Campylobacter Campylobacter kümes hayvanları, domuz, sığır, geyik, koyun, kedi, köpek, tavşan gibi hayvanlarda enfeksiyon etkeni olarak veya flora bakterisi olarak bulunurlar. Hayvanlardan insanlara bulaşarak enfeksiyon oluştururlar. Campylobacter cinsi insanlarda barsak ve barsak dışı enfeksiyonlara neden olurlar. Bu gün bu cins içindeki 16 türün insanlarda hastalık yaptığı gösterilmiştir. Campylobacter jejuni türü bu cins içinde barsak enfeksiyonu yapan en önemli türdür. Barsak enfeksiyonu yapan diğer önemli türler arasında C.coli, C.upsaliensis ve C.jejuni sayılabilir. C.fetus diğer Campylobacter türlerinden farklı olarak, bakteriyemi, septik tromboflebit, artrit, septik abortus ve menenjit yapan önemli bir etkendir. Morfoloji Campylobacter cinsi içinde Gram-negatif, virgül biçiminde, sporsuz polar kamçısı ile hareketli bakteriler bulunur. Mikroaerofilik olup çoğalmaları için ortamın oksijen içeriğinin azalmış olması, hidrojen ve karbondioksit içeriğinin ise artmış olması gereklidir. Campylobacter diğer Gram-negatif bakterilere benzeyen hücre duvarına sahiptir. Bu cins içindeki bakterilerin majör antijeni dış zarda bulunan lipopolisakkarit O antijenidir. Bu antijenik yapıya ilave olarak ısıya duyarlı kapsül antijeni ve flagel antijen bulunmakta ve epidemiyolojik çalışmalarda kullanılmaktadır. İnsanlara patojen olanlar oksidaz ve katalaz olumludur. Karbonhidratları okside veya fermente etmezler. Gram boyama ile yapılmış yaymalarda tipik morfolojileri görülür. Campylobacter cinsinin gastrointestinal sistem hastalıkları içindeki rolünün anlaşılması mikroaerofilik ortamda ürediklerinin gösterilmesi ile anlaşılabilmiştir. Mikroaerofilik ortam %5-7 oksijen ve %5-10 CO2 içermektedir. C.jejuni 42o C ısıda daha iyi çoğalmaktadır. Campylobacter cinsi içindeki bakteriler 0,2-0,5 m büyüklüğünde olması ile kolon bakterilerinden ayrılmaktadır. Patogenez Hastalığın oluşmasında en önemli faktör alınan bakteri miktarıdır. Enfeksiyonun oluşabilmesi için 104 bakteri alınması gereklidir. Bu sayı Salmonella ve Shigella enfeksiyonlarındaki gerekli miktarla aşağı yukarı aynı olmakla birlikte Vibrio enfeksiyonundakinden azdır. C.jejuni mide asidine hassas olması nedeniyle mide asidini nötralize eden durumlar veya asit salgılanmasının azalması hastalığı ortaya çıkmasını kolaylaştırır. İnvazyon temel mekanizma gibi görülmektedir. Bakteri flageli önemi bir virulans faktördür. C.jejuni yüzey antijeni PEB1 majör adezin görevini yerine getirmektedir. LPS tipik endotoksin aktiviteye sahiptir. Hastanın immün durumu hastalığın şiddeti üzerine etki eden önemli bir unsurdur. Serum gamaglobülin miktarı az olanlarda ise uzamış ve şiddetli bir klinik tablo görülür. Hastalığın yüksek derecede endemik olduğu bölgelerde yaşayan bireyler ölçülebilir düzeyde yüksek özgül serum ve salgısal antikorlara sahiptir. Bu bireylerde enfeksiyon oldukça hafif geçmektedir. Campylobacter enfeksiyonlarında patolojiden bakterinin invazyonu sorumludur. Bakterinin safrada üreyebilmesi nedeniyle safra açısından zengin olan ince