ANADOLU`DA T RKLER (XI)

advertisement
ANADOLU’DA TÜRKLER (XI)
Yeni bir Köprülü dönemi
II. Mustafa tahta oturduğu zaman otuzüç yaşındaydı. Kesin kararlı bir Sultan
oldu. Önce Şeyhülislam’ın mallarına el koydu. Ardından Sadrazam Elmas Mehmet
Paşa ile İmparatorluğun Padişah ve Sadrazamdan sonra gelen Kızlarağası’nın
servetlerine elkoydu.
Yeni Sadrazam Köprülü Amcazade Hüseyin (1697-1702), Rumeli halkının
ödenmeyen 1,5 milyon tutarındaki vergilerini silip, Anadolu’da sürü sahiplerinin otlak
vergisini kaldırdı.
İslamda ‘dogma’lara karşı savaş açıp, softaların okullarda eğitim vermelerini
yasakladı. Okul ve camileri yapımına ağırlık vererek, dinin ‘gereği gibi’ öğretilmesi için
çabaladı.
Kısaca Devlet örgütlenmesine bir ‘disiplin’ kazandırarak deyim yerinde ise bir
‘reform’ yaptı. Arabistan, Mısır ve Kırım’daki başkaldırıları bastırarak İmparatorluğa
soluk aldırdı da denilebilir.
Dışarıda Karlofça antlaşması imzalanmış (1699), Osmanlı İmparatorluğu
toprak kaybetse de göreli bir ‘düzen’ sağlanmıştı.
Ancak, Köprülü’nün ölümü üzerine Daltaban Mustafa Paşa (1702-1703)
Karlofça antlaşmasını tanımadığını ileri sürerek sert önlemler almak istedi. Ancak
gerek
Ulema
ve
gerekse
Yeniçeriler’in
direnci
ile
karşılaştı,
başgösteren
ayaklanmalar sonucunda III. Mustafa tahttan indirilip, yerine kardeşi III. Ahmet geçti
(1703).
III. Ahmet’in ilk onbeş yıllık padişahlık döneminde onbeş Sadrazam değişmiş,
ikinci onbeş yıllık dönemi ise Nevşehirli Damat İbrahim Paşa (1718-1730)’nın
sadaretinde geçmiştir.
Damat İbrahim Paşa’dan önce en önemli başarı, Baltacı Mehmet Paşa’nın
Rus Çarlığıyla yaptığı Prut Barışı (1711)’dır.
Türkler Ruslarla Prut Barışı’nı imzaladıkları zaman Avrupa’da da Utrecht
Antlaşması imzalanıyor (1713), Fransa ve İngiltere bugünkü toprak bütünlüklerini
sağlıyorlardı. Ve İngiltere uluslararası alana bir ‘güç’ olarak çıkamaya başlıyordu.
Öyle ki Ruslarla yapılan Edirne Antlaşması (1713)‘nda olduğu gibi,
Osmanlı’nın Pasarofça Antlaşması’nda da ‘aracı’ olacaktı (1718).
Avrupa’da Rusya da bir güç olarak ortaya çıkıyordu.
Ve Çar’ın ardından, Osmanlı olağanüstü Büyükelçi olarak Mehmet Efendi’yi
Paris’e, XV. Louis’yle görüşmeye gönderiyordu.
Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ise yönünü İran’a çevirecekti.
Çünkü İran’da karışıklıklar olmuş, Şah İsmail soyundan Şah Hüseyin, Afgan Prensi
Mir Mahmud tarafından devrilmiş Nadir Şah başa geçmişti. Bu durumdan en çok
Rusya yararlanmak isteyecekti.
Damat İbrahim Paşa, Fransa’nın İstanbul büyükelçisi marquis de Bonac ile iyi
ilişkiler kurduğunu sandığı bir sırada, Fransa Bonac’ı geri çağırmış ve Osmanlı lehine
olan çalışmaların durmasına yol açmıştı.
Ruslar ise Avusturya ile anlaşarak (Viyana-1725), Osmanlı’ya karşı bir
bağlaşıklık oluşturacaklardı. Buna göre, Rusya ya da Avusturya’dan herhangibirinin
Osmanlı’yla savaşa girmesi halinde, savaşı kendisine açılmış gibi kabul ederek,
biribirlerine yardıma koşacaklardı.
Ne
ki,
o
arada,
Osmanlı
Erivan,
Tebriz
ve
Hamada’daki
varlığını
güçlendirecekti.
Patrona Halil İsyanı
Horpeşteli Arnavut Halil’e hemşehrileri Patrona (Yardımcı Amiral) diyorlardı.
On yıl önce Vidin’de bir isyana katılmış, sonra İstanbul’a gelmişti. Eski kumaşları
işleyen bir atelyesi vardı.
Muşlu diye çağrılan bir manav arkadaşı ve kahvehane işletmecisi Ali ile
birlikte, Galata meyhanlerinde toplanıyorlardı.
İran sefereleri dolayısıyla perakente satışlar üzerine konulan bir vergiyi
(bédead) bahane ederek ama ‘din elden gidiyor’ diye bayrak açarak bir ayaklanma
başlattılar.
‘Devlet’ o denli aciz durumda idiyki, ayaklanmacıları ikna etmeye gönderilen
yüksek bürokrat (Sadrazamın kahyası) bir kayığa atlayıp üskudardaki evine çekildi.
Ayaklanmacılar Patrona Halil’in atelyesinde diktiridiği bayraklarla ‘Yaşasın
Mahmud’ diye bağırıyor, Sadrazam, Şeyhülsilam ve Kapudanpaşa (Deniz Kuvvetleri
Komutanı)’nın kellelerini istiyorlardı.
III.Ahmet önce Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın başını vurdurdu sonra tahtı
yeğeni I.Mahmud’a bıraktı (1730).
(Sürecek)
Habip Hamza Erdem
Download