SİYASİ HAKLARI İSLAM HUKUKU'NDA KADININ Political Rights of Woman in /slamic Law Nejla AKKAYA A.O.I.F.YOK. LlS. OCR.. MAMAK l.ıı.L. ÖORCTMF.NI, ANKARA I. HAKKIN TANIMI VE MAHİYETİ Hak kelimesi genellikle Türkçe'de "hak" ve "vecibe" manalarında kullanılır; buma na kelimenin asıl kökündeki "kanun koymak, emretmek" kelimelerine dönmektedir. 1 Lugatta ise; adalet, veya geleneğ in gerektirdiği ya da kişiye tanıdığı şey, gerçeğe uygunluk, emek karşılığı ücret gibi anlamlan vardır. 2 taya Hakk,n mahiyet ini aç ıklayan çeşitli nazariyeter orBugün kabul edilen hak tanımı "hukuk ta- atılmıştır. rafından korunan ve bu konumdan ya rarlamlması ferdin iradesine bırakılan menfaat" şeklindedir? ll.SİY ASİ HAKKIN T ARİFİ VE İSLAM HUKUKUNDA SİYASİHAKLAR Kişinin çeşitli yollarla doğrudan doğruya veya dolaylı olarak devlet idaresine katılması siyasi hakla ve ödevidir. Fert siyasi haktan, siyasi bir topluluğun üyesi olması itiba4 nyla elde eder. Seçme seçilme (aday olma) amme hizmetlerine katılma siyasi hakları ohıştıırur.5 İslam huk-ukunda siyasi haklan şu şekilde sıralamak mümkündür.6 a. Seçme hakkı: Devlet başkanını seçmek fertlerin devlet başkanı olmaktadır. Fakihler bu hakla 'imamet, öncekinin veliahd tayini ile değil , halkın beyatıy la sabit olur" şekl inde ifade ethakkıdır. Halkın seç tiği kişi meşru mişlerdir. ı. 2. 3. 4. 5. 6. 7. b. Danışma (müşavere) hakkı: Bu hak seçme hak- kının devamıdır. İşierin damşma ile yürütülmesi Allah tarafından emredilmiştir . c. Azietme hakkı: Devlet başkanında azli gerektiren maddi veya manevi bir kusur meydana geldiğinde ümmet onu azledilebilmektedir. d. Seçilme ve adaylığını koyma hakkı: Her müslüman sıfatlannı taşımak kaydıyla halife ve şura üyesi seçilebilmektedir. e. Amme hizmetlerine katılma hakkı: İslam'da bu hak fe rdin devlete karşı ileri sürebileceği bir hak olmayıp, teklif söz konusudur. Bu hakka sahip olma, teklif edilen adayın ehliyet ve liyakatine bağlıdır. m. KADININ SİYASI HAKLARININ TARİBÇESİ A. ESKİ HUKUK SİSTEMLERİNDE KADININ SİY ASI HAKLARI Sürner, Babil ve Assur kanunlannda kadının siyasi 7 haklara sahip olduğuna dair bilgilere rastlayamıyoruz. Hititlere ait belgelere göre ise hanedana mensup prenses ve kraliçeler diğer Ön Asya devletlerinde tanın­ mayan haklara sahiptirler. Hitit devletinin başı olan kraldan sonra en önemli ve yetkili kişi kralın annesidir ve "Tavannana" ünvanını taşımaktadır. Asıl kraliçe ler, ancak kralın annesi öldükten sonra Tavannana'nın ünvarunı ve yetkilerini alabilmektedirler. Tavannana durumunda olan kraliçe resmi tören ve bayramlarda, dini törenlerde protokol sırasına göre kraldan hemen sonra gelen kişidir. D.B.Mcdonald, "lin k" Macldcsi, isitim AnsiklopPdisi, Milli Eğitim Dasunevi, İstanbul C. V. s. 106. Mustafa Dural, "Hak" Maddesi, Ml'yrlanl.nrousse, Meydan Yayınevi, istanbul 1971 , c-V. s.527. Dural, c-V, s. 526. Yılduhan Yayla, "Siyaset• Maddesi, Meydan Larousse c-Xl, s. 399; Hayreddin Karaman, Mukayeseli İsMm llukuku, İrfan Matbaası. istanbul1974, s. I09. Türk Hukuk Uignti, Maarif Matbaası , Ankara 1944, ss. 301, 345; Kııraıııan, s.109. Karaman, ss. 109- ı ı ı. Mcbrure Tosun, Kadriye Yalvaç, Sümer, Babil, Asur Kanımları ve Arrunl-Şaduga Fermanı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1975, ss. 260-270; Mııhmııd Esad, Tnrilıi- ilm-i Hukuk, Matbaa-i Aınire,l stanbull331, ss.l4-105. 236 İsliimi A m.ştırnıalar Cilt 5, Sayı, 4, Ekim /991 237 NEJLA AKKAYA Hatta bazı halk bayramlannda devleti yalnız başına kraliçe temsil etmektedir. Fermanlar kral ve kraliçenin imzalanyla çıkanlınak1adır. Mısır ile Hitit imparatorluğu arasında yapılrruş en eski dostluk antiaşmasında Hitit kraliçesinin imzası kralın imzası yanında yer almaktadır.8 Atina'da kadın devamlı surette velayet ve vesayet altında bulunmaktaydı. Bu şartlar altında Atina'lı kadının siyasi haklardan tamamen mahrum olduğu anlaştlmakta­ dır.9 Tetkik ettiğimiz kaynaklarda Isparta ve Atina sitelerinde kadınlann siyasi haklara sahip olduğunu gösteren 10 bir bilgiye rastlayamadık. Roma'da kadınlara kamu hulmku alanında hiç bir hak tanınınamıştı. Öz.e l hukuk alanında da kadınların haklan kısıtlı idi. Hukuki işlenllerde kendilerine yardımcı olmak üzere vasi tayin edilmekteydi. ll B-TÜRKLER'DE KADININ SİYASi HAKLARI toplurnund:ı kadının yüksek bir mevkii Türk kadınının aile içinde önemli bir rolü olnı:ıkl:ı 12 birlikte, devlet işlerinde ele tesiri görülmekteydi. Türkler'de askerl ik ve devlet meınuriyeti hariç, kadınlar sosyal ve dini h:ıyııtta önemli roller üstlenmişlerdi. Kadın dini ınerasiınlere katılır, hatta başl-anlık ederdi. 13 Yazılı belge olmanıakla beraber Hunlar'a ait bilgi ler, kadını erkek ile aynı iş ve hakka sahip olduğunu göstem1ektedir. Asya Huı ıl :ır'ııun Çiıı.liler'le ol::uı ilişkilerine ait belgelerde, Türk Hakaıı'ı yaruncla Hatununtın da resmen yer aldığı \'e devleti birlil.tc temsil ettikleri kaydedilmiştir. 14 Göl-'türk ve Uygurlara ait belgelerde kadına aynca yer verilmiştir. Kadııı, hak ve sorunıluluklan payiaşarak devlet işlerini erkek ile bebarer yürütnıüştür. ıs Selçuk hül-ilındar ailelerinden birkaç kadın hakkın­ ch veriler. bilgiler, onl:ııın aile içerisinde etkin olduklan Eski Türk vardı. gibi, devlet işlerinde de rolleri olduğunu göstermektedir. Melikşah'ın eşi Terken Hatun'un çok akıllı olduğunu ve devlet işlerinde sözünün geçtiğini kaynaklar zikretmeldedir.16 Osmanlı İmparatorluğunc;la ise eski Türk törelerine nazaran kadırun sosyal dutun1unda gerilemeler kaydedilmiştir.17 Buna nğmen bir çok kadının siyasette rol oynadığı görülmüştür. 18 III. Murad zamanında Harem-i Hüınayün kethudaolan Canfeda Kadm devlet erkanından idi. Harem-i Hüm:ıyün'ün bütün işlerini eline alarak, yetenekliliği ve tedbirli hareket etmesiyle padiş:ıh nazarında itibar kazansı mıştır. ıg 1876 ve ı 961 An.ıyasalaruıda , kadıruann da siyasi hakka sahip oldullann:ı dair ifadelere yer verilınemiştir? 0 1924 Anayasasıııda da seçme ve seçilme hakkı sadece erkeğe verilıniştir? 1 Ancak 1934 Anayasasında kadırun da 2 seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu belirtilnıiştir.Z Curıllıuriyet döneminde ilk kadın milletvekili ı 935 yılında seçilıniştir? 3 c. İSLıl'I\1İYETIEN ÖNCE ARAPLAR'DA KADlNININ SİY ASi HAKLARI Nebatlılar'clı hükümdar IV. Haris döneminden ıtı ­ da hükümet ~lerinde görev almaya başla­ ıruşlardır. Haldu ve Şakile isimlerindeki k:ıdııllar adına para basılmıştır. Ş:ıkile oğlunun viisisi olar:ık ele aldığı hükümet işlerini, daha sonra oğlunun karısı Cemile üs. . 24 t1erun ı şt ı r. Palnıiriler'de, Zeynep ismiııde bir kadın, oğlu adına saltanatı ve idareyi eline almıştır. ıs inceleyebildiğimiz İsliimiyel öncesi Araplar'a ait kaynakl:ırclı, siyasi görev üstlenmiş başka bdın isirıllerine rn5tlayanı:ıdık.2 6 baren kaduı'ar 8. Af~ ı İnan, T.:ırilı Ucıywıca Türk KaJ.mmn llak ı·e Cörın·leri, M;.:ii Egiıim ll:ısııııcvi , l,;ıJııbtıl1975, ss.9- l 1. 9. Sadri MaksüJi Arsal, Unuimi Hukuk Tari/li, isıaılbul M:ıtbaacılık, t~ıaıı~ıul t 948, ss.l32. 10. Recai Galip Ok.ıııd:ı;ı, Klidim Yu11a11'ıla Amme /lııkuku, Kenan Dasınıevi, i~ıanl..ul 19~::!. ss. 50-185; Arsal, Umumi J/u~uk Tari/ri, ss. l31-133. ll. Ötcan Kanukı ıiz, Roma 1/ukuku, Yüksek Teknik Öğrdıncıı Ol::ulıı Matbaası Aıelycsi Alıkara 1977, ss. 175-176. 12. llıfzı Velt!d VdiJ,·d,·oğlu, Tılrk Kaduımllu~11ki Vaziyeli, Dcvlcl 13:ısuncvi, İsı:ıııbul1937, s.10. 13. Sadıi t.iaksi:di Ars:ıl, Türk Te rilli ı·e 1/ukuk, İ.,;ııı:ıil Akgüıı Matbaası, (isıaııbul) 1947, s.338. 1~ . inan, s. 26. 15. inan, S.S. ::!6-28. 16. inan, s. 39-40. 17. inan, s.57. 18. Vclidcdooğlu, s. 10- 11; llilaııc ı llayur, "Oııa v,~ Yeni Kunuıda Ortaasya v.: llindistıuı Türklcr'iııde Kadınlarm MeviJi", /Jel/e/eli, Türk Tuih Kııruıı ıu Nr şriyatı, Ankara 1937, l'-1 , s.44-43. 19. JJafıriye Oçok, islıim Devletlt>ri11de KaJm 1/ıikümdar/ar, Türk Tarih Kurunıu Dasuııevi Ankara 1965, s. l8; M. Zihni Efendi, Meşa/ıi­ ru 'n-Nisd, Şamil t-!Jılıa:ıcılık isıanlıul 1982, s. 173; İsl:iııı devlet işlerinde görev alan k.:ıdııılar hakkında gmiş bilgi için bkz. Üçok, ss.00-155. 20. Ron:ı 1\yb:ıy, Karşılnşurmalı 1961 A11nyasası, f'akühd.:r Maılıaası, İstanbul 1963, ss. 78-79 21. Tezcr Ta~kır.ın, Cumlmriyetill 50. yılmda Türk Kadm Jlak/arı, Daşbakanlık 13asun.wi, (Aııkanı) 1973, SS. 135-!JG; Aybay, s.73. 22. Aybay, ss. 7S-79, \'di:l~c!coj;lu, S.l5-16; Taşkı.rrut, ss.l35- 136. 23. İnan, s.203; Taşkıraıı, s. 144. 24. Neş cı Çağı tay, isitim Oneesi ,ı mp Ttuilıi ı e Calıiliyye Çaı,'iı, A .Ü. Basuııcvi, Ankara 1982, s. 42. 25. Çağaıay,s.42. . 26. Çağatay, s.2-95. Journal of lslamic Rescacrh l'o/:5, .\'o: 4, Octobcr 1991 İSLAM HUKUKU'NDA KADININ SİY ASİ IIAKLARl 238 IV. İSLAM'DA KADlN'IN SİYASİ HAKLARI A- SEÇME HAKKI Devlet başkanını seçmek, o topluluğu o lu şturan fertlerin hakkıdır. Kadın ve erkeklerden oluşan toplumu yönetecek kişiyi seçmek, toplurnun bir parçası olan kadın ve erkek her iki cinsin hakkı ve görevidir. Aksini ispat edecek herhangi bir delile rastlamak mümldin değildir. Aksine İslam hukukunda kadıniann bu hakka sahip olduğunu destekleyen hükümler yer almaktadır. Zira İs­ lam huhık-unda yasaklandığını belirten bir nassın bulun- madığı herşeyde asıl o lan ibahattır? 7 Bu genel hukuk kaidesi, hakkında herhangi bir yasak bulunmayan seçme hakkı konusunda da geçerlidir. kadının Yine İslam hukukunda, açık bir nass ile istisna ediltakdirde kadın ve erkeğin , hak ve görevlerinde eşit 28 olduklan esası kabul edilmektedir. İsliını tarihinde yer alan bazı uygulamalar da kadı­ nın seçme hakkına sahip olduğunu göstermektedir. Abdurrrahman b.Avf, Medine'de dolaşarak Hz.Aii ve Hz. Osman'dan hangisinin halife seçi lmesi gerektiği konusunda halkın görüşünü almıştır. İbn Kesir, Abdurrahman b.Avfın kadınlar ve genç kızlarla da görüştüğünü, bu konuda onların fikirlerini de sorduğunu zikretmek1edir.29 mediği İsiarn alimlerinden bazılanna göre, Hz. Peygamber'in kadınlardan bey'at alması, kadınların seçme hakkına sahip olduğunu göstermektedir. Hamidullah bu görüşte­ dir.30 Ancak ileri giderek kadının seçme hakkına sahip olmadığını söyleyen alimler de vardır. 