ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 İKV’DEN HAFTAYA BAKIŞ ............................................................................................................ 1 DÜNYA BANKASI TEMSİLCİLERİ İKV’Yİ ZİYARET ETTİ ................................................................... 2 BAŞBAKAN ERDOĞAN, ÇEK CUMHURİYETİ, MACARİSTAN VE SLOVAKYA’YA RESMİ ZİYARETLERDE BULUNDU ............................................................................................................ 3 BAŞBAKAN ERDOĞAN, ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ VE AB’YE İLİŞKİN AÇIKLAMALARDA BULUNDU ................................................................................................................................... 7 SIRBİSTAN CUMHURBAŞKANI TOMİSLAV NİKOLİÇ TÜRKİYE’YE RESMİ BİR ZİYARET GERÇEKLEŞTİRDİ ......................................................................................................................... 8 BAĞIŞ’IN “VİZESİZ BİR AVRUPA İÇİN” BAŞLIKLI MAKALESİ NEW EUROPE GAZETESİ’NDE YAYINLANDI ................................................................................................................................ 9 DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU, FRANSA DIŞİŞLERİ BAKANI LAURENT FABIUS İLE GÖRÜŞTÜ.................................................................................................................................. 11 AB DIŞİŞLERİ KONSEYİ MALİ, SOMALİ VE LİBYA GÜNDEMİYLE TOPLANDI ................................. 11 LETONYA 1 OCAK 2014 İTİBARİYLE AVRO ALANI’NA DÂHİL OLMAYI PLANLIYOR ....................... 12 BOSNA HERSEK VE SIRBİSTAN, SAVAŞ SUÇLULARININ SORUŞTURULMASINA İLİŞKİN İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALADI ............................................................................................................. 13 AVRUPA DIŞ POLİTİKA KARNESİ AÇIKLANDI .............................................................................. 14 RASMUSSEN NATO’NUN 2012 FAALİYETLERİNİ AÇIKLADI ......................................................... 15 AB’DE DEMİRYOLU TAŞIMACILIĞININ 2019’DA TAM REKABETE AÇILMASI PLANLANIYOR ........ 16 i ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 GÜNDEMDEN KISA KISA… ......................................................................................................... 16 AB’den Suriye’ye 100 milyon avro destek ....................................................................................... 16 Avro Alanı’nda ocak ayında yıllık enflasyon yüzde 2’ye düştü ........................................................ 17 AB Aralık 2012 dönemine ilişkin işsizlik verileri açıklandı ............................................................... 17 Human Rights Watch, İnsan Hakları Raporunu yayımladı .............................................................. 17 AB İç Pazar ve Hizmetler Komisyonu, Avrupa Perakende Eylem Planı ve haksız ticaret uygulamaları ile ilgili Yeşil Kitap yayımladı ..................................................................................... 18 Avrupa Ağ ve Bilgi Güvenliği Kurumu’nun yetkisinin uzatılması ve sorumluk alanının genişletilmesi öngörülüyor .................................................................................................................................... 18 Yeni araştırma ve yenilikçilik programı “Horizon 2020” için Danışma Grubu Çağrısı açıldı ............ 19 Japonya, AB’den et ve et ürünleri ithalatına yeniden başladı ......................................................... 19 WHO, hava kirliliği ve insan sağlığı üzerinde hazırladığı yeni çalışmayı açıkladı ............................ 19 ii ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 İKV’DEN HAFTAYA BAKIŞ Geçtiğimiz hafta Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye-AB gündeminde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gerçekleştirmiş olduğu Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya ziyaretlerinde Türkiye’nin AB üyeliği sürecine ilişkin açıklamaları, Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üyeliğinin AB sürecine etkisi, Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikoliç’in Türkiye ziyareti ve AB Dışişleri Konseyi Toplantısı vardı. Başbakan Erdoğan Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya ziyaretlerini kapsayan Orta Avrupa turu öncesinde havaalanında düzenlediği basın toplantısında Türkiye’nin AB üyeliği süreci ve Şanghay İşbirliği Örgütü üyeliği ile ilgili yaptığı açıklamalara ziyaret ettiği ülkelerde de devam etti. Türkiye'nin 1959 yılından bugüne AB kapısında olduğunu ve bu süre içerisinde Türkiye'nin bu kadar oyalanmasının affedilir ve dayanılır bir yönü olmadığını ifade eden Başbakan Erdoğan, AB üyesi ülkeler içerisinde yaşayan 5 milyon Türk sayesinde Türkiye’nin zaten AB’ye halkıyla girmiş durumda olduğunu belirtirken, AB’ye daha fazla oyalanmadan gelin bu işi bitirelim mesajı verdi. Bunun yanında AB’nin Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Komisyon Üyesi Stefan Füle’den destek isteyen Erdoğan, bu desteği Füle’nin gayretleriyle ortaya koyması gerektiğini ifade etti. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü’nün diyalog ortaklığına kabul edilmiş bir ülke konumunda olduğunu ve Örgüt’ün sadece güvenliği esas alan bir birlik olmadığını, ekonomi ve işbirliğini de kapsadığını aktaran Erdoğan, ilişkilerin geliştirilmeye devam edeceğini ve bunun AB’nin alternatifi olmadığının altını çizdi. Geçtiğimiz hafta ülkemize resmi bir ziyarette bulunan Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikoliç Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştü. Görüşmenin ardından AB ile ilgili açıklamalarda da bulunan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin AB ile tam üyelik müzakerelerini sürdürdüğünü kaydederek, bazı üye ülkelerin ön yargılı davranışlarından dolayı müzakere sürecinin arzu edilen şekilde işlemediği belirtti. Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikoliç Türkiye’nin AB üyeliği için gerekli her şeyi olduğunu belirtirken, iki ülkenin de AB üyeliği sürecinde çalışmalarını devam ettirmesi gerektiğinin altını çizdi. AB Dışişleri Konseyi’nde, Mali’ye uluslararası desteğin sürmesi gerektiği belirtilirken, Somali’deki geçiş sürecinin tamamlanmasından memnuniyet duyulduğu ve destek verilmeye devam edileceği vurgulandı. Fransa ve İngiltere’nin Suriye’ye uygulanan silah ambargosunun kaldırılması yönündeki talebi bazı Üye Devletler tarafından olumlu karşılanmazken, Libya’da sınır güvenliğinin sağlanması için Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (CSDP) kapsamında oluşturulması öngörülen bir kriz müdahale konsepti kabul edildi. Tüm okuyucularımıza iyi bir hafta diliyoruz. 