CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.8-APRIL 2017 AVUSTURYA-MACARİSTAN İMPARATORLUĞU’NUN İŞGALİNDEN SONRA VALİ BENYAMİN KALLAY’IN BOSNA-HERSEK’İ TÜRKİYE’DEN AYIRMA ÇALIŞMALARI Yrd. Doç. Dr. Cemile TEKİN Özet Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun 1878’de işgalinden kısa bir süre sonra Balkanlardaki siyasi, sosyal ve millî koşullar sonucu Bosna-Hersek’te Kallay rejimi uygulanmaya başlanmıştır. İşgalci yönetimi 1882 Hersek isyanıyla ortaya çıkan büyük kriz sırasında Kallay rejimini uygulanmasının amacı Bosna-Hersek’te sarsılmış olan Monarşi idaresinin otoritesini geriye getirip sağlamlaştırmaktı. Sorunların ağırlığı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun gücünü ve imkânlarını aştığından dolayı Kallay rejimi çözüm olarak görülmüştür. Kallay, rejimi temelde Bosna-Hersek’teki nüfus yapısı, Monarşi idaresiyle siyasi ve millî ilişkiler, Bosna-Hersek’in uluslararası hukuki durumu ve nihayet Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun Balkan siyaseti olarak belirlenmiştir. İşgalcilerin istedikleri şekilde bir yönetim sistemini uygulayabilmeleri için tüm bu unsurların temelde bulunması gerekiyordu. Bunun sonucu olarak Kallay rejimi uygulaması 20 sene sürmüştür. Kallay, olası Panslavizm eğilimine karşı Müslümanları elindeki en güçlü koz olarak görüyordu. Yalnızca bu unsurun çöküşünü engellemesi değil ayrıca varoluşunu de koruması gerekiyordu. Bunun için Boşnaklarla ilgili birtakım yaptırımlar uygulamaya konmuştur. Ortodoksların Katolik mezhebine geçmelerinin zor olduğunu fakat er veya geç Müslümanların kendiliğinden İslam dinini kaybettikten sonra Katolikliği kabul edeceklerine ve Bosna’da Katolikliğin hâkim olacağına Kallay, kesin gözüyle bakıyordu. Anahtar kelimeler: Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Benyamin Kallay, Kallay rejimi, Bosna-Hersek, Boşnaklar, Bosna-Hersek’in işgali, Osmanlı Devleti. THE ENDEAVOR OF GOVERNOR KALLEY TO PARTITION TURKEY FROM AUSTRIAHUNGARIAN EMPIRE AFTER THE INVASION Abstract The Kallay regime was being implemented in Bosnia-Herzegovina after the invasion by Austria-Hungarian Empire in 1878 due to political, social, and national imperatives. The invading forces with the crisis of 1882 in Herzegovina aimed at enforcing the longabandoned monarchy. The bulk of the problems were beyond the invaders and they viewed the Kallay regime as a solution. Kallay regime was defined in compliance with the demographics in Bosnia-Herzegovina in essence, the political and national relations between monarchy, the judicial status of Bosnia Herzegovina and finally the Balkan policy of Austria-Hungarian Empire. These characteristics must have been underpinned to apply the proposed scheme. As a result, the implementation of Kallay regime lasted for 20 years. Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi. 88 CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.8-APRIL 2017 Kallay viewed the Muslims as a force against the Pan-slavist tendencies. Not only the given factor must not be kept away from collapsing but also be kept alive as well. To this end, sanctions are imposed. Kallay believed in that the conversion of Orthodox people in to Catholics is not foreseen but if Muslims turn back to Islam, they would probably choose Catholics on purpose. Key words: Austria-Hungarian Empire, Benyamin Kallay, Kallay regime, BosniaHerzegovina, Bosnians, The Invasion of Bosnia-Herzegovina, Ottoman State Giriş Bosna, 1386–1463 yılların arasında Osmanlılar tarafından fethedilip önce sancak, ardından eyalet olarak düzenlenmişti. Kısa süre içerisinde halkının büyük çoğunluğu İslam’ı kabul etmiş ve dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin Batı’daki sağlamlaştırılmış kalesi durumuna gelmiştir. Çoğunlukla Bosna-Hersek’te oturan Boşnaklar, Osmanlı’yı kendi devletleri olarak görmüşler; hem gelişmesinde, hem de korunmasında büyük hizmet vermişlerdir. XVI. yüzyılda Hersek-Zade Ahmet, Rüstem ve Sokollu Paşalar başta olmak üzere pek çok değerli yönetici Boşnaklar arasından çıkmıştır. Bölgeyi tanımaları sebebiyle Osmanlıların Macaristan ve Hırvatistan’daki fetihlerinde de kilit rol oynayan Boşnaklar, gerileme döneminde ise Avusturya’ya karşı yaşadıkları bölgeleri kendi imkânlarıyla korumuşlar; Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda toprak bütünlüğünün sağlanmasında yardımcı olmuşlardır. Sırpların 1875 yılında Doğu Hersek’te başlattıkları, Boşnaklar’ın da kısmen katıldığı isyan hem Bosna, hem de Osmanlı tarihinde kırılma noktası olmuş, Sırbistan özerk yönetimi tam bağımsızlık kazanmış; Bosna ise Osmanlı toprağı olarak kalmakla birlikte, Avusturya idaresine verilmişti. Hersek isyanlarından sonra gelen Avusturya-Macaristan yönetimi, Boşnakları çok sıkıntıya sokmuş; bu yüzden pek çoğu Anadolu’ya ve Osmanlıların Rumeli’de elde kalan bölgelere göç etmişler; bu yüzden Bosna-Hersek bölgesinde Müslüman nüfus iyice azalmıştır. Avusturya bu dönemde Bosna’yı ayrı bir idari birim olarak tutmuş, yani siyasi kimliğini korumaya dikkat etmiştir. Kallay1 rejimi konusu Bosna-Hersek modern tarihi için önemlidir. Ancak Bosna-Hersek tarih araştırmalarında nedense bu konu üzerinde fazla durulmamıştır. Bosna-Hersek Savaşı’ndan önce (1990–1994) Kallay’ın Bosna-Hersek’teki yönetimi hakkında yapılan araştırmalarda genel olarak arşiv belgeleri kullanılmıştır. Savaştan sonra Avusturya-Macaristan Ortak Maliye Bakanlığı ve BosnaHersek Hükümeti arşivlerine ulaşılması işi kolaylaştırmış; Bosna’da Avusturya-Macaristan idaresi ve Kallay rejimine yönelik daha geniş araştırmalar yapılmasının yolu açılmıştır. Bu nedenle konuyla ilgili kitaplar ve makaleler daha fazla ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu bilimsel çalışmalarda Kallay rejimi hakkında bilgiler çoğalmış olmakla birlikte derli toplu bir çalışmanın eksikliği ortadadır. Avusturya-Macaristan idaresi döneminin başında (1882) Bosna-Hersek topraklarında Benyamin Kallay en önemli isimlerinden birisi olduğu için bu makalenin temel konusu BosnaHersek’te Kallay Rejimi olarak belirlenmiştir. 1. Kallay Rejiminin Ortaya Çıkış Sebepleri Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun hâkimiyetinden hemen sonra Balkanlardaki siyasi, sosyal ve millî koşullar sonucu Bosna-Hersek’te Kallay rejimi uygulanmaya başlanmıştır. Dönemin 1 Macar asıllı Yahudi’dir. 1839 Peşte’de dünyaya geldi. Avusturya-Macaristan siyasetçi ve tarihçisidir. Avusturya-Macaristan Monarşisi’nin ortak maliye bakanı olarak Bosna-Hersek İdaresinde görevlendirilmişti. Bosna-Hersek’te izlediği siyaset, Sırp ve Hırvat etkisinden uzak tutarak Monarşiye vefalı olacak bir Bosna ulusu oluşturması idi. Bu bağlamda Müslüman sipahilerine zarar vermemek amacıyla tarım reformunun uygulamasına karşı çıkıp engellemişti. 1903 yılında Wien’de öldü. Bk. Mustafa Imamović, Istorija Bošnjaka, Sarajevo 1998, s. 43. 