Say n Kat mc lar, De erli Konuklar, Odam zca düzenlenen 3. Madencilik ve Çevre Sempozyumuna ho geldiniz. Bilindi i gibi, madencilik çal malar ve bu çal malar sürecinde gerçekle tirilen maden üretimleri, insanl n bireysel ve toplumsal gereksinimlerinin kar lanmas nda temel öneme sahip alanlardan biridir. Madencilik faaliyetleri olmaks n bireysel ve toplumsal ya am n sürdürülebilmesi, teknolojinin bugün ula düzeye ra men halen mümkün olmad gibi, yak n gelecekte de mümkün görünmemektedir. Bu nedenle madencilik çal malar n daha uzun bir süre yap lmak zorunda oldu u aç k bir gerçek olarak kar zda durmaktad r. Bir ba ka gerçek, di er tüm üretim çal malar gibi madencili in de do al çevre üzerinde bozucu bir etki yaratmakta oldu u gerçe idir. Yani madencilik çal malar , genel üretim süreçlerinin bir parças olarak, do al çevre ile belirli bir ili ki ve çeli ki halinde sürdürülebilmektedir. nsanl n üretim serüveni yak n bir tarihe kadar do a üzerinde son derece s rl bir etkide bulunmaktayd . Etkinin s rl oldu u bu tarihsel dönemde üretim, insan gereksinimleri için ve bu gereksinimlerin zorunlulu u ve gereklili ine ba olarak ekillenmekte, belirli s rl klar içerisinde yap labilmekteydi. Ancak yak n tarihsel dönemde bu durum de mi tir. Ekonomik olarak 1640 ngiliz Endüstri Devrimi, siyasi olarak 1789 Frans z Devrimi ile ortaya ç kan ve k sa zamanda egemen bir sistem haline gelen kapitalizm, üretimin esas olarak insan gereksinimlerini kar layabilmek için yap lmas na son vererek, onu kendi ba na bir ö e haline getirmi tir. Bu dönemde insan, üretime tabi hale getirilmi , “kar için üretim”, “sermaye birikimi için üretim” ya da “tüketim için üretim” olarakda de erlendirilebilecek bu süreçte, insan gereksinimlerinin çok ötesinde, üretimin muazzam art na paralel olarak, do al çevrede ciddi tahribatlar ortaya ç km ve bu tahribat kesintisiz olarak devam etmi tir. rs z, gereksiz ve denetimsiz bir ekilde yap lan üretimin, do al çevre üzerinde yaratt tahribat n canl ve insan ya am üzerinde ciddi etkilerinin ortaya ç kmas , örne in hava kirlili inden kaynakl kitlesel ölümler, ormanlar n azalmas , tatl su, göl ve deniz kirliliklerinden kaynaklanan sorunlar, asit ya murlar , iklim de ikli i, ozon tabakas n incelmesi, biyolojik çe itlili in azalmas ve ekolojik dengenin bozulmas gibi sorunlar, çevre ve insan sa giderek daha fazla tehdit eder hale gelmi tir. Bu olumsuz geli meler 1980’lerden itibaren insanlar n bilinç ve davran lar nda de iklikler yaratarak, çevre tahribat n bir sorun olarak gündeme gelmesi, tart lmas , ara rma yap lmas ve önlem al nmas gibi çe itli yönelimleri öne ç karm r. 5 Haziran 1972 y nda, Stockholm’de toplanan “Birle mi Milletler Çevre ve nsan Konferans ” nda “temiz ve sa kl bir çevrede ya aman n temel bir insan hakk oldu u” karar alt na al nm r. 1983 y nda, BM taraf ndan kurulan “Dünya Çevre ve Kalk nma Komisyonu” Komisyon Ba kan Brundtland’ n raporu üzerine, 1992 y nda Rio’da BM Çevre ve Kalk nma Konferans (UNCED) düzenlenmi tir. Bu konferans sonucunda Rio Deklarasyonu yay mlanm ; Birle mi Milletler ve Avrupa Birli i ülkelerinin de içinde bulundu u 184 ülkenin taraf oldu u "Birle mi Milletler klim De ikli i Çerçeve Sözle mesi" 21 Mart 1994 tarihinde yürürlü e girmi tir. klim de ikli i ve biyolojik çe itlili in korunmas sözle meleri, ayr ca çölle meyi engelleme konvansiyonu, ozon tabakas na zarar veren gazlar n azalt lmas na yönelik Viyana Sözle mesi ve Montreal Protokolü bu kapsamda say labilecek uluslararas anla malard r. Çevre