T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HALKLA İLİŞKİLER ve TANITIM ANABİLİM DALI REKLAMCILIK ve TANITIM BİLİM DALI AKADEMİSYENLERİN TELEVİZYON REKLAMLARINA YÖNELİK MOTİVASYONLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Sefa Eyyüp ÇİÇEK YÜKSEK LİSANS TEZİ Danışman Yrd. Doç. Dr. Göksel ŞİMŞEK Konya-2011 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü BİLİMSEL ETİK SAYFASI Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm. Sefa Eyyüp ÇİÇEK 1 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU Sefa Eyyüp Çiçek tarafından hazırlanan “Akademisyenlerin Televizyon Reklamlarına Yönelik Motivasyonları Üzerine Bir Araştırma” başlıklı bu çalışma 20/09/2011 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir. Yrd. Doç. Dr. Göksel ŞİMŞEK Başkan İmza Yrd. Doç. Dr. Mete KAZAZ Üye İmza Yrd. Doç. Dr. Aşina GÜLERARSLAN Üye İmza 2 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Öğrencinin Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı Ana Bilim / Bilim Dalı Danışmanı Tezin Adı Sefa Eyyüp ÇİÇEK Numarası 084221021003 Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı Reklamcılık ve Tanıtım Bilim Dalı Yrd. Doç. Dr. Göksel ŞİMŞEK Akademisyenlerin Televizyon Reklamlarına Yönelik Motivasyonları Üzerine Bir Araştırma ÖZET Reklam, hiç şüphesiz firmaların tüketicilere ulaşmak için kullandıkları en etkili yoldur. Az zamanda daha çok kişiye ulaşmayı sağlama özelliği nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Reklam ortamları içerisinde de televizyon tüketicinin hayatında hala büyük bir öneme sahip olması ve daha çok sayıda kişiye ulaşması gibi özellikleri nedeniyle şirketlerin reklam bütçelerinde en büyük paya sahip olmaya devam etmektedir. Televizyon reklamları; insan hayatının içine kolaylıkla girebilen, onların değer yargılarını, yaşam standartlarını, tutumlarını, aile içi ilişkilerini ve satın alma kararlarını kolaylıkla etkileyebilen, çok güçlü bir tutundurma aracıdır. Bu çalışma televizyon reklamlarına bu gücü veren izleyicilerin televizyon reklamlarına yönelik motivasyonlarını ortaya çıkarmak amacıyla yapılmıştır. Bu bağlamda çalışma üç bölümde hazırlanmıştır. Birinci ve ikinci bölüm çalışmanın teorik yapısını oluşturmakta; üçüncü bölüm ise uygulama kısmını oluşturmaktadır. Birinci bölümde, kitle iletişim aracı olarak televizyon ve televizyon izleyicileri ele alınmış, çalışmanın yapısını belirleyen kullanımlar ve doyumlar modeli açıklanmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde, televizyon reklamları ile ilgili teorik bilgilere yer verilmiş izleyici kitlesi bu bölümde bir televizyon reklamı izleyicisi olarak ele alınmıştır. 3 Üçüncü bölümde ise, yapılan teorik yapı önderliğinde hazırlanan uygulama kısmı yer almıştır. Bu kısımda televizyon izleyicilerinin televizyon reklamlarına yönelik motivasyonları ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Televizyon, televizyon reklamları, izleyici, kullanımlar ve doyumlar modeli. 4 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Öğrencinin Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı Ana Bilim / Bilim Dalı Danışmanı Tezin İngilizce Adı Sefa Eyyüp ÇİÇEK Numarası 084221021003 Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı Reklamcılık ve Tanıtım Bilim Dalı Yrd. Doç. Dr. Göksel ŞİMŞEK A Research About Motivations For Academics For Television Commercials SUMMARY Advertisement, no doubt, is the most effective way a firm uses to reach consumers. Due its nature ensuring Access to more people in a short period of time, it is of great importance. As among the advertisement media, televisiyon still carries a great deal of significance and has Access to a large number of people, it continues having the largest share in the advertisement budgets of companies. Television commercials are very powerful promotional tools penetrating into human life easily, effecting their value judgments, living standards, attitudes, domestic affairs and purchasing decisions easily. This study was carrid out to reveal the motivations of the audience granting such power to TV commercials towards TV commercials. Withi this context, this study was carried out under 3 chapters. The first and second chapters make up the theoretical structure of the study and the third chapter constitutes the application part. In the first chapter, TV, as a mass medium, and televiewers were handled , uses and gratifications model forming the structure of the study was tried to be explained. In the second chapter, theoretical information relating to TV commercials was provided and the televiewers were handled as TV commercial viewers. 5 And in the third chapter, the application part prepared under the leadership of the theoretical structure formed. In this chapter, motiviations of televiewers towards TV commercials were tried to be revealed. Key words: television, television commercials, televiewers, uses and gratifications model 6 İÇİNDEKİLER BİLİMSEL ETİK SAYFASI ...................................................................................... 1 YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ............................................................ 2 ÖZET ........................................................................................................................... 3 SUMMARY ................................................................................................................. 5 İÇİNDEKİLER ........................................................................................................... 7 ŞEKİLLER LİSTESİ ............................................................................................... 10 TABLOLAR LİSTESİ.............................................................................................. 11 GİRİŞ ......................................................................................................................... 18 BÖLÜM 1 .................................................................................................................. 20 KİTLE İLETİŞİM ARACI OLARAK TELEVİZYON VE TELEVİZYON İZLEYİCİLERİ ........................................................................................................ 20 1.1 Kitle İletişim Aracı Olarak Televizyon ............................................................. 20 1.2. Televizyonun İşlevleri ........................................................................................ 26 1.2.1. Haber Verme (Enformasyon) İşlevi .............................................................. 27 1.2.2. İnandırma ve Harekete Geçirme (Siyasal İşlevi) .......................................... 29 1.2.3. Sosyal İşlevi .................................................................................................. 31 1.2.4. Mal ve Hizmetlerin Tanıtılması (Ekonomik) İşlevi ...................................... 33 1.2.5. Eğitim İşlevi .................................................................................................. 34 1.2.6. Eğlendirme İşlevi .......................................................................................... 36 1.3. Televizyon İzleyicileri ........................................................................................ 37 1.3.1. Kitle Olarak İzleyici ...................................................................................... 42 1.3.2. Sonuç Olarak İzleyici .................................................................................... 43 1.3.3. Ajan Olarak İzleyici ...................................................................................... 44 1.4. Kullanım ve Doyum Yaklaşımı ......................................................................... 45 BÖLÜM 2 .................................................................................................................. 52 TELEVİZYON REKLAMLARI VE REKLAM İZLEYİCİLERİ ...................... 52 7 2.1. Kavramsal Olarak Reklam ve Reklam Ortamları ......................................... 52 2.1.1. Reklam Türleri .............................................................................................. 59 2.1.1.1. Reklamı Yapanlar Açısından Reklamlar ............................................... 59 2.1.1.2. Hedef Pazar Açısından Reklamlar ......................................................... 60 2.1.1.3. Amaç Açısından Reklamlar ................................................................... 60 2.1.1.4. Açık Yapılıp Yapılmaması (Ürün Yerleştirme) Açısından Reklamlar .. 61 2.1.1.5. Taşıdığı Mesaj Açısından Reklamlar ..................................................... 61 2.1.1.6. Kullanılan Mesajın Dayanağı Açısından Reklamlar.............................. 62 2.1.1.7. Tüketici Tepki Süresine Göre Reklamlar .............................................. 63 2.1.1.8. Ödeme Açısından Reklamlar ................................................................. 63 2.1.1.9. Coğrafi Açıdan Reklamlar ..................................................................... 64 2.1.2. Reklam Ortamları.......................................................................................... 65 2.1.2.1. Yayın Yapan Reklam Ortamları ............................................................ 66 2.1.2.2. Basılı Reklam Ortamları ........................................................................ 67 2.1.2.3. Açıkhava Reklam Ortamları .................................................................. 68 2.1.2.4. İnternet ................................................................................................... 69 2.1.2.5. Sinema.................................................................................................... 70 2.2. Televizyon Reklamları ....................................................................................... 71 2.2.1. Televizyon Reklam Türleri ........................................................................... 78 2.2.2. Televizyon Reklamlarında Yapım Uygulamaları ve Anlatım Biçimleri ...... 79 2.2.2.1. Televizyon Reklamları Yapım Tarzları ................................................. 79 2.2.2.2. Televizyon Reklamları Yapım Formatları ............................................. 82 2.2.2.3. Televizyon Reklamları Yapım Teknikleri ............................................. 89 2.3. Reklam İzleyicileri ............................................................................................. 91 2.3.1. Reklam İzlemeye Etki Eden Uyarıcı Yönlü Değişkenler ............................. 94 2.3.2. Reklam İzlemeye Etki eden İzleyici Yönlü Değişkenler ............................ 105 BÖLÜM 3 ................................................................................................................ 112 AKADEMİSYENLERİN TELEVİZYON REKLAMLARINA YÖNELİK MOTİVASYONLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA ....................................... 112 3.1. Metodoloji ......................................................................................................... 112 3.1.1. Yöntem ........................................................................................................ 112 3.1.2. Problem ....................................................................................................... 112 3.1.3. Varsayımlar ................................................................................................. 112 3.1.4. Örneklem..................................................................................................... 113 3.1.5. Kullanılan Soru Formunun Özellikleri ....................................................... 114 3.1.6. Verilerin Toplanması ve Kullanılan İstatistiksel Analizler ........................ 115 3.1.6.1. Faktör Analizi ...................................................................................... 115 3.1.6.2. Ki-Kare Uygunluk Testi ...................................................................... 115 3.2. Alan Araştırma Bulguları ............................................................................... 115 3.2.1. Katılımcıların Demografik Özellikleri ........................................................ 116 3.2.2. Katılımcıların Televizyon İzleme Davranışları .......................................... 118 8 3.2.3. Katılımcıların Televizyon Reklamlarına Yönelik tutum ve Motivasyonları ............................................................................................................................... 127 3.2.3.1. İzleyicilerin Televizyon Reklamlarına Yönelik Motivasyonları ......... 128 3.2.3.2. İzleyicilerin Televizyon Reklamlarına Yönelik Deneyimleri .............. 143 3.2.3.3. İzleyicilerin Televizyon Reklam Yapım Tarz, Format ve Tekniklerine Yönelik Tutumları ............................................................................................. 147 3.2.4. İstatistik Analizleri Bulguları ...................................................................... 155 3.2.4.1. Güvenilirlik Analizi Bulguları ............................................................. 155 3.2.4.2. Ki-Kare Uygunluk Testi Bulguları ...................................................... 156 SONUÇ VE ÖNERİLER........................................................................................ 165 KAYNAKÇA ........................................................................................................... 167 ANKET FORMU ÖRNEĞİ ................................................................................... 179 9 ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1 Siyasal seçkinler ile siyasal zemin arasındaki medya..................................... 31 Şekil 2 Edgar Dale’nin Yaşantı Konisi ....................................................................... 35 Şekil 3 İzleyici Araştırma Modelleri (Webster, 1998:191) ........................................ 42 Şekil 4 Kullanım ve doyum modeli tanımlaması........................................................ 47 Şekil 5 Kullanım ve Doyum Modelinin Öğeleri (Katz, Blumler ve Gurevitch, 2003:37) .............................................................................................................. 47 Şekil 6 Kullanım ve Doyum sözel paradigmasının grafik betimlemesi(Finn, 1997:509) ............................................................................................................ 48 Şekil 7 İletişim süreci olarak reklam .......................................................................... 55 Şekil 8 Reklam izleme modeli(Batra vd.’den aktaran: Çakır, 2006: 39) .................... 93 10 TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1 Reklam ortamlarının avantajlı ve dezavantajlı yönleri (Başal’dan aktaran: Tayfur, 2010: 190; Kotler ve Armstrong’dan aktaran, Erdem 2006: 54). .......... 70 Tablo 2 Geleneksel tepki modellerinin gelişim süreci(Barry, 2002: 253-258) .......... 94 Tablo 3 Çeşitli reklam karakteristikleri ve açıklamaları(Hetsroni, 2000) .................. 98 Tablo 4 Fakülte değişkeni için frekans değerleri ...................................................... 113 Tablo 5 Cinsiyet değişkeni için frekans değerleri..................................................... 116 Tablo 6 Yaş değişkeni için frekans değerleri ............................................................ 116 Tablo 7 Medeni hal değişkeni için frekans değerleri ................................................ 117 Tablo 8 Ailenin aylık geliri değişkeni için frekans değerleri ................................... 117 Tablo 9 Unvan değişkeni için frekans değerleri ....................................................... 118 Tablo 10 Gün içerisinde televizyon izleme değişkenleri için frekans değerleri ....... 118 Tablo 11 Evde bulunan televizyon sayısı değişkenleri için frekans değerleri .......... 119 Tablo 12 Televizyon izlenen saat değişkenleri için frekans değerleri ...................... 119 Tablo 13 Ana haber bülteni için frekans değerleri.................................................... 120 Tablo 14 Belgesel için frekans değerleri .................................................................. 120 Tablo 15 Çizgi film için frekans değerleri ................................................................ 121 Tablo 16 Dini programlar için frekans değerleri ...................................................... 121 Tablo 17 Diziler (yerli/yabancı) için frekans değerleri............................................. 121 Tablo 18 Ekonomi programları için frekans değerleri .............................................. 122 Tablo 19 Tartışma/açık oturum için frekans değerleri .............................................. 122 Tablo 20 Kadın programları için frekans değerleri................................................... 123 Tablo 21 Magazin programları için frekans değerleri .............................................. 123 Tablo 22 Müzik/eğlence programları için frekans değerleri..................................... 123 Tablo 23 Spor Programları için frekans değerleri..................................................... 124 Tablo 24 Talk show/sohbet programları için frekans değerleri ................................ 124 Tablo 25 Eğitici programlar için frekans değerleri ................................................... 125 Tablo 26 Filmler (yerli/yabancı) için frekans değerleri ............................................ 125 Tablo 27 Yarışma programları için frekans değerleri ............................................... 125 Tablo 28 Diğer Programlar için frekans değerleri .................................................... 126 Tablo 29 Televizyon izleme nedenleri için frekans değerleri ................................... 126 11 Tablo 30 Katılımcıların reklam izleme davranışları için frekans değerleri .............. 127 Tablo 31 Televizyonda reklamlar çıkınca ne yaparsınız sorusu için frekans değerleri ........................................................................................................................... 127 Tablo 32 Dizi veya film izlemede tercih edilen araç için frekans değerleri ............. 128 Tablo 33 Reklam kullanım motivasyonları ve doyumları faktör analizi .................. 129 Tablo 34 “TV reklamlarını sadece eğlenmek için izliyorum” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................................................ 131 Tablo 35 “TV reklamlarını güvenilir buluyorum” ifadesi için frekans değerleri ..... 132 Tablo 36 “TV reklamlarını izleyerek yeniliklerden haberdar oluyorum” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 132 Tablo 37 “TV reklamlarıyla bilgi edinmeye çalışmanın akıllıca olduğunu düşünüyorum” ifadesi için frekans değerleri .................................................... 132 Tablo 38 “TV reklamlarını izleyerek eğleniyorum” ifadesi için frekans değerleri .. 133 Tablo 39 “TV reklamları bizi aşırı satın almaya yönelen bir tüketim toplumu haline getirir” ifadesi için frekans değerleri ................................................................ 133 Tablo 40 “TV reklamları aradığım özelliklerin hangi markada olduğu konusunda bilgilendirir” ifadesi için frekans değerleri ....................................................... 133 Tablo 41 “Bazen TV reklamları televizyonda izlediğim diğer programlardan daha eğlencelidir” ifadesi için frekans değerleri ....................................................... 134 Tablo 42 “Yeni bir ürünün TV reklamını görürsem o ürünü satın alırım” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 134 Tablo 43 “Reklamı yapılan ürün ya da hizmetle ilgisi olmayan ünlü kişiler kullanılmaktadır” ifadesi için frekans değerleri ................................................ 134 Tablo 44 “Televizyon açık olduğu için ister istemez TV reklamlarını izliyorum” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................. 135 Tablo 45 “TV reklamlarını izlerken sıkıntılarımdan kurtuluyorum” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 135 Tablo 46 “TV reklamları bana heyecan veriyor” ifadesi için frekans değerleri ....... 135 Tablo 47 “Program içinde yapılan tanıtıcı reklamlar beni rahatsız eder” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 135 12 Tablo 48 “TV reklamlarında satın almaya yönlendirici direk mesajlar ilgimi çeker” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................. 136 Tablo 49 “TV reklamları çocukların ilgisini çekiyor” ifadesi için frekans değerleri 136 Tablo 50 “Ürün, fiyat bilgisinin reklamda var olması ilgimi çeker” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................................................ 136 Tablo 51 “Promosyon, kampanya bilgisi veren reklamların faydalı olduğunu düşünüyorum” ifadesi için frekans değerleri .................................................... 137 Tablo 52 “TV reklamlarını aldatıcı buluyorum” ifadesi için frekans değerleri ........ 137 Tablo 53 “TV reklamlarını abartılı buluyorum” ifadesi için frekans değerleri ........ 137 Tablo 54 “TV reklamlarının ürün satın almamda hiçbir etkisi yoktur” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 137 Tablo 55 “TV reklamları sadece firmaların güçlü olduğunun göstergesidir” ifadesi için frekans değerleri......................................................................................... 138 Tablo 56 “TV reklamlarının genelde rekabet amaçlı yapıldığını, bunun da tüketicinin yararına olduğunu düşünüyorum” ifadesi için frekans değerleri ...................... 138 Tablo 57 “TV reklamları güncel olaylar hakkında beni bilgi sahibi yapıyor” ifadesi için frekans değerleri......................................................................................... 138 Tablo 58 “TV reklamları fırsatlardan haberdar olmamı sağlıyor” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................................................ 138 Tablo 59 “TV reklamları bana ürünleri kıyaslama imkanı veriyor” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................................................ 139 Tablo 60 “TV reklamları kendi tarzımı yaratmama yardımcı oluyor” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 139 Tablo 61 “TV reklamı bana bir markanın kullanıcısı olma deneyimi yaşatıyor” ifadesi için frekans değerleri......................................................................................... 139 Tablo 62 “TV reklamları ekonomik olanı bulmama yardımcı oluyor” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 139 Tablo 63 “TV reklamları markaya duyduğum güveni pekiştiriyor” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................................................ 140 Tablo 64 “TV reklamlarında kendi yaşamıma ait bir şeyler buluyorum” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 140 13 Tablo 65 “TV reklamları arkadaşlarımla sohbet konusu olabiliyor” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 140 Tablo 66 “TV reklamları bir konuya ait değerlerimi güçlendiriyor” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 140 Tablo 67 “TV reklamları ihtiyacım olmayan ürünleri satın alma duygusu oluşturabiliyor” ifadesi için frekans değerleri................................................... 141 Tablo 68 “TV reklamlarının daha çok denetime ihtiyacı var” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................................................ 141 Tablo 69 “TV reklamlarında çocukların deneyimsizlikleri ve saflıkları istismar edilmektedir” ifadesi için frekans değerleri ...................................................... 141 Tablo 70 “TV reklamlarında cinsellik aşırı ve gereksiz kullanılmaktadır” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 141 Tablo 71 “TV reklamları yeni ilgi alanları kazanmama yardımcı oluyor” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 142 Tablo 72 “TV reklamları özlem duyduğum şeylerle beni karşılaştırıyor” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 142 Tablo 73 “TV reklamları sayesinde bir ürün ya da hizmetin en moda olanını öğrenebiliyorum” ifadesi için frekans değerleri ............................................... 142 Tablo 74 “TV reklamları reklamı yapılan ürün hakkında gerçekleri yansıtmaktadır” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................. 142 Tablo 75 “TV reklamları en iyi ürünü satın almamı sağlıyor” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................................................ 143 Tablo 76 “Televizyon reklamlarını izlerim” ifadesi için frekans değerleri .............. 143 Tablo 77 “Televizyon reklamlarından fikir alırım” ifadesi için frekans değerleri ... 143 Tablo 78 “Televizyon reklamları sayesinde bilgi edinirim” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................................................ 144 Tablo 79 “Televizyon reklamlarını merak ederim” ifadesi için frekans değerleri ... 144 Tablo 80 “Televizyon reklamlarından faydalanarak ürün satın alırım” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 144 Tablo 81 “televizyon reklamlarına güvenirim” ifadesi için frekans değerleri .......... 145 14 Tablo 82 “Ürün seçeneklerini televizyon reklamlarını inceleyerek oluştururum” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................. 145 Tablo 83 “Ürün seçeneklerini değerlendirirken televizyon reklamları karar vermeme yardımcı olur” ifadesi için frekans değerleri .................................................... 145 Tablo 84 “Televizyon reklamları esnasında televizyonun sesini kısarım” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 146 Tablo 85 “Televizyon reklamları esnasında kanal değiştiririm” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................................................ 146 Tablo 86 “Televizyon reklamları oynarken izlediğim dizi/filme ara verip başka işlerle ilgilenirim” ifadesi için frekans değerleri ......................................................... 146 Tablo 87 “Televizyon reklamları ürün özellikleri konusunda beni ikna eder” ifadesi için frekans değerleri......................................................................................... 147 Tablo 88 “Firma imajını yansıtan kurumsal reklamları inandırıcı bulurum” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 147 Tablo 89 “Reklamlarda abartı unsurlarının olması ilgimi çeker” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................................................ 148 Tablo 90 “Sıcak ve samimi olan TV reklamlarını izlemeyi severim” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 148 Tablo 91 “İki ürün arasındaki farklar ve kıyaslamaların gösterildiği reklamlar inandırıcıdır” ifadesi için frekans değerleri ...................................................... 148 Tablo 92 “Ürünün kullanımından önceki ve sonraki görüntüleri inandırıcı bulurum” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................. 149 Tablo 93 “TV reklamlarında ürüne yapılan dayanıklılık testini inandırıcı bulurum” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................. 149 Tablo 94 “Ürünü kullananların reklamda ürün faydalarından söz etmesi inandırıcı gelir” ifadesi için frekans değerleri ................................................................... 149 Tablo 95 “TV reklamlarında kullanılan animasyon ve fantezi karakterler ilgimi çeker” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................. 150 Tablo 96 “Reklamda uzman kişilerin görüşlerinin sunulması beni ikna eder” ifadesi için frekans değerleri......................................................................................... 150 15 Tablo 97 “Reklamda öyküsel anlatımın kullanılmasının etkileyici olduğunu düşünüyorum” ifadesi için frekans değerleri .................................................... 150 Tablo 98 “Müzikli reklamları izlemeyi severim” ifadesi için frekans değerleri ...... 151 Tablo 99 “Ünlülerin rol aldığı TV reklamlarının daha çok akılda kaldığını düşünüyorum” ifadesi için frekans değerleri .................................................... 151 Tablo 100 “Reklamlarda insan dışında varlıklara kişilik kazandırılması ilgi uyandırır” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................. 151 Tablo 101 “Reklamlarda ses ve görüntü efektlerinin kullanılması dikkatimi çeker” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................. 152 Tablo 102 “Siyasal içerikli reklamların aldatıcı olduğunu düşünüyorum” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 152 Tablo 103 “Karşı cinse yönelik reklamları izlemek ilgimi çeker” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................................................ 152 Tablo 104 “Cinselliği ön planda tutan TV reklamlarını izlemekten rahatsız olurum” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................. 152 Tablo 105 “Şiddet ve korku içerikli reklamları izlemekten rahatsız olurum” ifadesi için frekans değerleri......................................................................................... 153 Tablo 106 “Sosyal içerikli reklamların gerekli ve faydalı olduğunu düşünüyorum” ifadesi için frekans değerleri ............................................................................. 153 Tablo 107 “Sağlığa yönelik reklamları faydalı ve gerçekçi buluyorum” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 153 Tablo 108 “Ünlü sanatçıların rol aldığı reklamları izlemek hoşuma gider” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 153 Tablo 109 “Dizi gibi yayınlanan reklamları izlemek hoşuma gidiyor ve takip etmek istiyorum” ifadesi için frekans değerleri ........................................................... 154 Tablo 110 “Duygusal içerik ve mesaj barındıran reklamlar beni etkiliyor” ifadesi için frekans değerleri................................................................................................ 154 Tablo 111 “Mizahi reklamları izlemek hoşuma gider” ifadesi için frekans değerleri ........................................................................................................................... 154 Tablo 112 Reliability Statistics ................................................................................. 155 Tablo 113 Item-Total Statistics................................................................................. 156 16 Tablo 114 Chi-Square Tests-1 .................................................................................. 157 Tablo 115 Cinsiyet*reklam izlemeyi tercih eder misiniz? Crosstabulation ............. 157 Tablo 116 Chi-Square Tests-2 .................................................................................. 158 Tablo 117 Fakülte*TV izleme nedeniniz nedir? Crosstabulation............................. 158 Tablo 118 Chi-Square Tests-3 .................................................................................. 159 Tablo 119 Unvan*TV izleme nedeniniz nedir? Crosstabulation .............................. 159 Tablo 120 Chi-Square Tests-4 .................................................................................. 160 Tablo 121 Unvan*reklam izlemeyi tercih eder misiniz? Crosstabulation ................ 161 Tablo 122 Chi-Square Tests-5 .................................................................................. 162 Tablo 123 Aylık gelir*evinizde kaç adet televizyon var? Crosstabulation .............. 162 Tablo 124 Chi-Square Tests-6 .................................................................................. 163 Tablo 125 Medeni hal*günde ortalama kaç saat televizyon izlersiniz? Crosstabulation ........................................................................................................................... 163 Tablo 126 Chi-Square Tests-7 .................................................................................. 164 Tablo 127 Reklam izlemeyi tercih eder misiniz?*Film ve dizileri en çok hangi araçla izlersiniz? Crosstabulation ................................................................................ 164 17 GİRİŞ Günümüze kadar kitle iletişim araçları üzerine yapılan kuramsal veya metodolojik çalışmaların birçoğu araçla tüketici arasındaki ilişkiye değinmiştir. Gerek kitle iletişim aracının tüketici üzerindeki etkisi gerekse tüketicinin kitle iletişim araçlarına yönelik tutumları literatürde birçok çalışmaya konu olmuştur. Sesi ve görselliği bir arada sunması nedeniyle televizyon hiç şüphesiz kitle iletişim araçları içerisinde en önemli araç olma niteliğindedir. Kitle iletişiminin tüm özelliklerini barındıran bir yapıya sahip olan televizyon, çok geniş kitlelere ulaşma olanağına sahiptir. Gerek inandırıcılığı, gerek maddi anlamdaki ucuzluğu gerekse kolay tüketilebilirliği nedeniyle toplumlar tarafından son derece çabuk benimsenmiş ve kısa sürede ev içinde en değerli köşeye kurularak hane halkını çevresine toplamıştır (Önk,2009: 209). Televizyon ve tüketici ilişkisini inceleyen Erol Mutlu (2005: 87) televizyon tüketici ilişkisini, bir anlamda vazgeçilemeyen ama denetlenmesinin de mümkün olmadığı düşünülen, o nedenle sürekli dertlenilen ve varlığından, yaptıklarından, ettiklerinden sürekli yakınılan bir sevgiliyle olan ilişkiye benzetmiştir. Mutlu’ya göre Tüketici televizyondan vazgeçemiyor. Çünkü televizyon modern dünyanın şu halinde içine sıkıştırdığımız küçük yuvalarımızda bizi kuşatan duvarların ötesine, dünyaya ulaşmamızı sağlıyor. Bu televizyonun sadece dünyada olan bitenlere tanık olmamıza olanak sağlaması ile sınırlı kalan bir gücü değil. Aynı zamanda belki insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar çok sayıda insanı odamızın dört duvarı arasına getirip birlikte olmamızı sağlamasıyla da ilişkili bir kabiliyeti. Bu vazgeçilememe durumu ve çok sayıda kişiye ulaşma yeteneği televizyonu kısa sürede önemli bir reklam mecrası haline getirmiştir. Belki de aile bireylerinden çok televizyonu izleyen ve dinleyen izleyici kitlesinin var olması reklamcılar için reklam mesajlarını hedef kitlelerine ulaştırabilmede önemli bir hareket alanı yaratmıştır. Geçen zaman içerisinde özel kanalların, tematik kanalların ve yerel kanalların ortaya çıkmasıyla bu alan hedef tüketiciye nokta atışıyla ulaşma sonucunda daha da genişlemiştir. 18 Televizyon reklamlarında farklı çekim ölçeklerinin, bilgisayar destekli kurgu tekniklerinin, renklerin, animasyonların, görsel ve işitsel efektlerin kullanımıyla reklam etkinliğinin arttırılması, reklamı yapılan ürünün ya da hizmetin fiziksel faydalarının ve kullanım biçimlerinin hedef kitlelere görsel öğelerle sunulması, hedef kitle zihninde reklamı yapılan ürüne, hizmete ya da kuruma yer açılması ve/veya bunlara yönelik olumlu bir marka imajı yaratılması sağlanabilmektedir (Elden,2009: 226). Günümüzde oluşan yoğun rekabet ortamı neticesinde tüketiciye ulaşmak zorlaşmıştır. Reklamda verilen mesajın nasıl söyleneceği, hangi yapım tarz, format ve tekniğin kullanılacağı, hangisinin tüketici üzerinde daha etkili olacağı yıllardır tartışma konusu olmuştur. Bu çalışma bu konu çerçevesinde Selçuk Üniversitesi’nde görev yapan akademik personelin televizyon reklamlarına yönelik tutum ve motivasyonlarını ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Kullanımlar ve Doyumlar yaklaşımı perspektifinden ele alınan bu araştırma öncelikle akademisyenlerin televizyon izleme alışkanlıklarını ve nasıl bir izleyici olduklarını ortaya çıkarmaya çalışmıştır. Televizyon izleyicisi konumunda olan katılımcıların reklam izleme davranışları test edilmiş, bu bağlamda televizyon reklamlarına yönelik kullanımları ve motivasyonları ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda çalışma üç bölümden oluşmakta, bunun 1. ve 2. bölümü çalışmanın kuramsal kısmını oluştururken 3. bölümü ise uygulama kısmını oluşturmaktadır. Birinci bölümde kitle iletişim aracı olarak televizyon mecrası ele alınmakla birlikte televizyon izleyicisi ve kullanımlar doyumlar modeli de açıklanmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde televizyon reklamları ve televizyon reklam izleyicileri hakkında teorik bilgiler mevcuttur. Üçüncü bölümde aktarılan teorik bilgiler eşliğinde hazırlanan araştırma bölümü bulunmakta, araştırma metodolojisi ve araştırma bulgularına yer verilmektedir. 