1 ACARALILARIN TARİHSEL ROLÜNE DAİR ПО ИСТОРИЧЕСКИИ РОЛЬ AДЖАРЦЕВ Yrd.Doç.Dr.Rövşen Alizade * Özet Gürcistan‟ın güneybatısında yaşayan acaralılar, Acara adını taşımakta olan bölgenin yerel halkı sayılmaktadır. 16 Temmuz 1921‟de tarihi Acara topraklarını kapsayan arazide bölgenin Müslüman oluşumundan dolayı Acara Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyyeti kurulmuştur. Türkiye‟de Acaralıları Acarlar ve Acara‟yı Acaristan olarak adlandıranlar vardır. Acara lehçesi komşu bölge Guria lehçesiyle büyük benzerlik gösterir. Acara lehçesine, Osmanlı döneminde Türkçeden, Güney Kafkas dilleri olan Megrelce ve Lazcadan çok sayıda kelimeler girmiştir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı‟nda Acara bölgesi, Çarlık yönetiminin eline geçti ve bu tarihten sonra Gürcistan sınırları içinde kaldı. Bu savaşın ardından bölge nüfusunun önemli bölümü Osmanlı topraklarına göç etti. Anahtar kelimeler: Acaristan, Acarlar, Gürcistan, Ahıska. Резюме Аджарцы которые проживають в юго-западной части Грузии, которые носить имена аджара считаются местными народами. Из за того что, с 16 июля 1921 года охватывающий территории Аджарии проживают большинство люди мусульманы там формировалось Аджарская Автономная Советская Социалистическая Республика. В Турции есть такие люди которые до сих пор называют Аджаристанцев Аджарами и Аджарии Аджаристаном.Аджарский диалект больше похож на диалект соседний регион Гурия. Во время Османского периода от турецкого южно кавказских языков мигрел и лаз вошли многие слова аджарскому диалекту. 1877-1878 Османской-русской войны территория Аджария перешла в руки царского правительства и после этой даты осталось внутри границах Грузии. После этой войны бльше часть населения эмигрировали в территории Османлы. Ключевые слова: Аджария, Аджарцы, Грузии, Турки Ахыска. *Aydın Üniversitesi, Orta Doğu ve Kafkasya Araştırma Merkezi. E-posta: rovsenali@aydin.edu.tr 2 Acaristan (veya Acara), Türkiye‟nin kuzeydoğusunda, Ardahan ve Artvin illerinin sınırında ve asıl Gürcistan‟ın batısında yer alan küçük bir ülkedir. Kuzeyinde Acara dağları ve İmeretya, güneyinde Şavşat ve Arsıyan dağları ile Türkiye, doğusunda Suram dağları ve Ahıska, batısında ise Karadeniz bulunmaktadır. 1 Merkezi, Karadeniz kıyısında bir liman şehri sayılan Batum‟dur. Türkiye‟yi terk ettikten sonra Acaristan topraklarına giren Çoruh nehri, Batum yakınlarında Karadeniz‟e dökülür. Bundan başka Acara Çayı, ülke topraklarının ortasında doğudan batıya doğru bir vadi boyunca akarak Çoruh‟a karışır2. Ülkenin nüfusu hakkında çeşitli kaynaklarda birbirine yakın rakamlarla karşılaştık: Acaristan adlı broşür 1995 verilerine göre 400.000 olduğunu belli ederken3 , Gürcistan Ülke Raporu adlı resmi kaynak, Acaristan‟ın nüfusunu 389.800 olarak göstermektedir4. Bu kaynaktan daha önce yayınlanmış Büyük Larousse Ansiklopedisi‟nde ise, 393.000‟dir. Bu ansiklopedi, Acara nüfusunun sayısını bu şekilde sınıflandırılıyor: Acar % 40, Gürcü % 29 ve diğerleri… 5 Atlas dergisi de 392 000 olarak verdiği nüfusun % 40‟nın Acarlardan oluştuğunu, halkın çoğunun Türkçe konuştuğunu, adların Türkçe, soy isimlerin Gürcüce olduğunu vermektedir6. Acaristan, tarihi, insanları, yemyeşil dağları, ormanları, suları ve deniziyle Kafkasya‟nın, hatta dünyanın en güzel köşelerindendir. Bir yabancı, bu konuda, „„Kafkasya‟da Acara‟dan daha güzel bir bölge yoktur.