1 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 DÜNYA BANKASI TEMSİLCİLERİ İKV’Yİ ZİYARET ETTİ Avrupa Komisyonu, Dünya Bankası’ndan Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki Gümrük Birliği'nin mevcut durumunu ve bu birliğinin önümüzdeki dönemlerde derinleştirilmesi ve genişletilmesi halinde, taraflar üzerinde yaratabileceği etkileri inceleyecek bir rapor hazırlamasını talep etti. Söz konusu rapor ile Dünya Bankası’nın, bir yandan Gümrük Birliği’nin ekonomik etkilerini değerlendirip, diğer yandan da özellikle Gümrük Birliği’nin kapsamının, hizmetler, kamu alımları ve tarım alanlarına genişletilmesi durumunda Avrupa Birliği ve Türkiye üzerinde yaratabileceği olası etkileri ve kazançları incelemesi öngörülüyor. Raporun hazırlık çalışmaları aşamasında, Dünya Bankası yetkililerinden oluşan sekiz kişilik bir heyet, Gümrük Birliği ile ilgili olan Türk kurumlarının ve kuruluşlarının görüşlerini almak üzere yaptıkları ilk temaslar çerçevesinde 1 Şubat 2012 tarihinde İktisadi Kalkınma Vakfı’na da ziyarette bulundular. Bu ziyaret kapsamında, İKV Başkanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu, Türkiye-AB ilişkilerinin tarihi, Gümrük Birliği süreci, Ankara Anlaşması ve Katma Protokolü’nü hükümlerinin yanı sıra, Gümrük Birliği’nin işleyişine ilişkin olarak yaşanan sorunlar hakkında Dünya Bankası temsilcilerine bilgi verdi. Bu kapsamda, özellikle Avrupa Birliği’nin üçüncü ülkeler ile imzaladığı serbest ticaret anlaşmaları, iş adamlarına uygulanan vizeler ve Türk kamyonlarına uygulanan kotalara da özellikle değinildi. Prof. Dr. Kabaalioğlu şunları söyledi: Türkiye AB gümrük birliği Türk sanayisinin Avrupa pazarına girişinde tarife ve kota engellerini ortadan kaldırmış, Türk sanayisinin altyapısını güçlendirerek, daha verimli ve rekabetçi olmasının yolunu açmıştır. Bugün Türkiye AB müktesebatının yüzde 60 ila 65’ini kendi mevzuatına aktarmış olup uygulamaktadır. Bugün gümrük birliği kapsamında Türkiye’nin muzdarip olduğu çeşitli sorunlar yaşanmaktadır. En başta AB’nin üçüncü ülkeler ile imzaladığı serbest ticaret anlaşmaları gelmektedir. Gümrük birliği neticesinde AB gümrük alanı 27 üye devlet ve Türkiye’den oluşmaktadır. Ancak AB üçüncü ülkeler ile serbest ticaret anlaşmaları müzakere etmekte ve imzalamakta ve bu süreçte gümrük birliği ortağı Türkiye’nin durumunu dikkate almamaktadır. AB ile serbest ticaret anlaşması imzalayan bazı üçüncü ülkeler gümrük birliği üzerinden Türkiye’ye mallarını serbest olarak sokabildiklerinden aynı avantajı Türk malları için de sağlayacak bir anlaşmayı Türkiye ile imzalamaya yanaşmamaktadırlar. Bu adil olmayan durum Türkiye için haksızlık yaratmaktadır. AB’nin müzakere pozisyonu hazırlanırken Türkiye’ye danışılması, AB ile üçüncü ülke arasındaki ticari müzakerelerin Türkiye ile söz konusu ülke arasında da eşzamanlı olarak yapılması, anlaşmaların eş zamanlı olarak imzalanması ve yürürlüğe girmesi gerekmektedir. 2 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 İkinci olarak diğer bir sorun tarife dışı engel işlevi gören nakliye kotaları meselesidir. AB nakliyenin hizmetlere girdiğini ve gümrük birliği kapsamında olmadığını söylerken, Kıbrıs ile ilişkili olarak Türkiye’nin GKRY’den gelen gemilerin ve uçakların limanlara ve havalimanlarına erişimine izin vermemesini doğrudan gümrük birliği ile ilişkili addetmektedir. Bu durum bir çifte standart yaratmaktadır. Türk kamyonlarına uygulanan kotaların gümrük birliğinin işleyişinde sıkıntı yarattığı ortadadır. Bu da ele alınması gereken bir konudur. Ortaklık Anlaşması’nın 22’nci Maddesi Ortaklık Konseyi’ne karar alma yetkisi tanımıştır. 25’inci madde ise taraflar arasındaki anlaşmazlıkların Ortaklık Konseyi’nin kararı ile çözümlenebileceğini ya da ATAD veya herhangi bir başka yargı merciine götürülmesine karar verilebileceğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla anlaşmazlıkların çözümü ortaklığın kurumsal yapısı içinde mümkündür. 1/95 sayılı gümrük birliği kararı ile de gümrük birliği ile ilgili uyuşmazlıkların çözümünde ATAD kararlarının dikkate alınmasına karar verilmiştir. Uyuşmazlıkların çözümü için gerekli düzenlemeler bulunmaktadır. Ancak bu kurumların uyuşmazlıkların çözümü için kullanılabilmesi başta AB olmak üzere iki tarafın ortak iradesine bağlıdır. Türkiye olarak hedefimiz tam üyelik, hukuki dayanağımız ise Ortaklık Anlaşmamızdır. Gümrük birliği kapsamında mallar serbest dolaşımda iken, bu malları üreten ve satan iş adamları, tüm diğer Türk vatandaşları gibi serbest dolaşımdan faydalanamamaktadır. Vize zorunluluğu sebebiyle, 22 farklı belge, banka hesapları, son altı ayda yapılan banka işlemleri, kredi kartı, tapu belgesi vs gibi özel ve ticari belgeler talep edilmektedir. İş adamları için AB’deki muadilleri olan firmalarla eşit olma durumunu zedeleyecek şekilde karşı taraftan davet mektubu istenmektedir. Satılan bir malın bakımını yapmak üzere gidecek teknisyenler bile vize zorunluluğu sebebiyle geç kalabilmekte, işlerini yapamamaktadır. Vize uygulaması Türkiye AT Ortaklık Anlaşması ve Katma Protokol hükümlerine aykırıdır. Katma Protokol’ün 41’inci maddesi yerleşme ve hizmet sunma serbestisi ile ilgili olarak yeni engellerin koyulmasını yasaklar. “Standstill clause” olarak adlandırılan bu hükme göre var olan önlemleri daha ağırlaştıran yeni önlemler ve uygulamalar yasaklanmıştır. Türkiye AB Ortaklık ilişkisinin son aşaması gümrük birliği olarak öngörülmüştür. Ancak gümrük birliği nihai hedef değildir. Nihai hedef tam üyeliktir. Türkiye gümrük birliğine geçişi onaylarken de bu sürecin makul bir süre içinde tam üyelikle sonuçlanacağı düşünülmüştür. BAŞBAKAN ERDOĞAN, ÇEK CUMHURİYETİ, MACARİSTAN VE SLOVAKYA’YA RESMİ ZİYARETLERDE BULUNDU Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 3-6 Şubat 2013 tarihleri arasında Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya'yı kapsayan resmi ziyaretler gerçekleştirdi. Erdoğan’a resmi temaslarında AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu eşlik etti. 3 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 Çek Cumhuriyeti Ziyaretlerine Çek Cumhuriyeti’nden başlayan Başbakan Erdoğan, başkent Prag'da Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Neças ile görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Başbakan Erdoğan, Türkiye ile Çek Cumhuriyeti arasında yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyi oluşturulması konusunda mutabık olduklarını ifade etti. Türkiye'nin Çek Cumhuriyeti ile ilişkilerine büyük önem verdiklerini belirten ve Çek Cumhuriyeti'ni, sağlam bir dost, Avrupa-Atlantik alanında önemli bir müttefik olarak gördüklerini ifade eden Erdoğan, Neças ile iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel, uluslararası meseleleri ortak bir bakış açısıyla değerlendirme fırsatı bulduklarını kaydetti. İki ülke arasındaki ekonomik rakamların, potansiyeli tam olarak ortaya koyamadığını ifade eden Erdoğan, 2012 yılı sonu itibarıyla ticaret hacminin 2,5 milyar dolar olduğunu ve yeni bir adım atılarak 2015 sonuna kadar bu rakamın asgari 5 milyar dolara tırmandırılması gerektiğini belirtti. AB ile açıklamalarda da bulunan Erdoğan, yakın zamanda Brüksel'e gerçekleştirecekleri ziyaretin hem AB ilişkilerini hem de Belçika’yla olan ilişkileri kapsayacağını ifade etti. Çek Cumhuriyeti'nin AB içerisindeki mazisinin çok eskilere dayanmadığını belirten Erdoğan, Türkiye'nin 1959 yılından bugüne AB kapısında olduğunu ve bu süre içerisinde Türkiye'nin bu kadar oyalanmasının affedilir ve dayanılır bir yönü olmadığını ifade etti. Türkiye'nin ekonomik açıdan ayaklarının üzerinde durduğunu, küresel