19 BÖLÜM 1 KİTLE İLETİŞİM ARACI OLARAK TELEVİZYON ve TELEVİZYON İZLEYİCİLERİ 1.1 Kitle İletişim Aracı Olarak Televizyon Gözün ulaşabildiğinden daha uzağı görebilmek, insanlığın en eski düşlerinden birisidir. Bu özlemin bir ürünü olarak televizyon, endüstriyel çağın ilerlemiş evresindeki en önemli ve oldukça güçlü bir kitle iletişim aracıdır (Çakır, 2005: 28). Çünkü onu seyredenlere, değişik amaçlar doğrultusunda, zevk ve ruhsal-kültürel gereksinimlere göre hizmet verir. Ses ve görüntüyü birleştirerek, yaşadığımız dünyayı, evreni küçülten belki de “köyleştiren” televizyon, popüler, tanınmış bir sanat gösterim aracı niteliğindedir. Televizyon bu niteliğiyle simgeleri aktarır ve genelleştirir, yayar, halkın kullanımına sunar (Küçükerdoğan, 2009: 10). Televizyonu kavramsal olarak bir tanım içerisinde sunmak oldukça zordur. Epistemolojik olarak televizyon “uzağı görmek” anlamına gelmekte ve gerçekten insanoğlunun görme duyusunun ulaştığı en ileri aşaması, görme yetisinin inanılmaz sınırlara ulaştığı bir alandır (Mutlu’dan aktaran: Koçak, 2001: 25). Televizyon; tele (uzak) ve vizyon (görüş) sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuş, ses ve görüntüyü birlikte alıcıya iletebilen elektronik bir kitle iletişim aracıdır (Ünlüer, 1995: 72). Televizyon yayını; elektromanyetik dalgalar, enerjisi aracılığıyla bir olayın, iletinin topluma hem ses, hem de görüntü olarak aktarılmasıdır. Bu aktarımda, boşlukta yayılan ses ve görüntü sinyalleri bu amaç için geliştirilmiş alıcılar yolu ile alınır (Taşer’den aktaran: Aziz, 1981: 7). Bireylerin tutum ve davranışlarını en çok etkileyip yönlendirebilme gücünü bünyesinde taşıyan teknolojik gelişmelerin en başta gelenlerinden birisinin, ses ve görüntülerin dalgalar halinde iletilip-yayınlanması esasına dayanan televizyon olduğu, kuşku götürmez bir gerçektir (Arslan, t.y.: 2). Televizyon, bilim adamları ve iletişimciler tarafından birçok bilimsel çalışmaya konu olmuştur. “Global köy” ve “araç mesajdır” gibi klasikleşen önermeleri ortaya atan iletişim uzmanı Marshall McLuhan televizyonu kendine özgü bir medya olarak bütünüyle ele alan teorisini oluşturma konusunda ilk önemli çıkışı “Understanding 20 Media” adlı eseriyle yapmıştır. McLuhan, televizyonun kitlesel anlamda yaygınlaştığı ve Amerika'da günlük hayatın akışını belirlemeye başladığı 1960'lı yıllarda kaleme aldığı bu eserinde, program içeriklerinden çok televizyonun teknik işlevselliği ve yapısı üzerinde durmuş, mesajı aracın kendisiyle özdeşleştirerek, televizyon ve diğer elektronik araçların insanın merkezi sinir sistemini genişlettiğini ileri sürmüştür (Şentürk, 2009: 187). “The Medium is the Massage” kitabında “televizyon insanın duyular sistemini tamamlar” demiştir. Televizyon sayesinde, yalnızca bakışımızın, görebildiğimizin değil, aynı anda bütün duyularımızın işin içinde yer aldığı aktif ve keşfedici bir duyumsama yetisi kazanmış oluyoruz. Televizyon bütün benliğimizle katılmamızı, olayların içinde yer almamızı gerektiriyor. Yalnızca bir arka plan gibi duran bir işleyişi yok televizyonun. İzleyici olarak sizi kendine bağlıyor (McLuhan ve Fiore, 2005: 125). McLuhan “global köy” tezinde de iletişim teknolojisinin, özellikle televizyonun, dünyayı benzeri duyuların paylaşıldığı global bir köy haline getirdiğini savunmuştur. Bu savı, global ekonomik sistemin işleyişinin ve çıkardığı insanlık durumlarının eleştirisi değil, umutlu ve cazibeli bir övgüsüdür (Altay, 2005: 18). Medya ve özellikle televizyon teorilerinin kronolojik sürecinde McLuhan’dan sonra gelen ve sesini 1970’li yıllarda duyuran Raymond Williams, program, bir başka deyişle metin teorileriyle toplumsal-eleştirel bakış açılarını bütünleştirmeye çalıştığı “Television. Technology and Cultural Form” adlı eseriyle önemli bir yer işgal etmektedir. Williams, McLuhan’ın algı teorisi olarak izole edilmiş görüşlerini televizyonun anlam ve değer gibi kültürel boyutlarıyla genişletmekte ve medya kullanımı ve tekniği tarihselleştirmektedir. Williams’ın televizyonu kültürel olarak şartlanmış bir organizasyon ve medya teknolojisini tarihi bir ürün olarak kavrama girişimi, daha sonra marksist, semiyotik ve etnografik yaklaşımlarla popüler kültürün incelendiği araştırmalara öncülük etmiştir (Şentürk, 2009: 198). Williams, televizyonu sonsuz, süregiden ve durmamacasına akan imgeler ve sesler bütünü olarak görmektedir. Televizyonda yer alan farklı programların bu bütünsel ve süreğen yapı içerisinde yer alan tek bir metnin parçaları olduğunu ileri sürer. Televizyonda bize sunulan, birbirinden farklı pek çok görüntü ve ses mesajının da aslında bir bütünün parçası olduğunu söyleyerek, “bu program parçacıklarının 21 birbirleriyle köklü bir etkileşim içerisinde bulunduğunu” iddia etmektedir (Arık, 2006: 134). Neil Postman (Postman, 2010: 18), kuşkusuz söz, asli ve vazgeçilmez olan araçtır (medium). Bizi insan yapan, insan olarak kalmamızı sağlayan, aslında insanın anlamını tamamlayan sözdür. Gelgelelim, basit sözle sınırlı kalmayan konuşma araçlarının çokluğu ve çeşitliliğini hesaba kattığımız zaman, değişik kültürlerdeki dünya görüşlerinin ne kadar farklı olabileceğini zihnimizde canlandırabiliriz. Zira kültür sözün eseri olmakla birlikte, resimden hiyeroglife, alfabeden televizyona kadar her iletişim aracıyla yeni baştan yaratılmaktadır. Dilin kendisi gibi her araç da düşünceye, ifadeye ve duyarlılığa yeni bir yönelim kazandırarak benzersiz bir söylem tarzının ortaya çıkmasını sağlar. McLuhan’ın “araç, mesajdır” demekle kastettiği kuşkusuz budur, sözleriyle McLuhan’a atıfta bulunmuştur. Postman’a göre, amacı hedef kitleyi olabildiğince uzun bir süre ekran başına bağlamak olan televizyonun, hemen hemen her konuyu eğlenceli ve dikkat çekici bir biçimde ele alması, bu anlayışın ekran dışındaki toplumsal yaşamda da etkili olmasına yol açmakta, üslupları yıllarca tipografi tarafından belirlenen, politika, din, eğitim gibi nispeten ciddi alanlarda dahi görsellik ve imaj ön plana çıkmaktadır. Televizyonun önderliğindeki yeni medya çevresinin, herkese eş zamanlı olarak aynı enformasyonu ilettiğini, bu kadar yaygın bir hedef kitlenin tatmini için de, kültürü, zorunlu olarak bir eğlence biçimine dönüştürdüğünü söyleyen Postman, bu gerçeğin, özellikle çocuklar üzerinde yarattığı etkilere dikkat çekerken, “dünyaya açılan pencere” olarak tanımlanan televizyonun, kitle yayıncılığı nedeniyle çocukluk ve yetişkinlik arasındaki sınırı ortadan kaldırdığını söylemekte ve “yetişkinlere ayrılmış olan enformasyonun yasak elmasını yiyen çocuklar, çocukluğun cennetinden kovulmaktadır” saptamasını yapmaktadır (Batuş, 2005: 274). Yine televizyonun çocuklar üzerindeki etkisine değinen Gerbner ve Gross (1976), televizyon toplumsal yaşantıya girdiği ilk günden bugüne her zaman kültürel etkinin de merkezinde olmuştur. Çocukların çoğunluğu, okumaya başlamadan çok önce televizyonla yüzleşirler. Bir çocuk okul çağına gelinceye kadar televizyon başında geçirdiği zaman, o çocuğun sınıfta geçireceği zamanda daha fazla olmaktadır saptamasını yapmışlardır. 22 Gerbner, televizyonun, kabile kökenli hikaye anlatımının yeni yüzü olduğunu belirtir. Televizyonun endüstri öncesi kabile dini ile ilişkisi, basımla ilişkisinden daha fazladır. Televizyon, pek çok sebepten şimdiye kadar ki pek çok kitle iletişim aracından farklıdır. Her şeyden önce, televizyon, endüstri öncesi kabileye özgülük gibi, gerçekte ritüelseldir. Pek çok insan, programa göre değil ama saate göre izler. Televizyon, bir yaşam biçimine yerleşir. Dünya çapında, pek çok insan uzun zaman zarflarında televizyon izlemektedir. Pek çok insan bu kültür içinde yetişir ve televizyon kültürüne katılır (Çığ, 2006: 28). Baudrillard, alışılmışın dışında bir bakış açısıyla biçimlendirdiği simülasyon kuramı kapsamında televizyonu ele almış, çözümleme yöntemi olarak da simgesel değiş-tokuş adını verdiği bir yol izlemiştir. Simülasyon kuramının çıkış noktası, çağdaş Batı toplumlarındaki gerçeklik kavramının sorgulanmasına dayanmaktadır. Baudrillard’a göre bu toplumlarda gerçeklik ortadan kalkmış, onun yerini simülasyon almıştır. Baudrillard, televizyonu “bir başka dünyaya ait olan ve aslında hiç kimseye seslenmeyen, görüntülerini ayrım gözetmeksizin veren ve kendi mesajlarına karşı kayıtsız bir video” olarak tanımlamıştır (Önk, 2009: 202-214). Baudrillard’a göre; kitle iletişim araçlarının büyüleyiciliğinin, mesajın eleştirel yanını yok ettiği gözlenmektedir. Kitleler de, aracın büyüleyiciliğini mesajın eleştirel yanına tercih etmektedirler. Çünkü büyülenmenin anlamla bir ilişkisi yoktur. Büyülenme anlamın kullanılmaması ile doğru orantılı bir durumdur. Bu durum, araç yararına mesajın ve simülasyon yararına gerçeğin nötralize edilmesi ile elde edilmektedir (Öker, 2005: 243). Belki televizyona yönelik eleştirilerin bu denli yoğun olması, insanların bağımlılık ve böylelikle gerçekten giderek kopma korkusunu sesli olarak dile getirmesindendir. Çünkü televizyon insanın kendine ait olan zamanına el koymakta, bu anlamda insanın yaşamının bir bölümünü fiilen denetim altına almakta, sömürgeleştirmektedir. Bu süreç korkutucudur ve insanlar bir olasılık bu korkuyu bilinçli olmasa da hissetmektedirler. Buna rağmen televizyon izleme alışkanlığının giderek arttığı ortadadır. Televizyonun sadece dünyada olan bitenlere tanık olmamıza olanak sağlamasıyla sınırlı kalan bir gücü yoktur. Aynı zamanda belki insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar çok sayıda insanı odamızın dört duvarı arasına getirip 23 birlikte olmamızı sağlamasıyla da ilişkili bir kabiliyeti de vardır. Televizyonun bu yönü insanın toplumsallığıyla ilgili ve enformasyon gereksinimini veya açlığını giderme isteğinden belki daha da önemlidir (Mutlu, 2005: 88-87). Kitle iletişimin tüm özelliklerini barındıran bir yapıya sahip olan televizyon, çok geniş kitlelere ulaşma olanağına sahiptir. Gerek inandırıcılığı, gerek maddi anlamdaki ucuzluğu gerekse kolay tüketilebilirliği nedeniyle toplumlar tarafından son derece çabuk benimsenmiş ve kısa sürede ev içinde en değerli köşeye kurularak hane halkını çevresine toplamıştır (Önk, 2009: 209).Televizyon, her zaman yayındadır. Nasıl elektrik kullanılmadığı zaman ortadan kaybolmuyorsa, iletişim araçları da izleyiciler kapama düğmelerine bastıklarında ortadan kaybolmazlar. Bu sürekli mevcudiyet, insan hüneri ve yaratıcılığı sayesinde kurulmakta olan, inşa edilmiş yeni bir çevrenin parçasıdır (Burnett’den aktaran Gürel, 2008: 114-115). Televizyonun genellikle en yaygın ve etkili kitle iletişim aracı olduğu yönündeki değerlendirmeler, çoğu kez onun diğer kitle iletişim araçlarından ayrı ve bağımsız algılanması gibi bir yanılgıya yol açar. Kitle iletişim araçları gerçekte birbirlerinin devamıdır. Her yeni kitle iletişim aracı önceki kitle iletişim araçlarından bireyler devşirmiştir ve devşirmektedir (Eco’dan aktaran: Ünlüer, 1995: 68). Ünlüer (Ünlüer, 1995: 68), televizyonu diğer kitle iletişim araçlarından daha fazla öne çıkaran özellikleri şu başlıklar altında sıralamıştır. • Televizyon elektronik bir kitle iletişim aracıdır: Elektromanyetik dalgaların çok yüksek hızlarla uzak yerlere iletimi yoluyla gerçekleştirilen iletişim; televizyonu diğer kitle iletişim araçlarından daha etkili kılan belki de en önemli niteliktir. • Televizyon diğer kitle iletişim araçlarından daha geniş kitlelere ulaşır: Yayının elektromanyetik dalgalar aracılığıyla gerçekleştirilmesi nedeniyle, yayın, bölgesel verici istasyonlar, uydular ya da kablo aracılığıyla belli bölgelere ulaşır. Günümüz uydu teknolojisiyle yayının ulaştırılabildiği bölgeler, ülkeleri hatta kıtaları kapsayabilecek boyutlara ulaşmıştır. • Televizyon karakteristik bir ev aracıdır: Gelişen teknolojiyle cepte taşınabilecek kadar küçük televizyonlar ve televizyonu destekleyen 24 mobil cihazlar üretildiyse yaygınlaşmamıştır. Bunda, de bunların televizyon kullanımı izlerken pek başka fazla etkinlikte bulunmanın zor oluşunun payı büyüktür. Televizyonun ilk ortaya çıkışından günümüze kadar, alıcı aygıtı çalıştırmak için elektriğe olan gereksinim, ayrıca insanların televizyon izleyebilecekleri serbest zamanların önemli bir bölümünü evlerinde geçirmeleri, televizyonu karakteristik bir ev aracı konumuna sokmuştur. • Televizyon, iletişime katılabilmesi için izleyicinin birtakım belirgin niteliklere sahip olmasını gerektirmez: Her yaş ve gruptan insanın, evinde televizyon izleyebilme olanağı bulabilmesi, televizyonda, diğer kitle iletişim araçlarında olduğundan daha geniş ve farklı kitlelere yönelik program türlerinin yer alması sonucunu doğurmuştur. İzleyicilerin çeşitliliği yüzünden televizyon yayıncıları, ortalama kabul edilen bir izleyici kitlesinin biraz altında bir kültür düzeyine yönelik yayınlar yaparlar. Bu durum bazı kesimlerce tepki çekse de yine de daha geniş kitlelere ulaşmada önemli bir faktördür. • Televizyon iletişiminde izleyicinin maliyetleri diğer kitle iletişim araçlarına göre daha düşüktür: İzleyicinin televizyon yayınlarından yararlanmak için yaptığı harcama, radyo dışında, diğer kitle iletişim türleri için yapılan harcamalara oranla daha düşüktür. Televizyon, özellikle haber üretimindeki eşzamanlı aktarım yeteneği ile gazete ve dergi gibi görece gecikmeli bir rapor etmeye dayanan kitle iletişim araçlarının içerik ve odaklanmalarını çeşitli düzeylerde belirleyen bir etkiye sahiptir. Bundan da öte televizyon ortak yaşam dünyasını görselleştirme, hikaye etme ve yorumlama niteliği aracılığıyla topluma dair bir imgelemi ortaya koyması nedeniyle dikkate değer bulunmaktadır (Çelenk, 2005: 13). Televizyonun önceki sanat ve iletişim araçlarındaki format ve türlerden farklı format ve türler üretebilmesi ve bunları kendine has biçimde yeniden formüle edebilmesi onun en önemli özelliklerinden birisidir. Bunu da şu olanaklar sayesinde gerçekleştirir: Öncelikle televizyon izleyicisi sinema seyircisinin tersine küçük bir ekran karşısındadır ve televizyonu genellikle kendine ait “mahrem” bir ortamda izler. 25 Bu “mahremiyet” televizyondaki insanlarla izleyenler arasında çok daha yakın, içten bir ilişkinin kurulmasına olanak sağlar. Bu yakınlık duygusu yine televizyonun bir başka özelliği olan “süreklilik” ya da “zamana yayılma” olanağı ile daha da güçlenir. Ayrıca, televizyon izleyicisi tiyatro ve sinemada olduğu gibi ortaya konulan ürünü kısıtlı bir mekanda izlemek zorunda değildir. Bu, izleyicinin dikkatinin dağılmasına yol açabilmektedir, televizyon yayıncıları da ilgiyi tekrar çekmek ve sabit tutmak için yeni teknikler geliştirmişlerdir (Mutlu’dan aktaran: Koçak, 2001: 26). 1.2. Televizyonun İşlevleri Kitle iletişim araçlarının birer kültür taşıyıcısı ve aktarıcısı oldukları artık birçok araştırmacı ve bilim adamı tarafından kabul edilmektedir. Günümüzde, bu araçların etkileri ülkelerin sınırlarını dahi aşmıştır. Gelişen teknoloji, bu araçları daha güçlü ve daha etkili hale getirmiştir. Örneğin, uydu yayınlarıyla, Amerika'daki ya da Avrupa'daki bir futbol müsabakasını anında izleme olanağı ortaya çıkmıştır. Televizyon çağımızın kitlelere ulaşan en büyük iletişim aracıdır. Televizyon insanın zaman ve mekan sınırlılıklarıyla çizili gündelik yaşam deneyiminin sınırlarını geliştiren, geliştirmekle de kalmayıp, bu deneyimin nitel ve nicel örüntüsünde önemli değişikliklere yol açan bir teknolojik olanaktır. Kitle iletişim araçlarının gelişme aşamaları ve bireylere ulaşılabilirlikleri göz önüne alındığında, hiç biri televizyonun gücüne özelliklede, kısa bir zamanda erişememiştir (Kocadaş, 2002: 5). Çünkü televizyon, hem görüntüyü hem de ses, aynı anda iletebilmektedir. Bu özelliğinden dolayı da televizyonun çok daha geniş bir izleyici toplamına ulaşması mümkün olacaktır (Koçak, 2001: 27). Televizyonun akıp giden yaşamı yeniden kurgulayabilmesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan ürününü, hiçbir sosyal grup, sınıf, din vb. ayırmadan tüm insanlığa sunabilmesi nedeniyle bir kitle iletişim aracı olarak işlevleri çok daha önem kazanmaktadır. Ancak ülkeden ülkeye toplumsal gerçekliklerle bağlantılı olarak bazı işlevlere verilen önemin değiştiği görülmektedir (Karahan Uslu’dan Aktaran: Koçak, 2001: 27). Televizyonun toplumsal yaşamda bu kadar yaygın olması onun kamusal sorumluluklar açısından daha etkili bir biçimde ele alınmasını sağlamıştır. 26 Televizyonun temelde üstlenmiş olduğu işlevler kitle iletişim araçlarının tümünde bulunması gereken işlevlerdir (Teymurova’dan Aktaran: Erdoğan, 2008: 95). Konu ile ilgilenen farklı toplumbilimciler, birbirinden çok az farklarla ayrılan, ancak sonunda aynı hususlarda birleşilen şu işlevleri öngörmektedir (Aziz, 1976: 51): • Haber verme işlevi • Eğitim işlevi • Eğlendirme işlevi • Mal ve hizmetlerin tanıtılması işlevi • İnandırma ve harekete geçirme işlevi Bununla birlikte, televizyonun işlevlerini farklı bir bakış açısıyla yorumlayan Koçak (Koçak, 2001: 27), kitle iletişim araçlarının işlevleriyle bağlantılı olarak televizyonun işlevlerini dört ana başlıkta incelemektedir. • Sosyal işlevi • Siyasal işlevi • Ekonomik işlevi • Enformasyon işlevi Burada; televizyonun işlevleri, bu iki çalışmanın kesişen ve ayrışan yönleriyle bir bütün olarak altı ana başlıkta incelenmektedir. 1.2.1. Haber Verme (Enformasyon) İşlevi Haber verme ve alma, denilebilir ki insanlık tarihi ile başlamış, insanın var olması ile haber gereksinmesi kendini göstermiştir. Toplumlar geliştikçe haber almada da gelişmeler olmuş, özellikle teknolojinin hızla gelişimi haber alma yöntemlerini en üst düzeye çıkarmıştır (Aziz, 1976: 52). İnsanlık tarihine baktığımızda; uzun bir dönemi kapsayan tarım ve endüstri uygarlığından sonra; 21. yüzyılla birlikte, çok hızlı bir değişim ve dönüşüm temelinde yeni bir yapılanma sürecine girildiğini görmekteyiz. Bu yeni süreç “ bilgi toplumu”, “endüstri sonrası toplum” ya da “enformasyon toplumu” olarak nitelendirilebilmektedir (Güçdemir, 2002: 523). Enformasyonun öneminin arttığı bu dönemde teknolojinin önemli buluşlarından olan radyo ve televizyon tekniği aracılığı ile halkın haber almasında, haber alma-verme yöntemine yeni boyutlar getirilmiştir. Bu boyutlar önce, radyo 27 aracılığı ile ülkenin en uzak köşesine, en ıssız yerine kadar anında ses yolu ile haberin ulaştırılması; televizyonun bulunuşu ile de ses unsuruna ek olarak, görüntü unsurunun eklenmesi ve bu yolla kişiyi olaya doğrudan tanık etmesi şeklinde olmuştur (Aziz, 1976: 52). Televizyonun en büyük avantajı bize resim, görüntü sunabilmesidir. Böylece gelişmeleri sanki kendi hayatımızın birer parçalarıymış gibi izleyebilme olanağına kavuşuruz. Çok yaygın olarak kullanılan televizyon, büyük bir bilgi kaynağı olarak da görülmektedir. Bu bakımdan televizyon, bilgilerin doğru, çarpıtılmadan ve gerçeğe en yakın olarak kullanılmasında sorumluluğa sahip konumdadır (Karaduman ve Karaduman, t.y.: 248). Enformasyon işlevi kitle iletişim araçlarının temel işlevi olarak değerlendirilebilir. Öğrenemeyeceği pek çok olayı insanlar kitle iletişim araçları sayesinde öğrenir, hatta kitle iletişim araçları bazı olayları insanlara aktarmasa bu olayların varlığından bile haberdar olmayacaktır. Yapılan pek çok araştırma izleyicinin en önde gelen bilgilenme aracının televizyon olduğunu göstermiştir. Televizyon sayesinde izleyiciler, dünyada olup bitenler hakkındaki gerekli bilgileri edinir. Böylece dünyanın coğrafi, toplumsal ve politik haritasını çıkarmasına yardımcı olur. Bu işlev sayesinde, izleyicilerde dünyaya ilişkin belirli bir bakış açısı oluşturulabilmektedir (Burton’dan aktaran: Koçak, 2001: 31). Tüm bunlarla birlikte televizyonun bilgilendirme işlevine ilişkin ciddi tartışmaların varlığı dikkati çekmektedir. Televizyonunun bilgilendirme ve eğlendirme işlevleri birbirine karışmıştır, hatta eğlence öğesi, bilgilendirme boyutunu aşmıştır. Haber gittikçe magazin öğeleri barındıran bir tür haline gelmiştir. Görsellik ağırlıklı olan televizyon haberindeki bu dönüşümün altında yatan nedenleri şöyle açıklayabiliriz: Özel televizyonların yayın hayatına başlaması, elektronik yayıncılığın ticarileşmesi ve televizyon haberlerinde gözlemlenen değişim, birbirleriyle paralellik gösteren ve etkileşim içinde olan oluşumlardır. Yayıncılıktaki sahiplik yapısının değişmesi, gazetecilikle ilgisi olmayan holding sahiplerinin medya patronu olmaları ve gittikçe artan rekabet ortamı televizyon yayıncılığının da giderek ticarileşmesine neden olmuştur. Ticari kaygı nedeniyle televizyon programlarının içinde yer alan 28 rating olgusu, televizyon haberlerinin içeriğini etkileyen etmenlerin başında yer almaya başlamıştır. Bu da, artık ticari bir “meta” olarak görülmeye başlayan televizyon haberleri üzerinde, ‘magazinleşme’ ya da ‘tabloidleşme’ olarak tanımlanan haberde eğlence unsurunun giderek daha fazla ön plana çıkmasını gerekli kılmıştır. İzleyicilerin ilgisini çekmek için, Televizyon haberlerine dramatizasyon, müzik, canlandırma, insan öğesi kullanma, aşırı vurgulanan cinsellik gibi unsurların yerleştirilmesi, haberde kamu yararı ilkesi, sorumluluk ve etik kuralların da sorgulanmasına neden olmuştur (Karaduman ve Karaduman, t.y.: 249). 1.2.2. İnandırma ve Harekete Geçirme (Siyasal İşlevi) Siyasal boyut, açıkça fonksiyonu ekonomik olarak görünen biçimlenmelere ve bu biçimlenmelere gelen asıl toplum yönetimine ek olarak toplumun yönetimini sağlayan çeşitli örgütlenmeleri ve bütün bu örgütlenme ve faaliyetleri meşrulaştıran bilinç şekillenmesini içerir (Erdoğan, 2002: 466). İnsanın, siyasal değer, inanç ve tutumları zaman içinde oluşmakta ve kendisi de bu süreçte önemli bir rol oynamaktadır. Bir anlamda, birey, içinde yaşadığı siyasal kültürün içerdiği değer yargıları, anlayışlar, davranış kuralları çerçevesinde siyasal bir insan olarak biçimlenmektedir. Birey, doğuştan sahip olmadığı siyasal değer yargılarını, inançlarını ve tutumlarını bir öğrenme süreci içerisinde zamanla geliştirmektedir. Bu duruma siyasal sistemler açısından bakıldığında ise, sistemlerin varlıklarını sürdürebilmek için kendilerine ait düşünce, değer yargıları ve tutumları yaymak ve bunları benimsetmek zorunda oldukları görülmektedir (Mora, t.y.). 1970'lere kadar, pek çok araştırıcı kitle haberleşme araçlarını güçlü bir siyasal toplumsallaşma etkeni olarak almamıştır. Araştırmalarında kitle haberleşme araçlarını değişken olarak kullananlar ise daha önce de belirtildiği gibi, bu araçları siyasal toplumsallaşma bakımından bağımlı değişken olarak görmüşlerdir. Bununla beraber, son yapılan çalışmalar, kitle haberleşme araçlarının siyasal toplumsallaşma bakımından önemli bir etken olduğunu göstermektedir (Tokgöz, t.y.: 83). Günümüzde kitle iletişim araçlarının toplumu yönlendirmedeki başarısı, ideolojilerin yayılmasındaki işlevi, yeni imajlar yaratmadaki üstünlüğü tartışılamaz hale gelmiştir. Türk tarihinde yaşanan en önemli serüvenlerden biri olan Batılılaşma ile bağlantılı modernleşme, serüveninde basın yayın organları en önemli aktörlerden 29 biridir ve bu aktörler ulusal kimliğin yaratılmasında, Batılı değerlerin kitlelere benimsetilmesinde, batılı fikirlerin ülkeye yayılmasında önemli roller üstlenmişlerdir (Güngörmez, 2002: 12). Medya, içinde yaşadığımız dünyada en önemli etkileme aracıdır. Bunun boyutları o kadar geniş ki, bir toplumun gerçekleştirdiği en büyük ve en önemli sosyal organizasyon olan devlete ile etki edebilmektedir. Günümüzde gündemi medya belirliyor. Bu yolla istediğini tartıştırabiliyor. Hatta demokrasinin en önemli unsurları olan, yasama, yürütme, yargının tartışılabilmesini sağlıyor. Kendi ise tartışılmıyor kurduğu baskıyla birinci güç olabiliyor. Birinci güç olmaya medyayı taşıyan tabi ki siyasettir. Medyanın içinde en etkili araç olan televizyon bu yaklaşımı topluma taşımaktadır. Televizyon artık aydınlatıcı değil yönlendirici bir araç halini alıyor. Televizyonun yaydığı anlam dünyası gerçeği kendince yorumladığından, siyasette yeni gerçeklikler üretmeye başlar. Televizyon burada eğer anlaşabiliyorsa, siyasetçinin istediği gerçekler üretir ve yayın yapar. İzleyicinin bu yayın yoluyla düşüncelerinin manipüle edilmesi sağlanır. Bu yaklaşım demokrasiye ve siyasi ahlaka zarar verir, halkın yanlış yönlenmesine sebep olur. Televizyon, kendi menfaatlerine ters düşmediği sürece hakim anlayışa muhalefet etmez. Televizyonun sorgulamak gibi bir sorununun olmaması, televizyonu sistemin propagandasını yapmaya götürüyor (Öztürk, 2009: 109). Günümüzde hiçbir toplum kitle iletişim araçları olmadan yapamaz. Medya; hükümetlerle vatandaşlar, politikacılarla seçmenler, Alman sosyolog Ralf Dahrendorf’un adlandırmasıyla “aktive Öffentlichkeit” (siyasal seçkinler) ile “passive Öffentlichkeit” (siyasal zemin) (Dahrendorf’tan aktaran: Cuilenburg, t.y.: 104) arasındaki başlıca bağlantıdır. 30 Şekil 1 Siyasal seçkinler ile siyasal zemin arasındaki medya Siyasal partilerle vatandaşlar arasında bir aracı olan medya, hükümetleri siyasal partileri halkın sorunları hakkında bilgilendirmek suretiyle ifade işlevini yerine getirir. Bu işlev temel olarak enformasyonun toplumdan hükümete aktarılmasıyla ilgilidir ve demokrasinin siyasal “sınırlarını” tanımlar (Cuilenburg, t.y.: 104). Başta televizyon olmak üzere, kitle iletişim araçlarının izlenmesi, bireyin siyasal olaylar ve işleyiş hakkında bilgiye sahip olmasını sağlarken, aynı zamanda bu şekilde bireylerin siyasal sisteme olan talepleri ve siyasal yaşama katılmasını da uyarmaktadır. Kitle iletişim araçları ve televizyon toplumdaki etki merkezlerinden kanaatlerin oluşması için bilgi üretirler ve bu araçlara sahip olanların da görüşlerini topluma yayarlar. Bu şekilde kitle iletişimi kamuoyunun oluşumuna ve siyasal iletişime büyük ölçüde olanak sağlarlar (Erdoğan, 2008: 106). 1.2.3. Sosyal İşlevi Sosyalleşme, bireyin, içinde yaşadığı toplumun normlarını, değerlerini, kendisinden beklenen rolleri, tutumları ve davranış yapılarını, toplumsal etkileşim için gerekli becerileri, benlik ve kimlik duygusunu kazanma, içinde yaşadığı kültürü içselleştirme sürecidir (Sosyomat, 2007). Sosyalleşme süreci sayesinde toplumun kültürü yeni nesillere intikal etmekte ve yine bu süreç toplum kültürünün en önemli kısımlarından birini teşkil etmektedir (Koştaş, t.y.: 329). Lasswell’e göre (Lasswell, 2007: 216-217), kitle iletişimin de içinde yer aldığı sosyal iletişimin üç temel fonksiyonu vardır: 31 • Çevrenin gözetimini yapmak • Çevreye karşılık vermede toplumun parçaları arasında ortak ilişkiyi kurmak • Bir kuşaktan diğerine sosyal mirası nakletmek Bu süreç içinde kitle iletişim araçlarının oynadığı rol son derece önemlidir. Ronneberger’e göre kitle iletişim araçları, sosyalleşme sürecinde düşünmeyi yönlendiren norm ve değer sistemleri ile toplumda örnek kimselerin tanıtılması ve karmaşık bir toplumda yaşamı kolaylaştıran düşünce ve davranışın şekillerinin aktarılması, böylece sosyal sistemin sürekliliğinin korunması açılarından önemli bir rol üstlenmektedir (Gökçe’den aktaran: Koçak, 2001: 28). Elektronik medyanın yol açtığı zaman-mekan sıkışmasıyla birlikte, mekansal açıdan uzaktaki kaynaklardan çıkan iletilere anlık erişilebilir. Elektronik iletişim ağlarının çoğalmasıyla mesafeler aşılmıştır. Bireyler dünyanın değişik bölgelerinde günlük pratik yaşam koşullarında konumlansalar bile, yarı dolayımlı etkileşim çerçeveleri içinde birbirleriyle etkileşime girebilir veya eylemde bulunabilirler (Thompson, 2008: 227). Televizyon, geniş kitlelere ulaşabildiğinden kültür üreticisi ve dağıtıcısı gibi görünmektedir. Toplumun her kesimine kolayca girebilmekte ve çağdaşlığın simgesi konumunu korumaktadır. Artık evimizde televizyonun olmaması birey açısından çok sıkıcı ve üzücü bir durumdur. Ancak televizyona sahip olmak kimi sınıflar için bir ayrıcalık olmaktan çıkmıştır. Ayrıca televizyon, izleyicilere yaşamları boyunca belki de göremeyecekleri yerleri görme, gidemeyecekleri yerlere gitme şansını verecektir. Bireyler, televizyon programları aracılığıyla geleneklerini, yeni nesillere aktarabilmekte ve değerleri koruyabilmektedir (Küçükerdoğan, 2009: 71-72). Televizyon ailelerde yakınlaşmayı veya kaçınmayı sağlayacak şekilde de kullanılabilir. Programların birlikte seyredilmesi ailenin yakınlığını ortaya koyma fırsatını sağlar. Televizyonu birlikte izleyen anne babalar ile çocukların birbirlerine dokundukları, yaslandıkları, bedensel yakınlık içine girdiklerini araştırmalar ortaya koymaktadır. Böylelikle birlikte televizyon izleme, başka zamanlarda pek görülmeyen düzeyde aile bireyleri arasında bir fiziksel yakınlaşma olanağı sağlamaktadır. Ayrıca ailelerin bir televizyon programındaki komik unsurlara birlikte 32 gülmeleri, dramatik unsurlara birlikte hüzünlenmeleri, duygusal birliktelik için de bir fırsat yaratmaktadır. Bunun yanı sıra televizyon izleme, seyirci kendisini bir programa tümüyle verdiğinde, toplumsal etkileşimden kaçınma olanağı da sağlayabilir. Bir şeye öfkelenmiş veya sadece kendini yorgun hisseden insanlar televizyonu ailedeki diğer kişilerin dikkatinden kaçınmak için kullanabilir (Mutlu, 2005: 142). 1.2.4. Mal ve Hizmetlerin Tanıtılması (Ekonomik) İşlevi Televizyonun bir diğer işlevi mal ve hizmetlerin tanıtılmasını sağlamaktır. Reklamcılığın geniş bir bölümünü oluşturduğu bu işlev, özellikle televizyonun özel girişim elinde olduğu ülkelerde çok daha önemli bir duruma gelmiştir(Aziz, 1976: 55). İletilerin akılda kalıcı, ikna etmeye yönelik olması televizyon izlencelerinin izlenilirliğini arttırması bakımından önemlidir. Tıpkı iletişim araçlarının tümünde yer alan ve asıl işlevi ikna olan durağan ve devingen reklam iletilerinde olduğu gibi. Bu noktadan hareketle, reklamın üç temel özelliği olan bilgi verici işlev, ikna edici işlev ve akılda kalıcılık işlevlerini televizyon izlencelerine de rahatlıkla uygulanabilmesi söz konusudur (Zeybek ve Şengürbüz, 2009: 46). Bilgi Verici İşlev: Yeni bir izlence, yeni bir durum, bir olay üzerine tanıtıcı, açıklayıcı, değerlendirici, belli bir anlatımsallık içeren bilgi aktarılması söz konusudur. Benzer yayınlarla nitelik karşılaştırması yapan tanıtım filmlerinin hazırlanması bu işlev doğrultusunda işlerlik kazanmaktadır. İkna Edici İşlev: Hedef Kitle tarafından izlenmeyi sürekli kılma, başka yayınlardan koparak, aynı zaman diliminde yayınlanan izlenceler arasında en önde olmayı sağlama amacı güdülmektedir bu işlevde. İzlencenin, içerik ve biçimsel olarak, ilgiyi canlı tutucu öğelerle süslenilerek, izleyicilerin izlenceleri izlemeye ikna edilmesi bir başka deyişle hem mantıklarına hem de duygularına seslenilerek, izleyicileri izlencelere ortak etme anlayışı söz konusudur. Aklıda Kalıcılık İşlevi: İzlencenin içinde yer alan kimi ayrıntılar aracılığıyla vazgeçilmezliği sağlamak temel amaçtır. Gerek reklamveren gerekse reklam sektörü açısından ilk dönemlerde televizyon reklamı yapmak demek, tek vuruşla milyonlarca kişiye erişim idi. Ancak günümüzde 33 ülke nüfusumuzun tamamının seyrettiği tek kanaldan söz etmemiz mümkün değildir. Sayısız ve çeşitli içeriklere sahip televizyon karşısında insanlar, ellerine aldıkları televizyon kumandaları ile saniyeden daha kısa bir zaman diliminde bir kanaldan diğer bir kanala geçiş yapmaktadır. Herhangi bir filmi izlerken araya giren ve dikkatlerin dağılmasına neden olan reklamdan kaçmak adına bir kanaldan diğerine atlamaktadırlar. Böylesi bir ortamda varlıklarının sürekliliğinin en önemli bağlarından biri olan reklam gelirlerinde düşüş yaşayan televizyon, bölünen pay nedeniyle rakiplerinin bir adım önüne geçmek adına rating savaşları ile her geçen gün sınırları zorlamaktadır (Fırlar, 2009: 113). 1.2.5. Eğitim İşlevi Eğitimin temel amacı insan yaşamını daha doyurucu, yaşanabilir hale getirmek yönünde sorun çözme yeterliliklerini kazandırmak ve bunları geliştirmek için gereksindiği bilgi ve becerilerle donatmaktır (Barkan’dan aktaran: Öztürk, 2009: 112). Diğer kitle iletişim araçlarının özellikleriyle karşılaştırıldığında, televizyonun eğitim açısından önemli bir yere ve öneme sahip olduğu, televizyonun bireyin birden fazla duyu organına uyararak algılama, hafızada tutma ve öğrenmede kolaylık sağladığı ve bireyde öğrenme isteği uyandırdığı görülmektedir. Televizyonla eğitim, değişik ölçütlere göre, farklı şekillerde sınıflandırılabilir. Bu sınıflamalar açısından, televizyonun haber ve bilgi vermeye yönelik programları, “tamamlayıcı eğitim” grubunda yer almaktadır. Televizyon programları arasında, mesleklerle ilgili bilgi ve becerileri aktaran; bireyi belirli alanlara yöneltmeyi amaçlayan; teknolojik gelişmelere ve gelişmelerin sonucunda ortaya çıkan duruma uyum göstermeye yardımcı olan; bireyin ufkunu genişletmeyi amaçlayan, bireyin demokratik yaşayışta yerini almasını sağlayan, temel bilgileri aktaran ve bireyleri çeşitli konularda aydınlatan programlar, “yaygın eğitim” kapsamına girmektedirler (Aziz’den aktaran: Yapıcı, 2006) Amerikalı eğitimci Edgar Dale, değişik eğitim araç ve yöntemleriyle kazanılabilecek yaşantı çeşitlerini somuttan soyuta, basitten karmaşığa, beş duyu organıyla edinilenden bir duyu organıyla edinilene, kendi kendine edinilenden başkası yardımıyla edinilene doğru, bir koni biçiminde sıralayarak “yaşantı konisi” adını 34 verdiği bir model oluşturmuş; böylece, yaşantılarla birlikte, eğitim araç ve yöntemlerini de bu ölçütlere göre sınıflamıştır (Dale’den aktaran: Çilenti, t.y.: 152). Şekil 2 Edgar Dale’nin Yaşantı Konisi Televizyonu, diğer eğitim araçları arasında belirgin hale getiren ve onun iletişim ve öğrenme süreçleri yönünden önemini arttıran üç önemli özelliği bulunmaktadır. Bunardan birincisi ve en önemlisi çok uzaklarda oluşan olayları ve olguları, oldukları anda oldukları gibi, sesleriyle ve hatta doğal denkleriyle gösterebilmesidir. İkincisi, olay ve olguların görüntü ve seslerini çok geniş bir alana yayılmış insan kitlelerine ulaştırabilmesidir. Televizyonun üçüncü önemli özelliği ise, Dale’nin yaşantı 35 konisinde (Bkz: Şekil 2) sıralanmış olan bütün eğitim araç ve yöntemlerini, ayrı ayrı ya da bir arada kullanarak göz ve kulak yoluyla edinilebilen bütün yaşantı çeşitlerini kazandırabilmesidir. Bu üç özellik televizyona hiçbir eğitim aracının erişemeyeceği bir değer kazandırmıştır (Çilenti, t.y.: 153-154). 1.2.6. Eğlendirme İşlevi Schmidt, modern eğlencenin 18.yy.da modern boş zaman kültürüyle birlikte ortaya çıkan bir fenomen olduğunu ileri sürmekte ve köklerinin eğlence ile iş arasındaki ayrımın ortaya çıkmasında yatmakta olduğunu savunmaktadır. Böylece eğlence işten ve eğitimden, can sıkıntısı ve yalnızlıktan ayrılmış olur. Temel işlevi işten arta kalan boş zamanı öldürmektir ve buna oyalanma, dinlenme, yenilenme ve kafa dağıtma eklenir. Bütün bunlar aslında sadece biçimsel bir farklılık gösteren medya yoluyla verilen eğlence için de geçerlidir ve her kitle iletişim medyası kendi eğlence biçimini oluşturur (Lieb’den aktaran: Çakır, 2005: 5). Televizyonun eğlendirme işlevi ve hoşça vakit geçirtme, diğer işlevlerin yerine getirilmesinde yardımcı bir işlevdir. Bu işlevin, televizyon aracılığıyla veriliyor olmasının en önemli yararları ise, hem eğlenceyi ucuz bir biçimde elde edilmesine yardımcı olmak hem de eğitici ve kültür verici yayınların izlenmesini arttırmak olarak belirtilebilir. Genel olarak kamu hizmeti yayıncılığının “eğitirken eğlendirmek, eğlendirirken eğitmek” söyleminin çıkış noktası da eğlendirici yayınların kültür ve eğitsel yayınlarla birlikte verilmesi olarak gösterilebilir (Aziz, 1976: 54). Televizyonun eğlendirme işlevinin yararından çok zararını savunan görüşlerin çokluğu dikkat çekmektedir. Örneğin, kitle iletişim araçlarının eğlendirici yayınlarına aşırı bağımlılık kazanan insanların, bu uyuşturucu etkiye kapılarak, gerçek yaşamın sorunlarından uzaklaşma ve gerçek anlamdaki yaratıcı ve doyumlu bir hayat sürememe gibi tehlike altında oldukları iddia edilmektedir. Ayrıca, kitle iletişim araçlarının içeriğinin, aşırı popülize edilmiş, gerçek bir sanatsal zevkten yoksun bulunduğu ve kitap okuma, sinema, tiyatro, bale, opera gibi gerçek sanatların ve zevklerin ihmal edilmesine yol açtığı öne sürülmektedir (Oktay’dan aktaran: Çakır, 2005: 38-39). Postman’a göre televizyonun en iyi yaptığı şey eğlendirmedir. Televizyonun bu özelliği nedeniyle de günümüzde din de, siyaset de veya insan hayatı için hayati önem 36 taşıyan her türlü kurum ve faaliyet eğlenceye dönüşmektedir. Televizyonun eğlenceye dönüştürücülüğü sonucu, kimliğimizin merkezini oluşturan inançlar, düşünceler ve imgeler içinde yaşadığımız toplumun etkin birer mensubu olma özelliğimizi sulandırmaktadır (Postman, 2010: 101). 