T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI ORTA ASYA GÜVENLİĞİNDE BÖLGE DIŞI GÜÇLER VE RUSYA Yüksek Lisans Tezi Sabir ASKAROV Ankara-2014 T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI ORTA ASYA GÜVENLİĞİNDE BÖLGE DIŞI GÜÇLER VE RUSYA Yüksel Lisans Tezi Sabir ASKAROV Tez Danışmanı Prof. Dr. Erel TELLAL Ankara-2014 İÇİNDEKİLER GİRİŞ .......................................................................................................................... 1 BİRİNCİ BÖLÜM ORTA ASYA’NIN GÜVENLİK SORUNLARI I. Sınır Sorunları ....................................................................................................... 17 II. Etnik Çatışmalar .................................................................................................... 24 III. Su Sorunları .......................................................................................................... 35 IV. Orta Asya’da Siyasal İslam Tehdidi ..................................................................... 41 V. Afganistan Sorununun Orta Asya’ya Etkileri ....................................................... 48 İKİNCİ BÖLÜM: BÖLGEDIŞI GÜÇLERİN ORTA ASYA’DA Kİ GÜVENLİK POLİTİKALARI I. Bölge Dışı Güçlerin Rekabet Ettikleri Alanlar...................................................... 52 II. ABD’nin Orta Asya Politikasında Güvenlik Boyutu ............................................ 56 III. IV. V. 1. ABD’nin 1979 Sonrası Orta Asya Politikası................................................. 56 2. Büyük Orta Asya Projesi ................................................................................ 65 3. Enerji Politikaları ........................................................................................... 78 Çin’in Orta Asya Politikasında Güvenlik Boyutu ................................................. 81 1. Sınır Sorunları ................................................................................................ 82 2. Uygur Sorunu ................................................................................................. 87 3. Jeopolitik Mücadelesi ..................................................................................... 90 4. Şanghay İşbirliği Örgütü ............................................................................... 92 5. Enerji Politikaları ........................................................................................... 94 AB’nin Orta Asya Politikası................................................................................ 102 1. Avrupa Birliği’nin Güvenlik ve Entegrasyon Politikaları ............................ 102 2. Enerji Politikası ............................................................................................ 107 3. Uyuşturucu Sorunu ...................................................................................... 110 Türkiye’nin Orta Asya Politikasında Güvenlik Boyutu ...................................... 113 1. Dış Politika Değişiminin Nedenleri ve Orta Asya Politikasına Yansımalar ................................................................................................... 113 VI. 2. Askeri ve Güvenlik Alanında İşbirliği ......................................................... 116 3. Enerji Politikası ............................................................................................ 120 4. Türk Konseyi ............................................................................................... 126 5. Şanghay İşbirliği Örgütü Üzerinden Bölge Politikası ................................. 129 İran’ın Orta Asya Politikası: Sınırlı İlişki ........................................................... 130 VII. 1. İran’ın Değişen Dış Politikasında Orta Asya ............................................... 130 2. Hazar Denizi Statüsü ve Enerji Güvenliği ................................................... 136 Hindistan, Pakistan ve Japonya’nın Orta Asya Güvenlik Politikaları ................. 139 1. Hindistan’ın Orta Asya Politikası ................................................................ 139 2. Pakistan’ın Orta Asya Politikası .................................................................. 145 3. Japonya’nın Orta Asya Politikası ................................................................. 149 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM RUSYA FEDERASYONU’NUN ORTA ASYA POLİTİKASINDAN GÜVENLİK BOYUTU I. Çarlık Rusyası ve Sovyetler Birliği Dönemleri ............................................... 153 II. Sovyetler Birliği Sonrası Jeopolitik Boşluk ve Rus Dış Politikası ................... 158 III. Rusya’nın BDT Ülkelerinde Entegrasyon Politikaları...................................... 169 1. Ekonomik Bütünleşme ............................................................................... 169 2. Güvenlik Alanında Entegrasyon Politikası ................................................ 170 3. Rusya’ya Alternatif Yapılanmalar ............................................................. 172 IV. Putin Dönemi Rusya’nın Orta Asya Politikası ................................................. 176 V. Enerji Politikaları ............................................................................................. 200 VI. Şanghay İşbirliği Örgütü ................................................................................. 210 VII. Kolektif Güvelik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) .................................................. 216 1. KGAÖ Kuruluşu ve İşleyişi ....................................................................... 216 2. Orta Asya Ülkelerinin KGAÖ Politikaları ve Çıkarları ............................. 220 3. Rusya’nın Orta Asya Politikasında KGAÖ Rolü....................................... 222 VIII. Rusya’nın “Avrasya Birliği” Stratejisi ........................................................... 224 SONUÇ .................................................................................................................... 233 KAYNAKÇA .......................................................................................................... 243 TEZ ÖZETİ ............................................................................................................ 291 ABSTRACT ............................................................................................................ 292 GİRİŞ Orta Asya1 olarak bilinen bölge coğrafi olarak Asya’nın merkezinde yer almaktadır. Batısı Hazar Denizi’yle çevriliylen, doğusu Çin’in Uygur-Sincan bölgesine (Doğu Türkistan’a) kadar uzamaktadır. Kuzeyde Rusya’nın güney sınırları, güneyde ise İran, Afganistan ve Pakistan’ın kuzey sınırları yer almaktadfır. Dolayısıyla bizim ele alacağımız anlamda Orta Asya, mermesinde Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın yer aldığı doğusunda petrol ve doğalgaz zengini Hazar Denizi’nin, batısında yükselen güç Çin ve Çin’in en istikrarsız bölgesi olan Uygur bölgesinin, güneyinde Afganistan, Pakistan gibi yine istikrarsız ülkelerin bulunduğu dünyanın en stratejik bölgelerinden biridir. Aynı şekilde Avrasya kıtasının Rusya, Çin, Hindistan gibi büyük güçlerin kesiştiği notada yer alması Orta Asya’nın önemini daha da artırmaktadır. Yeraltı ve yerüstü kaynakları bakımından zengin olan Orta Asya’nın bu bölgesinin kapladığı alan 4 milyon km2yi, toplam nüfusu 50 milyonu geçmektedir. Rusya ve Çin gibi güçlü, Orta Doğu gibi karışık bir bölgeyle komşu olan ve Asya’nın içine sıkışmış bu kapalı coğrafya üzerinde; bölgesel ve küresel güçlerin “Büyük Oyun” diye adlandırılan rekabetleri bulunmaktadır. Burada yer alan Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan’la Hazar Denizi batısındaki Azerbaycan gibi nüfusun büyük kısmı Türk topluluklarından oluşan ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını kazanan bu genç devletler, bölgede üretilen petrol, doğalgaz, altın ve değişik metallerle, pamuk, pirinç, buğday, ipek, koyun, 1 Orta Asya kelimesi bölgenin tüm tarihsel geçmişini içine alır şekilde kullanılsa da, Sovyetler Birliği döneminde bölge “Orta Asya ve Kazakistan” olarak tanımlanmaktaydı. 1993’te bölge ülkeleri tarafından “Merkezi Asya” olarak değiştirilmesine karar verilmiştir. Türkiye de Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan’ın bulunduğu bölgeyi Orta Asya olarak isimlendirirken, eski Sovyet Cumhuriyetlerinin tamamı bu bölgeyi Merkezi Asya şeklinde kullanmaya devam etmektedir. 1 kürk ve havyar gibi tarım ve hayvancılık ürünlerinin önemli kısmına sahip bulunmaktadırlar. Zengin yeraltı ve yer üstü kaynaklarının varlığı ve kaynaklarının nüfuslarına oranlandığında çok fazla olması dikkatleri Asya’nın kalbindeki genç cumhuriyetlere çekmektedir. Hazar Denizi’nin yüz yıldan uzun bir süredir petrol ve doğal gaz deposu olduğunun bilinmesi ve bu kaynakların bölgede yer alan devletler tarafından işletilmeye başlanması bölgeyi cazibe merkezi yaptığı gibi aynı zamanda ekonomik güç haline getirecektir. Küresel siyasi gelişmelerse bölgenin coğrafi manasını da etkisi altına almıştır. Afganistan’daki istikrarsızlığın siyasi sonuçları Orta Asya’ya nasıl yansımışsa ve Rusya’yla birlikte ABD’nin de bölgeye yönelik politikalarını belirlemişse, Uygur bölgesindeki gelişmelerin de hem Çin’in bölge politikasını etkilemiş hem de bölgenin kendisini etkilemeye başlamıştır. Avrupa Birliği’nin giderek artan enerji talepleri Orta Asya bölgesini bir cazibe merkezi haline getirmiş, enerji kaynakları üzerinde Rusya’yla kıran kırana rekabete girişmesine neden olmuştur. Doğal olarak bu rekabette ABD önemli rol üstlenerek Rusya’nın bölgedeki etkisini azaltmaya çalışmıştır. Daha sonra ise bu rekabete Çin’in eklenmesiyle Orta Asya ülkeleri doğubatı arasında denge politikası izleme fırsatı yakalarken jeopolitik konumlarını da kullanarak küresel oyunculardan pay kapmaya çalışmışlardır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra yeni koşulların Orta Asya’sında yeni güvenlik sorunları yüz üstüne çıkmış, bölgede yoğun rekabet içerisine giren aktörler ortaya çıkmış, hem bölgesel sorunlar hem de bölge üzerindeki uluslararası rekabet Rusya’nın bölge üzerindeki politikalarını da belirler hale gelmiştir. Büyük devletler bölgeye yönelik amaçlarını gerçekleştirebilmek için doğal olarak bölgenin zayıf noktalarına yönelmektedirler. Orta Asya’daki Yeni Cumhuriyetler yakın 2 gelecekte büyük bir problem yaşamamak için uluslararası arenada dengeli politikalar takip etmek ve kendi aralarında işbirliğini kuvvetlendirmek zorundadırlar. XVI. yüzyılın ortalarında İdil-Ural bölgesine hâkim olduktan sonra Ruslar, yayılmacılık politikaları çerçevesinde dikkatlerini Orta Asya bölgesine çevirmişlerdir. Güney sınırlarının güvence altına alınması, bölgedeki ticari yolları kontrol altında tutma ve başta İngiltere olmak üzere küresel güçlerin bölgede güçlenmesini engelleme isteği, Çarlık Rusyası’nın bölgeye yönelik siyasetinin de temelini oluşturmuştur. Daha XVII. Yüzyılın başında küçük askeri keşif seferleri düzenlemeye başlayan Ruslar, bölgenin tamamını ancak XIX. yüzyılın ikinci yarısında ele geçirebilmişlerdir. Rusya’nın bölgedeki hâkimiyeti yüz yıldan fazla sürmüş ve 1991 yılında SSCB’nin parçalanmasıyla Orta Asya cumhuriyetleri, bağımsızlıklarını kazanmışlardır. SSCB’nin parçalanması, Rusya için büyük bir felaket olmuştur. 1991’den itibaren Rusya Federasyonu yeni bir siyasi aktör olarak ortaya çıkıyordu. Sovyetler Birliği’nin çöküşü, Rusya’yı paradoksal bir durumda bırakmış, muazzam bir jeopolitik kargaşa yaratmıştı. Ülkenin nüfusu yarı yarıya düşmüş; toprakları küçülmüştü. Sovyetler Birliği’nin yaklaşan dağılmasından dış dünyanın haberdar olduğundan daha az haberdar olan Rus halkı, artık kıtalar ötesi bir imparatorluğun sahibi olmadıklarının, Rusya’nın sınırlarının Kafkasya bölgesinde 1800’lerin başındaki haline, Orta Asya’da 1800’lerin ortalarındaki haline, Batı sınırlarının da yaklaşık 1600’lerdeki, Korkunç İvan’ın hükümranlığının sonrasındaki konuma geri 3 döndüğünün farkına vardılar.2 Rusya artık ne imparatorluk, ne de Sovyet Birliği gibi sosyalist ekonomiye sahip devletti. Rusya artık, Batı’nın temel özelliklerini tekrarlayan milli demokratik burjuva devletiydi. Bir zamanlar süper güç olan Rusya, SSCB’nin dağılmasıyla iç politikada olduğu gibi ekonomik olarak da büyük sıkıntılar yaşamış, büyük toplumsal bunalım ve toplumsal dönüşüm geçirmiş ve buna bağlı olarak da uluslararası arenadaki konumu zayıflamıştır. Moskova, SSCB döneminde güçlü olduğu Balkanlar, Orta Doğu, Kafkasya ve Orta Asya’da etkisini kaybetmiş ve söz konusu bölgelerde başka aktörler etkili olmaya başlamışlardır. Orta Asya ülkelerinin, sorunlu bölge Afganistan’a komşu olmaları, bölgede enerji kaynaklarının mevcudiyeti, bölgenin jeo-stratejik öneme sahip olması, Çin için bölge ülkelerinin büyük bir pazar konumunda olması gibi hususlar, bölgesel ve küresel güçlerin bölgeye olan ilgisini arttırmıştır. Nitekim Boris Yeltsin döneminde Moskova, Orta Asya’daki konumunu yitirirken, ABD, AB, Çin ve Türkiye gibi ülkeler Orta Asya ülkeleriyle çeşitli alanlarda işbirliğini geliştirmişlerdir. Rusya’nın Batı eksenli siyaset izlemesi, Rus yetkililerinin de Orta Asya ülkelerinin her ne olursa olsun kendilerinden fazla uzaklaşamayacaklarını düşünmeleri ve Kremlin’in ekonomik alanda Orta Asya ülkelerinin istek ve ihtiyaçlarını karşılayamaması gibi etkenler de Moskova’nın bölgedeki varlığını zayıflatmıştır. Rusya Federasyonu ilk yıllarında Rus dış politikası liberal temellere dayanan ve uluslararası kuruluşlarla bütünleşmeyi amaçlayan bir süreç içerisine girmiştir. Dönemin Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in Batı’yla yakınlaşma çabası Rusya’yı Sovyetler Birliği siyasetinin teorik ve pratik eğiliminden uzaklaştırmasına 2 Zbigniew Brzezinski, Büyük Satranç Tahrası; Amerika’nın Küresel Üstünlüğü ve Bunun Jeostratejik Gereklilikleri, çev: Yelda Türedi, İstanbul, İnkilap Kitabevi, 2005, s. 129. 4 neden olmuştur. Yeltsin ve dönemin Dışişleri Bakanı Andrey Kozırev, ekonomik kayıpların telafi edilmesi ve ülke ekonomisinin dönüştürülmesi için Batılı ülkelerin ve Batılı uluslararası kuruluşların finansal desteklerini elde etmeyi amaçlamıştır. Yeltsin yönetimi Batı’nın sağlayacağı kaynaklar ve maddi destekler karşılığında her tür dış politik eğilime hazır davranış sergilemiş ve bu dönem Rusya dış politika stratejisinden yoksun ve dar ulusal çıkar odaklı bakış açısıyla yönetilmiştir.3 Rusya’nın Batı karşısında sürekli tavizler vermesi4 ve ekonomisi için beklediği desteği alamaması, muhalefetin eleştirilerini giderek artmasına sebep olmuştur. Kozırev, Aralık 1993 seçimlerinden hemen sonra Rus dış politikasının yönünü değiştireceğini açıklamıştır. Kozırev bu değişikliklerle eski Sovyetler Birliği coğrafyasının Rusya’nın hayati çıkar alanı ilan edileceğini ve Rusya’nın geleneksel olarak hükmettiği alanlarda askeri üsler inşa edeceği yönünde olacağı sinyalini vermiştir. Fakat bu çıkış Rus dış politikasının stratejik yönünün değişmesi değil, devlet kurumları içindeki güç dengesinin değişmesine karşı bir taktik değişiklikten ibaretti ve Rusya batı yönlü dış politika eğiliminden vazgeçmedi.5 1996’te Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturan Yevgeniy Primakov’la YeltsinKozırev’un Atlantikçi dış politika eğilimi sona ermiştir. “Primakov Doktrini” olarak da bilinen Rus dış politikası üç temel ilkeye dayanıyordu: entegrasyon, çok kutupluluk ve alternatif tercih. Yani Rus dış politikasında öncelikler dünya 3 Selesta A. Wollander, “Vzaimosvyaz Ekonomiki i Bezobasnosti vo Vneşney Politike Rossii i ih Znaçeniye Dlya Ukrainı i Belorusii”, Meçi i Oralı: Ekonomika Natsionalnoy Bezopasnosti Belorusii i Ukrainı, der. R.Legvold, S.A.Wollander, Moskova, İnterdialekt 2004, s. 77-125. 4 Rusya’nın Soğuk Savaş dönemi etki alanlarındaki pasif ve batıcı politikası nedeniyle Batıda “Rusya’nın ulusal çıkarlarının ne olduğunu ve bunları nasıl savunmak gerektiğini unuttuğu, Dışişleri Bakanı Kozırev’in Batıyı, Rusya’nın her şeye, hatta kendi ulusal çıkarlarına karşı işbirliği yapacağına bile alıştırdığı” yönünde yorumlar yapılmıştır. Stanislav Kulik, “Blijnevostoçnaya Politika Rossii: İstoriçeskiy Opıt 1996-1999 gg”, KUBGAU, No: 81(07), 2012, s. 1-2. 5 A.P.Tsıgankov, Vneşnyaya Politika Rossii Ot Gorbaçova do Putina: Formirovaniye Natsionalnıh İnteresov, Moskova, “Nauçnaya Kniga”, 2008. s. 98-99. 5 ekonomisiyle entegrasyon, çok kutuplu dünya düzeninin kurulması ve dünya politikasıyla ilgili meselelerde ABD politikalarına alternatif çizginin izlenmesiydi. Primakov’la birlikte Rus dış politikası, realizm6 ve pragmatizm üzerinde inşa edilmeye başlamıştır.7 Bu bağlamda 1990’lar boyunca Rus dış politik çizgisi, çok yönlülük ve denge stratejisine dayanmıştır. Büyük güç statüsünü neredeyse kaybetmiş Rusya, kendi politik ve ekonomik zayıflığından dolayı aktif dış politika izleme imkânına sahip olmamış, uluslararası ve bölgesel sorunların çözümünde arabuluculuk rolünü üstlenmeye çalışmıştır.8 Vladimir Putin’in 2000 yılında iktidara gelmesiyle Rusya’nın küresel ekonomik merkezlerden biri olma hedefi Rus dış politikasının önemli ilkelerinden biri olmaya başladı. Bunun temelinde Yevgeni Primakov’un “çok kutuplu dünya” konsepti yatmaktaydı. Ancak Putin ve ekibi söz konusu konsepte teorik katkının yanında Rus dış politika stratejisinin şekillenmesine ve hayata geçirilmesine önemli derecede pratik katkı sağladı. Putin, daha önceki dönemin sadece güvenlik sorunları üzerinde odaklanan dış politika yaklaşımıyla birlikte, Rusya’nın uluslararası alanda ekonomik fırsatlardan yararlanmak için ülkenin jeo-ekonomik konumunu güçlendirilmeye de ağırlık vermiş, uluslararası güvenlik sorunları konusundaysa 6 Realist dış politikaya göre uluslararası aktörler olarak devletler kendi çıkarlarını kollamak için sadece kendi gücüne ve iktidarına dayanmalıdır. Kendi iktidarını koruyabilmek için ise kendi kaynaklarını kontrol etmelidir. İktidarını sağlayabilmesi, kendi güvenliğini de sağlayabilecektir. Ne kadar güçlü bir iktidar sahip olursa, güvenliğini o kadar güvence altına almış olur. Uluslararası ortamın sürekli çıkar çatışması alanı olduğundan dolayı güvenilir bir ittifaka girilmesi de mutlak güvenliğin sağlanmasında yetersizdir. Uluslararası düzenin ve dolayısıyla da istikrarın sağlanabilmesi güç dengesine dayanmalıdır. Yani büyük güçler arasında iktidarın eşit derecede paylaşılmasıdır. Güç dengesinin korunabilmesinde devletlerin askeri gücü/kapasitesi en önemli araçtır. M. Pançenko, “Realistiçekaya Paradigma Mejdunarodnogo Poryadka: Proşloye i Buduşeye”, Polis, 2009, s. 7. 7 Aleksey Puşkov, “Ot Meçtı O Garmonii k Jestokomu Realizmu”, Nezavisimaya Gazeta, 18 Temmuz 2000. 8 V.İ.Korotkeviç, İstoriya Sovremennoy Rossii 1991-2003, Petersburg, S.Petersburg Üniversitesi Yayınları, 2004, s. 68. 6 devletler arasındaki sorunlardan ziyade, uluslararası terörizmle mücadele edilmesine yönelik çaba harcamıştır.9 Putin’in Devlet Başkanı seçilmesinin ardından üst üste üç kilit doktrin kabul edilmiştir. 10 Ocak 2000’de Ulusal Güvenlik Konsepti, 21 Nisan 2000’de Askeri Doktrin ve 28 Haziran 2000’de de Dış Politika Konsepti. Her üç belgede de Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) Rus dış politikasının öncelikli alanı ilan edilmiştir. Ulusal Güvenlik Konseptinde BDT’de entegrasyon sürecinin zayıflamasını, BDT üzerinden inşa etmeye çalıştığı “çok kutuplu dünyada” merkezlerden biri olma yolundaki çabasını engellenmesini ulusal güvenliğine en büyük tehdit saymıştır.10 Aynı şekilde Rusya’nın Askeri Doktrini, “çok kutuplu dünyada” etkili merkezlerden biri olma çabasına karşı gelinmesini tehditler arasında belirledi ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üyeleriyle ortak savunma alanın ve ortak askeri güvenliğin sağlanmasının zorunlu görülmesinden yola çıkarak askerisiyasi ve askeri-teknik alanda işbirliğinin yoğunlaştırılmasını öncelikli hedef seçti.11 Bu iki önemli belge sonrası yayınlanan Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti, eski Sovyet coğrafyasında kalan Rus azınlığın haklarını garantilemenin yanında, Konsepte dayanarak BDT üyeleriyle ayrı ikili ilişkiler çerçevesinde olduğu gibi, BDT’nin tamamına yönelik Gümrük Birliği ve Kolektif Güvenlik Anlaşması üzerinden işbirliğinin şekillenmesi amacını belirledi. BDT ülkeleriyle olası çatışmaların kolektif çözümü, askeri-siyasi ve güvenlik alanlarında, özellikle de 9 Vladimir Putin, “Rossiya Na Rubeje Tısyaçeletiy”, Nezavisimaya Gazeta, 30 Aralık 1999. 2000 Yılı Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Konsepti, “Kontseptsiya Natsionalnoy Bezopasnosti Rossiyskoy Federatsii, 10 Yanvarya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 79. 11 2000 Yılı Rusya Federasyonu Askeri Doktrini, “Voennaya Doktrina Rossiyskoy Federatsii, 21 Aprelya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 109. 10 7 aşırıcılık ve terörizmle mücadele konularında işbirliğinin geliştirilmesi öncelikli hedef sayıldı. BDT ülkeleriyle ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi ve Hazar Denizi’nin statüsünün tüm tarafların çıkarlarına uygun ve karşılıklı yakınlaşmanın sağlanmasına yönelik yeni yaklaşımlar oluşturulması belirtildi.12 11 Eylül 2001 olaylarının ardından ABD’nin Afganistan’a müdahalesi ve uluslararası terörizme karşı mücadele için Orta Asya’da edindiği askeri üsler ve bölge ülkeleriyle kurduğu ittifak ilişkileri Orta Asya’da güç dengesini aniden değiştirmiştir. Batı ile yakınlaşmak, pragmatist Rus dış politikasının merkezinde yer almaktaydı ve 1999 Yugoslavya savaşından sonra ABD ile soğuk olan ilişkileri Putin tekrar düzeltmeye çalışmaktaydı. 11 Eylül olayları Rusya’ya bu politikasını gerçekleştirmek için fırsat yaratmıştı. ABD eliyle Taliban’ın ortadan kaldırılması ve Çeçen Savaşını bitirmek için de önemli olmuştu. Afganistan operasyonuna geniş destek veren Rusya, ABD ile istihbarat paylaşımı gerçekleştirmiş, hava sahasını açmış, arama kurtarma operasyonlarında yer almıştır. Rusya Orta Asya’daki müttefiklerini ABD ile adeta paylaşmış, Afganistan’da terörizme karşı operasyon yapabilmesi için ABD’nin Orta Asya’da askeri üsler konuşlandırılmasına rıza göstermişti.13 Fakat ABD’nin Orta Asya’da askeri-siyasi varlığı Rusya ile ABD arasında rekabeti hızla artırmıştır. Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın ABD’nin güvenlik sistemine dâhil olması Rusya’nın bölgedeki etkisinin azalması anlamına geliyordu. Orta Asya’nın güney ülkelerinin Rusya ile ittifak ilişkisinin zayıflaması ve güvenlik 12 2000 Yılı Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti, “Kontseptsiya Vneşney Politiki Rossiyskoy Federatsii, 28 İyunya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 116-117. 13 Ibid., s. 168-169. 8 alanında ABD’yle işbirliğine gidilmesi süreci başlamıştı. ABD’nin Orta Asya’da stratejik varlığını artırması bölgenin enerji kaynakları üzerinde rekabetini arttırdı. Afganistan’dan kaynaklanan ve Orta Asya üzerinden Rusya ve Avrupa’ya yapılan uyuşturucu akışı hızla artmaya başladı. 2002’de Örgüte dönüşen Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) Rusya’nın Orta Asya’da güvenlik alanında başarı sağladığı bir adım olmuştur. Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın üyesi olduğu KGAÖ çerçevesinde Rusya Kırgızistan’ın Kant kentinde askeri hava üssü açmış, 2004’te Tacikistan’da bulunan 201. motorize piyade birliklerini askeri üsse dönüştürmüştür. Tacikistan borçlarının silinmesi karşılığında Rusya “Nurek” radar istasyonunu 49 yıllığına kiralamıştır. 2004’te Kazakistan’la yaptığı anlaşmayla Baykonur Uzay İstasyonu’nu 2050 yılına kadar kiralayarak Moskova Orta Asya’da önemli bir stratejik hamle yapmıştır. Eski Sovyetler Birliği coğrafyasında ABD’nin desteklediği halk hareketlerinin Mart 2005’te Kırgızistan’da iktidar değişikliğine neden olması ve 12-13 Mayıs 2005’te Özbekistan’da iktidara karşı ayaklanmanın meydana gelmesi, bölge ülkelerinin Rusya’yla daha yakın ilişki içerisine girmesine neden olmuş, Rusya bölgedeki etkisini daha da artırmıştır. Enerji alanında da özellikle Putin’in iktidara gelmesinden itibaren Rusya’nın Orta Asya’ya yönelik hamlesi artmıştır. Rusya’nın Orta Asya enerji kaynakları ve boru hatları üzerindeki hâkimiyeti ilk başta Kazakistan ve Türkmenistan’a yönelik olmuştur. Rusya, Kazak ve Türkmen enerji kaynaklarının Hazar Denizi üzerinden inşa etme projelerini Hazar Denizi’nin statüsünü öne sürerek engellemiş, kendi toprakları üzerinden pazarlanması için önemli anlaşmalar yapmıştır. 9 Orta Asya ülkelerinin doğalgaz sektörünün tamamında tekel kurmak isteyen Gazprom, Kazakistan’la 25 yıllığına enerji alanında stratejik işbirliği anlaşması imzaladı. Rusya, Nisan-Mayıs 2003’te Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’la enerji alanında 25 yıllığına birkaç stratejik anlaşma imzaladı. Söz konusu anlaşmalarla Rusya bu ülkelerin petrol ve doğalgazının ortak işletilmesini ve altyapısının inşasını üstlenmiştir. Şubat 2002’de Putin Rusya’nın ve Orta Asya’daki doğalgaz üreticisi ülkelerinin dünya doğalgaz piyasalarında pozisyonlarını güçlendirmek için “doğalgaz OPEC” projesini teklif etmiş, 2005’te Putin’in Rusya Güvenlik Konseyi toplantısında dile getirdiği “enerji alanında süper güç” konseptiyle enerji alanının Rus dış politikasındaki önemini bir kez daha vurgulamıştır. Ancak 2000’lerin ikinci yarısından itibaren hem enerji alanında hem de bölge ülkeleri üzerindeki etki açısından Rusya, Çin gibi yeni bir aktörle karşı karşıya kaldı. ŞİÖ üzerinden Orta Asya ülkeleriyle güçlü işbirliğine giren Çin, bazı alanlarda Rusya’nın etkisini sınırlamaya başladı. Rusya, Çin’i yanına alarak ŞİÖ üzerinden ABD’nin bölgedeki etkisini sınırlamayı hedeflerken, bir taraftan kendi “yakın çevre”sinde Çin’in etkisini artırmasının yolunu açmıştır. Bu da Rus-Çin rekabetinin başlamasına neden oldu. Rusya bu rekabette iki numaralı aktör durumuna düşmemek için bölgede 1990’larda başlatılan entegrasyon projelerini tekrar canlandırmak istemiştir. Rusya’nın bu yönde attığı en önemli entegrasyon örgütlerinden biri savunma ve güvenlik alanında olmuştur. Bu işlevi görecek olan KGAÖ bölgedeki terörizm ve uyuşturucu mücadelesinde taraf ülkelerin kolluk kuvvetleri ve istihbarat birimleri arasında işbirliğine gidilmiş, istihbarat birimleri, Savunma Bakanlıkları, polis ve diğer güvenlik birimleri arasında KGAÖ çerçevesinde ortak çalışmalar başlatılmıştır. 10 Böylelikle KGAÖ örgütsel faaliyetleriyle AGİT’i, savunma ittifakı anlamında ise NATO’yu anımsatan çok yönlü işleve sahip uluslararası güvenlik örgütü haline gelmiştir. 2011’da alınan kararla KGAÖ alanında meydana gelebilecek güvenlik tehditlerine karşı krizinin meydana geldiği devletin krizi çözmekte yetersiz kaldığında KGAÖ müdahale edebilecek. Bu da Rusya’nın bölgedeki etkisini artırmasında önemli gelişme olmuştur. Rusya’nın Orta Asya coğrafyasından diğer bir önemli entegrasyon politikası Avrasya Birliği projesi olmuştur. Rusya, Kazakistan ve Belarus’un etrafında inşa etmeye çalışılarak güçlü bir siyasi birlik oluşturulmasını hedeflemiştir. 2010’da resmen faaliyete başlayan Gümrük Birliği ve 2012’de kurulan Ortak Ekonomik Alanı, 2014’te birleşerek Avrasya Ekonomik Birliği’ne (Avrasya Birliği’ne) dönüştürülmüştür. Avrasya Birliği, Rusya’nın merkezinde bulunduğu bir ekonomik ve siyasi merkez haline dönüştürülmesi ve bu sayede “çok kutuplu” dünyada kutuplar arasında rekabet edebilen merkez haline gelmesi amaçlanmıştır. 2012’den itibaren Kremlin, Orta Asya ülkeleriyle olan ilişkilerinde farklı bir politika izlemeye başladı. Daha önce bölge ülkeleri arasında dengeli politika izlerken, bundan sonra kendisiyle ittifak ilişkisi içerisinde olan Kırgızistan ve Tacikistan’a sağlayacağı maddi destek karşısında sıkı işbirliğine ve Rusya’nın bölgedeki dış politika çıkarlarına destek vermelerini talep etmeye başlamıştır. Bu çerçevede Rusya’nın Kırgızistan’da bulunan tüm askeri üslerinin (Karakol ve Karabalta’da askeri radar üssü, Maylı-Suu’da radyo sismik laboratuarı ve Kant’ta askeri hava üssü) tek bir komutanlık altında birleştirilmesine ilişkin anlaşma imzalandı ve üslerin kullanım süresi 15 yıl daha uzattı. Kırgızistan’daki Kant askeri hava üssünü genişletmeye başladı. 11 Tacikistan’la varılan anlaşma sonucu 201. askeri üssünün 2042 yılına kadar uzatılması karşılığında Rusya, Tacik işçileri imtiyazlı rejime tabi tutacak, Tacikistan’a Rus hidrokarbon kaynaklarının ihracatında gümrük tarifeleri kaldırılacak, Tacik ordusunun silahlandırılması için 200 milyon dolar destek ve Tacikistan barajlarının inşaatına maddi yardım sağlayacaktı. Kazakistan’ı Ortak Hava Savunma Sistemleri’ne dâhil ederek Rusya güney hava sınırlarının güvenlik alanını genişletmiştir. Bu bağlamda çalışmanın amacı 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Orta Asya’da meydana gelen güvenlik sorunlarını ele almak, bölgedeki özellikle siyasi alanda ve güvenlik alanında bölgesel ve küresel güçlerin bölgeye yönelik politikalarını objektif bir şekilde incelemektir. Son olarak da bu gelişmeler çerçevesinden Sovyetler Birliği sonrası yeni Rusya’nın Orta Asya politikasının güvenlik boyutunu ayrıntılı olarak ortaya koyarak daha önceki çalışmalara katkıda bulunmaktır. Tez çalışması “Giriş” ve “Sonuç” dışında üç bölümden oluşmaktadır. Tezin ilk bölümünde, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından Orta Asya bölgesinde ortaya çıkan güvenlik sorunlarının nedenleri ve gelişimini ele alarak bu güvenlik sorunlarının bölge ülkeleri arasındaki ilişkileri nasıl etkilediğine değinilecektir. SSCB’nin inşa döneminde Türkistan’da yeni uluslar yaratma sürecinde bölgede çizilen sınırlar Sovyetler Birliği döneminde herhangi bir sorun teşkil etmezken Sovyetler Birliği sonrası dönemde bölge ülkeleri arasında çatışmalara kadar giden sorun haline gelmiş, söz konusu bölge ülkelerinin dış politikalarını doğrudan etkiler nitelik kazanmıştır. Bu çerçevede sınır sorunlarının çözümüne yönelik çabalara ve hâlâ var olan sınır sorunlarına değinilecektir. Sınır sorunlarından kaynaklanan etkin 12 çatışmalara değinileceği gibi, bölge ülkeleri arasında tarihsel nedenlerden dolayı etnik azınlıklara karşı ayrımcılık ve etnik çatışmalara değinilecektir. Yine Sovyet Birliği sonrası bölge ülkelerinin ulusal güvenlikleri açısından önemli yer tutmaya başlayan su sorunları ele alınarak, su sorunlarının nedenleri ve bölge ülkelerinin su sorunları çerçevesinde kendi aralarından ne tür bir ilişki söz konusu olduğu incelenecektir. SSCB’nin yıkılmasından önce başlayan Siyasal İslam hareketlerinin daha sonra bölge ülkeleri için nasıl bir sorun haline geldiğini ele alarak Afganistan sorununun da bölge ülkelerini ne tür güvenlik riskleri ve tehditleriyle karşı karşıya bıraktığını açıklamaya çalışacaktır. Hazar Denizi sorunu ve bölge ülkelerinin ulusal çıkarları açısından ne anlama geldiği de değerlendirilecektir. İkinci bölümde ise, bölge dışı güçlerin bölgedeki rekabetinin de bir güvenlik sorunu olduğuna değinilerek, ABD, Çin, Avrupa Birliği, Türkiye, İran, Hindistan, Pakistan ve Japonya gibi küresel ve bölgesel oyuncuların Orta Asya politikalarının güvenlik boyutları ve jeopolitik amaçları ayrıntılı bir biçimde ele alınarak, bu politikalarının nedenleri ve sonuçları, söz konusu güçlerin rekabeti ve işbirliği incelenecektir. Küresel hegemonyasını Orta Asya’ya da yayma amacını güden ABD, 1990’ların ortalarından itibaren günümüze kadar Rusya’nın siyasi etkisini, daha sonra Çin’in ise bölgedeki ekonomik hegemonyasını sınırlamak istemiş, İran’ı bölgeden dışlamak için çabalamıştır. Bu politikalarını gerçekleştirirken ekonomik, siyasi, diplomatik ve güvenlik gibi tüm araçları kullanmıştır. ABD’nin politikasıyla paralellik izleyen AB’nin bölge politikası genellikle enerji politikalarıyla sınırlı kalmış, NATO çerçevesinde Afganistan sorunu nedeniyle bölgede etkisini sürdürmeye çalışmıştır. Başlangıçta Uygur Özerk Bölgesi sorunu nedeniyle Orta Asya’daki sınırdaş ülkeleriyle başlattığı güvenlik temelli ilişkileri, Çin’i daha sonra 13 bölgenin en önemli gücü haline getirmiş, bölgedeki ABD etkisine karşı Rusya’yla işbirliğine giderken, bazı durumlarda ve giderek Rusya’nın rakibi olmaya başlamıştı. 1990’lı yılların bölgedeki en önemli dış aktörlerinden biri olan Türkiye’nin küresel ve bölgesel gelişmeler nedeniyle bölge politikası sınırlı kalmıştır. Özellikle Tacik iç savaşının çözümünde önemli rol üslenen İran’ın ilerleyen yıllarda Orta Asya’daki politikası giderek zayıflamış, güvenlik politikalarını Afganistan üzerinde yoğunlaştırmıştır. İki rakip ülke olan Hindistan ve Pakistan bu rekabetini Orta Asya’da da sürdürmüşlerdir. ABD’nin en önemli müttefiki olan Japonya’nın Orta Asya politikası Washington’un politikalarıyla paralel yürümüş, uzun vadeli bölge politikası ise yine ABD’yle birlikte yükselen Çin’i çevreleme amacı gütmüştür. Dolayısıyla bu bölümde ağırlıklı olarak bölgede 1990’lardan itibaren farklı küresel aktörlerin jeopolitik rekabetlerinin tarihsel kökenleri, rekabet alanları, bu rekabette kullandıkları araçlar ve bu çerçevede oluşturdukları ikili ve çok taraflı ittifak ve işbirliği anlaşmaları incelenecek, bu gelişmelerin Rusya’nın bölgeye yönelik güvenlik politikalarını hangi yönde etkilediği belirlenmeye çalışılacaktır. Çalışmanın sonuncu bölümündeyse Çarlık ve Sovyetler Birliği dönemlerinde Rusya’nın bölgeye yönelik politikalarına kısaca değinildikten sonra SSCB’nin çöküşüyle Avrasya’da yaşanan güç boşluğu ve Rusya’nın da kendi içerisinde yaşadığı siyasi ve ekonomik bunalım nedeniyle bölgeden çekilmesi anlatılacaktır. Fakat çok geçmeden Rusya yaşadığı ani şoku atlatarak “Yakın Çevre” doktriniyle yeniden bölgeye dönme çabası içerisine girecek, SSCB’nin çöküşü sırasında oluşturulan BDT üzerinden özellikle ekonomik ve güvenlik konularında bölge ile bütünleşmeye çalışacaktır. 1996 yılında kurulan Şanghay Beşlisi üzerinden Rusya’nın Çin ile yakınlaşması ve özellikle güvenlik konularında işbirliğine gitmesi 14 Rusya’nın bölgedeki varlığını daha güçlü bir şekilde hissettirmesine neden olacaktır. Vladimir Putin’in başkanlık koltuğuna oturması ve bundan kısa bir süre sonra 11 Eylül olaylarının yaşanmasının ardından ABD’nin Afganistan’a müdahalesiyle değişen küresel jeopolitik konjonktürde Rusya, kendi iç yapılanmasını hızla gerçekleştirirken aynı zamanda bölgede de daha aktif olmaya çabalamıştır. Şanghay Beşlisi Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) dönüştürülmüş, Rusya bölgeye yönelik özellikle güvenlik politikalarında zaman zaman ABD ile, ekonomi politikalarındaysa zaman zaman Çin ile uyumlu hareket etmiştir. Bu çerçevede Küresel gelişmelere paralel olarak Rusya’nın bölgeye yönelik askeri, güvenlik, siyasi, ekonomik ve enerji politikaları ayrıntılı bir şekilde incelenecek, Türkiye’nin de katılmak istediği ŞİÖ’nün kuruluşu, amaçları ve çalışma şekline değinilecektir. Bunun yanı sıra belki de NATO’ya alternatif olarak düşünülebilecek Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ)’nün işleyişine, hem Rusya’nın hem de Orta Asya ülkelerinin bu örgütten beklentilerine ve Rusya’nın bölgeye yönelik politikalarında KGAÖ’nün rolüne değinilecektir. Ve son olarak Aleksandr Soljenitsin’in SSCB’ye alternatif olarak hayalini kurduğu Kazakistan, Rusya, Ukrayna ve Belarus’tan oluşacak Slav Birliği’nin benzeri olan ve şimdilik Kazakistan, Rusya ve Belarus’un ortaklaşa kurduğu Avrasya Birliği projesine değinilerek bu çerçevede Rusya’nın bölgeye yönelik plan ve projeleri ayrıntılı bir şekilde incelenecektir. Bu çalışmanın kapsamında araştırmanın objektif bir biçimde yapılabilmesi için de konuyla ilişkili Rusya ve Orta Asya ülkelerinin önde gelen akademisyenlerin kitap, makale ve raporları gibi ikincil kaynaklardan yararlanılmıştır. Bunun yanında incelenen konu bağlamında yayınlanan Ulusal Güvenlik, Dış Politika ve Askeri Konseptleri ve Boris Yeltsin, Andrey Kozırev, Yevgeniy Primakov, İgor İvanov ve 15 Vladimir Putin’in çalışmaları gibi birincil kaynaklar incelenmiştir. Ayrıca yine konuyla ilgili söz konusu ülkelerin Dışişleri Bakanlığı resmi sitesindeki bilgiler resmi kaynak birincik kaynak olarak kullanışmıştır. 16 BİRİNCİ BÖLÜM ORTA ASYA’NIN GÜVENLİK SORUNLARI I. Sınır Sorunları Bugünkü bağımsız Orta Asya ülkelerinin sınırlarının doğuşu, 1924’te Sovyetler Birliği’nde başlayan “ulusal bölünme”(natsionalno-gosudarstvennoye razmejevaniye) politikasının sonucudur. Eskiden var olan idari sistemler feshedilerek yeniden yapılandırılmıştır. 1929’da Tacikistan, Özbekistan’dan ayrılarak cumhuriyet ilan edilmiş, Özbekistan’ın Leninabad vilayeti de Tacikistan’a bağlanmıştır. 1932’de Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlı olan Karakalpakistan, Özerk Cumhuriyet yapılarak 1936’da Sovyetler Birliği Anayasasıyla Özbekistan’a bağlanmıştır. Aynı sene Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyet statüsü kazanmıştır. Eski adı Kırgızistan olan şimdiki Kazakistan, Kazakistan olmuş, KaraKırgızistan olarak adlandırılan şimdiki Kırgızistan ise Kırgızistan adı verilerek özerk cumhuriyet statüsü kazandırılmıştır.14 Rusya dâhil olmak üzere, Orta Asya Cumhuriyetleri’nden Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan, SSCB’nin yıkılmasından sonraki dönemde, Ağustos 1993’te, mevcut sınırlarının dokunulmazlığı ilkesine bağlı kalacaklarına ve üçüncü ülkelere karşı kolektif sorumluluklar üstleneceklerine dair ortak beyanname 14 Oliver Roy, Yeni Orta Asya ya da Ulusların İmal Edilişi, Mehmet Moralı, (çev.), İstanbul, Metis Yayınları, Üçüncü Baskı, 2009, s. 99-100. 17 imzalayarak taraf ülkeler arasında sorunlarının çözümü yönünde ilk adımı atmışlardır.15 1992 yılında Rusya ile Kazakistan arasında dostluk, işbirliği ve karşılıklı yardımlaşma antlaşmasının imzalanmasıyla birlikte taraflar resmi olarak bir birinin sırınlarını tanımış oldular.16 Diğer Orta Asya Cumhuriyetleri arasında 1990’lar boyunca sınır sorunlarının çözümüne yönelik herhangi bir adım atılmadı. 1996’da Çin ile olan sınırı sorunlarını çözmeye çalışan Orta Asya ülkeleri, kendi aralarındaki dondurulmuş sınır meselelerine yönelik somut adımlarını 2000’den itibaren atmaya başlamışlardır. Temmuz 2001’de Kazakistan ile Türkmenistan kara sınırlarının belirlenmesi ve kesinleşmesi sürecine ilişkin anlaşma imzalamıştır.17 Ancak kara sınırların çözüme kavuşturan Kazakistan ile Türkmenistan, Hazar Denizi’nin sınırları ile ilgili herhangi bir düzenleme getirilmemesi nedeniyle, bu bölgedeki sınır anlaşmazlıkları günümüze kadar varlığını korumuştur.18 Kırgızistan ile Kazakistan arasında sınırların belirlenmesine yönelik görüşmeler 1999’dan itibaren başlamış, 15 Aralık 2001’de Kazakistan ile Kırgızistan 1.241 kilometrelik sınır çizgisini belirleyen anlaşmayı imzalamıştır.19 Ancak KırgızKazak sınırı sorununun tamamen çözümü, anlaşmanın Nisan 2008’de Kırgızistan 15 E.V.Muhina, “Territorialnıye Raznoglasiya v Tsentralnoy Azii i Rossii( 1990-e gg.)”, < http://www.espi.ru/Content/Conferences/Papers2004/mukhina.pdf > (06.01.2013). 16 1992 Yılı Rusya ile Kazakistan Arasında Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardımlaşma Antlaşması İçin Bkz: http://www.mid.ru/BDOMP/spd_md.nsf/0/065278D1B3381A6244257D27001D496D 17 Kazakistan Devlet Sınırlarının Belirlenmesine İlişkin Bkz: http://www.mfa.kz/index.php/ru/vneshnyaya-politika/aktualnye-voprosy-vneshnej-politikikazakhstana/delimitatsiya-i-demarkatsiya-gosudarstvennoj-granitsy 18 A.Tselikin, “Vzaimootnoşeniya Gosudarstv Tsentralnoy Azii. Konfliktnıy Potentsial Regiona”, Tsentralnaya Aziya. Geopolitika i Ekonomika Regiona, Moskova, İSOA, 2010, s. 103. 19 A.Aytmatov et al., Kırgızistan i Kazahstan: Granitsı Drujbı i Dobrososedstva, Bişkek, Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı, 2004, s. 25-27. 18 Cumhurbaşkanı Kurmanbek Bakiyev tarafından onaylamasıyla sonuca bağlanabilmiştir.20 16 Ekim 2001’de Özbekistan ile Kazakistan arasında Astana’da yapılan antlaşmayla ülkelerin sınır çizgilerinin belirlenmesini tamamlanmıştır. Özbekistan ile Kazakistan arasında Aral Gölü’ nde bulunan Vozrojdenie adası üzerinde iddialar söz konusudur. 1963’te sınırların Özbekistan’ın lehine değiştirilmesi ve Aral Gölünün ikiye bölünmesi, söz konusu sınırların tekrar tartışılmasına neden olmuştur. Özbekistan’ın Aral Gölü’nde ve Ada’da jeolojik araştırmalar yapmaya başlaması ve Aral Gölü’nün kurumasıyla birlikte petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarının elde edilmesi daha mümkün hale gelmiş, taraflar arasında kaynakların paylaşılması konusundaki anlaşmazlıklar da artmaya başlamıştır. Aral Gölünde bulunan Ada’nın % 78,97’sinin kendisine ait olduğunu iddia eden Özbekistan ile Kazakistan arasında söz konusu sorun hala devam etmektedir.21 Orta Asya güvenliğini etkileyen diğer bir sınır sorunu ise, Tacikistan ile Özbekistan arasında, tarihi Semerkant ve Buhara şehirleriyle ilişkilidir. Ağırlıklı olarak Tacikçe konuşulan bu iki şehir üzerinde Tacikistan’ın iddiaları, Özbekistan’la sınır sorununa dönüşmesine neden olmaktadır.22 Orta Asya’da en fazla sınır tartışmasının ve sınır çatışmasının yaşandığı bölge Fergana Vadisi’dir. Fergana Vadisi, Orta Asya’nın en karmaşık, en kalabalık, radikal dini akımların ve terör örgütlerinin en fazla bulunduğu, etnik çatışmaların en fazla meydana geldiği, suç örgütlerinin yoğun olduğu, uyuşturucu ve silah kaçakçılığının 20 A.Tselikin, op. cit., s. 103. Staşuk, Ibid., s. 20. 22 Yuriy Sigov, “Territorialnıe Sporı Mejdu Gosudarstvami Tsentralnoy Azii Budut i Dalşe Meşat İh İntegratsii”, < http://www.casfactor.com/rus/analitic/2.html > (17.01.2013). 21 19 en fazla yapıldığı bölgedir. Çarlık Rusyası’na karşı mücadele eden Basmacı hareketinin merkezi olan Fergana vadisi bölgesini Türkistan’ın merkezi olmaktan çıkarmak ve etkisini zayıflatmak için 1917’den sonra Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan arasında paylaştırılmıştır. Oş, Celal-Abad ve Batken vilayetlerini Kırgızistan’a, Fergana, Andican ve Namangan vilayetlerini Özbekistan’a, Leninabad vilayeti ise Tacikistan’a verlmiştir.23 Harita 1. Fergana Vadisi Kaynak: http://randomdijit.blogspot.com.tr/2011/06/fergana-valley-part-seven.html (Erişim Tarihi: 12 Temmuz 2014). Fergana Vadisi’nde en fazla çatışma Kırgızistan’ın Batken vilayeti, Özbekistan’ın Fergana vilayeti ve Tacikistan’ın Sugd vilayetinde yaşanmıştır. Kırgızistan’ın güney-batı toprakları olan Batken bölgesi 1980’lerden itibaren KırgızTacik çatışmasının yaşandığı bölge olmuştur. Tacikistan’ın, Kırgızistan’ın bazı sınır bölgelerinin kendilerine ait olduğunu ve geri verilmesi gerektiğini iddia etmesi 23 Dina Malışeva, “Konflikt U Yujnıh Rubejei Rossii”, Pro et Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, s. 13. 20 üzerine yerel düzeyden karşılıklı suçlamalarla başlayan tartışmalar, 1982 ve 1988’de gerginliğe, 1989 ve 1991’de ise taraflar arasında geniş çaplı çatışmalara neden olmuştur.24 Kırgızistan’ın Fergana Vadisi'nin güney bölgesinde 130 bin kilometre kare büyüklüğünde ve 30 bin nüfuslu Tacikistan’a bağlı Voruh isminde toprak parçası bulunmaktadır. Nüfusunun % 95’i etnik olarak Tacik, % 5’i de Kırgızlardan oluşan bu bölgenin, ne Tacik ne de Kırgız hükümeti tarafından kontrol edilememesi nedeniyle, radikal hareketleri kolayca faaliyet gösterebilmekte ve bölgenin istikrarsızlaştırılmasına zemin hazırlamaktadır.25 Fergana Vadisi’ndeki diğer bir sınır sorunu Kırgızistan ile Özbekistan arasında yaşanmaktadır. Kırgızistan ile Özbekistan arasındaki 1375 kilometrelik sınırın yaklaşık 70-100 arasında tartışmalı sınır noktası bulunmaktadır. Bu sınır sorununun içinde bir de “anklav”lar26 söz konusudur. Özbek tarafının Kırgızistan'da Soh ve Şahimardan gibi 50 bin civarında nüfuslu toprak parçaları bulunurken, Kırgızistan’ın da Özbekistan'ın ana ülkesi içinde 600 kişilik Barak isminde toprak parçası yer almaktadır. 1991’de Kırgızistan dokunulmazlığını tanıyan antlaşma imzalamış, sınırlarının hukuksal temellerini belirleyen ile Özbekistan, sınırların Şubat 2001’de ise iki ülkenin memorandumun imzalanmasıyla Kırgızistan’ın Soh bölgesinin Özbekistan ile birleşmesi konusunda anlaşmışlardır. Ancak Soh sorunun çözümüne yönelik söz konusu anlaşmanın Kırgızistan tarafından kabul edilmesi durumunda, ülkenin Batken gibi kontrolü zor olan Tacik sınırındaki bölgeleriyle olan bağının kesileceği ve bu bölgelerin kontrolünün daha da zor olacağı 24 Aleksandr Şustov, “Tsentralnaya Aziya: Budet li Peredel Granits”, < http://www.customsunion.kz/infoprint/3318.html > (28.04.2012). 25 A.Tselikin, op. cit., s. 103-104. 26 Anklav, bir ülkeye ait olan ama ana ülkenin dışında kalan ve dört tarafının başka ülke ya da ülkelerle çevrili olan toprak parçasıdır. 21 nedeniyle Kırgızistan muhalefeti ve halkı tarafından tepkiyle karşılanması sonucu bu girişimi engellenmiştir. Söz konusu anlaşmaya hükümsüz kalınca, Özbekistan kendi sınır güvenliğini garantiye almak için uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Soh bölgesine askeri birliklerini yerleştirerek Kırgızistan’la var olan sınır sorunlarını daha da karmaşık hale getirerek gerginliğin tırmanmasına neden olmuştur.27 Soh bölgesinde son olarak 5 Ocak 2013 tarihinde Kırgız sınır muhafızlarının bölgede yeni elektrik direkleri dikilmesi üzerine, Özbekistan vatandaşları olan Tacik kökenli Soh sakinleri Kırgız güvenlik güçlerine saldırmış ve birkaç Kırgız aileyi rehin almışlardır. Daha sonra alınan refinler serbest bırakılmış olsa da taraflar yaşananlardan bir birini sorumlu tutmuş, karşılıklı olarak Özbek-Kırgız sınırı kapatılmıştır.28 Sonuçta 80.000’e yakın köy sahinleri köylerini terk edememiş, 2000 Özbek kendi evlerine geri dönememişti.29 Fergana Vadisinin diğer sınır çizgilerinde olduğu gibi Soh bölgesinde de sınırların kesin olmaması, söz konusu sınırların mahalle ve evler arasından geçiyor olması, bölgedeki su paylaşımlarını, otlakların (yaylaların) kullanımı gibi tartışmalı konuları ortaya çıkararak yeni çatışma alanları üretmektedir. 30 Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan arasında Fergana Vadisi’ndeki sınırların çizgilerinin belirsizliği sınırların kontrolünün kim tarafından sağlanacağı meselesini öne çıkarmaktadır. Sınır sorunlarının çözülmemiş olması teröristlerin ve uluslararası suç örgütlerinin geçişlerini kolaylaştırmaktadır. Kendi sınırları dışından 27 S.Luzyanin.“Tsenstalnoaziatskiy Konflikt”Ssrez”: Kirgizsko-Uzbekskaya i Taciksko-Uzbekskaya Model Otnoşeniy”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php4?st=1161928260 > (24.05.29011). 28 “Vse Kırgızstantsı Vızvolenı İz Anklava Soh”, Veçerniy Bişkek, 7 Ocak 2013. 29 “Konfliktı v Anklavah Tsentralnoy Aziii”, UNOCHA, 1 Ocak- 30 Haziran 2013, s. 1. 30 Yuriy Sigov, “Territorialnıe Sporı Mejdu Gosudarstvami Tsentralnoy Azii Budut i Dalşe Meşat İh İntegratsii”, < http://www.casfactor.com/rus/analitic/2.html > (17.01.2013). 22 kaynaklanan güvenlik risklerine hassaslık Özbekistan’ın ve dış tehditlerin ülkesine sızmalarını önlemek için almaya çalıştığı önlemler komşularıyla gerginliklere yol açmaktadır. Örneğin, Özbekistan’ın tartışmalı sınır bölgelerinde ülkesinin sınırlarını tek taraflı çizmeye çalışması, bunun için de üç metre derinliğinde kazı yapması, dikenli teller örmesi ve sınır kapatmaları, komşu ülkelerin de karşılık vermeye çalışması bölge ülkelerini karşı karşıya getirmektedir.31 Özbekistan’ın tek yanlı sınır kapatmaları, komşu ülkelerin ekonomilerine verdiği zararlar, ülkelerin iç güvenlik sorunlarını da tetiklemektedir. Örneğin, Özbekistan’ın sınır kapatması Kırgızistan’ın güneyindeki Oş ve Karasu gibi iki büyük pazarı işlemez hale getirmiştir. Bu pazarda gerçekleştirdikleri ticaretin % 50 azalması, geçimlerini söz konusu pazarlardan sağlayan önemli sayıda insanın yaşam düzeyinin düşmesine neden olmuştur. Bu olumsuz gelişmelerden Özbekistan’ın sorumlu tutulması, Kırgızlar ile Özbekler arasında gerginliği artırmış, 2010’a gelindiğinde ise, iki toplum arasında çatışmaların çıkmasında önemli rol oynamıştır. Çıkan çatışmalarda yüzlerce insan hayatını kaybetmiş, 400 bin kişi göç etmek zorunda kalmıştı.32 Orta Asya ülkelerinde azınlıkların özellikle sınır bölgelerinde yoğunlaşmaları ve komşu ülkelerle sürdürülen sıkı ilişkileri, vatandaşı oldukları ülkenin bütünlüğüne “tehdit unsuru” algısı yaratmıştır. Örneğin, Kırgızistan’ın Özbekistan sınırında 31 Aydanbek Akmatuulu, “Anklav Soh. Vçera, Segodnya, Zavtra, < http://www.centrasia.ru/news.php?st=1357918500 > (13.01.2013). 32 Nil Melvin, “Granitsı, Bezopasnost’ i Nestabilnost v Ferganskoy Doline”, LSE, Aralık 2010, Sayı: 16, s. 9. 23 yaklaşık 632.000 (toplam nüfusun %26’ine yakın) Özbek nüfusu, Kırgızistan devleti tarafından ülkenin bütünlüğüne tehdit olarak algılanmıştır.33 Sonuçta Orta Asya özellikle Fergana Vadisi’ndeki tartışmalı sınır sorunları canlılığını hala korumaktadır. Özellikle Kırgızistan’ın Bakten bölgesiyle Özbekistan’ın Fergana bölgesi arasındaki sınır çatışmaları aralıklarla devam etmektedir. Yine Kırgızistan’ın Bakten bölgesiyle ona sınır olan Tacikistan’ın Sogdiy bölgesi arasında zaman zaman gerginlikler meydana gelmektedir. Bu tartışmalar ve çatışmalar bölge güvenliğini temelden etkilediği gibi, bölge ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkileri de doğrudan etkilemektedir. Bölge ülkeleri arasında tartışmalı sınır sorunlarına yönelik kapsamlı adım atılmamasından dolayı ilerleyen yıllarda da sınır sorunları bölgenin en önemli güvenlik meselelerinden biri olmaya devam edecektir. Sınır sorunlarından dolayı bölge devletler arasında çıkacak olası çatışmaları bölgenin hassas güvenlik yapısını doğrudan etkileyerek, söz konusu istikrarsızlığı küresel boyuta taşıyacaktır. Uluslararası barış ve güvenliğin sarsılması durumunda, bölgeye yönelik dış güçlerin müdahale olasılığını da artıracaktır. II. Etnik Çatışmalar Orta Asya’nın en kalabalık ülkesi olan Özbekistan’ın nüfusu 28,5 milyondur.34 Özbekistan’ın etnik yapısı ise şöyledir: % 83’ten fazlası Özbek, %5,5 Rus, %5 Tacik, %5 Kazak, %2 Karakalpak, %2 Tatar’dır.35 33 Yuriy Staşuk, “Osobonnosti Proyavleniya Pograniçnıh Protivoreçiy Mejdu Tsentralnoaziatskimi Stranami SNG”, Pskovskiy Regionalnıy Jurnal, Pskov, 2011, Sayı: 12, s. 21. 34 Rusya Dışişleri Bakanlığı Resmi Sitesi Bkz: < http://sos.mid.ru/countries//asset_publisher/xDkex51VuOSj/content/uzbekistan > (10.08.2014). 35 Özbekistan Etnik Yapısı İçin Resmi Veriler. < http://uzbekembassy.es/index.php/ru/perfil-deuzbekistan-7 >, (7.08.2014). 24 Özbekistan’ın güney komşusu Orta Asya ülkelerinden Fars dilini konuşan 8,2 milyonluk Tacikistan nüfusunun % 82’i Tacikken, Özbeklerin oranı % 12,2, Kırgızların % ,8, Rusların % 0,5, Türkmenler % 0,2 düzeyindedir.36 5,3 milyonluk Türkmenistan nüfusunun dağılımı ise % 83 Türkmen, % 2,7 Rus, Kazaklar % 1 ve % 6 diğer gruplardan oluşmaktadır.37 5,7 milyonluk nüfusa sahip Kırgızistan’da Kırgızlar nüfusun % 73’ini oluştururken, % 14,3 Özbek, % 6,9’u Rus, % 1,1’i Dungan, % 1’i Ukraynalı, % 1’i Uygur ve diğer halklardan oluşmaktadır.38 Özbeklerin çoğunluğu Kırgızistan’ın güneyinde Oş, Celalabad ve Batken gibi Özbekistan’ın sınır vilayetlerinde yaşamaktadır. Ruslar ise ağırlıklı olarak ülkenin kuzeyinde Çuy, Issık-Göl ve Bişkek bölgesinde oturmaktadırlar.39 Orta Asya’nın en geniş coğrafyasına sahip ve kuzeyde Rusya ile komşu olan Kazakistan’ın nüfusu 2013 rakamlarına göre 16,9 milyondur. Kazakistan nüfusunun %63,1’i Kazak, %23,7’si Rus, %2,8’i Özbek, %2,1’i Ukraynalı, %1,4’ü Uygur, %1,3’ü Tatar, %1,1’i Alman’dır.40 36 Rusya Dışişleri Bakanlığı Resmi Sitesi Bkz: < http://sos.mid.ru/countries//asset_publisher/xDkex51VuOSj/content/tadzikistan > (10.08.2014) 37 Rusya Dışişleri Bakanlığı Resmi Sitesi Bkz: < http://sos.mid.ru/countries//asset_publisher/xDkex51VuOSj/content/turkmenistan > (10.08.2014). 38 Rusya Dışişleri Bakanlığı Resmi Sitesi Bkz: < http://sos.mid.ru/countries//asset_publisher/xDkex51VuOSj/content/kirgizia > (10.08.2014). 39 Yaşar Sarı, Çınara Asanbayeva, “1990 ve 2010 Yıllarında Güney Kırgızistan’daki Etnik Çatışmalar: Nedenler, Benzerlikler ve Farklılıklar”, Orta Asya’da Siyaset ve Toplum: Demokrasi, Etnisite ve Kimlik, (der). M.Turgut Demirtepe, Ankara, USAK Yayınlar, 2012, s. 106. 40 Rusya’nın Kazakistan Büyükelçiliği Resmi Sitesi Bkz: < http://www.rfembassy.kz/lm/dvustoronnie_otnosheniya/rossiyakazakhstan/respublika_kazakhstan/ > (10.08.2014). 25 Harita 2. Orta Asya’nın Etnik Yapısı Kaynak: http://news.bbc.co.uk/nol/shared/spl/hi/guides/456900/456938/img/1132680296.gif (Erişim Tarihi: 12 Temmuz 2014). 1986’den itibaren Sovyetler Birliği’nde Perestroyka (yeniden yapılama) ve Glastnost (şeffaflık) politikalarıyla başlayan Sovyet sisteminin rehabilitasyonu, “demokratikleşme” ve “kendi kaderini tayin etme hakkı” gibi unsurları da ön plana çıkarmış, derinlerdeki etnik bölünmeler gün yüzüne çıkarak Sovyet halkları arasında milliyetçi hareketlerin yayılmasını ortaya çıkarmıştır. Sovyet Cumhuriyetlerdeki parti başkanları, bilim adamları, işadamları gibi ulusal elit, milliyetçilik ideolojisini topluma yaymaya başlamışlardır. Bu milliyetçi akım ve hareketler merkeze karşı 26 mücadele motivasyonu sağlamakla birlikte,41 bölgedeki halklar arasında etnik kıyımlara sebep olmuştur.42 Bu dönemde Orta Asya’da etnik temelli kitlesel gösteriler ilk defa Aralık 1986’da Kazakistan’da gerçekleşmiştir. Olayların çıkmasının en önemli sebebi, Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin yöneticisi olan Dinmuhamed Kunayev’in yerine Komünist Partisi Ulyanovsk Bölge Komitesi Başkanı Rus kökenli Genadiy Kolbin’in getirilmesi olmuştur. Alma-Ata şehir meydanında Kazak öğrencilerinin ağırlıklı olarak yer aldığı kitlesel gösteriler, ordu, polis ve özel birliklerce bastırılmıştır. Protesto gösterileri aynı zamanda Jezkazgana, Karaganda, Taldı-Kurgan, Artalıke, Kokçetave, Sarıozeke, Talgar, Çimkent ve diğer kentlerde de devam etmiştir.43 Gösteriler Kazak gençlerin gösterilerini örgütleyen ve iktidar için mücadele eden “Ulu Cüz” liderleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Sovyetlerin yıkılışının ilk yıllarında Kazakistan’ın kuzey ve kuzey-doğu gibi Rusya ile sınır vilayetlerinin altısında nüfusun çoğunluğunu Rusların teşkil etmeleri, ülkenin toprak bütünlüğü için potansiyel tehdit olarak algılanmaya başlanmış ve bu durum etnik gerginliğin artmasına neden olmuştur. 1995’te Anayasa değişikliğinde Kazakistan’ın Kazaklar’ın ülkesi olduğunun belirtilmesine karşın Rusça’nın resmi dil statüsü kazandırmıştır. Kazakistan’da Halklar Asamblesi’nin kurulmasıyla ülkenin tüm etnik gruplara temsil hakkı verilmiştir. 1990’larda 6 milyon Rus nüfusunun 2 41 Özgün Erler, “Bağımsızlık Sonrası Orta Asya Devletlerinde Milliyetçilik”, Stratejik Öngörü, Sayı: 11, 2007, s. 135. 42 Mehmet Seyfettin Erol, “Orta Asya’da Güvenlik Sorunları”, Türkiye Araştırmaları, Sayı: 1, Güz 2004, s. 86. 43 A.Mursaliyev, “V Dekabre Na Ploşadi Brejneva”, < http://jeltoksan.narod.ru/mursa.html > (12.02.2014). 27 milyonunun Rusya’ya göç etmiştir. Tüm bu hususlar Kazakistan’da etnik gerginliğin ve çatışmaların çıkmasını engelleyici unsur olmuştur.44 Kazakistan’da başlayan etnik temelli çatışma zamanla Özbekistan ve Kırgızistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri’ne kaymıştır. 1989’da Fergana Vadisi’nde iki büyük etnik çatışma meydana gelmiştir. İlki Özbekistan’ın Fergana vilayetinin Kuvasay ilçesinde Ahıska Türkleri’ne karşı başlatılan saldırılar olmuştur. Taşlak, Margilan, Fergana, Kokand ve Komsomolsk yerleşim yerlerine kadar genişlemiş, Özbekler tarafından Ahsıka Türkleri’ne karşı kitlesel saldırılar, öldürmeler ve Türkler'in evlerinin yakılması şeklinde devam etmiştir. Olayların başlamasından birkaç gün sonra Sovyetler Birliği Polis teşkilatı birliklerinin müdahalesiyle kontrol altına alınabilmiştir. Ahıska Türkleri’ne karşı Taşkent, Namangan, Sırdarya ve Semarkand illerinde gösteriler Haziran boyunca devam etmiştir. 1990’da Taşkent bölgesinin Bukinskiy ve Parkenstsiy ilçelerinde yeni kitlesel kıyımlar başlamıştır. Çıkan çatışmalarda 100’den fazla Ahıska Türkü öldürülmüş, 750’den fazla ev yakılmıştır. İlk etapta çatışmalarda 17 bin Ahıska Türkü tahliye edilirken, 1991’e gelindiğinde 90 binden fazla Ahıska Türkü Özbekistan’dan Rusya, Kazakistan, Azerbaycan, Ukrayna ve Kırgızistan’a göç etmek zorunda kalmıştır.45 Bölgede 1989’da başlangıçta sosyo-ekonomik nitelik taşıyan başka bir etnik çatışma ise, Kırgızistan’ın güneyinde Kırgız-Özbek çatışmasıydı. Bölgede artan 44 Rusların Kazakistan Şehirlerindeki Nüfüsü Dağılımı İçin Bkz: Botagoz Bakişeva, “Kazahi v Rossii, Russkiye v Kazahstane: Sotsialno-Demografiçeskiy Aspekt”, < http://www.cessi.ru/fileadmin/user_upload/Rakisheva_BI._Kazakhi_v_Rossii__russkie_v_RK_.pdf > (10.08.2014). 45 Mihail Kalişevskiy, “Turki-Meshetintsı: İz Odnogo İzgnaniya v Drugoye (Çast II)”, < http://www.fergananews.com/articles/6281 > (13.02.2014). 28 nüfus ve kırsal alanlardan şehirlere göç eden Kırgızların, konut sorunları ve işsizlik gibi problemler gerginliğin artmasının temel nedenleridir. Kırgızlar, hükümetten Bişkek’te ve Özbeklerin ağırlıklı olarak yaşadığı Oş şehrinde yeni konutların inşa edilmesini talep ederken, bunun karşısında Özbekler ise, merkezi yönetimden özerklik ve Özbekçe’nin resmi dil statüsünü kazanmasını talep etmişlerdir. 4 Haziran 1990’da tartışılan toprak alanlarına akın eden Özbek ve Kırgız kalabalığın dağılması için polis tarafından açılan ateş, gerginliği çatışmaya dönüştürmüştür. Oş ve Uzgen gibi şehirlerde Kırgız ve Özbekler’in karşılıklı kıyımları Sovyet Ordusu’nun müdahalesi sonucu bastırılabilmiştir.46 Bu tarihte Kırgızistan’ın güneyinde meydana gelen ikinci etnik çatışma ise, Batken bölgesinin İsfarin ilçesinde Tacikler ile Kırgızlar arasında yaşanmıştır. Çatışmanın nedeni toprakların paylaşım meselesi olmuş, Tacikler’in yoğun olarak yaşadıkları söz konusu bölgenin Tacikistan’a verilmesinin gündeme gelmesi iki Sovyet Cumhuriyetlerinin çatışma eşiğine kadar gelmesine neden olmuştur. 22 kişinin hayatını kaybettiği çatışmalar Sovyetler Birliği silahlı kuvvetleri ve güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu bastırılabilmiştir.47 Ocak 1990’da Frunze civarlarındaki Kalinin kasabasında (şimdiki Jayıl) Kırgızlar ile Ahıska Türkleri arasında çatışma çıkmış, Mayıs’a kadar süren olaylar güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu durdurulabilmiş, Kırgızistan Komünist 46 “Oşskaya Reznya 1990 Gpda. Hronologiya Tragedii”, < http://www.fergananews.com/articles/6601 > (13.02.2014). 47 “Mejnatsionalnıye Konfliktı v Tadjikistane i Obostreniye Sotsialnoy Napryajonnosti”, < http://www.ca-c.org/datarus/st_08_bush_8.shtml > (13.02.2014). 29 Partisi Merkez Komitesi kararıyla 38 Ahıska Türk ailesi olayların meydana geldiği bölgelerde farklı yerlere yerleştirilmiştir. 48 SSCB’nin dağılma süreciyle hızlanan Rus nüfusunun göçü, etnik gerginlikleri bundan sonra Ruslara karşı değil de bölgedeki diğer azınlıklar üzerinde yoğunlaştırmıştır. Söz konusu bölge halkları arasında kesin sınırların belirlenmemiş olması, yerel topluluklar arasında olduğu gibi diğer azınlıklara karşı da etnik temelli çatışmaların çıkmasına neden olmuştur.49 Orta Asya’da 2000’ler sonrası tekrar gündeme gelen etnik çatışmalar, bölge ülkelerinin “asıl sahipleri”, bölgeye sonrada sürgün edilmiş halklara karşı ve Sovyetler Birliği döneminde sınırların çizilmesi esnasında sınırın öteki tarafında kalmış bölge halkları arasında meydana gelmiştir. Orta Asya’da yaşanan etnik çatışma sadece ekonomileri zayıf ülkelerde değil, bölgenin hızlı ekonomik kalkınmasını gerçekleştiren Kazakistan’da da meydana gelmiştir. 20 Ağustos 2006’da Kazakistan’ın Aktau şehrinde Kafkas kökenli etnik azınlıklara karşı yürüyüş için kent meydanına gelen Kazak işçileri Lezgin, Çeçen ve Azerbaycanlılara ait olan dükkân ve restoranları yağmalamaya başlamıştır. Aynı senenin (2006) Ekim ayında Kazakistan’ın Atırau’daki Tengiz petrol bölgesinde 400’e yakın Kazak işçisinin maaşlarda adaletsizlik gerekçesiyle Türk işçilerine saldırması sonucu meydana gelen çatışmada 140’a yakın Türk yaralanmıştı.50 48 Yaşar Sarı, Çınara Asanbayeva, op. cit., s. 112. Aleksandr Şustov, “Mejetniçeskie Konfliktı v Tsentralnoy Azii”, < http://www.warandpeace.ru/ru/analysis/view/19870/ > (8.02.2014). 50 “Massovaya Draka v Kazahstabne: 140 Postradavşih”, < http://korrespondent.net/world/167924massovaya-draka-v-kazahstane-140-postradavshih > (10.08.2014). 49 30 18-19 Kasım 2006’da Kazakistan Komünist Partisi Genel Sekreteri’nin Rus kökenli G. Koblin’in getirilmesine karşı gerçekleşen Alma-Ata olaylarının 20. yıl dönümünde, Almatı yakınlarındaki Şelek (Çilik) bölgesinde Kazak ve Uygur gençleri arasında çıkan kavga, kitlesel çatışmaya dönüşmüştür. Kazak ve Uygur toplumunun önde gelenlerinin (“aksakallar”) olaylara müdahale etmesiyle uzlaşım sağlanabilmiş, bölgede sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Kazak tarafı olayların sosyal-ekonomik nedenlerden olduğunu söylerken, Uygur topluluğu ise, olayları etnik temelli değerlendirmiştir.51 Mart 2007’de Alma-Ata’nın Malovodnıy ilçesinde Kazaklar ile Çeçenler arasında çıkan kavga, Çeçenlerin Kazaklar üzerine açtıkları ateş sonrası daha da büyümüş, 500-600 arasında Kazak, Çeçenlere ait dükkânları yağmalamaya ve malvarlıklarını ateşe vermeye başlamıştır. Ertesi gün Kazaklar bir araya gelerek Çeçenlerin tamamının ilçeden tahliye edilmesini talep etmiş, olayların daha da büyümemesi için Kazakistan polis ve çevik kuvvet/ komandosu güç kullanarak olayları bastırmak zorunda kalmıştır.52 Etnik çatışmaların en son ve en şiddetli örneği Kırgızistan’da yaşanmıştır. Kırgızlar ile Özbekler arasında etnik temelli tartışmalar 2000’ler boyunca devam etmiştir. Kırgızistan’da 2004’te “Devlet Diline ilişkin” kararın alınması ülkedeki Özbek topluluğu tarafından azınlıkların devlet yönetiminden dışlanması amaçlı olarak algılanmıştır. 2006’da Özbekçe’nin Kırgızistan’ın resmi dilleri arasında yer alması ve ülkenin siyasi ve ekonomik alanlarında temsil etme hakkının verilmesi 51 “Uygurı Şeleka: “Gosudarstvo Vaşe, a http://www.zonakz.net/articles/?artid=16326 > (04.02.2014). 52 “V Kazakstane Proşli Stolknoveniya http://www.apn.su/news/comments11703.htm > (04.02.2014). 31 Zemlya S Naşa”, Çeçentsami”, < < yönündeki talepleri Kırgız ile Özbek toplumu arasında etnik gerginliğin kızışmasına neden olmuştur. 2007’de devlet okullarında “Özbek dili ve edebiyat” derslerinin azaltılması ve bunun yerine “Kırgız dili” derslerinin artırılmasına ilişkin tartışmalar gerginliğe neden olmuştur.53 Akayev döneminde azınlıkların sorunlarının çözümüne yönelik somut adımlar atılmazken, etnik azınlık liderleri ve onların kültür merkezlerinin faaliyetlerine geniş olanaklar tanınmış ve bu, Akayev tarafından siyasi amaçlar için kullanılmıştır. 2005 seçimlerinde parlamento seçimlerinde “güneyi” temsil eden Bakiyev’in karşısına Özbeklerin lideri olan Batırov çıkarılmış, bu da Kırgız-Özbek toplumları arasında gerginliğe neden olmuştur. Ancak 2005’te Akayev’in devrilmesi sonrasında Özbeklerin siyasi faaliyetleri artmış, siyasi taleplerini belli başlı Özbek liderler etrafında toplanarak daha güçlü bir şekilde savunmaya başlamışlardır. 2007’de Özbekler azınlık ve kadınlar için siyasi partilere katılma kotası elde etmişler, 2008’de Kara-Suu Belediye Başkanı Özbek kökenli Ahmet Rahimov olmuştur. Böylece Özbekler parlamento ve güneyde yerel yasama organlarında temsil edilme hakkı kazanmışlardır. Ancak yürütme organlarında yeterince temsil edilmedikleri yönünde Özbeklerin talepleri devam etmişti. 54 2010’da Kırgızistan’da Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev’in devrilmesinin hemen sonrasında ülkede etnik temelli sorunlar tekrar gündeme gelmiştir. Devlet Başkanlığı sarayını terk ederek ülkenin güneyine yerleşen Kurman Bakiyev’in yerini geçici yönetimin aldığı sıralarda ülke durumunun ilk olumsuz sonuçları Ahıska Türkleri’ne yansımıştır. Bişkek yakınlarında çoğunluğu Ahıska Türkleri ve Rusların 53 Badim Kozyulin, “Oşskiy Konflikt: Drama s Progoljeniyem”, s. http://www.pircenter.org/media/content/files/9/13522877220.pdf > (12.02.2014). 54 Yaşar Sarı, Çınara Asanbayeva, op. cit., s. 124-125. 