Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya İlişkilerinin Geleceği Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya İlişkilerinin Geleceği Elnur İSMAYILOV 02 Nisan 2015 tarihinde nükleer müzakerelerle ilgili İsviçre’nin Lozan kentinde İran ve P5+1 ülkeleri (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya) arasında ön mutabakata varılması sonrasında Tahran hükümetinin dış politikasında yeni bir dönem başlamıştır. Bu perspektifte Tahran-Moskova ilişkilerinin nasıl şekilleneceği de merak edilmektedir. Batı dünyasının yıllardır Tahran’a uyguladığı ekonomik, enerji, politik ve askeri yaptırımlar yasal olmayan yollarla pek çok devlet tarafından delinmekteydi ki, bunlar arasında Rusya’nın önemli yeri bulunmaktadır. Birçok bölgesel sorunun çözümünde ortak pozisyon sergileyen iki devlet, kendi çıkar alanları olarak addettiği bölgelere Batı’nın her türlü müdahalesini engellemeye çalışmışlardır. Ayrıca Rusya İran’ın nükleer işbirliği alanında en büyük ortağı olarak bilinmektedir. Diğer taraftan Rusya’nın belli bir dönemden itibaren Birleşmiş Milletler çerçevesinde İran’a karşı kabul edilmiş yaptırımlara taraf olması, Gore-Çernomırdin anlaşması gereği Rusya’nın İran’la askeri ilişkilerini askıya alması ve S-300’lerin İran’a satılmasından imtina etmesi zamanla iki ülke arasınwww.bilgesam.org daki ilişkilerde soğukluk yaşanmasına sebep olmuştur. Vladimir Putin ilk cumhurbaşkanlığı döneminden itibaren ise, Rusya’nın ulusal çıkarları doğrultusunda İran’la işbirliğini geliştirme stratejisi izlemiştir. Fakat 2011-2013 yılları arasında iki ülke arasındaki yaptırımlar nedeniyle ekonomik ilişkiler zayıflamış ve ticaret hacmi azalmıştır. Fakat son dönemlerde iki ülke hükümetleri arasında Kasım 2014 nükleer enerji alanında işbirliği ve Ocak 2015’te askeri alanda işbirliği ile ilişkiler yeni bir boyut kazanmıştır. Bu analizde İran ve P5+1 ülkeleri arasındaki nükleer müzakerelerde mutabakata varılmasının ve taraflar arasında ön anlaşma imzalanmasının Tahran-Mos- kova ilişkilerine nasıl etki edeceği değerlendirmektir. Özellikle yaptırımların kaldırılması sonrasında İran’ın kendi enerji kaynaklarını dünya pazarlarına çıkarması ve bu sürecin stratejik olarak işbirliği içerisinde olduğu Rusya ile ilişkilerini nasıl etkileyeceğine ilişkin yorumlar yapılacaktır. Nükleer Alanda İşbirliği Tahran ve altı ülke arasında mutabakatın sağlanması ile Rusya-İran ilişkilerinde nükleer alanda işbirliğinin gelişeceği tahmin edilebilir. Rusya’nın nükleer teknolojisinin İran’ın nükleer endüstrisinin geliştirilmesi için uzun yıllardır katkıda bulunduğu bir gerçektir. Tarihsel boyutuyla değerlendirilirse, iki ülke arasındaki nükleer Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM) Sayfa 1 Mecidiyeköy Yolu Caddesi, No:10, 34387 Şişli -İSTANBUL www.bilgesam.org www.bilgestrateji.com bilgesam@bilgesam.org Tel: 0212 217 65 91 - Faks: 0 212 217 65 93 © BİLGESAM Tüm hakları saklıdır. İzinsiz yayımlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya İlişkilerinin Geleceği alanda işbirliği 25 Ağustos 1992 tarihli antlaşma ile başlamıştır. 1995’te Tahran-Moskova arasında Buşehr nükleer enerji santralinin inşası antlaşması imzalanmıştır. 