sorunu her ne kadar devletsel örgütlerin ve devletler hukukunun konusu haline gelmi se de, ya anan süreçte sorunu yaratanlar n, çözüm konusunda çokta istekli olmad klar görülmektedir. Kapitalizmin daha fazla kar ve bunun gerçekle mesi için azami üretim ve s rs z tüketim konusuna ba olarak ortaya ç kan, yani özü aç ndan endüstri devrimini tamamlam geli mi kapitalist/emperyalist ülkelerin kendi ç karlar elde etme sürecinde yaratt klar bu sorunun, onlar taraf ndan çözülmesi beklenmemelidir. Çünkü çözüm için iki önemli unsurun, yani birincisi tüketimi körükleyen üretim sürecinin insani gerekliliklerle s rland lmas , ikincisi, yarat lm olan çevresel kirlilik ve bozulman n giderilmesi için gereken parasal kaynaklar n ayr lmas r. Her iki öncelikte dünyay sömüren ve yöneten egemen devletlerin/ irketlerin i lerine gelmemektedir. Kapitalizmin bu sorun kar nda ald tav r, kimi özsel olmayan, çözüme k smi katk lar koyabilecek önlemlerin getirece i maliyetleri, sorunun ortaya ç nda hiçbir katk lar olmayan yoksul ülkelere payla rmak ve çevre sorununu uluslararas alanda kendi ç karlar na yönelik siyasal bir araç olarak kullanmaktan ibarettir. Bu durumu gören kimi bilim insanlar , yurtta lar ve meslekta lar z, çevre sorununun önemli ölçüde abart ld görü ünü benimsemektedir. Bu abart ya ba olarak, yani çevresel sorunlar n büyüklü ü ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerinin gereklili i ad alt nda, az geli mi ve Türkiye gibi ekonomik geli mesini tamamlayamam ülkelerin üretim süreçlerinin baltaland , böylece geli melerinin engellendi ini savlamaktad rlar. Ku kusuz bu i in bir yan r ve do rudur. Ancak atlan lmamas gereken di er önemli bir nokta, insan ve canl ya am n devam ettirilebilmesi için hava, tatl su, toprak, orman vb. kaynaklar n rs z olmad n ve bu ya amsal kaynaklar n kirlenme, azalma, tükenme gibi nedenlerle insan ve canl gereksinimlerine yeterli olma durumundan h zla uzakla ld gerçe inin bilince kart lmas r. Yani dünyam zda ya am olanaklar görece azalmaktad r, abart ya da di er gerekçelerle hiçbir kimse bu duruma kar duyars z kalmamal r. Çevresel sorunlar konusunda a rl kla suçlanan üretim alanlar ndan biri de, madencilik sektörüdür. Bu suçlamalar n hakl ve haks z yanlar bulunmaktad r. Haks z yanlar n ba nda birçok çal ma alan n olumsuz çevresel etkileri gözlerden uzak b rak larak madencili in öne kart lm olmas r. Örne in ba ta kimya sanayi olmak üzere, enerji, ula m, demir-çelik, gemi-in a gibi sektörlerin üretim çal malar n kirletici, tüketici ve bozucu etkisi çok daha fazlad r. Marmara çevresindeki üretim çal malar , tüm Marmara Denizini kirletmi tr. O nedenle, çevre konusunda madencilik çal malar ndan çok daha sorunlu üretim alanlar na yönelik gerekli duyarl k gösterilmelidir. Hakl olan ya da olabilecek ele tirileri de yok saymamak gerekmektedir. Madencilik çal malar ras nda ortaya ç kan olumsuz çevresel etkiler konusunda sektörde bulunan ve ekonomik de er elde eden tüm kesimlerin; kamu görevlileri, irketler, yöneticiler, maden mühendisleri, i çiler ve bunlar n örgütleri sorumluluklar üstlenerek gere ini yerine getirmelidir. Bugüne kadar, birkaç istisna d nda genel olarak bu gerekliliklerin yeterince yerine getirildi i söylenemez. Madencilik sektöründe çal an irketlerin küçüklü ü, kap-kaçç madencilik tarz , yetersiz ya da yanl yasal düzenlemeler, yeterli olmayan idari denetim anlay ve yap , madencilik çal malar n istenilen nitelikte yap lmas noktas ndan uzakla lmas na neden olmu tur. Genel olarak madenler sadece kar kap