tc ankara üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü uluslararası ilişkiler

advertisement
T.C
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ULUSLARARASI İLİŞKİLER
ANABİLİM DALI
ORTA ASYA GÜVENLİĞİNDE BÖLGE DIŞI GÜÇLER VE
RUSYA
Yüksek Lisans Tezi
Sabir ASKAROV
Ankara-2014
T.C
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ULUSLARARASI İLİŞKİLER
ANABİLİM DALI
ORTA ASYA GÜVENLİĞİNDE BÖLGE DIŞI GÜÇLER VE
RUSYA
Yüksel Lisans Tezi
Sabir ASKAROV
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Erel TELLAL
Ankara-2014
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ .......................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
ORTA ASYA’NIN GÜVENLİK SORUNLARI
I.
Sınır Sorunları ....................................................................................................... 17
II.
Etnik Çatışmalar .................................................................................................... 24
III.
Su Sorunları .......................................................................................................... 35
IV.
Orta Asya’da Siyasal İslam Tehdidi ..................................................................... 41
V.
Afganistan Sorununun Orta Asya’ya Etkileri ....................................................... 48
İKİNCİ BÖLÜM:
BÖLGEDIŞI GÜÇLERİN ORTA ASYA’DA Kİ GÜVENLİK POLİTİKALARI
I.
Bölge Dışı Güçlerin Rekabet Ettikleri Alanlar...................................................... 52
II.
ABD’nin Orta Asya Politikasında Güvenlik Boyutu ............................................ 56
III.
IV.
V.
1.
ABD’nin 1979 Sonrası Orta Asya Politikası................................................. 56
2.
Büyük Orta Asya Projesi ................................................................................ 65
3.
Enerji Politikaları ........................................................................................... 78
Çin’in Orta Asya Politikasında Güvenlik Boyutu ................................................. 81
1.
Sınır Sorunları ................................................................................................ 82
2.
Uygur Sorunu ................................................................................................. 87
3.
Jeopolitik Mücadelesi ..................................................................................... 90
4.
Şanghay İşbirliği Örgütü ............................................................................... 92
5.
Enerji Politikaları ........................................................................................... 94
AB’nin Orta Asya Politikası................................................................................ 102
1.
Avrupa Birliği’nin Güvenlik ve Entegrasyon Politikaları ............................ 102
2.
Enerji Politikası ............................................................................................ 107
3.
Uyuşturucu Sorunu ...................................................................................... 110
Türkiye’nin Orta Asya Politikasında Güvenlik Boyutu ...................................... 113
1.
Dış Politika Değişiminin Nedenleri ve Orta Asya Politikasına
Yansımalar ................................................................................................... 113
VI.
2.
Askeri ve Güvenlik Alanında İşbirliği ......................................................... 116
3.
Enerji Politikası ............................................................................................ 120
4.
Türk Konseyi ............................................................................................... 126
5.
Şanghay İşbirliği Örgütü Üzerinden Bölge Politikası ................................. 129
İran’ın Orta Asya Politikası: Sınırlı İlişki ........................................................... 130
VII.
1.
İran’ın Değişen Dış Politikasında Orta Asya ............................................... 130
2.
Hazar Denizi Statüsü ve Enerji Güvenliği ................................................... 136
Hindistan, Pakistan ve Japonya’nın Orta Asya Güvenlik Politikaları ................. 139
1.
Hindistan’ın Orta Asya Politikası ................................................................ 139
2.
Pakistan’ın Orta Asya Politikası .................................................................. 145
3.
Japonya’nın Orta Asya Politikası ................................................................. 149
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
RUSYA FEDERASYONU’NUN ORTA ASYA POLİTİKASINDAN
GÜVENLİK BOYUTU
I.
Çarlık Rusyası ve Sovyetler Birliği Dönemleri ............................................... 153
II. Sovyetler Birliği Sonrası Jeopolitik Boşluk ve Rus Dış Politikası ................... 158
III. Rusya’nın BDT Ülkelerinde Entegrasyon Politikaları...................................... 169
1.
Ekonomik Bütünleşme ............................................................................... 169
2.
Güvenlik Alanında Entegrasyon Politikası ................................................ 170
3.
Rusya’ya Alternatif Yapılanmalar ............................................................. 172
IV. Putin Dönemi Rusya’nın Orta Asya Politikası ................................................. 176
V. Enerji Politikaları ............................................................................................. 200
VI. Şanghay İşbirliği Örgütü ................................................................................. 210
VII. Kolektif Güvelik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) .................................................. 216
1. KGAÖ Kuruluşu ve İşleyişi ....................................................................... 216
2. Orta Asya Ülkelerinin KGAÖ Politikaları ve Çıkarları ............................. 220
3. Rusya’nın Orta Asya Politikasında KGAÖ Rolü....................................... 222
VIII. Rusya’nın “Avrasya Birliği” Stratejisi ........................................................... 224
SONUÇ .................................................................................................................... 233
KAYNAKÇA .......................................................................................................... 243
TEZ ÖZETİ ............................................................................................................ 291
ABSTRACT ............................................................................................................ 292
GİRİŞ
Orta Asya1 olarak bilinen bölge coğrafi olarak Asya’nın merkezinde yer
almaktadır. Batısı Hazar Denizi’yle çevriliylen, doğusu Çin’in Uygur-Sincan
bölgesine (Doğu Türkistan’a)
kadar uzamaktadır. Kuzeyde Rusya’nın güney
sınırları, güneyde ise İran, Afganistan ve Pakistan’ın kuzey sınırları yer almaktadfır.
Dolayısıyla bizim ele alacağımız anlamda Orta Asya, mermesinde Türkmenistan,
Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın yer aldığı doğusunda petrol ve
doğalgaz zengini Hazar Denizi’nin, batısında yükselen güç Çin ve Çin’in en
istikrarsız bölgesi olan Uygur bölgesinin, güneyinde Afganistan, Pakistan gibi yine
istikrarsız ülkelerin bulunduğu dünyanın en stratejik bölgelerinden biridir. Aynı
şekilde Avrasya kıtasının Rusya, Çin, Hindistan gibi büyük güçlerin kesiştiği notada
yer alması Orta Asya’nın önemini daha da artırmaktadır.
Yeraltı ve yerüstü kaynakları bakımından zengin olan Orta Asya’nın bu
bölgesinin kapladığı alan 4 milyon km2yi, toplam nüfusu 50 milyonu geçmektedir.
Rusya ve Çin gibi güçlü, Orta Doğu gibi karışık bir bölgeyle komşu olan ve Asya’nın
içine sıkışmış bu kapalı coğrafya üzerinde; bölgesel ve küresel güçlerin “Büyük
Oyun” diye adlandırılan rekabetleri bulunmaktadır. Burada yer alan Kazakistan,
Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan’la Hazar Denizi batısındaki
Azerbaycan gibi nüfusun büyük kısmı Türk topluluklarından oluşan ve Sovyetler
Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını kazanan bu genç devletler, bölgede üretilen
petrol, doğalgaz, altın ve değişik metallerle, pamuk, pirinç, buğday, ipek, koyun,
1
Orta Asya kelimesi bölgenin tüm tarihsel geçmişini içine alır şekilde kullanılsa da, Sovyetler Birliği
döneminde bölge “Orta Asya ve Kazakistan” olarak tanımlanmaktaydı. 1993’te bölge ülkeleri
tarafından “Merkezi Asya” olarak değiştirilmesine karar verilmiştir. Türkiye de Kazakistan,
Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan’ın bulunduğu bölgeyi Orta Asya olarak
isimlendirirken, eski Sovyet Cumhuriyetlerinin tamamı bu bölgeyi Merkezi Asya şeklinde kullanmaya
devam etmektedir.
1
kürk ve havyar gibi tarım ve hayvancılık ürünlerinin önemli kısmına sahip
bulunmaktadırlar. Zengin yeraltı ve yer üstü kaynaklarının varlığı ve kaynaklarının
nüfuslarına oranlandığında çok fazla olması dikkatleri Asya’nın kalbindeki genç
cumhuriyetlere çekmektedir. Hazar Denizi’nin yüz yıldan uzun bir süredir petrol ve
doğal gaz deposu olduğunun bilinmesi ve bu kaynakların bölgede yer alan devletler
tarafından işletilmeye başlanması bölgeyi cazibe merkezi yaptığı gibi aynı zamanda
ekonomik güç haline getirecektir.
Küresel siyasi gelişmelerse bölgenin coğrafi manasını da etkisi altına almıştır.
Afganistan’daki istikrarsızlığın siyasi sonuçları Orta Asya’ya nasıl yansımışsa ve
Rusya’yla birlikte ABD’nin de bölgeye yönelik politikalarını belirlemişse, Uygur
bölgesindeki gelişmelerin de hem Çin’in bölge politikasını etkilemiş hem de
bölgenin kendisini etkilemeye başlamıştır. Avrupa Birliği’nin giderek artan enerji
talepleri Orta Asya bölgesini bir cazibe merkezi haline getirmiş, enerji kaynakları
üzerinde Rusya’yla kıran kırana rekabete girişmesine neden olmuştur. Doğal olarak
bu rekabette ABD önemli rol üstlenerek Rusya’nın bölgedeki etkisini azaltmaya
çalışmıştır. Daha sonra ise bu rekabete Çin’in eklenmesiyle Orta Asya ülkeleri doğubatı arasında denge politikası izleme fırsatı yakalarken jeopolitik konumlarını da
kullanarak küresel oyunculardan pay kapmaya çalışmışlardır.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra yeni koşulların Orta Asya’sında
yeni güvenlik sorunları yüz üstüne çıkmış, bölgede yoğun rekabet içerisine giren
aktörler ortaya çıkmış, hem bölgesel sorunlar hem de bölge üzerindeki uluslararası
rekabet Rusya’nın bölge üzerindeki politikalarını da belirler hale gelmiştir. Büyük
devletler bölgeye yönelik amaçlarını gerçekleştirebilmek için doğal olarak bölgenin
zayıf noktalarına yönelmektedirler. Orta Asya’daki Yeni Cumhuriyetler yakın
2
gelecekte büyük bir problem yaşamamak için uluslararası arenada dengeli politikalar
takip etmek ve kendi aralarında işbirliğini kuvvetlendirmek zorundadırlar.
XVI. yüzyılın ortalarında İdil-Ural bölgesine hâkim olduktan sonra Ruslar,
yayılmacılık
politikaları
çerçevesinde
dikkatlerini
Orta
Asya
bölgesine
çevirmişlerdir. Güney sınırlarının güvence altına alınması, bölgedeki ticari yolları
kontrol altında tutma ve başta İngiltere olmak üzere küresel güçlerin bölgede
güçlenmesini engelleme isteği, Çarlık Rusyası’nın bölgeye yönelik siyasetinin de
temelini oluşturmuştur. Daha XVII. Yüzyılın başında küçük askeri keşif seferleri
düzenlemeye başlayan Ruslar, bölgenin tamamını ancak XIX. yüzyılın ikinci
yarısında ele geçirebilmişlerdir. Rusya’nın bölgedeki hâkimiyeti yüz yıldan fazla
sürmüş ve 1991 yılında SSCB’nin parçalanmasıyla Orta Asya cumhuriyetleri,
bağımsızlıklarını kazanmışlardır.
SSCB’nin parçalanması, Rusya için büyük bir felaket olmuştur. 1991’den
itibaren Rusya Federasyonu yeni bir siyasi aktör olarak ortaya çıkıyordu. Sovyetler
Birliği’nin çöküşü, Rusya’yı paradoksal bir durumda bırakmış, muazzam bir
jeopolitik kargaşa yaratmıştı. Ülkenin nüfusu yarı yarıya düşmüş; toprakları
küçülmüştü. Sovyetler Birliği’nin yaklaşan dağılmasından dış dünyanın haberdar
olduğundan daha az haberdar olan Rus halkı, artık kıtalar ötesi bir imparatorluğun
sahibi olmadıklarının, Rusya’nın sınırlarının Kafkasya bölgesinde 1800’lerin
başındaki haline, Orta Asya’da 1800’lerin ortalarındaki haline, Batı sınırlarının da
yaklaşık 1600’lerdeki, Korkunç İvan’ın hükümranlığının sonrasındaki konuma geri
3
döndüğünün farkına vardılar.2 Rusya artık ne imparatorluk, ne de Sovyet Birliği gibi
sosyalist ekonomiye sahip devletti. Rusya artık, Batı’nın temel özelliklerini
tekrarlayan milli demokratik burjuva devletiydi.
Bir zamanlar süper güç olan Rusya, SSCB’nin dağılmasıyla iç politikada
olduğu gibi ekonomik olarak da büyük sıkıntılar yaşamış, büyük toplumsal bunalım
ve toplumsal dönüşüm geçirmiş ve buna bağlı olarak da uluslararası arenadaki
konumu zayıflamıştır. Moskova, SSCB döneminde güçlü olduğu Balkanlar, Orta
Doğu, Kafkasya ve Orta Asya’da etkisini kaybetmiş ve söz konusu bölgelerde başka
aktörler etkili olmaya başlamışlardır. Orta Asya ülkelerinin, sorunlu bölge
Afganistan’a komşu olmaları, bölgede enerji kaynaklarının mevcudiyeti, bölgenin
jeo-stratejik öneme sahip olması, Çin için bölge ülkelerinin büyük bir pazar
konumunda olması gibi hususlar, bölgesel ve küresel güçlerin bölgeye olan ilgisini
arttırmıştır. Nitekim Boris Yeltsin döneminde Moskova, Orta Asya’daki konumunu
yitirirken, ABD, AB, Çin ve Türkiye gibi ülkeler Orta Asya ülkeleriyle çeşitli
alanlarda işbirliğini geliştirmişlerdir. Rusya’nın Batı eksenli siyaset izlemesi, Rus
yetkililerinin de Orta Asya ülkelerinin her ne olursa olsun kendilerinden fazla
uzaklaşamayacaklarını düşünmeleri ve Kremlin’in ekonomik alanda Orta Asya
ülkelerinin istek ve ihtiyaçlarını karşılayamaması gibi etkenler de Moskova’nın
bölgedeki varlığını zayıflatmıştır.
Rusya Federasyonu ilk yıllarında Rus dış politikası liberal temellere dayanan
ve uluslararası kuruluşlarla bütünleşmeyi amaçlayan bir süreç içerisine girmiştir.
Dönemin Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in Batı’yla yakınlaşma çabası
Rusya’yı Sovyetler Birliği siyasetinin teorik ve pratik eğiliminden uzaklaştırmasına
2
Zbigniew Brzezinski, Büyük Satranç Tahrası; Amerika’nın Küresel Üstünlüğü ve Bunun Jeostratejik
Gereklilikleri, çev: Yelda Türedi, İstanbul, İnkilap Kitabevi, 2005, s. 129.
4
neden olmuştur. Yeltsin ve dönemin Dışişleri Bakanı Andrey Kozırev, ekonomik
kayıpların telafi edilmesi ve ülke ekonomisinin dönüştürülmesi için Batılı ülkelerin
ve Batılı uluslararası kuruluşların finansal desteklerini elde etmeyi amaçlamıştır.
Yeltsin yönetimi Batı’nın sağlayacağı kaynaklar ve maddi destekler karşılığında her
tür dış politik eğilime hazır davranış sergilemiş ve bu dönem Rusya dış politika
stratejisinden yoksun ve dar ulusal çıkar odaklı bakış açısıyla yönetilmiştir.3
Rusya’nın Batı karşısında sürekli tavizler vermesi4 ve ekonomisi için
beklediği desteği alamaması, muhalefetin eleştirilerini giderek artmasına sebep
olmuştur. Kozırev, Aralık 1993 seçimlerinden hemen sonra Rus dış politikasının
yönünü değiştireceğini açıklamıştır. Kozırev bu değişikliklerle eski Sovyetler Birliği
coğrafyasının Rusya’nın hayati çıkar alanı ilan edileceğini ve Rusya’nın geleneksel
olarak hükmettiği alanlarda askeri üsler inşa edeceği yönünde olacağı sinyalini
vermiştir. Fakat bu çıkış Rus dış politikasının stratejik yönünün değişmesi değil,
devlet kurumları içindeki güç dengesinin değişmesine karşı bir taktik değişiklikten
ibaretti ve Rusya batı yönlü dış politika eğiliminden vazgeçmedi.5
1996’te Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturan Yevgeniy Primakov’la YeltsinKozırev’un Atlantikçi dış politika eğilimi sona ermiştir. “Primakov Doktrini” olarak
da bilinen Rus dış politikası üç temel ilkeye dayanıyordu: entegrasyon, çok
kutupluluk ve alternatif tercih. Yani Rus dış politikasında öncelikler dünya
3
Selesta A. Wollander, “Vzaimosvyaz Ekonomiki i Bezobasnosti vo Vneşney Politike Rossii i ih
Znaçeniye Dlya Ukrainı i Belorusii”, Meçi i Oralı: Ekonomika Natsionalnoy Bezopasnosti Belorusii i
Ukrainı, der. R.Legvold, S.A.Wollander, Moskova, İnterdialekt 2004, s. 77-125.
4
Rusya’nın Soğuk Savaş dönemi etki alanlarındaki pasif ve batıcı politikası nedeniyle Batıda
“Rusya’nın ulusal çıkarlarının ne olduğunu ve bunları nasıl savunmak gerektiğini unuttuğu, Dışişleri
Bakanı Kozırev’in Batıyı, Rusya’nın her şeye, hatta kendi ulusal çıkarlarına karşı işbirliği yapacağına
bile alıştırdığı” yönünde yorumlar yapılmıştır. Stanislav Kulik, “Blijnevostoçnaya Politika Rossii:
İstoriçeskiy Opıt 1996-1999 gg”, KUBGAU, No: 81(07), 2012, s. 1-2.
5
A.P.Tsıgankov, Vneşnyaya Politika Rossii Ot Gorbaçova do Putina: Formirovaniye Natsionalnıh
İnteresov, Moskova, “Nauçnaya Kniga”, 2008. s. 98-99.
5
ekonomisiyle entegrasyon, çok kutuplu dünya düzeninin kurulması ve dünya
politikasıyla ilgili meselelerde ABD politikalarına alternatif çizginin izlenmesiydi.
Primakov’la birlikte Rus dış politikası, realizm6 ve pragmatizm üzerinde inşa
edilmeye başlamıştır.7 Bu bağlamda 1990’lar boyunca Rus dış politik çizgisi, çok
yönlülük ve denge stratejisine dayanmıştır. Büyük güç statüsünü neredeyse
kaybetmiş Rusya, kendi politik ve ekonomik zayıflığından dolayı aktif dış politika
izleme imkânına sahip olmamış, uluslararası ve bölgesel sorunların çözümünde
arabuluculuk rolünü üstlenmeye çalışmıştır.8
Vladimir Putin’in 2000 yılında iktidara gelmesiyle Rusya’nın küresel
ekonomik merkezlerden biri olma hedefi Rus dış politikasının önemli ilkelerinden
biri olmaya başladı. Bunun temelinde Yevgeni Primakov’un “çok kutuplu dünya”
konsepti yatmaktaydı. Ancak Putin ve ekibi söz konusu konsepte teorik katkının
yanında Rus dış politika stratejisinin şekillenmesine ve hayata geçirilmesine önemli
derecede pratik katkı sağladı. Putin, daha önceki dönemin sadece güvenlik sorunları
üzerinde odaklanan dış politika yaklaşımıyla birlikte, Rusya’nın uluslararası alanda
ekonomik
fırsatlardan
yararlanmak
için
ülkenin
jeo-ekonomik
konumunu
güçlendirilmeye de ağırlık vermiş, uluslararası güvenlik sorunları konusundaysa
6
Realist dış politikaya göre uluslararası aktörler olarak devletler kendi çıkarlarını kollamak için
sadece kendi gücüne ve iktidarına dayanmalıdır. Kendi iktidarını koruyabilmek için ise kendi
kaynaklarını kontrol etmelidir. İktidarını sağlayabilmesi, kendi güvenliğini de sağlayabilecektir. Ne
kadar güçlü bir iktidar sahip olursa, güvenliğini o kadar güvence altına almış olur. Uluslararası
ortamın sürekli çıkar çatışması alanı olduğundan dolayı güvenilir bir ittifaka girilmesi de mutlak
güvenliğin sağlanmasında yetersizdir. Uluslararası düzenin ve dolayısıyla da istikrarın sağlanabilmesi
güç dengesine dayanmalıdır. Yani büyük güçler arasında iktidarın eşit derecede paylaşılmasıdır. Güç
dengesinin korunabilmesinde devletlerin askeri gücü/kapasitesi en önemli araçtır. M. Pançenko,
“Realistiçekaya Paradigma Mejdunarodnogo Poryadka: Proşloye i Buduşeye”, Polis, 2009, s. 7.
7
Aleksey Puşkov, “Ot Meçtı O Garmonii k Jestokomu Realizmu”, Nezavisimaya Gazeta, 18 Temmuz
2000.
8
V.İ.Korotkeviç, İstoriya Sovremennoy Rossii 1991-2003, Petersburg, S.Petersburg Üniversitesi
Yayınları, 2004, s. 68.
6
devletler arasındaki sorunlardan ziyade, uluslararası terörizmle mücadele edilmesine
yönelik çaba harcamıştır.9
Putin’in Devlet Başkanı seçilmesinin ardından üst üste üç kilit doktrin kabul
edilmiştir. 10 Ocak 2000’de Ulusal Güvenlik Konsepti, 21 Nisan 2000’de Askeri
Doktrin ve 28 Haziran 2000’de de Dış Politika Konsepti. Her üç belgede de
Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) Rus dış politikasının öncelikli alanı ilan
edilmiştir.
Ulusal
Güvenlik
Konseptinde
BDT’de
entegrasyon
sürecinin
zayıflamasını, BDT üzerinden inşa etmeye çalıştığı “çok kutuplu dünyada”
merkezlerden biri olma yolundaki çabasını engellenmesini ulusal güvenliğine en
büyük tehdit saymıştır.10 Aynı şekilde Rusya’nın Askeri Doktrini, “çok kutuplu
dünyada” etkili merkezlerden biri olma çabasına karşı gelinmesini tehditler arasında
belirledi ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üyeleriyle ortak savunma alanın ve
ortak askeri güvenliğin sağlanmasının zorunlu görülmesinden yola çıkarak askerisiyasi ve askeri-teknik alanda işbirliğinin yoğunlaştırılmasını öncelikli hedef seçti.11
Bu iki önemli belge sonrası yayınlanan Rusya Federasyonu Dış Politika
Konsepti, eski Sovyet coğrafyasında kalan Rus azınlığın haklarını garantilemenin
yanında, Konsepte dayanarak BDT üyeleriyle ayrı ikili ilişkiler çerçevesinde olduğu
gibi, BDT’nin tamamına yönelik Gümrük Birliği ve Kolektif Güvenlik Anlaşması
üzerinden işbirliğinin şekillenmesi amacını belirledi. BDT ülkeleriyle olası
çatışmaların kolektif çözümü, askeri-siyasi ve güvenlik alanlarında, özellikle de
9
Vladimir Putin, “Rossiya Na Rubeje Tısyaçeletiy”, Nezavisimaya Gazeta, 30 Aralık 1999.
2000 Yılı Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Konsepti, “Kontseptsiya Natsionalnoy Bezopasnosti
Rossiyskoy Federatsii, 10 Yanvarya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii
1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 79.
11
2000 Yılı Rusya Federasyonu Askeri Doktrini, “Voennaya Doktrina Rossiyskoy Federatsii, 21
Aprelya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova,
MGİMO, 2002, s. 109.
10
7
aşırıcılık ve terörizmle mücadele konularında işbirliğinin geliştirilmesi öncelikli
hedef sayıldı. BDT ülkeleriyle ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi ve Hazar
Denizi’nin statüsünün tüm tarafların çıkarlarına uygun ve karşılıklı yakınlaşmanın
sağlanmasına yönelik yeni yaklaşımlar oluşturulması belirtildi.12
11 Eylül 2001 olaylarının ardından ABD’nin Afganistan’a müdahalesi ve
uluslararası terörizme karşı mücadele için Orta Asya’da edindiği askeri üsler ve
bölge ülkeleriyle kurduğu ittifak ilişkileri Orta Asya’da güç dengesini aniden
değiştirmiştir. Batı ile yakınlaşmak, pragmatist Rus dış politikasının merkezinde yer
almaktaydı ve 1999 Yugoslavya savaşından sonra ABD ile soğuk olan ilişkileri Putin
tekrar düzeltmeye çalışmaktaydı. 11 Eylül olayları Rusya’ya bu politikasını
gerçekleştirmek için fırsat yaratmıştı. ABD eliyle Taliban’ın ortadan kaldırılması ve
Çeçen Savaşını bitirmek için de önemli olmuştu. Afganistan operasyonuna geniş
destek veren Rusya, ABD ile istihbarat paylaşımı gerçekleştirmiş, hava sahasını
açmış, arama kurtarma operasyonlarında yer almıştır. Rusya Orta Asya’daki
müttefiklerini ABD ile adeta paylaşmış, Afganistan’da terörizme karşı operasyon
yapabilmesi için ABD’nin Orta Asya’da askeri üsler konuşlandırılmasına rıza
göstermişti.13
Fakat ABD’nin Orta Asya’da askeri-siyasi varlığı Rusya ile ABD arasında
rekabeti hızla artırmıştır. Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın ABD’nin güvenlik
sistemine dâhil olması Rusya’nın bölgedeki etkisinin azalması anlamına geliyordu.
Orta Asya’nın güney ülkelerinin Rusya ile ittifak ilişkisinin zayıflaması ve güvenlik
12
2000 Yılı Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti, “Kontseptsiya Vneşney Politiki Rossiyskoy
Federatsii, 28 İyunya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt
IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 116-117.
13
Ibid., s. 168-169.
8
alanında ABD’yle işbirliğine gidilmesi süreci başlamıştı. ABD’nin Orta Asya’da
stratejik varlığını artırması bölgenin enerji kaynakları üzerinde rekabetini arttırdı.
Afganistan’dan kaynaklanan ve Orta Asya üzerinden Rusya ve Avrupa’ya yapılan
uyuşturucu akışı hızla artmaya başladı.
2002’de Örgüte dönüşen Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ)
Rusya’nın Orta Asya’da güvenlik alanında başarı sağladığı bir adım olmuştur.
Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın üyesi olduğu KGAÖ çerçevesinde Rusya
Kırgızistan’ın Kant kentinde askeri hava üssü açmış, 2004’te Tacikistan’da bulunan
201. motorize piyade birliklerini askeri üsse dönüştürmüştür. Tacikistan borçlarının
silinmesi karşılığında Rusya “Nurek” radar istasyonunu 49 yıllığına kiralamıştır.
2004’te Kazakistan’la yaptığı anlaşmayla Baykonur Uzay İstasyonu’nu 2050 yılına
kadar kiralayarak Moskova Orta Asya’da önemli bir stratejik hamle yapmıştır. Eski
Sovyetler Birliği coğrafyasında ABD’nin desteklediği halk hareketlerinin Mart
2005’te Kırgızistan’da iktidar değişikliğine neden olması ve 12-13 Mayıs 2005’te
Özbekistan’da iktidara karşı ayaklanmanın meydana gelmesi, bölge ülkelerinin
Rusya’yla daha yakın ilişki içerisine girmesine neden olmuş, Rusya bölgedeki
etkisini daha da artırmıştır.
Enerji alanında da özellikle Putin’in iktidara gelmesinden itibaren Rusya’nın
Orta Asya’ya yönelik hamlesi artmıştır. Rusya’nın Orta Asya enerji kaynakları ve
boru hatları üzerindeki hâkimiyeti ilk başta Kazakistan ve Türkmenistan’a yönelik
olmuştur. Rusya, Kazak ve Türkmen enerji kaynaklarının Hazar Denizi üzerinden
inşa etme projelerini Hazar Denizi’nin statüsünü öne sürerek engellemiş, kendi
toprakları üzerinden pazarlanması için önemli anlaşmalar yapmıştır.
9
Orta Asya ülkelerinin doğalgaz sektörünün tamamında tekel kurmak isteyen
Gazprom, Kazakistan’la 25 yıllığına enerji alanında stratejik işbirliği anlaşması
imzaladı. Rusya, Nisan-Mayıs 2003’te Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve
Tacikistan’la enerji alanında 25 yıllığına birkaç stratejik anlaşma imzaladı. Söz
konusu anlaşmalarla Rusya bu ülkelerin petrol ve doğalgazının ortak işletilmesini ve
altyapısının inşasını üstlenmiştir. Şubat 2002’de Putin Rusya’nın ve Orta Asya’daki
doğalgaz
üreticisi
ülkelerinin dünya doğalgaz
piyasalarında pozisyonlarını
güçlendirmek için “doğalgaz OPEC” projesini teklif etmiş, 2005’te Putin’in Rusya
Güvenlik Konseyi toplantısında dile getirdiği “enerji alanında süper güç” konseptiyle
enerji alanının Rus dış politikasındaki önemini bir kez daha vurgulamıştır.
Ancak 2000’lerin ikinci yarısından itibaren hem enerji alanında hem de
bölge ülkeleri üzerindeki etki açısından Rusya, Çin gibi yeni bir aktörle karşı karşıya
kaldı. ŞİÖ üzerinden Orta Asya ülkeleriyle güçlü işbirliğine giren Çin, bazı alanlarda
Rusya’nın etkisini sınırlamaya başladı. Rusya, Çin’i yanına alarak ŞİÖ üzerinden
ABD’nin bölgedeki etkisini sınırlamayı hedeflerken, bir taraftan kendi “yakın
çevre”sinde Çin’in etkisini artırmasının yolunu açmıştır. Bu da Rus-Çin rekabetinin
başlamasına neden oldu. Rusya bu rekabette iki numaralı aktör durumuna düşmemek
için bölgede 1990’larda başlatılan entegrasyon projelerini tekrar canlandırmak
istemiştir.
Rusya’nın bu yönde attığı en önemli entegrasyon örgütlerinden biri savunma
ve güvenlik alanında olmuştur. Bu işlevi görecek olan KGAÖ bölgedeki terörizm ve
uyuşturucu mücadelesinde taraf ülkelerin kolluk kuvvetleri ve istihbarat birimleri
arasında işbirliğine gidilmiş, istihbarat birimleri, Savunma Bakanlıkları, polis ve
diğer güvenlik birimleri arasında KGAÖ çerçevesinde ortak çalışmalar başlatılmıştır.
10
Böylelikle KGAÖ örgütsel faaliyetleriyle AGİT’i, savunma ittifakı anlamında ise
NATO’yu anımsatan çok yönlü işleve sahip uluslararası güvenlik örgütü haline
gelmiştir. 2011’da alınan kararla KGAÖ alanında meydana gelebilecek güvenlik
tehditlerine karşı krizinin meydana geldiği devletin krizi çözmekte yetersiz
kaldığında KGAÖ müdahale edebilecek. Bu da Rusya’nın bölgedeki etkisini
artırmasında önemli gelişme olmuştur.
Rusya’nın Orta Asya coğrafyasından diğer bir önemli entegrasyon politikası
Avrasya Birliği projesi olmuştur. Rusya, Kazakistan ve Belarus’un etrafında inşa
etmeye çalışılarak güçlü bir siyasi birlik oluşturulmasını hedeflemiştir. 2010’da
resmen faaliyete başlayan Gümrük Birliği ve 2012’de kurulan Ortak Ekonomik
Alanı, 2014’te birleşerek Avrasya Ekonomik Birliği’ne (Avrasya Birliği’ne)
dönüştürülmüştür. Avrasya Birliği, Rusya’nın merkezinde bulunduğu bir ekonomik
ve siyasi merkez haline dönüştürülmesi ve bu sayede “çok kutuplu” dünyada
kutuplar arasında rekabet edebilen merkez haline gelmesi amaçlanmıştır.
2012’den itibaren Kremlin, Orta Asya ülkeleriyle olan ilişkilerinde farklı bir
politika izlemeye başladı. Daha önce bölge ülkeleri arasında dengeli politika
izlerken, bundan sonra kendisiyle ittifak ilişkisi içerisinde olan Kırgızistan ve
Tacikistan’a sağlayacağı maddi destek karşısında sıkı işbirliğine ve Rusya’nın
bölgedeki dış politika çıkarlarına destek vermelerini talep etmeye başlamıştır. Bu
çerçevede Rusya’nın Kırgızistan’da bulunan tüm askeri üslerinin (Karakol ve Karabalta’da askeri radar üssü, Maylı-Suu’da radyo sismik laboratuarı ve Kant’ta askeri
hava üssü) tek bir komutanlık altında birleştirilmesine ilişkin anlaşma imzalandı ve
üslerin kullanım süresi 15 yıl daha uzattı. Kırgızistan’daki Kant askeri hava üssünü
genişletmeye başladı.
11
Tacikistan’la varılan anlaşma sonucu 201. askeri üssünün 2042 yılına kadar
uzatılması karşılığında Rusya, Tacik işçileri imtiyazlı rejime tabi tutacak,
Tacikistan’a
Rus
hidrokarbon
kaynaklarının
ihracatında
gümrük
tarifeleri
kaldırılacak, Tacik ordusunun silahlandırılması için 200 milyon dolar destek ve
Tacikistan barajlarının inşaatına maddi yardım sağlayacaktı. Kazakistan’ı Ortak
Hava Savunma Sistemleri’ne dâhil ederek Rusya güney hava sınırlarının güvenlik
alanını genişletmiştir.
Bu bağlamda çalışmanın amacı 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından
sonra Orta Asya’da meydana gelen güvenlik sorunlarını ele almak, bölgedeki
özellikle siyasi alanda ve güvenlik alanında bölgesel ve küresel güçlerin bölgeye
yönelik politikalarını objektif bir şekilde incelemektir. Son olarak da bu gelişmeler
çerçevesinden Sovyetler Birliği sonrası yeni Rusya’nın Orta Asya politikasının
güvenlik boyutunu ayrıntılı olarak ortaya koyarak daha önceki çalışmalara katkıda
bulunmaktır.
Tez çalışması “Giriş” ve “Sonuç” dışında üç bölümden oluşmaktadır. Tezin
ilk bölümünde, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından Orta Asya bölgesinde
ortaya çıkan güvenlik sorunlarının nedenleri ve gelişimini ele alarak bu güvenlik
sorunlarının bölge ülkeleri arasındaki ilişkileri nasıl etkilediğine değinilecektir.
SSCB’nin inşa döneminde Türkistan’da yeni uluslar yaratma sürecinde bölgede
çizilen sınırlar Sovyetler Birliği döneminde herhangi bir sorun teşkil etmezken
Sovyetler Birliği sonrası dönemde bölge ülkeleri arasında çatışmalara kadar giden
sorun haline gelmiş, söz konusu bölge ülkelerinin dış politikalarını doğrudan etkiler
nitelik kazanmıştır. Bu çerçevede sınır sorunlarının çözümüne yönelik çabalara ve
hâlâ var olan sınır sorunlarına değinilecektir. Sınır sorunlarından kaynaklanan etkin
12
çatışmalara değinileceği gibi, bölge ülkeleri arasında tarihsel nedenlerden dolayı
etnik azınlıklara karşı ayrımcılık ve etnik çatışmalara değinilecektir. Yine Sovyet
Birliği sonrası bölge ülkelerinin ulusal güvenlikleri açısından önemli yer tutmaya
başlayan su sorunları ele alınarak, su sorunlarının nedenleri ve bölge ülkelerinin su
sorunları çerçevesinde kendi aralarından ne tür bir ilişki söz konusu olduğu
incelenecektir. SSCB’nin yıkılmasından önce başlayan Siyasal İslam hareketlerinin
daha sonra bölge ülkeleri için nasıl bir sorun haline geldiğini ele alarak Afganistan
sorununun da bölge ülkelerini ne tür güvenlik riskleri ve tehditleriyle karşı karşıya
bıraktığını açıklamaya çalışacaktır. Hazar Denizi sorunu ve bölge ülkelerinin ulusal
çıkarları açısından ne anlama geldiği de değerlendirilecektir.
İkinci bölümde ise, bölge dışı güçlerin bölgedeki rekabetinin de bir güvenlik
sorunu olduğuna değinilerek, ABD, Çin, Avrupa Birliği, Türkiye, İran, Hindistan,
Pakistan ve Japonya gibi küresel ve bölgesel oyuncuların Orta Asya politikalarının
güvenlik boyutları ve jeopolitik amaçları ayrıntılı bir biçimde ele alınarak, bu
politikalarının nedenleri ve sonuçları, söz konusu güçlerin rekabeti ve işbirliği
incelenecektir. Küresel hegemonyasını Orta Asya’ya da yayma amacını güden ABD,
1990’ların ortalarından itibaren günümüze kadar Rusya’nın siyasi etkisini, daha
sonra Çin’in ise bölgedeki ekonomik hegemonyasını sınırlamak istemiş, İran’ı
bölgeden dışlamak için çabalamıştır. Bu politikalarını gerçekleştirirken ekonomik,
siyasi, diplomatik ve güvenlik gibi tüm araçları kullanmıştır. ABD’nin politikasıyla
paralellik izleyen AB’nin bölge politikası genellikle enerji politikalarıyla sınırlı
kalmış, NATO çerçevesinde Afganistan sorunu nedeniyle bölgede etkisini
sürdürmeye çalışmıştır. Başlangıçta Uygur Özerk Bölgesi sorunu nedeniyle Orta
Asya’daki sınırdaş ülkeleriyle başlattığı güvenlik temelli ilişkileri, Çin’i daha sonra
13
bölgenin en önemli gücü haline getirmiş, bölgedeki ABD etkisine karşı Rusya’yla
işbirliğine giderken, bazı durumlarda ve giderek Rusya’nın rakibi olmaya başlamıştı.
1990’lı yılların bölgedeki en önemli dış aktörlerinden biri olan Türkiye’nin küresel
ve bölgesel gelişmeler nedeniyle bölge politikası sınırlı kalmıştır. Özellikle Tacik iç
savaşının çözümünde önemli rol üslenen İran’ın ilerleyen yıllarda Orta Asya’daki
politikası
giderek
zayıflamış,
güvenlik
politikalarını
Afganistan
üzerinde
yoğunlaştırmıştır. İki rakip ülke olan Hindistan ve Pakistan bu rekabetini Orta
Asya’da da sürdürmüşlerdir. ABD’nin en önemli müttefiki olan Japonya’nın Orta
Asya politikası Washington’un politikalarıyla paralel yürümüş, uzun vadeli bölge
politikası ise yine ABD’yle birlikte yükselen Çin’i çevreleme amacı gütmüştür.
Dolayısıyla bu bölümde ağırlıklı olarak bölgede 1990’lardan itibaren farklı küresel
aktörlerin jeopolitik rekabetlerinin tarihsel kökenleri, rekabet alanları, bu rekabette
kullandıkları araçlar ve bu çerçevede oluşturdukları ikili ve çok taraflı ittifak ve
işbirliği anlaşmaları incelenecek, bu gelişmelerin Rusya’nın bölgeye yönelik
güvenlik politikalarını hangi yönde etkilediği belirlenmeye çalışılacaktır.
Çalışmanın sonuncu bölümündeyse Çarlık ve Sovyetler Birliği dönemlerinde
Rusya’nın bölgeye yönelik politikalarına kısaca değinildikten sonra SSCB’nin
çöküşüyle Avrasya’da yaşanan güç boşluğu ve Rusya’nın da kendi içerisinde
yaşadığı siyasi ve ekonomik bunalım nedeniyle bölgeden çekilmesi anlatılacaktır.
Fakat çok geçmeden Rusya yaşadığı ani şoku atlatarak “Yakın Çevre” doktriniyle
yeniden bölgeye dönme çabası içerisine girecek, SSCB’nin çöküşü sırasında
oluşturulan BDT üzerinden özellikle ekonomik ve güvenlik konularında bölge ile
bütünleşmeye çalışacaktır. 1996 yılında kurulan Şanghay Beşlisi üzerinden
Rusya’nın Çin ile yakınlaşması ve özellikle güvenlik konularında işbirliğine gitmesi
14
Rusya’nın bölgedeki varlığını daha güçlü bir şekilde hissettirmesine neden olacaktır.
Vladimir Putin’in başkanlık koltuğuna oturması ve bundan kısa bir süre sonra 11
Eylül olaylarının yaşanmasının ardından ABD’nin Afganistan’a müdahalesiyle
değişen küresel jeopolitik konjonktürde Rusya, kendi iç yapılanmasını hızla
gerçekleştirirken aynı zamanda bölgede de daha aktif olmaya çabalamıştır. Şanghay
Beşlisi Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) dönüştürülmüş, Rusya bölgeye yönelik
özellikle güvenlik politikalarında zaman zaman ABD ile, ekonomi politikalarındaysa
zaman zaman Çin ile uyumlu hareket etmiştir. Bu çerçevede Küresel gelişmelere
paralel olarak Rusya’nın bölgeye yönelik askeri, güvenlik, siyasi, ekonomik ve enerji
politikaları ayrıntılı bir şekilde incelenecek, Türkiye’nin de katılmak istediği
ŞİÖ’nün kuruluşu, amaçları ve çalışma şekline değinilecektir. Bunun yanı sıra belki
de NATO’ya alternatif olarak düşünülebilecek Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü
(KGAÖ)’nün işleyişine, hem Rusya’nın hem de Orta Asya ülkelerinin bu örgütten
beklentilerine ve Rusya’nın bölgeye yönelik politikalarında KGAÖ’nün rolüne
değinilecektir. Ve son olarak Aleksandr Soljenitsin’in SSCB’ye alternatif olarak
hayalini kurduğu Kazakistan, Rusya, Ukrayna ve Belarus’tan oluşacak Slav
Birliği’nin benzeri olan ve şimdilik Kazakistan, Rusya ve Belarus’un ortaklaşa
kurduğu Avrasya Birliği projesine değinilerek bu çerçevede Rusya’nın bölgeye
yönelik plan ve projeleri ayrıntılı bir şekilde incelenecektir.
Bu çalışmanın kapsamında araştırmanın objektif bir biçimde yapılabilmesi
için de konuyla ilişkili Rusya ve Orta Asya ülkelerinin önde gelen akademisyenlerin
kitap, makale ve raporları gibi ikincil kaynaklardan yararlanılmıştır. Bunun yanında
incelenen konu bağlamında yayınlanan Ulusal Güvenlik, Dış Politika ve Askeri
Konseptleri ve Boris Yeltsin, Andrey Kozırev, Yevgeniy Primakov, İgor İvanov ve
15
Vladimir Putin’in çalışmaları gibi birincil kaynaklar incelenmiştir. Ayrıca yine
konuyla ilgili söz konusu ülkelerin Dışişleri Bakanlığı resmi sitesindeki bilgiler
resmi kaynak birincik kaynak olarak kullanışmıştır.
16
BİRİNCİ BÖLÜM
ORTA ASYA’NIN GÜVENLİK SORUNLARI
I.
Sınır Sorunları
Bugünkü bağımsız Orta Asya ülkelerinin sınırlarının doğuşu, 1924’te
Sovyetler Birliği’nde başlayan “ulusal bölünme”(natsionalno-gosudarstvennoye
razmejevaniye) politikasının sonucudur. Eskiden var olan idari sistemler feshedilerek
yeniden yapılandırılmıştır. 1929’da Tacikistan, Özbekistan’dan ayrılarak cumhuriyet
ilan edilmiş, Özbekistan’ın Leninabad vilayeti de Tacikistan’a bağlanmıştır. 1932’de
Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlı olan Karakalpakistan, Özerk
Cumhuriyet yapılarak 1936’da Sovyetler Birliği Anayasasıyla Özbekistan’a
bağlanmıştır. Aynı sene Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyet statüsü
kazanmıştır. Eski adı Kırgızistan olan şimdiki Kazakistan, Kazakistan olmuş, KaraKırgızistan olarak adlandırılan şimdiki Kırgızistan ise Kırgızistan adı verilerek özerk
cumhuriyet statüsü kazandırılmıştır.14
Rusya dâhil olmak üzere, Orta Asya Cumhuriyetleri’nden Kazakistan,
Kırgızistan ve Tacikistan, SSCB’nin yıkılmasından sonraki dönemde, Ağustos
1993’te, mevcut sınırlarının dokunulmazlığı ilkesine bağlı kalacaklarına ve üçüncü
ülkelere karşı kolektif sorumluluklar üstleneceklerine dair ortak beyanname
14
Oliver Roy, Yeni Orta Asya ya da Ulusların İmal Edilişi, Mehmet Moralı, (çev.), İstanbul, Metis
Yayınları, Üçüncü Baskı, 2009, s. 99-100.
17
imzalayarak taraf ülkeler arasında sorunlarının çözümü yönünde ilk adımı
atmışlardır.15
1992 yılında Rusya ile Kazakistan arasında dostluk, işbirliği ve karşılıklı
yardımlaşma antlaşmasının imzalanmasıyla birlikte taraflar resmi olarak bir birinin
sırınlarını tanımış oldular.16 Diğer Orta Asya Cumhuriyetleri arasında 1990’lar
boyunca sınır sorunlarının çözümüne yönelik herhangi bir adım atılmadı. 1996’da
Çin ile olan sınırı sorunlarını çözmeye çalışan Orta Asya ülkeleri, kendi aralarındaki
dondurulmuş sınır meselelerine yönelik somut adımlarını 2000’den itibaren atmaya
başlamışlardır. Temmuz 2001’de Kazakistan ile Türkmenistan kara sınırlarının
belirlenmesi ve kesinleşmesi sürecine ilişkin anlaşma imzalamıştır.17 Ancak kara
sınırların çözüme kavuşturan Kazakistan ile Türkmenistan, Hazar Denizi’nin sınırları
ile ilgili herhangi bir düzenleme getirilmemesi nedeniyle, bu bölgedeki sınır
anlaşmazlıkları günümüze kadar varlığını korumuştur.18
Kırgızistan ile Kazakistan arasında sınırların belirlenmesine yönelik
görüşmeler 1999’dan itibaren başlamış, 15 Aralık 2001’de Kazakistan ile Kırgızistan
1.241 kilometrelik sınır çizgisini belirleyen anlaşmayı imzalamıştır.19 Ancak KırgızKazak sınırı sorununun tamamen çözümü, anlaşmanın Nisan 2008’de Kırgızistan
15
E.V.Muhina, “Territorialnıye Raznoglasiya v Tsentralnoy Azii i Rossii( 1990-e gg.)”, <
http://www.espi.ru/Content/Conferences/Papers2004/mukhina.pdf > (06.01.2013).
16
1992 Yılı Rusya ile Kazakistan Arasında Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardımlaşma Antlaşması
İçin Bkz: http://www.mid.ru/BDOMP/spd_md.nsf/0/065278D1B3381A6244257D27001D496D
17
Kazakistan
Devlet
Sınırlarının
Belirlenmesine
İlişkin
Bkz:
http://www.mfa.kz/index.php/ru/vneshnyaya-politika/aktualnye-voprosy-vneshnej-politikikazakhstana/delimitatsiya-i-demarkatsiya-gosudarstvennoj-granitsy
18
A.Tselikin, “Vzaimootnoşeniya Gosudarstv Tsentralnoy Azii. Konfliktnıy Potentsial Regiona”,
Tsentralnaya Aziya. Geopolitika i Ekonomika Regiona, Moskova, İSOA, 2010, s. 103.
19
A.Aytmatov et al., Kırgızistan i Kazahstan: Granitsı Drujbı i Dobrososedstva, Bişkek, Kırgızistan
Dışişleri Bakanlığı, 2004, s. 25-27.
18
Cumhurbaşkanı
Kurmanbek
Bakiyev
tarafından
onaylamasıyla
sonuca
bağlanabilmiştir.20
16 Ekim 2001’de Özbekistan ile Kazakistan arasında Astana’da yapılan
antlaşmayla ülkelerin sınır çizgilerinin belirlenmesini tamamlanmıştır. Özbekistan ile
Kazakistan arasında Aral Gölü’ nde bulunan Vozrojdenie adası üzerinde iddialar söz
konusudur. 1963’te sınırların Özbekistan’ın lehine değiştirilmesi ve Aral Gölünün
ikiye bölünmesi, söz konusu sınırların tekrar tartışılmasına neden olmuştur.
Özbekistan’ın Aral Gölü’nde ve Ada’da jeolojik araştırmalar yapmaya başlaması ve
Aral Gölü’nün kurumasıyla birlikte petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarının elde
edilmesi daha mümkün hale gelmiş, taraflar arasında kaynakların paylaşılması
konusundaki anlaşmazlıklar da artmaya başlamıştır. Aral Gölünde bulunan Ada’nın
% 78,97’sinin kendisine ait olduğunu iddia eden Özbekistan ile Kazakistan arasında
söz konusu sorun hala devam etmektedir.21
Orta Asya güvenliğini etkileyen diğer bir sınır sorunu ise, Tacikistan ile
Özbekistan arasında, tarihi Semerkant ve Buhara şehirleriyle ilişkilidir. Ağırlıklı
olarak Tacikçe konuşulan bu iki şehir üzerinde Tacikistan’ın iddiaları, Özbekistan’la
sınır sorununa dönüşmesine neden olmaktadır.22
Orta Asya’da en fazla sınır tartışmasının ve sınır çatışmasının yaşandığı bölge
Fergana Vadisi’dir. Fergana Vadisi, Orta Asya’nın en karmaşık, en kalabalık, radikal
dini akımların ve terör örgütlerinin en fazla bulunduğu, etnik çatışmaların en fazla
meydana geldiği, suç örgütlerinin yoğun olduğu, uyuşturucu ve silah kaçakçılığının
20
A.Tselikin, op. cit., s. 103.
Staşuk, Ibid., s. 20.
22
Yuriy Sigov, “Territorialnıe Sporı Mejdu Gosudarstvami Tsentralnoy Azii Budut i Dalşe Meşat İh
İntegratsii”, < http://www.casfactor.com/rus/analitic/2.html > (17.01.2013).
21
19
en fazla yapıldığı bölgedir. Çarlık Rusyası’na karşı mücadele eden Basmacı
hareketinin merkezi olan Fergana vadisi bölgesini Türkistan’ın merkezi olmaktan
çıkarmak ve etkisini zayıflatmak için 1917’den sonra Kırgızistan, Özbekistan ve
Tacikistan arasında paylaştırılmıştır. Oş, Celal-Abad ve Batken vilayetlerini
Kırgızistan’a, Fergana, Andican ve Namangan vilayetlerini Özbekistan’a, Leninabad
vilayeti ise Tacikistan’a verlmiştir.23
Harita 1. Fergana Vadisi
Kaynak: http://randomdijit.blogspot.com.tr/2011/06/fergana-valley-part-seven.html (Erişim Tarihi:
12 Temmuz 2014).
Fergana Vadisi’nde en fazla çatışma Kırgızistan’ın Batken vilayeti,
Özbekistan’ın Fergana vilayeti ve Tacikistan’ın Sugd vilayetinde yaşanmıştır.
Kırgızistan’ın güney-batı toprakları olan Batken bölgesi 1980’lerden itibaren KırgızTacik çatışmasının yaşandığı bölge olmuştur. Tacikistan’ın, Kırgızistan’ın bazı sınır
bölgelerinin kendilerine ait olduğunu ve geri verilmesi gerektiğini iddia etmesi
23
Dina Malışeva, “Konflikt U Yujnıh Rubejei Rossii”, Pro et Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, s. 13.
20
üzerine yerel düzeyden karşılıklı suçlamalarla başlayan tartışmalar, 1982 ve 1988’de
gerginliğe, 1989 ve 1991’de ise taraflar arasında geniş çaplı çatışmalara neden
olmuştur.24 Kırgızistan’ın Fergana Vadisi'nin güney bölgesinde 130 bin kilometre
kare büyüklüğünde ve 30 bin nüfuslu Tacikistan’a bağlı Voruh isminde toprak
parçası bulunmaktadır. Nüfusunun % 95’i etnik olarak Tacik, % 5’i de Kırgızlardan
oluşan bu bölgenin, ne Tacik ne de Kırgız hükümeti tarafından kontrol edilememesi
nedeniyle, radikal hareketleri kolayca faaliyet gösterebilmekte ve bölgenin
istikrarsızlaştırılmasına zemin hazırlamaktadır.25
Fergana Vadisi’ndeki diğer bir sınır sorunu Kırgızistan ile Özbekistan
arasında yaşanmaktadır. Kırgızistan ile Özbekistan arasındaki 1375 kilometrelik
sınırın yaklaşık 70-100 arasında tartışmalı sınır noktası bulunmaktadır. Bu sınır
sorununun içinde bir de “anklav”lar26 söz konusudur. Özbek tarafının Kırgızistan'da
Soh ve Şahimardan gibi 50 bin civarında nüfuslu toprak parçaları bulunurken,
Kırgızistan’ın da Özbekistan'ın ana ülkesi içinde 600 kişilik Barak isminde toprak
parçası
yer
almaktadır.
1991’de
Kırgızistan
dokunulmazlığını tanıyan antlaşma imzalamış,
sınırlarının
hukuksal
temellerini
belirleyen
ile
Özbekistan,
sınırların
Şubat 2001’de ise iki ülkenin
memorandumun
imzalanmasıyla
Kırgızistan’ın Soh bölgesinin Özbekistan ile birleşmesi konusunda anlaşmışlardır.
Ancak Soh sorunun çözümüne yönelik söz konusu anlaşmanın Kırgızistan tarafından
kabul edilmesi durumunda, ülkenin Batken gibi kontrolü zor olan Tacik sınırındaki
bölgeleriyle olan bağının kesileceği ve bu bölgelerin kontrolünün daha da zor olacağı
24
Aleksandr
Şustov,
“Tsentralnaya
Aziya:
Budet
li
Peredel
Granits”,
<
http://www.customsunion.kz/infoprint/3318.html > (28.04.2012).
25
A.Tselikin, op. cit., s. 103-104.
26
Anklav, bir ülkeye ait olan ama ana ülkenin dışında kalan ve dört tarafının başka ülke ya da
ülkelerle çevrili olan toprak parçasıdır.
21
nedeniyle Kırgızistan muhalefeti ve halkı tarafından tepkiyle karşılanması sonucu bu
girişimi engellenmiştir. Söz konusu anlaşmaya hükümsüz kalınca, Özbekistan kendi
sınır güvenliğini garantiye almak için uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Soh
bölgesine askeri birliklerini yerleştirerek Kırgızistan’la var olan sınır sorunlarını daha
da karmaşık hale getirerek gerginliğin tırmanmasına neden olmuştur.27
Soh bölgesinde son olarak 5 Ocak 2013 tarihinde Kırgız sınır muhafızlarının
bölgede yeni elektrik direkleri dikilmesi üzerine, Özbekistan vatandaşları olan Tacik
kökenli Soh sakinleri Kırgız güvenlik güçlerine saldırmış ve birkaç Kırgız aileyi
rehin almışlardır. Daha sonra alınan refinler serbest bırakılmış olsa da taraflar
yaşananlardan bir birini sorumlu tutmuş, karşılıklı olarak Özbek-Kırgız sınırı
kapatılmıştır.28 Sonuçta 80.000’e yakın köy sahinleri köylerini terk edememiş, 2000
Özbek kendi evlerine geri dönememişti.29 Fergana Vadisinin diğer sınır çizgilerinde
olduğu gibi Soh bölgesinde de sınırların kesin olmaması, söz konusu sınırların
mahalle ve evler arasından geçiyor olması, bölgedeki su paylaşımlarını, otlakların
(yaylaların) kullanımı gibi tartışmalı konuları ortaya çıkararak yeni çatışma alanları
üretmektedir. 30
Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan arasında Fergana Vadisi’ndeki
sınırların çizgilerinin belirsizliği sınırların kontrolünün kim tarafından sağlanacağı
meselesini öne çıkarmaktadır. Sınır sorunlarının çözülmemiş olması teröristlerin ve
uluslararası suç örgütlerinin geçişlerini kolaylaştırmaktadır. Kendi sınırları dışından
27
S.Luzyanin.“Tsenstalnoaziatskiy Konflikt”Ssrez”: Kirgizsko-Uzbekskaya i Taciksko-Uzbekskaya
Model Otnoşeniy”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php4?st=1161928260 > (24.05.29011).
28
“Vse Kırgızstantsı Vızvolenı İz Anklava Soh”, Veçerniy Bişkek, 7 Ocak 2013.
29
“Konfliktı v Anklavah Tsentralnoy Aziii”, UNOCHA, 1 Ocak- 30 Haziran 2013, s. 1.
30
Yuriy Sigov, “Territorialnıe Sporı Mejdu Gosudarstvami Tsentralnoy Azii Budut i Dalşe Meşat İh
İntegratsii”, < http://www.casfactor.com/rus/analitic/2.html > (17.01.2013).
22
kaynaklanan güvenlik risklerine hassaslık Özbekistan’ın ve dış tehditlerin ülkesine
sızmalarını önlemek için almaya çalıştığı önlemler komşularıyla gerginliklere yol
açmaktadır. Örneğin, Özbekistan’ın tartışmalı sınır bölgelerinde ülkesinin sınırlarını
tek taraflı çizmeye çalışması, bunun için de üç metre derinliğinde kazı yapması,
dikenli teller örmesi ve sınır kapatmaları, komşu ülkelerin de karşılık vermeye
çalışması bölge ülkelerini karşı karşıya getirmektedir.31
Özbekistan’ın tek yanlı sınır kapatmaları, komşu ülkelerin ekonomilerine
verdiği zararlar, ülkelerin iç güvenlik sorunlarını da tetiklemektedir. Örneğin,
Özbekistan’ın sınır kapatması Kırgızistan’ın güneyindeki Oş ve Karasu gibi iki
büyük pazarı işlemez hale getirmiştir. Bu pazarda gerçekleştirdikleri ticaretin % 50
azalması, geçimlerini söz konusu pazarlardan sağlayan önemli sayıda insanın yaşam
düzeyinin düşmesine neden olmuştur. Bu olumsuz gelişmelerden Özbekistan’ın
sorumlu tutulması, Kırgızlar ile Özbekler arasında gerginliği artırmış, 2010’a
gelindiğinde ise, iki toplum arasında çatışmaların çıkmasında önemli rol oynamıştır.
Çıkan çatışmalarda yüzlerce insan hayatını kaybetmiş, 400 bin kişi göç etmek
zorunda kalmıştı.32
Orta Asya ülkelerinde azınlıkların özellikle sınır bölgelerinde yoğunlaşmaları
ve komşu ülkelerle sürdürülen sıkı ilişkileri, vatandaşı oldukları ülkenin bütünlüğüne
“tehdit unsuru” algısı yaratmıştır.
Örneğin, Kırgızistan’ın Özbekistan sınırında
31
Aydanbek
Akmatuulu,
“Anklav
Soh.
Vçera,
Segodnya,
Zavtra,
<
http://www.centrasia.ru/news.php?st=1357918500 > (13.01.2013).
32
Nil Melvin, “Granitsı, Bezopasnost’ i Nestabilnost v Ferganskoy Doline”, LSE, Aralık 2010, Sayı:
16, s. 9.
23
yaklaşık 632.000 (toplam nüfusun %26’ine yakın) Özbek nüfusu, Kırgızistan devleti
tarafından ülkenin bütünlüğüne tehdit olarak algılanmıştır.33
Sonuçta Orta Asya özellikle Fergana Vadisi’ndeki tartışmalı sınır sorunları
canlılığını
hala
korumaktadır.
Özellikle
Kırgızistan’ın
Bakten
bölgesiyle
Özbekistan’ın Fergana bölgesi arasındaki sınır çatışmaları aralıklarla devam
etmektedir. Yine Kırgızistan’ın Bakten bölgesiyle ona sınır olan Tacikistan’ın
Sogdiy bölgesi arasında zaman zaman gerginlikler meydana gelmektedir. Bu
tartışmalar ve çatışmalar bölge güvenliğini temelden etkilediği gibi, bölge ülkeleri
arasındaki ekonomik ilişkileri de doğrudan etkilemektedir. Bölge ülkeleri arasında
tartışmalı sınır sorunlarına yönelik kapsamlı adım atılmamasından dolayı ilerleyen
yıllarda da sınır sorunları bölgenin en önemli güvenlik meselelerinden biri olmaya
devam edecektir. Sınır sorunlarından dolayı bölge devletler arasında çıkacak olası
çatışmaları bölgenin hassas güvenlik yapısını doğrudan etkileyerek, söz konusu
istikrarsızlığı küresel boyuta taşıyacaktır. Uluslararası barış ve güvenliğin sarsılması
durumunda, bölgeye yönelik dış güçlerin müdahale olasılığını da artıracaktır.
II.
Etnik Çatışmalar
Orta Asya’nın en kalabalık ülkesi olan Özbekistan’ın nüfusu 28,5
milyondur.34 Özbekistan’ın etnik yapısı ise şöyledir: % 83’ten fazlası Özbek, %5,5
Rus, %5 Tacik, %5 Kazak, %2 Karakalpak, %2 Tatar’dır.35
33
Yuriy Staşuk, “Osobonnosti Proyavleniya Pograniçnıh Protivoreçiy Mejdu Tsentralnoaziatskimi
Stranami SNG”, Pskovskiy Regionalnıy Jurnal, Pskov, 2011, Sayı: 12, s. 21.
34
Rusya
Dışişleri
Bakanlığı
Resmi
Sitesi
Bkz:
<
http://sos.mid.ru/countries//asset_publisher/xDkex51VuOSj/content/uzbekistan > (10.08.2014).
35
Özbekistan Etnik Yapısı İçin Resmi Veriler. < http://uzbekembassy.es/index.php/ru/perfil-deuzbekistan-7 >, (7.08.2014).
24
Özbekistan’ın güney komşusu Orta Asya ülkelerinden Fars dilini konuşan 8,2
milyonluk Tacikistan nüfusunun % 82’i Tacikken,
Özbeklerin oranı % 12,2,
Kırgızların % ,8, Rusların % 0,5, Türkmenler % 0,2 düzeyindedir.36 5,3 milyonluk
Türkmenistan nüfusunun dağılımı ise % 83 Türkmen, % 2,7 Rus, Kazaklar % 1 ve %
6 diğer gruplardan oluşmaktadır.37
5,7 milyonluk nüfusa sahip Kırgızistan’da Kırgızlar nüfusun % 73’ini
oluştururken, % 14,3 Özbek, % 6,9’u Rus, % 1,1’i Dungan, % 1’i Ukraynalı, % 1’i
Uygur ve diğer halklardan oluşmaktadır.38 Özbeklerin çoğunluğu Kırgızistan’ın
güneyinde Oş, Celalabad ve Batken gibi Özbekistan’ın sınır vilayetlerinde
yaşamaktadır. Ruslar ise ağırlıklı olarak ülkenin kuzeyinde Çuy, Issık-Göl ve Bişkek
bölgesinde oturmaktadırlar.39
Orta Asya’nın en geniş coğrafyasına sahip ve kuzeyde Rusya ile komşu olan
Kazakistan’ın nüfusu 2013 rakamlarına göre 16,9 milyondur. Kazakistan nüfusunun
%63,1’i Kazak, %23,7’si Rus, %2,8’i Özbek, %2,1’i Ukraynalı, %1,4’ü Uygur,
%1,3’ü Tatar, %1,1’i Alman’dır.40
36
Rusya
Dışişleri
Bakanlığı
Resmi
Sitesi
Bkz:
<
http://sos.mid.ru/countries//asset_publisher/xDkex51VuOSj/content/tadzikistan > (10.08.2014)
37
Rusya Dışişleri Bakanlığı Resmi Sitesi Bkz:
< http://sos.mid.ru/countries//asset_publisher/xDkex51VuOSj/content/turkmenistan > (10.08.2014).
38
Rusya
Dışişleri
Bakanlığı
Resmi
Sitesi
Bkz:
<
http://sos.mid.ru/countries//asset_publisher/xDkex51VuOSj/content/kirgizia > (10.08.2014).
39
Yaşar Sarı, Çınara Asanbayeva, “1990 ve 2010 Yıllarında Güney Kırgızistan’daki Etnik Çatışmalar:
Nedenler, Benzerlikler ve Farklılıklar”, Orta Asya’da Siyaset ve Toplum: Demokrasi, Etnisite ve
Kimlik, (der). M.Turgut Demirtepe, Ankara, USAK Yayınlar, 2012, s. 106.
40
Rusya’nın
Kazakistan
Büyükelçiliği
Resmi
Sitesi
Bkz:
<
http://www.rfembassy.kz/lm/dvustoronnie_otnosheniya/rossiyakazakhstan/respublika_kazakhstan/ > (10.08.2014).
25
Harita 2. Orta Asya’nın Etnik Yapısı
Kaynak: http://news.bbc.co.uk/nol/shared/spl/hi/guides/456900/456938/img/1132680296.gif (Erişim
Tarihi: 12 Temmuz 2014).
1986’den itibaren Sovyetler Birliği’nde Perestroyka (yeniden yapılama) ve
Glastnost (şeffaflık) politikalarıyla başlayan Sovyet sisteminin rehabilitasyonu,
“demokratikleşme” ve “kendi kaderini tayin etme hakkı” gibi unsurları da ön plana
çıkarmış, derinlerdeki etnik bölünmeler gün yüzüne çıkarak Sovyet halkları arasında
milliyetçi hareketlerin yayılmasını ortaya çıkarmıştır. Sovyet Cumhuriyetlerdeki
parti başkanları, bilim adamları, işadamları gibi ulusal elit, milliyetçilik ideolojisini
topluma yaymaya başlamışlardır. Bu milliyetçi akım ve hareketler merkeze karşı
26
mücadele motivasyonu sağlamakla birlikte,41
bölgedeki halklar arasında etnik
kıyımlara sebep olmuştur.42
Bu dönemde Orta Asya’da etnik temelli kitlesel gösteriler ilk defa Aralık
1986’da Kazakistan’da gerçekleşmiştir. Olayların çıkmasının en önemli sebebi,
Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin yöneticisi olan Dinmuhamed
Kunayev’in yerine Komünist Partisi Ulyanovsk Bölge Komitesi Başkanı Rus kökenli
Genadiy Kolbin’in getirilmesi olmuştur. Alma-Ata şehir meydanında Kazak
öğrencilerinin ağırlıklı olarak yer aldığı kitlesel gösteriler, ordu, polis ve özel
birliklerce bastırılmıştır. Protesto gösterileri aynı zamanda Jezkazgana, Karaganda,
Taldı-Kurgan, Artalıke, Kokçetave, Sarıozeke, Talgar, Çimkent ve diğer kentlerde de
devam etmiştir.43 Gösteriler Kazak gençlerin gösterilerini örgütleyen ve iktidar için
mücadele eden “Ulu Cüz” liderleri tarafından gerçekleştirilmiştir.
Sovyetlerin yıkılışının ilk yıllarında Kazakistan’ın kuzey ve kuzey-doğu gibi
Rusya ile sınır vilayetlerinin altısında nüfusun çoğunluğunu Rusların teşkil etmeleri,
ülkenin toprak bütünlüğü için potansiyel tehdit olarak algılanmaya başlanmış ve bu
durum etnik gerginliğin artmasına neden olmuştur. 1995’te Anayasa değişikliğinde
Kazakistan’ın Kazaklar’ın ülkesi olduğunun belirtilmesine karşın Rusça’nın resmi dil
statüsü kazandırmıştır. Kazakistan’da Halklar Asamblesi’nin kurulmasıyla ülkenin
tüm etnik gruplara temsil hakkı verilmiştir. 1990’larda 6 milyon Rus nüfusunun 2
41
Özgün Erler, “Bağımsızlık Sonrası Orta Asya Devletlerinde Milliyetçilik”, Stratejik Öngörü, Sayı:
11, 2007, s. 135.
42
Mehmet Seyfettin Erol, “Orta Asya’da Güvenlik Sorunları”, Türkiye Araştırmaları, Sayı: 1, Güz
2004, s. 86.
43
A.Mursaliyev, “V Dekabre Na Ploşadi Brejneva”, < http://jeltoksan.narod.ru/mursa.html >
(12.02.2014).
27
milyonunun Rusya’ya göç etmiştir. Tüm bu hususlar Kazakistan’da etnik gerginliğin
ve çatışmaların çıkmasını engelleyici unsur olmuştur.44
Kazakistan’da başlayan etnik temelli çatışma zamanla Özbekistan ve
Kırgızistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri’ne kaymıştır. 1989’da Fergana
Vadisi’nde iki büyük etnik çatışma meydana gelmiştir. İlki Özbekistan’ın Fergana
vilayetinin Kuvasay ilçesinde Ahıska Türkleri’ne karşı başlatılan saldırılar olmuştur.
Taşlak, Margilan, Fergana, Kokand ve Komsomolsk yerleşim yerlerine kadar
genişlemiş, Özbekler tarafından Ahsıka Türkleri’ne karşı kitlesel saldırılar,
öldürmeler ve Türkler'in evlerinin yakılması şeklinde devam etmiştir. Olayların
başlamasından birkaç gün sonra Sovyetler Birliği Polis teşkilatı birliklerinin
müdahalesiyle kontrol altına alınabilmiştir. Ahıska Türkleri’ne karşı Taşkent,
Namangan, Sırdarya ve Semarkand illerinde gösteriler Haziran boyunca devam
etmiştir. 1990’da Taşkent bölgesinin Bukinskiy ve Parkenstsiy ilçelerinde yeni
kitlesel kıyımlar başlamıştır. Çıkan çatışmalarda 100’den fazla Ahıska Türkü
öldürülmüş, 750’den fazla ev yakılmıştır. İlk etapta çatışmalarda 17 bin Ahıska
Türkü tahliye edilirken, 1991’e gelindiğinde 90 binden fazla Ahıska Türkü
Özbekistan’dan Rusya, Kazakistan, Azerbaycan, Ukrayna ve Kırgızistan’a göç etmek
zorunda kalmıştır.45
Bölgede 1989’da başlangıçta sosyo-ekonomik nitelik taşıyan başka bir etnik
çatışma ise,
Kırgızistan’ın güneyinde Kırgız-Özbek çatışmasıydı. Bölgede artan
44
Rusların Kazakistan Şehirlerindeki Nüfüsü Dağılımı İçin Bkz: Botagoz Bakişeva, “Kazahi v Rossii,
Russkiye
v
Kazahstane:
Sotsialno-Demografiçeskiy
Aspekt”,
<
http://www.cessi.ru/fileadmin/user_upload/Rakisheva_BI._Kazakhi_v_Rossii__russkie_v_RK_.pdf >
(10.08.2014).
45
Mihail Kalişevskiy, “Turki-Meshetintsı: İz Odnogo İzgnaniya v Drugoye (Çast II)”, <
http://www.fergananews.com/articles/6281 > (13.02.2014).
28
nüfus ve kırsal alanlardan şehirlere göç eden Kırgızların, konut sorunları ve işsizlik
gibi problemler gerginliğin artmasının temel nedenleridir. Kırgızlar, hükümetten
Bişkek’te ve Özbeklerin ağırlıklı olarak yaşadığı Oş şehrinde yeni konutların inşa
edilmesini talep ederken, bunun karşısında Özbekler ise, merkezi yönetimden
özerklik ve Özbekçe’nin resmi dil statüsünü kazanmasını talep etmişlerdir. 4 Haziran
1990’da tartışılan toprak alanlarına akın eden Özbek ve Kırgız kalabalığın dağılması
için polis tarafından açılan ateş, gerginliği çatışmaya dönüştürmüştür. Oş ve Uzgen
gibi şehirlerde Kırgız ve Özbekler’in karşılıklı kıyımları Sovyet Ordusu’nun
müdahalesi sonucu bastırılabilmiştir.46
Bu tarihte Kırgızistan’ın güneyinde meydana gelen ikinci etnik çatışma ise,
Batken bölgesinin İsfarin ilçesinde Tacikler ile Kırgızlar arasında yaşanmıştır.
Çatışmanın nedeni toprakların paylaşım meselesi olmuş, Tacikler’in yoğun olarak
yaşadıkları söz konusu bölgenin Tacikistan’a verilmesinin gündeme gelmesi iki
Sovyet Cumhuriyetlerinin çatışma eşiğine kadar gelmesine neden olmuştur. 22
kişinin hayatını kaybettiği çatışmalar Sovyetler Birliği silahlı kuvvetleri ve güvenlik
güçlerinin müdahalesi sonucu bastırılabilmiştir.47
Ocak 1990’da Frunze civarlarındaki Kalinin kasabasında (şimdiki Jayıl)
Kırgızlar ile Ahıska Türkleri arasında çatışma çıkmış, Mayıs’a kadar süren olaylar
güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu durdurulabilmiş, Kırgızistan Komünist
46
“Oşskaya
Reznya
1990
Gpda.
Hronologiya
Tragedii”,
<
http://www.fergananews.com/articles/6601 > (13.02.2014).
47
“Mejnatsionalnıye Konfliktı v Tadjikistane i Obostreniye Sotsialnoy Napryajonnosti”, <
http://www.ca-c.org/datarus/st_08_bush_8.shtml > (13.02.2014).
29
Partisi Merkez Komitesi kararıyla 38 Ahıska Türk ailesi olayların meydana geldiği
bölgelerde farklı yerlere yerleştirilmiştir. 48
SSCB’nin dağılma süreciyle hızlanan Rus nüfusunun göçü, etnik gerginlikleri
bundan sonra Ruslara karşı değil de bölgedeki diğer azınlıklar üzerinde
yoğunlaştırmıştır. Söz konusu bölge halkları arasında kesin sınırların belirlenmemiş
olması, yerel topluluklar arasında olduğu gibi diğer azınlıklara karşı da etnik temelli
çatışmaların çıkmasına neden olmuştur.49
Orta Asya’da 2000’ler sonrası tekrar gündeme gelen etnik çatışmalar, bölge
ülkelerinin “asıl sahipleri”,
bölgeye sonrada sürgün edilmiş halklara karşı ve
Sovyetler Birliği döneminde sınırların çizilmesi esnasında sınırın öteki tarafında
kalmış bölge halkları arasında meydana gelmiştir. Orta Asya’da yaşanan etnik
çatışma sadece ekonomileri zayıf ülkelerde değil, bölgenin hızlı ekonomik
kalkınmasını gerçekleştiren Kazakistan’da da meydana gelmiştir. 20 Ağustos
2006’da Kazakistan’ın Aktau şehrinde Kafkas kökenli etnik azınlıklara karşı yürüyüş
için kent meydanına gelen Kazak işçileri Lezgin, Çeçen ve Azerbaycanlılara ait olan
dükkân ve restoranları yağmalamaya başlamıştır. Aynı senenin (2006) Ekim ayında
Kazakistan’ın Atırau’daki Tengiz petrol bölgesinde 400’e yakın Kazak işçisinin
maaşlarda adaletsizlik gerekçesiyle Türk işçilerine saldırması sonucu meydana gelen
çatışmada 140’a yakın Türk yaralanmıştı.50
48
Yaşar Sarı, Çınara Asanbayeva, op. cit., s. 112.
Aleksandr
Şustov,
“Mejetniçeskie
Konfliktı
v
Tsentralnoy
Azii”,
<
http://www.warandpeace.ru/ru/analysis/view/19870/ > (8.02.2014).
50
“Massovaya Draka v Kazahstabne: 140 Postradavşih”, < http://korrespondent.net/world/167924massovaya-draka-v-kazahstane-140-postradavshih > (10.08.2014).
49
30
18-19 Kasım 2006’da Kazakistan Komünist Partisi Genel Sekreteri’nin Rus
kökenli G. Koblin’in getirilmesine karşı gerçekleşen Alma-Ata olaylarının 20. yıl
dönümünde, Almatı yakınlarındaki Şelek (Çilik) bölgesinde Kazak ve Uygur
gençleri arasında çıkan kavga, kitlesel çatışmaya dönüşmüştür. Kazak ve Uygur
toplumunun önde gelenlerinin (“aksakallar”) olaylara müdahale etmesiyle uzlaşım
sağlanabilmiş, bölgede sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Kazak tarafı olayların
sosyal-ekonomik nedenlerden olduğunu söylerken, Uygur topluluğu ise, olayları
etnik temelli değerlendirmiştir.51
Mart 2007’de Alma-Ata’nın Malovodnıy ilçesinde Kazaklar ile Çeçenler
arasında çıkan kavga, Çeçenlerin Kazaklar üzerine açtıkları ateş sonrası daha da
büyümüş, 500-600 arasında Kazak, Çeçenlere ait dükkânları yağmalamaya ve
malvarlıklarını ateşe vermeye başlamıştır. Ertesi gün Kazaklar bir araya gelerek
Çeçenlerin tamamının ilçeden tahliye edilmesini talep etmiş, olayların daha da
büyümemesi için Kazakistan polis ve çevik kuvvet/ komandosu güç kullanarak
olayları bastırmak zorunda kalmıştır.52
Etnik çatışmaların en son ve en şiddetli örneği Kırgızistan’da yaşanmıştır.
Kırgızlar ile Özbekler arasında etnik temelli tartışmalar 2000’ler boyunca devam
etmiştir. Kırgızistan’da 2004’te “Devlet Diline ilişkin” kararın alınması ülkedeki
Özbek topluluğu tarafından azınlıkların devlet yönetiminden dışlanması amaçlı
olarak algılanmıştır. 2006’da Özbekçe’nin Kırgızistan’ın resmi dilleri arasında yer
alması ve ülkenin siyasi ve ekonomik alanlarında temsil etme hakkının verilmesi
51
“Uygurı
Şeleka:
“Gosudarstvo
Vaşe,
a
http://www.zonakz.net/articles/?artid=16326 > (04.02.2014).
52
“V
Kazakstane
Proşli
Stolknoveniya
http://www.apn.su/news/comments11703.htm > (04.02.2014).
31
Zemlya
S
Naşa”,
Çeçentsami”,
<
<
yönündeki talepleri Kırgız ile Özbek toplumu arasında etnik gerginliğin kızışmasına
neden olmuştur. 2007’de devlet okullarında “Özbek dili ve edebiyat” derslerinin
azaltılması ve bunun yerine “Kırgız dili” derslerinin artırılmasına ilişkin tartışmalar
gerginliğe neden olmuştur.53
Akayev döneminde azınlıkların sorunlarının çözümüne yönelik somut
adımlar atılmazken, etnik azınlık liderleri ve onların kültür merkezlerinin
faaliyetlerine geniş olanaklar tanınmış ve bu, Akayev tarafından siyasi amaçlar için
kullanılmıştır. 2005 seçimlerinde parlamento seçimlerinde “güneyi” temsil eden
Bakiyev’in karşısına Özbeklerin lideri olan Batırov çıkarılmış, bu da Kırgız-Özbek
toplumları arasında gerginliğe neden olmuştur. Ancak 2005’te Akayev’in devrilmesi
sonrasında Özbeklerin siyasi faaliyetleri artmış, siyasi taleplerini belli başlı Özbek
liderler etrafında toplanarak daha güçlü bir şekilde savunmaya başlamışlardır.
2007’de Özbekler azınlık ve kadınlar için siyasi partilere katılma kotası elde
etmişler, 2008’de Kara-Suu Belediye Başkanı Özbek kökenli Ahmet Rahimov
olmuştur. Böylece Özbekler parlamento ve güneyde yerel yasama organlarında
temsil edilme hakkı kazanmışlardır. Ancak yürütme organlarında yeterince temsil
edilmedikleri yönünde Özbeklerin talepleri devam etmişti. 54
2010’da Kırgızistan’da Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev’in devrilmesinin
hemen sonrasında ülkede etnik temelli sorunlar tekrar gündeme gelmiştir. Devlet
Başkanlığı sarayını terk ederek ülkenin güneyine yerleşen Kurman Bakiyev’in yerini
geçici yönetimin aldığı sıralarda ülke durumunun ilk olumsuz sonuçları Ahıska
Türkleri’ne yansımıştır. Bişkek yakınlarında çoğunluğu Ahıska Türkleri ve Rusların
53
Badim
Kozyulin,
“Oşskiy
Konflikt:
Drama
s
Progoljeniyem”,
s.
http://www.pircenter.org/media/content/files/9/13522877220.pdf > (12.02.2014).
54
Yaşar Sarı, Çınara Asanbayeva, op. cit., s. 124-125.
32
2,
<
yaşadığı Mayevka köyüne Nisan 2010’da saldıran Kırgız isyancıların köy
sakinlerinin evlerini ateşe vererek yağmalamaları sonucu 5 Ahıska Türkü hayatını
kaybetmiş, 28 kişi yaralanmıştır. Kırgız geçici yönetimi Mayevka’ya 300 asker ve
polis göndererek olayların büyümesini engelleyebilmiştir.55
Bakiyev’in ülkenin güneyinde iktidar mücadelesini devam ettirmesi, ülkede
hem güneyli-kuzeyli Kırgız kabileleri arasında gerginliğin artmasına neden olmuş,
daha sonra ise Kırgızlar ile Özbekler arasında etnik çatışmaların meydana gelmesiyle
sonuçlanmıştır. Bakiyev’in etkisini sınırlamak için Kırgızistan geçici yönetiminin
Özbek topluluğuyla ittifak içerisine girmesi, Özbeklerin muhalif kanadı temsil eden
ve güney kabilesine ait olan radikal Kırgız milliyetçi partilerin hedefi haline
gelmesine neden olmuştur. İktidar mücadelesinde suç örgütlerinde yer alması Kırgız
ve Özbek toplumu arasında etnik çatışmanın çıkması için ortam hazırlamıştır.56
Kırgızistan’ın güneyinin iktidarını elinde bulunduran bölge liderleri geçici
Kırgız yönetimiyle ittifak ilişkisine giren Özbek liderlerinin malvarlıklarını
paylaşmak istemişlerdir. Bu da zaten var olan Kırgız-Özbek gerginliğinin etnik
kıyımlarla sonuçlanmasının başka bir nedeni olmuştur.57
Kırgızistan
Geçici
Yönetimiyle
ittifak
kuran
Özbekler,
Bakiyev’in
kontrolündeki Celalabad Belediye binasının el değiştirmesi çabalarında Özbeklerin
de yer alması ve çıkan çatışmalarda Kırgızlar için sembolik öneme sahip Kırgız
çadırının ve bayrağının yanması Kırgızlar tarafından tepkiyle karşılanmış, KırgızÖzbek gerginliği siyasi nitelik taşımaya başlamıştır. Buna tepki olarak Mayıs
55
“Pogromı v Kirgizskoy Mayevke: Banditı Sojgli 28 Domov”, Komsomolskaya Pravda, 20 Nisan
2010.
56
O.G.Zakrjevskaya, Tsentralnaya Aziya Segodnya: Vızovı i Ugrozı, Almatı, KISI, 2011, s. 26-29.
57
Ibid., s. 30-31.
33
2010’da Kırgız gençlerin iki Özbek evini ateşe vermesi etnik çatışmanın çıkmasının
başlangıcı olmuştur. 10 Haziran 2010’da Özbek diasporası Bakiyev’in devrilmesi
için aktif mücadeleye girişmiş, Özbekler tarafından Oş ve Celalabad’da başlatılan
çatışma 3 gün devam etmiş, gelişmelerin tüm Kırgızistan’a yayılması sonucu ülkenin
dört bir yanından Oş ve Celel-Abat’a akın eden Kırgız gençleri olayların daha da
şiddetlenmesine neden olmuştur. Ülkedeki Kırgızların tamamı Özbeklere karşı
yürüttükler çatışmayı bir “milli mesele” şeklinde algılamış, söz konusu KırgızÖzbek çatışmasına bazı Kırgız polislerinin ve askerlerin Kırgız gençlere silah
vererek desteklediği de iddia edilmiştir.58
Kırgız-Özbek çatışmasının devam ettiği günlerde (12 Haziran 2010)
Özbekistan Kırgızistan ile olan kapalı sınırını açması sonucu iki gün içerisinde 75.
000 mülteci Özbekistan’a geçiş yapmıştır. Oş ve Celalabad’daki çatışmalardan kaçan
Özbekler, Kırgızistan’ın çeşitli yerlerine göç etmiş, çatışmaların sona ermesiyle
birlikte, yaklaşık 40.000’i Rusya’ya göç etmek zorunda kalmıştır. Hem Kırgız hem
de Özbekler tarafından toplam 1.000’den fazla insanın hayatını kaybetmiştir.59
“Haziran(Oş) Olayları” Kırgızistan ekonomisine önemli derecede zarar vermiştir.
Kırgızistan’ın GSMH % 15, güney bölgelerinin ekonomisi % 50, Oş şehrinin hizmet
sektörü % 49, sanayi sektörü % 5,5 ve tarım sektörü % 18,6 oranında küçülmüştür.60
Orta Asya’nın temel sorunlarından biri, 1980’lerin sonlarında başlayan
milliyetçiliğini yükselmesi sonucu günümüze kadar bölgede görülen etnik
çatışmalardır. Ulus devlet inşa sürecinin sancılı geçen bölge ülkelerinde azınlıklara
58
“Badim
Kozyulin,
“Oşskiy
Konflikt:
Drama
s
Progoljeniyem”,
s.
3-4,
<
http://www.pircenter.org/media/content/files/9/13522877220.pdf > (12.02.2014).
59
“Oşskaya
İnitsiativa”,
<
http://prava.kloop.kg/files/2011/01/OTCHET_OSHSKAYA_INICIATIVA_JUNE_2010_KYRGYZSTAN.pdf
> (10.08.2014).
60
Yaşar Sarı, Çınara Asanbayeva, op. cit., s. 129-130.