32 2, < yaşadığı Mayevka köyüne Nisan 2010’da saldıran Kırgız isyancıların köy sakinlerinin evlerini ateşe vererek yağmalamaları sonucu 5 Ahıska Türkü hayatını kaybetmiş, 28 kişi yaralanmıştır. Kırgız geçici yönetimi Mayevka’ya 300 asker ve polis göndererek olayların büyümesini engelleyebilmiştir.55 Bakiyev’in ülkenin güneyinde iktidar mücadelesini devam ettirmesi, ülkede hem güneyli-kuzeyli Kırgız kabileleri arasında gerginliğin artmasına neden olmuş, daha sonra ise Kırgızlar ile Özbekler arasında etnik çatışmaların meydana gelmesiyle sonuçlanmıştır. Bakiyev’in etkisini sınırlamak için Kırgızistan geçici yönetiminin Özbek topluluğuyla ittifak içerisine girmesi, Özbeklerin muhalif kanadı temsil eden ve güney kabilesine ait olan radikal Kırgız milliyetçi partilerin hedefi haline gelmesine neden olmuştur. İktidar mücadelesinde suç örgütlerinde yer alması Kırgız ve Özbek toplumu arasında etnik çatışmanın çıkması için ortam hazırlamıştır.56 Kırgızistan’ın güneyinin iktidarını elinde bulunduran bölge liderleri geçici Kırgız yönetimiyle ittifak ilişkisine giren Özbek liderlerinin malvarlıklarını paylaşmak istemişlerdir. Bu da zaten var olan Kırgız-Özbek gerginliğinin etnik kıyımlarla sonuçlanmasının başka bir nedeni olmuştur.57 Kırgızistan Geçici Yönetimiyle ittifak kuran Özbekler, Bakiyev’in kontrolündeki Celalabad Belediye binasının el değiştirmesi çabalarında Özbeklerin de yer alması ve çıkan çatışmalarda Kırgızlar için sembolik öneme sahip Kırgız çadırının ve bayrağının yanması Kırgızlar tarafından tepkiyle karşılanmış, KırgızÖzbek gerginliği siyasi nitelik taşımaya başlamıştır. Buna tepki olarak Mayıs 55 “Pogromı v Kirgizskoy Mayevke: Banditı Sojgli 28 Domov”, Komsomolskaya Pravda, 20 Nisan 2010. 56 O.G.Zakrjevskaya, Tsentralnaya Aziya Segodnya: Vızovı i Ugrozı, Almatı, KISI, 2011, s. 26-29. 57 Ibid., s. 30-31. 33 2010’da Kırgız gençlerin iki Özbek evini ateşe vermesi etnik çatışmanın çıkmasının başlangıcı olmuştur. 10 Haziran 2010’da Özbek diasporası Bakiyev’in devrilmesi için aktif mücadeleye girişmiş, Özbekler tarafından Oş ve Celalabad’da başlatılan çatışma 3 gün devam etmiş, gelişmelerin tüm Kırgızistan’a yayılması sonucu ülkenin dört bir yanından Oş ve Celel-Abat’a akın eden Kırgız gençleri olayların daha da şiddetlenmesine neden olmuştur. Ülkedeki Kırgızların tamamı Özbeklere karşı yürüttükler çatışmayı bir “milli mesele” şeklinde algılamış, söz konusu KırgızÖzbek çatışmasına bazı Kırgız polislerinin ve askerlerin Kırgız gençlere silah vererek desteklediği de iddia edilmiştir.58 Kırgız-Özbek çatışmasının devam ettiği günlerde (12 Haziran 2010) Özbekistan Kırgızistan ile olan kapalı sınırını açması sonucu iki gün içerisinde 75. 000 mülteci Özbekistan’a geçiş yapmıştır. Oş ve Celalabad’daki çatışmalardan kaçan Özbekler, Kırgızistan’ın çeşitli yerlerine göç etmiş, çatışmaların sona ermesiyle birlikte, yaklaşık 40.000’i Rusya’ya göç etmek zorunda kalmıştır. Hem Kırgız hem de Özbekler tarafından toplam 1.000’den fazla insanın hayatını kaybetmiştir.59 “Haziran(Oş) Olayları” Kırgızistan ekonomisine önemli derecede zarar vermiştir. Kırgızistan’ın GSMH % 15, güney bölgelerinin ekonomisi % 50, Oş şehrinin hizmet sektörü % 49, sanayi sektörü % 5,5 ve tarım sektörü % 18,6 oranında küçülmüştür.60 Orta Asya’nın temel sorunlarından biri, 1980’lerin sonlarında başlayan milliyetçiliğini yükselmesi sonucu günümüze kadar bölgede görülen etnik çatışmalardır. Ulus devlet inşa sürecinin sancılı geçen bölge ülkelerinde azınlıklara 58 “Badim Kozyulin, “Oşskiy Konflikt: Drama s Progoljeniyem”, s. 3-4, < http://www.pircenter.org/media/content/files/9/13522877220.pdf > (12.02.2014). 59 “Oşskaya İnitsiativa”, < http://prava.kloop.kg/files/2011/01/OTCHET_OSHSKAYA_INICIATIVA_JUNE_2010_KYRGYZSTAN.pdf > (10.08.2014). 60 Yaşar Sarı, Çınara Asanbayeva, op. cit., s. 129-130. 34 karşı yapılan etnik kıyımlar göç, siyasi istikrarsızlık, toplumsal travma gibi sonuçlar doğurmanın yanında, ülke içinde sosyo-ekonomik ve güvenlik bunalımı meydana getirmektedir. Son 30 sene içerisinde meydana gelmiş olan etnik çatışmaların temelinde sadece ekonomik nedenler değil, milliyetçiliğin yükselmesi de yatmaktadır. Bölge ülkelerinin ulus inşalarının vatandaşlık temelinde değil de etnik temelde gerçekleşmesi Orta Asya ülkelerinde çıkan her siyasi veya ekonomik kriz etnik tanışmaların tekrar gündeme gelmesine neden olacaktır. III. Su Sorunları ve Çatışma Riskleri Orta Asya’da su sorunları bölgenin en uzun iki nehri olan Amuderya ve Sirderya’nın akışlarının paylaşımı konusunda ortaya çıkmaktadır. Amuderya 2.540 kilometre uzunluğu sahiptir. Başlangıcını Tacik-Afgan sınırının Pendj ve Vahş akarsularından alır, sonra Özbekistan ile Afganistan arasında ve Türkmenistan ile Afganistan arasında sınır oluşturur. Türkmenistan üzerinden tekrar Özbekistan’a geçerek Aral gölüne dökülür. Orta Asya’nın en uzun nehri olan Sirderya, 3.019 kilometre uzunluğu sahip olup başlangıcını Kırgızistan’dan alır. Özbekistan, Tacikistan’dan sonra tekrar Özbekistan’dan geçerek Aral gölünün Kazakistan kısmına dökülür. Her iki nehir de Orta Asya’nın Ten-Şan ve Pamir yüksek dağlarının buzullarından beslenir. Amuderya ve Sirderya’nın oluşturduğu Aral Gölü havzasının su kaynaklarının % 78’i Kırgızistan ve Tacikistan kaynaklıdır. Kazakistan, 35 Özbekistan ve Türkmenistan ise bölgedeki tarım alanlarının sulaması amaçlı su kaynaklarının % 83’ünü tüketmektedir.61 Harita 3. Amuderya ve Sirderya ve Orta Asya’da su havzası Kaynak: http://geocurrents.info/wp-content/uploads/2013/03/Aral-Sea-Water-Map.png (13 Temmuz 2014). Bağımsızlıklarının ilk yıllarında bölge devletleri arasında su kaynaklarının kullanımı konusunda uluslararası ilkeler ve mekanizmalar çerçevesinde işbirliği fikri varken ve önceki tüm tartışmalar suyun fiyatlandırılmasıyla ilgiliyken, son yıllarda ülkelerin ulusal çıkarlarını belirler duruma gelmiştir. Kırgızistan ve Tacikistan ekonomik kalkınmalarını gerçekleştirmek için elektrik enerjisi sektörünün geliştirilmesi stratejilerini dış politika öncelikleri olarak belirlemiştir.62 Özbekistan’ın 61 Vladimir Yasinskiy, “Sırdarya i Amudarya: Reki konflikta ili sotrudniçestva?”, < http://www.worldenergy.ru/doc_20_43_2291.html > (22.12.2012). 62 Atay Moldobayev, “Politiçeskie Aspektı Vodnıh Otnoşeniy Kırgızistana i Uzbekistana”, < http://analitika.org/ca/water-and-energetics/2576-politicheskiy-aspekt-vodnyh-otnosheniykyrgyzstana-i-uzbekistana.html > (21.12.2012). 36 ise, 2012 yılında, Afganistan’dan sonra en temel ikinci dış politika sorunu bölgedeki su sorunlarıdır. 63 1996 yılında Özbekistan, Türkmenistan’la Amuderya’nın eşit paylaşılması konusunda anlaşma yapmış olsa da, ilerleyen yıllarda kendi ülkesinin nüfusunun beş kat daha fazla olduğundan dolayı daha çok paya sahip olması gerektiğini iddia etmeye başlamıştır.64 2000 yılında Türkmenistan’da yapay “Altın Yüzyıl Gölü’nün” inşası ve bu gölün Amuderya’dan doldurulacağının açıklanması, Taşkent ile Aşkabat arasında gerginliğe neden olmuştur. 2000 yıllarında su sorunları nedeniyle bir de Taşkent ile Bişkek arasında gerginlik yaşanmıştır. Özbekistan’ın doğalgaz akışını kesmesine, Kırgızistan Orta Asya’nın en büyük barajı olan Toktogul barajındaki suların daha fazlasıyla boşaltıp elektrik üretimini artırarak cevap vermiştir. Sonuç olarak Özbekistan’daki pamuk tarlalarının bir kısmını bataklık haline getirmiştir. Buna cevaben Taşkent, ÖzbekKırgız sınırında zırhlı araç ve helikopterlerle “Toktogul Hidroelektrik Santralını ele geçirme” tatbikatını gerçekleştirdi. Bişkek buna karşı barajın yıkılmasının Fergana ve Zeravşan vadisindeki halklar için büyük tehlike olabileceğini söyleyerek Özbekistan’a gözdağı vermeye çalışmıştır. 2006 yılında iki ülke arasında tekrar su krizi çıkmıştır. Bu kez ise, daha önce üzerinde mutabakata varılan ve Özbekistan’ın Kırgızistan’a ihraç edeceği doğalgaz karşılığında Kırgızistan’ın Özbekistan’a tarım alanlarının ihtiyacına göre su miktarını artırabileceği kararlaştırıldı.65 63 Sergey Rasov, “Protiv Kogo Drujit Karimov i Nazarbayev?”, < http://www.respublika-kaz.info/news/politics/25192/ > (24.12.2012). 64 Beaty Askment, “Raspredelenie Vodnıh Resursov v Tsentralnoy Azii”, Fredrich Ebert Stiftung, 2011, s. 14. 65 “O Nestabilnosti v Tzentral’noy Azii”, < http://mir-politika.ru/2616-o-nestabilnosti-v-centralnoyazii.html > (26.12.2012). 37 Özbekistan’ın Orta Asya’da komşu ülkelere karşı su sorunları nedeniyle askeri kuvvet kullanma olasılığı tartışmaları Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov’un 7 Eylül 2012’de Kazakistan ziyaretinde yaptığı açıklamalar sonrası tekrar başlamıştır. İslam Kerimov, Kırgızistan ve Tacikistan’ın, Amuderya ve Sırderya’nın sınır aşan sular olduğunu unutmamaları gerektiğini vurgulayarak “su kaynakları Orta Asya bölgesindeki ilişkilerin gerginleşmesine neden olabilecek sorun haline gelebilir. Her şey o kadar derinleşebilir ki, bu sadece gerginliğe değil, savaşa yol açabilir”66 şeklindeki açıklamasıyla su sorunlarının Özbekistan için savaş sebebi olabileceğini vurgulamıştır. Bölge ülkeleri arasındaki asıl tartışma Özbekistan’ın Amuderya ve Sırderya nehirlerinde yukarı kıyıdaş ülkeler olan Tacikistan'ın Sangtudinsk-1 ve Rogun barajını ve Kırgızistan’ın ise Kambar Ata-1 ve Kambar Ata-2 hidroelektrik santrallerini kurma planlarına karşı çıkmasıdır.67 Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan ülke kalkınmalarını doğalgaz, petrol, kömür gibi yer altı kaynaklarıyla gerçekleştirme imkânlarına sahipken, Kırgızistan ve Tacikistan bu kaynaklardan yoksundur. Bölgenin su kaynaklarının % 60’ı Tacikistan’da olmasına rağmen nüfusun % 70’i kış aylarında günlük birkaç saat elektrik kullanabilmektedir. Su sorunları bölge ülkelerinin ulusal çıkarlarını doğrudan etkilediği gibi, bu ülkelerin sosyo-ekonomik yapıları ve devlet inşası sürecinde de önemli rol oynamaktadır. Su paylaşımını kontrol etmek isteyen yukarı kıyıdaş ülkeleri olan Kırgızistan ve Tacikistan, barajlar inşa ederek ve su kaynaklarını kullanarak ekonomik kalkınmalarını sağlamanın yanında, kendilerinden 66 Aleksandr Şustov, “Gryadet Li “Vodnyaya” Voyna?”, http://www.stoletie.ru/rossiya_i_mir/gradet_li_vodnaja_vojna_922.htm > (22.12.2012). 67 Sabah Gazetesi, 14 Temmuz 2012. 38 < daha zengin olan aşağı komşularıyla yapacakları pazarlıklarda silah olarak kullanmayı amaçlamaktadırlar.68 Tacikistan ve Kırgızistan’daki su kaynaklarında yapılan paylaşımın %80’i komşu ülkelere bedava yapılmaktadır. Tacikistan ve Kırgızistan su kaynaklarından elde ettikleri elektrik üretimi kış aylarında gerçekleşmektedir. Her sene Kırgızistan ve Tacikistan kendi bütçelerinde yaz aylarında suyun toplanması ve barajların tamiratı için birkaç milyon dolar harcamaktadır. Zaravşan akarsuyunun %5’ini Tacikistan kullanırken, %95’ini Özbekistan kullanmaktadır. Her sene %95 oranında kullanılmamış suyun zararını Tacikistan karşılamaktadır. Son birkaç yıldır, devletlerarası su tesislerinin bakım ve işletiminin Kırgızistan yıllık maliyeti yaklaşık 25 milyon dolara ulaşmaktadır. Bunu telafi etmeye çalışan yukarı kıyıdaş ülkelerinin suyun fiyatlandırılması taleplerine Özbekistan ve Kazakistan’a karşı çıkmaktadır.69 Kış zamanında elektrik enerji krizleriyle mücadele eden Kırgızistan, uzun zamandır kendi barajlarından Özbekistan’ın tarım alanlarının sulaması için harcamış olduğu suyun tazminatını istemesine karşın, Özbekistan tarafı suyun kullanılmasının kendisi için bir hak olduğunu iddia etmektedir.70 Yukarı kıyıdaş devletleri (Kırgızistan ve Tacikistan) su kaynaklarını enerji üretimi için kullanırken, aşağı kıyıdaş devletler (Özbekistan, Türkmenistan ve Kazakistan) orta ve küçük sanayide kullanmalarının yanında, su kaynaklarını en fazla 68 “Kto Razıgrıvaet “Vodnuyu Kartu” Tzentralnoy Azii v Geopolitiçeskom Pasyanse?”, <http://news.tj/ru/newspaper/article/kto-razygryvaet-vodnuyu-kartu-tsentralnoi-azii-vgeopoliticheskom-pasyanse > (24.12.2012). 69 Davlat Usmon, “Znaçenie Vodnogo Faktora v Politike Stran Tsentral’noy Aii Budet Vozrostat’ İz Goda v God”, < http://analitika.org/ca/water-and-energetics/1374-20060901044033424.html > (23.12.2012). 70 Atay Moldobayev, “Politiçeskie Aspektı Vodnıh Otnoşeniy Kırgızistana i Uzbekistana”, < http://analitika.org/ca/water-and-energetics/2576-politicheskiy-aspekt-vodnyh-otnosheniykyrgyzstana-i-uzbekistana.html > (21.12.2012). 39 tarım alanlarının sulaması için harcamaktadır. Su kaynaklarının kullanılması konusunda yukarı kıyıdaş devletleri aşağı kıyıdaş ülkelerin söz konusu ekonomik alanlarına görünür etki yapabilme gücüne sahiptirler. Su sorunlarından en fazla etkilenen tarım, Orta Asya ülkelerinin çoğunun ekonomisinde hâlâ önemli paya sahip alan olmaktadır. Nüfusun önemli kısmının gelirleri tarım alanlarının verimliliğine doğrudan bağlıdır. Çünkü bölge nüfusunun önemli kısmı (Kazakistan’da % 43’ten Tacikistan’da % 75’e kadar) hâlâ kırsal alanda yaşamaktadır.71 Bölge ülkeleri arasında su sorunlarının krize dönüşmesi durumunda en fazla etkilenecek olan Özbekistan’dır. Bunun nedeni ülke tarımının ekonomide önemli yere sahip olmasıdır. Özbekistan Orta Asya’daki toplam tarım alanlarının yarısına (4,22 milyon hektar) tek başına sahip ülkedir. Tarım, ülkenin GSMH’nin %20’sini oluşturmaktadır. Bu alanda istihdam edilen nüfus %40’tır. Ülkenin tarım alanlarında yoğun olarak pamuk üretilmektedir. Özbekistan, pamuk üretiminde dünyada beşinci, ihracatında ise ikinci sıradadır. Pamuk üretiminin %51’i devlet, %49’u özel kişilere ait olarak görünüp ülkenin siyasi elitlerinin kontrolündedir. Pamuk, Özbekistan’ın ihracattan elde ettiği gelirlerin %60’ını oluşturmaktadır.72 Dolayısıyla yukarı kıyıdaş ülkelerin herhangi bir şekilde su akışına müdahale etmeleri doğrudan Özbekistan’ın ekonomisini, dolayısıyla da tarım sektöründe çalışan kesimi etkileyecektir. Bu da iç istikrarsızlığa ve iktidara karşı tepkilerin daha da artmasına yol açacaktır. Bunu önlemek için ise Özbekistan, yukarı kıyıdaş ülkelere karşı ekonomik ve siyasi baskılar olmak üzere her türlü aracı kullanmayı göze alacaktır. 71 “Vodno-Energetiçeskie Resursı Tsentralnoy Azii: Problemı İspolzovaniya i Ozvoeniya”, Evraziyskiy Bank Razviriya,(rapor), Otraslevoy Obzor, 2008, Almatı, s. 9. 72 Beaty Askment, op. cit., s. 10-11. 40 IV. Orta Asya’da Siyasal İslam Tehdidi Orta Asya’yı dünyanın en istikrarsız bölgelerinden biri haline getiren en önemli unsurlardan biri Sovyetlerin yıkılmasıyla birlikte başlayan ve giderek etkisini artıran Siyasal İslam olmuştur. Orta Asya’da Siyasal İslam’ın uyanışı, “perestroyka/yeniden yapılanma” döneminde ortaya çıkmış ve zaman içerisinde iki şekilde varlığını sürdürmüştür: İktidarın mutlak kontrolünde ve kontrol dışı. 1990-1992 yılları arasında Orta Asya’da İslam’ın siyasallaşması bölge ülkelerinin siyasetlerinde de öneminin artmasına sebep olmuştur. Orta Asya ülkelerinin Devlet Başkanları görevlerine Kuran-ı Kerim üzerinde yemin ederek başlamış, Hac’a gitmiştir. İslam kültürüne yönelik sınırlamalar kaldırılmış, iktidar camilerin kurulmasında, Hac’a gidilmesinde ve gençlerin İslam ülkelerinde İslami okullarda eğitim almasına destek vermiştir. Orta Asya ülkelerinde İslam Üniversiteleri kurulmuştur.73 Bölge ülkelerinin bağımsızlık kazanmasıyla İslam, bir taraftan yeni yönetimler tarafından yeni kimlik inşa etmek için bir araç olarak kullanılırken, diğer taraftan mevcut yönetimlere karşı alternatif olarak İslam devleti temelinde kalkınma amaçlayan güçler için ideolojik bayrak haline gelmiştir. Bu gelişmenin somut örneği 1990’ların başında Özbekistan ve Tacikistan’da radikal siyasi İslamcı partilerin iktidar mücadelesi vermeye başlamasıyla görülmüştür.74 İlk başta 1980’lerden itibaren dini okulların geleneksel İslam temelinde eğitim vermeye başlamasının yanında, 1990’larda buna paralel olarak yabancı 73 A.V.Beloglazov, Vliyaniye İslama Na Politiçeskiye Protsessı v Tsentralnoy Azii, Kazan, Kazan Üniversitesi Yayınları, 2013, s. 123. 74 V.V.Naumkin, “Andijanskie Sobıtiya v Uzbekistane i İh Vliyanie Na Situatsiyu v Tsentralnoy Azii”,< http://islamica.ru/?uid=100 > (14.12.2012). 41 Müslüman örgütlerin, Afganistan, Pakistan, İran, Sudan ve özellikle de Suudi Arabistan’la bağlantıları olanlarla yoğun ilişkiler geliştirdiği görülmüştür.75 Bu etkileşim geleneksel öğretiye dayalı ideolojinin değişmesine neden olmuştur. Geleneksel İslam okulları, siyasi görüşlü radikal yoruma dayanan özerk dini merkezler haline dönüşmeye başlamıştır. Geleneksel Hanefi76 mezhebinin yerine daha radikal “Vahhabizm/ Vahhabilik”77 hareketi, bölge ülkelerinde aşırıcılık, terörizm ve silahlı şiddete başvurma eğilimine sahip hareket şeklinde algılanmaya başlanmıştır.78 Özbekistan’da İslam temelli parti olan “Adolat”(adalet) Partisi önderleri Tahir Yoldaşev ve Cuma Hocayev (daha sonra Namangani olacak) eski Komünist Parti şehir komitesine ait binanın İslam merkezine çevrilmesini talep etmiştir. İslam Kerimov yönetimi söz konusu talepleri kabul etse de, daha sonra “Adolat” Partisi Özbekistan’da İslam Partilerinin yasallaşmasını ve Özbekistan’da İslam devletinin kurulmasını talep etmeye başlayınca, Özbekistan iktidarı İslam merkezini kapatmış ve dini faaliyete karışanları tutuklama kararı almıştır. Kerimov yönetiminin izlemeye başladığı politikalar sonucu Tacikistan, ardından da Afganistan’a kaçan “Adolat” 75 Sergey N. Abaşin, “Orta Asya Köktendinciliğinin Kökenleri Hakkında Birkaç Söz”, Avrasya Dosyası, Rusya Özel, Cilt: 6, Sayı: 4,Kış 2001, s. 274. 76 Orta Asya’da geleneksel Hanefiliğin etkisi için, Bkz: Hüsnü Ezber Bodur, “Orta Asya’da Militan İslamcı Hareketler ve Vahhabilik”, Dini Araştırmalar, Cilt: 7, Sayı: 20, 2004, s. 198-199. 77 Vahhâbîlik, Muhammed b. Abdülvehhâb’ tarafından (1700’lerin başlarında) kurulmuştur. Vahhâbîlik, karşı görüşteki Müslümanları müşrik veya bid‘atçı saymakta, onlarla savaşmakta, dört mezhebe ve tarikatlara, kabir ziyareti ve mevlid gibi yaygın uygulamalara karşı çıkmaktadır. Bu yüzden Muhammed b. Abdülvehhâb ile Vehhâbîler Kur’an’ı keyfî yorumlamak, Hz. Peygamber’in mânevî şahsiyetine saygısızlık etmek ve muteber âlimleri hiçe saymakla suçlanmıştır. Siyasî alanlarda ve militer usullerle yürütmeyi hedefleyen, Batı kaynaklarınca “cihâdîler” diye nitelendirilen, Vehhâbîlik etkisindeki büyüklü küçüklü şiddet yanlısı organizasyonlar da çeşitli yerlerde varlıklarını sürdürmektedir. Diyanet İşleri Ansiklopedisi, Cilt: 611, Sayı: 42, 2012, s. 623-624. 78 Aleksandr Knyazev, İstoriya Afganskoy Voynı 1990-h gg. İ Prevraşenie Afganistana v İstoçnik Ugroz Dlya Tsentralnoy Azii, Bişkek, KRSU, 2002, s. 92. 42 partisi kurucuları El-Kaide79 ile bağlantıya geçerek Özbekistan İslam Hareketini kurmuşlardır.80 Dolayısıyla 1980’lerde Orta Asya’ya girmeye çalışan Suudi Arabistan kaynaklı Vahabizmi, 1996’da El Kaide lideri bin Ladin’in örgütün merkezini Afganistan’a taşımasıyla birlikte Orta Asya’daki İslami örgütler üzerinden bölgede etkisini artırma fırsatı bulmuştur. Böylece Vahabizmin ve “küresel cihat” ideolojisi Orta Asya’ya yayılmaya başlamış, bölgedeki geleneksel Sufi anlayışları redddilmiş, laik ulus devlet inşa süreci de sekteye uğratılmıştır.81 Sovyetler Birliği sonrası Orta Asya’da siyasal İslam hareketlerinin en belirgin örneği 1993-1997 yılları arasında yaşanan Tacik İç Savaşı’nda görülmüştür. Tacik yönetimine karşı silahlı mücadele yürüten İslami hareket, aynı zamanda bölgenin tamamını ilgilendiren güvenlik sorununa dönüşmüştür. Bölge ülkelerinin İslam akımları üzerindeki kontrolünün zayıflaması, bazı İslam gruplarının bölgede şeriat kurallarıyla yönetilecek halifeliğin kurulması yönündeki faaliyetlerinde artış 79 El Kaide, bir üs, kamp veya merkezi bir mekân anlamına gelmektedir. El Kaide sadece terör örgütü olarak görmek yetersini kalmaktadır. El Kaide’nin yapısı üç farklı unsurdan oluşmaktadır. birincisi, çekirdek yapı, militan merkez; ikincisi, El Kaide ile bağlantılı, El Kaide’nin uluslararası amaçlarını benimseyen yerel militan guruplar; üçüncüsü ise, ideolojiyi paylaşan fakat eylemci olmayan kişilerdir. İlyas Avcı, El Kaide Tehdidi ile Mücadele”, Polis Bilimleri Dergisi, Cilt: 11, Sayı: 3, 2006, s. 97. 80 Adeeb Khalid, Komünizmden Sonra İslam. Orta Asya’da Din ve Politika, çev. Aslıhan Tekyıldız, İstanbul, Sitare Yayınları, 2011, s. 155-156. 81 Seçkin Köstem, “Orta Asya ve Kafkaslarda Militan İslam: El Kaide Etkisi”, Ortadoğu Etütleri, Cilt: 2, Sayı: 3, Temmuz 2010, s. 185. 43 göstermiştir.82 İslami hareketler Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan iktidarlarına tehdit oluşturmaya başlamıştır.83 Orta Asya’da radikal İslamcı gurupların yöntem ve stratejileri değişik olsa da, hepsinin ortak amacı laik merkezi otoritenin ortadan kaldırılması ve yerine İslam kurallarına uygun bir devlet kurulmasıdır.84 16 Şubat 1998’de Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’a yönelik suikast girişimi, Özbekistan’daki İslamcı hareketin laik yönetime karşı verdiği iktidar mücadelesinin sonucuydu.85 Özellikle Özbekistan’da olmak üzere Orta Asya’nın kalbi olan Fergana Vadisi’nde, İslam devleti kurmak için silahlı mücadele yürüten “Özbekistan İslam Hareketi”nin yanında, aynı hedefe yönelen ancak silahlı mücadeleyi reddeden “Hizbu’t-Tahrir-i İslami” (İslam Kurtuluş Partisi)86 gibi ikinci bir güçlü hareket söz konusudur. Her iki örgütün de Afganistan’da SSCB’ye karşı mücadele vermiş mücahitlerden ilham almaları bölgedeki iktidar mücadelesini daha da şiddetlendirmiştir. Özbekistan’ın 1990’ların başından itibaren bu gruplara karşı baskı uygulamaya başlamasıyla, bu örgütler kendilerine iç savaşla harap olmuş ve merkezi 82 Eugene Chausovsky, “Militancy in Central Asia: More Than Religious Extremism”, < http://www.stratfor.com/weekly/militancy-central-asia-more-religiousextremism?utm_source=freelistf&utm_medium=email&utm_campaign=20120809&utm_term=sweekly&utm_content=readmore&el q=aa6bb89fc950407bb3ed07da3ecda137 > (15.12.2012). 83 Orta Asya’da İslami siyasi partilerin ayrıntılı bakılması için, Rafis Abazov, Mnogopartiynost i İslamskie Organizatsii v Tsentralnoy Azii”, < http://www.ca-c.org/journal/cac-061999/abazov.shtml > (16.12.2012). 84 Ahmet Tolga Türker, “Orta Asya’da İslam, Siyaset ve Güvenlik”, der, M.Turgut Demirtepe, Güner Özkan, Uluslararası Sistemde Orta Asya: Dış Politika ve Güvenlik, Ankara, USAK, 2013, s. 284. 85 Bu olayları üslenen Özbekistan İslam Hareketi lideri Tahir Yoldaşev, İslam merkezlerinden biri olarak gördüğü Özbekistan’da İslami bir gelecek inşa etmek istediğini dile getirmiştir. Knyazev, op. cit., 92-93. 86 “Hizbu’t-Tahrir-i İslami”, Suudi Arabistan ve Ürdün’de Takiüddin Nebhani tarafından 1952’de kurulmuştur. Vahhabi doktrinden etkilenmiş olmakla birlikte, ciddi farklılıklar göstermektedir. Hizbu’t-Tahrir-i İslami faaliyet gösterdiği ülkelerde silahlı mücadele olmadan, barışçıl yollarla şeriat düzenini kurmayı amaçlar. İzzet Ahmet Bozbey, “Quo Vadis Kırgızistan?: Sovyet Sonrası Kırgızistan’da İslami Hareketler”, Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları, Cilt: 6, Sayı: 11, 2011, s. 2425. 44 iktidarın zayıfladığı Tacikistan’a kaçmalarıyla sonuçlanmıştır. 1999 yılında ise Cuma Namangani önderliğinde 1.000’e yakın silahlı İslamcı grup Tacikistan topraklarından geçerek Kırgızistan ve Özbekistan hükümet güçlerine karşı savaşa giriştiler. Hükümet güçleri tarafından yenilgiye uğratılan terörist grup Tacikistan devletinin kontrolünde olmayan bölgelere yerleşmiş, 2.000’de ise Özbekistan sınırına ikinci kez saldırarak Özbekistan ve Kırgızistan güçlerine karşı tekrar silahlı mücadele vermişlerdir.87 11 Eylül 2001’de Afganistan’a yapılan operasyonun ardından Taliban iktidarının sona ermesiyle, Taliban’dan hem maddi hem de manevi destek alan Özbekistan İslam Hareketi, Orta Asya’dan dışlanmış ve Pakistan-Afganistan sınırlarına kadar çekilmek zorunda kalmıştır. İslam Kurtuluş Partisi ise Orta Asya’da yeraltına inmiştir.88 Özellikle Kırgızistan ve Tacikistan’da, siyasi sistemde zayıflık, yolsuzluk, ağır ekonomik koşullar, yaşam düzeyinin ani düşüşü ve işsizlik sorunu, dini radikalizmin yükselişini doğrudan etkiledi.89 Sovyetler Birliği sonrası Orta Asya toplumlarında fikir ayrılığının ve bölge insanının ortaya çıkan yeni koşullara kısa zamanda ayak uyduramaması, “daha adaletli geçmiş” düşüncesinin hâkim olmaya başlaması, toplumların radikal gruplara doğru kaymasının önemli nedenidir.90 87 Batken Savaşı adı verilen bu çatışma Tacikistan ve Afganistan iç savaşının izlerini taşımaktaydı. Batken Savaşı’nda liderlik yapan Cuma Namangani Özbekistan’da yasaklanan “Tövbe” adındaki muhalefet hareketinin liderliğini yapmış, Tacikistan iş savaşına katılmış, Afganistan savaşında yer alarak Taliban ile sıkı bağlantısını güçlendirmişti. Batken savaşında Özbekistan’da hapiste olan Özbekistan İslam Hareketi lideri Tahir Yoldaşev’in üç kardeşini serbest bırakılmasını talep etmesi, Özbekistan İslam Hareketi’nin Afganistan’dan gelen ve laik iktidara karşı olan İslami akımların sorumlusu olarak görülecektir. Dina Malışeva, “Konflikt u Yujnıh Rubejey Rossii”( Rusya’nın Güney Sınırlarında Çatışma), Pro et Contra, Cilt:5, Sayı:3,Yaz 2000, s.15-16. 88 Chausovsky, op.cit., 89 Ramakant Dvivedi, “Netraditsionnıe Ugruzı Bezopasnosti v Tsentralnoy Azii”(Orta Asya’da Geleneksel Olmayan Güvenlik Tehditleri), < http://analitika.org/1356-20060908050610476.html > (28.11.2012). 90 A.Suhoparov, “Sovetskie Musulmane: Mejdu proşlım i Buduşem”, Obşestvennıe Nauki Segodnya, 1991, Sayı: 6, s. 112. 45 Modern sekülerizme karşı bir tepki olarak dini fundamentalizm kendisi göstermeye başlamıştır.91 Orta Asya devletlerinde hâlâ laik düzenin güçlü bir şekilde devam etmesi, halkın devletin şekli konusunda hâlâ laik düzenden yana olması yakın gelecekte “yeşil devrimden” söz edilemez anlamına gelmektedir.92 Ancak bölgenin İslamlaşma sürecine girdiği de söylenebilir. Söz konusu Orta Asya ülkelerindeki İslamlaşma süreci, üç yönde gelişme kaydetmektedir. Geleneksel İslami akımları, geleneksel olmayan İslam akımlar ve son olarak da Radikal İslami akımlardır. Bunlar arasında geleneksel olmayan İslami akımlar bölgede en güçlü olandır.93 Bölgede İslam’ın radikalleşmesi/siyasallaşması artmakta ve Orta Asya’nın kendisi için tehdit oluşturmaktadır.94 13-14 Mayıs 2005’te Andican olayları örneğinde görüldüğü gibi, sosyoekonomik hoşnutsuzluk ve yönetime karşı gerçekleştirilen ayaklanmada dini faktör önemli yere sahipti.95 İslam radikalizmine karşı uygulanan baskı mücadelesi sonuç vermemiş, İslam her geçen gün daha fazla siyasete karışarak destek kazanmıştır. İslam’ın siyasete karışmasının radikalleşmesindeki ilk koşul olarak gelişmiş, din motifli aşırıcılık Orta Asya ülkelerinin istikrarını tehdit eden en önemli sorun haline gelmiştir.96 91 V.V.Naumkin, “ Andijanskie Sobıtiya v Uzbekistane i İh Vliyanie Na Situatsiyu v Tsentralnoy Azii”, < http://islamica.ru/?uid=100 > (14.12.2012). 92 O.G.Zakrjevskaya, op. cit., s. 133; Murat Laumulin, “Geopolitiçeskie Protsessı v İslamskom Mire”, Almatı, 2011,KİSİ, s. 22. 93 Valentin Bogaturov, “Vliyanie Evropı v Tsentralnoy Azii Neznachitelnoe”, < http://www.24kg.org/community/133038-valentin-bogatyrev-vliyanie-evropy-v-centralnoj.html > (12.07.2012). 94 Aleksandr Şustov, “Çto Nujno Rossii v Tsentralnoy Azii?”, < http://geopolitica.ru/Articles/897/ > (25.9.2011). 95 V.V.Naumkin, op. cit., < http://islamica.ru/?uid=100 > (14.12.2012). 96 O.G.Zakrjevskaya, op. cit., s. 160-162. 46 Siyasal İslam tehdidi, bölgesel sorun olmaktan ziyade, ülke bazında değerlendirilmelidir. Siyasal İslam Özbekistan ve Tacikistan için güncel konu ve iç siyasi çekişmelerin temelini oluşturan önemli güvenlik meselesiyken, Kazakistan ve Türkmenistan için daha uzak bir olgudur.97 Ancak 2011’e kadar radikal İslam sorununun gündemde olmadığı Kazakistan’ın Aturau, Taraz ve Boraldag şehirlerinde, “Halifeliğin Askerleri” örgütü tarafından düzenlenen intihar saldırıları durumu değiştirmiştir.98 Orta Asya’daki Hizbu’t-Tahrir-i İslami, Özbekistan İslam Hareketi ve Akramiya99 gibi bölge örgütlerine büyük miktarda maddi dış destek sağlandığı belirtilmektedir.100 Özellikle Hizbu’t-Tahrir-i İslami bölge örgütleri sadece Özbekistan için değil, bölgenin güvenliği ve istikrarını tehdit olarak görünmektedir. Bölgenin sosyo-ekonomik sorunlarının arkasına saklanarak, dini örgüt olmaktan ziyade Orta Asya ülkelerinde istikrarsızlığın yayılması için siyasi etki aracı olarak kullanılmaktadır.101 2014 sonrası, NATO güçlerinin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte Orta Asya ülkelerinde İslami uyanışın daha da artacağı beklenebilir. Batı güçlerine karşı savaşmış ve daha da güçlenmiş olan İslami örgütler, bölge ülkeleri için güvenlik sorunu haline gelebilir.102 Orta Asya ülkelerinde eski Sovyetler Birliği döneminin kuşağı insanların yerini dış gelişmelerden etkilenen yeni kuşak almaktadır. Bölgede hâlâ yeraltı silahlı 97 D.B.Malışeva, Tsentralnoaziatskiy Uzel Mirovoy Politiki, Moskova, İMEMO RAN, 2010, s. 14. Jacob Zenn, “Kazakistan Razvoroşil Gnyozda Terroristov”, < http://inosmi.ru/middle_asia/20120121/183574636.html > (15.12.2012). 99 Akramiya, ismini örgütün kurusucu ve Hizb-ut Tahrir terör örgütü üyesi Akram Yoldaşev’den alır. 2005 Andican olaylarının sorumluluğunu üslenmiştir. 100 Roman Veytsel, ““Radikalnıe İslamskie Organizatsii” Paraztiruyut Na İslame”, < http://www.easttime.ru/allanalitic/129.html > (17.12.2012). 101 Şaislam Akmalov, “Hizb ut-Tahrir” Kak İstoçnik Ugrozı Regionalnoy Bezopasnpsti”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1057154700 > (03.12.2012). 102 Chausovsky, op.cit., 98 47 İslami grupların olması, Özbekistan İslam Hareketi’nin Tacikistan’daki eski muhalif gruplar ile bağlantıları devam ettiği gibi, bu grupların Sincan-Uygur bölgesinin İslamcı gruplarıyla ve Afganistan’daki Taliban ile bağları söz konusudur. Dolayısıyla bölgedeki İslami hareketin hâlâ gücünü koruduğu söylenebilir.103 V. Afganistan Sorunu’nun Orta Asya’ya Etkileri 1979’da Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgaline karşı ABD “Yeşil Kuşak Stratejisi” aracılığıyla ülkede radikal İslam güçlerin faaliyetlerinin güçlenmesine hız kazandırdı. Sovyet Orta Asyası’nda da radikal İslami düşüncenin eyleme dönüşmesinde İran, Pakistan ve Suudi Arabistan önemli rol oynadı. SSCB’yi mağlubiyete uğratmak için, ABD ve Batı ittifakı, Afganistan’ın “anahtar ülke” olacak şekilde ve Orta Asya’daki Müslüman halklarını da içerecek bir “Müslüman İttifak Sistemi” kurulmasını amaçlayan strateji izliyordu.104 Orta Asya’nın Afganistan’dan kaynaklanan tehditlere açık hale gelmesinin bir başka nedeni ise, 1989’da Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte daha önce Sovyet Orta Asya’sının güney sınırlarında inşa ettiği güvenlik sisteminden vazgeçmesiydi. 1991’e gelindiğinde Sovyet sonrası yeni bağımsız Orta Asya Cumhuriyetleri Afganistan’dan kaynaklanan beklenmedik bir tehditle karşı karşıya kalmışlardır.105 Sovyetlerin yıkılmasına kadar bağımsız dış politikalarından yoksun Orta Asya ülkeleri dış ilişkilerini sadece kültürel temas ve düşük ticari işbirliği çerçevesinde yürütmüşlerdir. Bağımsızlıklarını kazandıktan sonra ise, Afganistan’dan kaynaklanan 103 Maksim Leguenko, “Tsentralnaya Aziya, Kotoruyu Mı Poteryali”, < http://magazine.rbc.ru/2011/08/29/main/562949981353420.shtml > (22.03.2013). 104 Haktan Birsel, Eski Dünyanın Karanlık Yüzü Orta Asya Jeopolitiği, İstanbul, IQ Kültür Sanat Yayıncılık”, 2006, s. 160. 105 S.M.Akimbekov, “Afganskiy Uzel i Problemı Bezopaskosti Tsentralnoi Azii, Almatı, 2003, s. 75-77. 48 tehditlere karşı koyabilecek güçten yoksun olmaları nedeniyle, nasıl bir Afganistan politikası izleyecekleri konusunda kararsız kalmışlardır. 106 Tacikistan’da iç savaş yıllarında Afganistan faktörü, hem siyasi, hem de askeri anlamda önemli rol oynadı. Tacikistan muhalif güçleri Afganistan kamplarında eğitim alıyor, silah, mühimmat ve savaş araçlarını da oradan sağlıyordu.107 Afganistan’daki Taliban rejimi ile eş güdümlü olarak faaliyet gösteren ve Taliban tarafından desteklenen Orta Asya’daki radikal terör örgütlerinden Özbekistan İslam Hareketi ve Hizbu’t-Tahrir-i İslami, güçlü milli ordularını oluşturamamış Tacikistan ve Kırgızistan’ın ulusal güvenliklerini tehdit etmiştir.108 1996’dan itibaren Afganistan’daki Taliban rejimi Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan’ı içerecek bir “modern şeriat devletinin” kurulması gerektiğine ilişkin söylemlerini açıkça dile getirmeye başlamıştır.109 11 Eylül 2001 olaylarından sonra ABD’nin Afganistan müdahalesi ve Taliban rejiminin devrilmesi, Taliban’ın Orta Asya örgütleri üzerindeki etkisini de ortadan kaldırmış, Özbekistan İslam Hareketi’nin Afganistan’daki eğitim kamplarına ve sığınaklarına yapılan operasyonlar sonucu örgütün kendisine ve Orta Asya’daki faaliyetlerine darbe vurulmuştur. Ancak 1989’da Sovyetler Birliği’nin Afganistan’dan çekilmesinden sonra olduğu gibi, 2014’te Uluslararası Koalisyon güçlerinin Afganistan’dan çekilmesi durumunda Afganistan’da tekrar iktidar boşluğunu meydana getirerek ülkede iç savaşa neden olması ihtimali söz 106 Viktor Korgun, “Rossiysko-Tureckiy Dialog Po Problemam Tsentralnoy Azii i Kavkaza: İstoriya i Sovremennost”, < http://islam-today.ru/article/5356/ > (05.12.2012). 107 Knyazev, op. cit., s. 77. Birsel, op. cit., s. 163. 109 Birsel, op. cit., s.160. 108 49 konusudur.110 ABD’nin 2014 yılında Afganistan’dan çekilmesiyle Orta Asya çok daha az istikrarlı bir “post-2014” dünyasıyla karşı karşıya kalacağından dolayı Orta Asya devletlerinin silahlı guruplar için bir sığınak haline gelmesi beklenmektedir.111 ABD’nin Taliban karşısında başarısızlığı112 ve Taliban’ın iktidara gelmesinin engellenememesi, Batı’nın yenilgisi, Taliban’ın ise zaferi şeklinde tanımlanmaktadır.113 NATO güçlerinin çekilmesinden sonra Taliban güçlerinin iktidarı ele geçirmek için harekete geçmesi, bunun için de Pakistan’daki kuvvetlerini Afganistan’ın içlerine doğru ilerleterek saldırı başlaması beklenmektedir. Ancak diğer taraftan, Taliban ülkenin tamamında güçlü bir kontrol kuramayacağı, Afgan güvenlik güçlerinin engeli nedeniyle etkisinin sadece Afganistan’ın doğu bölgeleriyle sınırlı kalacağı iddia edilmektedir. 114 Orta Asya ülkelerinin Afganistan’dan kaynaklanan diğer bir güvenlik tehdidi ise uyuşturucu ticaretidir. 2001 Afganistan işgalinden itibaren uyuşturucu kaçakçılığı ülkenin ana ihraç kaynağına dönüşmüş, Afganistan’ın GSMH’nın yarısını oluşturmuştur. Ülke nüfusunun % 10’u, diğer bir değişle 3 milyon Afganlı geçimini haşhaş üretimi üzerinden saylamaya başlamıştır. Afganistan tehlikeli bir narkodevleti ve uluslararası terörizmin finans merkezi haline gelmiştir. Afganistan’daki uyuşturucu ticaretinin gelirleri ile Taliban’a finans desteği sağlamakla birlikte, 110 Ted Donneli, “Fergana Kak FATA? Tsentralnaya Aziya Posle 2014 goda- İtogi i Strategiçeskie Alternativı”, Connections, Cilt XI, Sayı: 1, Kış 2011, s. 17-19. 111 Ibid., s. 14. 112 “SŞA Mogut Polnostyu Uyti iz Afganistana” Moskoskiy Komsomolet, 9 Ocak 2013. 113 Vladimir Skosırev, “Talibı Vernutsa k Vlasti v Afganistane”(Taliban Afgansitan’da İktidara Geri Dönecek), Nezavisimaya Gazetesi,(2 Şubat 2012). 114 “Dvijenie “Taliban” Planiruet Zahvatit Vlast’ v Afganistane v 2014 Godu Posle Uhoda Voysk NATO”, < http://www.itar-tass.com/c11/742899.html > (17.06.2013). 50 uyuşturucu kaçakçılığın bir kazanç kapısı haline dönüşmüş ve milyarlarca Amerikan doları değerindeki kaçakçılık getirisi küresel nitelikli hal almıştır.115 Afganistan dünya afyon üretiminin % 90’ını tek başına gerçekleştirmektedir. Ülkede üretilen afyonun % 60’ı ülke içinde eroin ve morfine dönüştürülerek dünyaya pazarlanmaktadır.116 2010 rakamlarına göre Afganistan uyuşturucu nakliyatının yaklaşık %85’i Orta Asya ülkeleri üzerinden gerçekleşmiştir.117 Her sene Orta Asya Cumhuriyetleri üzerinden Rusya’ya yaklaşık olarak 35-40 ton haşhaş ve 90 ton eroin sevkiyatı yapılmaktadır.118 Terör örgütlerinin ve sınır aşan suç örgütlerinin güç kazanması, buna bağlı olarak Tacikistan ve Kırgızistan’da uyuşturucuya bağlı yolsuzlukların artması, siyasi kurumlarının ve yargı organlarının önemli bir bölümünü zayıflatacağı belirtilmektedir.119 Uyuşturucu ticareti ve organize suç tüm bölgede potansiyel çatışma kaynağı olmuştur. Kırgızistan’ın güneyinde 2010 yılında yaşanan KırgızÖzbek etnik çatışmasını, Kırgız ve Özbek suç örgütleri uyuşturucu güzergâhı ve nakliyatının kontrolüne yönelik mücadelelerinde kullanılmışlardır.120 115 Moradian, op. cit., s. 58-63. Ali Şahin, “GASAM Afganistan Raporu ve Çözüm Stratejisi”, Mayıs 2010, s. 9-10. 117 Nezakonnıy Oborot Opiamov v Severnoy Çasti Afganistan i Tsentralnoy Azii: Otsenka Riskov”, UNODOC Raporu, Mayıs 2012, s. 8. 118 Ibid., s. 25. 119 Ibid.,s. 15. 120 Ibid., s. 8. 116 51 İKİNCİ BÖLÜM BÖLGE DIŞI AKTÖRLETİN ORTA ASYA’YA YÖNELİK GÜVENLİK POLİTİKALARI I. Bölge Dışı Güçlerin Rekabet Ettikleri Alanlar Bağımsızlıklarını yeni kazanmış Orta Asya Cumhuriyetleri ilk yıllarından itibaren ülke kalkınmalarını sağlamak için kendi kaynakları yetersiz olduğundan dış desteğe ihtiyaç duymuşlardır. Hem ülkelerin yeniden yapılanmaları, hem de bölgesel entegrasyonu sağlamaları için gereken kaynak yetersizliği bölge ülkelerinin dış güçlere bağımlı hale gelmesine neden olmuştur. Siyasi istikrarsızlık, dini aşırıcılık/radikalizm, terörizm, uyuşturucu ticareti, uluslararası suç örgütlerin faaliyetleri gibi tehditlerle mücadelenin yanı sıra, komşu Afganistan’dan kaynaklanan tehditlere karşı, ikili ilişkiler ölçeğinde olduğu gibi bölgenin tamamında istikrarı sağlayabilecek dış güçlerin güvenlik şemsiyesine ihtiyaç duymuşlardır.121 İlk olarak Sovyetlerin yıkılmasından hemen sonra ortaya çıkan Tacikistan iç savaşının sona erdirilmesi için 1993’de çoğunlukla Rus birliklerinden oluşan BDT Kolektif Barış Gücü ülkede barışın sağlaması için müdahale etmiş, 1997’ye kadar süren mücadele ve görüşmeler sonucunda barış sağlanabilmiştir.122 Son olarak ise 2010’da Kırgızistan’ın Oş kentinde yaşanan Kırgız-Özbek etnik çatışmasını önleyemeyen Kırgızistan yönetimi ülkedeki çatışmaların durdurulması için 121 A.A.Kazantsev, “Bolşaya İgra” s Neopredelyonnımi Pravilami: Mirovaya Politika i Tsentralnaya Aziya, Moskova, Naslediye Evrazii, 2008, s. 95- 96. 122 Malışeva, op. cit., s. 13-14. 52 Rusya’dan KGAÖ çerçevesinde askeri müdahalede bulunmasını talep etmiştir.123 Ancak Rusya Kırgızistan’da yaşanan etnik çatışmanın ülkenin iç sorunu olduğunu ve Rusya askerlerin müdahalesine ihtiyaç olmadığını öne sürerek bu teklifi geri çevirmiştir.124 Orta Asya ülkeleri, çeşitli uluslararası aktörleri ülkelerine çekme stratejilerini avantaj olarak görmektedir. Hatta herhangi bir önemli güçle işbirliğine girişmeleri diğer rakip güçlerin bölgeye kaynak aktarmaları için çaba harcamalarına neden olmaktadır. Bu durum bölgede vakum etkisi yaratarak bölge dışı güçlerin bölgeye ilgisini daha da artırmaktadır. Ancak bölge üzerinde etkisini artırma çabası içerisinde olan dış aktörler bölge ülkelerinin her birini kendisine müttefik yapmaya çalışması Orta Asya’nın “parçalı bir yapıya” dönüştürmektedirler. Bölge ülkelerinin de hem iç hem de dış politikalarında birbirinden farklı yönde politika izlemesi “eksen kaymasına” neden olmaktadır. Bölge dışı aktörlerin bölgedeki mücadeleleri bölge ülkelerinin iç işlerine karışacak kadar ilerlemesiyse “ülke içi güç mücadelesine” dönüşmekte, bu da bölge ülkelerinde istikrarın bozulmasına neden olmaktadır. Bölgenin dışarıdan şekillendirilmesi, bu ülkeleri dış güçlerin çıkar politikalarının esiri haline düşürmektedir. Özelde Rusya - ABD, Rusya - AB, Çin – ABD, genelde Doğu - Batı bağlamındaki rekabet ve bu aktörlerin “uluslararası terörizme karşı savaşı” bölgenin güvenliğini doğrudan etkilemektedir. Söz konusu rekabet ve 123 “Kirgiziya Prosit u Rossii Pomoşi”, < http://www.pravda.ru/news/world/12-06-2010/1036032kirg-0/ > (12. 03. 2013). 124 “Rossiya Po-prejnemu ne Posılayet Mirotvorsev v Kırgızistan”, < http://www.uznews.net/ru/world/14241-rossija-po-prezhnemu-ne-posylajet-mirotvorcev-vkyrgyzstan > (29.06.2014). 53 mücadelelerin kızışmasıysa bölgeyi istikrarsızlıkların ve çatışmaların yaşandığı alan haline getirmektedir.125 Bu aktörlerin politikaları bölgenin entegrasyon projelerine de yansımaktadır. Her taraf kendi uluslararası politik ve ekonomik entegrasyon (örn: ulaşım veya enerji boru hatları gibi) projelerini desteklemekte ve kendi çözüm yollarını önermektedir. Bazen aynı sorunların çözümü için paralel olarak farklı proje ve yapıların var olduğu durum ortaya çıkmaktadır. Buysa işbirliği ve dayanışmayı değil, birbirlerini görmezden gelmelere ve yeni rekabet alanlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.126 Söz konusu rekabet bazı alanlarda yoğunluk kazanmaktadır. Rusya, ABD ve Çin gibi Küresel oyuncular ve Türkiye, İran, Hindistan ve Pakistan gibi bölgesel güçlerin Orta Asya’da izledikleri politikalar ve rekabet alanlar şu konularda yoğunlaşmaktadır. Bölge ülkelerinde siyasi gelişmelerin kontrol edilmesi; Enerji kaynakları ve bu kaynakların sevkiyatının kontrolü; Bölge ülkelerinin silahlı kuvvetlerini eğiterek bu alanda ve işbirliğinin sağlanması; Silah teknolojisi alanında desteklemesi; Bölgede lider konumunda olan ülkeler üzerinde etki yapma mekanizmaların geliştirilmesi; Bölge ülkelerinin stratejik sanayi tesislerinin kontrol edilmesi; Eğitim-öğretim alanında işbirliğinin yapılması.127 Sovyet Birliği sonrası bölgenin enerji kaynakları üzerinde Rusya dâhil, hiçbir güç tam anlamıyla kontrol sağlayamamıştır. ABD ve Türkiye bölgeye yönelik Hazar Havzasının enerji kaynaklarının Rusya’yı devre dışı bırakarak alternatif boru hattı 125 Kazantsev, op. cit., s. 98. Ibid., s. 98. 127 L.E.Vasilyev, “Politika Mirovıh Derjav v Tsentralnoy Azii i Ee Vliyanie Na Perspektivı Razvitiya ŞOS”, s. 4, < http://www.ifes-ras.ru/attaches/conferences/2009_round_table_shoss/vasiliev.pdf > (05.03.2013). 126 54 projeleriyle Batı piyasalarına aktarılması, demokratik reformların desteklenmesi, terörizmle savaş ve Rusya ve Çin’in etkinliğinin sınırlandırılması gibi politikalar izlemişlerdir. Çin ise, bölgedeki güvenlik sorunlarını bölgedeki komşu ülkelerle birlikte çözmeye çalışmakta, Batılı güçlerin bölgedeki etkisini sınırlamak, enerji kaynaklarının kendi yönünde akışını garantilemek gibi stratejiler izlemektedir.128 Rusya, kendi topraklarından geçen doğalgaz ve petrol boru hatlarına alternatif projelere, kendisinin bölgede politik ve ekonomik etkinliğini azaltmasına ve bölge ülkeleri üzerindeki etki yapma tekelinin kırılmasına yönelik izlenen politikalara karşı çıkmakta ve önlemeye çalışmaktadır.129 Bölge dışı güçlerin Orta Asya’da hâkimiyetlerini kurma ve bölgenin enerji kaynakları üzerinde kontrol sağlama mücadeleleri bölge ülkelerinin periyodik olsa da kendilerini bu rekabetin içinde bulmalarına neden olmuştur.130 Dolayısıyla, devam eden rekabet ortamında bölge dışı güçler kurmuş oldukları ikili ilişkiler sayesinde bölge ülkelerine karşı kendi politik şartlarını dikte ettikleri görülse de, bölge ülkelerinin de bu rekabet ve zıtlaşmaların olduğu ortamdan kendilerine pay çıkarmaya çalıştıkları bir gerçektir. Orta Asya’da yaşanan bu güç mücadelesi bölge güvenliğini olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri olarak gösterilebilir. Ancak bölge dışı, özellikle de büyük güçlerin güç dengesini korudukları sürece istikrar devam edecektir. Uzun vadede çeşitli nedenlerle, büyük güçlerin herhangi birinin bölgeye olan ilgisinin azalması, ya da Orta Asya’nın hayati çıkar alanı haline 128 G.İ.Akkaziyeva, “Faktorı Evolütsii Geopolitiçeskogo Polojeniya Stran Tsentralnoy Azii”, Vestnik MGİMO-Universiteta, Sayı: 4 (19), 2011, s. 277-278. 129 Michael Denison, “İgra Okonçena? İzmeneniya v Energetiçeskoy Geopolitike v Tsentralnoy Azii”, The George Washington University, 2012, Sayı: 5, s. 2. 130 “Tsentralnaya Aziya-2020: Vzglyad İznutri”, Rapor, Alatau, Almata, 2012, s. 4. 55 dönüşmesi ve rekabetin kızışması durumunda bölgede tekrar istikrarsızlık ve güvenlik krizi meydana gelecektir.131 II. ABD’nin Orta Asya Politikası 1. ABD’nin 1979 Sonrası Orta Asya Politikası Sovyetler Birliği’nin 1979’da Afganistan’ı işgal etmesiyle birlikte ABD’nin bölgeye yönelik ilgisi artmıştır. ABD’nin bölgeye ilgisinin armasıyla bölgeye yönelik ciddi politika değişikliğine gidilmiş ve bu politika ağırlıklı olarak Sovyetler Birliği’yle mücadele temelinde yürümüştü. Bir yandan Afganistan’da Kızıl Ordu’ya karşı Pakistan üzerinde mücahitleri desteklerken, diğer taraftan da Orta Asya halklarının Sovyet yönetimine karşı ayaklanmaları yönünde Radio Libery, Radio Free Europe ve Arap ülkelerinin İslami içerikli yayınlarıyla üzerinden çağrılarda bulunuyordu.132 Bunun yanı sıra ABD Başkanı Jimmy Carter’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniev Brzezinski tarafından geliştirilen ve “İslam”ın komünizme karşı bir kalkan olarak SSCB’nin petrol zengini Basra Körfezi’nde etkisini artırmasını engellenmeyi amaçlayan “yeşil kuşak” projesi bu dönem uygulanma olanağı bulmuştur. İslam üzerinden bölgeye sızmaya çalışan ABD, “yeşil kuşak” projesinin yanı sıra, SSCB’ye karşı İslami uyanış hareketlerini destekleyerek SSCB’yi yıkmaya çalışmış, ancak bu plan başarılı olamamıştı.133 131 Tamara Makarenko, “Tsentralnaya Aziya: Stolknovenie Vlasti, Politiki i Ekonomiki” < http://www.nato.int/docu/review/2009/Asia/central_asian_geopolitics/RU/index.htm > ( 28.09.2012). 132 Çağrı Erhan, “ABD’nin Orta Asya Politikaları ve 11 Eylül’ün Etkileri”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 1, Sayı 3,Güz 2004, s. 127-128. 133 Ibid., s. 128. 56 1984’te ABD istihbarat örgütü CIA Pakistan istihbaratı ISI ile Pakistan’daki kamplarda Hikmetyar’ın komutanlığındaki mücahitlere eğitim vererek SSCB’nin içlerine saldırı ve sabotajlar düzenlemeyi amaçlıyordu. Afgan gruplarına yoğun silah yardımı yaparak Özbekistan ve Tacikistan’daki Sovyet askeri üslerine karşı mücahitlerin saldırılara geçme stratejisi 1986’dan itibaren yoğunlaşmaya başladı. Bu süre içerisinde Orta Asya üzerinden Sovyetler Birliği’ne karşı radikal dinci örgütlerin temelleri atılırken, diğer yandan bu örgütler Afganistan’daki mücahitler gibi uyuşturucu ticaretini kendi faaliyetlerini finanse edecek bir ağ haline gelmişti. Bu da gelecekte bölge için yeni sorunlar getirecekti. 1988’de Sovyetler Birliği Afganistan’dan tamamen çekilmesiyle ABD de mücahitler üzerinden yürüttüğü operasyonlara son vermiş, Hikmetyar önderliğindeki mücahitlere desteğini kesmiş, bununla da Afganistan üzerinde ABD etkisi azalmıştır. 134 1991’de ve 1992’nin ilk yarısı ABD’nin Orta Asya ülkelerinin bağımsızlıklarını tanıma süreciyle geçti. SSCB’nin beklenmedik bir çöküşü, ABD’nin Orta Asya’da ne yol izleyeceği konusunda kararsız kalmasına neden olmuş, Orta Asya ülkelerine yönelik politikaları da diğer yeni bağımsız devletlerden farklı olmamıştır. 1990’ların ilk yarısı boyunca ABD’nin temel güvenlik endişesi İran’ın desteğiyle radikal dinci grupların hızlı güçlenmesi ve Kazakistan topraklarında nükleer silahların “İslam atom bombasına” dönüşmesine izin verilmemesi yönündeydi. Bunun için öncelikle Kazakistan’la nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasını imzalamıştı. ABD ve Rusya Mayıs 1992’de START-1135 134 Ibid, s. 129. ABD ile Sovyetler Birliği arasında sörüşmelerin 1982 Haziran'ında Cenevre'de başlayan ve Stratejik Silahların Azaltılması Girişimi((Strategic Arms Reduction Treaty), 1990 Haziran'ında taraflar Washington'da bir ön anlaşmaya varılmıştır. Buna göre ABD ile Sovyetler Birliği'nin savaş başlıkları sayısının 12.000'den 9.000 dolayına indirilmesi öngörülmekteydi. 31 Temmuz 1991'de 135 57 Anlaşması’nın Lizbon protokolünün136 imzalamasını sağlamış, “tehditlerin ortaklaşa azaltılması programı (Cooperative Threat Reduction Program) çerçevesinde Kazakistan’ın nükleer silahlarından vazgeçmesi karşılığında bu ülkeye maddi destek sağlanmıştı.137 ABD’nin diğer temel amaçlarından biri de, Orta Asya ülkelerinin yönetimlerinin ve bağımsızlıklarının güçlendirilmesiydi. ABD Orta Asya bölgesinde Rusya’nın “Sovyet imparatorluğunun tekrar canlandırmasından” ya da İran’ın “dünya İslam hilafetinin inşa edilmesinden” duyduğu endişe dolayısıyla bağımsız bölge ülkelerinin kendi tercihlerini kendileri seçebilecek alternatif yapılanmalar üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Bu bağlamda 30 Ekim 1992’de ABD’de Orta Asya ülkeleri dâhil eski Sovyet cumhuriyetlerine maddi destek sağlama amaçlı “özgürlüklerin desteklenmesine” dair yasa kabul edildi. Bu yasaya göre, bağımsızlığın, egemenliğin, demokratik yönetimin ve insan haklarının güçlendirilmsi; Çoğulculuğun benimsenmesi; Bölgesel sorunların çözümüne aktif olarak yardımcı olunması ve sınır ticaretinin önündeki engellerin kaldırılmasının kolaylaştırılması; Ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi; Piyasa merkezli ilkelerin ve uygulamaların geliştirilmesinde yardımcı olunması; İletişim, ulaşım, eğitim, sağlık ve enerjiye ilişkin altyapının geliştirilmesinde güçlü işbirliğinin kurulması, Bölgedeki Amerikan ticari çıkarlarını ve yatırımlarının desteklemesi Moskova'da Bush ve Gorbaçov START I Antlaşmasını imzaladılar. Anlaşma, ABD ve Sovyet stratejik nükleer güçlerinde yaklaşık %25 ile %30 oranında bir indirime gidilmesini öngörüyordu. 136 Lizbon Protokuyla birlikte Ukrayna, Belarus ve Kazakistan START’ın tarafları olmuş, Ukrayna, Belarus ve Kazakistan nükleer silaha sahip olmayan ülke statüsüyle NPT’yi benimsemiş, en kısa zamanda topralarındaki nükleer silahlarından arındırılmasını kabul etmişlerdir. 137 A.A. Kazantsev, “Bolşaya İgra” S Neisvestnımi Pravilami: Mirobaya Politika i Tsentralnaya Aziya, Moskova, Naslediya Evrazii, 2008, s. 166 58 öngörülmekteydi.138 Bunun karşılığındaysa yardım alan devletlerden tercihlerini Batıdan yana kullanıp, Batı karşıtı aktörleri dışlamaları bekleniyordu.139 Bu politika Clinton döneminde de yüzeysel değişiklikler yapılarak devam etti. Temmuz 1994’te ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde yapılan değişiklikle “çevreleme” stratejisinin yerine “genişleme” yaklaşımıyla “serbest piyasa ekonomisine sahip demokratik devletlerin” desteklenmesi ve Batı sistemine dâhil edilerek ABD liderliğinin sürdürülmesi amaçlanmaktaydı. Bu stratejiyle yeni bağımsızlığını kazanmış devletlerin, bağımsızlıkları, egemenlikleri ve toprak bütünlüğü, siyasi ve ekonomik reformların gerçekleştirilmesi destekleniyor, eski Sovyetler Birliği coğrafyası ABD’nin hayati öneme sahip çıkar alanı ilan ediliyordu.140 Bu dönem Orta Asya’da Rusya’nın etkisi azalırken, ABD’nin etkisi artıyordu. Clinton yönetimi Orta Asya ve Kafkaslarda çatışmaların çözüm sürecine dâhil olmak istediğini açıklamış, Dışişleri Bakanlığına bağlı BDT coğrafyasındaki çatışmaların çözümü için özel koordinatör atanmıştı. Bununla ABD Bağımsız Devletler Topluluğu’nun barış gücünün yerini alacak uzun vadeli mekanizma oluşturmuş, 138 Ferhat Pirinççi, “Soğuk Savaş Sonrasında ABD’nin Ort Asya Politikası: Beklenenler ve Gerçekler”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Sayı:61, Cilt:1, 2008, s. 211-212. 139 Ibid, s. 166. 140 T.V. Kaşirina, “Amerikanskaya Kontseptsiya “Sovremennogo Miroporyadka” i AmerikanoRossiyskiye Otnoşeniya Na Rubeje XX-XXI vv”, Vestnik, Sayı: 2, 2010, s. 116-117. 59 Karabağ Sorunu’nun çözümünde AGİT çerçevesinde Minsk Grubu’nda 141 aktif yer almaya başlamıştı.142 1993’te BDT coğrafyası sınırları içerisinde askeri müdahaleyi öngören Rus askeri doktrini ABD tarafından tepkiyle karşılandı. Rusya’nın bu kararının yeni bağımsız devletlerin rızasına dayanması gerektiğini ve uluslararası hukuk çerçevesinde olabileceğini savunan ABD, Rusya’nın BDT ülkelerine Rusça konuşanların haklarını koruma amaçlı herhangi bir müdahalesinin de kabul edilemeyeceğini belirterek Rusya’nın etkisini sınırlamaya çalışıyordu. 143 ABD’nin Rusya’nın yanı sıra İran’ın ve az da olsa Çin’in etkisinin azaltılması için uygulamaya çalıştığı başka bir stratejisiyse “Türkiye Modeli” politikasıydı. Türk dış politikasıyla da örtüşen bu strateji, Türkiye’nin Orta Asya ülkelerine yönelik uygulamaya çalıştığı “Türk Dünyası” projesini desteklemiş, Türkiye’yi bölgedeki Müslüman ve Türk cumhuriyetler için çekim merkezi haline getirerek bu ülkelerin Batı’yla yakınlaşmasını amaçlamıştı. Türkiye’nin Orta Asya ve Hazar Denizi Havzası ülkeleriyle işbirliği bölgedeki enerji kaynaklarının Batı pazarlarına ihraç edilmesinde önemli rol oynamıştı. Ancak ABD’nin Türkiye üzerinden bölgeye yönelik yürütmeye çalıştığı politika 1990’ların sonlarında etkisini kaybetmeye başlamıştır.144 141 Minsk Grubu, Azerbaycan ve Ermenistan devletlerinin Karabağ sorunu için barışçıl bir çözüm bulmalarını teşvik etme amacıyla, 1992 yılında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı tarafından kurulmuştur. ABD, Fransa ve Rusya eş başkanları, Belarus, Almanya, İtalya, Portekiz, Hollanda, İsveç, Finlandiya, Türkiye ve sorunun tarafları olan Azerbaycan ve Ermenistan yer almaktadırlar. 142 A.V.Samohin, “Voyennoye i Ekonomiçeskoye Prisutstviye SŞA v Prigraniçnıh Stranah Kak Faktor Bezomasnosti Yuga Rossii”, Regionalnaya Ekonomika, Sayı 11, 2007, 106-107. 143 A.A. Kazantsev, op. cit., s. 167. 144 G.Z. Rahimullina, “Türkskiy Faktor v Protsesse İntegratsii Stran Tsentralnoy Azii”, Kaspiukiy Region: Politika, Ekonomika, Kultura, Sayı 4,Cilt 25, 2010, s.139. 60 ABD 1990’ların ikinci yarısından AB ve Japonya ile birlikte Rusya’nın etkisini daha da zayıflatmak maksadıyla Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’ndan sağlanan finansal desteklerle Orta Asya’da bölge içi entegrasyonları desteklemeye başladı. Aynı zamanda bölge ülkelerinin ayrı ayrı uluslararası kuruluşlara dâhil olmasını kolaylaştırmaya çalıştı. Örneğin Kırgızistan’ın hazır olmadığı halde Dünya Ticaret Örgütüne üye olması sağlanmış, bu da ilerleyen dönemlerde Kırgızistan’ın en önemli ticari ortakları olan Rusya ve Kazakistan ile Gümrük Birliği ve Avrasya Ekonomik Topluluğuna üye olmasına engel olmuştur.145 Bu doğrultudaki bir başka öneli adımsa Mart 1994’te ABD Savunma Bakanı William Perry’nin Kazakistan’a yaptığı ziyaret sonrası atılmıştır. İki ülkenin Savunma Bakanları arasında Kazakistan’ın savunma sanayisinin yapılandırılmasına ilişkin anlaşma ve ABD - Kazakistan Savunma Bakanlarının doğrudan ilişkisine yönelik hükümetler arası işbirliği anlaşması imzalanmış, ABD bu çerçevede Kazakistan’a 15 milyon dolar maddi yardımda bulunmuştur.146 Orta Asya güvenliğinin ve istikrarının korunması açısında önemli rol oynayan ABD, 5 Aralık 1994’de Budapeşte’de gerçekleşen AGİT zirvesinde, Rusya ve İngiltere ile birlikte, Kazakistan’ın nükleer silahlarından vazgeçmesi karşılığında Kazakistan’ın toprak bütünlüğünü ve güvenliğine garanti veren Memorandumu imzalamıştır.147 Aynı sene Orta Asya ülkeleri NATO çerçevesinde “Barış İçin Ortaklık” programına dâhil olarak Avro-Atlantik bağlarını askeri-güvenlik alanlarda 145 Mihail Krotov, “Vzaimovıgodnaya İntegratsiya-Usloviye Modernizatsii v SNG”, Etatı Stanovleniya i Razvitiya SNG, 2010, s. 15-28. 146 Murat Laumulin, “Kazakistan i Zapad: Retrospektiva Otnoşeniy v 1990-e gg”, < http://www.cac.org/journal/2000/journal_rus/cac08_2000/07.laumill.shtml > (22.11.2013). 147 < http://www.kazembassy.gr/index.php?option=com_content&view=article&id=64&Itemid=43&lang= ru > 61 da güçlendirmeye gitmişlerdir. ABD’nin en önemli dış politika araçlarından biri olan NATO, bölgenin dönüşüm sürecinde Washington’un etkin rol oynamasını sağlıyordu. NATO’nun Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Doğu’ya yönelik önceliklerinin artmasına ve Orta Asya’nın ikincil öncelikli bölge durumuna gelmesine kadar bölge, ABD’nin küresel jeopolitik etki alanında kalmıştır. 148 Aralık 1995’te ABD, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan tarafından oluşturulan ve bölgede etnik çatışmaların önlenmesi amacıyla kurulan “Orta Asya Taburu/Centrazbat”, Washington’un bölgedeki diğer stratejilerden biriydi. Güvenlik yapılanmasına maddi destek sağlayarak ve bu ülkelerle güvenlik alanında işbirliğine gidilerek ABD, Rusya’nın bölgedeki güvenlik alanındaki etkisini zayıflatmaya çalışıyordu. Ancak ABD’nin “Orta Asya Taburu/Centrazbat” çerçevesindeki işbirliği daha sonra bölge ülkelerinin askeri personelinin eğitilmesi ve ordularının modernizasyonuna yoğunlaşmaya başlamasıyla Orta Asya’nın Rusya’dan bağımsız savunma alanında iç bütünleşme süreci sembolik olmaktan öteye gidememiştir.149 1990’ların ikinci yarısından itibaren Rusya’nın tekrar Orta Asya’ya dönme çabasıyla birlikte, bölgede yaşanan yeni gelişmeler ışığında Washington Orta Asya cumhuriyetlerine yönelik politikasında yeni hedefler belirlemişti. Rusya’nın bölgedeki etkisinin azaltılmasının yanında ABD’nin kontrolü dışında herhangi bir gücün tek başına etkin hale gelmesinin engellenmesini de hedeflemiştir. Bölgenin İslamlaşmasının engellenmesi ve bölge ülkelerinde liberal-demokratik reformların gerçekleştirmesi ABD’nin amaçları arasında olmuştur. Amerikan çokuluslu şirketleri 148 A.A.Ustimenko, “Tsentranaya Aziya i NATO: Strategiçeskiye Tendentsii Razvitiya Otnoşeniy”, Analytic, Nisan 2005, s.23 149 Marta B. Olkomm, “Razmışleniya o Politike SŞA v Tsentranoy Azii”, Pro et Contra, Cilt 5, Sayı 3, Yaz 2000, s.162. 62 üzerinden bölgenin enerji kaynakların ve ulaşım yollarının kontrolünü hedefleyen ABD, Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan petrol ve doğalgaz kaynaklarının Rusya’yı devre dışı bırakarak Avrupa’ya ihracatının sağlanması Orta Asya politikasında önemli yere sahipti.150 2000’lere kadarki dönemde Orta Asya’daki jeopolitik mücadelesini Rusya ile rekabet temelinde yürüten ABD, 1997’de Orta Asya bölgesini Pentagon’un Merkez Komutanlığının (CENTCOM) etki alanına dâhil ettiğini açıklayarak Orta Asya’nın kendi mücadele alanı olduğunu gösretmiştir.151 ABD’nin küresel yayılmacılığını öngören 1999 tarihli Washington Doktrini’yle Orta Asya tekrar ABD’nin jeopolitik hedefleri arasına dâhil edilmiştir. ABD devasa askeri-siyasi kapasitesi ve NATO aracılığıyla Orta Asya bölgesinin güvenliğini üslenmeye çalışmış, Rusya önderliğinde kurulabilecek güvenlik yapılanmasını önlemeyi, Avrasya coğrafyasında artan ABD etkisine karşı olası Çin engelinin önünü kesmeyi amaçlamıştır.152 ABD’nin Orta Asya politikasının en önemli faktörlerinden biri de Özbekistan ile stratejik ortaklık ilişkisinin kurulması oldu. Bölgede en stratejik konumu, en kalabalık nüfusu ve görece en güçlü orduya sahip olan Özbekistan, Washington tarafından bölgenin kapısı olarak görülmüş, Taşkent’in Rusya’dan bağımsız dış politika tercihini ve bölgenin entegrasyon sürecinde merkez olma çabası nedeniyle desteklenmiştir. Özbekistan’ın ulusal kapasitesine dayanarak bölgede kendi liderliğinde ekonomik ve siyasal entegrasyon sağlama çabası Rusya ile ters düşmesine neden olmuştur. Bölgede giderek zayıflayan Moskova’nın ekonomik ve 150 E.S.Şepin, “İzmeneniye Geopolitiçeskogo Lanfşafta Tsentranoy Azii”, Rossiya v Sisteme EvroAziatskih Vzaimodeystviy, 2012, Sayı: 4 (08), s. 238. 151 A.A. Kazantsev, op. cit., s. 169. 152 A.A.Ustimenko, “Tsentranaya Aziya i NATO: Strategiçeskiye Tendentsii Razvitiya Otnoşeniy”, Analytic, Nisan 2005, s. 23. 63 siyasi gücünden dolayı Taşkent’in ABD ile öncelikle güvenlik ve askeri-teknik alanlarda ilişkilerini geliştirmesine neden olmuştur. Böylelikle ABD, Özbekistan üzerinden Orta Asya’ya etkisini artırmak, Rusya’nın bölgeye yönelik politikalarını engellemek ve İran’a baskı kurmayı amaçlamıştı.153 Bu ilişki Mayıs 1999’da Özbekistan’ın Kolektif Güvenlik Anlaşması’ndan ayrılarak ABD tarafından desteklenen ve Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Moldova’dan oluşan ve BDT’ye alternatif GUAM (taraf ülkelerin baş harflerini taşıyan) grubuna katılmasına neden oldu. 154 Mayıs 1999’daysa ABD Kongresi “İpek Yolu” stratejisine ilişkin yasa155 çıkararak Orta Asya’ya vermiş olduğu önemi göstermiş oldu. Aynı sene Özbekistan İslam Hareketinin Kırgızistan’a gerçekleştirdiği terör saldırısı, ABD Merkezi Komutanlığına (CENTCOM) sorumluluk alanında girmiş olmasının da katkısıyla ABD’yle bölge ülkeleri arasında terörle mücadele konusunda daha sıkı işbirliği kurmasının yolu açıldı. Nisan 2000’de ABD, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan terörle mücadele için Orta Asya Sınırlarının Güvenliği Girişimi (Central Asian Border Security İnitiative, CASI) oluşturdu. 156 1990’lı yıllarda bölge üzerinde etkisi önemli derecede artıran ABD, Tacikistan’da yaşanan iç savaşı ve Tacikistan iktidarının tamamen Rusya desteğiyle varlığını sürdürmesi nedeniyle Tacikistan üzerindeki etkisi sınırlı kalmıştır. 153 Evgeniy Troitskiy, “Vneşnyaya Politika Uzbekistana v 2004-2007 gg.: Ot Strategiçeskogo Partnyorstva s SŞA k Soyuzniçeskim Otnoşeniyam s Rossiyey”, Vestnik, Sayı 310, 2008, s. 93. 154 P. Gobl, “Soyedinyonnıe Ştatı i GUAM: Ot Taktiçeskogo Vzaimodeystviya v Parnyorstvu”, Tsentralnaya Aziya i Kavkaz, Cilt 3-4, Sayı 57-58, 2008, s.178. 155 İpek Yolu Strateji belgesi esas olarak ABD'nin ve Amerikalı girişimcilerin bölgedeki ekonomik ve ticari çıkarlarının sağlanmasını kolaylaştıracak bir eksen üzerine oturtulmuş, bu ana hat çevresinde ise, demokratikleşmenin sağlanmasından insan haklarının desteklenmesine kadar, ABD'nin küreselleşme tanımına uyan diğer unsurlar serpiştirilmişti. 156 Vinsen de Kitspotter, “Bolşaya İgra v Tsentralnoy Azii”, Yadernıy Kontrol, Sayı: 1(75) , Cilt: 11, 2005, s. 85. 64 1990’ların başında Orta Asya politikasını Kazakistan ve Kırgızistan’la yoğun ilişki içerisinde olmuş, 1990’ların ortalarından itibaren Özbekistan’ı da bu guruba dâhil etmiş, bazı konularda 1995’de tarafsız157 statüsünü alan Türkmenistan’la da yakın ilişki kurmuştur. Türkmenistan’la ilişkiler özellikle Trans-Hazar ve trans-Afgan doğalgaz boru hatlarının inşası gibi konularda ağırlık kazanmıştı. Orta Asya’nın istikrarını doğrudan etkileyen Afganistan’da iç savaşının sona ermesi için Taliban hareketini örgütleyen Pakistan’a destek vermeye başlamıştır. Ancak başta Pakistan’ın desteğiyle güç kazanan ve zaman içerisinde kendi başına güçlü bir siyasi aktör haline gelen Taliban hareketi, daha sonra ABD için de sorun haline gelerek Orta Asya jeopolitiğinin yepyeni boyut kazanmasına neden olmuştu.158 2. Büyük Orta Asya Projesi ABD’nin 1990’lar boyunca Orta Asya ülkeleriyle kurmuş olduğu stratejik ilişkiler ağı, 11 Eylül 2001’de ABD’nin New York ve Washington’da yapılan terör saldırılarından hemen sonra ABD’nin Orta Asya ülkeleriyle askeri işbirliğini ve bölgede askeri varlığını artırılmasında önemli rol oynadı. 11 Eylül 2001 saldırıları Orta Asya’nın jeostratejik durumunu değiştirmiş, ABD’nin Afganistan’a yönelik yürüttüğü operasyon, Orta Asya ülkelerinin coğrafik olarak Afganistan’a yakınlığı nedeniyle sağladığı kolaylıklar, bölge ülkelerinin önemini önceki yıllara göre çok daha artırmıştır. ABD ulusal çıkarları açısından önemi vurgulanan Orta Asya ülkeleri, Afganistan’a karşı askeri müdahale kararının alınması, aynı zamanda bölge ülkelerine yönelik finansal ve ekonomik yardımların artırılmasını da beraberinde getirmiştir. Başlangıçta Afganistan’daki gelişmelere temkinli yaklaşsalar da, sonuç 158 A.A. Kazantsev, op. cit., s. 171. 65 itibariyle beş bölge ülkesi maddi ve stratejik nedenlerden dolayı ABD’nin Afganistan’a karşı operasyonları için hava sahalarını açmış, istihbarat bilgilerinin paylaşılmasına rıza göstermişlerdir. Ekim 2001’de ABD Savunma Bakanlığı’nın yayınladığı ABD’nin ulusal çıkarlarının temel güvenlik ilkelerini belirten dört yıllık savunma planında, Orta Asya ülkeleriyle diplomatik, askeri ve ekonomik bağların güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yapmıştır. Söz konusu belge, aynı zamanda bölgenin önemli pazarlarına ve stratejik kaynaklarına serbest erişimin desteklenmesini ve “istikrarsız alan” olarak nitelendirilen Orta Asya’da ABD çıkarlarını olumsuz etkileyecek tehditleri ortadan kaldırmak için harekete geçilmesi gerektiğini öngörmekteydi.159 ABD’nin küresel terörle mücadelesi çerçevesinde Orta Asya ülkeleriyle kurduğu yakın işbirliği, Hazar Denizi ve Orta Asya enerji kaynaklarının kontrol edilmesi yönünde ABD’ye önemli olanaklar sağlamıştır. ABD bölgedeki enerji kaynaklarını kontrol ederek, kendi iç talebini karşılamanın yanı sıra, enerji kaynaklarının akışlarını kontrol ederek de diğer küresel güçlere karşı baskı aracı olarak da kullanmayı amaçlanmıştı. ABD’nin terörle mücadele gerekçesiyle Rusya’nın “yakın çevresine” askeri üsler kurarak bölge üzerinde ve Rusya’ya karşı jeopolitik mücadelesinde stratejik zafer kazanmıştı. Çin’in batı sınırlarına kadar dayanan askeri üsleriyle ABD, Çin’in Orta Asya ülkeleri üzerinde etkisini sınırlandırmayı, Orta Asya ülkelerinin Rusya’dan daha bağımsız dış politika 159 Vinsen de Kitspotter, op. cit., s. 85-86. 