1. KONU: KURTULUŞ SAVAŞI B- GÜNEY CEPHESİ Mondros Mütarekesi'nden sonra Adana, Antep, Maraş ve Urfa önce İngilizlerin işgaline uğramış, Paris Konferansından sonra Fransızlara devredilmiştir. İngilizler bölge halkına yönelik baskılar yapmadıkları için ciddi bir direnişle karşılaşmadılar. Fransızlar bölgeyi Ermenilerle birlikte işgal ederek ağır baskılar yaptılar ve sivil halka yönelik katliamlar gerçekleştirdiler. Bu durum halkın tepkisine neden oldu. Sivas Kongresi'nde bölgeye komutanlar tayin edildi. Bölgede bütün halkın katıldığı bir Kuvayı Milliye hareketi başladı. A- DOĞU CEPHESİ Ermeni Meselesi Ermeniler XIX. yy ortalarına kadar Osmanlı hakimiyetinde barış içinde yaşamışlar, devlete olan bağlılıklarından dolayı kendilerine "millet-i sadıka" denilmiştir. Fransız ihtilalinin etkisi ve Avrupalı devletlerin kışkırtmaları sonucu XIX. yy'ın sonlarına doğru Ermeniler bağımsız olma fikrine sahip olmuşlardır. Ermeni meselesi ilk kez Berlin Antlaşması'nda (1878) gündeme gelmiştir. Bu antlaşmada Osmanlı Devleti'nden Doğu Anadolu'da Ermeniler lehine ıslahatlar yapması istenmiştir. Sultan II. Abdülhamit Ermenilerin bağımsız olmalarını sağlayacak olan bu ıslahatları uygulamamıştır. Uzun mücadelelerden sonra; 11 Şubat 1920'de Maraş, 10 Nisan 1920'de Urfa, 8 Şubat 1921'de Antep kurtarıldı. Fransızlar Sakarya Savaşı'ndan sonra imzalanan Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921) ile Anadolu'yu terkettiler. TBMM tarafından Maraş'a "Kahraman", Antep'e "Gazi", Urfa'ya "Şanlı" unvanları verildi. I. Dünya Savaşı'nda Ermeni Sorunu ve Tehcir Kanunu Ruslar I. Dünya Savaşı'nda Kafkas cephesinde Ermenileri kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak bölgedeki Türkleri katlettirdiler. Ermenilerin doğuda sivil halka ve Türk ordusuna yönelik saldırıları üzerine İttihat-Terakki Hükümeti "Tehcir Kanunu"nu (1915) çıkararak katliamlara karışan Ermenileri Suriye ve Lübnan'a gönderdi. Rusya, 3 Mart 1918'de imzaladığı Brest Litowsk antlaşması ile Kars, Ardahan ve Batum'u Osmanlı Devleti'ne bırakmıştı. Fakat daha sonra Kars ve çevresini Ermeniler, Ardahan ve Batum'u Gürcüler işgal etti. TBMM, Osmanlı Devleti'nden kalan ve başında Kazım Karabekir Paşa'nın bulunduğu orduya hareket emri verdi. 24 Eylül 1920'de taarruza geçen Türk ordusu Ermenileri yenilgiye uğrattı. Ermenilerle yapılan savaştan sonra imzalanan 3 Aralık 1920 Gümrü Antlaşması’na göre; 1. Aras Nehri-Çıldır Gölü hattı sınır olacak 2. Kars, Sarıkamış ve Iğdır TBMM'ye verilecek 3. Ermenistan Sevr'i tanımayacak, Misak-ı Milli'yi tanıyacak Önemi: TBMM'ye bağlı düzenli ordunun ilk başarısıdır. TBMM'yi ve Misak-ı Milli'yi ilk tanıyan devlet Ermenistan’dır. Ermeni meselesi sona ermiş ve doğudaki kuvvetleri batı cephesine aktarılabilmiştir. C- KURTULUŞ SAVAŞI VE İTALYANLAR Birinci Dünya savaşı sırasında İtalya'ya gizli anlaşmayla İzmir verilmişti. Paris Konferansı'nda (18 Ocak 1919) İngilizler Akdeniz'de güçlü bir İtalya istemedikleri için İzmir'in Yunanlılara verilmesini sağladılar. Bu olay anlaşmazlığa neden oldu. İtalyanlar Muğla, Antalya ve çevresini işgal ettiler. İtalyanlarla TBMM arasında ciddi bir savaş olmadı. Çünkü İtalyanların hem İngilizlerle arasının açılması hem de bu dönemde İtalya'da iç karışıklık olması savaş ihtimalini azalttı. İtalyanlar II. İnönü savaşından sonra Anadolu'dan çekilmeye başladılar (5 Temmuz 1921) Sakarya savaşından sonra tamamen çekildiler. D- DOĞU TRAKYA'NIN İŞGALİ ve KURTULUŞU 15 Mayıs 1919'da İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edildi. İtilaf devletleri Sevr Antlaşması'nı kabul ettirmek için Yunanlıların tekrar taarruz etmelerini sağladılar. 