34
karşı yapılan etnik kıyımlar göç, siyasi istikrarsızlık, toplumsal travma gibi sonuçlar
doğurmanın yanında, ülke içinde sosyo-ekonomik ve güvenlik bunalımı meydana
getirmektedir. Son 30 sene içerisinde meydana gelmiş olan etnik çatışmaların
temelinde sadece ekonomik nedenler değil, milliyetçiliğin yükselmesi de
yatmaktadır. Bölge ülkelerinin ulus inşalarının vatandaşlık temelinde değil de etnik
temelde gerçekleşmesi Orta Asya ülkelerinde çıkan her siyasi veya ekonomik kriz
etnik tanışmaların tekrar gündeme gelmesine neden olacaktır.
III.
Su Sorunları ve Çatışma Riskleri
Orta Asya’da su sorunları bölgenin en uzun iki nehri olan Amuderya ve
Sirderya’nın akışlarının paylaşımı konusunda ortaya çıkmaktadır. Amuderya 2.540
kilometre uzunluğu sahiptir. Başlangıcını Tacik-Afgan sınırının Pendj ve Vahş
akarsularından alır, sonra Özbekistan ile Afganistan arasında ve Türkmenistan ile
Afganistan arasında sınır oluşturur. Türkmenistan üzerinden tekrar Özbekistan’a
geçerek Aral gölüne dökülür. Orta Asya’nın en uzun nehri olan Sirderya, 3.019
kilometre uzunluğu sahip olup başlangıcını Kırgızistan’dan alır. Özbekistan,
Tacikistan’dan sonra tekrar Özbekistan’dan geçerek Aral gölünün Kazakistan
kısmına dökülür. Her iki nehir de Orta Asya’nın Ten-Şan ve Pamir yüksek dağlarının
buzullarından beslenir. Amuderya ve Sirderya’nın oluşturduğu Aral Gölü havzasının
su kaynaklarının % 78’i Kırgızistan ve Tacikistan kaynaklıdır. Kazakistan,
35
Özbekistan ve Türkmenistan ise bölgedeki tarım alanlarının sulaması amaçlı su
kaynaklarının % 83’ünü tüketmektedir.61
Harita 3. Amuderya ve Sirderya ve Orta Asya’da su havzası
Kaynak: http://geocurrents.info/wp-content/uploads/2013/03/Aral-Sea-Water-Map.png (13 Temmuz
2014).
Bağımsızlıklarının ilk yıllarında bölge devletleri arasında su kaynaklarının
kullanımı konusunda uluslararası ilkeler ve mekanizmalar çerçevesinde işbirliği fikri
varken ve önceki tüm tartışmalar suyun fiyatlandırılmasıyla ilgiliyken, son yıllarda
ülkelerin ulusal çıkarlarını belirler duruma gelmiştir. Kırgızistan ve Tacikistan
ekonomik
kalkınmalarını
gerçekleştirmek
için
elektrik
enerjisi
sektörünün
geliştirilmesi stratejilerini dış politika öncelikleri olarak belirlemiştir.62 Özbekistan’ın
61
Vladimir Yasinskiy, “Sırdarya i Amudarya: Reki konflikta ili sotrudniçestva?”, <
http://www.worldenergy.ru/doc_20_43_2291.html > (22.12.2012).
62
Atay Moldobayev, “Politiçeskie Aspektı Vodnıh Otnoşeniy Kırgızistana i Uzbekistana”, <
http://analitika.org/ca/water-and-energetics/2576-politicheskiy-aspekt-vodnyh-otnosheniykyrgyzstana-i-uzbekistana.html > (21.12.2012).
36
ise, 2012 yılında, Afganistan’dan sonra en temel ikinci dış politika sorunu bölgedeki
su sorunlarıdır. 63
1996 yılında Özbekistan, Türkmenistan’la Amuderya’nın eşit paylaşılması
konusunda anlaşma yapmış olsa da, ilerleyen yıllarda kendi ülkesinin nüfusunun beş
kat daha fazla olduğundan dolayı daha çok paya sahip olması gerektiğini iddia
etmeye başlamıştır.64 2000 yılında Türkmenistan’da yapay “Altın Yüzyıl Gölü’nün”
inşası ve bu gölün Amuderya’dan doldurulacağının açıklanması, Taşkent ile Aşkabat
arasında gerginliğe neden olmuştur.
2000 yıllarında su sorunları nedeniyle bir de Taşkent ile Bişkek arasında
gerginlik yaşanmıştır. Özbekistan’ın doğalgaz akışını kesmesine, Kırgızistan Orta
Asya’nın en büyük barajı olan Toktogul barajındaki suların daha fazlasıyla boşaltıp
elektrik üretimini artırarak cevap vermiştir. Sonuç olarak Özbekistan’daki pamuk
tarlalarının bir kısmını bataklık haline getirmiştir. Buna cevaben Taşkent, ÖzbekKırgız sınırında zırhlı araç ve helikopterlerle “Toktogul Hidroelektrik Santralını ele
geçirme” tatbikatını gerçekleştirdi. Bişkek buna karşı barajın yıkılmasının Fergana
ve Zeravşan vadisindeki halklar için büyük tehlike olabileceğini söyleyerek
Özbekistan’a gözdağı vermeye çalışmıştır. 2006 yılında iki ülke arasında tekrar su
krizi çıkmıştır. Bu kez ise, daha önce üzerinde mutabakata varılan ve Özbekistan’ın
Kırgızistan’a ihraç edeceği doğalgaz karşılığında Kırgızistan’ın Özbekistan’a tarım
alanlarının ihtiyacına göre su miktarını artırabileceği kararlaştırıldı.65
63
Sergey Rasov, “Protiv Kogo Drujit Karimov i Nazarbayev?”,
< http://www.respublika-kaz.info/news/politics/25192/ > (24.12.2012).
64
Beaty Askment, “Raspredelenie Vodnıh Resursov v Tsentralnoy Azii”, Fredrich Ebert Stiftung,
2011, s. 14.
65
“O Nestabilnosti v Tzentral’noy Azii”, < http://mir-politika.ru/2616-o-nestabilnosti-v-centralnoyazii.html > (26.12.2012).
37
Özbekistan’ın Orta Asya’da komşu ülkelere karşı su sorunları nedeniyle
askeri kuvvet kullanma olasılığı tartışmaları Özbekistan Devlet Başkanı İslam
Kerimov’un 7 Eylül 2012’de Kazakistan ziyaretinde yaptığı açıklamalar sonrası
tekrar başlamıştır. İslam Kerimov, Kırgızistan ve Tacikistan’ın, Amuderya ve
Sırderya’nın sınır aşan sular olduğunu unutmamaları gerektiğini vurgulayarak “su
kaynakları Orta Asya bölgesindeki ilişkilerin gerginleşmesine neden olabilecek
sorun haline gelebilir. Her şey o kadar derinleşebilir ki, bu sadece gerginliğe değil,
savaşa yol açabilir”66 şeklindeki açıklamasıyla su sorunlarının Özbekistan için savaş
sebebi olabileceğini vurgulamıştır.
Bölge ülkeleri arasındaki asıl tartışma Özbekistan’ın Amuderya ve Sırderya
nehirlerinde yukarı kıyıdaş ülkeler olan Tacikistan'ın Sangtudinsk-1 ve Rogun
barajını ve Kırgızistan’ın ise Kambar Ata-1 ve Kambar Ata-2 hidroelektrik
santrallerini kurma planlarına karşı çıkmasıdır.67
Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan ülke kalkınmalarını doğalgaz,
petrol, kömür gibi yer altı kaynaklarıyla gerçekleştirme imkânlarına sahipken,
Kırgızistan ve Tacikistan bu kaynaklardan yoksundur. Bölgenin su kaynaklarının %
60’ı Tacikistan’da olmasına rağmen nüfusun % 70’i kış aylarında günlük birkaç saat
elektrik kullanabilmektedir.
Su sorunları bölge ülkelerinin ulusal çıkarlarını
doğrudan etkilediği gibi, bu ülkelerin sosyo-ekonomik yapıları ve devlet inşası
sürecinde de önemli rol oynamaktadır. Su paylaşımını kontrol etmek isteyen yukarı
kıyıdaş ülkeleri olan Kırgızistan ve Tacikistan, barajlar inşa ederek ve su
kaynaklarını kullanarak ekonomik kalkınmalarını sağlamanın yanında, kendilerinden
66
Aleksandr
Şustov,
“Gryadet
Li
“Vodnyaya”
Voyna?”,
http://www.stoletie.ru/rossiya_i_mir/gradet_li_vodnaja_vojna_922.htm > (22.12.2012).
67
Sabah Gazetesi, 14 Temmuz 2012.
38
<
daha zengin olan aşağı komşularıyla yapacakları pazarlıklarda silah olarak
kullanmayı amaçlamaktadırlar.68
Tacikistan ve Kırgızistan’daki su kaynaklarında yapılan paylaşımın %80’i
komşu ülkelere bedava yapılmaktadır. Tacikistan ve Kırgızistan su kaynaklarından
elde ettikleri elektrik üretimi kış aylarında gerçekleşmektedir. Her sene Kırgızistan
ve Tacikistan kendi bütçelerinde yaz aylarında suyun toplanması ve barajların
tamiratı için birkaç milyon dolar harcamaktadır. Zaravşan akarsuyunun %5’ini
Tacikistan kullanırken, %95’ini Özbekistan kullanmaktadır. Her sene %95 oranında
kullanılmamış suyun zararını Tacikistan karşılamaktadır. Son birkaç yıldır,
devletlerarası su tesislerinin bakım ve işletiminin Kırgızistan yıllık maliyeti yaklaşık
25 milyon dolara ulaşmaktadır. Bunu telafi etmeye çalışan yukarı kıyıdaş ülkelerinin
suyun fiyatlandırılması taleplerine Özbekistan ve Kazakistan’a karşı çıkmaktadır.69
Kış zamanında elektrik enerji krizleriyle mücadele eden Kırgızistan, uzun zamandır
kendi barajlarından Özbekistan’ın tarım alanlarının sulaması için harcamış olduğu
suyun tazminatını istemesine karşın, Özbekistan tarafı suyun kullanılmasının kendisi
için bir hak olduğunu iddia etmektedir.70
Yukarı kıyıdaş devletleri (Kırgızistan ve Tacikistan) su kaynaklarını enerji
üretimi için kullanırken, aşağı kıyıdaş devletler (Özbekistan, Türkmenistan ve
Kazakistan) orta ve küçük sanayide kullanmalarının yanında, su kaynaklarını en fazla
68
“Kto Razıgrıvaet “Vodnuyu Kartu” Tzentralnoy Azii v Geopolitiçeskom Pasyanse?”,
<http://news.tj/ru/newspaper/article/kto-razygryvaet-vodnuyu-kartu-tsentralnoi-azii-vgeopoliticheskom-pasyanse > (24.12.2012).
69
Davlat Usmon, “Znaçenie Vodnogo Faktora v Politike Stran Tsentral’noy Aii Budet Vozrostat’ İz
Goda v God”, < http://analitika.org/ca/water-and-energetics/1374-20060901044033424.html >
(23.12.2012).
70
Atay Moldobayev, “Politiçeskie Aspektı Vodnıh Otnoşeniy Kırgızistana i Uzbekistana”, <
http://analitika.org/ca/water-and-energetics/2576-politicheskiy-aspekt-vodnyh-otnosheniykyrgyzstana-i-uzbekistana.html > (21.12.2012).
39
tarım alanlarının sulaması için harcamaktadır. Su kaynaklarının kullanılması
konusunda yukarı kıyıdaş devletleri aşağı kıyıdaş ülkelerin söz konusu ekonomik
alanlarına görünür etki yapabilme gücüne sahiptirler. Su sorunlarından en fazla
etkilenen tarım, Orta Asya ülkelerinin çoğunun ekonomisinde hâlâ önemli paya sahip
alan olmaktadır. Nüfusun önemli kısmının gelirleri tarım alanlarının verimliliğine
doğrudan bağlıdır. Çünkü bölge nüfusunun önemli kısmı (Kazakistan’da % 43’ten
Tacikistan’da % 75’e kadar) hâlâ kırsal alanda yaşamaktadır.71
Bölge ülkeleri arasında su sorunlarının krize dönüşmesi durumunda en fazla
etkilenecek olan Özbekistan’dır. Bunun nedeni ülke tarımının ekonomide önemli
yere sahip olmasıdır. Özbekistan Orta Asya’daki toplam tarım alanlarının yarısına
(4,22 milyon hektar) tek başına sahip ülkedir. Tarım, ülkenin GSMH’nin %20’sini
oluşturmaktadır. Bu alanda istihdam edilen nüfus %40’tır. Ülkenin tarım alanlarında
yoğun olarak pamuk üretilmektedir. Özbekistan, pamuk üretiminde dünyada beşinci,
ihracatında ise ikinci sıradadır. Pamuk üretiminin %51’i devlet, %49’u özel kişilere
ait olarak görünüp ülkenin siyasi elitlerinin kontrolündedir. Pamuk, Özbekistan’ın
ihracattan elde ettiği gelirlerin %60’ını oluşturmaktadır.72
Dolayısıyla yukarı kıyıdaş ülkelerin herhangi bir şekilde su akışına müdahale
etmeleri doğrudan Özbekistan’ın ekonomisini, dolayısıyla da tarım sektöründe
çalışan kesimi etkileyecektir. Bu da iç istikrarsızlığa ve iktidara karşı tepkilerin daha
da artmasına yol açacaktır. Bunu önlemek için ise Özbekistan, yukarı kıyıdaş
ülkelere karşı ekonomik ve siyasi baskılar olmak üzere her türlü aracı kullanmayı
göze alacaktır.
71
“Vodno-Energetiçeskie Resursı Tsentralnoy Azii: Problemı İspolzovaniya i Ozvoeniya”,
Evraziyskiy Bank Razviriya,(rapor), Otraslevoy Obzor, 2008, Almatı, s. 9.
72
Beaty Askment, op. cit., s. 10-11.
40
IV.
Orta Asya’da Siyasal İslam Tehdidi
Orta Asya’yı dünyanın en istikrarsız bölgelerinden biri haline getiren en
önemli unsurlardan biri Sovyetlerin yıkılmasıyla birlikte başlayan ve giderek etkisini
artıran
Siyasal
İslam
olmuştur.
Orta
Asya’da
Siyasal
İslam’ın
uyanışı,
“perestroyka/yeniden yapılanma” döneminde ortaya çıkmış ve zaman içerisinde iki
şekilde varlığını sürdürmüştür: İktidarın mutlak kontrolünde ve kontrol dışı.
1990-1992 yılları arasında Orta Asya’da İslam’ın siyasallaşması bölge
ülkelerinin siyasetlerinde de öneminin artmasına sebep olmuştur. Orta Asya
ülkelerinin Devlet Başkanları görevlerine Kuran-ı Kerim üzerinde yemin ederek
başlamış, Hac’a gitmiştir. İslam kültürüne yönelik sınırlamalar kaldırılmış, iktidar
camilerin kurulmasında, Hac’a gidilmesinde ve gençlerin İslam ülkelerinde İslami
okullarda eğitim almasına destek vermiştir. Orta Asya ülkelerinde İslam
Üniversiteleri kurulmuştur.73
Bölge ülkelerinin bağımsızlık kazanmasıyla İslam, bir taraftan yeni
yönetimler tarafından yeni kimlik inşa etmek için bir araç olarak kullanılırken, diğer
taraftan mevcut yönetimlere karşı alternatif olarak İslam devleti temelinde kalkınma
amaçlayan güçler için ideolojik bayrak haline gelmiştir. Bu gelişmenin somut örneği
1990’ların başında Özbekistan ve Tacikistan’da radikal siyasi İslamcı partilerin
iktidar mücadelesi vermeye başlamasıyla görülmüştür.74
İlk başta 1980’lerden itibaren dini okulların geleneksel İslam temelinde
eğitim vermeye başlamasının yanında, 1990’larda buna paralel olarak yabancı
73
A.V.Beloglazov, Vliyaniye İslama Na Politiçeskiye Protsessı v Tsentralnoy Azii, Kazan, Kazan
Üniversitesi Yayınları, 2013, s. 123.
74
V.V.Naumkin, “Andijanskie Sobıtiya v Uzbekistane i İh Vliyanie Na Situatsiyu v Tsentralnoy
Azii”,< http://islamica.ru/?uid=100 > (14.12.2012).
41
Müslüman örgütlerin, Afganistan, Pakistan, İran, Sudan ve özellikle de Suudi
Arabistan’la bağlantıları olanlarla yoğun ilişkiler geliştirdiği görülmüştür.75 Bu
etkileşim geleneksel öğretiye dayalı ideolojinin değişmesine neden olmuştur.
Geleneksel İslam okulları, siyasi görüşlü radikal yoruma dayanan özerk dini
merkezler haline dönüşmeye başlamıştır. Geleneksel Hanefi76 mezhebinin yerine
daha radikal “Vahhabizm/ Vahhabilik”77 hareketi, bölge ülkelerinde aşırıcılık,
terörizm ve silahlı şiddete başvurma eğilimine sahip hareket şeklinde algılanmaya
başlanmıştır.78
Özbekistan’da İslam temelli parti olan
“Adolat”(adalet) Partisi önderleri
Tahir Yoldaşev ve Cuma Hocayev (daha sonra Namangani olacak) eski Komünist
Parti şehir komitesine ait binanın İslam merkezine çevrilmesini talep etmiştir. İslam
Kerimov yönetimi söz konusu talepleri kabul etse de, daha sonra “Adolat” Partisi
Özbekistan’da İslam Partilerinin yasallaşmasını ve Özbekistan’da İslam devletinin
kurulmasını talep etmeye başlayınca, Özbekistan iktidarı İslam merkezini kapatmış
ve dini faaliyete karışanları tutuklama kararı almıştır. Kerimov yönetiminin izlemeye
başladığı politikalar sonucu Tacikistan, ardından da Afganistan’a kaçan “Adolat”
75
Sergey N. Abaşin, “Orta Asya Köktendinciliğinin Kökenleri Hakkında Birkaç Söz”, Avrasya
Dosyası, Rusya Özel, Cilt: 6, Sayı: 4,Kış 2001, s. 274.
76
Orta Asya’da geleneksel Hanefiliğin etkisi için, Bkz: Hüsnü Ezber Bodur, “Orta Asya’da Militan
İslamcı Hareketler ve Vahhabilik”, Dini Araştırmalar, Cilt: 7, Sayı: 20, 2004, s. 198-199.
77
Vahhâbîlik, Muhammed b. Abdülvehhâb’ tarafından (1700’lerin başlarında) kurulmuştur.
Vahhâbîlik, karşı görüşteki Müslümanları müşrik veya bid‘atçı saymakta, onlarla savaşmakta, dört
mezhebe ve tarikatlara, kabir ziyareti ve mevlid gibi yaygın uygulamalara karşı çıkmaktadır. Bu
yüzden Muhammed b. Abdülvehhâb ile Vehhâbîler Kur’an’ı keyfî yorumlamak, Hz. Peygamber’in
mânevî şahsiyetine saygısızlık etmek ve muteber âlimleri hiçe saymakla suçlanmıştır. Siyasî alanlarda
ve militer usullerle yürütmeyi hedefleyen, Batı kaynaklarınca “cihâdîler” diye nitelendirilen,
Vehhâbîlik etkisindeki büyüklü küçüklü şiddet yanlısı organizasyonlar da çeşitli yerlerde varlıklarını
sürdürmektedir. Diyanet İşleri Ansiklopedisi, Cilt: 611, Sayı: 42, 2012, s. 623-624.
78
Aleksandr Knyazev, İstoriya Afganskoy Voynı 1990-h gg. İ Prevraşenie Afganistana v İstoçnik
Ugroz Dlya Tsentralnoy Azii, Bişkek, KRSU, 2002, s. 92.
42
partisi kurucuları El-Kaide79 ile bağlantıya geçerek Özbekistan İslam Hareketini
kurmuşlardır.80
Dolayısıyla 1980’lerde Orta Asya’ya girmeye çalışan Suudi Arabistan
kaynaklı Vahabizmi, 1996’da El Kaide lideri bin Ladin’in örgütün merkezini
Afganistan’a taşımasıyla birlikte Orta Asya’daki İslami örgütler üzerinden bölgede
etkisini artırma fırsatı bulmuştur. Böylece Vahabizmin ve “küresel cihat” ideolojisi
Orta Asya’ya yayılmaya başlamış, bölgedeki geleneksel Sufi anlayışları redddilmiş,
laik ulus devlet inşa süreci de sekteye uğratılmıştır.81
Sovyetler Birliği sonrası Orta Asya’da siyasal İslam hareketlerinin en belirgin
örneği 1993-1997 yılları arasında yaşanan Tacik İç Savaşı’nda görülmüştür. Tacik
yönetimine karşı silahlı mücadele yürüten İslami hareket, aynı zamanda bölgenin
tamamını ilgilendiren güvenlik sorununa dönüşmüştür. Bölge ülkelerinin İslam
akımları üzerindeki kontrolünün zayıflaması, bazı İslam gruplarının bölgede şeriat
kurallarıyla yönetilecek halifeliğin kurulması yönündeki faaliyetlerinde artış
79
El Kaide, bir üs, kamp veya merkezi bir mekân anlamına gelmektedir. El Kaide sadece terör örgütü
olarak görmek yetersini kalmaktadır. El Kaide’nin yapısı üç farklı unsurdan oluşmaktadır. birincisi,
çekirdek yapı, militan merkez; ikincisi, El Kaide ile bağlantılı, El Kaide’nin uluslararası amaçlarını
benimseyen yerel militan guruplar; üçüncüsü ise, ideolojiyi paylaşan fakat eylemci olmayan kişilerdir.
İlyas Avcı, El Kaide Tehdidi ile Mücadele”, Polis Bilimleri Dergisi, Cilt: 11, Sayı: 3, 2006, s. 97.
80
Adeeb Khalid, Komünizmden Sonra İslam. Orta Asya’da Din ve Politika, çev. Aslıhan Tekyıldız,
İstanbul, Sitare Yayınları, 2011, s. 155-156.
81
Seçkin Köstem, “Orta Asya ve Kafkaslarda Militan İslam: El Kaide Etkisi”, Ortadoğu Etütleri,
Cilt: 2, Sayı: 3, Temmuz 2010, s. 185.
43
göstermiştir.82 İslami hareketler Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan iktidarlarına
tehdit oluşturmaya başlamıştır.83
Orta Asya’da radikal İslamcı gurupların yöntem ve stratejileri değişik olsa da,
hepsinin ortak amacı laik merkezi otoritenin ortadan kaldırılması ve yerine İslam
kurallarına uygun bir devlet kurulmasıdır.84 16 Şubat 1998’de Özbekistan
Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’a yönelik suikast girişimi, Özbekistan’daki İslamcı
hareketin laik yönetime karşı verdiği iktidar mücadelesinin sonucuydu.85
Özellikle Özbekistan’da olmak üzere Orta Asya’nın kalbi olan Fergana
Vadisi’nde, İslam devleti kurmak için silahlı mücadele yürüten “Özbekistan İslam
Hareketi”nin yanında, aynı hedefe yönelen ancak silahlı mücadeleyi reddeden
“Hizbu’t-Tahrir-i İslami” (İslam Kurtuluş Partisi)86 gibi ikinci bir güçlü hareket söz
konusudur. Her iki örgütün de Afganistan’da SSCB’ye karşı mücadele vermiş
mücahitlerden
ilham
almaları
bölgedeki
iktidar
mücadelesini
daha
da
şiddetlendirmiştir. Özbekistan’ın 1990’ların başından itibaren bu gruplara karşı baskı
uygulamaya başlamasıyla, bu örgütler kendilerine iç savaşla harap olmuş ve merkezi
82
Eugene Chausovsky, “Militancy in Central Asia: More Than Religious Extremism”, <
http://www.stratfor.com/weekly/militancy-central-asia-more-religiousextremism?utm_source=freelistf&utm_medium=email&utm_campaign=20120809&utm_term=sweekly&utm_content=readmore&el
q=aa6bb89fc950407bb3ed07da3ecda137 > (15.12.2012).
83
Orta Asya’da İslami siyasi partilerin ayrıntılı bakılması için, Rafis Abazov, Mnogopartiynost i
İslamskie
Organizatsii
v
Tsentralnoy
Azii”,
<
http://www.ca-c.org/journal/cac-061999/abazov.shtml > (16.12.2012).
84
Ahmet Tolga Türker, “Orta Asya’da İslam, Siyaset ve Güvenlik”, der, M.Turgut Demirtepe, Güner
Özkan, Uluslararası Sistemde Orta Asya: Dış Politika ve Güvenlik, Ankara, USAK, 2013, s. 284.
85
Bu olayları üslenen Özbekistan İslam Hareketi lideri Tahir Yoldaşev, İslam merkezlerinden biri
olarak gördüğü Özbekistan’da İslami bir gelecek inşa etmek istediğini dile getirmiştir. Knyazev, op.
cit., 92-93.
86
“Hizbu’t-Tahrir-i İslami”, Suudi Arabistan ve Ürdün’de Takiüddin Nebhani tarafından 1952’de
kurulmuştur. Vahhabi doktrinden etkilenmiş olmakla birlikte, ciddi farklılıklar göstermektedir.
Hizbu’t-Tahrir-i İslami faaliyet gösterdiği ülkelerde silahlı mücadele olmadan, barışçıl yollarla şeriat
düzenini kurmayı amaçlar. İzzet Ahmet Bozbey, “Quo Vadis Kırgızistan?: Sovyet Sonrası
Kırgızistan’da İslami Hareketler”, Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları, Cilt: 6, Sayı: 11, 2011, s. 2425.
44
iktidarın zayıfladığı Tacikistan’a kaçmalarıyla sonuçlanmıştır. 1999 yılında ise Cuma
Namangani önderliğinde 1.000’e yakın silahlı İslamcı grup Tacikistan topraklarından
geçerek Kırgızistan ve Özbekistan hükümet güçlerine karşı savaşa giriştiler.
Hükümet güçleri tarafından yenilgiye uğratılan terörist grup Tacikistan devletinin
kontrolünde olmayan bölgelere yerleşmiş, 2.000’de ise Özbekistan sınırına ikinci kez
saldırarak Özbekistan ve Kırgızistan güçlerine karşı tekrar silahlı mücadele
vermişlerdir.87 11 Eylül 2001’de Afganistan’a yapılan operasyonun ardından Taliban
iktidarının sona ermesiyle, Taliban’dan hem maddi hem de manevi destek alan
Özbekistan İslam Hareketi, Orta Asya’dan dışlanmış ve Pakistan-Afganistan
sınırlarına kadar çekilmek zorunda kalmıştır. İslam Kurtuluş Partisi ise Orta Asya’da
yeraltına inmiştir.88
Özellikle Kırgızistan ve Tacikistan’da, siyasi sistemde zayıflık, yolsuzluk,
ağır ekonomik koşullar, yaşam düzeyinin ani düşüşü ve işsizlik sorunu, dini
radikalizmin yükselişini doğrudan etkiledi.89 Sovyetler Birliği sonrası Orta Asya
toplumlarında fikir ayrılığının ve bölge insanının ortaya çıkan yeni koşullara kısa
zamanda ayak uyduramaması, “daha adaletli geçmiş” düşüncesinin hâkim olmaya
başlaması, toplumların radikal gruplara doğru kaymasının önemli nedenidir.90
87
Batken Savaşı adı verilen bu çatışma Tacikistan ve Afganistan iç savaşının izlerini taşımaktaydı.
Batken Savaşı’nda liderlik yapan Cuma Namangani Özbekistan’da yasaklanan “Tövbe” adındaki
muhalefet hareketinin liderliğini yapmış, Tacikistan iş savaşına katılmış, Afganistan savaşında yer
alarak Taliban ile sıkı bağlantısını güçlendirmişti. Batken savaşında Özbekistan’da hapiste olan
Özbekistan İslam Hareketi lideri Tahir Yoldaşev’in üç kardeşini serbest bırakılmasını talep etmesi,
Özbekistan İslam Hareketi’nin Afganistan’dan gelen ve laik iktidara karşı olan İslami akımların
sorumlusu olarak görülecektir. Dina Malışeva, “Konflikt u Yujnıh Rubejey Rossii”( Rusya’nın Güney
Sınırlarında Çatışma), Pro et Contra, Cilt:5, Sayı:3,Yaz 2000, s.15-16.
88
Chausovsky, op.cit.,
89
Ramakant Dvivedi, “Netraditsionnıe Ugruzı Bezopasnosti v Tsentralnoy Azii”(Orta Asya’da
Geleneksel Olmayan Güvenlik Tehditleri), < http://analitika.org/1356-20060908050610476.html >
(28.11.2012).
90
A.Suhoparov, “Sovetskie Musulmane: Mejdu proşlım i Buduşem”, Obşestvennıe Nauki Segodnya,
1991, Sayı: 6, s. 112.
45
Modern sekülerizme karşı bir tepki olarak dini fundamentalizm kendisi göstermeye
başlamıştır.91
Orta Asya devletlerinde hâlâ laik düzenin güçlü bir şekilde devam etmesi,
halkın devletin şekli konusunda hâlâ laik düzenden yana olması yakın gelecekte
“yeşil devrimden” söz edilemez anlamına gelmektedir.92 Ancak bölgenin İslamlaşma
sürecine girdiği de söylenebilir. Söz konusu Orta Asya ülkelerindeki İslamlaşma
süreci, üç yönde gelişme kaydetmektedir. Geleneksel İslami akımları, geleneksel
olmayan İslam akımlar ve son olarak da Radikal İslami akımlardır. Bunlar arasında
geleneksel olmayan İslami akımlar bölgede en güçlü olandır.93 Bölgede İslam’ın
radikalleşmesi/siyasallaşması artmakta ve Orta Asya’nın kendisi için tehdit
oluşturmaktadır.94
13-14 Mayıs 2005’te Andican olayları örneğinde görüldüğü gibi, sosyoekonomik hoşnutsuzluk ve yönetime karşı gerçekleştirilen ayaklanmada dini faktör
önemli yere sahipti.95 İslam radikalizmine karşı uygulanan baskı mücadelesi sonuç
vermemiş, İslam her geçen gün daha fazla siyasete karışarak destek kazanmıştır.
İslam’ın siyasete karışmasının radikalleşmesindeki ilk koşul olarak gelişmiş, din
motifli aşırıcılık Orta Asya ülkelerinin istikrarını tehdit eden en önemli sorun haline
gelmiştir.96
91
V.V.Naumkin, “ Andijanskie Sobıtiya v Uzbekistane i İh Vliyanie Na Situatsiyu v Tsentralnoy
Azii”, < http://islamica.ru/?uid=100 > (14.12.2012).
92
O.G.Zakrjevskaya, op. cit., s. 133; Murat Laumulin, “Geopolitiçeskie Protsessı v İslamskom Mire”,
Almatı, 2011,KİSİ, s. 22.
93
Valentin Bogaturov, “Vliyanie Evropı v Tsentralnoy Azii Neznachitelnoe”, <
http://www.24kg.org/community/133038-valentin-bogatyrev-vliyanie-evropy-v-centralnoj.html
>
(12.07.2012).
94
Aleksandr
Şustov,
“Çto
Nujno
Rossii
v
Tsentralnoy
Azii?”,
<
http://geopolitica.ru/Articles/897/ > (25.9.2011).
95
V.V.Naumkin, op. cit., < http://islamica.ru/?uid=100 > (14.12.2012).
96
O.G.Zakrjevskaya, op. cit., s. 160-162.
46
Siyasal İslam tehdidi, bölgesel sorun olmaktan ziyade, ülke bazında
değerlendirilmelidir. Siyasal İslam Özbekistan ve Tacikistan için güncel konu ve iç
siyasi çekişmelerin temelini oluşturan önemli güvenlik meselesiyken, Kazakistan ve
Türkmenistan için daha uzak bir olgudur.97 Ancak 2011’e kadar radikal İslam
sorununun gündemde olmadığı Kazakistan’ın Aturau, Taraz ve Boraldag
şehirlerinde, “Halifeliğin Askerleri” örgütü tarafından düzenlenen intihar saldırıları
durumu değiştirmiştir.98
Orta Asya’daki Hizbu’t-Tahrir-i İslami, Özbekistan İslam Hareketi ve
Akramiya99 gibi bölge örgütlerine büyük miktarda maddi dış destek sağlandığı
belirtilmektedir.100 Özellikle Hizbu’t-Tahrir-i İslami bölge örgütleri sadece
Özbekistan için değil, bölgenin güvenliği ve istikrarını tehdit olarak görünmektedir.
Bölgenin sosyo-ekonomik sorunlarının arkasına saklanarak, dini örgüt olmaktan
ziyade Orta Asya ülkelerinde istikrarsızlığın yayılması için siyasi etki aracı olarak
kullanılmaktadır.101 2014 sonrası, NATO güçlerinin Afganistan’dan çekilmesiyle
birlikte Orta Asya ülkelerinde İslami uyanışın daha da artacağı beklenebilir. Batı
güçlerine karşı savaşmış ve daha da güçlenmiş olan İslami örgütler, bölge ülkeleri
için güvenlik sorunu haline gelebilir.102
Orta Asya ülkelerinde eski Sovyetler Birliği döneminin kuşağı insanların
yerini dış gelişmelerden etkilenen yeni kuşak almaktadır. Bölgede hâlâ yeraltı silahlı
97
D.B.Malışeva, Tsentralnoaziatskiy Uzel Mirovoy Politiki, Moskova, İMEMO RAN, 2010, s. 14.
Jacob
Zenn,
“Kazakistan
Razvoroşil
Gnyozda
Terroristov”,
<
http://inosmi.ru/middle_asia/20120121/183574636.html > (15.12.2012).
99
Akramiya, ismini örgütün kurusucu ve Hizb-ut Tahrir terör örgütü üyesi Akram
Yoldaşev’den alır. 2005 Andican olaylarının sorumluluğunu üslenmiştir.
100
Roman Veytsel, ““Radikalnıe İslamskie Organizatsii” Paraztiruyut Na İslame”, <
http://www.easttime.ru/allanalitic/129.html > (17.12.2012).
101
Şaislam Akmalov, “Hizb ut-Tahrir” Kak İstoçnik Ugrozı Regionalnoy Bezopasnpsti”, <
http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1057154700 > (03.12.2012).
102
Chausovsky, op.cit.,
98
47
İslami grupların olması, Özbekistan İslam Hareketi’nin Tacikistan’daki eski muhalif
gruplar ile bağlantıları devam ettiği gibi, bu grupların Sincan-Uygur bölgesinin
İslamcı gruplarıyla ve Afganistan’daki Taliban ile bağları söz konusudur. Dolayısıyla
bölgedeki İslami hareketin hâlâ gücünü koruduğu söylenebilir.103
V. Afganistan Sorunu’nun Orta Asya’ya Etkileri
1979’da Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgaline karşı ABD “Yeşil Kuşak
Stratejisi” aracılığıyla ülkede radikal İslam güçlerin faaliyetlerinin güçlenmesine hız
kazandırdı. Sovyet Orta Asyası’nda da radikal İslami düşüncenin eyleme
dönüşmesinde İran, Pakistan ve Suudi Arabistan önemli rol oynadı. SSCB’yi
mağlubiyete uğratmak için, ABD ve Batı ittifakı,
Afganistan’ın “anahtar ülke”
olacak şekilde ve Orta Asya’daki Müslüman halklarını da içerecek bir “Müslüman
İttifak Sistemi” kurulmasını amaçlayan strateji izliyordu.104
Orta Asya’nın Afganistan’dan kaynaklanan tehditlere açık hale gelmesinin bir
başka nedeni ise, 1989’da Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte daha önce Sovyet
Orta Asya’sının güney sınırlarında inşa ettiği güvenlik sisteminden vazgeçmesiydi.
1991’e gelindiğinde Sovyet sonrası yeni bağımsız Orta Asya Cumhuriyetleri
Afganistan’dan kaynaklanan beklenmedik bir tehditle karşı karşıya kalmışlardır.105
Sovyetlerin yıkılmasına kadar bağımsız dış politikalarından yoksun Orta Asya
ülkeleri dış ilişkilerini sadece kültürel temas ve düşük ticari işbirliği çerçevesinde
yürütmüşlerdir. Bağımsızlıklarını kazandıktan sonra ise, Afganistan’dan kaynaklanan
103
Maksim
Leguenko,
“Tsentralnaya
Aziya,
Kotoruyu
Mı
Poteryali”,
<
http://magazine.rbc.ru/2011/08/29/main/562949981353420.shtml > (22.03.2013).
104
Haktan Birsel, Eski Dünyanın Karanlık Yüzü Orta Asya Jeopolitiği, İstanbul, IQ Kültür Sanat
Yayıncılık”, 2006, s. 160.
105
S.M.Akimbekov, “Afganskiy Uzel i Problemı Bezopaskosti Tsentralnoi Azii, Almatı, 2003, s. 75-77.
48
tehditlere karşı koyabilecek güçten yoksun olmaları nedeniyle, nasıl bir Afganistan
politikası izleyecekleri konusunda kararsız kalmışlardır. 106
Tacikistan’da iç savaş yıllarında Afganistan faktörü, hem siyasi, hem de askeri
anlamda önemli rol oynadı. Tacikistan muhalif güçleri Afganistan kamplarında
eğitim alıyor, silah, mühimmat ve savaş araçlarını da oradan sağlıyordu.107
Afganistan’daki Taliban rejimi ile eş güdümlü olarak faaliyet gösteren ve Taliban
tarafından desteklenen Orta Asya’daki radikal terör örgütlerinden Özbekistan İslam
Hareketi ve Hizbu’t-Tahrir-i İslami, güçlü milli ordularını oluşturamamış Tacikistan
ve Kırgızistan’ın ulusal güvenliklerini tehdit etmiştir.108 1996’dan itibaren
Afganistan’daki Taliban rejimi Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan’ı içerecek bir
“modern şeriat devletinin” kurulması gerektiğine ilişkin söylemlerini açıkça dile
getirmeye başlamıştır.109
11 Eylül 2001 olaylarından sonra ABD’nin Afganistan müdahalesi ve Taliban
rejiminin devrilmesi, Taliban’ın Orta Asya örgütleri üzerindeki etkisini de ortadan
kaldırmış, Özbekistan İslam Hareketi’nin Afganistan’daki eğitim kamplarına ve
sığınaklarına yapılan operasyonlar sonucu örgütün kendisine ve Orta Asya’daki
faaliyetlerine
darbe
vurulmuştur.
Ancak
1989’da
Sovyetler
Birliği’nin
Afganistan’dan çekilmesinden sonra olduğu gibi, 2014’te Uluslararası Koalisyon
güçlerinin Afganistan’dan çekilmesi durumunda Afganistan’da tekrar iktidar
boşluğunu meydana getirerek ülkede iç savaşa neden olması ihtimali söz
106
Viktor Korgun, “Rossiysko-Tureckiy Dialog Po Problemam Tsentralnoy Azii i Kavkaza:
İstoriya i Sovremennost”, < http://islam-today.ru/article/5356/ > (05.12.2012).
107
Knyazev, op. cit., s. 77.
Birsel, op. cit., s. 163.
109
Birsel, op. cit., s.160.
108
49
konusudur.110 ABD’nin 2014 yılında Afganistan’dan çekilmesiyle Orta Asya çok
daha az istikrarlı bir “post-2014” dünyasıyla karşı karşıya kalacağından dolayı Orta
Asya devletlerinin silahlı guruplar için bir sığınak haline gelmesi beklenmektedir.111
ABD’nin Taliban karşısında başarısızlığı112 ve Taliban’ın iktidara gelmesinin
engellenememesi,
Batı’nın
yenilgisi,
Taliban’ın
ise
zaferi
şeklinde
tanımlanmaktadır.113 NATO güçlerinin çekilmesinden sonra Taliban güçlerinin
iktidarı ele geçirmek için harekete geçmesi, bunun için de Pakistan’daki kuvvetlerini
Afganistan’ın içlerine doğru ilerleterek saldırı başlaması beklenmektedir. Ancak
diğer taraftan, Taliban ülkenin tamamında güçlü bir kontrol kuramayacağı, Afgan
güvenlik güçlerinin engeli nedeniyle etkisinin sadece Afganistan’ın doğu
bölgeleriyle sınırlı kalacağı iddia edilmektedir. 114
Orta Asya ülkelerinin Afganistan’dan kaynaklanan diğer bir güvenlik tehdidi
ise uyuşturucu ticaretidir. 2001 Afganistan işgalinden itibaren uyuşturucu kaçakçılığı
ülkenin ana ihraç kaynağına dönüşmüş, Afganistan’ın GSMH’nın yarısını
oluşturmuştur. Ülke nüfusunun % 10’u, diğer bir değişle 3 milyon Afganlı geçimini
haşhaş üretimi üzerinden saylamaya başlamıştır. Afganistan tehlikeli bir narkodevleti ve uluslararası terörizmin finans merkezi haline gelmiştir. Afganistan’daki
uyuşturucu ticaretinin gelirleri ile Taliban’a finans desteği sağlamakla birlikte,
110
Ted Donneli, “Fergana Kak FATA? Tsentralnaya Aziya Posle 2014 goda- İtogi i Strategiçeskie
Alternativı”, Connections, Cilt XI, Sayı: 1, Kış 2011, s. 17-19.
111
Ibid., s. 14.
112
“SŞA Mogut Polnostyu Uyti iz Afganistana” Moskoskiy Komsomolet, 9 Ocak 2013.
113
Vladimir Skosırev, “Talibı Vernutsa k Vlasti v Afganistane”(Taliban Afgansitan’da İktidara Geri
Dönecek), Nezavisimaya Gazetesi,(2 Şubat 2012).
114
“Dvijenie “Taliban” Planiruet Zahvatit Vlast’ v Afganistane v 2014 Godu Posle Uhoda Voysk
NATO”, < http://www.itar-tass.com/c11/742899.html > (17.06.2013).
50
uyuşturucu kaçakçılığın bir kazanç kapısı haline dönüşmüş ve milyarlarca Amerikan
doları değerindeki kaçakçılık getirisi küresel nitelikli hal almıştır.115
Afganistan
dünya
afyon
üretiminin
%
90’ını
tek
başına
gerçekleştirmektedir. Ülkede üretilen afyonun % 60’ı ülke içinde eroin
ve morfine dönüştürülerek dünyaya pazarlanmaktadır.116
2010 rakamlarına göre
Afganistan uyuşturucu nakliyatının yaklaşık %85’i Orta Asya ülkeleri üzerinden
gerçekleşmiştir.117 Her sene Orta Asya Cumhuriyetleri üzerinden Rusya’ya yaklaşık
olarak 35-40 ton haşhaş ve 90 ton eroin sevkiyatı yapılmaktadır.118
Terör örgütlerinin ve sınır aşan suç örgütlerinin güç kazanması, buna bağlı
olarak Tacikistan ve Kırgızistan’da uyuşturucuya bağlı yolsuzlukların artması, siyasi
kurumlarının
ve
yargı
organlarının
önemli
bir
bölümünü
zayıflatacağı
belirtilmektedir.119 Uyuşturucu ticareti ve organize suç tüm bölgede potansiyel
çatışma kaynağı olmuştur. Kırgızistan’ın güneyinde 2010 yılında yaşanan KırgızÖzbek etnik çatışmasını, Kırgız ve Özbek suç örgütleri uyuşturucu güzergâhı ve
nakliyatının kontrolüne yönelik mücadelelerinde kullanılmışlardır.120
115
Moradian, op. cit., s. 58-63.
Ali Şahin, “GASAM Afganistan Raporu ve Çözüm Stratejisi”, Mayıs 2010, s. 9-10.
117
Nezakonnıy Oborot Opiamov v Severnoy Çasti Afganistan i Tsentralnoy Azii: Otsenka Riskov”,
UNODOC Raporu, Mayıs 2012, s. 8.
118
Ibid., s. 25.
119
Ibid.,s. 15.
120
Ibid., s. 8.
116
51
İKİNCİ BÖLÜM
BÖLGE DIŞI AKTÖRLETİN ORTA ASYA’YA YÖNELİK GÜVENLİK
POLİTİKALARI
I.
Bölge Dışı Güçlerin Rekabet Ettikleri Alanlar
Bağımsızlıklarını yeni kazanmış Orta Asya Cumhuriyetleri ilk yıllarından
itibaren ülke kalkınmalarını sağlamak için kendi kaynakları yetersiz olduğundan dış
desteğe ihtiyaç duymuşlardır. Hem ülkelerin yeniden yapılanmaları, hem de bölgesel
entegrasyonu sağlamaları için gereken kaynak yetersizliği bölge ülkelerinin dış
güçlere bağımlı hale gelmesine neden olmuştur. Siyasi istikrarsızlık, dini
aşırıcılık/radikalizm, terörizm, uyuşturucu ticareti, uluslararası suç örgütlerin
faaliyetleri gibi tehditlerle mücadelenin
yanı sıra, komşu Afganistan’dan
kaynaklanan tehditlere karşı, ikili ilişkiler ölçeğinde olduğu gibi bölgenin tamamında
istikrarı sağlayabilecek dış güçlerin güvenlik şemsiyesine ihtiyaç duymuşlardır.121
İlk olarak Sovyetlerin yıkılmasından hemen sonra ortaya çıkan Tacikistan iç
savaşının sona erdirilmesi için 1993’de çoğunlukla Rus birliklerinden oluşan BDT
Kolektif Barış Gücü ülkede barışın sağlaması için müdahale etmiş, 1997’ye kadar
süren mücadele ve görüşmeler sonucunda barış sağlanabilmiştir.122 Son olarak ise
2010’da Kırgızistan’ın Oş kentinde yaşanan Kırgız-Özbek etnik çatışmasını
önleyemeyen Kırgızistan yönetimi ülkedeki çatışmaların durdurulması için
121
A.A.Kazantsev, “Bolşaya İgra” s Neopredelyonnımi Pravilami: Mirovaya Politika i Tsentralnaya
Aziya, Moskova, Naslediye Evrazii, 2008, s. 95- 96.
122
Malışeva, op. cit., s. 13-14.
52
Rusya’dan KGAÖ çerçevesinde askeri müdahalede bulunmasını talep etmiştir.123
Ancak Rusya Kırgızistan’da yaşanan etnik çatışmanın ülkenin iç sorunu olduğunu ve
Rusya askerlerin müdahalesine ihtiyaç olmadığını öne sürerek bu teklifi geri
çevirmiştir.124
Orta Asya ülkeleri, çeşitli uluslararası aktörleri ülkelerine çekme stratejilerini
avantaj olarak görmektedir. Hatta herhangi bir önemli güçle işbirliğine girişmeleri
diğer rakip güçlerin bölgeye kaynak aktarmaları için çaba harcamalarına neden
olmaktadır. Bu durum bölgede vakum etkisi yaratarak bölge dışı güçlerin bölgeye
ilgisini daha da artırmaktadır. Ancak bölge üzerinde etkisini artırma çabası içerisinde
olan dış aktörler bölge ülkelerinin her birini kendisine müttefik yapmaya çalışması
Orta Asya’nın “parçalı bir yapıya” dönüştürmektedirler. Bölge ülkelerinin de hem iç
hem de dış politikalarında birbirinden farklı yönde politika izlemesi “eksen
kaymasına” neden olmaktadır. Bölge dışı aktörlerin bölgedeki mücadeleleri bölge
ülkelerinin iç işlerine karışacak kadar ilerlemesiyse “ülke içi güç mücadelesine”
dönüşmekte, bu da bölge ülkelerinde istikrarın bozulmasına neden olmaktadır.
Bölgenin dışarıdan şekillendirilmesi, bu ülkeleri dış güçlerin çıkar politikalarının
esiri haline düşürmektedir. Özelde Rusya - ABD, Rusya - AB, Çin – ABD, genelde
Doğu - Batı bağlamındaki rekabet ve bu aktörlerin “uluslararası terörizme karşı
savaşı” bölgenin güvenliğini doğrudan etkilemektedir. Söz konusu rekabet ve
123
“Kirgiziya Prosit u Rossii Pomoşi”, < http://www.pravda.ru/news/world/12-06-2010/1036032kirg-0/ > (12. 03. 2013).
124
“Rossiya
Po-prejnemu
ne
Posılayet
Mirotvorsev
v
Kırgızistan”,
<
http://www.uznews.net/ru/world/14241-rossija-po-prezhnemu-ne-posylajet-mirotvorcev-vkyrgyzstan > (29.06.2014).
53
mücadelelerin kızışmasıysa bölgeyi istikrarsızlıkların ve çatışmaların yaşandığı alan
haline getirmektedir.125
Bu aktörlerin politikaları bölgenin entegrasyon projelerine de yansımaktadır.
Her taraf kendi uluslararası politik ve ekonomik entegrasyon (örn: ulaşım veya enerji
boru hatları gibi) projelerini desteklemekte ve kendi çözüm yollarını önermektedir.
Bazen aynı sorunların çözümü için paralel olarak farklı proje ve yapıların var olduğu
durum ortaya çıkmaktadır. Buysa işbirliği ve dayanışmayı değil, birbirlerini
görmezden gelmelere ve yeni rekabet alanlarının ortaya çıkmasına neden
olmaktadır.126
Söz konusu rekabet bazı alanlarda yoğunluk kazanmaktadır. Rusya, ABD ve
Çin gibi Küresel oyuncular ve Türkiye, İran, Hindistan ve Pakistan gibi bölgesel
güçlerin Orta Asya’da izledikleri politikalar ve rekabet alanlar şu konularda
yoğunlaşmaktadır. Bölge ülkelerinde siyasi gelişmelerin kontrol edilmesi; Enerji
kaynakları ve bu kaynakların sevkiyatının kontrolü; Bölge ülkelerinin silahlı
kuvvetlerini eğiterek bu alanda ve işbirliğinin sağlanması; Silah teknolojisi alanında
desteklemesi; Bölgede lider konumunda olan ülkeler üzerinde etki yapma
mekanizmaların geliştirilmesi; Bölge ülkelerinin stratejik sanayi tesislerinin kontrol
edilmesi; Eğitim-öğretim alanında işbirliğinin yapılması.127
Sovyet Birliği sonrası bölgenin enerji kaynakları üzerinde Rusya dâhil, hiçbir
güç tam anlamıyla kontrol sağlayamamıştır. ABD ve Türkiye bölgeye yönelik Hazar
Havzasının enerji kaynaklarının Rusya’yı devre dışı bırakarak alternatif boru hattı
125
Kazantsev, op. cit., s. 98.
Ibid., s. 98.
127
L.E.Vasilyev, “Politika Mirovıh Derjav v Tsentralnoy Azii i Ee Vliyanie Na Perspektivı Razvitiya
ŞOS”, s. 4, < http://www.ifes-ras.ru/attaches/conferences/2009_round_table_shoss/vasiliev.pdf >
(05.03.2013).
126
54
projeleriyle Batı piyasalarına aktarılması, demokratik reformların desteklenmesi,
terörizmle savaş ve Rusya ve Çin’in etkinliğinin sınırlandırılması gibi politikalar
izlemişlerdir. Çin ise, bölgedeki güvenlik sorunlarını bölgedeki komşu ülkelerle
birlikte çözmeye çalışmakta, Batılı güçlerin bölgedeki etkisini sınırlamak, enerji
kaynaklarının kendi yönünde akışını garantilemek gibi stratejiler izlemektedir.128
Rusya, kendi topraklarından geçen doğalgaz ve petrol boru hatlarına alternatif
projelere, kendisinin bölgede politik ve ekonomik etkinliğini azaltmasına ve bölge
ülkeleri üzerindeki etki yapma tekelinin kırılmasına yönelik izlenen politikalara karşı
çıkmakta ve önlemeye çalışmaktadır.129
Bölge dışı güçlerin Orta Asya’da hâkimiyetlerini kurma ve bölgenin enerji
kaynakları üzerinde kontrol sağlama mücadeleleri bölge ülkelerinin periyodik olsa da
kendilerini bu rekabetin içinde bulmalarına neden olmuştur.130 Dolayısıyla, devam
eden rekabet ortamında bölge dışı güçler kurmuş oldukları ikili ilişkiler sayesinde
bölge ülkelerine karşı kendi politik şartlarını dikte ettikleri görülse de, bölge
ülkelerinin de bu rekabet ve zıtlaşmaların olduğu ortamdan kendilerine pay
çıkarmaya çalıştıkları bir gerçektir. Orta Asya’da yaşanan bu güç mücadelesi bölge
güvenliğini olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri olarak gösterilebilir.
Ancak bölge dışı, özellikle de büyük güçlerin güç dengesini korudukları sürece
istikrar devam edecektir. Uzun vadede çeşitli nedenlerle, büyük güçlerin herhangi
birinin bölgeye olan ilgisinin azalması, ya da Orta Asya’nın hayati çıkar alanı haline
128
G.İ.Akkaziyeva, “Faktorı Evolütsii Geopolitiçeskogo Polojeniya Stran Tsentralnoy Azii”, Vestnik
MGİMO-Universiteta, Sayı: 4 (19), 2011, s. 277-278.
129
Michael Denison, “İgra Okonçena? İzmeneniya v Energetiçeskoy Geopolitike v Tsentralnoy Azii”,
The George Washington University, 2012, Sayı: 5, s. 2.
130
“Tsentralnaya Aziya-2020: Vzglyad İznutri”, Rapor, Alatau, Almata, 2012, s. 4.
55
dönüşmesi ve rekabetin kızışması durumunda bölgede tekrar istikrarsızlık ve
güvenlik krizi meydana gelecektir.131
II.
ABD’nin Orta Asya Politikası
1. ABD’nin 1979 Sonrası Orta Asya Politikası
Sovyetler Birliği’nin 1979’da Afganistan’ı işgal etmesiyle birlikte ABD’nin
bölgeye yönelik ilgisi artmıştır. ABD’nin bölgeye ilgisinin armasıyla bölgeye
yönelik ciddi politika değişikliğine gidilmiş ve bu politika ağırlıklı olarak Sovyetler
Birliği’yle mücadele temelinde yürümüştü. Bir yandan Afganistan’da Kızıl Ordu’ya
karşı Pakistan üzerinde mücahitleri desteklerken, diğer taraftan da Orta Asya
halklarının Sovyet yönetimine karşı ayaklanmaları yönünde Radio Libery, Radio
Free Europe ve Arap ülkelerinin İslami içerikli yayınlarıyla üzerinden çağrılarda
bulunuyordu.132 Bunun yanı sıra ABD Başkanı Jimmy Carter’ın Ulusal Güvenlik
Danışmanı Zbigniev Brzezinski tarafından geliştirilen ve “İslam”ın komünizme karşı
bir kalkan olarak SSCB’nin petrol zengini Basra Körfezi’nde etkisini artırmasını
engellenmeyi amaçlayan “yeşil kuşak” projesi bu dönem uygulanma olanağı
bulmuştur. İslam üzerinden bölgeye sızmaya çalışan ABD, “yeşil kuşak” projesinin
yanı sıra, SSCB’ye karşı İslami uyanış hareketlerini destekleyerek SSCB’yi yıkmaya
çalışmış, ancak bu plan başarılı olamamıştı.133
131
Tamara Makarenko, “Tsentralnaya Aziya: Stolknovenie Vlasti, Politiki i Ekonomiki” <
http://www.nato.int/docu/review/2009/Asia/central_asian_geopolitics/RU/index.htm
>
(
28.09.2012).
132
Çağrı Erhan, “ABD’nin Orta Asya Politikaları ve 11 Eylül’ün Etkileri”, Uluslararası İlişkiler, Cilt
1, Sayı 3,Güz 2004, s. 127-128.
133
Ibid., s. 128.
56
1984’te ABD istihbarat örgütü CIA Pakistan istihbaratı ISI ile Pakistan’daki
kamplarda Hikmetyar’ın komutanlığındaki mücahitlere eğitim vererek SSCB’nin
içlerine saldırı ve sabotajlar düzenlemeyi amaçlıyordu. Afgan gruplarına yoğun silah
yardımı yaparak Özbekistan ve Tacikistan’daki Sovyet askeri üslerine karşı
mücahitlerin saldırılara geçme stratejisi 1986’dan itibaren yoğunlaşmaya başladı. Bu
süre içerisinde Orta Asya üzerinden Sovyetler Birliği’ne karşı radikal dinci örgütlerin
temelleri atılırken, diğer yandan bu örgütler Afganistan’daki mücahitler gibi
uyuşturucu ticaretini kendi faaliyetlerini finanse edecek bir ağ haline gelmişti. Bu da
gelecekte bölge için yeni sorunlar getirecekti. 1988’de Sovyetler Birliği
Afganistan’dan tamamen çekilmesiyle ABD de mücahitler üzerinden yürüttüğü
operasyonlara son vermiş, Hikmetyar önderliğindeki mücahitlere desteğini kesmiş,
bununla da Afganistan üzerinde ABD etkisi azalmıştır. 134
1991’de
ve
1992’nin
ilk
yarısı
ABD’nin
Orta
Asya
ülkelerinin
bağımsızlıklarını tanıma süreciyle geçti. SSCB’nin beklenmedik bir çöküşü,
ABD’nin Orta Asya’da ne yol izleyeceği konusunda kararsız kalmasına neden olmuş,
Orta Asya ülkelerine yönelik politikaları da diğer yeni bağımsız devletlerden farklı
olmamıştır. 1990’ların ilk yarısı boyunca ABD’nin temel güvenlik endişesi İran’ın
desteğiyle radikal dinci grupların hızlı güçlenmesi ve Kazakistan topraklarında
nükleer silahların “İslam atom bombasına” dönüşmesine izin verilmemesi
yönündeydi. Bunun için öncelikle Kazakistan’la nükleer silahların yayılmasını
önleme anlaşmasını imzalamıştı. ABD ve Rusya Mayıs 1992’de START-1135
134
Ibid, s. 129.
ABD ile Sovyetler Birliği arasında sörüşmelerin 1982 Haziran'ında Cenevre'de başlayan ve
Stratejik Silahların Azaltılması Girişimi((Strategic Arms Reduction Treaty), 1990 Haziran'ında
taraflar Washington'da bir ön anlaşmaya varılmıştır. Buna göre ABD ile Sovyetler Birliği'nin savaş
başlıkları sayısının 12.000'den 9.000 dolayına indirilmesi öngörülmekteydi. 31 Temmuz 1991'de
135
57
Anlaşması’nın Lizbon protokolünün136 imzalamasını sağlamış, “tehditlerin ortaklaşa
azaltılması programı (Cooperative Threat Reduction Program) çerçevesinde
Kazakistan’ın nükleer silahlarından vazgeçmesi karşılığında bu ülkeye maddi destek
sağlanmıştı.137
ABD’nin diğer temel amaçlarından biri de, Orta Asya ülkelerinin
yönetimlerinin ve bağımsızlıklarının güçlendirilmesiydi. ABD Orta Asya bölgesinde
Rusya’nın “Sovyet imparatorluğunun tekrar canlandırmasından” ya da İran’ın
“dünya İslam hilafetinin inşa edilmesinden” duyduğu endişe dolayısıyla bağımsız
bölge ülkelerinin kendi tercihlerini kendileri seçebilecek alternatif yapılanmalar
üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Bu bağlamda 30 Ekim 1992’de ABD’de Orta Asya
ülkeleri dâhil eski Sovyet cumhuriyetlerine maddi destek sağlama amaçlı
“özgürlüklerin desteklenmesine” dair yasa kabul edildi. Bu yasaya göre,
bağımsızlığın,
egemenliğin,
demokratik
yönetimin
ve
insan
haklarının
güçlendirilmsi; Çoğulculuğun benimsenmesi; Bölgesel sorunların çözümüne aktif
olarak yardımcı olunması ve sınır ticaretinin önündeki engellerin kaldırılmasının
kolaylaştırılması; Ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi; Piyasa merkezli ilkelerin ve
uygulamaların geliştirilmesinde yardımcı olunması; İletişim, ulaşım, eğitim, sağlık
ve enerjiye ilişkin altyapının geliştirilmesinde güçlü işbirliğinin kurulması,
Bölgedeki
Amerikan
ticari
çıkarlarını
ve
yatırımlarının
desteklemesi
Moskova'da Bush ve Gorbaçov START I Antlaşmasını imzaladılar. Anlaşma, ABD ve Sovyet
stratejik nükleer güçlerinde yaklaşık %25 ile %30 oranında bir indirime gidilmesini öngörüyordu.
136
Lizbon Protokuyla birlikte Ukrayna, Belarus ve Kazakistan START’ın tarafları olmuş, Ukrayna,
Belarus ve Kazakistan nükleer silaha sahip olmayan ülke statüsüyle NPT’yi benimsemiş, en kısa
zamanda topralarındaki nükleer silahlarından arındırılmasını kabul etmişlerdir.
137
A.A. Kazantsev, “Bolşaya İgra” S Neisvestnımi Pravilami: Mirobaya Politika i Tsentralnaya
Aziya, Moskova, Naslediya Evrazii, 2008, s. 166
58
öngörülmekteydi.138
Bunun karşılığındaysa yardım alan devletlerden tercihlerini
Batıdan yana kullanıp, Batı karşıtı aktörleri dışlamaları bekleniyordu.139
Bu politika Clinton döneminde de yüzeysel değişiklikler yapılarak devam etti.
Temmuz 1994’te ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde yapılan değişiklikle
“çevreleme”
stratejisinin
yerine
“genişleme”
yaklaşımıyla
“serbest
piyasa
ekonomisine sahip demokratik devletlerin” desteklenmesi ve Batı sistemine dâhil
edilerek ABD liderliğinin sürdürülmesi amaçlanmaktaydı. Bu stratejiyle yeni
bağımsızlığını kazanmış devletlerin, bağımsızlıkları, egemenlikleri ve toprak
bütünlüğü, siyasi ve ekonomik reformların gerçekleştirilmesi destekleniyor, eski
Sovyetler Birliği coğrafyası ABD’nin hayati öneme sahip çıkar alanı ilan
ediliyordu.140
Bu dönem Orta Asya’da Rusya’nın etkisi azalırken, ABD’nin etkisi artıyordu.
Clinton yönetimi Orta Asya ve Kafkaslarda çatışmaların çözüm sürecine dâhil olmak
istediğini açıklamış, Dışişleri Bakanlığına bağlı BDT coğrafyasındaki çatışmaların
çözümü için özel koordinatör atanmıştı. Bununla ABD Bağımsız Devletler
Topluluğu’nun barış gücünün yerini alacak uzun vadeli mekanizma oluşturmuş,
138
Ferhat Pirinççi, “Soğuk Savaş Sonrasında ABD’nin Ort Asya Politikası: Beklenenler ve Gerçekler”,
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Sayı:61, Cilt:1, 2008, s. 211-212.
139
Ibid, s. 166.
140
T.V. Kaşirina, “Amerikanskaya Kontseptsiya “Sovremennogo Miroporyadka” i AmerikanoRossiyskiye Otnoşeniya Na Rubeje XX-XXI vv”, Vestnik, Sayı: 2, 2010, s. 116-117.
59
Karabağ Sorunu’nun çözümünde AGİT çerçevesinde Minsk Grubu’nda 141 aktif yer
almaya başlamıştı.142
1993’te BDT coğrafyası sınırları içerisinde askeri müdahaleyi öngören Rus
askeri doktrini ABD tarafından tepkiyle karşılandı. Rusya’nın bu kararının yeni
bağımsız devletlerin rızasına dayanması gerektiğini ve uluslararası hukuk
çerçevesinde olabileceğini savunan ABD, Rusya’nın BDT ülkelerine Rusça
konuşanların haklarını koruma amaçlı herhangi bir müdahalesinin de kabul
edilemeyeceğini belirterek Rusya’nın etkisini sınırlamaya çalışıyordu. 143
ABD’nin Rusya’nın yanı sıra İran’ın ve az da olsa Çin’in etkisinin azaltılması
için uygulamaya çalıştığı başka bir stratejisiyse “Türkiye Modeli” politikasıydı. Türk
dış politikasıyla da örtüşen bu strateji, Türkiye’nin Orta Asya ülkelerine yönelik
uygulamaya çalıştığı “Türk Dünyası” projesini desteklemiş, Türkiye’yi bölgedeki
Müslüman ve Türk cumhuriyetler için çekim merkezi haline getirerek bu ülkelerin
Batı’yla yakınlaşmasını amaçlamıştı. Türkiye’nin Orta Asya ve Hazar Denizi
Havzası ülkeleriyle işbirliği bölgedeki enerji kaynaklarının Batı pazarlarına ihraç
edilmesinde önemli rol oynamıştı. Ancak ABD’nin Türkiye üzerinden bölgeye
yönelik yürütmeye çalıştığı politika 1990’ların sonlarında etkisini kaybetmeye
başlamıştır.144
141
Minsk Grubu, Azerbaycan ve Ermenistan devletlerinin Karabağ sorunu için barışçıl bir çözüm
bulmalarını teşvik etme amacıyla, 1992 yılında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı tarafından
kurulmuştur. ABD, Fransa ve Rusya eş başkanları, Belarus, Almanya, İtalya, Portekiz, Hollanda,
İsveç, Finlandiya, Türkiye ve sorunun tarafları olan Azerbaycan ve Ermenistan yer almaktadırlar.
142
A.V.Samohin, “Voyennoye i Ekonomiçeskoye Prisutstviye SŞA v Prigraniçnıh Stranah Kak Faktor
Bezomasnosti Yuga Rossii”, Regionalnaya Ekonomika, Sayı 11, 2007, 106-107.
143
A.A. Kazantsev, op. cit., s. 167.
144
G.Z. Rahimullina, “Türkskiy Faktor v Protsesse İntegratsii Stran Tsentralnoy Azii”, Kaspiukiy
Region: Politika, Ekonomika, Kultura, Sayı 4,Cilt 25, 2010, s.139.
60
ABD 1990’ların ikinci yarısından AB ve Japonya ile birlikte Rusya’nın
etkisini daha da zayıflatmak maksadıyla Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya
Bankası’ndan sağlanan finansal desteklerle Orta Asya’da bölge içi entegrasyonları
desteklemeye başladı. Aynı zamanda bölge ülkelerinin ayrı ayrı uluslararası
kuruluşlara dâhil olmasını kolaylaştırmaya çalıştı. Örneğin Kırgızistan’ın hazır
olmadığı halde Dünya Ticaret Örgütüne üye olması sağlanmış, bu da ilerleyen
dönemlerde Kırgızistan’ın en önemli ticari ortakları olan Rusya ve Kazakistan ile
Gümrük Birliği ve Avrasya Ekonomik Topluluğuna üye olmasına engel olmuştur.145
Bu doğrultudaki bir başka öneli adımsa Mart 1994’te ABD Savunma Bakanı
William Perry’nin Kazakistan’a yaptığı ziyaret sonrası atılmıştır. İki ülkenin
Savunma Bakanları arasında Kazakistan’ın savunma sanayisinin yapılandırılmasına
ilişkin anlaşma ve ABD - Kazakistan Savunma Bakanlarının doğrudan ilişkisine
yönelik hükümetler arası işbirliği anlaşması imzalanmış, ABD bu çerçevede
Kazakistan’a 15 milyon dolar maddi yardımda bulunmuştur.146
Orta Asya güvenliğinin ve istikrarının korunması açısında önemli rol oynayan
ABD, 5 Aralık 1994’de Budapeşte’de gerçekleşen AGİT zirvesinde, Rusya ve
İngiltere ile birlikte, Kazakistan’ın nükleer silahlarından vazgeçmesi karşılığında
Kazakistan’ın toprak bütünlüğünü ve güvenliğine garanti veren Memorandumu
imzalamıştır.147 Aynı sene Orta Asya ülkeleri NATO çerçevesinde “Barış İçin
Ortaklık” programına dâhil olarak Avro-Atlantik bağlarını askeri-güvenlik alanlarda
145
Mihail Krotov, “Vzaimovıgodnaya İntegratsiya-Usloviye Modernizatsii v SNG”, Etatı Stanovleniya
i Razvitiya SNG, 2010, s. 15-28.
146
Murat Laumulin, “Kazakistan i Zapad: Retrospektiva Otnoşeniy v 1990-e gg”, < http://www.cac.org/journal/2000/journal_rus/cac08_2000/07.laumill.shtml > (22.11.2013).
147
<
http://www.kazembassy.gr/index.php?option=com_content&view=article&id=64&Itemid=43&lang=
ru >
61
da güçlendirmeye gitmişlerdir. ABD’nin en önemli dış politika araçlarından biri olan
NATO, bölgenin dönüşüm sürecinde Washington’un etkin rol oynamasını
sağlıyordu. NATO’nun Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Doğu’ya yönelik
önceliklerinin artmasına ve Orta Asya’nın ikincil öncelikli bölge durumuna
gelmesine kadar bölge, ABD’nin küresel jeopolitik etki alanında kalmıştır. 148
Aralık 1995’te ABD, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan tarafından
oluşturulan ve bölgede etnik çatışmaların önlenmesi amacıyla kurulan “Orta Asya
Taburu/Centrazbat”, Washington’un bölgedeki diğer stratejilerden biriydi. Güvenlik
yapılanmasına maddi destek sağlayarak ve bu ülkelerle güvenlik alanında işbirliğine
gidilerek ABD, Rusya’nın bölgedeki güvenlik alanındaki etkisini zayıflatmaya
çalışıyordu. Ancak ABD’nin “Orta Asya Taburu/Centrazbat” çerçevesindeki işbirliği
daha sonra bölge ülkelerinin askeri personelinin eğitilmesi ve ordularının
modernizasyonuna yoğunlaşmaya başlamasıyla Orta Asya’nın Rusya’dan bağımsız
savunma alanında iç bütünleşme süreci sembolik olmaktan öteye gidememiştir.149
1990’ların ikinci yarısından itibaren Rusya’nın tekrar Orta Asya’ya dönme
çabasıyla birlikte, bölgede yaşanan yeni gelişmeler ışığında Washington Orta Asya
cumhuriyetlerine yönelik politikasında yeni hedefler belirlemişti. Rusya’nın
bölgedeki etkisinin azaltılmasının yanında ABD’nin kontrolü dışında herhangi bir
gücün tek başına etkin hale gelmesinin engellenmesini de hedeflemiştir. Bölgenin
İslamlaşmasının engellenmesi ve bölge ülkelerinde liberal-demokratik reformların
gerçekleştirmesi ABD’nin amaçları arasında olmuştur. Amerikan çokuluslu şirketleri
148
A.A.Ustimenko, “Tsentranaya Aziya i NATO: Strategiçeskiye Tendentsii Razvitiya Otnoşeniy”,
Analytic, Nisan 2005, s.23
149
Marta B. Olkomm, “Razmışleniya o Politike SŞA v Tsentranoy Azii”, Pro et Contra, Cilt 5, Sayı
3, Yaz 2000, s.162.
62
üzerinden bölgenin enerji kaynakların ve ulaşım yollarının kontrolünü hedefleyen
ABD, Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan petrol ve doğalgaz kaynaklarının
Rusya’yı devre dışı bırakarak Avrupa’ya ihracatının sağlanması Orta Asya
politikasında önemli yere sahipti.150 2000’lere kadarki dönemde Orta Asya’daki
jeopolitik mücadelesini Rusya ile rekabet temelinde yürüten ABD, 1997’de Orta
Asya bölgesini Pentagon’un Merkez Komutanlığının (CENTCOM) etki alanına dâhil
ettiğini açıklayarak Orta Asya’nın kendi mücadele alanı olduğunu gösretmiştir.151
ABD’nin
küresel
yayılmacılığını
öngören
1999
tarihli
Washington
Doktrini’yle Orta Asya tekrar ABD’nin jeopolitik hedefleri arasına dâhil edilmiştir.
ABD devasa askeri-siyasi kapasitesi ve NATO aracılığıyla Orta Asya bölgesinin
güvenliğini üslenmeye çalışmış, Rusya önderliğinde kurulabilecek güvenlik
yapılanmasını önlemeyi, Avrasya coğrafyasında artan ABD etkisine karşı olası Çin
engelinin önünü kesmeyi amaçlamıştır.152
ABD’nin Orta Asya politikasının en önemli faktörlerinden biri de Özbekistan
ile stratejik ortaklık ilişkisinin kurulması oldu. Bölgede en stratejik konumu, en
kalabalık nüfusu ve görece en güçlü orduya sahip olan Özbekistan, Washington
tarafından bölgenin kapısı olarak görülmüş, Taşkent’in Rusya’dan bağımsız dış
politika tercihini ve bölgenin entegrasyon sürecinde merkez olma çabası nedeniyle
desteklenmiştir. Özbekistan’ın ulusal kapasitesine dayanarak bölgede kendi
liderliğinde ekonomik ve siyasal entegrasyon sağlama çabası Rusya ile ters
düşmesine neden olmuştur. Bölgede giderek zayıflayan Moskova’nın ekonomik ve
150
E.S.Şepin, “İzmeneniye Geopolitiçeskogo Lanfşafta Tsentranoy Azii”, Rossiya v Sisteme EvroAziatskih Vzaimodeystviy, 2012, Sayı: 4 (08), s. 238.
151
A.A. Kazantsev, op. cit., s. 169.
152
A.A.Ustimenko, “Tsentranaya Aziya i NATO: Strategiçeskiye Tendentsii Razvitiya Otnoşeniy”,
Analytic, Nisan 2005, s. 23.
63
siyasi gücünden dolayı Taşkent’in ABD ile öncelikle güvenlik ve askeri-teknik
alanlarda ilişkilerini geliştirmesine neden olmuştur. Böylelikle ABD, Özbekistan
üzerinden Orta Asya’ya etkisini artırmak, Rusya’nın bölgeye yönelik politikalarını
engellemek ve İran’a baskı kurmayı amaçlamıştı.153
Bu ilişki Mayıs 1999’da Özbekistan’ın Kolektif Güvenlik Anlaşması’ndan
ayrılarak ABD tarafından desteklenen ve Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve
Moldova’dan oluşan ve BDT’ye alternatif GUAM (taraf ülkelerin baş harflerini
taşıyan) grubuna katılmasına neden oldu.
154
Mayıs 1999’daysa ABD Kongresi
“İpek Yolu” stratejisine ilişkin yasa155 çıkararak Orta Asya’ya vermiş olduğu önemi
göstermiş
oldu.
Aynı
sene
Özbekistan
İslam
Hareketinin
Kırgızistan’a
gerçekleştirdiği terör saldırısı, ABD Merkezi Komutanlığına (CENTCOM)
sorumluluk alanında girmiş olmasının da katkısıyla ABD’yle bölge ülkeleri arasında
terörle mücadele konusunda daha sıkı işbirliği kurmasının yolu açıldı. Nisan 2000’de
ABD, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan terörle mücadele için Orta Asya
Sınırlarının Güvenliği Girişimi (Central Asian Border Security İnitiative, CASI)
oluşturdu. 156
1990’lı yıllarda bölge üzerinde etkisi önemli derecede artıran ABD,
Tacikistan’da yaşanan iç savaşı ve Tacikistan iktidarının tamamen Rusya desteğiyle
varlığını sürdürmesi nedeniyle Tacikistan üzerindeki etkisi sınırlı kalmıştır.
153
Evgeniy Troitskiy, “Vneşnyaya Politika Uzbekistana v 2004-2007 gg.: Ot Strategiçeskogo
Partnyorstva s SŞA k Soyuzniçeskim Otnoşeniyam s Rossiyey”, Vestnik, Sayı 310, 2008, s. 93.
154
P. Gobl, “Soyedinyonnıe Ştatı i GUAM: Ot Taktiçeskogo Vzaimodeystviya v Parnyorstvu”,
Tsentralnaya Aziya i Kavkaz, Cilt 3-4, Sayı 57-58, 2008, s.178.
155
İpek Yolu Strateji belgesi esas olarak ABD'nin ve Amerikalı girişimcilerin bölgedeki ekonomik ve
ticari çıkarlarının sağlanmasını kolaylaştıracak bir eksen üzerine oturtulmuş, bu ana hat çevresinde ise,
demokratikleşmenin sağlanmasından insan haklarının desteklenmesine kadar, ABD'nin küreselleşme
tanımına uyan diğer unsurlar serpiştirilmişti.
156
Vinsen de Kitspotter, “Bolşaya İgra v Tsentralnoy Azii”, Yadernıy Kontrol, Sayı: 1(75) , Cilt: 11,
2005, s. 85.
64
1990’ların başında Orta Asya politikasını Kazakistan ve Kırgızistan’la yoğun ilişki
içerisinde olmuş, 1990’ların ortalarından itibaren Özbekistan’ı da bu guruba dâhil
etmiş, bazı konularda 1995’de tarafsız157 statüsünü alan Türkmenistan’la da yakın
ilişki kurmuştur. Türkmenistan’la ilişkiler özellikle Trans-Hazar ve trans-Afgan
doğalgaz boru hatlarının inşası gibi konularda ağırlık kazanmıştı. Orta Asya’nın
istikrarını doğrudan etkileyen Afganistan’da iç savaşının sona ermesi için Taliban
hareketini örgütleyen Pakistan’a destek vermeye başlamıştır. Ancak başta Pakistan’ın
desteğiyle güç kazanan ve zaman içerisinde kendi başına güçlü bir siyasi aktör haline
gelen Taliban hareketi, daha sonra ABD için de sorun haline gelerek Orta Asya
jeopolitiğinin yepyeni boyut kazanmasına neden olmuştu.158
2. Büyük Orta Asya Projesi
ABD’nin 1990’lar boyunca Orta Asya ülkeleriyle kurmuş olduğu stratejik
ilişkiler ağı, 11 Eylül 2001’de ABD’nin New York ve Washington’da yapılan terör
saldırılarından hemen sonra ABD’nin Orta Asya ülkeleriyle askeri işbirliğini ve
bölgede askeri varlığını artırılmasında önemli rol oynadı. 11 Eylül 2001 saldırıları
Orta Asya’nın jeostratejik durumunu değiştirmiş, ABD’nin Afganistan’a yönelik
yürüttüğü operasyon, Orta Asya ülkelerinin coğrafik olarak Afganistan’a yakınlığı
nedeniyle sağladığı kolaylıklar, bölge ülkelerinin önemini önceki yıllara göre çok
daha artırmıştır. ABD ulusal çıkarları açısından önemi vurgulanan Orta Asya
ülkeleri, Afganistan’a karşı askeri müdahale kararının alınması, aynı zamanda bölge
ülkelerine yönelik finansal ve ekonomik yardımların artırılmasını da beraberinde
getirmiştir. Başlangıçta Afganistan’daki gelişmelere temkinli yaklaşsalar da, sonuç
158
A.A. Kazantsev, op. cit., s. 171.
65
itibariyle beş bölge ülkesi maddi ve stratejik nedenlerden dolayı ABD’nin
Afganistan’a karşı operasyonları için hava sahalarını açmış, istihbarat bilgilerinin
paylaşılmasına rıza göstermişlerdir. Ekim 2001’de ABD Savunma Bakanlığı’nın
yayınladığı ABD’nin ulusal çıkarlarının temel güvenlik ilkelerini belirten dört yıllık
savunma planında, Orta Asya ülkeleriyle diplomatik, askeri ve ekonomik bağların
güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yapmıştır. Söz konusu belge, aynı zamanda
bölgenin
önemli
pazarlarına
ve
stratejik
kaynaklarına
serbest
erişimin
desteklenmesini ve “istikrarsız alan” olarak nitelendirilen Orta Asya’da ABD
çıkarlarını olumsuz etkileyecek tehditleri ortadan kaldırmak için harekete geçilmesi
gerektiğini öngörmekteydi.159
ABD’nin küresel terörle mücadelesi çerçevesinde Orta Asya ülkeleriyle
kurduğu yakın işbirliği, Hazar Denizi ve Orta Asya enerji kaynaklarının kontrol
edilmesi yönünde ABD’ye önemli olanaklar sağlamıştır. ABD bölgedeki enerji
kaynaklarını kontrol ederek, kendi iç talebini karşılamanın yanı sıra, enerji
kaynaklarının akışlarını kontrol ederek de diğer küresel güçlere karşı baskı aracı
olarak da kullanmayı amaçlanmıştı. ABD’nin terörle mücadele gerekçesiyle
Rusya’nın “yakın çevresine” askeri üsler kurarak bölge üzerinde ve Rusya’ya karşı
jeopolitik mücadelesinde stratejik zafer kazanmıştı. Çin’in batı sınırlarına kadar
dayanan askeri üsleriyle ABD, Çin’in Orta Asya ülkeleri üzerinde etkisini
sınırlandırmayı, Orta Asya ülkelerinin Rusya’dan daha bağımsız dış politika
159
Vinsen de Kitspotter, op. cit., s. 85-86.
66
izlemelerini sağlamayı ve Amerikan karşıtı Rus-Çin ittifakının oluşmasını
engellemeyi amaçlamıştır.160
ABD ile en yakın askeri-siyasi ilişkiler içerisinde olan Özbekistan, bölgede
kendi askeri tesislerinin ABD tarafından kullanılmasına izin veren ilk ülke olmuştur.
Afganistan sınır yakınlarında bulunan Hanabad askeri üssünde 1500 Amerikan
askerinin yerleştirilmesine izin veren Taşkent, ABD’nin bölgedeki kilit müttefik
ülkesi konumuna gelerek bölgesel liderliğini güçlendirmek istemiştir. Mart 2002’de
ABD ile Özbekistan stratejik ortaklık ve işbirliği çerçeve deklarasyonu imzaladı.
Afganistan’da terörle mücadele operasyonlarında koalisyon güçlerine desteği
nedeniyle yılda 8 milyar dolar ve sadece Washington tarafından 160 milyon dolar
yardım alan Özbekistan ekonomisi için bu yardımlar önemli gelir kaynağı olmuştur.
Aynı zamanda Washington-Taşkent işbirliği Özbekistan’ın radikal İslam tehdidine
karşı mücadelesinde de önemli rol oynamıştı.161 Özbekistan, ABD’yle ittifak
ilişkisini güçlendirerek güney komşusu Tacikistan’ın başkentinde 25 bin asker
bulunduran ve Tacik-Afgan sınırını koruyan Rusya’nın etkisi altındaki Tacikistan’ı
dengelemek istemişti.162
Afganistan ile 1200 kilometre sınıra sahip olan Tacikistan da, Rusya’nın
onayını alarak ABD’ye olduğu gibi diğer koalisyon güçlerine hava sahasını açmış,
askeri üslerinin kollanılmasına izin vermiştir. Aralık 2001’de ABD Kırgızistan’la
başkent Bişkek’in yakınlarındaki Uluslararası Manas Havaalanının kullanılmasına
dair bir seneliğine anlaşma imzalamış, Haziran 2003’te, Temmuz 2006’da anlaşmayı
160
“İnteresı Kitaya, Rossii i SŞA v Tsentralnoy Azii”, < http://www.ca-portal.ru/article:7373 >
(23.11.2013).
161
A.S. Dundiç, “ Uzbekistan-SŞA: Osobennosti Vzaimodeystviya Posle 11 Sentyabrya 2001 g”, s.
254-255. < http://new.hist.asu.ru/biblio/V3/251-258.pdf > (24.11.2013).
162
A.S. Dundiç, op. cit., s. 256-257.
67
uzatmıştı. Türkmenistan’la birlikte Kazakistan’da kendi hava sahalarını kullanıma
açmıştı. Rusya ve Çin’in tepkisini çekmemek için ABD ile kapsamlı askeri
işbirliğine gitmekten kaçınan Kazakistan ise, ABD ve müttefiklerine demir yollarının
da kullanılmasına ve olağanüstü durumlarda Almatı havaalanının savaş uçaklarının
inişine izin vermişti. Türkmenistan ise, karayollarının kullanımını sadece insani
amaçlar için kullanılması koşuluyla kabul etmişti.163 Bunun karşılığında Bush
Yönetimi, Orta Asya ülkelerine 2001’de 110,5 milyon dolar olan yardımlarını
2002’de 594 milyon dolara yükseltmişti.164
2003’ten itibaren Orta Asya’daki güç dengesi ABD’nin aleyhine değişmeye
başladı. Bölgeye geçici süre için konuşlanan, ancak stratejik konumunu muhafaza
etmeye çalışan ABD, bölge rejimlerinin devamı için herhangi bir sorumluluk
üstlenmemesi bölge rejimlerinin endişesine neden oldu. Afganistan sorununun
çözümünde uyguladığı yöntemler, Afganistan ekonomisinin uyuşturucu üretimine
bağımlı olması ve Afgan yönetimine destek verilmek yerine, kaynaklarını Irak
savaşına harcamaya başlayan Bush Yönetiminin bu tutumu, Orta Asya devletleri
tarafından hoşnutsuzlukla karşılandı.165
2004-2005 yılları arasında, önce Gürcistan’da daha sonra Kırgızistan’da
Amerikalı Sivil Toplum Kuruluşlarının desteğiyle yaşanan iktidar değişikliklerin
ardından, 12-13 Mayıs 2005’de Özbekistan iktidarına karşı meydana gelen
ayaklanmanın İslam Kerimov tarafından sert bir şekilde bastırılması Washington’un
tepkisine
neden
olmuştur.
İnsan
haklarının
ihlali
gerekçesiyle
ABD’nin
Özbekistan’la ilişkilerini alt düzeye indirmesi Özbekistan’ın dış politika yönünü
163
E.F. Troitskiy, op. cit., s.107.
Vinsen de Kitspotter, op. cit., s. 87.
165
E.F. Troitskiy, op. cit., s.107-108.
