Polonya Senfonisi Chopin, Kopernik ve Mickiewicz'in izinde yolculuk... 16 Temmuz – 24 Temmuz 2017 Katılımcı sayısı 24 kişi ile sınırlıdır. Osman DÜLEK Baltık Denizi'ne kıyısı olan, Osmanlı İmparatorluğu’nun Lehistan olarak adlandırdığı Polonya Rusya’nın batısında, Çek Cumhuriyeti’nin kuzeyinde, Almanya’nın doğusunda yer almakta. Polonya, çok köklü bir tarihi geçmişe sahip. X. yüzyılın ortalarında kurulan Polonya Devleti, XIV. yüzyıldan XVII. yüzyıla kadar en güçlü dönemini yaşamış. Ancak, çeşitli istilalar yüzünden ülke toprakları Prusya, Rusya ve Avusturya arasında paylaşıldı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra uzun mücadele ve sıkıntıların ardından, 1918 yılında Versailles Antlaşması’yla bağımsızlığı sağlandı. 1939 yılında hem Nazi Almanyası’nın ve hem de Rusya’nın işgaline uğradı. Yıkıcı bir savaş ve büyük sarsıntılar atlatan Polonya, günümüzde olağanüstü bir kültürel mirasa ve her konuda geniş bir çeşitliliğe sahiptir. Polonya’ya yapacağınız bu yolculuk sizi bu güzel topraklarının çeşitliği ile tanıştıracak: küllerinden yeniden doğan Varşova; Polonya'nın en büyük liman şehri Baltık Denizi'nin incisi Gdansk; masalsı Ortaçağ şehri Torun; belki de Polonya’nın en güzel ve romantik şehri Wroclaw; eserleriyle tarih kokan Krakow; İnsanlığın utanç kaynaklarından biri Auschwitz-Birkenau; muhteşem kaleler ve saraylar; Chopin, Kopernik ve Mickiewicz gibi müzik, bilim ve edebiyatta adını tarihe yazdırmış üç büyük Polonyalının izleri... Polonya’yı ziyaret etmek için en iyi mevsim, sıcağın hissedildiği ve güneşin görüldüğü Haziran, Temmuz aylarıdır; UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Varşova tarihi merkezi, Malbork Kalesi, Torun tarihi merkezi, Krakow tarihi merkezi, Wieliczka Tuz Madeni, Auschwitz-Birkenau Nazi Toplama Kampı ve Wroclaw'daki Centennial Hall tur programında yer almakta; Oliwa Katedrali’nde org dinletisi; Zelazowa Wola‘da piyano resitali; Kara yolları ağının düzenli olduğu ülkede, konforlu otobüsler ile kolay yapılacak bir yolculuk; Konaklamalar iyi konumlu dört yıldızlı otellerde; Yemeklerde, yöresel mutfağın değişik lezzetlerini tatma fırsatı. TUR PROGRAMI 16 Temmuz – Pazar Istanbul – Varşova Türk Hava Yolları ile saat 12:35’te hareketle 14:00’da, 1596’dan beri Polonya’nın başkentliğini yapan Varşova’ya varış. Ülkenin ortasından geçen 1.047 kilometre uzunluğundaki en büyük nehri Vistül üzerinde yer alan şehir, Baltık Denizi’nden yaklaşık 360 kilometre uzaklıkta bulunmakta. İkinci Dünya Savaşı’nda âdeta yerle bir olan Varşova, Sovyet İktidarı döneminde geniş alanlar üzerine inşa edilmiş. Eski ve yeni binaların iç içe geçtiği dev bir metropol olmuş. Karşılamadan sonra, yeni şehir olan “Nowe Miasto” turu için hareket. Jozef Pilsudski Meydanı'ndaki Meçhul Asker Anıtı; Stalin'in Varşovalılara bir “hediyesi” ve şehrin yegane simgesi olan, yaklaşık üç bin odası bulunan 237 metre yüksekliğindeki Kültür ve Bilim Sarayı (Pałac Kultury i Nauki) görülecek yerler arasında. Varşova’da, savaş yıllarını hatırlatan çok sayıda anıt, heykel ve duvar resmi görmek mümkün. Polonya halkının düşman işgalinden kurtulmak için kahramanca mücadele ettiği Varşova Ayaklanması’nı anlatan çarpıcı eserlerle dolu, şehrin mücadelesinin 60. yıldönümünde açılmış Direniş Müzesi’ni ziyaret. Gezinin ardından merkezi bir konuma sahip otele yerleşme. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde. 17 Temmuz – Pazartesi Varşova - Gdansk Sabah, “Stare Miasto” olarak anılan Varşova’nın tarihi kalbini keşfetmek üzere otelden hareket. 1980’li yıllarda tarihi yapılara sadık kalınarak yeniden inşa edilen ve yıkılan parçaların bazıları binaların dış cephelerine yerleştirilen Stare Miasto, Varşova'nın tarihini büyük başarıyla yansıtmasından dolayı UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. Tarihi şehri çevreleyen surlar ve XVI. yüzyılda şehre müstahkem giriş kapısı olarak inşa edilen Barbakan; etrafında birbirine yaslanmış rengârenk binaları ve ortasında denizkızı heykeliyle Rynek Starego Miasta Meydanı; şehrin en eski kilisesi olan Vaftizci Yahya Bazilika-Katedrali; Leh başkentini Krakow’dan Varşova’ya taşıyan Kral Zygmunt’un anıtının bulunduğu Zamkowy Meydanı görülecek önemli yerler arasında. Bu meydana açılan ve ulusal müze olarak kullanılan “Kraliyet Yolu”nun başlangıcındaki Kraliyet Sarayı gezisi. Daha sonra, Frédéric Chopin'in kalbinin saklandığı kutsal Haç Kilisesini ziyaret. Son olarak, eski Yahudi Gettosu’nun duvarlarının bulunduğu bölgenin keşfi. II. Dünya Savaşı’nda Nazi işgalcilerin Yahudi yerleşim birimleri olarak adlandırdıkları Varşova “Gettosu”, neredeyse yarım milyon Yahudi’nin hapsedildiği en büyük mahalleydi. Yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, ülkenin siyasal ve ekonomik alanlarda kalbini oluşturan Varşova’dan ayırlarak Polonya’nın kuzeyine doğru yola çıkış. Akşamüstü, Pomerania bölgesinin başlıca şehri ve Polonya’nın Baltık Denizi’nin kıyısındaki en önemli limanı olan Gdansk’a varış. Dünyanın kehribar başkenti olarak tanınan Gdansk'ın tarihi merkezinde, pitoresk Motlawa Nehri kıyısında yer alan otele yerleşme. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde. 18 Temmuz – Salı Gdansk - Sopot – Gdynia - Gdansk Eski adı Danzig olan Gdansk, Ortaçağ’dan beri Slav Polonya ile Teuton Prusya arasında ihtilafa konu olmuş fırtınalı bir geçmişe sahiptir. Almanya, I. Dünya Savaşı sonunda yenildiğinde Versailles Antlaşması ile Danzig, Milletler Cemiyeti'nin himayesi altında serbest bir kent haline gelir. 1922 yılında ise Polonya'nın gümrük sınırları içine alınır. Böylece Polonya'nın erişebileceği ve kullanacabileceği bir liman olur. Hitler ise, Danzig liman bölgesiyle birlikte düzenli bir ulaşımın sağlanabileceği bir koridorun Almanya’ya iade edilmesini ister. 1939'da, Polonya'nın Almanlar tarafından işgali ile, Gdansk yeniden Almanya'ya katılır. Polonya Seferi’nin başlangıç tarihi olan 1 Eylül 1939, II. Dünya Savaşı’nın başlangıcı olarak da kabul edilir. Bu liman, II. Dünya Savaşı'nın sonunda Gdansk adını alarak Polonya'ya bağlı bir şehir haline gelir ve burada bulunan Almanlar ise gitmeye zorlanırlar. 1980 yılında Gdansk, Lech Walesa önderliğindeki grevcilerin kurduğu “Solidarnosc” (Dayanışma) hareketinin yuvası olur ve Gdansk tersanelerinde başlayan grevler tüm Polonya'ya yayılır. Gün boyunca, “Trojmiasto” (Tricity) yani “Üçleme Şehir” olarak adlandıran Gdansk, Sopot ve Gdynia şehirleri ile birlikte Baltık kıyısında ki bu bölgenin keşfi. İlk olarak Gdansk tarihi merkezi gezisi. Şehrin görkemli giriş kapıları; birbirinden güzel evlerin sıralandığı Gdansk'ın en ünlü caddesi olan Uzun Pazar (Dlugi Targ); şehrin sembolü Neptün Çeşmesi; Baltık ve Kuzey Denizi’nin çevresindeki ticari birliliği ile tanınmış Hansa Birliği'nin tüccarlarının toplantı yeri olarak kullanılan Artus Sarayı; Belediye Binası; şehrin bir diğer simgesi olan Motlawa Nehri kenarındaki devasa tarihi Vinç (Zuraw); tuğladan yapılmış Azize Meryem Kilisesi ve Tersane İşçileri Anıtı görülecek yerler arasında. Oliwa Katedrali’nde org dinletisi. Ardından, kaplıcaları ile bilinen bölgenin gözde tatil beldesi Sopot’a hareket. Burada bulunan Avrupa'nın en büyük ahşap iskelesinde gezinti. Yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, Polonyalıların liman ihtiyacını karşılamak için inşa edien ve 80 senelik mazisiyle yepyeni bir şehir olan Gdynia gezisi. Gdansk’a dönmeden önce, Vistül ağazı’nda bulunan Polonyalı savunmacılar anısına dikilmiş Westerplatte Anıtı’nın görülmesi. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde. 19 Temmuz – Çarşamba Gdansk - Malbork – Torun Kahvaltının ardından, Gdansk’tan 50 kilometre mesafede bulunan Polonya’nın en görkemli Ortaçağ kalesi ve Avrupa’nın en büyüğü olan Malbork Kalesi’ni gezmek üzere hareket. Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’na bağlı Töton Şövalyeleri tarikatı tarafından 1276 yılında yapılan ve daha sonra ki dönemlerde büyütülen kale, Polonya, Prusya ve Alman izlerini taşımakta. Kuzey Baltık bölgelerini kontrol altında tutmak için yapılan ve aynı zamanda manastır görevi gören kale Meryem’in Kalesi anlamına gelen “Marienburg” adıyla tanınmış. 1309 yılında Şövalyeler, Pomeranya bölgesini fethettikten sonra Töton Tarikatı'nın merkezini Venedik’ten Malbork’a taşımaya karar verirler. 1410 yılında Töton Şövalyeleri, kaleden 90 kilometre güneyindeki Grunwald ovasında Polonya kralı’nın ve Litvanya Büyük Dükü’nün ortak ordusunun saldırısında büyük bir yenilgiye uğrarlar. Kale kuşatmalar sonuncuda yenik düşer ve kapılarını Polonya ordusuna açar. 1466 yılında adı Lehçe’de (Polonya dili) Malbork olarak değiştirilen kale Polonya hükümdarlarının konutlarından biri haline gelir. UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınan kalenin gezisinin ardından, Vistula Nehri kenarında konumlanmış, zencefilli kurabiyeleri (gingerbread) ile ünlü Torun’a doğru yola devam. Öğle yemeğinden sonra, tarihi yapılarıyla UNESCO’nun bir başka Dünya Mirası olan Torun’un Ortaçağ merkezinin keşfi. Kökenini Töton Şövalyeleri’ne borçlu olan şehir, kısa sürede, kendine Hansa Birliği'nin bünyesinde ticari bir rol geliştirir. XIV ve XV. yüzyıllara ait heybetli özel ve kamu binaları Torun’un önemini gözler önüne serer. En dikkat çekici örneklerden biri ziyaret ediceğimiz Nicolaus Kopernicus’un 1473 yılında doğduğu evdir. Lehçe adı Mikolaj olan Kopernik, dünyanın ve diğer gezegenlerin güneş etrafında döndükleri kuramını ortaya koymuşdu. Heliosentrik teorisi ile yeni astronominin kurucusu kabul edilen Kopernik, ileri sürdüğü fikirleri ancak ömrünün sonlarında açıklayabilmişti. Sebebi ise bunların doğruluğundan yeterince emin olmaması ve din adamı olması sebebiyle kiliseden çekinmesidir. Gezinin ardından otele yerleşme. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde. 20 Temmuz – Perşembe Torun - Gniezno – Wroclaw Sabah, Aşağı Silezya'nın başkenti Wroclaw’ya doğru yola çıkış. Yol üzerinde, Polonya’nın ilk başkenti olan Gniezno şehrinin katedralini ziyaret. Halkının %90’ı Katolik olan Polonya, Avrupa’nın en dindar ülkesi olarak tanınır. 