D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 55 (1, 2) EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yıl: 7 Sayı: 16 (Yaz 2 0 0 3 ) - - - - - - - 103 KUR' AN ÖGRETİMİ VE CAMİNİN KUR' AN ÖGRETİMİNDEKİ YERİ Yaşar KURT(*) Özet Kur'an öğretimi, Kur'an'ın Hz. Peygamber'e nazil olduğu andan itibaren başlayan bir süreçtir. Kur' an' ın ibadet dili olması ve gelecek nesillere aktarılması hususu bu gayreti zorunlu kılmaktadır. Kur'an'ı öğrenme ve öğretme işi camii merkezli olarak başla­ mıştır. Sonraki dönemlerde camiierin ihtiyaca cevap verememesi nedeniyle, camiler ilimal edilmemek/e birlikte, camii dışında Kur' an öğretimine ayrılan mektepler aracılığıyla bu hizmetler sürdürülmüştür. · Bu çalışmamızda Kur'an öğretiminin önemi, Hz. Peygamber'in Mekke ve Medin_e döneminde Kur'an öğretimine gösterdiği hassasiyet; Hz. Peygamber, sonraki dönemler ve günümüzde caminin Kur'an öğretimindeki yeri ele alınacak, bu konu etrafında bazı önerilere yer verilecektir. Anahtar Kelime/er: Kur'an, Öğretim, Kur'an Öğretimi, Camii, Mekke ve Medine Dönemi. Instruction of the Qur'arı and Role of the Mosque in the Instruction ofQur'an ABSTRACT The instruction of the Qur'an isa process that beginsfrom the moment that Qur'an began to be revealed to the prophet Muhammad. Because of the language used in the Qur'an is, at the same time, the language ofworshipping and the importance ofits transmission to next generations necessitates the efforts in this process. The activity of teaching and learning the Qur'an had begun in mosques. In thefollowing times, because of the mosques incapable of meeting the requirement, along with the mission oj the mosques in the instruction of the Qur'an haven't been neglected, this mission has been widely continuedin the schools. This study dea/s with the importance of instruction of the Qur'an, the sensitiveness of the prophet Muhammad to this instruction in his life period in Makka and Madina, the role and the significance of mosques in this instruction after the prophet and tod.ay, and makes some comments on these issues. Key Words: The Qur'an, instruction, instruction of the Qur'an, mosque, period of Makka and Madina *) Yrd. Doç. E>f., Gazi Ünv. Çorum ilahiyat Fak. .. ı ~ D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 56 (1, 1) 104 1 Yrd. Doç. Dr. Yaşar KURT------EKEV .AK.ADEMİ DERCİSİ Giriş Eğitim ve öğretim insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanın doğuşundan başlayıp ölümüne kadar devam eden bir süreci kapsar. Bu durum, topltimlann ulaşmış olduklan anlayış ve bilgi seviyesine göre şekillenir. Her toplum bilgi ve kültür düzeyine göre, cemiyeti oluşturan fertlerin durum ve davranışlarını üstün bir seviyeye çıkarmayı hedefler. Bu amaca ulaşmak için eğitim ve öğretim işinin, düzenli çalışmalarla, kontrollü ve planlı bir faaliyet içinde sürdürülmesi gerekiri. Bu bilgiler ışığında, bütün dinler ve sistemlere baktığımızı;la, insanı mutlu kılacak bir eğitim sistemi sunmayı hedeflediklerini görmekteyiz. Aynı şekilde, kendisini öğüt (zikr) (Yasin, 36/69; Nahl, 16/44) olarak niteleyen Kur'an-ı Kerim de, insanı eğitmeyi başlı başına bir gaye edinmiştir. Bu eğitim vasıtasıy­ la insanoğlunu dünya ve ahrette mutlu kılmayı hedef kabul etmektedir. O nedenle biz bu çalışmamızda; insanlığın hayatına yepyeni ufuklar açan, iç dünyaianna ve ruhianna yön veren, onlara mükemmel insan olma öğretisi sunan Kur'an öğretimi üzerinde duracağız. Kur'an'ın bu konuyu teşvik eden ve müjdeleyen ayetleri; Hz. Peygamberin onun ezberIenmesi, öğrenilmesi ve öğretilmesi hususundaki sözleri ve gayretleri ile günümüze kadar bu konu etrafında yapılan faaliyetleri genel olarak arz edeceğiz. Ardından Hz. Peygamber döneminde Kur'an'ın öğretildiği en önemli mekan olan cami (mescit)nin tarihi seyri itibariyle Kur'an öğretimindeki yeri ve fonksiyonu hakkında bilgi vereceğiz. Günümüzde caminin Kur'an öğretimindeki yeri ve sunulacak öneriler, değerlendirme ve sonuç bölümünü oluşturacaktır. ... j )<ı I. Kur'an Öğretimi A. Ayetler lşığmda Kur'an Öğretimi Kur'an-ı Kerim'in eğitim, öğretim ve okuma arasında kurduğu birbirinden aynimamümkün olmayan münasebeti ortaya koymak bakımından en önemli göstergeyi; ilk sözünün "oku" olmasında bulmak mümkündür. Bunun yanında aklı kullanmaya, düşün­ me ve tefekküre davet eden pek çok ayet de bu hususu desteklemektedir. Yine Kur'an'ın diğer semavi kitaplam göre, akli ve metafizik konulara daha çok yer vermesi, bunlann münakaşalannda mantık ve cedel prensiplerine dayanması2 ilim ve okumaya verdiği değerin ifadesidir. Kur'an'la ilgi ve bağlantı kurmak, önce onu okumayı öğrenmek sonra da anlamakla mümkün olabilir. Kur'an'la irtibat kurmada ilk adım ise, onu okumaktır3. Yüce Allah, Kur'an'ın okunınası ve aniaşılmasına önem vermektedir. Bu nedenle, okuyanlar onu anlasınlar ve ondan ibret alsınlar diye Kur'an'ı kolaylaştırdığını (Kamer, 54117,22,32,40; Meryem, 19/97); gönüller onunla kuvvet bulsun diye tane tane okuduğunu (Furkan, 25/32), Hz. Peygamberin onu insanlara ağır ağır okuması için parçalara ayırdığını (İsra, 17/106) ifade etmektedir. Kullanndan da onu ağır ağır okumalannı (Müzzemmil, 73/14) istemektedir. Ancak bu sayede okuyuç!J, kelimelere belli bir mana verme imkanını sağlayan harfleri yerinden çıkarabilir. Harfler doğru okunduğunda kelimeler; kelimeler doğru okunduğunda da mana doğru oacaktır. Neticede her metni oldu- sı Eğitim Bilimi ve Dili Eğitimi, Gün yay., Ankara 2001, s. 8. 2) Hüseyin Atay, Osmanlılarda Yüksek Din Eğitimi, Dergah Yay., Istanbul 1983, s.l8. 3) Abdurrahman Çetin, Kur'an Okuma Esasları, Aksa Yay., İstanbul 1997, s. 24. i) Beyza Bilgin, "'"-------------- ----· Lı D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 56 (1, 2) KUR'AN ÖGRETİMİ VE CAMİNİN KUR'AN ÖGRETİMİNDEKİ YERİ- ı os ğu gibi, Kur'an'ı da doğru anlamlandırabilmek için doğru okumak gerekir. Bu özelliği kazanabilmek süreklilik ister. O nedenle Allah, Hz. Peygamberden Kur'an'ı okumasını (Nemi, 27/92), daha doğrusu inananlara böyle söylemesini emrediyor. Sonra kullarının yaptığı her işi görüp bildiğini, Kur'an'dan ne okuduklarını, yerde ve gökte en küçük bir şeyin bile Allah'ın bilgisinden kaybolmayacağını (Yunus, 10/61) ifade etmektedir. Allah'ın, yapılan her işin bilgisinin kaybolmayacağı, karşılığının verileceği ifadeleri içinde, "Kur'an'dan ne okusan" bölümüne özellikle yer vermesi, O'nun Kur'an'ın okunmasına verdiği önemi göstermesi bakımından önemlidir. Ayrıca Allah, Kur'an kıraatİyle meşgul olanları övgü ile anmakta ve onları şöyle müjdelemektedir: "Allah'ın kitabını okuyanlar... asla tükenmeyecek bir kazanç umabilirler. Allah onların mükafatını tam öder. Lütfundan onlara fazlasını da verir (Fatır, 35/29, 30). Tükenmeyen lütuf ve kazanç elbetteki Kur'an'ı okumaya ve ona tabi olmaya devam ettikleri sürece4 mümkün olabilir. Allah'ın Kur'an'la meşgul olan kimselerle ilgili bu övgü ve müjdelerinin yanında; Kur'an'ı görmezlikten gelen (Zuhruf, 43/36), ayetler kendisine ulaştığı halde onlardan yüz çeviren (Taha, 20/126) kimselere "şeytanın musaHat olacağı" (Zuhruf, 43/36-37) uyarısını; Hz. Peygamberin de "Ya Rabbi, kavmim bu Kur'an'ı terk edilmiş bıraktılar (ona iltifat etmedilt?r, insanlan da ona gelmekten alıkoydular) (Furkan, 25/30) şeklinde­ ki şikayetleri de unutmamalıdır. Tüm bu Kur' an! direktifterio ı~ığında Kur'an öğretimi­ ne en fazla ihtimam gösteren in, ilahi vahyin alıcısı ve mübelliği Hz. Peygamber olduğu­ nu ifade etmemiz gerekir. B. Hz. Peygamber ve Kur'an Öğretimi Kur'an'ın öğretimine Hz. Peygamberiingösterdiği hassasiyet her şeyin üstündedir. Hz. Peygamber tebliğ görevi gereği, kendisine indirilen vahyi ezberlemek ve unutmamak için büyük gayret sarf ediyordu. Cebrail okurken baş tarafını unutmamak için dilini hareket ettirdiğine dair olay, Kur' an' ı Kerim' de şöyle ifade edilmektedir: "Onu hemen okumak için dilini depretme. Onu toplamak ve okumak bize düşer. O halde onu okuduğumuz zaman onun okunuşunu takip·et" (Kıyame, 75116-18). "Sana vahyedilmesi henüz tamamlanmadan Kur'an'ı acele okumaya kalkma" (Taha, 20/14). Bunun yanında; "Sana (Kur'an'ı) okutaeağız ve sen (onu) unutmayacaksın" (A'la, 87/6) sözleri ile Hz. Peygamberin bu endişelerinin yersiz olduğu (Hicr, 15/9) vurgulanmak istenmektedir. Vahiy geldiği zaman Hz. Peygamberimizin yüzünün değiştiği, sıkıntı çektiği, unutmamak için dilini hareket ettirdiği, etrafındakilerin bu değişikliklerden vahiy nazil olduğunu fark etmelerine dair bilgileri hadis-i şeriflerde de görmekteyiz5. Yukarıda zikredilen ayet ve aynı konulara yer verilen hadisler göz önüne alındığında Hz. Peygamberin, Kur'an'ı ezberlemek ve unutmamak için büyük gayret sarf ettiğini 4) el-Beydavl, Ebu Said Nilsiruddin Abdullah b. Ömer, Envaru ~- Tenz'il ve Esraru 't-Te 'v'il, I-IV, Daru '1Fikr, Beyrut ts. IV, 182. 