66 izlemelerini sağlamayı ve Amerikan karşıtı Rus-Çin ittifakının oluşmasını engellemeyi amaçlamıştır.160 ABD ile en yakın askeri-siyasi ilişkiler içerisinde olan Özbekistan, bölgede kendi askeri tesislerinin ABD tarafından kullanılmasına izin veren ilk ülke olmuştur. Afganistan sınır yakınlarında bulunan Hanabad askeri üssünde 1500 Amerikan askerinin yerleştirilmesine izin veren Taşkent, ABD’nin bölgedeki kilit müttefik ülkesi konumuna gelerek bölgesel liderliğini güçlendirmek istemiştir. Mart 2002’de ABD ile Özbekistan stratejik ortaklık ve işbirliği çerçeve deklarasyonu imzaladı. Afganistan’da terörle mücadele operasyonlarında koalisyon güçlerine desteği nedeniyle yılda 8 milyar dolar ve sadece Washington tarafından 160 milyon dolar yardım alan Özbekistan ekonomisi için bu yardımlar önemli gelir kaynağı olmuştur. Aynı zamanda Washington-Taşkent işbirliği Özbekistan’ın radikal İslam tehdidine karşı mücadelesinde de önemli rol oynamıştı.161 Özbekistan, ABD’yle ittifak ilişkisini güçlendirerek güney komşusu Tacikistan’ın başkentinde 25 bin asker bulunduran ve Tacik-Afgan sınırını koruyan Rusya’nın etkisi altındaki Tacikistan’ı dengelemek istemişti.162 Afganistan ile 1200 kilometre sınıra sahip olan Tacikistan da, Rusya’nın onayını alarak ABD’ye olduğu gibi diğer koalisyon güçlerine hava sahasını açmış, askeri üslerinin kollanılmasına izin vermiştir. Aralık 2001’de ABD Kırgızistan’la başkent Bişkek’in yakınlarındaki Uluslararası Manas Havaalanının kullanılmasına dair bir seneliğine anlaşma imzalamış, Haziran 2003’te, Temmuz 2006’da anlaşmayı 160 “İnteresı Kitaya, Rossii i SŞA v Tsentralnoy Azii”, < http://www.ca-portal.ru/article:7373 > (23.11.2013). 161 A.S. Dundiç, “ Uzbekistan-SŞA: Osobennosti Vzaimodeystviya Posle 11 Sentyabrya 2001 g”, s. 254-255. < http://new.hist.asu.ru/biblio/V3/251-258.pdf > (24.11.2013). 162 A.S. Dundiç, op. cit., s. 256-257. 67 uzatmıştı. Türkmenistan’la birlikte Kazakistan’da kendi hava sahalarını kullanıma açmıştı. Rusya ve Çin’in tepkisini çekmemek için ABD ile kapsamlı askeri işbirliğine gitmekten kaçınan Kazakistan ise, ABD ve müttefiklerine demir yollarının da kullanılmasına ve olağanüstü durumlarda Almatı havaalanının savaş uçaklarının inişine izin vermişti. Türkmenistan ise, karayollarının kullanımını sadece insani amaçlar için kullanılması koşuluyla kabul etmişti.163 Bunun karşılığında Bush Yönetimi, Orta Asya ülkelerine 2001’de 110,5 milyon dolar olan yardımlarını 2002’de 594 milyon dolara yükseltmişti.164 2003’ten itibaren Orta Asya’daki güç dengesi ABD’nin aleyhine değişmeye başladı. Bölgeye geçici süre için konuşlanan, ancak stratejik konumunu muhafaza etmeye çalışan ABD, bölge rejimlerinin devamı için herhangi bir sorumluluk üstlenmemesi bölge rejimlerinin endişesine neden oldu. Afganistan sorununun çözümünde uyguladığı yöntemler, Afganistan ekonomisinin uyuşturucu üretimine bağımlı olması ve Afgan yönetimine destek verilmek yerine, kaynaklarını Irak savaşına harcamaya başlayan Bush Yönetiminin bu tutumu, Orta Asya devletleri tarafından hoşnutsuzlukla karşılandı.165 2004-2005 yılları arasında, önce Gürcistan’da daha sonra Kırgızistan’da Amerikalı Sivil Toplum Kuruluşlarının desteğiyle yaşanan iktidar değişikliklerin ardından, 12-13 Mayıs 2005’de Özbekistan iktidarına karşı meydana gelen ayaklanmanın İslam Kerimov tarafından sert bir şekilde bastırılması Washington’un tepkisine neden olmuştur. İnsan haklarının ihlali gerekçesiyle ABD’nin Özbekistan’la ilişkilerini alt düzeye indirmesi Özbekistan’ın dış politika yönünü 163 E.F. Troitskiy, op. cit., s.107. Vinsen de Kitspotter, op. cit., s. 87. 165 E.F. Troitskiy, op. cit., s.107-108. 164 68 değiştirmesiyle sonuçlanıştır. 2005’de Özbek yönetimi Hanabad’daki ABD askeri üssünü kapatma kararı almış, 1999’dan beri üyesi olduğu ABD destekli GUUAM’dan ayrılmıştır.166 Washington-Taşkent ilişkileri aniden düşüş yaşanmasının ardından ABD, bölgenin kilit müttefiki olarak Özbekistan’ın yerine bölgesel güvenlik ve enerji projeleri alanında bölgenin lideri görmeye başladığı Kazakistan’ın seçti. Tacikistan’la yakın ilişki içerisinde olan ABD, Tacik-Afgan sınırında güvenliğin güçlendirilmesi için maddi destekte bulunuyor, ülkenin ulaşım ve insani bazı projelerini finanse ediyordu. Kırgızistan’da bulunan Manas askeri üssünün kira bedelini artırarak kullanım süresini uzatan ABD, Haziran 2008’deyse üssün genişletilmesi yönünde karar aldı. 2006’da Türkmen lideri S. Niyazov’un (Türkmenbaşı) ölümünden Berdimuhammedov Nisan sonra 2008’de yeni Devlet NATO Başkanı Zirvesine Gurbanguli katılmış, NATO komutanlığında Afganistan’da görev yapan Uluslararası Destek Gücü (ISAF) için kendi topraklarının kullanılmasına izin vermiştir.167 2007 yılının sonlarından itibaren ABD- Özbekistan ilişkileri düzelmeye başlamış, Şubat 2009’da ABD Taşkent ile NATO’nun Afganistan’a askeri olmayan yüklerin taşınmasına ilişkin anlaşma imzalanması için görüşmeler başlattıklarını açıklamıştır.168 ABD’nin Özbekistan ile tekrar yakınlaşma sürecinde girmesinin sebeplerinden biri de, 3 Şubat 2009’da Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev’in Moskova’ya yaptığı ziyaretin hemen ardından ülkesinde bulunan ABD 166 Ainur Nogayeva, Orta Asya’da ABD, Rusya ve Çin: Stratejik Denge Arayışları, Ankara, USAK Yayınları, 2011, s. 231-232. 167 E.F. Troitskiy, op. cit., s. 108. 168 “SŞA Vozobnovili Peregovorı s Taşkentom o Snabjenii Voysk v Afganistane”, < http://lenta.ru/news/2009/02/05/backup/ > (24.11.2013). 69 üssünü kapatmaya yönelik kara alması olmuştu.169 Ancak ABD ile Kırgızistan arasında yürütülen görüşmeler sonrası Washington’un, Manas (Gansi) üssünün kira bedelini 17 milyon dolardan 60 milyon dolara çıkarmasıyla, Manas askeri üssünün adı Uluslararası Transit Merkezi olarak değiştirilmiş ve ABD Manas askeri üssünü kullanmaya devam etmiştir.170 2000’lerin ikinci yarısında Orta Asya ülkeleriyle ikili ilişkilerin yanında, ABD aynı zamanda bölgesel entegrasyon projesini tekrar öne çıkarmaya başladı. Mart 2005’te Orta Asya bölgesinin önemli uzman isimlerinden Frederick Starr “Afganistan ve Komşuları için Büyük Orta Asya Ortaklığı”171 çalışmasından sonra ABD Orta Asya politikasına yönelik yeni konsept benimsemişti. ABD Yönetimi Starr’ın Büyük Orta Asya konseptinin içeriğinde bazı değişiklikler yaparak Nisan 2006’da yaptığı açıklamada “bölgesel ekonomik entegrasyon” çerçevesinde ABD’nin güvenlik alanındaki çıkarlarını, demokrasi ve serbest piyasa reformlarının desteklenmesi gibi konuları Orta Asya politikasında temel hedef olarak belirlemişti. Bu projeyle Orta Asya’nın Güney Asya ile sınır aşan ekonomik bağlarının Afganistan üzerinden güçlendirilmesi ve entegrasyonun sağlanması amaçlanmaktaydı. Aslında ABD bu projeyle Rusya’nın gerçekleştirmeye çalıştığı entegrasyon planlarına alternatif oluşturmak, Çin’in Orta Asya’daki rolünü sınırlamak ve Deli ve İslamabat ile işbirliğine ve Afganistan üzerindeki mutlak 169 “Podpisan Ukaz o Vıvode Amerikanskoy Bazı “Manas””, < http://www.armsexpo.ru/049057052048124054054055056.html > (24.11.2013). 170 Richard Weitz, “Global Insights: Manas Decision Raises Regional Fears of U.S. Exit From Eurasia”, < http://www.worldpoliticsreview.com/articles/13321/global-insights-manas-decisionraises-regional-fears-of-u-s-exit-from-eurasia > (24.11.2013). 171 Frederick Starr, “A Greater Central Asia Partnership’ for Afghanistan and Its Neighbors”, Silk Road Paper, March 2005, http://www.silkroadstudies.org/CACI/Strategy.pdf 70 kontrolüne dayanarak “Güney ve Orta Asya” makroekonomik alanı şekillendirmeyi amaçlamıştır.172 Taliban’ın ve Taliban’a bağlı ve daha özerk hareket eden diğer gurupların Afganistan’daki ISAF güçlerine karşı 2006’da başlattıkları ani saldırılar, Afganistan’da çatışmaların tekrar kızışmasına neden oldu. 2007’de ABD Afganistan’daki gelişmelerin olumsuz olduğunu açıklıyor, Afgan-Pakistan cephesindeki terörle mücadele stratejisini tekrar gözden geçirme kararı alıyor, Afganistan’daki NATO güçlerinin yetersiz bulunması kanısına varılarak asker sayısının artırılmasını gündeme getiriyordu. Bu gelişmeler sonucunda Washington’un Afganistan üzerinden Orta Asya’yı Güney Asya’yla bütünleştirme projesi inandırıcılığını ve güvenilirliğini yitirmeye başladı.173 2008’de iktidara gelen Demokrat Barak Obama, ABD’nin dış politikasında değişikliğe gitmiştir. 2009’da Obama yönetimindeki Beyaz Saray “AfganistanPakistan” konsepti çerçevesinde Orta Asya stratejisini de gözden geçirerek beş öncelikli hedefi öne çıkararak yeni yol haritası belirlemiştir. Buna göre ABD, her şeyden önce Afganistan’da yürütülen terörle mücadelede konusunda (özellikle askeri üslerin yerleştirilmesi ve asker ve mallarının transit geçişinin sağlanması için ulaşım yollarının kullanıma açılması konusunda) Orta Asya ülkeleriyle işbirliğini maksimuma çıkarmayı; ikincisi, enerji kaynaklarının ve ulaşım yollarının aktif bir şekilde geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi; Üçüncüsü, Orta Asya’da devlet kurumlarının güçlendirilmesi ve insan haklarının korunması; Dördüncüsü, bölge 172 E.F. Troitskiy, “Politika SŞA v Tsentralnoy Azii: Podhodı Vtoroy Administratsii Dj. Buşa (20052009 gg.) i B. Obamı (2009-2010 gg.)”, Comparative Politics, Sayı 4, 2011, s. 65-66. 173 E.F. Troitskiy, “Politika SŞA v Tsentralnoy Azii: Podhodı Vtoroy Administratsii Dj. Buşa(20052009 gg.) i B. Obamı (2009-2010 gg.)”, op. cit., s. 66-67. 71 ülkelerinin ekonomilerinde rekabet gücünün artırılması; Son olarak ise, Tacikistan ve Kırgızistan’ın parçalanmasının önlemesi ve kendi yönetimlerini sağlayabilmeleri için desteklemeyi amaçlamıştır.174 Barak Obama’nın Orta Asya ülkeleriyle işbirliği farklı alanlarda temellenmekteydi.175 Asıl mesele NATO güçlerinin Afganistan’dan askerlerini geri çekme meselesinde işbirliği yapılması ve 2014 sonrası bölgede ABD varlığının korunabilmesiydi. ABD’nin bu stratejisinde kilit rol Özbekistan’a düşüyordu. 2005’te kopmuş olan ilişkilerin 2009’da yenilenmesinin ardından Eylül 2011’de ABD Kongresi 2004’ten beri Özbekistan’a uygulanan silah yardımı yasağını kaldırdı. 22-23 Ekim 2011’deyse ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Taşkent’e resmi ziyaret gerçekleştirmiş, Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov ile kapalı kapılar ardında görüşmüş ve bu görüşmenin üzerinden 1 yıl bile geçmeden Temmuz 2012’de Özbekistan Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üyeliğini askıya aldığını açıklamıştır.176 Özbekistan Parlamentosu 4 Ağustos 2012’de onayladığı dış politika konseptinde yabancı devletlerin Özbekistan’da askeri üs ve tesislerin kurulmasını yasaklayarak ABD’nin Özbekistan’da askeri üs açacağı tartışmalarına son vermiştir. Özbekistan herhangi askeri veya siyasi ittifakta yer almayacağını ve ordusunun kendi sınırları dışında barış gücü olarak görevde bulunmayacağını belirtmiş olsa da, söz konusu dış politika konseptindeki yasağın ABD-Özbekistan işbirliğine ve ABD Özel 174 Marlen Lyaruel, “Politika SŞA v Tsentralnoy Azii: Amerikantsi- s Marsa, Evropeytsi – s Venerı, Tak li Eto?”, EUCAM, Sayı: 26, Ekim 2012, s. 2. 175 Steve LeVine, “The End of The Great Game”, < http://www.newrepublic.com/article/world/78168/obama-central-asia-great-game > (27.11.2013). 176 Aleksey Fomenko, “Tsentralnoaziyatskaya Strategiya Obamı”, < http://russiancouncil.ru/inner/?id_4=697#top > (27.11.2013). 72 kuvvetlerinin Taliban’a ve diğer tehditlere karşı yürüttüğü operasyonlarında Özbekistan’ın tesislerini kullanmalarına engel olmayacağı belirtilmiştir.177 Güney ve Orta Asya Devletlerinden sorumlu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Robert Blake, ABD’nin Orta Asya’da Varlığı (U.S. Engagement in Central Asia) Konseptiyle ilgili Kongreye sunduğu raporda Orta Asya’nın ABD açısından önemini vurgulamıştır. Raporda, ABD’nin kilit güvenlik konularında Özbekistan ile ilgili işbirliğine hazır olduğunun altını çizmiş, Kırgızistan’da bulunan uluslararası Manas havalimanının Uluslararası Transit Merkezi açısından bölgede terörizm ve uyuşturucu gibi güvenlik sorunlarının çözümünde önemli yer oynadığını belirtmiştir.178 22 Mayıs 2012’de Kırgızistan ile NATO arasında Afganistan’da bulunan Koalisyon Güçlerinin Kırgızistan üzerinden kara ve demir yollarıyla yüklerin sevkiyatının yapabilmesine dair anlaşma imzalamıştır.179 Ancak bir yıl sonra Ağustos 2013’te Kırgızistan Parlamentosu ülkede bulunan Amerikan Manas askeri üssünün/Uluslararası Transit Merkezinin 11 Temmuz 2014’te tamamen kapatma kararını onaylamasının ardından Ekim 2013’te Pentagon Manas üssünü boşaltmaya başladığını duyurmuştur.180 Kırgızistan’daki etkinliğini kaybetmek istemeyen ABD, Manas üssünü kapatılması yerine şekil değiştirilmesi yönünde çalışmalar yürütmektedir. Manas 177 Dmitriy Solovyov, “Ozbekistan Otkazalas Razmeşat İnostranjıe Voyennıe Bazı”, < http://ru.reuters.com/article/topNews/idRUMSE87109720120802?sp=true > (29.11.2013). 178 Robert O. Blake, U.S. Engagement in Central Asia, 24 Temmuz 2012, < http://www.state.gov/p/sca/rls/rmks/2012/195500.htm > (12.04.2014). 179 “Kirgiziya Podpisala s NATO Spglaşeniye o Nazemnom Tranzite Gruzov”, < http://lenta.ru/news/2012/05/23/nato/ > (27.11.2013). 180 “Kirgiziya Zakrıvayet Bazu SŞA “Manas””, < http://mir-politika.ru/7201-kirgiziya-zakryvaet-bazussha-manas.html > (28.11.2013). 73 üssünde bulunan istihbarat radar sistemlerin ve tesislerin 2014’te inşası tamamladıktan sonra ABD’nin yeni Bişkek Büyükelçiliği binasına taşınarak, ortan hizmet sunacağı belirtilmektedir.181 Manas üssünde askeri personel olarak görev yapan askerlerin, 200’e yakınınsa diplomatik statü verilerek şimdiden sivil görevliye dönüştürüldüğü ve Bişkek Büyükelçiliğinde çalışmaya başladığı iddia edilmektedir.182 Kazakistan, Washington’un Orta Asya politikasında önemlini korumaya devam etmektedir. ABD resmi Kazakistan politikasını üç temel faktör üzerinde yürütmeye çalışmaktadır. Birincisi, Astana’nın katılımıyla Afgan sorununun çözümü, ikincisi terörle mücadelede işbirliği ve son olarak da Kazakistan enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve dünya piyasalarına aktarılmasıdır. Kazakistan’ın Avrasya Ekonomik Birliği’ne dâhil olmasını olumsuz karşılayan ve bunun engellenmesi için Dünya Ticaret Örgütü’ne katılmasını hızlandırmak isteyen ABD’nin, Asya-Pasifik için kabul ettiği yeni strateji göz önünde bulundurulursa, yakın gelecekte Çin’in enerji güvenliğinin sağlanmasında Kazakistan’ın rolünün daha da artacağını belirtmek gerekir.183 ABD ile Kazakistan Savunma Bakanları Aralık 2012’de Washington’da 2013-2017 dönemini kapsayacak olan Savunma Alanında İşbirliği Planı imzalamıştır. Böylelikle ABD ile Kazakistan arasında barış gücü ve askeri personel eğitimi, teknik destek ve iki ülkenin savunma sanayi kompleksleri arasında iletişimin 181 “Baza Manas Ostayorsya- Eto Okonçatelno”, < http://www.iarex.ru/interviews/38028.html > (27.10.2013). 182 “SŞA Zakroyut Bazı v Kırgızistane? Rossiya ne Verit”, < http://russian.eurasianet.org/node/60369 > (06.11.2013). 183 Yuliya Yakuşeva, “Kazahstan i SŞA: Tendentsii Goda”, < http://www.ia-centr.ru/expert/14761/ > (28.11.2013). 74 sağlanması gibi ortak konular belirlenmişti.184 ABD ile Kazakistan arasında yürütülen görüşmelerle Washington, Kazakistan’ın Hazar denizi kıyısındaki Aktau limanını Afganistan’dan NATO askerlerinin çekilmesi için transit merkeze dönüştürmek istemiş, Nisan 2013’teyse Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev ise, NATO güçlerinin Aktau limanını kullanımına açmaya hazır olduğunu belirmiştir.185 ABD Orta Asya coğrafyasında özel güvenlik güçleriyle de etkinliğini devam ettirmeye çalışmaktadır. Mart 2011’de ABD Savunma Bakanlığı, ABD Özel Kuvvetler Komutanlığına (Special Operations Command/SOCOM) bağlı “Yeşil Berelilere” Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan’da bulunan teröristlerin gerektiği halde ortadan kaldırılması için müdahale etme hakkı tanımıştır. Afganistan’da bulunan “Yeşil Berelilerin” alt bölümü olarak bilinen “Üçüncü Grup” ise sınır aşan operasyonlara katılmaktadır. Operasyon gerçekleştirdikten sonra kural olarak tekrar kendi üslerine dönmesi gereken bu birlikler, Eylül 2010’da Tacikistan sınır muhafızlarına yönelik teröristlerin saldırılarında Tacikistan hükümet güçlerine destek için müdahale etmiş, 20’den fazla terörist öldürülmüştü.186 Orta Asya güvenliğinde hala önemli role sahip olan ABD, “çok taraflı” dış politika izlemeye çalışan bölge ülkelerini de ABD’yle işbirliğini önemli görmeleri Washington’un bölgedeki jeopolitik rekabetini devam ettirecektir. ABD’nin yakın 184 “Oboronnıe Vedomstva Kazahstana i SŞA Podpisali Plan Sotrudniçestvo na 2013-2017 godı”, < http://central-asia.tj/2012/12/12/oboronnye-vedomstva-kazaxstana-i-ssha-podpisali-plansotrudnichestva-na-2013-2017-gody/ > (28.11.2013). 185 Viktoriya Panfilova, “Na Kazpii Sozdayotsya Voenno-Morskaya Baza SŞA”, Nezabisimaya Gazeta, 29 Nisan 2013, http://www.ng.ru/cis/2013-04-29/6_kaspiy.html 186 “Pentagon Dal Spetsnazu SŞA Pravo Vtorgatsya v Tsentralnuyu Aziyu”, < http://topwar.ru/3909pentagon-dal-specnazu-ssha-pravo-vtorgatsya-v-centralnuyu-aziyu.html > (28.11.2013). ; “Smetsnaz SŞA Uje Aktivno Deystvuyet v Stranah Bıvşego SSSR v Sredney Azii”, < http://www.kavkazcenter.com/russ/content/2011/07/08/83250.shtml > (28.11.2013). 75 gelecekte küresel liderlik rolünden vazgeçmeyeceği gibi enerji kaynakları ve stratejik konumu açısından Avrasya’da varlığını sürdürecektir. ABD’nin Orta Asya işlerine karışması, müdahale etmesi veya bu bölgede varlığını sürdürmesi Amerikan ulusal çıkarları ve küresel siyaset taktiğine bağlı olacaktır. ABD’nin Irak, ardından da Afganistan’dan askerlerini geri çekme ve doğrudan savaşa girmeme süreçlerine paralel olarak ABD Orta Asya’ya daha az önem verecek. Mamafih, gelecekte Amerikan ekonomisinin düzeltilmesi ve proaktif dış politika rejiminin tekrar hayata geçirmesiyle ABD, Orta Asya’nın küresel stratejideki öneminden dolayı bölgeyi tamamen terk etmeyeceği gibi kapsamlı bir şekilde tekrar bölgeye dönmek isteyebilir.187 Afganistan operasyonunu desteklemek amacıyla kurulan Uluslararası Koalisyonu Güçlerinin (101.000’i ABD askeri olmak üzere toplam 140.000 askerden oluşuyor) (International Security Assistance Force-ISAF)188 2014’te Afganistan’dan çekilme kararıyla ABD’nin Avrasya bölgesindeki askeri varlığına ilişkin tartışmalar başlamıştır. Nisan 2012’de ABD ile Afganistan arasında imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasıyla, ABD’nin 2024’e kadar Afganistan topraklarında Afganistan güvenliğini ve devletin kuvvetlendirilmesini desteklemesi öngörülmektedir.189 ABD Dışişleri Bakanı John Kerry 1 Ağustos 2013’te Pakistan ziyareti esnasında yaptığı basın açıklamasında, Afganistan’dan 187 Amerikan askerlerinin tamamının D.B. Malışev, Tsentralnoaziatskiy Uzel Mirovoy Politike, Moskova, İMEMO RAN, 2010. s. 82. “Afganlar Güvenliğini NATO’dan Devralıyor”, < http://www.bbc.co.uk/turkce/ozeldosyalar/2013/06/130618_afganistan_nato.shtml > (05.11.2013). 189 “Afganistan i SŞA Podpisali Soglaşenie o Strategiçeskom Partnyorstve”, < http://www.afghanistan.ru/doc/22662.html > (06.11.2013). 188 76 çekilmeyeceğini, sadece önemli derecede azalma olacağını belirtmişti.190 2014’ten sonra Afganistan’da ABD asker sayısının ne kadar kalacağıyla ilgili henüz kesin bir karar alınmamakla birlikte, ABD kaynaklarından edinilen bilgi ve yapılan bazı açıklamalara göre Pentagon Afganistan’da 25.000 askerin kalmasında ısrar ederken, ABD Başkanlık İdaresi 3.000-4.000 arasında asker ile ülkede varlığını korumak istemektedir.191 ABD-Afganistan güvenlik anlaşmasına dayanarak Pentagon 2014 sonrası Afganistan’da bulundurmayı amaçladığı en az 5 askeri üste özel kuvvetler, operasyonel istihbarat görevlileri, keşif donanım ve askeri araçlar yerleştirmeyi hedeflemektedir. Afganistan’daki askeri üslerin Pakistan, İran ve Çin’in sınırları yakınlarında ve ayrıca Orta Asya ve Basra Körfezi gibi istikrarsız bölgelerde yerleşmiş olması ABD için önemli stratejik kazanım olacaktır.192 ABD’nin Afganistan’da varlığını sürdürmek istemesinin sebeplerinden bir diğeri de Afganistan’ın dünya uyuşturucu üretiminde % 90’lık paya sahip olmasıdır.193 Afganistan’da geleneksel olmayan güvenlik tehditlerinin var olduğu sürece ABD söz konusu güvenlik sorunlarıyla mücadele adı altında bölge ülkeleriyle her zaman işbirliğine gitme imkânına sahip olup, bölgede etkisini sürdürme fırsatına sahip olacaktır. 190 “Polnogo Vıvoda Voys SŞA iz Afganistana ne Budet”, İtar-Tass Haber Ajansı, < http://www.itartass.com/c11/826728.html > (25.02.2014). 191 Aleksandr Şustov, “SŞA Ostanutsya v Afgansitane”, http://www.russiapost.su/archives/5244, (6.11.2013). 192 Jason Burke, The Guardian, “Secret US and Afghanistan talks could see troops stay for decades” < http://www.theguardian.com/world/2011/jun/13/us-afghanistan-secret-talks-on-securitypartnership > (06.11.2013). 193 Afganistan Raporu ve Çözüm Stratejileri, Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi Raporu, Mayıs 2010, s. 9. 77 3. Enerji Politikaları ABD’nin Orta Asya enerji kaynaklarına yönelik politikası 1997’de Hazar Denizi havzasını kendi stratejik çıkar alanı ilan etmesiyle hız kazandı. Bunun sebeplerinden biri 1993-1994 yılları arasında Azerbaycan ve Kazakistan ile büyük anlaşmalar imzalayan dev Amerikan petrol şirketlerinin ekonomik çıkarlarını koruma çabasıydı. Bazı tespitlere göre Hazar havzasının enerji kaynaklarının olduğundan çok daha fazla olarak gösterilmesi ve ABD enerji güvenliği açısından kaynakların çeşitlendirilmesi için bölgenin petrol ve doğalgaz kaynaklarını alternatif olarak sunulmaya başlaması ABD’nin bölgeye ilgi duymasının bir diğer nedeniydi. ABD’nin bu bölgeye yönelik ilgisinin artması aynı zamanda bölgenin Kuzey-Güney, Avrupa–Asya gibi dünya enerji ulaşım yollarının kesiştiği noktada bulunmasıydı. Bunun yanı sıra jeo-ekonomik öneme sahip bu bölgenin ABD’nin dünya enerji kaynaklarının ulaşımı ve paylaşımını da kontrol etme stratejisinin bir parçası olarak görülebilir.194 Basra Körfezine olan bağımlılığını azaltmayı Hazar ve Orta Asya enerji kaynaklarını dünya piyasalarına sevkiyatıyla sağlamayı amaçlayan ABD yönetimi, 1999’da Kongreden Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Tacikistan, Gürcistan ve Ermenistan ile ticari ve yatırım ilişkilerini belirleyen ve enerji ve ulaşım alanındaki sınırlamaların kaldırılmasını öngören “İpek Yolu” stratejisine ilişkin karar çıkarmıştır.195 194 D.V. Dolguşev, “Konflikt Energetiçeskih İnteresov Rossii i SŞA v Tsentralnoy Azii i Kaspiyskom Regione”, Vestnik, Cilt: 4, Sayı: 16, 2011, s. 90-91. 195 Andrey Volgin, “Neftegazovıy Sektor Tsentralnoy Azii i Stsenarii Regionalnoy İntegratsii”, Ekonomiçeskoe Obozreniye, Sayı 4, 2006, s. 9. 78 Orta Asya ve Hazar Denizi Havzasının petrol ve doğalgaz kaynaklarına yönelik yürüttüğü “boru hatları diplomasisi”yle Rusya’nın bölgeden dışlanması hedeflenmiştir. Enerji alanında bölge ülkeleriyle kuracağı işbirliği üzerinden Çin’in hammadde erişimini bloke etmek ve kendi enerji güvenliğini sağlamak için askeri birliklerini yerleştirmek için altyapı oluşturmak, ABD’nin diğer hedeflerindendi. Hazar Havzası ülkelerinin de ABD’yle enerji alanında işbirliğine açık olmaları sayesinde 2000’lere gelindiğinde bu alanda ABD Rusya’nın önüne geçti. 196 Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’nin Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı projesini hayata geçirmesinde önemli rol oynayan ABD, bu projeye Türkmenistan ve Kazakistan’ın da dâhil olduğuna dair 1999’da İstanbul Zirvesinde imzalanan anlaşmada gözlemci ülke olarak yer almıştı.197 2004’te NATO’nun İstanbul Zirvesi’nde Kafkasya-Hazar bölgesinin NATO’nun stratejik etki alanı ilan edilmesiyle, ABD NATO üzerinden HazarKafkasya ve Orta Asya enerji kaynaklarını ve boru hatlarının kontrolünü sağlamayı hedeflemiştir.198 2005’te ABD, Azerbaycan ve Kazakistan’dan oluşan “Hazar Koruma Gücü” (Caspian Guard) isminde üçlü bölgesel ittifak oluşturulmasını amaçlayan Washington, bu proje kapsamında 10 yıl içerisinde yaklaşık 100 milyon dolar yatırım yapılmasını, ilerleyen yıllardaysa bu örgüt çerçevesine Türkmenistan, Özbekistan ve Türkiye’yi de dâhil etmeyi planlamıştır. ABD Azerbaycan’da radar sistemlerini, Kazakistan’ın Atırau limanında ise askeri üs inşa edilmesi için finansal 196 D.V. Dolguşev, “Konflikt Energetiçeskih İnteresov Rossii i SŞA v Tsentralnoy Azii i Kaspiyskom Regione”, op. cit., s. 91-92. 197 Olga Vinogradova, “Rezursı “Bolşogo Kaspiya”(Ojidaniya i Vozmojnosti v Tsifrah)”, Pro et Contra, Sayı: 3, Cilt: 5, Yaz 2000, s. 106-107. 198 S.V. Novoselov, “Konfliktnıy Potentsial Kaspiyskogo Regiona-Ugroza Bezopasnosti Rossii”, Kaspiyskiy Region: Politika, Ekonomika, Kultura, Sayı: 1, Cilt: 6, 2005, s. 15. 79 olarak desteklemiş, kıyı ülkelerin ABD yapımı askeri gemilerle filolarını oluşturarak Rusya ve İran’ın bölgedeki gücünü sınırlamaya çalışmıştır.199 ABD’nin Orta Asya enerji kaynakları üzerindeki politikasının bir başka boyutu ise, bölgenin petrol ve doğalgazını Güney Asya üzerinden dünya piyasalarına aktarılması projesidir. 2008’de Hindistan’ın TAPI (Türkmenistan-Afganistan- Pakistan-Hindistan) projesine dâhil olması ve 2010’da Türkmenistan devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov’un Hindistan’ı ziyaret etmesi, daha 1990’larda düşünülen projeyi tekrar gündeme getirmiştir. 12 Aralık 2010’de Türkmenistan, Afganistan, Pakistan ve Hindistan arasında TAPI doğalgaz boru hattının inşası için çerçeve protokolü imzalanmıştır. TAPI projesinin hayata geçirilmesi ABD çıkarları açısından önemli rol oynamaktaydı. Bunun ilk önemli nedeni İran’ın çevrelenmesi ve proje dışı bırakılmasıydı. Yani İran’ın sadece batı ile değil, doğu ile de doğalgaz alanında işbirliğine gitmesinin engellenmesiydi. İkincisi, TAPI üzerinden İran’ın kurmaya çalıştığı İran-Afganistan-Tacikistan üçlü koalisyonunun oluşmasını engellenmesidir. Üçüncü, Avrupa’nın sınırlandırılmasıydı. ABD’nin TAPI doğalgaz boru hattının hayata geçirilmesini desteklemesi sonucunda Avrupa’nın “Nabucco” projesine darbe vurmuş, Avrupa’nın sadece İran’a değil, Orta Asya’ya girmesini de engellemiştir. Dördüncüsü, kalkınmakta olan Hindistan’ın desteklenerek Çin’e karşı denge unsuru olarak kullanılması düşünülmüştür. ABD Türkmenistan üzerinden Çin ile Hindistan’ı bir birine düşürmeyi planlanmıştır. Beşincisi, Batı yanlısı Afganistan ve Pakistan’ın TAPI üzerinden desteklenmesiydi. Altıncı ve son olanıysa, TAPI üzerinden Pakistan’ı Afganistan’a bağımlı hale getirerek kontrol etmekti. Ancak, projenin garantörü rolünü üslenen NATO/ISAF güçlerinin Afganistan’da Taliban’a 199 Marina Mihaleva, “Kaspiy- Zona Soperniçestva ili Sotrudniçestva?”, Obozrevatel-Observer, Sayı: 10, 2009, s. 57. 80 karşı başarıya ulaşamaması, ABD Başkanı Barak Obama’nın Pakistan ile yaşanan kriz ve Af-Pak sorununun yanında Afganistan’dan çekilme kararı alması TAPI projesini geri plana atılmasına neden oldu.200 Bölgede yaşanan bu gelişmeler en çok Türkmenistan’ın işine gelmiştir. Öyle ki bu gelişmeler esnasında Rusya’nın tekelinden kurtularak dünya piyasalarına doğalgaz ihracatını çeşitlendirmek isteyen Türkmenistan, 2010’da İran ile yıllık 20 milyar metreküp kapasiteli “Dovletabad-Hangeran” doğalgaz boru hattını inşa etmişti. 2009’da Türkmenistan-Çin doğalgaz boru hattı açılışı yapılmış, 2012’ye gelindiğindeyse Çin’e doğalgaz sevkiyatını artırarak Çin’in en büyük doğalgaz tedarikçisi haline gelmiştir. Aşkabat’ın Pekin ve Tahran ile enerji alanında yakınlaşması ABD başta olmak üzere Batı’nın tepkisini çekmiş, Washington’un Türkmenistan doğalgaz güzergâhının yönünün değişmesi konusunda Türkmen rejimine baskı yaparak, TAPİ projesinin tekrar hayata geçirilmesi için lobi faaliyetlerini üstlenmek istemişti.201 II. Çin’in Orta Asya Politikası’nın Güvenlik Boyutu SSCB’nin yıkılması ve Orta Asya’da yeni bağımsız devletlerin ortaya çıkması Çin Halk Cumhuriyeti sınırında yeni jeopolitik durumu meydana getirerek bölgedeki güç dengesini temelden değiştirmiştir. Sovyetler Birliği’nin çöküşü bir taraftan Çin’in Orta Asya’ya etki alanını genişletmek için yeni fırsatlar yaratırken, aynı zamanda bölgede Sovyet döneminde yaşanan sorunların farklı boyutlarla tekrar 200 İ. Şevırev, “Transafganskiy Gazoprovod TAPİ- Rasluçnik, A ne Spasitel”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1338970620 > (03.12.2013). 201 “Zapad Vedet Borbu za Turkmenskuyu Neft”, < http://www.wprr.ru/archives/3499 > (03.12.2013). 81 ortaya çıkmasına neden olmuştur. Sınır sorunlarının çözülmemiş olması, Çin sınırında çok sayıda askeri varlığın söz konusu olması ve Uygur ayrılıkçı hareketinin güç kazanması Çin’in Sincan-Uygur Özerk Bölgesinin güvenliğini doğrudan etkilemiş, Pekin tarafından ülkenin ulusal güvenliği için tehdit olarak görülmüştür.202 1. Sınır Sorunları Çin bölgede ilk önce Sovyetler Birliği döneminden kalma sınır sorunlarının çözmek istemiştir. Sınır sorunlarının çözüme kavuşturulması Çin için ulusal güvenlik meselesiydi. Çin’in 19.yüzyıla kadar dayanan kuzey ve batı komşularıyla sınır meseleleri 1963’te SSCB ve Çin arasında gerginliğe neden olmuştu. Sınır sorununa yönelik 1964’te başlayan görüşmeler sonuç vermemiş, 1969’da Sovyetler Birliği’nin Kazakistan’ın Çin sınırında büyük çaplı çatışmalara neden olmuş, Sovyetler Birliği ordusu karşısında Çin geri adım atmak durumunda kalmıştı. 1980’lerin ortalarında taraflar arasından sınır görüşmeleri tekrar başlamış, ancak SSCB’nin çöküşüyle birlikte konu tekrar dondurulmuştu.203 Çin 1992’de Kazakistan ve Kırgızistan sınırlarının belirlenmesine ilişkin ikili görüşmeler başlatmıştır. Tacikistan’da iç savaşın başlaması nedeniyle Duşanbe görüşmelerde yer alamamıştır. Daha sonraysa Moskova’nın girişimiyle Eylül 1992’den itibaren görüşmeler bir taraftan Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, 202 V. Paramanov, A. Strokov, O. Stolpovskiy, Rossiya i Kiray v Tsentralnoy Azii: Politika, Ekonomika, Bezopasnost, Bişkek, Prithouse, 2008, s.112. 203 V.Paramonov,O.Stolpovskiy“Pograniçno-territorialnye problemy v kitaysko-tsentralnoaziatskih otnoşeniyah”, < http://www.easttime.ru/analitic/3/8/575.html> (1.12.2011). 82 Tacikistan’ın birleşmiş delegeleri, diğer taraftan Çin’in katılımıyla “4+1” gurubu üzerinden yürütülmeye başlanmıştır.204 1740 kilometrelik Çin-Kazak sınırına ilişkin başlatılan görüşmeler, 24 Nisan 1994’te imzalan “Kazak-Çin devlet sınırlarına ilişkin” anlaşmayla tamamlanmış, tartışmalı Sarı-Çeldı, Çagan-Obo ve Baumurza bölgeleri dışındaki diğer tüm sınır çizgisi belirlenmiştir. 944 km2’lik tartışmalı bölge ile ilgili Eylül 1997’de ek sözleşme imzalanması ve 1999’da Kazakistan meclisinin onaylamasıyla söz konusu tartışmalı bölgenin 407 km2 Çin’e, 537 km2 Kazakistan’a geçmiştir. 205 10 Mayıs 2002’de Çin ile Kazakistan Dış İşleri Bakanları arasında imzalanan sınırların çizilmesine ilişkin protokolle iki ülke arasındaki sınır sorunlarına son nokta konmuştur.206 Harita 5. 1999 Çin-Kazak Sınır Anlaşması Kaynak: http://www.ezilon.com/maps/asia/kazakhstan-road-maps.html (21 Temmuz 2014). 204 Vafo Niyatbekov, “”Reşenie Pograniçnıh Voprosov-Kak Faktor Obrazovaniya ŞOS”, <http://www.easttime.ru/reganalitic/1/258.html > (10.12.2011). 205 V.Paramonov,O.Stolpovskiy, “Pograniçno-Territorialnye Problemy v Kitaysko-Tsentralnoaziatskih Otnoşeniyah”, < http://www.easttime.ru/analitic/3/8/575.html > (1.12.2011). 206 “Aktualnıye Voprosı Vneşney Politiki Kazahstana”,< http://www.kazembassy.by/politic/relevant_questoins.html> (31.08.2013). 83 Çin ile Kırgızistan arasında 1992 ile 1996 yılları arasında yürütülen görüşmeler, sonunda tartışmalı beş bölgeden dördünün sınır hatlarının kesinleşmesi konusunda anlaşmaya varılmıştır.207 26 Ağustos 1999 yılında “Kırgızistan-Çin devlet sınırına ilişkin ek sözleşme”nin imzalanmasıyla en tartışmalı Han-Tengri bölgesinin % 61 Kırgızistan’a, % 39 Çin’e geçmiştir.208 Söz konusu ek sözleşmenin yerine getirilmesi için 2000’de Çin ve Kırgız hükümetine bağlı komisyon, 2000-2004 yılları arasında sınır sorunlarının çözümünü sonuca bağlamıştı.209 Harita 6. Kırgızistan-Çin Sınır Anlaşmasıyla Paylaşılan Han-Tengri Bölgesi Kaynak: http://www.naztrans.com/s-kirgizistan-nakliyat-44.html (13 Temmuz 2014). 207 N.Kerimbekova, V.Galitski, “K Probleme Pırgızsko-Kitayskogo Pograniçnogo Razgraniçeniya (2ya pol. ХIХ v. – naç. ХХI v.)” (24 Şubat.2005), < http://www.analitika.org/article.php?story=20050224231410250> (2.12.2011). 208 N.Kerimbekova, V.Galitski, “K Probleme Kırgızsko-Kitayskogo Pograniçnogo Razgraniçeniya (2ya pol. ХIХ v. – naç. ХХI v.)” (24 Şubat.2005),< http://www.analitika.org/article.php?story=20050224231410250> (2.12.2011). 209 S.K.Alamanov, Kratkaya İstoriya i Opıt Reşeniya Pograniçnıh Problem Kırgızstana, Bişkek, Fond im. F.Eberta, 2005, s. 60. 84 Tacik iç savaşı nedeniyle ertelenen sınır görüşmeleri, 1999’da yeniden başlatılmış, “Tacik-Çin devlet sınırına ilişkin sözleşme”yle sonuçlanmış, Tacikistan’ın Gorno-Badahşan (Dağlık-Badahşan) Özerk Bölgesinin tartışmalı 519 km2 toprak parçasının 200 km2 bölümü yapılan ek sözleşmeyle Çin’e bırakılmıştır.210 Kazakistan, Kırgızistan ve ardından Tacikistan ile sınır sorunlarını çözen Çin, yapılan anlaşmalarla sınırlarının güvenliğini uluslararası hukuk temelinde güçlendirmiştir. Sınır sorunlarının çözümü, Çin’in Orta Asya bölgesinde olası sınır çatışmalarını da ortadan kaldırmıştır.211 Harita 7. Çin-Tacik Sınır Paylaşımı Kaynak: http://www.ezilon.com/maps/asia/tajikistan-maps.html (21 Temmuz 2014). 210 V.Paramonov,O.Stolpovskiy“Pograniçno-Territorialnye Problemy v Kitaysko-Tsentralnoaziatskih Ootnoşeniyah” <http://www.easttime.ru/analitic/3/8/575.html > 1.12.2011). 211 S.K.Alamanov, op. cit.,, s.58. 85 Çin ile bölge ülkeleri arasında askeri gücünün azaltılması meselesinin çözüm süreci sınır sorunları ile paralel olarak “4+1” çalışma gurubu çerçevesinde yürütülmüştür. 1993’ten itibaren başlatılan çalışmalar, 1996’de Pekin’de beş ülkenin devlet başkanları arasında “sınırda askeri güvenliğin güçlendirilmesine ilişkin” anlaşma”nın imzalanmasıyla sonuçlanmıştır. Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan, “Şanghay Beşlisi” çerçevesinde sınır bölgelerinde askeri tatbikatların sınırlandırılması, tarafların silahlı kuvvetlerinin sınırdan 100 kilometre kadar geri çekilmesi ve askeri faaliyetleri konusunda bir birlerini öncede bilgilendireceklerine dair anlaşmışlardır.212 Nisan 1997’de Moskova’da “4+1” gurubu tarafları arasında imzalanan “sınır bölgelerinde silahlı kuvvetlerinin karşılıklı azaltılması” anlaşmasıyla sınır bölgelerinde 100 kilometrelik silahsızlandırılmış alan kabul edilerek kara kuvvetlerine niteliksel sınırlama getirilmiştir. Sınırlama Çin’in SincanUygur Bilgesine Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın toplamından daha fazla olmak şartıyla 130 bin kişilik askeri birliğin yerleştirmesiyle sonuçlandırılmıştır.213 Pekin’de ve Moskova’da imzalanan antlaşmayla Çin’in şekilde sınır sorurlarının çözüm sürecinde olumlu tutum sergilemesi, Orta Asya ülkeleriyle işbirliğinin geliştirmesi ve Moskova ile Pekin arasında stratejik ittifakın oluşmasının önünü açmıştır. 212 Anfrey Çebotarev, “Pograniçmı Voprosı Kazakistana i Kitaya, Turdnıy Put k Dobrosesedstvu”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1023174600 > (31.08.2013). 213 V. Paramanov, A. Strokov, O.Stolpovskiy, Rossiya i Kiray v Tsentralnoy Azii: Politika, Ekonomika, Bezopasnost, op. cit., s. 121. 86 2. Uygur Sorunu Çin’in Uygur sorunu tarihin derinliklerine kadar uzanır. Sovyetler Birliği’nde başlayan “perestroyka” ve devamında SSCB’nin dağılmasıyla Çin sınırlarında yeni bağımsız cumhuriyetlerin ortaya çıkması Uygur-Sincan Özerk Bölgesi için ilham kaynağı olmuştur. 1980’ların başlarında Uygur-Sincan Bölgesinde Çin Halk Cumhuriyetinden çıkarak bağımsız Doğu Türkistan devletini kurmasına yönelik Uygur harekesi aktifleşmeye başladı. Orta Asya jeopolitiğinin değişmesi, Çin dış politikasını da etkilemiştir. Bu değişimler öncelikli olarak Uygur-Sincan Özerk Bölgesiyle ilişkili olarak gerçekleşmiştir. Uygur sorunu kendi içinde Uygur ayrılıkçılığı, dini aşırıcılığı ve uluslararası terörizmi gibi “üç tehdit” in kaynağı olarak görülmeye başlamıştır.214 2000 yılı nüfus kayıtlarına göre Uygur-Sincan bölgesinin 19 milyonluk nüfusun yaklaşık % 50’si Türk kökenli ve Müslüman azınlık gruplardan oluşmaktaydı. 8,4 milyon nüfusa sahip ve bölge nüfusunun % 45’ini oluşturan Uygurlar, 1949 yılında Sincan bölge nüfusunun % 93’üne tekabül etmekteydi. Çin devleti tarafından nüfus politikaları sonucu 2000’lere gelindiğinde Han Çinlilerinin sayısı 7,5 milyona kadar yükselmiştir. Bunun yanında Uygur-Sincan bölgesinde 1,3 milyona yakın Kazak, Kırgız, Tacik, Moğol ve Özbek yaşarken, Kazakistan’da 350.000, Kırgızistan ve Özbekistan’da 50.000’er Uygur yaşamaktadır.215 Özellikle Kazakistan’da olmak üzere Orta Asya ülkelerinde önemli derecede maddi güce sahip Uygur diasporasının yaşaması ve Çin Uygurlarıyla olduğu gibi dünyadaki diğer Uygur örgütleriyle bağlantıları söz konusudur. Bunun yanı sıra, 214 A.V.Bondarenko, “Mejdunarodnıye Aspektı Borbı Protiv “Tryoh Zol” v Sintszyan-Uygurskom Avtonomnom Rayone KNR”, İstoriya, Cilt: 4-2, Sayı: 56, 2007, s. 23. 215 Ainur Nogayeva, op. cit., s. 262-263. 87 Kırgızistan’da aktif olarak faaliyet gösteren İslami terör örgüt “Hizb-ut-Tahrir”in, bölgenin en fazla dindar kesime sahip ülkesi olan Özbekistan’ın Özbekistan İslam Hareketi örgütünün anavatanı olması, Tacikistan’da güçlü bir İslam faktörünün olması, Çin’in Uygur-Sincan bölgesindeki Uygur hareketini tetikleyecek riskler barındırmaktadır.216 Orta Asya’dan gelebilecek söz konusu potansiyel tehditlerin Uygur bölgesine etkisi Çin’in iç politik durumunu ciddi şekilde etkileyebilecek öneme sahiptir. Pekin yönetimi Çin’de yaşanacak iç istikrarsızlığın dış müdahalelere neden olabileceğini, bunun da ülkenin ulusal birliğine ve ekonomik kalkınmasına tehdit olacağını düşünmektedir.217 Uygur-Sincan Özerk Bölgesi Çin’in yer altı kaynakları açısından büyük öneme sahiptir. Uygur bölgesinin 60 milyar ton petrol rezervi ve 21 milyon tonluk ham petrol üretiminin yanında, önemli miktarlarda doğal gaz, kömür, linyit, aslalit, hidrolik, jeotermal, elektrik üretimi gibi zenginliklere sahiptir. Uygur Bölgesinde bulunan petrol rafineleri ve işletilmiş ham petrollerin bölgeden petrol boru hatlarıyla Çin’in diğer bölgelerine aktarılması potansiyeli lojistik anlamda önemini daha da artırmaktadır. Uygur bölgesinin Orta Asya’ya komşu olması ve bölgenin zengin enerji kaynaklarının Çin’e sevkiyatı konusunda jeo-stratejik anlamda ve enerji güvenliği açısından önemi bir başka boyutunu teşkil etmektedir.218 1990’larda meydana gelen ve Pekin hükümetine karşı yürütülen Doğu Türkistan Bağımsızlık hareketine bağlı olrarak Çin yönetimi bu tehdidi ortadan 216 Konstantin Sıroyejkin, “Problemı Regionalnogo Sotrudniçestva Mejdu Kitayem i Stranami Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, s. 32. 217 Vasiliy Miheyev, Kitay: Ugrozı, Riski, Vızovı Razviityu, Moskova, Carnegie Endowment for International Peace, 2005, s.138. 218 Barış Adıbelli, Pax Sinica: Çin’in Dünya Düzeni, İstanbul, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2009, s. 176-177. 88 kaldırmak için Orta Asya ülkeleriyle işbirliğine gitmesine neden olmuştur. Çin bölge ülkelerinde faaliyet gösteren Uygur diasporasına ait çok sayıda milli, dini ve kültürel sivil toplum kuruluşlarını hedefe almış, Orta Asya ülkelerine Uygurlara karşı sert politikalar uygulaması için de baskı yapmaya başlamıştır.219 Eylül 1995’te Çin ile Kazakistan arasında yapılan ilk anlaşmayla, ardından Mayıs 1996’da yapılan ikinci deklarasyonla iki ülke her türlü etnik ayrımcılığa karşı olduklarını, kendi topraklarında başka ülkelere karşı ayrılıkçı hareketlere izin vermemekle yükümlü olduklarını kabul ettiler. Kazakistan kendi topraklarında Uygur ayrılıkçı faaliyetlerini bastırmayı kabul etti. Çin-Kazak anlaşmaların gizli maddeleri sonucu Ocak 1996’da Çin istihbarat servisi tarafından Uygurların önde gelen etkili isimlerinden Aşira Vahidi öldürüldü.220 2004 yılında Çin ile Kazakistan arasında imzalanan “mahkumların iade edilmesine ilişkin” anlaşmayla taraflar işlenen suçtan dolayı her iki ülke mahkemeleri tarafından mahkum edilen kendi vatandaşı mahkumların değiştirilmesiyle yükümlü olmuşlardır. Dolayısıyla söz konusu anlaşmasının asıl hedefi Uygur hareketi üyelerinin Çin’e iadesiydi. 221 Aynı şekilde Çin, Uygur ayrılıkçı hareketinin önlenmesine yönelik faaliyetlerini Kırgızistan’la da sürdürmüştür. Haziran 2012’de Pekin’de Çin ile Kırgızistan arasında imzalanan “hapis cezası almış mahkûmların iadesi ve değiştirilmesine ilişkin” anlaşmayla 219 B.Jusupov, “Politika Kitaya v Tsentralnoy http://www.easttime.ru/analitic/3/8/262p.html> (1.09.2013). 220 Egeniy Savkoviç, “Uygurskaya Problema v Ramkah http://www.apn.kz/publications/article144.htm > (1.09.2013). 221 B.Jusupov, “Politika Kitaya v Tsentralnoy http://www.easttime.ru/analitic/3/8/262p.html > (1.09.2013). 89 Azii”, ŞOS”, Azii”, < < < Kırgızistan, 2013’den itibaren Çin’e hapis cezası almış kendi vatandaşlarını iadeyi başlatmıştır.222 3. Jeopolitik Mücadele Küresel ve bölgesel jeopolitik aktörlerin bölgenin tamamında olduğu gibi, bölge ülkeleri üzerinde de ayrı ayrı etkilerinin artması, Çin’in bölge ülkeleri ile bölgesel işbirliğine girmesinin önündeki engellerden biri olarak görülmektedir. Öncelikli olarak 11 Eylül 2001 sonrası ABD’nin bölgedeki ekonomik, siyasi ve askeri varlığı ve Washington’un tüm ulusal güvenlik ve dış politika doktrinlerinde Çin’in bir numaralı rakip olarak ilan edilmesi, Pekin’i ABD’den algıladığı güvenlik risklerine karşı harekete geçirmiş, ABD’nin bölgedeki etkisini sınırlamayı amaçlamıştır. 223 Orta Doğu, Basra Körfezi, Hazar Denizi ve Müslüman Uygur-Sincan bölgesinin kesiştiği coğrafyanın ABD tarafından kontrol edilmek istemesi ve ABD’nin Uygur hareketiyle ilişkisinin bulunması, Çin’i rahatsız etmekte ve tüm bunların kendisine karşı olduğunu düşünmesine neden olmaktadır.224 Çin Orta Asya’da etkisini artırarak ABD’nin çevreleme politikalarını engellemeyi, ilerleyen yıllarda ise ABD’nin bölgedeki ekonomik, siyasi ve askeri düzeyde başat durumuna 222 “Kitay Stanet Pervoy Stranoy, S Kotoroy Kırgızistan Zaklyuçit Dogovor o Peredaçe Osujdyonnıh Lits Bez Uçyota Stran SNG”, < http://pda.kabar.kg/society/full/50352?all > (1.09.2013). 223 Konstantin Sıroyejkin, “Problemı Regionalnogo Sotrudniçestva Mejdu Kitayem i Stranami Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, s. 29. 224 N.A.Komleva, “Şanhayskaya Organizatsiya Sotrudniçestva-Poisk Globalnogo Pavnovesiya”, Aktualnıe Problemı Razvitiya ŞOS, İzvestiya, Sayı 3(80), 2010, s. 45. 90 son vermeyi ve tek kutuplu sistem yerine çok kutuplu sisteme geçmeyi amaçlamaktadır.225 Çin’in Orta Asya’daki diğer bir küresel rakibi ise, Rusya’dır. Rusya’nın bölge ülkeleriyle hala kültürel ve tarihsel bağlarının varlığı, Rusya’nın bölgenin garantörlüğünü üstlenmiş olması, bölge ülkeleriyle askeri-güvenlik alanlarında sıkı işbirliği ve bölgeyle Rusya arasında Sovyetler Birliği’nden kalma ulaşım ağlarının varlığı, Moskova’nın bölgede etkisini sürdürmesi için fırsat sağlarken, Çin’in rekabet gücünü sınırlamaktadır.226 Rusya’nın bölgedeki enerji kaynaklarına ilgisinin giderek artması ve enerji kaynaklarını kontrol etme çabaları, Çin’in rekabet imkânları zorlaştırmaktadır. Çin’in enerjiye yönelik iç talebinin giderek artmasıyla birlikte bölgede bulunan enerji boru hatlarının Rusya tarafından kontrol edilmesi ve Rus enerji şirketlerinin etkisinin giderek artması Pekin’in tepkisini artırmaktadır. Ancak ABD etkisine karşı tek başına yetersiz kalan Çin, Rusya’yla işbirliğini rekabetten daha önemli görmektedir.227 Aynı zamanda Orta Asya’nın potansiyel ulaşım yolları üzerinde önemli güzergâh konumunda sahip olması, Çin mallarının Avrupa ve Orta Doğu pazarlarına ulaştırılması açısından oldukça önemlidir. Bunun için Çin, bölge ülkeleriyle ticariekonomik ilişkilerin geliştirilmesini ve kendi toprakları dışında serbest ticaret bölgelerinin oluşturulmasını hedeflemektedir. Çin’in bu amaca ulaşması durumunda Çin mallarının Çin-Avrupa ve Çin-Orta Doğu ticaretinde Rusya’ya bağımlı olmaktan 225 Erlan Madiyev, “Strategiya KNR v Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, s. 99. 226 Erlan Madiyev, “Strategiya KNR v Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, s. 101. 227 Konstantin Sıroyejkin, “Problemı Regionalnogo Sotrudniçestva Mejdu Kitayem i Stranami Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, s. 29. 91 (Trans-Sibirya karayolu) kurtulma yolunu açacaktır. Çin’in Orta Asya’ya yönelik diğer bir stratejik amacı ise, bölgede “birbirinden kopuk ve Çin’i tehdit etmeyecek küçük devletlerin” varlığını devam ettirmesi ve bunların Rusya ile Çin arasında “tampon bölge” rolünü sürdürmeleridir. Bölge ülkelerini kontrol edebilecek ve bölge üzerinde başat konuma gelebilecek bir bölge dışı gücün ortaya çıkmasını engellenmeye çalışan Çin, bunun için gerekli mekanizmalar oluşturmuş ve etkili bir şekilde sürdürmeyi başarabilmiştir.228 4. Şanghay İşbirliği Örgütü Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) kurulması Çin için Orta Asya’ya açılan stratejik kapı ve en önemli diplomasi aracı haline gelmiştir. Daha önce ŞİÖ, Çin’in sınır güvenliğini sağlayan bir mekanizma olmuş, Orta Asya’daki gelişmelerde yer alabilmesi için bir kanal haline gelerek çok taraflı bağların oluşturulmasının temel aracı işlevini görmüştür. Bununla birlikte ŞİÖ’nün kurulmasıyla Çin ile Rusya arasında stratejik uzlaşı ve bir birinin bölgedeki ulusal çıkarlarını kabul ederek Orta Asya’da stratejik dengeyi sağlayan bir platform haline gelmiştir.229 Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılımıyla 1996’da başlatılan “Şanghay Süreci”, Çin’in komşularıyla sınır sorunlarının çözümü, karşılıklı güven ve sınırların askersizleştirilmesi gibi meseleler üzerine başlatılmıştır. Şanghay Beşlisi, 2001’de Özbekistan’ın katılımıyla Şanghay İşbirliği Örgütü’ne dönüşmüştür. Bu tarihten itibaren ŞİÖ mücadele odağını, terörizm, ayrılıkçılık ve aşırıcılık gibi “üç tehdit” temelinde inşa etmiştir. Örgütün amaçları Çin’in batı 228 Konstantin Sıroyejkin, “Porblemı Regionalnogo Sotrudnichestva Mejdu Kitayem i Stranami Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, İMEP, Almatı, 2008, s. 34. 229 M.Laumulin, K.Sıroyejkin,” Politika KNR Na Sovremennom Etape: Pealii i Perspektivı” der. M. S. Aşimbayev, Politika KNR Na Sovremennom Etape: Pealii i Perspektivı, , Almatı, KİSİ, 2005, s. 55. 92 sınırlarından kaynaklanan güvenlik riskleriyle örtüşmüş, bu risklerle mücadelesinin temel aracı olarak işlev görmeye başlamıştır.230 Çin, ŞİÖ üzerinden, örgüte üye bölge ülkelerinin Çin’in toprak bütünlüğünü desteklemelerini ve Uygur bölgesinin ayrılıkçı hareketiyle mücadelesinde bölge ülkelerinin dâhil olmalarını sağlamıştır.231 Çin Anayasası’nın Pekin’in başka devletlerle askeri ittifak kurmasını ya da ittifaka katılmasını yasaklamasının yanında,232 Batı ile olduğu gibi kendi ulusal güvenliğini ilgilendirmeyen sorunlarla karşı karşıya gelmekten kaçınan Pekin, ŞİÖ’nü ne siyasi ne de askeri örgüt olarak şekillenmesinden yanadır. Çin, örgütün siyasi-güvenlik alanını eksik bırakmakla birlikte, örgütün işlevselliğini ekonomik alanlara çekerek bölgeye ekonomik hegemonyasını yaymayı amaçlamaktadır.233 Dolayısıyla Çin, ŞİÖ çerçevesinde bölgede ekonomik işbirliği projelerinin büyük bölümünü üstlenerek, Orta Asya ülkeleriyle ikili ilişkiler çerçevesinde ekonomik çıkarlarını sağlayan bir araç olarak kullanmaktadır. 2012 yılında Çin Devlet Başkanı Hu Jintao en son ŞİÖ üye ülkeleri Devlet Başkanları Zirvesinde “ ŞİÖ’nün bölgenin ekonomik büyüme motoru haline getirilmesi gerekir” şeklinde açıklamasıyla ŞİÖ üzerinden bölge politikasında ekonomik çıkarlara öncelikli olduğunu göstermektedir.234 230 Aleksandr Bogaturov, Aleksey Dundiç, Evgeniy Troitskiy, Tsentralnaya Aziya: “Otlojennıy Neytralitet” i Mejdunarodnıe Otnoşeniya v 2000-h Godah, Moskova, Skripta Manent, 4. Baskı, 2010, s. 28-29. 231 Erkenbulan Orazaliyev, “İnteresı Kitaya i Rossii v ŞOS”, < http://www.kisi.kz/img/docs/1087.pdf > , s.3, (15.09.2013). 232 Andrey İvanov, “Uçeniya RF i Kitaya Kak Popıtka “Myagkogo” Protivorstoyaniya Zapadu”, < http://www.mgimo.ru/news/experts/document240768.phtml > (13.09.2013). 233 Aleksandr Knyazev, “KART-BLANŞ. Kitay Pribirayet k Rukam ŞOS”, Nezavisimaya Gazeta, 13 Eylül 2013, http://www.ng.ru/world/2013-09-13/3_kartblansh.html 234 İ.B.Boçkareva, “Pervoe Desyatiletiye ŞOS: İtogi Deyatelnosti”, İstoriya, Cilt: 4-2, Sayı: 76, 2012, s. 48. 93 Çin, Şanghay İşbirliği Örgütü’nü hala “geçici yapı” olarak görmektedir. Çin, baştan itibaren örgütü, bölge ülkelerinin kendisine karşı en azından tarafsız olmaları ve ABD ile müttefik olmalarını engellemek için kullanmıştır. Çin için ŞİÖ, Orta Asya ve Güney Asya’da ABD’nin etkisinin engellemek ve sınırlamak gibi önemli rol oynamıştır. 31 Aralık 2020’de sona erecek olan anlaşma Çin’in muhtemel küresel merkez olma sürecini tamamlaması dönemine denk gelmesi ve bu tarihten itibaren Çin dış politikasının daha katı bir şekil alabileceği beklentisi, komşu ülkelere de yansıması olası olarak görülmektedir. 235 5. Enerji Politikaları Resmi verilere göre Çin, 2012’de 483,7 miloyn ton petrol tüketerek ABD’den sonra dünyada ikinci sırada yer almıştır.236 2003’te Çin devletinin ekonomik çalışma oturumunda ülkenin ekonomik güvenliği için “finans” ve “petrol” iki kilit alan olarak belirlenmiştir.237 Çin’in ekonomik kalkınmasına bağlı olarak enerji kaynaklarına, özellikle de petrole olan talebi sürekli artırmaktadır. Çin’in öz kaynakları yıllık (2012’de) 207,5 milyon ton238 iken, bunun yarısından fazlasını ithal etmektedir. İthal edilen petrollerin % 70’i Orta Doğu ve Körfez ülkelerine düşmektedir. Ancak bu bölgelerde siyasi istikrarsızlık ve ithal edilen petrollerin deniz yolu üzerinden yapılması nedeniyle olası savaşların meydana gelmesi durumunda, ya da petrol ihracını tekelinde bulunduran ülkeler tarafından bloke etmesi, Çin için hayati öneme sahip enerji kaynaklarına olan erişimin risklerini daha da artırmaktadır. Bu nedenle 235 A.Kaukenov, “Politika v Şanhayskoy Organizatcii Sotrudniçestvo”, < http://www.easttime.ru/analitic/3/8/560.html > (15.09.2013). 236 Darya Lopatina, “Raskol Sil Na Mirovom Rınke Nefti”, < http://sibac.info/10426 > (30.06.2014). 238 Darya Lopatina, “Raskol Sil Na Mirovom Rınke Nefti”, < http://sibac.info/10426 > (30.06.2014). 94 Çin, petrol ithalatında tek merkeze bağlı kalmayarak çeşitli kaynak arayışlarına girişmiştir.239 Küresel enerji kaynaklarını % 70’ini kontrol eden ABD’nin, son yılarda “Asya’ya dönme stratejisi” Çin’in enerji güvenliğini olumsuz etkilemekte ve Orta Doğu ve Afrika’daki enerji sevkiyatının riskini de artırmaktadır. 240 Çin’in Orta Asya ülkeleriyle coğrafik yakınlığı enerji işbirliği konusunda elverişli ortam yaratmaktadır. Çin’in enerji analında çeşitlendirme stratejisi aynı zamanda Orta Asya ülkelerinin de enerji kaynaklarının ihracatı konusundaki Rusya’ya olan bağımlılıklarını azaltmak imkânı vermektedir.241 Bu bağlamda Çin, Orta Asya’dan gerçekleştireceği doğalgaz ve petrol ithalatı daha karlı ve daha az riskli olması, uzun vadede bölgenin en önemli alternatif kaynaklardan biri haline gelmesi beklenebilir.242 Çin’in Kazakistan ile enerji alanındaki işbirliği 24 Eylül 1997’de petrol ve doğal gaz alanında işbirliği, Kazakistan’ın Enerji Bakanı ile Çin’in Ulusal Petrol Şirketi (CNPC) arasında Kazakistan yer altı kaynaklarının araştırılması ve Kazakistan’dan Çin’e petrol boru hattının inşa edilmesine ilişkin imzalanan genel anlaşma ile başlamıştı.243 4 Temmuz 2005’te Çin devlet Başkanının Astana’ya gerçekleştirdiği ziyaret sırasında “Çin ile Kazakistan arasında ortak stratejik işbirliğinin oluşturulması ve geliştirilmesine ilişkin deklarasyon” imzalandı.244 239 G.Hadjiyev, “Kazahstan i Kitay: Strategiçeskiye Podhodı k Ekonomiçeskomu Sotrudniçestvu”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, s.123-124. 240 Li Sin, Van Çensin, “Strategiya Energetiçeskoy Bezopasnosti Kitaya v Tsentralnoy Azii”, Sravnitelnaya Politika, Cilt: 2, Sayı: 12, 2013, s. 58. 241 Li Sin, Van Çensin, op. cit., s. 55-56. 242 G.Hadjiyev, “Kazahstan i Kitay: Strategiçeskiye Podhodı k Ekonomiçeskomu Sotrudniçestvu”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, s. 124. 243 T.Lebedeva, İ. Mramorova, “Energetiçeskaya Bezopasnost Kitaya Kak Geopolitiçeskaya Problema”, Gosudartvennoe Upravlenie, Elektronnıy Vestnik, Eylül 2010, Sayı 24, s. 5. 244 Anlaşmanın içeriği için Bkz: < http://russian.people.com.cn/31519/3516541.html > (30.08.2013). 95 Ardından 20 Aralık 2006 tarihinde “Çin ile Kazakistan arasında 21. Yüz Yılda Stratejik İşbirliği” anlaşması imzalandı. Bu anlaşmalarla, iki ülke arasındaki AtasuAlaşankau petrol boru hattının inşa edilmesi ve iki ülke arasında Trans-Kazakistan demir yolu projesini hayata geçirerek, bu güzergâh üzerinden Çin’in Uygur-Sincan bölgesine petrollerin sevkiyatının sağlanması öngörülmüştür. Ayrıca Çin şirketleri tarafından Kazakistan’ın “SNPS-Aktobemunaygaz” ve “Petro Kazakistan” petrol şirketleri satın alınmış, “Kenkiyak-Atırau”, “Atasu-Alaşankoy” petrol boru hatlarının Çin tarafından finanse edilmesi kararlaştırılmış, 2009’da inşası başlayan “KenkiyakAralsk-Kumkol” petrol güzergâhı projesi 2011’de faaliyete başlamıştır.245 Haritan 8. Kazakistan-Çin Petrol Boru Hattı Kaykan: http://www.financialsensearchive.com/editorials/engdahl/2006/0103.html (Erişim Tarihi:13 Temmuz 2014). 245 Adil Kaukenov, “Kazahstan i Kitay: Sostoyaniye i Perspektivı Sotrudniçestva”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, s. 42. 96 BDT ülkeleri arasında Rusya’dan sonra Çin’in ikinci ticaret ortağı Kazakistan’la ticaret hacmi 2007’de 13,8 milyar dolarken, bu rakam 2008’de 15 milyar dolara yükselmiştir. 2005’te Rusya ile Kazakistan arasında ticaret hacmi 9,92 milyar dolar olup Çin’in Kazakistan ile yaptığı ticaretten iki kat daha fazlayken, 2007 yılına gelindiğinde Rusya-Kazakistan ve Çin-Kazakistan arasındaki ticaret hacmi eşitlenmiştir. Çin ile Kazakistan arasındaki söz konusu ticari artışların % 30’u ucuz mal fiyatlandırılmasındandır. Çin ile yaptığı ticaretinin % 75’ini Sincan-Uygur bölgesiyle gerçekleştiren Kazakistan, yaptığı ihracatın % 98’i stratejik öneme sahip maddelerden oluşmaktadır.246 2009 yılında Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in Pekin ziyareti sırasında Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC) Kazakistan’ın “Mangistaumunaygaz” şirketinin satın almasına karşı Çin’in Kazakistan’a 10 milyar dolar kredi sağlayacağı konusunda anlaşma yapıldı. 2008-2011 yılları arasında Çin Kazakistan’a sağladığı kredi 18,5 milyar dolara ulaşmıştır. 2011’de Çin’in Kazakistan’a yapmış olduğu doğrudan yatırımların miktarı 3,35 milyar dolar düzeyindeyken, aynı Çin sermayesi Kazakistan’daki 79 petrol şirketinden 22’sinin varlıklarını satın alarak Kazakistan petrol üretimindeki payını %22,5’e kadar artırmış ve ikinci sıraya yükselmiştir.247 Eylül 2013’te iki ülke devlet Başkanları arasında yapılan anlaşmayla Çin, Kazakistan’ın Hazar kıyısındaki 4,8 milyar ton petrol ve 1 trilyon metreküp doğalgaz 246 G.Hadjiyev, op. cit., s.121-123. Dmitriy Popov, “Kazahstan-Vorota Kitaya v Tsentralnuyu Aziyu”, http://www.geopolitica.ru/article/kazahstan-vorota-kitaya-v-centralnuyu-aziyu > (31.08.2013). 247 97 < rezervine sahip “Kaşagan” petrol yataklarını 5 milyar dolara satın aldı. CNPC ile “KazMunayGaz” arasında yapılan sözleşmeyle, Çin tarafı “KazMunayGaz” enerji şirketinin % 8,3 payını satın alıyor, iki şirket arasında yapılan anlaşmayla taraflar ortaklaşa Aktau’da boru hattı fabrikası ve petrol sanayi kompleksi kurulmasına karar veriyorlardı.248 Nisan 2006’da Saparmurat Türtkmenbaşı’nın (Niyazov’un) Pekin ziyareti sonrasında Çin ile Türkmenistan arasında 2009 yılında tamamlanması planlanan Türkmenistan-Çin doğalgaz boru hattı anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma sonucu Türkmenistan-Çin doğalgaz boru hattının faaliyete geçmesiyle Çin’in 30 sene boyunca Türkmenistan’dan yıllık 30 milyar metreküp doğalgaz satın alması hedefleniyordu. Temmuz 2007’de CNPC ile Türkmengaz arasında imzalanan anlaşmayla iki taraf doğalgaz üretimi için ortak şirket kurulması konusunda anlaşmışlar ve Çin söz konusu “Türkmenistan-Çin” doğalgaz boru hattının altyapı inşasının finansörlüğünü üstlenmiştir.249 3 Eylül 2013 tarihinde Çin Devlet Başkanı Xi Jimping’in Türkmenistan’a gerçekleştirdiği ziyaret sonrası Çin ile Türkmenistan arasında dördüncü doğalgaz boru hattının inşası için anlaşma imzalanmıştır. Çin’in Türkmenistan ziyaretindeki görüşmesinin ana maddesi 2009’da faaliyete başlamış olan TürkmenistanÖzbekistan-Kazakistan-Çin boru hattı üzerinden gerçekleşen doğalgaz sevkiyatının artırılması ve 2014 yılında tamamlanarak faaliyete başlayacak olan üçüncü doğalgaz boru hattı çalışmalarının hızlandırılması olmuştu. Türkmenistan-Özbekistan- 248 Viktoriya Panfilova, “Kitay Prişyol na Kaspiyskie Berega Kazahstana”, Nezavisimaya Gazeta, 9 Eylül 2013, http://www.ng.ru/cis/2013-09-09/7_kazahstan.html 249 Nikita Perfilyev, “Perspektivı i Problemı Rossiysko-Kitayskogo Neftegazovogo Sotrudniçestva”, İndeks Bezopasnosti, Cilt 14, Sayı 1(84) s. 46-47. 98 Tacikistan-Kırgızistan-Çin güzergâhı üzerinde inşa edilmesi planlanan “dördüncü” doğalgaz boru hattının faaliyete başlamasıyla Çin Türkmenistan’dan gerçekleştirmekte olduğu doğalgaz ithalatını yıllık 25 milyar metreküp artırmış olup toplam 65 milyar metreküpe ulaşmış olacaktır.250 Mayıs 2005’te Çin’in CNPC ile “Özbekneftegaz” arasında yapılan anlaşmayla Özbekistan’da petrol sahalarının aranması ve işletilmesi ve Çin tarafından finanse edilmek üzere ortak “UzCNPC Petroleum” şirketi kurulmuştur.251 30 Haziran 2008’de inşa edilmeye başlayan ve 2009’da faaliyete başlamış olan “Özbekistan-Çin” boru hattının “Türkmenistan-Özbekistan-Kazakistan-Çin” doğalgaz boru hattına dâhil olması ve Özbekistan’da KS-1 ana kompresör istasyonunun kurumasıyla Çin, Özbekistan’dan doğalgaz ithalatını başlatmıştır. 20 Ekim 2010’da Özbekistan söz konusu doğalgaz doru hattına ikinci boru hattı bağlanmıştır. 2011’de CNPC ile “Uzbekneftegaz” şirketi arasında imzalanan anlaşmayla “Özbekistan-Çin” doğalgaz boru hattının üçüncü hattı ve 2012 yılında faaliyete başlayacak olan KS-2 ana kompresör istasyonu kurulmuştur. 529 kilometre uzunluğundaki üçüncü hattın inşası için 2,2 milyar dolar kredi sağlayan Çin, Özbekistan’dan yıllık 25 milyar metreküp doğalgaz ithal edecektir.252 9 Eylül 2013’te Xi Jimping Taşkent ziyareti etmesi ve Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov’la görüşmesinin ardından iki ülke arasında 15 milyar dolar değerinde 31 anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmalar kapsamında yıllık 30 milyar metreküp kapasiteli “Özbekistan-Çin” doğalgaz boru hattının “Dördüncü” hattının 250 “Aşhabad i Pekin Postroyat Novıy Gazoprovod”, İRAT-TASS, 3 Eylül 2013, http://www.itartass.com/c13/863263.html 251 “CNPC Podnimet Nefyanoy Fotan v Ferganskoy Doline”, < http://www.gazeta.uz/2008/10/16/uzneftegaz-cnpc-jv/ > (5.09.2013). 252 “Naçalas Stroitelstvo Tretey Nitki Gazorpvpda Uzbekistan-Kitay”, < http://www.uzdaily.uz/articles-id-9290.htm > (5.09.2013). 99 inşa edilmesi ve kullanılmasına ilişkin anlaşma imzalanmıştır. İki ülkenin stratejik işbirliği çerçevesinde Çin’in Orta Asya’dan Güney Asya’ya kadar uzanacak olan Çin-Kırgızistan-Özbekistan demir yol projesinin hayata geçirilmesi desteklenmiştir.253 Harita 9. Çin’in Orta Asya’ya Uzanan Boru Hattı Haritası Kaynak: http://moneyweek.com/the-scramble-for-oil-gas-gold-resources-in-central-asia-56824/ (Erişim Tarihi: 13 Temmuz 2014) 11 Eylül 2013’te Çin Devlet Başkanı ile Kırgızistan Devlet Başkanı arasında Stratejik İşbirliği Deklarasyonu imzalanmış, 253 “Uzbekistan i kitay Zaklyuçili Soglaşenie http://www.gazeta.uz/2013/09/10/visit/ > (11.09.2013). 100 Çin ile na 15 Kırgızistan milrd arasında Dolarıv”, < “Kırgızistan-Çin” doğalgaz boru hattının ve Kara-Balta’daki petrol rafinelerinin ortak kullanılmasına ilişkin çerçeve anlaşması imzalanmıştır.254 Tacikistan’ın coğrafik izolasyon ve yaşanan iç savaş nedeniyle 1990’lar boyunca Çin ile Tacikistan arasında ticari-ekonomik ilişkileri sınırlı kalmıştır. 2004 yılına gelindiğinde Çin ile Tacikistan arasında karayolunun açılmasıyla karşılıklı ticaret ilişkilerinde yeni bir ivme kazanılmıştır. 255 12 Eylül 2012’de Çin ve Tacikistan Devlet Başkanları görüşmesinde iki taraf arasında” Türkmenistan’dan Çin’e doğalgaz boru hattının Tacikistan üzerinden inşa edilmesi ile ilgili hükümetler arası anlaşma imzalanmıştır. 2016 yılında tamamlaması planlanan 400 kilometre uzunluğundaki ve her sene Çin’e 25-30 milyar metreküp doğalgaz sağlayacak doğalgaz boru hattı projesinin gerçekleşmesine kadar Çin’in Tacikistan ekonomisine 3 milyar dolar kaynak sağlayacağı beklenmektedir.256 Çin’in Orta Asya’daki enerji politikası Pekin’in bölgenin kendisi için artan öneminde temellenmektedir. Bu politikaların sonucunda sadece Orta Asya-Çin doğalgaz boru hattının ve Doğu Kazakistan-Çin petrol boru hatlarının inşası sayesinde 2014’te Çin’in bölgeden yıllık 65 milyar metreküp doğalgaz ve 20 milyon ton petrol sağlamakla kalmamış, aynı zamanda enerji güvenliğinin garantisi anlamında azımsanmayacak yatırım da yapmıştır. Enerji işbirliğinin artması sonucunda Çin, Orta Asya ülkelerine uzun vadeli krediler ve doğrudan yatırımlar sağlamış, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesinde yardımcı olarak dünyanın önemli 254 “A.Atambayev ve Si Tzinpin Popisali Sovmesnuyu Deklaratsiyu Kırgızstana i Kitaya ob Ustanovlenii Otnoşeniy Strategiçeskogo Partnyorstva(Pereçen Pospisannıh Dokumentov)”, < http://www.ca-news.org/news:1080095/ > (11.09.2013). 255 Vladimir Paramonov, “Kitay i Tsentralnaya Aziya: Sostoyanie i Perspekivı Ekonomiçeskih Otnoşeniy”, Conflict Studies Research Centre,(Rapor), Mayıs 2005, s. 8-9. 256 “Prokladnoy Gazoprovod iz Turkmensiana v Kitay Pozvolit Tazikistanu Privleç İnvestitsiyu v Obyome $3 mlrd”, < http://www.ca-news.org/news:1080384 > (13.09.2013). 101 aktörüyle stratejik bağlarını güçlendirme imkânı tanımıştır. Ancak aynı zamanda bölge ülkelerine sağlamış olduğu kredilerin geri ödemelerini enerji kaynaklarıyla yapmaları Çin’e olan bağımlılıklarını daha da artırmaktadır.257 Xi Jinping’in 3-13 Eylül 2013’ tarihleri arasında Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan ziyaretlerinin asıl hedefi Orta Asya ülkeleriyle enerji alanında işbirliğinin artırılması ve Çin-Kırgızistan-Özbekistan demir yolunun inşasının gerçekleştirmesi için adımlar atılması olmuştur. Ancak bu ziyaretin Orta Asya’nın tamamen Pekin’in etki altına girmesiyle sonuçlanabileceği düşünülmektedir. Rusya güvenlik alanında etkisini sürdürürken, Çin bölgenin ekonomik ve ticari gücü haline gelmektedir. Ekonomik alanda bölgeye yayılmaya başlayan Çin, kredi ve ekonomik yardımlarıyla ikili ilişkilerini güçlendirerek bölgeden gelebilecek güvenlik tehditlerini ortadan kaldırmaya çalışacaktır. Bu da ilerleyen yıllarda Rusya’nın jeo-ekonomik olarak bölgeden dışlanmasıyla sonuçlanacaktır. Rusya’nın Çin ve Şanghay İşbirliği Örgütü aracılıyla ABD’nin bölgedeki gücünü azaltmaya çalışma çabası sonuç vermişken, bu aynı zamanda Çin’in bölgede daha da güçlenmesini sağlamıştır.258 III. Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politikası 1. Güvenlik ve Entegrasyon Politikası Avrupa Birliği’nin (AB) Orta Asya bölgesine yönelik uyguladığı politikalarını, AB tek merkez üzerinden uygulamanın yanı sıra Almanya, İngiltere ve Fransa olmak üzere birlik ülkelerinin ayrı ayrı diplomasileriyle sürdürmüştür. Söz 257 Evgeniy Petelin, “Enerjomonolog Kitaya v Tsentralnoy Azii”, İndeks Bezopasnosti, Sayı:4 (99),Cilt: 17, s. 50-51. 