31 B-SEÇİLME HAKKI l.KADIJ\1JNDEVLETBAŞKANLIGI İslam alimlerinden birçoğu, kadının s iyasi haklan konusuna önem vermekte ve konu üzerinde çeşitli fikirler ileri srınnektedir. Kadının devlet başkanlığı konusundaki fikirlerini başta ayetler olmak üzere hadisiere ve kadının yapısına dayandımıaktadırlar. a. Konu Üzerinde İcma'ın Varlığı Bazı İslıiın hukukçulan, kadının halife olamayacağı konusunda ihtilaf olmadığını süylemek1edirler. Bu konuda icrrui 'ın sabit olduğunu, Hariciterin bir kolu olan Şebi biyye fırkası hariç, kadının halife olabileceğini destekleyen hiçbir görüş ve fırkanın mevcut olmadığ ını söyleyerek Şebibiyye fırkasının görüşünü şıiz olarak kabul etmekiedirler. Bazı İslam hukukçulan ise, icma olarak sadece Ehl-i Sürınefin icma'ının geçerli olabileceğini, kadı­ nın devlet başkanı olamayacağı hususunda ise Ehl-i Sünnet'in icmiı ettiğini söylemek1edirler.32 Yine bazı İslam hukukçulan da, İslıimın ilk devirle33 rinde kadıniann devlet işlerine kanştınlmadığını , böylece bu konuda bir nevi icma'ın meydana geldiğini ileri 34 sürmektedirler. Ancak inceleyebildiğimiz İslam tarihi ile ilgili ve müslüman kadıniann siyasi durumlan hakkında bilgi veren diğer kaynaklar gözönüne alındığında, İslamın ilk devirlerinde kadıniann siyasete kanştınlmadığı şeklinde ileri sürülen görüşe katılmamız mümkün olmama ktadır. Çünkü Hz. Peygamber'in hanımları, Hfılefıi'i Raşidin döneminde gfıdü len siyasette görfiş l erini açıklarlardı. Hz. Osman Hz. Aişe'ye herhangi bir itirazcia bulunmadığı gibi, sahabeden hiç kimse, onu açıkladığı görüşlerden dolayı tenkit etmemiştir. Hz. Aişe dört halife zamanında fetva vermiş, sahabeden bazıları önemli meselelerde onun görüşünü almışlardır. Hz. Osman'ın eşi en sıkıntılı siyasi 5 günlerinde ona yardımcı olmuş ve fikir beyan etmiştir? Kadıniann siyasi faaliyetleri.n in bir başka örneği de Hz. Peygamber'in amcası Ebü Talib'in kızı Ümmü Hıini'nin, Mekke'nin fethi sırasında müşriklerden o lan kocası İbn Hübeyre'ye eman vermesidir. H z. Peygamber de "senin 27. Sııbhi Mahnıasiıııi, Erkti11-11 1/ukuki '/ i11sa11 Bahs Mukamıe fi 'ş-Şeriat'/ isliimiyye Ve '/-Kavmıl11i '1-1/adise., Darü'I-İiın li'I-Mdayin, lkyrut 1979 s.297; Mıılımııııu·d Ebiı Zdıra. isitim 1/ukuku Mnodo/ojisi, çev. Abdiılkaclir ş,·ncr, Fon maıbaası, Aııkma 1979, s.46. 28. Alxlülnıiiteal <·s-Saidi, e11-Nnzariyyetü '1-isltimiyyl' fi 'd-DPv/1', Matbaa tu Dari'ı- Te 'lif, (Mısır) 1977, s.232. 29. İnıadiiddi n Ehü '1-Fidıi İsınail b.Öm~r b.Kesir, 1'1-llidliye ve '11-Ni/ıiiyeji 't· Tiirilı, Maıbaaıu ·s-Saade, Mısır 1982. c. VII, s. 146; Mı ılıanı­ mı-d llanıiclullalı, isitim MiiessesP/eriıll' Giriş. çev. İlısan S. S ırma, Acar Maıbaası İstanbul 1984, s.l48. 30. llaıııidııllah, isllim Peygambai, çev. Salih Tıığ, İrfan Yayuıevi, İstanbul 1980, c. ll, s.933; 13t·kir Topal oğlu , İ sliiında Kadın Alırnet Saiı Matlıaası. İstanbu l 1973 s.279. Hami d Emiyat. Modem isliimic Po/itiraf Thouglır, University ofTex.ıs Press, Hong Kong 1982, s.l32. 31. Kıırbiıııi. Ş..tıiısıı-ri, Kirmfıııi, Amir/ 1/aHrmi, ıeıı ve illtiluibiir, SS.60-67 (Hüseyin llaıemi. l~lritll /lukuku11rla Devler Yapısı, Ahmet Sait Maıbaası, İstanbul 1970. ss.103- 104 'dm ııaklt:n) 32. Ebü Mııluunnıı-d Ali b. Alıın.-<1 b. llazın , Kira/JII'I-Fas/fi'I-Milel ve'/ E/ıva ve'11-Nihal, Maıbaaıu·ı -Teıncddt'ın, (b.y.) 1321, c.fV, s. 1 1O; Ebü Alxlill:ılı Mulıaınıncd b. Ahmt".d ci - Kunııbi, e/-Ciimili-Ahlaimi '/-Kur 'iili, Maıbaaıu Dari '1-Küıübi '1 -Mısnyye, Mısır 1937, c.l, s.270; Elıü Dckir Mul1aınmcd b.Abdilah b.Arabi, Ahkamu'I-Kur'tiıı, (ın.y), Mısır 1968, c. lll, s.445. Abclıılllalı b. Ömer b. Süleyman rd-O..·ıııici, imamnü'I- Uvıui i11de Ehli's-Sümıe ve'f-Cem6a, Dam Tayyibe, Riyad 1987, ss.221-276; Malunasiiıü, Erkti11u llukuki 'l-i11sal/, s.297. 33. Hüknıü'ş-Şeriati '1-İs1ıiıniye fi Işiira ki '1-Mer'e fi ·ı-lntilııib li '1-Berleman, Lecnetü '/-Fetva, Maıbaatu'J Ezhcr, (Kalıire) 1952, s.7, Alune.d Fcluni Elıü Siiııııc, 1/avle 1/ukıiki'I-Mer'eti's-Siyase, s.8 (Topaloj!lu'clan naklen, s.277). 34. Ebü Sünrıe, s.8. 35. Dehiyel-Hüli, Ailede ve Top/ımı da Kat/m, çev. Alxlullah İşler, Eyüp Saıı.ı,· T'lif Maıbaacılık, Ankıırıı 1972, ss.l62- 164; es-Saidi, en-Nazariyyeıü' l İ slıirrıi yye fı'd Dev/e, ss.233-234; Falırcılin Alar, isitim , ,,,,_,, ı.·şkilall, Gaye Maıbaası, Aıtkara 1979, s.l26. İslami Araştırmalar Cilt: 5, Sayı:4 Ekim 1991 NEJLA AKKAYA 239 ahd veeman verdiğin kimseye biz de eman verdik" diyerek Ümmü Hani'nin bu davranışını tasdik etmiştir. 36 Aynca icma'ın ne olduğunu usul açısından incelediğimiz takdirde yukarıda zikrettiğimiz kadının devlet b3ikanı olamayacağı konusunda icma'ın varlığını kabul eden bazı İstarn hukukçularının fikirlerine katılmamız da mümk'ÜO olmayacaktır. İslam hukukçulan icmıi'ın vukuu ve hüccet oluşu konusunda ihtilaf etmişlerdir. İmam Şafii, memleketlerin birbirine uzak olması ve İslam hukukçulannın birbiriyle görüşmelerinin zorluğu, müslüman beldeterindeki hukukçular arasında ihtilaf bulunması ve icma'a katılacak kirnselerin tayin edilerneyişi gibi sebeplerden dolayı icma'ın 37 mümkün olamayacağı görüşündedir. İslam huJ.;uçulannın büyük bir kısmı hüccet olarak sahabilerin icma'ını kabul ederek, tabiiler devrinde dahi icma ·ın gerçekleşmedi ği ni söylemektedirier.38 Yine bazı İsliın hukukçulan icma'ın mümkün olmasını kati bir nass'a dayanmasına bağlayarak, zanni deliller üzerine icma'ın vuku bulmayacağını söylemektedirler.39 İleride üzerinde teferruatlı bir şekilde duracağımız üzere, kadının devlet b3ikanı olmasına engel teşkil ettiğine delalati kesin olmayan ayetler ve ah:id hadisiere dayanan deliller üzerine icma yapıldığını kabul etmek oldukça zor olan bir husustur. Bu konuda yaptığımız açıklamalardan anl3iılacağı üzere, İslam hukukçuları arasında imkanı ve vukuu ihtilaflı olan icma 'a kadının devlet başkanı olamayacağını savurunanın, asıl kaynağı Kur'an olan İslam'm ruhuna ters düşeceği kanaatindeyiz. Bunlann yanısıra kadının devlet b3ikanlığı da dahil bütün siyasi görevleri üstlenebileceğini söyleyen alimler de mevcuttur. Derveze, bu konuda Kur'an'a dayandırdığı fikirlerini şöyle özetlemektedir: Kur'an kadın ve erkeğin, cinsiyet farklılığından kaynaklanan cüzi istisnalar hariç, devlet ve toplum işlerinde tam bir eşitlik içerisinde ortaklaşa hareket etmelerini kabul etmektedir. Kur'an, ictimai ve 36. Alımed b.Abdillatif ez-Zebidi, Snlıilt-i siyasi faaliyetlerin her çeşidinde kadına da, erkeğe tandığı 40 hakiann ayrusını tanımaktadır. Derveze'nin bu görüşlerine dayanarak Kasımi İs­ liın'da kadının bütün devlet işlerine atanabileceğini , bunun kadırun tabü bir hakkı olduğunu söylemel-.1edir. 4 ı b. Kur'ani Deliller İsliın alimlerinin bir kısmı Kur'an ayetlerini delil göstererek kadının devlet b3ikanı olamayacağını açıklar­ ken, bir kısmı da yine ayetlere dayanarak kadının devlet b3ikanlığının mümkün olduğunu savurunaktadırlar. Bazı alimler Kur'an'da kadının halife olmasını en42 gelleyen bir nass bulunmadığını söylerken birçok İslam alimi de kadının devlet b3ikanlığı konusundaki görüşleri­ ni Kur'an'a dayandırmaktadırlar. Kadı.nın devlet b3ikanı olamayacağını iddia eden İs­ lam huk'Ukçulan ve müfessirlerin delil olarak gösterdikleri 4 ve üzerinde durdukları ayet ı Nisii suresinin 34. ayetidir.43 Allalı 'ın kimini klınine üsıün kılmasmda n ve erkeklerin sarfetmelerinden dolay ı erkekler kadmlar üzerine hakimdirler. ınallanndan Müfessirler, kavvamun kelimesine çeşitli yorumlar getirmeldedirler. Müfessirlerin büyük bir kısmı erkeklerin kavvam olmasını, erkeklerin terbiye etmek ve tedbir almakla yükün1lü olması şeklinde izall etmektedirler. Aynca kelimenin kadının erkeğe itaat etmesi gerektiğini ifade ettiğini ve erkeğin ailesinin geçimi, çocuklannın bakınu, terbiyesi ve gözetiminden sorumlu olduğu manasını taşıdığını söylemektedirler. Erkeğin kadının namusunu muhafaza etmekle yükümlü olduğu anlamına geldiğini de 44 belirtmektedirler. Erkeklerin yapılan ve kabiliyetleri sebebiyle kadınla­ ra hakim olduklannı söyleyen Seyyid Kutub, hakimiyeti kadın ve erkeğin görevlerinin dağıtımındaki adalet yönünden ele almaktadır. Görevlerinin dağıtımında her iki Bultari Multtnsnn Tecrid-i Snrilt Tercemesi, çev. Alunet Naiın, Seınilı Ofscı Matbaacılık, Ankara (l.y), C-ll, ss.282-284; Topaloğlu, s.279. 37. 38. 39. 40. 41 . 42. 43. 44. Ebu Zelıra, ss.l72-173. Ebü Zdıra, s.l74. Ebü Zelırıı, s.~.I72-I74. Muhammed İzzet Dervcze, ed-Dusuiru '/-Kur 'arıi ve' s-Siimıetu '11 Nebeviyye fi Şuri11i '1-llayat, Maıbaatu İsa el-Bıibi el-IIalebi (b.y) 1966,c.l,s.l12. Ziifır el-Kasuıü, Niuımi '1-l/iikm fi 's-Şeria ve 't- Tarilti'l-İsltimi, Da nı 'n-Nefıiis, Beyrut ı 985, c.l, ss.341-342. Zafır el- KasUlli, c.I, s.341. ed. Denüci, ss.243-247; Ebu'! A'la, Mevdüdi, İslam'da /Jiikiimet, çev. Ali Genceli, Hilal Yayınlan, Ankara (t.y) ss. 650-652; TopaJoğlu ss.276-277; Kiıyıd Yusuf Malıınııı Kar'us, Turuku fmiluii Velayeti '1 /Jükkam Fi 'ş-Şeriati '1-İsltimiyye ve 'rı-Nuzumu 'd Dusturiyye, Müesseseıu'r-Risale, Beyrııt 1987, ss.108-1 11; Abdülkadir Şeybe, Hu.kukı.ı1-Mer'e fi1-İslıinı, (m.y), Cidde 1371, ss.41-47; Hükmü'ş-Şeria , s.lO. Ebu Bekr b.Ali er. Rıizi'ei-Cesstis Alıkamu'l-Kur'an, Matbaatu'l Evkiıfı'l-İslanuye, (b.y) 1325, c.ll, s.188; Ebü Ca'fer Muhammed b.Cerir et-Taberi, Camiu'l-Beyan an Te'vili'I_Kur'mı, Maıbaatu Mustafael-Biibi Mısır 1954, c.V. ss.57-58; Ali b. Muhammed b.