İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4

advertisement
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-/4
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 4-/4
İslam medeniyetinin unsurları - islam Kültür Ve Medeniyeti
İslam kültür ve medeniyeti deyince bunu sadece Araplara veya diger Müslümanlar ait bir kültür
ve medeniyet olarak düşünmek yanlış olur İslam medeniyeti içerisinde bir çok medeniyetin
katkısı vardır Fetihler yolu ile Müslümanlar, İran, Hint, Yunan, Helen, Mısır, Süryani, Bizans gibi
köklü ve zengin medeniyetlerle karşılaşmışlardı Bütün bu medeniyetlerden birçok yeni kavram
ögrenen Müslümanlar bunlara yenisini katarak daha güçlü bir medeniyetin oluşumunu (İslam
Medeniyeti) sagladılar Bütün bunlar bize İslam medeniyeti içerisinde birçok medeniyetin etkisi
oldugunu göstermektedir Türkler İslam medeniyetini Cihan Şumul bir hale (bütün dünya da
etkili, uluslar arası boyutta) getirmişlerdir
İslam medeniyetinin başlıca unsurları şunlardır
A DEVLET YÖNETİMİ
İslam Devleti'nin devlet teşkilat yapısı ilk defa Hz Ömer döneminde oluşturulmuştur Yine ilk
devlet hazinesi olan (Beytül Mal) Hz Ömer döneminde oluşturulan bir diger teşkilat yapısıdır
Emevilerle birlikte İslam Devleti'nin sınırları çok genişledigi için ülke eyaletlere bölündü
Abbasilerle birlikte devlet yönetimine "Vezirlik, Divan" gibi teşkilatlar da eklenmiştir Divan da
devlet işleri görüşülüp karara varılıyordu Divan degişik bölümlerden oluşuyordu Her bölüm
kendisine ait işlerle ilgilenirdi
İslam Devleti'nin ilk başkenti Medine idi HzAli döneminde Kufe başkent oldu Emeviler
döneminde Şam, Abbasiler döneminde Bagdat başkent oldu
İlk adli teşkilat yapısı yine Hz Ömer döneminde oluşturulmuştur Dini ve hukuki sorunlar
mahkemelerde "Kadılar" tarafından karara baglanırdı Dini ve hukuki sorunlar İslam fıkhına göre
karara baglanırdı
Abbasilerde Vezirlik Makamı kuruldu Devlet işleri "Divan" denilen kurulda görüşülmeye
başlamış farklı konularda Divanlar oluşturulmuştur Divan'ların başlıcaları şunlardır:
Divanü'l Haraç: Mali işler
Divanü'l Ceyş: Askeri işler
Divanü'l Beytü'l Mal: Hazine - Gelir, giderler
Divanü'l Berid: Posta - Casusluk işleri
Divanü'l Mezalim: Adalet işleri
Divanü'l Darp: Devletin Para basma işleri
1 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
B ORDU
İslam'ın ilk yıllarında düzenli bir ordu yoktu Eli silah tutan herkes asker sayılırdı İslam Devleti'nin
büyümesi ile beraber düzenli bir orduya ihtiyaç duyuldu İlk düzenli İslam ordusu da yine Hz
Ömer döneminde oluşturuldu Hz Osman döneminde Şam valisi Muaviye tarafından İlk İslam
donanması kuruldu İslam Devleti'nin önemli merkezlerinde sürekli ordu bulundurmak ülke
güvenligi açısından zorunlu idi Bunun için ülkenin degişik yerlerinde ordugahlar (orduşehir)
kuruldu
Abbasilerle birlikte İslam Ordularında Türklerin etkinligi artmaya başladı Zamanla bütün askeri
işler Türklerin eline geçti Türkler İslam dinine ilk önce askeri açıdan hizmet ettiler
C SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT:
Emeviler döneminde İslam Devletinde yaşayana halk dört ayrı sınıfa ayrılmıştı Bunlar:
a Müslüman Araplar
b Arap olmayan Müslümanlar ( Mevali )
c Müslüman olmayanlar( Gayr-i Müslimler, Hıristiyanlar, Yahudiler) Zımmiler
d Köleler
Abbasilerle birlikte bu sınıflaşma üçe inmiş, Müslümanlar arasındaki ayrım ortadan kalkmıştır
İslam Devleti'nin devlet hazinesine ' Beytül Mal ' deniyordu Beytül Mal'ın başlıca gelir kaynakları
şunlardı
a Öşür: Müslümanlardan alınan onda bir toprak vergisine denir
b Haraç ve Cizye : Müslüman olmayanlardan alınan toprak vergisine haraç, saglıklı gayri
müslim erkeklerden askerlik karşılıgı alınan vergiye de cizye deniyordu
c Zekat ve sadaka: Müslümanlar zekat ve sadakayı devlete veriyordu Devlet bu zekat ve
sadakayı ihtiyaç sahiplerine dagıtıyordu
d Ganimet: Savaşlarda elde edilen ganimetin beşte biri devlet hazinesine aitti
eDiger gelirler: Vergi, gümrük, maden, tuz vb
İslam Devletin de ilk para Emevi halifesi Abdulmelik döneminde basılmıştı Altın paraya dinar,
gümüş paraya dirhem deniyordu
Ç YAZI DİL VE EDEBİYAT
