ÖN SÖZ Değerli Okuyucular, Kadın ve Şiddet başlıklı kitap sadece ülkemizde değil dünya gündeminde de yer alan kadın ve şiddet konusunun önemine dikkat çekmek, bu konuda farkındalık yaratabilmek, kadın çalışmaları alanında yürütülecek çalışmalara ve projelere katkıda bulunmak amacıyla hazırlanmıştır. Farklı bilim dallarında çalışmalarını sürdüren pek çok değerli yazar tarafından titizlikle ve özveriyle hazırlanan bu çalışmada, kadın ve şiddet teması farklı açılardan ele alınmış ve bu konu ile ilgilenen araştırmacılara ve akademisyenlere kılavuzluk edebilecek bir eser ortaya çıkmıştır. Kitapta yirmi beş yazar tarafından hazırlanmış on yedi bölüm bulunmaktadır. Bölümlerde cinsiyet, toplumsal cinsiyet, kadın, şiddet temaları farklı boyutlarıyla ele alınmıştır. Bu kitapta yer alan bölümler; Çocuk, Şiddet ve Spor, Afetlerde Kadınların Rolü, Kadına Yönelik Cinsel Şiddet Kybele’nin Günahı Mı? Uluslararası Sözleşmelerde ve Yasalarda Kadın Eğitimi ve Türkiye’de Durum, Çalışan Kadınların Giyim Sorunları, Değişen Aile Yapısı, Aile İçi Roller ve Aile İçi İlişkiler, iii Kadın ve Kadın Algısı, Kadının Çalışma Hayatı İçindeki Yeri ve Önemi, Sivil Toplum ve Medya Sorunsalı, Gezi Parkı Olaylarında Medyanın Tutumu Üzerine Bir Değerlendirme, Kadınların Eğitimi ve İstihdamına İlişkin Genel Bir Değerlendirme, İlk Çağlardan Günümüze Kadının Konumu, Refah Sisteminde Kadın Olmak, Sosyal Dışlanma ve Kadın Sağlığı, Olimpizm, Oyunlar ve Kadın, Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet, Türkiye’de Değişen Sağlıkta Siyasi Kültür Anlayışı; Çatışma Mı? Sporda Kadına Yönelik Şiddettir. Kadın ve Şiddet başlıklı kitabın ortaya çıkmasına değerli yazılarıyla katkıda bulunan Elif Karagün’e, Alpaslan Hamdi Kuzucuoğlu’na, Şebnem Aslan’a, Demet Akarçay’a, Şerife Güzel’e, Seda İnan’a, Emine Demiray’a, Murat Korkmaz’a, Ayça Gürkan’a, Fatma Arpacı’ya, Şadan Tokyürek’e, Fatma Tezel Şahin’e, Zeynep Kurtulmuş’a Gökşen Aras’a, Mihalis (Michael) Kuyucu’ya, Nurhayat Çelebi’ye, Nurullah Karta’ya, Saliha Özpınar’a, Ali Serdar Yücel’e, Ümran Sevil’e, Emre Yanıkkerem’e, Sevgi Özkan’a, Sezer Er Güneri’ye, Bülent Kılıç’a, Ayla Taşkıran’a, Yavuz Taşkıran’a, kitabın hazırlanmasında ve yayımlanmasında emeği geçen tüm meslektaşlarımıza ve dostlarımıza en içten teşekkürlerimizi sunarız. Kadın sorununu belirli bir zaman dilimiyle ya da belirli bir toplumsal yapıyla sınırlandırmak mümkün değildir. Sorun olan kadın değil, kadın ve erkeğin toplum tarafından ataerkil bir bakış açısıyla o toplumun normlarına göre yeniden şekillendirilmek istenmesidir. Bu noktada cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramlarının yeniden tanımlanması gerekmektedir. Cinsiyet kavramı; biyolojik özelliklere işaret ederken, toplumsal cinsiyet kavramı toplum tarafından kadına ve erkeğe atfedilen rolleri ifade etmektedir. Dolayısıyla farklı sosyokültürel yapıların farklı algılara sahip olabileceği ve bu rollerin farklılaşabildiği görülmektedir. Bu nedenle, kadın ve erkeğin özel ve kamusal alanda eşit hak ve fırsatlar- iv dan yararlanması anlamına gelen toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının önemi çok net bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Günümüzde, ülkemizde ve dünyada toplumsal cinsiyet algısının olumlu yönde değiştiğine dair yasal düzenlemeler ve kazanımlar açısından çok güzel örnekler verilebilir. Ancak yasaların uygulanmasında sorunlar yaşanabilmekte ve pek çok gelişmeye rağmen kadının rolleri ile ilgili bazı algıların pek değişmediği ve temelde aynı kaldığı görülmektedir. Kadın haklarının öneminin algılanabilmesi için, kadın kavramının erkek egemen ataerkil bir bakış açısıyla değil, evrensel bir çerçevede insan hakları boyutunda değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca kadın ve erkeğin toplum tarafından empoze edilen rolleri üstlenmesi yerine birey olarak var olabilmelerine izin verilmesi gerekmektedir. Toplumun en küçük birimi olan ailede, eşitlik ve demokrasi anlayışı ile toplumsal cinsiyet eşitliği hususunda sağduyulu nesillerin yetiştirilmesi öncelikli hedef olmalıdır. Kadın sorunu ile ilgili olarak hazırlanan her çalışma; konu ile ilgili farkındalık yaratmak, bu sorunun kaynağına inmek ve çözüm önerileri getirmek üzere yürütülecek çalışmaları teşvik etmek için önemli bir adımdır. Her adım toplumsal cinsiyet eşitliğinin öneminin daha iyi anlaşılmasına, bu sayede kadının eğitim, istihdam, sağlık gibi bireysel ve toplumsal gelişimine ve kendini ifade etmesine olanak sağlayacak tüm fırsatlardan faydalanmasına destek olacaktır. Murat Korkmaz Emine Demiray Ümran Sevil Şengül Hablemitoğlu Yavuz Taşkıran v Kitapta yer alan bölümlere ilişkin tüm sorumluluk ilgili bölüm yazarlarına aittir. vi