krize rağmen başarılı bir süreç geçirdiğini vurgulayan Erdoğan, henüz Türkiye’nin AB üyesi olmadığını ancak AB üyesi ülkeler içerisinde 5 milyon Türk’ün yaşadığını, resmen üye olunmamış olsa bile Türkiye’nin zaten AB’ye halkıyla girmiş durumda olduğunu belirtirken, AB’ye “daha fazla oyalanmadan gelin bu işi bitirelim” mesajı verdi. Bunun yanında AB’nin Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Komisyon Üyesi Stefan Füle’den destek isteyen Erdoğan, bu desteği Füle’nin gayretleriyle ortaya koyması gerektiğini ifade etti. Çek Cumhuriyeti'ndeki temasları çerçevesinde Türk-Çek İş Konseyi Toplantısı'na da katılan Erdoğan, küresel finans krizinin Türkiye'yi ve Çek Cumhuriyeti'ni ciddi manada etkilemediğini belirtirken, Çek Cumhuriyeti'nin Avrupa içerisinde sağlam ve kararlı duruşunu takdirle izlediklerini, Çek Cumhuriyeti'nin ekonomi yönetimindeki başarısının etkileyici olduğunu ve bundan büyük 4 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 memnuniyet duyduklarını ifade etti. Erdoğan, 2012 ekonomik verilerine göre, Maastricht Kriterleri'ni Avrupa'da yakalayabilen tek ülkenin Almanya olduğunu ve bu kriterlere en fazla yaklaşabilen ülkenin de Çek Cumhuriyeti olduğunu hatırlatırken, Türkiye’nin AB üyesi olmadığı ve bu kriterleri tutturma zorunluluğu olmadığı halde, bölgede tıpkı Çek Cumhuriyeti gibi kriterlere en fazla yaklaşabilen ülke olduğunu belirtti. 27 AB ülkesinin neredeyse tamamı Maastricht Kriterleri'ni yakalayamazken, Türkiye’nin enflasyon hariç Maastricht Kriterleri'ni karşıladığını vurgulayan Erdoğan, enflasyondaki mücadeleyi sürdürerek bu kriterin de tutturulacağını ifade etti. 2004 yılında müzakerelere başlama kriterlerini karşıladıklarını, 2005 yılında da AB ile tam üyelik için katılım müzakerelerine başlandığını hatırlatan Erdoğan, AB tarafından çıkarılan engeller nedeniyle istenen düzeyde bir ilerleme sağlanamadığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin AB müzakerelerinde karşılaştığı sorunların Türkiye'den değil AB’den kaynaklanan sorunlar olduğunu ve AB’nin Türkiye’yi Avrupa'ya siyasi ve ekonomik olarak güç ve vizyon katacak bir ülke olarak görme konusunda tereddütlü davrandığını vurguladı. Türkiye'nin son 10 yıllık ortalamasına bakıldığında yüzde 5,3 büyüme kaydeden bir ülke olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin imkânlarına, potansiyeline ve bu büyümesine rağmen AB tarafından çıkarılan engellerin Türkiye'ye değil AB’ye zarar vereceğini belirtti. Erdoğan ayrıca, Türkiye’nin önüne konan engellerin ve yeni şartların makul ve mantıklı olmadığını, adaletle ve vicdanla izah edilemeyeceğini ve Türkiye'nin AB’ye değil, AB’nin Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu ifade etti. Avrupa'nın güçlü bir küresel, siyasi ve ekonomik aktör olmak istiyorsa Türkiye'den istifade etmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, yaşanan küresel finans krizinin Avrupa'nın Türkiye'ye olan ihtiyacını çok net şekilde ortaya koyduğunu ve hükümet olarak AB hedefinde bir sapmanın söz konusu olmadığını belirtti. Başbakan Erdoğan, müzakerelerin ilelebet devam edemeyeceğini ve sürüncemede bırakılamayacağını dile getirirken, vize sorununun hala Türk işadamlarının önündeki en önemli sorun olduğunu ve Türk işadamlarının istediği anda yatırım imkânlarını ve ortamını incelemek üzere AB’ye gelemediğini vurgularken, Türkiye'de yatırım yapacak Çek işadamlarına vatandaşlık verileceğini ifade etti. Macaristan Yurt dışı seyahatinin ikinci durağında Macaristan'da temaslarda bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile baş başa ve heyetler arası görüşme gerçekleştirdi. İki lider görüşmelerin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında açıklamalarda bulundu. 5 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 Türkiye ve Macaristan'ın gücünü tarihten alan iki ülke olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, iki ülke arasında siyasi sorunun olmamasının çok farklı bir avantaj olduğuna ve bundan sonraki süreci çok daha farklı şekilde geliştireceğine inandığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, Macaristan ile askeri, siyasi ve ekonomi alanında ortaklığın bulunduğunu belirterek, görüşmelerde iki ülke ilişkilerinin geldiği nokta ve 2015'e kadar gideceği noktanın konuşulduğunu ifade etti. İki ülkenin NATO'da beraber olduğunu, siyasi alanda AB sürecinde Macaristan'ın her an Türkiye’nin yanında bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, ekonomik ve ticari alanda 2012 yılının son anı itibari ile 1,7 milyar dolar düzeyinde bir seviyeye ulaşıldığını ve 2015 için hedeflenen rakamın 5 milyar dolar olduğunu belirtti. 125 iş adamı ile Macaristan’a gelindiğini belirten Erdoğan, Macaristan’ın özellikle vize kolaylığı noktasında olumlu yaklaştığını görmenin memnuniyet verici olduğunu ve bu konuda gerekli talimatların verilerek, işadamı, öğrenci, akademisyen, sanatçı ve sporcuların önündeki engelleri kaldırmak istediklerini ifade etti. Başbakan Erdoğan, önemli konulardan birinin de enerjide dayanışma içinde olunması olduğunu ve bu konuda enerji ortaklığı kararlılığının önemli bir adım olduğunu belirtti. Batı NABUCCO'da ortak olunduğunu ancak NABUCCO’nun beklenen heyecanı yaratamadığını, yönetimin, bu noktayı ele alması gerektiğini vurguladı. Türkiye olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını belirten Erdoğan, Türkiye’nin bu konuda transit ülke olduğunu ve herhangi bir sıkıntılarının olmadığını ancak tedarik konusunda NABUCCO yönetiminin buna çözüm bulması gerektiğinin altını çizdi. Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise konuşmasında İki ülke arasında sürekli işbirliği bağı oluşturan üst düzey ortak bir çalışma konseyi ile ortak enerji çalışma grubunu kurmaya, dış ticaret hacmini de 2 katına çıkarmaya karar verdiklerini dile getirdi. Yapılan bu anlaşmayı herkesle yapmayacaklarını, Türkiye’ye güvendikleri kadar kendilerine de güvendikleri için böyle bir hedef koyduklarını ifade etti. Her türlü ticari engeli ortadan kaldıracaklarını belirten Orban, Macaristan’ın Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini ve Macarların vize uygulanmadan Türkiye'ye girmelerini istediğini belirtti. Orban ayrıca, Macar üniversitelerindeki diplomaların Türkiye'de kabul edilmesini de talep ederken, Türkiye'nin nükleer enerji programında yer almak istediklerini ve Macaristan'daki Osmanlı'dan kalma eserlerin korunması yönünde söz verdiğini ifade etti. Slovakya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Orta Avrupa seyahati kapsamında son olarak Slovakya’ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Burada Slovakya Başbakanı Robert Fico ile bir görüşme gerçekleştiren Erdoğan, görüşme sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında açıklamalarda bulundu. 