İbralıiın el Hazin, Lübabü't Te'vi/fi Meani'c-Tenzi), (my), (lı.y) (7.y) c.I, s.37; Alxlıımıhman Ebu'I-Ferre b.el-Cevzi, Zlidu 'l-Mesir fi flmi't-Tefsir, el-Mektebetü'l İslıimi, Beyrut 1965, eli. ss.73-74; Ebu'l-Fadl Şilıabuddin Malıınud Aıüsi, Rulıu'I-Meıini fi Tefsiri'lKur'alli'I-Azimve's-Seb'i'/-Mesani, Maıbaatu'l Kübra, Mısır 1301, e.II, s.83. Journo.l oflslamic R,., ••. v .. ~ Tlo/:5, No: 4, October 1991 240 İSLAM HUKUKU'NDA KADININ SİY ASİ HAKLARI tarnfında yaratılışlan gereği taşıyabilecekleri kadar sorum45 luluk altına girdiğini kabul etmektedir. Müfessirlerin büyük bir kısmı ayetin devamında geçen "kimini kimine üstün kılmasından ötürü • ibaresinin erkeklerin kadınlar üzerine üstünlüğüne delalet ettiğini 46 söylemektedirler. Ancak Yazır, bu ayetin erkeğin kadın­ da bulunmayan bazı özelliklere sahip olduğu manasını taşıdığı gibi, kadınında erkekle bulunmayanbazı özelliklere sahip olduğu anlamına geldiğini söylemektedir. 47 Taberi de ayette geçen "kimbıi kimine üstün kılmasmdan ötürü" ifadesini, erkeklerin mutlak anlamda bütün kadın­ lar üzerine değil, sadece eşleri üzerine üstünlüğü olarak anlamal1a ve böylece ayette kastedilenin aile müessesesi olduğunu söylemel1edir. 48 Ayetin, erkeğin ailedeki koruyucu ve yönetici rolüne delalet ettiğini söyleyerek ev ve aile hayatına mahsus olduğwıu söyleyen müfessirlerin49 yanısıra, ayetin umumi bir mana taşıdığını ve erkeğin devlet idameindeki görevlerini de ihtiva ettiğini söyleyen müfessirler de mevcuttur. Bu müfessirlere göre, erkekler cum'a, ezan, şehadet, nübüvvet, hilafet, hitabet, cihad, imarnet ve imaret gibi amme görevlerini üstlenebilmeleri bakımından kadınlar­ 50 dan üstündürler. Açıklamalanmızdan anlaşılacağı üzere, müfessirlerin bazılan, ayetin sadece evlilik hayatı ve aile düzeni ile ilgili olduğunu söylerken bazıları da ayetin umümi bir mana taşıdığını ve erkeklerin devlet idaresindeki görevlerini de kapsadığuıı belirtmektedirler. Ayet üzerinde değişik görüşler ileri süren müfessirler gibi İslam hukukçulan da, ayeti farklı şekillerde yorumlamaktadırlar. isıarn hukukçularının bazları "İslam 'da hakkında bir nass bulunmayan herşeyde asıl olan ibahatve "istisna edildiğine dair bir nass bulunroadıkça sahip yasaklayıcı tır" olduklan hak ve üsttenecekleri görevlerinde kadın ve erkeğin eşitliği esastır" kaidelerine dayanarak kadının siyasi haklanı engelleyen birnass'ın bulunmadığını söylemektedirler.51 Bazı İslam hukukçulan "erkekler kadınlar üzerine hakimdir/er" ayetine dayanarak kadının devlet başkanı olamayacağını söylemektedirler. Bu hukukçular, bu ayette yöneticilik, hakimiyet ve riy:isetin erkeklere ait ve erkeklerin kadınlardan üstün olduğunun belirtildiğini ve evin yönetiminin bile verilmediği kadına, devletin yönetiminin verilmesinin söz konusu olamayacağını söylemektedirler.52 Kadının devlet başkaru olamayacağmı savunan ancak bu görüşlerine Kur'an'dan bir delil getirerneyen bazı İslam hukukçulan, bu konuda Hz. Peygamber'in "işleri­ 53 ni kadına bırakan bir millet asla felah bulmayacal1ır" 54 hadisini esas almaktadırlar. Ayetin kadının siyasi haklannın olmadığı şeklinde aniaşılamayacağını söyleyen İslam hukukçulan, ayetin evlilik hayatı ve aile düzeni ile ilgili olduğunu, siyasi hayatla ilgisi bulunmadığını söylemektedirler. Ayette koruyuculuk ve hakimiyet vasfının kocaya verilmesini, kocanın kansına nafaka, mehir vermesi, çocuklarının ve karısının geçiminden sorumlu olmasına bağlamal1adırlar. 55 Derveze, ayet in evlilik hayatı ve aile düzeni ile ilgili olduğu ve hususun ayetin devaınından da açıkça anlaşıl­ dığını söylemeJ...1edir. 56 Erkeğin, eşinin ve çocuklannın bütün ihtiyaçlannı yükümlü olmasından dolayı bir üstünlüğe sahip olduğunu söyleyen Fazlur Rahman, kadın ve erkeğin insanlık ve fazilet açısından aynı, ancak görevleri yönünden farklı olduklarını bu nedenle erkeklerin üstünlüklerinin görevleri gereği, yani fonksiyonel olduğunu belirtmektedir.57 karşılamakla 45. Seyyid Kutub, Filflô/i'/-Kur'tiu, Danı'l -Arabiyye, Beyruı (t.y), c. V, ss.52-53. 46. Ali b. YIL'mf b.l layyan, Bahru '1-Mulıft, Matbaatu 's-Saiıde, Mısır 1328, c. 11l-s.239; Muhammed Cemalüddin el Ka suni, Mehasinii 'tTt!'vil Danı İlıyıii'l-Küıiibi'l Arabiyye, (Mısır) 1957, c-V, ss. 1218-1219; el-Hazin, c.l, s.37; ibnü'I-Cevzi, c.ll ss.73-74. 47 MuhaiTUllC"d Hamıli Yazır; Ilak Dini Kur 'an Dili, Eser N~riyet (b.y) 1979, c. l 11, ss. 1348-1349. 48. Taberi, c. V, ss.57-58. 49. Taberi, c. V, ss.57-58; Kurtubi, c. V, ss. 168-169; ei-Cessiıs, c-lls. 188 Alüsi, c.l 1, s.83; Seyyid Kutub, c-11 , ss.209-210. 50. Kıisımi, c.v, ss. 1218-1 219; Abdullah b.Ömer b. Mulıaııuned'e ş-Şinizi el-Beydıivi, Euvaru 't-Tenzilfi Esrari't-Te 'vi/, Daru't-Tıbaıiti'l ­ Aınira, İsıaııbul 1303, c.!, s.273; el-Hazin, c.l, s.37; lbn Hayyan, c.1 11, s.239; Yazır, c. l1, ss. l348-1349. 51. es-Saidi, t'n-Nalftriyyetii '1-İs/ômiyt' fi'd-Devle, s.232; Mahmastiui Erkaııu Hukuki '1-İnsmı, s.297; es-Sibıii, s.101. 52. ~d -Deuüci ss.243-247; Kıiyıd Yusuf, ss.108-lll ; Abdülkadir Şeybe, ss.41-47 Mevdüdi, ss.65Q-652; Hükmü'ş- Şeria, s. lO; Topaloğlıı ss.276-277. 53. Ebü Abdiilah Muhaınnıed b.İsmiiii 13uhiiri, Salıilıu '1-Bu/ıari, Daru i.hyait Türıisi'I-Arabi, Beyruı (t.y) C.VI, s. 10, c. rx, s.70. 54. Mulıamıned Kıirnil, Mece//etii'I·Ktimm ve'/-İktislid, Matbaatu Nuri, Mısır 1936, c.VI. ss.18-20; Fuiid Muhammed en-Niıdi, Tımtku flıtiyari/-1/alifl', Daru N~ru·s- Sekıifc, Kahi re 1980, c. l 1, ss. 22-27. Muhammed Mubiı.rek. Nizamu '/-İslam 1'1-Hiikm ve 'd-Dev/e, Daru'l Fikr, Kahire 1974, s.66. 55. Muhammed Reşid Rıza, t!I-Valıyii 'l-Mulıammedi, Matbaatu Mcruir, Mısır 1935, ss.284-285; Behiy ei-Hüli,"Haule Mübe~rati Ameli'I-Mer'e" el-Va 'yu i-İslami, Kuvcyt 1968, s.34, s.30; Dervcze, c.l, ss. 117-1 18; es-Saidi, en-Nauıriyyetii 'I· İslıimiyyefi'd-Devle, ss.237-238; Abdüllıaınid Mütevrlli, Mebtidiu 'u-Niuımi 'I·Hiikm fi 'l-İslıJm, Matbaatu Maarif, Kalıire 1978, s.431. • 56 . Dervczc, c.l, s. ll 8. 57. Fazlur Ralun.an, Ana Konulnrıyla Kur'an, çev. Alpaslan Açtkgcnç, Fccr Yayınlan, Ankara, 1987, s.l27. İsltlmt ArG§tırmalar Cilt: 5, Sayı:4 Ekim /991 NEJLA AKKAYA Kanaalimize göre ayetin sebeb-i nuzülü evlilik ve aile düzeni ile ilgili olduğunu göstermektedir. inceleyebildiğimiz tefsir kitaplannda anlatıldığı şekliyle ayet in n urul sebebi şu şekildedir. E nsardan Sa 'd b . Re bi kansının kendisine karşı gelmesinden dolayı tokat vurmuş, karısının ailesinden biri de onu Hz. Peygamber'e şikayet etmiştir. Hz. Peygamber'in kısas uygulamasına hükmetmesi üzerine bu ayet nazil olmuştur. Bunun üzerine Hz. Peygamber "Allah bizim murad ettiğimizden ~ka bir şeyi murtid etti. Allah 'ın dilediği en hayırlı.sı­ dır" diyerek kadının kocasına itaat etmesi gerektiğini belirtmiştir.58 Ayet in nuzül sebebi dikkate alındığında, ayetin aile ve evlilik hayatının düzenli bir şekilde yüriitülmesiyle ilgili olduğu gayet iyi anlaşılacal..1ır. İslam hukukçuları ve müfessrilerin delalet ettiği şeyin ne olduğu hakkında ittifak edemediideri bir ayeti , kadının siyasi haklarını engelleme konusunda kesin bir nass olarak görmenin İslam'ın genel prensiplerine ters düşeceği kanaatindeyiz. Kadının devlet başkanı olamayacağını iddia eden isıarn hukukçularının delil olarak gösterdikleri diğer ayet 33/Alu.ab suresinin 33. ayetidir. "(Vakarınızla) evlerinizde oturun" Kurra ayette geçen (vekarne) kelimesinin okunuşu hakkında ihtilaf etmişlerdir. Kelimeyi (vekame) şeklinde kafı fethalı okuyaniara göre ınana evlerinizde oturun, karar kılın olmaktadır. (Vekırne) şeklinde kafı kesralı okuyaniara göre ise ayet, evlerinizde vakarlı ve ağır olun manasma gelmektedir. Taberi kelimenin (vekırne) şeklinde okunmasının daha uygun olduğunu söylemektedir.59 hayatı Ayetin sadece Hz.Peygaber'in hanımiarına hitap edip etmediği konusunda ihtilaf vardır. Tetkik edebildiği­ miz kadarıyla ayetin sadece Hz. Peygamber'in hanımları­ na hitabettiği konusunda müfessirlerin ittifak ettiklerini görmekteyiz. 60 NEvierinizde oturun" ayeti üzerinde fikir yürüten islam hukukçulan da bu ayette kimlerin kasdediirliği konu- 241 sunda ihtiJaf etmişlerdir. Ayetin sadece Hz. Peygamber'in hanımianna değil, tüm müslüman kadınlara hitabettiğini söyleyen bazı islam hukukçulanna göre, ayet, kadı­ nın devlet başkanı olamayacağı konusunda delildir. Bu hukukçulara göre devlet başkanı, orduya komuta etmek, meclisiere girmek ve erkekler arasına karışmak zorundadır, ayet ise evde oturmayı emretmektedir. 6 ı MevdCıdi, Hz.Peygamber'in hanımlannın ne gibi bir kusuru olduğu ve diğer kadınlann Hz. Peygamber'in hanımlanndan daha mı üstün olduğu sorusunu sorarak ayetin yalnız Hz. Peygamber'in hanımiarına hasredilmesine itiraz etmektedir.62 Ayette sadece Hz. Peygamber'in hanımlannın kasdedildiğini söyleyen İslam hukukçulannın görüşlerine biz de katılıyoruz. Çünkü bazı müfessirlerin de söy l ediği gibi ayet, Hz. Peygamber'in hanımlannın evde oturmalarını istemekle, onlann Hz. Peygamber'in hanımı olmalan sebebiyle daha vakarlı olmalannı ve mürninlerin anneleri olmalan hasebiyle onlara duyulan saygı ve hürmeti devamlı bir şekilde korumalarını istemektedir.63 Aynca hitabın sadece Hz. Peygember'in hanımlan ­ na ait olmasına herhangi bir mani olmadığı gibi, hitabın sadece onlara olduğu başka ayetler de vardır. 64 "Hz. Peygamber'in eşierini nikah/amanı:. asla caiz değildir.'