i fe lfw Iff? Kimler gelmiş, kimler geçmiş bu müze m isali yerden... az’daki Avrupa Röportaj: Tülay BILGINER - Fotoğraflar: Halûk ÖZÖZLÜ {©] • Kont Ostrorog Yalısı, Boğaziçi’nin gerçek incilerinden... Fransız asıllı bu PolonyalI K ontun saray yavrusunda kimler ağırlanmamış ki? Kraliçeler, devlet adamları prensler, ünlü yazarlar, müzisyenler... Kont Ostrorog’u n oğlu Kont Jano’nun Çekos­ lovak eşi Kontes îşka, geçmişteki güzel anılarıyla hâlâ bu yalıda yaşıyor... GERÇEK BİR KONTES İşte Türkiye'de ya­ şay an g e rç e l K ontes... Çekoslo­ vak asıllı Christina İşka Ostrorog. Şim ­ di 77 yaşında olan Kontes, eşinin ölü­ münden sonra ya­ lıda yardımcılarıyla birlikte tek başına yaşıyor. Ona, 4 ya­ şın d a k i P e k in e se köpeği Çıta a rk a ­ daşlık ediyor. Yıbn altı ayını Türkiye'­ de. altı ayını da Av­ r u p a 'd a g e ç ir e n Kontes, dört kız çocuğu ve 12 torun sahibi... Bu yüzden, B e lç ik a , P a r i s , Londra İsviçre dolaşıp duruyor... PAI ICMA n n n ç i Bu masada, ünlü vazar Pierre U ü f W * Loti çabşmış... Türk dostu ya zar İstanbul sı 1910 yılında geldiğinde, bir süre Ostrorog Yalısı nda ağırlanmış. Yazar, anılarında yalıdan ve o ra­ da düzenlenen toplantılardan, hayranlıkla söz ediyor. ettikler" Fransız yazar d o s ti la n Pierre Loti’yi ağırladıkları yatak odasını, olduğu gibi muha-y faza etmişler... Bu oda, yazarın hatıralarıyla, bir müze gibi korunuyor. Her ta ra fta onun resim leri, yazıları ve kitapları... Leon V aleiren O stro ro g , İşte bir 19'uncu Yüzyıl ya­ 1900'lerdr Osmanlı HiıktiK lısı daha karşımızda... Dün­ meti'nce çağrılmış. Adliye Ne­ ltjri Kont Janol .Jean östi" >. Çelik Gülersoy'un yakm dostu. Aulatıyor: “ Bu aile o kadar İstan­ bul'u seviyordu ki. kendile­ rini Mevlevi sayıyorlardı. Ç ü n k ü J a n o . B eyoğlu T ün eld e M evlevihane'nin karşısındaki konakta doğ­ duğunda. babası Kont O st­ rorog. oğlunu, Mevlevi şey­ hinin kucağına vermiş. Bir Katolik olan yavru, bövlece kiliseden önce Şeyh Abdul­ lah Efendi nin duasını din­ lemiş. Kont Ja n o ’nun k a r­ deşi olan Kont Stanislas O strorog ise, F ra n sa 'n ın Hindistan ve Çin Büyükelçi­ liklerinde bulunmuş. H atta, Çin den d ö n erk en , b ab a­ sının yalısına çok güzel Çin lambaları getirmiş. Bugün bu lambalar, yalıyı akşam vakitlerinde bir peri sarayı gibi süslüyor. Yalının zen­ gin bir kütüphanesi vardır ki. olduğu gibi m uhafaza edilmiştir." ANDİLLİ kıyıla rindiyiz... yaca ünlü bir yalı bu... Birçok ünlüyü ağırlayan ahşap yalı. Kont Ostrorog Yalısı... Bir zamanların kuçiık Avrupası, kontların, konteslerin Kalındığı, suarelerin düzenlendiği, prens­ lerin. cumhurbaşkanlarının dinlendiği bir yalı... Hatta kra­ liçelerin kaldığı bu yalıda, nüilı veffa Başbakan A dnan Menderes'in iinlü ziyaretinin anılarından hâlâ soy. edilir.. Menderes, yalının pencerele­ rinden birinin önündeki kol­ luğa