22 Haziran 1920'den itibaren Yunanlılar Batı Anadolu'daki bazı yerlerle birlikte Doğu Trakya'yı da işgal ettiler. Boğazların işgal altında olması nedeniyle Anadolu'dan Doğu Trakya'ya yardım gönderilemedi. Bölgedeki Türkler Trakya-Paşaeli Cemiyeti'nin öncülüğünde kendi imkanlarıyla mücadele ettiler. Doğu Trakya, Mudanya Ateşkesi'nden (11 Ekim 1922) sonra savaş yapılmadan kurtarıldı. Ayrıca Gürcistan ile 23 Şubat 1921 Batum Antlaşması imzalanarak, Artvin ve Batum çevresi TBMM'ye bırakıldı. Fakat bu antlaşmalardan kısa bir süre sonra Ermenistan ve Gürcistan Sovyet Rusya'nın egemenliğine girdi ve bu antlaşmaların yerine daha sonra Rusya ile Moskova; Rusya, Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan ile Kars antlaşmaları imzalandı. 1 BATI CEPHESİ Batı cephesi, Kurtuluş Savaşının en uzun süren ve en şiddetli savaşların yapıldığı cephesidir. Sebebi; Yunan işgalinin diğerlerine göre daha kanlı olması Yunan işgalinin kalıcı nitelik taşıması 15 Mayıs 1919'da İzmir'i Yunanlıların işgali üzerine açılmıştır. Kuvay-i Milliye birlikleri ilk kez ortaya çıktı. (Ayvalık'ta). Yunanlıların 22 Haziran 1920'de saldırıya geçerek Balıkesir, Bursa, Uşak ve D. Trakya'yı işgal etmeleri üzerine Ali Fuat Paşa TBMM'den izinsiz olarak Yunanlılara karşı Gediz'de taarruza geçti. Ancak birliklerimiz yenilgiye uğradı. Londra Konferansı (23 Şubat-12 Mart 1921) Bu durum düzenli ordunun gerekliliğini ortaya çıkardı. Düzenli Ordunun Kurulması (8 Kasım 1920) Sebepleri + Kuvay-ı Milliye birliklerinin halktan zorla para ve yardım toplamaları + Yunan ilerleyişini durduramamaları + Kuvay-ı Milliye komutanlarının merkezi otoriteden uzak, başlarına buyruk hareket etmeleri + Bölgesel kurtuluşu hedef almaları Katılan Devletler İngiltere, İtalya, İstanbul Hükümeti, Fransa, Yunanistan, TBMM TBMM temsilcisi Bekir Sami Bey İstanbul Hük. Tem. Tevfik Paşa TBMM temsilcisi Bekir Sami Bey TBMM’nin İstekleri Misak-ı Milli’nin Tanınması İtilaf Dev. İstekleri Sevr Antlaşmasının Kabulü Londra Konferansı'nın Toplanmasında Etkili Olan Sebepler TBMM'nin doğuda Ermenileri yenilgiye uğratması Güneyde Fransızlara karşı başarı kazanılması İnönü Savaşı'nda Yunanlıların yenilmesi TBMM'nin Sovyet Rusya ile yakınlaşması İtilaf Devletlerinin Amaçları Yunan kuvvetlerinin yeniden toparlanması için zaman kazandırmak Sevr Antlaşması’nın şartlarını yumuşatarak kabul ettirmek TBMM konferansa katılmazsa Türklerin barışa karşı oldukları şeklinde propaganda yapmak Konferansa TBMM ile birlikte İstanbul hükümetini de çağırarak ikilik çıkarmak TBMM'nin Londra Konferansı'na Katılma Sebepleri TBMM'nin barış taraftarı olduğunu göstermek. Mısak-ı Milli'yi dünyaya duyurmak Londra Konferansında İstanbul Hükümeti temsilcisi Tevfik Paşa "Sözü Türk milletinin yegane temsilcisi olan TBMM heyetine bırakıyorum" demiş, böylece itilaf devletlerinin istedikleri ikilik önlenmiştir. Londra Konferansının Sonuçları İtilaf devletleri TBMM'yi resmen tanıdılar. TBMM ilk defa uluslararası bir kurulda varlığını gösterdi. Yunan kuvvetleri zaman kazanarak yeniden toparlandılar. TBMM barış yanlısı olduğunu ispatladı. Misak-ı Milli dünyaya duyuruldu. I. İnönü Savaşı (6-10 Ocak 1921) Sebepleri 1. Yunanlıların Çerkez Ethem ayaklanması sonucu milli kuvvetlerin birbirleriyle mücadelelerinden yararlanmak istemesi 2. Türk ordusunun güçlenmesini engelleme düşüncesi 3. Sevr Antlaşması'nı Türk milletine zorla kabul ettirmek istemeleri Sonuçları Savaşı Türk ordusu kazandı TBMM'nin kurduğu düzenli ordunun ilk başarısıdır. TBMM'nin otoritesi ve halkın TBMM'ye olan güveni arttı. İtilaf devletleri TBMM'yi Londra Konferansı'na çağırdılar. Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması imzalandı. Afganistan ile Ankara Dostluk Antlaşması imzalandı. İsmet Bey generalliğe terfi etti. TBMM, kazandığı güçle, Teşkilat-ı Esasiye'yi hazırladı. Çerkez Ethem isyanı bastırıldı. Düzenli orduya geçiş hızlandı. Türk-Afgan Dostluk Antlaşması (1 Mart 1921) TBMM ve Afganistan karşılıklı olarak birbirinin meşruluğunu tanımayı ve yardımlaşmayı kabul ettiler. İlk kez bir İslam ülkesi TBMM'yi tanıdı. 1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasi)(20 Ocak 1921) 23 madde ve bir geçici bölümden oluşur. Olağanüstü durum için hazırlandığında geniş kapsamlı değildir. Temel hak ve hürriyetlere yer verilmemiştir. Gerekli makamlarda Osmanlı Kanun-i Esasi'nin uygulanmasını uygun görmüştür. 1921 Anayasası'nın Özellikleri - Bir geçiş dönemi ve uyum anayasasıdır. - Laik bir anayasa değildir. - Kuvvet ve yetkinin kaynağı millet olarak tanımlanmıştır. - Meclisin üstünde güç yoktur. - Yeni devletin hukuken kurulduğunu belgelemiştir. - TBMM'ye hukuken de yasallık kazandırmıştır. - Osmanlı Devleti yerine, Türkiye Devleti ifadesi benimsenmiştir. - TBMM'nin gücünü ve etkinliğini arttırmıştır. - Bu anayasa meclis hükümeti sistemini öngörmektedir. İstiklal Marşı’nın Kabulü (12 Mart 1921) 1920 yılında Erkân-ı Harbiye (Genel Kurmay Başkanlığı) tarafından ifade edildi. 1921 yılı başında Maarif Vekâleti (Milli Eğitim Bakanlığı) Türk milletinin ruhuna uygun mili bir marş yarışması açtı. Yarışamaya 724 şair başvurdu, ancak birinciliğe lâyık eser bulunamadı. Para ödüllü olduğu için yarışmaya katılmayan Mehmet Akif’e, bir şiir yazması için teklif götürüldü. Ödül kaldırıldı. Mehmet Akif’in yazdığı şiir, 12 Mart 1921 tarihinde TBMM’nde coşkuyla kabul edildi. Birincilik ödülünü kabul etmeyen Mehmet Akif, parayı Dârü’laceze’ye bağışlamıştır. 2 Moskova Antlaşması (16 Mart 1921) Türk-Rus Yakınlaşmasının Nedenleri TBMM'nin doğuda Ermenilere karşı başarı kazanması Fransızlara karşı güneydeki halk direnişinin etkili olması Yunanlılara karşı I. İnönü zaferinin kazanılması İki ülke arasında karşılıklı elçilikler açılarak iyi ilişkilerin başlaması Mustafa Kemal Paşa'nın diplomatik çabaları Her iki ülkenin de düşmanlarının ortak olması Sovyet Rusya'nın Anadolu'daki milli mücadeleyi kendi rejimine dönüştürmek istemesi Maddeleri Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya arasındaki anlaşmalar geçersiz sayılacak İki taraftan birinin tanımadığı bir anlaşmayı diğeri de tanımayacak Sovyet Rusya Sevr'i reddedecek, Misak-ı Milli'yi tanıyacak Kapitülasyonların kalktığını Sovyet Rusya kabul edecek Rusya, TBMM ile Ermenistan ve Gürcistan arasında imzalanan antlaşmaları Batum'un Gürcistan'a verilmesi şartıyla tanıyacak Önemi Batum'un verilmesi Misak-ı Milli'den ilk tavizdir. Rusya, TBMM'yi tanıyan ilk Avrupa devletidir. Sovyet Rusya milli mücadeleye destek vermeyi kabul etti. Sovyet Rusya, Sevr antlaşmasını tanımadığını ilan etti. Doğu sınırımız güvence altına alındı. Sonuçları Sakarya ırmağı iki ordu arasında sınır oldu. Afyon, Kütahya, Eskişehir işgale uğradı. İtalyanlar Anadolu'dan geri çekilme işlemini durdular. Fransızlar barış yapmaktan vazgeçtiler. TBMM'nin Kayseri'ye taşınması gündeme geldi. TBMM'de tartışmalar başladı. Mustafa Kemal Paşa'nın Başkomutan Olması 5 Ağustos 1921 Yunan ilerleyişini durdurmak için Mustafa Kemal Paşa'nın ordunun başına geçmesi fikri gündeme geldi. TBMM'deki milletvekillerinin çoğunluğunun isteğiyle Mustafa Kemal Paşa başkomutanlığa seçildi. Savaşın kazanılması amacıyla daha hızlı kararlar alabilmesi ve uygulayabilmesi için Mustafa Kemal Paşa'ya TBMM'nin bütün yetkileri üç ay süre ile verildi. (Bu yetki daha sonra uzatıldı.) Böylece Mustafa Kemal Paşa Erzurum Kongresi öncesi istifa ettiği askerlik mesleğine geri döndü. II. İnönü Savaşı (23-31 Mart 1921) Sebepleri TBMM'nin Londra Konferansı'nda Sevr'i kabul etmemesi Yunanlıların I. İnönü mağlubiyetinin öcünü almak istemesi Türk ordusunun güçlenmeden yok edilmek istenmesi İngilizlerin Yunanlıları teşvik etmesi Yunanlıların işgallerini devam ettirmek istemesi Sonuçları Savaşı Türk ordusu kazandı. İtalyanlar işgal ettikleri yerlerden çekilmeye başladılar. Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa'ya çektiği telgrafla "Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz" demiştir. Yunanlılar Türkleri yenmek için daha büyük kuvvetlere ihtiyaçları olduğunu anladılar. İngiltere'nin Yunanistan'a olan güveni sarsıldı. Başkomutanlık süresinin uzatılması ve süresiz hale getirilmesi; meclisin Mustafa Kemal’e güvendiğini ve Mustafa Kemal’in başkomutanlık yetkisini iyi kullandığını gösterir. Tekalif-İ Milliye Kanunu (8 Ağustos 1921) Ordunun ihtiyacını karşılamak ve orduyu savaşlara hazırlamak için bu kanun çıkarılmıştır. Genel seferberlik uygulanmış, yiyecek, giyecek ve asker toplanmıştır. Tekalif-i Milliye emirlerini sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesi için İstiklal Mahkemeleri yaygınlaştırıldı. Sakarya Savaşı (23 Ağustos-13 Eylül 1921) Sebepleri: Yunanlıların Türk ordusunu kesin olarak yok ederek Ankara'yı işgal etmek istemeleri 22 gün 22 gece savaş sürdü. Mustafa Kemal Paşa, "hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh da bütün vatandır vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz" sözünü söyledi. Sonuçları Sakarya Savaşı Türk ordusunun zaferiyle sonuçlandı. 1683’ten beri devam eden Türk ordusunun geri çekilişi sona erdi. Milli mücadelenin son savunma savaşıdır. Yunanlılar savunmaya çekilirken taarruz sırası Türklere geçti. İtalyanlar Anadolu'dan tamamen çekildiler. Fransızlarla Ankara antlaşması imzalandı. TBMM ile Sovyet Rusya hakimiyetindeki Kafkas Cumhuriyetleri arasında Kars antlaşması imzalandı. Kütahya-Eskişehir Savaşları (10-24 Temmuz 1921) Sebepleri Yunanlıların İnönü savaşlarıyla kaybettikleri prestijlerini tekrar kazanmak istemeleri Türk ordusunun toparlanmasına fırsat vermeden ortadan kaldırma düşüncesi Ankara'yı alarak TBMM'yi dağıtmak ve Sevr'i Türklere kabul ettirmek istemeleri İtilaf devletlerinin desteğini yeniden kazanmak istemeleri İsmet Paşa komutasındaki Türk ordusu Yunanlıların takviye kuvvetlerle aniden saldırmaları üzerine yenilgiye uğradı. Mustafa Kemal Paşa'nın tavsiyesiyle Türk ordusu Sakarya ırmağının doğusuna çekildi. 3 Ukrayna ile dostluk anlaşması yapıldı. (2 Ocak 1922) TBMM tarafından Mustafa Kemal Paşa'ya "Gazilik" unvanı ve "Mareşallik" rütbesi verildi. Türk ordusunun Kurtuluş Savaşı'ndaki en büyük kaybı Sakarya Savaşı'nda oldu. İtilaf devletleri Sevr'i hafifleterek kabul ettirme girişiminde bulundular. Yunanlılar Doğu Trakya'dan İstanbul'a yapmak istedikleri saldırıdan vazgeçtiler. Kurtuluş Savaşı başarıya ulaştı. Kurtuluş Savaşı'nın sıcak savaş dönemi bitti, diplomatik mücadele dönemi başladı. Yunanlıların çekilmesi üzerine Türk ordusuyla İngiliz kuvvetleri karşı karşıya geldiler. İtilaf devletleri ateşkes teklifinde bulundular. Mudanya Ateşkes Antlaşması (11 Ekim 1922) İtilaf devletlerinden İngiltere, İtalya, Fransa katıldı ve TBMM’ni de İsmet Paşa temsil etmiştir. Yunanistan katılmamış ve Yunanistan'ı İngiltere temsil etmiştir. Maddeleri Türk ve Yunan kuvvetleri arasındaki savaş hali sona erecek Doğu Trakya 15 gün içinde Yunanlılarca boşaltılacak ve TBMM'ye teslim edilecek TBMM, barış antlaşması imzalanıncaya kadar Doğu Trakya'ya asker göndermeyecek ancak sekiz bin kadar jandarma kuvveti bulundurabilecek İstanbul ve Boğazların yönetimi TBMM'ye bırakılacak ancak barış yapılıncaya kadar İtilaf kuvvetleri İstanbul'da kalacak Türk kuvvetleri barış yapılıncaya kadar Çanakkale-lzmit çizgisinde bekleyecek Önemi Kurtuluş savaşının silahlı mücadele bölümü sona erdi. İstanbul ve Doğu Trakya savaş yapılmadan kurtarıldı. Osmanlı devleti hukuken sona erdi. Lozan Antlaşması'na zemin hazırlandı. İngiltere'de Yunan yanlısı Lyod George Hükümeti istifa etti. İsmet Paşa'nın prestiji arttı. Kars Antlaşması (13 Ekim 1921) TBMM ile Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan arasında imzalandı. Sovyet Rusya'nın hakimiyetine giren bu cumhuriyetlerle imzalanan, Moskova Antlaşmasının tekrarı niteliğinde bir antlaşmadır. Doğu sınırımız kesin olarak güvence altına alınmıştır. Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921) Sebepleri: Fransızların işgal bölgelerinde büyük bir direnişle karşılaşmaları Yunanlıların Türkleri yenemeyeceklerinin anlaşılması TBMM'nin Ermeni meselesini çözmesi Londra Konferansı'nda İtilaf devletlerinin aralarındaki anlaşmazlıkları giderememeleri Sakarya savaşının kazanılması üzerine Fransızlar antlaşma yapmak zorunda kaldılar. Önemi: Güney cephesi kapandı. Özerk bir yönetim kurulması şartıyla Hatay Fransızlarda kaldı. Hatay'ın kaybıyla Batum’dan sonra Misak-ı Milli'den ikinci taviz verildi. Suriye sınırı güvenlik altına alındı. Güney illerimizdeki Ermeni meselesi sona erdi. İlk kez bir itilaf devleti Misak-ı Milli'yi tanıdı. İtilaf devletleri grubu parçalandı. 2. KONU: MAARİF KONGRESİ (15 TEMMUZ 1921) Batı Cephesi'nde çarpışmaların en sorunlu günlerin yaşandığı süreçte Mustafa Kemal'in Ankara'da topladığı kongredir. Mustafa Kemal yurdun çeşitli bölgelerinden gelen 250'den fazla erkek ve kadın öğretmenin bir araya geldiği kongrenin açılış konuşmasını kendisi yapmıştır. Mustafa Kemal kongreden Türkiye'nin milli maarifini kurmalarını ister. Milli maarifi şu şekilde açıklar: Şimdiye kadar izlenen eğitim ve öğretim yöntemlerinin milletimizin gerileme tarihinde önemli bir etken olduğunu düşünüyorum. Onun için bir milli eğitim programından bahsederken eskinin batıl inançlarından kaynaklı özelliklerde hiçbir ilgisi olmayan, yabancı fikirlerden, Doğu'dan ve Batı'dan gelen ve gelebilecek tüm etkilerden tamamen arındırarak, milli ve tarihi niteliklerimize uyumlu bir eğitimi anlıyorum. Mustafa Kemal kongrede çocuklara ve gençlere neler öğretilmesi gerektiğini de belirtir: Onlara özellikle varlığı ile hakkı ile birliği ile çatışan tüm yabancı unsurlarla mücadelenin gerekliliğini ve milli fikirleri her zararlı fikre karşı fedakarca koruma gereği kavratılmıştır. Mustafa Kemal öğretmenleri de gelecekteki kurtuluşumuzun saygıdeğer öncüleri olarak tanımlamıştır. Büyük Taarruz (26-30 Ağustos 1922) Yapılan Hazırlıklar Bir yıla yakın hızlı ve gizli olarak savaş hazırlıkları yapıldı. Doğu ve güney cephelerinden takviye birlikler getirildi. Tekalif-i Milliye Kanunu bütün yurtta uygulandı. Orduya taarruz eğitimi verildi. Mustafa Kemal Paşa'nın başkomutanlık süresi uzatıldı. Türk ordusu 26 Ağustos 1922'de Afyon'dan taarruza geçti. Afyon'dan taarruz edilmesinin sebebi, Yunanlıların taarruzu Eskişehir'den beklemeleri Afyon’un ulaşım ve haberleşme açısından merkezi bir konum olması Sonuçları: Yunanlılar büyük bir yenilgiye uğradı. 9 Eylül'de İzmir, 18 Eylül'de Bursa düşmandan kurtarıldı. Mustafa Kemal Paşa "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri" sözünü söyledi. Yunan başkomutanı esir alındı. Kurtuluş Savaşı'nın en zor günlerinde Maarif Kongresi'nin toplanması ulusal bağımsızlık kadar eğitime de önem verildiğinin göstergesidir. Aynı zamanda savaşın kazanılacağına duyulan inancında kanıtıdır. 4 3. KONU: FEDAKAR TÜRK İNSANI 4.KONU: KURTULUŞUMUZ NASIL ANLATILIYOR? Tekâlif-i Milliye Emirleri Kütahya-Eskişehir Savaşlarının ardından ordumuz Sakarya’nın doğusuna çekilmişti. Kısa aralıklarla arka arkaya girilen üç savaş ( Birinci İnönü, İkinci İnönü ve Kütahya-Eskişehir) ekonomik kaynakları oldukça zorlamıştı. TBMM Hükümeti’nin Yunanlılara yeniden büyük bir savaşa hazırlandığı dönemde ekonomik sıkıntıları giderebilecek kaynaklara ihtiyaç vardı. Bunun değişik alternatifler gözden geçirildi. Önce vergilerin artırılması düşünüldü. Ancak topraklarının işgal altında olması ve köylünün geçim sıkıntısı içerisinde bulunması nedeniyle vazgeçildi. Gümrük Vergisi artırmak da işe yaramazdı önemli limanlar işgal altındaydı. Bu sırada Yunanlılar taarruza geçeceği haberi gelince acilen önlem alınması gerekti. Bu gelişmeler üzerine Başkomutan Mustafa Kemal, ordumuzun ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla 7-8 Ağustos 1921’DE TEKALİF-İ MİLLİYE EMİRLERİ’ni yayınladı. Tekâlif-i Milliye emirleri neler içeriyordu? Tekâlif-i Milliye Emirlerinin içeriğindeki maddeler şunlardı: Her il ve ilçede Tekâlif-i Milliye komisyonu kurulacak. Her aile birer takım çamaşır, birer çift çorap, çarık hazırlayıp komisyona verecek. Tüccarın ve halkın elinde bulunan her türkü yiyecek ve giyecek maddelerinin yüzde kırkı bedeli sonradan ödenmek üzere komisyona teslim edilecek. Halk, elinde bulunan taşıma araçları ile ayda en az yüz kilometre ulaşım yapacak. Sahipsiz mallar komisyonun denetiminde olacak, halkın elindeki silah ve cephane üç gün içinde komisyona teslim edilecek. Ülkede var olan tüm teknik araç ve gereçler ordunun hizmetine verilecek; benzin, vakum, gres, makine yağları, vazelin, otomobil ve kamyon lastiği, tutkal, telefon makinesi, kablo, pil, çıplak tel ve bunlar benzer stokların yüzde kırkı ordunun hizmetine sunulacaktı. Edebiyatımızda Kurtuluş Savaşı üzerine romanların ilkidir. İzmir’in işgali sırasında kocası ve çocuğu düşman tarafından öldürülen Ayşe, İstanbul’a akrabası Peyami’nin yanına gelir. İkisinin yanına Binbaşı İhsan da katılır ve Anadolu’ ya geçerler, amaçları Kuvayi Milliye’ye hizmet etmektir. Konusunu Millî Mücadele günlerinden alan roman ilk kez 1923 yılında basıldı. Romanda, idealist İstanbullu öğretmen Aliye’nin Anadolu’da bir kasabaya gidişi ve bölgede Milli Mücadele düşüncesine destek faaliyetleri aktarılır. Kitap ülkemizin düşman işgali altındaki savaş yıllarını ve düşman mezalimini çarpıcı hikayelerle anlatmaktadır. Ayrıca kitabın sonunda karışık hikayelere de yer verilmiştir. Tekâlif-i Milliye emirlerinin yayınlanmasının ardından; Türk halkı milli birlik, beraberlik ve dayanışmanın en güzel ifadesini göstererek ordusuna destek olmak için elinden gelen her şeyi yapmış ve emirlerin gereğini yerine getirmiştir Kitap kurtuluş savaşı sırasında cephede kolunu kaybetmiş bir subayla, askerliği yeni bitmiş bir askerin köyünde geçen olaylar anlatılmaktadır. Tekâlif-i Milliye emirlerinin uygulanışı Türk milletinin Milli Mücadele’de verdiği önemli bir dayanışma örneğidir. Bu dayanışma milletin birlik ve beraberliğini sağlamış; böylece Türk milletinin ve Türk vatanının bağımsızlığı elde edilmiştir. Türk milleti vatanın kurtarılmasında büyük destek vermiştir. Kadını erkeği ile tüm varlığını ortaya koymuştur. Kağnısı ile cephane taşırken donarak şehit olan Şerife Bacı, İstanbul’dan gemilerle gelen cephaneyi kıyıya taşıyan İnebolulu sandalcılar, orduya malzeme taşıyan deveciler bunun en güzel örnekleridir. Birinci bölüm: Sakarya savaşı öncesi İkinci bölüm: Cumhuriyetin ilanını izleyen yıllar Üçüncü bölüm: Cumhuriyet sonrası Kısaca söylemek gerekirse romanın konusu bu üç dönemin Ankara’sıdır. Bu üç bölümdeki olaylar yazarın her bölümde ayrı bir kişilik olarak karşımıza çıkardığı Selma Hanım’ın çevresinde geçer. Birinci Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı Devleti önceki gücünü, etkisini kaybetmeye başlamış, isyanlar ve işgallerle zayıf duruma düşmüştür. Bu kitapta ise , bir Anadolu kasabası olan Akşehir’den yola çıkılarak, kurtuluş mücadelesinin bir bölümü anlatılmaktadır. Olaylar Akşehir’in bir kasabasında başlar ve gelişir. 5