.65 "Ey Peygamber hammları, sizlerden biri ~ık bir hayasızlık yapacak olursa onun aztibı iki kat olur.' Hz. Peygamber'in harumlanna hitabeden tek ayet sadece "evlerinizde oturun" ayeti değil, görüldüğü gibi bundan başka ayetler vardır. Mütevelli, Hz. Peygamber'i ziyarete gelenlerin baz ılannın Ehl-i Beyt'e hürrnette ve ziyaret adabına riayet etmekte kusur ettiklerini ve Hz. Peygamber evi terkettikten sonra bile bazı ziyaretçilerin oturmaya devam ettiklerini zikrederek, ayetin bu şartlarda nazil olduğuna dikkat çekmekte ve buna dayanarak ayetin Hz. Peygamber'in hanımianna hitabettiğini belirtmektedir.67 "Evlerinizde oturun" ayetinden bir önceki ayet olan "Peygamber hanımlan ! Sizler herhangi bir kadın gibi değilsiniz" ayeti, onlann diğer kadınlar arasındaki müsıes­ na yerini göstermekle birlikte hitabın da Hz. Peygamber' in hanımianna ait olduğunu göstermektedir. Bu durum- 58. Ebü Abdiilah Muhammed b. Ahmed el- Kurtubi, el-Cami "li-Aiıkdmi'I- Kur'an, Daru'l- Kütübi'l-Mısnyye, Mısır (t.y), c.v, s. l68- 169; Taberi, c.v, ss.57-58; Abdülfettah ei-Kadi, Esbabu 'n-Nuzül ani 's Salıabe ve '1-Müfe ssirin, Matbaa tu Abduralunan Muhammed, Kahire (t.y), s.67; cl-Cessas, c- ll,s. l88; İbııü ' l-Ccvzi, c. ll , ss.73-74. 59. Taberi, c.XXII, s.3; Kasınü, c.XIJI, ss.4848-4849; Kurtubi-c.XJV, ss. l78-179; H.Tahsin Emiroğlu,Esbabı - ı Nıızii/, Ülke Dası mcvi, Konya 1976,c.IX,s.201. 60. Kurtubi, c.XIV, s.179; Talıeri, c.XXII, s. 3; Kasınıi, c.XIII, ss.4848-4849; Abdülfeıtah ei-Kadi, s. ISO; Yazır, c.VI , ss.3890-389 t , Kutub, c. XXII. ss. 14-15; Enıiroğlu, C.IX, ss.202-203. · 61. ed-Demicl, ss.243-247; Muhammed Kail, c. VI, ss. IB-20; Mcvdüdi, ss.650-652. 62. Mevdüdi, ss.650-652. 63. Aıusi, c-VII, ss.37-39, es-Saidi, eıı-Nal.llriyyetü '1-isMmiyyejid-Dev/e, ss. 238-239; Mütevelli, ss.43 1-433. 64. es-Saidi, m-Nawriyyetı1'1-lsiıimlyye ji'd-Devle, ss.238-239; Miitevclli ss.432-433. 65. 33/Ahzab, 53. 66. 33/Ahzab, 30. 67. 33/MülcvcUi, s. 432. Journal oflslamic Reseacrh Vo/:5, No: 4, October 1991 242 İSLAM HUKUKU'NDA KADJNlN SiYASi IIAKLARI da müfessirlerin, Hz. Peygamber'in hanımlarının kasdedildiğini söylediği ve açıklamaya çalıştığımız bazı sebeplerden dolayı sadece Hz. Peygamber'in hanımianna hitabetmesi ihtimali daha kuvvetli olan bir ayeti, kadııun devlet başkanı olmasını engelleyen bir delil olarak görmek oldukça zordur. Aynca kadının devlet başkanı olamayacağı­ nı söyleyen alimler arasında "evlerilliıde oturu/1" ayetini 68 delil olarak kullanmayan alimierin varlığı da dikkate alınmalıdır. Kadının devlet başkanı olamayacağını söyleyen İs­ him hukukçulannın bazılan , devlet başkanlığının akli yönden yeterlilik gerektirdiğini, kadını sahitliği konusunda getirilen sınırlama ların, kadının akli yönden eksik olduğuna dt>lalet ettiğini söylemektedirler. Bu görüşte olanlar, kadı­ nın şehadeti ile ilgili ayetin, iki kadının fikrinin tek erkeğin fikrine eşit olduğuna delil olduğunu ileri sümıektedir­ ler.69 i nananlar ! Rirhiriniıle belirli bir süre ıçın borçlanılığını1. ı.aman yazuıız. İçinizden biri ktilip doğru Ey onu Allalı'ın ke:ndisinc öğreııiği gibi çckinml'sin yaı-~ın. 13orçlu olan da yazdırsın, Rabbi olan Allah 'tan sakuısın, ondan birşey cksilunesin. Eğl'r borçlı ı apıal veya aciz ya da yaı.dıramayacak durumda ise vrlisi cloğru olarak yazclırsın. Erkeklerinizden iki şahili tutun, eğer iki erkek bıılıuunazsa, şalıi ­ dlerdeıı rii:r.ı olacağınız bir erkek-biri ıınıııııığwıda diğeri ona hatıriaiaca k iki kadın olabilir?> olnrnk yazın; kıitip yamıaktaıı iki kadın aranfikir yürüten bazı müfessirler, bunun sebebini kadıniann akidler konusunda tecrübe sahibi olmamalanna ve kadına has psikolojik ve biyolojik hallerin etkisi ile kadının çabuk heyecana kapılmasına bağlamaktadırlar. Şehadetin ise heyecandan uzak ve feragat gerektiren bir görev olduğunu belirtmek suretiyle, kadınlardan biri Biri unuttuğunda diğeri hatırlatacak ması hakkında unutluğunda diğerinin hatırlatmasının gereğini açıkla­ maktadırlar.71 Kadının akli yönden zayıflığına delalet eden herhangi bir açıklamaya ise rastlayamıyoruz. Bazı İslam alimleri "biri unuttuğunda diğeri o11a Jıa­ tırlatsın" ifadesinin asıl illetini, erkek ve kadının psikolojik yönlerinin farklı oluşuna bağlamakla ve bunun da hiçbir zaman kadının erkeğin yansına eşit olduğu anlamına gelemeyeceğini belirterek bunu, hukuki sahada bir icraat ola72 rak kabul etmektedirler. Derveze kadının ev içerisindeki meşguliyelinin fazlalığı sebebiyle, mali işlerle ilgilene- 68. Kay ıd Yusuf, ss.ı08-ı ı ı; memesinden dolayı şahillikle fazla ilişkisi olmadığını söylemektedir.73 Hatemi, iki erkek şahit bulunamadığı takdirde bir erkek ile birlikte iki kadının şahitliğinin aranınasının sadece vadeli borçlanmalar alanında olduğunu ve Kur'an da, mutlak olarak iki kadının şahitliğinin bir erkeğe eşit sayılacağı tarzında bir hüküm olmadığını belirtmektedir. Bunun sebebini de o dönemde kadıniann iş hayatında faal olmamalanna ve ticari konularla ilgilenmemelerine 74 bağlamaktadır. Şahillikle iki kadın bir erkek aranmasını , kadıniann günlerde mali işlerle ilgilenmemesi ve bu sebeple alacaklının hakkını yitirmesine sebep olacak herhangi bir durumla karşılaşılmaması amacına yönelik olduğu kanaatindeyiz. Ayetin baş tarafı da sözü edilen şehadetin alım satım aldıleri ile ilgili olduğunu açıkça göstermektedir. Ayetin ifadesinden her konuda bir erkek iki kadın şahit aranınası gerektiği şeklinde bir hük-üm çıkarmak oldukça zordur. Kadının şahitlikteki durumu ile siyasi görevleri üstlenmesini birbiriyle kı yaslayarak kadının siyasi görevler üstlenerneyeceğini söylemek de kıyasın şartianna uymamaktadır. Çünkü iki meseleyi birbirine kıyaslayabilmek, bu iki mesele arasında ortak illet bulunması şartına bağlı­ dır.75 İslam tarihinde ilmi, ictimai ve siyasi sahalarda 76 önemli hizmetlerde bulunmuş olan kadını, onun şahitlik konusundaki durumunu esas alarak ona bir takım akli eksiklikler atfetmek suretiyle, siyasi haklardan mahrum etmek hem tarihi gerçeklerle hem de İslam 'ın temel prensipleriyle bağdaşmamaktadır. Kadının devlet başkanı olabileceğini ileri süren İs­ lam huhukçulan, "açık bir nass ile istisna edilmediği takdirde kadın ve erkeğin hak ve görevlerinde eşitliği" prensibine dayanmaktadırlar. o Kadıııların sahip oldukları hakları, 77 şekilde vazifekrinc- dt·ııktir. örfe uygun bir Ayetinden anlaşılacağı üzere kadın ve erkeğin sahip olduklan haklar, üstlendikleri sorumluluklar nisbetindedir.78 en-Niidi, c.ı ı, ss.25-27; Abdülkadir Şeybe, ss.4 ı-47; Hükmü'ş- Şeria, ss.ı5-ı5. m. cd-Demici, ss.243-244; Abdülkadir Şeybc, ss.4 ı-47. 70. Oakara, 282. 71. Seyyid Kutuh, c. ı ı 1, ss.89-90; Yazır, c.l, ss.985-987; H. Talısin Emiroğlu, Esbab-ı Nüzıll, Ülkü Basımevi Konya 1976, c.l, s.291. 72. Mııhanrmt'd Kuıub, islôm'm Etrafındaki Şüblıeler, çev. Ali Özck, Er-Tu Maıbaası, isıanbul ı 982, ss.l71-172; Muhanuned <"1-IJchiy, Kur'an ve Toplutrı, çev. Beşir Eryarsoy, Bayrak Matbaacılık, istanbul1986, ss.293-294. 73. Dcrvezc, c.l, s.l23. 74. llüseyiıı llalt"mi, Kad111111 Çıkış Yolu, Pecr Yayınevi, Ankara 1988, ss.57-61. 75 Ebiı 7.ehrıı, 5. 189. 76. cz-Zcbidi, c. ı ı, ss.282-284; Aıar, 5.126; ei-Hııli, Ailedeve Toplumda Kndın, ss.l62-164; es-Saidi, en-Nnwriyeıü'l-islômiyye.fi'd-Devle, ss.233-234; 1larruniid, c.l, ss.60-64; es-Siooi, ss.l51- ı 53; Malınıasiini, Erktinu Hukuki '1-İnsnn, ss.297-299. 77. 2/Bakara, 228. 78. es-Saidi, en-Naznriyynü '1-İsllimiyye.fi'd-Dev/e, s.232; Mütevclli, s.422 Muhaıruned Sellanı Mcdkıır, Tarilıu'ı-Teşri 'ii-İslôml ve Mesadiruh, (m.y), (b.y) 1958, s.38 (es-Saidi'deıı naklen, s.233); Mustafa Abdlilviilıid, el-Müctemeu '1-is/ômi, Mekıubcıü·ı-Mfıtenebbi, (Kahirt') 1974, 5.244; Reşid Rıza s.284. İslômi Araştırmalar Cilt: 5, Sayı:4 Ekim 1991 243 NUJLA AKKAYA Enayat, ayetin kadınlar tiğini söylemektedir. 79 için eşit baklan garanti et- Kadın ve erkeklere hitap eden bazı ayetlerin ifadesinden de Kur'an 'da kadın ve erkeğin eşitliğinin esas ol80 duğu anlaşılmaktadır. Kadının devlet başkanı olabileceğini söyleyen İslam hukukçulannın, kadın ve erkeğin eşitliği esasını vurgulayan yukanda zikretıiğiniz iyellerin yanısıra, en çok üzerinde durduklan ve görüşlerine delil olarak kabul ettikleri ayet, 9(fevbe süresinin 71. ayetidir. 8ı Miiınin ı-rkc-kler ve mü'min kadınlar birbirlerinin dostlan ve yardımcıland.ır, iyiliği cmrcder kötülükten alı­ korlar, namaz kılarlar, zekat verirler, Allalı'a ve peygamberine iıaaı c-derler. İşıe Allalı bunlara rahıneı ecl!'cckıir. Allah şiiphcsiz güçliidiir, hakimdir. Raşid Rıza bu ayetin, siyasi işlerle meşgul tedir.82 kadııun olabileceğini dini, edebi, içtirnai ve beyan ettiğini söylemek- Mütevelli, kadının siyasetle ilgilenebileceğini savunan alimierin ayeti iki açıdan değerlendirdiklerini söylemektedir. Birincis i: Bu ayet, kadın ve erkek arasında kardeşlik, iyilil..1e yardınıJaşma ve sadakat gibi duygulan içeren bir dostluğu yerleştirrnektedir. İkincisi: iyiliği emretmek ve kötülükden sakındırmanın siyasetle meşguliyet de dahil olmak üzere hayatın her sahasında kadın için bir 83 görev olduğu belirtilmektedir. Kadının her devirde iyilği emretmek ve kötülükten sakındırmakla görevlendirilmesi, toplumun hedeflerine ulaşmasında kadının da erkek gibi mesul olması, kadın 84 için en büyük görev olarak kabul edilmektedir. iyiliği emretmek ve kötülükten vazgeçirmeye çalışmak vazifesini mü'min erkekler gibi mü'rnin kadınlann da ifa edebileceğini söyleyen Harnidullah, devlet başkan­ lığı da dahil olmak üzere bir işi millet adına yapmak şeklinde tarif ettiği siyaset görevini kadının da üstlenebileceğini söylemel..1edir. 85 79. Eıııiyat, Siyaset, işleri en iyi şekilde idare etme, düzenleme ve insanlan dünya ve ahirette kurtuluşa erdirecek bir yola 86 yöneltme şeklinde tarif edildiğine göre kadın ve erkeklere yönelik olan iyiliği ernretme, kötülükten sakındırma vazifesini, kadının siyasi görevler üstlenebileceğine ve devlet işleriyle meşgul olabileceğine bir delil olacağını söylemek hiç de irnkıinsız görünmemektedir. Devlet başkanlığı da dahil olmak üzere kadının siyasi işlerle meşgul olabileceğini söyleyen İslam hukukçulanndan bazılannın Kur'an'a dayandırdıklan diğer deliller87 den biri de Seba melikesi ile ilgili ayetlerdir. Seba melikesi Bellos'ın kararlanru ferdi değil halkıy­ la İstişare etmek suretiyle vermesiyle ve halkını idare etmede gösterdiği başarı, onun iyi bir hükümdar olarak 88 89 methedilmesine yol açrmştır. Seba melikesi hakkında verilen bu bilgiler, bazı İs­ lam huhukçulan tarafından, müslüman bir kadının, bir 90 devletin başkanı olabileceğinin delili kabul edilmektedir. Her ne kadar Topaloğlu, Kur'an'da Seba melikesi Belkıs'ın müslüman olduktan sonra da melikeliğe devarn ettiğine dair bir bilgiye rastlanmadığını aynca ateşperesi bir kadınla ilgili hükümlerin müslümanlar hakkında delil olamayacağını söylemekte ise de,91 Kur'an'da Belkıs'ın müslüman olduktan sonra melikeliğini bıraktığına dair bir bilgi de yer almamaktadır. Saidi, Belkıs'ın müslüman oldul..1an sonra da görevine devarn etmesinin vahiy ile yasaklandığı konusunda bir haberin bulunmadığını ve Hz. Süleyman'ın Allah'dan aldığı vahye aykm hüküm veremeyeceğini söyleyen Saidi, Seba melikesi Belkıs'ın hükümdarlığına devarn etmesinin Allah ' ın hükmüne uygun olduğunu ifade etmektedir. 92 Bazı İslam hukukçularına göre "bizden önceki şeriat lar'' bizler için de hük'Üm ifade eder. Serahsi, Sünni hukukçulann görüşlerini, herhangi bir peygamber'in getirdiği her tür kanunun, bunun kaldınldığına dair bir işaret olmadıkça ebediyyen geçerli olduğu şeklinde açıkla­ maktadır.93 5. 132. 80. llamrnad, C.l, ss.60-64; Mustafa Alxlülvıihid, 5.244; Reşid Rıza, s.284; Nisa, y; Ali imran, 195; Nisa, 124; Nahi, 97; Şiıra, 49,50. 81. Mütevelli, 5.422-428: es-Saiıli, s.233; Reşid Rıı.ıi, s.283; Dervezc, c.l, s. ll5. 82. Reşid Rmi, 5.283. 83. Mütevelli, s.422. 84. Musıafa Alıdülvıilıid, ss.260-261. 85. Topaloğlıı, ss.273-274. 86. Ömer Nasulli Dllmen, Hukuku isi/imiye ve /stılnlıat-ı Fıkkiyye Kamusu, İsıanbul Matbaacılık, İstanbul 1950, c-ı 11-9-23; Türk Hukuk Lügati, s.JO I. 87. es-Saidi, Fi Mt'ydnııi'l-fctilıad, Matbaaııı Ataya, MısLT (t.y) ss.%-99; Muhammed llarniduUah, 'ishim Hukukunun Kaynaklan Açısından Kitabı-ı Muk.adcles" çev. İbrahim Canan, Atatürk Üniversilesi, isliimi İlimler Fakültesi Dergisi, Sevinç Matbaası , Ankara ı 979, s. ı 1 ı, s.387; Topaloğlu, ss.273-274. 88. Nem! 44. 89. cs-Saidi, Fı Mt":yclanJ'I-İctilıad, ss.96-99. 90. Hanüdulalı, İslam Hukukıuıuıı Kaynaklan Açısından Kitab-ı Mukaddes, s.387. 91. Topaloğlu, s.~.273-274 . 92. es-Saicli, Pi Mcyclani'I-İcıilıad, ss.96-99. 93. Mulıamnll'd b. Aluıll'~ b.Ebi Sclıl cs-Scralısi, Uslilü's-Seralısi, Metabiu Oari'I-Kitabi'I-Arabi, Kahire ı372, c. ll , s.ıoo; Haınidullah, İshim Ilukuktuıtuı Kaynaldan Açısıııclan Kitab-ı Mukacldes, 5.383. Journal of /slamic Reseacrh Vo/:5, No: 4, October 1991 244 isLAM HUKUKU'NDA KADININ SİY ASİ HAKLARI Kur'an'ı kadarki açı­ gibi Kur'an'da kadııun siyasi haklarını engelleyen herhangi bir hüküm yer almamaktadır. Zikrettiğimiz bazı İslam hukukçulannın bizden önceki şeriatlar hakkındaki görüşlerine de dayanarak94 bir kadın olan Seba melikesinin hükümdarlığının, İslam hukuku açısından tamamlayıcı bir unsur olarak görülebileceği ve kadının hükümdarlığının geçerliliğinin kabul edilebileceği kanaatindeyiz. esas alarak yaptığunız şimdiye klamalanmızdan anlaşılacağı c. Sünnete Dayalı Deliller Bazı İslam hukukçulannın karlnun devlet başkanı konusunda delil olarak öne sürdükleri hadisleri diğer İslam hukuçulan kadının siyasi haklannı engelleyen birer nass olarak kabul etmemek1edirler. olamayacağı Kadının devlet başkanı olamayacağı konusunda delil olarak kabul edilen ve üzerinde en fazla durulan hadis Ebu Bekre'nin rivayet ettiği şu hadistir. "İş/erini kadına bırakan bir millet asla fe/ah bulmayacaktır. "95 Hadis şu şekilde rivayet edilmektedir; Osman b. elHeysem ve Avf, Hasan'dan Ebü Bekre'nin şöyle söylediğini rivayet etmektedirler; Cemel vak'asına katılmak ve onlarla birlikte savaşmak üzereyken Rasulullab'tan duymuş olduğum bir hadis beni bu savaşa katılmaktan kurtardı. Rasulullalı Parisilerin Kisra kızını devlet başkaıu yaptıklannı duyunca !iÖyle buyum1U!ilardı: "işlerini kadma bırakall bir 111 illet asla feltih bu /m ayacak llr. "96 Hadiste geçen Cemel vakasına katılanlardan kasdedilen, Hz. Aişe ve onunla birlikte olan askerlerdir. Hz. Aişe'nin Talha ve Zübeyr'le birlikte, Hz. Osman'ın kanını talep amacıyla Basra 'ya yürüyüşü ve Cenıel vakasının meydana gel işinden bahsedilmektedir. Kisrıi 'nın 97 ölümü üzerine yerine kızı Boran geçmiş ve bir sene altı ay hüKaynaklarda verilen bilgilere göre Hz. Peygamber Kisrıi'nın kızının melik olduğunu işitince zikrettiğirniz hadisi söylemiştir. 98 Ebü Bekre'nin zikredilen hadisi dikkate alarak Ceme! vakasına katılanların felah bulmayacağı düşüncesiyle Hz. Aişe ile birlikte savaşa katılmadığı zikredilmektedümdarlık yapnuştır. dir.99 Hadisçiterin çoğu bu hadisin kadının emirlik, kadılık gibi bazı siyasi işlere katılamayacağı konusunda delil olduğunu ileri sürmektedirler. ıoo İslam hukukçulanıun çoğu da bu hadisi, kadının devlet başkanı ve hıikim olmasmı engelleyen bir nass olarak gömıektedirler.ıoı Bazı hukukçular hadisin kadının sadece devlet başkanı olamayacağını ifade ettiğini diğer siyasi görevlere leşmil edilemeyeceğini belirtmektedirler.ıoı Diğer bazı İslam hukukçulan ise bu hadisin sahih kabul etmekle birlikte yorumu değişik şekil­ lerde yaparak, hadisin kadının devlet başkanı olmasını engellemediğini söylemektedirler. Kıisımi , Hz. Peygamber'in bu sözü Kisrıi'ya gönderdiği elçinin Kisrıi 'nın sonunu iyi görmemesi ve Hz. Peygamber'in hükümeti ile İran hükümeti arasında siyasi ilişkilerin kötü olması sebebiyle söylediğini ileri sürmektedir. Hadisteki hükınün, sadece sebebi belirtilen olaya hasr edilebileceğini belirtmektedir. Lafzın umüıni olması­ nın hükmün de umumi olmasını gerektirmediğiili belirten Kıisırni, hadisin, kadının devlet başkanı olmasını engelleyen bir delil olamayacağını söylemektedir. ı oJ Hadisin kadının siyasi görevler üstlenmesini önlemediğini söyleyen Derveze de hadiste kastedilenin tek bir kaduun reisliği olduğunu söylemektedir. Mü'min kadın­ larla mürnin erkeklerin birbirlerinin velileri olduğu ıo4 olduğunu 94. Seralısi. c. ll, s.JOO; es-Saidi, Fi Meydaui"l-lcıihdd, ss.96-99; 1-laınidullah, isicim Hukukumm Kaynakları Açısmdau Kitdb-ı Mukaddes, s.383. 95. Bulıiiri, c. VI, s. lO, c.XI, s.70; Ahmed b. Hanbel, el-Miisned, Çağrı Yayınları, İstanbul 1982 C. V s.s.38, Aluncd b. Şuaylı Ali b. Sinan en-Ncsai, Siineıı, Maıbaaıu Mısrı~ Mısır (l.y) C, III, s.227; İsa Mulıanuned b. İsa b. Seve. Timıiıf, es-Sünen, Çağrı Yayuılan, is ıanbııl 1981 , c.IV, ss.527-528. 96. Buhôri, c-VI, s. lO, c-IX, s.70; Nescii, c-111,5.227; Tirmizi, c ..IV, ss.527-528; Ahmed b. Hanbel, c-V, 5.38. 97. Kisrii, aslında Sıisıiııikr den iki fliisrev'in isimlerinin Arapça şekli olup, sonradan bütün İran şahlaruıı ifade eden bir cins isim olmuştur. (CL-I Iııart, "Kisrıi" Maddl'si, isitim Ansik/opedisi, Maarif Basımevi, İstanbul 1954, cVI/2, s.285) 98. Aluned b. -\li b-l latw cl -Ask.11aııi, Feılıu'I·Bôri bi Şerili Salıi/ıi '1-Buharf, Matbaatu's Selefıyye, Kalıire (ı.y) , c-Vill, s.128; Ş emsiid­ din Mt~ıarrunt·d b. Yusuf b.Ali Kinnaıü, Bulıtiri bi Şerlıi Kirmtini, Matbaanı'I-Bchiymcti'I-Mısnyye, Mısır 1938, c-XVI, ss.232-233. 99. Malunud b. Ahım·d d-Ayni, Umdnı/"1-Kiirf fi Şer/ı i Salıi/ı '1-Bu/uirf, Daru't- Tıbaati '1-A.mira, İstanbul 1313, c-VIII, SS. 436-437; Kinruini, C. XVI ss. 232-233, C.X1V s.173;Askalimi, Fetfi"l-&iri, CXIII s.l28, c-XIII, ss.53-56; Aluncı b. Muhamrd b. Ebi Ikkr ei-Kastallıi.ııi, frşii du's-Siiri li-Şerlıi Şalıilıi"I-Bulılir~ Matbaaıü'I-Kübra'l-Emiriye, (b.y) 1304, c-VI, s.460, c-X s.193. 100. Ayni, C-XI, ss.357-358; Kinniıııi , c-XVI, ss.232-233; Askııliıni, Feılıii 'L-Bdri, C-VIII, 5.128; Ka5talliıni, c-VI., s.460, c-X, 5.193. 101. İbnü'l Arabi, Ebü 13ckr Muhmıuncd b. Alxlillah, Alıkamu "/-Kur 'an (IILy), Mısır 1928, C-lll, ss.1445-J446; Mcvdiıdi, ss.650-652; Kiıyıd Yusuf, ss. I08-lll ; e.d-Dcınici, ss.243-247, Hükmü ·ş-Şerfa, ss.7-8; Abdülkadir Şeybc, ss.41-47 en-Nadi, c-ll, ss.25-27; N-M. Shaikh, S.M. Marlııi Ahb~si, isitim Toplumunda Kadm, çev. Ali Zengin, Fatih Malbaacılık, İstanbul 1983, s.74-75; Topaloglu ss. 274-275. 102. es-Saidi. en-Naı.ariyyelü '1-isliimlyye li'd-Dcvle, ss.234-236. 103 Zafir el-Kasırni. C-I, 55-341-343 104. Tevbe, 71. İslcmıi Araştırmalar Cilt: 5, Sayı:4 Ekim /991 245 NEJLA AKKAYA esasına dayanarak, toplumun yarısını oluşturan kadının erkekle birlikte devlet işlerini üstlenebileceğini belirtmektedir. ı os Hamidullah da Kısra 'nın kızı ile ilgili olarak Hz. Peygamber'in hadisinde belirtilen yasağın, İranltiara gelecek bir belarun mucizevi bir şekilde önceden haber verildiğine dikkat çekmekte ve bunun müslümanlar için belli 06 bir yasağı ifade etmeyeceğini söylemektedir.ı Sebeb-i vürudu, İran Kısra'sının kızının hükümdar ile ilgili olduğu zikredilen bu hadisin, müslümanlar için de bir delil olup olmayacağı, bu konuda ileri sürülen görüşlerden de anlaştlacağı üzere ihtilaflıdır. Hadisin hükmünün sadece belli bir kavme ait olması da iınkin dışı değildir. Çünkü Hz. Peygamber'in göndermiş olduğu 107 mektubu yırtan ve ona bedduda eden İran Kisra'sının kavmi hakkında Hz. Peygamber'in "felah bulmayacaktır" sözünü söylemesi hem mümkün hem de tabiidir. Farklı şekillerde yorumlanma ihtimaleri olan bir hadisin, kadının devlet başkanı olmasını engelleyen kesin bir delil gibi görülemeyeceği de gayet açıktır. Aynca hadisin Hz. Aişe'nin Basra'ya yürüyüşü ve Cemel vakasına katılması esnasında ve onun bu siyasi hareketine karşı zikredilmiş olması da dikkat çekicidir. Hz. Aişe'nin böyle bir hadisin varlığından haberdar olmaması da düşündürücüdür. Hz. Aişe'nin hadisten haberdar olmaması mümkün olsa dahi beraberindeki müslümanların hiçbirinin bu hadisten haberdar olmaması oldukça zor bir ihtirnaldir. Aynca Askalani'nin zikrettiğine göre, Hz. Aişe Ebü Bekre'ye kendileri ile beraber savaşa katıJması için çağnda bulunmuş, Ebu Bekre ise; şüphesiz sen arıneınizsin ve hakkın da çok büyüktür, ancak ben Hz. Peygamber'in "işlerini kadına bırakan bir millet asla felah bulmayacalctır" dediğini Hz. Aişe'nin hadisi işittikten sonra hareketine son verdiği şeklinde herhangi bir rivayete rastlayarnadık. Kaynaklarda Hz. Aişe'nin Cemel vakasına katılmaktan dolayı pişmartlık duyduğu zikredilmektedir. ı osAncak bazı İsliu:n alimleri olması 105. 106. 107. 108. bu pişmartlığı bir kadın olarak siyasi işlere katılmasına ba- ğlarken ı 09 bir kısmı da siyasete kanşmasına değil, çatışan iki taraf arasında yapmış olduğu tercihinde isabetli karar 110 veremeyişine bağlamaktadırlar. Behiy ei-Huli ise Hz. Aişe'nin girişmiş olduğu bu hareketi söyle değerlendir­ mektedir. Hz. Ali 'ye karşı çıktıklarında Zübeyr ve Talhada Hz. Aişe ile beraberdi. Bunlardan birisi Hz. Aişe'ye "Ey mü' minlerin anası sen geri dön, böylesi siyasi işlere karışmaya hakkın yok" dememiştir. Halbuki bu iki zat İstarnı en iyi bilen ve anlayan kişilerdendi. Bilakis Hz. Aişe'nin görüşlerine katılmışlar ve onunla beraber olmuşlardır. Huli, bu durumu ise, bu tür hareketlerin alışıl­ mış olduğunu gösterdiğini söylemektedir. 111 Kadının sete devlet kanşmasına başkanlığı engel da dahil olmak üzere, siya- olduğunu söyleyen bir başka hadis de şöyledir: Başkanlamuz en lıayırlılanruz, zenginleriniz de cömertleriniz olur ve işleriniz arasında daruşma ile yürürse yerin üstü sizin için yerin altından hayırlıdır. Fakat başkanlanruz en kötüleriniz, zenginleriniz de cimrileriniz olur ve işleriniz de kaduılarınızın emrinde bıılwmr­ sa o zaman yerin alu, sizin için yerin üstünden daha lıayırlıdır. 112 Ebu İsa, bu hadisi bilmediklerini ve bu hadisin garib hadislerden olduğunu zikretmektedir. Hadisi , zikreden Salih el-Müreyy'in rivayetlerinde tek kaldığını ve garib badisler1 13 rivayet ettiğini söylemektedir. 114 Kadının devlet başkanı olamaycağını savunan bazı İslam hukukçullannın, mevzu olma ihtimali kuvvetli olan bu badise hiç temas etmemeleri de, hadisin zayıflığını ve böyle bir rivayete itibar edilemeyeceğini göstermektedir. 1 ıs Ancak sayılan çok az da olsa kadının siyasi haklaonı engellediğine bu hadisi delil olarak gösterenler de vardır.116 Derveze, C.I, s.ll5. Harnidullah, islam Hukukunun Kaynaklan Açısından Kitiib-ı Mukaddes, s.383. Askalaru, Feıhu '1-&irf, c-XIII, s.56. Muhammed b. Sa 'd, et- Tabakarii '1-Kiibrii (ın.y) Leiden 1904, c-vur, s.56, Mustafa Ililmi, Niıtımü '1-J/ilôfe jf'l-Fikri 'i-İslami, Daru'lEnsar, Kahire 1977, s.l32·133; Mevdüdi, ss.653-656; es-Sib5i, ss.151-153; lliikmii 'ş-Şeria, ss. 10-12. 109. Mustafa Hilmi, ss.132-133; 1\levdüdi, ss.653-656; es-Sibai, ss. 151-153; Hükmü'ş-Şeria, ss.l0-12. 110. es-Siıdi, en-Naıtıriyyetü '1-iswmiye fi'd-Dcvlc, s.233; Mütevelli, s.428. lll. el-Hüli, Ailede ı·e Toplumda Kadın, ss. 162-164. 112. Tinnizi, c- ı 1, s.43. 113. Garib hadisler riıvinin rivayetinde tek kaldıgı v_eya hadisin metninde veya senedinde olan bir fazlalığı ancak tek kişinin zikretiği hadislerdir. Suyüti, garib hadisin salıili ve salıilı olınayaıı şeklinde ikiye aynldığını, garib lıac.lislcrin çoğuııwı salıih olmadığını söylemektedir. (Celiılüddin Abdurrahman b. Ebi Bckr es-Suyüti, Tedribu 'r-Riivi Şerlıu Tal..7ibu 'n-Nevevi, Matbaatu'l-Hayriyye, Mısır 1307, s.192; Koçyiğit, s.125. 114. Tirmizi, c-II, s.43. ll5. ed-Dernici, ss.243-247; Muhaınıned K:iınil, c. VI, ss.IS-20; en,-Nadi, c- l ı , ss.25-27; llükmü'ş-Şc.ria, ss.G-12; Mulıanuned Mübarek, s.66. ll6. Mevdüdi, ss.650-652; Kayıd Yusuf, ss. 108· ı ll; Abdülkadir Şey be ss.41-47. Journal oflslamic Reseacrh Vo/:5, No: 4, Octobu 1991 246 İSLAM HUKUKU'NDA KADININ SİY ASİ HAKLARI Kadının devlet üstlenemeyeceğinin hadisde başkanlığı ve diğer siyasi görevleri delili olarak ileri sürülen bir başka şudur: Sizin kadar eksik akıllı ve ı-ksik dirıli birinin (kadınla­ nn) tam akıllı ve dini sağlanı bir kiJTlSl".nin akluu çelebil- diğini gönnedinı. ıı 7 Değişik senedlerle rivayet edilen bu hadis, mealen söyledir: Hz. Peygamber nımazan veya kurban bayranuııda musallaya gi~k üzere yola çıktığında kadınlara rastladı ve şöyle dedi: Ey kadınlar ıopluluğu sadaka veriniz, zira Cehennem ehlinin çoğunu sizlerin oluşturduğunu gördfun. Kadınlar nc.-.den ya Rasulallah diye sareluğunda llz. Pc.ygamlll"r; çünkü kadınlar çok lan!"t !"lliler ve kocalanna karşıda nankör olclıılar, cevabını vmniş ve devamla "si7.in kaclar eksik akıllı ve eksik dinli birinin (kadınlarm) akıllı ve dini sağlam bir kimst"nin aklııu çelebildiğini gönnı-clim" clemişıir. Kadınlar aklııruzın ve elirılınizin eksikliği nrdir ya Resulallah diye sareluğunda Hz. Pt·yganıbl"r; iki kadırun şahi ll igiııiıı bir erkeğin şahitliği yerine gı-çrnesi kaclının aklınının noksanlığı, hayızlı o lclıığu zaman namaz kılınaması ve anıç ttılarna­ ması da dininin noksanlığıclır, cevabını VI' rm iş ı ir. ı ıs İbn Hazm, kadının aklırun ve dininin eksikliği ile ilgili hadisten, kadının faziletinin eksikliği gibi bir mana çı­ kanlamayacağını söylemektedir. Hadiste geçen akıl noksanlığından kasdın sadece kadının şahitliği ile ilgili olduğu­ nu din noksanlığının ise sadece kadının belirli zamanlarda r.amaz ve orucunu terketmek zorunda kalınası anlamına geldiğini söyleyen İbn Hazm, bu iki durum dışında akıl ve din noksanlığından bahsetmenin mümkün olmadığını da belirtınektedir.ıı 9 "Kadının aklı ve dini noksandır" hadisinin, kadının akli yönden eksikliğine delalet ettiğini söyleyen ed-Demici bu sebeple kadının, anlayış, zelci ve yeterlilik gerektiren devlet başkanlığı görevini üstleneıneyeceğini söylemekte- dir.ııo Saidi ise, hadisin kadının siyasi haklannı engelleır:e­ diğini ileri sünnek1edir. Hadisten, kadının aklının ve dini- nin eksik olduğu şeklinde bir ınana çıkanlmayacağını söyleyen Saidi böyle bir düşüncenin, hadisin tamamının değil sadece "kııdımn .1klı ve dini noksandır" kısmının dikale alınmasından kaynaklandığını zikretmektedir. Hadisin bütünü gözönüne a lındığı nda akıl noksanlığından kadının şahitlikteki dunmıu, din noksanlığından ise belirli süreler için kadını, namaz oruç ibadetini ifa ebnesine mani olan tabü halinin kasdedildiğinin anlaşılacağını söylemektedir. Yoksa akıl noksanlığının kadının idrak, düşünce, görüş ve ihtiyatta zayıflığı, din noksanlığının ise, takva, fazilet ve ahlak yönünden eksikliği anlamına gelemeyeceğini belirtmektedir. Saidi, "kadının aklı ve dini noksandır" ifadesinden gerçek anlamda bir akıl ve din noksanlığı kasdediise idi kadının malları üzerinde tasarruf hakkına sahip ohnaınası, bu haklardan yararlanabilmesi için de eşinin ve velisinin izin vermesi şartının ararunası gerekeceğini söylemektedir. İsliim hukukunda, kadın olmanın tasarruflarda bulunmayı engelleyen bir sebeb olamayacağını belirterek İslam'ın kadına her türlü tasarruf ve mülk edinme ehliyetini verdiğini, ayrıca tarilli gerçeklerin de kadına akli bir eksiklik aifedilmesine engel olduğunu söyleınektedir.ııı MüteveUi ise, akla uygun olmaması, Kur'an 'ın açık hük'iimlerine ve tarihi gerçekiere ters düşmesi sebebiyle bu hadisin mevzu olduğunu söylemektedir. Aynca sahih olduğu kabul edildiği takdirde bu hadisin sadece kadının siyasi haklarını menetmekle kalmayıp, diğer bazı hadisIere muanz olduğu gibi Kur'an'da açıkça belirtilen İsla­ m 'ın birçok hükmüne de ters düşmek suretiyle bazı tehlikeli neticelere sebep olacağını belirtmektedir.ııı inceleyebildiğimiz kaynaklar arasında "ktıdınm aklı ve dini noksandır" mealindeki hadisin mevzü olduğunu Mütevelli'den başka söyleyen ikinci bir kimseye rastlayamadık. Ancak bizim için önemli olan husus Saidi gibi hadisi sahih kabul edenler ile Mütevelli gibi hadisin mevzü olduğunu söyleyenlerin, kadının aklının ve dininin gerçek anlamda eksik olmadığı ve buna dayanarak da kadının siyasetle meşgul ohnasına engel olunamayacağı konusunda görüş birliğinde olmalandır. Zira hadisin sıhhati hakkında farklı şeyler söylenmesine rağmen hadisten çıkanla­ bilecek mana hakkında aynı görüşü paylaşmaktadırlar. Daha önce zikrettiğimiz gibi bazı İslam hukukçuları "kadının aklı ve dini noksandır" hadisine dayanarak, kadı­ nın akli yönden erkeğe denl< olamayacağın ı söylemektedirler. Kadının zekası ve akli gücünün olup olmadığı tartışma konusudur. erkeğinkine denk 123 Kadın ve erkeğin beyni arasında hacim ve şekil yönünden gerçekten büyük bir fark olduğunu söyleyen bazı ll 7. Bu/ı ii rf, C. I, s.83; Sükynıan b.EşaS<"$·Sicisıiuıi Ebü Davud, Süııen, Daru '1-1/adis, Suriye 1974, C-V, s.59. 118. Bulıiirf, c.l, s.83; Ebu Davud, c. V, s ..'i9 ("Sizden aklı ve dini eksiklerden birinin akıllı bir kimse~ üstün cürnlc.-.<;indt>Jl önceki kısım Ebi Davıııl'da yı-r almamaktadır) . 119. İbn Ha7Jn, ei-Fasl c-IV, ss.206-207. 120. ed-Demici, ss.243-247. 121. cs-Saidi, eıı-Nawriyyl'lü '1-isltimiyyl' ji'ri-Devle, ss.239-243. 122. Miitcvelli, s.437-439. 123. Mulıaınıni'AI Kamil, c-VI, ss.18-20; Kasını Eıııiıı, ei-Mer'etii'I-Cedide, Matbaaıu Atlas, Kahire 1937, ss.65-67. geld iğini görmedim" İs/tim/ Araştırmalar Cilt: 5, Sayı:4 Ekim 1991 247 NEJLA AKKAYA islam alimleri bu maddi farkadayanarak erkeğin zeka ve idrak gücü bakımından kadından daha üstün olduklannı . ı er. 124 söylemekted ır Kadının çıkan Kasım akli yönden eksik ve akli melekelerini sı gibi sebeplere ortaya anlayışın Emin, böyle bir çeşitli asırlarda, kadının çıkan olduğu anlayışına karşı meşgulyetinin ilim ile geliştirecek bu akli farklılık tecrübelerinin maktadır_ ı ıs azlığı az olması faaliyetlerde bulurunama- bağlamaliadır. Kadın erkeğin çıkmasını, ortaya ve erkek arasında yaratılıştan olmayıp, kadın veya Hammad ise erkek ve çokluğundan kadın arasında ve kaynaklan- bir farkılık olmadığını söylerken, bu görüşüne ayetleri 126 delil göstermektedir. 127 isıarn tarihinde yer alan birçok uygulamanın ve kadınların sik üstlendikleri görevlerin, olmadığının kadının akli yönden ekolduğu ka- gösterdiği başanancak akli en büyük ve en önemli delili naatindeyiz. Hz. Aişe'nin yeterliliğine ilmi sahada sahip bir kişinin gösterebileceği bir başandır. Sahabeden en büyük fakihler bile, fıkhi meselelerde Hz. Aişe 'ye Aişe saha be danışıyorlardı. Ayrıca Hz. arasında en güvenilir hadis ravilerinden idi. Urve'nin Hz. Aişe hakkinda; "Hz. Aişe'nin şiir bilgisine hayret etmiyorum, çünkü Ebü Bekir'in kızıdır. Fıkıh konliSundaki ilmine de hayret etmiyorum çünkü Hz. Peygamber'in zevcesi ve Ebü Bekir'in kızıdır. Fakat tıb konliSundaki bilgisi beni hayrete düşürüyor" dediği rivayet edilınektedir.ı 28 İslam toplumunda kadınlar sadece Hz. Peygamber döneminde miştir, değil, bütün devirlerde önemli roller üstlen- hatta erkeklere hocalık yapacak seviyeye ulaşınışlardır. İbnü'I -Cevzi "Şehde" isimindeki kadın hoca- sından her konuda birçok hadis ve haber rivayet etmiştir. Suylıli'nin lügat ilmi de dahil olmak üzere çeşitli ilimlerle meşgul olmuş kadın hocalanndan bahsettiği nakledilrnek- tedir.ı29 Kerirne b. Ahmed el-Merveziyye isimli bir kadın da, Hatibü'l-Bağdadiye Mekke'de ikameti esnasında beş günde Buhari 'yi okutmuştur. 130 Hz. Peygamber ve dört halifenin kadınlarla İstişare ve onlann fikirlerini aldığı tarihi bir gerçektir. Hz. Peygamber'in Hudeybiye Anlaşması esnasında, müslümanlan ilgilendiren bir işte Üınmü Selerne'nin görüşünü aldığı ve onun görüşüne uygun şekilde hareket ettiği ri131 vayet edilmektedir. Bu ise kadıniann akli yönden herhangi bir eksiklikleri olmadığını ve Hz. Peygamberi'in de kadınları alailan eksik varlıklar olarak görmediğine dela132 let etmektedir. Aynca bazı kaynaklar Hz. Peygamber'in Hz. Aişe hakkında; Dininizin yarısını bu Humeyra'dan öğreniniz" 133 dediğinden bahsedilmektedir. ettiği Konumuzia ilgili olarak verilebilecek bir başka örnek, Hz. Ömer'in mehirleri konu alan bir hutbeyi irad ettiği esnada bir kadının Nisa suresinin 20. ayetini ol<Jyarak, Hz. Ömer'e itiraz etmesidir. Bu itirazdan sonra Hz. Ömer hatasını itiraf etmiş, verdiği arardan dönerek "kadm Ömer'den daha iyi bildi" demi.ştir. 134 Hz. Ömer halifeliği esnasında kadınlarla istişarede bulunuyor, onların görüşlerini alıyordu. Hz. Ömer kızı Hafsa 'ya kadıniann kocalanndan ne kadar süre ayn kal- maya sabredeceklerini sormuş , kizının ona verdiği cevaba uygun olarak Hz. Ömer bu süreyi dört ay ola rak belirtmiştir.135 Zikrettiğimiz bu örneklerin kadın için akli ve dini yönden herhangi bir eksikliğin söz konliSu olmadığın ı açı­ klamak için yeterli olduğunu sanıyoruz. Kadının aklının eksik olduğu kabul edildiği takdirde mükellefiyet için aklın sıhhatinin şart olduğu bir din anlayışında akli yönden 124. Mulıaınmed Kıimil, c-Vl, ss. ı 8-20. 125. Kasım Emin, ei-Mer"etıl'lrt>dide, 55.65-67; Kasım Emin, Talırirül, Mer'e, Maıbaatu Ayni'ş-Şems, (Mısır) 1336, s.27. 126 N isa, 1; Şiırn, 49-50 127. llamrniıcl , c.l, ss.00-64. 128. Abdulhııyy Kcttaııi, et-Tmitibii'l-itlari_vye, Danı'l-M ...ıeocıi'l-Arııbi. Lübnan (ı.y), c-J ı. ss.432-433; Mııhmıisııni, F.rktinu Hukuki'/insaıı, ss.297-299. 129. Musıafa Abdülvahid, s.246. 130. Mcluncı S. llaıilxıj!.hı, (Eblı 13ckr Alımed b. Ali b. Sa bil el llaıibii'I-Bağdadi, Şerefu Aslıabi '/-Hadis) "Takdim" A.Ü. Oasınıevi, Ankara 1972. 131. Abdülmiiteal es-Srıfdf, es-Siyiisetü '1-isldmiyye ji Alıdi 'n-Nübıiwe, Danıl Fikri '1-Arııbi, 55.2 ı4-2 15 (es-Saidi, en- Nazariyyetü'I-İsliı­ miyyf' fi'cl -Devlc'ıkn naklen, s.243). 132. Mıılıanulll'd Ahıli'ılvııhid. s.245; es-Saidi, Pn-Nazariyyerü "1-isltimiyyeji'd Dev/e, s.245. ı33. İbn Hacı-r bu hadisi hadis katiplannda gönnediklerini ve kirııkrin rivayet ettiğini de bilınediklcrini söylenıckıedir. İbn Kcsir hadisin garih o ldııj!ıı nıı söyleııwktccli r. Aliyyiil-Kiıri isı:: hadisin manasının salıilı oldu~ınu belirtmektedir (Muhammed Abdurahman cs-Sduivi, d - M•·kılsidii'I-Jiası-m·. Mı·ktdıctü'l-Hanef Mısır 1956, s.l98, ei-Acliuti, c-1,55.374-375. 134. Slilcymnn Mıılıammı-t rt-Tamııvi, Ömer İhııii'l Hattab ve Usülü's-Siyiise ve'l-İdfırclfı 'l-lliidise, (m.y), (b.y), (t.y), ss.455-456 (esSaidi, en-Nazarivyni'l-isliimiyye'denımklı·n 55.234-35) Rr.şid Rıza, s.283; lliikmii'ş-Şerirı, s.12; eıı-Nebhfuı, ss.l90-ı96. ı35. eı-Tanıiivi, ss.455-456. 135. et-Tanı.'ivi , ss.455-456. Journal of /s/amic Reseacrlr Vo/:5, No: 4, October /991 248 ISLAM JIUKUKU"NDA KADININ SiYASi IIAKLARI eksik olan bir varlığın, herhangi bir dini sorumluluğunun ohnaması ge rekirdi. Oysa kadın ve erkek her müslümanın Allah'ın emirlerini yerine getirmek ve yasakJanndan kaçınmak konusunda aynı derecede yükümlü oldukları Kur'an iiyetlerindeı 36 açıkça belirtihnektedir. Netice olarak, akli ve dini yönden herhangi bir eksikliği olmayan kadının aklının ve dininin eksik olduğu söylenemeyeceği gibi, bu anlayıştan hareket ederek, kadırun devlet başkanlığı ve diğer siyasi görevleri üstlenemeyeceğide iddia edilemez. d. Devlet Baş kanlığa Görevinin Kadının Yapısı İle İlişkisi Kadının fiziki ve rühi yapısının, ebediyyen kadının böyle bir görevi üstlenmesine mani olacağını söyleyen İs­ lam hukllkçulanna göre kadın tabiatı gereği çabuk heyecanlanan, şefkat ve merhamet duyguları çok gelişmiş bir varlıl-.1ır. Bu düşüncede olanlara göre kadında bulunan bu özellikler, onun en önemli görevi olan annelik ve çocuk yetiştirme vazifelerini, gerektiği şekilde yerine getirmesini sağlamaktadır. Erkek ise şefkatli olmasına rağmen vereceği kararlarda aklı ön pland:ı tutan idrak ve görüş sahibidir.ı 37 Kadın aşın derecede hassas, sevinç, elem, korku gibi değişik duygulann kolayca etkisinde kalan bir yapıya sahiptir. Kadının bu yapısı, aklını hesaba katmadan duygulanyla karar vermesine sebep olmak1adır.ı 38 Devlet başkanlığı gibi ağır ve J..iilfetli bir görevi kadına yüklemek, 39 onu kaldımmayacağı bir yükün altına sokmaktadır.ı Kadın ve erkek arasında şefkat, merhamet, duyguve hassasiyet bakımından farkılılık olduğu elbete inlcir edilemez. Ancak bu farklılığın kadının siyasi görevleri üstlenmesine engel olamayacağını söyleyen Saidi'nin görüşüne biz de katılıyoruz.ı 40 Aynca devle başkanlığı da dahil olmak üzere çeşitli siyasi görevler üstlenmiş olan kadınlann sayısı ve gösterdikleri başanda kadıniann yapı­ lannın bu görevleri üstlenmelerine engel olmadığını gösterıııektedir.'4ı sallık e. İslam Tarihinde Kadının Siyasi Durumu İslamın ilk devirlerinde kadınların siyasi işlerle meşgul olmadıklannı söyleyen bazı İsl:iın hukukçulan bu durumun, kadının devlet başkanlığı ve diğer siyasi görev- 136. Nahl 97; Maidı- leri üstlenemeyeceği manasını taşıdığını belirtmektedir- ler.ı42 İslam tarihinde kadıniann gösterdikleri siyasi faatiyetlere geçmeden önce İsliiın öncesi cahiliye çağında kadının sosyal durumunun İsliirniyetten sonraki sosyal ve siyasi durumuna etkisinden bahsetmenin yararlı olacağı kanaatindeyiz. İsliimın ortaya çıktığı dönemde, Araplann adet ve gelenekleri, kabile şeyhinin erkek ve nufüz sahibi olmasını gerektiriyordu. Kabile şeyhleri hükümdarlık, kadılık, ordu komutanlığı ve beytul malın sahipliği gibi birçok görevi birden üstleniyordu. İslam'dan önce Arap kadını ise köle muamelesi görüyordu. Bazı kabilelerde kız çocuklan diri diri toprağa gömülüyordu. Erkek istediği sayıda kadınla evlenebiliyor, dilediği zaman boşanabiliyordu. Kadın mirasçı da olamıyordu. ı 43 Böyle bir ortamda kadınm siyasi haklanndan bahsetmek oldukça zor idi. Hz. Peygamber ve Hulefa-i Raşidin döneminde ise kadının siyasi haklannda herhangi bir yasaklama söz konusu olmamıştır. İsla­ miyet kadın ve erkeğin eşitliği esasını getimıiştir. Ancak ictimai ve siyasi yapı çok ağır ve uzun vadede değişiklik gösterir. Zira bir toplum da en zor olan şey toplumun değerlerini değiştirmek1ir. ı 44 İsl:iıniyet kadına her ne kadar geniş haklar tanımış ise de, insan muamelesi dahi görmediği bir dönemden sonra , kadının sosyal ve siyasi durumunda biiyük değişiklikler beklemek oldukça zordur. Bu sebeple İslii­ miyelin sosyal ve siyasi alanda getirdiği değişikliklerin geldiği toplum tarafından kısa bir süre içerisinde bütünüyle sindirilemeyeceği gayet açıktır. Eski kültürü tamamen silerek, yeni bir kültürü her yönüyle hayata yerl eştimıek hemen hemen imkiiıısızdır. İctimiii ve siyasi durumların kısa bir sürede değişiklik gösteremeyeceği gerçeği dikkate alındığında, İs­ liimiyetin ilk devirlerinde siyasi hayatta kadının etkin bir rolü olmasını beklemenin sosyal gerçeklerle bağdaşmaya­ cağı açıkça anlaşılacaktır. Buna rağmen İslam tarihinde kadının siyasi işlerle meşgul olduğuna dair önıekle r çoktur. Daha öncede zikrettiğimiz gibi İslamın ilk devirlerinde kadınlar siyasi konularda görüşlerini açıklıyorlardı. Hz. Osman'ın karısı siyasi durumun karışık olduğu günlerde, Merva "nın cereyan eden hadislerle ilgili olarak Hz. Osman'a tavsiyesini doğru bulmamış ve müdahale et- 38; Niır. 2. 137. ed-Derrüci, ss.243-247. 138. Mulıamıııt'd Kamil. VI • ss. IS-20. 139. en-Nacli. c- 1 1. ss.25-27; Mevdüdi, ss.658-662; S lıaildı, ss.74-75. 143. Muhaırull!'d Kamil, c-VI, ss. l8-20; Hiikıııii "ş-Şeria. s -7. 144. Alunt".d Şı-lcbi, ei-Mücrmıeu "1-İsliimi, (m.y), (b.y) 1963, s. l 88 (es-Saidi), en-Nauıriyyerü"I-İsliimiyyeji"d-Devle 'dl'll naklen, s.249); Aluned Emin. Fecrü '/-İslam, Matbaatu Lecııe, Kfıhire ı 945, s.232. 