258 Viktoriya Panfilova, “Tsentralnaya Aziya Stanovitsya Kitayskoy”, Nezavisimaya Gazeta, 3 Eylül 2013, http://www.ng.ru/cis/2013-09-03/6_asia.html 102 konusu üç ülkenin onayıyla yürütülen bölge politikalarında, Berlin, Londra ve Paris uzun zaman AB’nin Orta Asya’daki “gözleri ve kulakları” olarak işlev görmüştür.259 AB ülkeleri arasında Orta Asya’da en aktif politika yürüten Almanya olmuştur. Almanya’nın dış politika önceliğinde “Doğu Politikası” stratejisi ve özelikle Kazakistan’da olmak üzere bölgede yoğun olarak Alman nüfusunun varlığı Berlin’in bölgeye ilgisinin önemli nedenlerindendir. Almanya’nın yardımlarıyla 1990’lar boyunca Almanya’ya 1 milyonun üzerinde etnik Alman göç etmiş olmakla birlikte, bölgede hala 240.000’e yakın Alman varlığını sürdürmektedir. Bölge ülkeleriyle ilk diplomatik ilişki kuran Almanya, bugün Orta Asya ülkelerinin tamamında büyükelçiliklere sahip ülke konumundadır.260 Rusya’nın Batı ülkeleriyle ilişkilerinde Almanya’nın öncelikli olması, Almanya’nın bölgedeki politikaları Moskova’nın tepkisi çekmemiş, AB’nin bölgeye yönelik politikalarında öncülüğü üslenen Berlin’in için bir kolaylık sağlamıştır.261 AB’nin Orta Asya politikasında önemli rol oylayan bir diğer ülkesi İngiltere ise, Sovyetler Birliği’nin yıkılması nedeniyle tek süper gücü olan ABD’yle sıkı bir transatlantik ortaklığının ve eski “Büyük Oyun”un iki tarafından biri olarak tarihsel deneyimi nedeniyle AB’nin bölge politikalarında önderlik yapmaya çalışmıştır. Küresel enerji şirketi British Petroleum’un (BP) Hazar Denizi’nin enerji kaynaklarına yönelmesi, İngiltere’nin AB’nin bölgedeki çıkarlarının en fazla savunan ülke rolünü üslenmesine neden olmuştu.262 259 S.M.Yun, “Sravnitelnıy Analiz Politiki Germanii, Velikobritanii i Frantsii v Tsentralnoy Azii”, Sravnitelnaya Politika, Sayı 4, 2011, s. 50. 260 “Germaniya i Tsentralnaya Aziya” Auswörtiges Ant, 2010, s. 5. 261 A.A. Kazantsev, “Bolşaya İgra” S Neisvestnımi Pravilami: Mirovaya Politika i Tsentralnaya Aziya, op. cit., s. 177-178. 262 Kazantsev, op. cit., s. 178. 103 AB’nin diğer en önemli devleti olan Fransa ise geleneksel olarak ABD’den bağımsız politikalarıyla ve büyük güç olma çabasıyla üçüncü dünya ülkelerine yönelik izlediği politikaları Orta Asya’ya yönelik de uygulamaya çalışmıştır. Ancak Orta Asya, Almaya ve İngiltere kadar Fransa’nın öncelikli ilgi alanı olmamıştır.263 AB’nin Orta Asya politikası Birliğin önde gelen ülkelerinin çıkarlarına göre değiştiği gibi, Orta Asya’daki çıkarlar hiyerarşisi bölgede gelişen faktörlere göre de değişmiştir. 1991’de Sovyetler Birliği’nin stratejik nükleer silahlarının 1/3’ni Kazakistan topraklarında kalması, İngiltere ve Fransa ile birlikte, Almanya’nın da Kazakistan’ın nükleer silahlardan arındırılması öncelikli hedefiydi. Aralık 1994’te AB’nin nükleer silahlara sahip iki ülkesi olan İngiltere ve Fransa, Kazakistan’ın nükleer silahlarından vazgeçmesi karşılığında güvenlik garantisi vermişlerdir.264 1994-1995 yıllarında AB’nin politikalarının önceliği Rusya’nın bölgedeki etkisini sınırlandırmak olmuştur. Almanya, İngiltere ve Fransa, ABD ile birlikte Orta Asya ülkelerinin bağımsızlıklarının desteklenmesi, AB’nin dahi olmak üzere Batı’nın etkisinin artırılması ve bölge ülkelerinin Avrupa Birliği eksenli ilişkiler geliştirilmesi stratejik önceliklerindendi. AB, politikalarını bölgenin öncelikli ülkesi olarak gördüğü Kazakistan ve Özbekistan, daha sonraysa Türkmenistan üzerinde gerçekleştirmeyi amaçlamıştı.265 1991’den itibaren AB dış politikası “genişleme” (sınırların genişlemesi) ve “derinleşme”(üye ülkelerin siyasi ve askeri bütünleşmenin güçlendirilmesi) gibi iki kilit faktör üzerinden gelişiyordu. Genişleme sonrası Avrupa Birliği yeni üyelerinin 263 Kazantsev, op. cit., s. 178. S.M.Yun, “Sravnitelnıy Analiz Politiki Germanii, Velikobritanii i Frantsii v Tsentralnoy Azii”, Saravnitelnaya Politika, Sayı 4, 2011, s. 50-51. 265 Sergey Yun, “Politika “Velikih Derjav” Evropeyskogo Soyuza v Tsentralnoy Azii: Obşiye İnteresı i Tseli”, Politika i Politiçeskie Nauki, Sayı: 359, 2012, s.101. 264 104 siyasi ve askeri entegrasyonunu tamamlamaya çalışıyordu. Bu iki faktör AB’nin Orta Asya ile ilişkilerini belirlemekteydi. AB’nin Doğu Avrupa ve BDT ülkelerine yönelik öncelikli politikası açısında Orta Asya sonunsu sırada yer almıştır. Doğu Avrupa ülkeleri AB’nin birinci öncelikli ülkeleri olmuştur. İlk başta Baltık devletleri AB’ye dâhil edilmiş, ardındansa bu süreç dâhilinde 2002’de Doğu Avrupa ülkelerinin tamamı AB’ye katılmışlardır. Ukrayna, Belorus ve Moldova AB’nin ikinci öncelikli etki alanında saydığı ülkeler olup, 2002’den itibaren “Genişletilmiş Avrupa” konsepti çerçevesinde Birliğe dâhil edilmesi hedeflenen ülkelerdi. Kafkaslar AB’nin üçüncü öncelikli bölgesi olurken Orta Asya her ne kadar Avrupalı olarak görünmese de Hazar Havzası’nın enerji kaynakları nedeniyle Avrupa’nın güvenlik yapılanmasının parçası olarak görülmüş, önce AGİT ardından da “Barış İçin Ortaklık” programı üzerinden NATO ile işbirliği sağlanmıştır.266 1996’da Kafkasya ülkelerinden Ermenistan, AB Parlamenterler Asamblesi’ne özel statüde davet edilen ilk ülkeydi. 1999’da Gürcistan Avrupa Konseyi’ne kabul edilmiş olmasına rağmen, “Genişletilmiş Avrupa” programına dâhil edilmesi 2004 yılında gerçekleşen “renkli devrim” sonrası gerçekleşmişti. Dolayısıyla, Avrupa Birliği’nin doğuya doğru genişlemesi doğal sürecinde Orta Asya, Avrupa Birliği stratejisinde Doğu’yu Batı’ya, Avrupa’yı Asya’ya bağlayan bir “köprü” ya da bir “tampon bölge” olarak kalmıştır.267 1994’ten 2006’ya kadar AB’nin Orta Asya dâhil bazı Bağımsız Devletler Topluluğu üye devletleriyle TACIS (Technical Assistance fot the Commonwelth of Independent States- Bağımsız Devletler Topluluğuna Teknik Destek) programı 266 A.A. Kazantsev, op. cit., s.179-180. Andrey Kazantsev, Politika Stran Zapada v Tsentralnoy Azii: Porektı, Dilemmı, Protivoreçiya, MFİMO-Universitet, Moskova, 2009, s. 124-125. 267 105 çerçevesinde Bağımsız Devletler Topluluğunun hızlı ekonomik dönüşüm gerçekleştirmesi amacıyla işbirliği yapmıştır. 1 Ocak 2007’den itibaren TACIS, “Avrupa’nın İyi Komşuluk ve Ortaklık Araçları” ismini alarak 31 Aralık 2013’e kadar Orta Asya dâhil bazı bölgelerde işbirliğini sürdürmeyi amaçlamıştır.268 AB, Orta Asya’yı Kafkasya ve Karadeniz bölgesine bağlayacağı ulaşım yollarının inşa edilmesi çabasını desteklenmiştir. 1993’te AB, Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri kapsamlı bir “Transport Corridor Europe Central Asia/Avrupa-KafkasOrta Asya Ulaşım Koridoru” (TRACECA) programını geliştirmişlerdir. Bununla Orta Asya’nın kara ve demiryolları gibi ulaşımdaki altyapı ağının Karadeniz limanlarına, ardından da genişletilerek Avrupa pazarlarına açılması ve bölgesel işbirliğinin daha da derinleştirilmesi için uluslararası finans kuruluşların ve özel yatırımcıların sermayesini çekmeyi öngörülmüştür. 1996’da TRACECA programının hayata geçirilmesi için öncelik Kafkasya ülkelerine verilirken, Orta Asya ülkelerine de bir takım teknik destek ve birkaç altyapı yatırımı projeleri yapılmıştır. 1998’de Bakü’de Türkmenistan dışında toplam 12 ülkenin katılımıyla Avrupa-Kafkas-Asya koridorunun geliştirilmesine ilişkin anlaşma imzalamasının ardından Kazakistan Aktau, Türkmenistan ise Türkmenbaşı gibi Hazar kıyısındaki limanlarının yeniden yapılandırılması başlatılmıştır. 2000’de Çok-Taraflı Temel Anlaşma çerçevesinde TRACECA Hükümetler arası Komisyonu (IGS), 2001’de ise Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Daimi Sekreterliği kurulmuş, 2009’a gelindiğindeyse Türkmenistan da TRACECA’ya katılmıştır.269 268 D.B.Malışeva, op. cit., s. 45. Murat Erdoğan, “Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politkası”, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Rapor, Ankara, 2011, s. 50. 269 106 AB’nin Orta Asya stratejisi, 2009’da ilan etmiş olduğu ve AB ve NATO’ya üye olmayan ülkelerle sıkı işbirliğinin amaçlandığı “Doğu Ortaklığı” projesiyle benzerlikler içerse de farklı nitelik taşımıştır. Birincisi AB bölgeyi tek parça halinde “Birleşik Orta Asya” olarak görmekte ve Rusya, ABD ve Çin’in Orta Asya politikalarını ikili ilişkiler çerçevesinde geliştirmeye çalışmalarından farklı bir yaklaşım içermekteydi. İkincisi, diğer güçlerin bölge politikaları konjonktürsel nitelik taşımasına rağmen AB hedeflerini daha çok uzun vadeli strateji üzerinden uygulamaya çalışmaktaydı. Üçüncüsüyse, AB ekonomik reformlar, hukukun üstünlüğü, sınır sorunları, göç, çevre, eğitim gibi kesin öncelikler temelinde bölgedeki projelere finansal destek sağlama, ABD’den farklı olarak daha çok ortak ekonomik projeler üzerinde yoğunlaşmaktaydı. Yumuşak gücü üzerinde stratejisini yürüten AB, Orta Asya’nın da Doğu Avrupa ülkelerinin AB içerisinde eritilmesine benzer şekilde dönüşümünü sağlamayı hedeflemektedir.270 2. Enerji Politikası AB’nin Orta Asya’ya yönelik enerji politikalarında bölgenin enerji kaynaklarının Avrupa piyasalarına ihraç edilmesinin yanı sıra, AB enerji şirketlerinin bölgedeki enerji sektörüne, enerji kaynaklarının çıkarılması, işletilmesi ve sevkiyatına yatırımlar yaparak var olan boru hatlarına alternatif yolların aranması da önemli yer tutmaktadır.271 Avrupa’nın enerji ihtiyacını karşılama amaçlı Hazar havzasının petrol ve doğalgazının taşınması için İNOGATE “İnterstate Oil and Gaz Transportation to Europe/Avrupa’ya Devletlerarası Petrol ve Gaz Taşımacılığı” programı söz konusudur. Programın amaçları, Hazar ve Orta Asya bölgesinin petrol 270 Malışeva, op. cit., s. 44. G.İ. Akkaziyeva, “Sovremennaya Tsentralnoaziatskaya Politika Tendentsiya Razvitiya”, Svejiy Vzglyad, Sayı: 3, 2012, s. 222-223. 271 107 Evropeyskogo Soyuza: ve doğalgaz ürünlerinin Avrupa ve Batı piyasalarına taşınması için taraf ülkelerin Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarından mali desek sağlayarak desteklenmesi amaçlanmıştır.272 Aynı zamanda 2007’de Rusya, Kazakistan ve Türkmenistan arasında imzalanan anlaşmayla Hazar’ın doğu kıyısında doğalgaz boru hattının inşa edilmesi ve bunun da Rusya’nın doğalgaz boru hattına bağlanarak Türkmen ve Kazak doğalgazının Rusya üzerinden Avrupa’ya sevk edilmesi amaçlanıyordu. Bunun yanında “Orta Asya-Merkez” boru hattının yenilenmesi ve genişletilmesi, Orta Asya doğalgazının ihracında herhangi bir değişiklik yaşanmamasının yanında doğalgaz ihracatında hala önemli paya sahip olan Rusya Avrupa’ya enerji ihracatındaki önemi yerini korumayı sürdürmüştür.273 “Bakü Girişimi”274 çerçevesinde enerji ve ulaşım alanında Avrupa Birliği Orta Asya ülkeleriyle işbirliğini sürdürmeye devam etmiştir. Avrupa Komisyonu 2006’da Kazakistan ile enerji alanında karşılıklı anlayış memorandumu, 2008’deyse Türkmenistan ile benzeri memorandum imzalanmıştır. Ayrıca AB Kazakistan ve Türkmenistan ile enerji kaynaklarının AB’ye ihracatı ve Avrupa Birliği’nin söz konusu ülkelerde petrol ve doğalgaz altyapısına yatırım yapılmasının teşvik edilmesi için diyalog yürütmüştür. Orta Asya kaynaklarının ihracatı konusunda görüşmeler 272 Erdoğan, op. cit., s. 52. Akkaziyeva, op. cit., s. 222. 274 2006 ‘da başlayan “Bakü Girişimi” Avrupa’dan başlayan Karadeniz ve Kafkasya üzerinde Orta Asya’ya kadar uzanan ve Batı-Doğu ulaşım koridorunun birbirine bağlayan TRACECA hattının devamı ve bu hat üzerindeki ülkeler arasında işbirliğini öngören projedir. http://neurope.eu/glossary/term/3396 273 108 yürüten AB “Hazar Denizi-Karadeniz-AB” transit koridorunun altyapısının geliştirilmesi için siyasi destek sağlayacağını belirtmiştir.275 2009’da Çek Cumhuriyetinin başkenti Prag’da gerçekleşen zirvede AB, “Güney Koridoru” doğalgaz projelerine Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Özbekistan, Mısır, Irak ve Türkiye’nin katılımıyla Rusya’nın tekeline alternatif olarak Orta Asya enerji kaynaklarından yararlanmak istemiştir.276 “Güney Koridoru” projesinin geliştirilmesi konusunda Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan ile anlaşamaması projeyi olumsuz etkilemiştir. “Nabucco” ve “Türkiye-Yunanistanİtalya” gibi projelere öncelik verilmesi Güney Koridoru projesinin önemini ortadan kaldıran bir diğer neden olmuştur. AB’nin Orta Asya’yı da içine alan en kapsamlı enerji projelerinden biri de 2002’de başlayan Nabucco’ydu. Türkiye üzerinden de geçmesi planlanan ve 4000 kilometre uzunluğunda olması planlanan kıtalararası enerji boru hattı Nabucco’nun asıl sahipleri arasında Türkiye’nin BOTAŞ şirketi de yer almaktaydı. 8-12 milyar dolara mal olması beklenilen Nabucco AB ülkelerinin Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak için hayata geçirilmesi kesin gözle bakılan bir proje olarak görünmüştür. Ocak 2007’de Avrupa’nın öncelikli Trans-Avrupa enerji ağıları arasında belirlenen Nabucco projesi 13 Temmuz 2009’da Ankara’da AB Komisyon Başkanı’nın da katılımıyla imzalanmış ve Nabucco doğalgaz boru hattının inşasının başlatılması tarihi 2013 olarak belirlenmiştir. Yıllık 31 milyar metreküp kapasiteli ilk boru hattının 2017’de Avrupa’ya ulaştırılması öngörülmüştür.277 Ancak ekonomik krizin 275 Akkaziyeva, op. cit., s. 222. “Serial “Yujnıy Koridor”– Novıy Şyolkovıy http://ria.ru/analytics/20090508/170373377.html > (15.02.2014). 277 Erdoğan, op. cit., s. 49. 276 109 Put”, < de etkisiyle “Nabucco West” olarak adlandırılmaya başlanılan Nabucco projesi 1300 kilometreye kadar kısaltılmış ve kapasitesi yıllık 15 milyar metreküpe kadar azaltılmıştır.278 AB’nin Orta Asya’daki temel enerji tedarikçileri bölgede en fazla petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olan Kazakistan ve Türkmenistan’dır. 2011-2015 yılları arasında petrol üretiminin % 24 artırarak 95 milyon tona, 2015’te doğalgaz üretimini de % 64 artırarak 59,3 milyar metreküpe kadar çıkarmayı hedefleyen Kazakistan 2010 yılında AB’nin toplam petrol ithalatında % 6’lık payla beşinci sırada yer almıştır. 2010’da doğalgaz üretimi 42,4 milyar metreküp, doğalgaz rezervleri de 8 trilyon metreküp olan Türkmenistan, yıllık 522 milyar metreküp doğalgaz tüketen ve 2030’da bu oranın % 14 ile % 23 artacağı beklenen Avrupa Birliği doğalgaz sanayisi için önemli bir ülke konumundadır ve AB’nin Türkmenistan doğalgazına olan ilgisi giderek artmaktadır. 279 3. Uyuşturucu Sorunu AB’nin Orta Asya politikasındaki önceliklerinden biri de güvenlik tehditleri ve risklerine karşı mücadeledir. Avrupa Birliği Orta Asya bölgesinin temel tehditleri olarak uluslararası terörizm, aşırıcılık, organize suç, yasadışı göç olarak belirlemekle birlikte bölgeden kaynaklanan ve AB’yi tehdit eden en önemli güvenlik sorununun yasadışı uyuşturucu ticareti olarak görmektedir. Orta Asya bölgesi Afganistan uyuşturucusunun “kuzey güzergâhı” olarak adlandırılan yol üzerinden Rusya’ya, oradan da Avrupa’ya giden en önemli transit bölgesi konumdadır. 2010’da 278 “Ambitsioznıy Poresk Nabucco Provalilsya Okonçatelno”, http://www.km.ru/economics/2013/06/27/gazprom/714583-ambitsioznyi-proekt-nabuccoprovalilsya-okonchatelno > (22.12. 2013). 279 Akkaziyeva, op. cit., s. 223. 110 < Afganistan’da üretilen toplam 380 ton eroinin % 25’i, yani 90 tonu ve 35-40 ton afyon Orta Asya, ardından da Rusya üzerinden Avrupa’ya satılmıştır.280 Avrupa Birliği Orta Asya’da uyuşturucuyla mücadele stratejisini ilk defa 1996’da Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerine TECIS (Technical Assistance for the Commonwealth of Independent States)281 programı üzerinde yapılan desteklerle başlamıştır. 1997-2002 yıllar arasında Avrupa Birliği uyuşturucu ticaretiyle mücadeleyi bölgesel plan üzerinden gerçekleştirmiştir. 2001’de Avrupa Birliği CADAP (Central Asia Drug Action Programme) programıyla Orta Asya ülkelerinin Avrupa ve uluslararası uyuşturucuyla mücadele pratiğine entegre olunması hedeflenmiştir.282 CADAP programı çerçevesinde Avrupa Birliği Tacikistan’da hava, kara ve deniz sınırlarının kontrolünün güçlendirilmesi, uyuşturucu ticareti alanında suçların tespit edilmesi ve veri tabanı oluşturulması, uyuşturucu kontrol merkezlerinin kurulmasını desteklemiştir.283 2002’de AB ve (Türkmenistan hariç) Orta Asya ülkelerinin tamamının temsilcilerinin katılımıyla Orta Asya’da uyuşturucu ile mücadele eylem planı kabul edilmiştir. Bu plan AB ve bölge ülkeleri uyuşturucu maddelerin yasadışı ticaretinin kontrol altına alınması, işbirliği içerisinde olunması, bölge ülkelerde uyuşturucu tüketiminin azaltılması ve kara para aktarılmasıyla mücadelede işbirliğini içermektedir.284 280 “Nezakonnıy Oborot Otiatov v Severnoy Çasti Afgansitana i Tsentralnoy Azii: Otsenka Riskov”,UNODC, Mayıs 2012, s.11-12. 281 <http://tacisedu.karelia.ru/tacis.shtml> (28.12.2013). 282 <http://www.cadap.eu/ > (28.12.2013). 283 G.İ. Akkaziyeva, “Sovremennaya Tsentralnoaziatskaya Politika Evropeyskogo Soyuza: Tendentsiya Razvitiya”, Svejiy Vzglyad, Sayı: 3, 2012, s. 224. 284 G.İ. Akkaziyeva, “Sovremennaya Tsentralnoaziatskaya Politika Evropeyskogo Soyuza: Tendentsiya Razvitiya”, Svejiy Vzglyad, Sayı: 3, 2012, s. 224. 111 AB stratejisi özellikle Tacikistan ve Özbekistan’ın Afganistan ile olan sınırlarının güçlendirilmesi öngörmekteydi. Bu bağlamda AB 2003 yılında Orta Asya ülkelerinin Afganistan’a sınır olmayan diğer ülkeler dâhil bölge ülkelerinin sınırlarının güçlendirilmesi için BOMCA (Border Management Programme in Central Asia)285 Orta Asya Sınırlarına Destek Programı üzerinden desteklemiştir. BOMCA’nın temel amacı sınır muhafızların eğitilmesi, sınır bölgelerinde gerekli teknolojik ve altyapı ihtiyacını karşılamak ve bölge ülkeleriyle ortaklaşa sınırların yönetilmesini sağlamaktı.286 AB’nin Orta Asya’ya sağladığı en önemli destek programlarından biri de BOMCA’ya 2003-2014 yılları arasında 36,3 milyon Avro değerinde maddi desteğin sağlanmasıdır.287 Aynı şekilde Avrupa Birliği desteğiyle uyuşturucu ile mücadele için bölgede uluslararası operasyonlar yapılması, bilgi toplanması ve uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili bilgi değişiminin gerçekleştirilmesi için 2009’da Orta Asya Bölgesel Enformasyon ve Koordinasyon Merkezi CARİCC kurulmuştur. 288 13 Kasım 2013’te AB ve Orta Asya ülkeleri 2014-2020 dönemini kapsayan uyuşturucuyla mücadele eylem planını kabul ettiler.289 AB, bölgede uyuşturucu ticareti ve benzeri güvenlik tehditlerine yönelik önemli çaba sarf etse de Tacik-Afgan sınırı yeterince kontrol edilememiş, Afganistan kaynaklı uyuşturucunun Orta Asya üzerinden Avrupa Birliği ülkelerine akışı da yüksek düzeylerde devam etmiştir 1991’den itibaren Avrupa’da yaşanan bütünleşme ve derinleşme süreci nedeniyle Avrupa Birliği’nin Orta Asya politikasında daha çok AB’nin yumuşak 285 < http://www.bomca.eu/en/about-us.html > (28.12.2013). George Gavrilis, “Programma BOMKA: Sodeystviye ES v Ukreplenii Granits v Tsentralnoy Azii”, EUCAM, No:11, Aralık 2009, s. 1. 287 < http://www.bomca.eu/ru/about-us.html > (28.12.2013). 288 < http://caricc.org/index.php/ru/ > (28.12.2013). 289 < http://ca-news.org/news:1087835/ > (28.12.2013). 286 112 gücü olan ekonomik ve insani yardımlar gibi araçlarla etkili olmaya çalışmıştır. Dolayısıyla da AB, Orta Asya’da bölgeyle ciddi şekilde ilgilenen diğer küresel aktörlere göre daha çok kararsızlık ve zayıflık göstermişti. Bunun nedenlerinden bir diğeri de AB’nin eski Sovyet coğrafyasına yönelik politikasında Rusya ile olan ilişkilere öncelik vermesidir. Özellikle de Almanya bölgeye yönelik politikasında Rusya ile olan sıkı ilişkileri nedeniyle önceliğini Rusya’ya vermektedir. Birleşik Avrupa’nın bölgedeki zayıflığının diğer bir nedeniyse, Orta Asya politikasında ABD’nin bölgedeki tüm olumsuz ve çelişkili politikalarında yer almasıdır.290 IV. Türkiye’nin Orta Asya Politikaları 1. Dış Politika Değişiminin Nedenleri ve Orta Asya Politikasına Yansımaları Doğu Bloku’nun çökmesi Türkiye’yi de önemli derecede etkilemiştir. Türkiye Soğuk Savaş boyunca özellikle güvenlik ve dış politikasını Batı’yla olan ittifak ilişkilerine ve müttefikleri tarafından algılanan “jeostratejik önemime” dayandırmıştır. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte Avrupa ülkeleri daha güvenli hale gelirken, Türkiye’nin bulunduğu coğrafya çatışmaların ve istikrarsızlıkların arttığı bölge haline gelmeye başlamıştır. NATO’nun rolü ve gerekliliğinin tartışılmaya başlamasıyla beraber Türkiye kendisini güvenlik boşluğunda bulmuştur. Türkiye’nin kuzeyinden gelen tehdidinin sona ermesiyle birlikte Batıyla güvenlik bağlantıları ve bunlardan kaynaklanan ekonomik, politik ve askeri faydaları da sona ermiştir. Bu durum Türkiye’nin geleneksel dış politikasını sürdürülemez hale 290 A.A. Kazantsev, “Bolşaya İgra” S Neisvestnımi Pravilami: Mirobaya Politika i Tsentralnaya Aziya, op. cit.,s. 181-183. 113 gelmesine neden olmuştur. Türkiye ile Rusya arasındaki bölgelerde güvenlik sorunları sürüp giderken, Batılı müttefiklerinin Doğu Avrupa’ya yönelmeleri Türkiye’nin müttefiklerince bölge sorunlarında yalnız bırakılma riskini beraberinde getirmiş, güvenlik politikasını temelden sarsarak söz konusu tehditlerin ve durumun yeniden değerlendirilmesi ihtiyacını da beraberinde getiriştir.291 Bir taraftan Türkiye yeni uluslararası ortamda dünya politikası ve Batı için hala önemli olduğunu gösterecek argümanlar ararken, diğer taraftan da ABD ve Batı post-Sovyet coğrafyada ne olacağı konusunda endişeliydi. SSCB’nin dağılmasıyla Kafkasya ve Orta Asya’da ortaya çıkan güç boşluğunun Batı tarafından gerekli önlemler almazsa İran tarafından desteklenen radikal İslam tarafından doldurulma ihtimali endişe duyulmasına neden olmuştur. Bu nedenle ABD önderliğinde Batı yeni bağımsız Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Azerbaycan’ın takip edeceği “Türk Modelini” ileri sürerek İran’ın bölgede muhtemel etkinliğini önlemeye çalışmıştır. Türkiye’nin Orta Asya ülkeleri için model olma fikri Batı devletleri tarafından açık destek görmüştür. Türk Modeli Türkiye’nin Sovyetler Birliği sonrası bölgedeki yeni stratejik öneminin teyit edilmesi demekti ve bu Türkiye’ye dünya politikasında ve özellikle de Batı için hala önemli olduğunu gösterme imkânı vermesi anlamına gelmekteydi. Ancak Batı’nın bölge ülkeleriyle ilişkisini artırması, İran’ın bölgedeki etkisinin beklenenden daha sınırlı kalması, bölgeye tekrar dönmeye çalışan Rusya’nın bölge güvenliği sağlamasının Batı tarafından olumsuz karşılanmaması, Batı’nın Pan-Türkizm hususundan tedirgin olması ve Türkiye’nin içeride terör, insan 291 Mustafa Aydın, “Kafkasya ve Orta Asya’yla İlişkiler”, Türk Dış Politikası, ed. Baskın Oran, Cilt: 2, İstanbul, İletişim Yayınları, 2001, s. 369-370. 114 hakları ihlalleri ve demokratikleşme konusundaki sorunları, Türk Modeli’nin Batı tarafından desteklenmesini sonunu getirmiştir.292 Türkiye 1991’den itibaren uyguladığı politikalarıyla Orta Asya devletlerini bir araya getirerek, bölge üzerindeki siyasi etkisini artırmayı ve bölgesel güç olmayı hedefliyordu. Bu doğrultuda Türkiye Orta Asya devletlerinin demokratikleşme ve serbest piyasa ekonomisine geçerek uluslararası sisteme entegre olmaları için kendisine “model ülke” rolü biçmiştir. Başta Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA)293 ile bölge ülkelerine planlı ekonomi ve ticari yardımlar yapmış, daha sonra dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın girişimiyle Türk Cumhuriyetleri Zirvelerini organize ederek Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Azerbaycan ve Türkiye arasında kültürel, siyasi ve ticari işbirliği konularında ilerleme sağlanmaya çalışmıştır. Daha sonra Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan’a askeri yardımlar yaparak Orta Asya devletlerinin bağımsızlıklarını pekiştirmek ve ekonomik kalkınmalarını sağlayarak Rusya’nın etkisinden kurtararak Türkiye’nin başını çektiği Türk Cumhuriyetleri Zirvesi’nin rolünü güçlendirmeyi amaçlamıştır. Aynı zamanda Türkiye, bu ülkelerle yakınlaşarak Hazar enerji kaynaklarından faydalanmayı da arzu ediyordu. 294 Bölge ülkeleri ilk yıllarında dış dünya ile bağlantılarını ve iletişimini Türkiye üzerinden kuruyorlardı. Yeni ülkelerin liderleri Türkiye’yi, Brüksel ve Washington ile olan ilişkileri nedeniyle dünya siyasi ve ekonomik sistemine en hızlı şekilde entegrasyonlarını sağlama imkânına sahip ülke olarak görmekteydi. Ankara’nın desteğiyle Türkî Cumhuriyetlerin bölgesel ekonomik ve siyasi örgütlere üye olmaları 292 İdris Bal, “Soğuk Savaş Sonrası Türk Dış Politikası İçin Türk Cumhuriyetlerinin Önemi”, 21.Yüzyılın Eşiğince Türk Dış Politikası, der. İdris Bal, İstanbul, Alfa, 2001, s. 336-339. 293 TİKA Türkiye’nin dış yardımlarını organize eden, özellikle Orta Asya ülkeleriyle başlayan, daha sonra 40’a yakın ülkede faaliyet gösteren devlet kuruluşudur. 294 Ertan Efegil, “Türk-Rus İlişkiler: Bölgesel İşbirliği veya Stratejik Kazanç”, 21.Yüzyılın Eşiğince Türk Dış Politikası, der. İdris Bal, İstanbul, Alfa, 2001, s. 323. 115 gerçekleşmişti: AGİT, ECO, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, İslam Konferansı Örgütü. Türkiye Orta Asya ülkelerinin NATO’nun “Barış İçin Ortaklık” programına dâhil edilmelerinde kilit rol oynamıştır. Ankara bu ülkelerin IMF, Dünya Bankası, Asya Kalkınma Bankası gibi uluslararası finans kuruluşların içinde yer almasını ve Davos gibi ekonomik forumlara katılımlarını sağlamıştır. Bölge ülkeleriyle yoğun işbirliği içerisine girilmesi Türkiye’nin bölgesel etkisini artırmakla kalmayıp, Türk ekonomisine yeni alanlar açacağını düşünen Ankara, ticari-sanayi sermayenin de Türkiye’nin etki alanlarına dâhil olmasını amaçlamıştı.295 2. Askeri ve Güvenlik Alanında İşbirliği Sovyetler sonrası ortaya çıkan bağımsız Orta Asya cumhuriyetlerinin silahlı kuvvetlerinin modernizasyonunda ciddi sorunlar yaşaması nedeniyle, bu sorunun çözümü açısından Türkiye’nin önemi daha da artmıştır. NATO’nun önde gelen ülkeleri arasında olan Türkiye ile askeri-teknik alanda ilişkilerin geliştirilmesini amaçlayan bölge ülkeleri, NATO’ya yakınlaşması ve Rusya’ya olan bağımlılıklarını azaltmak için önemli fırsat olarak görülmüştü. Ancak Türkiye’nin bölge ülkeleriyle ilişkilerinde yaşanan hızlı ilerleme, Rusya’nın tepkisine neden olmuştur. Buna rağmen Türkiye bölgede siyasi etkisini artırmak için bölge ülkelerinin ordularını modernizasyonunu sağlamak için kaynak ayırmayı sürdürmüştür.296 1993’te Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmayı Başkanı Doğan Güreş Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan’ı ziyaret etmiş, taraflar arasında askeri alanda işbirliği anlaşmaları ve askeri personele Türkiye’de eğitim verilmesi 295 Yuliya Kudryaşova, “Vzaimodeystviye Turtsii So Stranami Tsentralnoy Azii”, < http://www.mgimo.ru/news/experts/document124764.pdf > (02.10.2013). 296 Levon Ovsepyan, “Voenno-Politiçeskie Aspektı Sotrudniçestva Turtsii so Stranami Tsentralnoy Azii: Obşaya Dinamika Razvitiya, Tsentralnaya Asiya i Kavlaz, Cilt: 13, Sayı 2, 2010, s. 95-96. 116 konusunda anlaşmalar imzalanmıştır. 23 Şubat 1993’te Almatı’da Kazakistan ile Türkiye arasında savunma sanayisi alanında işbirliği anlaşması imzalanmıştır.297 23 Şubat 1993’te Almatı’da Kazakistan ile Türkiye arasında yapılan anlaşmayla Kazakistan’ın askeri eğitim harcamalarını Türkiye üstlenmiştir. 1994’te Türk Savunma Bakanı M. Gülhan Kazakistan’a gerçekleştirdiği resmi ziyaret sırasında Ankara’nın Kazakistan’a askeri alanda maddi yardım yapacağı konusunda anlaşma imzalamıştır. 1996’da Kazakistan-Türkiye arasında askeri alanda karşılıklı yardımlaşma ve işbirliği protokolü imzalanmış, 1998’e gelindiğindeyse Türkiye, Kazakistan ordusunun modernizasyonu için 500 000 dolar yardım yapmıştır. 1999 antlaşmasına göreyse, Türkiye her sene Kazakistan’a 700 000 dolar değerinde yardım yapmayı taahhüt etmiş, daha sonra bu yardımların değerini 1 minyon dolara çıkarmıştır.298 Ancak Türkiye bölge ülkeleriyle ortak askeri sanayi ve tesislerinin inşa edilmesi hedefine ulaşamamıştır. Özellikle Özbekistan ve Kazakistan’da Sovyetler Birliği’nden kalma sanayi altyapısının olması ve bölge ülkelerinin askeri sanayi alanında daha ileri konumda olan Rusya ile işbirliğini daha avantajlı olarak görmeleri Türkiye’nin bu yöndeki amaçlarına engel olmuştur.299 Ankara’nın bölge ülkeleriyle askeri alanda işbirliği çabalarına soğuk bakılsa da, Türkiye yine de NATO çerçevesinde olduğu gibi ikili ilişkiler çerçevesinde de bu alanda işbirliğini devam ettirmeye çabalamış, 1998-2000 yılları arasında Rusya ve ABD birlikleriyle Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan’ın Orta Asya taburunun 297 Zakir Çotoyev, “Vliyanie Turtsii na Razvitiye Gosudarstv Tsentralnoy Azii”, < http://www.cac.org/journal/2003/journal_rus/cac-02/10.chotrus.shtml > (13.10.2013). 298 Levon Ovsepyan, “Voenno-Politiçeskie Aspektı Sotrudniçestva Turtsii so Stranami Tsentralnoy Azii: Obşaya Dinamika Razvitiya, Tsentralnaya Asiya i Kavlaz, Cilt: 13, Sayı: 2, 2010, s. 95-96 299 Levon Ovsepyan, op. cit., s. 100. 117 barış gücü ile tatbikatlara katılmıştır. 1999 Batken olayları ve Kırgızistan’a yapılan müdahalenin ardından Özbekistan’da gerçekleştirilen saldırılar sonrası Ankara ile bölge ülkeleri arasında terörizme karşı mücadelede işbirliği tekrar ön plana çıkmıştı.300 1998’de Türkiye ile Kazakistan arasında imzalanan askeri alanda işbirliği anlaşmasının ardından Türkiye Kazakistan’a 6,5 milyon dolar değerinde askeri malzeme, araç, gereç yardımında bulunmuştur. Türkiye ile Kazakistan arasında deniz ve hava kuvvetlerinin işbirliği yapması ve harp okulu öğrencilerinin Türkiye’de eğitim görmesi konusunda Mart 2002’de işbirliği antlaşması imzalamıştır. Bu çerçevede 2007 yılına kadar 300’e yakın Kazak askeri öğrenci Türkiye eğitim görmüştür.301 24 Ekim 1997’de Türkiye ile Kırgızistan arasında “Ebedi Dostluk ve İşbirliği Anlaşması” ve 1 Temmuz 1999’da “Kırgızistan ve Türkiye: 21. Yüzyılda Birlikte” bildirisi imzalanmıştır. Buna göre taraflar kendi topraklarını bir başka ülkeye saldırı için kullandırmayacaklarını ve ortak çıkarları ilgilendiren bölgesel ve küresel sorunlarda danışarak çözülmesi için çabalayacaklarını taahhüt etmişlerdir.302 2000’de Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Nejdet Sezer, Türk İçişleri ve Dışişleri Bakanlarıyla birlikte Özbekistan’a gerçekleştirdikleri resmi ziyarette iki ülke arasında “Askeri ve Askeri Teknik İşbirliği Anlaşması” imzalanmıştır. Ziyaret 300 Zakir Çotoyev, “Vliyanie Turtsii na Razvitiye Gosudarstv Tsentralnoy Azii”, < http://www.cac.org/journal/2003/journal_rus/cac-02/10.chotrus.shtml > (13.10.2013). 301 Esra Hatipoğlu, “Türkiye-Kazakistan İlişkileri”, Türkiye’nin Avrasya Macerası 1989-2006(Avrasya Üçlemesi II), der. Mustafa Aydın, Ankara, Nobel Yayınları, 2007, s. 393. 302 V. Bogatırov, “Politiçeskie Aspektı Kırgısko-Turetskih Otnoşeniy”, Rol i Vospriyatiye Turtsii v Kırgızstane, çev. G.Dergunina, Fiedrich Ebert Stiftung, Bişkek, 2012, s. 25. 118 sırasında Sezer ve Kerimov, askeri eğitim, işbirliği ve terörle mücadele konularını içeren beş anlaşma ve protokol imzalamıştır.303 2000’de BM toplantısında Türkiye ile Özbekistan bir araya gelerek görüşme gerçekleştirmiş, Aralık 2003’te ABD ile Özbekistan arasında stratejik ortaklık anlaşmasının imzalanmıştır. Bunun ardından Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Taşkent’e resmi ziyaret gerçekleştirerek iki ülke arsında en önemli görüşme konusu olan terörizmle mücadele ve Özbekistan’ın güvenlik meselesi ele almışlardır. 2003’te Afganistan’da Türk barış gücünün bulunması ve Türkiye’nin Afganistan’da güvenliği sağlama amaçlı Uluslararası Barış Gücü Komutanlığı ISAF komutanlığını üstlenmesi ve ülkede ve bölgede güvenliğin sağlanması açısından göstermiş olduğu başarı Ankara’nın Orta Asya ülkeleriyle işbirliğini güçlendirmiştir.304 Dönemin Türk Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün Haziran 2005’te Kazakistan’ı ziyaret ederek Kazakistan Savunma Bakanı ile bir araya gelerek askeri işbirliği konusu ele alınmıştır. Görüşmenin hemen ardından Türkiye Kazakistan’a 1,1 milyon dolar değerinde askeri araç ve teknik donanım yardımında bulunmuştur.305 Bu bağlamda Kazakistan’ın ilk barış gücü birliklerini eğitilmesinde de büyük katkı sağlayan Türkiye, “Uluslararası Terörizm, Organize Suçlar, Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerle Bunların Katkı Maddeleri ve Benzerlerinin Kaçakçılığı Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşması’nı 26 Mayıs 2005 tarihinde Astana’da imzalanmıştır. 7 Kasım 2007 tarihinde Astana’da imzalanan özel kuvvet timlerinin eğitimi hakkında da iki taraflı işbirliği belgesinin yürürlüğe konulmasıyla iki ülke arasında güvenlik 303 “Yeni Hedef Kurumsal İlişki”, Hürriyet Gazetesi, < http://dosyalar.hurriyet.com.tr/dosya/almanak/diplomasi/diplomasi11.htm > (9.10.2013). 304 Zakir Çotoyev, “O Vozmojnostyah Uçastiya Turtsii v Ukreplenii Bezopasnosti Stran Tsentralnoy Azii”, < http://www.ca-c.org/journal/2004/journal_rus/cac-04/17.cotrus.shtml > (21.10.2013). 305 Esra Hatipoğlu, op. cit., s. 394. 119 alanında işbirliğinin çerçevesi daha da genişletmiştir.306 Türkiye ve Kazakistan 2009’de Stratejik Ortaklık Antlaşması imzalamış, ikili ilişkilerin stratejik düzeye çıkartılması için Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey kurulmuştur. 26-27 Nisan 2011’de Kırgızistan Cumhurbaşkanı Ankara’ya gerçekleştirmiş olduğu resmi ziyaret esnasında Türkiye ile Kırgızistan arasında Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyi tesis edilmiştir.307 Türkiye her sene 100’ye yakın Kırgız öğrenciye önemli askeri okullarında eğitim vermekte ve her sene Kırgızistan ordusunun modernizasyonu için, askeri-teknik yardım sağlayarak, ülkenin savunma alanında güçlenmesini ve askeri kadroların hazırlanmasına destek sağlamaktadır. Bunun yanı sıra Kırgız silahlı kuvvetlerine ve güvenlik güçlerine de Türk askeri danışmanlar eğitim vermektedir.308 3. Enerji Politikası Sovyetler Birliği’nin yıkılması Türkiye’nin küresel enerji projelerinde yer alması konusunda da yeni fırsatlar yaratmıştır. Hazar ve Orta Asya bölgesinin zengin enerji kaynaklarının uluslararası piyasalara aktarılması gibi dış politika önceliklerinin yanında Türkiye’nin enerji şirketi Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan’ın yeraltı kaynakları üzerinde rol üstlenmeye başlamıştır.309 306 Aygerim Şilibekova, “Görevimiz Güvenlik: Kazakistan-Türkiye İlişkilerinde Yeni Dönem”, 21.Yüzyıl Dergisi, Sayı 12, Aralık, 2009, s. 59. 307 Türkan Budak, “Orta Asya’da Küresel Jeoekonomik Rekabet ve Türkiye”, Bilgi Strateji, Cilt 5, Sayı 9, Güz 2013, s. 137-138. 308 V. Bogatırov, op. cit., s. 30. 309 Yusuf Yazar, “Enerji İlişkileri Bağlamında Türkiye ve Orta Asya Ülkeleri”, Rapor, No:01, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Ankara, Haziran 2011, s.55. 120 Petrol ve doğalgaz üreticisi Doğu ülkeleri ile enerji kaynaklarına yönelik talepleri giderek artan Batı’lı ülkeler arasında yer alan coğrafi konumu, Türkiye’ye “enerji koridoru” rolüne sahip ülke olma potansiyelini sağlamaktadır. Doğu-batı, kuzey-güney enerji kaynaklarının güzergâhı olma rolü Türk dış politikasının da temel öncelikleri haline gelmiş, Türkiye petrol ve doğalgazın nakli konusundaki rolünün üstlenmesinde de güvenilir bir ülke olarak görülmüş, doğu-batı ülkeleri arasında “enerji terminali” olmayı amaçlamış ve bu doğrultuda da önemli ilerleme sağlamıştır.310 Türkiye’nin Orta Asya ve Hazar enerji kaynaklarına yönelik giderek artan ilgisinin diğer bir nedeni de, hidrokarbon kaynakları itibariyle zengin olmayan ve yıllık tüketiminin % 73’ünü dış kaynaklardan karşılayabilen Türkiye’nin, ülkenin artan nüfusu ve ekonomisinin büyümesine paralel olarak enerji kaynaklarına olan talebinin de yıllık %8’den fazla artırması olmuştur.311 1995’te Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ve ardından Başbakan Tansu Çiller’in Kazakistan ziyareti sonrası iki ülke arasındaki ilişkiler yeni boyut kazanmış, Bakü-Ceyhan boru hattı projesine Kazakistan’ın da dâhil edilmesi için Türkiye özel çaba harcamış, Kazakistan da bu projeyi desteklemiştir. Haziran 1998’de Beşinci Türkçe Konuşan Ülkeler Zirvesinde, Kazakistan ile birlikte enerji alanında bölgesel işbirliğinin derinleştirilmesi ile ilgili bildirge kabul edilmiştir. Ekim 1998’da Türkiye, Özbekistan, Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan’ın katılımıyla gerçekleşen zirvede petrol ve doğalgazın ortaklaşa çıkartılması ve sevkiyatının yapılması için ortak bildiri kabul etmişlerdir. Bu konuda bir başka önemli gelişmeyse 1999’da İstanbul deklarasyonuyla Türkiye’nin Orta Asya enerji 310 311 Yusuf Yazar, Ibid., s.61-64. Yusuf Yazar, Ibid., s. 56. 121 kaynaklarının kendi toprakları üzerinden Batı pazarlarına açılmasını ilan etmesi olmuştur.312 1996’da Türkiye’de Necmettin Erbakan başkanlığında koalisyon hükümetinin kurulmasıyla birlikte Türkiye İslam ülkeleriyle yakınlaşmaya öncelik vermiştir. Bu bağlamda Başbakan Erbakan Türkiye-İran işbirliğini geliştirmek amacıyla Ağustos 1996’da Tahran’ı ziyaret etmiş, Türkiye, İran ve Türkmenistan arasında Türkmen doğalgazının İran toprakları üzerinden Türkiye’ye bağlayan doğalgaz boru hattının inşasına ilişkin memorandum imzalanmıştır. Ancak 1997’de Erbakan’ın görevden ayrılmasından sonra iktidara gelen yeni hükümet yapılan sözleşmeden vazgeçmemiş, Türkmen doğalgazının Türkiye’ye getirilmesi için politikalarını devam ettirmeye çalışmıştır.313 Rus şirketi Gazprom’un enerji alanında Türkmenistan’la yaşadığı rekabet nedeniyle 1998’te Rusya üzerinden gerçekleşen doğalgaz sevkiyatını durdurması, Türkmen doğalgaz üretimi iç talebi düzeyine düşmüş, ülkede ekonomik kriz yaşanmıştır. Bu gelişme, kendi enerji kaynaklarının ihracatı için yeni yollar arayan Türkmenistan’ın 1999’da Türkiye ile enerji alanında anlaşma imzalamasına neden olmuştur.314 Ancak jeopolitik ve ekonomik nedenlerden dolayı Türkmen doğalgazını ithal etme konusunda çekingen kalan Ankara, Rusya Başbakanı Çernomırdin’in Ankara ziyareti, ardından da Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit’in Moskova ziyareti sırasında, Aralık 1999’da Türkiye’nin Rus doğalgazının alımı 312 Murat Laumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politologii i Mirovoy Geopolitike: Tsentralnaya Aziya v XXI Stolerii, Cilt: 4, KİSİ, Almatı, 2009, s. 216. 313 E.F.Troitskiy, “Politika Turtsii v Tsentralnoy Azii (1992-2000 gg.)”, < http://sun.tsu.ru/mminfo/000063105/328/image/328-084.pdf > s. 86, (11.10.2013). 314 Yuriy Fedorov, “Turkmenskiye Gazovıe İgrı”, < http://www.pircenter.org/kosdata/page_doc/p2546_1.pdf > (9.10.2013). 122 konusuna ilişkin protokolü imzalamasıyla birlikte Türkiye ile Türkmenistan ilişkileri düşüşe geçmiştir.315 Ekim 2000’de Türkiye Cumhurbaşkanı A.N. Sezer’in İçişleri Bakanı Saadettin Tantan ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile birlikte Kazakistan ve Özbekistan’a yaptıkları resmi ziyaret sonrası Astana ile var olan ilişkileri daha da gelişmiştir. İslam Kerimov’a muhalif Erk Partisi lideri Muhammet Salih’in Türkiye’ye sığınması nedeniyle316 Taşkent’le gerginleşen ilişkilerin düzeltilmesi ve '”yeni bir sayfa'” açılması hedeflemiştir. Türkiye-Kazakistan görüşmesinde, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, Sezer’e sürpriz bir öneri yaparak, Bakü-Ceyhan Projesi’ne katılmak istediklerini söylemiştir. Projenin adının '”AktavBakü-Ceyhan”' olarak değiştirilmesini öneren Nazarbayev’in, yeni açılan kuyularla yılda 15 milyon ton petrol üreterek projeyi destekleyeceğini söylemesi, Ankara’nın Orta Asya enerji kaynaklarına yönelik politikasına yeni ivme kazandırmıştır.317 Ancak yine de, Türkiye’nin Orta Asya politikası ilk on yılda küresel enerji boru hatları projelerinde bölgedeki en önemli unsur olan Rusya Federasyonu’nu göz ardı ederek söz konusu projelerden devre dışı bırakması, kendisinin ve bölge 315 Erhan Büyükakıncı, “Türk-Rus İlişkilerinin Değerlendirilmesi: Güvenlik Sorunlarında Çok Boyutlu Derinliğe Geçiş”, s. 809, http://www.erhanbuyukakinci.com/dosya/Turk-Rus-iliskilerininDegerlendirilmesi.pdf 316 1991’de Özbekistan’da gerçekleşen devlet Başkanlık seçimlerinde Erk partisinin seküler-milliyetçi lideri Muhammed Salih İslam Kerimov’un karşısına güçlü bir şekilde çıkması ülkede iktidar mücadelesini artırmıştır. Aralık 1992 seçimleri sonrası muhalefete karşı yapılan baskılar sonrası Erk partisi önce gelenleri olduğu gibi muhalif lider Muhammed Salih’in Öznekistan’ı terk etmesine ve Türkiye’ye sığınmasına neden olmuştur. Salim’in Türkiye’de bulunması Türkiye ile Özbekistan’ın ilişkilerini olumsuz etkilemiştir. Özbekistan 1994’te Salih’e 12 yıl hapis cezası vermiş ve Türkiye’den iadesini istemiştir. Ankara bunu reddetmiştir. Ancak iki ülke ilişkisinin bozulmaması için Ankara Salin’in Türkiye’yi terk etmesini istemiştir. Necmettin Erbakanın Başbakanı olmasıyla 1997’te tekrar Türkiye’ye dönmüştür. Ancak 1999’da Türkiye’yi tekrar terk etmek zorunda kalmıştır. Cengiz Sürücü, “Türkiye-Özbekistan İlişkilerinin Üç Evresi”, Türkiye’nin Avrasya Macerası 19892006(Avrasya Üçlemesi II), der. Mustafa Aydın, Ankara, Nobel Yayınları, 2007, s.353-355. 317 “Yeni Hedef Kurumsal İlişki”, Hürriyet Gazetesi, < http://dosyalar.hurriyet.com.tr/dosya/almanak/diplomasi/diplomasi11.htm > (9.10.2013). 123 ülkelerinin çıkarlarından çok ABD’nin çıkarlarını korumaya yönelik politikası başarısızlıklarının nedenlerinden biri olmuştur.318 2002-2007 yıllar arasında AKP iktidarının ilk dönemi Türk dış politikasının önceliğini Avrupa Birliği üyeliği oluşturmuştur. 2007’den itibaren ise “komşularla sıfır sorun politikası” ilkesi çerçevesinde önceliğini Avrupa, Orta Doğu ve Afrika kıtasına veren Türkiye’nin Orta Asya politikasının her alanında olduğu gibi, enerji alanında da etkili olmuştur.319 27 Temmuz 2007’te Türkiye, Yunanistan ve İtalya arasında imzalanan hükümetler arası anlaşmayla TGI (Turkey-Greece-Italy) doğalgaz boru hattının inşasına karar verilmiştir. 2011’den itibaren inşası başlatılmasına karar verilen hattın başlangıçta Azerbaycan doğalgazının Avrupa piyasalarına aktarılması öngörülürken, ilerleyen yıllarda Türkmenistan ve Kazakistan kaynaklarının da dâhil edilmesi hedeflenmiştir. Bu bağlamda Kazakistan tarafında Türkiye’nin katılımıyla enerji alanındaki işbirliğinin artırılması olumlu karşılanırken, Türkiye-Türkmenistan arasında anlaşmazlığı devam etmektedir. Türkiye Orta Asya enerji kaynaklarının Avrupa’ya sevkiyatı konusunda merkezi yer tutmakla birlikte, bölgenin kaynaklarının Avrupa’ya satışı Rusya üzerinden devam etmektedir. Bunun yanı sıra Rusya Hazar denizinin enerji kaynaklarının Avrupa’ya aktarılması konusunda da 318 Erel Tellal, “Türk Dış Politikası’nda Avrasya Seçeneği”, Türkiye’nin Avrasya Macerası 19892006(Avrasya Üçlemesi II), der. Mustafa Aydın, Ankara, Nobel Yayınları, 2007, s.27 319 Erhan Büyükakıncı, “Türk-Rus İlişkilerinin Değerlendirilmesi: Güvenlik Sorunlarında Çok Boyutlu Derinliğe Geçiş”, s. 815-817, < http://www.erhanbuyukakinci.com/dosya/Turk-Rus-iliskilerininDegerlendirilmesi.pdf > (03.10.2013). 124 Türkiye’nin önünü kesecek güçte değildir. Sonuçta enerji kaynaklarının güzergâhı açısından Türkiye ile Rusya’nın çıkarları çatışmaktadır.320 Türkiye’nin Avrupa ile ortaklaşa ve Washington tarafından desteklenen en önemli projesi Trans-Hazar enerji projesi Nabucco olmuştur. Rusya’yı devre dışı bırakarak Türkiye üzerinden geçecek olan ve Avrupa’nın Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmayı ve Avrasya boru hatları üzerindeki tekelinin kırılmasını hedefleyen projeye Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan kaynak sağlayacaktı. 13 Temmuz 2009’da Türkiye ve AB’nin dört üyesi (Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya) Ankara’da projeye potansiyel doğalgaz kaynağı sağlayacak tedarikçi ülkelerle bir araya gelmiştir. Bu projeye Türkmenistan da dâhil olabileceğini açıklamıştır. 2014’te ilk aşamada 8-10 milyar metreküp, daha sonraki yıllarda da yıllık 31 milyar metreküpe kadar doğalgaz akışını sağlayacak olan Nabucco projesinin önünde engeller bulunmaktadır. Projenin maliyetinin 10 milyar dolardan fazla olması, Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan’ın bu boru hattının talebini karşılayabilecek kaynak sağlamakta yetersiz olmaları başlıca engellerdendir. Türkmenistan’ın Rusya ile yaptığı uzun dönemli doğalgaz anlaşmaları üzerinden Nabucco’ya doğalgaz sağlanması konusunda yetersiz kalmasının yanında, Nabucco çerçevesinde doğalgaz üretimine gereken yatırımın yapılmaması, Türkmenistan ile Azerbaycan arasında Hazar Denizinin paylaşımı konusunda sorunlu yatakların bulunması ve bu denizin hukuki statüsünün belirgin olmaması, İran’ın ABD’nin çekinceleri nedeniyle proje dışlı tutulması olmuştur.321 Sonuçta Orta Asya enerji 320 Yuliya Kudryaşkova, “Rol Turtsii v Energetiçeskih Proektah Tsentralnoy Azii i Kavkaza”, < http://www.mgimo.ru/news/experts/document145841.pdf > (04.10.2013). 321 Müslüme Narin, “Küresel Kriz Sürecinde Türkiye’nin Enerji Koridor Olma Konumu: Güney Doğal Gaz Koridoru”, Türkiye Ekonomi Kurumu, Ekim 2012, http://www.tek.org.tr/dosyalar/zonguldak7.pdf 125 kaynaklarını Türkiye üzerinden Avrupa’ya sevkiyatını hedefleyen en önemli projelerden biri olan Nabucco gerçekleşememiştir. 4. Türk Konseyi 30-31 Ekim 1992’de dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın girişimiyle gerçekleşen ilk Türkî ülkelerin Devlet Başkanları Zirvesi’ne paralel olarak Milliyetçi Hareket Partisi lideri Alparslan Türkeş’in inisiyatifiyle 21 Mart 1993’ten itibaren Türkçe Konuşan Ülkeler Kurultayı düzenlenmiştir. 2001’e kadar Türkiye’nin farklı şehirlerinde her sene düzenlenen kurultayların 9. ve 10. ları arasında beş senelik bir duraksama yaşamıştır. Beş sene sonra 18-20 Eylül 2006’da Antalya’da gerçekleşen Türk Kurultayı’na 600’e yakın delege katılmıştır. Söz konusu delegeler bağımsız Türk Cumhuriyetlerinden olduğu gibi, Rusya Federasyonu’nun Türk kökenli özerk bölge temsilsileri, Ukrayna, Moldova, İran Moğolistan ve diğer ülkelerden geniş çaplı katılım gerçekleştirmişlerdir.322 17 Kasım 2006’da Antalya’da Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan ülke liderinin katılımıyla gerçekleşen 7. Türkçe Konuşan Ülkeler Zirvesi’nde taraf ülkeler arasında enerji ve güvenlik alanında işbirliğinin kuvvetlendirilmesi konusunda anlaşmalar yapılmıştır. Türkî Cumhuriyetler arasında ekonomik ve ulaşım ağlarının kuvvetlendirilmesine ilişkin sonuç deklarasyonu imzalanmıştır. Zirvede aynı şekilde terörizme, kitle imha silahların yayılmasına, uyuşturucu kaçakçılığına, suç örgütlerine, silah ve insan ticaretine karşı ortak mücadele edilmesinin önemi vurgulanmıştı. Bunun yanı sıra Azerbaycan ve Kazakistan’ın enerji alanında danışarak hareket edilmesi ve ulus ötesi projelerde ise 322 AA.Gurev, “Ankara Ukreplyaet Tyurskiy Faktor Svoey http://www.iimes.ru/rus/stat/2008/22-03-08.htm > (14.10.2013). 126 Vneşney Politiki”, < temel olarak Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum projelerini örnek alınması gerektiği önerilerek Türkiye’nin enerji kaynaklarının sevkiyat yönünün belirlenmesine etki yapmak istenmiştir.323 17-19 Kasım 2007 Bakü’de gerçekleşen 11. Türkçe Konuşan Ülkeler ve Topluluklar Zirvesi’nde Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan önemli dış politika sorunlarının çözümü için Türkçe konuşan ülkeler arasında siyasi birliğin kurulması teklifinde bulunmuştur. Erdoğan, Zirvenin Kurumsal çerçevede her sene aralıksız toplanması gerektiği teklifi kabul edilmiştir. Türkiye böyle bir örgütün kurulmasıyla birlikte, Azerbaycan ile Türkmenistan arasındaki Hazar Denizi’nde ve Özbekistan ile Kırgızistan arasındaki sorunların çözümünde arabuluculuk üstlenmeyi amaçlamıştır. Aynı şekilde Akara, ekonomik ve askeri-siyasi konulara ağırlık vermeye çalışarak, bazı iç engellerle karşılaşsa da, dış politikada eşgüdüm mekanizmasının oluşturulması için bölge ülkelerini ikna etmeye çalışmıştır.324 21-22 Şubat 2008’de Antalya’da gerçekleşen Zirve’deyse, Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan ve Kırgızistan, Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi’nin kurulmasına ilişkin protokol imzalanmıştır. 3 Ekin 2009 tarihinde Nahçıvan’da gerçekleşen 9. Türkçe Konuşan ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi’nde, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin kurulması kararlaştırılmış ve Ankara, Türk dünyasıyla ilişkilerin geliştirilmesi ve ülkeler arasında güvenlik ve dış politika alanlarında ortak hareket edilmesi gibi ortak amaçlar belirlemiştir.325 Aynı zamanda enerji, ulaşım ve turizm gibi alanlarda işbirliğinin artırılmasına vurgu yapan 323 E.F. Poruboçaya, “ Samitı Tyurkih Gosudarstv (2006-2010 gg.): Realnaya Platforma Dlya Sblijeniya Stran”, Mejdunarodnıe Otnoşeniya, Sayı: 2, Yıl 2011, s. 99-100. 324 Nodar Mosaki, “Turtsiya Pıtayetsya Vernut Tyurkskuyu İdeyu”, Nezavisimaya Gazeta, < http://www.ng.ru/courier/2007-11-26/23_turkey.html > (15.10.2013). 325 Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Resmi Sitesi Bkz: < http://www.turkkon.org/icerik.php?no=26 > (17.10.2013). 127 Türkiye, yer alacağı “G-20” Zirvelerinde Türk Dünyasının tamamının çıkarlarını temsil etmeyi üstlenmişti. Zirvenin Türkiye açısından en önemli başarılarından biri de Türk Konseyi’nin merkezinin/sekreterliğinin İstanbul’da olmasının sağlanmasıydı. Türkçe Konuşan ülkeler arasında ilk kurumsal birliğinin kurulmasıyla birlikte, Ankara kendisini Türk Dünyasının “lokomotifi” olarak bir daha göstermiştir.326 Konsey, Devlet Başkanları Konseyi, Dışişleri Bakanları Konseyi, Aksakallar Konseyi, Kıdemli Memurlar Komitesi ve Sekretarya’dan oluşacak şekilde, 15-16 Eylül 2010 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen 10. Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi’yle hayata geçirilmiştir.327 Azerbaycan’ın Gabala şehrinde 2013’te gerçekleşen 3. Türk Konseyi Zirvesi’nde örgütün büyük potansiyele sahip olduğu görülmüştür. Ancak örgütün çok yavaş hareket etmesi en önemli eksiklik noktası olarak değerlendirilmektedir. Bu durum Özbekistan’ın örgüte katılmamasının önemli sebebini teşkil etmektedir. Türkiye tarafından Yukarı-Karabağ sorunu gibi güvenlik konuları ele alınmış ve Abdullah Gül tarafından Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü Türk dünyasının meselesi olduğunu söylemiş olsa da, Türk Konseyi’nin en önemli hedefi ortak ekonomik pazarın oluşturulmasıydı. Ancak her örgütte olduğu gibi, Türk İşbirliği Konseyi’nde de örgütü peşinden sürükleyecek motor güce sahip ülkeye ihtiyaç duyulması, Türkiye’nin rolünü artırmıştır. Ancak Türkiye şimdilik buna pek hazır görülmemektedir. Suriye konusunda aktif bir şekilde politika izleyen Türkiye’nin Orta Doğu eksenli dış politikası ve iç istikrarını sağlama çabası nedeniyle Orta 326 E.F. Poruboçaya, op. cit., s. 101-102. T.C.Dışişleri Bakanlığı Resmi Sitesi Bkz: < http://www.mfa.gov.tr/turk-konseyi.tr.mfa > (17.10.2013). 327 128 Asya’ya dönmesi olası görülmemektedir. Dış politika ekseninin yönünü değiştirmesi için önemli miktarda kaynak gerekmektedir. Türkiye Orta Asya’ya yönelik politik atılımları gerçekleştirmiş olsa da bu atılımları finansal anlamda yeterince kaynakla destekleyememektedir.328 5. Şanghay İşbirliği Örgütü Üzerinden Bölge Politikası Türkiye Orta Asya’daki gelişmeleri yakından takip edebilmek ve güvenlik politikalarında yer alabilmek için Şanghay İşbirliği Örgütü ile yakın ilişki kurmaya çalışmış, bu örgütte yer alabilmek için girişimlerde bulunmuştur. İlk defa 2005’te Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılmak istediğini dile getiren Türkiye’ye, 6-7 Haziran 2012’te Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Diyalog Ortaklığı için onay verilmiş, 26 Nisan 2013’te Kazakistan’da gerçekleşen Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi’nde resmi olarak Diyalog Ortaklığı Statüsü’yle örgütte yer almıştır. Türkiye bölgede etkinliğini artırmak için, Diyalog Ortaklığı Statüsü çerçevesinde, terörizm, ayrılıkçılık, uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti ile mücadele, hudut güvenliği, yasadışı göç ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi gibi konularda örgüte önemli katkılarda bulunacağını belirtmiş ve ŞİÖ ile güvenlik alanında işbirliğini devlet politikası olarak benimsenmiştir.329 NATO üyesi Türkiye’nin, Washington’un kontrolünde olmayan örgütlerde yer almaya çalışması önemli bir gelişme olmuştur. Böyle bir dış politika tercihiyle Türkiye bölgede kendi çıkarlarını gerçekleştirmeye çalışmaktadır. ŞİÖ çerçevesinde Orta Asya bölgesinde var olan kültürel yakınlık üzerinden olduğu gibi, küresel ve 328 Viktoriya Panfilova, “Samit Tyurkoyazıçnıh Gosudarst Zaverşiksya v Gabale”, < http://www.vestikavkaza.ru/analytics/Sammit-tyurkoyazychnykh-gosudarstv-zavershilsya-vGabale.html > (18.10.2013). 329 Çağlar Gül Yesevi, “Avrasya’da Güvenliğinin İnşası: Şanghay İşbirliği Örgütü”, Global Political Trends Center, Nisan 2013, s. 5. 129 bölgesel güvenlik ve savunma alanlarında işbirliğini geliştirerek etkisini artırmayı amaçlamaktadır. ŞİÖ ülkeleriyle işbirliği üzerinden Orta Asya ve Hazar’ın enerji kaynaklarının Batı’ya sevkiyatı gibi projelerle transit ülke olarak öne çıkmayı amaçlamaktadır. ŞİÖ çerçevesinde yeni stratejik projelerde yer almayı ve Orta Asya ülkeleriyle ticari-ekonomik ilişkilerini geliştirerek Türk yatırımları üzerinden ekonomik alanda da etkin bir aktör olmaya çabalamaktadır.330 V. İran’ın Orta Asya Politikası 1. İran’ın Değişen Dış Politikasında Orta Asya 1991 sonrası İran’ın bölgeye yaklaşımını belirleyen üç temel faktör vardı. Asıl belirleyici unsur ülkede 1989’dan itibaren değişikliklerdi. 1979’da meydana gelen İran devrimiyle bölge dengelerini alt üst eden rejim değişikliğinin ardından revizyona uğrayan İran dış politikası “rejim ihracı” politikası nedeniyle tüm komşuları tarafından tehdit unsuru haline gelmişti. Ancak 1989-1991 döneminde İran’ın bölgesel dış politikası belirgin dönüşüm geçirerek dış politikada köklü değişiklik içine girmiş ve rejim ihracı anlayışını terk etmiştir. Buna neden olansa Humeyni’nin ölümü ve onun yerine geçen Rafsancani’nin devrimci anlayışı terk etmesi olmuştur. SSCB’nin parçalanması ve İran’ın kuzeyinde birden çok devletin ortaya çıkmasıyla birlikte İran bölge ülkelerine karşı dış politikasını ideolojiden arındırmış, ulusal çıkar ve güvenlik kavramları temel politik tercih olarak ön plana 330 Yuliya Kudtyaşova, “Perspektivı İntegratsii Turtsii v ŞOS v Kaçestve Partnyona po Dialogu”, < http://www.mgimo.ru/news/experts/document188955.phtml > (10.10.2013). 130 çıkmıştır. Orta Asya’ya yönelik dış politikasında ise işbirliği ve uzlaşıya dayalı ilişkilerin kurulması için gayret göstermiştir.331 İran Orta Doğu politikasında dini önemli bir araç olarak kullanırken, aynı yaklaşımı Kafkasya ve Orta Asya’da görmek mümkün değildir. Kendisini bütün Müslümanların haklarının koruyucusu ve savunucusu olarak tanımlayan dini rejimle yönetilen İran, Kafkasya ve Orta Asya politikalarında bu misyonundan uzaklaşarak Çeçenistan sorunu, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan Dağlık Karabağ Sorunu ve Orta Asya sorunları örneğinde olduğu gibi dini söylemlerini bir kenara bırakarak ulusal çıkarları ve stratejik hesaplarına göre dış politikasını şekillendirmeye başlamıştır.332 Şii İran’ın, bölgeye yönelik rejim ihracı politikasından vazgeçmesinin bir diğer nedeni de Orta Asya ülkelerinin Sünni mezhebine dâhil olmalarıdır.333 Ayrıca Şii İran’ın eski SSCB topraklarına yönelik planlı rejim ihracı girişiminde bulunması için ne gerekli ne de yeterli araca sahip olmamasına rağmen, bölge devletleri bölgede yaygınlaşmaya çalışan siyasal İslam’ın arkasında İran’ın olabileceğine dair kuşkular taşımaya devam etmişlerdir.334 1979’dan sonra İran’ın uluslararası arenadan dışlanması, Tahran’ın dış politikasının değişmesine neden olmuştur. Orta Asya’da yeni bağımsız devletlerin 331 Atay Akdevelioğlu, “İran İslam Cumhuriyeti’nin Orta Asya ve Azerbaycan Politikası”, Uluslararası İlişkiler, Cilt: 1, Sayı: 2, Yaz 2004, s. 133. 332 Mehmet Şahin, İran Dış Politikasının Dini Retoriği”, < http://www.akademikortadogu.com/belge/ortadogu4%20makale/mehmet_sahin.pdf > (19.09.2013). s.15. 333 L. E. Vasilyev, “Politika Mirovıh Derjav v Tsentralnoy Azii i Eyo Vliyanie Na Perspektivı Razvitiya ŞOS”, < http://www.ifesras.ru/attaches/conferences/2009_round_table_shoss/vasiliev.pdf > s. 28. 334 Atay Akdevelioğlu, op. cit., s. 140. 131 ortaya çıkması İran’ın bu yalnızlıktan kurtulması için bir fırsat olarak görülmüştür.335 Moskova’nın Orta Asya’dan çekilmesiyle ortaya çıkan yeni jeopolitik fırsatları değerlendirmek isteyen İran, Türkiye’yi hem ABD’nin müttefiki bir rakip güç olarak, hem de bölge ülkeleriyle tarihsel, kültürel ve dil birliği üzerinden Türkçülük akımlarını yükselişe geçireceği endişesiyle tehdit olarak algılamıştır.336 Ancak 1995 gibi erken tarihte, Türkmenistan’ın kendi dış güvenliğini garantiye almak amacıyla Birleşmiş Milletlerden “sürekli tarafsızlık statüsünü” elde etmesi, İran-Türkmenistan ilişkilerini de belirlenmesinde ve ABD tarafından kuzeyden çevrelenen İran’ın güvenliği açısından önemli gelişme olmuştur.337 Tahran, Orta Asya’nın yeni cumhuriyetlerinde yaşanan çatışmalar ve gerginlikler karşısında tarihsel ve jeopolitik avantajlarını kullanarak arabuluculuk rolünü üslenmeye çalışmıştır.338 Tacikistan’da yaşanan iç savaşta Rusya ile işbirliği yaparak ortak dil ve kültür bağlarını öne çıkararak kurduğu ilişki sayesinde Tacik muhalif güçlerinin birleşmesine ve çatışmanın sona ermesinde önemli etki yapan İran, 1997’de Tacikistan’da barış anlaşmasının imzalanmasında yer alarak Rusya ile birlikte anlaşmanın garantörlüğü üstlenmiştir.339 İran, Tacik iç savaşının çözümünde oynadığı rol sayesinde iç savaşın sona ermesiyle Tacikistan’da önemli aktörlerden biri haline gelmiştir. Bundan sonra da Tacikistan yönetimi üzerinde etkileme gücüne sahip olan Tahran, Tacikistan 335 Mehmet Seyfettin Erol, Arzu Celalifer İkinci, “İran’ın Orta Asya Politikası: İşbirliği Arayışları ve Güvenlik Sorunları”, Küresel Güç Mücadelesinde Avrasya’nın Değişen Jeopolitiği: Yeni Büyük Oyun, (der) Mehmet Seyfettin Erol, Barış Yayınları, 2.Baskı, Ankara, 2011, s. 399. 336 Kaan Dilek, “İran’ın Orta Asya Politikaları”,Ahmet Yesevi Üniversitesi, Rapor, Ankara, Eylül 2011, No: 7, s. 44. 337 Dilek, Ibid., s.61. 338 Dilek, Ibid., s. 53-55. 339 L. E. Vasilyev, “Politika Mirovıh Derjav v Tsentralnoy Azii i Eyo Vliyanie Na Perspektivı Razvitiya ŞOS”,< http://www.ifes-ras.ru/attaches/conferences/2009_round_table_shoss/vasiliev.pdf >, s. 28 132 muhalefeti Tacikistan İslami Uyanış Partisi üzerinde de bazı etki yapma araçları elde etmiştir. Bunda doğal olarak ideolojik önceliklerinin yanında dil birliği üzerinden entegrasyon sağlayarak siyasi amaçlarına ulaşmaya çalışmıştır. Gelecekte Afganistan’ın da dâhil olduğu bir nevi Tahran-Duşanbe-Kabil etno-kültürel birliğin kurulmasını hedeflemiştir.340 Azerbaycan dahil, Orta Asya Türk cumhuriyetleri Türkiye’nin önderlik yapmak istediği entegrasyon yıkılmasından hemen sonra başlamış olmasına karşın, çabalarının SSCB’nin Fars dilli ülkelerin yakınlaşması ise 2000’lerden sonra Tacikistan’ın istikrara kavuşması Afganistan Taliban rejiminin yıkılmasından sonra başlamış, İran zor jeopolitik şartlar altında olsa da Pax İranica politikasını uygulama çabasını günümüze kadar sürdürmüştür.341 Taliban’ın yayılmasını hiçbir zaman desteklemeyen İran, Taliban tarafından da en büyük düşmanı olarak ilan edilmiştir. Taliban’ın 8 Ağustos 1998’de Afganistan’ın kuzeyindeki Mezar-ı Şerif’i ele geçirmesi sonrası Afganistan’daki Şii Hazaralıları katletmeleri ve İran’ın Balhe’deki konsolosunu öldürmesi, Tahranın Afganistan’a müdahale etmek için sınırına asker yığmasına yol açmıştır.342 Taliban rejimi yıkılmış olsa da, Tacikistan ve Afganistan üzerinden Fars dilini öne çıkararak Orta Asya coğrafyasında politika izlemek isteyen İran’ın karşısında bazı engeller vardı. Afganistan sadece bir bölümünün Fars dilli olması, Afgan devlet yapılanmasının Peştun etnik temelli olması ve İran’ı çevrelemek 340 Sergey Mutov, “Tsentralnaya Aziya v Politike Musulmasnkogo Mira”, Rusya Diplomasi Akademisi, Moskova, 2011, s. 13-14. 341 O. Zakrjevskaya, op. cit., s. 400-401. 342 Kazantsev, Bolşaya İgra s Neizvestnımi Pravilami:Mirovaya Politika i Tsentralnaya Aziya, op. cit., s. 209-210. 133 isteyen ABD önderliğinde ISAF güçlerinin Afganistan’da olması, İran’ın Afganistan politikası sadece etnik Tacikler ve Hazaralılar’la sınırlı kalmasına nende oluyordu. 343 Temmuz 2006’da İran, Tacikistan ve Afganistan, Kabil merkezli üçlü işbirliği komisyonun kurulması konusunda anlaşmıştır. Belgelerin imzalanması esnasından İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejat “Tacikistan ve Afganistan’ın güvenliği İran’a bağlı olduğu gibi, İran’ın güvenliğinin de Afganistan ve Tacikistan’a bağlı olduğunu” açıklamıştır. Tacikistan Devlet Başkanı İmamali Rahmon ise, komisyonun bölgesel güvenliğin sağlanması ve taraflar arasında askeri-teknik işbirliğine özel önem vereceğini açıklamıştır. Ancak söz konusu üçlü koalisyon sadece kağıt üzerinde kalmıştır.344 Orta Asya’da Tacikistan’a yakınlığıyla bilinen İran, Buhara ve Semerkant üzerindeki Özbekistan ile Tacikistan arasındaki anlaşmazlıklar üzerinde durmaya çalışmıştır.345 1990’ların sonlarında İran’ın Orta Asya’da etkinliğini artırmak için Özbekistan İslam Hareketi ile ilişki içerisine girerek örgütün Suudi Arabistan’ın etkisinden çıkararak kendi kontrolüne almak istemiştir. İran’ın başarısızlıkla sonuçlanan bu politikası, Özbekistan’ın tepkisini çekmiş, iki ülke ilişkilerinin olumsuz seyretmesinin en önemli sebebi olmuştur.346 2005 Andican olayları nedeniyle, Taşkent’in Amerika karşıtı politikası İran ile yakınlaşmasının önünü 343 O. Zakrjevskaya, op. cit., s.401. S.Mutov, “Politika İrana v Otnoşenii Tsentralnoy Azii”, < http://mir-politika.ru/182-politikairana-v-otnoshenii-centralnoy-azii.html > (18.09.2013). 345 M.S. Erol, A.C.İkinci, op. cit., s.406-407. 346 Saule İsabayeva, “Gde Zakançivayetsya Viyaniye İran ana Tsentralnuyu Aziyu?”, < http://www.wprr.ru/archives/1805 > (27.09.2013). 344 134 açmasına rağmen, iki ülke ilişkileri günümüze kadar ılımlı bir şekilde devam etmiştir.347 İran’ın Kazakistan’a yönelik politikasının önündeki en önemli engel, Astana’nın Washington’la olan yakın ilişkisidir. Kazakistan’ın Rusya ve Çin ile ilişkilerini geliştirmeye devam etmesi İran ile ilişkilerini etkilemezken, Astana’nın 1999’dan itibaren Kazakistan’ın AGİT zirvesinde Avro-Atlantik Ortaklıktaki rolünün artırılmasına yönelik dış politika yönü buna engel olmaktadır. Kazakistan’ın ABD ile askeri ve stratejik alanda gerçekleşen yakınlaşması ve ABD’nin Kazakistan’da etkisini artırmak için iki ülke arasında askeri ve güvenlik alanında imzalanan anlaşmalar, İran’ın Kazakistan politikasının önündeki en önemli engel olarak görülmektedir.348 Özbekistan ve Kazakistan’ın siyasi ve ekonomik kapasiteleri ve ilerleyen yıllarda İran’ın da yakın ilişkiler içerisinde olduğu Rusya ve Çin gibi önemli stratejik ortaklarıyla işbirliğinin giderek artması, bu ülkelerin gelecekte ABD ile olan ilişkilerini sınırlayacağını ve İran ile yakınlaşacaklarını düşünmektedir. 349 Kırgızistan, İran’ın Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerinin en zayıf olduğu ülkedir. Kırgızistan’da bulunan ABD askeri üssü İran’ın Kırgızistan politikasını belirleyen faktörlerden biriydi. 2006’da ABD’nin İran’a yönelik askeri operasyon yapılmasında Kırgızistan’daki üssünü de kullanacağı tahdidi Tahran-Bişkek arasında önemli sorun haline gelmişti. Ancak Kırgızistan’ın kendi ülkesini İran’a karşı saldırı yapılması için 347 Aleksandr Knyazev, “Regionalnaya Strategiya İrana v Tsentralnoy Azii: Ekolyutsiya i Prioritetı”, < http://www.knyazev.org/stories/html/chang_200508.shtml > (16.09.2013). 348 Aleksandr Knyazev, “Regionalnaya Strategiya İrana v Tsentralnoy Azii: Ekolyutsiya i Prioritetı”, < http://www.knyazev.org/stories/html/chang_200508.shtml > (16.09.2013). 349 V.İ.Mesamed, “İrano-Tsentralnoaziatskie Otnoşeniya: Nekotorıe İtogi”, < http://armtoday.info/default.asp?Lang=_Ru&NewsID=37035 > (26.09.2913). 135 bir üs olarak kullandırtmayacağını açıklaması, ülkedeki ABD üssünün varlığını, Tahran-Bişkek arasında güvenlik sorunun olmaktan çıkarmıştır.350 2. Hazar Denizi Statüsü ve Enerji Güvenliği İran’ın Hazar Denizi politikasında öncelikli konu bölgenin enerji kaynaklarının eşit derecede paylaşılmasıdır. Hazar denizinde diğer kıyıdaş ülkelere göze en kısa kıyıya sahip olan İran’a %13’lük pay düşmektedir. Harita 10. Hazar Denizinin İran Kısmı Kaynak: http://neftegaz.ru/analisis/view/7643 (Erişim Tarihi: 13 Temmuz 2014). İran Hazar Denizi’nin statüsü ve kaynakların paylaşımı konusundaki tüm kıyıdaş ülkelerin eşit derecede paylaşılmasını ve %20’lik pay düşmesi gerektiğini 350 Aleksandr Knyazyev, “Regionalnaya Strategiya İrana v Tsentralnoy Azii: Evolyutsiya i Prioritetı”, < http://www.knyazev.org/stories/html/chang_200508.shtml > (21.09.2013). 136 öne sürmektedir. İran’ın %20 pay elde etmesi durumunda Alov, Araz ve Şarg petrol sahalarını topraklarına katmış olacak.351 İran’ın Hazar kaynaklarına erişimi, sadece ulusal sektörler mücadelesinin yanında doğrudan sermaye akışlarını söz konusu ulusal sahalara çekebilmektir. İran’ın yatırım imkanlarının sınırlı olmasından yatırımlarının neredeyse tamamı güney yataklarında yoğunlaşmıştır.352 İran’ın Hazar denizindeki enerji diplomasinin diğer bir amacı enerji kaynaklarının nakliyatı konusunda maksimum kontrolün sağlanması ve bölgesel farklı enerji boru hattı ve enerji kaynaklarının nakliyatında maksimum yer almaya çalışmaktır. İran Hazar Denizinde enerji güvenliğinin sağlanması, bölgede enerji sorunlarının çözülmesi, ABD’nin bölgedeki varlığının sınırlandırılması ve bölge dışı güçlerin olmadığı kolektif güvenlik sisteminin kurulması, bölgenin enerji kaynaklarını adil paylaşımı ve enerji yataklarının ortak çıkarılması gibi hedeflerini hayata geçirilmesi üzerine inşa etmiştir.353 İran tarafından bu amaçların hayata geçirilmesinin en önemli örneği İran yönetiminin siyasi önem verdiği CROSS (Caspian Sea Oil Swap) projesidir. Bu projenin özü, Rusya ve Orta Asya (Kazakistan ve Türkmenistan) enerji şirketleri tarafından İran petrollerini dâhil ederek İran’ın Neka limanına pazarlamasının gerçekleşmesidir. 2004’te bu proje günde 170 000 varil Hazar petrolünün sevkiyatını gerçekleştirme kapasitesine yükselmiştir. Ancak şimdilik günde sadece 120 000 varil petrol sevkiyatı yapılmaktadır. Bununla İran yılda 90 milyon dolar gelir elde etmektedir. CROSS projesini daha da genişleterek ilk etapta günde 370 000 varile 351 Taşkın Deniz, “Enerji Diplomasisi Açısında Siyasallaşan Mekan, Hazar: Statü ve Paylaşım Sorunu”, Türk Coğrafya Dergisi, Sayı: 62, İstanbul, s. 34. 352 Albert Zulharneyev, “Eneretiçeskiye İnteresı İrana v Kaspiyskom Regione”, < http://www.pircenter.org/media/content/files/9/13522830960.pdf > (1.07.2014). 353 V.V. Arsenev, “Energetiçeskaya Strategiya İrana v Kaspiyskom Regione”, < http://www.iimes.ru/rus/stat/2005/09-11-05a.htm > (22.09.2013). 137 çıkarmayı hedefleyen Tahran yönetimi, üçüncü etapta günde 500 000 varil petrol sevkiyatı yapmayı planlamaktadır. Ancak Neka limanının 1,5 milyon varil petrol işletme kapasitesine sahip olmasına rağmen, Neka-Pey ve Neka-Tebriz petrol ağlarının bunu gerçekleştirecek altyapısı sağlanamamıştır.354 Petrol ihracatının % 90 CROS/“swop” sistemleri üzerinden gerçekleştiren Türkmenistan, yıllık 3,2 milyon ton petrolle toplam CROSS /swop sistemi üzerinden yapılan sevkiyatın % 43’üne yakın paya sahiptir.355 Kazakistan CROS/“swop” sistemi çerçevesinde İran üzerinden tankerlerle gerçekleştirdiği petrol ithalatı yılda 1 milyon ton ile sınırlı kalmaktadır.356 1995’te İran ile Türkmenistan arasında imzalanan anlaşmayla 29 Aralık 1997’de hayata geçirilen 200 kilometrelik Türkmen-İran doğalgaz boru hattı tamamlanmıştır. 25 sene boyunca devam etmesi planlanan doğalgaz sevkiyatı başlangıçta yılda 8 milyar metreküp doğalgazı, ilerleyen yıllardaysa kapasitenin 1314 milyar metreküpe kadar çıkarılması amaçlanmıştır. Nisan 2005’te Aşkabat’ta İran-Türkmen arasında doğalgaz alanında işbirliği anlaşmasıyla 2007’ye gelindiğinde doğalgaz ihracatı 14 milyar metreküpe kadar çıkarmıştır.357 2010’da Tahran ile Aşkabat arasında yapılmış anlaşma Dobletabad-Serahs-Hangeran doğalgaz boru 354 V.V. Arsenev, “Energetiçeskaya Strategiya İrana v Kaspiyskom Regione”, < http://www.iimes.ru/rus/stat/2005/09-11-05a.htm > (22.09.2013). 355 Albert Zulharneyev, “Energetiçeskie İnteresı İrana v Kaspiyskom Regione”, < http://www.csef.ru/index.php/ru/politica-i-geopolitica/project/-/-/869-irans-energy-interests-inthe-caspian-region > (22.09.2013). 356 Kazakistan Yejegodno Eksportiruyev Çerez İran 1 mln Tonn Nefti”, < http://www.oilru.com/news/24614/ > (27.09.2013). 357 İgor Solovyov, “Troboprovodnaya Geografiya”, < http://www.turkmenistaninfo.ru/?page_id=6&type=article&elem_id=page_6/magazine_35/290&lan g_id=ru > (22.09.2013). 138 hattıyla İran Türkmenistan’dan doğalgaz ithalatını yıllık 20 milyar metreküpe kadar artırmayı amaçlamıştır.358 VI. Hindistan, Pakistan ve Japonya’nın Orta Asya Güvenlik Politikaları 1. Hindistan’ın Orta Asya Politikası Hindistan’ın Orta Asya’da politikasında temel hedefi, Orta Asya’da istikrarın sağlanması ve enerji ihtiyacının bölgeden karşılanmasıdır. Bu bağlamda bölge ülkeleriyle ikili ve çok taraflı ilişkilerin geliştirilmesi için teknolojik ve sanayi alanında işbirliğinin kuvvetlendirilmesi, Orta Asya ülkeleriyle birlikte dini aşırıcılığa ve terörizme karşı mücadelede işbirliğinin geliştirilerek bölgesel güvenliğin sağlanması,359 Keşmir sorunu nedeniyle Pakistan’ın “stratejik çevreleme” politikasının Orta Asya üzerinden engellenmesi de Hindistan’ın bölgeye yönelik hedefleri arasındadır.360 1991-1992 yıllarında Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan Devlet Başkanlarının Hindistan ziyaretlerinde, Hindistan bölge ülkeleriyle ticari-ekonomik alanda işbirliği anlaşması ve bilim, teknoloji kültür, gibi alanlarda çeşitli anlaşmalar imzalamıştır. Orta Asya bölgesiyle ticari ilişkilerini daha da genişletmek amacıyla 1997’te Hindistan, İran ve Türkmenistan arasında uluslararası kara, demir ve transit yollarının inşa edilmesine ilişkin anlaşmalar yapılmıştır. İran koridorunu kullanarak 358 < http://neftegaz.ru/news/view/98767/ > (29.09.2013). Tabasum Firdous, “İnirsiativı İndii v Tsentralnoy i Yujnoy Azii: Problemı i Perspektivı”, Geopolitika, Sayı 19, Moskova, 2013, s. 37. 360 Firdous, Ibid., s. 115. 359 139 Avrupa’ya açılmak isteyen Hindistan, Türkmenistan koridorunu kullanarak Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkelerle ticaretini artırmaya çalışmıştır.361 11 Eylül 2001 sonrası ABD’nin Afganistan müdahalesinin ardından Hindistan bölge ülkeleriyle güvenlik alanında işbirliğine ağırlık verilmeye başlamıştır.362 Bu dönem Hindistan’ın Orta Asya politikasını etkileyen bir diğer nedense Çin’in ekonomik ve askeri gücünün hızla artması ve siyasi ağırlığının tehdit oluşturmaya başlamasıdır. Hindistan’ın Çin etkisindeki ülkeler tarafından çevrelenmesine karşı Asya ülkeleriyle işbirliğine gitmiştir. Sürekli çatışma halinde olan Pakistan’ın kuzeyinde askeri ve stratejik etkisini artırmak istemiştir. Taliban rejiminin düşmesiyle birlikte Afganistan’da Hindistan’ın etkisini artırması için yeni alanlar açılmış, Pakistan ile olan rekabetinde Hindistan, Afganistan’daki Taciklerle ve Afganistan’ın kuzey komşusu Tacikistan ile işbirliğini artırarak güç dengesini sağlamaya çalışmıştır.363 Hindistan 2000’lerin ilk yarısında Orta Asya ülkeleriyle siyasi diyalogunu artırmış ve karşılıklı üst düzey ziyaretler sıklaştırılmıştır. 2005’e kadarki dönemde Türkmenistan dışında Orta Asya ülkelerinin Devlet Başkanları Hindistan’ı ziyaret etmiş, Haziran 2002’te Hindistan Başbakanı A.B.Vadjpai Kazakistan’ı, Ekim 2003’te ise ilk defa Tacikistan’ı ziyaret etmiştir. Türkmenistan dışındaki diğer Orta Asya ülkelerinin her biriyle terörle mücadele çalışma heyeti kuran Hindistan, dış politika temsilcileriyle sürekli danışma toplantıları düzenlemeye başlamıştır.364 Bu ziyaret sonrası Hindistan, Tacikistan ve Özbekistan ile askeri tatbikatlar 361 İrina Komissina, “İnteresı İndii v Tsentralnoy Azii”, < http://www.novopol.ru/-interesyi-indii-vtsentralnoy-azii-text721.html > (4.01.2014). 362 E.V.Savkoviç, “Razvitiye Otnoşeniy s Gosuarstvami Tsentralnoy Azii v 1990-2000-e gg. İ Pozitciya Kitaya”, Vestnik, Sayı 3, 2012, s. 115-116. 363 F.Troitskiy, “Politika İndii v Tsentralnoy Azii(2001-2012 gg.)”, Vestnik, Sayı: 375, 2013, s. 106. 364 Ibid., s. 106. 140 gerçekleştirmiş, Kazakistan’ın Hazar Denizindeki filosunun güçlendirilmesi için finansal destek sağlayacağı gündeme gelmiştir. Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev ise, Hindistan’ın resmi olarak Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılmasını teklif etmişti.365 2001’de Şanghay İşbirliği Örgütü’nün kuruluşu sürecinde taraf ülkelerin çoğunun Hindistan’ın örgüte kurucu üyesi olarak katılmasını desteklemiş olmasına rağmen, Hindistan bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümünde sorumluluk üslenmek istememiştir. Afganistan’da Taliban rejimine karşı Kuzey İttifakı üzerinden politika yürütmek isteyen Hindistan, bu alanda da hem Rusya hem de Orta Asya Cumhuriyetleriyle ikili ilişkiler çerçevesinde işbirliğini artırma yoluna gitmiştir.366 2002’de Hindistan ile Tacikistan arasında yapılan askeri işbirliği anlaşmasıyla Tacikistan Hindistan’ın Orta Asya’daki jeo-stratejik ortaklarından biri haline gelmiştir. 2002’de Hindistan, Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’nin 25 kilometre uzaklığındaki “Ayni” havaalanını 70 milyon dolar harcayarak yeniden yapılandırmıştır. ABD ve Rusya’nın da Tacik hükümetiyle pazarlığını yürüttükleri Ayni havaalanında Hindistan 150-200 kişilik mühendis askerlerden oluşan personel, askeri uçak ve helikopterler bulundurmaya başlamıştır.367 Hindistan’ın Ayni havaalanında askeri üs edinmesiyle, Afganistan’ın kuzeyini, hava kuvvetleriyle hava savunma sistemlerinden yoksun olan Çin’in Tibet ve Uygur bölgesi gibi batı sınırlarını ve Pakistan’ın kuzey bölgelerini kontrol edebilme imkânını elde etmeyi 365 M.T. Laumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politopogii i Mirovoy Geopolitike, KİSİ, Cilt: 5, Almatı, 2009, s. 196. 366 Ajay Patnaik, “Sravnitelnıy Analiz Politiki İndii i Kitaya v Tsentralnoy Azii”, OSCE Academy, Kasım 2011, s. 8-9. 367 Andrey Korbut, “Vosduşnıy Boy za Ayni”, < http://vpk-news.ru/articles/5456 > (08.01.2014). 141 amaçlamıştır.368 Pakistan’ı Afganistan’da dengeleyecek ve Orta Asya’da siyasi pozisyonunu güçlendirecek olan ve 2006’da Hindistan tarafından kullanılması beklenen Ayni askeri üssü, Tacikistan’ın kendisinden başka bir gücün etkisi altına girmesini istemeyen Rusya tarafından engellenmiştir.369 Hindistan, Pakistan’ın Taliban sayesinde Afganistan üzerinde sağladığı etkisini dengelemek için, Taliban’a karşı olan “Kuzey İttifakını” desteklemiş, Tacikistan’ın Afgan sınırının yakınlarındaki Farhor yerleşim biriminde “Kuzey İttifakı”nın savaşçılarının tedavisi için 2001’de askeri hastane inşa etmiştir. Benzerini Hindistan 2011’de Hindistan Hava Kuvvetleri Komutanı Mareşal Kishen Kumar Nakhor’un, Duşanbe ziyareti sırasında Tacikistanlı subayların tedavisi için askeri hastane inşa edilmesi kararı alınmıştır.370 Temmuz 2011’de Hindistan Savunma Bakanı A. K. Antony’nin Kırgızistan’ı ziyaretinde, Kırgızistan ile ortak Yüksek Askeri Araştırmalar Merkezinin kurulması ve Kırgız askerlerinin Birleşmiş Milletler Barış Gücü operasyonlarında görev yapabilmeleri için eğitim sağlanması için inisiyatif üstlenmek istediği planlarını açıklamıştır.371 Ocak 2009’da Hindistan ile Kazakistan arasında Stratejik Ortaklık Deklarasyonu’nun imzalanmasıyla başlayan ve Nisan 2011’de 2011-2014 dönemini kapsayacak olan kalkınma planının imzalanmasıyla enerji, siber güvenlik, uzay ve 368 “İndiyskie Voennıe Razmestili Svoyu Avitsiyu na Tadjikskom Aerodrome Ayni”, < http://www.news-asia.ru/view/2251 > (08.01.2014). 369 Joshua Kucera , “Why is Tajikistan's Ayni Air Base Idle?”, < http://www.eurasianet.org/node/61503 > (08.01.2014). 370 Joshua Kucera , “Why is Tajikistan's Ayni Air Base Idle?”, < http://www.eurasianet.org/node/61503 > (08.01.2014). 371 Joshua Kucera, “India’s Central Asia Soft Power”, < http://thediplomat.com/2011/09/indiascentral-asia-soft-power/ > (08.01.2014). 142 diğer alanlarda işbirliği amaçlanmıştır. Hindistan’ın “ONGC Videsh Limited” şirketi Kazakistan’ın Hazar denizi kıyısındaki Satpayev petrol yataklarının işletilmesi için % 25’lik hissesini satın alarak Orta Asya’da Rusya, ABD, AB ve Çin gibi önemli oyuncularla rekabet edebilir pozisyon elde etmiştir.372 17 Mart 2005’te Şanghay İşbirliği Örgütü’nde gözlemci statüsü elde eden Hindistan, 16 Mayıs 2011’de Kazakistan’ın başkenti Astana’da gerçekleşen Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi’nde örgüte tam üyelik için başvurmuştur. Ancak Örgütün Haziran 2010 Taşkent Zirvesinde örgüte üye olunmanın koşullarına ilişkin alınan karara “aday ülkelerin silahlı çatışma halinde olmaması” şartının eklenmesiyle Hindistan’ın Şanghay İşbirliği Örgütüne katılarak Avrasya kıtasında stratejik pozisyonunu artırmasının önünde önemli bir engel teşkil etmiştir. Keşmir sorunu nedeniyle Pakistan’la çatışma halinde olması, Pakistan ile ittifak ilişkisi içerisinde olan ve toprak sorunu yaşayan tarihsel rakibi Çin’in Hindistan’ın üyeliğini bloke etmesi, Hindistan’ın ŞİÖ üzerinde Orta Asya ülkeleriyle stratejik işbirliğini artırmasının önemli derecede sınırlayan diğer bir nedendir.373 Hindistan’ın Orta Asya stratejisi çoğu parametrelerde ABD ile benzerlik taşımıştır. Bölge istikrarının sağlanmasının yanında, uzun vadede bölgede önemli rol alabilmek için uygun ortam hazırlamaya çalışan Hindistan, ekonomik, askeri-siyasi işbirliğinin yanında, giderek artan enerji ihtiyacını karşılamak için, Orta Asya enerji 372 “İndiya i Kazakistan Usilivayut Strategiçeskoe Partnyorstvo”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1305212580 > (08.01.2014). 373 Richard Weitz, “The SCO's Expansion Dilemma”, < http://www.worldpoliticsreview.com/articles/10668/global-insights-the-scos-expansion-dilemma > (10.01.2014). 143 kaynaklarına ulaşılması için gereken koridorların inşa etme ihtiyacını beraberinde getirmiştir.374 Hindistan’ın Orta Asya stratejisinde en önemli çıkışlarından biri Türkmenistan-Afganistan,-Pakistan-Hindistan (TAPI) projesine katılması olmuştur. Trans-Afgan Doğalgaz Boru Hattı olarak da bilinen proje ilk defa 1993’te ABD’nin Orta Asya ve Güney Asya’da etkisini artırması için ortaya atılan proje ile gündeme gelmişti. 1680 kilometrelik doğalgaz boru hattı Türkmenistan’ın 1,7 ile 4,5 trilyon metreküp arasında doğalgaza sahip Dovletabad yatağının Afganistan üzerinden Pakistan ve Hindistan’a ulaştırılması bekleniyordu. 30 Mayıs 2002’de tekrar gündeme gelen projenin hayata geçirilmesi için Afganistan, Türkmenistan ve Pakistan’ın arasında İslamabad’da “Türkmenistan-Afganistan-Pakistan Doğalgaz ve Petrol projesine ilişkin” anlaşma imzalanmış, koordinasyon sağlamak için ise taraflar Enerji Bakanlıklarında idare komitesi kurmuşlardır. 15 Temmuz 2005’te resmi olarak TAPI projesine katıldığını ilan eden ve Türkmen doğalgazının en büyük ithalatçısı olacağı düşünülen Hindistan, Pakistan’a bağımlı hale gelmek istemediğinden ve Afganistan’da meydana gelen risklerden dolayı TAPI projesine büyük önem vermemektedir.375 Hindistan Orta Asya politikasını, Rusya ile olan ortaklık; Çin’in Orta Asya’daki varlığı; Hindistan’ın Batı ve ABD ile yakınlaşması; Pakistan ile rekabeti; İslami terörizmin giderek yayılması; Hindistan’ın Orta Asya’da enerji ve ticari- 374 M.T. Laumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politopogii i Mirovoy Geopolitike, op. cit., s.194. 375 “M. Morozova, “Transafganskiy Gazoprovod: Priçinı i Perspektivı Realizatsii Proekta”, < http://www.iimes.ru/?p=7013 > (09.01.2014). 144 ekonomik çıkarlar gibi faktörler çerçevesinde yürütmüştür.376 Orta Asya’da ekonomik, askeri-stratejik ve jeopolitik olarak var olabilmesi için, Hindistan’ın Rusya ile ilişkileri, bölgedeki büyük ulaşım ve enerji projelerinin hayata geçirilmesi ve bazı objektif jeopolitik durum ve coğrafya gibi faktörlere bağlı olarak gelişecektir.377 Afganistan’ın geleceğiyle ilgili belirsizlikler, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle ülkenin istikrarının sağlanmasının daha zor hale gelmesi, Hindistan’ın Afganistan’da Pakistan ile olan rekabetini daha da keskinleştirecektir. Orta Asya’nın coğrafi olarak Hindistan’dan uzak olması Hindistan’ın Orta Asya politikasını olumsuz etkileyen faktörler olacaktır. Taliban’ın etkisinin Afganistan’da artmasıyla birlikte etki alanı Afganistan’ın kuzeyiyle sınırlı kalacak olan Hindistan’ın, Pakistan ile olan rekabetinde başarılı olabilmesi Orta Asya ile ilişkilerine bağlı olacaktır.378 2. Pakistan’ın Orta Asya Politikası Orta Asya bölgesinde merkezi rol oynamaya çalışan önemli ülkelerden biri de Pakistan olmuştur. Orta Asya her zaman Pakistan’ın jeopolitik çıkar alanında yer almıştır. Pakistan’ın Orta Asya ülkeleri arasında 2001 yılının sonuna kadar en önemli sorun Afganistan meselesi olmuştur. O döneme kadar Afganistan’da iktidarda olan Taliban’ın Orta Asya rejimleri için en büyük güvenlik tehdidini oluştururken, 376 A.A. Kazantsev, “Bolşaya İgra” s Neizvestnımi Pravilami: Mirovaya Politika i Tsentralnaya Aziya, op. cit., s, 236-240. 377 M.T. Laumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politopogii i Mirovoy Geopolitike, op. cit., s. 199. 378 E.F.Troitskiy, “Politika İndii v Tsentralnoy Azii(2001-2012 gg.)” op. cit.,, s.108. 145 Taliban’ın en önemli destekçisi ve müttefikinin Pakistan olması, Pakistan’ın Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerini olumsuz etkilemekteydi.379 1990’ların başlarında Pakistan bölge politikasını “İslam” faktörü üzerinden gerçekleştirmeye çalışmış, ancak bölge ülkelerinin laik rejimler tarafından yönetiliyor olması, Pakistan’ın bu politikasını geçersiz kılmıştır. 1990’larda Afganistan üzerinden Orta Asya ülkelerini tehdit eden silahlı radikal İslami grupların sorumlusu Pakistan olarak görülmüştür. Bu durum Orta Asya ülkelerinin Pakiztan’la soğuk ilişki içerisinde olmalarına neden olmuştur. Taliban rejiminin yıkılması Pakistan’ın Afgansitan üzerindeki etkisini kırmış olsada, Orta Asya ülkeleriyle işbirliğini geliştirmesi için bir fırsat olmuştur.380 Pakistan ile Orta Asya ülkeleri arasında siyasi ve güvenlik alanlarından işbirliği kuvvetlenmeye başlamıştır. Pakistan ile ilişkilerini Afganistan meselesine bağlayan bölge ülkelerinin, öncelikli beklentileri Afganistan’da barış ve istikrarın sağlanması, dini aşırıcılığa, terörizm, yasadışı silah ve uyuşturucu ticaretine karşı mücadelenin kazanılması olmuştur. Bu bağlamda Pakistan, Özbekistan ve Kazakistan ile yakın ilişki içerisine girmiş, Ocak 2001’de Özbekistan ile imzaladığı anlaşmayla Özbek rejimine karşı mücadele eden Özbekistan İslam Hareketi liderleri ve üyelerinin yakalanması, tutuklanması ve iade edilmesinde Taşkent’e destek vermeyi taahhüt etmiş, taraflar karşılıklı bilgi ve istihbarat paylaşılması konusunda uzlaşmıştır. Mart 2005’te Pakistan ile Özbekistan arasında uluslararası terörizme karşı mücadelede işbirliği anlaşması imzalamış, 379 M.T. Laumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politopogii i Mirovoy Geopolitike, op. cit., s. 200. 380 380 M.T. Laumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politopogii i Mirovoy Geopolitike, op. cit., s. 200-201. 146 Pakistan 2005’te Özbekistan’da meydana gelen Andijan olaylarında Taşkent yönetimini desteklemiştir.381 Hindistan’ın Orta Asya’da her hangi bir askeri varlığına karşı çıkan ve Hindistan’ın Orta Asya’da atacağı her adımı kendine karşı bir dış politika hamlesi olarak gören Pakistan, 15 Haziran 2006’da Hindistan ile birlikte Şanghay İşbirliği Örgütüne gözlemci statüsünü elde etmiştir. ŞİÖ çerçevesinde Avrasya’nın doğusu ile batısını birbirine bağlayan kıtalar arası bir ilişkiler sisteminde kendisine merkezi rol biçmeye çalışan Pakistan, örgüt içerisinde yer alarak Orta Asya’nın dünya denizlerine açılabileceği bir kapı rolünü üstlenmeyi amaçlamaktadır. Aynı şekilde Pakistan, örgütün bölgesel güvenliğin sağlanması için faaliyet gösteren ve Orta Asya ülkelerinde yer aldığı Bölgesel Anti-terör Yapılanması (RATS) gibi yapılar içerisinde yer alma imkânı elde edebilmiştir.382 Pakistan’ın Orta Asya politikasında bölgenin enerji kaynaklarından yararlanmak öncelikli dış politika hedefleri arasında olmuştur. Pakistan’ın bölge ülkeleri arasında ticari- ekonomik ve enerji alanında en önemli ortağı doğalgaz boru hattı projesi nedeniyle Türkmenistan olmuştur. Aralık 2002’de Türkmenistan, Afganistan ve Pakistan liderleri arasında Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta TransAfgan Doğalgaz Boru Hattının inşası için hükümetler arası anlaşma imzalanmıştır. Türkmen doğalgazının Pakistan’a ulaştırılması ilk defa 1995’te Türkmenistan hükümeti, Amerikan UNOCAL ve Suudi Arabistan Delta Oil şirketleri arasında imzalanan anlaşmayla başlamıştır. Trans-Afgan Doğalgaz Boru Hattı projesinin 381 “Politika Pakistana v Tsentralnoy Azii” < http://analitika.org/ca/geopolitics/10332006122722321142.html > (12.01.2014). 382 V.N.Moskalenko, “Pakistan i ŞOS”, < http://www.iimes.ru/rus/stat/2006/27-06-06.htm > (12.01.2014). 147 hayata geçirilmesi için Pakistan hükümeti, Afganistan’da mücahitler ve bölge komutanları arasında yaşanan iş savaşı sona erdirmesi ve ülkeyi birleştirmesi için Taliban hareketini örgütlemiş ve “sert güç” olarak Afganistan’a müdahale etmesini sağlamıştır. Taliban yönetimi 2001’de ABD’nin müdahalesine kadar TAP (TAPI) projesini desteklemiştir.383 ABD’nin Afganistan müdahalesi ve Taliban’ın iktidardan uzaklaştırılmasından sonra, 2002’de Türkmenistan, Afganistan ve Pakistan, TAPI projesiyle ilgili bir anlaşma imzalamışladır.384 Yıllık 51,3 milyar m3 doğalgaz tüketen Pakistan, artan nüfusu ve hızla sanayileşmeye çalışması nedeniyle Türkmenistan’dan günde 35 milyon m3 doğalgaz ithal etmeyi planlanmaktadır.385 Kasım 2011’de Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbangulı Berdimuhamedov ile Pakistan Devlet Başkanı Asif Ali Zardari İslamabad’da “bölge ülkelerin enerji güvenliğinin sağlanması ve ekonomilerinin güçlendirilmesi için tarafların TransAfgan botu hattının altyapısının inşa edilmesine ilişkin” ortak bildirge imzalamışlardır.386 Ancak, Trans-Afgan (TAPI) boru hatlarının hayata geçirilmesinin önünde bir takım engeller söz konusudur. Doğalgaz boru hattının Pakistan’ın Belujistan bölgesinden milliyetçiliğin giderek yükselmesi radikal İslami hareketlerinin güçlenmesi, projenin güvenliğini tehdit etmesi nedeniyle yapılan görüşmeleri 383 Aleksey Kuznetsov, “Tretiy Rausd “Bolşoy İgrı””, < http://www.odnako.org/almanac/material/show_21188/ > (12.01.2014). 384 Fırat Purtaş, “Orta Asya ile Güney Asya Arasında Modern İpek Yolu Projesi”, Ahmet Yesevi Üniversitesi, (Rapor), Ankara, 2011, s.27. 385 Betül Buke Karacin, “Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan Doğalgaz Boru Hattı Projesi”, < http://www.usakgundem.com/yorum/378/t%C3%BCrkmenistan-afganistan-pakistan-hindistando%C4%9Falgaz-boru-hatt%C4%B1-projesi.html > (21.03.2014). 386 “Türkmenistan i Pakistan Hotyat Uskorit Stroitelstvo Transafganskogo Gazoprovoda”, < http://www.newskaz.ru/economy/20111115/2124963.html > (12.01.2014). 148 sonuçsuz bırakmaktadır. Pakistan’da doğalgaza olan talebin artmasına rağmen hem Pakistan’da hem de Afganistan’da ihraç edilen doğalgaza olan talebin hala düşük seyretmesi sorunlu konulardan biri olmaktadır. Keşmir sorunu nedeniyle Hindistan ile savaş halinde olan Pakistan, Afganistan’da da Hindistan’la olan rekabeti ve Hindistan-Afganistan işbirliğinin Hindistan’ın Afganistan’da etkisini artıracağı endişesiyle TAPI projesinin hayata geçirilmesine daha temkinli bakmaktadır.387 3. Japonya’nın Orta Asya politikası Japonya’nın dış politikada çıkar alanı geleneksel olarak Asya-Pasifik bölgesidir. Ancak dünyada oluşan yeni jeopolitik ortam Japonya için yeni alanlar açmaya başlamıştır. Dünya ekonomisinin önemli merkezlerinden biri olan Japonya, Orta Asya üzerinden Asya-Pasifik bölgesinin genişletilmesi ve Japonya’yı Avrupa ile bağlayan yeni bir ulaşım ağının oluşturulmasını amaçlamıştır. Bu bağlamda Japonya kontrolünü kendi elinde bulundurduğu Asya Kalkınma Bankası üzerinden bölgedeki demir yolları, oto yolları, havalimanları gibi ulaşım ağlarının ve altyapı projelerinin doğrudan ya da dolaylı olarak en önemli yatırımcısı olmuştur.388 Japonya SSCB’nin yıkılmasından sonra bağımsız olan Orta Asya Cumhuriyetleriyle diplomatik ilişkilerini 1993 gibi geç bir tarihte başlatmış, dört sene sonra da 1997’te yeni bir stratejik hamle yaparak “İpek Yolu Diplomasisi” projesiyle Orta Asya’da pozisyonunu kuvvetlendirmeye çalışmıştır. Bu çerçevede Japonya’nın Orta Asya’ya 387 Yu.P. Laletin, “Transafganskiy Gazoprovod Kak Faktor İntegratsii Afganistana v Bolşuyu Voskochnuyu Aziyu: Sravnitlnıy Analiz Argumentov Sravnitelnaya Politika,” Pro Er Contra”, Sayı: 1, 2010, s. 164. 388 A.A. Kazantsev, “Bolşaya İgra” S Neisvestnımi Pravilami: Mirovaya Politika i Tsentralnaya Aziya, op. cit., s. 235. 149 özellikle de Kazakistan ve Özbekistan’a 2 milyar dolarlık uzun vadeli kredi ve 600 milyon dolar değerinde hibe sağlamıştır.389 Japonya’nın dış politikasını olduğu gibi Orta Asya politikasını belirleyen en önemli faktörlerden biri Batı ile olan tarihsel ilişkisidir. ABD, Japonya ve Avrupa Birliği dünyanın siyasi, ekonomik ve finansal merkezleri olmakla birlikte birbiriyle güçlü ittifak ve ortaklıklarla bağlı olan ilişkileri bulunmaktadır. Japon-Amerikan Güvenlik Anlaşması çerçevesinde ittifak ilişkisi, güvenlik alanında ABD’ye olan bağımlılığının devam etmesi, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonrada JaponAmerikan ilişkisi genişlemeye ve dönüştürülmeye devam etmiştir. Bunu belirleyen en önemli nedenlerden biri olan Çin’in yükselişi ve Çin’in çevrelenmesinde ABD ile birlikte hareket etme zorunluluğuydu. Çin’i çevreleme politikası ve bu yönde ABD ile yapılan işbirliği Rusya, Çin ve ABD’nin çıkarlarının kesiştiği Orta Asya’da kendisini göstermeye başladı.390 Orta Asya’da ABD ile paralel politika yürüten Japonya, Afganistan operasyonu için ABD’ye askeri üs sağlayan Özbekistan, ABD tarafından stratejik müttefik ilan edilmiş ve Mart 2002’te ABD ile Özbekistan arasında Stratejik Ortaklık Antlaşması imzalanmıştır. Temmuz 2002’te Japonya, ABD ile benzeri bir şekilde daha önce Orta Asya ülkeleriyle hiç yapmadığı “Stratejik Ortaklık Anlaşması” ve “Japonya ile Özbekistan arasında ekonomik ve siyasi bağların derinleştirilmesine ilişkin anlaşma” gibi iki önemli anlaşma imzalamıştır. ABD’nin Afganistan operasyonunda bölge ülkeleri arasında en önemli destekçisi olan Özbekistan’a 389 “İnitsiativı Yaponii v Tsentralnoy Azii”, < http://easttime.ru/analitic/2/9/248.html > (15.01.2014). 390 Essen Usubaliyev, “Politika Yaponii v Tsentralnoy Azii- Geopolitiçeskiy Aspekt”, < http://easttime.ru/analitic/2/9/150.html > (15.01.2014). 150 Japonya bu çerçevede 1,6 milyar dolar yatırım yapmış, 200 milyon dolar karşılıksız maddi destekte bulunmuştur.391 2004’te “Orta Asya Artı Japonya” projesi ile bölge ülkelerinin ulaşım ağlarının, madencilik ve imalat sanayisinin gelişmesi için ekonomik yardımlar yapılması öngörüşmüş, Haziran 2006’da “Barış ve İstikrar İçin Orta Asya’nın Dönüşümü” adını alan yeni politikasıyla Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerin ileri düzeye çıkarılması amaçlanmıştır. Japonya’nın bu politikasının temel hedefi uzun vadeli Hazar denizinin enerji kaynaklarının Afganistan üzerinden Hint Okyanus limanlarına ulaşılmasında yeni nakliyat yollarının yaratılması ve bunların güvenliğinin sağlanması olmuştur.392 Orta Asya’nın enerji kaynaklarının dış piyasalara aktarılma güvenliğini Afganistan’daki istikrara bağlı olarak gören Japonya, ABD’den sonra Afganistan’a en fazla maddi yardım yapan ülke olmuştur.393 ABD’nin “Büyük Orta Asya” projesi, “Büyük İpek Yolu” projesi Japonya’nın “Orta Asya Artı Japonya” ve “Batış ve İstikrar Koridorları Olarak Orta Asya” projelerinin temellerini oluşturmuş ve paralellik taşımıştır. Bu konseptlerin ilk amacı Afganistan’ın Orta Asya’ya ekonomik entegrasyonunun sağlanması, ikincisi ise, Japonya ve ABD tarafından Rusya ve Çin’in çevrelenmesiydi. Bu projelerin üçüncü amacı, enerji sistemlerinin ve ulaşım ağları (demir yolları, kara yolları, petrol ve 391 İvan Muravyov, “Kerimov v Sakure. SŞA Otdayut Uzbekistan na Okup Yaponii”(İtogi Vizita)”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1028091300 > (16.01.2014). 392 E.Y.Usubaliyev, “O Vozmojnoy Novoy Roli Japonii v Tsentralnoy Azii”, < http://easttime.ru/analitic/2/9/94.html > (15.01.2014). 393 Japonya, 2007’de 1,25 milyar dolarla ABD’den sonra Afganistan’a en fazla finansal yardım yapan ülke olmuştur. Esen Usubaliyev, “Rol Yaponii v Tsentralnoy Azii: Vozmojna li Npvaya Organizatsiya Po Bezopasnoti v Regione”, < http://analitika.org/kyrgyzstan/kg-foreign-affairs/6620100606044019703.html > (17.01.2014). 151 doğalgaz boru hatları) üzerinden Orta Asya’nın iç entegrasyonunun sağlanarak bölgenin “tek parça” halinde küresel sisteme dâhil edilmesiydi.394 1990’lar boyunca Orta Asya enerji kaynaklarını Türkmenistan-Çin-Japonya doğalgaz boru hattı projesi üzerinden elde etmeyi planlayan Japonya, 2001’de Afganistan operasyonu, Şanghay İşbirliği Örgütünün kurulması ve Japonya- Çin sınır sorunları gibi gelişmeler nedeniyle, ABD’nin Orta Asya politikasına paralel olarak Türkmen doğalgazının Afganistan ve Pakistan üzerinden Hint Okyanusuna sevkiyatını ve Afganistan’ın bölge ekonomisine entegrasyonunu desteklemeye başlamıştır.395 Ham petrol ihtiyacının neredeyse tamamını ithal eden ve bunun da % 90’ını Orta Doğu’dan karşılayan Japonya, enerji güvenliğini sağlamak amacıyla hidrokarbon kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışmıştır. Orta Asya ve Kafkasya ülkelerinin enerji kaynaklarını uluslararası piyasalara taşıma politikalarıyla Japonya enerji ihtiyacının bir bölümünü bu bölgeden karşılamak istemiştir.396 394 Nadejda Tatkalo, “Yapono-Amerikanskiye Geopolitiçeskiye Kontseptsii Dlya Tsentralnoy Azii”, < http://easttime.ru/analytics/tsentralnaya-aziya/yapono-amerikanskie-geopoliticheskiekontseptsii/5624 > (17.01.2014). 395 Tatkalo, Ibid., 396 Japon enerji firmaları ülkenin enerji çıkarları doğrultusunda bölgede enerji projelerinde yer almaya başlamışlardır. Hazar Denizinin güney yataklarında Itochu Oil Exploration %10 ve Inpex Corp %3,92 paya sahiptir. Japon Hükümeti destekli Inpex Kazakistan’ın Kaşagan petrol yataklarında %8,33 paya sahiptir. Itochu ve Inpex şirketleri Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı projesinde %3,4 ve %2,5’lik paylarla projede yer almıştır. “Vtorjeniye Japonii v Tsentralnuyu Aziyu”, < http://easttime.ru/analitic/2/9/49.html > (16.01.2014). 152 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM RUSYA FEDERASYONU’NUN ORTA ASYA POLİTİKASINDA GÜVENLİK BOYUTU I. Çarlık Rusyası ve Sovyetler Birliği Dönemleri Çarlık döneminde Rusya’nın Orta Asya’ya yayılmasının en önemli nedenlerinden birisi coğrafi yakınlık ve bölgenin jeopolitik konumudur. Rusya’nın 18-19. Yüzyıllarda, yaşadığı doğu işgalleri, öncelikle askeri-stratejik motivasyonlara bağlı olarak, sınırlarda istikrarın sağlanmasının zorunluluğu olmuştur. Orta Asya’nın Çarlık devletinin temel yapısına dâhil edilmesiyle ülkenin Asya kıtasında güvenliğin ve siyasi istikrarın öncelikli faktör olarak görülmüştür.397 Bu dönem gelişen “doğal sınırlar” teorisi Orta Asya’ya doğru hareketin tarihin doğal süreci olarak açıklanmaya çalışılmış, her devletin kendi sınırlarını koruması gerektiğini, dolayısıyla ülkeyi koruyabilecek yeni sınır çizgileri oluşturulmak istenilmiştir. Bu bağlamda Rus devleti ülkenin askeri-stratejik konumunu istikrarlı bir hale getirmek için dağlar, nehirler ya da güçlü devlet yapılanması gibi doğal sınırlar oluşturmayı amaçlamıştır.398 Rusya’nın Orta Asya bölgesine yayılmasının en önemli diğer bir sebebi ise İngiltere ile yürütülen “Büyük Oyun” mantığı ve rekabetiydi. Bu rekabet üzerinde Orta Asya'nın güney bölgelerinde kontrolü ele geçiren İngiltere’nin bölgeye yönelik 397 K.A. Suteeva, “Russkiye Voyennıye İstoriki XIX v. O Priçinah i Motivah Dvijeniya Rossii Na Voskok ( v Srednyuyu Aziyu i Yujnıy Kazakistan)”, Tsentralnaya Aziya i Sibir. Pervıe Nauçnıye Çteniya Pamyati E. M. Zalkinda. 14 Mayıs 2003, s.104-105. 398 A.V. Kuznetsova, “M. İ. Venyukov o Metodah Osvoeniya Russkogo Turkistana”, Tsentralnaya Aziya i Sibir. Pervıe Nauçnıye Çteniya Pamyati E. M. Zalkinda. 14 Mayıs 2003, s.117-118. 153 askeri-siyasi ve ekonomik etkisini engellemek ve Orenburg ile Sibirya’nın savunma çizgisinin sağlanması için 1863’te Buhara, Hiva ve Kokan Hanlıklarının ele geçirme kararını alıyor.399 Rusların Maveraünnehir’deki400 ilerlemesi 1855’teki Kırım Savaşı’nın yenilgisinin hem sebebi, hem de sonucu olmuştur. Rusya İmparatorluğu bu zamana kadar Kokant Emirliği’ne bağlı olan Büyük Orda’yı 1847’de kendilerine bağladıktan sonra, ellerinde tuttukları şimdiki Kazakistan toprakları üzerinden Orta Asya’nın güneylerine yayılmaya başlamıştır. İlk önce Kokand’a saldırarak 1860’ta Pişpek’i (şimdiki Bişkek), 1864’te Çimkent’i ve 1865’te Taşkent’i, 1868’de Buhara’yı yenerek yaptığı barış antlaşmasıyla Semerkand’ı ele geçirir ve Semerkand’dan Pamir’e kadar olan Doğu Buhara’yı kontrol altına alır. 1869’da Kafkaslar üzerinden bugünkü Türkmenistan’ın olduğu Hive topraklarını ele geçirerek, 1876’da Kokand’ı tamamen ilhak etmesi ve 1898’de Transhazar Vilayeti’ni de kontrol altına aldıktan sonra İran, Afganistan ve Hindistan sınırlarına kadar inmiş, güney Asya’daki dış sınırlarını maksimuma çıkardıktan sonra, Hindistan’ı kontrol eden İngiltere ile arasında tampon bölge olarak Afganistan belirlemiştir.401 399 A.İ. Andreev, “Neisvestnaya Stranitsa iz İstorii Bolşoy İgrı: Delo o Posılke Russkogo Agenta v Tibet (1869-1873)”, Ariavarta, 1999, s. 120-121. 400 Maveraünnehir, Orta Asya/Türkistan bölgesinin Ceyhun(Amu Derya) ve Seyhun(Sir Derya) nehirleri arasında bugünkü Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan topraklarının bulunduğu ve Semerkand ve Buhara gibi tarihsel İslam merkezlerinin olduğu coğrafik alandır. 401 Olivier Roy, Yeni Orta Asya: Ya da Ulusların İmal Edilişi,(çev), Mehmet Morali, Metis Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2009, s. 65-66 154 Harita: 11. Çarlık Rusyasının Orta Asya’yı İşgal Haritası Kaynak: http://www.ido.rudn.ru/nfpk/hist/hist11.html (18 Temmuz 2014). Birinci Dünya Savaşı, 1917’deki Şubat ve Ekim Devrimleriyle birlikte Rusya İmparatorluğu parçalanma sürecine girmiştir. İmparatorluğun batı sınırlarında (Polonya, Finlandiya, Ukrayna, Belarus, Baltık ülkeleri), Kafkasya’da (Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan), doğu sınırlarında (Uzakdoğu Cumhuriyeti) olduğu gibi, güney sınırlarında da Türkistan, Buhara ve Hive bağımsız devletler olarak bir süre varlıklarını devam ettirmiştir. Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Halklar Komiseri Stalin ile birlikte, diğer bölgelerde olduğu gibi, 1922’de Türkistan’ın, 1924’te Hive ve Buhara’nın bağımsızlıklarına son verilerek yeni kurulan SSCB’ye dâhil edilmesiyle Moskova Orta Asya üzerinden güney sınırlarını tekrar kontrol altına almıştır.402 402 A. Vişnyovskiy, Serp i Rubl: Konservativnaya Modernizatciya v SSSR, O.G.İ., Moskova, 1998, s. 230-231. 155 İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından sonra Sovyet Orta Asya’sının güney sınırlar tekrar güvenlik riskiyle karşı karşıya kaldı. 1941’de Almanya Sovyetler Birliği’ne karşı Afganistan üzerinden bir cephe açılma planını kabul etmiştir. Bu planın hayata geçmesi Almanya’nın Avrupa cephesinde sağlayacağı başarıya bağlı olacaktı.403 Ancak Sovyetler Birliği Afganistan’la 1931’de imzalamış olduğu tarafsızlık ve saldırmazlık anlaşmasına uymasını talep etmiş, Afganistan’ın anlaşmayı ihlal etmesi durumunda İngiltere ile birlikte ekonomik ambargo uygulayacağı yönünde baskı yapması sonucu, Afganistan Almanya’yla işbirliğine gitmekten vazgeçmiştir. 404 Sovyetler Birliği’nin kaderini belirleyen nedenlerden biri olan ve Sovyet Orta Asya’sını ilgilendiren olay, 1979 Sovyetler Birliği’nin Afganistan müdahalesi olmuştur. Nisan 1978’de Muhammed Davut’u devirerek Afganistan iktidarını ele geçiren sol eğilimli Sovyetler destekli Demokratik Halk Partisi, Sovyetlerin Afganistan’a müdahalesinin önemli nedenlerinden biri olmuştur. Aralık 1978’de Sovyetler Birliği’nin yeni sol eğilimli Afganistan yönetimiyle dostluk ve işbirliği antlaşması imzalanmasıyla güney sınırlarında müttefik bir ülke edinerek Orta Asya Böylesi’nin güvenliğini garantilemiş olsa da 1979’da Kabil’de yeni iktidar arasında çıkan rekabet sonucu Hafizullah Amin hükümet darbesi sonucu Sovyet destekli Nur Muhammed Terakki iktidarı ele geçirmiştir. Bu gelişmeler Moskova tarafından yakından izlenirken, Afganistan hükümetinde mutlak kontrolünü kurmuş olan Amin, Sovyetler Birliği’nden ülkesine asker gönderilmesi talebine karşı, Sovyetler 500 kişilik “Müslüman” tabur gönderme kararı almıştır. 1979’da İran İslam Devrimi, 403 Yu. A. Bulatov, “Kabul: Trevojnoye Leto 1941 Goda: (K Naçalu Velikoy Oteçestvennoy Voynu)”, “Vestnik MGİMO-Universiteta”, Sayı: 2, 2012, s. 26-27. 404 Ibid., s. 32-33. 156 ABD’nin bölgede pozisyonunu zayıflatmasının yanında, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’daki etkisine karşı da bir İslam tehdidi söz konusuydu. Afganistan’ın İslam etkisi altına girmesi, Sovyet Orta Asyası’nın da istikrarsızlığa neden olacağı endişesi söz konusu olmuştu. Sol eğilimli Afgan yönetimini destekleyerek Sovyetler Birliği, 1980’lerden itibaren Pakistan’daki mücahitleri destekleyen rakibi ABD karşısında da bölgede güç dengesini sağlamaya çalışmıştır.405 Sovyet ordusunun Kabil’e girmesiyle yaptıkları ilk iş, Amin’in CIA ile işbirliği yaptığı şüphesiyle devrilmesi olmuştur. Yerine Moskova’nın çıkarlarına uyacak olan Babrak Karmal’i getirerek Afganistan’daki kontrolünü sürdürmek istemiştir.406 Ancak 1979-89 yılları Afganistan, ABD’nin Sovyetler Birliği’ne karşı yürüttüğü “dolaylı savaşı” olmuştur aynı zamanda. Afganistan’da Sovyetler Birliği kendisinin işbaşına getirdiği Kabil rejimi üzerinden Afganistan’da etkinliğini sürdürmekten ziyade, Sovyetlere karşı Afganistan direnişçilerini örgütleyen, silah temin eden ve yıllık 600 milyon dolar değerinde maddi destek sağlayan ABD ve Orta Doğu’daki müttefiklerine kaşı savaş yürütmek zorunda kalmıştın.407 Mihail Gorbaçov’un 1985’te Sovyetler Birliği Komünist Partisi Birinci Sekreteri olarak görevine başlamasıyla birlikte SSCB’de başlatılan siyasi ve ekonomik reformlar (perestoryka/yeniden yapılanma), “novoe politiçeskoye mışleniye/yeni siyasi düşünce” kavramıyla Sovyetler Birliği’nin dış politikasını dönüştürmeye başlamıştır. 1987’de çıkan Gorbaçov’un “Perestroyka i Novoye Mışleniye Dlya Naşey Stranı i Dlya Vsego Mira/ Kendi Ülkemiz ve Dünya İçin Yeniden Yapılanma 405 Oleg Gokov, “Priçinı Vvoda Sovetskih Voysk v Afganistan v 1979 godu”, Voenno-İstoriçeskiy Jurnal, Sayı 12, 2009, s. 43-44. 406 Valeriy Boval, “Voyna SSSR i SŞA v Afganistane: v Çom Raznitsa?”, < http://newsland.com/news/detail/id/891800/ > (29.03.2014). 407 İ.İ.Krugley, “Politika SŞA: İstoki Narkotorgovni v Afganistane”, s. 65, http://histans.com/LiberUA/978-966-492-209-5/11.pdf 157 ve Yeni Düşünce” kitabında, Sovyet dış politika ideolojik temellerini dönüştürmeye çalışmıştır. Birincisi, insani değerlerin sınıf değerlerinden önce gelmesi, ikincisi ise dış politikanın ideolojiden arındırılması olmuştur.408 Aralık 1988’de BM’de konuşan Gorbaçov, “yeni siyasi düşüncesinin” ilkelerinin felsefi arka planını ve önceliklerini açıklamış, küresel sorunların olduğu gibi bölgesel sorunların çözümünde Batı ile birlikte hareket edilmesi gerektiğini dile getirmiş, bu yönde 1991’yılına kadar atmış olduğu somut adımların yanında 1989’da Afganistan’dan Kızıl Ordu’yu geri çekmiştir.409 II. Sovyetler Birliği Sonrası Jeopolitik Boşluk ve Rus Dış Politikası Sovyet Birliği’nin sona ermesi Orta Asya Cumhuriyetleri için beklenmedik bir gelişme olmuştur. Bu Cumhuriyetlerin kaderi Rusya, Ukrayna ve Belarus’un Slav Devlet Başkanı tarafından 21 Aralık 1991 tarihinde kendilerine danışılmadan belirlenmiştir.410 Sovyetlerin aniden çöküşü sonrası ortaya çıkan jeopolitik boşluk ve güvenlik sorunları nedeniyle Sovyet coğrafyasında Bağımsız Devletler Topluluğu ve Taşkent Antlaşması gibi entegrasyon projelerinin hayata geçirilmesi konusunda en fazla çaba gösteren yine Orta Asya ülkeleri olmuş olsa da 1990’ların başından itibaren Rusya Orta Asya’daki enerji kaynakları ve bu enerji hatlarının kontrolü dışında bölgeyi bir yük olarak görmeye başlamıştır.411 408 M.F. Polınov, “M. S. Gorbaçov i Novoye Politiçeskoye Mışleniye: İstoki, Osnovnıye İdei, Rezultatı”, Noveyşaya İstoriya Rossii/Modern Histoy of Russia, Sayı: 2, 2012, s. 143. 409 N. Konstantinova, M, Krotova, İ. Sinova, Mejdumarodnıye Otnoşeniya i Vneşnyaya Politika Stran Zarubejnoy Yevropı: Uçebnaya Posobiya, Sankt Peterburg, SPbGUEF Yayınları, 2012, s. 77. 410 Belovej Anlaşması, 21 Aralık 1991, Md.1, T.A. Şakleina, “Belobejskie Soglaşeniya”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 12. 411 Aleksey Malaşenko, “İnteresı i Şansı Rossii v Tsentralnoy Azii”, Pro et Contra, Ocak- Nisan 2013, s. 21. 158 Aralık 1991’de Boris Yeltsin başkanlığında iktidara gelen yeni elit, Sovyetlerin siyasi ve ekonomik mirasından kurtulmaya çalışarak, eski Sovyet ülkelerinin temel devlet sistemini ortadan kaldırmış, 1990’ların ortalarına kadar ise Moskova’nın Orta Asya’daki etkisini yok denebilecek derecede azaltmıştır. Yıkılan eski ekonomik yapının yerine ekonomik reformlarla liberal yapı inşa etmeye çalışan yeni siyasi elitin çabaları, ülkenin kaynaklarını açıkça yağmalama süreciyle sonuçlanarak, Rusya’nın iç siyasetinde olduğu gibi dış politikasında da çıkarlarını ikinci konuma itlmiştir.412 Ultra liberal ideoloji eğilimli Yeni Rusya yönetici eliti, Batı’yı tek değerler merkezi ve özellikle ABD’nin olmak üzere Batı’nın çıkarlarını, uzun vadede Rusya’nın ulusal çıkarlarıyla özdeş olarak görmüş, Moskova’nın dış politika önceliğini de Avro-Atlantik toplulukla bütünleşmek olarak belirlemiştir.413 Rus dış politikasını etkileyen diğer bir neden ise Rus ordusunun içinde bulunduğu kötü durum olmuştur. 1991’de SSCB’nin savunma bütçesi 100 milyar dolarken, 1991 sonrası bu rakam 7,3 milyar dolar düzeyine gerilemiştir.414 Rusya’nın bölge ülkelerine Sovyetler Birliği döneminde gerçekleştirdiği ekonomik yardımları kesmeye başlaması ve bölgeyle olan ekonomik ilişkilerini azaltması, 70 yıllık tek ekonomik alanın ve işbölümünün çökmesi, bölge ülkelerinin Rusya ile olan ekonomik bağının kopması bölge ülkelerinin GSMH’sının kısa zaman içerisinde % 30’dan % 70’e kadar düşmesine neden olmuştur. Ekonomik çöküş ve iktidarların zayıflaması, Tacikistan örneğinde olduğu gibi, istikrarsız bölgelerde 412 D. G. Baluyev, “Vnutrenniye Faktorı, Vliyayuşiye Na Rossiyskuyu Vneshnuyu Politiku”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt I, Moskova, MGİMO, 2002, s. 352. 413 V. Paramonov, A. Strokov, “Etapı Vneşney Politiki Rossii v Tsentralnoy Azii”, Defence Academy ot The United Kingdom, Rapor No.8/21, Haziran 2008, s. 1-2. 414 Erel Tellal, “Zümrütüanka: Rusya Federasyonu’nun Dış Politikası”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Sayı 65, Cilt: 3, s 203. 159 güvenlik risklerini daha da artırmış, silahlı çatışmaların meydana gelmesinin önemli nedenlerinden biri olmuştur.415 Afganistan’dan beslenen ve özellikle de Fergana Vadisi’ndeki İslami hareketlerin Özbekistan yönetimine karşı da siyasi mücadelesini artırması bölgedeki diğer komşu ülkeler için de endişe kaynağı olmuştur. Özellikle Tacikistn’da meydana gelen İslam’i grupların güçlenmesi Özbekistan’ı harekete geçirmiş, Sovyet coğrafyasında güvenlik tehditleriyle mücadele için askeri-güvenlik örgütünün kurulmasında aktif rol almaya başlamıştır. 15 Mayıs 1992’de Taşkent’te Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkelerin (Rusya, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Ermenistan) Devlet Başkanlarının katılımıyla Kolektif Güvenlik Anlaşması imzalanmıştır. Bu Rusya’nın ve Orta Asya ülkelerinin uluslararası çatışmalara müdahale etmelerinin hukuksal altyapısını oluşturmuştur.416 Rusya ile Orta Asya ülkelerinin çıkarlarının örtüşmesi, Rusya ile bölge ülkeleri arasında ortak bölgesel güvenlik sisteminin kurulmasının önünü açmıştır. Orta Asya devletleri arasında uzlaşı sağlayan Moskova, Orta Asya ülkelerinin Afganistanlaşmasını engellemeyi amaçlamasının yanında kurulan Kolektif Güvenlik Anlaşması üzerinden BDT ülkelerinin istikrarlı dönüşümün sağlanmasını öngörmüştür. Ancak bölgede Rusya’nın pozisyonu giderek zayıflıyor olsa da Rusya’nın varlığı Moskova’nın tercihlerinden bağımsız olarak sürmeye devam etmiştir. Sovyetler Birliği Silahlı Kuvvetleri’nin mirası paylaşılırken, zayıf Duşanbe iktidarının ülkesinde bulunan Sovyetler Birliği’ne ait askeri komplekslerini Rusya kontrolüne geri vermekten başka çareleri olmadığından Rusya bu ülkede askeri 415 B. B. Sanginov, “ Ferganskiy Faktor Kak Vozov Bezopasnosti Tsentralnoy Evrazii: Riski i Novıye Podhodı Reşeniya Problem”, Geopolitika, Sayı: 20, Moskova 2013, s. 111-112. 416 Gennadiy Çufran, Rossiya i Tsentralnaya Aziya, Almatı, KISI, 2010, s. 39. 160 varlıklarını koruyabilmiştir. Özellikle Tacik iç savaşı, Rusya’nın ülkeye kapsamlı bir şekilde tekrar dönmesini zorunlu kılmıştır.417 Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla birlikte tek savunma sistemi de yıkılmıştır. Rusya dâhil hiçbir BDT ülkesi tek başına kendi güvenliğini koruyamaz duruma gelmiştir. Hava savunma sistemleri, füze savunma sistemleri, radarlar, askeri limanlar, iletişim ağları, silah depoları ve diğer güvenlik bileşenleri gibi askeri altyapı ve savunma sistemleri eşitsiz ve birbirinden bağımsız olarak 15 yeni ülke arasında paylaşılmıştır. Daha önceki askeri-sanayi kompleksleri, nükleer silahlar Rusya’nın dışında Kazakistan gibi ülkelerin eline geçmiştir. Bu bağlamda BDT üyelerinin askeri işbirliğinin koordinasyonunun kurulması konusunda Orta Asya ülkelerinin rolü büyük olmuştur. Orta Asya ülkelerinin çoğunun tam bağımsızlık modelinden ziyade, makroekonomik kalkınma, toprak bütünlüğü ve savunma alanının sağlanması çerçevesinde kolektif sorumluluk olması ve bu şekilde, bağımsızlıklarını gönüllü sınırlamaları çıkarlarına olmuştur. Kazakistan, 20.000’e yakın ülkenin iç güvenliğini korumak amaçlı ulusal birlik kuracağını açıklamış olsa da Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan ortak silahlı kuvvetlerinin korunması taraftarıydı. Bu durum Orta Asya ülkelerinin Rusya hegemonyasını tartışmasız kabul etmesinin önemli sebebiydi.418 1992-1993 yılları arasında Rusya, Orta Asya ülkeleriyle bölgenin güvenliğini koruma amaçlı ikili anlaşmalar imzaladı. 1990’ların ilk yarısında Rusya yeni bağımsız devletleriydi iç ve dış silahlı guruplara karşı siyasi ve askeri destek sağlama 417 Sultan Akimbekov, “Rossiyskaya Politşka v Tsentralnoy Azii (Sostoyaniye i Perspektivı)”, Pro et Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, s. 80. 418 V.D.Kamınin, “Politika Rossii v Oblasti Obespoçeniya Bezopasnosti v Tsentralnoy Azii v 1990-e gg”, Mejdunarodnıye Otnoşeniya, Sayı: 1(112), 2013, s. 147-149. 161 imkânına sahip tek ülkeydi. 25 Mayıs 1992’de Kazakistan ile imzalanan dostluk, işbirliği ve karşılıklı yardımlaşma anlaşmasıyla iki ülke arasında ortak askeristratejik alan inşa etmiş, askeri üslerin ve askeri poligon ve tesislerin ortak kullanımı öngörülmüştür. 10 Haziran 1992’de Kırgızistan ile imzalanan anlaşmayla iki ülke arasında askeri-stratejik işbirliğinin temellerini atıyor, Afganistan’dan kaynaklanan radikal İslam hareketlerine karşı yeterince güce sahip olmayan Kırgızistan’ın güvenliğini Rusya üslenmiş oluyordu. Özbekistan ile 30 Mayıs 1992’de imzalanan Rus-Özbek işbirliği ve dostluk antlaşması herhangi bir “ortak güvenlik alanı” ve askeri yardımlaşmayı öngörmüyor, sadece tarafsızlık ve birbirine karşı itirazların olmadığını belirtiyordu.419 1992 baharında Moldova, Tacikistan ve Gürcistan’da patlak veren çatışmalar, Yeltsin iktidarına karşı muhalif siyasi guruplar tarafından Rusya’nın BDT politikasına karşı eleştirilerin artmasına neden olmuştur. 1992’nin ikinci yarısında Dış Politika Konsepti’ne ilişkin hazırlık çalışmaları başlarken, Rus ordusu ve bu tarihte oluşturulan Güvenlik Konseyi BDT politikasının şekillenmesinde bir rekabete girişmiştir. Rusya’nın eski Sovyet coğrafyasına yönelik politikasının ilk ciddi değişimine ilişkin Şubat 1993’te Yurttaşlık Birliği’nin kongresinde konuşan Yeltsin, Sovyet coğrafyasında tüm silahlı çatışmaların durdurulmasının Rusya’nın çıkarları açısından önemli olduğunu ve BM başta olmak üzere saygın uluslararası örgütlerin bölgedeki barış ve istikrarın garantörü olarak Rusya’ya özel yetkiler vermesi gerektiğini ileri sürmüştür.420 419 V.D.Kamınin, Ibid., s. 155-156. Merve İrem Yapıcı, Rus Dış Politikasını Oluşturan İç Etkenler, Ankara, USAK Yayınları, 2010, s. 293 -296. 420 162 1993 yılı itibariyle Rusya Orta Asya’da daha aktif rol almaya başlamıştır. Türkiye’nin ve İran’ın bölge ülkeleri üzerinde giderek artan etkisi, bölgenin giderek istikrarsızlaşması ve İslami fundamentalizm tehlikesi, Rusya’nın sanayi lobilerinin baskısı ve dünya pazarlarında alıcı bulamayan Rus malları için eski pazarları koruma çabası, Rusya’nın bölgeye yeniden dönmesini zorunlu kılmıştır.421 Bunun yanında Rus parlamentosundaki milliyetçi kesimin Rus dış politikasına karşı baskıları dönemin Dışişleri Bakanı olan ve Batı yanlı liberal görüşleriyle bilinen Andrey Kozyrev’in dış politika değişimine önemli etki yapmıştır. 1993 yılının ortalarından itibaren Rus dış politikası (göreceli olarak) liberal olmaktan çıkmıştır. Rus diplomasisi artık, bir taraftan BDT alanında başat rolünü üstlenmek ve “büyük güç” statüsünü korumak, diğer taraftan ise “G-8” ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek gibi, birbiriyle çatışma potansiyeline sahip hedefler arasında denge kurmaya çalışmıştır.422 Rusya’nın 1993’te eski Sovyetler Birliği coğrafyasını ekonomik ve güvenlik çıkar alanı ilan ettiği ve bu alana tekrar dönmesini öngören “yakın çevre” politikası Rus Dış Politika Konsepti ve Rus Asker Doktrini gibi iki temel belgeye dayanıyordu. Rusya dış politika konseptinde, eski Sovyet coğrafyasında meydana gelen çatışmaların çözümünde arabuluculuk rolünün üstlenilmesini, barış gücü mekanizmasının kullanılmasını, BDT ülkelerinin iç istikrarın sağlanmasını ve BDT dış sınırlarının korunmasını kendi sorumluluğu olarak ilan etmiştir. Bu hedefe ulaşmak için ise tek askeri-stratejik alanın kuvvetlendirilmesini, nükleer silahların kontrol altına alınmasını, ikili askeri işbirliği anlaşmalarıyla Rusya’nın bölgede 421 Ibid., 310. Allen S.Linç, “Realizm Rossiyskoy Vneshney Politiki”, Pro et Contre, Cilt: 6, Sayı: 4, Güz 2001, s. 142. 422 163 konuşlandırılmasının hukuksal düzenlenmesinin yapılmasını, Rusya dışında yaşayan Rus azınlıkların haklarının garanti altına alınması için her bir BDT ülkesiyle anlaşmaların yapılmasını, bölgelerle ekonomik bağların kuvvetlendirilmesini öngörmekteydi. Ayrıca BDT üyeleri için çekim merkezi olması gerektiğini öngören Konsept, eski Sovyet coğrafyasında istikrarın Rusya tarafından sağlanmasının gerektiğinin altını çizerek, başka devletlerin “yakın çevre”de Rusya’nın çıkarlarını göz ardı eden tek taraflı girişimlerine, uluslararası hukuk temelinde Rusya’nın karşılık vereceğini öngörmekteydi.423 Rusya’nın yakın çevre stratejisinin bir diğer ayağı yine 1993 Kasım ayında kabul edilen ‘Rusya Federasyonu Askeri Doktrini’dir. Bu doktrin Rusya’nın yeni döneme ilişkin tehdit algılamalarını belirtmekte ve güvenlik politikasının genel çerçevesini çizmekteydi. Askeri doktrin bölgede cereyan eden etnik ve dinsel kökene dayalı hareketleri Rusya’nın güvenliği açısından tehdit olarak değerlendirmekteydi. Askeri doktrin Rusya’nın yakın çevresinde yapacağı olası müdahaleleri meşrulaştırmaya ve bölge üzerinde siyasi-askeri nüfuzunu artırmasında çerçeve çizmekteydi.424 “Karaganov Doktrini” olarak bilinen ve Rus dış politikasının temel belgelerinden biri olan Askeri Doktrinle ilk etapta Rusya ve BDT ülkelerinin güvenliğini sağlamak üzere gerektiğinde Rusya askerlerinin ülke dışında da konuşlanabileceği ilkesini kabul etmiştir.425 “Yakın çevre” politikası, ülkenin dış politikasının “jeopolitik kodunu” belirlemiştir. “Yakın çevre” politikası Rus dış politikasında ulusal güvenlik, tehdit 423 1992 Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti,“Kontseptsiya Vneşney Politiki RF 1992 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 24-27. 424 Zeynep Dağı, Kimlik, Milliyetçilik ve Dış Politika: Rusya’nın Dönüşümü, İstanbul, Boyut Yayınları, 2002, s. 192. 425 Tellal, op. cit., s. 206. 164 algılamaları ve ulusal çıkarlarının belirlemesinde önemli rol oynamıştır. Eski Sovyet Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kabul etmekle birlikte, onların hala kendisine bağımlı olduğu imajını yaratmıştır. Yakın çevre, salt coğrafi yakınlık değil, aynı zamanda ülkenin güvenlik ve dış politikasının belirlenmesinde merkezi bir unsur haline gelen, yakın çevredeki ülkelerin kendisiyle aynı sistem içinde görmektedir.426 Ağustos 1992’de Tacik muhalefet hareketi “İslami-Demokratlar” tarafından Tacikistan Devlet Başkanı Nabiyev’in devrilmesi, ardından “İslami-Demokratlara” iktidar mücadelesi veren “Kızıllar” olarak adlandırılan Halk Cephesinin, Özbekistan’ın da desteğini alarak 4 Aralık 1992’de Duşanbe’yi ele geçirmesiyle devam eden çatışmalar, ülkede iç savaşın çıkmasına neden olmuştur. Afganistanlaşma sürecine giren Tacikistan bölge ülkelerinin olduğu gibi Rusya’nın da güvenliğini tehdit etmeye başlamıştır. Giderek yaygınlaşan Tacik iç çatışmasını önleyebilmek ve silah desteğini Afganistan’dan sağlayan Tacikistan muhalif guruplarının gücünü sınırlamak ve dengelemek için Duşanbe’nin talebi üzerine Rusya Tacikistan’a müdahale etmiştir. 25 Mayıs 1993’te Rusya ile Tacikistan arasında imzalanan askeri-siyasi antlaşmayla Tacikistan’da bulunan 201. askeri üssü kalıcı hale getirmiş, ülkede bulunan 7.000 kişilik Rus birliğine ilave ve Tacik-Afgan sınırının güvenliğini sağlamak için ülkeye 16.000 kişilik Rus özel kuvvetini ve sınır muhafızlarını göndermiştir. Ekim 1993’de Tacikistan’da görev yapmak üzere Rusya, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan birliklerinden oluşan barış gücünün önderliğini üstlenmiştir. 427 426 Dağı, op. cit., s. 187. A.A.Kazantsev, “Bolşaya İgra” S Neisvestnımi Pravilami: Mirobaya Politika i Tsentralnaya Aziya, op. cit., s. 129-131 427 165 Mart 1994’te Rusya ile Özbekistan arasında çok taraflı deklarasyon imzalanmıştır. Buna göre Rusya’nın Özbekistan’a silah ve askeri-teknik destek sağlaması öngörülmüştür. 28 Mart 1994’te Kazakistan ile askeri, askeri-teknik alanında ve stratejik nükleer silahlarla ilgili işbirliği antlaşmaları imzalanmıştır. Ekim 1994’te Rusya Tacikistan’la ülkede Rus askeri danışmanları ve uzmanları için komutanlık kurulmasına dair antlaşma imzalamıştır. Bu ikili antlaşmalar sonucunda Rusya bu ülkelerin sınırlarının korunmasını üstlenmiştir. Aralık 1994 itibariyle Tacikistan’da var olan Rus askerinin yanı sıra Kırgızistan’a 3,500, Özbekistan’a 5.000 ve Türkmenistan’a 15.000 Rus askeri sınır koruma amacıyla görevlendirilmiştir.428 Böylelikle 1990’ların ilk yarısında Rusya Orta Asya’da istikrarı sağlayan faktör olarak öne çıkmıştır. Bu şekilde Rusya Federasyonu sınırları dışından kalan SSCB Silahlı Kuvvetlerinin akıbeti belirlenmişti. Rus ordusu bölge ülkelerinin sınırlarının korumasını sağlamış ve bölgede ortaya çıkan silahlı gurupların faaliyetlerini sınırlandırmış ve caydırmıştır. Tacikistan’da istikrarın sağlanmasında da Rusya kilit rol oynamıştır. Rusya bölge ülkelerinin ulusal ordularının kurulmasında ve bunlara askeri-teknik destek sağlanmasından büyük rol oynamıştır. Ayrıca Tacikistan iç savaşının, Afganistan sorununun ve Fergana Vadisi’nde hükümet karşıtı hareketleri gibi çözüme kavuşturulamamış güvenlik sorunlarının çözümünde yer almıştır.429 1995’ten itibaren Rusya’nın Orta Asya politikası birçok iç ve dış nedenlerden dolayı değişmeye başladı. Rusya’da liberal reformların olumsuz sonuç vermesi 428 429 Yapıcı, op. cit., s. 316. Kamınin, op. cit., s. 157. 166 Rusya’nın politikalarını da değiştirmeye başladı. Yeltsin iktidarına karşı tepkiler daha da artmaya başlayınca, 1996’da gerçekleşecek olan devlet başkanlığı seçimlerinde tekrar seçilebilmek için Rusya, BDT coğrafyasında tekrar birleştirilmesi taraftarı pozisyonunu oynamaya başladı. Bölge sorunlarının Rusya iç istikrarını etkilemeye başlaması ve bölge üzerinde uluslararası rekabetin giderek artması, bölgenin değerini Rus yöneticilerin gözünde de artırdı. Ayrıca Rusya’da olduğu gibi Orta Asya’da da Sovyet sonrası sosyo-ekonomik krizin zayıflamaya başlaması ve dış politikada kullanılacak kaynaklar oluşması Rusya’nın bölgeye kapsamlı dönmesinin yolunu açmıştır. Bu dönemde Rusya yeni Orta Asya yaklaşımında bir taraftan jeopolitik pozisyonunu güçlendirecek ve ekonomik gelir sağlayacak, diğer taraftan ise karşılaşacağı tehditler ve riskler ve bu risklerin üstesinden gelebilecek politikalar izlemeye başlamıştır. İlkinde, bölgede bulunan askeri tesislerin kullanılması imkânı, hammadde elde etmesi, tüketim pazarının korunması ve genişletilmesi, ortak projelerden elde edilen gelirler, düşük düzeyli ekonomik alanlarda çalışmaya razı ucuz iş gücü, ticari-ekonomik işbirliği, BDT’nin güney alanında ve ötesinde etkisinin artırılması, büyük güç statüsünün desteklenmesi hedeflenmişti. İkinci yaklaşımında ise yasadışı uyuşturucu ticareti, siyasi-dini aşırıcılığını artmasının engellenmesi, Rusya’ya düşman olan herhangi bir gücün Orta Asya’da başat duruma gelerek Rusya’nın büyük güçlerle ilişkilerini bozabilecek gelişmelerin engellenmesi gibi amaçlar belirlenmiştir.430 430 İrina Zvyagelskaya, “Zaçem Rossii Nujna http://www.continent.kz/2004/02/8.htm > (05.04.2014). 167 Tsentralnaya Aziya”, < 14 Eylül 1995’te Yeltsin eski Sovyet coğrafyasının Rusya’nın en önemli dış politika önceliği olduğunu belirten kararı açıklmıştır. “RF’nin BDT üyesi ülkelerine yönelik stratejik yönüne ilişkin Devlet Başkanı Kararı” başlıklı belgede BDT’nin güçlendirilmesi Rusya’nın hayati çıkarı sayılmış, BDT ülkeleriyle ilişkileri ise Rusya’nın dünya siyasi ve ekonomik sistemi içindeki yerinin belirlenmesi açısından en önemli faktör olarak görülmüştür. Bunu sağlayabilmek için ise BDT coğrafyasında Rusya’nın hayati çıkarları sayılan ekonomik, savunma, güvenlik, Rus azınlığın haklarının korunması ve BDT üye devletleri arasında ekonomik ve siyasi birliğin inşa edilmesi en önemli hedefi sayılmıştır.431 1996’da Andrey Kozırev’in yerine Dışişleri Bakanı göverini üslenen ve 19981999 yılları arasında Başbakanlık yapan Yevgeniy Primakov da eski Sovyet coğrafyasının resmi dış politika önceliği yönündeki politikasını sürdürmüştür. Aralık 1997’de Rus Ulusal Güvenlik Konsepti432, Rusya’nın Sovyet coğrafyasına yönelik politikalarını şekillendiren ve görevler yükleyen diğer bir önemli belge olmuştur. Primakov’la birlikte Rus dış politikasının uluslararası sistemdeki yeri ve Orta Asya dâhil BDT ile ilişkileri tekrar gözden geçirilmiştir. “Primakov Doktrini” olarak da bilinen yeni Rus dış politika yaklaşımında, Batı topluluğuna entegrasyon hedefi ikincil plana itilmiş, “çok kutupluluktan” bahsedilmiş, Moskova’nın bölgesel etkisini artırması gerektiği “Avrasya gücüne” dönüşerek kutuplardan birini temsil etmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu amaca ulaşmak için öncelikle bölge ülkeleriyle askeri alanda ve güvenlik konularında işbirliğinin artırılması ve ulaşım yollarının tekelinin 431 RF Devlet Başkanı’nın 14 Eylül 1995 yılı 940 No’lu Kararı, Bkz: < http://www.mid.ru/bdomp/nsosndoc.nsf/e2f289bea62097f9c325787a0034c255/4e3d23b880479224c325707a00310fad!OpenDoc ument > (05.04.2014) 432 1997 Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Konsepti, “Kontseptsiya Natsionalnoy Politiki Rossiyskoy Federatsii, 17 Dekabr 1997 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 51-74 168 kullanılarak Orta Asya enerji kaynaklarının dış piyasalara aktarılması öngörülmüştür.433 III. Rusya’nın BDT Üklelerinde Entegrasyon Politikaları 1. Ekonomik Bütünleşme 1993-1994 yıllarında 12 BDT ülkelerinin tamamının katılımıyla ve Rusya liderliğinde aşamalı olarak inşa etmeye çalıştıkları “Ekonomik Birlik” çabaları sonuçsuz kalmıştır. Bölge ülkelerinin ulus devlet inşa sürecine girmesi, BDT ülkelerinin ekonomik çıkarlarının örtüşmemesi, yeni ulusal elitlerin oluşması ve bunların kendi çıkarlarını gütmeye başlaması, iç ve dış politikada daha bağımsız hareket etme çabaları, bazı ülke elitlerinin Rusya’nın emperyal geçmişine tepkisi gibi nedenler bağlamında BDT ülkelerinin Rusya’dan uzaklaşmasına neden olmuştur. Bu durum neticesinde hedeflenen entegrasyonun gerçekleşmesi de mümkün olmamıştır. 1990’ların ortalarından itibaren dış etkenlerin önemli derecede artması Rusya’nın bölgede entegrasyon politikalarını etkileyen diğer faktörlerden olmuştur. Uluslararası finans kuruluşlarının bölge hükümetlerine krediler sağlaması, bölge dışı ülkelerin bölgede kendi çıkarlarını gözeten diplomatik ve ekonomik politikalarını artırması, Rusya’nın BDT’nin tamamında hedeflediği entegrasyon çabasından vazgeçerek, “farklı aşamalı ve farklı düzeyli” entegrasyon sürecini tercih etmesine neden olmuştur.434 433 V. Paramonov, A.Srokov, “Etapı Vneşney Politiki Rossii v Tsentralnoy Azii, ARAG Rapor, 08/21, Haziran 2008, s. 8-9. 434 A.E.Lihaçyov, “Tamojennıy Soyuz Rossii, Belorusii i Kazahstana: İstoriya, Sovremennıy Etap i Perspektivı Razvitiya”, Rossiyskiy Vneşnepolitiçeskiy Vestnik, Sayı: 6, Temmuz 2010, s. 4-5. 169 Rusya BDT ülkeleriyle entegrasyon sürecini hızlandırmak için Rusya ile Belarus arasında 5 Ocak 1995’te imzalanan Gümrük Birliği antlaşmasını, 20 Ocak 1995’te Kazakistan ise de gerçekleştirmiştir. Gümrük Birliği’nin şekillenmesi ve çalışmasına ilişkin Rusya, Belarus ve Kazakistan arasında imzalanan başka bir bütünleşme anlaşmasına 29 Mart 1996’da Kırgızistan da dâhil olmuştur. Aynı gün Gümrük Birliği dörtlüsü tek ekonomik alanın oluşturulmasını amaçlayan, ekonomik ve insani alanlarındaki bütünleşmelerin derinleştirilmesine ilişkin antlaşmayı imzalamıştır. 1998’de ise bu projeye Tacikistan dâhil olmuştur. Ayrıca Gümrük Birliği’nin iki aşamalı olmasına dair karar alınmıştır. Birinci aşamada, gümrük tarifelerinin ve karşılıklı ticareti engelleyen sınırlamaların kaldırılması, ortak ticaret rejiminin konulması, ortak gümrük tarifesi ve üç ülke arasındaki ilişkilerde yaşanan olumsuzluklara karşı önlemlerin alınması hedeflenmiştir. İkinci aşamada ise taraf ülkelerin aralarındaki gümrüklerin tamamen kaldırılması ve ülkelerin iç gümrük kontrolünden, ortak dış gümrük kontrolüne taşınması amaçlanmıştır. Ancak ekonomik çıkarların çatışması nedeniyle Gümrük Birliği’nin aşamalı olarak şekillenmesini öngören belgelerin imzalanmaması beklenilen sonucu vermiştir.435 2. Güvenlik Alanında Entegrasyon Politikası 1990’ların ikinci yarısında güvenlik anlamında da bölgede önemli derecede istikrar sağlanmıştır. Bu gelişme Orta Asya’nın eski Sovyet ülkelerinin sağlıklı bağımsız devletlere dönüşme krizinden yavaşça çıktığı anlamına gelmektedir. Ancak Afganistan’dan kaynaklanan sorunlar nedeniyle bölge ülkeleri güvenlik konularında hala dış desteğe ihtiyaç duymaktadırlar. Rusya bölge ülkeleriyle savunma ve 435 B.B.Sultanov, Tamojennıy Soyuz Belorusii, Kazahstana i Rossii: Sostoyaniye, Problemı, Perspektivı, Almatı, KISI, 2009, s. 96-97. 170 güvenlik alanlarındaki işbirliğini, “çok katmanlı” işbirliği çerçevesinde sürdürmeye çalışmaktadır. Rusya’nın bölge ülkeleriyle askeri işbirliği alanında attığı adımlardan biri ortak hava savunmasının gerçekleştirilmesi olmuştur. 