Sami dil gurubundan olan Arapça oldukça zengin bir dildi İslam dininin yayılması ve yapılan
fetihler sonucunda Arapça, bütün İslam dünyasının ortak bir dili haline geldi Arapça'nın ortak bir
dil durumuna gelmesinde, Arapça'nın Kuran dili olması ve ibadetlerin Arapça olarak
yapılmasının büyük bir önemi vardı Emevi halifesi Abdulmelik zamanında Arapça devletin
Resmi dili haline getirildi Zamanla Arapça daha da gelişerek bilim ve edebiyat dili haline geldi
Arap olmayan Müslümanlarda bilimsel eserlerinin Arapça olarak yazmaya başladılar Okullarda
Arapça egitim yaygınlaştı Türklerde Arapça dan oldukça fazla etkilenmişlerdir İslam dinine
girişle birlikte Arap alfabesi kabul edilmiş, Arapça dan birçok kelime Türkçe'ye girmiştir
İslam öncesinde Araplarda yazılı bir edebiyat yoktu Şiir ve güzel söz söyleme( Belegat )
sanatları gelişmişti Bu durum daha sonra da devam etmiştir Arap edebiyatının gelişmesinde
Peygamberimizin hayatını anlatan ( siyer ) ve savaşlarını anlatan ( megazi ) adlı eserlerin büyük
2 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
önemi vardır
D BİLİM
İslam Dünyasında bilimsel alanda ilk gelişmeler Emevilerle birlikte başladı Bu dönemde İran,
Hint, Süryani, Yunan dillerinden birçok eser Arapça'ya tercüme edildi Tercüme faaliyetleri
Abbasiler döneminde da ha yogunlaştı Tercüme faaliyetleri sonucunda eski medeniyetlere ait
önemli bilgiler İslam Dünyasına giriyor ve Müslüman bilginler bu bilgilere kendi bilgilerini de
katarak yeni ve daha gelişmiş bir bilim ortaya çıkarıyorlardı İslam Dünyasından bilimsel faaliyet
konusunda Endülüs Emevileri bir hayli öne çıkmışlar ve başı çekmişlerdir Başta Bagdat ve
Kurtuba şehirleri olmak üzere İslam Dünyasının birçok yerinde kütüphaneler ve medreseler (
üniversite) açılmıştı 8 Yüzyıl ile 12 yüzyıllar arasında dünyada bilimsel faaliyet alanında İslam
dünyası bir numara olma özelligi taşımıştır Avrupalılar kendi medeniyetlerini Müslümanlardan
ögrendikleri sayesinde kurmuşlardır Avrupa da meydana gelen rönesans ve reform
hareketlerinde İslam medeniyetinin büyük bir katkısı vardır
Türklerde İslam medeniyetinin gelişimine büyük katkılarda bulunmuşlardır
İslam kültür ve medeniyetinde bilimler iki genel gruba ayrılmıştı Bunlar:
1İslami Bilimler
a Tefsir:Kuran ayetlerini açıklayan ve yorumlayan bilim dalıdır Kuran'ı açıklayan kişilere de
(Müfessir) denir Tefsir alanında ortaya konan başlıca önemli bilim adamları şunlar 1Taberi 2
Zemahşeri 3İbn'ül Arabi 4 Fahruddin Razi 5 İbn-i Kesir
b Kıraat: Kuran-ı Kerim'in dogru okunması ögreten ve açıklayan bilim dalıdır
c Fıkıh: İslam Hukukuna denir İslam hukuk bilginlerine de ( fakih ) denir Fakihlerin verdikleri
kararlara da (Fetva) denir Mahkemelerde görülen davalar, devlet işleri hep fetvalara göre
uygulanırdı Fıkıh alanında önemli çalışmalar yapan başlıca önemli fakihler şunlardır:
1Ebu Hanife 2İmam Malik 3İmam Şafii 4 İbn-i Hanbel
d Kelam: İman ve inanç esaslarını delileri ile birlikte açıklayan bilim dalıdır Kelam konusunda en
önemli isimler İmam El Gazali ve İbnül Arabi 'dir
e Hadis: Peygamberimizin sözlerini, kaynakları ile beraber ortaya sunan bilim dalıdır Hadis
bilimi peygamberimize ait sözleri kaynaklarına inerek araştırır,toplar, yanlış ve dogruları
birbirinden ayırmak için çalışır Hadis Müslümanların Kuran-ı Kerim'den sonra başvurdukları
ikinci önemli kaynaktır Hadis bilimi konusunda çalışmalar yapan başlıca bilginler şunlardır
1İmam Buhari 2İmam Tirmizi 3 İmam Müslim 4Malik bin Enes
f Siyer: Hz Muhammed'in hayatını inceler
g Megazi: Hz Muhammed'in savaşlarını inceleyen İslami Bilim dalıdır
2Akli ( pozitif ) Bilimler
Tıp, matematik, astronomi, kimya, felsefe, tarih, cografya gibi bilim dallarına denir Müslümanlar
özellikle halife Harun Reşid ve Memun döneminde tercüme faaliyetleri sayesinde birçok bilgiyi
ögrenmişler ve bu bilgileri geliştirmişlerdi Bu dönemde İslam Dünyası Bilim alanında oldukça
ileri gitmiş ve her alanda birçok bilim adamı yetişmiştir Akli bilimlerde yetişen başlıca önemli
bilim adamları şunlardır:
1Tıp: Abbasilerde Harun Reşit Döneminde Bagdat' ta yaptırılan Hastahane Halk Saglıgı
