Deniz Yapılcan 21401676 Geçmişten Gelen Besteci Tüm

advertisement
Deniz Yapılcan
21401676
Geçmişten Gelen Besteci
Tüm zamanların en yetenekli bestecilerinden biri olan Wolfgang Amadeus Mozart'ın çıktığı
zaman yolculuğunun anlatıldığı bu romanla beraber, hem Mozart'ı daha yakından tanıma hem de
çağlarımız arasındaki değişimin farkına varma fırsatı buldum. At arabalarının, orkestraların,
mürekkepli kalemlerin olduğu bir zamanda yaşamaktaydı Mozart. Fakat tam ölmek üzereyken kendini
bir anda müziğin orkestrasız dinlenebildiği, tükenmez kalemlerin ve otomobillerin var olduğu
Viyana'da buldu. Romanda şu anda var olan ve bize çok basit görünen teknolojiyle, yaklaşık 250 yıl
önce yaşamış bir insanın karşılaşması oldukça eğlenceli bir biçimde anlatılmış. Günün her anında
telefonumuzdan ya da bilgisayarımızdan rahatlıkla erişebildiğimiz bestelerin dinlenmesi yazıldığı
zamanlarda ne kadar da zahmetliymiş meğer. Bizse her an elimizin altındaki teknolojinin aslında
hayatımızda ne büyük kolaylıklar sağladığının farkında bile değiliz.
Müziğe olan derin tutkusunu geçirdiği zaman yolculuğuyla kaybetmeyen Mozart bu yönüyle
de beni çok fazla etkiledi. Hayatını müziğe adamış bir insandan farklı bir şey zaten beklenmezdi.
Ancak ben bir insanın müziğe duyduğu tutkunun hayatına bu denli yön vereceğinin farkında değildim.
Aslında günümüzde de bir insanın herkese yabancı ve yalnız olduğu bir ortamda aklına gelen ilk şey
ve en büyük kurtarıcısı müzik dinlemek oluyor. Müzik insanı sakinleştirir, sözlerle anlatamadığı
duyguları seslendirir, acılarını paylaşır ve uzaklara götürür. Dünyada müziği kendine arkadaş edinmiş
birçok insan var. Çünkü kimi zaman asla kaybetmeyeceğini ve her zaman orada olduğunu bildiğin bir
arkadaş, kişiyi sosyal ilişkilerden daha fazla mutlu edebiliyor. Kendini ifade etmenin oldukça etkili ve
sanatsal bir yolu olan müzik pek çok insanın hayatını adadığı bir konu. İnsanın hayatta müzik gibi bir
arkadaşı ve amacı olmalı. Yazmaya başladığı bir senfoniyi bitirmek ve hayatını müziğe adamak
olmasa da insanoğlunun hayatını anlamlandıracak bir amaca ihtiyacı vardır. Aksi takdirde yaşanılan
hayatın bir değeri olmayacak ve hatırlanmayacaktır. Mozart kadar büyük bir kitleyi etkilemese de
çevresindeki insanlarda bir iz bırakmalı. Öldükten sonra da kendisini hatırlayacak birileri olmalı.
Tarihten silinip gitmeyi göze almamalı.
Elimizde çok fazla fırsatların ve olanakların olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Teknolojinin bize
sunduğu bu kolaylıkların çoğunlukla farkına varamıyoruz. Kitabı okurken Mozart'ın tükenmez kaleme
olan şaşkınlığını anlamlandıramamıştım. Çünkü tükenmez kalem benim hayatımın sürekli içinde olan
bir icattı. Nedense bana hep var olan bir şeymiş gibi geliyordu ama aslında çok değil belki de yüz yıl
öncesinde hayatımızda böyle bir şey yoktu. Yazı yazarken sürekli bir çubuğu batırıp çıkarmak zorunda
olduğumuz bir mürekkep kutusu vardı. Geçmişten günümüze değişen bu gibi pek çok detay var ve
aslında hepsi hayatımızın anlamını derinden etkiliyorlar. Tükenmez kalem gibi basit bir buluşun
olmaması hayatımızdan onlarca saat eksilmesine neden olabilirdi. Beni yaşadığım bu zamandan yıllar
öncesine gönderseler yaşayacağım zorlukları düşünmek bile istemiyorum. Sürekli etrafımda bulunan
teknolojiye o kadar alıştım ki onlar olmadan yönümü dahi bulamazmışım gibi geliyor.
Kitapta bir yandan geçmişten gelen bu önemli sanatçının günümüz insanlarıyla çatışmasına
şahit olurken diğer bir yandan onun nasıl hayata yeniden uyum sağladığını ve müziğini yapmaya
devam ettiğini imrenerek okudum. Kokladığı havada dahi müziği duyan bir adam etrafındaki her şeyi
müziğe dönüştürüyordu. Müziğe olan tutkusu onu üretmekten hiç alıkoymadı. Yaşadığımız dönem ne
olursa olsun hayatımıza tutkularımız yön vermeli ve sahip olduğumuz olanakların kıymetini
bilmeliyiz. Çünkü insanoğlu bu dünyada ürettikçe var olacak hatırlandıkça hayatını değerli kılacaktır.
Download