6 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 Başbakan Erdoğan, Slovakya'nın bağımsızlığının 20’nci yıl dönümünde bulunulduğunu hatırlatırken, Slovakya’nın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olmanın yanında Slovakya'yı Başbakan olarak Türkiye'den ziyaret eden ilk Başbakan olmaktan da duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Başbakan Erdoğan, özellikle Patriot füzelerinin Türkiye’ye yerleştirilme süreci içerisinde Slovakya’nın verdiği desteğe teşekkür ederken, ikili görüşmede ve heyetler arası yapılan görüşmelerde, Türkiye-Slovakya ilişkileri, bölgedeki gelişmeler ve AB konularının ele alındığını ifade etti. Slovakya'nın AB sürecinde Türkiye'ye verdiği destek nedeniyle Slovakya Başbakanı Robert Fico’ya teşekkür eden Başbakan Erdoğan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin de 1,5 milyar doları aştığını vurguladı. Vize konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, biran önce Slovak halkının Türkiye'ye girişini kolaylaştırmak için vize konusunda çalışmalar yapılacağını ve vize muafiyeti sağlama konusunda gerekli adımların atılacağını belirtirken, bu konuda Slovakya'nın da özellikle işadamları, akademisyenler, öğrenciler, sanatçılar, sporculara yönelik vize muafiyeti sağlamasının ilişkileri çok daha iyi bir noktaya taşıyacağını vurguladı. Başbakan Erdoğan daha sonra Slovakya Başbakanı Robert Fico ile Türk-Slovak İş Forumu'nun açılışını yaparken, Slovakya temasları çerçevesinde Slovakya Cumhurbaşkanı İvan Gasparovıc ve Ulusal Meclis Başkanı Pavol Paska ile de ayrı ayrı görüştü. BAŞBAKAN ERDOĞAN, ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ VE AB’YE İLİŞKİN AÇIKLAMALARDA BULUNDU Başbakan Erdoğan 3 Şubat 2013 tarihinde Çek Cumhuriyeti ziyareti öncesinde havaalanında yaptığı basın toplantısında Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üyeliği ve AB sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün 1996 yılında güvenlik amaçlı kurulduğunu, AB’nin ise farklı içeriğe sahip bir kuruluş olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, iki organizasyonun birbirinin alternatifi olup olamayacağı yönündeki değerlendirmeleri doğru bulmadığını ifade etti. Erdoğan, Şanghay Beşlisi olarak bilinen işbirliği örgütünün Avrupa Birliği ile alternatif kuruluşlar olmadığını vurgularken, Şanghay Beşlisi’nin güvenlik niyetiyle kurulmuş olduğunun ve şu anda sınır güvenliği işbirliğinin yanında ekonomik işbirliğini de en geniş anlamda sürdürdüğünün altını çizdi. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün gözlemci üyeleri ve diyalog ortaklıklarının mevcut olduğunu belirtirken, Türkiye’nin de diyalog ortaklığı unvanını almış bir ülke olduğunu ifade etti. 7 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 Türkiye’nin AB üyeliği sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, 50 yılı aşkın süredir Avrupa Birliği kapısında bekletilen bir ülke olarak sonunda bir karar vermek durumunda olduğunu ve AB’nin bu şekilde bir davranışı başka hiç bir ülkeye uygulamadığını belirtti. Başbakan Erdoğan, Türkiye gibi uzun yıllardır bekleyen başka ülke olmadığını ve AB’nin ne yapacağını açıkça söylemesi gerektiğini ifade etti. Yakın zamanda bir Brüksel ziyareti gerçekleştireceğini belirten Erdoğan, bu ziyarette AB ile açıkça konuşulacağını ve olumlu adımlar atılmasını isteyeceğini ya da olumsuz bir düşünce var ise de bunun söylenmesini talep edeceğini vurguladı. Başbakan Erdoğan, eğer Türkiye’nin çekilmesi yönünde bir talep varsa bunu da değerlendireceklerini belirtti. SIRBİSTAN CUMHURBAŞKANI TOMİSLAV NİKOLİÇ TÜRKİYE’YE RESMİ BİR ZİYARET GERÇEKLEŞTİRDİ Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikoliç 4 Şubat 2012 tarihinde Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyarette Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştü. Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, iki ülke arasındaki işbirliği alanlarına ve ekonomik dinamizme vurgu yapıldı. Toplantıda Cumhurbaşkanı Gül, Sırbistan’ın, ortak sınır olmasa da Balkanlarda komşu bildiğimiz bir ülke olduğuna işaret ederken, baş başa ve heyetler arasında gerçekleşen görüşmelerde, ikili ilişkilerle Balkanlar ve bölge ile ilgili konuların gözden geçirildiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, iki ülke ilişkilerini her alanda geliştirmeye kararlı olduklarını vurgulayarak, bu anlamda iki ülke arasında birçok anlaşmanın imzalandığını ifade etti. İki ülke ilişkilerinin itici gücünün ekonomik ilişkiler olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, Sırbistan ile serbest ticaret anlaşmasının bulunduğunu, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 500 milyon doları geçtiğini, ancak kısa dönemde bunun 1 milyar doların üstüne taşınacağını belirtti. Türk iş adamlarının Sırbistan’a daha çok yatırım yapmaları, özellikle Sırbistan’da yapılacak büyük altyapı inşaatlarında sorumluluk almalarını istediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, kısa dönemde çok büyük ekonomik işbirliğinin gerçekleşeceğini ümit ettiklerini ifade etti. AB ile ilgili açıklamalarda da bulunan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin AB ile tam üyelik müzakerelerini sürdürdüğünü kaydederek, bazı üye ülkelerin ön yargılı davranışlarından dolayı müzakere sürecinin arzu edilen şekilde işlemediğini belirtti. Türkiye’nin bu müzakere sürecini başarıyla bitirmek istediğini ve müzakere sürecini bitirdikten sonra isteyen AB üyesi ülkenin referanduma gidebileceğini ifade etti. Türkiye’nin şu anda kendi evinin içini düzene koyduğunu ve AB kriterlerini daha çok uygulamak için uğraşan bir ülke olduğunu belirten Gül, bazı noksanların olduğunu, bunları tamamlamak için yeni yasalar, yeni düzenlemeler yapıldığını vurguladı. 8 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 Sırbistan Cumhurbaşkanı Nikoliç ise yaptığı açıklamada kısa bir süre içinde ikinci kez Türkiye’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederken, AB üyeliğinin Türkiye ve Sırbistan için ortak bir arzu olduğunu, ancak iki ülkenin bu süreçte ortak zorluklarla da karşılaştığını belirtti. Nikoliç, iki ülkenin enerjilerinin son damlasına kadar işbirliğine, çalışmaya, diyaloğa ve dostluğa vermesi gerektiğini ve Sırbistan'da yaşayan Müslüman topluluğun ve Sırbistan'dan göç edip Türkiye'de yaşayan insanların ortak payda olduğunu ifade etti. Türkiye’nin AB üyeliği için gerekli her şeyi olduğunu belirten Nikoliç, iki ülkenin de AB üyeliği sürecinde çalışmalarını devam ettirmesi gerektiğinin altını çizdi. Nikoliç, Sırbistan’ın AB üyesi olmak için gerekli şartları yerine getirmeye çalışacağını ifade ederken, Türkiye, Bosna Hersek ve Sırbistan arasındaki üçlü görüşmeleri desteklediklerini ve Cumhurbaşkanı Gül'ün üçlü görüşmelerin Mayıs ayında Türkiye'nin ev sahipliğinde Ankara'da yapılması önerisini memnuniyetle kabul ettiğini belirtti. BAĞIŞ’IN “VİZESİZ BİR AVRUPA İÇİN” BAŞLIKLI MAKALESİ NEW EUROPE GAZETESİ’NDE YAYINLANDI AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın kaleme aldığı “Vizesiz bir Avrupa İçin” (For a Visa-Free Europe) makalesi Brüksel merkezli New Europe gazetesinde yayınlandı. Bağış makalesinde, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde sorun teşkil eden ve çözülmesi esas olarak belirlenen vize sorunu farklı noktalardan tanımlıyor. Yerel ve Avrupa basınında yer alan makalenin tamamı aşağıda sunulmaktadır: “Vizesiz bir Avrupa İçin 9 Ocak 2013 itibarıyla, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakerecilik görevimde dördüncü yılı tamamladım. Hükümetimizin kararlılığı sayesinde, Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne yaklaştırmaya yönelik birçok adım attık. Ancak, halen çözülmeyi bekleyen bir ana gündem maddemiz var: Türk vatandaşlarının serbestçe seyahat edebilmelerinin önündeki Schengen vizesi engeli. Günümüz gerçekleri ve rakamlar, Türk vatandaşlarına uygulanan vizenin hukuki, adil ve rasyonel olmadığını göstermektedir. Bir kere vize uygulaması hukuki değildir. Çünkü Türkiye’nin 1963 tarihli Ankara Anlaşması’ndan kaynaklanan haklarına aykırıdır. En basit anlatımla, Katma Protokol’de yer alan “yeni kısıtlama getirme yasağı”, AB üyesi bazı ülkelerin Türk vatandaşlarına vize uygulamasına engel teşkil etmektedir. Katma Protokol’ün yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk vatandaşlarından vize talep etmeyen AB üyesi 11 ülkenin, bugün de böyle bir talepte bulunmaması gerekir. 9 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın yanı sıra Almanya ve Hollanda gibi bazı üye devletlerin ulusal mahkemeleri, Türk vatandaşlarının hukuken vizesiz seyahat hakkına sahip olduklarını kabul etmiştir. Ancak, bu yöndeki kararlar uygulamaya geçirilmemekte, bu da “hukukun üstünlüğü” ilkesinin açık bir ihlalini teşkil etmektedir. Vize uygulaması adil de değildir. Türkiye, vatandaşlarına hâlâ vize uygulanan tek aday ülkedir. Batı Balkan ülkelerinin vatandaşlarını bir tarafa bırakın, yaklaşık 200 milyon Brezilyalı ve 120 milyon Meksikalı vizeden muaf tutulmaktadır. Türkiye, üye olmadan AB ile gümrük birliği gerçekleştiren tek ülkedir. Türk iş adamlarının ürettiği mallar AB’de serbestçe dolaşabilirken, bu malları üretenler serbestçe seyahat edememektedir. Son olarak, vize uygulaması rasyonel değildir. Akademik çalışmalar, vize muafiyeti sağlandığı takdirde Türk vatandaşlarının AB ülkelerine akın edecekleri yönündeki argümanın geçersiz olduğunu göstermektedir. Son on yılda, Türkiye dikkate değer bir ekonomik büyüme göstermiştir. Türkiye’ye dönmek için Avrupa’dan ayrılan Türk vatandaşlarının sayısı, AB’ye giden Türk vatandaşlarının sayısından daha fazladır. Şimdiden tersine göç yaşanmaktadır. Türkiye'nin orta sınıfı giderek büyümektedir. Türkler, sadece Avrupa ülkelerine seyahat etmeyi, bu ülkelerde para harcamayı, yatırım ve iş yapmayı istemektedirler. Esasen, şu anda ekonomik kriz yaşayan AB ülkeleri, Türk vatandaşlarının gittikçe artan ticari, kültürel, eğitim ve turistik amaçlı ziyaretlerinden faydalanacaklardır. Nitekim geçtiğimiz yaz, Yunan adalarındaki esnaf, Yunanistan Hükümeti'nden ekonomik krizin ortasında bir gelir kaynağı olan Türk turistlere yönelik vize uygulamasının kaldırılmasını talep etmişlerdi. Belki de tüm argümanlardan daha etkili olacak bir anekdot aktarmak istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Avrupa başkentlerine gerçekleştirdiğimiz resmi ziyaretlerimizden birinden Türk Hava Yolları ile dönerken yolcuların uçağa binişlerinin tamamlanmasına yakın, biniş kapısındaki mağaza ve kafeterya personeli iş yerlerini kapatmaya başladı. Saatin henüz 19 olduğunu, başka uçuşların da olduğunu söyleyip neden iş yerlerini kapattıklarını sorduğumuzda, satıcılardan biri, "Türk yolcular gitti, Avrupa'ya gidecek diğer uçakların yolcularını beklemeye gerek yok. İnsanlar eskiden olduğu gibi para harcamıyorlar artık" dedi. Geçen yıl, AB Konseyi, Avrupa Komisyonu’na Türk vatandaşları için vize muafiyetine yönelik adımlar atma konusunda yetki verdi. AB, Türkiye için Vize Muafiyeti Yol Haritası hazırlamaktadır. Bu Yol Haritasının, Türk vatandaşlarının vizesiz seyahat etmeleri için gerekli koşulları oluşturmayı amaçlayan objektif, adil ve iyi tanımlanmış teknik bir belge olmasını bekliyoruz. Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkı tanınmasının kısa vadede olmasını umuyoruz. Avrupalı birçok politikacı ve devlet adamı, Türk vatandaşlarının vizesiz seyahat etmelerinin AB ülkeleri için olumsuz sosyo-ekonomik sonuçlara neden olmayacağının, aksine birçok bakımdan katkı sağlayacağının farkındalar. Ancak, Türkiye ile ilgili herhangi 10 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 bir konu, bazı üye devletler tarafından iç politikada kullanılan ve istismar edilen siyasi bir konuya dönüşmektedir. Sağduyunun galip geleceğini ve bu çağdışı ve sorunlu vize konusunun yakın gelecekte çözüleceğini umuyorum. Vizesiz seyahat ancak, daha müreffeh, daha dinamik ve daha zengin bir Avrupa’ya katkıda bulunacaktır.” Makalenin İngilizce orijinal metnine europeinternet adresinden ulaşılabilir. http://www.neurope.eu/blog/visa-free- DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU, FRANSA DIŞİŞLERİ BAKANI LAURENT FABIUS İLE GÖRÜŞTÜ 49’ncu Uluslararası Münih Güvenlik Konferansı’na katılmak için Almanya’da bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius ile bir araya geldi. Fransa Dışişleri Bakanlığı'ndan buluşmayla ilgili yapılan açıklamada Türkiye ve Fransa'nın iki dost ülke olduğu belirtilirken, son yıllarda yanlış anlaşılmalar sebebiyle yaşanan aksaklıkların aksine Fransa'nın, AB ile Türkiye arasındaki bağların güçlendirilmesine yardımcı olacağı ifade edildi. Fransa’nın da Türkiye gibi ilişkilerin sağlam bir temel üzerinde gelişmesini istediği vurgulanan açıklamada, AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin şu anda hak edilen düzeyde olmadığı belirtildi. AB DIŞİŞLERİ KONSEYİ MALİ, SOMALİ VE LİBYA GÜNDEMİYLE TOPLANDI 31 Ocak 2013 tarihinde, AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton’ın başkanlığında toplanan AB Dışişleri Konseyi’nde Mali’de Fransa’nın destek verdiği operasyon, Somali’deki geçiş sürecinin tamamlanması ve Suriye’deki durum ele alındı. Mali AB dışişleri bakanları, Mali’nin siyasi bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne bağlılıklarını bir kez daha teyit ederken, Fransa ve bölge ülkeleri tarafından desteklenen Mali Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Mali’de terörist gruplara karşı gösterdiği başarıdan duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Mali’ye uluslararası desteğin sürmesi gerektiğini belirten AB dışişleri bakanları, ülkede anayasal düzenin yeniden kurulması için hayati önem taşıyan yol haritasının kabul edilmesini memnuniyetle karşıladılar. Yüksek Temsilci Ashton, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, 5 Şubat’ta Brüksel’de Birleşmiş Milletler 11 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 (BM), Afrika Birliği (AU), Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’nun (ECOWAS) eşbaşkanlığında Bakanlar düzeyinde Mali’ye ilişkin bir toplantının gerçekleşeceğini açıkladı ve bu toplantıda, uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesini ve yol haritasının uygulanmasının somut adımlarla desteklenmesini beklediklerini açıkladı. Ashton, ayrıca Mali Silahlı Kuvvetlerine askeri eğitim ve danışmanlık hizmeti vermek üzere AB Mali Eğitim Misyonu EUTM Mali’nin resmen faaliyete geçeceğini de kaydetti. Somali Somali’deki geçiş sürecinin tamamlanmasından memnuniyet duyduklarını ifade eden AB dışişleri bakanları, bunun, çatışmalarla dolu 20 yılı geride bırakmak için tarihi bir fırsat olduğuna dikkat çektiler. AB dışişleri bakanları, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile görüş alışverişinde bulundular. Ashton, sonbaharda Somali ile uluslararası camia arasında yeni bir anlaşma imzalamak üzere uluslararası bir konferans toplayacaklarını belirtti. Konferansta, Somali’deki siyasi kurumların yeniden imarı, sosyo-ekonomik kalkınmanın teşvik edilmesi, güvenlik ve hukukun üstünlüğünün tesisi gibi konulara odaklanacaklarını kaydeden Ashton, AB olarak, Somali için geliştirdikleri “kapsamlı bir yaklaşım” çerçevesinde ülkeye destek vermeye devam edeceklerini belirtti. Suriye Dışişleri Konseyi toplantısında, Fransa ve İngiltere’nin Suriye’ye uygulanan silah ambargosunun kaldırılması yönündeki talebi bazı Üye Devletler tarafından olumlu karşılanmadı. Hollanda Dışişleri Bakanı Frans Timmermans, bunun akıllıca bir adım olduğuna ikna olmadığını belirtirken, bunun bölgede aşırı silahlanmaya yol açabileceğini ve durumu tırmandırabileceğini belirtti. Libya AB Dışişleri Konseyi’nde ayrıca, Libya’da sınır güvenliğinin sağlanması için Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (CSDP) kapsamında oluşturulması öngörülen bir kriz müdahale konsepti kabul edildi. LETONYA 1 OCAK 2014 İTİBARİYLE AVRO ALANI’NA DÂHİL OLMAYI PLANLIYOR Letonya Parlamentosu’nun 31 Ocak 2012 tarihinde Avro tek para birimine geçilmesine yönelik temel kanunları kabul etmesiyle birlikte ülkenin 1 Ocak 2014 itibariyle Avro Alanı’nın 18’inci üyesi olmasının önü açıldı. Letonya Başbakanı Vladis Dombrovskis, Mart ayının ilk yarısında Avrupa Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası'ndan, Avro'ya hazırlık için durum değerlendirme raporları 12 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 isteyeceklerini belirtti. İki kurumun kararlarını yıl ortasında yayınlamaları bekleniyor. Başbakan Dombrovskis, ülkesinin rezervlerinin Maastricht kriterlerini karşıladığını, bu sebeple raporların olumsuz olması için bir sebep görmediklerini belirtti. Yeni kabul edilen mevzuat paketi, başta, fiyatların ulusal para birimi Lat ve Avro cinsinden yayınlanacağı Avro’ya geçiş dönemindeki özel önlemler olmak üzere çeşitli mevzuat düzenlemelerini içeriyor. Letonya Başbakanı Valdis Dombrovskis yaptığı açıklamada Avro Alanı üyeliğinin mali istikrar getireceğini, yatırımları artıracağını ve ulusal para biriminde olası spekülasyonları ortadan kaldıracağını belirtti. Bununla birlikte, son kamuoyu yoklamaları Letonyalıların Avro Alanı’na girme konusunda istekli olmadıklarını gösteriyor. Avro’ya geçişin ve 2008-2009 yıllarında girdiği derin resesyonundan çıkmaya çalışan ülkenin problemlerini artıracağından endişe ediliyor. 2008-2009 yıllarında yaşanan küresel kriz sırasında Letonya ekonomisi beşte bir oranında küçüldü. Para birimini devalüe etme baskılarına direnen Letonya, bunun yerine vergi artışları ve harcama kesintilerine gitti. Ülke o zamandan bu yana en hızlı büyüyen AB ekonomisi haline geldi. Ocak 2011’de Avro Alanı’na üye olan Estonya’dan sonra Letonya, tek para birimine girecek ikinci eski Sovyet ülkesi olacak. BOSNA HERSEK VE SIRBİSTAN, SAVAŞ SUÇLULARININ SORUŞTURULMASINA İLİŞKİN İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜ İMZALADI Bosna-Hersek Başsavcı Yardımcısı Jadranka Lokmić-Misirača ve Sırbistan Savaş Suçları Savcısı Vladimir Vukčević, Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürü Stefano Sannino’nun ev sahipliğinde, 31 Ocak 2013 tarihinde, savaş suçu davalarında bilgi ve kanıt alışverişini öngören protokolü imzaladı. Protokolle, mevcut yasal yolları kullanarak adaletten kaçan savaş suçu sanıklarının adalete teslim edilmesi ve suçlu bulundukları takdirde cezalandırılmasının sağlanması amaçlanıyor. Protokol, BosnaHersek ve Sırbistan’da süren paralel soruşturmalara ilişkin sorunların giderilmesini ve karşılıklı kanıt değişimini öngörüyor. Protokol ayrıca, savaş suçu sanıklarının kendi ülkelerinde, diğer ülkede işledikleri iddia edilen suçlarla ilgili süren davalarını da düzenleyecek. Bosna-Hersek, protokolün imzalanmasıyla, AB ile Haziran 2011’de faaliyete geçirilen adalet alanında yapısal diyaloğun tavsiyelerinden birini de yerine getirmiş oldu. Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Üyesi Štefan Füle, yaptığı açıklamada, Sırbistan ve Bosna-Hersek arasında savaş suçlarına ilişkin bilgi ve kanıt alışverişini öngören protokolün imzalanmasının bölgesel işbirliğini güçlendirmede büyük bir adım olduğunu vurguladı. Lahey’deki Eski Yugoslavya 13 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Serge Brammertz de protokolün imzalanmasından duyduğu memnuniyeti ifade ederken, Lahey’deki mahkeme görev süresinin sonuna gelirken yerel savcılıkların güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. AVRUPA DIŞ POLİTİKA KARNESİ AÇIKLANDI Avrupa Dış İlişkiler Konseyi tarafından açıklanan 2012 Yılı Dış Politika Karnesi Avrupa’nın dünyanın geri kalanının sorunlarına çözüm olmaktan ziyade genel refah açısından bir sorun teşkil ettiğini ortaya koydu. Belgeye göre Avro krizi AB’nin yumuşak güç olma özelliğine önemli ölçüde zarar verdi, Arap Baharı’nda hareket gücünü kısıtladı ve Almanya’yı Birlik içerisinde lider konumuna getirdi, bununla birlikte dış politika alanında İsveç, Polonya gibi yeni liderler ortaya çıktı. Belgede yer verilen 6 bölgeyle ilgili öne çıkan değerlendirmeler ise şu şekilde: Çin (genel notu C): Avrupa 2011 yılında Çin’e yaklaşımını güçlendirmek istedi ancak 2011 krizi neticesinde Avrupa ülkelerinin Çin pazarı, yatırımları ve nakit akışı için birbirleriyle yarışması krizi Çin için bir fırsata dönüştürdü. Orta Doğu ve Kuzey Afrika (C+): Arap Baharı herkes için bir sürprizdi ancak AB Üye Devletleri para, pazar ve hareketlilik konularında verdikleri sözleri yerine getirmekte bugüne kadar başarısız oldu. Libya AB içerisindeki bölünmüşlüğü gösterdi ve AB liderleri halen bölgeye yönelik uzun vadeli bir yaklaşım geliştiremediler. Rusya (C+): AB Rusya ile temaslarında dikkat çekici ölçüde birlikte hareket etti ve ticaret gibi alanlarda somut sonuçlar elde edildi. ABD (B-): Libya’da ABD’nin arkadan verdiği destek bazı Üye Devletlerin dinamik bir uluslararası rol oynayabildiğini ve ABD ile işbirliği yapabildiğini gösterdi. Ancak ABD, Asya stratejisini uygulamaya başladıktan sonra AB’nin yetkinliklerindeki eksikler ortaya çıktı. Geniş Avrupa (C+): AB Batı Balkanlara genişleme konusunda ilerleme kaydederken anahtar bölgesel aktörlerden Türkiye ile ilişkileri yine oldukça sorunluydu. Doğu Ortaklığı ülkeleriyle ilişkilerde ise sınırlı sonuçlar alındı. Çoktaraflı sorunlar ve kriz yönetimi (B): Durban’da karbon salınımları konusunda yasal olarak bağlayıcı bir uzlaşıya varılması AB’nin önemli başarılarındandır. Ancak Avro krizi bu tür başarıların gölgede kalmasına sebep oldu. Avrupa 2012 Yılı Dış Politika Karnesi’nin tamamına http://www.ecfr.eu/scorecard/2012/extras/pdf/ internet sayfasından ulaşılabilir. 14 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 RASMUSSEN NATO’NUN 2012 FAALİYETLERİNİ AÇIKLADI NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, 31 Ocak 2013 tarihinde NATO karargâhında düzenlenen basın toplantısında NATO’nun 2012 Faaliyet Raporu’nu açıkladı. Raporun Türkiye’yi yakından ilgilendiren bölümünde, Türkiye sınırına yerleştirilen patriot bataryalarının İttifak güvenliği için verilen kararın ürünü olduğu vurgulanıyor. Raporda, NATO’nun küresel krize ve günün koşullarına göre hareket ettiğinin altı çiziliyor. Rasmussen; Türkiye ile güçlü ilişkiler kurulduğunu hatırlatarak, NATO’nun dayanışma için Aralık ayı tarihinde Türkiye’nin talebini değerlendirdiğini belirtirken, sınıra yerleştirilen patriot bataryalarının, bölge insanının güvenliği için olduğu kadar “savunma amaçlı” olduğunu kaydetti. Konuşmasında Rasmussen, bunun, NATO’nun güçlü bir ittifak olarak güvenliğe sarsılmaz bağlılığını gösterdiğini sözlerine ekledi. Diğer taraftan Suriye konusunda Türkiye’nin hava savunmasını güçlendirecek patriot füzesi talebine olumlu cevap verildiğini de bildirdi. Krizle Gelen Tehdit Gelişen ülkelerin savunma harcamalarındaki kesintiyi ekonomik krize bağlayan Genel Sekreter, bu durumun NATO’nun geleceği için ciddi risk barındırdığını hatırlattı. Bu nedenle, NATO’nun kapasitesinin ve esnekliğinin hiç olmadığı kadar üst düzeyde olduğunu ve öngörülmeyen tehditlere karşı daha hazır olduğunu vurgulayan Rasmussen, savunma harcamalarındaki dengesizliğin ise sadece İttifak’ın Amerika kanadıyla Avrupa kanadı arasında değil, Avrupa kanadındaki müttefikler arasında da giderek arttığına dikkat çekti. “Güvenliğimiz refahımıza bağlı” Hem Türkiye ilişkilerinde yaşanan gelişmeler hem de bölge güvenliği konusunda atılan adımların, ülkelerin ikili ilişkilerine olduğu kadar bölge refahına da yansıyacağını ifade eden Rasmussen, diğer taraftan NATO üyeleri arasındaki uçurumun ortadan kalkmasına yönelik çalışmaların devam edeceğini hatırlattı. Böylelikle toplumlara yönelik güvenlik tehditlerinin ortadan kaldırılmasını sağlama amacı içinde olduklarını yineledi. 15 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 AB’DE DEMİRYOLU TAŞIMACILIĞININ 2019’DA TAM REKABETE AÇILMASI PLANLANIYOR Avrupa Komisyonu 30 Ocak tarihinde yayınladığı dördüncü demiryolları paketinde iç (domestic) yolcu taşımacılığı da dahil olmak üzere AB’de demiryolu taşımacılığında Aralık 2019 itibariyle tam liberalizasyona geçilmesini öneriyor. Söz konusu Paket, 2003 yılında uluslar arası yük taşımacılığı, 2007 yılında iç yük taşımacılığı ve 2010 yılında uluslar arası yolcu taşımacılığının ardından demiryollarının rekabete açılmasının son halkasını oluşturuyor. Halen sadece İngiltere ve İsveç ulusal demiryolu taşımacılığı pazarlarını tam rekabete açmış, Almanya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, İtalya ve Hollanda ise sınırlı olarak serbestleştirmiş durumdalar. Komisyon’dan yapılan açıklamada, halen kamu ihale sözleşmelerinin iç yolcu taşımacılığının yüzde 90’ından fazlasını kapsadığı, demiryolu taşımacılığının liberalizasyonunun, beraberinde bu alandaki kamu ihalelerinin de serbestleştirilmesini getireceği belirtiliyor. AB’deki mevcut düzenlemeye göre (Regulation 1370/2007) kamu otoriteleri bu alanda ihaleye çıkmadan doğrudan sözleşme yapabilmekteler. Demiryolu iç yolcu taşımacılığı insanların gündelik yaşantısını yakından ilgilendirdiği için siyasi ve sosyal açıdan hassas bir konu olması nedeniyle, Komisyon dördüncü Pakette geçiş dönemleri de öngörüyor. Ayrıca Komisyon, işçi sendikalarının tepkilerini yumuşatabilmek amacıyla, üye ülkelere, yeni düzenlemeyle verilecek kamu hizmeti imtiyazları sahiplerinin, mevcut çalışanların işlerine son vermelerini engellemek ve mevcut çalışma şartlarını değiştirmemek gibi işçi haklarını koruyucu önlemler alabilmelerine imkân sağlayacak önlemlere de Paket’te yer veriyor. GÜNDEMDEN KISA KISA… AB’den Suriye’ye 100 milyon avro destek Avrupa Komisyonu 30 Ocak 2013 tarihinde, Kuveyt’in ev sahipliğinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon tarafından düzenlenen “Suriye için Uluslararası Yardım Konferansı”nda, Suriye’ye 100 milyon avro tutarında insani yardım vereceğini açıkladı. 2013 yılında dağıtılacak olan bu miktar 2011/2012 yılları için verilen 100 milyon avroya ilave olacak ve böylece Komisyon’un kriz için sağladığı insani yardım tutarı 200 milyon avroya ulaşacak. AB’nin Uluslararası İşbirliği, İnsani Yardım ve Krize Müdahale konularından Sorumlu Komisyon Üyesi Kristalina Georgieva, Suriye ve komşu ülkelerdeki vahim insani durum ve artmakta olan ihtiyaçlar dikkate alındığında hayati öneme sahip bu fonların yerlerinden edilen iki milyon kişi de dahil olmak üzere Suriye’de yardıma muhtaç 4 milyon kişinin bir kısmına ve 700.000 mülteciye destek sağlayacağını söyledi. 16 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 Söz konusu ilave fon ile Suriye’de ve komşu ülkelerdeki en öncelikli ihtiyaçların (yaralı ve travmalılar -özellikle çocuklar- için tıbbı ve psiko-sosyal yardımı kapsayan acil tıbbi müdahale; gıda ve güvenli su temini; mülteciler için barınma, kayıt altına alınma ve dolayısıyla korunma imkânı sağlanması) karşılanması hedefleniyor. Bölgede ilaç sıkıntısının azaltılması için ilaç temin edilmesi ve su kaynaklı hastalıkların önlenmesi amacıyla kanalizasyon sistemleri kurulması ve onarılması öngörülüyor. Avro Alanı’nda ocak ayında yıllık enflasyon yüzde 2’ye düştü AB istatistik kurumu Eurostat’ın 1 Şubat 2013’te açıkladığı verilere göre Avro Alanı’nda yıllık enflasyon Aralık 2012’de yüzde 2,2’den Ocak 2013’te yüzde 2’ye indi. Söz konusu oran Avrupa Merkez Bankası’nın tavsiye ettiği ve Kasım 2010’dan bu yana kaydedilen en düşük oran niteliğini taşıyor. Avro Alanı enflasyonunda en büyük paya sahip olan enerjinin enflasyon oranı ise Aralık 2012’de yüzde 5,2 seviyesinden Ocak 2013’te yüzde 3,9’a düştü. Enerjiyi, geçtiğimiz Aralık ayına göre yüzde 3,2 ile sabit kalan gıda, alkol ve tütün takip ederken bunu, hizmetler (Aralık ayında yüzde 1,8’den Ocak 2013’te yüzde 1,7’ye), enerji dışı sanayi ürünleri (Aralık’ta yüzde 1’den Ocak 2013’te yüzde 0,8’e) izledi. AB Aralık 2012 dönemine ilişkin işsizlik verileri açıklandı AB’nin resmi istatistik kurumu olan Eurostat’ın açıkladığı verilere göre Aralık 2012 döneminde Avro Alanı’ndaki işsizlik oranı yüzde 11,7 (18.7 milyon kişi) olurken, AB-27 işsizlik oranı yüzde 10,7 (25.9 milyon kişi) olarak belirtildi. İşsizlik oranlarında geçen bir önceki aya göre değişiklik gözlenmedi. Üye devletler içerisinde en düşük işsizlik oranına sahip ülke yüzde 4,3 ile Avusturya olurken, bu ülkeyi yüzde 5,3 işsizlik oranı ile Almanya ve Lüksemburg, yüzde 5,8 ile Hollanda takip etti. İşsizlik oranları ile ilgili yapılan bir araştırmada işsizlik rakamların AB’de sosyal krize neden olabileceği ve üye devletlere ağır finansal yükler getirdiği ifade edildi. Her bir işsizin maliyetinin yıllık olarak İspanya’da 19.991 avro ve Belçika’da. 33.000 avro olduğu belirtildi. En yüksek işsizlik oranı yüzde 26,8 ile Yunanistan’ın olurken, bu ülkeyi yüzde 26,1 ile çalışan nüfusunun dörtte birinden daha fazlasının işsiz olduğu İspanya takip etti. Human Rights Watch, İnsan Hakları Raporunu yayımladı Dünyanın önde gelen insan hakları örgütlerinden Human Rights Watch, 2012 yılı raporunu yayımladı. Raporun Türkiye'ye ilişkin bölümünde, başta ifade özgürlüğü ihlalleri, cezasızlık, polis şiddeti ve kadına yönelik şiddet olmak üzere, 2012 yılında insan hakları alanlarında yaşanan gelişmeler ele alınıyor. Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde şu ifadeye yer veriliyor: "2012'de, bölgesel liderlik ve ekonomide güçlenen AKP hükümetindeki Türkiye, ülkede gittikçe daha da kötüleşen demokratik haklar ve insan hakları ihlallerine yönelik geliştirici adım atmada sınıfta kaldı”. Raporda, Türk Hükümetin’in muhalif seslere karşı tahammülünün olmadığı belirtilirken, bu tahammülsüzlüğün televizyon dizilerine kadar uzandığı ifade ediliyor. Raporda, yayıncı Ragıp Zarakolu, Prof. Dr. Büşra Ersanlı, gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın 17 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 serbest bırakıldığı, 3’üncü Yargı Paketiyle kısa süreli yayın yasaklamaların azaldığı ve cezaevinde tutuklu bulunan gazetecilerden bir kısmının serbest kaldığı ancak birçok gazetecinin halen tutuklu bulunduğuna dikkat çekiliyor. Kadına yönelik şiddet kapsamında ise raporda, ev içi şiddetin yaygın olduğu, yasaların ve polisin ise güvenlik talep eden kadınları koruyamadığı belirtiliyor. Raporun cezasızlıkla mücadele başlığı altında ise, polis, asker ve devlet yetkilileri tarafından mağdur olanlar için adaletin etkin olarak işlemediğinin altı çiziliyor. 2012 yılında karara bağlanan Hrant Dink davasında, sorumlu devlet yetkililerinin de ceza almadığına dikkat çekilirken, Ergenekon Davası'na ilişkin olarak, uzun tutukluluk sürelerinin, adli yargılamaya ve asıl faillerin cezalandırılmasına gölge düşürdüğü belirtiliyor. Human Rights Watch tarafından yayımlanan 2013 yılı raporunun Türkiye bölümüne http://www.hrw.org/world-report-2013/world-report-2013-turkey ulaşılabilir. AB İç Pazar ve Hizmetler Komisyonu, Avrupa Perakende Eylem Planı ve haksız ticaret uygulamaları ile ilgili Yeşil Kitap yayımladı AB İç Pazar ve Hizmetler Komisyonu, işletmeler arası gıda ve gıda dışı tedarik zinciri ve haksız ticaret uygulamaları ile ilgili Yeşil Kitap ve Avrupa Perakende Eylem Planı yayımladı. Komisyon, AB 2020 Stratejisi kapsamında toptan ve perakende hizmet sektörünün AB ekonomisine katkısının önemini vurgularken, sektörün AB Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın (GSYH) yüzde 11’ini oluşturduğunu ve Birlik içindeki Küçük ve Orta Büyüklükte İşletmelerin yüzde 29’unun bu sektörlerde faaliyet gösterdiğini belirtti. Özellikle genç nüfusa ve kadınlara iş olanakları sunan sektörde yaklaşık 33 milyon kişi istihdam edilmektedir. Komisyon, sınır ötesi işbirliklerinde, tüketicinin bu hizmetlere erişiminde ve perakendecilerin AB içinde diğer pazarlara girişlerinde yaşadığı sıkıntıları dikkate alarak, hazırladığı eylem planı ile perakende sektörünün rekabetçiliğinin güçlendirilmesini hedefliyor. Avrupa Perakende Eylem Planı’nda, tüketicilerin daha iyi ve daha doğru bilgilendirilmesi, üye ülkeler arasındaki iş birliği ve haberleşmenin güçlendirilmesi, gıda ve gıda dışı tedarik zincirinde daha adil ve sürdürülebilir ticari ilişkilerin kurulması, perakende ve yenilikçilik arasındaki bağın güçlendirilmesi ve sektörde daha iyi bir çalışma ortamının tesis edilmesi öne çıkmakta. Komisyon ayrıca sürekli görev yapacak bir “Perakende Sektörünün Rekabetçiliği” oluşumu ile bu alanda yapılması gereken çalışmaları sürekli olarak izlemeyi hedefliyor. Avrupa Ağ ve Bilgi Güvenliği Kurumu’nun yetkisinin uzatılması ve sorumluk alanının genişletilmesi öngörülüyor Avrupa Ağ ve Bilgi Güvenliği Kurumu (European Network and Information Security Agency – ENISA), 2004 yılında, Avrupa Birliği’ne siber güvenlik sorunlarına etkin çözümler getirmek için kuruldu. Söz konusu kurumun yetki ve sorumluk süresinin 13 Eylül 2013 tarihinde bitmesi nedeniyle, Avrupa Birliği’nin karar alma kurumları, ENISA’ya ilişkin yeni bir yasal düzenleme getirmek üzere görüşmeler yürütüyorlar. Bu kapsamda, kurumun yetki süresinin yedi yıl daha uzatılması öngörülüyor. Kurumun 18 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 ayrıca yetki alanını da genişleterek, özellikle ENISA’nın Avrupa Birliği düzeyinde bir Bilgisayar Olayları Müdahale Ekibi’nin (Computer Emergency Response Team- CERT) kurulması ve yürütülmesinde önemli bir rol oynaması öngörülüyor. Ancak tüm bu kararların yürürlüğe girmesi için, Avrupa Parlamentosu’nun ve AB Konseyi’nin son onayı bekleniyor. Yeni araştırma ve yenilikçilik programı “Horizon 2020” için Danışma Grubu Çağrısı açıldı 2014 ve 2020 yılları arasında yürütülecek yeni araştırma ve yenilikçilik programı Horizon 2020’nin hazırlık çalışmaları kapsamında, Avrupa Komisyonu tarafından Danışma Grupları oluşturulması öngörülüyor. Söz konusu Danışma Grupları’nın program kapsamında açılacak çağrıların hazırlanması aşamasında tavsiyelerde bulunması isteniyor. Bu doğrultuda, Avrupa Komisyonu Horizon 2020 Programı’na Danışma Grupları temsilci seçimi için 6 Mart 2013 tarihine kadar başvurulabileceği belirtiliyor. Başvuru süreci hakkında daha detaylı bilgilere, Avrupa Komisyonu’nun http://ec.europa.eu/research/horizon2020/index_en.cfm?pg=h2020-experts internet adresinden ulaşılabilir. Japonya, AB’den et ve et ürünleri ithalatına yeniden başladı AB’den et ve et ürünleri ithalatını deli dana hastalığı riski nedeniyle ileri 2001 yılında yasaklayan Japonya, uyguladığı yasağı 1 Şubat 2013 tarihinden kaldırdı. Şu anda sadece Fransa ve Hollanda’dan ithal edilen ürünlerle başlanan ithalatın, Japonya’nın AB kaynaklı et ve et ürünlerinin güvenli olduğuna dair diğer Asya ve Uzak doğu ülkelerine de olumlu yansımasının beklendiği ifade edildi. Japonya’da halkın et tüketiminin yarısının ithalat yoluyla karşılanıyor olması nedeniyle Japonya AB açısından önemli bir pazar niteliği taşıyor. WHO, hava kirliliği ve insan sağlığı üzerinde hazırladığı yeni çalışmayı açıkladı Hava kirliliği dünya genelinde oldukça sık rastlanan hastalıkların nedeni olarak gösterilirken; Dünya Sağlık Örgütü (WHO) halk sağlığını korumaya yönelik hava kalitesi üzerine düzenli ölçümler ve yöntemler ile birlikte ileri istatistiksel değerlendirmelerin kullanıldığı çalışmasını açıkladı. Petrol ve doğalgaz gibi geleneksel fosil yakıtların aşırı tüketimi sonucu oluşan karbondioksit ve benzeri sera gazı emisyonları yanında partiküller artışına bağlı olarak, yapılan son çalışmanın sonucunda, uzun süre maruz kalınan hava kirliliğinin, özellikle çocuklarda solunum yetmezliğine ve doğum sırasında oluşan hastalıklara neden olduğu belirtiliyor. WHO’nun her yıl düzenli olarak çıkardığı çalışmanın son ürünü olan “Review of Evidence on Health Aspects of Air Pollution” çalışma üzerine Avrupa Komisyonu’nun Çevreden Sorumlu Üyesi Janez Potočnik, insan sağlığı ve hava kirliliği arasındaki önemli 19 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E – Bülteni 31 Ocak-6 Şubat 2013 bağlantının ortaya çıkarılmasından sorumlu olduklarını bir kez daha ifade etti. Birkaç sene öncesine göre, hava kirliliği standartları ve yasal düzenlemelerin insan sağlığına etkisini azaltıcı önlemleri içermediğini hatırlatan WHO’nun Avrupa Bölgesi’nden Sorumlu Direktörü Zsuzsanna Jakab, bu bağlamda bu çalışmanın bir ilk olduğunu açıkladı. http://www.euro.who.int/en/what-we-do/healthWHO’nun çalışmasına topics/environment-and-health/air-quality/publications/2013/review-of-evidence-onhealth-aspects-of-air-pollution-revihaap internet adresinden ulaşılabilir. 20