5) Buhari, Muhammed b. İsmail, Sa/ıl/ı, I-VIII, el-Mektebetu'l-İslami, İstanbul 1979, Tefsir, 75 (VI, 76); Muslim b. Haccac, Sahfh, 1-V, Daru İhyai't-Turasi'l-Arabi, Beyrut tz., Saliit, 4 (I, 30); Tirmizi Muhammed b. isa, el-Camiu 's-Sahilı, I-V, Daru'l-Kutubi'l-'İlmiyye, Beyrut 1986, Tefsir, 48 (V, 401402); en-Nesai, Sünen, I-VIII, Daru'l-Ma'rife, Beyrut 1992, İftitil.h, 37 (Il, 437); Ahmed b. Hanbel, Musned, I-VI, Daru Siidır, Beyrut tz., I, 348; IV, 332; V, 182, 186. ı' : -! D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 57 (1, 1) 106 1 Yrd. Doç. Dr. Yaşar KURT------EKEV AKADEMİ DERCİSİ söyleyebiliriz. Allah'ın Resulü bu gayretini Kur'an'm öğretilmesi hususunda da göstermiştir. Çünkü bu, O'nun Hz. Peygamberlik göreviydi (Nahl, 16/44,64). Bu yüzden Rasulüllah, Kur'an öğretimine özel bir ihtimam gösterir ve bizzat kendisi aslıaba Kur'an öğretmek suretiyle bu vazifesini yerine getirirdi6. Ashabına da, Kur'an'ı öğrenmelerini tavsiye ederdi1. Aynca Hz. Peygamber; Kur'an'ın öğretilmesini teşvik eden, müjdeleyen, gereken önem ve desteğin verilmesini emreden pek çok hadis-i şeriflc, MüslümanIann dikkatlerini bu konu üzerine çekmiştir. Bu hadislerden en meşhuru: "Gerçekten, sizin en hayırlınız, Kur'an'ı öğrenen ve öğretenlerinizdir."8 Bir başka hadislerinde Rasulüllah: "Ey·Ebfi Zer, Allah'ın kitabından bir ayet öğrenmek için sabahleyin evinden çık­ man, senin için yüz rekat namaz kılmaktan daha hayırlıdır."9 buyurmaktadır. Bu hadiste geçen "yüz rekat namaz" başka bir yerde "bin rekat" şeklinde geçmektedir lO. Yüz ve bin rakamları kesretten kinaye olarak Kur'an öğrenmenin, ne kadar çok olursa olsun nafıle namaz kılmaktan daha hayırlı olduğunu ifade etmek için zikredilmiştir. Hz. Peygamberin bu konu ile alakah pek çok hadisi olduğunu ifade etmiştik. Konunun uzamamasının yanında iyice anlaşılınasını da hedefleyerek, hadislerin güvenilir olanlannı seçerek ana başlıklar altında vermeye çalışacağız. Hz. Peygamber Ku(an'ın öğrenilmesi konusunda; ısrarlı ve devamlı okunmasını, yoksa çok çabuk akıldan gideceğini ll, göğsünde Kur'an 'dan bir şey olmayanın harap bir ev gibi olduğunu12 ifade etmektedir. Rasulüllah Kur'an'ın güzd sesle okunmasınıl3 tavsiye etmekte, öğrenilmesi ve insanlara öğretilmesi görevini 14 üstlenen kimselere kıyamet gününde şefaatçi olacağı ve ana-babasına taç giydirileceği müjdesini 15 vermektedir. 6) 7) 8) 9) 10) ı ı) 12) 13) ı4) ı5) Ahmed b. Hanbel, a.g.e., Il, 157,335. et-Taberani, Ebu'I-Kasım Suleymaıı b. Ahmed, Mu'cemu'I-Keb'ir, Mektebetu'l-Uifim ve'l-Hikem, Musul 1983, VIII, 291. Buhar!, Fedailu'I-Kur'iin, 21 (VI, 108); Ebu Davfid, Vitr, 14 {1, 375); Tirmizi, Fediiilu'I-Kur'iin, 15(V, 173); İbn Mace, Abdullah Muhammed b. Yezid, Sunen, I-Il, Diiru'I-Kutubi'I-'İimiyye, Beyrut tz., Mukaddime, 16 (1, 77); Diirimi, Ebu MuhammedAbdullah b: Abdurrahman, Sunen, I-Il, Daru'l-Kitiibi'l-Arabi, Beyrut 1407h., Fediiilu'l-Kur'iin, 2 (Il, 528). İbn Mace, Mukaddi me, 16(1, 79); el-Kinane, Ahmed b. Ebu Bekr, Misbiihu'z-Zucace, I-IV, Diiru'lArabiyye, Beyrut 1403h., I, 29; el-Munziri, Muhammed Alıdulkerim b. Abdulkavi, et-Terğib ve'tTerhib, I-IV, Diiru'I-Kutubi'l-İlmiyye, Beyrut 1417h., I, 54; Il, 232. ed-Deylemi, Ebu Şuciia, el-Firdevs bi-Me'süri'l-Hitiib, I-V, Diiru'I-Kutubi'I-İimiyye, Beyrut 1986, V,338. Buhiiri, Fedail, 23(VI, 109); Muslim, Salatu'l-Musafirin, 6{1, 543); İbn Hibbiin, Ebu Hatim Muhammed b. Ahmed, Sah'ilı, I-XVIII, Muessesetu'r-Risiile, Beyrut 1993, I, 325; el-Hakim en-Nisaburi, Ebu Abdullah Muhammed b. Abdurrahman, el-Mustedrek ale 's-Sahlhayn, Beyrut 1990, I, 752; et-Tayalisi, Ebu Davfid, Musned, Daru'l-Ma'rife, Beyrut tz., 34; Abdurrezziik b. Hemmam, Musannej, I-XI. Mektebetu'l-İslami, Beyrut 1403h., III, 359~ ed-Darimi, Fedailu'I-Kur'an, 2 (ll, 52ı). Muslim, Salatu'l-Musafirin, 6(I, 543); en-Nesai, İftitah, ı ı (Il, ı79); İbn Huzeyme, Ebu Bekir Muhammed b. İshak, Sah'ih, I-IV, eı-Mektebetu'l-İslami, Beyrut ı970, III, 24, 26; el-Beyhaki, EbU Bekr Ahmed b. ei-Huseyn, Sunenu'l-Kubrii, 1-X, Mektebetu Diiri'l-Berr, Mekke ı994, Il, 53. et-Tirmizi, Feriiiz, 30 (IV, 423); ed-Diirimi, Feraiz, 2ı (Il, 44ı); en-Nesiii, Ceniiiz, 21 {IV,63). İbn Hibbiin, a.g.e., I. 322; ed-Darimi, Fediiilu'l-Kur'iin, 2 (Il, 543). --------~--· ---.--...------~--------" ., j D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 57 (1, 2) KUR'AN ÖGRETİM1 VE CAMİNİN KUR'AN ÖGRETİMİNDEKİ YERİ- 107 Ayrıca Hz. Peygamber; Müslümanlardan Kur'an'ı geçim kaynağı yapmamalannıl6 istemektedir. Kur'an'ın bir harfine on sevap verileceğil7, namazda okumanın ise daha faziletli olduğu IS, Kur'an okumak için bir araya gelen topluluğu meleklerin kuşatacağı, rahmetİn ve huzurun onların üzerine ineceğP 9 Hz. Peygamberimizin Kur'an okuyanlara verdiği diğer müjdelerden olarak zikredilebilir. Kur'an okuma, öğrenme, öğretme ve bu konuları teşvik eden ve müjdeleyen -ancak bir kısmına yer verebildiğimiz- bütün ayet ve hadisler ışığında, başta Hz. Peygamber olmak üzere, tüm Müslümanlar tarih boyunca Kur'an öğretimine büyük önem vermişler­ dir. Bu nedenle mescitlerde, mekteplerde veya özel hocalar vasıtasıyla çocuklara öğreti­ len ilk şey Kur'an-ı Kerim olmuştur20. Hz. Peygamber döneminde, Kur'an 'ın öğretilmesinde uygulanan metot, inen ayetlerin ezberlenmesidir. Kur'an'ın indiği dönemdeki Arap toplumu, Bizans, Pers ve Hint kültüründen uzak bir coğrafyada yaşıyordu. Sade bir hayat yaşayan bu toplumun en önemli özelliği şiire olan meraklan idi21. Bu özellikleri aniann Kur'an'ı daha çabuk ezberlemelerine imkan sağlıyordu. Hz. Peygamber, Cebrail tarafından indirilen ayetleri ashabına okur, onlar da bir kaç defa dinler ve hıfzederlerdi22. Her gün kıldıklan beş vakit namazlannda da bil ayetleri tekrar ederlerdi. Bu nedenle Hz. Peygamber, günlük namazlarda okunabilmesi için Kur'an metninin ezberlenmesinde ısrar ediyordu23. Hz. Peygamberin Kur'an öğretimi görevi, sadece erkeklere ait değildi. Kadınlara da inen ayetleri tebliğ ediyordu. Bir vahiy aldığında bunu ilk önce erkeklerden oluşan bir oturumda sahabeye açıklayıp tebliğ ediyor ve sonra ikinci defa hanımlardan oluşan ayrı bir oturumda kadın sahabelerine açıklıyordu24. Bunun yanında inen ayetlerin yazı ile de tespiti var ki, konumuzun dışında olduğu için ona yer vermeyeceğiz. Hz. Peygambere indirilen vahyin ezberlenmesi ve muhafazası sadece bu kadarla da sınırlı değildi. Hz. Peygamber her yıl Ramazan ayında Cebrail'in huzurunda o zamana kadar indirilen Kur'an metnini baştan sona okurdu. Buna arza veya mukabele denir. Vefatından önceki Ramazan ayında Cebrail, Kur'an-ı Kerim'i kendisine iki defa tilavet et16) el-Heysemi, Ali b. Ebi Bekr, Mecmau'z-Zevaid, 1-X, Daru'I-Kitabi'l-Arabi, Beyrut 1407h., IV, 95; el-Beyhaki, a.g.e., I, 544. 17) Said b. Mensilr, Sunen, 1-V, Daru'l-Asımi, Riyad 1414h., I, 17; İbn Ebi Şeybe, Ebil Bekr Abdullah b. Muhammed, Musannef, I-VII, Mektebetu'r-Riyad, Riyad 1409h., VI, 118; et-Taberiini, a.g.e., IX, 130. 18) Muslim, Salatu'I-Musafirin, 6(1, 552); İbn Mace, Edeb, 33(1I, 1243); İbn Ebi Şeybe, a.g.e., VI, 132. 