16 Ekim 1978’de, eski Krakow Başpiskoposu olup daha sonra kardinallik unvanıyla taltif edilen kardinal Karol Wojtyla, II. Jean Paul adı ile “Papa” seçilmişti. Gniezno ülkenin dini başkenti kabul edilir ve bu kentin piskoposu doğrudan başpiskopos ünvanı alır. Polonya Krallığı günümüzdeki Polonyalıların atalarının Ortaçağ'da kurduğu bir devlettir. Bu krallığın başlangıç tarihi olarak, 18 Nisan 1025’de Lehistan dükü I. Boleslaw'ın Gniezno Katedrali'nde taç giyerek kendini kral ilan etmesi kabul edilir. Gezinin ardından güneye doğru yola devam. Öğlene doğru, Oder (Odra) Nehri üzerinde kurulmuş olan batı Polonya’nın en büyük şehri Wroclaw’ya varış. Yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, 2016 Avrupa Kültür Başkenti seçilen Wroclaw’ın yürüyerek keşfi. Şehir 120 den fazla köprü ile bağlı olan 12 ada üzerinde kurulmuş. Geçmişte Prezzla ve Breslau olarak tanınan Wroclaw tarih boyunca Almanlar, Çekler ve Avusturyalılar arasında çekişme konusu olmuş. Berlin'den sonra 1945 yılında Kızıl Ordu tarafından kurtarılan son Alman kalesi Wroclaw, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra temelli olarak Polonya’ya bağlanır. Oder Nehri, şehrin kalbi ve büyük Pazar Meydanı olan Rynek’in etrafında akmakta. Meydanın göbeğinde Gotik ve Rönesans mimarisinin örnekleri olan eski kumaş borsası ve belediye binası; önemli dini yapıları olan Vaftizci Yahya Katedrali, 91 metrelik çan ve saat kulesiyle Elizabet Kilisesi, iki kulesi arasında bir köprü bulunduran Mecdelli Meryem Kilisesi, Beyaz Leylek Sinagogu; Mimar Max Berg tarafından 1911-1913 tarihleri arasında tasarlanan, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınan 23 metre yüksekliğindeki kubbesiyle XX. yüzyıl betonarme mimarisinin öncü çalışmalarından biri olan Centennial Hall (Hala Stulecia yani Asırlık Salon) görülecek yerler arasında. Wroclaw ayrıca, her şehrin köşesinde karşınıza çıkacak çok sayıdaki bronz cüce heykelleri ile ünlüdür. Gezinin ardından otele yerleşme. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde. 21 Temmuz – Cuma Wroclaw - Auschwitz – Krakow Kahvaltının ardından Doğu Silezya'ya hareket. Oswiecim şehrinin hemen yakınlarında, katledilen Avrupa Yahudileri’nin anısına ithaf edilen Holokost Anıtı’na dönüştürülen, dehşet verici eski Nazi ölüm kampları bulunmakta. Müze olan eski kamp Auschwitz I ve geniş bir alan kaplayan eski çalışma ve imha kampı Birkenau II. Nazi Almanyası tarafından II. Dünya Savaşı döneminde kurulmuş en büyük toplama, zorunlu çalışma ve imha kampları olarak UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne Auschwitz-Birkenau adıyla alınmış. Bu kamplar, insanlık tarihinin en kötü dönemlerinden birinin asla unutulmaması için dokunulmadan, olduğu gibi bırakılmış. Holokost döneminde, Alman yetkililer kendilerinden “ırksal olarak daha aşağıda” gördükleri diğer grupları da hedef aldılar. Bunların arasında, romanlar, engelliler ve slav halkların kimileri (Lehler, Ruslar ve diğerleri) bulunmaktaydı. Aralarında Komünistler, Sosyalistler, Yehova Şahitleri ve eşcinseller de olan bu gruplar siyasi, ideolojik nedenlerle ve davranışlarına bakılarak hapsedildiler. Öğle yemeğinin ardından, Krakow’a doğru yola devam. Slovakya sınırına yakın, Wawel Tepesi’nin eteklerinde, Polonya'yı güney’den kuzeye dolaşan ve kenarları parklar ile çevrili Vistül Nehri etrafında kurulmuş olan Krakow’a varışı takiben otele yerleşme. XI.