HARiS b. KA'B dan, Bec!le ve Has'am kabileleriyle komResOl-i Ekrem, Halid b. Velld'i 1o (631) şuydu. Cahiliye döneminde komşuları ve yılında Harisoğulları'nı İslamiyet'e davet diğer kabilelerle yaptığı savaşların çoetmek üzere 400 kişilik bir kuvvetle Necğundan galip ç ıkan Harisoğulları'nın büran'a gönderdi: Halid'in davetiyle Beni yük bir bölümü müşrik olmakla beraber Haris müslüman oldu. Halid, Bilal b. Haiçlerinde Hıristiyanlığı benimseyenler de ris ei-Müzenl ile gönderdiği bir mektupla vardı. Müşriklerin bir kısmı Yegüs, bir kıs­ , durumu Hz. Peygamber'e bildirdi. Hz. mı da Zülhah~sa putuna tapardı. KabilePeygamber cevabi mektubunda Halid'nin hıristiyan olan Beni Abdülmedan b. den on l arı müjdelemesini ve arala rından Deyyan kolu, Necran'ın Kabe'si (Deyrü Necseçecekleri bir heyetle beraber Medine'ran) denilen büyük bir kilise inşa ettirmiş­ ye dönmesini istedi. tL Bazı tarihçitere göre bu kilise 300 parHalid b. Velid, Kur'an öğretmek ve baça deriden yapılmış bir çadırdı. zı dini hükümleri tebliğ etmek üzere bir İslamiyet'in Medine'de yerleşmesin­ süre aralarında kaldıktan sonra bir heden sonra hıristiyan Harisogulları8 (629), yetle birlikte Medine'ye döndü. Heyeti 9 veya 1Oyılında Hz. Peygamber'e bir heevinde on gün misafir edip ağırladı. Reyet gönderdiler. Heyetin içinde hıristiyan sOl-i Ekrem de heyete ikramda bulundu din adamları da vardı. ResGl-i Ekrem heve kendilerine 1O' ar ukıyye gümüş hediye yet mensupianna müslüman olmalarını etti. 1Z,S ukıyye verdiği Kays b. Husayn'ı teklif edince bunlar Hıristiyanlığı kabul Harisoğulları'na emir tayin ederek heyeettiklerini, İsa'nın da ilah olduğunu söyti memleketlerine uğurtadı (Şevval-Zil­ leyerek bu teklifi reddettiler. Hz. Peykade lO/Ocak-Şubat 632). İ sl am dinini gamber isa'nın Allah'ın kulu olduğunu söyve Kur'an'ı öğretmek, zekatları toplamak ledi. Heyet mensuplarının ResOiullah'a, üzere Amr b. Hazm ei-Ensarl'yi onlarla "Eğer peygamber isen İsa hakkında bizi birlikte yolladı. Kendisine fıkhi hükümler memnun edecek son sözünü söyle de döihtiva eden bir de mektup verdi. Ayrıca nüp yurdumuza gidelim" demesi üzerikabileye mensup bazı kişi ve ailelere de ne ertesi gün Hz. İsa hakkında At-i İ mran dokuz mektup gönderdi. Böylece NecsOresinin 1-70. ayetleri nazil oldu . Hz. bir kabile İslamiyet'i kabul ran'da büyük Peygamber onlara bu sürenin, "Allah nezetmiş oldu. Peygamberlik iddiasında budinde isa'nın durumu Adem'in durumu lunan Esved el-Ansi ile adamları daha gibidir. Allah onu topraktan yarattı, sonsonra kabile mensup l arının bir kısmını ra 'ol' dedi ve oluverdi. Gerçek rabbinden yan l arına çekerek Amr b. Hazm'ı bölgegelendir. Öyle ise şüphecilerden olma. den uzaklaştırdılar. Ancak müslüman Sana bu ilim geldikten sonra seninle bu olanlar İslam dinine sadık kaldılar. hıris­ konuda çekişenlere de ki: Geliriiz, sizler tiyanlar da Hz. EbO Bekir'le anlaşmayı yeve bizler de dahil olmak üzere siz kendi nilediler. Hz. Ömer daha sonra Necranlı çocuklarınızı, biz de kendi çocuklarımızı . hıristiyanları KOfe tarafına sürmüştür siz kendi kadınlarınızı, biz de kendi ka(20/641). dınlarım ı zı çağıralım; sonra da dua edelim de Allah'tan yalancılar üzerine lanet BİBLİYOGRAFYA: dileyelim" mealindeki 59-61. 'ayetlerini ibnü'l-Kelbl, Kitabü'l-Esnam, s. 45; İbn Hişam. okuyup kendilerini mübaheleye davet etes-Sfre 2 , lll, 239-242; İbn Sa'd, et-Tabak:at, 1, 339-340, 357-358; Taberl, Tarfl]. (de Goeje). 1, ti; Hz. Ali, Fatıma.Hasan ve Hüseyin'iya1724·1729; İbn Haldun. el-'iber, ll, 255-256; Yanına alarak kendisinin buna hazır oldukut, Mu'cemü'l-büldan, Tahran 1965, IV, 756; ğunu bildirdi (b k. MÜBAHELE). Necranlı İbn Kayyim ei-Cevziyye, Zadü 'l-me'ad (nşr. Ta ha hıristiyanlar, Hz. Muhammed'in Allah'ın Abdürrauf). Kahire 1970, lll, 41-42; Kalkaşendl, resulü o l duğuna kanaat getirip neticede Şubf).u'l-a'şa (Şemseddin), ı , 380; L. Caetani, isitim Tarihi (tre. Hüseyin Cahid). İstanbul 1925, Allah'ın lanetine uğramaktan korktuklaVII, 10-18, 97 vd.; Hamldullah. islam Peygamrı için onunla mübahele yapmayı doğru beri, I, 667-677; Kehhiıle. Mu'cemü k:aba'ili'lbulmadılar; ancak müslüman da olmadı­ 'Arab, Beyrut 1402/1982, 1, 231-232; Mustafa lar. ResOl-i Ekrem kendileriyle bir anlaş­ Fayda, isltimiyetin Güney Arabistan'a Yayı/ışı, ma yaptı. Cizye tahsili için güvenilir biriAnkara 1982, s. 19-20, 23 -51; a.mlf., Allah'ın Kılıcı Halid Bin Velid, istanbul 1990, s. 221nin gönderilmesini istemeleri üzerine 226; Köksal. islam Tarihi(Medine). X, 22-33; J . EbO Ubeyde b. Cerrah'ı onlarla birlikte Schleifer "Haris", İA, V/1, s. 239-240; a.mlf., Necran'a gönderdi. İslam devletinin ha"l:laritlı b. Ka'b", EJ2 ( İ ng.). lll, 223; lrfan Shakimiyetini kabul eden Necranlılar dinlehid, "Nadjian", a.e., VII, 872. rinde h ür ve serbest olduklarını bilerek li] MUSTAFA AÖIRMAN memleketlerine geri döndüler. 198 HARiS b. KELEDE ( ö~ ~ .!ı}~f) el-Haris b. K~lede b. Amr b. İlac b. Ebu Selerne es-Sekafi (ö. 13/634) Cahiliye ve İslam dönemlerinde yaşayan Arap hekimi. L _j Taif'te doğdu . Sakif kabilesine men~ suptur. Klasik kaynaklardan öğrenildiği­ ne göre Doğu ve Batı tıbbının buluştuğu en önemli merkez olan İran'ın HOzistan bölgesindeki CündişapOr · tıp okulunda tahsil gördükten sonra, bu ülkede bir süre hekimlikyaparak önde gelen devlet büyüklerini tedavi edip üne kavuşmuş ve bol . para kazanmıştır (İbn Cülcül, s. 54; İb­ nü' I -Kıftl, s. ı ı ı-ı ı2); bu arada mOsikiye merak sardığı ve ud çalınayı öğrendiği rivayet edilir. Taife döndükten sonra Yemen'e gittiği ve bir süre orada hekim olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Ancak onun San'a şehrinde bir tıp okulu açtığı ve bu okulda hem hocalık hem de yöneticilik yaptığı yolundaki iddia (Galib Ata, Tıp Tarihi, 1, 127) hiçbir belgeye dayanmamak- · ta dır. Sahabe biyografisine dair bazı eserlerde yer almakla birlikte Haris b. Kelede'nin İslamiyet'i kabul ettiğine d~ir elde kesin bir kanıt yoktur. Fakat Hz. Peygamber'in onun hekimliğine güvendiği, hastatanan sahabilere tavsiye ettiği, Veda haccı sırasında kalbinden rahatsızianan Sa'd b. EbO Vakkas'ı ziyarete gittiğinde bizzat kendisinin ı-iaris b. Kelede'yi ça ğırtarak onu tedavi ettirdiği bilinmektedir (İbnü'l-Esir, I, 413; İbn Hacer, 1, 288289). Bu ve benzeri bazı olaylara dayanarak gayri müslimlerin bilgi ve becerilerinden faydalanmanın dinen caiz olduğu kabul edilmiştir (Abdülhay el-Kettani, II, 2ı3, 215-216). Çeşitli kaynaklar, onun Hulefa-yi Raşidin ve Muaviye ile ilişkilerinin bulunduğuna dair birtakım rivayetlere yer vermekte ve hicretin SO. yılında (670) öldüğünü söylemekte iseler de bu bilgileri ihtiyatla karşılamak gerekir. Zira o dönemin İslam toplumunda bir insanın müşrik olarak elli yıl hayatını sürdürebiidiğini düşünmek zordur. Bu bakımdan Haris'in Hz. EbO Bekir'le aynı günde (22 Cemazi yelahir 13/23 Ağustos 634) öldüğünü haber veren başka bir rivayeti benimsemek daha doğru olacaktır. Bu takdirde diğer halifelerle olan münasebeti- HARiS b. MÜRRE nin onların halifeliklerinden önceki yıllar­ da gerçekleştiği düşünülebilir. Kaynaklarda Haris b. Kelede'nin çocukda geniş yer verilmiştir. Bunlardan Nafi'. Nudayr ve Haris ünlü birer sahabi, babası gibi hekim olan Nadr ise ResGl-i Ekrem'in emriyle Hz. Ali tarafından öldürülen ünlü bir müşriktir. Haris. Sümeyye adlı cariyesinden doğan ve künyesi bizzat Hz. Peygamber tarafından verilen Ebu Bekre ile Emevller'in Irak valisi Ziyad b. Eblh'in neseplerini reddetmiştir. Kızlarından birinin de sahabilerden Basra Valisi Utbe b. Gazvan ile evli o lduğu bilinmektedir. larına Haris b. Kelede'nin teşhis ve tedavi koçok başarılı olduğu, hangi hastalığa hangi ilacın verileceğini iyi bildiği. geniş kültürünün ve tecrübelerinin yardımıyla halkın gelenek ve alışkanlıklarını da göz önünde tutarak kendine has tedavi yöntemleri geliştirdiği rivayet edilir. Büyük bir kısmı İbn Ebu Usaybia'nın 'Uyunü'l-enba'ında yer alan el-MuJ:ıa­ vere fi't-tıb adlı küçük hacimli bir eserin ona ait olduğu kabul edilmektedir. Ancak iran'da bulunduğu sıralarda Sasanl Hükümdan EnCışirvan (531-579) ile yaptığı tıp sohbetlerinin kaleme alınmış şekli olan esere. sonraki yıllarda halk sağ­ lığıyla ilgili çeşitli darbımesellerin de karıştığı kabul edilmektedir. Bu metinde ona mal edilen şu tavsiyeler modern tıp açısından da dikkat çekicidir: "Güneş altında fazla kalmayın. Mide hastalıkların yuvası, az yemek ise devanın başıdır. Çok yaşamak isteyen kahvaltısını erken yapsın, akşam yemeğini erken yesin, az borçlansın, az cinsi münasebette bulunsun, sağlıklı iken ilaç kullanmaktan sakınsın, bir hastalık ortaya çıktığı zaman onu müzmin hale gelmeden önce izale etsin; çünkü insan bedeni toprak gibidir, ıslah edersen mamur, ihmal edersen harap olur. Pastırma yemek. tok karnma hamama girmek veya cinsi münasebette bulunmak, yaşlı kadınla evli olmak ve cinsel yaşamını onunla sürdürmek vücudu yıpratır. Genç kadınla evlenin, meyveyi olgunlaşınca yiyin, bedeniniz hastalığa tahammül ettiği müddetçe ilaç kullanmayın. zira ilaç bir hastalığı giderir. fakat bir başka rahatsızlığayol açar. Sabah kahvaltısından sonra biraz uyuyun. akşam yemeğinden sonra ise kırk adım yürüyün". nularında BİBLİYOGRAFYA : 288-289; lll, 544, 555, 557-558, 571-572; IV, 226, 335, 340, 346, 350, 389; Keş{ü '?-?Unün, ı, 783; Galib Ata, Tıp Tarihi, istanbul 1341/1925, 1, 127; a.m lf. , Tıp Fakültesi, istanbul 1341, s. 30-35; Hamidullah, islam Peygamberi (M u tl u), 1, 319; ll, 100-101; Sezgin, GAS,III , 203-204; Ferid Vecdi, DM, III, 398-403; Kemal es-Samerrai, MuJ::ıtaşar tariJ::ıu'ı-tıbbi'l-'Arabi, Beyrut 1404/1984, s. 267-278; Muhtar Salim, et-Tıb­ bü'l-İslami beyne'l-'a"ide ue'l-ibda', Beyrut 1408/1988, s. 67 -72; Abdülhay ei-Kettanl, etTeratfbü'l-idariyye (Özel). ll, 212-218; lll, 77; Ch. Pellat, "al-I:Iari.th b. Kalada", EJ2 Suppl. · (ing .), s. 354-355. !il ABDULLAH KöŞE HARis b. MiSKİN ( ~ 0! ~Jl;.:JI) b. 250/864) Maliki fakihi . L bırakarak kadılığı Devlet adamlarından mümkün olduğu kadar uzak duran. görüştüğü zamanlarda da doğruyu söylemekten çekinmeyen Haris. kadılığı sırasında adaletten sapmamaya büyük özen gösterdi ve bid'atlarla mücadele etti. Mensubu bulunduğu Malik! mezhebinin görüşlerine uygun olarak verdiği bir hükmün, huzurundaki fakihlerle istişare ettikten sonra halife tarafından bozulması üzerine görevinden ayrıldı (245/859) Haris b. Miskin 27 Reblülewel 2SO (8 Mayıs 864) tarihinde vefat etti. Haris'in Eşheb el-Kaysi, İbn Vehb ve İb­ ittifak ettiği görüşlerle ilgili bir eser kaleme almış olduğu kaynaklarda zikredilmektedir. nü'l-Kasım'ın BİBLİYOGRAFYA : Ebu Amr el-Halis b. Miskin Muhammedei-Ümevi el-Mısri (ö. (232/847) Mısır (Kahire) ile görevlendirdi. Haris'in bu görevi sürekli reddetmesi üzerine kadılık makamı beş yıl boyunca boş kaldı. Nihayet arkadaşlarının ısrarı üzerine Fustat'a giderek göreve başladı (ı OCemaziyelevvel237/9 Kasım 851). best İbn Sa'd. et·Taba"at, lll, 147, 198, 247; İbn Kuteybe, el-Ma'ari{(Si'ıvl). s. 68, 125, 151; İbn Düreyd. el·İşti"a", s. 305-306; İbn Cülcül, Taba· "atü'l·e(ıbba' (nşr. Fuad Seyyid). Kahire 1955, s. 54; İbn Abdülber, el-istf'Eıb, ı, 289, 567 -568; lll, 541, 567; IV, 389-390; Yaküt, Mu'cemü'l· büldan, ı. 94; lll, 154; IV, 9-11; İbnü'I-Esir. Üs· dü'l-gabe (Ben nil), 1, 413; İbnü'I·Kıfti, İJ::ıbarü'L· 'ulema', s. 111-113; İbn Ebü Usaybia, 'Uyünü 'l· enba', s. 162-165; İbn Hacer, el-İşabe, ı , 276, _j 1S4 (771) yılında doğdu. Emevller'in Mısır valisi Abdülazlz b. Mervan'ın torunu olan Muhammed b. Zebban b. Abdülazlz'in mevlasıdır. İli m tahsiline ileri yaş­ larda başladı . Süfyan b. Uyeyne, Eşheb elKaysi. İbn Vehb, İbnü'I-Kasım gibi alimlerden hadis rivayet etti; ayrıca bu son iki hacasından fıkıh öğrendi. Güvenilir bir ravi kabul edilen Haris Mısır ve Bağdat' -. ta hadis dersleri verdi; kendisinden EbCı DavCıd, NesaT. Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, EbCı Ya'la ei-Mevsıll, İbn Vaddah, EbCı Hatim er-Razi gibi alimler rivayette bulundular. Halife Me'm Cın ' un Mısır seferi esnasın­ da vezir Fazi b. Mervan'ın başkanlığında mezalim mahkemesi kuruldu. Haris de kadılık görevi verilmek üzere meclise çağ­ rıldı. Yöneticilerin haksızlığına uğrayan bir kişinin Haris'i şahit göstermesi ve onun da idareciler aleyhine ifade vermesi üzerine halk galeyana geldi. Halifenin huzuruna çıkarılan Haris, idarecilerin halka zulmettiğini burada da tekrar edince isyana sebebiyet verebileceği endişesiyle Bağdat'a sürüldü (2 ı 7/832). Daha sonra burada halku'I-Kur'an'la ilgili resmi görüşü benimsemediği için hapsedildL Mütevekkii-Aiellah halife olunca onu ser- Buhar!, et-TarlJ::ıu'ş-şagir, ll, 392; Veki', Al::ı­ barü'l-"uçtat, ııı , 240, 326; İbn EbO Hatim, elCerf:ı ue't-ta'dil, ııı, 90; Kindl. el-Vülat ue'l-"uçtat, s. 353-359; a.e. (Guest), s. 462 , 467-475, 502-505; İbn Hibban. eş-Şi"at, VIII, 182; Hatib, Taril;u Bagdad, VIII, 216-218; Şirazl, Taba"atü 'l-fu"aha', s. 158; Kadi iyaz, Tertfbü'l-medarik, ı, 569-577; İbn Hallikan. Ve{eyat, ll, 56-57; Mizzi, Teh;;:lbü '1-Kemal, V, 281-285; Zehebl, A'lamü'n-nübela', XII, 54-58; a.mlf., Te;;:kiretü'l-f:ıuffB.?. ll, 514-515; Sübki, Taba"at, ll, ı 131 14; İbn Ferhün, ed-Dlbacü'l-mü;;:heb, s. 107; İ bn Hacer, Teh;;:lbü't-Teh;;:lb, ll, 156-158; İbn Tağrlberdl. en-Nücümü'z-zahire, ll, 289, 331; SüyOtl, fjüsnü'l-muf:ıaçiara, 1, 308; ll, 144; İb ­ nü'I-İmad . Şe;;:erat, ll, 121; MahJOf, Şeceretü 'nnar, ı, 67. Iii MEHMET ERDOGAN HAR.is ei-MUHASİBi -, (bk. MUHASiBİ). _j L HARis b. MÜRRE ( öj.o 0! -, ~.)l;.:jf) el-Halis b. Mürreel-Abdi (ö . 42/662) L Hz. Ali'nin kumandanlanndan. _j Tabiinden olup Abdülkays kabilesine mensuptur. Tarih sahnesine ilk defa Hz. Ali'nin halifeliği zamanında çıkmıştır. Sıf­ fin Savaşı'nda Hz. Ali'nin sol cenah piyade birlikleri kumandanı olarak görev yapan Haris (Nasr b. Müzahim, s. 205). 37 199