barsak proksimalinde erken dönemde enflamasyon görülür. Jejunum, ileum ve kolon mukozası yüzeyinde ülserasyon, ödem ve kanlanma görülür. Tabloya epitel bezlerin kriptik apseleri eşlik eder. Lamina propriada ise nötrofil, mononükleer ve eozinofillerden oluşan bir hücresel infiltrasyonu görülür. C.jejuni ve C.upsaliensis enfeksiyonlarından sonra Guillain-Barre sendromu görülebilmektedir. Campylobacter oligosakkaritleri ile nöral doku yüzeyinde bulunan glikospingolipidler arasındaki antijenik benzerlik vardır. Bu nedenle bakteriye karşı oluşan antikorların periferal sinir sistemindeki sinir dokusuna zarar vermesinin bu sendroma yol açtığı düşünülmektedir. Aynı mekanizma reaktif artrit için de geçerlidir. C.fetus kapsül benzeri S-proteini olarak tanımlanan bir yapı ile kaplı olup bu yapı sayesinde serumun kompleman kaynaklı öldürücü etkisinden korunmaktadır. Bu yapı C3b’nin bakteriye bağlanmasını engellemektedir. S-protein yapısı ortadan kaldırılan bakteriler virulansını kaybetmektedir. Yapısal özelliği sayesinde C.fetus gastrointestinal sistemden kana karışarak uzak noktalara yayılma özelliğine sahiptir. Sistemik yayılım özellikle akıl hastaları ve karaciğer hastalığı, diabet, kronik alkolizm, malignensi gibi nedenler ile bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde görülür. Klinik Campylobacter insanlara hayvanlardan bulaşmaktadır. C.jejuni ve C.coli enfeksiyonları kontamine yiyecek, süt ve suların alınması ile ortaya çıkar. Kontamine kümes hayvanı ürünleri olguların yarısından sorumludur. C.upsaliensis enfeksiyonları sağlıklı veya hasta köpeklere temas sonucu ortaya çıkar. İnsanlar arasında fekal-oral geçiş mümkündür ancak bu yolla geçiş oranı azdır. Hastalık daha ziyade gençlerde görülmekle birlikte taşıyıcılık ve hastalık süresinin uzaması yetişkinlerde görülmektedir. Klinik gidiş akut olup ani başlayan kramp tarzında karın ağrısı ile beraber ve dış görümüyle kanlı olabilen ishal, baş ağrısı, halsizlik ve ateş görülür. Kuluçka dönemi 1-7 gün arasında değişmektedir. Hastalık genellikle 5-8 günlük bir dönemde kendisini sınırlar. Bazen bu dönem uzayabilir. Klinik gidiş esnasında kolit, karın ağrısı ile giden kronik enfeksiyon görülebilir. C.fetus enfeksiyonları gastroenterit olarak başlar fakat yayılarak bir çok organı tutabilir. Guillain-Barre periferik sinir sisteminin otoimmün hastalığı olup günler içinde kaslarda simetrik kuvvet kaybı gelişmekte ve iyileşmesi haftalar, aylar almaktadır. Hastaların yaklaşık %20’sinde ise nörolojik sekeller kalmaktadır. Guillain-Barre sendromu özellikle C.jejuni serotip O19 ile ilişkili bulunmuştur. Campylobacter enfeksiyonlarından yaklaşık iki hafta sonra ortaya çıkan ve ağrı, eklemlerde şişlik ile seyreden reaktif artrit tablosu görülebilir. Tanı Örnek olarak dışkı kullanılır. Gram ile boyanmış dışkı örneklerinde martı kanadı biçimindeki tipik basillerin görülmesi önemlidir. Dışkıdan hazırlanan preparatların karanlık saha veya faz-kontrast mikroskop ile incelenmesinde tipik ok tarzında hareket eden bakteriler görülebilir. Dışkı örneklerinde Camplobacter antijeni araştırılabilir. Duyarlılığı %80-96 arasında değişmekte olup özgüllüğü %97 olarak bulunmuştur. Kültür yapılırken dışkı örneklerinin 0.45 m delik genişliği olan filtrelerden süzülmesi ile diğer bakteriler elimine edilmektedir. Taşıma için Cary-Blair besiyeri kullanılmalıdır. C.jejuni 36-37oC’de iyi üremesine karşılık, ekili kültür ortamının 42-43oC’de tutulması ile dışkıda bulunan diğer bakterilerin çoğunluğunun üremesi engellenir, böylece C.jejuni izolasyonu sağlanmış olur. Besiyerleri, kan ve kömür gibi besiyerinde bulunan toksik oksijen radikallerini inhibe eden maddeler içermelidir. Diğer bakterilerin üremesini engellemek için besiyerine antibiyotik eklenmelidir. Yaygın olarak kullanılan seçici besiyerlerinin başında vankomisin, polimiksin-B ve trimethoprim eklenmiş Skirrow ve sefalosporin eklenmiş Campy-BAP besiyerleri gelmektedir. Her iki besiyeri ve diğer seçici besiyerleri 42oC de inkübe edildikleri zaman C.jejuni izolasyonu için uygundurlar. Bu besiyerlerinden Skirrow 36-37oC’ de diğer Camylobacterler türleri için de kullanılabilirken, Camy-BAP besiyeri ise diğer Camylobacterler türleri sefalosporinlere hassas olduğu için uygun değildir. Ayrıca kömürlü sefaperazon deoksikolat agar (CCDA), kömür bazlı seçici besiyeri olan CSM ve Campy-CVA besiyerleri izolasyon amacıyla kullanılmaktadır. Campylobacter kaynaklı enfeksiyonlarının yaklaşık %10’undan sorumlu olan C.upsaliensis’in yaygın olarak kullanılan kültür yöntemleri ile izolasyonunun zorluğu, bu tür ile oluşan enfeksiyonların gerçek prevalansını gizlemektedir. Seçici besiyerlerinde bulunan antibiyotikler C.upsaliensis’in üremesini baskılamaktadır. C.upsaliensis için sefaperazon, amfoterisin B ve teikoplanin içeren kömür bazlı besiyeri olan CAT kullanılmaktadır. Tür ayırımı için oksidaz, katalaz, hippurat hidrolizi, nitrat indirgeme, üreaz testleri, çeşitli ısı derecelerinde üreme özellikleri ve antibiyotiklere duyarlılık profillerine bakılır. Tedavi Campylobacter gastroenteriti kendiliğinden sınırlanan bir enfeksiyondur. Sıvı ve elektrolit kaybının yerine konması tedavide yeterli bir adımdır. Enfeksiyonun şiddetli olduğu durumlarda veya sepsis geliştiğinde antibiyotik tedavisi gereklidir. Tedavide ilk seçilecek antibiyotik eritromisindir. İkinci sırada tetrasiklin veya kinolonlar kullanılabilir. Campylobacter türleri penisilin, sefalosporin ve sulfonamidlere dirençlidirler. Son zamanlarda kinolonlara direncin artması bu ilacın etkinliğini azaltmıştır. Çocuklarda tetrasiklin yerine amoksisilin/klavulonik asit tercih edilmelidir. Sistemik enfeksiyonlar, aminoglikozidlerin kloramfenikol veya imipenem ile kombinasyonuyla tedavi edilmelidir Yiyeceklerin uygun koşullarda hazırlanması, pastörize olmayan gıdaların kullanılmasından kaçınılması ve suların kontamine olmaması için gereken tedbirlerin alınması hastalıktan korunmada alınacak ilk önlemlerdir. Taşıyıcı ve hasta olan tavuk ve hindi gibi hayvanlar ile etkin mücadele enfeksiyon kaynaklarının ortadan kaldırılması açısından önemlidir.