konusunda çalışma yapan ilk hastane olarak kabul edilmektedir Önemli temsilcileri : Huneyn Bin
3 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
İshak, Razi, İbn-i Sina'dır * İbn-i Sina'nın " El-Kanun fi't- Tıp" adlı kitabı Avrupa'da uzun yıllar
ders kitabı olarak okutulmuştur
2Matematik: Hint biliminin etkisiyle gelişmiştir Önemli Temsilcileri; Harezmi, Abdülhamit İbn-i
Türk ( Cebir ve Geometriyi geliştirip, Trigonometriyi bulmuşlardır), Sabit Bin Kurra, Tusi, Battani,
Ali Kuşçu, İbn-i Cemşid'tir
3Kimya: Önemli Temsilcileri : Cabir Bin Hayyan ( Kimya biliminin öncüsü kabul edilir ) , Razi (
Kimya dalında 28 eser yazmıştır) , Biruni, El-Maksidi, İbn-i Sina' dır
4Felsefe : Yunan Felsefesi'nin incelenmesiyle başlamış, kendini geliştirmiştir Önemli temsilcileri;
Kindi, İbn-i Rüşt, Farabi, İbn-i Sina 'dır
5Astronomi : Hint biliminin etkisiyle başlamıştır İlk gözlem evi 9 yyda kurulmuştur Önemli
temsilcileri ; Usturlabi, Biruni, Ömer Hayyam, El- Battani, Ali Kuşçu, İbn-i Yusuf' tur
6Tarih : Hz Muhammed'in yaşamı ve savaşlarının incelenmesiyle başlamıştır Önemli temsilcileri
; Taberi, Mesudi, İbn-i Haldun'dur
7Cografya : Önemli temsilcileri; Mesudi, İbn-i Batuta, İdrisi, İbn-i Havkal, Harezmi'dir
E EGİTİM-ÖGRETİM
İslam dini egitime, bilgiye çok büyük önem veriyordu Kuran'ın ilk ayetinin "oku" olması ,ve diger
pek çok ayet ve peygamberimizin hadisleri bu konuyu açıkça göstermektedir Egitim-ögretim
alanında en büyük gelişme Abbasiler döneminde oldu Camiler egitim-ögretim çalışmalarında
yetersiz kalınca bunların yanına okullar açılmaya başlandı Halife Me'mun zamanında Bagdat'ta
( Beyt ül Hikme ) adında ilk yüksek ögrenim kurumu açıldı X yüzyılda ilk medreseler açılmaya
başlandı İslam dünyasında ilk büyük medreseyi Türkler kurdu Alparslan'ın veziri Nizamü'l- Mülk
tarafından Bagdat kurulan bu medreseye kurucusundan dolayı " Nizamiye medreseleri" adı
verilmiştir Nizamiye medreseleri örnek alınarak İslam Dünyasının birçok yerinde yeni
medreseler açılmıştır
FSANAT
İslam Dinini yaymak için yapılan fetihler aynı zamanda İslam sanatının gelişmesini de
saglamıştır Çünkü fethedilen ülkelerdeki sanat anlayışı İslam sanatını da etkiliyordu Bunun
sonucunda farklı sanat anlayışlarından oluşan yeni ve daha gelişmiş bir İslam sanatı ortaya
çıkmış oldu
İslam sanatında en büyük gelişme mimari alanda olmuştur İslam Devleti'nin her yerine camiler,
medreseler, köprüler, hanlar, kervansaraylar yapılmıştır Mimari eserlerde kubbe ve kemer
kavramları Türklerden Araplara geçti ve eserlerde kullanılmaya başlandı Camilerde mihrap,
minare ve şadırvan gibi yapılar ilk olarak Emeviler zamanında kullanılmaya başlanmıştır
İslam sanatında gelişen belli başlı sanat dalları şunlardır:
1Mimari 2Minyatür 3 Hat ( Güzel yazı ) 4Tezhip 5Oymacılık 6 Kakmacılık 7Sedef işlemeciligi
8Çinicilik
İslam Öncesi Türk Kültür ve Medeniyeti
TÜRK ADININ ANLAMI VE KÖKENİ
Türk Adının anlamı:
4 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
Güçlü, kuvvetli, kudretli,
Doğan, türeyen, çoğalan, artan anlamlarına gelmektedir. Türk” kelimesi ilk defa siyasi ad olarak, Göktürk Devleti tarafından kullanılmıştır. Daha sonra
Türk soyuna ait olan bütün toplulukları ifade eden milli bir ad olmuştur.
Coğrafi bir ad olarak, ilk defa Bizans kaynaklarında Orta Asya için kullanılmıştır. Anadolu ise XII
yüzyıldan itibaren Avrupalılarca Türkiye olarak anılmıştır
TÜRKLERİN ANAYURDU
Türklerin ana yurdu Orta Asya'dır. Orta Asya; Altay-Sayan Dağları’nın kuzeybatısı, Tanrı
Dağları’nın kuzeyi, Sibirya steplerinin güneyi ve Hazar Denizi’nin doğusu ile çevrili olan bölgedir.
ANAYURTTA KURULAN UYGARLIKLAR
* Anav Kültürü: MÖ 4500–1000 arası Türkistan’ın Başkenti Aşkabat yakınlarında ortaya
çıkarılmıştır. Yapılan kazılarda dokuma parçaları, seramik ve süs eşyaları bulunmuştur.
* Afanasyevo Kültürü: MÖ 3000–1700 de Altay-Sayan dağlarının kuzey batısında bulunmuştur.
Türklerin en eski kültürüdür. Afanasyevo tolumu, avcı ve savaşçı bir toplumdu. Bu toplumun
koyun ve at gibi hayvanları besledikleri bilinmektedir. Bu kültür Orta Asya uygarlığının temelini
oluşturmuştur.
* Andronova Kültürü: MÖ 1700–1200 yıllarında Altay-Tanrı dağları, Güney Sibirya ve Hazar
Denizi’nin doğusuna kadar olan bölgede oluşmuş bir kültürdür. Orta Asya kültürleri içinde
yayılma alanı en geniş olanıdır. Afanasyevo Kültürünün gelişmiş bir şekli olarak karşımıza çıkar.
Bakırdan yapılanların yanında ilk defa tunçtan ve altından yapılmış eşyalara bu kültürde
rastlanır.
* Karasuk Kültürü: MÖ 1200–700 yılları arasında Yenisey’de bulunmuştur. Orta Asya
uygarlığında demir, ilk olarak bu kültürde işlenmiştir. Karasuk kültürü mensupları yünlü
dokumayı ve keçeden çadır yapmayı öğrenmişler ve üzeri çadırla örtülü, dört tekerlekli arabalar
kullanmışlardır.
* Tagar Kültürü: M.Ö.700–100 arası Abakan bölgesinde görülmüştür. Bu kültüre ait çok sayıda
keskin ahançer, ok uçları vb. eşyalar bulunmuştur.
TOPLUM YAPISI
Aile sosyal hayatın ve toplumun en küçük birimidir.
Ailelerin birleşmesiyle urug (aileler birliği), urugların birleşmesiyle boy, boyların birleşmesiyle
budun ( millet ), budunların birleşmesiyle il ( devlet ) meydana gelir.
5 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
Aile = Oğuş denmiştir. Aile kalabalık değildir, küçük aileler şeklindedir. Bunu sağlayan göçebe
hayattır. Anne – baba – çocuklar vardır. Evlenenler ayrılır, en küçük erkek çocuk baba ocağını
devam ettirir. Kadın erkekle genelde eşit haklara sahiptir. Tek kadınla evlenme yaygındır. Aile,
düğün töreniyle yapılan evlenme ile kurulur, kız evi oğlan evinden kalıng denilen bir başlık alırdı.
Urug = Ailelerin birleşmesiyle oluşur. Bağımsız bir yapı değildir. Siyasi yönden bir boyun
parçasıdır.
Boy = Urugların birleşmesiyle oluşur. Başlarında boy beyi denilen kişiler vardır. Boyun
çıkarlarını korumak, adaleti ve dayanışmayı sağlamak görevidir. Her boyun belli toprağı ve
askeri gücü vardır.
Budun = Boyların birleşmesiyle oluşur. Başında Han bulunur. Han’ın başkanlığında bir
merkezden idare edilir. Siyasi yönden bağımsız olduğu gibi, il’e de bağlı olabilir.
İl ( el ) – Devlet = Budunlar birleşerek il’i meydana getirir. Belli toprağı, halkı, hukuki düzeni olan
siyasi bir topluluktur. il dağıldığında onu oluşturan alt birlikler aynen özelliklerini korur. Böylece
yıkılan bir Türk devletinin yerine yenisi kolaylıkla kurulur. Bu sosyal teşkilat tarih sahnesinden
silinmemelerinde önemli rol oynamıştır.
SOSYAL HAYAT
Bozkır yaşantısı mücadeleci ve pratik olmalarını sağlamıştır.
Halk sınıflara ayrılmaz, toplumda eşitlik esastır.
Ekonomik ve dini özgürlük vardır. Kölelik ve soyluluk kavramları yoktur. Din adamları ayrıcalıklı
bir sınıf değildir.
Hayvancılık yaygındır. Atı evcilleştirmişlerdir. Göçleri kolaylaştırmıştır.
Yazın yaşadıkları yerler yaylak, kışın ise kışlak olarak ifade edilmiştir.
Avcılık yaygındır. Aynı zamanda avcılık önemli bir savaş eğitimi görevine sahiptir.
Sosyal hayat yerleşik hayata geçmeleriyle beraber değişikliğe uğramıştır.
Göktürkler döneminde şehirler kurmuşlardır fakat yaygın olarak ilk kez Uygurlar döneminde
yerleşik hayata geçmişlerdir.
Uygurlar evlerini tuğladan yaparlardı, şehirlerine balık demişlerdir. Ordu balık önemli ticaret
merkezi olmuştur. Uygurlar bataklıkları kurutup tarlalar açmış, sulama kanalları yapmışlardır.
Genellikle at ve koyun eti yenirdi. Sütlü darı, peynir ve yoğurt yaygındır. İçki olarak kımız, kısrak
sütünün mayasından yapılırdı.
6 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
İpek, pamuk, devetüyü ve yünden elbiseler giyilir, Turfan’da dokunan çiçekli Uygur kumaşları
ünlüdür.
Dini ve ulusal törenlere bütün millet katılırdı. Baharda büyük şölenler düzenlenirdi. Şölenlerin
diğer adı toy’dur. Kurban kesilir, yarışlar yapılır, dans edilirdi. Kopuz çalınırdı. Halkın ihtiyaçları
karşılanırdı. Sürek avları, at yarışları, okçuluk, güreş, kılıç oyunu ve çevgen adı verilen atlı top
oyunu sportif faaliyetlerdendir.
DEVLET YÖNETİMİ
Teşkilatçı olmaları çok devlet kurmalarına sebep olmuştur. Bağımsızlık duygusu gelişmiştir.
Toplumun siyasi teşkilatlanmasının en üst basamağı il (devlet) olmuştur. Ülke sınırlarını koruyan
ve halkı belli kurallara göre yöneten siyasi kuruluşa devlet denmiştir. Başında hakan bulunur.
Hükümdar ( ilig )
Egemenliğin ve siyasi iktidarın en başta gelen unsurudur.
Kağan, hakan, han, şanyü, yabgu, tanhu, ilteber, idikut, erkin hükümdarın unvanlarıdır.
Hükümdarlığın kaynağı ilahidir. Kutlu hanedan soyundan olanlar hükümdar olabilir. Göktanrı
yetkiyi verir, buna kut denir. Kan yoluyla babadan oğla geçer.
Ülke töre ( türe )’ye göre yönetilir. Devlet ve topum yaşamını düzenleyen kurallardır.
Kağan resmi törenlerle tahta çıkar.
Hükümdarlık Sembolleri; Otağ ( hakan çadırı ), örgin (taht), kotuz ( sorguç ), tuğ ( sancak ), yay
ve davul.
Hakan çadırı kubbelidir, kapısı doğuya açılır. Rengi ve şekliyle sahiplerinin konumunu belirtir.
Hükümdar alp ( cesur ve kahraman ), bilge ( akıllı ), adil ve erdemli olması gerekir.
Görevi orduya komuta etmek, töre hükümlerini uygulamak, ülkede birliği, dirliği, adaleti
sağlamak, dağınık Türk boylarını toplayarak, halkı doyurmak ve giydirmektir.
Eşlerine katun ( hatun ) denilir. Söz sahibidirler, gerekirse naip ( vekil ) olarak devlet
başkanlığı yapar, elçileri kabul eder, devlet meclisine katılır.
Veraset Sistemi
Türk devletlerinin en zayıf yönü tahta geçme konusunun belli kurala bağlanmamış olmasıdır.
Töreye göre hükümdar öldüğünde oğullarının hepsi tahta geçme hakkına sahiptir. Bu durum
7 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
taht kavgalarına sebep olmuştur.
Turfan Uygurlarında tahta geçme hukukunun yazılı belgeler ve senetlere dayandırıldığı
bilinmektedir. Tahta geçme baş hatunun çocuklarının hakkıdır. Türk kağanlarında siyasi amaçla
başka ülke prensesleriyle evlenme de olmuştur.
Çocuklar küçükse, amcaları tahta geçer. Zaman zaman kurultay seçmiştir. Bazen yaşı en büyük
ve bilgili olan tahta geçmiştir.( Ekberiyet Sistemi ).
En çok karşılaşılan durum hanedan üyelerinin mücadelesi olmuştur.
Kurultay – Hükümet
Devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı büyük meclise kurultay – toy - kengeş denmiştir.
Belli zamanlarda toplanır, önemli konular görüşülür, karara bağlanır.
Asker ve sivil tüm yöneticilerle boy beyleri, bağlı kavimlerin yöneticileri katılır. Toygun; meclise
katılma hakkına sahip olanlara denir.
Hakan meclisin doğal başkanıdır. Ekonomik, siyasi, sosyal, dini, askeri konular görüşülür ve
karara bağlanır.
Her yılın dokuzuncu ayında genel toplantı yapılırdı. Hayvanların sayım sonuçları, ordunun
durumu, genel sorunlar görüşülür.
Ayukı ( hükümet ): Siyasi örgütlenmenin kurumlarından biridir. Hakanın ve meclisin emirlerini
uygulardı.
Ayguci ( başbakan ): Hükümetin başında bulunur.
Buyruk ( bakan ): Hükümet üyeleridir.
Bitikçi ve tamgacı; Yazışmaları yapar ve dış politikayı yürütür.
Tarkan, Apa; Saray görevlilerindendir. Askeri ve sivil yönetimden sorumludur.
Tudun: Denetim ve vergi işleriyle ilgilenir. Vali.
Ordu; Hükümet konağının bulunduğu şehre denilir.
İl ( el ) – örgin ( saray ) devlet başkanının oturduğu yer.
Ebi ( hükümet konağı )
Bitigciler: Kâtip
8 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
Agı (Agılıg) : Hazine
Agıcı: Hazinedar
Kenetçi: Danışman
Subaşı: Ordu Komutanı
Tigin: Hükümdar Çocukları (Tekin)
Şad: Diğer Hanedan Mensupları
Tamgacı: Dış siyaset işlerini yürüten görevliler
Kımız: Kısrak Sütünden Elde Edilen Türklerim Milli İçkisi
Balık: ygurların Şehirlerine Verdikleri Ad (Beşbalık Ve Ordubalık Gibi).
Bitik Taş: Kitabe, Yazılı Taş
Börk: Genellikle Hayvan Postundan Yapılan Başlık
Kült: Tapma, Tapınma. Din.
Minyatür: çoğunlukla eski yazma kitaplarda görülen, ışık, gölge ve hacim duygusu
yansıtılmayan küçük renkli resim tekniği.
Mani Dini (MANİHEİZM) : Hıristiyanlık, Budizm ve Zerdüştlük dinlerinin karışımı bir din.
İkili Teşkilat
Türklerde ilk devlet teşkilatı Mete Han tarafından kurulmuştur.
Ülke sağ – sol ( doğu – batı ) şeklinde ikiye ayrılarak yönetilir.
Doğu batıya göre üstündür. Güneşin doğduğu yer olduğu için. Hakan doğuda oturur, batıyı
yabgu unvanıyla kardeşi yönetir. Yabgu iç işlerinde serbest, dış işlerde büyük hakana bağlıdır.
Tigin hükümdarın çocuklarıdır. Şad unvanıyla çeşitli yerlere tecrübe kazanmaları için gönderilir.
Selçuklu ve Osmanlı’da da görülür.
ORDU ( SÜ )
Kadın erkek her Türk savaşa hazırdır ( Ordu millet anlayışı )
Ücretli değildir.
9 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
Her Türk bir asker sayılır.
Ordunun temeli süvarilere dayanır.
Boy beyi, han, şad, tigin gibi yöneticiler savaşa hazır bir komutandır.
İlk düzenli Türk ordusu Mete Han tarafından kurulmuştur. Mete Han’ın başa geçtiği M.Ö.209 yılı
Türk Kara Kuvvetleri’nin kuruluş tarihi olarak kutlanmaktadır.
Onlu sistem vardır. En küçük on, en büyük onbin kişilik birlikler vardır. Onbin kişilik birimlere
tümen denir. Ordu 24 tümenden oluşur.
Avrupa bu sistemden etkilenmiştir. Romalılar, Ruslar, Moğollar, Çinliler vb. devletler taklit
etmişlerdir.
Bugünkü flama ve sancak yerine tuğlar kullanılmıştır.
Genellikle hafif silahlar; ok, yay, kılıç, kalkan, kargı, mızrak, süngü ve hançer kullanılmıştır.
Düşman ve araziye göre taktik vardır. Keşif, yıpratma, ani baskın ve Turan Taktiği ( kurt oyunu )
savaş taktikleridir. ( Malazgirt, Niğbolu, Mohaç)
DİN VE İNANIŞ
Türkler dini bir toplum değildir. Daha çok siyasi bir karaktere sahiptir.
Din adamları ayrı bir sınıf değildir.
Türklerde şamanizm’den etkilenme vardır fakat din değildir, büyü ve gizli güçlere inanma vardır.
Temsilcilerine şaman denir. Şifa vericilik esastır.
Eski Türklerde dini inanç üç noktada toplanmıştır;
Tabiat Kuvvetlerine İnanma
Atalar Kültü
Gök Tanrı İnancı
Tabiat Kuvvetlerine İnanma: Dağ, tepe, kaya, ırmak, vadi, ağaç, orman, güneş, ay ve yıldız gibi
varlıklarda bir takım gizli güçlerin var olduğuna inanılır.
Ruhlar, iyilik seven ve kötülük getiren olarak ikiye ayrılır.
Doğadaki bu ruhlara iduk yer- su ( kutsal yer su ) denir.
Umay tanrıça adıdır.
10 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
Yada taşı; yağmur yağdırmak ve rüzgar estirmek için sihrine başvurulan kutsal taştır.
İlkbaharda ve sonbaharda at ve koyun kurban edilir. İlkbaharda törenler yapılır ( Nevruz:
Yenigün )
Atalar Kültü: Ölen kişilere ve atalara ait hatıralar kutsaldır. Ataların ruhlarının kendilerini
koruduğuna inanılır ve kurban kesilir. Mezarlara yapılan saldırı savaş nedeni olabilir.
Gök Tanrı İnancı: Türklerin asıl dinidir. Bütün kâinatı yaratan Göktanrı’dır.
Bugünkü Tanrı sözcüğü, Orhun yazıtlarında Tengri veya Tengiri biçimindedir.
Göktanrı can veren yaşatan ve öldürendir. Yol gösterir, hükmeder, cezalandırır ve
mükâfatlandırır.
Türklerin devlet kurması Göktanrı’nın isteği ile olmuş ve hakana verilmiştir. Tanrı tarafından
verilen devleti yönetme yetkisine kut denir.
Ölenlerin ardından yas tutulur ve yuğ adı verilen törenler yapılır. Bu törenlerde ziyafet verilir, at
yarışları yapılır.
Ölüler kurgan adı verilen mezarlara gömülür.
Ölümden sonraki hayata inanç vardır. Eşyalar da gömülür. Mezarlara balbal adını verdiğimiz
taşlar dikilir.
Gök kutsaldır, gök ve yer yedi kattan yaratılmıştır.
Uçmağ; Cennet, Tamu; Cehennem olarak ifade edilmiştir, öldükten sonra dirilişe inanılmıştır.
Din adamlarına kam denilmiştir.
Türk topluluklarının asıl dini Gök Tanrı dini olmasına rağmen, bazı topluluklarda değişik dinlerin
yayıldığı da görülmektedir.
Uygurlar arasında Budizm, Maniheizm, Hıristiyanlık ve İslamiyet yayılmıştır. Hazarlar da
Museviliği kabul etmişlerdir. Macarlar, Kumanlar, Peçenekler, Tuna Bulgarları Hıristiyanlığı
kabul etmiş, itil Bulgarları ise İslamiyet’i seçmişlerdi.
Hazarlar ve Uygurlar din konusunda daha çok hoşgörülü olmuşlardır.
İslamiyet dışındaki dinler genellikle Türklerin milli benliklerini kaybetmelerine ve diğer milletlerin
arasında yok olmalarına sebep olmuştur.
HUKUK
11 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
Siyasi ve sosyal hayatı düzenleyen kurallara töre ( türe ) denir.
Adalet, iyilik, eşitlik değişmeyen hükümlerdir.
Töreye uymamak en büyük suç sayılmıştır.
Sosyal düzeni sağlamak için mahkemeler vardır. Mahkemelerin başında bulunan kişilere yargan
denir. Kağanın başkanlık ettiği mahkemeye yargu denmiştir. Yüksek mahkemelerdir ve siyasi
suçlara bakar.
Törelerin sert ve kesin hükümleri vardır. Hafif suçlar için hapis cezası vardır.
Tek eşlilik vardır. Miras hukukuna göre topraklar en küçük oğla taşınabilir mallar ise diğer
oğullara verilir.
Türk hukuku ilk kez Uygurlar tarafından yazılı hale getirilmiştir.
Medeni hukuk, ticaret hukuku, borçlar hukuku ve vergi hukukuna ilişkindir.
YAZI, DİL VE EDEBİYAT
Yazı: Göktürk, Uygur, Arap, Kiril ve Latin alfabeleri kullanılmıştır.
Göktürk ve Uygur alfabeleri milli alfabelerdir.
Göktürk alfabesi, en eski milli alfabemizdir.38 harf bulunur. Dördü sesli otuz dördü sessizdir.
Sağdan sola yazılır, Orhun Alfabesi de denilmiştir. En güzel örneği Orhun Kitabeleridir.
Orhun Kitabeleri-Yazıtları ( Göktürk Kitabeleri ) : Kutluk devleti döneminde ilki Vezir Tonyukuk
adına 727’de, ikincisi Kültigin adına 732’de Bilge Kağan tarafından, üçüncüsü Bilge Kağan
adına 735’de oğlu tarafından dikilmiştir.
Türk tarihinin ve edebiyatının ilk yazılı belgeleridir.
Türk adının geçtiği ilk Türkçe metindir.
Türklerin sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi hayatları hakkında bilgi verir. Ayrıca kitabeler
gelecekteki Türk Milleti içinde çarpıcı öğütler vermesi bakımından önemlidirler.
Tonyukuk kitabesini kendi yazmış, Küligin ve Bilge Kağan’a ait olanları Yollug Tigin
yazmıştır.1893’de Danimarkalı Thomsen okumuştur.
Kırgızlar, Bulgarlar, Hazarlar ve Peçenekler 10. yy’a kadar Göktürk Alfabesini kullanmışlardır.
Esik Kurganı’nda M.Ö. 5. ve 6. yy’a ait yazı bulunmuştur.
12 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
Uygur Alfabesi; Soğd alfabesinden alınıp geliştirilmiştir.18 harfli olup, üçü sesli on beşi sessizdir.
Sağdan sola yazılır. Moğolların resmi yazısı olmuştur.
Uygurlar dönemine ait edebi eserler çoktur.
Uygurlar kâğıt yapımını ve hareketli matbaa tekniğini uygulamışlardır.
Dil ve Edebiyat:
Ural – Altay dil grubunun Altay kolundandır.
İlk ürünler sözlüdür. Cenaze törenlerinde söylenen sagu, şölenlerde saz eşliğinde söylenen
koşuk, atasözleri olan sav, bağımsızlık ve vatan kutsallığı – kahramanlık – birlik konularının
işlendiği destanlar en güzel örneklerdir.
Adı bilinen en eski Türk şairi Aprın – çur Tigin’dir.
Türk edebiyatının bilinen ilk yazılı örnekleri Yenisey Kitabeleri ve Orhun Kitabeleri’dir.
Önemli Türk Destanları :
Oğuz Kağan Destanı : Hunlar
Alper Tunga Destanı : İskitler ( Sakalar )
Şu Destanı : İskitler
Manas Destanı : Kırgızlar
Bozkurt Destanı : Göktürkler
Ergenekon Destanı : Göktürkler
Türeyiş Destanı : Uygurlar
Göç Destanı : Uygurlar
Türk Yazıtları ( Kitabeleri ) :
Yenisey Yazıtları : Kırgızlar
Karabalgasun( Ordubalık ) Yazıtları : Uygurlar
Orhun ( Göktürk ) Yazıtları : Göktürkler
EKONOMİ
13 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
Hayvancılık
Ekonominin temeli hayvancılıktır. At ve koyun çoğunlukta olup deve ve sığır da yetiştirilmiştir.
Hayvan ürünlerinin ticareti yapılmıştır. Hunlarda canlı hayvan ihracatı ilk sırayı almıştır. Uygurlar
hayvancılıkta gelişmemişlerdir.
Tarım
İklimin ve toprağın uygun olduğu yerlerde tarımla uğraşılmıştır. Hunlar buğday ve mısır
yetiştirmişleridir. Göktürklerde her ailenin ekip biçtiği kendine ait topraklar vardır. Sulama
kanallarının yapımına önem verilmiştir. Altay ve Selenga bölgelerinde kanallar açılmıştır.
Hunların açtığı Göktürkler tarafından kullanılan Tötö kanalı örnek verilebilir.
Uygurlar yerleşik hayat geçtikten sonra tarıma önem verdiler. Her çeşit sebze yetiştirmişlerdir.
Türklerin yetiştirmiş olduğu ilk tarım ürünü hayvan yemi olan yonca, ilk tarımsal gıda ürünü
buğday olmuştur.
Tarlaya tarıglag, çiftçiye tarıgçı denmiştir. Saban kelimesi Türkçe de biline eski kelimelerden
biridir.
Ticaret
Hunlardan itibaren ticaretin önemi kavranılmıştır.
Çin, Sasani ve Bizans ile buna yönelik antlaşmalar yapılmıştır.
Tüccarlara kolaylık sağlanmış, ticaret yollarının güvenliği için seferler düzenlenmiştir.
İpek Yolu ve Kürk Yolu’nun Türklerin elinde bulunması diğer milletlere karşı üstünlük
kurmalarında etkili olmuştur.
İpek Yolu : Çin’den başlayıp Akdeniz ve Karadeniz’de sona eren ticaret yoludur.Türkler bu yol
için Çinlilerle mücadele etmişlerdir.
Kürk Yolu : Hazar ve Bulgar ülkelerinden başlar, Altay ve Sayan dağlarından İpek Yolu’na
paralel olarak uzanarak Çin’e ulaşan yoldur.Hazar, Sabir, Ogur ve Bulgar Türkleri genellikle ön
plana çıkmıştır.
Madencilik
Madencilik gelişmiştir. Göktürkler demircilikle uğraşmışlardır. Hunlar demircilik, Hazarlar altın ve
gümüş madenleri işlemişlerdir.
Devletin Gelirleri
14 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
Toprak ve hayvan vergileri, ganimetler, bağlı devletlerden alınan ve ticaretten sağlanan
vergilerdir.
Gelirler daha çok ordu masraflarına ayrılmıştır.
İlk Türk devletlerinde hükümdarın resmi mührü vurulmuş ipekli bez parçalar para olarak
kullanılmıştır.
İlk madeni para Türgişler ( Türgeşler ) döneminde kullanılmıştır. ( 630 – 766 )
BİLİM VE SANAT
Ayı’ın, güneşin ve yıldızların hareketleri hakkında bilgi sahibidirler.
Oniki Hayvanlı Türk Takvimi, güneş yılı esasına göre hazırlanmıştır. Onili yıllık devrelere
ayrılmış, her yıl bir hayvan ismiyle adlandırılmıştır.
Orta Asya Türk sanatının temeli göçebe hayata dayanır. Bu nedenle saraylar ve tapınaklar
yapmamışlardır. Hunlar dönemine ait etrafı surlarla çevrili yerleşim merkezleri bulunmasına
rağmen genellikle göçebe hayat uygun eşyalar Orta Asya Türk sanatının örnekleridir.
Göktürk Kitabeleri önemli bir sanat eseri olarak görülür.
Halk demircilik, dokumacılık, ahşap işlemeciliği, süslemecilik yapmıştır. Süslemede hayvan
figürleri kullanılmıştır(hayvan üslubu)
Kurgan; tepe biçiminde mezarlardır. Kazakistan’ın Almatı şehrine yakın Esik Kurganı en
ünlüsüdür. M.Ö. 5. – 4. yy’a aittir. Altın eşyalar, seramik küpeler, gümüş çanaklar bulunmuştur.
Altın Adam adlı altından yapılmış bir zırh bulunmuştur.
Dokumacılık gelişmiş olup dünyanın en eski halısı Pazırık kurganında ortaya çıkarılmıştır. Halı
ilk kez Hunlar tarafından koyunyününden dokunmuş ve kullanılmıştır.
Resim sanatında Hunlardan kalma insan ve hayvan figürleri bulunmuştur. Göktürk Kitabelerinde
savaşları konu alan tasvirler vardır. Uygurlar döneminde gelişmiştir. Saraylara ait duvar
kalıntılarında fresko örnekleri vardır. Fresk: yaş duvar sıvası üzerine kireç suyunda eritilmiş
madeni boyalarla resim yapma yöntemidir.
Uygur şehirlerinin kalıntılarında minyatürler bulunmuştur. Bu minyatürler Türk resim sanatının ilk
önemli örnekleridir. Moğollar aracılığıyla İslam dünyasına girmiş ve etkilemiştir.
Heykel: İlk heykel örnekleri Göktürkler dönemine ait balbal taşlarıdır.
Türkler, ölen kahramanları mezarları başlarına hayatta iken yendiği düşmanlarının heykellerini
dikerlerdi. Bu heykellere balbal denmiştir. Yine Göktürk dönemine ait koç heykelleri geleneği
daha sonraları Anadolu’da uzun yıllar devam etmiştir.
15 / 16
İslam Kültür ve Medeniyeti Videoları 3-4
Salı, 21 Temmuz 2009 18:13 - Son Güncelleme Cuma, 27 Kasım 2015 18:25
Uygurlarda heykel sanatı gelişmiştir. Daha çok hayvan üslubu görülür. At, deve, keçi, fil
heykellerine rastlanır.
Mimarlık : Hun ve Göktürk dönemlerinde kalıcı sağlam yapılar yoktur.Zaman zaman kerpiçten
evler yapmışlardır.
Uygurlar döneminde evler, tapınaklar ve şehirler yapmışlardır. Tek katlıdır. Mani ve Budizm’in
etkisi ile mimari gelişmiştir. Şehirlere balık adını vermişlerdir. Beşbalık, Ordubalık, Turfan
şehirleri Uygurlara aittir.
Şehirlerin çevresi surlarla çevrilidir. Çin’de Mani ve Buda dinine ait mabed yapımında
çalışmışlardır.
Müzik :
İlk örnekler kopuz eşliğinde söylenen destanlar, kahramanlık hikâyeleri ve aşk türküleridir.
Kopuz Türklerle birlikte Mısır, Suriye, Balkanlar, Macaristan, Polonya, Rusya, Ukrayna ve
Almanya’ya kadar yayılmıştır.
Söyledikleri besteye ır ( yır ), sazlarla çalınan melodiye küg denmiştir.
En gelişmiş sanatlardan biridir. Askeri bando yaygın olup ordugâhlarda ve hükümdarın
huzurunda ır ve küglerden her gün dokuz parça çalınırdı. Bu durum hükümdarlık
alametlerindendir.
Göktürk ve Uygurlarda nefesli çalgılar kullanılmıştır.
Türk ordularından Avrupa’ya geçen çalgılar kudüm ( timpani bas davul ), zurna ( obua ),
çevgan ( çıngıraklı asa ), Türk kanunu ( kitara )dır.
Uygurlarda orta oyunu vardır.
16 / 16
Download