19) et-Tirmizi, Deavaı, 49(V, 459); et-Taberiini, Mu'cemu'I-Evsat, 1-X, Daru'I-Harameyn, Kahire 1415h., II, 137; Ahmed b. Hanbel, a.g.e., ll, 406, 447; III, 33, 49; Ebil Ya'la Ahmed b. Ali, Musned, I-XIII, Daru'I-Me'miln li't-Turas, Dımaşk 1984, Il, 4 63. 20) Corci Zeydan, Medeniyet-i islamiyye Tarihi, Çev. Zeki Meğamiz, I-V, İstanbul 1329h., III, 403. 21) İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, I-II, DİB yay., Ankara 1988, I, 11-15. 22) O dönemdeki insanların hafızalarının ne derece güçlü olduğu hakkında bkz: Şak.ir Gözütok,//k dönem Islam Eğitim Tarihi (Hz. Peygamber Döneminde Eğitim Öğretim), Fecr yay., Ankara 2002, s.72. 23) Muhammed Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi, Çev. Salih Tuğ, İFAV yay., İstanbull993, 44. 24) İbn İshak, Ebil Abdullah, Sireru lbn lshak, thk. Muhammed Hamidullah, yy., ts., s.I28; Hamidullah, a.g.eı;.42 (17 nolu dipnot). \' _, D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 58 (1, 1) 108 1 Yrd. Doç. Dr. Yaşar KURT------EKEV AKADEMİ DERCİSİ tirdi. Buna da arza-i ahire denir25. Bu hadis göstermektedir ki Hz. Peygamber, en azın­ dan oruç ayı olan Ramazan ayı esnasında, Kur'an metnini baştan başa gözden geçiriyordu26. Hz. Peygamberin bu uygulamasını ve hatırasını yaşatmak için Müslümanlar, onun vefatından sonra dünyanın her yerinde Ramazan aylannda mukabele hatimieri okumayı adet haline getirdiler. Hz. Peygamber, ashabından Kur'an'ı ezberleyenleri diğerlerine göre daha üstün tuBir topluluğu bir yere gönderdiğinde, içlerinde Kur'an'ı en iyi okuyanı, onlara namaz kıldırm.ak üzere imam tayin ederdi27. Uhud savaşında şehit düşen iki sahabenin cesedi bir sargı ile getirildiğinde, Rasulüllah hangisinin Kur'an'dan daha çok ezberi olduğunu sordu, işaret üzerine önce onu kabre koydu28. Hz. Peygamber Kur'an'ı ezberleyenlere dünyada çok değer verdiği gibi, kıyamet gününde de aniann aynı şekilde yüksek derecelere ulaşacaklan nı ifade etmektedir. Kur'an 'ı ezberleyen kimseye kıyamet günü şöy­ le denilecek: Oku ve yüksel. Aynı dünyada okuduğun gibi oku. Çünkü senin derecen, okuduğun son ayetin mertebesidir29. tardı. teşviklerin çoğu onu sadece ezberlemeyi değil, olup gereğince amel etmeyi amaçlamaktadır. "Artık Kur'an'dan kolayımza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah'ın lütfunu (rızık) aramak üzere yeryüzünde dolaşacak, diğer bir kısmınız da Allah yolunda çarpışacaktır. O halde Kur'an'dan kolayımza gelenini okuyun Uvlüzemmıl, 73120J mealindekı ayellen anlaşılacağı üzere Kur'an'ın tamarmnın ezberlenmesi farz kılınmamıştır. Ancak her Müslümanın Kur'an'dan namaz caiz olacak kadar bir bölümünü ezberlemesi, namazın farzlanndan olan kıraatİn gereğidir. Fatiha ve bir süre ezberlemek Hanefi mezhebine göre vaciptir30. Kur'an'ın ezberlenmesi ise farzı kifayedir. Bu ifadelerden anlıyoruz ki, Müslümanlardan bir gurubun Kur'an'ı ezberlemesi gerekir. Ancak bu durumda Müslümanların üzerinden ilahi sorumluluk düşer. Aksi takdirde bütün toplum günahkar olur31. Kur'an öğretimi ile alakah tavsiye ve manasını anlamayı, muhtevasına vakıf Hz. Peygamber döneminde sahabelerden, kaçının Kur'an'ın tamamını ezberlediği hususunda değişik rivayetler vardır. Bir ri vayete göre Abdullah b. Mesfid, Muaz b. Cebel, Huzeyfe'nin kölesi Salim ve Ubey b. Ka'b olmak üzere dört32, bir ri vayete göre bi25) Muslim, Fedliilu's-Sahabe. 44(1V, 1905); Ahmed b. Hanbel, a.g.e., VI, 282. 26) Hamidullah. a.g.e., 42. 27) Muslim, Mesacid, V(l, 464); Ebu Davud, Salat, 2 (1, 159); Tınnizi, Ebvabu's-Salat, 2 (1, 459), Ahmed b. Hanbel, a.g.e., III, 163. 28) Ebu Davud, Cenaiz, 15(III, 196); Tirmizi. Cenaiz, 8(1II, 354); İbn Mace, Cenaiz, 6 (1, 485). 29) Ebu Davud, Salat, 2 (Il, 73); Ahmed b. Hanbel, a.g.e., II, 192. 30) Alauddin Haskefi, ed-Durru'l-Mulıtlir, 1-V, Daru İhyai't-Turiisi'I-Arabi, Beyrut 1987, I, 36l(Reddu'l-Muhtar kenarında); Tahtavi, Hlişiyetu't-Talıtlivt ala Mertiki'l-Feliilı, Mısır 1356, s. 123; Mehıned Zihni, Nimet-i Islam (Kitlibu's-Salat), istanbul 1322, s. 93. 31) ez-Zerkeşi, Muhammed b. Abdullah, el-Burlıtınfl Ulumi'l-Kur'an, I-II, Kahire 1376/1957, I, 456; es-Suyuti, Celaluddin, el-itkiin fi Ulumi'l-Kur'an, Kahice 1967, I, 99; Taşköprizade, Miftlilıu's­ Sa'lide ve Misblilıu's-Siylide fi Mtn•zuati'l-Ulfim, I-III, Diiru'I-Kutubi'I-İlmiyye, Beyı:ut 1985, Il, 401. 32) Buhar!, Fedail, 8(Vl, 102). r D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 58 (1, 2) j KUR'AN ÖGRETİMİ VE CAMİNİN KUR'AN ÖGRETİMİNDEKİ YERİ- 109 ri kadın olmak üzere dört ile sekiz33, bazı rivayetlerde de bu sayının arttığına şahit olmaktayız34. Bunlardan Hz. Osman gibi bazı meşhur sahabelerin Hz. Peygamberin vefatından sonra hafız olduğunu söyleyenler de vardır35. Hz. Peygamber döneminde sahabelerden Kur'an'ı baştan sona ezberleyenlerin sayı­ az olması, bunlardan başkasının hafız olmadığı anlamına gelmez. Hicretin dördüncü yılında cereyan eden Bi'ri Maune vakasında Suffa ehlinden yetmiş kurra sahabenin öldürülmesi Hz. Peygamber dönemindeki hafızların sayısı hakkında bize bilgi veren önemli bir olaydır36. Yalnız Yername vakasında yetmiş kişinin şehit edildiğine bakılırsa, o gün orada Mfız olduğu halde şehit olmayan ve harbe katılmayanlarla birlikte bu rakam daha da yükselecektir37. Hadislerde ismi geçen şahıslarla ilgili Hz. Peygamberiıniz, Kur'an'ı bunlardan alın ifadelerine yer vermekte; Kur'an kıraatı ile meşgul olacakların onlara müracaat etmelerini istemektedir. Gerçekten Kur'an kıraatı sonraki nesillere bu zatlar sayesinde ulaşmıştır. Hz. Peygamberin bu şahısların ismini vermesindeki maksat, onların Kur'an sahasında mütehassıs olduklarını bildirmektir. Yoksa dönemindeki hafız­ ların sayısını tahdit ve tayin etmek değildir. Ancak sahabe KUt·'an'ı genellikle on ayetlik bölümlere ayırarak ezberler, bunların manasını ve bu ayetlerdeki emir ve yasakları hayatlarında tatbik etmeden diğer ayetlere geçmezlerdi38. Bu da bize, Kur'an'ı ezberlemekten maksactın ne olacağı hususunda güzel bir örnek teşkil etmektedir. Zamanla Kur' an' ın ezberlenmesi meselesi, sadece Kur' an metnini hatasız okuma üzerinde yoğun­ l::ışmış, onun anlaşılması ve muhtevası göz ardı edilmiştir. Burada şu lıususu d::ı if::ıde etmek gerekir. Kur'an 'ın okunmasından maksat onun anlaşılmasıdır söylemini ifade edenlerden bazıları, Kur'an'ın okunınası için geçirilen zamanın boşa geçirilen zaman olduğu değerlendirmesini yapmaktadır. Bir hususu ve değeri ikame etmek için diğer değeri göz ardı etmek doğru olmasa gerekitr. Kur'an'ın doğru okunması, ibadet dili olması nedeniyle zorunluluk arzeder. Dolayısıyla bu konuda hiçbir müminin vareste olması düşünü­ lemez. Kur'an'ın okunınası ve anlaşılması meselesi; insandaki beden-ruh ve meyvedeki kabuk-öz gibi birbiri ile bağlantılıdır. Bedeni rahatsız olan birinin ruhunun huzurlu olması, kabuğu kırılmayan veya sıyrılmayan meyvenin tadının alınması düşünülemeyece­ ği gibi, hatalı okunan Kur'an metninden de doğru anlam çıkarılması beklenemez. Ancak sadece Kur'an metnini doğru okumak, onun anlaşılması için hiçbir gayret sarf etmemek de verilen misallerin tersi düşünülerek aynı şekilde yanlış olur. İdeal olanın Kur'an'ın doğru okunması, ezberlenmesi ve anlaşılmasıdır. Günümüzde ifade edilen bir diğer husus da şudur. Kur'an'ın konu ve kelime fıhristleri, teyp, radyo, televizyon ve bilgisayar gibi kayıt imkanları varken onun ezberlenmesi için zaman kaybedilmemesi gerekir. Medeniyetin sunduğu imkanlardan istifade etmek kadar tabi bir şey olamaz. Kur'an sahasının 33) 34) 35) 36) Ahmed b. Hanbel, a.g.e., VI, 405. İbn Sa' d, a.g.e., Il, 355-358. İbn Sa'd, a.g.e., ll, 356. Hakkı Dursun Yıldız (Heyet), Doğuştan Günümüze Büyük Islam Tarihi, I-XIV, Çağrı Yay., İstanbul 1992, ı. 475. 