164
68
değiştirmesiyle sonuçlanıştır. 2005’de Özbek yönetimi Hanabad’daki ABD askeri
üssünü kapatma kararı almış, 1999’dan beri üyesi olduğu ABD destekli
GUUAM’dan
ayrılmıştır.166
Washington-Taşkent
ilişkileri
aniden
düşüş
yaşanmasının ardından ABD, bölgenin kilit müttefiki olarak Özbekistan’ın yerine
bölgesel güvenlik ve enerji projeleri alanında bölgenin lideri görmeye başladığı
Kazakistan’ın seçti.
Tacikistan’la yakın ilişki içerisinde olan ABD, Tacik-Afgan sınırında
güvenliğin güçlendirilmesi için maddi destekte bulunuyor, ülkenin ulaşım ve insani
bazı projelerini finanse ediyordu. Kırgızistan’da bulunan Manas askeri üssünün kira
bedelini artırarak kullanım süresini uzatan ABD, Haziran 2008’deyse üssün
genişletilmesi yönünde karar aldı. 2006’da Türkmen lideri S. Niyazov’un
(Türkmenbaşı)
ölümünden
Berdimuhammedov
Nisan
sonra
2008’de
yeni
Devlet
NATO
Başkanı
Zirvesine
Gurbanguli
katılmış,
NATO
komutanlığında Afganistan’da görev yapan Uluslararası Destek Gücü (ISAF) için
kendi topraklarının kullanılmasına izin vermiştir.167
2007 yılının sonlarından itibaren ABD- Özbekistan ilişkileri düzelmeye
başlamış, Şubat 2009’da ABD Taşkent ile NATO’nun Afganistan’a askeri olmayan
yüklerin taşınmasına ilişkin anlaşma imzalanması için görüşmeler başlattıklarını
açıklamıştır.168 ABD’nin Özbekistan ile tekrar yakınlaşma sürecinde girmesinin
sebeplerinden biri de, 3 Şubat 2009’da Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek
Bakiyev’in Moskova’ya yaptığı ziyaretin hemen ardından ülkesinde bulunan ABD
166
Ainur Nogayeva, Orta Asya’da ABD, Rusya ve Çin: Stratejik Denge Arayışları, Ankara, USAK
Yayınları, 2011, s. 231-232.
167
E.F. Troitskiy, op. cit., s. 108.
168
“SŞA Vozobnovili Peregovorı s Taşkentom o Snabjenii Voysk v Afganistane”, <
http://lenta.ru/news/2009/02/05/backup/ > (24.11.2013).
69
üssünü kapatmaya yönelik kara alması olmuştu.169 Ancak ABD ile Kırgızistan
arasında yürütülen görüşmeler sonrası Washington’un, Manas (Gansi) üssünün kira
bedelini 17 milyon dolardan 60 milyon dolara çıkarmasıyla, Manas askeri üssünün
adı Uluslararası Transit Merkezi olarak değiştirilmiş ve ABD Manas askeri üssünü
kullanmaya devam etmiştir.170
2000’lerin ikinci yarısında Orta Asya ülkeleriyle ikili ilişkilerin yanında,
ABD aynı zamanda bölgesel entegrasyon projesini tekrar öne çıkarmaya başladı.
Mart 2005’te Orta Asya bölgesinin önemli uzman isimlerinden Frederick Starr
“Afganistan ve Komşuları için Büyük Orta Asya Ortaklığı”171 çalışmasından sonra
ABD Orta Asya politikasına yönelik yeni konsept benimsemişti. ABD Yönetimi
Starr’ın Büyük Orta Asya konseptinin içeriğinde bazı değişiklikler yaparak Nisan
2006’da yaptığı açıklamada “bölgesel ekonomik entegrasyon” çerçevesinde
ABD’nin güvenlik alanındaki çıkarlarını, demokrasi ve serbest piyasa reformlarının
desteklenmesi gibi konuları Orta Asya politikasında temel hedef olarak belirlemişti.
Bu projeyle Orta Asya’nın Güney Asya ile sınır aşan ekonomik bağlarının
Afganistan
üzerinden
güçlendirilmesi
ve
entegrasyonun
sağlanması
amaçlanmaktaydı. Aslında ABD bu projeyle Rusya’nın gerçekleştirmeye çalıştığı
entegrasyon planlarına alternatif oluşturmak, Çin’in Orta Asya’daki rolünü
sınırlamak ve Deli ve İslamabat ile işbirliğine ve Afganistan üzerindeki mutlak
169
“Podpisan Ukaz o Vıvode Amerikanskoy Bazı “Manas””, < http://www.armsexpo.ru/049057052048124054054055056.html > (24.11.2013).
170
Richard Weitz, “Global Insights: Manas Decision Raises Regional Fears of U.S. Exit From
Eurasia”, < http://www.worldpoliticsreview.com/articles/13321/global-insights-manas-decisionraises-regional-fears-of-u-s-exit-from-eurasia > (24.11.2013).
171
Frederick Starr, “A Greater Central Asia Partnership’ for Afghanistan and Its Neighbors”, Silk
Road Paper, March 2005, http://www.silkroadstudies.org/CACI/Strategy.pdf
70
kontrolüne dayanarak “Güney ve Orta Asya” makroekonomik alanı şekillendirmeyi
amaçlamıştır.172
Taliban’ın ve Taliban’a bağlı ve daha özerk hareket eden diğer gurupların
Afganistan’daki
ISAF güçlerine karşı 2006’da başlattıkları ani
saldırılar,
Afganistan’da çatışmaların tekrar kızışmasına neden oldu. 2007’de ABD
Afganistan’daki
gelişmelerin
olumsuz
olduğunu
açıklıyor,
Afgan-Pakistan
cephesindeki terörle mücadele stratejisini tekrar gözden geçirme kararı alıyor,
Afganistan’daki NATO güçlerinin yetersiz bulunması kanısına varılarak asker
sayısının
artırılmasını
gündeme
getiriyordu.
Bu
gelişmeler
sonucunda
Washington’un Afganistan üzerinden Orta Asya’yı Güney Asya’yla bütünleştirme
projesi inandırıcılığını ve güvenilirliğini yitirmeye başladı.173
2008’de iktidara gelen Demokrat Barak Obama, ABD’nin dış politikasında
değişikliğe gitmiştir. 2009’da Obama yönetimindeki Beyaz Saray “AfganistanPakistan” konsepti çerçevesinde Orta Asya stratejisini de gözden geçirerek beş
öncelikli hedefi öne çıkararak yeni yol haritası belirlemiştir. Buna göre ABD, her
şeyden önce Afganistan’da yürütülen terörle mücadelede konusunda (özellikle askeri
üslerin yerleştirilmesi ve asker ve mallarının transit geçişinin sağlanması için ulaşım
yollarının kullanıma açılması konusunda) Orta Asya ülkeleriyle işbirliğini
maksimuma çıkarmayı; ikincisi, enerji kaynaklarının ve ulaşım yollarının aktif bir
şekilde geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi; Üçüncüsü, Orta Asya’da devlet
kurumlarının güçlendirilmesi ve insan haklarının korunması; Dördüncüsü, bölge
172
E.F. Troitskiy, “Politika SŞA v Tsentralnoy Azii: Podhodı Vtoroy Administratsii Dj. Buşa (20052009 gg.) i B. Obamı (2009-2010 gg.)”, Comparative Politics, Sayı 4, 2011, s. 65-66.
173
E.F. Troitskiy, “Politika SŞA v Tsentralnoy Azii: Podhodı Vtoroy Administratsii Dj. Buşa(20052009 gg.) i B. Obamı (2009-2010 gg.)”, op. cit., s. 66-67.
71
ülkelerinin ekonomilerinde rekabet gücünün artırılması; Son olarak ise, Tacikistan ve
Kırgızistan’ın parçalanmasının önlemesi ve kendi yönetimlerini sağlayabilmeleri için
desteklemeyi amaçlamıştır.174
Barak
Obama’nın
Orta
Asya
ülkeleriyle
işbirliği
farklı
alanlarda
temellenmekteydi.175 Asıl mesele NATO güçlerinin Afganistan’dan askerlerini geri
çekme meselesinde işbirliği yapılması ve 2014 sonrası bölgede ABD varlığının
korunabilmesiydi. ABD’nin bu stratejisinde kilit rol Özbekistan’a düşüyordu.
2005’te kopmuş olan ilişkilerin 2009’da yenilenmesinin ardından Eylül 2011’de
ABD Kongresi 2004’ten beri Özbekistan’a uygulanan silah yardımı yasağını
kaldırdı. 22-23 Ekim 2011’deyse ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Taşkent’e
resmi ziyaret gerçekleştirmiş, Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov ile kapalı
kapılar ardında görüşmüş ve bu görüşmenin üzerinden 1 yıl bile geçmeden Temmuz
2012’de Özbekistan Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üyeliğini askıya aldığını
açıklamıştır.176
Özbekistan Parlamentosu 4 Ağustos 2012’de onayladığı dış politika
konseptinde yabancı devletlerin Özbekistan’da askeri üs ve tesislerin kurulmasını
yasaklayarak ABD’nin Özbekistan’da askeri üs açacağı tartışmalarına son vermiştir.
Özbekistan herhangi askeri veya siyasi ittifakta yer almayacağını ve ordusunun kendi
sınırları dışında barış gücü olarak görevde bulunmayacağını belirtmiş olsa da, söz
konusu dış politika konseptindeki yasağın ABD-Özbekistan işbirliğine ve ABD Özel
174
Marlen Lyaruel, “Politika SŞA v Tsentralnoy Azii: Amerikantsi- s Marsa, Evropeytsi – s Venerı,
Tak li Eto?”, EUCAM, Sayı: 26, Ekim 2012, s. 2.
175
Steve
LeVine,
“The
End
of
The
Great
Game”,
<
http://www.newrepublic.com/article/world/78168/obama-central-asia-great-game > (27.11.2013).
176
Aleksey
Fomenko,
“Tsentralnoaziyatskaya
Strategiya
Obamı”,
<
http://russiancouncil.ru/inner/?id_4=697#top > (27.11.2013).
72
kuvvetlerinin Taliban’a ve diğer tehditlere karşı yürüttüğü operasyonlarında
Özbekistan’ın tesislerini kullanmalarına engel olmayacağı belirtilmiştir.177
Güney ve Orta Asya Devletlerinden sorumlu ABD Dışişleri Bakan
Yardımcısı Robert Blake, ABD’nin Orta Asya’da Varlığı (U.S. Engagement in
Central Asia) Konseptiyle ilgili Kongreye sunduğu raporda Orta Asya’nın ABD
açısından önemini vurgulamıştır.
Raporda, ABD’nin kilit güvenlik konularında
Özbekistan ile ilgili işbirliğine hazır olduğunun altını çizmiş, Kırgızistan’da bulunan
uluslararası Manas havalimanının Uluslararası Transit Merkezi açısından bölgede
terörizm ve uyuşturucu gibi güvenlik sorunlarının çözümünde önemli yer oynadığını
belirtmiştir.178
22 Mayıs 2012’de Kırgızistan ile NATO arasında Afganistan’da bulunan
Koalisyon Güçlerinin Kırgızistan üzerinden kara ve demir yollarıyla yüklerin
sevkiyatının yapabilmesine dair anlaşma imzalamıştır.179 Ancak bir yıl sonra Ağustos
2013’te Kırgızistan Parlamentosu ülkede bulunan Amerikan Manas askeri
üssünün/Uluslararası Transit Merkezinin 11 Temmuz 2014’te tamamen kapatma
kararını onaylamasının ardından Ekim 2013’te Pentagon Manas üssünü boşaltmaya
başladığını duyurmuştur.180
Kırgızistan’daki etkinliğini kaybetmek istemeyen ABD, Manas üssünü
kapatılması yerine şekil değiştirilmesi yönünde çalışmalar yürütmektedir. Manas
177
Dmitriy Solovyov, “Ozbekistan Otkazalas Razmeşat İnostranjıe Voyennıe Bazı”, <
http://ru.reuters.com/article/topNews/idRUMSE87109720120802?sp=true > (29.11.2013).
178
Robert O. Blake, U.S. Engagement in Central Asia, 24 Temmuz 2012, <
http://www.state.gov/p/sca/rls/rmks/2012/195500.htm > (12.04.2014).
179
“Kirgiziya Podpisala s NATO Spglaşeniye o Nazemnom Tranzite Gruzov”, <
http://lenta.ru/news/2012/05/23/nato/ > (27.11.2013).
180
“Kirgiziya Zakrıvayet Bazu SŞA “Manas””, < http://mir-politika.ru/7201-kirgiziya-zakryvaet-bazussha-manas.html > (28.11.2013).
73
üssünde bulunan istihbarat radar sistemlerin ve tesislerin 2014’te inşası
tamamladıktan sonra ABD’nin yeni Bişkek Büyükelçiliği binasına taşınarak, ortan
hizmet sunacağı belirtilmektedir.181 Manas üssünde askeri personel olarak görev
yapan askerlerin, 200’e yakınınsa diplomatik statü verilerek şimdiden sivil görevliye
dönüştürüldüğü
ve
Bişkek
Büyükelçiliğinde
çalışmaya
başladığı
iddia
edilmektedir.182
Kazakistan, Washington’un Orta Asya politikasında önemlini korumaya
devam etmektedir. ABD resmi Kazakistan politikasını üç temel faktör üzerinde
yürütmeye çalışmaktadır. Birincisi, Astana’nın katılımıyla Afgan sorununun çözümü,
ikincisi terörle mücadelede işbirliği ve son olarak da Kazakistan enerji kaynaklarının
çeşitlendirilmesi ve dünya piyasalarına aktarılmasıdır. Kazakistan’ın Avrasya
Ekonomik Birliği’ne dâhil olmasını olumsuz karşılayan ve bunun engellenmesi için
Dünya Ticaret Örgütü’ne katılmasını hızlandırmak isteyen ABD’nin, Asya-Pasifik
için kabul ettiği yeni strateji göz önünde bulundurulursa, yakın gelecekte Çin’in
enerji güvenliğinin sağlanmasında Kazakistan’ın rolünün daha da artacağını
belirtmek gerekir.183
ABD ile Kazakistan Savunma Bakanları Aralık 2012’de Washington’da
2013-2017
dönemini
kapsayacak
olan
Savunma
Alanında
İşbirliği
Planı
imzalamıştır. Böylelikle ABD ile Kazakistan arasında barış gücü ve askeri personel
eğitimi, teknik destek ve iki ülkenin savunma sanayi kompleksleri arasında iletişimin
181
“Baza Manas Ostayorsya- Eto Okonçatelno”, < http://www.iarex.ru/interviews/38028.html >
(27.10.2013).
182
“SŞA
Zakroyut
Bazı
v
Kırgızistane?
Rossiya
ne
Verit”,
<
http://russian.eurasianet.org/node/60369 > (06.11.2013).
183
Yuliya Yakuşeva, “Kazahstan i SŞA: Tendentsii Goda”, < http://www.ia-centr.ru/expert/14761/
> (28.11.2013).
74
sağlanması gibi ortak konular belirlenmişti.184 ABD ile Kazakistan arasında
yürütülen görüşmelerle Washington, Kazakistan’ın Hazar denizi kıyısındaki Aktau
limanını Afganistan’dan NATO askerlerinin çekilmesi için transit merkeze
dönüştürmek istemiş, Nisan 2013’teyse Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan
Nazarbayev ise, NATO güçlerinin Aktau limanını kullanımına açmaya hazır
olduğunu belirmiştir.185
ABD Orta Asya coğrafyasında özel güvenlik güçleriyle de etkinliğini devam
ettirmeye çalışmaktadır. Mart 2011’de ABD Savunma Bakanlığı, ABD Özel
Kuvvetler Komutanlığına (Special Operations Command/SOCOM) bağlı “Yeşil
Berelilere” Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan’da bulunan
teröristlerin gerektiği halde ortadan kaldırılması için müdahale etme hakkı tanımıştır.
Afganistan’da bulunan “Yeşil Berelilerin” alt bölümü olarak bilinen “Üçüncü Grup”
ise sınır aşan operasyonlara katılmaktadır. Operasyon gerçekleştirdikten sonra kural
olarak tekrar kendi üslerine dönmesi gereken bu birlikler, Eylül 2010’da Tacikistan
sınır muhafızlarına yönelik teröristlerin saldırılarında Tacikistan hükümet güçlerine
destek için müdahale etmiş, 20’den fazla terörist öldürülmüştü.186
Orta Asya güvenliğinde hala önemli role sahip olan ABD, “çok taraflı” dış
politika izlemeye çalışan bölge ülkelerini de ABD’yle işbirliğini önemli görmeleri
Washington’un bölgedeki jeopolitik rekabetini devam ettirecektir. ABD’nin yakın
184
“Oboronnıe Vedomstva Kazahstana i SŞA Podpisali Plan Sotrudniçestvo na 2013-2017 godı”, <
http://central-asia.tj/2012/12/12/oboronnye-vedomstva-kazaxstana-i-ssha-podpisali-plansotrudnichestva-na-2013-2017-gody/ > (28.11.2013).
185
Viktoriya Panfilova, “Na Kazpii Sozdayotsya Voenno-Morskaya Baza SŞA”, Nezabisimaya
Gazeta, 29 Nisan 2013, http://www.ng.ru/cis/2013-04-29/6_kaspiy.html
186
“Pentagon Dal Spetsnazu SŞA Pravo Vtorgatsya v Tsentralnuyu Aziyu”, < http://topwar.ru/3909pentagon-dal-specnazu-ssha-pravo-vtorgatsya-v-centralnuyu-aziyu.html > (28.11.2013). ; “Smetsnaz
SŞA Uje Aktivno Deystvuyet v Stranah Bıvşego SSSR v Sredney Azii”, <
http://www.kavkazcenter.com/russ/content/2011/07/08/83250.shtml > (28.11.2013).
75
gelecekte küresel liderlik rolünden vazgeçmeyeceği gibi enerji kaynakları ve stratejik
konumu açısından Avrasya’da varlığını sürdürecektir. ABD’nin Orta Asya işlerine
karışması, müdahale etmesi veya bu bölgede varlığını sürdürmesi Amerikan ulusal
çıkarları ve küresel siyaset taktiğine bağlı olacaktır. ABD’nin Irak, ardından da
Afganistan’dan askerlerini geri çekme ve doğrudan savaşa girmeme süreçlerine
paralel olarak ABD Orta Asya’ya daha az önem verecek. Mamafih, gelecekte
Amerikan ekonomisinin düzeltilmesi ve proaktif dış politika rejiminin tekrar hayata
geçirmesiyle ABD, Orta Asya’nın küresel stratejideki öneminden dolayı bölgeyi
tamamen terk etmeyeceği gibi kapsamlı bir şekilde tekrar bölgeye dönmek
isteyebilir.187
Afganistan operasyonunu desteklemek amacıyla kurulan Uluslararası
Koalisyonu Güçlerinin (101.000’i ABD askeri olmak üzere toplam 140.000 askerden
oluşuyor) (International Security Assistance Force-ISAF)188 2014’te Afganistan’dan
çekilme kararıyla ABD’nin Avrasya bölgesindeki askeri varlığına ilişkin tartışmalar
başlamıştır.
Nisan 2012’de ABD ile Afganistan arasında imzalanan stratejik ortaklık
anlaşmasıyla, ABD’nin
2024’e kadar Afganistan topraklarında
Afganistan
güvenliğini ve devletin kuvvetlendirilmesini desteklemesi öngörülmektedir.189 ABD
Dışişleri Bakanı John Kerry 1 Ağustos 2013’te Pakistan ziyareti esnasında yaptığı
basın
açıklamasında,
Afganistan’dan
187
Amerikan
askerlerinin
tamamının
D.B. Malışev, Tsentralnoaziatskiy Uzel Mirovoy Politike, Moskova, İMEMO RAN, 2010. s. 82.
“Afganlar
Güvenliğini
NATO’dan
Devralıyor”,
<
http://www.bbc.co.uk/turkce/ozeldosyalar/2013/06/130618_afganistan_nato.shtml > (05.11.2013).
189
“Afganistan
i
SŞA
Podpisali
Soglaşenie
o
Strategiçeskom
Partnyorstve”,
<
http://www.afghanistan.ru/doc/22662.html > (06.11.2013).
188
76
çekilmeyeceğini, sadece önemli derecede azalma olacağını belirtmişti.190 2014’ten
sonra Afganistan’da ABD asker sayısının ne kadar kalacağıyla ilgili henüz kesin bir
karar alınmamakla birlikte, ABD kaynaklarından edinilen bilgi ve yapılan bazı
açıklamalara göre Pentagon Afganistan’da 25.000 askerin kalmasında ısrar ederken,
ABD Başkanlık İdaresi 3.000-4.000 arasında asker ile ülkede varlığını korumak
istemektedir.191
ABD-Afganistan güvenlik anlaşmasına dayanarak Pentagon 2014 sonrası
Afganistan’da bulundurmayı amaçladığı en az 5 askeri üste özel kuvvetler,
operasyonel istihbarat görevlileri, keşif donanım ve askeri araçlar yerleştirmeyi
hedeflemektedir. Afganistan’daki askeri üslerin Pakistan, İran ve Çin’in sınırları
yakınlarında ve ayrıca Orta Asya ve Basra Körfezi gibi istikrarsız bölgelerde
yerleşmiş olması ABD için önemli stratejik kazanım olacaktır.192
ABD’nin Afganistan’da varlığını sürdürmek istemesinin sebeplerinden bir
diğeri de Afganistan’ın dünya uyuşturucu üretiminde % 90’lık paya sahip
olmasıdır.193 Afganistan’da geleneksel olmayan güvenlik tehditlerinin var olduğu
sürece ABD söz konusu güvenlik sorunlarıyla mücadele adı altında bölge ülkeleriyle
her zaman işbirliğine gitme imkânına sahip olup, bölgede etkisini sürdürme fırsatına
sahip olacaktır.
190
“Polnogo Vıvoda Voys SŞA iz Afganistana ne Budet”, İtar-Tass Haber Ajansı, < http://www.itartass.com/c11/826728.html > (25.02.2014).
191
Aleksandr Şustov, “SŞA Ostanutsya v Afgansitane”, http://www.russiapost.su/archives/5244,
(6.11.2013).
192
Jason Burke, The Guardian, “Secret US and Afghanistan talks could see troops stay for decades” <
http://www.theguardian.com/world/2011/jun/13/us-afghanistan-secret-talks-on-securitypartnership > (06.11.2013).
193
Afganistan Raporu ve Çözüm Stratejileri, Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi Raporu,
Mayıs 2010, s. 9.
77
3. Enerji Politikaları
ABD’nin Orta Asya enerji kaynaklarına yönelik politikası 1997’de Hazar
Denizi havzasını kendi stratejik çıkar alanı ilan etmesiyle hız kazandı. Bunun
sebeplerinden biri 1993-1994 yılları arasında Azerbaycan ve Kazakistan ile büyük
anlaşmalar imzalayan dev Amerikan petrol şirketlerinin ekonomik çıkarlarını koruma
çabasıydı. Bazı tespitlere göre Hazar havzasının enerji kaynaklarının olduğundan çok
daha fazla olarak gösterilmesi ve ABD enerji güvenliği açısından kaynakların
çeşitlendirilmesi için bölgenin petrol ve doğalgaz kaynaklarını alternatif olarak
sunulmaya başlaması ABD’nin bölgeye ilgi duymasının bir diğer nedeniydi.
ABD’nin bu bölgeye yönelik ilgisinin artması aynı zamanda bölgenin Kuzey-Güney,
Avrupa–Asya gibi dünya enerji ulaşım yollarının kesiştiği noktada bulunmasıydı.
Bunun yanı sıra jeo-ekonomik öneme sahip bu bölgenin ABD’nin dünya enerji
kaynaklarının ulaşımı ve paylaşımını da kontrol etme stratejisinin bir parçası olarak
görülebilir.194
Basra Körfezine olan bağımlılığını azaltmayı Hazar ve Orta Asya enerji
kaynaklarını dünya piyasalarına sevkiyatıyla sağlamayı amaçlayan ABD yönetimi,
1999’da Kongreden Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Azerbaycan,
Tacikistan, Gürcistan ve Ermenistan ile ticari ve yatırım ilişkilerini belirleyen ve
enerji ve ulaşım alanındaki sınırlamaların kaldırılmasını öngören “İpek Yolu”
stratejisine ilişkin karar çıkarmıştır.195
194
D.V. Dolguşev, “Konflikt Energetiçeskih İnteresov Rossii i SŞA v Tsentralnoy Azii i Kaspiyskom
Regione”, Vestnik, Cilt: 4, Sayı: 16, 2011, s. 90-91.
195
Andrey Volgin, “Neftegazovıy Sektor Tsentralnoy Azii i Stsenarii Regionalnoy İntegratsii”,
Ekonomiçeskoe Obozreniye, Sayı 4, 2006, s. 9.
78
Orta Asya ve Hazar Denizi Havzasının petrol ve doğalgaz kaynaklarına
yönelik yürüttüğü “boru hatları diplomasisi”yle Rusya’nın bölgeden dışlanması
hedeflenmiştir. Enerji alanında bölge ülkeleriyle kuracağı işbirliği üzerinden Çin’in
hammadde erişimini bloke etmek ve kendi enerji güvenliğini sağlamak için askeri
birliklerini yerleştirmek için altyapı oluşturmak, ABD’nin diğer hedeflerindendi.
Hazar Havzası ülkelerinin de ABD’yle enerji alanında işbirliğine açık olmaları
sayesinde 2000’lere gelindiğinde bu alanda ABD Rusya’nın önüne geçti. 196
Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’nin Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı
projesini hayata geçirmesinde önemli rol oynayan ABD, bu projeye Türkmenistan ve
Kazakistan’ın da dâhil olduğuna dair 1999’da İstanbul Zirvesinde imzalanan
anlaşmada gözlemci ülke olarak yer almıştı.197
2004’te
NATO’nun
İstanbul
Zirvesi’nde
Kafkasya-Hazar
bölgesinin
NATO’nun stratejik etki alanı ilan edilmesiyle, ABD NATO üzerinden HazarKafkasya ve Orta Asya enerji kaynaklarını ve boru hatlarının kontrolünü sağlamayı
hedeflemiştir.198
2005’te ABD, Azerbaycan ve Kazakistan’dan oluşan “Hazar
Koruma Gücü” (Caspian Guard) isminde üçlü bölgesel ittifak oluşturulmasını
amaçlayan Washington, bu proje kapsamında 10 yıl içerisinde yaklaşık 100 milyon
dolar yatırım yapılmasını, ilerleyen yıllardaysa bu örgüt çerçevesine Türkmenistan,
Özbekistan ve Türkiye’yi de dâhil etmeyi planlamıştır. ABD Azerbaycan’da radar
sistemlerini, Kazakistan’ın Atırau limanında ise askeri üs inşa edilmesi için finansal
196
D.V. Dolguşev, “Konflikt Energetiçeskih İnteresov Rossii i SŞA v Tsentralnoy Azii i Kaspiyskom
Regione”, op. cit., s. 91-92.
197
Olga Vinogradova, “Rezursı “Bolşogo Kaspiya”(Ojidaniya i Vozmojnosti v Tsifrah)”, Pro et
Contra, Sayı: 3, Cilt: 5, Yaz 2000, s. 106-107.
198
S.V. Novoselov, “Konfliktnıy Potentsial Kaspiyskogo Regiona-Ugroza Bezopasnosti Rossii”,
Kaspiyskiy Region: Politika, Ekonomika, Kultura, Sayı: 1, Cilt: 6, 2005, s. 15.
79
olarak desteklemiş, kıyı ülkelerin ABD yapımı askeri gemilerle filolarını oluşturarak
Rusya ve İran’ın bölgedeki gücünü sınırlamaya çalışmıştır.199
ABD’nin Orta Asya enerji kaynakları üzerindeki politikasının bir başka
boyutu ise, bölgenin petrol ve doğalgazını Güney Asya üzerinden dünya piyasalarına
aktarılması projesidir.
2008’de Hindistan’ın TAPI (Türkmenistan-Afganistan-
Pakistan-Hindistan) projesine dâhil olması ve 2010’da Türkmenistan devlet Başkanı
Gurbanguli Berdimuhammedov’un Hindistan’ı ziyaret etmesi, daha 1990’larda
düşünülen projeyi tekrar gündeme getirmiştir. 12 Aralık 2010’de Türkmenistan,
Afganistan, Pakistan ve Hindistan arasında TAPI doğalgaz boru hattının inşası için
çerçeve protokolü imzalanmıştır. TAPI projesinin hayata geçirilmesi ABD çıkarları
açısından önemli rol oynamaktaydı. Bunun ilk önemli nedeni İran’ın çevrelenmesi ve
proje dışı bırakılmasıydı. Yani İran’ın sadece batı ile değil, doğu ile de doğalgaz
alanında işbirliğine gitmesinin engellenmesiydi. İkincisi, TAPI üzerinden İran’ın
kurmaya çalıştığı İran-Afganistan-Tacikistan üçlü koalisyonunun oluşmasını
engellenmesidir. Üçüncü, Avrupa’nın sınırlandırılmasıydı. ABD’nin TAPI doğalgaz
boru hattının hayata geçirilmesini desteklemesi sonucunda Avrupa’nın “Nabucco”
projesine darbe vurmuş, Avrupa’nın sadece İran’a değil, Orta Asya’ya girmesini de
engellemiştir. Dördüncüsü, kalkınmakta olan Hindistan’ın desteklenerek Çin’e karşı
denge unsuru olarak kullanılması düşünülmüştür. ABD Türkmenistan üzerinden Çin
ile Hindistan’ı bir birine düşürmeyi planlanmıştır. Beşincisi, Batı yanlısı Afganistan
ve Pakistan’ın TAPI üzerinden desteklenmesiydi. Altıncı ve son olanıysa, TAPI
üzerinden Pakistan’ı Afganistan’a bağımlı hale getirerek kontrol etmekti. Ancak,
projenin garantörü rolünü üslenen NATO/ISAF güçlerinin Afganistan’da Taliban’a
199
Marina Mihaleva, “Kaspiy- Zona Soperniçestva ili Sotrudniçestva?”, Obozrevatel-Observer, Sayı:
10, 2009, s. 57.
80
karşı başarıya ulaşamaması, ABD Başkanı Barak Obama’nın Pakistan ile yaşanan
kriz ve Af-Pak sorununun yanında Afganistan’dan çekilme kararı alması TAPI
projesini geri plana atılmasına neden oldu.200
Bölgede yaşanan bu gelişmeler en çok Türkmenistan’ın işine gelmiştir. Öyle
ki bu gelişmeler esnasında Rusya’nın tekelinden kurtularak dünya piyasalarına
doğalgaz ihracatını çeşitlendirmek isteyen Türkmenistan, 2010’da İran ile yıllık 20
milyar metreküp kapasiteli “Dovletabad-Hangeran” doğalgaz boru hattını inşa
etmişti. 2009’da Türkmenistan-Çin doğalgaz boru hattı açılışı yapılmış, 2012’ye
gelindiğindeyse Çin’e doğalgaz sevkiyatını artırarak Çin’in en büyük doğalgaz
tedarikçisi haline gelmiştir. Aşkabat’ın Pekin ve Tahran ile enerji alanında
yakınlaşması ABD başta olmak üzere Batı’nın tepkisini çekmiş, Washington’un
Türkmenistan doğalgaz güzergâhının yönünün değişmesi konusunda Türkmen
rejimine baskı yaparak, TAPİ projesinin tekrar hayata geçirilmesi için lobi
faaliyetlerini üstlenmek istemişti.201
II. Çin’in Orta Asya Politikası’nın Güvenlik Boyutu
SSCB’nin yıkılması ve Orta Asya’da yeni bağımsız devletlerin ortaya
çıkması Çin Halk Cumhuriyeti sınırında yeni jeopolitik durumu meydana getirerek
bölgedeki güç dengesini temelden değiştirmiştir. Sovyetler Birliği’nin çöküşü bir
taraftan Çin’in Orta Asya’ya etki alanını genişletmek için yeni fırsatlar yaratırken,
aynı zamanda bölgede Sovyet döneminde yaşanan sorunların farklı boyutlarla tekrar
200
İ. Şevırev, “Transafganskiy Gazoprovod TAPİ- Rasluçnik, A ne Spasitel”, <
http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1338970620 > (03.12.2013).
201
“Zapad Vedet Borbu za Turkmenskuyu Neft”, < http://www.wprr.ru/archives/3499 >
(03.12.2013).
81
ortaya çıkmasına neden olmuştur. Sınır sorunlarının çözülmemiş olması, Çin
sınırında çok sayıda askeri varlığın söz konusu olması ve Uygur ayrılıkçı hareketinin
güç kazanması Çin’in Sincan-Uygur Özerk Bölgesinin güvenliğini doğrudan
etkilemiş, Pekin tarafından ülkenin ulusal güvenliği için tehdit olarak görülmüştür.202
1.
Sınır Sorunları
Çin bölgede ilk önce Sovyetler Birliği döneminden kalma sınır sorunlarının
çözmek istemiştir. Sınır sorunlarının çözüme kavuşturulması Çin için ulusal güvenlik
meselesiydi. Çin’in 19.yüzyıla kadar dayanan kuzey ve batı komşularıyla sınır
meseleleri 1963’te SSCB ve Çin arasında gerginliğe neden olmuştu. Sınır sorununa
yönelik 1964’te başlayan görüşmeler sonuç vermemiş, 1969’da Sovyetler Birliği’nin
Kazakistan’ın Çin sınırında büyük çaplı çatışmalara neden olmuş, Sovyetler Birliği
ordusu karşısında Çin geri adım atmak durumunda kalmıştı. 1980’lerin ortalarında
taraflar arasından sınır görüşmeleri tekrar başlamış, ancak SSCB’nin çöküşüyle
birlikte konu tekrar dondurulmuştu.203
Çin 1992’de Kazakistan ve Kırgızistan sınırlarının belirlenmesine ilişkin ikili
görüşmeler başlatmıştır. Tacikistan’da iç savaşın başlaması nedeniyle Duşanbe
görüşmelerde yer alamamıştır.
Daha sonraysa Moskova’nın girişimiyle Eylül
1992’den itibaren görüşmeler bir taraftan Rusya, Kazakistan, Kırgızistan,
202
V. Paramanov, A. Strokov, O. Stolpovskiy, Rossiya i Kiray v Tsentralnoy Azii: Politika,
Ekonomika, Bezopasnost, Bişkek, Prithouse, 2008, s.112.
203
V.Paramonov,O.Stolpovskiy“Pograniçno-territorialnye problemy v kitaysko-tsentralnoaziatskih
otnoşeniyah”, < http://www.easttime.ru/analitic/3/8/575.html> (1.12.2011).
82
Tacikistan’ın birleşmiş delegeleri, diğer taraftan Çin’in katılımıyla “4+1” gurubu
üzerinden yürütülmeye başlanmıştır.204
1740 kilometrelik Çin-Kazak sınırına ilişkin başlatılan görüşmeler, 24 Nisan
1994’te imzalan “Kazak-Çin devlet sınırlarına ilişkin” anlaşmayla tamamlanmış,
tartışmalı Sarı-Çeldı, Çagan-Obo ve Baumurza bölgeleri dışındaki diğer tüm sınır
çizgisi belirlenmiştir. 944 km2’lik tartışmalı bölge ile ilgili Eylül 1997’de ek
sözleşme imzalanması ve 1999’da Kazakistan meclisinin onaylamasıyla söz konusu
tartışmalı bölgenin 407 km2 Çin’e, 537 km2 Kazakistan’a geçmiştir.
205
10 Mayıs
2002’de Çin ile Kazakistan Dış İşleri Bakanları arasında imzalanan sınırların
çizilmesine ilişkin protokolle iki ülke arasındaki sınır sorunlarına son nokta
konmuştur.206
Harita 5. 1999 Çin-Kazak Sınır Anlaşması
Kaynak: http://www.ezilon.com/maps/asia/kazakhstan-road-maps.html (21 Temmuz 2014).
204
Vafo Niyatbekov, “”Reşenie Pograniçnıh Voprosov-Kak Faktor Obrazovaniya ŞOS”,
<http://www.easttime.ru/reganalitic/1/258.html > (10.12.2011).
205
V.Paramonov,O.Stolpovskiy, “Pograniçno-Territorialnye Problemy v Kitaysko-Tsentralnoaziatskih
Otnoşeniyah”, < http://www.easttime.ru/analitic/3/8/575.html > (1.12.2011).
206
“Aktualnıye
Voprosı
Vneşney
Politiki
Kazahstana”,<
http://www.kazembassy.by/politic/relevant_questoins.html> (31.08.2013).
83
Çin ile Kırgızistan arasında 1992 ile 1996 yılları arasında yürütülen
görüşmeler, sonunda tartışmalı beş bölgeden dördünün sınır hatlarının kesinleşmesi
konusunda anlaşmaya varılmıştır.207 26 Ağustos 1999 yılında “Kırgızistan-Çin devlet
sınırına ilişkin ek sözleşme”nin imzalanmasıyla en tartışmalı Han-Tengri bölgesinin
% 61 Kırgızistan’a, % 39 Çin’e geçmiştir.208 Söz konusu ek sözleşmenin yerine
getirilmesi için 2000’de Çin ve Kırgız hükümetine bağlı komisyon, 2000-2004 yılları
arasında sınır sorunlarının çözümünü sonuca bağlamıştı.209
Harita 6. Kırgızistan-Çin Sınır Anlaşmasıyla Paylaşılan Han-Tengri Bölgesi
Kaynak: http://www.naztrans.com/s-kirgizistan-nakliyat-44.html (13 Temmuz 2014).
207
N.Kerimbekova, V.Galitski, “K Probleme Pırgızsko-Kitayskogo Pograniçnogo Razgraniçeniya (2ya
pol.
ХIХ
v.
–
naç.
ХХI
v.)”
(24
Şubat.2005),
<
http://www.analitika.org/article.php?story=20050224231410250> (2.12.2011).
208
N.Kerimbekova, V.Galitski, “K Probleme Kırgızsko-Kitayskogo Pograniçnogo Razgraniçeniya (2ya
pol.
ХIХ
v.
–
naç.
ХХI
v.)”
(24
Şubat.2005),<
http://www.analitika.org/article.php?story=20050224231410250> (2.12.2011).
209
S.K.Alamanov, Kratkaya İstoriya i Opıt Reşeniya Pograniçnıh Problem Kırgızstana, Bişkek, Fond
im. F.Eberta, 2005, s. 60.
84
Tacik iç savaşı nedeniyle ertelenen sınır görüşmeleri, 1999’da yeniden
başlatılmış,
“Tacik-Çin
devlet
sınırına
ilişkin
sözleşme”yle
sonuçlanmış,
Tacikistan’ın Gorno-Badahşan (Dağlık-Badahşan) Özerk Bölgesinin tartışmalı 519
km2 toprak parçasının 200 km2 bölümü yapılan ek sözleşmeyle Çin’e bırakılmıştır.210
Kazakistan, Kırgızistan ve ardından Tacikistan ile sınır sorunlarını çözen Çin,
yapılan
anlaşmalarla
sınırlarının
güvenliğini
uluslararası
hukuk
temelinde
güçlendirmiştir. Sınır sorunlarının çözümü, Çin’in Orta Asya bölgesinde olası sınır
çatışmalarını da ortadan kaldırmıştır.211
Harita 7. Çin-Tacik Sınır Paylaşımı
Kaynak: http://www.ezilon.com/maps/asia/tajikistan-maps.html (21 Temmuz 2014).
210
V.Paramonov,O.Stolpovskiy“Pograniçno-Territorialnye Problemy v Kitaysko-Tsentralnoaziatskih
Ootnoşeniyah” <http://www.easttime.ru/analitic/3/8/575.html > 1.12.2011).
211
S.K.Alamanov, op. cit.,, s.58.
85
Çin ile bölge ülkeleri arasında askeri gücünün azaltılması meselesinin çözüm
süreci sınır sorunları ile paralel olarak “4+1” çalışma gurubu çerçevesinde
yürütülmüştür. 1993’ten itibaren başlatılan çalışmalar, 1996’de Pekin’de beş ülkenin
devlet başkanları arasında “sınırda askeri güvenliğin güçlendirilmesine ilişkin”
anlaşma”nın imzalanmasıyla sonuçlanmıştır. Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve
Tacikistan, “Şanghay Beşlisi” çerçevesinde sınır bölgelerinde askeri tatbikatların
sınırlandırılması, tarafların silahlı kuvvetlerinin sınırdan 100 kilometre kadar geri
çekilmesi ve askeri faaliyetleri konusunda bir birlerini öncede bilgilendireceklerine
dair anlaşmışlardır.212 Nisan 1997’de Moskova’da “4+1” gurubu tarafları arasında
imzalanan
“sınır
bölgelerinde
silahlı
kuvvetlerinin
karşılıklı
azaltılması”
anlaşmasıyla sınır bölgelerinde 100 kilometrelik silahsızlandırılmış alan kabul
edilerek kara kuvvetlerine niteliksel sınırlama getirilmiştir. Sınırlama Çin’in SincanUygur Bilgesine Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın toplamından daha
fazla
olmak
şartıyla
130
bin
kişilik
askeri
birliğin
yerleştirmesiyle
sonuçlandırılmıştır.213 Pekin’de ve Moskova’da imzalanan antlaşmayla Çin’in
şekilde sınır sorurlarının çözüm sürecinde olumlu tutum sergilemesi, Orta Asya
ülkeleriyle işbirliğinin geliştirmesi ve Moskova ile Pekin arasında stratejik ittifakın
oluşmasının önünü açmıştır.
212
Anfrey Çebotarev, “Pograniçmı Voprosı Kazakistana i Kitaya, Turdnıy Put k Dobrosesedstvu”, <
http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1023174600 > (31.08.2013).
213
V. Paramanov, A. Strokov, O.Stolpovskiy, Rossiya i Kiray v Tsentralnoy Azii: Politika, Ekonomika,
Bezopasnost, op. cit., s. 121.
86
2.
Uygur Sorunu
Çin’in Uygur sorunu tarihin derinliklerine kadar uzanır. Sovyetler Birliği’nde
başlayan “perestroyka” ve devamında SSCB’nin dağılmasıyla Çin sınırlarında yeni
bağımsız cumhuriyetlerin ortaya çıkması Uygur-Sincan Özerk Bölgesi için ilham
kaynağı olmuştur. 1980’ların başlarında Uygur-Sincan Bölgesinde Çin Halk
Cumhuriyetinden çıkarak bağımsız Doğu Türkistan devletini kurmasına yönelik
Uygur harekesi aktifleşmeye başladı. Orta Asya jeopolitiğinin değişmesi, Çin dış
politikasını da etkilemiştir.
Bu değişimler öncelikli olarak Uygur-Sincan Özerk
Bölgesiyle ilişkili olarak gerçekleşmiştir. Uygur sorunu kendi içinde Uygur
ayrılıkçılığı, dini aşırıcılığı ve uluslararası terörizmi gibi “üç tehdit” in kaynağı
olarak görülmeye başlamıştır.214
2000 yılı nüfus kayıtlarına göre Uygur-Sincan bölgesinin 19 milyonluk
nüfusun yaklaşık % 50’si Türk kökenli ve Müslüman azınlık gruplardan
oluşmaktaydı. 8,4 milyon nüfusa sahip ve bölge nüfusunun % 45’ini oluşturan
Uygurlar, 1949 yılında Sincan bölge nüfusunun % 93’üne tekabül etmekteydi. Çin
devleti tarafından nüfus politikaları sonucu 2000’lere gelindiğinde Han Çinlilerinin
sayısı 7,5 milyona kadar yükselmiştir. Bunun yanında Uygur-Sincan bölgesinde 1,3
milyona yakın Kazak, Kırgız, Tacik, Moğol ve Özbek yaşarken, Kazakistan’da
350.000, Kırgızistan ve Özbekistan’da 50.000’er Uygur yaşamaktadır.215
Özellikle Kazakistan’da olmak üzere Orta Asya ülkelerinde önemli derecede
maddi güce sahip Uygur diasporasının yaşaması ve Çin Uygurlarıyla olduğu gibi
dünyadaki diğer Uygur örgütleriyle bağlantıları söz konusudur. Bunun yanı sıra,
214
A.V.Bondarenko, “Mejdunarodnıye Aspektı Borbı Protiv “Tryoh Zol” v Sintszyan-Uygurskom
Avtonomnom Rayone KNR”, İstoriya, Cilt: 4-2, Sayı: 56, 2007, s. 23.
215
Ainur Nogayeva, op. cit., s. 262-263.
87
Kırgızistan’da aktif olarak faaliyet gösteren İslami terör örgüt “Hizb-ut-Tahrir”in,
bölgenin en fazla dindar kesime sahip ülkesi olan Özbekistan’ın Özbekistan İslam
Hareketi örgütünün anavatanı olması, Tacikistan’da güçlü bir İslam faktörünün
olması, Çin’in Uygur-Sincan bölgesindeki Uygur hareketini tetikleyecek riskler
barındırmaktadır.216 Orta Asya’dan gelebilecek söz konusu potansiyel tehditlerin
Uygur bölgesine etkisi Çin’in iç politik durumunu ciddi şekilde etkileyebilecek
öneme sahiptir. Pekin yönetimi Çin’de yaşanacak iç istikrarsızlığın dış müdahalelere
neden olabileceğini, bunun da ülkenin ulusal birliğine ve ekonomik kalkınmasına
tehdit olacağını düşünmektedir.217
Uygur-Sincan Özerk Bölgesi Çin’in yer altı kaynakları açısından büyük
öneme sahiptir. Uygur bölgesinin 60 milyar ton petrol rezervi ve 21 milyon tonluk
ham petrol üretiminin yanında, önemli miktarlarda doğal gaz, kömür, linyit, aslalit,
hidrolik, jeotermal, elektrik üretimi gibi zenginliklere sahiptir. Uygur Bölgesinde
bulunan petrol rafineleri ve işletilmiş ham petrollerin bölgeden petrol boru hatlarıyla
Çin’in diğer bölgelerine aktarılması potansiyeli lojistik anlamda önemini daha da
artırmaktadır. Uygur bölgesinin Orta Asya’ya komşu olması ve bölgenin zengin
enerji kaynaklarının Çin’e sevkiyatı konusunda jeo-stratejik anlamda ve enerji
güvenliği açısından önemi bir başka boyutunu teşkil etmektedir.218
1990’larda meydana gelen ve Pekin hükümetine karşı yürütülen Doğu
Türkistan Bağımsızlık hareketine bağlı olrarak Çin yönetimi bu tehdidi ortadan
216
Konstantin Sıroyejkin, “Problemı Regionalnogo Sotrudniçestva Mejdu Kitayem i Stranami
Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L.
Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, s. 32.
217
Vasiliy Miheyev, Kitay: Ugrozı, Riski, Vızovı Razviityu, Moskova, Carnegie Endowment for
International Peace, 2005, s.138.
218
Barış Adıbelli, Pax Sinica: Çin’in Dünya Düzeni, İstanbul, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2009, s.
176-177.
88
kaldırmak için Orta Asya ülkeleriyle işbirliğine gitmesine neden olmuştur. Çin bölge
ülkelerinde faaliyet gösteren Uygur diasporasına ait çok sayıda milli, dini ve kültürel
sivil toplum kuruluşlarını hedefe almış, Orta Asya ülkelerine Uygurlara karşı sert
politikalar uygulaması için de baskı yapmaya başlamıştır.219
Eylül 1995’te Çin ile Kazakistan arasında yapılan ilk anlaşmayla, ardından
Mayıs 1996’da yapılan ikinci deklarasyonla iki ülke her türlü etnik ayrımcılığa karşı
olduklarını, kendi topraklarında başka ülkelere karşı ayrılıkçı hareketlere izin
vermemekle yükümlü olduklarını kabul ettiler. Kazakistan kendi topraklarında Uygur
ayrılıkçı faaliyetlerini bastırmayı kabul etti. Çin-Kazak anlaşmaların gizli maddeleri
sonucu Ocak 1996’da Çin istihbarat servisi tarafından Uygurların önde gelen etkili
isimlerinden Aşira Vahidi öldürüldü.220
2004 yılında Çin ile Kazakistan arasında imzalanan “mahkumların iade
edilmesine ilişkin” anlaşmayla taraflar işlenen suçtan dolayı her iki ülke
mahkemeleri
tarafından
mahkum
edilen
kendi
vatandaşı
mahkumların
değiştirilmesiyle yükümlü olmuşlardır. Dolayısıyla söz konusu anlaşmasının asıl
hedefi Uygur hareketi üyelerinin Çin’e iadesiydi. 221 Aynı şekilde Çin, Uygur
ayrılıkçı
hareketinin
önlenmesine
yönelik
faaliyetlerini
Kırgızistan’la
da
sürdürmüştür. Haziran 2012’de Pekin’de Çin ile Kırgızistan arasında imzalanan
“hapis cezası almış mahkûmların iadesi ve değiştirilmesine ilişkin” anlaşmayla
219
B.Jusupov,
“Politika
Kitaya
v
Tsentralnoy
http://www.easttime.ru/analitic/3/8/262p.html> (1.09.2013).
220
Egeniy
Savkoviç,
“Uygurskaya
Problema
v
Ramkah
http://www.apn.kz/publications/article144.htm > (1.09.2013).
221
B.Jusupov,
“Politika
Kitaya
v
Tsentralnoy
http://www.easttime.ru/analitic/3/8/262p.html > (1.09.2013).
89
Azii”,
ŞOS”,
Azii”,
<
<
<
Kırgızistan, 2013’den itibaren Çin’e hapis cezası almış kendi vatandaşlarını iadeyi
başlatmıştır.222
3.
Jeopolitik Mücadele
Küresel ve bölgesel jeopolitik aktörlerin bölgenin tamamında olduğu gibi,
bölge ülkeleri üzerinde de ayrı ayrı etkilerinin artması, Çin’in bölge ülkeleri ile
bölgesel işbirliğine girmesinin önündeki engellerden biri olarak görülmektedir.
Öncelikli olarak 11 Eylül 2001 sonrası ABD’nin bölgedeki ekonomik, siyasi ve
askeri varlığı ve Washington’un tüm ulusal güvenlik ve dış politika doktrinlerinde
Çin’in bir numaralı rakip olarak ilan edilmesi, Pekin’i ABD’den algıladığı güvenlik
risklerine karşı harekete geçirmiş, ABD’nin bölgedeki etkisini sınırlamayı
amaçlamıştır. 223
Orta Doğu, Basra Körfezi, Hazar Denizi ve Müslüman Uygur-Sincan
bölgesinin kesiştiği coğrafyanın ABD tarafından kontrol edilmek istemesi ve
ABD’nin Uygur hareketiyle ilişkisinin bulunması, Çin’i rahatsız etmekte ve tüm
bunların kendisine karşı olduğunu düşünmesine neden olmaktadır.224 Çin Orta
Asya’da etkisini artırarak ABD’nin çevreleme politikalarını engellemeyi, ilerleyen
yıllarda ise ABD’nin bölgedeki ekonomik, siyasi ve askeri düzeyde başat durumuna
222
“Kitay Stanet Pervoy Stranoy, S Kotoroy Kırgızistan Zaklyuçit Dogovor o Peredaçe Osujdyonnıh
Lits Bez Uçyota Stran SNG”, < http://pda.kabar.kg/society/full/50352?all > (1.09.2013).
223
Konstantin Sıroyejkin, “Problemı Regionalnogo Sotrudniçestva Mejdu Kitayem i Stranami
Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L.
Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, s. 29.
224
N.A.Komleva, “Şanhayskaya Organizatsiya Sotrudniçestva-Poisk Globalnogo Pavnovesiya”,
Aktualnıe Problemı Razvitiya ŞOS, İzvestiya, Sayı 3(80), 2010, s. 45.
90
son vermeyi ve tek kutuplu sistem yerine çok kutuplu sisteme geçmeyi
amaçlamaktadır.225
Çin’in Orta Asya’daki diğer bir küresel rakibi ise, Rusya’dır. Rusya’nın bölge
ülkeleriyle hala kültürel ve tarihsel bağlarının varlığı, Rusya’nın bölgenin
garantörlüğünü üstlenmiş olması, bölge ülkeleriyle askeri-güvenlik alanlarında sıkı
işbirliği ve bölgeyle Rusya arasında Sovyetler Birliği’nden kalma ulaşım ağlarının
varlığı, Moskova’nın bölgede etkisini sürdürmesi için fırsat sağlarken, Çin’in rekabet
gücünü sınırlamaktadır.226 Rusya’nın bölgedeki enerji kaynaklarına ilgisinin giderek
artması ve enerji kaynaklarını kontrol etme çabaları, Çin’in rekabet imkânları
zorlaştırmaktadır. Çin’in enerjiye yönelik iç talebinin giderek artmasıyla birlikte
bölgede bulunan enerji boru hatlarının Rusya tarafından kontrol edilmesi ve Rus
enerji şirketlerinin etkisinin giderek artması Pekin’in tepkisini artırmaktadır. Ancak
ABD etkisine karşı tek başına yetersiz kalan Çin, Rusya’yla işbirliğini rekabetten
daha önemli görmektedir.227
Aynı zamanda Orta Asya’nın potansiyel ulaşım yolları üzerinde önemli
güzergâh konumunda sahip olması, Çin mallarının Avrupa ve Orta Doğu pazarlarına
ulaştırılması açısından oldukça önemlidir. Bunun için Çin, bölge ülkeleriyle ticariekonomik ilişkilerin geliştirilmesini ve kendi toprakları dışında serbest ticaret
bölgelerinin oluşturulmasını hedeflemektedir. Çin’in bu amaca ulaşması durumunda
Çin mallarının Çin-Avrupa ve Çin-Orta Doğu ticaretinde Rusya’ya bağımlı olmaktan
225
Erlan Madiyev, “Strategiya KNR v Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v
Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, s. 99.
226
Erlan Madiyev, “Strategiya KNR v Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v
Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, s. 101.
227
Konstantin Sıroyejkin, “Problemı Regionalnogo Sotrudniçestva Mejdu Kitayem i Stranami
Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L.
Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, s. 29.
91
(Trans-Sibirya karayolu) kurtulma yolunu açacaktır. Çin’in Orta Asya’ya yönelik
diğer bir stratejik amacı ise, bölgede “birbirinden kopuk ve Çin’i tehdit etmeyecek
küçük devletlerin” varlığını devam ettirmesi ve bunların Rusya ile Çin arasında
“tampon bölge” rolünü sürdürmeleridir. Bölge ülkelerini kontrol edebilecek ve bölge
üzerinde başat konuma gelebilecek bir bölge dışı gücün ortaya çıkmasını
engellenmeye çalışan Çin, bunun için gerekli mekanizmalar oluşturmuş ve etkili bir
şekilde sürdürmeyi başarabilmiştir.228
4.
Şanghay İşbirliği Örgütü
Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) kurulması Çin için Orta Asya’ya açılan
stratejik kapı ve en önemli diplomasi aracı haline gelmiştir. Daha önce ŞİÖ, Çin’in
sınır güvenliğini sağlayan bir mekanizma olmuş, Orta Asya’daki gelişmelerde yer
alabilmesi için bir kanal haline gelerek çok taraflı bağların oluşturulmasının temel
aracı işlevini görmüştür.
Bununla birlikte ŞİÖ’nün kurulmasıyla Çin ile Rusya
arasında stratejik uzlaşı ve bir birinin bölgedeki ulusal çıkarlarını kabul ederek Orta
Asya’da stratejik dengeyi sağlayan bir platform haline gelmiştir.229
Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılımıyla 1996’da
başlatılan
“Şanghay Süreci”, Çin’in komşularıyla sınır sorunlarının çözümü,
karşılıklı güven ve sınırların askersizleştirilmesi gibi meseleler üzerine başlatılmıştır.
Şanghay Beşlisi, 2001’de Özbekistan’ın katılımıyla Şanghay İşbirliği Örgütü’ne
dönüşmüştür. Bu tarihten itibaren ŞİÖ mücadele odağını, terörizm, ayrılıkçılık ve
aşırıcılık gibi “üç tehdit” temelinde inşa etmiştir. Örgütün amaçları Çin’in batı
228
Konstantin Sıroyejkin, “Porblemı Regionalnogo Sotrudnichestva Mejdu Kitayem i Stranami
Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L.
Muzaparova, İMEP, Almatı, 2008, s. 34.
229
M.Laumulin, K.Sıroyejkin,” Politika KNR Na Sovremennom Etape: Pealii i Perspektivı” der. M. S.
Aşimbayev, Politika KNR Na Sovremennom Etape: Pealii i Perspektivı, , Almatı, KİSİ, 2005, s. 55.
92
sınırlarından kaynaklanan güvenlik riskleriyle örtüşmüş, bu risklerle mücadelesinin
temel aracı olarak işlev görmeye başlamıştır.230 Çin, ŞİÖ üzerinden, örgüte üye
bölge ülkelerinin Çin’in toprak bütünlüğünü desteklemelerini ve Uygur bölgesinin
ayrılıkçı hareketiyle mücadelesinde bölge ülkelerinin dâhil olmalarını sağlamıştır.231
Çin Anayasası’nın Pekin’in başka devletlerle askeri ittifak kurmasını ya da
ittifaka katılmasını yasaklamasının yanında,232 Batı ile olduğu gibi kendi ulusal
güvenliğini ilgilendirmeyen sorunlarla karşı karşıya gelmekten kaçınan Pekin,
ŞİÖ’nü ne siyasi ne de askeri örgüt olarak şekillenmesinden yanadır. Çin, örgütün
siyasi-güvenlik alanını eksik bırakmakla birlikte, örgütün işlevselliğini ekonomik
alanlara çekerek bölgeye ekonomik hegemonyasını yaymayı amaçlamaktadır.233
Dolayısıyla Çin, ŞİÖ çerçevesinde bölgede ekonomik işbirliği projelerinin büyük
bölümünü üstlenerek, Orta Asya ülkeleriyle ikili ilişkiler çerçevesinde ekonomik
çıkarlarını sağlayan bir araç olarak kullanmaktadır. 2012 yılında Çin Devlet Başkanı
Hu Jintao en son ŞİÖ üye ülkeleri Devlet Başkanları Zirvesinde “ ŞİÖ’nün bölgenin
ekonomik büyüme motoru haline getirilmesi gerekir” şeklinde açıklamasıyla ŞİÖ
üzerinden
bölge
politikasında
ekonomik
çıkarlara
öncelikli
olduğunu
göstermektedir.234
230
Aleksandr Bogaturov, Aleksey Dundiç, Evgeniy Troitskiy, Tsentralnaya Aziya: “Otlojennıy
Neytralitet” i Mejdunarodnıe Otnoşeniya v 2000-h Godah, Moskova, Skripta Manent, 4. Baskı,
2010, s. 28-29.
231
Erkenbulan Orazaliyev, “İnteresı Kitaya i Rossii v ŞOS”, < http://www.kisi.kz/img/docs/1087.pdf
> , s.3, (15.09.2013).
232
Andrey İvanov, “Uçeniya RF i Kitaya Kak Popıtka “Myagkogo” Protivorstoyaniya Zapadu”, <
http://www.mgimo.ru/news/experts/document240768.phtml > (13.09.2013).
233
Aleksandr Knyazev, “KART-BLANŞ. Kitay Pribirayet k Rukam ŞOS”, Nezavisimaya Gazeta, 13
Eylül 2013, http://www.ng.ru/world/2013-09-13/3_kartblansh.html
234
İ.B.Boçkareva, “Pervoe Desyatiletiye ŞOS: İtogi Deyatelnosti”, İstoriya, Cilt: 4-2, Sayı: 76, 2012,
s. 48.
93
Çin, Şanghay İşbirliği Örgütü’nü hala “geçici yapı” olarak görmektedir. Çin,
baştan itibaren örgütü, bölge ülkelerinin kendisine karşı en azından tarafsız olmaları
ve ABD ile müttefik olmalarını engellemek için kullanmıştır. Çin için ŞİÖ, Orta
Asya ve Güney Asya’da ABD’nin etkisinin engellemek ve sınırlamak gibi önemli rol
oynamıştır. 31 Aralık 2020’de sona erecek olan anlaşma Çin’in muhtemel küresel
merkez olma sürecini tamamlaması dönemine denk gelmesi ve bu tarihten itibaren
Çin dış politikasının daha katı bir şekil alabileceği beklentisi, komşu ülkelere de
yansıması olası olarak görülmektedir. 235
5.
Enerji Politikaları
Resmi verilere göre Çin, 2012’de 483,7 miloyn ton petrol tüketerek ABD’den
sonra dünyada ikinci sırada yer almıştır.236 2003’te Çin devletinin ekonomik çalışma
oturumunda ülkenin ekonomik güvenliği için “finans” ve “petrol” iki kilit alan olarak
belirlenmiştir.237 Çin’in ekonomik kalkınmasına bağlı olarak enerji kaynaklarına,
özellikle de petrole olan talebi sürekli artırmaktadır. Çin’in öz kaynakları yıllık
(2012’de) 207,5 milyon ton238 iken, bunun yarısından fazlasını ithal etmektedir. İthal
edilen petrollerin % 70’i Orta Doğu ve Körfez ülkelerine düşmektedir. Ancak bu
bölgelerde siyasi istikrarsızlık ve ithal edilen petrollerin deniz yolu üzerinden
yapılması nedeniyle olası savaşların meydana gelmesi durumunda, ya da petrol
ihracını tekelinde bulunduran ülkeler tarafından bloke etmesi, Çin için hayati öneme
sahip enerji kaynaklarına olan erişimin risklerini daha da artırmaktadır. Bu nedenle
235
A.Kaukenov,
“Politika
v
Şanhayskoy
Organizatcii
Sotrudniçestvo”,
<
http://www.easttime.ru/analitic/3/8/560.html > (15.09.2013).
236
Darya Lopatina, “Raskol Sil Na Mirovom Rınke Nefti”, < http://sibac.info/10426 > (30.06.2014).
238
Darya Lopatina, “Raskol Sil Na Mirovom Rınke Nefti”, < http://sibac.info/10426 > (30.06.2014).
94
Çin, petrol ithalatında tek merkeze bağlı kalmayarak çeşitli kaynak arayışlarına
girişmiştir.239
Küresel enerji kaynaklarını % 70’ini kontrol eden ABD’nin, son yılarda
“Asya’ya dönme stratejisi” Çin’in enerji güvenliğini olumsuz etkilemekte ve Orta
Doğu ve Afrika’daki enerji sevkiyatının riskini de artırmaktadır. 240 Çin’in Orta Asya
ülkeleriyle coğrafik yakınlığı enerji işbirliği konusunda elverişli ortam yaratmaktadır.
Çin’in enerji analında çeşitlendirme stratejisi aynı zamanda Orta Asya ülkelerinin de
enerji kaynaklarının ihracatı konusundaki Rusya’ya olan bağımlılıklarını azaltmak
imkânı vermektedir.241 Bu bağlamda Çin, Orta Asya’dan gerçekleştireceği doğalgaz
ve petrol ithalatı daha karlı ve daha az riskli olması, uzun vadede bölgenin en önemli
alternatif kaynaklardan biri haline gelmesi beklenebilir.242
Çin’in Kazakistan ile enerji alanındaki işbirliği 24 Eylül 1997’de petrol ve
doğal gaz alanında işbirliği, Kazakistan’ın Enerji Bakanı ile Çin’in Ulusal Petrol
Şirketi (CNPC) arasında Kazakistan yer altı kaynaklarının araştırılması ve
Kazakistan’dan Çin’e petrol boru hattının inşa edilmesine ilişkin imzalanan genel
anlaşma ile başlamıştı.243 4 Temmuz 2005’te Çin devlet Başkanının Astana’ya
gerçekleştirdiği ziyaret sırasında “Çin ile Kazakistan arasında ortak stratejik
işbirliğinin oluşturulması ve geliştirilmesine ilişkin deklarasyon” imzalandı.244
239
G.Hadjiyev, “Kazahstan i Kitay: Strategiçeskiye Podhodı k Ekonomiçeskomu Sotrudniçestvu”,
Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı,
İMEP, 2008, s.123-124.
240
Li Sin, Van Çensin, “Strategiya Energetiçeskoy Bezopasnosti Kitaya v Tsentralnoy Azii”,
Sravnitelnaya Politika, Cilt: 2, Sayı: 12, 2013, s. 58.
241
Li Sin, Van Çensin, op. cit., s. 55-56.
242
G.Hadjiyev, “Kazahstan i Kitay: Strategiçeskiye Podhodı k Ekonomiçeskomu Sotrudniçestvu”,
Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı,
İMEP, 2008, s. 124.
243
T.Lebedeva, İ. Mramorova, “Energetiçeskaya Bezopasnost Kitaya Kak Geopolitiçeskaya
Problema”, Gosudartvennoe Upravlenie, Elektronnıy Vestnik, Eylül 2010, Sayı 24, s. 5.
244
Anlaşmanın içeriği için Bkz: < http://russian.people.com.cn/31519/3516541.html > (30.08.2013).
95
Ardından 20 Aralık 2006 tarihinde “Çin ile Kazakistan arasında 21. Yüz Yılda
Stratejik İşbirliği” anlaşması imzalandı. Bu anlaşmalarla, iki ülke arasındaki AtasuAlaşankau petrol boru hattının inşa edilmesi ve iki ülke arasında Trans-Kazakistan
demir yolu projesini hayata geçirerek, bu güzergâh üzerinden Çin’in Uygur-Sincan
bölgesine petrollerin sevkiyatının sağlanması öngörülmüştür. Ayrıca Çin şirketleri
tarafından Kazakistan’ın “SNPS-Aktobemunaygaz” ve “Petro Kazakistan” petrol
şirketleri satın alınmış, “Kenkiyak-Atırau”, “Atasu-Alaşankoy” petrol boru hatlarının
Çin tarafından finanse edilmesi kararlaştırılmış, 2009’da inşası başlayan “KenkiyakAralsk-Kumkol” petrol güzergâhı projesi 2011’de faaliyete başlamıştır.245
Haritan 8. Kazakistan-Çin Petrol Boru Hattı
Kaykan:
http://www.financialsensearchive.com/editorials/engdahl/2006/0103.html
(Erişim
Tarihi:13 Temmuz 2014).
245
Adil Kaukenov, “Kazahstan i Kitay: Sostoyaniye i Perspektivı Sotrudniçestva”, Kitay i Stranı
Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008,
s. 42.
96
BDT ülkeleri arasında Rusya’dan sonra Çin’in ikinci ticaret ortağı
Kazakistan’la ticaret hacmi 2007’de 13,8 milyar dolarken, bu rakam 2008’de 15
milyar dolara yükselmiştir. 2005’te Rusya ile Kazakistan arasında ticaret hacmi 9,92
milyar dolar olup Çin’in Kazakistan ile yaptığı ticaretten iki kat daha fazlayken, 2007
yılına gelindiğinde Rusya-Kazakistan ve Çin-Kazakistan arasındaki ticaret hacmi
eşitlenmiştir. Çin ile Kazakistan arasındaki söz konusu ticari artışların % 30’u ucuz
mal fiyatlandırılmasındandır. Çin ile yaptığı ticaretinin % 75’ini
Sincan-Uygur
bölgesiyle gerçekleştiren Kazakistan, yaptığı ihracatın % 98’i stratejik öneme sahip
maddelerden oluşmaktadır.246
2009 yılında Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in Pekin
ziyareti
sırasında
Çin
Ulusal
Petrol
Şirketi
(CNPC)
Kazakistan’ın
“Mangistaumunaygaz” şirketinin satın almasına karşı Çin’in Kazakistan’a 10 milyar
dolar kredi sağlayacağı konusunda anlaşma yapıldı. 2008-2011 yılları arasında Çin
Kazakistan’a sağladığı kredi 18,5 milyar dolara ulaşmıştır. 2011’de Çin’in
Kazakistan’a yapmış olduğu doğrudan yatırımların miktarı 3,35 milyar dolar
düzeyindeyken, aynı Çin sermayesi Kazakistan’daki 79 petrol şirketinden 22’sinin
varlıklarını satın alarak Kazakistan petrol üretimindeki payını %22,5’e kadar artırmış
ve ikinci sıraya yükselmiştir.247
Eylül 2013’te iki ülke devlet Başkanları arasında yapılan anlaşmayla Çin,
Kazakistan’ın Hazar kıyısındaki 4,8 milyar ton petrol ve 1 trilyon metreküp doğalgaz
246
G.Hadjiyev, op. cit., s.121-123.
Dmitriy
Popov,
“Kazahstan-Vorota
Kitaya
v
Tsentralnuyu
Aziyu”,
http://www.geopolitica.ru/article/kazahstan-vorota-kitaya-v-centralnuyu-aziyu > (31.08.2013).
247
97
<
rezervine sahip “Kaşagan” petrol yataklarını 5 milyar dolara satın aldı. CNPC ile
“KazMunayGaz” arasında yapılan sözleşmeyle, Çin tarafı “KazMunayGaz” enerji
şirketinin % 8,3 payını satın alıyor, iki şirket arasında yapılan anlaşmayla taraflar
ortaklaşa Aktau’da boru hattı fabrikası ve petrol sanayi kompleksi kurulmasına karar
veriyorlardı.248
Nisan 2006’da Saparmurat Türtkmenbaşı’nın (Niyazov’un) Pekin ziyareti
sonrasında Çin ile Türkmenistan arasında 2009 yılında tamamlanması planlanan
Türkmenistan-Çin doğalgaz boru hattı anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma sonucu
Türkmenistan-Çin doğalgaz boru hattının faaliyete geçmesiyle Çin’in 30 sene
boyunca Türkmenistan’dan yıllık 30 milyar metreküp doğalgaz satın alması
hedefleniyordu. Temmuz 2007’de CNPC ile Türkmengaz arasında imzalanan
anlaşmayla iki taraf doğalgaz üretimi için ortak şirket kurulması konusunda
anlaşmışlar ve Çin söz konusu “Türkmenistan-Çin” doğalgaz boru hattının altyapı
inşasının finansörlüğünü üstlenmiştir.249
3 Eylül 2013 tarihinde Çin Devlet Başkanı Xi Jimping’in Türkmenistan’a
gerçekleştirdiği ziyaret sonrası Çin ile Türkmenistan arasında dördüncü doğalgaz
boru hattının inşası için anlaşma imzalanmıştır. Çin’in Türkmenistan ziyaretindeki
görüşmesinin ana maddesi 2009’da faaliyete başlamış olan TürkmenistanÖzbekistan-Kazakistan-Çin boru hattı üzerinden gerçekleşen doğalgaz sevkiyatının
artırılması ve 2014 yılında tamamlanarak faaliyete başlayacak olan üçüncü doğalgaz
boru hattı çalışmalarının hızlandırılması olmuştu. Türkmenistan-Özbekistan-
248
Viktoriya Panfilova, “Kitay Prişyol na Kaspiyskie Berega Kazahstana”, Nezavisimaya Gazeta, 9
Eylül 2013, http://www.ng.ru/cis/2013-09-09/7_kazahstan.html
249
Nikita Perfilyev, “Perspektivı i Problemı Rossiysko-Kitayskogo Neftegazovogo Sotrudniçestva”,
İndeks Bezopasnosti, Cilt 14, Sayı 1(84) s. 46-47.
98
Tacikistan-Kırgızistan-Çin güzergâhı üzerinde inşa edilmesi planlanan “dördüncü”
doğalgaz
boru
hattının
faaliyete
başlamasıyla
Çin
Türkmenistan’dan
gerçekleştirmekte olduğu doğalgaz ithalatını yıllık 25 milyar metreküp artırmış olup
toplam 65 milyar metreküpe ulaşmış olacaktır.250
Mayıs 2005’te Çin’in CNPC ile “Özbekneftegaz”
arasında yapılan
anlaşmayla Özbekistan’da petrol sahalarının aranması ve işletilmesi ve Çin
tarafından finanse edilmek üzere ortak “UzCNPC Petroleum” şirketi kurulmuştur.251
30 Haziran 2008’de inşa edilmeye başlayan ve 2009’da faaliyete başlamış olan
“Özbekistan-Çin”
boru
hattının
“Türkmenistan-Özbekistan-Kazakistan-Çin”
doğalgaz boru hattına dâhil olması ve Özbekistan’da KS-1 ana kompresör
istasyonunun kurumasıyla Çin, Özbekistan’dan doğalgaz ithalatını başlatmıştır. 20
Ekim 2010’da Özbekistan söz konusu doğalgaz doru hattına ikinci boru hattı
bağlanmıştır. 2011’de CNPC ile “Uzbekneftegaz” şirketi arasında imzalanan
anlaşmayla “Özbekistan-Çin” doğalgaz boru hattının üçüncü hattı ve 2012 yılında
faaliyete başlayacak olan KS-2 ana kompresör istasyonu kurulmuştur. 529 kilometre
uzunluğundaki üçüncü hattın inşası için 2,2 milyar dolar kredi sağlayan Çin,
Özbekistan’dan yıllık 25 milyar metreküp doğalgaz ithal edecektir.252
9 Eylül 2013’te Xi Jimping Taşkent ziyareti etmesi ve Özbekistan Devlet
Başkanı İslam Kerimov’la görüşmesinin ardından iki ülke arasında 15 milyar dolar
değerinde 31 anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmalar kapsamında yıllık 30 milyar
metreküp kapasiteli “Özbekistan-Çin” doğalgaz boru hattının “Dördüncü” hattının
250
“Aşhabad i Pekin Postroyat Novıy Gazoprovod”, İRAT-TASS, 3 Eylül 2013, http://www.itartass.com/c13/863263.html
251
“CNPC
Podnimet
Nefyanoy
Fotan
v
Ferganskoy
Doline”,
<
http://www.gazeta.uz/2008/10/16/uzneftegaz-cnpc-jv/ > (5.09.2013).
252
“Naçalas
Stroitelstvo
Tretey
Nitki
Gazorpvpda
Uzbekistan-Kitay”,
<
http://www.uzdaily.uz/articles-id-9290.htm > (5.09.2013).
99
inşa edilmesi ve kullanılmasına ilişkin anlaşma imzalanmıştır. İki ülkenin stratejik
işbirliği çerçevesinde Çin’in Orta Asya’dan Güney Asya’ya kadar uzanacak olan
Çin-Kırgızistan-Özbekistan
demir
yol
projesinin
hayata
geçirilmesi
desteklenmiştir.253
Harita 9. Çin’in Orta Asya’ya Uzanan Boru Hattı Haritası
Kaynak:
http://moneyweek.com/the-scramble-for-oil-gas-gold-resources-in-central-asia-56824/
(Erişim Tarihi: 13 Temmuz 2014)
11 Eylül 2013’te Çin Devlet Başkanı ile Kırgızistan Devlet Başkanı arasında
Stratejik
İşbirliği
Deklarasyonu
imzalanmış,
253
“Uzbekistan
i
kitay
Zaklyuçili
Soglaşenie
http://www.gazeta.uz/2013/09/10/visit/ > (11.09.2013).
100
Çin
ile
na
15
Kırgızistan
milrd
arasında
Dolarıv”,
<
“Kırgızistan-Çin” doğalgaz boru hattının ve Kara-Balta’daki petrol rafinelerinin
ortak kullanılmasına ilişkin çerçeve anlaşması imzalanmıştır.254
Tacikistan’ın coğrafik izolasyon ve yaşanan iç savaş nedeniyle 1990’lar
boyunca Çin ile Tacikistan arasında ticari-ekonomik ilişkileri sınırlı kalmıştır. 2004
yılına gelindiğinde Çin ile Tacikistan arasında karayolunun açılmasıyla karşılıklı
ticaret ilişkilerinde yeni bir ivme kazanılmıştır.
255
12 Eylül 2012’de Çin ve
Tacikistan Devlet Başkanları görüşmesinde iki taraf arasında” Türkmenistan’dan
Çin’e doğalgaz boru hattının Tacikistan üzerinden inşa edilmesi ile ilgili hükümetler
arası anlaşma imzalanmıştır. 2016 yılında tamamlaması planlanan 400 kilometre
uzunluğundaki ve her sene Çin’e 25-30 milyar metreküp doğalgaz sağlayacak
doğalgaz boru hattı projesinin gerçekleşmesine kadar Çin’in Tacikistan ekonomisine
3 milyar dolar kaynak sağlayacağı beklenmektedir.256
Çin’in Orta Asya’daki enerji politikası Pekin’in bölgenin kendisi için artan
öneminde temellenmektedir. Bu politikaların sonucunda sadece Orta Asya-Çin
doğalgaz boru hattının ve Doğu Kazakistan-Çin petrol boru hatlarının inşası
sayesinde 2014’te Çin’in bölgeden yıllık 65 milyar metreküp doğalgaz ve 20 milyon
ton petrol sağlamakla kalmamış, aynı zamanda enerji güvenliğinin garantisi
anlamında azımsanmayacak yatırım da yapmıştır. Enerji işbirliğinin artması
sonucunda Çin, Orta Asya ülkelerine uzun vadeli krediler ve doğrudan yatırımlar
sağlamış, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesinde yardımcı olarak dünyanın önemli
254
“A.Atambayev ve Si Tzinpin Popisali Sovmesnuyu Deklaratsiyu Kırgızstana i Kitaya ob
Ustanovlenii Otnoşeniy Strategiçeskogo Partnyorstva(Pereçen Pospisannıh Dokumentov)”, <
http://www.ca-news.org/news:1080095/ > (11.09.2013).
255
Vladimir Paramonov, “Kitay i Tsentralnaya Aziya: Sostoyanie i Perspekivı Ekonomiçeskih
Otnoşeniy”, Conflict Studies Research Centre,(Rapor), Mayıs 2005, s. 8-9.
256
“Prokladnoy Gazoprovod iz Turkmensiana v Kitay Pozvolit Tazikistanu Privleç İnvestitsiyu v
Obyome $3 mlrd”, < http://www.ca-news.org/news:1080384 > (13.09.2013).
101
aktörüyle stratejik bağlarını güçlendirme imkânı tanımıştır. Ancak aynı zamanda
bölge ülkelerine sağlamış olduğu kredilerin geri ödemelerini enerji kaynaklarıyla
yapmaları Çin’e olan bağımlılıklarını daha da artırmaktadır.257 Xi Jinping’in 3-13
Eylül 2013’ tarihleri arasında Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan
ziyaretlerinin asıl hedefi Orta Asya ülkeleriyle enerji alanında işbirliğinin artırılması
ve Çin-Kırgızistan-Özbekistan demir yolunun inşasının gerçekleştirmesi için adımlar
atılması olmuştur. Ancak bu ziyaretin Orta Asya’nın tamamen Pekin’in etki altına
girmesiyle sonuçlanabileceği düşünülmektedir. Rusya güvenlik alanında etkisini
sürdürürken, Çin bölgenin ekonomik ve ticari gücü haline gelmektedir. Ekonomik
alanda bölgeye yayılmaya başlayan Çin, kredi ve ekonomik yardımlarıyla ikili
ilişkilerini güçlendirerek bölgeden gelebilecek güvenlik tehditlerini ortadan
kaldırmaya çalışacaktır. Bu da ilerleyen yıllarda Rusya’nın jeo-ekonomik olarak
bölgeden dışlanmasıyla sonuçlanacaktır. Rusya’nın Çin ve Şanghay İşbirliği Örgütü
aracılıyla ABD’nin bölgedeki gücünü azaltmaya çalışma çabası sonuç vermişken, bu
aynı zamanda Çin’in bölgede daha da güçlenmesini sağlamıştır.258
III.
Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politikası
1.
Güvenlik ve Entegrasyon Politikası
Avrupa
Birliği’nin
(AB)
Orta
Asya
bölgesine
yönelik
uyguladığı
politikalarını, AB tek merkez üzerinden uygulamanın yanı sıra Almanya, İngiltere ve
Fransa olmak üzere birlik ülkelerinin ayrı ayrı diplomasileriyle sürdürmüştür. Söz
257
Evgeniy Petelin, “Enerjomonolog Kitaya v Tsentralnoy Azii”, İndeks Bezopasnosti, Sayı:4
(99),Cilt: 17, s. 50-51.
258
Viktoriya Panfilova, “Tsentralnaya Aziya Stanovitsya Kitayskoy”, Nezavisimaya Gazeta, 3 Eylül
2013, http://www.ng.ru/cis/2013-09-03/6_asia.html
102
konusu üç ülkenin onayıyla yürütülen bölge politikalarında, Berlin, Londra ve Paris
uzun zaman AB’nin Orta Asya’daki “gözleri ve kulakları” olarak işlev görmüştür.259
AB ülkeleri arasında Orta Asya’da en aktif politika yürüten Almanya
olmuştur.
Almanya’nın dış politika önceliğinde “Doğu Politikası” stratejisi ve
özelikle Kazakistan’da olmak üzere bölgede yoğun olarak Alman nüfusunun varlığı
Berlin’in bölgeye ilgisinin önemli nedenlerindendir. Almanya’nın yardımlarıyla
1990’lar boyunca Almanya’ya 1 milyonun üzerinde etnik Alman göç etmiş olmakla
birlikte, bölgede hala 240.000’e yakın Alman varlığını sürdürmektedir. Bölge
ülkeleriyle ilk diplomatik ilişki kuran Almanya, bugün Orta Asya ülkelerinin
tamamında büyükelçiliklere sahip ülke konumundadır.260 Rusya’nın Batı ülkeleriyle
ilişkilerinde Almanya’nın öncelikli olması, Almanya’nın bölgedeki politikaları
Moskova’nın tepkisi çekmemiş, AB’nin bölgeye yönelik politikalarında öncülüğü
üslenen Berlin’in için bir kolaylık sağlamıştır.261
AB’nin Orta Asya politikasında önemli rol oylayan bir diğer ülkesi İngiltere
ise, Sovyetler Birliği’nin yıkılması nedeniyle tek süper gücü olan ABD’yle sıkı bir
transatlantik ortaklığının ve eski “Büyük Oyun”un iki tarafından biri olarak tarihsel
deneyimi nedeniyle AB’nin bölge politikalarında önderlik yapmaya çalışmıştır.
Küresel enerji şirketi British Petroleum’un (BP) Hazar Denizi’nin enerji
kaynaklarına yönelmesi, İngiltere’nin AB’nin bölgedeki çıkarlarının en fazla savunan
ülke rolünü üslenmesine neden olmuştu.262
259
S.M.Yun, “Sravnitelnıy Analiz Politiki Germanii, Velikobritanii i Frantsii v Tsentralnoy Azii”,
Sravnitelnaya Politika, Sayı 4, 2011, s. 50.
260
“Germaniya i Tsentralnaya Aziya” Auswörtiges Ant, 2010, s. 5.
261
A.A. Kazantsev, “Bolşaya İgra” S Neisvestnımi Pravilami: Mirovaya Politika i Tsentralnaya Aziya,
op. cit., s. 177-178.
262
Kazantsev, op. cit., s. 178.
103
AB’nin diğer en önemli devleti olan Fransa ise geleneksel olarak ABD’den
bağımsız politikalarıyla ve büyük güç olma çabasıyla üçüncü dünya ülkelerine
yönelik izlediği politikaları Orta Asya’ya yönelik de uygulamaya çalışmıştır. Ancak
Orta Asya, Almaya ve İngiltere kadar Fransa’nın öncelikli ilgi alanı olmamıştır.263
AB’nin Orta Asya politikası Birliğin önde gelen ülkelerinin çıkarlarına göre
değiştiği gibi, Orta Asya’daki çıkarlar hiyerarşisi bölgede gelişen faktörlere göre de
değişmiştir. 1991’de Sovyetler Birliği’nin stratejik nükleer silahlarının 1/3’ni
Kazakistan topraklarında kalması, İngiltere ve Fransa ile birlikte, Almanya’nın da
Kazakistan’ın nükleer silahlardan arındırılması öncelikli hedefiydi. Aralık 1994’te
AB’nin nükleer silahlara sahip iki ülkesi olan İngiltere ve Fransa, Kazakistan’ın
nükleer silahlarından vazgeçmesi karşılığında güvenlik garantisi vermişlerdir.264
1994-1995 yıllarında AB’nin politikalarının önceliği Rusya’nın bölgedeki
etkisini sınırlandırmak olmuştur. Almanya, İngiltere ve Fransa, ABD ile birlikte
Orta Asya ülkelerinin bağımsızlıklarının desteklenmesi, AB’nin dahi olmak üzere
Batı’nın etkisinin artırılması ve bölge ülkelerinin Avrupa Birliği eksenli ilişkiler
geliştirilmesi stratejik önceliklerindendi. AB, politikalarını bölgenin öncelikli ülkesi
olarak gördüğü Kazakistan ve Özbekistan, daha sonraysa Türkmenistan üzerinde
gerçekleştirmeyi amaçlamıştı.265
1991’den itibaren AB dış politikası “genişleme” (sınırların genişlemesi) ve
“derinleşme”(üye ülkelerin siyasi ve askeri bütünleşmenin güçlendirilmesi) gibi iki
kilit faktör üzerinden gelişiyordu. Genişleme sonrası Avrupa Birliği yeni üyelerinin
263
Kazantsev, op. cit., s. 178.
S.M.Yun, “Sravnitelnıy Analiz Politiki Germanii, Velikobritanii i Frantsii v Tsentralnoy Azii”,
Saravnitelnaya Politika, Sayı 4, 2011, s. 50-51.
265
Sergey Yun, “Politika “Velikih Derjav” Evropeyskogo Soyuza v Tsentralnoy Azii: Obşiye İnteresı i
Tseli”, Politika i Politiçeskie Nauki, Sayı: 359, 2012, s.101.
264
104
siyasi ve askeri entegrasyonunu tamamlamaya çalışıyordu. Bu iki faktör AB’nin Orta
Asya ile ilişkilerini belirlemekteydi. AB’nin Doğu Avrupa ve BDT ülkelerine
yönelik öncelikli politikası açısında Orta Asya sonunsu sırada yer almıştır. Doğu
Avrupa ülkeleri AB’nin birinci öncelikli ülkeleri olmuştur. İlk başta Baltık devletleri
AB’ye dâhil edilmiş, ardındansa bu süreç dâhilinde 2002’de Doğu Avrupa
ülkelerinin tamamı AB’ye katılmışlardır. Ukrayna, Belorus ve Moldova AB’nin
ikinci öncelikli etki alanında saydığı ülkeler olup, 2002’den itibaren “Genişletilmiş
Avrupa” konsepti çerçevesinde Birliğe dâhil edilmesi hedeflenen ülkelerdi. Kafkaslar
AB’nin üçüncü öncelikli bölgesi olurken Orta Asya her ne kadar Avrupalı olarak
görünmese de Hazar Havzası’nın enerji kaynakları nedeniyle Avrupa’nın güvenlik
yapılanmasının parçası olarak görülmüş, önce AGİT ardından da “Barış İçin
Ortaklık” programı üzerinden NATO ile işbirliği sağlanmıştır.266
1996’da Kafkasya ülkelerinden Ermenistan, AB Parlamenterler Asamblesi’ne
özel statüde davet edilen ilk ülkeydi. 1999’da Gürcistan Avrupa Konseyi’ne kabul
edilmiş olmasına rağmen, “Genişletilmiş Avrupa” programına dâhil edilmesi 2004
yılında gerçekleşen “renkli devrim” sonrası gerçekleşmişti. Dolayısıyla, Avrupa
Birliği’nin doğuya doğru genişlemesi doğal sürecinde Orta Asya, Avrupa Birliği
stratejisinde Doğu’yu Batı’ya, Avrupa’yı Asya’ya bağlayan bir “köprü” ya da bir
“tampon bölge” olarak kalmıştır.267
1994’ten 2006’ya kadar AB’nin Orta Asya dâhil bazı Bağımsız Devletler
Topluluğu üye devletleriyle TACIS (Technical Assistance fot the Commonwelth of
Independent States- Bağımsız Devletler Topluluğuna Teknik Destek) programı
266
A.A. Kazantsev, op. cit., s.179-180.
Andrey Kazantsev, Politika Stran Zapada v Tsentralnoy Azii: Porektı, Dilemmı, Protivoreçiya,
MFİMO-Universitet, Moskova, 2009, s. 124-125.
267
105
çerçevesinde
Bağımsız
Devletler
Topluluğunun
hızlı
ekonomik
dönüşüm
gerçekleştirmesi amacıyla işbirliği yapmıştır. 1 Ocak 2007’den itibaren TACIS,
“Avrupa’nın İyi Komşuluk ve Ortaklık Araçları” ismini alarak 31 Aralık 2013’e
kadar Orta Asya dâhil bazı bölgelerde işbirliğini sürdürmeyi amaçlamıştır.268
AB, Orta Asya’yı Kafkasya ve Karadeniz bölgesine bağlayacağı ulaşım
yollarının inşa edilmesi çabasını desteklenmiştir. 1993’te AB, Kafkasya ve Orta
Asya ülkeleri kapsamlı bir “Transport Corridor Europe Central Asia/Avrupa-KafkasOrta Asya Ulaşım Koridoru” (TRACECA) programını geliştirmişlerdir. Bununla
Orta Asya’nın kara ve demiryolları gibi ulaşımdaki altyapı ağının Karadeniz
limanlarına, ardından da genişletilerek Avrupa pazarlarına açılması ve bölgesel
işbirliğinin daha da derinleştirilmesi için uluslararası finans kuruluşların ve özel
yatırımcıların sermayesini çekmeyi öngörülmüştür. 1996’da TRACECA programının
hayata geçirilmesi için öncelik Kafkasya ülkelerine verilirken, Orta Asya ülkelerine
de bir takım teknik destek ve birkaç altyapı yatırımı projeleri yapılmıştır. 1998’de
Bakü’de Türkmenistan dışında toplam 12 ülkenin katılımıyla Avrupa-Kafkas-Asya
koridorunun geliştirilmesine ilişkin anlaşma imzalamasının ardından Kazakistan
Aktau, Türkmenistan ise Türkmenbaşı gibi Hazar kıyısındaki limanlarının yeniden
yapılandırılması başlatılmıştır. 2000’de Çok-Taraflı Temel Anlaşma çerçevesinde
TRACECA Hükümetler arası Komisyonu (IGS), 2001’de ise Azerbaycan’ın başkenti
Bakü’de Daimi Sekreterliği kurulmuş, 2009’a gelindiğindeyse Türkmenistan da
TRACECA’ya katılmıştır.269
268
D.B.Malışeva, op. cit., s. 45.
Murat Erdoğan, “Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politkası”, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Rapor,
Ankara, 2011, s. 50.
269
106
AB’nin Orta Asya stratejisi, 2009’da ilan etmiş olduğu ve AB ve NATO’ya
üye olmayan ülkelerle sıkı işbirliğinin amaçlandığı “Doğu Ortaklığı” projesiyle
benzerlikler içerse de farklı nitelik taşımıştır. Birincisi AB bölgeyi tek parça halinde
“Birleşik Orta Asya” olarak görmekte ve Rusya, ABD ve Çin’in Orta Asya
politikalarını ikili ilişkiler çerçevesinde geliştirmeye çalışmalarından farklı bir
yaklaşım içermekteydi. İkincisi, diğer güçlerin bölge politikaları konjonktürsel
nitelik taşımasına rağmen AB hedeflerini daha çok uzun vadeli strateji üzerinden
uygulamaya çalışmaktaydı. Üçüncüsüyse, AB ekonomik reformlar, hukukun
üstünlüğü, sınır sorunları, göç, çevre, eğitim gibi kesin öncelikler temelinde
bölgedeki projelere finansal destek sağlama, ABD’den farklı olarak daha çok ortak
ekonomik projeler üzerinde yoğunlaşmaktaydı. Yumuşak gücü üzerinde stratejisini
yürüten AB, Orta Asya’nın da Doğu Avrupa ülkelerinin AB içerisinde eritilmesine
benzer şekilde dönüşümünü sağlamayı hedeflemektedir.270
2.
Enerji Politikası
AB’nin Orta Asya’ya yönelik enerji politikalarında bölgenin enerji
kaynaklarının Avrupa piyasalarına ihraç edilmesinin yanı sıra, AB enerji şirketlerinin
bölgedeki enerji sektörüne, enerji kaynaklarının çıkarılması, işletilmesi ve
sevkiyatına yatırımlar yaparak var olan boru hatlarına alternatif yolların aranması da
önemli yer tutmaktadır.271
Avrupa’nın enerji ihtiyacını karşılama amaçlı Hazar
havzasının petrol ve doğalgazının taşınması için İNOGATE “İnterstate Oil and Gaz
Transportation to Europe/Avrupa’ya Devletlerarası Petrol ve Gaz Taşımacılığı”
programı söz konusudur. Programın amaçları, Hazar ve Orta Asya bölgesinin petrol
270
Malışeva, op. cit., s. 44.
G.İ. Akkaziyeva, “Sovremennaya Tsentralnoaziatskaya Politika
Tendentsiya Razvitiya”, Svejiy Vzglyad, Sayı: 3, 2012, s. 222-223.
271
107
Evropeyskogo
Soyuza:
ve doğalgaz ürünlerinin Avrupa ve Batı piyasalarına taşınması için taraf ülkelerin
Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarından
mali desek sağlayarak desteklenmesi amaçlanmıştır.272
Aynı zamanda 2007’de Rusya, Kazakistan ve Türkmenistan arasında
imzalanan anlaşmayla Hazar’ın doğu kıyısında doğalgaz boru hattının inşa edilmesi
ve bunun da Rusya’nın doğalgaz boru hattına bağlanarak Türkmen ve Kazak
doğalgazının Rusya üzerinden Avrupa’ya sevk edilmesi amaçlanıyordu. Bunun
yanında “Orta Asya-Merkez” boru hattının yenilenmesi ve genişletilmesi, Orta Asya
doğalgazının ihracında herhangi bir değişiklik yaşanmamasının yanında doğalgaz
ihracatında hala önemli paya sahip olan Rusya Avrupa’ya enerji ihracatındaki önemi
yerini korumayı sürdürmüştür.273
“Bakü Girişimi”274 çerçevesinde enerji ve ulaşım alanında Avrupa Birliği
Orta Asya ülkeleriyle işbirliğini sürdürmeye devam etmiştir. Avrupa Komisyonu
2006’da Kazakistan ile enerji alanında karşılıklı anlayış memorandumu, 2008’deyse
Türkmenistan ile benzeri memorandum imzalanmıştır. Ayrıca AB Kazakistan ve
Türkmenistan ile enerji kaynaklarının AB’ye ihracatı ve Avrupa Birliği’nin söz
konusu ülkelerde petrol ve doğalgaz altyapısına yatırım yapılmasının teşvik edilmesi
için diyalog yürütmüştür. Orta Asya kaynaklarının ihracatı konusunda görüşmeler
272
Erdoğan, op. cit., s. 52.
Akkaziyeva, op. cit., s. 222.
274
2006 ‘da başlayan “Bakü Girişimi” Avrupa’dan başlayan Karadeniz ve Kafkasya üzerinde Orta
Asya’ya kadar uzanan ve Batı-Doğu ulaşım koridorunun birbirine bağlayan TRACECA hattının
devamı ve bu hat üzerindeki ülkeler arasında işbirliğini öngören projedir. http://neurope.eu/glossary/term/3396
273
108
yürüten AB “Hazar Denizi-Karadeniz-AB” transit koridorunun altyapısının
geliştirilmesi için siyasi destek sağlayacağını belirtmiştir.275
2009’da Çek Cumhuriyetinin başkenti Prag’da gerçekleşen zirvede AB,
“Güney Koridoru” doğalgaz projelerine Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan,
Özbekistan, Mısır, Irak ve Türkiye’nin katılımıyla Rusya’nın tekeline alternatif
olarak Orta Asya enerji kaynaklarından yararlanmak istemiştir.276 “Güney Koridoru”
projesinin geliştirilmesi konusunda Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan ile
anlaşamaması projeyi olumsuz etkilemiştir. “Nabucco” ve “Türkiye-Yunanistanİtalya” gibi projelere öncelik verilmesi Güney Koridoru projesinin önemini ortadan
kaldıran bir diğer neden olmuştur.
AB’nin Orta Asya’yı da içine alan en kapsamlı enerji projelerinden biri de
2002’de başlayan Nabucco’ydu. Türkiye üzerinden de geçmesi planlanan ve 4000
kilometre uzunluğunda olması planlanan kıtalararası enerji boru hattı Nabucco’nun
asıl sahipleri arasında Türkiye’nin BOTAŞ şirketi de yer almaktaydı. 8-12 milyar
dolara mal olması beklenilen Nabucco AB ülkelerinin Rusya’ya olan bağımlılığını
azaltmak için hayata geçirilmesi kesin gözle bakılan bir proje olarak görünmüştür.
Ocak 2007’de Avrupa’nın öncelikli Trans-Avrupa enerji ağıları arasında belirlenen
Nabucco projesi 13 Temmuz 2009’da Ankara’da AB Komisyon Başkanı’nın da
katılımıyla imzalanmış ve Nabucco doğalgaz boru hattının inşasının başlatılması
tarihi 2013 olarak belirlenmiştir. Yıllık 31 milyar metreküp kapasiteli ilk boru
hattının 2017’de Avrupa’ya ulaştırılması öngörülmüştür.277 Ancak ekonomik krizin
275
Akkaziyeva, op. cit., s. 222.
“Serial
“Yujnıy
Koridor”–
Novıy
Şyolkovıy
http://ria.ru/analytics/20090508/170373377.html > (15.02.2014).
277
Erdoğan, op. cit., s. 49.
276
109
Put”,
<
de etkisiyle “Nabucco West” olarak adlandırılmaya başlanılan Nabucco projesi 1300
kilometreye kadar kısaltılmış ve kapasitesi yıllık 15 milyar metreküpe kadar
azaltılmıştır.278
AB’nin Orta Asya’daki temel enerji tedarikçileri bölgede en fazla petrol ve
doğalgaz kaynaklarına sahip olan Kazakistan ve Türkmenistan’dır. 2011-2015 yılları
arasında petrol üretiminin % 24 artırarak 95 milyon tona, 2015’te doğalgaz üretimini
de % 64 artırarak 59,3 milyar metreküpe kadar çıkarmayı hedefleyen Kazakistan
2010 yılında AB’nin toplam petrol ithalatında % 6’lık payla beşinci sırada yer
almıştır. 2010’da doğalgaz üretimi 42,4 milyar metreküp, doğalgaz rezervleri de 8
trilyon metreküp olan Türkmenistan, yıllık 522 milyar metreküp doğalgaz tüketen ve
2030’da bu oranın % 14 ile % 23 artacağı beklenen Avrupa Birliği doğalgaz sanayisi
için önemli bir ülke konumundadır ve AB’nin Türkmenistan doğalgazına olan ilgisi
giderek artmaktadır. 279
3.
Uyuşturucu Sorunu
AB’nin Orta Asya politikasındaki önceliklerinden biri de güvenlik tehditleri
ve risklerine karşı mücadeledir. Avrupa Birliği Orta Asya bölgesinin temel tehditleri
olarak uluslararası terörizm, aşırıcılık, organize suç, yasadışı göç olarak belirlemekle
birlikte bölgeden kaynaklanan ve AB’yi tehdit eden en önemli güvenlik sorununun
yasadışı uyuşturucu ticareti olarak görmektedir. Orta Asya bölgesi Afganistan
uyuşturucusunun “kuzey güzergâhı” olarak adlandırılan yol üzerinden Rusya’ya,
oradan da Avrupa’ya giden en önemli transit bölgesi konumdadır. 2010’da
278
“Ambitsioznıy
Poresk
Nabucco
Provalilsya
Okonçatelno”,
http://www.km.ru/economics/2013/06/27/gazprom/714583-ambitsioznyi-proekt-nabuccoprovalilsya-okonchatelno > (22.12. 2013).
279
Akkaziyeva, op. cit., s. 223.
110
<
Afganistan’da üretilen toplam 380 ton eroinin % 25’i, yani 90 tonu ve 35-40 ton
afyon Orta Asya, ardından da Rusya üzerinden Avrupa’ya satılmıştır.280
Avrupa Birliği Orta Asya’da uyuşturucuyla mücadele stratejisini ilk defa
1996’da Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerine TECIS (Technical Assistance for
the Commonwealth of Independent States)281 programı üzerinde yapılan desteklerle
başlamıştır. 1997-2002 yıllar arasında Avrupa Birliği uyuşturucu ticaretiyle
mücadeleyi bölgesel plan üzerinden gerçekleştirmiştir. 2001’de Avrupa Birliği
CADAP (Central Asia Drug Action Programme) programıyla Orta Asya ülkelerinin
Avrupa ve uluslararası uyuşturucuyla mücadele pratiğine entegre olunması
hedeflenmiştir.282 CADAP programı çerçevesinde Avrupa Birliği Tacikistan’da hava,
kara ve deniz sınırlarının kontrolünün güçlendirilmesi, uyuşturucu ticareti alanında
suçların tespit edilmesi ve veri tabanı oluşturulması, uyuşturucu kontrol
merkezlerinin kurulmasını desteklemiştir.283
2002’de AB ve (Türkmenistan hariç) Orta Asya ülkelerinin tamamının
temsilcilerinin katılımıyla Orta Asya’da uyuşturucu ile mücadele eylem planı kabul
edilmiştir. Bu plan AB ve bölge ülkeleri uyuşturucu maddelerin yasadışı ticaretinin
kontrol altına alınması, işbirliği içerisinde olunması, bölge ülkelerde uyuşturucu
tüketiminin azaltılması ve kara para aktarılmasıyla mücadelede işbirliğini
içermektedir.284
280
“Nezakonnıy Oborot Otiatov v Severnoy Çasti Afgansitana i Tsentralnoy Azii: Otsenka
Riskov”,UNODC, Mayıs 2012, s.11-12.
281
<http://tacisedu.karelia.ru/tacis.shtml> (28.12.2013).
282
<http://www.cadap.eu/ > (28.12.2013).
283
G.İ. Akkaziyeva, “Sovremennaya Tsentralnoaziatskaya Politika Evropeyskogo Soyuza:
Tendentsiya Razvitiya”, Svejiy Vzglyad, Sayı: 3, 2012, s. 224.
284
G.İ. Akkaziyeva, “Sovremennaya Tsentralnoaziatskaya Politika Evropeyskogo Soyuza:
Tendentsiya Razvitiya”, Svejiy Vzglyad, Sayı: 3, 2012, s. 224.
111
AB stratejisi özellikle Tacikistan ve Özbekistan’ın Afganistan ile olan
sınırlarının güçlendirilmesi öngörmekteydi. Bu bağlamda AB 2003 yılında Orta Asya
ülkelerinin Afganistan’a sınır olmayan diğer ülkeler dâhil bölge ülkelerinin
sınırlarının güçlendirilmesi için BOMCA (Border Management Programme in
Central Asia)285 Orta Asya Sınırlarına Destek Programı üzerinden desteklemiştir.
BOMCA’nın temel amacı sınır muhafızların eğitilmesi, sınır bölgelerinde gerekli
teknolojik ve altyapı ihtiyacını karşılamak ve bölge ülkeleriyle ortaklaşa sınırların
yönetilmesini sağlamaktı.286 AB’nin Orta Asya’ya sağladığı en önemli destek
programlarından biri de BOMCA’ya 2003-2014 yılları arasında 36,3 milyon Avro
değerinde maddi desteğin sağlanmasıdır.287 Aynı şekilde Avrupa Birliği desteğiyle
uyuşturucu ile mücadele için bölgede uluslararası operasyonlar yapılması, bilgi
toplanması ve uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili bilgi değişiminin gerçekleştirilmesi
için 2009’da Orta Asya Bölgesel Enformasyon ve Koordinasyon Merkezi CARİCC
kurulmuştur.
288
13 Kasım 2013’te AB ve Orta Asya ülkeleri 2014-2020 dönemini
kapsayan uyuşturucuyla mücadele eylem planını kabul ettiler.289 AB, bölgede
uyuşturucu ticareti ve benzeri güvenlik tehditlerine yönelik önemli çaba sarf etse de
Tacik-Afgan sınırı yeterince kontrol edilememiş, Afganistan kaynaklı uyuşturucunun
Orta Asya üzerinden Avrupa Birliği ülkelerine akışı da yüksek düzeylerde devam
etmiştir
1991’den itibaren Avrupa’da yaşanan bütünleşme ve derinleşme süreci
nedeniyle Avrupa Birliği’nin Orta Asya politikasında daha çok AB’nin yumuşak
285
< http://www.bomca.eu/en/about-us.html > (28.12.2013).
George Gavrilis, “Programma BOMKA: Sodeystviye ES v Ukreplenii Granits v Tsentralnoy
Azii”, EUCAM, No:11, Aralık 2009, s. 1.
287
< http://www.bomca.eu/ru/about-us.html > (28.12.2013).
288
< http://caricc.org/index.php/ru/ > (28.12.2013).
289
< http://ca-news.org/news:1087835/ > (28.12.2013).
286
112
gücü olan ekonomik ve insani yardımlar gibi araçlarla etkili olmaya çalışmıştır.
Dolayısıyla da AB, Orta Asya’da bölgeyle ciddi şekilde ilgilenen diğer küresel
aktörlere göre daha çok kararsızlık ve zayıflık göstermişti. Bunun nedenlerinden bir
diğeri de AB’nin eski Sovyet coğrafyasına yönelik politikasında Rusya ile olan
ilişkilere öncelik vermesidir. Özellikle de Almanya bölgeye yönelik politikasında
Rusya ile olan sıkı ilişkileri nedeniyle önceliğini Rusya’ya vermektedir. Birleşik
Avrupa’nın bölgedeki zayıflığının diğer bir nedeniyse, Orta Asya politikasında
ABD’nin bölgedeki tüm olumsuz ve çelişkili politikalarında yer almasıdır.290
IV.
Türkiye’nin Orta Asya Politikaları
1.
Dış Politika Değişiminin Nedenleri ve Orta Asya Politikasına
Yansımaları
Doğu Bloku’nun çökmesi Türkiye’yi de önemli derecede etkilemiştir.
Türkiye Soğuk Savaş boyunca özellikle güvenlik ve dış politikasını Batı’yla olan
ittifak ilişkilerine ve müttefikleri tarafından algılanan “jeostratejik önemime”
dayandırmıştır. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte Avrupa ülkeleri daha güvenli
hale gelirken, Türkiye’nin bulunduğu coğrafya çatışmaların ve istikrarsızlıkların
arttığı bölge haline gelmeye başlamıştır. NATO’nun rolü ve gerekliliğinin
tartışılmaya başlamasıyla beraber Türkiye kendisini güvenlik boşluğunda bulmuştur.
Türkiye’nin kuzeyinden gelen tehdidinin sona ermesiyle birlikte Batıyla güvenlik
bağlantıları ve bunlardan kaynaklanan ekonomik, politik ve askeri faydaları da sona
ermiştir. Bu durum Türkiye’nin geleneksel dış politikasını sürdürülemez hale
290
A.A. Kazantsev, “Bolşaya İgra” S Neisvestnımi Pravilami: Mirobaya Politika i Tsentralnaya
Aziya, op. cit.,s. 181-183.
113
gelmesine neden olmuştur. Türkiye ile Rusya arasındaki bölgelerde güvenlik
sorunları sürüp giderken, Batılı müttefiklerinin Doğu Avrupa’ya yönelmeleri
Türkiye’nin müttefiklerince bölge sorunlarında yalnız bırakılma riskini beraberinde
getirmiş, güvenlik politikasını temelden sarsarak söz konusu tehditlerin ve durumun
yeniden değerlendirilmesi ihtiyacını da beraberinde getiriştir.291
Bir taraftan Türkiye yeni uluslararası ortamda dünya politikası ve Batı için
hala önemli olduğunu gösterecek argümanlar ararken, diğer taraftan da ABD ve Batı
post-Sovyet coğrafyada ne olacağı konusunda endişeliydi. SSCB’nin dağılmasıyla
Kafkasya ve Orta Asya’da ortaya çıkan güç boşluğunun Batı tarafından gerekli
önlemler almazsa İran tarafından desteklenen radikal İslam tarafından doldurulma
ihtimali endişe duyulmasına neden olmuştur. Bu nedenle ABD önderliğinde Batı
yeni bağımsız Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Azerbaycan’ın takip edeceği “Türk
Modelini” ileri sürerek İran’ın bölgede muhtemel etkinliğini önlemeye çalışmıştır.
Türkiye’nin Orta Asya ülkeleri için model olma fikri Batı devletleri tarafından açık
destek görmüştür. Türk Modeli Türkiye’nin Sovyetler Birliği sonrası bölgedeki yeni
stratejik öneminin teyit edilmesi demekti ve bu Türkiye’ye dünya politikasında ve
özellikle de Batı için hala önemli olduğunu gösterme imkânı vermesi anlamına
gelmekteydi. Ancak Batı’nın bölge ülkeleriyle ilişkisini artırması, İran’ın bölgedeki
etkisinin beklenenden daha sınırlı kalması, bölgeye tekrar dönmeye çalışan
Rusya’nın bölge güvenliği sağlamasının Batı tarafından olumsuz karşılanmaması,
Batı’nın Pan-Türkizm hususundan tedirgin olması ve Türkiye’nin içeride terör, insan
291
Mustafa Aydın, “Kafkasya ve Orta Asya’yla İlişkiler”, Türk Dış Politikası, ed. Baskın Oran, Cilt:
2, İstanbul, İletişim Yayınları, 2001, s. 369-370.
114
hakları ihlalleri ve demokratikleşme konusundaki sorunları, Türk Modeli’nin Batı
tarafından desteklenmesini sonunu getirmiştir.292
Türkiye 1991’den itibaren uyguladığı politikalarıyla Orta Asya devletlerini
bir araya getirerek, bölge üzerindeki siyasi etkisini artırmayı ve bölgesel güç olmayı
hedefliyordu. Bu doğrultuda Türkiye Orta Asya devletlerinin demokratikleşme ve
serbest piyasa ekonomisine geçerek uluslararası sisteme entegre olmaları için
kendisine “model ülke” rolü biçmiştir. Başta Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı
(TİKA)293 ile bölge ülkelerine planlı ekonomi ve ticari yardımlar yapmış, daha sonra
dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın girişimiyle Türk Cumhuriyetleri Zirvelerini
organize ederek Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Azerbaycan ve Türkiye arasında
kültürel, siyasi ve ticari işbirliği konularında ilerleme sağlanmaya çalışmıştır. Daha
sonra Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan’a askeri yardımlar yaparak Orta Asya
devletlerinin bağımsızlıklarını pekiştirmek ve ekonomik kalkınmalarını sağlayarak
Rusya’nın etkisinden kurtararak Türkiye’nin başını çektiği Türk Cumhuriyetleri
Zirvesi’nin rolünü güçlendirmeyi amaçlamıştır. Aynı zamanda Türkiye, bu ülkelerle
yakınlaşarak Hazar enerji kaynaklarından faydalanmayı da arzu ediyordu. 294
Bölge ülkeleri ilk yıllarında dış dünya ile bağlantılarını ve iletişimini Türkiye
üzerinden kuruyorlardı. Yeni ülkelerin liderleri Türkiye’yi, Brüksel ve Washington
ile olan ilişkileri nedeniyle dünya siyasi ve ekonomik sistemine en hızlı şekilde
entegrasyonlarını sağlama imkânına sahip ülke olarak görmekteydi. Ankara’nın
desteğiyle Türkî Cumhuriyetlerin bölgesel ekonomik ve siyasi örgütlere üye olmaları
292
İdris Bal, “Soğuk Savaş Sonrası Türk Dış Politikası İçin Türk Cumhuriyetlerinin Önemi”,
21.Yüzyılın Eşiğince Türk Dış Politikası, der. İdris Bal, İstanbul, Alfa, 2001, s. 336-339.
293
TİKA Türkiye’nin dış yardımlarını organize eden, özellikle Orta Asya ülkeleriyle başlayan, daha
sonra 40’a yakın ülkede faaliyet gösteren devlet kuruluşudur.
294
Ertan Efegil, “Türk-Rus İlişkiler: Bölgesel İşbirliği veya Stratejik Kazanç”, 21.Yüzyılın Eşiğince
Türk Dış Politikası, der. İdris Bal, İstanbul, Alfa, 2001, s. 323.
115
gerçekleşmişti: AGİT, ECO, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, İslam Konferansı
Örgütü. Türkiye Orta Asya ülkelerinin NATO’nun “Barış İçin Ortaklık” programına
dâhil edilmelerinde kilit rol oynamıştır. Ankara bu ülkelerin IMF, Dünya Bankası,
Asya Kalkınma Bankası gibi uluslararası finans kuruluşların içinde yer almasını ve
Davos gibi ekonomik forumlara katılımlarını sağlamıştır. Bölge ülkeleriyle yoğun
işbirliği içerisine girilmesi Türkiye’nin bölgesel etkisini artırmakla kalmayıp, Türk
ekonomisine yeni alanlar açacağını düşünen Ankara, ticari-sanayi sermayenin de
Türkiye’nin etki alanlarına dâhil olmasını amaçlamıştı.295
2.
Askeri ve Güvenlik Alanında İşbirliği
Sovyetler sonrası ortaya çıkan bağımsız Orta Asya cumhuriyetlerinin silahlı
kuvvetlerinin modernizasyonunda ciddi sorunlar yaşaması nedeniyle, bu sorunun
çözümü açısından Türkiye’nin önemi daha da artmıştır. NATO’nun önde gelen
ülkeleri arasında olan Türkiye ile askeri-teknik alanda ilişkilerin geliştirilmesini
amaçlayan bölge ülkeleri, NATO’ya yakınlaşması ve Rusya’ya olan bağımlılıklarını
azaltmak için önemli fırsat olarak görülmüştü. Ancak Türkiye’nin bölge ülkeleriyle
ilişkilerinde yaşanan hızlı ilerleme, Rusya’nın tepkisine neden olmuştur. Buna
rağmen Türkiye bölgede siyasi etkisini artırmak için bölge ülkelerinin ordularını
modernizasyonunu sağlamak için kaynak ayırmayı sürdürmüştür.296
1993’te Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmayı Başkanı Doğan Güreş
Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan’ı ziyaret etmiş, taraflar arasında askeri
alanda işbirliği anlaşmaları ve askeri personele Türkiye’de eğitim verilmesi
295
Yuliya Kudryaşova, “Vzaimodeystviye Turtsii So Stranami Tsentralnoy Azii”, <
http://www.mgimo.ru/news/experts/document124764.pdf > (02.10.2013).
296
Levon Ovsepyan, “Voenno-Politiçeskie Aspektı Sotrudniçestva Turtsii so Stranami Tsentralnoy
Azii: Obşaya Dinamika Razvitiya, Tsentralnaya Asiya i Kavlaz, Cilt: 13, Sayı 2, 2010, s. 95-96.
116
konusunda anlaşmalar imzalanmıştır. 23 Şubat 1993’te Almatı’da Kazakistan ile
Türkiye arasında savunma sanayisi alanında işbirliği anlaşması imzalanmıştır.297 23
Şubat 1993’te Almatı’da Kazakistan ile Türkiye arasında yapılan anlaşmayla
Kazakistan’ın askeri eğitim harcamalarını Türkiye üstlenmiştir. 1994’te Türk
Savunma Bakanı M. Gülhan Kazakistan’a gerçekleştirdiği resmi ziyaret sırasında
Ankara’nın Kazakistan’a askeri alanda maddi yardım yapacağı konusunda anlaşma
imzalamıştır. 1996’da Kazakistan-Türkiye arasında askeri alanda karşılıklı
yardımlaşma ve işbirliği protokolü imzalanmış, 1998’e gelindiğindeyse Türkiye,
Kazakistan ordusunun modernizasyonu için 500 000 dolar yardım yapmıştır. 1999
antlaşmasına göreyse, Türkiye her sene Kazakistan’a 700 000 dolar değerinde
yardım yapmayı taahhüt etmiş, daha sonra bu yardımların değerini 1 minyon dolara
çıkarmıştır.298
Ancak Türkiye bölge ülkeleriyle ortak askeri sanayi ve tesislerinin inşa
edilmesi hedefine ulaşamamıştır. Özellikle Özbekistan ve Kazakistan’da Sovyetler
Birliği’nden kalma sanayi altyapısının olması ve bölge ülkelerinin askeri sanayi
alanında daha ileri konumda olan Rusya ile işbirliğini daha avantajlı olarak görmeleri
Türkiye’nin bu yöndeki amaçlarına engel olmuştur.299
Ankara’nın bölge ülkeleriyle askeri alanda işbirliği çabalarına soğuk bakılsa
da, Türkiye yine de NATO çerçevesinde olduğu gibi ikili ilişkiler çerçevesinde de bu
alanda işbirliğini devam ettirmeye çabalamış, 1998-2000 yılları arasında Rusya ve
ABD birlikleriyle Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan’ın Orta Asya taburunun
297
Zakir Çotoyev, “Vliyanie Turtsii na Razvitiye Gosudarstv Tsentralnoy Azii”, < http://www.cac.org/journal/2003/journal_rus/cac-02/10.chotrus.shtml > (13.10.2013).
298
Levon Ovsepyan, “Voenno-Politiçeskie Aspektı Sotrudniçestva Turtsii so Stranami Tsentralnoy
Azii: Obşaya Dinamika Razvitiya, Tsentralnaya Asiya i Kavlaz, Cilt: 13, Sayı: 2, 2010, s. 95-96
299
Levon Ovsepyan, op. cit., s. 100.
117
barış gücü ile tatbikatlara katılmıştır. 1999 Batken olayları ve Kırgızistan’a yapılan
müdahalenin ardından Özbekistan’da gerçekleştirilen saldırılar sonrası Ankara ile
bölge ülkeleri arasında terörizme karşı mücadelede işbirliği tekrar ön plana
çıkmıştı.300
1998’de Türkiye ile Kazakistan arasında imzalanan askeri alanda işbirliği
anlaşmasının ardından Türkiye Kazakistan’a 6,5 milyon dolar değerinde askeri
malzeme, araç, gereç yardımında bulunmuştur. Türkiye ile Kazakistan arasında deniz
ve hava kuvvetlerinin işbirliği yapması ve harp okulu öğrencilerinin Türkiye’de
eğitim görmesi konusunda Mart 2002’de işbirliği antlaşması imzalamıştır. Bu
çerçevede 2007 yılına kadar 300’e yakın Kazak askeri öğrenci Türkiye eğitim
görmüştür.301
24 Ekim 1997’de Türkiye ile Kırgızistan arasında “Ebedi Dostluk ve İşbirliği
Anlaşması” ve 1 Temmuz 1999’da “Kırgızistan ve Türkiye: 21. Yüzyılda Birlikte”
bildirisi imzalanmıştır. Buna göre taraflar kendi topraklarını bir başka ülkeye saldırı
için kullandırmayacaklarını ve ortak çıkarları ilgilendiren bölgesel ve küresel
sorunlarda danışarak çözülmesi için çabalayacaklarını taahhüt etmişlerdir.302
2000’de Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Nejdet Sezer, Türk İçişleri ve
Dışişleri Bakanlarıyla birlikte Özbekistan’a gerçekleştirdikleri resmi ziyarette iki
ülke arasında “Askeri ve Askeri Teknik İşbirliği Anlaşması” imzalanmıştır. Ziyaret
300
Zakir Çotoyev, “Vliyanie Turtsii na Razvitiye Gosudarstv Tsentralnoy Azii”, < http://www.cac.org/journal/2003/journal_rus/cac-02/10.chotrus.shtml > (13.10.2013).
301
Esra Hatipoğlu, “Türkiye-Kazakistan İlişkileri”, Türkiye’nin Avrasya Macerası 1989-2006(Avrasya
Üçlemesi II), der. Mustafa Aydın, Ankara, Nobel Yayınları, 2007, s. 393.
302
V. Bogatırov, “Politiçeskie Aspektı Kırgısko-Turetskih Otnoşeniy”, Rol i Vospriyatiye Turtsii v
Kırgızstane, çev. G.Dergunina, Fiedrich Ebert Stiftung, Bişkek, 2012, s. 25.
118
sırasında Sezer ve Kerimov, askeri eğitim, işbirliği ve terörle mücadele konularını
içeren beş anlaşma ve protokol imzalamıştır.303
2000’de BM toplantısında Türkiye ile Özbekistan bir araya gelerek görüşme
gerçekleştirmiş, Aralık 2003’te ABD ile Özbekistan arasında stratejik ortaklık
anlaşmasının imzalanmıştır. Bunun ardından Türkiye Başbakanı Recep Tayyip
Erdoğan Taşkent’e resmi ziyaret gerçekleştirerek iki ülke arsında en önemli görüşme
konusu olan terörizmle mücadele ve Özbekistan’ın güvenlik meselesi ele almışlardır.
2003’te Afganistan’da Türk barış gücünün bulunması ve Türkiye’nin Afganistan’da
güvenliği sağlama amaçlı Uluslararası Barış Gücü Komutanlığı ISAF komutanlığını
üstlenmesi ve ülkede ve bölgede güvenliğin sağlanması açısından göstermiş olduğu
başarı Ankara’nın Orta Asya ülkeleriyle işbirliğini güçlendirmiştir.304
Dönemin Türk Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün Haziran 2005’te
Kazakistan’ı ziyaret ederek Kazakistan Savunma Bakanı ile bir araya gelerek askeri
işbirliği konusu ele alınmıştır. Görüşmenin hemen ardından Türkiye Kazakistan’a 1,1
milyon dolar değerinde askeri araç ve teknik donanım yardımında bulunmuştur.305
Bu bağlamda Kazakistan’ın ilk barış gücü birliklerini eğitilmesinde de büyük katkı
sağlayan Türkiye, “Uluslararası Terörizm, Organize Suçlar, Uyuşturucu ve Psikotrop
Maddelerle Bunların Katkı Maddeleri ve Benzerlerinin Kaçakçılığı Suçlarla
Mücadelede İşbirliği Anlaşması’nı 26 Mayıs 2005 tarihinde Astana’da imzalanmıştır.
7 Kasım 2007 tarihinde Astana’da imzalanan özel kuvvet timlerinin eğitimi hakkında
da iki taraflı işbirliği belgesinin yürürlüğe konulmasıyla iki ülke arasında güvenlik
303
“Yeni
Hedef
Kurumsal
İlişki”,
Hürriyet
Gazetesi,
<
http://dosyalar.hurriyet.com.tr/dosya/almanak/diplomasi/diplomasi11.htm > (9.10.2013).
304
Zakir Çotoyev, “O Vozmojnostyah Uçastiya Turtsii v Ukreplenii Bezopasnosti Stran Tsentralnoy
Azii”, < http://www.ca-c.org/journal/2004/journal_rus/cac-04/17.cotrus.shtml > (21.10.2013).
305
Esra Hatipoğlu, op. cit., s. 394.
119
alanında işbirliğinin çerçevesi daha da genişletmiştir.306 Türkiye ve Kazakistan
2009’de Stratejik Ortaklık Antlaşması imzalamış, ikili ilişkilerin stratejik düzeye
çıkartılması için Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey kurulmuştur.
26-27 Nisan 2011’de Kırgızistan Cumhurbaşkanı Ankara’ya gerçekleştirmiş
olduğu resmi ziyaret esnasında Türkiye ile Kırgızistan arasında Yüksek Düzeyli
Stratejik Konseyi tesis edilmiştir.307 Türkiye her sene 100’ye yakın Kırgız öğrenciye
önemli askeri okullarında eğitim vermekte ve her sene Kırgızistan ordusunun
modernizasyonu için, askeri-teknik yardım sağlayarak, ülkenin savunma alanında
güçlenmesini ve askeri kadroların hazırlanmasına destek sağlamaktadır. Bunun yanı
sıra Kırgız silahlı kuvvetlerine ve güvenlik güçlerine de Türk askeri danışmanlar
eğitim vermektedir.308
3.
Enerji Politikası
Sovyetler Birliği’nin yıkılması Türkiye’nin küresel enerji projelerinde yer
alması konusunda da yeni fırsatlar yaratmıştır. Hazar ve Orta Asya bölgesinin zengin
enerji kaynaklarının uluslararası piyasalara aktarılması gibi dış politika önceliklerinin
yanında Türkiye’nin enerji şirketi Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO),
Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan’ın yeraltı kaynakları üzerinde rol
üstlenmeye başlamıştır.309
306
Aygerim Şilibekova, “Görevimiz Güvenlik: Kazakistan-Türkiye İlişkilerinde Yeni Dönem”,
21.Yüzyıl Dergisi, Sayı 12, Aralık, 2009, s. 59.
307
Türkan Budak, “Orta Asya’da Küresel Jeoekonomik Rekabet ve Türkiye”, Bilgi Strateji, Cilt 5,
Sayı 9, Güz 2013, s. 137-138.
308
V. Bogatırov, op. cit., s. 30.
309
Yusuf Yazar, “Enerji İlişkileri Bağlamında Türkiye ve Orta Asya Ülkeleri”, Rapor, No:01, Ahmet
Yesevi Üniversitesi, Ankara, Haziran 2011, s.55.
120
Petrol ve doğalgaz üreticisi Doğu ülkeleri ile enerji kaynaklarına yönelik
talepleri giderek artan Batı’lı ülkeler arasında yer alan coğrafi konumu, Türkiye’ye
“enerji koridoru” rolüne sahip ülke olma potansiyelini sağlamaktadır. Doğu-batı,
kuzey-güney enerji kaynaklarının güzergâhı olma rolü Türk dış politikasının da
temel öncelikleri haline gelmiş, Türkiye petrol ve doğalgazın nakli konusundaki
rolünün üstlenmesinde de güvenilir bir ülke olarak görülmüş, doğu-batı ülkeleri
arasında “enerji terminali” olmayı amaçlamış ve bu doğrultuda da önemli ilerleme
sağlamıştır.310 Türkiye’nin Orta Asya ve Hazar enerji kaynaklarına yönelik giderek
artan ilgisinin diğer bir nedeni de, hidrokarbon kaynakları itibariyle zengin olmayan
ve yıllık tüketiminin % 73’ünü dış kaynaklardan karşılayabilen Türkiye’nin, ülkenin
artan nüfusu ve ekonomisinin büyümesine paralel olarak enerji kaynaklarına olan
talebinin de yıllık %8’den fazla artırması olmuştur.311
1995’te Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ve ardından Başbakan
Tansu Çiller’in Kazakistan ziyareti sonrası iki ülke arasındaki ilişkiler yeni boyut
kazanmış, Bakü-Ceyhan boru hattı projesine Kazakistan’ın da dâhil edilmesi için
Türkiye özel çaba harcamış, Kazakistan da bu projeyi desteklemiştir. Haziran
1998’de Beşinci Türkçe Konuşan Ülkeler Zirvesinde, Kazakistan ile birlikte enerji
alanında bölgesel işbirliğinin derinleştirilmesi ile ilgili bildirge kabul edilmiştir.
Ekim 1998’da Türkiye, Özbekistan, Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan’ın
katılımıyla gerçekleşen zirvede petrol ve doğalgazın ortaklaşa çıkartılması ve
sevkiyatının yapılması için ortak bildiri kabul etmişlerdir. Bu konuda bir başka
önemli gelişmeyse 1999’da İstanbul deklarasyonuyla Türkiye’nin Orta Asya enerji
310
311
Yusuf Yazar, Ibid., s.61-64.
Yusuf Yazar, Ibid., s. 56.
121
kaynaklarının kendi toprakları üzerinden Batı pazarlarına açılmasını ilan etmesi
olmuştur.312
1996’da Türkiye’de Necmettin Erbakan başkanlığında koalisyon hükümetinin
kurulmasıyla birlikte Türkiye İslam ülkeleriyle yakınlaşmaya öncelik vermiştir. Bu
bağlamda Başbakan Erbakan Türkiye-İran işbirliğini geliştirmek amacıyla Ağustos
1996’da Tahran’ı ziyaret etmiş, Türkiye, İran ve Türkmenistan arasında Türkmen
doğalgazının İran toprakları üzerinden Türkiye’ye bağlayan doğalgaz boru hattının
inşasına ilişkin memorandum imzalanmıştır. Ancak 1997’de Erbakan’ın görevden
ayrılmasından sonra iktidara gelen yeni hükümet yapılan sözleşmeden vazgeçmemiş,
Türkmen doğalgazının Türkiye’ye getirilmesi için politikalarını devam ettirmeye
çalışmıştır.313 Rus şirketi Gazprom’un enerji alanında Türkmenistan’la yaşadığı
rekabet nedeniyle 1998’te Rusya üzerinden gerçekleşen doğalgaz sevkiyatını
durdurması, Türkmen doğalgaz üretimi iç talebi düzeyine düşmüş, ülkede ekonomik
kriz yaşanmıştır. Bu gelişme, kendi enerji kaynaklarının ihracatı için yeni yollar
arayan Türkmenistan’ın 1999’da Türkiye ile enerji alanında anlaşma imzalamasına
neden olmuştur.314
Ancak jeopolitik ve ekonomik nedenlerden dolayı Türkmen
doğalgazını ithal etme konusunda çekingen kalan Ankara, Rusya Başbakanı
Çernomırdin’in Ankara ziyareti, ardından da Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit’in
Moskova ziyareti sırasında, Aralık 1999’da Türkiye’nin Rus doğalgazının alımı
312
Murat Laumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politologii i Mirovoy Geopolitike: Tsentralnaya
Aziya v XXI Stolerii, Cilt: 4, KİSİ, Almatı, 2009, s. 216.
313
E.F.Troitskiy,
“Politika
Turtsii
v
Tsentralnoy
Azii
(1992-2000
gg.)”,
<
http://sun.tsu.ru/mminfo/000063105/328/image/328-084.pdf > s. 86, (11.10.2013).
314
Yuriy
Fedorov,
“Turkmenskiye
Gazovıe
İgrı”,
<
http://www.pircenter.org/kosdata/page_doc/p2546_1.pdf > (9.10.2013).
122
konusuna ilişkin protokolü imzalamasıyla birlikte Türkiye ile Türkmenistan ilişkileri
düşüşe geçmiştir.315
Ekim 2000’de Türkiye Cumhurbaşkanı A.N. Sezer’in İçişleri Bakanı
Saadettin Tantan ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile birlikte Kazakistan ve
Özbekistan’a yaptıkları resmi ziyaret sonrası Astana ile var olan ilişkileri daha da
gelişmiştir. İslam Kerimov’a muhalif Erk Partisi lideri Muhammet Salih’in
Türkiye’ye sığınması nedeniyle316 Taşkent’le gerginleşen ilişkilerin düzeltilmesi ve
'”yeni bir sayfa'” açılması hedeflemiştir. Türkiye-Kazakistan görüşmesinde,
Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, Sezer’e sürpriz bir öneri yaparak,
Bakü-Ceyhan Projesi’ne katılmak istediklerini söylemiştir. Projenin adının '”AktavBakü-Ceyhan”' olarak değiştirilmesini öneren Nazarbayev’in, yeni açılan kuyularla
yılda 15 milyon ton petrol üreterek projeyi destekleyeceğini söylemesi, Ankara’nın
Orta Asya enerji kaynaklarına yönelik politikasına yeni ivme kazandırmıştır.317
Ancak yine de, Türkiye’nin Orta Asya politikası ilk on yılda küresel enerji
boru hatları projelerinde bölgedeki en önemli unsur olan Rusya Federasyonu’nu göz
ardı ederek söz konusu projelerden devre dışı bırakması, kendisinin ve bölge
315
Erhan Büyükakıncı, “Türk-Rus İlişkilerinin Değerlendirilmesi: Güvenlik Sorunlarında Çok
Boyutlu Derinliğe Geçiş”, s. 809, http://www.erhanbuyukakinci.com/dosya/Turk-Rus-iliskilerininDegerlendirilmesi.pdf
316
1991’de Özbekistan’da gerçekleşen devlet Başkanlık seçimlerinde Erk partisinin seküler-milliyetçi
lideri Muhammed Salih İslam Kerimov’un karşısına güçlü bir şekilde çıkması ülkede iktidar
mücadelesini artırmıştır. Aralık 1992 seçimleri sonrası muhalefete karşı yapılan baskılar sonrası Erk
partisi önce gelenleri olduğu gibi muhalif lider Muhammed Salih’in Öznekistan’ı terk etmesine ve
Türkiye’ye sığınmasına neden olmuştur. Salim’in Türkiye’de bulunması Türkiye ile Özbekistan’ın
ilişkilerini olumsuz etkilemiştir. Özbekistan 1994’te Salih’e 12 yıl hapis cezası vermiş ve Türkiye’den
iadesini istemiştir. Ankara bunu reddetmiştir. Ancak iki ülke ilişkisinin bozulmaması için Ankara
Salin’in Türkiye’yi terk etmesini istemiştir. Necmettin Erbakanın Başbakanı olmasıyla 1997’te tekrar
Türkiye’ye dönmüştür. Ancak 1999’da Türkiye’yi tekrar terk etmek zorunda kalmıştır. Cengiz
Sürücü, “Türkiye-Özbekistan İlişkilerinin Üç Evresi”, Türkiye’nin Avrasya Macerası 19892006(Avrasya Üçlemesi II), der. Mustafa Aydın, Ankara, Nobel Yayınları, 2007, s.353-355.
317
“Yeni
Hedef
Kurumsal
İlişki”,
Hürriyet
Gazetesi,
<
http://dosyalar.hurriyet.com.tr/dosya/almanak/diplomasi/diplomasi11.htm > (9.10.2013).
123
ülkelerinin çıkarlarından çok ABD’nin çıkarlarını korumaya yönelik politikası
başarısızlıklarının nedenlerinden biri olmuştur.318
2002-2007 yıllar arasında AKP iktidarının ilk dönemi Türk dış politikasının
önceliğini Avrupa Birliği üyeliği oluşturmuştur. 2007’den itibaren ise “komşularla
sıfır sorun politikası” ilkesi çerçevesinde önceliğini Avrupa, Orta Doğu ve Afrika
kıtasına veren Türkiye’nin Orta Asya politikasının her alanında olduğu gibi, enerji
alanında da etkili olmuştur.319
27 Temmuz 2007’te Türkiye, Yunanistan ve İtalya arasında imzalanan
hükümetler arası anlaşmayla TGI (Turkey-Greece-Italy) doğalgaz boru hattının
inşasına karar verilmiştir. 2011’den itibaren inşası başlatılmasına karar verilen hattın
başlangıçta Azerbaycan doğalgazının Avrupa piyasalarına aktarılması öngörülürken,
ilerleyen yıllarda Türkmenistan ve Kazakistan kaynaklarının da dâhil edilmesi
hedeflenmiştir. Bu bağlamda Kazakistan tarafında Türkiye’nin katılımıyla enerji
alanındaki işbirliğinin artırılması olumlu karşılanırken, Türkiye-Türkmenistan
arasında anlaşmazlığı devam etmektedir. Türkiye Orta Asya enerji kaynaklarının
Avrupa’ya
sevkiyatı
konusunda
merkezi
yer
tutmakla
birlikte,
bölgenin
kaynaklarının Avrupa’ya satışı Rusya üzerinden devam etmektedir. Bunun yanı sıra
Rusya Hazar denizinin enerji kaynaklarının Avrupa’ya aktarılması konusunda da
318
Erel Tellal, “Türk Dış Politikası’nda Avrasya Seçeneği”, Türkiye’nin Avrasya Macerası 19892006(Avrasya Üçlemesi II), der. Mustafa Aydın, Ankara, Nobel Yayınları, 2007, s.27
319
Erhan Büyükakıncı, “Türk-Rus İlişkilerinin Değerlendirilmesi: Güvenlik Sorunlarında Çok Boyutlu
Derinliğe Geçiş”, s. 815-817, < http://www.erhanbuyukakinci.com/dosya/Turk-Rus-iliskilerininDegerlendirilmesi.pdf > (03.10.2013).
124
Türkiye’nin önünü kesecek güçte değildir. Sonuçta enerji kaynaklarının güzergâhı
açısından Türkiye ile Rusya’nın çıkarları çatışmaktadır.320
Türkiye’nin Avrupa ile ortaklaşa ve Washington tarafından desteklenen en
önemli projesi Trans-Hazar enerji projesi Nabucco olmuştur. Rusya’yı devre dışı
bırakarak Türkiye üzerinden geçecek olan ve Avrupa’nın Rusya’ya olan
bağımlılığını azaltmayı ve Avrasya boru hatları üzerindeki tekelinin kırılmasını
hedefleyen projeye Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan kaynak sağlayacaktı.
13 Temmuz 2009’da Türkiye ve AB’nin dört üyesi (Bulgaristan, Romanya,
Macaristan ve Avusturya) Ankara’da projeye potansiyel doğalgaz kaynağı
sağlayacak tedarikçi ülkelerle bir araya gelmiştir. Bu projeye Türkmenistan da dâhil
olabileceğini açıklamıştır. 2014’te ilk aşamada 8-10 milyar metreküp, daha sonraki
yıllarda da yıllık 31 milyar metreküpe kadar doğalgaz akışını sağlayacak olan
Nabucco projesinin önünde engeller bulunmaktadır. Projenin maliyetinin 10 milyar
dolardan fazla olması, Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan’ın bu boru hattının
talebini karşılayabilecek kaynak sağlamakta yetersiz olmaları başlıca engellerdendir.
Türkmenistan’ın Rusya ile yaptığı uzun dönemli doğalgaz anlaşmaları üzerinden
Nabucco’ya doğalgaz sağlanması konusunda yetersiz kalmasının yanında, Nabucco
çerçevesinde doğalgaz üretimine gereken yatırımın yapılmaması, Türkmenistan ile
Azerbaycan arasında Hazar Denizinin paylaşımı konusunda sorunlu yatakların
bulunması ve bu denizin hukuki statüsünün belirgin olmaması, İran’ın ABD’nin
çekinceleri nedeniyle proje dışlı tutulması olmuştur.321 Sonuçta Orta Asya enerji
320
Yuliya Kudryaşkova, “Rol Turtsii v Energetiçeskih Proektah Tsentralnoy Azii i Kavkaza”, <
http://www.mgimo.ru/news/experts/document145841.pdf > (04.10.2013).
321
Müslüme Narin, “Küresel Kriz Sürecinde Türkiye’nin Enerji Koridor Olma Konumu: Güney Doğal
Gaz
Koridoru”,
Türkiye
Ekonomi
Kurumu,
Ekim
2012,
http://www.tek.org.tr/dosyalar/zonguldak7.pdf
125
kaynaklarını Türkiye üzerinden Avrupa’ya sevkiyatını hedefleyen en önemli
projelerden biri olan Nabucco gerçekleşememiştir.
4.
Türk Konseyi
30-31 Ekim 1992’de dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın
girişimiyle gerçekleşen ilk Türkî ülkelerin Devlet Başkanları Zirvesi’ne paralel
olarak Milliyetçi Hareket Partisi lideri Alparslan Türkeş’in inisiyatifiyle 21 Mart
1993’ten itibaren Türkçe Konuşan Ülkeler Kurultayı düzenlenmiştir. 2001’e kadar
Türkiye’nin farklı şehirlerinde her sene düzenlenen kurultayların 9. ve 10. ları
arasında beş senelik bir duraksama yaşamıştır. Beş sene sonra 18-20 Eylül 2006’da
Antalya’da gerçekleşen Türk Kurultayı’na 600’e yakın delege katılmıştır. Söz
konusu
delegeler
bağımsız
Türk Cumhuriyetlerinden olduğu
gibi,
Rusya
Federasyonu’nun Türk kökenli özerk bölge temsilsileri, Ukrayna, Moldova, İran
Moğolistan ve diğer ülkelerden geniş çaplı katılım gerçekleştirmişlerdir.322
17 Kasım 2006’da Antalya’da Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve
Kırgızistan ülke liderinin katılımıyla gerçekleşen 7. Türkçe Konuşan Ülkeler
Zirvesi’nde taraf ülkeler arasında enerji ve güvenlik alanında işbirliğinin
kuvvetlendirilmesi konusunda anlaşmalar yapılmıştır. Türkî Cumhuriyetler arasında
ekonomik ve ulaşım ağlarının kuvvetlendirilmesine ilişkin sonuç deklarasyonu
imzalanmıştır. Zirvede aynı şekilde terörizme, kitle imha silahların yayılmasına,
uyuşturucu kaçakçılığına, suç örgütlerine,
silah ve insan ticaretine karşı ortak
mücadele edilmesinin önemi vurgulanmıştı. Bunun yanı sıra Azerbaycan ve
Kazakistan’ın enerji alanında danışarak hareket edilmesi ve ulus ötesi projelerde ise
322
AA.Gurev, “Ankara Ukreplyaet Tyurskiy Faktor Svoey
http://www.iimes.ru/rus/stat/2008/22-03-08.htm > (14.10.2013).
126
Vneşney
Politiki”,
<
temel olarak Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum projelerini örnek alınması
gerektiği
önerilerek
Türkiye’nin
enerji
kaynaklarının
sevkiyat
yönünün
belirlenmesine etki yapmak istenmiştir.323
17-19 Kasım 2007 Bakü’de gerçekleşen 11. Türkçe Konuşan Ülkeler ve
Topluluklar Zirvesi’nde Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan önemli dış
politika sorunlarının çözümü için Türkçe konuşan ülkeler arasında siyasi birliğin
kurulması teklifinde bulunmuştur. Erdoğan, Zirvenin Kurumsal çerçevede her sene
aralıksız toplanması gerektiği teklifi kabul edilmiştir. Türkiye böyle bir örgütün
kurulmasıyla birlikte, Azerbaycan ile Türkmenistan arasındaki Hazar Denizi’nde ve
Özbekistan ile Kırgızistan arasındaki sorunların çözümünde arabuluculuk üstlenmeyi
amaçlamıştır. Aynı şekilde Akara, ekonomik ve askeri-siyasi konulara ağırlık
vermeye çalışarak, bazı iç engellerle karşılaşsa da, dış politikada eşgüdüm
mekanizmasının oluşturulması için bölge ülkelerini ikna etmeye çalışmıştır.324
21-22 Şubat 2008’de Antalya’da gerçekleşen Zirve’deyse, Türkiye,
Kazakistan, Azerbaycan ve Kırgızistan, Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter
Asamblesi’nin kurulmasına ilişkin protokol imzalanmıştır. 3 Ekin 2009 tarihinde
Nahçıvan’da gerçekleşen 9. Türkçe Konuşan ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi’nde,
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin kurulması kararlaştırılmış ve
Ankara, Türk dünyasıyla ilişkilerin geliştirilmesi ve ülkeler arasında güvenlik ve dış
politika alanlarında ortak hareket edilmesi gibi ortak amaçlar belirlemiştir.325 Aynı
zamanda enerji, ulaşım ve turizm gibi alanlarda işbirliğinin artırılmasına vurgu yapan
323
E.F. Poruboçaya, “ Samitı Tyurkih Gosudarstv (2006-2010 gg.): Realnaya Platforma Dlya
Sblijeniya Stran”, Mejdunarodnıe Otnoşeniya, Sayı: 2, Yıl 2011, s. 99-100.
324
Nodar Mosaki, “Turtsiya Pıtayetsya Vernut Tyurkskuyu İdeyu”, Nezavisimaya Gazeta, <
http://www.ng.ru/courier/2007-11-26/23_turkey.html > (15.10.2013).
325
Türk
Dili
Konuşan
Ülkeler
İşbirliği
Konseyi
Resmi
Sitesi
Bkz:
<
http://www.turkkon.org/icerik.php?no=26 > (17.10.2013).
127
Türkiye, yer alacağı “G-20” Zirvelerinde Türk Dünyasının tamamının çıkarlarını
temsil etmeyi üstlenmişti. Zirvenin Türkiye açısından en önemli başarılarından biri
de
Türk
Konseyi’nin
merkezinin/sekreterliğinin
İstanbul’da
olmasının
sağlanmasıydı. Türkçe Konuşan ülkeler arasında ilk kurumsal birliğinin kurulmasıyla
birlikte,
Ankara kendisini Türk Dünyasının “lokomotifi” olarak bir daha
göstermiştir.326
Konsey, Devlet Başkanları Konseyi, Dışişleri Bakanları Konseyi, Aksakallar
Konseyi, Kıdemli Memurlar Komitesi ve Sekretarya’dan oluşacak şekilde, 15-16
Eylül 2010 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen 10. Türk Dili Konuşan Ülkeler
Devlet Başkanları Zirvesi’yle hayata geçirilmiştir.327
Azerbaycan’ın Gabala şehrinde 2013’te gerçekleşen 3. Türk Konseyi
Zirvesi’nde örgütün büyük potansiyele sahip olduğu görülmüştür. Ancak örgütün çok
yavaş hareket etmesi en önemli eksiklik noktası olarak değerlendirilmektedir. Bu
durum Özbekistan’ın örgüte katılmamasının önemli sebebini teşkil etmektedir.
Türkiye tarafından Yukarı-Karabağ sorunu gibi güvenlik konuları ele alınmış ve
Abdullah Gül tarafından Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü Türk dünyasının meselesi
olduğunu söylemiş olsa da, Türk Konseyi’nin en önemli hedefi ortak ekonomik
pazarın oluşturulmasıydı. Ancak her örgütte olduğu gibi, Türk İşbirliği Konseyi’nde
de örgütü peşinden sürükleyecek motor güce sahip ülkeye ihtiyaç duyulması,
Türkiye’nin
rolünü
artırmıştır.
Ancak
Türkiye
şimdilik
buna
pek
hazır
görülmemektedir. Suriye konusunda aktif bir şekilde politika izleyen Türkiye’nin
Orta Doğu eksenli dış politikası ve iç istikrarını sağlama çabası nedeniyle Orta
326
E.F. Poruboçaya, op. cit., s. 101-102.
T.C.Dışişleri Bakanlığı Resmi Sitesi Bkz: < http://www.mfa.gov.tr/turk-konseyi.tr.mfa >
(17.10.2013).
327
128
Asya’ya dönmesi olası görülmemektedir. Dış politika ekseninin yönünü değiştirmesi
için önemli miktarda kaynak gerekmektedir. Türkiye Orta Asya’ya yönelik politik
atılımları gerçekleştirmiş olsa da bu atılımları finansal anlamda yeterince kaynakla
destekleyememektedir.328
5.
Şanghay İşbirliği Örgütü Üzerinden Bölge Politikası
Türkiye Orta Asya’daki gelişmeleri yakından takip edebilmek ve güvenlik
politikalarında yer alabilmek için Şanghay İşbirliği Örgütü ile yakın ilişki kurmaya
çalışmış, bu örgütte yer alabilmek için girişimlerde bulunmuştur. İlk defa 2005’te
Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılmak istediğini dile getiren Türkiye’ye, 6-7 Haziran
2012’te Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Diyalog Ortaklığı için onay verilmiş, 26 Nisan
2013’te Kazakistan’da gerçekleşen Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi’nde resmi
olarak Diyalog Ortaklığı Statüsü’yle örgütte yer almıştır. Türkiye bölgede etkinliğini
artırmak için,
Diyalog Ortaklığı Statüsü çerçevesinde, terörizm, ayrılıkçılık,
uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti ile mücadele, hudut güvenliği, yasadışı göç ve
kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi gibi konularda örgüte önemli
katkılarda bulunacağını belirtmiş ve ŞİÖ ile güvenlik alanında işbirliğini devlet
politikası olarak benimsenmiştir.329
NATO üyesi Türkiye’nin, Washington’un kontrolünde olmayan örgütlerde
yer almaya çalışması önemli bir gelişme olmuştur. Böyle bir dış politika tercihiyle
Türkiye bölgede kendi çıkarlarını gerçekleştirmeye çalışmaktadır. ŞİÖ çerçevesinde
Orta Asya bölgesinde var olan kültürel yakınlık üzerinden olduğu gibi, küresel ve
328
Viktoriya Panfilova, “Samit Tyurkoyazıçnıh Gosudarst Zaverşiksya v Gabale”, <
http://www.vestikavkaza.ru/analytics/Sammit-tyurkoyazychnykh-gosudarstv-zavershilsya-vGabale.html > (18.10.2013).
329
Çağlar Gül Yesevi, “Avrasya’da Güvenliğinin İnşası: Şanghay İşbirliği Örgütü”, Global Political
Trends Center, Nisan 2013, s. 5.
129
bölgesel güvenlik ve savunma alanlarında işbirliğini geliştirerek etkisini artırmayı
amaçlamaktadır. ŞİÖ ülkeleriyle işbirliği üzerinden Orta Asya ve Hazar’ın enerji
kaynaklarının Batı’ya sevkiyatı gibi projelerle transit ülke olarak öne çıkmayı
amaçlamaktadır. ŞİÖ çerçevesinde yeni stratejik projelerde yer almayı ve Orta Asya
ülkeleriyle ticari-ekonomik ilişkilerini geliştirerek Türk yatırımları üzerinden
ekonomik alanda da etkin bir aktör olmaya çabalamaktadır.330
V.
İran’ın Orta Asya Politikası
1.
İran’ın Değişen Dış Politikasında Orta Asya
1991 sonrası İran’ın bölgeye yaklaşımını belirleyen üç temel faktör vardı.
Asıl belirleyici unsur ülkede 1989’dan itibaren değişikliklerdi. 1979’da meydana
gelen İran devrimiyle bölge dengelerini alt üst eden rejim değişikliğinin ardından
revizyona uğrayan İran dış politikası “rejim ihracı” politikası nedeniyle tüm
komşuları tarafından tehdit unsuru haline gelmişti. Ancak 1989-1991 döneminde
İran’ın bölgesel dış politikası belirgin dönüşüm geçirerek dış politikada köklü
değişiklik içine girmiş ve rejim ihracı anlayışını terk etmiştir. Buna neden olansa
Humeyni’nin ölümü ve onun yerine geçen Rafsancani’nin devrimci anlayışı terk
etmesi olmuştur. SSCB’nin parçalanması ve İran’ın kuzeyinde birden çok devletin
ortaya çıkmasıyla birlikte İran bölge ülkelerine karşı dış politikasını ideolojiden
arındırmış, ulusal çıkar ve güvenlik kavramları temel politik tercih olarak ön plana
330
Yuliya Kudtyaşova, “Perspektivı İntegratsii Turtsii v ŞOS v Kaçestve Partnyona po Dialogu”, <
http://www.mgimo.ru/news/experts/document188955.phtml > (10.10.2013).
130
çıkmıştır. Orta Asya’ya yönelik dış politikasında ise işbirliği ve uzlaşıya dayalı
ilişkilerin kurulması için gayret göstermiştir.331
İran Orta Doğu politikasında dini önemli bir araç olarak kullanırken, aynı
yaklaşımı Kafkasya ve Orta Asya’da görmek mümkün değildir. Kendisini bütün
Müslümanların haklarının koruyucusu ve savunucusu olarak tanımlayan dini rejimle
yönetilen İran, Kafkasya ve Orta Asya politikalarında bu misyonundan uzaklaşarak
Çeçenistan sorunu, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan Dağlık Karabağ
Sorunu ve Orta Asya sorunları örneğinde olduğu gibi dini söylemlerini bir kenara
bırakarak
ulusal
çıkarları
ve
stratejik
hesaplarına
göre
dış
politikasını
şekillendirmeye başlamıştır.332
Şii İran’ın, bölgeye yönelik rejim ihracı politikasından vazgeçmesinin bir
diğer nedeni de Orta Asya ülkelerinin Sünni mezhebine dâhil olmalarıdır.333 Ayrıca
Şii İran’ın eski SSCB topraklarına yönelik planlı rejim ihracı girişiminde bulunması
için ne gerekli ne de yeterli araca sahip olmamasına rağmen, bölge devletleri bölgede
yaygınlaşmaya çalışan siyasal İslam’ın arkasında İran’ın olabileceğine dair kuşkular
taşımaya devam etmişlerdir.334
1979’dan sonra İran’ın uluslararası arenadan dışlanması, Tahran’ın dış
politikasının değişmesine neden olmuştur. Orta Asya’da yeni bağımsız devletlerin
331
Atay Akdevelioğlu, “İran İslam Cumhuriyeti’nin Orta Asya ve Azerbaycan Politikası”,
Uluslararası İlişkiler, Cilt: 1, Sayı: 2, Yaz 2004, s. 133.
332
Mehmet
Şahin,
İran
Dış
Politikasının
Dini
Retoriği”,
<
http://www.akademikortadogu.com/belge/ortadogu4%20makale/mehmet_sahin.pdf
>
(19.09.2013). s.15.
333
L. E. Vasilyev, “Politika Mirovıh Derjav v Tsentralnoy Azii i Eyo Vliyanie Na Perspektivı
Razvitiya
ŞOS”,
<
http://www.ifesras.ru/attaches/conferences/2009_round_table_shoss/vasiliev.pdf > s. 28.
334
Atay Akdevelioğlu, op. cit., s. 140.
131
ortaya çıkması İran’ın bu yalnızlıktan kurtulması için bir fırsat olarak görülmüştür.335
Moskova’nın Orta Asya’dan çekilmesiyle ortaya çıkan yeni jeopolitik fırsatları
değerlendirmek isteyen İran, Türkiye’yi hem ABD’nin müttefiki bir rakip güç olarak,
hem de bölge ülkeleriyle tarihsel, kültürel ve dil birliği üzerinden Türkçülük
akımlarını yükselişe geçireceği endişesiyle tehdit olarak algılamıştır.336 Ancak 1995
gibi erken tarihte, Türkmenistan’ın kendi dış güvenliğini garantiye almak amacıyla
Birleşmiş Milletlerden “sürekli tarafsızlık statüsünü” elde etmesi, İran-Türkmenistan
ilişkilerini de belirlenmesinde ve ABD tarafından kuzeyden çevrelenen İran’ın
güvenliği açısından önemli gelişme olmuştur.337
Tahran, Orta Asya’nın yeni cumhuriyetlerinde yaşanan çatışmalar ve
gerginlikler karşısında tarihsel ve jeopolitik avantajlarını kullanarak arabuluculuk
rolünü üslenmeye çalışmıştır.338 Tacikistan’da yaşanan iç savaşta Rusya ile işbirliği
yaparak ortak dil ve kültür bağlarını öne çıkararak kurduğu ilişki sayesinde Tacik
muhalif güçlerinin birleşmesine ve çatışmanın sona ermesinde önemli etki yapan
İran, 1997’de Tacikistan’da barış anlaşmasının imzalanmasında yer alarak Rusya ile
birlikte anlaşmanın garantörlüğü üstlenmiştir.339
İran, Tacik iç savaşının çözümünde oynadığı rol sayesinde iç savaşın sona
ermesiyle Tacikistan’da önemli aktörlerden biri haline gelmiştir. Bundan sonra da
Tacikistan yönetimi üzerinde etkileme gücüne sahip olan Tahran, Tacikistan
335
Mehmet Seyfettin Erol, Arzu Celalifer İkinci, “İran’ın Orta Asya Politikası: İşbirliği Arayışları ve
Güvenlik Sorunları”, Küresel Güç Mücadelesinde Avrasya’nın Değişen Jeopolitiği: Yeni Büyük Oyun,
(der) Mehmet Seyfettin Erol, Barış Yayınları, 2.Baskı, Ankara, 2011, s. 399.
336
Kaan Dilek, “İran’ın Orta Asya Politikaları”,Ahmet Yesevi Üniversitesi, Rapor, Ankara, Eylül
2011, No: 7, s. 44.
337
Dilek, Ibid., s.61.
338
Dilek, Ibid., s. 53-55.
339
L. E. Vasilyev, “Politika Mirovıh Derjav v Tsentralnoy Azii i Eyo Vliyanie Na Perspektivı
Razvitiya ŞOS”,< http://www.ifes-ras.ru/attaches/conferences/2009_round_table_shoss/vasiliev.pdf
>, s. 28
132
muhalefeti Tacikistan İslami Uyanış Partisi üzerinde de bazı etki yapma araçları elde
etmiştir. Bunda doğal olarak ideolojik önceliklerinin yanında dil birliği üzerinden
entegrasyon
sağlayarak
siyasi
amaçlarına
ulaşmaya
çalışmıştır.
Gelecekte
Afganistan’ın da dâhil olduğu bir nevi Tahran-Duşanbe-Kabil etno-kültürel birliğin
kurulmasını hedeflemiştir.340 Azerbaycan dahil, Orta Asya Türk cumhuriyetleri
Türkiye’nin
önderlik
yapmak
istediği
entegrasyon
yıkılmasından hemen sonra başlamış olmasına karşın,
çabalarının
SSCB’nin
Fars dilli ülkelerin
yakınlaşması ise 2000’lerden sonra Tacikistan’ın istikrara kavuşması Afganistan
Taliban rejiminin yıkılmasından sonra başlamış, İran zor jeopolitik şartlar altında
olsa da Pax İranica politikasını uygulama çabasını günümüze kadar sürdürmüştür.341
Taliban’ın yayılmasını hiçbir zaman desteklemeyen İran, Taliban tarafından
da en büyük düşmanı olarak ilan edilmiştir. Taliban’ın 8 Ağustos 1998’de
Afganistan’ın kuzeyindeki Mezar-ı Şerif’i ele geçirmesi sonrası Afganistan’daki Şii
Hazaralıları katletmeleri ve İran’ın Balhe’deki konsolosunu öldürmesi, Tahranın
Afganistan’a müdahale etmek için sınırına asker yığmasına yol açmıştır.342
Taliban rejimi yıkılmış olsa da, Tacikistan ve Afganistan üzerinden Fars
dilini öne çıkararak Orta Asya coğrafyasında politika izlemek isteyen İran’ın
karşısında bazı engeller vardı. Afganistan sadece bir bölümünün Fars dilli olması,
Afgan devlet yapılanmasının Peştun etnik temelli olması ve İran’ı çevrelemek
340
Sergey Mutov, “Tsentralnaya Aziya v Politike Musulmasnkogo Mira”, Rusya Diplomasi
Akademisi, Moskova, 2011, s. 13-14.
341
O. Zakrjevskaya, op. cit., s. 400-401.
342
Kazantsev, Bolşaya İgra s Neizvestnımi Pravilami:Mirovaya Politika i Tsentralnaya Aziya, op. cit.,
s. 209-210.
133
isteyen ABD önderliğinde ISAF güçlerinin Afganistan’da olması, İran’ın Afganistan
politikası sadece etnik Tacikler ve Hazaralılar’la sınırlı kalmasına nende oluyordu. 343
Temmuz 2006’da İran, Tacikistan ve Afganistan, Kabil merkezli üçlü işbirliği
komisyonun kurulması konusunda anlaşmıştır. Belgelerin imzalanması esnasından
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejat “Tacikistan ve Afganistan’ın güvenliği
İran’a bağlı olduğu gibi, İran’ın güvenliğinin de Afganistan ve Tacikistan’a bağlı
olduğunu” açıklamıştır. Tacikistan Devlet Başkanı İmamali Rahmon ise,
komisyonun bölgesel güvenliğin sağlanması ve taraflar arasında askeri-teknik
işbirliğine özel önem vereceğini açıklamıştır. Ancak söz konusu üçlü koalisyon
sadece kağıt üzerinde kalmıştır.344
Orta Asya’da Tacikistan’a yakınlığıyla bilinen İran, Buhara ve Semerkant
üzerindeki Özbekistan ile Tacikistan arasındaki anlaşmazlıklar üzerinde durmaya
çalışmıştır.345 1990’ların sonlarında İran’ın Orta Asya’da etkinliğini artırmak için
Özbekistan İslam Hareketi ile ilişki içerisine girerek örgütün Suudi Arabistan’ın
etkisinden çıkararak kendi kontrolüne almak istemiştir. İran’ın başarısızlıkla
sonuçlanan bu politikası, Özbekistan’ın tepkisini çekmiş, iki ülke ilişkilerinin
olumsuz seyretmesinin en önemli sebebi olmuştur.346
2005 Andican olayları
nedeniyle, Taşkent’in Amerika karşıtı politikası İran ile yakınlaşmasının önünü
343
O. Zakrjevskaya, op. cit., s.401.
S.Mutov, “Politika İrana v Otnoşenii Tsentralnoy Azii”, < http://mir-politika.ru/182-politikairana-v-otnoshenii-centralnoy-azii.html > (18.09.2013).
345
M.S. Erol, A.C.İkinci, op. cit., s.406-407.
346
Saule İsabayeva, “Gde Zakançivayetsya Viyaniye İran ana Tsentralnuyu Aziyu?”, <
http://www.wprr.ru/archives/1805 > (27.09.2013).
344
134
açmasına rağmen, iki ülke ilişkileri günümüze kadar ılımlı bir şekilde devam
etmiştir.347
İran’ın Kazakistan’a yönelik politikasının önündeki en önemli engel,
Astana’nın Washington’la olan yakın ilişkisidir. Kazakistan’ın Rusya ve Çin ile
ilişkilerini geliştirmeye devam etmesi İran ile ilişkilerini etkilemezken, Astana’nın
1999’dan itibaren Kazakistan’ın AGİT zirvesinde Avro-Atlantik Ortaklıktaki rolünün
artırılmasına yönelik dış politika yönü buna engel olmaktadır. Kazakistan’ın ABD ile
askeri ve stratejik alanda gerçekleşen yakınlaşması ve ABD’nin Kazakistan’da
etkisini artırmak için iki ülke arasında askeri ve güvenlik alanında imzalanan
anlaşmalar, İran’ın Kazakistan politikasının önündeki en önemli engel olarak
görülmektedir.348 Özbekistan ve Kazakistan’ın siyasi ve ekonomik kapasiteleri ve
ilerleyen yıllarda İran’ın da yakın ilişkiler içerisinde olduğu Rusya ve Çin gibi
önemli stratejik ortaklarıyla işbirliğinin giderek artması, bu ülkelerin gelecekte ABD
ile olan ilişkilerini sınırlayacağını ve İran ile yakınlaşacaklarını düşünmektedir. 349
Kırgızistan, İran’ın Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerinin en zayıf olduğu ülkedir.
Kırgızistan’da bulunan ABD askeri üssü İran’ın Kırgızistan politikasını belirleyen
faktörlerden biriydi. 2006’da ABD’nin İran’a yönelik askeri operasyon yapılmasında
Kırgızistan’daki üssünü de kullanacağı tahdidi Tahran-Bişkek arasında önemli sorun
haline gelmişti. Ancak Kırgızistan’ın kendi ülkesini İran’a karşı saldırı yapılması için
347
Aleksandr Knyazev, “Regionalnaya Strategiya İrana v Tsentralnoy Azii: Ekolyutsiya i Prioritetı”, <
http://www.knyazev.org/stories/html/chang_200508.shtml > (16.09.2013).
348
Aleksandr Knyazev, “Regionalnaya Strategiya İrana v Tsentralnoy Azii: Ekolyutsiya i Prioritetı”, <
http://www.knyazev.org/stories/html/chang_200508.shtml > (16.09.2013).
349
V.İ.Mesamed,
“İrano-Tsentralnoaziatskie
Otnoşeniya:
Nekotorıe
İtogi”,
<
http://armtoday.info/default.asp?Lang=_Ru&NewsID=37035 > (26.09.2913).
135
bir üs olarak kullandırtmayacağını açıklaması, ülkedeki ABD üssünün varlığını,
Tahran-Bişkek arasında güvenlik sorunun olmaktan çıkarmıştır.350
2.
Hazar Denizi Statüsü ve Enerji Güvenliği
İran’ın Hazar Denizi politikasında öncelikli konu bölgenin enerji kaynaklarının eşit
derecede paylaşılmasıdır. Hazar denizinde diğer kıyıdaş ülkelere göze en kısa kıyıya
sahip olan İran’a %13’lük pay düşmektedir.
Harita 10. Hazar Denizinin İran Kısmı
Kaynak: http://neftegaz.ru/analisis/view/7643 (Erişim Tarihi: 13 Temmuz 2014).
İran Hazar Denizi’nin statüsü ve kaynakların paylaşımı konusundaki tüm
kıyıdaş ülkelerin eşit derecede paylaşılmasını ve %20’lik pay düşmesi gerektiğini
350
Aleksandr Knyazyev, “Regionalnaya Strategiya İrana v Tsentralnoy Azii: Evolyutsiya i Prioritetı”,
< http://www.knyazev.org/stories/html/chang_200508.shtml > (21.09.2013).
136
öne sürmektedir. İran’ın %20 pay elde etmesi durumunda Alov, Araz ve Şarg petrol
sahalarını topraklarına katmış olacak.351 İran’ın Hazar kaynaklarına erişimi, sadece
ulusal sektörler mücadelesinin yanında doğrudan sermaye akışlarını söz konusu
ulusal sahalara çekebilmektir. İran’ın yatırım imkanlarının sınırlı olmasından
yatırımlarının neredeyse tamamı güney yataklarında yoğunlaşmıştır.352
İran’ın Hazar denizindeki enerji diplomasinin diğer bir amacı enerji
kaynaklarının nakliyatı konusunda maksimum kontrolün sağlanması ve bölgesel
farklı enerji boru hattı ve enerji kaynaklarının nakliyatında maksimum yer almaya
çalışmaktır. İran Hazar Denizinde enerji güvenliğinin sağlanması, bölgede enerji
sorunlarının çözülmesi, ABD’nin bölgedeki varlığının sınırlandırılması ve bölge dışı
güçlerin olmadığı kolektif güvenlik sisteminin kurulması, bölgenin enerji
kaynaklarını adil paylaşımı ve enerji yataklarının ortak çıkarılması gibi hedeflerini
hayata geçirilmesi üzerine inşa etmiştir.353
İran tarafından bu amaçların hayata geçirilmesinin en önemli örneği İran
yönetiminin siyasi önem verdiği CROSS (Caspian Sea Oil Swap) projesidir. Bu
projenin özü, Rusya ve Orta Asya (Kazakistan ve Türkmenistan) enerji şirketleri
tarafından İran petrollerini dâhil ederek İran’ın Neka limanına pazarlamasının
gerçekleşmesidir. 2004’te bu proje günde 170 000 varil Hazar petrolünün sevkiyatını
gerçekleştirme kapasitesine yükselmiştir. Ancak şimdilik günde sadece 120 000
varil petrol sevkiyatı yapılmaktadır. Bununla İran yılda 90 milyon dolar gelir elde
etmektedir. CROSS projesini daha da genişleterek ilk etapta günde 370 000 varile
351
Taşkın Deniz, “Enerji Diplomasisi Açısında Siyasallaşan Mekan, Hazar: Statü ve Paylaşım
Sorunu”, Türk Coğrafya Dergisi, Sayı: 62, İstanbul, s. 34.
352
Albert Zulharneyev, “Eneretiçeskiye İnteresı İrana v Kaspiyskom Regione”, <
http://www.pircenter.org/media/content/files/9/13522830960.pdf > (1.07.2014).
353
V.V. Arsenev, “Energetiçeskaya Strategiya İrana v Kaspiyskom Regione”, <
http://www.iimes.ru/rus/stat/2005/09-11-05a.htm > (22.09.2013).
137
çıkarmayı hedefleyen Tahran yönetimi, üçüncü etapta günde 500 000 varil petrol
sevkiyatı yapmayı planlamaktadır. Ancak Neka limanının 1,5 milyon varil petrol
işletme kapasitesine sahip olmasına rağmen, Neka-Pey ve Neka-Tebriz petrol
ağlarının bunu gerçekleştirecek altyapısı sağlanamamıştır.354
Petrol ihracatının % 90 CROS/“swop” sistemleri üzerinden gerçekleştiren
Türkmenistan, yıllık 3,2 milyon ton petrolle toplam CROSS /swop sistemi üzerinden
yapılan sevkiyatın
% 43’üne yakın paya sahiptir.355 Kazakistan CROS/“swop”
sistemi çerçevesinde İran üzerinden tankerlerle gerçekleştirdiği petrol ithalatı yılda 1
milyon ton ile sınırlı kalmaktadır.356
1995’te İran ile Türkmenistan arasında imzalanan anlaşmayla 29 Aralık
1997’de hayata geçirilen 200 kilometrelik Türkmen-İran doğalgaz boru hattı
tamamlanmıştır. 25 sene boyunca devam etmesi planlanan doğalgaz sevkiyatı
başlangıçta yılda 8 milyar metreküp doğalgazı, ilerleyen yıllardaysa kapasitenin 1314 milyar metreküpe kadar çıkarılması amaçlanmıştır. Nisan 2005’te Aşkabat’ta
İran-Türkmen arasında doğalgaz alanında işbirliği anlaşmasıyla 2007’ye gelindiğinde
doğalgaz ihracatı 14 milyar metreküpe kadar çıkarmıştır.357 2010’da Tahran ile
Aşkabat arasında yapılmış anlaşma Dobletabad-Serahs-Hangeran doğalgaz boru
354
V.V. Arsenev, “Energetiçeskaya Strategiya İrana v Kaspiyskom Regione”, <
http://www.iimes.ru/rus/stat/2005/09-11-05a.htm > (22.09.2013).
355
Albert Zulharneyev, “Energetiçeskie İnteresı İrana v Kaspiyskom Regione”, <
http://www.csef.ru/index.php/ru/politica-i-geopolitica/project/-/-/869-irans-energy-interests-inthe-caspian-region > (22.09.2013).
356
Kazakistan
Yejegodno
Eksportiruyev
Çerez
İran
1
mln
Tonn
Nefti”,
<
http://www.oilru.com/news/24614/ > (27.09.2013).
357
İgor
Solovyov,
“Troboprovodnaya
Geografiya”,
<
http://www.turkmenistaninfo.ru/?page_id=6&type=article&elem_id=page_6/magazine_35/290&lan
g_id=ru > (22.09.2013).
138
hattıyla İran Türkmenistan’dan doğalgaz ithalatını yıllık 20 milyar metreküpe kadar
artırmayı amaçlamıştır.358
VI.
Hindistan, Pakistan ve Japonya’nın Orta Asya Güvenlik Politikaları
1.
Hindistan’ın Orta Asya Politikası
Hindistan’ın Orta Asya’da politikasında temel hedefi, Orta Asya’da istikrarın
sağlanması ve enerji ihtiyacının bölgeden karşılanmasıdır. Bu bağlamda bölge
ülkeleriyle ikili ve çok taraflı ilişkilerin geliştirilmesi için teknolojik ve sanayi
alanında işbirliğinin kuvvetlendirilmesi, Orta Asya ülkeleriyle birlikte dini aşırıcılığa
ve terörizme karşı mücadelede işbirliğinin geliştirilerek bölgesel güvenliğin
sağlanması,359
Keşmir sorunu nedeniyle Pakistan’ın “stratejik çevreleme”
politikasının Orta Asya üzerinden engellenmesi de Hindistan’ın bölgeye yönelik
hedefleri arasındadır.360
1991-1992
yıllarında
Özbekistan,
Türkmenistan,
Kırgızistan
Devlet
Başkanlarının Hindistan ziyaretlerinde, Hindistan bölge ülkeleriyle ticari-ekonomik
alanda işbirliği anlaşması ve bilim, teknoloji kültür, gibi alanlarda çeşitli anlaşmalar
imzalamıştır. Orta Asya bölgesiyle ticari ilişkilerini daha da genişletmek amacıyla
1997’te Hindistan, İran ve Türkmenistan arasında uluslararası kara, demir ve transit
yollarının inşa edilmesine ilişkin anlaşmalar yapılmıştır. İran koridorunu kullanarak
358
< http://neftegaz.ru/news/view/98767/ > (29.09.2013).
Tabasum Firdous, “İnirsiativı İndii v Tsentralnoy i Yujnoy Azii: Problemı i Perspektivı”,
Geopolitika, Sayı 19, Moskova, 2013, s. 37.
360
Firdous, Ibid., s. 115.
359
139
Avrupa’ya açılmak isteyen Hindistan, Türkmenistan koridorunu kullanarak Bağımsız
Devletler Topluluğu üyesi ülkelerle ticaretini artırmaya çalışmıştır.361
11 Eylül 2001 sonrası ABD’nin Afganistan müdahalesinin ardından
Hindistan bölge ülkeleriyle güvenlik alanında işbirliğine ağırlık verilmeye
başlamıştır.362 Bu dönem Hindistan’ın Orta Asya politikasını etkileyen bir diğer
nedense Çin’in ekonomik ve askeri gücünün hızla artması ve siyasi ağırlığının tehdit
oluşturmaya
başlamasıdır.
Hindistan’ın
Çin
etkisindeki
ülkeler
tarafından
çevrelenmesine karşı Asya ülkeleriyle işbirliğine gitmiştir. Sürekli çatışma halinde
olan Pakistan’ın kuzeyinde askeri ve stratejik etkisini artırmak istemiştir. Taliban
rejiminin düşmesiyle birlikte Afganistan’da Hindistan’ın etkisini artırması için yeni
alanlar açılmış, Pakistan ile olan rekabetinde Hindistan, Afganistan’daki Taciklerle
ve Afganistan’ın kuzey komşusu Tacikistan ile işbirliğini artırarak güç dengesini
sağlamaya çalışmıştır.363
Hindistan 2000’lerin ilk yarısında Orta Asya ülkeleriyle siyasi diyalogunu
artırmış ve karşılıklı üst düzey ziyaretler sıklaştırılmıştır. 2005’e kadarki dönemde
Türkmenistan dışında Orta Asya ülkelerinin Devlet Başkanları Hindistan’ı ziyaret
etmiş, Haziran 2002’te Hindistan Başbakanı A.B.Vadjpai Kazakistan’ı, Ekim
2003’te ise ilk defa Tacikistan’ı ziyaret etmiştir. Türkmenistan dışındaki diğer Orta
Asya ülkelerinin her biriyle terörle mücadele çalışma heyeti kuran Hindistan, dış
politika temsilcileriyle sürekli danışma toplantıları düzenlemeye başlamıştır.364 Bu
ziyaret sonrası Hindistan, Tacikistan ve Özbekistan ile askeri tatbikatlar
361
İrina Komissina, “İnteresı İndii v Tsentralnoy Azii”, < http://www.novopol.ru/-interesyi-indii-vtsentralnoy-azii-text721.html > (4.01.2014).
362
E.V.Savkoviç, “Razvitiye Otnoşeniy s Gosuarstvami Tsentralnoy Azii v 1990-2000-e gg. İ
Pozitciya Kitaya”, Vestnik, Sayı 3, 2012, s. 115-116.
363
F.Troitskiy, “Politika İndii v Tsentralnoy Azii(2001-2012 gg.)”, Vestnik, Sayı: 375, 2013, s. 106.
364
Ibid., s. 106.
140
gerçekleştirmiş, Kazakistan’ın Hazar Denizindeki filosunun güçlendirilmesi için
finansal destek sağlayacağı gündeme gelmiştir.
Kazakistan Devlet Başkanı
Nursultan Nazarbayev ise, Hindistan’ın resmi olarak Şanghay İşbirliği Örgütü’ne
katılmasını teklif etmişti.365
2001’de Şanghay İşbirliği Örgütü’nün kuruluşu sürecinde taraf ülkelerin
çoğunun Hindistan’ın örgüte kurucu üyesi olarak katılmasını desteklemiş olmasına
rağmen, Hindistan bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümünde sorumluluk üslenmek
istememiştir. Afganistan’da Taliban rejimine karşı Kuzey İttifakı üzerinden politika
yürütmek isteyen Hindistan, bu alanda da hem Rusya hem de Orta Asya
Cumhuriyetleriyle ikili ilişkiler çerçevesinde işbirliğini artırma yoluna gitmiştir.366
2002’de Hindistan ile Tacikistan arasında yapılan askeri işbirliği anlaşmasıyla
Tacikistan Hindistan’ın Orta Asya’daki jeo-stratejik ortaklarından biri haline
gelmiştir. 2002’de Hindistan, Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’nin 25 kilometre
uzaklığındaki
“Ayni”
havaalanını
70
milyon
dolar
harcayarak
yeniden
yapılandırmıştır. ABD ve Rusya’nın da Tacik hükümetiyle pazarlığını yürüttükleri
Ayni havaalanında Hindistan 150-200 kişilik mühendis askerlerden oluşan personel,
askeri uçak ve helikopterler bulundurmaya başlamıştır.367 Hindistan’ın Ayni
havaalanında askeri üs edinmesiyle, Afganistan’ın kuzeyini, hava kuvvetleriyle hava
savunma sistemlerinden yoksun olan Çin’in Tibet ve Uygur bölgesi gibi batı
sınırlarını ve Pakistan’ın kuzey bölgelerini kontrol edebilme imkânını elde etmeyi
365
M.T. Laumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politopogii i Mirovoy Geopolitike, KİSİ, Cilt: 5,
Almatı, 2009, s. 196.
366
Ajay Patnaik, “Sravnitelnıy Analiz Politiki İndii i Kitaya v Tsentralnoy Azii”, OSCE Academy,
Kasım 2011, s. 8-9.
367
Andrey Korbut, “Vosduşnıy Boy za Ayni”, < http://vpk-news.ru/articles/5456 > (08.01.2014).
141
amaçlamıştır.368 Pakistan’ı Afganistan’da dengeleyecek ve Orta Asya’da siyasi
pozisyonunu güçlendirecek olan ve 2006’da Hindistan tarafından kullanılması
beklenen Ayni askeri üssü, Tacikistan’ın kendisinden başka bir gücün etkisi altına
girmesini istemeyen Rusya tarafından engellenmiştir.369
Hindistan, Pakistan’ın Taliban sayesinde Afganistan üzerinde sağladığı
etkisini dengelemek için, Taliban’a karşı olan “Kuzey İttifakını” desteklemiş,
Tacikistan’ın Afgan sınırının yakınlarındaki Farhor yerleşim biriminde “Kuzey
İttifakı”nın savaşçılarının tedavisi için 2001’de askeri hastane inşa etmiştir.
Benzerini Hindistan 2011’de Hindistan Hava Kuvvetleri Komutanı Mareşal Kishen
Kumar Nakhor’un, Duşanbe ziyareti sırasında Tacikistanlı subayların tedavisi için
askeri hastane inşa edilmesi kararı alınmıştır.370
Temmuz 2011’de Hindistan Savunma Bakanı A. K. Antony’nin Kırgızistan’ı
ziyaretinde, Kırgızistan ile ortak Yüksek Askeri Araştırmalar Merkezinin kurulması
ve Kırgız askerlerinin Birleşmiş Milletler Barış Gücü operasyonlarında görev
yapabilmeleri için eğitim sağlanması için inisiyatif üstlenmek istediği planlarını
açıklamıştır.371
Ocak 2009’da Hindistan ile Kazakistan arasında Stratejik Ortaklık
Deklarasyonu’nun imzalanmasıyla başlayan ve Nisan 2011’de 2011-2014 dönemini
kapsayacak olan kalkınma planının imzalanmasıyla enerji, siber güvenlik, uzay ve
368
“İndiyskie Voennıe Razmestili Svoyu Avitsiyu na Tadjikskom Aerodrome Ayni”, <
http://www.news-asia.ru/view/2251 > (08.01.2014).
369
Joshua
Kucera
,
“Why
is
Tajikistan's
Ayni
Air
Base
Idle?”,
<
http://www.eurasianet.org/node/61503 > (08.01.2014).
370
Joshua
Kucera
,
“Why
is
Tajikistan's
Ayni
Air
Base
Idle?”,
<
http://www.eurasianet.org/node/61503 > (08.01.2014).
371
Joshua Kucera, “India’s Central Asia Soft Power”, < http://thediplomat.com/2011/09/indiascentral-asia-soft-power/ > (08.01.2014).
142
diğer alanlarda işbirliği amaçlanmıştır. Hindistan’ın “ONGC Videsh Limited” şirketi
Kazakistan’ın Hazar denizi kıyısındaki Satpayev petrol yataklarının işletilmesi için
% 25’lik hissesini satın alarak Orta Asya’da Rusya, ABD, AB ve Çin gibi önemli
oyuncularla rekabet edebilir pozisyon elde etmiştir.372
17 Mart 2005’te Şanghay İşbirliği Örgütü’nde gözlemci statüsü elde eden
Hindistan, 16 Mayıs 2011’de Kazakistan’ın başkenti Astana’da gerçekleşen Şanghay
İşbirliği Örgütü Zirvesi’nde örgüte tam üyelik için başvurmuştur. Ancak Örgütün
Haziran 2010 Taşkent Zirvesinde örgüte üye olunmanın koşullarına ilişkin alınan
karara “aday ülkelerin silahlı çatışma halinde olmaması” şartının eklenmesiyle
Hindistan’ın Şanghay İşbirliği Örgütüne katılarak Avrasya kıtasında stratejik
pozisyonunu artırmasının önünde önemli bir engel teşkil etmiştir. Keşmir sorunu
nedeniyle Pakistan’la çatışma halinde olması, Pakistan ile ittifak ilişkisi içerisinde
olan ve toprak sorunu yaşayan tarihsel rakibi Çin’in Hindistan’ın üyeliğini bloke
etmesi,
Hindistan’ın ŞİÖ üzerinde Orta Asya ülkeleriyle stratejik işbirliğini
artırmasının önemli derecede sınırlayan diğer bir nedendir.373
Hindistan’ın Orta Asya stratejisi çoğu parametrelerde ABD ile benzerlik
taşımıştır. Bölge istikrarının sağlanmasının yanında, uzun vadede bölgede önemli rol
alabilmek için uygun ortam hazırlamaya çalışan Hindistan, ekonomik, askeri-siyasi
işbirliğinin yanında, giderek artan enerji ihtiyacını karşılamak için, Orta Asya enerji
372
“İndiya
i
Kazakistan
Usilivayut
Strategiçeskoe
Partnyorstvo”,
<
http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1305212580 > (08.01.2014).
373
Richard
Weitz,
“The
SCO's
Expansion
Dilemma”,
<
http://www.worldpoliticsreview.com/articles/10668/global-insights-the-scos-expansion-dilemma >
(10.01.2014).
143
kaynaklarına ulaşılması için gereken koridorların inşa etme ihtiyacını beraberinde
getirmiştir.374
Hindistan’ın
Orta
Asya
stratejisinde
en
önemli
çıkışlarından
biri
Türkmenistan-Afganistan,-Pakistan-Hindistan (TAPI) projesine katılması olmuştur.
Trans-Afgan Doğalgaz Boru Hattı olarak da bilinen proje ilk defa 1993’te ABD’nin
Orta Asya ve Güney Asya’da etkisini artırması için ortaya atılan proje ile gündeme
gelmişti. 1680 kilometrelik doğalgaz boru hattı Türkmenistan’ın 1,7 ile 4,5 trilyon
metreküp arasında doğalgaza sahip Dovletabad yatağının Afganistan üzerinden
Pakistan ve Hindistan’a ulaştırılması bekleniyordu. 30 Mayıs 2002’de tekrar
gündeme gelen projenin hayata geçirilmesi için Afganistan, Türkmenistan ve
Pakistan’ın arasında İslamabad’da “Türkmenistan-Afganistan-Pakistan Doğalgaz ve
Petrol projesine ilişkin” anlaşma imzalanmış, koordinasyon sağlamak için ise taraflar
Enerji Bakanlıklarında idare komitesi kurmuşlardır. 15 Temmuz 2005’te resmi
olarak TAPI projesine katıldığını ilan eden ve Türkmen doğalgazının en büyük
ithalatçısı
olacağı
düşünülen
Hindistan,
Pakistan’a
bağımlı
hale
gelmek
istemediğinden ve Afganistan’da meydana gelen risklerden dolayı TAPI projesine
büyük önem vermemektedir.375
Hindistan Orta Asya politikasını, Rusya ile olan ortaklık; Çin’in Orta
Asya’daki varlığı; Hindistan’ın Batı ve ABD ile yakınlaşması; Pakistan ile rekabeti;
İslami terörizmin giderek yayılması; Hindistan’ın Orta Asya’da enerji ve ticari-
374
M.T. Laumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politopogii i Mirovoy Geopolitike, op. cit.,
s.194.
375
“M. Morozova, “Transafganskiy Gazoprovod: Priçinı i Perspektivı Realizatsii Proekta”, <
http://www.iimes.ru/?p=7013 > (09.01.2014).
144
ekonomik çıkarlar gibi faktörler çerçevesinde yürütmüştür.376 Orta Asya’da
ekonomik, askeri-stratejik ve jeopolitik olarak var olabilmesi için, Hindistan’ın
Rusya ile ilişkileri, bölgedeki büyük ulaşım ve enerji projelerinin hayata geçirilmesi
ve bazı objektif jeopolitik durum ve coğrafya gibi faktörlere bağlı olarak
gelişecektir.377
Afganistan’ın
geleceğiyle
ilgili
belirsizlikler,
ABD’nin
Afganistan’dan çekilmesiyle ülkenin istikrarının sağlanmasının daha zor hale
gelmesi, Hindistan’ın Afganistan’da Pakistan ile olan rekabetini daha da
keskinleştirecektir. Orta Asya’nın coğrafi olarak Hindistan’dan uzak olması
Hindistan’ın Orta Asya politikasını olumsuz etkileyen faktörler olacaktır. Taliban’ın
etkisinin Afganistan’da artmasıyla birlikte etki alanı Afganistan’ın kuzeyiyle sınırlı
kalacak olan Hindistan’ın, Pakistan ile olan rekabetinde başarılı olabilmesi Orta Asya
ile ilişkilerine bağlı olacaktır.378
2. Pakistan’ın Orta Asya Politikası
Orta Asya bölgesinde merkezi rol oynamaya çalışan önemli ülkelerden biri de
Pakistan olmuştur. Orta Asya her zaman Pakistan’ın jeopolitik çıkar alanında yer
almıştır. Pakistan’ın Orta Asya ülkeleri arasında 2001 yılının sonuna kadar en önemli
sorun Afganistan meselesi olmuştur. O döneme kadar Afganistan’da iktidarda olan
Taliban’ın Orta Asya rejimleri için en büyük güvenlik tehdidini oluştururken,
376
A.A. Kazantsev, “Bolşaya İgra” s Neizvestnımi Pravilami: Mirovaya Politika i Tsentralnaya Aziya,
op. cit., s, 236-240.
377
M.T. Laumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politopogii i Mirovoy Geopolitike, op. cit., s.
199.
378
E.F.Troitskiy, “Politika İndii v Tsentralnoy Azii(2001-2012 gg.)” op. cit.,, s.108.
145
Taliban’ın en önemli destekçisi ve müttefikinin Pakistan olması, Pakistan’ın Orta
Asya ülkeleriyle ilişkilerini olumsuz etkilemekteydi.379
1990’ların başlarında Pakistan bölge politikasını “İslam” faktörü üzerinden
gerçekleştirmeye çalışmış, ancak bölge ülkelerinin laik rejimler tarafından
yönetiliyor olması, Pakistan’ın bu politikasını geçersiz kılmıştır. 1990’larda
Afganistan üzerinden Orta Asya ülkelerini tehdit eden silahlı radikal İslami grupların
sorumlusu Pakistan olarak görülmüştür. Bu durum Orta Asya ülkelerinin Pakiztan’la
soğuk ilişki içerisinde olmalarına neden olmuştur. Taliban rejiminin yıkılması
Pakistan’ın Afgansitan üzerindeki etkisini kırmış olsada, Orta Asya ülkeleriyle
işbirliğini geliştirmesi için bir fırsat olmuştur.380 Pakistan ile Orta Asya ülkeleri
arasında siyasi ve güvenlik alanlarından işbirliği kuvvetlenmeye başlamıştır. Pakistan
ile ilişkilerini Afganistan meselesine bağlayan bölge ülkelerinin, öncelikli
beklentileri Afganistan’da barış ve istikrarın sağlanması, dini aşırıcılığa, terörizm,
yasadışı silah ve uyuşturucu ticaretine karşı mücadelenin kazanılması olmuştur. Bu
bağlamda Pakistan, Özbekistan ve Kazakistan ile yakın ilişki içerisine girmiş, Ocak
2001’de Özbekistan ile imzaladığı anlaşmayla Özbek rejimine karşı mücadele eden
Özbekistan İslam Hareketi liderleri ve üyelerinin yakalanması, tutuklanması ve iade
edilmesinde Taşkent’e destek vermeyi taahhüt etmiş,
taraflar karşılıklı bilgi ve
istihbarat paylaşılması konusunda uzlaşmıştır. Mart 2005’te Pakistan ile Özbekistan
arasında uluslararası terörizme karşı mücadelede işbirliği anlaşması imzalamış,
379
M.T. Laumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politopogii i Mirovoy Geopolitike, op. cit., s.
200.
380 380
M.T. Laumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politopogii i Mirovoy Geopolitike, op. cit., s.
200-201.
146
Pakistan 2005’te Özbekistan’da meydana gelen Andijan olaylarında Taşkent
yönetimini desteklemiştir.381
Hindistan’ın Orta Asya’da her hangi bir askeri varlığına karşı çıkan ve
Hindistan’ın Orta Asya’da atacağı her adımı kendine karşı bir dış politika hamlesi
olarak gören Pakistan, 15 Haziran 2006’da Hindistan ile birlikte Şanghay İşbirliği
Örgütüne gözlemci statüsünü elde etmiştir. ŞİÖ çerçevesinde Avrasya’nın doğusu ile
batısını birbirine bağlayan kıtalar arası bir ilişkiler sisteminde kendisine merkezi rol
biçmeye çalışan Pakistan, örgüt içerisinde yer alarak Orta Asya’nın dünya
denizlerine açılabileceği bir kapı rolünü üstlenmeyi amaçlamaktadır. Aynı şekilde
Pakistan, örgütün bölgesel güvenliğin sağlanması için faaliyet gösteren ve Orta Asya
ülkelerinde yer aldığı Bölgesel Anti-terör Yapılanması (RATS) gibi yapılar
içerisinde yer alma imkânı elde edebilmiştir.382
Pakistan’ın Orta Asya politikasında bölgenin enerji kaynaklarından
yararlanmak öncelikli dış politika hedefleri arasında olmuştur. Pakistan’ın bölge
ülkeleri arasında ticari- ekonomik ve enerji alanında en önemli ortağı doğalgaz boru
hattı projesi nedeniyle Türkmenistan olmuştur. Aralık 2002’de Türkmenistan,
Afganistan ve Pakistan liderleri arasında Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta TransAfgan Doğalgaz Boru Hattının inşası için hükümetler arası anlaşma imzalanmıştır.
Türkmen doğalgazının Pakistan’a ulaştırılması ilk defa 1995’te Türkmenistan
hükümeti, Amerikan UNOCAL ve Suudi Arabistan Delta Oil şirketleri arasında
imzalanan anlaşmayla başlamıştır. Trans-Afgan Doğalgaz Boru Hattı projesinin
381
“Politika Pakistana v Tsentralnoy Azii” < http://analitika.org/ca/geopolitics/10332006122722321142.html > (12.01.2014).
382
V.N.Moskalenko, “Pakistan i ŞOS”, < http://www.iimes.ru/rus/stat/2006/27-06-06.htm >
(12.01.2014).
147
hayata geçirilmesi için Pakistan hükümeti, Afganistan’da mücahitler ve bölge
komutanları arasında yaşanan iş savaşı sona erdirmesi ve ülkeyi birleştirmesi için
Taliban hareketini örgütlemiş ve “sert güç” olarak Afganistan’a müdahale etmesini
sağlamıştır. Taliban yönetimi 2001’de ABD’nin müdahalesine kadar TAP (TAPI)
projesini desteklemiştir.383
ABD’nin
Afganistan
müdahalesi
ve
Taliban’ın
iktidardan
uzaklaştırılmasından sonra, 2002’de Türkmenistan, Afganistan ve Pakistan, TAPI
projesiyle ilgili bir anlaşma imzalamışladır.384
Yıllık 51,3 milyar m3 doğalgaz
tüketen Pakistan, artan nüfusu ve hızla sanayileşmeye çalışması nedeniyle
Türkmenistan’dan günde 35 milyon m3 doğalgaz ithal etmeyi planlanmaktadır.385
Kasım 2011’de Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbangulı Berdimuhamedov ile
Pakistan Devlet Başkanı Asif Ali Zardari İslamabad’da “bölge ülkelerin enerji
güvenliğinin sağlanması ve ekonomilerinin güçlendirilmesi için tarafların TransAfgan
botu
hattının
altyapısının
inşa
edilmesine
ilişkin”
ortak
bildirge
imzalamışlardır.386
Ancak, Trans-Afgan (TAPI) boru hatlarının hayata geçirilmesinin önünde bir
takım engeller söz konusudur. Doğalgaz boru hattının Pakistan’ın Belujistan
bölgesinden milliyetçiliğin giderek yükselmesi radikal İslami hareketlerinin
güçlenmesi,
projenin güvenliğini tehdit etmesi nedeniyle yapılan görüşmeleri
383
Aleksey
Kuznetsov,
“Tretiy
Rausd
“Bolşoy
İgrı””,
<
http://www.odnako.org/almanac/material/show_21188/ > (12.01.2014).
384
Fırat Purtaş, “Orta Asya ile Güney Asya Arasında Modern İpek Yolu Projesi”, Ahmet Yesevi
Üniversitesi, (Rapor), Ankara, 2011, s.27.
385
Betül Buke Karacin, “Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan Doğalgaz Boru Hattı Projesi”,
<
http://www.usakgundem.com/yorum/378/t%C3%BCrkmenistan-afganistan-pakistan-hindistando%C4%9Falgaz-boru-hatt%C4%B1-projesi.html > (21.03.2014).
386
“Türkmenistan i Pakistan Hotyat Uskorit Stroitelstvo Transafganskogo Gazoprovoda”, <
http://www.newskaz.ru/economy/20111115/2124963.html > (12.01.2014).
148
sonuçsuz bırakmaktadır. Pakistan’da doğalgaza olan talebin artmasına rağmen hem
Pakistan’da hem de Afganistan’da ihraç edilen doğalgaza olan talebin hala düşük
seyretmesi sorunlu konulardan biri olmaktadır. Keşmir sorunu nedeniyle Hindistan
ile savaş halinde olan Pakistan, Afganistan’da da Hindistan’la olan rekabeti ve
Hindistan-Afganistan işbirliğinin Hindistan’ın Afganistan’da etkisini artıracağı
endişesiyle TAPI projesinin hayata geçirilmesine daha temkinli bakmaktadır.387
3.
Japonya’nın Orta Asya politikası
Japonya’nın dış politikada çıkar alanı geleneksel olarak Asya-Pasifik
bölgesidir. Ancak dünyada oluşan yeni jeopolitik ortam Japonya için yeni alanlar
açmaya başlamıştır. Dünya ekonomisinin önemli merkezlerinden biri olan Japonya,
Orta Asya üzerinden Asya-Pasifik bölgesinin genişletilmesi ve Japonya’yı Avrupa ile
bağlayan yeni bir ulaşım ağının oluşturulmasını amaçlamıştır. Bu bağlamda Japonya
kontrolünü kendi elinde bulundurduğu Asya Kalkınma Bankası üzerinden bölgedeki
demir yolları, oto yolları, havalimanları gibi ulaşım ağlarının ve altyapı projelerinin
doğrudan ya da dolaylı olarak en önemli yatırımcısı olmuştur.388 Japonya SSCB’nin
yıkılmasından sonra bağımsız olan Orta Asya Cumhuriyetleriyle diplomatik
ilişkilerini 1993 gibi geç bir tarihte başlatmış, dört sene sonra da 1997’te yeni bir
stratejik hamle yaparak “İpek Yolu Diplomasisi” projesiyle Orta Asya’da
pozisyonunu kuvvetlendirmeye çalışmıştır. Bu çerçevede Japonya’nın Orta Asya’ya
387
Yu.P. Laletin, “Transafganskiy Gazoprovod Kak Faktor İntegratsii Afganistana v Bolşuyu
Voskochnuyu Aziyu: Sravnitlnıy Analiz Argumentov Sravnitelnaya Politika,” Pro Er Contra”, Sayı:
1, 2010, s. 164.
388
A.A. Kazantsev, “Bolşaya İgra” S Neisvestnımi Pravilami: Mirovaya Politika i Tsentralnaya
Aziya, op. cit., s. 235.
149
özellikle de Kazakistan ve Özbekistan’a 2 milyar dolarlık uzun vadeli kredi ve 600
milyon dolar değerinde hibe sağlamıştır.389
Japonya’nın dış politikasını olduğu gibi Orta Asya politikasını belirleyen en
önemli faktörlerden biri Batı ile olan tarihsel ilişkisidir. ABD, Japonya ve Avrupa
Birliği dünyanın siyasi, ekonomik ve finansal merkezleri olmakla birlikte birbiriyle
güçlü ittifak ve ortaklıklarla bağlı olan ilişkileri bulunmaktadır. Japon-Amerikan
Güvenlik Anlaşması çerçevesinde ittifak ilişkisi, güvenlik alanında ABD’ye olan
bağımlılığının devam etmesi, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonrada JaponAmerikan ilişkisi genişlemeye ve dönüştürülmeye devam etmiştir. Bunu belirleyen
en önemli nedenlerden biri olan Çin’in yükselişi ve Çin’in çevrelenmesinde ABD ile
birlikte hareket etme zorunluluğuydu. Çin’i çevreleme politikası ve bu yönde ABD
ile yapılan işbirliği Rusya, Çin ve ABD’nin çıkarlarının kesiştiği Orta Asya’da
kendisini göstermeye başladı.390
Orta Asya’da ABD ile paralel politika yürüten Japonya, Afganistan
operasyonu için ABD’ye askeri üs sağlayan Özbekistan, ABD tarafından stratejik
müttefik ilan edilmiş ve Mart 2002’te ABD ile Özbekistan arasında Stratejik Ortaklık
Antlaşması imzalanmıştır. Temmuz 2002’te Japonya, ABD ile benzeri bir şekilde
daha önce Orta Asya ülkeleriyle hiç yapmadığı “Stratejik Ortaklık Anlaşması” ve
“Japonya ile Özbekistan arasında ekonomik ve siyasi bağların derinleştirilmesine
ilişkin anlaşma” gibi iki önemli anlaşma imzalamıştır. ABD’nin Afganistan
operasyonunda bölge ülkeleri arasında en önemli destekçisi olan Özbekistan’a
389
“İnitsiativı Yaponii v Tsentralnoy Azii”, < http://easttime.ru/analitic/2/9/248.html >
(15.01.2014).
390
Essen Usubaliyev, “Politika Yaponii v Tsentralnoy Azii- Geopolitiçeskiy Aspekt”, <
http://easttime.ru/analitic/2/9/150.html > (15.01.2014).
150
Japonya bu çerçevede 1,6 milyar dolar yatırım yapmış, 200 milyon dolar karşılıksız
maddi destekte bulunmuştur.391
2004’te “Orta Asya Artı Japonya” projesi ile bölge ülkelerinin ulaşım
ağlarının, madencilik ve imalat sanayisinin gelişmesi için ekonomik yardımlar
yapılması öngörüşmüş, Haziran 2006’da “Barış ve İstikrar İçin Orta Asya’nın
Dönüşümü” adını alan yeni politikasıyla Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerin ileri düzeye
çıkarılması amaçlanmıştır. Japonya’nın bu politikasının temel hedefi uzun vadeli
Hazar denizinin enerji kaynaklarının Afganistan üzerinden Hint Okyanus limanlarına
ulaşılmasında yeni nakliyat yollarının yaratılması ve bunların güvenliğinin
sağlanması olmuştur.392 Orta Asya’nın enerji kaynaklarının dış piyasalara aktarılma
güvenliğini Afganistan’daki istikrara bağlı olarak gören Japonya, ABD’den sonra
Afganistan’a en fazla maddi yardım yapan ülke olmuştur.393
ABD’nin “Büyük Orta Asya” projesi, “Büyük İpek Yolu” projesi Japonya’nın
“Orta Asya Artı Japonya” ve “Batış ve İstikrar Koridorları Olarak Orta Asya”
projelerinin temellerini oluşturmuş ve paralellik taşımıştır. Bu konseptlerin ilk amacı
Afganistan’ın Orta Asya’ya ekonomik entegrasyonunun sağlanması, ikincisi ise,
Japonya ve ABD tarafından Rusya ve Çin’in çevrelenmesiydi. Bu projelerin üçüncü
amacı, enerji sistemlerinin ve ulaşım ağları (demir yolları, kara yolları, petrol ve
391
İvan Muravyov, “Kerimov v Sakure. SŞA Otdayut Uzbekistan na Okup Yaponii”(İtogi Vizita)”, <
http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1028091300 > (16.01.2014).
392
E.Y.Usubaliyev, “O Vozmojnoy Novoy Roli Japonii v Tsentralnoy Azii”, <
http://easttime.ru/analitic/2/9/94.html > (15.01.2014).
393
Japonya, 2007’de 1,25 milyar dolarla ABD’den sonra Afganistan’a en fazla finansal yardım yapan
ülke olmuştur. Esen Usubaliyev, “Rol Yaponii v Tsentralnoy Azii: Vozmojna li Npvaya Organizatsiya
Po
Bezopasnoti
v
Regione”,
<
http://analitika.org/kyrgyzstan/kg-foreign-affairs/6620100606044019703.html > (17.01.2014).
151
doğalgaz boru hatları) üzerinden Orta Asya’nın iç entegrasyonunun sağlanarak
bölgenin “tek parça” halinde küresel sisteme dâhil edilmesiydi.394
1990’lar boyunca Orta Asya enerji kaynaklarını Türkmenistan-Çin-Japonya
doğalgaz boru hattı projesi üzerinden elde etmeyi planlayan Japonya, 2001’de
Afganistan operasyonu, Şanghay İşbirliği Örgütünün kurulması ve Japonya- Çin sınır
sorunları gibi gelişmeler nedeniyle, ABD’nin Orta Asya politikasına paralel olarak
Türkmen doğalgazının Afganistan ve Pakistan üzerinden Hint Okyanusuna
sevkiyatını ve Afganistan’ın bölge ekonomisine entegrasyonunu desteklemeye
başlamıştır.395
Ham petrol ihtiyacının neredeyse tamamını ithal eden ve bunun da % 90’ını
Orta Doğu’dan karşılayan Japonya, enerji güvenliğini sağlamak amacıyla
hidrokarbon kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışmıştır. Orta Asya ve Kafkasya
ülkelerinin enerji kaynaklarını uluslararası piyasalara taşıma politikalarıyla Japonya
enerji ihtiyacının bir bölümünü bu bölgeden karşılamak istemiştir.396
394
Nadejda Tatkalo, “Yapono-Amerikanskiye Geopolitiçeskiye Kontseptsii Dlya Tsentralnoy Azii”, <
http://easttime.ru/analytics/tsentralnaya-aziya/yapono-amerikanskie-geopoliticheskiekontseptsii/5624 > (17.01.2014).
395
Tatkalo, Ibid.,
396
Japon enerji firmaları ülkenin enerji çıkarları doğrultusunda bölgede enerji projelerinde yer almaya
başlamışlardır. Hazar Denizinin güney yataklarında Itochu Oil Exploration %10 ve Inpex Corp %3,92
paya sahiptir. Japon Hükümeti destekli Inpex Kazakistan’ın Kaşagan petrol yataklarında %8,33 paya
sahiptir. Itochu ve Inpex şirketleri Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı projesinde %3,4 ve %2,5’lik paylarla
projede
yer
almıştır.
“Vtorjeniye
Japonii
v
Tsentralnuyu
Aziyu”,
<
http://easttime.ru/analitic/2/9/49.html > (16.01.2014).
152
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
RUSYA FEDERASYONU’NUN ORTA ASYA POLİTİKASINDA GÜVENLİK
BOYUTU
I.
Çarlık Rusyası ve Sovyetler Birliği Dönemleri
Çarlık döneminde Rusya’nın Orta Asya’ya yayılmasının en önemli
nedenlerinden birisi coğrafi yakınlık ve bölgenin jeopolitik konumudur. Rusya’nın
18-19. Yüzyıllarda, yaşadığı doğu işgalleri, öncelikle askeri-stratejik motivasyonlara
bağlı olarak, sınırlarda istikrarın sağlanmasının zorunluluğu olmuştur. Orta Asya’nın
Çarlık devletinin temel yapısına dâhil edilmesiyle ülkenin Asya kıtasında güvenliğin
ve siyasi istikrarın öncelikli faktör olarak görülmüştür.397 Bu dönem gelişen “doğal
sınırlar” teorisi Orta Asya’ya doğru hareketin tarihin doğal süreci olarak açıklanmaya
çalışılmış, her devletin kendi sınırlarını koruması gerektiğini, dolayısıyla ülkeyi
koruyabilecek yeni sınır çizgileri oluşturulmak istenilmiştir. Bu bağlamda Rus
devleti ülkenin askeri-stratejik konumunu istikrarlı bir hale getirmek için dağlar,
nehirler ya da güçlü devlet yapılanması gibi doğal sınırlar oluşturmayı
amaçlamıştır.398
Rusya’nın Orta Asya bölgesine yayılmasının en önemli diğer bir sebebi ise
İngiltere ile yürütülen “Büyük Oyun” mantığı ve rekabetiydi. Bu rekabet üzerinde
Orta Asya'nın güney bölgelerinde kontrolü ele geçiren İngiltere’nin bölgeye yönelik
397
K.A. Suteeva, “Russkiye Voyennıye İstoriki XIX v. O Priçinah i Motivah Dvijeniya Rossii Na
Voskok ( v Srednyuyu Aziyu i Yujnıy Kazakistan)”, Tsentralnaya Aziya i Sibir. Pervıe Nauçnıye
Çteniya Pamyati E. M. Zalkinda. 14 Mayıs 2003, s.104-105.
398
A.V. Kuznetsova, “M. İ. Venyukov o Metodah Osvoeniya Russkogo Turkistana”, Tsentralnaya
Aziya i Sibir. Pervıe Nauçnıye Çteniya Pamyati E. M. Zalkinda. 14 Mayıs 2003, s.117-118.
153
askeri-siyasi ve ekonomik etkisini engellemek ve Orenburg ile Sibirya’nın savunma
çizgisinin sağlanması için 1863’te Buhara, Hiva ve Kokan Hanlıklarının ele geçirme
kararını alıyor.399
Rusların Maveraünnehir’deki400 ilerlemesi 1855’teki Kırım Savaşı’nın
yenilgisinin hem sebebi, hem de sonucu olmuştur. Rusya İmparatorluğu bu zamana
kadar Kokant Emirliği’ne bağlı olan Büyük Orda’yı 1847’de kendilerine bağladıktan
sonra, ellerinde tuttukları şimdiki Kazakistan toprakları üzerinden Orta Asya’nın
güneylerine yayılmaya başlamıştır. İlk önce Kokand’a saldırarak 1860’ta Pişpek’i
(şimdiki Bişkek), 1864’te Çimkent’i ve 1865’te Taşkent’i, 1868’de Buhara’yı
yenerek yaptığı barış antlaşmasıyla Semerkand’ı ele geçirir ve Semerkand’dan
Pamir’e kadar olan Doğu Buhara’yı kontrol altına alır. 1869’da Kafkaslar üzerinden
bugünkü Türkmenistan’ın olduğu Hive topraklarını ele geçirerek, 1876’da Kokand’ı
tamamen ilhak etmesi ve 1898’de Transhazar Vilayeti’ni de kontrol altına aldıktan
sonra İran, Afganistan ve Hindistan sınırlarına kadar inmiş, güney Asya’daki dış
sınırlarını maksimuma çıkardıktan sonra, Hindistan’ı kontrol eden İngiltere ile
arasında tampon bölge olarak Afganistan belirlemiştir.401
399
A.İ. Andreev, “Neisvestnaya Stranitsa iz İstorii Bolşoy İgrı: Delo o Posılke Russkogo Agenta v
Tibet (1869-1873)”, Ariavarta, 1999, s. 120-121.
400
Maveraünnehir, Orta Asya/Türkistan bölgesinin Ceyhun(Amu Derya) ve Seyhun(Sir Derya)
nehirleri arasında bugünkü Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan topraklarının bulunduğu ve
Semerkand ve Buhara gibi tarihsel İslam merkezlerinin olduğu coğrafik alandır.
401
Olivier Roy, Yeni Orta Asya: Ya da Ulusların İmal Edilişi,(çev), Mehmet Morali, Metis Yayınları,
3. Baskı, İstanbul, 2009, s. 65-66
154
Harita: 11. Çarlık Rusyasının Orta Asya’yı İşgal Haritası
Kaynak: http://www.ido.rudn.ru/nfpk/hist/hist11.html (18 Temmuz 2014).
Birinci Dünya Savaşı, 1917’deki Şubat ve Ekim Devrimleriyle birlikte Rusya
İmparatorluğu parçalanma sürecine girmiştir. İmparatorluğun batı sınırlarında
(Polonya, Finlandiya, Ukrayna, Belarus, Baltık ülkeleri), Kafkasya’da (Azerbaycan,
Gürcistan ve Ermenistan), doğu sınırlarında (Uzakdoğu Cumhuriyeti) olduğu gibi,
güney sınırlarında da Türkistan, Buhara ve Hive bağımsız devletler olarak bir süre
varlıklarını devam ettirmiştir. Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Halklar
Komiseri Stalin ile birlikte, diğer bölgelerde olduğu gibi, 1922’de Türkistan’ın,
1924’te Hive ve Buhara’nın bağımsızlıklarına son verilerek yeni kurulan SSCB’ye
dâhil edilmesiyle Moskova Orta Asya üzerinden güney sınırlarını tekrar kontrol
altına almıştır.402
402
A. Vişnyovskiy, Serp i Rubl: Konservativnaya Modernizatciya v SSSR, O.G.İ., Moskova, 1998, s.
230-231.
155
İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından sonra Sovyet Orta Asya’sının güney
sınırlar tekrar güvenlik riskiyle karşı karşıya kaldı. 1941’de Almanya Sovyetler
Birliği’ne karşı Afganistan üzerinden bir cephe açılma planını kabul etmiştir. Bu
planın hayata geçmesi Almanya’nın Avrupa cephesinde sağlayacağı başarıya bağlı
olacaktı.403
Ancak Sovyetler Birliği Afganistan’la 1931’de imzalamış olduğu
tarafsızlık ve saldırmazlık anlaşmasına uymasını talep etmiş, Afganistan’ın
anlaşmayı ihlal etmesi durumunda İngiltere ile birlikte ekonomik ambargo
uygulayacağı yönünde baskı yapması sonucu, Afganistan Almanya’yla işbirliğine
gitmekten vazgeçmiştir. 404
Sovyetler Birliği’nin kaderini belirleyen nedenlerden biri olan ve Sovyet Orta
Asya’sını ilgilendiren olay, 1979 Sovyetler Birliği’nin Afganistan müdahalesi
olmuştur. Nisan 1978’de Muhammed Davut’u devirerek Afganistan iktidarını ele
geçiren sol eğilimli Sovyetler destekli Demokratik Halk Partisi, Sovyetlerin
Afganistan’a müdahalesinin önemli nedenlerinden biri olmuştur. Aralık 1978’de
Sovyetler Birliği’nin yeni sol eğilimli Afganistan yönetimiyle dostluk ve işbirliği
antlaşması imzalanmasıyla güney sınırlarında müttefik bir ülke edinerek Orta Asya
Böylesi’nin güvenliğini garantilemiş olsa da 1979’da Kabil’de yeni iktidar arasında
çıkan rekabet sonucu Hafizullah Amin hükümet darbesi sonucu Sovyet destekli Nur
Muhammed Terakki iktidarı ele geçirmiştir. Bu gelişmeler Moskova tarafından
yakından izlenirken, Afganistan hükümetinde mutlak kontrolünü kurmuş olan Amin,
Sovyetler Birliği’nden ülkesine asker gönderilmesi talebine karşı, Sovyetler 500
kişilik “Müslüman” tabur gönderme kararı almıştır. 1979’da İran İslam Devrimi,
403
Yu. A. Bulatov, “Kabul: Trevojnoye Leto 1941 Goda: (K Naçalu Velikoy Oteçestvennoy Voynu)”,
“Vestnik MGİMO-Universiteta”, Sayı: 2, 2012, s. 26-27.
404
Ibid., s. 32-33.
156
ABD’nin bölgede pozisyonunu zayıflatmasının yanında, Sovyetler Birliği’nin
Afganistan’daki etkisine karşı da bir İslam tehdidi söz konusuydu. Afganistan’ın
İslam etkisi altına girmesi, Sovyet Orta Asyası’nın da istikrarsızlığa neden olacağı
endişesi söz konusu olmuştu. Sol eğilimli Afgan yönetimini destekleyerek Sovyetler
Birliği, 1980’lerden itibaren Pakistan’daki mücahitleri destekleyen rakibi ABD
karşısında da bölgede güç dengesini sağlamaya çalışmıştır.405
Sovyet ordusunun Kabil’e girmesiyle yaptıkları ilk iş, Amin’in CIA ile
işbirliği yaptığı şüphesiyle devrilmesi olmuştur. Yerine Moskova’nın çıkarlarına
uyacak olan Babrak Karmal’i getirerek Afganistan’daki kontrolünü sürdürmek
istemiştir.406 Ancak 1979-89 yılları Afganistan, ABD’nin Sovyetler Birliği’ne karşı
yürüttüğü “dolaylı savaşı” olmuştur aynı zamanda. Afganistan’da Sovyetler Birliği
kendisinin işbaşına getirdiği Kabil rejimi üzerinden Afganistan’da etkinliğini
sürdürmekten ziyade, Sovyetlere karşı Afganistan direnişçilerini örgütleyen, silah
temin eden ve yıllık 600 milyon dolar değerinde maddi destek sağlayan ABD ve Orta
Doğu’daki müttefiklerine kaşı savaş yürütmek zorunda kalmıştın.407
Mihail Gorbaçov’un 1985’te Sovyetler Birliği Komünist Partisi Birinci Sekreteri
olarak görevine başlamasıyla birlikte SSCB’de başlatılan siyasi ve ekonomik
reformlar (perestoryka/yeniden yapılanma), “novoe politiçeskoye mışleniye/yeni
siyasi düşünce”
kavramıyla Sovyetler Birliği’nin dış politikasını dönüştürmeye
başlamıştır. 1987’de çıkan Gorbaçov’un “Perestroyka i Novoye Mışleniye Dlya
Naşey Stranı i Dlya Vsego Mira/ Kendi Ülkemiz ve Dünya İçin Yeniden Yapılanma
405
Oleg Gokov, “Priçinı Vvoda Sovetskih Voysk v Afganistan v 1979 godu”, Voenno-İstoriçeskiy
Jurnal, Sayı 12, 2009, s. 43-44.
406
Valeriy Boval, “Voyna SSSR i SŞA v Afganistane: v Çom Raznitsa?”, <
http://newsland.com/news/detail/id/891800/ > (29.03.2014).
407
İ.İ.Krugley,
“Politika
SŞA:
İstoki
Narkotorgovni
v
Afganistane”,
s.
65,
http://histans.com/LiberUA/978-966-492-209-5/11.pdf
157
ve Yeni Düşünce” kitabında, Sovyet dış politika ideolojik temellerini dönüştürmeye
çalışmıştır. Birincisi, insani değerlerin sınıf değerlerinden önce gelmesi, ikincisi ise
dış politikanın ideolojiden arındırılması olmuştur.408 Aralık 1988’de BM’de konuşan
Gorbaçov, “yeni siyasi düşüncesinin” ilkelerinin felsefi arka planını ve önceliklerini
açıklamış, küresel sorunların olduğu gibi bölgesel sorunların çözümünde Batı ile
birlikte hareket edilmesi gerektiğini dile getirmiş, bu yönde 1991’yılına kadar atmış
olduğu somut adımların yanında 1989’da Afganistan’dan Kızıl Ordu’yu geri
çekmiştir.409
II.
Sovyetler Birliği Sonrası Jeopolitik Boşluk ve Rus Dış Politikası
Sovyet Birliği’nin sona ermesi Orta Asya Cumhuriyetleri için beklenmedik
bir gelişme olmuştur. Bu Cumhuriyetlerin kaderi Rusya, Ukrayna ve Belarus’un Slav
Devlet Başkanı tarafından 21 Aralık 1991 tarihinde kendilerine danışılmadan
belirlenmiştir.410
Sovyetlerin aniden çöküşü sonrası ortaya çıkan jeopolitik boşluk ve güvenlik
sorunları nedeniyle Sovyet coğrafyasında Bağımsız Devletler Topluluğu ve Taşkent
Antlaşması gibi entegrasyon projelerinin hayata geçirilmesi konusunda en fazla çaba
gösteren yine Orta Asya ülkeleri olmuş olsa da 1990’ların başından itibaren Rusya
Orta Asya’daki enerji kaynakları ve bu enerji hatlarının kontrolü dışında bölgeyi bir
yük olarak görmeye başlamıştır.411
408
M.F. Polınov, “M. S. Gorbaçov i Novoye Politiçeskoye Mışleniye: İstoki, Osnovnıye İdei,
Rezultatı”, Noveyşaya İstoriya Rossii/Modern Histoy of Russia, Sayı: 2, 2012, s. 143.
409
N. Konstantinova, M, Krotova, İ. Sinova, Mejdumarodnıye Otnoşeniya i Vneşnyaya Politika Stran
Zarubejnoy Yevropı: Uçebnaya Posobiya, Sankt Peterburg, SPbGUEF Yayınları, 2012, s. 77.
410
Belovej Anlaşması, 21 Aralık 1991, Md.1, T.A. Şakleina, “Belobejskie Soglaşeniya”, Vneşnyaya
Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 12.
411
Aleksey Malaşenko, “İnteresı i Şansı Rossii v Tsentralnoy Azii”, Pro et Contra, Ocak- Nisan 2013,
s. 21.
158
Aralık 1991’de Boris Yeltsin başkanlığında iktidara gelen yeni elit,
Sovyetlerin siyasi ve ekonomik mirasından kurtulmaya çalışarak, eski Sovyet
ülkelerinin temel devlet sistemini ortadan kaldırmış, 1990’ların ortalarına kadar ise
Moskova’nın Orta Asya’daki etkisini yok denebilecek derecede azaltmıştır. Yıkılan
eski ekonomik yapının yerine ekonomik reformlarla liberal yapı inşa etmeye çalışan
yeni siyasi elitin çabaları, ülkenin kaynaklarını açıkça yağmalama süreciyle
sonuçlanarak, Rusya’nın iç siyasetinde olduğu gibi dış politikasında da çıkarlarını
ikinci konuma itlmiştir.412 Ultra liberal ideoloji eğilimli Yeni Rusya yönetici eliti,
Batı’yı tek değerler merkezi ve özellikle ABD’nin olmak üzere Batı’nın çıkarlarını,
uzun vadede Rusya’nın ulusal çıkarlarıyla özdeş olarak görmüş, Moskova’nın dış
politika önceliğini de Avro-Atlantik toplulukla bütünleşmek olarak belirlemiştir.413
Rus dış politikasını etkileyen diğer bir neden ise Rus ordusunun içinde bulunduğu
kötü durum olmuştur. 1991’de SSCB’nin savunma bütçesi 100 milyar dolarken,
1991 sonrası bu rakam 7,3 milyar dolar düzeyine gerilemiştir.414
Rusya’nın bölge ülkelerine Sovyetler Birliği döneminde gerçekleştirdiği
ekonomik yardımları kesmeye başlaması ve bölgeyle olan ekonomik ilişkilerini
azaltması, 70 yıllık tek ekonomik alanın ve işbölümünün çökmesi, bölge ülkelerinin
Rusya ile olan ekonomik bağının kopması bölge ülkelerinin GSMH’sının kısa zaman
içerisinde % 30’dan % 70’e kadar düşmesine neden olmuştur. Ekonomik çöküş ve
iktidarların zayıflaması, Tacikistan örneğinde olduğu gibi, istikrarsız bölgelerde
412
D. G. Baluyev, “Vnutrenniye Faktorı, Vliyayuşiye Na Rossiyskuyu Vneshnuyu Politiku”,
Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt I, Moskova, MGİMO, 2002, s.
352.
413
V. Paramonov, A. Strokov, “Etapı Vneşney Politiki Rossii v Tsentralnoy Azii”, Defence Academy
ot The United Kingdom, Rapor No.8/21, Haziran 2008, s. 1-2.
414
Erel Tellal, “Zümrütüanka: Rusya Federasyonu’nun Dış Politikası”, Ankara Üniversitesi SBF
Dergisi, Sayı 65, Cilt: 3, s 203.
159
güvenlik risklerini daha da artırmış, silahlı çatışmaların meydana gelmesinin önemli
nedenlerinden biri olmuştur.415
Afganistan’dan beslenen ve özellikle de Fergana Vadisi’ndeki İslami
hareketlerin Özbekistan yönetimine karşı da siyasi mücadelesini artırması bölgedeki
diğer komşu ülkeler için de endişe kaynağı olmuştur. Özellikle Tacikistn’da meydana
gelen İslam’i grupların güçlenmesi Özbekistan’ı harekete geçirmiş, Sovyet
coğrafyasında güvenlik tehditleriyle mücadele için askeri-güvenlik örgütünün
kurulmasında aktif rol almaya başlamıştır. 15 Mayıs 1992’de Taşkent’te Bağımsız
Devletler Topluluğu üyesi ülkelerin (Rusya, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan,
Tacikistan ve Ermenistan) Devlet Başkanlarının katılımıyla Kolektif Güvenlik
Anlaşması imzalanmıştır. Bu Rusya’nın ve Orta Asya ülkelerinin uluslararası
çatışmalara müdahale etmelerinin hukuksal altyapısını oluşturmuştur.416
Rusya ile Orta Asya ülkelerinin çıkarlarının örtüşmesi, Rusya ile bölge
ülkeleri arasında ortak bölgesel güvenlik sisteminin kurulmasının önünü açmıştır.
Orta Asya devletleri arasında uzlaşı sağlayan Moskova, Orta Asya ülkelerinin
Afganistanlaşmasını engellemeyi amaçlamasının yanında kurulan Kolektif Güvenlik
Anlaşması
üzerinden
BDT
ülkelerinin
istikrarlı
dönüşümün
sağlanmasını
öngörmüştür. Ancak bölgede Rusya’nın pozisyonu giderek zayıflıyor olsa da
Rusya’nın varlığı Moskova’nın tercihlerinden bağımsız olarak sürmeye devam
etmiştir. Sovyetler Birliği Silahlı Kuvvetleri’nin mirası paylaşılırken, zayıf Duşanbe
iktidarının ülkesinde bulunan Sovyetler Birliği’ne ait askeri komplekslerini Rusya
kontrolüne geri vermekten başka çareleri olmadığından Rusya bu ülkede askeri
415
B. B. Sanginov, “ Ferganskiy Faktor Kak Vozov Bezopasnosti Tsentralnoy Evrazii: Riski i Novıye
Podhodı Reşeniya Problem”, Geopolitika, Sayı: 20, Moskova 2013, s. 111-112.
416
Gennadiy Çufran, Rossiya i Tsentralnaya Aziya, Almatı, KISI, 2010, s. 39.
160
varlıklarını koruyabilmiştir. Özellikle Tacik iç savaşı, Rusya’nın ülkeye kapsamlı bir
şekilde tekrar dönmesini zorunlu kılmıştır.417
Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla birlikte tek savunma sistemi de yıkılmıştır.
Rusya dâhil hiçbir BDT ülkesi tek başına kendi güvenliğini koruyamaz duruma
gelmiştir. Hava savunma sistemleri, füze savunma sistemleri, radarlar, askeri
limanlar, iletişim ağları, silah depoları ve diğer güvenlik bileşenleri gibi askeri
altyapı ve savunma sistemleri eşitsiz ve birbirinden bağımsız olarak 15 yeni ülke
arasında paylaşılmıştır. Daha önceki askeri-sanayi kompleksleri, nükleer silahlar
Rusya’nın dışında Kazakistan gibi ülkelerin eline geçmiştir. Bu bağlamda BDT
üyelerinin askeri işbirliğinin koordinasyonunun kurulması konusunda Orta Asya
ülkelerinin rolü büyük olmuştur. Orta Asya ülkelerinin çoğunun tam bağımsızlık
modelinden ziyade, makroekonomik kalkınma, toprak bütünlüğü ve savunma
alanının sağlanması çerçevesinde kolektif sorumluluk olması ve bu şekilde,
bağımsızlıklarını gönüllü sınırlamaları çıkarlarına olmuştur. Kazakistan, 20.000’e
yakın ülkenin iç güvenliğini korumak amaçlı ulusal birlik kuracağını açıklamış olsa
da Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan ortak
silahlı kuvvetlerinin korunması taraftarıydı. Bu durum Orta Asya ülkelerinin Rusya
hegemonyasını tartışmasız kabul etmesinin önemli sebebiydi.418
1992-1993 yılları arasında Rusya, Orta Asya ülkeleriyle bölgenin güvenliğini
koruma amaçlı ikili anlaşmalar imzaladı. 1990’ların ilk yarısında Rusya yeni
bağımsız devletleriydi iç ve dış silahlı guruplara karşı siyasi ve askeri destek sağlama
417
Sultan Akimbekov, “Rossiyskaya Politşka v Tsentralnoy Azii (Sostoyaniye i Perspektivı)”, Pro et
Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, s. 80.
418
V.D.Kamınin, “Politika Rossii v Oblasti Obespoçeniya Bezopasnosti v Tsentralnoy Azii v 1990-e
gg”, Mejdunarodnıye Otnoşeniya, Sayı: 1(112), 2013, s. 147-149.
161
imkânına sahip tek ülkeydi. 25 Mayıs 1992’de Kazakistan ile imzalanan dostluk,
işbirliği ve karşılıklı yardımlaşma anlaşmasıyla iki ülke arasında ortak askeristratejik alan inşa etmiş, askeri üslerin ve askeri poligon ve tesislerin ortak kullanımı
öngörülmüştür. 10 Haziran 1992’de Kırgızistan ile imzalanan anlaşmayla iki ülke
arasında askeri-stratejik işbirliğinin temellerini atıyor, Afganistan’dan kaynaklanan
radikal İslam hareketlerine karşı yeterince güce sahip olmayan Kırgızistan’ın
güvenliğini Rusya üslenmiş oluyordu. Özbekistan ile 30 Mayıs 1992’de imzalanan
Rus-Özbek işbirliği ve dostluk antlaşması herhangi bir “ortak güvenlik alanı” ve
askeri yardımlaşmayı öngörmüyor, sadece tarafsızlık ve birbirine karşı itirazların
olmadığını belirtiyordu.419
1992 baharında Moldova, Tacikistan ve Gürcistan’da patlak veren çatışmalar,
Yeltsin iktidarına karşı muhalif siyasi guruplar tarafından Rusya’nın BDT
politikasına karşı eleştirilerin artmasına neden olmuştur. 1992’nin ikinci yarısında
Dış Politika Konsepti’ne ilişkin hazırlık çalışmaları başlarken, Rus ordusu ve bu
tarihte oluşturulan Güvenlik Konseyi BDT politikasının şekillenmesinde bir rekabete
girişmiştir. Rusya’nın eski Sovyet coğrafyasına yönelik politikasının ilk ciddi
değişimine ilişkin Şubat 1993’te Yurttaşlık Birliği’nin kongresinde konuşan Yeltsin,
Sovyet coğrafyasında tüm silahlı çatışmaların durdurulmasının Rusya’nın çıkarları
açısından önemli olduğunu ve BM başta olmak üzere saygın uluslararası örgütlerin
bölgedeki barış ve istikrarın garantörü olarak Rusya’ya özel yetkiler vermesi
gerektiğini ileri sürmüştür.420
419
V.D.Kamınin, Ibid., s. 155-156.
Merve İrem Yapıcı, Rus Dış Politikasını Oluşturan İç Etkenler, Ankara, USAK Yayınları, 2010, s.
293 -296.
420
162
1993 yılı itibariyle Rusya Orta Asya’da daha aktif rol almaya başlamıştır.
Türkiye’nin ve İran’ın bölge ülkeleri üzerinde giderek artan etkisi, bölgenin giderek
istikrarsızlaşması ve İslami fundamentalizm tehlikesi, Rusya’nın sanayi lobilerinin
baskısı ve dünya pazarlarında alıcı bulamayan Rus malları için eski pazarları koruma
çabası, Rusya’nın bölgeye yeniden dönmesini zorunlu kılmıştır.421
Bunun yanında Rus parlamentosundaki milliyetçi kesimin Rus dış
politikasına karşı baskıları dönemin Dışişleri Bakanı olan ve Batı yanlı liberal
görüşleriyle bilinen Andrey Kozyrev’in dış politika değişimine önemli etki
yapmıştır. 1993 yılının ortalarından itibaren Rus dış politikası (göreceli olarak)
liberal olmaktan çıkmıştır. Rus diplomasisi artık, bir taraftan BDT alanında başat
rolünü üstlenmek ve “büyük güç” statüsünü korumak, diğer taraftan ise “G-8”
ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek gibi, birbiriyle çatışma potansiyeline sahip hedefler
arasında denge kurmaya çalışmıştır.422 Rusya’nın 1993’te eski Sovyetler Birliği
coğrafyasını ekonomik ve güvenlik çıkar alanı ilan ettiği ve bu alana tekrar
dönmesini öngören “yakın çevre” politikası Rus Dış Politika Konsepti ve Rus Asker
Doktrini gibi iki temel belgeye dayanıyordu.
Rusya dış politika konseptinde, eski Sovyet coğrafyasında meydana gelen
çatışmaların
çözümünde
arabuluculuk
rolünün
üstlenilmesini,
barış
gücü
mekanizmasının kullanılmasını, BDT ülkelerinin iç istikrarın sağlanmasını ve BDT
dış sınırlarının korunmasını kendi sorumluluğu olarak ilan etmiştir. Bu hedefe
ulaşmak için ise tek askeri-stratejik alanın kuvvetlendirilmesini, nükleer silahların
kontrol altına alınmasını, ikili askeri işbirliği anlaşmalarıyla Rusya’nın bölgede
421
Ibid., 310.
Allen S.Linç, “Realizm Rossiyskoy Vneshney Politiki”, Pro et Contre, Cilt: 6, Sayı: 4, Güz 2001, s.
142.
422
163
konuşlandırılmasının hukuksal düzenlenmesinin yapılmasını, Rusya dışında yaşayan
Rus azınlıkların haklarının garanti altına alınması için her bir BDT ülkesiyle
anlaşmaların yapılmasını, bölgelerle ekonomik bağların kuvvetlendirilmesini
öngörmekteydi. Ayrıca BDT üyeleri için çekim merkezi olması gerektiğini öngören
Konsept, eski Sovyet coğrafyasında istikrarın Rusya tarafından sağlanmasının
gerektiğinin altını çizerek, başka devletlerin “yakın çevre”de Rusya’nın çıkarlarını
göz ardı eden tek taraflı girişimlerine, uluslararası hukuk temelinde Rusya’nın
karşılık vereceğini öngörmekteydi.423
Rusya’nın yakın çevre stratejisinin bir diğer ayağı yine 1993 Kasım ayında
kabul edilen ‘Rusya Federasyonu Askeri Doktrini’dir. Bu doktrin Rusya’nın yeni
döneme ilişkin tehdit algılamalarını belirtmekte ve güvenlik politikasının genel
çerçevesini çizmekteydi. Askeri doktrin bölgede cereyan eden etnik ve dinsel kökene
dayalı hareketleri Rusya’nın güvenliği açısından tehdit olarak değerlendirmekteydi.
Askeri
doktrin
Rusya’nın
yakın
çevresinde
yapacağı
olası
müdahaleleri
meşrulaştırmaya ve bölge üzerinde siyasi-askeri nüfuzunu artırmasında çerçeve
çizmekteydi.424 “Karaganov Doktrini” olarak bilinen ve Rus dış politikasının temel
belgelerinden biri olan Askeri Doktrinle ilk etapta Rusya ve BDT ülkelerinin
güvenliğini sağlamak üzere gerektiğinde Rusya askerlerinin ülke dışında da
konuşlanabileceği ilkesini kabul etmiştir.425
“Yakın çevre” politikası, ülkenin dış politikasının “jeopolitik kodunu”
belirlemiştir. “Yakın çevre” politikası Rus dış politikasında ulusal güvenlik, tehdit
423
1992 Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti,“Kontseptsiya Vneşney Politiki RF 1992 g”,
Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002,
s. 24-27.
424
Zeynep Dağı, Kimlik, Milliyetçilik ve Dış Politika: Rusya’nın Dönüşümü, İstanbul, Boyut Yayınları,
2002, s. 192.
425
Tellal, op. cit., s. 206.
164
algılamaları ve ulusal çıkarlarının belirlemesinde önemli rol oynamıştır. Eski Sovyet
Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kabul etmekle birlikte, onların hala kendisine
bağımlı olduğu imajını yaratmıştır. Yakın çevre, salt coğrafi yakınlık değil, aynı
zamanda ülkenin güvenlik ve dış politikasının belirlenmesinde merkezi bir unsur
haline gelen, yakın çevredeki ülkelerin kendisiyle aynı sistem içinde görmektedir.426
Ağustos 1992’de Tacik muhalefet hareketi “İslami-Demokratlar” tarafından
Tacikistan Devlet Başkanı Nabiyev’in devrilmesi, ardından “İslami-Demokratlara”
iktidar mücadelesi
veren “Kızıllar” olarak
adlandırılan Halk
Cephesinin,
Özbekistan’ın da desteğini alarak 4 Aralık 1992’de Duşanbe’yi ele geçirmesiyle
devam
eden
çatışmalar,
ülkede
iç
savaşın
çıkmasına
neden
olmuştur.
Afganistanlaşma sürecine giren Tacikistan bölge ülkelerinin olduğu gibi Rusya’nın
da güvenliğini tehdit etmeye başlamıştır. Giderek yaygınlaşan Tacik iç çatışmasını
önleyebilmek ve silah desteğini Afganistan’dan sağlayan Tacikistan muhalif
guruplarının gücünü sınırlamak ve dengelemek için Duşanbe’nin talebi üzerine
Rusya Tacikistan’a müdahale etmiştir. 25 Mayıs 1993’te Rusya ile Tacikistan
arasında imzalanan askeri-siyasi antlaşmayla Tacikistan’da bulunan 201. askeri üssü
kalıcı hale getirmiş, ülkede bulunan 7.000 kişilik Rus birliğine ilave ve Tacik-Afgan
sınırının güvenliğini sağlamak için ülkeye 16.000 kişilik Rus özel kuvvetini ve sınır
muhafızlarını göndermiştir. Ekim 1993’de Tacikistan’da görev yapmak üzere Rusya,
Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan birliklerinden oluşan barış gücünün
önderliğini üstlenmiştir. 427
426
Dağı, op. cit., s. 187.
A.A.Kazantsev, “Bolşaya İgra” S Neisvestnımi Pravilami: Mirobaya Politika i Tsentralnaya Aziya,
op. cit., s. 129-131
427
165
Mart 1994’te Rusya ile Özbekistan arasında çok taraflı deklarasyon
imzalanmıştır. Buna göre Rusya’nın Özbekistan’a silah ve askeri-teknik destek
sağlaması öngörülmüştür. 28 Mart 1994’te Kazakistan ile askeri, askeri-teknik
alanında ve stratejik nükleer silahlarla ilgili işbirliği antlaşmaları imzalanmıştır.
Ekim 1994’te Rusya Tacikistan’la ülkede Rus askeri danışmanları ve uzmanları için
komutanlık kurulmasına dair antlaşma imzalamıştır. Bu ikili antlaşmalar sonucunda
Rusya bu ülkelerin sınırlarının korunmasını üstlenmiştir. Aralık 1994 itibariyle
Tacikistan’da var olan Rus askerinin yanı sıra Kırgızistan’a 3,500, Özbekistan’a
5.000
ve
Türkmenistan’a
15.000
Rus
askeri
sınır
koruma
amacıyla
görevlendirilmiştir.428
Böylelikle 1990’ların ilk yarısında Rusya Orta Asya’da istikrarı sağlayan
faktör olarak öne çıkmıştır. Bu şekilde Rusya Federasyonu sınırları dışından kalan
SSCB Silahlı Kuvvetlerinin akıbeti belirlenmişti. Rus ordusu bölge ülkelerinin
sınırlarının korumasını sağlamış ve bölgede ortaya çıkan silahlı gurupların
faaliyetlerini sınırlandırmış ve caydırmıştır. Tacikistan’da istikrarın sağlanmasında
da Rusya kilit rol oynamıştır.
Rusya bölge ülkelerinin ulusal ordularının
kurulmasında ve bunlara askeri-teknik destek sağlanmasından büyük rol oynamıştır.
Ayrıca Tacikistan iç savaşının, Afganistan sorununun ve Fergana Vadisi’nde
hükümet karşıtı hareketleri gibi çözüme kavuşturulamamış güvenlik sorunlarının
çözümünde yer almıştır.429
1995’ten itibaren Rusya’nın Orta Asya politikası birçok iç ve dış nedenlerden
dolayı değişmeye başladı. Rusya’da liberal reformların olumsuz sonuç vermesi
428
429
Yapıcı, op. cit., s. 316.
Kamınin, op. cit., s. 157.
166
Rusya’nın politikalarını da değiştirmeye başladı. Yeltsin iktidarına karşı tepkiler
daha da artmaya başlayınca, 1996’da gerçekleşecek olan devlet başkanlığı
seçimlerinde tekrar seçilebilmek için Rusya, BDT coğrafyasında tekrar birleştirilmesi
taraftarı pozisyonunu oynamaya başladı. Bölge sorunlarının Rusya iç istikrarını
etkilemeye başlaması ve bölge üzerinde uluslararası rekabetin giderek artması,
bölgenin değerini Rus yöneticilerin gözünde de artırdı. Ayrıca Rusya’da olduğu gibi
Orta Asya’da da Sovyet sonrası sosyo-ekonomik krizin zayıflamaya başlaması ve dış
politikada kullanılacak kaynaklar oluşması Rusya’nın bölgeye kapsamlı dönmesinin
yolunu açmıştır.
Bu dönemde Rusya yeni Orta Asya yaklaşımında bir taraftan jeopolitik
pozisyonunu güçlendirecek ve ekonomik gelir sağlayacak, diğer taraftan ise
karşılaşacağı tehditler ve riskler ve bu risklerin üstesinden gelebilecek politikalar
izlemeye başlamıştır. İlkinde, bölgede bulunan askeri tesislerin kullanılması imkânı,
hammadde elde etmesi, tüketim pazarının korunması ve genişletilmesi, ortak
projelerden elde edilen gelirler, düşük düzeyli ekonomik alanlarda çalışmaya razı
ucuz iş gücü, ticari-ekonomik işbirliği, BDT’nin güney alanında ve ötesinde etkisinin
artırılması, büyük güç statüsünün desteklenmesi hedeflenmişti. İkinci yaklaşımında
ise yasadışı uyuşturucu ticareti, siyasi-dini aşırıcılığını artmasının engellenmesi,
Rusya’ya düşman olan herhangi bir gücün Orta Asya’da başat duruma gelerek
Rusya’nın büyük güçlerle ilişkilerini bozabilecek gelişmelerin engellenmesi gibi
amaçlar belirlenmiştir.430
430
İrina
Zvyagelskaya,
“Zaçem
Rossii
Nujna
http://www.continent.kz/2004/02/8.htm > (05.04.2014).
167
Tsentralnaya
Aziya”,
<
14 Eylül 1995’te Yeltsin eski Sovyet coğrafyasının Rusya’nın en önemli dış
politika önceliği olduğunu belirten kararı açıklmıştır. “RF’nin BDT üyesi ülkelerine
yönelik stratejik yönüne ilişkin Devlet Başkanı Kararı” başlıklı belgede BDT’nin
güçlendirilmesi Rusya’nın hayati çıkarı sayılmış,
BDT ülkeleriyle ilişkileri ise
Rusya’nın dünya siyasi ve ekonomik sistemi içindeki yerinin belirlenmesi açısından
en önemli faktör olarak görülmüştür. Bunu sağlayabilmek için ise BDT
coğrafyasında Rusya’nın hayati çıkarları sayılan ekonomik, savunma, güvenlik, Rus
azınlığın haklarının korunması ve BDT üye devletleri arasında ekonomik ve siyasi
birliğin inşa edilmesi en önemli hedefi sayılmıştır.431
1996’da Andrey Kozırev’in yerine Dışişleri Bakanı göverini üslenen ve 19981999 yılları arasında Başbakanlık yapan Yevgeniy Primakov da eski Sovyet
coğrafyasının resmi dış politika önceliği yönündeki politikasını sürdürmüştür. Aralık
1997’de Rus Ulusal Güvenlik Konsepti432, Rusya’nın Sovyet coğrafyasına yönelik
politikalarını şekillendiren ve görevler yükleyen diğer bir önemli belge olmuştur.
Primakov’la birlikte Rus dış politikasının uluslararası sistemdeki yeri ve Orta Asya
dâhil BDT ile ilişkileri tekrar gözden geçirilmiştir. “Primakov Doktrini” olarak da
bilinen yeni Rus dış politika yaklaşımında, Batı topluluğuna entegrasyon hedefi
ikincil plana itilmiş, “çok kutupluluktan” bahsedilmiş, Moskova’nın bölgesel etkisini
artırması gerektiği “Avrasya gücüne” dönüşerek kutuplardan birini temsil etmesi
gerektiği vurgulanmıştır. Bu amaca ulaşmak için öncelikle bölge ülkeleriyle askeri
alanda ve güvenlik konularında işbirliğinin artırılması ve ulaşım yollarının tekelinin
431
RF Devlet Başkanı’nın 14 Eylül 1995 yılı 940 No’lu Kararı, Bkz: < http://www.mid.ru/bdomp/nsosndoc.nsf/e2f289bea62097f9c325787a0034c255/4e3d23b880479224c325707a00310fad!OpenDoc
ument > (05.04.2014)
432
1997 Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Konsepti, “Kontseptsiya Natsionalnoy Politiki
Rossiyskoy Federatsii, 17 Dekabr 1997 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii
1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 51-74
168
kullanılarak
Orta
Asya
enerji
kaynaklarının
dış
piyasalara
aktarılması
öngörülmüştür.433
III.
Rusya’nın BDT Üklelerinde Entegrasyon Politikaları
1.
Ekonomik Bütünleşme
1993-1994 yıllarında 12 BDT ülkelerinin tamamının katılımıyla ve Rusya
liderliğinde aşamalı olarak inşa etmeye çalıştıkları “Ekonomik Birlik” çabaları
sonuçsuz kalmıştır. Bölge ülkelerinin ulus devlet inşa sürecine girmesi, BDT
ülkelerinin ekonomik çıkarlarının örtüşmemesi, yeni ulusal elitlerin oluşması ve
bunların kendi çıkarlarını gütmeye başlaması, iç ve dış politikada daha bağımsız
hareket etme çabaları, bazı ülke elitlerinin Rusya’nın emperyal geçmişine tepkisi gibi
nedenler bağlamında BDT ülkelerinin Rusya’dan uzaklaşmasına neden olmuştur. Bu
durum neticesinde hedeflenen entegrasyonun gerçekleşmesi de mümkün olmamıştır.
1990’ların ortalarından itibaren dış etkenlerin önemli derecede artması Rusya’nın
bölgede entegrasyon politikalarını etkileyen diğer faktörlerden olmuştur. Uluslararası
finans kuruluşlarının bölge hükümetlerine krediler sağlaması, bölge dışı ülkelerin
bölgede kendi çıkarlarını gözeten diplomatik ve ekonomik politikalarını artırması,
Rusya’nın BDT’nin tamamında hedeflediği entegrasyon çabasından vazgeçerek,
“farklı aşamalı ve farklı düzeyli” entegrasyon sürecini tercih etmesine neden
olmuştur.434
433
V. Paramonov, A.Srokov, “Etapı Vneşney Politiki Rossii v Tsentralnoy Azii, ARAG Rapor, 08/21,
Haziran 2008, s. 8-9.
434
A.E.Lihaçyov, “Tamojennıy Soyuz Rossii, Belorusii i Kazahstana: İstoriya, Sovremennıy Etap i
Perspektivı Razvitiya”, Rossiyskiy Vneşnepolitiçeskiy Vestnik, Sayı: 6, Temmuz 2010, s. 4-5.
169
Rusya BDT ülkeleriyle entegrasyon sürecini hızlandırmak için Rusya ile
Belarus arasında 5 Ocak 1995’te imzalanan Gümrük Birliği antlaşmasını, 20 Ocak
1995’te Kazakistan ise de gerçekleştirmiştir. Gümrük Birliği’nin şekillenmesi ve
çalışmasına ilişkin Rusya, Belarus ve Kazakistan arasında imzalanan başka bir
bütünleşme anlaşmasına 29 Mart 1996’da Kırgızistan da dâhil olmuştur. Aynı gün
Gümrük Birliği dörtlüsü tek ekonomik alanın oluşturulmasını amaçlayan, ekonomik
ve insani alanlarındaki bütünleşmelerin derinleştirilmesine ilişkin antlaşmayı
imzalamıştır. 1998’de ise bu projeye Tacikistan dâhil olmuştur. Ayrıca Gümrük
Birliği’nin iki aşamalı olmasına dair karar alınmıştır. Birinci aşamada, gümrük
tarifelerinin ve karşılıklı ticareti engelleyen sınırlamaların kaldırılması, ortak ticaret
rejiminin konulması, ortak gümrük tarifesi ve üç ülke arasındaki ilişkilerde yaşanan
olumsuzluklara karşı önlemlerin alınması hedeflenmiştir. İkinci aşamada ise taraf
ülkelerin aralarındaki gümrüklerin tamamen kaldırılması ve ülkelerin iç gümrük
kontrolünden, ortak dış gümrük kontrolüne taşınması amaçlanmıştır. Ancak
ekonomik çıkarların çatışması nedeniyle Gümrük Birliği’nin aşamalı olarak
şekillenmesini öngören belgelerin imzalanmaması beklenilen sonucu vermiştir.435
2.
Güvenlik Alanında Entegrasyon Politikası
1990’ların ikinci yarısında güvenlik anlamında da bölgede önemli derecede
istikrar sağlanmıştır. Bu gelişme Orta Asya’nın eski Sovyet ülkelerinin sağlıklı
bağımsız devletlere dönüşme krizinden yavaşça çıktığı anlamına gelmektedir. Ancak
Afganistan’dan kaynaklanan sorunlar nedeniyle bölge ülkeleri güvenlik konularında
hala dış desteğe ihtiyaç duymaktadırlar. Rusya bölge ülkeleriyle savunma ve
435
B.B.Sultanov, Tamojennıy Soyuz Belorusii, Kazahstana i Rossii: Sostoyaniye, Problemı,
Perspektivı, Almatı, KISI, 2009, s. 96-97.
170
güvenlik alanlarındaki işbirliğini, “çok katmanlı” işbirliği çerçevesinde sürdürmeye
çalışmaktadır. Rusya’nın bölge ülkeleriyle askeri işbirliği alanında attığı adımlardan
biri ortak hava savunmasının gerçekleştirilmesi olmuştur. 10 Şubat 1995’te BDT
çerçevesinde oluşturulan Ortak Hava Savunma Sistemleri’ne Ermenistan, Gürcistan,
Belarus ve 5 Orta Asya ülkesinin tamamı katılmıştır. BDT Ortak Hava Savunması,
BDT üyesi ülkelerin hava sınırlarının korunması; taraf ülkelerin uzay güvenliği ile
hava ve füze saldırısı konusunda bilgilendirmek; hava savunma birliklerinin hava
saldırısına karşı ortak hareket etmesini hedeflemiştir.436
Rusya 1996’da itibaren BDT ülkelerinin askeri personeline kendi ülkesinde
askeri eğitim vermeye ve askeri kadrolar yetiştirmeye başlamıştır. 1998’de BDT
çerçevesinde askeri personel eğitimi alanında işbirliğinin geliştirilmesine ilişkin
antlaşma imzalanmıştır. Rusya’nın büyük katkısıyla Tacikistan’da yaşanan iç savaşın
tarafları arasında 27 Haziran 1997’de iktidarın paylaşılmasına ilişkin antlaşma
imzalanması sonrasında 16 Nisan 1999’da Rusya ile Tacikistan arasında Rus
birliklerinin Tacikistan sınırında ve ülkede konuşlanmasına ilişkin antlaşma da
imzalanmıştır. Rusya, Kazakistan ve Kırgızistan sınırlarının korunmasında belli
düzeyde yer alsa da 1998-1999’de Rusya’nın Türkmenistan sınırındaki güçlerini geri
çekerken, Özbekistan kendi sınır güvenliğini kendisi üstlenmek istemiştir. 1994’te
yürürlüğe giren Taşkent Anlaşması’nın (Kolektif Güvenlik Anlaşması’nın) beş
senelik süresi dolunca, Nisan 1999’da güvenlik antlaşmasının uzatmasına ilişkin
protokolü Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan imzalarken,
436
R.S.Muhametov, “Voennoye Sotrudniçestvo Rossii So Stranami Blijnego Zarubejiya: Osnovnoye
Napravleniya”, Vestnik ÇGU, Sayı: 23 (314), 2013, s. 14.
171
Azerbaycan ve Gürcistan’ının yanında Özbekistan da Rusya’nın önderliğindeki
güvenlik örgütüne dâhil olmaktan vazgeçti.437
3.
Rusya’ya Alternatif Yapılanmalar
Sovyetlerin çökmesiyle bölgede ortaya çıkan “jeopolitik boşluk” diğer bölge
dışı güçler tarafından doldurulmaya çalışılması, Rusya için önemli bir sorun haline
gelmişti. 1990’ların ilk yarısında Rusya ile işbirliğine öncelik veren ve
Kazakistan’daki nükleer silahların Rusya’ya devredilmesi dışında Orta Asya’yı çıkar
alanı olarak görmeyen ABD, 1990’ların ikinci yarısından itibaren bölgeyi kendi ilgi
alanında görmeye başlamıştır. Bölgesel entegrasyonun merkezi olma çabasında olan
Özbekistan ile işbirliği ve petrol lobilerinin bölgedeki çıkarları, ABD’nin bölgeye
yönelik politikalarının değişmesinin nedenlerindendi. Sonuçta Rusya ile ABD’nin
Orta Asya meselelerine eşzamanlı dâhil olmaları, ABD’nin Rus çıkarlarını göz ardı
ederek özellikle enerji alanında bölgeden dışlama stratejisi, tarafların çıkarlarının
çatışmasına neden olmuştur.
Rusya’nın bölgedeki hem güvenlik hem de ekonomik entegrasyon
politikalarına alternatif yeni “bölgesel bloklar” oluşmaya başlamıştır. 1995’te
Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan ortak Orta Asya Taburu (Centrasbat)
çerçevesinde barış gücü oluşturmuşlardır. Pentagon tarafından modern silahlarıyla
donatılan yeni güvenlik yapılanmasının, ABD Merkezi Komutanlığı CENTCOM
bünyesi altında işlev görmesi planlanmıştır. ABD özel kuvvetleri tarafından eğitim
437
Kamınin, op. cit., s. 158-167.
172
sağlanan “Centrasbat” ile Rusya’dan bağımsız olarak bölge içi güvenlik
yapılanmasının oluşturulması amaçlanmıştır438
Ekim 1997’de kurulan GUAM(Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan, Moldova)
1999’da Özbekistan’ın katılımıyla GUUAM olarak değiştirilen örgüt, aslında
BDT’nin iki kutuplu yapıya dönüştürülmesi çabası olmuştur. BDT’nin çeşitliliği,
BDT yapısının ağır işleyişi, bazı ülkelerin Rusya ile sorun yaşaması ve bazı güçlerin
Rusya’nın zayıflığından yararlanması ve ya zayıflamasını istemesi, Rusya’dan
uzaklaşarak alternatif yapılar şekillendirilmesine altyapı hazırlamıştır. Eski Sovyet
coğrafyasında iki kutuptan birinin benzeri siyasi ve ekonomik çıkarlara sahip eşit
ülkeler olacağı tahmin edilmekteydi. İkinci kutup ise Rusya’nın etki alanına ve
Kolektif Güvenlik Antlaşması’na, Gümrük Birliği ve Avrasya Ekonomik Alana giren
ülkelerin olacağı belirtilmişti. BDT’ye alternatif bir yapılanma olan GUUAM
konsepti taraflar arasında başta enerji ve ulaşım alanlarında olmak üzere ortak
ekonomik çıkar, bölgesel güvenlik ve istikrar konularında ortak çıkar temelinde
şekillenmesi planlanmıştır. Ortak ekonomik çıkar Hazar enerji kaynaklarının ve yeni
transit yollarının Kafkasya ve Karadeniz üzerinde yapılması anlamına gelmekteydi.
Ortak siyasi amaçlar ise ortak alt-bölgesel güvenlik yapısının yaratılması
çerçevesinde şekillenmekteydi.439
Orta Asya ülkelerinden en fazla özerk hareket eden Özbekistan ve
Türkmenistan olmuştur. Bağımsız dış politika izlemeye çalışan Özbekistan, büyük
güçlerin Orta Asya’daki çıkarları arasında denge sağlamaya çalışmıştır. Sadece tek
438
V. Plastun, “Politika Rossii i SŞA v Tsentralnoy Azii (Popıtka Sravnitelnogo Analiza)”,
Tsentralnaya Aziya i Kazkaz, Cilt: 1, Sayı: 43, 2006, s. 147.
439
Aleksandr Skakov, Rossiya i GUAM”, Tsentralnaya Aziya i Kavkaz, Sayı: 3-4(57-58), 2008, s.162163.
173
bir gücün bölgedeki pozisyonunun güçlenmesinin ülkeye faydadan çok zarar
getireceğini düşünerek, Rusya’nın bölgede dış güvenliğin sağlanması konusunda
önemli rol oynamaya başlamasına rağmen, ABD ile yakınlaşmaya gitmiş, ilerleyen
yıllarda ABD’nin etkisinin artmaya başlamasıyla Rusya’yla yakınlaşma politikası
izlemiştir.440
Temmuz 1999’da Tahir Faruk (Tahir Yoldaşev) liderliğinde Özbekistan İslam
Hareketi ve “Tövbe” hareketinin lideri Cuma Namangani, Özbekistan’da İslam
Kerimov iktidarını devirerek İslam devleti kurmak için harekete geçmiştir. Taliban,
El Kaide ve Birleşik Tacik Muhalefeti destekli silahlı guruplar, Tacikistan üzerinden
Kırgızistan sınırını geçerek Özbekistan’a sızma çabası, Kırgızistan silahlı güçlerinin
engeliyle karşılaşması, Kırgızistan’ın Batken bölgesinde silahlı çatışmaların
çıkmasıyla sonuçlanmıştır. Oş’ta toplanan Kırgızistan, Kazakistan, Tacikistan ve
Özbekistan Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve Güvenlik Servisleri
temsilcileri, “dış destekli terör örgütü” Özbekistan İslam Hareketi’nin ortadan
kaldırılması için ortak karar aldmışlardır441
Eylül 1999’da Moskova’da toplanan KGA üyeleri uluslararası terörizme karşı
mücadelede Kırgızistan’a destek vermesine dair alınan bir kararla Rusya olaya dâhil
olmuştur. Müttefik ülkeler ve özellikle Rusya’nın askeri-teknik desteğiyle
Kırgızistan güney sınırlarının güvenliğini güçlendirmeye başlamış, silahlı gurupların
sınırları geçmesini engelleyebilmiştir.442
440
O.N. Kalinina, “ Regionalnoe Sotrudniçestvo v Sfere Bezopasnosti, İzvestiya, Sayı: 4(96), 2011, s.
40.
441
Aleksandr Knyazev, İstoriya Afganskoy Voynı 1990-h gg. , Prevraşeniye Afganistana v istoçnik
Ugroz Dlya Tsentralnoy Azii, Bişkek, KRSU, 2002, s. 112.
442
Ibid., s. 114-116.
174
2000’lerin başlarında 80.000 askerle bölgenin en güçlü ordusuna sahip
Özbekistan, Rusya’nın doğrudan bölgenin güvenlik sorunlarına müdahil olmasını
istemese de Özbek ordusunun Sovyetler Birliği silahlarıyla donatılmış olması
Rusya’ya olan bağımlılığının devam etmesine ve bu alanda işbirliğine gitmesine
neden olmaktaydı. Aralık 1999’da Rusya ile Özbekistan arasında askeri ve teknik
işbirliği antlaşması, Özbekistan İslam Hareketi’nin ve Taliban ordusunun saldırılarını
engellemesinin yanında, Özbek ordusunun askeri araçlarının Rusya’nın askeri-sanayi
kompleksini tamir edilmesini de içermekteydi. Taşkent ve Semerkant sanayi
tesislerinde Özbek silahlı kuvvetlerinin ihtiyacına göre mühimmat üretilmesi de
öngörülmüştü.443
Rusya bununla Orta Asya’daki askeri varlığına yeni bir boyut kazandırmaya
çalışmaktaydı. 1998’de Rusya’nın teşvikiyle Moskova, Taşkent ve Duşanbe arasında
“terörizme karşı mücadele için” üçlü ittifak oluşturulmuştur. Buna göre taraflar
yapılacak her hangi bir saldırı karşısında bir birine askeri kuvvetle olmak üzere
yardım etmeyi üstlenmişlerdir. Temmuz 2000’de Kolektif Barış Gücü’nü lav ederek
yerine kurulan Ortak Antiterör Merkezi’ne, Türkmenistan dışındaki diğer bölge
ülkeleri de katılmıştır. Batken olaylarına kadar Rusya’nın Kırgızistan’ın güney
sınırlarını kontrol etmesine olumsuz bakan Kırgız Yönetimi, Haziran 2000’de Rusya
ile Kırgızistan sınırlarının modernizasyonuna ilişkin bir antlaşma imzalamıştır. Buna
göre Rusya, Kırgızistan’ın sınırlarındaki güvenlik ve kontrol sistemlerinin yeniden
443
Ibid., s. 117.
175
yapılanmasını, özellikle Kırgız-Tacik ve Afgan sınırlarında yeni sınır alanları
kurulmasını üstlenmiştir.444
1990’ların ikinci yarısında Rusya Sovyetler Birliği sonrası Orta Asya
Bölgesi’nde ortaya çıkan jeopolitik boşluğu doldurmada birçok nedenle başarısız
olmuştur. Bu durumun nedenlerinden birisi Rusya siyasi eliti arasında Rus dış
politika stratejisi ve uzun vadeli kalkınma konusunda ortak görüşün olmamasıdır.
Rusya’nın Orta Asya politikasındaki başarısını sınırlayan diğer etkenler ise Rusya’da
yaşanan finansal kaynağın yetersizliği ve derin ekonomik krizin yaşanması, sosyal
sorunlar ve Çeçen Savaşı gibi iç sorunlardır. 1996-2000 yılları arasında yaşanan beş
hükümet değişikliği Rusya’yı kendi iç siyasi durumuyla meşgul etmiş ve dış
politikasını da etkilemiştir.
IV.
Putin Dönemi Rusya’nın Orta Asya Politikası
Vladimir Putin’in ve ekibinin Rusya’da iktidara gelmesi Rusya tarihinde
önemli bir dönüm noktasıdır. Putin döneminde Rus dış politikası küresel ekonomik
merkezlerden biri olma yolunda daha kesin bir hal almaya başlamıştır. Bunun
temelinde Yevgeni Primakov’un “çok kutuplu dünya” konsepti yatmaktadır. Putin ve
ekibi söz konusu konsepte teorik katkının yanında, Rus dış politika stratejisinin
şekillenmesine ve hayata geçirilmesine önemli derecede pratik katkı sağlamıştır.
1990’larda Rus dış politika çizgisi, çok yönlülük ve denge politikası üzerine
kurulmuştur. Büyük güç statüsünü neredeyse kaybetmiş olan Rusya, kendi ekonomik
zayıflığından dolayı aktif dış politika stratejisi izleme imkânına sahip olmaması,
444
Dina Malışeva, “Konflikt u Yujnıh Rubejey Rossii”, Pro et Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, s.
27-28.
176
neredeyse başarısız da olsa uluslararası ve bölgesel sorunların çözümünde
arabuluculuk rolünü üstlenmiştir.445
Putin dünya siyasetinde etkili bir Rusya’nın yaratılmasını, 30 Aralık 1999’da
yayınlanan “Bin Yılın Eşiğinde Rusya” makalesiyle dile getirmiştir. Daha önceki
dönemin sadece güvenlik sorunları üzerinde şekillendirilen dış politika yaklaşımına
karşın, Putin Rusya’nın uluslararası alanda ekonomik fırsatlardan yararlanması için
jeo-ekonomik konumunun güçlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Putin’e göre
çağdaş uluslararası güvenlik sorunu devletlerin potansiyel güçlerinden ziyade,
uluslararası terörizmle ilişkilidir.446
Rusya’nın dış politikasını hayata geçirmesi Kremlin’in finansal, yönetsel ve
diğer kaynaklara sahip olmasıyla imkân bulabilmiştir. Bir taraftan Putin’in “dikey
iktidar”
kurması
ve
yönetimde
kadro
değişiklikleri,
devlette
ve
Rusya
Federasyonu’nun diğer bölge yönetim sistemlerinde düzenin sağlanması sayesinde
dış politika yönünde sürekliliğini oluşturabilmiştir.
Diğer taraftan Rusya’nın
(özellikle enerji kaynaklarının) ihracatı için, elverişli konjöktürel ortamın oluşması,
Putin’in iktidarının güçlenmesine de neden olan iç sorunlarının çözümünün yanında,
dış politika hedeflerini hayata geçirmesinde de önemli katkı sağlamıştır.
Vladimir Putin’in Rusya Devlet Başkanı olmasıyla birlikte, doktrinel ve
örgütlü politik yöntemleri kullanmaya başlamıştır. Bu durum Orta Asya yönünü de
etkilemiştir. Putin’in Devlet Başkanı görevini üstlenmeye başlamasıyla üst üste üç
kilit doktrin kabul edilmiştir: 10 Ocak 2000’de Ulusal Güvenlik Konsepti, 21 Nisan
2000’de Askeri Doktrin, 28 Haziran 2000’de Dış Politika Konsepti.
445
V.İ.Korotkeviç, İstoriya Sovremennoy Rossii 1991-2003, Petersburg, S.Petersburg Üniversitesi
Yayınları, 2004, s. 68.
446
Vladimir Putin, “Rossiya Na Rubeje Tısyaçeletiy”, Nezavisimaya Gazeta, 30 Aralık 1999.
177
Her üç belgede de BDT Rus dış politikasının önceliği sayılmıştır. Ulusal
Güvenlik Konsepti’nde Rusya, BDT’de entegrasyon sürecinin zayıflamasını, BDT
üzerinden inşa etmeye çalıştığı “çok kutuplu dünyada” merkezlerden biri olma
yolundaki çabasının engellenmesini ulusal güvenliğine en büyük tehdit saymıştır.447
Aynı şekilde Rusya’nın Askeri Doktrini, “çok kutuplu dünyada” etkili merkezlerden
biri olma çabasına karşı gelinmesini tehditler arasında belirlemiş ve Kolektif
Güvenlik Antlaşması üyeleriyle ortak savunma alanının ve ortak askeri güvenliğin
sağlanmasının zorunlu görülmesinden yola çıkarak askeri-siyasi ve askeri-teknik
alanda işbirliğinin yoğunlaştırılmasını öncelikli hedefi olarak seçmiştir.448
Bu iki önemli belge sonrası yayımlanan Rusya Federasyonu Dış Politika
Konsepti, Rus azınlığın haklarını garantilemenin yanında, konsepte dayanarak BDT
üyeleriyle ayrı ikili ilişkiler çerçevesinde olduğu gibi, BDT’nin tamamına yönelik
Gümrük
Birliği
ve
Kolektif
Güvenlik
Antlaşması
üzerinden
işbirliğinin
şekillenmesini de belirlemiştir. BDT ülkeleriyle olası çatışmaların kolektif çözümü,
askeri-siyasi ve güvenlik alanlarında, özellikle de aşırıcılık ve terörizmle mücadele
konularında işbirliğinin geliştirilmesi öncelikli hedef sayılmıştır. BDT ülkeleriyle
ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi ve Hazar Denizi’nin statüsünün tüm tarafların
çıkarlarına uygun ve karşılıklı yakınlaşmasının sağlanmasına yönelik yeni
yaklaşımlar oluşturulması vurgulanmıştır.449
447
2000 Yılı Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Konsepti, “Kontseptsiya Natsionalnoy Bezopasnosti
Rossiyskoy Federatsii, 10 Yanvarya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii
1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 79.
448
2000 Yılı Rusya Federasyonu Askeri Doktrini, “Voennaya Doktrina Rossiyskoy Federatsii, 21
Aprelya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova,
MGİMO, 2002, s. 109.
449
2000 Yılı Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti, “Kontseptsiya Vneiney Politiki Rossiyskoy
Federatsii, 28 İyunya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt
IV, Moskova, MGİMO, 2002, s. 116-117.
178
Rusya’nın Orta Asya politikasını belirleyen en temel faktör güvenlik
meselesidir. Kırgızistan’da, Tacikistan’da ya da beklenmedik bir anda Özbekistan’da
meydana gelebilecek istikrarsızlık doğrudan Rusya’yı etkileyecektir. İslamcı
gurupların Rusya topraklarına sızması, Rus pazarında uyuşturucu üretiminin artması,
bölgenin enerji kaynaklarının ihracatı, uranyum kaynakları ve stratejik askeri-sanayi
kompleksler üzerinde kontrolün kaybedilmesi, ticaretin azalması, yasadışı göç, en
önemli sorunlar arasındadır. Rusya, yedi bin kilometrelik Kazak-Rus sınırının daha
zor kontrol edilir olmasından dolayı, Tacikistan sınırının kontrolünün sağlanmasını
daha olanaklı olarak görmektedir. Orta Asya’nın tamamını ise güneyden
kaynaklanan hem stratejik hem de geleneksel olmayan tehditlere karşı “tampon
bölge” olarak görmektedir.450 Bunun için Orta Asya’nın en güney sınırını kontrol
etmek ve Rus-Kazak sınırıyla Tacik-Afgan sınırı arasında kalan alanda siyasi etkisini
arttırmak Moskova’nın bölge politikasının önceliklerinden olmuştur.
11 Eylül 2001’de ABD’nin New York ve Washington şehirlerine yapılan
terör saldırıları Orta Asya’da güç dengesini aniden değiştirmiştir. 7 Ekim 2001’de
ABD Taliban hareketine karşı kapsamlı bir askeri operasyon başlatmıştır. Gizli
operasyonlar ve “Kuzey İttifakı’nın” desteğiyle gerçekleşen uluslararası terörizme
karşı koalisyon güçleriyle işbirliğinde Rusya önemli rol oynamıştır.
Putin’in 11 Eylül’den sonra başlayan uluslararası terörizme karşı savaşta
ABD’yi desteklemesi, Rus dış politikasında yeni tartışmalara yol açmıştır. Putin’in
politikası geniş destek bulmuş olsa da yeni dış politika yaklaşımına karşı sert
eleştiriler de olmuştur. Rusya muhalif kanadı, ABD’nin Orta Asya’da askeri
450
Sebastyan Peyruz, Yos Bunstra, Marlen Lyaruel, “Bezopasnost Tsentralnoy Azii i Puti Eyo
Razvitiya: Sravnitelnıy Analiz Podhodov Evropeyskogo Soyuza, Kitaya i Rossii”, EUCAM, rapor,
No: 11, Mayıs 2012. s. 8-9.
179
üslerinin varlığı, Rus-Amerikan çıkarlarının çatışması ve Rusya’nın bölgede etkisinin
tamamen ortadan kalkacağı, ABD’nin politikalarının küresel istikrarı bozacağı
hususları bağlamında endişesini dile getirmekteydi. Ayrıca ABD’ye desteğin
Rusya’nın Çin ve Müslüman Dünyasıyla ilişkilerine zarar vereceği öne
sürülmekteydi. Liberal-Batıcı kanatı ise Putin’in ABD ile yakınlaşmasını
desteklemişlerdir. Onlar Rusya’nın Batı ile taktik ittifak içerisine girilmesi ve Batı
medeniyetiyle
birleşmesinin
uzun
vadeli
Rusya’nın
çıkarlarına
olacağını
savunmuşlardır.451
Batı ile yakınlaşmak, pragmatist Rus dış politikasının merkezinde yer
almaktaydı. 1999 Yugoslavya savaşından sonra ABD ile soğuk olan ilişkileri Putin
tekrar düzeltmeye çalışmıştır. 11 Eylül olayları Rusya’nın bu politikasını
gerçekleştirmek için uydun bir fırsat yaratmıştı. Bu durum ABD eliyle Taliban’ın
ortadan kaldırılması ve Çeçen Savaşı’nı bitirmek için de önemli olmuştur. Afganistan
operasyonun geniş destek veren Rusya, ABD ile istihbarat paylaşımı gerçekleştirmiş,
hava sahasını açmış, arama kurtarma operasyonlarında yer almıştır. Rusya, Orta
Asya’daki müttefiklerini ABD ile adeta paylaşmış, Afganistan’da terörizme karşı
operasyon yapabilmesi için ABD’nin Orta Asya’da askeri üsler konuşlandırmasına
rıza göstermiştir.452
Kolektif Güvenlik Antlaşması üyesi olmayan Özbekistan’da ABD üssünün
konuşlandırılması Rusya’nın onayına gereksinim duyulmadan yapılmştır. Böylelikle
Orta Asya’daki ABD üslerinin konuşlanmasına Rusya engel olamazdı. Rusya’nın
ABD’nin
Afganistan
müdahalesini
resmen
451
desteklemesinden
sonra
ABD,
A.P.Tsigankov, Vneshnyaya Politika Rossii: Ot Gorbaçova Do Putina, Moskova, Nayuçnaya
Kniga, 2008, s. 161-162
452
Ibid., s. 168-169.
180
Kırgızistan’ın başkenti Bişkek yakınlarında “Gansi”( daha sonra Manas olacak) üssü,
Özbekistan’ın Afganistan sınırına 200 kilometre uzaklığında Karşi-Hanabad üssü,
Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de NATO hava üssünü elde etmiş, Kazakistan’ın
Lugan kentinde 5 bin kişilik motorize piyadesi için üs görüşmeleri başlatılmıştı.
Türkmenistan tarafsızlık statüsü nedeniyle ilk başta bu gelişmelerin dışında kalmayı
tercih etti. 20 bine yakın ABD askeri ve 9-10 bin civarında NATO güçleriyle ABD
Afganistan’a yerleşmesiyle Orta Asya’nın güvenlik sisteminde önemli bir güç
olmuştur. Yeni gelişmeler karşısında Moskova, Afganistan’ın istikrarının ABD
tarafından, Orta Asya’nın ise Rusya tarafından sağlanması, böylelikle ABD ile
bölgedeki çıkarlarının birbirini tamamlanmasını amaçlamıştır.453
ABD Orta Asya’ya askeri üsler yerleştirmesiyle, Rusya’nın etkisinini aniden
zayıflamasına neden olmuştur. Özbekistan’ın girişimiyle 1994’te Orta Asya
entegrasyonu tekrar gündeme gelmiş, 27-28 Aralık 2001’de Özbekistan, Kırgızistan,
Kazakistan ve Tacikistan’ın katıldığı Taşkent Zirvesi’nde Orta Asya İşbirliği
Örgütünün (OAİÖ) kurulması öngörülmüş, 28 Şubat 2002’de Kazakistan’ın AlmaAta şehrinde Rusya’ya alternatif görülen örgütün kurulmasına ilişkin antlaşma
yapılmıştır. 11 Eylül 2001 olayları bölge jeopolitiğini değiştirmiş, bölge “dörtlüsü”
ekonomik işbirliği ve bölgenin dönüştürülmesi öngörülmüştür. Bölgenin tamamında
ve her ülkenin sorunlarına çözüm arayışları ve dış güçlerle ilişkilerinin düzenlemesi,
büyük güçler arasında denge kurulması ve ABD’nin varlığından yararlanarak antiterör politikalarında maksimum çıkar elde edilmesi amaçlanmıştır.454
453
Kazantsev op. cit., s. 145-146.
İndira
Jumaşeva,
“Perspektivı
Razvitiya
Organizatsii
Sotrudniçestvo”(TsAS)”, s. 4, < http://kisi.kz/img/docs/1186.pdf >
454
181
“Tsentralno-Aziatskogo
Aynı şekilde ABD’nin Orta Asya’daki askeri-siyasi varlığı Rusya ile ABD
arasında rekabeti hızla artırmıştır. Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın ABD’nin
güvenlik sistemine dâhil olması Rusya’nın bölgedeki etkisinin azalması sonucunu
doğurmuştur.
Orta Asya’nın güney ülkelerinin Rusya ile ittifak ilişkisinin
zayıflaması ve güvenlik alanında ABD’yle işbirliğine gidilmesi süreci başlamıştır.
ABD’nin Orta Asya’da stratejik varlığını artırması bölgenin enerji kaynakları
üzerinde de rekabetini kızıştırmıştır. Bu bağlamda Afganistan’dan kaynaklanan ve
Orta Asya üzerinden Rusya ve Avrupa’ya yapılan uyuşturucu akışı hızla artamaya
başlamıştır. ABD bölgedeki en önemli müttefiki Pakistan’la birlikte Orta Asya’da
kendisine yeni müttefik arayışına başlamıştır. Bölgede küresel ve bölgesel aktörlerin
sayısının artması Rusya’nın bunlarla rekabetinin artacağı ve çıkar çatışmalarının
sertleşeceği anlamına gelmekteydi.455
2003’te ABD Kongresi’nin Özbekistan’a yapacağı maddi yardımlarının,
ülkedeki demokrasi ve insan hakları alanında yaşanacak ilerlemeye bağlaması,
2004’ün İslam Kerimov’un şahsen Bush’tan ekonomik yardımların artırılmasının
talebinin reddedilmesi, 2004’ün ortalarından itibaren Özbekistan’ın ABD’den
uzaklaşmasına, Rusya ve Çin’le işbirliğini arttırmasına neden olmuştur. 456 Haziran
2004’te Rusya ile Özbekistan arasında ülkelerin karşılıklı askeri tesislerin kullanma
hakkını tanıyan stratejik ortaklık antlaşması imzalanmıştır.457
Haziran 2004’te Rusya Tacikistan’da sürekli askeri üs kurmak için antlaşma
yapmıştır. Aynı senenin Ağustos ayında taraflar Tacikistan’da bulunan 201. motorize
455
A.Bogaturov, A.Dundiç, Y.Troitskiy, Tsentralnaya Aziya: “Otlojennıy Neytralitet” i
Mejdunarodnıye Otnoşeniye v 2000-h Godah, Moskova, NOFMO, 2010, s. 31-33.
456
E.F. Troitskiy, “Vneşnyaya Politika Uzbekistan’a v 2004-2007 gg.: Ot Strategiçeskogo
Partnyorstva s SŞA k Soyuzniçeskim Otnoşeniyam s Rossiyei” Vestnik TGU, Sayı: 310, 2008, s. 94.
457
Rusya ile Özbekistan Arasından Stratejik Ortaklık Anlaşması, 16 Haziran 2004, Bkz:, <
http://archive.kremlin.ru/text/docs/2004/06/75277.shtml >
182
piyade birliklerin 201. askeri üsse dönüştürülmesine ilişkin antlaşma imzalanmıştır.
Duşanbe, Kulab ve Kurgan-Tübe gibi büyük yerleşim birimlerinde bulunan
tesislerdeki 6.500 askerin % 15’i Taciklerden oluşmaktadı. Tacikistan borçlarının
silinmesi karşılığında Rusya, 49 yıllığına “Nurek” radar istasyonunu elde etmiştir.
Rusya Tacikistan’da bulunan askeri üs ve tesislerin bulundurmasına karşın ülkeye 2
milyar dolar yatırım yapmış ve Tacik Silahlı Kuvvetleri’ni modernizasyonunu
üstlenmişti.458 Aynı zamanda Tacik-Afgan sınırının güvenliğini sağlayan Rus
askerleri sınır kontrolünü Tacik birliklerine devretmiştir. Daha önce Tacik-Afgan
sınırının güvenliğini % 50 Rusya finanse ederken, Tacikistan’ın devralmasıyla
birlikte Tacik-Afgan sınırının güvenliği % 100 ABD tarafından finanse edilmeye
başlanmıştır.459 Bir taraftan Rusya Tacikistan’la güvenlik alanında önemli
yakınlaşma sağlarken, diğer taraftan Tacikistan hem ülke güvenliğinde önemli
görevler üslenmeye çalışmış hem de ABD’yle ilişkilerini arttırmak istemiştir.
Ocak 2004’te Rusya’nın Kazakistan’la imzaladığı güvenlik antlaşmasıyla
taraflar ortak güvenliklerini sağlamak için silahlı kuvvetlerin ortak kullanılmasını
üstlenmişlerdir. Anlaşma tarafların hava savunma sistemlerinde, hava ve deniz
kuvvetlerinde işbirliğini öngörmektedir. Rusya Kazakistan’ın hava savunma
sistemlerinin modernizasyonunu ve Kazakistan’ın Hazar filosunun kurulmasını,
bunun için gemilerle tamir etmesini ve sahil güvenliğinin altyapısının inşasını
üslenmiştir.460
458
O.G. Zakrjevskaya, op. cit., s. 272
Maksim Starçak, “SŞA vs. Rossiya v Sotrudniçestve s Tadjikistanom v Voenno-Politiçeskoy
Sfere”, Tsentralnaya Aziya i Kavkaz, Sayı: 3(63), 2009, s. 27.
460
Rusya ile Kazakistan Arasında Silahlı Kuvvetlerinin Ortak Kullanılmasına İlişki Anlaşma için Bzk,
http://www.mid.ru/BDOMP/spd_md.nsf/0/2518E80144B01C9544257CBD002819F5
459
183
2004’te
Rusya
Kazakistan’la
yaptığı
antlaşmayla
Baykonur
Uzay
İstasyonu’nun yıllık 115 milyon dolar karşılığında 2050 yılına kadar kiralamıştır.
2005’te Rusya ile Kazakistan arasında devlet sınırlarına ilişkin bir antlaşma daha
imzalanmıştır. Sınır sorunlarının ortadan kalkması, ekonomik alanda yoğun ilişkiler
ve uluslararası güvenlik sorunlarında geniş işbirliği, iki ülke arasında ittifak
ilişkisinin gelişmesine neden olmuştur.461
Ancak Ukrayna ve Gürcistan’da meydana gelen “renkli devrimler” Orta
Asya’ya kadar uzanması, bölgede ciddi bir jeopolitik değişim öeydana getirerek
Rusya’nın bölge politikasınıda etkilemiştir. “Renkli devrimler” ya da “liberal
devrimler” ABD’nin liberal çevrelerinin Rusya dâhil olmak üzere eski Sovyetler
Birliği ülkelerinde Sovyet Birliği geçmişi olan üst düzey devlet yöneticilerinin sivil
ayaklanmalar
sonucu
iktidardan
uzaklaştırılması
ve
yeni
Bağımsız
Cumhuriyetleri’nde Batı yanlısı rejimlerin iş başına gelmesini amaçlıyordu. Ukrayna
ve Gürcistan gibi Kırgızistan’da meydana gelen “lale devrimi” ABD’nin Hükümet
Dışı Kuruluşlar (NGO) üzerinden söz konusu ülkelerde kitle iletişim araçlarının
kullanarak bölgede propaganda ile devrime zemin hazırlayarak iktidarın düşmesinde
önemli olmuştur.462 Kırgızistan’da “hızla serbest piyasa ekonomisine geçişin”
başarısızlığı, ülkenin güney ve kuzey kısmı arasında refah problemleri, Çin’e
devredilen toprakların toplumun tepkisini çekmesi, devlet iktidarının Akayev Ailesi
tarafından paylaşılması, yolsuzluk ve birçok iç sorunları Kırgız iktidarına karşı
ayaklanmasına zemin hazırlamıştır. Doğuda Çin’le kuzeyde Kazakistan’la, Güneyde
Tacikistan’la komşu ve “terörle savaş” konusunda 2001’de Bişkek’in yakınlarında
461
B.Sultanov, A. Mahlay, Kazakistan-Rossiya- Evropeyskiy Soyuz: Perspektivıy Strategiçeskogo
Partnyorstva, Almatı, KISI, 2009, s. 34.
462
Saynur Giray Bozkurt, “Bağımsız Devletler Topluluğu’nda Renkli Devrimler-Kırgızistan Örneği”,
Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 1, 2006, s. 128-129.
184
ABD askeri üs sağlayarak ABD’nin gözünde giderek artan stratejik öneme sahip
Kırgızistan, Müslüman dünyaya demokrasinin yayılmasında örnek ülke olmaya
başlamıştır. Ancak Kırgız Devlet Başkanı Askar Akayev’in Moskova yörüngesine
yaklaşması Beyaz Sarayı öfkelendirmiştir. 2003’te ABD’nin Bişkek’ten 30 kilometre
uzaklıkta bulunan askeri hava üssünü devralması Rusya için davet olmuştur.463
Kırgızistan’daki “lale devrimi” ABD Başkanı Bush, Orta Asya’da İran, Çin
ve Rusya’nın jeo-stratejik emellerinin engellenmesi için kullanmak istemiştir.
Özellikle
Rusya’nın
“Çin-Hindistan-Rusya”
üçgen
diplomasisi
üzerinde
şekillendirmeye çalıştığı ve Avrasya Kıtası’nda jeopolitik kutuplardan biri olma
stratejisinin önünde bir set kurmayı ve Avrasya’da kıtasal bir ittifakın ortaya
çıkmasını engellemeyi amaçlamıştır. Bunu da eski Sovyetler Birliği coğrafyasında
dönüştürerek Rusya’nın kontrolünden çıkarılması, kendi etki alanına dâhil edilmesi
hedeflenmiştir.464
Hem iç sorunların meydana getirdiği tepki hem de ABD’nin dış politika aracı
olarak kullandığı “demokratik hareketleri destekleme”465 süreci Kırgızistan’daki
gösterilerin kitlesel ayaklanmaya dönüşmüştür. Kırgızistan’ın güneyinden başlayan
halk ayaklanması Akayev’in iktidarını sona erdirmiş, ülkenin güney ve kuzey
kabileleri arasında iktidarın paylaşılması sonucu yeni hükümet kurulmuştur. Ukrayna
ve Gürcistan örneklerinde olduğu gibi iktidar değişikliklerinde yumuşak geçiş
sağlamasını öngören Freedom House gibi kuruluşlar Kırgızistan’da başlayan olayları
463
Mark MacKinnon, Renkli Devrimlerin Sırrı: Yeni Soğuk Savaş, Ankara, Destek Yayınları, 2008, s.
295.
464
D.V.Dorofeev, “Tsvetnıye Revolyutsii” v Tsemtralnoaziatskom Regione v Kontekste
Vneşnepolitiçeskoy
Strategii
SŞA”,
İstoriçeskie
Nauki,
s.
51-54.
http://dspace.nbuv.gov.ua/bitstream/handle/123456789/35561/12-Dorofeev.pdf?sequence=1
465
David Layn, “Tsvetnaya” Revolyutsiya Kak Politiçeskiy Fenomen”, çev, Dmitri Gromazd,
Sotsiologiya, Sayı: 1, 2010, s. 18.
185
kontrol edememiş, kontrol özellikle ülkenin güney bölgelerinin klanlarının eline
geçmiş, iktidara karşı şiddette başvurma hâkim hal almıştır.466
Kırgızistan’daki iktidar değişikliğinden etkilenen Özbekistan muhalefeti
iktidara karşı 12-13 Mayıs 2005’te protestolar başlatmıştır. Fergana Vadisi’nde yer
alan Andican şehrinde terör suçuyla yargılanan işadamlarının serbest bırakılmasını
talep eden grup, daha sonra hapishane ve idari binalarına silahlı baskın düzenlemiştir.
Binaların ele geçirilmesiyle büyüyen protestoları bastırmak için Özbekistan güvenlik
güçlerinin müdahalesi sonucu yüzlerce sivil hayatını kaybetmiştir.467
Hem Kırgızistan’daki iktidar değişikliği hem de Özbekistan’da iktidara karşı
halk ayaklanmasının sert bir şekilde bastırılmasının beklenenden farklı jeopolitik
sonuçları olmuştur. Gürcistan ve Ukrayna gibi “renkli” devrimlerin gerçekleştiği
ülkelere nazaran Kırgızistan’daki olaylarda hükümet dışı kuruluşların, Batı
tarafından daha az finanse edilmesi ve Kırgız muhalefetinin yabancı bağlantısının
daha az olması, iktidara gelen yeni yönetimin dış politika yönünü değiştirmemiştir.
Yeni Kırgız yönetimi ülkenin dış politikada her hangi bir değişiklik olmayacağını
açıklamış, ilk ziyaretlerini Rusya’ya, Çin’e, Özbekistan’a ve Kazakistan’a
gerçekleştirmiştir.468 ABD gibi Rusya da yeni Kırgız hükümetiyle işbirliğine hazır
olduğunu açıklamış ve işbirliğini sorunsuz devam ettirmiştir.469 Andican’daki
ayaklanmanın İslami örgütlere bağlayan Kerimov, ABD tarafından destek
bulamamış, protestocuların kanlı bir biçimde bastırılması insan hakları ihlali
466
Genry Hayl, “Demokratiya ili Avtokratiya Na Marşe?”,(çev) Artyom Smirnov, Jurnal o Buduşem,
Sayı: 2(10), Haziran 2007, s. 285-286.
467
Viktoriya Panfilova, “Halifat İdyot!”, Nezavizimaya Gazeta, 19 Ekim 2005.
468
E.F. Troitskiy, “Sovremennıy Politiçeskiy Krizis v Kırgızstane i Ego Mejdunarodnıye
Posledstviya”, Vestnik TGU, Sayı: 306, 2008, s. 71.
469
A.Bogaturov, A.Dundiç, Y.Troitskiy, op. cit., s. 45.
186
gerekçesiyle ABD ve AB tarafından eleştirilmiştir. Buna karşın Kerimov ülkedeki
tüm yabancı STK’ları ve ABD askeri üssünü kapatmıştır. Rusya ise Andican
olaylarında Kerimov’u desteklemiştir.470
Sonuç itibariyle Eski Sovyetler Birliği coğrafyasında meydana gelem “renkli
devrimler” Ukrayna ve Gürcistan’ın Batı lehine jeopolitik durumunun değişmesiyle
sonuçlanmış, bu ülkeler AB ve NATO’ya üye olmak için fırsat bulmuşlardır. Ancak
söz konusu süreç Orta Asya’da ters işlemiştir. Bu bağlamda Kırgızistan dış politika
yönünde radikal bir değişim yaşamazken, bu durum Özbekistan’ın ABD ile
ilişkilerini askıya almasıyla sonuçlanmıştır. Temmuz 2005’te ŞİÖ Zirvesi’nde taraf
ülkelerin bölgedeki ABD askeri üslerinin kapatılması konusunda ortak tavır
sergilenmesi, Rusya’nın bölgedeki çıkarları açısından önemli olmuştur. Aynı şekilde
ABD ve AB’nin Özbekistan’a askeri ambargo uygulama kararı Rusya’nın
Özbekistan’la yakınlaşmasının önünü açmıştır. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından
bu yana ilk defa Eylül 2005’te Özbekistan’da Rus-Özbek askeri tatbikatı
düzenlenmiş, Kasım 2005’te Rusya ile Özbekistan arasında ittifak ilişkileri
antlaşması imzalanmıştır. Bu belgeye göre taraflardan birine yapılan askeri saldırı,
tarafların her ikisine de yapılmış sayılacaktır.471 GUAM’dan ayrılan Özbekistan
Ocak 2006’da AEB’ye, Haziran’da 2006’da KGAÖ’ye katıldığını duyurmuştur.
Özbekistan’ın dış politika yönünü Rusya’ya çevirmesi Moskova’nın bölgede
etkinliğini artırmıştır. Özbekistan’ın girişimiyle Rusya, Orta Asya İşbirliği Örgütü’ne
(OAİÖ) davet edilmiş, daha sonra bu örgüt AEB’le birleştirilerek varlığı
sonlandırılmıştır. Rusya’nın yakın çevresinde jeopolitik hareketliliğinin ciddiyetini
470
Ainur Nogayeva, op. cit., s. 78-79.
Rusya ile Özbekistan Arasında İttifak İlişkiler Anlaşması, 16 Ekim 2005,
http://archive.kremlin.ru/interdocs/2005/11/14/1934_type72066_97086.shtml?type=72066
471
187
Bkz:,
anlayarak BDT coğrafyasında AEB, KGAÖ, Gümrük Birliği, Avrasya Birliği
projeler üzerinden bütünleşme sürecini hızlandırmıştır. “Renkli devrimler”
Rusya’nın güney sınırlarında lehine işlemiştir.472
Orta
Asya’da
yaşanan
jeopolitik
değişimler
Rusya’nın
bölgede
müttefiklerinin sayısını artırmış olsa da Moskova için olumlu gelişen bu durum uzun
sürmemiştir. Rusya’nın 2004-2006 yıllarında Özbekistan’la imzaladığı yüksek
düzeyli işbirliği daha güçlü bir ittifaka dönüşememiştir. Andican olaylarından sonra
Özbekistan’ın ülke içi istikrarını sağlama çabasına girişmesi ve öncesine göre daha
dengeli dış politika izlemesi Rusya’nın etkisini sınırlı kılmıştır. Hatta ABD’yle tekrar
işbirliğine hazır olduğunu beyan etmesi ve Rusya’nın yanında Çin’le yakınlaşması
Rus-Çin rekabetini artırmıştır. Daha önce Özbekistan’la yapılan anlaşmalar olsa da
Rusya Özbekistan’da herhangi bir askeri üs ya da tesis elde edememiş, Özbekistan
KGAÖ ve AET gibi üyesi olduğu oluşumlara da sınırlı katılım sergilemiştir.473
2-4 Nisan 2008’de NATO’nun Bükreş Zirvesi’ne Putin ile Kerimov birlikte
katılması, Rusya’nın Özbekistan’la ilişkileri kötüleşmeden, Özbekistan’ın ABD ve
Avrupa’yla ilişkilerin iyileştiği bir döneme girilmiştir. Rusya, Afganistan’daki
Uluslararası Koalisyon Destek Güçlerine (ISAF) Rusya üzerinden Avrupa’dan insani
destek için hava koridorunu açmayı teklif ederken, Özbekistan, NATO’ya
Afganistan’a insani malzemelerin taşınması için Termiz şehrinin kullanmasını teklif
etmiştir. Böylelikle Özbekistan büyük güçler arasında “Büyük Oyunu” engellemek,
Sovyet tarzı Rus-Özbek ilişkisini aşarak yeni boyut kazandırarak ve bölgede yeni
472
A.M. Akmataliev, “Tsvetnıye Revolyutsii” i Parlamentarizm v Kontekste Protsessov
Demokratizatsii Na Postsovetskom Pronstranstve”, Sovremennaya Politika, Sayı: 1(11), 2013, s. 36.
473
E.F. Troitskiy, “Vneşnyaya Politika Uzbekistan’a v 2004-2007 gg.: Ot Strategiçeskogo
Partnyorstva s SŞA k Soyuzniçeskim Otnoşeniyam s Rossiyei”, op. cit., s. 95
188
uluslararası ilişkiler modelini şekillendirmek istemiştir. Bu sayede Rusya Orta
Asya’da tekrar önemli güç olduğunu kanıtlamış, uyuşturucu, siyasal İslam gibi
güvenlik meselelerinde Özbekistan’la işbirliğini sağlamış, Özbekistan rejimini
destekleyerek kendisinden tamamen kopmasını da engellemiştir.474
Kasım 2008’de Özbekistan AET üyeliğine son verdiğini duyurmuştur.
Kerimov, BDT ve KGAÖ çalışmalarıyla benzerlik taşıdığını ve üye devletler
arasında gümrük birliği konularında karşı görüşlere sahip olduğunu gerekçe
göstermiştir. 2008’de Avrupa Birliği ve ABD Özbekistan’a karşı daha önce
uyguladıkları ambargoları kaldıracaklarını açıklamaları Özbekistan’la Batı arasındaki
ilişkilerin tekrar düzelmeye başlamasına neden olmuştur. 2010’da Özbekistan
ABD’yle 2010 yılı için işbirliği planı imzalamıştır. Bu belge “siyasi, güvenlik,
ekonomik ve insani alanlarında ve Afganistan’da barış ve istikrarın sağlanması
konusunda” işbirliğini içermekteydi.475
2006’da
Türkmenistan
Devlet
Başkanı
Saparmurat
Türkmenbaşı’nın
(Niyazov’un) ölümüyle 1990’ların sonundan itibaren devam eden Rus-Türkmen
soğuk
ilişkileri
değişmeye
başlamıştır.
Daha
önce
ulusal
ordusunun
modernizasyonunu, öncelikle Türkiye olmak üzere, Ukrayna ve diğer ülkelerle
işbirliği üzerinden gerçekleştirmekte olan Türkmenistan, 2007’de Türkmenistan
Devlet Başkanlığına gelen Gurmanguli Berdimuhammedov’la birlikte Rusya’nın
474
F. Tolipov, “Postsovyetskiye Uzbekistan i Rossiya: İstoriya Povtoryaetsya ili Naçinayetsya”,
Tsentralnaya Aziya: Aktualnıye Aktsentı Mejdunarodnogo Sotrudniçestva, Moskova, MGİMOUniversitet, 2010, s. 90-91.
475
Arkadiy Dubnov, “Gosudarstvo-Eto On”, < http://www.globalaffairs.ru/number/n_14572 >
(25.04.2014).
189
Türkmenistan’da askeri-teknik işbirliğinin önünü açmış, Türkmen hava kuvvetlerinin
modernizasyonu için ortak çalışmalar yapılması öngörülmüştür.476
Türkmenistan’la terörle mücadele konusunda anlık istihbarat paylaşımı
antlaşması imzalayan Rusya, Türkmenistan’ın ABD, NATO ve Türkiye’yle askerisiyasi işbirliğine girmesini engellemeye çalışmış, BDT Hava Savunma Sistemleri’ne
Türkmenistan’ı da dâhil etmeyi amaçlamıştır. Ancak Türkmenistan’ın dâhil olmak
istediği “Nabucco” doğalgaz boru hattı projesinin Rusya tarafından engellenmesi ve
Moskova’nın Türkmen enerji kaynakları üzerinde kontrol kurma politikası
Aşkabat’ın tepkisine neden olmuş, söz konusu güvenlik ilişkilerinde ilerleme
sağlanamamış ve Rusya’nın Türkmenistan politikası başarıya ulaşamamıştır.477
Bu dönemde Rusya’nın Tacikistan politikasında da olumlu gelişmeler
yaşandı. 2005’ten itibaren yılda 80 Tacik askerine Rusya’nın askeri okullarında
eğitim sağlayan Moskova, 2006’da Rusya Tacikistan silahlı kuvvetlerine 26 milyon
dolar değerinde dört helikopter, iki Mi-25 savaş uçağı ve iki askeri-nakliyat Mı-8
helikopteri gibi askeri destekte bulunmuştur. 2007’de Rusya’nın askeri yardımları
yıllık 30 milyon dolara çıkmıştı. Bu yıldan itibaren başlatılan Tacik ordusunun Rus
silahlarıyla donatılmasının değeri 1 milyar dolar civarındadır. 3,500 milyar dolarlık
GSMH’ye sahip Tacikistan’ın % 30’una tekabül etmektedir. Hem Tacik ordusuna
sağladığı
askeri-teknik
destek
üzerinden,
hem
de
201.
askeri
üssün
güçlendirilmesiyle Rusya Tacikistan’da olduğu gibi Orta Asya’da da istikrarın ve
güvenliğin garantörlüğünü üstlenmiştir. Aynı zamanda Tacik ordusunu kendi
silahlarına bağımlı kılmaya da devam etmektedir. Rus silahları ve askeri araçlarla
476
V. Paramonov, O. Stolpovskiy, “Rossiya v Tsentralnoy Azii: Dvuhstoronneye Sotrudniçestvo v
Voennoy Sfere”, Advanced Research and Assessment Group, 08/15 Rapor, Mayıs 2008, s. 18-19.
477
A.Bogaturov, A. Dundiç, E. Troitskiy, Otlojennıy Neytralitet…, op. cit., s. 56-58.
190
(uçak, helikopter, tank, zırhlı araç vs) donatılmış Tacik ordusu bu silahların ve
araçların kullanılması için Rus askeri okullarından eğitim almaları da sürekli hale
gelmekte ve bağımlılığı artırmaktaydı. Böylelikle Rusya Tacikistan’ın askeri-sanayi
komplekslerini kendi kontrolüne almayı amaçlamaktaydı.478
Rusya’nın Tacikistan’la yapmış olduğu askeri üsleri bulundurmasına ilişkin
antlaşmaya dayanarak 2007’de Duşanbe’deki birliklerini Ayni Havaalan’ına
konuşlandırmaya başlamıştır. Antlaşma Rus birliklerinin yanında Tacik Hava
Kuvvetleri’nin de yer almasını öngörmekteydi. Ancak Rusya birliklerin bulunacağı
Ayni hava alanının yapılandırılması için 5 milyon dolar yatırım yapılması
karşılığında bu bölgeye tek başına yerleşmeyi planlamaktaydı. Bu da finansal
zorluklar çeken Tacikistan’ın başka yollar aramaya başlamasına neden olmaktaydı
Rusya’yla stratejik işbirliğini garantileyen Tacikistan, kendi topraklarında ABD’nin
askeri üs kurma umudunu canlandırarak maddi gelir elde etmek için harekete
geçmiştir. Bu durum Rusya’nın geri adım atmasına ve Tacikistan’a da uygun bir
şekilde Ağustos 2008’de “Gissar” havaalanını ortak kullanmasına ilişkin antlaşma
imzalanmasıyla sonuçlanmıştır.479
2005 Mart darbesinden sonra Kazakistan’ın da desteğiyle Kırgızistan’ı kendi
etki alanında tutmayı başaran Rusya, 2006’da Kırgızistan’la KGAÖ Kolektif Acil
Müdahale Gücü’nün bileşenlerinde Kant’taki askeri hava üssünün genişletilmesine
dair anlaşma yapmıştır. Rusya’yla askeri-siyasi işbirliğini arttırması sonucu Rus
yatırımlarını ülkesine çekmeyi ve ülkesinin kalkınması için stratejik öneme sahip
Narın nehrindeki barajların inşasına maddi destek elde etmeyi amaçlayan
478
O.G. Zakrjevskaya, op. cit., s. 272-273.
Andrey Korbut, “Rossiya Prirastayet Bazoy v Ayni”, Voenno-Promışlennıy Kuryer, Sayı: 36(252),
10-16 Eylül 2008, s. 12.
479
191
Kırgızistan, ülkede bulunan ABD’nin Manas askeri üssünün bölgede İran’a karşı
operasyonlar için kullanılmasını yasaklamıştır. Bu vesileyle üssün kira bedeline
ilişkin değişiklik yapılmasını talep etmeye başlamıştır. Daha A.Akayev döneminde
başlayan ve Oş şehrinde ikinci bir ABD askeri üssün açılmasına ilişkin görüşmelere
son verilmiştir480
Şubat 2009’da ABD askeri üssünü kapatacağını açıklayan Kırgızistan,
Haziran’da yapılan yeni antlaşmayla Amerikan askeri üssünü uluslararası transit
merkezine dönüştürmüş, Manas üssünün kirasına ilişkin yeni bir antlaşma yapmıştır.
Rusya’yla olan ülkenin güneyinde ikinci bir Rus askeri üssün inşası konusundaki
görüşmeleri de durdurmuş, askeri silah üreten “Dastan” Şirketinin % 48 hisse
senedinin Rusya’ya devretmesine ilişkin anlaşmayı yerine getirmekten vazgeçmiştir.
Rusya buna cevaben 2009’da Kambarata Baraj’ının inşa edilmesini öngören kredinin
verilmesini dondurmuştur.481
2000’nin son çeyreğinde liberal görüşleriyle bilinen yeni Rusya Devlet
Başkanı Dmitri Medvedev dış politikaya yoğunlaşırken, Başbakanı görevini üslenen
Vladimir Putin ağırlığını ülkenin iç politikası ve ekonomik kalkınma sorunlarına
yönelmiştir. Dünya ekonomik krizi, 2008-2010 yılları arasında Rusya’nın Orta Asya
politikasında olumsuz bir dönem olmuştur. Ekonomik krizden neredeyse
etkilenmeyen Çin’in Orta Asya’da yeni pazarlar arayışına girmesi, Rusya’yı olumsuz
etkilemiştir. Artık Afganistan sorununun yanında Orta Asya’da artan ekonomik ve
480
Murat Laumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politologii i Mirovoy Geopolitike”, Cilt: 5,
Almatı, KISI, 2009. 95-95.
481
A.Bogaturov, A. Dundiç, E. Troitskiy, Otlojennıy Neytralitet…, op. cit., s. 48-49.
192
siyasi gücüyle Çin, Rusya için önemli mesele haline gelmeye başlamıştır. Çin’in
bölgedeki etkisini sınırlamak Rusya’nın önemli hedeflerinden biri haline gelmiştir.482
2010’da Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev’in devrilmesine
temkinli yaklaşan Rusya, yeni Kırgız yönetimini destekleyerek işbirliğini
sürdürmeye çalışmıştır.483 2011’de Orta Asya ülkelerinde 2014’te sona erecek Rus
askeri üslerinin sözleşmesini tekrar uzatılmasına ilişkin Rusya’yla Tacikistan ve
Kırgızistan arasında tartışma başlamıştır. Moskova, eğer Kırgızistan ve Tacikistan
kendi dış güvenliklerini sağlamak için Rusya’nın desteğini almak istiyorlarsa Rus
askeri gücünün ülkelerinde bulunması gerektiğini öne sürmeye başlamıştır.
Kırgızistan ve Tacikistan ise ülkesinde bulunan Rus askeri gücünü kendi dış güvenlik
sorunlarının çözümüne karşı bir imkân olmaktan ziyade, üsleri maddi kaynak elde
etmek için koz olarak görmekteydiler.484
482
Zakrjevskaya, op. cit. s. 250-251.
A.Bogaturov, A. Dundiç, E. Troitskiy, Otlojennıy Neytralitet…, op. cit., s. 51.
484
Anna Mamveeva, “İzbiratelnoye Uçastiye: Buduşaya Rol Rossii v Tsenkralnoy Azii”, Analitiçeskiy
Obzor Po Tsentralnoy Azii, Sayı: 3, Temmuz 2012, s. 4.
483
193
Harita 12. Rusya’nın Sınır Dışındaki Askeri Üsleri
Kaynak: http://3wwar.ru/rossiya-ukreplyaet-zarubezhnyie-voennyie-bazyi (Erişim Tarihi: 13 Temmuz
2014).
Kırgızistan ülkesinde bulunan Karakol ve Kara-balta’da askeri radar üssü,
Maylı-Suu’da bulunan radyo sismik laboratuarı için Rusya’nın ödemesi gereken
yıllık 4,5 milyon dolarlık borcunu ödemediği, üslerle ilgili sözleşmenin Rusya’nın
talep ettiği 49 yıllığına değil de 15 yıllığına uzatacağını öne sürmeye başlamıştır.
Tacikistan ise 201. askeri üssün kira bedelini 250 milyon dolara artırdığını
açıklamıştır.485
Bu taleplere karşı Rusya ise, zaten farklı kanallarla ülke ekonomisine katkıda
bulunduğunu dile getirmeye başlamıştır. Rusya, söz konusu ülkelerden gelen işçilere
485
İvan Safarov, Elena Çernenko, “Rossiyskiye Bazı Stavyat na Zaşitu Ekonomiki”, Kommersant, 12
Temmuz 2012, s. 6.
194
imkân tanıdığını, bunların kendi ülkelerine sağladığı ekonomik katkının (örneğin
Tacikistan’ın GSMH’ sının % 50’sine Kırgızistan’ın ise % 30’u yakındır) ülke
ekonomisi için hayati olduğunu öne sürmeye başlamıştır.486
Rusya’yla söz konusu iki Orta Asya devleti arasında çıkan üsler tartışması
Vladimir Putin’in 2012’de tekrar Devlet Başkanı seçilmesiyle çözülmüştür. Rusya bu
dönem ikili ilişkilere ağırlık vermeye başlamıştır. Buna göre Kazakistan’la yüksek
düzeyli askeri ve ekonomik entegrasyon öngören Rusya, Kırgızistan ve Tacikistan’a
yapacağı askeri ve ekonomik yardım öngörmüştür. Kazakistan Moskova’nın
öncelikli ortağı olurken, Tacikistan ve Kırgızistan klasik anlamda “müşteri” ülke
konumuna gelmiştir. Özbekistan ve Türkmenistan’la mütevazi ilişki öngörören
Rusya, bu iki ülkenin daha serbest dış politika izlemesine razı olmuştur. 487
Rusya 2012’den itibaren Orta Asya ülkeleri arasında dengeyi koruyarak ilişki
kurmanın yerine, Kırgızistan ve Tacikistan’a sağlayacağı maddi destek karşısında
sıkı işbirliğine ve Rusya’nın bölgedeki dış politika çıkarlarına destek vermelerini
talep etmeye başlamıştır.488 2012’de Moskova ile Bişkek arasında sadece ikili
ilişkileri düzenleyen değil, aynı zamanda Rusya’nın bölgedeki “kırmızı çizgilerini”
belirleyen ve Özbekistan’ın endişesine neden olan birkaç önemli antlaşma yapmıştır.
Taraflar Rusya’nın Kırgızistan’da bulunan tüm askeri üslerinin (Karakol ve Karabalta’da askeri radar üssü, Maylı-Suu’da radyo sismik laboratuarı ve Kant’ta askeri
486
2010’da Tacikistan 2,2 milyar, 2011’de ise 3,039 milyar dolara çıkarmış, Özbekistan 2010’da
yılına göre 1,5 kat artırarak 2011’de 4,276 milyar dolar düzeyine getirmiş, Kırgızistan ise, 2010’a göre
%43 artırarak 1,572 milyar dolara çıkarmıştı. Türkmenistan işçilerinin ülkesine sağladığı gelir ise 35
milyon doların düzeyindeydi. Payrav Çorşanbayev, “Denejnıye Perevodı iz Rossii v 2011 godu
Sostavili 50% VVP Tadjikistana”, < http://news.tj/ru/news/denezhnye-perevody-iz-rossii-v-2011godu-sostavili-50-vvp-tadzhikistana > (25.04.2014).
487
Aleksandr Kuli, “Novıy Rossiyskiy Kurs v Tsentralnoy Azii: Otkaz Ot Politiki Sferı
Privilegirovannıh İnteresov v Polzu Taktiki “Razdeliyay i Vlastvuy”?”, PONARS Evraziya, Sayı:
261, Temmuz 2013, s. 5.
488
Ibid., s. 7.
195
hava üssü) tek bir komutanlık altında birleştirilmesine karar vermiştir. Böylelikle
Kırgızistan askeri bir tesisin/üssün kirasını ve sözleşmesinin uzatılmasına ilişkin ayrı
ayrı pazarlık yapma olanağını kaybetmiştir.489
Ekim 2012’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Duşanbe ziyaretiyle
Tacikistan’da bulunan üslerle ilgili antlaşmaya varılmıştır. Antlaşmaya göre 201.
askeri üssün Tacikistan’da varlığı 2042 yılına kadar devam edecekti. Rusya bunun
karşılığında ülkesinde bulunan Tacik işçilerine imtiyazlı rejime tabi tutacak ve
Tacikistan’a Rus hidrokarbon kaynaklarının ihracatında gümrük tarifelerini
kaldıracaktı. Ayrıca Rusya Tacik ordusunun silahlandırılması için 200 milyon dolar
destek ve Tacikistan’ın barajlarının inşaatına maddi yardım sözü vermiştir. Ancak bu
anlaşmaların onaylaması konusunda sorunlar çıkmaya başladı. Tacik liderinin
Tacikistan ziyaretinde Rusya Başbakan Yardımcısı Dmirtiy Rogoniz, Taciklerin
güvenlik kurallarını ihlal ettikleri nedeniyle ve Afganistan kaynaklı uyuşturucuların
Tacikistan’dan gelen trenlerle kolayca Rusya’ya sokulduğunu dile getirerek, tren
seferlerini geçici durdurulması gerektiğini ve ilerleyen zamanlarda ise BDT
ülkelerinde gelen işçilere vize uygulanacağını söylemiştir. Tacikistan tarafı söz
konusu tren seferlerinin Tacik işçilerin Rusya’ya giden en önemli ulaşım güzergâhı
olduğunu belirterek getirerek endişesini dile getirmiştir. Rusya, Tacikistan’dan gelen
trenleri durdurmamış ve işçilere vize uygulaması yapmamış olsa da Tacikistan’ın
ABD’yle pazarlık yaptığı gerekçesiyle Tacikistan’ın talep ettiği barajların inşasının
finanse edilmesi ve ordunun modernizasyonuna ilişkin isteğini reddetmiştir.490
489
Sergey Kuksin, “Rossiya i lirgiziya Podpisali Soglaşenie ob Obedinennoy Voennoy Baze”,
Rossiyskaya Gazeta, 20 Eylül 2012.
490
Jumabek Sarabekov, “Prezidentskiye Vıborı 2013 goda v Tadjikistane: Vnitrenniye i vneiniye
Faktorı”, Analitiçeskoe Obozreniye”, Sayı: 13, Almatı, IWEP, 2013, s. 18-19.
196
Özbekistan’ın KGAÖ’den ayrılmasıyla Rus-Özbek ilişkilerinin zora girmesi
bölgede pozisyonunu korumak isteyen Rusya için Afganistan’la sınırı olan
Tacikistan’ın önemini artırmıştır. NATO askerlerinin Afganistan’dan çekilmeye
başlamasıyla güvenlik konularında yeni gelişmelerin meydana geleceği beklentisi,
Rusya’yı olduğu gibi Tacikistan’ın da güvenlik alanında ilişkilerini düzeltmesine
itmiştir. Ekim 2013’te Tacikistan Parlamentosu Rus askeri üslerin ülkesinde
bulunmasına ve statüsüne dair antlaşmayı onaylamıştır. Belge Rus askeri varlığının
2042 yılına kadar uzatılması, Rusya’nın Tacik ordusuna askeri-teknik yardım
yapılması, Tacik ordusunun modern silahlarla donatılması ve askeri kadrolarının
karşılıksız olarak eğitilmesini öngörmekteydi. Bunun yanında Tacik Parlamentosu,
Tacik işçilerin Rusya’da bulunmalarına dair antlaşmayı da onaylamıştır. Buna göre
Tacik işçileri 15 gün kayıt olmadan Rusya’da bulunabilecek, üç
seneye kadar
çalışma işçilere izni verilebilecekti.491
Rusya Kazakistan’la da güvenlik alanında ilişkilerini kuvvetlendirmeyi
sürdürmüştür. 2010’da Rusya Kazakistan’la üç askeri tatbikat gerçekleştirmiş, aynı
sene 15.000 Kazak askeri Rus askeri personeli tarafından eğitilmiştir.492 Ocak
2013’te Ortak Hava Savunma Sistemleri’nin inşası için imzalanan ve onaylanan
antlaşmayla Rusya güney hava sınırlarının güvenlik alanını genişletmiş, Kazakistan’ı
ise bölgesel güvenlik sistemi içerisine güçlü bir şekilde dâhil etmiştir. Ortak Hava
Savunma Sistemleri Komutanlığı’nın, Rusya ve Kazakistan Devlet Başkanları
tarafından atanması ve iki ülkenin Savunma Bakanlığı temsilcileri tarafından
491
“V Tadjikistane Ratifitsirovan Dogovor Po Rossiyskoy Voennoy Baze”, Nezavisimaya Gazeta, 1
Ekim 2013, < http://www.ng.ru/news/444969.html >
492
Utku Yapıcı, “Kazakistan’ın Dış ve Güvenlik Papitikasında Çok-Vektörlülük”, Uluslar arası
Sistemde Orta Asya: Dış Politika ve Güvenlik, (der.), M.Turgut Demirteper, Güner Özkan, Ankara,
USAK Yayınları, 2013, s. 210.
197
yürütülmesi öngörülmüştür.493 11 Ekim 2013 tarihinde Rusya ile Kazakistan arasında
dostluk ve ittifak antlaşması imzalanmasıyla494 daha önce ekonomik, ticari, askeri ve
askeri-teknik alanlarını kapsayan işbirliği ve entegrasyon ilişkilerini güçlendirmeye
gidilmiştir.495
3 Şubat 2014’te Rusya ve Kırgızistan Savunma Bakanları arasında yapılan
görüşmelerde,
Rusya aynı zamanda Kırgızistan’daki Kant askeri hava üssünün
genişletilmesi,496 Kırgız Silahlı Kuvvetleri’yle ülkede bulunan Rus askeri üslerin
kullanılmasına ilişkin ortak planlanması konusunda anlaşmıştır.497 Rusya ayrıca 1
milyar dolar değerinde askeri yardım yapacağı konusunda söz vermiştir. Özellikle
söz konusu yardımlar sınır güvenliğinin sağlanmasına ilişkin olup, askeri araçlar,
uzay cihazları ve helikopterlerin temin edilmesi öngörülmekteydi. Özbekistan’ın
KGAÖ’den ayrılması, Özbekistan’ın Kırgızistan ve Tacikistan sınırlarında silahlı
çatışmaların yaşanması, Orta Asya ülkeleri arasında gerginliklerin ve bölge içi
çatlakların daha da artacağını göstermektedir. ABD’yle yakınlaşmaya giden
Özbekistan’ın su sorunları nedeniyle komşularıyla (Kırgızistan ve Tacikistan’la)
ilişkilerinin
gerilmesi
Kırgızistan
ve
493
Tacikistan’ın
Rusya’nın
desteğiyle
“Putin
Ratifitsiroval
Soglaşeniye
o
Yedinoy
PVO
s
Kazahstanom”,
<http://vz.ru/news/2013/12/30/666559.html> (15.02.2014).
494
“Putin i Nazarbayev Podpişut v Yekaterinburge Dogovor o Soyuzniçestve”,
< http://www.vz.ru/news/2013/11/11/658943.html> (15.02.2014).
495
Rusya ile Kazakistan Arasında 21. Yüzyılda İyi Komşuluk ve ittifak Anlaşmasının Tamamı için
Bkz:
<
http://asozd2c.duma.gov.ru/addwork/scans.nsf/ID/BE6C74E57F88B2AD43257CBB0051A969/$FILE/4
99260-6.PDF?OpenElement >
496
“Çetıre
Şturmovika
Su-25SM
Popolnyat
Aviabazı
“Kant”
v
Kirgizii”,
<
http://ria.ru/defense_safety/20140203/992756790.html > (7.05.2014).
497
“Sergey Şoydu: Minoborony RF Planiruyet Usilit Bıevoy Potentsial Svoey Avizbazı v Kante” <
http://itar-tass.com/politika/934669 > (7.05.2014).
198
silahlanmalarına neden olmuştur. Rusya ise Kırgızistan ve Tacikistan üzerinden
Özbekistan’a karşı bölgede güç dengesini sağlamaya çalışmıştır.498
Sonuçta askeri üsler üzerinde Rusya bölgede uzun vadeli varlığını ve
pozisyonunu koruyabilmiştir. Bunu yaparken bölge ülkeleri üzerinde, göçmen
işçilere yönelik yaptırımlar ve ekonomik desteğinin geri çekilmesi gibi zorlayıcı
yöntemler kullanmaya başlamıştır. Daha önce Orta Asya ülkeleri arasında su
sorunlarında meydana gelen gerginliklerde (ve çıkabilecek olası çatışmalarda)
tarafsız olan Rusya, bundan sonra yukarı kıyı ülkeleri olan Kırgızistan ve
Tacikistan’ı desteklemeye başlamıştır. Putin’in her iki ülkeye yaptığı ziyaretler
sonucu bölgedeki dengeler radikal bir şekilde değişmeye başlamıştır. Kırgızistan’ın
Narın ve Tacikistan’ın Vahş sınır aşan su rejimleri, Moskova’nın etkisi altına
girmiştir. Kırgızistan ve Tacikistan’ın hidroelektrik santrallerini çalıştırmaya
başlatmaları durumunda bu ülkeler Taşkent’e baskı aracı elde etmiş olup
Özbekistan’ın bölgesel lider olma çabalarını da ortadan kaldırmış olacaktı. Bu
durumda Özbekistan ya bölgedeki jeopolitik gerçekleri kabul etmek zorunda kalacak
ya da Rusya’nın bölgedeki gücünü dengelemek için ABD’yle ittifaka gidecekti. Bu
durumda Rusya-Kırgızistan-Tacikistan ittifakına karşı ABD-Özbekistan ittifakı
ortaya çıkacaktı.499
Rusya Orta Asya Devletleri’ni elinden geldiği kadarıyla özellikle Kırgızistan
ve Tacikistan gibi daha zayıf bölge ülkelerinin ordu ve güvenlik güçlerini
güçlendirerek, sınır dışından gelebilecek terör örgütleri gibi tehditlere karşı savaşma
498
Andrey İvanıv, “Zaçem Rossiya Do Zubov Voorujayet Kirgizskuyu i Tadjikskuyu Armiyu”, <
http://newsland.com/news/detail/id/1203063/ > (27.04.2014).
499
S. Astahova, “Vizit V.Putina v Bişkek i Duşanbe: Geotrategiçeskiy Aspekt”, Rossiya i Novıye
Gosudarstva Evrazii, Sayı: 4, 2012, s. 43-45.
199
kabiliyetlerini artırmak ve iç isyanlara karşı rejimlerini ayakta tutabilmelerini
sağlamaya çalışmaktadır. Rusya bu tür yardımlarıyla aynı zamanda bölge
hükümetlerini kendi lehine bir pozisyona getirmeyi amaçlamaktadır.500
V.
Enerji Politikaları
Rusya enerji üretici bir ülkedir. Enerji kaynaklarının ihracatı hala Rusya’nın
en önemli gelir kaynağıdır. Enerji kaynaklarına artan iç talebe rağmen, petrol ve
doğalgaz ihracatının artırılması ülke için hayati öneme sahiptir. Bu ihracat federal
bütçelerinin % 50’sinden fazlasını, tüm ihracat tutarının ve döviz gelirlerinin %
70’ini ve Rezerv Fonu ile Refah Fonu’nun % 100’ünü karşılamaktadır. Bu durum
Rus ekonomisinin çeşitlendirilmesi durumunda bile güçlü bir şekilde devam
edecektir.501
Rusya’nın enerji kaynaklarının (petrol ve doğalgaz) en önemli tüketicileri
batıda Avrupa, güneyde Türkiye ve doğuda Çin’dir. Rusya’nın bu ülkelere petrol ve
doğalgaz ihracatının kesintisiz devam edebilmesi, Rusya’nın ne kadar egemen
olduğuna bağlı olacaktır. Yani söz konusu tüketicilere enerji kaynaklarını doğrudan
sağlayabileceğine bağlı olacaktır. Rusya aynı zamanda Avrasya enerji kaynaklarına
erişimine sahip ve kendisine rakip olabilecek İran, Kazakistan, Azerbaycan ve
Türkmenistan gibi dört komşuya sahiptir. Bu ülkeler Rusya’ya rakip olabilecekleri
gibi enerji alanında işbirliğine de girebilirler. Rusya Avrasya enerji kaynakları
üzerinde etkisini sürdürebilmesi için birkaç amacı yerine getirmesi gerekmektedir.
Bu da Rusya’nın Avrasya kıtasından enerji kaynaklarına doğrudan erişiminin
sağlanması
ve
Avrasya
enerji
üreticisi
500
ülkeler
arasında
ortak
enerji
Dmitriy Gorenburg, “Tsentralno-Aziatskiye Armii i Silı Bezopasnosti: Otsenka Rezultatv
İnostrannoy Pomoşi”, PONRAS Evraziya, Sayı: 297, Eylül 2013, s. 2.
501
Yevgeniy Primakov, Rusyasız Dünya, İstanbul, Timaş Yayınları, 2010, s. 126.
200
işbirliğinin/ortaklığının kurulmasıdır. Ancak ABD başta olmak üzere Türkiye dâhil
Batılı ülkeler ise tam tersi politikalar izleyip Avrasya enerji kaynaklarının güvenilir
akışını sağlamakla birlikte bu akışın kendileri tarafından kontrol edilmesini
amaçlamaktadır. Bu bağlamda Rusya’nın enerji politikası ulusal çıkarlarının
korunması açısından en önemli alandır.502
En başta ABD’nin Rusya’nın etrafından dolaşarak, Hazar Havzası ve Orta
Asya’nın petrol ve doğalgazını Orta Avrupa’ya taşınacak boru hatları sisteminin
inşaatını destekleme çabası vardı. Hazar Havzası’nın devasa petrol ve doğalgaz
rezervleri enerji kaynakları açısından hala önemli mücadele alanı olmasına sebebiyet
vermekteydi. Bu bölgenin Avrupa ile petrol ve doğalgaz bağlantısı, mevcut Rusya
üzerinden geçen boru hatlar üzerinden gerçekleştirebilse de Rusya’yı Hazar Havzası
ve Orta Asya enerji kaynakları üzerindeki etkisini zayıflatmak ve enerji projelerinin
dışında tutmak için TRAECA gibi alternatif güzergâhlar öne sürülmeye
başlanmıştır.503
Aynı dönem Hazar Denizi’nin kuzeyinden Rusya üzerinden ve güneyinde
İran üzerinden yeni projeler başlatılmıştır. Türkmen doğalgazını İran üzerinden
Türkiye’ye ulaştıran proje öne sürülmüş, 1998’de İran, Kazak petrollerini Basra’ya
ulaştıracak petrol boru hattı projesini teklif etmiştir. Hazar Denizi’nin “statü
sorununu” kullanarak Batı’nın projelerini engelleyen Rusya, Hazarın kuzeyinde
enerji alanında atılımlar yapmaya başlamıştır. 1998’de Kazakistan’la Hazar
Denizi’nin kuzey kısmının deniz tabanının paylaşılmasına ilişkin antlaşma
imzalanmıştır. Bu antlaşma Rusya’ya Kazakistan’la birlikte kaynakların işletilmesine
502
503
A.Dugin, “Energetiçeskaya Geopolitika”, Geopolitika, Sayı: 3, 2010, s. 8-11.
Primakov, Rusyasız Dünya, op. cit., s. 139-140.
201
olanak tanırken Rusya’nın çıkarlarına ters düzen boru hatlar projelerini engelleye
bilmesi için yasal yetki vermiştir. 2001’de tamamlandıktan sonra Hazar Boru Hattı
Konsorsiyum (HBHK) projesi, Kazakistan’ın Tengiz yataklarını Rusya’nın
Karadeniz’deki Novorossiysk limanına bağlamasını öngören antlaşma Batı
politikalarına önemli darbe vurmuştur. HBHK projesinin yanında modernizasyonu
tamamlanan Atırau-Samara boru hattının Kazakistan petrolleriyle kapasitesini
artırarak
Bakü-Ceyhan
projesine
petrol
yetersiz
bırakılarak
engellemesi
amaçlamıştır.504
Harita 13. Rusya-Kazakistan Hazar Petrol Boru Hattı Konsorsiyumu
Kaynak: http://www.rosngp.ru/r_projects/projects_ktk.php (Erişim Tarihi: 13 Temmuz 2013)
504
Sultan Akimbekov, “Rossiyskaya Politika v Tsentralnoy Azii (Sstoyaniye i Perspektivı)”, Pro et
Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, 77-78.
202
Rusya’nın Orta Asya enerji boru hatları üzerindeki hâkimiyeti ilk başta
Kazakistan’dan petrol boru hattının ve Türkmenistan’dan doğalgaz boru hattının
Hazar Denizi üzerinden inşa etme çabalarını sürekli engellemesi nedeniyle
gerçekleşmiştir. Rusya 1999’dan 2008’e kadar bu amacına ulaşmıştır. Kuzey
güzergâh enerji kaynaklarının ihracatı için hala önemini korurken, trans-Hazar
güzergâhı hala hayata geçirilmemiştir. Kazakistan petrollerinin ihracatı Rusya
üzerinden
Sovyetler
Birliği’nin
(Üzen-Atırau-Samara,
Kenkiyak-Ordk
ve
Mahaçkala-Novorossisk) petrol boru hatları sistemleri üzerinden yapıldığı gibi,
Tengiz-Novorossliysk
Hazar
konsorsiyumu
üzerinden
de
yapılmaktadır.
Türkmenistan doğalgazının ihracatı ise Sovyetler Birliği döneminde inşa edilmiş
“Orta Asya-Merkez” boru hatlar sistemi üzerinden gerçekleşmektedir. Bunun
yanında Rusya Türkmen doğalgazının bu güzergah üzerinden doğrudan Avrupa
piyasasına
çıkmasını
engellemekte,
Türkmen
doğalgazını
dünya
piyasası
fiyatlarından çok düşük fiyatlara almakta, ya da Sovyetler Birliği coğrafyasında
tekrar satılması için arabuluculuk üstlenerek her alanda Türkmen doğalgaz ihracatını
kontrol etmekteydi.505
505
Kazantsev., op. cit., s. 151- 152.
203
Harita 14. Orta Asya-Merkez Doğal Gaz Boru Hattı
Kaynak: http://www.gazprom.com/about/production/projects/pipelines/central-asia/ (Erişim
Tarihi: 13 Temmuz 2013)
Özellikle Putin döneminde Rusya enerji alanında işbirliği Orta Asya
ülkelerine karşı da dış politika aracı olarak kullanmıştır. Bölge ülkeleriyle enerji
alanındaki ilişkiler hem Rusya’nın enerji ihtiyacına cevap verecek hem de söz
konusu ülkelerin Rusya ile ortak hareket ederek nüfuz mücadelesinde Rusya’nın
duruşunu güçlendirecekti.506 2000’lerin Gazprom’un bölgede aktif faaliyetleri ve
Moskova’nın enerji alanında saldırgan stratejisi sayesinde Orta Asya’yı Rusya’nın
enerji, ekonomik ve jeopolitik yayılma alanı haline getirmiştir. Dünyanın en büyük
doğalgaz şirketi Gazprom’un, Kremlin tarafından kontrolünü sağlaması Rusya’nın
dış politika hedeflerine ulaşması açısından önemli araç haline gelmiştir. 2000’lerin
ilk yarısında Gazprom Orta Asya’daki tüm doğalgaz akımlarının tek başına
hâkimiyetini sağlamıştı. Gazprom 2000’lerin ilk yarısında Hazar Denizi’ndeki dış
506
Mühdan Sağlam, Gazpro’un Rusyası: Rusya’da Devletin Dönüşümü, Ankara, Siyasal Yayınları,
2014, s. 241.
204
güçlerle enerji rekabetinde Rusya’nın çıkarlarını savunabilmek için üç alanda
kendisine stratejik hedef belirlemiştir. Bunlar: enerji kaynaklarının ihracatında
mevcut Rus boru hatlarının kullanılmasını sağlamak, Rusya’nın petrol ve doğalgaz
şirketlerini bölgeye yerleşmesini ve projelerde maksimum yer almasını sağlamak,
elverdikçe Rusya’nın çıkarlarına ters düşen projelerin Hazar Denizi statüsünü öne
sürerek tıkanmasını sağlamaktır.507
2001’de Gazprom Kazakistan’ın devlet şirketi Kazmunaygaz arasında
doğalgaz alanında işbirliği anlaşması imzalamış, 2002’de iki şirket arasında doğalgaz
alımı ve pazarlaması için KazRosGaz ortak girişimini kurmuşlardır. 2002’de Rus
petrol şirketi Transneft ile Kazakistan arasında yapılan anlaşmayla ilk olarak Kazak
petrol ve doğalgazının Rusya boru hatlarıyla Avrupa’ya taşınması sağlanmıştır.
2002’de Gazprom Uzbekneftegaz’la 2003-2012 yılları arasında Özbekistan’dan 10
milyar metreküp doğalgaz ithal edilmesine ilişkin anlaşma imzalamıştır. 2005’te
Gazprom Özbekistan’ın Uztransgaz şirketiyle Türkmen doğalgazının Özbekistan
topraklarından geçirilmesi için anlaşma imzalamıştır.508
Orta Asya ülkelerinin doğalgaz sektörünün tamamında tekelini kurmak
isteyen Gazprom Kazakistan’la 25 yıllığına enerji alanında stratejik işbirliği
anlaşması imzalamıştır. Rusya, Nisan-Mayıs 2003’te Türkmenistan, Özbekistan,
Kırgızistan ve Tacikistan’la enerji alanında 25 yıllığına birkaç stratejik anlaşma
imzalamıştır. Buna göre Rusya bu ülkelerde doğalgaz ihracatı, petrol ve doğalgaz
yataklarının ortak işletilmesi, boru hatlarının döşenmesi, bölgede eskimiş tesislerin
yenilenmesi projesini gerçekleştirecekti. Gazprom Kırgızistan’ın doğalgaz ulaşımı,
507
Murat Maumulin, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politologii i Mirovoy Geopolitike, Cilt: 5,
Almaty, KİSİ, 2009, s. 85.
508
Sağlam, op. cit., s. 143-146.
205
kompresör istasyonların ve tesislerin ve ülkenin diğer doğalgaz altyapılarının imar ve
inşasını üstlenilmiştir. Gazprom’un Kırgızistan’daki en önemli amaçlarından biride
ülke üzerinden transit doğalgaz boru hatlarının diğer ülkelere (Çin’e) inşasının
üslenmesidir. Rusya’nın bölgedeki diğer önemli amacı Türkmenistan’la işbirliğine
giderek ülkenin doğalgaz ihracatını kontrol etmekti. Türkmen doğalgazını kontrol
ederek
kapsamlı
yatırımları
gerçekleşmesini
garantilemek
isteyen
Rusya,
Türkmenistan’ı kendi hamisi durumuna getirmiştir. Rusya-Türkmenistan ilişkileri,
Rusya’nın Gazprom aracılıyla Türkmenistan doğalgaz gelirlerini kontrol eder hale
gelmiştir..509 Özellikle Türkmenistan ve Kazakistan olmak üzere, Özbekistan’ın
doğalgaz üretiminin Gazprom tarafından yapılması, Orta Asya ülkelerinin
Avrupa’ya, Çin’e ve Güney Asya’ya ihracatının Gazprom tarafından yapılması,
Rusya’nın küresel piyasalarının kontrol edilmesi için fırsat olacaktır.510
Eski Sovyetler Birliği coğrafyasından uluslararası ve bölgelerarası ulaşım
hatları projelerinin hızlı inşa edilmesi ve var olanların modernizasyonu, Putin’in dış
politikasında en önemli çabalarından birisi olmuştur. Bu projelerin çoğu dünyada
petrol ve doğalgaz taşımacılığına ilişkindir. Dünyada artan petrol fiyatları Rusya’nın
da petrol üretimini artırarak küresel lider olma hedefini pekiştirmiştir. Şubat 2002’de
Putin Rusya’nın ve Orta Asya’daki doğalgaz üreticisi ülkelerin dünya doğalgaz
piyasalarında pozisyonlarını güçlendirmek için “doğalgaz OPEC” projesini teklif
etmiştir. Türkmenistan tarafından destek bulamayan bu teklif 2003’te Kazakistan
tarafından desteklemiştir. Nazarbayev öncülüğünce BDT Devlet Başkanları enerji
politikalar ve doğalgaz üretici ülkelerin çıkarlarının korunmasına ilişkin ortak
509
Maumulin, op. cit., s. 86-88.
Dominik Finon, Rossiya i İdeya Sozdaniya “Gazovoy OPEK”: Realnaya ili Mnimaya Ugroza?,
Rapor, Paris, IFRI, Ekim 2007, s. 19.
510
206
beyanda bulunmuştur. BDT coğrafyasından “Ortak Enerji Alanı” inşa edilmesinde
ilk adım olarak görülen bu proje, başta Rusya ile Kazakistan arasında olmak üzere,
(doğalgaz fiyatlarının petrol fiyatlarından bağımsız olarak) doğalgaz üretici ve
tedarikçi ülkelerin ve üçüncü ülkelere doğalgaz ihracatı konusunda çıkarlarını
koruma mekanizması olarak işlev göstermeyesi amaçlanıyordu.511
2005’te Rusya Devlet Başkanı Putin’in, Rusya Güvenlik Konseyi
toplantısında dile getirdiği “enerji alanında süper güç” konsepti Rus dış politikasında
yeni bir dönemi başlatmıştır. Buna göre enerji küresel ekonomi süreçlerinin en
önemli itici gücüdür. Enerjinin dengeli ve eşit paylaşımı küresel güvenliğin en
önemli sebeplerindendir. Rusya’da böyle bir dengeyi kurmayı amaçlamıştır.
Rusya’nın enerji
sanayi
kompleksleri Rusya ekonomik kalkınmasının ve
modernizasyonun en önemli etkin gücü olacak şekilde düşünülmüştür. Bu vesileyle
Rusya dünya ekonomisinde önemli bir role sahip olacak ve bu sayede dünya
siyasetinde de daha etkin bir güç haline gelmesi amaçlanmıştır.512
Ancak diğer taraftan Hazar Havzası ve Orta Asya enerji kaynaklarına ilişkin
Rusya’yı olumsuz etkileyecek bir jeopolitik gelişme yaşanmıştır. 2005’de BaküTiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı açılmıştır. BTC boru hattı sadece Rusya’nın
boru hatlarına alternatif değil, aynı zamanda Hazar Denizi ülkeleriyle Batı arasında
bağları da güçlendirmektedir. Batı’nın ve Türkiye’nin Hazar petrollerine ulaşması
baştan itibaren Hazar Havzası ülkelerini, Kafkasları ve Orta Asya’yı kapsayacak
geniş bir coğrafyaya ulaşmış ve Rusya’nın bölgedeki ekonomik çıkarlarını tehdit
511
O. Grigoreva, “Tselesoovraznost i Perspektivı Sozdanii “Gazovoy OPEK”, Ekonomiçeskiye Nauki,
Sayı: 9(58), 2009, s. 351-352.
512
V.V.Putin, Rusya’nın uluslararası enerji güvenliğinde Rusya’nın rolüne ilişkin Güvenlik Konseyi
toplandırının
açılış
konuşması,
22
Aralık
2005,
<
http://archive.kremlin.ru/appears/2005/12/22/1654_type63374type63378type82634_99294.shtml
>
207
eder duruma gelmiştir. BTC ve Samsun-Ceyhan gibi iki Türk projesine karşı Rusya
2007’de
Kazakistan’ın
“Burgas-Aleksandtopolis/Dedeğaç”
petrol
boru
hattı
projesine dâhil olmasını sağlamıştır.513
Rusya’nın bölgede enerji alanında önemli atılımlarından biri de 2006’da ŞİÖ
çerçevesinde örgüte taraf devletlerin enerji güvenliğini sağlaması amaçlanan enerji
kulübünün kurulması fikridir. 2007’de Bişkek’te ŞİÖ enerji ajansı ve enerji borsası
kurulmuştur.514 Rusya aynı zamanda Hazar Denizi ülkeleri arasında çok taraflı enerji
projesi olabilecek Hazar Ekonomik İşbirliği Örgütü fikrini de desteklemiştir.515
Daha önce “Orta Asya-Merkez” ve Buhara-Ural boru hatları üzerinden
Özbekistan ve Kazakistan topraklarından geçen Türkmen doğalgazı, 2007’de Rusya,
Kazakistan ve Türkmenistan arasında yapılan anlaşmayla Hazar Denizi kıyısı
boyunca uzanacak olan ve 30 milyar metreküp doğalgaz kapasiteli boru hattı inşası
öngörülmüştür.
2008’de
Moskova
ile
Aşkabat
arasında
Gazprom’un
Türkmenistan’da “doğu-batı” doğalgaz boru hattının inşa edilmesi konusunda
anlaşmaya varılmıştır.516 Bu anlaşmalarla Moskova, bölgenin enerji kaynaklarının
Güney Kafkaslar üzerinden Avrupa’ya ithalatının engellenmesini ve enerji
kaynaklarının sevkiyatı konusunda tekelini devam ettirmeyi amaçlamıştır.
Nisan 2003’de Rusya ile Türkmenistan arasında yapılan anlaşmayla Rusya
Türkmenistan’dan 2004’te aldığı 5-6 milyar metreküp doğalgazı, 2007’te 60-70
milyar metreküpe, 2009’da 70-80 milyar metreküp alması belenirken, 2006-2008
513
D.V. Dolguşev, “Konflikt Energetiçeskih İnteresov Rossii i SŞA v Tsentralnoy Azii i Kazpiyskom
Regione”, Vestnik TGU, Sayı: 4(16), 2011, s. 95
514
“Rossiya Otkrıvayet Novıy Energorınok”, Pravda Gazetesi, 16 Ağustos 2007.
515
“RF Podderjivayet Predlojeniye o Sozdanii Organizatsii Kaspiyskogo Ekonomişeskogo
Sotrudniçestva”, < http://interfax.az/print/425124/ru > (1.05.2014).
516
Bogaturov, A., Dundiç, A., Troitskiy, Y., Tsentralnaya Aziya: “Otlojennıy Neytralitet” i
Mejdunarodnıye Otnoşeniye v 2000-h Godah, Moskova, NOFMO, 2010, s. 84-85.
208
yıllar arasında Rusya sadece 41-42 milyar metreküpe alabilmiştir. 1000 metreküp
Türkmen doğalgazını 65-140 dolardan elde eden ve ihracatını özellikle Ukrayna’ya
gerçekleştiren Rusya, 2008-2009 yıllar arasında ekonomik kriz nedeniyle Türkmen
doğalgazının alımını azaltmıştiir. Türkmenistan’ın doğalgaz fiyatlarını Avrupa
fiyatlarıyla eşleştirmek istemesiyle taraflar arasında çıkan kriz nedeniyle Rusya’nın
enerji politikaları olumsuz etkilenmiştir.517
Ancak “Gazprom” ile “Türkmengaz” arasında 2009’da yapılan anlaşmayla
“Gazprom” 2010 yılından itibaren 30 milyar metreküp Türkmen doğalgazını 2028
yılına kadar alım-satımını gerçekleştireceğine karar vermiş, iki taraf arasında enerji
alanında stratejik işbirliğinin artırılması ile ilgili anlaşma imzalamıştır.518 Bu netice
itibariyle de Rusya Türkmenistan enerji kaynakları üzerinde tekrar etki kazanmaya
başlamıştır.
Ancak Çin’in bölge ülkeleriyle enerji alanında işbirliğini genişletmesi
Türkmenistan ve Kazakistan’ın Rusya’yla pazarlık gücünü artırmıştır. Türkmenistan
alternatif güzergâhlar üzerindeki projelerde yer almaya çalışarak Rusya’nın
Türkmenistan enerji kaynakları üzerindeki tekelini kırmaya çalışmaktadır. Rusya ile
Kazakistan arasında gelişen BDT içi entegrasyon söz konusuyken ve Kazakistan’ın
Rusya’yla işbirliğine önem verirken, Türkmenistan Rusya’yla enerji alanında
işbirliği olsa dahi Özbekistan’la birlikte yönünü Batı ülkeleri ve Çin’le işbirliğine
yönelmiştir. Böylelikle 2000’ler boyunca “Gazprom” Rusya’nın küresel jeoekonomik stratejisinde en önemli araç haline gelmiş olsa da son birkaç sene Orta
Asya, bölgenin enerji politikasında önemli dönüşümü meydana getirilmiştir.
517
Bogaturov, A., Dundiç, A., Troitskiy, Y., Tsentralnaya Aziya: “Otlojennıy Neytralitet” i
Mejdunarodnıye Otnoşeniye v 2000-h Godah, Moskova, Ibid., s. 86-88.
518
Turkmenskiy Goz Vozveli v Kub”, Kommersant Gazetesi, 23 Aralık 2009.
209
Rusya’nın enerji alanında Orta Asya devletleri üzerinde siyasi etkisini sürdürmeye
yönelik olması ve bölge ülkelerinin bu alandaki çıkarlarını göz ardı etmesi,
Moskova’nın etkisinin azalmasına, bölge ülkelerinin de yeni pazarlara yönelmesine
neden olmuştur.519
Orta Asya’da yeni gelişmelerle birlikte Rusya’nın şimdilik en önemli amacı,
enerji üretici ülkelerle Batı’lı enerji tüketici ülkeler arasında anlaşma yapmalarını
engellemektedir. Kendisinin enerji kaynaklarını en büyük tüketicisi olan Avrupa’da
kendisine rakip projeler istemeyen Rusya, Orta Asya enerji kaynaklarının akışını
engelleyemeyeceğine göre, bu enerji kaynaklarının batı’ya gitmektense doğuya
gitmesini tercih etmektedir. Bu da Rusya’nın Türkmenistan’ın “Orta Asya-Çin” boru
hattının Özbekistan ve Kazakistan bölümünün Gazprom tarafından döşenmesi
hususunda gözlemlenmektedir. Aynı şekilde Rusya, Türkmenistan’dan Hindistan’a
inşa edilmesi planlanan TAPI projesinde de önemli rol oynamak istemektedir.520
VI.
Şanghay İşbirliği Örgütü
1996’da Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan arasında sınır
sorunları çözme ve sınır güvenliğini sağlama amaçlı başlatılan “Şanghay Beşlisi”
forumu Haziran 2001’de Özbekistan’ın da katılması ve taraflar arasında imzalanan
bildirgeyle Şanghay İşbirliği Örgütü uluslararası örgüte dönüştürüldü. İmzalanan
bildirge öngörülen, terörizm, ayrımcılık ve aşırıcılıkla mücadele örgütün temel
amacını oluşturuyordu. 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından siyasi anlamda önemi
daha da artan örgütün Temmuz 2002’te S.Petersburg Zirvesi’nde tüzüğü
519
Sergey Jeltsov, “Neftegazovaya Shvatka v Tsentralnoy Azii”, Nezavisimaya Gazeta, 11 Haziran
2013.
520
Aleksandros Peterson, “Rossiya, Kitay i Energetiçeskaya Geopolitika v Tsentralnoy Azii”, Centre
For Europian Reform, Rapor, Moskova, 2012, s. 43-44.
210
oluşturulmuş521, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, sınır aşan suç örgütleriyle mücadele
gibi güvenlik sorunlarının çözümü için Bölgesel Anti-Terör Birimi kurulmuştur.
2003’te ŞİÖ üyesi Hükümet Başkanları 20 yıllığına çok taraflı ticari-ekonomik
işbirliği programının imzalamalarının ardından, 2004’te Bişkek’te bu programın
hayata geçirilmesi onaylanmış, ulaşım, komünikasyon, enerji, iletişim, tarım, turizm,
su sorunları ve çevre gibi konular öne çıkarılmıştı.522
ŞİÖ’yü kendi ulusal çıkarları çerçevesinde kurumsallaştırılmasına öncülük
etmeye çalışılan Çin’e karşı Rusya paralel bölgesel güvenliğinin sağlanması için
2002’den itibaren kendi liderliğinde KGAÖ’yü kuvvetlendirmeye başladı. Enerji
fiyatlarının hızlı armasının sağladığı maddi kaynak sayesinde ekonomisinin istikrara
kavuşan Rusya, KGAÖ çerçevesinde Kırgızistan’da askeri üs açarak Orta Asya
güvenliğini ŞİÖ dışında şekillendirmeye başladı. Rusya için örgütün ve örgüt
üzerinden Çin’le bölgesel güvenlik korularında tekrar önem vermeye başlaması
birkaç nedene bağlıydı. Birincisi 2003-2004 yıllarında Rusya’nın yakın çevresinde
meydana gelen Batı destekli “renkli devrimler” tehdidinin Orta Asya’ya uzanması,
ikincisi 2004’te NATO’nun kapsamlı bir şekilde ikinci “Doğuya genişlemesi”
sonucunda Rusya’nın Batı ile ilişkilerinin gerginleşmesi, üçüncüsü ise, 2003’te
Afganistan’dan kaynaklı uyuşturucu trafiğinin aniden artış göstermesiydi. 523
521
Güvenlik ve kalkınma alanlarının koordine yürütülmesi için hazırlanan tüzük, Devlet Başkanları
Konseyi, Hükümet Başkanları Konseyi, Dışişleri Bakanları Konseyi, ayrı Güvenlik Birimleri
Temsilcileri Konseyi, Ulusal Koordinatörler Konseyi ve Bölgesel Anti-Terör Birimidir ve Sekreterlik
gibi kurumsal anlamda yüksek örgütlenme yapılanmasına sahiptir. “Hartiya Şanhayskaya
Organizatsiya Sotrudnichestvo” < http://archive.kremlin.ru/text/docs/2002/06/106755.shtml >
(6.07.2014).
522
“Şanhayskaya
Organizatsiya
Sotrudnichestvo”,
<
http://www.mid.ru/nsvnpop.nsf/osn_copy/10B2E48726C25A62C32570430031545F > (6.07.2014).
523
M.V. Daniloviç, “Podhodı k Deyatelnosti ŞOS: Rossiya i Kitay”, Şanhayskaya Organizatsiya
Sotrudniçestva i Problemı Bezopasnosti Evrizii, der, AA. Rozanov, Minsk, Almatı, Cenevre, 2012, s.
37-38.
211
Benzeri şartlar altında 2005’te Rusya, Çin’in de desteğini alarak, uluslararası
sisteminin yeni çok kutuplu dünya düzenine dönüştürmeye çalışıyor, dışarıdan zorla
dayatılması istenilen siyasal ve sosyal modellerin reddederek engelleye çalışıyor ve
yeni uluslararası güvenlik yapısının şekillendirilmesinden yana beyanda bulunarak
ABD hegemonyasına karşı Çin’i yanına alarak sınırlamaya çalışıyordu. 524
Kırgızistan’da iktidar değişikliği, Özbekistan’da iktidara karşı ayaklanma,
ABD’nin Afganistan’da askeri varlığında azalmaması ve Taliban hareketinin güç
kazanması ışığında Temmuz 2005 Astana Zirvesinde, ABD’nin Orta Asya’da
konuşlandırılmış üslerinin boşaltma tarihlerinin belirlemesine yönelik, yani Batı’nın
bölgeden uzaklaştırılmasını amaçlayan bildirge kabul edildi.525 Çin’le birlikte bir dizi
büyük çaplı askeri-teknik ve askeri-stratejik tatbikatlar başlatarak,526 Rusya
bölgedeki dengelerin somut bir biçimde kendi lehlerine değişmeye başladığını
gösterdi.
ŞİÖ çerçevesinde Rusya ile Çin arasında yaşanan yakınlaşma, özelikle ABD
hegemonyasının sınırlandırılması açısından Rusya’nın çıkarına olsa da, Rus-Çin
rekabetinin tekrar başlaması ve Çin’in örgüt üzerinden bölgede ekonomik
hegemonyasını yayma politikaları Moskova tarafından endişeyle karşılanmıştı.527
Ekim 2005’te ŞİÖ Hükümet Başkanları Konseyi Moskova Zirvesinde ŞİÖ’nün
paradigmasını ekonomik yanını daha da güçlendirme yönünde değiştirmek isteyen
524
Ibid., , s.39.
Şanghay İşbirliği Örgütü Üyesi Devlet Başkanları Bildirgesi, 5 Temmuz 2005, <
http://www.mid.ru/bdomp/nsrasia.nsf/3a0108443c964002432569e7004199c0/432569d80021985fc32570350038d121!OpenDocu
ment > (19.04.2014).
526
Murat Laumulin, “ŞOS – “Grandioznıy Geopolitiçeskiy Blef”? Vzglyad iz Kazahstana”, İFRİ,
Temmuz 2006, s. 12.
527
Almaz İmangaziyev, “Geopolitiçeskaya Rol Tsentralnoy Azii v XXI Veke”, ObozrevatelObserver, Sayı: 9, 2007, s. 66.
525
212
Pekin’in ŞİÖ projelerinin tamamının kendileri tarafından finanse edilmesi ve örgütün
siyasi birlikten ekonomik birliğe dönüştürülmesi teklifi, Çin’in “ekonomik himayesi”
altına girmekten ve “hammadde deposuna” dönüşmekten endişe duyan Rusya buna
karşı çıkmıştı.528
2005’den itibaren Çin’in petrol ve doğalgaz talebinin artması, Rusya’nın Orta
Asya enerji kaynaklarının işletilmesi ve ihracatında yer alarak pozisyonunu
güçlendirmek için fırsat olmuştu. 2006’da Rusya Devlet Başkanı V. Putin Pekin
ŞİÖ’nün Zirvesinde örgüt çerçevesinde “Enerji Kulübünün” kurulmasını teklif
etmişti.529 Bununla Moskova, bir taraftan Rusya, Kazakistan, Özbekistan, İran gibi
enerji ithalatçı ülkeleri, diğer taraftan ise Çin, Tacikistan, Kırgızistan, Hindistan,
Pakistan ve Moğolistan olmak üzere enerji tüketici ülkeler arasında işbirliğinin
derinleştirilmesini ve ŞİÖ’nün bölgesel ve küresel “enerji sistemine” dönüşmesini
amaçlıyordu. Ekonomik kalkınmasının enerji kaynaklarının ihracatına bağlı
Rusya’nın enerji
güvenliği en önemli dış politika meselelerinden birini
oluşturuyordu.530
Görüldüğü üzere, 21. yüzyılda Rusya’nın küresel siyasetinde Çin’le işbirliğini
güçlendirilmesi açısından önemli yere sahip ŞİÖ, Rusya’nın Orta Asya çıkarları
açısından ikili role sahipti. ŞİÖ üzerinden Çin’in bölgede artan etkisini kontrol
etmekte ve Çin’le çıkar çatışmalarını uyum içinde halletmektedir. Diğer taraftan ise,
528
Murat Laumulin, “ŞOS – “Grandioznıy Geopolitiçeskiy Blef”? Vzglyad iz Kazahstana”, op. cit., s.
8.
529
Putin’in ŞİÖ Devlet Başkanları Konseyi Toplantısındaki Açıklaması, 15 Haziran 2006,
http://archive.kremlin.ru/appears/2006/06/15/1040_type63377_107105.shtml
530
V.V. Buşuyev, “ŞOS-Sozdaet Energetiçeskiy Klub”, < http://www.energystrategy.ru/pressc/source/10.11.11_B.htm > (20.04.2014).
213
öncelikle ekonomik alanda olmak üzere, Çin’in Orta Asya’da etkisini artırması için
hukuksal zemin hazırlamaktadır.531
Moskova’da, ŞİÖ Çin’in siyasi aracı olduğunu, Rusya’nın Çin’e kaybettiğini
ve ŞİÖ çerçevesinde “iki numaralı oyuncu” durumuna düştüğünü, Orta Asya ülkeleri
için ise ikincil ortağı haline geldiğini düşünülmektedir. Orta Asya ülkeleri için Çin
daha dinamikken, Rusya ise pasif kalmaktadır. Ancak, Rusya’nın ŞİÖ içinde
işbirliğine doğrudan ilişkisi olmasa da, Çin’e karşı kendisini eşit güç imajını
verebilmesi için elinde çok büyük bir koza sahiptir. O da, Rusya’nın sembolik olsa
da “dev güç” kılmasını sağlayan nükleer kapasitesidir. Rusya, ŞİÖ eğer daha geniş
bir örgüte dönüşecek olursa, “sanal güvenlik şemsiyesi” güvencesi vererek,
uluslararası saygınlığını artıracaktır. Bu durumda Rusya’ya sadece jeopolitik önem
kazanmaktadır. Ancak bölgesel sorunlara karşı nükleer silahların kullanılmasının
olanaksızlığı, bunu önemsiz kılmaktadır.532
2008 Savaşı Sonrası 29 Ağustos Duşanbe Zirvesinde Güney Osetya ve
Abhazya’nın bağımsızlıklarına ilişkin ŞİÖ nezdinde destek alamayan Rusya, Çin’in
ŞİÖ’de askeri-stratejik işbirliğinin artırılmasına ilişkin niyetin oluşmaması, hem de
Çin’le askeri ittifak anlaşmasının olmaması, örgütün Çin’in Orta Asya’da etkisini
artırma mekanizmasına kesin gözüyle bakmaya başladı.533
ŞİÖ Avrasya güçlerinin kendilerini doğrudan ilgilendiren bölgesel sorun ve
risklere karşı sürekli danışma formu olarak kurulmuştur. ŞİÖ’nun kuruluşu çok
531
Kazantsev, op. cit., s. 144.
Aleksey Malaşenko, Tsentralnaya Aziya: Na Çto Rassçitıvayet Rossiya?, Moskova, Carnegie,
2012, s. 72-73.
533
M.V. Daniloviç, “Podhodı k Deyatelnosti ŞOS: Rossiya i Kitay”, Şanhayskaya Organizatsiya
Sotrudniçestva i Problemı Bezopasnosti Evrizii, der, AA. Rozanov, Minsk, Almatı, Cenevre, 2012, s.
43-44.
532
214
kutupluluk yaklaşımını içermektedir. Yani, yerel/bölgesel sorunların doğrudan
ilgilendiği ülkeler tarafından çözülmesi gerektiği fikrine dayanmaktadır. Küresel
inisiyatifler bu durumda devre dışı bırakılmıştır. Rusya Çin’le birlikte çok kutuplu
dünya düzeni inşa etme eğilimi ŞİÖ’nün çok kutuplu dünyanın kuruluşu olarak
görülebilinir. Örgütün sürekli danışma kurulunun olması, 2007’den itibaren her sene
askeri tatbikatlar düzenlenmesi asker-stratejik işbirliğinin temeli olabileceği gibi,
resmi tüzüğünde beyan etmiyor alsa da Kuzey Atlantik İttifakı (NATO) gibi
“Avrasya İttifakının” oluşmasına öncülük edebilir. Küresel tek kutuplu sistemle
doğrudan çatışmaktan kaçınıyor olsa da, örgüt zaman içerisinde çok kutuplu dünya
sisteminin hukuki şeklini temsil etmeye başlamıştır.534 Ekonomik işbirliğini
üzerinden de büyük güçleri birleştiren ŞİÖ, kritik durumlarda ABD ve
müttefiklerinin temsil ettiği tek kutuplu topluluğa karşı koyabilen projeye
dönüşmüştür.535
Sonuç itibariyle Şanghay İşbirliği Örgütü Çin tarafından Orta Asya’da
etkisini artırma aracıyken, Rusya’da ABD’nin öncülüğünde Batı’nın küresel
hâkimiyetine karşı Çin’i yanına alarak bunu engellemek ve çok kutuplu dünya
düzenini inşa etmek için kullandığı bir araçtır. ABD önderliğinde NATO ile
Avrasya’da Rusya ile olası gerginliklerine karşı Çin’i yanına alarak ŞİÖ üzerinden
dengelemeye çalışmaktadır. ŞİÖ bir anlamda Rusya’nın “saklı ittifakı” olarak
görülmektedir. Ancak ŞİÖ’nün NATO gibi Rusya’nın rakip gördüğü örgüte karşı
pozisyon alabilmesi, bu yöndeki Çin çıkarlarıyla Rusya’nın çıkarları örtüşüyor
olmasına bağlıdır. Orta Asya açısından bakılırsa, bölgede Çin’in artan ekonomik
534
Aleksadr Dugin, Geopolitika, Moskova, Gaudeamus, 2011, s. 513-514
Aleksandr Dugin, “ŞOS, ODKB, EvrAzES Kak İnstrumentı Sozdaniya Novogo Miroustroystva”,
Obşestvennaya Nauka, Sayı: 3(80), 2010, s. 53.
535
215
hâkimiyetini sınırlayacak güce sahip olmayan Rusya, örgüt içerisinde işbirliğini
üzerinden Çin’le iş bölümü paylaşımı yaparak Çin’in etki alanını sınırlamaya
çalışmaktadır. ŞİÖ içinde Çin’le rekabet ettiği gibi, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün
kendisiyle de bölgede KGAÖ üzerinden güvenlik alanda, Gümrük Birliği ve Avrasya
Ekonomik Birliği üzerinden de ekonomik ve ticari alanda rekabet etmektedir.
VII.
Kolektif Güvenlik Anlaşmasının Örgütü
1.
KGAÖ Kuruluşu ve İşleyişi
15 Mayıs 1992’de Taşkent’te Kolektif Güvenlik Anlaşması (KGA)
imzalandı. Başlangıçta Rusya, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve
Özbekistan kuruculardı. Daha sonra 1993’te Azerbaycan, Belarus ve Gürcistan
katılmıştı. 1999’da Özbekistan, Azerbaycan ve Gürcistan bu örgütten ayrımla kararı
aldı. 2001’in sonuna kadar ne ABD, ne de Çin Orta Asya’da askeri-siyasi güç olma
iddiasında değildiler. Her ikisi de Rusya’nın bu ayrıcalığını kabul etmiş durumdaydı.
2001’in ortalarına kadar Hazar Denizi havzasına ve Orta Asya bölgesinin tamamında
Rusya, ABD ve Çin arasında “varsayılan” belli bir güç dengesi vardı. Özellikle KGA
ve Tacikistan’daki 201. motorize piyade üzerinden Rusya’nın askeri-siyasi varlığı,
öncelikle petrol ve doğalgaz gibi stratejik alanlarda ABD’nin ekonomik varlığı ve
malların/ürünlerin ihracatı ve hammadde kaynaklarının ithalatıyla Çin’in bölgedeki
etkisiydi.536
Ancak bu jeopolitik güç dengesi 11 Eylül 2001’den sonra bozulmuş, ABD
sadece ekonomik değil, aynı zamanda Orta Asya’da kendisine askeri-siyasi anlamda
536
E.F.Dobgan, A.A.Rozanov, Organizatsiya Dogovora o Kollektivnoy Bezopaskosti (2002-2009 gg.),
Minsk, Kovçeg, 2010, s. 26-27.
216
da, daha önce Rusya’ya ait görünen, pozisyonunu üslenmiş oldu. Afganistan’dan
kaynaklanan tehditlere karşı KGA üyelerinin kapsamlı anti-terör operasyonu
yürütmeleri için askeri-teknik ve finansal olanaklara sahip olmaması, en önemlisi ise
buna karşı kara operasyonu yürüterek Taliban rejiminin ortadan kaldırabilecek siyasi
iradesinin olmaması, Rusya dâhil KGA ülkeleri ABD’nin politikalarını kabul etmek
durumunda kalmıştır. KGA üyeleri kendi topraklarında ABD ve NATO’nun askeri
üsleri ve havaalanları açma imkânı tanımanın yanında askeri ittifak ilişkisi içerisine
girerek KGA’nın değerini düşürmüş, öncelikle Afganistan’dan kaynaklana tehditlere
karşı şekillendirilmeye çalışılan Kolektif Acil Müdahale Gücünü (KAMG) devre dışı
bırakmıştı.537
Orta Asya’da güvenlik alanında yaşanan siyasi değişimler sürecinde KGA
sağlam bölgesel örgüte dönüşmesi için adımlar atmaya başladı. 14 Mayıs 2002’de
KGA’nın
onuncu
yıldönümünde
Kolektif
Güvenlik
Konseyinin
Moskova
toplantısında, taraf ülkeler KGA’nın uluslararası bölgesel güvenlik örgütüne
dönüştürülmesine karar verdi. Ekim 2002’de imzalanan Kolektif Güvenlik
Anlaşması Örgütü’nün tüzüğünde, KGAÖ taraflarının uluslararası ve bölgesel
güvenlik konularında dış politika pozisyonlarını örgüt üyeleriyle koordineli ve uyum
içinde yürüteceklerini, üye ülkelerin kendi topraklarında üçüncü ülke askeri personel
ve üslerin konuşlandırabilmesi diğer üyelerin ortak kararına bağlı olacakları
belirtilmişti. Ayrıca, Kolektif Güvenlik Konseyi’nin alacağı kararların bağlayıcı
olacağı, alınan kararlara uyulmadığı takdirde ise örgütten çıkarılması dâhil olmak
üzere yaptırımlar uygulanacağı öngörülmekteydi.538 Ayrıca, Uluslararası terörizm ve
aşırıcılıkla, yasadışı uyuşturucu maddelerin ticareti, silah kaçakçılığı, sınır aşan
537
538
Ibid., s. 27.
KGAÖ Hukuksal Statüsüne İlişkin Anlaşması, 7 Ekim 2002, http://www.dkb.gov.ru/a/anew.htm
217
organize suç örgütleri, yasadışı göç ve diğer güvenlik tehditleri ve risklerine karşı
mücadele diğer önemli amaçlarındandı.539
11 maddeden oluşan Kolektif Güvenlik Anlaşması540 taraflar birbirlerine
karşı güç kullanmamayı, güvenlik konularında uzlaşarak hareket etmeyi ve bunun
için koordinasyon organını kurulmasını öngörmüştür. Anlaşmanın ana maddesi ise,
kolektif meşru savunmayı öngören 4. maddesidir. BM Şartının 51. maddesinde
dayanan 4. maddesi, anlaşmanın taraflardan herhangi birine yapılan saldırı, örgüt
üyelerinin tamamına yapılmış sayılarak, diğer taraf ülkeler saldırı yapılan ülkeye
askeri olmak üzere her türlü desteği sağlamakla yükümlüdür.
Anlaşmanın 2. maddesinde ise, anlaşmanın taraflarından birinin ya da bir
kaçının güvenliğine, istikrarına, toprak bütünlüğüne ya da egemenliğine karşı
herhangi bir tehdidin çıkması durumunda, taraflar söz konusu tehdidin ortadan
kaldırılması için gerekli mekanizmaları hayata geçireceklerdir. KGA’nin 1.
maddesinde üyelerinin başka ülkelere yönelik başka bir askeri ittifak ya da
yapılanmalara girmelerini yasaklarken, Avrupa’da ya da Asya’da daha geniş kolektif
güvenlik sistemine tarafların yer almasını da öngörmektedir. Ayrıca 10 maddede,
anlaşmanın amaç ve ilkelerini benimseyen başka devletler için açık olduğunu
belirtmektedir. Bu anlamda KGA savunma örgütü niteliğini taşımaktadır.
Böylelikle Orta Asya bölgesinde giderek artan tehditlere karşı kolektif
güvenlik sisteminin siyasi-hukuksal temeller oluşturulmuştu. Özellikle örgütün
askeri-siyasi ve askeri-teknik boyutu kesinleştirilmişti. Bundan sonra koalisyon
539
KGAÖ Tüzüğü, 8. madde, http://www.dkb.gov.ru/b/azg.htm
15 Mayıs 1992 tarikli Kolektif Güvenlik Anlaşmasının metni, Bkz: http://www.odkbcsto.org/documents/detail.php?ELEMENT_ID=126
540
218
güçlerinin oluşturulması ve pratik hale getirilmesi sürecine girildi. Mayıs 2001
Erivan toplantısında Orta Asya’da 1300 kişilik Kolektif Acil Müdahale Gücü
(KAMG) oluşturulmasına dair alınan kararın hayata geçirilmiş ve 2004’te bu güçler
2,5 katına çıkarılmıştı. Rusya, Kazakistan ve Kırgızistan’da birer tabur,
Tacikistan’dan iki tabur eklenerek bölgede toplan KAMG birliklerinin sayısı 4000’e
çıkarılmıştı. Bişkek’te Orta Asya KAMG sürekli karargâhı kurulmuş, 2004’ten
itibaren geniş çaplı askeri eğitim ve tatbikat gerçekleştirilmeye başlamıştır. Ekim
2003’te Bişkek’ten 30 kilometre uzaklıkta Kant şehrinde kurulan Rus askeri hava
üssünde bulunan Su-24 ve Su-27 modeli 10 savaş uçağı, 2 askeri nakliyat uçağı, 14
helikopter, KAMG operasyonlarına havadan destek gücü niteliği taşımaktadır.541
Ancak KAMG’nin faaliyetlerine ilişkin alınan kararların onayı Şubat 2009’da Rusya
Federal Meclise sunulmuş, 27 Aralık 2010’da Rusya Devlet Başkanı tarafından
onaylanabilmiştir.542
Haziran 2006’da KGAÖ etkinliğinin artırılmasına ilişkin deklarasyonla
terörizm ve uyuşturucu mücadelesinde taraf ülkelerin kolluk kuvvetleri ve istihbarat
birimler arasında işbirliğine gidilmiş, istihbarat birimleri, Savunma Bakanlıkları,
polis ve diğer güvenlik birimler arasında KGAÖ çerçevesinde ortak çalışmalar
başlatılamasına karar verilmiştir. Bu yenilik sayesinde KGAÖ örgütsel faaliyetleriyle
AGİT’i, savunma ittifakı anlamında ise NATO’yu anımsatan çok yönlü işleve sahip
uluslararası güvenlik örgütü haline gelmiştir. Böylelikle bölgede değişen güvenlik
541
Alyaev, op. cit., s. 69-70.
KGAÖ Kolektif Acil Müdahale Günü Anlaşmasına ilişkin onay kararı, 27 Aralık 2010,
http://kremlin.ru/acts/9921
542
219
tehdidi ve risklerine karşı örgüt, yeni görevler üslenerek kendisini dönüştürme
sürecine girmiştir.543
Eski Sovyetler Birliği coğrafyasında meydana gelen “renkli devrimler”
örgütün kuruluşundan itibaren üye devletlerin ortak “iç işlerine karışmama” ilkesi
değişmeye başlamış, yeni sorunlara karşı örgüt yeni amaçlar belirlemeye çalışmıştır.
Rusya’nın mevcut rejimleri desteklemek için Orta Asya KAMG mekanizmasını
çalıştırma çabası, örgütü dönüştürmeye çalışanlarla, bunun içişlerine müdahale
olarak görenler üye ülkeleri arasında gerginlikler başlamıştır.544
Özellikle 2010’da Kırgızistan’ın güneyinde meydana gelen etkin çatışmalara
karşı KGAÖ zayıf kalması, örgüt üyelerini tekrar harekete geçirmişti. Rusya
KGAÖ’nün amaçlarını daha da genişletilmesi, üye ülkelerinin iç istikrarının
desteklenmesi ve sorunların buna dâhil edilmesi gerektiğini öne sürmüştü. Aralık
2011’de KGAÖ Kolektif Güvenlik Konseyi toplantısında bununla ilgili önemli karar
alındı. Buna göre KGAÖ alanında meydana gelebilecek güvenlik tehditlerinin sona
erdirmekte güvenlik krizinin meydana geldiği o devletin kaynaklarının ve gücünün
yetersiz kaldığı durumda KAMG kendi kaynakları ve gücünü devreye sokarak
müdahale edecektir. Bu kararla Rusya KGAÖ üyesi ülkelerinde meydana gelebilecek
kriz durumlarında o ülkenin iç işlerine karışma ve müdahale için yasal araç elde
etmiş oldu.545 Bu durum Özbekistan’ın Haziran 2012’de KGAÖ’den ayrılma
sebeplerinden biri olmuştur.546
543
Alyaev, Dehkanov, op. cit., s. 71.
E.F.Dobgan, A.A.Rozanov, Organizatsiya Dogovora o Kollektivnoy Bezopaskosti (2002-2009 gg.),
Minsk, Kovçeg, 2010, s. 48.
545
Aleksey Malaşenko, “İnteresı i Şansı Rossii v Tsentralnoy Azii”, Pro et Contra, Cilt: 17, Sayı: 1-2,
Ocak-Nisan 2013, s. 31-32.
546
“Nazvana Priçina Vıhoda Uzbekistana iz ODKB”, Vzflyad Gaztesi, 29 Haziran 2012.
544
220
2.
Orta Asya Ülkelerinin KGAÖ Politikaları ve Çıkarları
Kazakistan’a göre KGAÖ’nü Rusya ile benzer bir biçimde BDT
coğrafyasının temel askeri güvenlik yapısıdır. Kazakistan’ın KGAÖ’yle işbirliğinin
önemli nedenlerinden bir diğeri komşu Çin’in Doğu Türkistan/Sincan-Uygur
Bölgesi’ndeki
bağımsızlık/ayrılıkçı
hareketinin
meydana
getireceği
olası
istikrarsızlığın Kazakistan’a sıçraması tehdididir. Örgüt üzerinden askeri personelin
bedava eğitilmesi, düşük fiyatlara elde ettiği Rus silahlarıyla ordusunun
silahlandırılması KGAÖ ile işbirliğinin sağladığı olanaklardır. KGAÖ üzerinden
Rusya’yla ittifak ilişkisinin uluslararası alanda sağladığı saygınlığı ve uyuşturucu
sorunuyla
mücadele
Kazakistan’ın
KGAÖ’yle
ilişkilerini
belirleyen
nedenlerdendir.547
Etkin bölgesel güvenlik sisteminin kurulmasını hayati sayan Kırgızistan’ın
KGAÖ ile işbirliği birkaç temel nedene bağlıdır. Birincisi KGAÖ Kırgızistan’a
otomatik Rusya’nın desteğini sağlıyor. İkincisi, KGAÖ dış tehditlere karşı zayıf
kalan Kırgızistan’ın güvenlik kalkanı işlevini görüyor.
Üçüncüsü ise, KGAÖ
desteğini aldıktan sonra diğer küresel güçlerle işbirliğini geliştirerek “çok yönlü dış
politika” stratejisini izleme fırsatı yakalayabiliyor. Afganistan’a coğrafik yakınlık
nedeniyle uyuşturucuyla mücadele KGAÖ’nin desteğiyle çözülmesini amaçlarından
bir diğeridir. Devlet içi istikrarsızlık nedeniyle KGAÖ barış gücü Tacikistan için
belirleyici değere sahiptir. Tacikistan’ın en önemli güvenlik sorunları arasında ilan
edilen uyuşturucu ticareti, KGAÖ’yle işbirliği nedenlerinde biridir.548
547
E.V. Klevakina, “Organizatsiya Dogovora o Kollektivnoy Bezopasnosti v Kontekste Natsionalnıh
İnteresov Stran-Uçastnits”, Vestnik Mejdunarodnıh Organizatsiy”, Sayı: 2(42), 2013, s. 119-120.
548
E.V. Klevakina, “Organizatsiya Dogovora o Kollektivnoy Bezopasnosti v Kontekste Natsionalnıh
İnteresov Stran-Uçastnits”, Vestnik Mejdunarodnıh Organizatsiy”, Sayı: 2(42), 2013, s. 121-122.
221
KGAÖ üye devletlerin ulusal çıkarları çoğu kez örtüşmektedir. Ortak sorunlar
üzerinde yoğunlaşma KGAÖ çerçevesinde bütünleşmesinin sağlamasında önemli
etkendi. Ancak ortak sorunların olmasına rağmen, üye devletlerin dış politikalarını
ulusal çıkarlarına en uygun şekilde gerçekleştirmek istemeleri, diğer örgüt üyeleri
arasında çıkarları her zaman örtüşmüyor, bazen ise çatışıyor. Hem örgüt üzerinden,
hem de diğer güçlerle işbirliği sayesinde daha fazla çıkar sağlamak için uygulamaya
çalıştıkları “çok yönlü dış politikaları”, çoğu zaman komşular arasında sorun haline
gelmekte ve örgütün kolektif ilkelerine ters düşerek işbirliğinin derinleşmesini de
engellemektedir. Dolayısıyla KGAÖ’nün bölge ülkelerinin ulusal çıkarlarının
sağlanmasında önemli rol oynadığını göstermektedir. Bölge ülkeleri KGAÖ’den
daha etkin bir ittifak yapılanmaları görmemektedirler. Bunun yanında bölge
bütünleşmesinin hem öncülüğünü yapan hem de bu projeleri finanse eden
Rusya’nın549 bölgedeki başat rolü bölge ülkeleri tarafından uygun görülmektedir. Bir
taraftan da diğer güçlerin bölgede ilgisinin var olması, ancak KGAÖ’den daha uygun
alternatifin olmaması, hem Rusya’ya hem de diğer KGAÖ üyesi ülkelerin çıkarına
olan bölgede inşa edilmiş düzeni desteklemeye devam edecekler.550
3.
Rusya’nın Orta Asya Politikasında KGAÖ Rolü
2013 tarihli Rus Dış Politika Konseptinde Kolektif Güvenlik Antlaşması
Örgütünü BDT coğrafyasında istikrarın ve güvenliğin sağlanmasında kilit araç olarak
belirlenmiş, yetki alanlarının güvenliğinin sağlanması ve yeni güvenlik tehdit ve
risklere karşı koyabilmek için evrensel uluslararası örgüte dönüştürülmesi
549
Rusya tek başına KGAÖ faaliyetlerin %50’sini finanse etmektedir. Diğer üyelerin her birinin payı
%10’dur. Sergey Mihaylov, “Uzbekistan Vernulsya v ODKB”, Voenno-Promışlennıy Kuryer, Sayı:
32(148), 23-29 Ağustos 2006, s. 3.
550
Klevakina, op. cit., s. 126
222
hedeflenmiştir.551 Aynı şekilde “2020’ye Kadar Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik
Stratejisinde”
BDT coğrafyasında bölgesel güvenliğin sağlanması ve güvenlik
tehditlerinin önlenmesinde, askeri-siyasi ve askeri stratejik tehditlerle mücadelede
KGAÖ en önemli araç olarak tarif edilmektedir.552 Rusya Federasyonu 2010 Askeri
Doktrininde KGAÖ çerçevesinde kolektif güvenlik sisteminin güçlendirilmesi ve
BDT, AGİT, ŞİÖ ve NATO gibi örgütleriyle güvenlik alanında işbirliğini
artırılmasını öngörmüştür.553
Rusya’nın yakın çevresindeki ülkelerle KGAÖ üzerinde sürdürdüğü işbirliği
Rusya’nın küresel entegrasyon merkezlerden biri olma fırsatını vermektedir.
Rusya’nın inşa etmeye çalıştığı Avrasya Birliği’nin temel sürükleyicisi haline
gelmiştir. Bu bütünleşme Rusya’ya kendi sınırlarında sadece güvenlik değil,
ekonomik, siyasi ve kültürel “barış çemberi” oluşturmasına temel sağlayacaktır.554
Rusya’nın yakın çevresinde ulusal güvenliğini tehdit edebilecek olası güvenlik
risklerine müdahale etme olanağı tanımaktadır. Terörizm tehdidine karşı özel
operasyonlar yapabilme imkânı, kapsamlı operasyonlarla Afganistan kaynaklı
uyuşturucuların kendi sınırına gelmeden yerinde arındırma imkânı sağlamaktadır.555
KGAÖ çerçevesinde yürütülen askeri-teknik işbirliği sayesinde taraf ülkelerin Rusya
öncülüğünce bütünleşme sürecine ilgisini artırmanın yanında, söz konusu ülkelerin
ordularını Rus silahlarıyla donatarak ve askeri personelini eğiterek kendisine olan
551
Rusya
Dış
Politika
Konsepti,
2013,
md.74,
http://www.mid.ru/brp_4.nsf/0/6D84DDEDEDBF7DA644257B160051BF7F
552
2020’ye Kadar Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Stratejisin, 13 Mayıs 2009, md. 13,
http://archive.kremlin.ru/text/docs/2009/05/216229.shtml
553
Rusya
Federasyonu
Askeri
Doktrini,
5
Şubat
2010,
md.
19/g,
http://news.kremlin.ru/ref_notes/461
554
A.İ., Konyuhova. “ODKB Kak İnstrument Vneshney Politike Rossii v Blijnem
Zarubejii”,Geopolitika Postsovetskogo Pronstranstvo,(der)AA. Kerimov, Ekaterinburg, CPİSShOS,
2013, s. 17-20.
555
Yuliya Nikitina, “ODKB i ŞOS Kak Modeli Vzaimodeystviya v Sfere Regionalnoy Beopasnosti”,
İndeks Bezopaskosti, Cilt: 17, Sayı: 2(97), 2011, s. 51.
223
bağımlılığı da sürdürmektedir. KGAÖ sayesinde Rusya Orta Asya’da askeri varlığını
muhafaza etmektedir. Aynı şekilde örgüt üyesi Orta Asya ülkelerinin üçüncü ülkeler
ve
ittifaklarla
işbirliğini
kontrol
etmekte
ve
üçüncü
ülkelerin
etkisini
sınırlamaktadır.556
VIII.
Rusya’nın “Avrasya Birliği” Stratejisi
4 Ekim 2011’de Rusya Devlet Başkanı seçimleri öncesi, dönemin Rusya
Başbakanı Vladimir Putin’in İzvestia gazetesinde gelecek dönem için Rusya’nın dış
politikasının temellerini oluşturacak olan BDT coğrafyasından Avrasya Birliği’nin
kurulmasını öngören makalesi yayınlandı.557 Putin’in Rusya Devlet Başkanı
seçilmesinden sonra Avrasya Birliği Rusya’nın 2013’te yayınladığı dış politika
konseptine eklenmesiyle Rusya’nın resmi dış politika stratejisi olmuştur. Konsept,
Avrasya Ekonomik Birliği'nin (Avrasya Birliği’nin) kurulmasını öncelikli dış
politika hedefi sayıyor, sadece ekonomik ilişkiler değil, BDT ülkelerinin
geleceklerini belirleyerek birleştirici bir model öneriyordu.558
İlk defa Mart 1994’te Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev
tarafından teklif edilen BDT coğrafyasında yeni Avrasya Devletleri Birliği (Avrasya
Birliği) entegrasyon projesi559 bu kez Putin tarafından tekrar öne sürülmüştü. Putin
bu makalesinde “Avrasya için yeni entegrasyon projesini” teklif ediyor ve 2015’te
Gümrük Birliği ve Ortak Ekonomik Alan gibi kuruluşlar temelinde Avrasya
556
Dugin, “ŞOS, ODKB, EvrAzES Kak İnstrumentı Sozdaniya Novogo Miroustroystva op. cit., 2010,
s. 54.
557
Vladimir Putin, “Novıy İntegratsionnıy Proekt Dlya Evrazii – Buduşeye, Kotoroye Rojdayetsya
Segodnya”, İzvestia Gazetesi, 3 Ekim 2011, < http://izvestia.ru/news/502761 >
558
Rusya
Federasyonu
Dış
Politika
Konsepti,
12
Şubat
2013,
md.
44.
<
http://www.mid.ru/brp_4.nsf/0/6D84DDEDEDBF7DA644257B160051BF7F >
559
Nursultan Nazarbayev, “Evraziyskiy Soyus: Ot İdei k İstorii Buduşego”, İzvestia Gazetesi, 25
Ekim 2011, < http://izvestia.ru/news/504908 >
224
Birliği’nin kurulmasını öngörüyordu. Putin’e göre yeni proje herhangi bir şekilde
SSCB’nin tekrar canlandırılması değil, zamana uygun yeni değerler, politikalar ve
ekonomik temeller üzerinden sıkı bir bütünleşmeyi hedefliyordu. Gümrük Birliği ve
Ortak Ekonomik Alan üyesi ülkelerle başlayarak Kırgızistan ve Tacikistan’ın aşamalı
tam üyeliğini sağlanacaktı. Çağdaş dünyada kutuplardan biri olma niteliğine sahip
güçlü bir ulusüstü birliğin kurulması, Avrupa’yla Asya-Pasifik bölgesi arasında etkin
rol oynayacaktı. Entegrasyon süreçlerinin merkezinde yer alması, beklenilen Avrasya
Birliği, Gümrük Birliği ve Ortak Ekonomik Alan gibi yapıların zaman içerisinde
kendisinde birleştirecekti. Liberal ekonomik temellere dayanan Avrasya Birliği,
öncelikli BDT üyesi ülkeler olmak üzere diğer ülkeler için de açık projedir. Avrupa
Birliği ile Avrasya Birliği arasından dengeli ekonomik ortaklığı, Avrasya kıtasının
jeopolitik ve jeo-ekonomik yapısını değiştirebilen küresel etkiye sahip olacaktı.
SSCB’nin yıkılmasından itibaren Sovyetler Birliği coğrafyasında BDT
üzerinden sürekli entegrasyon çabaları olmuştur. Ancak bu çabalar her zaman
başarıya ulaşamamıştır. Putin’in Rusya Devlet Başkanı olduktan sonra BDT
coğrafyasında KGAÖ gibi askeri alanda ve Avrasya Ekonomik Topluluğu (AET)
gibi ekonomik alanda “çatı” kuruluşlar etrafından entegrasyon süreçleri hızlanmıştı.
2000’de Rusya, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılımıyla kurulan
AET, Avrasya coğrafyasında bütünleşme fikrinin hayata geçirilmesi anlamında
kırılma noktasıydı. Sovyetler Birliği dönemine ait ortak enerji altyapıları, ortak
askeri altyapı ve kültürel yakınlık (Rusçanın ortak dil olarak kullanılması) bu
bütünleşmeyi kolaylaştıran en önemli etmeklerdi.560
560
Yu.M. Solozobov, “Evraziyskiy Soyz: Ot İdei k Praktike”, Geopolitika, Sayı: 8, 2011, s. 16-17.
225
BDT coğrafyasındaki entegrasyon süreci bölge ülkelerinin niyetlerine göre
birkaç entegrasyon alanlardan birine katılmalarını sağlayan formül üzerinden
yapılmaya çalışıldı. Bu politika çerçevesinde pratik anlamda askeri alanda Kolektif
Güvenlik Anlaşması Örgütü ve ekonomik alanda Rusya, Belarus ve Kazakistan’dan
oluşan Gümrük Birliği gibi projelerde “çekirdek”
Örgütleri
oluşturan
“çekirdek”
ülkelerin
ülkeler üzerinden yürütüldü.
kendi
aralarında
entegrasyonu
derinleştirirken, entegrasyon projelerine katılmamış, ancak katılma potansiyeline
sahip diğer ülkelere karşı ortak pozisyon sergiliyor ve birliğe katılması için teşvik
edici politikalar yürütüyorlardı.561 Avrasya Birliği de aynı şekilde, başlangıçta
Rusya, Kazakistan ve Belarus’un etrafından güçlü bir siyasi yapılanmanın inşa
edilmesi bekleniyor.
Avrasya Birliği entegrasyonu üç aşama öngörüyordu. Birincisi Rusya,
Kazakistan ve Belarus’un kurduğu Gümrük Birliğiydi. 2010’da resmen faaliyete
başlayan Gümrük Birliği ülkeleri ekonomilerini birleştirerek Avrasya’da entegrasyon
sürecin lokomotifi oluyordu. Sovyetler Birliği ekonomik potansiyelinin % 80’ine
sahip bu üç devletin GSMH’leri birleştirildiğinde bu rakam 2,5 trilyon dolara
ulaşıyordu. Sanayi potansiyeli 600 milyar dolar, tarım üretimi 112 milyar dolar ve
165 milyon kişilik tüketim pazarı oluşuyordu.562 Gümrük Birliği ülkeleri aralarında
ekonomik ve ticari bütünleştirerek, gümrük tarifelerinin kaldırılması ve ticaretin
gelişmesini sağlamak için diğer tüm engellerin ortadan kaldırılması, dış sınırlar için
ortak tarifeler getirilmesi öngörülüyordu. Ortak ticari politikalar geliştirmek için ise,
ulus üstü bir organ olan Avrasya Ekonomik Komisyon’unu kuruldu.
561
Evraziyskiy Soyuz: Vızovı Dlya Evrosoyuza i Gosudarstv “Voskoçkogo Partnyorstva”, EESC,
Aralık 2012, s. 5.
562
Yu.M. Solozobov, “Evraziyskiy Soyz: Ot İdei k Praktike”, Geopolitika, Sayı: 8, 2011, s. 17-18.
226
İkinci aşama ise 1 Ocak 2012’ten itibaren malların, hizmetlerin, paranın ve iş
gücünün serbest dolaşımı için Ortak Ekonomik Alanı oluşturulmasıydı. Üçüncü ve
son aşama Mayıs 2014’te imzalanan Avrasya Ekonomik Birliği’ydi. Avrasya
Ekonomik Birliği kurulmasıyla Gümrük Birliği ve Ortak Ekonomik Alanı zamanla
Avrasya Birliği kapsamında birleşecek ve 5-10 sene içerisinde ortak para birimine
geçilecekti.563
Ancak
Avrasya
Birliği,
BDT
coğrafyasından
Avrasya
Ekonomik
Topluluğu’nda ve Gümrük Birliği’ndeki gibi sadece ekonomik oluşumlara, Birliği
Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü gibi ortak stratejik ittifakla da eşdeğer
olmayacaktı, Avrasya Birliği aynı zamanda yeni ulus üstü siyasi oluşum, yani bir
nevi Avrasya Konfederasyonu’nun inşa edilmesiydi.564 Avrasya Birliği’nin siyasi
felsefesi Avrasya kıtasında güç dengesini yeniden şekillendirilmesini öngörüyor.
Avrasya Birliği, Rusya Federasyonu’nun merkezi güç rolünü üsleneceği, sınırlarının
BDT sınırlarıyla örtüşeceği siyasi bir yapı olacaktı. 565
Putin’in 4 Mart 2012’de üçüncü kes Devlet Başkanlığı “seçim manifestosu”
olan Avrasya Birliği projesi, Sovyetler Birliği coğrafyasında AB ve Çin’le ekonomik
rekabetiydi. Orta Asya’da ülkelerinin Pekin etkisi altına girmesini engellemek, bu
ülkeler üzerinde kendi etkisini ve ekonomik hâkimiyetini kurmaktı. Bunun için Putin
563
Mihail Troitskiy, Samuel Çarap, “Dilemma İntegratsii na Psotsovetskom Pronstranstve”,
< http://www.globalaffairs.ru/number/Dilemma-integratcii-na-postsovetskom-prostranstve-16177>
(13.01.2014).
564
Aleksandr Dugin, Çetvyortaya Politiçeskaya Teoriya, Baskı: 3, Moskova, Yevraziyskoye Dvijenie,
2012, s. 75.
565
Ibid., , s. 77-78.
227
Avrasya Birliği’ne katılan ülkeler arasında Kırgızistan ve Tacikistan önemli yere
sahiptir.566
Avrasya’da ekonomik birliğin sağlanması ve güçlü ulus üstü yapının inşa
edilmesi uluslararası siyasette ağırlığı giderek artan Rusya’nın ABD, Çin ya da AB
benzeti bölgesel bloklarla eşit düzeyde pazarlıklar yapabilecek ve rekabet edebilecek
merkez haline gelmesi hedeflenmektedir. Dolayısıyla bu bağlamda Avrasya Birliği
inşa sürecinde ekonomik entegrasyondan ziyade siyasi motivasyonlar önceliklidir.567
Çok kutuplu dünya düzeninin inşasına yönelik olan bu süreç, doğrudan ABD
ve Batı’nın tek kutuplu dünya düzenine, yani küresel stratejisine doğrudan meydan
okuma anlamına geliyor.568 Mevcut haliyle Rusya, (Çin dâhil olmak üzere) ABD’nin
küresel hegemonyasına karşı tek başına rekabet edecek kaynaklara ve güce sahip
değildir. Rusya’nın ekonomik, demografik ve birçok sosyal sorunları söz konusudur.
ABD hâkimiyetini sınırlayabilmek için bölgesel stratejik ittifaklar koalisyonuna
ihtiyaç vardır. Bu ittifakları koalisyonu bölgesel kutuplardan oluşması gerekir. Çok
kutuplu dünyada kutuplardan biri olabilmesi için merkezi gücün teorik olarak güçlü
bir askeri, ekonomik, demografik, siyasi, coğrafik ve medeniyet yapılanması
etrafından etrafındaki toprakları (ülkeleri) bütünleştirebilmesi gerekir.569
Avrasya’nın bir mücadele alanı olduğuna dair ilk siyasi anlam veren İngiliz
bilim adamı ve siyasetçi Mackinder olmuştur. Mackinder’e göre Devletler için en
elverişli coğrafya merkezi konumda olmasıydı. Küresel anlamda dünyanın
566
Hannes Adomeyt, “”Evraziyskiy Soyuz” Putina: İntegratsionnıy Proekt Rossii i Yeyo Politika”,
Policy Paper, Aralık 2012, s. 3.
567
Evraziyskiy Soyuz: Vızovı Dlya Evrosoyuza i Gosudarstv “Voskoçkogo Partnyorstva”, EESC,
Aralık 2012, s. s. 11.
568
Dugin, Çetvyortaya Politiçeskaya Teoriya, op. cit., s. 77.
569
Aleksandr Dugin, Teoriya Mnogopolyarnogo Mira, Evraziyskoe Dnijenie, Moskova, 2012, s. 245246.
228
merkezinde Avrasya Kıtası bulunmaktadır. Avrasya Kıtasının merkezinde ise
dünyanın kalbi (heartland) bulunmaktadır. Heartland tüm dünyayı kontrol etmek için
en elverişli üs konumundadır.570
İngiliz dolayısıyla da Anglo-Sakson dünyanın çıkarlarını gözeten Mackinder,
bu durumda “Ada dünyasının” (o dönem Britanya İmparatorluğunun) temel
jeopolitik hedefi Heartland’in maksimum zayıflatmak, kendi etkisini ise daha da
artırmaktı. Bu bağlamda dünya politikasında en önemli stratejik önceliğini jeopolitik
kanununla açıklıyordu: “Doğu Avrupa’yı kontrol eden, Heartland’a hükmeder;
heartlerd’a hükmeden dünya adasına hükmeder, Dünya adasına hükmeden dünyaya
hükmeder”. Mackinder’e göre Rusya dünyada merkezi stratejik pozisyonuna sahiptir.
Rusya her tarafından saldırabileceği gibi, her tarafından da saldırılara açık bir kıta
ülkesidir. Anglo-Saksonların en önemli amacı Rusya etrafında kıtasal stratejik
ittifakın meydana gelmesini önlemektir. Eğer güç dengesi Rusya lehine değişir ve
onun Avrasya periferisine/çevresine yayılması takip edersen, kıtanın tüm
kaynaklarını kullanarak dünya imparatorluğu kurmak için fırsat yakalayacaktır.571
Avrasya coğrafyasında daha önce Sovyetler Birliği’ni daha sonra ise
Rusya’nın ulusal çıkarlarını ilgilendiren ve ABD’nin 2. Dünya Savaşı’ndan sonra dış
politika stratejisinin teorik temelini oluşturan “kenar kuşak/rimland” konseptiydi.
1942’de “Dünya Politikasında Amerikan Stratejisi. Birleşik Devletler ve Güç
Dengesi” ve 1944’te “Dünya Coğrafyası” çalışmalarıyla Amerikan bilim adamı
Nicolas Spaykmen ABD’nin Avrasya’da hâkim olabilmesi için “rimland/ kenar
570
H.J. Mackinder, “The Geographical Privot of History”, The Geographical Journal, Vol.23. No.4,
April 1904, ss. 421-437.; Aleksandr Dugin, Osnovıy Geopolitike”, Moskova, Arkeogeya-tsentr, 2000,
s. 24.
571
Aleksandr Dugin, Osnovıy Geopolitike”, op. cit., s. 26.
229
kuşak” bölgelerine, yani Avrasya’nın batısına, güneyine ve güney doğusuna hâkim
olması gerektiğini öne sürer. Küresel mücadelenin Avrupa’dan başlayarak Orta
Asya’yı
içine
alarak
Doğu
Asya’ya
kadar
uzanan,
yani
Avrasya’nın
merkeziyle(şimdiki Rusya) ve Dünya Okyanusları arasında kalan bölge üzerinde
yapılması gerekiyordu. “Rimlend’i kontrol eden, Avrasya’yı kontrol eder”
stratejisine dayanan bu konsept, Rusya’nın çevresinde “tampon bölge” oluşturulması,
bu bölgelerde jeo-ekonomik yeni yapılanmalara gidilmesi (Büyük Orta Doğu Projesi,
GUUAM, Büyük Orta Asya Projeleri) ve Karadeniz-Kafkaslar-Orta Asya bölgesinin
enerji kaynakları ve ulaşımı üzerinde, yani Doğu-Batı enerji hatları üzerinde Batı’nın
kontrolünün sağlanmasıydı.572
Brzezinski’ye göre, “ABD için Avrasya en büyük jeopolitik ödüldür. SSCB
sonrası Avrasya’da başat rolü ABD oynamaktadır ve ABD’nin küresel lideri Avrasya
kıtasında hâkimiyetini ne kadar uzun süreli ve etkili sürdürebileceğine bağlıdır.
Avrasya’yı “yöneten/kontrol eden” devlet aynı zamanda dünyanın en gelişmiş ve
güçlü ekonomilere sahip üç bölgeden ikisini kontrol etme gücüne sahip olacaktır.
Eğer Avrasya Kıtası’nın Atlantik kıyısından Asya-Pasifik kıyısına kadarki geniş
alanın orta bölgesi (Rusya), ABD’nin hakimiyetindeki Batı yörüngesinde dâhil
edilebilirse, güney bölgelerinde tek bir aktörün hakimiyeti ortaya çıkmazsa ve eğer
Doğu bu anlamda birleşmezse ve ABD’yi dışlamazsa ABD zafere ulaşmış
sayılacaktır. Ancak eğer Avrasya Kıtasının orta kısmı Batı’ya ret çekerse, aktif tek
parça haline gelirse ve Güney’de kontrolünü sağlarsa, ya da doğunun büyük
güçleriyle ittifak kurarsa ABD’nin Avrasya kıtasındaki etkisi aniden düşüşe geçer.
En son olarak ABD’nin Avrasya kıtasının batı kısmından(Avrupa’dan) kovulması
572
Vladimir Konobeev, “Bitva Za Rimlend”, Beloruskaya Dumka, Sayı: 21, 2009, s. 55-56.
230
durumunda, ABD’nin Avrasya’daki varlığının sonu gelir, aynı zamanda Avrasya
kıtasının orta bölgesindeki güçlenmiş yeni oyuncunun kıtanın batı kısmına
(Avrupa’ya) boyun eğdirecektir”.573
SSCB’den sonra ABD’nin Avrasya’da mutlak kontrolü sağlamasının önünde
en önemli engel Rusya teşkil etmektedir. Rusya’nın siyasi ve ekonomik oyuncu
olarak tekrar öne çıkması kabul edilemezdi. Bunun için Rusya’nın “yakın çevresi”
Rusya’yı etkisiz hale getirmek ve parçalanması için bir üs olarak kullanılması
gerekiyordu. Rusya’nın “yakın çevresini” kendi çıkar alanı ilan etmesi ve ya kendi
etrafında birleştirmesi ABD’nin küresel stratejisine meydan okuma olarak
görülmektedir.574
Rusya Avrasya’nın batı sınırlarında olduğu gibi güney gölgesinde de ilk başta
ABD hegemonyasına karşı rekabete başlamıştı. Bu bağlamda Rusya Avrasya’da
Bağımsız Devletler Topluluğu, Avrasya Ekonomik Topluluğu, Gümrük Birliği,
Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü, Şanghay İşbirliği Örgütü gibi birçok bölgesel
ekonomik ve güvenlik yapılanmalar üzerinden pozisyonunu güçlendirmek, kendi etki
alanını genişleterek çıkarlarını savunmaya çalışmıştır. Rusya Avrasya stratejisiyle
Doğu-Batı (Avrupa ve Asya-Pasifik) arasında “ekonomik köprü” olmayı, “AvrupaAsya-Avrasya üçgenini” stratejisiyle kendi ulaşım, iletişim enerji kaynaklarını
kullanarak yeni “Büyük İpek Yolunu” kontrol etmeyi amaçlamaktadır.575
573
Zbigniew Brzezinski, The Grand Chessboard: American Primacy abd Its- Geostrategic
Imperatives, Washington, Babic Books, 1997, s. 30-35.
574
Modest Molerov, “Blijneye Zarubejye” Novoy Rossii ili “Zadniy Dvor” SŞA”, Russkiy Jurnal,
Mayıs 2008, s. 119.
575
Sergey Rogov, “Strategiya Rossii v Evrazii v XXI veke”, Nezavisimaya Gazeta, 26 Şubat 2010.
231
ABD’nin dışında Rusya’nın Avrasya politikasını doğrudan etkileyen diğer bir
aktör ise Çin’dir. Avrasya coğrafyasında 1990’lardan itibaren özellikle ABD’nin
politikalarına karşı koymaya çalışan, bazen Batı’ya karşı ŞİÖ çerçevesinde Çin’i
yanına alarak hareket eden Rusya, bu kez Çin’le Avrasya’da rekabet etmek zorunda
kalmaktadır.
Örneğin Eylül 2007’de Çin ve yedi Orta Asya devleti (Afganistan,
Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Tacikistan ve Özbekistan) arasında
20 milyar dolar değerinde “ipek yolu” inşa edilmesi konusunda anlaşmaya varıldı.
Kara ve demir yollarıyla Orta Asya üzerinden Çin’i Avrupa’ya bağlaması amaçlanan
bu proje Rusya’nın Avrupa ile Asya arasında “stratejik körü” olma niteliğini ortadan
kaldırarak Rusya’nın Avrasya stratejisine önemli darbe vuruyordu. 576
Rusya’nın siyasi-askeri anlamda ve enerji alanında hala Rusya’nın Orta
Asya’daki liderliğini kabul eden Çin, bölgede giderek artan etkisiyle zaman
içerisinde Rusya’yı bölgeden dışlamaya çalışacaktır. Şimdiye kadar Rusya, Çin’i
dâhil olmadığı AET ve KGAÖ gibi yapılarla Çin’in etkisini sınırlayabilmiştir. Ancak
Çin’in “Büyük Çin Avrasya’sını” inşa etmeye kalkarsa Rusya’nın Orta Asya
bölgesinde varlığı hızlı bir şekilde düşüşe geçecek ve Rusya’nın Avrasya Birliği
politikasını olumsuz etkileyecektir.577 Dolayısıyla Rusya’nın Avrasya Birliği’ni inşa
ederek ABD’nin küresel hegemonyasına karşı olduğu gibi, bölgede giderek artan Çin
etkisine karşı da bir sınır koyma çabası olmuştur.
576
V.N.Konobayev, “Geostrategiya SŞA v Evrazii: Novıye Smıslı Geopolitiki”, Problemı
Upravleniya, Sayı: 1(26), 2008, s. 92.
577
A.İ.Podberyozkin, O.A.Podberyozkina, “Rol Rossii v Razvitii Eraziyskoy İntegraztsii”, Toçka
Zreniya, Sayı: 2(19), Mayıs 2013, s. 95-96.
232
SONUÇ
Orta Asya’da yeni bağımsız Cumhuriyetlerin ortaya çıkmasıyla beraber bölge
ülkeleri güvenlik sorunlarıyla karşılaşmıştır. Kırgız-Kazak sınır sorununun tamamı,
Özbek- Kazak sınır büyük bir çözüme kavuşmuşken, Özbek-Kırgız, Özbek-Tacik ve
Kırgız-Tacik sınır sorunları hala canlılığını korumaktadır. Bu da söz konusu ülkeler
arasında çatışmalara ve bölgesel istikrarsızlıklara yol açmaya devam etmektedir.
Bölgenin en önemli sorunların biri olan su sorunları Özbekistan’ın yukarı kıyıdaş
ülkeleri Kırgızistan ve Tacikistan’a karşı savaşla tehdit etmesine kadar giden
gerginlik devam etmektedir. Orta Asya ülkelerinin daha Sovyetler Birliği’nin inşası
zamanında çizilen sınırları aynı zamanda etnik sorunlarında temellerinin en önemli
nedenidir. Kırgızistan, Tacikistan ve Kazakistan topraklarında Özbek azınlığın
yaşaması ve ektik çatışmaları tetiklemekte ve bünyesinde yeni çatışma riskleri
barındırmaktadır. Aynı şekilde Kırgızistan’da Taciklerle Kırgızlar arasında gerginlik
devam etmektedir. Ancak etnik gerginlik ve yabancı düşmanlığı sadece bölgenin
yerel halkları arasında değil, özellikle Kafkasya’dan Stalin döneminde sürülen
halklara karşı da devam etmektedir.
233
Siyasal İslam sorunu da Özbekistan başta olmak üzere Orta Asya rejimlerine
karşı tehdit haline gelmiştir. Orta Asya’daki İslam hareketlerinin Afganistan’daki
Taliban ve El-Kaide’yle bağlantıları söz konusu örgütlerin terörist faaliyetlere
girişmelerini daha belirgin hale getirmiştir. Bölge halkının sosyo-ekonomik
nedenlerden dolayı radikal İslam örgütlere dâhil olmaları hızla artarken, bölge
ülkeleri için de potansiyel tehdit haline gelmiştir. Afganistan’da yaşanan
istikrarsızlık
İslam
gurupları
üzerinden
bölgenin
güvenliğini
doğrudan
etkilemektedir. Yani Orta Asya ülkelerinin 1990’ların başında var olan güvenlik
sorunları, günümüzde de canlılığını korumakta ve bölgenin istikrarını bozabilecek
niteliktedir.
Orta Asya güvenliğini bazen olumlu bazense olumsuz etkileyen bir başka
meseleyse bölge dışı güçlerin bölgede istikrar sağlama çabaları ve kendi aralarında
yaşanan rekabetidir. Başta Rusya, ABD, Türkiye ve İran’ın bölge üzerinde hızla
artan etkisi daha sonra bölgedeki gelişmeler ve söz konusu güçlerin kendi dış
politikalarından kaynaklanan nedenlerden dolayı Orta Asya ilişkilerinde değişimler
meydana gelmiştir. Her bir bölge dışı gücün Orta Asya ülkelerinin güvenlik, siyasi
istikrar ve ekonomik kalkınmasını gerçekleştirmesi için öne sürdüğü projeler bir
başka rakip gücün teklif ettiği projeyle örtüşmemesi ya da ulusal çıkarlarına ters
düşmesi bölge ülkeleri üzerinde rekabetin kızışmasına neden olmaktadır. Sonuçta
bölgedeki daha zayıf olan ülkelerde siyasi çalkantılarla sonuçlanmaktadır.
ABD’nin yakın gelecekte küresel liderlik rolünden vazgeçmeyeceği gibi,
enerji kaynakları ve stratejik konumu açısından Avrasya’da varlığını sürdürmek
isteyecektir. ABD Orta Asya’ya 2000’larde olduğundan daha az önem vermekle
birlikte, ABD Orta Asya’nın küresel stratejisinde önemli rol oynaması nedeniyle terk
234
etmeyecektir. Özellikle Özbekistan ve Kazakistan’la değişik şekillerde ilişkilerini
sürdürmek isteyecektir. Çin’in ABD tarafından rakip görülmesi, Orta Asya’nın
önemini ilerleyen yıllarda tekrar gündeme getirecektir. ABD’nin Orta Asya
politikasında Afganistan’ın merkezi rol oynadığını da göz önünde bulundurursak,
Washington’un Afganistan’daki askeri üsler üzerinden Orta Asya’da etkisini
sürdüreceği söyleyebilir.
Orta Asya’da en önemli dış aktörlerden biri olan Çin, komşusu Kazakistan,
Kırgızistan ve en sonunda Tacikistan’la sınır sorunlarını çözmüş, ŞİÖ çerçevesinde
Uygur sorununun çözümüne yönelik bölge ülkelerini yanına çekebilmiştir. Yine ŞİÖ
üzerinde bölgede başta ticari-ekonomik olmak üzere, enerji alanında da önemli
başarılar kat etmiş, hem ABD’ye karşı, hem de Rusya’ya karşı rekabetinde kayda
değer bir güç haline gelmiştir.
Doğu Blok’unun yıkılmasıyla AB’nin dış politikasının Doğu Avrupa
ülkelerine yönelmesi ve Rusya’yla ilişkilerine öncelik vermesi, Orta Asya
politikasının zayıf kalmasına neden olmuştur. Günümüzde de daha çok “yumuşak
güç” olan ve ekonomik ve insani yardımlar gibi araçlarla ilişki kurmaya çalışan AB,
Orta Asya’da ABD’nin politikalarını takip etmeye devam etmektedir. Yani kendi
Orta Asya stratejisinden söz edilemez.
1990’larda Orta Asya’nın en önemli aktörlerden biri olan ve bölgenin
kalkınması ve Batı kuruluşlarıyla bütünleşmesi için “model ülke” olan Türkiye, daha
sonra bu misyonundan vazgeçmek zorunda kalmıştır. Özbekistan’la yaşanan soğuk
ilişkiler günümüze kadar devam etmektedir. Türkmenistan’la da ilişkilerin düşük
seviyede seyretmesini de dikkate aldığımızda Türkiye’nin Türk Konseyi üzerinde
235
Orta Asya’da etkisinin sürdürülmeye çabaladığını söyleyebiliriz. ŞİÖ’ye gözlemci
olarak katılması Türkiye’nin kendisine bölgede yeni alanlar aramaya çalıştığının
göstergesidir. Ancak Türkiye’nin dış politika önceliğini Orta Doğu’ya çevirmesi ve
Orta Asya’da daha güçlü dış aktörlerin daha etkin hale gelmesi, Türkiye’nin Orta
Asya’da etkisini sınırlamıştır. İran’ın da Orta Asya üzerinden rolü sınırlı düzeyde
devam etmektedir. Hazar sorunu nedeniyle Türkmenistan dışında hala anlaşmazlıklar
devam etmektedir. Orta Asya ülkelerinin Batıyla ilişkilerini değiştirme çabası
nedeniyle İran’ın bölge politikasını Tacikistan ve Afganistan’la sınırlı kılmasına
neden olmuştur. Hindistan, Pakistan ve Japonya’nın Orta Asya’daki rolleri yok
derecede azdır. Ama Hindistan ve Pakistan ABD’yle istişare çerçevesinde değişik
dönemlerde Türkmenistan doğalgazının ihracatı için hala bir girişim içerisindedir.
Ama bu çabalar daha sonuç vermemiştir. Dolayısıyla Orta Asya’da birçok bölge dışı
aktör değişik düzeylerde kendilerine etki alanı yaratmaya çalışsa da, Rusya, Çin ve
ABD bölgenin en önemli güçleri arasındadır.
Ancak Orta Asya’da yaşanan bu rekabetin ve bölge ülkelerinin tek bir küresel
ya da bölgesel aktöre bağımlı olmaktan kurtulma fırsatı bularak söz konusu
rekabetten kendine pay çıkarmayı başarabilmişlerdir. Zaman içerisinde kendi
başlarına uluslararası aktör haline gelen Orta Asya ülkeleri söz konusu güçlerin bölge
üzerinde politikalarını hayata geçirmelerini de sınırlayabilme niteliğine sahip olmaya
başlamışlardır.
Orta Asya ülkelerinin her birinin kendi ulusal kapasitesi, güvenlik sorunları
ve tarihsel siyasal altyapısı nedeniyle bir birinden farklı dış politika tercihleri
olmuştur. Bu da meydana gelen ve bölgeyi doğrudan etkileyen küresel ve bölgesel
sorunlar nedeniyle değişkenlik göstermeye başlamıştır. Bölge üzerinde yaşanan
236
gelişmeler bölge üzerinden tarihsel geçmişine dayanarak belli bir hak iddia eden ve
bölgede hala önemli aktör olan Rusya’nın politikalarını doğrudan etkilemiştir.
Sovyetler Birliği sonrası Rusya’nın ekonomik, siyasi ve toplumsal sorunları
ve bunların Rus dış politikasına etkileri, Rus dış politika tercihi gibi nedenlerle
1990’ların başlarında bölgeden çekilmesine nende olmuş, ama daha sonra güvenlik
nedenleriyle bölgeye tekrar dönme çabası içerisine girmiştir. 2000’lerde Orta
Asya’da etkisinin tekrar arttığı görülse de bölgedeki eski hâkimiyetini kaybetmiştir.
Rusya bölgeyi Sovyetler Birliği’ndeki gibi bölmeye ve bölge ülkelerini Rusya
Federasyonu’nun bir parçası haline getirmeyi hiçbir zaman düşünmese de, Orta Asya
için her zaman etkili müttefik olmayı amaçlamıştır. Moskova 11 Eylül 2001’den
sonra bölgede açılan askeri üslerde görüldüğü gibi ABD’yle, son zamanlarda ise
Çin’le de uzlaşmayı kabul etmeye başlamıştır. Rusya, bölgede yaşanan uluslararası
rekabeti Orta Asya ülkeleri kendi çıkarlarına kullanmaya çalıştıklarını da
bilmektedir. Ama aynı zamanda da Rusya bu zaman dilimi içerisinde çok çeşitli
yapıya sahip Orta Asya bölgesinde en önemli ve yasal müttefik ülke konumuna
gelmeyi de başarabilmiştir.
Rusya Orta Asya’da başarılı bir şekilde etkisini tekrar sağlamış olsa da, aynı
zamanda bu süre içerisinde bölgede “diğer güçlerden biri” haline gelmiştir.
Rusya’nın pozisyonu jeopolitik zorluklarla karşı karşıya kaldığı için Orta Asya
üzerinde mutlak garantisini de sağlamış değildir. Hindistan, İran ve Türkiye dâhil
bazı bölgesel güçler birçok sebepten dolayı Rusya’nın hâkimiyetini gölgede bırakma
gücünden yoksun olmasına karşın Çin, uzun vadede Rusya’nın bölge politikasında
zorluklar çıkartacak güce sahip bir aktördür. Şimdiye kadar her iki taraf da bölgeye
yönelik amaçlarını çatışmadan kaçınarak gerçekleştirebilmişlerdir. Ancak bu durum
237
yakın gelecekte özellikle yer altı kaynakların kontrolü konusunda rekabet daha da
artacaktır. Yakın zamanda kadar Orta Asya’da Rus-Çin işbirliği Pekin’in bölge
güvenliğinin Rusya tarafından sağlanmasını desteklemesi sayesinde olmuştur. Ama
eğer Çin yönetimi herhangi bir sebepten dolayı Orta Asya’daki siyasi pozisyonunu
değiştirme ihtiyacı duyarsa ve bölgede sadece ekonomik değil de, siyasi ve askeri
alanlarda da söz sahibi olmak isterse Çin’in çıkarları Rusya’nın çıkarlarıyla
çatışmaya girecektir.
Rusya’yla Orta Asya ilişkileri ve Moskova’nın bölge politikası bir de
Moskova’yla Washington arasındaki rekabet ve işbirliğine bağlıdır. ABD’nin
Afganistan politikasındaki önceliklerinin değişmesi, ülke istikrarına ve radikal terör
unsurlarına karşı yönelik izleyeceği politikalar, Pakistan’daki belirsizlik ve olası
güvenlik risklerinin Orta Asya’nın tamamını tehdidi, bölgenin istikrarı için Rusya ve
ABD’yi işbirliğine itebilir. Rusya’nın Orta Asya’daki varlığı aynı zamanda
ekonomik gücüne bağlıdır. 2000’lerin başından itibaren petrol ve doğalgazdan
sağladığı gelirler Rusya’yı daha önce sahip olmadığı güce kavuşturmuştur. Ancak
Rusya’nın en önemli gelir kaynağı olan enerji kaynaklarının ihracatının her hangi bir
nedenle (küresel ekonomik kriz ya da ambargo) sekteye uğraması Rusya’nın Orta
Asya’daki hem güvenlik alanında, hem entegrasyon ve ekonomik anlamda
yatırımları sorunlarla karşılaşacaktır. Bu da doğal olarak Rusya’nın bölgedeki siyasi
etkisine doğrudan tesir edecektir fakat bu durum Rusya’nın etkisini tamamen de yok
edecek etkide olmayacaktır.
Son olarak Rusya ile Kazakistan arasında 11 Ekim 2013 tarihinde imzalanan dostluk
ve ittifak antlaşmasıyla, ve var olan ekonomik, ticari, askeri ve askeri-teknik
alanlarında işbirliği ve entegrasyon ilişkileri Rusya’nın yakın gelecekte de
238
Kazakistan’ın en önemli müttefiki olmaya devam edeceğinin göstergesidir.
Tacikistan’da bulunan askeri üslerle ilgili yapılan anlaşmayla Rusya söz konusu
üssün 2042 yılına kadar uzatılmasını sağlayarak Orta Asya’nın güney sınırlarında
önemli stratejik pozisyona sahip olmuştur. Tacik ordusuna askeri-teknik yardım
yapılmasını, Tacik ordusunun modern silahlarla donatılması ve askeri kadrolarının
karşılıksız eğitilmesini de üstlenen Moskova, Tacikistan üzerinde de stratejik
nüfuzunu korumuştur. Kırgızistan’daki Kant askeri hava üssünün genişletilmesi
yönünde önemli adım atan Rusya, aynı zaman da bölgede Kırgızistan ve Tacikistan
üzerinden Özbekistan’a karşı güç dengesini sağlamaya çalışmıştır. Rusya’nın askeri
üsler üzerinde bölgede uzun vadede varlığını ve pozisyonunu koruyabilmesi aynı
zamanda bu ülkeler üzerinde, göçmen işçilere yönelik yaptırımlar ve ekonomik
desteğinin geri çekmesi gibi zorlayıcı yöntemler kullanmasına bağlı olmuştur. Yani
Rusya artık bu ülkelere pazarlık için değişik yöntemler kullanmaya başlamıştır.
Daha önce Orta Asya ülkeleri arasında su sorunlarında meydana gelen gerginliklerde
(ve çıkabilecek olası çatışmalarda) tarafsız kalan Rusya, bundan sonra Kırgızistan ve
Tacikistan’ı Özbekistan’a karşı desteklemeye başlamıştır. Rusya özellikle Kırgızistan
ve Tacikistan gibi daha zayıf bölge ülkelerinin ordu ve güvenlik güçlerini
güçlendirerek, sınır dışından gelebilecek terör örgütleri gibi tehditlere karşı savaşma
kabiliyetlerini artırmak ve iç isyanlara karşı rejimleri ayakta kalmalarını sağlamaya
çalışmaktadır. Bu tür yardımlarla aynı zamanda bölge hükümetlerini uysal hale
getirmeyi de amaçlamaktadır.
Enerji konusunda da Rusya bölgede pozisyonunu sürdürmeyi başarabilmiştir.
“Gazprom” ile “Türkmengaz” arasında 2009’da yapılan anlaşmayla “Gazprom”
Türkmen doğalgazının 30 milyar metreküpünü 2028 yılına kadar alım-satımını
239
üstlenmiştir. İki taraf arasında enerji alanında yapılan stratejik işbirliğinin
artırılmasına ilişkin anlaşmayla Rusya Türkmenistan enerji kaynakları üzerinden
tekrar etki kazanmaya başlamıştır. Orta Asya enerji zengini ülkelerle Batı’lı enerji
tüketici ülkeler arasında doğrudan anlaşma yapmalarını engellemeyi sürdüren Rusya,
Gazprom üzerinden Orta Asya’dan doğu güzergâhına giden enerji boru hatları ve
altyapısını da üstlenmek istemektedir.
Avrasya’da ABD ile olası gerginliğine karşı Çin’i yanına alarak ŞİÖ
üzerinden dengelemeye çalışan Rusya, ŞİÖ’yü bir “saklı ittifakı” olarak kullanmaya
devam etmektedir. Ancak ŞİÖ’nün ABD’ye karşı pozisyon alabilmesi için ise Çin’in
bu yöndeki çıkarlarıyla Rusya’nın çıkarlarının örtüşmesine bağlı olacaktır. Ancak
Çin’in bölgede ekonomik hâkimiyetini sınırlayacak güce sahip olmayan Rusya, örgüt
içerisinde işbirliği üzerinden Çin’le iş bölümü yaparak Çin’in etki alanını
sınırlamaya çalışmaktadır.
Çin’le rekabeti devam eden Rusya, ŞİÖ dışında, güvenlik alanda KGAÖ,
ekonomik ve ticari alanda ise Avrasya Birliği üzerinden bölgedeki etkisini muhafaza
etmeye çalışmaktadır. KGAÖ gibi askeri-savunma örgütünün başını çeken Rusya,
bu örgüt üzerinden bölge ülkelerinin dış güvenliklerini sağladığı gibi, bölge ülkeleri
de KGAÖ üzerinden Rus silahlarıyla ve maddi desteğiyle ulusal ordularını
desteklemeyi sürdürmektedir. Terörizm tehdidine karşı özel operasyonlar yapabilme
imkânı, kapsamlı operasyonlarla Afganistan kaynaklı uyuşturucuların kendi sınırına
gelmeden yerinde arındırma imkânı sağlamaktadır. KGAÖ çerçevesinde yürütülen
askeri-teknik işbirliği sayesinde taraf ülkelerin Rusya öncülüğünce bütünleşme
sürecine ilgisini artırmanın yanında, söz konusu ülkelerin ordularını Rus silahlarıyla
donatarak
ve
askeri
personelini
eğiterek
240
kendisine
olan
bağımlılığı
da
sürdürmektedir. KGAÖ sayesinde Rusya Orta Asya’da askeri varlığını muhafaza
etmektedir. Aynı şekilde örgüt üyesi Orta Asya ülkelerinin üçüncü ülkeler ve
ittifaklarla işbirliğini kontrol etmekte ve üçüncü ülkelerin etkisini sınırlamaktadır.
Ancak KGAÖ’ye Orta Asya’nın beş ülkesinden sadece (Kazakistan,
Kırgızistan v Tacikistan) üçü girmektedir. Daha önce Gümrük Birliği, ardından
Ortak Ekonomik Alan ve 2014’te imzalanan Avrasya Ekonomik Birliği’nin
kurulmasıyla bölge üzerinde ekonomik birlik inşa edebilmiştir. Ancak söz konusu
birlikte Orta Asya’dan sadece Kazakistan yer almaktadır. İlerleyen yıllarda
Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılması umulmaktadır. Bu entegrasyon projeleri
sayesinde Rusya hala bölgede etkin ve potansiyel merkez olma yeteneğine sahiptir.
Rusya’nın Orta Asya’daki önemini ve etkisini belirleyecek diğer bir faktör
Rusya’da olduğu gibi bölge ülkelerinde bir birine karşı iç kamuoyundaki bakışları
olacaktır. Rusya’da yaşanan demografik kriz ve özellikle Sibirya’nın boşalmasına
karşı Orta Asya’da kitlesel yabancı işçi göçünün yarattığı toplumsal tepki ve artan
yabancı düşmanlığı söz konusudur. Rusya yönetici sınıfında Orta Asya ülkelerinin
istikrarının Moskova’nın garantörlüğüne bağımlı olarak görülmesi, bu ülkelerin
Rusya’nın doğal bir parçası oldukları ancak bunun kültürel yakınlık üzerinden değil
de, ekonomik, siyasi ve güvenlik, anlamında olduğuna dair tartışmalar yapılması,
Rusya’nın bölgeye bakışını etkilediği gibi, bölge ülkelerinin de Rusya’ya karşı
bakışını da olumsuz etkilemektedir.
Ancak Rusya’nın 1990’ların sonlarında altyapısını hazırlamaya başladığı ve
2000’ler boyunca çeşitli araçlarıyla kurumsallaştırmaya çalıştığı çok kutuplu dünya
düzeninde kutuplardan biri olma politikası Orta Asya ülkeleriyle arasındaki
241
olumsuzlukların ortadan kaldırılması için de yeni yollar aramaya başlayacaktır.
Bölgedeki güvenlik sorunlarını artması ve bazı Orta Asya ülkelerinin söz konusu
güvenlik sorunlarının üstesinden gelebilmelerinde yetersiz kalmaları Rusya’yla
güvenlik alanında işbirliğine gitmek zorunda kalacakları nedeniyle Moskova’nın
elini güçlendirmektedir. Orta Asya’daki güvenlik sorunları Rusya’nın da güvenliğini
ve ulusal çıkarlarını doğrudan etkilediğinden dolayı Rusya da bölgede varlığını
sürdürmek için tüm kaynaklarını ve etki/baskı araçlarını kullanarak Orta Asya
ülkelerini kendisiyle uzun vadeli ittifak ilişkisine girmelerine zorlayacaktır. Rusya
bazen bölge ülkeleri arasındaki ihtilafları kullanarak kendi etkisini sürdürmeyi de
amaçlayabilir. Bu, söz konusu ihtilaflı bölge ülkeleri arasından arabuluculuk yoluyla
olabileceğini gibi, kendisiyle ittifak ilişkisi içerisinde girmek isteyen ülkenin yanında
yer alarak bölgedeki dengeleyici güç rolünü üslenmeye çalışabilecektir.
242
KAYNAKÇA
Kitaplar
A.A. Kazantsev, “Bolşaya İgra” S Neisvestnımi Pravilami: Mirobaya
Politika i Tsentralnaya Aziya, Moskova, Naslediya Evrazii, 2008.
Adıbelli, Barış, Pax Sinica: Çin’in Dünya Düzeni, İstanbul, IQ Kültür Sanat
Yayıncılık, 2009.
Akçalı, Pınar “Orta Asya’da Etnik Sorunlar: Karşılaştırmalı Bir İnceleme”,
Orta Asya’da Siyaset ve Toplum: Demokrasi, Etnisite ve Kimlik, (der). M.Turgut
Demirtepe, Ankara, USAK Yayınlar, 2012, ss. 65-98.
Akimbekov, S.M., Afganskiy Uzel i Problemı Bezopaskosti Tsentralnoi Azii,
Almatı, KISI, 2003.
Akimbekov, Sultan, “Rossiyskaya Politika v Tsentralnoy Azii (Sostoyaniye i
Perspektivı)”, Pro et Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, ss. 75-88.
Alamanov, S.K., Kratkaya İstoriya i Opıt Reşeniya Pograniçnıh Problem
Kırgızstana, Bişkek, Fond im. F. Eberta, 2005.
Aytmatov A., Kırgızistan i Kazahstan: Granitsı Drujbı i Dobrososedstva,
Bişkek, Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı, 2004.
Bal, İdris, “Soğuk Savaş Sonrası Türk Dış Politikası İçin Türk
Cumhuriyetlerinin Önemi”, 21.Yüzyılın Eşiğinde Türk Dış Politikası, der. İdris Bal,
İstanbul, Alfa, 2001, ss. 327-344.
243
Baluyev, D. G. “Vnutrenniye Faktorı, Vliyayuşiye Na Rossiyskuyu
Vneshnuyu Politiku”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 19912002, Cilt I, Moskova, MGİMO, 2002, ss. 351-382.
Beloglazov, A.V., Vliyaniye İslama Na Politiçeskiye Protsessı v Tsentralnoy
Azii, Kazan, Kazan Üniversitesi Yayınları, 2013.
Birsel, Haktan, Eski Dünyanın Karanlık Yüzü Orta Asya Jeopolitiği, İstanbul,
IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2006.
Bogaturov, A., Dundiç, A., Troitskiy, Y., Tsentralnaya Aziya: “Otlojennıy
Neytralitet” i Mejdunarodnıye Otnoşeniye v 2000-h Godah, Moskova, NOFMO,
2010.
Bogaturov, Aleksey, Dundiç, Aleksey, Troitskiy, Evgeniy, Tsentralnaya
Aziya: “Otlojennıy Neytralitet” i Mejdunarodnıye Otnoşeniya v 2000-h Godah,
Mosova, Baskı 4. NOFMO, 2010.
Brzezinski, Zbigniew, The Grand Chessboard: American Primacy abd ItsGeostrategic Imperatives, Washington, Babic Books, 1997.
Dağı, Zeynep, Kimlik, Milliyetçilik ve Dış Politika: Rusya’nın Dönüşümü,
İstanbul, Boyut Yayınları, 2002.
Daniloviç, M.V., “Podhodı k Deyatelnosti ŞOS: Rossiya i Kitay”,
Şanhayskaya Organizatsiya Sotrudniçestva i Problemı Bezopasnosti Evrizii, der, AA.
Rozanov, Minsk, Almatı, Cenevre, 2012, ss. 22-46.
Dobgan, E.F., Rozanov, A.A., Organizatsiya Dogovora o Kollektivnoy
Bezopaskosti (2002-2009 gg.), Minsk, Kovçeg, 2010.
244
Dugin, Aleksadr, Geopolitika, Moskova, Gaudeamus, 2011.
Dugin, Aleksandr, Çetvyortaya Politiçeskaya Teoriya, Baskı: 3, Moskova,
Yevraziyskoye Dvijenie, 2012.
Dugin, Aleksandr, Teoriya Mnogopolyarnogo Mira, Evraziyskoe Dnijenie,
Moskova, 2012.
İvanov, İ.S., “Vneinyay Politika Rossii na Rubeje XXI veka: Problemı
Formirovaniya, Evolyutsiya i Preemstvennost”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost
Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt I, Moskova, MGİMO, 2002, ss. 204-232.
Kazantsev, A.A., “Bolşaya İgra” S Neisvestnımi Pravilami: Mirobaya
Politika i Tsentralnaya Aziya, Naslediya Evrazii, Moskova, 2008.
Kazantsev, Andrey, Politika Stran Zapada v Tsentralnoy Azii: Porektı,
Dilemmı, Protivoreçiya, Moskova, MFİMO-Universitet, 2009.
Khalid, Adeeb, Komünizmden Sonra İslam. Orta Asya’da Din ve Politika,
Aslıhan Tekyıldız, (çev.), İstanbul, Sitare Yayınları, 2011.
Knyazev, Aleksandr, İstoriya Afganskoy Voynı 1990-h gg. , Prevraşeniye
Afganistana v istoçnik Ugroz Dlya Tsentralnoy Azii, Bişkek, KRSU, 2002,
Konstantinova, N., Krotova, M., İ. Sinova, Mejdumarodnıye Otnoşeniya i
Vneşnyaya Politika Stran Zarubejnoy Yevropı: Uçebnaya Posobiya, Sankt Peterburg,
SPbGUEF Yayınları, 2012.
245
Konyuhova A.İ., “ODKB Kak İnstrument Vneshney Politike Rossii v
Blijnem Zarubejii”,Geopolitika Postsovetskogo Pronstranstvo,(der), A.A. Kerimov,
Ekaterinburg, CPİSShOS, 2013, ss. 16-21.
Korotkeviç, V.İ., İstoriya Sovremennoy Rossii 1991-2003, Petersburg,
S.Petersbur Üniversitesi Yayınları, 2004.
Laumulin, M., Sıroyejkin, K., “Politika KNR Na Sovremennom Etape: Realii
i Perspektivı” Politika KNR Na Sovremennom Etape: Pealii i Perspektivı, der. M. S.
Aşimbayev, Almatı, KİSİ, 2005.
Laumulin, M.T., Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politopogii i Mirovoy
Geopolitike, Almatı, Cilt: 5, KİSİ, 2009.
Laumulin, Murat, Geopolitiçeskie Protsessı v İslamskom Mire, Almatı, KİSİ,
2011.
Laumulin, Murat, Tsentralnaya Aziya v Zarubejnoy Politologii i Mirovoy
Geopolitike: Tsentralnaya Aziya v XXI Stolerii, Almatı, Cilt: 4, KİSİ, 2009.
Malaşenko, Aleksey, Tsentralnaya Aziya: Na Çto Rassçitıvayet Rossiya?,
Moskova, Carnegie, 2012.
Malışev, D.B., Tsentralnoaziatskiy Uzel Mirovoy Politike, Moskova, İMEMO
RAN, 2010.
MacKinnon, Mark, Renkli Devrimlerin Sırrı: Yeni Soğuk Savaş, Ankara,
Destek Yayınları, 2008.
246
Maumulin, Murat, Tsentralnaya Aziya v Zatubejnoy Politologii i Mirovoy
Geopolitike, Cilt:5, Almaty, KİSİ, 2009.
Metin, Meftun, Politik ve Bölgesel Güç: Hazar, İstanbul, IQ Yayınları, 2004.
Miheyev, Vasiliy, Kitay: Ugrozı, Riski, Vızovı Razviityu, Carnegie
Endowment for International Peace, Moskova, 2005.
Miheyev, Vasiliy, Kitay: Ugrozı, Riski, Vızovı Razviityu, Carnegie
Endowment for International Peace, Moskova, 2005.
Moradian, Davood, “Afganistan’ın Etkili ve Kalıcı “Çatışma-Çözüm”
Stratejisi: Demokratik Devlet İnşası”, (çev.) Murat Arslan, Asya’da Güvenliğin
İnşası ve CİCA, İstanbul, TASAM Yayınları, 2012, ss. 57-74.
Nogayeva, Ainur, Orta Asya’da ABD, Rusya ve Çin: Stratejik Denge
Arayışları, Ankara USAK Yayınları, 2011.
Omarov, M., “İslamskiy Radikalizm Kak Globalnıy Vızov Bezopasnosti
Sovremennoy Tsentralnoy Azii”, Afganisan i Bezopasnost Tentralnoy Azii, A.
Knyazyev, (der.), Bişkek, İlim Yayınları, 2004, ss. 113-122.
Primakov, Yevgeniy, Rusyasız Dünya, İstanbul, Timaş Yayınları, 2010.
Roy, Oliver, Yeni Orta Asya ya da Ulusların İmal Edilişi, (çev.), Mehmet
Moralı, İstanbul, Metis Yayınları, Üçüncü Baskı, 2009.
Sağlam, Mühdan, Gazpro’un Rusyası: Rusya’da Devletin Dönüşümü,
Ankara, Siyasal Yayınları, 2014.
247
Sarı, Yaşar, Asanbayeva, Çınara, “1990 ve 2010 Yıllarında Güney
Kırgızistan’daki Etnik Çatışmalar: Nedenler, Benzerlikler ve Farklılıklar”, Orta
Asya’da Siyaset ve Toplum: Demokrasi, Etnisite ve Kimlik, M.Turgut Demirtepe,
(der.), Ankara, USAK Yayınlar, 2012, ss. 99-140.
Sultanov, B., Mahlay, A., Kazakistan-Rossiya- Evropeyskiy Soyuz:
Perspektivıy Strategiçeskogo Partnyorstva, Almatı, KISI, 2009.
Sultanov, B.B., Tamojennıy Soyuz Belorusii, Kazahstana i Rossii:
Sostoyaniye, Problemı, Perspektivı, Almatı, KISI, 2009.
Sürücü, Cengiz, “Türkiye-Özbekistan İlişkilerinin Üç Evresi”, Türkiye’nin
Avrasya Macerası 1989-2006(Avrasya Üçlemesi II), der. Mustafa Aydın, Ankara,
Nobel Yayınları, 2007, ss. 340-350.
Tellal, Erel, “Türk Dış Politikası’nda Avrasya Seçeneği”, Türkiye’nin
Avrasya Macerası 1989-2006(Avrasya Üçlemesi II), der. Mustafa Aydın, Ankara,
Nobel Yayınları, 2007, ss. 13-33.
Tolipov, F., “Postsovyetskiye Uzbekistan i Rossiya: İstoriya Povtoryaetsya ili
Naçinayetsya”,
Tsentralnaya
Aziya:
Aktualnıye
Aktsentı
Mejdunarodnogo
Sotrudniçestva, Moskova, MGİMO-Universitet, 2010, ss. 80-90.
Tsigankov, A.P., Vneshnyaya Politika Rossii: Ot Gorbaçova Do Putina,
Moskova, Nayuçnaya Kniga, 2008.
248
Türker, Ahmet Tolga, “Orta Asya’da İslam, Siyaset ve Güvenlik”, M.Turgut
Demirtepe, Güner Özkan, (der.), Uluslararası Sistemde Orta Asya: Dış Politika ve
Güvenlik, Ankara, USAK, 2013, ss. 279-299.
Vişnyovskiy, A., Serp i Rubl: Konservativnaya Modernizatciya v SSSR,
O.G.İ., Moskova, 1998.
Yapıcı, Merve İrem, Rus Dış Politikasını Oluşturan İç Etkenler, Ankara,
USAK Yayınları, 2010.
Yapıcı, Utku, “Kazakistan’ın Dış ve Güvenlik Papitikasında ÇokVektörlülük”, Uluslar arası Sistemde Orta Asya: Dış Politika ve Güvenlik, (der.),
M.Turgut Demirteper, Güner Özkan, Ankara, USAK Yayınları, 2013, ss. 197-224.
Yazar, Yusuf, “Enerji İlişkileri Bağlamında Türkiye ve Orta Asya Ülkeleri”,
Rapor, No:01, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Ankara, Haziran 2011.
Zakrjevskaya, O., Tsentralnaya Aziya Segodnya: Vızovı i Ugruzı, Almatı,
KISI, 2011.
Makaleler
Abaşin, Sergey N., “Orta Asya Köktendinciliğinin Kökenleri Hakkında
Birkaç Söz”, Avrasya Dosyası, Rusya Özel, Cilt: 6, Sayı: 4, Kış 2001, ss. 272-282.
Abazov, Rafis, Mnogopartiynost i İslamskie Organizatsii v Tsentralnoy
Azii”, < http://www.ca-c.org/journal/cac-06-1999/abazov.shtml > (16.12.2012).
Adomeyt, Hannes, “”Evraziyskiy Soyuz” Putina: İntegratsionnıy Proekt
Rossii i Yeyo Politika”, Policy Paper, Aralık 2012, ss. 1-14.
249
Agamamedova, Zeynepbibi, “Neytralitet Turkmenistana”, <
http://www.intertrends.ru/three/012.htm > (22.09.2013).
Akdevelioğlu, Atay, “İran İslam Cumhuriyeti’nin Orta Asya ve Azerbaycan
Politikası”, Uluslararası İlişkiler, Cilt: 1, Sayı: 2(Yaz 2004), ss. 129-160.
Akimbekov, Sultan, “Rossiyskaya Politşka v Tsentralnoy Azii (Sostoyaniye i
Perspektivı)”, Pro et Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, ss. 75-88.
Akkaziyeva, G.İ., “Faktorı Evolütsii Geopolitiçeskogo Polojeniya Stran
Tsentralnoy Azii”, Vestnik MGİMO-Universiteta, 2011, Sayı: 4 (19), s. 277-278.
Akkaziyeva,
G.İ.,
“Sovremennaya
Tsentralnoaziatskaya
Politika
Evropeyskogo Soyuza: Tendentsiya Razvitiya”, Svejiy Vzglyad, Sayı: 3, 2012, ss.
220-226.
Akmalov, Şaislam, “Hizb ut-Tahrir” Kak İstoçnik Ugrozı Regionalnoy
Bezopasnpsti”,
<
http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1057154700
>
(03.12.2012).
Akmataliev, A.M., “Tsvetnıye Revolyutsii” i Parlamentarizm v Kontekste
Protsessov Demokratizatsii Na Postsovetskom Pronstranstve”, Sovremennaya
Politika, Sayı: 1(11), 2013, ss. 36-39.
Akmatuulu, Aydanbek, “Anklav Soh. Vçera, Segodnya, Zavtra”, <
http://www.centrasia.ru/news.php?st=1357918500 > (13. 01. 2013).
Alyaev, Andrey, Dehkanov, Suleyman, “ODKB Kak Sistema Kollektivnoy
Bezopasnosti”, Obozrevatel-Observer, Sayı: 1, 2007, ss. 67-77.
250
Andreev, A.İ., “Neisvestnaya Stranitsa iz İstorii Bolşoy İgrı: Delo o Posılke
Russkogo Agenta v Tibet (1869-1873)”, Ariavarta, 1999, ss. 120-133.
Arsenev, V.V., “Energetiçeskaya Strategiya İrana v Kaspiyskom Regione”, <
http://www.iimes.ru/rus/stat/2005/09-11-05a.htm > (22.09.2013).
Arslanova, E.B., SOŞ Kak İnstitut Obespeçeniya Regionalny Bezopasnosti”,
Obşestvennaya Nauka, Sayı: 3(80), 2010, ss. 62-71.
Askarov, A., “Brosok Na Afganistan. Novıye Ugrozı Dlya Tsentralnoy Azii”,
< http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=123608220 > (06.12.2012).
Askment, Beaty, “Raspredelenie Vodnıh Resursov v Tsentralnoy Azii”,
Fredrich Ebert Stiftung, 2011, ss. 10-20.
Astahova, S., “Vizit V.Putina v Bişkek i Duşanbe: Geotrategiçeskiy Aspekt”,
Rossiya i Novıye Gosudarstva Evrazii, Sayı: 4, 2012, ss. 43-51.
Avcı, İlyas, “El Kaide Tehdidi ile Mücadele”, Polis Bilimler Dergisi, Cilt: 11,
Sayı: 3, 2006, ss. 95-117.
Aydın, Mustafa, “Kafkasya ve Orta Asya’yla İlişkiler”, Türk Dış Politikası,
ed. Baskın Oran, Cilt: 2, İstanbul, İletişim Yayınları, 2001, ss. 366-439.
Blake, Robert O., “U.S. Engagement in Central Asia”, 24 Temmuz 2012, <
http://www.state.gov/p/sca/rls/rmks/2012/195500.htm > (20. 02. 2013)
Boçkareva, İ.B., “Pervoe Desyatiletiye ŞOS: İtogi Deyatelnosti”, İstoriya,
Cilt: 4-2, Sayı:76, 2012, ss. 46-49.
251
Bodur, Hüznü Ezber, “Orta Asya’da Militan İslamcı Hareketler ve
Vahhabilik”, Dini Araştırmalar, Cilt: 7, Sayı: 20, ss. 195-204.
Bogatırov, V., “Politiçeskie Aspektı Kırgısko-Turetskih Otnoşeniy”, Rol i
Vospriyatiye Turtsii v Kırgızstane, çev. G.Dergunina,
Fiedrich Ebert Stiftung,
Bişkek, 2012, ss. 25-34.
Bogaturov, Aleksey, Dundiç, Aleksey, Troitskiy, Evgeniy, Tsentralnaya
Aziya: “Otlojennıy Neytralitet” i Mejdunarodnıye Otnoşeniya v 2000-h Godah,
Mosova, Baskı 4. NOFMO, 2010.
Bogaturov, Valentin, “Vliyanie Evropı v Tsentralnoy Azii Neznachitelnoe”, <
http://www.24kg.org/community/133038-valentin-bogatyrev-vliyanie-evropy-vcentralnoj.html > (12.07.2012).
Bondarenko, A.V., “Mejdunarodnıye Aspektı Borbı Protiv “Tryoh Zol” v
Sintszyan-Uygurskom Avtonomnom Rayone KNR”, İstoriya, Cilt: 4-2, Sayı: 56,
2007, s. 21-29.
Bonderets, Leonid, “Konfliktı v Tsentralnoy Azii Vıgodnı Ekstremistam”, <
http://www.region.kg/index.php?option=com_content&view=article&id=562:201207-19-06-51-53&catid=28:bezopasnost&Itemid=35 > (7.01.2013).
Boval, Valeriy, “Voyna SSSR i SŞA v Afganistane: v Çom Raznitsa?”, <
http://newsland.com/news/detail/id/891800/ > (29.03.2014).
Bozbey,
İzzet
Ahmet
“Quo
Vadis
Kırıgızistan?:
Sovyet
Sonrası
Kırgızistan’da İslami Hareketler”, Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları, Cilt: 6,
Sayı: 11, 2011, ss. 18-50.
252
Bozkurt, S. Giray “Bağımsız Devletler Topluluğu’nda Renkli DevrimlerKırgızistan Örneği”, Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 1, 2006, ss. 118138.
Budak, Türkan, “Orta Asya’da Küresel Jeoekonomik Rekabet ve Türkiye”,
Bilgi Strateji, Cilt: 5, Sayı: 9, Güz 2013, ss. 137-138.
Bulatov, Yu. A., “Kabul: Trevojnoye Leto 1941 Goda: (K Naçalu Velikoy
Oteçestvennoy Voynu)”, “Vestnik MGİMO-Universiteta”, Sayı: 2, 2012, ss. 26-36.
Büyükakıncı, Erhan, “Türk-Rus İlişkilerinin Değerlendirilmesi: Güvenlik
Sorunlarında Çok Boyutlu Derinliğe Geçiş”, ss. 779- 842. <
http://www.erhanbuyukakinci.com/dosya/Turk-Rus-iliskilerininDegerlendirilmesi.pdf > (11.03.2014)
Chausovsky, Eugene, “Militancy in Central Asia: More Than Religious
Extremism”,
<
http://www.stratfor.com/weekly/militancy-central-asia-more-
religious-extremism?utm_source=freelistf&utm_medium=email&utm_campaign=20120809&utm_term=sweekly&utm_cont
ent=readmore&elq=aa6bb89fc950407bb3ed07da3ecda137 > (15.12.2012).
Çebotarev, Anfrey, “Pograniçmı Voprosı Kazakistana iKitaya, Turdnıy Put k
Dobrosesedstvu”,
<
http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1023174600
(31.08.2013).
Çotoyev, Zakir, “O Vozmojnostyah Uçastiya Turtsii v Ukreplenii
Bezopasnosti Stran Tsentralnoy Azii”, < http://www.cac.org/journal/2004/journal_rus/cac-04/17.cotrus.shtml> (21.10.2013).
253
>
Çotoyev, Zakir, “Vliyanie Turtsii na Razvitiye Gosudarstv Tsentralnoy Azii”,
<
http://www.ca-c.org/journal/2003/journal_rus/cac-02/10.chotrus.shtml
>
(13.10.2013).
Daman, Morteza, Djami, Pak, “Rol Energoresursov Kaspiya vObespeçeniya
Mirovoy Energetiçeskoy Bezopasnosti i Suşestvuyuşie Vızovı Dlya İh Dostavki Na
Mejdunarodnıe Rınki Sbıta”, Amu-Darya, s. 43-44. < http://www.ipis.ir/pdf/amudarya-28/2.moptasa.pdf > (23.04.2013).
Denison,
Michael,
“İgra
Okonçena?
İzmeneniya
v
Energetiçeskoy
Geopolitike v Tsentralnoy Azii”, The George Washington University, 2012, Sayı: 5,
s. 2.
Deniz, Taşkın, “Enerji Diplomasisi Açısında Siyasallaşan Mekân, Hazar:
Statü ve Paylaşım Sorunu”, Türk Coğrafya Dergisi, Sayı: 62, İstanbul, ss. 29-37.
Dilek, Kaan, İran’ın Orta Asya Politikaları”,Ahmet Yesevi Üniversitesi,
Rapor, Ankara, Eylül 2011, No: 7, ss. 1-75.
Dolguşev, D.V., “Konflikt Energetiçeskih İnteresov Rossii i SŞA v
Tsentralnoy Azii i Kaspiyskom Regione”, Vestnik, Cilt: 4, Sayı: 16, 2011, ss. 90-97.
Dolguşev, D.V., “Konflikt Energetiçeskih İnteresov Rossii i SŞA v
Tsentralnoy Azii i Kazpiyskom Regione”, Vestnik TGU, Sayı: 4(16), 2011, ss. 90-97.
Donneli, Ted, “Fergana Kak FATA? Tsentralnaya Aziya Posle 2014 godaİtogi i Strategiçeskie Alternativı”, Connections, Cilt XI, Sayı 1, Kış 2011, s. 17-19.
254
Dugin, A. “Energetiçeskaya Geopolitika”, Geopolitika, Sayı: 3, 2010, ss. 812.
Dugin, Aleksandr, “ŞOS, ODKB, EvrAzES Kak İnstrumentı Sozdaniya
Novogo Miroustroystva”, Obşestvennaya Nauka, Sayı: 3(80), 2010,ss. 53-56.
Dugin, Aleksandr, “ŞOS, ODKB, EvrAzES Kak İnstrumentı Sozdaniya
Novogo Miroustroystva”, Obşestvennaya Nauka, Sayı: 3(80), ss. 53-56.
Dundiç, A.S., “ Uzbekistan-SŞA: Osobennosti Vzaimodeystviya Posle 11
Sentyabrya 2001 g”, ss. 251-257. < http://new.hist.asu.ru/biblio/V3/251-258.pdf >
(6.01.2014).
Dvivedi, Ramakant, “Netraditsionnıe Ugruzı Bezopasnosti v Tsentralnoy
Azii” < http://analitika.org/1356-20060908050610476.html > (28.11.2012).
Efegil, Ertan, “Türk-Rus İlişkiler: Bölgesel İşbirliği veya Stratejik Kazanç”,
21.Yüzyılın Eşiğince Türk Dış Politikası, der. İdris Bal, İstanbul, Alfa, 2001, ss.305326.
Erhan, Çağrı, “ABD’nin Orta Asya Politikaları ve 11 Eylül’ün Etkileri”,
Uluslararası İlişkiler, Cilt: 1, Sayı: 3,Güz 2004, ss. 123-149.
Erler, Özgün, “Bağımsızlık Sonrası Orta Asya Devletlerinde Milliyetçilik”,
Stratejik Öngörü, Sayı: 11, 2007, ss. 133-139.
Erol, M.Seyfettin, İkinci, Celalifer Arzu, “İran’ın Orta Asya Politikası:
İşbirliği Arayışları ve Güvenlik Sorunları”, Küresel Güç Mücadelesinde Avrasya’nın
Değişen Jeopolitiği: Yeni Büyük Oyun, (der) Mehmet Seyfettin Erol, Ankara, Barış
Yayınları, 2.Baskı, 2011, ss. 385-452.
255
Erol, Mehmet Seyfettin, “Orta Asya’da Güvenlik Sorunları”, Türkiye
Araştırmaları, Sayı: 1, Güz 2004, ss. 85-112.
Evraziyskiy Soyuz: Vızovı Dlya Evrosoyuza i Gosudarstv “Voskoçkogo
Partnyorstva”, EESC Raporu, Aralık 2012.
Firdous, Tabasum , “İnirsiativı İndii v Tsentralnoy i Yujnoy Azii: Problemı i
Perspektivı”, Geopolitika, Sayı: 19, Moskova, 2013, ss. 37-39.
Fomenko,
Aleksey,
“Tsentralnoaziyatskaya
Strategiya
Obamı”,
<
http://russiancouncil.ru/inner/?id_4=697#top > (27.11.2013).
Gavrilis, George, “Programma BOMKA: Sodeystviye ES v Ukreplenii
Granits v Tsentralnoy Azii”, EUCAM, No: 11, Aralık 2009.
Gobl, P., “Soyedinyonnıe Ştatı i GUAM: Ot Taktiçeskogo Vzaimodeystviya
v Parnyorstvu”, Tsentralnaya Aziya i Kavkaz, Cilt: 3-4, Sayı: 57-58, 2008, ss. 177181.
Gokov, Oleg, “Priçinı Vvoda Sovetskih Voysk v Afganistan v 1979 godu”,
Voenno-İstoriçeskiy Jurnal, Sayı 12, 2009, s. 43-44.
Gorenburg, Dmitriy, “Tsentralno-Aziatskiye Armii i Silı Bezopasnosti:
Otsenka Rezultatv İnostrannoy Pomoşi”, PONRAS Evraziya, Sayı: 297, Eylül 2013,
s. 1-6.
Gökçe, Mustafa, “Sovyet Sonrası Dönemde Hazar Çevresinde Yaşanan
Rekabet”, Uluslar arası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt:3, 2008 Kış, Sayı: 1,
s.184-185.
256
Grigoreva, O., “Tselesoovraznost i Perspektivı Sozdanii “Gazovoy OPEK”,
Ekonomiçeskiye Nauki, Sayı: 9 (58), 2009, ss. 351-255.
Gurev, AA., “Ankara Ukreplyaet Tyurskiy Faktor Svoey Vneşney Politiki”, <
http://www.iimes.ru/rus/stat/2008/22-03-08.htm > (14.10.2013).
Gül Yesevi, Çağlar, “Avrasya’da Güvenliğinin İnşası: Şanghay İşbirliği
Örgütü”, Global Political Trends Center, Nisan 2013, ss. 1-11.
Hadjiyev,
G.,
“Kazahstan
i
Kitay:
Strategiçeskiye
Podhodı
k
Ekonomiçeskomu Sotrudniçestvu”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh
Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, ss. 120-129.
Hatipoğlu, Esra, “Türkiye-Kazakistan İlişkileri”, Türkiye’nin Avrasya
Macerası 1989-2006(Avrasya Üçlemesi II), der. Mustafa Aydın, Ankara, Nobel
Yayınları, 2007, ss. 369-399.
Hayl, Genry, “Demokratiya ili Avtokratiya Na Marşe?”, Jurnal o Buduşem,
Sayı: 2(10), Haziran 2007, ss. 265-294.
İmangaziyev, Almaz, “Geopolitiçeskaya Rol Tsentralnoy Azii v XXI Veke”,
Obozrevatel-Observer, Sayı: 9, 2007, ss. 61-68.
İsabayeva, Saule, “Gde Zakançivayetsya Viyaniye İran ana Tsentralnuyu
Aziyu?”, < http://www.wprr.ru/archives/1805 > (27.09.2013).
İsmailov, Çingiz, “Spornıe Metorojdeniya Na Kaspii Nado Sovmestno
Ekspluatirovat”, < http://www.newsazerbaijan.ru/expert/20130125/298426652.html
> (22.04.2013).
257
İşcan, İsmail Hakkı, “Uluslar arası Enerji Güvenliği Açısından Hazar Bölgesi
Enerji Ekonomisi ve Hazar Denizi’ni Paylaşım Sorunu”, Sosyo Ekonomi, Özel Sayı,
2010, ss. 75-79.
Jiznin, S. Z., Guliyev, İ.A., “Enerjetiçeskaya Diplomatiya v Kaskiyskom
Regione”, Vestnik MGİMO-Universiteta, Yıl 2012, Sayı:1, s. 241.
Jumaşeva,
İndira,
“Perspektivı
Razvitiya
Organizatsii
“Tsentralno-
Aziatskogo Sotrudniçestvo”(TsAS)”, s. 1-7, http://kisi.kz/img/docs/1186.pdf
Jusupov,
B.,
“Politika
Kitaya
v
Tsentralnoy
Azii”,
<
http://www.easttime.ru/analitic/3/8/262p.html > (1.09.2013).
Kafkasyalı, M.S., Tacibayev, R., “Tacikistan: Kurgusal Kuruluştan Kurumsal
Politikalara”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Sayı 12, Yaz 2012, s. 239-266.
Kalimullin, Robert, “Hlopok-Gordost i Proklyatie Uzbekistana”, Ksenya
Fedorova
“çev”,
<
http://www.goethe.de/ins/ru/lp/prj/drj/top/oeko/ru8679029.htm > (25.12.2012).
Kalinina, O.N., “ Regionalnoe Sotrudniçestvo v Sfere Bezopasnosti,
İzvestiya, Sayı: 4(96), 2011, ss. 36-43.
Kalişevskiy, Mihail, “Turki-Meshetintsı: İz Odnogo İzgnaniya v Drugoye
(Çast II)”, < http://www.fergananews.com/articles/6281 > (13.02.2014).
Kamınin, V.D., “Politika Rossii v Oblasti Obespoçeniya Bezopasnosti v
Tsentralnoy Azii v 1990-e gg”, Mejdunarodnıye Otnoşeniya, Sayı: 1(112), 2013, ss.
146-159.
258
Karacin,
Doğalgaz
Betül
Buke,
“Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan
Boru
Hattı
Projesi”,
<
http://www.usakgundem.com/yorum/378/t%C3%BCrkmenistan-afganistanpakistan-hindistan-do%C4%9Falgaz-boru-hatt%C4%B1-projesi.html > (21.03.2014).
Kaşirina,
T.V.,
“Amerikanskaya
Kontseptsiya
“Sovremennogo
Miroporyadka” i Amerikano-Rossiyskiye Otnoşeniya Na Rubeje XX-XXI vv”,
Vestnik, Sayı: 2, 2010, ss. 116-119.
Kaukenov,
Adil,
“Kazahstan
i
Kitay:
Sostoyaniye
i
Perspektivı
Sotrudniçestva”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih
Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, ss. 40-44.
Kerimbekova, N. , Galitski, V., “K probleme kırgızsko-kitayskogo
pograniçnogo razgraniçeniya (2-ya pol. ХIХ v. – naç. ХХI v.)” <
http://www.analitika.org/article.php?story=20050224231410250 > (2.12.2011).
Kitspotter, Vinsen de, “Bolşaya İgra v Tsentralnoy Azii”, Yadernıy Kontrol,
Cilt: 11, Sayı: 1(75) , 2005, ss. 81-102.
Klevakina, E.V., “Organizatsiya Dogovora o Kollektivnoy Bezopasnosti v
Kontekste
Natsionalnıh
İnteresov
Stran-Uçastnits”,
Vestnik
Mejdunarodnıh
Organizatsiy”, Sayı: 2(42), 2013, s. 111-129.
Knyazev, Aleksandr,< “Regionalnaya Strategiya İrana v Tsentralnoy Azii:
Ekolyutsiya
i
Prioritetı”,
http://www.knyazev.org/stories/html/chang_200508.shtml> (16.09.2013).
259
<
Kolodkin, Anatoliy, “Kaspiy-Eto Poçti To Je Samoe, Çto Ozero Titikaka”,
Kommersant,
Sayı:116,
Cilt:834,
24.06.1995,
<
http://www.kommersant.ru/doc/111758/print > (18.02.2014).
Komissina,
İrina,
“İnteresı
İndii
v
Tsentralnoy
Azii”,
<
>
http://www.novopol.ru/-interesyi-indii-v-tsentralnoy-azii-text721.html
(4.01.2014).
Komleva, N.A., “Şanhayskaya Organizatsiya Sotrudniçestva-Poisk
Globalnogo Pavnovesiya”, Aktualnıe Problemı Razvitiya ŞOS, Sayı: 3(80), 2010, ss.
44-53.
Konobayev,
V.N.,
“Geostrategiya
SŞA
v
Evrazii:
Novıye
Smıslı
Geopolitiki”, Problemı Upravleniya, Sayı: 1(26), 2008, ss. 87-97.
Konobeev, Vladimir, “Bitva Za Rimlend”, Beloruskaya Dumka, Sayı: 21,
2009, ss. 55-59.
Korbut, Andrey, “Rossiya Prirastayet Bazoy v Ayni”, Voenno-Promışlennıy
Kuryer, Sayı: 36 (252), 10-16 Eylül 2008.
Korbut,
Andrey,
“Vosduşnıy
Boy
za
Ayni”,
<
http://vpk-
news.ru/articles/5456 > (08.01.2014).
Korgun, Viktor, “Rossiysko-Tureckiy Dialog Po Problemam Tsentralnoy Azii
i Kavkaza: İstoriya i Sovremennost”, < http://islam-today.ru/article/5356/ >
(05.12.2012).
260
Kouchens, A., “Voennoe Yçastie SŞA v Tsentralnoy Azii i Ego Vliyanie Na
Otnoşeniya SŞA i Tsentralnoy Azii”, Ekspert Forumu, Sayı: 1, Nisan 2012, s. 4.
Kozyulin,
Vadim,
“Oşskiy
Konflikt:
Drama
s
Progoljeniyem”,
<
http://www.pircenter.org/media/content/files/9/13522877220.pdf > (12.02.2014).
Köstem, Seçkin, “Orta Asya ve Kafkaslarda Militan İslam: El Kaide Etkisi”,
Ortadoğu Etütleri, Cilt: 2, Sayı: 3, Temmuz 2010, ss. 181-204.
Krotov, Mihail, “Vzaimovıgodnaya İntegratsiya-Usloviye Modernizatsii v
SNG”, Etatı Stanovleniya i Razvitiya SNG, Communio, 2010, ss. 15-28.
Krugley, İ.İ., “Politika SŞA: İstoki Narkotorgovni v Afganistane”, s. 65, <
http://histans.com/LiberUA/978-966-492-209-5/11.pdf > (23.02.2014)
Krupnov, Yuriy, “Kaspiyskaya Karta SŞA i NATO Protiv Rossii i İrana”,
Sovremennıy İran, Sayı: 3, Nisan-Haziran 2011, ss. 20-25.
Kucera,
Joshua,
“India’s
Central
Asia
Soft
Power”,
<
http://thediplomat.com/2011/09/indias-central-asia-soft-power/ > (08.01.2014).
Kucera, Joshua, “Why is Tajikistan's Ayni Air Base Idle?”, <
http://www.eurasianet.org/node/61503 > (08.01.2014).
Kuli,”Aleksandr, Novıy Rossiyskiy Kurs v Tsentralnoy Azii: Otkaz Ot
Politiki Sferı Privilegirovannıh İnteresov v Polzu Taktiki “Razdeliyay i Vlastvuy”?”,
PONARS Evraziya, Sayı: 261, Temmuz 2013,
Kulikov, Alatoliy, “Afganskiy Konflikt-İstoçnik Aktualnıh Ugruz”, Voenno
Promışlennıy Kuryer, Sayı: 48(465) Aralık 2012, s. 2.
261
Kuznetsov,
Aleksey,
“Tretiy
Rausn
“Bolşoy
İgrı””,
<
http://www.odnako.org/almanac/material/show_21188/ > (12.01.2014).
Kuznetsova, A.V., “M. İ. Venyukov o Metodah Osvoeniya Russkogo
Turkistana”, Tsentralnaya Aziya i Sibir. Pervıe Nauçnıye Çteniya Pamyati E. M.
Zalkinda. 14 Mayıs 2003, ss. 117-122.
Laletin, Yu.P., “Transafganskiy Gazoprovod Kak Faktor İntegratsii
Afganistana v Bolşuyu Voskochnuyu Aziyu: Sravnitlnıy Analiz Arfumentov”,
Sravnitelnaya Politika, Sayı: 1, 2010, ss. 144-165.
Laumulin, Murat, “Kazakistan i Zapad: Retrospektiva Otnoşeniy v 1990-e
gg”,< http://www.ca-c.org/journal/2000/journal_rus/cac08_2000/07.laumill.shtml
> (22.11.2013).
Layn, David, “Tsvetnaya” Revolyutsiya Kak Politiçeskiy Fenomen”,çev,
Dmitri Gromazd, Sotsiologiya, Sayı: 1, 2010, ss. 16-38.
Lebedeva, T. Mramorova, İ., “Energetiçeskaya Bezopasnost Kitaya Kak
Geopolitiçeskaya Problema”, Gosudartvennoe Upravlenie, Elektronnıy Vestnik, Sayı:
24, Eylül 2010, ss. 1-5.
Leguenko, Maksim, “Tsentralnaya Aziya, Kotoruyu Mı Poteryali”, <
>
http://magazine.rbc.ru/2011/08/29/main/562949981353420.shtml
(22.03.2013).
LeVine,
Steve,
“The
End
of
The
Great
Game”,
<
http://www.newrepublic.com/article/world/78168/obama-central-asia-great-game
> (27.11.2013).
262
Lihaçyov, A.E., “Tanojennıy Soyuz Rossii, Belorusii i Kazahstana: İstoriya,
Sovremennıy Etap i Perspektivı Razvitiya”, Rossiyskiy Vneşnepolitiçeskiy Vestnik,
Sayı:6, Temmuz 2010, ss. 4-23.
Linç, S. Allen, “Realizm Rossiyskoy Vneshney Politiki”, Pro et Contre, Cilt:
6, Sayı:4, Güz 2001, ss. 136-170.
Lo, Bobo, “Rossiya, Kitay i SŞA: Proşloe i Buduşeye Strategiçeskogo
Treugolnika”, (Rapor) İFRİ, Şubat 2010, ss. 1-35.
Lukin,
Aleksandr,
Aleksey
Moçulskiy,
“Şanhayskaya
Ortanizatsiya
Sotrudniçeskta: Strukturnoye Oformleniye i Perspektivı Razvitiya”, Analitiçeskiye
Zapiski, Sayı 2(4), Şubat 2005, ss. 1-31.
Luzyanin, S., “Tsenstalnoaziatskiy Konflikt”Ssrez”: Kirgizsko-Uzbekskaya i
Taciksko-Uzbekskaya
Model
Otnoşeniy”,
<
http://www.centrasia.ru/newsA.php4?st=1161928260 > (24.05.29011).
Lyaruel, Marlen, “Politika SŞA v Tsentralnoy Azii: Amerikantsi- s Marsa,
Evropeytsi – s Venery, Tak li Eto?”, EUCAM, Sayı: 26, Ekim 2012, ss. 1-5.
Mackinder, H.J., “Tje Geographical Privot of History”, The Geographical
Journal, Vol.23. No.4, April 1904, ss. 421-437.
Madiyev, Erlan, “Strategiya KNR v Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı
Tsentralnoy Azii v Sovremennıh Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova,
Almatı, İMEP, 2008, ss. 98-112.
263
Mahmudov, Rustam, “İran İ Zapad v Borbe za Gruzovıye i Gazovıye Potoki
iz Tsentralnoy Azii”, Sovremennıy İran, Sayı: 3, Nisan-Haziran 2011, ss. 42-48.
Makarenko, Tamara, “Tsentralnaya Aziya: Stolknovenie Vlasti, Politiki i
Ekonomiki”
<
http://www.nato.int/docu/review/2009/Asia/central_asian_geopolitics/RU/index.h
tm > (28.09.2012).
Malaşenko, Aleksey, “İnteresı i Şansı Rossii v Tsentralnoy Azii”, Pro et
Contra, Cilt: 17, Sayı: 1-2, Ocak-Nisan 2013, ss. 21-34.
Malaşenko, Aleksey, “İnteresı i Şansı Rossii v Tsentralnoy Azii”, Pro et
Contra, Ocak-Nisan 2013, ss. 21-34.
Maleki, Abbas, “Energetiçeskaya Bezopasnost, İran i Prpblemı Kazpiyskogo
Morya”, Amu-darya, ss. 123-181.
Malışeva, Dina, “Konflikt u Yujnıh Rubejey Rossii”, Pro et Contra, Cilt: 5,
Sayı: 3, Yaz 2000, ss. 7-33.
Mamedova, N.M., “İran: İnteresı v TsA İ Vozmojnosti Vliyaniya”, Vızovı
Bezopasnpsti v Tsentralnoy Azii,(der) İ.Kobrinskaya, Mosova, İMEMO, 2013, ss.
102-105.
Mamveeva, Anna, “İzbiratelnoye Uçastiye: Buduşaya Rol Rossii v
Tsenkralnoy Azii”, Analitiçeskiy Obzor Po Tsentralnoy Azii, Sayı: 3, Temmuz 2012,
ss. 1-7.
264
Melvin, Nil, “Granitsı, Bezopasnost’ i Nestabilnost v Ferganskoy Doline”,
LSE, Sayı: 16, Aralık 2010, ss. 6-12.
Mesamed, V.İ., “İrano-Tsentralnoaziatskie Otnoşeniya: Nekotorıe İtogi”, <
http://armtoday.info/default.asp?Lang=_Ru&NewsID=37035 (26.09.2913).
Mihail Troitskiy, Samuel Çarap, “Dilemma İntegratsii na Psotsovetskom
Pronstranstve”, < http://www.globalaffairs.ru/number/Dilemma-integratcii-napostsovetskom-prostranstve-16177> (13.01.2014).
Mihaleva, Marina, “Kaspiy- Zona Soperniçestva ili Sotrudniçestva?”,
Obozrevatel-Observer, Sayı: 10, 2009, ss. 53-60.
Mihaylov, Sergey, “Uzbekistan Vernulsya v ODKB”, Voenno-Promışlennıy
Kuryer, Sayı: 32(148), 23-29 Ağustos 2006, s. 3.
Moldobayev, Atay, “Politiçeskie Aspektı Vodnıh Otnoşeniy Kırgızistana i
Uzbekistana”, < http://analitika.org/ca/water-and-energetics/2576-politicheskiyaspekt-vodnyh-otnosheniy-kyrgyzstana-i-uzbekistana.html > (21.12.2012).
Molerov, Modest, “Blijneye Zarubejye” Novoy Rossii ili “Zadniy Dvor”
SŞA”, Russkiy Jurnal, Mayıs 2008, 113-123.
Moskalenko, V.N., “Pakistan i ŞOS”, <
http://www.iimes.ru/rus/stat/2006/27-06-06.htm > (12.01.2014).
Muhametov, R.S., “Voennoye Sotrudniçestvo Rossii So Stranami Blijnego
Zarubejiya: Osnovnoye Napravleniya”, Vestnik ÇGU, Sayı 23 (314), 2013, ss. 13-18.
265
Muhina, E.V., “Territorialnıye Paznoglasiya v Tsentralnoy Azii i Rossii(
1990-e gg.)”, < http://www.espi.ru/Content/Conferences/Papers2004/mukhina.pdf
> (06.01.2013).
Murat Laumulin, “ŞOS – “Grandioznıy Geopolitiçeskiy Blef”? Vzglyad iz
Kazahstana”, İFRİ, Temmuz 2006, ss. 1-18.
Muravyov, İvan, “Kerimov v Sakure. SŞA Otdayut Uzbekistan na Okup
Yaponii”(İtogi Vizita)”, < http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1028091300 >
(16.01.2014).
Mursaliyev,
A.,
“V
Dekabre
Na
Ploşadi
Brejneva”,
<
http://jeltoksan.narod.ru/mursa.html > (12.02.2014).
Mutov, S., “Politika İrana v Otnoşenii Tsentralnoy Azii”,<
http://mir-
politika.ru/182-politika-irana-v-otnoshenii-centralnoy-azii.html > (18.09.2013).
Namazbekov, Maulen, “Energetiçeskiye İnteresı SŞA, Rossii i Kitaya b
Tsentralnoy Azii i Kazahstane”, < http://www.kazenergy.com/en/6-72007/1262energo-interesy-usa.html > (03.12.2013).
Naumkin, V.V., “ Andijanskie Sobıtiya v Uzbekistane i İh Vliyanie Na
Situatsiyu v Tsentralnoy Azii”, < http://islamica.ru/?uid=100 > (14.12.2012).
Nikitina, Yuliya, “ODKB i ŞOS Kak Modeli Vzaimodeystviya v Sfere
Regionalnoy Beopasnosti”, İndeks Bezopaskosti, Cilt: 17, Sayı: 2(97), ss. 45-53.
266
Nikitina,Yuliya, “ODKB i ŞOS Kak Modeli Vzaimodeystviya v Sfere
Regionalnoy Beopasnosti”, İndeks Bezopaskosti, Cilt: 17, Sayı: 2 (97), 2011, ss. 4552.
Niyatbekov, Vafo, “Reşenie Pograniçnıh Voprosov-Kak Faktor
Obrazovaniya ŞOS”, < http://www.easttime.ru/reganalitic/1/258.html >
(10.12.2011).
Nogayeva, Ainur, “ABD’nin Orta Asya’daki Demokratikleştirme Politikaları:
Araçlar, Devrim Denemeleri ve Sonuçları”, Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları,
Cilt: 5, Sayı: 10, 2010, ss. 59-91.
Novoselov,
S.V.,
“Kaspiyskiy
Region
i
Problemy
Regionalnoy
Bezopasnosti”, Kaspiyskiy Region: Politika, Ekonomika, Kultura, Cilt: 1, Sayı: 18,
2009, ss. 9-14.
Novoselov, S.V., “Konfliktnıy Potentsial Kaspiyskogo Regiona-Ugroza
Bezopasnosti Rossii”, Kaspiyskiy Region: Politika,Ekonomika, Kultura, Cilt: 6, Sayı:
1, 2005, ss. 8-17.
Oğan,
Sinan,
“Yeni
Global
Oyuncu
ve
Hazar’ın
Statüsü”,
<
http://www.turksam.org/tr/a153.html > (23.04.2013).
Olkomm, Marta B., “Razmışleniya o Politike SŞA v Tsentranoy Azii”, Pro et
Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, ss. 162-172.
Ovsepyan, Levon, “Voenno-Politiçeskie aspektı sotrudniçestva Turtsii so
stranami Tsentralnoy Azii: Obşaya Dinamika Razvitiya” Tsentralnaya Asiya i
Kavlaz, Cilt: 13, Sayı: 2, 2010, ss. 93-100.
267
Özkan, Güner, “Znaçeniye Energii Kaspiya Dlya Ekonomiki i Bezopasnosti
Azerbaycana”, < http://atc.az/index.php?newsid=10 > (24.04.2013).
Pançenko, M., “Relisticjekaya Paradigma Mejdunarodnogo Poryadka: Proşloye i
Buduşeye”, Polis, 2009, ss. 6-17.
Paramonov,O.Stolpovskiy“Pograniçno-territorialnye problemy v kitayskotsentralnoaziatskih otnoşeniyah”, < http://www.easttime.ru/analitic/3/8/575.html>
(1.12.2011).
Pasov,
Sergey,
“Kazahstan
Vklyuçilsya
v
Gonku
Voorujeniy”,
<
http://www.respublika-kz.info/news/politics/22202/ > (22.04.2013).
Patnaik, Ajay, “Sravnitelnıy Analiz Politiki İndii i Kitaya v Tsentralnoy
Azii”, OSCE Academy, Kasım 2011, ss. 8-9.
Perfilyev, Nikita, “Perspektivı i Problemı Rossiysko-Kitayskogo
Neftegazovogo Sotrudniçestva”, İndeks Bezopasnosti, Sayı: 1(84) Cilt: 14, ss. 37-54.
Petelin, Evgeniy, “Enerjomonolog Kitaya v Tsentralnoy Azii”, İndeks
Bezopasnosti, Sayı: 4 (99), Cilt: 17, ss. 35-57.
Plastun, V., “Politika Rossii i SŞA v Tsentralnoy Azii (Popıtka Sravnitelnogo
Analiza)”, Tsentralnaya Aziya i Kazkaz, Cilt: 1, Sayı 43, 2006, ss. 143- 148.
Podberyozkin, A.İ., Podberyozkina, O.A., “Rol Rossii v Razvitii Eraziyskoy
İntegraztsii”, Toçka Zreniya, Sayı: 2(19), Mayıs 2013, ss. 88-98.
268
Polat, Kemal, Koç, Bozkurt, “Orta Asta’da Yaşayan Müslümanların Diğer
Dinlere Bakışı”, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, Sayı: 2, 2013,
ss. 300-334.
Polat, Kemal, Koç, Bozkurt, “Orta Asta’da Yaşayan Müslümanların Diğer
Dinlere Bakışı”, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, Sayı: 2, 2013,
ss. 315-316.
Polınov, M.F., “M. S. Gorbaçov i Novoye Politiçeskoye Mışleniye: İstoki,
Osnovnıye İdei, Rezultatı”, Noveyşaya İstoriya Rossii/Modern Histoy of Russia,
Sayı: 2, 2012, ss. 136- 152.
Poruboçaya, E.F., “ Samitı Tyurkih Gosudarstv (2006-2010 gg.): Realnaya
Platforma Dlya Sblijeniya Stran”, Mejdunarodnıe Otnoşeniya, Sayı: 2, Yıl 2011, ss.
98-105.
Purıjinskiy, D., “Ekonomiçeskaya Politika İran ana Tsentralnoaziatsko
Napravlenii v Period Prezidenta Ahmadinejada”, İran pri M.Ahmadinejade,
Moskova, İV RAN, 2013, ss. 157-163.
Ragimov, G.G., “Zapası Nefti i Neftedobıça v Azerbayjane: Sovremennoe
Sostoyaniye i Tendentsii Razvitiya”, Ekonomika i Upravlenie, Cilt: 3, Sayı: 3, 2010,
ss.
30-33.<
http://edu.tltsu.ru/sites/sites_content/site1238/html/media68425/07_raximov.pdf
> (4.11.2013).
Rahimov, Mirzohon, “Mejgosudarstvennıe Granitsı i Problemı Bezopasnosti
v Tsentralnoy Azii”, < http://www.ia-centr.ru/expert/3934/ > (05.01.2013).
269
Rahimullina, G.Z., “Türkskiy Faktor v Protsesse İntegratsii Stran Tsentralnoy
Azii”, Kaspiukiy Region: Politika, Ekonomika, Kultura, Cilt: 25, Sayı: 4, 2010, ss.
139-144.
Rasov, Sergey, “Protiv Kogo Drujit Karimov i Nazarbayev?”,
Samohin, A.V., “Voyennoye i Ekonomiçeskoye Prisutstviye SŞA v
Prigraniçnıh Stranah Kak Faktor Bezomasnosti Yuga Rossii”, Regionalnaya
Ekonomika, Sayı: 11, 2007, ss. 106-110.
Sanginov, B. B. “ Ferganskiy Faktor Kak Vozov Bezopasnosti Tsentralnoy
Evrazii: Riski i Novıye Podhodı Reşeniya Problem”, Geopolitika, Sayı 20, Moskova
2013,
ss. 111-122.
Sarabekov, Jumabek, “Prezidentskiye Vıborı 2013 goda v Tadjikistane:
Vnitrenniye i vneiniye Faktorı”, Analitiçeskoe Obozreniye”, Sayı: 13, Almatı, IWEP,
2013, ss. 4-23.
Savkoviç, E.V., “Razvitiye Otnoşeniy s Gosuarstvami Tsentralnoy Azii v
1990-2000-e gg. İ Pozitciya Kitaya”, Vestnik, Sayı: 3, 2012, ss. 114-120.
Savkoviç,
Egeniy,
“Uygurskaya
Problema
v
Ramkah
ŞOS”,
<
http://www.apn.kz/publications/article144.htm > (1.09.2013).
Semedov, Semed, “Mejdunarodno-Pravovoy Status Kaspiyskogo Morya”,
Obozrevatel-Observer, Cilt: 4, Sayı: 231, 2009, ss. 70-79.
Sıroyejkin, Konstantin, “Porblemı Regionalnogo Sotrudnichestva Mejdu
Kitayem i Stranami Tsentralnoy Azii”, Kitay i Stranı Tsentralnoy Azii v Sovremennıh
Geopolitiçeskih Realiyah, der. L. Muzaparova, Almatı, İMEP, 2008, ss. 28-39.
270
Sigov, Yuriy, “Territorialnıe Sporı Mejdu Gosudarstvami Tsentralnoy Azii
Budut i Dalşe Meşat İh İntegratsii”, < http://www.casfactor.com/rus/analitic/2.html
> (17.01.2013).
Sin, Li, Çensin, Van, “Strategiya Energetiçeskoy Bezopasnosti Kitaya v
Tsentralnoy Azii”, Sravnitelnaya Politika, Cilt: 2, Sayı: 12, 2013, ss. 50-59.
Skakov, Aleksandr, Rossiya i GUAM”, Tsentralnaya Aziya i Kavkaz, (Özel
Sayı), Sayı: 3-4 (57-58), 2008, ss. 162-177.
Solovyov, Dmitriy, “Ozbekistan Otkazalas Razmeşat İnostranjıe Voyennıe
Bazı”, < http://ru.reuters.com/article/topNews/idRUMSE87109720120802?sp=true
> (29.11.2013).
Solovyov, İgor, “Troboprovodnaya Geografiya”, <
http://www.turkmenistaninfo.ru/?page_id=6&type=article&elem_id=page_6/maga
zine_35/290&lang_id=ru > (22.09.2013).
Solozobov, Yu.M., “Evraziyskiy Soyz: Ot İdei k Praktike”, Geopolitika, Sayı:
8, 2011, ss. 15-25.
Starçak, Maksim, “SŞA vs. Rossiya v Sotrudniçestve s Tadjikistanom v
Voenno-Politiçeskoy Sfere”, Tsentralnaya Aziya i Kavkaz, Sayı: 3(63), 2009, ss. 2035.
Starr, Frederick, “A Greater Central Asia Partnership’ for Afghanistan and Its
Neighbors”,
Silk
Road
Paper,
March
http://www.silkroadstudies.org/CACI/Strategy.pdf > (5.10.2013).
271
2005,
<
Staşuk, Yuriy, “Osobonnosti Proyavleniya Pograniçnıh Protivoreçiy Mejdu
Tsentralnoaziatskimi Stranami SNG”, Pskovskiy Regionalnıy Jurnal, Pskov, Sayı:
12, 2011, ss. 16-26.
Suhoparov, A., “Sovetskie Musulmane: Mejdu proşlım i Buduşem”,
Obşestvennıe Nauki Segodnya, Sayı: 6, 1991, ss. 108-117.
Suteeva, K.A., “Russkiye Voyennıye İstoriki XIX v. O Priçinah i Motivah
Dvijeniya Rossii Na Voskok (v Srednyuyu Aziyu i Yujnıy Kazakistan)”,
Tsentralnaya Aziya i Sibir. Pervıe Nauçnıye Çteniya Pamyati E. M. Zalkinda. 14
Mayıs 2003, ss. 100-116.
Sürücü, Cengiz, “Türkiye-Özbekistan İlişkilerinin Üç Evresi”, Türkiye’nin
Avrasya Macerası 1989-2006(Avrasya Üçlemesi II), der. Mustafa Aydın, Ankara,
Nobel Yayınları, 2007.
Sveşnikova, Yuliya, “İran i SŞA v Afganistane: Podelim ili Pomerimsya
Sirami?”, İzvestiya, Sayı: 2, 2011, ss. 126-141.
Şahin,
Mehmet,
“İran
Dış
Politikasının
Dini
Retoriği”,
<
http://www.akademikortadogu.com/belge/ortadogu4%20makale/mehmet_sahin.p
df > (19.09.2013).
Şahnazarov, B., “Uzbekistan-Turtsiya. Takiye Dalyokiye Blizkiye Druzya”, <
http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1336893360 > (13.10.2013).
Şepin, E.S., “İzmeneniye Geopolitiçeskogo Lanfşafta Tsentranoy Azii”,
Rossiya v Sisteme Evro-Aziatskih Vzaimodeystviy”, Sayı: 4 (108), 2012, ss. 236-244.
272
Şevırev, İ., “Transafganskiy Gazoprovod TAPİ- Rasluçnik, A ne Spasitel”, <
http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1338970620 > (03.12.2013).
Şilibekova,
Aygerim,
“Görevimiz
Güvenlik:
Kazakistan-Türkiye
İlişkikerinde Yeni Dönem”, 21.Yüzyıl Dergisi, Sayı: 12, Aralık, 2009, ss. 58-59.
Şustov, Aleksandr, “Çto Nujno Rossii v Tsentralnoy Azii?”, <
http://geopolitica.ru/Articles/897/ > (25.9.2011).
Şustov,
Aleksandr,
“Gryadet
Li
“Vodnyaya”
Voyna?”,
http://www.stoletie.ru/rossiya_i_mir/gradet_li_vodnaja_vojna_922.htm
<
>
(22.12.2012).
Şustov, Aleksandr, “Mejetniçeskie Konfliktı v Tsentralnoy Azii”, <
http://www.warandpeace.ru/ru/analysis/view/19870/ > (8.02.2014).
Şustov, Aleksandr, “Tsentralnaya Aziya: Budet li Peredel Granits”, <
http://www.customsunion.kz/infoprint/3318.html > (28.04.2012).
Tastenov, Alişer, “Geopolitika Kaspiya: Klyuçevıe İgroki i İnteresı”
,Kazakenergy, , Cilt: 55, 2012, Sayı: 5, ss. 46-47.
Tatkalo, Nadejda, “Yapono-Amerikanskiye Geopolitiçeskiye Kontseptsii
Dlya Tsentralnoy Azii”, < http://easttime.ru/analytics/tsentralnaya-aziya/yaponoamerikanskie-geopoliticheskie-kontseptsii/5624 > (17.01.2014).
Tellal, Erel, “Zümrüdüanka: Rusya Federasyonu’nun Dış Politikası”, Ankara
Üniversitesi SBF Dergisi, Sayı: 65, Cilt: 3, 2010, ss. 189-136.
273
Trevedi,
Ramakant, “Netraditsionnıye Ugrozı Beopasnosti v Tsentralnoy
Azii s Toçki Zreniya Sravnitelnoy Regionalnoy Perspektivı”, Comparative Politics,
Sayı: 4, 2011, ss. 109-123.
Trofimov, Dmirtiy, “Taşkent Mejdu Ankaroy i Tegeranov: Uroki 90-h i
Perspektivı”,
<
http://www.ca-c.org/journal/2001/journal_rus/cac-
05/13.trofru.shtml > (13.10.2013).
Troitskiy, E.F., “Politika İndii v Tsentralnoy Azii(2001-2012 gg.)”, Vestnik,
Sayı: 375, 2013, ss. 106-108.
Troitskiy, E.F., “Politika SŞA v Tsentralnoy Azii v Sfere Bezopasnosti:
Vliyaniye Na Mejdunarodnıye Otnoşeniye v Regione (2001-2007 gg.)”, Vestnik,
Sayı: 322, 2009, ss. 107-109.
Troitskiy, E.F., “Politika SŞA v Tsentralnoy Azii: Podhodı Vtoroy
Administratsii Dj. Buşa(2005-2009 gg.) i B. Obamı (2009-2010 gg.)”, Comparative
Politics, Sayı: 4, 2011. ss. 65-74.
Troitskiy, E.F., “Politika Turtsii v Tsentralnoy Azii (1992-2000 gg.)”, ss. 8488.
<
http://sun.tsu.ru/mminfo/000063105/328/image/328-084.pdf
>
(11.10.2013).
Troitskiy, E.F., “Sovremennıy Politiçeskiy Krizis v Kırgızstane i Ego
Mejdunarodnıye Posledstviya”, Vestnik TGU, Sayı: 306, 2008, ss. 69-72.
Troitskiy, E.F., “Vneşnyaya Politika Uzbekistan’a v 2004-2007 gg.: Ot
Strategiçeskogo Partnyorstva s SŞA k Soyuzniçeskim Otnoşeniyam s Rossiyei”
Vestnik TGU, Sayı: 310, 2008, ss. 93-96.
274
Troitskiy, Evgeniy, “Vneşnyaya Politika Uzbekistana v 2004-2007 gg.: Ot
Strategiçeskogo Partnyorstva s SŞA k Soyuzniçeskim Otnoşeniyam s Rossiyey”,
Vestnik, Satı: 310, 2008, ss. 93-96.
Tselikin, A., “Vzaimootnoşeniya Gosudarstv Tsentralnoy Azii. Konfliktnıy
Potentsial Regiona”, Tsentralnaya Aziya. Geopolitika i Ekonomika Regiona,
Moskova, İSOA, 2010, ss. 99-120.
Türk, Fahri, “Türkiye-Türkmenistan İlişkileri 1990-2010”, Sosyal ve Beşeri
Bilimler Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 2, 2010, ss. 57-64.
Türkan, Budak, “Orta Asya’da Küresel Jeoekonomik Rekabet ve Türkiye”,
Bilgi Strateji, Cilt: 5, Sayı: 9, Güz 2013, ss. 125-140.
Uslu, Kamil, “Hazar Bölgesinde Enerji Kaynaklarının Ekonomik ve
Uluslararası Boyutu”, İ.İ.B.F Dergisi, Cilt: XXI, Sayı: 1, 2006, ss. 99-130.
Usmon, Davlat, “Gegeminiçeskie Ustremleniya: Uzbekistan ve Kazakistan
Ukreplyayut
Vzaimodeistvie
Po
Vodnım
Resursam
Regiona”,
<
http://analitika.org/ca/water-and-energetics/2588-gegemonisticheskieustremleniya-uzbekistan-i-kazahstan-ukreplyayut-vzaimodeystvie-po-vodnymresursam-regiona.html > (23.12.2012).
Usmon, Davlat, “Znaçenie Vodnogo Faktora v Politike Stran Tsentral’noy
Aii Budet Vozrostat’ İz Goda v God”, < http://analitika.org/ca/water-andenergetics/1374-20060901044033424.html > (23.12.2012).
275
Ustimenko, A.A., “Tsentranaya Aziya i NATO: Strategiçeskiye Tendentsii
Razvitiya Otnoşeniy”, Analytic, Nisan 2005, ss. 23-27.
Usubaliyev, E., ““Kitayskiy Faktor” vo Vneşney Politike KırgızistanaDvustoronniy i regionalnıy Uroven”, <
http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1236599880 > (13.09.2013).
Usubaliyev, E.Y., “O Vozmojnoy Novoy Roli Japonii v Tsentralnoy Azii”, <
http://easttime.ru/analitic/2/9/94.html > (15.01.2014).
Usubaliyev, Esen, “Politika Yaponii v Tsentralnoy Azii- Geopolitiçeskiy
Aspekt”, < http://easttime.ru/analitic/2/9/150.html > (15.01.2014).
Usubaliyev, Esen, “Rol Yaponii v Tsentralnoy Azii: Vozmojna li Npvaya
Organizatsiya Po Bezopasnoti v Regione”, < http://analitika.org/kyrgyzstan/kgforeign-affairs/66-20100606044019703.html> (17.01.2014).
Vasilyev, L. E., “Politika Mirovıh Derjav v Tsentralnoy Azii i Eyo Vliyanie
Na Perspektivı Razvitiya ŞOS”, ss. 2-39.< http://www.ifesras.ru/attaches/conferences/2009_round_table_shoss/vasiliev.pdf > (17.02.2014).
Vasilyev, L.E., “Politika Mirovıh Derjav v Tsentralnoy Azii i Ee Vliyanie Na
Perspektivı
Razvitiya
ŞOS”,
s.
4,
<
http://www.ifes-
ras.ru/attaches/conferences/2009_round_table_shoss/vasiliev.pdf > (5.03.2013).
Veytsel, Roman, ““Radikalnıe İslamskie Organizatsii” Paraztiruyut Na
İslame”, < http://www.easttime.ru/allanalitic/129.html > (17.12.2012).
276
Vinogradova, Olga, “Rezursı “Bolşogo Kaspiya”(Ojidaniya i Vozmojnosti v
Tsifrah)”, Pro et Contra, Cilt: 5, Sayı: 3, Yaz 2000, ss. 103-117.
Vladimir Severnıy, “Zubastıy Kaspiy. Zaçem SŞA i Turtsiya Voorujayut
Kazastanskuyu
Armiyu
İmenno
v
Prikaspii?”,
<
http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1034662800 > (28.02.2014).
Volgin, Andrey, “Neftegazovıy Sektor Tsentralnoy Azii i Stsenarii
Regionalnoy İntegratsii”, Ekonomiçeskoe Obozreniye, Sayı: 4, 2006, ss. 6-12.
Weitz,
Richard,
“The
SCO's
Expansion
Dilemma”,
<
http://www.worldpoliticsreview.com/articles/10668/global-insights-the-scosexpansion-dilemma > (10.01.2014).
Wollander, Selesta A., “Vzaimosvyaz Ekonomiki i Bezobasnosti vo Vneşney
Politike Rossii i ih Znaçeniye Dşya Ukrainı i Belorusii”, Meçi i Oralı: Ekonomika
Natsionalnoy Bezopasnosti Belorusii i Ukrainı, der. R.Legvold, S.A.Wollander,
Moskova, İnterdialekt 2004, ss. 77-125.
Yakuşeva, Yuliya, “Kazahstan i SŞA: Tendentsii Goda”, < http://www.iacentr.ru/expert/14761/ > (28.11.2013).
Yasinskiy,
sotrudniçestva?”,
Vladimir,
<
“Sırdarya
i
Amudarya:
Reki
konflikta
ili
http://www.worldenergy.ru/doc_20_43_2291.html
>
(22.12.2012).
Yun, S.M., “Sravnitelnıy Analiz Politiki Germanii, Velikobritanii i Frantsii v
Tsentralnoy Azii”, Saravnitelnaya Politika, Sayı: 4, 2011, ss. 50-64.
277
Yun, Sergey, “Politika “Velikih Derjav” Evropeyskogo Soyuza v Tsentralnoy
Azii: Obşiye İnteresı i Tseli”, Politika i Politiçeskie Nauki, Sayı: 359, 2012, ss. 101103.
Zemskov,
V.N.,
“Strategiya
SŞA
v
Tsentralnoy
Azii”,
<
Terroristov”,
<
http://www.eurasian-defence.ru/node/6529 > (02.12.2013).
Zenn,
Jacob,
“Kazakistan
Razvoroşil
Gnyozda
http://inosmi.ru/middle_asia/20120121/183574636.html > (15.12.2012).
Zulharneyev, Albert, “Energetiçeskie İnteresı İrana v Kaspiyskom Regione”,
< http://www.csef.ru/index.php/ru/politica-i-geopolitica/project/-/-/869-iransenergy-interests-in-the-caspian-region > (22.09.2013).
Zvyagelskaya, İrina, “Zaçem Rossii Nujna Tsentralnaya Aziya”, <
http://www.continent.kz/2004/02/8.htm > (05.04.2014).
Yazarsız Makaleler
“2012 yılı 9. Kırgız-Çin Hükümetler arası Ticari-Ekonomik İşbirliği
Komisyon Oturumu Protokolü”,
http://www.mineconom.kg/Docs/intergovernmental/Protokol_china_pdf1.pdf, s.1,
(14.09.2013).
“A.Atambayev i Si Tzinpin Podpisali Sovmesnuyu Deklaratsiyu Kırgızstana i
Kitaya ob Ustanovlenii Otnoşeniy Strategiçeskogo Partnyorstva(Pereçen Pospisannıh
Dokumentov”, <http://www.ca-news.org/news:1080095/ > (11.09.2013).
278
“Aktualnıe
Voprosı
Vneşney
Politiki
Kazahstana”,
<
http://www.kazembassy.by/politic/relevant_questoins.html > (31.08.2013)
“Ambitsioznıy
Poresk
Nabucco
Provalilsya
Okonçatelno”,
<
http://www.km.ru/economics/2013/06/27/gazprom/714583-ambitsioznyi-proektnabucco-provalilsya-okonchatelno > (22.12. 2013).
“Analiz Neftedobıvayuşey Otrasli KR”,(rapor), PFCARATİNGS, Almatı,
2010, ss.10-13. http://www.rfcaratings.kz/reports/oilandgas_report.pdf
“Analiz Resursnogo Potentsiala Neftegazovogo Kompleksa Respuliki
Kazahstan”, < http://be5.biz/ekonomika1/r2012/3791.htm > (22.04.2013).
“Aşhabad i Pekin Postroyat Novıy Gazoprovod”, İRAT-TASS,3 Eylül 2013, <
http://www.itar-tass.com/c13/863263.html > (27.10.2013).
“Baza Manas Ostayorsya- Eto Okonçatelno”, <
http://www.iarex.ru/interviews/38028.html > (27.10.2013).
“Bolee 2 tıs t Urana Kazakistan Postavit v İndiyu do 2014 goda”, <
http://www.newskaz.ru/economy/20110416/1357683.html > (08.01.2014).
“CNPC Podnimet Nefyanoy Fotan v Ferganskoy Doline”, <
http://www.gazeta.uz/2008/10/16/uzneftegaz-cnpc-jv/ > (5.09.2013).
“Dvijenie “Taliban” Planiruet Zahvatit Vlast’ v Afganistane v 2014 Godu
Posle Uhoda Voysk NATO”, < http://www.itar-tass.com/c11/742899.html >
(17.06.2013).
279
“GNKAR Obnarodovala Pozitsiyu Po Spornomu Mestorojdeniyu “Keper””,
< http://energo-news.ru/archives/97038 > (23.04.2012).
“GRU Ojidayet Ulileniya Talibov Posle Vıvıda Voysk İz Afganistana”, <
http://ria.ru/world/20130523/939044628.html > (17.06.2013).
“İndiya
i
Kazakistan
Usilivayut
Strategiçeskoe
Partnyorstvo”,
<
http://www.centrasia.ru/newsA.php?st=1305212580 > (08.01.2014).
“İndiyskie Voennıe Razmestili Svoyu Avitsiyu na Tadjikskom Aerodrome
Ayni”, < http://www.news-asia.ru/view/2251 > (08.01.2014).
“İnitsiativı Yaponii v Tsentralnoy Azii”, <
http://easttime.ru/analitic/2/9/248.html > (15.01.2014).
“Kazakistan Yejegodno Eksportiruyev Çerez İran 1 mln Tonn Nefti”, <
http://www.oilru.com/news/24614/ > (27.09.2013).
“Kirgiziya Podpisala s NATO Spglaşeniye o Nazemnom Tranzite Gruzov”,
http://lenta.ru/news/2012/05/23/nato/ (27.11.2013)
“Kirgiziya
Prosit
u
Rossii
Pomoşi”,
<
http://www.pravda.ru/news/world/12-06-2010/1036032-kirg-0/ > (12. 3. 2013).
“Kirgiziya Zakrıvayet Bazu SŞA “Manas””, < http://mir-politika.ru/7201kirgiziya-zakryvaet-bazu-ssha-manas.html > (28.11.2013).
“Kto Razıgrıvaet “Vodnuyu Kartu” Tzentralnoy Azii v Geopolitiçeskom
Pasyanse?”,
280
“M. Morozova, “Transafganskiy Gazoprovod: Priçinı i Perspektivı Realizatsii
Proekta”, < http://www.iimes.ru/?p=7013 > (09.01.2014).
“Mejnatsionalnıye Konfliktı v Tadjikistane i Obostreniye Sotsialnoy
Napryajonnosti”,
<
http://www.ca-c.org/datarus/st_08_bush_8.shtml
>
(13.02.2014).
“Na
Kaspii
Naçinayetsya
Novıy
Vitok
Gongi
Voorujeniy”,
<
http://www.rosbalt.ru/exussr/2011/09/15/890325.html > (28.02.2014).
“Naçalas Stroitelstvo Tretey Nitki Gazorpvpda Uzbekistan-Kitay”, <
http://www.uzdaily.uz/articles-id-9290.htm > (5.09.2013).
“Neudobnıy
Tadjikistan,
ili
Pretenzii
Uzbekistana”,
<
http://www.avesta.tj/sociaty/19366-neudobnyy-tadzhikistan-ili-pretenziiuzbekistana.html > (15.02.2014).
“O Nestabilnosti v Tzentral’noy Azii”, < http://mir-politika.ru/2616-onestabilnosti-v-centralnoy-azii.html > (26.12.2012).
“Oboronnıe Vedomstva Kazahstana i SŞA Podpisali Plan Sotrudniçestvo na
2013-2017
godı”,
<
http://central-asia.tj/2012/12/12/oboronnye-vedomstva-
kazaxstana-i-ssha-podpisali-plan-sotrudnichestva-na-2013-2017-gody/
>
(28.11.2013).
“Oşskaya
Reznya
1990
Gpda.
Hronologiya
http://www.fergananews.com/articles/6601 > (13.02.2014).
281
Tragedii”,
<
“Pentagon Dal Spetsnazu SŞA Pravo Vtorgatsya v Tsentralnuyu Aziyu”,
http://topwar.ru/3909-pentagon-dal-specnazu-ssha-pravo-vtorgatsya-vcentralnuyu-aziyu.html, (28.11.2013).
“Podpisan
Ukaz
o
Vıvode
Amerikanskoy
Bazı
“Manas””,
<
http://www.arms-expo.ru/049057052048124054054055056.html > (24.11.2013).
“Politika
Pakistana
v
Tsentralnoy
Azii”
<
http://analitika.org/ca/geopolitics/1033-2006122722321142.html > (12.01.2014).
“Prezident Turtsii Obezjayet Tsentralnuyu Aziyu. Poka Bezuspewno”,
Kommersant
Gazetesi,
<
http://www.kommersant.ru/doc/160886/print
>
(13.10.2013).
“Smetsnaz SŞA Uje Aktivno Deystvuyet v Stranah Bıvşego SSSR v Sredney
Azii”,
http://www.kavkazcenter.com/russ/content/2011/07/08/83250.shtml,
(28.11.2013).
“Sovsem Ne Mirnoe Kaspiyskoe More. Liderom Gonki Voorujeniy v
Regione Stanovitsya Azerbaycan”, < http://imperiya.by/news.html?id=91815 >
(28.02.2014).
“SŞA Mogut Polnostyu Uyti iz Afganidtana”( ABD Afgansitan’dan
Tamamen Çekilebilir), Moskoskiy Komsomolets, 9 Ocak 2013.
“SŞA Vozobnovili Peregovorı s Taşkentom o Snabjenii Voysk v
Afganistane”, http://lenta.ru/news/2009/02/05/backup/, (24.11.2013).
282
“SŞA Zakroyut Bazı v Kırgızistane? Rossiya ne Verit”, <
http://russian.eurasianet.org/node/60369 > (06.11.2013).
“Şanghay
İşbirliği
Örgütü
Türkiye’yi
İsteyecek”,
<
http://www.usasabah.com/Ekonomi/2013/04/17/sanghay-isbirligi-orgutu-turkiyeyiisteyecek > (09.10.2013).
“Tovorooborot Mejdu Kırgızistanom i Kitayem v 2012 goda Sostavil 1 mlrd
271,7 mln Dollarov”,< http://www.kabar.kg/economics/full/54016 > (31.08.2013).
“Turkmenistan Demonstiruet na Kaspii Moş Nedavno Sozdannıh VoennoMorskih Sil”, < http://www.itar-tass.com/c13/511752.html > (22.04.2013).
“Türkmenistan i Pakistan Hotyat Uskorit Stroitelstvo Transafganskogo
Gazoprovoda”, < http://www.newskaz.ru/economy/20111115/2124963.html >
(12.01.2014).
“Türkmenistan v 2013 g Planiruyet Dobıt Do 77 mlrd m3 Gaza”,
<
http://neftegaz.ru/news/view/108782 > (17.04.2013).
“Uygurı
Şeleka:
“Gosudarstvo
Vaşe,
a
Zemlya
Naşa”,
<
Çeçentsami”,
<
http://www.zonakz.net/articles/?artid=16326 > (04.02.2014).
“Uzbekistan i kitay Zaklyuçili Soglaşenie na 15 milrd Dolarıv”, <
http://www.gazeta.uz/2013/09/10/visit/ > (11.09.2013).
“V
Kazakstane
Proşli
Stolknoveniya
S
http://www.apn.su/news/comments11703.htm > (04.02.2014).
283
“V Tsentralnoy Azii Vozmojnı Mejgosudarstvennıe Konfliktı İz-za Vodnıh
Resursov”,
<
http://www.geopolitics.ru/2012/12/v-centralnoj-azii-vozmozhny-
mezhgosudarstvennye-konflikty-iz-za-vodnyx-resursov/ > (26.12.2012).
“V
Tzentralnoy
Azii
Gidroenergetiçeskih
Povışaetsya
Veroyatnost’
Rezursov”,
<
Konfliktov
İz-za
http://www.respublika-
kaz.info/news/politics/25192/ > (24.12.2012).
“Vtorjeniye
Japonii
v
Tsentralnuyu
Aziyu”,
<
http://easttime.ru/analitic/2/9/49.html > (16.01.2014).
“Yeni
Hedef
Kurumsal
İlişki”,
Hürriyet
Gazetesi,
http://dosyalar.hurriyet.com.tr/dosya/almanak/diplomasi/diplomasi11.htm
<
>
(9.10.2013).
“Zapad
Vedet
Borbu
za
Turkmenskuyu
http://www.wprr.ru/archives/3499, (03.12.2013).
< http://ca-news.org/news:1087835/ > (28.12.2013).
< http://caricc.org/index.php/ru/ > (28.12.2013).
< http://neftegaz.ru/news/view/98767/ >(29.09.2013).
< http://pda.kabar.kg/society/full/50352?all > (1.09.2013)
< http://tacisedu.karelia.ru/tacis.shtml> (28.12.2013).
< http://www.bomca.eu/en/about-us.html> (28.12.2013).
< http://www.bomca.eu/ru/about-us.html >(28.12.2013).
284
Neft”,
< http://www.cadap.eu/ > (23.12.2013).
< http://www.rosbalt.ru/exussr/2012/02/15/946021.html > (26.12.2012).
< http://www.zpress.kg/news/news_only/7/34988/102.py > (25.12.2012).
< http://www.zpress.kg/news/news_only/7/34988/102.py > (25.12.2012).
2006 “Bakü Girişimi” http://n-europe.eu/glossary/term/3396
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Resmi Sitesi Bkz: <
http://www.turkkon.org/icerik.php?no=26 > (17.10.2013).
Konseplar ve Remi Belgeler
15 Mayıs 1992 tarikli Kolektif Güvenlik Anlaşmasının metni, Bkz:
http://www.odkb-csto.org/documents/detail.php?ELEMENT_ID=126
1997 Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Konsepti, “Kontseptsiya
Natsionalnoy Politiki Rossiyskoy Federatsii, 17 Dekabr 1997 g”, Vneşnyaya Politika
i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, ss.
51-74.
2000 Yılı Rusya Federasyonu Askeri Doktrini, “Voennaya Doktrina
Rossiyskoy Federatsii, 21 Aprelya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost
Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, ss. 90-108.
285
2000 Yılı Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti, “Kontseptsiya Vneiney
Politiki Rossiyskoy Federatsii, 28 İyunya 2000 g”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost
Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO, 2002, ss. 74-89
2000 Yılı Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Konsepti, “Kontseptsiya
Natsionalnoy Politiki Rossiyskoy Federatsii, 10 Yanvarya 2000 g”, Vneşnyaya
Politika i Bezopasnost Sovremenoy Rossii 1991-2002, Cilt IV, Moskova, MGİMO,
2002, ss. 50-73.
2008 Rus Dış Politika Konseptinde, 15 Temmuz 2008,
http://kremlin.ru/acts/785
2020’ye Kadar Rusya Federasyonu Ulusal Güvenlik Stratejisin, 13 Mayıs
2009, md. 13, http://archive.kremlin.ru/text/docs/2009/05/216229.shtml
Belovej Anlaşması, 21 Aralık 1991, Md.1, T.A. Şakleina, “Belobejskie
Soglaşeniya”, Vneşnyaya Politika i Bezopasnost Spvremenoy Rossii 1991-2002, Cilt
4, Moskova, MGİMO, 2002.
KGAÖ Hukuksal Statüsüne İlişkin Anlaşması, 7 Ekim 2002,
http://www.dkb.gov.ru/a/anew.htm
KGAÖ Kolektif Acil Müdahale Günü Anlaşmasına ilişkin onay kararı, 27
Aralık 2010, http://kremlin.ru/acts/9921
KGAÖ Tüzüğü, 8. madde, http://www.dkb.gov.ru/b/azg.htm
Rusya Dış Politika Konsepti, 2013, md.74,
http://www.mid.ru/brp_4.nsf/0/6D84DDEDEDBF7DA644257B160051BF7F
286
Rusya
Federasyonu
Askeri
Doktrini,
5
Şubat
2010,
md.
19/g,
http://news.kremlin.ru/ref_notes/461
Rusya ile Kazakistan Arasında 21. Yüzyılda İyi Komşuluk ve ittifak
Anlaşmasının
Tamamı
için
Bkz:
<
http://asozd2c.duma.gov.ru/addwork/scans.nsf/ID/BE6C74E57F88B2AD43257CBB0
051A969/$FILE/499260-6.PDF?OpenElement >
Rusya ile Özbekistan arasında ittifak ilişkiler anlaşması, 16 Ekim 2005, Bkz:,
http://archive.kremlin.ru/interdocs/2005/11/14/1934_type72066_97086.shtml?typ
e=72066
Rusya ile Özbekistan arasından stratejik ortaklık anlaşması, 16 Haziran 2004,
Bkz:, http://archive.kremlin.ru/text/docs/2004/06/75277.shtml
V.V.Putin, Rusya’nın uluslararası enerji güvenliğinde Rusya’nın rolüne
ilişkin Güvenlik Konseyi toplandırının açılış konuşması, 22 Aralık 2005, <
http://archive.kremlin.ru/appears/2005/12/22/1654_type63374type63378type826
34_99294.shtml >
Raporlar
“Nezakonnıy Oborot Opiamov v Severnoy Çasti Afganistan i Tsentralnoy
Azii: Otsenka Riskov”, Rapor, UNODOC, Mayıs 2012, ss. 8.
“Nezakonnıy Oborot Otiatov v Severnoy Çasti Afgansitana i Tsentralnoy
Azii: Otsenka Riskov”,UNODC, Mayıs 2012, ss.11-12.
287
“Tsentralnaya Aziya-2020: Vzglyad İznutri”, rapor, Alatau, Almata, 2012,
ss. 4.
Aleksandros Peterson, “Rossiya, Kitay i Energetiçeskaya Geopolitika v
Tsentralnoy Azii”, Centre For Europian Reform, Rapor, Moskova, 2012, ss. 43-44.
Erdoğan, Murat, “Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politikası”, Ahmet Yesevi
Üniversitesi, Rapor, Ankara, 2011.
Evraziyskiy Bank Razviriya, “Vodno-Energetiçeskie Resursı Tsentralnoy
Azii: Problemı İspolzovaniya i Ozvoeniya”, rapor, Otraslevoy Obzor, 2008, Almatı,
ss. 9.
Finon, Dominik, Rossiya i İdeya Sozdaniya “Gazovoy OPEK”: Realnaya ili
Mnimaya Ugroza?, Rapor, Paris, IFRI, Ekim 2007, ss. 19.
Paramonov, Vladimir, “Kitay i Tsentralnaya Aziya: Sostoyanie i Perspekivı
Ekonomiçeskih Otnoşeniy”, Conflict Studies Research Centre,(Rapor) Mayıs 2005,
Paramonov, Vladimir, Strokov, Aleksey, “Etapı Vneşney Politiki Rossii v
Tsentralnoy Azii”, Defence Academy ot The United Kingdom, Rapor, Haziran 2008,
ss. 1-25.
Purtaş, Fırat, “Orta Asya ile Güney Asya Arasında Modern İpek Yolu
Projesi”, Ahmet Yesevi Üniversitesi, (Raor), Ankara, 2011.
Şahin, Ali, “GASAM Afganistan Raporu ve Çözüm Stratejisi”, Mayıs 2010.
Yazar, Yusuf, “Enerji İlişkileri Bağlamında Türkiye ve Orta Asya Ülkeleri”,
Rapor, No: 01, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Ankara, Haziran 2011.
288
Gazeteler
“Ahıska Türklerine Saldırı: 5 Ölü”, Akşam Gazetesi, 21 Nisan 2010.
“Çetıre Şturmovika Su-25SM Popolnyat Aviabazı “Kant” v Kirgizii”, <
http://ria.ru/defense_safety/20140203/992756790.html > (7.05.2014).
“İşçiler: 10 Ölü Var”, Sabah Gazetesi, 24 Ekim 2006,
“Kırgızistan’ın Güneyinde Özbekistan’a Sınrı Batken Vilayetinde, Kırgızlarla
Özbekler Yeniden Karşı Karşıya Geldi”, Yeni Şafak, 7 Ocak 2013.
“Özbekistan’ın Nüfusu 30 Milyonu Aştı”, Zaman Gazetesi, 8 Mayıs 2013.
“Rossiya Otkrıvayet Novıy Energorınok”, Pravda Gazetesi, 16 Ağustos 2007.
“Sergey Şoydu: Minoborony RF Planiruyet Usilit Bıevoy Potentsial Svoey
Avizbazı v Kante” < http://itar-tass.com/politika/934669 > (7.05.2014).
“Turkmenskiy Goz Vozveli v Kub”, Kommersant Gazetesi, 23 Aralık 2009.
“Türkiye'den İran'a Azerbaycan notası”, Hürriyet, 19 Ağustos 2001.
“V Tadjikistane Ratifitsirovan Dogovor Po Rossiyskoy Voennoy Baze”,
Nezavisimaya Gazeta, 1 Ekim 2013,
“Vse Kırgızstantsı Vızvolenı İz Anklava Soh”, Veçerniy Bişkek, 7 Ocak
2013.
Aleksandr Keluza, “Kaspiyu Postoronnie Ne Nujnıy”, İzvestiya, 19 Kasım
2010.
289
Erhan, Çağrı, “Orta Asya’da Yeni Büyük Oyun”, Türkiye Gazetesi, 28 Nisan
2013.
Ertan, Fikret, “Azerbaycan İstediğinden Silah Alır”, Zaman Gazetesi, 29
Şubat 2012
İvan Safarov, Elena Çernenko, “Rossiyskiye Bazı Stavyat na Zaşitu
Ekonomiki”, Kommersant, 12 Temmuz 2012.
Jeltsov, Sergey, “Neftegazovaya Shvatka v Tsentralnoy Azii”, Nezavisimaya
Gazeta, 11 Haziran 2013.
Jiltsov, Sergey, “Sammit Bolşih Nadejd”, Nezavisimaya Gazeta, 12 Kasım
2010.
Krestyanikov, Viktor, “Srednyaya Aziya Gotovitsya k Voyne” Argumentı
Nedeli, 11.Ekim 2012.
Kuksin, Sergey, “Rossiya i lirgiziya Podpisali Soglaşenie ob Obedinennoy
Voennoy Baze”, Rossiyskaya Gazeta, 20 Eylül 2012.
Mosaki,
Nodar,
“Turtsiya
Pıtayetsya
Vernut
Tyurkskuyu
İdeyu”,
Nezavisimaya Gazeta, 16 Kasım 2007.
Nazarbayev, Nursultan, “Evraziyskiy Soyus: Ot İdei k İstorii Buduşego”,
İzvestia Gazetesi, 25 Ekim 2011.
Panfilova, Viktoriya, “Na Kazpii Sozdayotsya Voenno-Morskaya Baza SŞA”,
Nezabisimaya Gazeta, 29 Nisan 2013.
290
Putin, Vladimir, “Novıy İntegratsionnıy Proekt Dlya Evrazii – Buduşeye,
Kotoroye Rojdayetsya Segodnya”, İzvestia Gazetesi, 3 Ekim 2011.
Putin, Vladimir, “Rossiya Na Rubeje Tısyaçeletiy”, Nezavisimaya Gazeta, 30
Aralık 1999.
Puşkov, Aleksey, “Ot Meçtı O Gramonii k Jestokomu Realizmu”,
Nezavisimaya Gazeta, 18 Temmuz 2000.
Rogov, Sergey, “Strategiya Rossii v Evrazii v XXI veke”, Nezavisimaya
Gazeta, 26 Şubat 2010.
Skosırev, Vladimir,“Talibı Vernutsa k Vlasti v Afganistane”, Nezavisimaya
Gazetesi, 2 Şubat 2012.
ÖZET
Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla Orta Asya’da Rusya etkisi giderek
zayıflamaya başladı. Güvenlik nedenlerinden dolayı özellikle Tacikistan iç savaşı ve
Afganistan’dan kaynaklanan istikrarsızlığın Orta Asya’nın tamamına yayılmaması
için bölge ülkelerinin sınır güvenliğini kendisi üslendi. Ancak Orta Asya’da
291
Rusya’nın boşluğunu küresel ve bölgesel güçler doldurmaya çalıştı. Örneğin ABD,
Türkiye, AB, Çin, İran, Japonya, Hindistan ve Pakistan bölgede aktif politikalar takip
etmiştir. Bu da Rusya’nın tekrar bölgede etkisini kurmanın önündeki engellerdendi.
Orta Asya ülkelerinin de kendi ulusal çıkarlarını gözetmeye çalışmaları ve bölgesel
rekabette pay elde etmeye çalışmaları ve kendi stratejik konumlarını pazarlamaya
çalışmaları Rusya’nın bölge üzerindeki etkisini sınırladığı gibi, diğer güçlerin de
etkisini Rusya üzerinde dengeliyordu. Özellikle güvenlik alanında yaşanan
gelişmeler, Rusya’nın tekrar ayağa kalkması Moskova’nın bölgedeki etkinliğini
eskisine göre nispetten artırmış ve diğer güçlerin etkisini sınırlamak için önemli
ilerlemeler kat etmişti. Bu da Rusya’nın bölgede mutlak hâkimiyeti olmazsa da
güvenlik alanında en önemli aktör olma niteliğini korumaktadır.
Anahtar Kelimeler: Rusya, Orta Asya, Güvenlik, Jeopolitik Rekabet, Enerji
ABSTRACT
After the collapse of the Soviet Union, Central Asia gradually began to weaken
Russian influence. For reasons of security, especially in Tajikistan’s civil war and
instability emanating from Afghanistan, Central Asia undertook the border security
to spread to the entire country. However, global and regional powers tried to fill the
gap of Russia in Central Asia. For example the US, Turkey, EU, China, Iran, Japan,
292
India and Pakistan followed active politics in the region. To establish the Buddha
again Russia's influence in the region was one of the obstacles. Central Asian
countries' own national interests at heart studies and regional competitiveness in the
share acquisition activities and its strategic position in marketing studies Russia's
impact on the region limit, as other powers, the effect on Russia was
counterbalanced. Especially, the developments in the security fields to stand up again
Moscow, Russia increase the effectiveness of proportion in the region and with
compared to the past had made substantial progress to limit the influence of the
powers. Although Buddha has not absolute domination in regions of Russia, it has
most important actor in the security fields.
Key Words: Russia, Central Asis, Security, Geopolitical Competition, Energy
293
Download