1995-2011 yıllarını kapsayan ve Rus nükleer uzmanlarının yardımıyla Orta Doğu’nun ilk nükleer santrali İran’da Buşehr kentinde inşa edilmiş1 ve Ağustos 2012’de faaliyete geçmiştir. Sonradan Buşehr’de enerji santralinin ikinci ünitesinin inşası konusunda Tahran-Moskova görüşmeleri gerçekleştirilmiş ve en son olarak da, Kasım 2014’te Rusya ve İran arasında nükleer anlaşma imzalanması ile bu alanda işbirliği için yeni bir zemin oluşturmuştur. Rosatom2 Başkanı Sergey Kiriyenko ve İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi tarafından imzalanmış antlaşma ile Rusya’ya, İran’ın güneyinde sekiz yeni nükleer santrali inşa etme izni verilmiştir. Bundan başka, anlaşmada inşası tamamlanan nükleer ünitelerin yakıtlarının Rusya’da üretilmesi ve Rusya tarafından sağlanması; aynı zamanda atıkların işlemden geçirilmek ve depolanmak için tekrar Rusya’ya gönderilmesi kararlaştırılmıştır.3 “ “ Her ne kadar Rusya, ABD ve Batı dünyasının kendisine karşı yaptırımlar uygulamasına tepki olarak bu antlaşmayı imzalamışsa da, antlaşmanın Uluslararası Atom Enerji Kurumu kontrolünde ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na (NPT) uygun bir şekilde düzenlemesine özen göstermiştir. Her ne kadar Rusya, ABD ve Batı dünyasının kendisine karşı yaptırımlar uygulamasına tepki olarak bu antlaşmayı imzalamışsa da, antlaşmanın Uluslararası Atom Enerji Kurumu kontrolünde ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na (NPT) uygun bir şekilde düzenlemesine özen göstermiştir. İran’la nükleer alanda işbirliği Rusya için ekonomik olarak büyük anlam ifade etmektedir. Bunu ekonomik yatırım şeklinde değerlendirirsek, Batı ile İran arasında mutabakat sağlanması sonrasında, nükleer teknoloji Rusya’nın ihracatında önem kazanacaktır. Rusya, bu antlaşmayla 2014 yılı başında nükleer işbirliği hususunda İran ile görüşen Güney Kore ve Fransa’yı da saf dışı bırakmıştır. 1 Buşehr nükleer enerji santralinin inşasına 40 yıl önce Alman şirketi Kraftwerk Union tarafından başlanmış; fakat 1980’de Almanya’nın ABD’nin İran’a karşı uyguladığı yaptırımlara taraf olması sebebiyle durdurulmuştur. 1990’larda Rusya Buşehr santralinin inşasını üstlenmiştir. 2 Rusya Devlet Atom Enerji Kuruluşu 3 “Россия и Иран договорились о строительстве в Иране новых блоков АЭС” (Rusya ve İran yeni nükleer ünitelerin inşası konusunda anlaştı), RIA Novosti, Kasım 11, 2014, http://ria.ru/atomtec/20141111/1032771057.html (Erişim tarihi: 10 Nisan 2015) www.bilgesam.org Ayrıca bu antlaşma, ilk iki sene içerisinde Rusya devlet bütçesine 2 milyar dolarlık gelir sağlayacaktır ki ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kalan ülke için bu durum ehemmiyet arz etmektedir. Ekonomik İlişkiler Genel olarak değerlendirilirse, Batılı devletlerin İran’a uyguladığı ekonomik yaptırımlar Moskova-Tahran ekonomik ilişkilerini çok da etkilememiştir. Rusya’nın İran’a karşı uygulanan banka yaptırımına müdahil olması iki ülke arasında ticari ilişkiler sürecini zorlaştırsa da, taraflar mal mübadelesi yöntemiyle ekonomik ilişkilerini sürdürmekteydi. Batılı devletlerin Rusya’ya uyguladığı ekonomik yaptırımlar, Moskova’yı İran gibi ülkelerle ekonomik işbirliğini yeniden ele almaya mecbur bırakmıştır. Mayıs 2014’te iki ülke cumhurbaşkanı arasında Çin’de gerçeklesen görüşmede işbirliğinin genişletilmesi gerektiği vurgusu yapılmış ve bu doğrultuda Ağustos 2014’de Moskova-Tahran arasında ekonomik işbirliğinin geliştirilmesine dair memorandum imzalanmıştır. Anlaşma sayesinde Rusya İran’dan yıllık yaklaşık 2,35 milyar dolar değerinde petrol ve petrol ürünü alarak, kendi adıyla dünya piyasalarına çıkaracak; bunun karşılığında ise Tahran hükümeti Rusya’dan tahıl4, makine ürünleri, ağır kamyonlar gibi ürünleri alacaktır. İki ülkenin yıllık ticari hacmi 1,3 milyar dolar civarındadır. Bankalara uygulanan yaptırımların kaldırılması halinde ise, Rus ve İran şirketleri herhangi bir kısıtlama olmadan bu işbirliğini daha da genişletecek ki, bu da iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin 3-4 kat artacağı anlamına gelmektedir. Rusya, İran pazarındaki payını artırmak niyetindedir. Fakat yaptırımlar kaldırıldıktan sonra İran birçok ülke için yeni bir pazar mahiyetinde olacaktır. Almanya, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinin İran pazarına girmeleri ile Rusya’nın etkisinin azalma tehlikesi mevcuttur. Almanya ve pek çok Avrupa ülkesi Rusya’nın doğal gaz üzerindeki etkisini azaltmak için İran’la ekonomik ilişkilerini geliştirmek istemektedir. Özellikle Almanya tarihsel olarak İran’la iyi ilişkilere sahip ülke olarak bilinmektedir ki bu da iki ülke arasında ekonomik alanda işbirliğini geliştirmeye yardımcı olacaktır. 2004’te Almanya’nın İran’a yatırımları 5,9 milyar dolar olarak saptanmış; daha sonra ekonomik yaptırımlar dolayısıyla yatırımlar gerçekleşememiş ve ticari ilişkiler zayıflayarak 2010’da 4,71 milyar Euro’ya düşmüş, 2014’te ise iki ülke arasında ticaret hacmi 2,68 milyar Euro seviyesine gerilemiştir.5 Almanya Ticaret ve Sanayi Odası verilerine göre, 4 İran Rusya’dan her yıl yaklaşık 5-7 milyon ton tahıl almaktadır ki bu oran toplam tahıl ithalatının %15-20’sine tekabül etmektedir. 5 “Sanktionen gegen Iran zügig abbauen”, Frankfurter Allgemeine, 03 Sayfa 2 Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya İlişkilerinin Geleceği yaptırımların kalkmasıyla iki ülke arasında yıllık ticaret hacminin 13,4 milyar Euro’ya çıkması mümkündür. Rusya’nın ekonomik olarak İran’daki nüfuz alanını etkileyecek başka bir gelişme ise Çin-İran ilişkileri ile ilgilidir. 2012’de İran’a uygulanan yaptırımlar sebebiyle Çin, İran’da üretilen petrolün %50’sini ithal etmekteydi. İran yaptırımlar kaldırıldıktan sonra üretim kapasitesini artırmak istemektedir. Günlük petrol üretimi 1,1 milyon varil olan İran, bu rakamı yaptırımlardan önceki 2,5 milyon varil miktarına ulaştırmak niyetindedir. Nisan 2015’te İran Devlet Petrol Şirketi (NIOC) ve Çin’in Unipec, Sinopec ve Zhuhai Zhenrong şirketleri arasında imzalanmış anlaşma ile Çin’e petrol ve kondensat gaz ihracatının ve Pekin hükümetinin İran’ın petrol ve doğal gaz yatırımlarının artırılması kararlaştırılmıştır. Askeri İlişkiler Ukrayna krizi sonrasında Rusya’ya karşı Batılı devletlerin uyguladığı politikalar, Moskova’yı savunma ve güvenlik politikalarında Asya, Afrika ve Latin Amerika devletleri ile işbirliği geliştirme stratejisi izlemeye itmiştir.Bu anlamda Moskova için İran’la askeri ilişkilerin geliştirilmesi önemlidir ve ayrıca Tahran da son dönemlerde her alanda olduğu gibi askeri ilişkilerde de Rusya ile sıkı işbirliği içerisindedir. Ocak 2015’te 15 yıl aradan sonra ilk defa bir Rusya savunma bakanının İran’ı ziyaret etmesi de bu perspektiften değerlendirilmelidir. Askeri işbirliği antlaşması ile her iki ülke uluslararası güvenliğin ve küresel istikrarın sağlanmasını amaçladıklarını beyan etmişlerdir. Sovyetler döneminde İran’la askeri ilişkiler gelişmiş, Moskova İran’a kendi askeri ürün ve teknolojilerini ihraç etmekle yetinmemiş; bir de zırhlı araç fabrikası inşa edilmesi konusunda anlaşmaya varılmıştır. Soğuk Savaş sonrası dönemde ise İran ve Rusya, Şanghay İşbirliği Örgütü nezdinde işbirliğini geliştirmiş; İran gözlemci üye statüsü almış ve Tahran’ın örgüte üye olmak için başvurabileceği açıklanmıştır. Moskova-Tahran işbirliğinde özellikle, Orta Asya, Kafkasya ve Orta Doğu bölgelerinde güvenliğin temin edilmesi için bölge devletlerinin sorumluluklarının bulunduğu vurgulanmaktadır. Her iki ülkenin bölgede terör tehlikesine karşı tavırları, IŞİD’le mücadele politikaları benzerlik göstermektedir. Moskova-Tahran askeri anlaşmaları özellikle Sovyetler Birliği’nin 1989-1991 yıllarını kapsayan son dönemlerinde imzalanmıştır. Bu ilişkiler Mayıs 1995’te dönemin ABD Nisan 2015, http://www.faz.net/agenturmeldungen/adhoc/deutscherhandelsverband-sanktionen-gegen-iran-zuegig-abbauen-13521348. html (Erişim tarihi: 10 Nisan 2015) www.bilgesam.org Cumhurbaşkanı Bill Clinton’un Moskova ziyaretine kadar olumlu gelişmiştir. Fakat Clinton-Yeltsin görüşmesi sonrasında Rusya’nın 1999 yılına kadar İran’la imzalamış olduğu antlaşmaların yerine getirilmesi ve sonrasında herhangi bir askeri içerikli anlaşma imzalanmaması kararlaştırılmıştır ki, bu da Tahran’ın tepkisine yol açmıştır. Bu anlaşma tarihe 30 Haziran 1995 Gore-Çernomırdin Memorandumu olarak geçmiştir. Rusya, bu antlaşmayla İran’la askeri alanda her türlü ilişkilerden vazgeçtiğini beyan etmiş ve dolayısıyla kendi savunma sanayisi için de önemli bir pazarı kaybetmiştir. Rusya’nın kaybının 4 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir.6 Kasım 1989’da imzalanmış Sovyet-İran antlaşmasıyla, Sovyetler Tahran hükümetine 1990-1994 yıllarında 1,3 milyar dolar değerinde silah ihraç etmiştir. Bu ihracat 2 adet hava savunma füze sistemi S-200BE (SA-5), 20 adet MiG-29 (Fulcrum) saldırı uçağı, 4 adet eğitim amaçlı MiG-29UB, 12 adet Su-24MK (Fencer) saldırı uçağı, 350 adet R-27r füzesi ve 670 adet R-60MK hava-hava füzesi içermekteydi.7 Mayıs 1990 ve Nisan 1991’de Moskova-Tahran antlaşmaları ile 1,6 milyar dolarlık ve 1992-1996 dönemini kapsayan yeni bir konvansiyonel silah ihracatı gerçekleştirilmiştir. Antlaşmalar, İran Deniz Kuvvetleri’ne 3 adet 877EKM sınıfı dizel-elektrik denizaltısı verilmesini ve denizaltılar için 6 adet tesis inşa edilmesini de içermekteydi. Fakat bu tesislerin inşası ABD’nin baskısı sebebiyle gerçekleşmemiştir. 1994-2000 döneminde İran Silahlı Kuvvetleri’ne 12 adet Mi-17 helikopteri, 100 adet 9K38 Igla portatif hava savunma sistemi ve 5 adet Mi-171 nakliye uçağı satılmıştır.8 Fakat Kasım 2000’de Putin’in ilk cumhurbaşkanlığı döneminde, Rusya bu memorandumu feshetmiş ve Rosoboroneksport şirketine Tahran hükümetiyle önceden imzalanmış olan antlaşma şartlarının tamamlanması ve yeni antlaşmalar için yetkivermiştir. Ekim 2001’de dönemin İran Savunma Bakanı Ali Şamhani’nin Moskova ziyaretinde bulunması ile Moskova-Tahran askeri ilişkileri için yeni bir dönemi başlatmıştır. Nisan 2001’de imzalanmış anlaşmaya göre 2002-2006 yılları arasında Rusya İran’a 33 adet Mi-171 ve Mi-171Sh helikopterleri, 6 adet SU-25UBK saldırı uçağı ve 6 „Кремль отказался не от сделки Гор-Черномырдин, а от продолжения ельцинской внешней политики“ (Kremlin Gore-Çernomırdin antlaşmasından değil, Yeltsin dış politikasının devam ettirilmesinden imtina etmiştir), Nezavisimaya Gazeta, Kasım 24, 2000, http://www.ng.ru/%0Bpolitics/2000-11-24/1_denies.html (Erişim tarihi: 12 Nisan 2015) 7 „Военно-техническое сотрудничество Ирана и России“, TASS Haber Ajansi, Ocak 20, 2015, http://tass.ru/info/1707163 (Erişim tarihi: 11 Nisan 2015) 8 a.g.m Sayfa 3 Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya İlişkilerinin Geleceği 3 adet Mi-17B-5 helikopteri ihraç etmiştir. Aralık 2005’te 1,4 milyar dolar değerinde yeni bir anlaşmayla Tahran Moskova’dan 29 adet TOR-M1 hava savunma füze sistemi ve 1200 adet 9M331 füze almıştır. Teslimat Ocak 2007’de tamamlanmıştır. Bu sistemler öncelikle Buşehr nükleer santralinin; Tahran ve İsfahan’daki nükleer merkezlerin korunması amaçlı alınmıştır. Böylelikle, Yeltsin döneminde sorunlu hale dönüşen Rusya-İran askeri ilişkilerinin yeniden canlanması, her iki ülkenin çıkarı için önemli ve stratejik bir gelişme olarak değerlendirilmelidir. Putin’in ilk iki dönem cumhurbaşkanlığı döneminde İran, Çin ve Hindistan’dan sonra Rusya’dan en fazla konvansiyonel silah alan üçüncü devlet olmuştur.9 “ “ Belli bir dönem için Batılı devletlerle birlikte İran’a yönelik yaptırımlara- kendi ekonomik ve askeri çıkarlarına zıt olmasına rağmen- onay veren Putin, BM yaptırımlarının kaldırılmasını beklemeden bu kararı vermekle kendi dış politikasında ulusal çıkarlarına öncelik verdiğini göstermektedir. 2007 yılında Rusya ile İran arasında 800 milyon dolarlık karadan havaya atılan 5 adet S-300 PMU-1 füze sistemi alımı konusunda anlaşmaya varılmış; fakat daha sonra 2010 yılında Birleşmiş Milletlerin yaptırımlarından dolayı bu ihracat gerçekleşmemiş ve Tahran’ın tepkisine yol açmıştı. İran’la nükleer müzakere görüşmelerinin olumlu sonuçlanması ve BM yaptırımlarının kalkması durumunda Rusya’nın sevkiyatı tekrar gerçekleştirebileceği beklenmekteydi. Fakat S-300’lerin üretimden kaldırılmasından dolayı, Rusya İran’a Antey-2500 füze sistemi vermeyi önermiştir.10 Tahran’ın bunu kabul etmemesi durumunda ise Rusya S-400’lerin ihracatına onay vermiştir. 13 Nisan 2015 tarihinde Cumhurbaşkanı Putin İran’ın cevabını beklemeden S-300’lerin satışı ile ilgili yasağın kaldırılması kararını almıştır.11 Bu kararın, Yemen krizinden ötürü Arap devletleri ile İran arasında anlaşmazlığın olduğu bir dönemde alınması da dikkat çekicidir. Ayrıca bu kararla, Rusya Batılı devletlere bir mesaj vermektedir. Belli bir dönem için Batılı devletlerle birlikte İran’a yönelik yaptırımlara- kendi ekonomik ve as- keri çıkarlarına zıt olmasına rağmen- onay veren Putin, BM yaptırımlarının kaldırılmasını beklemeden bu kararı vermekle kendi dış politikasında ulusal çıkarlarına öncelik verdiğini göstermektedir. P5+1ve İran arasında anlaşmadan sonra Tahran ile Moskova arasında askeri ilişkilerin nasıl gelişeceğini tahmin etmek zor değildir. Sovyetler Birliği döneminden kalma askeri mühimmat ve teknolojinin modernleştirilmesi amacıyla İran yine Rus silahlarına yönelecektir. Dolayısıyla, 2000’li yıllarda olduğu gibi İran silah pazarında Rusya önemli bir paya sahip olacaktır. Öte yandan Ocak 2015’teki antlaşma sonrasında her iki ülke bölgesel nitelikte- örneğin Hazar Denizi’nde ortak askeri tatbikatlar gerçekleştirme konusunda da görüşmelere devam etmektedir. Gelecek dönemde iki devletin bölgesel düzeyde ortak tatbikatlar gerçekleştirmesi kuvvetle muhtemeldir. İran Enerji Kaynaklarının Avrupa Pazarlarına Taşınma Projeleri Lozan’da taraflar arasında ön müzakerelerin olumlu tamamlanması sonrasında Rusya’nın çıkarlarını olumsuz etkileyebilecek gelişmeler olabileceği de dikkatten kaçırılmamalıdır. Özellikle enerji alanında İran’a uygulanan yaptırımların ortadan kaldırılması ile Rus doğal gazı ve petrolü için yeni bir rakip ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda Rusya’nın Avrupa ülkelerine uyguladığı doğal gaz baskısının da önemi azalmış olacaktır. Rus doğal gazına bağımlı olan birçok ülke İran’ın enerji kaynaklarını tercih edebilecektir. Tahran da zengin hidrokarbon kaynaklarını ekonomik açıdan kullanmak istemektedir. Eylül 2014’te İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani BM Genel Kurulu toplantıları sırasında Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer ile görüşmesinde verdiği demeçte, kendi ülkesinin Avrupa enerji güvenliğine katkı sağlayabilecek güçte olduğunu ifade etmiştir.12 10 İran daha önce S-300’lere alternatif olarak Rusya’nın önerdiği Thor füze sistemlerini kabul etmemişti. İran yıllık 160 milyar metreküp doğal gaz üretmekte olup bu oranın büyük bir kısmını kendi sınırlarında tüketmektedir. Yaptırımlar kalktıktan sonra İran’ın doğal gaz üretiminin 2020 yılına kadarki dönemde %30-40 oranında artacağı değerlendirilmektedir. Bu durumda da Azerbaycan ve Türkmenistan’la birlikte İran doğal gazı Avrupa enerji güvenliğinde önemli rol oynayabilir. Bu çerçevede, Avrupa Birliği 32 milyar metreküp doğal gaz taşıma kapasitesinde olması planlanan Nabucco projesini tekrar gündeme getirebilir. 2002 yılından itibaren gündemde olan bu projenin inşasının 2011-2014 yılları arasında tamamlanması öngörül- 11 “Путин снял запрет на поставку Ирану ЗРК С-300” (Putin İran’a S-300 füze sistemi satışıyla ilgili yasağı kaldırdı), Nezavisimaya Gazeta, Nisan 13, 2015, http://www.ng.ru/news/500219.html (Erişim tarihi: 13 Nisan 2015) 12 “Iran ready to supply energy to Europe”, Eylül 24, 2014, http:// www.shana.ir/en/newsagency/225412/Iran-Ready-to-Supply-Energyto-Europe (Erişim tarihi: 09 Nisan 2015) 9 2000-2007 arasında Rusya, İran’a 2 milyar dolar civarında konvansiyonel silah satışı gerçekleştirmiştir; bu da o dönem toplam Rusya savunma sanayisi ihracatının %5,4’ünü oluşturmuştur. İran’ın toplam silah ithalatında Rus konvansiyonel silahlarının payı %85 olmuştur. www.bilgesam.org Sayfa 4 Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya İlişkilerinin Geleceği Ayrıca İran hidrokarbon kaynaklarının taşınması için önceden proje olarak ortaya atılmış, daha sonra yaptırımlar nedeniyle askıya alınmış Tebriz-Ankara doğal gaz projesini de içine alan Pars doğal gaz boru hattı projesini13 yeniden gündeme getirebilir. Bu projenin gerçekleşmesi de Rusya’nın Avrupa devletleri üzerindeki doğal gaz silahını etkisiz hale getirebilir. Pars boru hattı 37 milyar metreküp doğal gaz taşıma kapasitesinde olan projedir. 2020’de Tahran hükümetinin 215 milyar metreküp doğal gaz üreteceği dikkate alınırsa yaklaşık 35 milyar metreküp ihraç edilecektir ki, bunun da 20 milyar metreküplük hissesi Avrupa pazarına çıkacaktır. Bu da Rus Gazprom şirketinin 20 milyar metreküp civarında doğal gazı için pazar bulamaması demektir. TANAP projesine İran doğal gazının ilave edilmesi de gündemde olan konulardan biridir. Bunun için, Azerbaycan devlet petrol şirketi SOCAR ve Türkiye’nin BOTAŞ şirketinin TANAP projesindeki hissesinin bir kısmını İran’a satabileceği de ihtimal dahilindedir. Ancak bunun gerçekleşme olasılığı şimdilik neredeyse imkânsızdır. Tahran hükümeti, Azerbaycan ve Türkmenistan doğal gazının ilk önce İran’a, daha sonra ise Türkiye üzerinden Avrupa’ya çıkarılmasını önerdiğinden bu hisse devri şimdilik mümkün görünmemektedir.14 Sonuç Lozan’da İran’la mutabakat sağlanmasından yana tavır koyan Avrupa devletleri ilk önce İran’a karşı yaptırımların kaldırılmasını bu sayede Avrupa’nın enerji güvenliği üzerindeki Rus etkisini yok etmek istemektedir. Ön mutabakat sağlanması Almanya, Fransa ve Büyük Britanya için bu açıdan önemlidir. Ayrıca yaşanan ekonomik kriz nedeniyle, bu devletler yeni pazarlara çıkış elde etmek istemektedirler ki yaptırımlar sonrasında İran bunun için elverişlidir. altı ülke arasındaki görüşmelerin olumlu sonuçlanması için çaba harcamışsa da İran’a uygulanan yaptırımların kalkmasının Rusya açısından hem olumlu hem de olumsuz yönleri bulunmaktadır. İran ve Rusya’nın bölgesel güvenlik sorunlarının çözümüne aynı doğrultuda yaklaşmasından dolayı, birbirilerinin çıkarlarına zarar verebilecek herhangi antlaşmaya gitmeyecekleri kesindir. Nükleer alanda da her iki devlet daha uzun süre stratejik olarak işbirliğini devam ettirecektir. Zira İran’da nükleer santrallerin kurulması ve geliştirilmesi Rusya ve Rus uzmanların faaliyeti ile mümkün olmuştur. Bu faaliyetlerden ötürü Tahran’ın Moskova’ya duyduğu güven İran’ı nükleer alanda Rusya ile işbirliğine itmektedir. “ “ mekteydi. Fakat enerji ihraç edecek ülkelerin görüşlerinde farklı yaklaşımlardan dolayı proje 2018 yılına ertelenmiş; 2014 yılında ise gerçekleşemeyeceği kesinleşmiştir. Haziran 2015 sonunda nihai mutabakat sağlandıktan sonra bile jeopolitik anlamda İran’ı ABD ile müttefik olarak görmek mümkün değildir. Moskova-Tahran ilişkilerini Kafkasya ve Orta Asya üzerinden değerlendirirsek, her iki devlet bu coğrafyalarda Sünni İslam’ın veya Selefi tehlikesinin yayılmasından endişe etmektedir. Bu nedenle taraflar, politik ve güvenlik alanında işbirliğini devam ettirmek durumundadır. Bu çerçevede İran’ın yıllık savunma harcamasının yaklaşık 10 milyar dolar olduğunu düşünürsek, Rusya için kendi savunma ürünlerini ihraç edeceği önemli bir pazar oluşacaktır. Özellikle hidrokarbon kaynakları ile Avrupa’nın enerji güvenliğinde İran’ın rolünün ön plana çıkacağı ihtimalleri, Rusya’nın etkisini zayıflatacak gibi görünmektedir. Fakat Gazprom ve Lukoil gibi şirketler İran enerji kaynaklarının işletmesinde önem taşıyacağından Tahran da muhtemelen kendi stratejik çıkarları açısından Rus ve Çin şirketleri ile işbirliğini Batılı şirketlere tercih edecektir. Rusya’nın da İran’la ilgili planları bulunmaktadır. Haziran 2015 sonunda nihai mutabakat sağlandıktan sonra bile jeopolitik anlamda İran’ı ABD ile müttefik olarak görmek mümkün değildir. İran için Rusya ve Çin gibi geleneksel müttefikler öne çıkmaktadır. Her ne kadar Moskova, İran’la 13 Proje gerçekleşmesi halinde, İran’daki Güney Pars yatağından çıkan doğal gazı Türkiye üzerinden Avrupa’da Yunanistan ve İtalya’ya taşımayı öngörmektedir. Daha sonra ise kuzey ve güney olmak üzere iki kısma ayrılmalı; kuzey kısımla Almanya, Avusturya ve İsviçre; güney kısımla ise Fransa ve İspanya’ya kadar ulaşmalıdır. 14 „Iran’s proposal to deliver Caspian gas to Turkey“, Şubat 03, 2015, http://www.naturalgaseurope.com/irans-proposal-to-deliver-caspiangas-to-turkey (Erişim tarihi: 10 Nisan 2015) www.bilgesam.org Sayfa 5 Lozan Çerçeve Antlaşması Sonrasında İran-Rusya İlişkilerinin Geleceği BİLGESAM Hakkında BİLGESAM, Türkiye’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından biri olarak 2008 yılında kurulmuştur. Kar amacı gütmeyen bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olarak BİLGESAM; Türkiye’deki saygın akademisyenler, emekli generaller ve diplomatların katkıları ile çalışmalarını yürütmektedir. Ulusal ve uluslararası gündemi yakından takip eden BİLGESAM, araştırmalarını Türkiye’nin milli problemleri, dış politika ve güvenlik stratejileri, komşu ülkelerle ilişkiler ve gelişmeler üzerine yoğunlaştırmaktadır. BİLGESAM, Türkiye’de kamuoyuna ve karar alıcılara yerel, bölgesel ve küresel düzeydeki gelişmelere ilişkin siyasal seçenek ve tavsiyeler sunmaktadır. www.bilgesam.org Yazar Hakkında 2001 yılında Azerbaycan’da Bakü Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Uluslararası Hukuk bölümünde lisans eğitimini tamamladı. 2007-2009 yıllarında Otto von Guericke Üniversitesi’nde (Magdeburg/Almanya) Savaş ve Barış Araştırmaları bölümünde yüksek lisans eğitimini almıştır. Doktorasını “Post-Sovyet Güney Kafkasya ve Orta Asya’da ABD ve Rusya’nın çatışan Neo-Emperyalist Dış Politikaları” konusu üzerine Westfalya Wilhelm Üniversitesi’nde (Münster, Almanya) yapmıştır. Rusya ve ABD’nin post-Sovyet ülkelerine yönelik dış politikaları; Güney Kafkasya ve Orta Asya’da etnik çatışmalar; emperyalizm ve neo-emperyalizm; etnik milliyetçilik teorileri; AB’nin post-Sovyet ülkelerinde insan hakları ve demokrasi politikası alanlarında uzmanlaşmıştır. İsmayılov, BİLGESAM’da Rusya, Kafkasya ve Orta Asya uzmanı olarak çalışmalarına devam etmektedir. Sayfa 6