37) en-Nevevl, Ebu Zekeriyya Yahya b. Şeref, Şerhu 'n-Nevev'i alil Sahlhi'I-Muslim, 1-XVlll, D1iru İh­ y1ii't-Tur1isi'l-Arabl, Beyrut 1392, XVI, 19 38) Kurtubl, Ebu Bekr Muhammed b. Ahmed, e/-Cilmi li Ahkilmi'l-Kur'iln, I-XX, D1iru'ş-Şu'ilb, Kahire 137th., I. 39. ı D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 59 (1, 1) 110 1 Yrd. Doç. Dr. Yaşar KURT------EKEV AKADEMİ DERCİSİ sında çalışacak olan kimselerin konu ve kelime bilgilerine yer veren fihristierden istifade etmeleri elbetteki zamandan tasarruftur. Ancak hafızada olmayan bir şey üzerinde düşünmek, yorumlamak ve ondan bazı sonuçlar çıkarmak mümkün değildir. O nedenle özellikle Temel İslam Bilimleri sahasında çalışan araştırmacılar, hafız olmadıklarının eksikliğini hissettiklerini değişik vesilelerle dile getirirler. En iyi ve geçerli muhafaza şek­ li bugünkü modem imkanlara rağmen, yine hafıza olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Herhalde bu sebeple Hz. Peygamber, Kur'an'ı ezberleyenlere gıpta ile ba.l<:ılacağını39 ifade etmektedir. Kur'an'ın öğretilmesinde sesli ve görüntülü yayın vasıtalarından istifade etmek fayAncak Kur'an'ın doğru okunınası için tespit edilen esaslar (Tecvid) konusunda bilgi sahibi olmak veya bu konu ile ilgili bütün kaideleri ezberlemek yeterli değildir. Tecvid kaidelerini bilmek işin teorik yönünü oluşturur. Pratik tarafı ise bu esasların belirlenen şekilde icra edilmesidir. Kur'an'ın öğretimi meselesi pratik yönü ağırlıklı olan resim, müzik vb. sanat dalları gibi hacaya ihtiyacı zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle Kur'an öğretimi dini ilimler arasında hacaya en çok ihtiyaç duyulan ilim olarak kabul ediJir40. Kur'an metni gerekli yetki ve ustalığı kabul edilmiş bir hoca önünde öğrenilir ki bu üstat, öğrettiği metnin doğru olarak öğrenildiğini yazılı bir vesika ile kabul ve tasdik eder41. Bu vesika Kur'an öğretiminin hocadan hacaya intikalini gösterir ki, bu halka; Hz. Peygamber, Cebrail, levh-i mahfilz ve sonuçta Allah'a kadar dayandırıJır42. dalıdır. Bu nedenle bazı tecvid kitaplannda Kur'an öğretimi ile alakatı "Onu hocaların ağ­ zından alın" ifadesine yer veriJir43. Bu husus, genel tecvid kaidelerinin uygulanmasının yanında, okunınası özellik arz eden yerlerin telaffuzu, temsil kaidelerine riayet etmek gibi Kur'an okuyuşunun incelikleri ve Kur'an harflerinin çıkarılmaları esnasında onlara arız olan lazımı ve arızi sıfatları göstererek yerli yerinde okunınası bakırnından daha çok zorunluluk arz etmektedir. Kur'an öğretimi ile meşgul olacak olan veya camilerde mihrap hizmetini üstlenen kimselerin bu hususları erbabından öğrenmeleri bu zorunluluk olarak mütalaa edilir. Ancak geniş halk kitleleri için gerekli olan, namazlarının sahih olmasını sağlayacak kadar Kur'an'ı doğru okumalarıdır. Bu da ülkemizde Kur'an öğretiminin yapıldığı Kur'an Kursları, İmam-Hatip Liseleri veya ilahiyat Fakülteleri bünyesinde halledilecek bir husus değildir. İşte bu husus; ülkemizde en uzak köylere varınca­ ya kadar inşa edilen caminin, Kur'an öğretimindeki yeri ve önemini ön plana çıkarmak­ tadır. 39) Muslim, Salatu'l-Musafirin, 6 (1, 558); Mace, Zuhd, 37 (Il, 1407); er-Ravyiini, Ebu Bekr Muhammed b. Harun, Musned, 1-11, Muessesetu Kurtuba, Kahire 1416, II, 397; Hunad el-Kufi, ezZuhd, 1-11. Diiru'I-Hulefiii'l-Kitabi'I-İslami, Kuveyt 1406, II, 640; ez-Zehebi, Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed, Siyeru A 'lami'n-Nubela, I-XXIII, Muessesetu'r-Risa!e, Beyrut 1413, VIII, 437; Hatib ei-Bağdadi, Tarihu Bağdlid, I-IV, Diiru'l-Kutubi'l-İlmiyye, Beyrut tz., VII, 84. 40) İsmail Karaçam, Kur'an Öğretim MetodununAna Çizgileri (Din Öğretimi ve Din Hizmetleri Semineri, 8-10 Nisan 1988), DİB yay., Ankara 1991, s. İ21. 41) Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi, 44. Eskiden hocaların verdiği icazetnameler, günümüzde de DİB verdiği Yüzüne Okuma veya Hafızlık Belgeleri bu hususa örnek teşkil etmektedir. 42) İcazetniirnelerde bu silsile ta'dat edilmiştir. Bkz. Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi;53-56. 43) İsmail Karaçam, Kur'an'ı Kerim'in Faziletleri ve Okunma Kaideleri, İstanbul 1976, s. 183. -.; D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 59 (1, 2) KUR'AN ÖGRETİMİ VE CAMİNİN KUR'AN ÖGRETİMİNDEKİ YERİ- 111 II. Caminin Kur'an Öğretimindeki Yeri Camii kelimesi "cem"' kökünden türeyen, "toplayan ve bir araya getiren"44 manasında, ayetlerde geçtiği üzere Allah'ın isimlerinden (Al-i İmran, 3/9; Nisa, 4/140) biri- dir. Bu kelime önceleri sadece Cuma namazı kılınan büyük mescitler için kullanılan "elMescidu' 1-Cil.mi "' tamlamasının kısaltılmış şeklidir45. İslam coğrafyasında cami kelimesi yerine yaygın bir şekilde mescit kelimesinin kullanıldığını görmekteyiz. Mescid kelimesi ise; "eğilmek tevazu ile alnı yere koymak" anlamındaki sucfid kökünden, "seede ve ibadet edilen yer"46 veya "secde yeri veya uzvu"47 manasma gelir. Cami veya mescitler Müslümanların bir araya geldikleri ve topluca namaz kıldıkları mekanlardır. İslamiyet'in ilk yıllarında Mekkeli müşriklerin baskı, işkence ve zulüm politikaları sebebiyle müstakil bir camiden bahsetmek mümkün değildir. Hz. Peygamberin Hz. Peygamberliğinin on üç yıla yakın bir zamanını geçirdiği Mekke döneminde inen ayetleri Müslümanlara bildirmek, onları yeni dinin öğretileri etrafında eğitmek için nasıl gayret sarf ettiği hususu pek fazla araştırılmarnıştır. Bu nedenle biz, caminin Kur'an öğretimin­ deki yeri konusunun daha iyi anlaşılması için Mekke ve Medine dönemleri alt başlıkla­ n ile incelemey_i uygun gördük. A- Mekke Dönemi İslam Tarihinde eğitim-öğretimin tarihini inceleyenler, bu olaya hep müesseseleşme döneminden sonraki gelişmeleri dikkate alarak başlamışlar ve işi, Medine dönemindeki "Suffa Okulu" ile başlatmışlardır48. Halbuki Müslümaniann en zor şartlarda geçirdikleri on üç yıllık Mekke Dönemi, ilmin araştırılması yahut diğer vesilelerle ilimden bahseden bütün ayetlerin nazil olduğu bir dönemdir49. İlk nazil olan ayetterin okumayı emretmesi ve ilimierin temeli olarak kaleme yapılan övgü (Alak, 96/1-4) sanki Hz. Peygamberin en önemli görevinin öğretmenlik olduğunu ifade etmektedir. İşte bu ayet ve ilimle ilgili diğer ayetleri göz önüne aldığımızda, Mekke döneminde de bir Kur'an öğretiminin olabileceğini insanın aklına getirmektedir. İslam'da ilk eğitim-öğretim müessesesi Erkam'ın evidir. İlk Müslümanlardan olan buzatın evi, gözlerden biraz uzak Safa tepesi civannda idi. Mekkeli müşriklerin haskılanna maruz kalan Hz. Peygamberimiz Er- 44) ' 45) 46) 47) 48) 49) İbn Faris, Ebu'I-Huseyn Ahmed b. Faris, Mu'cemu Mekiiyisi'l-Luga, I-VI, Daru'I-Cil, Beyrut 1991, VIII, 55; İbn Manzilr, Usiinu'l-'Arab, I-XV, Daru Sadır, Beyrut 1990, VIII, 55; ez-Zebldl, Muhib- buddin Ebil Feyz Muhammed Murtaza, Tiicu'l-Arus min Ceviilıiri'l-Kamus, I-XX, Daru'I-Fikr, Beyrut 1994, XI, 71. ei-Cevherl, es-Sılıiilıfi'l-Luğa ve'l-U/Um, I-II, Daru'I-Hadarati'I-'Arabiyye, Beyrut 1974, I, 205; İbn Manzilr, a.g.e., VIII, 55. el-Cevheri, a.g.e .• I, 567-568; İbn Fiiris, a.g.e., III, 133; el-Kurtubi, a.g.e., XIX, 21. Mescid kelimesi "Mesced" şeklinde kullanıldığında bu manaya gelir. ez-Zemahşeri, Mahmud b. Ömer, ei-Keşşiifan Hakiiiki't-Tenztl ve Uyuni'l-Ekiivilfi Vüculıi't-TevU, I-VI, Daru'l-Mushaf, Kahire 1977, VI, 167; el-Firuzabadi, Mecduddin Muhammed b. Yakilb, el-Kiimusu'l-Mulılı, Muessesetu'r-Risate, Beyrut 1993, 367; el-Ferra, Ebu Ze~eriyya Yahya b. Ziyad, Mefıni'l-Kur'fın, I-III, Daru's-Surur, yy., 1955, III, 194. Hüseyin Algül,lslam Tarihi, I-IV, Gonca yay., İstanbul 1991, II, 186. Hamid,ullah, islam Hz. Peygamberi, Çev. M. Said Mutlu, Salih Tuğ, I-Il, İrfan yay., İstanbul 1969, II, 73. ı' .