24 Mayıs 2000 Kıbrıs Gazetesi Çağlar: "Veriler toplanması şartı ile kampanya yapılmalı" Londra'da Royal Free Hospital'de lösemiye karşı savaşan 12 yaşındaki Kemal Saraçoğlu'na ilk teşhisi koyan Hacettepe Üniversitesi uzmanlarından Kıbrıslı Türk Dr. Kudret Çağlar KIBRIS'a konuştu Dr. Kudret Çağlar, kan kampanyalarının sonuçlarında elde edilen verilerin KKTC'de toplanması şartıyla doğru bir yol olacağını söyledi Çağlar: "Kanserde erken tanı önemli. KKTC'de erken tanı merkezi kurulması şarttır. Kanser tedavisinde yurtdışına hasta sevk etmek, taşıma su ile değirmen döndürmeye benzer" Ödül AŞIK Hacettepe Üniversitesi'ne ekim ayında sevk edilen ve şubat ayından beri de Londra'daki Royal Free Hastanesi'nde tedavi görev 12 yaşındaki lösemi hastası Kemal Saraçoğlu'na ilk teşhisi koyan Hacettepe Üniversitesi uzmanlarından Kıbrıslı Türk Dr. Kudret Çağlar, kan kampanyalarının sonuçlarının KKTC'de toplanması kaydı ile doğru bir yol olacağını belirtti. Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Pediatrik Onkoloji Bilim Dalı uzmanlarından Kıbrıslı Türk Dr. Kudret Çağlar, Kıbrıs'taki kanser vakalarını, kanser hastalığı ve tedavisinde KKTC'de ne yapılması gerektiğini KIBRIS'a değerlendirdi. Çağlar, sadece kan örneği toplayıp yurtdışındaki laboratuvarlarda gerekli testleri yaptırmakla bir yere varılamayacağını vurgulayarak, testler sonucunda elde edilen verilerin KKTC'de saklanması gerektiğini söyledi. Kanserde erken tanının önemli ve kanser tedavisinin uzun süreli bir tedavi olduğuna dikkat çeken Çağlar, "KKTC'de Onkoloji Merkezi'ne erken tanı merkezi kurulması şarttır. Yurtdışına hasta sevk etmek, taşıma su ile değirmen döndürmeye benzer" dedi. "Kan kampanyaları adımdır" Dr. Kudret Çağlar, sadece kan örneği toplayıp yurtdışındaki laboratuvarlarda gerekli testleri yaptırmakla bir yere varılamayacağını vurgulayarak, "Kan kampanyaları sadece bir adımdır. Kan örneklerini yurtdışında test ettirerek, testler sonucunda elde edilen verileri geri istemeliyiz. Bunları KKTC'de kendi bilgisayarlarımızda saklamalıyız. Bu veriler daha sonraki hastalarımız için umut olabilir. Böyle olmadığı sürece başkalarına bağımlı olmaktan kurtulamayız" dedi. Çağlar şöyle konuştu: "Bugün Kemal'in iliğe ihtiyacı var, yarın başkasının olacak. Bu yüzden biz verileri kendimiz saklamalıyız ki daha sonra ihtiyacı olanlar için de tarayabilelim. Her hasta için ayrı ayrı kan kampanyası yapılması mümkün olmadığı gibi doğru da değildir" Kemal ve Kemal'in durumundaki hastalar için Kıbrıs'ta uygun ilik bulma olasılığının yurtdışında bulma olasılığından çok yüksek olduğunu belirtti. "Taşıma su ile değirmen dönmez" Çağlar, kanserde erken tanının önemli olduğuna ve kanser tedavisinin uzun süreli bir tedavi olduğuna dikkat çekerek, "KKTC'de Onkoloji Merkezi'ne erken tanı merkezi kurulması şarttır. Yurtdışına hasta sevk etmek taşıma su ile değirmen döndürmeye benzer" dedi. 1997 yılına kadar ölüm nedenleri sıralandığında kanserden ölümlerin kalp hastalıklarından sonra ikinci sırada yer aldığını ifade eden Çağlar, 1997'de kanserden ölümlerin birinci sırada yer almaya başladığını kaydetti. Çağlar, "Kalp hastalarına KKTC'de tanı konabiliyor ve gerekli cerrahi müdahale için yurtdışına gidilerek durum çözülebilir. Oysa kanserde erken tanının en başta gelmesi ve kanser tedavisinin uzun bir süreyi kapsaması, kalp hastalıklarında tercih edilen çözümleri geçersiz kılıyor. Kanserde yurtdışına sevklerle tedavi yaptırmak taşıma su ile değirmen döndürmeye benzer" diye konuştu Hastayı ve ailesini yurtdışına sevk edildikten sonra "uzun ve yıpratıcı" bir dönemin beklediğini dile getiren Çağlar, "Hastanın sevk edilmesi için geçen zaman kaybı, hastalık için gerekli olan tedavi süresinin yıllar ile ifade edilmesi, ailenin ve hastanın en önemli mücadele gücü olan moral faktörünü yok eder. Tedavi ve takip süresinin yıllar ile ifade edilmesi, hastanın ve ailesinin yıpratıcı sorunları birçok kez yaşamasını gerektirir. Başlı başına zor ve külfetli olan kanser tedavisi yanında, hastanın sevdiklerinden uzak kalması, problemlerle karşılaştığında ülke sınırları içinde çözüm bulabilmesinin güç olması karşılaşılan başlıca sorunlardır" dedi. Çağlar yurtdışına sevklerin ülke ekonomisine de çok büyük bir "külfet" olduğunun tartışılmaz bir gerçek olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "Sorunlara çözüm aranmıştır. Hastanın sevkinin devlete getireceği ağır mali yükün yanında, hastanın ve ailenin yaşayacağı yıpranma payı da göz önüne alınarak, bu tür hastaların erken tanısını Kıbrıs'ta koyabilmek ve ülke içinde bu tür hastaların sorunlarının %90'a varan bölümünün bilinçli ve gerçeğe uygun bir şekilde çözülebilmesi için değişik projeler hayata geçirilmeye başlanmıştır" "Erken tanı merkezi şart" Kanserde erken teşhis için, KKTC'de donanımlı ve uzman kişilerden oluşan bir ekibin çalışacağı bir erken tanı merkezinin olmamasının büyük eksiklik olduğunu ifade eden Çağlar, bu eksiklik neticesinde hastalığın ileri evrelerde saptandığını ve ölüm oranlarının arttığını belirtti. KKTC Sağlık ve Çevre Bakanı Gülsen Bozkurt'un konunun uzmanı olması nedeni ile kanser konusunun son zamanlarda daha güncel bir hal aldığını kaydeden Çağlar, KKTC'de onkoloji ünitesinin kurulduğunu ancak erken tanı merkezinin de gerekli altyapının hazırlanarak kurulması gerektiğini vurguladı. Dr. Kudret Çağlar, erken tanı merkezi ile ilgili bir proje hazırladığını ve bu projeyi Şubat 2000'de Sağlık ve Çevre Bakanlığı'na verdiklerini anlatarak, söz konusu projeye bazı eklemeler yapılarak ilik bankasının da kurulabileceğini söyledi. Çağlar, Kıbrıs'tan Ankara'ya sevk edilen hastaların çoğunun hastalığının ileri evrelerde olduğunu, bunun da yaşama şansını azalttığını vurgulayarak, "Bize Türkiye'nin taşra bölgelerinden bile birinci, ikinci evrede hasta gelebiliyor ama maalesef Kıbrıs'tan gelen hastaların çoğu ileri evrelerde. Bu yüzden uzman kişilerin çalıştığı bir merkezin olması şart. Erken tanı yöntemleri ve düzenli bir tedavi ancak uzman kişilerce uygulanabilir. Büyük bir savaş olarak da ifade edebileceğimiz kanser mücadelesi, hem aileye ve hem de sağlık çalışanlarına önemli görevler yükler. Tanıya yaklaşım ve tedavi büyük titizlik gerektirir. Tedavi süresinin uzun, yıpratıcı bir süreç olması, konunun önemini bir kat daha artırır" dedi. Kanser tedavisinde uzmanların ekip olarak çalışmalarının önemine değinen Çağlar, "Donanımlı bir onkoloji merkezinde temel onkolog, çocuk onkoloğu, büyük onkoloğu, radyasyon onkoloğu, patolog ve cerrah olmalıdır. Kıbrıs'taki merkezde temel onkolog, çocuk onkoloğu ve büyük onkoloğu yoktur" diye konuştu. "İstatistikler yetersiz" Dr. Kudret Çağlar, KKTC'de kanserle ilgili istatistiksel verilerin yeterli olmadığına işaret ederek, "Ülke genelinde görülen vaka sayısı dikkate alınması gereken düzeydedir. Saptanabilen hastaların yanında kayda geçmemiş olan vakalar ve dış merkezlerde tanı konan ve kayda geçmemiş hastaların da olabileceği unutulmamalıdır" dedi. Çağlar, yılda ortalama 200 kanser vakası görüldüğünü belirterek, şunları söyledi: "Her hasta kişinin kendisi dışında en az 4 kişinin hayatını etkileyeceği düşünülebilir. Bunu neticesinde yılda toplam 800 kişi bu hastalıkla mücadele eden toplum bireyleri arasına katılır. Bu rakama hastaları da eklediğimiz zaman yılda bin kişi bu hastalıktan etkilenir. Geçmiş yıllarda tanı alan ve halen mücadelesini sürdüren kişilerin varlığı da dikkate alındığında toplum nüfusu 200 bin olan bir toplum için konunun önemi daha iyi anlaşılabilir." Dr. Kudret Çağlar kimdir? 1968 Lefke doğumlu Kudret Çağlar, ilk, orta ve lise öğrenimini Lefke'de tamamladı. Lefke Gazi Lisesi'ni birincilikle bitiren Çağlar, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni kazandı. Çağlar, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde çocuk sağlığı ve hastalıkları ana bilim dalında pediatri uzmanlığını aldı. Dr. Kudret Çağlar halen Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Pediatrik Onkoloji Bilim Dalı'nda üst ihtisas çalışmalarını sürdürmektedir. Çağlar, Kıbrıs'ta yaşamanın bir ayrıcalık olduğunu ve tam bir Kıbrıs aşığı olduğunu söylüyor.