- XVI. Yüzyıllar arasında Polonya’nın başkentliğini yapmış olan Krakow’un her yerinde beyaz faytonlar görmek mümkün. Krakow, 1364 yılında kurulan ve dünyanın en eski üniversitelerinden biri olan Jagiellonian Üniversitesi’ne de ev sahipliği yapmakta. Ortaçağ’da pek parlak bir devir yaşayan şehir, Rönesans döneminde ise altın çağını yaşamış. Başkentin XVII. yüzyılın sonunda İsveçli Vasa Hanedanı tarafından Varşova’ya taşınmasından ve ardışık istilalardan dolayı şehir düşüşe geçmiş. Polonya'nın üçüncü bölünmesinden sonra Krakow, 1795 yılında Avusturya'ya geçerek, Polonya kültürünün manevi direniş sembolü haline gelir. İkinci Dünya Savaşı’yla anılsa da savaştan çok az zararla kurtulmuştur. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde. 22 Temmuz – Cumartesi Krakow – Wieliczka – Krakow Sabah, eski Polonya krallarının oturdukları Voyvoda’nın başkenti olup, günümüzde de Küçük Polonya Voyvodası'nın başkenti olan Krakow’un keşfi. İlk olarak müthiş şehir manzarasını seyretmek için Wawel Tepesi’ne çıkış. Burada bulunan ihtişamlı kraliyet sarayı ve bitişiğinde bulunan katedralin gezileri. Krakow XI. yüzyılın başında bir katedral ile donatılır ve daha sonra, 1038 yılında reformcu I. Kazimierz Gniezno şehrini terk ederek buraya yerleşir. XVI. yüzyılın başlarında Polonya kralı ve Litvanya Büyük Dükü I. Zygmunt en iyi yerli ve yabancı sanatçıları getirterek, buraya görkemli bir Rönesans sarayı inşa ettirir. XVII. yüzyıla kadar, kralların taç giydikleri katedralin bodrumunda kraliyet mezarları bulunmakta. Ayrıca, burada bir bölümde Adam Mickiewicz, Juliusz Slowacki ve Cyprian Norwid gibi tanınmış Polonyalı şairlere ayrılmış. Katedralin kulesi ise, 1520 tarihli “Zygmunt” adlı dünyanın en büyük çanlarından birini barındırmakta. Akabinde, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınan Avrupa’nın en büyük meydanı Rynek Glowny ile Krakow’nun efsane dolu Ortaçağ ve Rönesans merkezinin keşfi. Kanonicza ve Grodzka sokakları, farklı yükseklikteki kuleleri ve her saat başı trompetle çalınan Hejnal Mariacki adı verilen bir melodi ile ünlenmiş Azize Meryem Bazilikası, eski kumaş borsası “Sukiennice”, şehre müstahkem giriş kapısı olarak inşa edilen Barbakan, Jagiellonian Üniversitesi görülecek yerler arasında. Öğle yemeğinin ardından, Krakow’a 1 saat mesafede bulunan Wieliczka Tuz Madeni gezisi için hareket. Wieliczka dünyanın en eski ve en büyük tuz madenlerinden biridir. XIII. Yüzyıldan beri faaliyette olan tuz madeninde oluşan sanat eserleri XVIII. yüzyıldan beri halka açılmış ve 1978 yılında da UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. Devasa maden muazzam galeriler, tuzdan yapılmış heykeller ve kabartmalar, ihtişamlı bir katedral ve şapeller barındırmakta. Gezinin ardından Krakow’a dönüş. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde. 23 Temmuz – Pazar Krakow – Zelazowa Wola – Varşova Sabah, Varşova’nın batısında, yaklaşık bir saat mesafede bulunan Zelazowa Wola gezisi için Krakow’dan hareket. Bu köyün özelliği, Polonya'nın en ünlü besteci ve piyanist Fryderyk Chopin'in 1 Mart 1810 yılında doğduğu yer olması. Fryderyk (Frédéric) François Chopin, fransız babası Nicolas (Mikolaj) Chopin’in çocuklarının vasisi olarak çalıştığı Kont ve Kontes Skarbek’in malikanesinde dünyaya geldi. Varşova Lisesi’nde öğretmenlik yapan ve asil ailelerin çocuklarına özel eğitim veren ve bir Polonyalı hanımla evlenen Mikolaj Chopin Polonya'yı hiç terk etmedi. Piyano ile ilk temasları evde, erken çocukluk döneminde olan, oğlu Frédéric, yedi yaşından itibaren bestelemeye başladığı ilk “Polonez”ler, marşlar ve diğer kompozisyonlar sayesinde dahi çocuk olarak nitelendirilir. Ülkenin farklı bölgelerine yaptığı birçok gezi genç Chopin’e Polonya kültürünün hazinelerini ve Polonya halk ezgilerini öğrenme olanağı sağlar. 1826 yılında Yüksek Müzik Okulu’nda eğitimine devam eden Chopin ilk ciddi eserlerini besteler ve “Varyasyon”, “Fantezi” ve “Rondo” gibi parçaları genç sanatçıya konser salonlarının kapılarını açar. Aşık olduğu Konstancja adlı Varşova Konservatuar Şan bölümü öğrencisi ilk konsertosunun ilham kaynağı olur. 1830 yılında Viyana’ya yaptığı ilk gezisinin başarısı virtüozun daha büyük ölçüde turne organize etmesini teşvik eder. Viyana’da iken, Polonya'da “Kasım Ayaklanması”nın patlak verdiğini öğrenir. Bu olayın sonucunda, sevdiklerini arkasında bırakan ve vatan hasreti çeken Chopin olumsuz etkilenir ve büyük bir huzursuzluk yaşayarak aşırı duygularını notalarına yansıtır. “Devrimci Etüd” ve ilk “Scherzo”, “Balad” “Noktürn”, “Polonez” ve “Mazurka”lar gibi eserlerini besteler. Ancak klasik akımın merkezi olan Viyana’da Polonya karşıtı havanın güçlenmesiyle Chopin için en iyi çözüm Fransa’ya gitmektir. Polonya’ya bir daha dönmemek üzere Eylül 1831’de Romantik Dönemin sanat başkenti Paris’e ulaşır. Burada Liszt, Berlioz, Hiller, Heine ve Mickiewicz ile dost olup başkentin önde gelen “Salon” adı verilen özel toplantı yerlerinde sık görülmeye başlar. Paris’de kibar, intellektüel çevrelerin, asillerin gözdesi olur. Franz Lizst tarafından, ünlü yazar George Sand ile 1836 yılında tanıştırılır. Chopin yaratıcı dehasının patlamasını bu ilişkiye borçludur. Tüberkülozun belirtilerine rağmen 1837-1847 yılları arasında yeni “Balad”lar “Noktürn”ler, “Fantezi”ler, “Polonez”ler, “Scherzo”lar, “Mazurka”ların yanı sıra, “Impromptu” “Sonat” ve “Barkarol” gibi en seçkin eserlerini besteler. Büyük aşk yazarın çocuklarının yüzünden bozulur. George Sand’dan ayrıldıktan sonra konser vermek için İngiltere’ye giden Chopin, bu yolculuktan Paris’e oldukça zayıf düşmüş olarak döner. Aradan bir yıl geçmeden, Frédéric Chopin 17 Ekim 1849’da, 39 yaşında iken Paris’te, veremden ölür ve Père Lachaise mezarlığı’nda defnedilir. Vasiyeti üzerine bestecinin kalbi Polonya’ya gönderilir. Öğle yemeğinin ardından, Chopin’in yaşadığı dönemi başarıyla tasvir eden Zelazowa Wola‘daki mekanın gezisi. Burada, Chopin’e ait eşyalar ve el yazması notaları da sergilenmekte. Daha sonra, Chopin'den parçalar çalınacak piyano resitalinin dinlemesi. Gezinin ardından başkente hareket. Akşam yerel bir restoranda veda yemeği. Geceleme otelde. 24 Temmuz – Pazartesi Varşova – İstanbul Kahvaltının ardından, Kraliyet Sarayı'ndan Lazienski Parkı'na kadar giden ve Kraliyet yolu olarak adlandırılan yolun keşfine devam. Üzerinde bulunduğu 74 hektar alan ile Varşova’nın en büyük parkı olan Lazienki, içinde dolaşan Sincaplar, tavus kuşları ve göletleriyle bir açık hava müzesini andırmakta. Kral II. Stanislaw August tarafından yaptırılan saray-park kompleksi aynı zamanda Kraliyet Hamamı Parkı olarak bilinmekte. Lazienki Parkı’nda bestecinin kulağına notaları fısıldayan el şeklindeki ağacı tasvir eden Chopin'in bronz anıt heykelini gördükten sonra, Polonya’nın XVIII. yüzyılın klasik tarz mimarisinin en görkemli örneğini temsil eden “Su Üzerindeki Saray”ı ziyaret. Hamam olarak inşa edilen yapı daha sonra yazlık saray olarak yeniden düzenlenmiş. Sarayda kraliyet koleksiyonlarını görmek mümkün. Gezinin ardından, yerel bir restoranda öğle yemeği. Akabinde, havalimanına transfer ve Türk Hava Yolları ile saat 14:55’te hareketle saat 18:35'te İstanbul’a varış. OTELLER Varşova: Polonia Palace Hotel 4* Gdansk: Hanza Hotel 4* Torun: Bulwar Hotel 4* Wroclaw: Scandic Wroclaw 4* Krakow: Q hotel Plus Krakow 4* Uçak Dahil Tur Ücretleri İki kişilik odada kişi başı Tek kişilik oda farkı 2.195 Euro 315 Euro Rezervasyon Şartları: Talebiniz üzerine tura kaydınız opsiyonlu olarak 7 gün tutulur. Bu süre sona ermeden toplam tur bedelinin % 25 ini kapsayan ön ödemeyi yaptığınız takdirde rezervasyonunuz kesinlik kazanacaktır. Opsiyon süresi sonunda ön ödeme yapılmadığı takdirde talebiniz otomatik olarak iptal edilecektir. Bakiye, yurtiçi gezilerde seyahatin başlamasından 30 gün öncesine kadar, yurtdışı gezilerde seyahatin başlamasından 45 gün öncesine kadar tamamlanmalıdır. Ödemelerin belirtilen süre içinde yapılmaması durumunda rezervasyon iptal olmuş sayılır. Ücrete dahil olan hizmetlerimiz İstanbul/Varşova/İstanbul uçak biletleri (ekonomi sınıfı); 1. günden 8. güne kadar 8 akşam yemeği; 2. günden 9. güne kadar 8 öğle yemeği; Programdaki geziler ve ören yerleri girişleri; Yerel rehber ve şöför bahşişleri; Havaalanı vergileri; Rehberlik hizmetleri; Seyahat sigorta paketi*. Ücrete dahil olmayan hizmetlerimiz Programda belirtilmeyen geziler; Her türlü kişisel harcamalar; Tur lideri bahşişi**; Vize ücretleri; Yurtdışı çıkış harcı. *Zorunlu paket tur sorumluluk sigortası yaş limiti olmaksızın tüm seyahat ücretlerine dahildir. Ancak, Dünyanın Renkleri özel seyahat sigortası 70 yaşına kadar olan yolcular için seyahat ücreti kapsamında olup, 70 yaş ve üzeri sigortalılara uygulanacak %100 ilave prim tur ücretinin kapsamı dışındadır. Prim miktarları aşağıda belirtimiş olup, bu ücretlerin seyahat tutarına artı olarak ilave edilmesi gerekmektedir. Kişi başı tur bedeli 1.000 € ile 2.000 € arası olan turlarda kişi başı +14,50 € Kişi başı tur bedeli 2.001 € ile 3.500 € arası olan turlarda kişi başı +20,00 € Kişi başı tur bedeli 3.501 € ile 5.500 € arası olan turlarda kişi başı +35,00 € Kişi başı tur bedeli 5.501 € ile 7.500 € arası olan turlarda kişi başı +50,00 € ** Turlarımızda, sizin takdirinize bağlı olduğunu düşündüğümüzden dolayı ücrete dahil etmediğimiz Tur Lideri bahşişi için günde, kişi başına 5$ düşünmek gerekir. Vize 1. Polonya için vize işlemleri acentamız tarafından yürütülebilir. Altı ay geçerli pasaport gerekmekte. Not Seyahate katılacak gezginlerin pasaportlarında gidecekleri her ülke için, en az ve karşılıklı iki boş sayfaları olması gerekmektedir. Bazı ülkelerde karşılıklı iki sayfanın boş olmaması sorun yaratabilmektedir.