10 Şubat 1995’te BDT çerçevesinde oluşturulan Ortak Hava Savunma Sistemleri’ne Ermenistan, Gürcistan, Belarus ve 5 Orta Asya ülkesinin tamamı katılmıştır. BDT Ortak Hava Savunması, BDT üyesi ülkelerin hava sınırlarının korunması; taraf ülkelerin uzay güvenliği ile hava ve füze saldırısı konusunda bilgilendirmek; hava savunma birliklerinin hava saldırısına karşı ortak hareket etmesini hedeflemiştir.436 Rusya 1996’da itibaren BDT ülkelerinin askeri personeline kendi ülkesinde askeri eğitim vermeye ve askeri kadrolar yetiştirmeye başlamıştır. 1998’de BDT çerçevesinde askeri personel eğitimi alanında işbirliğinin geliştirilmesine ilişkin antlaşma imzalanmıştır. Rusya’nın büyük katkısıyla Tacikistan’da yaşanan iç savaşın tarafları arasında 27 Haziran 1997’de iktidarın paylaşılmasına ilişkin antlaşma imzalanması sonrasında 16 Nisan 1999’da Rusya ile Tacikistan arasında Rus birliklerinin Tacikistan sınırında ve ülkede konuşlanmasına ilişkin antlaşma da imzalanmıştır. Rusya, Kazakistan ve Kırgızistan sınırlarının korunmasında belli düzeyde yer alsa da 1998-1999’de Rusya’nın Türkmenistan sınırındaki güçlerini geri çekerken, Özbekistan kendi sınır güvenliğini kendisi üstlenmek istemiştir. 1994’te yürürlüğe giren Taşkent Anlaşması’nın (Kolektif Güvenlik Anlaşması’nın) beş senelik süresi dolunca, Nisan 1999’da güvenlik antlaşmasının uzatmasına ilişkin protokolü Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan imzalarken, 436 R.S.Muhametov, “Voennoye Sotrudniçestvo Rossii So Stranami Blijnego Zarubejiya: Osnovnoye Napravleniya”, Vestnik ÇGU, Sayı: 23 (314), 2013, s. 14. 171 Azerbaycan ve Gürcistan’ının yanında Özbekistan da Rusya’nın önderliğindeki güvenlik örgütüne dâhil olmaktan vazgeçti.437 3. Rusya’ya Alternatif Yapılanmalar Sovyetlerin çökmesiyle bölgede ortaya çıkan “jeopolitik boşluk” diğer bölge dışı güçler tarafından doldurulmaya çalışılması, Rusya için önemli bir sorun haline gelmişti. 1990’ların ilk yarısında Rusya ile işbirliğine öncelik veren ve Kazakistan’daki nükleer silahların Rusya’ya devredilmesi dışında Orta Asya’yı çıkar alanı olarak görmeyen ABD, 1990’ların ikinci yarısından itibaren bölgeyi kendi ilgi alanında görmeye başlamıştır. Bölgesel entegrasyonun merkezi olma çabasında olan Özbekistan ile işbirliği ve petrol lobilerinin bölgedeki çıkarları, ABD’nin bölgeye yönelik politikalarının değişmesinin nedenlerindendi. Sonuçta Rusya ile ABD’nin Orta Asya meselelerine eşzamanlı dâhil olmaları, ABD’nin Rus çıkarlarını göz ardı ederek özellikle enerji alanında bölgeden dışlama stratejisi, tarafların çıkarlarının çatışmasına neden olmuştur. Rusya’nın bölgedeki hem güvenlik hem de ekonomik entegrasyon politikalarına alternatif yeni “bölgesel bloklar” oluşmaya başlamıştır. 1995’te Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan ortak Orta Asya Taburu (Centrasbat) çerçevesinde barış gücü oluşturmuşlardır. Pentagon tarafından modern silahlarıyla donatılan yeni güvenlik yapılanmasının, ABD Merkezi Komutanlığı CENTCOM bünyesi altında işlev görmesi planlanmıştır. ABD özel kuvvetleri tarafından eğitim 437 Kamınin, op. cit., s. 158-167. 172 sağlanan “Centrasbat” ile Rusya’dan bağımsız olarak bölge içi güvenlik yapılanmasının oluşturulması amaçlanmıştır438 Ekim 1997’de kurulan GUAM(Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan, Moldova) 1999’da Özbekistan’ın katılımıyla GUUAM olarak değiştirilen örgüt, aslında BDT’nin iki kutuplu yapıya dönüştürülmesi çabası olmuştur. BDT’nin çeşitliliği, BDT yapısının ağır işleyişi, bazı ülkelerin Rusya ile sorun yaşaması ve bazı güçlerin Rusya’nın zayıflığından yararlanması ve ya zayıflamasını istemesi, Rusya’dan uzaklaşarak alternatif yapılar şekillendirilmesine altyapı hazırlamıştır. Eski Sovyet coğrafyasında iki kutuptan birinin benzeri siyasi ve ekonomik çıkarlara sahip eşit ülkeler olacağı tahmin edilmekteydi. İkinci kutup ise Rusya’nın etki alanına ve Kolektif Güvenlik Antlaşması’na, Gümrük Birliği ve Avrasya Ekonomik Alana giren ülkelerin olacağı belirtilmişti. BDT’ye alternatif bir yapılanma olan GUUAM konsepti taraflar arasında başta enerji ve ulaşım alanlarında olmak üzere ortak ekonomik çıkar, bölgesel güvenlik ve istikrar konularında ortak çıkar temelinde şekillenmesi planlanmıştır. Ortak ekonomik çıkar Hazar enerji kaynaklarının ve yeni transit yollarının Kafkasya ve Karadeniz üzerinde yapılması anlamına gelmekteydi. Ortak siyasi amaçlar ise ortak alt-bölgesel güvenlik yapısının yaratılması çerçevesinde şekillenmekteydi.439 Orta Asya ülkelerinden en fazla özerk hareket eden Özbekistan ve Türkmenistan olmuştur. Bağımsız dış politika izlemeye çalışan Özbekistan, büyük güçlerin Orta Asya’daki çıkarları arasında denge sağlamaya çalışmıştır. Sadece tek 438 V. Plastun, “Politika Rossii i SŞA v Tsentralnoy Azii (Popıtka Sravnitelnogo Analiza)”, Tsentralnaya Aziya i Kazkaz, Cilt: 1, Sayı: 43, 2006, s. 147. 439 Aleksandr Skakov, Rossiya i GUAM”, Tsentralnaya Aziya i Kavkaz, Sayı: 3-4(57-58), 2008, s.162163. 173 bir gücün bölgedeki pozisyonunun güçlenmesinin ülkeye faydadan çok zarar getireceğini düşünerek, Rusya’nın bölgede dış güvenliğin sağlanması konusunda önemli rol oynamaya başlamasına rağmen, ABD ile yakınlaşmaya gitmiş, ilerleyen yıllarda ABD’nin etkisinin artmaya başlamasıyla Rusya’yla yakınlaşma politikası izlemiştir.440 Temmuz 1999’da Tahir Faruk (Tahir Yoldaşev) liderliğinde Özbekistan İslam Hareketi ve “Tövbe” hareketinin lideri Cuma Namangani, Özbekistan’da İslam Kerimov iktidarını devirerek İslam devleti kurmak için harekete geçmiştir. Taliban, El Kaide ve Birleşik Tacik Muhalefeti destekli silahlı guruplar, Tacikistan üzerinden Kırgızistan sınırını geçerek Özbekistan’a sızma çabası, Kırgızistan silahlı güçlerinin engeliyle karşılaşması, Kırgızistan’ın Batken bölgesinde silahlı çatışmaların çıkmasıyla sonuçlanmıştır. Oş’ta toplanan Kırgızistan, Kazakistan, Tacikistan ve Özbekistan Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve Güvenlik Servisleri temsilcileri, “dış destekli terör örgütü” Özbekistan İslam Hareketi’nin ortadan kaldırılması için ortak karar aldmışlardır441 Eylül 1999’da Moskova’da toplanan KGA üyeleri uluslararası terörizme karşı mücadelede Kırgızistan’a destek vermesine dair alınan bir kararla Rusya olaya dâhil olmuştur. Müttefik ülkeler ve özellikle Rusya’nın askeri-teknik desteğiyle Kırgızistan güney sınırlarının güvenliğini güçlendirmeye başlamış, silahlı gurupların sınırları geçmesini engelleyebilmiştir.442 440 O.N. Kalinina, “ Regionalnoe Sotrudniçestvo v Sfere Bezopasnosti, İzvestiya, Sayı: 4(96), 2011, s. 40. 441 Aleksandr Knyazev, İstoriya Afganskoy Voynı 1990-h gg. , Prevraşeniye Afganistana v istoçnik Ugroz Dlya Tsentralnoy Azii, Bişkek, KRSU, 2002, s. 112. 442 Ibid., s. 114-116. 174 2000’lerin başlarında 80.000 askerle bölgenin en güçlü ordusuna sahip Özbekistan, Rusya’nın doğrudan bölgenin güvenlik sorunlarına müdahil olmasını istemese de Özbek ordusunun Sovyetler Birliği silahlarıyla donatılmış olması Rusya’ya olan bağımlılığının devam etmesine ve bu alanda işbirliğine gitmesine neden olmaktaydı. Aralık 1999’da Rusya ile Özbekistan arasında askeri ve teknik işbirliği antlaşması, Özbekistan İslam Hareketi’nin ve Taliban ordusunun saldırılarını engellemesinin yanında, Özbek ordusunun askeri araçlarının Rusya’nın askeri-sanayi kompleksini tamir edilmesini de içermekteydi. Taşkent ve Semerkant sanayi tesislerinde Özbek silahlı kuvvetlerinin ihtiyacına göre mühimmat üretilmesi de öngörülmüştü.443 Rusya bununla Orta Asya’daki askeri varlığına yeni bir boyut kazandırmaya çalışmaktaydı. 1998’de Rusya’nın teşvikiyle Moskova, Taşkent ve Duşanbe arasında “terörizme karşı mücadele için” üçlü ittifak oluşturulmuştur. Buna göre taraflar yapılacak her hangi bir saldırı karşısında bir birine askeri kuvvetle olmak üzere yardım etmeyi üstlenmişlerdir. Temmuz 2000’de Kolektif Barış Gücü’nü lav ederek yerine kurulan Ortak Antiterör Merkezi’ne, Türkmenistan dışındaki diğer bölge ülkeleri de katılmıştır. Batken olaylarına kadar Rusya’nın Kırgızistan’ın güney sınırlarını kontrol etmesine olumsuz bakan Kırgız Yönetimi, Haziran 2000’de Rusya ile Kırgızistan sınırlarının modernizasyonuna ilişkin bir antlaşma imzalamıştır. Buna göre Rusya, Kırgızistan’ın sınırlarındaki güvenlik ve kontrol sistemlerinin yeniden 443 Ibid., s. 117. 175 yapılanmasını, özellikle Kırgız-Tacik ve Afgan sınırlarında yeni sınır alanları kurulmasını üstlenmiştir.444 1990’ların ikinci yarısında Rusya Sovyetler Birliği sonrası Orta Asya Bölgesi’nde ortaya çıkan jeopolitik boşluğu doldurmada birçok nedenle başarısız olmuştur. Bu durumun nedenlerinden birisi Rusya siyasi eliti arasında Rus dış politika stratejisi ve uzun vadeli kalkınma konusunda ortak görüşün olmamasıdır. Rusya’nın Orta Asya politikasındaki başarısını sınırlayan diğer etkenler ise Rusya’da yaşanan finansal kaynağın yetersizliği ve derin ekonomik krizin yaşanması, sosyal sorunlar ve Çeçen Savaşı gibi iç sorunlardır. 1996-2000 yılları arasında yaşanan beş hükümet değişikliği Rusya’yı kendi iç siyasi durumuyla meşgul etmiş ve dış politikasını da etkilemiştir. IV. Putin Dönemi Rusya’nın Orta Asya Politikası Vladimir Putin’in ve ekibinin Rusya’da iktidara gelmesi Rusya tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Putin döneminde Rus dış politikası küresel ekonomik merkezlerden biri olma yolunda daha kesin bir hal almaya başlamıştır. Bunun temelinde Yevgeni Primakov’un “çok kutuplu dünya” konsepti yatmaktadır. Putin ve ekibi söz konusu konsepte teorik katkının yanında, Rus dış politika stratejisinin şekillenmesine ve hayata geçirilmesine önemli derecede pratik katkı sağlamıştır. 1990’larda Rus dış politika çizgisi, çok yönlülük ve denge politikası üzerine kurulmuştur. Büyük güç statüsünü neredeyse kaybetmiş olan Rusya, kendi ekonomik zayıflığından dolayı aktif dış politika stratejisi izleme imkânına sahip olmaması, 444 Dina Malışeva, “Konflikt u Yujnıh Rubejey Rossii”, Pro et Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, s. 27-28. 176 neredeyse başarısız da olsa uluslararası ve bölgesel sorunların çözümünde arabuluculuk rolünü üstlenmiştir.445 Putin dünya siyasetinde etkili bir Rusya’nın yaratılmasını, 30 Aralık 1999’da yayınlanan “Bin Yılın Eşiğinde Rusya” makalesiyle dile getirmiştir. Daha önceki dönemin sadece güvenlik sorunları üzerinde şekillendirilen dış politika yaklaşımına karşın, Putin Rusya’nın uluslararası alanda ekonomik fırsatlardan yararlanması için jeo-ekonomik konumunun güçlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Putin’e göre çağdaş uluslararası güvenlik sorunu devletlerin potansiyel güçlerinden ziyade, uluslararası terörizmle ilişkilidir.446 Rusya’nın dış politikasını hayata geçirmesi Kremlin’in finansal, yönetsel ve diğer kaynaklara sahip olmasıyla imkân bulabilmiştir. Bir taraftan Putin’in “dikey iktidar” kurması ve yönetimde kadro değişiklikleri, devlette ve Rusya Federasyonu’nun diğer bölge yönetim sistemlerinde düzenin sağlanması sayesinde dış politika yönünde sürekliliğini oluşturabilmiştir. Diğer taraftan Rusya’nın (özellikle enerji kaynaklarının) ihracatı için, elverişli konjöktürel ortamın oluşması, Putin’in iktidarının güçlenmesine de neden olan iç sorunlarının çözümünün yanında, dış politika hedeflerini hayata geçirmesinde de önemli katkı sağlamıştır. Vladimir Putin’in Rusya Devlet Başkanı olmasıyla birlikte, doktrinel ve örgütlü politik yöntemleri kullanmaya başlamıştır. Bu durum Orta Asya yönünü de etkilemiştir. Putin’in Devlet Başkanı görevini üstlenmeye başlamasıyla üst üste üç kilit doktrin kabul edilmiştir: 10 Ocak 2000’de Ulusal Güvenlik Konsepti, 21 Nisan 2000’de Askeri Doktrin, 28 Haziran 2000’de Dış Politika Konsepti. 445 V.İ.Korotkeviç, İstoriya Sovremennoy Rossii 1991-2003, Petersburg, S.Petersburg Üniversitesi Yayınları, 2004, s. 68. 446 Vladimir Putin, “Rossiya Na Rubeje Tısyaçeletiy”, Nezavisimaya Gazeta, 30 Aralık 1999. 177 Her üç belgede de BDT Rus dış politikasının önceliği sayılmıştır. Ulusal Güvenlik Konsepti’nde Rusya, BDT’de entegrasyon sürecinin zayıflamasını, BDT üzerinden inşa etmeye çalıştığı “çok kutuplu dünyada” merkezlerden biri olma yolundaki çabasının engellenmesini ulusal güvenliğine en büyük tehdit saymıştır.447 Aynı şekilde Rusya’nın Askeri Doktrini, “çok kutuplu dünyada” etkili merkezlerden biri olma çabasına karşı gelinmesini tehditler arasında belirlemiş ve Kolektif Güvenlik Antlaşması üyeleriyle ortak savunma alanının ve ortak askeri güvenliğin sağlanmasının zorunlu görülmesinden yola çıkarak askeri-siyasi ve askeri-teknik alanda işbirliğinin yoğunlaştırılmasını öncelikli hedefi olarak seçmiştir.448 Bu iki önemli belge sonrası yayımlanan Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti, Rus azınlığın haklarını garantilemenin yanında, konsepte dayanarak BDT üyeleriyle ayrı ikili ilişkiler çerçevesinde olduğu gibi, BDT’nin tamamına yönelik Gümrük Birliği ve Kolektif Güvenlik Antlaşması üzerinden işbirliğinin şekillenmesini de belirlemiştir. BDT ülkeleriyle olası çatışmaların kolektif çözümü, askeri-siyasi ve güvenlik alanlarında, özellikle de aşırıcılık ve terörizmle mücadele konularında işbirliğinin geliştirilmesi öncelikli hedef sayılmıştır. BDT ülkeleriyle ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi ve Hazar Denizi’nin statüsünün tüm tarafların çıkarlarına uygun ve karşılıklı yakınlaşmasının sağlanmasına yönelik yeni yaklaşımlar oluşturulması vurgulanmıştır.449 447 2000 Yılı Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Konsepti, “Kontseptsiya Natsionalnoy Bezopasnosti Rossiyskoy Federatsii, 10 Yanvarya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 79. 448 2000 Yılı Rusya Federasyonu Askeri Doktrini, “Voennaya Doktrina Rossiyskoy Federatsii, 21 Aprelya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 109. 449 2000 Yılı Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti, “Kontseptsiya Vneiney Politiki Rossiyskoy Federatsii, 28 İyunya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 116-117. 178 Rusya’nın Orta Asya politikasını belirleyen en temel faktör güvenlik meselesidir. Kırgızistan’da, Tacikistan’da ya da beklenmedik bir anda Özbekistan’da meydana gelebilecek istikrarsızlık doğrudan Rusya’yı etkileyecektir. İslamcı gurupların Rusya topraklarına sızması, Rus pazarında uyuşturucu üretiminin artması, bölgenin enerji kaynaklarının ihracatı, uranyum kaynakları ve stratejik askeri-sanayi kompleksler üzerinde kontrolün kaybedilmesi, ticaretin azalması, yasadışı göç, en önemli sorunlar arasındadır. Rusya, yedi bin kilometrelik Kazak-Rus sınırının daha zor kontrol edilir olmasından dolayı, Tacikistan sınırının kontrolünün sağlanmasını daha olanaklı olarak görmektedir. Orta Asya’nın tamamını ise güneyden kaynaklanan hem stratejik hem de geleneksel olmayan tehditlere karşı “tampon bölge” olarak görmektedir.450 Bunun için Orta Asya’nın en güney sınırını kontrol etmek ve Rus-Kazak sınırıyla Tacik-Afgan sınırı arasında kalan alanda siyasi etkisini arttırmak Moskova’nın bölge politikasının önceliklerinden olmuştur. 11 Eylül 2001’de ABD’nin New York ve Washington şehirlerine yapılan terör saldırıları Orta Asya’da güç dengesini aniden değiştirmiştir. 7 Ekim 2001’de ABD Taliban hareketine karşı kapsamlı bir askeri operasyon başlatmıştır. Gizli operasyonlar ve “Kuzey İttifakı’nın” desteğiyle gerçekleşen uluslararası terörizme karşı koalisyon güçleriyle işbirliğinde Rusya önemli rol oynamıştır. Putin’in 11 Eylül’den sonra başlayan uluslararası terörizme karşı savaşta ABD’yi desteklemesi, Rus dış politikasında yeni tartışmalara yol açmıştır. Putin’in politikası geniş destek bulmuş olsa da yeni dış politika yaklaşımına karşı sert eleştiriler de olmuştur. Rusya muhalif kanadı, ABD’nin Orta Asya’da askeri 450 Sebastyan Peyruz, Yos Bunstra, Marlen Lyaruel, “Bezopasnost Tsentralnoy Azii i Puti Eyo Razvitiya: Sravnitelnıy Analiz Podhodov Evropeyskogo Soyuza, Kitaya i Rossii”, EUCAM, rapor, No: 11, Mayıs 2012. s. 8-9. 179 üslerinin varlığı, Rus-Amerikan çıkarlarının çatışması ve Rusya’nın bölgede etkisinin tamamen ortadan kalkacağı, ABD’nin politikalarının küresel istikrarı bozacağı hususları bağlamında endişesini dile getirmekteydi. Ayrıca ABD’ye desteğin Rusya’nın Çin ve Müslüman Dünyasıyla ilişkilerine zarar vereceği öne sürülmekteydi. Liberal-Batıcı kanatı ise Putin’in ABD ile yakınlaşmasını desteklemişlerdir. Onlar Rusya’nın Batı ile taktik ittifak içerisine girilmesi ve Batı medeniyetiyle birleşmesinin uzun vadeli Rusya’nın çıkarlarına olacağını savunmuşlardır.451 Batı ile yakınlaşmak, pragmatist Rus dış politikasının merkezinde yer almaktaydı. 1999 Yugoslavya savaşından sonra ABD ile soğuk olan ilişkileri Putin tekrar düzeltmeye çalışmıştır. 11 Eylül olayları Rusya’nın bu politikasını gerçekleştirmek için uydun bir fırsat yaratmıştı. Bu durum ABD eliyle Taliban’ın ortadan kaldırılması ve Çeçen Savaşı’nı bitirmek için de önemli olmuştur. Afganistan operasyonun geniş destek veren Rusya, ABD ile istihbarat paylaşımı gerçekleştirmiş, hava sahasını açmış, arama kurtarma operasyonlarında yer almıştır. Rusya, Orta Asya’daki müttefiklerini ABD ile adeta paylaşmış, Afganistan’da terörizme karşı operasyon yapabilmesi için ABD’nin Orta Asya’da askeri üsler konuşlandırmasına rıza göstermiştir.452 Kolektif Güvenlik Antlaşması üyesi olmayan Özbekistan’da ABD üssünün konuşlandırılması Rusya’nın onayına gereksinim duyulmadan yapılmştır. Böylelikle Orta Asya’daki ABD üslerinin konuşlanmasına Rusya engel olamazdı. Rusya’nın ABD’nin Afganistan müdahalesini resmen 451 desteklemesinden sonra ABD, A.P.Tsigankov, Vneshnyaya Politika Rossii: Ot Gorbaçova Do Putina, Moskova, Nayuçnaya Kniga, 2008, s. 161-162 452 Ibid., s. 168-169. 180 Kırgızistan’ın başkenti Bişkek yakınlarında “Gansi”( daha sonra Manas olacak) üssü, Özbekistan’ın Afganistan sınırına 200 kilometre uzaklığında Karşi-Hanabad üssü, Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de NATO hava üssünü elde etmiş, Kazakistan’ın Lugan kentinde 5 bin kişilik motorize piyadesi için üs görüşmeleri başlatılmıştı. Türkmenistan tarafsızlık statüsü nedeniyle ilk başta bu gelişmelerin dışında kalmayı tercih etti. 20 bine yakın ABD askeri ve 9-10 bin civarında NATO güçleriyle ABD Afganistan’a yerleşmesiyle Orta Asya’nın güvenlik sisteminde önemli bir güç olmuştur. Yeni gelişmeler karşısında Moskova, Afganistan’ın istikrarının ABD tarafından, Orta Asya’nın ise Rusya tarafından sağlanması, böylelikle ABD ile bölgedeki çıkarlarının birbirini tamamlanmasını amaçlamıştır.453 ABD Orta Asya’ya askeri üsler yerleştirmesiyle, Rusya’nın etkisinini aniden zayıflamasına neden olmuştur. Özbekistan’ın girişimiyle 1994’te Orta Asya entegrasyonu tekrar gündeme gelmiş, 27-28 Aralık 2001’de Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Tacikistan’ın katıldığı Taşkent Zirvesi’nde Orta Asya İşbirliği Örgütünün (OAİÖ) kurulması öngörülmüş, 28 Şubat 2002’de Kazakistan’ın AlmaAta şehrinde Rusya’ya alternatif görülen örgütün kurulmasına ilişkin antlaşma yapılmıştır. 11 Eylül 2001 olayları bölge jeopolitiğini değiştirmiş, bölge “dörtlüsü” ekonomik işbirliği ve bölgenin dönüştürülmesi öngörülmüştür. Bölgenin tamamında ve her ülkenin sorunlarına çözüm arayışları ve dış güçlerle ilişkilerinin düzenlemesi, büyük güçler arasında denge kurulması ve ABD’nin varlığından yararlanarak antiterör politikalarında maksimum çıkar elde edilmesi amaçlanmıştır.454 453 Kazantsev op. cit., s. 145-146. İndira Jumaşeva, “Perspektivı Razvitiya Organizatsii Sotrudniçestvo”(TsAS)”, s. 4, < http://kisi.kz/img/docs/1186.pdf > 454 181 “Tsentralno-Aziatskogo Aynı şekilde ABD’nin Orta Asya’daki askeri-siyasi varlığı Rusya ile ABD arasında rekabeti hızla artırmıştır. Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın ABD’nin güvenlik sistemine dâhil olması Rusya’nın bölgedeki etkisinin azalması sonucunu doğurmuştur. Orta Asya’nın güney ülkelerinin Rusya ile ittifak ilişkisinin zayıflaması ve güvenlik alanında ABD’yle işbirliğine gidilmesi süreci başlamıştır. ABD’nin Orta Asya’da stratejik varlığını artırması bölgenin enerji kaynakları üzerinde de rekabetini kızıştırmıştır. Bu bağlamda Afganistan’dan kaynaklanan ve Orta Asya üzerinden Rusya ve Avrupa’ya yapılan uyuşturucu akışı hızla artamaya başlamıştır. ABD bölgedeki en önemli müttefiki Pakistan’la birlikte Orta Asya’da kendisine yeni müttefik arayışına başlamıştır. Bölgede küresel ve bölgesel aktörlerin sayısının artması Rusya’nın bunlarla rekabetinin artacağı ve çıkar çatışmalarının sertleşeceği anlamına gelmekteydi.455 2003’te ABD Kongresi’nin Özbekistan’a yapacağı maddi yardımlarının, ülkedeki demokrasi ve insan hakları alanında yaşanacak ilerlemeye bağlaması, 2004’ün İslam Kerimov’un şahsen Bush’tan ekonomik yardımların artırılmasının talebinin reddedilmesi, 2004’ün ortalarından itibaren Özbekistan’ın ABD’den uzaklaşmasına, Rusya ve Çin’le işbirliğini arttırmasına neden olmuştur. 456 Haziran 2004’te Rusya ile Özbekistan arasında ülkelerin karşılıklı askeri tesislerin kullanma hakkını tanıyan stratejik ortaklık antlaşması imzalanmıştır.457 Haziran 2004’te Rusya Tacikistan’da sürekli askeri üs kurmak için antlaşma yapmıştır. Aynı senenin Ağustos ayında taraflar Tacikistan’da bulunan 201. motorize 455 A.Bogaturov, A.Dundiç, Y.Troitskiy, Tsentralnaya Aziya: “Otlojennıy Neytralitet” i Mejdunarodnıye Otnoşeniye v 2000-h Godah, Moskova, NOFMO, 2010, s. 31-33. 456 E.F. Troitskiy, “Vneşnyaya Politika Uzbekistan’a v 2004-2007 gg.: Ot Strategiçeskogo Partnyorstva s SŞA k Soyuzniçeskim Otnoşeniyam s Rossiyei” Vestnik TGU, Sayı: 310, 2008, s. 94. 457 Rusya ile Özbekistan Arasından Stratejik Ortaklık Anlaşması, 16 Haziran 2004, Bkz:, < http://archive.kremlin.ru/text/docs/2004/06/75277.shtml > 182 piyade birliklerin 201. askeri üsse dönüştürülmesine ilişkin antlaşma imzalanmıştır. Duşanbe, Kulab ve Kurgan-Tübe gibi büyük yerleşim birimlerinde bulunan tesislerdeki 6.500 askerin % 15’i Taciklerden oluşmaktadı. Tacikistan borçlarının silinmesi karşılığında Rusya, 49 yıllığına “Nurek” radar istasyonunu elde etmiştir. Rusya Tacikistan’da bulunan askeri üs ve tesislerin bulundurmasına karşın ülkeye 2 milyar dolar yatırım yapmış ve Tacik Silahlı Kuvvetleri’ni modernizasyonunu üstlenmişti.458 Aynı zamanda Tacik-Afgan sınırının güvenliğini sağlayan Rus askerleri sınır kontrolünü Tacik birliklerine devretmiştir. Daha önce Tacik-Afgan sınırının güvenliğini % 50 Rusya finanse ederken, Tacikistan’ın devralmasıyla birlikte Tacik-Afgan sınırının güvenliği % 100 ABD tarafından finanse edilmeye başlanmıştır.459 Bir taraftan Rusya Tacikistan’la güvenlik alanında önemli yakınlaşma sağlarken, diğer taraftan Tacikistan hem ülke güvenliğinde önemli görevler üslenmeye çalışmış hem de ABD’yle ilişkilerini arttırmak istemiştir. Ocak 2004’te Rusya’nın Kazakistan’la imzaladığı güvenlik antlaşmasıyla taraflar ortak güvenliklerini sağlamak için silahlı kuvvetlerin ortak kullanılmasını üstlenmişlerdir. Anlaşma tarafların hava savunma sistemlerinde, hava ve deniz kuvvetlerinde işbirliğini öngörmektedir. Rusya Kazakistan’ın hava savunma sistemlerinin modernizasyonunu ve Kazakistan’ın Hazar filosunun kurulmasını, bunun için gemilerle tamir etmesini ve sahil güvenliğinin altyapısının inşasını üslenmiştir.460 458 O.G. Zakrjevskaya, op. cit., s. 272 Maksim Starçak, “SŞA vs. Rossiya v Sotrudniçestve s Tadjikistanom v Voenno-Politiçeskoy Sfere”, Tsentralnaya Aziya i Kavkaz, Sayı: 3(63), 2009, s. 27. 460 Rusya ile Kazakistan Arasında Silahlı Kuvvetlerinin Ortak Kullanılmasına İlişki Anlaşma için Bzk, http://www.mid.ru/BDOMP/spd_md.nsf/0/2518E80144B01C9544257CBD002819F5 459 183 2004’te Rusya Kazakistan’la yaptığı antlaşmayla Baykonur Uzay İstasyonu’nun yıllık 115 milyon dolar karşılığında 2050 yılına kadar kiralamıştır. 2005’te Rusya ile Kazakistan arasında devlet sınırlarına ilişkin bir antlaşma daha imzalanmıştır. Sınır sorunlarının ortadan kalkması, ekonomik alanda yoğun ilişkiler ve uluslararası güvenlik sorunlarında geniş işbirliği, iki ülke arasında ittifak ilişkisinin gelişmesine neden olmuştur.461 Ancak Ukrayna ve Gürcistan’da meydana gelen “renkli devrimler” Orta Asya’ya kadar uzanması, bölgede ciddi bir jeopolitik değişim öeydana getirerek Rusya’nın bölge politikasınıda etkilemiştir. “Renkli devrimler” ya da “liberal devrimler” ABD’nin liberal çevrelerinin Rusya dâhil olmak üzere eski Sovyetler Birliği ülkelerinde Sovyet Birliği geçmişi olan üst düzey devlet yöneticilerinin sivil ayaklanmalar sonucu iktidardan uzaklaştırılması ve yeni Bağımsız Cumhuriyetleri’nde Batı yanlısı rejimlerin iş başına gelmesini amaçlıyordu. Ukrayna ve Gürcistan gibi Kırgızistan’da meydana gelen “lale devrimi” ABD’nin Hükümet Dışı Kuruluşlar (NGO) üzerinden söz konusu ülkelerde kitle iletişim araçlarının kullanarak bölgede propaganda ile devrime zemin hazırlayarak iktidarın düşmesinde önemli olmuştur.462 Kırgızistan’da “hızla serbest piyasa ekonomisine geçişin” başarısızlığı, ülkenin güney ve kuzey kısmı arasında refah problemleri, Çin’e devredilen toprakların toplumun tepkisini çekmesi, devlet iktidarının Akayev Ailesi tarafından paylaşılması, yolsuzluk ve birçok iç sorunları Kırgız iktidarına karşı ayaklanmasına zemin hazırlamıştır. Doğuda Çin’le kuzeyde Kazakistan’la, Güneyde Tacikistan’la komşu ve “terörle savaş” konusunda 2001’de Bişkek’in yakınlarında 461 B.Sultanov, A. Mahlay, Kazakistan-Rossiya- Evropeyskiy Soyuz: Perspektivıy Strategiçeskogo Partnyorstva, Almatı, KISI, 2009, s. 34. 462 Saynur Giray Bozkurt, “Bağımsız Devletler Topluluğu’nda Renkli Devrimler-Kırgızistan Örneği”, Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 1, 2006, s. 128-129. 184 ABD askeri üs sağlayarak ABD’nin gözünde giderek artan stratejik öneme sahip Kırgızistan, Müslüman dünyaya demokrasinin yayılmasında örnek ülke olmaya başlamıştır. Ancak Kırgız Devlet Başkanı Askar Akayev’in Moskova yörüngesine yaklaşması Beyaz Sarayı öfkelendirmiştir. 2003’te ABD’nin Bişkek’ten 30 kilometre uzaklıkta bulunan askeri hava üssünü devralması Rusya için davet olmuştur.463 Kırgızistan’daki “lale devrimi” ABD Başkanı Bush, Orta Asya’da İran, Çin ve Rusya’nın jeo-stratejik emellerinin engellenmesi için kullanmak istemiştir. Özellikle Rusya’nın “Çin-Hindistan-Rusya” üçgen diplomasisi üzerinde şekillendirmeye çalıştığı ve Avrasya Kıtası’nda jeopolitik kutuplardan biri olma stratejisinin önünde bir set kurmayı ve Avrasya’da kıtasal bir ittifakın ortaya çıkmasını engellemeyi amaçlamıştır. Bunu da eski Sovyetler Birliği coğrafyasında dönüştürerek Rusya’nın kontrolünden çıkarılması, kendi etki alanına dâhil edilmesi hedeflenmiştir.464 Hem iç sorunların meydana getirdiği tepki hem de ABD’nin dış politika aracı olarak kullandığı “demokratik hareketleri destekleme”465 süreci Kırgızistan’daki gösterilerin kitlesel ayaklanmaya dönüşmüştür. Kırgızistan’ın güneyinden başlayan halk ayaklanması Akayev’in iktidarını sona erdirmiş, ülkenin güney ve kuzey kabileleri arasında iktidarın paylaşılması sonucu yeni hükümet kurulmuştur. Ukrayna ve Gürcistan örneklerinde olduğu gibi iktidar değişikliklerinde yumuşak geçiş sağlamasını öngören Freedom House gibi kuruluşlar Kırgızistan’da başlayan olayları 463 Mark MacKinnon, Renkli Devrimlerin Sırrı: Yeni Soğuk Savaş, Ankara, Destek Yayınları, 2008, s. 295. 464 D.V.Dorofeev, “Tsvetnıye Revolyutsii” v Tsemtralnoaziatskom Regione v Kontekste Vneşnepolitiçeskoy Strategii SŞA”, İstoriçeskie Nauki, s. 51-54. http://dspace.nbuv.gov.ua/bitstream/handle/123456789/35561/12-Dorofeev.pdf?sequence=1 465 David Layn, “Tsvetnaya” Revolyutsiya Kak Politiçeskiy Fenomen”, çev, Dmitri Gromazd, Sotsiologiya, Sayı: 1, 2010, s. 18. 185 kontrol edememiş, kontrol özellikle ülkenin güney bölgelerinin klanlarının eline geçmiş, iktidara karşı şiddette başvurma hâkim hal almıştır.466 Kırgızistan’daki iktidar değişikliğinden etkilenen Özbekistan muhalefeti iktidara karşı 12-13 Mayıs 2005’te protestolar başlatmıştır. Fergana Vadisi’nde yer alan Andican şehrinde terör suçuyla yargılanan işadamlarının serbest bırakılmasını talep eden grup, daha sonra hapishane ve idari binalarına silahlı baskın düzenlemiştir. Binaların ele geçirilmesiyle büyüyen protestoları bastırmak için Özbekistan güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu yüzlerce sivil hayatını kaybetmiştir.467 Hem Kırgızistan’daki iktidar değişikliği hem de Özbekistan’da iktidara karşı halk ayaklanmasının sert bir şekilde bastırılmasının beklenenden farklı jeopolitik sonuçları olmuştur. Gürcistan ve Ukrayna gibi “renkli” devrimlerin gerçekleştiği ülkelere nazaran Kırgızistan’daki olaylarda hükümet dışı kuruluşların, Batı tarafından daha az finanse edilmesi ve Kırgız muhalefetinin yabancı bağlantısının daha az olması, iktidara gelen yeni yönetimin dış politika yönünü değiştirmemiştir. Yeni Kırgız yönetimi ülkenin dış politikada her hangi bir değişiklik olmayacağını açıklamış, ilk ziyaretlerini Rusya’ya, Çin’e, Özbekistan’a ve Kazakistan’a gerçekleştirmiştir.468 ABD gibi Rusya da yeni Kırgız hükümetiyle işbirliğine hazır olduğunu açıklamış ve işbirliğini sorunsuz devam ettirmiştir.469 Andican’daki ayaklanmanın İslami örgütlere bağlayan Kerimov, ABD tarafından destek bulamamış, protestocuların kanlı bir biçimde bastırılması insan hakları ihlali 466 Genry Hayl, “Demokratiya ili Avtokratiya Na Marşe?”,(çev) Artyom Smirnov, Jurnal o Buduşem, Sayı: 2(10), Haziran 2007, s. 285-286. 467 Viktoriya Panfilova, “Halifat İdyot!”, Nezavizimaya Gazeta, 19 Ekim 2005. 468 E.F. Troitskiy, “Sovremennıy Politiçeskiy Krizis v Kırgızstane i Ego Mejdunarodnıye Posledstviya”, Vestnik TGU, Sayı: 306, 2008, s. 71. 469 A.Bogaturov, A.Dundiç, Y.Troitskiy, op. cit., s. 45. 186 gerekçesiyle ABD ve AB tarafından eleştirilmiştir. Buna karşın Kerimov ülkedeki tüm yabancı STK’ları ve ABD askeri üssünü kapatmıştır. Rusya ise Andican olaylarında Kerimov’u desteklemiştir.470 Sonuç itibariyle Eski Sovyetler Birliği coğrafyasında meydana gelem “renkli devrimler” Ukrayna ve Gürcistan’ın Batı lehine jeopolitik durumunun değişmesiyle sonuçlanmış, bu ülkeler AB ve NATO’ya üye olmak için fırsat bulmuşlardır. Ancak söz konusu süreç Orta Asya’da ters işlemiştir. Bu bağlamda Kırgızistan dış politika yönünde radikal bir değişim yaşamazken, bu durum Özbekistan’ın ABD ile ilişkilerini askıya almasıyla sonuçlanmıştır. Temmuz 2005’te ŞİÖ Zirvesi’nde taraf ülkelerin bölgedeki ABD askeri üslerinin kapatılması konusunda ortak tavır sergilenmesi, Rusya’nın bölgedeki çıkarları açısından önemli olmuştur. Aynı şekilde ABD ve AB’nin Özbekistan’a askeri ambargo uygulama kararı Rusya’nın Özbekistan’la yakınlaşmasının önünü açmıştır. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından bu yana ilk defa Eylül 2005’te Özbekistan’da Rus-Özbek askeri tatbikatı düzenlenmiş, Kasım 2005’te Rusya ile Özbekistan arasında ittifak ilişkileri antlaşması imzalanmıştır. Bu belgeye göre taraflardan birine yapılan askeri saldırı, tarafların her ikisine de yapılmış sayılacaktır.471 GUAM’dan ayrılan Özbekistan Ocak 2006’da AEB’ye, Haziran’da 2006’da KGAÖ’ye katıldığını duyurmuştur. Özbekistan’ın dış politika yönünü Rusya’ya çevirmesi Moskova’nın bölgede etkinliğini artırmıştır. Özbekistan’ın girişimiyle Rusya, Orta Asya İşbirliği Örgütü’ne (OAİÖ) davet edilmiş, daha sonra bu örgüt AEB’le birleştirilerek varlığı sonlandırılmıştır. Rusya’nın yakın çevresinde jeopolitik hareketliliğinin ciddiyetini 470 Ainur Nogayeva, op. cit., s. 78-79. Rusya ile Özbekistan Arasında İttifak İlişkiler Anlaşması, 16 Ekim 2005, http://archive.kremlin.ru/interdocs/2005/11/14/1934_type72066_97086.shtml?type=72066 471 187 Bkz:, anlayarak BDT coğrafyasında AEB, KGAÖ, Gümrük Birliği, Avrasya Birliği projeler üzerinden bütünleşme sürecini hızlandırmıştır. “Renkli devrimler” Rusya’nın güney sınırlarında lehine işlemiştir.472 Orta Asya’da yaşanan jeopolitik değişimler Rusya’nın bölgede müttefiklerinin sayısını artırmış olsa da Moskova için olumlu gelişen bu durum uzun sürmemiştir. Rusya’nın 2004-2006 yıllarında Özbekistan’la imzaladığı yüksek düzeyli işbirliği daha güçlü bir ittifaka dönüşememiştir. Andican olaylarından sonra Özbekistan’ın ülke içi istikrarını sağlama çabasına girişmesi ve öncesine göre daha dengeli dış politika izlemesi Rusya’nın etkisini sınırlı kılmıştır. Hatta ABD’yle tekrar işbirliğine hazır olduğunu beyan etmesi ve Rusya’nın yanında Çin’le yakınlaşması Rus-Çin rekabetini artırmıştır. Daha önce Özbekistan’la yapılan anlaşmalar olsa da Rusya Özbekistan’da herhangi bir askeri üs ya da tesis elde edememiş, Özbekistan KGAÖ ve AET gibi üyesi olduğu oluşumlara da sınırlı katılım sergilemiştir.473 2-4 Nisan 2008’de NATO’nun Bükreş Zirvesi’ne Putin ile Kerimov birlikte katılması, Rusya’nın Özbekistan’la ilişkileri kötüleşmeden, Özbekistan’ın ABD ve Avrupa’yla ilişkilerin iyileştiği bir döneme girilmiştir. Rusya, Afganistan’daki Uluslararası Koalisyon Destek Güçlerine (ISAF) Rusya üzerinden Avrupa’dan insani destek için hava koridorunu açmayı teklif ederken, Özbekistan, NATO’ya Afganistan’a insani malzemelerin taşınması için Termiz şehrinin kullanmasını teklif etmiştir. Böylelikle Özbekistan büyük güçler arasında “Büyük Oyunu” engellemek, Sovyet tarzı Rus-Özbek ilişkisini aşarak yeni boyut kazandırarak ve bölgede yeni 472 A.M. Akmataliev, “Tsvetnıye Revolyutsii” i Parlamentarizm v Kontekste Protsessov Demokratizatsii Na Postsovetskom Pronstranstve”, Sovremennaya Politika, Sayı: 1(11), 2013, s. 36. 473 E.F. Troitskiy, “Vneşnyaya Politika Uzbekistan’a v 2004-2007 gg.: Ot Strategiçeskogo Partnyorstva s SŞA k Soyuzniçeskim Otnoşeniyam s Rossiyei”, op. cit., s. 95 188 uluslararası ilişkiler modelini şekillendirmek istemiştir. Bu sayede Rusya Orta Asya’da tekrar önemli güç olduğunu kanıtlamış, uyuşturucu, siyasal İslam gibi güvenlik meselelerinde Özbekistan’la işbirliğini sağlamış, Özbekistan rejimini destekleyerek kendisinden tamamen kopmasını da engellemiştir.474 Kasım 2008’de Özbekistan AET üyeliğine son verdiğini duyurmuştur. Kerimov, BDT ve KGAÖ çalışmalarıyla benzerlik taşıdığını ve üye devletler arasında gümrük birliği konularında karşı görüşlere sahip olduğunu gerekçe göstermiştir. 2008’de Avrupa Birliği ve ABD Özbekistan’a karşı daha önce uyguladıkları ambargoları kaldıracaklarını açıklamaları Özbekistan’la Batı arasındaki ilişkilerin tekrar düzelmeye başlamasına neden olmuştur. 2010’da Özbekistan ABD’yle 2010 yılı için işbirliği planı imzalamıştır. Bu belge “siyasi, güvenlik, ekonomik ve insani alanlarında ve Afganistan’da barış ve istikrarın sağlanması konusunda” işbirliğini içermekteydi.475 2006’da Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Türkmenbaşı’nın (Niyazov’un) ölümüyle 1990’ların sonundan itibaren devam eden Rus-Türkmen soğuk ilişkileri değişmeye başlamıştır. Daha önce ulusal ordusunun modernizasyonunu, öncelikle Türkiye olmak üzere, Ukrayna ve diğer ülkelerle işbirliği üzerinden gerçekleştirmekte olan Türkmenistan, 2007’de Türkmenistan Devlet Başkanlığına gelen Gurmanguli Berdimuhammedov’la birlikte Rusya’nın 474 F. Tolipov, “Postsovyetskiye Uzbekistan i Rossiya: İstoriya Povtoryaetsya ili Naçinayetsya”, Tsentralnaya Aziya: Aktualnıye Aktsentı Mejdunarodnogo Sotrudniçestva, Moskova, MGİMOUniversitet, 2010, s. 90-91. 475 Arkadiy Dubnov, “Gosudarstvo-Eto On”, < http://www.globalaffairs.ru/number/n_14572 > (25.04.2014). 189 Türkmenistan’da askeri-teknik işbirliğinin önünü açmış, Türkmen hava kuvvetlerinin modernizasyonu için ortak çalışmalar yapılması öngörülmüştür.476 Türkmenistan’la terörle mücadele konusunda anlık istihbarat paylaşımı antlaşması imzalayan Rusya, Türkmenistan’ın ABD, NATO ve Türkiye’yle askerisiyasi işbirliğine girmesini engellemeye çalışmış, BDT Hava Savunma Sistemleri’ne Türkmenistan’ı da dâhil etmeyi amaçlamıştır. Ancak Türkmenistan’ın dâhil olmak istediği “Nabucco” doğalgaz boru hattı projesinin Rusya tarafından engellenmesi ve Moskova’nın Türkmen enerji kaynakları üzerinde kontrol kurma politikası Aşkabat’ın tepkisine neden olmuş, söz konusu güvenlik ilişkilerinde ilerleme sağlanamamış ve Rusya’nın Türkmenistan politikası başarıya ulaşamamıştır.477 Bu dönemde Rusya’nın Tacikistan politikasında da olumlu gelişmeler yaşandı. 2005’ten itibaren yılda 80 Tacik askerine Rusya’nın askeri okullarında eğitim sağlayan Moskova, 2006’da Rusya Tacikistan silahlı kuvvetlerine 26 milyon dolar değerinde dört helikopter, iki Mi-25 savaş uçağı ve iki askeri-nakliyat Mı-8 helikopteri gibi askeri destekte bulunmuştur. 2007’de Rusya’nın askeri yardımları yıllık 30 milyon dolara çıkmıştı. Bu yıldan itibaren başlatılan Tacik ordusunun Rus silahlarıyla donatılmasının değeri 1 milyar dolar civarındadır. 3,500 milyar dolarlık GSMH’ye sahip Tacikistan’ın % 30’una tekabül etmektedir. Hem Tacik ordusuna sağladığı askeri-teknik destek üzerinden, hem de 201. askeri üssün güçlendirilmesiyle Rusya Tacikistan’da olduğu gibi Orta Asya’da da istikrarın ve güvenliğin garantörlüğünü üstlenmiştir. Aynı zamanda Tacik ordusunu kendi silahlarına bağımlı kılmaya da devam etmektedir. Rus silahları ve askeri araçlarla 476 V. Paramonov, O. Stolpovskiy, “Rossiya v Tsentralnoy Azii: Dvuhstoronneye Sotrudniçestvo v Voennoy Sfere”, Advanced Research and Assessment Group, 08/15 Rapor, Mayıs 2008, s. 18-19. 477 A.Bogaturov, A. Dundiç, E. Troitskiy, Otlojennıy Neytralitet…, op. cit., s. 56-58. 190 (uçak, helikopter, tank, zırhlı araç vs) donatılmış Tacik ordusu bu silahların ve araçların kullanılması için Rus askeri okullarından eğitim almaları da sürekli hale gelmekte ve bağımlılığı artırmaktaydı. Böylelikle Rusya Tacikistan’ın askeri-sanayi komplekslerini kendi kontrolüne almayı amaçlamaktaydı.478 Rusya’nın Tacikistan’la yapmış olduğu askeri üsleri bulundurmasına ilişkin antlaşmaya dayanarak 2007’de Duşanbe’deki birliklerini Ayni Havaalan’ına konuşlandırmaya başlamıştır. Antlaşma Rus birliklerinin yanında Tacik Hava Kuvvetleri’nin de yer almasını öngörmekteydi. Ancak Rusya birliklerin bulunacağı Ayni hava alanının yapılandırılması için 5 milyon dolar yatırım yapılması karşılığında bu bölgeye tek başına yerleşmeyi planlamaktaydı. Bu da finansal zorluklar çeken Tacikistan’ın başka yollar aramaya başlamasına neden olmaktaydı Rusya’yla stratejik işbirliğini garantileyen Tacikistan, kendi topraklarında ABD’nin askeri üs kurma umudunu canlandırarak maddi gelir elde etmek için harekete geçmiştir. Bu durum Rusya’nın geri adım atmasına ve Tacikistan’a da uygun bir şekilde Ağustos 2008’de “Gissar” havaalanını ortak kullanmasına ilişkin antlaşma imzalanmasıyla sonuçlanmıştır.479 2005 Mart darbesinden sonra Kazakistan’ın da desteğiyle Kırgızistan’ı kendi etki alanında tutmayı başaran Rusya, 2006’da Kırgızistan’la KGAÖ Kolektif Acil Müdahale Gücü’nün bileşenlerinde Kant’taki askeri hava üssünün genişletilmesine dair anlaşma yapmıştır. Rusya’yla askeri-siyasi işbirliğini arttırması sonucu Rus yatırımlarını ülkesine çekmeyi ve ülkesinin kalkınması için stratejik öneme sahip Narın nehrindeki barajların inşasına maddi destek elde etmeyi amaçlayan 478 O.G. Zakrjevskaya, op. cit., s. 272-273. Andrey Korbut, “Rossiya Prirastayet Bazoy v Ayni”, Voenno-Promışlennıy Kuryer, Sayı: 36(252), 10-16 Eylül 2008, s. 12. 479 191 Kırgızistan, ülkede bulunan ABD’nin Manas askeri üssünün bölgede İran’a karşı operasyonlar için kullanılmasını yasaklamıştır. Bu vesileyle üssün kira bedeline ilişkin değişiklik yapılmasını talep etmeye başlamıştır. Daha A.Akayev döneminde başlayan ve Oş şehrinde ikinci bir ABD askeri üssün açılmasına ilişkin görüşmelere son verilmiştir480 Şubat 2009’da ABD askeri üssünü kapatacağını açıklayan Kırgızistan, Haziran’da yapılan yeni antlaşmayla Amerikan askeri üssünü uluslararası transit merkezine dönüştürmüş, Manas üssünün kirasına ilişkin yeni bir antlaşma yapmıştır. Rusya’yla olan ülkenin güneyinde ikinci bir Rus askeri üssün inşası konusundaki görüşmeleri de durdurmuş, askeri silah üreten “Dastan” Şirketinin % 48 hisse senedinin Rusya’ya devretmesine ilişkin anlaşmayı yerine getirmekten vazgeçmiştir. Rusya buna cevaben 2009’da Kambarata Baraj’ının inşa edilmesini öngören kredinin verilmesini dondurmuştur.481 2000’nin son çeyreğinde liberal görüşleriyle bilinen yeni Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev dış politikaya yoğunlaşırken, Başbakanı görevini üslenen Vladimir Putin ağırlığını ülkenin iç politikası ve ekonomik kalkınma sorunlarına yönelmiştir. Dünya ekonomik krizi, 2008-2010 yılları arasında Rusya’nın Orta Asya politikasında olumsuz bir dönem olmuştur. Ekonomik krizden neredeyse etkilenmeyen Çin’in Orta Asya’da yeni pazarlar arayışına girmesi, Rusya’yı olumsuz etkilemiştir. Artık Afganistan sorununun yanında Orta Asya’da artan ekonomik ve 480 Murat Laumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politologii i Mirovoy Geopolitike”, Cilt: 5, Almatı, KISI, 2009. 95-95. 481 A.Bogaturov, A. Dundiç, E. Troitskiy, Otlojennıy Neytralitet…, op. cit., s. 48-49. 192 siyasi gücüyle Çin, Rusya için önemli mesele haline gelmeye başlamıştır. Çin’in bölgedeki etkisini sınırlamak Rusya’nın önemli hedeflerinden biri haline gelmiştir.482 2010’da Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev’in devrilmesine temkinli yaklaşan Rusya, yeni Kırgız yönetimini destekleyerek işbirliğini sürdürmeye çalışmıştır.483 2011’de Orta Asya ülkelerinde 2014’te sona erecek Rus askeri üslerinin sözleşmesini tekrar uzatılmasına ilişkin Rusya’yla Tacikistan ve Kırgızistan arasında tartışma başlamıştır. Moskova, eğer Kırgızistan ve Tacikistan kendi dış güvenliklerini sağlamak için Rusya’nın desteğini almak istiyorlarsa Rus askeri gücünün ülkelerinde bulunması gerektiğini öne sürmeye başlamıştır. Kırgızistan ve Tacikistan ise ülkesinde bulunan Rus askeri gücünü kendi dış güvenlik sorunlarının çözümüne karşı bir imkân olmaktan ziyade, üsleri maddi kaynak elde etmek için koz olarak görmekteydiler.484 482 Zakrjevskaya, op. cit. s. 250-251. A.Bogaturov, A. Dundiç, E. Troitskiy, Otlojennıy Neytralitet…, op. cit., s. 51. 484 Anna Mamveeva, “İzbiratelnoye Uçastiye: Buduşaya Rol Rossii v Tsenkralnoy Azii”, Analitiçeskiy Obzor Po Tsentralnoy Azii, Sayı: 3, Temmuz 2012, s. 4. 483 193 Harita 12. Rusya’nın Sınır Dışındaki Askeri Üsleri Kaynak: http://3wwar.ru/rossiya-ukreplyaet-zarubezhnyie-voennyie-bazyi (Erişim Tarihi: 13 Temmuz 2014). Kırgızistan ülkesinde bulunan Karakol ve Kara-balta’da askeri radar üssü, Maylı-Suu’da bulunan radyo sismik laboratuarı için Rusya’nın ödemesi gereken yıllık 4,5 milyon dolarlık borcunu ödemediği, üslerle ilgili sözleşmenin Rusya’nın talep ettiği 49 yıllığına değil de 15 yıllığına uzatacağını öne sürmeye başlamıştır. Tacikistan ise 201. askeri üssün kira bedelini 250 milyon dolara artırdığını açıklamıştır.485 Bu taleplere karşı Rusya ise, zaten farklı kanallarla ülke ekonomisine katkıda bulunduğunu dile getirmeye başlamıştır. Rusya, söz konusu ülkelerden gelen işçilere 485 İvan Safarov, Elena Çernenko, “Rossiyskiye Bazı Stavyat na Zaşitu Ekonomiki”, Kommersant, 12 Temmuz 2012, s. 6. 194 imkân tanıdığını, bunların kendi ülkelerine sağladığı ekonomik katkının (örneğin Tacikistan’ın GSMH’ sının % 50’sine Kırgızistan’ın ise % 30’u yakındır) ülke ekonomisi için hayati olduğunu öne sürmeye başlamıştır.486 Rusya’yla söz konusu iki Orta Asya devleti arasında çıkan üsler tartışması Vladimir Putin’in 2012’de tekrar Devlet Başkanı seçilmesiyle çözülmüştür. Rusya bu dönem ikili ilişkilere ağırlık vermeye başlamıştır. Buna göre Kazakistan’la yüksek düzeyli askeri ve ekonomik entegrasyon öngören Rusya, Kırgızistan ve Tacikistan’a yapacağı askeri ve ekonomik yardım öngörmüştür. Kazakistan Moskova’nın öncelikli ortağı olurken, Tacikistan ve Kırgızistan klasik anlamda “müşteri” ülke konumuna gelmiştir. Özbekistan ve Türkmenistan’la mütevazi ilişki öngörören Rusya, bu iki ülkenin daha serbest dış politika izlemesine razı olmuştur. 487 Rusya 2012’den itibaren Orta Asya ülkeleri arasında dengeyi koruyarak ilişki kurmanın yerine, Kırgızistan ve Tacikistan’a sağlayacağı maddi destek karşısında sıkı işbirliğine ve Rusya’nın bölgedeki dış politika çıkarlarına destek vermelerini talep etmeye başlamıştır.488 2012’de Moskova ile Bişkek arasında sadece ikili ilişkileri düzenleyen değil, aynı zamanda Rusya’nın bölgedeki “kırmızı çizgilerini” belirleyen ve Özbekistan’ın endişesine neden olan birkaç önemli antlaşma yapmıştır. Taraflar Rusya’nın Kırgızistan’da bulunan tüm askeri üslerinin (Karakol ve Karabalta’da askeri radar üssü, Maylı-Suu’da radyo sismik laboratuarı ve Kant’ta askeri 486 2010’da Tacikistan 2,2 milyar, 2011’de ise 3,039 milyar dolara çıkarmış, Özbekistan 2010’da yılına göre 1,5 kat artırarak 2011’de 4,276 milyar dolar düzeyine getirmiş, Kırgızistan ise, 2010’a göre %43 artırarak 1,572 milyar dolara çıkarmıştı. Türkmenistan işçilerinin ülkesine sağladığı gelir ise 35 milyon doların düzeyindeydi. Payrav Çorşanbayev, “Denejnıye Perevodı iz Rossii v 2011 godu Sostavili 50% VVP Tadjikistana”, < http://news.tj/ru/news/denezhnye-perevody-iz-rossii-v-2011godu-sostavili-50-vvp-tadzhikistana > (25.04.2014). 487 Aleksandr Kuli, “Novıy Rossiyskiy Kurs v Tsentralnoy Azii: Otkaz Ot Politiki Sferı Privilegirovannıh İnteresov v Polzu Taktiki “Razdeliyay i Vlastvuy”?”, PONARS Evraziya, Sayı: 261, Temmuz 2013, s. 5. 488 Ibid., s. 7. 195 hava üssü) tek bir komutanlık altında birleştirilmesine karar vermiştir. Böylelikle Kırgızistan askeri bir tesisin/üssün kirasını ve sözleşmesinin uzatılmasına ilişkin ayrı ayrı pazarlık yapma olanağını kaybetmiştir.489 Ekim 2012’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Duşanbe ziyaretiyle Tacikistan’da bulunan üslerle ilgili antlaşmaya varılmıştır. Antlaşmaya göre 201. askeri üssün Tacikistan’da varlığı 2042 yılına kadar devam edecekti. Rusya bunun karşılığında ülkesinde bulunan Tacik işçilerine imtiyazlı rejime tabi tutacak ve Tacikistan’a Rus hidrokarbon kaynaklarının ihracatında gümrük tarifelerini kaldıracaktı. Ayrıca Rusya Tacik ordusunun silahlandırılması için 200 milyon dolar destek ve Tacikistan’ın barajlarının inşaatına maddi yardım sözü vermiştir. Ancak bu anlaşmaların onaylaması konusunda sorunlar çıkmaya başladı. Tacik liderinin Tacikistan ziyaretinde Rusya Başbakan Yardımcısı Dmirtiy Rogoniz, Taciklerin güvenlik kurallarını ihlal ettikleri nedeniyle ve Afganistan kaynaklı uyuşturucuların Tacikistan’dan gelen trenlerle kolayca Rusya’ya sokulduğunu dile getirerek, tren seferlerini geçici durdurulması gerektiğini ve ilerleyen zamanlarda ise BDT ülkelerinde gelen işçilere vize uygulanacağını söylemiştir. Tacikistan tarafı söz konusu tren seferlerinin Tacik işçilerin Rusya’ya giden en önemli ulaşım güzergâhı olduğunu belirterek getirerek endişesini dile getirmiştir. Rusya, Tacikistan’dan gelen trenleri durdurmamış ve işçilere vize uygulaması yapmamış olsa da Tacikistan’ın ABD’yle pazarlık yaptığı gerekçesiyle Tacikistan’ın talep ettiği barajların inşasının finanse edilmesi ve ordunun modernizasyonuna ilişkin isteğini reddetmiştir.490 489 Sergey Kuksin, “Rossiya i lirgiziya Podpisali Soglaşenie ob Obedinennoy Voennoy Baze”, Rossiyskaya Gazeta, 20 Eylül 2012. 490 Jumabek Sarabekov, “Prezidentskiye Vıborı 2013 goda v Tadjikistane: Vnitrenniye i vneiniye Faktorı”, Analitiçeskoe Obozreniye”, Sayı: 13, Almatı, IWEP, 2013, s. 18-19. 196 Özbekistan’ın KGAÖ’den ayrılmasıyla Rus-Özbek ilişkilerinin zora girmesi bölgede pozisyonunu korumak isteyen Rusya için Afganistan’la sınırı olan Tacikistan’ın önemini artırmıştır. NATO askerlerinin Afganistan’dan çekilmeye başlamasıyla güvenlik konularında yeni gelişmelerin meydana geleceği beklentisi, Rusya’yı olduğu gibi Tacikistan’ın da güvenlik alanında ilişkilerini düzeltmesine itmiştir. Ekim 2013’te Tacikistan Parlamentosu Rus askeri üslerin ülkesinde bulunmasına ve statüsüne dair antlaşmayı onaylamıştır. Belge Rus askeri varlığının 2042 yılına kadar uzatılması, Rusya’nın Tacik ordusuna askeri-teknik yardım yapılması, Tacik ordusunun modern silahlarla donatılması ve askeri kadrolarının karşılıksız olarak eğitilmesini öngörmekteydi. Bunun yanında Tacik Parlamentosu, Tacik işçilerin Rusya’da bulunmalarına dair antlaşmayı da onaylamıştır. Buna göre Tacik işçileri 15 gün kayıt olmadan Rusya’da bulunabilecek, üç seneye kadar çalışma işçilere izni verilebilecekti.491 Rusya Kazakistan’la da güvenlik alanında ilişkilerini kuvvetlendirmeyi sürdürmüştür. 2010’da Rusya Kazakistan’la üç askeri tatbikat gerçekleştirmiş, aynı sene 15.000 Kazak askeri Rus askeri personeli tarafından eğitilmiştir.492 Ocak 2013’te Ortak Hava Savunma Sistemleri’nin inşası için imzalanan ve onaylanan antlaşmayla Rusya güney hava sınırlarının güvenlik alanını genişletmiş, Kazakistan’ı ise bölgesel güvenlik sistemi içerisine güçlü bir şekilde dâhil etmiştir. Ortak Hava Savunma Sistemleri Komutanlığı’nın, Rusya ve Kazakistan Devlet Başkanları tarafından atanması ve iki ülkenin Savunma Bakanlığı temsilcileri tarafından 491 “V Tadjikistane Ratifitsirovan Dogovor Po Rossiyskoy Voennoy Baze”, Nezavisimaya Gazeta, 1 Ekim 2013, < http://www.ng.ru/news/444969.html > 492 Utku Yapıcı, “Kazakistan’ın Dış ve Güvenlik Papitikasında Çok-Vektörlülük”, Uluslar arası Sistemde Orta Asya: Dış Politika ve Güvenlik, (der.), M.Turgut Demirteper, Güner Özkan, Ankara, USAK Yayınları, 2013, s. 210. 197 yürütülmesi öngörülmüştür.493 11 Ekim 2013 tarihinde Rusya ile Kazakistan arasında dostluk ve ittifak antlaşması imzalanmasıyla494 daha önce ekonomik, ticari, askeri ve askeri-teknik alanlarını kapsayan işbirliği ve entegrasyon ilişkilerini güçlendirmeye gidilmiştir.495 3 Şubat 2014’te Rusya ve Kırgızistan Savunma Bakanları arasında yapılan görüşmelerde, Rusya aynı zamanda Kırgızistan’daki Kant askeri hava üssünün genişletilmesi,496 Kırgız Silahlı Kuvvetleri’yle ülkede bulunan Rus askeri üslerin kullanılmasına ilişkin ortak planlanması konusunda anlaşmıştır.497 Rusya ayrıca 1 milyar dolar değerinde askeri yardım yapacağı konusunda söz vermiştir. Özellikle söz konusu yardımlar sınır güvenliğinin sağlanmasına ilişkin olup, askeri araçlar, uzay cihazları ve helikopterlerin temin edilmesi öngörülmekteydi. Özbekistan’ın KGAÖ’den ayrılması, Özbekistan’ın Kırgızistan ve Tacikistan sınırlarında silahlı çatışmaların yaşanması, Orta Asya ülkeleri arasında gerginliklerin ve bölge içi çatlakların daha da artacağını göstermektedir. ABD’yle yakınlaşmaya giden Özbekistan’ın su sorunları nedeniyle komşularıyla (Kırgızistan ve Tacikistan’la) ilişkilerinin gerilmesi Kırgızistan ve 493 Tacikistan’ın Rusya’nın desteğiyle “Putin Ratifitsiroval Soglaşeniye o Yedinoy PVO s Kazahstanom”, <http://vz.ru/news/2013/12/30/666559.html> (15.02.2014). 494 “Putin i Nazarbayev Podpişut v Yekaterinburge Dogovor o Soyuzniçestve”, < http://www.vz.ru/news/2013/11/11/658943.html> (15.02.2014). 495 Rusya ile Kazakistan Arasında 21. Yüzyılda İyi Komşuluk ve ittifak Anlaşmasının Tamamı için Bkz: < http://asozd2c.duma.gov.ru/addwork/scans.nsf/ID/BE6C74E57F88B2AD43257CBB0051A969/$FILE/4 99260-6.PDF?OpenElement > 496 “Çetıre Şturmovika Su-25SM Popolnyat Aviabazı “Kant” v Kirgizii”, < http://ria.ru/defense_safety/20140203/992756790.html > (7.05.2014). 497 “Sergey Şoydu: Minoborony RF Planiruyet Usilit Bıevoy Potentsial Svoey Avizbazı v Kante” < http://itar-tass.com/politika/934669 > (7.05.2014). 198 silahlanmalarına neden olmuştur. Rusya ise Kırgızistan ve Tacikistan üzerinden Özbekistan’a karşı bölgede güç dengesini sağlamaya çalışmıştır.498 Sonuçta askeri üsler üzerinde Rusya bölgede uzun vadeli varlığını ve pozisyonunu koruyabilmiştir. Bunu yaparken bölge ülkeleri üzerinde, göçmen işçilere yönelik yaptırımlar ve ekonomik desteğinin geri çekilmesi gibi zorlayıcı yöntemler kullanmaya başlamıştır. Daha önce Orta Asya ülkeleri arasında su sorunlarında meydana gelen gerginliklerde (ve çıkabilecek olası çatışmalarda) tarafsız olan Rusya, bundan sonra yukarı kıyı ülkeleri olan Kırgızistan ve Tacikistan’ı desteklemeye başlamıştır. Putin’in her iki ülkeye yaptığı ziyaretler sonucu bölgedeki dengeler radikal bir şekilde değişmeye başlamıştır. Kırgızistan’ın Narın ve Tacikistan’ın Vahş sınır aşan su rejimleri, Moskova’nın etkisi altına girmiştir. Kırgızistan ve Tacikistan’ın hidroelektrik santrallerini çalıştırmaya başlatmaları durumunda bu ülkeler Taşkent’e baskı aracı elde etmiş olup Özbekistan’ın bölgesel lider olma çabalarını da ortadan kaldırmış olacaktı. Bu durumda Özbekistan ya bölgedeki jeopolitik gerçekleri kabul etmek zorunda kalacak ya da Rusya’nın bölgedeki gücünü dengelemek için ABD’yle ittifaka gidecekti. Bu durumda Rusya-Kırgızistan-Tacikistan ittifakına karşı ABD-Özbekistan ittifakı ortaya çıkacaktı.499 Rusya Orta Asya Devletleri’ni elinden geldiği kadarıyla özellikle Kırgızistan ve Tacikistan gibi daha zayıf bölge ülkelerinin ordu ve güvenlik güçlerini güçlendirerek, sınır dışından gelebilecek terör örgütleri gibi tehditlere karşı savaşma 498 Andrey İvanıv, “Zaçem Rossiya Do Zubov Voorujayet Kirgizskuyu i Tadjikskuyu Armiyu”, < http://newsland.com/news/detail/id/1203063/ > (27.04.2014). 499 S. Astahova, “Vizit V.Putina v Bişkek i Duşanbe: Geotrategiçeskiy Aspekt”, Rossiya i Novıye Gosudarstva Evrazii, Sayı: 4, 2012, s. 43-45. 199 kabiliyetlerini artırmak ve iç isyanlara karşı rejimlerini ayakta tutabilmelerini sağlamaya çalışmaktadır. Rusya bu tür yardımlarıyla aynı zamanda bölge hükümetlerini kendi lehine bir pozisyona getirmeyi amaçlamaktadır.500 V. Enerji Politikaları Rusya enerji üretici bir ülkedir. Enerji kaynaklarının ihracatı hala Rusya’nın en önemli gelir kaynağıdır. Enerji kaynaklarına artan iç talebe rağmen, petrol ve doğalgaz ihracatının artırılması ülke için hayati öneme sahiptir. Bu ihracat federal bütçelerinin % 50’sinden fazlasını, tüm ihracat tutarının ve döviz gelirlerinin % 70’ini ve Rezerv Fonu ile Refah Fonu’nun % 100’ünü karşılamaktadır. Bu durum Rus ekonomisinin çeşitlendirilmesi durumunda bile güçlü bir şekilde devam edecektir.501 Rusya’nın enerji kaynaklarının (petrol ve doğalgaz) en önemli tüketicileri batıda Avrupa, güneyde Türkiye ve doğuda Çin’dir. Rusya’nın bu ülkelere petrol ve doğalgaz ihracatının kesintisiz devam edebilmesi, Rusya’nın ne kadar egemen olduğuna bağlı olacaktır. Yani söz konusu tüketicilere enerji kaynaklarını doğrudan sağlayabileceğine bağlı olacaktır. Rusya aynı zamanda Avrasya enerji kaynaklarına erişimine sahip ve kendisine rakip olabilecek İran, Kazakistan, Azerbaycan ve Türkmenistan gibi dört komşuya sahiptir. Bu ülkeler Rusya’ya rakip olabilecekleri gibi enerji alanında işbirliğine de girebilirler. Rusya Avrasya enerji kaynakları üzerinde etkisini sürdürebilmesi için birkaç amacı yerine getirmesi gerekmektedir. Bu da Rusya’nın Avrasya kıtasından enerji kaynaklarına doğrudan erişiminin sağlanması ve Avrasya enerji üreticisi 500 ülkeler arasında ortak enerji Dmitriy Gorenburg, “Tsentralno-Aziatskiye Armii i Silı Bezopasnosti: Otsenka Rezultatv İnostrannoy Pomoşi”, PONRAS Evraziya, Sayı: 297, Eylül 2013, s. 2. 501 Yevgeniy Primakov, Rusyasız Dünya, İstanbul, Timaş Yayınları, 2010, s. 126. 200 işbirliğinin/ortaklığının kurulmasıdır. Ancak ABD başta olmak üzere Türkiye dâhil Batılı ülkeler ise tam tersi politikalar izleyip Avrasya enerji kaynaklarının güvenilir akışını sağlamakla birlikte bu akışın kendileri tarafından kontrol edilmesini amaçlamaktadır. Bu bağlamda Rusya’nın enerji politikası ulusal çıkarlarının korunması açısından en önemli alandır.502 En başta ABD’nin Rusya’nın etrafından dolaşarak, Hazar Havzası ve Orta Asya’nın petrol ve doğalgazını Orta Avrupa’ya taşınacak boru hatları sisteminin inşaatını destekleme çabası vardı. Hazar Havzası’nın devasa petrol ve doğalgaz rezervleri enerji kaynakları açısından hala önemli mücadele alanı olmasına sebebiyet vermekteydi. Bu bölgenin Avrupa ile petrol ve doğalgaz bağlantısı, mevcut Rusya üzerinden geçen boru hatlar üzerinden gerçekleştirebilse de Rusya’yı Hazar Havzası ve Orta Asya enerji kaynakları üzerindeki etkisini zayıflatmak ve enerji projelerinin dışında tutmak için TRAECA gibi alternatif güzergâhlar öne sürülmeye başlanmıştır.503 Aynı dönem Hazar Denizi’nin kuzeyinden Rusya üzerinden ve güneyinde İran üzerinden yeni projeler başlatılmıştır. Türkmen doğalgazını İran üzerinden Türkiye’ye ulaştıran proje öne sürülmüş, 1998’de İran, Kazak petrollerini Basra’ya ulaştıracak petrol boru hattı projesini teklif etmiştir. Hazar Denizi’nin “statü sorununu” kullanarak Batı’nın projelerini engelleyen Rusya, Hazarın kuzeyinde enerji alanında atılımlar yapmaya başlamıştır. 1998’de Kazakistan’la Hazar Denizi’nin kuzey kısmının deniz tabanının paylaşılmasına ilişkin antlaşma imzalanmıştır. Bu antlaşma Rusya’ya Kazakistan’la birlikte kaynakların işletilmesine 502 503 A.Dugin, “Energetiçeskaya Geopolitika”, Geopolitika, Sayı: 3, 2010, s. 8-11. Primakov, Rusyasız Dünya, op. cit., s. 139-140. 201 olanak tanırken Rusya’nın çıkarlarına ters düzen boru hatlar projelerini engelleye bilmesi için yasal yetki vermiştir. 2001’de tamamlandıktan sonra Hazar Boru Hattı Konsorsiyum (HBHK) projesi, Kazakistan’ın Tengiz yataklarını Rusya’nın Karadeniz’deki Novorossiysk limanına bağlamasını öngören antlaşma Batı politikalarına önemli darbe vurmuştur. HBHK projesinin yanında modernizasyonu tamamlanan Atırau-Samara boru hattının Kazakistan petrolleriyle kapasitesini artırarak Bakü-Ceyhan projesine petrol yetersiz bırakılarak engellemesi amaçlamıştır.504 Harita 13. Rusya-Kazakistan Hazar Petrol Boru Hattı Konsorsiyumu Kaynak: http://www.rosngp.ru/r_projects/projects_ktk.php (Erişim Tarihi: 13 Temmuz 2013) 504 Sultan Akimbekov, “Rossiyskaya Politika v Tsentralnoy Azii (Sstoyaniye i Perspektivı)”, Pro et Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, 77-78. 202 Rusya’nın Orta Asya enerji boru hatları üzerindeki hâkimiyeti ilk başta Kazakistan’dan petrol boru hattının ve Türkmenistan’dan doğalgaz boru hattının Hazar Denizi üzerinden inşa etme çabalarını sürekli engellemesi nedeniyle gerçekleşmiştir. Rusya 1999’dan 2008’e kadar bu amacına ulaşmıştır. Kuzey güzergâh enerji kaynaklarının ihracatı için hala önemini korurken, trans-Hazar güzergâhı hala hayata geçirilmemiştir. Kazakistan petrollerinin ihracatı Rusya üzerinden Sovyetler Birliği’nin (Üzen-Atırau-Samara, Kenkiyak-Ordk ve Mahaçkala-Novorossisk) petrol boru hatları sistemleri üzerinden yapıldığı gibi, Tengiz-Novorossliysk Hazar konsorsiyumu üzerinden de yapılmaktadır. Türkmenistan doğalgazının ihracatı ise Sovyetler Birliği döneminde inşa edilmiş “Orta Asya-Merkez” boru hatlar sistemi üzerinden gerçekleşmektedir. Bunun yanında Rusya Türkmen doğalgazının bu güzergah üzerinden doğrudan Avrupa piyasasına çıkmasını engellemekte, Türkmen doğalgazını dünya piyasası fiyatlarından çok düşük fiyatlara almakta, ya da Sovyetler Birliği coğrafyasında tekrar satılması için arabuluculuk üstlenerek her alanda Türkmen doğalgaz ihracatını kontrol etmekteydi.505 505 Kazantsev., op. cit., s. 151- 152. 203 Harita 14. Orta Asya-Merkez Doğal Gaz Boru Hattı Kaynak: http://www.gazprom.com/about/production/projects/pipelines/central-asia/ (Erişim Tarihi: 13 Temmuz 2013) Özellikle Putin döneminde Rusya enerji alanında işbirliği Orta Asya ülkelerine karşı da dış politika aracı olarak kullanmıştır. Bölge ülkeleriyle enerji alanındaki ilişkiler hem Rusya’nın enerji ihtiyacına cevap verecek hem de söz konusu ülkelerin Rusya ile ortak hareket ederek nüfuz mücadelesinde Rusya’nın duruşunu güçlendirecekti.506 2000’lerin Gazprom’un bölgede aktif faaliyetleri ve Moskova’nın enerji alanında saldırgan stratejisi sayesinde Orta Asya’yı Rusya’nın enerji, ekonomik ve jeopolitik yayılma alanı haline getirmiştir. Dünyanın en büyük doğalgaz şirketi Gazprom’un, Kremlin tarafından kontrolünü sağlaması Rusya’nın dış politika hedeflerine ulaşması açısından önemli araç haline gelmiştir. 2000’lerin ilk yarısında Gazprom Orta Asya’daki tüm doğalgaz akımlarının tek başına hâkimiyetini sağlamıştı. Gazprom 2000’lerin ilk yarısında Hazar Denizi’ndeki dış 506 Mühdan Sağlam, Gazpro’un Rusyası: Rusya’da Devletin Dönüşümü, Ankara, Siyasal Yayınları, 2014, s. 241. 204 güçlerle enerji rekabetinde Rusya’nın çıkarlarını savunabilmek için üç alanda kendisine stratejik hedef belirlemiştir. Bunlar: enerji kaynaklarının ihracatında mevcut Rus boru hatlarının kullanılmasını sağlamak, Rusya’nın petrol ve doğalgaz şirketlerini bölgeye yerleşmesini ve projelerde maksimum yer almasını sağlamak, elverdikçe Rusya’nın çıkarlarına ters düşen projelerin Hazar Denizi statüsünü öne sürerek tıkanmasını sağlamaktır.507 2001’de Gazprom Kazakistan’ın devlet şirketi Kazmunaygaz arasında doğalgaz alanında işbirliği anlaşması imzalamış, 2002’de iki şirket arasında doğalgaz alımı ve pazarlaması için KazRosGaz ortak girişimini kurmuşlardır. 2002’de Rus petrol şirketi Transneft ile Kazakistan arasında yapılan anlaşmayla ilk olarak Kazak petrol ve doğalgazının Rusya boru hatlarıyla Avrupa’ya taşınması sağlanmıştır. 2002’de Gazprom Uzbekneftegaz’la 2003-2012 yılları arasında Özbekistan’dan 10 milyar metreküp doğalgaz ithal edilmesine ilişkin anlaşma imzalamıştır. 2005’te Gazprom Özbekistan’ın Uztransgaz şirketiyle Türkmen doğalgazının Özbekistan topraklarından geçirilmesi için anlaşma imzalamıştır.508 Orta Asya ülkelerinin doğalgaz sektörünün tamamında tekelini kurmak isteyen Gazprom Kazakistan’la 25 yıllığına enerji alanında stratejik işbirliği anlaşması imzalamıştır. Rusya, Nisan-Mayıs 2003’te Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’la enerji alanında 25 yıllığına birkaç stratejik anlaşma imzalamıştır. Buna göre Rusya bu ülkelerde doğalgaz ihracatı, petrol ve doğalgaz yataklarının ortak işletilmesi, boru hatlarının döşenmesi, bölgede eskimiş tesislerin yenilenmesi projesini gerçekleştirecekti. Gazprom Kırgızistan’ın doğalgaz ulaşımı, 507 Murat Maumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politologii i Mirovoy Geopolitike, Cilt: 5, Almaty, KİSİ, 2009, s. 85. 508 Sağlam, op. cit., s. 143-146. 205 kompresör istasyonların ve tesislerin ve ülkenin diğer doğalgaz altyapılarının imar ve inşasını üstlenilmiştir. Gazprom’un Kırgızistan’daki en önemli amaçlarından biride ülke üzerinden transit doğalgaz boru hatlarının diğer ülkelere (Çin’e) inşasının üslenmesidir. Rusya’nın bölgedeki diğer önemli amacı Türkmenistan’la işbirliğine giderek ülkenin doğalgaz ihracatını kontrol etmekti. Türkmen doğalgazını kontrol ederek kapsamlı yatırımları gerçekleşmesini garantilemek isteyen Rusya, Türkmenistan’ı kendi hamisi durumuna getirmiştir. Rusya-Türkmenistan ilişkileri, Rusya’nın Gazprom aracılıyla Türkmenistan doğalgaz gelirlerini kontrol eder hale gelmiştir..509 Özellikle Türkmenistan ve Kazakistan olmak üzere, Özbekistan’ın doğalgaz üretiminin Gazprom tarafından yapılması, Orta Asya ülkelerinin Avrupa’ya, Çin’e ve Güney Asya’ya ihracatının Gazprom tarafından yapılması, Rusya’nın küresel piyasalarının kontrol edilmesi için fırsat olacaktır.510 Eski Sovyetler Birliği coğrafyasından uluslararası ve bölgelerarası ulaşım hatları projelerinin hızlı inşa edilmesi ve var olanların modernizasyonu, Putin’in dış politikasında en önemli çabalarından birisi olmuştur. Bu projelerin çoğu dünyada petrol ve doğalgaz taşımacılığına ilişkindir. Dünyada artan petrol fiyatları Rusya’nın da petrol üretimini artırarak küresel lider olma hedefini pekiştirmiştir. Şubat 2002’de Putin Rusya’nın ve Orta Asya’daki doğalgaz üreticisi ülkelerin dünya doğalgaz piyasalarında pozisyonlarını güçlendirmek için “doğalgaz OPEC” projesini teklif etmiştir. Türkmenistan tarafından destek bulamayan bu teklif 2003’te Kazakistan tarafından desteklemiştir. Nazarbayev öncülüğünce BDT Devlet Başkanları enerji politikalar ve doğalgaz üretici ülkelerin çıkarlarının korunmasına ilişkin ortak 509 Maumulin, op. cit., s. 86-88. Dominik Finon, Rossiya i İdeya Sozdaniya “Gazovoy OPEK”: Realnaya ili Mnimaya Ugroza?, Rapor, Paris, IFRI, Ekim 2007, s. 19. 