olarak görülmü , bu alanda yöre halk , gelecek ku aklar ve genel toplumsal ç karlar gözard edilerek, talana uygun bir ortam yarat lm r. Böylesi bir durum her eyden önce madencilik çal malar n ve bu alanda ekonomik getiri elde edenlerin aleyhine olmu tur. Çünkü yürütülen çal malar s ras nda kimi i letmelerin daha fazla kar u runa, çevresel gereklilikleri yerine getirmemeleri, geni çapl kar t çevresel kampanyalara yol açm , bu durum genel madencilik çal malar da baltalam r. Günümüzde hiç bir ekonomik faaliyet eski biçimiyle yap lamaz. Sektörde ekonomik getiri elde edenler, sektörün genel ç karlar için toplumsal duyarl klar gözeten, bilim ve tekni in gereklerine uygun çal malar yürütmek zorundad r. Çevresel sorunlar bilmeden, yürüttükleri üretim çal malar n çevreyi bozucu etkilerine yönelik önlem almadan, do an n yeniden kazan için gereklilikleri yerine getirmeden yürütülen madencilik çal malar n çok ciddi ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar yaratabilece inin ve hatta yaratt n görülmesi ve buna uygun davran lmas kaç lamaz bir durumdur. Böylesi bir çal ma tarz n, yani madencili in çevre ile bar k, insan odakl yürütülmesi gereklili inin benimsenmesi ve egemen olmas durumunda madencilik çal malar n ele tirilerin hedefi olmaktan ç kaca aç kt r. Madencilik çal malar n; çevre ve insan odakl anlay la, bilim ve tekni in gereklerine uygun olarak yap labilmesinde önemli etmenlerden biri maden mühendisleridir. Meslekta lar z, üniversite ö retimi s ras nda ald klar bilimsel ve teknik bilgileri, meslek ya am s ras nda edindikleri deneyimle birle tirerek çevresel sorunlar gözeten bir anlay la çal may meslek eti i olarak benimsemelidir. Konu mam n sonuna gelirken; madencilik çal malar n, tüm di er üretim çal malar gibi, do aya ve çevreye zarar verici bir etkisinin bulundu unu, ancak yine de yap lmak zorunda oldu unu, bu süreçte olu acak zarar n en aza indirilerek yap lmas n, çal ma sonunda gerekli iyile tirmelerin yap larak çal man n sonland lmas n, yani çevre ile bar k, insan odakl bir madencilik anlay gerekli gördü ümüzü bir kez daha belirtmek istiyorum. Böyle bir anlay n benimsenmesi ve egemen olmas için; Her eyden önce, kapitalizmin tüketim ç lg nl na ba irilen üretim anlay n sorgulanmas , tüm kaynaklar sorumsuzca kullanan tüketim/üretim kal plar ndan h zla ve derhal uzakla lmas gerekmektedir. kincisi, do ru ve tutarl bir çevre ve madencilik mevzuat n var olmas , Üçüncüsü, etkili ve yayg n bir idari örgütlenmeyle, kamusal denetimin tam olarak olu turulmas zorunlulu u, Dördüncüsü, ham cevher sat na yönelik kapkaçc üretim yöntemlerinin ve küçük ölçekli madencilik faaliyetlerinin engellenerek sektörde istikrar n ve belirli bir madencilik kültürünün olu turulmas , Be incisi, maden mühendislerinin madencilik faaliyetleri s ras nda mühendislik bilgi, deneyim ve becerilerini ortaya koyabilecekleri çal ma ortam n sa lanmas zorunlulu u bulunmaktad r. De erli konuklar; 5 Haziran’da “Dünya Çevre Günü” kutlamalar n s cakl n sürdü ü bu iki günde gerçekle tirdi imiz “Üçüncü Madencilik ve Çevre Sempozyumu”nun, yukar da belirtti imiz üretim, madencilik, çevre ve insan aras ndaki s ili kilerin sa kl bir biçimde kurulmas na katk da bulunaca na inan yorum. Bu dü üncelerle Sempozyumun ba ar geçmesini diliyor, destek sunan tüm ki i, kurum ve kurulu lar ile burada bulunan bilim insanlar na, çal ma arkada lar za ve üyelerimize, ö rencilerimiz ile eme i geçen herkese te ekkür ediyorum. Mehmet TORUN Maden Mühendisleri Odas Yönetim Kurulu Ba kan