ı - D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 60 (1, 1) l 112 1 Yrd. Doç. Dr. Yaşar KURT--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ karn'ın evine taşındı. Kendisine inzal olunan Kur'an ayetlerini ilk Müslümanlara burada okuyor, ezberletiyor ve yazma bilenlere yazdınyordu50. Bir çok şahıs gibi Hz. Ömer de bu evde Müslüman olmuştur51. Kaynaklarda İslarn'a girenler için, Hz. Peygamber Erkarn'ın evine girmeden önce Müslüman olmuştu; Hz. Peygamber Erkarn 'ın evine girdikten sonra Müslüman oldu; Erkarn 'ın evinde Müslüman oldu gibi ifadelere rastlanır52. Bu ifadeler, Erkarn'ın evinin Mekke dönemi tebliğ, eği­ tim ve öğretim faaliyetleri için ne kadar mühim bir yer işgal ettiğini göstermesi bakımın­ dan önemlidir53. Bu ev aynı zamanda Müslümanlar tarafından mescit olarak da kullanı­ lıyordu54~ Erkarn'ın evinden başka Kur'an öğretiminin yapıldığı yerler olarak kaynaklarda bir bilgiye rastlanmamaktadır. Ancak namaz kılma yeri (mescit) olarak kullanılan veya hangi sebeple olursa olsun bir araya gelinen her mekan, o dönem Müslümanlannın Kur'an'ı birbirlerine öğretmeyeriolarak kabul etmek gerekir. Çünkü İslam'ın ilk yılla­ n Müslümanların Hz. Peygamber de dahil olmak üzere sürekli takip edildikleri bir dönemdir. Hz. Peygamber Mekkeli müşriklerin bütün hakaret ve haskılanna rağmen bazen Mescid-i Haram'a gider, Haceru'l-Esved ile Ruknu'l-Yemani arasında namaz kılardı55. Yine bu sıkı takibattan dolayı Hz. Peygamberimizin "mirbed" denilen ağıl ve harmaniann temiz yerlerinde namaz kıldığı rivayet edilir56. Müslümanlar da ancak kendi evlerinde veya vadilerde namaz kılabiliyorlardı. Bu baskılar sebebiyle Mekke'yi terk edip Habeşistan 'a hicret etmek isteyen Hz. Ebu Bekir, yolda karşılaştığı eski arkadaşı İbn u' dDeğinne'nin teklifi üzerine, onun himayesinde Mekke'ye dönmüştür. Hz. EbU Bekir bu olayın akabinde, evinin bahçesinde yaptırmış olduğu mescitte -ki bu mescit bir Müslüman tarafından inşa edilen ilk mescit olarak kabul edilir- namaz kılıp yüksek sesle Kur'an okumaya devam etti. Sesi çok güzel olan Ebu Bekir Kur'an okumaya başlayın­ ca çocuklar, köleler ve kadınlar onun okuyuşundan etkileniyorlardı. Bu durumdan rahatsız olan Kureyş'in ileri gelenleri Ebu Bekir'i, hamisi olan İbnu'd-Değinne'ye şikayet edip oİıu yüksek sesle Kur'an okumaktan vazgeçirmesini istediler. İbnu'd-Değinne bu talebi Ebfi Bekir' e iletince, Ebu Bekir himayeyi iade etmiştir57. Kur'an'ın yüksek sesle okunmasının yasak olduğu bu döneme ait bir örnek de Abdullah b. Mesfid'dur. Müslümanlardan bir gurup kendi aralarında; şu ana kadar Kureyşliler Kur'an'ı yüksek sesle işitmediler, onlara Kur'an'ı Kerim'i yüksek sesle duyuracak yok mudur? diye konuşu­ yorlar. Abdullah b. Mesud: Ben bunu yaparım diyor. Onlar: Senin kabilen zayıftır. Kabilesi daha güçlü biri olursa Kureyşliler hücum ettiğinde onu korurlar, diyorlar. Ancak Abdullah b. Mesud bu teklifi kabul etmiyor. Müşriklerin toplantı halinde olduklan bir sı­ rada Kabe civarında Kur'an okuyor. Bunun farkına varan müşrikler ona eziyet ediyorlar. Böylece Mekke döneminde Kureyşli müşriklerin toplu bulunduklan yerlerde Kur'an'ı açıkça i ! \ t 50) İbn Sa'd, a.g.e., III, 242-245. 51) İbn Hişam, es-Siretu'n-Nebeviyye, I-II, Dfuu'I-Fikr, Beyrut 1992, I, 230. 52) İbn Sa'd, a.g.e., III, 243. 53) Algül, a.g.e., Il, 180. 54) el-Halebi, Ali b. Burhaneddin, es-Siretu'/-Ha/ebiyye, I-III, Daru'l-Ma'rife, Beyrut 1400h., II, 21. 55) el-Halebi, a.g.e., ll, 18, 146; İbn· Hi şam, a.g.e., 1, 232. 56) Buhliri, Salat, 49(1, ı ı 1); Ahmed b. Hanbel, a.g.e., Il, 178; III, 404; IV, 85. 57) İbn Hişam, a.g.e., I, 249-250. - - - - - . ---·-------·-- - D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 60 (1, 2) J KUR'AN ÖGRETİMİ VE CAMİNİN KUR'AN ÖGRETİMİNDEKİ YERİ- 113 yüksek sesle okuyanların ilki Abdullah b. Mesfid olmuştur58. Hz. Ebu Bekir ve Abdullah b. Mesfid örneğinde olduğu gibi, Kur'an'ı duyan insanlar ondan etkileniyorlardı. Bu durumda Mekkeli müşriklerin Mekke içinden ve dışından hiç kimsenin Müslümanlarla irtibat kurmasına müsaade etmemekten başka çareleri kalmamıştı. Bu nedenle pplu yerIerde Kur'an okuyanlan tehdit, dayak ve işkence ile engellemeye; buna imkan bulamazIarsa gürültü patırtı yaparak Kur'an'ın duyulmasına maniolmaya çalışıyorlardı (FussiIet, 41/26). Etkilenir de tesirinde kalınz diye Kur'an okunduğunda parmaklan ile kulakIannı tıkayanlar (Nuh, 7117), hedeflerine bir türlü ulaşamadıklan için canlan sıkılarak, Kur'an'ın okunduğu mekandan uzaklaşıyorlardı (İsra, 17/45-51). Kur'an öğretiminin sadece işitme, işittirme tarzına bile müşrik ileri gelenleri tahammül edemiyordu. Çünkü Kur'an öğretimine imkan verirlerse, genç insanların yeni bir arayışa yöneldiğini ve sonra da İslam' ı kabul etmekte güçlük çekmediklerini görüyorlardı. Mekkeli müşriklerin bu kadar Kur'an'a düşman olmalarına rağmen. onu dinlemekten kendilerini alamadıklan veya dinlediklerinde onun tesirinde kaldıklanna dair pek çok olay anlatılır. Kur'an konusunda aşın düşmanlıkları ile tanınan Ebfı Sufyan, Ebu Cehü ve Ahnes b. Şerik, bir gece Hz. Peygamber gece namazı kılarken onun Kur'an okumasını dinlemek için çıkıyor­ lar. Her biri arkadaşından habersiz Hz. Peygamberi dinleyebileceği bir yerde otııruyor. Geceyi onu dinleyerek geçiriyorlar. Şafak söktüğünde aynlıyorlar. Yolda karşılaştıkla­ rında birbirlerini kınayarak; ayak takımından bazılan sizi gördüğünde gönüllerine şüphe düşer. sakın gelmeyelim diyerek nyrılıyorlnr. Ancak aynı şahıslar ikinci, üçüncü ve dördüncü gece gelerek Hz. Peygamberi dinlemekten kendilerini alamıyorlar59. Bunun yanında Hz. Ömer gibi haşin tabiatlı, sert ve hiddetli olan birinin kalbi de, Kur'an ayetleri sayesinde yumuşamış ve öldürmek üzere gittiği Hz. Peygamberin huzurunda Müslüman olmuştıır60. Müşriklerin ileri gelenleri Hz. Peygambere düşmanlıklanndan dolayı ona şair, kahin, sihirbaz dediler. Fakat iftira ettikleri bu fiilierin hiçbirinin onda olmadığını yine kendileri söylediler. Ancak onlar bile bile sırf inatlanndan dolayı Hz. Peygamberin söylediklerinin, rivayet edilip nakledilen bir büyüden başka bir şey olmadığına karar verdilertil. Müşriklerin bu durumlarını yine kendi içlerinden biri olan Nadr b. Haris: "Ey Kureyş topluluğu! Durumunuzu gözden geçirin. Yoksa Allah'a yemin ederim ki, başınıza büyük bir iş gelecek."62 sözleri ile ifade etmekte ve onları uyarmaktadır. Mekke döneminde Kur'an öğretimi ile alakah önemli olaylardan birisi, I. Akabe biatından sonra Mus'ab b. Umeyr'in Medinelilere Kur'an'ı akutmak ve İslam'ı öğretmek üzere gönderilmesidir. Medineliler Mus'ab'a, Medine'nin okuyucusu ismini vermişler­ di. Medineli Esad b. Zurare de Kur'an öğretimi konusunda ona yardım ediyordu. Mus'ab b. Umeyr de Hz. Peygamber gibi gelenlere İslam'ı tebliğ ediyor, onlara Kur'an'dan ba- 58) 59) 60) 6 ı) İbn Hişam, a.g.e., I. 208 (özetle); İbn Sa' d, a.g.e., III, I5ı; Aıgüı, a.g.e., I. 209-210; Il, ı8ı-ı82. İbn Hişam, a.g.e., ı. 309. İbn Hişam, a.g.e., I, 230. İbn İshak, Ebu Abdullah, Siretu i b n ishiik, thk. Muhammed Hamidullah, yy., ıs., ı 32; İsbehiini, Ebfı Nuaym, Deliii/u 'n-Nubuvve, Beyruı ı 99 ı, ı, 232-233; İbnu'I-Cevzi, Ebu'ı-Ferec, el-Vefa bi-Ahva/i'l-Mustafii, Kahire 1966, ı, 202-204; İbn Kesir, Ebu'l-Fida İsmiiiı, es-Slreıu'n-Nebeviyye, I-IV, Daru'l-Fikr, Beyrut ı990,1. 499. 62) İbn Hiş~çiı. a.g.e., ı. 197. ' .ı D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 61 (1, 1) 114 /Yrd. Doç. Dr. Yaşar KURT------EKEV AKADEMİ DERGİBİ ı ' ı' zı ayetler okuyordu. Onu dinleyenler: Bu ne kadar hoş ve güzel bir söz! diyerek hayretlerini dile getiriyorlardı. Sonra "bu dine girmek istediğimizde nasıl hareket etmemiz gerekir?" diye soruyorlar. Bu vesile ile Mus'ab veEsad onlara İslam'ı anlatıyordu63. Bir yıllık gibi kısa zamanda II. Akabe biatına gelindiğinde Medine'deki Müslümanların sayısı yüze yaklaşmıştı. Mekke döneminde Kur'an öğretimi, bahsedilen baskılar nedeniyle, eğitim-öğretim faaliyeti için gerekli olan bir müfredat ve program dahilinde gerçekleşememiştir. Buna karşılık ilk Müslümanların Kur'an'a olan hayranlıklan ve bağlılıkları bütün engellemelere rağmen artarak devam ediyordu. Sonraları Medine'ye Kur'an öğretmeni olarak gönderilen Mus'ab b. Umeyr sayesinde oradaki Müslümanların sayısı da artıyordu. Medine'deki Müslümanlar, Mekke'de zulme uğrayan kardeşlerini şehirlerine davet ediyorlardı. Me kke' de Kur' an' ı öğrenme, öğretme ve yaşama konusunda bir türlü fırsat b ulamayan, eza ve cefaya maruz kalan müminler, gelecekle ilgili ümitleri de pek kalmayınca Hz. Peygambere Allah tarafından verilen işaretle (İsra, 17/80) Medine'ye hicret ettiler. Böylece cami ve Kur'an öğretimi arasındaki ilişkinin daha belirgin halde ortaya çıktığı Medine dönemi başlamış oldu. B. Medine Dönemi Medine döneminde caminin daha hicret aşamasında fonksiyonel bir yer işgal ettiği görülmektedir. Hz. Peygamber Mekke'den Medine'ye hicret ederken yolda konakladık­ ları Kuba'da hemen bir mescit bina ettirdiğine şahit olmaktayız64. Daha yol yorgunluğu­ nu atmadan hemen bir mescit bina ettirmesi ve bizzat yapılışında çalışması ile Hz. Peygamber; Müslümaniann bir araya gelmelerinin sembolü olan camiye verdiği önemi göstermektedir. Müslümanlar ancak bu sayede iletişim sağlayabilecek, inen ayetleri birbirlerine aktarabilme imkanı bulabileceklerdi. Bu nedenle Kuba mescidinin Hz. Peygamberimizin nezdinde önemli bir yeri vardı. Konaklanan bu yerde yapılan bu mescidin ardından Medine'ye vanldığında yanların­ dan geçtikleri kimselerin davetini Hz. Peygamberimiz; devesini serbest bırakmalarını, onun görevli olduğunu söylüyordu. Deve Malik b. Necdir'ların evlerinin önünde çöktü. Burası Sehl ve Suheyl adında iki yetim kardeşe aitti. Bedeli ödenerek alınan bu yere Mescid-i Nebevt inşa edildi65. Kur'an öğretimi açısından Kuba Cami ve Mescid-i Nebevt ile açılan dönem, İslam tarihi bakımından önemlidir. Çünkü Rasulüllah'ın; Mescidi Nebevi'nin yanına yaptırdığı (Suffa) odacıklada oluşturduğu cami-mektep birlikteliği, sonraki dönemlerde örnek alınacak, gelişerek İslam medeniyetinin eşsiz örneklerini ortaya çıkaracaktır. Mescid-i Nebevi'nin. yanındaki odacıklarda kalan bu insanlara "Ehlu's-Suffa" veya "Ashabu's-Suffa" denir. Suffa ehli evi barkı olmayan, fakir insanlardan66 oluşmaktaydı. Öyle ki üzerierini örtecek bir rida ve elbiseleri yoktu. Hatta bazıla­ n avret yerlerini örtecek imkandan mahrumdu67. Sayılan zaman zaman artıp eksilmek- 63) İbn Hişam, a.g.e., ı. 293-295. 64) İbn Hişam, a.g.e., ı, 344; İbn Keslr, a.g.e., Il, 292; ei-Kastallani, Ahmed b. Muhammed, el-Mevahibu'/-Leduniyye, I-III, Daru'I-Kutubi'I-İimiyye, Beyrut 1996, 156. 65) İbn Hişam, a.g.e., I, 345; Kastalliinl, a.g.e., ı, 157. 66) Buhliri, Salat, 8(1, ı ı3- ı ı4); Muslim, Eşribe, 36(III, ı627); Tirmizi, Tefsir, 48(V, 218). 67) Buhar!, Salaı, 8(1, ı ı3-ı ı4); İbn Hibblin, n, 457. 1 1 ı ıı ~ ·r D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 61 (1, 2) KUR'AN ÖGRETİMİ VE CAMİNİN KUR'AN ÖGRETİMİNDEKİ YERİ- 115 le birlikte 70-80 kişi civanndaydı68. Geçimieri ile Hz. Peygamberimiz bizzat ilgileniyordu. Kendisine gelen hediyeleri onlara gönderiyor, ashabtan 6 yardım ve sadakalarını onlara vererek, görüp gözetmelerini istiyordu69. Bazı sahabenin bu insanlan evlerine götürüp iaşe ve ibatelerini sağladığı da oluyordu70. Suffa ehlinin görevi ilim öğrenmekti. En başta öğretilen ve ezberletilen Kur'an'ı Kerim'di. Aynı zamanda vahyi tespit ve ilmin muhafazası için gerekli olan yazı dersleri de veriliyordu71. Suffa ehline genelde Kur'an öğretiliyordu. Böylece orada yetişen öğren­ cilerin çoğu hafız oluyordu. Bu nedenle o dönemde Suffa ehline hafız manasında "kurra"72 dendiğini görmekteyiz. Bunun yanında Hz. Peygamber'in Kur'an'ın güzel, düzgün ve ahenkli okunmasından çok haz duyduğu bilinmektedir. Güzel Kur'an okuyanlardan Ebfi Musa el-Eş'aıi için, "Sana Davud'un seslerinden bir ses verildi''73 diye iltifat eden Hz. Peygamber; Huzeyfe'nin kölesi Salim Kur'an okuduğunda da, "ümmetime senin gibi birini veren Allah'a hamd olsun"74 demiştir. Hz. Peygamberin güzel Kur'an okuyanlan okutarak, onlardan Kur'an'ı dinlemesi, onlara karşı olan sevgisi ve iltifat dolu sözleri göz önüne alındığında, o dönemde Kur'an'ın güzel okunmasını sağlamak için, makam ve ses terbiyesine de yer verildiğini söyleyebiliriz75. Hz. Peygamberimizin Kur'an'ı güzel sesle okunmasını tavsiye ettiğine dair hadisleri önceki konumuzda vermiştik. Mescid-i Nebevi'de'Kur'an tilavetinin yanında, Kur'an'dan aniaşılmayan yerlerin Hz. Peygamber tarafından açıklamaları (tefsir) da yapılıyordu. Bu dersleri iç içe daire şeklinde oturarak dinleyen gruba halka76, bu meclisiere de Meclisü'l-ilm denilmiştir. Hz. Peygamberin namazlardan sonra ashabını, dini ve dünyev1 konularda aydınlatmak için oturmalan adetlerindendi. Etrafını çevreleyen sahabeye, ayet ve yorumlarını üçer defa tekrar ettirir. onlar da ezberlerdi777. Suffe ashabından oluşturulan ilim ehli bir gurup, civar kabilelere Kur'an ve sünneti öğretiyorlardı78. Medine dışından gelen kabileler, Suffe okulunda Hz. Peygamber ve ashabı tarafından hızlı bir eğitimden geçirilirdi. Sonra bu insanlar kendilerine öğretilenleri, kendi kavimlerine öğretmek üzere memleketlerine dönerlerdF9. Medine dönemi Mescid-i Nebev1 ile birlikte Hz. Peygamberin olduğu her yer bir okul vazifesi görüyordu80. Ancak Mescid-i Nebev1'nin içi ve çevresinin yoğun bir ilim alışverişine sahne olduğunu özellikle belirtmek gerekir. 68) Buhar!, SaUlt, 8(1,113-114); el-Maverdi, Ebu'I-Hasan Ali b. Muhammed, A'ldmu'n-Nubuvve, Beyrut 1987, 139; el-Hasen Ömer b. Habib, el-Muktefa min Slreti'l-Mustafa, Daru'l-Hadis, Kahire 1996,84. 69) Muslim, Eşribe, 36(Ill, 1627); Tirmizi, Tefsir, 48(V, 218); İbn Hibbfuı, XIV, 492; İbn Sa'd, a.g.e., I, 388; İbn Kesir, el-Bidiiye ve'n-Nihiiye, I, XIV, Mektebetu'I-Ma§.rif, Beyrut ts., VI, 102. 70) Buh§.ri, Menakıb, 6I(IV, 171-172). 71) İbn Mace, Tıcaret, 12(II, 730); Hakim en-Nisabi1ri, el-Mustedrek, ll, 48; el-Kettfuıi, a.g.e., I, 48. 72) Muslim, İmareı, 33(Ill, 15 ı I). 73) Muslim, Salaıu'I-Musafırin, 34 (1, 546). 74) Ahmed b. Hanbel, a.g.e., VI, 165. 75) Hamidullah, Islam Peygamberi, ll, 81. 76) l3uhiiri, İli m, 8 (1, 24 ). 77) Buhiiri, ilim, 8 (I, 32, 34, 37). 78) Buhari, ilim, 8 (I, 23, 24). 79) Buhari, ilim, 8 (I, 30). 80) Buhar!, Ilim. 8 (I, 22, 29, 30, 40, 42). ı' /. .ı D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 62 (1, 1) 116 / Yrd. Doç. Dr. Yaşar KURT------EKEVAKADEMİ DERCİSİ Mescid-i Nebevl sadece erkeklerin eğitim-öğretim gördüğü bir mekan değildi. Kaüzerine Hz. Peygamber bir gününü onlara ayırmıştı. O gün sadece kadın­ lar mescide geliyorlar, Hz. Peygamber de onlara nasihat ediyor, dinin emirlerini anlatı­ yordu8I. Kadınların eğitiminde Hz. Peygamberin eşleri de yardım ediyordu. Hz. Peygamberin hanımlarından Hz. Hafsa okuma ve yazma biliyordu. Diğer hanımı Ayşe, fı­ kıh, şiir, hekimlik, Arap tarihi ve nesebler ilmi vs. sahalarda temayüz etmişti82. Kur'an Hz. Peygambere, "Rabbinden sana indicileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun", (Maide, 5/67) şeklinde uyanrken, Hz. Peygamber hanımla­ rını da, "Evlerinizde okunup duran Allah'ın ayetlerini ve hikıneti hatırlayın (diğerlerine hatırlatın ve nakledin) (Ahzab, 33/34) sözleri ile öğretirole meşgul olma mecburiyeti yüklemişti. Bu sorumluluğun bilincinde olan Hz. Peygamberin hanımlan, problemlerini Hz. Peygambere aktaramayan hanımiara rehberlik ediyor, halledemedikleri meseleleri Hz. Peygambere arz edip çözüme kavuşturuyorlardı. Hz. Peygamber hanımlanndan istifade etmekle birlikte, bazı İslam kadınlan namaz vakitlerinde Mescid-i Nebevl'ye giderek Hz. Peygamberin vaaz ve hutbelerini dinlerlerdi. Hz. Peygamber de hanımlann, cemaatle namaz kılmakla yükümlü olmamakla birlikte, cemaate katılmaları durumunda cemaat sevabına nail olacaklannı, mescide gitmek istediklerinde onlara engel olunmaması gerektiğini83 öğütlemektedir. Görüldüğü gibi Mescid-i Nebevl Müslüman hanımlar için de hem ibadet yeri, hem de dershane vazifesi görmekteydi. i\k::.cid-i ;\~b~vi'dı:: bıışlayan yogun eğıtım faaliyetine artık mescit cevap veremez oldu. Medine döneminin ilk yıllannda hicret esnasında yapılan Kuba m~scidi de aynı Mescid-i Nebevl gibi, civarındaki insanların Kur'an'ı müzakere ettikleri merkez konumundaydı. Hz. Peygamber Medine'de bulunduğu her Cumartesi günü binekle veya yürüyerek Kuba mescidine gidip namaz kılınayı ihmal etmiyoı-84, bu mescidde namaz kıl­ manın bir umre sevabına denk olduğunu85 ifade ediyordu. Medine'de olduğu gibi Kuba mescidinde de ilim halkalarının teşkil edildiğine dair rivayetler86 Hz. Peygamberin her hafta Kuba mescidine gidişindeki gayeyi de ortaya koyuyordu. Müslümanların sayısı arttıkça ve ihtiyaca binaen Medine'de mescitlerin.sayısırun arttığını görmekteyiz. Medine'de Mescid-i Nebevl ve Kuba mescidinden başka, Hz. Peygamberin emri ile 9 tane daha mescit yapıldı87. Müslümaniann bir araya geldikleri yerlerde ilk iş olarak inen Kur'an ayetlerini birbirlerine aktardıklan göz önüne alınırsa, bu mescitlerde de Kur'an müzakere edildiğini söylememizde hiçbir yanlış olmayacağı kanaatindeyiz. Ancak buradaki ilmi müzakereler Hz. Peygamberin nezaretinde olmadığı için Mescid-i Nebevl'ye göre biraz daha düşük olması tabidir. dınlann isteği 81) 82) 83) 84) Buhari, 8 (1, 34). Hamidullah, a.g.e., Il, 79. Muslim, Salat, 4 (1, 327). Buhari, es-Salat fi Mescidi Mekke ve'l-Medine, 20(II, 57); Muslim, Hac, 15(11, 1016); ei-Cundi, Ebil Said Mufaddal b. Muhammed, Fedfiilu'l-Medine, Daru'n-Neşr, Dımaşk 1407h; ez-Zurkani, Muhammed b. Abdulbaki, Şerlıu'z-Zurkiinl, I-IV, Daru'I-Kutubi'l-İlmiyye, Beyrut 141 !h., IV, 508. 