510 206 beyanda bulunmuştur. BDT coğrafyasından “Ortak Enerji Alanı” inşa edilmesinde ilk adım olarak görülen bu proje, başta Rusya ile Kazakistan arasında olmak üzere, (doğalgaz fiyatlarının petrol fiyatlarından bağımsız olarak) doğalgaz üretici ve tedarikçi ülkelerin ve üçüncü ülkelere doğalgaz ihracatı konusunda çıkarlarını koruma mekanizması olarak işlev göstermeyesi amaçlanıyordu.511 2005’te Rusya Devlet Başkanı Putin’in, Rusya Güvenlik Konseyi toplantısında dile getirdiği “enerji alanında süper güç” konsepti Rus dış politikasında yeni bir dönemi başlatmıştır. Buna göre enerji küresel ekonomi süreçlerinin en önemli itici gücüdür. Enerjinin dengeli ve eşit paylaşımı küresel güvenliğin en önemli sebeplerindendir. Rusya’da böyle bir dengeyi kurmayı amaçlamıştır. Rusya’nın enerji sanayi kompleksleri Rusya ekonomik kalkınmasının ve modernizasyonun en önemli etkin gücü olacak şekilde düşünülmüştür. Bu vesileyle Rusya dünya ekonomisinde önemli bir role sahip olacak ve bu sayede dünya siyasetinde de daha etkin bir güç haline gelmesi amaçlanmıştır.512 Ancak diğer taraftan Hazar Havzası ve Orta Asya enerji kaynaklarına ilişkin Rusya’yı olumsuz etkileyecek bir jeopolitik gelişme yaşanmıştır. 2005’de BaküTiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı açılmıştır. BTC boru hattı sadece Rusya’nın boru hatlarına alternatif değil, aynı zamanda Hazar Denizi ülkeleriyle Batı arasında bağları da güçlendirmektedir. Batı’nın ve Türkiye’nin Hazar petrollerine ulaşması baştan itibaren Hazar Havzası ülkelerini, Kafkasları ve Orta Asya’yı kapsayacak geniş bir coğrafyaya ulaşmış ve Rusya’nın bölgedeki ekonomik çıkarlarını tehdit 511 O. Grigoreva, “Tselesoovraznost i Perspektivı Sozdanii “Gazovoy OPEK”, Ekonomiçeskiye Nauki, Sayı: 9(58), 2009, s. 351-352. 512 V.V.Putin, Rusya’nın uluslararası enerji güvenliğinde Rusya’nın rolüne ilişkin Güvenlik Konseyi toplandırının açılış konuşması, 22 Aralık 2005, < http://archive.kremlin.ru/appears/2005/12/22/1654_type63374type63378type82634_99294.shtml > 207 eder duruma gelmiştir. BTC ve Samsun-Ceyhan gibi iki Türk projesine karşı Rusya 2007’de Kazakistan’ın “Burgas-Aleksandtopolis/Dedeğaç” petrol boru hattı projesine dâhil olmasını sağlamıştır.513 Rusya’nın bölgede enerji alanında önemli atılımlarından biri de 2006’da ŞİÖ çerçevesinde örgüte taraf devletlerin enerji güvenliğini sağlaması amaçlanan enerji kulübünün kurulması fikridir. 2007’de Bişkek’te ŞİÖ enerji ajansı ve enerji borsası kurulmuştur.514 Rusya aynı zamanda Hazar Denizi ülkeleri arasında çok taraflı enerji projesi olabilecek Hazar Ekonomik İşbirliği Örgütü fikrini de desteklemiştir.515 Daha önce “Orta Asya-Merkez” ve Buhara-Ural boru hatları üzerinden Özbekistan ve Kazakistan topraklarından geçen Türkmen doğalgazı, 2007’de Rusya, Kazakistan ve Türkmenistan arasında yapılan anlaşmayla Hazar Denizi kıyısı boyunca uzanacak olan ve 30 milyar metreküp doğalgaz kapasiteli boru hattı inşası öngörülmüştür. 2008’de Moskova ile Aşkabat arasında Gazprom’un Türkmenistan’da “doğu-batı” doğalgaz boru hattının inşa edilmesi konusunda anlaşmaya varılmıştır.516 Bu anlaşmalarla Moskova, bölgenin enerji kaynaklarının Güney Kafkaslar üzerinden Avrupa’ya ithalatının engellenmesini ve enerji kaynaklarının sevkiyatı konusunda tekelini devam ettirmeyi amaçlamıştır. Nisan 2003’de Rusya ile Türkmenistan arasında yapılan anlaşmayla Rusya Türkmenistan’dan 2004’te aldığı 5-6 milyar metreküp doğalgazı, 2007’te 60-70 milyar metreküpe, 2009’da 70-80 milyar metreküp alması belenirken, 2006-2008 513 D.V. Dolguşev, “Konflikt Energetiçeskih İnteresov Rossii i SŞA v Tsentralnoy Azii i Kazpiyskom Regione”, Vestnik TGU, Sayı: 4(16), 2011, s. 95 514 “Rossiya Otkrıvayet Novıy Energorınok”, Pravda Gazetesi, 16 Ağustos 2007. 515 “RF Podderjivayet Predlojeniye o Sozdanii Organizatsii Kaspiyskogo Ekonomişeskogo Sotrudniçestva”, < http://interfax.az/print/425124/ru > (1.05.2014). 516 Bogaturov, A., Dundiç, A., Troitskiy, Y., Tsentralnaya Aziya: “Otlojennıy Neytralitet” i Mejdunarodnıye Otnoşeniye v 2000-h Godah, Moskova, NOFMO, 2010, s. 84-85. 208 yıllar arasında Rusya sadece 41-42 milyar metreküpe alabilmiştir. 1000 metreküp Türkmen doğalgazını 65-140 dolardan elde eden ve ihracatını özellikle Ukrayna’ya gerçekleştiren Rusya, 2008-2009 yıllar arasında ekonomik kriz nedeniyle Türkmen doğalgazının alımını azaltmıştiir. Türkmenistan’ın doğalgaz fiyatlarını Avrupa fiyatlarıyla eşleştirmek istemesiyle taraflar arasında çıkan kriz nedeniyle Rusya’nın enerji politikaları olumsuz etkilenmiştir.517 Ancak “Gazprom” ile “Türkmengaz” arasında 2009’da yapılan anlaşmayla “Gazprom” 2010 yılından itibaren 30 milyar metreküp Türkmen doğalgazını 2028 yılına kadar alım-satımını gerçekleştireceğine karar vermiş, iki taraf arasında enerji alanında stratejik işbirliğinin artırılması ile ilgili anlaşma imzalamıştır.518 Bu netice itibariyle de Rusya Türkmenistan enerji kaynakları üzerinde tekrar etki kazanmaya başlamıştır. Ancak Çin’in bölge ülkeleriyle enerji alanında işbirliğini genişletmesi Türkmenistan ve Kazakistan’ın Rusya’yla pazarlık gücünü artırmıştır. Türkmenistan alternatif güzergâhlar üzerindeki projelerde yer almaya çalışarak Rusya’nın Türkmenistan enerji kaynakları üzerindeki tekelini kırmaya çalışmaktadır. Rusya ile Kazakistan arasında gelişen BDT içi entegrasyon söz konusuyken ve Kazakistan’ın Rusya’yla işbirliğine önem verirken, Türkmenistan Rusya’yla enerji alanında işbirliği olsa dahi Özbekistan’la birlikte yönünü Batı ülkeleri ve Çin’le işbirliğine yönelmiştir. Böylelikle 2000’ler boyunca “Gazprom” Rusya’nın küresel jeoekonomik stratejisinde en önemli araç haline gelmiş olsa da son birkaç sene Orta Asya, bölgenin enerji politikasında önemli dönüşümü meydana getirilmiştir. 517 Bogaturov, A., Dundiç, A., Troitskiy, Y., Tsentralnaya Aziya: “Otlojennıy Neytralitet” i Mejdunarodnıye Otnoşeniye v 2000-h Godah, Moskova, Ibid., s. 86-88. 518 Turkmenskiy Goz Vozveli v Kub”, Kommersant Gazetesi, 23 Aralık 2009. 209 Rusya’nın enerji alanında Orta Asya devletleri üzerinde siyasi etkisini sürdürmeye yönelik olması ve bölge ülkelerinin bu alandaki çıkarlarını göz ardı etmesi, Moskova’nın etkisinin azalmasına, bölge ülkelerinin de yeni pazarlara yönelmesine neden olmuştur.519 Orta Asya’da yeni gelişmelerle birlikte Rusya’nın şimdilik en önemli amacı, enerji üretici ülkelerle Batı’lı enerji tüketici ülkeler arasında anlaşma yapmalarını engellemektedir. Kendisinin enerji kaynaklarını en büyük tüketicisi olan Avrupa’da kendisine rakip projeler istemeyen Rusya, Orta Asya enerji kaynaklarının akışını engelleyemeyeceğine göre, bu enerji kaynaklarının batı’ya gitmektense doğuya gitmesini tercih etmektedir. Bu da Rusya’nın Türkmenistan’ın “Orta Asya-Çin” boru hattının Özbekistan ve Kazakistan bölümünün Gazprom tarafından döşenmesi hususunda gözlemlenmektedir. Aynı şekilde Rusya, Türkmenistan’dan Hindistan’a inşa edilmesi planlanan TAPI projesinde de önemli rol oynamak istemektedir.520 VI. Şanghay İşbirliği Örgütü 1996’da Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan arasında sınır sorunları çözme ve sınır güvenliğini sağlama amaçlı başlatılan “Şanghay Beşlisi” forumu Haziran 2001’de Özbekistan’ın da katılması ve taraflar arasında imzalanan bildirgeyle Şanghay İşbirliği Örgütü uluslararası örgüte dönüştürüldü. İmzalanan bildirge öngörülen, terörizm, ayrımcılık ve aşırıcılıkla mücadele örgütün temel amacını oluşturuyordu. 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından siyasi anlamda önemi daha da artan örgütün Temmuz 2002’te S.Petersburg Zirvesi’nde tüzüğü 519 Sergey Jeltsov, “Neftegazovaya Shvatka v Tsentralnoy Azii”, Nezavisimaya Gazeta, 11 Haziran 2013. 520 Aleksandros Peterson, “Rossiya, Kitay i Energetiçeskaya Geopolitika v Tsentralnoy Azii”, Centre For Europian Reform, Rapor, Moskova, 2012, s. 43-44. 210 oluşturulmuş521, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, sınır aşan suç örgütleriyle mücadele gibi güvenlik sorunlarının çözümü için Bölgesel Anti-Terör Birimi kurulmuştur. 2003’te ŞİÖ üyesi Hükümet Başkanları 20 yıllığına çok taraflı ticari-ekonomik işbirliği programının imzalamalarının ardından, 2004’te Bişkek’te bu programın hayata geçirilmesi onaylanmış, ulaşım, komünikasyon, enerji, iletişim, tarım, turizm, su sorunları ve çevre gibi konular öne çıkarılmıştı.522 ŞİÖ’yü kendi ulusal çıkarları çerçevesinde kurumsallaştırılmasına öncülük etmeye çalışılan Çin’e karşı Rusya paralel bölgesel güvenliğinin sağlanması için 2002’den itibaren kendi liderliğinde KGAÖ’yü kuvvetlendirmeye başladı. Enerji fiyatlarının hızlı armasının sağladığı maddi kaynak sayesinde ekonomisinin istikrara kavuşan Rusya, KGAÖ çerçevesinde Kırgızistan’da askeri üs açarak Orta Asya güvenliğini ŞİÖ dışında şekillendirmeye başladı. Rusya için örgütün ve örgüt üzerinden Çin’le bölgesel güvenlik korularında tekrar önem vermeye başlaması birkaç nedene bağlıydı. Birincisi 2003-2004 yıllarında Rusya’nın yakın çevresinde meydana gelen Batı destekli “renkli devrimler” tehdidinin Orta Asya’ya uzanması, ikincisi 2004’te NATO’nun kapsamlı bir şekilde ikinci “Doğuya genişlemesi” sonucunda Rusya’nın Batı ile ilişkilerinin gerginleşmesi, üçüncüsü ise, 2003’te Afganistan’dan kaynaklı uyuşturucu trafiğinin aniden artış göstermesiydi. 523 521 Güvenlik ve kalkınma alanlarının koordine yürütülmesi için hazırlanan tüzük, Devlet Başkanları Konseyi, Hükümet Başkanları Konseyi, Dışişleri Bakanları Konseyi, ayrı Güvenlik Birimleri Temsilcileri Konseyi, Ulusal Koordinatörler Konseyi ve Bölgesel Anti-Terör Birimidir ve Sekreterlik gibi kurumsal anlamda yüksek örgütlenme yapılanmasına sahiptir. “Hartiya Şanhayskaya Organizatsiya Sotrudnichestvo” < http://archive.kremlin.ru/text/docs/2002/06/106755.shtml > (6.07.2014). 522 “Şanhayskaya Organizatsiya Sotrudnichestvo”, < http://www.mid.ru/nsvnpop.nsf/osn_copy/10B2E48726C25A62C32570430031545F > (6.07.2014). 523 M.V. Daniloviç, “Podhodı k Deyatelnosti ŞOS: Rossiya i Kitay”, Şanhayskaya Organizatsiya Sotrudniçestva i Problemı Bezopasnosti Evrizii, der, AA. Rozanov, Minsk, Almatı, Cenevre, 2012, s. 37-38. 211 Benzeri şartlar altında 2005’te Rusya, Çin’in de desteğini alarak, uluslararası sisteminin yeni çok kutuplu dünya düzenine dönüştürmeye çalışıyor, dışarıdan zorla dayatılması istenilen siyasal ve sosyal modellerin reddederek engelleye çalışıyor ve yeni uluslararası güvenlik yapısının şekillendirilmesinden yana beyanda bulunarak ABD hegemonyasına karşı Çin’i yanına alarak sınırlamaya çalışıyordu. 524 Kırgızistan’da iktidar değişikliği, Özbekistan’da iktidara karşı ayaklanma, ABD’nin Afganistan’da askeri varlığında azalmaması ve Taliban hareketinin güç kazanması ışığında Temmuz 2005 Astana Zirvesinde, ABD’nin Orta Asya’da konuşlandırılmış üslerinin boşaltma tarihlerinin belirlemesine yönelik, yani Batı’nın bölgeden uzaklaştırılmasını amaçlayan bildirge kabul edildi.525 Çin’le birlikte bir dizi büyük çaplı askeri-teknik ve askeri-stratejik tatbikatlar başlatarak,526 Rusya bölgedeki dengelerin somut bir biçimde kendi lehlerine değişmeye başladığını gösterdi. ŞİÖ çerçevesinde Rusya ile Çin arasında yaşanan yakınlaşma, özelikle ABD hegemonyasının sınırlandırılması açısından Rusya’nın çıkarına olsa da, Rus-Çin rekabetinin tekrar başlaması ve Çin’in örgüt üzerinden bölgede ekonomik hegemonyasını yayma politikaları Moskova tarafından endişeyle karşılanmıştı.527 Ekim 2005’te ŞİÖ Hükümet Başkanları Konseyi Moskova Zirvesinde ŞİÖ’nün paradigmasını ekonomik yanını daha da güçlendirme yönünde değiştirmek isteyen 524 Ibid., , s.39. Şanghay İşbirliği Örgütü Üyesi Devlet Başkanları Bildirgesi, 5 Temmuz 2005, < http://www.mid.ru/bdomp/nsrasia.nsf/3a0108443c964002432569e7004199c0/432569d80021985fc32570350038d121!OpenDocu ment > (19.04.2014). 526 Murat Laumulin, “ŞOS – “Grandioznıy Geopolitiçeskiy Blef”? Vzglyad iz Kazahstana”, İFRİ, Temmuz 2006, s. 12. 527 Almaz İmangaziyev, “Geopolitiçeskaya Rol Tsentralnoy Azii v XXI Veke”, ObozrevatelObserver, Sayı: 9, 2007, s. 66. 525 212 Pekin’in ŞİÖ projelerinin tamamının kendileri tarafından finanse edilmesi ve örgütün siyasi birlikten ekonomik birliğe dönüştürülmesi teklifi, Çin’in “ekonomik himayesi” altına girmekten ve “hammadde deposuna” dönüşmekten endişe duyan Rusya buna karşı çıkmıştı.528 2005’den itibaren Çin’in petrol ve doğalgaz talebinin artması, Rusya’nın Orta Asya enerji kaynaklarının işletilmesi ve ihracatında yer alarak pozisyonunu güçlendirmek için fırsat olmuştu. 2006’da Rusya Devlet Başkanı V. Putin Pekin ŞİÖ’nün Zirvesinde örgüt çerçevesinde “Enerji Kulübünün” kurulmasını teklif etmişti.529 Bununla Moskova, bir taraftan Rusya, Kazakistan, Özbekistan, İran gibi enerji ithalatçı ülkeleri, diğer taraftan ise Çin, Tacikistan, Kırgızistan, Hindistan, Pakistan ve Moğolistan olmak üzere enerji tüketici ülkeler arasında işbirliğinin derinleştirilmesini ve ŞİÖ’nün bölgesel ve küresel “enerji sistemine” dönüşmesini amaçlıyordu. Ekonomik kalkınmasının enerji kaynaklarının ihracatına bağlı Rusya’nın enerji güvenliği en önemli dış politika meselelerinden birini oluşturuyordu.530 Görüldüğü üzere, 21. yüzyılda Rusya’nın küresel siyasetinde Çin’le işbirliğini güçlendirilmesi açısından önemli yere sahip ŞİÖ, Rusya’nın Orta Asya çıkarları açısından ikili role sahipti. ŞİÖ üzerinden Çin’in bölgede artan etkisini kontrol etmekte ve Çin’le çıkar çatışmalarını uyum içinde halletmektedir. Diğer taraftan ise, 528 Murat Laumulin, “ŞOS – “Grandioznıy Geopolitiçeskiy Blef”? Vzglyad iz Kazahstana”, op. cit., s. 8. 529 Putin’in ŞİÖ Devlet Başkanları Konseyi Toplantısındaki Açıklaması, 15 Haziran 2006, http://archive.kremlin.ru/appears/2006/06/15/1040_type63377_107105.shtml 530 V.V. Buşuyev, “ŞOS-Sozdaet Energetiçeskiy Klub”, < http://www.energystrategy.ru/pressc/source/10.11.11_B.htm > (20.04.2014). 213 öncelikle ekonomik alanda olmak üzere, Çin’in Orta Asya’da etkisini artırması için hukuksal zemin hazırlamaktadır.531 Moskova’da, ŞİÖ Çin’in siyasi aracı olduğunu, Rusya’nın Çin’e kaybettiğini ve ŞİÖ çerçevesinde “iki numaralı oyuncu” durumuna düştüğünü, Orta Asya ülkeleri için ise ikincil ortağı haline geldiğini düşünülmektedir. Orta Asya ülkeleri için Çin daha dinamikken, Rusya ise pasif kalmaktadır. Ancak, Rusya’nın ŞİÖ içinde işbirliğine doğrudan ilişkisi olmasa da, Çin’e karşı kendisini eşit güç imajını verebilmesi için elinde çok büyük bir koza sahiptir. O da, Rusya’nın sembolik olsa da “dev güç” kılmasını sağlayan nükleer kapasitesidir. Rusya, ŞİÖ eğer daha geniş bir örgüte dönüşecek olursa, “sanal güvenlik şemsiyesi” güvencesi vererek, uluslararası saygınlığını artıracaktır. Bu durumda Rusya’ya sadece jeopolitik önem kazanmaktadır. Ancak bölgesel sorunlara karşı nükleer silahların kullanılmasının olanaksızlığı, bunu önemsiz kılmaktadır.532 2008 Savaşı Sonrası 29 Ağustos Duşanbe Zirvesinde Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlıklarına ilişkin ŞİÖ nezdinde destek alamayan Rusya, Çin’in ŞİÖ’de askeri-stratejik işbirliğinin artırılmasına ilişkin niyetin oluşmaması, hem de Çin’le askeri ittifak anlaşmasının olmaması, örgütün Çin’in Orta Asya’da etkisini artırma mekanizmasına kesin gözüyle bakmaya başladı.533 ŞİÖ Avrasya güçlerinin kendilerini doğrudan ilgilendiren bölgesel sorun ve risklere karşı sürekli danışma formu olarak kurulmuştur. ŞİÖ’nun kuruluşu çok 531 Kazantsev, op. cit., s. 144. Aleksey Malaşenko, Tsentralnaya Aziya: Na Çto Rassçitıvayet Rossiya?, Moskova, Carnegie, 2012, s. 72-73. 533 M.V. Daniloviç, “Podhodı k Deyatelnosti ŞOS: Rossiya i Kitay”, Şanhayskaya Organizatsiya Sotrudniçestva i Problemı Bezopasnosti Evrizii, der, AA. Rozanov, Minsk, Almatı, Cenevre, 2012, s. 43-44. 532 214 kutupluluk yaklaşımını içermektedir. Yani, yerel/bölgesel sorunların doğrudan ilgilendiği ülkeler tarafından çözülmesi gerektiği fikrine dayanmaktadır. Küresel inisiyatifler bu durumda devre dışı bırakılmıştır. Rusya Çin’le birlikte çok kutuplu dünya düzeni inşa etme eğilimi ŞİÖ’nün çok kutuplu dünyanın kuruluşu olarak görülebilinir. Örgütün sürekli danışma kurulunun olması, 2007’den itibaren her sene askeri tatbikatlar düzenlenmesi asker-stratejik işbirliğinin temeli olabileceği gibi, resmi tüzüğünde beyan etmiyor alsa da Kuzey Atlantik İttifakı (NATO) gibi “Avrasya İttifakının” oluşmasına öncülük edebilir. Küresel tek kutuplu sistemle doğrudan çatışmaktan kaçınıyor olsa da, örgüt zaman içerisinde çok kutuplu dünya sisteminin hukuki şeklini temsil etmeye başlamıştır.534 Ekonomik işbirliğini üzerinden de büyük güçleri birleştiren ŞİÖ, kritik durumlarda ABD ve müttefiklerinin temsil ettiği tek kutuplu topluluğa karşı koyabilen projeye dönüşmüştür.535 Sonuç itibariyle Şanghay İşbirliği Örgütü Çin tarafından Orta Asya’da etkisini artırma aracıyken, Rusya’da ABD’nin öncülüğünde Batı’nın küresel hâkimiyetine karşı Çin’i yanına alarak bunu engellemek ve çok kutuplu dünya düzenini inşa etmek için kullandığı bir araçtır. ABD önderliğinde NATO ile Avrasya’da Rusya ile olası gerginliklerine karşı Çin’i yanına alarak ŞİÖ üzerinden dengelemeye çalışmaktadır. ŞİÖ bir anlamda Rusya’nın “saklı ittifakı” olarak görülmektedir. Ancak ŞİÖ’nün NATO gibi Rusya’nın rakip gördüğü örgüte karşı pozisyon alabilmesi, bu yöndeki Çin çıkarlarıyla Rusya’nın çıkarları örtüşüyor olmasına bağlıdır. Orta Asya açısından bakılırsa, bölgede Çin’in artan ekonomik 534 Aleksadr Dugin, Geopolitika, Moskova, Gaudeamus, 2011, s. 513-514 Aleksandr Dugin, “ŞOS, ODKB, EvrAzES Kak İnstrumentı Sozdaniya Novogo Miroustroystva”, Obşestvennaya Nauka, Sayı: 3(80), 2010, s. 53. 535 215 hâkimiyetini sınırlayacak güce sahip olmayan Rusya, örgüt içerisinde işbirliğini üzerinden Çin’le iş bölümü paylaşımı yaparak Çin’in etki alanını sınırlamaya çalışmaktadır. ŞİÖ içinde Çin’le rekabet ettiği gibi, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün kendisiyle de bölgede KGAÖ üzerinden güvenlik alanda, Gümrük Birliği ve Avrasya Ekonomik Birliği üzerinden de ekonomik ve ticari alanda rekabet etmektedir. VII. Kolektif Güvenlik Anlaşmasının Örgütü 1. KGAÖ Kuruluşu ve İşleyişi 15 Mayıs 1992’de Taşkent’te Kolektif Güvenlik Anlaşması (KGA) imzalandı. Başlangıçta Rusya, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan kuruculardı. Daha sonra 1993’te Azerbaycan, Belarus ve Gürcistan katılmıştı. 1999’da Özbekistan, Azerbaycan ve Gürcistan bu örgütten ayrımla kararı aldı. 2001’in sonuna kadar ne ABD, ne de Çin Orta Asya’da askeri-siyasi güç olma iddiasında değildiler. Her ikisi de Rusya’nın bu ayrıcalığını kabul etmiş durumdaydı. 2001’in ortalarına kadar Hazar Denizi havzasına ve Orta Asya bölgesinin tamamında Rusya, ABD ve Çin arasında “varsayılan” belli bir güç dengesi vardı. Özellikle KGA ve Tacikistan’daki 201. motorize piyade üzerinden Rusya’nın askeri-siyasi varlığı, öncelikle petrol ve doğalgaz gibi stratejik alanlarda ABD’nin ekonomik varlığı ve malların/ürünlerin ihracatı ve hammadde kaynaklarının ithalatıyla Çin’in bölgedeki etkisiydi.536 Ancak bu jeopolitik güç dengesi 11 Eylül 2001’den sonra bozulmuş, ABD sadece ekonomik değil, aynı zamanda Orta Asya’da kendisine askeri-siyasi anlamda 536 E.F.Dobgan, A.A.Rozanov, Organizatsiya Dogovora o Kollektivnoy Bezopaskosti (2002-2009 gg.), Minsk, Kovçeg, 2010, s. 26-27. 216 da, daha önce Rusya’ya ait görünen, pozisyonunu üslenmiş oldu. Afganistan’dan kaynaklanan tehditlere karşı KGA üyelerinin kapsamlı anti-terör operasyonu yürütmeleri için askeri-teknik ve finansal olanaklara sahip olmaması, en önemlisi ise buna karşı kara operasyonu yürüterek Taliban rejiminin ortadan kaldırabilecek siyasi iradesinin olmaması, Rusya dâhil KGA ülkeleri ABD’nin politikalarını kabul etmek durumunda kalmıştır. KGA üyeleri kendi topraklarında ABD ve NATO’nun askeri üsleri ve havaalanları açma imkânı tanımanın yanında askeri ittifak ilişkisi içerisine girerek KGA’nın değerini düşürmüş, öncelikle Afganistan’dan kaynaklana tehditlere karşı şekillendirilmeye çalışılan Kolektif Acil Müdahale Gücünü (KAMG) devre dışı bırakmıştı.537 Orta Asya’da güvenlik alanında yaşanan siyasi değişimler sürecinde KGA sağlam bölgesel örgüte dönüşmesi için adımlar atmaya başladı. 14 Mayıs 2002’de KGA’nın onuncu yıldönümünde Kolektif Güvenlik Konseyinin Moskova toplantısında, taraf ülkeler KGA’nın uluslararası bölgesel güvenlik örgütüne dönüştürülmesine karar verdi. Ekim 2002’de imzalanan Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün tüzüğünde, KGAÖ taraflarının uluslararası ve bölgesel güvenlik konularında dış politika pozisyonlarını örgüt üyeleriyle koordineli ve uyum içinde yürüteceklerini, üye ülkelerin kendi topraklarında üçüncü ülke askeri personel ve üslerin konuşlandırabilmesi diğer üyelerin ortak kararına bağlı olacakları belirtilmişti. Ayrıca, Kolektif Güvenlik Konseyi’nin alacağı kararların bağlayıcı olacağı, alınan kararlara uyulmadığı takdirde ise örgütten çıkarılması dâhil olmak üzere yaptırımlar uygulanacağı öngörülmekteydi.538 Ayrıca, Uluslararası terörizm ve aşırıcılıkla, yasadışı uyuşturucu maddelerin ticareti, silah kaçakçılığı, sınır aşan 537 538 Ibid., s. 27. KGAÖ Hukuksal Statüsüne İlişkin Anlaşması, 7 Ekim 2002, http://www.dkb.gov.ru/a/anew.htm 217 organize suç örgütleri, yasadışı göç ve diğer güvenlik tehditleri ve risklerine karşı mücadele diğer önemli amaçlarındandı.539 11 maddeden oluşan Kolektif Güvenlik Anlaşması540 taraflar birbirlerine karşı güç kullanmamayı, güvenlik konularında uzlaşarak hareket etmeyi ve bunun için koordinasyon organını kurulmasını öngörmüştür. Anlaşmanın ana maddesi ise, kolektif meşru savunmayı öngören 4. maddesidir. BM Şartının 51. maddesinde dayanan 4. maddesi, anlaşmanın taraflardan herhangi birine yapılan saldırı, örgüt üyelerinin tamamına yapılmış sayılarak, diğer taraf ülkeler saldırı yapılan ülkeye askeri olmak üzere her türlü desteği sağlamakla yükümlüdür. Anlaşmanın 2. maddesinde ise, anlaşmanın taraflarından birinin ya da bir kaçının güvenliğine, istikrarına, toprak bütünlüğüne ya da egemenliğine karşı herhangi bir tehdidin çıkması durumunda, taraflar söz konusu tehdidin ortadan kaldırılması için gerekli mekanizmaları hayata geçireceklerdir. KGA’nin 1. maddesinde üyelerinin başka ülkelere yönelik başka bir askeri ittifak ya da yapılanmalara girmelerini yasaklarken, Avrupa’da ya da Asya’da daha geniş kolektif güvenlik sistemine tarafların yer almasını da öngörmektedir. Ayrıca 10 maddede, anlaşmanın amaç ve ilkelerini benimseyen başka devletler için açık olduğunu belirtmektedir. Bu anlamda KGA savunma örgütü niteliğini taşımaktadır. Böylelikle Orta Asya bölgesinde giderek artan tehditlere karşı kolektif güvenlik sisteminin siyasi-hukuksal temeller oluşturulmuştu. Özellikle örgütün askeri-siyasi ve askeri-teknik boyutu kesinleştirilmişti. Bundan sonra koalisyon 539 KGAÖ Tüzüğü, 8. madde, http://www.dkb.gov.ru/b/azg.htm 15 Mayıs 1992 tarikli Kolektif Güvenlik Anlaşmasının metni, Bkz: http://www.odkbcsto.org/documents/detail.php?ELEMENT_ID=126 540 218 güçlerinin oluşturulması ve pratik hale getirilmesi sürecine girildi. Mayıs 2001 Erivan toplantısında Orta Asya’da 1300 kişilik Kolektif Acil Müdahale Gücü (KAMG) oluşturulmasına dair alınan kararın hayata geçirilmiş ve 2004’te bu güçler 2,5 katına çıkarılmıştı. Rusya, Kazakistan ve Kırgızistan’da birer tabur, Tacikistan’dan iki tabur eklenerek bölgede toplan KAMG birliklerinin sayısı 4000’e çıkarılmıştı. Bişkek’te Orta Asya KAMG sürekli karargâhı kurulmuş, 2004’ten itibaren geniş çaplı askeri eğitim ve tatbikat gerçekleştirilmeye başlamıştır. Ekim 2003’te Bişkek’ten 30 kilometre uzaklıkta Kant şehrinde kurulan Rus askeri hava üssünde bulunan Su-24 ve Su-27 modeli 10 savaş uçağı, 2 askeri nakliyat uçağı, 14 helikopter, KAMG operasyonlarına havadan destek gücü niteliği taşımaktadır.541 Ancak KAMG’nin faaliyetlerine ilişkin alınan kararların onayı Şubat 2009’da Rusya Federal Meclise sunulmuş, 27 Aralık 2010’da Rusya Devlet Başkanı tarafından onaylanabilmiştir.542 Haziran 2006’da KGAÖ etkinliğinin artırılmasına ilişkin deklarasyonla terörizm ve uyuşturucu mücadelesinde taraf ülkelerin kolluk kuvvetleri ve istihbarat birimler arasında işbirliğine gidilmiş, istihbarat birimleri, Savunma Bakanlıkları, polis ve diğer güvenlik birimler arasında KGAÖ çerçevesinde ortak çalışmalar başlatılamasına karar verilmiştir. Bu yenilik sayesinde KGAÖ örgütsel faaliyetleriyle AGİT’i, savunma ittifakı anlamında ise NATO’yu anımsatan çok yönlü işleve sahip uluslararası güvenlik örgütü haline gelmiştir. Böylelikle bölgede değişen güvenlik 541 Alyaev, op. cit., s. 69-70. KGAÖ Kolektif Acil Müdahale Günü Anlaşmasına ilişkin onay kararı, 27 Aralık 2010, http://kremlin.ru/acts/9921 542 219 tehdidi ve risklerine karşı örgüt, yeni görevler üslenerek kendisini dönüştürme sürecine girmiştir.543 Eski Sovyetler Birliği coğrafyasında meydana gelen “renkli devrimler” örgütün kuruluşundan itibaren üye devletlerin ortak “iç işlerine karışmama” ilkesi değişmeye başlamış, yeni sorunlara karşı örgüt yeni amaçlar belirlemeye çalışmıştır. Rusya’nın mevcut rejimleri desteklemek için Orta Asya KAMG mekanizmasını çalıştırma çabası, örgütü dönüştürmeye çalışanlarla, bunun içişlerine müdahale olarak görenler üye ülkeleri arasında gerginlikler başlamıştır.544 Özellikle 2010’da Kırgızistan’ın güneyinde meydana gelen etkin çatışmalara karşı KGAÖ zayıf kalması, örgüt üyelerini tekrar harekete geçirmişti. Rusya KGAÖ’nün amaçlarını daha da genişletilmesi, üye ülkelerinin iç istikrarının desteklenmesi ve sorunların buna dâhil edilmesi gerektiğini öne sürmüştü. Aralık 2011’de KGAÖ Kolektif Güvenlik Konseyi toplantısında bununla ilgili önemli karar alındı. Buna göre KGAÖ alanında meydana gelebilecek güvenlik tehditlerinin sona erdirmekte güvenlik krizinin meydana geldiği o devletin kaynaklarının ve gücünün yetersiz kaldığı durumda KAMG kendi kaynakları ve gücünü devreye sokarak müdahale edecektir. Bu kararla Rusya KGAÖ üyesi ülkelerinde meydana gelebilecek kriz durumlarında o ülkenin iç işlerine karışma ve müdahale için yasal araç elde etmiş oldu.545 Bu durum Özbekistan’ın Haziran 2012’de KGAÖ’den ayrılma sebeplerinden biri olmuştur.546 543 Alyaev, Dehkanov, op. cit., s. 71. E.F.Dobgan, A.A.Rozanov, Organizatsiya Dogovora o Kollektivnoy Bezopaskosti (2002-2009 gg.), Minsk, Kovçeg, 2010, s. 48. 545 Aleksey Malaşenko, “İnteresı i Şansı Rossii v Tsentralnoy Azii”, Pro et Contra, Cilt: 17, Sayı: 1-2, Ocak-Nisan 2013, s. 31-32. 546 “Nazvana Priçina Vıhoda Uzbekistana iz ODKB”, Vzflyad Gaztesi, 29 Haziran 2012. 544 220 2. Orta Asya Ülkelerinin KGAÖ Politikaları ve Çıkarları Kazakistan’a göre KGAÖ’nü Rusya ile benzer bir biçimde BDT coğrafyasının temel askeri güvenlik yapısıdır. Kazakistan’ın KGAÖ’yle işbirliğinin önemli nedenlerinden bir diğeri komşu Çin’in Doğu Türkistan/Sincan-Uygur Bölgesi’ndeki bağımsızlık/ayrılıkçı hareketinin meydana getireceği olası istikrarsızlığın Kazakistan’a sıçraması tehdididir. Örgüt üzerinden askeri personelin bedava eğitilmesi, düşük fiyatlara elde ettiği Rus silahlarıyla ordusunun silahlandırılması KGAÖ ile işbirliğinin sağladığı olanaklardır. KGAÖ üzerinden Rusya’yla ittifak ilişkisinin uluslararası alanda sağladığı saygınlığı ve uyuşturucu sorunuyla mücadele Kazakistan’ın KGAÖ’yle ilişkilerini belirleyen nedenlerdendir.547 Etkin bölgesel güvenlik sisteminin kurulmasını hayati sayan Kırgızistan’ın KGAÖ ile işbirliği birkaç temel nedene bağlıdır. Birincisi KGAÖ Kırgızistan’a otomatik Rusya’nın desteğini sağlıyor. İkincisi, KGAÖ dış tehditlere karşı zayıf kalan Kırgızistan’ın güvenlik kalkanı işlevini görüyor. Üçüncüsü ise, KGAÖ desteğini aldıktan sonra diğer küresel güçlerle işbirliğini geliştirerek “çok yönlü dış politika” stratejisini izleme fırsatı yakalayabiliyor. Afganistan’a coğrafik yakınlık nedeniyle uyuşturucuyla mücadele KGAÖ’nin desteğiyle çözülmesini amaçlarından bir diğeridir. Devlet içi istikrarsızlık nedeniyle KGAÖ barış gücü Tacikistan için belirleyici değere sahiptir. Tacikistan’ın en önemli güvenlik sorunları arasında ilan edilen uyuşturucu ticareti, KGAÖ’yle işbirliği nedenlerinde biridir.548 547 E.V. Klevakina, “Organizatsiya Dogovora o Kollektivnoy Bezopasnosti v Kontekste Natsionalnıh İnteresov Stran-Uçastnits”, Vestnik Mejdunarodnıh Organizatsiy”, Sayı: 2(42), 2013, s. 119-120. 548 E.V. Klevakina, “Organizatsiya Dogovora o Kollektivnoy Bezopasnosti v Kontekste Natsionalnıh İnteresov Stran-Uçastnits”, Vestnik Mejdunarodnıh Organizatsiy”, Sayı: 2(42), 2013, s. 121-122. 221 KGAÖ üye devletlerin ulusal çıkarları çoğu kez örtüşmektedir. Ortak sorunlar üzerinde yoğunlaşma KGAÖ çerçevesinde bütünleşmesinin sağlamasında önemli etkendi. Ancak ortak sorunların olmasına rağmen, üye devletlerin dış politikalarını ulusal çıkarlarına en uygun şekilde gerçekleştirmek istemeleri, diğer örgüt üyeleri arasında çıkarları her zaman örtüşmüyor, bazen ise çatışıyor. Hem örgüt üzerinden, hem de diğer güçlerle işbirliği sayesinde daha fazla çıkar sağlamak için uygulamaya çalıştıkları “çok yönlü dış politikaları”, çoğu zaman komşular arasında sorun haline gelmekte ve örgütün kolektif ilkelerine ters düşerek işbirliğinin derinleşmesini de engellemektedir. Dolayısıyla KGAÖ’nün bölge ülkelerinin ulusal çıkarlarının sağlanmasında önemli rol oynadığını göstermektedir. Bölge ülkeleri KGAÖ’den daha etkin bir ittifak yapılanmaları görmemektedirler. Bunun yanında bölge bütünleşmesinin hem öncülüğünü yapan hem de bu projeleri finanse eden Rusya’nın549 bölgedeki başat rolü bölge ülkeleri tarafından uygun görülmektedir. Bir taraftan da diğer güçlerin bölgede ilgisinin var olması, ancak KGAÖ’den daha uygun alternatifin olmaması, hem Rusya’ya hem de diğer KGAÖ üyesi ülkelerin çıkarına olan bölgede inşa edilmiş düzeni desteklemeye devam edecekler.550 3. Rusya’nın Orta Asya Politikasında KGAÖ Rolü 2013 tarihli Rus Dış Politika Konseptinde Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütünü BDT coğrafyasında istikrarın ve güvenliğin sağlanmasında kilit araç olarak belirlenmiş, yetki alanlarının güvenliğinin sağlanması ve yeni güvenlik tehdit ve risklere karşı koyabilmek için evrensel uluslararası örgüte dönüştürülmesi 549 Rusya tek başına KGAÖ faaliyetlerin %50’sini finanse etmektedir. Diğer üyelerin her birinin payı %10’dur. Sergey Mihaylov, “Uzbekistan Vernulsya v ODKB”, Voenno-Promışlennıy Kuryer, Sayı: 32(148), 23-29 Ağustos 2006, s. 3. 550 Klevakina, op. cit., s. 126 222 hedeflenmiştir.551 Aynı şekilde “2020’ye Kadar Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Stratejisinde” BDT coğrafyasında bölgesel güvenliğin sağlanması ve güvenlik tehditlerinin önlenmesinde, askeri-siyasi ve askeri stratejik tehditlerle mücadelede KGAÖ en önemli araç olarak tarif edilmektedir.552 Rusya Federasyonu 2010 Askeri Doktrininde KGAÖ çerçevesinde kolektif güvenlik sisteminin güçlendirilmesi ve BDT, AGİT, ŞİÖ ve NATO gibi örgütleriyle güvenlik alanında işbirliğini artırılmasını öngörmüştür.553 Rusya’nın yakın çevresindeki ülkelerle KGAÖ üzerinde sürdürdüğü işbirliği Rusya’nın küresel entegrasyon merkezlerden biri olma fırsatını vermektedir. Rusya’nın inşa etmeye çalıştığı Avrasya Birliği’nin temel sürükleyicisi haline gelmiştir. Bu bütünleşme Rusya’ya kendi sınırlarında sadece güvenlik değil, ekonomik, siyasi ve kültürel “barış çemberi” oluşturmasına temel sağlayacaktır.554 Rusya’nın yakın çevresinde ulusal güvenliğini tehdit edebilecek olası güvenlik risklerine müdahale etme olanağı tanımaktadır. Terörizm tehdidine karşı özel operasyonlar yapabilme imkânı, kapsamlı operasyonlarla Afganistan kaynaklı uyuşturucuların kendi sınırına gelmeden yerinde arındırma imkânı sağlamaktadır.555 KGAÖ çerçevesinde yürütülen askeri-teknik işbirliği sayesinde taraf ülkelerin Rusya öncülüğünce bütünleşme sürecine ilgisini artırmanın yanında, söz konusu ülkelerin ordularını Rus silahlarıyla donatarak ve askeri personelini eğiterek kendisine olan 551 Rusya Dış Politika Konsepti, 2013, md.74, http://www.mid.ru/brp_4.nsf/0/6D84DDEDEDBF7DA644257B160051BF7F 552 2020’ye Kadar Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Stratejisin, 13 Mayıs 2009, md. 13, http://archive.kremlin.ru/text/docs/2009/05/216229.shtml 553 Rusya Federasyonu Askeri Doktrini, 5 Şubat 2010, md. 19/g, http://news.kremlin.ru/ref_notes/461 554 A.İ., Konyuhova. “ODKB Kak İnstrument Vneshney Politike Rossii v Blijnem Zarubejii”,Geopolitika Postsovetskogo Pronstranstvo,(der)AA. Kerimov, Ekaterinburg, CPİSShOS, 2013, s. 17-20. 555 Yuliya Nikitina, “ODKB i ŞOS Kak Modeli Vzaimodeystviya v Sfere Regionalnoy Beopasnosti”, İndeks Bezopaskosti, Cilt: 17, Sayı: 2(97), 2011, s. 51. 223 bağımlılığı da sürdürmektedir. KGAÖ sayesinde Rusya Orta Asya’da askeri varlığını muhafaza etmektedir. Aynı şekilde örgüt üyesi Orta Asya ülkelerinin üçüncü ülkeler ve ittifaklarla işbirliğini kontrol etmekte ve üçüncü ülkelerin etkisini sınırlamaktadır.556 VIII. Rusya’nın “Avrasya Birliği” Stratejisi 4 Ekim 2011’de Rusya Devlet Başkanı seçimleri öncesi, dönemin Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in İzvestia gazetesinde gelecek dönem için Rusya’nın dış politikasının temellerini oluşturacak olan BDT coğrafyasından Avrasya Birliği’nin kurulmasını öngören makalesi yayınlandı.557 Putin’in Rusya Devlet Başkanı seçilmesinden sonra Avrasya Birliği Rusya’nın 2013’te yayınladığı dış politika konseptine eklenmesiyle Rusya’nın resmi dış politika stratejisi olmuştur. Konsept, Avrasya Ekonomik Birliği'nin (Avrasya Birliği’nin) kurulmasını öncelikli dış politika hedefi sayıyor, sadece ekonomik ilişkiler değil, BDT ülkelerinin geleceklerini belirleyerek birleştirici bir model öneriyordu.558 İlk defa Mart 1994’te Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev tarafından teklif edilen BDT coğrafyasında yeni Avrasya Devletleri Birliği (Avrasya Birliği) entegrasyon projesi559 bu kez Putin tarafından tekrar öne sürülmüştü. Putin bu makalesinde “Avrasya için yeni entegrasyon projesini” teklif ediyor ve 2015’te Gümrük Birliği ve Ortak Ekonomik Alan gibi kuruluşlar temelinde Avrasya 556 Dugin, “ŞOS, ODKB, EvrAzES Kak İnstrumentı Sozdaniya Novogo Miroustroystva op. cit., 2010, s. 54. 557 Vladimir Putin, “Novıy İntegratsionnıy Proekt Dlya Evrazii – Buduşeye, Kotoroye Rojdayetsya Segodnya”, İzvestia Gazetesi, 3 Ekim 2011, < http://izvestia.ru/news/502761 > 558 Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti, 12 Şubat 2013, md. 44. < http://www.mid.ru/brp_4.nsf/0/6D84DDEDEDBF7DA644257B160051BF7F > 559 Nursultan Nazarbayev, “Evraziyskiy Soyus: Ot İdei k İstorii Buduşego”, İzvestia Gazetesi, 25 Ekim 2011, < http://izvestia.ru/news/504908 > 224 Birliği’nin kurulmasını öngörüyordu. Putin’e göre yeni proje herhangi bir şekilde SSCB’nin tekrar canlandırılması değil, zamana uygun yeni değerler, politikalar ve ekonomik temeller üzerinden sıkı bir bütünleşmeyi hedefliyordu. Gümrük Birliği ve Ortak Ekonomik Alan üyesi ülkelerle başlayarak Kırgızistan ve Tacikistan’ın aşamalı tam üyeliğini sağlanacaktı. Çağdaş dünyada kutuplardan biri olma niteliğine sahip güçlü bir ulusüstü birliğin kurulması, Avrupa’yla Asya-Pasifik bölgesi arasında etkin rol oynayacaktı. Entegrasyon süreçlerinin merkezinde yer alması, beklenilen Avrasya Birliği, Gümrük Birliği ve Ortak Ekonomik Alan gibi yapıların zaman içerisinde kendisinde birleştirecekti. Liberal ekonomik temellere dayanan Avrasya Birliği, öncelikli BDT üyesi ülkeler olmak üzere diğer ülkeler için de açık projedir. Avrupa Birliği ile Avrasya Birliği arasından dengeli ekonomik ortaklığı, Avrasya kıtasının jeopolitik ve jeo-ekonomik yapısını değiştirebilen küresel etkiye sahip olacaktı. SSCB’nin yıkılmasından itibaren Sovyetler Birliği coğrafyasında BDT üzerinden sürekli entegrasyon çabaları olmuştur. Ancak bu çabalar her zaman başarıya ulaşamamıştır. Putin’in Rusya Devlet Başkanı olduktan sonra BDT coğrafyasında KGAÖ gibi askeri alanda ve Avrasya Ekonomik Topluluğu (AET) gibi ekonomik alanda “çatı” kuruluşlar etrafından entegrasyon süreçleri hızlanmıştı. 2000’de Rusya, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılımıyla kurulan AET, Avrasya coğrafyasında bütünleşme fikrinin hayata geçirilmesi anlamında kırılma noktasıydı. Sovyetler Birliği dönemine ait ortak enerji altyapıları, ortak askeri altyapı ve kültürel yakınlık (Rusçanın ortak dil olarak kullanılması) bu bütünleşmeyi kolaylaştıran en önemli etmeklerdi.560 560 Yu.M. Solozobov, “Evraziyskiy Soyz: Ot İdei k Praktike”, Geopolitika, Sayı: 8, 2011, s. 16-17. 225 BDT coğrafyasındaki entegrasyon süreci bölge ülkelerinin niyetlerine göre birkaç entegrasyon alanlardan birine katılmalarını sağlayan formül üzerinden yapılmaya çalışıldı. Bu politika çerçevesinde pratik anlamda askeri alanda Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü ve ekonomik alanda Rusya, Belarus ve Kazakistan’dan oluşan Gümrük Birliği gibi projelerde “çekirdek” Örgütleri oluşturan “çekirdek” ülkelerin ülkeler üzerinden yürütüldü. kendi aralarında entegrasyonu derinleştirirken, entegrasyon projelerine katılmamış, ancak katılma potansiyeline sahip diğer ülkelere karşı ortak pozisyon sergiliyor ve birliğe katılması için teşvik edici politikalar yürütüyorlardı.561 Avrasya Birliği de aynı şekilde, başlangıçta Rusya, Kazakistan ve Belarus’un etrafından güçlü bir siyasi yapılanmanın inşa edilmesi bekleniyor. Avrasya Birliği entegrasyonu üç aşama öngörüyordu. Birincisi Rusya, Kazakistan ve Belarus’un kurduğu Gümrük Birliğiydi. 2010’da resmen faaliyete başlayan Gümrük Birliği ülkeleri ekonomilerini birleştirerek Avrasya’da entegrasyon sürecin lokomotifi oluyordu. Sovyetler Birliği ekonomik potansiyelinin % 80’ine sahip bu üç devletin GSMH’leri birleştirildiğinde bu rakam 2,5 trilyon dolara ulaşıyordu. Sanayi potansiyeli 600 milyar dolar, tarım üretimi 112 milyar dolar ve 165 milyon kişilik tüketim pazarı oluşuyordu.562 Gümrük Birliği ülkeleri aralarında ekonomik ve ticari bütünleştirerek, gümrük tarifelerinin kaldırılması ve ticaretin gelişmesini sağlamak için diğer tüm engellerin ortadan kaldırılması, dış sınırlar için ortak tarifeler getirilmesi öngörülüyordu. Ortak ticari politikalar geliştirmek için ise, ulus üstü bir organ olan Avrasya Ekonomik Komisyon’unu kuruldu. 561 Evraziyskiy Soyuz: Vızovı Dlya Evrosoyuza i Gosudarstv “Voskoçkogo Partnyorstva”, EESC, Aralık 2012, s. 5. 562 Yu.M. Solozobov, “Evraziyskiy Soyz: Ot İdei k Praktike”, Geopolitika, Sayı: 8, 2011, s. 17-18. 226 İkinci aşama ise 1 Ocak 2012’ten itibaren malların, hizmetlerin, paranın ve iş gücünün serbest dolaşımı için Ortak Ekonomik Alanı oluşturulmasıydı. Üçüncü ve son aşama Mayıs 2014’te imzalanan Avrasya Ekonomik Birliği’ydi. Avrasya Ekonomik Birliği kurulmasıyla Gümrük Birliği ve Ortak Ekonomik Alanı zamanla Avrasya Birliği kapsamında birleşecek ve 5-10 sene içerisinde ortak para birimine geçilecekti.563 Ancak Avrasya Birliği, BDT coğrafyasından Avrasya Ekonomik Topluluğu’nda ve Gümrük Birliği’ndeki gibi sadece ekonomik oluşumlara, Birliği Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü gibi ortak stratejik ittifakla da eşdeğer olmayacaktı, Avrasya Birliği aynı zamanda yeni ulus üstü siyasi oluşum, yani bir nevi Avrasya Konfederasyonu’nun inşa edilmesiydi.564 Avrasya Birliği’nin siyasi felsefesi Avrasya kıtasında güç dengesini yeniden şekillendirilmesini öngörüyor. Avrasya Birliği, Rusya Federasyonu’nun merkezi güç rolünü üsleneceği, sınırlarının BDT sınırlarıyla örtüşeceği siyasi bir yapı olacaktı. 565 Putin’in 4 Mart 2012’de üçüncü kes Devlet Başkanlığı “seçim manifestosu” olan Avrasya Birliği projesi, Sovyetler Birliği coğrafyasında AB ve Çin’le ekonomik rekabetiydi. Orta Asya’da ülkelerinin Pekin etkisi altına girmesini engellemek, bu ülkeler üzerinde kendi etkisini ve ekonomik hâkimiyetini kurmaktı. Bunun için Putin 563 Mihail Troitskiy, Samuel Çarap, “Dilemma İntegratsii na Psotsovetskom Pronstranstve”, < http://www.globalaffairs.ru/number/Dilemma-integratcii-na-postsovetskom-prostranstve-16177> (13.01.2014). 564 Aleksandr Dugin, Çetvyortaya Politiçeskaya Teoriya, Baskı: 3, Moskova, Yevraziyskoye Dvijenie, 2012, s. 75. 565 Ibid., , s. 77-78. 227 Avrasya Birliği’ne katılan ülkeler arasında Kırgızistan ve Tacikistan önemli yere sahiptir.566 Avrasya’da ekonomik birliğin sağlanması ve güçlü ulus üstü yapının inşa edilmesi uluslararası siyasette ağırlığı giderek artan Rusya’nın ABD, Çin ya da AB benzeti bölgesel bloklarla eşit düzeyde pazarlıklar yapabilecek ve rekabet edebilecek merkez haline gelmesi hedeflenmektedir. Dolayısıyla bu bağlamda Avrasya Birliği inşa sürecinde ekonomik entegrasyondan ziyade siyasi motivasyonlar önceliklidir.567 Çok kutuplu dünya düzeninin inşasına yönelik olan bu süreç, doğrudan ABD ve Batı’nın tek kutuplu dünya düzenine, yani küresel stratejisine doğrudan meydan okuma anlamına geliyor.568 Mevcut haliyle Rusya, (Çin dâhil olmak üzere) ABD’nin küresel hegemonyasına karşı tek başına rekabet edecek kaynaklara ve güce sahip değildir. Rusya’nın ekonomik, demografik ve birçok sosyal sorunları söz konusudur. ABD hâkimiyetini sınırlayabilmek için bölgesel stratejik ittifaklar koalisyonuna ihtiyaç vardır. Bu ittifakları koalisyonu bölgesel kutuplardan oluşması gerekir. Çok kutuplu dünyada kutuplardan biri olabilmesi için merkezi gücün teorik olarak güçlü bir askeri, ekonomik, demografik, siyasi, coğrafik ve medeniyet yapılanması etrafından etrafındaki toprakları (ülkeleri) bütünleştirebilmesi gerekir.569 Avrasya’nın bir mücadele alanı olduğuna dair ilk siyasi anlam veren İngiliz bilim adamı ve siyasetçi Mackinder olmuştur. Mackinder’e göre Devletler için en elverişli coğrafya merkezi konumda olmasıydı. Küresel anlamda dünyanın 566 Hannes Adomeyt, “”Evraziyskiy Soyuz” Putina: İntegratsionnıy Proekt Rossii i Yeyo Politika”, Policy Paper, Aralık 2012, s. 3. 567 Evraziyskiy Soyuz: Vızovı Dlya Evrosoyuza i Gosudarstv “Voskoçkogo Partnyorstva”, EESC, Aralık 2012, s. s. 11. 568 Dugin, Çetvyortaya Politiçeskaya Teoriya, op. cit., s. 77. 569 Aleksandr Dugin, Teoriya Mnogopolyarnogo Mira, Evraziyskoe Dnijenie, Moskova, 2012, s. 245246. 228 merkezinde Avrasya Kıtası bulunmaktadır. Avrasya Kıtasının merkezinde ise dünyanın kalbi (heartland) bulunmaktadır. Heartland tüm dünyayı kontrol etmek için en elverişli üs konumundadır.570 İngiliz dolayısıyla da Anglo-Sakson dünyanın çıkarlarını gözeten Mackinder, bu durumda “Ada dünyasının” (o dönem Britanya İmparatorluğunun) temel jeopolitik hedefi Heartland’in maksimum zayıflatmak, kendi etkisini ise daha da artırmaktı. Bu bağlamda dünya politikasında en önemli stratejik önceliğini jeopolitik kanununla açıklıyordu: “Doğu Avrupa’yı kontrol eden, Heartland’a hükmeder; heartlerd’a hükmeden dünya adasına hükmeder, Dünya adasına hükmeden dünyaya hükmeder”. Mackinder’e göre Rusya dünyada merkezi stratejik pozisyonuna sahiptir. Rusya her tarafından saldırabileceği gibi, her tarafından da saldırılara açık bir kıta ülkesidir. Anglo-Saksonların en önemli amacı Rusya etrafında kıtasal stratejik ittifakın meydana gelmesini önlemektir. Eğer güç dengesi Rusya lehine değişir ve onun Avrasya periferisine/çevresine yayılması takip edersen, kıtanın tüm kaynaklarını kullanarak dünya imparatorluğu kurmak için fırsat yakalayacaktır.571 Avrasya coğrafyasında daha önce Sovyetler Birliği’ni daha sonra ise Rusya’nın ulusal çıkarlarını ilgilendiren ve ABD’nin 2. Dünya Savaşı’ndan sonra dış politika stratejisinin teorik temelini oluşturan “kenar kuşak/rimland” konseptiydi. 1942’de “Dünya Politikasında Amerikan Stratejisi. Birleşik Devletler ve Güç Dengesi” ve 1944’te “Dünya Coğrafyası” çalışmalarıyla Amerikan bilim adamı Nicolas Spaykmen ABD’nin Avrasya’da hâkim olabilmesi için “rimland/ kenar 570 H.J. Mackinder, “The Geographical Privot of History”, The Geographical Journal, Vol.23. No.4, April 1904, ss. 421-437.; Aleksandr Dugin, Osnovıy Geopolitike”, Moskova, Arkeogeya-tsentr, 2000, s. 24. 571 Aleksandr Dugin, Osnovıy Geopolitike”, op. cit., s. 26. 229 kuşak” bölgelerine, yani Avrasya’nın batısına, güneyine ve güney doğusuna hâkim olması gerektiğini öne sürer. Küresel mücadelenin Avrupa’dan başlayarak Orta Asya’yı içine alarak Doğu Asya’ya kadar uzanan, yani Avrasya’nın merkeziyle(şimdiki Rusya) ve Dünya Okyanusları arasında kalan bölge üzerinde yapılması gerekiyordu. “Rimlend’i kontrol eden, Avrasya’yı kontrol eder” stratejisine dayanan bu konsept, Rusya’nın çevresinde “tampon bölge” oluşturulması, bu bölgelerde jeo-ekonomik yeni yapılanmalara gidilmesi (Büyük Orta Doğu Projesi, GUUAM, Büyük Orta Asya Projeleri) ve Karadeniz-Kafkaslar-Orta Asya bölgesinin enerji kaynakları ve ulaşımı üzerinde, yani Doğu-Batı enerji hatları üzerinde Batı’nın kontrolünün sağlanmasıydı.572 Brzezinski’ye göre, “ABD için Avrasya en büyük jeopolitik ödüldür. SSCB sonrası Avrasya’da başat rolü ABD oynamaktadır ve ABD’nin küresel lideri Avrasya kıtasında hâkimiyetini ne kadar uzun süreli ve etkili sürdürebileceğine bağlıdır. Avrasya’yı “yöneten/kontrol eden” devlet aynı zamanda dünyanın en gelişmiş ve güçlü ekonomilere sahip üç bölgeden ikisini kontrol etme gücüne sahip olacaktır. Eğer Avrasya Kıtası’nın Atlantik kıyısından Asya-Pasifik kıyısına kadarki geniş alanın orta bölgesi (Rusya), ABD’nin hakimiyetindeki Batı yörüngesinde dâhil edilebilirse, güney bölgelerinde tek bir aktörün hakimiyeti ortaya çıkmazsa ve eğer Doğu bu anlamda birleşmezse ve ABD’yi dışlamazsa ABD zafere ulaşmış sayılacaktır. Ancak eğer Avrasya Kıtasının orta kısmı Batı’ya ret çekerse, aktif tek parça haline gelirse ve Güney’de kontrolünü sağlarsa, ya da doğunun büyük güçleriyle ittifak kurarsa ABD’nin Avrasya kıtasındaki etkisi aniden düşüşe geçer. En son olarak ABD’nin Avrasya kıtasının batı kısmından(Avrupa’dan) kovulması 572 Vladimir Konobeev, “Bitva Za Rimlend”, Beloruskaya Dumka, Sayı: 21, 2009, s. 55-56. 230 durumunda, ABD’nin Avrasya’daki varlığının sonu gelir, aynı zamanda Avrasya kıtasının orta bölgesindeki güçlenmiş yeni oyuncunun kıtanın batı kısmına (Avrupa’ya) boyun eğdirecektir”.573 SSCB’den sonra ABD’nin Avrasya’da mutlak kontrolü sağlamasının önünde en önemli engel Rusya teşkil etmektedir. Rusya’nın siyasi ve ekonomik oyuncu olarak tekrar öne çıkması kabul edilemezdi. Bunun için Rusya’nın “yakın çevresi” Rusya’yı etkisiz hale getirmek ve parçalanması için bir üs olarak kullanılması gerekiyordu. Rusya’nın “yakın çevresini” kendi çıkar alanı ilan etmesi ve ya kendi etrafında birleştirmesi ABD’nin küresel stratejisine meydan okuma olarak görülmektedir.574 Rusya Avrasya’nın batı sınırlarında olduğu gibi güney gölgesinde de ilk başta ABD hegemonyasına karşı rekabete başlamıştı. Bu bağlamda Rusya Avrasya’da Bağımsız Devletler Topluluğu, Avrasya Ekonomik Topluluğu, Gümrük Birliği, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü, Şanghay İşbirliği Örgütü gibi birçok bölgesel ekonomik ve güvenlik yapılanmalar üzerinden pozisyonunu güçlendirmek, kendi etki alanını genişleterek çıkarlarını savunmaya çalışmıştır. Rusya Avrasya stratejisiyle Doğu-Batı (Avrupa ve Asya-Pasifik) arasında “ekonomik köprü” olmayı, “AvrupaAsya-Avrasya üçgenini” stratejisiyle kendi ulaşım, iletişim enerji kaynaklarını kullanarak yeni “Büyük İpek Yolunu” kontrol etmeyi amaçlamaktadır.575 573 Zbigniew Brzezinski, The Grand Chessboard: American Primacy abd Its- Geostrategic Imperatives, Washington, Babic Books, 1997, s. 30-35. 574 Modest Molerov, “Blijneye Zarubejye” Novoy Rossii ili “Zadniy Dvor” SŞA”, Russkiy Jurnal, Mayıs 2008, s. 119. 575 Sergey Rogov, “Strategiya Rossii v Evrazii v XXI veke”, Nezavisimaya Gazeta, 26 Şubat 2010. 231 ABD’nin dışında Rusya’nın Avrasya politikasını doğrudan etkileyen diğer bir aktör ise Çin’dir. Avrasya coğrafyasında 1990’lardan itibaren özellikle ABD’nin politikalarına karşı koymaya çalışan, bazen Batı’ya karşı ŞİÖ çerçevesinde Çin’i yanına alarak hareket eden Rusya, bu kez Çin’le Avrasya’da rekabet etmek zorunda kalmaktadır. Örneğin Eylül 2007’de Çin ve yedi Orta Asya devleti (Afganistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Tacikistan ve Özbekistan) arasında 20 milyar dolar değerinde “ipek yolu” inşa edilmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Kara ve demir yollarıyla Orta Asya üzerinden Çin’i Avrupa’ya bağlaması amaçlanan bu proje Rusya’nın Avrupa ile Asya arasında “stratejik körü” olma niteliğini ortadan kaldırarak Rusya’nın Avrasya stratejisine önemli darbe vuruyordu. 576 Rusya’nın siyasi-askeri anlamda ve enerji alanında hala Rusya’nın Orta Asya’daki liderliğini kabul eden Çin, bölgede giderek artan etkisiyle zaman içerisinde Rusya’yı bölgeden dışlamaya çalışacaktır. Şimdiye kadar Rusya, Çin’i dâhil olmadığı AET ve KGAÖ gibi yapılarla Çin’in etkisini sınırlayabilmiştir. Ancak Çin’in “Büyük Çin Avrasya’sını” inşa etmeye kalkarsa Rusya’nın Orta Asya bölgesinde varlığı hızlı bir şekilde düşüşe geçecek ve Rusya’nın Avrasya Birliği politikasını olumsuz etkileyecektir.577 Dolayısıyla Rusya’nın Avrasya Birliği’ni inşa ederek ABD’nin küresel hegemonyasına karşı olduğu gibi, bölgede giderek artan Çin etkisine karşı da bir sınır koyma çabası olmuştur. 576 V.N.Konobayev, “Geostrategiya SŞA v Evrazii: Novıye Smıslı Geopolitiki”, Problemı Upravleniya, Sayı: 1(26), 2008, s. 92. 577 A.İ.Podberyozkin, O.A.Podberyozkina, “Rol Rossii v Razvitii Eraziyskoy İntegraztsii”, Toçka Zreniya, Sayı: 2(19), Mayıs 2013, s. 95-96. 232 SONUÇ Orta Asya’da yeni bağımsız Cumhuriyetlerin ortaya çıkmasıyla beraber bölge ülkeleri güvenlik sorunlarıyla karşılaşmıştır. Kırgız-Kazak sınır sorununun tamamı, Özbek- Kazak sınır büyük bir çözüme kavuşmuşken, Özbek-Kırgız, Özbek-Tacik ve Kırgız-Tacik sınır sorunları hala canlılığını korumaktadır. Bu da söz konusu ülkeler arasında çatışmalara ve bölgesel istikrarsızlıklara yol açmaya devam etmektedir. Bölgenin en önemli sorunların biri olan su sorunları Özbekistan’ın yukarı kıyıdaş ülkeleri Kırgızistan ve Tacikistan’a karşı savaşla tehdit etmesine kadar giden gerginlik devam etmektedir. Orta Asya ülkelerinin daha Sovyetler Birliği’nin inşası zamanında çizilen sınırları aynı zamanda etnik sorunlarında temellerinin en önemli nedenidir. Kırgızistan, Tacikistan ve Kazakistan topraklarında Özbek azınlığın yaşaması ve ektik çatışmaları tetiklemekte ve bünyesinde yeni çatışma riskleri barındırmaktadır. Aynı şekilde Kırgızistan’da Taciklerle Kırgızlar arasında gerginlik devam etmektedir. Ancak etnik gerginlik ve yabancı düşmanlığı sadece bölgenin yerel halkları arasında değil, özellikle Kafkasya’dan Stalin döneminde sürülen halklara karşı da devam etmektedir. 233 Siyasal İslam sorunu da Özbekistan başta olmak üzere Orta Asya rejimlerine karşı tehdit haline gelmiştir. Orta Asya’daki İslam hareketlerinin Afganistan’daki Taliban ve El-Kaide’yle bağlantıları söz konusu örgütlerin terörist faaliyetlere girişmelerini daha belirgin hale getirmiştir. Bölge halkının sosyo-ekonomik nedenlerden dolayı radikal İslam örgütlere dâhil olmaları hızla artarken, bölge ülkeleri için de potansiyel tehdit haline gelmiştir. Afganistan’da yaşanan istikrarsızlık İslam gurupları üzerinden bölgenin güvenliğini doğrudan etkilemektedir. Yani Orta Asya ülkelerinin 1990’ların başında var olan güvenlik sorunları, günümüzde de canlılığını korumakta ve bölgenin istikrarını bozabilecek niteliktedir. Orta Asya güvenliğini bazen olumlu bazense olumsuz etkileyen bir başka meseleyse bölge dışı güçlerin bölgede istikrar sağlama çabaları ve kendi aralarında yaşanan rekabetidir. Başta Rusya, ABD, Türkiye ve İran’ın bölge üzerinde hızla artan etkisi daha sonra bölgedeki gelişmeler ve söz konusu güçlerin kendi dış politikalarından kaynaklanan nedenlerden dolayı Orta Asya ilişkilerinde değişimler meydana gelmiştir. Her bir bölge dışı gücün Orta Asya ülkelerinin güvenlik, siyasi istikrar ve ekonomik kalkınmasını gerçekleştirmesi için öne sürdüğü projeler bir başka rakip gücün teklif ettiği projeyle örtüşmemesi ya da ulusal çıkarlarına ters düşmesi bölge ülkeleri üzerinde rekabetin kızışmasına neden olmaktadır. Sonuçta bölgedeki daha zayıf olan ülkelerde siyasi çalkantılarla sonuçlanmaktadır. ABD’nin yakın gelecekte küresel liderlik rolünden vazgeçmeyeceği gibi, enerji kaynakları ve stratejik konumu açısından Avrasya’da varlığını sürdürmek isteyecektir. ABD Orta Asya’ya 2000’larde olduğundan daha az önem vermekle birlikte, ABD Orta Asya’nın küresel stratejisinde önemli rol oynaması nedeniyle terk 234 etmeyecektir. Özellikle Özbekistan ve Kazakistan’la değişik şekillerde ilişkilerini sürdürmek isteyecektir. Çin’in ABD tarafından rakip görülmesi, Orta Asya’nın önemini ilerleyen yıllarda tekrar gündeme getirecektir. ABD’nin Orta Asya politikasında Afganistan’ın merkezi rol oynadığını da göz önünde bulundurursak, Washington’un Afganistan’daki askeri üsler üzerinden Orta Asya’da etkisini sürdüreceği söyleyebilir. Orta Asya’da en önemli dış aktörlerden biri olan Çin, komşusu Kazakistan, Kırgızistan ve en sonunda Tacikistan’la sınır sorunlarını çözmüş, ŞİÖ çerçevesinde Uygur sorununun çözümüne yönelik bölge ülkelerini yanına çekebilmiştir. Yine ŞİÖ üzerinde bölgede başta ticari-ekonomik olmak üzere, enerji alanında da önemli başarılar kat etmiş, hem ABD’ye karşı, hem de Rusya’ya karşı rekabetinde kayda değer bir güç haline gelmiştir. Doğu Blok’unun yıkılmasıyla AB’nin dış politikasının Doğu Avrupa ülkelerine yönelmesi ve Rusya’yla ilişkilerine öncelik vermesi, Orta Asya politikasının zayıf kalmasına neden olmuştur. Günümüzde de daha çok “yumuşak güç” olan ve ekonomik ve insani yardımlar gibi araçlarla ilişki kurmaya çalışan AB, Orta Asya’da ABD’nin politikalarını takip etmeye devam etmektedir. Yani kendi Orta Asya stratejisinden söz edilemez. 1990’larda Orta Asya’nın en önemli aktörlerden biri olan ve bölgenin kalkınması ve Batı kuruluşlarıyla bütünleşmesi için “model ülke” olan Türkiye, daha sonra bu misyonundan vazgeçmek zorunda kalmıştır. Özbekistan’la yaşanan soğuk ilişkiler günümüze kadar devam etmektedir. Türkmenistan’la da ilişkilerin düşük seviyede seyretmesini de dikkate aldığımızda Türkiye’nin Türk Konseyi üzerinde 235 Orta Asya’da etkisinin sürdürülmeye çabaladığını söyleyebiliriz. ŞİÖ’ye gözlemci olarak katılması Türkiye’nin kendisine bölgede yeni alanlar aramaya çalıştığının göstergesidir. Ancak Türkiye’nin dış politika önceliğini Orta Doğu’ya çevirmesi ve Orta Asya’da daha güçlü dış aktörlerin daha etkin hale gelmesi, Türkiye’nin Orta Asya’da etkisini sınırlamıştır. İran’ın da Orta Asya üzerinden rolü sınırlı düzeyde devam etmektedir. Hazar sorunu nedeniyle Türkmenistan dışında hala anlaşmazlıklar devam etmektedir. Orta Asya ülkelerinin Batıyla ilişkilerini değiştirme çabası nedeniyle İran’ın bölge politikasını Tacikistan ve Afganistan’la sınırlı kılmasına neden olmuştur. Hindistan, Pakistan ve Japonya’nın Orta Asya’daki rolleri yok derecede azdır. Ama Hindistan ve Pakistan ABD’yle istişare çerçevesinde değişik dönemlerde Türkmenistan doğalgazının ihracatı için hala bir girişim içerisindedir. Ama bu çabalar daha sonuç vermemiştir. Dolayısıyla Orta Asya’da birçok bölge dışı aktör değişik düzeylerde kendilerine etki alanı yaratmaya çalışsa da, Rusya, Çin ve ABD bölgenin en önemli güçleri arasındadır. Ancak Orta Asya’da yaşanan bu rekabetin ve bölge ülkelerinin tek bir küresel ya da bölgesel aktöre bağımlı olmaktan kurtulma fırsatı bularak söz konusu rekabetten kendine pay çıkarmayı başarabilmişlerdir. Zaman içerisinde kendi başlarına uluslararası aktör haline gelen Orta Asya ülkeleri söz konusu güçlerin bölge üzerinde politikalarını hayata geçirmelerini de sınırlayabilme niteliğine sahip olmaya başlamışlardır. Orta Asya ülkelerinin her birinin kendi ulusal kapasitesi, güvenlik sorunları ve tarihsel siyasal altyapısı nedeniyle bir birinden farklı dış politika tercihleri olmuştur. Bu da meydana gelen ve bölgeyi doğrudan etkileyen küresel ve bölgesel sorunlar nedeniyle değişkenlik göstermeye başlamıştır. Bölge üzerinde yaşanan 236 gelişmeler bölge üzerinden tarihsel geçmişine dayanarak belli bir hak iddia eden ve bölgede hala önemli aktör olan Rusya’nın politikalarını doğrudan etkilemiştir. Sovyetler Birliği sonrası Rusya’nın ekonomik, siyasi ve toplumsal sorunları ve bunların Rus dış politikasına etkileri, Rus dış politika tercihi gibi nedenlerle 1990’ların başlarında bölgeden çekilmesine nende olmuş, ama daha sonra güvenlik nedenleriyle bölgeye tekrar dönme çabası içerisine girmiştir. 2000’lerde Orta Asya’da etkisinin tekrar arttığı görülse de bölgedeki eski hâkimiyetini kaybetmiştir. Rusya bölgeyi Sovyetler Birliği’ndeki gibi bölmeye ve bölge ülkelerini Rusya Federasyonu’nun bir parçası haline getirmeyi hiçbir zaman düşünmese de, Orta Asya için her zaman etkili müttefik olmayı amaçlamıştır. Moskova 11 Eylül 2001’den sonra bölgede açılan askeri üslerde görüldüğü gibi ABD’yle, son zamanlarda ise Çin’le de uzlaşmayı kabul etmeye başlamıştır. Rusya, bölgede yaşanan uluslararası rekabeti Orta Asya ülkeleri kendi çıkarlarına kullanmaya çalıştıklarını da bilmektedir. Ama aynı zamanda da Rusya bu zaman dilimi içerisinde çok çeşitli yapıya sahip Orta Asya bölgesinde en önemli ve yasal müttefik ülke konumuna gelmeyi de başarabilmiştir. Rusya Orta Asya’da başarılı bir şekilde etkisini tekrar sağlamış olsa da, aynı zamanda bu süre içerisinde bölgede “diğer güçlerden biri” haline gelmiştir. Rusya’nın pozisyonu jeopolitik zorluklarla karşı karşıya kaldığı için Orta Asya üzerinde mutlak garantisini de sağlamış değildir. Hindistan, İran ve Türkiye dâhil bazı bölgesel güçler birçok sebepten dolayı Rusya’nın hâkimiyetini gölgede bırakma gücünden yoksun olmasına karşın Çin, uzun vadede Rusya’nın bölge politikasında zorluklar çıkartacak güce sahip bir aktördür. Şimdiye kadar her iki taraf da bölgeye yönelik amaçlarını çatışmadan kaçınarak gerçekleştirebilmişlerdir. Ancak bu durum 237 yakın gelecekte özellikle yer altı kaynakların kontrolü konusunda rekabet daha da artacaktır. Yakın zamanda kadar Orta Asya’da Rus-Çin işbirliği Pekin’in bölge güvenliğinin Rusya tarafından sağlanmasını desteklemesi sayesinde olmuştur. Ama eğer Çin yönetimi herhangi bir sebepten dolayı Orta Asya’daki siyasi pozisyonunu değiştirme ihtiyacı duyarsa ve bölgede sadece ekonomik değil de, siyasi ve askeri alanlarda da söz sahibi olmak isterse Çin’in çıkarları Rusya’nın çıkarlarıyla çatışmaya girecektir. Rusya’yla Orta Asya ilişkileri ve Moskova’nın bölge politikası bir de Moskova’yla Washington arasındaki rekabet ve işbirliğine bağlıdır. ABD’nin Afganistan politikasındaki önceliklerinin değişmesi, ülke istikrarına ve radikal terör unsurlarına karşı yönelik izleyeceği politikalar, Pakistan’daki belirsizlik ve olası güvenlik risklerinin Orta Asya’nın tamamını tehdidi, bölgenin istikrarı için Rusya ve ABD’yi işbirliğine itebilir. Rusya’nın Orta Asya’daki varlığı aynı zamanda ekonomik gücüne bağlıdır. 2000’lerin başından itibaren petrol ve doğalgazdan sağladığı gelirler Rusya’yı daha önce sahip olmadığı güce kavuşturmuştur. Ancak Rusya’nın en önemli gelir kaynağı olan enerji kaynaklarının ihracatının her hangi bir nedenle (küresel ekonomik kriz ya da ambargo) sekteye uğraması Rusya’nın Orta Asya’daki hem güvenlik alanında, hem entegrasyon ve ekonomik anlamda yatırımları sorunlarla karşılaşacaktır. Bu da doğal olarak Rusya’nın bölgedeki siyasi etkisine doğrudan tesir edecektir fakat bu durum Rusya’nın etkisini tamamen de yok edecek etkide olmayacaktır. Son olarak Rusya ile Kazakistan arasında 11 Ekim 2013 tarihinde imzalanan dostluk ve ittifak antlaşmasıyla, ve var olan ekonomik, ticari, askeri ve askeri-teknik alanlarında işbirliği ve entegrasyon ilişkileri Rusya’nın yakın gelecekte de 238 Kazakistan’ın en önemli müttefiki olmaya devam edeceğinin göstergesidir. Tacikistan’da bulunan askeri üslerle ilgili yapılan anlaşmayla Rusya söz konusu üssün 2042 yılına kadar uzatılmasını sağlayarak Orta Asya’nın güney sınırlarında önemli stratejik pozisyona sahip olmuştur. Tacik ordusuna askeri-teknik yardım yapılmasını, Tacik ordusunun modern silahlarla donatılması ve askeri kadrolarının karşılıksız eğitilmesini de üstlenen Moskova, Tacikistan üzerinde de stratejik nüfuzunu korumuştur. Kırgızistan’daki Kant askeri hava üssünün genişletilmesi yönünde önemli adım atan Rusya, aynı zaman da bölgede Kırgızistan ve Tacikistan üzerinden Özbekistan’a karşı güç dengesini sağlamaya çalışmıştır. Rusya’nın askeri üsler üzerinde bölgede uzun vadede varlığını ve pozisyonunu koruyabilmesi aynı zamanda bu ülkeler üzerinde, göçmen işçilere yönelik yaptırımlar ve ekonomik desteğinin geri çekmesi gibi zorlayıcı yöntemler kullanmasına bağlı olmuştur. Yani Rusya artık bu ülkelere pazarlık için değişik yöntemler kullanmaya başlamıştır. Daha önce Orta Asya ülkeleri arasında su sorunlarında meydana gelen gerginliklerde (ve çıkabilecek olası çatışmalarda) tarafsız kalan Rusya, bundan sonra Kırgızistan ve Tacikistan’ı Özbekistan’a karşı desteklemeye başlamıştır. Rusya özellikle Kırgızistan ve Tacikistan gibi daha zayıf bölge ülkelerinin ordu ve güvenlik güçlerini güçlendirerek, sınır dışından gelebilecek terör örgütleri gibi tehditlere karşı savaşma kabiliyetlerini artırmak ve iç isyanlara karşı rejimleri ayakta kalmalarını sağlamaya çalışmaktadır. Bu tür yardımlarla aynı zamanda bölge hükümetlerini uysal hale getirmeyi de amaçlamaktadır. Enerji konusunda da Rusya bölgede pozisyonunu sürdürmeyi başarabilmiştir. “Gazprom” ile “Türkmengaz” arasında 2009’da yapılan anlaşmayla “Gazprom” Türkmen doğalgazının 30 milyar metreküpünü 2028 yılına kadar alım-satımını 239 üstlenmiştir. İki taraf arasında enerji alanında yapılan stratejik işbirliğinin artırılmasına ilişkin anlaşmayla Rusya Türkmenistan enerji kaynakları üzerinden tekrar etki kazanmaya başlamıştır. Orta Asya enerji zengini ülkelerle Batı’lı enerji tüketici ülkeler arasında doğrudan anlaşma yapmalarını engellemeyi sürdüren Rusya, Gazprom üzerinden Orta Asya’dan doğu güzergâhına giden enerji boru hatları ve altyapısını da üstlenmek istemektedir. Avrasya’da ABD ile olası gerginliğine karşı Çin’i yanına alarak ŞİÖ üzerinden dengelemeye çalışan Rusya, ŞİÖ’yü bir “saklı ittifakı” olarak kullanmaya devam etmektedir. Ancak ŞİÖ’nün ABD’ye karşı pozisyon alabilmesi için ise Çin’in bu yöndeki çıkarlarıyla Rusya’nın çıkarlarının örtüşmesine bağlı olacaktır. Ancak Çin’in bölgede ekonomik hâkimiyetini sınırlayacak güce sahip olmayan Rusya, örgüt içerisinde işbirliği üzerinden Çin’le iş bölümü yaparak Çin’in etki alanını sınırlamaya çalışmaktadır. Çin’le rekabeti devam eden Rusya, ŞİÖ dışında, güvenlik alanda KGAÖ, ekonomik ve ticari alanda ise Avrasya Birliği üzerinden bölgedeki etkisini muhafaza etmeye çalışmaktadır. KGAÖ gibi askeri-savunma örgütünün başını çeken Rusya, bu örgüt üzerinden bölge ülkelerinin dış güvenliklerini sağladığı gibi, bölge ülkeleri de KGAÖ üzerinden Rus silahlarıyla ve maddi desteğiyle ulusal ordularını desteklemeyi sürdürmektedir. Terörizm tehdidine karşı özel operasyonlar yapabilme imkânı, kapsamlı operasyonlarla Afganistan kaynaklı uyuşturucuların kendi sınırına gelmeden yerinde arındırma imkânı sağlamaktadır. KGAÖ çerçevesinde yürütülen askeri-teknik işbirliği sayesinde taraf ülkelerin Rusya öncülüğünce bütünleşme sürecine ilgisini artırmanın yanında, söz konusu ülkelerin ordularını Rus silahlarıyla donatarak ve askeri personelini eğiterek 240 kendisine olan bağımlılığı da sürdürmektedir. KGAÖ sayesinde Rusya Orta Asya’da askeri varlığını muhafaza etmektedir. Aynı şekilde örgüt üyesi Orta Asya ülkelerinin üçüncü ülkeler ve ittifaklarla işbirliğini kontrol etmekte ve üçüncü ülkelerin etkisini sınırlamaktadır. Ancak KGAÖ’ye Orta Asya’nın beş ülkesinden sadece (Kazakistan, Kırgızistan v Tacikistan) üçü girmektedir. Daha önce Gümrük Birliği, ardından Ortak Ekonomik Alan ve 2014’te imzalanan Avrasya Ekonomik Birliği’nin kurulmasıyla bölge üzerinde ekonomik birlik inşa edebilmiştir. Ancak söz konusu birlikte Orta Asya’dan sadece Kazakistan yer almaktadır. İlerleyen yıllarda Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılması umulmaktadır. Bu entegrasyon projeleri sayesinde Rusya hala bölgede etkin ve potansiyel merkez olma yeteneğine sahiptir. Rusya’nın Orta Asya’daki önemini ve etkisini belirleyecek diğer bir faktör Rusya’da olduğu gibi bölge ülkelerinde bir birine karşı iç kamuoyundaki bakışları olacaktır. Rusya’da yaşanan demografik kriz ve özellikle Sibirya’nın boşalmasına karşı Orta Asya’da kitlesel yabancı işçi göçünün yarattığı toplumsal tepki ve artan yabancı düşmanlığı söz konusudur. Rusya yönetici sınıfında Orta Asya ülkelerinin istikrarının Moskova’nın garantörlüğüne bağımlı olarak görülmesi, bu ülkelerin Rusya’nın doğal bir parçası oldukları ancak bunun kültürel yakınlık üzerinden değil de, ekonomik, siyasi ve güvenlik, anlamında olduğuna dair tartışmalar yapılması, Rusya’nın bölgeye bakışını etkilediği gibi, bölge ülkelerinin de Rusya’ya karşı bakışını da olumsuz etkilemektedir. Ancak Rusya’nın 1990’ların sonlarında altyapısını hazırlamaya başladığı ve 2000’ler boyunca çeşitli araçlarıyla kurumsallaştırmaya çalıştığı çok kutuplu dünya düzeninde kutuplardan biri olma politikası Orta Asya ülkeleriyle arasındaki 241 olumsuzlukların ortadan kaldırılması için de yeni yollar aramaya başlayacaktır. Bölgedeki güvenlik sorunlarını artması ve bazı Orta Asya ülkelerinin söz konusu güvenlik sorunlarının üstesinden gelebilmelerinde yetersiz kalmaları Rusya’yla güvenlik alanında işbirliğine gitmek zorunda kalacakları nedeniyle Moskova’nın elini güçlendirmektedir. Orta Asya’daki güvenlik sorunları Rusya’nın da güvenliğini ve ulusal çıkarlarını doğrudan etkilediğinden dolayı Rusya da bölgede varlığını sürdürmek için tüm kaynaklarını ve etki/baskı araçlarını kullanarak Orta Asya ülkelerini kendisiyle uzun vadeli ittifak ilişkisine girmelerine zorlayacaktır. Rusya bazen bölge ülkeleri arasındaki ihtilafları kullanarak kendi etkisini sürdürmeyi de amaçlayabilir. Bu, söz konusu ihtilaflı bölge ülkeleri arasından arabuluculuk yoluyla olabileceğini gibi, kendisiyle ittifak ilişkisi içerisinde girmek isteyen ülkenin yanında yer alarak bölgedeki dengeleyici güç rolünü üslenmeye çalışabilecektir. 242 KAYNAKÇA Kitaplar A.A. Kazantsev, “Bolşaya İgra” S Neisvestnımi Pravilami: Mirobaya Politika i Tsentralnaya Aziya, Moskova, Naslediya Evrazii, 2008. Adıbelli, Barış, Pax Sinica: Çin’in Dünya Düzeni, İstanbul, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2009. Akçalı, Pınar “Orta Asya’da Etnik Sorunlar: Karşılaştırmalı Bir İnceleme”, Orta Asya’da Siyaset ve Toplum: Demokrasi, Etnisite ve Kimlik, (der). M.Turgut Demirtepe, Ankara, USAK Yayınlar, 2012, ss. 65-98. Akimbekov, S.M., Afganskiy Uzel i Problemı Bezopaskosti Tsentralnoi Azii, Almatı, KISI, 2003. Akimbekov, Sultan, “Rossiyskaya Politika v Tsentralnoy Azii (Sostoyaniye i Perspektivı)”, Pro et Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, ss. 75-88. Alamanov, S.K., Kratkaya İstoriya i Opıt Reşeniya Pograniçnıh Problem Kırgızstana, Bişkek, Fond im. F. Eberta, 2005. Aytmatov A., Kırgızistan i Kazahstan: Granitsı Drujbı i Dobrososedstva, Bişkek, Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı, 2004. Bal, İdris, “Soğuk Savaş Sonrası Türk Dış Politikası İçin Türk Cumhuriyetlerinin Önemi”, 21.Yüzyılın Eşiğinde Türk Dış Politikası, der. İdris Bal, İstanbul, Alfa, 2001, ss. 327-344. 243 Baluyev, D. G. “Vnutrenniye Faktorı, Vliyayuşiye Na Rossiyskuyu Vneshnuyu Politiku”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 19912002, Cilt I, Moskova, MGİMO, 2002, ss. 351-382. Beloglazov, A.V., Vliyaniye İslama Na Politiçeskiye Protsessı v Tsentralnoy Azii, Kazan, Kazan Üniversitesi Yayınları, 2013. Birsel, Haktan, Eski Dünyanın Karanlık Yüzü Orta Asya Jeopolitiği, İstanbul, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2006. Bogaturov, A., Dundiç, A., Troitskiy, Y., Tsentralnaya Aziya: “Otlojennıy Neytralitet” i Mejdunarodnıye Otnoşeniye v 2000-h Godah, Moskova, NOFMO, 2010. Bogaturov, Aleksey, Dundiç, Aleksey, Troitskiy, Evgeniy, Tsentralnaya Aziya: “Otlojennıy Neytralitet” i Mejdunarodnıye Otnoşeniya v 2000-h Godah, Mosova, Baskı 4. NOFMO, 2010. Brzezinski, Zbigniew, The Grand Chessboard: American Primacy abd ItsGeostrategic Imperatives, Washington, Babic Books, 1997. Dağı, Zeynep, Kimlik, Milliyetçilik ve Dış Politika: Rusya’nın Dönüşümü, İstanbul, Boyut Yayınları, 2002. Daniloviç, M.V., “Podhodı k Deyatelnosti ŞOS: Rossiya i Kitay”, Şanhayskaya Organizatsiya Sotrudniçestva i Problemı Bezopasnosti Evrizii, der, AA. Rozanov, Minsk, Almatı, Cenevre, 2012, ss. 22-46. Dobgan, E.F., Rozanov, A.A., Organizatsiya Dogovora o Kollektivnoy Bezopaskosti (2002-2009 gg.), Minsk, Kovçeg, 2010. 244 Dugin, Aleksadr, Geopolitika, Moskova, Gaudeamus, 2011. Dugin, Aleksandr, Çetvyortaya Politiçeskaya Teoriya, Baskı: 3, Moskova, Yevraziyskoye Dvijenie, 2012. Dugin, Aleksandr, Teoriya Mnogopolyarnogo Mira, Evraziyskoe Dnijenie, Moskova, 2012. İvanov, İ.S., “Vneinyay Politika Rossii na Rubeje XXI veka: Problemı Formirovaniya, Evolyutsiya i Preemstvennost”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt I, Moskova, MGİMO, 2002, ss. 204-232. Kazantsev, A.A., “Bolşaya İgra” S Neisvestnımi Pravilami: Mirobaya Politika i Tsentralnaya Aziya, Naslediya Evrazii, Moskova, 2008. Kazantsev, Andrey, Politika Stran Zapada v Tsentralnoy Azii: Porektı, Dilemmı, Protivoreçiya, Moskova, MFİMO-Universitet, 2009. Khalid, Adeeb, Komünizmden Sonra İslam. Orta Asya’da Din ve Politika, Aslıhan Tekyıldız, (çev.), İstanbul, Sitare Yayınları, 2011. Knyazev, Aleksandr, İstoriya Afganskoy Voynı 1990-h gg. , Prevraşeniye Afganistana v istoçnik Ugroz Dlya Tsentralnoy Azii, Bişkek, KRSU, 2002, Konstantinova, N., Krotova, M., İ. Sinova, Mejdumarodnıye Otnoşeniya i Vneşnyaya Politika Stran Zarubejnoy Yevropı: Uçebnaya Posobiya, Sankt Peterburg, SPbGUEF Yayınları, 2012. 245 Konyuhova A.İ., “ODKB Kak İnstrument Vneshney Politike Rossii v Blijnem Zarubejii”,Geopolitika Postsovetskogo Pronstranstvo,(der), A.A. Kerimov, Ekaterinburg, CPİSShOS, 2013, ss. 16-21. Korotkeviç, V.İ., İstoriya Sovremennoy Rossii 1991-2003, Petersburg, S.Petersbur Üniversitesi Yayınları, 2004. Laumulin, M., Sıroyejkin, K., “Politika KNR Na Sovremennom Etape: Realii i Perspektivı” Politika KNR Na Sovremennom Etape: Pealii i Perspektivı, der. M. S. Aşimbayev, Almatı, KİSİ, 2005. Laumulin, M.T., Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politopogii i Mirovoy Geopolitike, Almatı, Cilt: 5, KİSİ, 2009. Laumulin, Murat, Geopolitiçeskie Protsessı v İslamskom Mire, Almatı, KİSİ, 2011. Laumulin, Murat, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politologii i Mirovoy Geopolitike: Tsentralnaya Aziya v XXI Stolerii, Almatı, Cilt: 4, KİSİ, 2009. Malaşenko, Aleksey, Tsentralnaya Aziya: Na Çto Rassçitıvayet Rossiya?, Moskova, Carnegie, 2012. Malışev, D.B., Tsentralnoaziatskiy Uzel Mirovoy Politike, Moskova, İMEMO RAN, 2010. MacKinnon, Mark, Renkli Devrimlerin Sırrı: Yeni Soğuk Savaş, Ankara, Destek Yayınları, 2008. 246 Maumulin, Murat, Tsentralnaya Aziya v Zatubejnoy Politologii i Mirovoy Geopolitike, Cilt:5, Almaty, KİSİ, 2009. Metin, Meftun, Politik ve Bölgesel Güç: Hazar, İstanbul, IQ Yayınları, 2004. Miheyev, Vasiliy, Kitay: Ugrozı, Riski, Vızovı Razviityu, Carnegie Endowment for International Peace, Moskova, 2005. Miheyev, Vasiliy, Kitay: Ugrozı, Riski, Vızovı Razviityu, Carnegie Endowment for International Peace, Moskova, 2005. Moradian, Davood, “Afganistan’ın Etkili ve Kalıcı “Çatışma-Çözüm” Stratejisi: Demokratik Devlet İnşası”, (çev.) Murat Arslan, Asya’da Güvenliğin İnşası ve CİCA, İstanbul, TASAM Yayınları, 2012, ss. 57-74. Nogayeva, Ainur, Orta Asya’da ABD, Rusya ve Çin: Stratejik Denge Arayışları, Ankara USAK Yayınları, 2011. Omarov, M., “İslamskiy Radikalizm Kak Globalnıy Vızov Bezopasnosti Sovremennoy Tsentralnoy Azii”, Afganisan i Bezopasnost Tentralnoy Azii, A. Knyazyev, (der.), Bişkek, İlim Yayınları, 2004, ss. 113-122. Primakov, Yevgeniy, Rusyasız Dünya, İstanbul, Timaş Yayınları, 2010. Roy, Oliver, Yeni Orta Asya ya da Ulusların İmal Edilişi, (çev.), Mehmet Moralı, İstanbul, Metis Yayınları, Üçüncü Baskı, 2009. Sağlam, Mühdan, Gazpro’un Rusyası: Rusya’da Devletin Dönüşümü, Ankara, Siyasal Yayınları, 2014. 247 Sarı, Yaşar, Asanbayeva, Çınara, “1990 ve 2010 Yıllarında Güney Kırgızistan’daki Etnik Çatışmalar: Nedenler, Benzerlikler ve Farklılıklar”, Orta Asya’da Siyaset ve Toplum: Demokrasi, Etnisite ve Kimlik, M.Turgut Demirtepe, (der.), Ankara, USAK Yayınlar, 2012, ss. 99-140. Sultanov, B., Mahlay, A., Kazakistan-Rossiya- Evropeyskiy Soyuz: Perspektivıy Strategiçeskogo Partnyorstva, Almatı, KISI, 2009. Sultanov, B.B., Tamojennıy Soyuz Belorusii, Kazahstana i Rossii: Sostoyaniye, Problemı, Perspektivı, Almatı, KISI, 2009. Sürücü, Cengiz, “Türkiye-Özbekistan İlişkilerinin Üç Evresi”, Türkiye’nin Avrasya Macerası 1989-2006(Avrasya Üçlemesi II), der. Mustafa Aydın, Ankara, Nobel Yayınları, 2007, ss. 340-350. Tellal, Erel, “Türk Dış Politikası’nda Avrasya Seçeneği”, Türkiye’nin Avrasya Macerası 1989-2006(Avrasya Üçlemesi II), der. Mustafa Aydın, Ankara, Nobel Yayınları, 2007, ss. 13-33. Tolipov, F., “Postsovyetskiye Uzbekistan i Rossiya: İstoriya Povtoryaetsya ili Naçinayetsya”, Tsentralnaya Aziya: Aktualnıye Aktsentı Mejdunarodnogo Sotrudniçestva, Moskova, MGİMO-Universitet, 2010, ss. 80-90. Tsigankov, A.P., Vneshnyaya Politika Rossii: Ot Gorbaçova Do Putina, Moskova, Nayuçnaya Kniga, 2008. 248 Türker, Ahmet Tolga, “Orta Asya’da İslam, Siyaset ve Güvenlik”, M.Turgut Demirtepe, Güner Özkan, (der.), Uluslararası Sistemde Orta Asya: Dış Politika ve Güvenlik, Ankara, USAK, 2013, ss. 279-299. Vişnyovskiy, A., Serp i Rubl: Konservativnaya Modernizatciya v SSSR, O.G.İ., Moskova, 1998. Yapıcı, Merve İrem, Rus Dış Politikasını Oluşturan İç Etkenler, Ankara, USAK Yayınları, 2010. Yapıcı, Utku, “Kazakistan’ın Dış ve Güvenlik Papitikasında ÇokVektörlülük”, Uluslar arası Sistemde Orta Asya: Dış Politika ve Güvenlik, (der.), M.Turgut Demirteper, Güner Özkan, Ankara, USAK Yayınları, 2013, ss. 197-224. Yazar, Yusuf, “Enerji İlişkileri Bağlamında Türkiye ve Orta Asya Ülkeleri”, Rapor, No:01, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Ankara, Haziran 2011. Zakrjevskaya, O., Tsentralnaya Aziya Segodnya: Vızovı i Ugruzı, Almatı, KISI, 2011. Makaleler Abaşin, Sergey N., “Orta Asya Köktendinciliğinin Kökenleri Hakkında Birkaç Söz”, Avrasya Dosyası, Rusya Özel, Cilt: 6, Sayı: 4, Kış 2001, ss. 272-282. Abazov, Rafis, Mnogopartiynost i İslamskie Organizatsii v Tsentralnoy Azii”, < http://www.ca-c.org/journal/cac-06-1999/abazov.shtml > (16.12.2012). Adomeyt, Hannes, “”Evraziyskiy Soyuz” Putina: İntegratsionnıy Proekt Rossii i Yeyo Politika”, Policy Paper, Aralık 2012, ss. 1-14. 249 Agamamedova, Zeynepbibi, “Neytralitet Turkmenistana”, < http://www.intertrends.ru/three/012.htm > (22.09.2013). Akdevelioğlu, Atay, “İran İslam Cumhuriyeti’nin Orta Asya ve Azerbaycan Politikası”, Uluslararası İlişkiler, Cilt: 1, Sayı: 2(Yaz 2004), ss. 129-160. Akimbekov, Sultan, “Rossiyskaya Politşka v Tsentralnoy Azii (Sostoyaniye i Perspektivı)”, Pro et Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, ss. 75-88. Akkaziyeva, G.İ., “Faktorı Evolütsii Geopolitiçeskogo Polojeniya Stran Tsentralnoy Azii”, Vestnik MGİMO-Universiteta, 2011, Sayı: 4 (19), s. 277-278. Akkaziyeva, G.İ., “Sovremennaya Tsentralnoaziatskaya Politika Evropeyskogo Soyuza: Tendentsiya Razvitiya”, Svejiy Vzglyad, Sayı: 3, 2012, ss. 220-226. Akmalov, Şaislam, “Hizb ut-Tahrir” Kak İstoçnik Ugrozı Regionalnoy Bezopasnpsti”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1057154700 > (03.12.2012). Akmataliev, A.M., “Tsvetnıye Revolyutsii” i Parlamentarizm v Kontekste Protsessov Demokratizatsii Na Postsovetskom Pronstranstve”, Sovremennaya Politika, Sayı: 1(11), 2013, ss. 36-39. Akmatuulu, Aydanbek, “Anklav Soh. Vçera, Segodnya, Zavtra”, < http://www.centrasia.ru/news.php?st=1357918500 > (13. 01. 2013). Alyaev, Andrey, Dehkanov, Suleyman, “ODKB Kak Sistema Kollektivnoy Bezopasnosti”, Obozrevatel-Observer, Sayı: 1, 2007, ss. 67-77. 250 Andreev, A.İ., “Neisvestnaya Stranitsa iz İstorii Bolşoy İgrı: Delo o Posılke Russkogo Agenta v Tibet (1869-1873)”, Ariavarta, 1999, ss. 120-133. Arsenev, V.V., “Energetiçeskaya Strategiya İrana v Kaspiyskom Regione”, < http://www.iimes.ru/rus/stat/2005/09-11-05a.htm > (22.09.2013). Arslanova, E.B., SOŞ Kak İnstitut Obespeçeniya Regionalny Bezopasnosti”, Obşestvennaya Nauka, Sayı: 3(80), 2010, ss. 62-71. Askarov, A., “Brosok Na Afganistan. Novıye Ugrozı Dlya Tsentralnoy Azii”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=123608220 > (06.12.2012). Askment, Beaty, “Raspredelenie Vodnıh Resursov v Tsentralnoy Azii”, Fredrich Ebert Stiftung, 2011, ss. 10-20. Astahova, S., “Vizit V.Putina v Bişkek i Duşanbe: Geotrategiçeskiy Aspekt”, Rossiya i Novıye Gosudarstva Evrazii, Sayı: 4, 2012, ss. 43-51. Avcı, İlyas, “El Kaide Tehdidi ile Mücadele”, Polis Bilimler Dergisi, Cilt: 11, Sayı: 3, 2006, ss. 95-117. Aydın, Mustafa, “Kafkasya ve Orta Asya’yla İlişkiler”, Türk Dış Politikası, ed. Baskın Oran, Cilt: 2, İstanbul, İletişim Yayınları, 2001, ss. 366-439. Blake, Robert O., “U.S. Engagement in Central Asia”, 24 Temmuz 2012, < http://www.state.gov/p/sca/rls/rmks/2012/195500.htm > (20. 02. 2013) Boçkareva, İ.B., “Pervoe Desyatiletiye ŞOS: İtogi Deyatelnosti”, İstoriya, Cilt: 4-2, Sayı:76, 2012, ss. 46-49. 251 Bodur, Hüznü Ezber, “Orta Asya’da Militan İslamcı Hareketler ve Vahhabilik”, Dini Araştırmalar, Cilt: 7, Sayı: 20, ss. 195-204. Bogatırov, V., “Politiçeskie Aspektı Kırgısko-Turetskih Otnoşeniy”, Rol i Vospriyatiye Turtsii v Kırgızstane, çev. G.Dergunina, Fiedrich Ebert Stiftung, Bişkek, 2012, ss. 25-34. Bogaturov, Aleksey, Dundiç, Aleksey, Troitskiy, Evgeniy, Tsentralnaya Aziya: “Otlojennıy Neytralitet” i Mejdunarodnıye Otnoşeniya v 2000-h Godah, Mosova, Baskı 4. NOFMO, 2010. Bogaturov, Valentin, “Vliyanie Evropı v Tsentralnoy Azii Neznachitelnoe”, < http://www.24kg.org/community/133038-valentin-bogatyrev-vliyanie-evropy-vcentralnoj.html > (12.07.2012). Bondarenko, A.V., “Mejdunarodnıye Aspektı Borbı Protiv “Tryoh Zol” v Sintszyan-Uygurskom Avtonomnom Rayone KNR”, İstoriya, Cilt: 4-2, Sayı: 56, 2007, s. 21-29. Bonderets, Leonid, “Konfliktı v Tsentralnoy Azii Vıgodnı Ekstremistam”, < http://www.region.kg/index.php?option=com_content&view=article&id=562:201207-19-06-51-53&catid=28:bezopasnost&Itemid=35 > (7.01.2013). Boval, Valeriy, “Voyna SSSR i SŞA v Afganistane: v Çom Raznitsa?”, < http://newsland.com/news/detail/id/891800/ > (29.03.2014). Bozbey, İzzet Ahmet “Quo Vadis Kırıgızistan?: Sovyet Sonrası Kırgızistan’da İslami Hareketler”, Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları, Cilt: 6, Sayı: 11, 2011, ss. 18-50. 252 Bozkurt, S. Giray “Bağımsız Devletler Topluluğu’nda Renkli DevrimlerKırgızistan Örneği”, Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 1, 2006, ss. 118138. Budak, Türkan, “Orta Asya’da Küresel Jeoekonomik Rekabet ve Türkiye”, Bilgi Strateji, Cilt: 5, Sayı: 9, Güz 2013, ss. 137-138. Bulatov, Yu. A., “Kabul: Trevojnoye Leto 1941 Goda: (K Naçalu Velikoy Oteçestvennoy Voynu)”, “Vestnik MGİMO-Universiteta”, Sayı: 2, 2012, ss. 26-36. Büyükakıncı, Erhan, “Türk-Rus İlişkilerinin Değerlendirilmesi: Güvenlik Sorunlarında Çok Boyutlu Derinliğe Geçiş”, ss. 779- 842. < http://www.erhanbuyukakinci.com/dosya/Turk-Rus-iliskilerininDegerlendirilmesi.pdf > (11.03.2014) Chausovsky, Eugene, “Militancy in Central Asia: More Than Religious Extremism”, < http://www.stratfor.com/weekly/militancy-central-asia-more- religious-extremism?utm_source=freelistf&utm_medium=email&utm_campaign=20120809&utm_term=sweekly&utm_cont ent=readmore&elq=aa6bb89fc950407bb3ed07da3ecda137 > (15.12.2012). Çebotarev, Anfrey, “Pograniçmı Voprosı Kazakistana iKitaya, Turdnıy Put k Dobrosesedstvu”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1023174600 (31.08.2013). Çotoyev, Zakir, “O Vozmojnostyah Uçastiya Turtsii v Ukreplenii Bezopasnosti Stran Tsentralnoy Azii”, < http://www.cac.org/journal/2004/journal_rus/cac-04/17.cotrus.shtml> (21.10.2013). 253 > Çotoyev, Zakir, “Vliyanie Turtsii na Razvitiye Gosudarstv Tsentralnoy Azii”, < http://www.ca-c.org/journal/2003/journal_rus/cac-02/10.chotrus.shtml > (13.10.2013). Daman, Morteza, Djami, Pak, “Rol Energoresursov Kaspiya vObespeçeniya Mirovoy Energetiçeskoy Bezopasnosti i Suşestvuyuşie Vızovı Dlya İh Dostavki Na Mejdunarodnıe Rınki Sbıta”, Amu-Darya, s. 43-44. < http://www.ipis.ir/pdf/amudarya-28/2.moptasa.pdf > (23.04.2013). Denison, Michael, “İgra Okonçena? İzmeneniya v Energetiçeskoy Geopolitike v Tsentralnoy Azii”, The George Washington University, 2012, Sayı: 5, s. 2. Deniz, Taşkın, “Enerji Diplomasisi Açısında Siyasallaşan Mekân, Hazar: Statü ve Paylaşım Sorunu”, Türk Coğrafya Dergisi, Sayı: 62, İstanbul, ss. 29-37. Dilek, Kaan, İran’ın Orta Asya Politikaları”,Ahmet Yesevi Üniversitesi, Rapor, Ankara, Eylül 2011, No: 7, ss. 1-75. Dolguşev, D.V., “Konflikt Energetiçeskih İnteresov Rossii i SŞA v Tsentralnoy Azii i Kaspiyskom Regione”, Vestnik, Cilt: 4, Sayı: 16, 2011, ss. 90-97. Dolguşev, D.V., “Konflikt Energetiçeskih İnteresov Rossii i SŞA v Tsentralnoy Azii i Kazpiyskom Regione”, Vestnik TGU, Sayı: 4(16), 2011, ss. 90-97. Donneli, Ted, “Fergana Kak FATA? Tsentralnaya Aziya Posle 2014 godaİtogi i Strategiçeskie Alternativı”, Connections, Cilt XI, Sayı 1, Kış 2011, s. 17-19. 254 Dugin, A. “Energetiçeskaya Geopolitika”, Geopolitika, Sayı: 3, 2010, ss. 812. Dugin, Aleksandr, “ŞOS, ODKB, EvrAzES Kak İnstrumentı Sozdaniya Novogo Miroustroystva”, Obşestvennaya Nauka, Sayı: 3(80), 2010,ss. 53-56. Dugin, Aleksandr, “ŞOS, ODKB, EvrAzES Kak İnstrumentı Sozdaniya Novogo Miroustroystva”, Obşestvennaya Nauka, Sayı: 3(80), ss. 53-56. Dundiç, A.S., “ Uzbekistan-SŞA: Osobennosti Vzaimodeystviya Posle 11 Sentyabrya 2001 g”, ss. 251-257. < http://new.hist.asu.ru/biblio/V3/251-258.pdf > (6.01.2014). Dvivedi, Ramakant, “Netraditsionnıe Ugruzı Bezopasnosti v Tsentralnoy Azii” < http://analitika.org/1356-20060908050610476.html > (28.11.2012). Efegil, Ertan, “Türk-Rus İlişkiler: Bölgesel İşbirliği veya Stratejik Kazanç”, 21.Yüzyılın Eşiğince Türk Dış Politikası, der. İdris Bal, İstanbul, Alfa, 2001, ss.305326. Erhan, Çağrı, “ABD’nin Orta Asya Politikaları ve 11 Eylül’ün Etkileri”, Uluslararası İlişkiler, Cilt: 1, Sayı: 3,Güz 2004, ss. 123-149. Erler, Özgün, “Bağımsızlık Sonrası Orta Asya Devletlerinde Milliyetçilik”, Stratejik Öngörü, Sayı: 11, 2007, ss. 133-139. Erol, M.Seyfettin, İkinci, Celalifer Arzu, “İran’ın Orta Asya Politikası: İşbirliği Arayışları ve Güvenlik Sorunları”, Küresel Güç Mücadelesinde Avrasya’nın Değişen Jeopolitiği: Yeni Büyük Oyun, (der) Mehmet Seyfettin Erol, Ankara, Barış Yayınları, 2.Baskı, 2011, ss. 385-452. 255 Erol, Mehmet Seyfettin, “Orta Asya’da Güvenlik Sorunları”, Türkiye Araştırmaları, Sayı: 1, Güz 2004, ss. 85-112. Evraziyskiy Soyuz: Vızovı Dlya Evrosoyuza i Gosudarstv “Voskoçkogo Partnyorstva”, EESC Raporu, Aralık 2012. Firdous, Tabasum , “İnirsiativı İndii v Tsentralnoy i Yujnoy Azii: Problemı i Perspektivı”, Geopolitika, Sayı: 19, Moskova, 2013, ss. 37-39. Fomenko, Aleksey, “Tsentralnoaziyatskaya Strategiya Obamı”, < http://russiancouncil.ru/inner/?id_4=697#top > (27.11.2013). Gavrilis, George, “Programma BOMKA: Sodeystviye ES v Ukreplenii Granits v Tsentralnoy Azii”, EUCAM, No: 11, Aralık 2009. Gobl, P., “Soyedinyonnıe Ştatı i GUAM: Ot Taktiçeskogo Vzaimodeystviya v Parnyorstvu”, Tsentralnaya Aziya i Kavkaz, Cilt: 3-4, Sayı: 57-58, 2008, ss. 177181. Gokov, Oleg, “Priçinı Vvoda Sovetskih Voysk v Afganistan v 1979 godu”, Voenno-İstoriçeskiy Jurnal, Sayı 12, 2009, s. 43-44. Gorenburg, Dmitriy, “Tsentralno-Aziatskiye Armii i Silı Bezopasnosti: Otsenka Rezultatv İnostrannoy Pomoşi”, PONRAS Evraziya, Sayı: 297, Eylül 2013, s. 1-6. Gökçe, Mustafa, “Sovyet Sonrası Dönemde Hazar Çevresinde Yaşanan Rekabet”, Uluslar arası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt:3, 2008 Kış, Sayı: 1, s.184-185. 256 Grigoreva, O., “Tselesoovraznost i Perspektivı Sozdanii “Gazovoy OPEK”, Ekonomiçeskiye Nauki, Sayı: 9 (58), 2009, ss. 351-255. Gurev, AA., “Ankara Ukreplyaet Tyurskiy Faktor Svoey Vneşney Politiki”, < http://www.iimes.ru/rus/stat/2008/22-03-08.htm > (14.10.2013). Gül Yesevi, Çağlar, “Avrasya’da Güvenliğinin İnşası: Şanghay İşbirliği Örgütü”, Global Political Trends Center, Nisan 2013, ss. 1-11. Hadjiyev, G., “Kazahstan i Kitay: Strategiçeskiye Podhodı k Ekonomiçeskomu Sotrudniçestvu”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, ss. 120-129. Hatipoğlu, Esra, “Türkiye-Kazakistan İlişkileri”, Türkiye’nin Avrasya Macerası 1989-2006(Avrasya Üçlemesi II), der. Mustafa Aydın, Ankara, Nobel Yayınları, 2007, ss. 369-399. Hayl, Genry, “Demokratiya ili Avtokratiya Na Marşe?”, Jurnal o Buduşem, Sayı: 2(10), Haziran 2007, ss. 265-294. İmangaziyev, Almaz, “Geopolitiçeskaya Rol Tsentralnoy Azii v XXI Veke”, Obozrevatel-Observer, Sayı: 9, 2007, ss. 61-68. İsabayeva, Saule, “Gde Zakançivayetsya Viyaniye İran ana Tsentralnuyu Aziyu?”, < http://www.wprr.ru/archives/1805 > (27.09.2013). İsmailov, Çingiz, “Spornıe Metorojdeniya Na Kaspii Nado Sovmestno Ekspluatirovat”, < http://www.newsazerbaijan.ru/expert/20130125/298426652.html > (22.04.2013). 257 İşcan, İsmail Hakkı, “Uluslar arası Enerji Güvenliği Açısından Hazar Bölgesi Enerji Ekonomisi ve Hazar Denizi’ni Paylaşım Sorunu”, Sosyo Ekonomi, Özel Sayı, 2010, ss. 75-79. Jiznin, S. Z., Guliyev, İ.A., “Enerjetiçeskaya Diplomatiya v Kaskiyskom Regione”, Vestnik MGİMO-Universiteta, Yıl 2012, Sayı:1, s. 241. Jumaşeva, İndira, “Perspektivı Razvitiya Organizatsii “Tsentralno- Aziatskogo Sotrudniçestvo”(TsAS)”, s. 1-7, http://kisi.kz/img/docs/1186.pdf Jusupov, B., “Politika Kitaya v Tsentralnoy Azii”, < http://www.easttime.ru/analitic/3/8/262p.html > (1.09.2013). Kafkasyalı, M.S., Tacibayev, R., “Tacikistan: Kurgusal Kuruluştan Kurumsal Politikalara”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Sayı 12, Yaz 2012, s. 239-266. Kalimullin, Robert, “Hlopok-Gordost i Proklyatie Uzbekistana”, Ksenya Fedorova “çev”, < http://www.goethe.de/ins/ru/lp/prj/drj/top/oeko/ru8679029.htm > (25.12.2012). Kalinina, O.N., “ Regionalnoe Sotrudniçestvo v Sfere Bezopasnosti, İzvestiya, Sayı: 4(96), 2011, ss. 36-43. Kalişevskiy, Mihail, “Turki-Meshetintsı: İz Odnogo İzgnaniya v Drugoye (Çast II)”, < http://www.fergananews.com/articles/6281 > (13.02.2014). Kamınin, V.D., “Politika Rossii v Oblasti Obespoçeniya Bezopasnosti v Tsentralnoy Azii v 1990-e gg”, Mejdunarodnıye Otnoşeniya, Sayı: 1(112), 2013, ss. 146-159. 258 Karacin, Doğalgaz Betül Buke, “Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan Boru Hattı Projesi”, < http://www.usakgundem.com/yorum/378/t%C3%BCrkmenistan-afganistanpakistan-hindistan-do%C4%9Falgaz-boru-hatt%C4%B1-projesi.html > (21.03.2014). Kaşirina, T.V., “Amerikanskaya Kontseptsiya “Sovremennogo Miroporyadka” i Amerikano-Rossiyskiye Otnoşeniya Na Rubeje XX-XXI vv”, Vestnik, Sayı: 2, 2010, ss. 116-119. Kaukenov, Adil, “Kazahstan i Kitay: Sostoyaniye i Perspektivı Sotrudniçestva”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, ss. 40-44. Kerimbekova, N. , Galitski, V., “K probleme kırgızsko-kitayskogo pograniçnogo razgraniçeniya (2-ya pol. ХIХ v. – naç. ХХI v.)” < http://www.analitika.org/article.php?story=20050224231410250 > (2.12.2011). Kitspotter, Vinsen de, “Bolşaya İgra v Tsentralnoy Azii”, Yadernıy Kontrol, Cilt: 11, Sayı: 1(75) , 2005, ss. 81-102. Klevakina, E.V., “Organizatsiya Dogovora o Kollektivnoy Bezopasnosti v Kontekste Natsionalnıh İnteresov Stran-Uçastnits”, Vestnik Mejdunarodnıh Organizatsiy”, Sayı: 2(42), 2013, s. 111-129. Knyazev, Aleksandr,< “Regionalnaya Strategiya İrana v Tsentralnoy Azii: Ekolyutsiya i Prioritetı”, http://www.knyazev.org/stories/html/chang_200508.shtml> (16.09.2013). 259 < Kolodkin, Anatoliy, “Kaspiy-Eto Poçti To Je Samoe, Çto Ozero Titikaka”, Kommersant, Sayı:116, Cilt:834, 24.06.1995, < http://www.kommersant.ru/doc/111758/print > (18.02.2014). Komissina, İrina, “İnteresı İndii v Tsentralnoy Azii”, < > http://www.novopol.ru/-interesyi-indii-v-tsentralnoy-azii-text721.html (4.01.2014). Komleva, N.A., “Şanhayskaya Organizatsiya Sotrudniçestva-Poisk Globalnogo Pavnovesiya”, Aktualnıe Problemı Razvitiya ŞOS, Sayı: 3(80), 2010, ss. 44-53. Konobayev, V.N., “Geostrategiya SŞA v Evrazii: Novıye Smıslı Geopolitiki”, Problemı Upravleniya, Sayı: 1(26), 2008, ss. 87-97. Konobeev, Vladimir, “Bitva Za Rimlend”, Beloruskaya Dumka, Sayı: 21, 2009, ss. 55-59. Korbut, Andrey, “Rossiya Prirastayet Bazoy v Ayni”, Voenno-Promışlennıy Kuryer, Sayı: 36 (252), 10-16 Eylül 2008. Korbut, Andrey, “Vosduşnıy Boy za Ayni”, < http://vpk- news.ru/articles/5456 > (08.01.2014). Korgun, Viktor, “Rossiysko-Tureckiy Dialog Po Problemam Tsentralnoy Azii i Kavkaza: İstoriya i Sovremennost”, < http://islam-today.ru/article/5356/ > (05.12.2012). 260 Kouchens, A., “Voennoe Yçastie SŞA v Tsentralnoy Azii i Ego Vliyanie Na Otnoşeniya SŞA i Tsentralnoy Azii”, Ekspert Forumu, Sayı: 1, Nisan 2012, s. 4. Kozyulin, Vadim, “Oşskiy Konflikt: Drama s Progoljeniyem”, < http://www.pircenter.org/media/content/files/9/13522877220.pdf > (12.02.2014). Köstem, Seçkin, “Orta Asya ve Kafkaslarda Militan İslam: El Kaide Etkisi”, Ortadoğu Etütleri, Cilt: 2, Sayı: 3, Temmuz 2010, ss. 181-204. Krotov, Mihail, “Vzaimovıgodnaya İntegratsiya-Usloviye Modernizatsii v SNG”, Etatı Stanovleniya i Razvitiya SNG, Communio, 2010, ss. 15-28. Krugley, İ.İ., “Politika SŞA: İstoki Narkotorgovni v Afganistane”, s. 65, < http://histans.com/LiberUA/978-966-492-209-5/11.pdf > (23.02.2014) Krupnov, Yuriy, “Kaspiyskaya Karta SŞA i NATO Protiv Rossii i İrana”, Sovremennıy İran, Sayı: 3, Nisan-Haziran 2011, ss. 20-25. Kucera, Joshua, “India’s Central Asia Soft Power”, < http://thediplomat.com/2011/09/indias-central-asia-soft-power/ > (08.01.2014). Kucera, Joshua, “Why is Tajikistan's Ayni Air Base Idle?”, < http://www.eurasianet.org/node/61503 > (08.01.2014). Kuli,”Aleksandr, Novıy Rossiyskiy Kurs v Tsentralnoy Azii: Otkaz Ot Politiki Sferı Privilegirovannıh İnteresov v Polzu Taktiki “Razdeliyay i Vlastvuy”?”, PONARS Evraziya, Sayı: 261, Temmuz 2013, Kulikov, Alatoliy, “Afganskiy Konflikt-İstoçnik Aktualnıh Ugruz”, Voenno Promışlennıy Kuryer, Sayı: 48(465) Aralık 2012, s. 2. 261 Kuznetsov, Aleksey, “Tretiy Rausn “Bolşoy İgrı””, < http://www.odnako.org/almanac/material/show_21188/ > (12.01.2014). Kuznetsova, A.V., “M. İ. Venyukov o Metodah Osvoeniya Russkogo Turkistana”, Tsentralnaya Aziya i Sibir. Pervıe Nauçnıye Çteniya Pamyati E. M. Zalkinda. 14 Mayıs 2003, ss. 117-122. Laletin, Yu.P., “Transafganskiy Gazoprovod Kak Faktor İntegratsii Afganistana v Bolşuyu Voskochnuyu Aziyu: Sravnitlnıy Analiz Arfumentov”, Sravnitelnaya Politika, Sayı: 1, 2010, ss. 144-165. Laumulin, Murat, “Kazakistan i Zapad: Retrospektiva Otnoşeniy v 1990-e gg”,< http://www.ca-c.org/journal/2000/journal_rus/cac08_2000/07.laumill.shtml > (22.11.2013). Layn, David, “Tsvetnaya” Revolyutsiya Kak Politiçeskiy Fenomen”,çev, Dmitri Gromazd, Sotsiologiya, Sayı: 1, 2010, ss. 16-38. Lebedeva, T. Mramorova, İ., “Energetiçeskaya Bezopasnost Kitaya Kak Geopolitiçeskaya Problema”, Gosudartvennoe Upravlenie, Elektronnıy Vestnik, Sayı: 24, Eylül 2010, ss. 1-5. Leguenko, Maksim, “Tsentralnaya Aziya, Kotoruyu Mı Poteryali”, < > http://magazine.rbc.ru/2011/08/29/main/562949981353420.shtml (22.03.2013). LeVine, Steve, “The End of The Great Game”, < http://www.newrepublic.com/article/world/78168/obama-central-asia-great-game > (27.11.2013). 262 Lihaçyov, A.E., “Tanojennıy Soyuz Rossii, Belorusii i Kazahstana: İstoriya, Sovremennıy Etap i Perspektivı Razvitiya”, Rossiyskiy Vneşnepolitiçeskiy Vestnik, Sayı:6, Temmuz 2010, ss. 4-23. Linç, S. Allen, “Realizm Rossiyskoy Vneshney Politiki”, Pro et Contre, Cilt: 6, Sayı:4, Güz 2001, ss. 136-170. Lo, Bobo, “Rossiya, Kitay i SŞA: Proşloe i Buduşeye Strategiçeskogo Treugolnika”, (Rapor) İFRİ, Şubat 2010, ss. 1-35. Lukin, Aleksandr, Aleksey Moçulskiy, “Şanhayskaya Ortanizatsiya Sotrudniçeskta: Strukturnoye Oformleniye i Perspektivı Razvitiya”, Analitiçeskiye Zapiski, Sayı 2(4), Şubat 2005, ss. 1-31. Luzyanin, S., “Tsenstalnoaziatskiy Konflikt”Ssrez”: Kirgizsko-Uzbekskaya i Taciksko-Uzbekskaya Model Otnoşeniy”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php4?st=1161928260 > (24.05.29011). Lyaruel, Marlen, “Politika SŞA v Tsentralnoy Azii: Amerikantsi- s Marsa, Evropeytsi – s Venery, Tak li Eto?”, EUCAM, Sayı: 26, Ekim 2012, ss. 1-5. Mackinder, H.J., “Tje Geographical Privot of History”, The Geographical Journal, Vol.23. No.4, April 1904, ss. 421-437. Madiyev, Erlan, “Strategiya KNR v Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, ss. 98-112. 263 Mahmudov, Rustam, “İran İ Zapad v Borbe za Gruzovıye i Gazovıye Potoki iz Tsentralnoy Azii”, Sovremennıy İran, Sayı: 3, Nisan-Haziran 2011, ss. 42-48. Makarenko, Tamara, “Tsentralnaya Aziya: Stolknovenie Vlasti, Politiki i Ekonomiki” < http://www.nato.int/docu/review/2009/Asia/central_asian_geopolitics/RU/index.h tm > (28.09.2012). Malaşenko, Aleksey, “İnteresı i Şansı Rossii v Tsentralnoy Azii”, Pro et Contra, Cilt: 17, Sayı: 1-2, Ocak-Nisan 2013, ss. 21-34. Malaşenko, Aleksey, “İnteresı i Şansı Rossii v Tsentralnoy Azii”, Pro et Contra, Ocak-Nisan 2013, ss. 21-34. Maleki, Abbas, “Energetiçeskaya Bezopasnost, İran i Prpblemı Kazpiyskogo Morya”, Amu-darya, ss. 123-181. Malışeva, Dina, “Konflikt u Yujnıh Rubejey Rossii”, Pro et Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, ss. 7-33. Mamedova, N.M., “İran: İnteresı v TsA İ Vozmojnosti Vliyaniya”, Vızovı Bezopasnpsti v Tsentralnoy Azii,(der) İ.Kobrinskaya, Mosova, İMEMO, 2013, ss. 102-105. Mamveeva, Anna, “İzbiratelnoye Uçastiye: Buduşaya Rol Rossii v Tsenkralnoy Azii”, Analitiçeskiy Obzor Po Tsentralnoy Azii, Sayı: 3, Temmuz 2012, ss. 1-7. 264 Melvin, Nil, “Granitsı, Bezopasnost’ i Nestabilnost v Ferganskoy Doline”, LSE, Sayı: 16, Aralık 2010, ss. 6-12. Mesamed, V.İ., “İrano-Tsentralnoaziatskie Otnoşeniya: Nekotorıe İtogi”, < http://armtoday.info/default.asp?Lang=_Ru&NewsID=37035 (26.09.2913). Mihail Troitskiy, Samuel Çarap, “Dilemma İntegratsii na Psotsovetskom Pronstranstve”, < http://www.globalaffairs.ru/number/Dilemma-integratcii-napostsovetskom-prostranstve-16177> (13.01.2014). Mihaleva, Marina, “Kaspiy- Zona Soperniçestva ili Sotrudniçestva?”, Obozrevatel-Observer, Sayı: 10, 2009, ss. 53-60. Mihaylov, Sergey, “Uzbekistan Vernulsya v ODKB”, Voenno-Promışlennıy Kuryer, Sayı: 32(148), 23-29 Ağustos 2006, s. 3. Moldobayev, Atay, “Politiçeskie Aspektı Vodnıh Otnoşeniy Kırgızistana i Uzbekistana”, < http://analitika.org/ca/water-and-energetics/2576-politicheskiyaspekt-vodnyh-otnosheniy-kyrgyzstana-i-uzbekistana.html > (21.12.2012). Molerov, Modest, “Blijneye Zarubejye” Novoy Rossii ili “Zadniy Dvor” SŞA”, Russkiy Jurnal, Mayıs 2008, 113-123. Moskalenko, V.N., “Pakistan i ŞOS”, < http://www.iimes.ru/rus/stat/2006/27-06-06.htm > (12.01.2014). Muhametov, R.S., “Voennoye Sotrudniçestvo Rossii So Stranami Blijnego Zarubejiya: Osnovnoye Napravleniya”, Vestnik ÇGU, Sayı 23 (314), 2013, ss. 13-18. 265 Muhina, E.V., “Territorialnıye Paznoglasiya v Tsentralnoy Azii i Rossii( 1990-e gg.)”, < http://www.espi.ru/Content/Conferences/Papers2004/mukhina.pdf > (06.01.2013). Murat Laumulin, “ŞOS – “Grandioznıy Geopolitiçeskiy Blef”? Vzglyad iz Kazahstana”, İFRİ, Temmuz 2006, ss. 1-18. Muravyov, İvan, “Kerimov v Sakure. SŞA Otdayut Uzbekistan na Okup Yaponii”(İtogi Vizita)”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1028091300 > (16.01.2014). Mursaliyev, A., “V Dekabre Na Ploşadi Brejneva”, < http://jeltoksan.narod.ru/mursa.html > (12.02.2014). Mutov, S., “Politika İrana v Otnoşenii Tsentralnoy Azii”,< http://mir- politika.ru/182-politika-irana-v-otnoshenii-centralnoy-azii.html > (18.09.2013). Namazbekov, Maulen, “Energetiçeskiye İnteresı SŞA, Rossii i Kitaya b Tsentralnoy Azii i Kazahstane”, < http://www.kazenergy.com/en/6-72007/1262energo-interesy-usa.html > (03.12.2013). Naumkin, V.V., “ Andijanskie Sobıtiya v Uzbekistane i İh Vliyanie Na Situatsiyu v Tsentralnoy Azii”, < http://islamica.ru/?uid=100 > (14.12.2012). Nikitina, Yuliya, “ODKB i ŞOS Kak Modeli Vzaimodeystviya v Sfere Regionalnoy Beopasnosti”, İndeks Bezopaskosti, Cilt: 17, Sayı: 2(97), ss. 45-53. 266 Nikitina,Yuliya, “ODKB i ŞOS Kak Modeli Vzaimodeystviya v Sfere Regionalnoy Beopasnosti”, İndeks Bezopaskosti, Cilt: 17, Sayı: 2 (97), 2011, ss. 4552. Niyatbekov, Vafo, “Reşenie Pograniçnıh Voprosov-Kak Faktor Obrazovaniya ŞOS”, < http://www.easttime.ru/reganalitic/1/258.html > (10.12.2011). Nogayeva, Ainur, “ABD’nin Orta Asya’daki Demokratikleştirme Politikaları: Araçlar, Devrim Denemeleri ve Sonuçları”, Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları, Cilt: 5, Sayı: 10, 2010, ss. 59-91. Novoselov, S.V., “Kaspiyskiy Region i Problemy Regionalnoy Bezopasnosti”, Kaspiyskiy Region: Politika, Ekonomika, Kultura, Cilt: 1, Sayı: 18, 2009, ss. 9-14. Novoselov, S.V., “Konfliktnıy Potentsial Kaspiyskogo Regiona-Ugroza Bezopasnosti Rossii”, Kaspiyskiy Region: Politika,Ekonomika, Kultura, Cilt: 6, Sayı: 1, 2005, ss. 8-17. Oğan, Sinan, “Yeni Global Oyuncu ve Hazar’ın Statüsü”, < http://www.turksam.org/tr/a153.html > (23.04.2013). Olkomm, Marta B., “Razmışleniya o Politike SŞA v Tsentranoy Azii”, Pro et Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, ss. 162-172. Ovsepyan, Levon, “Voenno-Politiçeskie aspektı sotrudniçestva Turtsii so stranami Tsentralnoy Azii: Obşaya Dinamika Razvitiya” Tsentralnaya Asiya i Kavlaz, Cilt: 13, Sayı: 2, 2010, ss. 93-100. 267 Özkan, Güner, “Znaçeniye Energii Kaspiya Dlya Ekonomiki i Bezopasnosti Azerbaycana”, < http://atc.az/index.php?newsid=10 > (24.04.2013). Pançenko, M., “Relisticjekaya Paradigma Mejdunarodnogo Poryadka: Proşloye i Buduşeye”, Polis, 2009, ss. 6-17. Paramonov,O.Stolpovskiy“Pograniçno-territorialnye problemy v kitayskotsentralnoaziatskih otnoşeniyah”, < http://www.easttime.ru/analitic/3/8/575.html> (1.12.2011). Pasov, Sergey, “Kazahstan Vklyuçilsya v Gonku Voorujeniy”, < http://www.respublika-kz.info/news/politics/22202/ > (22.04.2013). Patnaik, Ajay, “Sravnitelnıy Analiz Politiki İndii i Kitaya v Tsentralnoy Azii”, OSCE Academy, Kasım 2011, ss. 8-9. Perfilyev, Nikita, “Perspektivı i Problemı Rossiysko-Kitayskogo Neftegazovogo Sotrudniçestva”, İndeks Bezopasnosti, Sayı: 1(84) Cilt: 14, ss. 37-54. Petelin, Evgeniy, “Enerjomonolog Kitaya v Tsentralnoy Azii”, İndeks Bezopasnosti, Sayı: 4 (99), Cilt: 17, ss. 35-57. Plastun, V., “Politika Rossii i SŞA v Tsentralnoy Azii (Popıtka Sravnitelnogo Analiza)”, Tsentralnaya Aziya i Kazkaz, Cilt: 1, Sayı 43, 2006, ss. 143- 148. Podberyozkin, A.İ., Podberyozkina, O.A., “Rol Rossii v Razvitii Eraziyskoy İntegraztsii”, Toçka Zreniya, Sayı: 2(19), Mayıs 2013, ss. 88-98. 268 Polat, Kemal, Koç, Bozkurt, “Orta Asta’da Yaşayan Müslümanların Diğer Dinlere Bakışı”, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, Sayı: 2, 2013, ss. 300-334. Polat, Kemal, Koç, Bozkurt, “Orta Asta’da Yaşayan Müslümanların Diğer Dinlere Bakışı”, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, Sayı: 2, 2013, ss. 315-316. Polınov, M.F., “M. S. Gorbaçov i Novoye Politiçeskoye Mışleniye: İstoki, Osnovnıye İdei, Rezultatı”, Noveyşaya İstoriya Rossii/Modern Histoy of Russia, Sayı: 2, 2012, ss. 136- 152. Poruboçaya, E.F., “ Samitı Tyurkih Gosudarstv (2006-2010 gg.): Realnaya Platforma Dlya Sblijeniya Stran”, Mejdunarodnıe Otnoşeniya, Sayı: 2, Yıl 2011, ss. 98-105. Purıjinskiy, D., “Ekonomiçeskaya Politika İran ana Tsentralnoaziatsko Napravlenii v Period Prezidenta Ahmadinejada”, İran pri M.Ahmadinejade, Moskova, İV RAN, 2013, ss. 157-163. Ragimov, G.G., “Zapası Nefti i Neftedobıça v Azerbayjane: Sovremennoe Sostoyaniye i Tendentsii Razvitiya”, Ekonomika i Upravlenie, Cilt: 3, Sayı: 3, 2010, ss. 30-33.< http://edu.tltsu.ru/sites/sites_content/site1238/html/media68425/07_raximov.pdf > (4.11.2013). Rahimov, Mirzohon, “Mejgosudarstvennıe Granitsı i Problemı Bezopasnosti v Tsentralnoy Azii”, < http://www.ia-centr.ru/expert/3934/ > (05.01.2013). 269 Rahimullina, G.Z., “Türkskiy Faktor v Protsesse İntegratsii Stran Tsentralnoy Azii”, Kaspiukiy Region: Politika, Ekonomika, Kultura, Cilt: 25, Sayı: 4, 2010, ss. 139-144. Rasov, Sergey, “Protiv Kogo Drujit Karimov i Nazarbayev?”, Samohin, A.V., “Voyennoye i Ekonomiçeskoye Prisutstviye SŞA v Prigraniçnıh Stranah Kak Faktor Bezomasnosti Yuga Rossii”, Regionalnaya Ekonomika, Sayı: 11, 2007, ss. 106-110. Sanginov, B. B. “ Ferganskiy Faktor Kak Vozov Bezopasnosti Tsentralnoy Evrazii: Riski i Novıye Podhodı Reşeniya Problem”, Geopolitika, Sayı 20, Moskova 2013, ss. 111-122. Sarabekov, Jumabek, “Prezidentskiye Vıborı 2013 goda v Tadjikistane: Vnitrenniye i vneiniye Faktorı”, Analitiçeskoe Obozreniye”, Sayı: 13, Almatı, IWEP, 2013, ss. 4-23. Savkoviç, E.V., “Razvitiye Otnoşeniy s Gosuarstvami Tsentralnoy Azii v 1990-2000-e gg. İ Pozitciya Kitaya”, Vestnik, Sayı: 3, 2012, ss. 114-120. Savkoviç, Egeniy, “Uygurskaya Problema v Ramkah ŞOS”, < http://www.apn.kz/publications/article144.htm > (1.09.2013). Semedov, Semed, “Mejdunarodno-Pravovoy Status Kaspiyskogo Morya”, Obozrevatel-Observer, Cilt: 4, Sayı: 231, 2009, ss. 70-79. Sıroyejkin, Konstantin, “Porblemı Regionalnogo Sotrudnichestva Mejdu Kitayem i Stranami Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, ss. 28-39. 270 Sigov, Yuriy, “Territorialnıe Sporı Mejdu Gosudarstvami Tsentralnoy Azii Budut i Dalşe Meşat İh İntegratsii”, < http://www.casfactor.com/rus/analitic/2.html > (17.01.2013). Sin, Li, Çensin, Van, “Strategiya Energetiçeskoy Bezopasnosti Kitaya v Tsentralnoy Azii”, Sravnitelnaya Politika, Cilt: 2, Sayı: 12, 2013, ss. 50-59. Skakov, Aleksandr, Rossiya i GUAM”, Tsentralnaya Aziya i Kavkaz, (Özel Sayı), Sayı: 3-4 (57-58), 2008, ss. 162-177. Solovyov, Dmitriy, “Ozbekistan Otkazalas Razmeşat İnostranjıe Voyennıe Bazı”, < http://ru.reuters.com/article/topNews/idRUMSE87109720120802?sp=true > (29.11.2013). Solovyov, İgor, “Troboprovodnaya Geografiya”, < http://www.turkmenistaninfo.ru/?page_id=6&type=article&elem_id=page_6/maga zine_35/290&lang_id=ru > (22.09.2013). Solozobov, Yu.M., “Evraziyskiy Soyz: Ot İdei k Praktike”, Geopolitika, Sayı: 8, 2011, ss. 15-25. Starçak, Maksim, “SŞA vs. Rossiya v Sotrudniçestve s Tadjikistanom v Voenno-Politiçeskoy Sfere”, Tsentralnaya Aziya i Kavkaz, Sayı: 3(63), 2009, ss. 2035. Starr, Frederick, “A Greater Central Asia Partnership’ for Afghanistan and Its Neighbors”, Silk Road Paper, March http://www.silkroadstudies.org/CACI/Strategy.pdf > (5.10.2013). 271 2005, < Staşuk, Yuriy, “Osobonnosti Proyavleniya Pograniçnıh Protivoreçiy Mejdu Tsentralnoaziatskimi Stranami SNG”, Pskovskiy Regionalnıy Jurnal, Pskov, Sayı: 12, 2011, ss. 16-26. Suhoparov, A., “Sovetskie Musulmane: Mejdu proşlım i Buduşem”, Obşestvennıe Nauki Segodnya, Sayı: 6, 1991, ss. 108-117. Suteeva, K.A., “Russkiye Voyennıye İstoriki XIX v. O Priçinah i Motivah Dvijeniya Rossii Na Voskok (v Srednyuyu Aziyu i Yujnıy Kazakistan)”, Tsentralnaya Aziya i Sibir. Pervıe Nauçnıye Çteniya Pamyati E. M. Zalkinda. 14 Mayıs 2003, ss. 100-116. Sürücü, Cengiz, “Türkiye-Özbekistan İlişkilerinin Üç Evresi”, Türkiye’nin Avrasya Macerası 1989-2006(Avrasya Üçlemesi II), der. Mustafa Aydın, Ankara, Nobel Yayınları, 2007. Sveşnikova, Yuliya, “İran i SŞA v Afganistane: Podelim ili Pomerimsya Sirami?”, İzvestiya, Sayı: 2, 2011, ss. 126-141. Şahin, Mehmet, “İran Dış Politikasının Dini Retoriği”, < http://www.akademikortadogu.com/belge/ortadogu4%20makale/mehmet_sahin.p df > (19.09.2013). Şahnazarov, B., “Uzbekistan-Turtsiya. Takiye Dalyokiye Blizkiye Druzya”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1336893360 > (13.10.2013). Şepin, E.S., “İzmeneniye Geopolitiçeskogo Lanfşafta Tsentranoy Azii”, Rossiya v Sisteme Evro-Aziatskih Vzaimodeystviy”, Sayı: 4 (108), 2012, ss. 236-244. 272 Şevırev, İ., “Transafganskiy Gazoprovod TAPİ- Rasluçnik, A ne Spasitel”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1338970620 > (03.12.2013). Şilibekova, Aygerim, “Görevimiz Güvenlik: Kazakistan-Türkiye İlişkikerinde Yeni Dönem”, 21.Yüzyıl Dergisi, Sayı: 12, Aralık, 2009, ss. 58-59. Şustov, Aleksandr, “Çto Nujno Rossii v Tsentralnoy Azii?”, < http://geopolitica.ru/Articles/897/ > (25.9.2011). Şustov, Aleksandr, “Gryadet Li “Vodnyaya” Voyna?”, http://www.stoletie.ru/rossiya_i_mir/gradet_li_vodnaja_vojna_922.htm < > (22.12.2012). Şustov, Aleksandr, “Mejetniçeskie Konfliktı v Tsentralnoy Azii”, < http://www.warandpeace.ru/ru/analysis/view/19870/ > (8.02.2014). Şustov, Aleksandr, “Tsentralnaya Aziya: Budet li Peredel Granits”, < http://www.customsunion.kz/infoprint/3318.html > (28.04.2012). Tastenov, Alişer, “Geopolitika Kaspiya: Klyuçevıe İgroki i İnteresı” ,Kazakenergy, , Cilt: 55, 2012, Sayı: 5, ss. 46-47. Tatkalo, Nadejda, “Yapono-Amerikanskiye Geopolitiçeskiye Kontseptsii Dlya Tsentralnoy Azii”, < http://easttime.ru/analytics/tsentralnaya-aziya/yaponoamerikanskie-geopoliticheskie-kontseptsii/5624 > (17.01.2014). Tellal, Erel, “Zümrüdüanka: Rusya Federasyonu’nun Dış Politikası”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Sayı: 65, Cilt: 3, 2010, ss. 189-136. 273 Trevedi, Ramakant, “Netraditsionnıye Ugrozı Beopasnosti v Tsentralnoy Azii s Toçki Zreniya Sravnitelnoy Regionalnoy Perspektivı”, Comparative Politics, Sayı: 4, 2011, ss. 109-123. Trofimov, Dmirtiy, “Taşkent Mejdu Ankaroy i Tegeranov: Uroki 90-h i Perspektivı”, < http://www.ca-c.org/journal/2001/journal_rus/cac- 05/13.trofru.shtml > (13.10.2013). Troitskiy, E.F., “Politika İndii v Tsentralnoy Azii(2001-2012 gg.)”, Vestnik, Sayı: 375, 2013, ss. 106-108. Troitskiy, E.F., “Politika SŞA v Tsentralnoy Azii v Sfere Bezopasnosti: Vliyaniye Na Mejdunarodnıye Otnoşeniye v Regione (2001-2007 gg.)”, Vestnik, Sayı: 322, 2009, ss. 107-109. Troitskiy, E.F., “Politika SŞA v Tsentralnoy Azii: Podhodı Vtoroy Administratsii Dj. Buşa(2005-2009 gg.) i B. Obamı (2009-2010 gg.)”, Comparative Politics, Sayı: 4, 2011. ss. 65-74. Troitskiy, E.F., “Politika Turtsii v Tsentralnoy Azii (1992-2000 gg.)”, ss. 8488. < http://sun.tsu.ru/mminfo/000063105/328/image/328-084.pdf > (11.10.2013). Troitskiy, E.F., “Sovremennıy Politiçeskiy Krizis v Kırgızstane i Ego Mejdunarodnıye Posledstviya”, Vestnik TGU, Sayı: 306, 2008, ss. 69-72. Troitskiy, E.F., “Vneşnyaya Politika Uzbekistan’a v 2004-2007 gg.: Ot Strategiçeskogo Partnyorstva s SŞA k Soyuzniçeskim Otnoşeniyam s Rossiyei” Vestnik TGU, Sayı: 310, 2008, ss. 93-96. 274 Troitskiy, Evgeniy, “Vneşnyaya Politika Uzbekistana v 2004-2007 gg.: Ot Strategiçeskogo Partnyorstva s SŞA k Soyuzniçeskim Otnoşeniyam s Rossiyey”, Vestnik, Satı: 310, 2008, ss. 93-96. Tselikin, A., “Vzaimootnoşeniya Gosudarstv Tsentralnoy Azii. Konfliktnıy Potentsial Regiona”, Tsentralnaya Aziya. Geopolitika i Ekonomika Regiona, Moskova, İSOA, 2010, ss. 99-120. Türk, Fahri, “Türkiye-Türkmenistan İlişkileri 1990-2010”, Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 2, 2010, ss. 57-64. Türkan, Budak, “Orta Asya’da Küresel Jeoekonomik Rekabet ve Türkiye”, Bilgi Strateji, Cilt: 5, Sayı: 9, Güz 2013, ss. 125-140. Uslu, Kamil, “Hazar Bölgesinde Enerji Kaynaklarının Ekonomik ve Uluslararası Boyutu”, İ.İ.B.F Dergisi, Cilt: XXI, Sayı: 1, 2006, ss. 99-130. Usmon, Davlat, “Gegeminiçeskie Ustremleniya: Uzbekistan ve Kazakistan Ukreplyayut Vzaimodeistvie Po Vodnım Resursam Regiona”, < http://analitika.org/ca/water-and-energetics/2588-gegemonisticheskieustremleniya-uzbekistan-i-kazahstan-ukreplyayut-vzaimodeystvie-po-vodnymresursam-regiona.html > (23.12.2012). Usmon, Davlat, “Znaçenie Vodnogo Faktora v Politike Stran Tsentral’noy Aii Budet Vozrostat’ İz Goda v God”, < http://analitika.org/ca/water-andenergetics/1374-20060901044033424.html > (23.12.2012). 275 Ustimenko, A.A., “Tsentranaya Aziya i NATO: Strategiçeskiye Tendentsii Razvitiya Otnoşeniy”, Analytic, Nisan 2005, ss. 23-27. Usubaliyev, E., ““Kitayskiy Faktor” vo Vneşney Politike KırgızistanaDvustoronniy i regionalnıy Uroven”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1236599880 > (13.09.2013). Usubaliyev, E.Y., “O Vozmojnoy Novoy Roli Japonii v Tsentralnoy Azii”, < http://easttime.ru/analitic/2/9/94.html > (15.01.2014). Usubaliyev, Esen, “Politika Yaponii v Tsentralnoy Azii- Geopolitiçeskiy Aspekt”, < http://easttime.ru/analitic/2/9/150.html > (15.01.2014). Usubaliyev, Esen, “Rol Yaponii v Tsentralnoy Azii: Vozmojna li Npvaya Organizatsiya Po Bezopasnoti v Regione”, < http://analitika.org/kyrgyzstan/kgforeign-affairs/66-20100606044019703.html> (17.01.2014). Vasilyev, L. E., “Politika Mirovıh Derjav v Tsentralnoy Azii i Eyo Vliyanie Na Perspektivı Razvitiya ŞOS”, ss. 2-39.< http://www.ifesras.ru/attaches/conferences/2009_round_table_shoss/vasiliev.pdf > (17.02.2014). Vasilyev, L.E., “Politika Mirovıh Derjav v Tsentralnoy Azii i Ee Vliyanie Na Perspektivı Razvitiya ŞOS”, s. 4, < http://www.ifes- ras.ru/attaches/conferences/2009_round_table_shoss/vasiliev.pdf > (5.03.2013). Veytsel, Roman, ““Radikalnıe İslamskie Organizatsii” Paraztiruyut Na İslame”, < http://www.easttime.ru/allanalitic/129.html > (17.12.2012). 276 Vinogradova, Olga, “Rezursı “Bolşogo Kaspiya”(Ojidaniya i Vozmojnosti v Tsifrah)”, Pro et Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, ss. 103-117. Vladimir Severnıy, “Zubastıy Kaspiy. Zaçem SŞA i Turtsiya Voorujayut Kazastanskuyu Armiyu İmenno v Prikaspii?”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1034662800 > (28.02.2014). Volgin, Andrey, “Neftegazovıy Sektor Tsentralnoy Azii i Stsenarii Regionalnoy İntegratsii”, Ekonomiçeskoe Obozreniye, Sayı: 4, 2006, ss. 6-12. Weitz, Richard, “The SCO's Expansion Dilemma”, < http://www.worldpoliticsreview.com/articles/10668/global-insights-the-scosexpansion-dilemma > (10.01.2014). Wollander, Selesta A., “Vzaimosvyaz Ekonomiki i Bezobasnosti vo Vneşney Politike Rossii i ih Znaçeniye Dşya Ukrainı i Belorusii”, Meçi i Oralı: Ekonomika Natsionalnoy Bezopasnosti Belorusii i Ukrainı, der. R.Legvold, S.A.Wollander, Moskova, İnterdialekt 2004, ss. 77-125. Yakuşeva, Yuliya, “Kazahstan i SŞA: Tendentsii Goda”, < http://www.iacentr.ru/expert/14761/ > (28.11.2013). Yasinskiy, sotrudniçestva?”, Vladimir, < “Sırdarya i Amudarya: Reki konflikta ili http://www.worldenergy.ru/doc_20_43_2291.html > (22.12.2012). Yun, S.M., “Sravnitelnıy Analiz Politiki Germanii, Velikobritanii i Frantsii v Tsentralnoy Azii”, Saravnitelnaya Politika, Sayı: 4, 2011, ss. 50-64. 277 Yun, Sergey, “Politika “Velikih Derjav” Evropeyskogo Soyuza v Tsentralnoy Azii: Obşiye İnteresı i Tseli”, Politika i Politiçeskie Nauki, Sayı: 359, 2012, ss. 101103. Zemskov, V.N., “Strategiya SŞA v Tsentralnoy Azii”, < Terroristov”, < http://www.eurasian-defence.ru/node/6529 > (02.12.2013). Zenn, Jacob, “Kazakistan Razvoroşil Gnyozda http://inosmi.ru/middle_asia/20120121/183574636.html > (15.12.2012). Zulharneyev, Albert, “Energetiçeskie İnteresı İrana v Kaspiyskom Regione”, < http://www.csef.ru/index.php/ru/politica-i-geopolitica/project/-/-/869-iransenergy-interests-in-the-caspian-region > (22.09.2013). Zvyagelskaya, İrina, “Zaçem Rossii Nujna Tsentralnaya Aziya”, < http://www.continent.kz/2004/02/8.htm > (05.04.2014). Yazarsız Makaleler “2012 yılı 9. Kırgız-Çin Hükümetler arası Ticari-Ekonomik İşbirliği Komisyon Oturumu Protokolü”, http://www.mineconom.kg/Docs/intergovernmental/Protokol_china_pdf1.pdf, s.1, (14.09.2013). “A.Atambayev i Si Tzinpin Podpisali Sovmesnuyu Deklaratsiyu Kırgızstana i Kitaya ob Ustanovlenii Otnoşeniy Strategiçeskogo Partnyorstva(Pereçen Pospisannıh Dokumentov”, <http://www.ca-news.org/news:1080095/ > (11.09.2013). 278 “Aktualnıe Voprosı Vneşney Politiki Kazahstana”, < http://www.kazembassy.by/politic/relevant_questoins.html > (31.08.2013) “Ambitsioznıy Poresk Nabucco Provalilsya Okonçatelno”, < http://www.km.ru/economics/2013/06/27/gazprom/714583-ambitsioznyi-proektnabucco-provalilsya-okonchatelno > (22.12. 2013). “Analiz Neftedobıvayuşey Otrasli KR”,(rapor), PFCARATİNGS, Almatı, 2010, ss.10-13. http://www.rfcaratings.kz/reports/oilandgas_report.pdf “Analiz Resursnogo Potentsiala Neftegazovogo Kompleksa Respuliki Kazahstan”, < http://be5.biz/ekonomika1/r2012/3791.htm > (22.04.2013). “Aşhabad i Pekin Postroyat Novıy Gazoprovod”, İRAT-TASS,3 Eylül 2013, < http://www.itar-tass.com/c13/863263.html > (27.10.2013). “Baza Manas Ostayorsya- Eto Okonçatelno”, < http://www.iarex.ru/interviews/38028.html > (27.10.2013). “Bolee 2 tıs t Urana Kazakistan Postavit v İndiyu do 2014 goda”, < http://www.newskaz.ru/economy/20110416/1357683.html > (08.01.2014). “CNPC Podnimet Nefyanoy Fotan v Ferganskoy Doline”, < http://www.gazeta.uz/2008/10/16/uzneftegaz-cnpc-jv/ > (5.09.2013). “Dvijenie “Taliban” Planiruet Zahvatit Vlast’ v Afganistane v 2014 Godu Posle Uhoda Voysk NATO”, < http://www.itar-tass.com/c11/742899.html > (17.06.2013). 279 “GNKAR Obnarodovala Pozitsiyu Po Spornomu Mestorojdeniyu “Keper””, < http://energo-news.ru/archives/97038 > (23.04.2012). “GRU Ojidayet Ulileniya Talibov Posle Vıvıda Voysk İz Afganistana”, < http://ria.ru/world/20130523/939044628.html > (17.06.2013). “İndiya i Kazakistan Usilivayut Strategiçeskoe Partnyorstvo”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1305212580 > (08.01.2014). “İndiyskie Voennıe Razmestili Svoyu Avitsiyu na Tadjikskom Aerodrome Ayni”, < http://www.news-asia.ru/view/2251 > (08.01.2014). “İnitsiativı Yaponii v Tsentralnoy Azii”, < http://easttime.ru/analitic/2/9/248.html > (15.01.2014). “Kazakistan Yejegodno Eksportiruyev Çerez İran 1 mln Tonn Nefti”, < http://www.oilru.com/news/24614/ > (27.09.2013). “Kirgiziya Podpisala s NATO Spglaşeniye o Nazemnom Tranzite Gruzov”, http://lenta.ru/news/2012/05/23/nato/ (27.11.2013) “Kirgiziya Prosit u Rossii Pomoşi”, < http://www.pravda.ru/news/world/12-06-2010/1036032-kirg-0/ > (12. 3. 2013). “Kirgiziya Zakrıvayet Bazu SŞA “Manas””, < http://mir-politika.ru/7201kirgiziya-zakryvaet-bazu-ssha-manas.html > (28.11.2013). “Kto Razıgrıvaet “Vodnuyu Kartu” Tzentralnoy Azii v Geopolitiçeskom Pasyanse?”, 280 “M. Morozova, “Transafganskiy Gazoprovod: Priçinı i Perspektivı Realizatsii Proekta”, < http://www.iimes.ru/?p=7013 > (09.01.2014). “Mejnatsionalnıye Konfliktı v Tadjikistane i Obostreniye Sotsialnoy Napryajonnosti”, < http://www.ca-c.org/datarus/st_08_bush_8.shtml > (13.02.2014). “Na Kaspii Naçinayetsya Novıy Vitok Gongi Voorujeniy”, < http://www.rosbalt.ru/exussr/2011/09/15/890325.html > (28.02.2014). “Naçalas Stroitelstvo Tretey Nitki Gazorpvpda Uzbekistan-Kitay”, < http://www.uzdaily.uz/articles-id-9290.htm > (5.09.2013). “Neudobnıy Tadjikistan, ili Pretenzii Uzbekistana”, < http://www.avesta.tj/sociaty/19366-neudobnyy-tadzhikistan-ili-pretenziiuzbekistana.html > (15.02.2014). “O Nestabilnosti v Tzentral’noy Azii”, < http://mir-politika.ru/2616-onestabilnosti-v-centralnoy-azii.html > (26.12.2012). “Oboronnıe Vedomstva Kazahstana i SŞA Podpisali Plan Sotrudniçestvo na 2013-2017 godı”, < http://central-asia.tj/2012/12/12/oboronnye-vedomstva- kazaxstana-i-ssha-podpisali-plan-sotrudnichestva-na-2013-2017-gody/ > (28.11.2013). “Oşskaya Reznya 1990 Gpda. Hronologiya http://www.fergananews.com/articles/6601 > (13.02.2014). 281 Tragedii”, < “Pentagon Dal Spetsnazu SŞA Pravo Vtorgatsya v Tsentralnuyu Aziyu”, http://topwar.ru/3909-pentagon-dal-specnazu-ssha-pravo-vtorgatsya-vcentralnuyu-aziyu.html, (28.11.2013). “Podpisan Ukaz o Vıvode Amerikanskoy Bazı “Manas””, < http://www.arms-expo.ru/049057052048124054054055056.html > (24.11.2013). “Politika Pakistana v Tsentralnoy Azii” < http://analitika.org/ca/geopolitics/1033-2006122722321142.html > (12.01.2014). “Prezident Turtsii Obezjayet Tsentralnuyu Aziyu. Poka Bezuspewno”, Kommersant Gazetesi, < http://www.kommersant.ru/doc/160886/print > (13.10.2013). “Smetsnaz SŞA Uje Aktivno Deystvuyet v Stranah Bıvşego SSSR v Sredney Azii”, http://www.kavkazcenter.com/russ/content/2011/07/08/83250.shtml, (28.11.2013). “Sovsem Ne Mirnoe Kaspiyskoe More. Liderom Gonki Voorujeniy v Regione Stanovitsya Azerbaycan”, < http://imperiya.by/news.html?id=91815 > (28.02.2014). “SŞA Mogut Polnostyu Uyti iz Afganidtana”( ABD Afgansitan’dan Tamamen Çekilebilir), Moskoskiy Komsomolets, 9 Ocak 2013. “SŞA Vozobnovili Peregovorı s Taşkentom o Snabjenii Voysk v Afganistane”, http://lenta.ru/news/2009/02/05/backup/, (24.11.2013). 282 “SŞA Zakroyut Bazı v Kırgızistane? Rossiya ne Verit”, < http://russian.eurasianet.org/node/60369 > (06.11.2013). “Şanghay İşbirliği Örgütü Türkiye’yi İsteyecek”, < http://www.usasabah.com/Ekonomi/2013/04/17/sanghay-isbirligi-orgutu-turkiyeyiisteyecek > (09.10.2013). “Tovorooborot Mejdu Kırgızistanom i Kitayem v 2012 goda Sostavil 1 mlrd 271,7 mln Dollarov”,< http://www.kabar.kg/economics/full/54016 > (31.08.2013). “Turkmenistan Demonstiruet na Kaspii Moş Nedavno Sozdannıh VoennoMorskih Sil”, < http://www.itar-tass.com/c13/511752.html > (22.04.2013). “Türkmenistan i Pakistan Hotyat Uskorit Stroitelstvo Transafganskogo Gazoprovoda”, < http://www.newskaz.ru/economy/20111115/2124963.html > (12.01.2014). “Türkmenistan v 2013 g Planiruyet Dobıt Do 77 mlrd m3 Gaza”, < http://neftegaz.ru/news/view/108782 > (17.04.2013). “Uygurı Şeleka: “Gosudarstvo Vaşe, a Zemlya Naşa”, < Çeçentsami”, < http://www.zonakz.net/articles/?artid=16326 > (04.02.2014). “Uzbekistan i kitay Zaklyuçili Soglaşenie na 15 milrd Dolarıv”, < http://www.gazeta.uz/2013/09/10/visit/ > (11.09.2013). “V Kazakstane Proşli Stolknoveniya S http://www.apn.su/news/comments11703.htm > (04.02.2014). 283 “V Tsentralnoy Azii Vozmojnı Mejgosudarstvennıe Konfliktı İz-za Vodnıh Resursov”, < http://www.geopolitics.ru/2012/12/v-centralnoj-azii-vozmozhny- mezhgosudarstvennye-konflikty-iz-za-vodnyx-resursov/ > (26.12.2012). “V Tzentralnoy Azii Gidroenergetiçeskih Povışaetsya Veroyatnost’ Rezursov”, < Konfliktov İz-za http://www.respublika- kaz.info/news/politics/25192/ > (24.12.2012). “Vtorjeniye Japonii v Tsentralnuyu Aziyu”, < http://easttime.ru/analitic/2/9/49.html > (16.01.2014). “Yeni Hedef Kurumsal İlişki”, Hürriyet Gazetesi, http://dosyalar.hurriyet.com.tr/dosya/almanak/diplomasi/diplomasi11.htm < > (9.10.2013). “Zapad Vedet Borbu za Turkmenskuyu http://www.wprr.ru/archives/3499, (03.12.2013). < http://ca-news.org/news:1087835/ > (28.12.2013). < http://caricc.org/index.php/ru/ > (28.12.2013). < http://neftegaz.ru/news/view/98767/ >(29.09.2013). < http://pda.kabar.kg/society/full/50352?all > (1.09.2013) < http://tacisedu.karelia.ru/tacis.shtml> (28.12.2013). < http://www.bomca.eu/en/about-us.html> (28.12.2013). < http://www.bomca.eu/ru/about-us.html >(28.12.2013). 284 Neft”, < http://www.cadap.eu/ > (23.12.2013). < http://www.rosbalt.ru/exussr/2012/02/15/946021.html > (26.12.2012). < http://www.zpress.kg/news/news_only/7/34988/102.py > (25.12.2012). < http://www.zpress.kg/news/news_only/7/34988/102.py > (25.12.2012). 2006 “Bakü Girişimi” http://n-europe.eu/glossary/term/3396 Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Resmi Sitesi Bkz: < http://www.turkkon.org/icerik.php?no=26 > (17.10.2013). Konseplar ve Remi Belgeler 15 Mayıs 1992 tarikli Kolektif Güvenlik Anlaşmasının metni, Bkz: http://www.odkb-csto.org/documents/detail.php?ELEMENT_ID=126 1997 Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Konsepti, “Kontseptsiya Natsionalnoy Politiki Rossiyskoy Federatsii, 17 Dekabr 1997 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, ss. 51-74. 2000 Yılı Rusya Federasyonu Askeri Doktrini, “Voennaya Doktrina Rossiyskoy Federatsii, 21 Aprelya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, ss. 90-108. 285 2000 Yılı Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti, “Kontseptsiya Vneiney Politiki Rossiyskoy Federatsii, 28 İyunya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, ss. 74-89 2000 Yılı Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Konsepti, “Kontseptsiya Natsionalnoy Politiki Rossiyskoy Federatsii, 10 Yanvarya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, ss. 50-73. 2008 Rus Dış Politika Konseptinde, 15 Temmuz 2008, http://kremlin.ru/acts/785 2020’ye Kadar Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Stratejisin, 13 Mayıs 2009, md. 13, http://archive.kremlin.ru/text/docs/2009/05/216229.shtml Belovej Anlaşması, 21 Aralık 1991, Md.1, T.A. Şakleina, “Belobejskie Soglaşeniya”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Spvremenoy Rossii 1991-2002, Cilt 4, Moskova, MGİMO, 2002. KGAÖ Hukuksal Statüsüne İlişkin Anlaşması, 7 Ekim 2002, http://www.dkb.gov.ru/a/anew.htm KGAÖ Kolektif Acil Müdahale Günü Anlaşmasına ilişkin onay kararı, 27 Aralık 2010, http://kremlin.ru/acts/9921 KGAÖ Tüzüğü, 8. madde, http://www.dkb.gov.ru/b/azg.htm Rusya Dış Politika Konsepti, 2013, md.74, http://www.mid.ru/brp_4.nsf/0/6D84DDEDEDBF7DA644257B160051BF7F 286 Rusya Federasyonu Askeri Doktrini, 5 Şubat 2010, md. 19/g, http://news.kremlin.ru/ref_notes/461 Rusya ile Kazakistan Arasında 21. Yüzyılda İyi Komşuluk ve ittifak Anlaşmasının Tamamı için Bkz: < http://asozd2c.duma.gov.ru/addwork/scans.nsf/ID/BE6C74E57F88B2AD43257CBB0 051A969/$FILE/499260-6.PDF?OpenElement > Rusya ile Özbekistan arasında ittifak ilişkiler anlaşması, 16 Ekim 2005, Bkz:, http://archive.kremlin.ru/interdocs/2005/11/14/1934_type72066_97086.shtml?typ e=72066 Rusya ile Özbekistan arasından stratejik ortaklık anlaşması, 16 Haziran 2004, Bkz:, http://archive.kremlin.ru/text/docs/2004/06/75277.shtml V.V.Putin, Rusya’nın uluslararası enerji güvenliğinde Rusya’nın rolüne ilişkin Güvenlik Konseyi toplandırının açılış konuşması, 22 Aralık 2005, < http://archive.kremlin.ru/appears/2005/12/22/1654_type63374type63378type826 34_99294.shtml > Raporlar “Nezakonnıy Oborot Opiamov v Severnoy Çasti Afganistan i Tsentralnoy Azii: Otsenka Riskov”, Rapor, UNODOC, Mayıs 2012, ss. 8. “Nezakonnıy Oborot Otiatov v Severnoy Çasti Afgansitana i Tsentralnoy Azii: Otsenka Riskov”,UNODC, Mayıs 2012, ss.11-12. 287 “Tsentralnaya Aziya-2020: Vzglyad İznutri”, rapor, Alatau, Almata, 2012, ss. 4. Aleksandros Peterson, “Rossiya, Kitay i Energetiçeskaya Geopolitika v Tsentralnoy Azii”, Centre For Europian Reform, Rapor, Moskova, 2012, ss. 43-44. Erdoğan, Murat, “Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politikası”, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Rapor, Ankara, 2011. Evraziyskiy Bank Razviriya, “Vodno-Energetiçeskie Resursı Tsentralnoy Azii: Problemı İspolzovaniya i Ozvoeniya”, rapor, Otraslevoy Obzor, 2008, Almatı, ss. 9. Finon, Dominik, Rossiya i İdeya Sozdaniya “Gazovoy OPEK”: Realnaya ili Mnimaya Ugroza?, Rapor, Paris, IFRI, Ekim 2007, ss. 19. Paramonov, Vladimir, “Kitay i Tsentralnaya Aziya: Sostoyanie i Perspekivı Ekonomiçeskih Otnoşeniy”, Conflict Studies Research Centre,(Rapor) Mayıs 2005, Paramonov, Vladimir, Strokov, Aleksey, “Etapı Vneşney Politiki Rossii v Tsentralnoy Azii”, Defence Academy ot The United Kingdom, Rapor, Haziran 2008, ss. 1-25. Purtaş, Fırat, “Orta Asya ile Güney Asya Arasında Modern İpek Yolu Projesi”, Ahmet Yesevi Üniversitesi, (Raor), Ankara, 2011. Şahin, Ali, “GASAM Afganistan Raporu ve Çözüm Stratejisi”, Mayıs 2010. Yazar, Yusuf, “Enerji İlişkileri Bağlamında Türkiye ve Orta Asya Ülkeleri”, Rapor, No: 01, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Ankara, Haziran 2011. 288 Gazeteler “Ahıska Türklerine Saldırı: 5 Ölü”, Akşam Gazetesi, 21 Nisan 2010. “Çetıre Şturmovika Su-25SM Popolnyat Aviabazı “Kant” v Kirgizii”, < http://ria.ru/defense_safety/20140203/992756790.html > (7.05.2014). “İşçiler: 10 Ölü Var”, Sabah Gazetesi, 24 Ekim 2006, “Kırgızistan’ın Güneyinde Özbekistan’a Sınrı Batken Vilayetinde, Kırgızlarla Özbekler Yeniden Karşı Karşıya Geldi”, Yeni Şafak, 7 Ocak 2013. “Özbekistan’ın Nüfusu 30 Milyonu Aştı”, Zaman Gazetesi, 8 Mayıs 2013. “Rossiya Otkrıvayet Novıy Energorınok”, Pravda Gazetesi, 16 Ağustos 2007. “Sergey Şoydu: Minoborony RF Planiruyet Usilit Bıevoy Potentsial Svoey Avizbazı v Kante” < http://itar-tass.com/politika/934669 > (7.05.2014). “Turkmenskiy Goz Vozveli v Kub”, Kommersant Gazetesi, 23 Aralık 2009. “Türkiye'den İran'a Azerbaycan notası”, Hürriyet, 19 Ağustos 2001. “V Tadjikistane Ratifitsirovan Dogovor Po Rossiyskoy Voennoy Baze”, Nezavisimaya Gazeta, 1 Ekim 2013, “Vse Kırgızstantsı Vızvolenı İz Anklava Soh”, Veçerniy Bişkek, 7 Ocak 2013. Aleksandr Keluza, “Kaspiyu Postoronnie Ne Nujnıy”, İzvestiya, 19 Kasım 2010. 289 Erhan, Çağrı, “Orta Asya’da Yeni Büyük Oyun”, Türkiye Gazetesi, 28 Nisan 2013. Ertan, Fikret, “Azerbaycan İstediğinden Silah Alır”, Zaman Gazetesi, 29 Şubat 2012 İvan Safarov, Elena Çernenko, “Rossiyskiye Bazı Stavyat na Zaşitu Ekonomiki”, Kommersant, 12 Temmuz 2012. Jeltsov, Sergey, “Neftegazovaya Shvatka v Tsentralnoy Azii”, Nezavisimaya Gazeta, 11 Haziran 2013. Jiltsov, Sergey, “Sammit Bolşih Nadejd”, Nezavisimaya Gazeta, 12 Kasım 2010. Krestyanikov, Viktor, “Srednyaya Aziya Gotovitsya k Voyne” Argumentı Nedeli, 11.Ekim 2012. Kuksin, Sergey, “Rossiya i lirgiziya Podpisali Soglaşenie ob Obedinennoy Voennoy Baze”, Rossiyskaya Gazeta, 20 Eylül 2012. Mosaki, Nodar, “Turtsiya Pıtayetsya Vernut Tyurkskuyu İdeyu”, Nezavisimaya Gazeta, 16 Kasım 2007. Nazarbayev, Nursultan, “Evraziyskiy Soyus: Ot İdei k İstorii Buduşego”, İzvestia Gazetesi, 25 Ekim 2011. Panfilova, Viktoriya, “Na Kazpii Sozdayotsya Voenno-Morskaya Baza SŞA”, Nezabisimaya Gazeta, 29 Nisan 2013. 290 Putin, Vladimir, “Novıy İntegratsionnıy Proekt Dlya Evrazii – Buduşeye, Kotoroye Rojdayetsya Segodnya”, İzvestia Gazetesi, 3 Ekim 2011. Putin, Vladimir, “Rossiya Na Rubeje Tısyaçeletiy”, Nezavisimaya Gazeta, 30 Aralık 1999. Puşkov, Aleksey, “Ot Meçtı O Gramonii k Jestokomu Realizmu”, Nezavisimaya Gazeta, 18 Temmuz 2000. Rogov, Sergey, “Strategiya Rossii v Evrazii v XXI veke”, Nezavisimaya Gazeta, 26 Şubat 2010. Skosırev, Vladimir,“Talibı Vernutsa k Vlasti v Afganistane”, Nezavisimaya Gazetesi, 2 Şubat 2012. ÖZET Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla Orta Asya’da Rusya etkisi giderek zayıflamaya başladı. Güvenlik nedenlerinden dolayı özellikle Tacikistan iç savaşı ve Afganistan’dan kaynaklanan istikrarsızlığın Orta Asya’nın tamamına yayılmaması için bölge ülkelerinin sınır güvenliğini kendisi üslendi. Ancak Orta Asya’da 291 Rusya’nın boşluğunu küresel ve bölgesel güçler doldurmaya çalıştı. Örneğin ABD, Türkiye, AB, Çin, İran, Japonya, Hindistan ve Pakistan bölgede aktif politikalar takip etmiştir. Bu da Rusya’nın tekrar bölgede etkisini kurmanın önündeki engellerdendi. Orta Asya ülkelerinin de kendi ulusal çıkarlarını gözetmeye çalışmaları ve bölgesel rekabette pay elde etmeye çalışmaları ve kendi stratejik konumlarını pazarlamaya çalışmaları Rusya’nın bölge üzerindeki etkisini sınırladığı gibi, diğer güçlerin de etkisini Rusya üzerinde dengeliyordu. Özellikle güvenlik alanında yaşanan gelişmeler, Rusya’nın tekrar ayağa kalkması Moskova’nın bölgedeki etkinliğini eskisine göre nispetten artırmış ve diğer güçlerin etkisini sınırlamak için önemli ilerlemeler kat etmişti. Bu da Rusya’nın bölgede mutlak hâkimiyeti olmazsa da güvenlik alanında en önemli aktör olma niteliğini korumaktadır. Anahtar Kelimeler: Rusya, Orta Asya, Güvenlik, Jeopolitik Rekabet, Enerji ABSTRACT After the collapse of the Soviet Union, Central Asia gradually began to weaken Russian influence. For reasons of security, especially in Tajikistan’s civil war and instability emanating from Afghanistan, Central Asia undertook the border security to spread to the entire country. However, global and regional powers tried to fill the gap of Russia in Central Asia. For example the US, Turkey, EU, China, Iran, Japan, 292 India and Pakistan followed active politics in the region. To establish the Buddha again Russia's influence in the region was one of the obstacles. Central Asian countries' own national interests at heart studies and regional competitiveness in the share acquisition activities and its strategic position in marketing studies Russia's impact on the region limit, as other powers, the effect on Russia was counterbalanced. Especially, the developments in the security fields to stand up again Moscow, Russia increase the effectiveness of proportion in the region and with compared to the past had made substantial progress to limit the influence of the powers. Although Buddha has not absolute domination in regions of Russia, it has most important actor in the security fields. Key Words: Russia, Central Asis, Security, Geopolitical Competition, Energy 293