140. cs-Sa.idi, e11-Nauıriyyerü '/- İsllimiyye ji"d-Dev/e, s.247. t4 1. İslıim devlellcrinck: siyasi görevler üstleıuniş kaduılar hakında geniş bilgi için bkz. Üçok ss.80- ı 72. İsll'imi Araştirmalar Cilt: 5, Sayı:4 Ekim 1991 249 NEJLA AKKAYA miştir. Mervan'ın Hz. Osman'ın kansına işin değildir" "sus, bu senin demesi üzerine Hz. Osman'ın Mervan'a "ona dokunma, o senderı daha iyi nasihar şeklinde cevap verdiği ri~ayet edilrnel..1edir. 145 vererıdi r" İbnô'l-Cevzi Hz. Omer'in önemli bulduğu konularda erkeklere danıştığı gibi, kadınlarla da istişare ettiğini 146 söylemektedir. Kadınlann, Uhud, Hendek ve Huneyn savaşlannda aktif bir rol oynarlıklan ve bazılarnun da Hz. Peygamber'in yaruna gelerek erkekler gibi cihaddan so47 rumlu olmak istediklerini söyledikleri bildiıilmektedir.ı Hz. Ömer'in hicretten önce müslüman olmuş ve bir kadın olduğu bildirilen Şifa b.Abdillah'ı çarşı pa- akıllı zar işlerinde görevlendirdiği rivayet edilmektedir.ı 48 Bazı­ 153 dir. Harun Reşid'in kansı Zübeyrlenin 'de kocası üzerinde çok büyük tesiri olan aynca edebiyat, şiir ve tıb ile ilgilenen çok akıllı bir kadın olduğu rivayet edilmektedir. İspanya'yı fetheden Velid b. Abdülmelik'in gerçekleştir­ diği iyi işlerde ona yardınıcı olmuştur. ıs5 Enayat, Hz. Peygamber'in Hz. Aişe'yi gelişmekte olan İslam toplumunun siyasi, hukuki ve fikri faaliyetlerinde aktif bir rol mektedir. bu vazifeyi, Hz. ömer'in devam etıirnıiş olmasının mümkün olduğunu söyleyerek, bu kadının en azından ticari ihtilaflar üzerinde muhakeme yetkisini kullanmış olması 49 gerektiğini belirtmektedir. ı İbn Abdilberr, Senıra b.Nuheyle el-Esediyye isminde sahabeden bir başka kadının da, çarşı pazar dolaşarak, iyiliği em red ip kötülükten sakındır­ dığını ve aksi hareket edenlere elinde taşıdığı bir kamçı ile vurduğunu zikretmektedir.ıso Hamidullah onun bu davranışmın resmen bu işle görevlendirildiği anlamına geldiğini söylemektedir.' 5 ı Ancak İbnü'I-Arabi, Hz. ömer'in bir kadına bu görevi vermesini doğru bir rivayet olmayıp, bidatçilerin bir uydurması olduğunu söylemekte ise de, ısı konu ile ilgili zikrettiğimiz kaynaklarda İbnü'l-Arabi'yi destekleyen bir bilgiye rastlayamadık. Kadının naklardan örnek de, hükümdan bu görevi, Şeceretüddürr isminde bir oluşudur. Mu'zam ' ın devlet başkanlığı da dahil olmak üzere siya- Kadının bakan olamayacağı konusunda ileri sürülen deliller ve bu deliilere yapılan itirazlar ile kadının devlet başkanlığı hakkında yapılan tartışmalar arasında bir fark bulunmamaktadır. Kadının şekilde devlet geniş bir aynı tartışmaları kadının bakanlığı incelemeye başkanlığı çalışmış olmamız konusunu sebebiyle konusunda tekrar zi- kretmenin gereksiz olduğu düşüncesindeyiz. Ancak İbn Hazm gibi bazı İslam hukukçuları , Hz. Peygamber'in "işlerini tır" kadma hadisinin bırakan kadınların bir miller asla fe/ah bulmayacakancak devlet başkanı olamayacağı­ na delil olabileceğini söylemektedirler. Kadının delil 157 devlet başkanı olmasını engelleyen açık bir göre, kadının bakan olabileceğini söyle- olmadığına olacağı kanaatindeyiz. 3. KADININ IlAKİMLiGİ kadının Mısır bildirilmekte- söyle- 2. KADININBAIUNLIGI (VEZAREl) menin daha kolay öldürülmesinden sonra Şeceretüddürr'ün üstlendiği teşvik ettiğini açıkça anlaşılmaktadır. İslam tarihinde kadının siyasi durumu ile ilgili bir başka konusunda sette rol oynadığı, genel tarih ve İslam tarihi ile ilgili kay- lanna göre bu görevlendinne Hz. Peyganıber döneminde cereyan etmiştir. Hamidullah, Hz. Peygamber'in verdiği alması 156 İslam hukukçuları hakimde, erkeklik şartı aranıp aranmayacağı konusunda ihtilaf etmişlerdir. 145. &hiy el ITüli, el-Mer 'e beyne '1-beytive '1-Müctema (m..y), (b.y) (t.y) s. 140(es-Said"i, e.>!-N.ıwriyetü '1-İsliimiyyeji'd-Dt'v/t' 'den naklen, s.234). 146. es-Saidi, eu-Nazari,vyt'lii 'i-isitimiye ji'd-Devle, s.234. 147. MtL~tafa Alxliilvalıid, s.261 ; Müıtwdli, ss.433,446. 148. Ebu Önıt>r Yusuf b. Abdiilah b. Alxlilbı.•rr, el- fstiii 'b ji Ma 'rifeti'l Asluib, Matbaa tu Me.clis-i-Daireli'l-Maarif, Ra bat 1318, c-11 , ss.761-762. 149. Hamichıllalı, lç/iim Peygamberi, c-ll, ss.989-990; Aar, ss.97-99. 150. İlın Ah<lill.K'rr, c. l1 , s.761; ITamiuııllalı. isicim Peygamberi, c-IT, ss.989 990; Atar, ss.97-99. 151. Hmııidııllah, l•llim Peygamberi, c-l ı. ss. 989-990. 152. İbııü'l-Arabi, c-ll ı , ss.l445-1446. 153. es-Sibiihi. s.l51- 153; Kiiyıd Yusuf, ss.108-111; 1/ükmü 'ş Serin, s.14; Üçok, s.43. 154. Ömer Rıza Kdıluile, A 'Ilimü '11- Nisli , Miiesesetü 'r-Risiile, Beyruı 1977, c-ll, s.J7. 155. Emir Ali cl-llimli, Merkezü'/-Mer'eji'I-İslôm, çev A. Fetınıi Muhammed, Matbaatu İlyas Zehura, Kahire 1912,s-110. 156. Enayat, s. l32. 157. İbn Hann, ei-Mulıallli, Matbaatu'ıı-Nehda, Mısır 1347, c. VI, ss.429-430; es-Saidi, en-Nawriyyetü'I-İs/iimiyyeji'd-Dev/e, s.240. el- Hiı- Journal of Islamic Reseacrh Vo/:5, No: 4, October 1991 250 isLAM HUKUKU'NDA KADINrN SİY ASİ 1!AKLARI Maliki hakim Şafii, kadının Hanbeli ve Zeydi mezhepleri olamayacağı ve Ilakimde erkeklik gerektiği görüşündedirler. ı şartı aranması 58 hiikmeıınerıizi eınreder. Hanefilere göre kadın, şahitliğinin geçerli olduğu konularda hakim tayin edilebilir. Şahidliğinin geçerli olmadığı hadd ve kısas gibi cezalan içeren konularda ise hakim olamaz. Ma.! ile alakalı konularda kadırun verdiği hüküm geçerlidir. Kasani bir vazifeye atanmak için erkekliğin şart olmadığını söylemektedir. Şahitlik ehliyeti ha59 kimlik ehliyetini gerektirir. ı Bazı Hanefi hukukçular, kadırun hakimliğinin geçerli olduğu ancak Hz. Peygamber'in "işlerini kadınlara bırakan bir mille t asla fe!ah bulmayacaktır" hadisinden dolayı kadının bu göreve atanma- sının günalı olduğu görüşündedirler. 160 Taberi ise, kadının her konuda hakimlik yapabilesöyleyerek, hadd ve kısas gibi cezaları içeren konulan da buna dahil etmektedir. Taberi asiolanın halk arasındaki davalarda hüJ...iim vermeye gücü yetenin bu görevi ifa etmesi olduğunu söylemektedir. ı 6 1 ceğini Zahirilere göre de kadın her hususda hakimlik yapa- bilir. İbn Hazm, Hz. ömer'in bir kadını çarşı-pazar işle­ rinde görevlendinniş olmasını, kadını hakim olabileceğine bir delil olarak göstermeJ...1edir. Hz. Peygamber'in kadına bırakan bir millet asla felah nin sadece devlet kadının hakim başkanlığı "işlerini bulmayacaktır" ile ilgili olduğunu olmasını engellemediğini hadisi- söyleyerek belirtmektedir. İbn Hazm , kadının hakim olabileceği kousunda 4/Nisa suresinin 58. ayetinin delil 1-1 iç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline ıesliın etmeve insanlar arasında hükmettiğiniz zammı aclalcıJe rıizi olduğunu söylemeJ...1edir: İbn Hazm ayetteki "hükmetiğiniz zaman" ifadesinin kadın ve erkek her müslümana yönelik olduğunu ve böylece kadırun da hakim olarak hüküm verebileceğini 62 söylemektedir. ı Adaletle hükmetmenin sadece ereldere ait olabileceğinin mümkün olmadığı ve kadıniann da bu ayete muhatap olduğu düşüncesindeyiz. Kur'an ve Sünnetle kadının hakimlik de dahil olmak üzere bazı siyasi görevler üstlenmesine mani olan bir nass yokken İslam tarihinde siyasi meselelerde hem fikir vermek suretiyle hem de fiilen rol oynamış olan kadının bu tür görevleri ifa etmesini önlemek, İsiılın'ın ana prensipleriyle uyuşmamaktadır. Kadırun hakim olamayacağına dair Kur'an ve hadislerden gösterilen delillerin terıkidini ve nasıl anlaşılması gerektiğini kadırun devlet başkanlığı konusunu izlerken açıkladığımız için tekrar zik.retmenin gereksiz olduğu dfışüncesindeyiz. Kadının devlet başkanı olmasını bile engelleyen herhangi bir nass'ın mevcut olmaması, kadının bakanlık ve hakimlik de dahil olmak üzere diğer siyasi görevleri üstlenmesinin mahzurlu olmayacağını söylememizi kolaylaştırmaktadır. Bize göre siyasi görevlerde esas olan liyakattir. Bu sebeple siyasi görevleri cins ayrılığını esas alarak tanzim etmenin uygun olmayacağı düşüncesindeyiz. Her erkeğin her türlü siyasi görevi üstlenmesi sözkonusu olamayacağı gibi, hiçbir kadırun herhangi bir siyasi görevi üstlenemeyeceği de söylenemez. 158. Ali b. Mııhanıını-d b. llabib Ma verdi, ei-Aiıknmu 's-Sultnniyye VI''/- Vilaynti 'd-Diniyye, Matbaatu Mustafa cl-Oiibi cl-J lalehi, Mısır 1966, s.65; Sükymaıı h. Hacer b. Sa'd-b.Eyyüb el-IJaci, 1'1-Miimekfi Şarlıu Mumuon, Matbaatu's-Saıidc, Mıs ır ı332, c.V, s. ı82 ; Ebu'l-Vdid Muhammrd cl-llafıd b. Rü~d. Bidnyeıii 'I-Miictelıid ve Nilınyet'iii-Muklfsid, Matbaaıu Ceınaliyye, ML~ ır 1329 C-1 1, s.384; Elıfı Mııhamnı('d Alıdillah b. Alınırci b. Malum ıd lı. Kadiııne, ei - Muğıü, Mckıcbctii's Selefiyyc, Medine J:\42, c-Xl, s.380-3R6; Ahdul vı-hhıih rş-Şa'riıni, Kiınbu'I-Mizri11, Maıbaaıu't -Takaddıuni'l-İlıniyye, Mı s ır 1321, c-1. S.76; Mulıa.ınm<'d b. Ali b. Muhıımnıed eş-Şevkiini, Nt'ylii '1-Evtar min Esrtiri Müwl'kn '1-Aiılxir, Maıbaalu'l-Mısnyye, Kaltire 1297, c-VIII, ss. 508-510. ı59. Keınaliicldin Mı~unnmı-d b. Alıclilvahid lı . llünıiim, Ştrlıu Fetlıu '1-Kndfr, Maıbaaıu·ı -Meynıerıiyye, Mısır 1306, VI, 357; Alaııddin ; Ebu &kr b. Mrs'üd, Bnlôiu 's- Snuiiiji Terıib'ş-ŞPrlii', MathaMu icınali yye, Mısır ı9ıO, c. VII, s.3; İbn Kndamr, c.Xl, ~.380; ei -Oıici, c-V, s. IR2; Şa'rıiııi, c-1, s. ı76 ; ilm Rfışd, C-Vlll, s.384; Şevkiini, c.Vlll, ss.508-510; Mavrrdi, s.65. ı60. Zcyııüdclin b. Niiceyııı, p/-Bnltru 'r-Rıiik Şnltu Kenzi 'd-Dektiik, Maıbaalu'l -ilırıiyye, Kaltire 131 1, c-V lll, ss.S-6; Mulıanı<"d b. Siili'yınan Dıinıiid, Ml'{'/lll'II 'I-EIIilur ji Şahi Miiltekn '/-Eb/tur, Hüseyin Efendi Maıbaası, (b.y), 1322, c- ı 1, s. ı 68. ı61. İbn Rilşd, c. ı ı , s.384; d-IJıici, c.v, s. 182; İbn Kııdanıe, c-Xl, s.380; Ma verdi, s.65 ; Şevk.1ıü, c VIII, ss.508-5ıO. 162. İbn lla7Jlı, eı-Mı~mlla, c-Vl, ss. 429-430. Abdiillııilık en-Nevavi, el Alôkotıi 'd-Devliyye ve'n -Nuvmıu 1-Kadoiyye Fı.ş-Şerint'l-islô­ miyye, Daııl - Kitabı hi'l-Arabi Liibııan 1974, ss.239-24 ı İslami Araştırmalar Cilt: 5, Sayı :4 Ekim 1991