Kuvvet Antrenmanına Miyojenik, Nörojenik ve Hormonal Adaptasyon H. Ulaş Yavuz Yakındoğu Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Özet Direnç egzersizi terimi, serbest ağırlık, ağırlık makineleri, elastik bantlar, makara sistemleri yada bazı egzersizlerde olduğu gibi vücut ağırlığının kullanımı olsun her türlü dirence karşı yapılan egzersizin genel adı olarak kullanılmaktadır. Kuvvetin farklı parametrelerinin geliştirilmesi için direnç egzersizleri uygulanır. Elit atletlerin performanslarını optimal seviyeye çekmesinden ileri yaştaki sağlıksız bir bireyin günlük aktivitelerini yerine getirebilmesi kadar geniş bir spektrumda kuvvete ihtiyaç duyulur. Direnç antrenmanlarının yapılması vücut sistemi üzerinde bazı değişikliklere yol açacaktır. Belirli sürelerle uygulandığında oluşturduğu ihtiyaçların daha iyi karşılanması için gerçekleşen bu değişiklikler vücudun direnç antrenmanının yarattığı strese adaptasyonudur. Adaptasyonlar birçok faktörden etkilenmesine rağmen bazı genel özellikler gösterir ve en belirgin adaptasyonlar nöromuskuler ve endokrin sistem üzerinedir. Kuvvet sadece kasa ait bir özellik değil motor sisteme ait bir özelliktir. Kuvvet kazanımı omurilikte yer alan motor nöronlar arasındaki bağlantılardaki değişikliklerin motor ünitelerin daha senkron hareket etmesine izin vermesi, kontraksiyonu kolaylaştırması ve kasın kuvvet üretimi yeteneğini arttırması sonucu gerçekleşebilir. Bir diğer olasılık da senkronizasyondan bağımsız olarak daha fazla motor ünitenin harekete katılmasıdır. Nöral adaptasyonla kas kuvvetindeki artımın bir diğer nedeni antrenmanla birlikte golgi tendon organındaki gibi koruyucu otojenik inhibisyon impulslarının azalması ve bunun kasta daha yüksek kuvvet seviyelerine ulaşıma olanak vermesi olabilir. Artmış motor ünite katılımı ve azalmış nörolojik inhibisyona ek olarak direnç egzersizi ile kuvvet kazanımını açıklamaya yardımcı olabilecek bir diğer faktör agonist ve antagonist kasların birlikte aktivasyonu üzerine olan etkidir. Kaslardaki adaptasyon genel olarak kendini kas kitlesinde artış olarak gösterir. Kasın kesit alanında gerçekleşen büyüme iki şekilde olabilir. Geçici hipertofi tek bir egzersiz sırasında kasta gerçekleşen şişme olarak ifade edilebilir. Bunun sebebi esas olarak kasın hücre içi ve hücreler arası alanlarında sıvı toplanmasıdır. Bu sıvı kan plazmasından kaybedilir. Adından da anlaşılabileceği gibi kısa sürelidir ve egzersiz sonrası birkaç saat içinde sıvı tekrar plazmaya döner. Kronik hipertrofiyse uzun süreli direnç egzersizleri sonucunda oluşan hipertrofidir. Kas lif sayısındaki artış (lif hiperplazisi) ve/veya var olan kas liflerinin büyüklüğündeki artıştan (lif hipertrofisi) kaynaklanan gerçek yapısal değişiklikleri ifade eder. Direnç antrenmanı nedeniyle dokunun yeniden şekillenmesi iki yönlü bir süreçtir ve egzersiz sırasında katabolizma süreci başlatırken dinlenme döneminde anabolizma baskın hale gelerek büyüme ve tamire yol açar. Testosteron, büyüme hormonu, insülin ve IGF-1’in karmaşık anabolik etkileri vardır ve kasın yeniden şekillenme sürecinin önemli düzenleyicisidirler. Glukokortikoidler ise direk katabolik etkiye sahiptirler ve kas protein yıkımını tetiklerler. Stres hormonları olan glukagon, glukokortikoidler ve katekolaminlerse birlikte uyarıldıklarında kas katabolizmasına neden olurlar. Anahtar Kelimeler: Direnç egzersizi, Adaptasyon, Hipertrofi, Hiperplazi