oturup uzun uzun Boğaz'ı seyretmiş ve yalı sahipleriyle sohbet etmiş... Hâlâ bütün görkemiyle ya­ şayan Ostrorog Yalısı'nm sa­ hiplerine gelince... Kont Ostrorog. Polonya asıllı bir Fransız asilzadesi... İslam Hukuku üzerine çalışıp Oxfoıd ve Lahey üniversitele­ rinde. bu konuda (iğretim gö­ revlisi olmuş. Derken. Kont zareti Hukuk Müşaviri olmuş. Hatta, darülfünun öğretim gö­ revlisi de... Türkiye'yi pek se­ vip yerleşmiş. Kont, geldiğin­ de. yakışıklı bir bekâr... Gön­ lünün sultanını da Türkiye’de bulmuş. İstanbul'un zengin ve asil ailelerinden lorando'larııı kızı Jeanne'a vurulmuş ve ev­ lenmiş... DİLLERE DESTAN... EON ile Jeanne'ın aşkları dillere destan... Kandilli' deki yalıdan piyano ve org ses­ leri yükseliyor... K o n tes -Jeanne, eşine çok bağlı... Kont. Birinci Dünya Savaşı'nda Fransa'ya gittiğinde. Kandilli'deki yalıda gözlüyor eşinin yolunu... Ama bu arada boş durmuyor, savaş yaralılarım yalısında barındırıp onlara ba­ kıyor. bir gönüllü hemşire oluyor... Kont ve Kontes'in. iki oğulları var. İşte bunlardan L FİLM GİBİ... B ABA K ont O stro ro g . Kontes Jeanne'ın ölümün­ den bir yıl sonra, bir gezi için gittiği Londra’da. Ritz Oteli'nde ölmüş... Vasiyeti üzerine de cenazesi Türkiye'ye getirilip Feriköy'deki Katolik Mezar­ lığındaki aile kabrine konmuş. Yalıda uzun yıllar oğlu Kont Jano oturmuş. Kont Jano, İstanbul sosyetesinde, beyaz teleği, beyaz tozluğu ve gözün­ den hiç eksik etmediği “monokl'Yı ile ünlü... Tıpkı film­ lerdeki gibi bir kont işte... Tam bir Türk dostu olan Kont Jano. önce Kontes Angel'le etlenmiş, ondan Anne adlı bir kızı doğmuş... Sonra da, Çekoslovak asıllı Christi­ na İşka ile et lenmiş... Kontes İşka. esi K ont Ja n o 'n u n 1976'da ölümünden sonra şinır di yalıda tek başına, hatırala­ rıyla yaşıyor... Ve bu yalının kapıları artık kolay kolay açıl­ mıyor... O stro ro g lar. yalılarının deniz kenarında bahçesi olma­ dığından. yandaki bir İngiliz'in küçük yalısını satın alıp ana yalıya eklemişler, bir bölümü­ nü de bahçe haline gelirmişler. Daha sonra da. Soğukçeşmcli Kbubekir Efeııdi'nin oğlu Hacı Rıza Paşa nın Server Paşa'ya sattığı yalının arsasını da bahçelerine eklemişler... Böylçce de yalı, nefis bir bah­ çeyle daha da güzelleşmiş. Devrin garden party'lerine sahne olmuş... PİERRE LOTİ SALONU salon, bir zamanlar deniz hamamıymış. Sonra­ AŞAĞI ları üstü kapatılıp , bir salon haline sokulmuş. ( ıılıi Türk dostu Pierıe Loti, İstanbul'a gelişlerinden birinde ¡19101 hu salonda ağırlanmış. O gcec. dil­ lere destan bir şölen yaşan­ mış... Yalının önündeki elli ka­ dar sandal, meşalelerle donatıl­ mış. (Devamı Sa.2Û. Sii.7 de) ( Boğaz daki Avrupa Östrorog Ailesi, Pierre Loli'nin kaldığı salondaki ya­ tağım hiç bozmayarak bugüne kadar saklamışlar. Salonun adını da Pierre Loti Salonu koymuşlar... Ev. adeta bir müze gibi... Yalı. Fransız