89 CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.8-APRIL 2017 koşullarının, bu rejimin amaçlarının ve yapısının oluşmasında, diğer taraftan faaliyet metotlarının ve araçlarının seçilmesinde etkili olduğu söylenebilir. İşgalci yönetim, 1882 Hersek isyanıyla ortaya çıkan büyük kriz sırasında Kallay rejimini uygulamıştır. Bu rejimin uygulanmasında amaç, Bosna-Hersek’te sarsılmış olan Monarşi idaresinin otoritesini geriye getirip sağlamlaştırmaktı. Sorumluluğun ağırlığı Avusturya-Macaristan’ın gücünü ve imkânlarını aştığından dolayı Kallay rejimi çözüm olarak görülmüştür. Bu oluşum, Bosna-Hersek’teki nüfusun yapısı, Monarşi idaresiyle siyasi ve millî ilişkiler, Bosna-Hersek’in uluslararası hukuki durumu ve nihayet Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun Balkan siyaseti olarak belirlenmiştir. İşgalcilerin istedikleri şekilde bir yönetim sistemini uygulayabilmeleri için tüm bu unsurların temelde bulunması gerekiyordu. Bunun sonucu olarak Kallay rejimi uygulaması 20 sene sürmüştür. Aslında bahsedilen unsurlardan her biri üzerinde detaylı olarak durulması gerekir. Ancak makalenin hacmi sınırlı olduğundan bu sistemin şekillenmesi ve işleyişini belirleyen sosyal ve siyasi çerçeveyi anlamak için sadece en önemli özellikler üzerinde durulacaktır. 1.1. “Batılı Ruhu”nun Taşıyıcısı Olarak Kallay Rejiminin İşlevi ve Bosna-Hersek’in Özerkliğinin Muhafaza Edilmesi Bosna-Hersek, Batı’ya coğrafi bakımdan en yakın devlet konumdadır. Buna rağmen Osmanlı’ya kendisini yakın hissetmektedir. Özellikle Müslümanlık sayesinde Batı’nın etkilerine kapalı kalmıştır. İşgalci güç, bu sebeple onu sosyal ve siyasi hususlarda Doğu devletlerinin özellikleriyle kucağında bulmuştur. Oysa Bosna-Hersek toprağına ekilecek en önemli fikir tohumu, elbette Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna bağlılık olmalı idi. Bosna-Hersek halkına mevcut devlet fikrini zorlayarak Avusturya-Macaristan’a sıkı bağlarla bağlama çabası bu fikrin kökleşmesi amacına yönelik idi. Kallay’ın görüşü “Avrupa kurumlarının mevcut durumlara ihtiyat ile ve tedricen intibak etmesi”2 şeklinde idi. Fakat Bosna-Hersek, Orta Çağ Avrupası’nın anlayışını yansıtmıyordu. Sırplar ve Hırvatlar arasında etnik sınırın uygulanmasını Konsantin Porfirogenet’in3 verilerine göre Kallay planlıyordu. Bunun sınırı, Bosna-Hersek toprağında, Vrbas nehrinin kaynağı olan İmotski ile Vrbas nehrinin vadisinden Sava nehrinin ağzına kadarki hat idi. Kallay’ın iddiasına göre bu sınır yakın zamana kadar mevcut idi. Böylelikle siyasi açıdan olmasa da etnik açıdan her dikkatli gözlemci bunu görür. Bundan dolayı Bosna’nın etnik bir bölümü Hırvat karakteristik özelliği taşıyordu. Asırlar boyu Sırplar ve Hırvatlar birlikte yaşamalarına ve aynı kaderi paylaşmalarına rağmen Hırvat karakteristik özelliği muhafaza edilmiştir. Kallay, Bosna’da uyguladığı bu siyasi yapılanmayı kendisinin yazdığı “Sırpların Tarihi” adlı kitabından istifade ederek ortaya koymuştur. Böylece temsil ettiği kendi rejiminin devletin politikasını oluşturmak amacıyla ileride temel olarak belirleyeceği birtakım tarihî bilgileri kullanmıştır. Bunların en önemlileri, coğrafi unsurların etkisi, ülkenin dinî durumu ile gelişen Bosna’da ayrılıkçılığın varlığı olmuştur. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu adına Maliye ortak bakanı olarak da Kallay bu anlayışı Bosna-Hersek’te devlet politikası çerçevesinde uygulayacaktı. Kallay’ın konuşmalarından, Sırpların Tarihi eserinde savunduğu tezleri uzun süre bırakmadığı anlaşılmaktadır. Gerçi etnik açıdan Bosna’nın Sırp ülkesi olduğunu devamlı iddia etmemiş fakat inkâr da etmemişti. Bu hassas meseleye siyasi sebeplerinden dolayı böyle yaklaşıyordu. Bunun için 13 Aralık 1899’da toplanan AvusturyaMacaristan heyetindeki bütçe komisyonunda Bosna’nın etnik ve tarihi konusunda Sırp unsurunu açıkça inkâr etmiş; “Bosna ve Hersek’in Sırp ülkeleri oldukları hem doğru değil hem de tarihsel açıdan ispat edilemez” demiştir. Onun bu iddiasını Bosna-Hersek’in bugünkü etnografik kimliği ve tarihî gelişmeler onaylamaktadır. Kallay, bazı tutumlarında samimi olduğu için Sırpların Tarihi kitabı resmî olarak Bosna’da yasaklanmamıştır. Şüphesiz Kallay’ın “doğru alıntı” olarak isimlendirdiği olgu 2 Sarajevski List, S. 1 (1888), s. 2. 913-959 arasında Bizans imparatoruydu. Makedonyalılar Hanedanı'na mensuptu. Askeri konularda pek başarılı olmamasına karşın bilime, sanata verdiği destek ve bizzat yarattığı eserlerle, Bizans kültür yaşamına yaptığı önemli katkılarla tanınmıştır. Yazdığı kitaplar Bizans İmparatorluğu ve komşularıyla ilgili en iyi kaynaklar arasında yer almıştır. 3 90 CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.8-APRIL 2017 her şeyden evvel Bosna’nın kendi siyasi gelişmesi anlamına gelmekteydi. Bu açıdan bakıldığında kitap gerçekten Sırp “radikal siyasetçileri”nin isteklerine yeterli kanıtlar vermiyordu. Kallay’ın Sırpların Tarihi kitabı açısından bakıldığında Bosna üzerinde Sırp isteklerini azaltacak olan nüfusun bir kısmı Hırvatlardan oluşmaktadır. Kallay, “Bosna Milleti” projesinin uygulanmasını daha iyi kanıtlanmak için yakın zamana kadar ayakta kalmış Bosna siyasi özerkliğinin tarihî sürekliliği fikrini 1893’te Avusturya-Macaristan heyetindeki komisyonunda önemli adımlar atarken açıklamıştı. Diğer taraftan onun “Boşnak” ve “Bosna Milleti” terimlerini uydurduğu suçlamalarını reddederek; “Bosna ismi Konstantin Porfirogenit’te ortaya çıkmıştı. Tüm Slav-Bosna tüzüklerinde sadece Bosna ve Bosna Banı (prensi) isminden bahsedilmektedir. Bosna kralları Sırp krallarının unvanlarını aldıklarında Bosna, Sırbistan ve Primorje (Sahil) Kralı olarak adlandırılmıştı. Tüm tüzüklerinde bu üç işaretten bahsedilmektedir. Diğer milletlerin bu ülke ve onun halkını bu ad altında bildiklerini söylemiyorum. Yani şahsen ben Bosna ismini ve milliyetini uydurmadım. Ben bir tarihçi olarak tarihî kaynaklardan bu ülkenin refah dönemlerinde çok yoğun nüfuslu bir ülke olduğunu tespit ettim. Başlarında krallar bulunduğunda mümkün olsaydı en yakın komşularını boyunduruk altına alabilirlerdi”4. Bosna özerkliğinin tarihî sürekliliği hakkındaki fikrin yanı sıra yukarıda bahsi geçen Kallay’ın konuşmasıyla bir ülkenin özerkliğinin sadece büyük bir süper gücün himayesi altında gerçekleştirilebileceği fikri de ortaya konulmuştur. O, bu düşüncesini Bosna’nın tarihte Bizans, Macaristan ve Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetinde, son zamanda ise Habsburg Monarşisi’nin egemenliğinde bulunduğu tarihî gerçeğinden çıkartmıştır. Bu fikrin anlamı gayet açıktı. BosnaHersek’in sadece Monarşi çerçevesinde millî gelişmesi olabilecektir. En büyük tehlikenin ise Monarşi desteği olmadan Sırbistan ve Karadağ’dan gelebilecek saldırıya karşı çıkamayacağıdır. Bu tehlikenin öneminin Bosna’da yerleştirilmesi gerekiyordu. Kallay’a göre Sırplar ve Hırvatlara nazaran Orta Çağdaki Bosna’nın özerkliğinin temeli, Bosna’yı sürekli bireyselliğini korumasına teşvik eden Bogomilizm5 anlayışı üzerine atılmıştır. Osmanlıların Bosna’yı fethetmesiyle Bosna-Hersek asillerinin büyük kısmı, Bogomillerin ise tamamı İslam’ı kabul etmişti. Kallay, hâkim unsur olarak Bogomillik zihniyetinin halefi olarak Müslüman asilleri ile ilgili fikirden hareketle Müslümanların Bosna milletinin taşıyıcıları oldukları kanaatine varmıştır. Anlaşılmış sebeplerden dolayı Kallay, Bosna Milleti’nin oluşturulmasında Müslümanların fonksiyonu hakkında açıkça ve kesin söylemediği şeyi “Bošnjak” /“Boşnak” hakkında; “Boşnaklık, Bosna halk fikrinin, ülkemizin tarihinde taş gibi sağlam temeli vardır. Biz ise Hz. Muhammet’in ümmeti olarak eskiden var olan yüce fikrin baş temsilcileri ve taşıyıcılarıyız”6şeklinde ifade etmiştir. 2. Bosna Milliyeti’nin Uygulanmasında Hazırlık Aşaması Kallay rejiminin ilk on yılı boyunca Bosna-Hersek’te millî mesele üzerinde durulmamış; genelde üç dinî gruba bölünen Hersek halkı için “bizim halk” denilmiştir. Millet terimini ise çok erken olduğu düşüncesiyle ifade etmekten kaçınmıştır. Bundan dolayı Avusturya-Macaristan yönetimi, Bosna millî ideolojisinin kabul edilmesi için şartların hazırlanması yönünde yoğun çaba göstermiştir. Bununla birlikte yönetim her dinî grupla ayrı ilişki kurarak bunların aralarındaki mevcut farkları kabul etmiştir. 2.1. İlk Rejim Basınının Kurulması ve İşlevi Kallay’ın ilk yaptığı şey her dinî gruba farklı yaklaşmak oldu. Bunun için hemen hepsine ayrı ayrı dergi veya gazete çıkartılması konusunda destek verdi. Yapılmak istenen şey, basın organlarının hâkim idarenin himayesi altında olması, mevcut dinî gruplar arasındaki farkların korunması idi. Amaç, 4 Bošnjak, S. 5 (1891), s. 7. 5 Orta Çağ’da Bulgaristan'da ortaya çıkıp Avrupa’nın doğu ve batısında pek çok ülkede insan kitlelerini etkilemiş bir dinî akımdır. Bk. Pavao Anđelić, Doba srednjovjekovne bosanske države, Sarajevo 1984, s. 453. 6 Bošnjak, S. 9 (1891), s. 3. 91 CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.8-APRIL 2017 Bosna-Hersek’e bağlılık duygusunun her dinî guruba verilmesi idi. Avusturya-Macaristan Monarşisi ise bu bütünlüğün ancak koruyucusu olacaktı. Mevcut rejim, ülkede ilkel şekilde olsa bile basının üzerinde bazı milli-siyasi ve kültürel meseleleri hareketlendirmek için Eylül 1884’ten itibaren “Vatcul1” (Vatan) dergisi çıkmaya başladı. Hem Boşnakça hem de Türkçe adla çıkması için derginin başında bulunan Ulema Meclisi başkanı Hulusi Bey ile Saraybosna Müslüman eşrafı Bosna-Hersek Hükümeti’ne dilekçe vermişti7. Dilekçede Saraybosna’da bir gayriresmî Türk dergisine ihtiyaç olduğu, bunun halkın eğitilmesinde faydalı olacağına, yönetim ile Müslüman halk arasındaki iletişimi kolaylaştırılacağına vurgu yapılıyordu. Hükümetin değerlendirmesine göre Hulusi Bey “vefalı ve güvenilir kişi” idi. Vatan dergisinin çıkarılmasındaki gayretleri bunu gösteriyordu. Bunun için derginin çıkarılmasıyla ilgili imtiyazın kolaylıkla verilmesi bu görüşü desteklemektedir. Kurucularının resmî açıklamasından anlaşıldığına göre Vatan dergisinin çıkarılmasının amaçları çok daha geniş idi. Her şeyden önce Müslümanların yeni yönetim ile barış içinde faaliyet göstermesi, Bosna-Hersek’e sevgisinin geliştirilmesi ve Avusturya-Macaristan Monarşisi’ne sıkı bağlarla bağlaması derginin hedefi olduğu adından anlaşılmaktadır. Bu durum derginin ilk sayılarında çok net fark edilmektedir. Bir sayıda “Vatanperverlik” başlıklı makalede vatan sevgisi vurgulanmıştır8. Yerli halk arasında çok azı Türkçe bilindiği halde bir resmî devlet basın organının Müslümanlar tarafından Türkçe olarak yayımlanması hoşlarına gitmiş; bu durum yeni yönetimi rahatlatmıştır. Şu halde Kallay rejimi amacına ulaşmak için Vatan’ı araç olarak kullanmış oluyordu. Bir Hıristiyan idaresinin altına yeni girmiş, halkının çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede böylesine bir yayın organının çıkmasındaki temel amaç, Avusturya-Macaristan Monarşisi’nin BosnaHersek Müslümanlarına kendi dinî özgürlüklerine dair garanti vererek onların Türkiye’den bir şey beklememelerini ve Osmanlı hâkimiyetine tekrar girmeleri için hiçbir sebep olmadığını ispatlamaktı. Derginin Türkçe yayımlanmasının geniş amaçları olduğunu burada vurgulamak gerekmektedir. 1895’te toplam 403 abonesinin 132’si Bosna-Hersek dışında oturuyordu. 1897’de ise abonelerinin yarısından fazlası Bosna sınırları dışında bulunuyordu9. 2. 2. Müslümanlarda İslam Öncesi Geleneğin Canlandırılması İçin Çalışmalar İşgalin başlangıcından itibaren Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Bosna-Hersek Müslümanlarında devlet fikrinin oluşmasına ve bu grubu Türkiye’ye bağlılıktan koparmaya çalışıyordu. Çünkü işgal edilmiş bu ülkede hâlâ Osmanlı Devleti’nin etkisi görülüyordu. O zamanlar, Boşnaklar arasında Bosna-Hersek’te siyasi ve diğer amaçlara ulaşması için yeni yönetime destek veren kişiler vardı. Bunlar arasında en fazla öne çıkan ve eskiden beri AvusturyaMacaristan Monarşisi’nin dostu olarak bilinen Mehmed Kapetanoviç Bey’di10. Hersek’teki isyan sırasında 1883’te gösterdiği faaliyetlerden dolayı kendi isteği üzerine Avusturya-Macaristan kralı ona “aristokrat” unvanını vermişti11. Bu zat, Vakıf Müdürlüğü üyeliği ile kanunları yürütmek için kurulan komisyonun üyeliğine getirilmişti. 1884’te ise Tapu ve Kadastro Müdürlüğü Orman İşleri Dairesi komisyon üyeliğine seçilmiştir12. Kapetanoviç’in politika yazarlığı işgalci güçlerin işlerine geliyordu. Çünkü onun gibi sadık bir eleman Müslümanlar içinde azdı. Avusturya-Macaristan idaresinin çıkarına yönelik kamuda çalışmaya ilgi gösterdiği için idareciler onun hizmetlerinden bolca faydalanıyordu. O, “Bosna’daki Müslümanlar ne düşünüyorlar” başlıklı yazısında 1886’da yayımlanmış bir broşürde ilk defa siyasi görüşünü ortaya 7 Bosanska Vila, S. 13 (1889), s. 4. Vatan, S. 6 (1888), s. 12. 9 Vatan, S. 32 (1897), s. 19. 10 Bosna-Hersek Lyubuşko ilçesine bağlı Vitina kasabasında 1839’da doğdu. Boşnak yazar, siyasetçi ve edebiyatçı olarak bilinen bir şahıstı. Tahsil gördüğü Lyubuşko Medresesi’nde doğu dilleri öğrenmişti. Eğitimci olarak farklı yerlerde görev yaptıktan sonra 1878’de Saraybosna’ya yerleşmişti. 1893’te Saraybosna valisi Mustafa Fadilpaşiç ölünce yerine gelerek 1899 yılına kadar bu görev yapmıştı. Saraybosna’da 1902’de öldü. Bk. Omer Nakičević, Teočak kroz protok vremena, Tuzla 2009, s. 32. 11 Kalendar Bošnjak, S. 17 (1883), s. 13. 12 Kalendar Bošjnak, S. 22 (1884), s. 10. 8 92 CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.8-APRIL 2017 koymuştu. Aynı yılda Leipzig’de yayımlanmış “Bosna-Hersek’in bugün ve en yakın geleceği” başlıklı yazıya cevap olarak bu broşür ortaya çıkmıştı13. Katoliklik ve Hırvatlık ile ilgili olarak hazırlanan bu yazıda Bosna-Hersek yöneticilerine eleştiriler yağdırılmış; Avusturya-Macaristan’ın siyasi isteklerini gerçekleştirmek için her alanda imtiyazlı olan Müslüman unsurdan destek istenmiştir. Yazıda işgal güçlerinin en büyük düşmanının Müslümanlar olduğuna vurgu yapılmış; onların tek amaçlarının Bosna-Hersek’e tekrar Osmanlı hâkimiyetinin geri getirilmesi olduğu iddia edilmişti14. Bu bağlamda Kapetanoviç, yazının yazarına bu iddianın doğru olmadığı yönünde cevap vermiş; “Asıl doğru olanın Bosna’nın Türkiye’ye ait olması dışında herkesin olabileceği”ni söylemiştir15. Bu cümleden anlaşılacağı üzere Kapetanoviç, Bosna Müslümanlarının Osmanlı Devleti’ni terk ettiklerini iddia etmektedir. 1879’da “Dje Presse” dergisinde yayımlanmış makalesinde de bu iddiasını tekrar etmiş, Bosna-Hersek Müslümanlarının Osmanlı Devleti’nden kurtulmaya ihtiyacı olduğuna vurgu yapmıştır. Kapetanoviç, millî benlik açısından tüm Bosna-Hersek vatandaşlarının bir milliyete mensup oldukları görüşünü de savunuyor, bu konuyu şu şekilde ifade ediyordu: “Bosnalı hangi dinî gruba mensup olursa olsun yine kendi milliyetine bağlıdır”16. Fakat Bosna’nın ilerideki gelişmesinde Orta Çağ Bosnası ile bağlantısını sürdürmek için Bogomiller kökenli devlet geleneğinin koruyucu unsuru olarak Müslümanlar hâkim rol oynayacaklardır. 2. 3. Sırp-Hırvat İşbirliğinin Engellenmesi Berlin Kongresi’nden sonra Sırp-Hırvat ilişkilerinin gerginleşmesi Bosna-Hersek’i de etkilemiştir. Bunun dışında Osmanlı hâkimiyetinden beri Ortodoks ve Katolik halk arasında da belirgin bir düşmanlık mevcuttu. Kallay, 1872’de Bosna-Hersek seyahati sırasında Ortodoks ve Katolikler arasında hiçbir birlik ve beraberliğin olmadığını, şiddetli bir kopukluğun mevcut olduğunu ve birbirlerini idarecilere şikâyet ettiklerini fark etti17. Osmanlı Devleti, onların bu durumundan faydalanarak aralarındaki anlaşmazlıkları daha da derinleştiriyordu. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Kallay’a göre, Ortodoks ve Katoliklerin Osmanlı yönetimine karşı her hangi ciddi bir direniş kabiliyeti yoktu. Eskiye yönelik bu tecrübeyi Kallay kendi yönetiminde uygulamaya koydu. Bir taraftan bu dinî gruplar arasındaki anlaşmazlıkları önlemeye çalışırken diğer taraftan Sırplar ve Hırvatlar arasında millî temelde bir yakınlaşma olmaması için çaba gösterdi. Ortodoks ve Katoliklerin arasında güvensizlik mevcut olduğuna göre onların birbirine yakınlaşmasını önlemek nispeten kolaydı. Daha 1875 yılında ortaya çıkan isyanda her iki tarafın farklı siyasi yönelimi ve başpiskopos Ştadler’in18 saldırgan tutumu nedeniyle aralarında gergin ilişkiler meydana gelmişti. Bu güvensizlik değişik sebeplerden dolayı ortaya çıkıyordu. Örneğin Mostar’da 1887’de Katolik papazlar tarafından kışkırtılan halk yeni devlet ilkokulu müdürüne karşı bir kampanya düzenlemiştir. Sebebi, müdürün Sırp olması yüzünden velilerin büyük çoğunun çocuklarını okula göndermemesidir. Buna karşılık Sırplar arasında karşı direnişler vardı19. Hırvatlar ise ülkenin Sırplaştırılmasından sürekli endişe ediyorlardı. Bu şekildeki ilişkiler, Ortodoks ve Katoliklerin birbirlerine siyasi yönden yakınlaşmaları ve işbirliği yapılmaları ihtimalini azaltıyordu. İşbirliğinin engellemesinde yönetimin kararlığı buna ilave edilince yakınlaşma girişimi zorlaşıyordu. Avusturya-Macaristan yönetimi, Sırp-Hırvat yakınlaşmasını kendi Bosna siyaseti için tehlikeli olarak görüyordu. Çünkü Bosna-Hersek’te Sırplar ile Hırvatlar arasındaki anlaşmazlıklar halledilirse Monarşi için uygun ortam oluşmayacaktır. Bu yüzden Kallay rejimi Sırp-Hırvat temelinde yakınlaşma çabalarını engelliyordu. Yapılan araştırmalara göre bu konudaki ilk yakınlaşma Kallay’ın yönetiminde 1888’de Mostar’da olmuştu20. Ortodoks Mitropolis 13 Vatan, S. 3 (1886), s. 5. Aynı yer. 15 Vatan, S. 12 (1879), s. 6. 16 Bosanskohercegovacke Novine, S. 15 (1879), s. 23. 17 Milorad Ekmečić, Ustanak u Bosni (1875-1878), Sarajevo 1960, s. 57. 18 Aynı yer, s. 62. 19 Mehmedalija Bojić, Historija Bosne i Bošnjaka, Sarajevo 2001, s. 132. 20 Krunoslav Neganović, Povijest Bosne i Hercegovine, Sarajevo 1998, s. 79. 14 93 CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.8-APRIL 2017 Leonti Raduloviç’in21 cenazesinde bir Mostar Hırvat grubu cenazeye katılmak için Katolik Diyanet işlerine bir talepte bulunmuş; Mitropolis’in öldüğü gün Katolik kilisesinde ölüm çanının çalınmasını Piskopos Busonyiç’ten istemiş; fakat buna izin verilmemişti. Hemen arkasından şehir merkezinde bir “İlan” ortaya çıkmış; bu ilanda Piskopos Busonyiç’in tavrı kınanarak Dalmaçya’da Sırplar ile Hırvatlar arasında işbirliği ihtimali ortaya çıkmıştır. 2.4. Bosna-Hersek Özerkliğinin Bir Sembolü Olarak Bosna Bayrağı ve Armasının Kabul Edilmesi Yeni idare kendi millî politikası çerçevesinde hareket ederek işgalden hemen sonra Bosna bayrağı ve armasını kullanmaya başlamıştır. Fakat ülkede bu konuda siyasi hassasiyet ve gelenek eksikliğinden dolayı bu meselenin çözümü on yıl kadar ertelenmiştir22. Bosna armasını uygulamaya çalışmanın sebebi, Mayıs 1879’da Yerli Hükümet’e Livno İli temsilciliği tarafından resmiyette Bosna Ülke armalı mührü kullanma dilekçesi verilmesidir23. Hem hükümet hem de Ortak Maliye Bakanlığı, dilekçedeki talebi uygun bulup ülkede mevcut olan tarihî kaynakların araştırılıp armanın tespit edilmesi talimatını vermişti24. Bir yıl sonra yine kutlamalarda haçlı bayrağı kullanan Ortodoks halkına karşı yöneticilerin nasıl davranmaları gerektiği konusunda Yerli Hükümet’e Visoko İlçe temsilcisi bir yazı göndermişti. Bu olay, Yerli Hükümet’in “Slav üç renkli bayrağı”nın kamuda kullanılması yönergesinin verilmesine sebep olmuştu. Yönergeye göre üzerinde arma bulunmaması şartıyla üç renkli bayrağın serbest kullanılmasına izin verilmiştir. Ortak Maliye Bakanlığı Yerli Hükümet’ten Bosna bayrağı için temel olarak kullanılacak ülkelerin geleneksel renklerini tespit etmek için araştırma yapılmasını istemişti25. Bosna bayrağı ile ilgili olarak Orta Çağ Bosna arması hakkında bilgiler toplanması için Foynisa manastırı vasisine Virtemberg voyvodası ilk önce bir dilekçe yazmıştı. Voyvoda, Zagreb Yerel Hükümeti’ne Hırvat tarihçilerinin Bosna arması üzerinde araştırma yapılmalarına ricada bulunmak üzere Hırvat tarihçisi Raçki’den arma hakkında görüş istemişti. O sırada Yayse (Yayça)’daki Kulenoviç Bey’in evinin üzerinde bulunan Virtemberg voyvodasına göre Kral Ban Kulin’e ait Orta Çağdan kalma arma üzerinde araştırmalar yapılmıştı26. Bulunan kalıntılar, Bosna arması olduğu yönünde görüş bildiren Raçki’nin düşüncesi ile örtüşmekteydi. Bu araştırmalara Mehmed Kapetanoviç Bey de katıldı. O, Mostar-Çitluk yolu üzerindeki Donye Brotnyo ilçesinde bulunan üzerinde kalkan oyulmuş yıldızlı hilalli büyük bir mezar taşını Virtemberg voyvodasına hatırlatmıştır27. Bosna arması için uygun arma araştırılırken Bosna’da Saraybosna ve Livno gibi bazı belediyelerde Pavle Riter Vitezoviç’in 1701’de Vien’da yayımlanmış toplama kitabında yer alan armalı mühür kullanılmaya başlanmıştır. Bosna armasına dair sonraki araştırmalar tamamen Bosna-Hersek dışında yapıldı. Çünkü Bosna’da konuyla ilgili kaynak bulunmuyordu. İlk araştırmalardan sonra Bosna arması üzerinde herhangi bir geleneğin bulunmadığı ortaya çıktı. Çünkü Voyvoda Virtemberg, Osmanlıların bağımsız Bosna ile ilgili her hatıradan nefret ettiği sonucuna varmıştı. Bundan dolayı arma hatırası da birkaç yüzyıllık Osmanlı idaresinin altında kalmıştı. Hersek’te 1882’de meydana gelen isyan ve arkasından Bosna-Hersek Devleti’nin hukuki durumu ile ilgili tartışmalar nedeniyle Bosna bayrağı ve armasının araştırılması geçici olarak durdurulmuştur28. Kallay idaresi, bu konuda acele etmeden hazırlık yaparak ilk planda siyasi motifler 21 Hersek Popovo Polye kasabasına bağlı Tulye köyünde 1835’te doğdu. 1888 yılında öldü. 1844-1849 yıllar arasında Mostar’da tahsil gördükten sonra Manastır Dujima’da memuriyet hayatına başladı. Ardından Belgrat’ta göreve devam etti. Daha sonra Hersek-Zahum Ortodoks Metropolit olarak görevi ölümüne kadar sürmüştür. Bk. Vladimir Ćorović, Istorija srpskog naroda, Banja Luka 1997, s. 22. 22 Edib Ɖozić, Bošnjaka Nacija, Sarajevo 2003, s. 154. 23 Vatan, S. 39 (1879), s. 5. 24 Aynı yer. 25 Ɖozić, aynı eser, s. 156. 26 Bojić, aynı eser, s. 136. 27 Kalendar Bošnjak, S. 4 (1880), s. 13. 28 Ɖozić, aynı eser, s. 162. 94 CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.8-APRIL 2017 üzerinde durmuştur. Hanedan armaları ise belli bir ölçüde siyasi armalara uygun görüldüğü takdirde kabul edilebiliyordu. Kallay, 1880’e doğru Bosna-Hersek’teki siyasi durumdan dolayı idarenin Bosna bayrağı ve arması konusunda kesin olarak karar alması gerektiğini Macaristan bakanı Vekerl’e bildirdi. Çünkü Bosna-Hersek’te belediyelerin büyük çoğu ülke arması olarak tamamen yanlış armayı, halk ise bayrak olarak Hırvatlar ve Sırplara mahsus renkleri kullanıyordu. Bu olaylar tatsızlıklara sebep oluyor; bu durum hem siyasi hem de devlet anlayışına aykırı bulunuyordu. Nihayet kırmızı-sarı renkli bir armaya karar verilmiş; böylece Sırp ve Hırvat bayrağının renklerinden uzak durulması mevcut rejimin işini kolaylaştırmıştır. Çünkü armanın rengine göre bayrağa renk belirleme ilkesi geçerli idi. Kallay, kırmızı-sarı rengi tarafsız olarak Bosna-Hersek için tamamen uygun görüp renklerin Sırp-Hırvat renkleriyle yapılan istismara son vereceğini düşünüyordu. Bosna bayrağı ve armasını uygulama talimatı 1889 yılının başında Yerel Hükümet tarafından verilmiştir29. Arma daha az hassas bir unsur olduğu için talimatta sadece idarede kullanma izni verilirken bayrak konusuna dikkat edilmesi belirtilmiştir. Bu talimata göre devlet kurumları hem Monarşi’nin hem de Bosna-Hersek’in kırmız-sarı olan bayrakları kullanması zorunlu hâle getirilmiştir. Dernekler ve özel şahıslar için ise 1880’deki talimat geçerli kalmıştır. Böylelikle Kallay idaresi, bazı memurların Bosna bayrağını kullanmada özel kişilere karşı baskı yapmalarını engellemiş oldu. Kallay yönetimi, başlangıçta Bosna bayrağının sadece devlet kurumlarında uygulanmasından dolayı memnun kaldı. Halk devlet kurumlarını örnek olarak sarı-kırmızı bayrağı benimsemiş olacaktı. Ancak bu durum Monarşi’de endişe yarattı. Çünkü Bosna bayrağına tepki Sırp Ortodoks halkı arasında Sırp bilincinin belirmesi olarak ortaya çıkmıştır. Ülkede değişik araçların kullanılarak bu durumun ve ona bağlı başka bazı durumların temelinin yok edilmesi gerekiyordu. Bu araçlardan biri de Bosna ulusu uygulaması idi. 2. 5. “Bošnjak”/Boşnak Gazetesi’nin Çıkarılması ve Bosna Ulusu İlanının Girişimi Bosna-Hersek’in güneyinde XIX. yüzyılın son yıllarında Sırp-Hırvat anlaşmazlığı başlamıştı. Bu anlaşmazlık, Hırvatistan’da Yosip Frank’ın30 Çista Stranka Prava/Adalet Partisi’nin başkanlığını üzerine alarak sistematik Anti Sırp propagandasını yapmaya başladığında, 1891’de oldukça keskin bir şekilde ortaya çıkmıştı. Yosip Frank, bir taraftan Hırvat bürokrasisi ve Adalet Partisi’nden Kallay rejimine tam yardım ederek Sırp halkına destek vermesini engellemek istiyordu. Diğer taraftan Hırvatistan’da yaşayan Sırpları, Sırbistan lehine çalıştıkları yönünde suçlamalarda bulunuyordu. Bu durum Sırp ulusunu inkâr ederken Sırpların tepkisine karşılık olarak Hırvat ulusunun inkârına yol açmıştı. O sırada Dalmaçya’da Sırp ve Hırvat burjuvası arasında çatışmalar doruğa ulaşmıştı. Diğer taraftan 1889’da Sırbistan’da taht değişikliği sonucu yaşanan olaylar Bosna-Hersek’te artmış; Sırp millî propagandasıyla sonuçlanmıştı. Bundan sonra Bosna-Hersek’teki durumla ilgili eleştiriler ve işgal karşıtı muhalefet sayesinde Sırp basını daha serbest yazmaya başlamıştı. Avusturya-Macaristan heyeti üyesi olan Kalnoki, Avusturya-Macaristan ile Sırbistan arasında ilişkilerin bozulmasının Kral Milan’ın çekilmesinden sonra Sırp basınının yönetimden daha çok suçlu olduğunu iddia etmiştir. Bošnjak/Boşnak gazetesinin çıkarılması o zamana kadar yürütülen rejimin millî politikasının doğal bir sonucu idi. Diğer taraftan 1890’lı yılların başında Sırp millî hareketinin gelişmesi, Osmanlı milliyetinin uygulaması hareketinin durdurulmasına sebep olmuştu. Bosna millî ideolojisinin yayılmasının yanı sıra Boşnak gazetesi çıkarıldığında rejimin planında bulunan diğer işleri de yapması gerekiyordu. İlk önce Müslümanların Sırp ve Hırvat millî ideolojisini kabul etmelerine karşı, bir taraftan Bosna ile Hersek’in diğer taraftan Sırbistan ile Karadağ’ın parçalanması, idarenin popülerleşmesine neden olmuş; bunun ülkenin gerçek ihtiyaçları olduğu izleniminin yaratılması konusunda yazılar yazılması gerekmiştir. Hükümetin fikirlerini sokuşturması, en sadık yandaşları toplaması ile mümkün olacağı için rejimin elinde araç olan Boşnak gazetesine ve sahibine bolca destek verilmesi gerekiyordu. Bunun doğru olduğunu Kallay’ın şahsen gazetenin editörlüğünü yapması ve 29 Bojić, aynı eser, s. 138. Hırvatistan Osiyek şehrinde Hırvat-Yahudi bir ailede 1844 doğdu. Osiyek’te lise eğitimini tamamladıktan sonra 1862’de Wien’de hukuk fakültesinde okumaya başlamıştı. Aynı üniversitede 1868’de doktor unvanını almıştı. Ardından tanınmış Avusturya siyasetçisi Karla Lueger ‘in avukatlık bürosunda staj yaptıktan sonra Peşte mahkemesinde 1872’de staja devam etmişti. Aynı yılda Zagrep’te kendi hukuk bürosunu açarak kariyerini devam ettirmiştir.1911’de Zagreb’de öldü. Bk. Safvet Beg Bašagić-Redzepašić, Kratka uputa u prošlost Bosne i Hercegovine, Sarajevo 1900, s. 65. 30 95 CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.8-APRIL 2017 gazetenin hedefine ulaşmasında kararlılığı sürdürmesi göstermektedir. Bu yüzden Kapetanoviç isminin yerine gazete sahibinin ismi olarak markalaşacak güvenilir bir kişinin bulunmasını Kuçera’dan31 istemişti. Kallay, 1893’te kamuda daha açık görünmeye başladı. Avusturya-Macaristan heyetinin toplantısında tarihî gelişmenin mirası olarak Bosna milliyeti hakkında konuştu. Bosna-Hersek’te millî meselenin çözümünün Bosna milliyeti çerçevesinin dışında gerçekleşmesinin imkânsız olduğunu vurguladı. Çünkü Bosna’da “Sırp-Hırvat” ismi tamamen yabancıdır. Hırvat olarak kendini kabul edenler hiçbir zaman Sırp ismini kabul etmeyeceklerdir. Bu iddialarıyla Kallay, Bosna-Hersek’te millî meselenin çözümü olarak Bosna milletini bu uygulama için zorlamamış, ülkenin şartlarından kaynaklanan kıstaslar ortaya koymuştur. O, Bosna milliyeti üzerinde yaptığı çalışmaya karşı ülkenin hem içinde hem de dışında daha az direnişle karşılaşacağını düşünüyordu. İlginç olan Kallay’ın heyet toplantılarında dile getirdiği Bosna milliyeti konusundaki konuşmaları dışında başka kaynaklarda söz edilmemesidir. Büyük ihtimalle Bosna milliyeti ile ilgili detaylı bir tasarım da mevcut olmadı. Bosna-Hersek’te oldukça karmaşık millî-dinî ilişkilerde böyle bir şeyin gerçekleşmesi de zor görünüyordu. Kallay’ın fikirlerini sadece Boşnak gazetesi savunuyordu. 3. Rejimin Din Politikası Bosna-Hersek’te yaşayan üç millî-dinî gruptan her birinin hayatında dinin rolünün büyük olduğu bir gerçektir. Bunun için işgal edilmiş ülkede Monarşi’nin güçlenmesi, genel siyasetle rejimin din politikasının uyuşmuş olması gerekir. Bu sebeple ülkede dinî gruplara karşı rejimin tutumu siyasi dürtüler ile belirlenmiştir. Bu tutumun temelinde dinî grupların idarenin ihtiyaçlarına yönelik intibak etmeleri isteği yatmaktaydı. Bu yönde ilk büyük adımlar işgalden hemen sonra atıldı. Bosna-Hersek idaresinin başına Kallay gelmeden önce Ortodoks ve Katolik kiliselerinin statüsü düzenlenmiştir32. Düzenlenmekte olan İslam dininin durumu Kallay’ın gelmesiyle sonuçlanmıştır. 3.1. Katolik Kilisesi’ne Karşı Tutum Katolik güç olarak Avusturya-Macaristan Monarşisinin, Bosna-Hersek’teki Katolik Kilisesini güçlendirmesi gerekiyordu. İşgal altında bulunan ülkede hem kendi idaresini güçlendirmek hem de Balkanlarda misyonunu başarılı olarak gerçekleştirmek için bu gerekli idi. Her iki durumda Katolik Kilisesinin güçlü teşkilat oluşturması, kilise ile devletin birlikte faaliyet göstermesi ve karşılıklı desteklemesi gerekiyordu. Bu hedefi gerçekleştirmesi için Bosna-Hersek’te Katolik Kilise Hiyerarşisi’nin uygulanmasıyla ilgili 8 Haziran 1881’de Ortak Hükümet, Vatikan ile görüşmeler sonunda anlaşma imzalanmıştır33. Anlaşmaya göre Bosna-Hersek’te kurulmuş ya da kurulacak tüm piskoposluklar Saraybosna’da kurulacak Başpiskoposluk’a bağlı olacaktı. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’ndaki piskoposluk şekli ve kurallarına uygun Bosna-Hersek’te başpiskopos ve piskoposların atamaları konusunda Krala yetki verilmişti. Kilise Hiyerarşisi’ne yapılacak yüksek ödemelerin devlet hazinesinden karşılanacağına dair madde de anlaşmada yer almıştı34. Bu anlaşmaya göre 5 Ağustos 1881’de Papa, Bosna-Hersek’te Katolik Kilise Hiyerarşisi’nin uygulanmasını resmen ilan etmişti. Bu faaliyeti ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tarafından işgal edilmiş ülkede Katolik Kilisesi’nin kuruluşu konusunda hedefine ulaşmış oldu. Bir taraftan kilise yönetimine tamamen bağlanmış, diğer taraftan yeni şartlar kapsamında Katolik Kilisesi’ni yönetmek için yeterli olmadıkları ve sadıklıklarına şüpheyle bakılan Fransiskanlar’ın35, dindarların üzerindeki imtiyazlarını kaybettiği gözlenmiştir. 31 Avusturya-Macaristan işgalinden sonra Bosna-Hersek idaresinde görevli idi. Bk. Vladimir Ćorović, Istorija srpskog naroda, Banja Luka 1997, s. 76. 32 Vatan, S. 39, (1879), s. 5. 33 Kalendar Bošnjak, S. 24 (1881), s. 7. 34 Neganović, aynı eser, (1998), s. 93. 35 13. yüzyıl başlarında Assisili Aziz Francesco'nun kurduğu Hristiyan Tarikatı. Tarikatın bugün üç bağımsız kolu vardır: Fratres Minores, Fratres Minores Conventuales ve Fratres Minores Capucinorum. Bk. Mehmedalija Bojić, Historija Bosne i Bošnjaka, Sarajevo 2001, s. 16. 96 CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.8-APRIL 2017 Fransiskanlar, Katolik Monarşisi’nin Bosna-Hersek’e gelişini memnuniyetle karşıladılar, ancak seküler hiyerarşinin uygulanmasına kızmışlardır. Çünkü bunu kendi var oluşları için tehlikeli görmüşlerdir. Elbette yeni idarenin Fransiskanlar’ın sadıklığına şüphe ile bakması nasıl asılsız idiyse bu korkuları da asılsız ve abartılıydı. Fransiskanlar, Kallay idaresine karşı vefalı bir tutum sergilemişler; bundan dolayı Başpiskopos Ştadler’in36 başında bulunduğu Kilise Hiyerarşisi ile anlaşmazlıklarda idare onların lehinde davranmıştır. 1882 yılının sonunda Fransiskanla’ın Hersek’teki Katolik halkına olumlu etkileri Kallay’a bildirilmiştir. Fransiskanlar’ın bu tutumundan ve Katolik Kilisesi’nin sağlamlaştırılması arzusundan dolayı Kallay, Fransiskanlar ve Ştadler ile arasındaki ilişkilerin her iki tarafı memnun kılacak şekilde düzeltilmesini istiyordu. Kallay, Bosna-Hersek idaresinin başına geldikten hemen sonra Fransiskanlar Tarikatı’nın başındaki yetkiliye tarikata karşı en büyük yardımseverliği göstereceğini vadetmiştir. Fakat rejim, Katolik Kilisesi’ne büyük imtiyazlar vermiş ve kilisenin rollerinin büyük kısmını siyasi hayatla aynı dereceye koyarak diğer dinî gruplar arasında hoşnutsuzluklara yol açmıştı. 3. 2. Ortodoks Kilisesi’ne Karşı Tutum İşgal için hazırlıklar sırasında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’ndaki yetkililer, BosnaHersek’in işgal edildikten hemen sonraki yeni yönetimin ihtiyaçlarına göre Ortodoks Kilisesi’nin uyumu üzerine tedbirler alınması gerektiğine kanaat getirmişlerdir. 1 Mayıs 1878 yılına ait hatıra kitabında Baron Temel37, bu tedbirlerin alınması konusunda İslam ve Katolik dini gruplarından önce davranılması gerektiğini dile getirmişti. Ortodoks Kilisesi’nde, kilisenin durumunun düzenlenmesi konusundaki sabırsız tutumun temelde iki siyasi sebebi vardı. Bunlardan birincisi Ortodoks Kilisesi’nin yeni idarenin hizmetine girmesi için şartlar oluşturma çabası; ikincisi ise Yunan idarecilerinin uzaklaştırılarak halktan soğutulması ve işgalin başlangıcında Ortodoks halkı kendi taraflarına çekme politikası idi. Bu ikinci sebep Sırp halkına yük olan bazı kilise vergilerinin kaldırılmasına bağlı idi. Tüm bunlar yeni idarenin başlangıçta verdiği imtiyazları gösterecekti. Yeni yönetimin hedefi, Sırp halkının Sırbistan ile birleşmesinin bir neticesi olarak Ortodoks Kilisesi’nin yok edilmesi idi. Avusturya dışişleri bakanı Haymerle, iki ülkenin bakanlarına 6 Kasım 1879’da diplomatik nota gönderdi. Burada, Bosna-Hersek’te Ortodoks Kilisesi’nin statüsünün düzenlenmesi hakkında İstanbul Patrikhanesi ile görüşme yapmak bahanesiyle Sırbistan Hükümetinin, İpek Patrikhanesini yeniden faaliyete geçirerek tüm Sırp Ortodokslar üzerinde kilise hâkimiyetinin yeniden hareketleneceğine dair planlarının olduğu uyarısında bulunmuştu. Bu planın gerçekleşmesini engellemek için Monarşi’nin elinden geleni yapması gerekiyordu. Aksi takdirde Sırbistan, Bosna Ortodoks halkı için “milli kilise atraksiyonu” fikrini kazanmış olacaktı. 3. 3. İslam Camiasına Karşı Tutum: Müslümanlar Osmanlı Devleti’nden Uzak Tutma Çabaları Bosna-Hersek Müslümanlarının Osmanlı Devleti’nden koparılarak İstanbul’dan bağımsız bir İslam Camiası’nın oluşturulması, Avusturya-Macaristan Monarşisi’ne bağlanmasında birinci derecede siyasi önem taşıyordu. Kallay’a göre Müslümanların dinî meselelerinin düzenlenmesi, Hıristiyan kiliselerinin (Ortodoks ve Katolik) Roma ve İstanbul’a karşı tutumunun düzenlenmesinde alınmış sonuçlardan en önemlisi idi. Padişah, aynı zamanda halife olduğu için Osmanlı Devleti’ndeki Müslümanlar hatta artık Osmanlı’nın hâkimiyetinin altında bulunmayan Müslümanlar da Sultan’ı sadece devlet lideri olarak değil ayrıca İslam dininin lideri olarak görüyorlardı. Bu yüzden Hıristiyan dinine mensup kişilere kıyasla işgal edilmiş topraklarda yaşayan Müslümanların dinî durumunun bağımsız olarak yapılandırılması daha önemli idi. Böylece siyasi konuda da İstanbul’daki merkezden 36 Hırvat Katolik rahibi, Saraybosna Başpiskoposu olarak görev yapmıştı. Hırvatistan Slavonski Brod 1843’te doğdu. Papalığa adaylığını da koymuştur. Saraybosna’da 1918’de öldü. Bk. Ɖuro Besler, Kulturna Istorija Bosne i Hercegovine, Sarajevo 1956, s. 14. 37 İlk Avusturya-Macaristan bakanı olarak Karadağ Cetinje/Tsetinye sarayında görevlendirilmişti. Tsetinye’de bulunan Karadağ Genelkurmay Başkanlığında 1876/77 yıllar arasında Avusturya-Macaristan temsilcisi olarak bulunmuştur. Bk. Milorad Ekmečić, Ustanak u Bosni (1875-1878), Sarajevo 1960, s. 43. 97 CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.8-APRIL 2017 uzaklaşmış olacaklardı. Meşihat’tan bağımsız olarak Bosna-Hersek Müslümanları için ayrı dinî bir kurum oluşturma çalışmasındaki temel motivasyon kaynağı bu siyasi sebepten kaynaklanıyordu. Yukarıda bahsedilen Baron Temel hatıra kitabında işgalden hemen sonra Bosna’daki Müslümanların Şeyhülislam ile ilişkilerinin koparılması gerektiğini yazmıştı38. Projenin hayata geçirilmesi için işgalin üzerinden fazla zaman geçmeden General Baron Yosip Filipoviç39, Bosna’da İslam Camiası Riyaseti kurulması fikrinin oluşturulması için Müslümanları ikna etme görevini kabul etmiş40 ve faaliyete geçmişti. Bu bağlamda, Filipoviç’in Kral Franz Joseph’e bağlılığını ve İstanbul’daki Şeyhülislam’ın yerine Bosna’da bir Boşnak dinî liderin tayin edilmesine dair isteğini Müslümanların yazılı olarak ifade etmelerini arzuladığını Fra Grga Martiç41 ifade etmişti. Filipoviç’in bu konuyu bazı Saraybosna eşrafına aktardığını ve bu kişilerin Filipoviç’in isteğini yerine getirmeye hazır olduklarını Martiç dile getirmiştir. 4. Yönetim Teşkilatının Fonksiyonu ve Temel İlkeleri Yukarıda üzerinde durulan fikirlerin gerçekleştirilmesine yönelik, kişilerle baş başa temasa geçmek için yönetime geniş imkânlar verilmiştir. Bu yöntem şüphesiz idari süreci kolaylaştırmış fakat gayrimeşru faaliyetlere de yol açmıştır. İdarecilerin ünlü simalarla baş başa bir araya gelip bazı yönetim kararları almaları ile bunların uygulamalarının ikna yoluyla gerçekleşmesi gerekiyordu. Bu yöntemle halk arasında idarenin iyi niyet taşıdığı kanısı yayılacak, bazı kimselere de baskı ve tehditle kabul ettirilecekti. Fakat yönetimin yerli halkla bu şekilde irtibatta bulunması çok zordu. Zira yabancı memurların büyük çoğunun Sırpça-Hırvatça bilmemeleri büyük sıkıntılara yol açıyordu. Bunun için fahri vatandaşlık uygulamasına geçildi. Fahri vatandaşlığa seçilmiş devlet memurlarına, Yerel Yönetimdeki siyasetçiler ve bürokratlar da dâhil edildi. Bunlar, hatırı sayılır bir rakama ulaşmışlardır. Yerel halk ve eşrafın yönetim temsilcileriyle görüşmeleri için denetim seyahatleri ve farklı törenler düzenleniyordu. Bu durum, aynı zamanda yeni idarenin gücünü ve idarecilerin otoritesini halka göstermek için mükemmel bir fırsat olarak görülüyordu. Denetim seyahatleri ve farklı törenler böyle bir ortam yaratmak için özel olarak hazırlanıyordu. Apel42, Rudo şehrindeki Lim köprüsünün açılış törenine atlı jandarma eşliğinde gelen üst düzey bürokratlar ve siyasetçiler; Vişegrad ve Rogatitsa heyeti ve bölge halkı tarafından karşılanmıştı43. 4.1. Kallay Ekonomi Politikasının Temel İlkeleri Kallay idaresinin ekonomik politikası; ülkenin mevcut ekonomik gelişme seviyesi, Monarşinin ekonomik yapısı ve işgalin genel hedefleri ile bağlantılıdır. Buna göre ekonomik politikanın temel ilkesi, Monarşiden mal alım-satımı için Bosna piyasasının alım gücünü artırarak işgal edilmiş ülkenin doğal zenginliklerinin sömürülmesine uygun şartlar yaratmaktı. Böyle bir ilkenin gerçekleşmesiyle; Bosna-Hersek yönetiminin sağlam adımlarla ilerleyişi gerçekleştirilmiş olacaktı. Diğer taraftan işgalde harcanan masrafları geri kazanmak için bütçe artışlarının sağlanması ile işgalin ekonomik sebepleri de doğrulanmış oldu. Böyle bir siyasetin planı uzun vadeli idi. İlk etapta daha hızlı ilerleyen bir kalkınma planlarının yapılması gerekiyordu. Bu yüzden Kallay, yerel yönetimin bütçesindeki artışları, işgal masraflarının iadesi için kullanılması konusunda hem Monarşinin hem de yerel yönetimdeki idarecilerin isteklerine karşı ısrarla direniyordu. Çünkü Kallay’a göre ilk önce yerel yönetimin bütçesindeki artışları 38 Ɖozić, aynı eser, s. 171. Hırvatistan Lika bölgesi Gospiç kasabasında 1819 doğdu. Hırvat asilzade ve Avusturya-Macaristan ordusunun general olarak en büyük Hırvatistan komutalarından birisidir. 1889’da Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’ta öldü. Bk. Krunoslav Neganović, Povijest Bosne i Hercegovine, Sarajevo 1998, s. 51. 40 Kalendar Bošnjak, S. 51 (1881), s. 8. 41 Hem Hırvatistan hem de Bosna-Hersek Franseskan olarak bilinen bir Katolik rahibidir. Batı Hersek Posuşye ilçesine bağlı Rastovaça köyünde 1822’de doğdu. Görevini Kreşevo Franseskanlar Manastırı’nda yapmıştı. Avusturya-Macaristan yönetiminde en güvenli şahıstı. Rahipliğin yanı sıra şiir, edebiyat, kültür ve siyasetle ilgilenmişti. 1905’te görev yaptığı Kreşevo’da öldü. Bk. Krunoslav Neganović, Povijest Bosne i Hercegovine, Sarajevo 1998, s. 76. 42 Avusturya-Macaristan Monarşisi’nin Bosna-Hersek governorü idi. 1826’da Wien’de doğdu. 1882-1903 yıllar arasında Bosna-Hersek guvernörü olarak görev yapmıştı. 1906’da memleketi Wien’de öldü. Bk. Ɖuro Besler, Kulturna Istorija Bosne i Hercegovine, Sarajevo 1956, s. 61. 43 Bosanskohercegovačke Novine, S. 14 (1880), s. 5. 39 98 CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.8-APRIL 2017 kullanılarak ülkenin ekonomik seviyesi yükseltilecek, devlet hazinesine yeterli gelir sağlandıktan sonra bütçe artışları ile hem yatırım yapılacak hem de Monarşinin işgal masrafları ödenecekti. Bunun için hazırlanan projenin tatbik edilmesini uygun görmüştü. O, işgal edilen ülkenin ekonomik kalkınmasını hiçe sayarak sömürülmesine yönelik politikayı dar görüşlü ve tehlikeli görmüştü. Bu durumu “yumurta için tavuk kesilmesi”ne benzetmiştir44. Kallay’ın hedeflediği şey, ekonomik politikasını sadece Avusturya-Macaristan’ın ekonomik çıkarlarına değil ülkede sosyal huzuru sağlamaya, yerli halkta Avusturya-Macaristan yönetiminden çıkma isteğini uyandırmamayı ve Osmanlı hâkimiyetine geri dönmelerini engellemeye yönelik iyi bir araç olarak görmüştü. Bunun için Kallay, 1882’de Macaristan heyetinin toplantısında; yönetim sisteminin sağlam olması ve ülkede refah seviyesinin yükselmesinin kendi idaresinin amacı olduğunu belirtmişti. Çünkü refah ortamında yaşayan halkın isyan etmesinin az rastlanır bir durum olduğunu söylemişti45. Baron Benko46 ise Hersek’e iki milyon forint yatırım yapılmasının ülkeyi Karadağ’dan koparma konusunda herhangi bir idari tedbirden daha etkili olacağını iddia etmişti47. Yerel halkın hayat şartlarının iyileşmesinin ve ihtiyaçlarının karşılanmasının çıkabilecek olumsuz millî hareketlerin önlenmesine katkı sağladığı ve ekonomik tedbirlerin alınmasının her zaman Monarşinin ekonomik çıkarı olduğu bilinmekteydi. Bu durum, rejimin ekonomik politikasının en önemli işaretiydi. Rejimin ekonomik politikasının bu özelliği, her alanda devletin belirgin mevcudiyetinin göstergesiydi. Yönetimin sıkı merkeziyetçiliği, mevcut genel ekonomik azgelişmişliğin doğal neticesi idi. Bu durum aynı zamanda tüm ekonomik girişimlerin öncüsü değil yabancı sermayenin ayağına bağ, büyük yatırımcının önünde engeldi. Sonuç Kallay, 1882’de Hersek isyanı sonucu ortaya çıkan Bosna-Hersek’in derin bir krizde bulunduğu bir zamanda idarenin başına geçti. Onun ilk görevi, ülkede düzenin sağlanması ve barışın tesiriyle kriz durumunun ortadan kaldırılması idi. İkinci görevi ise işgalin kalıcı olarak gerçekleşmesi amacıyla aşamalı olarak bir takım planları uygulamaya koyması idi. İşgalin amaçları oldukça geniş idi. Bunun için Kallay’ın yönetim sisteminin şekillenmesi ve yürümesi sonrasında bir sürü olay bu faaliyetlerden etkilenmiştir. Bunlardan bazıları; Bosna-Hersek’teki millî, dinî, siyasi ve sosyal durum, Avusturya-Macaristan’daki millî-siyasi ilişkiler ve Balkanlardaki genel durumdur. Bundan dolayı Kallay rejiminin bütün profilini, Bosna-Hersek nüfus yapısı, Monarşinin anayasal düzeni ve bu bağlamda Bosna-Hersek’in hukuki konumu ve nihayet Avusturya-Macaristan’ın Balkan politikası belirlemiştir. Bosna-Hersek’teki toplumların, millî-dinî açıdan bölünmüşlüğün olmalarının yanı sıra bunların farklı siyasi ve sosyal isteklerde bulunmaları taraflar arasındaki dengenin sağlanmasında birer rejim problemi olarak ortaya çıkmıştır. Diğer taraftan geri kalmışlık hâkim olduğu için Bosna-Hersek halkının sosyal yapısı, Kallay rejim yönetiminin koruyucu sistem uygulaması ve bu sistemin faaliyet göstermesine çok uygundu. Kallay, Avusturya yönetimi için en büyük zorluğun fakat aynı zamanda en büyük faydanın da Hristiyanlık ile İslam arasındaki muhalefette yattığını düşünüyordu. O zamana kadar Bosna-Hersek 44 Neganović, aynı eser, (1998), s. 112. Vatan, S. 61, (1882), s. 11. 46 İlk Hırvat profesyonel astronomdur. Hırvatistan Karlovats’ta 1851’de doğdu. Avusturya-Macaristan Savaş Donanması’nda subay görevi almak için Riyeka Donanma Akademisi’nde tahsil görmüştü. Tahsilden sonra Helgoland, Adria i Kerka savaş gemilerinde başçavuş rütbeli olarak görev yapmıştı. Tecrübeli bir denizci olarak Pula’daki Donanma Rasathanesi’nin müdürlüğüne 1884-1885 yıllar arsında atanmıştı. Bu arada Graz Üniversitesi Astronomi bölümünde okumuştu. Goritsa’da 1903 öldü. Bk. Behar, S. 34, (1903), s. 3. 47 Kalendar Bošnjak, S. 52 (1882), s. 3. 45 99 CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.8-APRIL 2017 yönetiminde tek idari sınıf Müslümanlardan oluşuyordu. Elbette bu imtiyazlı pozisyonu korumak mümkün değildi. Tam tersine işgalden hemen sonra tüm Bosna halkının eşitliği ilan edildi. Kallay, olası Panslavizm eğilimine karşı Müslümanları elindeki en güçlü koz olarak görüyordu. Yalnızca bu unsurun çöküşünü engellemesi değil ayrıca varoluşunu de koruması gerekiyordu. Bu bağlamda, o zamana kadar hâkim olan Müslümanlar, işgalden sonra en azından Hristiyanlar ile birlikte aynı haklara sahip olmalıydı. Camilerin, imamların ve Müslüman eğitim kurumlarına bakan vakıfların Müslümanların yetkisine bırakılması gerekiyordu. Dinî meselelerin yanı sıra mal varlığı meselesinin de büyük önemi vardı. O dönemde sadece Müslüman beyleri ve ağaları toprak sahibi iken ağır şartlar altında bu topraklarda Hristiyan köylüler çalıştırılmaktaydı. Fakat Kallay, işgalden hemen sonra Hristiyanların toprak sahibi olma hakkının ilan edilmesinin gerekliliğini ve bu hak ile gerçekten toprak sahibi olmalarına imkân sağlanmasının önemini biliyordu. Diğer taraftan, Hristiyan köylülere işlettikleri çiftliğin verilmesi kararının toprak sahibi olan Müslümanlara karşı haksızlık olduğunu düşünüyordu. Hristiyanların toprak sahibi olabilmeleri için toprak sahipleri olan Müslüman beylerinden toprağın bir kısmını alarak onlara tazminat vermeleri gerektiğini düşünüyordu. Fakat toprak sahiplerinin büyük kısmının Müslümanların olması gerekiyordu. Tazminatın ya Avusturya monarşisi tarafından karşılanması gerekmekteydi ya da Hristiyan köylülerin aldıkları toprak değerinde Müslüman beylerin topraklarında ücretsiz çalışmaları Kallay’a göre o zamanki şartlarda en uygun ve en adil hesaplaşma şekli idi. Dinî konularda devlet en azından açıkça ayırımcılık yapmamalıydı. Buna karşın Kallay’a göre Katoliklerin bir şekilde ön plana çıkarılması gerekmekteydi. Diğer taraftan Katolikler arasında Panslavizm propagandası hiçbir zaman yer almamıştı. Fakat Kallay, Ortodokslar için böyle bir garanti veremezdi. Resmî olmasa da gerçekte Katoliklerin ön plana çıkarılması, Katolik kilisesinin mevcudiyetinin gözetilmesi gerekiyordu. Sonuç olarak; Ortodoksların büyük çoğunun Katolik dinine geçmelerinin zor olduğunu fakat er veya geç Müslümanların kendiliğinden İslam dinini kaybettikten sonra Katolik dinini kabul edeceklerini ve Bosna’da Katolikliğin hâkim olacağına Kallay, kesin gözüyle bakıyordu. KAYNAKÇA: Kitaplar: Anđelić, Pavao, Doba srednjovjekovne bosanske države, Sarajevo 1984. Bašagić-Redzepašić, Safvet Beg , Kratka uputa u prošlost Bosne i Hercegovine, Sarajevo 1900. Besler, Ɖuro, Kulturna Istorija Bosne i Hercegovine, Sarajevo 1956. Bojić, Mehmedalija, Historija Bosne i Bošnjaka, Sarajevo 2001. Ćorović, Vladimir, Istorija srpskog naroda, Banja Luka 1997. Ɖozić, Edib, Bošnjaka Nacija, Sarajevo 2003. Ekmečić, Milorad, Ustanak u Bosni (1875-1878), Sarajevo 1960. Imamović, Mustafa, Istorija Bošnjaka, Sarajevo 1998. Nakičević, Omer, Teočak kroz protok vremena, Tuzla 2009. Neganović, Krunoslav, Povijest Bosne i Hercegovine, Sarajevo 1998. 100 CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.8-APRIL 2017 Gazeteler: Behar, S. 34 (1903). Bosanska Vila, S. 13 (1889), Bosanskohercegovacke Novine, S. 15 (1879); S. 14, (1880). Bošnjak, S. 5 (1891); S. 9 (1891). Kalendar Bošnjak, S. 52 (1882); S. 52 (1882); S. 51 (1881); S. 17 (1883); S. 22 (1884); S. 24 (1881); S. 4 (1880). Sarajevski List, S. 1 (1888). Vatan, S. 12 (1879), S. 6 (1888); S. 32 (1897); S. 3 (1886); S. 39 (1879); S. 39 (1879); S. 61 (1882). 101