85) ed-Deylemi, a.g.e., ll, 391. 86) Ahmed Çelebi, İslam'da Eğitim-Öğretim, Çev. Ali Yardım, Damla Yay., İstanbul 1998,73. 87) ed-Darekutni, Ali b. Ömer, Sımen.I-IV, Daru'l-Marife. Beyrut 1966, ll, 85; el-Kettani, a.g.e., ll, 77. 1 "1 D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 62 (1, 2) KUR'AN ÖGRETİMİ VE CAMİNİN KUR'AN ÖGRETİMİNDEKİ YERİ- 117 Hz. Peygamber döneminde camilerde başlayan Kur'an öğretimi, raşid halifeler ve sonraki dönemlerde hızla yayıldı. Müslümaniann fethettilderi her yerde veya kurduldan bütün köy ve kasabalarda, bir veya birden fazla mescit yapmak adet haline geldi. Böylece buralar Peygamber mescidinin birer şubesi olarak Kur' an, hadis ve diğer ilimierin okutulduğu mekanlar oldu. Patımilerin (567- ll 71) sonuna kadar camiierin Kur'an öğre­ timindeki fonksiyonu devam etti88. Bu döneme kadar yetişen alimierin çoğu camilerde yetişti89. Sonralan Kur'an öğretimi camiierin yanlannda oluşturulan medreseler bünyesindeki "Daru'I-Kur'an" veya "Daru'l-Huffaz" adı verilen bölümlerde yürütüldü90. Osınanlılar döneminde de Kur'an öğretimi ihtisas medreseleri olarak kabul edilen "Daru'IKurra"larda yapılmakta idi9. Ancak camiierin eğitim ve öğretim mahall1 olarak kullanıl­ ması geleneği Osmanlılarda da başlangıçtan beri benimsenen ve devam ettirilen bir uygulama olmuştur. Osmanlı medreselerinde öğrenciler belli dersleri medrese dershanesinde görmekte, bunun dışında genel dersleri camide takip etmekteydi. Takrir şeklinde halka açık verilen bu dersler için XVII. yüzyıldan itibaren dersiamlann tayin edildiği bilinmektedir. Osmanlı Devleti'nin yıkılmasına kadar aralıksız süren bu usule Cumhuriyet döneminde de devam edilmiştir92. Yine Osmanlı döneminde "Kuttab" veya "Sıbyan Mektebi"93 olmayan şehir, kasaba ve köylerde çoc·ukların eğitimi için okul olarak camiierin kullanılması çok yaygındı94. Osmanlı döneminde planlı programlı Kur'an öğretiminin yapıldığı "Daru'I-Kur-· ra"lar, 3 Mart I 924 tarih ve 430 sayılı Tevhld-i Tedrisat Kanununun 2. maddesi gereğin­ ce Maarif Vekaletine bağlanmak istenmiştir. Ancak zamanın Diyanet İşleri Başkanı Rı­ fat Börekçİ (ö.l94l)'nin bu okullann birer ihtisas okulu olduklan ve bu nedenle başkan­ lığa bağlı olarak öğretime devam etmeleri gerektiği yolundaki ısran ile Kur'an Kurslaona dönüşerek varlıklamı sürdürme imkanı bulmuşlardır95. Kur'an kurslarının yanı sıra camiierin yaygın eğitimde kullanılması geleneği de özellilde 1950'lerden itibaren yaz ve kış aylannda verilen Kur'an öğretimi ile devam etmektedir. Yaz aylannda ilköğretim çağındaki çocuklar, öğle öncesi belirlenen saatlerde Kur'an öğretimi için camilere gitmektedirler. Kış aylannda ise; Kur'an öğretiminin verildiği örgün eğitim kurumlarından herhangi bir sebeple hiç yararianmarnış veya Kur'an okumasını ve dini bilgilerini daha çok geliştirmek isteyen kimseler için açılan akşam kurslan ile camilerde Kur'an öğretimi devam etmektedir. Cumhuriyet ile birlikte cami hizmetleri Diyanet İşleri Başkanlığı riyasetinde, il ve ilçe müftülüklerinin gözetiminde ·imam, müezzin ve kayyım gibi görevliler tarafından yürütülmektedir. Bu hizmeti yerine getirecek olan cami görevlilerinin sahalannda kendile88) Jons Pedersen, "Mescid", lA, VIII, 47-48. 89) Değişik şehirlerdeki camilerde ders veren hocalar için bkz. Çelebi, a.g.e., 73-82. 90) Geniş bilgi için bkz. Cahid Balıacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medrese/eri, İstanbul 1976,14; Nebi Bozkurt,-"Diiru'I-Kurra", DA, VIII, 543; Ziya Kazıcı, islam Medeniyet ve Müesseseleri Tarihi, Kayıhan Yay., İstanbul 1999, s. 351. 91) Kazıcı, a.g.e., 375. 92) Ahmet Önkal-Nebi Bozkurt, "Cami", DlA, VIII, 51. 93) Çelebi, a.g.e., 23; Kazıcı, a.g.e., 330. 94) Önkal-Bozkurt, a.g.e., VIU, 51. 95) Kazıcı, a.g.e., s. 377; Bozkurt, "Diiru'l-Kurra", DiA, VIII, 545. 1' _, D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 63 (1, 1) 118 1 Yrd. Doç. Dr. Yaşar KURT------EKEVAKADEMİ DERCİSİ rini sürekli yenilemeleri, toplumun ihtiyacına cevap verecek, onlara maddi ve manevi yönden ufuklar açabilecek seviyeye gelmeleri gerekir. Toplumda son yıllarda yaygın şe­ kilde gözlenen dini konulardaki bilgi eksikliği de bunu zorunlu kılmaktadır. Bu eksikliğin sadece üst seviyede dini konularda bilgi üretmekle çözüme kavuşturulması mümkün değildir. Bilakis günde beş defa halk ile karşı karşıya gelen, onların durumlarına vakıf olan cami görevlilerinin yoğun bir şekilde devreye girmesi ile bu problenıin aşılması mümkün olabilir. Bunun farkına varan Diyanet İşleri Başkanlığı (Din Hizm. D. Bşk.) 02.07.1999 tarih ve 750 sayılı yazılan ile cami görevlilerinin namazlarda okudukları sure, dua ve tesbihatın manalarını öğrenmeleri ve içeriği hakkında bilgi sahibi olmalarını telkin ve tavsiye etmiştir. Ardından 09.12.1999 tarih ve 1390 sayılı yazılanyla cami görevlilerinin namazlardan önce, bir metot dahilinde cemaate Kur'an 'ı Kerim okumalan ve ilmihal bilgileri vermeleri istenmektedir. Bunun yanında, 02.06.2000 tarih ve 633 sayılı yazılan ile başlatılan Cami Dersleri; camiierin tarihten gelen müstesna fonksiyonu gereği özel bir proje ile halkın dini konularda aydınlatılması hedeflenmektedir. D .İ. Başkan­ lığının 07.08.2001 tarih ve 867 sayılı yazısı ile bu projeye merkezi camilerde devam edileceği teyit edilmektedir. Bütün bu imkanlar değerlendirilmiş olsa camiler, adeta Hz. Peygamber dönemindeki canlılığına kavuşacaktır. Ancak verilen bu fırsatların iyi değer­ lendirilemediği, istisnalan olmakla birlikte dini öğrenme ve öğretme heyecanına yeterince ulaşılamadığı kanaatİ ağır basmaktadır. Bunlara ilave olarak caminin Kur'an öğreti­ mindeki yeri ile ilgili, günümüzde yapılabilecek olan uygulamalara, değerlendirme ve teklifler bölümlinde yer IV. Değerlendirme vereceğiz. ve Teklifler insanlığı dünya ve ahirette mutlu kılınayı hedefleyen Kur'an'ı Kerim'in okunınası ve anlaşılmasının önemi izahtan varestedir. O nedenle okuyanlar onu anlasınlar ve ondan ibret alsınlar diye kolaylaştırıldığı; gönüllerin onunla kuvvet bulduğu çeşitli ayetlerle ifade edilmektedir. Allah da, kitabını okuyanlan asla tükenmeyecek bir kazançla müjdelemekie, ondan yüz çevirenlere ise şeytanın musallat olacağını haber vermektedir. Hz. Peygamberin Kur' an' ın ezberlenmesi, öğrenilmesi ve öğretilmesine büyük önem verdiği bilinmektedir. O, Kur'an'la meşguliyetİn devamlı olmasını, bu g~yretin nafile namazdan daha hayırlı olduğunu; Kur'an'ın öğrenilmesi ve insanlara öğretilmesinin gerektiğini, bu şekilde hareket edenlerin ise ümmetin en hayırlısı olduklannı ifade etmektedir. Kur'an'ı öğrenmek ve onunla meşgul olmak Müslümanlar için öneriıli bir uğraştır. Onun okunınası için belli esaslar olduğu gibi, anlaşılması için de bazı kurallara uyulmalıdır. Müslümanlar namaz ibadetlerinde kıraat farz olması nedeniyle, hatalı okumalardan kaçmarak Kur'an'ı doğru okumaları beklenir. Bunun yanında, hayatlan ile ilgili değişik konulara yer verilen ayetleri de anlamalıdırlar. Bütün Müslümanlan ilgilendiren Kur'an'ın doğru okunınası ve doğru anlaşılması meselesi, dar anlamda bu konulara yer verilen örgün eğitim kurumları ile çözümlenebilecek bir husus değildir. Burada karşımı­ za Hz. Peygamber döneminden günümüze kadar Kur'an öğretimi için bir laboratuar vazifesi gören camiler çıkmaktadır. Cami; Müslümanların izinsiz ve teklifsiz bir araya gelebildikleri kutsal bir mekandır." Mekke döneminde müşriklerin baskılan nedeni ile Kur'an öğretimi ve namaz ibadeti evlerde, vadilerde, ağı! ve harmanlıkların temiz y~r- D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 63 (1, 2) KuR'AN ÖGRETİMİ VE CAMİNİN KUR'AN ÖGRETİlJİNDEKİ YERİ- 119 lerinde yapılabiliyordu. Baskılardan kurtulan Hz. Peygamber ve ashabı Medine'ye hicretlerinde daha yolculuk esnasında Kuba'da bir mescit inşa ettiklerini görmekteyiz. Medine'ye vanr varmaz da ilk işleri yine bir mescit inşası olmuştur. Çünkü cami, evler gibi izin almayı gerektirmeyen veya içindekilerin rahatsız edilmesi durumu söz konusu olmayan, herkesin rahatlıkla girebileceği bir mekandır. Bu sayede cami Hz. Peygamber döneminde, erkek ve kadın ayınını olmaksızın bir eğitim ve öğretim yuvası haline dönüşmüştür. Özellikle Mescid-i Nebevi, "Suffa ehli" denilen eğitim gönüllüleri ile dolup taşmaktaydı. Medine'deki diğer mescitlerde de durum Mescid-i Nebevi'den farklı değil­ di. Böylece Hz. Peygamber döneminde başlayan cami-mektep birlikteliği oranları farklı olmakla birlikte bütün İslam ülkelerinde uygulanarak günümüze kadar gelmiştir. Baş­ ta Kur'an öğretimi olmak üzere insanlığın ihtiyaç duyduğu bir çok ilim camilerde müzakere edildi. Günümüze gelindiğinde, halen camiierin yaygın eğitimde önemli bir yeri olduğunu görmekteyiz. Ülkemizin en ücra köy ve mahallelerine varıncaya kadar inşa edilen bu kutsal mekanlar sayesinde, milletin maddi ve manevi eğitimine katkı sağlan­ maktadır. Kur'an öğretimi açısından bakıldığında camiler, Müslümanların günde beş defa bir araya geldikleri, özellikle sesli kılınan namazlarda bir nevi işitme ve işittirme metodu ile yapılan !<ur'an öğretiminin önemli bir unsurunu teşkil etmektedir. Günümüzde camilerde sunulabilecek Kur'an öğretimi ile ilgili birkaç teklifi ana baş­ lıklar halinde sıralamak istiyoruz. 1- Camilerde Kur'fııı lıizıııetiııiıı iyi verilmesi için öncelikle bu kutsal mekanlarda görev yapanların Kur'an'ı güzel okumalan gerekir. Bu nedenle cami görevlilerinin yetişti­ rilmeleri ile ilgili İl ve İlçe Müftülüklerince her yıl düzenlenen hizmet içi eğitim kurslarının, özellikle Kur'an öğretimi ile ilgili dersleri, sahasında uzman hocalar tarafından verilmesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde bu kurslar hataları tekrar ve pekiştirrnek veya başka hatalar eklemekten öteye gidememektedir. İl de veya ilçede bu evsafta biri yoksa, imkanlar zorlanarak muhakkak erbabının temin edilmesi cihetine gidilmelidir. Ancak bu sayede mesleki eksikliği olan görevlilerin kendilerini yenileyebilmelerine imkan sağlanabi­ lir. Mümkünse sürenin uzun tutulması veya ders saatlerinin çoğunun Kur'an öğretimine ayrılması, yapılabilecek olan diğer hususlardan olarak zikredilebilir. Cami görevliliğin­ de Kur'an kıraatinin ve mihrap hizmetinin esas olduğu unutulmamalıdır. 2- Beş vakit namazdan önce- veya sonra caminin konumu ve cemaatin durumu göz önüne alınarak- namazlarda okunan sfire ve dualar cemaatin huzurunda metin ve mealIeri ile okunmalıdır. Mümkünse bir sfire, bir veya birkaç gün tekrar edilmeli, sonra öteki sureye geçilmelidir. Zamanla cemaatin iştiraki sağlanarak toplu okuma metodu denenmelidir. Ancak Kur' an öğretiminde esas olanın birebir okuma metodu olduğu unutulmamalı, eksiği fark edilen cemaatın incitilmeden ayrı bir yerde hatasının düzeltilmesine yardım edilmelidir. Sesli okunan namazlarda bu sfirelere yer verilmeli, dolayısı ile öğre­ nilen bu sureler namazlarda da okunmak sureti ile daha da pekiştirilmelidir. Bu gayretler sergilenirken cemaatı incitmemeye dikkat edilmelidir. Ayrıca ibadetlerin dünya ve ahirette sağlayacağı yararlardan bahsedilerek konunun alt yapısı hazırlanmalı ve daima canlı tumlmaya çalışılmalıdır. Bu çalışmalar aynı zamanda vaaz ve cami dersleri gibi sohbetlerle desteklenmeli, birbirini tamamlar mahiyette bir plan ve program dahilinde yapılmasını\ azami dikkat gösterilmelidir. ı /. D01777c7s16y2003.pdf 24.02.2010 14:17:33 Page 64 (1, 1) 120 1 Yrd. Doç. Dr. Yaşar KURT-----:----EKEV AKADEMİ DERGİSİ 3· Halkımızın Kur'an'ı Kerim ve temel dini bilgilerdeki eksiklikleri nedeniyle önceleri il ve ilçe merkezlerindeki bütün camilerde başlatılan, daha sonra gerekçeleri tam ortaya konulmayan değerlendirmeler sonucunda merkezi camilerde uygulamaya devam edilmesi düzenlemesine geçilen -ki bu uygulamanın merkezi camilerde bile, istisnalan olmak kaydı ile ne kadar titizlikle uygulandığı meçhul- cami derslerinin merkezden taş­ raya, camisi ve görevlisi bulunan bütün camileri içine alacak şekilde yeniden düzenlenmesi yoluna gidilmelidir. Bu sayede en azından cami ve cemaate katılan insanlanrnızın, namazlannın kabul olacağı ölçüde Kur'an'ı Kerim'i doğru öğrenmelerine imkan sağla­ nacaktır. Ayrıca bu uygulama ile caminin, Hz. Peygamber döneminden günümüze kadar devam eöen en önemli fonksiyonlanndan biri olan Kur'an'ı Kerim'in eğitim ve öğretil­ mesine de vesile olunacaktır. 4- Yaz kursları belki de bazı çocuklar için, camiye gitme ve bir hocanın önüne gidip · Kur'an'ı Kerim okuma bakımından ilk örneği oluşturacaktır. Hangi yaşta olursa olsun, ilk intiba insan hayatında çok önemlidir. O nedenle cami ve hoca ile ilk defa karşılaşa­ cak olan çocuğun ilk intibalarının güzel olmasına çok dikkat edilmelidir. Çoğu kimseden hayatının sonraki devrelerinde, camiye ilk defa gitmesi veya ilk defa hocaya ders vermesi ile alakah olumsuz izlenimleri nedeniyle cami ve hocadan, dolayısı ile dinden soğu­ duğu ile alakab şikayetleri söz konusu olabilmektedir. Buna fırsat vermemek için cami görevlilerine, küçük yaştaki çocuklara nasıl yaklaşacaklan ve davranacaklan ile alakah öğretmenlik formasyonu bilgileri verilmelidir. Bunun yanında yapılacak yanşmalarla, çocukların anlayabileceği ve onlara faydalı olabilecek kitap ve hoşlanacakları güzel hediyelerle Kur' an' a karşı olan sevgilerini artırma yolları aranmalıdır. 5- Gündüz camideki bu tür Kur'an eğitiminden, işi ve değişik meşguliyetleri sebebi ile gerektiği şekilde istifade edemeyen kimseler için akşam kursları düzenlenmelidir. Gündüz veya gece camide verilecek olan bu kurslarda görev alacak görevliler, cemaate yaklaşım konusunda çok dikkatli olmalıdır. Çünkü camiye gelen insaniann yaş, kültür, anlayıŞ ve hassasiyetleri birbirinden farklı olacaktır. Görevliler şayet bu ve benzeri özelliklere dikkat etmezler ve dengeleri kurmada zaaf gösterirlerse problemler ortaya çıka­ bilir. Bu durum, işi ve meşguliyederine rağmen hayatının beli devresinde verdiği zor bir kararla, Kur'an öğretimine zaman ayırıp camiye gelen insanlan kazanmaktim ziyade bütünüyle uzaklaşmalarına da sebep olabilir. 6- Kur'an öğretimi açısından camilerde asırlardır devam etmekte olan bir uygulama da, akşam ve sabah namazlanndan sonra okunan Haşr suresinin son ayetleri ile, yatsı namazlarından sonra okunan Bakara suresinin son ayetlerinin okunmasıdır. Bunun yanında öğle ve ikindi namazlarından sonra okunan aşırlar da bu yaygın uygulama içinde zikre değer önemli gayretlerdir. Hz. Peygamber döneminde bu şekilde bir uygulama olmaması nedeniyle bidat olarak gösterilen bu gayretler, dikkatle incelendiğinde Kur'an öğretimi açısından ne derece önemli olduğunun farkına varılabilir. Sonuç olarak, sıralanan uygulamalar ve sunulan öneriler çerçevesinde caminin Kur'an öğretimi konusundaki fonksiyonunun, bugün de Hz. Peygamberdönemindeki etkinliğini kazanması mümkün görünmektedir. Ancak bunun için gayret ve özverisi ile Suffa Ehlini örnek alacak, sahasında yetişmiş eğitim gönüllülerine şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır.