ikv e-bülten 31 Ocak-6 Şubat 2013

advertisement
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI
E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
İKV’DEN HAFTAYA BAKIŞ ............................................................................................................ 1
DÜNYA BANKASI TEMSİLCİLERİ İKV’Yİ ZİYARET ETTİ ................................................................... 2
BAŞBAKAN ERDOĞAN, ÇEK CUMHURİYETİ, MACARİSTAN VE SLOVAKYA’YA RESMİ
ZİYARETLERDE BULUNDU ............................................................................................................ 3
BAŞBAKAN ERDOĞAN, ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ VE AB’YE İLİŞKİN AÇIKLAMALARDA
BULUNDU ................................................................................................................................... 7
SIRBİSTAN CUMHURBAŞKANI TOMİSLAV NİKOLİÇ TÜRKİYE’YE RESMİ BİR ZİYARET
GERÇEKLEŞTİRDİ ......................................................................................................................... 8
BAĞIŞ’IN “VİZESİZ BİR AVRUPA İÇİN” BAŞLIKLI MAKALESİ NEW EUROPE GAZETESİ’NDE
YAYINLANDI ................................................................................................................................ 9
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU, FRANSA DIŞİŞLERİ BAKANI LAURENT FABIUS İLE
GÖRÜŞTÜ.................................................................................................................................. 11
AB DIŞİŞLERİ KONSEYİ MALİ, SOMALİ VE LİBYA GÜNDEMİYLE TOPLANDI ................................. 11
LETONYA 1 OCAK 2014 İTİBARİYLE AVRO ALANI’NA DÂHİL OLMAYI PLANLIYOR ....................... 12
BOSNA HERSEK VE SIRBİSTAN, SAVAŞ SUÇLULARININ SORUŞTURULMASINA İLİŞKİN İŞBİRLİĞİ
PROTOKOLÜ İMZALADI ............................................................................................................. 13
AVRUPA DIŞ POLİTİKA KARNESİ AÇIKLANDI .............................................................................. 14
RASMUSSEN NATO’NUN 2012 FAALİYETLERİNİ AÇIKLADI ......................................................... 15
AB’DE DEMİRYOLU TAŞIMACILIĞININ 2019’DA TAM REKABETE AÇILMASI PLANLANIYOR ........ 16
i
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
GÜNDEMDEN KISA KISA… ......................................................................................................... 16
AB’den Suriye’ye 100 milyon avro destek ....................................................................................... 16
Avro Alanı’nda ocak ayında yıllık enflasyon yüzde 2’ye düştü ........................................................ 17
AB Aralık 2012 dönemine ilişkin işsizlik verileri açıklandı ............................................................... 17
Human Rights Watch, İnsan Hakları Raporunu yayımladı .............................................................. 17
AB İç Pazar ve Hizmetler Komisyonu, Avrupa Perakende Eylem Planı ve haksız ticaret
uygulamaları ile ilgili Yeşil Kitap yayımladı ..................................................................................... 18
Avrupa Ağ ve Bilgi Güvenliği Kurumu’nun yetkisinin uzatılması ve sorumluk alanının genişletilmesi
öngörülüyor .................................................................................................................................... 18
Yeni araştırma ve yenilikçilik programı “Horizon 2020” için Danışma Grubu Çağrısı açıldı ............ 19
Japonya, AB’den et ve et ürünleri ithalatına yeniden başladı ......................................................... 19
WHO, hava kirliliği ve insan sağlığı üzerinde hazırladığı yeni çalışmayı açıkladı ............................ 19
ii
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
İKV’DEN HAFTAYA BAKIŞ
Geçtiğimiz hafta Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye-AB
gündeminde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
gerçekleştirmiş olduğu Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve
Slovakya ziyaretlerinde Türkiye’nin AB üyeliği sürecine
ilişkin açıklamaları, Türkiye’nin Şanghay İşbirliği
Örgütü’ne üyeliğinin AB sürecine etkisi, Sırbistan
Cumhurbaşkanı Tomislav Nikoliç’in Türkiye ziyareti ve
AB Dışişleri Konseyi Toplantısı vardı.
Başbakan Erdoğan Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya ziyaretlerini kapsayan Orta
Avrupa turu öncesinde havaalanında düzenlediği basın toplantısında Türkiye’nin AB
üyeliği süreci ve Şanghay İşbirliği Örgütü üyeliği ile ilgili yaptığı açıklamalara ziyaret
ettiği ülkelerde de devam etti. Türkiye'nin 1959 yılından bugüne AB kapısında olduğunu
ve bu süre içerisinde Türkiye'nin bu kadar oyalanmasının affedilir ve dayanılır bir yönü
olmadığını ifade eden Başbakan Erdoğan, AB üyesi ülkeler içerisinde yaşayan 5 milyon
Türk sayesinde Türkiye’nin zaten AB’ye halkıyla girmiş durumda olduğunu belirtirken,
AB’ye daha fazla oyalanmadan gelin bu işi bitirelim mesajı verdi. Bunun yanında AB’nin
Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Komisyon Üyesi Stefan Füle’den destek
isteyen Erdoğan, bu desteği Füle’nin gayretleriyle ortaya koyması gerektiğini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü’nün diyalog ortaklığına kabul
edilmiş bir ülke konumunda olduğunu ve Örgüt’ün sadece güvenliği esas alan bir birlik
olmadığını, ekonomi ve işbirliğini de kapsadığını aktaran Erdoğan, ilişkilerin
geliştirilmeye devam edeceğini ve bunun AB’nin alternatifi olmadığının altını çizdi.
Geçtiğimiz hafta ülkemize resmi bir ziyarette bulunan Sırbistan Cumhurbaşkanı
Tomislav Nikoliç Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştü. Görüşmenin ardından AB ile
ilgili açıklamalarda da bulunan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin AB ile tam üyelik
müzakerelerini sürdürdüğünü kaydederek, bazı üye ülkelerin ön yargılı
davranışlarından dolayı müzakere sürecinin arzu edilen şekilde işlemediği belirtti.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikoliç Türkiye’nin AB üyeliği için gerekli her şeyi
olduğunu belirtirken, iki ülkenin de AB üyeliği sürecinde çalışmalarını devam ettirmesi
gerektiğinin altını çizdi.
AB Dışişleri Konseyi’nde, Mali’ye uluslararası desteğin sürmesi gerektiği belirtilirken,
Somali’deki geçiş sürecinin tamamlanmasından memnuniyet duyulduğu ve destek
verilmeye devam edileceği vurgulandı. Fransa ve İngiltere’nin Suriye’ye uygulanan silah
ambargosunun kaldırılması yönündeki talebi bazı Üye Devletler tarafından olumlu
karşılanmazken, Libya’da sınır güvenliğinin sağlanması için Ortak Güvenlik ve Savunma
Politikası (CSDP) kapsamında oluşturulması öngörülen bir kriz müdahale konsepti kabul
edildi.
Tüm okuyucularımıza iyi bir hafta diliyoruz.
1
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
DÜNYA BANKASI TEMSİLCİLERİ İKV’Yİ ZİYARET ETTİ
Avrupa Komisyonu, Dünya Bankası’ndan
Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki Gümrük
Birliği'nin mevcut durumunu ve bu birliğinin
önümüzdeki dönemlerde derinleştirilmesi
ve genişletilmesi halinde, taraflar üzerinde
yaratabileceği etkileri inceleyecek bir rapor
hazırlamasını talep etti. Söz konusu rapor
ile Dünya Bankası’nın, bir yandan
Gümrük Birliği’nin ekonomik etkilerini
değerlendirip, diğer yandan da özellikle
Gümrük
Birliği’nin
kapsamının,
hizmetler, kamu alımları ve tarım
alanlarına genişletilmesi durumunda Avrupa Birliği ve Türkiye üzerinde
yaratabileceği olası etkileri ve kazançları incelemesi öngörülüyor.
Raporun hazırlık çalışmaları aşamasında, Dünya Bankası yetkililerinden oluşan sekiz
kişilik bir heyet, Gümrük Birliği ile ilgili olan Türk kurumlarının ve kuruluşlarının
görüşlerini almak üzere yaptıkları ilk temaslar çerçevesinde 1 Şubat 2012 tarihinde
İktisadi Kalkınma Vakfı’na da ziyarette bulundular. Bu ziyaret kapsamında, İKV Başkanı
Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu, Türkiye-AB ilişkilerinin tarihi, Gümrük Birliği süreci,
Ankara Anlaşması ve Katma Protokolü’nü hükümlerinin yanı sıra, Gümrük
Birliği’nin işleyişine ilişkin olarak yaşanan sorunlar hakkında Dünya Bankası
temsilcilerine bilgi verdi. Bu kapsamda, özellikle Avrupa Birliği’nin üçüncü ülkeler ile
imzaladığı serbest ticaret anlaşmaları, iş adamlarına uygulanan vizeler ve Türk
kamyonlarına uygulanan kotalara da özellikle değinildi.
Prof. Dr. Kabaalioğlu şunları söyledi:
Türkiye AB gümrük birliği Türk sanayisinin Avrupa pazarına girişinde tarife ve kota
engellerini ortadan kaldırmış, Türk sanayisinin altyapısını güçlendirerek, daha verimli
ve rekabetçi olmasının yolunu açmıştır. Bugün Türkiye AB müktesebatının yüzde 60 ila
65’ini kendi mevzuatına aktarmış olup uygulamaktadır. Bugün gümrük birliği
kapsamında Türkiye’nin muzdarip olduğu çeşitli sorunlar yaşanmaktadır. En başta
AB’nin üçüncü ülkeler ile imzaladığı serbest ticaret anlaşmaları gelmektedir. Gümrük
birliği neticesinde AB gümrük alanı 27 üye devlet ve Türkiye’den oluşmaktadır. Ancak
AB üçüncü ülkeler ile serbest ticaret anlaşmaları müzakere etmekte ve imzalamakta ve
bu süreçte gümrük birliği ortağı Türkiye’nin durumunu dikkate almamaktadır. AB ile
serbest ticaret anlaşması imzalayan bazı üçüncü ülkeler gümrük birliği üzerinden
Türkiye’ye mallarını serbest olarak sokabildiklerinden aynı avantajı Türk malları için de
sağlayacak bir anlaşmayı Türkiye ile imzalamaya yanaşmamaktadırlar. Bu adil olmayan
durum Türkiye için haksızlık yaratmaktadır. AB’nin müzakere pozisyonu hazırlanırken
Türkiye’ye danışılması, AB ile üçüncü ülke arasındaki ticari müzakerelerin Türkiye ile
söz konusu ülke arasında da eşzamanlı olarak yapılması, anlaşmaların eş zamanlı olarak
imzalanması ve yürürlüğe girmesi gerekmektedir.
2
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
İkinci olarak diğer bir sorun tarife dışı engel işlevi gören nakliye kotaları meselesidir. AB
nakliyenin hizmetlere girdiğini ve gümrük birliği kapsamında olmadığını söylerken,
Kıbrıs ile ilişkili olarak Türkiye’nin GKRY’den gelen gemilerin ve uçakların limanlara ve
havalimanlarına erişimine izin vermemesini doğrudan gümrük birliği ile ilişkili
addetmektedir. Bu durum bir çifte standart yaratmaktadır. Türk kamyonlarına
uygulanan kotaların gümrük birliğinin işleyişinde sıkıntı yarattığı ortadadır. Bu da ele
alınması gereken bir konudur.
Ortaklık Anlaşması’nın 22’nci Maddesi Ortaklık Konseyi’ne karar alma yetkisi
tanımıştır. 25’inci madde ise taraflar arasındaki anlaşmazlıkların Ortaklık Konseyi’nin
kararı ile çözümlenebileceğini ya da ATAD veya herhangi bir başka yargı merciine
götürülmesine karar verilebileceğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla anlaşmazlıkların
çözümü ortaklığın kurumsal yapısı içinde mümkündür. 1/95 sayılı gümrük birliği kararı
ile de gümrük birliği ile ilgili uyuşmazlıkların çözümünde ATAD kararlarının dikkate
alınmasına karar verilmiştir. Uyuşmazlıkların çözümü için gerekli düzenlemeler
bulunmaktadır. Ancak bu kurumların uyuşmazlıkların çözümü için kullanılabilmesi
başta AB olmak üzere iki tarafın ortak iradesine bağlıdır. Türkiye olarak hedefimiz tam
üyelik, hukuki dayanağımız ise Ortaklık Anlaşmamızdır.
Gümrük birliği kapsamında mallar serbest dolaşımda iken, bu malları üreten ve satan iş
adamları, tüm diğer Türk vatandaşları gibi serbest dolaşımdan faydalanamamaktadır.
Vize zorunluluğu sebebiyle, 22 farklı belge, banka hesapları, son altı ayda yapılan banka
işlemleri, kredi kartı, tapu belgesi vs gibi özel ve ticari belgeler talep edilmektedir. İş
adamları için AB’deki muadilleri olan firmalarla eşit olma durumunu zedeleyecek
şekilde karşı taraftan davet mektubu istenmektedir. Satılan bir malın bakımını yapmak
üzere gidecek teknisyenler bile vize zorunluluğu sebebiyle geç kalabilmekte, işlerini
yapamamaktadır. Vize uygulaması Türkiye AT Ortaklık Anlaşması ve Katma Protokol
hükümlerine aykırıdır. Katma Protokol’ün 41’inci maddesi yerleşme ve hizmet sunma
serbestisi ile ilgili olarak yeni engellerin koyulmasını yasaklar. “Standstill clause” olarak
adlandırılan bu hükme göre var olan önlemleri daha ağırlaştıran yeni önlemler ve
uygulamalar yasaklanmıştır.
Türkiye AB Ortaklık ilişkisinin son aşaması gümrük birliği olarak öngörülmüştür. Ancak
gümrük birliği nihai hedef değildir. Nihai hedef tam üyeliktir. Türkiye gümrük birliğine
geçişi onaylarken de bu sürecin makul bir süre içinde tam üyelikle sonuçlanacağı
düşünülmüştür.
BAŞBAKAN ERDOĞAN, ÇEK CUMHURİYETİ, MACARİSTAN VE SLOVAKYA’YA
RESMİ ZİYARETLERDE BULUNDU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 3-6 Şubat 2013 tarihleri arasında Çek Cumhuriyeti,
Macaristan ve Slovakya'yı kapsayan resmi ziyaretler gerçekleştirdi. Erdoğan’a resmi
temaslarında AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Ekonomi Bakanı Zafer
Çağlayan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlu eşlik etti.
3
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
Çek Cumhuriyeti
Ziyaretlerine
Çek
Cumhuriyeti’nden
başlayan Başbakan Erdoğan, başkent
Prag'da Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr
Neças ile görüşmesinin ardından ortak
basın toplantısı düzenledi. Başbakan
Erdoğan, Türkiye ile Çek Cumhuriyeti
arasında yüksek düzeyli stratejik işbirliği
konseyi
oluşturulması
konusunda
mutabık olduklarını ifade etti.
Türkiye'nin
Çek
Cumhuriyeti
ile
ilişkilerine büyük önem verdiklerini belirten ve Çek Cumhuriyeti'ni, sağlam bir dost,
Avrupa-Atlantik alanında önemli bir müttefik olarak gördüklerini ifade eden Erdoğan,
Neças ile iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel, uluslararası meseleleri ortak bir bakış açısıyla
değerlendirme fırsatı bulduklarını kaydetti. İki ülke arasındaki ekonomik rakamların,
potansiyeli tam olarak ortaya koyamadığını ifade eden Erdoğan, 2012 yılı sonu itibarıyla
ticaret hacminin 2,5 milyar dolar olduğunu ve yeni bir adım atılarak 2015 sonuna kadar
bu rakamın asgari 5 milyar dolara tırmandırılması gerektiğini belirtti.
AB ile açıklamalarda da bulunan Erdoğan, yakın zamanda Brüksel'e gerçekleştirecekleri
ziyaretin hem AB ilişkilerini hem de Belçika’yla olan ilişkileri kapsayacağını ifade etti.
Çek Cumhuriyeti'nin AB içerisindeki mazisinin çok eskilere dayanmadığını belirten
Erdoğan, Türkiye'nin 1959 yılından bugüne AB kapısında olduğunu ve bu süre içerisinde
Türkiye'nin bu kadar oyalanmasının affedilir ve dayanılır bir yönü olmadığını ifade etti.
Türkiye'nin ekonomik açıdan ayaklarının üzerinde durduğunu, küresel krize rağmen
başarılı bir süreç geçirdiğini vurgulayan Erdoğan, henüz Türkiye’nin AB üyesi olmadığını
ancak AB üyesi ülkeler içerisinde 5 milyon Türk’ün yaşadığını, resmen üye olunmamış
olsa bile Türkiye’nin zaten AB’ye halkıyla girmiş durumda olduğunu belirtirken, AB’ye
“daha fazla oyalanmadan gelin bu işi bitirelim” mesajı verdi. Bunun yanında AB’nin
Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Komisyon Üyesi Stefan Füle’den destek
isteyen Erdoğan, bu desteği Füle’nin gayretleriyle ortaya koyması gerektiğini ifade etti.
Çek
Cumhuriyeti'ndeki
temasları
çerçevesinde Türk-Çek İş Konseyi
Toplantısı'na da katılan Erdoğan, küresel
finans krizinin Türkiye'yi ve Çek
Cumhuriyeti'ni
ciddi
manada
etkilemediğini
belirtirken,
Çek
Cumhuriyeti'nin
Avrupa
içerisinde
sağlam ve kararlı duruşunu takdirle
izlediklerini,
Çek
Cumhuriyeti'nin
ekonomi yönetimindeki başarısının
etkileyici olduğunu ve bundan büyük
4
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
memnuniyet duyduklarını ifade etti. Erdoğan, 2012 ekonomik verilerine göre,
Maastricht Kriterleri'ni Avrupa'da yakalayabilen tek ülkenin Almanya olduğunu ve bu
kriterlere en fazla yaklaşabilen ülkenin de Çek Cumhuriyeti olduğunu hatırlatırken,
Türkiye’nin AB üyesi olmadığı ve bu kriterleri tutturma zorunluluğu olmadığı halde,
bölgede tıpkı Çek Cumhuriyeti gibi kriterlere en fazla yaklaşabilen ülke olduğunu
belirtti. 27 AB ülkesinin neredeyse tamamı Maastricht Kriterleri'ni
yakalayamazken, Türkiye’nin enflasyon hariç Maastricht Kriterleri'ni
karşıladığını vurgulayan Erdoğan, enflasyondaki mücadeleyi sürdürerek bu
kriterin de tutturulacağını ifade etti.
2004 yılında müzakerelere başlama kriterlerini karşıladıklarını, 2005 yılında da AB ile
tam üyelik için katılım müzakerelerine başlandığını hatırlatan Erdoğan, AB tarafından
çıkarılan engeller nedeniyle istenen düzeyde bir ilerleme sağlanamadığını ifade etti.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin AB müzakerelerinde karşılaştığı sorunların Türkiye'den
değil AB’den kaynaklanan sorunlar olduğunu ve AB’nin Türkiye’yi Avrupa'ya siyasi ve
ekonomik olarak güç ve vizyon katacak bir ülke olarak görme konusunda tereddütlü
davrandığını vurguladı.
Türkiye'nin son 10 yıllık ortalamasına bakıldığında yüzde 5,3 büyüme kaydeden bir ülke
olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin imkânlarına, potansiyeline ve bu
büyümesine rağmen AB tarafından çıkarılan engellerin Türkiye'ye değil AB’ye zarar
vereceğini belirtti. Erdoğan ayrıca, Türkiye’nin önüne konan engellerin ve yeni
şartların makul ve mantıklı olmadığını, adaletle ve vicdanla izah edilemeyeceğini
ve Türkiye'nin AB’ye değil, AB’nin Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu ifade etti.
Avrupa'nın güçlü bir küresel, siyasi ve ekonomik aktör olmak istiyorsa Türkiye'den
istifade etmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, yaşanan küresel finans krizinin
Avrupa'nın Türkiye'ye olan ihtiyacını çok net şekilde ortaya koyduğunu ve hükümet
olarak AB hedefinde bir sapmanın söz konusu olmadığını belirtti.
Başbakan Erdoğan, müzakerelerin ilelebet devam edemeyeceğini ve sürüncemede
bırakılamayacağını dile getirirken, vize sorununun hala Türk işadamlarının
önündeki en önemli sorun olduğunu ve Türk işadamlarının istediği anda yatırım
imkânlarını ve ortamını incelemek üzere AB’ye gelemediğini vurgularken,
Türkiye'de yatırım yapacak Çek işadamlarına vatandaşlık verileceğini ifade etti.
Macaristan
Yurt dışı seyahatinin ikinci durağında
Macaristan'da temaslarda bulunan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile
baş başa ve heyetler arası görüşme
gerçekleştirdi. İki lider görüşmelerin
ardından düzenlenen ortak basın
toplantısında açıklamalarda bulundu.
5
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
Türkiye ve Macaristan'ın gücünü tarihten alan iki ülke olduğunu söyleyen Başbakan
Erdoğan, iki ülke arasında siyasi sorunun olmamasının çok farklı bir avantaj olduğuna ve
bundan sonraki süreci çok daha farklı şekilde geliştireceğine inandığını ifade etti.
Başbakan Erdoğan, Macaristan ile askeri, siyasi ve ekonomi alanında ortaklığın
bulunduğunu belirterek, görüşmelerde iki ülke ilişkilerinin geldiği nokta ve 2015'e
kadar gideceği noktanın konuşulduğunu ifade etti. İki ülkenin NATO'da beraber
olduğunu, siyasi alanda AB sürecinde Macaristan'ın her an Türkiye’nin yanında
bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, ekonomik ve ticari alanda 2012 yılının son anı itibari
ile 1,7 milyar dolar düzeyinde bir seviyeye ulaşıldığını ve 2015 için hedeflenen rakamın
5 milyar dolar olduğunu belirtti. 125 iş adamı ile Macaristan’a gelindiğini belirten
Erdoğan, Macaristan’ın özellikle vize kolaylığı noktasında olumlu yaklaştığını görmenin
memnuniyet verici olduğunu ve bu konuda gerekli talimatların verilerek, işadamı,
öğrenci, akademisyen, sanatçı ve sporcuların önündeki engelleri kaldırmak istediklerini
ifade etti.
Başbakan Erdoğan, önemli konulardan birinin de enerjide dayanışma içinde olunması
olduğunu ve bu konuda enerji ortaklığı kararlılığının önemli bir adım olduğunu belirtti.
Batı NABUCCO'da ortak olunduğunu ancak NABUCCO’nun beklenen heyecanı
yaratamadığını, yönetimin, bu noktayı ele alması gerektiğini vurguladı. Türkiye olarak
her türlü desteği vermeye hazır olduklarını belirten Erdoğan, Türkiye’nin bu konuda
transit ülke olduğunu ve herhangi bir sıkıntılarının olmadığını ancak tedarik konusunda
NABUCCO yönetiminin buna çözüm bulması gerektiğinin altını çizdi.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise konuşmasında İki ülke arasında sürekli işbirliği
bağı oluşturan üst düzey ortak bir çalışma konseyi ile ortak enerji çalışma grubunu
kurmaya, dış ticaret hacmini de 2 katına çıkarmaya karar verdiklerini dile getirdi.
Yapılan bu anlaşmayı herkesle yapmayacaklarını, Türkiye’ye güvendikleri kadar
kendilerine de güvendikleri için böyle bir hedef koyduklarını ifade etti. Her türlü ticari
engeli ortadan kaldıracaklarını belirten Orban, Macaristan’ın Türkiye'nin AB üyeliğini
desteklediğini ve Macarların vize uygulanmadan Türkiye'ye girmelerini istediğini
belirtti. Orban ayrıca, Macar üniversitelerindeki diplomaların Türkiye'de kabul
edilmesini de talep ederken, Türkiye'nin nükleer enerji programında yer almak
istediklerini ve Macaristan'daki Osmanlı'dan kalma eserlerin korunması yönünde söz
verdiğini ifade etti.
Slovakya
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Orta
Avrupa seyahati kapsamında son olarak
Slovakya’ya
resmi
bir
ziyaret
gerçekleştirdi. Burada Slovakya Başbakanı
Robert Fico ile bir görüşme gerçekleştiren
Erdoğan, görüşme sonrası düzenlenen
ortak basın toplantısında açıklamalarda
bulundu.
6
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
Başbakan Erdoğan, Slovakya'nın bağımsızlığının 20’nci yıl dönümünde bulunulduğunu
hatırlatırken, Slovakya’nın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olmanın yanında
Slovakya'yı Başbakan olarak Türkiye'den ziyaret eden ilk Başbakan olmaktan da
duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Başbakan Erdoğan, özellikle Patriot füzelerinin
Türkiye’ye yerleştirilme süreci içerisinde Slovakya’nın verdiği desteğe teşekkür
ederken, ikili görüşmede ve heyetler arası yapılan görüşmelerde, Türkiye-Slovakya
ilişkileri, bölgedeki gelişmeler ve AB konularının ele alındığını ifade etti. Slovakya'nın AB
sürecinde Türkiye'ye verdiği destek nedeniyle Slovakya Başbakanı Robert Fico’ya
teşekkür eden Başbakan Erdoğan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin de 1,5 milyar
doları aştığını vurguladı.
Vize konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, biran önce Slovak halkının Türkiye'ye
girişini kolaylaştırmak için vize konusunda çalışmalar yapılacağını ve vize muafiyeti
sağlama konusunda gerekli adımların atılacağını belirtirken, bu konuda Slovakya'nın da
özellikle işadamları, akademisyenler, öğrenciler, sanatçılar, sporculara yönelik vize
muafiyeti sağlamasının ilişkileri çok daha iyi bir noktaya taşıyacağını vurguladı.
Başbakan Erdoğan daha sonra Slovakya Başbakanı Robert Fico ile Türk-Slovak İş
Forumu'nun açılışını yaparken, Slovakya temasları çerçevesinde Slovakya
Cumhurbaşkanı İvan Gasparovıc ve Ulusal Meclis Başkanı Pavol Paska ile de ayrı ayrı
görüştü.
BAŞBAKAN ERDOĞAN, ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ VE AB’YE İLİŞKİN
AÇIKLAMALARDA BULUNDU
Başbakan Erdoğan 3 Şubat 2013
tarihinde Çek Cumhuriyeti ziyareti
öncesinde havaalanında yaptığı
basın toplantısında Türkiye’nin
Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üyeliği
ve AB sürecine ilişkin açıklamalarda
bulundu.
Şanghay
İşbirliği
Örgütü’nün 1996 yılında güvenlik
amaçlı kurulduğunu, AB’nin ise
farklı içeriğe sahip bir kuruluş
olduğunu
belirten
Başbakan
Erdoğan, iki organizasyonun birbirinin alternatifi olup olamayacağı yönündeki
değerlendirmeleri doğru bulmadığını ifade etti. Erdoğan, Şanghay Beşlisi olarak
bilinen işbirliği örgütünün Avrupa Birliği ile alternatif kuruluşlar olmadığını
vurgularken, Şanghay Beşlisi’nin güvenlik niyetiyle kurulmuş olduğunun ve şu
anda sınır güvenliği işbirliğinin yanında ekonomik işbirliğini de en geniş anlamda
sürdürdüğünün altını çizdi. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün gözlemci üyeleri ve diyalog
ortaklıklarının mevcut olduğunu belirtirken, Türkiye’nin de diyalog ortaklığı unvanını
almış bir ülke olduğunu ifade etti.
7
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
Türkiye’nin AB üyeliği sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, 50 yılı
aşkın süredir Avrupa Birliği kapısında bekletilen bir ülke olarak sonunda bir karar
vermek durumunda olduğunu ve AB’nin bu şekilde bir davranışı başka hiç bir ülkeye
uygulamadığını belirtti. Başbakan Erdoğan, Türkiye gibi uzun yıllardır bekleyen başka
ülke olmadığını ve AB’nin ne yapacağını açıkça söylemesi gerektiğini ifade etti. Yakın
zamanda bir Brüksel ziyareti gerçekleştireceğini belirten Erdoğan, bu ziyarette AB ile
açıkça konuşulacağını ve olumlu adımlar atılmasını isteyeceğini ya da olumsuz bir
düşünce var ise de bunun söylenmesini talep edeceğini vurguladı. Başbakan Erdoğan,
eğer Türkiye’nin çekilmesi yönünde bir talep varsa bunu da değerlendireceklerini
belirtti.
SIRBİSTAN CUMHURBAŞKANI TOMİSLAV NİKOLİÇ TÜRKİYE’YE RESMİ BİR
ZİYARET GERÇEKLEŞTİRDİ
Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav
Nikoliç 4 Şubat 2012 tarihinde
Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyarette
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile
görüştü.
Görüşmenin
ardından
düzenlenen ortak basın toplantısında,
iki ülke arasındaki işbirliği alanlarına
ve ekonomik dinamizme vurgu
yapıldı. Toplantıda Cumhurbaşkanı
Gül, Sırbistan’ın, ortak sınır olmasa da
Balkanlarda komşu bildiğimiz bir ülke
olduğuna işaret ederken, baş başa ve
heyetler
arasında
gerçekleşen
görüşmelerde, ikili ilişkilerle Balkanlar ve bölge ile ilgili konuların gözden geçirildiğini
kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, iki ülke ilişkilerini her alanda geliştirmeye kararlı
olduklarını vurgulayarak, bu anlamda iki ülke arasında birçok anlaşmanın imzalandığını
ifade etti. İki ülke ilişkilerinin itici gücünün ekonomik ilişkiler olduğunu söyleyen
Cumhurbaşkanı Gül, Sırbistan ile serbest ticaret anlaşmasının bulunduğunu, iki ülke
arasındaki ticaret hacminin 500 milyon doları geçtiğini, ancak kısa dönemde bunun 1
milyar doların üstüne taşınacağını belirtti.
Türk iş adamlarının Sırbistan’a daha çok yatırım yapmaları, özellikle Sırbistan’da
yapılacak büyük altyapı inşaatlarında sorumluluk almalarını istediklerini söyleyen
Cumhurbaşkanı Gül, kısa dönemde çok büyük ekonomik işbirliğinin gerçekleşeceğini
ümit ettiklerini ifade etti.
AB ile ilgili açıklamalarda da bulunan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin AB ile tam üyelik
müzakerelerini sürdürdüğünü kaydederek, bazı üye ülkelerin ön yargılı
davranışlarından dolayı müzakere sürecinin arzu edilen şekilde işlemediğini belirtti.
Türkiye’nin bu müzakere sürecini başarıyla bitirmek istediğini ve müzakere sürecini
bitirdikten sonra isteyen AB üyesi ülkenin referanduma gidebileceğini ifade etti.
Türkiye’nin şu anda kendi evinin içini düzene koyduğunu ve AB kriterlerini daha çok
uygulamak için uğraşan bir ülke olduğunu belirten Gül, bazı noksanların olduğunu,
bunları tamamlamak için yeni yasalar, yeni düzenlemeler yapıldığını vurguladı.
8
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
Sırbistan Cumhurbaşkanı Nikoliç ise yaptığı açıklamada kısa bir süre içinde ikinci kez
Türkiye’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederken, AB üyeliğinin Türkiye ve
Sırbistan için ortak bir arzu olduğunu, ancak iki ülkenin bu süreçte ortak zorluklarla da
karşılaştığını belirtti. Nikoliç, iki ülkenin enerjilerinin son damlasına kadar işbirliğine,
çalışmaya, diyaloğa ve dostluğa vermesi gerektiğini ve Sırbistan'da yaşayan Müslüman
topluluğun ve Sırbistan'dan göç edip Türkiye'de yaşayan insanların ortak payda
olduğunu ifade etti. Türkiye’nin AB üyeliği için gerekli her şeyi olduğunu belirten
Nikoliç, iki ülkenin de AB üyeliği sürecinde çalışmalarını devam ettirmesi
gerektiğinin altını çizdi. Nikoliç, Sırbistan’ın AB üyesi olmak için gerekli şartları yerine
getirmeye çalışacağını ifade ederken, Türkiye, Bosna Hersek ve Sırbistan arasındaki üçlü
görüşmeleri desteklediklerini ve Cumhurbaşkanı Gül'ün üçlü görüşmelerin Mayıs ayında
Türkiye'nin ev sahipliğinde Ankara'da yapılması önerisini memnuniyetle kabul ettiğini
belirtti.
BAĞIŞ’IN “VİZESİZ BİR AVRUPA İÇİN” BAŞLIKLI MAKALESİ NEW EUROPE
GAZETESİ’NDE YAYINLANDI
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın kaleme aldığı “Vizesiz bir Avrupa İçin”
(For a Visa-Free Europe) makalesi Brüksel merkezli New Europe gazetesinde yayınlandı.
Bağış makalesinde, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde sorun teşkil eden ve çözülmesi esas
olarak belirlenen vize sorunu farklı noktalardan tanımlıyor. Yerel ve Avrupa basınında
yer alan makalenin tamamı aşağıda sunulmaktadır:
“Vizesiz bir Avrupa İçin
9 Ocak 2013 itibarıyla, Avrupa Birliği
Bakanı ve Başmüzakerecilik görevimde
dördüncü
yılı
tamamladım.
Hükümetimizin kararlılığı sayesinde,
Türkiye’yi
Avrupa
Birliği’ne
yaklaştırmaya yönelik birçok adım attık.
Ancak, halen çözülmeyi bekleyen bir ana
gündem
maddemiz
var:
Türk
vatandaşlarının
serbestçe
seyahat
edebilmelerinin önündeki Schengen
vizesi engeli.
Günümüz gerçekleri ve rakamlar, Türk vatandaşlarına uygulanan vizenin hukuki, adil ve
rasyonel olmadığını göstermektedir.
Bir kere vize uygulaması hukuki değildir. Çünkü Türkiye’nin 1963 tarihli Ankara
Anlaşması’ndan kaynaklanan haklarına aykırıdır. En basit anlatımla, Katma Protokol’de
yer alan “yeni kısıtlama getirme yasağı”, AB üyesi bazı ülkelerin Türk vatandaşlarına vize
uygulamasına engel teşkil etmektedir. Katma Protokol’ün yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
Türk vatandaşlarından vize talep etmeyen AB üyesi 11 ülkenin, bugün de böyle bir talepte
bulunmaması gerekir.
9
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın yanı sıra Almanya ve Hollanda gibi bazı üye devletlerin
ulusal mahkemeleri, Türk vatandaşlarının hukuken vizesiz seyahat hakkına sahip
olduklarını kabul etmiştir. Ancak, bu yöndeki kararlar uygulamaya geçirilmemekte, bu da
“hukukun üstünlüğü” ilkesinin açık bir ihlalini teşkil etmektedir.
Vize uygulaması adil de değildir. Türkiye, vatandaşlarına hâlâ vize uygulanan tek aday
ülkedir. Batı Balkan ülkelerinin vatandaşlarını bir tarafa bırakın, yaklaşık 200 milyon
Brezilyalı ve 120 milyon Meksikalı vizeden muaf tutulmaktadır. Türkiye, üye olmadan AB
ile gümrük birliği gerçekleştiren tek ülkedir. Türk iş adamlarının ürettiği mallar AB’de
serbestçe dolaşabilirken, bu malları üretenler serbestçe seyahat edememektedir.
Son olarak, vize uygulaması rasyonel değildir. Akademik çalışmalar, vize muafiyeti
sağlandığı takdirde Türk vatandaşlarının AB ülkelerine akın edecekleri yönündeki
argümanın geçersiz olduğunu göstermektedir. Son on yılda, Türkiye dikkate değer bir
ekonomik büyüme göstermiştir. Türkiye’ye dönmek için Avrupa’dan ayrılan Türk
vatandaşlarının sayısı, AB’ye giden Türk vatandaşlarının sayısından daha fazladır.
Şimdiden tersine göç yaşanmaktadır.
Türkiye'nin orta sınıfı giderek büyümektedir. Türkler, sadece Avrupa ülkelerine seyahat
etmeyi, bu ülkelerde para harcamayı, yatırım ve iş yapmayı istemektedirler.
Esasen, şu anda ekonomik kriz yaşayan AB ülkeleri, Türk vatandaşlarının gittikçe artan
ticari, kültürel, eğitim ve turistik amaçlı ziyaretlerinden faydalanacaklardır. Nitekim
geçtiğimiz yaz, Yunan adalarındaki esnaf, Yunanistan Hükümeti'nden ekonomik krizin
ortasında bir gelir kaynağı olan Türk turistlere yönelik vize uygulamasının kaldırılmasını
talep etmişlerdi.
Belki de tüm argümanlardan daha etkili olacak bir anekdot aktarmak istiyorum.
Geçtiğimiz günlerde Avrupa başkentlerine gerçekleştirdiğimiz resmi ziyaretlerimizden
birinden Türk Hava Yolları ile dönerken yolcuların uçağa binişlerinin tamamlanmasına
yakın, biniş kapısındaki mağaza ve kafeterya personeli iş yerlerini kapatmaya başladı.
Saatin henüz 19 olduğunu, başka uçuşların da olduğunu söyleyip neden iş yerlerini
kapattıklarını sorduğumuzda, satıcılardan biri, "Türk yolcular gitti, Avrupa'ya gidecek
diğer uçakların yolcularını beklemeye gerek yok. İnsanlar eskiden olduğu gibi para
harcamıyorlar artık" dedi.
Geçen yıl, AB Konseyi, Avrupa Komisyonu’na Türk vatandaşları için vize muafiyetine
yönelik adımlar atma konusunda yetki verdi. AB, Türkiye için Vize Muafiyeti Yol Haritası
hazırlamaktadır. Bu Yol Haritasının, Türk vatandaşlarının vizesiz seyahat etmeleri için
gerekli koşulları oluşturmayı amaçlayan objektif, adil ve iyi tanımlanmış teknik bir belge
olmasını bekliyoruz. Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkı tanınmasının kısa vadede
olmasını umuyoruz.
Avrupalı birçok politikacı ve devlet adamı, Türk vatandaşlarının vizesiz seyahat
etmelerinin AB ülkeleri için olumsuz sosyo-ekonomik sonuçlara neden olmayacağının,
aksine birçok bakımdan katkı sağlayacağının farkındalar. Ancak, Türkiye ile ilgili herhangi
10
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
bir konu, bazı üye devletler tarafından iç politikada kullanılan ve istismar edilen siyasi bir
konuya dönüşmektedir. Sağduyunun galip geleceğini ve bu çağdışı ve sorunlu vize
konusunun yakın gelecekte çözüleceğini umuyorum. Vizesiz seyahat ancak, daha müreffeh,
daha dinamik ve daha zengin bir Avrupa’ya katkıda bulunacaktır.”
Makalenin İngilizce orijinal metnine
europeinternet adresinden ulaşılabilir.
http://www.neurope.eu/blog/visa-free-
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU, FRANSA DIŞİŞLERİ BAKANI
LAURENT FABIUS İLE GÖRÜŞTÜ
49’ncu
Uluslararası
Münih
Güvenlik
Konferansı’na katılmak için Almanya’da
bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu
Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius ile bir
araya geldi. Fransa Dışişleri Bakanlığı'ndan
buluşmayla ilgili yapılan açıklamada Türkiye ve
Fransa'nın iki dost ülke olduğu belirtilirken, son
yıllarda yanlış anlaşılmalar sebebiyle yaşanan
aksaklıkların aksine Fransa'nın, AB ile Türkiye
arasındaki bağların güçlendirilmesine yardımcı
olacağı ifade edildi. Fransa’nın da Türkiye gibi ilişkilerin sağlam bir temel üzerinde
gelişmesini istediği vurgulanan açıklamada, AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin şu anda
hak edilen düzeyde olmadığı belirtildi.
AB DIŞİŞLERİ KONSEYİ MALİ, SOMALİ VE LİBYA GÜNDEMİYLE TOPLANDI
31 Ocak 2013 tarihinde, AB Dışişleri ve
Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi
Catherine
Ashton’ın
başkanlığında
toplanan AB Dışişleri Konseyi’nde Mali’de
Fransa’nın destek verdiği operasyon,
Somali’deki geçiş sürecinin tamamlanması
ve Suriye’deki durum ele alındı.
Mali
AB dışişleri bakanları, Mali’nin siyasi bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne bağlılıklarını
bir kez daha teyit ederken, Fransa ve bölge ülkeleri tarafından desteklenen Mali Silahlı
Kuvvetlerinin Kuzey Mali’de terörist gruplara karşı gösterdiği başarıdan duydukları
memnuniyeti dile getirdiler. Mali’ye uluslararası desteğin sürmesi gerektiğini belirten
AB dışişleri bakanları, ülkede anayasal düzenin yeniden kurulması için hayati önem
taşıyan yol haritasının kabul edilmesini memnuniyetle karşıladılar. Yüksek Temsilci
Ashton, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, 5 Şubat’ta Brüksel’de Birleşmiş Milletler
11
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
(BM), Afrika Birliği (AU), Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’nun (ECOWAS)
eşbaşkanlığında Bakanlar düzeyinde Mali’ye ilişkin bir toplantının gerçekleşeceğini
açıkladı ve bu toplantıda, uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesini ve yol haritasının
uygulanmasının somut adımlarla desteklenmesini beklediklerini açıkladı. Ashton, ayrıca
Mali Silahlı Kuvvetlerine askeri eğitim ve danışmanlık hizmeti vermek üzere AB Mali
Eğitim Misyonu EUTM Mali’nin resmen faaliyete geçeceğini de kaydetti.
Somali
Somali’deki geçiş sürecinin tamamlanmasından memnuniyet duyduklarını ifade eden AB
dışişleri bakanları, bunun, çatışmalarla dolu 20 yılı geride bırakmak için tarihi bir fırsat
olduğuna dikkat çektiler. AB dışişleri bakanları, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh
Mahmud ile görüş alışverişinde bulundular. Ashton, sonbaharda Somali ile uluslararası
camia arasında yeni bir anlaşma imzalamak üzere uluslararası bir konferans
toplayacaklarını belirtti. Konferansta, Somali’deki siyasi kurumların yeniden imarı,
sosyo-ekonomik kalkınmanın teşvik edilmesi, güvenlik ve hukukun üstünlüğünün tesisi
gibi konulara odaklanacaklarını kaydeden Ashton, AB olarak, Somali için geliştirdikleri
“kapsamlı bir yaklaşım” çerçevesinde ülkeye destek vermeye devam edeceklerini
belirtti.
Suriye
Dışişleri Konseyi toplantısında, Fransa ve İngiltere’nin Suriye’ye uygulanan silah
ambargosunun kaldırılması yönündeki talebi bazı Üye Devletler tarafından olumlu
karşılanmadı. Hollanda Dışişleri Bakanı Frans Timmermans, bunun akıllıca bir adım
olduğuna ikna olmadığını belirtirken, bunun bölgede aşırı silahlanmaya yol açabileceğini
ve durumu tırmandırabileceğini belirtti.
Libya
AB Dışişleri Konseyi’nde ayrıca, Libya’da sınır güvenliğinin sağlanması için Ortak
Güvenlik ve Savunma Politikası (CSDP) kapsamında oluşturulması öngörülen bir kriz
müdahale konsepti kabul edildi.
LETONYA 1 OCAK 2014 İTİBARİYLE AVRO ALANI’NA DÂHİL OLMAYI
PLANLIYOR
Letonya Parlamentosu’nun 31 Ocak 2012
tarihinde Avro tek para birimine geçilmesine
yönelik temel kanunları kabul etmesiyle
birlikte ülkenin 1 Ocak 2014 itibariyle Avro
Alanı’nın 18’inci üyesi olmasının önü açıldı.
Letonya Başbakanı Vladis Dombrovskis, Mart
ayının ilk yarısında Avrupa Komisyonu ve
Avrupa Merkez Bankası'ndan, Avro'ya hazırlık
için
durum
değerlendirme
raporları
12
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
isteyeceklerini belirtti. İki kurumun kararlarını yıl ortasında yayınlamaları bekleniyor.
Başbakan Dombrovskis, ülkesinin rezervlerinin Maastricht kriterlerini karşıladığını, bu
sebeple raporların olumsuz olması için bir sebep görmediklerini belirtti.
Yeni kabul edilen mevzuat paketi, başta, fiyatların ulusal para birimi Lat ve Avro
cinsinden yayınlanacağı Avro’ya geçiş dönemindeki özel önlemler olmak üzere çeşitli
mevzuat düzenlemelerini içeriyor. Letonya Başbakanı Valdis Dombrovskis yaptığı
açıklamada Avro Alanı üyeliğinin mali istikrar getireceğini, yatırımları artıracağını ve
ulusal para biriminde olası spekülasyonları ortadan kaldıracağını belirtti. Bununla
birlikte, son kamuoyu yoklamaları Letonyalıların Avro Alanı’na girme konusunda istekli
olmadıklarını gösteriyor. Avro’ya geçişin ve 2008-2009 yıllarında girdiği derin
resesyonundan çıkmaya çalışan ülkenin problemlerini artıracağından endişe ediliyor.
2008-2009 yıllarında yaşanan küresel kriz sırasında Letonya ekonomisi beşte bir
oranında küçüldü. Para birimini devalüe etme baskılarına direnen Letonya, bunun
yerine vergi artışları ve harcama kesintilerine gitti. Ülke o zamandan bu yana en hızlı
büyüyen AB ekonomisi haline geldi.
Ocak 2011’de Avro Alanı’na üye olan Estonya’dan sonra Letonya, tek para birimine
girecek ikinci eski Sovyet ülkesi olacak.
BOSNA HERSEK VE SIRBİSTAN, SAVAŞ SUÇLULARININ SORUŞTURULMASINA
İLİŞKİN İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALADI
Bosna-Hersek
Başsavcı
Yardımcısı
Jadranka Lokmić-Misirača ve Sırbistan
Savaş Suçları Savcısı Vladimir Vukčević,
Avrupa Komisyonu Genişleme Genel
Müdürü
Stefano
Sannino’nun
ev
sahipliğinde, 31 Ocak 2013 tarihinde,
savaş suçu davalarında bilgi ve kanıt
alışverişini öngören protokolü imzaladı.
Protokolle, mevcut yasal yolları kullanarak
adaletten kaçan savaş suçu sanıklarının
adalete
teslim
edilmesi
ve
suçlu
bulundukları takdirde cezalandırılmasının sağlanması amaçlanıyor. Protokol, BosnaHersek ve Sırbistan’da süren paralel soruşturmalara ilişkin sorunların giderilmesini ve
karşılıklı kanıt değişimini öngörüyor. Protokol ayrıca, savaş suçu sanıklarının kendi
ülkelerinde, diğer ülkede işledikleri iddia edilen suçlarla ilgili süren davalarını da
düzenleyecek.
Bosna-Hersek, protokolün imzalanmasıyla, AB ile Haziran 2011’de faaliyete
geçirilen adalet alanında yapısal diyaloğun tavsiyelerinden birini de yerine
getirmiş oldu. Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden ve Komşuluk Politikasından
Sorumlu Üyesi Štefan Füle, yaptığı açıklamada, Sırbistan ve Bosna-Hersek arasında savaş
suçlarına ilişkin bilgi ve kanıt alışverişini öngören protokolün imzalanmasının bölgesel
işbirliğini güçlendirmede büyük bir adım olduğunu vurguladı. Lahey’deki Eski Yugoslavya
13
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Serge Brammertz de protokolün
imzalanmasından duyduğu memnuniyeti ifade ederken, Lahey’deki mahkeme görev
süresinin sonuna gelirken yerel savcılıkların güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
AVRUPA DIŞ POLİTİKA KARNESİ AÇIKLANDI
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi tarafından
açıklanan 2012 Yılı Dış Politika Karnesi
Avrupa’nın dünyanın geri kalanının
sorunlarına çözüm olmaktan ziyade
genel refah açısından bir sorun teşkil
ettiğini ortaya koydu. Belgeye göre Avro
krizi AB’nin yumuşak güç olma özelliğine
önemli ölçüde zarar verdi, Arap
Baharı’nda hareket gücünü kısıtladı ve
Almanya’yı Birlik içerisinde lider konumuna getirdi, bununla birlikte dış politika
alanında İsveç, Polonya gibi yeni liderler ortaya çıktı. Belgede yer verilen 6 bölgeyle ilgili
öne çıkan değerlendirmeler ise şu şekilde:
Çin (genel notu C): Avrupa 2011 yılında Çin’e yaklaşımını güçlendirmek istedi ancak
2011 krizi neticesinde Avrupa ülkelerinin Çin pazarı, yatırımları ve nakit akışı için
birbirleriyle yarışması krizi Çin için bir fırsata dönüştürdü.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika (C+): Arap Baharı herkes için bir sürprizdi ancak AB Üye
Devletleri para, pazar ve hareketlilik konularında verdikleri sözleri yerine getirmekte
bugüne kadar başarısız oldu. Libya AB içerisindeki bölünmüşlüğü gösterdi ve AB
liderleri halen bölgeye yönelik uzun vadeli bir yaklaşım geliştiremediler.
Rusya (C+): AB Rusya ile temaslarında dikkat çekici ölçüde birlikte hareket etti ve
ticaret gibi alanlarda somut sonuçlar elde edildi.
ABD (B-): Libya’da ABD’nin arkadan verdiği destek bazı Üye Devletlerin dinamik bir
uluslararası rol oynayabildiğini ve ABD ile işbirliği yapabildiğini gösterdi. Ancak ABD,
Asya stratejisini uygulamaya başladıktan sonra AB’nin yetkinliklerindeki eksikler ortaya
çıktı.
Geniş Avrupa (C+): AB Batı Balkanlara genişleme konusunda ilerleme kaydederken
anahtar bölgesel aktörlerden Türkiye ile ilişkileri yine oldukça sorunluydu. Doğu
Ortaklığı ülkeleriyle ilişkilerde ise sınırlı sonuçlar alındı.
Çoktaraflı sorunlar ve kriz yönetimi (B): Durban’da karbon salınımları konusunda
yasal olarak bağlayıcı bir uzlaşıya varılması AB’nin önemli başarılarındandır. Ancak Avro
krizi bu tür başarıların gölgede kalmasına sebep oldu.
Avrupa
2012
Yılı
Dış
Politika
Karnesi’nin
tamamına
http://www.ecfr.eu/scorecard/2012/extras/pdf/ internet sayfasından ulaşılabilir.
14
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
RASMUSSEN NATO’NUN 2012 FAALİYETLERİNİ AÇIKLADI
NATO Genel Sekreteri Anders Fogh
Rasmussen, 31 Ocak 2013 tarihinde NATO
karargâhında düzenlenen basın toplantısında
NATO’nun 2012 Faaliyet Raporu’nu açıkladı.
Raporun Türkiye’yi yakından ilgilendiren
bölümünde, Türkiye sınırına yerleştirilen
patriot bataryalarının İttifak güvenliği için
verilen kararın ürünü olduğu vurgulanıyor.
Raporda, NATO’nun küresel krize ve günün
koşullarına göre hareket ettiğinin altı
çiziliyor.
Rasmussen; Türkiye ile güçlü ilişkiler kurulduğunu hatırlatarak, NATO’nun dayanışma
için Aralık ayı tarihinde Türkiye’nin talebini değerlendirdiğini belirtirken, sınıra
yerleştirilen patriot bataryalarının, bölge insanının güvenliği için olduğu kadar
“savunma amaçlı” olduğunu kaydetti. Konuşmasında Rasmussen, bunun, NATO’nun
güçlü bir ittifak olarak güvenliğe sarsılmaz bağlılığını gösterdiğini sözlerine ekledi. Diğer
taraftan Suriye konusunda Türkiye’nin hava savunmasını güçlendirecek patriot füzesi
talebine olumlu cevap verildiğini de bildirdi.
Krizle Gelen Tehdit
Gelişen ülkelerin savunma harcamalarındaki kesintiyi ekonomik krize bağlayan Genel
Sekreter, bu durumun NATO’nun geleceği için ciddi risk barındırdığını hatırlattı. Bu
nedenle, NATO’nun kapasitesinin ve esnekliğinin hiç olmadığı kadar üst düzeyde
olduğunu ve öngörülmeyen tehditlere karşı daha hazır olduğunu vurgulayan Rasmussen,
savunma harcamalarındaki dengesizliğin ise sadece İttifak’ın Amerika kanadıyla Avrupa
kanadı arasında değil, Avrupa kanadındaki müttefikler arasında da giderek arttığına
dikkat çekti.
“Güvenliğimiz refahımıza bağlı”
Hem Türkiye ilişkilerinde yaşanan gelişmeler hem de bölge güvenliği konusunda atılan
adımların, ülkelerin ikili ilişkilerine olduğu kadar bölge refahına da yansıyacağını ifade
eden Rasmussen, diğer taraftan NATO üyeleri arasındaki uçurumun ortadan kalkmasına
yönelik çalışmaların devam edeceğini hatırlattı. Böylelikle toplumlara yönelik güvenlik
tehditlerinin ortadan kaldırılmasını sağlama amacı içinde olduklarını yineledi.
15
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
AB’DE DEMİRYOLU TAŞIMACILIĞININ 2019’DA TAM REKABETE AÇILMASI
PLANLANIYOR
Avrupa Komisyonu 30 Ocak tarihinde
yayınladığı
dördüncü
demiryolları
paketinde iç (domestic) yolcu taşımacılığı
da dahil olmak üzere AB’de demiryolu
taşımacılığında Aralık 2019 itibariyle tam
liberalizasyona geçilmesini öneriyor. Söz
konusu Paket, 2003 yılında uluslar arası
yük taşımacılığı, 2007 yılında iç yük
taşımacılığı ve 2010 yılında uluslar arası
yolcu
taşımacılığının
ardından
demiryollarının rekabete açılmasının son
halkasını oluşturuyor. Halen sadece
İngiltere ve İsveç ulusal demiryolu taşımacılığı pazarlarını tam rekabete açmış, Almanya,
Avusturya, Çek Cumhuriyeti, İtalya ve Hollanda ise sınırlı olarak serbestleştirmiş
durumdalar. Komisyon’dan yapılan açıklamada, halen kamu ihale sözleşmelerinin iç
yolcu taşımacılığının yüzde 90’ından fazlasını kapsadığı, demiryolu taşımacılığının
liberalizasyonunun, beraberinde bu alandaki kamu ihalelerinin de serbestleştirilmesini
getireceği belirtiliyor. AB’deki mevcut düzenlemeye göre (Regulation 1370/2007) kamu
otoriteleri bu alanda ihaleye çıkmadan doğrudan sözleşme yapabilmekteler. Demiryolu
iç yolcu taşımacılığı insanların gündelik yaşantısını yakından ilgilendirdiği için siyasi ve
sosyal açıdan hassas bir konu olması nedeniyle, Komisyon dördüncü Pakette geçiş
dönemleri de öngörüyor. Ayrıca Komisyon, işçi sendikalarının tepkilerini
yumuşatabilmek amacıyla, üye ülkelere, yeni düzenlemeyle verilecek kamu hizmeti
imtiyazları sahiplerinin, mevcut çalışanların işlerine son vermelerini engellemek ve
mevcut çalışma şartlarını değiştirmemek gibi işçi haklarını koruyucu önlemler
alabilmelerine imkân sağlayacak önlemlere de Paket’te yer veriyor.
GÜNDEMDEN KISA KISA…
AB’den Suriye’ye 100 milyon avro destek
Avrupa Komisyonu 30 Ocak 2013 tarihinde, Kuveyt’in ev sahipliğinde Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri Ban Ki-moon tarafından düzenlenen “Suriye için Uluslararası Yardım
Konferansı”nda, Suriye’ye 100 milyon avro tutarında insani yardım vereceğini açıkladı.
2013 yılında dağıtılacak olan bu miktar 2011/2012 yılları için verilen 100 milyon
avroya ilave olacak ve böylece Komisyon’un kriz için sağladığı insani yardım tutarı 200
milyon avroya ulaşacak.
AB’nin Uluslararası İşbirliği, İnsani Yardım ve Krize Müdahale konularından Sorumlu
Komisyon Üyesi Kristalina Georgieva, Suriye ve komşu ülkelerdeki vahim insani durum
ve artmakta olan ihtiyaçlar dikkate alındığında hayati öneme sahip bu fonların
yerlerinden edilen iki milyon kişi de dahil olmak üzere Suriye’de yardıma muhtaç 4
milyon kişinin bir kısmına ve 700.000 mülteciye destek sağlayacağını söyledi.
16
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
Söz konusu ilave fon ile Suriye’de ve komşu ülkelerdeki en öncelikli ihtiyaçların (yaralı
ve travmalılar -özellikle çocuklar- için tıbbı ve psiko-sosyal yardımı kapsayan acil tıbbi
müdahale; gıda ve güvenli su temini; mülteciler için barınma, kayıt altına alınma ve
dolayısıyla korunma imkânı sağlanması) karşılanması hedefleniyor. Bölgede ilaç
sıkıntısının azaltılması için ilaç temin edilmesi ve su kaynaklı hastalıkların önlenmesi
amacıyla kanalizasyon sistemleri kurulması ve onarılması öngörülüyor.
Avro Alanı’nda ocak ayında yıllık enflasyon yüzde 2’ye düştü
AB istatistik kurumu Eurostat’ın 1 Şubat 2013’te açıkladığı verilere göre Avro Alanı’nda
yıllık enflasyon Aralık 2012’de yüzde 2,2’den Ocak 2013’te yüzde 2’ye indi. Söz konusu
oran Avrupa Merkez Bankası’nın tavsiye ettiği ve Kasım 2010’dan bu yana kaydedilen en
düşük oran niteliğini taşıyor. Avro Alanı enflasyonunda en büyük paya sahip olan
enerjinin enflasyon oranı ise Aralık 2012’de yüzde 5,2 seviyesinden Ocak 2013’te yüzde
3,9’a düştü. Enerjiyi, geçtiğimiz Aralık ayına göre yüzde 3,2 ile sabit kalan gıda, alkol ve
tütün takip ederken bunu, hizmetler (Aralık ayında yüzde 1,8’den Ocak 2013’te yüzde
1,7’ye), enerji dışı sanayi ürünleri (Aralık’ta yüzde 1’den Ocak 2013’te yüzde 0,8’e)
izledi.
AB Aralık 2012 dönemine ilişkin işsizlik verileri açıklandı
AB’nin resmi istatistik kurumu olan Eurostat’ın açıkladığı verilere göre Aralık 2012
döneminde Avro Alanı’ndaki işsizlik oranı yüzde 11,7 (18.7 milyon kişi) olurken, AB-27
işsizlik oranı yüzde 10,7 (25.9 milyon kişi) olarak belirtildi. İşsizlik oranlarında geçen bir
önceki aya göre değişiklik gözlenmedi. Üye devletler içerisinde en düşük işsizlik oranına
sahip ülke yüzde 4,3 ile Avusturya olurken, bu ülkeyi yüzde 5,3 işsizlik oranı ile Almanya
ve Lüksemburg, yüzde 5,8 ile Hollanda takip etti. İşsizlik oranları ile ilgili yapılan bir
araştırmada işsizlik rakamların AB’de sosyal krize neden olabileceği ve üye devletlere
ağır finansal yükler getirdiği ifade edildi. Her bir işsizin maliyetinin yıllık olarak
İspanya’da 19.991 avro ve Belçika’da. 33.000 avro olduğu belirtildi. En yüksek işsizlik
oranı yüzde 26,8 ile Yunanistan’ın olurken, bu ülkeyi yüzde 26,1 ile çalışan nüfusunun
dörtte birinden daha fazlasının işsiz olduğu İspanya takip etti.
Human Rights Watch, İnsan Hakları Raporunu yayımladı
Dünyanın önde gelen insan hakları örgütlerinden Human Rights Watch, 2012 yılı
raporunu yayımladı. Raporun Türkiye'ye ilişkin bölümünde, başta ifade özgürlüğü
ihlalleri, cezasızlık, polis şiddeti ve kadına yönelik şiddet olmak üzere, 2012 yılında
insan hakları alanlarında yaşanan gelişmeler ele alınıyor. Raporun Türkiye ile ilgili
bölümünde şu ifadeye yer veriliyor: "2012'de, bölgesel liderlik ve ekonomide güçlenen
AKP hükümetindeki Türkiye, ülkede gittikçe daha da kötüleşen demokratik haklar ve insan
hakları ihlallerine yönelik geliştirici adım atmada sınıfta kaldı”.
Raporda, Türk Hükümetin’in muhalif seslere karşı tahammülünün olmadığı belirtilirken,
bu tahammülsüzlüğün televizyon dizilerine kadar uzandığı ifade ediliyor. Raporda,
yayıncı Ragıp Zarakolu, Prof. Dr. Büşra Ersanlı, gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın
17
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
serbest bırakıldığı, 3’üncü Yargı Paketiyle kısa süreli yayın yasaklamaların azaldığı ve
cezaevinde tutuklu bulunan gazetecilerden bir kısmının serbest kaldığı ancak birçok
gazetecinin halen tutuklu bulunduğuna dikkat çekiliyor. Kadına yönelik şiddet
kapsamında ise raporda, ev içi şiddetin yaygın olduğu, yasaların ve polisin ise güvenlik
talep eden kadınları koruyamadığı belirtiliyor. Raporun cezasızlıkla mücadele başlığı
altında ise, polis, asker ve devlet yetkilileri tarafından mağdur olanlar için adaletin etkin
olarak işlemediğinin altı çiziliyor. 2012 yılında karara bağlanan Hrant Dink davasında,
sorumlu devlet yetkililerinin de ceza almadığına dikkat çekilirken, Ergenekon Davası'na
ilişkin olarak, uzun tutukluluk sürelerinin, adli yargılamaya ve asıl faillerin
cezalandırılmasına gölge düşürdüğü belirtiliyor.
Human Rights Watch tarafından yayımlanan 2013 yılı raporunun Türkiye bölümüne
http://www.hrw.org/world-report-2013/world-report-2013-turkey ulaşılabilir.
AB İç Pazar ve Hizmetler Komisyonu, Avrupa Perakende Eylem Planı ve
haksız ticaret uygulamaları ile ilgili Yeşil Kitap yayımladı
AB İç Pazar ve Hizmetler Komisyonu, işletmeler arası gıda ve gıda dışı tedarik zinciri ve
haksız ticaret uygulamaları ile ilgili Yeşil Kitap ve Avrupa Perakende Eylem Planı
yayımladı. Komisyon, AB 2020 Stratejisi kapsamında toptan ve perakende hizmet
sektörünün AB ekonomisine katkısının önemini vurgularken, sektörün AB Gayri Safi
Yurtiçi Hasılası’nın (GSYH) yüzde 11’ini oluşturduğunu ve Birlik içindeki Küçük ve Orta
Büyüklükte İşletmelerin yüzde 29’unun bu sektörlerde faaliyet gösterdiğini belirtti.
Özellikle genç nüfusa ve kadınlara iş olanakları sunan sektörde yaklaşık 33 milyon kişi
istihdam edilmektedir. Komisyon, sınır ötesi işbirliklerinde, tüketicinin bu hizmetlere
erişiminde ve perakendecilerin AB içinde diğer pazarlara girişlerinde yaşadığı sıkıntıları
dikkate alarak, hazırladığı eylem planı ile perakende sektörünün rekabetçiliğinin
güçlendirilmesini hedefliyor.
Avrupa Perakende Eylem Planı’nda, tüketicilerin daha iyi ve daha doğru
bilgilendirilmesi, üye ülkeler arasındaki iş birliği ve haberleşmenin güçlendirilmesi, gıda
ve gıda dışı tedarik zincirinde daha adil ve sürdürülebilir ticari ilişkilerin kurulması,
perakende ve yenilikçilik arasındaki bağın güçlendirilmesi ve sektörde daha iyi bir
çalışma ortamının tesis edilmesi öne çıkmakta. Komisyon ayrıca sürekli görev yapacak
bir “Perakende Sektörünün Rekabetçiliği” oluşumu ile bu alanda yapılması gereken
çalışmaları sürekli olarak izlemeyi hedefliyor.
Avrupa Ağ ve Bilgi Güvenliği Kurumu’nun yetkisinin uzatılması ve sorumluk
alanının genişletilmesi öngörülüyor
Avrupa Ağ ve Bilgi Güvenliği Kurumu (European Network and Information Security
Agency – ENISA), 2004 yılında, Avrupa Birliği’ne siber güvenlik sorunlarına etkin
çözümler getirmek için kuruldu. Söz konusu kurumun yetki ve sorumluk süresinin 13
Eylül 2013 tarihinde bitmesi nedeniyle, Avrupa Birliği’nin karar alma kurumları,
ENISA’ya ilişkin yeni bir yasal düzenleme getirmek üzere görüşmeler yürütüyorlar. Bu
kapsamda, kurumun yetki süresinin yedi yıl daha uzatılması öngörülüyor. Kurumun
18
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
ayrıca yetki alanını da genişleterek, özellikle ENISA’nın Avrupa Birliği düzeyinde bir
Bilgisayar Olayları Müdahale Ekibi’nin (Computer Emergency Response Team- CERT)
kurulması ve yürütülmesinde önemli bir rol oynaması öngörülüyor. Ancak tüm bu
kararların yürürlüğe girmesi için, Avrupa Parlamentosu’nun ve AB Konseyi’nin son
onayı bekleniyor.
Yeni araştırma ve yenilikçilik programı “Horizon 2020” için Danışma Grubu
Çağrısı açıldı
2014 ve 2020 yılları arasında yürütülecek yeni araştırma ve yenilikçilik programı
Horizon 2020’nin hazırlık çalışmaları kapsamında, Avrupa Komisyonu tarafından
Danışma Grupları oluşturulması öngörülüyor. Söz konusu Danışma Grupları’nın
program kapsamında açılacak çağrıların hazırlanması aşamasında tavsiyelerde
bulunması isteniyor. Bu doğrultuda, Avrupa Komisyonu Horizon 2020 Programı’na
Danışma Grupları temsilci seçimi için 6 Mart 2013 tarihine kadar başvurulabileceği
belirtiliyor.
Başvuru süreci hakkında daha detaylı bilgilere, Avrupa Komisyonu’nun
http://ec.europa.eu/research/horizon2020/index_en.cfm?pg=h2020-experts internet
adresinden ulaşılabilir.
Japonya, AB’den et ve et ürünleri ithalatına yeniden başladı
AB’den et ve et ürünleri ithalatını deli dana hastalığı riski nedeniyle ileri 2001 yılında
yasaklayan Japonya, uyguladığı yasağı 1 Şubat 2013 tarihinden kaldırdı. Şu anda sadece
Fransa ve Hollanda’dan ithal edilen ürünlerle başlanan ithalatın, Japonya’nın AB
kaynaklı et ve et ürünlerinin güvenli olduğuna dair diğer Asya ve Uzak doğu ülkelerine
de olumlu yansımasının beklendiği ifade edildi. Japonya’da halkın et tüketiminin
yarısının ithalat yoluyla karşılanıyor olması nedeniyle Japonya AB açısından önemli bir
pazar niteliği taşıyor.
WHO, hava kirliliği ve insan sağlığı üzerinde hazırladığı yeni çalışmayı
açıkladı
Hava kirliliği dünya genelinde oldukça sık rastlanan hastalıkların nedeni olarak
gösterilirken; Dünya Sağlık Örgütü (WHO) halk sağlığını korumaya yönelik hava kalitesi
üzerine düzenli ölçümler ve yöntemler ile birlikte ileri istatistiksel değerlendirmelerin
kullanıldığı çalışmasını açıkladı. Petrol ve doğalgaz gibi geleneksel fosil yakıtların aşırı
tüketimi sonucu oluşan karbondioksit ve benzeri sera gazı emisyonları yanında
partiküller artışına bağlı olarak, yapılan son çalışmanın sonucunda, uzun süre maruz
kalınan hava kirliliğinin, özellikle çocuklarda solunum yetmezliğine ve doğum sırasında
oluşan hastalıklara neden olduğu belirtiliyor.
WHO’nun her yıl düzenli olarak çıkardığı çalışmanın son ürünü olan “Review of Evidence
on Health Aspects of Air Pollution” çalışma üzerine Avrupa Komisyonu’nun Çevreden
Sorumlu Üyesi Janez Potočnik, insan sağlığı ve hava kirliliği arasındaki önemli
19
ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni
31 Ocak-6 Şubat 2013
bağlantının ortaya çıkarılmasından sorumlu olduklarını bir kez daha ifade etti. Birkaç
sene öncesine göre, hava kirliliği standartları ve yasal düzenlemelerin insan sağlığına
etkisini azaltıcı önlemleri içermediğini hatırlatan WHO’nun Avrupa Bölgesi’nden
Sorumlu Direktörü Zsuzsanna Jakab, bu bağlamda bu çalışmanın bir ilk olduğunu
açıkladı.
http://www.euro.who.int/en/what-we-do/healthWHO’nun
çalışmasına
topics/environment-and-health/air-quality/publications/2013/review-of-evidence-onhealth-aspects-of-air-pollution-revihaap internet adresinden ulaşılabilir.
20
Download