‟‟ demektedir7. Acaristan‟ın en önemli geçim kaynakları tarım, hayvancılık, ormancılık ve turizmdir. Ülke topraklarının % 50‟si ormanlıktır. Acar adı ve Acarlar Bugünkü Acaristan‟ın tarihi ismi Kolhis veya Kolhidya‟dır. Kolhidler, Kartvel değildir. Bunların, milâttan önceki çağlarda Van Gölü çavresinde yaşayan Urartulardan da geldiği sanılmaktadır. Gürcü kelimesinin de bu isimden 1 A.Gugushvili, Etnographical And Historical Division Of Georgia, A Journal Of Georgian And Caucasian Vo.I, No.2-3,London 1936, s. 64. 2 Y.Zeyrek. Acaristan ve Acarlar. Ankara 2001, s. 9. 3 Acaristan Özerk Cumhuriyeti, İznik Batum ve Havalisi Kültür Derneği yayını. 4 Gürcistan Ülke Raporu, T.C.Dışişleri Bakanlığı/TİKA yayını, Ankara 1998, s.2. 5 Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, 1. Cilt, İstanbul 1992, s. 50. 6 Atlas dergisi, s: 55, Ekim 1997 vd. 7 Paul Henze, 1995’te Gürcistan, Yeni Forum dergisi, s. 318, Kasım 1995. 3 türediği söylenir. Kaynaklar, Kolhid isminin, Kolki/Kulki/Gurgi şekilleriyle değişerek Gürcü şeklini aldığını belirtir 8. Günümüzde Gürcü ismi, Kartvel halkını ifade etmek için kullanılmaktadır. Hâlbuki, Asıl Gürcistan halkı, kendisini Gürcü değil, Kartvel kelimesiyle tanımlar. Ülkenin resmî adı da SaKartvelo (Kartvel Yurdu)‟dur. Diğer taraftan Acaralılar, kendileri için Kartvel ismini kullanmaz; söylense reddederler 9. Gürcistan‟ın en eski ve destanî tarihi olan Kartlis Çkhovreba (Kartli‟nin Hayatı)‟da, Kafkasya kavimlerinin ataları sayılır ve bunların, Nuh-Nebi neslinden oldukları belirtilir. Karadeniz‟in güneydoğu sahilinde yaşayan kavmin atası olarak da Eger‟den söz edilir. Kaynaklar, bu kelimenin Ermeni kaynaklarında da Eker olarak geçtiğini haber vermektedir 10. Kolhis halkı, Egres‟ten inmiş olduğundan, bu halka Eger/Egerli adı verilmiştir 11. Bu kaynaklardaki bilgilere göre Egerler ve Kartveller ayrı ayrı kavimlerdir. Acar ismi de bu Eger kelimesinden gelmektedir. Nitekim Acara‟ya komşu Posof ve Şavşat halkı buraya Ecere demektedir. Ahıska, Posof, Şavşat ve Acara‟da köy adı olarak Agara ismine çok rastlanması; bunun gibi daha birçok yer isminin benzerliği, üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur12. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi‟nde Acar kelimesi: Kabına sığmayan, güçlü, sağlıklı kimse için kullanılan sıfat; atak, atılgan, korkusuz, çevik, gürbüz; becerikli vs. gibi anlamlar taşıdığı belirtilmektedir 13. Ünlü bir dilbilimcimizin etimoloji sözlüğünde de bu kelime, „„Semiz, gürbüz, becerikli, yeni‟‟ gibi anlamlarla izah edilmiştir 14. Acar, Çağdaş Türk lehçelerinde de yüz güzelliğini ve temizliğini ifade eden bir kelimedir. Acaristan‟da yaşayan Müslüman toplumun ismi Acar‟dır. Bu kelimenin bir etnik gruba isim olmasıyla ilgili olarak kaynaklarda muhtelif rivayetler bulunmaktadır15. 8 Kırzıoğlu M.F., Artvin Tarihinin Kısa Bir Özeti, Hakimiyet gazetesi (Bursa), 30 Mart 1964; Ahmet Özkan, Gürcüstan, İstanbul 1968, s. 64. 9 Y.Zeyrek, age. s. 11. 10 Prof.Dr. M.Fahrettin Kırzıoğlu, Lazlar/Çanarlar, VII. Türk Tarih Kongresi Bildirileri, Ankara 1972, s. 420-445. 11 P.Minas Bıjışkyan (Trabzonlu), Karadeniz Kıyıları Tarih ve Coğrafyası, (Terc.H.D.Andreasyan), İstanbul 1969,s. 66. 12 Y.Zeyrek, age. s. 11. 13 Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, 1. Cilt, İstanbul 1992, s.2. 14 Hasan Eren, Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, Anakara 1999, s.2. 15 Y.Zeyrek, age. s. 12. 4 Sovyet Ansiklopedisi, Eski Yunan yazarlarınca Kolchi adı verilen bir kavmin kalıntısı olarak kabul edilen şimdiki Acarların, VII. Yüzyılda Gürcü etkisine girdiğini belirtmektedir16. O devirde asıl Gürcistan/Sakartvelo‟nun merkezi olan Tiflis, Müslüman Arapların istilasına uğrayınca, Gürcüler batıya doğru kaçtılar. Acarlar, Gürcülerle bu suretle yüz yüze geldiler 17. Bu bilgileri Büyük Larousse da desteklemekte ve Acarların VII. yüzyılda Gürcü/Katvellerin istilasına uğradıklarını, dil ve kültür bakımından onların etkisine girdiklerini ifade etmektedir18. Sünni Müslüman olan Acarların, aslında Kıpçak olduklarından bahseden bazı kaynaklar, Gürcülerin etkisiyle Ortodoks Hıristiyanlığı benimsediklerini, bir kısmının, zamanla Türkçeyi unutup Gürcüce konuşmaya başladığını yazmaktadır. XV. yüzyılda Osmanlı fethiyle Müslüman olan Acarlar, Gürcü dilinin bozuk bir şivesini muhafaza etmektedirler 19. Meydan Larousse da, „„Acaristan, Müslüman Acarların toplu yaşadıkları ülkedir. Acaristan nüfusunun büyük kısmını Müslüman Acarlar meydana getirir.‟‟ diyerek Acarları kendi isimleriyle anmaktadır 20. Ünlü tarihçi Zeki Velidi Togan, bu halka Acar ismini verenlerin, buraya gelip hükümranlık etmiş ve sonra aralarında erimiş olan bir Agaçeri zümresinden geçmiş olabileceğini belirtmektedir. Çünkü Türkmenlerin bir oynak ismi olan Acarlu kelimesi, kaynaklarımızda Agaçerili şeklinde yazılmaktadır21. Acara‟nın kuzeyinde bulunan ve baçlıca kasabaları Lançuhut ve Özürget olan Gurya, 1508‟den 1878 yılına kadar Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. Tarihte savaşçılarıyla tanınan Guryalılar, Eristav Adırnaz ve Aşot‟a boyun eğmemiş, Abhazyalı Levon‟un tarafını tutmuşlardır. Bundan dolayı Gürcü kaynakları onlar için „„vahşi‟‟ sıfatını kullanmışlardır. Guryalılar, Megreller gibi hırsızlık ve eşkıyalık yapmamalarıyla da bilinmektedirler. Osmanlı zamanında Müslüman olan Guryalılar, İmeret diline benzemeyen ve Türkçenin büyük etkisi görülen Meshi lehçesiyle konuşurlar. Din, dil, örf ve adetler bakımından da Acarlarla aynı kültürü paylaşırlar. Bu bilgileri veren Rus kaynağında anlatılan 16 Ord.Prof.Dr. A.Z. Velidî Togan, Umumî Türk Tarihine Giriş, İstanbul 1981, s. 258. M.Fahrettin Kırzıoğlu, Acaralılar, Hürses gazetesi (İstanbul), 20. 1. 1946. 18 Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, 1. Cilt, İstanbul 1992, s. 50. 19 Yılmaz Öztuna, Sadeddin Arel, Ankara 1986, s. 24. 20 Meydan Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, 1. Cilt, İstanbul 1992, s.50. 21 Togan, age. s. 258. 17 5 Gurya düğün adetleriyle, Artvin ve Posof‟taki adetlerin şaşırtıcı derecede yakınlığı da dikkat çekicidir22. Acaralılar, 1926 tarihinde yapılan nüfus sayımında kendilerini Acar olarak tanımlamışlardır. O tarihte Acarların nüfusu 71 426‟dır. 1930‟lu yıllarında ise kimlikleri tanınmamış ve Gürcülerin etnografik bir grubu olarak Gürcü nüfusuna dahil edilmişlerdir23. Yalnız şunu hemen ifade etmeliyiz ki, tarih, coğrafya, antropoloji, folklor (örf, adet, gelenek, inanç vs.), din ve kültür yönünden bir yakınlığı bulunmayan Acara halkını, bugünkü siyasi beraberliğe bakarak, yönetimin her kademesini elinde bulunduran Kartvel halkıyla aynı çerçevede değerlendirmek, doğru değildir. Bu iki ülke arasında bugünkü zoraki, şüpheli ve tedirgin bir siyasi beraberlikten başka hiçbir ortak bağ bulunmamaktadır. Tarih ve coğrafya kaynakları, bu iki ülkenin tarihi sınırlarını açık olarak bildirmektedir24. Türkiye‟de yaşayan bir Acara muhaciri, Gürcistan‟a yaptığı seyahat esnasında, oradaki akrabaları arasında, „„Gürcü müsünüz?‟‟ şeklindeki soruya: „„Uy, Allah etmesun. Biz Müslüman‟ız!‟‟ cevabını alıyor. Ayrıca kendisinin Gürcü konuşmasının da hoş karşılanmadığını ifade etmektedir 25. Yine Acaralı kimliğini öne çıkarmak isteyen bir vatandaşımız Acara seyahatinden bir not da şöyledir: Kaldıkları misafirhanenin yemek ve temizlik işlerini yapan hanıma, Gürcüce, „„Sen Gürcüsün.‟‟ dediklerinde bu hanımın Türkçe, „„Ben Müslüman‟ım!‟‟ diye karşılık vermiş olması dikkat çekicidir 26. 1921 yılında Moskova Antlaşması‟nı imzalayan Türkiye Dr. Rıza Nur, dönüşte uğradığı Acara‟dan çok ilginç intibalarla gelir. „„Bizde Acaralılara Gürcü derler. Burada bunlara Gürcü derseniz size kurşun atarlar. Bu kelimeyi büyük hakaret sayarlar. İstiklâl veya Türkiye‟ye ilhak istiyorlar.‟‟ sözleri Dr. R. Nur‟a aittir27. (O günden bu güne ne değişti?) Gürcülük, Hıristiyanlık anlamında kullanılmaktadır. Gerçek de budur. Günümüzde Acaristan‟da Mevlid, hala Türkçe olarak okunmaktadır. Yukarı Acara köyleri (Bako, Sukana, Zablana, Thilvana, Kalota, Rakta, Vernep, 22 N.Derjavin, Batum Havalisi Gurya Müslümanlarında Düğün, Tiflis 1902, s. 162-164; N.S.Derjavin, Batum Eyaleti Tarihi ve Coğrafi Etüdleri, s.8 23 Ronald Wixman, The Peoples of the USSR, Michigan 1984, s.6. 24 Y.Zeyrek, age. s. 13 25 A.Laçinbala, Bir Mektup, Çveneburi dergisi, s. 11-12,19S94 26 Osman Aytekin, Acara, Tarih ve Düşünce dergisi, Mayıs 2000. 27 Dr.Rıza Nur, Moskova-Sakarya Hatıraları, İstanbul 1991, s.129-130 6 Kuvatiya, Çençlihev, Ginçavur, Çançhalo, Zamlet, Hihazır, Puşukavur, Hula, Mumsuyu vs.) tamamen Türkçe konuşmaktadır. Uzun yıllardan beri Türk izlerinin silinmeye çalışılmasına rağmen, insan isimleriyle, din, örf ve adetler gibi bir millet için çok önemli sayılan kültür şubeleri, Acara‟da hala dimdik ayaktadır28. Türk kültür ve edebiyatının ölmez destanı Köroğlu, bütün canlılığı ve haşmetiyle Acaristan‟da yaşamaktadır. Köroğlu Destanı‟nın 12 boyu, Gürcü araştırmacılar tarafından, Gürcistan‟ın muhtelif yerlerinden (Kahet, Cavahet, Acara, Zakatala) derlenerek yayınlanmıştır. Bu 12 boydan, 1, 2, 4, 5, 7, 8, 9, 10, 12. boyların Acara varyantları da verilmiş ve kaynaklarıyla gösterilmiştir 29. Acaralıların konuştuğu dil konusunda, Batum ve Artvin Tarihi‟nin yazarı Ustaoğlu şunları söylemektedir: “Lisan mes‟elesine gelince: Artvin ve civarının yalnız birkaç köyünde ve Acara ile Çürüksulular, Gürcüce bilir ve konuşurlarsa da, asırlarca komşu olarak yaşamış ve hususi münasebetlerde bulunmuş iki milletin lisan keyfiyeti, milliyetinin belirlenmesinde bir delil teşkil edemez. Çünkü Çürüksu ve Acara‟da Gürcüce konuşulduğu gibi, mükemmel Türkçe de konuşulur ve yazılır. Kısaca Tiflis ve civarında yaşayanlardan çoğunluk itibariyle Türkçe bilen ve konuşan Gürcüler vardır. Türkçeyi bildikleri için bunlara Türk denilemeyeceği gibi, Gürcüce de konuştukları için Türk olan Acara ve Çürüksu ahalisine de Gürcü denilmesi veya lisan mes‟elesinin Batum ve Artvin çevresi halkının milliyetini belirlemede bir ölçü kabul edilmesi hiç doğru değildir.”30 Şu sözler de aynı yazarındır: “Gürcü olmadıkları, verilen izahat ve gösterilen tarihi delillerden, kat‟i surette anlaşılan Artvin ve Batum ahalisi, Yafet bin Nuh evladından olup, Turani kavimlerin ceddi olan Türk neslindendir.”31 Tarihte din ve dilini kaybeden birçok kavmin varlığı bilnmektedir. Ama dilini unutarak Arapça, Farsça, Rusça ve Bulgarça konuşan Türk kabilelerinin varlığı da inkar edilemez bir gerçektir. Artvin ve Acara‟da yaşayan halkın, asıl Gürcistan halkını teşkil eden Kartvel halkıyla komşu olarak yaşamaktan başka bir yakınlığı yoktur. Eski çağlarda Kartli (Tiflis çevresi), Arap ve diğer 28 Y.Zeyrek, age. s.14. L.G.Çlaidze, Köroğlu Gürcistan’da (Çev. Dr. H.A. Necefoğlu-Dr.H.İdrisî), Erzurum 1994. 30 Ustaoğlu Mahmud Mithat, Batum ve Artvin Tarihi, Trabzon 1339, s. 13; 31 Ustaoğlu, age. s.10. 29 7 kavimlerin istilasına uğrayınca, Acarların ülkesine sığınan Kartveller, buranın yerli halkına kendi dillerini benimsetmişlerdir. Bu gün Acara ve Artvin çevresinde konuşulan bozuk Gürcüce, bu tarihi olayların eseridir 32. Tarihte Acaristan Acaristan‟ın çok eski bir tarihi geçmişi vardır. Bu bölge, eski kaynaklarda Kolchidya ismiyle anılır. Eski Yunan mitolojisinde güya sırma yapağılı koyunları olmasıyla ve Argonot ismiyle tanınan gemicilerin oraya seferleriyle ünlüdür33. Bu sefere mal edilen tarihi özelliyin sebebi, Karadeniz‟in Yunan sömürgeciliğine ve ticaretine açılmasına imkan sağlaması bakımından taşıdığı önemdir. Karadeniz‟e varmak için Boğazları‟ı geçmeye ilk teşebbüs edenlerin, Argonotlar olduğu yolunda rivayetler vardır34. Gürcü kaynakları, Acara‟nın X. Yüzyılda (975) Kartli‟ye (Gürcistan‟a) dahil edildiğini ve dört eyaletten biri olduğunu kaydeder. Yine bu kaynaklara göre, o tarihlerde Acara, Abuserisidze sülalesi tarafından yönetilmekteydi. Bu sülalenin hakimiyeti, Selçuklar dönemi de dahil, 200 yıl sürmüştür 35. Acara, Araplardan sonra Selçuklu Türklerinin idaresine geçti. 1064 yılında Kars‟ı zapt eden Selçuklu Türkleri, 1080 yılında, birleşik Bizans ve Bagratlı kuvvetlerine karşı kazandıkları Posof/Kol Zaferi‟nden sonra, Batum ve Acara‟yı da topraklarına kattılar. Kıpçakların, Kür ve Çoruh boylarına gelişlerine kadar (1124), buralar Selçukların elinde kaldı. Bu tarih bilgileri bize, Acara‟ya İslam‟ın, Osmanlılardan çok önceleri geldiğini söylemektedir. Bununla birlikde, XVI. yüzyılda Osmanlıların gelişiyle, İslamiyet‟in Acara‟da daha da kuvvetlendiği rahatça söylenebilir. Acara‟nın bilinen tarihine bakıldığında, Miladın üç yüz yıl sonrasına kadar Roma ve sonra da Bizans‟ın nüfuzunda kaldığı görülmektedir36. Osmanlı Dönemi Yavuz Selim Trabzon valisiyken Rize‟yi fethettiği sırada, Batum şehri mevcut değildi. Şimdiki Batum şehri civarında, Çoruh ağzında Gönye Kalesi vardı. Bu kelime, bazı yerlerde -Acaralıların ö sesini o olarak söylemelerinden olacak-, Gonya/Goniya/Goniyo şekillerinde yazılmaktadır. Hâlbuki kelime 32 Y.Zeyrek, age. s. 15. Muvahhit Zeki, Artvin Vilâyeti, İstanbul 1927, s. 175. 3434 Feridun Cemal Erkin, Türk-Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Mes’elesi, Ankara 1968, s. 1314. 35 Adjariya, Moskova 1986, s.37 36 Y.Zeyrek, age. s.19. 33 8 Türkçedir ve deri=gön‟den gelmektedir. Bir kaynakta, „„Sultan Ahmet, para sıkıntısı içine düşdüğü vakit, askerlere dağıtılmak üzere, burada deriden para bastırmış olduğundan, kaleye Gönye adı verilmiştir. Deri paralar, halen Osmanlı hazinesinde saklıdır.‟‟ denilmektedir37. Acara‟nın kuzeyinde yer alan Megrel, İmeret ve Abhaz ülkeleri, Fatih zamanında, İstanbul‟un fethinden sonra Osmanlı Devleti‟ne tâbi kılındı (1454). 1461 tarihinde Trabzon ve çevresi fethedildi. 1475 yılında,, Kuzey Kafkasya‟nın tamamı, Kırım Hanlığı topraklarından sayılıp Osmanlı Devleti‟ne bağlandı38. 1508 yılı baharında Ahıska Kıpçak Atabeğinin kılavuzluğunda Kutayıs üzerine bir sefer yapan Yavuz Selim, Batum ve çevresiyle Gurya ve Kutayıs‟ı Osmanlı Devlet‟ine tâbi kıldı; Batum‟u Trabzon sancağına bağladı. 1516 tarihli Trabzon Sancağı Tahrir Defteri‟nde, Gönye Kalesi‟nin (Batum), Trabzon‟a bağlı bir nahiye olduğu belirtilmektedir39. Evliya Çelebi (1611-1682), Gönye Kalesi‟nden bahsederken, “Trabzon Eyaletinde ve Batum Sancağı dahilindedir. Bu kal‟a, Çoruh nehri kenarındadır” der40. Gürcistan‟a iyice yerleşen Ruslar, burada durmadılar. Osmanlı‟nın Navarin‟de donanması yakılmıştı. II. Mahmut‟un Yeniçeri Ocağını kaldırmasıyla yeni askeri teşkilatın kurulma çalışmaları devam ediyordu. Osmanlı Devleti‟nin bu durumundan yararlanmak isteyen Ruslar, bütün Kafkasya hatta Anadolu‟ya doğru açılma amacıyla savaşa girdiler. Defalarca Ahıska üzerinden Anadolu‟ya doğru harekete geçen Ruslar, başarılı olamadılar. Nihayet, 1828 harekâtında Paskeviç‟in komutasında ilerleyen Ruslar, Fırat nehrine kadar geldiler41. 1829 yılı Acaralılar, büyük bir kuvvetle Ahıska üzerine yürüyerek şehri kuşattılar. Diğer bir Acara kuvveti de Karadeniz sahili taraflarında Ruslara karşı harekata girişti ve bozguna uğrattı. Tekrar güç toplayarak birkaç koldan saldırıya geçen Ruslar, Acara‟da Hula civarında birkaç köyü ateşe vererek geri çekildiler. Ahıska‟ya giden yolu bekleyen Acaralılar, Rus kuvvetlerini çevirdiler. Ruslar, burada büyük kayıplar vererek kaçtılar. Ne yazık ki Acaralılar düşmanı takip işini gevşetip, elde edilen ganimeti paylaşma derdine düşünce, 37 M.Bijişkyan, age. s. 65. Prof.Dr.Kırzıoğlu, Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi, Ankara 1993, s. 5,6,60 39 Prof.Dr. Kırzıoğlu, age. s. 48-49. 40 Evliya Çelebî Seyahatnâmesi, İkinci Cilt, Dersaadet 1314, s. 95-96. 41 John Baddeley, Rusların Kafkasya’yı İstilâsı ve Şeyh Şamil (Çev.S.Özden), İstanbul 1989, s.204. 38 9 fırsatı iyi değerlendiren Ruslar, Koblıyan yolu ile Ahıska‟ya ulaştılar. Böylece Acaralıların Ahıska‟yı kurtarma girişimi sonuçsuz kaldı42. 1853 yılında, Ruslarla iki yıl sürecek olan Kırım Savaşı başladı. Bu savaşın Rumeli ve Anadolu cephelerinden başka bir de Batum cephesi vardı. Yerli ahaliden Çürüksulu iki kardeş olan Hasan ve Ali Beylerle Dede Ağa yönetimindeki gönüllüler, ordumuzla birlikte Ruslara karşı yiğitçe savaştılar. Bozguna uğrayan Rus kuvvetlerinin elindeki kale zaptedilmiştir. Böylece Ruslar, Acaristan toprağına girememişlerdir43. Acara, 1878 yılına kadar kesintisiz olarak Osmanlı Devleti hâkimiyetinde yaşadı44. Ruslar, 1915 yılında, Türk ordusuna yardım ettikleri gerekçesiyle, Ardahan ve çevresindeki halkı büyük bir katliama tâbi tuttular. Ahıskalı ünlü gazeteci Ömer Faik‟in çabasıyla harekete geçen Bakü Müslüman Cemiyeti Hayriyesi, bölgeye bir hey‟et gönderdi. Bu hey‟ete Dr. Hüsrev Sultanoğlu başkanlık ediyordu. O, Ardahan‟dan Bakü‟ye gönderdiği yazıda: “Müslüman memleketinde insan oğlu görünmüyor. Yalnız birkaç köyden beş altı yüz kadın ve çocuk yığıldı. Bunların içinde altı adam vardı ki, onlar da elden ayaktan düşmüş ihtiyarlardı.45” Bölgede 1914-1918 yıllarında cereyan eden Ermeni Taşnaksutyon hareketini anlatan kitabın yazarı A.Lalayan, “Taşnak kuvvetleri tarafından ele geçirilen Türk köyleri, bütün canlı insanlardan temizleniyor ve harabeye çevriliyordu.” demektedir. Ardahan ve Kars civarında yaşanan olayların gayriinsanî bir karakter taşıdığı ve bu hareketin bir Haçlı yürüyüşüne çevrildiği ifade edilmektedir46. 3 Mart 1918 tarihinde imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması‟yla, 1877 Harbi‟nde koparılan Üç Sancak (Kars, Ardahan ve Batum)‟ın, Türkiye‟ye iadesi kabul edilmiş oluyordu. Diğer tarafdan Gürcistan, bu antlaşmayı kabule yanaşmıyordu. 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi‟nde İngilizler, Türkiye‟den – henüz Ruslardan kurtulup Anayurda kavuşmuş olan – Üç Sancak (Kars, Ardahan ve Batum)‟ın boşaltmasını, 1914 sınırına çekilmesini istediler. 42 Baddeley, age. s.210 Kırzıoğlu, 1855 Kars Zaferi, İstanbul 1955, s.61. 44 Y.Zeyrek, age. s.22. 45 Şamil Gurbanov, Ömer Faik Ne’manzade, Bakı 1992. s. 104-105. 46 Gurbanov, age. s. 105. 43 10 Türk tarafı, çaresiz bu isteğe boyun eğdi. Türk kuvvetleri, 18 Aralıkta Batum‟u boşaltmaya başladı. 1919 Şubatında Kars, Ardahan ve Batum sancaklarını tamamen boşaltmış ve 1914 sınırı gerisine çekilmişti47. Bütün Osmanlı tarihinde görülmemiş korkunç bir tutsaklık ve teslimiyet belgesi olan bu mütarekenin imzalanmasıyla, Osmanlı Devleti resmen çökmüş ve Türk İstiklâl Savaşı başlamıştır48. Gürcistan, 25 Şubat 1921 tarihinde Bolşevikler tarafından işgal edilerek Sovyetler Birliği‟ne katıldı. Acaristan da 16 Mart 1921 tarihli Moskova Antlaşması‟nda muhtar statüyle Gürcistan‟a bırakıldı. 26 Eylül 1921 tarihinde başlayan Kars Konferansı‟nda Batum-Acara konusu da tartışıldı. Neticede, Moskova Antlaşması‟ndaki madde teyid edildi. Gürcistan‟a bırakılan Acaristan‟ın muhtar bir yönetime sahip olması, Batum limanın serbest liman halinde Türkiye‟yle ortak kullanılması, Acara‟da resmi lisanın Türkçe ve Gürcüce olmak üzere tedrisatın her cemaatin arzusuna göre serbest olması, merkezi hükümetin yolları tamir etmesi, Müslüman ahalinin dini konularda tam bir hürriyete sahip olması, Çeka zulmüne son verilerek vergilerin adil olması vs. gibi hususlar konuşuldu. Gürcü tarafı, maarif, ziraat ve din işlerinde tamamen muhtar bir yönetim sözü verdi49. 15 Kasım 1944 tarihi, yalnız Türk tarihinin değil, insanlık tarihinin de kara sayfasıdır. Zira bu tarih, bir kış gecesi 200‟ den fazla köy ve kasabada yaşayan binlerce insan, birkaç saat içinde ocağından sökülerek yük ve hayvan vagonlarında, Sibirya, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan‟a sürülmüşlerdir. Sürgün edilenlerin birçoğu yollarda öldü. Sağ kalanlar da, ata vatanından ebedî ayrılığa mahkûm edildiler. Yıllarca dünya kamuoyundan gizlenen sürgünün belgeleri bugün artık sır değil. 31 Temmuz 1944 tarihli “Devlet Savunma Komitesi” nin gizli kaydıyla kaleme alınan kararının altında Gürcü diktatörü Stalin‟in imzası bulunmaktadır. Bu karar: „„Ahıska, Adigen, Aspinza, Ahılkelek ve Bogdanovka rayonlarıyla Acaristan Özerk SSC‟den Türk, Kürt, Hemşin olmak üzere toplam 86.000 kişiden meydana gelen 16.700 banelik nüfustan, 40.000‟i Kazakistan SSC‟ye, 30.000‟i Özbekistan SSC‟ye ve 16.000‟i de Kırgızistan‟a tahliye edilsin.‟‟ Emriyle başlıyordu. Tahliyenin, SSCB Halk İç 47 Y.Zeyrek, age. s. 30. Doç.Dr.M.Fahrettin Kırzıoğlu, Türk İnkılâp Tarihi, Erzurum 1977, s. 14. 