1.3. Televizyon İzleyicileri Televizyon izleyici araştırmalarının tarihi, bizzat televizyon seyretmenin tarihi kadar eskidir. Bugün televizyon araştırmaları metin ve içerik çözümlemesini, siyasal ekonomiyi ve retorik kuramını kapsamakla birlikte, 1940’lardan 70’lere kadarki televizyon araştırmaları izleyici çalışmalarından oluşuyordu (Lewis, 2010: 344). Çağdaş kitle iletişim çalışmalarının temelleri Frankfurt Okulu akademisyenlerinin kitlenin propagandaya tepkisi hakkında teoriler geliştirerek faşizme tepki gösterdiği 1930’ların Almanya’sında atıldığından beri, bu alan bazı değişimlere maruz kalmaktadır (Kitzinger, t.y.:170). Bu değişimler hem genel olarak tüm medya kullanıcıları topluluğunun kavramsallaştırılmasında hem de izleyicilerin medyadan nasıl etkilendiğine dair görüşlerde söz konusudur. Medya izleyicisinin nasıl kavramsallaştırıldığı ve izleyicilerin medyadan nasıl etkilendiği soruları birbiriyle son derece bağıntılıdır (Çakır ve Çakır, 2010: 35). Medya izleyicisinin nasıl kavramsallaştığı sorusunun cevaplanması bağlamında öncelikle “izleyici” kavramını tanımlamak uygun olacaktır. “İzleyici” kavramının tanımlanmasında birçok farklı yorum ve bakış açısıyla karşılaşılmaktadır. Farklı yayın kurumlarının, kendi çıkar ve hedeflerine göre farklı izleyici tanımları yapmaları; bu izleyici tanımlarına bağlı olarak gereksinim ve istek tanımını da değiştirmektedir. Her kurumun izleyici istek ve gereksinimlerini kendi çıkarları doğrultusunda tanımlaması, bizi ticari ve kamu yayın kuruluşlarının birbirinden ayrım noktasına da götürmektedir. “İzleyici denildiğinde toplum mu yoksa pazar mı kastedilmelidir?” sorusu kamu ve ticari yayıncılığının izleyiciyi nasıl gördüğü sorusunun ayrımına da cevap vermektedir. Kamu hizmeti yayın kurumları toplumu hedef alıp izleyicileri vatandaşlar olarak görürken, ticari yayıncılar pazardan söz etmekte ve izleyicileri tüketiciler olarak görmektedirler. Bunun yanında medya alanında yaşanan gelişmeler sonucunda izleyicinin, medya endüstrisi tarafından pazar 37 ya da kamu olarak tek taraflı tanımlanması giderek güçleşmektedir (Çaplı’dan aktaran: Günalp, 2007: 115). Jeffrey’e göre (2004) izleyiciler, televizyon mesajlarının nesnesi olarak amaçlanmış ve bu mesajları algılama kapasitesine sahip herhangi bir bireyler topluluğudur. Aynı veya farklı zamanlarda ya da aynı veya farklı mekanlarda televizyonu izlemeleri önem taşımaz. Buna karşılık kültür endüstrileri de (televizyon dahil olmak üzere) izleyicilerin elde edebilecekleri kaydedilmiş veya canlı mesajların üretimini, dağıtımını, sergilenmesini, satışlarını ve tanıtımını düzenleyen kuruluşlardır. İzleyiciler potansiyel ve gerçek piyasayı oluşturan, kültürel ürünleri satın almaları ya da seçmeleri herhangi bir ticari ilişkideki gibi gerçekleşen tüketicilerdir. Mutlu’ya göre (aktaran: Gökmen, 2008: 60-61) televizyon endüstrisinin önem verdiği izlenme oranı (rating) hesaplamalarında her izleyici yüzde 10, 15, 20’nin oluşturucu unsurlarıdır. İzleyicilerin programları nasıl izlediği, kullandığı, bunların üzerinde ne gibi etkiler yarattığı, izleme deneyimine nasıl katıldığı hiç önem taşımaz. Endüstrinin temel kaygısı, izleyicinin katkılarıyla izlenme oranı hesaplarının kabarıklaşması için politikalar geliştirmektir. Kabarık izlenme oranı hesabı, endüstrinin esas müşterisi olan “reklamverenler”in taleplerini karşılayacağı için önem taşımaktadır. Televizyon endüstrisinin dolaşıma soktuğu esas mal, programlar değil “izleyici”lerdir. Televizyon endüstrisi esas olarak “izleyiciler”i reklamcılara pazarlamaktadır. Bu anlamda izleyiciler, televizyon izlerken bir yandan da “ reklâmcılar” için mesai yapmaktadırlar. Bu mesainin ücreti ise televizyon programlarının sağladığı “haz”, “doyum”, “korku”, “keyif”, “gülmece”, “eğlence”, “oyalanma”, “kaçma”, “öğrenme” ya da her neyse odur. Yine bu anlamda televizyon izleyicisi olarak her birey televizyon endüstrisine dolaylı olarak hizmet etmektedir. Televizyon programlarını tüketirken aslında televizyon endüstrisinin üretimine katılmaktadır. Yeni teknolojik gelişmelerle izleyici sadece medya ürünlerinin tüketicisi değil aynı zamanda alıcısı ve kullanıcısı olarak da tanımlanmaktadır. Ayrıca medya endüstrisinde yaşanan tekelleşme ve birleşmeler sonucunda izleyici, çok daha büyük bir kitleyi ifade etmektedir. Bu durum, bir yandan geniş kitlelere ulaşmak amacında 38 olan reklam verenlerin işine yaramış diğer yandan ise istediği kanallara para karşılığı sahip olabilen yeni bir izleyici kimliği yaratmıştır. Çünkü izleyicileri televizyonun tüketicileri olarak görmenin doğal bir sonucu, izleyicinin kişisel tercih ve gereksinimlerini karşılayacak programlara ilgi duyması olmaktadır (Çaplı’dan aktaran: Günalp, 2007: 115). Kitle iletişim araçları karşısında izleyici kavramının tanımlanmasının güç olacağını savunan Aziz (1976: 81), kitle izleyicisini ya da izleyicilerini “sürekli olarak çeşitli kitlesel iletilere açık olan topluluklar” olarak tanımlar. Kitle izleyici dağınık, kolay değişen, bilinmeyen, görünmeyen ve aynı olmayan, değişik türden bir kitle olduğundan tutarlılığı hakkında bilgi edinmek zordur. Ancak, daha önce toplum hakkındaki genel bilgiler, yapılan toplumbilimsel araştırmalardan edinilen bilgiler bazı genellemeler yapmaya yarar. Kitlesel izleyici iki tür tanımlanabilir ya da kümelendirilebilir (Aziz, 1976: 81): Kamu (Genel) izleyici Yayınların toplumun tümüne seslendiği durumlarda sözü edilebilir. Tüm olarak heterojen ve anonimdir. Özellikle, şebeke yayınların seslendiği kitlelerde bu tanımlama geçerlidir. Kimi toplumbilimcilere göre, böyle bir kitlenin adı var, kendisi yoktur, var olmayan bir öyküdür. Bu izleyici türünün en önemli özelliği, birbirleri ile ilgileri olmayışıdır. Kendisi ile ortak olanlardan haberli değildir ve ortak noktaları yoktur. Kendisini bir kümenin üyesi olarak düşünmez. Gelen iletiye tepkisi bireyseldir, bağımsızdır. Uzmanlaşmış (Özel) izleyici Belirli iletilere gösterdikleri ilgi ve tepki yönünden belirli yönleri ile aynı türdenlik (homojenlik) gösterirler. Örneğin bir ekonomi programı ile ilgili açık oturum izleyicisi eğitim, bir dereceye kadar yaş yönünden bir birlik gösterebilir. Gerçi bu izleyici kitlesi de dağınıktır, anonimdir ve birbirinden habersiz ve bağımsızdır, ancak bir yayımcı olarak bu tür bir programın beklenir izleyicisinin bu tür bir izleyici kitleden oluşacağı bilinir, bilinebilir. Bu durum basılı yayınlarda daha da belirgindir. Belirli ekonomik ve politik görüşü olan gazeteleri okuyanlarda bu homojenlik daha da belirgindir. İzleyici kitle bir ya da birkaç hususta ortak doyum sağlar. 39 Bu görüşün aksine Wright 1959’da izleyicilerin özelliklerini bir bütün olarak incelemiştir. Wright’a göre (aktaran: Çakır ve Çakır, 2010: 35-36): İzleyici Kitlesi Geniştir: izleyici kitlesi sayısı tam olarak bilinmemekle beraber belirli bir zaman diliminde kitle iletişimine maruz kalan, göndericinin üyelerinin her biri ile yüz yüze etkileşim kuramayacağı boyutta geniş bir kitledir. İzleyici Kitlesi Heterojendir: Kitle iletişim mesajları (örneğin haberler) yaş, cinsiyet, eğitim seviyesi, coğrafik bölge gibi, toplum içinde değişik pozisyonlarda bulunan bireylerin toplamına sunulur. İzleyici Kitlesi Anonimdir: İzleyici kitlesi üyeleri genellikle gönderici/kaynağı kişisel olarak tanımaz. Bu onların sosyal olarak izole edilmiş olduğu anlamına gelmez. Kitle iletişimine maruz kalma deneyimlerinin çoğu küçük sosyal grup ortamlarında gerçekleşir. Hatta izleyici kitlesi üyeleri fiziksel olarak izole oldukları zaman bile, mesajlara tepkilerini uyumlandırabilecekleri birincil ve ikincil sosyal gruplarla bağlantılıdırlar. Fakat gönderen açısından mesaj onunla ilgilenebilecek kişilere gönderilir. Televizyon izleyicisi, ilke olarak, televizyon içeriklerini kendi mahremiyet alanında başka bir deyişle özel mekanında tüketen bir izleyicidir. Bununla birlikte bireylerin özel mekanlarında, içinde kimliklerini gerçekleştirdikleri kamusal alana ait ilişki örüntülerinden ve aidiyet tariflerinden bütünüyle sıyrılmış bir varlık tarzını icra etmeleri mümkün değildir. Bireylerin ev benzeri özel alanlardaki yaşayış tarzları ve kendilerini kurma biçimleri, ağırlıklı biçimde kamusal yaşamın uzantısı olarak şekillenir (Çelenk, 2005: 98). İzleyicilerin medyadan nasıl etkilendiği sorusunun cevaplanmasında izleyicilerin televizyonla ilişkilerini incelemek uygun olacaktır. Televizyonun, insanların günlük yaşamlarında oldukça etkili ve baskın bir konumu olduğu ortadadır. Oturma odalarının düzenlenmesinden, sohbet konularına, haz algılarına, geleceğe bakış açısına, çocukların davranış tarzına ve insanların yaşadığı dünyayı keşfetmelerine kadar televizyonun etkisini gözlemlemek mümkündür. Günlük yaşamdaki bütün etkileşimlerde olduğu gibi, televizyon da artık günlük yaşamın alışılagelmiş etkinliklerinden birisi olarak kabul edilmektedir (Koçak, 2001: 32). 40 Televizyon izleyicisi özel alanındaki izleme pratiğinden elde ettiği kültürel deneyimi okul, iş ve arkadaşlık ilişkilerine taşıyarak bir sosyalleşme aracı olarak da kullanan bir izleyicidir. Çünkü televizyon uygun bir kamusal konuşma malzemesi sunan ve bu anlamda gündelik yaşama ve başkalarıyla olan ilişkilere ortaklık kurma dışlama ya da basitçe vakit geçirme amacıyla nüfuz eden en yaygın iletişim aracıdır (Çelenk, 2005: 102). İzleyici alışkanlıkları üzerine yapılabilecek bazı genel gözlemleri Koçak (2001: 34), şu şekilde belirtmiştir: Televizyon İzlemek Kişisel Özel Bir Aktivitedir: Televizyonun ilk yıllarında televizyon izleme tamamen ailece gerçekleştirilen bir aktiviteydi. Aile üyeleri önceden program tercihlerini yapar ve televizyonun karşısına geçerlerdi. Fakat televizyon fiyatlarının ucuzlaması ve ailelerin gelişen toplumsal yapı içinde küçülmesiyle birlikte televizyon başına düşen izleyici sayısı düşmüştür. Zamanla televizyon kişisel izlemeye dönüşen bir araç olmuştur. Televizyon İzlemek Keyifli Bir Aktivitedir: Yapılan araştırmalar insanların televizyon izlemekten haz, keyif aldığını göstermektedir. İnsanlar televizyondaki programların kendilerine keyifli anlar yaşattığını sık sık ifade etmektedirler. Televizyon İzlemek Bir İhtiyaçtır: Genel olarak televizyon izlemenin artık insanlar için bir ihtiyaç haline geldiği gözlemlenmektedir. Yapılan birçok araştırma televizyonun bir ihtiyaç olduğunu ortaya koymuştur. Televizyon İzlemek Nedensel Bir Aktivitedir: İnsanlar televizyona ihtiyaç duyarlar, ancak televizyon izlemek bazen düşünülmeden gerçekleştirilen bir aktivitedir. İzleyiciler sık sık televizyon izlerken başka işler de yaptıklarını belirtmektedirler ve genellikle de ne izleyeceğini programlamadan izlemektedirler. Televizyon İzlemek Bir Akşam Aktivitesidir: Bu durum son derece açıktır, televizyon akşamları prime time da gündüz vakitlerinden beş kat daha fazla izlenmektedir. Bir başka deyişle, televizyon gündüz işlerin bitmesinden sonra uykuya kadar olan zamanda çok izlenmektedir. Webster (Webster, 1998: 191), temelde tarihsel bir perspektif izleyerek, dönemlere göre egemen iletişim araştırmaları yaklaşımları ile izleyici kavramsallaştırmalarının birlikte değişimini göstermiştir. Webster’a göre izleyici 41 çalışmaları üç temel model içinde gruplanmaktadır (Bkz. Şekil: 3). Kitle olarak izleyici, sonuç olarak izleyici ve ajan olarak izleyici. Bu modellerin kesiştiği (Şekil 3) bölgelerde izleyici kavramsallaştırmaları da söz konusudur. Şekil 3 İzleyici Araştırma Modelleri (Webster, 1998:191) 1.3.1. Kitle Olarak İzleyici İzleyici kitlesi yere ve zamana göre değişiklik gösteren, otonom davranan ve bir diğeri hakkında ya hiç ya da çok az görüşü olan topluluk olarak görülür. Bu modelin temel sorusu: “Medya toplumun tüketimi için ne yapmaktadır?” şeklindedir (Webster, 42 1998: 191). Bu modele göre izleyici, zaman ve mekana yayılmış dağınık, bağımsız hareket eden geniş insan topluluğudur. Ortak medya izlemelerine göre bir varlık olarak tanımlanırlar. Medya sunumlarında insanların dikkatini neyin çektiği, izleyicilerin bir karşılaşmadan diğerine niçin ve nasıl hareket ettiği, yarın ne tüketmek istedikleri vb. bilmek genellikle yeterlidir. Bu sorulara cevap vermenin genel yolu, çok sayıda insana ulaşarak yordanabilir tepki kalıpları ortaya çıkarmaktır (Çakır ve Çakır, 2010: 42). İzleyiciler, kitle iletişim araçlarını ortak izleme karakterlerine göre tanımlanan varlıklar olarak kabul edilir. Bu da Blumler’in (aktaran: Koçak, 2001: 41) sosyal teorisindeki “kitle” tanımına benzer bir tanımdır. Blumler’e göre, öncelikle kitleye dahil olmak, hayatın bütün alanlarından ve farklı sosyal gruplardan gelmektedir. Farklı sınıflardaki, mesleklerdeki, kültürel yapıdaki ve gelirdeki insanlar aynı kitleye dahildir. İkincisi, kitle bir anonim gruptur ya da daha kesin olarak anonim bireylerden oluşmuştur. Üçüncüsü, kitlenin üyeleri arasında etkileşim ya da deneyimlerin değişimi çok azdır. Bu üyeler birbirinden genel olarak fiziksel olarak uzaktır ve anonimdirler, bir kalabalığın üyeleri gibi bir araya gelme fırsatları yoktur. Son olarak kitle organize değildir ve bir kalabalığın birlikteliği gibi eylemde bulunmazlar. İzleyici kitle (kitle olarak izleyici) kavramı ve ilgili araştırma pratikleri, 1930’lara kadar berraklaşmamıştır. İlk zamanlarda izleme ölçümlerinde anket araştırmaları yaygın olarak kullanılmıştır. Ve o ilk zamanlarda Paul Lazarsfeld’in ve pazarlama yaklaşımlı iletişim çalışmalarının etkileri de hissedilmektedir. Bu gün birçok medya pazarlama ve izleyici bölümlemesi çalışmalarının altında izleyici kitle kavramı yatar. Bu izleyici kavramsallaştırması çok fazla davranışçı yönelimli olduğu için ve medya kullanımının sosyal bağlamına duyarsız olduğu için ve en kötüsü bazı kurumsal ilgilere göre izleyiciyi kolonileştirmenin bir aracı olduğu için eleştirilebilir (Çakır ve Çakır, 2010: 42-43). 1.3.2. Sonuç Olarak İzleyici Eğer izleyici çalışmaları yalnızca akademik bir uğraş olarak düşünülürse, başlangıcından beri yapılan medya araştırmalarından başat modelin “sonuç olarak izleyici” olduğu sonucuna varılır. İzleyici hakkında bu tür bir düşünüş biçimi, insanların medya tarafından etkilenerek hareket ettiği sonucuna varır. Bu model, 43 medyanın gücü hakkında insanlar üzerinde zararlı etkiler yarattığı ve bunun da tüm topluma yayıldığı yönündeki düşünceleri yansıtmaktadır (Koçak, 2001: 42). Bu yaklaşım medyanın bireyler üzerinde belirleyici etkisi olduğunu savunan düşüncenin bir yansıması olarak toplumu bir bütün olarak görür. Bu yaklaşımda temel soru “Medya İnsanlara Ne Yapar?” şeklinde özetlenebilir. Sonuç olarak izleyici modeli edebiyata, film teorilerine uygulanmıştır. Bu model geniş bir yelpazedeki teoriler ve yöntemler tarafından kullanılmaktadır (Birsen, 2005: 24). Bu izleyici modelinde izleyiciler medya tarafından harekete geçirilen kişiler olarak görülür. Medyanın bireyler üzerinde ve bir bütün olarak toplumda zararlı etkiler üretme gücü vardır. Medyanın topluma yararlı ve yardımcı olma potansiyelinden çok sık bahsedilmez. Modelde bireylere oldukça tepkisel, duyarlı bir yol biçilir (Çakır ve Çakır, 2010: 43). Sonuç olarak izleyici modeli işletmecilik açısından uygun bir model olarak algılandığı için eleştirilirken zaman zaman manipülasyona açık olması ve izleyiciyi pasif olarak değerlendirmesi nedeniyle eleştirilmektedir (Birsen, 2005: 24). 1.3.3. Ajan Olarak İzleyici 1970’lerin başından beri akademik alanda alternatif bir izleyici kavramsallaştırmasına giderek artan bir ilgi olmuştur. İzleyiciler, medya tarafından harekete geçirilen kişiler olarak değil, onun yerine tüketecekleri medyayı kendi seçen, karşılaştıkları metinleri yorumlama becerisine sahip, kendi anlamlarını çıkaran ve genellikle kendilerine uygun medyayı kullanan bağımsız ajanlar olarak görülmektedir. Bu modelde izleyici medyayı harekete geçirir. Temel soru “insanlar medya ile ne yapar” şeklindedir. İnsanlar dış etkilerden bağımsız değildir. İzleyicilerin davranışları bir şekilde sosyal ve kültürel çevrelerinden de etkilenmektedir (Webster, 1998: 193). İzleyicilerin kitle iletişim gönderilerini seçici izleme yöntemiyle izledikleri hakkında kısa zamanda birçok kanıt birikmiştir. Bu kanıtlar, izleyicilerin kitle iletişim kanallarını ve içeriğini seçerken kendi beğenilerine, düşünce ve enformasyon gereksinimlerine uygun olarak seçimde bulunma eğiliminde olduklarını, böylece kitle iletişim araçlarından gelen değişim etkileri olasılığını ortadan kaldırıp sağlamlaştırma olasılıklarını arttırdıklarını gösterir. “kitle iletişim araçlarının insanlara ne yaptığına” 44 daha az ilgi gösterip, “insanların kitle iletişim araçları ile ne yaptığına” daha çok ilgi göstermemiz gerektiği bile ileri sürülmüştür. Gereksinimleri gidermek veya doyum sağlamak amacıyla kitle iletişim araçları içeriğinin kullanılması üzerinde odaklanan “kullanım ve doyum” yaklaşımının altından yatan düşünce budur (Mc Quail ve Windahl, 2005: 166). 1.4. Kullanım ve Doyum Yaklaşımı Televizyonun yaygın bir biçimde kullanılması, beraberinde bazı iletişim araştırmalarına konu olan soruları da getirmiştir. Bunların arasında yer alan ve aynı zamanda iletişim literatüründe de var olan “kullanım ve doyum yaklaşımı”, medyanın tüketicileri konumundaki gazete okuru, radyo dinleyeni ya da televizyon seyircisinin neden o gazeteyi, o köşe yazarını, o kanalı ya da o programı seçtiği sorusuna yanıt aramaktadır. Bu konuda yapılmış birçok araştırma, izleyicilerin medya tercihlerinin ardında, bu tercihlerle elde ettikleri doyum ve yararların neler olduğu sorusunu ele almaktadır. Alıcı konumunda olan izleyici ve/veya dinleyicilerin seçtikleri her hangi bir programı “neden” izledikleri (kullanım yaklaşımı), programın kendilerine katkıları, izlenen programdan alınan hazzın (doyum yaklaşımı) ne ölçüde olduğu, iletinin hedefle örtüşüp örtüşmediği gibi konular, iletişim araştırmacılarının dikkatini çeken konulardan bazıları olmuştur (Akpınar, 2008: 83-84). Kullanım ve Doyum yaklaşımının kökenleri 1940’lardaki Uygulamalı Toplumsal Araştırmalar Bürosunun çalışmalarına kadar uzanmasına rağmen teorinin asıl formüle edilmesi ve kitle iletişim araştırmalarında kullanımı, 1974’de Blumler ve Katz’ın editörlüğünde “Kitle İletişimin Kullanımı” (The Uses of Mass Communication) başlığıyla yayınlanan bir dizi makaleyle başlamıştır(Koçak, 2001:56). Bu konudaki ilk Kullanım Doyum araştırmaları radyo dinleyicilerinin elde ettikleri doyuma ilişkin çalışmalarken, 1950’li yılların sonlarından itibaren televizyonun yaygınlaşma hızıyla paralel olarak araştırmaların yönü yavaş yavaş televizyona doğru kaymıştır. Özellikle teorinin 1974 yılında Blumler ve Katz tarafından formülasyonunun ardından son dönemdeki araştırmaların büyük çoğunluğu, televizyon izleme motivasyonları ve izleme sonrasında elde edilen doyuma ilişkin yapılan çalışmalardır (Bulduklu, 2010: 28-29). 45 Kullanım ve doyum yaklaşımı gelişim süreciyle birlikte “medyanın insanlara ne yaptığı” sorusu “insanların medyayla ne yaptığı” şeklini almıştır. Bu yön değişikliği, iktidarı televizyon ekranlarından alıp, televizyonu belli gereksinimlerini tatmin etmek amacıyla kullandığı düşünülen seyirciye doğru kaydırdı. Televizyona, enformasyon veya eğlence işlevi olan bir araç olarak bakılıyordu (Lewis, 2010: 351). Bu süreç ile birlikte birçok yazar, kitle iletişimine genellikle yöneltilen bakışı, kullanılan anlatıma göre, medyanın bireylere yaptığını değil, bireylerin medyaya yaptığını araştırmayı amaçlamıştır. Bu araştırma izleyicilere düşünme ve uyarlanabilir seçimi atfederek beklentileri, zevkleri, bu zevklerin kişiler üzerindeki etkilerini niceliksel ve niteliksel göstergeler yoluyla inceleyerek, dikkatin, anlamanın, benimsemenin ve akılda tutmanın birçok boyutunun araştırmasını derinleştirip tek bir bakış açısında birbiriyle bağlantılandırmayı dener: Medya artık emirlerine uyulması gereken otoriter bir tanrı değil, izleyicilere açılan bir ortamdır. Doyumlar üzerine araştırma, seçebilirlik kavramından yola çıkar. Ancak söz konusu seçebilirlik artık yalnızca ön görüşlerde ve alışkanlıklarda temellenmiş bir savunmacı çalışmaya bağlı değildir. Gereksinimleri ve istekleri göz önüne alan, geleceğe yönelik bir seçiciliğe dönüşür. O zaman medya, kamunun seçici bir biçimde kullandığı kamu hizmeti olarak belirir (Katz’dan aktaran: Maigret, 2011: 105-106). McQuail ve Windhal (2005:167) kitle iletişim araçlarının kullanımı ve sağlanan doyumları incelemedeki temel mantığa şu şekilde bir açıklama getiriyor: “(1) Kitle İletişim araçlarını farklı izleme kalıplarına (veya diğer faaliyetlerle meşgul olmaya); (2) yol açan kitle iletişim araçlarından veya diğer kaynaklardan beklentileri; (3) oluşturan gereksinimlerin; (4) toplumsal ve psikolojik kaynakları vardır. (5) Bunlar, gereksinim duyulan doyumlar (6) ve diğer sonuçlarla, belki en çok da amaçlanmayan sonuçlarla sonuçlanır.” Bu ifade Şekil 4’deki modelde açıklanmaktadır. 46 Şekil 4 Kullanım ve doyum modeli tanımlaması Bu model, izleyici hakkında özellikle de izleyicinin aktif olduğu ve kitle iletişim araçlarıyla daha önceki deneyime dayanarak motive edilmiş seçimler yaptığına ilişkin birtakım sayıtlıları içerir. Kitle iletişim araçlarını kullanmanın gündelik yaşamda gereksinimleri tatmin eden birçok yoldan yalnızca biri olduğu şeklinde önermesi de vardır (McQuail, Windhal, 2005: 168). Kullanım ve doyum teorisinin birkaç versiyonu olmakla beraber ilk ve en hakim versiyonu işlevselci yaklaşımdır. Bu işlevselci yaklaşıma uygun olarak, Katz, Blumler ve Gurevitch (2003: 37), kullanım ve doyum teorisinin ilgi alanını şöyle tanımlamaktadır: (1) Toplumsal ve psikolojik nedenlerden kaynaklanan, (2) ihtiyaçların (3) doğurduğu beklentiler, (4) kitle iletişim araçlarında ve başka kaynaklarda, (5) farklı medya kullanım kalıplarına veya diğer faaliyetlere götürmekte, bunlar da (6) ihtiyaçların tatminine ve (7) çoğu amaçlanmamış olan diğer sonuçlara yol açmaktadır (Bkz. Şekil 5). Şekil 5 Kullanım ve Doyum Modelinin Öğeleri (Katz, Blumler ve Gurevitch, 2003:37) 47 Finn (1997: 509), birbirini takip eden bu etkiler zincirini Şekil 6’daki gibi formülleştirmiştir. Şekil 6 Kullanım ve Doyum sözel paradigmasının grafik betimlemesi(Finn, 1997:509) Kullanım ve doyum yaklaşımına göre, gereksinimlerin altında toplumsal yapı ve bireyin psikolojik özellikleri yatar. Bu gereksinimler de kitle iletişim araçlarından veya medya dışındaki diğer kaynaklardan beklentiler yaratır. Bu beklentiler insanları ya kitle iletişim araçlarını kullanmanın farklı kalıplarına ya da medya dışındaki başka kaynaklarla ilgilenmeye, başka faaliyetlerde bulunmaya iter. Sonuçta doyum gerçekleşebildiği gibi başta niyetlenilmemiş başka sonuçlar doğar. Kitle iletişim araçları doyum kaynaklarından sadece biridir. Önceki araştırma akımlarından farklı olarak bu yaklaşımla gerçekleştirilen araştırmalar medya dışındaki başka doyum kaynaklarını da göz önüne alma gereği duymuştur. Buna göre medya kullanımın nedenleri problem olarak algılanan toplumsal veya psikolojik koşullara bağlı olduğuna inanılmakta ve çözüm (ihtiyaçların karşılanması) yani bilgi arama, 48 toplumsal temas, eğlence ve oyalanma, toplumsal öğrenme ve gelişim için medya kullanılmaktadır. Medya kullanımı seçime dayanmasaydı hiçbir şekilde problem çözme aracı olarak kabul edilmez, hatta izleyici için bir anlamı da olmazdı (Çakır ve Çakır, 2010: 57-58). Kullanım ve doyum yaklaşımı izleyicilerin gereksinimlerine göre iletişim araçlarını ve içeriklerini seçtiklerini ve kendi etkilerini kendileri aradığı görüşünü, kısaca “aktif izleyici” savını getirmiştir. Buna göre, insanlar basit bir şekilde davranma yerine, çevrelerine etki yapan aktif ajanlar olarak kabul edilir. Bu ajanlar etkinlikleri seçme yolları arasından amaçlarına uygun tercihler yapma gücüne sahiptir (Erdoğan ve Alemdar, 2010: 155). Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımına göre, izleyici kendi etkisini kendi seçtiği zaman, bu seçimin sonuçlarından da kendisi sorumludur; Kitle iletişim araçları hiçbir şeyden sorumlu tutulamaz. Çünkü izleyici izlememek, kanal değiştirmek ya da kapatmak gibi seçim hakkına sahiptir. Ayrıca, izleyici olarak bireyin aradığı doyumu, iletişim aracının neler sağlayabileceğine olan inancıyla ve iletişim aracının nasıl değerlendirildiğiyle tanımlayabiliriz (Çöloğlu, 2010: 185). İletişim alanında, kişi kendi enformasyonunun yaratıcısıdır. Burada enformasyon kişinin zaman ve yer içinde hareket ederken yaşamda çıkardığı anlam olarak nitelenir. Kitle iletişim araçları bu anlaşmada dünyanın seyredildiği “mercekler” olarak görülebilir. Bu iletişim araçlarıyla kişi dünya hakkında kendine özgü anlamlar oluşturur. Bu yaklaşım siyasal toplumsallaşmayı, örneğin, çocukluktan gençliğe ve oradan olgunluğa doğru gelişen kişinin, gereksinimleri ve kapasiteleri açısından ele alınır (Atwood ve McAnnany’den aktaran: Erdoğan ve Alemdar, 2010: 155). İzleyicilerin kitle iletişim araçlarını etkin bir şekilde kullandığını iddia eden kullanım ve doyum yaklaşımı işlevselci perspektiften bakarak izleyicilerin televizyonu neden izledikleri sorusuna cevap aramaktadır. Bu soruya verilen cevapta, izleyicilerin televizyonu bazı ihtiyaçlarını tatmin etmek yani bir fayda sağlamak amacıyla kullandıkları ifade edilmektedir. Bu yaklaşımın önde gelen isimlerinden McQuail ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmalar sonucunda televizyonun ‘faal’ izleyicilerinin araç sayesinde karşıladıkları ihtiyaçları aşağıdaki şekilde sınıflanmıştır (Şakı Aydın, 2007: 120-121; Toruk, t.y.: 478): 49 • Oyalanma, kaçış; Günlük hayatın sıkıntılarından uzaklaşma, eğlenme, arınma sağlama. Eğlence programlarını izleyerek duygusal rahatlık ve gündelik gerginliklerden haz elde etmek. • Kişisel ilişkiler; Televizyon vasıtasıyla başkalarıyla ilişki kurmak, yalnızlık duygusunun hafiflemesi. İnsanların kendisine uygun programlar (drama gibi) izleyerek kişisel ilişkilerini geliştirmesi. • Kişisel kimlik; Program içeriğiyle izleyicinin kendi yaşamı arasında bağ kurması, olası sorunlarla ilgili bilgi edinme ve var olan değerlerin pekiştirilmesi. İzleyiciler başkalarını etkilemeyi ve onların görüş alanına girmeyi, prestij elde etmeyi, takdir-itibar görmeyi, estetik ve edebi beceriler kazanmayı ve başarıya kendini motive etmede medyayı kullanmaktadırlar. • Gözetim altına alma; İnsanlar, inandıklarının teyit edildiğini görmek, doğru yolda olduklarından emin olmak, kendisinin ve başkasının kişiliğini çözümleyerek, kendini ve başkalarını konumlandırmak amaçlarıyla ve dünyadan haber alma amacıyla televizyon kullanıcısı haline gelmektedirler. Ritzer, “televizyon programları neredeyse tümüyle değilse de büyük oranda nitel değil nicel etmenlerle belirlenir. Bir programın kalitesi değil, ratingi onun başarısını ve dolayısıyla alabileceği reklam gelirlerini belirler” diyerek tüketim toplumu içerisinde medya kullanımının doyumdan daha önemli olduğunu vurgulamıştır. Ritzer’e göre ticari televizyon programcılığı, izleyicileri programların içindeki reklam mesajlarına çekmek üzere tasarlanmıştır. Programın içindeki estetik değerler önemlidir, ama her zaman ikinci planda kalır (Ritzer, 2011: 115). Erdoğan ve Alemdar, kullanım ve doyum yaklaşımının sürecini dört aşamaya ayırmıştır (Erdoğan ve Alemdar, 2010: 156): • Gereksinimler: Kişilerin çeşitli davranışlarla karşılanan toplumsal ve bireysel gereksinimleri vardır. Gereksinimleri karşılamakta kullanılan kişisel ve çevreyle ilgili olanaklar olmadığı ya da yetersiz olduğu zaman, kişiler bu gereksinimlerini, kitle iletişim araçları gibi diğer görevsel seçeneklerle gidermeye çalışırlar. 50 • Kullanımlar: Kitle iletişim aracını kullanmanın “nedenleri” sorun olarak deneyimlenen toplumsal ve psikolojik koşullarda yatar. “Deneyim” ile sorunlar ve koşullar birleştirilir, sonuç olarak toplum yapısı veya medya sorumluluktan kurtarılır. • Doyumlar: Kişilerin iletişim araçlarını belli gereksinimlerini gidermek için kullanmaları belli doyumlar aradıklarını gösterir. Aranan doyumlar gereksinimden veya güdüden çıkar ve medyayı kullanma davranışından önce gelir. • Fonksiyon: İletişim araçlarının fonksiyonu, belli faydalı işlevler görmesi anlamında kullanılır. Araçların işlevlerini anlamak için bu araçların gereksinimleri ne dereceye kadar giderdiği ve ne çeşit doyumlar sayladığını bulmak gerekir. 51 BÖLÜM 2 TELEVİZYON REKLAMLARI ve REKLAM İZLEYİCİLERİ 2.1. Kavramsal Olarak Reklam ve Reklam Ortamları Günümüz serbest piyasa ekonomisini en önemli özelliği, kuşku yok ki, üretilen mal ve hizmetlerin geniş kitlelere tanıtılması yoluyla, bilinç ve bilinçaltına etki yaparak bu mal ve hizmetlere talep gelmesini sağlamaktır. Bunun da en bilinen yolu reklamdır. Reklamın da kullandığı en etkili yöntem, her türlü iletişim kanalını, aracını kullanarak bireyin bilinci yada bilinçaltını etkileyerek ya hemen ya da verilen mesajların bilinçaltına yerleşmesini sağlayarak daha sonra bu mal ve hizmetlere yönelmesini, satın almasını, kullanmasını sağlamaktır (Aziz, 2010: 38). Etimolojik olarak incelendiğinde reklam (réclame) Latince “çağırmak” anlamındaki “domare” kelimesinden türetilmiştir. Dilimize Fransızca “réclame” sözcüğünden alınmıştır. Genel sözlük anlamı “tanıtma” – “tanıtım” dır (Tikveş, 2005: 194). Gerek pazarlama iletişimi, gerekse iletişim ve medya çalışmaları kapsamında farklı açılardan ele alınan reklama ilişkin literatürde birçok farklı tanım mevcuttur. Amerikan Pazarlama Birliği’nin tanımına göre; “reklamcılık, belirli bir hedef pazarı oluşturan bireyleri ya da izleyicileri ürünlere, hizmetlere, organizasyonlara veya düşüncelere dair bilgilendirmek ve/veya ikna etmek amacıyla firmaların, kar amacı gütmeyen organizasyonların, kamu kurumlarının ve bireylerin ikna edici mesajlarını ve duyurularını, kitle iletişim araçlarına, yer ve zaman satın alarak yerleştirmesidir (Elden, 2009: 136-137).” Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda geçen reklam tanımı şu şekildedir: “Reklam: Bir ürün veya hizmetin alım, satım veya kiralanmasını geliştirmek, bir amaç veya düşünceyi yaymak veya reklamcının istediği başka etkileri oluşturmak amacıyla, ücret veya benzer bir karşılık ile iletim zamanında reklamcıya tahsis edilen kamuya yönelik duyuruları ifade eder (tbmm.gov.tr, 1994).” 52 “Reklamcılık, fikirlerin, malların ya da hizmetlerin adı bilinen himayeci bir firma tarafından para ödenerek kişisel olmayan bir şekilde sunulması ve tanıtılmasıdır (Kotler ve Lee, 2007: 194).” Reklamı iletişim boyutuyla inceleyen Dyer(2001: 3), reklamı “dikkati bir şeye çekmek veya birisini bir şeyden haberdar etmek” şeklinde tanımlamıştır. “Reklam; tam zamanında ve yerinde ikna edici ve bilgilendirici mesajların firmalar, kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve kamu kurumlarının ürünleri, hizmetleri, organizasyonları ve fikirleri hakkında izleyicileri ya da hedef pazar üyelerini ikna etmek ve/veya bilgilendirmek için kitle iletişim araçlarının herhangi birinde yerleştirmelerin düzenlemelerin satın alınmasıdır (Tayfur, 2010: 6).” Reklamın ikna işlevini de tanımına dahil eden Arens (aktaran: Bakır, 2006: 18), reklamı şu şekilde açıklamaktadır: “Reklam, genellikle bir bedel karşılığında, kimin yaptığı belli olacak şekilde, çeşitli medyalarda yer alan ve genellikle ürünler (mallar, hizmetler ve fikirler) hakkında ikna amacı güden, yapılandırılmış ve etki edilmiş, kişisel olmayan iletişime ilişkin bilgilerdir.” Dutka’ya göre (aktaran: Erdem, 2006: 52) reklam, kitleye yönelik, parayla yapılan; nihai amacı bilgi vermek, tutum-eğilim geliştirmek, eyleme geçmeyi sağlamak (genellikle bir ürün ya da hizmet satın alma) olan iletişimdir. “Reklamcılık, bir organizasyon veya ürün hakkında, ödeme ile yapılan, kişisel olmayan, ikna edici doğaya sahip, belirgin sponsoru olan ve araçlar kullanılarak hedef izleyiciye/tüketiciye/kullanıcıya sunulan planlı bir iletişim biçimidir (Erdoğan, 2002: 403).” “Reklam iletişimi, göreceli olarak dolaylı bir şekilde, ürünün faydaları hakkında bilgilendirme ve duyusal uyarı yaratmaya dayanan, tüketiciyi satın almaya yöneltecek kabul edilebilir zihinsel etkiyi yaratmaya yönelik süreçtir (Rossiter’den aktaran: Akın, 2008: 154).” Elden ve Kocabaş ise “Reklam, talep yaratma sanatıdır” diyerek reklamın motive edici işlevinin yanı sıra sanatsal yönünü de vurgulamışlardır (Kocabaş ve Elden, 2006: 15). Serdar Erener’e göre reklam, öngörülmüş kısa vadeli hedeflerden geri gelerek ölçülebilir etki yaratma sanatıdır (ilef, 2002). 53 Gustafson (aktaran: Aytekin, 2009: 3), reklamı sanatla ilişkilendirmiş ve aralarında benzerlikler olduğunu savunmuştur. Bu benzerlikleri ise şu şekilde ifade etmiştir: • İkisinde de güzel söz söylemek önemlidir, • İkisi de duygusal bir gerçeği, “gerçek”ten daha derin yorumlamaktadır, • İkisinin de mükemmelliği seyirciler üzerinde bıraktıkları etkiyle değerlendirilmektedir, • İkisi de insan doğasının evrenselliğini ve karakteristiğini sunmaktadır. Reklamın yine sanat boyutuna değinen ünlü reklamcı William Bernbach, reklam ile ilgili şunları söylemiştir: “Bir sayfaya ağlayan bir adam resmi koyabilirim, bu sadece ağlayan bir adam resmi olacaktır. Ya da onu sayfaya öyle bir yerleştiririm ki, ağlamanız gelir. İkisinin arasındaki fark sanattır; iş dünyasının ısrarla reddettiği, elle tutulamayan bir şey (www.ddb.com.tr).” Reklam terimleri ve kavramları sözlüğüne göre; reklam, insanları gönüllü olarak belli bir davranışta bulunmaya ikna etmek, belirli bir düşünceye yöneltmek, dikkatlerini bir ürüne hizmete, fikir ve kuruluşa çekmeye çalışmak, onunla ilgili bilgi vermek, ona ilişkin görüş ve tutumlarını değiştirmelerini veya belirli bir görüşü ya da tutumu benimsemelerini sağlamak amacıyla oluşturulan; iletişim araçlarından yer ya da süre satın almak yoluyla sergilenen veya başka biçimlerde çoğaltılıp dağıtılan ve bir ücret karşılığı oluşturulduğu belli olan (diğer bir deyimle parasal destek sağlayan kişi ya da kuruluşların kimliği açık olan) duyurudur (Gülsoy, 1999: 9). Odabaşı ve Oyman’a göre (2009: 98) reklamın dört özelliği vardır. • Reklam bir bedel karşılığı yapılmaktadır. Reklamveren reklam için bir bedel öder. Ödenen bu bedel nedeniyle reklam yaptıran kişi ya da kurum reklam üzerinde bir denetime sahiptir. • Reklam kişisel sunuş değildir. Reklam kişisel olmayan bir satış çabası, bir pazarlama iletişim yöntemidir. Herhangi bir mesajı tüketicilere ulaştırmak için değişik iletişim araçlarının kullanımını gerektiren bir kitle iletişimidir. • Reklam mesajlarında ürünler, hizmetler ya da düşünceler yer alabilir. • Reklam yapan kişi ya da kurum bellidir. 54 Reklamı bir süreç olarak tanımlayan Elden ve Yeygel’e göre (aktaran: Altunbaş, 2008: 197) reklam; mal, hizmet, firma ya da spesifik bir marka ile ilgili bilgileri hedef alıcılara aktararak onlarda yeni ve istenilen bir tutum oluşturmayı, olumlu tutumları varsa güçlendirmeyi, varsa olumsuz tutumları güçlendirmeyi amaçlar. Bu yolla ürün, hizmet veya firmaya yönelik hedef kitle nezdinde olumlu bir imaj yaratmak ve tüketicilerde ürüne karşı bir istek yaratıp satın almaya ikna etmek hedeflenmektedir. Reklam kavramına Philip Kotler bir başka açıdan 5M olarak yaklaşmış ve görev (Mission), mesaj (Message), medya (Media), para (Money), ve ölçüm (Measurement) konularında karar vermek olarak tanımlamıştır. De Pelsmacker ve arkadaşları reklamın amaçlarını tutumların üç bileşenine göre sınıflandırmışlardır. Buna göre, reklamın bilişsel amaçları; ürün kategorisi ihtiyacı, marka farkındalığı, marka bilgisi sağlamaktır. Reklamın duygusal amaçları; reklamın bazı hisleri uyandırması, reklam tutumu, markanın beğenilmesi, marka tutumu, marka tercihi, marka inançları, marka memnuniyetidir. Reklamın davranışsal amaçları ise; satın alma niyeti, satın alma, satın almanın tekrarlanması, marka sadakatidir (aktaran: Çakır, 2006: 33). İletişimsel olarak reklamı inceleyen Odabaşı ve Oyman (2009: 98), reklamın bir iletişimde yer alan bütün öğelere sahip olduğunu savunmaktadır. Özellikle, kitle iletişimi ve ikna edici iletişim türleri, reklamda geçerli olan kavramlardır. Şekil 7’de bu özellik bir süreç içerisinde açıklanmaya çalışılmıştır. Şekil 7 İletişim süreci olarak reklam Reklamda kaynak, reklamveren özelliğine sahip olan kişi ya da kuruluş olabilir. Mesajın hazırlanması, oluşturulması profesyonel olarak reklam ajansları tarafından da üstlenilebilir. Seçilmiş, belirlenmiş bir hedef kitleye, arzulanan amaçları gerçekleştirmek için oluşturulmuş mesajlar, iletişim kanalları aracılığıyla gönderilir. 55 Medya olarak da bilinen iletişim kanalları çok çeşitlidir ve reklamcılıkta hepsinden yararlanılabilir. Seçilmiş hedef kitleden beklenen etkiler geri besleme ile ölçülmeye çalışılır. İkna edici iletişim biçimi olarak reklamcılık, mecra olanakları, iletişim mesajları üzerindeki tam denetim olanağı ve kullandığı iletişim aracına göre sahip olduğu görsel, işitsel anlam zenginlikleri ile marka yapılandırma çabalarında vazgeçilmez bir rol ve işleve sahiptir. Reklamcılık, markaya yönelik çağrışımlarla bağlantının kurulmasında belirleyicidir. Reklam mesajında marka adı ve iddiaları iki temel mesaj bileşenidir. Birçok reklam tüketici zihninde en azından bu iki öğenin çağrışımını ve izlenimini oluşturur. Bunun dışından reklam yapım-yaratım öğeleri de söz konusudur. Kullanılan çekicilikler ya da reklam formatı marka adını ve vaadini taşıyabilir (Uztuğ, 2008: 171-172). Televizyon gibi reklamlara da eleştirel bir gözle bakan Neil Postman reklam için görüşlerini şu şekilde belirtmiştir: “En etkili reklamcılık irrasyonel olanıdır. İrrasyonel kelimesini elbette deli anlamında kullanmıyorum. Demek istediğim, ürünlerin en iyi şekilde, dilin ve resimlerin büyülü ve şiirsel güçlerini sömürerek satılabileceğidir (Postman, 2009: 166).” Reklam endüstrisinin çıkarlarını göz ardı eden medyaya eleştiride bulunan Keane (1992: 63), medyaların aynı zamanda iki cins hizmet sağlaması gerektiğini, bunların da izleyicilere program, reklamcılara ise izleyici olması gerektiğini savunuyor. Tüm bu tanım ve yorumlar doğrultusunda reklamı bütünleşik pazarlama iletişimi yaklaşımında tutundurma karmasının en önemli öğelerinden birisi olarak değerlendirmek mümkündür. Bu bağlamda reklam geniş kitlelerle iletişim kurabilmek açısından oldukça etkili bir iletişim biçimidir. Herhangi bir marka, basit bir televizyon reklamı aracılığıyla aynı anda milyonlarca kişiye ulaşabilme şansını yakalayabilmektedir. Kuşkusuz bu da üretici ile tüketici arasındaki mesafenin arttığı sanayi devrimi sonrası ortaya çıkan pazar yapıları açısından oldukça anlamlıdır. Çünkü aynı ürün kategorisinde birçok markanın tüketiciler tarafından tercih edilebilir olmak için mücadele ettiği söz konusu pazar yapılarında, tüketiciler tarafından en azından markanın adının bilinmesi bile oldukça büyük bir gerekliliktir (Elden, 2009: 140). 56 Reklamın amacı, içgüdüsel arayışları bilincin kararlı bir yapısına dönüştürmektir. Bir başka deyişle, reklam aracılıyla bilinçaltı koşullandırma, dışa vurulacak davranışı güvence altına alır. Bu bağlamda, reklam endüstrisi içgüdüsel arayışlara kitlesel olarak üretilmiş çözümler önerir. Bu ürünlerin içinde insanların kendilerini kitleden çekip çıkartabilecekleri kitlesel üretilmiş bireycilik vizyonları da bulunmaktadır (Robins’den aktaran: Köse, 2010: 185). Reklamın iletişim amacı bilindiği gibi tarafsız bir iletişim değil, tam tersine üretici tarafından bilinçli olarak yönlendirilmiş, biçimlendirilmiş bir iletişimdir. Reklamdan beklenen, gerçekleştirilmesi istenen başlıca amaç; üreticinin pazara sunduğu ürünün satılmasını sağlamak ya da satışı devam eden bir ürünün pazar tarafından var olan talebini arttırmaktır. Reklamın satış amacı kısa vadede ve uzun vadede olmak üzere iki biçimde görülür. Reklam ister uzun vadede isterse kısa vadede satış amacı taşısın, her iki durumda da ortak noktalar bulmak ve bu ortak noktaları şu şekilde sıralamak mümkündür (Kocabaş ve Elden, 2009: 23-24): • Tüketici ya da aracıya bilgi vermek, • Mal ve hizmetlerin tüketimini kısa ya da uzun dönemde arttırmak, • Toptan ve perakendeci satıcıya yardımcı olmak, • Mal ya da hizmete karşı talep yaratmak, • Talebin yaratacağı fiyat esnekliğini en aza indirmek. Reklamın iletişim ve satış amacı genel amaçlardır. Genel amaçlar dışında kalan ve kısa vadede gerçekleşmesi beklenen, firmanın o dönem içinde bulunduğu bazı problemleri çözmeye yönelik özel amaçları ve reklam hedeflerini şu şekilde sıralamak mümkündür (Serttaş Ertike, 2010: 32): • Marka farkındalığı yaratmak, • Marka imajı yaratmak, • Rekabetçi iddiaları karşılamak, • Markanın üstün özelliklerine ve yararına ilişkin bilgileri geliştirmek, • Yanlış bilgi ve izlenimleri değiştirmek, • Markanın ve ambalajın tanınırlığını sağlamak, • Kurumsal imajı yapılandırarak şirkete yönelik olumlu tutum oluşturmak, • Yeni markalar ve ürün dizisi genişlemeleri için platform oluşturmak. 57 Reklamlar tüketiciye belirli bir ürünü diğer ürünlerden farklı kılan özellikler hakkında bilgi vermektedir. Böylece bu ayırt edici özelliklerden haberdar olan tüketici tercihini yapabilmektedir. Gerçekten, reklamlar olmasa tüketici sadece ürünlerin birçok özelliğine değil, aynı zamanda diğer ürün çeşitlerine de kaçınılmaz olarak ilgisiz kalacaktır. Reklamlar üretici ve tüketici arasında bir köprü kurarak ve bir bağ oluşturarak ürünlerle ilgili seçimleri etkinleştirmektedir. Tüketiciyi ulaşabileceği ürünler hakkında bilgilendirerek karşısına çıkabilecek seçenekleri arttırmakta ve böylece tüketicinin daha özgür olmasını sağlamaktır (Gray’den aktaran: Aytekin, 2009: 4). Böylece reklamlar aracılığıyla ürünler hakkında bilgilenen tüketici özgürce seçimini yapabilmektedir. Pazarlama iletişimi açısından oldukça eski bir karar ve eylem alanı olan reklamcılık belli amaçları gerçekleştirme isteği doğrultusunda ortaya çıkmıştır. Öncelikle reklamın bir iletişim biçimi olarak yerine getirmeye çalıştığı bazı temel fonksiyonlar vardır (Elden, 2009: 178). Reklamın en önemli beş fonksiyonu bulunmaktadır. Bunlar; hatırlatma, ikna etme, bilgilendirme, örgütün diğer fonksiyonlarına yardımcı olma ve değer katma fonksiyonlarıdır (Tayfur, 2010: 19; Elden, 2009: 178-179; Ramacitti’den aktaran: Aytekin, 2009: 4). Hatırlatma: Özellikle ürün yaşam eğrisinin olgunluk dönemlerinde başvurulan bir yöntemdir. Bu yöntemle ürünün varlığının tüketicilere hatırlatılması amaçlanır. Buna göre hatırlatıcı reklamlar: Yakın gelecekte bu ürüne ihtiyaç olabileceğini, sezon dışı dönemlerde ürünün tüketicinin zihninde kalmasını, ürünün nereden satın alınabileceğini, tüketicinin ürünü fark etmesi için en üst düzeyde tüketicinin hatırında tutmaya çalışır. İkna Etme: Özellikle ikincil talep yaratma amacıyla rekabetin yoğun yaşandığı ortamlarda, markanın bilinirliğini, tercih edilirliğini arttırmak, tüketicilerin belli ürün ve markalarla ilgili tutumlarını, algılarını etkilemek ve değiştirmek, tüketiciyi mağazayı ziyaret etmeye yönlendirmek, firmanın tecrübe ve uzmanlığına dayanarak belirli bir hizmeti verme konusunda daha nitelikli olduğunu hissettirmek ve söz konusu ürün ya da hizmetleri denemeye ikna etmek amacını taşır. Bilgilendirme: Özellikle yeni bir ürün ya da ürün kategorisinin pazara çıktığı zamanlarda, yeni ürüne hedef kitlenin dikkatinin çekilmesi, yeni ürünün 58 özelliklerinin, yararlarının dile getirilmesi gibi birincil talebi oluşturma amacıyla başvurulmaktadır. Bilgilendirme fonksiyonu, ürünlerin değişik kullanım biçimlerinin gösterilmesi, fiyat değişikliklerinin duyurulması, ürünün nasıl çalıştığının anlatılması, ürünle ilgili servislerin tanımı, firma imajının oluşturulması, yanlış izlenimlerin düzeltilmesi ve tüketicilerin belli konulardaki kaygılarını giderme gibi noktalarda etkin olarak kullanılmaktadır. Örgütün Diğer Fonksiyonlarına Yardımcı Olma: Reklamın kurumun diğer satış ve tutundurma çabaları içinde yer alan kupon, çekiliş, doğrudan satış gibi fonksiyonlarının amaçlarına yardım etme ve destek verme işlevini üstlenmektedir. Potansiyel müşterilere satış elemanlarından daha önce ulaşıp, satış elemanlarına meşruiyet kazandırır. Reklam yoluyla pazarlama iletişimi unsurlarının etkinliği artmakta, tüketici ürünün adını, ambalajını tanıma yönünde daha duyarlı olmaktadır. Değer Katma: değer katma fonksiyonu ile reklamcılar markalara bir kişilik, özel bir anlam katma çabası içine girmektedirler. Markaların rakiplerine göre daha özellikli, yeni moda, prestijli, bili bir stili olan, güçlü ve üstün görünmesini sağlama çabası reklamın değer katma fonksiyonuna işaret etmektedir. 2.1.1. Reklam Türleri Reklamın bir takım kriterlere göre belirlenmiş değişik türleri bulunmaktadır. Bu reklam türleri şu şekilde açıklanabilir. 2.1.1.1. Reklamı Yapanlar Açısından Reklamlar Reklamı yapanlar açısından reklamlar; üretici reklamı, aracı reklamı, hizmet işletmesi reklamı olarak üç grupta incelenebilir (Odabaşı ve Oyman, 2009: 99). Üretici reklamlarında, genel reklamlar olarak da adlandırılmaktadır, üretici firma kendi ürettiği malın reklamını bütün ülke çapında ve yine tüm ülkeye seslenen kitle iletişim araçlarını kullanarak yapar (Kocabaş ve Elden, 2009: 29). Bu tür reklamlar söz konusu ürünün satışlarını arttırmak amacıyla yapılmaktadır. Aracı reklamı, ürünü bizzat üretmeyip ürünün satışını yapan toptancı, perakendeci ve aracı kurumların kendilerine ve sattıkları ürünlerin neler olduğuna dair bilgiler verdikleri reklamlardır. Bu tarz reklamlarda aracı işletmeler son tüketicilere ulaşmayı hedefleyebilecekleri gibi kendileri gibi aracı olan diğer 59 işletmelere de ulaşmayı hedefleyebilmektedirler (Elden, 2009: 188). Aracı reklam “lokal reklam” olarak da adlandırılabilmektedir (Kocabaş ve Elden, 2009: 29). Genel reklamı yaptıran, her yerde kendi markasının satılmasını istemektedir. Lokal reklamı yaptıran ise o malın sadece kendi mağazasında bulunduğunu tüketiciye duyurmaya çalışmaktadır. Özet olarak genel reklam, malı; lokal reklam ise malın satıldığı yeri tanıtma çabasındadır (İnceoğlu’ndan aktaran: Seymenoğlu, 2009: 37). Hizmet işletmesi reklamı ise; bankalar, sigorta şirketleri, okullar, hastaneler gibi hizmet üreten ve satan organizasyonların yaptıkları reklamlardır (Elden, 2009: 188). 2.1.1.2. Hedef Pazar Açısından Reklamlar Reklam mesajının hazırlandığı ve sunulduğu hedef kitleye göre reklamlar, tüketicilere yönelik reklamlar, aracılara yönelik reklamlar (ticari reklamlar) ve endüstriyel reklamlar olmak üzere üç ana başlık altında incelenmektedir (Odabaşı ve Oyman, 2009:99-100; Elden, 2009: 188). Tüketicilere yönelik reklamlar, mal/hizmetin son tüketicisi olan hedef kitleye ürünün özellikleri, faydaları, satış yeri ve satış koşulları gibi özelliklerin tanıtılması için hazırlanan reklamlardır. Bu tarz reklamlar, üretici işletmeler tarafından yapılabileceği gibi aracı işletmeler tarafından da yapılabilmektedir. Aracılara yönelik reklamlar, son tüketiciler yerine mal/hizmetlerin son tüketicilere ulaşmasını sağlayan toptancı, perakendeci gibi aracılara yönelik reklamlardır. Amaç, reklamı yapılan ürünün aracılar tarafından alınıp satılmasını sağlamak, reklam yoluyla prestiji artan ürünün aracılar tarafından rahatlıkla satılabilecek hale gelmesine katkıda bulunmaktır. Aracıların satmak için istekli olduğu bir ürünün son tüketiciye ulaşması ve o ürüne yönelik olumlu bir imajın oluşturulması daha da kolay olacaktır (Elden, 2009: 188-189). Endüstriyel reklamlar ise, hammadde ya da yarı mamul alan işletmelere yöneliktir. İçerik olarak bilgilendiricidir ve ürün özelliklerini ileten bir reklam türüdür (Odabaşı ve Oyman, 2009: 100). 2.1.1.3. Amaç Açısından Reklamlar Amaçları açısından reklamlar; birincil talep yaratmayı amaçlayan ve seçici talep yaratmayı amaçlayan reklamlar olmak üzere iki grupta incelenmektedir. 60 Birincil talep yaratma amacı güden reklamlar ürün ya da hizmete karşı talep yaratmak ya da arttırmak için yapılır. Bu tüp reklamlarda ürünün özellikleri ve faydaları anlatılır, ama marka imajı yaratmak amaçlanmaz, ürün kategorisine talep yaratılmaya çalışılır. Seçici talep yaratma amacı güden reklamlar, genel ürün kategorisine değil belirli bir markaya yönelik talep yaratmayı amaçlayan reklamlardır. Bu reklamlar, pazarda belli bir yer edinmiş olan markanın tüketiciler nezdinde daha çok dikkat çekmesi, tutundurulması amacıyla yapılmaktadır. Amaç marka bağımlılığı yaratmak, markanın farkını ortaya koymaktır (Çakır, 2006: 33). 2.1.1.4. Açık Yapılıp Yapılmaması (Ürün Yerleştirme) Açısından Reklamlar Açık yapılıp yapılmaması açısından reklamlar; açık, gizli, ve infomersiyal reklamlar olmak üzere üç şekilde sınıflandırılabilir (Tek’ten aktaran: Elden, 2009: 190). Açık reklamlar, tamamen bedeli ödenerek, ajans, müşteri ve medya arasında karşılıklı anlaşmalarla yürütülen ve paralı olduğu açıkça belli olan reklamlardır. Gizli reklamlar, asıl yapılan ürün ve hizmetin reklamının, ilişkisiz bir konu içerisinde dolaylı olarak yapılmasıdır. İnfomersiyal reklamlar, özel tanıtıcı reklamlar şeklinde de ifade edilmektedir. Bu reklamlar da, müşteri tarafından eğitim, sanat, kültür, turizm vb. alanlardahazırlanan uzun programlar olup, başında ve/veya sonunda firmayı/ürünü tanıtıcı duyurulara yer verilmektedir. Bilgi ve eğlence ile ürün/firma promosyonlarını birleştiren 30-60 dk’lık televizyon reklamlarıdır. Bilgilendirmeyle karışık reklam yapmadır. Gizli reklam değildir (Elden, 2009: 190). 2.1.1.5. Taşıdığı Mesaj Açısından Reklamlar Taşıdığı mesaj açısından reklamlar ürün reklamları ve kurumsal reklamlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. 61 Ürün reklamında, belli bir mal ya da hizmetin özelliklerinin tanıtıldığı, o ürün ya da hizmetin satın alınmasını sağlayacak fiyat, satış koşulları, ürünün kullanım özellikleri, faydaları gibi konularda mesajlar aktarılmaktadır (Elden, 2009: 191). Institutional advertising ya da corporate advertising olarak da adlandırılan kurumsal reklam türü, aynı zamanda halkla ilişkiler içerikli bir tanıtım yöntemidir. Halkla İlişkiler faaliyetleri kapsamında kullanılan bu tanıtım yöntemi, halkla ilişkiler reklamcılığı adı altında değerlendirilmekte ve kurumun hedef kitlelerine mal ya da hizmet satmanın yanı sıra halka hizmet eden, kamu yararını gözeten bir örgüt olduğunu gösterme amacını gütmektedir (Karpat’tan aktaran: Elden, 2009: 191). Bu bağlamda kamusal reklamcılığı da içine alan kurumsal reklamı; kamu sektörü söz konusu olduğunda kamu hizmeti duyuruları olarak bilinen ve reklamın yeri ya da verilme zamanının serbest olduğu, herhangi bir ücret ödemeden yapılan reklamları da bu kategoriye dahil etmek mümkündür (Kotler ve Lee, 2007: 194). Kamu reklamcılığı bir başka deyişle, kamu kurumlarının veya kamu yararına çalışan kurumların bilgilendirmek ve eğitmek amacıyla verdiği enformasyonlardır (Erdoğan, 2002: 409). 2.1.1.6. Kullanılan Mesajın Dayanağı Açısından Reklamlar Kullanılan mesajın dayanağı açısından reklamlar; duygusal mesajlı reklamlar ve olgusal reklamlar olarak iki türde incelenebilmektedir. Duygusal mesajlı reklamlar, daha çok güzellik ürünleri, kozmetik ürünler, zayıflatıcı ürünler ve çeşitli güzellik hizmetleri, moda lüks tüketim malları gibi alanlara yönelik ürünlerin tanıtımında kullanılan duygusal içerikli, aşk, sevgi, dostluk, güzellik, seks gibi temaların işlendiği reklamlardır. Bu tür reklamlara Hedonik Deneysel Yönlü reklamlar da denilmektedir. Bu model insanların ürün ve hizmetleri bazı durumlarda belli faydalarına göre ince eleyip sık dokumadan, belli duygusal tatminleri karşılamak için yani zevk, sevilme, başarı, statü, eğlence gibi nedenlerle tükettikleri üzerinde durmaktadır. Olgusal reklamlar ise, daha çok endüstriyel ürünlerde kullanılan, belli tanıklık ve belgelere dayanan daha çok mantığa seslenen rasyonel temelli reklamlardır (Elden, 2009: 191-192). 62 2.1.1.7. Tüketici Tepki Süresine Göre Reklamlar Tüketici tepki süresine göre reklamlar, hemen satın aldırmaya yönelik reklamlar ve uzun vadede satın aldırmaya yönelik reklamlar olarak iki grupta incelenebilmektedir. Hemen satın aldırmaya yönelik reklamlara “doğrudan reklam”, uzun vadede satın aldırmaya yönelik reklamlara ise “dolaylı reklam” adı da verilebilir (Odabaşı ve Oyman, 2009: 100-101). Hemen satın aldırmaya yönelik reklamlarda iletilen mesajlarla birlikte tüketicinin en kısa zamanda tepki göstererek harekete geçirilmesi amaçlanmaktadır. Kampanyalı, taksitli ve indirimli satışlarda bu tür reklamlara başvurulur. Uzun vadede satın aldırmaya yönelik reklamlarda ise, ürünün faydaları ve markanın tatmin edici özelliklerine vurgu yapılmaktadır. Hemen tepki alınmadan çok uzun dönemde markanın kabul edilmesi ve markaya yönelik bilinç oluşturulması amaçlanır. Genellikle dayanıklı tüketim malları, otomobiller ve pahalı olan ürünlerin reklamlarında bu yöntem kullanılır (O’Guinn vd.’den aktaran: Akın, 2008: 169; Tayfur, 2010: 40). 2.1.1.8. Ödeme Açısından Reklamlar Ödeme açısından reklamlar bireysel ve ortaklaşa reklam olarak iki grupta incelenebilmektedir. Ödeme açısından bireysel reklamlar, bir reklamın üretilmesinden hedef kitlesine sunulmasına değin tüm giderlerinin tek bir işletme tarafından karşılandığı reklamları ifade etmektedir. Uygulamada en fazla karşılaşılan tür olan bireysel reklamların yüklenicileri kimi zaman üretici işletmeler, kimi zaman da aracı işletmelerdir. Ortaklaşa ya da başka bir deyişle kolektif reklamlar ise (Elden, 2009: 193), reklam giderlerinin birtakım işletmeler tarafından paylaşıldığı reklamlardır. Aynı üretim ya da dağıtım dalındaki bir grup işletmenin reklam ücretlerini paylaşmaları “yatay ortaklaşa reklam” olarak adlandırılır. Reklam giderleri, ayrı düzeydeki üreticiler ve aracılar tarafından karşılandığında “dikey ortaklaşa reklam” olarak nitelendirilir (Odabaşı ve Oyman, 2009: 101-102). 63 2.1.1.9. Coğrafi Açıdan Reklamlar Coğrafi açıdan reklamlar; yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası, ve küresel reklamlar olmak üzere beş başlık altında incelenebilir. Yerel reklamlar, yerel tüketiciler için, daha çok perakendeci düzeyinde ve onlar tarafından yapılan reklamlardır. Öncelikle satın almayı teşvik etmeyi amaçlar (Odabaşı ve Oyman, 2009: 102). Yerel reklamlardan biraz daha büyük bir alana hitap eden bölgesel reklamlar ise; belirli bir bölgesel alanda üretim yapan reklamverenlerin sadece o bölgeye yönelik hazırladıkları reklamlardır (Elden, 2009: 194). Hedef kitle olarak kesin sınırları olmamakla birlikte, bu tür reklamcılık daha çok, piyasadaki ürünü satın alan potansiyel müşterilere seslenmektedir. Çoğunlukla bir toplum içindeki bütün bireylerin potansiyel tüketici olarak görüldüğü bu türde ulusal unsurlar özellikle dikkate alınmaktadır (Cereci, 2004: 39). Ulusal reklamlar, ülkenin her yerinde bulunan bir ürün için, bölge ayrımı yapmadan, ülke bazındaki hedef kitleye ulaşmak için yapılan reklamlardır (Odabaşı ve Oyman, 2009: 102). Uluslararası reklamlar ise, ticari mesajları (reklam mesajları) birden fazla ülkedeki hedef kitlelere ulaştırmayı amaçlayan reklamlardır (Douglas ve Craig, t.y.). Ticaretin uluslararası hale gelmesi, teknolojik gelişmelerin hızla yaygınlaşması, liberalleşme ve uluslararası rekabetin yoğunluğu, ekonomilerin karşılıklı bağımlılaşması, firmaların yerel pazarlarda uzun vadeli yaşama şansının azalması gibi nedenlerle hızla gelişen uluslararası pazarlama kendi araçlarını da yeniden yapılandırmış, uluslararası pazarlamanın bir aracı olan uluslararası reklam da günümüzde oldukça yaygınlaşmıştır (Dahlberg vd., 2003). Global reklam anlayışı ise uluslararası reklamdan farklı bir özellik göstermektedir. Çünkü global reklamcılıkta tüm dünya tek bir pazar olarak değerlendirilmektedir. Hazırlanan reklam kampanyası global anlamda tüm dünyada hemen hemen aynı tarihlerde, aynı biçimde uygulanmaktadır. Fakat bu tür reklam kampanyalarında küresel anlayış kullanılsa bile,reklamın etkinliği ve çeşitli ülkeler nezrinde kabulü için ülkelerin kendilerine has kültürel özellikleri de dikkate alınmalıdır (Elden, 2009: 194-195). Reklam türleri hakkında çeşitli araştırmacılar tarafından ortaya atılmış daha birçok başlık bulunmaktadır. Ürüne ya da kuruma prestij yüklemek amacıyla yapılan 64 imaj reklamları, toplumsal bir konuda bilgi vermek ve destek sağlamak amacıyla yapılan sosyal reklamlar, dernekler, vakıflar gibi kurumların destek sağlamak, kendilerini tanıtmak amacıyla yaptıkları kar amacı gütmeyen reklamlar, çeşitli mal ve hizmetleri karsılaştırmalı olarak tüketicilere sunan karsılaştırmalı reklamlar, kampanyalardan önce tüketicilerde ürüne yönelik merak yaratmak amacıyla yapılan teaser reklamları bunlardan bazılarıdır (Bakır, 2006: 44). 2.1.2. Reklam Ortamları Bir ürün ya da hizmet sunumu için planlanan bir reklam ya da reklam kampanyasının en önemli aşamalarından biri reklam ortamının seçimidir. Çünkü reklam ortamları mesaj ile hedef kitlenin buluştuğu yerdir. Bu noktada yapılacak bir yanlış seçim o ana kadar yapılan tüm masrafların, emeklerin ve zamanın boşa gitmesini ve reklam mesajının hedef kitleye ya yeterince ya da hiç ulaşmamasına neden olabilir. Reklam ortamı seçiminde hedef kitlenin ve reklam araçlarının özelliklerinin çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Hedef kitlenin özelliklerinin saptanması, kitle iletişim araçlarını kullanma alışkanlıklarının incelenmiş olması vb. çalışmalar reklamın en uygun reklam ortamına göre hazırlanmasını dolayısıyla da reklamın saptanan amacına erişmesini sağlayacaktır (Kocabaş ve Elden, 2009: 32). Reklam araçları seçilirken, hedef kitleye uygun yer ve zamanda, uygun maliyet ve verimlilikte olmasına dikkat edilmelidir. Medya planlamacılar, potansiyel müşterilere etkin ulaşmayı sağlayacak bir veya daha fazla medya aracını seçerken, • Optimum miktarda frekans elde etmeyi, • En düşük bin kişiye erişim maliyeti (maliyet etkinliği) gerçekleştirmeyi, • Ulaşılamayan potansiyel müşteri sayısını en aza indirgemeyi, • Bunları belirlenen bütçe dahilinde sağlamayı amaçlamaktadır (Başar’dan Aktaran: Tayfur, 2010: 77). Reklamın performansının geliştirilmesi açısından medya konusu, strateji ve yaratıcılıkla birlikte üçlü bir sac ayağı oluşturur. Medyayı daha iyi anlamak, medya hedefinin belirlenmesi, bu hedefe ulaşmada en etkin medyanın seçimi, bu medyadaki uygun program ve konuların belirlenmesi, bunların satın alınması, bazen de işe yarayıp yaramadıklarına bakmak konularını içine alır. Medya, reklamverenle 65 tüketicileri birleştiren bir taşıyıcı kanal, iki grup arasında bir aracıdır (Ring’den aktaran: Elden vd., 2005: 97). Ekmeğin, suyun bile reklamını yapıldığı bir çağda, reklamın yer aldığı alanların da sınır tanımaması çok doğaldır. Belediye otobüslerinin kaportalarından ağaç dallarına, ceket düğmelerinden sinema biletlerinin üzerine, hatta resmi kongre davetiyelerinin boş bölümlerine kadar, görülüp duyulabilen her yerde uygulanabilen reklamlar bir anlamda da insanların yaşamlarını egemenlik altına almış görünmektedir. Yaşamın her alanına yayılıp, insanların algılamaları için onların duyu organlarına seslenmeye çalışan reklamlar en etkin biçimde, kitle iletişim araçları olarak bilinen gazete, radyo, televizyon aracılığıyla bireylere ulaşmaktadır. Çünkü insanlar, kitle iletişim araçlarını artık yaşamsal araçlar olarak görmekte, her gün, her an onlarla birlikte olmaya çalışarak, medyadaki mesajları dolaylı veya dolaysız olarak mutlaka almaktadırlar (Cereci, 2004: 35). Reklamların toplumsal yaşamın bu denli içine girmesi, kuşkusuz hedef kitle ile daha yoğun iletişim kurma arayışının bir sonucudur. Sanayi devrimi ile birlikte üretici ve tüketici arasındaki mesafenin açılması, üretimin kitlesel hale gelmesi ve bu durumun da kitlesel tüketimi zorunlu hale getirmesi, aynı malı ya da hizmeti üreten çok sayıda işletmenin çıkmasına neden olmuştur. Bu durum beraberinde tüketicilere ulaşmak, onlara ürünleri ya da kurumları tanıtmak, onların desteklerini elde etmek vb. konuların hiç olmadığı kadar önemli bir duruma gelmesi sonucunu doğurmuş, böyle bir ortamda da tüketicilerle üreticiler arasında kontak noktaları kuracak olan reklam ortamları hızla çeşitlenmeye ve yenilenmeye başlamıştır (Elden, 2009: 214). Bu yenilik ve çeşitlilik süreci geleneksel reklam ortamlarının dışında bir çok reklam ortamının da ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Çalışmanın bu bölümünde reklam ortamları; yayın yapan reklam ortamları, basılı reklam ortamları, açıkhava reklam ortamları, internet reklamları ve sinema olmak üzere beş ana başlık çerçevesinde incelenecektir. 2.1.2.1. Yayın Yapan Reklam Ortamları Yayın yapan reklam ortamlarında reklam mesajı; ses, söz, efekt, görüntü bütünlüğü içerisinde hedef tüketiciye ulaşır. Özellikle okuma alışkanlığının düşük olduğu ülkelerde göze ve kulağa hitap eden yayın araçlarında yapılan ya da yer alan 66 reklamlar tüketici üzerinde çok daha güçlü bir etkiye sahiptirler. Yayın yapan reklam ortamlarını radyo ve televizyon olarak iki grupta incelemek mümkündür. Her yaştan, her sosyo-kültürel gruptan, her cinsiyetten olan kişilere ulaşması, radyo ve televizyonun ses ve görüntü gibi algılama açısından da etkin unsurları kullanması bu araçların diğer reklam ortamlarından daha çok tercih edilmesine neden olmaktadır (Kocabaş ve Elden, 2009: 39). Çalışmanın sonraki bölümünde reklam ortamı olarak televizyon geniş kapsamlı olarak incelenecektir. Bu sebeple yayın yapan reklam ortamı olarak sadece radyo açıklanmaya çalışılacaktır. Radyo: Ortaya çıktığı ilk günden bu yana etkili bir reklam ortamı olarak varlığını sürdürmüştür. Radyoyu etkili bir reklam ortamı yapan temel nedense, dünyanın yaklaşık %80’ine ulaşan en yaygın kitle iletişim aracı olmasıdır. Radyo, teknolojik üstünlüğü, kolay elde edilebilir ve taşınabilir olması sayesinde her zaman her yerde dinlenilebilmektedir (Atik, 2009: 217). Bir reklam aracı olarak radyo; uzmanlaşmış programlarla ve istasyonlarla belirli ve geniş dinleyici gruplarına ulaşan, kişisel olan, tüketiciye her yerde ulaşabilme olanağı sunan, müziğin gücünü kullanan, hız ve esneklik sağlayan, zihinsel görüntü yaratma gücü olan ve yerel gücü yüksek bir kitle iletişim aracıdır. Tüketicinin radyoya harcadığı sürenin fazla; buna karşılık reklam ortamı olarak maliyetinin düşük olması reklamverenler için radyoyu cazip bir mecra haline getirmiştir (Altunbaş, 2003: 62-72). 2.1.2.2. Basılı Reklam Ortamları Basılı reklam ortamları, hedef kitlelere reklam mesajlarının yazı, fotoğraf, resim, çizim vb. unsurlar aracılığıyla taşındığı reklam ortamlarıdır. Tarihsel süreçte baskı teknolojilerinin gelişimine paralel olarak reklam dünyasındaki önemini gittikçe arttıran bu ortamlar, başta gazete ve dergi olmak üzere diğer basılı reklam materyallerini kapsamaktadır (Elden, 2009: 231). Basılı reklam ortamlarında reklamlar, yayın yapan reklam ortamlarına göre daha az bütçe gerektirirler. Reklamverenin, reklamı son teslim tarihinin kısa olması güncel olaylarla bağlantılı reklam verebilme şansını arttırır (MEGEP, 2007: 3). 67 Gazete Gazeteler, haber ve bilgi kaynağı olarak insan yaşamında önemli bir yer tutmaktadır. Siyasi, ekonomik ve toplumsal yaşamda meydana gelen olay ve durumları, gelişmeleri toplumun her kesimine ulaştırabilmektedir. Basılı kitle iletişim araçları arasında en fazla tüketileni de gazetelerdir. Gazeteler diğer basılı iletişim araçlarına göre daha taze bilgiler içermekte, bilgiyi daha çabuk iletmektedir. Gazeteler, reklam gelirlerinin en büyük kaynağıdır. Perakendeciler, ulusal dağıtımcılar ve bir çok reklam veren için ana yerel kitle iletişim aracıdır (Russel ve Lane’den aktaran: Çekiç Akyol, 2009: 6). Gazete reklamlarının okuyucuyla gün boyu beraber olması, ve okuyucu kitlesinin belirgin olması gazete reklamlarının önemli avantajlarındandır (Tayfur, 2010: 158). Dergi Basılı reklam ortamları içinde gazeteden sonra en büyük ikinci grup olan dergiler, özellikle spesifik hedef kitlelere ulaşabilme açısından önemlidir (Dunn vd’den aktaran: Elden, 2009: 239). Dergiler daha çok televizyonu sık izlemeyen tüketiciye ulaşmakta yararlıdır. Ayrıca kupon dağıtımı, ayrıntılı teknik bilgi iletimi, sınırlı bir tüketici grubuna erişmek gibi amaçlarla kullanılır (Tayfur, 2010: 159). Basılı reklam ortamları içerisinde gazete ve dergi önemli bir yer teşkil etmektedir. Bunların dışında doğrudan postalama, mektup, föy, kitapçık, broşür, katalog gibi basılı malzemeler önemli birer reklam ortamı olabilmektedir. 2.1.2.3. Açıkhava Reklam Ortamları Reklamcılığın en eski reklam ortamlarından biri olan açıkhava reklamcılığı (İnuğur’dan aktaran: Kocabaş ve Elden, 2009: 46), hedef kitleye ulaşmada özellikle lokal bazda faaliyet gösteren işletmeler için verimli bir reklam aracı olmakla birlikte; kaçınılmazlık, müşteri akınlığı, farklılık ve kullanım uygunluğu gibi nedenlerle reklamverenler tarafından tercih edilen bir reklam ortamıdır (Tayfur, 2010: 166). Son yıllarda dijital ve serigrafi baskı sektöründeki gelişmeler, sektör için geliştirilen yeni malzeme ve makineler, açıkhavada üç boyutlu gerçekleştirilen uygulamalar açıkhava reklam sektörünün gelişimine hız kazandırmıştır (Uğur, 2009: 29). 68 Bill-board, afiş ve pankart, totem, mega-board, raket ve transit reklamlar açıkhava reklamcılığının en önemli türleri olarak sıralanabilir. 2.1.2.4. İnternet İnternet; yazılı ve görsel-işitsel basının özelliklerini taşıyan, iki yönlü iletişimi kolaylaştıran elektronik bir ortamdır. Bu ortamdaki değişim işlemleri fiziksel anlamda yüz yüze olmadığı gibi, zamanla sınırlı da değildir. Dolayısıyla tüketiciler ve örgütler birbirleriyle yer ve zamana bağlı olmaksızın doğrudan iletişim kurabilmektedirler (Berthon vd.’den aktaran: Odabaşı ve Oyman, 2009: 326). Hiçbir reklam ortamı tüketim ihtiyacına yönelik bilgiyi sunma konusunda internet kadar sınırsız olanaklara sahip değildir. Radyo dinlemek, yayındaki programları izlemek, e-postaları okumak, reklamları görmek gibi bilgi ve eğlenceye yönelik tüm iletişim fırsatlarını kullanıcısına sunan internet, bu yönüyle televizyon, radyo, gazete, dergi billboard gibi geleneksel araçların bir melezidir. Melez- (hybrid) ortamların da pazarlama iletişimi çabaları için çok yönlü bilgi kanalları olduğu düşünülmektedir (Schumann ve Thorson’dan aktaran: Gülerarslan, 2010: 186-187). İnterneti, geleneksel reklam mecralarından ayıran en önemli özelliklerinin başında, etkileşimliliği (interactive) gelmektedir. Geleneksel reklam mecralarının hiç birinde iki yönlü iletişim ve etkileşimli kullanım imkanı yoktur. Bu tip reklam ortamlarında sadece satıcıdan alıcıya doğru bir bilgi akışı söz konusu iken, internetteki bilgi akışı çift yönlü olabilmektedir. İşletme ve firmayı tanıtan bilgilerin satıcıdan alıcıya doğru akmasının yanı sıra, müşterilerin ve müşteri işlemlerinin bilgileri de alıcıdan satıcıya doğru akabilmektedir (Wolin ve Korgaonkar’dan aktaran: Vural ve Öz, 2007: 224). İnternette yaratıcılığın, görsel-işitsel eğlence ile pazarlamanın etkinliğini bir araya getiren (Virilio, 2003: 64) interaktifliğin, hedeflenen olası müşterilere ulaşmanın sınırı yoktur. Online reklamda geleneksel reklamlara göre dağıtım ve esneklik gibi avantajlar da söz konusudur. Banner’ler günün 24 saati, haftanın 7 günü, yılın 365 günü gösterilebilir. Ayrıca güncellenebilir ve ertelenebilir (Demir vd. 2001: 160). 69 2.1.2.5. Sinema Sinema bir reklam ortamı olarak televizyonu andırmaktadır. Ancak sinemada yayınlanan reklamlar televizyon reklamlarına kıyasla reklamı izleyen kişilerin ilgisini çekmede daha etkili olmaktadır. Reklamın yayınlandığı sinema salonlarının sahip oldukları dev ekranlar, üstün ses donanımları reklamların görsel anlamda oldukça etkili olarak iletilmesini sağlamaktadır. Ayrıca sinema salonunda bulunan kişilerin reklamlar başlayınca televizyonda olduğu gibi kanal değiştirme, yanlarındaki ile konuşma, başka şeylerle meşgul olma şansları bulunmadığı için beyaz perdedeki reklamları başından sonuna değin izlemektedirler (Elden, 2009: 273). Dünya Sinema Reklamcılığı Derneği'nin (SAWA) yaptığı araştırmaya göre sinemayı en çok telekomünikasyon, alkollü içecekler, iletişim, otomotiv, konut ve finans sektörü kullanıyor. Yüksek sosyo-ekonomik bir gruba hitap eden bu ürünler için sinema doğru ve konsantre bir mecra. Ancak televizyonda reklam kısıtlaması olan alkollü içecekler için sinema daha büyük bir önem taşıyor (Referans, t.y.). Yasaklı Pazarlama (Blind Marketing ) olarak adlandırılan bu pazarlama yönteminde alkol ve tütün ürünleri gibi reklamı çeşitli mecralarda yayınlanması yasak olan ürünler, sinema filmlerini markalarını yerleştirmek için sıklıkla ve yaratıcı şekilde kullanmaktadırlar. Sinemada marka yerleştirme, sınırlı mecra kullanım olanağına sahip yasaklı ürünler için başlıca reklam mecrası olurken, diğer ürün kategorileri için de marka iletişimine katkı sağlayan özel bir iletişim yöntemi olmaktadır (Aydın ve Orta, 2009: 10). Genel olarak reklam ortamlarının avantaj ve dezavantajlarını tablo 1’deki gibi sıralamak mümkündür. Tablo 1 Reklam ortamlarının avantajlı ve dezavantajlı yönleri (Başal’dan aktaran: Tayfur, 2010: 190; Kotler ve Armstrong’dan aktaran, Erdem 2006: 54). AVANTAJLARI GAZETE Esneklik, geniş DEZAVANTAJLARI yerel erişimi, olumlu davranışı, aktif pazar Kısa yaşam eğrisi, zayıf reklam tüketici üretim kalitesi, sınırlı “ikincil” okuyucular, okuyucular. dakiklik, yüksek inanılırlık. DERGİ Yüksek coğrafi ve demografik Sınırlı rezervasyon, reklamın çok 70 seçme oranı, hedeflenen Kitleye önceden Ulaşım, okuyucu hazırlanmış olması, tarafından yüksek CPT maliyeti, dağıtım kabullenme, uzun yaşam eğrisi, zorluğu, konumlandırma garantisi yüksek reklam baskı kalitesi, yok. yüksek “ikincil” okuyucu sayısı. RADYO Yüksek coğrafi ve demografik Dinleyicinin ilgisizliği, görsel seçme oranı, hedeflenen izleyici eksiklik, reklam kirliliği. kitlesi, hız ve esneklik, düşük maliyetler, yüksek frekans sayısı. AÇIKHAVA Hareketli büyüklüğü, oluşu, boyutlarının Hedef mesajın kitlenin seçim şansı etkisini olmaması, özel mesaj sunumu. güçlendirmesi, konumlandırmayı seçebilme imkanı iyi. İNTERNET Seçme İmkanları yüksek, düşük İzleyici kitlesi demografik olarak maliyet, anında ulaşım, çarpık, etkileşim imkanları. SİNEMA düşük etki, izlemeyi izleyici denetlemekte. Yüksek ürün tanıtım tekniği, Düşük tutsak edilmiş izleyici kitlesi. görece erişim, düşük izleyici seçiciliği. 2.2. Televizyon Reklamları Televizyon yayınlarının insan hayatının önemli bir kısmını – özellikle çalışma dışı zamanını – ele geçirdiği günümüz tüketim toplumunda, reklamcılık sektörü açısından görsel-işitsel yayıncılık alanı, mal ve hizmetler ile markalara ilişkin imajların küresel ölçekte tanıtımı ve pazarlanması sürecinde yoğun olarak kullanılan ve daha fazla da kullanılabilecek olan bir ortam şeklinde anlam kazanmaktadır. Reklam ortamlarının çeşitlilik kazanmasına paralel olarak reklam kampanyası sürecinin derinleşmesini sağlayan görsel unsurlar reklamlarda illüstrasyon, resim, fotoğraf kullanımı ile başlamış, sinemanın yaygınlaşmasıyla hareket kazanmış ve 71 televizyon yayınlarıyla birlikte de bir kitle iletişim teknolojisinin diğer kitle iletişim teknolojileri üzerinde baskı kurmasını sosyo-ekonomik bakımdan destekler hale gelmiştir. Reklamcılık faaliyetleri, geleneksel kitle iletişim araçları ve açıkhava, internet, mobil iletişim platformları gibi yeni ve popüler iletişim kanallarının sağladığı bütün olanaklara rağmen, tümüyle görsel-işitsel unsurların kullanımına odaklanan ve kısa süre içerisinde çok sayıda izleyiciye ulaşmasına olanak sağlayan televizyon ortamının avantajlarından vazgeçememektedir (Tellan ve Yılmaz, 2009: 130-131). Kitle iletişim araçları içerisinde hem göze hem de kulağa hareketli olarak hitap eden tek elektronik araç televizyondur. Duyu organlarından göz ve kulak dünyayı algılamada, eskiden beri en çok işlevi olan organlar olarak düşünülmüştür. Yapılan araştırmalara göre, göze ve kulağa ayrı ayrı gelen bilgilerin %70’i göz, %30’u kulak yoluyla alınmaktadır. Televizyon görme duyusunun gücünden ötürü, kulaktan çok göze hitap eden bir araç durumundadır. Ses ise, görüntüyü destekleyen bir yan öğedir (Özgür, 1988: 18). Televizyon reklam filmleri, diğer televizyon programları gibi belli bir izleyici grubu olan, belirlenmiş amaçlara göre hazırlanan belli yayın kuşaklarında, belli saatlerde yayınlanan, belli süreleri olan, televizyon ve sinema tekniklerine uygun olarak üretilmiş eserlerdir (Cankaya’dan aktaran: Özgür, 1994: 7). Televizyonun özendirici, inandırıcı, harekete geçirici(Karabağ, 1999: 31), görsel-işitsel özelliği, çekicilik oranı ve algılanabilme kolaylığının olması onu en etkin reklam medyası haline getirmiştir (Tayfur, 2010: 111). Televizyon reklamlarında, ürünlerle ilgili bilgiler, marka, slogan, ürünün benzerlerinden ayrımları bulunmaktadır. Televizyonun avantajlarını kullanarak, bu unsurlar olabildiğince gösterilerek ve görsel çekiciliklerle bütünlenerek kullanılır. Televizyon tekniğinin temelinin hareketli görüntülerden oluşması nedeniyle pek çok reklam, iyi bir metin ve oyuncular kullanılarak kısa filmler biçiminde ortaya çıkmaktadır (Cereci, 2004: 37). Eric Fromm’a göre televizyon reklamlarında, ürünlerin izleyicilerin duygusal ihtiyaçlarını karşılayacağını ima eden ve onların korkularında, isteklerinde yer alan imgeler kullanılmaktadır. Olağanüstü şeyleri gerçekleştirmeye söz veren reklamların abartılı olduğunu bilen izleyici, aynı zamanda reklamdaki iletinin olabileceğini de 72 düşünerek, dilek dilemeyi umut etmektedir. Amerikan televizyon eleştirmeni Russel Davis, televizyon reklamcılığının amacının, izleyiciye bilgi vermek, eğitmek ve eğlendirmek olmadığını savunmaktadır. Ona göre televizyon reklamcılığındaki amaç, tam anlamıyla reklamı yapılan ürünü sattırmaktır (Yolcu’dan aktaran: Bakır, 2006: 196). Belch ve Belch’e göre (aktaran: Aytekin, 2009: 18) bir televizyon reklamı; Eğer firma kaliteli bir televizyon reklamının hazırlanabilmesi için yeterli bütçeye sahipse, reklamı yapılmak istenen mal ve hizmet için geniş bir pazar varsa ve bu pazara etkin bir şekilde, belirli bir kanal ya da program aracılığıyla ulaşma imkanı varsa, eğer gerçekten yaratıcı bir reklam kampanyası kullanılarak pazarda güçlü bir etki yaratmaya gerek varsa kullanılmalıdır. Reklam sektörü oldukça uzun yıllar boyunca beş medya aracını beslemiş ve onlardan beslenmiştir; Televizyon, radyo, gazete, dergi ve açıkhava reklam ortamları. Bununla birlikte tercih edilirlik, cazibe, beğeni ve etki gibi faktörler bağlamında televizyon, her zaman ilk sırada yer almıştır. İnsanoğlunun yaşamını teknoloji tabanlı buluşların en inanılmazlarından biri olarak 1940’lı yıllarda giren televizyon, 1960’lı ve 1970’li yıllarda altın çağlarını yaşamıştır. 1968 yılında ilk deneme yayınları gerçekleşen televizyon ile ülkemizde de ciddi değişimler gündeme gelmiştir (Güneri Fırlar, 2009: 110). İlk televizyon reklamları, konuşan kafalar ve birçok gözden oluşan görüntülü bir radyo mesajından başka bir şey değildi. Fakat bu durum hızla değişti, özellikle 1950’li yılların ortalarında, reklam aracı olarak televizyonun radyoyu geride bırakması ve bununla beraber yeni bir sanat türünün oluşması için çok zaman ve dikkat harcandı. Canlı yayınlanan spot yerini, filmle çekilmiş reklamlara bıraktı. Bu değişim maliyetlerin artmasına neden oldu. Reklamların filme çekilmeye başlaması, reklam yapımlarına reklamın görüntüsü ve yarattığı izlenim üzerinde çok daha fazla denetim imkanı verdi. Yapımcılar ellerindeki paranın elverdiği ölçüde stüdyodan çıkıp, istedikleri yerde çekim yapma imkanına kavuştular. Bu değişim reklamın sanatsal niteliklerini yükseltebilmek için gerekliydi. Çünkü yalnızca film ve daha sonra video-bant, reklam yapımcılarının yaratıcılıklarına özgürlük getiriyor ve amaçlarına uygun olan şeyleri aktarabilmelerini sağlıyordu. Ortaya çıkan bu sonuç 73 radiovision (görüntülü radyo) uygulamasının sınırlamalarından bir kaçıştı (Tayfur, 2010: 111). Türkiye’de 1994 yılında özel radyo ve televizyonların kurulmasının yolunun açılması ile reklamcılık değişimi başlamıştır (Altunbaş, 2008:196). Bu dönemde reklamcılık alanında önemli gelişmeler yaşanmıştır. Radyo ve televizyon yayıncılığına özel sektörün girmesiyle dönemin başında tek yayıncı olan TRT’nin reklam almadaki katılığı ve seçiciliği tarihe karışmış. Özel radyo ve televizyonlarda artık hemen her şeyin reklamı yapılabilir hale gelmiştir. Böylece radyo ve televizyon reklamcılığı gelişmiş ve sektör büyük atılımlar yapmıştır. Dönemin ortalarında 5 dakikalık kısa film şeklindeki banka reklamları ilgi görmüştür. Ayrıca reklamlarda bir çok ünlü isim (star stratejisi) kullanılmıştır (Toruk, 2005:503). Televizyon, bir reklam ortamı olarak kullanımı açısından şu özellikleriyle incelenebilir (Ünlü, 1985, 48-49): Hedef Kitle Seçme Olanağı: Basılı ortamlara nazaran daha fazla kişi tarafından izlenir. Okuma yazması olmayan kişilere kolaylıkla ulaşır. Ancak, net bir hedef kitle seçme olanağı yoktur. Mesaj Taşıma ve Mesaja Bağlılık: Televizyon ses ve görüntü bileşimini kullanıcıya ulaştıran en önemli iletişim ortamıdır. Bu özelliği ile her yerde izleme olanağı vardır ve mesajlar daha etkili biçimde verilebilmektedir. Diğer ortamların yerine getiremeyeceği fonksiyonları rahatlıkla yerine getirebilir. Ürün ve hizmet hakkında her türlü bilgiyi görüntü eşliğinde vermesinin yanı sıra çarpıcı görüntüler ile ürün hakkında istenilen imajı sağlama imkanı vardır. Bu nedenle kullanım açısından büyük esnekliğe sahiptir. Reklam ortamı olarak televizyon kullanımı reklam materyalinin yapımının ve yayınlanmasının yüksek maliyeti nedeniyle finansal olarak reklamverenin güçlü olduğu imajını yaratır. Çabukluk: hareketsiz reklamlar dışında diğer reklamların hazırlanma süreleri ve yayından önceki teslim süreleri dikkate alınırsa mesajın ulaşması açısından televizyonun yavaş olduğu gözlenir. Taşınan Mesajın Kalıcılığı ve Etkisi: Kısa aralıklarla izleyiciye ulaştırılan reklamın akılda kalma süresi artmaktadır. Hatırlama veya bellekte yer etme niteliği 74 reklamın çarpıcılığı, iyi hazırlanması ve sık yayınlanması ile arttırılabilir. Bu konudaki başarı reklamın kalıcılık süresini arttırmaktadır. Maliyet: Ulaşılan kişi açısından diğer ortamlara kıyasla fazla bir harcamaya ulaşmamasına rağmen, yapım maliyeti yüksektir. Bunun yanı sıra net kullanıcı ayırımı yapılamaması ülkemizde televizyonu pahalı bir reklam ortamı haline getirmiştir. Televizyonun reklam ortamı olarak özellikleri ile birlikte avantaj ve dezavantajlarını incelemek uygun olacaktır. Reklam ortamı olarak televizyonun avantajları şu şekilde sıralanabilir (Tayfur, 2010: 113; Elden, 2009: 228-229; Erdem, 2006: 55; Akbulut ve Erdoğan, 2007: 13; Kocabaş ve Elden, 2009: 43; Akın, 2008: 172): • Televizyonun en büyük avantajı sesi ve görüntüyü aynı anda çok sayıda kişiye iletebilmesi ve her yere girebilmesidir. Ortalama olarak bir evde günde 7 haftada 50 saat televizyon açıktır. Televizyon reklam mesajlarını son derece çarpıcı bir şekilde hedef kitlelere aktarabilmekte, her yaştan, her eğitim ve gelir grubundan kişiye ulaşabilmektedir. • Televizyon reklamcılığının kullandığı imgeler ve mesajlar, ürünleri tüketen çok sayıda insanın beklentilerini, düşlerini ve bir dereceye kadar korkularını içermektedir. Televizyon reklamlarının güçlü olmasının bir nedeni de televizyonun çalışma dışı zamana egemen olmasıdır. Bir başka neden de, eğlencenin çok büyük izleyici kitlelerini çekecek biçimde ayarlandığı ticari televizyonların yayılmasıdır. • Televizyon bir ürünün veya hizmetin faydalarının gösteriminde kullanılan en güçlü araçtır. Göstermek anlatmaktan veya söylemekten daha ikna edicidir. Bu görüşe göre televizyonun reklam ortamı olarak “bir ürünün gösterimi” amacı ile icat edildiği de söylenebilir. • Televizyon da aynı radyo ve gazetelerde olduğu gibi uluslararası, ulusal ve bölgesel çapta reklam yapmak mümkündür. Böylelikle gereksiz bütçelerden kaçınılmış olur. 75 • Televizyonun bir reklam ortamı olarak sosyal üstünlüğü bulunmaktadır. Birçok insan için televizyon, kişilerin sosyal çevrelerine açılan bir penceredir ve yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. • Televizyon reklamı izleyicide reklamı yayınlanan kuruma yönelik saygınlık oluşturur. Televizyonun pahalı bir reklam ortamı olması nedeniyle her yayınlatamamakta, marka ancak ya da finansal firma açıdan televizyonda güçlü reklamını olan firmalar televizyondan bir reklam ortamı olarak yararlanabilmektedir. Bu durumun farkında olan izleyiciler, televizyonda reklamı yayınlanan firmaları daha prestijli firmalar olarak görebilmektedir. • Televizyon dinamik bir reklam ortamıdır ve ürünün kullanımının ve sahip olunmasının verdiği deneyimi tekrar eder ve gündeme getirir. Ürünü kullanan grubu görerek bekli de sosyal sınıf algılarına göre konumlandırma yapmalarına imkân verir • Televizyon doğrudan pazarlamada da iyi bir araçtır. Televizyon spotlarının sayesinde mektupla veya telefonla sipariş verilebilir. Reklam ortamı olarak televizyonun dezavantajlarını ise şu şekilde sıralamak mümkündür (Elden, 2009: 230; Kocabaş ve Elden, 2009: 44; Tayfur, 2010: 114-115; Tikveş, 2005: 304; Erdem, 2006: 55; Ulukök, 2009: 124): • Televizyon pahalı bir reklam ortamıdır. Gerek reklam kampanyalarının toplam maliyeti gerekse televizyon kanallarında yayınlanma maliyeti yüksektir. • İzleyiciler reklamlar başladığında kanal değiştirebilir veya başka bir şeyle meşgul olmaya başlayabilir. Reklamlara gösterilen dikkatin düşük olması; yavaş öğrenmeye, düşük derecede hafızaya yerleştirmeye ve hızlı unutmaya yol açar. • Reklam programı içerisinde ilk sıralarda yer alan reklamların daha ilgiyle izlenmesine karşın, süre uzadıkça ilginin azalması. • Televizyon reklamlarında zaman sınırlıdır. Bir reklam filminde, birden fazla konuyu etkin olarak verebilmek mümkün değildir. 76 • Televizyonda reklam mesajının ömrü kısadır. Film uzunluğu çok kısa olduğundan yayınlanır ve biter. Bu nedenle mesajın çok sık tekrarlanması gerekebilir fakat bu tekrarlar tüketicileri sıkabilir. • Reklamın diğer reklamların karmaşası içinde kaybolup gitmesi çok kolaydır. Özellikle işletmelerin bu karmaşadan sıyrılmak için çok sık reklam vermeye ve sık sık görünmek suretiyle etki yaratmaya gücü yetmiyorsa, diğer reklamlar arasında kaybolur. • Reklamveren ve televizyon yönetimi açılarından kısa bir sürede rekabet söz konusu olmakta ve uygulamada bu rekabet çoğu kez aynı kanalda gerçekleşmektedir. • Reklamın boyutu ve etkisi, tüketicilerin izlediği televizyona da bağlıdır. 70 ekran bir televizyonda çok iyi görünen bir reklamın 31 ekran televizyondan izleyen tüketiciler üzerindeki etkisi daha azdır. • Televizyon reklamlarının bir diğer dezavantajı da birçok ülkede yasal kısıtlamaların bulunmasıdır. Bazı ürün ya da hizmetlerin televizyonda reklamının yapılması ülkeden ülkeye değişmektedir. Örneğin ülkemizde televizyonda alkollü içeceklerin, tütün mamullerinin ve ilaçların reklamının yapılması kanunlarla yasaklanmıştır. Lance ve Woll (2007: 199), Televizyonun avantajlarını ve dezavantajlarını şu cümlelerle özetliyor: “ eskiden yeni bir ürünü tanıtmanın en hızlı, en etkili aracı televizyondu. Artık değil. Belki ileride tekrar öyle olabilir. Veya radyo dibi yenilgiye uğrayıp yine de karlı, önemli ancak marjinal bir iletişim aracı olarak kalacaktır. Ne olursa olsun hala önemli. Daha da önemlisi mesajın doğru olmasını sağlamak. On beş veya otuz saniye süreniz var. Kalabalık, rekabetçi bir ortamdasınız. Hızlı ileri sarmaktan tutun kanal değiştirmeye ve tuvalete gitmeye kadar, sizi yüzlerce farklı şekilde görmezden gelebilecek tüketicilere hitap ediyorsunuz. Hangi yöntemi seçerlerse seçsinler, yine de onların radar ekranlarının altına sızmanın yolları mevcuttur.” 77 2.2.1. Televizyon Reklam Türleri Günümüz İtibariyle baktığımızda, televizyonda uygulanan reklam türlerini şu şekilde sıralamak mümkündür (Elden, 2009: 226-228; Akbulut ve Erdoğan, 2007: 26): Hareketsiz Reklamlar İçinde hareket unsuru bulunmayan, sadece tek bir görüntü üzerine seslendirme yapılarak gerçekleştirilen reklamlardır. Genellikle 10 sn.lik sürelerde olup, net ve kısa ifadelerle verilmek istenen mesajın aktarımına yardımcı olmaktadırlar. Televizyonda yer alan program veya dizilerin başında ve sonunda yer alan sponsor firmayı gösteren, sadece logonun ve ürünün vs. gösterildiği durağan reklam türü de biçim olarak bu kategoriye girer. Hareketli Reklamlar Müzik ve söz ya da yalnızca biri eşliğinde çeşitli görüntülerle düzenlenen, içinde dramatik unsurları barındırabilen, sahneler oluşturabilen ve son aşamada kurgu ve miski gerçekleştirilen reklamlardır. 15-90 sn arasında değişen sürelerde hazırlanabilmektedirler. Özel Tanıtıcı Reklamlar Kültür, sanat, eğitim ve turizm gibi çeşitli alanlarda bilgilendirici, eğitici, eğlendirici yapıda hazırlanan ve reklam mesajlarının programın sadece başında ve sonunda yer alan reklamlardır. 10 ile 40 dakika arasında hazırlanabilmektedir. Program Görüntüleri Üzerinde Yer Alan Bant Reklamlar Bilgisayar teknolojisinden yararlanılarak hazırlanan animasyonlar ve çeşitli görsellerin televizyonda yayınlanmakta olan programlar üzerine bant şeklinde yapılan reklam türüdür. Dikey ve yatay bantlar şeklinde ya da ekranın herhangi bir yerinden ürün ya da markanın logosunun görüntü üzerine yerleştirilmesiyle gerçekleştirilmektedir. Advertorial Literatürde basılı reklam ortamlarında bir tür haber yazısı gibi görünen ve okuyucuya birtakım bilgiler verirken bir ürün-hizmetin reklamının da yapıldığı ve yasal olarak ”bu bir reklamdır” gibi bir ibareyle yayınlanması gereken reklamlara verilen genel isim olmakla birlikte, kavram televizyonda yayınlanan ve 2-3 dakikalık 78 tanıtıcı içerikli ve “bir reklamdır” ibaresi ile reklam kuşakları haricinde yayınlanan reklamlar için de kullanılmaktadır. Televizyonda yayınlanan advertorial reklam uygulamalarında, ürünün kullanım biçimi, sağladığı bir yararın aktarılması, kurumun güçlü sermaye yapısı ya da üretim tesislerinin modernliği, hijyenik şartlarda üretim gibi unsurlar üzerinde ayrıntılı olarak durulmaktadır. Program İçi Tanıtıcı Reklamlar Sabah ve gündüz kuşağında yayınlanan aktüel nitelikli kuşak programlarında programın içinde ayrılan bir bölümde 3-5 dakika süreyle bir markanın özel tanıtımlarının yapılmasıdır. Stüdyoda marka için kurulan özel bir stantta marka sorumlusu ve program sunucusunun birlikte bir sohbet havasında ürün-hizmetlerin ayrıntılı tanıtımlarını gerçekleştirmelerini içermektedir. Televizyon Dizileri ve Programlarında Ürün Yerleştirme Uygulamaları Bir televizyon dizisinde veya programında bir markanın isminin geçmesi ya da markanın görülmesi, markanın karakterler tarafından kullanılması gibi yapıtın kurgusuna uygun olarak reklam havası yaratılmadan ürün yerleştirme uygulamalarının yapılması söz konusudur. 2.2.2. Televizyon Reklamlarında Yapım Uygulamaları ve Anlatım Biçimleri Reklam yazarları ve sanat yönetmenlerinin temel görevi, satış önerisi ya da temel vaadin reklam fikrine dönüştürülmesi ve bu fikrin yaratıcı ve etkili şekilde uygulanmasıdır. Yaratıcı yapım uygulamaları, mesaj içeriği (ne söylendiği) kadar önemli bir karar alanıdır. Bu bağlamda reklam yapım uygulamasında ve anlatım biçimleri çerçevesinde üç temel karar alanı; yapım tarzları, yapım formatları ve yapım teknikleri olarak sıralanabilir (Baldwin’den aktaran: Uztuğ, 2008: 233). 2.2.2.1. Televizyon Reklamları Yapım Tarzları Televizyon reklamlarında, reklam kampanyasında alınan kararlar doğrultusunda hangi yapım tarzının kullanılacağına karar verilir. Bu tarz genellikle reklam kampanyasının stratejisinin belirlenmesi aşamasında alınan kararlara uygun düşecek şekilde seçilmelidir. Zira reklamda kullanılacak tarzla reklamın gerek görsel, gerekse 79 sözel düzenlemeleri, satış mesajları, reklamın süresi, reklamda yapılan çağrılar ve tonlamalar belirlenir (Elden vd., 2005:367). Bu noktada televizyon reklamlarında dört tür yapım tarzından söz edebiliriz (Elden vd., 2005: 368-370; Özgür, 1994: 62-64; Ulukök, 2009: 129; Uztuğ, 2008: 234; Akbulut ve Erdoğan, 2007: 29; Tellan ve Yılmaz, 2009: 236-237; Tayfur, 2010: 128; Uğur, 2007: 59-60): Doğrudan Anlatım Doğrudan anlatım akılcı, zihne seslenen ve mantık temelinde bir tepki yaratmaya dönük bilgisel mesaj tasarımını açıklar. Bu yaklaşım, doğrudan somut ürün özelliklerine vurgu yaparak, tüketiciyi ürünün en iyi olduğuna ikna etmeye çalışır. Bu yapım tarzı kullanılırken ürün veya hizmet ön plana çıkarılır, diğer tüm ayrıntılar arka planda kalır ve fazla önemsenmez. Basit ve etkili bir anlatım kullanılır, “hemen alın”, “deneyin”, “kaçırmayın” gibi ifadelerle reklamı yapılan ürün ya da hizmete doğru bir yönelme sağlanmaya çalışılır. İnandırıcılığı yitirmemek ve rasyonel formattan uzaklaşmamak için mizah ve abartıdan kaçınılır. Reklamda anlatılan mesaj ile gösterilenler uyumlu ve birbirini destekleyici olursa hedef kitlenin reklam mesajını kabul etmesi ve bunun sonucunda da reklamın başarılı olma ihtimali artar. Düz anlatım yaklaşımında önemli olan bir diğer nokta da marka değerinin ve reklam mesajının tüketiciye gerçekten bir ödül sunmasıdır. Doğrudan satın alma eylemine geçiren mesajların yanı sıra, markanın temel özelliklerinin rasyonel bir şekilde sıralandığı ve tüketiciye doğrudan aktarıldığı mesajlarda bu yaklaşımda sıklıkla kullanılmaktadır. Dolaylı Anlatım Daha yumuşak bir anlatımdır. Burada reklamı yapılan ürün ya da hizmetle ilgili vaatlerden çok marka ön plana çıkartılır. Bu yapım tarzında amaç reklamı izleyenleri hemen harekete geçirip satın alma davranışına itmek değil, uzun vadede ürün ya da hizmete yönelik olumlu tutum geliştirmektir. Dolaylı anlatım, duygusal mesajları kullanarak, kalbe seslenir ve duygular temelinde bir tepki almayı amaçlar. Bu tür reklamlar, üründen çok bir atmosferi, tutku 80 ve hayalleri sergilemeye çalışır. Dolaylı satış reklamlarında ilişki kurma, benzeştirme ve simgeler kullanılır. Dolaylı anlatımların kullanılacağı reklamlarda kullanılacak atmosfer, ışıklandırma, çekim açıları, renk ve müzik seçimi büyük önem taşır. Reklam mesajı, kesin ve direkt satın alma çağrılarından uzak, markayla dolaylı ve duygusal bir bağ yaratacak şekilde hazırlanır. Reklamlar arasında; sanat eserleri, fotoğraflar, resimler ve çizimler de yer alabilmektedir. Mizahi Anlatım Mizah, çok güçlü olmayan reklam vaadini daha çekici ve canlı kılmak amacıyla kullanılan oldukça zor ve tehlikeli bir anlatım tarzıdır. Mizahi anlatım, reklamlarda geleneksel anlatının dışına çıkan ve kışkırtıcı bir mesaj ile bir yandan satışları arttırmaya diğer yandan da marka bilinirliğini sağlamaya çalışan bir yöntemdir. Mizah ve eğlence unsurlarının dengeli biçimde kullanılmasına ve çarpıcı söylem tekniklerine başvuran mizahi anlatımlı televizyon reklamları kişilerarası iletişim kanallarınca desteklenerek ürüne ya da markaya yönelik olumlu duyguları harekete geçirmektedir. Mizah reklamları izleyiciye genelde sıcak ve sevimli gelen reklamlardır. Mizah reklamları incelik gerektiren, teferruatlı ve karmaşık bir yapıya sahip olmasının yanında zeka ürünü bir çalışmadır. Mizah her ne kadar reklam beğenilirliğini ve dikkatin artmasını desteklese de, bazı yönleri sebebiyle dikkatle kullanılması gerekmektedir. Mizahi anlatım tarzında ya mal ya da hizmet, reklama uygun olmalı ya da mizah öğeleri reklamın amacına hizmet etmelidir. Her şey herkes için komik olmayabilir. Reklamda mizah, dikkat çekerek, reklama olumlu duygu yaratarak ve kulaktan kulağa iletişimi harekete geçirerek reklam amaçlarına doğrudan hizmet eden bir tekniktir. Reklamda zayıf düşünceyi gizlemek için kullanılan mizahi anlatım tarzı şu özellikleri taşımalıdır: Öncelikle mizah, mal yada hizmetin kendisinden doğmalı, satış düşüncesinin iletilmesine katkıda bulunmalıdır. Mizah yapmak için mizah yapılmamalıdır. 81 Mizah anlaşılır olmalıdır. Reklamda tüketicilerin mizahın içine sokulup onların katılımı sağlanmalıdır. Mizah tüketicilerin, mal ya da hizmetin yararına olmalı ve yaşamdan bir kesit içermelidir. Mizah çok iyi gerçekleştirilmelidir. İyi mizahın kötü anlatılması çok sık karşılaşılan bir durumdur. ‘’Her insan, kendisine olmadıkça, az da olsa gülmekten hoşlanır’’ Abartılı Anlatım Tüketicilerin televizyon reklamlarına ilgilerini çekmek ve reklamı hatırlamalarını sağlamak her geçen gün daha da artmaktadır. Bu nedenle reklamcıların daha farklı, daha özgün reklamlar gerçekleştirmek için yoğun arayış içinde oldukları söylenebilir. Bu nedenle reklamcılar abartılı anlatım tarzına da sıkça başvurabilmektedirler. Abartılı anlatım tarzı reklamlarda, mesajın abartılı öğelerle (ses, görüntü ve hareket) tüketicilere sunulmasıdır. Yapılan araştırmalara göre tüketicilerin abartılı reklamlardan fazla etkilendikleri saptanmıştır. Bunlar abartılmış oyuncular, abartılmış mekanlar, abartılmış grafikler, abartılmış müzik ve efektler olabilir. Abartılı anlatım tarzında reklamlarda ürün özellikleri abartılı, bazen de gerçek hayatta oluşması mümkün olmayan bir şekilde gösterilir. Bu reklamlarda etkilemeler yoluyla ürüne karşı talep oluşturulması hedeflenir. 2.2.2.2. Televizyon Reklamları Yapım Formatları Yapım formatı reklamda aktarılmak istenen mesajın, hedef kitleye nasıl aktarılacağının belirlenmesidir. Karar verilen yaklaşım reklamın içeriğini belirler, uygulama ise bu içeriğin aktarılma biçimidir. Yaklaşımlar ve uygulama formatları birbirinden farklıdır. Başka bir ifade ile; belirli bir yaklaşım farklı uygulama yollarıyla anlatılabilir (Belch, Belch’den aktaran: Ulukök, 2009: 131). Bir televizyon reklamında mesaj sadece tek bir yapım formatı ile aktarılmayabilir. Birbirini destekleyen birkaç format reklam içinde birlikte kullanılabilmektedir. Televizyon reklamlarında kullanılan anlatım formatlarını şu şekilde sıralamak mümkündür (Özgür, 1994: 64-85; Akbulut ve Erdoğan, 2007: 3033; Tayfur, 2010: 128-131; Uztuğ, 2008: 236; Ulukök, 2009: 146). 82 Ürün Ürünün ne yaptığını göstermede ya da sunmada en basit yöntem ürünün yaptığı işi göstermektir. Bu tür reklamlarda ürün ana karakter olarak rol alır. Bu ürünün ya da düşüncenin kendi iç yapısından kaynaklanır. Ürün üzerine yoğunlaşmakla reklam, ürünün neler yaptığı konusunda bilgiler iletir. Bu tür reklamda reklamın formatı değil ürünün kendisi ilgi çekici ve ilginçtir. Bu özellik reklamın izlenmesini ve ürünün hatırlanmasını sağlar. Bu tür uygulamalarda ürünle ilgili öykü hiç süslenmeden bile izleyiciye ilginç gelmektedir. Burada gösterilenler tüketicinin yararına olan şeyler olmalı, üreticinin ürünle ilgili övgülerini içermelidir. Ürünün tanımladığı düşünce, çözdüğü sorun, tüketicinin ürünü satın alma ve onu kullanma nedeni ile ilişkili olmalıdır. Gösterme Anlamlı bir satış vaadi içeren iyi bir gösterme reklama inandırıcılık katar. Eğer ürün farklı bir rekabet avantajına sahipse, bu farklılık da tüketicinin yararına ise reklam bunun gösterilmesi üzerine kurulmalıdır. Bu formatta, slogan çarpıcı, ürüne uygun ve kolay hatırlanabilir nitelikte olmalıdır. Bu anlatım biçimi, tüketicinin ürünün nitelikleri ve kalitesine ve yararına yönelik ikna edilmesinde etkili bir yöntem olarak görülür. İyi ve etkili bir gösterimin ölçütleri şunlardır: • İlgi çekici ya da çarpıcı olmalı, • Vermek istenilen mesaj, anlatılmak istenilen satış vaadine uygun olmalı, • Satış vaadi, ikna edici bir tarzda ve kesin olarak kanıtlanmalı, • Yapaylıktan uzak olmalı, • İzlenmesi ve anlaşılması kolay olmalı, • İzleyicilerde kuşkuya yol açmamalı, inandırıcı olmalıdır. Eğer mümkünse gösterme kamera ile hiç kesintisiz görüntülenmesi yerinde olur. Kurgu, kesmeler ve görsel efektler inandırıcılığı azaltabilir. Satış vaadinin kanıtlanması göstermede önemli bir faktördür. Bu gerçekleştirilmediğinde gösterimin inandırıcılığı önemli ölçüde azalır. Gösterme yapım formatının kendi içerisinde çeşitleri mevcuttur. 83 • Açıklayıcı gösterim: Ürünün ne yaptığının ve nasıl yaptığının gösterilmesidir. Bu format ürünün tek başına kullanıldığı formatın aynasıdır. Ancak burada ürünün gerçekten kullanıldığının ayrıntılı olarak gösterilmesi gerekmektedir. Bu gösterim testi, ürünün gösterilmesini ya da tüketici için ne gibi yararlar içerdiğini açıklamalıdır. • Kıyaslama: Burada ürün rekabet ettiği ürünlerle karşılaştırılır. Ayrıca aynı markanın bir önceki ürünleriyle kıyaslama yapılır. Deterjan reklamlarında olduğu gibi. • Önce ve Sonra: Bu gösterim biçimi, hedef tüketicilerin reklamı yapılan mal yada hizmeti kullanmaları durumunda elde edecekleri ödül gösterilmek istendiğinde kullanılır. Bu format, ürünün kullanılmasıyla elde edilen mutlu sonucu gösterir. Ekranın ikiye bölünmesiyle yapılan bir uygulama ile model, ürünü kullandıktan sonra elde edilen sonucu önceki durumla karşılaştırır. • Dayanıklılık Testi: Ürün değişik ortamlarda dayanıklılık testine tabii tutularak, ürünün dayanıklılığı, sağlamlığı gösterilmeye çalışılır. Örnek Olaylar / Sorun Çözme Bu reklam formatı gerçek yaşam ortamlarında gerçekleştirilerek inandırıcılığı artar. Mal ya da hizmet, Ürün, kişileri karşılaştıkları sorunlardan kurtarır. Yapı oldukça basittir. Bir kişinin bir sorunu vardır (Tesadüfi bir sorun değil). Bu sorun izleyici tarafından aynı koşullarda pek çok kez yaşanmış olan bir sorundur. Bu kişi iyi bir tavsiye ile ortaya çıkar. Bu bir ‘’komşu’’ olabilir ‘’satıcı’’ olabilir, ya da o konuda uzman olarak tanıtılan, reklamın sürekli karakteri olabilir. Bu kişi kim olursa olsun, mal ya da hizmeti kullandığını yahut ta iyi sonuç aldığını ileri sürer. Sorunu olan kişi mal ya da hizmeti kullanır ve iyi bir sonuç alır. Problemin çözümünün sonucunda bir ödül gerekir. Bu bir övgü, bir öpücük ya da her hangi bir şey olabilir. Bu formatta önemli olan, reklam yazarının bu formatı inanılır bir düzeye çıkartmasıdır. Bu yöntem kullanılarak gösterilen reklamlar hedef kitlenin beklentilerine cevap vermeli gerçekçi olmalıdır. 84 Sunucu-Seslendiren Genellikle ürünün tek başına gösterildiği uygulamalarda, ekrandaki görüntülere eşlik eden ve neler olduğunu açıklayan görüntü üstü bir anlatım kullanır. Ancak açıklamalar görüntüde var olan ve reklamda aktif bir rol üstlenen bir kişi tarafından da yapılabilir. En basit form olarak, ayakta bir sunucu kullanılır. Bu sunucu seyircinin tanımadığı, reklamlarda da sık görülmeyen herhangi bir erkek ya da kadın oyuncu ya da bir spiker olabilir. Sunucu reklamcının sesidir. Hoş, çekici, samimi ve otoriter olmalıdır. En azından sunucu satış mesajını açık, izlenmesi kolay bir yöntemle verebilmelidir. En önemlisi de seyirci ile duygusal bir bağ kurabilmeli ve inandırıcı olmalıdır. Sunucu, aşağıdaki türlerin birinin sürekli karakteridir. • Satış elemanı-sunucu: Bu tip sunucu, reklamverenin bir temsilcisi olarak, şirket ve ürünleri ile ya da şirketin verdiği hizmetler konusunda tüketiciyi bilgilendirir. • Uzman Sunucu: Bu tip sunucu, reklamı yapılan mal ya da hizmet alanında tanınmış bir uzman olabilir. • Mal ya da hizmeti kullanan-sunucu: Bu bir müşteriyi canlandırmaktadır. Bu kişi ürünle ilgili kişisel deneyimlerini sunar. Bu dolaysız, insani ve izleyiciyi duygusal açıdan yakalamayı hedef alan bir yaklaşımdır. • Tanınmış ünlü kişi-sunucu: Bu, izleyicinin tanıdığı bir kişidir. Bu kişilerin etkinlik derecesi onların inandırıcılığına bağlıdır. Eğer davranışları ve konuşmaları ürüne uygunsa hemen hemen hepsi inandırıcıdır. • Kişilikli sunucu: Bu ürün için yaratılmış bir karakterdir. Kişilik, çoğunlukla film yıldızı diye bilinir. Ancak yıldız kendisini değil rolünü oynar. Burada amaç hatırlanabilir olmaktır. Ürünle sunucunun kişiliği özdeşleştirilir. Çünkü ürün için tek bir karakter yaratılır. • Reklamveren sunucu: Bu tip sunucu, reklamı yapılan mal ya da hizmeti üreten ya da pazarlayan kuruluşun, yönetim kurulu başkanı ya da yöneticilerinden birisi olabilir. Bu kişi, şirketin dürüstlüğünden ve şirketin 85 kendisini üreticinin yararına adadığından söz ederek izleyiciyi etkilemeye çalışır. Sunucu/seslendiren formatında bir de ayakta reklam (stand up commercial) formatı vardır. Bu formatta sunucu kameranın önünde ayakta dikilir ve satış mesajını iletir. Elinde ürünü tutmaktadır. Ayakta reklam ucuzdur, basittir ve içtendir. Mesaj, sunucu ile özdeşleştiğinde daha anlamlı bir şekilde verilebilir. Sürekli Kullanılan Oyuncu Sürekli kullanılan oyuncu formatı reklamda ürünü sunan kişidir. Bu sunucu gerçek yaşam içine oturtulan reklam filmlerinde, yaratılan bir olayın içinde bir rolü üstlenebilir. Bu tür karakter uzman sunucu ile kendisine kişilik kazandırılan sunucunun avantajlarına sahiptir. Bu karakterler ürüne ve satış düşüncesine mantıklı, inanılır bir tarz katarlar. Fantezi Karakterler Her ürünü tanıtan kişi gerçek kişi olması her zaman gerekmeyebilir. Çizgi, kukla ya da değişik (hayvanlar da olabilir) formlardaki fantezi karakterler de kullanılabilir. Reklamlar bunlarla zenginleştirilebilir. Bunların başarısının sırrı çizgi olmalarından değil, gerçekmiş gibi görünmelerinden kaynaklanır. Bunlar açık bir şeklide tanımlanan fantezi dünyanın sınırları içinde yaşarlar. Tam anlamıyla bir kişiliğe sahiptirler ve tutarlı davranırlar. Bu anlatım formatının kullanıldığı reklamlarda hayal gücü unsuru kahramanlar ve bilim kurgu öğeleri de yer alabilir. Tanıklık Bu format, reklamı yapılan mal ya da hizmeti kullanan kişilerin tanıklığına dayanır. Burada gerçek kişi ürünle ilgili tepkisini söyler. Kullanılan kişiler inandırıcı ise ikna edici olabilirler. Bu format çok çeşitli formlar içerir. Bunlar sunuculu ya da bir kişinin konuştuğu reklam formatını da içerebilir. Bu formatta bir kişi reklamın tüm süresi boyunca ürünle ilgili deneyimini anlatır. Ürünle ilgili bir gösterimi de içerebilir. Görüşme formunda da olabilir. Bu, sokaktaki bir kişi ile ya da gizli kamera üslubuyla yapılabilir. Görüşülen kişiler, görüşmecinin kim olduğunu ya da film çekildiğini bilmemelidir. 86 Bu format günümüzde inandırıcı görünmeme gibi bir düşünce yaratmıştır. Çünkü doğal olduğundan kuşku duyulmaktadır. Bu formatta ayrıca reklamda aynı tür deneyime sahip farklı kişilerin görüşlerine de yer verilir. Belgesel Bu yaklaşımda kamera, ürünü gerçekten kullanan kişilerle görüşme yapar. Görüntüde görülen aksiyonu bir dış ses anlatır. Bu yaklaşımda ürünün performansını gösteren bir olayın dokümanter bir tarzda görüntülenmesi söz konusudur. Gerçek belgeler ve uzman kişi görüşlerine de başvurulabilir. Bu tür reklamlarda rasyonel satın alma motifi kullanılır. Öykü Öykü anlatan reklamlar, küçük, kısa bir film gibi başlangıcı, gelişimi ve sonu olan bir öykü anlatırlar. İzleyicinin dikkatini görsel olarak gelişen öyküye çekerek, ilgisini reklamın sonunda verilen reklam vaadine kadar, giderek artan oranda çekerler. Bu reklam formatı basit ve izlenmesi kolaydır. Formatın başarısı iyi bir metne, çekime ve kurgusuna olduğu kadar, ürünle ilgili verilmek istenen mesajın uygunluğuna da bağlıdır. Bunu anlamak için basit bir test yapılır. Ürün ya da satış vaadinden söz edilmeden reklamın öyküsü mesajı anlatabiliyor mu? Yanıt evet ise reklamın çarpıcılığı ve yaratığı duygusal ortam, öykünün ürünle ilgili mesajı doğru olarak ilettiği söylenebilir. Müzikal Müzikal, reklamın önemli bir öğesidir. Reklamda müziği kullanmak için pek çok geçerli neden vardır. Sinema filminin müziği nasıl filmin duygusal atmosferine heyecanlı ve gerilimli anlamına katkıda bulunuyorsa reklamda kullanılan müzik de reklamın duygusal içeriğini yükseltir ya da dramatik bir etki sağlar. Müzik, reklama ve markaya biriciklik özelliği katarken onun her zaman anımsanmasını da sağlar. Müziğin reklamda önemli olması reklamın her zaman müziğe ihtiyaç duymasını gerektirmez. Bazen müzik izleyicinin metne olan dikkatini dağıtabilir ya da reklamın içtenliğini, samimiyetini yok eder. Müzik reklamda değişik roller üstlenir. Fon müziği şeklinde kullanılabilir, enstrümantal bir müzik anlatımın vurgulanmasında ve bir atmosfer yaratılmasında kullanılabilir. Jingle, reklam yapılan 87 mal ya da hizmetin üstünlüklerini tanıtan sözlü müzik parçalarıdır. Jingle akılda kalıcılığı arttırır. Soyut Nesnelere Kişilik Kazandırma Canlandırmanın sözlük anlamda tanımı, cansız nesnelere ya da soyut şeylere bir kişilik kazandırmaktır. Çizgi film kahramanları, kukla ya da bazı hayvanların rol aldığı ve filmin mesajının bunlarla aktarıldığı filmler canlandırma filmleridir. Eğer reklamda sürekli kullanılırsa markayı, şirketi ya da satış vaadini sembolize eder. Benzetme Metaforların, metonimlerin yoğun biçimde kullanıldığı bu reklam formatında reklam mesajı ve marka değeri doğrudan değil dolaylı yollardan aktarılmakta ve kullanılan sembollerle marka arasında bağlantı kurulmaktadır. Benzetme, sembolizmin yani simgesel anlatımın bir formudur. Benzetme de ürün ya da hizmetin bir özelliği, yerine getirdiği bir fonksiyon, somut bir şeyle benzeştirilmektedir. Benzetme çok karmaşık olmadığı, bilinir ya da anlaşılır olduğu zamanlarda hedef kitle ile iletişim kurabilme ve hatırlanabilirlik açısından başarılı bir televizyon anlatım formatı olmaktadır. Durağan Fotoğraflar Ve Sanat Eserleri Karikatür çizimleri ve yazılarını da içeren durağan fotoğraflar ve sanat eserleri kullanılmasıyla iyi işleyen bir reklam oluşturulabilir. Kameranın yetenekli bir şekilde kullanılması görsel bir maddeye inanılması zor bir hareket verebilir. Durağan nesne üzerinde yapılan kamera hareketleri reklama hareket kazandırır ve etkileyici kılar. Maliyeti düşük, çekici kolay bir yapım formatıdır. Masa Üstü Bu, herhangi bir ürünün masa üzerindeki çekimlerinden oluşan bir formattır. Bu formatta ürünün kendi kendine paketinin açılması hareketli olarak gösterilebilir. Yakın çekimler kullanılarak ürünün özellikleri vurgulanır. Durağan Hareket Bir ürün paketi veya diğer nesneler belirli bir süre içinde görüntülendiğinde ve bunlar o sıra ile kurgulandığında hareket yaratılır. Bu formatla paket yürüyebilir, dans edebilir ve hareket edebilir. 88 Bütün formatlar tek başlarına ayrı ayrı kullanılabilecekleri gibi birçok format birleşerek çeşitli kombinasyonlar oluşturularak da kullanılabilir. 2.2.2.3. Televizyon Reklamları Yapım Teknikleri Televizyonun ilk günlerinde birçok reklam canlı olarak çekilirdi. Reklam tarihi “açılmayan buzdolabı kapıları” ve “köpek maması yemeyi reddeden köpekler” gibi birçok hikaye ile doludur. Bu deneyimler, reklamcıları reklamı daha önceden planlayıp çekmeye ve yayınlamaya götürdü (Wells vd.’den aktaran: Özgür, 1994: 8687). Yapım tekniklerindeki bu gelişme ile birlikte televizyon reklamları için yapım tekniklerini şu başlıklar altında incelemek uygun olacaktır (Özgür, 1994: 87-102; Tayfur, 2010: 131-132; Uğur, 2007: 66-69; Ulukök, 2009: 148-151; ): Canlı Çekim Canlı çekim tekniği, televizyon reklam yapımının en temel tekniğidir. Sunucu kullanılan tek çekimlik yapımlardan, çok ayrıntılı, birden fazla oyuncunun, pek çok mekanın kullanıldığı yapımlara kadar geniş bir yelpazeden oluşmaktadır. Canlı çekim tekniği gerçekçidir ve ürün ya da hizmetin sunulmasında izleyicilerin ilgisini çekmek için iyi bir yöntemdir. Reklam içinde geçen ürün, nesne ya da kişilerin gerçek yaşamda nasıl yer aldığını göstermek için bu teknik sıkça kullanılmaktadır. Reklamların filme çekilmeye başlanması, reklam yapımcılarına reklamın görüntüsü ve yarattığı izlenim üzerinde daha çok denetim olanağı vermiştir. Bu da yapımcılara ellerindeki paranın el verdiği ölçüde stüdyodan çıkıp istedikleri yerde çekim yapma olanağı sağlamıştır. Canlı çekim tekniğinin kullanımına karar verildiğinde, ürünün çekiminin ne kadarının stüdyo dışında olacağına; çekimin tamamının stüdyo dışında ya da içinde gerçekleşeceğine karar verilir. Bu aşamanın oluşmasında yaratıcı ekibin görüşleri, hedef kitlenin istek ve beğenileri, mekan için izin alınıp alınamadığı, maliyet göz önünde bulundurulmaktadır. Özellikle çocuklar ve hayvanlarla yapılacak çekimler için prova yapılması gerekliliği unutulmamalıdır. Bu iki karakter grubunda önceden tahmin edilemeyen aksaklıklar olabileceği düşünülerek, çekimin gecikebileceği hatırlanmalıdır. 89 Animasyon Animasyonun kelime anlamı canlandırmadır. Canlandırmadan kasıt gerçekte var olmayan veya var olduğu halde hareket ve insan gibi konuşma kabiliyeti olmayan canlılar veya diğer nesnelere kişilik kazandırmaktır. Animasyon tekniğinde, çizgi yapımlar, dans eden kuklalar ve diğer animasyon tekniğiyle canlandırılan nesneler, çocuklar gibi belirli bir hedef kitleye ulaşmada ya da canlı çekiminin gerçekleşmesi zor olan mesajların iletilmesinde etkili olabilmektedir. XIX. yüzyılın ilk yarısında, belirli bir hareketin sürekliliğinin sağlanıyormuş gibi gösterilmesi için birbirini izleyen aşamaları çizimle canlandırarak, araçlar yardımıyla gözde canlı bir hareket biçiminde seyrine ulaşmak mümkün olabilmektedir. Çizgi yapımların kendine özgü anlatım dili, yapım tekniği ve yayınlanma ortamı vardır. Çizgi yapımlarda, hareketi gösterebilmek için her biri bir öncekinden farklı ayrı resimler hazırlayarak bunları tek bir filme aktarmak gerekmektedir. Filmin gösterimiyle bu çizimler hareket ediyormuş gibi görünürler. Çizimlerin doğrudan olarak film üzerine yapmaya dayanan teknikler de vardır. Çizgi yapımlarda günlük yaşantı içinde görülmesi mümkün olmayan olaylar ve karakterler gerçekleştirilebilir. Hayvanlar konuşup insanlar uçarken gerçekleşmesi mümkün olmayan düşler gerçekleşir. İnsanların yasadığı dünyadan çok farklı bir düzen kurulabilir. Bu durum çizgi yapımların çekiciliklerini artırmaktadır. Animasyonun reklamlarda kullanılmasının nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: • Reklamcıların anlatılarına yardımcı olup, yaratıcı düşüncenin görsel açıdan güçlenmesini sağlar. Değişik yorum ve estetik, izleyici kitlenin ilgisini çeker. Çizgi karakterlerin canlandırılması izleyici kitlenin hoşuna gider. • Animasyon ürünün gerçekte görülmeyen işlevlerini görünür hale getirir. Deterjan reklamında lekelerin ortadan kalkması, kireç çözücülerin kireci engellemesi, bulaşık bezinin kirleri temizlemesi animasyonla gösterilebilir. • Ürünün işlevlerinin animasyonla gösterilmesi, hedef kitlenin iletiyi daha basit olarak algılamasını sağlar. Algılanması güç ve karmaşık ürünün hatırlanmasına yardımcı olur. Kepek önleyici şampuanın kepeği nasıl önlediği animasyon sayesinde reklamlarda basitleştirilerek hedef kitleye sunulur. 90 • Animasyonda canlandırılan karakterler ya da ürünün logosundaki karakterler, ürüne bir kişilik kazandırır. • Çizgi film çocuklar tarafından sevilir. Aynı zamanda büyüklerin de ilgisini çeker. Reklamın ilgi çekici ve akılda kalıcı olmasını sağlar. • Animasyon ürün için hayaller dünyasının kapısını açabilir. İzleyicilerin düşlerinde yaşayan karakterlerin canlanması, gerçek kişiler gibi konuşup davranmaları ürünle izleyici arasında bağ kurulmasına neden olur. Özel Efektler Sinema filmlerinde kullanılan özel efektler, reklamcılar tarafından da kullanılmaktadır. Renk, gölgelendirme, görüntünün parçalara bölünmesi, hızlandırılıp, yavaşlatılması, dondurulması gibi birçok efekt reklam filmlerinde kullanılmaktadır. Seyircisini görsel efektlerle etkilemeye çalışan sinemanın yanında, reklamcılar da özel efektlerle tüketicilerinin ilgisini çekmeye çalışmaktadır. Özel efektler film yapımında çok çeşitli tekniklerle gerçekleştirilmektedir. Bunlar teknik açıdan oldukça basittir ancak yaratılan görsel efekt açısından ilginç ve komplekstir. Özel efektlerle illüzyonlar yaratılır. Farklı iki görüntü optik bir işlemle tek karede birleştirilebilir, görüntüde mercekler yardımıyla perspektif bozulmaları yapılabilir, küçük modellerle gerçek kişiler kullanılabilir. Bunun yanında yazı efektleri de kullanılabilir. Ürünün isminin ya da ürün özelliklerinin vurgulandığı mesajlar, üç boyutlu, renkli ve farklı karakterlerde yazılarak dikkat çekici hale getirilebilir. Son yıllarda dijital kurgu teknikleri de gelişmekte, 2D, 3D stüdyolarda farklı özel efektler yapılabilmektedir. 2.3. Reklam İzleyicileri Reklamın basından sonuna tüketici temel öğedir. Çünkü reklam tüketici için yapılmaktadır. Hedef kitle tüketicidir, potansiyel tüketiciler arasından bir gruptur. Onun için reklamın düşünsel tasarımından hayata geçirilişine ve yayınlanışına kadar geçen sürede tutum davranışları göz önünde bulundurulan öğe tüketicilerdir. Tüketiciler reklamın biçim ve içeriğine, gelişimine sekil vermektedirler. Tüketiciye ulaşabilmenin tek yolu ise onun beynine ulaşabilmek, onun gibi düşünüp, onun istek ve beğenileri doğrultusunda karar verebilmektir (Özdemir, 2007: 31-32). 