Tele­ vizyonu tarafından, bundan 25 yıl önce filme alınmış. Fransız yazar André Malraux ise anı­ larında, yalıdan “ Boğaziçi’n ­ de bir saray" olarak söz et­ mişti "Ya yalıda kalan ünlüler?... Çok kabarık bir liste... Türk dostu yazar Clause Farrere. keman virtüözü Jacques Thibaud, Fransız Cumhurbaşkanı Georges Pompidou Dışişleri Bakanı iken gelmişti), Dani­ marka Kraliçesi M aığarethe ve Fransız asıllı eşi Prens Henrik (balaylarını Türkiye’ nin güney kıyııanndtı geçirmiş 1er ve sonra İstanbul'a uğrayıp yalıda misafir edilmişlerdi' Dürrüşehvar S u ltan da Türkiye'ye döndüğünde, bu yalıda iki yıl kalmıştı... İşit' arka bahçesindeki dil­ lere destan selsebili. antika eş yaları ve tarihi kişiliği ile Kont Östrorog Yalısı nın hikâyesi... Eğer Kandilli önlerinden geçer ken. bu ahşap soylu yalının penceresinde lila renkli uçuşan bir etek görürseniz... Gümüş renkli bir başın dayandığı per­ vazda, yorgun gözlü, narin elli bir kontesin selamını almadan geçmeyin... Çekoslovak asıllı Kontes İşka dır o... Östrorog Yalısı'nın son sahibesi... EDİP EFENDİ YALISI sahibi olduğunu, iyi yaşama­ sını sevdiğini belirtiyorlar. Ya­ lıyı pek gözel döşemiş, ama ömrü vefa etmemiş, uzun süre oturamamış... Bunun için de. “Ah Edip Efendi... Yalının gül havasını koklavamadan gitti” diye ağıtlar yakılmış ar­ dından. Kandillikle Akıntıburnıı önlerinde. Bo­ SANDALIMIZ, ğaziçi'nin en eski binalarındanTÜRK birisi burası. Kayalar üzerine kurulmuş yalının Vaniköy ta­ rafı. selamlığı; Kandilli tarafı ise haremliği... Burası, tarihi Edip Efendi Yahşi. Haremlikle selamlığın bir­ birine uzun koridorlarla bağ­ landığı, oda ve salonlara, birbi­ rine açılan kapılarla geçildiği, bütün kapılar açıldığı vakit, yalıtım bir baştan, bir sona gö­ rülebildiği ilginç bir yalı... 19'uncu Asır Türk mimari­ sinin en güzel örneklerinden biri. Beyzi sofaları, taşlıklar, feralı bir İstanbul manzarasına bakan pencereler...Tapu kayıtları incelendi­ ğinde. ilk sahibinin Muammer Paşa olduğu ortaya çıkıyor. Ondan da Kâni Paşa almış. 1887 yılında da. adını taşıyan Edip Efendi nin mülkiyetine geçmiş. K endisinden ta rih ç ile r | “Çelebi" diye söz edip zevk ! JAPON TİCARETİ AMANINDA. Japon ti carct heyeti ile bir görüşme, Z bu yalıda yapılmış. Bu yüzden Edip Efendi Yalısı için Türk - Japon Ticareti nin başladığı yer de denilebilir. O günlerde Japon heyetine yalıda çekilen ziyafetin anıları ise taaa Czakdoğu'da anlalılır, imparatorluk sarayına kadar ulaşırmış. Edip Efendinin ölümün­ den sonra iki oğlu tarafından bölüşülen yalıda, bugün yalnız­ ca harem kısmı, torunlarının veresesinde. Edip Efendi Ya­ hşi, yaşlı yüzüyle Akmtıburnu'nda duruyor öylece... Bir zamanların. Şirket i Hayriye vapurlarındaki kaptanların, çariçelere mendil verip mendil aldığı, yerde... YARIN: KIBRLSLILAR YALISI Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi