Rusya ile sıkı iĢbirliği halinde!
Açmaz
Özbekistan -ve bütün Kafkaslar, Orta Asya- konusunda
özellikle Türkiye fakat bütün Batı için ilginç bir açmaz var.
Petrol kaynak ve boru hatları yüzünden, bir taraftan
hem bu diktatörün desteklenmesi hem de, ona karĢı terörle
muhalefet yapan ve Afganistan‘daki Taliban ve de Suudi
Arabistan tarafından desteklenen ―Ġrtica partisine‖ karĢı,
Taliban‘ı gücendirmeden (Çünkü petrol faktörü bu rejimin de
kollanmasını gerektirmekte) önlemler alınması gerekiyor. ABD
bu partiyi terör hareketi ilan etti. Orta Asya‘da irtica
hareketlerinin yayılması, haliyle Türkiye‘yi de ilgilendiriyor ve
tedirgin ediyor. Mağrur ve burnundan kıl aldırmayan,
Türkiye‘ye (ve Türklüğe karĢı) hep soğuk ve mesafeli olan
Kerimov‘u hoĢ tutmak da, öteden beri DıĢiĢleri Bakanlığımızın
,‖bir dereceye kadar anlaĢılabilir‖ vizyonsuz vizyon politikası.
ġimdi bu politika gereği, teröre karĢı mücadele ve Özbek özel
timlerini eğitmek için uzmanlar gönderilecekmiĢ.
Muhammed Salih ve ERK
Ancak açmaz burada; diktatör Kerimov‘a karĢı,
Özbekistan tarafından kanun dıĢı ilan edilmiĢ olsa bile bütün
halkın gittikçe desteklediği, terörist olmayan, 1990‘da
kurulduktan ve düzmece seçimlerde güya kaybettikten sonra
ülkede yasaklanan, fakat 1992‘den beri faaliyetlerine yurt
dıĢında devam eden meĢru bir ERK partisi ve lideri
Muhammed Salih var. Son günlerde irticacı Ġslami KurtuluĢ
Partisi‘ni terörist ilan etmiĢ olan ABD hükümeti, ERK partisini,
kanuni usullerle mücadele eden, terör hareketlerine
karıĢmamıĢ muhalefet partisi kabul etti. Bu ayırımı yapmak,
ileride Özbekistan‘da egemen olması çok muhtemel ERK‘i
―tanımak‖, bir Amerikalı yazarın deyimi ile gerçek ―stratejik
emperatif‖in ve reel politikanın gereği. Ne yazık ki, AB
hayaline kapılmıĢ giderken, biz arka bahçemizde -daha
doğrusu ön bahçemizde- olanlar ve olacaklarla gereği kadar
ilgilenmiyor,
kendi
milli
stratejık
emperatiflerimizi
belirleyemiyor, Muhammed Salih ve ERK konusunda aynı
vizyonu ve inceliği gösteremiyoruz... Aslında Kerimov ve
Muhammed Salih konularında bizim kadar katı baĢka devlet
yok.
Bakın, Türk milliyetçisi Muhammed Salih‘i, hep
Kerimov‘u memnun etmek için, terörist olduğu imaları ile
1992‘den beri üç kere sınır dıĢı etmiĢiz ve dıĢlamıĢız..
DıĢlamakta da devam ediyoruz. Halen de Türkiye‘ye
gelemiyor.
REEL POLĠTĠKA veya ―Gerçekçi ― denilen politika,
ülkeleri çeliĢkilere zorluyor. ―Pısırık‖ politika da, ülkeleri uzun
vadeli ve gerçek çıkarları doğrultusunda hareket etmekten
alıkoyuyor. Bu sendromları en fazla yaĢayan ve geçmiĢte
yaĢamıĢ ülke de Türkiye...
Kızılelma
Türkiye için, milli hedeflerden birisinin, çağdaĢ yani, Batı
uygarlık düzeyine ulaĢmak olması doğru. Ancak bununla
birlikte, milli bir strateji hedefine de yönlenmemizi özel jeopolitik konumumuz ve etnik köklerimiz empoze etmekte.
Kısacası ―çağdaĢ uygarlık düzeyini Batıda ararken, asıl
gücümüzü eĢzamanda Doğuda Orta Asya‘da, Kafkaslarda
pekiĢtirmemiz, gücümüzü bölgedeki kardeĢ topluluklardan
almamız gerekiyor. Belki de Osmanlı, yükselme devrinde
Kızılelma‘yı Batıda arayacağına Doğuda arasaydı daha mı
çabuk bulur ve Ġmparatorluğu daha sağlama mı alırdı?
Akademik de olsa ilginç bir tartıĢma konusu. Herhalde bugün
Türkiye‘nin Kafkaslarda ve Orta Asya‘da, -ABD ve Batıdan da
fazla- gerçek vizyonu ve uzun vadeli politikaları gerektiren
çıkarları var. Kerimov‘u memnun etmek için Muhammed
Salih‘i dıĢlamak bu vizyonun icabı olamaz.
Gerçek Ģu ki, yakın geçmiĢte, Orta Asya‘daki
Kafkaslardaki ―ön bahçemizi‖ bir hayli ihmal ettik. Sonra da
Rusya ve Kızılordu kompleksi ile kendi asıl dünyamıza ve
kardeĢlerimize sırtımızı tam çevirdik. Moskova, esir Türklere
Türklüklerini, Türklük Ģuurlarını unutturmak için -hatta Türk
boylarını birbirlerinden ayırmak için- sistematik bir politika
uygularken, Ankara da maalesef, Moskova‘yı kızdırmamak
endiĢesi ile Kafkasya‘daki ve Orta Asya‘daki Türklere hiç ilgi
göstermedi. Radyo yayınları yapılmasına engel oldu.
Neticede, ana tarafımın kökleri Özbek olduğu için beni
kalbimden yaralayan olaylarla TaĢkent‘te karĢılaĢtım. Özbek
gençlere ―Türk müsünüz?‖ diye sorduğumda bana ―Özbekem‖
diye cevap veriyorlar, yani Türk olduklarını ya bilmiyorlar ya
da bunu reddediyorlardı. Sovyet Ġmparatorluğu yıkıldıktan
sonra bu ilgisizlikten öte ―vizyon eksikliğinin‖ ne kadar yanlıĢ
olduğu, buna karĢı da, bizim dilde, gönülde, iĢte birlik
Ģeklindeki Turancılık idealinin aslında ne kadar doğru bir milli
strateji olduğu anlaĢıldı ama çok geç! Bugün de vizyonsuzluk
baĢka Ģekillerde, Özbekistan‘dan baĢka Doğu Türkistan
konusunda da (Çin‘i gücendirmemek için) sürüyor.
Belki ben göremem, ama eminim ki Kerimov istibdadı,
Yugoslavya‘daki MiloĢeviç rejimi gibi bir gün Özbek halkı
tarafından devrilecek ve bugünkü muhalefet iktidar olacak.
O zaman ne yapacağız? Türkiye gibi bir devlet için
Ġngiltere‘nin, Amerika‘nın ve Fransızların yıllarca ve Ģimdi de
yaptıkları gibi bu ―Büyük Oyunu‖ gerçekçi bir Ģekilde
oynamanın bir yolu olmalıdır...
Günün fikir kırıntısı
―Özbekistan‘daki bugünkü tehlikeli durumun tek sebebi,
oradaki totaliter rejimdir. Radikalizm ve terör bugünkü rejimin
yetiĢtirdiği zehirli meyvedir.‖ / Muhammed Salih
Özbekistan ile yeniden bahar
19.09.2000, Star Gazetesi
Semih Ġdiz
Türkiye ile Özbekistan arasındaki iliĢkiler uzun
zamandır limoniydi. Bazılarına bu garip gelebilir. Ne de olsa
'karındaĢ‘ cumhuriyetleriz.
Ama, Sovyetler Birliği'nin çöküĢünden sonra yaĢanan
büyük aĢk, TaĢkent‘in kuruntuları nedeniyle son yıllarda
soğukluğa dönüĢtü. O kadar ki, Özbek lideri Ġslam Kerimov,
9'uncu CumhurbaĢkanımız Süleyman Demirel'e küstü.
Kerimov bu küskünlüğünü önce BM'nin Milenyum
Zirvesi'ne de taĢımaya kalkıĢtı. CumhurbaĢkanı Sezer'e
randevu verme konusunda çekingen davrandı. Ama ani bir
tavır değiĢikliği ile Sezer'le görüĢtü. Ġltifatları da ihmal etmedi.
Özbekler simdi de ĠçiĢleri Bakanımız Sadettin Tantan'i
ağırlıyorlar. Peki bayram değil, seyran değil, amcamız bizi
niçin öptü?
Önce iĢin evveliyatına bakalım. Birkaç yıl önce baktık,
Özbek yetkililerden garip açıklamalar gelmeye baĢladı.
Türkiye'yi 'teröristlere yataklık yapmakla‘ suçluyorlardı.
Burada 'yataklığı yapılan terörist‘ ise yasaklanmıĢ olan ERK
Partisi'nin lideri Muhammed Salih‘ti.
Nesnel ölçülere göre, ERK'yi bir 'terörist‘ örgüt, lideri
Salih'i de bir 'terörist baĢı‘ ilan etmek hayal gücünü zorluyor.
Halen Norveç'te yaĢayan Salih'in esas suçu, sıkı bir muhalif
olması. Ayrıca serbest seçimlerin yapılması halinde kazanma
Ģansının yüksek olması.
Buna rağmen Ankara, 'karındaĢlık bozulmasın‘ diye
Salih'ten Türkiye'yi terk etmesini istedi. Ancak da bu Kerimov
için yetmedi. O bir kere 'Teröristlerimiz Türkiye'de barınıyor‘
diye kanaat getirmiĢ. TaĢkent‘te 1999'da meydana gelen ve
kendisini hedef alan baĢarısız bombalı saldırıdan sonra bu
kanaati iyicene pekiĢti.
BaĢka bir ifadeyle Türkiye ile Özbekistan arasındaki
iliĢkiler, Salih'in Ģutlanmasına rağmen düzelmedi. Hatta daha
da kötüye gitti. Özbekler, ısrarla 'Teröristlerimizi verin', Türkiye
de kararlı biçimde, 'Bu kiĢiler bizde değil‘ diyordu.
Kerimov daha sonra Türkiye'yi 'köktendincilik ihraç
eden‘ ülke olarak belledi. Korkulu rüyası olan radikal dincilerin
neredeyse hepsi Türkiye'den geliyormuĢ gibi davranmaya
baĢladı. Fetthullah Gülen'e ait olanlar da dahil olmak üzere, o
ülkedeki Türk okullarını kapattı. Türkiye'de okuyan Özbek
öğrencileri geri çekti. Bu arada Türk Ģirketlerine çeĢitli
zorluklar çıkarmaya baĢladı.
Kısacası Türkiye, Kerimov için iki açıdan 'tehlikeli bir
ülke‘ oldu Birincisi, sağladığı demokrasi örneği ile. Ġkincisi de,
Türkiye'nin demokratik ortamında hızla geliĢen siyasal Ġslami
nedeniyle. Fakat, Vahabi liderliğindeki Ġslami mücahitler,
Afganistan'dan ülkesine sızıp, sosyo-ekonomik yapısı
itibariyle Ģeriat propagandasına yatkın olan Fergana vadisinde
ilerleyince, Kerimov gerçekleri görmeye baĢladı.
Önce panik içinde, diğer Orta Asya liderleriyle birlikte
Rusya Devlet BaĢkanı Putin ile buluĢtu ve 'köktendinci teröre
karĢı iĢbirliği anlaĢmaları‘ imzaladı. Ama Ġslami gerillalarla
çatıĢmaların artmasına rağmen, Rusya‘nın 'yardıma geleyim‘
telkinlerine bir türlü rağbet etmedi.
Belli ki, bölgede Rus hegemonyasını yeniden kurma
arayıĢında olan Putin'e, 'Bir girdiler mi çıkmazlar‘ diye
Özbekistan'a asker sokma Ģansını vermek istemedi. Ancak
ortada fiili bir durum vardı. Özbek güçleriyle Ġslami gerillalara
karĢı savaĢmaya razıydı. Fakat bu
deneyime ve teçhizata sahip değildi.
konuda
yeterince
Bu durumda Kerimov için tek seçenek vardı. Demokrasi
ve insan hakları konusunda ABD'den gelen sert eleĢtirileri
sineye çekerek, Türkiye'nin sağladığı 'demokrasi örneği‘
korkusunu da yenerek, bu konuda Washington ve Ankara'ya
dönmeye karar verdi. Türkiye de, geçmiĢi bir kenara
bırakarak, lojistik, malzeme ve eğitim desteği sağlamaya karar
verdi. Bu arada Amerika da, Kerimov'un korkulu rüyası olan
'Özbekistan Ġslami Hareketi'ni 'Terörist Örgüt‘ ilan ederek,
TaĢkent‘e köktendincilere karĢı destek vaadinde bulundu.
Kısacası, Kerimov'un köktendinci korkusu sonunda
demokrasi korkusundan daha baskın çıktı. Bu arada ülkede
Vahabi düĢünceleri ilerlemesin diye, tasavvufi öğretisiyle
tanınan Buharali Islam düĢünür Bahauddin NakĢibendi'ye
sarıldı. Kısacası, Vahabi'lerin önünü, NakĢibendi öğretisini
yaymak suretiyle kesmeye çalıĢıyor.
Tabii, Kerimov'un, küskünlüğünü yenerek Türkiye
konusunda birden 'hidayete ermesinde‘ sayıları bir hayli çok
olduğu hep söylenen bizim NakĢibendilerin bir rolü oldu mu
bilemem. Ama ortada ilginç bir bağlantılar zinciri olduğu kesin.
Bu sayede de Özbekistan'la yeni bir bahar havasına giriyoruz.
Arka bahçemiz
15.11.2000, Türkiye
Altemur KILIÇ
―Avrupa Birliği‘nden baĢka seçeneğimiz yok!‖ diyorlar.
Aslında, bu sav ülkemizin gerçek gücünü ve stratejik
üstünlüğünü fark edemeyenlerin, hatta, Kamuran Ġnan‘ın
dediği gibi, kompleksleri yüzünden kendi ayak seslerinden seslerimizden- korkanların iddiası... Dünkü yazımda, Avrupa
Birliği konusunda asıl ―seçeneğimizin‖ haysiyet ve milli
egemenliğimizden, milli değerlerimizden taviz vermemek
olduğunu yazmıĢtım. Bir baĢka önemli seçeneğimiz dayanağımız- da kardeĢ, soydaĢ Türk ve Müslüman halkların
yaĢadığı Orta Asya ve Kafkasya... Yıllarca, Sovyet ve
Kızılordu kompleksi veya korkusu ile, Turancılığı ve
Pantürkizm‘in adeta ―ağza alınmaması gereken‖ tabu konular
yapmıĢız ve bu alanı tamamıyla ihmal etmiĢiz. Sovyet
Ġmparatorluğu çökünce de yanlıĢlar yaparak, buradaki
gücümüzü konsolide edememiĢiz.
Milli strateji var mı?
Bu alanda hâlâ, uzun vadeli belirli ve iyi düĢünülmüĢ bir
milli stratejimiz olduğunu sanmıyorum. Eski CumhurbaĢkanı
Demirel‘in kiĢisel çabalarına ve DıĢiĢleri Bakanlığı‘nda, bu
konuda inanmıĢ ve idealist bazı memurların mevcut olmasına
rağmen, Orta Asya‘nın ve Kafkasya‘nın uzun vadede ne kadar
hayati önem taĢıdığını takdir edememiĢ kiĢiler hakimdir.
Bunlar, mesela Çinliler ―höt‖ deyince Uygur Göktürk Bayrağını
yasaklatmaya hazırdırlar. Mesela Özbekistan politikaları en
azından Türk olduğunu bile kabul etmeyen diktatör Kerimov‘u
kucaklayıp, muhaliflerine, ERK Partisi lideri, Ģiirlerinde bile
buram buram Türklük kokan Muhammed Salih‘e (açıkça
destek verilsin demiyorum) sırt çevirmiĢler, adeta terörist
muamelesi yaparak Türkiye‘den çıkarmıĢlardır.
ABD‘nin gerçekçiliği
Buna karĢılık. ABD, Muhammed Salih‘in ve partisinin
terörist olmayıp meĢru bir muhalefet olduklarını resmen
tanımıĢtır. Söz konusu gerçekçilik ve menfaatler ise, ABD‘nin
de Özbekistan‘da ve diğer Türk Cumhuriyetlerinde çıkarları
vardır ama Amerika daha uzak görüĢlü bir yaklaĢımla gerek
Kerimov‘un ve gerekse diğer Sovyet kalıntısı liderlerin
demokrasiye ve insan haklarına karĢı olduklarını resmen ifade
etmektedir.
Son olarak ABD Kongresi de bu konudaki bir karar
tasarısını ittifakla kabul etmiĢtir. Kararda özellikle
Özbekistan‘da Kerimov rejiminin demokrasiye ve insan
haklarına aykırı davranıĢları anlatılıyor.
Temsilciler Meclisi üyelerinden Christopher Smith‘in
sözleri ilginç: ―Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan
ve Türkmenistan liderleri, ABD‘nin, stratejik menfaatleri ve
köktendincilik korkusundan dolayı, bu devletlere, insan hakları
ve demokratikleĢme alanlarında baskısını azaltacağını
umuyorlar. Onlara bunun böyle olmadığını, Amerika‘nın
stratejik menfaatlerinin, insan hakları ve demokrasi kaygılarını
unutturamayacağını hatırlatmalıyız!‖
ABD, Çin‘in Uygur kardeĢlerimize artarak uyguladığı
baskılar konusunda da bizden çok daha hassas...
Hassas dengeler
Orta Asya‘daki yakınlıklarımız ve kısa vadeli
çıkarlarımızın bu ülkelerdeki rejimler ve liderler konusunda,
Amerika‘dan ve Avrupalılardan dikkatli olmamız gerektirdiği
muhakkak. Ancak bu gerçeklerin ve protokol yakınlıklarının
dıĢında, gözetmememiz gerekeni asıl uzun vadeli çıkarlarımız
da var. Geleceğe köprülerimizi yıkmamalıyız. Mesela Kerimov
ve diğerleri ne kadar kalıcıdırlar, bunu düĢünmeliyiz.
CumhurbaĢkanımızın
son
TaĢkent
ziyaretinden
medyaya dostluk sözleri ve görüntüleri yansıdı ama galiba
olup bitenlerin hepsi, basın mensuplarımıza, hatta
CumhurbaĢkanımızın korumalarına Kerimov‘un gizli polisi
tarafından yapılan hoyrat muameleler, DıĢiĢleri Bakanlığı‘nın
uyarıları üzerine tamamen yansımamıĢ. Ama umuyorum ki bu
seyahate katılanlar ve sayın CumhurbaĢkanımız, Kerimov ve
rejimi hususunda doğru bir fikir edinmiĢlerdir.
Günün fikir kırıntısı :
―BaĢka dilde veririm kendi selamımı
BaĢka dilde çağırırlar kahvaltıya
Bu Ģehrin sokaklarında kör gibi beni
BaĢka dilin üç dört kelimesi sürükler yedeğinde
Vatan ise benim düĢüm
Vatan düĢümdür
Kendi dilimde konuĢurum sadece düĢümde...‖
Muhammed Salih
Kerimov‟dan Salih‟e... Taşkent - Ankara hattı
28.12.2000, Star
Halit Kakınç
Bu uzun tatil, iyi bir vesile oldu. 2 aydır dalgalanan sular
duruldu. Ġç politika ve sosyal çalkantılar, teneffüse çıktı.
Bu fırsattan yararlanarak, bir dizi gibi, Özbekistan
konusunu irdelemek istiyorum. Orta Asya‘daki en kalabalık
kardeĢ cumhuriyet... Türkiye ile küslükler... Muammaya
dönüĢen Muhammed Salih konusu...
10 yıldır bu ülkede kalan eski bir dost, ziyaretime geldi.
Adının zikredilmesini istemeyen bu dostun aktardığı taze
belgesel bilgiler için, öncelikle kendisine teĢekkür ediyorum.
Olayı en baĢından alalım:
Perestroyka döneminin sonunda, Kremlin, üçlü bir
gerçekle karĢı karĢıya kaldı. SSCB, ekonomik yönden iflas
etmiĢti...
Birlik
bünyesindeki
ülkelerin
götürdükleri,
getirdiklerine kıyasla artmıĢtı... Ve de bu ülkelerdeki Rus asıllı
nüfus, yerli halka kıyasla giderek azalıyordu.
Türk cumhuriyetlerinin liderleri tedirgin ve tedbirliydi.
Ola ki Kremlin, kendilerini sınıyordu...
Ġyimserlikten gerçeklere
Estonya ve Litvanya, ilk adımı atınca, tereddüt bulutları
dağıldı. Bağımsızlık ilanları birbirini izledi. Türkiye‘nin BM‘de
göğsünü gere gere ‗Bakın 6 tane Türk cumhuriyeti var‘
diyeceği günlere gelindiği (!) gibi bir iyimser hava esti.
Ne var ki, kazın ayağının farklı olduğu kısa zamanda
ortaya çıktı. Atatürk‘ün SSCB‘de din ve dil kardeĢlerimizin
yaĢadığı... Günün birinde bağımsızlıklarını ilan edecekleri... O
günler için tedbirli olmamız gerektiği yolundaki uyarıları
unutulmuĢtu. Hazırlıksız yakalanmıĢtık.
Kavram kargaĢası epey bir süre devam etti. Türk
müydü bunlar, yoksa Türklük kavramına yakın anlamında
‗Turkica ‘sözcüğüne uygun halklar mıydı?
Ziyaretler yapıldı. Zirve toplantılar düzenlendi.
Temsilcilikler açıldı.
ĠĢadamları
sefere çıktı.
Türk
cumhuriyetlerinin emniyet ve ordu mensupları, Türkiye‘de
eğitilir oldu. Öğrenci akını baĢladı. Yetmedi. Oralarda da
okullar, yurtlar kuruldu. Türkiye, dıĢarıdan borç aldı, borç
verdi.
‗Yeni ağabey‘
Hayal kırıklıkları baĢ gösterdi. Türkiye, vaatlerini, gücü
yettiğince yerine getiriyor, ‗kardeĢ yöneticiler‘ ise bir türlü
sözlerinde durmuyordu.
Türkiye, Türk iĢadamlarına hakaretleri bile sineye çekti
ama, Türkmenistan doğalgazı, hoĢ bir masal olarak kaldı.
Elçibey‘in ölümünden sonra, Azerbaycan petrol boru
hattı, yılan hikayesine döndü.
Türkiye hep sabır gösterse de, özellikle Özbekistan adlı
ülkeden çatlak sesler yükseliyordu. Daha 5 yıl kadar önce,
Ankara‘da düzenlenen Türk Dünyası Kurultayı‘nda, kürsüden
‗Biz Türk değiliz‘ Ģeklindeki ifadelere, Azerbaycan ve
Türkmenistan delegeleri tepki veriyordu: ‗Türk değilsen,
burada ne iĢin var!.. Ġn aĢağıya!‘
Çatlak ses, Ģöyle diyordu özetle: ‗BoiĢi starĢi brat ni
nada!‘(‗Yeni bir ağabey lazım değil‘)
Türkiye ise bu çıban baĢının tüm kaprisleri karĢısında
Türkistan Türkçesi ile ‗TiĢine tiĢine basıp‘(diĢlerini
gıcırdatarak) susuyordu.
Bu çatlak sesin sahibi, Özbekistan Devlet BaĢkanı
Ġslam Abdülganiyeviç Kerimov‘du.
Kopma Noktası‟na doğru koşar adım!
29.12.2000, Star
Halit Kakınç
Çiçeği burnunda Özbekistan‘da genç bir milletvekili
giderek sivriliyordu. Adı Muhammed Salih‘ti. Ve Kerimov‘dan
ısrarla meclis baĢkanlığını istiyordu.
Kerimov‘un bu talebi görmezden geliĢi, aralarındaki
iliĢkiyi gerdi. Sonunda, bir muz cumhuriyeti sahnesi ile ipler
kördüğüm oldu.
Nurali Kabulov adlı bir milletvekili, ‗Madem ki bu
mecliste istediklerimi söyleyemiyorum. O halde bu
milletvekilliğinin bana bir gereği yok‘diye bir konuĢma yapıp
istifayı bastı.
Bu konuĢmanın ardından büyük bir kavga çıktı.
Muhammed Salih de, Kerimov‘a ringleri aratmayacak iki
yumruk çaktı.
1992‘lerde öğrenci olaylarının elebaĢılarından biri
olduğu için Kerimov‘un hep Ģüpheyle baktığı M. Salih,
fırsattan istifade hemen hapse yollandı.
Muhammed Salih‘in Türkiye maceraları
Serbest bırakılınca ortadan kaybolan M. Salih‘in, 1999
ġubat Suikastı giriĢimini organize ettiği iddiasıyla tutuklanan
M. Ali Mahmudov vasıtasıyla Türkiye‘ye kaçırıldığı öne
sürüldü.
ĠĢkillenen Kerimov, Demirel‘e bir mektup yazarak,
resmen teslim edilmesini istedi. Demirel ise ‗Muhammed
Salih‘in cinayet iĢlemediği... Sadece bir rejim muhalifi
olduğu... Sığınan misafiri teslim etmenin Türk töresinde
bulunmadığı‘ cevabını verdi.
1995‘te bir olay daha yaĢandı. M. Salih,
Özbekistan‘daki bir dostundan, mektupla, Türkiye‘de ticaret
kolejinde okutulmak üzere 50 öğrenci istedi. Mümkünse
kimsesiz çocuklar arasından seçilmelerinin yararlı olacağını...
Eğitimlerini tamamladıktan sonra, Özbekistan‘da açılacak olan
mağazalar zincirinin baĢına geçirileceklerini ekledi.
Gerçekten de KarĢı adlı bir kentten 49 genç devĢirildi.
Gençler, Türkiye‘ye geldi. Ve bir yurda yerleĢtirildi.
Bundan sonrası, bayağı bir karıĢık. Ġddia o ki, bu
gençler, dağlık bir bölgede gerilla eğitiminden geçirildi. Daha
sonra, tecrübeleri artsın diye Çeçenistan‘a gönderildi.
Bu taraflar karanlık. Ama, iplerin nasıl koptuğu biliniyor.
Üstelik, tuhaf olmasına da tuhaf bir öykü...
Bu gençlerden biri, bambaĢka bir suçtan Özbekistan‘da
yakalandı. Nedense, bülbül gibi bu konuları açtı. Dahası,
gerilla kampında çekilmiĢ fotoğraflar da gösterdi.
‗Nahátki!.. Nahátki!..‘
Özbek yetkililer, koca koca dosyalar hazırlayıp Türkiye
Büyükelçiliği‘nin kapısını çaldılar. Ve diplomatik yoldan
Türkiye‘yi protesto ettier.
Türkiye, resmi bir yazıyla olayı tekzip etti. Böyle bir Ģey
gerçekten yaĢanmıĢ bile olsa, kendisinin haberdar olmadığını
belirtti.
Özbek tarafının iddiaları bu kadarla da kalmıyordu.
Türkiye‘ye gönderilen 2 bin öğrenci, çoktan Muhammed
Salih‘in kucağına düĢmüĢtü... Hepsi birbirinden azılı birer
rejim muhalifine dönüĢmüĢtü...
Kerimov‘un yüzü öfkeyle takallus ediyor ve konu her
açıldığında, çevresine hep aynı tepkiyi veriyordu: ‗Nahátki!..
Nahátki!.. Türkiyedek bir devletning Ģundey bir vakıdan haberi
bolmasa!‘(Yani ġimdi!.. Yani Ģimdi!.. Türkiye gibi bir devletin
böyle bir olaydan haberi olmasın ha!)
Aklın yolu demokrasi
15.012001, Radikal
Ceyda KARAN
Danimarka'da sürgünde bulunan Özbek muhalefet lideri
Salih, Radikal'e, Kerimov'un Türkiye'nin desteğine mahkum
olduğunu, ancak Türkiye'nin çıkarının Özbekistan'da
demokrasiyi desteklemekte yattığını anlattı
ġairin iktidarla dansı...
1949'da Harezm'de köklü bir ailenin evladı olarak
dünyaya gelen Muhammed Salih, 1968'de Kızılordu'da
askerlik hizmetine baĢladı. Henüz 18 yaĢında idi ve Prag'da
gördükleri beynine Sovyet sistemine dair ilk kuĢku tohumlarını
ekti. Bir de Ģiir tutkusunu... 1979'te üniversiteye baĢladı. ġiir
yazıyor, J. Paul Sartre, A. Camus ve F. Kafka'yı inceliyordu.
Mezuniyetini ÇağdaĢ Fransız ġiiri üzerine yaptı. 1980'lerde
gazetecilikle birlikte siyaset de ufukta göründü. 1985'te Özbek
muhalefet hareketinin manifestosu sayılan 'Politbüro'ya
Mektup'u yayımladı. ġair olarak da ünleniyordu. 1988'de
Özbekistan Yazarlar Birliği Genel Sekreteri oldu ve Birlik Halk
Hareketi'ni kurdu. Bir yıl sonra ise Moskova'da SSCB Yazarlar
Birliği kurultayında kürsüden
Sovyetler için 'dikta
imparatorluğu‘ diyerek tarihe geçecekti. Tam da bu yıllarda
Doğu Bloku çözülüyor, ülkesinin bağımsızlığı gündeme
geliyordu. 1990'da ERK Partisi'ni kurdu, milletvekili seçildi ve
aynı yıl Bağımsızlık Bildirgesi'ni meclise sundu. Bildirge
onaylandı. Ama dönemin KP Sekreteri Ġslam Kerimov,
bildirgenin kabulü için 1991'de yapılan referanduma hile
karıĢtırdı ve Özbekistan'ı yeniden Sovyet boyunduruğuna
soktu. Yine de bu hamle iĢe yaramayacaktı. 1991'de
Sovyetler'in dağılmasıyla Kerimov, bu kez milliyetçi kesildi.
Tarih 29 Ağustos 1991'i gösterdiğinde Özbekistan ikinci kez
bağımsızlık ilan ediyordu.
Ardından yapılan cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde
Kerimov'un karĢısındaki aday Salih'ti. Kerimov Ģaibeli bir
seçimin ardından ülkenin tek hâkimi oldu. ERK Partisi'nin
gazetesi yasaklandı, üyeleri hapsedildi ya da faili meçhul
cinayetlere kurban gitti. 1992'de Salih parlamentodan istifa etti
ve 1993'te de ülkeyi terk etti. Salih'e kucak açan ülke Türkiye
ve o dönemdeki CumhurbaĢkanı Turgut Özal oldu. Ama Salih,
Ankara'ya gittiğinde Özal'ın ölüm haberini aldı. Kerimov ise,
kendisine düzenlendiğini iddia ettiği suikast giriĢiminden onu
sorumlu tuttu. Türkiye, Salih'i iade etmeyince Özbekistan'daki
2 Türk okulu kapatıldı, Türkiye‘deki Özbek öğrenciler ve elçi
geri çağrıldı. Bu dönemde Salih tam dört kez sınır dıĢı edildi.
Son sürgün yeri Norveç. 1999'dan beri bu ülkede yaĢıyor.
- BaĢbakan Ecevit, bir zamanlar Ģiir kitaplarınıza önsöz
yazıyor, sizin baskıya karĢı 'özgürlüğün ıĢığını yanık
tuttuğunuzu‘ söylüyordu. Eski cumhurbaĢkanları Özal ve
Demirel de size 'kol kanat germiĢti'. Ama belki en ihtiyaç
duyduğunuz zamanda sizi bir kenara ittiler. Ne oldu da bu
ıĢık, Türkiye'nin dıĢına çıkarıldı?
- Türkiye'ye ilk geldiğimde tüm siyasi liderlerle tanıĢtım.
Bir Türkistanlı olarak Türkiye siyasi hayatindeki sağ-sol gibi iç
meselelere karıĢmamaya kararlıydım. Rahmetli Özal son Orta
Asya gezisinden kötümser dönmüĢtü, oralarda avtokratik
rejimlerin bölge istikrarını menfi etkilemeye baĢladığını fark
etmiĢti ve çeĢitli siyasi gruplarla temasa geçmiĢti. Özal 17
Nisan 1993'te bana randevu verdi, fakat görüĢemedik, o gün
vefat etti. Ġlk döneminde sayın Demirel destek sözü verdi, ama
Özbek cumhurbaĢkanı Kerimov'un baskılarıyla geri çekmek
zorunda kaldı. Kerimov, güçlülere saygı, acizlere nefret duyan
bir insan. Türkiye'nin muhalefet konusundaki diplomatik
tavizini anlamadı, nezaketi gaf zannetti ve hücum etti. 'Türkiye
düĢmanımı besliyor!‘bahanesiyle elçisini geri çekti. Baskı ben
Türkiye'den çıkarılıncaya dek sürdü. 1994'te Almanya'ya göç
ettim. Türkiye'ye hiç küsmedim, sınırlar Türk devletinindir,
istediğini sinir dıĢı eder. Evet, o zamanlar Özbek
demokratlarının Türkiye'nin desteğine çok ihtiyacı vardı,
bugün de var. Biz destek derken, Türkiye'nin demokrasi
ithalini kastetmedik, biz demokrasiyi yurdumuzda kendi
ellerimizle, iĢkenceler, idamlar ve sürgünler kıskacında
yaratmak zorundayız. Fakat bu ağır dönemde Türkiye gibi
kardeĢ bir ülkenin politik ve manevi desteği isimizi
kolaylaĢtırırdı diye düĢünüyoruz.
- CumhurbaĢkanı Sezer, Orta Asya Cumhuriyetleri
turuna Özbekistan'dan baĢladı. Türkiye, TaĢkent‘e askeriteknik yardımlar vaat etti. Bu tavrı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bu geziye çok sevindik. Her Ģeyi kendi gözleriyle
görmüĢ oldular. Biz Türkiye'nin Türk cumhuriyetlerine
yakınlığını istedik, bunun için neyi sineye çekmek gerekirse
çekmeye çalıĢtık. Türkiye'nin Orta Asya siyasetini NATO
stratejisi çerçevesinde uygulaması beklenen sonucu vermedi.
NATO'nun SSCB sonrası 'Orta Asya rejimlerinin demokrasiye
yumuĢak geçiĢi ümidi gerçekleĢmedi. Zaten, bu rejimlerin
çekirdeğini oluĢturan lider kadro demokrasiye düĢman
yetiĢmiĢti. 'Halk demokrasiye hazır değil‘ diyorlardı, çünkü
kendileri hazır değildi. Gerçeği görebilmek 10 yıl aldı. Bu
dönemde Türkiye'nin Orta Asya politikası gibi Özbekistan'a
karĢı tavrı da değiĢmemiĢtir. DeliĢen hep Kerimov ve 'Türkiye
politikası‘ olmuĢtur. Simdi sayın Kerimov darboğazda, halk
yoksulluktan isyan eĢiğinde, muhalifler zindanlara sığmıyor,
'radikal Ġslamcılar‘ ülke sınırlarına dayanmıĢ. Yani Türkiye'ye
sarılmak en akilli is, çünkü Özbekistan'a yardım etmek isteyen
ülkeler içinde Türkiye art niyeti en az olanıdır. Kerimov
darboğazdan
çıkmadıkça
'Türkiye
politikasını‘
değiĢtirmeyecek, bundan emin olun. Türkiye'nin bundan
yararlanması lazım. Türkiye Kerimov'a 'tavsiyelerde‘
bulunabilir, mesela bugüne kadar hiç talep etmediği
demokrasi ve insan hakları konusunu rahatlıkla dile getirebilir.
Kerimov'un 'Türk'e alerjisinden‘ korkan bazı Türk
bürokratlar 'Aman Kerimov'u ürkütmeyelim‘ diye uyarmaya
baĢladı. Oysa Özbekler 1924'te Türkistan Türkleri sayılırdı,
Türkiye Türkleri ise kendilerine 'Osmanlı‘ diyorlardı. Kerimov
ya da baĢkası bugün kalkıp 'Biz Türk değiliz!‘diyorsa, bu
sözler sadece onu söyleyeni bağlar.
Bir zamanlar dedelerim dedelerinize ağabeylik
yapmıĢlarda. Bu kervan Ahmet Yesevi'nin yolladığı
halifelerden, KurtuluĢ Cephesine silah ulaĢtıran Ġstanbul‘daki
Özbek tekkesine, Buhara Cumhuriyeti'nin Antanta kıskacında
kalan Anadolu Cephesi'ne gönderdiği altınlara uzanmıĢtır.
Ama, sıra bu kez kardeĢimiz Türkiye'de imiĢ. Rus ne
düĢünecek, Çin ne diyecek diye fazla istihale etmeden
görevini yerine getirme zamanıdır. Ağabeyin, önce kardeĢler
arasında adaleti hâkim kılması gerekir. Sonra dürüstlüğü,
diyaneti. Ağabeyin zalimi desteklemesi düĢünülemez.
- Özbekistan‘ın diktatörlükle yönetilmesi Türkiye'nin milli
menfaati olabilir mi?
- Bu Türkiye'nin menfaati olamaz, olsa olsa
Özbekistan'da yatırım yapan Özbek diktatörünün haram
sofrasına yakın üç dört iĢadamının menfaati olur. Oralarda
sizden milyonları hibe olarak kapmayı düĢünmeyen, aldığı
borcu ödeyebilecek haysiyetli bir hükümet olsaydı, bu
Türkiye'nin menfaati olurdu. Fakat bu zihniyet Orta Asya'yi
idare eden komünistlere yabancıdır. Bu zihniyet sadece
demokratik seçimlerde iktidara gelebilir. Yani 'oralarda‘
demokrasinin yerleĢmesi Türkiye'nin vazgeçilmez menfaatidir.
- Kerimov, sizi kendisine karĢı düzenlenen suikastları
organize etmekle suçluyor. Bu olayla bağlantınız var mi?
- Kerimov kendine suikastı kendi düzenlemiĢtir. Ama
çok baĢarısızdı. Bir kiĢiyi öldürmek için altı çeĢitli yerde
bomba patlatmak hangi dâhi provokatörün aklına gelebilirdi?
Bombayı patlatanlara 'suçu muhalefete yükleyeceksiniz ve
kurtulacaksınız‘demiĢlerdi, onlar bunu yaptıktan sora derhal
idam edildi. Böylece suikast senaryosu gömüldü. Bomba
mahkemesi olayın içyüzünü örtmek için düzenlenmiĢti.
Mahkeme bombalama olaylarında benim iĢtirakime delil
bulamadı Bu provokasyon ERK Partisi'nin seçimlere
katılmasını önlemek için yapılmıĢtı. Ve ERK bu seçimlere
katılamadı.
- Sizin milliyetçi ve dindar olduğunuz söyleniyor.
Özbekistan'daki Ġslami akımlara bakıĢınız nasıl?
- Sofiler, 'Müslüman mısın?‘sorusuna 'ĠnĢallah
Müslümanim!‘diye cevap verirlermiĢ, ben de onları taklit
ederek diyorum: ĠnĢallah, dindarım. Fakat bu benden baĢka
kimseyi ilgilendirmez. Benim itikadım bu. Özbek milliyetçisi
değilim. Çünkü Özbekleri etnik açıdan Türklerden ayrı bir
millet olarak görmüyorum.
- Türkiye'de bazı çevrelerce Ģeriatçı ve milliyetçi kesimle
'özdeĢleĢtirilmeniz‘ neden kaynaklanıyor?
- Bana Ģeriatçı diyenlere geçenlerde bir cevap
vermiĢtim, onu tekrarlıyorum: '...Allah'a inanırım. Eğer
inanmak Ģeriatçılık ise, değil ben, Özbeklerin hemen tümü
Ģeraitçidir. Bir iki kendini bilmez çıkıp ben Vahhabiyim, Hizb-üt
Tahrirciyim diyerek rejimin değirmenine su taĢıdı ve
diktatörün, dindarlara uyguladığı zulmün Ģiddetlenmesine
sebep oldu. Özbekleri ne dini taassup, ne de komünistlerin
ateizmi yolundan saptırır. Türkistan Türkleri, Müslüman olarak
hep orta yolu tuta gelmiĢlerdir, onlardan fundemantalist falan
çıkaramazlar. 'Türkiye'de kaldığım sürede dindar-laik herkesle
görüĢtüm ve bunun bir gün 'sorun‘olacağını düĢünmedim,
Kerimov'un Ģahsıma karĢı propagandası Türkiye'de dedikodu
düzeyinde kalmıĢtır.
- Kerimov'un bir cumhurbaĢkanı olarak halk desteği
olduğu söylenemez. Nasıl oluyor da ayakta kalıyor?
- Kerimov klasik bir diktatör olarak çevresindeki
herkesten Ģüphe eder. Ġki-üç kiĢi hariç, çevresindeki kadroları
devamlı değiĢtirir. Ġktidarda kalmanın yine bir dayanağı KGB
ve emniyetteki Özbek olmayan subay kadrosudur. Bunlar iyi
para karĢılığında casusluğu da, koruma görevini de üstlenir.
Bir Özbek bunu yapmayabilir. O yüzden Kerimov'un
değiĢmeyen baĢbakanı bir Ermeni kadının çocuğudur. O
kadar kendinden emindir ki, Özbekistan'da doğmasına
rağmen Özbekçe‘yi öğrenmemiĢtir. Özbekistan zindanlarında
siyasi ve dini görüĢlerinden dolayı mahkûm edilenlerin sayısı
40 binin üzerinde. Kerimov'un yakında ilan ettiği af acıma
duygusundan değil, cezaevlerinde yer kalmadığı için alınan
bir tedbir. Rejim KGB ve MirĢeb (polis) sayesinde ayakta
kalıyor. Bu iki birimin kadrosu son beĢ yılda on misli
artırılmıĢtır. Bu insanlar en yüksek maaĢı alıyorlar, devletin
imtiyazlarından yararlanıyorlar. En önemlisi, suç islediklerinde
is mahkemeye kadar varmıyor.
- Özbekistan halkı, nasıl oluyor da Kerimov'a isyan
bayrağı açmıyor?
- Halk tam isyanın eĢiğindedir. Bakin, Kerimov'un
korkulu rüyası 'Ġslami teröristler‘ safında geçen yıl 700
civarında mücahit vardı, bugün sayıları 3 bini aĢtı. Bu yükseliĢ
mücahitlerin akilli politikasının değil, Kerimov'un akilsiz
politikasının akıbetidir. Halk bu baskıcı, zalim rejimden seni
kurtarırım diyen herhangi bir çeteyi destekler olmuĢtur. ERK
Partisi olarak Özbek toplumuna sunduğunuz alternatif nedir?
ERK
Partisi
bugünün
Özbekistan‘ında
milli
birliği
sağlayabilecek yegâne teĢkilattır, denilse bu abartı
olmayacak. Aralık 1991'deki cumhurbaĢkanlığı seçiminde
Özbek halkı ERK'nin sunduğu rejim alternatifini onaylamıĢtı.
Fakat Kerimov seçim sonuçlarını açıkça sahteleĢtirerek
iktidarda kalma piĢkinliğini göstermiĢtir. Bizim alternatifimiz
demokratik ve hukuk devletidir. Ġktisatta serbest piyasa,
siyasette çoğulcu demokrasi.
- Kerimov'la üzerinde çok söz söylenen bir maceranız
var. Parlamentoda kendisine iki yumruk attığınız, bir de tekme
yediğiniz söyleniyor. Bu olay nasıl gerçekleĢti?
- Parlamentoda Kerimov'a attığım 'yumruklar‘hep sözlü
olmuĢtur. Cismani yumruğa kadar tenezzül etmedim, Kerimov
da bana tekme atmamıĢtır, atsa tabi mutlaka karĢılık 'tenezzül
etmek‘zorunda kalabilirdim.
'Mukabilsiz Demokrasi‟
22.01.2001, Star
Halit Kakınç
Özbekistan'ın sürgündeki muhalefet lideri Muhammed
Salih'ten uzun bir e-mail aldım. (Mukabilsiz Demokrasi)
baĢlıklı bir de makale göndermiĢ. Özbekistan olayını
kavramamız yönünden önemli. Hem de iki gün için Ģu Paris
atmosferinden bir parça sıyrılmıĢ oluruz.
Aynen aktarmakta yarar görüyorum:
'90'lı yılların baĢlarında Özbekistan'ın otoriter rejiminden
demokratik sisteme barıĢ yolu ile geçme ihtimali yüksekti.
Çünkü o dönemde, Demokratik Hareket, mevcut yönetim
karĢısında tek alternatifti. Ama bu hareket, dünya kamuoyu ve
Batı'nın geliĢmiĢ ülkeleri tarafından desteklenmedi.
Eğer zamanında bu hareketler desteklenmiĢ olsaydı,
belki bugün Özbekistan'daki siyasi durum ve hatta rejim,
değiĢik olurdu.
90'lı yılların baĢlarında, Batı Siyaseti'nde, Orta
Asya'daki demokratik hareketlere ilgi yoktu. Yeni bağımsız
devletleri, Rusya'yı ürkütmeden etki alanından uzaklaĢtırma
stratejisi hakimdi.
Ne var ki, bu süreçte, yeni bağımsız devletler ürkmek
Ģöyle dursun, anti - demokratik tavır ve eğilimleri ile diğerlerini
ürkütmeye baĢladılar. Bu da, Batı'nın Sovyet sonrası
cumhuriyetlerinin yavaĢ yavaĢ demokratikleĢeceklerine iliĢkin
umutlarını boĢa çıkarttı.
'ġantaj aracı'
Özbekistan, demokrasi ve insan haklarına ait
anlaĢmaları imzalayalı çok oldu. Ne var ki, bu süre içinde
insan haklarının gaddarca çiğnenmediği ve demokratik
değerlerin alaya alınmadığı bir tek gün bile geçmedi.
En çirkini de, Özbekistan Yönetimi'nin, Batı'nın
ekonomik yardımlarını alabilmek ve demokrasi konusundaki
taleplerini azaltmak amacıyla, insan hakları mes'elesini bir
Ģantaj aracı olarak kullanmıĢ olmasıdır.
Orta Asyalı diktatörler, [Eğer bana iyi davranmazsanız,
yardım etmezseniz, insan haklarını daha da çiğneyeceğiz...
Günahsız insanları zindanlara atacağız... Halkı, yoksulluk
batağına daha da çok batıracağız... Ve iç savaĢ çıkacak...
Radikal Ġslâm gelecek... Neticede, bizim ülkemizden sizin
ülkelerinize doğru, seller gibi kaçak akını baĢlayacak!..]
Ģeklinde tehditler savurmaktan hiç geri kalmazlar. Bu tür
tehditlerle birilerini etkileyebilmek çok zor diye düĢünmek,
inanın, meseleyi basitleĢtirmek olur.
Kimin mutluluğu?
ABD DıĢiĢleri Bakanı Madeline Albright'ın Orta Asya
ziyareti sırasında bazı otoriter iktidarlara ekonomik yardım
vaatlerinde bulunması, (Albright, Orta Asya'da kimi
destekliyor?.. Demokrasiyi mi, yoksa otoriter rejimleri mi?)gibi
yorumlara sebep oldu.
Bizim ABD'nin demokrasiden yana olduğundan ve
demokrasiyi desteklediğinden Ģüphemiz yok. Fakat, bu
desteğin sürekli ve sistemli olmasını arzu ederiz.
Çünkü, insan hakları mes'elesinin artık hiçbir devletin iç
meselesi sayılamayacağı bir moral değerler çağını
yaĢamaktayız.
Bilinen
demokratikleĢtirilmesinden
halkın mutluluğudur.
odur
ki,
toplumların
amaçlanan, iktidarların değil,
Nitekim, Orta Asya'da demokratik geliĢmelerin
gerçekleĢmesi, Amerika gibi bize uzak bir devlet için milli
menfaat ise Orta Asyalılar için bunun iki katı bir mutluluk
olması, çok normal değil midir?
Bizim gibi uzun yıllar Rus müstemleke rejimi altında
yaĢamıĢ olan halklar için demokrasinin muadili, mukabili
alternatifi yoktur!‘
'Budun, seraba doğru yürüyor'
23.01.2001, Star
Halit Kakınç
Özbekistan'ın sürgündeki muhalefet lideri, Erk
Demokratik Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih'in
makalesine devam ediyoruz:
'Bundan 10 yıl önce, bağımsızlık bizim için herĢeyden
üstündü. Özbekistan, bugün bağımsız. Bundan sonraki en
yüksek gaye, bu bağımsız devleti hukuk devleti yapmak
olmalıdır.
Bu anlamda, bugün Özbekistan'da hakimiyetini inĢa
etmeye çalıĢan rejim, farz-ı muhal, istikrarlı ve güçlü de
olabilse, demokratik hak ve özgürlüklerden yoksun bir
yönetime sahip bu model, bize uygun değildir.
Aynı zamanda, bazı radikal dini grupların teĢvik edip
propaganda yaptıkları gibi, sakal bırakmayan ve sarık
takmayan insanları cezalandıracak bir devlet modeli de hiç
bize göre değildir. Çünkü, böyle bir devletin, sakal bırakanları
hapse atan bugünkü diktatöryel devletten farkı olmayacaktır.
Biz, hakimiyetin bütün öğelerinin halkın iradesiyle tecelli
ettiği bir devlette yaĢamak istiyoruz. Bu devlette
parlamentonun, hükümetin, adli kurumların bir kiĢinin keyfi
kaprisleri ile değil - Anayasa'ya göre yönetilmesini istiyoruz.
Yürütme ve Yasama gibi yetki alanlarında, bağımsız olması
gereken kurumların birbirlerine müdahale etmemelerini
istiyoruz.
Adli kurumların vatandaĢların sakalı ile uğraĢmak
yerine, onların hak ve hukukunu savunmakla... Suçluları
cezalandırmakla meĢgul olmaları beklenir. Biz, devletimizde
ekonominin 'millet babası‘ tarafından da 'mafya babası‘
tarafından da yönetilmesine karĢıyız. Biz, ekonominin serbest
piyasa rejimine uygun geliĢmesi taraftarıyız.
'Demagoji değil ihtiyacımızdır!'
Biz, toplumda gerçek düĢünce özgürlüğünün egemen
olmasını arzu ediyoruz. Öyle bir özgürlük ki, bir gazeteci,
yazısını yayınlatabilmek için devlet baĢkanını övmek zorunda
kalmasın!.. Öyle bir özgürlük ki, beĢ kiĢi bir araya gelip sohbet
ederken, sesini kısmaya mecbur olmasın... Hiç kimse,
düĢüncesini açıkça ifade ettiği için iĢinden atılmasın... Hiç
kimse muhalif bir kitap okurken, hapis korkusu yaĢamasın!
Kısaca biz, demokrasinin devletimizin bütün katmanları
ve köĢelerinde egemen olmasını istiyoruz.
Demokrasi, bizim için demagoji değil, ihtiyaçtır!
Biz,
bu
Yorulmayacağız!
kelimeyi
tekrarlamaktan
yorulmadık...
Çünkü, komünistlerin yönettiği bağımsız görüntülü
köleliğin 9 yılı, bu kelimenin muhtevasının ne kadar kavram'lı
ve máná'dar olduğunu gözler önüne sermiĢtir.
Bugün biz, her zamankinden daha fazla emin bir tarzda
tekrarlıyoruz: Demokrasinin bizim için mukabili yoktur!‘
'Gözler bağlı diller bağlı!'
Bu çok önemli makaleye, ünlü Özbek yazarı Mehmet Ali
Mahmud'un, Muhammed Salih'e cezaevinden yazmıĢ olduğu
mektuptan alınma pasajlarla son vermek istiyorum:
‘Gözün görüp, kulağın duymadığı bir musibet bu...
GeçmiĢ geçmiĢ olalı, böyle bir Ģey görmedi... Hepsi bir
kábus... Bu iĢkencelerin yanında ölüm, nimet gibidir.
Ġmkánlar bağlı... Gözler bağlı... Diller bağlı... Duvarlar
geziyor etrafta.
Budun (millet), seraba doğru yürüyor...
Seraba vardı. Batıyor.‘
Özbekler Türk değildir tartışmasına en iyi cevap
07.04.2001, Star
Halit Kakınç
Bazı çevrelerde, bir süredir Özbeklerin Türklüğü üzerine
deli saçması bir tartıĢma yürütülüyor. Türk Dünyası‘nı kendi
çapında iyi tanıyan ve ilgi duyan bir insan olarak böyle bir
zırvalığa bulaĢmak istemedim.
Ne var ki, tartıĢma hálá sürüyor. Ve bir türlü bitemiyor.
Bu konudaki en iyi cevabı sürgündeki Özbek Lider
Muhammed Salih verebilir diye düĢündüm. Muhammed Salih
dostumun gönderdiği yazıyı aynen kullanıyor ve bu budalaca
polemiğin bu cevap ile noktalanmasını diliyorum:
‗Türkiyede bazı gruplar (Özbeklerin Türk olup
olmadığını araĢtırmak ve onların mutlaka Türk olduklarını
ispat etmek) için kol sıvamıĢ durumda, galiba...
Binlerce faks ve e-mail adreslerine mesajlar gönderiliyor
ve Özbeklere hakaret eden bu dergiye lânetler
yağdırılıyormuĢ... NeymiĢ, bir Ģahıs, (Ülkücüler) dergisinde
(Özbeklerin Türk olmadığı)nı yazmıĢ.
Her Ģeyden önce, böyle bir konuyu tartıĢmaya açmak,
hele hele internet ortamında polemik yapmak - ciddiyetsizliktir.
Böyle bir münakaĢaya meyil gösterenler varsa, onlar
muhakkak Türk değillerdir. Türk olarak bu konuyu
kurcalayanlar ise kendi tarihlerini bilmeyen Türkler‘dir.
‗Timurlenk‘in ifadesi size káfi gelmiyor mu?‘
Ülkücülerin dergisinde biri, (Özbekler Türk değil) dedi
diye yaygara koparanlara, Ģunu söylemek istiyorum: Bunu
yazan bir Ahıskalı Türk‘müĢ... Stalin zulmünden vatanından
sürülmüĢ... Bu da yetmezmiĢ gibi, kardeĢ sandığı
Özbekistan‘dan dövülüp-kovulmuĢ...
Bir elemzede Türk!.. Ne olmuĢ böyle bir insan (Özbek
Türk değil) dedi ise?
Asya ve Avrupa‘yı avucunda tutan Emir Timur, bugün
Kerimov‘un bile onur kaynağı olan ceddimiz Timurlenk, (Biz
Türk‘üz, Türk‘ün de en büyük budunuyuz) demiĢ. Bu size káfi
değil mi?
ġimdi Ahsıkalı kardeĢimizi Timurlenk ile karĢı karĢıya
mı getireceksiniz?
Dünya
Türkleri
Kurultayı‘na
gelip,
Türkler‘in
kürsüsünden (Özbekler Türk değiller!) diye haykıran Özbek
akademisyen Askarov‘a ses çıkarmazken, neden himayesiz
bir Ahsıkalı kardeĢimize saldırıyorsunuz?
Özbekistan Maarif Bakanlığı, tüm okullarda Özbek
çocuklarının kendilerini ‗Yeni Bir Millet‘olarak tanımasını
sağlayacak milyonlarca kitap neĢir ediyor, niye buna karĢı hiç
tepki göstermiyorsunuz?
Ya da Özbekistan CumhurbaĢkanı Kerimov her yerde
ve açık açık Özbekler‘in Türk olmadığını vurgularken, ona
karĢı saygı gösteriyor da, aynı Ģeyi bir gariban söylerse, niye
kabınızdan dıĢarıya fırlıyorsunuz?
‗Özbekler, böyle bir ispata muhtaç değil‘
Kerimov, bir kaç yıldır Türk kurultaylarına delge
göndermiyor. Bu bir nevi, (Biz Türk değiliz... Türk Kurultayı‘na
gitmeyiz) demektir.
ġimdi Kerimov böyle davranıyor diye, biz Türk olmaktan
vaz mı geçeceğiz?
Samimi olunuz... Ya da hiç konuĢmayınız!
Özbekler, kendi Türklükleri‘ni ispat etmeğe hiç muhtaç
değillerdir. Türklükleri‘ni ispat etmeğe muhtaç olanlar,
Özbekistan yönetimini zorla ele geçiren bir avuç hayduttur!
Bunu ispat etmenin zor olduğunu anladıkları içindir ki,
Türklüğe saldırıyorlar. Onu savunanları, (Vatan Haini) ilan
ediyorlar.
Fakat bu geçicidir. Çünkü zorbalar, hiçbir zaman báki
olamazlar.
Türkistan‘da Türklük yeniden dirilecektir. Hoca Ahmed
Yesevi‘nin Türkistanı, ebediyyen yaĢayacaktır.
Bundan emin olun.‘
Muhammed Salih, Bir Özbek Türk‘ü
'Esas suikastçi olan Kerimov'un kendisi'
13.05.2001, Star
Halit Kakınç
Önceki gün, Norveç'in baĢkenti Oslo'da ilginç bir olay
yaĢandı.
Özbekistan'ın
sürgündeki
muhalefet
lideri
Muhammed Salih bir basın toplantısı yaptı. Bu toplantıda
Bahram Muminahunov adlı biri kiĢi, kendisinin Muhammed
Salih'i öldürmek üzere CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov
tarafından görevlendirildiğini açıkladı.
Önce, açıklamanın tam metnine yer verelim:
'Ben,
Bahram
Muminahunov.
1958
doğumlu.
Özbekistan vatandaĢı. Burada bir siyasi lidere suikasta
teĢebbüsün Ģahidi olarak konuĢacağım.
1999 Eylül ayında bir grup Çeçen iĢadamı, davetlim
olarak Moskova'dan TaĢkent'e gelmiĢti. Grubun baĢkanı
Özbekistan'daki durumu değerlendirirken, söz gelimi
sürgündeki Özbekistan muhalefeti lideri Muhammed Salih'i
tanıdığını söylemiĢti.
Bu sohbetten sonra ĠçiĢleri Bakanı Zakir Almetov,
Terörle Mücadele Koordinatörü Batır Tursunov ve Özbekistan
Ġnterpolü Direktörü Mahmud Haitov, beni bakanlığa davet
ederek Çeçenler'le görüĢmek istediklerini bildirdiler. Ben de
bu görüĢmeyi sağladım.
GörüĢmede Terörle Mücadele Koordinatörü Tursunov
ve Özbek Ġnterpolü'nün Direktörü Haitov, Çeçenler'e 2 milyon
dolar karĢılığında Özbekistan Muhalefet Lideri Muhammed
Salih'i öldürme teklifinde bulundular.
Biz, Çeçen arkadaĢlarla bu tehlikeli giriĢim ve cinai teklif
hakkında Muhammed Salih'e haber gönderdik. Muhammed
Salih, Özbek yetkililerinin bu teklifini kabul etmemizi bizden
rica etti. Yani böylece Kerimov rejiminin ne kadar mütecaviz
bir rejim olduğunu su yüzüne çıkarmak istedi.
Bugün bu cinayet teĢebbüsünü kanıtlamak için elimizde
birçok delil mevcut. Bundan sonraki tüm açıklamalarım bu
deliller esasında olacak.
Özbekistan Ġnterpolü Direktörü Haitov ile aramda geçen
telefon konuĢmalarının en önemli bölümleri elimizdedir. Bu
konuĢmalarda Özbekistan Muhalefet Lideri Muhammed
Salih'e suikast sipariĢi, reddedilmez bir Ģekilde açıkça ifade
edilmiĢtir.
25 Nisan 2001 yılında mahalli saat ile 8'de, Özbekistan
ĠçiĢleri Bakanı Almetov, Terörle Mücadele Koordinatörü Albay
Batir Tursunov ve Özbekistan Ġnterpolü Direktörü Mahmud
Haitov, Kerimov tarafından rezidansında kabul edilmiĢ ve
kendisine suikastın icrası konusunda bilgi verilmiĢtir.
2000 yılının Eylül ayında, Çeçen Grubu'na, suikastin
hazırlanması amacı ile nakit 135 bin Amerikan Doları
verilmiĢtir.
Ödemenin tamamı, Muhammed Salih öldürüldükten
sonra verilecekti. Para konusu, benim Mahmud Haitov ile
konuĢmalarımın özünü teĢkil ediyor. Ve bu konu benim
sohbet taĢlarımın dilindeki düğümü sonuna kadar çözmeme
yaradı.
Çünkü anladığım kadarı ile Salih'in kellesi için verilecek
toplam 2 milyon doların 1 milyonu, Albay Tursunov ile Haitov
arasında paylaĢılacaktı.
...Biz Muhammed Salih'ten birkaç hafta ortadan
kaybolmasını rica ettik. Akrabaları da kaybolduğunu ilan
ettiler. Bu haber 23 Nisan'da çıktı. Olay inandırıcı oldu. Söz
konusu bu 3 kiĢi, 25 Nisan'da Kerimov tarafından kabul edildi.
Fakat, Çeçenler'e verilecek olan 1 milyon doların geri
kalan kısmının (870 bin Dolar), verilebilmesi için, Bakan
Ahmetov, öldürüldüğünü kanıtlayacak deliller... ERK
tarafından radyo bildirisi ve resmi açıklama istedi.
Tabii, bu talepleri yerine getirmek mümkün değildi.
Böylece bu tehlikeli oyunu en doruk noktasında durdurmak
zorunda kaldık.
26 Nisan'da Tursunov, Haitov ve Özbekistan Gizli
Servisi'nin ġef Yardımcısı Erkin, Moskova'ya gelerek evimde
misafir oldular. Ġki gün kaldılar. Para konusunun çözülmesini
kendilerinin de istediklerini, ancak infazın gerçekleĢtiğine
inanmadıklarını dile getirdiler.
Onların bu isteğini yerine getiremedik. Oyunu en sıcak
noktasında kesmeye mecbur kaldık. Ama önemli olan,
Kerimov Rejimi'nin dehĢet yüzünü gösterebilecek güçlü
delillere sahip olduk...‘
Açıklama, bu kadar. Ben, 1994 Ocağı'nda Davos'taki
Liderler Zirvesi'nde Demirel'in Kerimov'a, Türkiye'ye sığınan
Muhammed Salih ile barıĢmasını önerdiğini hatırlıyorum.
Kerimov'un, bu öneriye, 'Süleyman Ağa... En iyisi, bize
Salih'i iade edin‘diye cevap verdiği de biliniyor. Bundan
sonraki konuĢmaların Ģöyle aktığı ileri sürülüyor.
Demirel: 'Ne yapacaksın?..
Kerimov: 'Öldüreceğim.‘
Demirel, 'Ġslam... Sen bunu söylemedin... Ben de
iĢitmedim‘ diyor ve masadan kalkıyor.
Bilinen Ģu ki, Kerimov, 1992 yılından bu yana
muhalefetsiz ve doğal olarak Muhammed Salih'siz bir
Özbekistan arzu ediyor. CumhurbaĢkanlığı seçimlerinden
ERK'nın gücünü göstermesinden büyük rahatsızlık duyuyor.
Bütün sahtekârlıklara ve hilelere rağmen, ilk açıklanan
sonuçlarda Muhammed Salih'in yüzde 33 oranda oy almıĢ
olması canını sıkıyor.
Bu can sıkıntısı, suikast giriĢimine kadar uzandı mı?..
Bilemem. Bildiğim Ģu ki bu dosya çok ama çok fena
kokuyor.
Muhammed Salih'in tutuklanması
30.11.2001, www.internethaber.com
Ahmet Arslan
Özbekistan diktatörü Ġslam Kerimov‘un hakkında
―kırmızı bülten‖ çıkardığı ERK Demokrat Partisi lideri
Muhammed Salih önceki gün Çek Cumhuriyeti‘nin baĢkenti
Prag‘da tutuklandı.
Diktatör bu, istediği kiĢi hakkında, istediği ―suç‖u icat
ederek, bu paralelde mahkeme kararları çıkararak ―kırmızı
bülten(ler)‖ çıkartabilir. Ülke bütün kurumlarıyla O‘nun elinde.
Nitekim 1994 yılında da aynı Kerimov, hakkında ―tarihi eser
kaçakçılığı‖ suçlamasında bulunduğu Muhammed Salih‘in
iadesini sağlamak amacıyla Türkiye ile ―Suçluların iadesi
anlaĢması‖ imzalamıĢtı. O zaman çalıĢtığımız gazetede
manĢetten yayınladığımız ―Ġkinci Elçibey Vakası‖ baĢlıklı
haber ile Kerimov‘un dünyadan bihaber Türk yetkililerini
düĢürmek istediği tuzağı bozmuĢtuk.
Kerimov böylesine kolay ―kırmızı bülten(ler)‖ çıkararak,
hiçbir adi suç ve Ģiddete bulaĢmamıĢ muhaliflerini kolaylıkla
tutuklattırabiliyor. Her nedense Ġnterpol de bu konularda
oldukça ―duyarlı‖!
Ama sıra binlerce cinayetten sorumlu olan DHKP-C
elebaĢı Dursun KarataĢ‘a gelince aynı Ġnterpol‘un
güzergahları yolgeçen hanına dönüyor. Hiç Ģüphesiz bu
noktada Türkiye‘nin de ağır ihmali sözkonusu.
Bir siyasi muhalif ve insan hakları savunucusu olarak
Muhammed Salih‘in Kerimov yönetimi tarafından ele
geçirildiği anda anında öldürüleceği uzun süreden beri bilinen
bu gerçek. (Kerimov‘un vaktiyle eski CumhurbaĢkanı
Demirel‘e yaptığı ‗En iyisi Salih‘i öldürmek‘ Ģeklindeki itirafı
hala hafızalarımızda) Salih‘in bir süre Türkiye‘de kalması ve
Özbekistan yönetimi ile yaĢanan gerginlik uzun süre Türk
basınında yer almıĢtı.
Ama Muhammed Salih Türk basınında son olarak
ABD‘de yaĢanan 11 Eylül saldırılarından sonra gündeme
gelmiĢti. Bir-iki soyu kırık eski tüfek komünist Türk
milliyetçiliğine olan düĢmanlıklarını dıĢa vurabilmek, intikam
duygularını tatmin edebilmek amacıyla Salih‘i ısrarla 11 Eylül
saldırıları ve Usame bin Ladin ile iliĢkilendirmeye
çalıĢmıĢlardı.
ġimdi kına yaksınlar. Muhammed Salih tutuklandı.
Ama aynı, Türk düĢmanı zihniyet bu defa tutuklanma
olayını da çarpıtıyor. Salih‘in Kerimov‘un çıkardığı ―kırmızı
bülten‖e istinaden değil de, ısrarla 11 Eylül‘den sonra
yürütülen ―terörle mücadele‖ paralelinde tutuklandığı intibaını
yaratmaya çalıĢıyor.
Ayrıca medyanın önemli bir bölümü de Muhammed
Salih‘in Prag‘da tutuklanmasını her zamanki körlüğü ile
görmezlikten geldi. Eğer tutuklanan bir terörist veya eĢcinsel
olsaydı Türk medyasında öncelikli haberler arasında yeralırdı.
Ama ünlü bir Türk Ģairi-düĢünürü sırf siyasi nedenlerden
dolayı tutuklanıyor; kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Haine ‗hain‘, soyu kırığa ‗soysuz‘ dediğiniz zaman tepki
topluyorsunuz. Bu denli iĢgale uğramıĢ bir ülkede ‗entelektüel
terörizme‘ uğramak haliyle kaçınılmaz oluyor. Bu nedenle de
hiç bir Ģey birbirinden bağımsız değil. Ne Kıbrıs meselesinde
sergilenen tavırlar Muhammed Salih‘in tutuklanmasından
bağımsız; ne de son günlerin ünlü ‗Salkım Hanım ‘tartıĢmaları
‗ġark Meselesi‘nden bağımsız. Ġhanet kozaları öyle örülmüĢ
ki, iĢin içinden çıkabilmek mümkün değil!
Havel‟e mektup, faks ve e-mail yağmurları
01.12.2001, Star
Halit KAKINÇ
Dünkü yazımda tatsız haberi ilettim. Özbekistan‘ın
sürgündeki muhalefet lideri Erk Partisi Genel BaĢkanı
Muhammed Salih, Çek Cumhuriyeti‘nin baĢkenti Prag‘da,
Ġnterpol‘ün kırmızı bülteni ile arandığı gerekçesiyle tutuklandı.
Bu köĢenin sürekli okuyucuları, Muhammed Salih‘i
tanır. Bu demokrat ve laik lider, büyük bir tehlike ile karĢı
karĢıya. Sürgünde yaĢadığı Norveç‘e değil de Özbekistan‘a
iade edildiği takdirde, Kerimov Diktatörlüğünün iĢkenceleri
kendisini bekliyor. Hatta, idam edilmesi bile ihtimal dahilinde.
Kısaca hatırlatalım. 1999 ġubatı‘nda, Özbekistan‘ın
baĢkenti TaĢkent‘te bombalar patladı. 16 kiĢi can verdi.
Kerimov, bu olayı fırsat bildi. Bombalı saldırının arkasında
Özbekistan Ġslami Hareketi adlı köktendinci örgüt ile Cuma
Namangani ve Tahir YoldaĢev adlı Ģeriatçı liderlerin yer
aldığının anlaĢılmasına rağmen, Salih‘in adı da davaya
karıĢtırıldı. 17 Kasım 2000 tarihindeki göstermelik
mahkemede, gıyabında 15 yıl ağır hapis cezasına mahkum
edildi.
Politik mültecilerin iĢkencenin hüküm sürdüğü ülkelere
iadelerinin mümkün olamayacağını öngören 1951 tarihli BM
anlaĢmalarına imza koyan Çek Çumhuriyeti, acaba neden
böyle bir tavır takındı?
Hanabad askeri üssü‘ne karĢı Muhammed Salih mi?
ÇeĢitli olasılıklar var. Bu sorunun cevabını ararken,
Ģeytanın avukatlığını yapmak da mümkün. Özbekistan,
Afganistan Harekatı için, Amerikan askerlerine topraklarını
açtı. Ülkenin güneyindeki Hanabad askeri üssüne, 1000‘den
fazla Amerikan askeri yerleĢti. Kerimov Rejimi, bu
konukseverliğine karĢılık, Muhammed Salih‘in kellesini mi
istedi? Bilemiyorum. Doğrusu, bu sorunun cevabı beni ciddi
Ģekilde endiĢelendiriyor.
ġöyle veya böyle, Muhammed Salih‘in Özbekistan‘a
iade edilmemesi gerek. Bu amaçla, insan hakları örgütleri
geniĢ bir kampanya baĢlattı. Türkiye‘deki siyasi partiler ve
bizdeki göstermelik insan hakları savunucuları, olayın farkına
bile varmayabilirler. Umurumda değil.
Ben, konu ile ilgilenen okuyucularım için Çek Devlet
BaĢkanı Vaclav Havel‘e yönelik bir Ġngilizce mektup örneği ile
adres, e-mail, telefon ve faksını sunuyorum:
‗Kariyerleriniz bile aynı... fakat o, destekten yoksun‘
Ġnsan Hakları Avrupa ve Orta Asya bölümlerinin
direktörü Elizabeth Andersen, ‗Muhammed Salih için bu bir
ölüm-kalım meselesi‘ diyor. Aynen öyle.
Muhammed Salih‘in bir sözü aklıma geliyor.
‗Benim trajedim, ailemin trajedisi ve kardeĢlerimin
trajedisi, Özbekistan‘ın yaĢamakta olduğu büyük trajedinin
yalnızca küçük bir kesitidir!‘
Bu Bir Ticaret mi?
02.12.2001, Türkistan Bülteni
Hakan CoĢkunarslan
Muhammed Salih Prag‘da tutuklanalı 5 gün oluyor. Onu
tanıyanlar, yakın çevreleri Türkiye‘de Avrupa‘da ABD‘de
Gerek sivil toplum kuruluĢlarına gerekse hükümetlere bu olay
karĢısında tavır takınmaları için giriĢimlerde bulunuyor.
Norveç dıĢiĢleri bakanlığı Çek hükümetiyle görüĢmeler
yapıyor. Uluslar arası insan hakları örgütlerinden Çek
hükümetine talepnameler gönderiliyor. Canım Türkiye‘m den
hala ses yok. Ġçimden Aziz Nesin‘in Türkleri demek geliyor. Ya
da Nazım‘ın koyunları. Çobanı belirsiz koyunlar.
Türkistan Newsletter editörü sayın Mehmet Tütüncü,
―sattınız‖ diyor. ―Elçibey gibi Salih‗ide sattınız‖ Türkiye‘deki bu
suskunluğun altında acaba bu ticaretin gerçekliğimi
yatmaktadır? Kerimov televizyonlarında bayram havası
estiriyor. Muhammed Salih‘i yakalattım diye. Kerimov
yakalamadı, Salih‘i ona verdiler. Pazarlıklar sırasında
Türkiye‘nin bundan haberi olmadı mı dersiniz?
Neden Prag. Neden Norveç veya Hollanda değil diye
düĢününce bir Ģeylerin pazarlığının yapıldığı kesin. Çünkü ne
Norveç ne de Hollanda da yakalanmıĢ olsaydı Özbekistan‘a
iade edilmeyecekti. Çünkü Özbekistan‘da idam dahil her türlü
iĢkence serbest. Muhammed Salih‘le ilgili Çek hükümeti ve
Kerimov diktatörlüğü arasında görüĢmeler devam ediyor. 40
günlük süre içinde Salih‘le ilgili dosyalar ulaĢtırılacak. Türkiye
bu süre içinde ne yapacak? Ya suskunluğuna devam edip
Muhammed Salih‘i değil Türklüğün geleceğini yok edecek, ya
da oturup hatalarını düzeltmek için tez elden giriĢimlerde
bulunacak. Muhammed Salih‘in tasviyesi demek Türkistan‘da
laisizm ve demokrasinin sonu demektir. Sonra ortada ne mi
kalır? Bir diktatöre karĢı, radikal örgütlerin savaĢı kalır.
ABD‘nin yeni orta doğusu için istenen her Ģey böylelikle hazır
duruma getirilmiĢ olur. Bir diktatör ve silahlı eyleme baĢvuran
bir sürü örgüt. Türkistan‘da demokrasinin yerine savaĢı
isteyenler arasında Türkiye‘de var mı bunu kısa zamanda
göreceğiz.
Muhammed Salih‟in tutukluluk haliyle
ilgili haberler
03.12.2001,
Muhammed Salih’in Haklarını Koruma Komitesi
Komitemiz kuruluĢ aĢamasında olup yeni üyeler kabul
etmekteyiz. Komitemize üye olmak ve dünya basınında
Salih‘in serbest bırakılması kampanyasına destek olmak ve
kampanyamıza katılmak isterseniz info@uzbekistanerk.org
adresine e-mail göndermeniz yeterlidir.
Bu mesajda isminizin komite üyeleri arasında
açıklanmasını isteyip istemediğinizi de belirtiniz. Ayrıca
bölgenizde Salih‘le ilgili çıkan haber ve yorumları ve diğer
faaliyetleri bize iletiniz.
Son geliĢmeler:
Oslo: Norveç Hükümeti Salih‘in kendilerine iade
edilmesi için Çek makamlarına bugün resmen baĢvurdu.
Norveç Salih‘in kendilerine iltica etmiĢ olduğunu belirterek
Salih‘in kendilerine iade edilmesi gerektiğini belirttiler. Çek
içiĢleri bakanı Gabriela Bartikovsa Salih‘in Özbekistan‘a iadesi
ihtimalinin giderek azalmakta olduğunu belirterek konuyu
incelediklerini ve Adalet bakanı yetkilileri ile bir sonuca
varacaklarını söyledi.
Amsterdam: Hollanda dıĢiĢleri bakanlığı yetkilileri
olayları yakın incelemeye aldılar. Hollanda komite üyemizin
bildirdiğine göre 2 Hollandalı milletvekili Salih‘in davası ile
yakından ilgileniyor ve Hollanda dıĢiĢlerinden Çek ve Norveç
hükümetleri nezdinde Salih hakkında bilgi istedi.
Brüksel: AĢağıda Belçika komite üyemizin yolladığı
Belçika basınında Muhammed Salih‘le ilgili basın haberleri yer
almaktadır. Belçika nın en ciddi gazetesi De Standaard'in
Muhammed Salih‘e destek baĢlıklı yarım sayfalık yorum ve
haberi aĢağıda bulabilirsiniz.
(...)
Gazete Özbekistan‘ın terörle mücadele savaĢını
Muhalefeti yok etmek için kullandığına dikkat çekmekte ve
Terörle mücadele ederken Diktatörlere destek verilmemeli,
aynı zamanda insan hakları ön planda tutulmalıdır
demektedir.
Ayrıca gazetede Avrupa parlamentosunun Orta Asya
delegasyonu baĢkanı Bart Staes'in Salih‘in serbest
bırakılması için yayınladığı basın bildirisine de yer
vermektedir.
Sosyal İktidar ve Muhammed Salih
03.12.2001, www.internethaber.com
Ahmet Arslan
Özbekistan diktatörü Ġslam Kerimov'un siyasi muhalifi
ve insan hakları savunucusu, Ģair-düĢünür Muhammed Salih
Çek Cumhuriyeti'nin baĢkenti Prag'da tutuklanalı yaklaĢık beĢ
gün oldu.
Bir siyasi mülteci olarak Muhammed Salih'in
Özbekistan'a iade edilmesini önleyebilmek için yoğun ve etkili
bir sivil inisiyatif gerekiyor. ġüphesiz bu noktada en büyük
görev ve sorumluluk da Türkiye Türklerine düĢüyor.
Fakat, tutuklanmanın üzerinden geçen süre içinde
Muhammed Salih ve dolayısıyla Türk dünyası meselelerinde
duyarlı çevrelerin baĢarılı bir performans sergilediğini
söyleyebilmek mümkün değildir. Aksine ortada açık-seçik bir
baĢarısızlık söz konusudur.
Bu baĢarısızlık kroniktir, yapısaldır. Sadece Muhammed
Salih ve paralelindeki meselelerle ilgili değildir. Türkiye'de
"yerli-milli" söylemlerden yana olan kitle; sivil inisiyatif ve
sosyal iktidara uzanan yolda birikimsizdir, beceriksizdir,
isteksizdir, samimiyetsizdir, eyyamcıdır; kısacası baĢarısızdır.
Bunun nedeninde de ciddi bir "yanlıĢ bilinç" ve kabuller
silsilesi bulunmaktadır. Türkiye'de "yerli-milli" söylemleri
kullanan kitleler siyasal amaç ve baĢarıların "her Ģey"
olduğunu sanırlar. Bundan hareketle de insan ve toplum
hayatına ait her türlü sorunun "siyasal araçlar ile"
çözülebileceğine, hedeflere ulaĢılabileceğine inanırlar.
Modern devlet ve demokrasilerde siyasal iktidar,
varolan iktidar unsurlarından sadece birisidir. Hele hele
Türkiye gibi ülkelerde ise; "sosyal iktidar" ayağı eksik olan
siyasal iktidarın baĢarı Ģansı yoktur.
Siyasal iktidarlar veya yapılanmalar kitlelere, yığınlara
dayalı iken, sosyal iktidar bilinçli ve örgütlü duyarlılıklara
dayanır.
Muhammed Salih tutuklandı; biz bunu Türkiye
gündemine dahi getiremedik. Türkiye'de yayınlanan
gazetelerde doğru dürüst haber bile yayınlanmadı. Böylesine
çok önemli ve duyarlı bir konuyu neden gündeme
getiremediğimizi, bu mekanizmaları neden oluĢturamadığımızı
sorgulamayıp çeĢitli kiĢi ve kurumlara suçlamalar yönelttik.
Bu hastalığın temelinde "bireysel sorumsuzluk hissi" ve
eyyamcılık bulunmaktadır. Bir-iki yerde yarım saat nutuk
atarak, beĢ yılda bir de oy kullanarak hayata, ülkeye ve
dünyaya ait bütün sorumluluğumuzdan kurtulduğumuzu
zannederiz. Bu aĢamadan sonra kendimizi ve bütün
sorunlarımızı "emanet" gibi hissederiz. Arkasından da "ġu
niçin böyle yapılmıyor, bu neden böyle olmuyor" diye
hayıflanırız.
ġimdi Muhammed Salih'in tutuklanma olayında da aynı
zafiyeti görüyoruz. Meselenin bilincinde olduğu noktasında
ipuçları veren insanlar, görüĢ ileri sürmek ve kiĢileri-grupları
suçlamaktan öte bir Ģey yapmıyorlar. "Öldük, yandık" diye
yine birbirimizi demoralize edip, yılların sloganlarını
tekrarladıktan sonra hiçbir Ģey olmamıĢ gibi tekrar köĢemize
çekiliyoruz.
Bundan dolayı da hayata ve topluma ait hiçbir talebimizi
gerçekleĢtirme gibi bir Ģansımız olmuyor.
Çünkü "sosyal iktidar"ın önemini idrakten uzağız.
Gizli Bir El ve Muhammed Salih
03.12.2001, Türkistan Bülteni
Atilla Ongun
Özbekistan Muhalefet hareketi lideri sayın Muhammed
Salih'in Prag'da ABD'nin eski Sovyetleri çökertmek için
propaganda amaçlı olarak Batı Almanya'da kurduğu, fakat
daha sonra Sovyetlerin çöküĢü ile radyonun daha farklı bir
dünya da daha farklı fonksiyonlar üstlenmek üzere Prag'a
taĢınması ile adı aynı kalan fakat "görev alanı değiĢen"
"Özgür Radyo" da verdiği bir program sonrası tutuklandığını
duyduğumuzda Orta Asya'nın geleceğine yönelik bir darbe ve
uluslararası güçlerin birlikteliği geldi aklımıza. Bu birliktelik te
Muhammed Salih'e yer yoktu. Sadece Muhammed Salih'e
değil, rahmetli Elçibey'i de aĢırı bulduklarından isminin üstüne
bir çarpı atmıĢlardı. Rahmetli Alpaslan TürkeĢ'i de 12 Eylül‘de
aynı sebeplerden cezalandırmıĢlardı. Fakat TürkeĢ eski kurt
ve kurnaz bir asker olduğundan mücadelesini hep sistem
içinde vermekte kararlıydı ve vefat edene kadar da öyle yaptı.
Muhammed Salih'in tutuklanması Elçibey'i hatırlattı.
Elçibey vefatından iki ay evvel Washington'a gelmiĢti. ABD
hükümetinden temsilciler ile görüĢecekti. Bu sırada ABD'de
bulunan Türk kuruluĢ ve kiĢileri ile de temas kurup görüĢmek,
Türkler ile birlikte olmak istiyordu. Fakat ünlü ekonomist Adam
Smith'in Ulusların Zenginliğinde tanımladığı piyasaları ve
ekonomiyi yönlendiren "gizli bir el" sahneye çıkmıĢ, bu
seferde siyaseti yönlendiriyordu ve Elçibey'in hiç bir Türk
kuruluĢ ve kiĢi ile görüĢmesini istemiyor ve görüĢmek
isteyenleri de tehdit ve sindirmeye çalıĢıyordu. Elçibey vefat
edince bu gizli el kendilerine bu konuda yapılan eleĢtirilere
karĢı, Elçibey ile kimsenin görüĢmemesi gerektiğini
söylemelerinin ve üçüncü kiĢilere baskı kurmalarının nedenini
O'nun Muhammed Salih ile birlikte Washington'da
bulunduğunun bilgisi üzerine yapıldığını iddia etti. Aslında
bunlar için Elçibey, TürkeĢ ve Muhammed Salih arasında pek
bir fark yoktu. Hatta ve hatta Ermeni ve Yunan lobilerinin
önemli isimleri olan Sitilidis veKrikorian bu isimlerden daha
önemliydi ve daha ılımlıydı. O yüzden bu gizli el Turkish
Armenian Reconcilation Committee adı altında bir komite
oluĢturmuĢ ve iki yıldır Ermeni gurubu ile görüĢmelerde
bulunuyordu. Ne zaman ki bu görüĢmeler karĢı gurup
tarafından basına sızdırılınca gizli el görüĢmelerin bağımsız
bir gurup tarafından yapıldığını görüĢmeleri yaptıranlara
açıklattırdı, tabi bu satırların yazarları da dahil herkes ilkokul
beĢinci sınıf türünden bu yalana inandı. Bu gizli el için kendi
vatandaĢları ve ulusunun çıkarları değil, kendi mevkileri ve
bağlı bulundukları "merkezler" önemliydi. Peki kim olabilirdi
bunlar, bütün bir sistemi yöneten, gizli el gibi bilinmez bir
Ģekilde ülkenin geleceği hakkında kararlar veren, Yüce
Atatürk'ün savunduğu Türk Milliyetçiliğini değil de Ermeni ve
Yunan Milliyetçiliklerini kendilerine daha yakın gören her iki üç
ayda bir Fener patrikhanesine gidip günah çıkartan, milli
güvenlik ile ilgili raporlar hazırlayan, MHP'yi MHP'den daha iyi
tanıyıp yönlendiren, Saadet ve ya önceki adı ile Refah
partisini iktidardan al aĢağı eden, kendi halkının kültürel
değerlerine değil batılının inancına saygı gösteren, Türkiye'ye
Avrupa Topluluğunu hedef gösterip Don KiĢot misali
değirmenlere "saldırtan", ülkeyi soyanlara ses çıkarmayıp
teĢvikleri ardı sıra veren sonra da "ulusal hırsızlığa" karĢı
gelenleri bakanlıktan alan bir gizli el. Bu gizli el o kadar
hünerliydi ki sistemi yönlendirenleri de askerler olarak
kamuoyuna sunuyordu, çünkü tepkiyi yönlendirdiği kesim
gerçekten belli bir güç odağıdır, fakat en güçlü odak değildir.
Bu gizli el için milliyetçi, Ġslamcı, liberal, Kürtçü, Türkçü, ve
saire....hep tehlikelidir.Neden tehlikedir? Çünkü bu gurupların
hepsini kendi varlığı için bir tehdit sayar. Gizli el ülkenin her
tarafında eli bulunan bir gizli örgüt gibidir. Bir bakarsınız 15
Eylül, 1980 günü Fransa televizyonuna demeç verir ülkenin
geleceği hakkında neler olacağını projeksiyon halinde söyler
ve dedikleri de bir bir olur veya Ufuk Güldemir'in kitabında
"bizim çocuklar" kimliğine bürünür veya demokrasi ve insan
hakları savunucusu olur, veya Irak'ın 2015planlarını yapar,
veya ülkenin kurumlarını birbirine düĢürür...
ĠĢte bu gizli el Elçibey'den sonra Ģimdi de Muhammed
Salih'i Prag'da tutuklattı. Muhammed Salih Ziya Gökalp'i
Özbek Türk toplumuna kazandıran, Türkiye ile Orta Asya
arasında köprü gibi sembol olmuĢ bir yiğit insandır.
Özbekistan‘da iktidarda bulunan "eski KGB"ci eli kanlı diktatör
Ġslam Kerimov ise ABD'nin isteklerine karĢılık Muhammed
Salih'i öne sürdü. Yeryüzündeki en son diktatör olan Ġslam
Kerimov bu oyununun bir benzerini Muhammed Salih
Türkiye'den sınır dıĢı edilmesi için yapmıĢtı. Tabi Türkiye'de ki
gizli el bu teklife önceden hazırdı.
Bu gizli ellerden bir tanesi DıĢiĢleri Bakanlığına basın
sözcüsü oldu diğeri ise Amerikan masasında emekliliğini
bekliyor. Siz bu gizli eli tanıyor musunuz. Tanımanızda fayda
var, çünkü Türk'ün çıkarlarının yanında değiller...
Muhammed Salih'in Tutuklanması ve "Özel Geçiş
Belgesi" Gerekliliği Meselesi
03.12.2001, Türkistan Bülteni
Timur Kocaoğlu
Muhammed Salih'in bir davet üzerine 28 Kasım‘da
ziyaret için gittiği Çek Cumhuriyeti'nde Prag havaalanında
tutuklanması üzerine çok kısa bir süre içinde çeĢitli
uluslararası af ve insan hakları kuruluĢları ve baĢta Norveç
olmak üzere çeĢitli devlet yetkililerinin Çek polisi ve yüksek
dereceli Çek yetkilileri ile temas ve görüĢmelere baĢlamıĢ
olması çok sevindirici bir geliĢmedir. BaĢta Türkçe Türkistan-l
ve Ġngilizce Türkistan-N olmak üzere çeĢitli elektronik bülten
ve haberleĢme ağları, arkasından da haber ajansları ve daha
sonra radyo, televizyon ve basın organları bu önemli haberin
bütün dünyaya yayılmasını sağladı.
Uluslararası düzeydeki böyle bir dayanıĢma iki gerçeği
bir daha ortaya koymuĢtur:
1. Muhammed Salih dünyadaki bir çok devlet,
demokratik kuruluĢ ve çok sayıda kimse tarafından sevilen ve
sayılan bir siyasetçidir.
2.Özbekistan'da var olan bugünkü dikta rejiminin gerçek
yüzünü dünya çok iyi biliyor. ĠĢte, bu iki önemli sebepten
dolayı, demokrasi ve insan özgürlüğüne inanan herkes
Muhammed Salih'e sahip çıkıyor ve onu bu olumsuz
durumdan kurtarmak için elinden geleni yapmaya uğraĢıyor.
Hepimizin dileği dünya çapındaki bu destek ve çeĢitli
devletlerin yüksek dereceli yetkililerinin çabaları sonucunda
Muhammed Salih'in Çek yetkilileri tarafından kısa bir süre
içinde serbest bırakılarak onun Norveç'e dönmesine izin
verilmesidir. Ancak, Muhammed Salih'in baĢına gelen bu kötü
durum, bize uluslararası hukukta bazı kiĢilere özel bir belge
verilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıĢtır. O da Ģudur:
Diktatörlükle idare edilen ülkelerde demokratik hakları elinden
alınmıĢ olan ve baĢka demokratik bir ülke tarafından
kendilerine "siyasi sığınma" hakkı verilmiĢ olan kiĢiler
arasında çok istisnai durumlarda Muhammed Salih gibi çok az
sayıda kimseye bütün demokratik ülkelerde geçerli olabilecek"
Özel GeçiĢ Belgesi" verilmesi gerekir. Bu belge uluslararası
hukuka uygun olarak hazırlanır ve Interpol'e de bildirilir. Bu
belge yalnızca dikta rejimlerinden çıkmak zorunda kalmıĢ
siyasi kiĢilere verilir ve hiçbir Ģekilde baĢka suçları kapsamaz
(mali hırsızlık, terörizm, gibi). Çünkü,Norveç hükümetinin
Muhammed Salih'e vermiĢ olduğu sığınma belgesi demek
Çek Cumhuriyeti gibi bazı ülkelerde pek dikkate alınmıyor.
Muhammed Salih Avrupa‘daki çeĢitli ülkelerde seyahat ettiği
zaman baĢına böyle bir durum gelmemiĢti.
Muhammed Salih‟e Komplo!
04.12.2001, Türkiye
Altemur KILIÇ
ġu günlerde Prag'da çağımızın en hazin trajedilerinden
birinin bir perdesi daha oynanıyor. Yıllardır Özbekistan‘ın Türk
asıllı olmayan, komünist dönemden arta kalmıĢ diktatörü
Ġslam Kerimov'a karĢı onurlu ve meĢru bir muhalefet savaĢı
sürdüren, ERK Partisi lideri, dostum Muhammet Salih ABD'nin
LIBERTY Radyosu tarafından bir söyleĢi için davet edildiği
Prag‘da, Özbekistan Hükümetinin Interpol'e gönderdiği
"Kırmızı Bülten" sebebiyle tutuklandı. Ġade edilip edilmemesi
Kerimov‘un göndereceği dosyalara göre Çek Mahkemesi
tarafından karara bağlanacak.
Eski komplo
Kerimov, 1999 ġubatında TaĢkent'e kendisine karĢı
giriĢilen ve 16 kıĢının ölümüne neden olan bombalı suikast
teĢebbüsünü, ERK Partisinin lideri Muhammet Salih'in
düzenlediğini iddia etmiĢti. Halbuki, bu olayı Ġslami Hareket
adlı kökten dinci örgüt üstlendi, ama Kerimov göstermelik
duruĢmada Muhammet Salih'in adını olaya karıĢtırdı ve
Mahkeme de Onu gıyaben 16 yıl ağır hapse mahkum etti.
Muhammet Salih, Türkiye‘ye iltica ettikten sonra Kerimov'un
"hatırı için" yurtdıĢına çıkarıldı ve yıllardır Norveç‘te menfada
yaĢıyor. Eğer Ģimdi Özbekistan‘a iade edilirse. Kerimov bir
zamanlar araya giren Sayın Demirel'e itiraf ettiği gibi, Onu
muhakkak iĢkence ile öldürecektir.
Yeni komplo
LIBERTY Radyosunun sahibi ABD. Bu haksızlığa karĢı
harekete geçmedi. Bu insanın aklına bir komployu getiriyor;
acaba ABD, Afganistan hareketi dolayısıyla Özbekistan‘ın
desteğine ve Hanabad havaalanının kullanımına mukabil
Muhammed Salih‘in bir bahaneyle Prag‘a davet edilerek
tuzağa düĢürülmesine göz mü yumuyor? Hatta Prag'a
LĠBERTY radyosu tarafından davet edilmesi de acaba bir
oyun mu idi? Hatırlardadır, daha önce de bir isim
benzerliğinden yararlanılarak Muhammet Salih teröristler
listesine alınmıĢ, sonra da gerçek ortaya çıkmıĢtı.
Aydınların ihaneti
ġimdi bazı uluslararası insan hakları örgütleri, Amnesty
International ve gerçek aydınlar Çek hükümeti ve
Çekoslovakya‘nın özgürlükçü CumhurbaĢkanı Vacslav Havel
nezdinde Muhammed Salih'in iade edilmemesi için
teĢebbüsler yapıyorlar. Fakat iĢin en anlamlı ve acı tarafı
"insan hakları" hatta APO'nun hakları konusunda mangalda
kül bırakmayan Ġnsan Hakları Derneği ve diğer sivil toplum
kuruluĢlarımızdan entellerimizden, köĢe yazarlarımızdan ve
politikacılarımızdan, bu olay hususunda hiç tepki veya "tık"
yok. Allah razı olsun tek Halit Kakınç AkĢam gazetesinde
mücadele veriyor. Bizim Radyo ve Televizyonlarımız, "milli"
Anadolu Ajansımız bu haberi dağıtmıyor. Hanımların
özelliklerini boy boy veren gazetelerimizde bunun haberi bile
çıkmadı. 'MHP‘liler bir tepki göstermiĢlerse de ben duymadım.
Bugünkü TC Hükümetinin Muhammed Salih'e sahip
çıkamamasının sebeplerini anlıyorsam da, ilke olarak doğru
bulmuyorum.Türkiye, eğer demokrasi ve insan hakları
konusunda bütün dünya Türklüğünün önderliğine kalkıĢmıĢsa
en azından münasip bir tepki gösterebilirdi diyorum!
"Boyun eğmem!"
ġimdi Pragda tutuklu olan Muhammed Salih yetenekli
bir Ģair.
Bir Ģiirinde ;
"Ben kimseye boyun eğmem" diye meydan okuyordu;
"Belki bana boyun eğer kısmet,
Ben sizin ektiğiniz yerde bitmem,
Sadece ruhe ederim hizmet,
Bükülmem ben kıvanç ve gamdan,
Kimseden dilenmem nafaka,
Yani ben maddi alemde,
Hür ruh için yaĢarım ancak..!"
Muhammed Salih'in akıbetini nefeslerimizi tutmuĢ
beklerken, bu olayda bugünkü dünyanın ve halimizin bir
kesitini görmek mümkün: Kısacası, bizde ve dünyadaki sözde
insan hakları Ģampiyonlarının ikiyüzlülüğünü ve özgürlük için
mücadele edenlerin, "reel politika" çıkarları için nasıl kolaylıkla
feda edilebildiğini.
Muhammed Salih: Şair ve Terör Kurbanı
04.12.2001, Yeni ġafak
Akif EMRE
Özbekistan muhalefetinin lideri Muhammed Salih'in
içinde bulunduğu durum terörle mücadelenin nasıl
yorumlanmak istendiğinin; fikir ve inanç özgürlüğünün, siyasi
muhalefet yapmanın imkânsızlaĢtırılıĢının karanlık tablosunu
çiziyor. Terörle mücadele adına baĢlatılan uygulamalar, global
ölçekte, tiranlaĢan diktatörlüklere karĢı siyasi ve entelektüel
muhalefetin, haksızlığa karĢı çıkmanın bastırıldığı bir döneme
girildiğinin iĢaretlerini veriyor.
Muhammed Salih, 28 Kasım 2001 tarihinde Prag
Havaalanı'nda Çek polisi tarafından tutuklandı. 1993 yılında
Özbekistan'la yapılan suçluların iadesi anlaĢmasını gerekçe
gösteren polis muhtemelen Kerimov'a iade edilmek üzere
tutukladı. Telefonda görüĢtüğüm Muhammed Salih'in kızı,
olanca uğraĢılarına rağmen hâlâ bir sonuç alamadıklarını
söylerken uzun bir mücadeleden gelen babasının kaderini
paylaĢan bir ses tonu vardı. Uluslararası insan hakları
örgütleri, iadesi durumunda hayatı tehlikede olan Muhammed
Salih'in serbest bırakılması için kamuoyunu harekete geçirme
giriĢimlerinde bulunurken "nedense Türkiye'den hiç ses
çıkmıyor" Ģeklindeki serzeniĢi karĢısında utandım.
Üç Ģair liderin çeliĢkisi
Ne garip, Muhammed Salih'in tutuklandığı Prag, aynı
zamanda onun 1968 yılında zorunlu askerlik görevi nedeniyle,
iĢgalci Sovyet ordusunda 3 ay görev yaptığı yer.
Çekoslovakya'nın
demokratikleĢmesi,
özgürlüklerin
kazanılması için mücadele eden Havel Ģu anda Çek
Cumhuriyeti'nin devlet baĢkanı. Özbekistan'da demokratik bir
yönetimin gelmesi, fikir ve inanç özgürlüğünün sağlanması
için siyasi ve entelektüel mücadele veren M.Salih, aynı
mücadeleden gelen bir devlet baĢkanın polisi tarafından
tutuklanıyor.
ÇeliĢki bununla da sınırlı değil. Özbek Ģiirinin en önemli
isimlerinden biri olan Ģair Muhammed Salih'in Ģair Havel'in
polisi tarafından özgürlüğünün elinden alınması ne kadar
düĢündürücü. Üstelik Kerimov'un totaliter yönetimine iade
edilmesi halinde hayatının tehlikeye gireceğinden kuĢku yok.
ġairlerin yaman çeliĢkisi bununla da bitmiyor. ġair
Muhammed Salih, Ģair BaĢbakan Ecevit'in ülkesinden de
sürgün edilmiĢti. Özbekistan'da Kerimov baskısı artıp
milletvekillerinin bile tutuklanmaya baĢladığı dönemde
Türkiye'ye sığınan M. Salih'in, Kerimov'un baskısıyla
hareketleri de kısıtlanmıĢ ve Türkiye'yi terketmesi istenmiĢti.
Muhammed Salih'in dramı aslında üç Ģair siyasi liderin
çeliĢkisini ortaya koyuyor. Havel, Ecevit ve M. Salih... Ġlk ikisi
devlet yönetiyor, diğeri ise Ģiirinin bedelini ödüyor. Siz
kendinizi kimin yerine koymak isterdiniz?
Bir özgürlük Ģairi
Muhammed Salih'in hayatını, verdiği mücadeleyi
yakından izleyenler Ģu an maruz kaldığı siyasal linçi hiç de
hak etmediğini görürler. Zorunlu askerlikten ayrılmasıyla
entelektüel çalıĢmalara baĢladı. Özellikle Fransız Ģiiri ile
ilgilendi ve modern Fransız Ģiirinden bir seçkiyi Özbekçe'ye
tercüme etti. Kafka, Camus, Sartre gibi varoluĢcu isimlerle
ilgilendi. Yunus Emre ve Dede Korkut‘u Özbek Türkçesi'ne
kazandırarak, Özbek kültürünün Anadolu kültürüyle olan
bağlantılarını göstermeye çalıĢtı.
ġiirle ilgisi, Özbek edebiyatında bir ekol oluĢturacak
kadar derin izler bıraktı. 1977'de yayınlanan ilk Ģiir kitabı hem
kendi hayatında hem Özbek Ģiirinde bir dönüm noktası
oluĢturdu. Metoforik ekol olarak bilinen ekolun kurucusu
sayıldı.
1985 yılında Gorbaçov'a bir mektup yazarak uygulanan
baskıların, düĢünce özgürlüğünü engelleyen uygulamaların
kaldırılmasını istedi. Aldığı cevap; mektuba imza atan 53 genç
yazar ve Ģairin eserlerinin yasaklanması oldu.
Sovyetlerde, 1985'ten itibaren aktif olarak özgürlük
mücadelesine atıldı. Glasnost dönemiyle birlikte bu daha da
hızlandı. Daha sonra Özbekistan'ın bağımsızlığı için
mücadele verdi. 1988 yılında Özbek Komünist Partisi'nin
üyelik teklifini reddetmesiyle baskılar arttı, karĢı kampanya
yürütüldü. Etrafında toplanan entelektüellerle Birlik formunu
kurdu, milletvekili seçildi. Parlamentoya sunduğu bağımsızlık
deklarasyonu kabul edilerek 21 Haziran 1990'da okundu.
Kurduğu ERK Demokratik Parti'nin lideri oldu. Aralık 1991'de
yapılan baĢkanlık seçimlerine baĢkan adayı olarak girdi.
Bilinen yöntemlerle seçimleri kaybettiği ilan edildi. TaĢkent
Üniversitesi öğrencileri kitlesel gösterilere baĢladı. Ve her
geçen gün Kerimov'un sıktığı çember iyice daraldı.
Muhammed Salih demokratik muhalefete baĢlamasının
ardında Kerimov tarafından birkaç kez sunulan baĢkan
yardımcılığı rüĢvetini kabul etmedi. Ve arkasından partinin
yayın organları yasaklanarak yöneticileri tutuklandı.
Milletvekilleri bile bu kampanyadan nasibini aldı. Bu durumda
M. Salih yurtdıĢına çıkmak zorunda kaldı.
Özbekistan, Türkiye'ye sığınan M. Salih'in iade edilmesi
için baskı yapmaya baĢladı. Türkiye statükodan yana tavır
alarak M. Salih'in sığınmacı olarak bile barınmasına imkan
tanımadı.
Muhammed Salih Sovyetler döneminde komünist
rejimle iĢbirliği yapmamıĢ az sayıda siyasi liderden biridir.
Siyasi önderliğinden önce entelektüel birikimi Salih'i Orta
Asya'daki diktacı "demokrat" yöneticilerden ayırıyor.
Dünya kamuoyu diktadan yana mı yoksa özgürlük
mücadelesinden yana mı tavır alacak? ġair Havel devlet
teröründen yana mı yoksa özgürlük Ģairinden yana mı tavır
alacak?
ġair Ecevit'in tavrını merak etmiyorum.
Muhammed Salih olayı, "hür
McCarthyizm'e karĢı verdiği bir sınavdır.
dünya"nın
global
Muhammed Salih'i savunamayan Ģairler, vicdanı hür
insanlar yarın evlerindeki mahremi bile savunmayacaklar
demektir.
Muhammed Salih, Prag ve Özgürlük
04.12.2001, Türkistan Bülteni
Timur Kocaoğlu
Tarih çok acayip tekrarlarla doludur! Muhammed
Salih'in Prag hapishanesinde CTK tarafından çekilmiĢ
fotoğrafına bakınca bunu bir kez daha anladım,duydum ve
yaĢadım: Muhammed Salih Prag'a tam olarak kaç kez
gitti,bilmiyorum, ancak onun Prag'a yaptığı iki sefer birer
dönüm noktasıdır.Muhammed Salih Prag'a ilk kez 1968'de
Sovyet iĢgal ordusu içinde bir Sovyet tankı üzerinde 19
yaĢındayken girdi. Bu bıyıkları yeni terlemiĢ dünyadan
habersiz gencecik Özbek delikanlısına baĢka Sovyet
askerlerine uydurulmuĢ yalan gibi "Çekoslovakya halkını
yabancı emperyalistlerden kurtarmak için gidiyoruz!" denmiĢti.
Ancak, Muhammed Salih Prag sokaklarında yabancı
emperyalistleri değil, Sovyet tanklarına nefretle taĢ ve toprak
atan Çek halkıyla karĢılaĢınca durumu anladı ve bu olay Ģair
ruhlu Muhammed Salih'te Sovyet rejimine karĢı güvensizlik
duygularıyla özgürlük düĢüncesinin doğmasına sebep oldu.
Sonradan Özbekistan'a dönen Muhammed Salih anti-Sovyet
ve komünist karĢıtı bir düĢünce adamı ve Ģair olarak kendi
kendini yetiĢirdi.
Muhammed Salih Prag Ģehrine son olarak 28 Kasım
2001'de gitti, ama daha havaalanındayken Çek polisi
tarafından tutuklandı. Muhammed Salih'in Prag'a ilk gidiĢinde
Çekoslovakya bir demir perde ülkesiydi, komünizmle
yönetiliyordu, buna rağmen Moskova oraya Sovyet ordusu ve
tanklarını gönderirken, tarihin bir cilvesi olarak Muhammed
Salih'i de bilmeden oraya göndermiĢti. Ancak, Muhammed
Salih'in Prag'a son gidiĢinde ise, SSCB yıkılmıĢ, Doğu Avrupa
ülkeleri özgürlüğüne kavuĢmuĢ, Çekoslovakya da kendi içinde
parçalanarak Çek ve Slovak cumhuriyetleri olarak iki ülkeye
bölünmüĢ, Çek Cumhuriyeti'nin baĢında ise Vaslav Havel gibi
demokrat, özgürlükçü ve ünlü bir yazar CumhurbaĢkanı olarak
bulunuyordu.
Ġlkinde bir tank üzerinde Prag'a özgürlüğü yok etmeye
çalıĢan bir Sovyet askeri olarak giden 19 yaĢındaki
Muhammed Salih'i, tarihin acı cilvesiyle Prag polisi tam 33 yıl
sonra 52 yasında geldiği zaman hapishaneye gönderecektir!
ĠĢte kafam tarihin böyle karıĢık ve insafsız tekerrürü ile sızlar
ve yüreğim anlaĢılmaz duygular ile çırpınırken, Muhammed
Salih'in saçlarına ak düĢmüĢ, o mağrur çehresini karĢımda
buldum:
MUHAMMED SALĠH
Dünyamıza bakıyorsun ey koca Ģair,
Yapraklarına kar yağmıĢ
Uzak Harezm'deki mağrur
Ve dik bir çınar gibi.
Sen garip bir ağaç değilsin asla
Bir kuytu Prag hapishanesinde,
Bir kor ateĢ olarak düĢmüĢsün
Dünyanın tam gündemine.
Ondokuz yaĢında geldiğin Prag
Sovyet tanklarını taĢlarken,
Sen için için duymuĢtun
Prag halkı için özgürlüğü.
Elli iki yaĢında geldiğin Pragsa
Özgürdü, ama geçmiĢini unutmuĢtu,
Kendine az bulduğu özgürlüğü
ġimdi sana çok görmüĢtü.
19 yaĢında değilsin ey koca Ģair
Artık "Prag Baharı" da geride kaldı,
Saçlarına düĢmüĢ aklarla anlaĢılan
Bugün kara bir kıĢ var Prag'da.
Ancak sen uslanmaz bir savaĢçısın
Geride kalan gözü yaĢlı halkın aĢkına
Sömürgeden kurtulmuĢ, ancak bir türlü
Özgürlüğe kavuĢmamıĢ Türkistan için.
Dünyamıza bakıyorsun mağrur ve dik
Bir kuytu Prag hapishanesinden,
Sen garip bir ağaç değilsin asla
Yüreklerimizde hıĢırdıyor yaprakların.
Timur Kocaoğlu
3 Aralık 2001, Istanbul
Ülkü Ocakları'ndan M. SALİH'E DESTEK
04.12.2001 - www.ulkuocaklari.org.tr
Özbekistan hükümetinin iki yıl önce kendisi hakkında
interpol'e gönderdiği Kırmızı Bülten nedeniyle Çek
Cumhuriyeti tarafından tutuklanan Muhammed Salih'e Ülkü
Ocakları'ndan destek geldi.
Çek Cumhuriyeti Büyükelçiliği önünde toplanan
Ülkücüler, önce büyükelçiliğe siyah bir çelenk koydular. Daha
sonra "Muhammed Salih'e uzanan eller kırılsın" Ģeklinde
sloganlar atan ve pankartlar açan Ülkücü gençler, demokratik
Özbekistan için mücadele veren Salih'e desteklerinin tam
olduğunu belirttiler.
Protesto eylemi sırasında bir konuĢma yapan Ülkü
Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel BaĢkanı Atilla Kaya,
"(Ben çaresiz ve küçük insanlarla değil, Özbekistan'daki
diktatörlük rejimi ile savaĢıyorum) diyerek mücadelesine
ölçüsünü koyan Muhammed Salih için Türk devleti olarak Çek
Cumhuriyeti nezdinde kamuoyu oluĢturmaya çalıĢıyoruz.
Sovyet Rusya'nın zulmünü derinden yaĢamıĢ Çek halkının
kendi bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini çok iyi idrak eden
bir hareketin mensupları olarak Çek Cumhuriyeti'ni ve onun
CumhurbaĢkanını Muhammed Salih konusunda hassas ve
duyarlı olmaya davet ediyoruz" dedi.
Kaya "Muhammed Salih'in hayatı bizim hayatımızdır.
Özbekistan'daki demokrasi ve bağımsızlık mücadelesinde tüm
Türk milliyetçileri Muhammed Salih'in yanındadır YaĢasın
Muhammed Salih yaĢasın, bağımsız demokratik Özbekistan"
diye konuĢtu.
Muhammed Salih'e destek veren ülkücü gençler daha
sonra olaysız bir Ģekilde dağıldılar.
BASIN AÇIKLAMASI
04.12.2001
Geçtiğimiz günlerde Özbekistan ERK Demokrat
Partisi'nin BaĢkanı, büyük Türk sevdalısı Muhammed Salih,
Özbekistan hükümetinin iki yıl önce kendisi hakkında
Ġnterpol'e gönderdiği "kırmızı bülten" nedeni ile Çek
Cumhuriyeti tarafından tutuklanmıĢtır.
Hayatını Özbekistan'ın bağımsızlığa giden yolda
adamıĢ ve birçok çileyi kendine yoldaĢ edinmiĢ Muhammed
Salih, mevcut Özbekistan BaĢkanı Kerimov tarafından çeĢitli
komplo teorileri sonucu sürgüne gönderilmiĢ ve hayatını
Özbekistan dıĢında sürdürmeye zorlanmıĢtır.
Özbekistan'ın Elçibey'i diye anılan Muhammed Salih,
Özbekistan'ın yaĢadığı diktatörlüğe karĢı çıkmıĢ ve
Özbekistan'ın kendi değerlerine sahip çıkmak adına
geliĢtirdiği aksiyoner akıma karĢı çıkan Kerimov tarafından
istenmeyen adam ilan edilmiĢtir.
Özbekistan'da yapılan seçimlerde % 50'ye yakın oy
almasına rağmen çeĢitli hile ve oyunlarla önüne geçilen ERK
Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih, Kerimov'un
inanılmaz baskısı ve dayatmaları karĢısında her Ģeyi ile
mücadelesini verdiği Özbekistan topraklarına hasret
bırakılmıĢtır.
Özbekistan'ın bağımsızlığı ve özgürlüğünü ana ilke
edinmiĢ Erk Demokrat Partisi'nin Genel BaĢkanı Muhammed
Salih ,hakkında baĢlatılan tuzakların en sonuncusu Çek
Cumhuriyeti'nin tutuklama kararı ile gerçekleĢmiĢtir.
Muhammed Salih'e karĢı suikast tertip ettiği ortaya
çıkan ve bu konuda tüm dünyanın bilgi sahibi olduğu süreçte
Kerimov'a teslim edilmesine sessizlik ve rıza onun hayatına
darbedir.
Mücadelesinde yalnızlığa terk edilen Muhammed Salih
bu aĢamadan sona Özbekistan'ın baĢındaki yönetime teslim
edilirse hayatı tehlikeye girecektir. Özbekistan'ı baĢkalarına
her türlü kaynağı ile peĢkeĢ çeken Kerimov'un, Muhammed
Salih hakkında niyeti belli iken Onun teslim ediliĢini sadece
bakmakla izleyenlerin kaybedeceği Özbekistan ve büyük Türk
aĢığı Muhammed Salih olacaktır.
Muhammed Salih'in Türkiye'ye sığındığı günlerde de
onu yalnız bırakanlar ve Türkiye'yi terk etmeye zorlayanlar
aynı kayıtsızlıklarını sürdürmektedir.
"Ben çaresiz ve küçük insanlarla değil, Özbekistan'daki
diktatörlük rejimiyle savaĢıyorum" diyerek mücadelesinin
ölçüsünü koyan Muhammed Salih için Türk devletini Çek
Cumhuriyeti nezdinde kamuoyu oluĢturmaya çağırıyoruz.
Sovyet Rusya'nın zulmünü derinden yaĢamıĢ Çek
Halkının kendi bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi çok iyi
idrak eden bir hareketin mensupları olarak Çek Cumhuriyetini
ve CumhurbaĢkanı Vaclav Havale'yi Muhammed Salih
konusunda hassas ve duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Muhammed Salih'in hayatı bizim hayatımızdır.
Özbekistan'daki demokrasi ve bağımsızlık mücadelesinde tüm
Türk milliyetçileri Muhammed Salih'in yanındadır.
YaĢasın Muhammed Salih.
YaĢasın Bağımsız, Demokratik Özbekistan!...
Ülkü Ocakları Genel Merkezi
Radyoyla Gelecek Demokrasi
04.12.2001, Aksiyon
Abdülhamit Bilici
Bir radyodan hareketle ABD'nin Ortadoğu'ya demokrasi
getirmeye karar verdiği sonucu çıkarmak hayli acelecilik olur.
Radio Liberty'nin misyonu biliniyor, ama ABD'nin Demir
Perde'nin altından çıkan Türk ve Müslüman ülkelerde
demokrasinin kök salmasıyla o kadar yakından ilgilenmediğini
söyleyebiliriz. Nitekim Radio Liberty Prag'da yayın yapıyor ve
oraya radyonun davetlisi olarak gelen Muhammed Salih
cezaevine konuyor, pek ABD'nin ve Demokratik Batı'nın sesi
çıkmıyor. Voice of America'nın Özbek Servisi ekonomik
sıkıntılar gerekçe gösterilerek kapatılıyor.
Geçenlerde CIA eski BaĢkanı, Ģimdi Irak‘taki Saddam
rejimi aleyhine delil bulmakla görevlendirilen Woolsey de
Ortadoğu'da hedefin demokrasiyi getirmek olduğunu
söylüyordu. HoĢ ama inanmak için Batı'nın ve bölgede
yaptıklarını unutmuĢ olmak gerekir. GeçmiĢe sünger çekersek
o zaman da hafızasız kalır, bir yere gidemeyiz. Bölge
halklarında da Batı'ya en küçük güven duygusu kaldığını
sanmıyorum. Çünkü gerçekten Batı bu bölgeyi, Osmanlı'ya bu
toprakları isyana teĢvik ettiği günden bu yana defalarca
defalarca aldattı.
Dileyelim gerçekten Batı'da bütün insanlığın hürriyet,
demokrasi ve adaleti hakettiğine inanan samimi düĢünceli
insanların eli güçlensin ve bu temenniler gerçeğe dönsün.
Ama bu Batı düĢüncesinin yeni bir rönesans daha geçirmesini
gerektiriyor. Tabii Müslüman toplumların da...
Olası Bir Senaryo ve Türkiye
05.12.2001, Türkistan Bülteni
Timur Kocaoğlu
Prag'da tutuklu bulunan Özbekistan Erk Demokratik
Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih'in kısa bir süre içinde
salıverilmesi konusunda dünyadaki ileri gelen insan hakları ve
af örgütleri, çeĢitli devletlerin dıĢ iĢleri yetkilileri, Türkistan
Bülteni (Newsletter), çok sayıda kimse ve kuruluĢ yoğun çaba
gösterirken, Türkiye devlet adamları, diĢ Ġsleri Bakanlığı
diplomatları, bugünkü koalisyon hükümetini oluĢturan 3 parti
(SDP, Anavatan, MHP), muhalefet partileri, TBMM sessiz
kalarak "Bekle ve Gör" politikası veya "Ne sis yansın, ne
kebap" felsefesi güdüyor.
Türkiye‘de kaldığı 3 yıl içinde 4 kez bu ülkeden dıĢarı
çıkartıldığını belirten Muhammed Salih'in butun milliyetçi
duyguları ve sağlam Türkçülüğüne rağmen, Türkiye‘de maruz
kaldığı bu haksiz ve onur kırıcı resmi tavır dolayısıyla kalbinin
Türkiye hükümetlerine karsı kırık olduğunu tahmin edebiliriz.
Öyle sanırım, Muhammed Salih uluslararası yoğun diplomatik
giriĢimler sonucunda Norveç‘e yakında geri dönebilecektir.
Bugün Orta Asya bölgesinde büyük geliĢmelere gebe bir
durum var. Eğer yakın bir gelecekte Özbekistan‘da Bugün var
olan dikta rejimi yıkılarak, orada demokrasiye geçilir ve
yapılacak bir secimde de Muhammed Salih Özbekistan‘ın
CumhurbaĢkanı seçildiği zaman, acaba Türkiye‘nin durumu
ne olacaktır?
ĠĢte, bu olası senaryo, bence Türkiye için çok acı
olacaktır. Peki, demokrat, Türkiye aĢığı ve Türkçü Muhammed
Salih'i ülkesinde barındırmayan, onu ülkesinden 4 kez ihraç
etmiĢ olan ve bugün Prag hapishanesindeyken ona hiç bir
yardım eli uzatmamıĢ olan Türkiye yetkilileri, basında
Muhammed Salih bulunan kardeĢ Türk cumhuriyeti
Özbekistan ile nasıl yüzyüze gelecektir? Muhammed Salih'e
siyasi sığınma hakkı veren Norveç‘in yanında Türkiye‘nin
durumu nasıl değerlendirilecektir ilerideki Özbekistan yönetimi
tarafından? Onlar demeyecekler mi: kardeĢimiz Türkiye bizim
liderimizi kovar ve kapılarını yüzüne sımsıkı kapatırken,
diktatör Ġslâm Kerimov'dan çekinmeyen Norveç liderimizi
bağrına basmıĢtı. Acaba siz Özbeklerin yerinde olsanız,
Türkiye ile böyle acı bir tecrübeden sonra, TaĢkent‘e gelen
Norveçli iĢadamlarını mı, yoksa Türk iĢadamlarını mı ön plana
geçirirsiniz? Siz Türkiye‘yi mi dost sayarsınız, yoksa Norveç‘i
mi?
Aynı senaryo, Türkmenistan‘da da gerçekleĢirse,
Türkiye ne yapar? Bugüne kadar Türkmen halkına yaptığı
bütün zulmüne rağmen Saparmurad Niyazov'a arka çıkan,
onun yaptıklarına göz yuman, Türkmenistanlı hiç bir demokrat
lidere kapılarını açmamıĢ olan bir Türkiye devlet adamı, ilerde
Türkmenistan‘a gelen demokratik bir rejimde seçimle iĢ
baĢına geçmiĢ bir demokrat cumhurbaĢkanının karĢısına
kucaklarını açarak "Vay, benim kardeĢim, gel kucaklaĢalım!"
diye çıkabilecek mi?
Bu konularda Türkiye yetkilileri ve DıĢ ĠĢleri Bakanlığı
"uzman"ları ne düĢünüyor?
Maalesef, Türkiye‘nin bu konulardaki geçmiĢ karnesi de
pek parlak değildir. Türkiye Ġstiklal SavaĢını sürdürürken, o
zaman bugünkü Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan‘ın
önemli topraklarını içinde barındıran kardeĢ Türk devleti olan
Buhara
Cumhuriyeti
CumhurbaĢkanı
Osman
Hoca
(Kocaoğlu)'nun giriĢimi sonucunda Buhara Millet Meclisi
Ankara hükümetine 100 milyon külçe altın yardım kararı
almıĢ, bu yardım Moskova üzerinden Mustafa Kemal
baĢkanlığındaki Ankara hükümetine 1921'de ulaĢtırılırken,
Moskova bu yardımın yalnızca 10 milyon külçe altınını bir
kısım silahla birlikte Ankara'ya ulaĢtırmıĢ, geride kalan 80
milyon külçe altının üzerine ise kendisi oturmuĢtu. Ancak,
Buhara Cumhuriyeti'nin o 10 milyon külçe altını ve silah
yardımı elbette Ġstiklal SavaĢı sırasında Türkiye‘nin çok içine
yaramıĢtı. Bu yüzden, Ruslarla yaptığı mücadeleyi kaybeden
ve ülkesi Buhara Cumhuriyeti'ni terk ederek 1923'te Türkiye
gelen eski CumhurbaĢkanı Osman Hoca'ya Mustafa Kemal
Atatürk aylık bağlayarak onu Türkiye‘de ağırlamıĢtı. Sovyet
Rusya ise, Osman Hoca'nın Türkiye‘den çıkarılması
konusunda Atatürk üzerinde 1923-1938 arasında yoğun baskı
uygulamasına rağmen, Atatürk bu baskılara aldırıĢ etmeden
Osman Hoca'nın Türkiye‘de huzur içinde yaĢamasını sağladı.
Ancak, Atatürk‘ün 10 Kasım 1938'de ölümünden sonra,
Moskova‘nın baskıları yeniden artınca o zamanki
CumhurbaĢkanı Ġsmet Ġnönü 1939 yılı baĢında Osman
Hoca'nın Türkiye‘den ihracına razı oldu. 1939 yılı basında bir
gün Osman Hoca'nın Ġstanbul‘daki evine gelen görevliler ona
24 saat içinde Türkiye‘yi terk etme emrini bildirdiler. Osman
Hoca 1923'ten beri Türkiye Cumhuriyeti vatandaĢı olduğu
halde, bu emri kabul ederek Türkiye‘yi terk etmek zorunda
kaldı ve Türkiye‘ye Ġkinci Dünya SavaĢından sonra ancak
1946'da dönebildi.
Demek, Türkiye kendisine Ġstiklal Savası sırasında altın
yardımı yapmıĢ olan ve daha sonra kendisine sığınmıĢ olan
bir kardeĢ Türk cumhuriyeti eski cumhurbaĢkanını bile Atatürk
sonrası dönemde "Efendim, Moskova öyle istiyor, biz ne
yapalım?" diyerek yurt dıĢına ihraç edebilmiĢti. Aslında,
Türkiye‘nin Osman Hopa‘ya 1939'da yaptığını Bugün
Muhammed Salih'e karĢı olan tutum ile karĢılaĢtırırsak,
Muhammed Salih'e yapılmakta olanı belki "daha hafif" olarak
yorumlayabiliriz. Ama elbette, her iki olay da af edilebilir bir
tutum değildir.
Ama, Osman Hoca hiç bir zaman Türkiye‘ye
gücenmedi, 1939'da resmen kovulmuĢ olsa bile, 1946'da
Türkiye‘ye
geri
dondu
ve
mezarı
Üsküdar‘ın
Sultantepe'sindeki
Özbekler
Tekkesi
(Ġstanbul)
mezarlığındadır, 1968'den beri orada yatıyor.
Muhammed Salih de ona karsı yapılmıĢ olan garip
muamele ve tutum dolay isiyle, elbette Türkiye‘ye gücenmiĢ
değildir, gücenmeyecektir de! Ama, Türkiye‘nin devlet
düzeyinde düĢünmesi gerekiyor: Türk cumhuriyetlerine karsı
bizim dıĢ politikamız nasıl olmalı ve hangi ilkelere dayanmalı?
GeçmiĢte bizim nasıl hatalar yaptık ve Bugün nasıl yanlıĢ
adımlar atıyoruz? Ġlerdeki bir olası senaryoda biz
CumhurbaĢkanı Muhammed Salih'in karsısına geçip yüzüne
nasıl bakacağız?
Türkiye‘nin bunu acı acı düĢünmesi gerekiyor...
SON GELİŞMELER
05.12.2001
Muhammed Salih’in Haklarını Koruma Komitesi
Komitemize ulaĢmak için yeni bir email hesabı
açılmıĢtır. Muhammet Salih‘le ilgili her türlü haber bilgi ve
çevrenizde
yapılan
çalıĢmaları
msalihkomite@uzbekisatnerk.org adresine iletebilirsiniz. Buradan biz
bir derleme yaparak basına duyuracağız. Komitemize
Almanya‘dan dostlarımızda katılmıĢ ve Berlin Ģehrinde
komitemizin çalıĢmaları sahasına girmiĢtir.
Son geliĢmeler
Prag - Muhammed Salih Çek ve batılı gazeteciler ile
görüĢmüĢtür. Bu konudaki bilgileri yarın size ileteceğiz.
Azerbaycan - Komitemizin Baku temsilcisi Azar Hasret
Azerbaycan basınına bir makale ile durumu bildirmiĢ ve
Muhammed Salih'in serbest bırakılması için Baku de
faaliyetlere baĢlamıĢtır.
Türkiye - Liberal Demokrat Parti BaĢkanı Besim
Tibuk'un Çek Elçisini arayarak Muhammed Salih‘in serbest
bırakılması isteğini iletti.
Kıbrıs - KKTC eski Kültür bakanı Ve Kibatek baĢkanı
Ġsmail Bozkurt Muhammed Salih için giriĢimlerde
bulunmaktadır. Sayın CumhurbaĢkanı DenktaĢ'a bir mektup
gönderip ilgilenmesini isteyeceğini belirtmiĢ ve ayrıca yüz
yüze görüĢmek için randevu da isteyecek.
Almanya - DıĢiĢleri Bakanlığı Orta Asya masası Prag
Büyükelçiliğini konuyu takip etmesi için anında görevlendirdi.
Hukuk devleti Çek Cumhuriyetinin ölüm tehlikesi olan bir
ülkeye sınır dıĢı edeceğini sanmıyor. Norveç‘in Avrupa
çapında önder olmasını bekliyor. Dört partinin yetkililere
(cumhurbaĢkanlığı, baĢbakanlık, bakanlıklar ve Meclis Ġnsan
hakları Komisyonu dahil) baĢvurulmuĢtur. Yetkililer Çek
Cumhuriyeti ile ve CumhurbaĢkanı Havel ile irtibata geçmeye
baĢlamıĢtır.
Ayrıca Amnesty'nin açıklaması yüzlerce kiĢiye ve
uluslararası kuruluĢlara ulaĢtırılmıĢtır. Tepki mesajları da Çek
CumhurbaĢkanı, Çek Meclis BaĢkanına ve Çek Meclisi Grup
BaĢkanlarına yollanmıĢtır.
Türkiye, Abd ve Muhammed Salıh
05.12.2001, Türkistan Bülteni
Ahmet Bican ERCĠLASUN
Muhammed Salih 28 Kasım‘da Prag'da Çek polisi
tarafından tutuklandı. Türkiye'yi yönetenler Avrupa Birliği
cenderesinden
ve
IMF
prangasından
kendilerini
kurtarabilirlerse, Özbekistan‘ın meĢru muhalefet lideri
Muhammed Salih'le de ilgilenebilirler. Büyük ve güçlü bir
Türkiye iĢte böyle günler için lâzım. Ama ülkemizi gittikçe
küçültüp yoksullaĢtıranlar, kendi yarattıkları bu durumu Ģimdi
iktidarlarının uzaması için bir mazeret olarak kullanma gayreti
içine düĢmüĢler. Böylece dünya siyasetinde belki de ilk defa,
ülkelerinde bunalım yaratanlar, aynı bunalımdan hayat
buluyorlar. Onlar hayatlarını kör topal sürdürüyorlar ama ülke
gittikçe daha fazla yoksullaĢıyor, gittikçe daha fazla
köleleĢiyor. Artık isçiler ve memurlar maaĢlarının artması için
IMF yetkililerine baĢvuracak hâle geldi. Bu arada Türkiye'nin
bölgesinde ve Türk dünyasında oynaması gereken rol de Artık
unutuldu. BirleĢik Avrupa Ordusu için taviz de veririz; Avrupa
Birliği için gerekirse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini de feda
ederiz. Muhammed Salih de ne ki?... Türkiye'nin böyle bir
meselesi mi var? Türkistan'daki kardeĢlerimiz olarak böyle bir
meselemiz yok; çevremizde güvenli bir kuĢak oluĢması
açısından böyle bir meselemiz yok; insan hakları bakımından
böyle bir meselemiz yok.
Kimden ümit var olalım? Muhammed Salih'in Ģiirleri için
bir zamanlar takdirkâr bir ön söz bile yazan Bülent Ecevit'ten
mi? Fakat o, bir vakitler haĢhaĢ ekimi için dahi ABD'ye kafa
tutan Ecevit değil ki ... Köy-kent tutkusu dıĢında her konuda
değiĢmiĢ olmakla övünüyor; Muhammed Salih'in Ģimdi sırası
mı?
BaĢka kimden ümit var olalım? Altaylardan Tunaya
günlerinin ve esir Türk haftalarının hatıralarına dayanarak
MHP'ye mi ümit bağlayalım? Bir zamanlar Tanrı dağları kadar
Türkçü BaĢbuğ. ġimdi Or-An tepesi kadar Türklüğümüz kaldı
mı bilmiyorum. Biz Ecevit'e eğiliyoruz, Ecevit IMF'ye. Yine de
yaĢasın Tekir yaylaları! ...
Belki ANAP'a ümit bağlayabiliriz. Ne de olsa Türk
dünyasıyla ilk sıcak iliĢkileri bu partinin ilk genel BaĢkanı
kurmuĢtu. Hazır içerden muhalefetin güzel örneklerini de
sunarken, üstelik Ankara‘nın yolunu Diyarbakır‘dan geçirecek
kadar demokrat tavırlar sergilerken doğrusu bu parti,
Muhammed Salih'in insan haklarına da sahip çıkabilir diye
ümitlensek hiç de haksız sayılmayız. Hele Muhammed Salih'in
de dostu olan bir dostumuz bu partinin yöneticilerinden biri
iken.
Dokuzuncu CumhurbaĢkanımıza ne dersiniz? Gerçi
Muhammed Salih onun zamanında Türkiye'den çıkarıldı ama
olsun! Ne de olsa önceki cumhurbaĢkanımız, Ġslâm
Kerimov'un ağası. Bakarsınız ağalığın gereğini yapmayı
hatırlar. Hem de hâlâ Türk Dünyası Kurultayı‘nın hâmiliğini
yaptığına göre ... Belki de örs üzerindeki demire çekiç
vururken Muhammed Salih hatırına geliverir. O zamana kadar
iĢ iĢten geçmemiĢ olursa. ġu çekiçli Ergenekon tablosuna ne
kadar da yakıĢan liderlerimiz var!... Mavi gömlek mavi
kasketli; ağır adım, oynar yüzlü; ak güvercin sekiĢli
aksakallarımız... Çizgi sekmez yüzlü, kirpik oynamaz gözlü,
Tekir yaylası gürleyiĢli devlet kuĢlarımız. Vur, vur dağlar
inlesin; bozkurdumuz ulur, yağızlar dinlesin!. Ordu'nun yiğit
delikanlısını da unutmamak lâzım. Töre konuĢturan
ağabeylerinin güçlü pazusu değil mi o? Vallahi çekici bir
kaldırdı mı, elinden fırlayıp meclis lokantasına düĢer de bir
daha kimse haddi olmayan sandalyelere oturmak cesaretini
gösteremez. Haaa, bir de bizim demokrat mi demokrat
basınımız var. Her ne kadar olağan üstü durumlarda ihtilâlciler
önünde esas duruĢa geçme gibi bir alıĢkanlıkları varsa da
basınımızın demokratlığına diyecek yoktur. Hele kartel olanı.
Eğer rakibi olan televizyon 15 gün ceza yerse demokrasi
adına amuda bile kalkar. Son zamanlarda Azerbaycan
prezidenti ile de baĢbaĢa resimler çektirmiĢken, bazı ortakları
da Özbekistan'da büyük yatırımlar yapmıĢken acaba bu
büyük gazetelerimizden Muhammed Salih için bir Ģeyler
umabilir miyiz? Ne de olsa adımız özgürlük. Yanılmıyorsam
ABD de Muhammed Salih'i Özbekistan‘ın meĢru muhalefet
lideri kabul ediyordu. Afganistan operasyonu sırasında
Özbekistan'dan üs koparma karĢılığında Muhammed Salih'i
feda ettiği söylentileri doğru ise bundan böyle ABD'nin
demokrasi havariliğine kimse inanmayacaktır. Büyük devletler
inandırıcılıklarını kaybettikleri andan itibaren çöküĢe geçerler.
Haydi bakalım prezident Bush, demokrasi ideallerini görelim.
Ancak senin ısrarınla Muhammed Salih bırakılır ve ancak o
zaman yukarıdaki söylentinin doğru olmadığı anlaĢılır. Üstelik
senin ülkenin Radio Liberty'si Muhammed Salih'i Prag'a davet
etti. Eğer Muhammed Salih'in basına bir Ģey gelirse
Kerimov'la Bush anlaĢıp Muhammed Salih'e tuzak kurdular;
Radio Liberty tarafından Salih'in Prag'a davet edilmesi bu
tuzağın bir parçasıdır, suçlamalarından kurtulamazsınız. Belki
de bu beklenmedik bir olay. Ama ne olursa olsun, ABD'ye ait
bir radyo tarafından davet edildiği için bir, demokrasi idealinin
öncülüğü iddiasında olduğu için iki, ABD, Muhammed Salih'i
kurtarmaya mecburdur. Aksi takdirde tuzak kurma
ithamlarından da kurtulamayacaktır; beni ve Muhammed
Salih'i
sevenleri
de
Artık
demokrasi
ideallerine
inandıramayacaktır. Türkiye'deki siyasîlerden ve basından
ümidi kesenler!
Kıpırdamaya mecbursunuz. Ya kıpırdayacak, ya
baĢınıza gelenlerden Ģikâyet etmeyeceksiniz. Yapılanlara ses
çıkarmamak demek, bunlara müstahak olmak demektir.
Bugün Muhammed Salih'in baĢına gelenler yarın Türkiye'yi
sevenlerin de baĢına gelir. Türk dünyasının bütün gönüllüleri;
susmamak zorundasınız. Mehmet Tütüncü'nün sitesini, Türk
Gazete Topluluğu‘nun sitesini izleyiniz. Oralarda yer alan
Muhammed Salih hakkındaki Ġngilizce mektubu, basta Havel
olmak üzere ilgililere gönderiniz. Star gazetesi yazarı Halit
Kakınç'a, Türkiye gazetesi yazarı Altemur Kılıç'a, Yeni ġafak
gazetesi yazarı Akif Emre'ye teĢekkür ediniz. Türkiye için,
Türk Dünyası için birlik olmazsak "erk"imiz de, gücümüz de
olmaz; yabancılar tarafından yediler, yabancılar tarafından
güdülürüz. Ak güvercin sekiĢli, Tekir yaylası gürleyiĢli
liderlerin çok çok becerikli politikalarına razı değilseniz; bu
politikaların
sonuçlarına
müstahak
olmadığınızı
düĢünüyorsanız susmayınız; kıpırdayınız. Ġlk hareketiniz
Muhammed Salih için olsun! Dede Korkut'u, Türkçülüğün
Esasları‘nı Özbek Türkçe‘sine aktaran Muhammed Salih için.
Türk Dünyası ülküsüne gönül veren Muhammed Salih için.
Hürriyet ve demokrasi savaĢçısı Muhammed Salih için.
Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Havel
Muhammed Salihin Prag‟da tutuklanmasını kendi
devleti itibarına leke düşürdüğünü bildirdi
06.12.2001 - Türkistan Bülteni
"Liberty" radyosunun verdiği habere göre, Çek
CumhurbaĢkanı Vaclav Havel Muhammed Salih‘in Prag‘da
tutuklanmasını kendi devleti itibarına büyük leke düĢürdüğünü
bildirdi.
Çek CumhurbaĢkanı Muhammed Salih‘e karĢı
Özbekistan hükümeti tarafından isnat edilen suçlamaları
öğrendiğini ve bunların esassız olduğu neticesine vardığını
söyledi. Çek CumhurbaĢkanı Çek Adli Meriçlerinin da aynı
fikirde olduğunu belirtti.
Milliyetçilik: yeni tanıma doğru
06.12.2001, Hürriyet
Hadi ULUENGIN
ÖNCE, Halit Kakınç'ın ‗Star‘gazetesinde ‗Milliyetçiliğin
Yeni Bir Tarifi Gerekiyor‘ baĢlıklı makalesinden bir bölüm
aktaracağım.
Yazının sonunda da kısa bir yorum getireceğim.
***
‗Salkım Hanım‘ın Taneleri‘adlı filmin içeriğine girerek
ayrıntıda boğulmak istemiyorum. Yalnızca bir kaç Ģey
söylemekle yetineceğim.
Bin yıldan beri Anadolu toprakları nice acılara
boğulmuĢtur. Acı günler ve acı olaylar da en az tatlı günler
kadar yaĢanmıĢ; beyinlere nakĢolmuĢtur.
Ben, Türk'üm! Bu ülkeyi canından çok seven bir
insanım. Üstelik, Anadolu dıĢında kalan Türk asıllı gruplarla
en fazla ilgilenenlerden birisiyim.
Ne var ki, bu tavrım bir 6 - 7 Eylül hadiselerini
yaĢayarak mağdur olmuĢ gayrimüslimler için üzülmemi; Varlık
Vergisi yüzünden ezilmiĢ, itilmiĢ, kakılmıĢ Rum'un, Ermeni'nin,
Yahudi'nin dramları için de üzülmemi engellemez.
Bu, insan olmak ve bu toprağı tüm çileleri, sevap ve
günahlarıyla sahiplenmek için bir önkoĢuldur! Yönetmen
Giritlioğlu ‗milliyetçilik, önce bilgi gerektirir‘ diyor. Yüzde yüz
katılıyorum. Karakoyunlu da Ahmet Çakar'ın romanı
okumadığından yakınıyor.
Ve, ‗okusa bile anlayacağından emin olmadığını‘
söylüyor.
Korkarım, ben de öyle düĢünüyorum...
***
Bu arada çok tatsız bir geliĢme oldu. Özbekistan'ın
sürgündeki muhalefet lideri Muhammed Salih dün Çekya
baĢkenti Prag havaalanında gözaltına alındı.
Ġlk açıklamaya göre tutuklama nedeni Özbek
hükümetinin Salih'e iliĢkin olarak iki yıl önce Ġnterpol'e
gönderdiği kırmızı bülten. Salih ‗Radio Liberty‘nin davetiyle
Prag'a gitmiĢti. Üç gün içinde mahkemeye çıkartılacak.
Ġnsan hakları kuruluĢları aktif olarak devreye girmiĢ
durumda.
***
Benim Ahmet Çakar'a ve partidaĢlarına bir çağrım var:
Muhammed Salih'in avukatının adı Murch Koftova... Cep
telefonu da 00-4202-22-721424.
Aranızda, milliyetçiliğin Türkiye'nin yüzakı bir filme
saldırmak ve de Özbekistan diktatörü Kerimov tarafından
ağırlanmaktan baĢka bir Ģey olduğunu düĢünenler varsa, bu
numarayı arasınlar!
Türk dünyasının bir baĢka gururu, laik ve demokrat
Muhammed Salih'in serbest bırakılması için hem milliyetçi,
hem de çağdaĢ bir tavır koysunlar!'
***
Ben ‗milliyetçi‘ değilim
yazısına imza atıyorum.
ama
Kakınç'ın
yukarıdaki
Zaten, Türkçü muhalif lider Muhammed Salih
Özbekistan diktatoryasının katakullisine gelerek 28 Kasım
günü Prag'da tutuklanır tutuklanmaz, avukatına telefon
etmesem bile, üyesi bulunduğum iki uluslarası basın
kuruluĢunun ve ‗Amnesty Ġnternational‘un devreye girmesi için
hemen kolları sıvadım.
Heyhat, Salih'in tutuklama kararı önceki gün uzatıldı ve
yeniden mahkeme önüne çıkartılmasının bir aydan önce
gerçekleĢmeyeceği anlaĢılıyor.
Fakat aynı Ģekilde, ‗milliyetçi‘(!) Ahmet Çakar yukarıda
sözü geçen filme veryansına baĢladığı an ben yine net tutum
aldım. Tarihi inkar etmeden, günah ve sevaplarıyla o tarihi bir
bütün olarak kabullenmemiz gerektiğini kaydettim.
Ben buna ‗yurtseverlik‘ diyorum. Artı, ‗demokratlık‘
sıfatını ekliyorum.
Ve, burada tanım değil tavır önemli!
Kendisine ‗milliyetçi‘ diyen Halit Kakınç ve ‗yurtsever‘
diyen ben eğer Türkçü Muhammed Salih'i ve gerçekçi ‗Salkım
Hanım‘ın Taneleri'ni ortaklaĢa sahipleniyorsak, varsın
tariflerimiz farklı olsun, aynı yolun yolcusuyuz!
Ama Kakınç'ın önerisine katılıyorum, elbirliğiyle yeni bir
tarif yapalım da ‗milliyetçilik mi, ‗yurtseverlik mi kavramlarında
karar kılalım.
„Taşkent Baharı‟na geçit yok!
07.12.2001 – Milli Gazete
Hakan Albayrak
Prag, 1968.
Hürriyet ilan edilmiĢ, sansür kaldırılmıĢ, kilisenin
faaliyetleri serbest bırakılmıĢ, Sovyet komünizminin kararttığı
ufuk aydınlatılmıĢ, halk geleceğe umutla bakmaya
baĢlamıĢtır.
Çekoslovakya Komünist Partisi Genel Sekreteri
Aleksander Dubçek‘in ―insani bir sosyalizm‖e matuf ıslahat
hareketi, sadece kendi halkına değil, Sovyet hegemonyası
altında yaĢayan bütün Doğu Avrupa halklarına umut
vermektedir.
Derken ―Brejnev Doktrini‖ girer devreye; Kızıl Ordu
Çekoslovakya‘yı baĢtan baĢa iĢgal eder; bağırlarını açıp
tankların önüne dikilen özgürlük aĢığı yiğitler ezilip geçilir;
Dubçek ve arkadaĢları tutuklanıp Moskova‘ya götürülür...
Tarihe ―Prag Baharı‖ diye geçen kıyam bastırılmıĢ,
Moskova‘nın arsız çocuğu (!) hizaya getirilmiĢtir.
Çekoslovakya‘da istibdat rejimi yeniden tesis edilir.
Çatlak ses çıkarmaya devam eden aydınlar bir bir
tutuklanır.
1990‘lı yıllara kadar devam eden demir yumruk
siyasetinin kurbanları arasında ünlü yazar Vaclav Havel de
vardır.
Havel, hürriyet aĢkının bedelini zincire vurularak öder.
***
Prag, 2001.
Demir perdenin yerinde yeller esmektedir.
BaĢkanlık sarayında hürriyet kahramanı Vaclav Havel
oturmaktadır.
Soğuk savaĢ yıllarında istibdat kurbanlarının sesi olarak
bütün dünyaya nâm salan ―Hür Avrupa Radyosu‖nun merkezi
artık Prag‘dadır.
Norveç‘te
sürgün
hayatı
yaĢayan
Özbekistan
Demokratik Erk Partisi lideri Muhammed Salih, bu radyodan
aldığı bir davet üzerine Prag‘a gelmekte hiçbir sakınca
görmez.
Havel‘in ülkesinde emniyette olacağını düĢünür.
Nitekim Prag
tarafından karĢılanır.
Havaalanı‘nda
emniyet
mensupları
Fakat polisler onu korumak için değil, tutuklamak için
gelmiĢlerdir.
Ülkesindeki dikta rejimine karĢı mücadele eden bir
hürriyet aĢığı, vaktiyle aynı mücadeleyi veren baĢka bir
hürriyet aĢığının yönettiği bir ülkede, bir diktatörün ricası
üzerine zincire vurulur!
***
Özbekistan, Sovyet artığı Ġslam Kerimov‘un demir
yumruğu altında inim inim inliyor.
Çek hükümeti, bu diktatörlüğe karĢı çıktığı için ölüm
fermanı imzalanan ve çareyi ―hür dünya‖ya iltica etmekte
bulan Muhammed Salih‘i tutuklatmak suretiyle, Özbek
zindanlarında iĢkenceyle öldürülen binlerce rejim muhalifinin
mezarına tükürmüĢ oldu.
Havel bunu içine sindirebiliyor mu?
Muhammed Salih derhal serbest bırakılmalı ve hem
Salih‘ten hem de mazlum Özbek halkından özür dilenmeli.
―Bahar‖, TaĢkent‘in de hakkıdır.
Bu hakkı savunmaktan baĢka sucu olmayan Salih‘in
Kerimov‘a teslim edilmesi, Prag için ebediyen utanç mevzuu
olacaktır!
Muhammed Salih‘e özgürlük!
Muhammed Salih‘i Koruma Komitesi, Erk Partisi
liderinin serbest bırakılması için bir kampanya baĢlattı.
AĢağıdaki mektubu Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel‘e
faks veya elektronik posta yoluyla göndererek kampanyaya
katılabilirsiniz:
―Dear President Havel
I cannot believe that your country detains Mr.
Muhammed Salih of Uzbekistan, a well known opposition
leader and poet.
Dear President,
It is impossible not to see the similarities between your
career and Mr. Salih‘s. Only difference is that he did not have
Europeans nearby to help him out to establish democracy in
his country. I believe only crime (!) he has committed is to ask
for a regime for his people that give them freedom and dignity
and well deserved civilized living conditions after 200 years of
brutal oppression.
I strongly protest your country‘s detention of Mr. Salih
and demand immidiate release and apology to him.‖
***
Havel‘in faks numarası: 00420 2 24 37 22 35
E-posta adresi: president@hrad.cz
Salih‘in iĢkenceyle öldürülmesini mi istiyorlar?
Hapishane yetkililerinin teslim ettiği ceset korkunç bir
haldeydi. Yüzünün yarısı parçalanmıĢtı. Vücudu darbe
izleriyle, kesiklerle doluydu. ĠĢkenceden öldüğü aĢikardı.
Fakat yetkililer, Yurahon Azimov‘un ailesiyle ve bütün
dünyayla dalga geçercesine, ―Ölüm sebebi kalp krizi‖
diyorlardı. Tutuklandıktan birkaç gün sonra tırnakları
sökülmüĢ bir halde ölü olarak ailesine teslim edilen Azim
Hocayev de ―kalp krizi‖ mağdurlarındandı! Kaburgaları
kırılmıĢ, diĢleri dökülmüĢ ve her tarafı çürükler içinde kalmıĢ
Ġmam Kabil Muradov‘un ise ―ranzadan düĢüp öldüğü‖
açıklandı!
Liste uzayıp gidiyor.
Özbekistan‘da devlet güçleri tarafından vahĢice
katledilen rejim muhaliflerinin haddi hesabı yok. Çekler, bu
uzun listeye Muhammed Salih‘in de girmesini mi istiyorlar?
Milliyetçiliğin yeni bir tanımına doğru
07.12.2001, Star
Halit KAKINÇ
Önce bir teĢekkür borcumu yerine getirmeliyim. Hürriyet
yazarı Hadi Uluengin, gazetesinin dünkü sayısında, Salkım
Hanım'ın Taneleri ve Muhammed Salih bağlantılı yazımdan
aktarmalar yapmıĢ. Ve altına imzasını atabileceğini belirtmiĢ.
Sağolsun. Kendisi ile tanıĢma fırsatım olamadı. Ġlginçtir,
herhalde kalp kalbe karĢı olmalı ki, yazılarının sadık bir
okuyucusuyum. Rafine zekâsı, gerçek anlamdaki aydın tavrı
ve kıvrak üslubu ile büyük keyif alarak okuduğum sayılı
kalemĢörden bir tanesidir.
Sayın Uluengin. Milliyetçilik ve yurtseverlik tariflerimizin
birbirinden herhangi bir farkı olacağını sanmıyorum.
Kendi dönemlerini aĢması ve bugüne kadar değerlerini
yitirmemiĢ olmaları açısından, bu konuda benim hoĢuma
giden iki tarif var. Birisi, Yusuf Akçura'ya ait. Akçura, 16 Eylül
1919 tarihinde Ġstanbul Türk Ocağı'nda verdiği bir
konferansta, Demokratik Türkçülük adını verdiği yurtseverliği
Ģöyle tanımlıyordu:
'...Demokratik Türkçülük, milliyet esasını her millet için
bir hak olarak telakki ediyor ve Türkler için talep ettiği bu
hakkı, diğer milletlere de aynı derecede hak olarak
tanıyordu... Demokrat Türkçüler, diğer milletleri temsil etmek
Ģöyle dursun, idareye çalıĢmayı bile, o kuvveti tenkise sebep
olacağından, zararlı sayıyorlardı... Demokratik milliyetçilik,
gasp edilen hakkı almağa, gasp edilmek istenilen hakkı
müdafaaya çalıĢır...'
'Milletler eĢit olsun'
YaklaĢık aynı yıllarda, efsanevi Tatar asıllı milli
komünist Mirseyid Sultangaliyev de, Ģu sloganı kullanıyordu:
'Millet bir olsun... Milletler eĢit olsun!'
Benim daha sade, daha halk iĢi bir formülüm var. ġöyle
diyorum: Üç-dört yaĢlarında, bukleleri kordelalı bir kız çocuğu
kaldırımda oynarken, kontrolden çıkan bir kamyonun altında
kalır ve biz de bu olaya tanık olursak, dünyamız kararır... Hele
hele eğer bu kız çocuğu, bizim kendi çocuğumuz ise onunla
birlikte manen biz de can veririz.
Yurtseverliğin nüansı bence sadece bu kadar. Aynı çatı
altında yaĢadığımız için, öncelikle kendi minik kızımızı
gözetiriz. Lákin sembolik anlamda - bukleleri kordelalı
yerkürenin tüm kız çocukları gönlümüzün parçasıdır.
Sayın Uluengin, size sevgilerimi yolluyorum. Kabul
buyurun.
Salih‘in haklarını koruma komitesi
Bu arada, Muhammed Salih'in Prag'taki tutukluluğu
devam ediyor. Olumlu haber, Amsterdam, Brüksel, Berlin,
Moskova, Oslo, Prag, Washington, Bakü ve TaĢkent
kentlerinde Muhammed Salih'in Haklarını Koruma Komitesi
adını taĢıyan bir örgüt oluĢarak faaliyete geçti.
Muhammed Salih, tutuklu bulunduğu cezaevinde Çek
ve Batılı gazeteciler ile görüĢtürüldü. Almanya'da, DıĢiĢleri
Bakanlığı'nın Orta Asya Masası, Prag Büyükelçiliği'ni konuyu
takip etmekle görevlendirdi. Norveçli yetkililer, Çek makamları
nezdinde baĢvuruda bulundu. Amnesty International'ın
açıklaması, uluslararası kuruluĢlara gönderildi. KKTC Kültür
eski Bakanı Ġsmail Bozkurt da, uluslararası boyutta ses
getirecek giriĢimler yaptı.
Türkiye mi?..
Ahmet Bican Ercilasun imzalı bir e-mail aldım. Bu
konuda sözü ona bırakmak, belki de en iyisi:
'Kimden ümitvar olalım?.. Muhammed Salih'in Ģiirleri
için bir zamanlar takdirkár bir önsöz bile yazan Bülent
Ecevit'ten mi? Fakat o, bir zamanlar haĢhaĢ ekimi için dahi,
ABD'ye kafa tutan Ecevit değil ki!
Altaylar'dan Tuna'ya günlerinin ve Esir
Haftaları'nın hatıralarına dayanarak MHP'den mi?'
Türk
Avrupa Birliği imiĢ... IMF'miĢ... Hükümetimizin iĢi
baĢından aĢkın. Özgürlük ve demokrasi savaĢı ve
savaĢçılarına ayıracak vakit mi var!
Doğrusu pek hoĢsunuz, Sayın Ercilasun.
Vatslav Havel: "Muhammed Salih'in
insan hakları için savaştığına ve de suçsuz
olduğuna eminim...''
07.12.2001, Radio Free Europe
(Sunucu) Zebunisa:
Daha önce de belirttiğimiz gibi 6 Aralık günü ''Radio
Free Europe'‗muhabiri ile görüĢen, komünizm rejimi
döneminde kendi özgürlük idealleri uğruna bugün Muhammed
Salih'in de tutuklu bulunduğu Pankrats hapishanesinde yatmıĢ
olan Çek Cumhuriyeti CumhurbaĢkanı Vatslav Havel,
Muhammed Salih'in Çek Cumhuriyetinde tutuklanmıĢ
olmasının ülkesinin uluslararası itibarını zedelediğini belirtti.
Çek televizyon kanallarının verdiği haberlere göre Çek
kamuoyunun da Muhammed Salih konusundaki görüĢü
CumhurbaĢkanı ile aynı. Adalet Malik tarafından hazırlanan
radyo programında Muhammed Salih‘in tutuklanması ile ilgili
olarak CumhurbaĢkanı Havel‘in düĢünceleri ve Çek
kamuoyunun görüĢü belirtilmiĢtir.
Adalet Malik:
Özbekistan ERK Demokrat Partisi Lideri Muhammed
Salih‘in Prag‘da tutuklanması genelde asayiĢ ve sükunet
içindeki
Çek
kamuoyunu
dalgalandırmıĢtır.
Çekler,
Muhammed Salih‘in tutuklanması konusunun geliĢim
sürecinde, özgür ve demokratik diye adlandırdıkları ülkelerinin
ne derece demokratik esaslara ve uluslararası kanunlara
uyduğunun görülebileceğini söylüyorlar. Her ne kadar Çek
Cumhuriyeti Avrupa Birliği‘ne üye olmaya çalıĢıyorsa da,
aralarında Adalet Bakanlığının da bulunduğu memleketin
birçok kurumunun bazı yükümlülüklerini hemen yerine
getirememeleri ülkenin Avrupa Birliği devletleri arasına
katılmasına, büyük engel teĢkil etmektedir.
Belirtmek gerekir ki Çek yayın organları ve ülkede
yabancı dillerde yayınlanan gazeteler Muhammed Salih
konusuna geniĢ yer vermektedirler. Çek Cumhuriyeti‘nde ön
kanat içtimai Demokratik Partisi‘ne bağlı ―Lubova novini‖
gazetesinde ĠçiĢleri Bakanı eski yardımcısı Petrushko
Shuhrova‘nın
―Diktatör
Hizmetinde
mi?‖
makalesi
yayınlanmıĢtır. Shuhrova bu makalede Çek polisinin Prag
havaalanında Özbek Ģairi ve Özbekistan demokratik
muhalefet liderinin gözaltına aldığını da belirtmiĢtir. Makalede
ayrıca Çek Cumhuriyeti‘nin Salih‘in TaĢkent‘e iade etmesinin
Orta Asya‘daki diktatörün ciddi siyasi rakibinden kurtulmasına
yardımcı olacağını, böyle bir endiĢenin vatandaĢlarımızın
gönlünü rencide etmekte olduğu yazılmıĢ ve Çek kamuoyuna
buna izin vermemeleri için çağrıda bulunulmuĢtur. GeçmiĢte
ĠçiĢleri Bakanlığının yüksek makamlarında çalıĢmıĢ olan
Shuhrova, Ģimdiki Bakan Stanislav Grun‘dan Muhammed
Salih‘in serbest bırakılmasını ve meydana gelen bu olaydan
dolayı kendisinden özür dilemesi gerektiğini belirtti.
Aynı zamanda merkezi partilere bağlı ―Nota
Frontenevs‖ gazetesinde yayınlanan bir makalede ―Muhtaç
Ġnsanlar‖ adlı özel teĢkilat vekili Tomash Boyar‘ın Muhammed
Salih meselesi hakkındaki fikri yer almıĢtır. Makalenin yazarı
Özbekistan‘ın uluslararası teröre karĢı olan tutumunun övgüye
layık olduğunu, ancak son 10 yıl içinde Özbekistan halkının
tamamen ülke CumhurbaĢkanının hizmetkârlarına dönüĢmüĢ
olduğunun altını da çizmekte olup, Özbekistan ile iliĢkilerini
geliĢtirmek isteyen devletlerin dünyanın en zorlu hükümetiyle
karĢı
karĢıya
olacaklarını
her
zaman
gözönünde
bulundurmaları gerektiğini vurgulamaktadır. Makalenin yazarı
Muhammed Salih olayının Demokratik bir Devlette ne tür
olaylara yol açabileceğini ve de terörizm ile savaĢ maskesi
altında meydana gelen dalgalanmanın Prag‘da da
hissedildiğini vurgulamıĢ.
Muhammed Salih meselesi konusunda fikir bildiren Çek
aydınlarından Vasko CumhurbaĢkanı‘nın söylediklerine
katıldığını bildirmiĢ, ―Ben CumhurbaĢkanı Havel‘in Salih
meselesinde bürokratik hatanın meydana geldiği yolundaki
fikrine katılıyorum, çünkü bu kiĢi ülkemize BM belgeleri ile
giriĢ yapmıĢtır. Ben her zaman ülkemizin demokratik bir devlet
olduğuna inanmıĢımdır. Ancak Muhammed Salih ile meydana
gelen hadise bunun aksini göstermekte dedi. Onun düĢüncesi
ise, meselenin en kısa zamanda çözümlenmesinin,Çek
Cumhuriyetinin hakikatten de Demokratik bir devlet olduğunun
göstergesi olacağı yönünde.
‗Free Europe‘Radyosu
Muhammed Salih‘in Prag havaalanında BirleĢmiĢ
Milletler‘in Cenevre Konvensiyonu‘na dayanılarak verilen
belgelere sahip olmasına rağmen gözaltına alınması Çek
polisinin uluslararası kanunları iyi bilmediğinin göstergesidir.
Zaten Çek CumhurbaĢkanı Vatslav Havel de Radio Free
Europe muhabiri ile yaptığı görüĢme esnasında Muhammed
Salih‘in gözaltına alınmasını ―bürokratik hata ve Ġslam
olgusundan korku‖ olarak nitelendirmiĢtir (Vatslav Havel‘in
sesinden). CumhurbaĢkanı Havel, Muhammed Salih‘in
totaliter devlete teslim edilmesinin mümkün olmadığını ve
onun Norveç‘e geri gönderilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Radio Free Europe muhabirinin neden Çek CumhurbaĢkanı
bu zaman kadar Salih meselesi ile ilgili düĢüncesini
bildirmediği sorusuna geçmiĢte muhalif faaliyetlerinden dolayı
bir dönem hapis cezası almıĢ olan Çek CumhurbaĢkanı
Vatslav Havel ― Ben kendi fikrimi bildirmeden evvel bütün
bilgileri gözden geçirmem gerekirdi. Interpol‘ün tutumunu
―anlamsız‖ diye adlandırmaya dilim varmıyor, ancak Ģimdi ben
Salih‘in insan hakları için savaĢtığını ve de suçsuz olduğuna
inanıyorum ve buna eminim. Ben bu fikrimi Çek Adalet
Bakanlığı ve ĠçiĢleri Bakanlığı‘na bildirdim‖ Ģeklinde cevap
verdi.
Muhammed Salih'e özgürlük…
07.12.2001, YeniĢafak
Cengiz ÇANDAR
Gece yarısı 'sos‘ rumuzlu bir elektronik posta mesajı
aldım. Muhammed Salih, 28 Kasım günü Amsterdam'dan
geldiği Prag'da Çek Ġnterpol birimi tarafından gözaltına
alınmıĢtı. Durum ertesi gün anlaĢıldı. Özbekistan'daki Ġslam
Kerimov rejimi, Muhammed Salih'in Özbekistan'a iadesi
amacıyla Çek Ġnterpolü'ne baĢvurmuĢtu. Muhammed Salih,
merkezi Prag'da bulunan Hür Avrupa Radyosu/Özgürlük
Radyosu'nun daveti üzerine ayak bastığı bu Orta Avrupa
ülkesinde Ģimdi demir parmaklıkların ardında. 40 günlük süre
sonunda,
Çek
makamları
ya
Muhammed
Salih'i
salıverecekler; ya da Ġslam Kerimov'a teslim edecekler.
Ġslam Kerimov'un iddiası, 1999 ġubatında meydana
gelen ve 16 kiĢinin öldüğü bombalı eylemde Muhammed
Salih'in parmağının bulunduğu yani 'terörist‘ olduğu.
Muhammed Salih, gıyabında 15 yıla mahkum oldu. Ancak,
iĢin ilginç yanı, Kerimov'un karĢısında 1992 yılında
CumhurbaĢkanı adayı olan, Özbekistan Erk Partisi'nin ve
Özbekistan ana muhalefet lideri Muhammed Salih, Stalinist
diktatörün gazabını çektiği için o tarihten beri yurt dıĢında.
Kerimov, Muhammed Salih'e eriĢemeyince ve iftiraları dünya
demokrasi çevrelerinde yüz bulmayınca, Muhammed Salih'in
üç kardeĢini tutuklattı ve iĢkence altında tutuyor.
Muhammed Salih'in Özbekistan'ı terk ettiği vakit, gelip
sığındığı ülke tabii ki Türkiye idi. Ancak, Ġslam Kerimov'un
baskılarıyla Ankara yüz kızartıcı bir davranıĢla, Muhammed
Salih'i Türkiye dıĢına çıkarttı. Oysa, Azerbaycan'da Ebulfez
Elçibey, Türkiye öncesi konuğu olan Muhammed Salih'i Ġslam
Kerimov kendisinden istediğinde, cevaben 'Muhammed Salih'i
almak için göndereceğin adamları tutuklatırım‘ diye karĢılık
vermiĢ ve Muhammed Salih'in Türkiye'den çıkartılmasını
duyduğunda 'bele (böyle) Ģey olmaz‘ diye öfkelenmiĢti.
Adını ilk kez 80'li yılların sonlarında Sovyetler Birliği'ne
baĢkaldıran 'Özbek ulusal lideri ve tanınmıĢ Ģair‘ olarak
duyduğum Muhammed Salih'le, ilk kez, 1992 yılında
TaĢkent'te bir araya geldim. O sırada Türkiye'nin DıĢiĢleri
Bakanı da TaĢkent‘teydi. Kendisini Amerikan DıĢiĢleri Bakanı
James Baker ziyaret etmiĢti ama tutkuyla bağlı olduğu
Türkiye'nin yetkililerinin ilgisizliğinden burukluk duyuyordu.
Orta Asya'da örneğine pek az rastlanabilir bu
'demokratik kiĢiliğin Ģu sıra böylesine çirkin ve hayat riski
taĢıyan bir duruma düĢürülmesinde, Türkiye'nin ağır
sorumluluğu var. Ama Türk hükümeti bu konuda sağır ve
dilsiz. Hükümetin 'Türk dünyasına duyarlı‘ zannedilen ortağı
MHP'nin ise, Salkım Hanım'ın Taneleri ile uğraĢmaktan
Muhammed Salih'e ayıracağı vakti ve enerjisi yok.
Muhammed Salih'in özgürlüğüne kavuĢması için,
Uluslararası Af Örgütü, Helsinki YurttaĢlar Meclisi ve Human
Rights Watch (Amerikan Ġnsan Hakları Ġzleme örgütü) gibi
uluslararası demokratik sivil toplum kuruluĢları ve Norveç
hükümeti ile Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel gibileri
uğraĢıyorlar.
Belli: Amerika'nın 'içinden‘ve dıĢarıdan, demokratik
dünya zemininden hareket etmek zorundayız. BaĢka çare
yok. Bu iĢ, özgürlük ve demokrasi yanlılarının iĢi.
Bu iĢin peĢini bırakmayacağız…
Muhammed Salih'e destek
07.12.2001, Milliyet
Taha AKYOL
ÖZBEKĠSTANLI muhalefet lideri Muhammed Salih, Ģu
anda, Çek Cumhuriyeti'nin baĢkenti Prag'da tutuklu!
Çünkü Özbekistan Devlet BaĢkanı Kerimov, demokrasi
isteyen Salih'i "terörist" ilan etmiĢ ve hakkında kırmızı bülten
çıkarmıĢtır!
Muhammed Salih'in terörle kesinle alakası yoktur.
Yüksek kalitede bir entelektüeldir, 'Türkçü‘ bir liberal
demokrattır.
Kendisini yakından tanırım; dostumdur.
1989'da Sovyet lideri Gorbaçov kapıları açınca,
gençliğimin tatlı rüyası "Turan"a gittiğimde, TaĢkent'te
Muhammed Salih'in evinde bir gece misafir olmuĢtum.
ÇalıĢma odasında, duvarda çeĢitli fotoğraflar vardı; ikisi
kalpaklıydı: Enver ve Mustafa Kemal paĢalar...
Ötekiler, ġair Çolpan ve Ekmel Ġkram gibi Asya
Türklüğünün "milli medeni intibah" öncüleri; Stalin tarafından
kurĢuna dizilen "Ceditçi ve Türkçü" akımının Özbek
liderleriydi...
***
MUHAMMED Salih, Yunus Emre'yi, öyle bir 'ortak
Türkçe‘ile yayımlamıĢtır ki, biz okuyunca da, bir Özbek veya
Azeri okuyunca da aynı zevki alır, aynı derinlikle anlar.
Türkiye'deki alfabe tartıĢmaları konusunda yazdığım
yazı üzerine bana Ġsveç'ten bir e-maille "Türkistan Alfabesi"
konulu makalesini göndermiĢti.
Salih'in temel tezi Ģudur: "Ünlü seslerin uyumu, Türk
kavimlerinin uyumudur."
Bizim kullandığımız Latin alfabesine üç harf ekleyerek
bütün Türk kavimlerinin okuyabileceği bir alfabeyi
savunmaktadır. BaĢka bir yazımda anlatacağım.
Muhammed Salih böyle bir insandır, bir aydındır.
Kendisinin de lideri olduğu "Erk Partiyası"nın da terörle
hiçbir ilgisi yoktur.
Ağır ekonomik Ģartlar altında Özbekistan'da ortaya
çıkması kaçınılmaz sosyal muhalefete Muhammed Salih gibi
açık fikirli, demokrat bir aydın önderlik edebilirdi; Kerimov bu
hareketi ezdi, Salih Türkiye'ye kaçmak zorunda kaldı...
Ve sosyal muhalefet, Taliban benzeri illegal radikal
grupların eline düĢtü!
***
TÜRKĠYE'DE Muhammed Salih bir yıl yaĢadı. Özbek
lideri Kerimov, bu yüzden Türkiye ile iliĢkileri bozdu! Fethullah
Gülen'in açtığı okulları "Türk okulları" olduğu için kapattı...
Türkiye'de okumakta olan 3 bin kadar Özbek öğrenciyi geri
çekti!
Türkiye, Özbekistan halkıyla ve devletiyle iliĢkilerini
bozmamak için Salih'i sınır dıĢı etmek zorunda kaldı ve o da
Ġsveç'e yerleĢti.
Prag'a "Radyo Liberty"nin davetlisi olarak gitmiĢti...
Kerimov'un "kırmızı bülteni" sebebiyle "terörist" diye
tutuklandı!
Bu tutuklamada hem Çek polisinin Stalinci gelenekten
tam arınamamıĢ olmasının, hem Bin Ladin belasının dünyada
yarattığı psikolojinin rolü olduğunu sanıyorum.
Muhammed Salih Özbekistan'a iade edilirse, bilin ki,
uçaktan iner inmez kurĢuna dizilecektir!
Türkiye ile Özbekistan arasında zaten 'netameli‘olan
iliĢkiler temelli bozulmamalı, bu iĢe hükümet resmen
karıĢmamalı... Ama basın, aydınlar, insan haklarında duyarlı
çevreler, partiler Muhammed Salih'e destek vermelidir.
Türkiye‘deki Liberal Demokrat Partiden Avrupa Konseyi
Parlamenter Asamblesi BaĢkanı
Lord Russell-Johnston'a mektup
07.12.2001
Lord Russell – Johnston,
Avupa Konseyi
Strazburg – Fransa
Parlamenter
Asamblesi
BaĢkan,
Sn. Baskan Lord Russell - Johnston,
Özbekistan muhalefet lideri Muhammed Salih'in Prag'da
tutuklanmasını dikkatinize getirmek istiyorum. Çok ciddi, hatta
Muhammed Salih'in hayatını tehlikeye atabilecek sonuçlara
yol açabilecek bu olayı bildiğinize inanıyorum.
Hatırlatmak isterim ki, kendisi Türkiye'de ve tüm Orta
Asya Cumhuriyetleri'nde sadece bir politikacı olarak değil,
belki bundan çok Ģair, yazar ve entelektüel kimliği ile tanınan
bir değerdir. YaklaĢık 10 yıldır sürgün hayatı yaĢamakta olup,
Ģu anda Norveç'te ikamet etmektedir. Özbekistan Demokratik
Erk Partisi BaĢkanı olarak siyasi faaliyetleri, Özbekistan'a
demokrasiyi getirmeyi amaçlamaktadır. Liberal demokrat
fikirleri, demokrasi için çabaları ve entelektüel vasıflarıyla
tanınmıĢ bir kimsedir. Kısaca, kendisinin bir terörist olmadığı
aĢikardır.
Bundan dolayı, inanıyorum ki Avrupa Konseyi'nin acilen
Özbekistan‘ın Kerimov rejimi tarafından yapılan bir talep
üzerine Çek yetkilileri tarafından tutuklanan Muhammed
Salih'in serbest bırakılması için müdahale etmesi
gerekmektedir.
Avrupa Konseyi'nin insan haklarının ve demokrasinin
ilerletilmesi ve korunması amacıyla yaptığı çalıĢmaları ve sizin
asamble BaĢkanı olarak bu değerlere verdiğiniz önem ve ilgiyi
yakından bildiğim için, Muhammed Salih'in serbest birakilmasi
ve Kerimov rejimine iade edildiği takdirde idam edileceğinin
göz önüne alınarak, bunun önlenmesi için gerekli giriĢimde
bulunacağınıza eminim.
Saygılarımla,
Engin Güner,
Liberal Demokrat Parti Genel BaĢkan Vekili
Adaletsiz BARIŞ gelmez
08.12.2001, Türkiye
Hasan Mesut Hazar
Sadece Afganistan değil, dünyanın dört bir yanı
kaynıyor. Ortadoğu‘da terör ve yine gözünü kan bürümüĢ
Sharon'un zalim politikaları, bütün bölgeyi dehĢetli bir savaĢın
eĢiğine getirmiĢ durumda. Çeçenistan'da neler oluyor? Bilen
var mı? Çin'in, Doğu Türkistan'da artık zulmünü gizlemeye
bile gerek kalmadan sürdürmesinden, rahatsızlık duyan kaldı
mı?
Orta Asya'nın zalim diktatörleri, ABD'nin ve Batı'nın
nezdinde birer birer sadık müttefike dönüĢüyor. Demokrasi,
insan hakları, din ve vicdan hürriyeti ve bu konuda rapor
hazırlamalar artık rafa kalktı.
Dünyanın her tarafında açlıktan ve hastalıktan ölen
insanların sayısı her geçen gün artıyor. Kin ve nefret
propagandaları ile körüklenen acımasız vahĢet dünyayı
yaĢanmaz bir mekan haline getiriyor. Bırakın radikalleri,
çaresiz kitleleri bile, terörist olmaya mecbur kılan insafsız ve
adaletsiz uygulamalar, her tarafı kasıp kavuruyor. Ama kimin
umurunda?..
Norveç'in ayıbı
Norveç
baĢbakanı
Kjell
Magne
Bondevik
Washington'daydı. Kongre'yi ziyaret etti. Adalet Bakanı John
Ashcorf ile yemek yedi ve Beyaz Saray'da BaĢkan Bush ile
görüĢtü. Geçtiğimiz Salı günü Ulusal Basın Kulübü'nde
konuĢtu ve Teröre karĢı uzun vadeli mücadelede Norveç'in
perspektifini anlattı. Terörden alınacak dersleri ve
mücadelenin nasıl yapılması gerektiğini anlatırken Ģöyle
konuĢtu: "Eğer biz bir toplumun parçalanmasına sırt
çevirirsek, sonunda o bizi hedef alan bir tehdide dönüĢecektir.
Yoksul insan, teröristler için kolay bir avdır! Yoksullukla
mücadele, terörle mücadelenin ayrılmaz bir parçası olmalıdır!"
Norveç BaĢbakanı'na, "Prag'da tutuklanan Özbekistan
muhalefet lideri Muhammed Salih'i ve Norveç'in bu konuda ne
yaptığını" sordum. Ayni zamanda bir papaz olan ve Norveç
Hıristiyan Demokrat Parti lideri baĢbakan Bondevik sorumu
cevaplarken kıvırdı. Açık ve net konuĢmadı. "Muhammed
Salih'in terör örgütleri ile ilgisi konusunda iddiaların
bulunduğunu ve kendisinin bilgisi olmadığı için yorum
yapmayacağını" belirtti.
Ayrıca, "Norveç'in, DemokratikleĢmeyi ve insan
haklarını bütün dünyada etkili hale getirmek için çaba
göstereceğini, globalleĢmenin bütün milletler ve halklara
geliĢme ve refah getiren bir vasıta olması gerektiğini"
vurgulamakla yetindi.
Bize göre ayıp etti. Madem Muhammed Salih'in terörle
bir ilgisi vardı; bugüne kadar niye bekledi? Norveç'te yaĢayan
Muhammed Salih'le ilgili asılsız iddialara hem de Prag'da
tutuklandıktan sonra yapıĢmak, bir baĢbakana yakıĢır mı?...
Yine Muhammed Salih
08.12.2001, Milliyet
Taha Akyol
MUHALIF Özbek lideri Muhammed Salih'in kızı Ümide
Salih'ten elektronik posta (e-posta) ile bir mesaj aldım. Bu
vesile ile Muhammed Salih'in 'hörmetli‘eĢi Aydın Hanım'a, kızı
Ümide'ye ve küçük oğlu Timur'a geçmiĢ olsun dileklerimi
iletmek isterim.
Biliyorsunuz, Özbekistan hükümetinin haksız "terörist"
suçlaması üzerine, Muhammed Salih, Prag havaalanında Çek
Polisi tarafından tutuklanmıĢtı.
Halen Pankrac hapishanesinde, Çek adli makamlarının
kararını bekliyor: Ya hürriyetine kavuĢacak veya Özbekistan'a
iade edilirse kurĢuna dizilecek!
Prag'da yayın yapan Radyo Liberty'nin haberine göre:
"Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel, Muhammed
Salih'in tutuklanmasının kendi devletinin itibarına büyük leke
düĢürdüğünü bildirdi.
Çek CumhurbaĢkanı Havel, Muhammed Salih'e karĢı
Özbekistan hükümeti tarafından isnat edilen suçlamaları
öğrendiğini ve bunların esassız olduğu neticesine vardığını
söyledi. CumhurbaĢkanı Havel, Çek adli mercilerinin de aynı
fikirde olduğunu belirtti."
Çok güzel bir haber...
Kendisini yakından tanıdığım Muhammed Salih, bırakın
terörist olmayı, terör karĢısında duyarsız bile değildir,
kesinlikle teröre karĢı bir aydındır...
Kızı Ümide Salih, babasının Pankrac hapishanesinden
"Prag halkına" yazdığı Ġngilizce mektubun metnini bana da
göndermiĢ.
Hapishanede yazdığı mektupta, Kafka'dan fikirler,
Andre Malraux'dan cümleler aktaran Asyalı, Özbekistanlı
vatansever ve demokrat bir aydın!
Neden teröristlikle suçlandığı anlatıyor...
1997'de Ġstanbul‘dayken, Tahir YoldaĢov isimli bir
Özbekistanlı kendisini ziyaret etmek istemiĢ... Anavatandan
biri gelir de görüĢmez mi? Ondan sonra hiç temasları
olmadığı gibi fikren de, metotça da anlaĢamıyorlar... Ġki yıl
sonra ġubat 1999'da TaĢkent'te bir patlama olmuĢ. Bu
patlamayı "Özbekistan Ġslami Hareketi" adlı bir örgütün
yaptığı, Tahir YoldaĢov'un da bu örgütün liderlerinden biri
olduğu iddia ediliyor.
Bir zamanlar Ġstanbul‘da bir defa görüĢmüĢlermiĢ,
öyleyse Salih de teröristmiĢ!
Kafaya bakın!
***
Çek adaletinde Stalinci kalıntılar ve Bin Ladin belasının
kıĢkırttığı olumsuz önyargılar olsa bile...
Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel, kendi eski
mücadelesi sebebiyle, totaliter rejimlerde "muhalif aydın"ın ne
demek olduğunu herkesten iyi bilir...
Ayrıca Avrupa Birliği sürecindeki Çek adaletinin bu
konuda hukuka ve adalete uygun davranacağına, sonunda
Salih'in serbest bırakılacağına inanıyorum.
Tabii, yürekten de diliyorum, dua ediyorum.
"Muhammed Salih'in Haklarını Koruma Komitesi" olayı
duyurmak ve manevi destek sağlamak için yoğun bir çaba
harcıyor; e - postalarla her yere ulaĢıyor.
Ġlgi duyan okurlarım için, daha fazla bilgi alabilmeleri
amacıyla, Salih'in lideri olduğu Erk Partiyasi'nın internet
adresini veriyorum:
http://www.uzbekistanerk.org/aktual - ms1.htm
Salih'e
Türkiye'den
gönderiyorum.
selamlar,
sevgiler,
dualar
Muhammed Salih ve Vicdani Sorumluluk
08.12.2001, Türkistan Bülteni
AliĢan SATILMIġ
Dünya gündeminde bir çok olay olgu ve kiĢiye dair
anlamlar öylesine garipliklerle tartıĢılıp konu edilmektedir ki
neyin ne olduğu kimin neyi savunduğu insanın aklını
karıĢtırmaktadır.
Aklı karıĢıklar karnavalını andıran bu tablonun biçim ve
içeriğini kim ne adına ne için okumaktadır? Sonuç
okumalarında ortaya çıkan manaya göre bir tasnifleme
yapılabilir.
Manayı bırakıp anlama bak (!) nidasında fotoğraflanan
çeliĢkinin söz diziminde iĢaretlenenle iliĢkilenen nedenler, asla
niçin - sizlikle bütünleĢemediğinden her Ģeye rağmen bir
doğruluk söz konusu olmaktadır. Nereye gittiği pek belli
olmayan yaĢamların üzerine çöreklenen post-modern
duyuĢlar düzen ve kaos anlamında öncüllükleri kiĢisel
serüvenlerin derinliklerinde asıl fail olan ironik yansımalarda
daha net okunmaktadır.
Milan Kundera'nın "Bilmek" romanı bu ironik yansımayı
bir özdeĢlik figüründe anlam adına serüvene yönelik bir
okuma adresiyle iĢaretleyip gündem maddesini (trajedi)
muhayyel ortak payda içeriğine dahil edip olguyu aydınlatır.
Hatıralar izdüĢümü söylem unutuluĢlarında...
"Göçmenlik yalnızlık,
özlem ve yurtsuzluk..."
anlaĢılmamak,
bilinememek,
"Çekoslovakyalı yazar Milan Kundera, Prag'a Sovyet
Tanklarının girmesinin ardından ülkesini terk etmek zorunda
kaldığında, o günden sonra yazdığı her Ģeyi bunların
yönlendireceğini bunların izlerini taĢıyacağını bilemezdi.
Bilmemek hatırlama üzerine, yalnızlık yabancılaĢma bellek
hatırlama üzerine çokça vurgu yapılan bir roman kurgusu bir
nevi
tam
sürgünlüklerin
ortak travmasının izlerini
taĢımaktadır."
Ġnsanlığın en güncel meselelerinden biri haline gelen
göçmenlik ve bunun sosyo psikolojik arka pala yansımaları bu
romanda kiĢisel bir serüvene yönelse de anlam adına bu gün
bir çok olgu ve anlamın da ortak kaderine iĢaretlenmektedir.
ĠĢaretlenen anlamın fotoğrafındaki serüven, bu gün yine
aynı kadere maruz kalan bir baĢka kiĢinin trajedisinde
öyküleĢmektedir. Bu öykünün kahramanı Muhammed Salih'tir.
O, yurdunu aynı Ģartların sonucuna dair bir anlam
boyutunda terk etmese de yine aynı sosyo psikolojik
nedenlerin müsebbipliğinde bir sürgünlük serüvenine dair
olmuĢtur.
Demokrasi, Ġnsan Hakları, özgürlük seslerinin ayyuka
ya çıktığı bir dönemde bu söylemlerin en sadık bir inananının
baĢına gelenlerin trajedik öyküsüdür onun Ģahsında
yaĢananlar.
Bu hür dünya çeliĢkisinin yansıdığı yaĢam ritüelini bu
gün ve gelecek adına kim yazıp nasıl okuyacak bunun
sonuçlarına ait anlamları Yukarda bahsettiğimiz romanda
bulup anlam adına kaydedebilirsiniz. Her türlü Ģiddet
potansiyeli barındıran bir sosyo psikolojik muhayyilede bunun
tam tersi bir kiĢilik sergileyen böylesine demokrat bir insan
hakları savunucusunun kıymetinin bilinmemesi insanlık
açısından büyük bir sorumsuzluk olarak elbet tarihe
sonuçlarıyla birlikte kaydedilecektir. Bu gün onun tutuklanıp
zindana koyulduğu vatan coğrafyasının sosyal tarihi bu
çeliĢkinin faturasını ödeyen bir bedel hatırlatmasında her
Çekoslovak vatandaĢının hafızalarında barınmaktadır. Hatta
bu ülkenin En yüksek temsilcisi olan Cumhur BaĢkanının
gölgelenmiĢ siluetinde bir zamanlar adına kendileri
hatırlamasalar da bizlerce net okunmaktadır. Bir zamanlar
kendisi de aynı kaderi yaĢayanların sonuç fiillerine dair kırılma
yine bu gün tutuklu bulunan Muhammed Salih tarafından
genel bir iĢaret olarak Ģu veciz sözle ifade edilmiĢtir.
"Yapıcılar yıkıcı Yıkıcılar yapıcı olabiliyor tarih bunun
örnekleriyle doludur. "Bu gün Diktatör Kerim ov rejimine karĢı
özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren Özbekistan ERK
Partisinin BaĢkanı Muhammed Salih'i tutuklayan Çekoslovak
Polisinin alıĢkanlığının dayandığı stalinist gelenek de bir nevi
bu hatırlatmanın bir vicdanı sorumluluğunu birilerine
yükleyerek bir muhasebeye davetkârlık etmektedir. Bu
muhasebenin sorumluluğunda vicdanı yükümlülüklerini yerine
getirmeyenler her kim olursa ve her neyi savunarak
konuĢurlarsa konuĢsunlar bu vebali elbet bir gün
ödeyeceklerdir. Özgürlük ve demokrasinin çiğnenmesi
karĢısında despot ve tiranların yanında saf tutup mazlum
haklarının çiğnenmesine göz yumanlara tarih hak ettiği dersi
bir gün mutlaka verecektir. Türk Milliyetçiliği misyonun vicdani
sorumluluğunu bir görev bilen Ülkü ocaklılar olarak bizler bu
haksız tutuklama karĢısında gerekli demokratik tavrımızı ilgili
kuruluĢlar nezdinde gösterdik ve göstermeye devam
edeceğiz. Aynı hassasiyeti tüm etkili ve yetkili makam
sahiplerinden de bekliyoruz. "Ağlayan Ben! Gülen kim?" diyen
özgürlük ve demokrasi savunucusu Muhammed Salih Türk
Milliyetçiliğinin kilometre taĢlarından biridir.
Ve ortaya koyduğu entelektüel aydın kiĢiliğiyle dünya
efkarı umumiye sinin dikkatini celbede aydınlık ufukların
habercisidir. Bu habercinin MeĢalesini söndürmeye çalıĢanlar
aydınlığa en fazla ihtiyacı olan bir coğrafyanın ortaya
çıkaracağı olumsuzluklara kayıtsızlık virüsü bulaĢtırarak
insanlığı karanlığa mahkum etmeyi destekleyenlerdir.
Muhammed Salih‟e özgürlük mitingi
09.12.2001, Türkiye
Ġstanbul-Özbekistan‘ın
meĢru
muhalefet
lideri
Muhammed Salih‘in Çekoslovakya‘nın baĢkenti Prag‘da
tutuklanması bütün dünyada olduğu gibi Türkiye‘de de
tepkiyle karĢılandı. Ġstanbul Ülkü Ocakları, Fatih Parkında dün
bir protesto gösterisi düzenleyerek DıĢiĢleri Bakanlığı‘ndan ve
siyasilerimizden Muhammed Salih‘e sahip çıkmalarını istedi.
ÇeĢitli sloganlar atan gençler okudukları basın bildirisinde
özetle Ģunları kaydettiler: ―Gölgesinden korkan bir diktatör
tarafından terörist ilan edilen Muhammed Salih‘in terörle
yakından uzaktan ilgisi olmadığını bütün dünya biliyor. Buna
rağmen onu Türkiye‘den sınır dıĢı edenler Ģu anki durumdan
Kerimov kadar sorumludurlar. Onu Özbekistan‘a iadesine
seyirci kalanlar tarih sahnesinde hak ettikleri yeri alacaklar.
Özbekistan'ın muhalif liderine özgürlük verilmesi için,
Uluslararası Af Örgütü acil eylem kampanyası
başlattı
10.12.2001, Net Haber
Adı: Muhammed Salih
Görevi: Özbekistan Demokratik Erk Partisi lideri ve Ģair
Ne oldu?: Norveç'te sürgünde yaĢıyordu; Radyo
Liberte'nin davetlisi olarak Çek Cumhuriyeti'ne gitti ve Prag'da
tutuklandı.
Niçin?: Çünkü, Özbekistan'ın muhalefettin rahatsız lideri
Ġslam Kerimov, onun için "Elime geçirirsem öldüreceğim"
diyordu ve hakkında tutuklama kararı çıkartmıĢtı.
Hatırlayalım: Türki Cumhuriyetlerle Türkiye arasında
ilginç bir iliĢki var. Türkiye, 'demokrasiye özgü kuralları‘ Türki
Cumhuriyetlere anlatmaya çoğunlukla güçlük çekiyor.
Örneğin, Özbekistan'daki rejim muhaliflerinin bir kısmı,
Türkiye'de yaĢıyor. Ve Özbek lider Kerimov, sırf 'muhalefet‘
ettikleri için -hukuken geçerli bir suçları olmamasına rağmen-,
Türkiye'den bu kiĢileri tutuklamasını istiyor. Türkiye ise,
'hukuken geçerli bir gerekçe‘ istiyor. ġimdi ne oluyor?:
Özbekistan'ın ilk resmi muhalefet partisi ERK'in baĢkanı
Muhammed Salih'in Prag Havaalanı'nda tutuklanmasının
ardından insan hakları örgütleri de harekete geçti.
Muhammed Salih'in Özbekistan'a iade edilmemesi için
giriĢimlerde bulunan Uluslararası Af Örgütü ise dünya çapında
bir 'Acil Eylem Kampanyası‘baĢlattı.
AF Örgütü açıklamasında, Özbekistan'da terörizmle
mücadele adı altında ülkedeki muhalefetin baskı altına
alındığı ve insan hakları ihlallerinin endiĢe verici boyutlara
ulaĢtığı belirtilerek, Erk Partisi'nin yanı sıra diğer partilerin de
kapatıldığı kaydedildi.
Af Örgütü, Muhammed Salih'in Özbekistan'a iade
edilmesi durumunda ciddi biçimde iĢkence riski altında
kalabileceğini belirtti. Salih'in zor kullanarak iade edilme
kaygısı duyulduğunun belirtildiği açıklamada, "Muhammed
Salih, 1999'dan beri Norveç'te mülteci statüsündedir ve Çek
yetkililer Onu Norveç'e iade etmelidir" denildi. Açıklamada
Çek Cumhuriyeti'nin 1951 Mültecilerin Hukuki Statüsü
AnlaĢması ve BM ĠĢkence SözleĢmesine taraf ülke olduğunu
belirtilerek, her iki anlaĢmanın da insan hakları ihlallerine
maruz kalma ihtimali bulunan kiĢilerin risk altındaki ülke ve
bölgelere gönderilmelerini yasakladığı ifade edildi. Örgütün
çağrısı üzerine yüzlerce insan hakları kuruluĢu ve mensupları
Çek Cumhuriyeti'nin entelektüel CumhurbaĢkanı Vaclav Havel
ve Prag Hükümeti'ni mektup yağmuruna tuttular.
Öte yandan LDP Genel BaĢkan Vekili Engin Güner,
Muhammed Salih'in serbest bırakılması için Avrupa Konseyi
Parlamenter Asamblesi BaĢkanı Lord Russsell Jonston'a bir
mektup yazdı. Güner, mektubunda Muhammed Salih'in
hayatının
tehlikede
olabileceğini
belirterek,
Avrupa
Konseyi'nin konuya duyarlı olmasını istedi.
Salih, Havel misali
10. 12. 2001, Radikal Gazetesi
PRAG - Özbekistan'ın otoriter lideri Ġslam Kerimov'un
çıkardığı uluslararası tutuklama emri, Özbeklerin en demokrat
muhalifi ve saygın Ģairi Muhammed Salih'in kaderini Çek
Cumhuriyeti Devlet BaĢkanı Vaclav Havel'inkiyle kesiĢtirdi.
Çek polisi emre uyarak tutukladığı Salih'i liderleri Havel'in bir
zamanlar Pankrac Hapishanesi'nde kaldığı hücreye tıktı. Bir
zamanlar komünist yönetime karĢı özgürlük talebiyle bayrak
açan Havel, eski komünist Kerimov'a karĢı mücadele veren
Salih'in özgürlüğüne kavuĢacağına inandığını, ancak
'hücresinin anahtarlarının kendisinde bulunmadığını‘ belirtti.
Havel, Radio Free Europe'un davetiyle Prag'a gelen Salih'i
affetme yetkisinin hükümette olduğunu söyledi. (The New
York Times)
Türkistan...
10.12.2001, Milliyet
Taha AKYOL
PAZARTESĠ günleri kitaplar hakkında yazıyorum ya...
Bugün, Özbekistanlı muhalif lider Muhammed Salih'i yakından
ilgilendiren bir kitaptan bahsedeceğim.
Prof. Timur Kocaoğlu'nun yayımladığı "Türkistan'da
Yenilik Hareketleri ve Ġhtilaller: 1900 - 1924" adlı Türkçe,
Özbek Türkçesi, Ġngilizce ve Rusça bilimsel makalelerden
oluĢan 'çok dilli‘ bir eser...
Türki toplumlar üzerine bilimsel araĢtırmalar yapan
SOTA vakfı tarafından yeni yayımlandı: Stichting SOTA,
Postbus 9442, Haerlem 2003 LP, Netherlands.
Yayıncı Prof. Kocaoğlu, Koç Üniversitesi Türk Dili ve
Orta Asya AraĢtırmaları Bölümü'nde öğretim üyesi...
1921'de kurulan Buhara (Özbek) Milli Hükümeti'nin
CumhurbaĢkanı Osman Hoca Kocaoğlu'nun anısına
yayımlanmıĢ... Prof. Timur Kocaoğlu'nun babası.
Bugünkü Özbekistan'ın nüvesini oluĢturan Buhara
Cumhuriyeti'nin bayrağı, yeĢil ve kırmızı zemin üzerinde sarı
ay yıldız...
***
ÇÜNKÜ, Buhara Cumhuriyeti'nin kurucuları, çoğu
Ġstanbul'da okumuĢ, 'Türkçülük‘ve modernleĢme fikirlerini
ifade eden "Ceditçilik" (YenileĢme) hareketini benimseyen
"Genç Buharalılar" idi.
Ay yıldız, bilinçli bir Türklük - Ceditçilik tercihi idi.
Buhara
CumhurbaĢkanı
Osman
Hoca,
ilk
konuĢmasında "hürriyet ve istiklal... milli iradenin hayatın her
sahasına hakim olması" gibi kavramları vurguluyor. (Sf. 25)
Mustafa Kemal ve arkadaĢlarıyla bu kavram birliğinde,
bütün Türk camiasında aydınlar arasındaki Ceditçi akımın
oluĢturduğu yeni kültürün rolü büyüktür.
Azerbaycan'da da Resulzade aynı kavramlarla
konuĢuyor, yine ay yıldızlı bir bayrakla istiklal ilan ediliyordu.
Buhara Cumhuriyeti BolĢevikler tarafından yıkıldıktan
sonra Osman Hoca Türkiye'ye yerleĢmiĢ ve Yeni Türkistan
dergisini çıkarmıĢ, 1968'de Ġstanbul'da vefat etmiĢtir.
Türkistan, bütün Orta Asya Türklüğünü kapsayan tarihi
ve kültürel bir terimdir.
***
KĠTAP büyük boy 500 sayfa; konu baĢlıklarını vermeye
bile yerim yetmez.
Anadolu'daki Milli Mücadele'ye "Lenin'in yaptığı yardım"
meselesinden bahsedeyim... Kitapta Prof. Mehmet Saray'ın
anlattığına göre, bu yardımın temelinde, Osman Hoca'nın
önderliğinde Özbeklerin Türkiye için topladığı 100 milyon altın
vardır. Buhara Meclis'inde, alkıĢlarla, Türkiye lehine sevgi
gösterileriyle, ittifakla kabul ediliyor.
Bir Buhara (Özbek) heyeti Ankara'ya gelerek Mustafa
Kemal PaĢa'ya tarihi bir Kuran ile üç tarihi kılıç armağan
ediyor. Mustafa Kemal onlara "KarındaĢlarım" diyor. Kılıcın
birini kendisi alıyor, ötekini Ġsmet PaĢa'ya veriyor. Ġkisinin
bellerinde kılıçlarla cephede çekilmiĢ olan ünlü fotoğraftaki
kılıçlar, bu kılıçlardır.
Üçüncü kılıç için Mustafa Kemal, "Ġzmir'e giren ilk
komutana vereceğim" diyor. (Sf. 339 - 344)
Kitapta Japon Prof. Hisato Komatsu'nun "Üç Ceditçi ve
DeğiĢen Dünya" baĢlıklı makalesi çok önemli: Kırımlı önder
Ġsmail Gaspıralı'yı, Kazanlı modern Ġslamcı AbdurreĢid
Ġbrahim'i ve Özbekistanlı 'Türkçü‘düĢünür Abddurrauf Fıtrat'ı
anlatıyor. Stalin'in 1936'da kurĢuna dizdiği Abrurrauf Fıtrat,
Muhammed Salih'in manevi hocasıdır. Muhammed Salih
hapiste,
Galiba Diktatörler Kazanacak
10.12.2001, YeniĢafak
Mehmet OCAKTAN
11 Eylül saldırılarının hemen ertesinde yazdığım ilk
yazıda, dünyanın "demokrasi hattı'nda tehlike çanları çalıyor.
Telaffuzu bile insana acı veriyor ama, galiba yüzyılların
birikimi olan demokrasi; hukuk, medeniyet projeleri 'ikiz
kuleler'in enkazına gömülmek üzere..." diye bir tesbitte
bulunmuĢ ve oluĢmakta olan yeni dünyaya iliĢkin
endiĢelerimizi belirtmiĢtik.ġimdi gelinen noktada, bu
endiĢelerin biraz daha derinleĢtiğini, demokrasinin ve insan
haklarının kan kaybettiğini, diktatörlerin ise kazanmak üzere
olduğunu görüyoruz.Ġki ay önce Usame Bin Ladin ve Taliban
için Afganistan'a saldıran Amerika, Ģimdilik mutlu sona
ulaĢmıĢ bulunuyor. Amerika'nın desteği ile iĢbaĢına gelen
Taliban, 5 yıllık bir maceraya yine aynı Amerika ile noktayı
koydu. Taliban gitti ama, bölgedeki diktatörler de güç
kazandılar. Çünkü Amerika için, çıkarlarına hizmet ettiği
sürece "iĢ tuttuğu" ülkelerin rejimlerinin demokrasi ya da
diktatörlük olmasının hiçbir önemi yoktur. Nitekim ülkesini
adeta "açık hapishane"ye çeviren Özbekistan diktatörü
Kerimov, Ģu anda Amerika'nın en önemli iĢ ortaklarından birisi
haline gelmiĢ bulunuyor. Amerika "sonsuz özgürlük"
sloganıyla baĢlattığı saldırıda mutlu sona eriĢirken,
diktatörlerin "demir yumrukları" da demokratların tepesine
inmeye baĢladı.Özbekistan'ın değerli aydın ve demokratı
Muhammed Salih, Prag'da demir parmaklıkların ardında "kara
günler" yaĢıyor. Diktatör Ġslam Kerimov'un Çek Ġnterpolü'ne
yaptığı iade baĢvurusu sonucu Prag'da gözaltına alınan
Muhammed Salih, ya Kerimov cehennemine geri
gönderilecek, ya da özgür kalacak.Bundan sonra, Batı'da
Muhammed Salih'le ilgili olarak izlenecek tutum, özgür
dünyanın vicdanı açısından da büyük bir sınav olacak. Eğer
uluslararası insan hakları kuruluĢlarının gücü, Muhammed
Salih'i demir parmaklıkların ardından çıkarmaya yetmezse
bilelim ki, "yeni dünya" demokratlar için daha zor bir dünya
olacak.Eğer bir aydın ve demokrat olan Çek CumhurbaĢkanı
Vaclav Havel'in bile Muhammed Salih'i Özbekistan'ın kızıl
diktatörü Kerimov'a teslim etmemeye gücü yetmezse, bilelim
ki "yeni dünya"nın yeni kralları diktatörler olacak...Muhammed
Salih'i demir parmaklıkların ardından özgürlüğe çıkarmak için,
Uluslararası Af Örgütü, Helsinki YurttaĢlar Meclisi ve Human
Rights Watch gibi uluslararası sivil toplum kuruluĢları büyük
bir çaba sarf ediyorlar. Ancak, diktatör Kerimov'un eli daha
güçlü gözüküyor, çünkü arkasında Amerika var. Çünkü,
Afganistan saldırısı sırasında Kerimov Amerika'nın en iyi
"diktatör arkadaĢı" oldu.Bu arada, uluslararası sivil toplum
kuruluĢlarının Muhammed Salih'le ilgili çalıĢmaları sürerken,
Türkiye'nin adeta sessizliğe bürünmesi, galiba tarihe "kara" bir
sessizlik olarak geçecek. ġu MHP'nin "Türk dünyası"
kahramanları nerelerde kaldı acaba? Orta Asya deyince
mangalda kül bırakmayan "Türk büyükleri"ni Muhammed
Salih için meydana bekliyoruz... Gerçi onlar bugünlerde,
"Salkım Hanım'ın Taneleri"ne takılıyorlar. Bu kadar önemli bir
vatan meselesi varken, Muhammed Salih'in özgürlüğü gibi
iĢlerle uğraĢmak doğrusu bu "Türk büyüklerimiz"e de
yakıĢmazdı doğrusu...ĠĢin daha vahimi, böylesine demokrat
bir Özbek aydınının bugünlerde "çirkin" bir muameleye maruz
kalmasında Türkiye'nin büyük sorumluluğu olmasıdır. Çünkü
Muhammed Salih, Kerimov'un zulmünden kaçtığı zaman ilk
olarak Türkiye'ye sığınmıĢtı. Ancak Türk hükümeti, hepimizin
yüzünü kızartan bir davranıĢla Muhammed Salih'i Türkiye'den
kovdu...
Ve Muhammed Salih Ģimdi, demir parmaklıkların
ardında bilinmeyen bir geleceği bekliyor.
Bir demokrasi yiğidi sanatçı M. Salih
10.12.2001,Türkiye
Ayhan Katırcıkara
Özbekistan bağımsızlığını kazandığında epeyi bir
müddet TaĢkent, Semerkant ve Buhara‘da kaldım. Çok sayıda
meslektaĢımla tanıĢtım, onların konuğu oldum. Bunlardan biri
de ġair Muhammed Salih‘ti. Aynı zamanda muhalefetteki ERK
Partisi‘nin lideriydi. ERK‘in genel merkezinde sohbet ettik.
Türkiye‘yi ve dünyayı avucunun içi gibi tanıyordu. KarĢılıklı
Necip Fazıl‘dan Ģiirler okuduk, Yahya Kemal‘i andık. Sonra
HaĢimi, Kafka ve Malraux‘yu tartıĢtık.
Neden milletvekilliğinden istifa ettiğini sordum. ―Ülkenin
kötü yönetimini protesto için‖ dedi. Salihe göre; TaĢkent‘te
demokrat bir idare yoktu. Eski komünistler adına ―demokrasi‖
diyerek ülkeyi marksist yöntemlerle, despot ve dayatmacı
anlayıĢla yönetiyorlardı. Özbekistan‘ın parlak geleceğini
engelliyorlardı.
Bu görüĢ ülkede taban buldu. M. Salih‘in grafiği
yükseldi. Alternatif lider ve parti durumuna geldi.
CumhurbaĢkanlığı seçiminde tahminleri sarstı. Yönetim tedbir
aldı! Yazar arkadaĢım Mehmet Çetin de TaĢkent ziyaretinde
bir espri yapmıĢtı ―Kerimov Berk/Muhammed Salih erk‖
Özbekler Berk‘i baskıcı anlamında, erk‘i özgürlük manasında
kullanıyorlar. Bu gerçekleĢti Salih yurtdıĢına kaçtı.
Türkiye‘de Muhammed Salih‘in yayınlanan Ģiir kitabının
takriz‘i ġair BaĢbakan Bülent Ecevit tarafından yazılmıĢtı.
Ancak Ankara, kaç yönetim değiĢirse değiĢsin Salih‘e sahip
çıkmadı. Sırf kardeĢ ülke Özbekistan ile iliĢkilere zarar
gelmesin diye, Ancak TaĢkent yönetimi Ankara‘yla iliĢkileri
askıya aldı okulları kapattı, Türkiye‘de okuyan 10 bin
öğrencisini geri çekti. Halen de limonilik sürüyor.
Muhammed Salih Almanya‘da yaĢamaya baĢladı.
Kerimov iktidarı tehditlerini sürdürüp hayati tehlike baĢ
gösterince Norveç‘e sığındı, mülteci olarak burada yaĢamaya
devam etti. Ancak Özbek taban Salih‘i sevmiĢti, yalnız
bırakmadı.
Madem öyle komplo teorisi hayata geçirildi! 1999‘da
TaĢkent‘te bir patlama oldu. Liderliğini Tahir YoldaĢov‘un
yaptığı iddia edilen Özbekistan Ġslami Hareketi‘nin, eylemi
üzerinde kaldı. Tahir ile de Salih bir kere TaĢkent‘te, bir
defasında da Ġstanbul‘da görüĢmüĢ. O halde Salih de terörist.
Bu iddiayla Ġnterpol‘e baĢvuruldu. M. Salih Liberte Hürriyet
Radrosu‘nun davetlisi olarak gittiği Prag‘da tutuklandı.
Allahtan Çek Cumhuriyetinin baĢında bir zamanlar rejim
muhalifi sayılan tiyatro yazarı Vaclav Havel var. Bir dönem
aynı dertten mustaripti. Tutuklamanın devletin itibarına büyük
leke düĢürdüğünü açıkladı. Ancak tutukluluk hali sürüyor.
Özbekistan‘a iade edilirse Salih kurĢuna dizilecek.
Öldürülecek.
Uluslararası Af Örgütü Salih için bir kampanya baĢlattı.
Faks ve e-mail yoluyla hangi dilde olursa olsun Çek yetkililere
ulaĢılmasını istiyor. Ġyi ki Çekler Avrupa Ġnsan Hakları
SözleĢmesine taraf. Muhammed Salih‘in Haklarını Koruma
Komitesi kuruldu. Türk Ocağı Türkiye‘de kendisine yakıĢanı
yaptı; Nuri Gürgür, Nevzat Kösoğlu gibi aydınlarımız Salih için
bir kampanya organize etti. ERK Partisi de internetten dünya
kamuoyunu bilgilendiriyor.
ĠĢte adresi:
―http:/www.uzbekistanerk.org/aktual_ms.htm‖
Pankras Cezaevi‘nde çileli günler geçiren demokrasi
kahramanı Muhammed Salih TaĢkent yönetiminin mevcut
konjonktürden yararlanarak Taliban belasının kıĢkırttığı ön
yargılarla bile olsa kim vurduya gitmemelidir...
Değerli Ģair Muhammed Salih‘in çayını içtiğim eĢi Aydın
Hanım‘a konuk olduğumda bize ikramda bulunan, hizmet
eden çocukları Ümide ve Timur‘a da geçmiĢ olsun.
Muhammed Salih Avrupa Parlamentosu
ve Avrupa Komisyonunda
10.12.2001
Muhammed Salih’in Haklarını Koruma Komitesi
Avrupa Parlamentosu üyesi Bart Staes bugün Avrupa
Komisyonuna sorulu önerge vererek Çek cumhuriyetinde
tutuklu bulunan Muhammed Salih'in durumunu ve
Özbekistan‘daki insan hakları ihlallerini gündeme getirdi.
Avrupa Parlamentosunun Orta Asya Komisyonu
baĢkanı Staes sorduğu sorularda Komisyonun Çek
Cumhuriyeti ve Özbekistan nezrinde Salih'in serbest
bırakılması ve demokratik muhalefetin serbestçe çalıĢmalara
baĢlaması için giriĢimde bulunmasını istedi.
Staes Komisyona özet olarak aĢağıdaki sorular sordu:
1. Avrupa Komisyonu Özbekistan‘da binlerce siyasi
tutuklu bulunduğundan haberdar mi? Özbekistan‘a yapılan
ziyaretlerde konu gündeme getiriliyordu? Getiriliyorsa Özbek
yetkililerin tepkileri nelerdir?
2. Avrupa Komisyonu Avrupa birliğine aday-üye olan
Çek cumhuriyetinden Salih‘in tutuklanması ile ilgili bilgi istemiĢ
midir? Ġstenmediyse isteyecek midir?
3. Avrupa Komisyonu Özbekistan yetkililerinden
demokratik muhalefet lideri tutuklanması ile ilgili bilgi istemiĢ
midir? Ġstendiyse TaĢkent‘in cevabı nedir? Ġstemediyse
isteyecek midir?
4. Komisyon Özbekistan‘la Avrupa Birliği arasındaki
ticari iliĢkilerinin geniĢlemesini demokratik muhalefete karĢı
tutumunu değiĢtirmezse teĢvik etmeye devam edecek midir?
5. Komisyon Özbekistan‘a yatırım yapacak yatırımcılara
Özbekistan‘da insan hakları konusunda bilgilendirmeye
yönelik çalıĢmalara yapacak mıdır?
Demirel ve Orta Asya boyutu
11.12.2001, Türkiye
Altemur KILIÇ
Eski, daha doğrusu yaĢlı bir Turancı olarak, Dünya
Türklüğü ve Orta Asya hususunda, küçümsemelere ve
tutuklamalara rağmen, kaybetmediğim bir duyarlılığım var.
Turan emeli, bütün Türklerin tek bayrak altında birleĢmesi
artık -veya Ģimdilik- bir hayal gibi görünse bile, Türk
milliyetçiliğinin bir boyutu. ġimdi hedef ―tek gönderde‖
Türklüğün Orta ve Uzak Asya‘daki, Kafkaslar‘daki büyük
bayrakları!
Yakın
geçmiĢte
sığ
düĢünenlerin,
içimizdeki
komünistlerin veya ―Kızıl Ordu‖ tehlikesi diye kendi ayak
seslerimizden korkanların, yerine göre ihanetleri veya
gafletleri, Sovyet Kötülükler mparatorluğu çöktükten sonra
anlaĢıldı. Büyük Atatürk‘ün Sovyetlerin birgün kaçınılmaz
olarak çökeceğine dair vizyonuna rağmen, bu alanda hiçbir
hazırlık yapmamıĢ olmamız, yeni kuĢakları bir Azeri‘ye
―Türkçe‘yi nasıl öğrendiniz?‖ diye sorduracak derecede
ĢuurlandırmamıĢ olmamız, bu konuda ne kadar hazırlıksız
yakalandığımızı ve buna sebep olanların gafletten de öte
ihanetlerini ortaya koydu...
TürkeĢ-Demirel
Devamlı gayret ve aĢılar gerek. Rahmetli Alparslan
TürkeĢ 9. CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel‘in maddi ve
manevi desteği ile, TÜDEV VAKFI‘nı kurmuĢ ve bu vakfın
düzenlediği ―TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARI DOSTLUK
KARDEġLĠK VE ĠġBĠRLĠĞĠ‖ kurultaylarını gene Demirel,
Çankaya‘da iken maddi ve manevi desteklemiĢti.
Milliyetçi-Turan
mefkuresine
inanmıĢ
Demirel
CumhurbaĢkanı iken devlete ve dıĢpolitikamıza sağlam bir
Orta Asya Boyutu getirmiĢti. Elimde Hulusi Turgut‘un
hazırladığı ―Avrasya ve Demirel‖ baĢlıklı kocaman bir cilt var.
AltbaĢlığı ―Doğu Yakasının Hikayesi‖ ama aslında bu kitap
Demirel‘in Türkiye ile Türk dünyası arasındaki bağları kurup
sağlamlaĢtırmak hususundaki kiĢisel gayretlerinin ve bu
alemde kurduğu dostlukların, bu yoldan baĢarılarının hikayesi!
Onun Kazakistan‘a yaptığı seyahatte ben de vardım.
Gayret ve yaklaĢımlarını yakından izlemiĢtim. Ama bugün
Çankaya‘da o yok ve Avrasya gayretleri askıya alınmıĢ
durumda...
9. Kurultay
Bu 21 Aralıkta Türk Devlet ve Toplulukları 9. Kurultayı
Ġstanbul‘da toplanacak. Kurultayın Süleyman Demirel‘in
onursal baĢkanlığında toplanması da çok yerinde ve anlamlı...
Devlet, maalesef bu Kurultaya maddi yardımda bulunmamıĢ,
daha önce yardımı veren Tanıtma Fonu BaĢbakan
Yardımcısı, MHP Genel BaĢkanı Devlet Bahçeli‘ye bağlı ama
anlaĢılan bu yıl tahsisat yok. Devlet Bakanı Profesör
Abdülhaluk Çay da çırpınıyor. Gayret gene Süleyman
Demirel‘e düĢmüĢ.. Demirel özel iliĢkileri ile gereken parayı
sağlamıĢ Allah razı olsun...
BirĢeyler oluyor-olmuyor
ġu sırada Orta Asya‘da ilginç geliĢmeler oluyor. En
kötüsü Demirel‘in dostu Azerbeycan Devlet BaĢkanı Haydar
Aliyev‘in -eğer doğru ise- Yunanistan‘a yanaĢması.
Özbekistan‘ın Türk olmayan BaĢkanı Kerimov‘un Afganistan
konusunda Türkiye‘yi dıĢlaması.. ABD de onu memnun etmek
gayretinde muhalifi Muhammed Salih‘in insan haklarına ve
hukuka aykırı olarak Prag‘da tutuklanmasına göz yumuyor.
Afganistan‘ın Özbek Komutanlarından RaĢit Dostum, Bonn‘da
kurulan hükümette Özbeklere önemli yer verilmediği için ateĢ
püskürüyor. Ama onu da hemen ―zalim general‖ diye
damgalamak gafletini gösteren bazı yazarlımız oldu.
Tuncay Özkan‘ın MĠLLĠYET‘te yazdığı gibi Kuzey
Ġttifakındaki PeĢtunlar ve Tacikler Dostum‘u, Özbekleri ve
Türk kökenli Hazaraları dıĢlamak istiyorlar. Buna karĢılık
Afganistan da herhalde Almanlara ve onlarla Ģu sırada iĢbirliği
yapan Rusya‘ya paye vermek istiyor.. Afganistan‘da Türk
askerlerinin Ģu veya bu Ģekilde görev almasına Özbek
faktöründen dolayı karĢılar. Ama Alman ve Rus askerlerini
istiyorlar. Rusya Kabil‘de bayrağını gösterdi bile. Rusya da
Özbekistan‘da ve Orta Asya‘da eski arka bahçesini diriltmek
için Türkiye‘den çekiniyor, korkuyor ama biz neredeyiz ne
yapıyoruz? Bilmediğimiz bazı Ģeylerin olması mümkün ama
bana kalırsa Türkiye biraz ayağını sürüdü burada...
Ben global satranç oyununun Orta Asya katında
Demirel‘in ve döneminin gayretlerini arıyorum!
Muhammed Salih‟e hürriyet
11.12.2001, Türkiye
Rahim ER
Prag denince hep o kızıl iĢgali hatırlarız; BaĢbakan
Dupçek, demokrasiye yönelince SSCB, 1968 baharında
tanklarla Çekoslovakya‘nın baĢkenti Prag‘a girmiĢ, dünyanın
gözü önünde Dupçek‘i alaĢağı ederek hapse koymuĢtu. Artık
Çekoslovakya da Sovyetler Birliği de yok. Birincisi ‗Çek‘ve
‗Slovak‘Cumhuriyeti diye ikiye ayrıldı. Ġkincisi zaten eĢyanın
tabiatına aykırı olduğu için yıkıldı.
Ayrılıktan sonra Prag, Çek Cumhuriyeti‘nin merkezi
olarak kaldı.
Çeklerin cumhurbaĢkanı ünlü tiyatro yazarı Vaclav
Havel. Havel, komünist dönemde muhalif olmasından ötürü
Pankrats hapishanesine atılmıĢ bir insan. Zikredilen
hapishanenin yeni misafiriyse Özbekistan ERK Partisi
GenelbaĢkanı Muhammed Salih.
Salih‘in kısa kronolojisi Ģöyle. 1989‘da Sovyetlerin
dağılmasıyla 1990‘da ERK Partisini kurdu. 1991‘de Kerimov‘a
karĢı cumhurbaĢkanı adayı oldu. Seçimi eski lider kazandığı
halde rakibinin aldığı yüksek oydan rahatsızlık duydu. ERK‘e
baskılar baĢladı. Ana muhalefet lideri, milletvekilliğinden istifa
etmek zorunda kaldı. Partisinden bazı isimler hapse atıldı.
Muhammed Salih, aldığı bir ihbar üzerine 1993‘te Türkiye‘ye
geçerek hayatını kurtardı. 1994‘de CumhurbaĢkanı Demirel,
Kerimov‘la barıĢmasını istedi, Demirel‘i kırmadı. Türkiye
cumhurbaĢkanı, aynı yıl Davos‘ta Kerimov‘a da aynı teklifi
yaptı, ret cevabı aldı. Cevap ĢaĢırtıcıydı. ―Süleymanağa Salih‘i
en iyisi bize iade edin‖. Bunun üzerine iki lider arasında Ģu
tarihi konuĢma geçer. Demirel, ―iade etsek ne yapacaksınız?‖
Kerimov, kısa bir tereddütten sonra Ģöyle bir karĢılık verir
―kurĢuna dizeceğim‖. Demirel, cevaptan rahatsız olarak ―ne
sen böyle bir Ģey dedin, ne de ben iĢittim‖ der ve masayı terk
eder. Bu konuĢmayı Muhammed Salih, Moskova tv‘sinin bir
haber programında bizzat anlatmıĢtır. Rakibini Türkiye‘den
alamayan Kerimov, bunun üzerine kızar ve Türkiye‘de
tahsilde olan 10 bin Özbek talebeyi geri çeker. Ayrı devlet
aynı millet iki ülke münasebetlerinin bozulmasını istemeyen
Muhammed Salih, Almanya‘ya gider. Daha doğrusu Türkiye,
sınır dıĢı eder. Ama Özbek gizli servisi tarafından Almanya‘da
da sıkıĢtırılır. Her ân bir suikasta gitmesi mevzubahistir.
Ġsveç‘ten iltica talebinde bulunur ve oraya yerleĢir.
Muhammed Salih, geçtiğimiz günlerde Prag‘da faaliyet
gösteren Radyo Liberty‘nin davetlisi olarak bu Ģehre gelir.
Fakat Çek polisi tarafından kırmızı bültenle aranan bir terörist
olduğu gerekçesiyle tutuklanarak Pankrats‘a konur. Havel,
tiyatro yazarı, Salih‘se Ģairdir. Biri dünkü muhalif, diğeri
bugünkü. Biri Pankrats Hapishanesi‘nin eski mensubu diğeri
yeni. Dolayısıyla Salih‘i en iyi anlayacak olan da çek devlet
baĢkanıdır. Durumunu inceledikten sonra Ģu açıklamayı yapar
―Muhammed Salih‘in insan hakları mücadelesi verdiğine ve
suçsuz olduğuna eminim‖. Uluslararası Af Örgütü ve diğer
sivil kuruluĢlar devredeler. Buna rağmen Salih içerde.
Yakasına Ģöyle bir suç iliĢtirilmiĢtir. 1999‘da TaĢkent‘te
meydana gelen eylemde bombalar patlar, ölenler olur.
Kerimov, suçlu olarak Ġslami Hareket Partisi baĢkanı Tahir
YoldaĢ‘la Muhammed Salih‘i ilân eder. Ġddiaya Salih‘i de
katmasının sebebi yüklüce bir parayla ele geçirdiği bir
fotoğraftır. Salih ve YoldaĢ 1988‘de Ġstanbul‘da bir araya
geldiklerinde bu buluĢma bir de hatıraya dönüĢtürülür.
Bilahare bir kere de Kandehar‘da görüĢürler. ĠĢte bu iki temas
Salih‘i de Vehhabi harekete katarak radikal göstermek için
sebep olarak kullanılır. Buradan hareketle de ‗iktidarı zor
kullanarak ele geçirecekler‘ cümlesinden olarak kırmızı
bültene dahil edilir. Kerimov, ne yapıp etmiĢ ve muhalifini terör
suçlusu saydırmıĢtır. Hatta güya ERK, Usame bin Ladin‘den
de para desteği görmüĢ. Muhammed Salih‘in bu iddialarla
zerrece alakası yok. O bir Türk ziyalısı, aydın, entelektüel.
Ülkesine demokrasinin gelmesi için demokratik yollarla
mücadele eden bir siyasetçi. Ne Vehhabilikle alakası var ve
ne de terörle. Dünyanın 11 Eylül münasebetiyle teröre karĢı
hassaslaĢtığı bir zamanda ERK partisi lideri asılsız bir iddiaya
dayanılarak hürriyetinden edildi. Ġadesi isteniyor.
Çekler imtihandalar. Vaclav Havel yönetimindeki
ülkenin Muhammed Salih‘i serbest bırakması gerekir.
Özbekistan‘a iade ederlerse ne olacağı belli. Özbek devlet
reisi, onu 1994‘te Demirel‘e açıklamıĢ bulunuyor. Bu arada
Türkiye de imtihanda. Ġçerdeki hürriyet kahramanın kızı Ümide
Salih, bize yazdığı mektupta Türk medyasının konuya
duyarsız kalmasından Ģikâyetçi. Kibarlık göstermiĢ, devlet
adamlarımız da alakasız. Ġmtihanda olan iki ülke daha var.
Özbekistan ve ABD. ABD‘nin iğvalara kapılmaması lazım.
Salih, hürriyetine kavuĢturulmazsa Afganistan‘a insanların
hürriyeti ve demokrasi için gittiğine kim inanır? Ceza ise
Muhammed Salih zaten çekmekte. Bir vatanperverin
topraklarından çıkmak zorunda kalmasından, çoluk-çocuğuyla
gurbette ve takip endiĢesi içinde yaĢamasından büyük ceza
mı olur?
Muhammed Salih‟in romanı
12.12.2001, Türkiye
Rahim ER
Prag denince bir de bir okuyucumuzu hatırlarız; onu ve
bize yolladığı kartpostalları. O Kartpostallardaki Prag‘da
çatılar karlarla kaplıydı. Okuyucumuzla internet ortamında
tanıĢmıĢtık; Türkçe‘yi kendi kendine öğrenmiĢti; ihtimal ki
yabancı lisanını geliĢtirmek için yazıyordu.
Sovyet tankları, 1968‘de Çekoslovakya‘nın baĢĢehrine
girdiğinde kıĢ değil bahar vardı. O yüzden iĢgal günleri Prag
Baharı diye ünlendi. Ülkesi bir emperyalist güç tarafından
iĢgale uğramıĢ BaĢbakan Dupçek‘in mahzun yüzü hâlâ
gözlerimizin önünde.
ĠĢgal bir filmin tekrar çekilmesi gibiydi 1956‘da da
Macaristan‘a girmiĢ, Macarlar ayaklanmıĢlardı.
Prag Baharında da öyle oldu.
Çek ve Slovak gençler, tankların önünde etten duvarlar
oluĢturdular. Olanca enerjileriyle iĢgali kınıyor, Kızılordunun
savuĢup gitmesi için protesto gösterileri yapıyorlardı. Onlar; o
gençler, protesto gösterisi yapıp sloganlar atarken orak-çekiçli
tanklardan etrafı süzen Türkistan‘lı gençler de onlara
bakıyorlardı. ġaĢırmıĢlardı. Bir ân olanları kavrayamadılar.
Onlara Çekoslovakya‘ya barıĢ adalet ve insanlık götürdükleri
öğretilmiĢti. Peki öyleyse neden böyle karĢılanıyorlardı?
Birçok asker herhalde aynı düĢünüyordu ama 18 yaĢındaki bir
Özbek Türk‘ü yaĢıtı gençlerin çırpınıĢıyla derinden sarsılmıĢtı.
Bir yanlıĢlığa sürüklendiklerinin Ģuuruna vardı.
Çanakkale muharebelerinde de öyle olmamıĢ mıydı?
Ġngilizler, Hind Müslümanlarını ―sizi Osmanlıları
kurtarmaya
götürüyoruz‖
diyerek
silah
altına
alıp
Çanakkale‘ye taĢımıĢlardı. Onlar, Türkleri kurtarmak için
kurĢun attıklarını sanıyorlardı. Tâ ki bir sabah ‗düĢman‘
dedikleri cephelerden ezanı Muhammedi sesi yükselene
kadar. O zaman kandırıldıklarını anladılar.
Türkistanlı gençler de kurtarmaya geldikleri memleketin
insanları ile yüz yüze gelince hakikati fark ettiler.
AldatılmıĢlardı. Ne var ki bunu kimseye diyemezlerdi. Rejim,
müsaade etmezdi. Babası gözleri önünde öldürülen Cengiz
Aytmat(ov)oğlu‘nun içindeki ıstırabı kâğıda dökmesi gibi. O 18
yaĢındaki Özbek Türkü de öyle yaptı. Kendini Ģiire edebiyata
verdi, sadece Çolpan‘ı değil, Necip Fazıl‘ı Yahya Kemal‘i,
Kafka‘yı... da öğrendi. 1988‘e gelindiğinde Özbekistan
Yazarlar Birliği Genel Sekreteriydi. 1989‘da daha Sovyetler
ayaktayken Moskova‘da SSCB Yazarlar Birliği Kurultayı‘na
davet edildi. Orada yaptığı konuĢmada Sovyetler için ―dikta
imparatorluğu‖ tabirini kullanma
cesaretini gösterdi.
Komünistler, bunu duymazdan geldiler. Komünist Parti
üyeliğine davet edildi. Özbek fikir adam, daveti Ģu sözlerle
reddetti. ―Komünizmin güneĢi, ters yönden doğmuĢtur;
doğduğu yerden de batacaktır.‖ Gerçekten bu konuĢmadan
kısa süre sonra o güneĢ kızıl eriye eriye ufkun derinliğine
gömülüp kayboldu.
Prag Baharını zehir eden iĢgalde bir tankın üstünde
kendi kendini sorgulayan 18 yaĢındaki genç, 20 yıl sonra da
Moskova‘nın göbeğinde rejimi sorgulamıĢ ve tahmini aynen
tecelli etmiĢti. Peki sonra ne oldu o genç? 2001‘in bitmesine
yakın bir tarihte 7 yıldan beri sürgün yaĢadığı Norveç‘ten
Radio Liberty‘nin davetlisi olarak Prag‘a geldi. Aradan tam 33
yıl geçmiĢti. Tanklarla girdiği bir Ģehri bu defa bir sivil olarak
ziyaret edecekti. 33 yıl ötede kalmıĢ hayalleriyle dolaĢacağı
mekânları tekrar buluĢturacak, bir yalana alet edilmiĢ olmaya
yeniden içlenecekti.
Olmadı.
Muhammed Salih, Prag Havaalanı‘na indiği ân Ġnterpol
koluna yapıĢtı. Çıkmak zorunda kaldığı ülkesi Özbekistan
yönetimi, yakasına kırmızı bir etiket iliĢtirmiĢti; orada ‗terörist‘
yazıyordu. Pankarts Cezaevi‘ne kondu. ġimdi Prag polisi,
TaĢkent‘ten gelecek dosyayı bekliyor. Dosya geldiğinde
Muhammed Salih Medeni(of)oğlu‘nu Özbekistan‘a iade
edecek. Sonrası malum. Bir duvar dibi. Tüfekli birkaç asker.
KarĢılarında dimdik duran olgun yaĢta bir insan. O insan,
gözlerinin bağlanmasını da kabul etmez.
Dünya da bu cinayeti kabul etmemeli.
Prag kartpostallarına bir kere daha bakacağız; belki de
çatıların rengi değiĢmiĢtir.
Türklerin alfabeleri
12.12.2001, Milliyet
Taha AKYOL
Latin harfleri Türk dünyasında, yavaĢ da olsa, giderek
ortak alfabe haline geliyor. Maalesef bazı yazım kuralları ve
harfler farklı... Mesela Q ve X harfleri bütün Türki
alfabelerinde var bizde yok...Türk dünyasını çok yakından
tanıyan ve bütün lehçeleri konuĢan Namık Kemal Zeybek'e
göre, Latin harflerine karar veren ülkelerde de uygulama
yavaĢ gidiyor:- Okur yazarlığın çok yaygın olduğu ülkelerde
alfabe değiĢtirmek zordur. En ileri, Azerbaycan'dır. Orta
Asya'da hala gazeteler Kril harfleriyle basılıyor; çünkü büyük
kitle onu biliyor.Zeybek, Kazakistan CumhurbaĢkanı
Nazarbayev'in de Latin harflerine geçmek için bir komisyon
kurdurduğunu belirtti. Nazarbayev, Kazakistan'ın Ġslam, Rus
ve umumi Türk kültürüyle yakın iliĢkilerini anlatarak kademeli
bir Ģekilde "Latin harflerine geçmenin doğru olacağını"
söylemiĢ.Latin harflerini öğrenip Kril harflerini unutmuĢ bir
kuĢağın yetiĢmesi, bilimsel ve kültürel devamlılıkta, hatta
eğitimde ciddi kopuĢlar ve boĢluklar yaratır. O bakımdan
geçiĢin
kademeli
olması
makuldür...
Ama
peĢi
bırakılmamalıdır.
Bu arada, günlük kullanımda değilse bile, görünce
tanıyacak
derecede
bir
ortak
alfabe
bilgisi
yaratılmalıdır.Muhammed Salih'in "Uluğ Türkistan Türkçesinin
alfabesi"
böyle
bir
öneridir.Bizde
olmayıp
Türki
cumhuriyetlerin Latin alfabelerinde bulunan harfleri beĢ grupta
toplayabiliriz:1- Kalın ve ince K: Kalın K, bütün Türk
alfabelerinde Q harfiyle, ince K ise K harfiyle karĢılanıyor:
Azeriler, Türkmenler ve Özbekler 'qar yağar, tüccar kar
eder‘diye yazıyorlar.2- Sert H harfi. Gırtlaktan söylenen,
hırıltılı H sesi bütün dıĢ Türk alfabelerinde, X harfiyle
karĢılanıyor; 'çox sevirem‘diye yazarlar. Dilimizde bu sert H
sesi vardır, bizim alfabemizde karĢılığı yoktur.3- Kalın E harfi:
Bizdeki E ve A harfleri arasında bir ses. Türkmen ve Özbekler
A harfinin üzerine iki nokta koyarak bu sesi karĢılıyorlar. Azeri
alfabesinde bu ses baĢ aĢağı çevrilmiĢ (e) harfiyle
karĢılanıyor. Organımız olan 'el‘ile, yabancı anlamındaki
'el‘arasında telaffuz farkı...4- Genizden N harfi: Osmanlıca‘da
'sağır kef‘denilen harf... Bizde yok. Orta Asya alfabelerinde,
Ġspanyolca‘daki gibi, özel iĢaret konulmuĢ N ile karĢılanıyor.Özel yazımlar: Mesela Türkmenler Ġ sesini y harfiyle, Özbekler
ġ sesini sh harfleriyle yazıyorlar.
BĠLGĠSAYAR sistemimizde bu harfler olmadığı için
yazılmıĢ olarak size gösteremiyorum. Ama iĢ için, turistik gezi
için veya akademik bir toplantı için Azerbaycan'a,
Türkmenistan ve Özbekistan'a, yarın Kazakistan'a gitseniz,
havaalanlarından itibaren bu harflerle karĢılaĢırsınız.
Kablodan Azeri TV'sini izlediğinizde de bu harfleri sık sık
görürsünüz.BeĢ harfi öğrenmek zor değil.Eğitim ve Kültür
bakanları, Türk dillerinde kullanılan Latin harfleri arasındaki bu
küçük farkları okullarda öğretme kararı alsalar çok iyi
olur.Ticari ve kültürel iliĢkilerimizi de kolaylaĢtırır.Zaten
hepsinde temel, Türkiye'nin Latin harfleridir; Ç, ġ, Ğ, Ö, Ü
harfleri Türk Latin alfabesinden bütün Türki Latin alfabelerine
geçmiĢtir.
Merhaba Muhammed Salih...
13.12.2001, Yeni ġafak
Cengiz ÇANDAR
Harikulade haber önceki gün Prag'dan geldi.
Muhammed Salih serbest bırakıldı! Yani özgür… Dün sabah
da sesi geldi: "Merhabalar, Cengiz Bey; ben Muhammed
Salih, Prag'dan arıyorum" diyen özgür insanın, özgür
vicdanın, özgürlüğün sesi…
Muhammed Salih'in iki hafta Prag'ta tutuklu kalmasının
ardından özgürlüğüne kavuĢması sadece bir büyük 'hukuk
yanlıĢın düzeltilmesinden öteye bir Ģey. Zira, Muhammed
Salih, özgürlüğüne kavuĢur kavuĢmaz, dün öğleden sonra
Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel tarafından kabul edildi. ĠĢte
bu çok önemli. Bu, Muhammed Salih'in iadesini Çek
makamlarından bekleyen Özbekistan diktatörü Ġslam
Kerimov'un niyetlerine indirilen bir ağır 'demokratik Ģamar'.
Afganistan'a yönelik Amerika ile iĢbirliğinin rahatlığı içindeki
Kerimov, kendisine ikram edilecek Muhammed Salih'in
kellesini almayı tasarlıyordu.
'Muhammed
Salih'e
özgürlük‘
mücadelesinin
koordinatörlüğünü yapan Turkistan Newsletter adlı internet
sitesi, iki haftalık süre içinde Muhammed Salih'e iliĢkin olarak
ülkeler, kuruluĢlar ve bireyler temelinde sergilenen tavırları
'turnusol kağıdı‘ olarak niteleyerek, bu konuda Ģu doğru
gözleme yer vermiĢti:
"Batılı devlet ve sivil toplum kuruluĢları bu testten
baĢarıyla geçmiĢler ve Salih'i teslim etmeyeceklerini en sert
Ģekilde belirtmiĢlerdir. Norveç, Hollanda, Almanya ve Rusya
olayı takibe almıĢ ve Çek Cumhuriyeti nezdinde giriĢimlerde
bulunmuĢlardır. Avrupa Parlamentosu da aynı Ģekilde
davranmıĢ, Batılı gazeteler olayı en geniĢ Ģekilde vermiĢler,
bütün bunları gören Amerika da artık Salih'in serbest
bırakılması için Çek Cumhuriyeti nezdinde giriĢimde
bulunmuĢtur. Böylece artık Batı için, Orta Asya'da sükunet ve
huzur için Salih bir alternatif lider olarak tescillenmiĢtir."
Türk Dünyası'nın bu 'özgürlük ve demokrasi simgesi‘
haline gelen Ģahsiyetine, Prag'da cezaevindeyken kendi
kaleminden çıkan satırlar tanıklık ediyor. Muhammed Salih,
Çek halkına hitaben mesajında Ģöyle yazmıĢtı:
"20. Yüzyıl'ın tüm siyasi liderleri içinde en büyük saygıyı
Güney Afrika CumhurbaĢkanı Nelson Mandela ile Çek
Cumhuriyeti CumhurbaĢkanı Vaclav Havel'e duydum. Bir
bakıma, her ikisi de herzaman uzlaĢmayacak olan Ģeyleri
uzlaĢtırabilmiĢler, siyasette yüksek ahlaki değerlerin simgeleri
olmuĢlardır.
Bu iki siyaset adamı, halklarının özgürlüğünü, kendi
imajlarının avantajını hiç kullanmadan, reklamını asla
yapmadıkları kendi özgürlüklerinin üzerinde tuttular. (Böyle
davranırken) hiçbir zaman popülist olmadılar.
…Ülkemdeki kanunsuzluğun düzeyini tanımlamaya
gücüm yok. Ülkenin her vatandaĢının devletten sürekli korku
duyduğunu, her an, herhangi bir saatte tutuklanabileceğini
düĢünerek yaĢadığını tasavvur edin. Ve hiç kimse niçin
tutuklandığını bilmiyor. Herhangi bir suç iĢlemeden kendilerini
suçlu olarak hissediyorlar. Tam bir Kafka karakteri gibi.
Özbekistan'da 25 milyon insan yaĢıyor. Orası Kafka
karakterlerinin bir dev galerisi. O, benim sevgili halkım.
Ülkemi terkettim. Onu aynen Vaclav Havel'in Çek
Cumhuriyeti'ni sevdiği gibi sevdim… Özbekistan'dan ayrılalı
sekiz yıl oldu ve Özbek makamlarının takibatına uğramadığım
tek bir dakika olmadı… Üç yıl içinde dört kez Türkiye'den sınır
dıĢı edildim… BeĢ yıl boyunca ben ve ailem dünyanın dört bir
yanında kapıları çalıyorduk ve nihayet 1998'de siyasi iltica için
BirleĢmiĢ Milletlere baĢvurduk ve Norveç tarafından kabul
edildik. Norveç'in Özbekistan'da 'jeopolitik çıkarları‘ yoktu ve
Özbek pamuğu satın almıyordu. Oslo'ya 1999'da yerleĢtiğimiz
vakit Allah'a Ģükrettim…
ġimdi bunları biraz rahatsızlık duygusu içinde
yazıyorum. Zira kendi avukatım olmak istemiyorum… Totaliter
canavarın diĢlerinin arasına gönderilmeyeceğimi umut
ediyorum. Belki de benim talihsizliğim, Prag'ın yasal elitinin bu
canavarın yüzünü görmesine sağlayacak olması bakımından
hayırlı bile olmuĢtur. Ben bir iyimserim ama en kötü ihtimali de
göz ardı etmiyorum. Yine de beni oraya gönderebilirler.
BaĢıma gelebilecek en kötüsü budur. O takdirde kendimi
ölüme hazırlamalıyım, bunun yüzde 100'lük bir kesinlik
olduğunu söyleyebilirim."
Muhammed Salih, Prag halkının Ģahsında, tüm 'özgür
dünyaya göndermiĢ olduğu mesajının son bölümünde Ģu
çarpıcı gözlemde bulunuyor:
"21. Yüzyıl terörün ve ona karĢı savaĢın küreselleĢmesi
ile baĢlıyor. Beni, sadece terörün küreselleĢmesi değil, ona
karĢı savaĢın da küreselleĢmesi korkutuyor; zira, bizdeki gibi
diktatörler, bu sloganın gölgesinde kendi halklarına karĢı
terörü meĢrulaĢtırıyor, insan haklarını ve hür düĢünceyi
ayaklar altına alıyor ve hasımlarını tek bir mazeretle terörizme karĢı savaĢ- daha rahat bir Ģekilde açığa
düĢürüyorlar."
Vaclav Havel'in dün Muhammed Salih'i kabul etmesi ve
Özbek edebiyatçı-siyaset adamının Prag'da özgürlüğüne
kavuĢması tam da bu açıdan, geleceğe yönelik 'oksijenin
tükenmediğinin canlı bir kanıtı olmuĢtur. Muhammed Salih,
mesajının sonunda Andre Malraux'nun "21.Yüzyıl'ın spiritüel
bir yüzyıl olması" beklentisine iĢaret etmiĢ ve Malraux'nun bu
isteğini paylaĢmıĢtı. Onun özgürlüğüne kavuĢmasıyla,
özgürlük mücadelesi verenlerin '21. Yüzyıl umutları‘ da
kurtarılmıĢ oldu.
Bu konuda Türkiye'nin payına ne düĢtü?
Turkistan Newsletter'ın bu konudaki satırları Ģöyle:
"Salih'in tutuklanması Türkiye için de bir 'lithmus‘testi
idi. Özellikle Apo benzetmesi yaparak Amerika onu paketleyip
teslim edecek diye ahkam kesen Türkiye DıĢiĢleri yetkilileri bu
testten maalesef geçemediler. Türkiye Salih için hiçbir resmi
giriĢimde bulunmadı. Bu da Türkiye'yi ikinci vatanı olarak
kabul eden Türk milliyetçisi Salih için doğrusu ibret alınacak
bir olaydı… Salih ve Türkistan'da demokrasi hareketi, artık
Türkiye devletini ve resmi kuruluĢlarını yukarıdaki veriler
ıĢığında değerlendirecek ve artık hesaba katmadan yürümek
zorunda olduklarını anladılar."
Türkiye, demokrasiden uzak kaldığı ölçüde Avrupa'dan;
Avrupa'dan uzak kaldığı ölçüde demokrasiden uzak kalıyor.
Türkiye, AB yönünde yürüdüğü oranda, 'demokratikleĢecek‘
ve Özbekistan'da (ve Orta Asya'da) 'özgürlük ve demokrasi‘
amacına da yaklaĢacak ve Muhammed Salih'i de o oranda
bağrına basacak.
Muhammed Salih'in, bu zorlu sınavın ardından ve
Vaclav Havel'in yanından çıktıktan sonra, bu 'gerçeği‘bildiğini,
adım gibi biliyorum.
Gökyüzünün
Muhammed Salih!
altında
yine
buluĢtuk.
Merhaba
Salih selamete çıkacak
13.12.2001, Radikal
Ġnterpol bülteniyle Prag'da tutuklanan muhalif Özbek
lider Muhammed Salih, Ģimdilik serbest kaldı. Salih'in siyasi
mülteci olduğu Norveç'e iadesi bekleniyor
DıĢ Haberler, PRAG - 'Demir yumruklu‘Devlet BaĢkanı
Ġslam Kerimov'un 'terörist‘ilan ettiği ve 28 Kasım‘da Çek
Cumhuriyeti'nin baĢkenti Prag'da Interpol'ün emri üzerine
tutuklanan Özbek muhalefetinin lideri Muhammed Salih,
önceki gün mahkeme kararıyla serbest bırakıldı.
Salih, Özbekistan'a iadesi ile ilgili dava sonuçlanana
dek Prag'da kalacak. Davanın büyük ihtimalle, Salih'in,
kendisine mülteci statüsü tanıyan Norveç'e iadesi kararı ile
sonuçlanması bekleniyor. Siyasetçi kimliğinin yanı sıra
ülkesinde sevilen bir Ģair olan Salih, kendisi gibi ünlü bir
kalem olan Çek Cumhuriyeti Devlet BaĢkanı Vaclav Havel'in
de siyasi muhalifken bir zamanlar kaldığı hapishanede
tutuluyordu.
Kerimov memnun olmayacak
1991'deki cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde Kerimov'a
karĢı adaylığını koyan Salih, 1993'ten beri Norveç'te sürgün.
Salih, 1999'da Özbek baĢkenti TaĢkent'te Kerimov'u hedef
aldığı iddia edilen bombalamalara karıĢtığı gerekçesiyle
geçen yıl, gıyabında 15 buçuk yıl hapse çarptırıldı. Radio Free
Europe'un daveti üzerine, 28 Kasım‘da Prag'a giden Salih,
havaalanında kendisini 'kırmızı bültenle arayan Interpol
tarafından tutuklandı. Avukatı Miroslava Kohoutova, Çek
Cumhuriyeti'ne iltica baĢvurusunda bulundu, ancak bu talep
Salih Norveç'te zaten siyasi mülteci olduğu için reddedildi.
Ancak bu, Salih'in siyasi mülteci olduğunun tanınması
anlamına geliyor.
Uluslararası sözleĢmeler gereği, siyasi bir mülteci
tehlikede olacağı bir ülkeye iade edilemeyeceğinden
Prag'daki iade davasının, 11 Eylülün ardından ABD ile
iĢbirliğine yaslanarak muhaliflere baskıyı artıran Kerimov'u
memnun etmeyecek biçimde sonuçlanması bekleniyor.
Havel de etkisini kullandı
Mahkemenin Salih'i bırakma kararında, hemen devreye
giren insan hakları örgütleri ve Norveç hükümetinin giriĢimleri
etkili oldu. Norveç geçen hafta Prag'a diplomatik bir nota bile
verdi. Ünlü Çek lideri Havel de yasal olarak elinden bir Ģey
gelmeyeceğini söylese de etkinliğini Salih lehine kullandı.
Salih, tutuklandığı için Çekleri suçlamadığını, davanın
Batının özgürlüğe dair tutumunu aydınlatacağını söyleyerek,
"Sorun çok basit. Batılı ülkeler kimi destekliyor?
Diktatörleri mi, demokratları mı?" dedi.
Muhammed Salih serbest
13.12.2001, Milliyet
Taha AKYOL
DEMOKRAT ve 'Türkçü‘Özbek muhalefet lideri
Muhammed Salih, Prag Mahkemesi tarafından önceki gün
serbest bırakıldı! Tutuklamanın sebebi, Salih'i susturmak
isteyen Özbekistan hükümetinin Ġnterpol'e onun terörist
olduğu yolunda yazı yazmasıydı!
Dün öğle saatlerinde kendisini cep telefonundan
aradım, geçmiĢ olsun dedim.
Çok mutluydu. Evvela, hürriyetine kavuĢmuĢtu...
Ġkincisi, "tertip geri tepti, dünyaya duyuramadığımız demokrasi
mücadelemizi bu vesile ile duyurduk" diyordu.
Gerçekten öyle... The New York Times'tan Peter Green,
Salih'le Prag'daki Pankrac hapishanesinde görüĢerek 9
Aralık'ta uzun bir yazı yayımlamıĢtı.
Tahliye olduğu gün Salih'in Prag'da düzenlediği basın
toplantısına Avrupa ve Amerika'dan 80 kadar gazete ve TV
muhabiri katılmıĢtı!
"Burada TV'ler basın toplantımla ilgili haberleri hala
yayımlamaya devam ediyorlar" diyordu.
Çek CumhurbaĢkanı Havel, dün akĢam saat 17.00'de
Salih'i BaĢkanlık Sarayı'na davet ederek geçmiĢ olsun
demiĢti!
HAVEL de, Muhammed Salih gibi bir 'muhalif aydın'dır.
Makinist olarak hayata atılan Havel, dünya çapında saygın bir
tiyatro yazarıdır, "Erasmus Ödülü" sahibidir.
Stalinci rejimin hapishanelerinde 5 yıl hapis yatmıĢ,
ama boyun eğmemiĢ, "Sivil Forum" adlı liberal demokrat
hareketin öncüsü olmuĢtu. 1989'un ilk aylarında birkaç defa
tutuklanması, rejimin çökeceğinin habercisiydi adeta...
1989'un Kasım ayında 'Sosyalist‘rejim çökecek, Aralık
ayında Havel cumhurbaĢkanı seçilecekti!
Bugün Çek Cumhuriyeti
sıradaki adaylarından biridir!
Avrupa
Birliği'nin
birinci
YaĢadığı hayatın dersleri ve yazar olarak sahip olduğu
büyük entelektüel duyarlık sebebiyle Havel'in Salih'e desteği
daha tutuklandığı gün baĢlamıĢtı.
Havel, CumhurbaĢkanlığı Sarayı'nda Salih'i kabul
etmekle, onu uluslararası bir Ģahsiyet haline getirmiĢtir. Artık
dünyada demokrasi platformlarında bir "Muhammed Salih"
olgusu yer almıĢ bulunmaktadır; her platformda ilgi ve saygı
görecektir.
Salih, Özbekistan hükümetinin haksız terörist suçlaması
yüzünden Prag'da 14 gün tutuklu kalmıĢtı. Cuma günü
mahkeme son kararını verecek ve belli ki, bu karar "Salih'in
Özbekistan'a iade edilmemesi" Ģeklinde olacak.
Salih demokrasi mücadelesinde gördüğü desteği
anlatırken,
Amerika
ve
Avrupa
Batı
medyasıyla
hükümetlerinin ilgisinden övgüyle bahsetti. Mülteci olarak
yaĢadığı Norveç hükümetinin "kaya gibi sağlam durduğunu"
söyledi.
"Türkiye'den hangi kuruluĢlar ilgi gösterdi?" diye
soramadım. Ne demokrasi ne de Türklük adına, Salih gibi
yüksek düzeyli 'Türkçü‘bir entelektüele Batılıların yüzde biri
kadar ilgi gösteremedik!
Dün sabah Liberal Demokrat Parti Genel BaĢkanı
Besim Tibuk aradı. Bu konudaki yazılarımdan dolayı beni
kutlayarak teĢvik etmek istiyordu. Tibuk'un ve LDP'nin Salih'le
yakından ilgilendiğini belirtmeliyim. BaĢka? Hangi parti? Hangi
'insan hakları‘savunucusu?
Özbekistan'la iliĢkilerimizin bozulmaması için hükümet
bu konuya karıĢmamalıydı; bu doğru... Ama partiler
konuĢmalıydı!
“Salih Eke”ye Geçmiş Olsun
13.12.2001, Star
Halit Kakınç
Özbekistan‘ın
Prag‘ta
haksız
yere
tutuklanan
sürgündeki muhalefet lideri Muhammed Salih, yoğun bir
uluslararası kamuoyu tepkisi sonunda serbest bırakıldı. Çek
CumhurbaĢkanı Vaclav Havel, Salih‘in suçsuzluğuna
inandığını ve insan haklarına iliĢkin görüĢlerini paylaĢtığını
belirtti.
Bir basın toplantısı düzenleyen Muhammed Salih,
tutuklanıĢının bürokratik bir yanlıĢ olduğunu... Yasalar
çerçevesinde herkesin görevini yapmaktan öte bir kötü niyeti
bulunmadığını vurguladı.
Salih, ABD ile Özbekistan‘daki Kerimov Rejimi‘nin
iĢbirliği ile ilgili olarak da Ģunları söyledi:
‗BaĢkan Bush, terörizmin köklerini kazımak istediğini
söylüyor. Bu arada, diktatöryel rejimlerin de sonlarının
geldiğine iĢaret ediyor.
Biz, kendisine bu köklerin kaynağını gösterebiliriz.
Kökler, diktatöryel rejimlerin bağrından kaynaklanıyor.‘
Muhammed Salih ve sosyal demokratlar
13.12.2001, Türkistan Bülteni
Cezmi DOĞANER
Değerli arkadaĢlar,
Sayın Muhammed Salih`in Prag da tutuklanmasından
sonra bitmez tükenmez bir enerji ile çalıĢan Türkistan
Newsletter yöneticilerine ve basta Mehmet Tütüncü
arkadaĢımıza teĢekkür ederim. Sayın Taha Akyol Milliyet
gazetesinde iki gün üst üste yazı yazarak insanlık ve dostluk
görevini yerine getirdiği için ona da ayrıca teĢekkürü borç
biliyorum.
Yalnız burada bir hata yapılıyor! Sayın Salih`in Özgür
olması için, özgürlükten ve dayanıĢmadan yana olan herkes
çalıĢtı. Özellikle YurtdıĢında yasayan Türk Sosyal
Demokratları bu konuda her yerde ve alanda gereken
giriĢimde bulundular. Hiç Kimse bu konuda ucuz kahramanlık
ve kuru kuru Milliyetçilik yapmasın.
Türk insani çetin sınavlardan geçti ve geçecek. Bundan
sonra da insanların gücünü ve yaptıklarını göreceğiz. Dostum
Muhammet Salih`e Avrupa`da yasayan Türk Sosyal
Demokratları adına sağlık ve mutlu günler dilerim.
Cezmi Doğaner
Rotterdam/Hollanda
Reuters Haberi
14.12.2001, Reuters
PRAG-14.12.
Çek
Cumhuriyeti,
Özbekistan'ın
baĢvurusu üzerine Interpol'ün çıkardığı arama emriyle 28
Kasım'da Prag'da tutuklanan Özbek muhalif lideri Muhammed
Salih'in ülkesine iade edilmesini reddetti.
Prag'daki duruĢmada Özbek muhalefet partisi Erk'in
lideri Salih'in 'iade edilmesinin mantıksızlığına‘ karar verildi.
Kararda Salih'in istediği yere gidebileceği ve gözaltına
alınmayacağı belirtildi. ÇarĢamba günü Salih'in bırakılmasına,
ama iade davası sonuçlanana dek Prag'dan ayrılmamasına
karar verilmiĢti. Salih, son kararın ardından "Adalet yerini
buldu, özgür biri olarak karĢınızda duruyorum" dedi.
Salih'in, 1999'da TaĢkent'teki bombalamalara karıĢtığı
gerekçesiyle gıyabında 15.5 yıla mahkûm olduğu
Özbekistan'a iadesinin reddinde
Norveç'in Salih'i siyasi mülteci kabul etmesi etkili oldu.
Salih, 1993'te Norveç'e sığındı. Salih Prag'da tutuklanınca
Norveç, Çeklere nota verip iadesini istemiĢti.
Terör ve Çifte Standartlar
14.12.2001, Türkiye
Hasan Mesut HAZAR
Terörle mücadele sadece ABD‘nin değil, bütün
dünyanın 1 numaralı gündem maddesini oluĢturuyor. Ama
hâlâ terörün dininin, milliyetinin, coğrafyasının olmayacağı
gerçeği bir türlü anlaĢılamadı!
Özellikle Amerikan medyası, o araĢtıran, olayların
arkasına sarkan ve ‗gerçeği, sadece gerçeği bulmaya‘ yönelik
haberciliğini, ne hikmetse terörle mücadele konusunda bir
türlü gösteremiyor.
Anlı Ģanlı TV kuruluĢları, gazetelerin yorum ve
haberleri, uzun zamandır ‗neyin nasıl olduğunu‘ bir türlü tam
olarak aktaramıyorlar seyirci ve okuyucularına... Her taraf
çarpıtma, saptırma, taraflı haber ve yorum kaynıyor.
Enformasyon
kirliliği,
bırakın
gerçekleri
öğrenmeyi,
gazeteciliğin o altın 5N+K (Kim, Nerede, Nasıl, Ne, Niçin,
Neyle) kuralının bile artık kaale alınmadığını, her vesile ile
ortaya koyuyor.
Yahudi terörü Ģoke etti
Gün geçmiyor ki, Ġslam=terör aldatmacası konusunda,
yeni bir buluĢla birbirleriyle adeta yarıĢıyor, Amerikan
medyası. Ama geçtiğimiz salı akĢamı, bombalı kanlı bir eylem
hazırlığındayken yakalanan Yahudi teröristlerle, hem bu
Amerikan medyası, hem de kamuoyu adeta Ģoka girdi.
Yahudi teröristler California‘da bir camiyi, Ġslam Halkla
ĠliĢkiler Konseyi‘nin mahalli bürosunu ve Arap asıllı milletvekili
Darrell Issa‘yı bombalı eylemle yoketmeye hazırlanırlarken,
son anda kıskıvrak yakalandılar.
FBI‘ın bu büyük baĢarısı, bir faciayı kıl payı önledi.
Ama, Amerikan medyasının da çirkin yüzünü ortaya koydu.
Ortadoğu kökenli ve Müslüman orijinli insanlarla ilgili
haberleri, ‗pireyi deve yaparak‘ kullanan ve habercisiyorumcusuyla infaz savcısı görevinde yarıĢan Amerikan
medyası, Yahudi teröristlerin haberlerini nasıl vereceğinde
ĢaĢırdı. ‗Yahudi militanlar bombalı saldırı öncesinde
yakalandı‘ Ģeklinde gayet sade ve yorumdan kaçınan
haberler, ‗yasak savmak kabilinden‘ bir yerlere sıkıĢtırıldı.
Bu çifte standartlı, önyargılı yaklaĢımlar, Amerikan
medya tarihine birer ‗kara leke‘ olarak yazılacak. Amerikan
medyası dileriz bu yakıĢıksız ve nefret körükleyen tarafgir
tavrını bir an önce terk eder. ‗Terör, terördür! Terörün dini,
milliyeti, coğrafyası olmaz!‘gerçeğine bir an önce kavuĢur.
Muhammet Salih‘in verdiği ders
Öte yandan geçtiğimiz günlerde bir baĢka çifte
standardı da, Özbekistan muhalefet ERK Partisi‘nin lideri
Muhammed Salih‘in Prag‘da tutuklanması ve sonrasında
yaĢadık. Orta Asya‘daki diktatörleri birer birer sadık müttefike
dönüĢtürmenin zevk ve heyecanıyla, Muhammed Salih olayını
görmezden gelen ABD yönetimi, bu çifte standartlı tavrıyla,
insan hakkı ihlalleri Ģampiyonu zalim diktatörlere adeta yeĢil
ıĢık yaktı.
Muhammed Salih, Mehmet Tütüncü isimli bir tek kiĢilik
ordu Türkistan Ereni‘nin açtığı muhteĢem kampanya ile
serbest kaldı. Cenabı Hakk‘a ne kadar hamd ve Ģükür edilse
azdır. Bu büyük baĢarıyı sahiplenmeme tevazusunu gösteren
ve ‗Bu, hepimizin baĢarısıdır!‘diyen sevgili Mehmet
Tütüncü‘ye ne kadar teĢekkür ve dua edilse hakkıdır.
ĠnĢallah Türkistan kocalarından bir ulu baĢbuğ olan
Muhammed Salih‘in baĢına bu tür kazalar bir daha gelmez.
Cenabı Hak onu ve bütün Türkistan sevdalılarını hainlerin,
zalimlerin, kötülerin Ģerrinden korur.
Ancak bu olay, turnusol kâğıdı gibi etkili bir ayıraç oldu.
Takkeleri düĢürdü. Kelleri gösterdi.
LDP lideri Besim Tibuk dıĢında, ne bir Türk hükümeti
yetkilisi, ne de bir baĢka parti, bu hazin olay sırasında
kendinden beklenen davranıĢı sergileyebildi.. Ne kadar
yazık...
Neyse ki bu sancılı ve basiretsiz davranıĢlar, Türkiye
içinde ve dıĢındaki Türkistan sevdalılarının, ülkücü gençlik ile
MHP tabanının, Mehmet Tütüncü‘nün öncülüğündeki Salih‘le
dayanıĢma kampanyasına çığ gibi katılımıyla, aĢıldı.
Bir daha tekrarlanmamasını diliyor, terörle mücadelenin
dünyanın her yerinde çifte standartsız ve adaletli bir Ģekilde
yapılmasını temenni ediyoruz.
Muhammed Salih
22.12.2001 - http://www.ulkum.com
Hayrullah ISMATULLAHOĞLU
Muhammed Salih Türk dünyasının ünlü Ģairi, fikir ve
siyaset adamıdır. Seksenli yılların baĢında Muhammed Salih,
Özbek edebiyatındaki "Ģeklen milli, içeriği sosyalistik" diye
sınırlandırılmıĢ duvarında bir kapı açtı. Özbek edebiyatının
bıkkınlık veren iklimi bu delikten akmaya baĢlayan serin
esintiden irkildi bîrden bîre... Bu esinti sade edebiyatta değil,
Özbek halkının ruhunda da bir uyanıĢ oluĢturdu.
Seksenli yılların ortaların doğru, önce Türkistan'da
sonra bütün Sovyet ülkelerinde, Muhammed Salih'in
Ģiiriyetinin etkisinde yeni bir ekol oluĢtu. Aynı yıllarda Salih,
edebi-ictimai-siyasi konularda da makaleler yazmaya baĢladı.
Bu makaleler, toplumda yön gösterici fikirler olarak, millî kiĢilik
duygularının Ģekillenmesine amil oldu. ġairin çevresel
(ekolojik) facialar, demografi, sömürgeleĢtirilmiĢ ülke
ekonomisi hakkında yazmıĢ olduğu makaleleri, o dönemin
tüm Sovyet Cumhuriyetlerinin aydınları arasında büyük
yankılar uyandırdı.
Muhammed Salih, 1985 yılının ocak ayında bir kaç
yazarı kendi etrafında toplayıp, Özbek halkının millî
değerlerine baskı uygulayan Moskova'ya karĢı manifesto
üslubunda bir mektup yazar. Mektup SSCB'nin en yüksek
mercii olan Politbüro'ya gönderilir. Bu mektuptan sonra ona ve
aynı saftaki arkadaĢlarının yayımı yasaklanır; kendileri de
KGB ve Özbekistan Komünist Partisi yöneticilerince sorguya
çekilirler. ĠĢte bu andan itibaren Muhammed Salih kendisini
politikanın içinde bulur.
O yılın ilkbaharında Gorbaçov iktidara gelir ve
Muhammed Salih kendini tamamen siyasete adar.
Özbekistan'ın bağımsızlığı için açık mücadele dönemini
baĢlatır. 1989 yılına gelindiğinde onu, üç yazar arkadaĢıyla
Özbekistan'ın resmî olmayan ilk siyasî örgütü BĠRLĠK'Ġ
kurduğunu görüyoruz. Ertesi yıl da ülkenin ilk sîyasi partisi
olan ERK'in kurucusu ve genel baĢkanıdır.
ERK, bilindiği gibi, 1920'lerdeki Türkistan Cedit
Hareketinin manevi mirasını taĢıyan ilk millî partinin adıdır.
Aynı yıl yapılan genel seçimlerde, Muhammed Salih,
Özbekistan Parlamentosuna milletvekili seçilir. 1990 yılının 20
haziranında ERK partisinin hazırlayıp sunduğu "Özbekistan
Devletinin Bağımsızlığı" deklarasyonu parlamentoda kabul
edilir.
1991 yılında yapılan cumhurbaĢkanlığı seçimlerinde, O
dönemin Komünist Parti yöneticisi olan Ġslam Kerimov'a karĢı
baĢkan adayıdır. O, devlet radyosundan açıklanan ilk seçim
sonuçlarına göre oyların yüzde 33'ünü almıĢtır. Daha sonra
hükümetin resmi tebliğinde aldığı oy oranı yüzde 12.7 olarak
ilan edilmiĢtir. Yani komünist lider Kerimov açıkça sahtekârlık
yapmıĢ, seçime hile karıĢtırmıĢ, sonucu tahrif etmiĢtir.
1992'den itibaren ERK Partisi mensupları ve onun
Genel BaĢkanı Muhammed Salih'e karĢı baskılar Ģiddetlendi;
partinin vilayeti erdeki sekiz gazetesi kapatıldı; tüm mal
varlığına el konuldu ve parti yarı legal hale getirildi. Nihayet
ertesi yıl Muhammed Salih de tevkif edildi, hapse atıldı. Fakat
dünya kamuoyunun baskılarıyla dört gün sonra serbest
bırakıldı. Ardından Türkiye CumhurbaĢkanı Turgut Özal'ın
davetiyle Türkiye'ye geldi. Fakat çok geçmeden Özal vefat
etti. Ġslam Kerimov'un Türkiye nezdinde yaptığı sürekli
baskılar sonunda 1994 yılında bu ülkeyi terk ederek
Almanya'ya geçmek zorunda kaldı. 1996'da tekrar Türkiye'ye
döndü. 1998'de yine Ġslam Kerimov'un ısrarlı baskılarıyla
Bulgaristan'a sürüldü. Aynı yıl, gayrı resmi olarak, Ġstanbul'da
kalan ailesinin yanına döndü. Bu kez üçüncü defa sürgün
edildi, kısmetinde Romanya vardı. 1999'un baĢlarında
Türkiye'ye dönen Muhammed Salih kısa süre sonra BirleĢmiĢ
Milletlerin Ankara'daki ofisine, siyasî mülteci olarak
baĢvurmak zorunda kalıyor ve o kanalla Norveç'e yerleĢiyor.
O, Ģimdi Norveç'ten partisini yönetiyor.Bu uzun yıllar boyunca
Muhammed Salih, Özbekistan'daki siyasî hayat üzerindeki
etkisini hiç zaafa uğratmadan sürdürdü. Bu etkinlik bugün de
gücünden bir Ģey kaybetmeden devam ediyor. Bu yüzdendir
ki Özbek yönetiminin bir numaralı düĢmanı konumuna gelen
bu insanı ortadan kaldırmak Ġçin bir kaç defa suikast
düzenlendi ve bu suikastçının bizzat Kerimov olduğu bu yılın
ilkbaharında bütün dünyaya ayan oldu.
Bu baskılar ve takipler, tehdit ve tehlikeler Muhammed
Salih'e zerre kadar hız kestirmedi.
Muhammed Salih, Sovyet döneminde sömürgeci zulme
karĢı mücadele yürüttü. Bugün de onların yerli iĢbirlikçilerine
karĢı mücadeleye devam ediyor. Allah'ın inayeti üzerinden
eksik olmasın!
Bugün Özbekler, Gorbaçov dönemindekinden daha az
hürriyete sahipler. Ġktisadî, siyasî durum hızla kötüleĢmekte ve
ekolojik tahribat gittikçe hızlanmaktadır. Amma Muhammed
Salih, halkına sesleniyor, onun layık olduğu demokratik
haklara, refaha, huzur ve mutluluğa kavuĢacağına dair
inancını sürekli yineliyor, ümidini yitirmemeye çağırıyor.
Amerikalı ilim adamı Rulh Deibler, Muhammed Salih'i
Ģöyle tasvir ediyor:
"- Sanki kendi kitaplarında tasvirlediğî o heykel misali
düĢüncelerine gömülmüĢ olarak, yalnız, kimsesiz hıyabanda
duruyor. Salih, zaferin ve Ģöhretin tadını biliyor. Fakat yine o
yalnızdır! Onun dediği gibi, gerçekten de, 'Büyük mefkure
sahibi insanlar daima yalnızdırlar!"
Evet, Muhammed Salih büyüktür ve asla yalnız değildir!
Onun arkasında. Orta Asya'da, Özgürlük ve demokrasinin er
geç galebesine inanmıĢ elli milyonluk Türkistan halkı var!
Hücreden Başkanlık Sarayına
04.01.2002,Radikal
14 Aralıkta Çek Cumhuriyeti, muhalif Özbek lider
Muhammed Salih'in ülkesine iade edilmesini reddetti.
Mahkeme kararına dünya basını yoğun ilgi gösterdi.
Prag Ģehrinde görülen davada, Özbek muhalefet partisi Erk'in
baĢkanı Salih'in 'iade edilmesi mantıksız‘ bulundu. Mahkeme
BaĢkanı, 'Salih'in istediği yere gidebileceğini ve Çek
yetkililerce gözaltına alınmayacağını‘ söyledi.
Salih,
27
Kasım‘da
Brüksel'de
Avrupa
Parlamentosu'nun Asya Bölümü milletvekilleriyle görüĢtükten
sonra, 28 Kasım‘da Amsterdam üzerinden davetli olarak
Prag'a geldiği sırada gözaltına almıĢtı. Daha sonra serbest
bırakılan Salih'in iade edilip edilmemesi gündeme gelmiĢti.
Muhammed Salih, Özbekistan rejiminin aleyhindeki iddiaları
nedeniyle geçen yıl kasım ayında yapılan gıyabi
yargılamasında 15.5 yıl ağır hapse mahkûm edilmiĢti. Çek
Cumhuriyeti CumhurbaĢkanı Vaclav Havel'in kefaletiyle
mahkeme gününe kadar serbest bırakıldığı 11 Aralıkta Radio
Free Europe ve Liberty radyosu konferans salonunda bir
basın toplantısı düzenleyen Salih, "Mesele çok basit: Batı
kiminle beraber, diktatörlerle mi ya da demokrasiyle mi?'‗diye
sordu.
Dünya basını zaten tutuklandığı ilk günden beri Salih'in
yanında yer almıĢtı. New York Times, Los Angeles Times,
Washington Post gibi dev gazeteler dünya kamuoyunun
dikkatini Özbek muhalefet liderinin akıbeti üzerine çekmeyi
baĢarmıĢtı.
Bunun dıĢında Norveç baĢta olmak üzere Hollanda,
Britanya, Rusya ve ABD büyükelçilikleri Salih'i hiç yalnız
bırakmadı, davaya sürekli ilgi gösterdi. Norveç'in Prag
Büyükelçisi iki defa Salih'i hapishanede ziyaret etti. Tabii, bu
davanın adaletli bir biçimde sonuçlamasında Uluslararası Af
Örgütü ve Ġnsan Hakları Ġzleme Komitesi gibi uluslararası
insan hakları savunucusu teĢkilatların rolü de var.
Prag mahkemesi Salih'in değil, Özbek rejiminin
mahkemesi oldu. Bu ülkedeki devlet terörünün kanıtı
olabilecek pasajlar yer aldı mahkeme kararında.
12 Aralık akĢamı Havel, Muhammed Salih'i baĢkanlık
sarayında kabul ederek 25 dakikalık bir görüĢme yaptı.
Sohbet beklendiğinden de sıcak ve samimi geçti. Sohbet
sonrası brifingde Salih, Havel'in destek sözü verdiğini söyledi.
Ve kendisinin de Havel'e hapiste yazdığı bir makaleyi hediye
ettiğini söyledi.
Yanda o makaleyi okuyacaksınız:
Mahkûmun Çehreyle Ayrılığı
04.01.2002, Radikal
Muhammed SALIH
Vaclav Havel'e
Beni 28 kasım 2001'de tutuklayıp Çek Cumhuriyetinin
baĢkenti Prag'ın Pankras Hapishanesi'ne koydular.
Gözaltına alınıp hücreye kapatılanlara mahkemeye
çıkıncaya kadar ayna vermiyorlar. Ve böylece ben kendi
çehremden ayrıldım.
Her sabah sakalımı tıraĢlarken, yüzümü ellerimle
görüyorum, ama ellerim göz gibi keskin görüĢlü değil.
O nedenden avukatımla ya da baĢka ziyaretçilerle
görüĢmeye giderken, omuzlarımda kontrolden geçmeyen bir
kafayı (kelleyi) taĢıdığımı hissediyorum.
Hücredeki hava aĢırı kuru olduğundan (bataryanın etkisi
belki) yüz derisi kuraklaĢıyor, kafana bir nikap, bir maske
giydirilmiĢ gibi hissediyorsun kendini ve bu, o yüz ile ayrılık
duygusunu daha da güçlendiriyor.
Tabii böyle bir yüz (ya da çehre) günlük yaĢamda zaruri
olan manevralara hiç hazır değil. Mesela, ben pencere
arkasından ziyaretçime gülümsersem, benim çehrem de
gülümsüyor mu, ben bunu bilemem. Yoksa bu çehre beni
ziyaretçiye getiren gardiyan gibi beni dıĢardan gözetliyor mu
sadece. Veya mesela, ben konuĢurken, bu çehre ne yapıyor:
Benim dediklerimi mimiklerle tasdik ediyor mu, yoksa aksine,
inkâr mı ediyor? Ya da bu yüz benden ayrıldığına memnun,
nezaretimden kurtulduğundan hoĢnut olamaz mı?
Herhalde, o artık ziyaretçimin tebessümüne cevaben,
sayısız yüzlere hapsedilen o milyonlarca gülümsemeye
benzer bir ürün üretmek için kendi adalelerini yormayacak.
Tebessümü konuĢuyorum, çünkü tebessüm -özellikle
dünyamızın 'medeni‘ kısmında- insan çehresinin en çok
ihtiyaç duyduğu iĢlevdir. Ġnsanlar durmadan gülümsemeye
mahkûmlar, onların çehreleri bu ağır mihnetten dolayı çoktan
yorgun düĢmüĢtür.
O sebeple ki, ölülerin gülümseyenlerine çok az rastlanır.
Belki gülümseyen bir-iki ölü görmüĢsünüzdür, ancak sonradan
onların da bir dindar olduklarını öğreniyorsunuz, onlar
hayattayken çok ağladıklarını telafi ettikleri veya Allah'ın
vaslına ermelerinin sevincinden tebessüm ettiklerine Ģahit
oluyorsunuz. Onların tebessümü bize değil.
Gülümsemeye böyle bir önyargıyla baktığımın nedeni
belki de bu iĢi hayatımda hiçbir zaman doğru dürüst
yapamadığımdan kaynaklanmıĢ olabilir. Bu konuda hep
kompleksliydim zaten. Gençliğimde yazdığım bir Ģiir mesela:
Çarmıhla perçinlemiĢ tebessüm/Ġki köĢesine çivi kakıp,
çehreye perçinlenmiĢ tebessüm/Ben size hoĢ görünmek için
bundan beter acıyı bile göğüslemeye hazırım.
Gerçekten, bu köle mihneti olan gülümseme hiç de layık
olmadığı bir itibarla teĢvik ediliyor halk arasında. Diyelim, bir
politikacı etkili biçimde gülümsemeyi beceremezse o
'tabandan gelen siyasetçi, bizden birisi‘ olamaz. Gülümseme
fetiĢizmi o kadar hayatımıza musallat olmuĢtur ki, hatta
diktatörlükler bile ayna önüne geçip suratının kaslarını
gevĢeterek egzersiz yapmaya baĢladı.
Ve televizyon ekranlarındaki o 'HalkbaĢı Diktatör'ün
yüzünden yayılan 'tebessüm‘ dalgaları vücudunu sararken,
zavallı halk, 'Ġnsanoğlunun gülümsemesinin bu kadar çirkin
olabileceğini hiç düĢünmemiĢtim‘ deyiverir! Bütün bunlara
rağmen, ben insan yüzünün en güzel hareketi olan
tebessümü seyretmeyi severim. Eğer o çocuklar veya kendi
çehresini nezaret altında tutmayı düĢünmeyen çiftçinin ya da
uyuyan bir bakire kızın ya da bir azizin gülümsemesiyse.
Bu çeĢit gülümsemeler sanki 'sanat sanat için‘ teorisine
dayanarak yaratılan bir entelektüel boyutlu eser misali veya
raks misali derin anlamlı hareketlerdir. Onlar belki daha çok
bir duaya benzer. Bu gülümsemeler kendi içlerine, hayır, aynı
zamanda dıĢarıya, uzaya, galaksilere uzanan bir enerji. Bu
düzeyde, gülümseme insan yüzüne acı çektirmiyor, aksine,
insanın yüzü kendisinin etrafını çizdiği üründen lezzet alıyor.
Etrafını çizdiği dedim, çünkü gülümsemeyi insan yüzü
üretmiyor (dıĢardan veriliyor), sadece onun çerçevesini
yapıyor.
Ben Pankras Hapishanesi'nde ikinci günüme baĢlarken,
'Belki burada ne gülümseme ve ne de baĢka bir ima-iĢarete
gerek olduğu için ben kendi yüzümden ayrı düĢtüm‘ diye bir
fikir geldi kafama. Bu çok mantıklı bir fikirdi aslında. Burada
gerçekten de insan çehresinin sokakta ihtiyaç duyabileceği
hemen hemen hiçbir mimiğe ihtiyacı kalmıyor.
Burada kimse birbirinin gözlerine bakmıyor, burada
sana hitap etseler, sanki sen Ģeffaf bir varlıkmıĢsın gibi, sanki
sen yokmuĢsuncasına, bir boĢluğa gibi hitap ediyorlar.
BoĢluğa atılan her kelime büyük gürültüyle yankılanıyor, her
kelime dehĢetli Ģekilde, derin anlaĢılıyor, yani sarf edilmiĢ
kelimeleri, dıĢarıda alıĢıldığı gibi, yüz mimikleriyle
desteklemeye hiç ihtiyaç kalmıyor. O nedenden buraya giren
her bir insanın kendi yüzünü özel eĢyalarıyla birlikte
hapishane memurlarına bıraktığını düĢünmesi ve bu fikre
kendisini alıĢtırması gerekir. Aksi halde, insan birkaç gün
meyus kalır, olur olmaz hayallere, en kötüsü, özgürlük
hakkında arzulara kapılabilir.
Ġsteseniz de istemeseniz de o soğuk hücrede
uyanacağınız ilk sabah sizin yüzünüz sizden ayrılacaktır.
05.12.2001,
Pankras Hapishanesi, Prag,
Muhammed Salih
Çehresine Kavuşan Adam
06.01.2002, Radikal
Erdal Güven
'Gözaltına alınıp hücreye kapatılanlara mahkemeye
çıkıncaya kadar ayna vermiyorlar. Ve böylece ben kendi
çehremden ayrıldım... Ben pencere arkasından ziyaretçime
gülümsersem benim çehrem de gülümsüyor mu bilemem...
Tebessüm özellikle dünyamızın medeni kısmında insan
çehresinin en çok ihtiyaç duyduğu iĢlevdir... Gülümseme
fetiĢizmi o kadar hayatımıza musallat olmuĢtur ki diktatörler
bile ayna önüne geçip suratının kaslarını gevĢeterek egzersiz
yapmaya baĢladı.‘
Bilmem önceki gün Radikal'de yayımlanan bu satırları
da içeren makaleyi okudunuz mu? Okumadıysanız çok Ģey
kaçırdınız bence...
Muhalif Özbek lider Muhammed Salih'in, Prag'ın
Pankrac Hapisanesinde geçirdiği ilk gün kaleme aldığı,
salıverildikten sonra da Çek lider Vaclav Havel'e hediye ettiği
makaleden bahsediyorum...
Salih Sovyetler'in çöküĢü ardından 1990 yılında
Demokratik Erk Partisi'ni kurdu. 1991'de Kerimov'a karĢı
baĢkanlığa adaylığını koydu. O hengâmede hiç de fena
sayılamayacak yüzde 12'lik oy aldı. Bu oran bile Kerimov'u
korkutmaya yetti. Partisi kapatıldı, kendisi de sürgüne
gönderildi.
Wagner'in ünlü 'Uçan Hollandalı'sı gibi sığınacak
güvenli liman araya araya geçirdi sonraki yıllarını.
Sığınamadığı ülkeler hangileriydi acaba?
Kerimov'un diktatörlüğü koyulaĢıp kemikleĢtikçe dönüĢ
umudu azaldı. Diktatörler muhalif sevmez. Özbekistan'da
ailesi ve kendisine yakın isimler hapse atıldı. Erk çembere
alındı. 1999'da TaĢkent'te birtakım bombalama eylemleri
meydana geldi. Milliyetçilerden köktendincilere kadar tüm
muhalefet, tabii Erk de zanlıydı. Salih'in payına gıyabında 15
yıl 6 ay hapis cezası düĢtü. Neyse ki Salih onca uğraĢtan
sonra nihayet 1998 yılında Norveç hükümetince siyasi mülteci
olarak kabul edilmiĢti. Kendi deyiĢiyle, 'Norveç'in ne
Özbekistan'da jeopolitik çıkarları vardı ne de Norveç Özbek
pamuğu ithal ediyordu." Hangi ülkeleri kastediyordu acaba?
1999'dan itibaren Norveç'te yaĢamaya baĢladı Salih.
11 Eylüle kadar yine kendi deyiĢiyle "bir Kafka karakteri"
gibi yaĢadı. Uluslararası alanda saygın bir kiĢilikti ama
sürgündeydi.
11 Eylül'den sonra ortaya çıkan cadı avı sırasında nasıl
olduysa adı aranan teröristler listesine bile sızdırıldı. Neyse ki
çok geçmeden yanlıĢlık düzeltildi. Ancak cadı avı peĢini
bırakmadı. 28 Kasım'da Özbek hükümetinin talimatı üzerine
Interpol tarafından tutuklandı. Hem de Çek Cumhuriyeti'nde.
Yani örnek aldığı iki liderden birinin, Havel'in ülkesinde (diğeri
Mandela). Ve Prag'da bulunan Pankrac Hapisanesi'ne atıldı.
Interpol, 11 Eylül sonrası baĢ gösteren iklimden
yararlanıp muhalefeti ezmek için terörizmle mücadele
perdesinin arkasına saklanan Kerimov'un oyununa gelmiĢti.
Ama Çek yargısı gelmedi aynı oyuna. Hakkındaki deliller
yetersiz bulundu. Önce tahliye edildi, sonra da salıverildi
Salih. Bu kararda, uluslararası kamuoyunun ciddi payı vardı.
BaĢta Norveç olmak üçere Hollanda, Britanya, hatta terörle
mücadelenin bayraktarı ve Kerimov'un yeni dostu ABD bile
Salih'in salıverilmesi için devreye girdi. Hangi ülkeler girmedi
acaba?
Tabii elinden geldiği kadarıyla Havel de lobi yapıyordu.
Çek liderin içine baĢtan beri sinmemiĢti Salih"in baĢına
gelenler ama, "Ne yazık ki hücresinin anahtarı bende değil"
diyordu. Uluslararası Af Örgütü, Ġnsan Hakları Ġzleme
Komitesi, Uluslararası Kriz Grubu Salih için kampanya
baĢlattı. Amaçlarına da ulaĢtılar.
Salih Ģimdi yeniden limanında.
Tahliye edildiği gün can alıcı bir soru sormuĢtu: "Mesele
çok basit: Batı neyin yanında? Diktatörlüklerin mi,
demokrasinin mi?" Yanıtını aldı.
Yukarıda da ben bazı sorular sordum hangi diye
baĢlayan? Maalesef hepsinin yanıtının içinde yer alan bir ülke
var: Türkiye.
Aslında Ankara'nın Salih'e reva gördüğü muamele, Orta
Asya ve Azerbaycan politikasının aynası. Jeopolitik çıkarlar ve
ekonomik çıkarlar uğruna demokratik muhalefete sırt çevirme.
Adı ister Kerimov olsun, ister Aliyev ister Niyazov, diktatörlerle
flört.
Salih bir Türkiye âĢığı. Özbekistan'dan sınır dıĢı edilince
soluğu Ġstanbul"da almıĢtı. Orta Asya'daki birçok demokrat
muhalefet lideri gibi Ankara'dan çok Ģey bekliyordu. Oysa
Salih üç yıl içinde tam dört kez sınır dıĢı edildi Türkiye'den.
Kerimov Ankara'ya mı geliyor. Salih dıĢarı. TaĢkent'e mi
gidilecek? Salih dıĢarı... Küçük ülkenin büyük lideri Havel,
Salih'i tüm dünyanın gözü önünde sarayında ağırlarken
bizimkiler Salih'le yan yana gelmekten bile çekiniyor...
Nereye kadar?
ERK Partisi ve onun Başkanı ile ilgili üç kitap
Türkistan Bülteni, 24.03.2002
Geçtiğimiz günlerde Türkiye‘de Özbekistan Muhalefet
partisi Erk ve onun baĢkanı Muhammed Salih'le ilgili 3 yeni
kitap yayınlandı. AĢağıda bu kitaplarla ilgili tanıtıcı notlarımızı
bulacaksınız.
1. Yolname, Özgürlük Mücadelesi, Muhammed Salih,
(Türkiye Türkçesine aktaran Mahmut Özbek) Ötüken
Yayınları, Ġstanbul 2002, 336 s. Yolname'de Muhammed Salih
Çocukluğundan baĢlayarak hatıralarını anlatıyor. 1993 de
Türkiye‘ye gelmesi ve çileli Sürgün yıllarının baĢlangıcına
kadar Özbekistan‘da verdiği Bağımsızlık ve özgürlük
mücadelesini bulacaksınız. Muhammed Salih Önsöz‘ünde
söyle diyor: "Bu kitabı yazarken, kaynak ve belgelerden
faydalanamadım. Vatandan ayrılık, sürgün hayatı bana bu
imkânı vermedi. Aklımda ne kaldıysa onu yazdım. Ömür yol,
insan yolcudur. Ben yolda gördüklerimi yazdım. Bu kitaba
bizden sonra aynı yoldan gelmekte olanlara bırakılan iĢaretler
toplamı demek mümkündür. Bu iĢaretler onların yolculuğunda
faydalı olursa, karsılaĢacakları olur olmaz Ģeylerden onları
haberdar edebilirse, kitap üzerine düĢen vazifeyi yerine
getirmiĢ olacaktır. Bunu yapamazsa iyi niyetle yola çıkan bir
kulunu, en azından onun iyi niyeti için, Allah‘ın affedeceği
ümidindeyim." Yolname'yi Türkiye‘de kitapçılardan temin
edebilirsiniz.
2. Muhalif, Hazırlayan Hakan CoĢkunarslan, Komen
Yayınları, Ġstanbul-Konya 2002, 296s. Muhalif Muhammed
Salih‘in Ģu cümleleri ile baĢlıyor: " Sizi vatan için ölmeye
çağırmıyorum, vatan için yaĢamaya çağırıyorum. Vatan için
yaĢamak onun için ölmekten korkmamaktır" Muhalif bir
bakıma Muhammed Salih'in Yolname'sinin devamı niteliğinde.
Türkistan Bülteni editörü Mehmet Tütüncü'nün ―Diktatörün
Son Rakibi‖ baslığı altında bir giriĢ yazısını Muhammed
Salih‘in 2001 yılı kasım ayında Prag‘da tutuklanması ve
serbest bırakılmasının Türk ve Dünya basınındaki yankıları
toplanmıĢ. Kitabın 2. bölümünde ise Salih‘in Sürgün yıllarında
verdiği mücadelenin baĢında akisleri ve Muhammed Salih‘in
çeĢitli konularda fikir yazılarını bulacaksınız. Muhalif kitabının
yurtdıĢı dağıtımını SOTA vakfı yapmaktadır. Türkiye dıĢından
edinmek isteyenler sota@wanadoo.nl adresine yazabilirler.
3. The Opponent, edited by Hakan Coskunarslan,
Komen Publications, Ġstanbul-Konya 2002, 238 s. The
Opponenet ise Muhalif kitabındaki konuların Dünya
basınındaki akislerinin toplandığı Ġngilizce bir kitap. Kitabın
yurtdıĢı dağıtımını SOTA vakfı dağıtımını yapmaktadır. The
opponent kitabını Türkiye dıĢından edinmek isteyenler
sota@wanadoo.nl adresine yazabilirler.
Muhammed Salih'le...
Hürriyet
Hadi Uluengin,
KarĢımdaki adam Ģair.
ġair gibi Ģair.
‗‗Eğer fırlatmasalardı beni yerden yere
Nasıl sıçrardım ki, düĢtüğüm yerden göğe‘‘diyen
gradoda bir Ģair.
Sonra, karĢımdaki adam aydın. Aydın gibi aydın.
Prag'daki Pankras mahpusundan kendisiyle aynı kumaĢta
dokunmuĢ baĢka bir entelektüele, Çekya CumhurbaĢkanı
Vaclav Havel'e 5 Aralık 2001 günü yolladığı ‗‗Mahkumun
Çehreyle Ayrılığı‘‘baĢlıklı mektubunda, ‗‗Gözaltına alınıp
hücreye kapatılanlara mahkemeye çıkıncaya kadar ayna
vermiyorlar. Ve, böylece ben kendi çehremden ayrıldım‘‘diye
yazan düzeyde bir aydın. Ve daha sonra, karĢımdaki adam
siyasetçi. Yere fırlatıldığı için göğe sıçramıĢ kanatlarıyla ve
aynaya ihanet etmediği için çehresinden ayrılmıĢ
erdemleriyle,
‗‗siyaset'‗kelimesini
onurlandıran
bir
siyasetçi.KarĢımdaki adam Özbekistan muhalefet lideri
Muhammed Salih!
Ġlkin
bir
özeleĢtiri
yapacağım.
Biz
‗‗sol
kültür‘‘geleneğinden inen ‗‗mürekkep yalamıĢlar‘‘çok, çok
uzun süre hem genel Türkçülük akımındaki, hem de jeo-politik
Türklük dünyasındaki derinliği ıskaladık. Iskalamak ne kelime,
hor gördük. Güldük. Burada, önce bizlerin zavallı
‗‗sol‘‘cehaletinden; sonra da Türkçülüğün ve Türklüğün ‗‗zıt‘‘(!)
addettiğimiz siyasi kutbun ‗‗tekel‘‘inde bulunmasından veya
onun ‗‗tekel‘‘ine bırakılmasından kaynaklanan bu körlüğün
nedenlerine inecek değilim.Ama biline ki, artık o körlük bitti!
Gözümüz açıldı. En azından, benimkisi açıldı. ġimdi gelelim,
geçen gün uzun uzun konuĢmak Ģansına sahip olduğum ve
ortak dağarcığımız, ortak kıstaslarımız ve ortak ‗‗yolname‘‘miz
itibariyle karĢılıklı olarak leb demeden leblebiyi anladığımız
Özbek aydın - Ģair - siyasetçi Muhammed Salih'e...
Bir; motor rol üstlendiği Özbekistan bağımsızlığı
ertesinde derhal iç bünyede de demokrasi mücadelesi
baĢlatan, fakat TaĢkent'te iktidarı gasp etmiĢ Ġslam
Kerimov'un kendisini satın alabilmek için ayağı altına serdiği
makam, post, para ve pulu elinin tersiyle iten Salih, hiç
Ģüphesiz ki mazisi ve kültürü itibariyle, Sovyet Ġmparatorluğu
döneminde genel olarak ‗‗dissident‘‘denilen ‗‗muhalif
aydın‘‘geleneğine uzanıyor.Ġki; ancak çok hayati bir farkı var!
‗‗BaĢka dille veririm ben selamımı / BaĢka dille kahvaltıya
davet ederler / Bu Ģehrin sokağında kör gibi beni / BaĢka dilin
üç dört kelimesi dolaĢtırır‘‘diye yazan Muhammed Salih hakim
ulusunun, yani Rusluğun aidiyeti taĢımadığından, ister
istemez iki defa ‗‗muhalif‘‘kimlik yansıtıyor.Ve iĢte tam burada
da ‗‗Türkçülük‘‘ırkçı bir dürtü olarak değil, bir ‗‗kurtuluĢ
uyarıcısı‘‘; ‗‗Turan‘‘veya ‗‗Kızıl Elma‘‘nın pozitivist ülküsü
olarak devreye giriyor.* * *ZATEN bu ülkünün ütopya
boyutundan dolayıdır ki, despot Kerimov komünist dönemde
kullandığı sopalı zaptiye, prangalı zindan ve tekmeli sürgün
yöntemleriyle sonuç alamayınca, Salih'i ‗‗haklayabilmek‘‘için
iĢi Ģimdi Moskova'da kiralık katil tutmaya ve Prag'da ajan
beslemeye vardırmıĢ olsa dahi, ERK partisi lideri yine de hiç
tereddüde düĢmeden, Özbekistan bağımsızlığını sonuna
kadar
sahipleniyor.‗Müstemleke
münevveri‘
sıfatını
taĢımaktansa, beyaz-kızıl o müstemlekecilerin yapay sınırlara
böldüğü ve bir gün tarihteki ‗‗Türkistan‘‘ismine yeniden
kavuĢacağına inandığı bağımsız coğrafyanın aidiyetinde,
özgürlüklerden taviz vermediği için sürgünde yaĢamak
zorunda bırakılmıĢ bir ‗‗dissident aydın‘‘olarak kalmayı
yeğliyor.Nitekim, bu yurtsever aĢktan, bu dürüst ülküden, bu
entelektüel namustan ve bu gerçekçi siyasetten ötürüdür ki,
TaĢkent diktatörünü ‗kollamak‘için Ankara kendisini üç defa
sınır dıĢı etmiĢ olsa bile, Salih Türkiye'ye belki biraz kırgın
ama, kızgın değil...Zaten yarın, ‗‗Omuzlamak için ayrılığı / ġart
değil devlere has irade / Sıradan bir adam olsun yeter / ġöyle,
baĢına ayrılık düĢmüĢ bir adam‘‘diyen Muhammed Salih'in
ülkesine olan ayrılığına son vermek; en azından bu ayrılık
süresini kısaltmak için Türkiye'nin ve Türkiye Türklerinin ne
yapabileceği konusu üzerinde duracağım.
Yolcu Kerim hancı Salih
Hürriyet
Hadi Uluengin,
ġu, birinci vakıa: Özbekistan Orta Asya'daki en önemli
bölgesel güç!
Yalnız 25 milyonluk nüfusundan ve nispi askeri
kuvvetinden dolayı değil.Aynı zamanda ve de belki bilhassa,
soy sop ‗‗akrabalık‘‘larından ötürü.Çünkü, mevcut yapay
sınırlar etnik coğrafyayla hiç uyuĢmadığından, hem
Türkmenistan, hem ÇHC sınırları içinde bulunan Doğu
Türkistan, hem de Kazakistan'ın Çimenkent ahalisi,
Özbekçenin ana lehçe addedildiği Çağatay Türkçesini
konuĢuyor.Bunlara bir de Tacikistan ve Afganistan'daki bir dizi
ortaklığı eklemek gerekir.Nitekim, bölge ülkeleri bugün,
TaĢkent despotu Ġslam Kerimov'un yukarıdaki güç ve
‗‗akrabalıklar‘‘dan
yararlanarak
kendilerine
‗‗sulanmasından‘‘çekiniyorlar.Hem bu ülkelerin dıĢ ittifaklara
yönelmesini; hem de örneğin Kazak Nazarbayev'in kızını
Kırgız Akayev'in oğluyla baĢgöz ederek ‗‗hanedan
dayanıĢması‘‘kurmasını, esas itibariyle Özbekistan'a yönelik
bir ‗‗korunma refleksi‘‘olarak algılamak gerekiyor.
Ġkinci vakıa ise Ģu: Kerimov'a rağmen uluslararası
‗‗realpolitik‘‘Özbekistan gibi bir bölgesel güçle ‗‗iyi‘‘, en
azından ‗‗normatif‘‘iliĢki kurulmasını Ģart koĢuyor. Hem değiĢik
ülkeler için, hem de tabii Türkiye için!Üstelik öyle anlaĢılıyor
ki, sağı solu destursuz olduğundan orta vadede ne yapacağı
kestirilemese dahi, Moskova'ya karĢı elinde kart tutabilmek
için zaten hanidir Washington - Ankara - Tel Aviv ekseniyle
flört eden TaĢkent diktatörü 11 Eylül ertesi geliĢmelerden ve
ABD'nin
bölgede
yerleĢiklik
kazanmasından
da
yararlanacak.Bu bağlamda Kerimov, Cezayir örneğindeki gibi,
kendi zulmünden kaçan bir bölüm ‗‗memnuniyetsiz‘‘in denize
düĢen yılana sarılır misali Fergane vadisindeki Ġslami gerilla
hareketine
bulunduğu
uluslararası
bunlar da
kılıyor.
katılmasını bilhassa pazarlayarak, baĢında
sosyal - faĢist oligarĢiyi ‗‗laiklik kalesi‘‘diye
arenada gayet pahalıya satmaya çalıĢıyor.Tüm
Türkiye'nin Özbekistan'ı ‗‗kollaması''nı zorunlu
Tamam, itirazım yok. Çünkü Ģu da üçüncü vakıa ki,
devlet politikalarının soğuk gerçekçiliği heyhat çoğu zaman,
toplumsal iliĢkilerin etik ahlakiyatçılığıyla çeliĢir. Dolayısıyla,
kabul, içimizden lanet savursak da Kerimov'lu Özbekistan'ı
‗‗kollayalım‘‘. Fakat, ‗‗kollamak‘‘var, kollamak var! BaĢka bir
deyiĢle, koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi
denir misali, Ankara'nın TaĢkent'le sürdürdüğü ve sürdüreceği
iliĢkilerde biraz AB baĢkentlerinin bizzat kendisiyle sürdürdüğü
iliĢkileri örnek alması gerekiyor. Yani, ‗‗realpolitik‘‘yaklaĢıma
rağmen Ġslam Kerimov'u ha bre, ‗‗daha fazla demokrasi, daha
çok özgürlük'‗diye mümkün mertebe sıkıĢtırmamız Ģart.
Elzem... Bir anlamda, karınca kararınca, oranın ‗‗dıĢ
dinamiği‘‘rolünü üstlenmeliyiz.Madem kendimizi Türklük
dünyasının en demokratik ülkesi sayıyoruz ve hatta bazen
‗‗ağabeylik‘‘taslıyoruz,
bunu
lafta
değil
uygulamada
göstermekle
yükümlüyüz.
Bu,
Gaspıralı'nın
‗‗Cedid‘‘hareketinden Gökalp'ın ‗‗Turan‘‘ütopyasına dek son
tahlilde pozitivist bir demokratik atılım olan Türkçülüğe karĢı
boynumuzun borcu... Madem aynı zamanda da hısımlığımızın
pratik kolaylıklarına sahibiz, doğru malzeme taĢıyacak
kuryelerimize, TaĢkent baĢkentli ülke için seferber olmalıyız.
Oradaki insan hakları ihlali raporlarının da artık Brüksel,
Washington, Moskova'da değil, ta Agayef'lerle kıble olmuĢ
Ġstanbul'da yayınlanması için paça sıvamalıyız.
Ve, aslında uzun vadeli ‗‗realpolik‘‘e giren ikinci bir
yükümlülüğümüz daha var.BaĢta Türklükte ender yetiĢmiĢ bir
aydın - siyasetçi olan Özbek muhalefet lideri Muhammed
Salih, biz Asya coğrafyasının özgürlükçülerini de ‗kollamak‘
zorundayız. Rahmetli Özal'ın TaĢkent'te yaptığı gibi, onlara
kol kanat germekle mükellefiz. Gün olur devran değiĢir ve
Ankara üç kez sınır dıĢı ettiğinden Ģu an Avrupa sürgününde
yaĢayan Salih, Özbekistan'a inen uçaktan devlet baĢkanı
sıfatıyla çıkar.Bilelim, Türklük alemi de dahil, yavaĢtan yavaĢa
kurulan ve de kurulacak olan yeni dünyada Ġslam Kerimov'lar
er geç yolcudur ve Muhammed Salih'ler hancıdır!
Muhammed Salih'in sırası
Hürriyet, 07.01.2003
Hadi ULUENGĠN
Bin Ģükür, Ģimdi sıra bize de geldi! Bununla, demokrasi,
özgürlük ve insan hakları ilkelerinin Türkiye dıĢ politikasında
da artık bir ahlaki ve diplomatik ölçek oluĢturması gerektiğini
kastediyorum. Açıklayayım.
AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan bugün Azerbaycan,
Türkmenistan ve Kazakistan'ı kapsayacak Asya yolculuğuna
çıkıyor. Malum, hala post - Sovyetlik dönem yaĢayan ve
demokrasinin ‗‗d'‗sini dahi telaffuz etmenin günah addedildiği
her üç ülkede de totalitarist, en azından otoritarist yönetimler
var. Hele hele, takvim yapraklarını dahi kendi familya
isimlerine göre değiĢtirmiĢ psikopat bir ‗‗TürkmenbaĢı'‗na (!)
secde edilen AĢkabat baĢkentli devletin defterini hiç
açmayalım... Bu arada, dikkatimi çekti, eli sopalı ve beli
kamalı diğer despot, yani Ġslam Kerimov tarafından susta
durdurulan Özbekistan, Erdoğan 'ın gezi programından yer
almıyor. Oysa, 11 Eylül ertesi konjonktüründen de yararlanan
bu ülke hem bir ‗‗bölgesel güç'‗olmak iddiasını taĢıyor, hem de
kısmi ‗‗yayılmacılığıyla'‗komĢularını kaygılandırıyor. Acep
TaĢkent'in yokluğu Kerimov 'un Türkiye kompleksinden mi
kaynaklanıyor? Her neyse, yalnız bu Özbekistan'ın değil tüm
Türki alemin yetiĢtirdiği ve heyhat, sayıca çok ender ‗‗aydın politikacı'‗tipolojisinin emsalsiz bir Ģahsiyeti olan Muhammed
Salih, önderi bulunduğu muhalif ERK partisinin Kerimov
tarafından tasfiye edilmesi ertesinde, zindandan, hatta
ölümden kurtulmak için sürgünün yolunu tutmak zorunda
kalmıĢtı. Peki, bu sürgün mekanı neresi olabilirdi? Tabii ki
Türkiye!
Sonuç
itibariyle,
dönemin
konteksinde
değerlendirildiği
takdirde
‗‗aydınlanmacı
Türklüğün'‗öncülüğünü üstlenmiĢ ve yürütmüĢ Gaspıralıların,
Agayef 'lerin, Akçura 'ların doğal uzantısı ve mirasçısı olan
Salih , tıpkı onlar gibi, o Türklüğün en olgunlaĢmıĢ, en
gelenekleĢmiĢ ve de hiç tereddütsüz söyleyelim, en
demokratikleĢmiĢ vatanına iltica etti. Zaten tersi de
düĢünülemezdi. Ancak , olayın ayrıntısına girmeyeceğim,
Ģantajcı Kerimov 'un ‗‗bastırma'‗sından dolayı, Türkiye
Muhammed Salih 'i 1997 yılında sınır dıĢı etti. Hanidir
Norveç'te yaĢıyor. DüĢünün, Oslo nire, TaĢkent nire?.. Kuzey
fiyortu nerede, Sargana vadisi nerede? Oysa, artık yeter! Tüm
mültecilik haklarından yararlanacak Salih 'i burada istiyoruz.
Madem ki Özbekistan'a adım attığı takdirde, bizzat Ġslam
Kerimov efendinin 1994 Davos'un da Demirel utanmadan
söylediği gibi ‗‗kurĢuna dizilecek'‗, o halde Özbek muhalefet
önderinin Türklüğün en demokratik ülkesine dönmesi kadar
normal bir Ģey olamaz. Soyu - sopu; dili - dini; ülküsü - türküsü
kardeĢ ve kardaĢ bir Türkiye dururken, nasıl olur da
Muhammed Salih 'i yabanın Vikingler diyarına teslim ve
mahkum edebiliriz? Tamam amenna, ‗‗realpolitik'‗i, ‗‗devlet
diplomasi'‗si , ‗‗ince siyaset'‗i falan filan var ama, nihayet
bunun da bir ölçüsü, bir sınırı, bir raddesi var. TaĢkentli
despotun Ģantajına boyun eğip, Türki aleminin bu hümanist
siyasetçisine sınırımızı yasaklamakla hem Gaspıralı 'ların,
Agayef‘lerin, Akçura 'ların aziz hatırasını; hem de AB
kriterleriyle yasallaĢtırdığımız demokrasi ve özgürlük ilkelerini
çiğnemiyor muyuz? O ilkeler ki, bugüne dek dıĢ iliĢkilerde
önümüze bir ‗‗ahlaki kıstas'‗olarak sunuldu. Ve madem artık
onları benimsedik, Ģimdi dıĢ politikada biz de aynı kıstası
tutturacağız. Asya gezisinde de, Erdoğan 'ın muhataplarına
bunu iletmesini bekliyor ve istiyoruz. Türklük âleminin aydın
ve aydınlık politikacısı Muhammed Salih Bey 'i ise mutlaka
havaalanında ‗‗hoĢ geldiniz, sefalar getirdiniz'‗diye karĢılamak
istiyoruz. Sonra gün gelecek, O'nu TaĢkent'e Özbekistan lideri
olarak uğurlayacağız.
Gerilen Türk Yayı ve Muhammed Salih
Turkistan Newsletter, 12.02.2003
Hakan COġKUNARSLAN
Son günlerde Kıbrıs, Irak gündemine kilitlenen Türkiye
dıĢ politikası gözünü Türkistan ve Azerbaycan‘dan tamamen
çevirmiĢ durumda. Gerek Kıbrıs ve gerekse Irak konusunda
dıĢ politikasını ĢiĢ göbekli tüccarların belirlediği Türkiye günü
kurtarmaktan baĢka hiçbir Ģey yapmıyor. Yeni hükümet Kıbrıs
meselesinde dıĢ politika yaklaĢımını otaya koymuĢtur. Irak
meselesinde de ABD ile ortak bir çizgide. Her iki konuda da
bir kez daha göründü ki Türk Genelkurmayı gerekli olan tavrı
gösterdi. Daha doğrusu gösterilmesi gereken tavrı gösterdi.
ġiĢ göbekli tüccarlara havale edilen Türk dıĢ
politikasına balans ayarı gereklimi gereksiz mi diye
düĢünmeden edemiyor insan. ABD‘nin Ortadoğu kavramının
sadece Irak-Filistin çizgisinde olduğunu sanan ve günübirlik
siyasetle günü kurtaran siyasetçiler acaba Afganistan‘la
baĢlayan, Irak‘a gelen ve yarın kim bilir nereye gidecek olan
ABD askerlerinin derdinin ne olduğunu hala anlamadılar mı?
Irak‘tan sonra hedefin Kuzey Kore olduğu söyleniyor. Ne iĢleri
var acaba ABD‘nin Kore‘de diye kafa yoruyorlar mı?
ABD‘nin asker konuĢlandırdığı bölgelere dikkatli
baktığımız zaman Sibirya‘dan Balkan‘lara uzanan ―Türk
yayı‖nın kuĢatma atına alındığını görüyoruz. Kore ve
Afganistan arasında zaten Çin var. Afganistan‘la Irak arasında
da Ġran. Her ikisi de ideolojik devlet. ABD‘nin hiç sevmediği bu
iki devlet için düĢündüğü sürpriz nedir acaba? ABD Türk
yayını çok fazla gerecek bir operasyonlar zincirine giriĢti. Bu
yay gerilirken Türkiye‘nin sivil siyasetinin elindeki imkanlarını,
kozlarını düzgün bir Ģekilde kullanabileceği ise çok Ģüpheli.
Kıbrıs‘ta çuvallayanların yarın doğuda olanlara kayıtlı
kalabileceğini hiç sanmıyorum. Çin, Rusya ve Güneyden de
ABD üçgeni içinde gerilen Türkistan‘ı neler bekliyor? Bu
meselede en önemli nokta Türkistan‘ın merkezi olan
Özbekistan‘daki geliĢmeler ve Türkiye-Özbekistan iliĢkileri bu
yayın ne kadar ne zamana kadar gerileceğini belirleyecektir.
rejimi ise henüz ne olup bittiğinin bile farkında değil. Gerek
Çin‘e gerekse Rusya‘ya ve hatta gerekse de ABD‘ye yeĢil ıĢık
yakarak gününü kurtarmak peĢinde. Türkiye bölgede gücünü
gösterebilmesi için Özbekistan‘la iliĢkilerini netleĢtirmelidir.
Adeta bir Türk ve Türkiye düĢmanı olan Kerimov rejiminin bu
kargaĢada daha fazla ayakta kalması mümkün değildir. Bu
gün gerilen Türk yayında, Türklerin menfaatlerine aykırı gelen
en önemli unsur Kerimov'un ta kendisidir. Türkiye‘nin ―çoban
sülolardan‖ miras aldığı (olmayan) Özbekistan politikasını bir
an önce değiĢtirmesi Ģarttır. Bu gün Muhammed Salih‘in hala
Avrupa‘da yaĢıyor olması (varsa eğer) Türk DıĢ politikasının
ayıbıdır. Ebulfez Elçibey‘in tasfiyesinde hataya (hata değil
belkide ihanet) düĢenler bu gün Haydar Aliyev‘in yeni
Azerbaycan‘ından Türkiye‘nin kurĢun kalemle çizilmiĢ olan
imajının silindiğini görmek zorundadırlar. Azerbaycan
Türkiye‘den tamamen kopmuĢtur. Mozambik ile iliĢkileri
nasılsa Türkiye ile de öyledir. Türkistan Cumhuriyetleri
konusunda da çuvallayan yada çuvallattırılan Türkiye bu sefer
kendi geleceğini de tasfiye etmek durumuna gelebilir.
Tamamen Irak ve Kıbrıs‘a kilitlenen DıĢ Politika bir an
önce ABD‘nin gerçek Orta doğusuna gözlerini çevirmelidir.
Buna da Özbekistan‘dan baĢlamalıdır. Gerilen bu Türk
yayından fırlayacak oklar yönünü nereye çevirecektir?
BaĢlarındaki Stalin artığı diktatörlere mi? Bölgede cirit atan
Çin veya Rusya‘ya mı? Batı merkezli radikal Ġslamcı hareketin
Özbekistan‘daki zaferi Güney Türkistan, Doğu Türkistan baĢta
olmak üzere bütün Türkistan‘ı Türkiye‘den tamamen
koparacaktır. Özbekistan‘ın demokratik bir idareye geçmesi
bu anlamda çok önemlidir. Bu yayın merkezi durumunda
olacak ülke Ģüphesiz ki Özbekistan olacaktır. Özbekistan‘daki
mevcut rejimin tek alternatifi olan ERK hareketinin lideri
Muhammed Salih‘in bu gün Avrupa ülkelerinde zorunlu
sürgün hayatı sürmeye mecbur edilmesi Türkiye‘nin dıĢ
politikasının anlamsızlığını göstermektedir. Milliyetçi-Laik ve
Demokrat bir geçmiĢe sahip olan ERK hareketinin önünün
açılmasından baĢka yapılacak hiçbir Ģey yoktur. Kerimov
rejimi öyle ya da böyle çökecektir. Türkiye‘nin Özbekistan
gerçeğini bir an önce görmesi ise zorunludur.
Belki Özbekistan gerçeğinden önce Muhammet Salih
gerçeğini görmelidir. Bilindiği gibi Muhammet Salih‘le ilgili
Türk basınında yakın zamanlarda pek çok iftira kampanyaları
yürütüldü. Kerameti kendinden menkul kaz kafalı köĢe
yazarları Muhammed Salih ile Usame Bin Laden arasında
bağlantı kurarak, ERK hareketini adeta el Kaide gibi tanıttılar.
Erbakan‘la, Fetullahla iliĢkilendirmeye çalıĢtılar. Bunlara
kendileri de inanmadığı için vazgeçtiler. Muhammet Salih‘e
çamur atma meselesinde birbiriyle yarıĢanlar onun CIA
bağlantısı bulunduğunu iddia etmeye baĢladılar. Tıpkı
Elçibey‘in CIA‘cı lığı gibi. Oysa ABD, Muhammet Salih‘e vize
bile vermiyor. Türkiye gibi tıpkı. Ona CIA‘cı diyenler ise
taptıkları ABD‘den vize alabiliyor. Buna da kimse
inanmayacak. Elçibey‘in CIA bağlantısına nasıl inanmadıysak.
Muhammet Salih üzerine bu kadar dedikodu yapılmasının
altında yatan gerçekte, Özbekistan ve Muhammet Salih‘in
önemini çok iyi bilmeleridir. Türkiye inisiyatifi eline almak için
acele etmelidir. Tüccarlara ihale edilen dıĢ politika, siyaset
bilimcisi yazar artıklarının dedikoduları; bunlarla bu gerilen
yaydan okların fırlamasına engel olunamaz. Yüzünü bir an
önce Asya‘ya dönüp neler olup bittiğini görmelidir. Eğer
sadece hata yapıyorlarsa tabii ki.
Tayyip Erdoğan, Ali Kerimli, Muhammed Salih...
Tercüman, 30 Haziran 2003
Cengiz ÇANDAR
BaĢbakan Tayyip Erdoğan, Baku'da Azerbaycan Halk
Cephesi lideri Ali Kerimli ile görüĢtü mü, bilmiyorum. Ali
Kerimli, bugün Halk Cephesi'nin liderlik koltuğunda Ebulfez
Elçibey'in yerinde oturuyor. Türkiye'ye en yakın Azerbaycan
lideri Elçibey, "Rus parmaklı" bir darbe sonucunda 1993'te
devrildiğinde, Ali Kerimli, "CumhurbaĢkanlığı Sekreteri"
sıfatıyla Halk Cephesi iktidarının fiilen "iki numarası"
konumundaydı ve o sırada henüz 28 yaĢındaydı. Ali Kerimli,
bugün artık 40 yaĢında yani hala çok genç ama
Azerbaycan'ın "devlet adamı kumaĢı"na sahip, "uluslararası
politika vizyonu" olan tecrübeli ve kıdemli bir siyaset adamı.
Ali Kerimli, belki birkaç ay sonra seçimlerden sonra
"Azerbaycan BaĢbakanı" olarak, Tayyip Erdoğan'ın muadili
olacak. Erdoğan'ın kendi "siyasi tarihi"ni hatırlayarak, Türk
cumhuriyetlerinin muhalefet liderleriyle de görüĢmesi, onları
dinlemesi, onlardan görüĢ alması elzem. Ali Kerimli, geçen
hafta Türkiye'deydi. Yıllar gerisine giden dostluğumuzu
canlandırdık, uzun sohbet imkanı bulduk. Üzerinde önemle
durduğu konuların baĢında, "Özbekistan'a takınılacak tavır"
geliyordu. Bölgede "demokrasinin yaygınlaĢması" için
"Suriye'nin BaĢĢar Esad-Baas Partisi rejiminin tecrit edilmesi"
kadar, "Özbekistan'da Ġslam Kerimov rejiminin de tecrit
edilmesi" gerektiği kanısında. Bunun için, önemli gerekçeleri
var: "Gürcistan ve Ukrayna'da iktidar, halk hareketleri
sonucunda barıĢçıl yollardan el değiĢtirdi. Özbekistan'da ise
kanlı bir biçimde bastırıldı. Eğer, Özbekistan rejimi, bu
davranıĢının faturasını ödemezse, bu fatura ona ödetilmezse;
eski Sovyetler Birliği coğrafyasında Özbekistan bir emsal
teĢkil eder ve halk hareketleriyle barıĢçıl iktidar
değiĢikliklerinin önüne kanlı biçimde geçilebilir. Özbekistan,
bir emsal olmaktan çıkarılmalıdır." Kerimli'nin endiĢesi, esas
olarak Azerbaycan değil. Azerbaycan, "demokrasi zaafı"
olmasına ve son baĢkanlık seçimlerine "hile karıĢtırıldığı",
genel bir uluslararası kanaat bulunmasına karĢılık, benzer
ülkeler içinde kendi tarihi yapısı ve gelenekleri sayesinde,
demokrasiye "en benzeyen" ülke. Ama, bir ülkede
"demokrasinin kökleĢmesi" için çevresinde de bir "demokrasi
iklimi" olması ve o ülkenin bu iklim içinde "teneffüs ediyor"
olması çok önemli. O nedenle, Ģiddet, kaba kuvvetle
muhalefeti bertaraf etmek, gerek Kafkasya ve gerekse Türk
Dünyası boyutu bakımından -ki her iki alan eski Sovyet
coğrafyasında- Azerbaycan'daki demokrasi yandaĢlarını
birinci derecede ilgilendiriyor. Bir de, bu coğrafyanın
yanıbaĢında giderek "otoriter eğilimleri" güçlenen Putin
yönetimindeki Rusya'yı da hesaba katmak gerek. Demokrasi,
Ortadoğu kadar, Kafkasya ve Orta Asya'nın da ihtiyacı ve
Özbekistan konusu tam bu fotoğrafın içine oturuyor. Ġslam
Kerimov, 13 Mayıs'ta Andican'da patlak veren olayları akıl
almaz bir kaba kuvvet kullanarak ezdi. 1000'e yakın insan,
"katliam" diye nitelenen yöntemlerle öldürüldü. Bunun üzerine,
Rusya-Amerika dengesi üzerinde oynayan Kerimov rejimine
karĢı, Amerikan pozisyonunda "hafif" bir değiĢme baĢladı.
Bunu "test edebileceğimiz" en çarpıcı gösterge, Özbekistan
Demokratik Erk Partisi lideri Muhammed Salih'in Ģu sırada
ABD'de bulunması. Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih,
ABD'ye ilk kez "giriĢ izni" aldı. ÇeĢitli senatörler ve
kuruluĢlarla toplantılara katılıyor. Üniversitelerde konuĢmalar
yapıyor. Özbekistan muhalefeti, Özbekistan'a dönebilmek ve
eĢit Ģartlarda ve hukuk çerçevesinde 2007 BaĢkanlık
seçimlerine katılabilmek istiyor. Amerika'nın bu hedefler
yönünde, Avrupa ülkeleriyle birlikte Özbekistan'daki Ġslam
Kerimov'a baskı yapmasını talep ediyor. Muhammed Salih,
Özbekistan'ı terk etmek zorunda kaldığı vakit, bir süre Ebulfez
Elçibey'in misafiri olarak kaldıktan sonra, Türkiye'ye
yerleĢmiĢti. Elçibey, Kerimov'un Muhammed Salih'i sınır dıĢı
etme taleplerini sert biçimde reddetmiĢti. Oysa, Türkiye, yüz
kızartıcı bir davranıĢla Muhammed Salih'i ülkeyi terke zorladı.
Muhammed Salih, o gün bugündür Norveç'te yaĢıyor.
Amerika'ya gidebiliyor; Türkiye'ye gelemiyor. AnlaĢılır ve
kabul edilir bir Ģey değil. Türkiye'nin Türk Dünyası ile -ne
Azerbaycan, ne Özbekistan, ne de diğerleri- temel iliĢki kalıbı,
"ekonomik iliĢkiler ve ticaret" olamaz. Türkiye'nin bu "aile"ye
yönelik, uluslararası siyaset sahnesine sunacağı en anlamlı
"misyon"u, "demokrasi misyonu"dur. Yapılacak ilk iĢ,
Muhammed
Salih'e
Türkiye
kapılarının
açılmasıdır.
Muhammed
Salih'e,
Ġslam
Kerimov'u
kızdırmamak
gerekçesiyle kapılarını açmayacak bir Türkiye'nin bölgesinde
demokrasinin yayılmasından yana olduğuna hiç kimseyi ikna
etmesi mümkün olamaz.
Taşkent patlamalarıyla ilgili basın toplantısı
26 Kasım'da gerçekleĢen Basın Toplantısı hakkında BBC
Radyosu'nun hazırladığı haber
(27 Kasım 2003 tarihinde yayınlandı)
Sunucu: Ġbret Sefa
Özbekistan'da 1999 yılında TaĢkent'te meydana gelen
patlamaların esas tanıklarından biri, Özbekistan Milli Ġstihbarat
Hizmeti (MHH, eski KGB)ni iĢbu bombalama olayından
önceden haberdar olmakla ve önlem almamakla suçladı.
TaĢkent'teki hapishanede MHH'nin organize ettiği görüĢme
esnasında gazetecilerle konuĢan Zaynettin Askarov, bununla
beraber olaylara muhalefetteki ERK Partisi Genel BaĢkanı
Muhammed Salih'in iliĢkisi olduğu hakkında bundan 4 sene
önce mahkemeye verdiği ifadesini katiyen reddetti. Askarov,
ERK liderine karĢı ve mahkeme surecindeki vermiĢ olduğu
baĢka diğer ifadelerini da gizli sevisin baskısı altında verdiğini
söyledi. Bombalama olayıyla suçlanarak 11 yıla mahkum
edilen Zaynettin Askarov cezasının infazı esnasında
iĢkenceye tabi tutulduğunu da ifade etti.
Ayrıntıları TaĢkent'ten Pehlivan Sadık anlatıyor:
Pehlivan Sadık:
TaĢkent patlamalarıyla iliĢkin mahkeme sürecinden dört
yıl sonra, olayın esas organizatörlerinden biri olarak suçlanan
Zaynettin Askarov patlamaların tamamen bambaĢka
manzarasını çiziyor. Ona göre Özbekistan Milli Ġstihbarat
Hizmeti (MHH), bombalama planından 2-3 ay önceden
haberdar
olmuĢtu.
1998
yılının
Kasım
ayında
Türkmenistan'da tutuklanan ve ÖĠH (Özbekistan Ġslami
hareketi)'nin Amiri olarak bilinen Bahram Abdullayev,
Askarov'un vurguladığına göre CumhurbaĢkanı Ġslam
Kerimov'a karĢı suikast hazırlanmakta olduğu ve bunu
kimlerin organize ettiği hakkında MHH'ne detaylı bilgi
vermiĢtir.
Zaynetin Askarov:
Bahram Abdullayev sorgulama esnasında: Zaynettin,
bana bunlar ‗'vishka''(viĢka=jargonda idam cezası demek) mi
verecekler serbest mi bırakacaklar bilmiyorum. Fakat onlara
önceden filan günü filan tarihte filan filan yetkililere kendim
haber vermiĢtim. Bilhassa Yolbars ġiraliyev isimli
SNB'nın(SNB=MHH'nin Rusça kısaltması) kurmay subayına
bizzat söylemiĢtim, dediğinden bahsediyor. Bu açıkça Gizli
Servis elemanlarına söylendiğinden sonra, demek ki misafir
karĢılar gibi patlamalar karĢılanmaktadır TaĢkent'te.
Pehlivan Sadık:
Aynı tafsilatları sorgu esnasında yüzleĢtirilen Bahram
Abdullayev'dan öğrendiğini söylemekte olan Zaynettin
Askarov'a göre, bombalama emrini verdiği söylenen ÖĠH lideri
Tahir YoldaĢ tam tersine 1995 yılında izsiz kaybolmuĢ ve gizli
servisçe kaçırıldığı tahmin edilmekte olan Abduvali Kârı
Mirzayev'i kurtarmak niyetinde olan Muradullah Kuzuyev
baĢçılığında planlanmakta olan bombalama olayının
durdurulması emrini veriyor. Askarov'un sözlerine göre, Tahir
YoldaĢ suikast giriĢimini onların harekatına zarar vereceğine
inanıyor.
Zaynettin Askarov:
Tahir YoldaĢ bunlara Ģart koĢarak onları rica ile
getireceksin, olmazsa zorla getireceksin. ġayet ikna
olmazlarsa vuracaksın, diye emir vermiĢtir bunlara, yani
Bahram Abdullayev'e. Çünkü bunu otomatik olarak durdurup
durmak gerekiyordu ki, kısa zamanda Özbekistan'da Tahir
Bey cihat baĢlayacak, iĢte buna engel olmaması gerekiyordu
16 ġubat...
Pehlivan Sadık:
Zaynettin Askarov patlamalarda suçlanan muhalefetteki
ERK Demokratik Partisi Genel BaĢkanı Muhammed Salih'e
karĢı
mahkeme
esnasında
verilmiĢ
ifadeleri
de
reddetmektedir. Askarov ayni ifadeleri sorgu esnasında
gördüğü iĢkence neticesinde ve cezasının hafifletilmesi
vaadine kanarak verdiğini söyledi.
Zaynettin Askarov:
Muhammed Salih'in, - Allah'a yemin ederek söylüyorum
ki, bu dünya o dünya, - kesinlikle ne teröristlere, ne de teröre
kesinlikle iliĢkisi yoktur. Uzaktan yakından alakası yoktur.
Bana verilen vaat Bahram Abdullayev baĢta olmak üzere
‗'viĢka'‗alan altı kiĢinin idamlarının infaz edilmemesi idi. Onlar
öldürülmeyecekler,
sadece
‗'viĢka'‗verildikten
sonra
CumhurbaĢkanından özür dileyecekler ve affedilecekleri vaat
edilmiĢti. Sonunda razı oldum, peki rol oynayacağım, dedim.
Muhammed Salih'e töhmet edip 16 ġubat olaylarına iliĢkisi
var, 1.6 milyon dolar vermiĢti, Tahir'in sponsoru idi ve buna
benzer Ģeyleri ağlayarak söylemeye razı olmuĢtum.
Amacım Bahram Abdullayev gibi kârıları kurtarmaktı.
Mesele Abduvali kârı gibilerin serbest bırakılmasıydı. Kârı
ağabeylerin hepsinin serbest bırakılmalarıydı, hepsinin yanı...
ĠçiĢleri Bakanı Zakir Almatov çağırıp Muhammed Salih'i
karalama rolüne üstlenirsen hepsi salıverilecektir, bunlar
idamdan kurtulacaklardır, kendine de iyi olacak, mahkeme
salonunda serbest bırakılacaksın dediği için Allah Ģahidimdir
ki, kendimi kurtarmak için değil sırf Ģu insanları kurtarmak için
bu iĢe mecbur olmuĢtum ozaman. Lakin bu insanları da
serbest bırakmadı, üstelik onlara ‗'viĢka'‗da verdi. ‗'ViĢka'‗
vermesinin sebebi onlar sırrı biliyorlardı. Sırrı bildikleri için
onları yok ettiler.
Pehlivan Sadık:
Zaynettin
Askarov,
TaĢkent
patlamalarında
Ģüphelenilen
kiĢinin
sorgu
esnasında
iĢkenceye
dayanamayarak öldüğünü de söyledi. Kendisinin de ceza
infazının ilk aĢamalarında amansız iĢkencelere maruz
kaldığını da ekledi.
Zaynetten Askarov:
Zona'da(Zona=Ağır ceza hükümevi) üç defa ölümden
döndüm. Ġlki Zangiata 64-65'ta(Cezaevi kodu) beĢ kiĢi
tarafından öyle dövüldüm ki, hatta kelime-i Ģahadet getirerek
Ģehit oldum diye yığılmıĢtım. 45 gün aklı dengemi
kaybederek, kendimde olmamıĢımdır. ĠyileĢtiğimden sonra
beni Hıristiyan dinine sokmak istediler iĢkence yaparak. Ġkinci
kez KaĢkaderya'daki 33'a getirildiğimde Abidhan Askarov'un
kardeĢi tarafından inanılmaz derecede dayak yedim. Orada
da öldüğümü zannetmiĢtim. Nevayi'daki 46'da döverek
kaburgalarımı kırdıklarında keza ölümden döndüm. 61'da ise
yüzbaĢı Abduselam Rahmatov isimli subaydan gördüğüm
zulmü söylemeğe utanıyorum. Öldüğümü sanmıĢtım ve hatta
intihara bile kalkıĢmıĢtım.
Pehlivan Sadık:
32 yaĢındaki Zaynettin Askarov TaĢkent'te meydana
gelen patlamalarla ilgili mahkeme esnasında kendisinin
birbirine zıt ifadeleriyle tanınmıĢtı. Bombalama olayıyla ilgili
resmi tahminler çok yönüyle aynen sorgulama ve mahkeme
makamlarıyla faal iĢbirliği yapan Zaynettin Askarov'un ifadeleri
üzerine kurulduğu vurgulanır. Onun dün TaĢkent'teki
cezaevinde verdiği ifadeleri ise iĢbu tahminleri tamamen
çürütmektedir. Mahkum ile görüĢmeyi organize eden MHH
temsilcilerine göre Zaynettin Askarov internet sitelerinde
yayınlanmakta olan Muhammed Salih'in olaylara iliĢkisi
olmadığı hakkındaki mahkuma dayanarak verilmekte olan
davaları reddetmesi gerekiyordu. ġimdi onlar Askarov'un iĢbu
son iddialarının kendileri için beklenmedik olay olduğunu
söylemektedirler. MHH elemanları Zaynettin Askarov'un Gizli
Servis'in patlamaları önceden biliyordu tezini reddetti. Bugüne
kadar Özbek muhalefeti TaĢkent patlamalarına Gizli
Servislerin kendileri alakadar olabilirler tezini ileri sürüyorlardı.
Fakat böyle tahmin artık bombalamanın esas tanıklarından
birinin ağzından ilk defa söylenmektedir. Bundan dört sene
önce TaĢkent'te meydana gelen patlamalarda 16 kiĢi hayatını
kaybetmiĢ ve bombalama eylemiyle iliĢkisi Ģüphesiyle
yüzlerce kiĢi tutuklanmıĢtı.
Ġbret Sefa:
Haberde söylendiği gibi MHH, Zaynettin Askarov'un
Gizli Servis patlamaları önceden bildiği yönündeki iddiayı
reddetmiĢtir. Ayrıca MHH temsilcisi yarbay RavĢan
Abdullahanov, Zaynettin Askarov cezasının infazı esnasında
ruhi hastalıklar hastanesinde tedavi gördüğünü, belki de hala
ruhsal olarak rahatsız olduğunu vurgulamıĢtır. Ve Muhammed
Salih'in olaylara iliĢkisi hakkında yeterince delillere sahip
olduklarını da söylemiĢtir. ĠĢte yarbay Abullahanov'un Ģerhi:
RavĢan Abdullahanov:
Kendiniz düĢünün eğer her hukuku savunma kurumu
terörist eylem olacağını bildiyse, önlem almaz mıydı? Önler
miydi yoksa kurban olup gider miydi? Zaynettin Askarov'u
kendisinin de ifade ettiği gibi ruh sağlığının yerinde olmadığını
sayın radyo dinleyicilerimiz anlamlı karĢılayacaklardır. Kaldı ki
Askarov'un verdiği mülakatı kendim sonuna kadar
dinlemedim. Fakat 17 kez Muhammed Salih'le görüĢtü Tahir
YoldaĢ diye söylediğine bakarsak, bu da nasıldır tasdik
içermektedir.
Ġbret Sefa:
MHH temsilcisi muhabirimizle sohbet esnasında
Muhammed Salih'le ÖĠH vaizi olarak bilenen Zubayr ibn
Abdurrahman'ın telefon konuĢması olduğu söylenen bantı da
göstermiĢtir. Muhammed Salih'in dedigi adamin sesi çok zayıf
olarak kaydedilmiĢtir sözkonusu bantta. MHH temsilcilerine
göre ERK Partiis liderinin patlamalara iliĢkisi olduğunun diğer
delili budur.
Bantı dinleyelim:
- Essalamü alayküm ve rahmatullah!
- Ve alaykümüselam ve rahmatullah!
- Nasılsınız?
- Ġyiyim. Siz nasılsınız?
- Elhamdullah. Çoluk-çocuk hepiniz iyimi siniz?
- .....
- Sıhhat afiyette mi siniz?
- Ġyi, iyi hepsi yerinde.
- Evet, neler oluyor, bu fotoğrafları mahkemeye
çıkarmıĢlar. Fotoğraflarımız ayni yerde mahkemeye çıkmıĢ,
biraz konuĢayım dedim.
- Ġyi olurdu.
- Yakında kendisini mahkemeye çıkaracağız. Yakında
inĢallah! Uzak değil bu. Biz kendisini mahkemeye çıkaracağız.
Lakin bu Ģeri mahkeme olacak, inĢallah.
- ĠnĢallah.
Ġbret Sefa:
Bu Özbekistan Gizli Servisinin 1999 yıl vuku bulan
TaĢkent patlamalarına iliĢkin delil olarak dinlettiği bant idi.
Bugün biz bu bandı ERK Partisi Genel BaĢkanı Muhammed
Salih'e dinlettirdik ve fikrini sorduk.
Muhammed Salih:
Ġlk olarak, hükümetin bana karĢı sözkonusu
mahkemede bile hiçbir delili olmamıĢtır. Bugün de hiçbir delili
yoktur ve Ģimdi bana dinletilen ve sohbet diye adlandırılan
Ģeyde sadece bir tarafın sesini duydum, ikinci tarafın sesi hiç
yok. Eğer bunu delil olarak ortaya atıyorsa iktidar gerçekten
zavallı durumdadır ve delilsiz kalmıĢtır bana karĢı. Zubayr
isimli hiç kimseyle böyle konuĢmam mümkün değildir.
KonuĢursam daima fikrimi kesin ve öz olarak ifade eden
kiĢiyim. KonuĢurken asla fikrini gizleyecek adam değilim.
Ġbret Sefa:
Bununla ÖĠH vekilleriyle
etmediğinizi mi söylüyorsunuz?
telefonda
asla
sohbet
Muhammed Salih:
Evet, hiçbir zaman konuĢmamıĢımdır. Fakat bana çok
insanlar telefon açmıĢtır. Mahkeme konusunda geçmiĢ olsun
dileklerinde bulunmuĢtur. Fakat asla Ġslami Hareket
vekilleriyle hiçbir Ģekilde böyle konuĢmam olmamıĢtır.
Ġbret Sefa:
Ve bu insanlarla hiçbir iliĢkiniz olmamıĢ mıdır?
Muhammed Salih:
Tahir YoldaĢ ile 1997'de görüĢmüĢtük. Ve bunu
patlamalardan hemen sonra zaten söylemiĢtim. Fakat iliĢkimiz
hiçbir zaman hükümetin söylediği gibi herhangi bir anlaĢma
yada para temini Ģeklinde olmamıĢtır. Ne de siyasi alanda
birlikte hareket etme konusunda konuĢmamıĢızdır. Bunların
olması da mümkün değildir. Çünkü bizlerin hareketleri
tabiatıyla, karakteriyle mutlaka farklı hareketlerdir.
Taşkent olaylarıyla ilgili Basın Toplantısı hakkında
www.erkinyurt.org, 09.12.2003
26 Kasım günü gerçekleĢen Basın Toplantısından Azatlık
Radyosunun hazırladığı sohbet (28 Kasım 2003 günü sabah 7
de yayınlandı)
Sunucu Azizullah Aral: Sayın dinleyicilerimiz, sıradaki
habere geçmeden önce biraz tarihi geri dönmemiz gerekiyor.
16 ġubat olayları ile iliĢkili TaĢkent‘te gerçekleĢen Mahkeme
süreci ve mahkemede ifade veren tanıkların Özbek
TV‘lerinden patlamaları ÖĠH (Özbekistan Ġslami Hareketi) ve
Özbekistan ERK Demokratik Partisi Genel BaĢkanı
Muhammed Salih?in gerçekleĢtirdiği
yönünde ifade
verdiklerini hatırlıyorsunuz her halde. Böyle ifade verenlerden
biri ÖĠH‘ın ileri gelenlerinden 1971 Namangan doğumlu
Zaynididn Askarov idi. 1999‘ın Mart ayından beri 10 yıllık
mahkumiyetini çekmekte olan Askarov, bu ifadesini daha
sonra da defalarca tekrarlamıĢtı. Fakat 26 Kasım günü
Askarov‘un üç yıl devamında söylediği ifadelerin yalan olduğu
anlaĢıldı. Bu ikrara tanıklık eden TaĢkent‘teki muhabirimiz
CamĢit ġamuratov anlatıyor.
Cemşit Şamuratov: 26 Ekimde Özbekistan Milli
Havfsizlik Hizmeti (MHH, eski KGB, - trcm) Azatlık, BBC ve
Amerikan Sesi Radyolarının muhabirlerini 16 ġubat
patlamalarında suçlu bulunan ÖĠH liderlerinden Zayniddin
Askarov ile görüĢmeye teklif etti. Basın toplantısı meĢhur
TaĢturma‘da (TaĢturma – Özbekistan‘ın zulmüyle ün salmıĢ
hapishanesi olup, mahkûmlar insanlık dıĢı muamelelere
maruz kalmaktalar.) gerçekleĢirken toplantıda ayrıca MHH
elemanı da hazır bulundu. Zaynettin Askarov önce 1 saatten
aĢkın ÖĠH ve muhalefet hakkında genel bilgi verdi.
Gazetecilerle oturan KGB elemanı usandığından her halde
dıĢarıya sigara içmeye çıktı. Belki de bunu fırsat bularak Z.
Askarov 2000 yılında gerçekleĢen mahkemede Muhammed
Salih‘e karĢı verdiği ifadelerinin tamamının sahte ifadeler
olduğunu yönünde beyanat verdi.
Zaynettin Askarov: Bana verilmiĢ vaat Bahram
Abdulayev (Bahram Abdullayev olay sonrası idam edildi. ÖĠH
yöneticilerinden) baĢta olmak üzere 6 kiĢinin Ġdam cezasından
kurtarılarak öldürülmeyecekleri idi. Ġnfaz edilmemek kaydıyla
―viĢka‖ verilerek, CumhurbaĢkanından özür dilemeleri halinde
af edilecekleri yönünde idi. Sonunda razı olup Muhammed
Salih‘e karĢı ifade vermeyi kabul ettim. Ve Muhammed
Salih‘in 16. ġubat olaylarına iliĢkisi vardır, Tahir‘e(Özbekistan
Ġslami Hareketi (ÖĠH) Lideri) de 1.6 milyon dolar vermiĢtir diye
ağlayarak rol oynadım. Amacım Bahram Abdullayev gibi
fedayı kârıları kurtarmak idi. Özbek halkı içinde on binlerce
arkasından gidecek muhlisleri vardı. Bizim üstadımızdır.
Abduveli kârı (Abduveli kârıl Mirzayev halk tarafından çok
sevilen, ılımlı dini önder olup, 1995 yılında Moskova‘da
tertiplenen Dünya Müslüman bilim adamları Sempozyumuna
giderken yardımcısıyla TaĢkent havaalanı içinde sivil kiĢiler
tarafından tutuklanmıĢ ve bir daha haber alınamamıĢtır.
(trcm)) ağabeylerin de serbest bırakılmaları idi. Hapisteki tüm
kârı
ağabeylerin
serbest
bırakılmalarını
sağlamaktı
maksadım. ĠçiĢleri bakanı Zakir Almatov çağırarak
Muhammed Salih‘i karalayıp ifade verirsen hepsini serbest
bırakacağız, hiçbiri idam edilmeyecek. Kendine de iyi olacak,
mahkeme salonundan serbest bırakılacaksın dediği için ve
Allah Ģahidimdir ki kendimi kurtarmak için değil sırf bu
Ģahısları kurtarmak için buna mecbur olmuĢtum o zaman.
Lakin bunlar onları serbest bırakmadılar ve üstelik ―viĢka‖ da
verdiler. ―ViĢka‖ vermelerinin sebebi bu insanlar bazı sırları
biliyordu. Bu yüzden de ortadan kaldırılmaları gerekiyordu.
Fakat onlar her Ģeyi bize anlatabilmiĢlerdi. Sizlerin
radyolarınız dalgaları vasıtasıyla evvela ERK Partisi Lideri
Muhammed Salih?ten özür dilerim. Ki o zaman kendisine
töhmet etmiĢtik, hakikaten buna mecbur olduğumuz için
yapmıĢtık bu bühtanı? ve Tahir YoldaĢev‘leri yapmadığı iĢleri
yaptı diye yalan ifadeler vermiĢtik. Muhammed Salih‘in, Allah‘a yemin ederek söylüyorum ki, bu dünya o dünyakatiyen teröristlerle de terörle de uzaktan yakından alakası
yoktur. Kesinlikle iliĢkisi yoktur. Demokrat değilim, kendisini
benimsemek yada inkar etmek niyetim de yoktur. Halis fikrimi
beyan ediyorum o kadar. Bu bizim siyasi körlüğümüz, fazla
samimiyet sahibi olmamız, Zakir Almatov‘un verdiği vatlara
kanmamızın neticesidir sadece. Atık iĢbu beyanatımdan sonra
idam ederlerse etsinler artık Ģehit olarak gideceğim. ġayet
insan hakları kuruluĢu himaye ederse iyi olur, hayatta kalırız.
Lakin kimlerindir bizi himaye edip etmemesi bu sözleri
söylememizden alıkoyamaz.
Azizullah Aral: Sayın dinleyicilerimiz, siz Zaynettin
Askarov‘un TaĢturma‘da verdiği ikrarını dinlemektesiniz. Söz
gene muhabirimiz CemĢit ġamuratov‘a.
Cemşit Şamuratov: Zaynettin Askarov 1999 yılında
TaĢkent‘te meydana gelen bombalama olayının kimlerin
gerçekleĢtirdiği hakkında yeni iddiaları ortaya attı. Onun
verdiği bilgilere göre bombalama eylemini Andican‘lı kârının
taraftarları gerçekleĢtirmiĢtir. Fakat hükümet ve güvenlik
güçleri olayları önceden biliyordu ve kasten önlem almadı.
Zaynettin Askarov: Bahram Abdullayev bu tarafta SNB
(MHH‘nın Rusça kısaltması, yani KGB)nin bodrumunda idi.
Bodrumda tutuklu iken ona mücahit imiĢsin, terörist
yetiĢtiriyorsun, zamanında adam öldürmüĢsün diye dava
açmıĢlar ve bu davanın sorgusu devam eden zamanlarmıĢ.
Bahram Abdullayev‘e kesin emir gelmiĢ eylemi durdur diye o
zaman. Yani ne yaparsan yap, olmazsa yok ederek eylemi
durdur, diye. Bu çerçevede Bahram Abdullayev bu davayı
durdurun, patlama olacak, bunun önlenmesi lazım, bunu
önlemek için geldim ve yakalandım diye devleti uyarıyor.
-Patlamalardan önce mi?
-Evet önceden bunu söylüyor. Bunu durdurabilirim
bırakın Ģu bana karĢı açılan dava sorgusunu. Buraya eylemi
önlemek için gönderildim diyor. Adreslerini vereceğim. Ġzzet
kimdir, nerede eğitim aldı, bombaları ne kadar bunların
hepsini söyleyeceğim demiĢtir Gizli Servise. Ġsterseniz
tutuklayıp idam ediniz. Bana ister mükâfat veriniz ister hapse
atınız insafınıza havale diyor. Fakat hemen bombalama
olayını engelleyiniz, acilen durdurunuz diyor. ĠĢte bu olayı
önlemek için görevlendirilmiĢim diyor ve her Ģeyi haber
veriyor. KGB önce buna inanmıyor, fakat daha sonra
bakıyorlar ki iĢ ciddi, olay gerçek. ġundan sonra Bahram
Abdullayev‘le iyi geçinmeye baĢlıyorlar ve kimin neden ve
nasıl bu eylemi gerçekleĢtireceğini soruyorlar ondan. Abduvali
kârını kurtarmak için bazı sevenleri tarafından bombalama
olacak diye, bildiği her Ģeyi detayına kadar anlatıyor. Her Ģeyi
öğrenen KGB Bahram Abdullayev‘e karĢı açılan dava
sorgusunu durdurarak kendisini hücreden alıp normal odaya
koyuyorlar ve ta patlamalar gerçekleĢene kadar orada kalıyor.
Bu zaman zarfında hep ibadetle meĢgul olur kendisi ve ona
bol bol ziyafet çekerler, sağlığıyla doktorlar ilgilenir. Bu arada
bombalama eylemi 15.inciye aktarılır. Bu çocuklar SNB‘nin
elamanları değillerdir, yani 9 kiĢi. Onların hiçbir Ģeyden haberi
yok. Amaçları sadece Kerimov‘u öldürmek. BaĢka maksatları
yok yanı. Fakat burada devlet her Ģeyi biliyor.
- Yani olay önceden aydınlanıyor.
- Evet, her Ģey belli oluyor. Olayın 16 ġubatta olacağını
devlet önceden biliyordu. Bahram Abdullayev devlet içinde
çalıĢan, bunlara bilgi sızdırmakta olan adamları olduğunu da
söylüyor. Hangi gün olacak, ne Ģekilde gerçekleĢecek her Ģeyi
anlatıyor. 25 ġubattan 16 ġubata alındığını açıkça söylüyor.
Yani misafir kabul eder gibi bombalar karĢılanıyor TaĢkent‘te.
DüĢünebiliyor musunuz Kerimov‘un geleceği saatte 6 tane
büyük araba geliyor, kuĢ dahi uçamaz olan Bakanlıklar önüne
bu arabalar rahatça park ediliyor.
- Yani devletin kendisi tüm bu olup bitenleri takip
ediyor?
- Elbette, her Ģeyi adım adım takip ediyor. Banka binası
önüne konuluyor, Bakanlıklar önüne konuluyor... Maksat
failleri yakalamak değil, bombalama eylemini önlemek de
değil maksat, sonra maksadı söyleyeceğim esas maksadı.
Bombalar güm-güm patladıktan 5 dakika sonra Ġslam
Kerimov, Rustam Ġnayatov, Zakir Almatovlar hükümet
meydanına ulaĢtığında ve sanki önceden hazırlanmıĢ
senaryodan haberdarcasına bu olayı dini fanatiklerin
gerçekleĢtirdiğini, failleri biliyoruz ve kısa zamanda
yakalayacağız diye beyanat veriyorlar henüz ortada hiçbir Ģey
yokken. Onların dile getirdiği her Ģeyi Bahram Abdullayev
önceden haber vermiĢtir zaten, tüm ayrıntılarına kadar. Sonra
Bahram Abdullayev‘a onlar bunları iyi biliyormuĢsun, her Ģeyi
bize anlattın, artık sana inandık. Onları durdurursak sizi ödül
vererek serbest bırakacağız diye onu gaza getirmiĢler.
Bahram da isim isim herkesi söyler. Fakat onlar çoktan
kaçmıĢlardı. Onları tutuklamak mühim değildi. Çünkü
yakalanırlarsa
Muhammed
Salih‘e
de
Tahir‘e
de
Cuma‘ya(Cuma Namangabi-ÖĠH liderlerinden) yada baĢka
birine iliĢkileri yoktur. Yani yakalanırlarsa tablo hükümete
gerektiği gibi çizilemeyecekti de ondan kaçmalarına müsaade
edildi. Namına arama emri çıkartıldı onlara, fakat bu taraftan
gerekli gördükleri herkesi topladılar bu bahanede.
Cemşit Şamuratov: Zaynettin Askarov açıklaması
esnasında baĢka konulara da değindi:
Zaynettin Askarov: Bize fakat iki Ģey eksiktir. Mesela
muhalif gurupların birleĢmesi. ġayet birleĢme olsaydı Edward
Shevarnadze‘nin baĢına gelenler Kerimov‘un da baĢına
gelebilirdi. Ġkincisi, halkımız hain yada korkaklığı için böyle
oluyor. Peygamber efendimiz (SAV) cihadın en büyüğü zalim
yöneticiye hak sözü söylemek demiĢlerdir. Hak sözü
söylediğimi düĢünüyorum. UlaĢtıracak olanlardan da Allah
razı olsun derim. Dua ederim. Halisane fikrimi, dinim Ġslam
için, Allah rızası için bildireceğimi gene tekrar söyleyeyim ki
Muhammed Salih yanlıĢ yere mahkum oldu. Asla teröre
alakası yoktu. Hepsi Özbekistan Cumhuriyet BaĢsavcılığının
senaryosu idi ona isnat edilenler. Söyleyeceğim gerçek iĢte
budur. Bu ifademi geri almam. Kıyamete kalmasın. Ahirette
herkes: ―Askarov Zaynettin! Bizi kandırmıĢsın!‖ dememeleri
için medya vasıtasıyla ulaĢtırmak istiyorum ki, biz 16 ġubat
olaylarında sadece rol oynadık. Olaylarda Muhammed Salih‘in
alakası yoktur, bizim de hiçbir Ģekilde alakamız yoktur. Bunun
dıĢında uluslar arası müesseseler Ģayet bizleri insan yerine
koyarlarsa biz uluslar arası mahkemeye... mesela,
Özbekistan‘da Oleg Yakubov isimli yazar var Ģimdi Ġsrail‘de
yaĢıyor. ĠĢte Yakubov ―KaĢgırlar sürüsü‖ isimli kitap yazmıĢ
yada ―Agonya‖ isimli kitap yazdı. Yada Muhammed Salih‘in
hileleri hakkında diye bizim oynadığımız rolü kağıda dökerek
kitap olarak yayınladı ve herkese dağıttı. ĠĢte Oleg Yakubov
da tüm bunların senaryo olduğunu biliyor. Onun kitaplarındaki
her Ģey yalandır, bühtandır. Bizi Özbekistan‘da da hariçte de
dolaĢamaz hale getirdi. Allah nasip ederse biz de göreceğiz
nasipte yoksa bizden sonrakiler görecekler ki, uluslar arası
bağımsız mahkemelerce tüm bunların komplo olduğu
ispatlanacaktır. Ve bağımsız mahkemeler bunu halletmeleri
gerekmektedir. Sadece Kerimov diktatörmüĢ, etrafındaki
herkes rol oynayıp halkı daha fazla ezmemsi gerek artık.
Yeter artık.
Azizulah Aral: Sayın dinleyicilerimiz, siz Zaynettin
Askarov‘un TaĢturma‘da verdiği ikrarını dinlediniz. ġimdi
bununla iliĢkin resmi açıklamalara geçelim. Söz gene
muhabirimiz CemĢit ġamuratov‘a.
Cemşit Şamuratov: Biz Zaynettin Askarov‘?un
beklenmedik beyanatına açıklık getirmesi için Özbekistan
MHH‘ne baĢvurduk. Konuyla iliĢkin açıklamayı MHH yetkilisi
albay RavĢan Abdullahanov yaptı.
Ravşan Abdullahnov: Esselamü-alayküm, sayın radyo
dinleyiciler. Ġsmim Abdullahanov RavĢan, MHH mensubuyum.
Yarbay rütbesindeyim. Zaynettin Askarov‘un verdiği mülakatla
ilgili Ģunları söylemek istiyorum. ġimdi bu Ģahıs son günlerde
kendisinin söylediğine göre ruhen rahatsızdır. Radyo
dinleyicilerimiz umarın kendisini doğru anlayacaklardır.
Zaynettin Askarov‘un mülakatını sonuna kadar dinlemedim.
MHH?da sorgulama esnasında elde edilen deliller var. Örnek
olarak Ģu bandı getirdim. Ġslam Hareketinin temsilcisi olarak
adı geçen Zubayr‘ın ve Tahir YoldaĢ‘ın Muhammed Salih ile
yaptığı telefon konuĢmasının bandını getirdim.
Camşit Şamuratov: Zaynettin Askarov‘un dediğine
göre 16 ġubatta meydana gelen patlamaları Andıcanlı kaârı
Abduvali Mirzayev‘ın taraftarları gerçekleĢtirmiĢtir. Fakat,
Askarov diyor ki, böyle terörist saldırının olacağından devletin
önceden haberi vardı, hem de iki ay kadar önceden. Bomba
yüklü hangi araba nereye konulduğuna kadar hepsini
gözetmekteydi diyor. Devlet hepsini bildiği halde önlem
almadı diyor. Bu iddiaya ne diyeceksiniz?
Ravşan Abdullahanov: Kendiniz düĢünün, tüm dünya
kamuoyu teröre karĢı cephe tutmuĢ durumdadır. Ne kadar
maddi manevi zararı olmuĢtur. Güvenlik güçleri bilselerdi
bunu önleyecekler miydi, yoksa bu kadar kurban mi
vereceklerdi?
Camşit Şamuratov: ġimdi ister istemez Ģu soru geliyor
akla. Mesela dinleyicilerimiz de düĢünebilirler ki Zaynettin
Askarov‘la dün bize organize edilen basın toplantısı fikri
kimden çıkmıĢtı, sizlerden mi yoksa Zaynettin Askarov‘dan
mı?
Ravşan
Abdullahanov:
TeĢebbüs
Zaynettin
Askarov‘dan geldi. Fakat kendisi gazetecilerle görüĢmede
bunlardan bahsetmemiĢ. Yani can güvencesi tehlikede
olduğunu Tahir YoldaĢ ve Muhammed Salih tarafından tehdit
aldığını iĢte bunları açıklayacağını söylemiĢti bizlere.
Camşit Şamutratov: Peki Askarov‘un güvenliği nasıl
sağlanıyor cezaevinde? Özellikle dünkü basın toplantısından
sonra? Hayatı tehlike altına girebilir mi? Kaldı ki Askarov‘un
16 ġubat olayları ve Muhammed Salih konusundaki devletin
resmi açıklamaların tam tersi bir beyanat verdi?
Ravşan Abdullahanov: Gerek onun gerekse diğer
mahkumların, yanı tüm vatandaĢlarımızın onlar içeride de
olsalar dıĢarıda da olsalar? onların can güvenliği MHH
organları tarafından sağlanmaktadır ve bundan sonra da bu
görev onların üzerinde olacaktır.
Camşit
Şamuratov:
ġunu
sormak
istiyorum:
Askarov‘un dediğine göre 16 ġubat olaylarını ne Muhammed
Salih ne de Tahir YoldaĢ gerçekleĢtirmiĢtir. Bunu Andıcan‘lı
Abduvali kaârı Mirzayev taraftarları gerçekleĢtirmiĢtir.
MHH?nın bu konudaki görüĢü nasıl?
Ravşan Abdullahanov: Buna katılamam, çünkü
sorgulama safhasında, ki çok yönlü ve titiz yürütülmüĢtür bu
süreç ve orada her Ģey ispatlanmıĢtır. Kaldı ki mahkeme
boĢuna kimseye böyle ağır ceza vermez. Askarov‘un
demeçlerinde Muhammed Salih yada Tahir YoldaĢ‘ın bunu
yapmadığının ispatı yoktur ve bu görüĢe karĢıyım.
Azizullah Aral: Sayın dinleyicilerimiz, dinlediğiniz bu
konuĢmalar 26 Kasım günü Zaynettin Askarov‘un
TaĢturma‘da yabancı basın mensupları önünde verdiği bilgiler
idi ve konuyla ilgili MHH temsilcisi yarbay RavĢan
Abdullahanov‘un görüĢleri idi. Tekrar hatırlatayım 16 ġubat
patlamalarına iliĢkisi olduğu suçlamasıyla 1999 yılın martında
on yıl hapis cezasına çarptırılan ÖĠH önderlerinden olan
Zaynettin Askarov halen cezaevinde tutuklu bulunmaktadır.
Sayın dinleyiciler, Ģimdi dinlediğiniz gibi Özbekistan ERK
demokratik Partisi kurucusu ve Genel BaĢkanı Muhammed
Salih‘in ismi tekrar gündeme gelmiĢ bulunuyor. Peki neden
resmi Özbekistan 11 yıldan beri muhacirlikte hayat
sürdürmekte olan Muhammed Salih‘i çeĢitli suçlarla itham
etmeye devam ediyor? Bu soruya Ģimdi Norveç‘te ikamet
etmekte olan Muhammed Salih‘in kendisi cevap verecek:
Muhammed Salih: Evvela Özbekistan MHH‘sının bize
karĢı tedbir alma ihtiyacı duyduğu ERK Partisinin halk içinde
itibarı yükselmekte olduğunun göstergesidir. Demek ki Özbek
halkı bu teĢkilatı henüz unutmamıĢ. Demek ki bizim bu kısıtlı
imkânlar içerisinde sürdürmekte olduğumuz mücadelelerimiz
boĢuna gitmemiĢtir. Yapılan bu iĢlerden ancak bu sonuca
varılabilir. Daha da açık söylersem, sizlerin de bildiğiniz gibi,
her seçim öncesi ERK Partisine karĢı devlet seçimlere 1-1,5
yıl kala böyle tedbirler alır. Bu olay önümüzdeki sene
gerçekleĢecek olan seçimlere bizi sokmamak için alınmıĢ
tedbirin baĢlangıcıdır. Fikrim Ģu: MHH‘nin organize ettiği bu
Basın Toplantıdan arkasında ERK Partisinin seçimlere
girmesinin önlenmesi stratejisi yatmaktadır.
Azizullah Aral: Sayın Salih, neden sizin adınız bir defa
daha hükümet tarafından gündeme getiriliyor? Bu defa ki
isminizin dile getirilmesiyle Gürcistan‘da muhalefetin iktidara
gelmesi arasında bağlantı olabilir mi?
Muhammed Salih: Bağlantı var. Fakat bu sadece
Gürcistan yada Özbekistan‘da değil tüm post-sovyet
bölgelerde meydana gelmekte olan tüm olaylar, Sovyetler
Birliği parçalandıktan sonra oralarda iĢbaĢına geçen liderlerin
kaderi birbirine benzerlik teĢkil etmektedir. Ve onların
baĢlangıcı nasıl olduysa sonları da öyle olma olasılığı çok
yüksektir. Azerbaycan‘da ve Gürcistan‘daki geliĢmeler
arasında biraz fark olsa da netice itibarıyla sonuçlar aynı
olacaktır buna hiç Ģüphemiz yoktur? Ve böyle akıbetin kendi
baĢlarına da geleceğini Orta Asyalı diktatörler de
görmektedirler ve bundan çok tedirgin olmaktadırlar? Korkuya
kapılan bizim hükümet tedbir alarak, bu tür geliĢmelerin önüne
geçmek istiyor. Yukarıda da zikrettiğim gibi her seçim öncesi
Partimi devre dıĢı bırakmak için, siyasi meydandan uzak
tutmak için elinden her Ģeyi yapmakta, aklına gelen her yola
baĢvurmaktadır.
Azizallah Aral: Sizde bizde ve sayın dinleyicilerimiz de
hapisteki Zaynettin Askarov‘ın ikrarını dinledik. Siz de
biliyorsunuz ki Askarov, sizi teröristlikle itham edip bu yönde
mahkemeye ifade vermiĢti ve bunun gibiler az değil. Fakat
Askarov sizden özür dilemektedir. Gelin onun ikrarını bir kez
daha dinleyelim.
Zaynettin Askarov: Muhammed Salih?in, -Allah‘a
yemin ederim ki, bu dünya o dünya,- ne teröre ne de
teröristlere hiç alakası yoktur. Kesinlikle olmamıĢ da.
Azizullah Aral: Size karĢı yalan ifade verenlere
diyeceğiniz var mı?
Muhammed Salih: Özbekistan mahkemesi Ģahsımı
yargılarken bana karĢı hiçbir delil ortaya koyamamıĢtır. Bunu
bugün de koyamıyor. Çünkü böyle delilin kendisi yok. Olması
da imkansız. Zaynettin Askarov?un gün gelip bu gerçeği
söyleyeceğine hiç Ģüphem olmamıĢtır. Ancak bunun bu kadar
erken olacağını doğrusu hiç beklememiĢtim. Allah, onların,
itirafta bulunanların günahlarını bağıĢlasın. Allah onların
yardımcısı olsun. Zaynettin Askarov, bana karĢı yalan ifade
verenlerin ilki değildir, çeĢitli dönemlerde baĢkalar da bunu
yapmıĢtı. Fakat onlar daha mahkeme salonundayken baskı
altında ve iĢkenceye tabi tutuldukları için bunu yapmak
zorunda kaldıklarını ilan etmiĢlerdi. Zaynettin Askarov ise
bunu söylememiĢti. ġimdi artık oda bize karĢı verdiği
ifadelerin yalan olduğunu itiraf ediyor. Yani hükümetin elinde
bugünden itibaren artık Ģahsıma karĢı hatta sahte ifadeler
dahi kalmadı. Artık korkutmak bile mümkün olamaz hale geldi.
Korku bizim Özbekistan‘da yaĢamakta olan muhalefet
mensuplarının ve muhalif olmayanların da kalplerini yavaĢ
yavaĢ terk etmeye baĢladı. Artık biz hakkı söylemekten geçen
yıllardaki gibi korkmamaktayız. Kalplerimize yavaĢ yavaĢ da
olsa cesaret geliyor.
Azizullah Aral: Sayın Muhammed Salih, çok sağ
olunuz.
BBC'de yayınlanan şok itiraf
www.yenisafak.com, 20.12.2003
Ġbrahim KARAGÜL
BaĢbakan Tayyip Erdoğan'ın Özbekistan ziyareti,
Türkiye ile Özbekistan arasındaki gerilimli iliĢkilere ne tür
katkıları olacak? En azından, Türkiye'den sınır dıĢı edilen
Özbekistan muhalefeti lideri Muhammed Salih'in durumunda
bir değiĢikliğe neden olacak mı?
Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'un Ankara ile
iliĢkileri hep gerilimli ve istikrarsız bir seyir izledi. Ġki baĢkent
arasında, daha çok Kerimov'dan kaynaklanan, güvensizlik
temelinde yürütülmeye çalıĢılan iliĢkiler, diğer Türk
cumhuriyetlerinin aksine, hiçbir zaman iki toplum arasındaki
kardeĢliğin düzeyine ulaĢamadı. Türkiye, Kerimov'un iktidar
eksenli kaygılarının tümüne boyun eğmesine rağmen, Orta
Asya'da Türkiye ile Özbekistan arasında sanki bir rekabet
varmıĢ görüntüsünden kurtulamadı ve Kerimov'un dostluğunu
kazanamadı. ĠliĢkiler, siyasi ve ekonomik yakınlaĢma
atmosferinden uzaklaĢıp tamamen güvenlik temelinde
yürütüldü. Ankara, "terörle mücadele" adı altında aslında
tamamen Kerimov yönetimini güçlendirmeyi amaçlayan askeri
yardımlar yaptı, Özbekistan'a özel timler yetiĢtirdi.
Kerimov'un özgürlükleri yok edici uygulamalarına sessiz
kalan hatta destek veren ender ülkelerden biri olan Türkiye,
muhalefete yönelik ağır baskı ve yok etme politikalarına karĢı
çıkmadı. Bu da, Orta Asya'daki Türkiye sempatisine çok ağır
darbe indirdi. ĠliĢkilerin, Kerimov'un güvenlik paranoyasına
bağımlı kalması halinde, iki ülke arasında iyi bir gelecek
kurulması mümkün olmayacaktır.
Özbekistan'la iliĢkiler, Türk dıĢ politikası için bir zaafa
dönüĢmüĢ durumda. Avrupa Birliği'ne tam üyelik yolunda
ilerleyen, özgürlükler ve demokratikleĢme konusunda radikal
adımlar atan Türkiye, Özbekistan'daki geliĢmelere karĢı tam
tersi bir tutum içinde oldu. Türkiye, Orta Asya'nın geleceğine
iliĢkin projelerde yer alamadığı gibi, Kerimov'un zaaflarına
kilitlenen politikası nedeniyle, on yıldır bir adım yol alamadı.
AK Parti iktidarının iliĢkilere nasıl bir yön vereceği çok
önemli. Zira Türkiye Orta Asya'da her geçen gün mevzi
kaybediyor ve bu Türkiye'yi gelecekte çok ağır bir bedelle yüz
yüze
bırakacak.
Sadece
bölgedeki
statükonun
güçlendirilmesine, sadece ABD dıĢ politikasına bağlı bir Orta
Asya politikası Türkiye için Orta Asya kapılarının tamamen
kapanması demektir. AK Parti yönetiminin, önceki
hükümetlerin çıkar iliĢkilerine endeksli politikalarını terkedip
bir Orta Asya vizyonu geliĢtirmesi, sadece siyasi ve ekonomik
değil, bölgedeki sosyal huzursuzluklarla da ilgilenmesi
gerekiyor. AK Parti, AB yolunda attığı özgürlüklere iliĢkin
adımları Orta Asya'ya da taĢımalı. Bölgede bırakacağı en
kalıcı etki bu olacaktır.
Askarov itiraf etti, komplo açığa çıktı
Bu çerçevede Türkiye'nin öncelikli bir yükümlülüğü var:
Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih'le ilgili bir yanlıĢlığı
düzeltmek. Tamamen demokratik yollarla siyasal mücadele
veren Salih, Kerimov'un baskıları üzerine Türkiye'den sınır
dıĢı edildi. Avrupa ülkelerinin sahip çıktığı Salih'in sınır dıĢı
edilme gerekçesi ise terör.
16 ġubat 1999'da TaĢkent'te meydana gelen patlamalar
ve ardından düzmece iddialar gerekçe gösterilerek sınır dıĢı
edilen Salih, "vatanım" dediği Türkiye'nin kendine reva
gördüğü uygulamayı hiçbir zaman kabullenemedi.
TaĢkent'teki patlamanın ardından Ġstanbul'da kalan
Zayniddin Askarov tutuklandı ve insan hakları kuruluĢlarının
bütün itirazlarına rağmen TaĢkent'e iade edildi. Kerimov
patlamaların arkasında Özbekistan ERK Demokratik Partisi
Genel BaĢkanı Salih'in de olduğunu iddia etti. Askarov'un
ifadesine dayanılarak Salih gıyabında 15,5 yıl ağır hapis
cezasına çarptırıldı. Saldırıyı muhalefeti ezmek için kullanan
Kerimov'un tek kaynağı Askarov'du. Ancak Askarov, daha
sonra bütün iddialarını geri aldı. Aslında Salih'e yönelik bir
kampanya için tekrar sahneye çıkarılan Askarov, beklenenin
aksine gerçekleri anlatınca iĢin gerçek yüzü ortaya çıktı.
Askarov'un Ģok açıklamaları 28 Kasım'da Azatlık
Radyosu'nda, 27 Kasım'da da BBC'de yayınlandı. Askarov,
Muhammed Salih'le ilgili iddiaları içeren ifadeyi vermesi
durumunda 6 kiĢinin idam edilmeyeceği güvencesi verildiğini,
kendisinin de "Salih'in saldırıyla iliĢkisi olduğunu. Bombalama
emrini verdiği öne sürülen Özbekistan Ġslami Hareketi lideri
Tahir YoldaĢ'a 1,6 milyon dolar verdiğini" söylediğini açıkladı.
Askarov, bombalama olayının sorumlusu ilan edilen Tahir
YoldaĢ'ın aslında saldırıyı engellemeye çalıĢtığını, hatta
saldırıyı planlayanların öldürülmesini istediğini de söyledi. Bu
ifadeyi verdiği halde Askarov'a verilen söz tutulmadı, 6 kiĢi için
idam kararı verildi. Askarov, bu kiĢilerin çok Ģey bildikleri için
idam edildiğini söylüyor. Tamamen Özbek istihbaratının
komplosunun eseri olan sahte ifadeleri reddeden Askarov,
radyo aracılığı ile Muhammed Salih'ten özür diledi. Salih'in
avukatları, bu ifadeden sonra cezanın düĢürülmesi için
çalıĢmalara baĢladı.
ġimdi bir konu açıklığa kovuĢturulmalı: Türkiye'nin
Salih'i sınır dıĢı etme kararının gerekçesi TaĢkent'teki
bombalama, Kerimov yönetiminin iddiaları ve sahte ifadelere
dayanılarak verilen ceza. Ancak olayların merkezinde yer alan
Askarov'un açıklamaları Salih'e yönelik bütün suçlamaları
ortadan kaldırıyor. Türkiye, bu suçlamalara dayanarak aldığı
sınır dıĢı kararını kaldırmak zorunda. Tamamen demokrasinin
kuralları çerçevesinde yaĢanan siyasal yarıĢ ne zamandan
beri Türkiye'de suç oldu? Eğer suç değilse bu ayıp hemen
ortadan kaldırılmalı. TaĢkent olaylarıyla ilgili Basın Toplantısı
hakkında
Özbeki realite
www.hurriyet.com, 20.12.2003
Hadi ULUENGĠN
EVRENSEL diplomasi lügatinde önemli bir yer tuttuğu
için bu sütuna da sık sık yansıyan ‗‗realpolitik‘‘deyimi,
Latince'nin ‗‗gerçek‘‘anlamındaki ‗‗realis‘‘kelimesiyle, Kadim
Yunanca'da ‗‗siteye dair‘‘i tanımlayan ‗‗politikos‘‘sıfatını
birleĢtiren deyimdir.
Ġki sözcük Türkçe'ye de yerleĢmiĢ olduğundan, anlamı
çıkarmakta zorlanmayız. Dolayısıyla, ‗realpolitik‘ özünde
‗‗gerçekçilik siyaseti‘‘demektir.Ancak hepimiz biliriz ki,
‗‗siyaset‘‘ve ‗‗gerçekçilik‘‘yan yana geldi miydi ‗‗ahlak‘‘tan ve
daha genel anlamındaki ‗‗etik‘‘ten dem vurmak bayağı bayağı
zorlaĢır.
UzlaĢmalar, virajlar, çeliĢkiler yaĢanır. ‗‗Sözünün
eri‘‘olmak havada kalır.Fakat tabii ki bunun da bir derecesi
vardır.Eğer dün Apo'yla kolkola gerilla teftiĢ edip orduya
küfreden bizim ‗‗Karanlıkçı Maocu‘‘lar bugün en keskin
‗‗orducu‘‘kesildiyse; veya yine dün ‗‗ĠĢgale nihayet, Kıbrıs'a
hürriyet‘‘diyen aynı ajan provokatör Ģebeke Ģimdi DenktaĢ'a
en vıcık vıcık yağı çekiyorsa, buna ‗realpolitik‘falan değil ‗real
pespayelik‘ denir. Birincisinde siyasi hedef güdülür, ikincisinde
Ģarlatanlıktan medet umulur.* * *BUNA karĢılık, Türkiye'yle
ilintili ve uluslararası nitelikli olarak çok somut bir
‗‗realpolitik‘‘uygulamasına gerçek örneği seksenli yıllar
ortasından gösterebilirim. O tarihte Fransa, Ġsveç ve Norveç
ülkemizdeki insan hakları ihlallerinden ötürü, Ankara'nın
Avrupa Konseyi'nden ihraç edilmesi için Strasbourg'da dava
açmıĢtı. Vaziyet ciddi ve duruĢma baĢladığı takdirde iĢler
sarpa sarabilir.Nur içinde yatsın, dönemin BaĢbakanı Turgut
Özal tüm pragmatizmiyle gizli diplomatik pazarlığa oturdu ve
her üç baĢkentin de baĢvuruları geri çekmesi kaydıyla,
Türkiye'nin açmıĢ olduğu ihalelerde Paris'e ‗‗Airbus‘‘uçak,
Stokholm'e yarı-metro ve Oslo'ya da deniz otobüsü projelerini
kasten ‗‗kazandırırdı‘‘.Ve burada iki taraf için de
‗‗realpolitik‘‘devreye girdi.Her üç devlet de papel uğruna
‗ahlak‘ ve ‗etik‘ kaygılarını unutuverdiler. Ankara ise belki
Amerikan uçaklar, Çek metrolar, Japon vapurlar daha ucuza
ve uyguna gelebileceği halde ‗‗reapolitik‘‘ çıkarı ağır
bastığından diğerlerini aldı.
Durup dururken bu ‗‗realpolitik‘‘ten dem vurmam,
BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ģu sıra Özbekistan'da
gerçekleĢtirmekte olduğu geziden kaynaklandı. Çünkü, oraya
gittiği; üstelik de limoni durumdaki Ankara-TaĢkent iliĢkilerini
düzeltmek amacıyla oraya gittiği için yüreğim kan ağlıyor.
Zira, hemen bütün post Sovyetik ülkelerde olduğu gibi, o
Ġslam Kerimov adındaki adam Özbek halkını despotların
despotu sopalar sallayarak yönetiyor. efendi ya her aykırı sesi
anında susturuyor ya da Türklük aleminin dev Ģahsiyeti ve
muhalefet lideri Muhammed Salih gibi, uzak sürgünlere
gönderiyor. Türkiye BaĢbakanı'nın böyle bir yeri ziyaret
etmesine nasıl memnun olurum?
Fakat iĢte tam burada o ‗realpolitik‘ devreye giriyor ki,
akan sular duruyor! Çünkü bir yandan Özbekistan kendi boyu
posuyla; diğer yandan da hinoğlu hin Kerimov'un kah Taliban
tehlikesi, kah gaz-petrol kuyusu diye hem ABD'yi, hem
Rusya'yı kullanmasıyla, kuĢku yok, TaĢkent gerçek bir
‗‗bölgesel güç‘‘oluĢturuyor. Bu durumda da, tabii ki Ankara
orayı ‗‗es geçemez‘‘. Tabii ki ‗‗yok‘‘kalamaz. Dolayısıyla,
diktatöre rağmen ister istemez sesimi kısıyorum ve Recep
Tayyip Erdoğan'ın Özbekistan ziyaretini normal, daha ötesi
elzem
ve
gerekli
addediyorum.
Ah,
‗‗siyaset‘‘ve
‗‗gerçekçilik‘‘yan yana geldi miydi ‗‗ahlakiyat‘‘fahiĢe oluyor.
Özbekistan'da neler oluyor?
http://www.yeniĢafak.com, 01.04.2004
Ġbrahim KARAGÜL
Dünyanın en baskıcı rejiminin baĢındaki Ġslam
Kerimov'un açık hava hapishanesine ve iĢkence merkezine
çevirdiği Özbekistan'da pazartesi gününden bu yana
olağanüstü
geliĢmeler
yaĢanıyor.
Ġntihar
saldırıları,
patlamalar, sokak çatıĢmaları, askeri operasyonlar, apartman
baskınları ve onlarca ölü. TaĢkent'te, Buhara'da, Fergana'da
ve ülkenin baĢka bölgelerinde gerçekte nelerin yaĢandığı tam
olarak bilinmiyor. Dünya, ABD ve Ġsrail'e; "Sizin savaĢınız
bizim savaĢımız. Çünkü aynı tehdide karĢı birlikte
savaĢıyoruz" diyen Kerimov'un ülkesinde yaĢananları dikkatle
izlerken,
ülkedeki
yabancı
misyonların
durum
değerlendirmeleri yaptığı, çatıĢmaların devam etmesinin
beklendiği,
Özbek
ordusunun
kanlı
operasyonlara
hazırlandığı, TaĢkent'te sokağa çıkma yasağı uygulandığı,
Kırgızistan sınırının kapatıldığı, askeri birimlerin ve polisin
alarma geçirildiği, okulların tatil edildiği ve Ģehir merkezlerinde
zırhlı araçların dolaĢtığı, ülkede adeta sıkıyönetim uygulandığı
belirtiliyor.
Pazartesi günü TaĢkent'te patlamalar ve çatıĢmalar
yaĢandı. Buhara'da ise iki intihar saldırısı düzenlendi. Ġntihar
eylemini yapanların kadın olduğu açıklandı. Özbek yönetimi
olaylarla ilgili uzun süre bilgi vermedi, televizyon yayınları
kesildi. TaĢkent'te polis birliğinin toplandığı yerde ve
Buhara'daki patlamalarda 16 kiĢi öldü.
Salı günü ise, TaĢkent yakınlarında bir bölgede
çatıĢmalar çıktı. Kerimov'un konutuna giden yolda intihar
saldırıları ve ardından çatıĢmalar meydana geldi. Polisin bir
aracı durdurduğu, iki kiĢinin araçtan çıkarak üzerlerindeki
bombaları patlattıkları, üç polisin öldüğü bildirildi. Bir baĢka
aracın içinde bulunan üç kadının da polisin dur uyarısına
uymayarak araçtaki bombaları patlattıkları belirtildi.
Özel birliklerin bir bölgede 21 kiĢiyi kıstırdığı ve
öldürdüğü açıklandı. Haber kaynakları, beĢi kadın 16 kiĢinin
bir apartmanda öldürüldüğünü, altısının ise bir baĢka
apartmanın önünde öldürüldüğünü bildirdi. Pazartesi günü
baĢlayan saldırıların hepsi polis merkezlerini ve birimlerini
hedef aldı. Ġki günde 42 kiĢi öldü.
Halk isyanı iddiası...
Dünyanın dikkatini Özbekistan'a çeken olaylarla ilgili
değiĢik ihtimaller tartıĢılıyor. Bazıları bunun, ABD'nin küresel
düzeyde baĢlattığı "terörle mücadele" seferberliğindeki
çözülmenin yeni bir örneği olabileceğini söylerken bazıları 16
ġubat 1999'daki TaĢkent olaylarına atıf yapıyor. Bazıları ise,
geliĢmeleri bizzat Kerimov'un tezgâhladığını, böylece
çözülmekte olan iktidarını sağlamlaĢtırmak amacıyla
muhalefet üzerine yeni saldırılar baĢlatma fırsatı bulacağını
belirtiyor.
Ancak dikkat çekici biçimde olayların belli grupların
saldırıları olmayabileceği, bir halk ayaklanmasının baĢlangıcı
olabileceğine dikkat çekiliyor. Bir çok gözlemci konuyu
"Kerimov'un çöküĢünün baĢlangıcı" olarak ele alarak, yoğun
baskı altında bulunan Özbek halkının patlama noktasına
geldiğini, her an bir isyanın baĢlayabileceğini ifade ediyor.
Özbek yönetiminin geliĢmeleri tam da ABD'nin istediği gibi
"terör saldırıları" olarak tanımlama eğilimine dikkat çeken
çevreler, TaĢkent'te yüz ayrı yerde sokak çatıĢmaları
yaĢandığı haberlerine iĢaret ederek, saldırıların dıĢarıdan
organize edilmediğini, el Kaide ile ilgisi olmadığını, içeriden
Kerimov'a yönelik bir isyan olduğunu ve liderliğini Ģimdiye
kadar adı bilinmeyen bir örgütün yaptığını belirtiyor.
Özbek yönetimi saldırılardan Hizbut-Tahrir ve
Özbekistan Ġslami Hareketi'ni sorumlu tuttu. Ancak HizbutTahrir iddiayı hemen yalanladı. Cuma Nemangani ve Tahir
YoldaĢ liderliğindeki Özbekistan Ġslami Hereketi'nin ABD'nin
Afganistan'ı iĢgali sırasında ağır yara aldığı, Nemangani'nin
bu saldırılarda öldüğü, Tahir YoldaĢ'ın ise Pakistan ordusunun
ABD askerleriyle birlikte Afganistan-Pakistan sınırında
yürüttüğü son operasyonda yaralandığı iddia edildi. Ancak
Nemangani'nin öldüğü kanıtlanamadı. YoldaĢ'ın yaralandığı
iddiası ise yalan çıktı. Afganistan bombalanırken ABD,
Ġngiltere, Kerimov ve RaĢit Dostum, Özbek Ġslami Hareketi'ne
karĢı çok sert saldırılar düzenledi. Uygur ve Çeçenler'in
yanısıra çok sayıda Özbek genci öldürüldü. Kerimov'a hibe
edilen bu "zafer" karĢılığı Özbekistan'da Hanabad askeri üssü
ABD emrine verildi ve ABD bu ülkeyi askeri operasyon
merkezi yaptı. Bu geliĢmenin ardından ABD, nefret uyandıran
baskılarına rağmen Kerimov iktidarını ayakta tutmak için her
yolu denedi.
16 ġubat komplosu ve iĢkence
Kerimov'a yönelik her hareketi "terörist saldırı" diyerek
geçiĢtirenler, bu ülkede yaĢanan insanlık suçlarını hiç
gündeme getirmiyor. On binlerce insanın cezaevlerine
doldurulduğu ülkede, sayısız insan iĢkencelerle hayatını
kaybetti. Sayısız faili meçhuller var. Birçok dini lider arkasında
hiçbir iz bırakmadan kayboldu. Bugün Özbekistan'da bir üyesi
hapiste olmayan hemen hiçbir hane yok. 21. yüzyılın en
gaddar tiranına karĢı hiçbir ülke bir söz bile söyleyemiyor.
Neden? Çünkü o Amerika'nın Ġslam dünyasına yönelik
savaĢında Ġsrail'den sonraki en önemli müttefiki. Çünkü o,
2002 yılında Amerika ile stratejik ortaklık anlaĢması imzaladı.
16 ġubat 1999'da TaĢkent'te meydana gelen
patlamaları,
ardından
yüzlerce
insanın
hapislere
doldurulmasını ve faili meçhulleri hatırlayanlar, son
yaĢananlara Ģüphe ile bakacaktır. TaĢkent'teki patlamanın
ardından Ġstanbul'da kalan Zayniddin Askarov tutuklandı ve
insan hakları kuruluĢlarının itirazlarına rağmen iade edildi.
Kerimov patlamaların arkasında ERK Demokratik Partisi
Genel BaĢkanı Muhammed Salih'in de olduğunu iddia etti.
Salih gıyabında 15,5 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.
Saldırıyı muhalefeti ezmek için kullanan Kerimov'un tek
kaynağı Askarov'du. Askarov'un, gerçekleri anlatmasıyla
Kerimov'un komplosu ortaya çıktı.
Askarov'un Ģok açıklamaları 28 Kasım'da Azatlık
Radyosu'nda, 27 Kasım'da da BBC'de yayınlandı. Askarov,
Salih'le ilgili iddiaları içeren ifadeyi vermesi durumunda 6
kiĢinin idam edilmeyeceği güvencesi verildiğini, kendisinin de
"Salih'in saldırıyla iliĢkisi olduğunu. Bombalama emrini verdiği
iddia edilen Tahir YoldaĢ'a 1,6 milyon dolar verdiğini"
söylediğini açıkladı. Askarov, Tahir YoldaĢ'ın aslında saldırıyı
engellemeye çalıĢtığını hatta saldırıyı planlayanların
öldürülmesini istediğini söyledi. Bu ifadeyi verdiği halde
Askarov'a verilen söz tutulmadı, 6 kiĢi idam edildi. Askarov, bu
kiĢilerin çok Ģey bildikleri için idam edildiğini söylüyor. Özbek
istihbaratının komplosu olan sahte ifadeleri reddeden
Askarov, radyo aracılığı ile Muhammed Salih'ten özür diledi.
Özbekistan daha uzun süre gündemimizde olacak.
Taşkent ve Buhara'dan kaçış, Muhammed Salih'in
çağrısı
http://www.yenisafak.com, 03.04.2004
Ġbrahim KARAGÜL
Gece saat 03'te özel bir görev için çağrılan polisler
ailelerine evden çıkmamaları talimatı veriyorlar. O sabah
patlamalar baĢlıyor...
28 Mart'ta, 78 yaĢında bir adam TaĢkent'teki ÇarĢı'da
Özbek polisi tarafından dövülerek öldürülüyor. 29 Mart'ta
Buhara ve TaĢkent'teki ÇarĢı'da bombalar patlıyor, çok sayıda
insan ölüyor, çatıĢmalar meydana geliyor. "Ġntihar saldırıları",
bombalı saldırılar, çatıĢmalar ve yargısız infazlar, 30 ve 31
Mart ile 1 ve 2 Nisan'da devam ediyor. Buhara'da bomba
yapıldığı öne sürülen bir evde patlamalar yaĢanıyor, 10 kiĢi
ölüyor. TaĢkent çevresindeki yollarda çatıĢmalar yaĢanıyor.
Özbek özel operasyon timleri evlere, apartmanlara baskınlar
yapıyor. Patlamalar meydana geliyor, çok sayıda insan ölüyor.
Buhara'da bir kadın, 10 yaĢındaki kız çocuğuyla birlikte
kendini havaya uçuruyor. Dün yine bir kadın kendini havaya
uçurdu. Görgü tanıkları, intihar eylemi olarak açıklananlar
hakkında farklı Ģeyler söylüyor. Teslim olanların oracıkta
öldürüldüğü belirtiliyor. Ġntihar saldırısı yaptığı iddia edilen
kadınların ortak özelliği, kocaları ya da çocuklarının
cezaevlerinde olması. Operasyonlarla çok sayıda insan
gözaltına alınıyor. Bunlardan bazıları da kadın. Tesettürleri
suç sayılıyor ve "sizi yok edeceğiz" deniliyor. Daha önce
cezaevlerine girenler toplanıyor.
29 Mart gecesi, ĠçiĢleri Bakanlığı ve Güvenlik Servisi,
alarma geçiriliyor. Gece saat 03'te özel bir görev için çağrılan
polisler ailelerine evden çıkmamaları talimatı veriyorlar. O
sabah patlamalar baĢlıyor.
Özbek yönetimi, TaĢkent ve Buhara'daki saldırıları
yapanların El Kaide ile bağlantılı olduklarını iddia ediyor.
Hizbut Tahrir'i ve Özbekistan Ġslami Hareketi'ni suçluyor.
Ancak Ġslam Kerimov'un baskısı altındaki Özbek halkının
yaĢadıklarına dikkat çekenler, bu iddiaları ciddiye bile almıyor.
Saldırıların polisi hedef almasına ve sivillere zarar
vermemesine iĢaret eden haber kaynakları, Özbek halkının
polise yönelik saldırılara destek verdiğini bile iddia ediyor.
Kerimov için geri sayım mı?
Muslim Ozbekistan adlı internet sitesine göre halk
ĢaĢkın. Sokaktaki polis, "Ne düĢüneceğimizi ĢaĢırdık" derken,
bir taksi Ģoförü "Halkın yüzde 99'u polise yönelik saldırıları
destekliyor" diyor.
Gerçekte ne olduğunu kimse bilmiyor. TaĢkent'te,
Buhara'da, Fergana'da neler oluyor? Dinlerine bağlı oldukları
için hapislere doldurulan binlerce insana neler oldu? Bu
kiĢilerin ailelerine yönelik baskılar nereye kadar devam
edecek? Aranan kiĢiler bulunamayınca eĢleri, çocukları, yaĢlı
anne-babaları tutuklanıyor.
Hapse girmek için Ģiddet kullanmaya gerek yok. BeĢ
vakit namazınızı kılıp, biraz dindar göründüğünüz anda hapsi
boyluyorsunuz. ĠĢkence inanılmaz boyutlarda ve iĢkenceden
ölüm rakamı çok yüksek. Ġdamlar da öyle. Ġnsan hakları
örgütleri, George Bush'un acımasız dostunun ağır insan
hakları ihlallerini durdurmak için her yolu deniyor. Rapor
üstüne rapor yayınlıyor, çağrı üstüne çağrı yapıyor.
Saldırıları hiçbir örgüt üslenmedi. Özbek polisiyle
çatıĢanların kim olduğu meçhul. Gerçekte böyle bir çatıĢma
olup olmadığı da bilinmiyor. Bölgeyi tanıyanlar, çatıĢmaların,
operasyonların, ölümlerin ve gerilimin devam edeceğini
söylüyor. Sanki ülkede iç savaĢın ayak sesleri duyuluyor.
ABD'nin Orta Asya'daki en önemli müttefiki Kerimov'un
çöküĢü gerçekten baĢladı mı?
Geçtiğimiz ay Kırgız muhalefet liderlerini Washington'a
çağıran ABD DıĢiĢleri Bakanlığı, muhalif liderlere
"Kırgızistan'da rejimin değiĢmesi gerektiğini" söyledi. Özbek
yönetimi, saldırıların ABD ile Özbekistan arasındaki terörle
savaĢ ittifakını bozmayı amaçladığını iddia ediyor. Bazı
çevreler, ABD'nin Kerimov'la iĢbirliğini sorgulandığını, ABD
yönetimine ağır baskılar yapıldığını, bu ilkbaharda ABD'nin
iliĢkileri gözden geçireceğini belirterek Kerimov'un bu tehlikeyi
bertaraf etmeye çalıĢtığını iddia ediyor. Ġnsan hakları örgütleri,
Özbek yönetiminin binlerce insanı tutuklayabileceği uyarısı
yapıyor. Tutuklamalar zaten baĢladı. Uydu yayınları
yasaklandı. Ülkede ne olacağını kimse kestiremiyor. Tam bir
sıkıyönetim var.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne çağrı!
Halen sürgünde bulunan ve Türkiye'ye giriĢine izin
verilmeyen Özbekistan muhalefet lideri Muhammed Salih,
Avrupa Parlamentosu'na, ABD Kongresi'ne ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi'ne mektup yazarak, olayların araĢtırılmasını
istedi. Salih'in mektubundan bazı bölümler Ģöyle:
"Özbekistan'daki otoriter rejim, 1999 yılında TaĢkent'te
gerçekleĢen patlamaları demokratik muhalefeti ve ılımlı
dindarları ezmek için kullanmıĢtır. Bugün ise bu patlamaların
bizzat rejimin kendisi tarafından düzenlendiği doğrultusunda
kesin delillerin bulunmasına rağmen, beĢ yıl önce gerçekleĢen
patlamalar bahane edilerek muhalefete karĢı baĢlatılan
dehĢetli baskı tüm hızıyla sürmektedir.
Onlarca masum insan KGB bodrumlarında iĢkenceden
ölmekte ve binlercesi de hapishane ve ölüm kamplarında
çürütülmektedir.
Özbekistan'daki terörün kökleri Kerimov'un dediği gibi
dıĢarıda değildir. Terörün kökü siyasi rejimin totaliter
doğasındadır. Ġnsanları korku ve yoksulluk içinde yaĢatma
felsefesiyle siyaset yapan bu rejim, terör için en iyi zemindir.
Ne yazık ki Özbekistan'ı teröre karĢı savaĢta müttefik olarak
tanıyan ülkelerin, bu zulme göz yummaları mütecaviz rejimi
yeni cinayetler iĢlemeye teĢvik ediyor.
Özbek muhalefeti olarak sizlere,
temsilcilerine bir teklifte bulunmak istiyoruz:
kendi
halkının
Özbekistan'da 2004 yılı mart ayında patlayan kanlı
olayların nedenlerini araĢtırmak için yukarıda adı geçen
toplum ve devletlerin temsilcilerinden oluĢan bir teftiĢ
komisyonu kurulsun.
Bu komisyon, olayları sadece Özbek hükümetinin
uydurduğu çerçevede değil, onların gerçek mahiyetine
inmedikçe araĢtırmaya son vermesin. Aksi takdirde, rejim bu
sefer de tıpkı 1999 yılında olduğu gibi, patlamaları bahane
ederek demokratik muhalefet ve ılımlı dindar gruplarına
saldıracaktır. Artık kısmen çürümüĢ olan iktidar, bu vesile ile
kendini kurtarmaya çalıĢacak ve bu yolda en aĢağılık
yöntemlere baĢvurmaktan geri durmayacaktır. (...)
Böylesi hiç görülmedi. ÇatıĢmalar bugün de devam
etmekte. 31 mart ve 1 nisan günü alınan habere göre, polis
birlikleri teslim olan militanları yerinde infaz etmektedirler.
Ardından ise kamuoyuna ''terörist intihar etmiĢtir" açıklaması
yapılmaktadır. Bu dehĢeti kendi gözleri ile gören yüzlerce
insan TaĢkent ve diğer büyük Ģehirleri terk etmekte olduğu da
gelen haberler içinde. Bu iyiye iĢaret değildir. Katliamı
durdurmak lazım..."
Özbekistan Erk Partisinin Kurultayı Engellendi
17.04.2004
(Human Rights Watch'in Açıklaması)
Özbekistan: Hükümet Siyasi BuluĢmayı Engelledi Muhalefeti
Yıldırma Eylemi Tırmanıyor New York, 30 Eylül2003
Human Rights Watch'ın bugün verdiği habere göre;
Özbek Hükümeti Demokratik Erk Partisinin TaĢkent‘te
düzenleyeceği kongreyi tam anlamıyla engelledi ve muhalefet
parti üyelerine olan zulmünü artırdı. Hükümet yetkilileri
partinin 27 Eylül‘de ulusal toplantısını yapma istemiyle 4 eylül
tarihinde sunduğu dilekçeyi cevapsız bıraktı. Erk Genel
Sekreteri Atanazar Arifov'un Human Rights Watch'a
bildirdiğine göre, 400 den fazla kiĢinin katılması beklenen
buluĢmaya hükümet izni olmaması üzerine hiç kimse toplantı
yeri tahsis etmek istemedi. Human Rights Watch'un Avrupa
ve Orta Asya Bölgesi sorumlusu Rachel Denber 'Özbek
hükümeti hukuk ve demokrasi hakimiyeti edebiyatını
kullanmaktadır'. 'Fakat yine de bir siyasi muhalefet partisinin
basit bir toplantı yapmasına izin vermeyi reddetmektedir' diye
konuĢtu. Avrupa Yeniden Yapılandırma ve GeliĢtirme Bankası
(EBRD), Mart 2003'te Özbekistan için öngördüğü ülke
stratejisiyle birlikte Özbek Hükümetinin 'daha geniĢ bir siyasi
Ģeffaflık'a olanak sağlamasını talep etmiĢti. Bankanın
Özbekistan ile uzun vadeli iĢbirliği için öne sürdüğü üç siyasi
hedeften bir tanesi buydu. Denber 'Siyasi bir toplantıyı
engellemek EBRD koĢullarına darbe vurmaktır‘ diye belirtti.
'EBRD ve üye ülkeler Özbek Hükümetinin davranıĢlarına tepki
göstermeli ve siyasi muhalefet partilerini tanımaya
zorlamalılardır‘. Erk Kongresi yaklaĢırken yetkililer, Erk
üyelerini taciz ve tehdit ederek kongreye katılmalarını
doğrudan doğruya engelleme giriĢiminde bulunmuĢtur. Bir
olayda, TaĢkent‘teki bir Erk üyesi feci halde dövülmüĢtür. 18
Ağustos ta 2 maskeli adam parti programını yazmakla
sorumlu bir Erk üyesi olan Tashpulat Yuldashev'in evine
tecavüz etmiĢtir. Yuldashev'i yara bere içinde kalıncaya
(kendinden geçinceye) dek dövüp, gözünü mosmor
etmiĢlerdir. Yuldashev, Human Rights Watch'a o günden beri
kendisinin ve yakın çevresinin siyasi faaliyetleriyle ilgili olarak
pek çok kez polis sorgusuna çekildiğini ve sürekli göz altında
bulundurulduğunu belirtti. Ağustos ayında Buhara'daki Maliye
Müdürlüğü bu Ģehirdeki Erk BaĢkanı olan Nasrullo Saidov'un
ticari isleri hakkında bir soruĢturma açtı. SoruĢturma
zamanlamasının Saidov'un bölgesel bir Erk konferansı
düzenlemesinden 2 hafta önceye denk gelmesinin Saidov'u
toplantıyı gerçekleĢtirmekten alıkoymak amacı taĢıdığını
gündeme getiriyor. SoruĢturma sebebiyle konferans iptal
edilmiĢ durumda ve Saidov ortaya çıkan cezai hükümlerle
karĢı karĢıya.. Arifov, HRW'a polisin pek çok kez kendisine
telefon ettiğini ve TaĢkent‘teki Eylül kongresinden önceki
bölgesel Erk konferanslarına katılmaması için uyardığını
söyledi. Yine TaĢkent‘te bir baĢka Erk üyesi, HRW'a kendisine
siyasi faaliyetlerini durdurması için gözdağı vermek amacıyla,
oğlunun hüküm giydirilmekle tehdit edildiğini belirtti. Daha
önceki bir olayda. Circik'te polis 23.mart.2003'te baĢka bir Erk
üyesi olan Hasan Kambarov'u tutuklamıĢ, ve 14 Mayısa dek
kimseyle irtibat kurdurmamıĢtır. Kambarov'un akrabalarının
belirttiğine göre tutukluğu sırasında elektrik soku ve havasız
bırakma gibi yöntemlerle iĢkenceye uğramıĢtır. Polis
Kambarov'u siyasi faaliyetleriyle ilgili olarak sorguya çekmiĢ
ve diğer Erk üyelerinin adlarını vermesini istemiĢtir. Polisin 22
Mayıs günü onu tekrar alıkoyduğu belirtiliyor ancak kendileri
ve diğer yetkililer Kambarov'u ellerinde tuttuklarını
reddetmekte. Kambarov'un akrabaları 15 temmuzda bir adam
Circik polisinin bir hücresinde Kambarovla Temmuz ayında bir
kaç gün geçirdiğini ve Kambaravun dayak yemiĢ olduğunu
söyleyinceye dek ondan hiç bir haber alamadılar. Buna
rağmen yetkililer Kambarovun nezarette olduğunu inkar
etmeye devam ediyorlar. Denber 'Siyasi muhalefetin maruz
kaldığı acımasız zulüm ne yazık ki burada olağan hale
gelmiĢtir‘ diye konuĢtu. 'Hükümet iĢkenceyi azaltma ve
demokratik katılımı çoğaltma gibi çağrılara kulak verdiğini
iddia etse de, Hükümete karsı elle tutulur bir muhalefet
çoğunlukla vahĢetle karĢılanmaktadır‘ Erk (Özgürlük)
Demokrasi Partisi Ģu anda Özbekistan muhalefet partisi. 1991
baĢkanlık seçimlerinde su anda Norveç‘te sürgünde olan lider
Muhammed Salih, Özbek BaĢkanı Ġslam Kerimov‘un
karsısında dikilebilen tek bağımsız adaydı. Kasım 2000'de,
Özbekistan Yüksek Adalet Mahkemesi Salih‘i terör ve devlet
karĢıtı faaliyetler suçlarından gıyabında 15 yıl hapse mahkum
etti. HRW davayı takip etti ve her haliyle Sovyet döneminin
göstermelik davalarına benzediğini ortaya çıkardı. Salih'in
suçuna dair somut bir kanıt gösterilmemiĢti. Salih'in 9
yardımcı arkadaĢı da uzun hapis cezalarına çarptırıldılar ve
baĢka iki adam da aynı davada gıyaplarında yargılanarak
ölüm cezası aldılar. HRW Erk'le bağlantılı baĢka insanlar
hapiste olduklarını ve serbest bırakılması gerektiğini belirtti.
Bunların arasında Muhammed Bekjanov, Rashid Bekjanov
(ikisi de Muhammed Salih'in kardeĢleri). Kobil Dierov,
Mamadali Mahmudov, Ne'mat Sharipov ve Yusuf
Ruzimuradov bulunuyor.
Dövülen, hapsedilen,
kardeĢi hala meydan okuyor
sürgündeki
Özbek
liderinin
Her ne kadar üç kardeĢi de onun yüzünden suçlu
bulunarak hapsedilip iĢkence görse de, Özbekistan
Muhalefetinin sürgündeki lideri Muhammed Salih‘in altın rengi
bir çerçeve içerisindeki resmi gururla evin en görünen
köĢesine konmuĢ.
Sıkı önlemler ve baskı altında gerçekleĢecek Pazar
günkü Parlamento seçimleri tam bir maskaralık olarak
değerlendirilen bu Orta Asya cumhuriyeti Özbekistan'da
1991‘deki ilk Sovyet dönemi sonrası aĢırı tutucu Ġslam
Kerimov‘a karĢı Devlet BaĢkanlığı seçimini kaybettikten sonra
Salih sürgüne gönderildi.
Salih‘in hapiste olmayan akrabaları batı Özbekistan‘ın
bu tozlu köyündeki - Sovyet yönetiminden önce Hiva
Hanlığı‘na bağlı olan bölgedeki evlerinde resmi görevlilerin
baskısı altındaydılar.
―Çok kati bir gözetim altında tutuluyoruz – 10 gün önce
buraya geldiler ve hiç gürültü çıkartmamamızı söylediler bize‖
diyor, Salih‘in hapisteki üç kardeĢinden geçen yılın ġubat
ayında serbest bırakılanı olan Kamilcan Begcan.
Salih‘in ―bilge‖ anlamına gelen soyadlı bir Ģair.
1991‘deki seçimlerde kendi zaferini garantilemek için
Özbekistan‘ın Post-Sovyet lideri sıfatında tüm imtiyazlarını
kullanan Kerimov‘a karĢı Salih fazla Ģanslı değildi. 66
yaĢındaki Kerimov, bir seri referandum ve Batı tarafından
yetersiz ve gayrimeĢru bulunan seçimlerle güç kazanmıĢtı.
2004 yılında halk içinde davet menüleri ve polise
yönelik intihar saldırıları meydana gelmeğe baĢladı ve
patlamalarda 50 den fazla kiĢi öldü.
Batı demokratik enstitüleri ve insan hakları örgütleri
onun yönetimini, güvenlik güçlerince binlerce insanı politik ve
dini nedenlerle hapsederek sistematik Ģekilde iĢkence
yapmakta suçluyordu.
Özbekistan‘ı eĢi ve çocukları ile terk eden Salih,
sonunda Norveç‘ten siyasi mülteci statüsünü aldı.
Onun demokratik hareketi temsil eden ERK partisi her
Ģeye sahipti, ancak 120 sandalyelik alt komisyonunun Pazar
günkü seçimlerine katılabilmek için yapılan resmi baĢvuru ret
edildi, bu da ―diĢsiz‖ parlamentodan beklenen bir hareket idi.
Bu arada iktidar Salih‘in Özbekistan‘da bulunan
akrabalarıyla savaĢmaya devam ediyor'', dedi muhalefet
lideri‘nin
kardeĢi
Kamil
Bekcan,
evinde
yapılan
röportajlarından birinde. Bu savaĢ 1990‘ların ortalarındaSalih‘in tüm akrabaları iĢten atıldığı dönemlerden beri sürüyor,
diyor Kamil.
1999
ġubat
ayında
TaĢkent'te
gerçekleĢen
patlamalarda 16 kiĢi hayatını kaybetti ve Salih‘in ailesi
tutuklandılar. Muhtemel suçlular -Taliban- bağlantılı
Ġslamcılar- Salih‘in Batı modeli laik politikasından çok uzak
olmalarına rağmen, Salih'in Ukrayna‘da uzun suredir yaĢayan
kardeĢi Muhammed Begcan Özbekistan'a iade edildi. Aynı
zamanda diğer iki kardeĢi Kamilcan ve RaĢit'te kuĢatıldı ve
tutuklandılar.
Hepsi de terörizm ile suçlanıyordu. Geçen yaz
hapishane hastanesinde yapılan nadir röportajda, Muhammed
Bekcan AFP muhabirlerine, güvenlik güçlerinin vücudunu ve
ayak tabanlarını sürekli bir Ģekilde sopayla vurduklarını,
bacağını kırdıklarını ve kulaklarının duyamaz hale
getirdiklerini anlattı. O hapiste vücudunun toplam ağırlığının
üçte birini kaybetti ve tüberküloza yakalandı, ancak Ģimdilerde
iyileĢmeye baĢlamıĢ.
Kamiljan Begcan, hapiste tam dört yıl kaldıktan sonra
geçen yıl ġubat ayında serbest bırakıldı. Ġlk 7 ayını 3x6 metre
bir bodrumda -haftada iki defa dövülen -15 kiĢi ile geçirdiğini
anlatıyor.
Bazı tutukluların parmakları sandalye ayaklarının
altında eziliyor yada dizilmiĢ polislerin arasında koĢmaya
zorlanıyordu, mahkum koĢtukça polisler iki tarafından
yumrular ve tekmeliyordu. Birçok dini nedenle tutuklanan
tutuklular ise ĢiĢe ile tecavüze uğratıldığını anlattı. Bu Ġnsan
Hakları Örgütü. Human Rights Watch bu ülke hakkındaki
raporunu doğruluyordu.
Dördüncü kardeĢ olan RaĢit de hala tutuklu, onun psiĢik
ve mental olarak çok kötü durumda olduğunu anlatıyor Kamil
Begcan. " Bizden sadece Muhammed Salih‘in kardeĢleri
olduğumuz için korkuyorlar," diyor 52 yaĢındaki Kamiljan.
Hala hapiste gördüğü hasardan dolayı baĢı dertte, o ve
ailesi yaĢamlarını sürdürmeye çalıĢıyor. 2007 yılında
yapılacak olan seçimlerde Kerimov‘un süresi sona erince, her
Ģeyin düzeleceğini umut ediyorlar. "Sabırla bekleyeceğiz. Bir
normal insanın geleceğinden umutluyuz," diye gülümsüyor
Kamilcan
Sürgündeki Özbek
Yaşanan Katliamı Anlattı
Muhalif
Lideri
Andican'da
Sürgündeki muhalif isim, ERK Demokratik Partisi lideri
Muhammed Salih, Özbekistan‘ın Andican kentinde cereyan
eden ve yüzlerce kiĢinin ölümü ile devam eden olayların, "iĢ
baĢında bulunan Kerimov'un zulmünün neticesi" olduğunu
söyledi.
15 Mayıs 2005
MEHMET KOCA
BERLIN - Sürgündeki muhalif isim, ERK Demokratik
Partisi lideri Muhammed Salih, Özbekistan‘ın Andican
kentinde cereyan eden ve yüzlerce kiĢinin ölümü ile devam
eden olayların, "iĢ baĢında bulunan Kerimov'un zulmünün
neticesi" olduğunu söyledi.
ERK Demokratik Partisi Lideri Muhammed Salih, yaptığı
yazılı açıklamada, "Andican'da diktatör Kerimov'un kanlı
ziyafeti devam ediyor. Olayların Ģahidi, Apelyatsiya Ġnsan
Hakları Örgütünden Lütfullah ġemsidini'nin haberine göre,
'Cholpan‘ adlı sinema salonu önünde toplanan bin 500
civarında insana ağır silahlardan açılan ateĢ sonucu onlarca
kiĢi Ģehit düĢmüĢtür" dedi.
Bu sabah polisin ölüleri kamyonlara yükleyerek Ģehir
dıĢına taĢımaya baĢladığına dikkat çeken Muhammed Salih'in
açıklamasında, "Fergana.ru internet sitesi muhabiri, 'Bizzat
kendim gördüm; asfalt üzerindeki ceset tepesinde 30 ölü
vardi. Hepsi de mitinge katılan Ģehir sakinleriydi. Zırhlı
araçlardan açılan ateĢ nedeniyle yere yığılan yaralı kadın ve
çocukları, askeri araçların arkasından gelen askerler,
baslarına kursun sıkarak öldürdü‘ diye bildirdi. Son alınan
haberlere göre ölü Ģayisi 400'den fazla" ifadesi yer aldı.
Ölenlerin, silahlı gruplarla hiçbir bağlantısı olmayan
masum Ģehir sakinleri olduklarını belirten Özbek muhalefet
lideri Muhammed Salih, "Onlar, ülkedeki açlığa, sefalete,
baskı ve zulme karsı tepki göstermek için meydana toplanan
insanlar; gençler, kadınlar, yaslılar ve çocuklardı. Bu vahĢet,
medeni dünyanın gözü önünde gerçekleĢiyor ve dünyanın
tepkisini çekmeden devam ediyor. Ġnsan hakları ve
demokrasinin kalesi sayılan Batı devletlerinin Andican trajedisi
konusundaki resmi açıklamaları berrak değil; her tarafa
çekilebilecek kadar bulanık. Diktatör Kerimov‘un "Ġslam
fundamentalistleri" masalı Batılı siyasilerin kafasını tekrar
karıĢtırdı galiba" dedi.
Andican Ģehir meydanına toplananların Ġslami gruplarla
hiçbir bağlantısı olmadığını tekrarlayan Muhammed Salih,
"Özbekistan demokratları olarak, dünya kamuoyunun
Özbekistan'da devam eden bu vahĢetin durdurulması için
harekete geçmesini bekliyoruz. Batı devletleri Özbek
diktatörüne "dur" demeli" çağrısında bulundu.
"Hiç Ģüphe yok ki Andican, rejimin sonunun
baĢlangıcıdır" diyen sürgündeki Özbek muhalefet lideri,
sözlerini, "Rejim, 'halkı korkuttum‘ diye düĢünebilir; ama
gerçek Ģu ki, korku artık yok. Korku, zalim diktatörün ve onun
cellatlarının yüreklerine geçti. Zira ancak korkaklar, kadın ve
çocuklara kursun sıkabilir. Fakat bu, Kerimov rejimini
kurtaramaz. Halk artık kararını vermiĢtir. Bize düĢen, bu
hareketi kan dökülmeyecek bir yöne sokmaktır. Tıpkı
Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan‘daki gibi, kadife bir geçiĢle
bu mütecaviz sistemi tarihe gömmektir. Yasasın özgürlük!"
Ģeklinde tamamladı. Sürgündeki muhalif lider Muhammed
Salih, 1991 yılı Aralık ayında Özbekistan'da yapılan
CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde karĢı adaydı.
Seçimlerden hemen sonra ERK Demokratik Partisi'ne
baskılar baĢladı ve parti gazetesi yasaklandı. Bir süre göz
altında kaldıktan sonra serbest bırakılan muhalif lider, 1993
yılında Türkiye'ye, ardından da Almanya'ya geçti.
Kerimov‟un “aşırı dincileri”...
Anayurt gazetesi - 15 Mayıs 2005
Orhan Erdil
Önceki gün gazetelere yansıyan bir haber bir anda
dikkatlerin Özbekistan üzerinde yoğunlaĢmasına neden oldu.
Uluslararası ajansların geçtiği haberlere göre Özbekistan‘ın
tarihi kentlerinden Andican‘da halk yönetime karĢı ayaklanmıĢ
ve bölgesel idareyi ele geçirmiĢti.
Ayrıca cezaevlerinde bulunan yaklaĢık 3 bin mahkûmu
da serbest bırakmıĢlardı.
Haberi öğrenen ve son dönemde Gürcistan, Ukrayna ve
Kırgızistan‘da yaĢanan yönetim değiĢikliklerini ilgiyle takip
eden pek çok kiĢi, ―Acaba yeni bir Soros operasyonu mu
yapılıyor. Özbekistan‘da mı Soros‘un kucağına düĢecek‖
Ģeklinde kuĢkuya kapıldı.
Ortada kuĢku gerektirecek ve merak uyandıracak bir
hadise yoktur. Bir kere bundan emin olalım.
Özbekistan‘da Ġslam Kerimov‘un diktatörlüğüne karĢı
bilenmiĢ geniĢ kitlelerden böyle bir ayaklanma her an
bekleniyordu.
Eğer Özbekistan muhalefeti George Soros ile iĢbirliği
yoluyla bir yönetim değiĢikliği hedefleseydi, bunu çoktan
gerçekleĢtirebilirdi. Çünkü; Kafkaslar ve Orta Asya‘da
Azerbaycan‘ı istisna sayacak olursak, gerçek anlamda siyasi
ve kitlesel muhalefetin bulunduğu tek ülke Özbekistan.
(Kırgızistan‘daki ayaklanmaya Soros‘un bile ĢaĢırarak ―erken
doğum oldu‖ dediğini belirtmekte fayda var. Ayrıca
Özbekistan‘da geniĢ bir alanı iĢgal eden ABD üssü olduğunu
da unutmayalım. Yani bu ülkede ‗Ģimdilik‘ bir yönetim
değiĢikliğine ihtiyaç yok).
Ama Özbekistan muhalefetinin Türkçü bir karakteri var.
Muhalefetin baĢında da Muhammed Salih bulunuyor.
Muhammed Salih sadece Özbekistan çapında değil dünya
çapında bir aydın ve Ģair. Türk dünyasının iftihar etmesi
gereken bir düĢünür.
Ülkesini terk etmeden önce kurucusu olduğu Erk
Partisi‘nin genel baĢkanı sıfatıyla Kerimov‘un karĢısına
cumhurbaĢkanı adayı olarak çıktı. Kerimov, Salih‘in
arkasındaki kitlesel desteği fark edince, çeĢitli yıldırmalar ve
ölüm tehditleri sonunda ülkeyi terk etmesini sağladı.
Sadece Muhammed Salih değil, o dönemde ―Türkçü‖
iddiasında olan baĢka bir parti; Birlik Partisi‘nin Genel BaĢkanı
Abdurrahim Polat da ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Her ikisi
de Türkiye‘ye yerleĢtiler.
Ama Kerimov muhalif liderleri Türkiye‘de de rahat
bırakmadı. Ġki lideri ―tarihi eser kaçakçısı‖ olarak suçlayıp
mahkum etti ve ―suçluların iadesi anlaĢması‖ çerçevesinde az
kalsın Türkiye‘den iadelerini sağlıyordu.
Ama ne olduysa oldu; Muhammed Salih Türkiye‘yi terk
ederek Norveç‘e yerleĢmek zorunda kalırken, Abdurrahim
Polat da Özbekistan‘a geri döndü ve Kerimov‘un en önemli
müttefiklerinden birisi olarak, eski kader arkadaĢına karĢı
yürütülen iftira kampanyasının sözcülüğünü üstlendi.
Kerimov çok korktuğu Muhammed Salih‘i takip ve taciz
etmeye devam etti. 11 Eylül‘den sonra oluĢan küresel
konjonktür çerçevesinde Salih‘in Usame bin Ladin ile
müttefikliğinden, Taliban mensubu olduğuna kadar pek çok
iddia ile hareket ederek iadesini sağlamaya çalıĢtı.
Fergana Vadisi‘nde üstlenmiĢ olan bir avuç Vahhabi
militanın varlığından yola çıkarak, Özbekistan‘daki bütün Erk
Partisi üyelerini ―aĢarı dinci teröristler‖ olarak ilan etti ve büyük
çoğunluğunu tutukladı.
Özbekistan‘ı büyük bir hapishaneye dönüĢtürdü.
Kendisine kim muhalefet ediyorsa hemen ―aĢırı dinci
terörist‖ ilan etti.
Zaten ekonomik durumu içler acısı olan Özbekistan
Türkleri, dini, bireysel ve toplumsal özgürlüklerinin de iyice
kısıtlanması ve ―Kerimov‘a kul olma‖ dayatmasından iyice
bunaldı.
Özbekistan‘da yaĢanan hadiselerin özeti budur. Kimse
ayaklanmanın arkasında ne Soros‘u arasın ne de ―aĢırı dinci
teröristleri‖.
Özbekistan‘da zaten Kerimov ve kızı dıĢında herkes
potansiyel ―aĢırı dinci terörist‖tir.
Kerimov gerçeğini bilmeden, Özbekistan‘da yaĢananları
anlamak zordur
Muhammed Salih'i bilmeden nasıl kaçırmıĢtım!
ABD, Kırgısıztan'ın ardından diğer zayıf halka
Ermenistan'da sivil darbe hazırlıklarına bir süredir hız verdi.
Dünyadaki en büyük ABD büyükelçiliği Erivan'da inĢa ediliyor;
Soros vakıfları ve derin Amerika'nın sözde sivil kuruluĢları
insani yardım adı altında Ermenistan'da muhalefeti
örgütlemeye baĢladı. Washington sıkıysa Özbekistan'da sivil
darbe yapsında görelim. Ġslam Kerimov, Kırgızıstan'daki
darbeden sonra Soros'un TaĢkent bürosunu hemen kapattı,
derin Amerikalıları sınır dıĢı etti. Özbekistan'da eğer darbeye
niyetlenirse, bu sivil darbenin çok kanlı olacağını elbette
biliyorlar. Çünkü Kerimov çok acımasız bir lider; Asker Akayev
gibi silahları konuĢturmadan rızasıyla çekilecek bir diktatör
değil. Kerimov, yandaĢlarını sindirse de biliyor ki, tek
alternatifi Muhammed Salih.
Özbekistan Muhalefet Lideri Muhammed Salih, 1993'ün
Nisan ayında vatanını terk etmiĢti. Ancak Özbekistan yönetimi
Salih'i hiç unutmadı; nereye gittiyse orada barındırmamak için
o ülkeye baskı yaptı. Aynı zamanda Özbekistan‘da Salih'e
karĢı acımasız propagandalar yürütüldü; akıl almaz suçlarla
itham edildi ve hala bu dev karalama kampanyası devam
ediyor. Salih'in baĢkanlığını yaptığı partinin üyeleri tutuklanıp,
serbest bırakılmaya, ardından tekrar tutuklanıp, 10-20 yıl
hapisle cezalandırılmaya devam ediliyor.
Muhammed Salih'in Özbekistan'dan kaçıĢına farkında
olmadan katkım olmuĢtu. Bakü'deki evime Nisan 1993'de bir
konak ( misafir) getirmiĢti baĢı belalı gazeteci arkadaĢım
Yılmaz Polat. Hiç bir karĢılık beklemeden, siyasi ve dünya
görüĢüne aldırmadan pek çok Türkiye'den gelen ve Türkiye'ye
giden misafiri ağırlayan bir Türk dünyası sevdalısıydım. Polat,
senden baĢkasına emanet edemeyeceğim çok değerli bir Ģair
diye tanıttı Salih'i. Türkiye'ye misafir gittiğini, bir süre evimde
kalırsa çok memnun kalacağını belirtti. 3 gün Salih'i misafir
ederken, peĢinde Kerimov'un infaz ekibinin olduğunu tabii ki
bilmiyordum. Kendi halinde, sakin bir adamdı. Çok
mütevaziydi. Üç gün boyunca yumurta, peynir, zeytin, salata
ve makarnadan oluĢan yemeklerimi yemek zorunda kaldı. Az
konuĢuyordu, hiç politikadan bahsetmiyordu. Elçibey'i seviyor,
Aliyev'i hiç sevmiyordu. Rus televizyonu izlememe kızmıĢ,
epey okkalı bir fırça atmıĢtı. Namaz kılarken çok ısrar etmeme
rağmen hiç imamlığa geçmedi. Bilemiyorum, belki ortama
uymak için namaz kılmıĢtı, belki de düzenli kılıyordu. Geldiği
gibi sessiz ve sakin gitti.
Salih'i misafir ettiğimi Türkiye'ye geçirildikten sonra
gazete haberlerinde fotoğrafını görünce anladım. Üç defa
değiĢik tarihlerde Kerimov'un baskısı üzerine sınır dıĢı edilen
Salih'i en son Muhsin Yazıcıoğlu'nun ekibi 7 arabalık bir
konvoyla Kapıkuleden gizlice geçirerek Romanya'da sakladı.
Ancak Kerimov'un adamlarının bu istihbaratı alması üzerine
Almanya'ya kaçırıldı. Uzun süre bu ülkede serbestçe yaĢadı,
ülkücüler ona her kolaylığı gösterdi. En son Norveç'e iltica etti,
orada yaĢıyor.
Ġki defa Özbekistan'a gitsem de pasaportumda giriĢçıkıĢ mührü yoktur. 1993 sonbaharında 70 kiĢi bir uçak
kiralayarak
TaĢkent‘te
düzenlenen
Ebedi
Risalet
sempozyumuna gitmiĢtik. Elçibey, Özbeklere 'koyun millet‘
dediği için Kerimov Bakü-TaĢkent uçak seferlerini iptal etmiĢti.
Bu nedenle TaĢkent‘te gerekli yerleri görerek TaĢkent
havalimanına hem özel uçak indirmek, hemde havalimanının
pasaport kontrolü olan değil arka kapısından TaĢkent'e
girmek zorunda kalmıĢtık. Ancak Kerimov, Azerbaycan'dan 70
kiĢinin rejimini devirmek için geldiğini sanarak ekibimizi
sempozyum salonuna sokmadı! Komik ama bize söylenen
gerekçe buydu. Ġlginçtir; sempozyumu devlet gazetesi Halk
Gözü ile o tarihte henüz kapatılmamıĢ olan Özbekistan
Zaman gazetesi ortaklaĢa düzenliyordu. Ġki dolu otobüs
kapıdan geri çevrilse de gazeteci kimliğimle içeri girmeyi
baĢarmıĢtım.
Peygamberimiz
anlatılması
gereken
sempozyumda sadece Ahmet Yesevi'nin anlatıldığını
anlayınca 2. Ģoku yaĢamıĢtım. Meğerse Kerimov'un ekibi tüm
konuĢmaları
sansürlemiĢ
ve
sadece
Yesevi
ile
Peygamberimiz arasında bağlantı kurulanlara izin vermiĢti. 2.
seferimi rahmetli Haydar Aliyev'in ekibinde yine gazeteci
olarak gerçekleĢtirdiğim için yine kapıdan selamsız sabahsız
geçtim. Salih'in ülkesinde en çok çöp ĢiĢleri sevmiĢtim.
Manevi bir havayı hemen hissettiğiniz Özbekistan'da halk ile
yönetim arasındaki derin farkı hemen görebiliyorsunuz.
Muhammed
Salih'i
doğrusu
hiç
politikacıya
benzetememiĢtim. Daha ziyade Elçibeyi andıran duygusal,
milliyetçi biriydi. Salih'e terörist yakıĢtırması yapanlara hep
güldüm; Salih karıncayı bile incitemeyecek biriydi. Tek suçu
Kerimov'a rakip olmasıydı. 1988 yılının Kasım ayında üç
yazar arkadaĢı ile birlikte o dönemin ilk muhalefet teĢkilatı
olan "Birlik Halk Hareketi"ni kurdu. 1989 ağustos ayında bu
hareketten ayrıldı. 1990 yılının Nisan‘ında ise "ERK
Demokratik Partisi"ni kurdu ve baĢına geçti, hızla
örgütlenmesini sağladı. MeĢhur Özbek ġairi Çolpan'ın "KiĢen"
Ģiirindeki ‗‘zincir giyme, boyun eğme, ki sen de hür doğdun!",
mısrası Partinin sloganı olmuĢtu. Partinin birinci hedefi
"Özbekistan‘ın Sovyetler Birliğinden ayrılması, özgür,
demokratik, milli devlet kimliğine kavuĢması" idi. ERK‘in
kuruluĢu hakkında çeĢitli spekülasyonlar yapıldı, bu konudaki
dedikoduları bizzat KGB yaydı. Bu ilk milli hareketi
zayıflatmanın baĢka yolu yoktu.
Birlik ismi tarihten gelen bir isimdi. Salih bu ismi seçti,
çünkü Birlik - 1910 yılının ortalarında Türkistan ve Rusya
Türklerinin kurduğu Türkçü hareketi temsil etmekteydi.
Birlikten sonra kurulmuĢ olan ERK partisini de Salih kurmuĢtu.
Bu isimde, ayni Birlik gibi Ceditçiler tarafından 1918 yılında
kurulmuĢ olan Türkçü ERK teĢkilatından gelmekteydi. Fakat
bu tarihi bağı Salih‘in dostlarının çoğu bilmiyordu, hatta
hükümet te bilmiyordu. Sadece KGB biliyordu, fakat o da bu
konu üzerinde fazla durmadı ya da durmağa zaman bulamadı,
olaylar çok hızlı geliĢiyordu. Hükümet gazeteleri Salih‘i
Pantürkizmli, ırkçılıkla suçlasalar da (1988), bunu Birlik
hareketi için söyleyemiyorlardı. Muhammed Salih Perestroyka
donemi liderleri içinde komünist olmayan tek (Elçibey hariç)
siyasetçiydi. Sovyet döneminde yazdığı ve yayınladığı 11 Ģiir
kitabından hiç birinde komünizmin yada onun dahileri
hakkında tek bir kelime yoktu.
Fedekar biri olan Muhammed Salih 1989 mayısında
Birliğin 1. Kongresinde kendisine ısrarla teklif edilen Birlik
baĢkanlığını reddetti, kendi yerine Abdurrahman Polatov‘u
gösterdi, insanlar sadece Salih tavsiye ettiği için ona oy
verdiler. Ancak bu Ģahıs 3 ay geçmeden Salih‘in topladığı tüm
aydınları, Hareketin beynini darmadağın etti, Birliği bitirdi. Ve
bu baĢarısızlığın öcünü Salih‘ten aldı. Salih‘in taraftarlarını
Birlikten çıkarmak için "Birliği ırkçılar iĢgal etti!", diye kürsüden
haykırmaya baĢladı. Ve Salih Birliği bölmemek için 1989
ağustosunda (Hareketin 1. kurultayından sonra altı ay bile
geçmemiĢti!) hareketten ayrıldı.
Salih Yazarlar Birliğinde yoğun çalıĢmalarına devam
etti. 1989 yılında güçlü bir hareket olan Birlik 1990 baĢında
marjınal bir gruba dönüĢtü, Salih‘in hayal ettiği milli hedeflerin
yerini kavga ve fitne aldı. Polatov‘lar birbirlerini KGB ye
jurnallemekle meĢgul oldular. Salih‘le Birliği kuran arkadaĢları
tekrar onun etrafında toplandılar ve 1990 Nisanda ERKi
kurduklarını ilan ettiler. ERK Özbekistan‘ın tam bağımsızlığı
için mücadelesini baĢlattı. ERK Partisi büyük kamuoyu
desteğiyle 21 haziran 1990‘da Özbekistan‘ın Mustakıllık
Deklarasyonunu parlamentoda kabul ettirdi. Bu gerçekten
tarihi bir olay idi. O dönemde Sovyetler Birliğinde sadece
Litvanya bağımsızlığını ilan etmiĢti. Salih bazları gibi
Perestroyka izin verdikten sonra milliyetçi olmamıĢtı. KGB
zayıfladıktan sonra meydana atılmamıĢtı. Salih kendi
mücadelesini baĢlattığında Sovyetler Birliği dimdik ayaktaydı,
Salih‘in grubu bir avuçtu.
Muhammed Salih 1990 Ģubat ayında Özbekistan
Parlamentosuna milletvekili seçildi. 20 haziranda Partisi
tarafından hazırlanan "Özbekistan‘ın Bağımsızlık Bildirgesi"ni
Parlamentoya sundu ve bu bildirge orada aynen kabul edildi.
Bu tarihi hadise sadece Salih veya ERK Partisinin değil, belki
de tüm Türkistan Milliyetçilerinin ilk büyük zaferi idi.
Özbekistan, beĢ Türk cumhuriyeti içinde ilk olarak
bağımsızlığını ilan eden cumhuriyet olmuĢtu. Fakat o zamanki
Komünist Partinin, Özbekistan Sekreteri Ġslam Kerimov bu
Bağımsızlık
Bildirgesini
çiğneyerek,
1991
Mart
Referandumunda oylamaya hile karıĢtırıp, Özbekistan‘ı tekrar
Sovyet boyunduruğuna soktu. Ancak 1991 Ağustosundaki
Rus ġovenistlerinin Gorbaçov'a karĢı baĢarısız darbesinden
sonra Sovyetler kendiliğinden dağılmaya baĢladı. Kerimov bir
anda Milliyetçiler tarafına geçti ve onların talebiyle hemen
darbeden sonra, 29 Ağustos da Özbekistan‘ın bağımsızlığını
ikinci kez ilan etmek zorunda kaldı. Böylece Özbekistan tarihe
bir yılda iki defa bağımsızlığına ''kavuĢan'‗bir ülke olarak geçti.
Muhammed Salih, 1991 yılının Aralık ayında yapılan
CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde yine Kerimov'a karĢı adaydı.
Fakat ERK in ne hak hukuku, ne parası ve ne de propaganda
için araç gereci vardı. Üstelik, seçim sandıklarının baĢına
sadece iktidarın, yani Kerimov'un gözlemcileri tayin edildi.
Sayımı da onlar yaptılar. Devlet Radyosu tarafından yapılan
ilk açıklamalarda Muhammed Salih'in oyların %31'ini aldığı
ilan edildi, fakat bu ilandan 3 saat sonra Muhammed Salih'in
sadece % 15 oy aldığını, yine 1 saat sonra ise sadece % 12,7
oy aldığını açıkladılar. Bu "açıklamalar" seçim sonuçlarının
Kerimov ve Komünistleri ne kadar ĢaĢırttığını gösteriyordu. Bu
açıklamalardan da anlaĢılacağı gibi seçimlere hile
karıĢtırılmıĢtı. Seçime hile karıĢtırıldığının ispatı olarak ERK
Partisi üyeleri tarafından yüzlerce çuval sahte oy pusulaları
bulunup seçim komisyonuna sunuldu. Fakat kimse bunu
dikkate almadı. Namuslu bir seçim olsaydı oyların üçte ikisini
aldığı görülecekti! Kremline bağlı kadronun iktidarı terk etme
niyetinde olmadığı anlaĢılıyordu. Bu seçimler, Muhammed
Salih önderliğindeki Muhalefetin halk arasındaki itibarini ve
gücünü net bir Ģekilde gösterdi. Kerimov, hile karıĢtırılan bu
seçimleri protesto eden talebelere kurĢun sıkarak ERK
taraftarlarını korkutmak istedi. Fakat ERK artık sadece
TaĢkent‘te değil bütün ülke çapında kök salmıĢ bir teĢkilata
dönüĢmüĢtü.
Kerimov, 1992‘nin mayıs ayına kadar ERK Partisinin
beĢ yerel gazetesini kapattı. Birkaç parti üyesini tutuklattı,
parti yönetimine karĢı soruĢturma açtı; buna benzer baskıları
günden güne Ģiddetlendirmesine rağmen ERK karargahı bir
umut kapısı haline gelmiĢti. ERK Partisinin Genel Merkezi
ülkenin bir yüreği idi sanki! Bütün kesimlerden insanlar bu
merkezde toplanıyordu. Mart ayında Amerika DıĢiĢleri Bakanı
James Baker'in TaĢkent‘te Muhammed Salih‘le görüĢmesi
Kerimov‘u tam çileden çıkardı. Çok geçmeden Muhammet
Salih, 1992'nin mart ayında Özbekistan‘ın tüm muhalefet
gruplarını ERK çatısı altında toplayıp bu birleĢmeyi
"Özbekistan Demokratik Forumu" diye ilan etti. Bu kuruluĢa
Kerimov‘un eski taraftarlarından bazı milletvekilleri bile
katılmaya baĢladı. Salih, ilk iĢ olarak, 27 iktisat profesörünü
toplayıp Özbekistan‘ın iktisadi haritasını çıkartmalarını ve ona
göre iktisadi programını hazırlamalarını önerdi.
Mayıs günü Kerimov, Muhammet Salih'i BaĢkanlık
Sarayına, öğle yemeğine davet etti. Dört buçuk saat devam
eden bu yemekli sohbette Kerimov, seçimlerdeki rakibi
Muhammed Salih'i hükümete ortak olmağa davet ediyordu:
"Sen hükümete gireceksin, dört bakanlık ve dört bakan
yardımcılığı senin partine verilecek kendin de hükümette
(benim koltuğum hariç) istediğin makama oturabilirsin! ġimdi
iki ferman (BaĢkanlık emirnamesi) hazırladım. ġu pilavı yiyip
bitirdiğimizde o fermanlardan birisini senin tercihine göre
doldurup imzalayacağım!" diyordu Kerimov. Ve bunun
karĢılığında "Demokratik Forumu" dağıtmasını istiyordu.
Onurlu Salih tabii ki hayır dedi.
Muhammed Salih'in Kerimov‘un "vesayet teklifi"'ni
reddetmesinden sonra bütün partililer üzerinde yaygın baskı
rejimi gittikçe Ģiddetini arttırarak devam ediyordu.
Parlamentoda halkın desteğiyle seçilmiĢ Milletvekili sayısı da
çok azdı. Ezici çolunluğu eski sistemle tayin edilip gelen
temsilciler oluĢturmaktaydı. Orada meclis muhalefeti
yapmanın bir anlamı yoktu. Sine-i millete dönme kararı verdi.
2 Temmuz 1992'de Parlamento üyeliğinden istifa etti. Bu olay,
yani bir üyenin kendi serbest iradesiyle parlamento
üyeliğinden ayrılması Sovyet tarihinde de görülmemiĢ bir
olaydı.
Bir gece yakın dostlarının yardımıyla Kazakistan
üzerinden Azerbaycan‘a geçti( bana misafir oldu), oradan ,
bütün tarih boyunca görüldüğü üzere her Türkistanlı Mülteci
gibi o da Ġstanbul‘a geldi. Bunu haber alan CumhurbaĢkanı
Turgut Özal, kendisi ile görüĢmek istedi. Verilen randevu 17
Nisan Saat.17.00 idi. Ankara‘ya indiğinde kendisini
karĢılayanlar Özal‘ın vefat haberini bildirdiler. Türkiye‘ye
geldikten sonra hayatinin acılarla dolu sürgün dönemi baĢladı.
1993 yılı Nisan ayı baĢlarında, Muhammed Salih
Özbekistan‘ı terk ettikten sonra, Özbekistan yönetimi ERK
Partisinin baĢına kendisine tabi olabilecek bir grubu getirmeğe
çalıĢtı. Böylece ERK Partisi tamamen kontrol altına alınmıĢ,
muhalefet etkinliğini yitirmiĢ olacak ve Kerimov da 1995
seçimlerine rakipsiz girecekti. Bu planını gerçekleĢtirmek için
Kerimov, ERK Yönetimine özel bir mesaj göndererek: "Salih'i
Partiden uzaklaĢtırırsanız, parlamento seçimlerine girersiniz,
benim kotamla bir grubunuz Milletvekili seçilir; Salih, PARTI
BaĢkanı iken partiniz hiçbir zaman yasal teĢkilat haklarını
kullanamayacaktır," diye tehdit etti. Bunun üzerine ERK
yönetiminden iki profesör (S. Yigiteliyev ve ġ. Kerimov)
"Partiyi kurtarma" bahanesiyle CumhurbaĢkanının bu teklifini
kabul eder ve Haziran ayından baĢlayarak Partinin ülke
çapındaki bütün il ve ilçe teĢkilatlarını dolaĢıp olağanüstü
kurultay için imza topladılar. Temmuzda imzalar yeterli sayıya
ulaĢtı. Ve eylül sonunda Kurultay toplandı. Ġki profesörden
birine, bu gayretlerinden dolayı, Anayasa Mahkemesi
BaĢkanlığı verilerek ödüllendirildi. Diğerine de ERK Partisi
BaĢkanlığı peĢin olarak verildi. Bu iki profesörün, gayretleri ve
iyimser tahminleri yukarısını çok sevindirmiĢ ve ülkenin en
görkemli salonunun ERK Kurultayına bedava tahsisi için emir
verilmiĢti.
Muhammed Salih‘in Özbekistan‘da devleti yıkmak
amacı ile Türkiye'de öğrenim gören Özbek gençlerinin
hazırladığı safsatasıyla Kerimov 1500 öğrenciyi geri çekti.
1995 yılından itibaren Muhammed Salih‘i hükümet gazeteleri
açıkça ―vatan haini‖ olarak anmaya baĢlamıĢtı. Sorun artık
Türkiye'yle sorun haline gelmiĢti. Demirel, Salih'in sınır dıĢı
edilmesi emrini verse de Kerimov hızını alamadı ve
Özbekistan'daki Türk iĢ adamlarının iĢyerlerini kapattırıp,
iĢadamlarını hapse attırdı, Türk okullarını- devletinki dâhil,
kapattırdı veya yönetimlerini Özbeklere devrettirdi. Halen
Özbeklerle evlilik yapan Türklerin evliliğini TaĢkent tanımıyor,
evli çiftler sanki gayrimeĢru yaĢıyor.
Kerimov‘u muhalefetle barıĢtırmak isteyenlerden birisi
de Türkiye CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel'di. Sayın
Demirel 1994 ocak ayında Ġsviçre‘nin Davos kentinde Dünya
Liderleri Zirvesinde Kerimov'a, muhalefetle barıĢmayı öneriyor
ve bunun ülke yararına olacağını vurguluyor. Ve ilave ediyor:"Muhammet Salih de barıĢa karĢı değil, ben ikna ederim!"
diyor. Özbekistan CumhurbaĢkanı bu teklife o kadar sert tepki
gösteriyor ki Süleyman Demirel, Özbek muhalefeti hakkında
konuĢmanın ne kadar tehlikeli bir Ģey olduğunu anlıyor. Ve
her karĢılaĢmalarında bu konunun dikenli problem olduğunu
görüyor ve Salih'i Türkiye‘den sınır dıĢı etmekten baĢka çare
göremiyor, Salih Bey de buna tevekkülle boyun eğiyor! BarıĢ
için ikinci hamle A.B.D. Milli Demokrasi Enstitüsünden geliyor.
Bu kurum tarafından Özbek Muhalefeti ve Özbekistan Adliye
Bakanı riyasetinde bir heyet Amerika‘ya davet ediliyor.
BuluĢma 1 Ģubat 1995'de gerçekleĢiyor. Panelde bir gün
boyunca konuĢmalar yapılıyor, yine bir sonuç alınamıyor.
BarıĢ için üçüncü çabayı Alpaslan TürkeĢ gösteriyor.
Kerimov'a yazdığı 18.07.1996 tarihli mektubu, ona
göndermeden önce, ayni gün Muhammed Salih‘e postalıyor,
görüĢünü istiyor. O da mektuptan bir bölümünün çıkartılması
Ģartıyla muvafakatini bildiriyor. Bu isteğe göre son Ģekli
verilmiĢ olan mektubun 4 Ağustos 1996'da Özbekistan
Büyükelçiliği kanalıyla Kerimov'a gönderiyor. Mektup özetle
Ģöyle:
"- Özbekistan ERK Partisi Genel BaĢkanı Sayın
Muhammed Salih birkaç yıldan beri yurt dıĢında
bulunmaktadır. Kendisi ile Türkiye‘de ve Avrupa‘da üç defa
görüĢtüm. Evvela Zat-i alinizle Muhammed Salih arasında ne
geçtiğini bilmiyorum. Fakat Zat‘ınıza karĢı daima hürmetkâr
bir lisan kullanmaktadır. Büyük insanlar büyük ruhludurlar.
Kendilerine karĢı iĢlenen kusurları affederler. Özbekistan halkı
için birlik ve beraberliğin önemli olduğunu takdir
buyurursunuz. Lütfederek Muhammed Salih Beye dostluk elini
uzatmanızı istirham ederim. Onun size yazmıĢ olduğu bir
mektubu ben ekli olarak Zat-i alinize takdim ediyorum. (Ancak,
TürkeĢ Muhammed Salih‘in bu mektubunu``uzlaĢma ruhu
zaif`` diye Kerimov‘a göndermiyor ). Lütufkâr cevabınızı
bekliyorum. ġahsen kendim Zat-i alinize derin hürmetlerimi ve
selamlarımı sunuyorum."
Kerimov‘un üç buçuk ay sonra buna verdiği uzun
cevabın konuyu ilgilendiren kısmı da Ģöyle:
"..Daha çok kısa olan bağımsızlığımız süresince çok zor
bir yolu kat etmiĢ bulunuyoruz. Öyle insanlar oldu ki, bazıları
bizim seçtiğimiz yol için savaĢtılar; bazıları bize güvenmediler;
bazıları hata yaptılar; ama biz onların hiçbirini halkımızın
düĢmanı yerine koymuyoruz. Onlar kendi hatalarını
anladıklarında hiç kimse onların Özbekistan‘ın geleceği için
çalıĢmasına mani olamayacaktır. Sayın Muhammet Salih
konusunda ise o da diğerleri gibi aynı yolu izleyebilir. Ama
bunun için önceden Ģartlar koĢmanın doğru olmadığını
düĢünüyoruz. Her Ģey Ģartlar ve Devlette yüksek mertebeye
sahip olma konusundaki davalar olmadan gerçekleĢmelidir.
Sayın Alpaslan TürkeĢ, her Ģeyin Özbekistan Cumhuriyeti
Anayasası ve mevzuatlarına göre olması gerektiğini siz de
çok iyi biliyorsunuz."
Altında kendi imzası olan bu satırlardan anlaĢıldığı gibi
Kerimov, bu siyasi rakibinden kurtulmaktan baĢka bir Ģey
düĢünmüyordu.
15
Mart
1999‘da
Koç
Grubunun
Özbekistan‘daki otomotiv fabrikasının açılıĢına davet edilen
Süleyman Demirel'in Kerimov'un zoruyla: "-Biz Özbeklerle
kardeĢiz. Özbekistan‘ın dostu Türkiye‘nin dostu, onun
düĢmanı Türkiye‘nin düĢmanıdır. Kerimov‘da benim
kardeĢimdir, onun düĢmanı benim de düĢmanımdır.
Muhammet Salih Türkiye‘ye giremez!" demesi Salih‘i
üzmüĢtür. O tarihlerde Parti gazetesi ERK'de yayınlanan
makalesi Ģu satırlarla bitiriyor: "Ben, azatlık ve demokrasi
ideallerine sadık olan tüm insanları bu yalanlara inanmamağa
çağırıyorum! Özbekistan için iyilik isteyen kim varsa onların
bugün Ģu anda orada sürmekte olan zulme karĢı kendi
sözlerini söylemeye çağırıyorum! Özbek halkına karĢı
baĢlatılan bu geniĢ çaplı terör hareketlerinin bir an önce
durdurulmasını talep etmenizi istiyorum! Suçsuz insanları
iĢkenceye tabi tutup, hücrelerde mahkemesiz infazlara,
cinayetlere ''Dur!'‗demeğe davet ediyorum! Özbekistan'da
hürriyet ve demokrasi yandaĢlarına bu ağır günlerinde yardım
ediniz, diyorum!"..
Özbekistan‘da 1999 Aralık ayında Parlamento ve 2000
yılının baĢında CumhurbaĢkanlığı seçimleri yapılmıĢtı. Her
seçim öncesi ERK partisini seçime sokmamak için Kerimov bir
provokasyon uydurduğunu herkes biliyor ve bu seferinde de
bir Ģeyler yapacağını bekliyordu. Fakat kimse provokasyonun
bu kadar kanlı ve vahĢice yapılacağını kestirememiĢti. 16
ġubat 1999 da TaĢkent‘in tam merkezinde ard arda patlayan
bombalar, 11 kiĢinin hayatına mal olmuĢ bu vahĢet, Kerimov
iktidarda kalabilmek için her Ģeye hazır olduğunu gösterdi. Bu
kanlı olay Kerimov rejimi tarafından tertiplendiği apaçık idi.
Fakat o günleri bunu emin bir Ģekilde söylemek olanaksızdı.
Ama Kerimov çok emindi kendinden. Kerimov bu olayın faili
olarak , "Ġslam teröristleri" ve ..kimi dersiniz ...evet,
Muhammed Salih‘i suçluyordu! Böylece ERK partisi üçüncü
kez seçimlerde dıĢlanmıĢ oldu.
Ġslam Kerimov 2002 Ocak ayında görev süresini sahte
bir referandumla yine bir kez daha uzatmıĢtı. Terörizme karĢı
mücadelede Özbekistan ABD‘nin yakın ''ortağı'‗olma niteliğini
Kerimov iyi değerlendirdi. Referandumdan bir ay evvel, 28
Kasımda Çek Cumhuriyetinin baĢkenti Prag havaalanında
pasaport kontrolünden
geçerken,
Kerimov‘un
rakibi
Muhammed Salih tutuklanmıĢtı. Onu tutuklayan polisler
Salih‘in Özbekistan devleti tarafından arandığını ve
anlaĢmaya göre onun Özbekistan‘a iade edileceğini bildirdiler.
Özbekistan rejimini tanıyanlar için Salih‘in iadesi onun
ölümünden baĢka Ģey ifade edemezdi. Ġlginçtir, aynı Amerika
BirleĢik Devletleri Diktatörün son rakibi Muhammed Salih‘i iki
yıl önce, 25 eylül 2000 de ―Amerika‘nın Sesi‖ radyosundan
duyurulan resmî açıklamasında ‗‘demokratik mücadele‘‘veren
lider, onun ERK Partisinin ise legal, kanunî muhalefet
olduğunu tanımıĢtı.
Kerimov muhalifi Muhammed Salih‘ten kurtulabilmek
için kullanılmayan hile, kurulmayan tuzak bırakmadı, her yolu
denedi. Bir kaç defa Salih‘i ortadan kaldırmaya kalkıĢtı
Kerimov. 2001 yılında Kerimov rakibi Salih‘in öldürülmesi için
bir Çeçen grubunu kiralamıĢ, suikast parasını da BaĢkanı
Kerimov‘un iĢbirlikçisi, Özbek mafyasının babalarından biri
ödemiĢti. Salih‘in öldürülmesi için 2 milyon amerikan doları
ödenmiĢ ve bir tesadüf sonucu Salih ölümden kurtulmuĢtu.
Rus film yapımcısı Mihail Markelov bu olayı konu alan bir
belgesel çevirerek TV Center kanalından yayımladı.
Ġlginçtir; Kerimov, Almanya‘dan Salih‘in Özbekistan‘a
iadesini isteme cesaretinde bulunamadı. Fakat Alman
Parlamentosundaki konuĢmasında, ―Özbek ve Alman
dostluğu kadimdir. Benim dedem Emir Timur Avrupa‘yı Türk
istilasından kurtarmıĢtı‖ demeyi de unutmamıĢtı. Ancak böyle
popülistik laflarla safdil Türkleri aldatılabilirdi ancak. Bunu
Kerimov daha sonra daha iyi anlamıĢtı. 1996 yılında
Türkiye‘de hükümet değiĢti. Bu yeni iktidar Salih‘in Türkiye‘ye
tekrar dönmesine bir tepki göstermedi. Ancak Salih TürkiyeÖzbekistan iliĢkilerinin bozulmasına sebep olmaktan endiĢe
ederek, bu ülkede açık siyasî faaliyette bulunmadı. Salih 1997
yılı Kasım ayına kadar Ġstanbul‘da illegal hayat yaĢadı.
Kerimov‘un
Kasım
ayında
Türkiye‘ye
ziyaretini
gerçekleĢtirmeden önce Türk hükümetini ‗Muhalifin yine
Ġstanbul‘da yaĢamakta olduğunu kaba ve gayri diplomatik bir
dil ile uyardı.
Türk DıĢiĢleri Bakanlığı Salih‘i ikinci defa memleketten
çıkarmaya mecbur kalmıĢtı. Muhalif lider bu kez Bulgaristan‘a
gönderildi. Bu sürgün çok sürmedi, muhalif kısa zamanda
tekrar gizli olarak Türkiye‘ye giriĢ yaptı. Ama bu haberde
Kerimov‘un kulağına hemen gitmekte geç kalmamıĢtı.
Kerimov tekrar Türk devletini Özbek rejimi muhalifine yardım
etmekle suçladı ve Türk hükümeti bu sefer Salih‘i
―kırmamaya‖ dahi çalıĢmadan, havalimanına
yurtdıĢı etmeye mecbur kalmıĢlardı.
götürerek
M. Salihin eserlerini Türkiye Türkçe‘sine çeviren Doç.
Dr ġuayp KarakaĢ Ģöyle yazıyor: ‗‘Muhammed Salih‘i o
Sovyet sosyalist düzeninde kendi kendini yetiĢtirmiĢ,
Türkiye‘yi görmüĢ, Avrupa ve Amerika‘yı tanımıĢ, Ġslâm
dünyasını incelemiĢ, entelektüel tarafı çok güçlü olan, sadece
Özbekistan‘ın değil, bütün Türkistan‘ın, Türk dünyasının
geleceği üzerinde düĢünen ve fikir üreten bir liderdir. Türk
dünyası için ―Türk kuĢağı‖ adını verdiği projenin sahibi olan
tek liderdir. Bu bakımdan Ziya Gökalp‘ten sonra, dünya
Türklüğünün geleceğine dair sağlam temellere dayanan
programın sahibi bir fikir adamıdır.
Salih ‗Türk medeniyeti gayeleri ve özgür Türkistan‘
hayali ile yetiĢmiĢ bir insandı. Ailesini Türkçe konuĢmayı,
Türkçe düĢünmeyi öğrensin, diye Türkiye‘ye getirmiĢti. Türk
DıĢiĢleri Bakanlığı bu garip tutkudan habersiz olduğundan
Salih‘i üçüncü kez (bu sefer Romanya‘ya) çıkarttı.
Çıkartılırken de Salih‘in bir daha Türkiye‘ye geri dönmemesi
istendi. Kerimov‘a Türkiye gibi müsamaha gösteren baĢka bir
ülke yoktu. Bunun karĢılığında Kerimov‘dan hep ihanet gören
Türkiye‘den baĢka ülke de yoktu.
1999 yılı ġubat patlamaları. Bu provokasyon ''Rakipten
kurtuluĢ‖ programı çerçevesinde yapılan en iğrenç hareketti.
Bunun muhalefete karĢı kullanılmak üzere yapıldığı
patlamalardan hemen sonra, ertesi gün, açıkça malum oldu.
Salih daha resmen suçlu olarak ilân edilmeden, onun kardeĢi
AbdureĢid Beğcan, iki gün sonra ise ikinci kardeĢi Kamil
Beğcan tutuklandılar. Ġlginci, patlamalar gerçekleĢmeden bir
hafta öncesi Salih‘in tüm akrabalarının KGB tarafından yakın
takibe alınması idi. Bunun anlamı patlamalar meydana geldiği
gün KGB tarafından tayin olunan, müstakbel suçluları da
gözaltına alınmıĢtı. Suçlu belli, hatta suçu da belli olduğu gibi,
yazıya da dökülmüĢtü. Geriye yapılması gereken tek Ģey
mahkemeydi.
Mahkemeden önce Salih‘i bu cinayetleri iĢlemekle
suçlayan uzun uzun makaleler yazıldı. Mahalle, okul ve
fabrikalarda toplantılar yapılarak Muhammed Salih‘in ne kadar
vahĢi bir katil olduğu anlatıldı. Okullarda çocuklara Ģanlı
Özbek polisi tarafından yakalanarak adil yargıya iade ediliĢini
tasvir eden resimler çizdirildi. Bu konuda kompozisyonlar
yazdırıldı. Son olarak mahkeme gerçekleĢti. Salih‘i hayatında
görmediği sahte Ģahitler suçladı ve karalama konusunda
destek verdiler. Ve tabiî ki beklendiği gibi Salih bütün bu
patlamaları organizatörü olarak suçlu bulundu.
Muhammed Salih 28 Kasımda Çek Cumhuriyetinin
baĢkenti Prag hava alanında pasaport kontrolünden
geçerken, tutuklandı. Salih büyük gün öncesi Brüksel‘de
Internatıonal Crısıs Groop toplantısına katılmıĢ ve Avrupa
Parlamentosu Orta Asya komisyonunda Özbekistan hakkında
brifing vermiĢti. Ertesi günü Amsterdam - Prag uçağıyla
Radyo Free Euvrope ve Radyo Liberty (RFERL) davetlisi
olarak Prag‘a gelmiĢti. Muhalif lideri tutuklayan Çek polisleri
Salih‘in Özbekistan devleti tarafından arandığını ve
anlaĢmaya göre onun Özbekistan‘a iade edileceğini bildirdiler.
Böylece, Muhammed Salih‘in hayatı gerçek bir tehlike altında
kalmıĢtı.
Muhammed Salih‘i tutuklayan Çek Ġnterpolü memurları
kendi ülkesinin siyasi mülteciler statüsü konusundaki 1951 yıl
Cenevre AnlaĢmasına üye olduğunu ve anlaĢmaya göre
Muhammed Salih‘i tutuklamaya haklarının olmadığını
bilmiyorlardı. Çünkü Salih‘in pasaportu bu anlaĢma gereği
BMT tarafından onaylanan ve Norveç devletince verilen bir
pasaporttu. Bu inceliği sonradan kavrayan Çek Interpol 3 gün
devamında bir açıklama yapamadı, yaptığı açıklamada ise
''Salih bu pasaport la sadece Schengen devletleri sınırlarında
serbest dolaĢabilir'', diye daha da anlamsız beyanatta
bulundular. Böylece, olayda sadece Salih değil, Çek
makamları da zor durumda kalmıĢtı. Ama kendilerinin
yanılmadıklarını kanıtlamak için, biz Interpol‘le Uluslararası
anlaĢma gereği Salih‘i tutuklamak zorundaydık, dediler
sonunda. Tabi, bunların hepsi olay dünya kamuoyuna iyice
yansıdıktan sonra oluyordu. Yoksa ilk aĢamada Muhammed
Salih‘in hayatı belli ölçüde tehlike altında kalmıĢtı.
Prag olayı ilginç bir biçimde Özbekistan ve onun
etrafındaki sadece kiĢisel değil, siyasi ''malzemenin'‗de ne
olduğunu ortaya çıkardı. Bazı devletler ilk aĢamada Salih
olayını görmezlikten geldiler ve kendi kuruluĢlarına olayı fazla
abartmama
konusunda
tavsiyede
bulundular.
Salih
tutuklandığı gün akĢamı Amnesty Internatıonal ve Human
Rıghts Watch teĢkilatlarının ''çok acil'‗rumuzlu beyanatları bu
kritik durumdan dünyayı uyardı. Merkezi Londra‘da olan Pen
Club ve Moskova yazarları derhal harekete geçti. International
Crisis Group ve Avrupa Parlamentosu komisyon baĢkanı Bart
Staes basın bildirisi yayınlayarak, Salih‘in serbest
bırakılmasını talep ettiler. Batı basını olayı geniĢ bir Ģekilde
yorumlamaya baĢladı. Norveç‘in bir numaralı gazetesi Aften
Posten tam sayfa yayınladığı makalede Ģu cümleler yer
veriyordu: ''Salih vatanında en meĢhur politikacıydı, bugün de
öyle, Kerimov Salih‘in bu popülaritesini kırmak için onu
''dinci‘göstermeye çalıĢıyor. Kerimov rakibi Salih‘i fiziki yok
etme emrini bizzat vermiĢtir'‗
Muhammed Salih tutuklandıktan 2 gün sonra Norveç
DıĢiĢleri bakanı Çek DıĢiĢleri bakanıyla görüĢerek, Salih‘in
Norveç‘e verilmesini talep etti. Norveç TV kanalları Salihin
demokrat bir lider olduğuna dair bilgiler içeren tanıtım yayını
yapıyor, fakat Çek makamları Salih‘i 30 Kasım da
mahkemeye çıkararak, tutukluluk süresini 40 güne uzatma
kararı alıyordu. Salih‘in serbest bırakılmasını uman Norveç
hükümeti sertleĢiyor ve Çek DıĢiĢleri Bakanlığına resmi nota
veriyordu. Fakat Çekler inatçı çıktı, Salih‘i Norveç‘in notasına
rağmen serbest bırakmadılar. Böylece dünya kamuoyunun
olaya tepkisi her saat yükseldi, Çek CumhurbaĢkanı sarayına
internet postaları, fax-telefonları protesto mektubu ve
müracaatlarından kilitlenmiĢti. CumhurbaĢkanı Vaclav Havel
üç defa TV de Salih‘in suçsuz olduğundan emin olduğunu ve
onun hapisten biran önce kurtulması için elinden geldiğini
yapacağını açıkladı.
Amerika BirleĢik Devletlerinin Özbekistan yönetimiyle
teröre karĢı mücadele alanında iĢbirliğinin Salih olayının
Kerimov lehine sonuçlanacağını edenlerde oldu. Hatta
Muhammed Salih serbest bırakıldığı gün yaptığı basın
toplantısında bazı gazeteciler bu konuyu açıkça dile getirdiler.
Ancak Muhammed Salih kendisine yöneltilen onun ''Prag‘da
tutuklanmasında ABD‘nin muhtemel pazarlığı söz konusu
olabilir mi?'‗Ģeklindeki sorulara büyük bir serinkanlılıkla ''ABD
gibi devletin böyle marjinal hesaplarla uğraĢacağını
sanmadığını'‗söyleyerek, hem Çek hükümetini hem de Süper
Gücü savunmuĢ oldu. 11 Aralık saat 11 de Muhammed Salih
Çek CumhurbaĢkanı Vaclav Havel‘ın kefaleti ile Mahkemeye
kadar serbest bırakıldı. Olayı Çek politikacıları bir hukuk
alanındaki ilk örnek oluĢturacak durum (precedent) olarak
niteledi. Muhammed Salih Pankras hapishanesini terk ettikten
3 saat sonra Radıo Free Europe un konferans salonunda
basın toplantısı yaptı. Basın toplantısına 80 civarında gazeteci
katıldı, tam bir saat devam etti. Ġlgi çok büyüktü. 12 Aralık saat
17.30 da Muhammed Salih Prajskı Hrad Sarayında
CumhurbaĢkanı
Vaclav
Havel
ile
görüĢtü.
Çek
CumhurbaĢkanının isteği ile gerçekleĢen bu görüĢmede
Muhammed Salih Özbekistan‘daki siyasi durum hakkında bilgi
verdi, hapishanede yazdığı denemeyi Vaclav Havel‘e hediye
etti.
Ġlginçtir, aynı Amerika BirleĢik Devletleri Diktatörün son
rakibi Muhammed Salih'i 25 eylül 2000 de ―Amerika‘nın Sesi‖
radyosundan duyurulan resmî açıklamasında ‗‘demokratik
mücadele‘‘veren lider, onun ERK Partisinin ise legal, kanunî
muhalefet olduğunu tanımıĢtı. 14 Aralıkta gerçekleĢen Prag
Ģehrinin Mahkemesi Salih‘in değil, sanki Özbekistan‘da ki
baskıcı rejimin mahkemesi oldu. Bu ülkedeki devlet terörünün
kanıtı olabilecek pasajlar yer aldı mahkeme kararında. Salih‘in
Özbekistan‘a iade edilemeyeceği, ona karĢı
mantıksız olduğu vurgulandı ve Salih temize çıktı.
iddiaların
Prag vakıası Muhammed Salih için biraz dramatik
geçmiĢti. ABD'nin ve dostlarının tavrı kara günde belli
olmuĢtu. Türk basınında Taha Akyol, Cengiz Çandar, Kemal
Çapraz ve Arslan Tekin dıĢında Salih'i yazan olmadı. Norveç
telefonunu Ankara'da iken aramıĢ, çıkartamamıĢtım. Elbette
Muhammed Salih‘in macerası daha bitmedi, devam edecek.
ABD'nin en zor halka olan Özbekistan'da sivil darbe
gerçekleĢtireceğinden kuĢkuluyum. Belli de olmaz.
NOT: Salih'in hayat macerası anlatılırken Türkistan
Newsletter'dan
Mehmet
Tütüncü'nün
yazılarından
yararlanılmıĢtır.
AKP'li Vekilin Türk Dünyası Tepkisi
Ġsmail Cengiz
AKP Milletvekili Mahmut Koçak, hükümetin Türk
Dünyası politikalarını eleĢtirdi, Ġslam Kerimov‘la ilgili sert
ifadeler kullandı. Abdullah Gül'ü sözünü tutmadığını savundu.
AKP Afyonkarahisar Milletvekili Mahmut Koçak,
Türkiye'nin dikta yönetimlerini korumak gibi bir görevi
olmadığını belirterek, ''Belki de bu zulüm iktidarlarının
tasfiyesini kolaylaĢtırıcı davranıĢlar göstermelidir. Türkiye, tüm
dünyanın ezilen insanları için bir özgürlük adası
olmalıdır'‗dedi.
Koçak, Parlamento'da düzenlediği basın toplantısında,
Türkiye'nin hiçbir zaman kendisine iltica eden insanları
reddetmeyen bir ülke olduğunu ifade etti. Ancak son
dönemlerde, 90'lı yıllarda ülkeyi yönetenlerin, özellikle dost ve
kardeĢ ülkelerle iliĢkileri ''Devletten devlete'‗formatından
çıkarıp ''KiĢiden kiĢiye'‗formatına indirgediklerini söyleyen
Koçak, bu çerçevede ''en ilkel, baskıcı ülkelerin yöneticilerinin
özel ricalarının bile kabul edilerek'', muhaliflerin sınır dıĢı
edildiğini söyledi.
Türkiye'nin, özellikle Orta Asya devletleri ile bağlarının
''Zulmeden liderlerle'‗değil, ''Halklar'‗ile olması gerektiğini
belirten Koçak, Ģunları söyledi: ''Bütün dünyanın önemsediği
ve Türk dünyasının en büyük aydınlarından olan Özbek EBK
Partisi'nin BaĢkanı Muhammed Salih Türkiye'de idi. ġimdi
nerede? Bu büyük Türk siyasetçisini, Ġslam Kerimov adlı
müstebitin, bırakın ricayı, tehdidiyle kolundan tutup ülke
dıĢına attık. Türk Devleti'ne hiç yakıĢmayan bu tutumun sefil
bir tutum olduğu bir yana, böyle davranmakla ne
kazandığımıza bakalım: Koskocaman bir hiç.
Türkiye‘m; seni tarihin karĢısında, insanlık ideali
karĢısında devlet bilincin karĢısında bu derece pejmürde ve
bu derece savruk duruma düĢürenlere yazıklar olsun...
Üzülüyorum ve isyan ediyorum.'‗
Koçak, Türkiye'nin dost ve komĢu ülkelerin içiĢlerine
karıĢmama
ilkesinin
doğru
olduğunu
ancak,
ilkel
diktatörlüklerin siyasi muhaliflerini tasfiye etme aracı haline
gelmemesi gerektiğini söyledi. Teröre bulaĢmamıĢ tüm zulüm
mağdurlarının Türkiye'ye gelebilmesi gerektiğini ifade eden
Koçak, hatta bu kiĢilerin siyasi faaliyetlerini sürdürebilmesine
de olanak sağlanmasından yana olduğunu bildirdi.
Mahmut Koçak, Türkiye'nin dikta yönetimlerini korumak
gibi bir görevi olmadığını kaydettiği basın toplantısında, ''Belki
de bu zulüm iktidarlarının tasfiyesini kolaylaĢtırıcı davranıĢlar
göstermelidir. Türkiye, tüm dünyanın ezilen insanları için bir
özgürlük adası olmalıdır'‗diye konuĢtu.
DıĢiĢleri Bakanı ve BaĢbakan Yardımcısı Abdullah
Gül'ün, AKP'nin Kızılcahamam toplantılarında milletvekillerine
Orta Asya devletlerine yönelik politikaların değiĢeceğini
söylediğini aktaran Koçak, ancak bugüne kadar bir değiĢiklik
olmadığını ifade etti.
Koçak, ''AKP Hükümeti'nin dıĢ politikasını mı
eleĢtiriyorsunuz?'‗sorusu üzerine, ''Anlayamadığımız bazı
noktalar var. 1991'den bu yana izlenen politikalara bir eleĢtiri.
Bundan biz de payımızı alıyoruz'‗dedi.
ABD Neden Özbekistan'da Diktatör İstiyor?
Bütün Dünya için Özgürlük Ġsteyen ABD Neden
Özbekistan'da Diktatör Ġstiyor?
"Türkistan(Orta Asya) Denklemi" baĢlığıyla Kırgızistan
Devrimi sonrası ele aldığım yazımda Özbekistan'la ilgili Ģu
görüĢleri kaleme almıĢtım. "Ġlk olarak bölgenin en büyük ülkesi
ve hakim gücü olan Özbekistan'ı değerlendirmek gerekirse
Ġslam Kerimov kendisine büyük bir saltanat kurmuĢ, halkının
sevgisini büyük ölçüde kaybetmiĢ durumda ve karĢısında
sürgün lider Muhammet Salih gibi ciddi bir muhalefet var.
Ancak ufak bir ayaklanmada Kırgız lider Akayev gibi
davranmayarak Kerimov'un halkın üstüne askerini, polisini
salacaktır. Bu ülkede devrim olsa da çok zor ve kanlı olacağı
kesindir." Bu yazının kaleme alınmasından bir iki hafta sonra
bu olayların gerçekleĢmesi bir tesadüf değil büyük bir ihtimalin
gerçekleĢmesiydi. ABD ve Ġngiltere zulüm saltanatını
yıktırmamakta kararlıTürkistan'ın en demokratik olmayan
ülkesi olmasına rağmen ABD ve Ġngiltere'nin çok büyük
ekonomik, askeri ve siyasi desteğini alan "Ġslam Kerimov
Diktatörlüğü"; tüm muhalif hareketleri sindiriyor, dıĢa kapalı
baskı ve korku rejimiyle halkı fakirliğe ve açlığa mahkum
ediyordu. ABD ve Ġngiltere'nin iğrenç hesaplarını birinci
ağızdan aktaralım. Ġngiltere'nin eski TaĢkent büyükelçisi Craig
Murray Ġngiltere ve ABD'nin Özbekistan'da yaĢananlardan
sorumlu olduğunu, bir yıl önce Andican'ı ziyaret ettiğini ve
bölgede demokratik muhalefet hareketi baĢlatmaya çalıĢan
kiĢi ve gruplarla görüĢtüğünü belirtti. Daha sonra Ġngiliz
hükümetinden, bu gruplara destek verilmesini istediğini
açıklayan Murray, Ġngiltere DıĢiĢleri Bakanlığının bu talebi geri
çevirdiğini söyledi. Bu sözlerden sonra insanın aklına Ģu soru
geliyor:Bütün dünya için özgürlük isteyen ABD neden
Özbekistan'da diktatör istiyor?Afganistan, Irak, Gürcistan,
Ukrayna, Kırgızistan gibi örneklere baktığımızda; bu ülkeler
için "özgürlük kahramanı" kesilen ABD ve yakın müttefikleri bu
yüzyılın artık krallıkları kabul edemeyeceğini, bunlarla sonuna
kadar mücadele edeceklerini söylemiĢlerdi. Fakat Türkistan
coğrafyasının en demokrasi karĢıtı bu ülkede neden Kerimov
gibi bir baskı rejiminin yaĢaması için elinden gelen bütün
askeri ve ekonomik yardımları yapıyor dersiniz? Ġster çifte
standart deyin ister baĢka bir Ģey. Durum açık... ABD'nin derin
menfaatleri için; ilk demokratik seçimde veya darbede
gideceği kesin olan Kerimov'un, yeni gelecek Türkiye yanlısı
veya Ġslamcı bir iktidardan daha makbul olmasıdır.
Özbekistanlı olmak zor...Özbekistan Amerika ve bir çok ülke
için çok önemli bir ülkedir. Çok büyük ve kıymetli yeraltı ve
yerüstü kaynakları, yaklaĢık 30 milyon nüfusu, Türkistan'ın en
güçlü ordusuna sahip olması ve hakim konumuyla Türkistan'ın
kalbidir. Özbek halkı ortalama 30 Amerikan doları maaĢla ve
çok düĢük bir milli gelirle açlık ve sefalet içinde yaĢamaya
çalıĢırken, Kerimov devleti zenginleĢtirmiĢtir. Ülke resmen
dıĢa kapalı bir hapishane durumundadır. Birçok Özbek
vatandaĢı kökten dinci ve rejim karĢıtı oldukları iddiasıyla
mahkum edilmiĢtir. Muhaliflerin seçimlere girmesine izin
verilemezken, bütün muhalifler yurtdıĢına sürgün edilmiĢtir.
Yapılan en son seçimlerle ilgili olumsuz görüĢlere iĢte
Kerimov'un çirkin cevabı: Burası Asya, burada seçim böyle
olur!ABD, Türkiye ve bölge ülkeleri açısından Özbekistan
ABD ve Batı Fergana Vadisi'ndeki insanlık dıĢı kıyımı hafife
aldı. Kendi menfaatleri uğruna ani müdahale ve çıkıĢlarına
alıĢtığımız devletler ve kurumlar bu sefer küçük açıklamalarla
olayı geçiĢtirmeye çalıĢtı. Dikkat edilmesi gereken önemli bir
husus ABD'nin Özbekistan'da üssü olmasıdır. Ġktidarda ABD
baskısını kültür alanında bile görmek mümkün. Özbekistan'da
Kiril alfabesinden sonra Türk alfabesine yakın bir alfabe kabul
edilmiĢken, Amerikalı bilim adamlarının isteği üzerine Özbek
dilini katleden standart Latin alfabesine geçmiĢtir. Arkasını
Batı'ya yaslamıĢ olan diktatör Kerimov da tabiri caizse
kükremeye devam ediyor.Aralarında derin tarihi, kültürel ve
milli bağlar olan Türkiye- Özbekistan iliĢkileri bir kaç yıl önce
çok iyi olduğu halde Kerimov'un iktidarı uğruna kopma
noktasına bile gelmiĢtir. Hatta bir ara Türk Dünyası'nın büyük
fikir ve edebiyatçılarından olan Erklik(Özgürlük) Partisi
kurucusu Muhammet SALĠH Kerimov sürgününde Türkiye'de
yaĢıyordu. Türkiye yanlısı olan bu muhalif lideri Türkiye'den
çıkartmak için Kerimov adeta Türkiye'yi tehdit etti. Kerimov
tarafından Özbekistan'daki Türk eğitim kurumlarının
faaliyetlerine son verildi ve bir günde Türkiye'de öğrenim
gören Özbek öğrenciler çekildi. Özbek muhalif lider SALĠH ise
Ģu an Türkiye'de değil Norveç''de. Türkiye'ye bağlılığıyla
bilinen Muhammet SALĠH iktidarın tek mantıklı alternatifi
durumda. Türkiye için harekete geçme zamanı olabilir.
Kırgızistan, Afganistan ve Tacikistan içlerinde önemli manada
yoğun Özbek kökenli vatandaĢı barındırmasıyla olayların tam
ortasında. Örnek vermek gerekirse olayların cereyan ettiği
Fergana Vadisi'ne komĢu Kırgız vilayetleri Celalabad ve OĢ'ta
1 milyon Özbek asıllı Kırgız vatandaĢı yaĢıyor. Olaylardan
etkilenen ve askerlerden kaçan birçok kiĢi yeni devrim
atlatmıĢ sancılı ülke Kırgızistan'a sığınmıĢtır. Rusya ise
Kerimov'un gitmesi için iĢtahlanmıĢ durumdaki basın
organlarıyla Kerimov karĢıtı yayın yapıyor. ABD ve Rusya
pastadan pay alma çabasında bakalım görelim bu stratejik
ülkenin ve zulüm saltanatının durumu ne olacak.
Özbek isyanı!
(18 Mayıs 2005) - BiĢkek Sosyal Bilimler Üniversitesi Türkoloji
Fakültesi AraĢtırması
Aynen Alıntıdır.
Özbek isyanı AKP'yi karıĢtırdı.
AKP milletvekilleri, Özbekistan'daki olaylara sessiz kaldığı
gerekçesiyle hükümeti topa tuttu. Milletvekili Mahmut Koçak,
"Türkiyem, seni bu derece pejmürde ve savruk durumlara
düĢürenlere yazıklar olsun" dedi.
ANKARA Milliyet, 19 Mayıs 2005 06:33
Hükümetin, Özbekistan'daki olaylar karĢısında iĢlevsiz
ve sessiz kaldığı yönünde Ġslami basında yoğunlaĢan
eleĢtirilere, AKP milletvekilleri de katıldı. Türkiye'nin bağlarının
zulmeden liderlerle değil, halklarla olması gerektiğini belirten
AKP Afyonkarahisar Milletvekili Mahmut Koçak, "Özbek ERK
Partisi BaĢkanı Muhammed Salih Türkiye'deydi. Bu büyük
Türk siyasetçisini, Ġslam Kerimov adlı müstebitin, bırakın
ricayı, tehdidiyle kolundan tutup ülke dıĢına attık" diye
konuĢtu. "Türkiyem, seni tarihin, insanlık idealinin, devlet
bilincinin karĢısında bu derece pejmürde ve savruk duruma
düĢürenlere
yazıklar olsun"
diyen
Koçak,
Ģunları
kaydetti:"Türkiye'nin dikta yönetimlerini korumak gibi bir görevi
yok. Belki de bu zulüm iktidarlarının tasfiyesini kolaylaĢtırıcı
davranıĢlar göstermeli." DıĢiĢleri Bakanı Abdullah Gül'ün,
milletvekillerine, Orta Asya politikalarının değiĢeceğini
söylediğini aktaran Koçak, ancak bugüne kadar bir değiĢiklik
olmadığını vurguladı. 'Bölge ihmal edildi' Diğer AKP
milletvekillerinin değerlendirmeleri de Ģöyle: Ersönmez Yarbay
(Ankara): Türk cumhuriyetleri bizim nefes borularımız.
Maalesef AKP hükümeti, buralara ABD ve AB ülkelerinin
verdiği önemi veremedi. Türkiye'nin öncelikleri bakımından
bölge ihmal edilmiĢ durumda. Abdullah ÇalıĢkan (Adana):
Türkiye Cumhuriyeti'nin bugüne kadar Türk cumhuriyetlerine
yönelik politikası olmadı. Politikası hep ABD, AB ülkeleri ve
Rusya'ya endeksli oldu. Mehmet Çiçek (Yozgat): ABD,
Türkiye ve Rusya'nın etrafındaki çemberi daraltıyor.
Operasyonlar hep aynı Ģekilde oluyor: Açlık, sefalet ve halk
ayaklanması. Ne acıdır ki Türkiye, içinde bulunduğu
problemler ve konumu gereği müdahil olamıyor. Burnumuzun
dibinde Kuzey Irak'ta, kırmızı hatlarımızı bile sonuna kadar
koruyamadık. Hükümetle değil, Türk devletinin gücüyle ilgili.
Harun Tüfekçi (Konya): Bugüne kadar yeterli iliĢkiler
kurulmamıĢ. Hükümetimiz iliĢkileri geliĢtirmek için çaba sarf
ediyor. Gizli iliĢkiler kuruyor diye düĢünüyorum. Zaten
bunların açıklanması da doğru olmaz. Gül: ―Kaygılıyız‖ Bu
arada DıĢiĢleri Bakanı Abdullah Gül, Özbekistan'daki
geliĢmeleri yakından ve kaygıyla takip ettiklerini belirtti.
Gazetecilerin soruları üzerine Gül, rakamlar çok net
olmamakla birlikte çok sayıda sivilin hayatını kaybettiğini
hatırlatarak Ģunları kaydetti:"KardeĢ bir ülke olarak
gördüğümüz bu ülkede iç huzurun, istikrarın her Ģeyin önünde
geldiğine inanıyoruz. Bu açıdan bu ülkelerdeki demokrasinin
geliĢmesi, temel hak ve özgürlüklerin pekiĢmesinin bu
ülkedeki
halkların
mutluluğunu
ve
yönetimleri
güçlendireceğine inanıyoruz."TBMM BaĢkanı Bülent Arınç ise,
dün Özbekistan Büyükelçisi Rüstem Ġsayev'i kabul etti.
Arınç'ın, Ġsayev'i kabulü yarım saat sürdü ve basına kapalı
yapıldı.
Muhammed Salih Konuştu...
HAFTALIK, 101 - 21 Mayıs 2005
Özbekistan'daki gösteriler kanlı bir Ģekilde bastırılmıĢ
görünüyor. Ama tartıĢmalar bitecek gibi değil. Diktatörce
davrandığı
gerekçesiyle
eleĢtirilen
Özbekistan
CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'a göre ayaklananlar dinci
teröristler.
Kimine
göreyse
Ukrayna,
Gürcistan,
Kırgızistan'dan sonra yönetim değiĢikliği sırası Ģimdi
Özbekistan'da. Haftalık, olası bir yönetim değiĢikliği
durumunda ülkenin en önemli lider adaylarından biri olması
beklenen ERK partisinin sürgündeki lideri Muhammed Salih'e
ulaĢtı...
Muhammed Salih KonuĢtu...
Özbekistan‘ın sürgündeki muhalefet lideri Muhammed
Salih, Haftalık dergisine konuĢtu.
BĠRKAÇ DEFA TÜRKĠYE'YE SIĞINIP ĠKĠ ÜLKE
ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠLERĠ KOPMA NOKTASINA GETĠREN,
ÖZBEKĠSTAN'IN SÜRGÜNDEKĠ EN BÜYÜK MUHALEFET
LĠDERĠ MUHAMMED SALĠH'ĠN DÜNYA BASINI PEġĠNDE.
AMA O HAFTALIK'A KONUġTU
-----------------"Türkiye'den üç kez sınır dıĢı edildim, üçü de Demirel'in
emri ile oldu"
----------------------"Özbekistan'da Kerimov'un adını 'Gençlik‘koyduğu ölüm
kampları var. Soros'un verdiği parayla devrim yapmak
imkânsız. Kerimov, altın ya da pamuk satar gibi, terör satarak
zengin oldu."
-----------------Özbekistan'daki gösteriler kanlı bir Ģekilde bastırılmıĢ
görünüyor. Ama tartıĢmalar bitecek gibi değil. Diktatörce
davrandığı
gerekçesiyle
eleĢtirilen
Özbekistan
CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'a göre ayaklananlar dinci
teröristler.
Kimine
göreyse
Ukrayna,
Gürcistan,
Kırgızistan'dan sonra yönetim değiĢikliği sırası Ģimdi
Özbekistan'da. Haftalık, olası bir yönetim değiĢikliği
durumunda ülkenin en önemli lider adaylarından biri olması
beklenen ERK partisinin sürgündeki lideri Muhammed Salih'e
ulaĢtı.
--------------------------Özbekistan'da yaĢanan olayların ardından bütün
dünyanın dikkati Orta Asya'nın bu en güçlü ülkesinin
üzerinde. Herkes Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan'ın
ardından sıranın Özbekistan'a geldiği yorumlarını yaparken
15 yılı aĢkın bir süredir ülkeyi demir yumruğuyla yöneten
CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov, Ģu an için duruma hakim
görünüyor. Tabii yüzlerce insanın ölümüne yol açan sert
askeri müdahalelerin ardından. Ġslam Kerimov, baĢta ABD
olmak üzere yabancı ülkelerin "ülkende reform yap"
çağrılarına Ģimdilik olumlu bir yanıt vermiĢ değil.
Bütün bu karmaĢa içinde bir kiĢinin adı son zamanlarda
bir hayli konuĢulmaya baĢlandı. Norveç'te sürgün hayatı
yaĢayan Özbekistan'ın en büyük muhalefet partisi ERK'in
kurucusu Muhammed Salih... Bu adam Özbekistan açısından
son derece önemli bir isim. Kurduğu partiyle kısa sürede
büyük güç kazanmıĢ; kendisini rakip gören Kerimov
tarafından önce tutuklatılmıĢ, ardından dıĢ baskılar sonucu
serbest bırakılmıĢtı. Ama artık ülkesinde can güvenliğinin
kalmadığını düĢünüyordu... Ve 1993 yılında Azerbeycan'a
kaçtı. Yine aynı yıl Turgut Özal'ın davetiyle Türkiye'ye de
geldi. O tarihten itibaren ise Türkiye ile Özbekistan arasındaki
en büyük sorun Muhammed Salih oldu. Hatta Kerimov, bu
sebepten dolayı Türkiye'yle olan tüm iliĢkilerini koparmayı bile
göze almıĢtı.
Özbekistan'ın baskısıyla Türkiye'den değiĢik tarihlerde
üç kez sınır dıĢı edilen Muhammed Salih, Ģu an Norveç'te
bulunuyor. Hangi ülkeye giderse, Kerimov onun sınır dıĢı
edilmesi için o ülkeye baskı uyguluyor. Ancak Özbekistan'da
Kerimov yönetiminin değiĢmesi durumunda en önemli lider
adayı olarak görülen Salih, bugünler yabancı basınının ve
kuruluĢlarının adeta ablukası altında. Neredeyse tüm söyleĢi
taleplerini geri çeviren Muhammed Salih, Haftalık'ın sorularını
cevaplan dırdı.
ÖLÜM KAMPININ ADI GENÇLĠK
Özbekistan'daki
değerlendiriyorsunuz?
geliĢmeleri
nasıl
Olayların mahiyeti Ģu: Diktatör Kerimov'un 15 yıllık
zulmüne karĢı Özbek halkı ayaklanmıĢtır. Ve bu diktatörün
sonunun baĢlangıcı olacak diye düĢünüyoruz. 13 Mayıs
2005'de Andican Ģehri meydanına en az 50 bin kiĢi çıktı.
Onlardan 1000'e yakınını (aralarında kadın ve çocuklar da
var) o gün Özbekistan CumhurbaĢkanı Kerimov'un emriyle
kurĢuna dizdiler. Ġki bine yakın yaralı var. Bu kanlı olaydan üç
gün sonra Kerimov meydana çıkan herkesi tutuklama emrini
çıkardı. Aldığımız habere göre kadar Ģimdiye kadar 100'den
fazla kiĢi tutuklanmıĢ ve "terörist" olarak sorguya çekilmeye
baĢlamıĢtır. Hiç Ģüphe yok ki, kalan göstericiler de er ya da
geç tutuklanacaktır. GeniĢ çapta cadı avı baĢladı bile. Bu
kadar insanı sığdıracak kadar cezaevi Özbekistan'da var mı
diye ĢaĢırmayın. Var!.. Kerimov, ölüm kampları ve
zindanlarının modern mimarıdır. "Caslik" (Gençlik) diye bir
ölüm kampı var ülkenin batısında, orada gerçekten özgürlük
isteyen gençler hapsediliyor. En modern iĢkenceler orada
yapılıyor.
"KERĠMOV ALTIN VE PAMUK SATAR GĠBĠ TERÖR
SATARAK ZENGĠN OLDU"
- YaĢananlar iddia edildiği gibi Ġslami bir ayaklanma
mıdır? Ġsyancı liderlerden Bahtiyar Rahimov'un, dini temellere
dayalı devlet kurmak istiyoruz açıklamasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
-Böyle bir lider yok, Bahtiyar Rahimov var olabilir,
adaletsizliğe karĢı ayaklanan gençlerden biridir belki. Ama
halkın ve hatta Andican Ģehrindeki bir mahallenin tanıdığı
böyle bir lider yoktur. Bu Kerimov'un daimi metodu, yeni "aĢırı
dinci liderler" uydurmak. Doğrudur, Özbekistan'da Halifet
kurmayı hayal eden çılgınlar da yok değil. Ama onların sayısı
denizde damladır. Özbekistan'da Halifeti destekleyecek bir
içtimai kitle bulamazsınız. Hilafet taraftarları bugün seçim
olsa, yüzde 1 oy bile alamaz. Orta Asya'da terörün kaynağı
Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'un totaliter
rejimidir. Onun baskıcı yönetimi toplumsal yoksulluk
zemininde terörün yeĢermesini sağlıyor. Oysa, Çin, Rusya ve
bazı Batı devletleri Kerimov'u "teröre karĢı bir kalkan" diye
medh ediyor. O yüzden Kerimov terörü özenle koruyor. Terör
Kerimov'u ve ordusunu giydiriyor ve yediriyor. Özbekistan'a
yardım yapan yabancı devletler bu "terör karĢıtı ittifaka"
yaptığı kadar bol yardım yapmamıĢtı. O kadar ki, terör,
Özbekistan'ın ulusal zenginliği haline geldi. Tıpkı altın ve
pamuk gibi. Hatta onlardan daha kıymetli oldu. Altın ve
pamuğu satarak, ancak para kazanabilirsiniz. Sattığınız Ģey
"terör" ise, o zaman sadece milyonları değil, hayati önem
taĢıyan siyasi çıkar da elde edersiniz. Kerimov böyle zengin
oldu. Kerimov böyle Batının stratejik ortağı oldu.
"ANDĠCAN
BAġLANGICI"
OLAYI
HALK
AYAKLANMASININ
- Özbekistan yeni bir Ukrayna veya Gürcistan olabilir
mi? Özbekistan'da yaĢanan olayların altında yatan nedenler
nedir?
Sosyal sorunlardır: Yoksulluk, sefalet ve iĢsizlik... Siyasi
sorunlardır: Toplum üzerinde devamlı baskı, özgürlüklerin
çiğnenmesi, fikir özgürlüğüne karĢı devlet terörü, iĢkence...
Özbekistan'da da Gürcistan, Ukrayna'daki gibi siyasi sistemin
yumuĢak değiĢmesi lazım. Biz muhalefet olarak bu yönde
çalıĢıyoruz. Andican olayı halk ayaklanmasının baĢlangıcıdır.
Muhalefet bu isyanı demokratik ve medeni bir yöne
sokmalıdır.
- ERK partisi olarak gösterileri destekliyor musunuz?
Evet destekliyoruz. Fakat gösteriler demokratik ve
hukuk çerçevesinde yapılmalıdır. Bu mümkündür. Kerimov'un
terörüne karĢı terörle cevap vermek yanlıĢtır.
- Olayların bastırılmasında uygulanan sert yöntemlere
yabancı ülkelerin yeterince tepki göstermediği öne sürülüyor.
Özellikle de ABD eleĢtiriliyor bu konuda. Bu tutumu neye
bağlıyorsunuz?
29 Aralık 1991 tarihinde Batı liderleri, Yeltsin baĢkanlı ğı
altındaki ''devrimci''lerin Sovyetler Birliği'ni dağıtma kararı
aldığını duyduklarında en az Mihail Gorbaçov kadar
ĢaĢırmıĢlardı. Kimse Yeltsin'e SSCB'yi ''yıkmaya'‗yardım
etmemiĢti. Tersine, Batı liderleri, Sovyetler Birliği'nin
yıkılmasıyla ortaya çıkacak kaos‘tan korktuklarından,
yönetiminin son gününe kadar Gorbaçov'a destek verdi.
Kremlin'i kızdırmamak için Batının, Mart 1990'da
bağımsızlığını ilan eden Litvanya'ya karĢı mesafeli durduğunu
hepimiz
hatırlıyoruz.
Batı,
SSCB'de
baĢlayan
demokratikleĢme sürecinden memnundu ve fazlasını
beklemiyordu, hatta belki de ''fazlası''ndan korkuyordu.
Batının bu "temkinli" politikası 11 Eylül faciasından sonra
daha da "temkinlileĢti", daha da öteye gitti, hatta Özbekistan
gibi totaliter rejimler ABD gibi demokratik ülkeyle stratejik
ortak bile oldu. Maalesef, bu ortaklık Özbek halkına iyilik
getirmedi. Doğru, Avrupa Birliği ve ABD'nin sivil toplumlarının
-gözlemci sıfatında olsa bile- bölgede bulunması, Orta Asya
rejimlerinin kendi halklarına uyguladığı Ģiddetin az da olsa
yavaĢlamasını sağladı. Bazen diplomatik seviyede eleĢtiriler
de yapıldı. Genelde, ABD ve Kerimov rejiminin stratejik
ortaklığı bu rejimin cinayetlerini örtmeye hizmet etti.
- Ukrayna ve Gürcistan'da yönetim değiĢikliklerinde
yabancı ülkelerin de desteği olduğu biliniyor. Sizce
Özbekistan'da dıĢ destek olmadan Kerimov'un devrilmesi
mümkün mü?
DıĢ destek olmadan yıkılabilir. Ben muhalefete desteği
kastetmiyorum. Kerimov'a dıĢ destek olmazsa onun rejimi
yıkılır, diyorum. DıĢ destek bu kanlı rejimi ayakta tutan
direklerden biridir.
"SOROS'U TANIMAM"
- George Soros'la tanıĢıyor musunuz? Yönetim
değiĢikliği olan muhalif grupları desteklediği öne sürülüyor.
Soros'u nasıl değerlendiriyorsunuz?
Soros'u tanımıyorum, hiçbir zaman tanımadım. Bu kiĢi
hakkında öne sürülen komplo teorilerine de inanmıyorum,
çünkü Soros vakfının sivil kuruluĢlara verdiği yardım miktarını
biliyorum. Bu miktarla hatta en yoksul ülke olan Özbekistan'da
da devrim yapmak imkânsızdır. Eğer Soros totaliter rejimlere
karĢı demokratik hareketleri desteklediyse, ben onu
alkıĢlarım. Dünyada herhangi zulme karĢı savaĢ veren
herhangi hareket destekleyen herkese derin saygı duyarım.
Çünkü bunu yapmak için de ideal ve cesaret lazım.
- ERK'in Özbekistan'daki gücü nedir?
1991 yılının Aralık ayında yapılan CumhurbaĢkanlığı
seçimlerinde Kerimov'a karĢı ERK'den adaydım. ERK'in ne
parası ne de propaganda için araç gereci vardı. Seçim
sandıklarının baĢına Kerimov'un gözlemcileri tayin edildi.
Sayımı onlar yaptılar. Devlet Radyosu tarafından yapılan ilk
açıklamalarda Muhammed Salih'in oyların yüzde 31'ini aldığı
ilan edildi, fakat bu ilandan üç saat sonra Muhammed Salih'in
sadece yüzde 15 oy aldığını, yine bir saat sonra ise sadece
yüzde 12,7 oy aldığını açıkladılar. Seçime hile karıĢtırıldığının
ispatı olarak ERK Partisi üyeleri tarafın dan yüzlerce çuval
sahte oy pusulaları bulunup seçim komisyonuna sunuldu.
Fakat kimse bunu dikkate almadı. Namuslu bir seçim olsaydı
ERK partisinin oyların üçte ikisini aldığı görülecekti.
- Sizin dıĢınızda hangi gruplar Özbekistan'da etkili
olabilir?
ERK dıĢında "Birlik" hareketi var, ve bir de "Çiftçi
Partisi" var. Seçim olsa, bizim kazanacağımıza kimse süphe
etmez. ÇeĢitli kesimler içinde desteği olan yegane parti ERK
partisidir.
"TÜRKĠYE'DEN
SINIR
DEMĠREL'ĠN EMRĠ ĠLE OLDU"
DIġI
EDĠLMELERĠM
- Size barınma izni vermeyen Türkiye'ye karĢı kırgın
mısınız?
Kırgın değilim. Kerimov'a yaranmak icin o dönemin
hükümetleri bizi üç kez sınır dıĢı ettiler. Hepsinde Sayın
Demirel'in emri ile oldu bu iĢ. Ama bunun Türk milletine hiç bir
alâkası yok.
- Can güvenliğinizi tehdit eden giriĢimler sürüyor mu?
2001'de bir suikast giriĢimi oldu ama biz bunu zamanında fark
ettik ve ondan sonra Kerimov bu gibi iĢe kalkıĢmadı.
Gerekli
koĢulların
sağlanması
durumunda
Özbekistan'a dönmeyi düĢünüyor musunuz? 12 yıldan beri
ülkeme gitmek için bavul üzerinde oturuyorum. Andican
olaylarından sonra bavulu dıĢarıya çıkardım. ġimdi taksi
bekliyorum, havaalanına götürmesi için. Tabi, TaĢkent'e
uçmaya hazırlanıyorum, Allah nasip etse...
MUHAMMED SALĠH KĠMDĠR?
Türkiye ile Özbekistan'ı karĢı karĢıya getiren adam
1949 yılından doğan Muhammed Salih, Ģair ve
edebiyatçı kimliğinin yanı sıra siyasal mücadelesiyle de
biliniyor. 1985 yılında birkaç yazar arkadaĢıyla birlikte Özbek
halkının millî değerlerine baskı uyguladığı iddiasıyla
Moskova'ya karĢı mücadeleye baĢlayan Salih, bu nedenle
sorguya çekilmiĢti. 1989 yılına gelindiğinde onu, üç yazar
arkadaĢıyla Özbekistan'ın resmî olmayan ilk siyasî örgütü
"Birlik"i ardından da ülkenin ilk sîyasi partisi olan ERK'i kuran
Salih'in kaderi 1991 yılında yapılan cumhurbaĢkanlığı
seçimlerinde, o dönemin Komünist Part i yöneticisi olan Ġslam
Kerimov'a karĢı baĢkan adayı olmasıyla değiĢti. Kerimov'un
aldığı oy oranıyla kendisine rakip olmasından korktuğu Salih'i
tutuklatıp partisinin de malvarlığına el koydu. Salih, dünya
kamuoyunun baskısı sonuncu serbest kalmasına karĢın
1993'te ülkesinden ayrılmak zorunda kaldı. Turgut Özal‘ın
davetiyle Türkiye'ye gelen Salih için Özal'ın vefatıyla zor
günler baĢladı.
Kerimov'un Türkiye nezdinde yaptığı baskılar sonunda
1994 yılında bu ülkeyi terk ederek Almanya'ya geçmek
zorunda kaldı. 1996'da tekrar Türkiye'ye döndü. 1998'de yine
Ġslam Kerimov'un ısrarlı baskılarıyla Bulgaristan'a sürüldü.
Aynı yıl, gayri resmi olarak, Ġstanbul'da kalan ailesinin yanına
döndü. Bu kez üçüncü defa sürgün edildi. Bu sefer
Romanya'ya giden Salih 1999'un baĢlarında Türkiye'ye
dönerek kısa bir süre sonra BirleĢmiĢ Milletlerin Ankara'daki
ofisine, siyasî mülteci olarak baĢvurmak zorunda kaldı. Bu
yolla Norveç'e yerleĢen Salih, halen partisini oradan
yönetiyor. Salih'in Türkiye'de bulunduğu süre içerisinde iki
ülke iliĢkileri adeta kopma noktasına gelmiĢti. Türkiye'de 1500
Özbek öğrenciyi Salih'in yanına geçer diye geri çeken
Kerimov, Türk firmalarına ciddi kısıtlamalar getirmiĢ hatta Türk
mallarının kalitesiz olduğu için alınmaması için televizyonda
konuĢmuĢtu. Bütün bu baskılar sonucu iki ülkenin iliĢkilerinin
kopmasından endiĢelenen özellikle Demirel ve Alparslan
TürkeĢ'in iki lideri barıĢtırma giriĢimleri de sonuç vermedi. En
sonunda Demirel, 1999 yılında Özbekistan ziyaretinde
Özbekistan'ın düĢmanının Türkiye'nin de düĢmanı olacağını
söyleyip Salih'i korumalarının söz konusu olmayacağını
açıklamıĢtı. Türkiye'de özellikle ülkücü kesimce sevilen Salih,
Kerimov'un tersine yalnızca Özbek ulusçuluğunu değil
Türkçülüğü de savunmasıyla biliniyor.
Ali Kemal ERDEM
CIA'nın Özbekistan raporu her Ģeyin özeti: CIA'nın
yayınladığı raporda Özbekistan'daki etkin politik baskı grupları
sıralanırken, 'ülkenin, yeraltı kaynaklarını yeni yeni
keĢfetmeye baĢladığına‘ dikkat çekiliyor.
Muhammed Salih: Son Nefese Kadar Mücadeleye Devam
http://uzbekistanerk.org
Hayati Bice
1992 yılı Ağustos’uydu; Türk Ocakları Genel Sekreteri Prof.
Dr. Orhan Kavuncu, Türk Yurtları dergisi yayın yöneticisi Dr.
Hayati Bice, Efendi Barutçu ve Oğuz Yayan’ın da içinde
bulunduğu bir grup Türk milliyetçisi demirperdenin aralanması
ile buldukları ilk fırsatta Türkistan’a düzenlenen bir gezi ile
Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ı kapsayan bir seyahat
yapmıĢlardı.
Bu seyahatin Özbekistan’ı kapsayan en önemli bölümünün
TaĢkent durağında Özbekistan Demokratik Muhalefeti’nin
yegane sözcüsü ERK Partisi BaĢkanı Muhammed Salih ile de
görüĢme imkanı bulmuĢlardı. O sırada Muhammed Salih
henüz TaĢkent’ten sürgün edilmemiĢti; ancak tüm temasları
“diktatörün uĢakları”nın yakın takibi altında idi. Bunu bilmesine
rağmen -birisi Emir Timur Hıyabanı’nda, birisi TaĢkent’in o
sıralar en büyük oteli olan Hotel Özbekistan’da ve birisi de bir
yurtseverin evindeki davette olmak üzere- tam üç kez grup
üyeleri ile bir araya geldi.
1992 yılı Ağustos‘uydu; Türk Ocakları Genel Sekreteri
Prof. Dr. Orhan Kavuncu, Türk Yurtları dergisi yayın yöneticisi
Dr. Hayati Bice, Efendi Barutçu ve Oğuz Yayan‘ın da içinde
bulunduğu bir grup Türk milliyetçisi demirperdenin aralanması
ile buldukları ilk fırsatta Türkistan‘a düzenlenen bir gezi ile
Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan‘ı kapsayan bir seyahat
yapmıĢlardı. Bu seyahatin Özbekistan‘ı kapsayan en önemli
bölümünün TaĢkent durağında Özbekistan Demokratik
Muhalefeti‘nin yegane sözcüsü ERK Partisi BaĢkanı
Muhammed Salih ile de görüĢme imkanı bulmuĢlardı. O
sırada Muhammed Salih henüz TaĢkent‘ten sürgün
edilmemiĢti; ancak tüm temasları ―diktatörün uĢakları‖nın
yakın takibi altında idi. Bunu bilmesine rağmen -birisi Emir
Timur Hıyabanı‘nda, birisi TaĢkent‘in o sıralar en büyük oteli
olan Hotel Özbekistan‘da ve birisi de bir yurtseverin evindeki
davette olmak üzere- tam üç kez grup üyeleri ile bir araya
geldi.
Bu bir araya geliĢlerden birisinde Muhammed Salih ile
Türk Yurtları dergisinin editörü Dr. Hayati Bice, önemi
bugünkü olaylar ıĢığında değerlendirildiğinde açıkça görülen
bir söyleĢi yapmıĢtı. Bu sohbet Türk Yurtları dergisinin 1993
yılı 5. sayısının 26-29. sayfasında yayınlandı.
Muhammed Salih‘in gelecek vizyonunun tutarlılığını
gösteren Ģu tesbitini Fergana vadisindeki kıyamın merkezi
Andican‘da halka ateĢ açan hafif zırhlı araçlar üzerindeki TR
amblemi ve ayyıldız bir arada değerlendirildiğinde çok ama
çok anlamlı bulduk. Daha 1992 yılında Muhammed Salih
TaĢkent‘teki Emir Timur bahçesinde Ģunları söylemiĢ:
"Ġslam Kerimov'un Tiirkiye Türkistan Cumhuriyetleri
iliĢkilerine verebileceği en büyük zarar kendi diktatörlüğünün
baskı siyasetini Türkiye'nin desteklediği imajını oluĢturmasıdır.
Bu siyaset tutarsa Türkistan aydınları arasında T.C. Devleti'ne
karĢı olumsuz bir kanaatin kök salması kaçınılmazdır."
Hiçbir yorum yapmadan 12 yıl önceki bu tespitteki
isabete iĢaret ederek geçerken sizleri Muhammed Salih‘in 12
yıl önceki - tek virgülünü değiĢtirmediğimiz sohbetiyle baĢ
baĢa bırakıyoruz. Ne mutlu Emir Timur‘un , Celaleddin
HarzemĢah‘ın, ġeybani Han‘ın torunlarına ki Muhammed
Salih gibi yiğit ve basiretli bir liderleri var !
Binlerle rahmet vatanlarının bağımsızlığı, imanlarının
izzeti adına kanlarını Fergana vadisinde sebil edenlere…
Selam olsun Türkistan‘ın yiğit evladına ; Türklüğün
Fergana‘dan tuğu- bayrağı yükseltilen ―son‖ baĢbuğuna…
Hayati Bice
Muahmmed Salih: Son Nefese Kadar Mücadeleye
Devam
SUNU
Türkistan Cumhuriyetleri‘nden Özbekistan‘da komünist
diktatörlüğün kısmen de olsa bağımsızlık ve demokrasi yoluna
yöneltilmesinde büyük payı olan BĠRLĠK HALK HAREKETĠ
içinden doğan ve halen parlamento üyesi olan 11 milletvekili
ile Özbekistan'da Ana Muhalefet Partisi konumunda olar. ERK
PARTĠSĠ lideri Muhammed Salih ile TaĢkent'te görüĢtük.
Özbekistan'da milliyetçi hareketin mayalanmasında büyük
emeği geçen ve bütün Türk yurtları bazında önde gelen bir
fikir ve dava adamı olan Muhammed Salih, Özbekistan‘ın
bağımsızlık kararının verildiği meclis toplantısında. yaptığı
tarihi konuĢma ile tereddütlü milletvekillerini etkilemiĢ ve
bağımsızlık kararının alınmasında önemli bir rol oynamıĢtı.
Geçtiğimiz günlerde Özbekistan'da Birlik Halk Hareketi lideri
Abdurrahim Polat‘a yapılan ve Polat‘ın basından ağır Ģekilde
yaralanması ile sonuçlanan suikast giriĢimi Özbekistan‘da milli
muhalefete yönelik ağır baskılar olduğunu gözler önüne
sermiĢti. ERK PARTĠSĠ lideri Muhammed Salih ile yaptığımız
görüĢmede Özbekistan‘daki son durum ve gelecek üzerine bir
değerlendirme yapmasını ve böylece Özbekistan'daki
milliyetçi hareketin durumu ile ilgili Türkiye kamuoyunun
dikkatinin bazı hususlarda yoğunlaĢmasının gerekliliğini
vurgulamak istedik. Ġlgiyle okuyacağınızı sanıyoruz.
TÜRK YURTLARI
TÜRK YURTLARI : - Sayın Muhammed Salih, son
zamanlarda Özbekistan'da milli muhalefetin temsilcisi Birlik
Halk Hareketi ve onun siyasi temsilcisi olan liderliğinizdeki
ERK PARTĠSĠ üzerinde baskıların yoğunlaĢtığı yolunda bazı
haberler Türkiye'ye ulaĢtı. Bu konuyu bize açıklar mısınız?
Muhammed SALĠH : - Son aylarda Özbekistan'da lıalen
hakim durumda olan ve eski komünistlerden oluĢan Ġslam
Kerimov baĢkanlığındaki yönetimin bütün milli hareketler ve
özellikle Ozbekistan'daki muhalefetin ana gücü olan ERK
PARTĠSĠ üzerindeki baskıları ağırlaĢmıĢtır. Komünizm
döneminden kalan alıĢkanlıklar halen de sürmektedir. ġu
anda Ġslam Kerimov baĢkanlığındaki yönetim yeni bir
diktatörlüğe yönelmiĢ durumdadır. Bu baskıların niteliği
incelenecek olursa niçin halen yönetimde olan Ġslam Kerimov
ve ekibini diktatörlüğe yönelmekle suçladığımız anlaĢılacaktır.
Halen ERK PARTĠSĠ'nin faaliyetleri sürdürmesi
engellenmektedir. Özel teĢebbüsün bulunmadığı ülkemizde
devletin kontrolünde olan basın-yayın araçları yayınlarımızın
basımını engellemekte, devlet tekelindeki radyo ve televizyon
Ana Muhalefet Partisi konumundaki ERK PARTĠSĠ'nin görüĢ
ve düĢüncelerine en ufak bir yer vermemektedir. Halen
parlamentoda 11 üye ile temsil edilen partimiz mensupları
üzerinde ağır baskılar sürdürülmektedir.
TÜRK YURTLARI : - Bu baskıların neler olduğunu
örnekleri ile anlatır mısınız?
Muhammed SALĠH :- Halen Özbekistan'da devlet tek
iĢveren konumunda olduğu için hareketimiz ve partimiz
mensuplarını açlık ile korkutmaya çalıĢmaktadır. ERK
PARTĠSĠ mensubu olan kiĢilerin iĢlerine son verilmekte ve
böylece üyelerimizin partiden ayrılmalarına çalıĢılmaktadır.
Ancak ERK PARTĠSĠ milli muhalefetin temsilcisi olarak halkın
bağrından doğduğu için bu baskılar etkili olmamaktadır. Halen
153.000 üyesi olan ERK PARTÎSÎ'nden bu baskılar sebebiyle
ayrılan kiĢilerin sayısı sadece 4 (dört)'tür. Bu da halkımızın aç
kalma pahasına bizimle bütünleĢmeyi tercih ettiğini gösteriyor.
ERK PARTĠSĠ'nin faaliyetlerini kısıtlamak için yapılan
baskılardan bir diğeriyse bankalarda mevcut olan
hesaplarımıza el konularak partinin ekonomik gücünden
yoksun hale getirilmesidir. Ancak sadece üyelerinin ve milli
hareketin arkasındaki milletimizin yardım ve aidatları ile
ayakta
duran
partimiz
bu
engellemelere
rağmen
mücadelelerini sürdürecektir ve sürdürmektedir.
TÜRK YURTLARI : - Ġslam Kerimov yönetiminin bu
baskıları karĢısında geliĢtirdiğiniz tepkiler nelerdir ve
faaliyetlerinizi sürdürmek yolunda ne gibi çalıĢmalar
düĢünüyorsunuz?
Muhammed SALĠH : - Halen parlamentoda
çalıĢmalarına devam eden 11 arkadaĢımız muhalefet olarak
yapıcı ve uyarıcı çalıĢmalar yapmaktadır. Benim kendi adıma
yaptığım bir değerlendirme ile milletvekilliğinden istifamdan
sonra parlamentodaki çalıĢmalarım sona erdi. Ancak halen
aktif siyaseti ana muhalefet partisi lideri olarak ve tüm
mesaimi partiye ayırarak sürdürüyorum. Çünkü tarihin bize
görev verdiği bu dönemde görevden kaçmak asla affedilemez.
Her türlü baskı ve Ģantaja rağmen, adil olmayan Ģartlarda, her
türlü devlet imkanından ve propaganda vasıtalarından yoksun
olmamıza rağmen BaĢkanlık seçiminde Ģahsıma % 15 oy
veren ve milletvekili seçimlerinde de ben dahil 12
milletvekilimizi ERK mensubu olarak parlamentoya sokan
milletimize karĢı olan borcumuz da bizi görevden kaçamaz
hale getirmektedir. Gücümüz yettiğince kanımızın son
damlasına, son nefesimize kadar halkımıza hizmete ve
Türkistan'ın yeniden Ģanlı mazisi yolunda yükselmesi
gayretlerimize devam edeceğiz. Ağır komünist baskıları
yaĢayan halkımızın aydınlatılması yolundaki basın-yayın
faaliyetimizin en önemli vasıtası olan ve 12.000 satıĢ tirajına
ulaĢan ERK gazetemizin baskısı halen durdurulmuĢtur. Ancak
biz gazetemizi Kazakistan'da bastırarak Özbekistan'da
dağıtmak yolu ile yönetimin engelini aĢmak düĢüncesindeyiz.
TÜRK YURTLARI : - Ana Muhalefet Partisi lideri olan
sizin Ġslam Kerimov ile iliĢkileriniz ne düzeyde? Ayrıca artık
bağımsız bir ülke olarak diğer ülkelerle ikili iliĢkiler geliĢtiren
Özbekistan'da ana muhalefet olarak ne gibi temaslarınız
olmaktadır?
Muhammed SALĠH : - Bizim ülkemizde iktidar sahibi
olan komünistler muhalefet görmemiĢlerdir. Bu yüzden halen
iktidarda olan eski komünistler ve onların lideri Ġslam Kerimov
da muhalefetimizi hazmedememektedir. Benimle olan Ģahsi
iliĢkilerine de bu durum yansımıĢtır. Ġslam Kerimov ile son
birkaç aydır hiç bir Ģekilde görüĢmemiz olmamıĢtır. ġu anda
Ġslam Kerimov mesaisinin önemli bir kısmını muhalefetin ve
özellikle ERK PARTĠSĠ çevresinde oluĢan milli muhalefetin
baskı altına alınması yolunda harcamaktadır. Bu sebepledir ki
adeta bir diktatörlüğe yönelmiĢ durumdadır. Halkımızı son
derece zor durumda bırakan ekonomik bozukluk, Türkiye ve
dünya ile iliĢkilerimizi geliĢtirecek olan ve bizim de
desteklediğimiz Latin alfabesine geçiĢ, komünist baskı ve
zulüm yıllarında yok edilmeğe çalıĢılan tarihi ve kültürel
mirasın onarılması gibi hayati konular halen Ġslam Kerimov'un
ilgi sahası dıĢındadır ve bu yüzden de bu konularda hiç bir
ilerleme kaydedilmemiĢtir.
Ana muhalefet lideri olarak benim diğer ülkelerdeki
siyasi organizasyonlarla iliĢkilerim de engellenmektedir.
Bunun en tipik örneği geçtiğimiz aylarda gerçekleĢen Ġslam
Kerimov'un Almanya ziyareti programından benim ismimin ve
görüĢmelerimin çıkarılması olmuĢtur. Almanya'nın TaĢkent
Büyükelçisi ile yaptığımız görüĢmelerde bu husus ortaya
çıkmıĢtır. Eski Sovyetler Birliği topraklarında oluĢan yeni Türk
Cumhuriyetleri'ndeki milliyetçi hareketlerle görüĢmelerimiz
gayet iyi ve olgun bir geliĢme göstermektedir. Bu iliĢkiler
nedeniyledir ki yayın organımızı Kazakistan'da bastırmamız
mümkün olacaktır. Geçtiğimiz aylarda Azerbaycan'da yapılan
baĢkan
seçimiyle
Ebulfeyz
Elçibey'in
Azerbaycan
CumhurbaĢkanlığı'na seçilmesi de bizi son derece mutlu
etmiĢtir.
TÜRK YURTLARI : - Son dönemde Türkiye ile
Türkistan Cumhuriyetleri arasındaki iliĢkilerde önemli
geliĢmeler kaydedildi; en üst düzeyde temaslar oldu. Bu
geliĢmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Ġslam Kerimov Türkiye
ile kurduğu iliĢkileri kendi nüfuzunu artırma yolunda kullanıyor
mu?
Muhammed SALĠH : - Türkiye ile Türkistan
Cumhuriyetleri arasındaki iliĢkilerin geliĢmesi bizi elbette
mutlu eder. Son dönemde TaĢkent'te Türkiye Cumhuriyeti
Büyükelçiliği'nin açılması ve T.C. BaĢkanı Süleyman
Demirel'in büyük bir heyetle ülkemizi ziyareti bu geliĢmelerin
en önemlileridir. Ayrıca Türkiye televizyonu (TRT)'nun kısıtlı
düzeyde de olsa ülkemizde izlenir hale gelmesi ve ZAMAN
gazetesinin Almaata ve TaĢkent'te ve bizim halkımızın
anlıyabileceği Ģekilde yayınlanması da kayda değerdir. Ancak
bu geliĢmeler etrafında bazı hususlara dikkatinizi çekmek
isterim. Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği faaliyete geçmekle
beraber henüz Türkiye ile ülkemiz arasındaki iliĢkilerde ciddi
bir rolü yoktur. Belki zamanla çalıĢmalar daha iyi Ģekle
girecektir. Ülkenizin BaĢbakanı Süleyman Demirel'in yaptığı
gezinin en büyük eksiği görüĢmelerini sadece yönetimi elinde
tutan eski komünistlerle sınırlı tutması olmuĢtur. Belki de bu
Demirel'in isteği hilafına böyle geliĢmiĢtir. Ancak bundan
sonra ülkemize gelecek siyasi liderlerin bizim de ana
muhalefet ve iktidar alternatifi olarak söyleyeceklerimizi
dikkate almalarını talep ediyor ve bekliyoruz. Demirel'in
Özbekistan ziyareti esnasında arzu etmemize rağmen kendisi
ile görüĢme imkânımız olmamıĢtır. Yine bu sırada Türkiye
heyetinde bulunan Alparslan TürkeĢ ile de görüĢme fırsatı
bulamadık. Kendilerinin -Demirel ve TürkeĢ'in- bizimle
görüĢmeyi talep edip etmediklerini bilemiyorum. Ancak biz
görüĢmeyi arzulamamıza karĢılık kendilerini sadece uzaktan
görebildik. Ġslam Kerimov'un bu siyaseti tutarsa özellikle
Türkistan aydınları arasında Türkiye Cumhuriyeti'ne karĢı
olumsuz bir kanaatin yerleĢmesinden korkarım. Ayrıca Ģu
Türkiye'de iyi bilinmelidir ki eski komünistlerin tipik bir örneği
olan Ġslam Kerimov oportünist bir politikanın izleyicisi olarak
gittiği her ülkede kendisini kabul ettirebilmek için çeĢitli
manevralar yapmaktadır. Türkiye'de tek dostunun Türkiye
olduğunu söyleyen Ġslam Kerimov'un Pakistan ve Suudi
Arabistan'da yaptığı görüĢmeler bu yönden Türkiye kamuoyu
tarafından iyice değerlendirilmelidir.
TÜRK YURTLARI : - Bundan sonrasında ne gibi
geliĢmeler bekliyorsunuz?
Muhammed SALĠH : - Halen (1993) Özbekistan
bağımsız sayılamaz, l Eylül 1991'de ilan edilen "Müstakillik"
halen hayata geçirilememiĢtir. Ülkede milli para halen
tedavülde değildir; Rusya'ya olan ekonomik bağımlılık
sürmektedir.
Ülkemizdeki etnik karıĢıklıklar ve bunların ortaya
koyduğu etnik çatıĢma riski her geçen gün artmaktadır. Halen
ülkemizde % 11 oranında bir Rus azınlık varlığını
sürdürmektedir. Hükümet bizim hareketimizi ırkçı-Ģovenist
olarak lanse ettiği için ülkemizdeki gayri-Türk unsurlar bize
korku ile bakmaktadır. Halbuki bizim hiç kimseye karĢı ırkçıĢövenist bir bakıĢımız yoktur. Bizim endiĢemiz Ġslam Kerimov
yönetiminin konumunu güçlendirmek için ülkede bir "milliyetler
çatıĢması"nı körüklemesidir. Açıkça önümüzdeki dönemde
provakatif çalıĢmalarla ülkede bir etnik çatıĢma ortamının
oluĢturulmasından ve kan dökülmesinden endiĢe ediyoruz.
Ülkenin
ekonomik
durumunun
kısa
sürede
düzeltilemeyeceğinin farkındayız. Bu nedenle öncelikle tam
bağımsızlık yolunda adımlar atılmasını ve ülkenin manevi
yapısının onarılmasını istiyoruz. Maddi yapımızın çağdaĢ
standartlara ulaĢması belki de epeyce zaman alacaktır. Ancak
halen ağır Ģartlarda yaĢayan köy halkının rahatlatılması için
bazı tedbirler alınması ve süratle bir toprak reformu yapılarak
köylünün kendi emeğini kendisinin değerlendirebilmesinin
sağlanması gerekir. Ancak Ġslam Kerimov yönetiminin kendi
gücünü azalmasına yol açacak böylesi bir toprak reformuna
gitmeyeceğini de biliyorum.
TÜRK YURTLARI : - Son olarak Türkiye'ye bir
mesajınız var mı?
Muhammed SALĠH : - Türkiye'nin güçlü ve bağımsız bir
ülke olarak, ayakta durması bizim için çok önemlidir. Ayrıca
Türkiye'deki liderlerden isteğimiz Türkistan Cumhuriyetleri ile
iliĢkilerini sadece eski komünistlerin elindeki mevcut idare ile
sınırlı tutmamaları ve demokratik ve milli muhalefetin
temsilcisi olan ERK PARTÎSÎ gibi kuruluĢları da dikkate
almalarıdır. Türkiye'deki milli kamuoyundan beklentimiz ise
ülkemizdeki durumu anlamağa çalıĢarak Ġslam Kerimov gibi
her devrin adamı ; her kılığa girebilen ve milletimize yeterince
zarar vermiĢ kiĢilere karĢı verdiğimiz mücadelede her yönden
bize omuz vermeleri, manevi destek ve yardımlarını, dualarını
esirgememeleridir. ( Emir Timur Hıyabanı, TaĢkent , Ağustos1992 )
Hayati Bice
RTÜK,Uzman Dr., AraĢtırmacı-Yazar
TaĢkent, Ağustos 1992 : Erk Partisi BaĢkanı
Muhammed Salih: Son Nefese Kadar Mücadeleye Devam
www.turkdirlik.com
Özbekistan'da Madalyonun Öteki Yüzü
26.05.2005/12:50 - Kafkaslar-Orta Asya-Ortadoğu ÇalıĢmaları
Stratejik Yorum No:109
ArĢ.Gör. Ekrem KALAN
Kafkasya‘da baĢlayıp, ardından Ukrayna‘ya oradan da
hızlı bir Ģekilde Orta Asya‘nın demokratikleĢme sürecini
sancılı bir Ģekilde yaĢayan Türk Cumhuriyetleri‘ne doğru
yayılan halk devrimi dalgası, bilindiği üzere kısa bir süre önce
Özbekistan‘da kendisini gösterdi. Yalnız bu bahsettiğimiz
bölgelerde kadife devrimler gerçekleĢirken, Özbekistan‘da
durum pek de bu genel devrim modasının adına uygun bir
Ģekilde geliĢme göstermediği gibi, yakın gelecekte de
göstermeyeceğe benziyor. Konuya girmeden önce, kısaca
Özbekistan‘ın sosyal ve demografik yapısından bahsetmekte
yarar var. Özbekistan, nüfusu yönüyle Orta Asya Türk
Cumhuriyetleri arasında ilk sırayı alır ve artıĢ hızı böyle
devam ederse, 2010 yılına gelindiğinde 32-36 milyona
ulaĢacaktır. Özbekistan'ın, son belirlemelere göre, 26.8 milyon
olan nüfusunun %80'ini Özbekler, %5.5'ini Ruslar, %5'ini
Tacikler, %3'ünü Kazaklar, % 2.5'ini Karakalpaklar, %1.5'ini
Tatarlar ve %2.5'ini de diğerleri oluĢturmaktadır. Özbekistan
nüfusunun büyük bölümünün Özbeklerden oluĢması hem
siyasi bir güç, hem de bir istikrar unsuru olarak
değerlendirilmektedir. Bu durum aynı zamanda yönetimde ve
ekonomide Ruslar tarafından donatılmıĢ olan kilit mevkilerin
ÖzbekleĢtirilmesinde Kerimov'a büyük kolaylıklar sağlamıĢtır.
Özbekistan, etnik ve dini açıdan homojenik nüfusu ve kültürel
altyapısıyla diğer Türk Cumhuriyetleri‘ne göre farklılık arz
etmektedir.
Özbekistan'ın tarihten gelen, zengin bir kültür ve
edebiyat temeli vardır. Semerkand ve Buhara Ģehirlerinde
Türk dünyasının en ünlü ve dünyaca tanınmıĢ düĢünürleri,
edebiyatçıları, matematikçileri ve bilim adamları yetiĢmiĢtir.
Diğer cumhuriyetlerde bulunmayan bu köklü kültür mirası,
Özbeklere daha güçlü bir ulusal kimlik bilinci kazandırmıĢtır.
Yukarıda bahsi geçen bu köklü kültür mirası, günümüz
Özbekistan‘ında etkili bir halk hareketinin meydana gelmesine
önemli bir katkı sağlamaktadır. Bazı araĢtırmacı yazarlarımız
Özbekistan‘da meydana gelen olaylarda G. Soros‘un parmağı
olduğunu düĢünmekte ve bu doğrultuda düĢüncelerini ifade
etmektedirler. Bu görüĢ hemen bütün siyaset bilimciler
tarafından da desteklenmektedir. Soros Vakıfları, özellikle
bulundukları ülkede insani yardım adı altında muhalefeti
güçlendirmek amacıyla desteklerde bulunmaktadır. Bunun
farkında olan Kerimov da Kırgızistan‘daki devrim sonrası ilk iĢ
olarak TaĢkent‘teki Soros Vakfı‘nı kapatarak, önlem almaya
çalıĢmıĢtı. Fakat bu önlem halk hareketini durdurmaya
yetmezdi. Çünkü oluĢabilecek halk hareketlerinin tetikleyicisi
olması için Soros Vakfı‘nın teĢvik ve kıĢkırtmalarına ihtiyacı
yoktu.
Özbekistan‘da meydana gelen olayları, sömürüye ve
zulme bir baĢkaldırı ve bir demokrasi arayıĢının güçlü sesi
olarak düĢünmek gerekir. Halk zaten yıllardır patlamaya hazır
bir bomba gibidir. Fakat Özbekistan‘daki devrim kadife
olmanın ötesinde, çok kan dökülen bir devrim hareketi
niteliğindedir.
Özbekistan olayları sadece dinci bir grubun Ġslam
Devleti kurmak iddiasıyla ortaya atılarak, baĢlattıkları bir isyan
gibi görünse de asıl gerçek demokrasiye duyulan özlemin
ortaya çıkardığı bir halk hareketi olduğudur. Her ne kadar
Kerimov, kendisine karĢı oluĢturulan muhalif hareketi özellikle
de 11 Eylül sonrasında teröre karĢı ortak hareket etme
parolasıyla ABD‘nin de desteğini almak maksadıyla aĢırı
Ġslamcı
oluĢumlar
olarak
nitelendirerek,
kendince
cezalandırsa da olayın aslı böyle değildir.
Nitekim görgü tanıklarının ifadelerine göre de
Andican‘da öldürülenlerin tamamına yakını yöre sakinleri yani
masum halk idi. Bunun yanı sıra halk desteği olmayan bir
isyan kısa bir sürede böyle büyük ve çarpıcı sonuçlar ortaya
konması beklenemezdi. Peki, halkı canı pahasına böyle bir
harekete iten etken ne idi? Bu sorunun cevabı, hem
Kerimov‘un despot yönetimi hem de gönüllerdeki demokratik
ve refah bir Özbekistan isteği idi. ĠĢte bu iki cevabın kesiĢtiği
tek bir nokta bulunmaktadır. Bu nokta da Kerimov tarafından
baskılar altında kalarak, çareyi yurtdıĢına kaçmakta bulan Erk
Partisi‘nin 1993‘ten beri sürgündeki lideri Muhammed Salih‘tir.
Peki kimdir bu Muhammed Salih ve neden milyonlarca Özbek
onu lider olarak görmek istiyor?
Muhammed Salih, 1949‘de Harezm eyaletinde dünyaya
geldi. Büyük bir edebiyatçı, Ģair, fikir ve siyaset adamıdır.
Demokratik ve milli esaslar üzerine kurulmuĢ bir Özbekistan
hayaliyle yetiĢti. 1982‘de ―Dede Korkut Kitabı‖nı, 1986‘da Ziya
Gökalp‘in ―Türkçülüğün Esasları‖nı, daha sonra Türkçe‘den
―Yunus Emre Divanı‖nı Özbek Türkçesi‘ne aktararak
yayınlattı. 1985 Ocak ayında kaleme aldığı, Özbek
Milliyetçilerinin baĢ eseri olan ―Politbüro‘ya Mektup‖ adlı
eserini yazdı ve eser bütün SSCB‘de büyük etki yarattı. Bu
sosyal depresyon onu politikaya iten önemli bir etken oldu.
1985‘den baĢlayarak o kendi makalelerinde her
cepheden Özbek halkının dertlerini gündeme getirmeye
baĢladı. Mayıs 1988‘de Özbekistan Yazarlar Birliği Genel
Sekreterliğine seçildi.1988 yılının Kasım ayında üç yazar
arkadaĢı ile birlikte o dönemin ilk muhalefet teĢkilatı olan
"Birlik Halk Hareketi"ni kurdu. 1989 Ağustos ayında bu
hareketten ayrıldı. 1990 yılının Nisan ayında ise "ERK
Demokratik Partisi"ni kurdu ve baĢına geçti, hızla
örgütlenmesini sağladı. MeĢhur Özbek ġairi Çolpan'ın "KiĢen"
Ģiirindeki ‗‘zincir giyme, boyun eğme, ki sen de hür doğdun!",
mısrası Partinin sloganı olmuĢtu. Partinin birinci hedefi
"Özbekistan‘ın Sovyetler Birliğinden ayrılması,
demokratik, milli devlet kimliğine kavuĢması" idi.
özgür,
Muhammed Salih 1990 ġubat ayında Özbekistan
Parlamentosuna milletvekili seçildi. 20 Haziran‘da Partisi
tarafından hazırlanan "Özbekistan‘ın Bağımsızlık Bildirgesi"ni
Parlamentoya sundu ve bu bildirge orada aynen kabul edildi.
Böylece 5 Türk Cumhuriyeti arasında ilk bağımsızlığı kazanan
cumhuriyet Özbekistan oldu. Ancak halkın desteğini sağlamıĢ
olan Muhammed Salih‘e karĢı bir denge unsuru oluĢturmak
isteyen Kerimov, Sovyet Rusyası‘nın desteğini almak için
Bağımsızlık
Bildirgesini
çiğneyerek,
1991
Mart
Referandumunda oylamaya hile karıĢtırıp, Özbekistan‘ı tekrar
Sovyet idaresi altına sokmuĢtur. 1991 Ağustosundaki Rus
ġovenistlerinin Gorbaçov'a karĢı baĢarısız darbesinden sonra
Sovyetler kendiliğinden dağılmaya baĢladı. Kerimov bir anda
Milliyetçiler tarafına geçti ve onların talebiyle hemen darbeden
sonra, 29 Ağustos da Özbekistan‘ın bağımsızlığını ikinci kez
ilan etmek zorunda kaldı. Ancak iki taraf arasındaki çekiĢme
bununla da kalmadı.
Muhammed Salih, 1991 yılının Aralık ayında yapılan
CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde yine Kerimov'a karĢı adaydı.
Yapılan seçimleri hile karıĢtırarak, Kerimov kazanmıĢtı.
Yaptığı hile ortaya konulmuĢ olmasına rağmen bir netice elde
edilemedi. Ardından Kerimov Erk Partisi üzerindeki baskılarını
arttırdı. ÇeĢitli bahanelerle bazılarını tutuklattı. Böylece bu
parti mensuplarını sindirmeye çalıĢtı, ancak geç kalmıĢtı
çünkü parti bütün halka mal olmayı baĢarmıĢtı. Bir süre sonra
Erk Partisi, Kerimov muhaliflerinin toplandığı yer haline geldi.
Kerimov‘un baĢbakanlık ve 4 bakanlık karĢılığında muhalefete
bir son vermesi teklifini reddeden Muhammed Salih, baskılara
daha fazla dayanamayarak Nisan 1993‘te ülkeyi terk etmek
zorunda kaldı.
Bundan sonraki hayatında ise onu daha büyük badireler
bekliyordu. Türkiye‘ye üç defa sığınmıĢ ancak üç defa da
Özbek yönetiminin baskısı yüzünden sınır dıĢı edilmiĢti.
Norveç kendisine sahip çıkmıĢtı. Prag‘da tutuklandığında da
kurtulması için Norveç tüm diplomatik gücünü kullanmıĢtı.
Yukarıda da değindiğim gibi Kerimov, 11 Eylül‘den sonra
oluĢan küresel konjonktür çerçevesinde Muhammed Salih‘in
Usame bin Ladin ile müttefikliğinden, Taliban mensubu
olduğuna kadar pek çok iddia ile hareket ederek iadesini
sağlamaya çalıĢtı.
Fergana Vadisi‘nde üstlenmiĢ olan bir avuç Vahhabi
militanın varlığından yola çıkarak, Özbekistan‘daki bütün Erk
Partisi üyeleri ―aĢırı dinci teröristler‖ olarak ilan edildi ve büyük
çoğunluğu tutuklandı. Bütün bu olan bitenler de Özbekistan‘ı
bugünkü duruma getirdi. Peki ya bundan sonra neler olacak?
Bundan sonra olacakları da Muhammed Salih‘in Berlin‘de bir
gazeteye 15 Nisan günü verdiği röportajdan kestirebiliyoruz.
Bu röportajında Muhammed Salih, "Hiç Ģüphe yok ki Andican,
rejimin sonunun baĢlangıcıdır" beyanatıyla Özbekistan‘daki
durumu
ve
meydana
gelecek
geliĢmeleri
kısaca
özetlemektedir.
*Pamukkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi.
Özbekistan muhalefetinden
ERK
Muhammed Salih Gerçek Hayat‘a konuĢtu
Partisi
lideri
“Özbekistan‟da halk kazanacak!”
SÖYLEġĠ
ALĠ GÜMÜġ
Özetle Özbekistan
Orta Asya‘nın kalbi kanıyor. Özbekistan‘da iki günde
binlerce insan toprağa gömüldü. SSCB‘nin dağılmasından
sonra iktidara gelen eski KGB ajanı Ġslam Kerimov‘un despot
idaresi altında inleyen halk için Özbekistan yaĢanılır bir yer
olmaktan çoktan çıktı. Tam on beĢ yıldır zulmünü icra eden
Kerimov diktasına hem ABD hem de Rusya destek veriyor.
Ayrıca, Ġsrail‘in Özbekistan‘a yönelik icraatlarını da zikretmek
gerek.
Özbekistan için, tarihi ve nüfusu itibariyle, Orta Asya‘nın
müstakbel belirleyici gücü diyebiliriz. Yani Özbekistan‘da olup
bitenler, bütün bölgeyi etkileyecektir. Bu nedenle Özbekistan‘a
özel önem atfediliyor.
ABD‘nin,
Afganistan iĢgalinden
beri,
Kerimov
yönetimiyle yakın teması var. Hatta burada bir de ABD üssü
kuruldu. Afganistan‘da faaliyette bulunan silahlı Özbek muhalif
güçleri tasfiye etmek karĢılığında Kerimov ABD ile anlaĢmıĢtı.
O günlerde naklen yayınlarda televizyonlardan seyrettirilen
Kale-i Cengi katliamında öldürülenler ve daha sonra esir
alınıp konteynırlara yüklenerek yok edilen binlerce kiĢi
Özbeklerden baĢkası değildi. ABD, Kerimov‘a verdiği sözü
tutmuĢ binlerce özgürlük savaĢçısı Özbek Müslüman‘ı
katletmiĢti. Müslümanlara ait bu cesetler, piĢkinlikle örtbas
edildi.
Fergana Vadisi bin yıldır Orta Asya‘da Ġslam kimliğini
besleyen, neĢvünema bulmasını sağlayan, alimler sanatçılar,
aydınlar, entelektüeller yetiĢtiren verimli bir ova, çölün
ortasında hayat fıĢkıran bir vaha idi. Özbekistan‘da önceki ve
Ģimdiki kanlı olayların patlak verdiği yer yine Fergana Vadisi
oldu. Hiçbir güç bu vadinin insanlarını inançlarından
ayıramadı. Yarım milyon kiĢinin Guantanamo benzeri gizli çöl
hapishanelerinde tutulduğu, insanca yaĢamak taleplerinden
baĢka suçu olmayan Özbek muhaliflerin çığlıklarını duyan
yok…
―Özbekistan‘da halk kazanacak!‖
Ali Gümüş : Özbekistan‘da son yaĢanan olaylar
konusunda hayli çeliĢkili haberler alıyoruz. ġu anda durum
nedir?
Muhammed Salih : Ġsim tespiti yapılan cesetlerin sayısı
bin sekiz yüz elli civarında. Bizim yerel kaynaklardan
aldığımız bilgiler bu yönde. Ama hala yeni haberler ve bilgiler
almaya devam ediyoruz bu sayının maalesef artma olasılığı
vardır. Olaylar da henüz yatıĢmıĢ değil.
Ali Gümüş : Bu olaylar Kerimov‘a karĢı bir ayaklanma
mıydı?
Muhammed Salih : Bu elbette Kerimov‘un zulmüne
karĢı yapılan bir ayaklanmaydı. Dün, Tahtacı kentinden de
ayaklanma haberleri geldi. Burada da ölümler oldu. Ġki yüz kiĢi
de burada öldürüldü.
Ali Gümüş : Kaç Ģehirde ayaklanma var? Göstericilerin
sayısı kalabalık mı?
Muhammed Salih : Andican, Tahtacı, Karasu, TeĢiktaĢ
Ģehirlerinde ayaklanma oldu. Bu Ģehirlerin hepsi Fergana
vadisinde.
Ali Gümüş : Fergana Vadisi dıĢında durum nasıl?
Muhammed Salih : Bütün Özbekistan‘da gerginlik
yaĢanıyor. Her yer patlamaya hazır durumda. Bu ülke içinde
geliĢen bir muhalefet. DıĢ kaynaklı değil. Halkın bizzat kendisi
var meydanlarda. Ölenlerin çoğu da kadın, çocuk ve sivil
insanlardan oluĢuyor.
Ali Gümüş : Ekremiler adında
bahsediliyor isyancıların kimliğine dair...
bir
tarikatten
Muhammed Salih : Hayır. Öyle bir tarikat yok. Ölen
gençlerden birinin elinde bir mektup bulundu. ―Andican
halkına hitap‖ diye baĢlayan mektupta ―biz tarikat veya
herhangi bir gurup değiliz. Sadece adalet istiyoruz‖ Ģeklinde
ifadelerin yer aldığını biliyoruz.
Ali Gümüş : Siz Özbek muhalif lideri olarak, yaĢanan
olaylar hakkında neler düĢünüyorsunuz?
Muhammed Salih : Bu olaylar, Kerimov‘un sonunun
baĢlangıcıdır. Allah‘ın izniyle halk onu alaĢağı edecektir.
Ali Gümüş : Kerimov iktidarına bildiğimiz kadarıyla
hem Rusya hem de Amerika destek veriyor. Bu güçlü desteğe
rağmen halk Kerimov‘u indirebilir mi?
Muhammed Salih : Bugün sadece Rusya‘nın
desteğinden söz edilebilir. ABD desteğini kesmek zorunda.
Özbekistan‘da ABD üsleri var. Ama kendi üslerinin esiri
olacak kadar küçük bir devlet değil Amerika. ABD bu güne
kadar yaĢananlar karĢısında sustu ama artık politikasını
değiĢtirmek zorundadır. Son açıklamalarından da bunu
anlıyoruz.
Ali Gümüş : ABD nasıl bir açıklama yaptı?
Muhammed Salih :Beyazsaray sözcüsü, Özbekistan
yönetimini kınadığını açıkladı. Göstericilere karĢı silah
kullanılmasını kınadığını açıklaması önemli bir geliĢmedir.
Ali Gümüş : Özbekistan olaylarında öne çıkan bir isim
var mı?
Muhammed Salih : Hiçbir isim yok.Grup veya hizip adı
altında bir örgüt kimliği de yok. Tamamen halk hareketidir.
ġimdi bizim vazifemiz halkı yönlendirmek ve onların
rehberliğini üslenmektir. Burada bir mizansenin yaĢanmıĢ
olma ihtimali de var. Özbekistan‘da biriken öfke ve rahatsızlığı
bilen iktidar Ekremiye tarikatı adı altında kendisinin uydurduğu
fundamentalist kimliği ortaya atarak batının desteğini arkasına
almak istemiĢtir. Olayların halk hareketi olduğunu gizlemeye
çalıĢmaktadır.
Ali Gümüş : Türk basınının Özbekistan‘a
yayınlarını genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
dair
Muhammed Salih : Türkiye‘deki basının Kerimov
tandanslı bilgilere dayanarak yayın yaptığı kanaatindeyim.
Dünya basını olaylara daha objektif yaklaĢıyor. Onlar
fundamentalist falan demiyorlar.
Ali Gümüş : Bundan sonra Özbekistan‘da neler
olabilir?
Muhammed Salih : Halkın ayaklanması çok kanlı bir
Ģekilde bastırıldı. Ama bu böyle kalmayacak. Halk korku
duvarını aĢtı. Kerimov ve onun cellâtlarından korkmuyorlar
artık. Bu baĢlangıçtı. Halk devam edecek ve kazanacak.
“Türk dünyası fikri yaşamalı”
Türkiye Gazetesi, 26. 05.2005
Fransa Türk Federasyonu'nun Büyük Kurultayı, adeta
Türk Zirvesine dönüĢtü. MHP Genel BaĢkanı Bahçeli, Kırım
Türklerinin lideri Kırımoğlu ve Özbek siyasetçi Muhammed
Salih Kurultaya katıldı
Strasburg - Fransa Türk Federasyonu'nun 6. Büyük
Kurultayı Strasburg'a bağlı Wacken Rheues Ģehrindeki Pare
des Expositions Salonunda yapıldı.
Kurultaya MHP Genel BaĢkanı Devlet Bahçeli, Ukrayna
Parlamentosu üyesi ve Kırım-Tatar MilliMeclisi BaĢkanı
Mustafa Cemil Kırımoğlu, Özbekistan'daki ERK Partisi Genel
BaĢkanı Muhammed Salih, Strasburg BaĢkonsolosu Engin
Yürür, MHP Genel BaĢkan Yardımcıları Metin Çobanoğlu,
Mehmet Ekinci, Atilla Kaya, MHP Genel Sekreter yardımcısı
Bülent Didinmez, MHP Merkez Yönetim Kurulu üyeleri Suat
BaĢaran, Türkmen Onur, Mehmet Telek, Fransa Türkmenler
Derneği BaĢkanı Nihat Bayatlı, Dünya Azerbaycanlılar
Kongresi BaĢkan yardımcısı Amir HaĢimi Abdullah, Avrupa
Irak Türkleri Federasyonu Genel BaĢkanı Bahattin Kevser,
Avrupa Türk Federasyonları genel baĢkanları ve yöneticileri,
iĢadamları ve yaklaĢık 10 bin kiĢi katıldı.
TÜRK ZĠRVESĠ GĠBĠ KURULTAY
"Özbekistan sıyasi hayatının büyük ismi Muhammed
Salih kurultayda yaptığı konuĢmada ''Türkiye'de bazı kiĢilerde
demokrat görünme derdi var. Demokrat gözükmek için Türk
benliğinden uzaklaĢmak isteyenler var", dedi..
Türk devletlerinin ortak iĢbirliğine de değinen
Muhammed Salih ''Türkiye'ye ilk geldiğim zamanlar,
politikacılar bu konuyu ciddi ciddi konuĢuyorlardı, hem de
Türk devletinin her kademesinde. ġimdi Türkiye'de bu konuda
konuĢmak ciddiyetsizlik sayılır, vizyonsuzluk sayılır, hem de
devletin her kademesinde.
Bugün Türk Entegrasyonu gayesi soğuk savaĢ
dönemindeki gibi derin bir çukura gömülmüĢtür ve onun bir
kez daha ortaya çıkmasına inananlar sayısı azalmaktadır.
Türk milliyetçiliğinin Avrupa aĢkı ile yanıp-tutuĢan bir
toplumun tam ortasında azınlık. kaldığını kaydeden
Muhammed Salih bu davayı rahmetli Alparslan TürkeĢ
tabutluklarda nasıl korudu ise, sizde bu davayı kutsal
değerlere saldıran dünya karĢısında öyle korumalısınız, dedi.
Gün gelecek, bu dava taraftarlarının ne kadar uzak görüĢlü
olduklarını itiraf edecektir, inĢallah'', dedi.
Türkistan‟ın Celladı
Muhammed Salih: "Emir Teymur Ġslam Kerimov’u dar
ağacından asardı"
Yeni Musavat gazetesi, Baku, 2 haziran 2005
Elbeyi HESENLĠ
26 Mayıs‘ta(2005) Norveç‘in baĢkenti Oslo Ģehrinde
Andican olayları ile ilgili protesto mitingi yapıldı. Erk ve
Müsavat Partilerinin Norveç teĢkilatlarının teĢebbüsü ile
düzenlenen mitinge Türkmenistan Muhalefeti, Uygur Hareketi
ve Türk Federasyonunun yürüyüĢçüleri katıldı.
Mitinge katılanlar Norveç DıĢiĢleri Bakanlığı binası
karĢısında Parlamentoya kadar yürüdüler. Helsinki Grubunun
ve bir çok insan hakları teĢkilatlarının destek verdiyi bu
tedbirde çıkıĢ eden Özbekistanlı siyasi muhacir Muhammed
Salih Özbekistan‘da baĢlamıĢ katliamın BirleĢmiĢ Milletler
tarafından araĢtırılması için Ġslam Kerimov‘a baskı yapmaya
çağırdı. Muhammed Salih 1949 yılında Özbekistan‘ın Harezm
vilayetinde doğmuĢ olup. 1975 yılında TaĢkent Üniversitesini
bitirip. 1977‘de genç Ģairin ilk kitabı Özbekistan‘da geniĢ yankı
uyandırdı. 1980 yılının ortalarından itibaren siyasi ve içtimai
alanda adını duyulmaya baĢlamıĢ,. 1988 yılında dağıtılan
"Birlik" Hareketinin yaratıcılarından biridir. Adı geçen hareket
parçalandıktan sonra Erk (Azadlık) Partisini kurmuĢ ve halen
partinin lideridir. 1990 yılında Özbekistan Parlamentosuna
milletvekili seçildi. 20 Haziranda Partisi tarafından hazırlanan
"Özbekistan‘ın Bağımsızlık Bildirgesini" Parlamentoya sundu
ve bu bildirge orada aynen kabul edildi. 1991yılıında Ġslam
Kerimov‘un tek rakibi olarak cumhurbaĢkanlığı seçimlerine
katıldı. Bu seçimlerde yapılan hilelere itiraz eden Muhammed
Salih ve taraftarları 1992 yılının baĢlarında baskılarla
karĢılaĢtı ve muhalif yerel gazeteleri kapatıldı. Rejim
tarafından evinde gözaltına alınmıĢ olmasına rağmen, 1993
yılında yeni bir milli meclis kurmak amacıyla isyan etmek
suçuyla tutuklandı. Uluslar arası baskılar sonucunda serbest
bırakılan bu siyasetçi, Erk Partisinin kararı ile ülkesini terk
ederek Bakû‘ye, daha sonra Türkiye‘ye geldi. Kerimov rejimi
12 yıllık sürgün hayatı döneminde de takip etti. Bu sebeple
birkaç defa Türkiye‘den çıkarıldı. Üç kez suikasta uğradı.
1999 yılı ġubatında TaĢkent‘te meydana gelen patlamalarla
ilgili olarak gıyabında 15 yıl hüküm verilerek, Özbekistan
Interpol‘i talebiyle Çek polisi tarafından Pragda tutuklandı. 15
günlük hapis süresi sonrasında uluslar arası istek üzerine
serbest bırakıldı. MeĢhur Çek Devlet BaĢkanı Vlaslav Havel
Muhammed Salih‘i BaĢkanlık sarayında kabul ederek,
meydana gelen ―bürokratik yanlıĢlık‖ için özür dileyip, ―O,
yirmiden fazla kitabın yazarı, edebi klasiklerin Özbek diline
çeviren, kendisi hakkında 10 dan fazla kitap yazılan, halen
Almanya‘nın Frankfurt Ģehrinde siyasi mülteci olarak
yaĢamaktadır.Evlidir ve beĢ evladı var.
Muhammed Salih Beyle fikirlerini almak istediğimizi
bildirdik. Öncelikle ülkemizde (Azerbaycan) meydana gelen
siyasi oluĢumları hassaslıkla izlediğini söyledi. Daha sonra
―Azerbaycan‘da gözlemlediğim siyasi değiĢiklikler Türkistan
Türkleri için çok önemlidir ve ben Azerbaycan halkına bu
Ģerefli süreçte baĢarılar diliyorum. Ġnanıyorum ki bu süreçten
orta Asya halklarına da pay düĢecek‖ diye kaydetti.
Andican olayları konusunda da Ģunları söyledi:
―Meydana gelen olaylar Özbek halkının Kerimov rejimine olan
sonsuz nefretinin tezahürü olarak değerlendiriyorum. Dünya
bir daha Ģahit oldu ki, Ġslam Kerimov‘un güvendiği çoğunluk
aslında bir barut fıçısıdır. Ve bu fıçının istenilen an patlama
tehlikesi var. Özbekistan‘ın vatansever kuvvetleri bu
oluĢumun Kırgızistan‘daki gibi demokratik yolla yükseliĢini
sağlasaydılar daha da güzel olacaktı. Ancak mitingler
bastırılması ve dağıtılması buna imkân vermedi. Öldürülenler
arasında kadın çocuk ve yaĢlıların çok olması gösteriyor ki,
insanlar rejimin onlara ateĢ açabileceğini göze alabiliyor.
TaĢkent ölü sayısını resmi olarak 169 kiĢi olarak açıklayarak
iddia etse de, bize gelen haberlere göre 1000–1200 katliam
kurbanı olduğu yönündedir‖. Uluslar arası kamuoyu
Kırgızistan olaylarını demokratik bir inkılâp olarak kabul etti.
Andican olayları ise daha çok Ġslamcı olarak değerlendirdi.‖
Bu doğru mu? Özbek halkı Ġslam devleti kurmak
arzusunda mıdır?
―Kerimov 1991 yılından beri siyasi rakiplerini Ġslamcı
temelinde suçlamaktadır. Hatta bizim partiye de bu etiketi
yapıĢtırmak istedi. BaĢarılı olamadı. Ben özellikle o zaman
ona, Ġslamcılık iftiraları hakkında bu kadar ileri gitme
demiĢtim. Biz demokratik muhalefetiz bize faaliyet imkânı
vermiyorsun. Hatta ülkeden çıkarıyorsun. Radikal Ġslamcılıkla
suçluyorsun. Bu durum radikal Ġslamcıların güçlendirecek. Bu
gün maalesef bu duruma gelinmektedir. ġimdi Özbekistan‘da
bu gibi gruplar artık mevcuttur. Bunu görmezden gelemeyiz.
―Hizbi takrib‖ gibi bazı grupların halk arasında desteği yoktur.
Onlar hilafet devleti kurmak istiyorlar ve bu hilafet de Arap
dilinde olmalıdır diye düĢünüyorlarmıĢ. Özbek Türkleri böyle
saçma fikirleri kabul eder mi? Bu gün adaletli seçim yapılsa
halk, bu radikal Ġslamcılara değil demokratik muhalefete
destek verecektir. Andican olaylarında bu radikal Ġslamcılar
halkın protestosundan faydalanmak istediler. Unutulmasın ki
ülkede beĢ milyon iĢsiz var. Bu insanların arasında bir miktar
parayla istenilen gruba dâhil olmaya hazır olanları çoktur.
Üstelik insanlar hangi yolla olursa olsun bu zulümden
kurtulmak istiyorlar. Özbekistan‘da halk isyanı baĢ
göstermeye baĢladı ve sadece Ġslamcılar bundan
yararlanmaya çalıĢtılar. Katliama hazır olarak yetiĢtirilmiĢ
polislere göre biz onları suçluyoruz. Biz Kerimov‘u da
suçluyoruz ki, o halkın protestosuna radikal Ġslamcı damgası
vurarak millete ateĢ açtı. Kerimov gerçek bir cellâttır. O
Andican olaylarına katılan herkesi tutuklayacak. Ellibin insanı
hapsetmek ne kadar akla sığmaz olsa da, ben onu iyi
tanıyorum. KiĢiliği ve onuru ağır yara almıĢ insanlara iĢkence
ederek ―lüzumlu‖ ifadeler alınacaktır. BMT, ATET, Avrupa
Parlamentosunun bazı teĢkilatlarının ve ABD‘nin beyanatları
gösteriyor ki, dünya Kerimov‘a baskılarını artıracak.‖
Özbekistan‘da çok yönlü muhalefetin taraftarları çok
mudur?
―Biz yarı-demokratik seçimde bile galip gelebilirdik. Halk
bizi destekliyor. O yüzden Kerimov demokratik muhalefetin
seçimlere katılmasını engelliyor. Rejim bize karĢı son derece
amansızdır, acımasızdır. Batı ise bizi yeterince savunmuyor.
Ancak Ġslamcı gruplar arap ülkelerinden, Afganistan‘daki ve
Pakistan‘daki Talibanlardan ciddi anlamda destek almaktadır.
Bu da siyasi süreci etkilemektedir. Kerimov da Batıyı
Ġslamcılarla korkutarak, onlardan önemli miktarda araç
almaktadır. Fikrimce Batı, Özbekistan demokratlarına ciddi
destek vermelidir. Aksi takdirde, Ġslamcılar Türkistan‘da
gerçek söz sahibi olacaklardır. Kırgızistan inkılâbından hemen
sonra Özbekistan ÖGUAM‘dan çıktı. Çokları bunu Kerimov‘un
inkılâptan yana sağlama almak olarak değerlendirdi.‖
Siz nasıl düĢünürsünüz?
Kerimov, ÖGUAM siyasileĢmekte olduğundan bu
kurumdan çıktık diye açıklama yapıyor. Aslında sebep
baĢkadır. Bu teĢkilatın çok yönlü olduğu bir sır değildir. Bu
durum ise Rusya‘nın ve Çin‘in istemedikleri bir Ģeydir. Bu
devletler MDB‘ye alternatif olan ÖGUAM‘ın geliĢmesini ve
yükselmesini istemiyorlar. Kerimov‘un baĢta kalması, Rusya
ve Çin‘in Özbekistan‘da diktatörlüğün devam etmesini
istemelerinin sayesindedir. Çünkü kendi rejimleri de
diktatörlüktür. Andican olayları meydana gelirken, Çin
Kerimov‘a açık destek verdi.‖
Bu günlerde Avrupa Birliği Parlamentosu Özbekistan‘da
terör uzantıları olabileceği konusunda açıklama yaptı. Sizin bu
açıklama ile ilgili düĢünceleriniz nelerdir ?
―BaĢkanlık sarayının elinde polis teĢkilatı var. Kerimov
rejiminin kendi icadı olan cinayetlere mazeret kazandırmak
için, böyle eĢkıyalıklar planlaması beklenir. Eminim ki bu gibi
insanlık dıĢı emellerin Özbek halkına hiçbir faydası yoktur.
Halkımız bağımsız ve adaletli bir toplum olarak yaĢamak
istiyor. Özellikle anti-Amerikan duygular güçlenmemektedir.
Ġnsanlarımız Amerika‘dan destek umuyor ve Washington
yönetiminin Kerimov rejiminin sonunu getirmek için Özbek
halkına destek vereceğini ümit etmektedir. Ne yazık ki bu
desteği Washington‘dan henüz hissetmemekteyiz. Andican
olaylarından sonra Kırgızistan Muhalefetinde Feliks Kulov
baĢkan adaylığından Kurmanbeg Bakiyevin lehine vazgeçti ve
açıklamasında ; ―Kırgızistan‘da 800 bin Özbek yaĢıyor. Ġlk
bakıĢta kimsesiz gibi görünen bu topluluğun karĢısında ne
dayanabilir? Kırgız muhalefetine düĢen görev, iç çekiĢmelerle
her Ģeyin elden çıkmasına sebep olmamaktır. Hatırladım ki
Özbekler Türkistanda büyük güce sahiptirler ve Kırgısiztan
olayları etnik olarak Özbek olanların bulunduğu yerlerden
baĢladı. Bu durumun özünde, Özbeklerin Ġslamcılık uğrunda
değil, sadece ve sadece demokratikleĢme adına ayağa
kalkmıĢ oldukları görülmektedir. Diyorum ki; Orta Asya‘da
sınırların karakteristik bir özelliği var. Buralardaki Türkler aynı
milletin ve medeniyetlerin taĢıyıcılarıdır. Bu suni sınırlar, gün
gelecek Berlin duvarı gibi dağılacaktır. Türkistan demokrasiye
kavuĢtuktan sonra dıĢ iliĢkiler süratle ilerleyecektir.‖
Türk Hükümetinin size destek vermemesinin nedenini
nasıl izah edersiniz?
Bir süre önce oradaki(Türkiye) iktidar partisinin yönetimi
bunu utanç veren bir olay olarak gündeme getirdi. O dönemde
ben Özbekistan‘dan çıkmak üzereydim. Ebulfeyz Elçibey
Turgut Özal la görüĢtü ve ben Türkiye ye geldim. Bize devlet
seviyesinde önem verdiler ve randevuları bile öyle ayarladılar.
Daha sonra Demirel iktidara geldi ve bize Türkiye yi terk
etmemiz gerektiği teklif edildi. Türkiye‘den çıksam da daha
sonraları yine çağırdılar. Sonuncu defa Mesut Yılmaz‘ın
baĢbakanlığı döneminde, benimle ilgili resmi karar verildi.
Açıkça biliniyor ki Kerimov‘un baskısı etkili olmuĢtu. Ama
Türkiye o durumda da Türkistan‘a karĢı tarihi sorumluluğunu
unutmamalıydı. Ümit ediyorum ki, Avrupa Birliğine üyelik
konusunda can atan Türkiye, Mesut Yılmaz‘ın kabul ettirdiği o
kararı lağvedecek. Türkiye ―Ben Türküm‖ diyen herkese
destek vermelidir. Türkiye‘nin genel manada diğer Türk
devletlerine yönelik siyaseti tamamen değiĢmelidir.
―ABD BaĢkanı George Bush Kafkas ve Orta Asya
ülkelerinde demokratik değiĢiklikler olacağını bildirmektedir.
Biz bu açıklamaları önemli buluyor ve Ümit ediyoruz ki, ABD
ve Batı Türkistan‘ın demokrasiye kavuĢmasında bu ülke
halkına ciddi destek verecektir. Türkistan demokrasiye
hazırdır. Halk istenilen gün ayağa kalkabilir. Ġnanıyorum ki o
gün uzakta değil.‖
Sizce Emir Timur sağ olsaydı Özbeklere ne derdi ?
―Bence Hakan önce Ġslam Kerimov‘u darağacından
asardı‖
Türkistan‟ın Kalesi Yağmalanıyor
Devletim Haber Öbeği, 19.06.2005
Eyüp Gökhan
YaĢadığı zamana Biruni asrı denen büyük deha, Türk
bilgini Biruni'yi elbet duymuĢsunuzdur.. Ya, 15. yüzyılda
Semerkand'ın sultanı olan astronomi alimi, Müslüman-Türk
büyüğü Uluğ Bey'i, bir baĢka astronomi alimi Ali KuĢçu‘yu?
Muhakkak Türk edebiyatının savaĢçısı Ali Sir Nevai'yi de
biliyorsunuzdur. Ġbni Sina‘nın asırlar üstü dehasını duymamak
için manen sağır olmak gerekir.. Ġslam alimleri Ġmam Maturidi,
Ġmam Buhara, Tirmizi, Nesefi, ZemahĢeri gibi zatların
isimlerine de en azından aĢinalığınız vardır.. ġeyh Bahaeddin
NakĢibendi ismine de.. Bu âlimler, dehalar dıĢında, tarih
derslerinden (biraz da menfi Ģekilde) öğrendiğimiz Emir Timur
da, kim ne derse desin, büyük bir Müslüman-Türk
hükümdarıdır.
ĠĢte tüm bu isimler Özbekistan'dan çıktılar. Kimilerine
göre "Türkistan‘ın Kalesi" Özbekistan'dan.. Zaten o yüzden
"bizim" sayıldılar, "bizim tarihimizin" dehaları, âlimleri,
önderleri olarak dünyaya nam saldılar. Tıpkı baĢka
büyüklerimiz gibi, yukarıdaki isimler vesilesiyle nesiller kimlik
bilincine sahip oldu. Bugün Türk milliyetçisiyim diyenlerin
dayanağı, bu gibi zatların varlığı değil mi? "Biz büyük bir
milletiz" derken, "çünkü" listesinde hep bu isimler yer almadı
mı ?
ĠĢte bugün bu isimlerle övünen Türk milletinin ve
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, bu zatların memleketindeki
zorbalığa, dikta rejimine, Müslüman-Türk duruĢuna karĢı
sürdürülen zulme sessiz kalması; ikiyüzlülük, vefasızlık, hatta
tarihe kuĢbakıĢı bakıldığında hainlik değildir de nedir? Ayni
mirasyediliği, ayni "hain evlatlığı" Osmanlı için de yapmıĢtık.
ĠĢimize gelince Oryantalistler'in gözüne girmek için "Ottoman"
olup, iĢimize gelince kendi ceddimize sövmüĢtük.. Bu
alıĢkanlıktan bir Türk olarak utanıyorum..
Bugün Türkiye sevdalısı, Müslüman-Türk önderi
Özbekistan halkının karizmatik lideri Muhammed Salih
Norveç'te yaĢıyor. Çünkü biz, zamanın BaĢbakan‘ının emriyle
(Mesut Yılmaz) bu cesur adamı sınır dıĢı ettik. Alnının
secdeye değiyor olması mı rahatsız etti, Kerimov'un ağabeyi
Rusya dururken Türkiye'yi ağabey kabul etmesi mi,
bilemiyorum.. Sınır dıĢı edilmesini isteyen aynı kiĢi, doğalgazı
da Türkmenistan'dan değil, iki misli fiyatla Rusya'dan almıĢtı,
hatırlarsınız. Daha hala onun açtığı delikleri tıkamakla meĢgul
Türkiye. Gerçi simdi Yüce Divan'da yargılanıyor ama;
Müslüman-Türk kelimelerine alerjisi olan dostu, kendi
mübarek adına muhalif diktatör Ġslam Kerimov hala
yağmacılığa devam ediyor. Yalnızca maddi zenginlikler değil,
bir
medeniyet
yağmalanıyor.
Komünizm
altında
mukaddesatından, milli bilinçten uzaklaĢtırılmıĢ Özbek
Türkleri, yitik mallarına sarılmak isterken, bu sefer Kerimov
tarafından engelleniyor. Hem de tüm bu kıyım bilindik bir
kavram adına, "laiklik" uğruna yapılıyor.. Üstelik Muhammed
Salih'in Ģeriat getirmek gibi bir amacı da yok. O sadece
demokrasi istiyor.
Halk artik ölümü bile göze almıĢ, isyan noktasında..
Kerimov'un iĢkenceleri, cinayetleri sürüyor. Uçaklarla
cesetlerin taĢındığı haberleri geliyor. ABD demokrasiyi(!)
baĢka yerlere getirmeye çalıĢmak ile meĢgul. Türkiye
Cumhuriyeti Ģimdilik suskun.. Zora gelince "durumu Ģiddetle
kınar" herhalde , o kadar.. Peki kim hesap verecek? Hangi
yüzle bir daha Ali Sir Nevai'den, Ġbn-i Sina'dan, Uluğ bey'den
bahsedilecek ?
Muhammed Salih‟e
26.06.2005
Ġlhan ESEN
Çilelerle kavrulmuĢ, Harezm‘in toprağında,
BeĢbin senelik kökten, taze çıkan fidansın,
Özbekistan‘ı saran, Ergenekon çağında,
Demir dağ eritecek, od‘un yandığı ansın.
Ergenekon içine, düĢünce bir Türk eli,
Mutlak bir bozkurt çıkar, gösterir bize yolu
Türkün tarihine bak, nice kahraman dolu,
Kahramanlar içinde, ne ilksin, ne de sonsun.
Senin ozan yüreğin, Türklük aĢkıyla vurdu
Nevruz oldu Ģiirin, Özbek elini sardı
Azatlığın rüzgârı, okĢadı bütün yurdu
Mümkün mü kalkan bayrak, bir daha yere insin
Göğe çıkan bayrağı, coĢturacak yel oldun
Türklüğün çınarında, taptaze bir dal oldun
Özbek Türkleri için, hürriyete yol oldun
Ġstikbâle ıĢıksın, hem bugünsün, hem dünsün.
Vatandan ayrı kalmak, Türk‘e en büyük acı
Lakin hep acı olur, hastalığın ilacı
Bu acıyla çökecek, zalimin tahtı, tacı
Bırak, zalim zulmünü, bâki kalacak sansın.
Yürüyen yol kat eder, koĢan menzile varır
Tohum ekilmiĢ ise, gün gelir meyve verir
Gözlerin görmese de, senin evladın görür
IĢıklı yarınların, tohumunu ekensin
Bugünler gelir geçer, gam yeme Türk evladı
Mankurtlar unutuldu, unutmadık KürĢadı,
Gönüllerde taht kurdu, Muhammed Salih adı,
Sen bizim gururumuz, yüreğimizde cansın.
Türkün meĢhur lafıdır, pâyidar olmaz zulüm,
Mazluma ebediyyet, zalime sondur ölüm,
Ey Muhammed Salih‘im, yürekte açan gülüm,
Gönlümüzün tahtından, inmeyecek hakansın.
Muhammed Salih'in Abd Ziyareti
28Haziran2005 - IHA038B092-DIS/28-HAZ-04D6-13BB
Özbekistan demokratik erk partisi baĢkanı ve ülkenin önde
gelen muhalefet lideri Muhammed Salih, ABD’ye tarihi bir
ziyaret düzenliyor. Muhammed Salih : "Amerika’ya, Kerimov
yönetiminin Özbek vatandaĢlarına yönelik korkunç
adaletsizliğini ve baskısını anlatmak için geliyorum. Bütün
isteğim, Özbekistan’a özgür bir Ģekilde dönmek, serbest ve
adil seçimlere açıktan katılabilmek. Ukrayna ve Gürcistan’da
olduğu gibi Özbekistan’ın da demokrasi sürecinden geçtiğini
görmek istiyorum" Muhammed Salih’in avukatı Brian Ettinger:
"Salih’in ABD ziyareti, amerikan hükümeti'nin sistematik
adımlar serisinin sadece biri" "amerikan yönetimi,
Kerimov’dan uzaklaĢmayı ve Özbekistan’da demokratik
seçimlerin yapılmasını istiyor" Washington (ĠHA)
Özbekistan Demokratik ERK Partisi'nin kurucucusu,
baĢkanı ve ülkenin önde gelen muhalefet lideri Muhammed
Salih, ABD'ye tarihi bir ziyaret düzenliyor. Muhammed Salih
ABD ziyareti sırasında, Özbekistan'da özgür ve adil seçimlerin
yapılması konusunu gündeme getirecek ve Özbek halkının
maruz kaldığı kötü uygulamalar konusunda konuĢacak.
Muhalefet lideri Salih'in, önemli Kongre liderleri, Bush
yönetimi yetkilileri, bazı düĢünce kuruluĢları ve akademik
enstitü temsilcileri ile görüĢmeler yapmayı, Özbek halkına
destek istemeyi planladığı bildirildi. Özbekistan, Andican
Ģehrinde yaĢanan Ģiddet olaylarının zirveye tırmanmasıyla
uluslararası medyanın manĢetlerine taĢınmıĢtı. ĠĢsizlik ve
insanların haksız yere hapishanelere konulmasını protesto
eden yüzlerce kiĢi, Özbekistan güvenlik kuvvetlerinin
acımasız müdahalesiyle hayatını kaybetmiĢti. Basit bir
protesto eyleminde yüzlerce masum insanın öldürülmesi
birçok dünya liderinin dikkatini çekmiĢ ve Özbekistan
Hükümeti'nin siyasi sistemi reform kabiliyetini sorgulamaya
baĢlamıĢlardı. Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından beri
Özbekistan Hükümeti, zor durumdaki halkın protesto
eylemlerini hep aĢırı kuvvete baĢvurarak bastırıyor. Protesto
gösterisi sırasında yüzlerce masum Özbek sivilin ölmesinden
birkaç hafta sonra, neler olduğunu yerinde görüp öğrenmek
amacıyla, ABD senatörlerinden bazıları Özbekistan'a gitti.
Özbekistan'a giden senatörlerden John McCain, Financial
Times gazetesindeki köĢe yazısında konuyu ele aldı. 14
Haziran 2005'te yayınlanan makalesinde Senatör McCain,
Özbekistan Hükümeti'ni düĢmanca eylemlerde bulunmakla
suçlayarak, "Bugün bu ülkede, bağımsız medya ve doğru bir
muhalefet partisi yok. Hükümetin insan hakları sicili ĢaĢırtıcı.
Siyasi haklardan ise eser yok. Çoğunlukla 'Ġslami terörizme
karĢı savaĢıyoruz‘ diyen hükümet, iktidarına karĢı çıkanları
topluyor, hapishanelere koyarak bazen iĢkence yapıyor"
dedi.Orta
Asya'da
en
tecrübeli
demokratik
hak
savunucularından biri olan Muhammed Salih'in ABD
ziyaretinin, özgür konuĢma ve fikir hürriyeti olmayan
Özbekistan'daki durumun uluslararası toplum tarafından iyi bir
Ģekilde algılanabilmesi için paha biçilmez değerde olduğu
ifade ediliyor.
COLUMBIA VE HARVARD GĠBĠ ÜNĠVERSĠTELER,
AYLARDIR
MUHAMMED
SALĠH'Ġ
ABD'YE
DAVET
EDĠYORDU.
Muhammed Salih'in Basın DanıĢmanı Frank Howard'a
göre, ABD'deki Columbia ve Harvard üniversiteleri, aylardır
Özbek muhalefet lideri Salih'in ABD'yi ziyaret etmesini
istiyordu; fakat Salih'in yakın bir tarihe kadar ABD vizesi
alması mümkün olmadı. Heritage Foundation, Brookings
Institute ve American Enterprise Institute gibi etkili düĢünce
kuruluĢları Ģimdi, Muhammed Salih ile görüĢmeler yapabilmek
için yarıĢıyor. Muhammed Salih, Özbekistan'da demokrasi için
büyük umut olarak görülüyor ve ülke içinden konuĢmaya
cesaret eden çok az sayıdaki kiĢiden biri olarak
nitelendiriliyor. Demokrat ve cumhuriyetçi siyasi gruplar,
Ulusal Demokrat Enstitüsü ve Uluslararası Cumhuriyetçi
Enstitüsü gibi kuruluĢlar da Muhammed Salih ile görüĢme
yapmak için programlar hazırladı. Muhammed Salih'in ABD
ziyareti hakkında gazetecilere bilgi veren Frank Howard,
"Muhammed Salih; Özbekistan'da siyasi ofis açan, bir
muhalefet partisi kuran, Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'a karĢı
yasal bir kampanya baĢlatan birkaç muhalefet liderlerinden
biri. Özbekistan'da siyasi reformlar yapılması çağrısı,
dünyadaki demokratik reform savunucuları için bir fırsat,
Kerimov rejiminin diktatör yönetimine karĢı ise bir tehlike
oluĢturuyor" Ģeklinde konuĢtu. Muhammed Salih, 1990'lı
yılların baĢlarında komünist lider Ġslam Kerimov'a karĢı siyasi
bir rekabete girdi ve oyların yüzde 33'ünden fazlasını almayı
baĢardı; fakat sadece birkaç saat içinde, kazandığı oyların
oranı yüzde 12'ye indirildi. Oyların kullanılması ve sayımında
hileler yapıldı, hiçbir zaman nihai seçim sonuçları
açıklanmadı. Özbek Hükümeti'nin baskı dolu eylemlerini
protesto için Muhammed Salih, parlamentodan istifa etti. Salih
tutuklandı ve "devrimci bir komitenin lideri" olmakla suçlandı.
Uluslararası güçlü bir reaksiyon karĢısında serbest bırakıldı,
ancak can güvenliği açısından Özbekistan'dan ayrılmak
zorunda kaldı. Muhammed Salih, 13 yıldır Avrupa'da yaĢıyor.
Özbekistan'a gidemiyor. Daha da önemlisi, ülkesindeki
demokratik sürece katılamıyor. Muhammed Salih'in avukatı
Brian Ettinger, Salih'in ABD ziyareti hakkında yaptığı
konuĢmada, "Sayın Salih'in ABD ziyareti, Amerikan
Hükümeti'nin sistematik adımlar serisinin sadece biridir.
Amerikan Hükümeti, Kerimov rejiminden uzaklaĢmayı ve
ülkede demokratik seçimler yapılmasını istiyor. Amerikan
Hükümeti'nin bu görüĢü, BaĢkan George W. Bush'un göreve
baĢlarken yaptığı konuĢmaya uygundur ve doğru bir adımdır"
dedi."
DEMOKRASĠ BASKISI, ÖZBEKĠSTAN'I
ÜLKELERE YAKINLAġTIRABĠLĠR
ÇĠN
GĠBĠ
"Mayıs'ta Andican'da meydana gelen olayların
incelenmesi yönünde uluslararası desteğin artması halinde
Özbekistan'ın yabancılaĢacağı uyarısında bulunan bazı siyasi
gözlemciler, böylece Özbekistan'ın Çin gibi ülkelerle çok daha
fazla yakınlaĢabileceğine iĢaret ediyor. Siyasi gözlemcilerin
birçoğu, Salih'in ABD'ye yapacağı ziyaretin Özbekistan'daki
demokrasinin geliĢmesine büyük katlıları olacağını düĢünüyor.
Gazetecilerin ABD ziyareti hakkındaki sorularına Muhammed
Salih,
"Amerika'ya,
Kerimov
yönetiminin
Özbek
vatandaĢlarına yönelik korkunç adaletsizliğini ve baskısını
anlatmak için geliyorum. Bütün isteğim, Özbekistan'a özgürce
dönme fırsatımın olması, serbest ve adil seçimlere açıktan
katılabilmek. Bu, Özbekistan'da hiç tecrübe edilmedi. Ukrayna
ve Gürcistan'da olduğu gibi Özbekistan'ın da demokrasi
sürecinden geçtiğini görmek istiyorum" Ģeklinde cevap verdi.
Muhammed Salih'in ABD'ye yapacağı ziyaret, Özbekistan'ın
bir sonraki devlet baĢkanı olmak için geniĢ halk desteği
kazanma amacını taĢımıyor; fakat Salih'in, bu makam için en
uygun aday olduğu belirtiliyor. Muhammed Salih, bugün kadar
çoğu kez Özbek halkını biraraya getirdi. ġimdi de, bunu tekrar
gerçekleĢtirmek için uluslararası toplumun yardımını almaya
çalıĢıyor.
Geçenlerde,
BirleĢik
Özbek
Demokratik
Koalisyonu'nu meydana getiren grupların hepsi, koalisyon
lideri olarak Muhammed Salih'i seçti. BirleĢik Özbek
Demokratik Koalisyonu'nu (BÖDK); ERK (Özgürlük),
Özbekistan Demokratik Partisi, Mülk, Mazlum, Ozod Ayol
(Özgür Kadınlar), Andican, Yosh Kuch (Gençliğin Gücü),
Özbekistan Gazetelerin Haklarını ve Özgürlüğünü Savunma
Örgütü, Özbekistan KonuĢma Özgürlüğünü Koruma Örgütü,
hapishanedekilerin haklarını savunan Ġnsan Hakları Destek
Grubu, Andican mültecilerinin haklarını müdafaa eden
Savunma Grubu, Ekolojiyi Koruma Destek Grubu gibi
teĢekküller oluĢturuyor. BÖDK'te, çok önemli Özbek
muhalefet liderleri de bulunuyor. Bunlardan bazıları;
Özbekistan'ın Kazakistan eski Büyükelçisi AbdurreĢid
Kadirov, Parlamento eski Üyesi Adbuvahit Pattayev, Fergana
eski Valisi Avazhan Muhtarov, Özbekistan Demokratik Parti
lideri Dr. Avazhan Muhtarov ve Kerimov ailesinin eski
danıĢmanı Ferhad Ġnogambaev.KerimovMuhammed Salih,
"Özbekistan'daki yardıma muhtaç, iĢkence görmüĢ, baskılara
maruz kalmıĢ insanları savunmak için dünya hükümetlerinin
birleĢme zamanı geldi. Amerika'ya getireceğim mesaj budur"
Ģeklinde konuĢtu. Muhammed Salih'in, ABD ziyareti sırasında
29 Haziran 2005 ÇarĢamba günü öğleden sonra Parlamento
binasında Helsinki Komisyonu'nun yapacağı toplantıya
katılacağı, toplantıda, Özbekistan'da devam eden kriz ve
bunun ABD'ye etkilerinin ele alınacağı açıklandı.
Özbek
Temasları...
Muhalif
Lider
Salih'in
Washington
Özbekistan muhalif erk partisi kurucusu Muhammed
Salih: "Ġslamcı gruplar, demokratik rejime entegre edilmeli"
"bu rejimi barıĢçıl yollarla devireceğiz"
01.07.2005 -BUNN WASHINGTON (ĠHA)-(FOTOĞRAFLI)
EVRĠM ÖCAL
Amerikan yönetiminin davetlisi olarak Washington'da
bulunan Özbekistan muhalif ERK Partisi Kurucusu
Muhammed Salih, Radio Free Europe tarafından düzenlenen
bir toplantıya konuĢmacı olarak katıldı. Özbek muhalif lider
Salih, uluslararası topluma çağrıda bulunarak, Özbek
demokratik muhalefetini desteklemenin zamanının geldiğini
söyledi. Batılı ülkelerin, Özbekistan'da Devlet BaĢkanı Ġslam
Kerimov'un tek alternatifinin Ġslamcı bir rejim olacağı
korkusundan kurtulması gerektiğini söyleyen Salih, "Kerimov
da aynı sloganı kullanıyor. Orta Asya ülkelerinin tek yolu,
demokratikleĢmeden geçer" diye konuĢtu. Batı'dan çok Ģey
istemediklerini söyleyen Salih, "Biz, demokratik muhalefetin
yasallaĢtırılmasını,
muhalif
liderlerin
Özbekistan'a
dönebilmelerini, demokratik seçimlerin yapılmasının güvence
altına alınmasını ve özgür basının güvence altına alınmasını
istiyoruz"
dedi.
Muhammed
Salih,
bu
isteklerinin
gerçekleĢmesi halinde Kerimov rejiminin barıĢçıl yollarla
indirilebileceğini düĢündüğünü de sözlerine ekledi. Çin ve
Rusya'nın Kerimov'u iktidarda tutmak için ellerinden geleni
yapacağını öne süren Salih, Özbek halkının direnmekten
korkmadığını söyledi. Andican'da geçtiğimiz Mayıs ayında
yaĢanan olayların tekrarlanmasını istemediklerini de belirten
Salih, "Biz, Ghandi yöntemini kullanacağız. Bu rejimi barıĢçıl
yollarla devireceğiz" dedi. Özbekistan'da Ġslamcı grupların
varlığının hatırlatılması üzerine ise Salih, kendilerinin iktidara
gelmesi hainde Ġslamcı grupları yasallaĢtırarak, bu grupların
yer altına inmesine engel olacaklarını söyledi. Salih,
Özbekistan'daki Ġslamcı grupların seçimlere katılması halinde
yüzde 1'den fazla oy alamayacağını savunarak, Özbek
halkının ılımlı Ġslam'dan yana olduğunu ve radikal Ġslam'ın
Özbek toplumunda yeri olmadığını söyledi. "Ġslamcı gruplar,
demokratik rejime entegre edilmeli" diyen Muhammed Salih,
"ĠĢ baĢına gelirsek, bu gruplara nasıl ulaĢacağımızı biliyoruz.
Bu tür grupların liderlerinin isteklerinin neler olduğunu
biliyoruz" dedi. Salih, Ġslam dininin de terörizme karĢı çıktığını
hatırlattı ve "Ġslamcı teröre" asla izin verilmeyeceğini belirtti.
Özbek Muhalif Lider Salih'in Washington Temasları
Muhammed Salih, ĠHA'ya özel açıklamalarda bulundu:
"Türkiye, Özbekistan’a uygulanabilecek tek model. ABD,
üsleri kaybetme korkusuyla Kerimov karĢısında sessiz
kalmamalı. Türk Cumhuriyetleri olarak, Çin ve Rusya gibi iki
büyük gücün arasında yaĢıyoruz ve onlara askeri olarak karĢı
koyacak gücümüz yok. Bizi tehdit etmeyen bir devletin
varlığını Çin ve Rusya’ya tercih ederim; ABD hem demokratik
bir ülke, hem de bizden coğrafi olarak çok uzakta"
01 Temmuz 2005, 10:08- WASHINGTON (ĠHA)
EVRĠM ÖCAL
BirleĢik
Özbek
Demokratik
Koalisyonu
lideri
Muhammed Salih, Özbekistan için Türkiye modelini uygun
gördüğünü söyledi. Amerikan yönetiminin davetlisi olarak
ABD'nin baĢkenti Washington'da bulunan Muhammed Salih,
Ġhlas Haber Ajansı'nın (ĠHA) sorularını yanıtladı. Salih, ileride
Özbekistan devletinin baĢına geçtikleri takdirde uygulamayı
düĢündükleri devlet yönetimi modelinin Türkiye olduğunu
söyledi. Türkiye'nin bazı konularda "zayıflıkları" olduğunu
söyleyen Salih, "Türkiye'de demokratik bir model var. Ġsteyen
camiye gidiyor, isteyen rakı içiyor. Müslüman nüfusu olan bir
devletin modeli böyle olmalı. Ġslam'da zorlama yoktur. Türkiye,
Özbekistan'a uygulanabilecek tek modeldir" diye konuĢtu.
Salih, Türkiye'nin laiklik modelinin de mutlaka Özbekistan'a
uygulanması gerektiğini belirtirken "Ancak laiklik, dini hiçe
saymak demek değil. Bazıları laikliği, ateizm gibi göstermeye
çalıĢıyor. Bu doğru değil" dedi. ABD'nin Özbekistan'daki
askeri gücü hatırlatıldığında ise Salih, "Türk Cumhuriyetleri
olarak, Çin ve Rusya gibi iki büyük gücün arasında yaĢıyoruz.
Onlara askeri olarak karĢı koyacak gücümüz yok. Bizi tehdit
etmeyen bir devletin varlığını Çin ve Rusya'ya tercih ederim.
ABD hem demokratik bir ülke, hem de bizden coğrafi olarak
çok uzakta" Ģeklinde konuĢtu. ABD askeri varlığının bu
zamana kadar Özbek halkı üzerinde olumlu etki yapmıĢ
olduğunu ifade eden Salih, "ABD, üsleri kaybetme korkusuyla
Kerimov karĢısında sessiz kalmamalı" dedi. ABD'nin,
Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'a demokrasi ve
insan hakları konusunda baskı yapması gerektiğini söyleyen
Salih, Özbekistan ile yapılan üs anlaĢmasının demokratik
talepleri gölgelememesi ve gerekirse ABD'nin, üslerinden
vazgeçmeyi demokrasi adına kabul etmesi gerektiğini söyledi.
Özbekistan'daki
Ġslami
grupların
varlığının
Batı'yı
endiĢelendirdiğine dair soruları da yanıtlayan Salih, "Ġslami
gruplar, Kerimov'un büyüttüğü kadar değil. Kerimov bu
konuyu, Batı'dan destek almak için büyüttü. Batı da bu yalanı
yuttu. 1999 TaĢkent olayları Batı'yı inandırdı. Ancak bu
olaylarda da Kerimov'un parmağı vardı" dedi. Andican'daki
olaylarda halktan bazı silahlı kiĢilerin hapishaneyi
basmalarında da Kerimov'un parmağı olduğunu öne süren
Salih, Ġslam'ın teröre karĢı olduğunu ve kendilerinin de teröre
müsaade etmeyeceklerini belirtti. KerimovÖzbek muhalif lider
Muhammed Salih, ABD'li yetkililerle yaptığı görüĢmelerden
edindiği izlenime göre, Amerika BirleĢik Devletleri'nin çok
yakında Kerimov'a karĢı tavrını resmen açıklayacağını
düĢündüğünü söyledi.
Özbek Muhalif Lider Salih, Abd Senatosu'nda İfade
Verdi...
01.07.2005,10:08:43 Washington (ĠHA)-(Fotoğraflı)
Evrim Öcal
―Muhammed Salih, Hakkındaki "Ġslamcı" Ġddialarına
Yanıt Verdi‖
Özbeklerin muhalif lideri Muhammed Salih Amerikan
Dirksen Senato Binası'nda Özbekistan'da yaĢanan son krizle
ilgili bir oturumda tanık olarak dinlendi. ABD yönetiminin
davetlisi olarak Washington'da yönetim yetkilileriyle
temaslarda bulunan Salih hakkındaki "Teröristlerle iĢbirliği
yaptığı" iddialarına da açıklık getirdi. Avrupa Güvenlik ve
ĠĢbirliği ABD Komisyonu tarafından düzenlenen oturuma
Amerikalı Senatör ġam Brownback baĢkanlık yaptı.
Geçtiğimiz Mayıs ayında Andican'da meydana gelen ve
onlarca kiĢinin hükümet güçleri tarafından açılan ateĢte
hayatını kaybettiği olaylarla ilgili ifade veren Salih, bu olayların
Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov tarafından halka
mesaj vermek üzere bizzat emredildiğini söyledi. 'un
diktatörlük rejimi ile Özbek halkını bastırmaya çalıĢtığını
belirten Salih Kerimov'un kendi otoritesini sarsacak her kiĢiyi
terörist olmakla suçlayıp hapse attırdığını söyledi.
Özbekistan'da Ġslamcı bir hareketin halk tarafından destek
görmediğini ve bu hareketi savunan bazı radikallerin ise halk
tarafından dıĢlandığına dikkat çeken Salih, Kerimov'un bu
bahaneyi sadece iktidarda kalmak için kullandığını belirtti.
ABD yönetiminden Özbek muhalifinin yasallaĢtırılması için
destek isteyen Salih, demokrat muhalif liderlerin güvenlice
Özbekistan'a dönebilmelerini talep etti. Özbekistan'da özgür
ve demokratik genel seçimlerin yapılması gerektiğini söyleyen
Salih, genç liderlerin onunun açılması gerektiğine iĢaret etti.
Özbekistan'daki ABD askeri üssünün varlığının Özbek halkına
psikolojik olarak güven verdiğini ancak gerektiğinde ABD
askeri varlığının Özbekistan'da çekilmesi gerekliliğinin de baĢ
gösterebileceğini söyleyen Salih, "Bana göre Özbekistan'daki
ABD askeri varlığı ve Özbek hükümetine siyasi yollardan
baskı kurulması aynı anda yürütülmeli, ancak bu her zaman
mümkün olmayabilir. Bu durumda ABD uzun vadede Özbek
ve Amerikan halklarının çıkarını düĢünmeli ve askeri varlığını
Özbekistan'dan çekme yoluna gitmeli" diye konuĢtu. Salih,
Özbek lider Kerimov'a siyasi ve ekonomik yaptırımlar
uygulanması gerektiğini ancak Özbekistan'ın tamamen dıĢ
dünyadan izole olmasına yol açacak bir durumun
yaratılmamasının önemini vurguladı. Helsinki Komisyonu
olarak da bilinen Komisyonun oturumunda önce Özbekçe
ardından Rusça konuĢan Salih, teröristlerle iĢbirliği içinde
olduğu iddialarını reddetti. ABD'li senatör Brownback'un bu
konudaki sorusuna yazılı bir açıklama ile yanıt veren Salih,
Özbekistan'dan sürüldüğü 90'lı yıllarda çeĢitli muhalif
gruplarla bir araya geldiğini kabul edeceğini ancak bu gruplara
her hangi bir destek sağladığı iddialarını reddettiğini söyledi.
1999 TaĢkent bombalı saldırı olayıyla da alakasının
olmadığını açıklayan Salih , bu davada kendisi aleyhine ifade
veren Zeyneddin AĢkarov adlı Özbekistan Ġslami Hareket
Örgütü (IMÜ) üyesi Ģahısın ifadesini Özbek ĠçiĢleri Bakanı
Zakır Almatov'un zoruyla verdiğini daha sonradan kabul
ettiğini belirtti. Salih, oğlu Temur'un da iddia edildiği üzere
Afganistan'daki Taliban kamplarında asla eğitime tabii
tutulmadığını söyleyerek "Oğlum Afganistan'a hayatında
gitmemiĢtir. Ġddia edildiği günlerde oğlum ve ben Ġstanbul'da
idik" diye konuĢtu. IMU lideri Takdir YuldaĢ ile çekilmiĢ
fotoğrafının 1996 yılında çekildiğini ve bu tarihte IMU adlı bir
örgütün hayata geçirilmemiĢ olduğunu belirten Salih,
YoldaĢ'ın gerçek kimliğini görünce kendisinden derhal
uzaklaĢmıĢ olduğunu da söyledi. Salih, zamanın Çeçenistan
Devlet BaĢkanı Zelimhan Yardarbiyev ile çekilmiĢ resmi
sorulduğunda ise bu resmin Yardarbiyev, Türkiye'ye resmi
ziyarette bulunduğu sırada çekildiğini ifade etti.
En zor halka Özbekistan !
01.07.2005
Nuh GÖNÜLTAġ
Özbekistan‘ın karıĢması kimseyi aldatmasın. Ülkeyi
demir yumrukla yöneten Ġslam Kerimov, çok acımasız bir lider;
Kırgız Lider Asker Akayev gibi silahları konuĢturmadan
rızasıyla çekilecek bir diktatör değil. Nitekim Andican isyanı
bastırılırken, bir rivayete göre 50, bir iddiaya göre 500 kiĢi
hayatını kaybetti.
Washington‘un Özbekistan'da ‗sivil darbe‘ örgütlemesi
kolay olmayacak. Kerimov, Kırgızistan‘daki ‗sarı darbe‘den
sonra Soros'un TaĢkent bürosunu hemen kapattı, derin
Amerikalıları sınır dıĢı etti. Özbekistan'da Soros‘ın Açık
Toplum kuruluĢları ve yerli iĢbirlikçileri eğer darbeye
niyetlenirse, bu sivil darbenin çok kanlı olacağını Andican
örneği gösterdi.
Ülkede Fergana‘da yuvalanan radikaller; Tahir YoldaĢ
ve Hizbul Tahrir grubu, Nemangan örgütü, gerçek Özbek
muhalafetini yansıtmıyor. Halk tabanında Vehhabilerin
kontrolündeki bu radikal gruplar fazla sevilmiyor. 90 bin siyasi
suçlu hapishanelerde çile dolduruyor. Kerimov, yandaĢlarını
sindirse de biliyor ki, tek siyasi rakibi Muhammed Salih.
Tek suçu 1991‘de Kerimov‘a karĢı aday olmak olan
Salih‘in ERK partisi, çeĢitli oyunlarla üç defadır seçimlere
sokulmuyor. Kerimov için en iyi muhalefet ‗ölü‘ kadar sessiz
veya kaçmaya zorlanmıĢ, ülkede olmayan muhalefettir. Salih,
öldürüleceğini anlayınca 1993'ün Nisan ayında vatanını terk
etmiĢti.
Kerimov yönetimi Salih'i hiç unutmadı; nereye gittiyse
orada barındırmamak için o ülkeye baskı yaptı. Aynı zamanda
Özbekistan‘da da Salih'e karĢı acımasız propagandalar
yürütüldü; akıl almaz suçlarla itham edildi ve bu dev karalama
kampanyası devam ediyor. Salih'in baĢkanlığını yaptığı ERK
partisinin üyeleri tutuklanıp, serbest bırakılmaya, ardından
tekrar tutuklanıp, 10-20 yıl hapisle cezalandırılmaya devam
ediliyor.
Üç defa değiĢik tarihlerde Kerimov'un baskısı üzerine
Türkiye‘den sınır dıĢı edilen Salih en son 1997‘de 7 arabalık
bir konvoyla Kapıkuleden gizlice geçirilerek Romanya'da
sakladı. Ancak Kerimov'un adamlarının bu istihbaratı alması
üzerine Almanya'ya kaçırıldı. Uzun süre bu ülkede serbestce
yaĢadı, ülkücüler ona her kolaylığı gösterdi. En son 1997‘de
Norveç'e iltica etti, halen orada yaĢıyor.
Ġslam Kerimov 2002 Ocak ayında görev süresini sahte
bir referandumla bir kez daha uzatmıĢtı. Terörizme karĢı
mücadelede Özbekistan ABD‘nin yakın ''ortağı'‗olma niteliğini
Kerimov iyi değerlendirdi.
Derin devlet Enver Altaylı ile 1995‘de Kerimov‘a
baĢarısız bir darbe düzenledi. Salih‘in Özbekistan‘da devleti
yıkmak amacı ile Türkiye'de öğrenim gören Özbek gençlerini
hazırladığı safsatasıyla Kerimov, 1500 Özbek öğrenciyi
1995‘de geri çekti. 1995 yılından itibaren Muhammed Salih‘i
hükümet gazeteleri açıkça ―vatan haini‖ olarak anmaya
baĢladı. Sorun artık Türkiye'yle sorun haline gelmiĢti. TürkeĢ
ve Demirel, Salih'le Kerimov‘u barıĢtırmayı deneseler de
Kerimov‘dan çok sert tepki gördüler!
ABD, Muhammed Salih'i 25 Eylül 2000 de ―Amerika‘nın
Sesi‖
radyosundan
duyurulan
resmî
açıklamasında
―demokratik mücadele‖ veren lider, onun ERK Partisinin ise
legal, kanunî muhalefet olarak tanımıĢtı.
En zor halka Özbekistan. Özbekistan'da ‗sivil darbe‘
gerçekleĢtirmek ise gerçekten zor zanaat! Ama ―En Ģiddetli
diktatörler bile günün birinde mutlaka çökecektir.‖
100 bin dolara devrim olur mu?
01.07.2005 - AkĢam
Güler Kömürcü
23-25
Haziran'da
Ġstanbul'da,
ARI
Grubu'nun
organizasyonun da 'Güvenlik Sempozyumu‘ yapıldı. Bu
sempozyuma gelenler, katılımcılar (davetiye listesinde yer
alan) dünyanın efendilerinin bire bir desteklediği-izlediği ve de
Türkiye‘mizin dıĢ iliĢkileri adına söz sahibi olan-olacak
isimlerdi. Bu toplantıda neler konuĢulduğunu izlemek sizin
'yakın gelecek pusulası‘ elde etmeniz demekti ama ah necip
Türk medyası...
Güvenlik konferansının bir baĢka önemli konuĢmacısı
da Azerbaycan'ın muhalefet lideri, Mussavat Partisi BaĢkanı
Ġsa Gamber'di. KardeĢ ülke Azerbaycan, stratejik nedenlerden
dolayı da Türkiye için giderek artan öneme sahip. Mayısta
faaliyete giren Bakü-Ceyhan-Tiflis boru hattından 2 yıl sonra,
günde tam 1 milyon varil petrol taĢınacak, yani, ne demek
istediğim ortada... Ve uluslararası gözlemcilere göre antidemokratik baskıların arttığı Azerbaycan'da önümüzdeki
kasım ayındaki seçimlerde ciddi iktidar değiĢiklikleri
yaĢanacak, benim uzman adamlarımdan (ASAM'dan Sinan
OGAN'a göre, bu arada Sinan Bey bugün Ankara'da
evleniyor, mutluluk-tebrikler) OGAN'ın yorumu Ģöyle;
AZERBAYCAN'DA BUNLAR MI OLACAK?
'Ülkenin üç büyük siyasi partisi olan Musavat Partisi
Azerbaycan Halk Cephesi ve Azerbaycan Demokrat Partisi
'Azatlık‘(Özgürlük) isimli bir seçim bloğu oluĢturarak güçlerini
birleĢtirdi. Ġlk defa bu üç partinin birleĢmesiyle de 19 Haziran
2005 tarihinde BaĢkent Baku‘de Gelebe (Zafer) Meydanı'nda
20 binden fazla muhalifin bir araya gelmesiyle büyük bir miting
tertip edildi. Bu birleĢme 5 Kasım'da yapılacak parlamento
seçimleri ve ardından yaĢanacak hadiselere bağlı olarak
Azerbaycan'da yeni bir yönetimi iktidara getirmenin önünü
açabilir. Böyle bir ihtimalin gerçekleĢmesi durumunda
Musavat Partisi BaĢkanı Ġsa Gamber'in Devlet BaĢkanı, Halk
Cephesi Partisi BaĢkanı Ali Kerimli'nin BaĢbakan ve Demokrat
Parti BaĢkanı Resul Guliyev'in de Parlamento BaĢkanı olduğu
yeni bir Azerbaycan yönetimi karĢımıza çıkabilir.‘Kayda
geçiniz bu notları da, çoook önemli...
ĠSA GAMBER DEVLET BAġKANI MI?
Tatile çıkmadan, yaklaĢık 10 gün önce, Ġsa Gamber'in
Ġstanbul'a gizlice gelip o tarihte Ġstanbul'da bulunan SOROS'la
kapalı kapılar ardında konuĢtuğu söylendi. Ve bendeniz
derhal Sayın Gamber'i bulup hakkındaki iddiaları aktardım,
medyada ilk ve tek açıklamasını bu sütunlarda okudunuz (17
Haziran 2005 AKġAM bakınız) kısaca hatırlayalım yazımı;
'Sayın GAMBER, Ġstanbul'a geldiğini ama kesinlikle SOROS'la
görüĢmediğini bu iddiaların doğru olmadığını söyledi ve
'SOROS ile görüĢmüĢ olsaydım bunu da aynı rahatlıkla
açıklardım‘dedi. Ġsa GAMBER ile yaklaĢık 2 yıl önce (Türk
Dünyası AraĢtırmaları Vakfı'nda bir yemekte) tanıĢtım, Türk
medyasında 'Azeri lider ĠSA GAMBER'e dikkat‘baĢlığıyla ilk
dikkatinizi çeken (3 Haziran 2003- 5 Ağustos 2003 AKġAM)
olduğumu zannediyorum. 2 yıldır da farklı vesilelerle, kimi
zaman Washington'daki bazı toplantılarda görüĢüp kimi
zaman da son derece verimli telefon sohbetleri yaptığım
Sayın GAMBER, 'derin bilgi donanımı ve de milli
duruĢuyla‘örnek bir siyaset adamıdır.‘
MUHAMMED SALĠH ĠLE GÖRÜġTÜM
Çok yakında iktidar değiĢikliği beklenen Azerbaycan'ın
olası yakın tarih fotoğrafını sundum size efendim, varsayımlar
üzerinden derhal alternatif politikalar üretin, hazırlıksız
yakalanmanın faturası hepimize ağır olacak çünkü. Evet, son
olarak, yine bölge coğrafyasından bir baĢka çoook önemli
gelecek fotoğrafıyla nokta koyalım. Yönetimde artçı
depremlerin baĢladığı Özbekistan, bölge politikaları adına
derhal ilgi merkezimiz olmak zorunda. Özbekistan'ın
sürgündeki muhalefet lideri Muhammed Salih ile önceki gün
uzun bir tele-sohbet yaptım. Muhammed Salih, Ģu sırada
ABD-Washington'da. Özbek muhalefet lideri Muhammed
Salih, ABD'ye ilk kez 'giriĢ izni‘ aldı. Washington'da büyük
kabul görüyor, birçok senatörle ve önemli kuruluĢlarla
toplantılara katılıyor, üniversitelerde konuĢmalar yapıyor. Bu
arada son bir geliĢme daha oldu; Özbekistan'da Kerimov
rejimine karĢı mücadele eden belli baĢlı Özbek muhalefet
liderleri, BirleĢik Özbek Demokratik Koalisyonu adında yeni bir
muhalefet grubu kurarak baĢkanlığına ERK Partisi Lideri
Muhammed Salih'i seçtiler. BirleĢik Özbek Demokratik
Koalisyonu'nda yer alan Özbek muhalefet liderleri arasında;
Özbekistan'ın Türkmenistan eski Büyükelçisi AbdurreĢid
Kadirov, Parlamento eski üyesi Adbuvahidt Pattayev, Fergana
eski Valisi Özbekistan Demokratik Parti Lideri Dr. Avazkhan
Muhtarov, Kerimov ailesinin eski DanıĢmanı Ferhad
Ġnogambaev gibi isimler bulunuyor. Muhammed Salih'e 'sizin
de Soros tarafınızdan desteklendiğiniz söyleniyor, ne
diyorsunuz‘ diye sordum. Sayın Salih dedi ki;'ben Soros'u
tanımam, ancak Gürcistan ve Ukranya'daki Soros'un
desteklediği isimler dostlarımdır. Soros onlara en fazla 100150 bin dolar maddi yardım yaptı, internet siteleri
oluĢturmaları ve benzeri demokrasi mücadelesi adına. Güler
Hanım söyleyin bana, bir ülkede halk sistemden memnun ise
siz kalkıp sivil örgütlere100 bin dolar vererek devrim yapabilir
misiniz, 100 bin dolarla devrim mi olur? Soros demokrasi
olmayan toplumlarda-diktatörlere karĢı, zordaki halka destek
veriyor, kalanı komplo teorisi...'Sayın Muhammed Salih,
Ankara'nın bölge politikaları belirlenirken yeterince etkin-söz
sahibi olmamasından Ģikayetçi ki bence de çok haklı.
Muhammed Salih, Özbekistan'ı terk etmek zorunda kaldığı
vakit, bir süre Ebulfez Elçibey'in misafiri olarak kaldıktan
sonra, Türkiye'ye yerleĢmiĢti. Ama daha sonra Türkiye malum
nedenlerden ötürü Muhammed Salih'i ülkeyi terke zorladı.
Muhammed Salih, önce Norveç'te, bugün de Almanya'da
yaĢıyor ve rahatlıkla Amerika'ya gidebiliyor ama Türkiye'ye
gelemiyor, bu bizimki nasıl bir dıĢ politika algısıdır sizce?
Etrafımızdaki tüm taĢlar oynamaya baĢladı, kartlar yeniden
dağıtılıyor, çok taraflı-çok odaklı politikalarla belirleyici olmaz
isek... Noktaları siz doldurun ey okur.
'Türkiye'nin Orta Asya Politikası Yok‟
Washington, 09.07.2005
Alparslan Esmer
Geçtiğimiz günlerde Amerikan Kongresi‘nde Helsinki
Komisyonu bünyesinde yapılan bir oturuma, sürgündeki
Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih de katıldı.
Amerika‘nın Andican‘daki kanlı olaylarda, Özbekistan
hükümetinin payını sorgulaması; ardından da bu ülkedeki
Amerikan üslerinin durumunun yeniden tartıĢılması, iki ülke
arasındaki iliĢkileri yeniden gündeme oturttu. Son olarak
Özbekistan
yönetimi,
üslerin
"bedelinin
ödenmesi"
karĢılığında Amerika'nın kendi toprakları üzerindeki askeri
varlığını sürdürebileceği yönünde karar aldı.
Halen sürgün yaĢamını Almanya‘da sürdüren
Muhammed Salih, önceki hafta Washington‘daki düĢünce
kuruluĢlarında temaslarda bulundu. 1990lı yılların baĢında
Türkiye‘de kaldıktan sonra Ġslam Kerimov hükümetinin
baskısıyla, Avrupa‘ya gitmek zorunda kalan Muhammed
Salih, radyomuza verdiği demeçte, Amerika-Özbekistan
iliĢkilerini değerlendirdi ve Türkiye‘den beklentilerini anlattı.
Özbek muhalefet lideri Muhammed Salih, Alparslan
Esmer'in sorularını yanıtladı. Muhammed Salih, Amerika'nın
Özbekistan'daki
Ġslam
Kerimov
rejimiyle
iliĢkilerinin
bozulacağını tahmin ettiğini söylerken, Türkiye'nin Orta Asya
politikalarını yetersiz bulduğunu belirtti. Salih ayrıca,
Washington'dayken Özbek muhalefetinin birleĢmesi yönünde
karar
alındığını
kaydetti.
Radyomuzda
tamamını
yayınlayamadığımız
söyleĢinin
tüm
metnini
www.amerikaninsesi.com Ġnternet sitesinde yayınlıyoruz:
Muhammed Salih'le SöyleĢi:
VOA: Sayın Muhammed Salih, Özbek muhalefetinin
önde gelen temsilcilerinden, önde gelen liderlerinden birisiniz.
1990‘lı yılların baĢından beri bir sürgün hayatı yaĢıyorsunuz.
Kendi ülkenize gidemiyorsunuz. Öncelikle kendi hikayenizi
bize anlatabilir misiniz?
Muhammed
Salih:
1985
yılında, Perestroika
döneminde siyasete girdim. Ondan beri siyasetin içindeyim.
Biz daha Sovyet döneminde Özbekistan‘ın bağımsızlığını
istedik. Erk (Özgürlük) Partisi olarak, halkımızın Sovyetler
Birliği‘nden özgürlüğünü istedik ve bu özgürlük için mücadele
ettik. Sovyetler Birliği yıkıldı ve biz de siyaseten özgür olduk.
Ama halkımız özgürlüğe kavuĢamadı. Bugün ülkenin baĢında
eski Komünist bir diktatör oturuyor. Bu (lider) halka verilmiĢ
özgürlüğün tümünü kendisi aldı ve halk hala kölelik altında
yaĢıyor. Bizim için mücadelemiz 1985‘ten 2005‘e kadar hiç
değiĢmedi. Biz hala özgürlük için mücadele ediyoruz. Ben
1991‘de
cumhurbaĢkanlığı seçimlerine katıldım Erk
Partisi‘nden. Seçimde ilk olarak yüzde 33 oy aldığımı
söylediler. Dört saat sonra ―Biz yanlıĢ yapmıĢız, yüzde 15
oyun‖ dediler. Sonra da 12,7 diye bitirdiler. Benim birinci
olduğum anonsunu yapan radyo bölüm müdürünü de iĢten
attılar. Kerimov, böyle sahtekarlıkla hileyle seçimi kazandı.
Ama seçimden sonra da biz yine çalıĢmak istedik. Yapıcı bir
muhalefet oluĢturmak istedik. Kerimov bize izin vermedi.
Seçimlerden hemen sonra bize büyük baskılar yapmaya
baĢladı. Ġnsanlarımızı hapse attı. Gazetelerimizi kapattı ve bir
yıl içinde teĢkilatımızı darmadağın etti. Beni de bir süre
hapsettiler. Uluslararası kuruluĢların ve Batı devletlerinin
baskılarıyla bizi çıkardılar. Ondan sonra da Azerbaycan‘a
gittim, rahmetli Azerbaycan cumhurbaĢkanı Ebulfeyz
Elçibey‘le görüĢtüm. Ondan sonra da Türkiye‘ye geçtim.
Türkiye‘de de bir yıl kaldım ve oradan, Kerimov‘un baskısıyla
çıkmak zorunda kaldım. Böylece, 1993 Nisan‘ından beri, 12
yıldan fazla bir süredir, bir sürgün hayatı yaĢıyorum.
VOA: ġu anda Norveç‘te mi yaĢıyorsunuz?
Muhammed Salih: Ben Almanya‘da yaĢıyorum, ama
Norveç‘in seyahat belgesini taĢıyorum. Hiçbir ülkenin
vatandaĢı değilim. Olmayacağım da. Özbekistan bizim
vatanımız. Biz Özbekistan vatandaĢıyız.
VOA: Bir süredir Washington‘dasınız. Temaslarınız
hakkında bilgi alabilir miyiz?
Muhammed Salih: Birçok düĢünce kuruluĢunda
temaslarımız oldu. KonuĢmalar yaptık. Özbekistan sorunlarını
onlara anlattık. Biliyorsunuz bu kuruluĢlar çok önemli ve
Amerika dıĢ politikasına yön veren kuruluĢlar. Onların önde
gelen temsilcileriyle konuĢtuk. Özbekistan‘daki ve Orta
Asya‘daki durumu anlattık. Kongre üyeleriyle bir araya geldik.
Mesela Senatör Sam Brownback, Lindsey Graham,
milletvekilleri Ileana Ross-Lehtinen ve Ted Poe ile görüĢtüm.
Bir de Kongre‘nin Helsinki Komisyonu‘nda bizim için bir
toplantı düzenlendi. Andican olayları masaya yatırıldı. 29
Haziran‘da oraya konuĢmacı olarak katıldım.
VOA: 11 Eylül terör saldırılarından sonra biliyorsunuz,
Amerika‘nın Özbekistan‘la çok yakın iliĢkileri oldu.
Özbekistan‘da bir Amerikan üssü bulunuyor. Ġki ülke iliĢkileri
Ģu zamanlara kadar iyiydi, en azından Andican olaylarına
kadar. Ondan sonra Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleri,
Andican olaylarının bağımsız bir komisyon tarafından
soruĢturulması yönünde baskı yapmaya baĢladılar. Hatta
geçen ayın sonuna kadar süre tanınmıĢtı Özbekistan‘a. Bu
süre içinde iliĢkilerde gerginlik yaĢandığını biliyoruz. Siz
Washington‘a geldiğinizde, genel olarak Özbekistan‘la ilgili
aldığınız tepkiler neydi?
Muhammed Salih: Tüm görüĢtüğüm Amerikalı
politikacıların görüĢü, Andican olaylarına nispeten bakıĢ
açıları, çok netti. Kerimov‘un rejimine nispeten bunların
münasebeti negatifti. Bunu açıkça söylüyorlar zaten. Andican
olayları, bir nevi Batı‘nın gözünü açtı. Biz zaten yıllarca
konuĢtuk Kerimov‘un mütecaviz rejim olduğunu hep söyledik
ve Andican olayları, bunun büyük bir ispatı olarak ortaya çıktı.
Benim aldığım izlenim, bu da Batıli politikacıların üzerinde çok
büyük etki yaptı. Bizim söylediklerimizi çok anlayıĢla
karĢıladılar. Helsinki Komisyonu‘ndaki toplantıda bize böyle
bir toplantını hiç daha önce olmadığını söylediler, o kadar
etkilendiler. Gerçekten facianın kapsamını, ne kadar büyük
olduğunu gördüler. Bu katliamın büyük bir cinayet olduğunu
gördüler. Belki Amerika‘nın Özbekistan konusunda hala bir
kararı
yok.
Sanıyorum
Amerika‘nın
(Özbekistan‘la)
münasebeti önceki gibi olmayacak. Zaten Kerimov, çoktan
Çin ve Rusya‘ya yüzünü çevirdi ve onlarla Ģimdi stratejik
ortaklığa imza attı. ġimdi de Amerika‘ya kafa tutmaya baĢladı.
VOA: ĠliĢkiler daha da kötüye migidecek diyorsunuz
yani?
Muhammed Salih: Bence kötüye gidecek...
VOA: Önceki gün ġangay toplantısı sırasında,
Amerika‘dan Özbekistan‘daki askeri güçlerini çekme takvimi
vermesi istenmiĢti. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Muhammed Salih: Bunun gündeme gelmesinde, Orta
Asya bölgesinin liderleri çok büyük rol oynadı. Özellikle
Özbekistan CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov, bunun bence
öncü teĢebbüsçülerinden biridir. Kerimov bugün Batı‘yla
çalıĢmayı kafasından çıkardı ve hiçbir Ģekilde geri dönüĢü
olmadığını görünce, Çin ve Rusya‘ya yüz verdi. Bu
samimiyetinin ispatı olarak da bu inisiyatifi ortaya attı. Tabi
çevredeki, Kırgızistan ve Tacikistan gibi daha küçük
devletlerin liderleri, ağabeylerinin dediğini yaptı. Onlar
ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan Özbekistan‘a hep bağımlı
kaldı. Bir uydu gibi hareket ettiler. Rusya ve Çin‘in de istediği
buydu zaten. Zaten böyle bir Ģeyi düĢünüyordum. Çünkü
Kerimov‘un karakterini çok iyi biliyorum. Yaranmak için her
Ģeyi yapar, her Ģeyi satar. (Kerimov) Andican olaylarının
hemen ardından, 10 gün kadar sonra Çin‘e gitti. Daha sonra
da Moskova‘ya gitti. Orada da (Rusya Devlet BaĢkanı)
Putin‘le görüĢtükten sonra, ġangay toplantısı için bu planı
hazırladı.
VOA: Özbekistan muhalefetine gelirsek. Ġçeride çok
güçlü ve demokratik olup olmadığı sorgulanan bir rejim var.
Onun dıĢında muhalefetin durumu nedir Özbekistan‘da?
Muhammed Salih: Özbekistan muhalefeti yıllarca çok
büyük baskı altında yaĢadı. Eski Sovyet Cumhuriyetleri içinde
hiçbir muhalefet grubu, Özbekistan‘daki kadar baskı görmüĢ
değil. Rejim o kadar güçlü, çünkü muhalefet de çok güçlüydü.
Yarı yasal bir Ģekilde çalıĢtı ve bugün açıkça yasal durumda
olmamıza rağmen büyük baskı altındayız. Her bir
faaliyetimizin arkasında daima ajanlar bizi izliyor. Muhalefet
bugün mevcuttur. Burada yeni bir karar açıkladık. 11 sivil
toplum örgütü ve iki muhalefet partisi birleĢtik ve BirleĢik
Özbek Demokratik Koalisyonu‘nu kurduğumuzu ilan ettik.
BirleĢme süreci artık baĢladı.
VOA: Bölgedeki demokratikleĢme çabaları Özbekistan
ve bölgedeki diğer ülkeleri nasıl etkiliyor?
Muhammed Salih: KomĢularımız bizden daha
demokratik bir ortamda bağımsızlıklarını kazandı. Mesela
Kırgızistan çok demokratik bir ülkeydi. Kazakistan da,
demokrasiye kayan bir ülkeydi. Ama Kerimov‘un demokrasi
karĢıtı rejimi, bunları etkiledi. O onlardan etkilenmedi.O ülkeler
de otoriter yönetimlere kaymaya baĢladı. Biliyorsunuz,
(Kırgızistan eski CumhurbaĢkanı Asker) Akayev son
dönemde, küçük bir diktatör olmuĢtu. Kerimov, hem lider
olarak, hem de Özbekistan adına bu ülkeleri çok etkiledi.
VOA: Türkiye‘de yaĢadığınıza dikkat çektiniz.
Kerimov‘un baskısı sonucu ayrılmak zorunda olduğunuza
dikkat çektiniz ayrıca. ġu aĢamada Özbek muhalefetinin bir
temsilcisi olarak, Türkiye‘ye bir mesajınız var mı?
Muhammed Salih: Türkiye‘ye... Bilmiyorum... Orası
bizim vatanımız. Türkler bizim kardeĢlerimiz... Türkiye‘nin baĢı
sağ olsun. Türkiye bizim için örnek bir ülke... Zihniyet olarak
biz hep Türkiye‘ye baktık. Sovyet döneminde hep bu arzuyla
yaĢadık.
VOA: Bölgenin demokratikleĢtirilmesi konusundaki
çabalarda Türkiye‘nin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Muhammed Salih: Türkiye‘nin Özbekistan ya da Orta
Asya politikası maalesef yok. Bugüne kadar olmadı. Ben
Türkiye‘ye ilk kez gittiğimde DıĢiĢleri Bakanlığı‘nda küçük bir
brifing verdim. O zaman, ―Biz çok hazırlıksız yakalandık.
Bizim Orta Asya politikamız maalesef olmadı. Sovyetler Birliği
aniden çöktü ve biz de böyle yakalandık, ama Ģimdi bizim
kardeĢlerimiz hakkında düĢünmemiz lazım,‖ diyorlardı. Bakın
bu 12 yıl önce. Aynı Ģeyi bugün de konuĢuyorlar. ―Biz
hazırlıksız yakalandık, politikamız yok‖ diye. Ne diyelim.
Türkiye‘nin politikası olması lazım. Orta Asya cumhuriyetlerine
yönelik politikasını hiç olmazsa 12 yıl sonra oluĢtursun Türk
kardeĢlerimiz.
VOA: Sayın Muhammed Salih, Amerika‘nın Sesi
radyosuna vakit ayırdınız, sorularımız yanıtladınız. Çok
teĢekkürler.
Muhammed Salih: Ben de teĢekkür ederim, sağolun...
Sürgündeki Bir Derviş: Muhammed Salih
Türkiye, 16 Temmuz 2005
Hasan Mesut Hazar
Türkiye Gazetesi Washington Bürosunu ziyaret eden
Özbekistan Muhalefet Lideri ve ERK Partisi Genel BaĢkanı
Muhammed Salih Ģeref defterimize imzasını ―Sürgündeki bir
DerviĢ‖ Ģeklinde attı. Muhammed Salih bey, iki haftadır
ABD‘de temaslarda bulundu.Hafta baĢında Almanya‘ya
dönerken yorgun, ama temaslarının verimliliği ve
Washington‘da gördüğü hüsnü kabul sebebiyle oldukça
sevinçliydi.Sürgün hayatı, Türk Dünyası‘nın bu vizyonlu
liderini, daha bir olgunlaĢtırmıĢ.Zaten Özbekistan‘ın bereketli
ve manevi havası bol iklimi ile bir ―Horasan ereni‖ olarak, ta
komünist Sovyet rejimi zamanında özgürlük mücadelesine
baĢlamıĢ Salih bey…Çektiği çile, gördüğü baskılar onu hiç
yıldırmamıĢ.Ġçindeki insan sevgisini ve Allah‘a tevekkülünüteslimiyetini hiç azaltmamıĢ. Kerimov tarafından hapse
atıldığında bile hiç yılmamıĢ. Muhalefetten vazgeçmesi
halinde kendisine teklif edilen makam ve mevkileri elinin
tersiyle itmiĢ.Zindanda, hürriyet ve adalet meĢalesinin
kıvılcımlarını
yakmaya
devam
etmiĢ.ġair
ruhunun
terennümleri ve sevgi dolu kalbiyle, mazlum Özbek halkı için
çıktığı büyük mücadeleden asla taviz vermemiĢ.
ZĠNDANDAN SÜRGÜNE
BaĢta ABD ve Ġnsan hakları kuruluĢları olmak üzere
uluslararası baskılar sebebiyle, Özbekistan‘ın demir yumruklu
yöneticisi zalim Kerimov, kendisini hapisten çıkararak sürgüne
yollamıĢ.Muhammed Salih‘in böylece 1990‘ların baĢında, çileli
sürgün hayatı baĢlamıĢ.Kendisinin Türkiye‘de kalmasını bile
önlemiĢ Kerimov..Bugün, Norveç hükümetinin sağladığı
seyahat belgesiyle, Almanya‘dan mücadelesine devam
ediyor.Türkiyemiz için ne kadar acı bir durum.Bizim korkak,
ürkek, basiretsiz politikacılarımız ve Türkün değerlerinden
kopmuĢ, özüne yabancılaĢmıĢ sahte aydınlarımız, Türk
Dünyası‘na ilgisiz kalmak utancını taĢımaktan nedense hiç
rahatsız olmuyorlar..Muhammed Salih, zorluklar ve sıkıntılar
içinde taviz vermediği mücadelesini Washington‘da anlatırken,
bu sebeple yanık yüreğinin tüm hasretiyle, ―Peki, bizim kardeĢ
Türkiye‘miz, Orta Asya‘daki büyük değiĢim ve stratejik
mücadelelerin
neresinde?‖
diye
sorarken
çok
haklıydı!Gölgesinden bile korkan, Doğu Türkistan‘daki
soydaĢlarını ―terörist‖ sayan Çin‘in önüne koyduğu
anlaĢmaları imzalayan devletlüler, milliyetçi(!) politikacılar bile
gördü, bu Türkiye..Üç beĢ kuruĢluk ekonomik çıkar uğruna ve
makam-mevkilerini azıcık daha elde tutabilmek için, Türk
Dünyası‘nın özgürlük mücadelesine sırtını dönen gerdanı
kıvrık
basiretsiz
politikacılarla
dolu
hale
geldi
Türkiye...SoydaĢlarını, zalimlerin hıĢmına uğrarım diyerek
sınır kapılarından çeviren bir ülke oldu Türkiye!..
MUHAMMED SALĠH‘ĠN BASIN TOPLANTISI
Washington‘da görev yapan Türk gazetecileri olarak,
Muhammed Salih bey Ģerefine, NPC Ulusal Basın Kulübü‘nde
bir yemek verdik. O gün Londra‘da bombalar patlamıĢ,
karanlık ellerin beslediği terör, yine masum insanları
vurmuĢtu.Salih bey yemek sonunda Ġhlas Haber Ajansı ĠHA
ve Doğan Haber Ajansı DHA kameralarına karĢı okuduğu
basın bildirisinde Ģunları söyledi:-―Bugün Londra‘da
gerçekleĢtirilen terör eylemini kınamak istiyorum.Bu sözde
Ġslam adına yapılan eylem, aslında Ġslam‘a vurulan bir
darbedir.Bu eylemler, Özbekistan‘ı yöneten diktatör Kerimov
gibi diktatörlere yarar, onların kolunu güçlendirir.Biliyorsunuz,
Kerimov Andican‘da Özbek halkına karĢı iĢlenen soykırımdan
hemen sonra Çin‘e gitti ve Pekin‘de günah çıkarttı.Pekin,
Andican olaylarını tarafsız teftiĢini talep eden BirleĢmiĢ
Milletler ve Batı devletlerine karĢı Pekin‘den destek ve himaye
isteyen Kerimov‘u, onun ayakları altına kırmızı halılar
döĢeyerek karĢıladı.Ve hiç tereddüt etmeden Andican
soykırımını, Özbekistan‘ın iç iĢi diye değerlendirdi ve
Kerimov‘a tam destek verdi. aynı desteği Rusya‘dan da
aldı.Ve neticede bir yıl öncesinde sıkı bir Batı ve ABD ortağı
gözüken Kerimov bir anda, Rusya ve Çin muhlisi olarak yeni
bir sıfatla dünya kamuoyu önüne çıktı.Ve böylece Özbekistan
devleti geleceği Kerimov‘un kendi iktidarını koruma gibi bir
küçük menfaat uğruna feda edilmek üzere.‘un iktidarını
kaybetme korkusuna kapılarak, Batı‘ya karĢı Çin ve Rusya‘ya
sığınması, Merkezi Asya ve tüm eski Sovyet hudutlarında
jeopolitik
dengeyi
değiĢtirecek
çapta
bir
hareketi
kıĢkırtmıĢtır.Çin devletinin sivil yayılmacılık stratejisi,
uygulanma aĢamasına da artık!Bu bir panik değildir. Bugün
Rusya‘nın uzak doğusundan Kazakistan ve Kırgızistan sınır
bölgelerine kadar uzanan geniĢ bir alanda baĢlanan sivil göç
gün geçtikçe hızlanmaktadır.Yasal olmayan yollardan bölgeye
sızan Çinli iĢadamı ve turist kılıfındaki Çin vatandaĢları sayısı,
saat baĢı çoğalmaktadır ve onlar hiç bir zaman geri
dönmeyeceklerdir.Kazakistan bu yayılmacı siyasete karĢı
önlem almaya çalıĢtı.Fakat son geliĢmeler , özellikle Çin ile
enerji dalındaki anlaĢmalar, iktisadi menfaatler, bu hayati
önem taĢıyan jeopolitik meseleyi art plana itti.Bu da Çinli
kaçakları rahatlattı ve onlar artık bölgede daha rahat hareket
edebiliyorlar.Diğer taraftan, Kerimov‘un Rus lider Putin ile son
görüĢmeleri, Özbekistan ordusunu Rusya askeri stratejisi
boyunduruğuna sokmak üzere., Özbek ordusunu, teknik
mühimmat cihetten tamamıyla Rus ordusu standartlarına
uyduracak.Aynı zamanda Kerimov, Rusya uçaklarına
Özbekistan‘da 6 havaalanını kullanma izni verdi.Yani,
Kerimov‘un küçük, ferdi menfaatleri uğruna yapılan akılsızca
siyaseti, Merkezi Asya‘nın anahtar ülkesi Özbekistan‘ı tehlikeli
bir jeopolitik maceraya sürüklemek üzere.5 Temmuz‘da
Astana‘da gerçekleĢen ġanghay Birliği toplantısında iki büyük
komĢumuz Çin ve Rusya, menfaatlerini gözeten bir strateji
üzerinde anlaĢıldı.Merkezi Asya Türk Cumhuriyetleri‘nin
liderlerinin hepsi bu stratejinin uygulanması için hizmet
edecekler.Peki, bizim kardeĢ Türkiye bu baĢlamakta olan
maceranın neresinde?‖
ÖZBEK MUHALEFETİ ARTIK DAHA GÜÇLÜ
Muhammed Salih bey haklı olarak ―KardeĢ Türkiye
nerede?‖ diye soruyor.Umarız bu bağrı yanık çığlığı
vicdanlarında duyanlar ve gereğini yerine getirenler çıkar.Öte
yandan Salih beyin ABD‘deki temaslarının en olumlu meyvesi,
Özbek muhalefetinin tek çatı altında toplanma giriĢimiydi.Artık
Özbek muhalefeti daha güçlü.Üstelik Washington‘da devreye
giren ve Ferhat Ġnogambaev tarafından yürütülen temsilciliği
ile artık sesini daha iyi duyurabilecek.Muhammed Salih bey,
ABD‘deki iki haftalık temasları sırasında baĢarılı temaslarının
yanında, Özbek muhalefetini kuvvetli bir çatı altında
toplamanın mutluluğunu da yaĢıyordu.Ama mutluluğu biraz
buruktu.Zira Birlik Partisi‘nin sürgündeki lideri kendisine
yapılan davete icabet etmemiĢti.KeĢke Washington‘da
sürgünde yaĢayan Birlik Partisi baĢkanı sevgili Abdurrahman
Polat bey de biraz fedakarlık yapıp, bu Ģemsiye altına
girseydi..Özbek halkının bu onurlu hürriyet mücadelesi o
zaman daha da bir güç ve anlam kazanacaktı.Bu kapı hala
açık..ĠnĢallah Polat bey de, en kısa zamanda bu güç birliğine
katılır..Öte
yandan
Salih
bey,
ABD‘deki
düĢünce
kuruluĢlarında konuĢmalar yaptı.Özbekistan‘ın meselelerini ve
hürriyet mücadelesini anlattı.Amerikan politikalarına yön veren
bu önemli düĢünce kuruluĢlarının önde gelen temsilcileriyle
uzun görüĢmeleri oldu.Özbekistan ve Orta Asya‘daki
geliĢmelerle ilgili istiĢarelerde bulundu.Ayrıca KONGRE
üyeleriyle bir araya geldi.ABD yönetiminden üst düzey
yetkililerle görüĢme fırsatı buldu.KONGRE‘nin Helsinki
Komisyonu‘nun kendisi için düzenlediği özel oturuma katıldı.
Andican olaylarının aslını ve Özbekistan halkının içler acısı
durumunu yılmadan, usanmadan muhataplarına aktardı.
AYDINLARA SESLENĠġ
Salih beyle temaslarının sonunda büromuzda uzun
uzun görüĢtük. Türklük Ģuuruna ve sımsıkı bağlı olduğu temiz
ehl-i sünnet inançlarına bir defa daha hayran kaldık.Bugün,
din istismarcıları ve siyasal Ġslam fitnesine sarılanlar,
Muhammed Salih‘i beğenmiyorlar.Çünkü O, Vehhabiler‘i
reddediyor.Vehhabiliğin Türk ve Ġslam Dünyası‘ndaki
propaganda mekanizmalarını çok iyi tanıyor.Ġhvan-‗ı Müslimin
(Müslüman KardeĢler), Tebliği Cemaat ve Hizbü Tahrir gibi
fitne tohumları saçan, Vehhabiliğe hizmet eden teĢkilatların
gerçek yüzünü çok iyi biliyor.Bu yüzden kendisine çamur
atıyorlar.ĠĢin ilginç yanı, zalim diktatör Kerimov O‘nu
―Vehhabi‖ diye terörist (!) ilan ediyor.Vehhabiler ve siyasal
Ġslamcılar da O‘nu dinsiz diyerek halkının desteğinden
koparmaya çalıĢıyorlar.Yani bir tarafta diktatör Kerimov, öte
yanda fitneci bölücüler elbirliği ile ―Tanrı Dağı kadar Türk, Hira
Mağarası kadar müslüman‖ olan olan gerçek bir Horasan
erenini yok etmeye çalıĢıyorlar.Ama bu hain emelleri ve kirli
oyunları tutmayacak.Özbek halkı bir gün hem demokrasi ve
özgürlüğe, hem de Muhammed Salih gibi derviĢ yürekli
gerçek liderine kavuĢacak.Muhammed Salih‘in, Ötüken
yayınlarından Türkçe basılan ―Türkistan ġuuru‖ baĢlıklı
kitabından Ģu aĢağıdaki ―sesleniĢ‖ satırları, onun Ģanlı
mücadelesini çok iyi özetliyor:-―Özbek milli hareketinin önderi
olan aydınlar, bugün neredeler?Niçin onların sesleri
çıkmıyor?Sesleri çıkmıyor, çünkü ülkede sadece mevcut
sisteme övgüler yağdıran sesler meĢrudur!Bunun dıĢındakiler,
gayri meĢrudur, kanun dıĢıdır! Bu sebeple aydınların çoğu,
sessizliğe bürünmüĢlerdir.Sessiz kalmak, anayasaya göre
yasak değildir.Bu ağır günlerde hükümeti övmeden sessiz
kalmak da, bir kahramanlıktır!
Bugün aydınları bazı özelliklerine göre 3 ideolojik gruba
ayırmak mümkündür:
1.Muhalifler,
2.Tarafsızlar,
3.Hükümet taraftarları.
Ġkinci grup, yani tarafsızlar, bugün halkla en kolay
iletiĢim kurabilen gruptur. Birinci grup için bu imkan son
derece mahduttur.Sebebi malum! Ġdare, muhalefeti halktan
uzaklaĢtırmaya gayret ediyor.Üçüncü grup, yani hükümet
taraftarları olan aydınlar ise, halka yaklaĢmaya cesaret
edemiyorlar.Çünkü halkın hükümete duyduğu nefret ateĢinin
kendilerini yakmasından korkuyorlar.Fakat bir gün buzlar
eriyip de bahar gelirse, bu ü grup, tıpkı 1985‘in baharında
olduğu gibi, bir anda birleĢecektir.Onlar, asla birbirlerine
düĢman olmadıklarını ifade edecekler ve sadece ―zamanın
Ģartları ağırdı‖ diyeceklerdir.Elbette bu ağır zamanda en fazla
kurban veren grup da siyasi muhalefet olacaktır.Fakat ümit
ediyorum
ki,
hiç
kimse
bunun
için
birbirini
suçlamayacaktır.Çünkü her 3 grup da yollarını kendileri tayin
etmiĢtir.Ancak henüz bahar gelmedi; kıĢ hala devam
ediyor.KıĢın yapılması gereken iĢler de vardır.Bu iĢleri iki
grubun, yani tarafsızlarla muhalefetin yapması lazımdır.Onlar,
halkı ayağa kaldırmasalar bile, hiç değilse Ģafak vakti
uyanmaya davet etmelidirler.―Bunu, niçin benim yapmam
gerekiyor?‖ diyemezsiniz!Çünkü siz aydınsınız! Yani nur
saçan insanlarsınız!‖
Sadece Özbekistan‘ın değil, bütün Türk Dünyası‘nın
umut liderlerinden birisi olarak gördüğümüz Muhammed
Salih‘in bu ibretlerle dolu büyük mücadelesinin, bir gün
muvaffakiyetle neticeleneceğine inanıyoruz. Özbek halkının,
onun yaktığı hürriyet mücadelesinin ıĢığında, yakın bir
zamanda demokrasiye kavuĢmasını diliyoruz. Değerli okurlar,
Türk Dünyası‘nın acılarını yüreğinde duyan aziz dostlar,
Muhammed Salih beyden ve Ģanlı Özbek hareketiyle ilgili
geliĢmelerden bilgilenmek için, www.uzbekistanerk.org,
www.Muhammedsalih.info www.erkinyurt.org sitelerini ziyaret
edebilirler. Türk Dünyası, Muhammed Salih gibi liderleri
olduğu sürece, geleceğe daha ümitli bakacaktır. ĠnĢallah
Türkiye‘mizin de, Türk Dünyası‘na ilgisi artık biran önce
olması gereken seviyelere gelir. Böylece, acı çeken
soydaĢlarımızın demokrasi ve özgürlük mücadelelerine artık
köstek değil, ―destek‖ olunmaya baĢlanır!
Hedefimiz kansız devrim
Türkiye Gazetesi, 18 Eylül 2005 Pazar
MEHMET KOÇAK
RÖPORTAJ - 06.08.2005-FRANKFURT
―Gürcistan, Kırgızistan ve Ukrayna'dan sonra devrim
sırasının Özbekistan'a geldiğini belirten Özbek muhalif lider
Muhammed Salih, Kerimov'a görevi bırakması çağrısında
bulundu. Salih, Özbekistan'a Türkiye'yi model almasını
önerdi.‖
Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'un baskıları
yüzünden ülke dıĢında yaĢayan Özbek muhalefet
liderlerinden Muhammed Salih, ABD ziyareti sonrası
Özbekistan'daki siyasi geliĢmeleri, Andican olaylarının dıĢ
yansımalarını ve ABD ile Özbekistan arasında yaĢanan üs
krizi konularında arkadaĢımız Mehmet Koçak'ın sorularını
cevaplayarak önemli açıklamalarda bulundu. Sovyetler
Birliği'nin dağılması sonrası baĢlayan yeni yapılanmalar içinde
Ġslam Kerimov yönetiminin sonunun geldiğini savunan
muhalefet liderleri Muhammed Salih, "amacımız kansız
devrimdir, Kerimov, kan dökülmeden terk edip gitsin" dedi.
Özbekistan'da yaĢanan katliamlara Almanya baĢta olmak
üzere Avrupa ülkelerinin sessiz kaldığı hatırlatan Muhammed
Salih, Türkiye'nin bölgede daha aktif olmasını beklediklerini
söyleyerek Ģu görüĢlere yer verdi.
Mehmet Koçak : Yakın zamanda bir ABD gezisini
gerçekleĢtirdiniz. Bu gezinizin amacı neydi ve kimlerle
görüĢme
imkanı
buldunuz
?
Gezinizi
nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Muhammed Salih : Amerika'ya 10 yıl sonra tekrar
gitmiĢ oldum. Bu seyahatim Harvard ve Columbia
Üniversitelerinin daveti üzerine gerçekleĢti. Her iki üniversite
de konferans verdim. Tatil olmasına rağmen katılım yüksek idi
ve beklediğimden fazla ilgi gördüm. Katılımcıların tümü bilim
adamı ve Sovyetler Birliği sonrası bölgede demokrasinin
güçlendirilmesi ve desteklenmesi üzerinde çalıĢmalar yapan
uzman kiĢiler idi. Bir defa daha gördüm ki ABD bölgede
duyarlı ve aktif. Bu görüĢmeler sonucu anladım ki bundan
sonra da daha aktif olacaktır. Heritage Foundation, Brookings
Institute ve American Enterprise Institute gibi etkili düĢünce
kuruluĢları, Demokrat ve Cumhuriyet Partisi'nden siyasi
gruplar, Ulusal Demokrat Enstitüsü ve Uluslararası
Cumhuriyetçi Enstitüsü gibi önemli kuruluĢların temsilcileri ile
de bir araya gelme fırsatı buldum. Human Rights Watch idari
direktörü Holly Cartner ile ve Kongrenin Orta Dogu ve Orta
Asya Komisyonu BaĢkani Ġliana Ross ve Poe ile de görüĢtüm.
GörüĢmede ana konu Özbekistan'daki yaĢanan anti
demokratik rejim, insan hakları ihlalleri ve Andican olayları
oldu. Bu görüĢmeler esnasında muhataplarım daha çok beni
dinlemek istediler. Olayların tarihi seyri içindeki geliĢimini ve
bizim demokratik, hukuk mücadelemizi anlatmıĢ oldum.
Kongre'nin Helsinki Komisyonu'nda bir konuĢma yaptım.
Avrupa Güvenlik ve ĠĢbirliği ABD Komisyonu tarafından
düzenlenen oturuma Amerikalı Senatör Sam Brownback
baĢkanlık yaptı .Oturumda Sovyetlerin dağılmasıyla
demokratik sürecin nasıl bir tıkanma noktasına getirildiğini,
Kerimov diktatörünün Özbekistan halkına reva gördüğü baskı
ve zulmün yanında ülkemizde yaĢanan ekonomik, sosyal ve
iktisadi alandaki sefaleti dile getirme fırsatı buldum. Radyo
Free Asia radyosunun daveti üzerine gerçekleĢen
röportajlarda da ABD'de ki temaslarımı ve Özbekistan ile ilgili
görüĢlerimi geniĢ Ģekilde anlattım."
ABD'nin desteğini önemsiyoruz
Mehmet Koçak : Amerika gezinizden hedeflediklerinizi
elde etmiĢ oldunuz mu.? ABD yönetiminden destek sözü
alabildiniz mi. ? ABD yönetiminin Özbekistan ile iliĢkileri ne
yönde devam edecek. ?
Muhammed Salih : Geziden ve temaslarımdan
fevkalade memnun olduğumu söyleyebilirim. Amerikalı
siyasiler, sivil toplum kuruluĢları ve bazı resmi kurum
temsilcileri ile görüĢmelerimde demokrasi mücadelemizde
bize destek vereceklerini açıkça ifade etmiĢlerdir. Ben
Amerikalıların sözünde duracaklarına ve Özbekistan'da
demokrasinin geliĢip yerleĢmesinde gerekli oranda destek
vereceklerini ve bölgede bundan sonra daha etkin
olacaklarına inanıyorum ve bu yönde de hazırlıkları olduğuna
Ģahit oldum. Özbekistan konusunda ABD'nin önünde iki
seçenek vardı. Ya üslerini orada bırakmak ve Kerimov
diktatörü ile iliĢkilerini devam ettirmek veya Amerikan
kültürünün önemli bir parçası sayılan demokratik değerlere
sahip çıkmak. Amerika ikincisini tercih etti ve Özbekistan'da
devam eden zulmü kınadı. Andican olayları için özel
komisyonlar kurulmasını ve olayların araĢtırılmasını istedi.
Bunlar bizim için çok önemli Ģeylerdir."
Mehmet Koçak : Bundan sonraki mücadelenizde ABD
ile iĢbirliği içinde mi olacaksınız?
Muhammed Salih : Biz sadece Amerika ile değil,
Özbek halkının zalim diktatörden kurtulması ve ülkemize
demokrasinin yerleĢmesi için baĢlattığımız mücadelede kim
destek verirse onlarla da iĢbirliği içinde olacağız. Amaç ve
hedef bir olduktan sonra neden olmasın."
Mehmet Koçak : Peki mücadelenizdeki metodunuz ne
olacak ve Kerimov'u nasıl uzaklaĢtırmayı planlıyorsunuz?
Bundan sonraki süreç nasıl iĢleyecek?
Muhammed Salih : Biz kansız devrimden yanayız.
Bunun içinde Özbekistan'daki askeriye, polis ve istihbarat
birimleri baĢta olmak üzere tüm kurumlarda bulunan etkili ve
yetkililerle
temas
halindeyiz.
Andican
olaylarının
tekrarlanmasını istemiyoruz. NumayıĢa çıkan kendi halkına
yönelik bir katliam yapmamaları ve yaptırmamaları konusunda
uyarıyoruz. Ukrayna, Gürcistan, Kırgızistan'dan sonra yönetim
değiĢikliği sırası Ģimdi Özbekistan'da. Halkı bilinçleĢtirmek ve
hareketlendirmek bizim iĢimiz. ġimdi sıra zalim diktatörün
devrilmesinde, Andican olayları büyük halk ayaklanmasının
ayak sesleri idi. Biz burada Kerimov'a çağrımızı tekrarlıyoruz:
"Kan dökülmeden terket git." Onun Özbekistan'da daha fazla
kalma Ģansı yok. Yolun sonu geldi ve zaman tamamdır.
ĠnĢallah, çağrımıza uyar ve kan dökülmez. Biz, Ghandi
yöntemini kullanacağız. Bu rejimi barıĢçıl yollarla devireceğiz."
Mehmet Koçak : Özbekistan içinde ve dıĢında sizin
dıĢınız da muhalefet grupları var. Mücadelede sizi
destekliyorlar mı.?
Muhammed Salih : Biz daha öncesinden baĢlattığımız
ortak ve birlikte hareket etme toplantılarımızdan olumlu netice
aldık. 2 parti ve 11 ayrı sivil toplum kuruluĢu bir araya gelerek
'BirleĢik Özbek Demokratik Koalisyonu'nu kurduk. Bu yılın
Ekim ayında Amerika'da tüm Özbek muhalefet grupları bir
araya geleceğiz. Benim genel BaĢkanı olduğum ERK
Demokratik Parti Özbekistan Demokratik Partisi, ayrıca 11
Sivil toplum kuruluĢu bu toplantıda hazır olacak. Bir kısmı
halen Özbekistan dıĢında çeĢitli ülkelerde bulunuyor ancak
büyük bir kısmı Özbekistan'dan gelecek. BirleĢik Özbek
Demokratik Koalisyanu (BÖDK)'te, çok önemli Özbek
muhalefet liderleri de bulunuyor. Bunlardan bazıları;
Özbekistan'ın Türkmenistan eski Büyükelçisi AbdurreĢid
Kadirov, parlamento eski üyesi Adbuvahit Pattayev, Fergana
eski Valisi ve Özbekistan Demokratik Parti lideri Dr. Avazhan
Muhtarov ve baĢkaları. Muhalefeti çatısı altında toplayan bu
önemli
kuruluĢun
baĢkanlığına
seçildim.
Bunlar
Özbekistan'daki yardıma muhtaç, iĢkence görmüĢ, baskılara
maruz kalmıĢ insanları savunmak için birleĢme zamanı
geldiğine inanan ve Ģuurunda olan insanlar.
Mehmet Koçak : Peki Özbekistan devletinin baĢına
geçtiğiniz de
nasıl
bir
devlet
yönetim
modelini
düĢünüyorsunuz?
Muhammed Salih : Model olarak Türkiye örneğimizdir.
Türkiye'de bazı eksikleri olmasına rağmen demokratik bir
model var. Ġsteyen camiye gidiyor, isteyen rakı içiyor.
Müslüman nüfusu olan bir devletin modeli böyle olmalı.
Ġslam'da
zorlama
yoktur.
Türkiye,
Özbekistan'a
uygulanabilecek tek modeldir. Türkiye'nin laiklik modelinin de
mutlaka Özbekistan'a uygulanması gerekir. "Ancak laiklik, dini
hiçe saymak demek değil. Bazıları laikliği, ateizm gibi
göstermeye çalıĢıyor. Bu yanlıĢtır.
Mehmet Koçak : Özbekistan içinde ve dıĢında
mücadele veren Ġslamcı gruplarlara yönetime geldiğinizde
tavrınız nasıl olacak..?
Muhammed Salih : Bu gruplar, Kerimov'un büyüttüğü
kadar değil. Kerimov bu konuyu, Batı'dan destek almak için
büyüttü. Batı da bu yalanı yuttu. 1999 TaĢkent olayları Batı'yı
inandırdı. Ancak bu olaylarda da Kerimov'un parmağı vardı.
Andican'daki olaylarda halktan bazı silahlı kiĢilerin
hapishaneyi basmalarında da Kerimov'un parmağı var. Ben
Ģahsen terörün her türlüsüne karĢıyım. Biz teröre müsaade
etmeyeceğiz. Ġslami kuruluĢları demokrasiye entegre
edebiliriz. Ülkede zülüm ve baskıların son bulup demokratik
sürecin baĢlamasıyla bu gruplar da diğerleri gibi bu sürece
dahil olurlar.
Türkiye diktatör rejimleri değil, demokratik süreci
desteklemeli
Mehmet Koçak : Türkiye hükümetinden veya
devletinden beklentileriniz nelerdir ve Türk halkına mesajınız
nedir.?
Muhammed Salih : Türkiye hükümeti demiyorum,
çünkü bu bir devlet politikasıdır. Hükümetler değiĢiyor ancak
bu politikaların değiĢmesi çok zor oluyor. Türkiye diktatör
rejimleri ve diktatörleri değil demokratik halk hareketlerini
desteklemelidir. Umut ediyorum, Andican katliamı bu unutulan
gerçeği hatırlatmıĢ olur.
Tehditkar Çin ve Rusya'ya karĢı ABD tercihimiz
Mehmet Koçak : Çin ve Rusya gibi iki önemli güçlü
ülkeyle komĢusunuz. Neden ABD'yi tercih ediyorsunuz?
Muhammed Salih : Türk Cumhuriyetleri, jeopolitik
olarak Çin ve Rusya gibi iki büyük gücün arasında yaĢıyor.
Andican olaylarında Çin ve Rusya kendi halkına karĢı katliam
yapan diktatör Kerimov'un tarafını tuttular. Bu durumda biz
ülkemizdeki demokratik süreci destekleyen ve bizi tehdit
etmeyen bir devletin varlığını Çin ve Rusya'ya tercih ederiz.
ABD demokratik bir ülke, bizden coğrafi olarak uzak bir ülke,
yayılmacılık hedefleri olmayan bir ülke ve bu özellikler
tercihimizde etkili oluyor.
Mehmet Koçak : Kerimov, ABD'nin üslerini geri
çekmesi için ültimatom verdi. ABD ile Özbekistan arasındaki
krizi değerlendirir misiniz?
Muhammed Salih : ABD'deki temaslarım sırasında
ABD'nin, üsleri kaybetme korkusuyla Kerimov karĢısında
sessiz kalmamasını, Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam
Kerimov'a demokrasi ve insan hakları konusunda baskı
yapması gerektiğini söyledim. Özbekistan ile yapılan üs
anlaĢmasının demokratik talepleri gölgelememesi ve
gerekirse ABD'nin, üslerinden vazgeçmeyi demokrasi adına
kabul etmesi gerektiğini açıkça dile getirdim. ABD'nin bu
çağrılarımıza kulak vererek demokratik değerleri tercih etmesi
önemli olduğu kadar takdire Ģayan bir olaydır. Kerimov
demokrasiye ve ABD'ye karĢı yeni metotlar ve yeni müttefikler
buldu. Bugün Rusya'nın Uzak Doğusundan Kazakistan ve
Kırgızistan sınır bölgelerine kadar uzanan geniĢ bir alanda
baĢlanan sivil göç akımı gün geçtikçe hızlanmaktadır. Yasal
olmayan yollardan bölgeye sızan Çinli iĢadamı ve turist
kılıfındaki Çin vatandaĢları sayısı hızla çoğalmaktadır.
Kazakistan bu yayılmacı siyasete karĢı önlem almaya çalıĢtı
fakat son geliĢmeler, özellikle Çin ile enerji dalındaki
anlaĢmalar bu demografik ve jeopolik meseleyi ikinci plana
atmak zorunda kaldı.
Diğer taraftan, Kerimov'un Rus lider Putin'le son
görüĢmeleri Özbekistan ordusunu Rusya askeri stratejisi
boyunduruğuna sokmak üzere. Kerimov, Özbek ordusunu
teknik
mühimmat
cihetten
tamimiyle
Rus
ordusu
standartlarına uyduracak. Aynı zamanda Kerimov Rusya
uçaklarına Özbekistan'da 6 havaalanını kullanma izni verdi.
Yani, Kerimov'un küçük, ferdi menfaatleri uğruna yapılan
akılsızca siyaseti Asya'nın anahtar ülkesi Özbekistan'ı tehlikeli
bir jeopolitik maceraya sürüklemek üzere. 5 Temmuzda
Astana'da gerçekleĢen ġanghay Birliği toplantısında iki büyük
komĢumuz Çin ve Rusya menfaatlerini gözeten bir strateji
üzerinde anlaĢıldı.
BELKĠ...
‗Belki...‘umudun baĢka bir adıdır.
Belki seneye...
Belki olur...
Belki gelir...
Belki biter...
‗Belki‘lere tutunabilenleri anlayabilmek gerekli.
Muhalif Özbek lider Muhammed Salih‘i Frankfurt‘ta ilk
gördüğümde, yüzündeki kırıĢık ve karıĢık çizgilere bakınca,
hücrede kaleme aldığı bir Ģiiri aklıma geldi.
―Belki ikramiye çıkar bilete...
Belki, mektup alırım bugün birinden...
Belki, yağmur yağar sessizce...
Belki, evet belki de hafif bir zelzele...
Her gün
Her an,
Hiç ama hiç durmadan,
Göldeki olta mantarı gibi esrarla kımıldar
Yeryüzünde ‗Belki‘denilen geveze.‖
***
Efsane kentlerden kopup da gelen bu yorgun adamın
gözlerinde, Semerkant ve Buhara‘yı görür gibiydim... ‗Yurdunu
kaybeden adam‘ olmayı, her adam unutamayabilir... Her
adam kaldıramayabilir... Kaldıramıyordu bu acıyı Muhammed
Salih... Sürgünde bir derviĢ gibi diyar diyar geziyordu... Her
gün bir baĢka ülke... Ta ki oradan da sürgün edilene dek...
***
28 Kasım 2001... Özbekistan‘da ERK Partisinin Genel
BaĢkanı olan Muhammed Salih Çek Cumhuriyeti‘nin baĢkenti
Prag‘da tutuklanır. Pankras Hapishanesi‘nde bir hücreye atılır.
Salih‘e bir ayna dahi verilmez, çünkü kanun gereğidir... Salih,
Çek Cumhuriyeti‘nin CumhurbaĢkanı ve aynı zamanda ünlü
bir tiyatro yazarı olan Vaclav Havel‘e hücreden bir mektup
yazar...
***
Salih mektubuna Ģöyle baĢlar; ―Her sabah sakalımı
traĢlarken, yüzümü ellerimle görüyorum, ama ellerim göz gibi
keskin görüĢlü değil. Mahkemeye çıkıncaya kadar ayna
vermiyorlar. Ve böylece ben kendi çehremden ayrıldım...‖
Kendi çehresinden ayrılabilmenin zorluğunu yaĢamayanlar
zor anlar ve anlatır... Kaç kiĢi kendi çehresinden ayrı
düĢmenin acısını bilir ki? Aynalarla bu yüzleĢmeyi
yapamamanın hüznünü ancak, sararan yaprakları ve
sonbaharı ile ünlü Prag Ģehrinin ücra bir cezaevi köĢesinde,
karanlık bir hücrede duvarlara karĢı bakabilenler yaĢar.
***
Salih, aynalara bakıp kendine tebessüm etmek istiyor.
Kahkahalar dolusu açık hava salonlarında gevezelik edenlerin
ve üç kuruĢluk aptalca sözlere gülebilmekten söz etmiyor
Salih... Bir tatlı tebessümden bahsediyor...
***
12 Aralık akĢamı Havel, Salih‘i baĢkanlık sarayında
kabul eder. 25 dakikalık görüĢme sonrasında Havel destek
sözü verir. 14 Aralık günü ise Çek Cumhuriyeti, muhalif Özbek
lider Salih‘i ülkesine iade etmeyi reddeder...
***
Muhalif Özbek Lider Salih dünya basınına Ģu soruyu
sorar; Mesele çok basit: Batı kiminle beraber, diktatörlerle mi
ya da demokrasiyle mi? Ah biz de Batı‘ya bir sorabilsek;
Teröristlerle mi, yoksa demokrasiyle mi? Kimbilir? ‗Belki
demokrasiyle‘ diye umutlanalım...
Muhammet Salih: "Andican Olaylarının Şiddetle
Sonuçlanacağı En Başından Belliydi"
"Özbekistan Bir Ġç SavaĢa Sürüklenmeye ÇalıĢılıyor"
"Kerimov Bir Cellattır" "Özbekistan'da 15 Yıldır Özgür Basın
Diye Bir Kavram Yok" "Türkiye Orta Asya'da Pasif
Davranıyor"
16.12.2005 Saat: 15:02 - LONDRA (ĠHA)
Bülent Dönmez
Özbekistan Muhalefet Lideri Muhammet Salih, Andican
olaylarından Özbekistan'a olan ilginin arttığını söyledi.
Özbekistan Muhalefet Lideri Muhammet Salih, Özbekistan ve
Orta Asya'nın siyasi durumunun konuĢulacağı toplantıya
katılmak için geldiği Londra'da önemli açıklamalarda bulundu.
Salih, "Andican olaylarından sonra Özbekistan'a olan ilgi arttı
ve
bütün
dünyanın
gözleri
Özbekistan'a
çevrildi.
Özbekistan'daki demokrasiyi destekleyen parlamenterlerin
sayısı arttı. Bu siyasi bakıĢ açısından, kendi bölgemiz için
yararlanmamız lazım. Ocak ayının 2. yarısında Londra'da
yapacağımız yuvarlak masa toplantısına Londra'daki
iĢadamları, siyasetçiler, gazeteciler ve ülkenin diğer önde
gelen isimleri katılacak. Toplantıda baĢ konuĢmacı olarak ben
yer alacağım ve Londra'daki bu kamuoyunu yönlendiren
isimlere, Özbekistan hakkında bilgi vereceğim. Londra'da ilk
defa muhalefet liderlerinin katıldığı bir toplantı düzenlenecek.
Bu çok önemli bir ayrıntı. Ayrıca, Ġngiltere ziyaretimin
çerçevesinde milletvekilleriyle de görüĢeceğim ve Özbekistan
karma komisyonu için teklifte bulunacağım" dedi. Andican
olaylarının bu Ģekilde Ģiddetle sonuçlanacağının en baĢından
belli olduğunu söyleyen Salih, "Andican olaylarında durum en
baĢından belliydi ve ülkede durum daha da kötüleĢiyor. Ülke
iç savaĢa sürüklenmeye çalıĢılıyor. Biz böyle giderse kan
dökülecek dedik, aynısı da oldu maalesef. Fakat bu olay
dünya kamuoyunun gözünü açması açısından iyi oldu.
Kerimov, Özbekistan'da katı bir istikrar sağladı, bu doğru.
Ama buna yine de radikalizmden daha iyidir diyemeyiz. Bütün
ülkeler kabul etmiĢ ve görmüĢtür ki, Kerimov bir cellattır.
Kendi halkını göz kırpmadan katletmiĢtir" diye konuĢtu.
Ülkesinde 15 yıldır basın özgürlüğü olmadığını savunan Salih,
"Kerimov kendi basınını oluĢturmuĢtur, fakat kendisi bile o
basında çıkan haberlerine inanmıyor. Çünkü hepsi baĢtan
sona yalanlarla dolu" dedi. Türkiye'nin son yıllarda Orta
Asya'da pasif davrandığına da değinen Salih, "Biz Türkiye'nin
bölgede lider olup, bize örnek olmasını beklerdik. Fakat
Türkiye'den çok bölgede, Ġran'ın etkin olduğunu görüyoruz.
Bizim rejimimiz totaliter bir rejim, Türkiye batı devletlerinden
önce bize siz böylesiniz diyemiyor. Türkiye çok güçlü ve
demokratik bir ülke fakat ne yazık ki pasif davranıyor" Ģeklinde
konuĢtu.
ABD-Özbekistan ilişkileri gerginleşince, muhalif
Muhammed Salih İngiltere'ye davet edildi
Cumhuriyet 16.01.2006 - LONDRA
Mustafa K. Erdemol
Londra'nın Özbekistan ilgisi
Ġngiltere'de hükümet ''resmi'', Muhafazakâr Parti ise
''alternatif'‗Özbekistan
Konferansı
düzenleyecek.
Aynı
günlerde Avam Kamarası'nda da 20 milletvekilinden oluĢan
Özbekistan Karma Komisyonu kurulacak.
Özbekistan'ın, Andican olayları sonrası ABD askeri
üslerinin faaliyetlerine son vermesi, ülkedeki muhalif güçlere
Batı desteğini arttırdı. Özbekistan'ın önde gelen muhalif
liderlerinden ERK Partisi BaĢkanı Muhammed Salih ,
Ġngiltere'nin ünlü think tank kuruluĢlarından olan ve Chatham
House olarak bilinen Kraliyet Uluslararası ĠliĢkiler
Enstitüsü'nce düzenlenen Özbekistan konulu konferansa
konuĢmacı olarak çağrıldı.
YaĢamını sürgün olarak Almanya'da sürdüren
Muhammed Salih, Cumhuriyet ile yaptığı görüĢmede,
Özbekistan'da Ġslam Kerimov yönetimine karĢı tepkinin
giderek yükseldiğini belirterek bu tepkinin ''iyi ve barıĢçı
yönde'‗değerlendirilmesi
gerektiğine
dikkat
çekti.
Cumhuriyet'in, ''Özbekistan'daki diktatörlükten bu kadar
yakınıyorlarsa Ġngilizler neden sizi yıllarca arayıp sormadılar?
ABD-Özbek iliĢkileri gerginleĢmeseydi sizi çağırırlar
mıydı'‗sorusuna, ''Kerimov yönetiminin bölgede istikrarsızlık
sebebi olmaya baĢladığını Ġngiltere ve birçok Batılı ülke yeni
görebildi'‗yanıtını verdi.
Muhammed Salih, Cumhuriyet'in '‗Soros yakında
Özbekistan'a da gider mi'‗sorusunu da ''Biz, Özbekistan'da
serbest seçimle demokratik bir değiĢim hedefliyoruz' Ģeklinde
yanıtladı.
Özal çağırdı, Demirel kovdu
Ülkesi Özbekistan'ı 1993 yılında terk etmek zorunda
kalan Muhammed Salih, dönemin Türkiye CumhurbaĢkanı
Turgut Özal‘ın son Orta Asya gezisi sırasında Kerimov
yönetimince gözaltına tutuluyordu. Özal'ın Ankara'ya davet
ettiği Salih, görüĢmek için geldiği Ankara'da Özal'ın ölüm
haberiyle karĢılaĢmıĢtı. Muhammed Salih, 1999 yılında
bulunduğu Türkiye'den, dönemin CumhurbaĢkanı Süleyman
Demirel tarafından uzaklaĢtırılmıĢtı.
Muhammed Salih, 1992 yılı Ģubat-mart aylarında
baĢkanı olduğu ERK Partisi ve Özbekistan'daki diğer
muhalefetin ''Demokratik Forum'‗adı altında toplandığını,
Forum'a, Kerimov'un partisinden de 16 milletvekilinin
katılması üzerine, Ġslam Kerimov'un, Forum'un dağıtılması
karĢılığı kendisine baĢbakanlık ve cumhurbaĢkanı yardımcılığı
önerisinde bulunduğunu öne sürdü. Kerimov'a, kendisiyle
pazarlık yerine Demokratik Forum önünde konuĢma
önerisinde bulunduğunu da belirten Muhammed Salih,
Kerimov'un bunu kabul etmediğini ileri sürdü.
'Devrimle gider‘
Özbekistan'a Batı'nın bugüne kadar ''istemeyerek'
verdiği desteğin artık sona erdiğini öne süren Salih,
''Kerimov'a kendi hükümeti bile cephe almıĢ durumda. Ġyi
örgütlenmiĢ bir halk hareketi bu rejimi yönetimden
uzaklaĢtırabilir. Kerimov rejimi seçimle gitmez ancak bir
devrimle gider'‗Ģeklinde konuĢtu.
Konferans 19 Ocak'ta
Ġngiltere'nin, yıllar sonra anımsadığı Özbek lideri
çağırmasına gerekçe olan Özbekistan Konferansı, 19 Ocak
2006 tarihinde Kraliyet Uluslararası ĠliĢkiler Enstitüsü'nde
gerçekleĢtirilecek. Muhafazakâr Parti de 20 Ocak'ta
''alternatif'‗bir Özbekistan Konferansı düzenleyecek. Avam
Kamarası'nda ise 20 milletvekilinin desteğiyle ''Özbekistan
Karma Komisyonu'‗oluĢturulacak.
―Biyografi - Muhammed Salih‖
Muhammed Salih, 1949'da Harezm eyaletinde dünyaya
geldi.
1968-1970'te
Sovyet
ordusunda
askerliğini
Çekoslovakya'da
yaptı.
1975'te
TaĢkent
Devlet
Üniversitesi'nden mezun oldu. 1975-85 yıllarında 7 Ģiir kitabı
yayımlandı. 1982'de ''Dede Korkut kitabı''nı, 1986'da Ziya
Gökalp'in ''Türkçülük'ün Esasları''nı, daha sonra Türkçeden
''Yunus Emre Divanı''nı Özbek Türkçesine çevirdi ve
yayımlattı. Özbek Ģiirinde ''Metoforistik Akım'‗denilen yeni bir
ekolü baĢlattı. 1985'te kaleme aldığı, Özbek milliyetçilerinin
baĢeseri olan ''Politbüroya Mektup'‗bütün SSCB'de büyük etki
yarattı. 1988'de Özbekistan Yazarlar Birliği genel
sekreterliğine seçildi. Aynı yıl Moskova'da Yazarlar Birliği
Kurultayı'nda, SSCB'ye sert eleĢtiriler getirdi. Moskova
tarafından Komünist Partisi üyeliğine davet edildi. Bu daveti
reddetti. 1988 'de muhalif ''Birlik Halk Hareketi''ni, 1990'da ise
ERK Demokratik Partisi'ni kurdu. Aynı yıl Özbekistan
parlamentosuna girdi. Partisince hazırlanan ''Özbekistan'ın
Bağımsızlık
Deklarasyonunu'‗parlamentoya
sundu.
Deklarasyon kabul edildi. 1991'de cumhurbaĢkanlığı
seçimlerinde adaydı. Seçimlerden sonra bir süre gözaltında
kaldı.
1993'te CumhurbaĢkanı Turgut Özal'ın özel davetiyle
Türkiye'ye geldi. Bir süre Türkiye'de kaldıktan sonra, Norveç'e
gitmek zorunda kaldı. Halen Almanya'da yaĢıyor.
Özbekistan , Erk Partisi Ve Muhammed Salih
Elazığ Yeni Ufuk, 24.01.2006
Müge Çetinkaya
Özbekistan geçtiğimiz yıl büyük sosyal çalkantılara ve
isyanlara ev sahipliği etti. Ġslam Kerimov'un Özbekler
üzerindeki baskıları dünya kamuoyuna kısmen yansırken,
katledilen Özbeklere yardım elini uzatan olmadı.
Özbeklerin yüreğindeki lider ve Türk dünyasında millî
değerlere bağlılığı ile tanınan, takdir edilen Muhammed
Salih'e yaĢatılan haksızlıklar hiçbir lidere yaĢatılmamıĢtır.
Sığındığı Türkiye'den üç kere sınır dıĢı edilen Salih,
Özbekistan'ın en büyük muhalif lideri. Onu sıradan bir muhalif
olmaktan ayıran özellik ; millî ve dinî Ģuurunun yüksekliği. Millî
, dinî kimliğine sahip çıkmaktan asla ödün vermemekte
direnen ve yurdunun içinde bulunduğu acı Ģartları yılmadan
durmadan anlatmakta , savunmakta olan Salih , faziletli
mücadelesinde yalnız değildir. BaĢçılığını ettiği ERK Partisi
mensup ve sempatizanları , Özbekistan içinde ciddi sorunlarla
karĢı karĢıya. Özbekistan'ın CumhurbaĢkanı Ġslam Kerimov'un
(anne tarafından Tacik : Fars dilli , aryani ırk kökenli bir millet)
muhalif Özbeklere yönelttiği suçlamalar , Çin Halk
Cumhuriyetinden çalınan millî haklarını geri isteyen Uygurlara
yöneltilen suçlamalarla , beyanlarla aynı. 11 Eylül 2001
tarihinde Arap teröristlerce Amerika BirleĢik Devletlerine
yapılan terörist saldırılardan sonra , Ġslâm dinli Türk
topluluklarının millî bağımsızlık hareketleri ve haklı
mücadeleleri , mevcut haldeki Türk düĢmanlığı orjinli
hâkimiyetlerce 'terörizm‘bahanesiyle açıklanmaya baĢlandı.
Öküz altında buzağı arar misali millî direniĢçilerin din kimlikleri
öne çıkarılarak ; desteksiz , ispatsız suçlamalar yapılıyor.
Kerimov'un millîyetçi Özbekleri Arap teröristlerle aynı kefeye
koyarak nitelendirmesi her Ģeyden önce yersizdir. Kaldı ki
Özbekistan'ın Kerimov'la götürülen son on beĢ yılındaki
icraatlar da ortadadır.
Her ne kadar özgürlükleri iktidarca kısıtlanmıĢ olsa da
Özbeklerin feryatları , duyulmayacak kadar cılız değil.
Ezeli Türk coğrafyası Orta Asya'nın en kudretli , bir o
kadar da yoksul ülkesi olan Özbekistan'ın sürgündeki lideri
Muhammed Salih ve istekleri üzerinde , millî vicdana el
basılarak durulmalıdır. 1993 yılında Azerbaycan'a kaçmak
zorunda kalan ve Kerimov tarafından can güvenliği ciddi
tehlikelere sokulan Salih , Ģu anda Avrupa‘da güç koĢullar
altında yaĢamını sürdürüyor. Özbekistan dıĢına çıktığı günden
bu yana içinde bulunduğu zor Ģartların vehameti , Kerimov'un
yaklaĢımları ile daha da çıkmaza sürüklenmiĢtir. Türkiye'ye
Turgut Özal tarafından davet edilerek kabul olunan Salih'in
sığınmacılığı , bu kabul sebebiyle Özbekistan - Türkiye
iliĢkilerinin kesilmesine varacak kadar sert kararlar alan
Kerimov‘un , Salih‘in Ģahsına değil Özbeklerin millî
bağımsızlığına beslediği nefret hakkında bizleri fikir sahibi
etmektedir. Salih hangi ülkeye sığınırsa sığınsın , o ülke ile
diplomatik iliĢkileri askıya alarak baskı yapan Kerimov'un
elinde tuttuğu iktidar , bilinmektedir ki masum kanlarıyla dikili
durmaktadır. Harcı masumların kanı olan hiçbir iktidar
muaffak olamaz. On beĢ yıllık Kerimov diktatörlüğüne karĢı
ayaklanan Özbekler iktidar eliyle katledildi. Bir saat içinde
50.000 kiĢinin meydana çıkması küçük bir olay değildir. 13
Mayıs 2005 tarihi , Özbeklerin diktatörlükten kurtuluĢa doğru
koĢtukları bir tarih olarak millî hafızalara iĢlenmelidir. Andican
Ģehrinden yükselen feryatlar bastırılırken , dökülen kanlarla
bütün Özbekistan ve Türk dünyası kızıla boyandı. Andican'da
kadınlara ve çocuklara bile acınmadı. 1000 tane Özbek,
iktidarın kurĢunlarıyla oracıkta katledildi. Katiller kendilerini
haklı çıkarmak ve dünya önünde aklamak için kirli siyasetlerini
konuĢturdular. Ġktidar tarafından hazırlanan bir komployla,
Bahtiyar Rahimov adında, hayali olması muhtemel bir kiĢilik
yaratıldı. Bu kiĢiliğe bir de dini misyon yüklendi. Böylelikle
ayaklanmaya dini imaj kazandırılıp takdim edilmiĢ olundu.
Dünya kamuoyuna kasıtlı olarak Ģeriatçı bir isyan olarak lanse
edilmesinin arkasındaki amaç kurnazcadır. Dünya ülkelerinin
en hassas olduğu meselenin Ġslâmi kimlikli ayaklanmalar
olduğunu bilen Kerimov iktidarının, Özbekleri katledebilmek
için dinlerini bahane etmesi ve millî özgürlükçü hareketleri
Ġslâmcı terör isyanları gibi göstermeye çalıĢması siyaset
uzmanlarının gözünden kaçmayan önemli durum analizidir.
Kerimov'un Özbek gençlere karĢı giriĢtiği sistematik ve
istikrarlı politikalar da hafızalarımızda taptaze duruyor. Millî
özgürlüklerini dileyen Özbek gençleri, Gençlik kampları
adındaki özel zindanlara atılarak modern (!) iĢkencelerden
geçiriliyor. Gençliği budanmıĢ bir cemiyet zaten öldürücü
darbeleri almıĢ olarak can çekiĢecektir. Peki o zaman Kerimov
kimin tarafındadır? Bu sorunun cevabı sadece Orta Asya‘nın
değil bütün dünyanın meselesi olarak , aslında apaçık
önümüzdedir..
Özbeklerin çağdaĢ millî kahramanı Muhammed Salih
Türkiye‘ye sığındığı dönemde; Türkiye aleyhine sözler sarf
edip, malları adidir, ticareti kesin Ģeklinde televizyonlara
demeç veren Kerimov, Türkiye için ne derece güvenilir bir
siyasi karakterdir? Yine o dönemde Türkiye‘de okuyan 1500
Özbek gencini ülkeye geri çağıran, Türk iĢ adamlarına
olumsuz yaptırımlar uygulayan, ticarî zorluklar çıkaran bir
siyasî kiĢiliğin tavırları, hangi ölçüde insanî ve siyasî
değerlerle bağdaĢabilir?
Özbekistan artık haktan , hukuktan , Türk‘ten yana
olmalı ; millî iktidarın , millîyetçilerin eline geçmelidir..
Kırgızistan'da Abdurauf Parfi, Muhammed Salih
icadına ilgi
Kırgızistan-OĢ 16.02.2006
AliĢiir Sayipov,
Kırgızistandaki
edebiyatseverlere
merhum
Ģair
Abdurauf Parfi'nın '' Ġman Esiri'‗ve Ģair Muhammed Salih'in
''Valfajr'‗Ģiir kitapları ulaĢtı. OĢ'lu Edebiyatçı, Üniversite
öğretim görevlisi Ģair Memleket YoldaĢeva Abdurauf Parfi'nin
kitabını eline alırken, kalbinden geçenleri Ģöyle ifade ediyor :
- ―Kitabı elime alırken, kalbimi iftihar duygusu kuĢattı.
BiĢkek'te Özbek Edebiyatının, Özbek ġiirinin gözdesi olan
Ģiirlerine itibar edilmekte olmasına, övgülerle anılmasına
sevindim‖ diyor Edebiyatçı Memleket YoldaĢeva.
OĢ Devlet Üniversitesi Özbek Filolojisi fakültesi öğretim
görevlisi Devran Hatamov da Abdurauf Parfi'nın kitabının
yayınlanmasına sevinenlerden:
- ―Kitap kapağındaki saçları ağarmıĢ, Muhammed
Salih'in tabiri ile söylersek, ''insanların dilinde konuĢmayı
öğrenen kuĢ''un resmini, yüzlerinde oluĢan çizgi taramaları,
gözlerinde od, hangidir alevli dert yanmakta olan Ģair
Abdurauf Parfı Öztürk'ü gördüğümde çok heyecanlandım.
Zaten
insan
kitaptaki
büyük
gamı
hissedince
heyecanlanmadan edemiyor. ġairin Ģiirlerini alelacele
okudum, hepsini hissetim, tüm duygularını. Fakat zordu..
Devran Hatam Ģairin Ģiirlerinden birini okurken, bir tek dizelere
değil, Ģairin Ģahsından çok etkilendiğini söylüyor: Dilenciye
sadaka vermek istedim, Fakat cebimde hiçbir Ģey yoktu. Eh,
zavallı dedi gülerek… dilenciden de kendini alçakgönüllü
gören, dilencide nasılsa üç beĢ kuruĢ var, fakat bende bu
dilenciye verecek kadar bir Ģey bile yok diye, kendisinin
sosyal halini belirten Ģair Abdurauf Parfi'ın yaĢam tarzını
hatırlarsanız, Ģairin Ģahsına, Ģiirine, onun insan olarak nasıl
geçimini sağladığına, Ģairin derviĢ hayatı yaĢamaya mecbur
olduğuna siz de anlam verirsiniz‖
Sürgündeki Ģair Muhammed Salih'in ''Valfajr'‗adlı
eserine, kendisinin ömrünce yazdığı tüm Ģiirleri girmiĢ. Kitabın
Önsöz'ünden alıntı: ''Elinizdeki kitap benim kalemimden çıktı.
Sovyet döneminde yazılan, gizli ya da aĢikâr Ģirk esaretleri
(belirtileri) taĢıyan Ģiirlerden vazgeçtim, bazı dehri kelimeleri
düzelttim. BaĢ eğmeyenlerinin derhal baĢını uçurdum -tahrir
(redakte) ettim. DüĢünüyorum ki, aradığım mutluluğu buldum,
inĢallah. Ve verdiğim sözü tuttum: artık Ģiir yazmayacağım.
Sovyet döneminde yazılan Ģiirlerden Ģu elinizdeki kitabın
dıĢında benim adımdan basılan her türlü Ģiiri metin- benimki
değildir. Buna siz Ģahit olun.'
Muhammed Salih'in Eserine Dair Münazaralar
23.02.2006. BBC, Güney Kırgızistan
Mümin Bekzât
TeĢebbüsün önderleri olmuĢ genç öğretim üyeleri iĢbu
hassas kalemkeĢin eserleri olmadan çağdaĢ Özbek
edebiyatını tasavvur etmenin zor olacağını vurgulamakla
beraber, edebiyatı siyasete ve ideolojiye bağlama çabaları
sonucundan endiĢe ettiklerini bildiriyorlar.
ġimdiki edebî cereyan
Söz konusu teĢebbüs bilim adamları konseyinde
tartıĢmalara sebep olmuĢ olup, hazırlanan program taslağını
tekrar gözden geçirme alınmıĢtır. Enstitü öğretim üyesi
Davranbek Nasibhanov Ģöyle diyor:
Bizim öğrenmek istediğimiz ve öğrenmekte olduğumuz
Muhammed Salih, 1980'lerin ortalarında yepyeni ses ile,
yepyeni üslup ile Ģiire giriĢ yaptı. Salih, Özbek edebiyatında
yeni akımı, kendince yeni yönü, Salih mektebini (ekolünü)
kurmayı baĢarmıĢtır. Gerçekten de M. Salih, Özbek
edebiyatının büyük sembolüdür. Ve biz bunu kaybedersek,
talebelerimiz da çok Ģeyi kaybedecektir. Belki Özbekistan'da
gerçekten baskı vardır, belki gerçekten korkuyor olabilirler.
Ama bu bizim de korkmamız gerek demek değildir ki. Bizde
Salih'in eserlerini daha kimse yasaklamadı ki? Neden kendi
kendiliğimize Muhammed Salih'i edebiyattan çıkartalım,
görmezden gelelim?
Bunu hiç kimse yasaklamaz, yasaklayamaz da. Biz
Muhammed Salih'i Ģair olarak, aslında sıradan Ģair olarak
değil, Özbek Edebiyatının büyük siması olarak öğreniyoruz.
Bana göre burada siyasetin hiç alakası yok.
Biz öğrencilerin onun Ģiirlerini tahlil etmelerine yardımcı
oluyoruz. Bu Ģiirler ne amaçla yazılmıĢtır? Salih, bağımsızlık
için mücadele vermiĢti. Sovyet zulmünden kurtuluĢa, Özbek
Dilinin, Türk Dillerinin bağımsız dil olmasına özenen Ģair idi.
Erk için yaĢayan Ģair. Onun iĢte bu gayelerini öğrencilere
ulaĢtırıyoruz, onun eserleriyle tanıĢmalarına çabalıyoruz.
- Hangi yollarla? Ders esnasında mı?
- Müfredatımızda yeterli vakit yok maalesef. Sadece
Muhammed Salih'in değil, diğer Ģairlerin, bilhassa Abdurauf
Parfi'nin eserleri için de pek ders saati ayrılmamıĢtır
programda. Bu yüzden tögereklerde (Edebi encümenler.
"Edebi seminer" denilebilecek, Türkistan Türklerinde eskiden
beri süregelen edebi gelenek, - Trcm. ), edebiyatsever
gençlere malumat veriyoruz.
Derslere gelince, ''ġimdiki Edebi Cereyan'‗kursu, 80'lı
yıllardan bugüne kadar olan zamanı içine alır. Kursta iki Ģaire
iki saatten müteĢekkil ders, yani 80 dakika vakit ayrılmıĢtır.
Derslerin dıĢındaki Tögerek'lerde ise, istediğimiz kadar
öğrenebiliyoruz, - diyor Davranbek Nasibhanov.
Eser ve ġahsiyet
Enstitütü öğretim görevlisi Muyassarhan Halmetova,
müellifin eserinin onun Ģahsından ayrı olarak öğretilmesi
görüĢündedir:
"Program hazır olmadığından, bu kurs henüz ders
takvimine konulamadı. Bu cihetten de Muhammed Salih tahlil
arifesindedir. Onun Ģiirleri kendi dönemimin kayda değer
varlığıdır. Bizim esas görevimiz de onu Ģair sıfatıyla
öğrenmektir. Eğer onun Ģiiri güçlüyse, öğrenmek gerek. Onun
Ģahsî hayatı ya da siyasî faaliyetleri bizi ilgilendirmemeli."
diyor Muyasserhan Halmetova.
Enstitü'nün idari yetkilileri Muhammed Salih eserlerini
öğrenme giriĢimine menfi görüĢ bildiriyorlar. Aynı
mülahazalarda TaĢkent kaygısıyla tedirginlik hissedilmiyor
değil. Enstitü Rektörü RavĢanbek Tursunov konuĢuyor:
- Bizde Eğitim Programına göre, ''ġimdiki Edebi
Cereyan'‗kursu, 5. yılın ikinci döneminde okutulur. Kırgızistan
Eğitim Tedrisatı standartlarına uygun olarak, biz bu Eğitim
Programlarını hazırlarken Özbekistan Eğitim Programını esas
alırız. Çünkü bu Özbek Filolojisi Kursudur.
Yasaklı Ģairler
KomĢu Özbekistan'da Muhammed Salih'in Ģiirleri
yasaklanalı on yıldan fazla zaman oldu. KalemkêĢin kitapları
kütüphanelerden toplatılarak imha edildi, dersliklere giren
Ģiirlerin olduğu sayfalar ders kitaplarından koparıldı.
Gözlemcilere göre, Ģimdilerde Kırgızistan'da edebiyat
ve sanat meselelerinde siyasetin üstü varlığına son verilmiĢ.
Ülkede resmî tazyik, baskı, takip Ģimdilik söz konusu değildir.
Ama bununla beraber Davranbek Nasibhanov, münazaraların
siyasi boyut kazanması ihtimalini inkar etmiyor:
"Özbek Hümanitar-Pedagoji Enstitüsü'nde Muhammed
Salih'in eserleri öğretilecekmiĢ diye gayretlenmek yanlıĢtır.
Korkum, bu konu siyasallaĢmaya devam ederse, bizim
yöneticilere bazı baskılar olabilir. Neticede biz bu kurstan
mahrum olabiliriz, Muhammed Salih eserlerini incelemekten
mahrum olabiliriz diye korkuyorum.
Aslında demokratik ülke olan Kırgızistan'da böyle tazyik
yada takibatın söz konusu olması bile çok komik olacaktır. Bu
konunun siyasallaĢtırılmamasından yanayım. ġairi, edebiyatı
mefkureyle iliĢkilendirmeyelim, siyasete bağlamayalım." diyor
Devranbek Nasibhanov.
Mahalli gözlemcilerin fikrine göre, ifade hürriyeti
konusunda az da olsa merhale kateden Kırgızistan'da Salih'in
eserlerinin yaygınlaĢması önünde sadece Ģu engel olabilir:
Bazı yetkililerin beyninde kalan Sovyet dönemindeki
yasakların esareti...
Niçin Muhammed Salih‟i Destekliyoruz?
01.04.2006
Yusuf Rasul, Bağımsız Gazeteci. Ġsveç.
Muhammed Salih Özbekistan‘da olduğu gibi diğer
demokratik ülkelerde de muhalefet lideri olarak kabul edildi,
ancak nedense bazı ayrımcı guruplar bunu inkar ederek
görmemezlikten gelmeye çalıĢıyor.
Biz tüm Özbekleri, memleketin içinde ve dıĢında
bulunan siyasi güçlerini Muhammed Salih‘in etrafında
birleĢtirmeye
çağırıyoruz.
Maksadımız,
bir
noktada
topladığımız bu gücü, ülkeye söz ve basın özgürlüğünü,
demokrasiyi, insan haklarını ve hukuk düzenini getirmek için
kullanmaktır.
Özbekistan‘da 15 yıldır süregelen siyasi rejim
sonucunda Ġslam Kerimov‘un itibarı hem ülkede hem de dıĢ
memleketlerde düĢtükçe
Muhammed Salih‘in itibarı
yükseliyor. Çünkü halk, kendi evlatlarının geleceğini, siyasi
buhranları bertaraf edebileceğine inandıkları bir lidere güvenle
teslim etmek istiyor.
Halk,
görmekte.
Muhammed
Salih‘de
kendi
kurtarıcılarını
Günümüzde Muhammed Salih‘in lideri olduğu
demokratik ERK partisine katılan kiĢi sayısı hızla
yükselmekte. Partinin internet sayfasında yapılan ankete
katılan 934 kiĢinin 525 i, yani 56.21% ERK partisinin halk
menfaati için faydalı olduğunu düĢünüyor. Anketteki
sıralamada ERK partisinin ardından Birlik (14.56%) ve Ġslami
guruplar(14.35%) yer alıyor. Kerimov ‗un rejimi oyların 8.03%
alırken ‗Ozod Dehkanlar‘partisi ise 4.18% oyda kalmıĢtır.
Kısa zaman önce ―Ġsyankar‖ web sayfasında da
oylamaya
açılan
ankette,
‗Özbekistan‘da
kimin
CumhurbaĢkanı olmasını istersiniz?‘sorusuna verilen cevaplar
arasında Muhammed Salih ismi yine ilk sıralarda yerini alıyor.
Ben, bir önceki makalemde tüm muhalefet liderlerini de
Muhammed Salih etrafında toplanmaya çağırmıĢtım
(―Ġsyankar‖ 25 Mart sayısı). Bu makaleye cevaben bazı
muhalefet mensuplarından eleĢtiri mahiyetinde mektuplar
aldım. Bu eleĢtirilerden biri Muhalefetin dıĢarıdan
yapılamayacağı ve liderin Özbekistan‘da olması gerektiği
Ģeklinde idi.
Bu eleĢtirinin doğruluk payı vardır, ancak Ģunu da
belirtmek gerekir ki Özbekistan‘ın bugünkü Ģartlarında bir
liderin ülke içinde bulunması onun hayatına yönelik tehlike arz
etmektedir. Ülkedeki rejim, yerini sağlamlaĢtırmak için elinden
gelen her Ģeyi yapmakta ve bu zorba rejimi durdurabilecek ve
ülke içerisinde serbest hareket edecek bir muhalefet mevcut
değil. Muhalefet kurtlar çemberi içinde çırpınan kanadı
yaralanmıĢ bir kuĢ gibidir. Bu kuĢun havalanması için ilham
verebilecek bir lider memleket içerisinde yoktur.
Yoksa memleket içerinden ne zaman lider çıkacak diye
bir 15 yıl daha mı beklemeliyiz.
Diğer bir eleĢtiride Muhammed Salih‘in BirleĢmiĢ
Muhalefet lideri olabilmesi için diğer muhalefetçilerle ortak
platformda buluĢması gerektiği söyleniyor. Ancak Ģunu
belirtmek isterim ki burada BirleĢmiĢ Muhalefet platformunda
lider olmaktan bahsetmiyoruz.
Biz burada, kendi geleceğimizi, memleketi içtimai ve
siyasi buhrandan çekip çıkaracak, ülkemize hukuki, siyasi ve
iktisadi reformları getirebilecek güce sahip olduğuna
inandığımız lidere teslim etmekten, ve bize yol gösterecek bir
rehberden bahsediyoruz.
ĠĢte bu yüzden diğer muhalefet liderleri ve özgür
düĢünce sahipleri Muhammed Salih‘i desteklemelidir. Özbek
halkını buhrandan kurtarmak için, Muhammed Salih‘in Pulatov
gibi liderlerin baĢında bulunduğu güruhlarla ortak platformda
buluĢması Ģart değildir.
Bir noktaya daha değinmek istiyorum, Muhammed
Salih‘in omuzlarına yüklenen 15 yıllık siyasi hata sadece onun
değil aynı zamanda tüm Özbek cemiyetinin olduğu gibi tüm
muhalefetin de hatasıdır. Bu yüzden bana göre geleceğimiz
için artık hatalardan ders çıkararak kayıplara değil kazançlara
yüz çevirmeliyiz.
Biz neden tüm muhalefeti, aydınları ve düĢünebilen
cemiyeti
Muhammed
Salih‘in
etrafında
toplanmaya
çağırıyoruz ? Çünkü Özbek halkı ve demokratik dünya,
Muhammed Salih‘i ve onun nezdinde dünya demokratik
muhalefetini desteklemekte.
Halk kendi liderini karĢılamak için sokağa dökülmüĢtür...
Muhammed Salih, Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine
Katılacak mı?
''Ġsyankar'', 19.04.2006, Ġsveç
Yusuf Rasul, gazeteci
Özbekistan'da CumhurbaĢkanlığı seçimi olağan tarihi
olan Ocak 2007'de yapılacakken, "nedense" Özbek
CumhurbaĢkanının aldığı keyfî kararla, gayrı kanuni bir
Ģekilde 2007'nin Aralık ayına alınmıĢtır. Bu olay, hem Ġslam
Kerimov'un emrindeki güruhların Özbek halkının iradesini üç
kuruĢa satın almayacağının bariz kanıtıdır hem de
Kerimov'daki paniğin sevimsiz bir göstergesidir.
Gerek
Özbekistan'ın içinde, gerekse dıĢarıda
CumhurbaĢkanlığı seçimlerine hazırlıklar bütün hızıyla
sürektedir. Mevcut hükümet, ülkeden muhalefeti, farklı görüĢ
sahiplerini ve dini oluĢumları temizlemek ile amacına
ulaĢmayı ve Ģimdiki hükümete sadık olan güçleri iktidara
getirmeyi amaçlıyorken; dıĢarıda ERK ve BĠRLĠK gibi
muhalefetteki siyasi hareketler seçimlere katılmak için tüm
güçlerini seferber etmiĢ durumdadır.
ġimdiki hükümetin, CumhurbaĢkanlığına kimi aday
göstereceğini henüz bilemiyoruz. Ġnternet vasıtasıyla yayılan
haberlere göre, önümüzdeki seçime CumhurbaĢkanı
Kerimov'un büyük kızı Gülnare Kerimova katılabilir. Bunun
dıĢında "kim bilir belki bu kez Ġslam Kerimov kendini ömür
boyu CumhurbaĢkanı ilan ettirebilir" Ģeklinde tahminler de
yapılmıyor değil.
Muhalefetteki BĠRLĠK Partisi'nin Genel BaĢkanı
Abdurrahim Polatov geçenlerde kendisinin CumhurbaĢkanlığı
seçimlerinde aday olacağını açıkladı. ''Azatlık' Radyosunun 16
Nisan tarihli ''Kurultay' programına katılan ERK Partisi Genel
BaĢkanı Muhammed Salih de önümüzdeki seçimlere katılmak
için hazırlıklara baĢladıklarını belirtti.
Yani Özbekistan'da önümüzdeki seçimde üç adayın
yarıĢacağını söyleyebiliriz. Bunlar; iktidarı elinde tutan Ģimdiki
CumhurbaĢkanının istediği Ģahıs, (belki Gülnare Kerimov‘a
yada herhangi bir baĢkası, bunun önemi yok); ikincisi
Abdurahim Polatov ve üçüncüsü Muhammed Salih.
Özbekistan'da bugüne dek 2 kez CumhurbaĢkanlığı
seçimi yapıldıktan sonra Ġslam Kerimov ayrıca iki kez gayrı
kanunini Ģekilde referandum ile CumhurbaĢkanlığı süresine
uzattırmıĢtır. Yani Ġslam Kerimov dört dönemdir, makamı
bırakmadan, zorla iktidarı elinde tutmaktadır. Kerimov'un 5.
kez bu sürenin uzatmayacağını kimse garanti edemez. Fakat
bu çok tehlikeli bir iĢtir. Niçin..?
Evvela 1992'de Ġslam Kerimov ERK Partisi'nin adayı
Muhammed Salih ile yarıĢmıĢ ve galip gelmiĢti. Ancak
Kerimov'un bu galibiyete iki gayr-ı ahlaki yol ile eriĢtiği yerel
ve uluslararası gözlemciler tarafından sürekli tekrarlandı.
Birincisi seçim belgeleri sahteleĢtirilmiĢti. Bu zaten baĢlı
baĢına seçimi "seçim" olmaktan çıkartıĢtı. Ġkincisi medya
kanallarının tümü kullanılarak Muhammed Salih'e karĢı
dezenformasyon yapılmıĢ ve amaca ulaĢılmıĢtı.
"Muhammed Salih CumhurbaĢkanı olursa kadınları
çarĢafa sokacak", ya da "tekrar bizleri Rusya'ya bağımlı hale
getirecek" gibi haberler uydurulmuĢtu ve yaĢı ilerlemiĢ
insanlar tercihini Ġslam Kerimov‘dan yana kullanmıĢtı. O
sırada Muhammed Salih'i bu yalanlara kanmayan gençler ve
talebeler desteklemiĢlerdi.
Bu
seçim
Özbekistan'daki
anti-demokratik
uygulamaların miladı oldu. Kerimov koltuğa oturduktan sonra
muhalefetin temsilcileri birer birer yurttan kovuldu, bazıları
hapislere atıldı. Muhalefetsiz Ġslam Kerimov yüzde yüz kendi
güdümünde olan basını kullanarak geliĢmenin önünde büyük
bir engel vazifesi gören malum dört kuralını propaganda
ettirmeye baĢladı ve Özbek halkına "parlak bir gelecek" vaat
etti .
Önce Pazar ekonomisine geçiĢ yolundaki giriĢimleri
verimli oluyordu. Fakat bu husustaki samimiyetsizliği çok
geçmeden fark edildi ve Kerimov serbest piyasa
ekonomisinden devletçi yapıya geri döndü. Halk ise gerçekten
Özbekistan'ın geleceğinin parlak olmasını istiyor, bunun için
her türlü çaba ve fedakârlıktan kaçınmıyordu.
1996'da baĢlatılan "büyük hedeflere ulaĢmak için
yeniden mücadele" çağrısı ile halkla arasını düzeltmiĢ gibi
gözükür ve akabinde hiç sıkıntı çekmeden CumhurbaĢkanlığı
süresini tekrar uzattı.
2000 yılında yapılan seçimlerde HDP'nin (Kerimov çok
partililik olsun diye sözde iki üç parti daha kurdurarak, bunlarla
seçimlere girmekteydi. Halen de muhalefet sürgünde
olduğundan gerçek muhalifler seçimlere katılamamaktadır)
Ġslam Kerimov'u desteklemesi üzerine halkın Özbekistan'ın
geleceği ve Ġslam Kerimov'un samimiyetine olan kuĢkusu
artmaya baĢlamıĢtı.
Fakat buna rağmen, insanlar "Artık Ġslam Kerimov
cemiyet ve halk menfaati yolunda faydalı giriĢimlerde bulunur,
ülkede iktisadi ve siyasi reformlara gider" diye umut ediyordu.
Ne yazık ki, Kerimov, Andican olayları sırasında Özbek
halkının bütün iyi niyetini, geleceğe olan bütün ümitlerini
nümayiĢe binlerce masum insana sıktırdığı kurĢunlarla birlikte
tarihe gömmüĢtür.
Artık, Muhammed Salih'in dediği gibi, "Kerimov
Andicanlıları öldürmüĢ, Özbek halkı da Kerimov'u kalbinden
tamamen silmiĢtir."
Ve bugün Kerimov bir taraftan Özbekistan'da demokrasi
ve fikir hürriyeti hakkında yeni ve acayip planlardan söz
ederken, öbür yandan "yüzde 80'i Müslüman olan ülkede
demokrasinin kurulamayacağını" söyleyerek kendi kendini
inkar etmektedir.
Özbek halkı son 15 yıl içinde, asırlar süren Hanlıklar
döneminin etkisi ve Sovyet otokrasisi tesirinden kurtulup hak
ettiği seviyeye ulaĢmak için büyük çaba harcadı. Halk 2007'de
yapılacak CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde bu uğraĢıların
semeresini görmek arzusundadır.
Bugün Özbek halkı artık Sovyet esaretinden
kurtulamayan kararsız insanlar topluluğu değildir. Dün
Kerimov'dan yana olanak sakallılar bugün Kerimov'u
lanetlemektedirler. Daha önce Kerimov'un yalanlarına
kanarak kendisine oy veren dindarlar, bugün kim mazlumların
safındaysa onu destekleyeceklerini bildirmektedir.
ĠĢte bu yüzden biz Kerimov'un 2007'de yapacağı seçimi
endiĢe ile bekliyoruz. Bu sefer de Kerimov CumhurbaĢkanlığı
süresini uzatmaya kalkar yahut büyük kızına makamını miras
bırakma arzusuna kapılırsa, uluslararası Krizleri Önleme
Örgütü BaĢkanı Lord Kris Patten söylediği gibi, "Özbekistan
adlı barut dolu fıçı infilak edebilir". Ülkede adil seçim yapılırsa,
2007 seçimlerinde Kerimov, ya da onun iĢaret edeceği kiĢi
aday olduğu taktirde hiç oy alamayacağı bellidir. Kerimov'un
CumhurbaĢkanlığı süresini yine uzatmaya kalkıĢması ise
ülkede tehlikeli durumların doğmasını beraberinde getirebilir.
Bugün
anti-demokratik
uygulamaları
dolayısıyla
uluslararası kamuoyunun da Ġslam Kerimov'a endiĢe ile
baktığı sır değildir. DıĢ ülkelerden yayın yapan radyoların
bölge ile ilgili yayınları bütün Fergana vadisinde FM
frekansına geçmiĢtir. Bunun diğer bölgeleri de kapsayacak
Ģekilde geniĢletilmesi düĢünülmektedir. Söz konusu endiĢeler
bu yayınlardan da anlaĢılabilir. Özbek halkı, içerideki güdümlü
medyanın tek yanlı yönlendirmelerinden yavaĢ yavaĢ
kurtulup,hükümetin yürüttüğü yanlıĢ siyaset ve olup bitenler
hakkında fikir sahibi olmaya baĢlamaktadır. Tüm bunlar
önümüzdeki seçimlerde semeresini gösterecektir.
Önümüzdeki seçimlerde en Ģanslı aday konumunda
gözükmesi, memleket içinde ve dıĢında büyük nüfuza sahip
olması sebebiyle yabancı devletler de Ģimdiden Muhammed
Salih'e sıcak bakmaktadır. Andican olaylarından sonra
Muhammed Salih'i çeĢitli Avrupa ülkelerinin ve ABD'deki
resmî ve sivil kuruluĢların kabul etmesi dünyanın Muhammed
Salih'in gücünü fark etmeye baĢladığının belirtisidir..
BĠRLĠK Lideri Abdurrahim Polatov'un da Özbekistan'da
taraftarları vardır, ancak Muhammed Salih'i destekleyen
kitlelere nazaran sayıları çok azdır. Polatov'un ülkesinde
itibarı Muhammed Salih'in konumu karĢısında dağın önündeki
küçük tepeye benzer.
2007 seçimleri, ülke ve halkın kaderi açısından
fevkalade önemlidir. Seçim arefesinde halkta ve yurt dıĢında
bulunmakta olan muhalefette umuttan çok tedirginlik
gözlemlenmektedir.
Kim bilir, belki bu tedirginlik umuda dönüĢür...
Sürgündeki Özbek Lider
Salih, Brüksel'de...
Sürgündeki Özbek Lider, Katıldığı Toplantı Sonrasından
Özbekistan'ın Durumunu Değerlendirdi- Özbekistan Erk
Partisi Lideri Ve BirleĢmiĢ Özbek Muhalefeti BaĢkanı
Muhammed Salih: “Düzenlenen Bu Toplantı Umarım Avrupa
Parlamentosu'nda Gereken Yankıyı
Uyandıracaktır…Andican'da Ġnsanlık Cinayeti ĠĢlendi. Bu
Sadece Birkaç Yüz KiĢinin Öldürülmesi Olayı Değil Suçsuz
Ġnsanlara KarĢı Yapılan Bir Soykırımdır…Orta Asya
Politikasında Maalesef Ġstenen Yerde Değil. Türkiye Orta
Asya Politikasına Özbekistan'daki Olaylara Gereken Tepkiyi
Bugüne Kadar Maalesef Gösteremedi”
Brüksel
Mehmet Cömert
Özbekistan ERK Partisi lideri ve BirleĢmiĢ Özbek
Muhalefeti BaĢkanı Muhammed Salih, bugün Avrupa
Parlamentosu Orta Asya Komisyonu'nda Andican olayları
yıldönümü nedeniyle Belçika'nın baĢkenti Brüksel'de
düzenlenen toplantıya katıldı. ―12 Mayıs Andican olaylarının
yıldönümü ve bu vesileyle Avrupa Parlamentosu Andican
faciasının siyasi nedenlerini masaya yatırdı ve ben de bu
sebeple buradayım‖ diyen Özbekistan ERK Partisi lideri ve
BirleĢmiĢ Özbek Muhalefeti BaĢkanı Muhammed Salih,
―Andican olaylarının Ģahidi olan insanlarla konuĢtum. Oradaki
olayın
bir
insanlık
suçu
olduğunu
belirtmeye
çalıĢtık.Umuyorum ki Avrupa Parlamentosu'nda gereken
yankıyı uyandıracaktır. Bugüne kadar Kerimov rejimine karĢı
uygulanan yaptırımlar yeterli olmadı ve bu hamleden sonra
AP'nin
Kerimov
rejimini
değiĢtirmeye
çalıĢacağını
düĢünüyoruz. Bize karĢı ciddi bir destek var ve bu destek
giderek daha da güçlenecek. Haklı olduğumuz ortaya çıktı.‖
dedi.―Andican'da insanlık cinayeti iĢlendi. Bu sadece birkaç
yüz kiĢinin öldürülmesi olayı değil suçsuz insanlara karĢı
yapılan bir soykırımdır.‖ gibi sert ifadelere yer veren Salih, ―13
yıl içinde değiĢen Ģeyler oldu fakat olumsuz yönde Kerimov
rejimi ülkeyi 15 yıl geri götürdü. Bu da halkın protestosuyla
karĢılandı ve Andican‘da bu protestonun bir göstergesiydi.
Protestoya katılanların sayısı oldukça fazla, rejime karĢı nefret
rejime karĢı protesto bugün hiçbir zaman olmadığı kadar
artmıĢ durumda. Bu potansiyeli muhalefet olarak en iyi Ģekilde
değerlendirmek istiyoruz ve Ukrayna ve Kırgızistan'daki gibi
bugünkü hükümeti barıĢçıl yollarla iktidardan uzaklaĢtırmak
istiyoruz.‖ dedi. Türkiye‘nin Orta Asya politikası hakkında da
açıklama yapan Salih,‖ ―Orta Asya politikasında maalesef
istenen yerde değil.Türkiye Orta Asya politikasına
Özbekistan'daki olaylara gereken tepkiyi bugüne kadar
maalesef
gösteremedi.Bizim
isteğimiz
Türkiye'deki
politikacıların Özbekistan'daki olaylara kayıtsız kalmaması ve
bu geliĢmelere daha Ģuurlu bir Ģekilde yaklaĢmasıdır.
Özellikle Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi nezdinde
Türkiye'nin etkisi çok büyük ve Türkiye'nin bu nüfuzu iyi
kullanması lazım.‖ Ģeklinde konuĢtu. Özbekistan ERK Partisi
lideri ve BirleĢmiĢ Özbek Muhalefeti BaĢkanı Muhammed
Salih ve beraberinde gelen heyetin yarın Özbekistan
Büyükelçiliği önünde bir protesto gösterisi düzenleyecekleri
belirtildi.
Özbek Muhalif Lider Serbest Bırakıldı
Haziran – 2006 - USAK Gündem, Ankara
Tuğrul Çeviker
Sürgündeki Özbek muhalif lider Muhammed Salih'in
Ġsveç'teki tutukluluk hali bugün kaldırılarak serbest bırakıldı.
Salih, iki gün önce gittiği Ġsveç'ten Londra'ya geçerken
gözaltına alınmıĢ, 1 günden fazla gözetim altında tutulmuĢtu.
Tutuklanmasıyla ilgili olarak Ġsveç resmi makamları "yanlıĢ
anlaĢılma oldu" diye açıklama yapmakla yetinirken, Salih'in
Özbekistan hükümetinin 2000'de çıkarttığı Ġnterpol bültenine
istinaden tutuklandığı düĢünülmektedir. Benzeri olay 2001
yılında Çek Cumhuriyeti'nin baĢkenti Prag'da da yaĢanmıĢ,
Muhammed Salih 11 gün süren tutukluluğunun sonunda
çıkarıldığı Prag Ģehir mahkemesince serbest bırakılmıĢtı. Olay
sonrası Çek Cumhurbaskanı Vaclav Havel kendisiyle
BaĢkanlık Sarayında görüĢerek Çek Cumhuriyeti adına özür
dilemiĢti. Özbek hükümeti Muhammed Salih'i 1999'da
TaĢkent'te yaĢanan bombalama olaylarından sorumlu tutarak,
gıyabında 15,5 yıla mahkum ederek uluslararası arama emri
çıkarmıĢtı. Ancak Özbek hükümetinin demokratik muhalefeti
bastırmak amacıyla usulsüz yargılama yaptığı kanısına varan
BirleĢmiĢ Milletler Salih'e mülteci statüsü tanıyarak, halen
resmi ikameti olan Norveç'e yerleĢtirmiĢti.06/2006
HRW, Açıklama Yaparak Olayı Kınadı
24.05.2006
Uluslararası insan hakları örgütü Human Rights Wotch,
Özbekistan muhalefetinin lideri Muhammed Salih'in geçen salı
günü Ġsveç'te gözaltına alınmasını, "Bu olay, Avrupa Birliği'nin
Özbekistan'la ilgili sağlam bir siyasete sahip olmadığının
göstergesidir" diye yorumladı.
Norveç'ten siyasi mülteci statüsü alan Muhammed
Salih, 16 mayıs günü Ġngiltere hükümeti ve insan hakları
örgütleri temsilcileriyle çeĢitli görüĢmelerde bulunmak üzere
Londra'ya hareket ederken, Stokholm'un Arlanda hava
limanında polis tarafından gözaltına alınmıĢtı. Ġsveç resmi
makamlarına göre, Ġnterpol Muhammed Salih'i Özbek
hükümetinin sunduğu "aranan Özbekistanlılar" listesine
istinaden tutuklamıĢtı. Kerimov
Human Rights Wotch insan hakları örgütü, Ġsveç‘teki
Ġnterpolün Özbek muhalefet liderini Stokholm'daki Norveç
büyükelçiliğine haber vermeden gözetim altında tuttuğunu
vurguladı. Ġsveç resmi makamları aradan bir gün geçtikten
sonra Muhammed Salih'i serbest bırakmıĢtı.
HRW'nin açıklamasında "Mevcut Özbek hükümetinin
siyasi nedenlere dayadığı tutuklama talepleri incelendiğinde,
TaĢkent‘tin uluslararası tutuklama bültenlerinin tümüne
Ģüpheyle bakmak gerektiği anlaĢılıyor" deniliyor. Kerimov
HRW'nin Avrupa ve Asya Bölüm BaĢkanı Holly Kartner,
Ġsveç hükümetinin Muhammed Salih'ten resmen özür
dilemesini talep etmiĢ ve gelecekte benzer hatalara
düĢmemeye çağırmıĢtı.
Hafta baĢında HRW ve diğer uluslararası insan hakları
örgütleri, hali hazırda vize yasağı uygulanmakta olan
Özbekistanlılar listesine CumhurbaĢkanı Ġslam
isminin de eklenmesi talebinde bulunmuĢlardı.
Kerimov
Human Right Wotch'un bildirisinde ''Muhammed Salih'in
adı Interpol listesinden çıkarılmazken, Ġslam Kerimov'un
Avrupa'da serbestçe dolaĢabilmesi büyük çeliĢkidir" deniyor.
Bununla beraber Özbek muhalefet liderinin Londra'daki
sözcüsünün aktardığına göre, Muhammed Salih Londra'da
Ġngiltere parlamentosu üyeleri ve dıĢiĢleri yetkilileri ile çeĢitli
temaslarda bulundu. Muhammed Salih, pazartesi günü Ġngiliz
parlamentosunun Orta Asya komitesinde bir konuĢma
yapacak.
Türkiye'nin Orta Asya İkilemi
02.06.2006 - BBC
Ġngiltere'de yayımlanan haftalık siyaset ve ekonomi
dergisi Economist, Baku Ceyhan boru hattının hayata
geçiĢinin bölge dengelerine etkisini tartıĢıyor.
Dergi, ilk petrolün Ceyhan'a ulaĢmasıyla Rusya'nın
bölgedeki
enerji
kaynakları
üzerindeki
kontrolünün
zayıfladığını, ancak Moskova'nın kültürel ve stratejik etkisinin,
Ankara'nın Orta Asya ile ilgili hedeflerine hala engel teĢkil
ettiğini yazdı.
Türk siyasetçilerin Sovyetler Birliği'nin çöküĢü ardından
ortaya koymaya baĢladığı; "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Türk
dünyası" hedefini hatırlatan Economist, Türkiye'nin bunu
gerçekleĢtirmenin ekonomik, diplomatik hatta ahlaki açıdan
zor tercihler gerektirdiğini çok geçmeden anladığını dile
getiriyor.
Bu noktada bir parantez açan Economist, Baku‘den
Ceyhan'a ilk petrol akıĢını bu anlamda ilk somut iliĢkinin
sonunda kurulmuĢ olması olarak niteliyor ve Ģöyle devam
ediyor:
"Bu, Amerika'nın dünyanın bu bölgesinde kazandığı
nadir zaferlerden biriydi. Türkiye'nin doğu ile batı arasında bir
enerji hattı olma rolünü perçinlerken, Rusya'nın güneydeki
eski Sovyet cumhuriyetlerinden yapılan doğalgaz ve petrol
ihracatı üzerindeki kontrolünü de zayıflattı.
"Projenin tamamlanması küresel enerjinin güvenliği
konusunda kaygıların arttığı bir sırada Türkiye'nin jeopolitik
pazarlık gücünü kuvvetlendirecektir."
Ancak Economist'e göre, boru hatları bir yana,
Rusya'nın bölgedeki stratejik ve kültürel etkisi, Türkiye'nin
Orta Asya'daki hedefleri açısından hala engel teĢkil ediyor.
Yazıda bu hedefler, pazar ekonomisi temelinde bir
demokrasinin teĢvik edilmesi ve ılımlı Ġslam anlayıĢının
yayılması olarak anılıyor.
Türkiye'nin zor tercihleri
Dergiye göre bu hedefin önündeki birinci engel,
Kafkaslar ve Orta Asya'daki birçok ülkenin, gücünü eski
Sovyet sisteminden alan katı liderler tarafından yönetilmesi.
Dolayısıyla Türkiye, bu rejimlere ya da demokratik muhalefete
destek verme konusunda kararsız.
Ġkinci neden ise Rusya'nın, Avrupa Birliği'nden sonra
Türkiye'nin ikinci büyük ticari ortağı haline gelmesi.
Economist'e göre Ankara böyle bir dönemde Rusya'yı
küstürmek istemiyor.
Buna örnek olarak da, Türkiye'nin Rusya'nın talebi
üzerine, yaralı Çeçen ayrılıkçılara tıbbi yardım yapmaya son
verdiği vurgulanıyor.
Economist'teki yazıda, Rusya ile ticari iliĢkilerin
önemine rağmen, Türkiye'nin bölgede son dönemde izlediği
siyasetin çok daha ilkeli olduğuna da dikkat çekiliyor.
Örnek olarak da Ankara'nın, Özbek rejim muhalifi
Muhammed Salih'e yönelik tavrındaki değiĢiklik gösteriliyor.
"Muhammed Salih 1993'te Türkiye'ye kaçtı. Daha sonra
ise, Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'un baskısı
üzerine ülkeden ayrılması istendi. Ancak Türkiye bugünlerde,
Salih'e kapılarını açmıĢ görünüyor.
"Türkiye, Özbekistan liderine desteği her geçen gün
artan Rusya'yı rahatsız etme riskini göze alırken, aslında
birçok batılı hükümetin açtığı yoldan ilerliyor.
"Zira Muhammed Salih'in ülkesinin yönetici elitine
yönelik eleĢtirileri, geçen yıl sivillerin katledildiği Andican
olayları nedeniyle, NATO ülkelerinde artık daha fazla
dinleniyor.
"Eğer Muhammed Salih'in, 'Özbekistan'a önünde
sonunda demokrasi geleceği" öngörüsü tutarsa, Türkiye'nin
tavır değiĢikliğinin bilgece bir adım olduğu ortaya çıkacak."
Türkiye Orta Asya‟da İkilem mi Yaşıyor?
(Önce Vatan, 11 Haziran 2006)
Doç. Dr. Mehmet YÜCE
Ġngiltere'de yayımlanan haftalık siyaset ve ekonomi
dergisi Economist‘te Bakü Ceyhan boru hattının hayata
geçiĢinin bölge dengelerine etkisinin tartıĢıldığı yazıda
(http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2006/06/060602_e
conomist_turkey.shtml) Bakü'den Ceyhan'a petrol akıĢının
sağlanmasıyla, Türkiye'nin aynı dili konuĢtuğu kuzenlerinden
Azerbaycan'la önemli bir bağ kurmuĢ olduğunu ve bu
durumun ABD'nin bölgedeki siyasetinin ulaĢtığı nadir
zaferlerden biri olduğu belirtilmektedir. Yazıda projenin
gerçekleĢmesiyle Türkiye'nin doğu ile batı arasındaki enerji
köprüsü olma rolünün altı çizilmekte, Rusya'nın güneyindeki
eski Sovyet Cumhuriyetleri'nden yapılan gaz ve petrol satıĢları
üzerindeki etkinliğinin de zayıfladığı yorumu yapılmaktadır.
Söz konusu
yazının
devamında
Türkiye‘nin Türk
Cumhuriyetleriyle
ilgili
izlemiĢ
olduğu
politika
değerlendirilmekte ve Türkiye‘nin Türk Cumhuriyetleriyle olan
iliĢkilerinde ikilem yaĢadığının altı çizilmektedir.
Economist'teki yazıda, Rusya ile ticari iliĢkilerin
önemine rağmen, Türkiye'nin bölgede son dönemde izlediği
siyasetin çok daha ilkeli olduğuna da dikkat çekiliyor ve örnek
olarak da Ankara'nın, Özbek rejim muhalifi Muhammed
Salih'e yönelik tavrındaki değiĢiklik gösteriliyor. Bilindiği üzere
Muhammed Salih 1993'te Türkiye'ye kaçtı. Ancak daha sonra
ise, Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam Kerimov'un baskısı
üzerine ülkeden ayrılmak zorunda kaldı. Ancak son
zamanlarda Türkiye, M. Salih'e kapılarını açmıĢ gibi
görünmektedir. "Türkiye, Özbekistan liderine desteği her
geçen gün artan Rusya'yı rahatsız etme riskini göze alırken,
aslında birçok batılı hükümetin açtığı yoldan ilerliyor‖
demektedir.
Evet, Economist dergisi yorumlarında pek haksız
sayılmaz.
Sovyetler
dağıldığında
Türkiye‘nin
Türk
Cumhuriyetlerine iliĢkin belirli bir stratejisi yoktu. Bu ülkelerle
daha çok duygusal temeller üzerinde kurulu bir politika izledik.
Bağımsızlığını ilan eden Türk cumhuriyetlerini devlet olarak ilk
biz tanıdık. Ġlk büyükelçilikleri biz açtık. Ancak ne bu devletleri
ne de burada yaĢayan halkı tanımaya çalıĢtık. Hep iktidarla
haĢır neĢir olduk. Halkın ve muhalefetin söylemlerini göz ardı
edip eski Sovyet sisteminden kalan katı liderlerle
samimiyetimizi geliĢtirmeye çalıĢtık. Onları küstürmemek için
yaptıkları hatalar dolayısıyla kendilerini uyarmak zahmetinde
bulunmadık. Her zaman ve her yerde kendilerini koĢulsuz
destekledik. Bu da halkın gözünde Türkiye‘nin itibarını
erozyona uğrattı.
Orta Asya‘da yaptığımız bir diğer hata ise, bölgede
Amerika ve Avrupa‘nın öncü kolu olarak hareket etmemizdi.
Bu duruĢumuz söz konusu cumhuriyetlerin bize karĢı kuĢku
duymasına neden oldu.
Diğer taraftan bu ülkelerle iliĢkilerimizde abi rolünü
üstlenmeye çalıĢtık. Oysa henüz Rusya‘nın patronajından
çıkan bu cumhuriyetler yeni bir abinin güdümüne girmek
istemiyorlardı. Ġyice tanımadan ve özelliklerini bilmeden, resmî
ya da gayrı resmi iliĢkiler kurmaya kalktığımız bu insanlar
birer Sovyet insanıydı. Dolayısıyla ne onlar Türkistan‘da
görmek istediğimiz insan tipine uyuyordu ne de bizim
istediğimiz insan tipi günümüzün realitesine uygundu.
Dolayısıyla bu bölgeye karĢı hata üstünde hata yaptık.
Kültürümüzü yayamadık ve kendimizi ifade edemedik.
Böylece ortak tarih ve kültüre dayanan bağlarımızı yeniden
canlandıramadık. Bu nedenle Türk dünyasıyla ne sağlıklı bir
ticari iĢbirliği ne de köklü bir kültürel iliĢki kurabildik.
Ancak Kadife devrimlerimler sonrası Türkiye Türk
Cumhuriyetlerine iliĢkin politikasını yeniden gözden geçirmek
zorunda kaldı. Türk Cumhuriyetleriyle iliĢki kurmanın ya da bu
coğrafyada etkili olmanın yolunun sadece liderlerle duygusal
bağlar kurmaktan geçmediğini anladı. Andican olaylarından
sonra batı tarafından dıĢlanan Kerimov‘un gerçek yüzünü
biraz daha gördü. Dolayısıyla Orta Asya politikasını daha
gerçek temellere dayalı olarak revize etmek zorunda kaldı.
Buna rağmen yine Türkiye‘nin bu konuda sağlam bir stratejiye
sahip olduğunu söylemek mümkün değildir.
Gelelim Rusya faktörüne. Economist dergisinin de
yazdığı gibi bugün Rusya Türkiyenin en büyük ticaret
ortaklarından
biridir.
Diğer
taraftan
kardeĢ
Türk
Cumhuriyetleriyle de güçlü bağları bulunmaktadır. Bu nedenle
Türkiye‘nin Türk dünyası ile iliĢkilerinin geliĢtirmesinde Rusya
anahtar rol üstlenmiĢtir. Türk Cumhuriyetleriyle iliĢkilerimizi
―ya Rusya‘ya rağmen ya da Rusya‘yı dikkate alarak‖
sürdürmek zorundayız. Bu ülkelerin hemen hemen hepsinin
devlet baĢkanı ya eski Sovyet döneminde önemli görevleri
üstlenmiĢ kiĢiler ya da Rusya ile bağları güçlü olan ailelerden
gelen kimselerdir. Yine bu ülkelerde idari kadronun ekseriyeti
Rus okullarında okumuĢ ve Rus terbiyesi görmüĢ kiĢilerdir.
Her ailede mutlaka bir ya da iki kiĢi Rusya‘da çalıĢmakta, elde
ettiği kazançla ailesini geçindirmektedir. Ekonomik, sosyal ve
siyasal bakımından hâlâ Rusya‘ya bağımlılıkları sürmektedir.
Eski Sovyet döneminde yapılan o kadar iĢkencelere rağmen
hala bu ülke halklarının Rus hayranlıkları devam etmekte ve
hâlâ kendilerini Rusya‘nın bir parçası olarak görmektedirler.
Bu nedenle, kardeĢ cumhuriyetlerle olan iliĢkilerimizde
Rusya‘yı dıĢlayan bir politikasının baĢarı Ģansı oldukça
zayıftır. Diğer taraftan, birçok Türk Topluluğu bugün Özerk
Cumhuriyet olarak Rusya Federasyonu içinde yer
almaktadırlar. Bu nedenle Türk Cumhuriyet ve Akraba
Topluluklarıyla
olan
münasebetlerimizde
Rusya‘yı
göremezlikten gelmek yerine Rusya ile iliĢkilerimizi iyi tutarak
ve dengeli bir politika izlemek gerekir. Rusya‘nın resmi görüĢü
de bu yöndedir. Putin bir konuĢmasında, ―Avrasya‘da Rusya
ile Türkiye‘nin çıkarları çatıĢmamakta, aksine çakıĢmaktadır‖
beyanatında bulunmuĢtur. Ancak her Ģeye rağmen Türkiye
Türk Cumhuriyetlerine iliĢkin sağlam ve iki tarafın da
çıkarlarını gözeten bir strateji oluĢturmalıdır. Bu strateji
kapsamında hassasiyetlerini ve kırmızı çizgilerini iyice
belirlemelidir. Bakû-Ceyhan projesine ileride Kazakistan‘ın da
bağlanacağı göz önüne alındığında bu konunun Türkiye‘ye
sağlayacağı stratejik konumdan hareketle Türkiye‘nin Türk
dünyasıyla ilgili yeni açılımlarda bulunmasını ve bu ülkelerle
daha ciddi iliĢkiler kurmasını zorunlu kılmaktadır. Ancak bu
sefer ağabey ya da AB, ABD taĢeronu sıfatıyla değil
tecrübeleriyle ve büyük devlet olmanın olgunluğuyla hareket
etmelidir.
Salih, Abd Senatosu'nda Konuştu...
Özbekistan’daki Muhalif ERK Partisi Genel BaĢkanı
Muhammed Salih, Batı'nın Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam
Kerimov’a karĢı durmayarak zaman kaybettiğini söyledi
26.Temmuz.2006 - WASHINGTON (ĠHA
Evrim Öcal
Özbekistan'daki Muhalif Erk Partisi Genel BaĢkanı
Muhammed Salih, Batı'nın Özbekistan Devlet BaĢkanı Ġslam
Kerimov'a karĢı durmayarak zaman kaybettiğini söyledi.
ABD'li yetkililerle temaslarda bulunmak üzere ABD'nin
baĢkenti Washington'da bulunan Özbekistan Muhalif Erk
Partisi BaĢkanı Muhammed Salih dün ABD Senatosu'nda
düzenlenen "Özbekistan'da siyasi değiĢimin seyri" konulu bir
oturuma katıldı. Senatör Sam Brownback ve Kongre üyesi
Christopher Smith'in baĢkan ve baĢkan yardımcılığını
yürüttüğü Helsinki Komisyonu, Özbekistan Devlet BaĢkanı
Ġslam Kerimov'un yaklaĢık 20 yıldır yürüttüğü iktidarı sonrası
Özbekistan için olumlu yönde bir siyasi geliĢimin mümkün
olup olamayacağını tartıĢtı. Muhalif Lider Muhammed Salih
oturumda yaptığı konuĢmasında Batı'nın Kerimov'a karĢı
durmayarak zaman kaybettiğini söyleyerek Kerimov'un acil
izole edilmesi gerektiğini bildirdi.
ABD temasları
çerçevesinde ABD DıĢiĢleri Bakanlığı ve Ulusal Güvenlik
Konseyi üyeleriyle de görüĢen Salih, Özbekistan'da
"radikallerin" iktidara gelmesinin söz konusu olmadığını
söyledi. Salih, ABD ve Batı'dan Kerimov rejimine karĢı somut
yaptırımlar istedi. Salih, "Batı hiçbir zaman resmi olarak
Özbek muhalefetini desteklediğini söylemedi. Biz Batı'dan bizi
desteklediklerine dair resmi açıklama yapmasını istiyoruz"
diye konuĢtu. Kerimov rejiminin izole edilmesi gerektiğini
yineleyen Muhammed Salih "Sembolik yaptırımlar bile
geçmiĢte Kerimov'un kafasını karıĢtırmaya yetti, ancak
yaptırımların arkasının gelmeyiĢ Kerimov'u cesaretlendirdi"
dedi.
Download