49 Kâzım Karabekir, İstiklâl Harbimiz, Türkiye Yayınevi, İstanbul 1960, s. 1008-1009. 48 11 İşleri Komiseri Beriya tarafından 1944 yılı Kasım ayında gerçekleştirmesi isteniyordu50. Sürgünü gerçekleştiren L.Beriya, 28 Kasım 1944 tarihli yazıyla, icratını Stalin‟e rapor ediyordu: „„Türklerin, Kürtlerin ve Hemşenlilerin Gürcistan SSC sınır bölgesinden tahliye işleri tamamlanmıştır. Türkiye‟nin sınıra yakın kısmındaki nüfusla akrabalık bağları bulunan söz konusu halkın önemli bir çoğunluğu kaçakçılık yapmakta olup mubaceret eğilimi gösteriyor ve Türkiye istihbarat makamları için casus angaje etme ve çete grupları oluşturma kaynağı teşkil ediyordu. Tahliye işlemlerine hazırlık tedbirleri bu yılın 20 Eylül gününden 15 Kasım gününe kadar alınmıştır. Nitekim tahliyeye tâbi tutulan kişilerin sınırı geçmesini önlemek için Türkiye ile devlet sınırımızın korunma ve gözetimi azami şekilde takviye edilerek kuvvetlendirilmiştir. Adigen, Aspinza, Ahıska, Ahıkelek ve Bogdanovka rayonlarında tahliye işlemleri 15-18 Kasım; Acaristan Özerk Cumhuriyeti‟nde ise 25-26 Kasım günlerinde gerçekleştirilmiştir. Toplam 91.095 kişi tahliye edilmiştir. Tahliye edilenleri taşıyan katarlar hareket halinde olup Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan‟daki yeni iskân yerlerine doğru yol almaktadırlar. Tahliye işlemleri düzenli ve olaysız bir şekilde tamamlanmıştır. Adı geçen sınır rayonlarına Gürcistan‟ın toprak sıkıntısı çekilen bölgelerinden 7.000 köylü hanesi iskân edilecektir51”. Sovyetler sonrası Sovyetler Birliği‟nin çözülmesinden sonra Acara, 1991‟de bağımsızlığını ilan eden Gürcistan‟ın içinde kaldı. Acara‟nın bu tarihte başına geçerek otoriter bir yönetim kuran Aslan Abaşidze, bölgeyi Gürcistan‟daki iç savaşın dışında tuttu. Ancak Abaşidze, kişisel servet edinmek, insan haklarının ihlali, suç örgütlerine göz yummak gibi konularda suçlandı. Eduard Şevardnadze‟nin devlet başkanlığı boyunca Tiflis yönetiminin fiilen denetimi dışında kaldı. ABD ve Soros destekli Karanfil veya Gül Devrimi olarak adlandırılan darbeyle 2004 yılında Şevarnadze‟yi deviren Miheil Saakaşvili yönetimindeki muhalefet, Saakaşvili‟nin devlet başkanı seçilmesinden sonra bu konuya da el attı. Bu çerçevede uzun süren ve savaş eşiğine kadar gelen kriz yaşandı. Rusya'yla yakın ilişkide olan Abaşidze, Kars Antlaşması'na atıfla garantör ülke olarak Türkiye'den de yardım istedi. Türkiye sorunun barışçıl yollarla çözümünü 50 51 Yunus Zeyrek, Tarih-i Osman Paşa, Ankara 2001, s. 53-56. Zeyrek, age. s. 57-58 12 desteklemekle birlikte, askeri müdahale durumunda Kars Antlaşmasına dayanabileceğini de belirtti. Yapılan diplomatik görüşmeler sonucunda gerekli desteği bulamayan Abaşidze, Mayıs 2004‟te ülkeyi terk edip Rusya‟ya gitmek zorunda kaldı. Abaşidze‟nin devrilmesinden sonra, merkezi yönetim bölgenin özerkliğine müdahale ederek, özerk yönetimin birtakım yetkilerini kıstı, yönetimin belirlenmesinde değişikliğe gidildi. Yönetim Aslan Abaşidze‟nin 2004'te devrilmesinden sonra Acara Özerk Cumhuriyeti‟nin statüsü Gürcistan anayasasında yapılan değişikliklerle kısıtlandı. Yeni statüye göre bölgesel yasama organı olan Yüksek Konsey (parlamento) 30 üyeden oluşur ve 5 yılda bir yenilenir. Bölgesel hükümet olan Acara Özerk Cumhuriyeti Bakanlar Konseyi'nin başkanı, Gürcistan devlet başkanı tarafından belirlenmektedir. Devlet Başkanına bölgesel hükümeti ve parlamentoyu feshetme yetkisi de verilmiştir.