91 Tüketicinin satın alma davranışında reklamın nasıl etkili olduğu, nasıl işlediği ve hatta etkili olup olmadığı, bir iletişim sistemi olarak nasıl işlediğinden çok daha karmaşık bir konudur. Bu sebepten tüketici davranışı açısından reklamın incelenmesi iki ana tema üzerinde yoğunlaşmaktadır. Reklam tüketici davranışını gerçekten etkiler mi? Eğer etkili oluyorsa bu nasıl gerçekleşir? Bu bağlamda reklam izleme modelini (şekil 8) incelemek yerinde olacaktır. Reklam izleme modeline göre; tüketicinin reklamı izlemesi ya da maruz kalmasından sonra meydana gelen süreçlerden ilki, reklamın marka farkındalığı ve aşinalığı yaratmasıdır. Sonra markanın sağlayacağı faydalar ve markanın sahip olduğu özelliklere dair bilgi reklamdan sağlanabilir. Reklamda oynayacak oyuncunun seçimi ve uygulamaya yönelik diğer kararlar vasıtasıyla marka kişiliği (brand personality) yaratılır ve bu sayede marka imajı tesis edilir. Ayrıca reklam bir markanın kendisi ve onun tüketilmesiyle yaşanacak hazları göstererek bazı hisler uyandırabilir. Reklamlar uzman ya da tüketicinin kendi emsali olduğunu düşündüğü kişiler sayesinde tüketicide markanın favori bir marka olduğu düşüncesini oluşturabilir. Kişiler ya da tüketici grupları genellikle herkesten iyisini yapma, en iyiye sahip olma ya da en azından genel eğilimin dışında kalmama psikolojisine sahiptir. Şekil 8’de gösterilen ve anlatılan bu beş etki markayı satın alma davranışına götüren olumlu bir beğenme tutumu yaratabilir. Bazen de reklamcılar tüketicinin davranışını erteleme ihtimaline karşı, tepkileri hızlandırmak veya hatırlatmak amacıyla doğrudan satın alma davranışı kışkırtmaya yönelebilirler. Reklam izleme modeli, tüketicilerin reklam bilgisini nasıl ve neden elde ettiğini, işlediğini ve kullandığını anlamamıza yardımcı olmaktadır (Çakır, 2006: 39-40). 92 Şekil 8 Reklam izleme modeli(Batra vd.’den aktaran: Çakır, 2006: 39) Reklam izleyicilerinin, reklamları izlemelerine etki eden faktörler; uyarıcı yönlü değişkenler ve izleyici yönlü değişkenler olarak iki başlık altında incelenecektir. 93 2.3.1. Reklam İzlemeye Etki Eden Uyarıcı Yönlü Değişkenler Reklam iletişimi sürecinde uyarıcının (iletişimi başlatan kişi/kurum) reklamveren olduğundan önceki bölümlerde bahsetmiştik. Uyarıcı kavramı içerisinde reklam ile birlikte gönderilen mesajın da kullanılması gerekmektedir zira uyaran, tatmin evresi ve satın alma evresine yönelten reklam mesajıdır. Bu bağlamda reklam izlemeye etki eden uyarıcı yönlü değişkenler içerisinde geleneksel tepki modelleri ve reklam çekiciliklerinden bahsedilecektir. Akademisyenler, AID modelinin ortaya atıldığı 1898 yılından bu yana reklamın nasıl işlediğine ilişkin sürecin genel modellerini oluşturmaya çalışmaktadırlar.1900 yılında AID modelinin gelişimiyle AIDA modeli ortaya atılmıştır. 60 yıl yerini koruyan AIDA’dan sonra, 1961’de DAGMAR, yine aynı yıl “Etkiler Hiyerarşisi Modeli” reklamın işleyişini formülleştirmeye çalışmıştır. Aynı zamanda birer iletişim modeli olan bu modellerdeki temel fikir, tüketiciye reklam vasıtasıyla, hiyerarşi boyunca adım adım son evreye kadar (ürünün satın alınması) yol göstermektedir. Modeller Biliş-Duygu-Davranış etki sıralamasının ayrıntılandırılmış şekilleridir(Franzen’den aktaran: Çakır, 2006: 129). Barry (2002: 253-258) Geleneksel tepki modellerinin gelişimini tablo 2’deki gibi ortaya koymaktadır. Tablo 2 Geleneksel tepki modellerinin gelişim süreci(Barry, 2002: 253-258) Yıl Geliştiren Model Modelin Yapısı 1898 E. St. Elmo Lewis AID Dikkat, İlgi, Arzu 1900 E. St. Elmo Lewis AIDA Dikkat, İlgi, Arzu, Eylem 1910 Printrer’s Ink AICA Dikkat, İlgi, İkna, Eylem 1911 Arthur F. Sheldon AIDAS Dikkat, İlgi, Arzu, Eylem, Tatmin 1915 Samuel R. Hall AICCA Dikkat, İlgi, Güven, İkna, Eylem 1921 Robert E. Ramsay AIDCA Dikkat, İlgi, Arzu, İkna, Eylem 1922 Alexander F. AIJA Dikkat, İlgi, Yargı, Eylem Osborn 1925 Edward K. Strong AID(W)C(S)P(S) Mevcut modelleri revize etmiş ve 1938 Jr. Dikkat, İlgi, Arzu (İstek), İkna 94 (Çözüm), Satın (Memnuniyet) Alma modelinde birleştirmiştir. 1940 Clyde Bedel PSS-AIDCA Geliştirilmiş Satış Hilelerine gönderme yapılan Dikkat, İlgi, Arzu, İkna, Eylem 1956 Merill ve DeVoe AIDMA Dikkat, İlgi, Arzu, Hatırlama, Eylem 1961 1961 1962 Robert J. Lavidge Etkiler Farkına varma, Bilme, Hoşlanma, ve Gary A. Steiner Hiyerarşisi Tercih, İkna, Satın Alma Russell H. Coney ACCA- Farkına varma, Anlama, İkna, DAGMAR Eylem AAPIS Farkına varma, Kabul, Tercih, Harry D. Wolfe, James K. Brown ve Niyet, Satın Almaya Kışkırtma G. Clark Thompson 1969 1971 William J. McGuire Thomas PACYRB Sunuş, Dikkat, Anlama, Kabul, (Enformasyon Tercih, İşleme Modeli) Kışkırtma S. ACALTA Robertson 1975 Morris B. Holbrook Niyet, Satın Almaya Farkına varma, Anlama, Tutum, Onaylama, Deneme, Kabul APMAI Dikkat, Algı, Hatırlama, Tutum, Niyet 1982 1984 Ivan L. Preston vd. Çağrışım ve Dağıtım, Araca maruz kalma, Genişletilmiş Reklama maruz kalma, Reklamın Çağrışım farkındalığı, Reklam öğelerinin Modelleri farkındalığı ve diğerleri Geleneksel tepki modellerinin ortak özelliği, ürünlerin alıcısı konumunda olan bireylerin, piyasaya yeni sürülen ya da piyasada var olmakla birlikte nitelikleri çeşitli yeniliklerle değiştirilen ürün ya da hizmetlerden haberdar olmalarından satın 95 almalarına değin süregelen bir dizi sosyo-psikolojik aşamayı tarif etmeleridir. Reklamın etkinliğini birey ve ürün düzlemlerindeki farklılıklara bağlayan tepki modellerinde, marka farkındalıklarının oluşturulması sırasında “yüksek” ya da “düşük” farkındalık ile beğeni-tercih oranlarının reklam sıklığı ve çeşidi ile ilişkili olduğu bulgulanmıştır (Tellan, 2009: 310 ). Reklam izleme davranışına etki eden uyarıcı yönlü değişkenler içerisinde reklam çekiciliklerinden bahsedilmesi uygun olacaktır. Elden ve Bakır’a göre (2010: 75) çekicilik, ikna edici iletişimin olduğu her yerde binlerce yıldır üzerinde kafa yorulan bir kavram, bir reklam mesajının özünü oluşturan, tüketicinin aklına ve/veya kalbine seslenen, duygusal ve rasyonel gereksinimlerine yanıt vermeye çalışan bir unsurdur. Çekiciliğin belirlenmesi ve seçilmesi, reklam etkisi ile doğrudan ilişkilidir. Çekicilikler, mesaj sunumunun temel belirleyicilerinden biri olduğu gibi, ürünlerin reklamcılık aracılığıyla konumlandırılması ya da yeniden konumlandırılmasına da baz oluşturan önemli bir karar alanı olarak görülmelidir. Bundan hareketle; çekiciliği, tüketicinin örtük arzularını uyandıracak bir gereksinimi reklam mesajına taşıyarak alıcıların ilgilerini, güdülenmelerini reklam aracılığıyla kışkırtan bir öğe olarak da tanımlayabiliriz (Uztuğ, 2008: 205). Reklamcılıkta çekicilik kavramının boyutları ve özellikleri şöyle sıralanabilir (Elden ve Bakır, 2010: 76-77): • Reklam çekiciliği, tüketicinin bir ürünü satın almakla ya da almamakla kazanacağı ve kaybedeceği soyut ya da somut yararlar temeline dayanır. • Reklam çekicilikleri tüketicilerin fiziksel, psikolojik, toplumsal gereksinimlerine dayanır. • Reklam çekiciliklerinin hedefi, reklamı yapılan ürüne, hizmete ve hatta reklamın kendisine dikkat çekmek; ilgi, arzu yaratmak ve tüketici tutum ve davranışına etki etmektir. Çekicilikler bilinçli güdüleme girişimleridir. • Reklam çekicilikleri, rasyonel ve/veya duygusal ikna süreçlerinden yararlanırlar. 96 • Reklam çekicilikleri, reklam uygulamalarının ve reklamı yapılan ürün ya da hizmetlerin rakiplerinkilerden farklılaştırılmasına yardımcı olurlar. • Reklam çekicilikleri, reklamların özünü ve benimsedikleri yaklaşımları yansıtırlar. • Reklam çekicilikleri, reklam uygulamalarının temelini oluştururlar. Yaratıcı reklam uygulamaları daha önceden belirlenmiş mesaj çekiciliklerine göre şekillenirler. Bir reklamda birden fazla mesaj çekiciliği aynı anda kullanılabilir. • Reklam çekicilikleri, hedef kitle özellikleri, reklamı yapılan ürün ya da hizmetler için alınmış konumlandırma kararları, firma politikaları, pazarlama ve reklam hedefleri, yaratıcı stratejiler, medya stratejileri ve farklı reklam mecralarıyla uyum içinde olmalıdırlar. Bazı reklam çekiciliği unsurlarından (mizah, müzik gibi) televizyon reklamları yapım formatlarında bahsetmiştik. Reklam yapım formatı ve reklam çekicilikleri arasındaki farkı şu şekilde aktarmak mümkündür. Reklam çekiciliği insanları harekete geçirir; istek veya gereksinimlerine seslenir ve ilgilerini uyandırır. Yapım formatı ise bu çekiciliklerin reklam mesajına dönüştürülerek tüketicilere sunulmasıdır. William Weilbacher’a göre çekicilik reklamın özünü oluşturan içeriğidir; format ise bu içeriğin sunulma yoludur. Reklam çekicilikleri ve uygulamaları çoğunlukla birbirinden bağımsızdır. Reklam çekicilikleri tüm reklam ortamlarına uyarlanabilir, ancak reklam yapım formatları çeşitli reklam ortamlarının olanaklarına uymak durumundadır (Belch ve Belch’den aktaran: Elden, 2010: 84). Çekicilikler, yaratıcı stratejide söz edildiği gibi duygusal ve bilgisel olarak ikiye ayrılabilir. Bilgisel çekicilikler, tüketicinin pratik, işlevsel ya da faydacı gereksinimlerine odaklıdır ve ürün/markanın özelliklerine/yararına seslenir. Bu anlamda akılcılık-temelli çekicilikler, bilgisel olmaya eğilimlidir. Duygusal çekicilik ise tüketicilerin toplumsal ve psikolojik gereksinimleri ile ilgilidir. Satın alma kararında marka hakkındaki duygular, ürünün nitelikleri ve özelliklerinden daha önemli bir boyuta sahip olabilmektedirler (Uztuğ, 2008: 206). 97 Reklam sektöründe yoğun olarak kullanılan çeşitli mesaj çekicilikleri: ürün/hizmet özellikleri, karşılaştırma, tasarruf, kıtlık, sihir, müzik, cinsellik, erkeksilik/kadınsılık, mizah, popülerlik, güvenlik, ahlak, milliyetçilik/vatanseverlik, macera, gençlik, olgunluk, merak, nostalji, sıcaklık, modernlik, doğallık, sağlık, çevrecilik, sosyal statü, kolektiflik/bireysellik, özgürlük, dürüstlük, başarı, korku, şok, suçluluk olarak sıralanabilir. Hestroni (2000), çeşitli reklam karakteristiklerini tablo 3’deki gibi açıklamıştır. Tablo 3 Çeşitli reklam karakteristikleri ve açıklamaları(Hetsroni, 2000) Çekicilik İçerik Macera Ürünü, gündelik hayattakini çok üzerinde olağan dışı bir ataklık, cesaret veya risk almayla özdeşleştirmek Güzellik Reklamda gösterilen modeller üzerinden ürünün kullanımının kişileri daha güzel ve yakışıklı yaptığını söylemek Kolektivizm Reklamda ürünü kullanırken gösterilen insanların bir gruba dahil olduğunu ve bu insanların birbirleriyle dayanıştıklarını, bunu da sağlayanın reklamı yapılan ürün olduğunu belirtmek Rekabet Rakiplere gönderme yapmadan ürünün bir ya da birden fazla üstün özelliğini sayarak ne kadar mükemmel olduğunu vurgulamak Mükemmellik Ürünün bir ya da birden fazla özelliğini sayıp söz konusu özellikleri, rakip markaların ürünlerinin özellikleri ile karşılaştırmak Kolaylık Ürünün kullanımının kolay olduğunu vurgulamak Nezaket Ürünün kullanan tüketicilere yönelik dostluk ve kibarlık gösterilerinde bulunmak Tasarruf Ürünün düşük fiyatını, indirimlerini, hediyelerini ve ödeme kolaylıklarını vurgulamak Verimlilik Ürünün kapasitesinin satın alma amacını karşılayabilecek düzeyde olduğunu vurgulamak Neşe/mutluluk Mutlu insanlar göstererek onların bu mutlulukları ürünü kullandıkları için yaşadıklarını, reklamı yapılan ürünü kullanmanın neşe ve mutluluk getirdiğini söylemek Aile Aile yaşantısına ilişkin görüntüler göstererek, ürünün tüm aile 98 üyeleri tarafından kullanılabileceğini ya da ürünün aileler için tasarlandığını söylemek Sağlık Ürünün bedeni güçlendireceğini, ona canlılık katacağını ve sağlıkla ilgili diğer konularda avantajlar sağlayacağını iddia etmek Bireysellik Ürünün kullanmanın özgüveni arttıracağını ve diğer insanlara bağımlı olmaktan kurtaracağını vurgulamak Boş zaman Ürünü kullanmanın rahatlamaya yol açacağını söylemek, ürünü kullanma nedeniyle ortaya çıkan ve hoşça vakit geçirilen boş zamanlara ilişkin görüntüleri göstermek Modernizasyon Ürünün yenilikçi olduğunun ve en son teknolojiyi kullandığının altını çizmek Yardımseverlik Diğer insanlara karşılık beklemeden yardım etmenin ürünün vazgeçilmez bir pozitif özelliği veya karşılık beklemeden diğer insanlara yardım etmenin ürünü kullanmanın bir sonucu olduğunu iddia etmek Vatanseverlik Vatan sevgisinin, vatana olan bağlılığın ve onun için acı çekmenin olumlu bir şey olduğunu ve ürünü kullanmakla bu duygular arasında bir bağlantı olduğunu iddia etmek Popülerlik Çok sayıda insanın o ürünü tercih ettiğini hatta o ürünün piyasada en çok tercih edilen ürün olduğunu vurgulamak Kalite Belli bir üstünlüğe atıf yapmadan ürünün ne kadar kaliteli olduğunun altını çizmek Güvenlik Ürünü kullanmanın güvenli olduğunu ve bunun kısa yada uzun vadede herhangi bir zarar getirme olasılığının bulunmadığını vurgulamak Seks Ürünü kullanmanın cinsel cazibeyi ya da cinselliği yaşama şansını arttıracağını vurgulamak Gelenek Ürünün köklü, etkileyeceği bir tarihe sahip olduğunu söylemek ya da ürünü kullanmanın, değerleri ve inançları nesilden nesile taşımaya yardım ettiğini savunmak Zenginlik Ürünü kullanmanın kişiyi zengin yapacağını iddia etmek 99 Bilgelik Ürünü kullanmanın bir kişiyi daha zeki yapacağını ya da ürünü kullanmanın belli bir akademik birikim gerektirdiğini söylemek Gençlik ruhu Ürünü kullanmanın genç olarak hissetmeye ya da görünmeye neden olacağını iddia etmek Bu bölümde reklam izlemeye etki eden ve günümüz reklamcılığında en fazla kullanılan çekicilikler olarak; cinsellik, mizah, korku çekicilikleri başlıkları altında incelenecektir. Cinsellik Cinsellik, cinsel yaşam olgularının tümüdür. İnsanda ve hayvanda üremeye temel olan ve erkekle dişiyi ayıran özellik, cinsel canlılar dünyasında cinsle ilgili edim ve soruların tümüdür (Timuçin’den aktaran: Canpolat, 2005: 121). Cinsellik, şüphesiz yemek ya da uyumak kadar doğal bir fizyolojik ihtiyaçtır. Ancak modern toplumlarda cinsellik biraz farklı bir biçimde ele alınıyor. Modern toplumda cinsiyet; insanların, kişiliklerini, zevklerini, beklentilerini belirlemeye çalışırken başvurdukları bir araç olarak görülüyor (Özodaşık, 2005: 93). Baudrillard (1997: 155), “tüketilen şeyler arasında diğer nesnelerden daha güzel, daha kıymetli, daha eşsiz bir nesne vardır: bu nesne bedendir” demiştir. Freud, “özne, cismani bir sömürgeleştirme vasıtasıyla erotik nesneyi kendi imgesinde yeniden kurabilir. Yeni kurulumun bu biçimini tasavvur etmede en pragmatik modeli fetişizm sağlar (Silverman, 1996: 247). Cinselliğe ne çok değer verilir ve tutkunluk ne kadar aşırılığa varırsa, ortaya çıkacak tablonun yorumu o kadar açıklık kazanır (Freud, 2006: 64). Fiziksel ve cinsel özgürleşme biçiminde bedenin “yeniden keşfi” ve reklamda, moda da, kitle kültüründeki (özellikle de dişil bedenin) mutlak varlığı bedenin etrafını kuşatan sağlık, perhiz, tedavi kültü, gençlik, zariflik, erillik/dişillik saplantısı, bedenle ilgili bakımlar, rejimler, fedakarca uygulamalar, bedeni kuşatan arzu söylemi bunların hepsi bedenin günümüzde kurtuluş nesnesine dönüştüğünün tanığıdır. Beden bu ahlaki ve ideolojik işlevde tam anlamıyla ruhun yerini almıştır (Baudrillard, 1997: 155). Cinselliğin ve cinselliği çağrıştıran unsurların reklamlarda kullanılması oldukça eskilere dayanır. 1800‘lü yıllarda erkekleri cezbetmek için bazı reklamlarda kadın 100 vücudu çizimleri kullanılmıştır. Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı arasındaki dönemde biraz daha yaygınlaşan cinsel objeler daha çok fotogerçekçi olarak çizilen kadın figürlerinden oluşmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki dönemde ise cinselliğin reklamlarda kullanılması hızla yaygınlaşmıştır. Özellikle bu dönemde yayın hayatına başlayan Playboy dergisi ve ardından gelen Hippi kültürü de cinselliğin kullanımının daha kabul edilebilir bir hal almasını sağlamıştır ve bu yaygınlaşmaya önayak olmuştur. 1980 ve sonrası dönemde cinselliğin reklamlarda kullanımında aşırılığa kaçılmamak kaydıyla nitelik ve niceliğinde belirgin bir artış olmuştur (Platin, 2009). Cinsel içerikli reklamlar birçok farklı şekilde olabilmektedir. Örneğin çıplaklığın çeşitli aşamalarındaki modeller ve yalnız ya da başkalarıyla birlikte müstehcen tavırlar sergileyen modeller. Ayrıca reklam, çift anlamlı sözler, imalı ifadeler, bilinçaltının algısına yönelik cinsel imgeler ve cinsellikle ilgili vaatleri de kullanmaktadır. Bu tarz cinsel içerik ve imgeler, tüketicinin cinselliğe olan ilgisini kışkırtmaya ve romantik duyguları körüklemeye yaramaktadır. Reklamda cinselliğin en çok tartışılan ve en net örnekleri, modellerin giysileri -ne giydikleri veya ne giymedikleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Seksi giysiler ve insan vücudunu ortaya çıkaran pozlar, temel cinsel mesajlar içerir (Reichert’tan aktaran: Dal ve Şener, 2006: 2). Reklamlarda cinselliğin kullanılması çeşitli amaçlar doğrultusunda gerçekleşebilir. Richmond ve Hartman (Aktaran: Elden ve Bakır, 2010: 157-158), yaptıkları çeşitli araştırmalar doğrultusunda cinselliğin reklamlarda kullanımının beş ayrı boyutta gerçekleştiğini öne sürmüşlerdir. • İşlevsel Boyut: Reklamda cinselliğin kullanımı reklamı yapılan ürünün türü açısından işlevseldir. İç çamaşırı, kişisel hijyen ürünleri gibi ürünlerin reklamlarında cinselliğin kullanımı bu boyutta değerlendirebilir. Ürünle reklamında kullanılan cinsellik arasında bir uyum vardır. • Fantezi Boyut: Psikoloji literatüründeki bilgilerden kaynağını alır. Fantezi, güdülerin düşsel olarak ortaya çıkmasını ifade eder ve daima bireyleri tatmin eder. Araştırmalarda erkek ve kadın katılımcıların 101 %95’inden fazlası cinsel fantezilere sahip olduklarını belirtmişlerdir. Bu bağlamda kitle iletişim araçlarında yer alan yazılar, resimler ve de reklamlar bireylerin fantezi ve arzuları ile bağlantı kurabilir. • Sembolik Boyut: Sembolizm, toplum içindeki kültürel olarak paylaşılan anlamların reklamlardaki uzantısıdır. Kültürel cinsel semboller algılamayı etkiler. Ancak burada kastedilen semboller freudiyen anlamdaki kaynağını bilinçaltındaki bastırılmış cinsel dürtülerden alan semboller değildir. Buradaki semboller basitçe ifade etmek gerekirse toplumsal yaşamda üretilmiş erkeklerin mavi, kadınların pembe renkle ifade edilmesi, kadınların ipek, erkeklerin yünlü kumaşlardan yapılmış kıyafetleri giymesi gibi anlamları kapsar. Sembolizmin toplumsal yaşam içerisindeki en önemli boyutu “gender” olarak ifade edilen toplumsal cinsiyet konuşulur. Her ne kadar da kadın hakları hareketleri ile bu tarz semboller anlam bakımından daralmaya başlasa da ürünler ve tutundurma çabaları açısından hala oldukça önemlidir. Bu bağlamda reklamlarda cinselliğin kullanımı toplumsal cinsiyete ilişkin anlamların yaratılmasına hizmet edebilir. • Uygunsuz Boyut: Reklamda cinselliğin kullanımına yönelik en yoğun tepkilerin gösterildiği, eleştirilerin yapıldığı boyuttur. Reklamda yer alan cinselliğe dair unsurlarla reklamı yapılan ürün arasında her hangi bir bağ yoktur. Cinselliği kullanmadaki temel amaç reklama dikkat çekmektir. • Kadın/Erkek Oryantasyonu: Kimi ürünler kadınlara ya da erkeklere özgü olabilir. Bu tarz ürünlerin reklamlarında cinselliğin kullanımıyla ürünün hedef kitlesinin kim olduğu anlatılır. Mizah Mizah, komik veya eğlendiren hareket veya ifade, kişinin hoşça vakit geçirmesine katkıda bulunan her şey, gülmeyi oluşturan nesne olarak tanımlanabilir (Adams, 2002:5). Antik çağlarda mizah, büyük-biçimsiz adımlardan ortaya çıkmıştır. Bugünse mizah, kavrama, görünüş, konuşma, mantığa uymayan görüntüler ve işitsel durumlara odaklanmaktadır. Mizah fikri, bazı kişi, durum veya ortamların gülünç, anlamsız, sıra 102 dışı, birbirine uygunsuz olmasından kaynaklanmaktadır. Pek çok araştırma, mizahın yararlı amaçlarının da olduğunu göstermektedir. Gülmenin kişiyi iyileştirici özelliğinin de olduğu ortaya çıkarılmıştır (Williams, 2001: 15). Mizah, sözlü veya sözlü olmayan mesajların, hedef kitlede şaşkınlık yaratarak ve onların zevk almasını sağlayarak, genelde gülme, gülümseme veya kıkırdama gibi içten gelen davranışların oluşumuna neden olur. Herbert Lefcourt ve Rod Martin ise mizaha farklı bir açıdan bakmışlardır. Onlara göre mizah, iki farklı fikri, görüşü veya durumu, beklenmedik bir şekilde birleştirme durumudur. Şüphesiz her yan yana gelen beklenmedik durum mizah olarak kabul edilemez. Mizahı, diğer beklenmedik durumlardan ayıran özellikler vardır (Uğur, 2007: 15). Kullanım yoğunluğu ülkeden ülkeye değişse de mizahi çekiciliklerin kullanımının reklam açısından kaynak güvenirliğinin ve sevilirliğinin sağlanması, dikkat çekiciliğin arttırılması, iknaca uygun duygusal ortamın yaratılması, mesaj anlaşılırlığının ve akılda kalıcılığının sağlanması, satışların arttırılması gibi çeşitli işlevleri yerine getirdiği düşünülmekte ya da söz konusu etkilerin gerçekleşmesi reklamcılar tarafından umut edilmektedir. Çünkü mizah içerikli reklamların, reklamhedef kitle iletişim sürecinde rol oynayan ürün, hedef kitle, reklam ortamı özellikleri vb. değişkenlerin doğru bir şekilde tanımlanamadığı zamanlarda etkisiz kaldıkları hatta hedef kitle ve marka üzerinde olumsuz etkiler yarattıkları da bilinmektedir (Bakır, 2006: 164). Mizah, özellikle dikkat çekmede etkili olabilmektedir. İyi uygulanmış bir mizah dikkat çekmenin yanında, olumlu duygu yaratma ve kulaktan kulağa iletişimi harekete geçirme sonuçlarını getirebilir. Ayrıca tüketicinin tutumlarına ters gelen reklam ve mesajlarla tutum çatışmasını azaltıcı bir rolde oynayabilir. Başarılı bir mizah uygulaması için şu noktalara dikkat edilmesi gerekebilir (Odabaşı ve Barış, 2008: 175-176): • Mizah ürünün kullanıcılarına yönelik olmamalıdır. Tüketici kendisiyle alay edildiği ya da küçük düşürüldüğü kanısına varmamalıdır. Bu yüzden, seviyeli ve güzel espriler tercih edilmelidir. • Mizah markaya yönelik olmalıdır. Marka ön plana çıkartılmalı ve vurgulanmalıdır. 103 • Satışı gerçekleştirecek odak noktaları mizah içerisinde yer almalıdır. Mizahın kullanımı pozitif etkilerini ancak belli koşullar yerine getirildiği takdirde gösterir. Bunlar mizahın reklam hedefleri ve reklam mesajı ile başarılı bir şekilde bütünleştirilmesi ve reklamı yapılan ürün, hizmet ya da olayın mizahın kullanımına uygun olmasıdır (Scott vd.’den aktaran: Elden, 2010: 221). Korku Korku, bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü; gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, kalp, solunum hızlanması vb. belirtileri olan veya daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu (TDK) olarak tanımlanmaktadır. Çağın gereği teknolojik gelişme ve yenilikler, buna bağlı olarak toplumsal yaşamının karmaşıklığı ve hızı, bozulan bir fiziksel çevre, şiddet suçlarının artışı, uluslararası çatışmalar ve nükleer savaş tehdidi gibi birçok potansiyel korku kaynağı ortaya çıkarmıştır (Spence ve Moinpour, 1972: 41). Bunu fırsata dönüştürme amacında birçok kişi ya da kurum da korku içeren mesajları kullanmak suretiyle insanları ikna etme yoluna gitmişlerdir. İşte korku çekiciliği bu anlayışın sonucunda gelişmiş ve yaygınlaşmış bir ikna tekniğidir (Balcı, 2007: 76). Korku, fiziki ve/veya sosyal olabilir (Odabaşı ve Barış, 2008: 175). Daha çok duygusal öğelere hitap eden korku çekiciliği; kullanım durumuna göre rasyonel yönler de içeren, tutum temelli bir ikna tekniği olarak ön plana çıkmaktadır (Kalender’den aktaran: Balcı, 2007: 78). Sigorta sektörü ve kozmetik sanayi korku etmenini sık sık reklamlarda kullanırlar. Örneğin, gelebilecek bir felaketin korkusu işlenerek yeni bir tutumun geliştirilmesine çalışılabilir (Odabaşı ve Barış, 2008: 175). Korku çekiciliğini kullanmanın en etkili yolu; eğer ürününüzü almazlarsa veya hizmetinizi kullanmazlarsa onlara neler olacağını veya ne kaçıracaklarını insanlara göstermektir. Korku çekiciliği bu şekilde kullanıldığında satın alma kararının ortasında olan birinde istek yaratma konusunda kuvvetli bir araç olur (Imbriale: 2007: 30). 104 Reklamlarda korku çekiciliği sıklıkla toplumsal konulara dikkat çekmek için kullanılır. Sigara, alkol, uyuşturucu kullanımı gibi zararlı alışkanlıkların önlenmesine, AIDS gibi salgın hastalıklara karşı toplumun bilinçlendirilmesine, yasal olarak suç kabul edilen, toplumsal sorunlara neden olan davranışların önlenmesine ilişkin kampanyalarda korku çekiciliğini kullanmak adeta bir gelenek haline gelmiştir. Bu tarz kampanyalarda korkulara yoğunlaşılarak kimi zaman başarılı sonuçlar alınırken kimi zaman ters etki yaratılır (Scheraga ve Calfee’den aktaran: Elden, 2010: 283). Reklam izlemeye etki eden uyarıcı yönlü değişkenler içerisinde daha önceki bölümlerde adı geçen; televizyon reklamı yapım tarzları, yapım formatları ve yapım teknikleri de sayılabilir. Bunların dışında sayılabilecek yaklaşımlardan biri; televizyon reklamları yaratıcı stratejileri (Temel Satış Önerisi, Konumlandırma, Problem Çözme ve Marka İmajı) bir diğeri ise bilgisel ve dönüşümsel reklam yaklaşımlarıdır (Özgür, 2001: 14). 2.3.2. Reklam İzlemeye Etki eden İzleyici Yönlü Değişkenler Reklam izlemeye etki eden uyarıcı yönlü değişkenler içerisinde bahsi geçen geleneksel tepki modellerinin 1980’lere kadar etkinliğini sürdürdüğünü görülmüştür. 1980’lerden sonra yaşanan yoğun rekabet ve kültürel, sosyal, teknolojik değişim ve gelişimlerden ötürü izleyicide tutum oluşturmanın önem kazanması ile birlikte etki hiyerarşisi modellerinin yerini tutum oluşumu modelleri almıştır (Kitchen’dan aktaran: Gülerarslan, 2010: 78). Daha sonraki araştırmalar reklam karakterleri ile hatırlama, tutum, satın alma niyeti taşıma arasında yakın bir ilişki bulunduğunu ancak hatırlama ile tutum arasında bir ilişki bulunmadığını göstermiştir. Bu durum uygulamada, bilişsellik, etkileme (duygu) ve davranış aşamaları arasında tam bir hiyerarşinin bulunmadığını ortaya koymaktadır. Nitekim satın alma davranışının gerçekleşmesinde, inançlar ve tutumlar üzerinde oldukça etkili olan deneyimin de önemli bir rolü olduğu sonucuna varılmıştır (Tosun’dan aktaran: Çakır, 2006: 671). Tutum modeli olarak ortaya konulan FCB ve Rossiter Percy Izgaraları, tüketicilerin ürün ya da markaları nasıl değerlendirdiklerini açıklamaya çalışmaktadır. Yaratıcı stratejilerinin planlanmasına yönelik FCB yaklaşımı, ürün grubu özelliklerini ve ilginlik değişkenlerini dikkate almakla, tüketici karar süreci aşamalarını ürün kategorisine göre değişmesini temel alarak tüm insanlar için geçerli bir standart satın 105 alma sürecinin ya da etkiler hiyerarşisinin olmayacağı düşüncesine dayanmaktadır (Uztuğ, 2008: 202). Vaughn tarafından geliştirilen FCB ızgaralarında satın alma karar süreçleri iki değişkene bağlanmıştır (Vaughn, 1986: 58). Bunlardan ilki “düşünmehissetme” ikincisi ise “yüksek ilginlik-düşük ilginlik” değişkenleridir. Bu çerçevede Vaughn dört ızgaradan oluşan bir model geliştirmiştir, bunlara Aydınlatıcı (ekonomik), Duygusal (psikolojik), Alışılmış (duyarlı), Tatmin (sosyal) isimlerini vermiştir. Rossiter Percy ızgarası FCB ızgarası gibi satın alma karar aşamasında yüksek ilginlik ve düşük ilginlik değişkenini dikkate almaktadır. Ancak bu ızgara FCB ızgarasından bazı noktalarda farklılaşmaktadır. Bu ızgarada marka farkındalığını markaya yönelik tutum için gerekli bir ön koşul olarak değerlendirilmektedir. FCB ızgarası tüketicinin satın alma karar sürecini ilginlik ve düşünme-hissetme değişkenleri temelinde sorgularken, Rossiter ve Percy ızgarasında bu süreç ürüne ve markaya yönelik olarak güdülenme türleri temelinde sorgulanmaktadır (Uztuğ’dan aktaran: Kutlu, 2006: 21). Tutum oluşumu modellerinden bir tanesi de son yıllarda üzerinde oldukça fazla durulan ve tutum değişimi ile ilgili araştırmalarda kullanılan Richard Petty ve John Cacioppo tarafından geliştirilmiş Ayrıntılandırma Olasılığı Modelidir. Bu modelde ikna süreci, hedefin karşı karşıya kaldığı mesajın zihinsel işleyişi bakımından ele alınarak açıklanmaya çalışılmıştır. Model, ikna edilmek istenen bir kişiye gelen mesajın o kişi tarafından dikkatlice işlenip işlenmeyeceği olasılığı üzerinde durmakta ve ikna sürecinin merkezi ve çevresel olmak üzere iki farklı yolda gerçekleşebileceğini ortaya koymaktadır (Bakır, 2006: 111). Merkezi süreçte, alıcı aktiftir ve sürecin bir parçasıdır. Alıcının dikkati böyle bir durumda mesaj içeriğine yöneliktir. Bu süreçte yüksek derecede bir bilişsel üretim söz konusudur (Belch ve Belch’ten aktaran: Köseoğlu, t.y.:102). Merkezi süreç bu nedenle mesajın ayrıntılandırılması sürecini içermektedir. Ayrıntılandırma, ikna edici iletişim sürecinde kişinin konuyla ilgili sunulan argümanlar hakkında dikkatlice düşünme derecesi olarak tarif edilebilir(Griffin’den aktaran: Köseoğlu, t.y.: 102). Çevresel süreç izlendiğinde ise, alıcının enformasyonu işleme konusunda güdülenmesinin olmadığı ve dolayısıyla ayrıntılandırmaya dayalı bir bilişsel çaba 106 göstermeyeceği kabul edilir. Alıcı böyle bir durumda, mesajda sunulan enformasyonu işlemek yerine, çevresel bir yol izleyerek kaynağın özelliklerini dikkate almaktadır. Petty ve Cacioppo’ya göre çevresel yol ya da ipuçları, ikna sürecinde mesaj argümanlarını işlemeyi gerektirmeden tutumları etkileyen uyaranlar olarak tanımlanabilir. Merkezi ya da çevresel yolların tercih edilmesinde, ikna edici iletişimle karşı karşıya kalan kişinin, konunun kendisini ciddi biçimde ilgilendirip ilgilendirmediğine ilişkin düşüncesi ya da bu konuda güdülenmeye sahip olup olmaması önemlidir. Bu noktada reklam iletişiminde hedef(alıcı) olan tüketicinin reklam izleme davranışına etki eden değişkenlere değinmek uygun olacaktır. Gülerarslan’a göre (2010: 124) “motivasyon”, “seçicilik” “ilgilenim”, “amaç yönelimi” “fayda arayışı” ,”yetenek” ve “olanak” reklam izleme davranışına etki eden değişkenler olarak sıralanabilir. Motivasyon İzleyici reklamları hangi nedenlerle, neden izlemektedir? Reklam izleyicisi açısından motivasyon en genel anlamıyla işte bu “neden?” “niçin?” sorularının yanıtıdır (Gülerarslan, 2010: 124). Maclnnis ve Jaworski(1989: 3) motivasyonu “reklamdaki marka bilgisini işleme arzusu” olarak tanımlamışlardır. Motivasyon, “birisine bir şeyi kendi isteği ile yaptırabilme gücü” olarak tanımlanabilir (Gider, 2007: 207). Sözcük anlamı olarak motivasyon; istek, gereksinim, motiv, hedef, dürtü gibi birçok anlamı kapsamaktadır. Motivasyon, insan organizmasını davranışa iten bu davranışların şiddet ve enerji düzeyini tayin eden davranışlara belirli bir yön veren ve devamını sağlayan çeşitli iç ve dış sebepleri ve bunların işleyiş mekanizmalarını içermektedir (Arık, 1996: 16). Güdülenmenin üç ayrı yönü vardır: (1) kişiyi belli bir hedefe iten güdüleyici durum (2) hedefe ulaşmak için yapılan davranış (3) hedefe ulaşmak. Güdülemenin bu üç yönü döngü içinde oluşur. Döngünün birinci devresi için kullanılan genel terim güdüdür. Dolayısıyla güdü, davranışı harekete geçirici olarak düşünülebilir (Morgan, 1995: 190) ve nerede olunursa olunsun, ne yapılırsa yapılsın her davranış altında bir güdü veya güdüler zincirinin yatığı unutulmamalıdır (Cüceloğlu, 1996: 230). 107 Güdü ya da motivler tüketici davranışını yönlendirir. Motivlerde belirli durumlar tarafından etkilenir. Tüketici davranışı açısından pek çok motiv vardır ancak pazarlama iletişimi bu motivleri en genel biçimde rasyonel ve duygusal olmak üzere ikiye ayırır (Burnett ve Moriarty’den aktaran, Çakır,2006: 17). Rasyonel motivler, kişinin akılcı bir muhakeme yapmasını sağlar, bir malda uygun fiyat, sağlamlık araması gibi. Duygusal motivler ise, prestij, ün gibi özellikleri ön plana çıkararak satın almayı teşvik eder. Pazarla açısından önemli duygusal motivler arasında statü, prestij, uyum, farklı olma arzusu vardır (Çakır, 2006: 17-18). Çağdaş pazarlamanın bir boyutu tüketicilerin ihtiyaçlarını belirlemek ve bu ihtiyaçlara cevap verebilmek iken, diğer boyutu tüketicileri ihtiyaçlarını gidermeye motive etmektir (Odabaşı ve Barış, 2008: 103-104). İhtiyaçlar, tüketici davranışlarına kaynaklık ederek onu eyleme iten bir güç oluşturmaktadır. İhtiyaçlar tatmin edilmezlerse tüketicide bir sıkıştırma (dürtü) hali oluşturacaklardır. Bu itici güç tüketicinin tabii dengesini bozacaktır, dengenin kurulabilmesi için ihtiyaçların giderilmesi ve tüketicinin de bunu sağlayacak davranışlarda bulunması gerekecektir. Bu olaylar zincirine güdü denilmektedir. Pazarlamacıların, karşılaşılan sorunun çözümünde ve ihtiyacın giderilmesinde kendilerinin uygun kaynak oldukları konusunda tüketicileri güdülemeleri gerekmektedir (Karabulut, 1989:118-119). Güdüler tüketicinin tercihlerinde çok önemlidir, çünkü belirli isteklere yönelen tepkiyi yönlendirir. Kısacası satın alma, alım yeteneği, fırsat güdülerin bir fonksiyonudur (Odabaşı ve Barış, 2008: 103-104). Araştırmalar, reklam izlemede hem bilişsel- işlevsel hem de duygusal gereksinimlerin tatmin edilmesine yönelik arayışın bir nedeni olduğunu ve her bireyin de kendi gereksinim hiyerarşisi çerçevesinde motive olduğunu ortaya koymakta, gereksinimler motivasyonların, motivasyonlar ise amaçların ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Buna göre tutumlar ve motivasyon amaç & fayda yönelimli davranışının itici gücüdür (Gülerarslan, 2010: 131). Seçicilik Burdric’e göre reklam izleyicisinin tüketim mesajı bombardımanındaki zihni artık “ne görürsem inanırım” değil, “inandıklarımı görürüm” şeklinde çalışmaktadır. Bu durum izleyicinin seçicilik karakteristiğini ve seçiciliği anlamanın pazarlama 108 iletişimi çabaları açısından önemini açıkça ortaya koymaktadır. Kimi zaman renk, şekil ve görsellerin bilinçaltı tarafından seçilebileceği düşünülse de seçiciliğin çoğunlukla “bilinçli bir düzey” olduğu ifade edilmektedir. Reklama yönelik aktif izleyici kavramının seçici dikkat, seçici algı, seçici maruz kalma, seçici ilgisizlik, seçici kaçınma, seçici kavrama, seçici alıkoyma, seçici çarpıtma ve seçici saklama boyutları bulunmaktadır. İzleyici reklam uyaranlarını bu seçicilikler bağlamında işlemektedir (Gülerarslan, 2010: 136-137). İlgilenim İlgilenim iknayı ve tutum oluşumu ve değişimini farklı şekillerde etkiler. İlgilenimin yüksek ve düşük olması genellikle kişinin motivasyonuna yön vererek, mesajın veya konunun ayrıntılı veya yüzeysel olarak incelenmesini belirler. İkna edici mesaj ile karşılaşılan yüksek ilgilenimli tüketicilerin, düşük ilgilenimli tüketicilere göre, mesajı işlemek için daha büyük bir bilişsel caba sarf etmeye motive oldukları savunulur (Çakır, 2006:44). İlgilenim, belirli bir durumda bir uyaran için hissedilen kişisel önem duygusu ve ilgi düzeyidir. Burada uyaranın, kişinin ve içinde bulunulan durumun özelliği önemlidir. Pazarlama açısından değerlendirilmesi üç önemli stratejiyi yapılandırmaktadır. Bunlardan birincisi, pazarlama iletişimlerini pazarın büyük çoğunluğunun yüksek ya da düşük ilgilenim de olmasına bağlı olarak farklılaştırmak. Diğer bir strateji, düşük ilgilenimli tüketicilerin yüksek ilgilenimli duruma getirilmesi. Üçüncü strateji ise, ürünü yüksek ilgilenimli konu ile ilişkilendirmektir (Odabaşı ve Barış, 2008:121-125). Bazı araştırmacılara göre İlgilenim profili beş bileşenden oluşmaktadır (Erdem, 2006:95): 1. Bir tüketicinin bir ürün sınıfına duyduğu kişisel ilgi 2. Kötü bir satın alma sonucunda ortaya çıkabilecek olası sonuçlara atfedilen önem 3. Kötü bir alım yapma özelliği 4. Söz konusu ürün sınıfının haz değeri 5. Söz konusu ürün sınıfının işaret değeri 109 Amaç Yönelimi Hoyer ve Macinnis’a göre amaç, kişinin başarmayı istediği şeydir. Reklam izleyicisinin reklam uyarıcısına yönelimi, amaçlı ya da deneyimsel olarak ayrılmaktadır. Deneyimsel davranışlar, içsel motivasyonlarla oluşmakta, hazsal fayda ve değerler taşımakta, sürekli bir ilgilenim düzeyi ve kalıplaşmış tercihleri içermekte iken amaç yönelimli davranış; dışsal motivasyonlarla oluşmakta, çıkara yönelik fayda ve değerler taşımakta, durumsal bir ilginlik düzeyi ve yönelik tercihleri içermektedir (Novak vd.’den aktaran: Gülerarslan, 2010: 131-132) . Fayda Arayışı Tüketim mesajları karşısındaki izleyici bu uyarıları hazsal ya da fayda bağlamında değerlendirmekte, hazsal yaklaşımda duygular harekete geçerken faydada bilişsel bir işleyiş söz konusu olmaktadır. Ancak hazsal yaklaşım da kendi başına bir faydaya hizmet etmektedir; hazzı elde etmek. Nitekim fayda arama- faydacılık, ihtiyaçları doğrultusunda duygusal ya da bilişsel olarak bir şeye sahip olmayı, kullanmayı istemek olarak tanımlanmakta, birey için “en iyi” olan en fazla faydayı sağlayandır yaklaşımından hareketle, bir davranış sonucunda mutluluk, haz ve doyum varsa faydanın da elde edildiği düşünülmektedir. İster tüketici, ister kuruluş ister izleyici, her alıcı bir fayda arayışı içindedir ve fayda ne kadar önemlisiyle alıcı bu fayda ve işlevleri ile ilgili daha çok bilgi sahibi olmak istemektedir. Fayda arayışındaki izleyici bilinçli olarak, ihtiyaçlarını tatmin etmeye çalışan “kendi çıkarlarına yönelik tüketici” olarak görülmektedir. Örneğin izleyici bir alışveriş öncesi bilinçli olarak reklamları izlemekte ya da tamamen eğlenmek için reklamları tüketmektedir (Gülerarslan, 2010: 135-136). Yetenek Bazen kişiler motive olsalar bile istenen davranışı gerçekleştiremeyebilirler. Bunun için yetenek de gerekir. Yetenek “belirli bir amacı gerçekleştirmek için ihtiyaç duyulan kaynaklar” (De Pelsmacker vd.’den aktaran: Çakır, 2006: 45) ya da “bir reklamdaki marka bilgisini yorumlamadaki beceri veya ustalık olarak tanımlanabilir. Yeteneğin olmaması daha karmaşık işleri gerçekleştirmek için gerekli bilgi bütününün olmaması ya da hafızadaki bu bilgi bütününe ulaşılamaması demektir (Maclnnis ve Jaworski, 1989: 6). 110 Kişi reklamda gördüğü otomobili çok beğendiği için reklam mesajını işlemeye motive olmuş olabilir. Ama eğer reklam çok fazla teknik bilgi ve detay içeriyorsa, kişinin hafızasında otomobillerle ilgili bu kadar teknik bilgi kayıtlı olmadığı için uygun hafıza şeması işletilemeyebilir. Bu durumda tüketici gerekli motivasyona sahip olduğu halde reklam mesajını işleyemeyebilir. Mesajı işleyebilse bile yeterli parası yoksa otomobili satın alamayabilir (De Pelsmacker vd.’den aktaran: Çakır, 2006: 4546). Olanak Maclnnis ve Jaworski (1989: 6) olanak tanımını “reklama maruz kalma boyunca kişinin yaşadıklarının marka bilgisini işleme açısından olumlu olup olmaması” şeklinde yapmışlardır. Durumsal unsurların (o an içinde bulunulan duruma özgü, geçici şartlar) ve reklam unsurlarının kendisinin reklamdaki marka bilgisini işlemek için zaman harcamasını ya da gerekli kodlamaların yapılmasını engellemesi durumu, olanak eksikliğini ifade eder. Televizyon izlerken izleyici, ihtiyacı olan bir ürünün reklamlarına tesadüf eden biri reklamı dikkatle seyretmeye motive olmuş olabilir. Ancak o esnada odadaki telefon çalmışsa kişinin dikkati dağıldığı için bilgiyi yeteri kadar işleme olanağından yoksun kalabilir (Çakır, 2006: 46). 111 BÖLÜM 3 AKADEMİSYENLERİN TELEVİZYON REKLAMLARINA YÖNELİK MOTİVASYONLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA 3.1. Metodoloji Çalışmanın bu bölümünde araştırmanın yöntem, araştırma problemi, varsayımlar, örneklem, kullanılan soru formunun özellikleri, verilerin toplanması ve kullanılan istatistiksel analizler incelenecektir. 3.1.1. Yöntem Medya çalışmalarındaki önemli kırılmalardan biri etki çalışmalarının yerini izleyici çalışmalarına –yani kitle iletişim araçlarının izleyiciye ne yaptığının değil de izleyicinin bu araçlarla ne yaptığının sorgulanmasına- bırakarak yaşanmıştır. Bu bağlamda, 1950 sonlarıyla 1970’lere kadar iletişim çalışmalarında etkili olan kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı izleyicinin medya mesajlarını nasıl yorumladığını çözümlemeye çalışmıştır (Özsoy, t.y.). Bu araştırma, izleyicilerin gereksinimlerine göre iletişim araçlarını ve içeriklerini seçtiklerini ve kendi etkilerini kendileri aradığı görüşünü ortaya çıkaran (Erdoğan ve Alemdar, 2010: 155) bu yaklaşım temel alınarak yapılmıştır. 3.1.2. Problem Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı çerçevesinde değerlendirilecek araştırma; izleyicinin medya ile dolayısıyla reklam ile ne yaptığı sorusuna yanıt aramakla birlikte televizyon reklamlarına yönelik motivasyonlarını ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda araştırma, akademisyenler “niçin televizyon reklamlarını izliyor” sorusuna yanıt aramayı amaçlamıştır. 3.1.3. Varsayımlar Araştırmaya katılan akademisyenlerin gerçekçi ve yeterli bilgiler vereceği varsayılmıştır. 112 Televizyon izleme sorusu baraj soru olarak sorulmuştur fakat reklam izleme sorusu için aynı durum geçerli değildir. Televizyon izleyen her katılımcının bir şekilde televizyon reklamlarına mazur kaldığı varsayılmıştır. 3.1.4. Örneklem Araştırma Selçuk Üniversitesi’nde görev yapan akademisyenlere yönelik gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında; Diş Hekimliği Fakültesi (%3,6), Sağlık Bilimleri Fakültesi (%2,8), Veterinerlik Fakültesi (%5,2), Meram Tıp Fakültesi (%10,4), Selçuklu Tıp Fakültesi (%4,9), Fen Fakültesi (%8,0), Mimarlık Mühendislik Fakültesi (%10,6), Teknik Eğitim Fakültesi (%3,1), Ziraat fakültesi (%6,7), Eğitim Fakültesi (%15,0), Güzel Sanatlar Fakültesi (%1,0), Hukuk Fakültesi (%4,1), İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (%4,9), İlahiyat Fakültesi (%4,9), İletişim Fakültesi (%4,4), Mesleki Eğitim Fakültesi (%5,2) Edebiyat Fakültesi (%4,9) olmak üzere 17 fakülteden toplam 386 akademisyen ile görüşülmüştür. Cinsiyet ve unvan değişkenlerinde random örnekleme uygulansa da bu değişkenlerin sayısının toplam sayıyla doğru orantıda tutulmasına özen gösterilmiştir. Tablo 4 Fakülte değişkeni için frekans değerleri 113 Araştırmaya katılan katılımcıların 259’u erkek (%67,1), 126’sı kadındır (%32,6). Cinsiyet değişkeninde 1 kayıp veri (%0,3) bulunmaktadır. Araştırmaya; 48 Prof. Dr. (%12,4), 27 Doç. Dr. (%7,0), 92 Yrd. Doç. Dr. (%23,8), 17 Öğr. Gör. (%4,4), 183 Arş. Gör. (%47,4), 17 Uzman (%4,4), 2 Okutman (%0,5) katılmıştır. 3.1.5. Kullanılan Soru Formunun Özellikleri 12 genel soru başlığından, toplamda 93 sorudan oluşan soru formu, temel olarak üç bölüme ayrılmıştır. Birinci bölümde katılımcıların demografik özelliklerini ölçen sorular bulunmaktadır. Belirli hipotezleri ortaya koymak ve reklam izleme tutumlarıyla ilişkilendirmek amacıyla sorulan bu sorular; cinsiyet, yaş, medeni hal, ailenin aylık geliri, fakülte, unvan olarak başlıklandırılmıştır. İkinci bölümde katılımcıların televizyon izlemeye yönelik tutumları ölçülmeye çalışılmıştır. Katılımcının evinde kaç adet televizyon olduğunu, günlük televizyon izleme süresini, hangi saatlerde televizyon izlediğini, hangi programları izlediğini, neden televizyon izlediğini belirlemeye yönelik sorular mevcuttur. Üçüncü bölümde katılımcıların televizyon reklamlarına yönelik tutumları ve televizyon reklamlarına yönelik motivasyonları ölçülmeye çalışılmıştır. Bu bölüm televizyon reklamlarını izleme tercihlerine yönelik genel sorular sorularak başlamıştır. 9. genel başlık sorularında televizyon reklamlarının kullanımına yönelik ölçüm yapılmış, katılımcılardan 42 ifadeye katılma durumlarını belirtmeleri istenmiştir. 5’li Likert Ölçeği kullanılarak oluşturulan sorular; kesinlikle katılmıyorum, katılmıyorum, kararsızım, katılıyorum, kesinlikle katılıyorum ölçek aralıklarıyla oluşturulmuştur. 10. genel başlık sorularında izleyici deneyimlerine yönelik ölçüm yapılmıştır, katılımcılardan 12 ifadede bulunan deneyimleri ne sıklıkla gerçekleştirdiklerini belirtmeleri istenmiştir. Sorular; sıklıkla, bazen, nadiren, hiç ölçek aralıklarıyla oluşturulmuştur. 114 11. genel başlık sorularında katılımcılardan televizyon reklamı yapım tarz, format ve teknikleri ile ilgili ifadelere katılama durumlarını belirtmeleri istenmiştir. Televizyon reklam motivasyonlarını ölçmeye yönelik bu soruda 24 ifade bulunmaktadır. 5’li Likert Ölçeği kullanılarak oluşturulan sorular; kesinlikle katılmıyorum, katılmıyorum, kararsızım, katılıyorum, kesinlikle katılıyorum ölçek aralıklarıyla oluşturulmuştur. 3.1.6. Verilerin Toplanması ve Kullanılan İstatistiksel Analizler Araştırmada uygulanan soru formunun verileri SPSS 17.0 programı aracılığıyla bilgisayar ortamına aktarılmış, bir takım analizler uygulanmıştır. Bu analizler; frekans tablolarının oluşturulması, güvenilirlik analizi, faktör analizi, ki-kare uygunluk testidir. 3.1.6.1. Faktör Analizi Birbirleriyle orta düzeyde ya da oldukça ilişkili değişkenleri birleştirerek az sayıda ancak bağımsız değişken kümeleri elde etmede ampirik bir temel sağlayan tekniktir. Böylece bir çok değişkenin birkaç küme ya da boyuta indirgenmesi mümkün olmaktadır (Borg ve Gall’dan aktaran: Balcı, 2005: 243). Faktör analizinin kullanılma amacı, değişkenlerdeki karşılıklı ilişkileri doğru şekilde özetlemektir, böylece ortaya çıkan sonuçlar kavramlaştırmayı daha da kolaylaştıracaktır ki kavramlaştırma kuram oluşturma için birincil adımdır (Koçak, 2001: 85). 3.1.6.2. Ki-Kare Uygunluk Testi Ki-Kare uygunluk testi ile belirli bir değişkenin farklı kategorilerine ait gözlenen frekanslarının, beklenen frekanslarına uygunluğu araştırılır. Burada beklenen frekanslar birbirine eşit olabileceği gibi farklı da olabilir (www.istatistikmerkezi.com). 3.2. Alan Araştırma Bulguları Bu bölümde televizyon izleyicilerinin televizyon izleme davranışları, televizyon reklamlarına yönelik davranış ve motivasyonlarını bulmaya yönelik bulgular yer 115 almaktadır. İlk olarak akademisyenlerin demografik özellikleri, sonrasında televizyon izleme davranışları ve televizyon reklamlarına yönelik motivasyonları ortaya konulmaya çalışılacaktır. 3.2.1. Katılımcıların Demografik Özellikleri Katılımcıların demografik özellikleri içerisinde cinsiyet, yaş, medeni hal, ailenin aylık geliri, görevli oldukları fakülte, unvan sorularına alınan yanıtların frekans değer ve yüzdeleri belirtilecektir. Tablo 5 Cinsiyet değişkeni için frekans değerleri Araştırmaya katılan akademisyenlerin cinsiyet dağılımı incelendiğinde (tablo-4) ilk olarak katılımcıların %99,7 oranında soruyu yanıtladıkları görülüyor. Bu oranın %67,1’i erkek, %32,6’sı kadın katılımcılardan oluşuyor. Geçerli yüzdelerde ise %67,3 erkek, %32,7 kadın katılımcı olduğu görülüyor. Tablo 6 Yaş değişkeni için frekans değerleri Araştırmaya katılan akademisyenlerin yaş dağılımları incelendiğinde (tablo-5) ilk olarak katılımcıların %99,7 oranında soruyu yanıtladıkları görülüyor. Geçerli yüzdeler incelendiğinde en fazla işaretlenen yaş grubunun %48,3 ile 25-34 yaş 116 aralığında olduğu görülüyor. Bunu takiben %23,9 ile 35-44 yaş aralığı, %14,0 ile 4554 yaş aralığı, %7,8 ile 55-64 yaş aralığı, %5,5 ile 25’ten küçük, %0,5 ile 65 ve üzeri yaş gruplarının işaretlenildiği görülüyor. Tablo 7 Medeni hal değişkeni için frekans değerleri Araştırmaya katılan akademisyenlerin medeni hal dağılımları incelendiğinde (tablo-6) ilk olarak katılımcıların %99,2 oranında soruyu yanıtladıkları görülüyor. Geçerli yüzdeler incelendiğinde katılımcıların %54,6’sının evli ve çocuklu olduğu görülüyor. Bunu takiben katılımcıların %31,1’i bekar, %12,3’ü evli ve çocuksuz, %2,1’i dul/boşanmış seçeneğini işaretledikleri görülüyor. Tablo 8 Ailenin aylık geliri değişkeni için frekans değerleri Aylık gelir sorusunda 8 katılımcının (%2,1) bu soruya yanıt vermediği görülüyor. Geçerli yüzdeler incelendiğinde en çok işaretlenen aylık gelir aralığının %24,6 ile 4000 TL ve üzeri olduğu görülmekte, bunu takiben %21,2 ile 2000 TL’den az, %17,7 ile 2001 TL – 2500 TL, %13,8 ile 3501 TL – 4000 TL, %13,5 ile 3001 TL – 3500 TL ve %9,3 ile 2501 TL – 3000 TL aralığındaki seçeneklerin işaretlendiği görülmektedir. 117 Tablo 9 Unvan değişkeni için frekans değerleri Araştırmaya katılan akademisyenlerin unvanlarına bakıldığında en yoğun katımcı sayısının %47,4 ile Araştırma Görevlisi unvanına ait olduğu görülmekle birlikte, bunu takiben %23,8 Yardımcı Doçent Doktor, %12,4 Profesör Doktor, %7,0 Doçent Doktor, %4,4 Öğretim Görevlisi, %4,4 Uzman, %0,5 Okutman unvanına sahip akademisyen katılmıştır. 3.2.2. Katılımcıların Televizyon İzleme Davranışları Katılımcıların televizyon izleme davranışlarını ölçmek amacıyla hazırlanan bu bölümde; televizyon sayısı, günde ortalama televizyon izleme süresi, daha çok televizyon izlenen saat dilimi, tercih edilen program türleri, televizyon izleme nedenleri şeklinde sorular sorulmuştur. Tablo 10 Gün içerisinde televizyon izleme değişkenleri için frekans değerleri Günde ortalama kaç saat televizyon izlersiniz sorusunu katılımcıların %99,7’si cevaplamıştır. Geçerli yüzdelere bakıldığında %55,3 oranıyla en fazla 0-2 saat seçeneğinin işaretlendiği görülmektedir. Bunu takiben katılımcılar %32,2 ile 2-4 saat, %7,8 izlemem, %4,4 4-6 saat, %0,3 6 saat ve üzeri seçeneklerini işaretlemişlerdir. 118 Tablo 11 Evde bulunan televizyon sayısı değişkenleri için frekans değerleri Evinizde kaç adet televizyon var sorusunu katılımcıların %95,9’u cevaplamıştır. Geçerli yüzdelere bakıldığında %2,7 katılımcının evinde televizyon bulunmazken %43,5 katılımcının evinde 1 adet, %39,7 katılımcının evinde 2 adet, %10,5 katılımcının evinde 3 adet, %3,2 katılımcının evinde 4 adet, %0,3 katılımcının evinde ise 5 adet televizyon olduğu görülmüştür. Tablo 12 Televizyon izlenen saat değişkenleri için frekans değerleri Televizyonu daha çok günün hangi saatinde izliyorsunuz sorusuna katılımcıların ağırlıklı olarak 21:00-24:00 ve 18:00-21:00 cevabı verdikleri görülmektedir. %93,8 katılımcının cevapladığı soruya %59,7 kişi 21:00-24:00 cevabı verirken %35,6 kişi 18:00-21:00 cevabı vermiştir. Katılımcıların televizyon program tercihlerini ölçmek amacıyla 15 program türü içerisinden 3 tanesini işaretlemeli istenmiştir. Bu programların her biri için değerlendirme yapılmıştır. Genel olarak katılımcıların %95,1’i bu soruyu cevaplamıştır. 119 Tablo 13 Ana haber bülteni için frekans değerleri Haber programları, haber bültenleri ve haber konularının daha ayrıntılı olarak ele alındığı programları kapsamaktadır. İzleyici kitlesi en geniş program türüdür. Ana haber bültenleri konuların çoğunlukla ana başlıklarla ele alınıp izleyicinin o konuda bilgilendirilmesini hedefleyen program türüdür (Cereci, 2001: 149-150). Araştırmaya katılan akademisyenlerin en çok takip ettikleri program türü olan ana haber bültenlerini izleyen katılımcıların sayısı %81,7 olarak ortaya çıkmıştır. Tablo 14 Belgesel için frekans değerleri Belgesel programlar televizyonun kökleri film sanatında olan türlerinden birisidir. Tecimsel televizyonculukta belgesel yapımlar genellikle güncel olayları, haber bültenlerinde sunulan biçimlerinden biraz daha ayrıntılı ve bir ölçüde belli bir bakış açısından ele alma eğilimi gösterirken ve konularını genellikle insansal ilgiyle ve sansasyonel olaylarla sınırlayan program türüdür (Mutlu, 1995: 116). Araştırmaya katılan akademisyenlerin %33,5’i belgesel programlarını izlediğini belirtmiştir. 120 Tablo 15 Çizgi film için frekans değerleri Çizgi film hareketlerin kare kare çeşitli çizim ve fotoğraflama teknikleri kullanılarak oluşturduğu filmdir (Sönmez, 2007). %5,4 oranında akademisyenin çizgi film izlediği sonucunu görmekteyiz. Karşılıklı görüşmelerle gerçekleştirilen araştırma esnasında bu durumun çocuklarından kaynaklı ortaya çıktığı görülmektedir. Tablo 16 Dini programlar için frekans değerleri Dini Programlar, bireylerin inanç gereksinimine cevap vermeye yönelik, dini içerikli programlardır. Kapsamları, toplumdaki inanç yapısına göre çok geniş alanlara yayılabilmektedir (Cereci, 2001: 153). Akademisyenlerin %2,5’i dini programları izlediğini belirtmiştir. Tablo 17 Diziler (yerli/yabancı) için frekans değerleri 2000’li yıllardan sonra yerli televizyon dizilerinde bir patlama olduğunu görülmektedir. Yerli dizilerin izleyici tarafından çok tutulması, hemen hemen her kanalı diğer kanallarla rekabet içine sokmuş ve kanalları televizyonun en çok izlenen 121 saatlerinde yayınlanmak üzere yerli dizi film yapımına yöneltilmiştir (Tekinalp, 2003: 332). Araştırmaya katılan akademisyenlerin %44,7’si yerli/yabancı dizileri takip ettiklerini belirtmişlerdir. Tablo 18 Ekonomi programları için frekans değerleri Ekonomi programları genellikle haber programı çerçevesinde ele alınmaktadır. Bültenler içinde değinilen aktüalite, siyaset, ekonomi gibi çeşitli konuların daha geniş ve detaylı bir şekilde aktarıldığı programlar haftanın ekonomik olaylarınıntartışıldığı yapımlardır (www.rtuk.org.tr). Katılımcıların %7,1’i ekonomi programlarını izlemeyi tercih ettiğini belirtmişlerdir. Tablo 19 Tartışma/açık oturum için frekans değerleri Aktüel programlar, güncellikleri nedeniyle fazla izlenen türlerdendir. Devletle ilgili resmi bir görüşmeden, magazin içerikli sıradan bir olaya kadar geniş bir kapsamları vardır. Gündemdeki olaylar ve kişiler üzerine yoğunlaşırlar. Açık oturum, forum, söyleşi, magazin, haber belgeseli biçimindeki programlar da bu türle birleştirilerek karma programlar oluşturulabilir (Cereci, 2001: 151). Tartışma/açık oturum programlarını izleyen akademisyen oranı %35,1 olarak karşımıza çıkmaktadır. 122 Tablo 20 Kadın programları için frekans değerleri Kadın programları, izleyici kitle olarak kadınların hedef alındığı, kadınları ilgilendiren konuların işlendiği, genellikle kuşak biçiminde hazırlanan türdür (Cereci, 2001: 153). Araştırmaya katılan akademisyenlerin %1,6’sı kadın programlarını izlediğini belirtmişlerdir. Tablo 21 Magazin programları için frekans değerleri Magazin programları, eğlence dünyasıyla ilgili magazin konularını işleyen haber ve yorum programlarıdır (www.rtuk.org.tr). Katılımcıların %3,5’i magazin programlarını takip ettiklerini belirtmişlerdir. Tablo 22 Müzik/eğlence programları için frekans değerleri Müzik programları, yalnızca müzik dinletmek değil, müzik bilinci uyandırmak ve müziği, Kaynaklandığı kültürle birlikte iletmek amacını taşıyan, tamamı müzikal unsurlardan oluşan türdür. Fazla karmaşık olmayanların yapımı kolay olduğundan, 123 televizyon kurumlarının çoklukla tercih ettiği ve yayınladığı programlardandır (Cereci, 2001: 153). Müzik programlarını izleyen akademisyenlerin sayısı %7,1 oranında karşımıza çıkmaktadır. Tablo 23 Spor Programları için frekans değerleri Spor programları, spor etkinliklerinin konu edildiği, spor oyunlarının yanı sıra bu oyunların değerlendirmelerinin ve eleştirilerinin de yer aldığı türdür(Cereci, 2001: 155). %20,7 oranında katılımcının spor programlarını izlediği gözlemlenmektedir. Tablo 24 Talk show/sohbet programları için frekans değerleri Talk show/sohbet programları, sunucunun ağırlıklı görev üstlendiği eğlence programlarıdır (www.rtuk.org.tr). Araştırmaya katılan akademisyenlerin %9,8’i talk show/sohbet programlarını izlediklerini belirtmişlerdir. 124 Tablo 25 Eğitici programlar için frekans değerleri Eğitim programlar, televizyonun temel işlevlerinden birini oluşturan eğitim kapsamında, izleyici bir konuda doğrudan doğruya eğitmeyi amaçlayan türdür (Cereci, 2001: 156). Katılımcıların %6,8’i eğitici programları izlediğini belirtmiştir. Tablo 26 Filmler (yerli/yabancı) için frekans değerleri Filmler, konuların hareketli görüntüler olarak, sinema tekniğine uygun biçimde işlenmesiyle ortaya konan yapımlardır (www.rtuk.org.tr). Katılımcıların %27,8’i filmleri izlemeyi tercih ettiğini belirtmiştir. Tablo 27 Yarışma programları için frekans değerleri Yarışma programları, şans ve oyun ağırlıklı eğlence programı olarak tanımlanabilir (www.rtuk.org.tr). Araştırmaya katılan akademisyenlerin %8,2’si yarışma programlarını izlediklerini belirtmişlerdir. 125 Tablo 28 Diğer Programlar için frekans değerleri Araştırmaya katılan akademisyenlerin büyük çoğnluğunun televizyonda ana haber bültenlerini izlediğini görüyoruz. 300 (%81,7) katılımcının ana haber bülteni izlediğini belittiği çalışmada en çok izlenme oranına göre sıralama şu şekilde ortaya çıkmıştır. Diziler %44,7, tartışma/açık oturum %35,1, belgesel %33,5, filmler %27,8, spor programları %20,7, talk show/sohbet programları %9,8, yarışma programları %8,2, ekonomi programları %7,1, müzik/eğlence programları %7,1, eğitici programlar %6,8, çizgi film %5,4, magazin programları %3,5, dini programlar %2,5, kadın programları %1,6, diğer programlar %0,3 şeklinde izlenme oranlarıyla sıralanmışlardır. Tablo 29 Televizyon izleme nedenleri için frekans değerleri Katılımcıların televizyon izleme nedenlerini ölçmek amacıyla teorik bölümde belirtilen televizyon işlevleri kullanılarak soru hazırlanmıştır. Seçenekler enformasyon, siyasal, sosyal, ekonomik, eğitim ve eğlendirme işlevleri göz önüne alınarak oluşturulmuştur. Katılımcıların %94,8’i soruyu cevaplarken ekonomik (ihtiyacım olan ürünlerin tanıtımını yaptığı için) seçeneğinin hiçbir katılımcı tarafından işaretlenmemesi en çok dikkat çeken yönü olmuştur. Geçerli yüzdeler 126 incelendiğinde %72,4 katılımcının “dünyada ve ülkemde olup bitenden haberdar olmak için” televizyon izlerim cevabı verdiği görülüyor. Bunu takiben katılımcıların %17,8’i “beni eğlendirdiği için” %3,6’sı “sosyalleşmeme yardımcı olduğu için” %1,9’u “eğitici olduğunu düşündüğüm için” %1,1’i “siyasi ve toplumsal konularda beni yönlendirdiği için” seçeneklerini işaretlemişlerdir. %3,3 oranında katılımcı diğer seçeneğini işaretleyerek genel olarak “alışkanlık” ve “boş zaman öldürme” nedenleri üzerinde durmuşlardır. 3.2.3. Katılımcıların Televizyon Reklamlarına Yönelik tutum ve Motivasyonları Çalışmanın bu bölümünde katılımcıların televizyon reklamlarına yönelik tutum ve motivasyonlarını ölçmek amaçlı sorular sorulmuştur. Tablo 30 Katılımcıların reklam izleme davranışları için frekans değerleri Öncelikle katılımcıların reklam izlemeyi tercih edip etmemelerini ölçmeye yönelik sorulan soruya %94,6 oranında cevaplama ortaya çıkmıştır. Geçerli yüzdelere bakıldığında araştırmaya katılan akademisyenlerin %67,5’i reklam izlemeyi tercih etmediğini belirtirken; %32,5’i reklam izlemeyi tercih ettiğini belirtmiştir. Tablo 31 Televizyonda reklamlar çıkınca ne yaparsınız sorusu için frekans değerleri 127 Katılımcıların %94,8’inin cevapladığı bu soruya %59,8 oranı ile kanal değiştiririm cevabı verilmiş olup izlerim seçeneğini işaretleyen katılımcıların oranı ise %20,2 olmuştur. Katılımcıların %12,6’sı başka şeylerle uğraştığını belirtirken; %7,4’ü diğer seçeneğini işaretlemiştir. Diğer seçeneğini işaretleyen katılımcılar genel olarak reklamda seçici olduklarını belirtmiş, açık uçlu olarak verilen seçeneğe hoşuma giderse izlerim cevabı vermişlerdir. Tablo 32 Dizi veya film izlemede tercih edilen araç için frekans değerleri Katılımcıların %66,2’si genel olarak alışılagelmiş, kolay ulaşılır ve ucuz bir mecra olarak düşündükleri televizyon seçeneğini işaretlemiştir. Katılımcıların %18,3’ü dvd-vcd player ile izlediklerini belirtirken %15,5’ internet aracılığıyla izlediğini belirtmiştir. Bu soruda dvd-vcd player veya internet seçeneklerini işaretleyen katılımcıların bu araçları reklamdan kaçmak amacıyla mı kullandıklarını ölçmek amaçlanmış fakat baskın bir şekilde bu bulguya rastlanmamıştır. 3.2.3.1. İzleyicilerin Televizyon Reklamlarına Yönelik Motivasyonları Çalışmanın bu bölümünde araştırmaya katılan akademisyenlerin televizyon reklamlarına yönelik motivasyonları ölçmek amaçlanmıştır. Anket formunda 9. soruda katılımcıların televizyon reklamlarıyla alakalı genel ifadelere katılıp katılmama durumlarını işaretlemeleri istenmiştir. Yapılan faktör analizi ile araştırmaya katılan akademisyenlerin televizyon reklamlarını izlemede etkili olan motivasyonları ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. 128 Tablo 33 Reklam kullanım motivasyonları ve doyumları faktör analizi İzleme Motivasyonları Ortalama S. S 1 2 ÇEVREYİ TARAMAK – SOSYALLEŞME TV reklamları özlem duyduğum şeylerle beni karşılaştırıyor 2,37 ,999 ,791 TV reklamları yeni ilgi alanları kazanmama yardımcı oluyor 2,43 1,015 ,787 TV reklamları kendi tarzımı yaratmama yardımcı oluyor 2,35 ,985 ,783 TV reklamı bana bir markanın kullanıcısı olma deneyimini yaşatıyor 2,46 1,068 ,773 TV reklamları bir konuya ait değerlerimi güçlendiriyor 2,51 1,043 ,734 TV reklamlarında kendi yaşamıma ait bir şeyler buluyorum 2,52 1,033 ,720 TV reklamları en iyi ürünü satın almamı sağlıyor 2,23 ,948 ,675 TV reklamları sayesinde bir ürün ya da hizmetin en moda olanını öğrenebiliyorum 3,00 1,155 ,614 TV reklamları ekonomik olanı bulmama yardımcı oluyor 2,71 1,005 ,567 TV reklamları güncel olaylar hakkında beni bilgi sahibi yapıyor 2,84 1,075 ,540 TV reklamları markaya duyduğum güveni pekiştiriyor 2,65 1,022 ,523 TV reklamları arkadaşlarımla sohbet konusu oluyor 3,13 1,142 ,501 TV reklamları reklamı yapılan ürün hakkında gerçekleri yansıtmaktadır 2,33 ,968 ,497 Yeni bir ürünün TV reklamını görürsem o ürünü satın alırım 2,15 1,043 ,493 TV reklamlarıyla bilgi edinmeye çalışmanın akıllıca olduğunu düşünüyorum 2,55 1,045 ,430 TV reklamlarının genelde rekabet amaçlı yapıldığını, bunun da tüketicinin yararına 2,99 1,048 ,414 129 3 olduğunu düşünüyorum PAZARMAMA BİLGİSİ (ENFORMASYON) TV reklamları fırsatlardan haberdar olmamı sağlıyor 3,31 ,986 ,682 Promosyon, kampanya bilgisi veren reklamların faydalı olduğunu düşünüyorum 3,53 ,986 ,644 TV reklamlarını izleyerek yeniliklerden haberdar oluyorum 3,30 1,056 ,604 TV reklamları bana ürünleri kıyaslama imkanı veriyor 3,06 1,007 ,586 TV reklamları çocukların ilgisini çekiyor 4,14 1,053 ,554 Ürün fiyat bilgisinin reklamda var olması ilgimi çeker 3,64 1,021 ,532 TV reklamlarını sadece eğlenmek için izliyorum 2,72 1,276 ,736 TV reklamlarını izleyerek eğleniyorum 2,92 1,191 ,675 TV reklamlarını izlerken sıkıntılarımdan kurtuluyorum 2,06 1,018 ,606 TV reklamları bana heyecan veriyor 2,06 1,031 ,563 Bazen TV reklamları televizyondaki diğer programlardan daha eğlencelidir 3,05 1,246 ,444 EĞLENCE - RAHATLAMA Eigenvalue 12,164 3,385 1,821 Açıklanan Varyans % 28,962 8,059 4,335 Yapılan faktör analizinde ortaya çıkan ifadeler incelendiğinde “televizyon reklamları özlem duyduğum şeylerle beni karşılaştırıyor”, “televizyon reklamları kendi tarzımı yaratmama yardımcı oluyor”, “televizyon reklamları bana bir markanın kullanıcısı olma deneyimini yaşatıyor”, “televizyon reklamları arkadaşlarımla sohbet konusu olabiliyor” ifadeleri “çevreyi taramak ve sosyalleşme” motivasyonuna 130 karşılık gelirken; “televizyon reklamları fırsatlardan haberdar olmamı sağlıyor”, “televizyon reklamlarını izleyerek yeniliklerden haberdar oluyorum”, “ürün, fiyat bilgisinin reklamda var olması ilgimi çeker” ifadeleri “pazarlama bilgisi” motivasyonuna; “televizyon reklamlarını izleyerek eğleniyorum”, “televizyon reklamlarını izlerken sıkıntılarımdan kurtuluyorum”, “televizyon reklamları bana heyecan veriyor” ifadeleri “eğlence/rahatlama” motivasyonuna karşılık gelmektedir. Yapılan analiz üç faktör değişkenini ortaya koymuş, “çevreyi taramak ve sosyalleşme” en önemli motivasyon kaynağı olarak karşımıza çıkmıştır. Willis’e göre reklamlar genellikle kişisel kimlik ve sosyal ilişkileri ele almaktadır. Bazı durumlarda özellikle de markanın imaj ve kişiliğini yarattığı durumlarda, benlik saygısı oluşturarak artı değer katabilir (Aktaran: O’donohoe, 1994: 60). Ortaya çıkan çevreyi taramak ve sosyalleşme motivasyonu bu değerler bütününün bir parçası olarak yorumlanabilir. İkinci motivasyon kaynağı olan “pazarlama bilgisi” akademisyenlerin mecra kullanımıyla doğru orantılı olarak karşımıza çıkmış, enformasyonun mecra ve mesaj ilişkisinde önemli bir yeri olduğunu göstermiştir. Yapılan araştırmaya göre akademisyenler için üçüncü motivasyon kaynağının “eğlence/rahatlama” olması Amerikalı reklam yazarı Robert Fine’in (O’donohoe, 1994: 61) dediği gibi “reklamların yayıncının materyalini kesmesini kabul etmeleri için izleyiciye -eğlence bir nevi karşılıktır-”. Sözünü kabul eder niteliktedir. Aşağıda verilen tablolar reklam izleme motivasyonlarının ortaya çıkması için sorulan soruların frekans değerlerini belirtmektedir. Tablo 34 “TV reklamlarını sadece eğlenmek için izliyorum” ifadesi için frekans değerleri 131 Tablo 35 “TV reklamlarını güvenilir buluyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 36 “TV reklamlarını izleyerek yeniliklerden haberdar oluyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 37 “TV reklamlarıyla bilgi edinmeye çalışmanın akıllıca olduğunu düşünüyorum” ifadesi için frekans değerleri 132 Tablo 38 “TV reklamlarını izleyerek eğleniyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 39 “TV reklamları bizi aşırı satın almaya yönelen bir tüketim toplumu haline getirir” ifadesi için frekans değerleri Tablo 40 “TV reklamları aradığım özelliklerin hangi markada olduğu konusunda bilgilendirir” ifadesi için frekans değerleri 133 Tablo 41 “Bazen TV reklamları televizyonda izlediğim diğer programlardan daha eğlencelidir” ifadesi için frekans değerleri Tablo 42 “Yeni bir ürünün TV reklamını görürsem o ürünü satın alırım” ifadesi için frekans değerleri Tablo 43 “Reklamı yapılan ürün ya da hizmetle ilgisi olmayan ünlü kişiler kullanılmaktadır” ifadesi için frekans değerleri 134 Tablo 44 “Televizyon açık olduğu için ister istemez TV reklamlarını izliyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 45 “TV reklamlarını izlerken sıkıntılarımdan kurtuluyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 46 “TV reklamları bana heyecan veriyor” ifadesi için frekans değerleri Tablo 47 “Program içinde yapılan tanıtıcı reklamlar beni rahatsız eder” ifadesi için frekans değerleri 135 Tablo 48 “TV reklamlarında satın almaya yönlendirici direk mesajlar ilgimi çeker” ifadesi için frekans değerleri Tablo 49 “TV reklamları çocukların ilgisini çekiyor” ifadesi için frekans değerleri Tablo 50 “Ürün, fiyat bilgisinin reklamda var olması ilgimi çeker” ifadesi için frekans değerleri 136 Tablo 51 “Promosyon, kampanya bilgisi veren reklamların faydalı olduğunu düşünüyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 52 “TV reklamlarını aldatıcı buluyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 53 “TV reklamlarını abartılı buluyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 54 “TV reklamlarının ürün satın almamda hiçbir etkisi yoktur” ifadesi için frekans değerleri 137 Tablo 55 “TV reklamları sadece firmaların güçlü olduğunun göstergesidir” ifadesi için frekans değerleri Tablo 56 “TV reklamlarının genelde rekabet amaçlı yapıldığını, bunun da tüketicinin yararına olduğunu düşünüyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 57 “TV reklamları güncel olaylar hakkında beni bilgi sahibi yapıyor” ifadesi için frekans değerleri Tablo 58 “TV reklamları fırsatlardan haberdar olmamı sağlıyor” ifadesi için frekans değerleri 138 Tablo 59 “TV reklamları bana ürünleri kıyaslama imkanı veriyor” ifadesi için frekans değerleri Tablo 60 “TV reklamları kendi tarzımı yaratmama yardımcı oluyor” ifadesi için frekans değerleri Tablo 61 “TV reklamı bana bir markanın kullanıcısı olma deneyimi yaşatıyor” ifadesi için frekans değerleri Tablo 62 “TV reklamları ekonomik olanı bulmama yardımcı oluyor” ifadesi için frekans değerleri 139 Tablo 63 “TV reklamları markaya duyduğum güveni pekiştiriyor” ifadesi için frekans değerleri Tablo 64 “TV reklamlarında kendi yaşamıma ait bir şeyler buluyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 65 “TV reklamları arkadaşlarımla sohbet konusu olabiliyor” ifadesi için frekans değerleri Tablo 66 “TV reklamları bir konuya ait değerlerimi güçlendiriyor” ifadesi için frekans değerleri 140 Tablo 67 “TV reklamları ihtiyacım olmayan ürünleri satın alma duygusu oluşturabiliyor” ifadesi için frekans değerleri Tablo 68 “TV reklamlarının daha çok denetime ihtiyacı var” ifadesi için frekans değerleri Tablo 69 “TV reklamlarında çocukların deneyimsizlikleri ve saflıkları istismar edilmektedir” ifadesi için frekans değerleri Tablo 70 “TV reklamlarında cinsellik aşırı ve gereksiz kullanılmaktadır” ifadesi için frekans değerleri 141 Tablo 71 “TV reklamları yeni ilgi alanları kazanmama yardımcı oluyor” ifadesi için frekans değerleri Tablo 72 “TV reklamları özlem duyduğum şeylerle beni karşılaştırıyor” ifadesi için frekans değerleri Tablo 73 “TV reklamları sayesinde bir ürün ya da hizmetin en moda olanını öğrenebiliyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 74 “TV reklamları reklamı yapılan ürün hakkında gerçekleri yansıtmaktadır” ifadesi için frekans değerleri 142 Tablo 75 “TV reklamları en iyi ürünü satın almamı sağlıyor” ifadesi için frekans değerleri 3.2.3.2. İzleyicilerin Televizyon Reklamlarına Yönelik Deneyimleri Çalışmanın bu bölümünde araştırmaya katılan akademisyenlerin televizyon reklamlarına yönelik deneyimlerini ölçmek amaçlanmıştır. Anket formunda 10. soruda katılımcıların televizyon reklamlarıyla alakalı bir takım deneyim ifadelerini ne kadar sıklıkla gerçekleştirdiklerini belirtmeleri istenmiştir. Verilen cevapların frekans değerleri ve yüzdeleri aşağıdaki tablolarda göründüğü gibi sonuçlanmıştır. Tablo 76 “Televizyon reklamlarını izlerim” ifadesi için frekans değerleri Tablo 77 “Televizyon reklamlarından fikir alırım” ifadesi için frekans değerleri 143 Tablo 78 “Televizyon reklamları sayesinde bilgi edinirim” ifadesi için frekans değerleri Tablo 79 “Televizyon reklamlarını merak ederim” ifadesi için frekans değerleri Tablo 80 “Televizyon reklamlarından faydalanarak ürün satın alırım” ifadesi için frekans değerleri 144 Tablo 81 “televizyon reklamlarına güvenirim” ifadesi için frekans değerleri Tablo 82 “Ürün seçeneklerini televizyon reklamlarını inceleyerek oluştururum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 83 “Ürün seçeneklerini değerlendirirken televizyon reklamları karar vermeme yardımcı olur” ifadesi için frekans değerleri 145 Tablo 84 “Televizyon reklamları esnasında televizyonun sesini kısarım” ifadesi için frekans değerleri Tablo 85 “Televizyon reklamları esnasında kanal değiştiririm” ifadesi için frekans değerleri Tablo 86 “Televizyon reklamları oynarken izlediğim dizi/filme ara verip başka işlerle ilgilenirim” ifadesi için frekans değerleri 146 Tablo 87 “Televizyon reklamları ürün özellikleri konusunda beni ikna eder” ifadesi için frekans değerleri 3.2.3.3. İzleyicilerin Televizyon Reklam Yapım Tarz, Format ve Tekniklerine Yönelik Tutumları Çalışmanın bu bölümünde araştırmaya katılan akademisyenlerin televizyon reklamlarına yönelik tutumlarını ölçmek amaçlanmıştır. Anket formunda 11. soruda katılımcıların televizyon reklamları yapım tarz, format ve tekniklerle ilgili ifadelere katılıp katılmama durumlarını işaretlemeleri istenmiştir. Verilen cevapların frekans değerleri ve yüzdeleri aşağıdaki tablolarda göründüğü gibi sonuçlanmıştır. Tablo 88 “Firma imajını yansıtan kurumsal reklamları inandırıcı bulurum” ifadesi için frekans değerleri 147 Tablo 89 “Reklamlarda abartı unsurlarının olması ilgimi çeker” ifadesi için frekans değerleri Tablo 90 “Sıcak ve samimi olan TV reklamlarını izlemeyi severim” ifadesi için frekans değerleri Tablo 91 “İki ürün arasındaki farklar ve kıyaslamaların gösterildiği reklamlar inandırıcıdır” ifadesi için frekans değerleri 148 Tablo 92 “Ürünün kullanımından önceki ve sonraki görüntüleri inandırıcı bulurum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 93 “TV reklamlarında ürüne yapılan dayanıklılık testini inandırıcı bulurum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 94 “Ürünü kullananların reklamda ürün faydalarından söz etmesi inandırıcı gelir” ifadesi için frekans değerleri 149 Tablo 95 “TV reklamlarında kullanılan animasyon ve fantezi karakterler ilgimi çeker” ifadesi için frekans değerleri Tablo 96 “Reklamda uzman kişilerin görüşlerinin sunulması beni ikna eder” ifadesi için frekans değerleri Tablo 97 “Reklamda öyküsel anlatımın kullanılmasının etkileyici olduğunu düşünüyorum” ifadesi için frekans değerleri 150 Tablo 98 “Müzikli reklamları izlemeyi severim” ifadesi için frekans değerleri Tablo 99 “Ünlülerin rol aldığı TV reklamlarının daha çok akılda kaldığını düşünüyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 100 “Reklamlarda insan dışında varlıklara kişilik kazandırılması ilgi uyandırır” ifadesi için frekans değerleri 151 Tablo 101 “Reklamlarda ses ve görüntü efektlerinin kullanılması dikkatimi çeker” ifadesi için frekans değerleri Tablo 102 “Siyasal içerikli reklamların aldatıcı olduğunu düşünüyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 103 “Karşı cinse yönelik reklamları izlemek ilgimi çeker” ifadesi için frekans değerleri Tablo 104 “Cinselliği ön planda tutan TV reklamlarını izlemekten rahatsız olurum” ifadesi için frekans değerleri 152 Tablo 105 “Şiddet ve korku içerikli reklamları izlemekten rahatsız olurum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 106 “Sosyal içerikli reklamların gerekli ve faydalı olduğunu düşünüyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 107 “Sağlığa yönelik reklamları faydalı ve gerçekçi buluyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 108 “Ünlü sanatçıların rol aldığı reklamları izlemek hoşuma gider” ifadesi için frekans değerleri 153 Tablo 109 “Dizi gibi yayınlanan reklamları izlemek hoşuma gidiyor ve takip etmek istiyorum” ifadesi için frekans değerleri Tablo 110 “Duygusal içerik ve mesaj barındıran reklamlar beni etkiliyor” ifadesi için frekans değerleri Tablo 111 “Mizahi reklamları izlemek hoşuma gider” ifadesi için frekans değerleri 154 3.2.4. İstatistik Analizleri Bulguları Çalışmanın bu bölümünde güvenilirlik analizi, faktör analizi ve ki-kare uygunluk testi bulguları incelenecektir. 3.2.4.1. Güvenilirlik Analizi Bulguları Tablo 112 Reliability Statistics Cronbach’s Alpha değerimiz 0,70 den yüksek çıktığı için anketimizin güvenilir olduğunu söyleyebiliriz. 155 Tablo 113 Item-Total Statistics Cronbach’s Alpha if them Deleted değerlerine baktığımız zaman, yukarıda bulmuş olduğumuz Cronbach’s Alpha değeri ile aralarında fazla bir fark olmadığı için hiçbir soruyu çıkartmamıza gerek olmadığı sonucuna varabiliriz. 3.2.4.2. Ki-Kare Uygunluk Testi Bulguları Burada cinsiyet ile reklam izlemeyi tercih eder misiniz değişkenleri arasında ilişki olup olmadığı incelenecektir. Ho: Cinsiyet ile reklam izlemeyi tercih eder misiniz değişkenleri arasında ilişki yoktur. 156 H1: Cinsiyet ile reklam izlemeyi tercih eder misiniz değişkenleri arasında ilişki vardır. Tablo 114 Chi-Square Tests-1 Tablo 115 Cinsiyet*reklam izlemeyi tercih eder misiniz? Crosstabulation Pearson Chi-Square değeri 0.126>0.05 olduğundan Ho hipotezi kabul edilir. Yani cinsiyetle reklam izlemeyi tercih etme değişkeni ilişkili değildir. Verilen cevaplar arasında erkeklerin reklam izlemeyi tercih eder misiniz sorusunda evet seçeneğini %61,3 oranla, kadınların ise %38,7 oranla işaretlediği Crosstabulation tablosunda görülebilmektedir. Burada fakülte ile TV izleme nedeniniz nedir değişkenleri arasında ilişki olup olmadığı incelenecektir. Ho: Fakülte ile TV izleme nedeni değişkenleri arasında ilişki yoktur. H1: Fakülte ile TV izleme nedeni değişkenleri arasında ilişki vardır. 157 Tablo 116 Chi-Square Tests-2 Tablo 117 Fakülte*TV izleme nedeniniz nedir? Crosstabulation 158 Pearson Chi-Square değeri 0.908>0.05 olduğundan Ho hipotezi kabul edilir. Fakülte değişkeni ile tv izleme nedeni değişkeni arasında bir ilişki yoktur. Burada ünvan ile TV izleme nedeniniz nedir değişkenleri arasında ilişki olup olmadığı incelenecektir. Ho: Ünvan ile TV izleme nedeni değişkenleri arasında ilişki yoktur. H1: Ünvan ile TV izleme nedeni değişkenleri arasında ilişki vardır. Tablo 118 Chi-Square Tests-3 Tablo 119 Unvan*TV izleme nedeniniz nedir? Crosstabulation Pearson Chi-Square değeri 0.006<0.05 olduğundan H1 hipotezi kabul edilir. Unvan değişkeni ile televizyon izleme nedeni değişkeni arasında anlamlı bir ilişki vardır. 159 Burada Unvan ile reklam izlemeyi tercih eder misiniz değişkenleri arasında ilişki olup olmadığı incelenecektir. Ho: Ünvan ile reklam izlemeyi tercih eder misiniz değişkenleri arasında ilişki yoktur. H1: Ünvan ile reklam izlemeyi tercih eder misiniz değişkenleri arasında ilişki vardır. Tablo 120 Chi-Square Tests-4 160 Tablo 121 Unvan*reklam izlemeyi tercih eder misiniz? Crosstabulation Pearson Chi-Square değeri 0.449>0.05 olduğundan Ho hipotezi kabul edilir. Unvan değişkeni ile reklam izlemeyi tercih etme değişkeni arasında bir ilişki yoktur. Burada aylık geliriniz ile evinizde kaç adet televizyon var değişkenleri arasında ilişki olup olmadığı incelenecektir. Ho: Aylık geliriniz ile evinizde kaç adet televizyon var değişkenleri arasında ilişki yoktur. H1: Aylık geliriniz ile evinizde kaç adet televizyon var değişkenleri arasında ilişki vardır. 161 Tablo 122 Chi-Square Tests-5 Tablo 123 Aylık gelir*evinizde kaç adet televizyon var? Crosstabulation Pearson Chi-Square değeri 0.000<0.05 olduğundan H1 hipotezi kabul edilir. Aylık gelir değişkeni ile evde bulunan televizyon sayısı değişkeni arasında anlamlı bir ilişki vardır. Burada medeni hal ile günde ortalama kaç saat TV izlersiniz değişkenleri arasında ilişki olup olmadığı incelenecektir. Ho: Medeni hal ile günde ortalama kaç saat TV izlersiniz değişkenleri arasında ilişki yoktur. H1: Medeni hal ile günde ortalama kaç saat TV izlersiniz değişkenleri arasında ilişki vardır. 162 Tablo 124 Chi-Square Tests-6 Tablo 125 Medeni hal*günde ortalama kaç saat televizyon izlersiniz? Crosstabulation Pearson Chi-Square değeri 0.535>0.05 olduğundan Ho hipotezi kabul edilir. Medeni hal değişkeni ile günde ortalama kaç saat televizyon izlendiği değişkeni arasında bir ilişki yoktur. Burada reklam izlemeyi tercih eder misiniz ile film ve dizileri en çok hangi araçla izlersiniz değişkenleri arasında ilişki olup olmadığı incelenecektir. Ho: Reklam izlemeyi tercih eder misiniz ile film ve dizileri en çok hangi araçla izlersiniz değişkenleri arasında ilişki yoktur. H1: Reklam izlemeyi tercih eder misiniz ile film ve dizileri en çok hangi araçla izlersiniz değişkenleri arasında ilişki vardır. 163 Tablo 126 Chi-Square Tests-7 Tablo 127 Reklam izlemeyi tercih eder misiniz?*Film ve dizileri en çok hangi araçla izlersiniz? Crosstabulation Pearson Chi-Square değeri 0.865>0.05 olduğundan Ho hipotezi kabul edilir. Reklam izlemeyi tercih etme değişkeni ile film ve dizi izlenen araç değişkeni arasında bir ilişki yoktur. 164 SONUÇ ve ÖNERİLER Bu araştırma kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı perspektifinden hareketle Selçuk Üniversitesi’nde görev yapmakta olan akademisyenlerin televizyon reklamlarını izleme motivasyonlarını ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Bu amaç doğrultusunda 17 fakültede yapılan anket çalışması neticesinde 386 akademisyenle görüşülmüştür. Örneklem seçimi random örnekleme olarak yapılmasına karşın fakültelerdeki akademisyen sayılarına orantılı olarak görüşmeler yapılmaya çalışılmıştır. Araştırma sonrasında birtakım istatistiki teknikler kullanılmış ve değerlendirme yapılmıştır. Araştırmaya katılanların genel dağılımları tanımlayıcı istatistiklerin özelliklerinin görülebilmesi için tablolaştırılması, frekans tablolarının oluşturulması, güvenilirlik analizi, faktör analizi ve ki-kare uygunluk testi uygulanmıştır. Araştırmanın veri analizi sonrasında çalışmanın 0,832 Cronbach’s Alpha değeriyle güvenilirliği kanıtlanmıştır. Günde ortalama 0-2 saat televizyon izleme alışkanlığına sahip katılımcıların televizyona yönelik motivasyonlarını enformasyon oluşturmaktadır. Bu bağlamda da katılımcıların büyük çoğunluğu ana haber bülteni izleyicisi olduklarını belirtmişlerdir. Reklam izlemeyi tercih etmeyen (reklam izlemeyi tercih eder misiniz? Sorusuna %63.7 oranında hayır cevabı çıkmıştır) katılımcıların reklamlar çıktığında kanal değiştirme (%56.7) eğiliminde oldukları görülmektedir. Televizyon izlemenin televizyon reklamlarına bir şekilde maruz kalmak için yeterli sebep olması varsayılarak “hayır” cevabı veren katılımcılara anket uygulanmaya devam etmiştir. Araştırmada %51,9 katılımcının 3000 TL üstü maaş aldığı görülmektedir. Sosyo ekonomik statüleri bakımından genel olarak üst kademede bulunan katılımcılar reklamlara güven duymadıkları gerekçesiyle reklam izleyerek ürün alma eğilimlerini nadiren veya hiç olarak belirlemişlerdir. Reklamdan kanal değiştirerek veya televizyonun sesini kısarak kaçan bir kitle olarak göze çarpan Selçuk Üniversitesi akademisyenleri için reklam izlemeye yönlendirecek, onları reklam izleme davranışına itecek en önemli motivasyonun “çevreyi taramak ve sosyalleşme” olduğu ortaya çıkmaktadır. Baskın medya olarak 165 televizyon ve bu medyada yayınlanan reklamlar akademisyenler için arkadaş sohbetlerine konu olabilecek özellikler taşımaktadır. Bu bağlamda yeni yönelimler, kendi tarzını yaratma, özlem duyulan şeylerle karşılaşma ve nihayetinde markaya duyulan güven ve sosyalleşme anlamında en iyiye ulaşma yolunda televizyon reklamlarının geçerli ve gerekli olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. İş anlamında çevreye sırtını dönmesi düşünülemeyen akademisyenler için “niçin televizyon reklamlarını izliyorsunuz” sorusuna cevabın “çevreyi taramak ve sosyalleşme” olması doğal karşılanabilecek bir sonuçtur. Akademisyenler için televizyon reklamlarını izleme motivasyonlarının ikincisi “pazarlama bilgisi” olarak ortaya çıkmıştır. Mecra kullanımını enformasyon işleviyle birleştiren akademisyenler için televizyon reklamlarından da bilgi alma isteğiyle harekete geçmeleri buna bağlanabilir. Fırsatlar, yenilikler, kampanya bilgileri, ürün fiyat bilgileri ve nihayetinde akıllıca alışveriş yapabilme arzusuyla akademisyenlerin “pazarlama bilgisi” motivasyonuna yöneldikleri düşünülmektedir. Burada akademisyenlere yönelik reklam iletişiminde mecra ve mesaj ilişkisinin birbirinden bağımsız olmadığı sonucuna ulaşmak mümkündür. Genel olarak televizyon izleme sürelerinin çok uzun olmadığı katılımcıların kısa sürede net bilgiler alma arzusu ve bu yönde reklam izlemeye motive olma davranışı göstermesi son derece doğaldır. Araştırma bulgularına göre akademisyenlerin televizyon reklamlarını izleme davranışlarını yönlendirme bağlamında en önemli motivasyonlardan bir diğerinin “eğlence/rahatlama” olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Televizyon ve televizyon reklamlarının eğlence işlevinin akademisyenler için önem sırası düşünüldüğünde bu sonuç için de mecra ve mesaj ilişkisinin öneminden bahsetmek uygun olacaktır. Büyük bir sektör olan reklamcılık sektörü tüketiciye ulaşma noktasında her geçen gün değişen tüketici davranışlarına yetişme çabası içerisindedir. Bu çalışma bu bağlamda reklamcılık sektörü için faydalı olması umularak yapılmıştır. Ortaya çıkan bulgular neticesinde araştırmanın reklamcılık sektörüne ve bundan sonra bu konuyla alakalı yapılacak bilimsel çalışmalara faydalı olacağı düşünülmektedir. Bundan sonraki çalışmalarda izleyici kitlenin televizyon reklamlarını izleme davranışları televizyonun işlevleri çerçevesinde incelenebilir. Televizyon içerikleri ile bütünleşen reklamların daha çok etkili olup olmadıkları araştırılabilir. 166 KAYNAKÇA ADAMS, Elizabeth (2002). The Role of Playful Humor in Art Theraphy. Canada: Presented in Partial Fulfillment of the Requirements fort he Degree of Master of Arts Concordia University. AKBULUT, Nesrin Tan, ERDOĞAN, Eda Balkaş (2007). Televizyon Reklam Filmi Yapımı Kavramlar, Uygulamalar, Sorunlar ve Telif Hakları (1. Baskı). İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım. AKIN, Eyüp (2008). Bütünleşik Pazarlama Unsuru Olarak Televizyon Reklamları ve Tüketicilerin Televizyon Reklamlarına Bakışının Tespitine Yönelik Bir Uygulama, Doktora Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sivas. AKPINAR, Seda (2008). Kadın Reality Programlarının İzlenme Nedenlerinin Kullanım ve Doyumlar Yaklaşımı Çerçevesinde Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir. ALTAY, Derya (2005). McLuhan. (Editör: Nurdoğan Rigel). Kadife Karanlık. İstanbul: Su Yayınevi, 9-75. ALTUNBAŞ, Hüseyin (2008). Etkili Marka İletişimi ve Değişen Reklamcılık. (Editörler: Ahmet Kalender, Mehmet Fidan). Halkla İlişkiler. Konya: Tablet Yayınları, 195-221. ALTUNBAŞ, Hüseyin (2003). Radyo Reklamcılığı, Türkiye’de Yerel Radyolar (1. Baskı). Konya: Tablet Kitabevi. ARIK, Alev (1996). Motivasyon ve Heyecana Giriş (1. Baskı) İstanbul: Çantay Kitapevi. ARIK, Bilal (2006). Raymond Williams. (Editör: Barış Çoban). Kadife Karanlık 2Ayna Şövalyeleri. İstanbul: Su Yayınevi, 117- 141. ARSLAN, Ali (t.y.). Bir Sosyolojik Olgu Olarak Televizyon. file:///C:/Documents%20and%20Settings/Administrator/Desktop/TEZ%20vakit /internet%20kaynaklar%C4%B1/bir%20sosyolojik%20olgu%20olarak%20telev izyon.htm, Erişim Tarihi: 13.01.2011. 167 ATİK, A. Kadir (2009). Etkili Bir Reklam Ortamı Olarak Radyo. (Editör: Derya Tellan). Reklamcılık: Bakmak ve Görmek. Ankara: Ütopya Yayınevi, 205-230. AYDIN, Duygu, ORTA, Nermin (2009). Sinemanın Reklam Aracı Olarak Kullanımı, Türk Filmlerinde Marka Yerleştirme Uygulamaları. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Hakemli Dergisi, 1(36) 7-23. AYTEKİN, Pınar (2009). Reklamda Etik (Türkiye’de Televizyon Reklamlarının Etik Açıdan İncelenmesi), Doktora tezi, Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Manisa. AZİZ, Aysel (2010). İletişime Giriş (3. Baskı) İstanbul: Hiperlink Yayınları. AZİZ, Aysel (1981). Radyo ve Televizyona giriş (2. Baskı). Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları. BAKIR, Uğur (2006). Televizyon Reklamlarında İkna Unsuru Olarak Mizah, Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir. BALCI, Ali (2005). Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntem, Teknik ve İlkeler (5. Baskı). Ankara: Pegem A Yayıncılık. BALCI, Şükrü (2007). Negatif Siyasal Reklamlarda İkna Edici Mesaj Stratejisi Olarak Korku Çekiciliği Kullanımı, Selçuk Ünivesitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (17), 73-106. BARRY, Thomas E (2002) The Development of the Hierarchy of Effects: An Historical Perspective. http://uts.cc.utexas.edu/~tecas/syllabi2/adv382jfall2002/readings/barry.pdf, Erişim Tarihi: 06.05.2011. BATUŞ, Gül (2005). Postman. (Editör: Nurdoğan Rigel). Kadife Karanlık. İstanbul: Su Yayınevi, 261-277. BAUDRILLARD, Jean (1997). Tüketim Toplumu.(Çeviren: Hazal Deliceçaylı, Ferda Keskin). İstanbul: Ayrıntı Yayınları. BERNBACH, William http://www.ddb.com.tr/bill-bernbach, Erişim Tarihi: 10.05.2011. BİRSEN, Özgül (2005). Çok Seçenekli Medya Ortamında Kitle İletişim Araçlarının Tüketim ve Seçim Biçimi(Eskişehir Örnekleminde Bir İzlerkitle Araştırması), Doktora Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir. 168 BULDUKLU, Yasin (2010). Televizyonda Yayınlanan Sağlık Programları ve İzleyicileri Üzerine Ampirik Bir Çalışma, Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. CANPOLAT, Nesrin (2005). Foucault. (Editör: Nurdoğan Rigel). Kadife Karanlık. İstanbul: Su Yayınevi, 75-130. CERECİ, Sedat (2001). Televizyonda Program Yapımı (1. Baskı). İstanbul: Metropol Yayınları. CERECİ, Sedat (2004). Reklam Sanatı (1. Baskı). İstanbul: Metropol Yayınları. CUILENBURG, Jan Van (t.y.) Medya ve Demokrasi. http://ilef.ankara.edu.tr/etik/wp-content/uploads/jan-van-cuilenburg-medya-vedemokrasi.pdf, Erişim Tarihi: 03.03.2011. CÜCELOĞLU, Doğan (1996) İnsan ve Davranışı (6. Baskı) İstanbul: Remzi Kitabevi. ÇAKIR, Vedat (2005). Bir Sosyal Etkinlik Olarak Eğlence ve Televizyon (Konya Örneği), Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. ÇAKIR, Vedat, ÇAKIR, Vesile (2010) Televizyon Bağımlılığı (1. Baskı) Konya: Literatürk. ÇAKIR, Vesile (2006). Reklamların Beğenilmesinin Tüketicilerin Marka Tutumlarına Etkisi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (15), 663-687. ÇAKIR, Vesile (2006). Reklam ve Marka Tutumu (1. Baskı). Konya: Tablet Kitabevi. ÇEKİÇ AKYOL, Ayça (2009). Gazete Reklamlarının Nitel ve Nicel Özellikleri: Otomotiv Reklamları Üzerine İçerik Analizi. Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, (21), 1-27. ÇELENK, Sevilay (2005). Televizyon Temsil kültür(1. Baskı). Ankara: Ütopya Yayınları. ÇİLENTİ, Kamuran (t.y.) Televizyonla Eğitim İlkeleri ve Türkiye’deki Uygulamalar. http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/512/6297.pdf, Erişim Tarihi:03.03.2011. ÇIĞ, Ünsal (2006). George Gerbner. (Editör: Barış Çoban). Kadife Karanlık 2-Ayna Şövalyeleri. İstanbul: Su Yayınevi, 11- 88. 169 ÇÖLOĞLU, Defne Özonur (2010). Televizyon Mesih mi Şeytan mı? Televizyon ve Şiddet Üzerine (1. Baskı) Ankara: Ütopya Yayınevi. DAHLBERG, Elina, LINDGREN, Lena, ROSENDAHL, Anna (2003) Standardization and Adaptation in International Advertising of Consumer Goods. http://epubl.ltu.se/1404-5508/2003/140/LTU-SHU-EX-03140-SE.pdf, Erişim Tarihi: 25.04.2011. DAL, Anıl, ŞENER, Gülcan (2006). Cinsel Öğelerin Reklamda Kullanımı. Küresel İletişimDergisi, (1), 1-18. DEMİR, M. Hulusi, ŞAHİN, Ayşe, TÜMER, Mustafa (2001). İnternet Reklamlarının Türleri ve Üniversite Öğrencilerinin Satın Alma Davranışları Üzerindeki Etkileri. A Review of Social Economic & Business Studies, 1(1), 158-175. DOUGLAS, Susan P., CRAIG, C. Samuel (t.y.) International Advertising. http://pages.stern.nyu.edu/~sdouglas/rpubs/intad.html, Erişim Tarihi: 25.04.2011. DYER, Gillian (2010). İletişim Olarak Reklamcılık (Çeviren: M. Nurdan Öncel Taşkıran). İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım. ELDEN, Müge (2009). Reklam ve Reklamcılık (1. Baskı). İstanbul: Say Yayınları. ELDEN, Müge, BAKIR, Uğur (2010). Reklam Çekicilikleri Cinsellik-Mizah-Korku (1. Baskı). İstanbul: İletişim Yayınları. ELDEN, Müge, ULUKÖK, Özkan, YEYGEL, Sinem (2005). Şimdi Reklamlar… (1. Baskı). İstanbul: İletişim Yayınları. ERDEM, Ayhan (2006). Tüketici Odaklı Bütünleşik Pazarlama İletişimi (1. Baskı). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. ERDOĞAN, Erman (2008). Yaygın Bir Kitle İletişim Aracı Olarak Televizyonun Kamusal İşlevleri, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. ERDOĞAN, İrfan (2002). İletişimi Anlamak (1. Baskı). Ankara: Erk Yayınevi. ERDOĞAN, İrfan, ALEMDAR, Korkmaz (2010). Öteki Kuram-Kitle İletişim Kuram ve Araştırmalarının Tarihsel ve Eleştirel bir Değerlendirmsi (3. Baskı) Ankara: Erk Yayınları. 170 FEFFREY, Liss (1994) Rethinking Audiences for Cultural Industries: Implications for Canadian Research. http://www.cjconline.ca/index.php/journal/article/viewArticle/830/736, Erişim Tarihi: 05.03.2011. FREUD, Sigmund (2006). Kitle Psikolojisi (Çeviren: Kamuran Şipal) İstanbul: Cem Yayınevi. GERBNER, George, GROSS Larry (1976). Living With Television: The Violence Profile. Journal of Communication, 26(2). GİDER, Hakan Ömer (2007). Nasıl Satış? (1. Baskı) İstanbul: Reklam Yaratıcıları Derneği Yayınları. GÖKMEN, Esma (2008). Televizyonda İzleyici Ölçümlerinin Ortaya Çıkardığı Sorunlar, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. GÜÇDEMİR, Yeşim (2002). Enformasyon Toplumu ve Küreselleşme. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, (13), 523-534. GÜLERARSLAN, Aşina (2010). İzleyici Reklamla Ne Yapar? İnternet Reklamlarına Yönelik Kullanım ve Motivasyonlar (1. Baskı). Konya: Tablet Kitabevi. GÜLSOY, Tanses (1999). Reklam Terimleri ve Kavramları Sözlüğü, (1. Baskı). İstanbul: Adam Yayınevi. GÜNALP, Ceyda (2007). Kamu ve Özel Televizyon Yayıncılığında İzleyici Araştırmaları ve Ratingin Rolü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. GÜNGÖRMEZ, Bengül (2002). Kitle İletişim Araçları Siyaset ve Propaganda. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2(2), 1-12. GÜNERİ FIRLAR, F. Belma (2009). Televizyon reklamcılığı ve Gelecek (Editör: Bülent Küçükerdoğan). Televizyon ve…Ankara: Ütopya Yayınları, 110-131. GÜREL, Kazım Tolga (2008). Sanal İkon Gezegeninin Kıyameti – İkon İktidar İlişkisinin İletişimsel Açıdan İncelenmesi (1. Baskı) Ankara: Eyfel Yayın Grubu. HETSRONI, Amir (2000) The Relationship Between Values and Appeals in İSsraeli Advertising: A Smallest Space Analysis. 171 http://www.allbusiness.com/marketing/advertising-televisionadvertising/706374-1.html, Erişim Tarihi: 06.05.2011. İlef (2002) Serdar Erener. http://ilef.ankara.edu.tr/reklam/yazi.php?yad=90, Erişim Tarihi: 22.04.2011. IMBRIALE, Robert (2007). Motivasyon Temelli Pazarlama - İnsanlarda Satın Alma İsteği Yaratmanın Yolları (Çeviren: Serkan Köse). İstanbul: MediaCat Kitapları KARABAĞ, Aysoy (1999). Reklamcılığa Yeni Bakış (2. Baskı). İstanbul: Akba Yayıncılık. KARABULUT, Muhittin (1989). Tüketici Davranışı (3. Baskı) Ankara: İşletme İktisadı Enstitüsü Yayını. KARADUMAN, Sibel, KARADUMAN, Murat (t.y.). Bilgi Toplumunun Oluşmasında Televizyon Haberlerinin Yeri ve Önemine İlişkin Eleştirel Bir Bakış. http://iibf.ogu.edu.tr/kongre/bildiriler/06-01.pdf, Erişim Tarihi: 02.03.2011. KEANE, John (1992). Medya ve Demokrasi (Çeviren: Haluk Şahin) İstanbul: Ayrıntı Yayınları. KITZINGER, Jenny (t.y.) Audience And Readership Research. http://www.uk.sagepub.com/mcquail6/PDF/Chapter%208%20%20The%20SAGE%20Handbook%20of%20Media%20Studies.pdf, Erişim Tarihi: 05.03.2011. KOCABAŞ, Füsun, ELDEN, Müge (2009). Reklamcılık (Kavramlar, Kararlar, Kurumlar) (11. Baskı). İstanbul: İletişim Yayınları. KOCADAŞ, Bekir (2002). Kültür ve Medya. file:///C:/Documents%20and%20Settings/Administrator/Desktop/TEZ%20vakit /internet%20kaynaklar%C4%B1/Kocada%C5%9F.htm, Erişim Tarihi: 13.01.2011. KOÇAK, Abdullah (2001). Televizyon İzleyici Davranışları Televizyon İzleyicilerinin Tercihleri ve Doyumları Üzerine Teorik ve Uygulamalı Bir Çalışma, Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. 172 KOŞTAŞ, Münir (t.y.) Sosyalleşme. http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/770/9798.pdf, Erişim Tarihi: 03.03.2011. KOTLER, Philip, LEE, Nancy (2007). Kamu sektöründe Pazarlama (Zeynep Kökkaya Chalar). İstanbul: MediaCat Kitapları. KÖSE, Hüseyin (2010). Medya ve Tüketim Sosyolojisi (1. Baskı) Ankara: Ayraç Kitabevi. KÖSEOĞLU, Özgür (t.y.). Enformasyon Kaynağının İnanılırlığı Açısından Duyurum ve Reklamın Karşılaştırılmasına Yönelik Bir Araştırma. http://www.iudergi.com/tr/index.php/iletisim/article/viewFile/8/pdf, Erişim Tarihi: 23.09.2011. KUTLU, Ömer (2006). Televizyon Reklamlarında Yaratıcı Yapım Uygulamaları: Türk Televizyon Reklamlarında (2005) Yaratıcı Yapım Bileşenleri, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir. KÜÇÜKERDOĞAN, Bülent (2009). Kültür ve Televizyon (Editör: Bülent Küçükerdoğan). Televizyon ve…Ankara: Ütopya Yayınları, 69-110. KÜÇÜKERDOĞAN, Rengin (2009). Televizyon eğlendirir mi? Yoksa…(Editör: Bülent Küçükerdoğan). Televizyon ve…Ankara: Ütopya Yayınları, 9-39. LANCE, Steve, WOLL, Jeff (2007). Reklamcılığın Turuncu Kitabı-Fark Yaratan 52 Büyük Fikir (Çeviren: İnci Berna Kalınyazgan) İstanbul: MEdiaCat Kitapları. LASSWELL, Harold D. (2007). The Structure And Function Of Communication İn Society. İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, (24), 215-228. LEWIS, Justin (2010). İzlerkitle. (Derleyen ve Çeviren: Erol Mutlu). Kitle İletişim Kuramları. Ankara: Ütopya Yayınevi, 344-359. MACLNNIS, Deborah J., JAWORSKI, Bernard J. (1989). Information Processing from Advertisement: Toward an Integrative Framework, Journal of Marketing, (53), 1-23. MAIGRET, Eric (2011). Medya ve İletişim Sosyolojisi (Çeviren: HalimeYücel) İstanbul: İletişim Yayınları. McLUHAN, Marshall, FİORE, Quentin (2005). Yaradanımız Medya. (Çeviren: Ünsal Oskay). İstanbul: Merkez Kitapçılık yayıncılık. 173 McQUAIL, Denis, WINDAHL, Sven (2005). İletişim Modelleri. (Çeviren: Konca Yumlu). Ankara: İmge Kitabevi. MORA, Necla (t.y.) Siyasal Toplumsallaşmada Kitle İletişim Araçlarının Rolü. http://www.sosyalhizmetuzmani.org/siyasalkitle.htm, Erişim Tarihi: 03.03.2011. MORGAN, Clifford T. (1995). Psikolojiye Giriş (11. Baskı) Ankara: Meteksan A.Ş. MUTLU, Erol (1995). Televizyonda Program Yapımı (1. Baskı) Ankara: Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları. MUTLU, Erol (2005). Globalleşme, Popüler Kültür ve Medya (1. Baskı). Ankara: Ütopya Yayınları. ODABAŞI, Yavuz, BARIŞ, Gülfidan (2008). Tüketici Davranışı (8. Baskı). İstanbul: MediaCat Kitapları. ODABAŞI, Yavuz, OYMAN, Mine (2009). Pazarlama İletişimi Yönetimi (8. Baskı). İstanbul: MediaCat Kitapları. O’DONOHOE, Stephanie (1994). Advertising Uses And Gratifications. European Journal of Marketing, 28(8/9), 52-75. ÖNK, Ürün Yıldıran (2009). Baudrillard Perspektifinden Bir Kitle İletişim ve Sanat Aracı Olarak Simülasyon Evreninde Televizyon. Selçuk İletişim Dergisi, 5(4), 201-218. ÖKER, Zuhal (2005). Baudrillard. (Editör: Nurdoğan Rigel). Kadife Karanlık. İstanbul: Su Yayınevi, 193- 261. ÖZDEMİR, Zafer (2007). Televizyon Reklam filmlerinin Tüketici Davranışlarına Etkisi, Doktora tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. ÖZGÜR, Aydın Ziya (2001). TV Reklam Filmlerinin Yaratıcı ve Yapım Süreçleri Açısından Değerlendirilme Standartları, Selçuk İletişim Dergisi, 1(4), 10-19. ÖZGÜR, Aydın Ziya (1988). Televizyon Reklamlarında Görüntüsel anlatım, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir. ÖZGÜR, Aydın Ziya (1994). Televizyon Reklamcılığı: Kavramlar-Süreçler (1. Baskı). İstanbul: Der Yayınevi. ÖZODAŞIK, Mustafa (2005). Yalnızlık (2. Baskı). Konya: Tablet Kitabevi. 174 ÖZSOY, Aydan (t.y.) Türkiye’de Kentli Ailenin Televizyon İzleme Süreci Üzerine Genel Bir Değerlendirme. http://www.kameraarkasi.org/tv/makaleler/izliyorumoyleysevarim.html, Erişim Tarihi: 04.09.2011. ÖZTÜRK, Oktay (2009). Televizyonun Kültür Üzerindeki Etkileri, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. PLATİN, Gürkan (2009) Cinsellik ve Reklam. http://telegami.blog.com/tag/reklamlarda-cinsellik/, Erişim Tarihi: 06.05.2011. POSTMAN, Neil (2010). Televizyon Öldüren Eğlence. (Çeviren: Osman Akınhay). İstanbul: Ayrıntı Yayınları. POSTMAN, Neil (2009). Teknopoli – Yeni Dünya Düzeni. (Çeviren: Mustafa Emre Yılmaz). İstanbul: Paradigma Yayıncılık. Referans (t.y.) Yerli Filmle Coşan Seyirci Salonları Doldurdu Perdede Reklam Kuşakları Oluştu. http://www.arkamarka.com/haberler/yazi/yerli-filmleco%FEan-seyirci-salonlar%FD-doldurdu-perdede-reklam-ku%FEaklar%FDolu%FEtu, Erişim Tarihi: 26.04.2011. RITZER, George (2011). Toplumun McDonaldlaştırılması (Çeviren: Şen Süer Kaya) İstanbul: Ayrıntı Yayınları. SERTTAŞ ERTİKE, Aybike (2010). Reklam (Temel Kavramlar, Teknik Bilgiler, Örnekler) (2. Baskı). Ankara: Detay Yayıncılık. SEYMENOĞLU, Yasemin (2009). Televizyon Reklamlarında İknanın Belirleyicileri “Animasyon Karakter Kullanımının Tüketicilerin İkna Sürecine Etkisinin Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma”, Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. SILVERMAN, Kaja (1996). Görünür Dünyanın Eşiği (Çeviren: Aylin Onacak) İstanbul: Ayrıntı Yayınları. Sosyomat (2007). Sosyalleşme. http://www.sosyomat.com/etiket/sosyalle%C5%9Fme-nedir, Erişim Tarihi: 03.03.2011. SÖNMEZ, Gökhan (2007). Çizgi Film Nedir? http://www.gorselsanatlar.org/cizgifilm/cizgi-film-nedir/, Erişim Tarihi: 05.10.2011. 175 SPENCE, Homer E., MOINPOUR, Reza (1972). Fear Appeals in Marketing-A Social Perspective. Journal of Marketing, (36), 39-43. ŞAKI AYDIN, Oya (2007). Alımlama Araştırmaları ve Kültürel Çalışmalar Geleneğinin Katkısı. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 6(11), 119-131. ŞENTÜRK, Rıdvan (2009). Raymond Williams’ın Televizyon Teorisi. Selçuk İletişim Dergisi, 5(4), 186-200. TAYFUR, Gıyasettin (2010). Reklamcılık (4. Baskı). Ankara: Nobel Yayım Dağıtım. TBMM (1994) Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun. http://www.tbmm.gov.tr/genser/kanun16.html, Erişim Tarihi: 22.04.2011. TEKİNALP, Şermin (2003). Camera Obscura'dan Synopticon'a Radyo ve Televizyon. İstanbul: Der Yayınevi. TELLAN, Derya (2009). Reklam Etkilerini ve Reklamın Etkinliğini Ölçmek: Modeller ve Teknikler. (Editör: Derya Tellan). Reklamcılık: Bakmak ve Görmek. Ankara: Ütopya Yayınevi, 290-326. TELLAN, Derya, YILMAZ, Adem (2009). Görüntünün Egemenliği: Televizyon Reklamcılığı. (Editör: Derya Tellan). Reklamcılık: Bakmak ve Görmek. Ankara: Ütopya Yayınevi, 230-259. THOMPSON, John B. (2008) Medya ve Modernite. (Çeviren: Serdar Öztürk). İstanbul: Kırmızı Yayınları. TİKVEŞ, Özkan (2005). Halkla İlişkiler & Reklamcılık (2. Baskı). İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım. TOKGÖZ, Oya (t.y.) Siyasal Toplumlaşmada Kitle İletişim Araçlarının Rolü ve Önemi. http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/442/4948.pdf, Erişim Tarihi: 03.03.2011. TORUK, İbrahim (2005). Türkiye’de 1990-2000 Yılları Arasında Sosyoekonomik Ortamın ve Kültürel Hayatın Reklamlar Üzerinden Temsili. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (14), 493–508. TORUK, İbrahim (t.y.) Üniversite Gençliğinin Medya Kullanma Alışkanlıkları Üzerine Bir analiz. http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/sos_mak/makaleler/%C4%B0brahim%20TO 176 RUK/TORUK,%20%C4%B0BRAH%C4%B0M.pdf, Erişim Tarihi: 09.05.2011. UĞUR, Elif (2009) Ülkemizde Açıkhava Reklamcılığının Gelişimi ve Mevcut Durumu. http://www.izto.org.tr/NR/rdonlyres/7475BDA1-95B7-4855-B3519ADCE4362AFE/11924/a%C3%A7%C4%B1khavareklamc%C4%B1l%C4%B 1g%C4%B12_eu%C4%9Fur.pdf, Erişim Tarihi: 26.04.2011. UĞUR, İmran (2007). Televizyon Reklamlarında Mizahın Kullanımı, Doktora tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. ULUKÖK, Özkan (2009). Marka Değerinin İletilmesinde Televizyon Reklamlarının Etkisi, Doktora Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir. UZTUĞ, Ferruh (2008). Markan Kadar Konuş (4. Baskı). İstanbul: MediaCat Kitapları. ÜNLÜER, Ayhan Oğuz (1995). Televizyon Yayıncılığının İletişim Ortamı, Düzen ve Politikaları İle Türkiye’deki Uygulamanın Gelişim Boyutları, Doktora Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir. ÜNLÜ, İlhan (1985). Reklam Ortamları Planlaması-Sayısal Yöntemler ve Bir Model Denemesi-, Doktora Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir. VAUGHN, Richard (1986). How Advertising Works: A Planning Model Revisited. Journal of Advertising Research, 57-65. VIRILIO, Paul (2003). Enformasyon Bombası (Çeviren: Kaya Şahin) İstanbul: Metis Yayıncılık. VURAL, İlhami, ÖZ, Mustafa (2007). Bir Reklam Mecrası Olarak İnternet. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (23), 221-240. WEBSTER, James G. (1998). The Audience. Journal of Broadcasting & Electronic Media, 42(2), 190-207. WILLIAMS, F. Christopher (2001). Humor and the Retention of Lecture Material by Student-Athletes in a Mentor Information Session, Doctor of Education, The Pennsylvania State University The Graduate School College of Education, USA. www.istatistikmerkezi.com www.rtuk.org.tr 177 www.tdk.org.tr YAPICI, Şenay (2006). Bir Eğitim Aracı Olarak Televizyon ve Etkileri. Bilim, Eğitim ve Düşünce Dergisi, 6(2). ZEYBEK, Işıl, ŞENGÜRBÜZ, Neslihan (2009). Dili Yozlaştıran Televizyon (Editör: Bülent Küçükerdoğan). Televizyon ve…Ankara: Ütopya Yayınları, 39-69. 178 Anket Formu Örneği İyi Günler, Bu araştırma Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesinde hazırlamakta olduğum “Televizyon İzleyicilerinin Televizyon Reklamlarına Yönelik Motivasyonları” başlıklı yüksek lisans tezimin uygulama kısmı için yapılmaktadır. Soruların doğru veya yanlış cevapları yoktur. Size en uygun gelen seçeneği işaretleyiniz. Vereceğiniz samimi cevaplar, çalışmanın başarılı olmasında önemli rol oynayacaktır. Alınan demografik bilgiler bilimsel çalışma dışında kullanılmayacak; hiçbir kurum ya da kişiyle paylaşılmayacaktır. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Sefa Eyyüp ÇİÇEK Cinsiyet Yaş Medeni Hal Ailenin Aylık Geliri O Erkek O 25’den küçük O 45-54 O Bekar O Dul / Boşanmış O 2000 TL’den az O 3001-3500TL O Kadın O 25-34 O 35-44 O 55-64 O 65 ve üzeri O Evli (Çocuklu) O Evli (Çocuksuz) O 2001-2500TL O 3501-4000TL Fakülte / Bölüm O 2501-3000TL O 4000TL ve üzeri Unvan 1- Günde ortalama kaç saat televizyon izlersiniz? O İzlemem O 0-2 saat O 2-4 saat O 4-6 saat O 6 saat ve üzeri 2- Evinizde kaç adet televizyon var? …………………… 3- Televizyonu daha çok günün hangi saatinde izliyorsunuz? O 06:00-09:00 O 09:00-12:00 O 12:00-15:00 O 15:00-18:00 O 18:00-21:00 O 21:00-24:00 O 24:00-03:00 O 03:00-06:00 4- Aşağıdaki program türlerinden en fazla izlediğiniz 3 tanesini (en fazla izlediğinize “1” rakamı vererek sıralayınız) belirtiniz. Ana haber bülteni Belgesel Çizgi film Dini programlar Diziler (yerli/yabancı) Ekonomi Tartışma/açık oturum Kadın programları Magazin Müzik/eğlence Spor Talk show/sohbet Eğitici programlar Filmler (yerli/yabancı) Yarışma Diğer 5- Televizyon izleme nedeninizi aşağıdaki şıklardan birini seçerek belirtiniz. O Dünyada ve ülkemde olup bitenden haberdar olmak için 179 O Siyasi ve toplumsal konularda beni yönlendirdiği için O Sosyalleşmeme yardımcı olduğu için O İhtiyacım olan ürünlerin tanıtımını yaptığı için O Eğitici olduğunu düşündüğüm için O Beni eğlendirdiği için O Diğer……………………………………………………..(belirtiniz) 6- Reklam izlemeyi tercih eder misiniz? O Evet O Hayır 7- Televizyonda reklamlar çıkınca ne yaparsınız? O İzlerim O Kanal değiştiririm O Başka şeylerle uğraşırım O Diğer…………………………..(belirtiniz) 8- Yerli, yabancı film ve dizileri en çok hangi araçla izlersiniz? Nedenini belirtiniz. O Televizyondan izlerim. Nedeni……………………………………………………… O İnternetten izlerim. Nedeni…………………………………………………………… O DVD veya VCD player ile izlerim. Nedeni………………………………………….. TV reklamlarını izleyerek eğleniyorum TV reklamları bizi aşırı satın almaya yönelen bir tüketim toplumu haline getirir TV reklamları aradığım özelliklerin hangi markada olduğu konusunda bilgilendirir Bazen TV reklamları televizyondaki diğer programlardan daha eğlencelidir Yeni bir ürünün TV reklamını görürsem o ürünü satın alırım Reklamı yapılan ürün ya da hizmetle ilgisi olmayan ünlü kişiler kullanılmaktadır Televizyon açık olduğu için ister istemez TV reklamlarını izliyorum TV reklamlarını izlerken sıkıntılarımdan kurtuluyorum TV reklamları bana heyecan veriyor Program içinde yapılan tanıtıcı reklamlar beni rahatsız eder Kesinlikle Katılıyorum TV reklamlarıyla bilgi edinmeye çalışmanın akıllıca olduğunu düşünüyorum Katılıyorum TV reklamlarını izleyerek yeniliklerden haberdar oluyorum Kararsızım TV reklamlarını güvenilir buluyorum Katılmıyorum TV reklamlarını sadece eğlenmek için izliyorum Kesinlikle Katılmıyorum 9- Aşağıda televizyon reklamlarıyla ilgili ifadeler verilmiştir. Bu ifadelere katılma durumunuzu belirtiniz. O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O 180 TV reklamlarında satın almaya yönlendirici direk mesajlar ilgimi çeker TV reklamları çocukların ilgisini çekiyor Ürün fiyat bilgisinin reklamda var olması ilgimi çeker Promosyon, kampanya bilgisi veren reklamların faydalı olduğunu düşünüyorum TV reklamlarını aldatıcı buluyorum TV reklamlarını abartılı buluyorum TV reklamlarının ürün satın almamda hiçbir etkisi yoktur TV reklamları sadece firmanın güçlü olduğunun göstergesidir TV reklamlarının genellikle rekabet amaçlı yapıldığını, bunun da tüketicinin yararına olduğunu düşünüyorum TV reklamları güncel olaylar hakkında beni bilgi sahibi yapıyor TV reklamları fırsatlardan haberdar olmamı sağlıyor TV reklamları bana ürünleri kıyaslama imkânı veriyor TV reklamları kendi tarzımı yaratmama yardımcı oluyor TV reklamı bana bir markanın kullanıcısı olma deneyimini yaşatıyor TV reklamları ekonomik olanı bulmama yardımcı oluyor TV reklamları markaya duyduğum güveni pekiştiriyor TV reklamlarında kendi yaşamıma ait bir şeyler bulabiliyorum TV reklamları arkadaşlarımla sohbet konusu olabiliyor TV reklamları bir konuya ait değerlerimi güçlendiriyor TV reklamları ihtiyacım olmayan ürünleri satın alma duygusu oluşturabiliyor TV reklamlarının daha çok denetime ihtiyacı var TV reklamlarında çocukların deneyimsizlikleri ve saflıkları istismar edilmektedir TV reklamlarında cinsellik aşırı ve gereksiz kullanılmaktadır TV reklamları yeni ilgi alanları kazanmama yardımcı oluyor TV reklamları özlem duyduğum şeylerle beni karşılaştırıyor TV reklamı sayesinde bir ürün ya da hizmetin en moda olanını öğrenebiliyorum TV reklamları reklamı yapılan ürün hakkında gerçekleri yansıtmaktadır TV reklamları en iyi ürünü satın almamı sağlıyor O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O Televizyon reklamları sayesinde bilgi edinirim Televizyon reklamlarını merak ederim O O O O O O O O Hiç Televizyon reklamlarından fikir alırım Nadiren Televizyon reklamlarını izlerim Bazen Sıklıkla 10- Aşağıda televizyon reklamları ile ilgili izleyici deneyimlerine yönelik ifadeler bulunmaktadır. Bu deneyimleri ne sıklıkla gerçekleştirdiğinizi belirtiniz. O O O O O O O O 181 Televizyon reklamlarından faydalanarak ürün satın alırım Televizyon reklamlarına güvenirim Ürün seçeneklerini televizyon reklamlarını inceleyerek oluştururum Ürün seçeneklerini değerlendirirken TV reklamları karar vermeme yardımcı olur Televizyon reklamları esnasında televizyonun sesini kısarım Televizyon reklamları esnasında kanal değiştiririm Televizyon reklamları oynarken izlediğim dizi / filme ara verip başka işlerle ilgilenirim Televizyon reklamları ürün özellikleri konusunda beni ikna eder O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O Ürünün kullanımından önceki ve sonraki görüntüleri inandırıcı bulurum TV reklamlarında ürüne yapılan dayanıklılık testini inandırıcı bulurum Ürünü kullananların reklamda ürün faydalarından söz etmesi inandırıcı gelir TV reklamlarında kullanılan animasyon ve fantezi karakterler ilgimi çeker Reklamda uzman kişilerin görüşlerinin sunulması beni ikna eder Reklamda öyküsel anlatımın kullanılmasının etkileyici olduğunu düşünüyorum Müzikli reklamları izlemeyi severim Ünlülerin rol aldığı TV reklamlarının daha çok akılda kaldığını düşünüyorum Reklamlarda insan dışında varlıklara kişilik kazandırılması ilgi uyandırır Reklamlarda ses ve görüntü efektlerinin kullanılması dikkatimi çeker Siyasal içerikli reklamların aldatıcı olduğunu düşünüyorum Karşı cinse yönelik reklamları izlemek ilgimi çeker Cinselliği ön planda tutan TV reklamları izlemekten rahatsız olurum Şiddet ve korku içerikli reklamları izlemekten rahatsız olurum Sosyal içerikli reklamların gerekli ve faydalı olduğunu düşünüyorum Sağlığa yönelik reklamları faydalı ve gerçekçi buluyorum Ünlü sanatçıların rol aldığı reklamları izlemek hoşuma gider Kesinlikle Katılıyorum İki ürün arasındaki farklar ve kıyaslamaların gösterildiği reklamlar inandırıcıdır Katılıyorum Sıcak ve samimi olan TV reklamlarını izlemeyi severim Kararsızım Reklamlarda abartı unsurlarının olması ilgimi çeker Katılmıyorum Firma imajını yansıtan kurumsal reklamları inandırıcı bulurum Kesinlikle Katılmıyorum 11- Aşağıda televizyon reklamı yapım tarz, format ve teknikleri ile ilgili ifadeler verilmiştir. Bu ifadelere katılma durumunuzu belirtiniz. O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O O 182 Dizi gibi yayınlanan reklamları izlemek hoşuma gidiyor ve takip etmek istiyorum Duygusal içerik ve mesaj barındıran reklamlar beni etkiliyor Mizahi reklamları izlemek hoşuma gider O O O O O O O O O 183 O O O O O O