T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ TARĠHĠ SÜRECĠNDE IRAK’TA MÜLKĠYET YAPISI VE KADASTRO Nihad HASSAN DOKTORA TEZĠ Harita Mühendisliği Anabilim Dalı Ocak-2011 KONYA Her Hakkı Saklıdır i kabul edilmiĢtir. ii TEZ BĠLDĠRĠMĠ Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm. DECLARATION PAGE I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work. Nihad HASSAN Tarih: iii ÖZET DOKTORA TEZĠ TARĠHĠ SÜRECĠNDE IRAK’TA MÜLKĠYET YAPISI VE KADASTRO Nihad HASSAN Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Harita Mühendisliği Anabilim Dalı Birinci DanıĢman: Yar.Doç.Dr. ġaban ĠNAM Ġkinci DanıĢman: Prof.Dr. Cemal BIYIK 2011, 218 Sayfa Jüri Birinci DanıĢman: Yrd.Doç.Dr. ġaban ĠNAM Ġkinci DanıĢman: Prof.Dr. Cemal BIYIK Prof.Dr. M. Alaaddin YALÇINKAYA Doç.Dr. Tayfun ÇAY Doç.Dr. Hakan KARABÖRK Uluslararası Haritacılar Birliği (FIG) tarafından 1998 yılında yayınlanan ve geleceğin kadastrosunu tanımlayan Kadastro 2014 raporu, kadastroya, özellikle de kadastral verilerin yönetimi anlayıĢına yeni bir vizyon getirmiĢtir. Bugün özellikle geliĢmiĢ ülkelerde, bu vizyonun hayata geçirilmesi amacıyla çalıĢmalar yürütülmektedir. Bu bağlamda Irak‘ta kadastro çalıĢmaları 1932 tarih ve 50 sayılı 'Arazi Hukukunda Tesviye Kanunu' ile baĢlamıĢ; çeĢitli yıllarda mevzuatta yapılan değiĢiklikler ile günümüze kadar gelinmiĢtir. Bu çalıĢmadan amaç; Irak‘ta Çok Amaçlı Kadastroya olan ihtiyacı ortaya koymak, Irak‘taki uygulamalarda karĢılaĢılan mülkiyete iliĢkin problemlerin çözümüne yönelik olarak Kadastro 2014 raporu yaklaĢımını incelemek ve Kerkük örneği ile Irak Cumhuriyetinde uygulanabilirliğinin teknik Ģartlarını ve veri altyapısını oluĢturmaktır. Bu doğrultudan Türkiye‘de ve Dünyadaki bazı örnek çalıĢmalar da irdelenerek, oluĢturulması muhtemel çok amaçlı kadastro hakkında araĢtırmalar yapılmıĢ Kerkük için uygun olan yöntemler analiz edilmiĢtir. Konunun Irak Cumhuriyetinde yeni olması nedeniyle mevcut sistemde kullanılan ve mevzuat içerisinde kalan çözüm yolları araĢtırılmıĢtır. Bu çalıĢma ile bir fikir, bir yol haritası ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Böylece hem mevcut durumda atıl bulunan taĢınmazlar ekonomiye kazandırılacak, hem de hukuki sıkıntılara çözüm yolları açılmıĢ olacaktır. Belki ―Çok Amaçlı Kadastro‖ Irak‘ta hemen uygulanabilir değildir veya ekonomik olarak maliyeti oldukça yüksek bir proje olabilir. Ancak zamanla kurumların yavaĢ yavaĢ teknolojik imkanlardan da istifade ederek geliĢtirecekleri sistemler ile buna geçiĢ sağlanacaktır. Anahtar Kelimeler: Çok Amaçlı Kadastro, Mülkiyet, Tapu Sicili, Kadastro iv ABSTRACT Ph.D THESIS OWNERSHIP STRUCTURE AND CADASTRE OF HISTORICAL PROCESS IN IRAQ Nihad HASSAN THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF SELÇUK UNIVERSITY THE DEGREE OF DOCTOR OF PHILOSOPHY IN SURVEYING ENGINEERING First Advisor: Assist.Prof.Dr. ġaban ĠNAM Second Advisor: Prof.Dr. Cemal BIYIK 2011, 218Pages Jury First Advisor: Assist.Prof.Dr. ġaban ĠNAM Second Advisor: Prof.Dr. Cemal BIYIK Prof.Dr. Alaaddin YALÇINKAYA Assoc.Prof.Dr. Tayfun ÇAY Assoc.Prof.Dr. Hakan KARABÖRK The cadastral survey 2014 report, which was published by the national catograghers union in 1998 and which defines the coming cadastral survey, has brought a new vision to the cadastral survey, especially to the management of cadastras survey data. Nowadays, specially in the developed countries, studies are done to carry out this vision. In this consistence, the cadastral survey studies in Iraq have started with the ―leveling statute in lands law‖ number 50 dated in 1932. The aims of these studies are to show the need for a multipurpose cadastral survey in Iraq and to study the approach of the cadastral survey 2014 report concerning finding solution to the problems faced in possession matters through the applications in Iraq and to from the data substructure and the technical conditions of the feasibility in Iraq showing Kirkuk as a model. Also, illustration studies in Turkey and the world will be investigated and researches about the likely multipurpose cadastral survey will be done. Thus, the suitable once for Kirkuk will be analyzed. Due to the newness of the law in Iraq, solution used in the existing system and remaining in the law of land will be researched. An opinion, a road map will be tried to produce through this study. The inactive immovable possessions in the existing situation will be gained to the economy. Also, a solution to the low trouble will be suggested. The multipurpose cadastral survey may not be applicated soon in Iraq and economically the cost may be high. However, a transition will be obtained by making benefit of technological apportunities and improving the systems by the institution. Keywords: Multipurpose Cadastral, Property, Land Registry, Cadastre. v TEġEKKÜR Doktora tezimin danıĢmanlığını üstlenerek sundukları çalıĢma disiplini, teĢvik, yönetim ve olumlu eleĢtirileriyle bana her zaman yol gösteren hocalarım Sayın Prof. Dr. Cemal BIYIK ve Yrd. Doç. Dr. ġaban ĠANM‘a öncelikle teĢekkür ederim. Tez Ġzleme Komitesindeki hocalarım Sayın Prof. Dr. M. Alaaddin YALÇINKAYA, Doç. Dr. Tayfun ÇAY ve Doç.Dr. Hakan KARABÖRK‘e; Selçuk Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesine bağlı Harita Mühendisliği Bölümlerinde görevli kıymetli hocalarıma; tez sınav jürisinde görev alan hocalarıma katkılarından dolayı çok teĢekkür ediyorum. Bu tez çalıĢmam sırasında gösterdiği anlayıĢ ve sabırdan dolayı, her Ģeyden önemlisi çocuğumla ilgilenemediğim zamanlarda ona benim yokluğumu hissettirmeden hem annelik hem de babalık yapan sevgili eĢim Huda HASSAN‘a; yaĢamıma hayat kaynağı olan dünya tatlısı çocuğum Abdullah HASSAN‘a da çok teĢekkür ediyorum. Nihad HASSAN KONYA-2011 vi ĠÇĠNDEKĠLER ÖZET .............................................................................................................................. iv ABSTRACT ..................................................................................................................... v TEġEKKÜR ................................................................................................................... vi ĠÇĠNDEKĠLER ............................................................................................................. vii ġEKĠLLER VE KISALTMALAR ............................................................................... ix 1. GĠRĠġ ........................................................................................................................... 1 2. KAYNAK ARAġTIRMASI ....................................................................................... 6 3. MATERYAL VE METOT ....................................................................................... 15 3.1. Tarihi Sürecinde Irak'ta Mülkiyet Yapısı ve Kadastro . ...................................... 15 3.1.1. Tarihsel sürecinde Mezopotamya bölgesi, yaĢayan topluluklar ve arazi kullanım Ģekilleri .......................................................................................... 15 3.1.2. Babilliler‘den antik çağa haritacılığın 5000 yıllık yürüyüĢü: Tarihsel süreç ve geliĢme dinamikleri....................................................................................... 29 3.1.2.1. Milatta önceki dönem ......................................................................... 30 3.1.2.2. Haritacılık alanındaki geliĢmelerin zaman dizini ............................... 31 3.1.2.3. GeliĢmenin dinamikleri ....................................................................... 34 3.2. Irak Kadastrosunun Mevcut Durumu . ................................................................ 36 3.2.1. Irak Cumhuriyetinde toprak düzeni .............................................................. 36 3.2.2. Irak Cumhuriyetinde kadastro çalıĢmaları .................................................... 40 3.2.2.1. Krallık döneminde kadastro çalıĢmaları ............................................. 40 3.2.2.2. Cumhuriyet döneminde kadastro çalıĢmaları ...................................... 41 3.2.3. Irak Cumhuriyetinde tapu sicili çalıĢmaları .................................................. 45 3.2.3.1. Krallık döneminde tapu sicili çalıĢmaları ........................................... 45 3.2.3.2. Cumhuriyet döneminde tapu sicili çalıĢmaları ................................... 45 3.2.3.3. Cumhuriyet döneminde tapu sicili çalıĢmaları ile ilgili olarak çıkartılan kanunlar .............................................................................................. 49 3.2.3.4. Tapu belgelerinin, Irak‘ın tarih sürecinde geçirdiği değiĢim ............... 50 3.3. Osmanlı Devletinden Kopan Diğer Ülkelerde Kadastro ve Mülkiyet Yapısı, Irak ile KarĢılaĢtırılması . ........................................................................................... 54 3.3.1. Osmanlı Devletinde kadastro ve tapu sicili çalıĢmaları ................................ 54 3.3.1.1. Osmanlı Devletinde kadastro çalıĢmaları ............................................ 54 3.3.1.2. Osmanlı Devletinde tapu sicili çalıĢmaları .......................................... 54 3.3.2. Türkiye Cumhuriyetinde kadastro ve tapu çalıĢmaları .................................. 80 3.3.2.1. Türkiye Cumhuriyetinde kadastro çalıĢmaları ...................................... 80 3.3.2.2. Türkiye Cumhuriyetinde tapu sicili çalıĢmaları.................................. 110 3.3.3. Osmanlı Devletinden kopan ülkelerde toprak düzeni, kadastro ve tapu sicili ...................................................................................................................................... 112 vii 3.3.3.1. Suriye ve Lübnan ................................................................................ 112 3.3.3.2. Libya ve Mısır ..................................................................................... 113 3.3.4. Dünya ülkelerindeki kadastral sistemlerin karĢılaĢtırılması ........................ 113 3.3.4.1. Kurumsal yapılanma açısından karĢılaĢtırma ..................................... 113 3.3.4.2. Kadastro sistemleri açısından karĢılaĢtırma ........................................ 119 3.3.4.3. Kadastro haritası yapımı açısından karĢılaĢtırma ............................... 127 3.4. Çok Amaçlı Kadastroda Olması Gereken Model, FIG-2014 Önerisi . .............. 132 3.4.1. Çok amaçlı kadastronun tanımı ................................................................... 132 3.4.2. Mevcut kadastro sistemlerinin çok amaçlı kadastro sistemine yönelimi ..... 133 3.4.3. Çok amaçlı kadastro sisteminin içeriği ........................................................ 133 3.4.4. Çok amaçlı kadastro sistemine duyulan ihtiyaç ........................................... 134 3.4.5. Çok amaçlı kadastro sisteminin standartları ................................................ 135 3.4.6. Çok amaçlı kadastro sisteminin temel bileĢenleri........................................ 135 3.4.7. Çok amaçlı kadastro sisteminin teknolojik kapsamı.................................... 136 3.4.8. Çok amaçlı kadastronun veri yapısı ............................................................. 137 3.4.9. Gelecekteki kadastral sistem için bir vizyon prgram (kadastro 2014) ......... 139 4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA ................................................... 148 4.1. Irak ġartlarında Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin Tasarımı (Kerkük Örneği).. 148 4.1.1. Irak‘ta çok amaçlı kadastro sistemini gerektiren nedenler ......................... 148 4.1.2. Irak‘ta uygulanacak çok amaçlı kadastronun içerik ve kapsamı ................ 150 4.1.3. Irak Ģartlarında çok amaçlı kadastro sisteminin tasarımı ............................. 151 4.1.3.1. Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde birinci aĢama ........................... 153 4.1.3.2. Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde ikinci aĢama ............................. 160 4.1.3.3. Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde üçüncü aĢama .......................... 166 5. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER ............................................................................... 179 5.1. Sonuç . ............................................................................................................... 179 5.2. Öneriler .............................................................................................................. 186 KAYNAKLAR ............................................................................................................ 190 EKLER ........................................................................................................................ 201 ÖZGEÇMĠġ ................................................................................................................ 219 viii ġEKĠLLER VE KISALTMALAR ġekiller listesi ġekil 1.1. Babilliler tarafından M.Ö. 2300 yılında yapılmıĢ dünya haritası ..................... 2 ġekil 3.1. Antik Mezopotamya haritası .......................................................................... 15 ġekil 3.2.a. Kral Hammurabi güneĢ tanrısı ġamaĢ‘ın tahtının önünde ........................... 20 ġekil 3.2.b. Akadça dilinde çivi yazısı ile yazılmıĢ olan 282 madde ............................. 20 ġekil 3.3. 1325 (1907) tarihli Musul vilayet salnamesi (Kerkük Sancağı malumat dairesi) ............................................................................................................................ 24 ġekil 3.4.a./b. Osmanlı döneminde Musul vilayeti (20. yüzyılın baĢları) ...................... 25 ġekil 3.5.a./b. 1960 Tarihli Kerkük livası haritası .......................................................... 27 ġekil 3.6.a./b. Irak Cumhuriyetinin son idari taksimatı (2005) ...................................... 28 ġekil 3.7. Kerkük Ģehrinin tarihi geliĢimini gösteren harita ........................................... 29 ġekil 3.8. Arazi-i miri-i mufavvaza biltapu .................................................................... 38 ġekil 3.9. Arazi-i miri-i memnuha billezme ................................................................... 38 ġekil 3.10. Devlet arazisi ................................................................................................ 40 ġekil 3.11.a./b. Krallık döneminde kullanılan tapu senedinin ön yüzü .......................... 51 ġekil 3.12. Irak Cumhuriyeti döneminde kullanılan tapu sureti ..................................... 52 ġekil 3.13. 1970‘li Yıllarından sonra Irak Cumhuriyetinde kullanılan tapu sureti......... 53 ġekil 3.14.a. Mufassal Defter örneği .............................................................................. 58 ġekil 3.14.b. Mufassal Defter örneği .............................................................................. 58 ġekil 3.14.c. Mufassal Defter örneği .............................................................................. 59 ġekil 3.15.a. Ġcmali Defter örneği ................................................................................... 60 ġekil 3.15.b. Ġcmali Defter örneği................................................................................... 61 ġekil 3.16.a. Evkaf Defter örneği ................................................................................... 61 ġekil 3.16.b. Evkaf Defter örneği ................................................................................... 62 ġekil 3.16.c. Evkaf Defter örneği ................................................................................... 62 ġekil 3.17. Ruznamçe Defter örneği ............................................................................... 63 ġekil 3.18. Toprağa bakıĢ ve kadastronun evrimi (ENEMARK 2001) .......................... 82 ġekil 3.19. Bir arazi nesnesinin oluĢumu ...................................................................... 141 ġekil 3.20. Kadastro 2014‘ün 1. ifadesi ........................................................................ 142 ġekil 3.21. Kadastro 2014‘ün 2. ifadesi ........................................................................ 143 ġekil 3.22. Kadastro 2014‘ün 3. ifadesi ........................................................................ 144 ġekil 3.23. Kadastro 2014‘ün 4. ifadesi ........................................................................ 145 ġekil 3.24. Kadastro 2014‘ün 5. ifadesi ........................................................................ 146 ġekil 3.25. Kadastro 2014‘ün 6. ifadesi ........................................................................ 147 ġekil 4.1. Kadastroda teknik çalıĢmaların yürütülmesinde iĢ akıĢı Ģeması .................. 157 ġekil 4.2. Kadastroda hukuki iĢlemlerin yürütülmesinde iĢ akıĢı Ģeması ..................... 158 ix Kısaltmalar ABS CBS FIG H HKMO MEHTAP M.Ö. TAKBĠS TKGM TKM YY : Arazi Bilgi Sistemi : Coğrafi Bilgi Sistemi : Uluslar arası Haritacılar Birliği : Hicri : Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası :Merkez Hükümet TeĢkilatı AraĢtırma Projesi : Milattan Önce : Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi :Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü :Türk Medeni Kanunu :Yüz Yıl x 1 1. GĠRĠġ Mezopotamya, Doğu Suriye ve Güneydoğu Anadolu‘yu (Türkiye) kapsayan coğrafi bölgeyi tarif edip; eski Yunanca‘da ―iki nehir arasındaki yer‖ demektir. Kastedilen iki nehir, Fırat ile Dicle‘dir. Zira bölge bu iki nehrin arasında kalır. Verimli toprakları ve uygun iklim Ģartları nedeniyle çok eski zamanlardan beri yoğun göçlere sahne olmuĢ Mezopotamya, birçok farklı kültür ve halkın karıĢtığı bir bölge olmuĢtur ve bu nedenle de medeni geliĢime sahne olmuĢtur. Bilinen ilk okuryazar topluluklara ev sahipliği yapmıĢ bölgede birçok medeniyet geliĢmiĢtir ve bu sebeplerden dolayı Medeniyet(ler) Beşiği olarak da anılmıĢtır. Mezopotamya tarih boyunca farklı kavimlerin bir arada yaĢadığı bir bölge olmuĢtur. Bölgeye uzun süre devam eden sürekli göçler, hem siyasi iktidarların belirli bir çizgi izlemesini engellemiĢ hem de kültürel ve teknolojik anlamda kent ve toplumların geliĢimini körüklemiĢtir. Mezopotamya bölgesi dünyanın en tanınmıĢ ve köklü medeniyetlerinden birkaçına ev sahipliği yapmıĢtır; Sümerler, Akadlar, Persler, Babilliler ve Asurlular gibi. Bunların dıĢında daha birçok halk ve kavim Mezopotamya‘da kök salmıĢtır. Mühendislik dalları arasında haritacılığın çok eski olduğu bilinmektedir. YerleĢmelere bakıldığında, ilkel köylerin kuruluĢunda ve arazilerin bölünmesinde öncelikle haritacılar (geometriciler) veya arazi ölçmecileri gerekliydi. Bu kiĢiler, bir ölçüyü diğeriyle karĢılaĢtırmak için ölçme kavramlarını tanımak zorundaydılar. Tarih öncesi haritacılığa iliĢkin bilgiler bize ulaĢmadı. Fakat arkeoloji, hem Asurluların ve Babillilerin, hem de Mısırlıların o zamanlar ölçme iĢlemlerini bildiklerini belgelemektedir. ġu da bütünüyle kesindir ki, kentlerinin büyük ölçekli geniĢlemesinde ve yüksek düzeyde geliĢmiĢ tarımlarında haritacı olmadan iĢler iyi yürümezdi. Tarihin kendilerine kadar geri gidebildiği ve Astronominin Ülkesi olarak tanımlanan Babillilerin o zamanlar ayrıntılı jeodezik bilgilere sahip oldukları da açıktır. Mezopotamya‘da haritacılık çalıĢmaları büyük yapıların ve yeni yerleĢim alanlarının altyapılarının yapımının baĢlangıcını oluĢturmakta ve haritacılar (arazi ölçmecileri) hatırı sayılı memurlar arasında yer almaktadırlar. Mezopotamya‘da Nippur‘da bulunan kent haritasının, kil tablet üzerine yapıldığı görülmektedir (M.Ö. 3800-3500). Yine Mezopotamya‘da Kerkük yakınındaki Nuzi‘de bulunan harita, bilinen en eski haritalardan birisidir. Bu haritanın yapılıĢ tarihi ise M.Ö. 2200 yıllarıdır. 2 Haritacılığın, uygarlık tarihinin ilk mesleklerinden biri olduğu kabul gören bir gerçektir. Ġlk dünya haritasının günümüzden 4400 yıl önce Babilliler tarafından bir tablet üzerine çizilmiĢ olduğu bilinmektedir. Bu haritada içi yazılı küçük daireler yönleri göstermektedir. Buna göre haritanın esas yönlere göre çizildiği ve üst kenarının da kuzey olduğu anlaĢılmaktadır. Eski Babil‘de bulunan tablet üzerine çizilmiĢ arazi planları, o zamanın haritacılarının parselleri düzenli biçimlere böldüklerini ve sonra bunları dik üçgenler, dikdörtgenler yada yamuklar olarak ölçülendirdiklerini göstermektedir. Yüzölçümü verileri göstermektedir ki, o zamanın haritacıları aritmetiğin araçlarını tanıyorlardı. Asurolog Lehmann, 1889 ve 1896 yıllarında Babillilerin, dairenin 60‘lı bölümlemeye göre bölünmesini bildiklerini kanıtlamıĢtır. Babilliler dünyayı, bir okyanus içerisinde yüzen yuvarlak Ģekilli bir kara parçası olarak düĢünüyorlardı. Bu anlayıĢla çizilen ilk dünya haritasının M.Ö. 2300 yıllarına ait olduğu belgelenmiĢtir. Bu haritada çizilen kara parçasının üzerinde ise gök kubbenin kemerleri ve gökyüzünün yer aldığı sanılıyordu. Bugünkü bilgilerimize göre ilkel olan bu varsayımlar, haritacılığın ve haritanın geliĢimi bakımından oldukça önemlidir (ġekil 1.1). ġekil 1.1. Babilliler tarafından M.Ö. 2300 yıllarında yapılmıĢ dünya haritası Diğer taraftan Mesleğimizin temellerinden birini oluĢturan geometrinin, dolayısıyla mülkiyet kadastrosunun, Nil insanlarının gereksinmelerinden, günümüzden yaklaĢık 4000 yıl önce ortaya çıktığı da bilinmektedir. 3 Mezopotamyalılar ve Mısırlılar, tarıma dayalı bir üretim geliĢtirdikleri için kil tabletler üzerine çizilmiĢ bir nevi kadastro planları hazırlamak suretiyle, tarım arazilerinin iĢletmelere ayrılmasını ve ihtilafların giderilmesini baĢarmıĢlardır. Böylece ilk ‗parsel‘ kavramını da gelimiĢlerdir. Ortaçağ Avrupa'sında kölelik düzeni ve kilisenin taassubu hâkim olduğu için arazi bilgi sistemi geliĢememiĢtir. Topraklar kölelerle zaman zaman da çiftçi ve köylülerle birlikte bir bütün kabul edilerek alınıp satılmıĢlar ve Senyörlerin kiĢisel malı sayılmıĢlardır. Bu yüzden toprak sahibi senyörlerle çiftçi ve köylüler arasında zaman zaman çatıĢmalar ortaya çıkmıĢtır. Toprak, gelirine göre değerlendirilmiĢ ve reayadan (halktan) toplanan vergilerin esas kaynağı olmuĢtur. Nitekim eski Yunanistan'da ortaya çıkan ve Latince kökü 'caputestio' olan kadastro kelimesi de ‗nüfus baĢına düĢen vergi‘ anlamına gelmektedir. Avrupa'da çağdaĢ devletlerin ortaya çıkmasından sonra da bu devam etmiĢtir. Örneğin, Napolyon tarafından 1808–1850 yılları arasında baĢlatılan ilk Fransız kadastrosu bile sadece vergi amaçlı bir kadastro idi. Orta Asya ve Uzak Doğu ülkelerinde, bu arada özellikle Türk ve Ġslam devletlerinde toprakların idaresi askeri temele dayandığı için ikta ve tımar adı verilen askeri bölgeler oluĢturulmuĢtur. Ayrıca topraklar çiftçi ve köylülere bırakılmıĢ, buna karĢılık savaĢabilecek nitelikte asker yetiĢtirmek veya gelirinin bir bölümünden belirli oranda vergi vermek esasına dayalı idare kurulmuĢ ve toprak bilgi sistemleri de buna göre oluĢturulmuĢtur. Bu nedenle topraklar, batıdaki gibi her devirde bir çatıĢma unsuru olmamıĢ, aksine huzur ve güvenin esas kaynağını teĢkil etmiĢtir. Japonya, Çin, Hindistan, Orta Asya Türk devletleri, Selçuklu ve Osmanlı devletlerinde bu tür sistemler uygulanmıĢtır. Osmanlı döneminde çağın hiçbir ülkesinde yapılmamıĢ içerik ve boyutta arazi yazımları yapılmıĢtır. Tamamı 22023 cilt olduğu belirtilen kayıt defterlerinde 60 milyon civarında kaydın bulunduğu tahmin edilmektedir (BaĢbakanlık Devlet ArĢivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı ArĢivi Daire BaĢkanlığı, 2002). Osmanlılar, plana dayalı kadastroya, miri araziden mülk araziye geçiĢte paralel olarak baĢlamıĢlardır. Ancak, XIX. Yüzyılın sonlarına rastlayan bu dönemlerde, ülke toprakları parça parça kaybedilmekte olduğu için, yönetimin üzerinde durduğu husus, bunların korunması olmuĢtur. Buna rağmen, nirengiye dayalı çalıĢmaların da yer aldığı arazi bilgi sistemi (kadastro) çalıĢmaları sürdürülmüĢtür. 4 Sanayi devriminden sonra, batı ülkelerinde bireysel mülkiyete geçilmiĢ ve arazi bilgi sistemlerinde yazılı kaynaklar yanında kroki, harita ve planların da kullanılmasına baĢlanmıĢtır. Çağımızda ise, bilgisayar teknolojisinin geliĢimi sonucu, arazi bilgileri sayısal hale getirilmiĢ ve çağdaĢ bilgi sistemleri kurulmasına baĢlanmıĢtır. Bu arada, hava ve yer fotoğrafları, uydu görüntüleri, GPS gibi bilgi toplama yöntemleri de geniĢ ölçüde kullanılmak suretiyle bilgi çeĢidi arttırılmıĢ ve üretimi hızlandırılmıĢtır. Bu geliĢme aralığı bilinmesi gereken geliĢmelerle, çabalarla, zorluklarla dolu geniĢ bir aralıktır. Haritacılık, uygarlık tarihinin birikimlerini hemen kullanan, teknolojik geliĢmeleri kendi gereksinmelerine hemen uyarlayan bir meslek dalı olarak geliĢmesini sürdürmüĢ ve bugünkü zengin içeriğine kavuĢmuĢtur. Bir mesleğin bilincinde olmak, öncelikle onun tarihinin bilincinde olmayı gerektirir. Özetlenecek olursa, tarih boyunca arazi bilgileri; resimlerle, yazıyla, çizgiyle, fotoğrafla ve sayılarla ifade edilmiĢtir ve halen de edilmektedir. Yani bilgilerin saklanması ve sunulması Ģeklen değiĢmiĢtir. Esas olan bilgi çeĢidi zamanın ihtiyacına göre ortaya çıkmıĢ ve artarak devam etmiĢtir. Bu nedenle eski kayıt ve belgelerin bilgi sistemi dıĢında tutulması söz konusu olamaz. Toplanan bilgilerin çeĢitli olması, yaygın olması ve çok amaca hizmet vermesi onların bir sistem oluĢturması için yeterlidir. Bunlar günümüz teknolojisi ile değerlendirildiği takdirde birçok problemin çözümünde ve yeni politikaların belirlenmesinde yararlı olacağı Ģüphesizdir. ‗Kadastro 2014- Geleceğin Kadastrosu Ġçin Bir Vizyon‘ raporu, Uluslararası Haritacılar Birliği‘nin (FIG) 7. Komisyonu tarafında 1998 yılında yayınlanan ve geleceğin kadastrosunu tanımlayan önemli bir vizyon çalıĢmasıdır. Nitekim bu çalıĢma raporu uluslar arası alanda yaygın kabul görmüĢ ve 25 farklı dile çevrilmiĢtir. Kadastro 2014‘e gösterilen bu ilginin temel nedeni, kadastroya, özellikle de kadastral verilerin yönetimi anlayıĢına getirdiği yeni yaklaĢımlardır. Arazi Bilgi Sistemi (ABS) verilerinin ‗parsel‘ yerine ‗nesne‘ tabanlı yönetimini öngörmesi, Kadastro 2014‘ün en dikkat çekici ifadelerinden biridir. Vizyonun önemli öngörülerinden bir diğer ise ‗Kadastro 2014 kamusal haklar ve kısıtlamalar da dahil olmak üzere arazinin bütün yasal durumunu gösterecektir‘ ifadesidir. Bugün, özellikle geliĢmiĢ ülkelerde, Kadastro 2014‘ün getirdiği bu yaklaĢımların uygulamaya yansıtılması çalıĢmaları sürdürülmektedir. Bu çalıĢmada amaç; Irak‘ta Çok Amaçlı Kadastroya olan ihtiyacı ortaya koymak, Irak‘taki uygulamalarda karĢılaĢılan mülkiyete iliĢkin problemlerin çözümüne 5 yönelik olarak FIG Kadastro 2014 Raporu yaklaĢımını incelemek ve Irak Cumhuriyetinde uygulanabilirliğinin teknik Ģartlarını ve bilgi altyapısını oluĢturmaktır. Bu düĢüncelerle Türkiye‘de ve dünyadaki bazı örnek çalıĢmalar da irdelenerek, oluĢturulması muhtemel çok amaçlı kadastro hakkında araĢtırmalar yapılmıĢ, Irak için uygun model analiz edilmiĢtir. Konunun Irak Cumhuriyeti için yeni olması nedeniyle, mevcut sistemde kullanılan ve mevzuat içerisinde kalan çözüm yolları araĢtırılmıĢtır. Bu çalıĢma ile bir fikir, bir yol haritası ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Böylece hem mevcut durumda atıl bulunan taĢınmazlar ekonomiye kazandırılacak, hem de hukuki sıkıntılara çözüm yolları açılmıĢ olacaktır. Bu çalıĢmada temel olarak aĢağıdaki konular incelenmiĢtir: FIG Kadastro 2014 Raporu ile ortaya konulan model yaklaĢımı incelenecektir. Türkiye‘de mülkiyeti kullanımı doğrudan ya da dolaylı olarak konu eden mevzuat analiz edilecektir. Irak‘ta mülkiyeti kullanımı doğrudan ya da dolaylı olarak konu eden mevzuatlar analiz edilecektir. Türkiye Cumhuriyeti Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne ait mevcut arĢiv ve kayıtlar incelenerek, Ģimdiye kadar ki uygulamalar ve bu konuda verilmiĢ genelge ve muktezalar incelenecektir. Çok amaçlı kadastronun kullanım Ģekli ve önemi ortaya konularak, Kerkük ili pilot sahasında çok amaçlı kadastro sisteminin oluĢturulabilirliği hususunda değerlendirmeler yapılacaktır. Dünyanın bazı ülkeleri ile Osmanlı Devletinden kopan bazı ülkeler üzerinde yapılan benzeri çalıĢmaların yönlendirmesinde modellemesine hukuksal açılım sağlanacaktır. Irak kadastro sistemi 6 2. KAYNAK ARAġTIRMASI Afyoncu (1997), Derdest Defterleri ile ilgili bir yayınında, XVI. yüzyıl sonlarından itibaren her tımarın maruz kaldığı aralıksız değiĢikliklere sahipsiz kalan tımarların bu defterlerde yer aldığını belirtmektedir. Kayıtların eski olması sebebiyle tımar gelirlerini oluĢturan yerlerin birisi tarafından tasarruf edilip edilmediği, ediliyorsa kimin elinde olduğu bilinemez olmuĢtu. Bu belirsizlikleri ortadan kaldırmak için eski kayıtlar güncelleĢtirilerek kullanılmıĢtı. Bu, daha önce Defterhanede olmayan, yukarıda bahsedilen Ģartlar gereği ortaya çıkan, ‗Derdest‘ adı verilen yeni bir defter türüdür. Derdest kelime olarak ‗tutma, elde etme, elde olan‘ manasına gelmektedir. Tımar gelirini elinde tutan, sahip olan kiĢiyi nitelemek için kullanılmıĢtır. Al-Hayyavi (2004), bu çalıĢmada Al-Tescil Al-Ukriye 43 no‘lu 1971 Tarihli ve Tedilateh kanununa getirilen değiĢiklikleri ve düzeltmeleri Ģerh etmektedir. Al-Haviz (1981) ve Al-Kurbasi (1991), çalıĢmalarında 181 no‘lu 1980 tarihli, 31 no‘lu 1982 tarihli ve 34 no‘lu 1989 tarihli kanunlar 43 no‘lu 1971 tarihli Ukriye Tescil Kanununun bazı maddelerine getirilen değiĢiklikleri ve düzeltmeleri Ģerh etmektedirler. Al-Zenun (1954) ve Al-Nahi (1961), bu çalıĢmada Irak‘ta krallık döneminde tapu sicili çalıĢmaları, Osmanlı döneminde Mecellede taĢınmazlar ile ilgili ahkâma dayandığını, tapuda taĢınmazların tescil usulü ve tapu rejimi kanunlarını Ģerh etmiĢlerdir. Arıkan (1995), ‗Osmanlı Ġmparatorluğu'nda Sayım Sistemi ve Tapu-Tahrir Defterleri‘ adlı çalıĢmasında, Osmanlı Ġmparatorluğu‘nun o zamanki sınırları içinde bulunan il, ilçe ve köylerde büyük arazi tahrirleri yapılmıĢ bu tahrirlere dayanarak tutulan ve Türkiye Cumhuriyeti tapu arĢivlerinde saklı bulunan Kuyudu Kadime veya Kuyudu Hakani adı verilen defterleri incelemiĢtir. Atıf Bey (1330), ‗Kanunname-i Arazi ġerhi‘ isimli çalıĢmasında, Osmanlı Ġmparatorluğu‘nun bozulan düzeni içinde ‗Sahibi Arz‘ sıfatı verilen Tımar ve Zeamet sahiplerinin ve onların yerini alan Mültezim ve Muhassılların Devletin arazisini tefviz etmek ve karĢılığında para almak yetkisinin sebep olduğu karıĢıklıkları ve bundan doğan olumsuzlukların gerektirdiği ilk tedbir 7 Cemaziyel-evvel 1263 (1847) tarihli resmi tebliğde bulmak mümkündür. Tebliğ, Miri Araziye iliĢkin muamelelerin yürütülmesindeki uygun Ģekil Ģartını, tasarruf belgesi olarak verilecek senetlerin Defterhane-i Amire Kaleminde kaydının yapılmasında ve mührü ile tasdik olmasında 7 bulmuĢtur. Böylece, taĢınmaz malların özel bir sicile (tapu siciline) kaydedilmesi lüzumunun fikri temelleri atılmıĢtır. Atıf Bey (1330), ‗Mecelle-i Ahkâmı Adliye ġerhi‘ adlı çalıĢmasında, Osmanlı devletinde tapu kayıtları ve arazi düzeni ile ilgili Mecelle ahkâmını Ģerh etmektedir. Barkan (1940), 1263 (1847) tarihli Tapu Nizamnamesinde, bundan böyle mahlul miri arazinin tamamının Devlete ait olacağı açıklanmıĢ, eskiden beri bayağı kağıda ve sonraları da varaka-i sahihaya yazılan senetlerin daha itibarlı ve itinalı olması ve bunun sağlanması için bundan sonra senetlerin bayağı kağıda ve varaka-i sahihaya yazılmayıp araziye mahsus olmak üzere baĢ tarafı tuğralı ve matbu senet düzenlenmesi öngörülmüĢ, söz konusu senetlerin kayıt muamelelerinin yapılmasına Defterhane-i Amire Kalemi tahsis edilerek bu muamele tarzının Ġstanbul dıĢındaki vilayet, sancak ve kazalarda da peyderpey uygulanmasına geçilmiĢ, miri araziye mutasarrıf olan kimselerin bu tasarruf haklarını baĢkalarına ferağ etmek istemeleri halinde satan ile alanın lehine ferağ muamelesini Defterhane-i Amire Emininin huzurunda yapmaları aranmıĢtır. Böylece, muamelenin geçerliliği karĢılıklı irade açıklanması ‗Ġttihadi Meclis‘ Ģartına bağlamıĢtır. Dolayısıyla tapu idarelerinin ilk nüvesi meydana gelmiĢtir. Basalla (1996)‘nın deyiĢiyle, Teknoloji tarihi, kendisine kıyasla çok daha geniĢ olan, insana ait isteklerin tarihinin bir parçasıdır. Ġnsana ait ürünlerin bolluğu ise, hayallerle, özlemlerle, isteklerle ve arzularla dolu insan zihnin eseriydi. Berki (1967)‘ye göre, Halife Hz. Ömer 15–20 H. seneleri arasında Suriye, Irak ve Mısır‘ı fethettiği zaman bu toprakları askerlerine dağıtmadı Ġslam cemaati namına vakfetti. Hz. Ömer‘in bu hareketi bir takım kumandanlar tarafından hoĢ karĢılanmadı ve büyük bir tepki yarattı. O zamana kadar fethedilmiĢ toprakları paylaĢmak alıĢkanlığında olan muharipler ‗sen bizim kılıçlarımızla fethettiğimiz toprakları ne hakla harbe iĢtirak etmeyen ve bizden sonra geleceklerin de istifade edeceği Ģekilde haraca bağlı bir hale sokmak istiyorsun‘ diye itiraz ettiler. Ancak Hz. Ömer onlara karĢı durdu ve bu toprakları mülk olarak fatihlere dağıtmadı; bu topraklar iĢletilmek üzere halka tevcih edildi ve geliri Ġslam cemaati hayrına harcandı. Cin (1969), doktora tezi olan çalıĢmasında, Osmanlı Ġmparatorluğunun kuruluĢundan yıkılıĢına kadar uygulanmasına çalıĢılmıĢ bir toprak rejiminin esaslarını ve Türkiye'de toprak reformu sorununu da yakından ilgilendiren bir konuyu incelemiĢtir. Çok yönlü olan bu konu tezde daha çok hukuki cephesinden ele alınmıĢtır. Buttenfield ve Mark (1990)‘a göre, klasik harita yeryüzü gerçekliğinin özetlenmiĢ durağan bir sunumudur. Sayısal haritada ise dinamik sayısal veri tabanı, 8 haritanın özünü oluĢturur. Haritanın temel niteliği; eleme (seçme), sınıflandırma, öteleme, iĢaret oluĢturma, kavramsal birleĢtirme ve grafik abartma gibi uygulamaları içeren bir iletiĢim aracı olmasıdır. Bu iĢlemler veri tabanı oluĢturulmasında kullanılır. Ancak türetilecek haritaların CBS kullanılarak oluĢturulmaları zorunlu değildir. Döner ve Bıyık (2007), bu çalıĢmada üç boyutlu kadastro gereksinimi incelenmiĢtir. Mevzuatımızda üçüncü boyutla ilgili hükümler ve diğer ülkelerin gerçekleĢtirdikleri çalıĢmalar incelenerek, teknik imkân ve zorluklar ortaya konmuĢtur. Böylece Türkiye‘de tamamlanmak üzere olan birinci kadastrodan sonra ele alınabilecek ikinci kadastronun kapsam ve içeriğine katkıda bulunma hedeflenmiĢtir. Erkan (1980), bu çalıĢmada kadastronun tarihçesi ve Türkiye Kadastrosunun kuruluĢu, geliĢmesi ve sorunları incelenmiĢtir. Esmer (1998)‘e göre, taĢınmaz mallar, vatan topraklarının bütünlüğünü, ülkenin sosyal, ekonomik ve güvenlik politikasını doğrudan doğruya ilgilendiren ve etkileyen bir konudur. Bu sebepten dolayı, Devletin ilgi ve duyarlığı üzerine çektiği görülmüĢtür. Osmanlılar ve daha önceki Türk topluluklarında bir anlamda tarımsal üretimle askerliği bağdaĢtıran bir toprak kullanımı ya da mülkiyet düzeni kurulmuĢtur. Bu amacı gerçekleĢtirmek üzere de özellikle tarım topraklarını konu alan tapu tahrirleri (yazımlar) yapılmıĢtır. Ġlk tahririn Orhan Gazi zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Bugün bu kayıtlar mevcut değildir. Daha sonra yapılan yazımlarda bu kayıtlara Defter-i Köhne adı ile atıflar yapılmasından bu sonuç çıkartılmaktadır. EĢref (1315), bu çalıĢmada Osmanlı Devletinde tapu kayıtları ve arazi düzeni ile ilgili yayımlanan 1274 (1858) tarihli Arazi Kanunnamesini Ģerh etmektedir. Eyyübi (1962), bu çalıĢmada Irak‘ta krallık döneminde tapu sicili ile ilgili 26 no‘lu 1943 tarihli Tapu Rejimi Kanununun, daha sonra cumhuriyet döneminde 64 no‘lu 1959 tarihli Tapu Rejimi Kanunu ile değiĢtirilmesi sebeplerini Ģerh etmektedir. Flemming (1975)‘e göre, sürekli güncel durumda bulunması gereken kadastro parseli çok amaçlı bilgi sistemi için uygun bir temeldir. Bu nedenle kadastro temel alınmalı ve diğer bilgiler ona bağlanmalıdır. Bunun anlamı, kadastro haritalarının ve diğer büyük ölçekli haritaların aynı zamanda kadastro sicilleriyle diğer önemli sicillerin birbiriyle bütünleĢtirilmesidir. Eğer kadastro haritaları yapılarla, eĢyükselti eğrileriyle ve topoğrafik ayrıntıyla tamamlanırsa pek çok büyük ölçekli fiziksel planlama için kullanılabilecek bir harita elde edilir. Gazal (2002), 165 no‘lu 1964 tarihli Belediyat Ġdare Kanunu‘nu Ģerh etmektedir. 9 Haydar (1321), 8 Cemaziyelahir 1275 (1859) tarihli Tapu Nizamnamesi, 1274 (1858) tarihli Arazi Kanunun neĢrinden sonra kabul edilip ‗Sureti Hümayun Mucibince Amel Oluna‘ baĢlığı altında yayımlanan bu nizamnamenin 1.maddesiyle Miri Arazinin tefviz ve ihalesine mal memurları yani Defterdar ve Malmüdürleri mezun kılınmıĢ ve kendilerine ‗Sahibi Arz‘ sıfatı verilmiĢtir. O tarihe kadar bu sıfatla görevlerini sürdüren Mültezim ve Muhassılların bu görev ve yetkileri sona ermiĢtir. Sonraları vilayetlere Defter-i Hakanî memurları, kazalara tapu kâtibi unvanlarıyla memur tayin edilerek bu vazife onlara verilmiĢ ise de Defter-i Hakanî memurları ve tapu kâtipleri henüz tayin edilmemiĢ olan yerlerde mal memurlarının sıfat ve yetkileri devam etmiĢtir. Haydar (1952), ukriye hakları çalıĢmasında, Irak‘ta krallık döneminde ukriye haklarını, tapu taĢınmazların tescil usulü ve tapu rejimi kanunlarını Ģerh etmiĢtir. Henssen (1995)‘in bu çalıĢmasında, arazi, kadastro, arazi kaydı ve arazi tescili tanımları yapılmıĢ ve bu tanımlar ‗Kadastro 2014‘ çalıĢmaları için temel oluĢturulmuĢtur. HKMO (2003), ‗Türkiye Kadastrosu 2023‘ Türkiye Kadastrosuna ĠliĢkin Çerçeve Rapor çalıĢmasında, Türkiye kadastrosunun mevcut durumu ve problemleri ortaya konularak, TKGM‘nün yeni yüzyılın geliĢmelerine ve beklentilerine uygun çağdaĢ çok amaçlı kadastroyu gerçekleĢtirebilecek mevzuata ve örgüt yapısına kavuĢturulmasıdır. Ayrıca çağdaĢ mekânsal bilgi sistemlerinin oluĢturulmasında, güncel tutulmasında, yaĢatılmasında ve hizmete sunulmasında belirleyici konuma getirilmesi zorunluluk olarak görülmekte ve bununla ilgili hedefler belirtilerek 2023 yılı için bir taslak oluĢturulmaktadır. Kaufmann (1973) ve Bigler (1973) bu çalıĢmada, belirlenmiĢ arazi nesnelerinin karĢılaĢtırılması ve birleĢtirilmesi poligon (alan) bindirme yöntemiyle gerçekleĢtirilebilirliğini ve bu yöntem, tema bağımsızlığı ilkesi kullanılarak mülkiyete ait değerin hesaplanmasını belirlemiĢlerdir. Kaufmann ve Steudler (1998) tarafından hazırlanan, ‗Kadastro 2014 Gelecekteki Kadastral Sistemler Ġçin Bir Vizyon‘ adlı çalıĢmada, kadastronun geleceği tartıĢılarak; hedef olarak konulan 2014 yılı için olması gereken yenilikler ele alınmıĢtır. Hukuki mevzuat ile birlikte teknik geliĢmeler ve mevcut problemlere çözüm yolları araĢtırılması istenilmiĢtir. Knöpfli (1993), bu çalıĢmada nesnelerin bir referans sisteminde konumlarının belirlenmesi anlamına gelen ölçme, GPS, fotogrametri, uzaktan algılama ve robot teodolitlerin kullanımı ile tamamen otomatik hale gelmiĢtir. Haritacılar bu Ģekilde 10 yapılan ölçülerin iĢlevlerini çok da fazla bilemezler. Fakat sonuçların makul bir Ģekilde değerlendirilmesi için yeterli bilgiye sahip olmak zorundadırlar. Sonuçların gösterilmesi alanında, klasik harita üretim yerini, dijital veri modellerinden diyagram ve grafikler yardımıyla üretim oluĢturulması becerisine bırakmıĢtır. Grafiklerin oluĢturulması haritaların çizilmesinden oldukça farklıdır. Çünkü bu yöntemde veri modelini anlamak gerekir. Ayrıca en iyi Ģekilde ilgili kullanıcıya hizmet vermek için, bilgilerin sunumunun genelleĢtirilebilmesi ihtiyacı vardır. Bununla ilgili yeni ihtiyaçları ve uygun teknikleri belirlemiĢtir. Köktürk (2004), bu çalıĢmasında, Babilliler‘den antik çağa haritacılığın 5000 yıllık yürüyüĢü, tarihsel süreç ve geliĢme dinamikleri çalıĢmasında, Haritacılığın, uygarlık tarihinin ilk mesleklerinden biri olduğu kabul gören bir gerçektir. Mesleğimizin temellerinden birini oluĢturan geometrinin, dolayısıyla mülkiyet kadastrosunun, Nil insanlarının gereksinmelerinden, günümüzden yaklaĢık 4000 yıl önce ortaya çıktığı da bilinmektedir. Bugün haritacılık, uydu teknolojisini ve bilgi teknolojilerini kullanmak zorunda olan bir noktaya gelmiĢtir. Bu geliĢme aralığı bilinmesi gereken geliĢmelerle, çabalarla, zorluklarla dolu geniĢ bir aralıktır. Haritacılık, uygarlık tarihinin birikimlerini hemen kullanan, teknolojik geliĢmeleri kendi gereksinmelerine hemen uyarlayan bir meslek dalı olarak geliĢmesini sürdürmüĢ ve bugünkü zengin içeriğine kavuĢmuĢtur. Bir mesleğin bilincinde olmak, öncelikle onun tarihinin bilincinde olmayı gerektirir. Köprülü (1958) bu çalıĢmada, Osmanlı'lara göre, ―mülk Allah'ın olup, tasarrufu padiĢaha aittir‖ temel prensibinden hareketle Osmanlı topraklarında beĢ çeĢit (mülk, miri, vakıf, metruk ve mevat) arazi olarak tanımlanmıĢtır. Larsson (1978)‘e göre, arazilerde verilerin saptanmasından bunların değerlendirilmesine ve sunulmasına kadarki sürecin kesiksiz otomasyonu sağlanarak, istenilen bilgiye kolay ve hızlı biçimde ulaĢılması olanağı yaratılır. Kadastro gibi değerli bir bilgi kaynağının gerçekten çok amaçlı kullanımının olması gerekir. Kadastro haritaları ve kayıtları çok ağır maliyetlerle üretilirler. Yatırımı karlı duruma getirmenin ve ondan olabildiğince fazla yarar sağlamanın en iyi yolu, onun gizli tüm olanaklarından yararlanmaktır. Mardin (1328), bu çalıĢmada Osmanlı Devletinde arazide tasarruf haklarını özetleyip Ģerh etmektedir. Mardin (1947)‘ye göre; Arazi Ukriye, Irak‘ta rastlanan ve menĢei itibarı ile Haraçlı Araziye tabi olan bir arazidir. Fakat Haraçlı Araziden farklı bir rejime tabi 11 olduğu için Mülk Arazinin ayrı bir türüdür. Bu topraklara bağlı olan mevzuat Mithat PaĢa‘nın Bağdat valiliği sırasında kendisine hitaben çıkartılan bir ferman mucibince tanzim edilmiĢtir. Bağdat‘ta Mülk Arazi sahiplerinin mirasçısız ölmesinden dolayı büyük bir kısım toprak mahlûl (boĢ) arazi olarak devlete intikal etmiĢ ve Miri Arazi haline geçmiĢtir. Sahipleri elinde kalan cüzi topraklarda sahiplerinin iktidarsızlığı v.s. gibi sebeplerle iĢlenemiyor veyahut vergi borçlarına karĢılık olarak devletçe el konuyordu. Böylece, Devlet bir otorite tasarrufu ile araziye el koyuyor ve onu kendine Harac-i Mukaseme ve asıl arazi malikine mahsulün 1/20 veya 1/25 gibi bir hissesini ödemeye taahhüt edecek bir çiftçiye tefviz ediyordu. Kuru mülkiyeti (rakabe) malikte bırakılarak kendisine imparatorluğun tuğrasını taĢıyan bir mülkiyet senedi veriliyordu. Toprağın maliki için alınan hisseye ‗ukr‘ denildiğinden bu topraklara Arazi-i Ukriye adı verilmiĢtir. Görüldüğü gibi Arazi-i Ukriye rejimi itibarıyla Miri Araziye çok benzemektedir. Ancak kuru mülkiyeti (rakabe) malik olan Ģahsa ait olduğundan bu arazi mülktür. Kuru mülkiyeti malikine mülkiyet senedi ve mutasarrıfa da tapu senedi verilmesi sebebiyle, bu araziye iki senetli arazi de denir. Mecit (1973), ġerh Li-Kanun AL-Tescil Al-Akari Rakam 43 Li-senet (1971) çalıĢmasında belirtildiği üzere, Irak hukukçuları bu kanunu hazırlarken amaçları, bütün Arap ülkeleri için bir referans kanun olmasını dilemiĢler ve ukriye tescil ile ilgili çıkan bütün kanunların eksikliklerini gidermek olmuĢtur. ÇalıĢmada ayrıca bu kanunun maddelerini de Ģerh etmektedir. Meskuni (1971) bu çalıĢmada, Irak‘ta tarihi eski kanunlar çalıĢmasında, krallık ve cumhuriyet döneminde kadastro çalıĢmaları ile ilgili 29 sayılı 1938 tarihli kanununu, 117 sayılı 1970 tarihli Ziraatta Reform Kanununu ve 43 no‘lu 1971 tarihli Tescil Ukriye Kanununu Ģerh etmiĢtir. Meynen (1973) bu çalıĢmada üç boyutlu modelleri de bir tür harita olarak tanımlamaktadır. Özen (1991)‘e göre, ÇağdaĢ kadastro, toplum gereksinmelerdeki nicelik ve nitelik değiĢmeleriyle uyumlu olarak yeni sosyo-ekonomik ve teknolojik yorumlar kazanmıĢ olan çok amaçlı bir kadastrodur. Çok Amaçlı Kadastronun iĢlevi, özel mülkiyetin toplum yararı amacıyla denetlenmesi ve taĢınmazlara dayalı toplum gereksinmelerini karĢılamak için kamu etkinliğinin yoğunlaĢtırılmasıdır. Rhind (1993)‘e göre, insanlığın yarattığı üç iletiĢim aracı dil, müzik ve haritadır. Bunların en eski olanı da haritadır. 12 Sencer (1967)‘ye göre, Halifeler, Ġran‘ın ve bir kısım Bizans eyaletlerinin fethinden sonra, yeni bir toprak düzeni ile karĢılaĢmıĢlardır. Fethedilen bu memleketlerde toprağı iĢleyen halkın büyük bir kısmı iĢledikleri toprağın maliki değillerdi. Toprağın mülkiyeti devlete veya hükümdara aitti. Toprağı iĢleyenler kiracı durumundaydılar. Bu topraklar Ġslam cemaati namına vakfedildikleri için temliki bir muamele konusu olamıyordu. Ancak köylüye daimi bir kiracılık Ģeklinde iĢlettiriliyordu. Bu suretle bir tür Miri Arazi Rejimi ortaya çıkmıĢ oluyordu. Seviğ (1953), bu çalıĢmada belirtildiği üzere, Tımar ve zeamet sahiplerinin kendi dirlikleri içindeki Miri Araziyi kiĢilere öĢür namı altında alınan para karĢılığında tefviz etmek ve tefviz edilen kimseye Sipahi Senedi veya Temessük denilen tasarruf belgesi vermek yetkileri 1839 tarihine kadar devam etmiĢtir. Zamanla gerileyen ve bozulan bu idare biçimi faydalı olmaktan çıktığı için Osmanlı Ġmparatorluğu‘nun görkemli döneminin bu uygulaması tanzimatın ilanıyla ortadan kaldırılmıĢtır. Böylece o tarihe kadar Tımar ve Zeamet sahiplerine tanınan Miri Araziyi tefviz ve mutasarrıflarına Temessük verme yetkisi sona ermiĢtir. Stoter ve Salzmann (2003), bu araĢtırmada, kadastroya dayalı gereksinimler ve teknik olanakların buluĢtuğu bir düĢünce geliĢtirilmiĢtir. Bunun için en uygulanabilir çözüm Ģu an geçerli olan iki boyutlu kadastroyla baĢlamak ve bunu üç boyutlu durumların kaydı için uygun bir uygulamayla geniĢletmektir. Bu düĢüncenin gerçekleĢtirimi bu makalede tanımlanmıĢtır. Stoter (2004)‘e ait çalıĢma bir doktora tezi olup, 3B kadastronun uygulanabilirliği, yapılan çalıĢmalar ve kullanılabilecek yöntemler hakkında detaylı bilgiler içermektedir. 3B kadastroyu hem teknik yönden hem de hukuksal yönden incelemektedir. Yöntemlerin de yazılım ve donanım ihtiyacı, mevcut sisteme uyumu araĢtırılmaktadır. Taylor (1994) bu çalıĢmada, harita kavramı, yalnızca sınırlı içerikte ve klasik basılı haritaları değil görselleĢtirilmiĢ, multimedya ve etkileĢimli haritaları da kapsamaktadır. Artık haritalar yalnızca gösterim amaçlı değil aynı zamanda bilgi, etki ve geliĢme amaçlıdırlar. Haritalar ―seyir‖ amaçlıdırlar. Seyir kavramı çeĢitli amaçlarla üretilmiĢ bilgi ve yeni verilerin elde edilmesini kapsamaktadır. Kartografya topografik ve tematik ürünler ile yaĢadığımız dünyanın anlaĢılmasını sağlar. Harita kavramı çeĢitli niteliksel ve niceliksel verinin organizasyonu, analizi, sunumu ve iletiĢimini kapsar. TüdeĢ ve Bıyık (2001) bu çalıĢmada belirtildiği üzere, tarih boyunca arazi bilgileri, resimlerle, yazıyla, çizgiyle, fotoğrafla ve sayıyla ifade edilmiĢtir ve 13 edilmektedir. Yani bilgilerin saklanması ve sunulması Ģeklen değiĢmiĢtir. Esas olan bilgi çeĢidi zamanın ihtiyacına göre ortaya çıkmıĢ ve artarak devam etmiĢtir. Bu nedenle eski kayıt ve belgelerin bilgi sistemi dıĢında tutulması söz konusu olamaz. Toplanan bilgilerin çeĢitli olması, yaygın olması ve çok amaca hizmet vermesi onların bir sistem oluĢturması için yeterlidir. Bunlar günümüz teknolojisi ile değerlendirildiği takdirde birçok problemin çözümünde ve yeni politikaların belirlenmesinde yaralı olacağı Ģüphesizdir. Uluğtekin ve Ġpbüker (1996)‘ya göre Haritalar, geçmiĢte yalnızca ―nerede‖ sorusuna cevap vermiĢlerdir. Günümüzde ise haritalar ―niçin‖, ―ne zaman‖, ―nasıl‖ ve ―kim tarafından‖ gibi sorulara da cevap vermelidirler. Artık haritalar çeĢitli konuların farklı kullanıcılar tarafından anlaĢılabilmesini de olanaklı kılmalıdırlar. Uluğtekin ve Bildirici (2003)‘e göre Harita tasarımı, yapılan analizin karakteristiklerine bağlı olarak haritanın amacı bazında algılama düzeyi, harita içeriği, harita iĢaretlerinin bütünü, standartları, ölçeği ve doğruluk derecesi gibi faktörleri içerir. Bu faktörlerin çoğu birbiri ile iliĢkilidir ve birbirlerini etkiler. Ekranda tasarlanacak bir harita için kağıt üzerindeki tasarımı ile karĢılaĢtırıldığında etkileĢim, animasyon ve multimedya (ses, video, yazı) gibi özel olanaklar ortaya çıkmaktadır. Hatta kağıt üzerinde olanaklı olmayan grafik tasarım ve iĢaretler ekranda oluĢturulabilir. Ancak web ortamında web‘in özellikleri nedeni ile bazı kısıtlamalar oluĢmaktadır. Haritanın dosya büyüklüğü baĢka bir bilgisayara yüklenme süresini etkilediği için bu tür haritalarda fazlasıyla genelleĢtirme yapılmak zorundadır. Ekran ölçeğinin çok fazla küçültülmesi bilgilerin okunaklılıklarını düĢürürken, ölçeğin çok fazla büyütülmesinde kullanıcının yönlenmesini yitirmesine neden olur. Üçok (1944)‘e göre Tefviz, miri arazinin, rakabesi devlette kalmak üzere, tasarruf hakkının belli bir bedel karĢılığında ve süresiz olarak devletçe Ģahıslara devredilmesidir. Tefviz, her Ģeyden önce bir akittir. Bu akit mucibince her iki tarafa karĢılıklı olarak vecibeler yüklenmektedir. Devlet, arazinin tasarruf hakkını devretmek; karĢı akit ise peĢin bir bedel (tapu) ile her sene mahsulden 1/10 oranında bir hisse (vergi) vermek ve araziyi iĢlemekle mükelleftir. Üçok (1952)‘ye göre, Miri arazi ile mülk arazi arasındaki fark, kendisini intikalde de gösterir. Mülk arazi, feraiz kaidelerine göre intikal ettiği halde miri arazi, adi intikal denen ayrı bir usule göre irsen intikal etmiĢtir. Miri arazi devletin mülkiyetinde olduğundan, bu araziye ait intikal hükümlerini de devletin serbestçe tespit etmesi tabii idi. Adi intikal kaideleri imparatorluğun Araplarla meskûn bölgeleri hariç 14 aĢağı yukarı aynı idiler. Fakat bu kaideler imparatorluğun kuruluĢundan yıkılıĢına kadar bir evrim geçirmiĢ ve bu evrim intikal derecelerinin geniĢletilmesi ve adi intikalin bugünkü miras kaidelerine yaklaĢması Ģeklinde cereyan etmiĢtir. Ülgenalp (1949)‘a göre, Osmanlı padiĢahları Ġslam fetihlerinin baĢlangıcında olduğu gibi fethedilen toprakların bir kısmının mülkiyetini halka bırakırken, bir kısmının rakabesini (kuru mülkiyetini) hazine için alıkoymuĢ ve sadece tasarruf hakkını ahaliye tefviz etmiĢtir. Bu suretle Miri Arazi Rejimi ortaya çıkmıĢtır. Ancak belirtmek gerekir ki miri topraklar rejimi Ġslama ve Osmanlı devletine has değildir. Büyük Selçuklularda Anadolu Selçuklularında mevcut olduğu gibi Batıda özellikle Roma Ġmparatorluğu‘nda ve Ortaçağ Avrupa‘sında da mevcuttur. 15 3. MATERYAL VE METOT 3.1. Tarihi Sürecinde Irak’ta Mülkiyet Yapısı ve Kadasro 3.1.1. Tarihsel sürecinde Mezopotamya Bölgesi, yaĢayan topluluklar ve arazi kullanım Ģekilleri Mezopotamya, doğu Suriye ve Güneydoğu Anadolu‘yu (Türkiye) kapsayan coğrafi bölgeyi tarif eden bir isimdir. Mezopotamya Eski Yunancada ―iki nehir arasındaki yer‖ demektir; μέσος (―arasında‖) ve πόταμος (―nehir‖). Kastedilen iki nehir Fırat ile Dicle‘dir. Zira bölge bu iki nehrin arasında kalır. Verimli toprakları ve uygun iklim Ģartları nedeniyle çok eski zamanlardan beri yoğun göçe sahne olmuĢ Mezopotamya, birçok farklı kültür ve halkın karıĢtığı bir bölge olmuĢtur ve bu nedenle de medeni geliĢime sahne olmuĢtur. Bilinen ilk okuryazar topluluklara ev sahipliği yapmıĢ bölgede birçok medeniyet geliĢmiĢtir ve bu sebeplerden Medeniyet(ler) Beşiği olarak da anılmıĢtır. Hiçbir zaman Mezopotamya olarak anılan belirli bir siyasi mevcudiyet olmadığı gibi sınırları belirli bir bölge değildir. Basit anlamda Yunan tarihçileri bu bölgeyi anmak için bu ismi anmıĢlardır (ġekil 3.1). ġekil 3.1. Antik Mezopotamya haritası Mezopotamya tarih boyunca farklı kavimlerin bir arada yaĢadığı bir bölge olmuĢtur. Bölgeye uzun süre devam eden sürekli göçler, hem siyasi iktidarın belirli bir çizgi izlemesini engellemiĢ hem de kültürel ve teknolojik anlamda kent ve toplumların geliĢimini körüklemiĢtir. Mezopotamya bölgesi dünyanın en tanınmıĢ ve köklü medeniyetlerinden birkaçına ev sahipliği yapmıĢtır; Sümerler, Akadlar, Elamlar, Babilliler ve Asurlular gibi. Bunların dıĢında daha birçok halk ve kavim Mezopotamya‘da kök salmıĢtır (Köroğlu, 2006). 16 a. Sümer öncesi (yazı öncesi) dönem Son buz devriminin sonlarına doğru, hâlâ hüküm süren buzul veya buzul arası iklim koĢullarından kaçmak için insanlar topluluklar halinde güneye doğru göç etmiĢlerdir. Bu dönemlere dair kuzey Irak‘ta ve çevre bölgelerde çeĢitli yerleĢim alanları göze çarpar. Daha sonra iklimin tarım için uygun hale gelmesiyle kuru tarım baĢladığı gibi yerleĢim birimleri de oluĢmaya baĢlamıĢtır. Güneydoğu Anadolu‘da Çayönü (Diyarbakır (Türkiye)) ve Göbekli Tepe (ġanlıurfa (Türkiye)) gibi yerleĢim yerleri Neolitik dönemde Mezopotamya‘daki göze çarpan yerleĢim bölgelerindir. Bunlara kuzey Irak‘taki Cermo da eklenebilir. Bu yerleĢimler dönemin kültürel ve teknolojik geliĢimini anlamak için önemlidirler. Tarım geliĢimi ve köy yaĢamının baĢlangıcından yazının ortaya çıkıĢına kadarki dönemin ünlü yerleĢim bölgelerine örnek olarak Samarra, Halaf ve Hasuna verilebilir. Bu dönemde her kent aynı zamanda ayrı bir kültürel tarz ortaya koymaktaydı. Bu kentlerin ortak yönü konutların ortaya çıkıĢıdır. Yine de konutların mimari tarzı kentten kente değiĢiklik gösterir. M.Ö. 5500-M.Ö. 5000 dolaylarında Mezopotamya‘da öne çıkan iki kültür kuzeyde Halaf kültürü ve güneyde Ubaid (Obeyd) kültürleridir. Bölgenin bir sonraki evresi Uruk dönemi (M.Ö. 4000-M.Ö. 3100) olarak anılabilir. Bu dönemde güneydeki kentler büyük oranda geliĢmiĢtir. Bu geliĢmeler sadece kültürel planda değil aynı zamanda teknolojik plandadır. Uruk kenti, dönemi karakterize eden kent olarak çok önemli bir konumdadır. Sulu tarımın geliĢtiği bu dönemde, madencilik ve teknoloji dallarında da ortaya çıkan geliĢmeler kentlerin genel durumunu yükseltmiĢtir. Uruk kentinin ünlü Mezopotamya kahramanı GılgamıĢ‘ın evi olduğu da söylencelerde yer alır. Bu dönemde ticaret büyük oranda geliĢmiĢtir ve Mezopotamya‘nın o dönemde bilinen sınırları içerisinde yoğun bir ticaret ağı oluĢmuĢtur. Ayrıca Anadolu ile yapılan ticaret, Anadolu halklarının kültürünü de Mezopotamya‘ya, sınırlı anlamda da olsa, taĢımıĢtır. Bu dönemin sonlarında yazı geliĢtirilmiĢ ve kayıt tutumu da baĢlamıĢtır. Bu dönemlerde ve daha sonra bir süre güneydeki geliĢimlerin kuzeye geçmesi uzun zaman almıĢtır. b. Sümerler Mezopotamya‘da yaĢayan birçok farklı kavimden ilk öne çıkan ve daha sonraki medeni oluĢumların temelini atan Sümerlerdir. Gerek yazı, dil, tıp, astronomi, matematik gerekse din, fal, büyü ve mitoloji gibi alanlarda ilk öne çıkan ve bilinen toplum Sümerlerdir. ―YaratılıĢ‖ ve ―Tufan‖a ait mitolojiye ilk kez Sümerlerde rastlanır. 17 Sümer döneminde Mezopotamya‘da 18‘i büyük olan yaklaĢık 35 Ģehir ve kasaba vardı. Bunlara örnek vermek gerekirse KiĢ, Nippur, Zabalam, Umma, LagaĢ, Eridu, Uruk ve Ur zikredilebilir. LagaĢ‘ta iktidara gelen Ur-NanĢe yaptırdığı inĢaatlarla öne çıkmıĢtır. Urukagina da ilk yazılı reformları sayesinde tanınmıĢtır. Son dönemlerde Sümerlerin baĢ tanrısı konumundaki Enlil‘in tapınağı Nippur‘da idi. Bu nedenle Nippur Sümerlerin dini baĢkenti sayılırdı. M.Ö. 2400–2350 yıllarında Sümerler düĢüĢe geçerken, Akkadlar yükseliĢe geçmiĢtir. c. Akadlar Akadlar Sami kökenli bir topluluktur. Sümerler döneminde Mezopotamya‘ya göçen bu topluluk Sümer kültürünü benimsemiĢtir. Sümerler sonrasında Mezopotamya‘nın lideri konumuna gelen halk, Mezopotamya‘daki medeni geliĢimin öncüsü Akkadlar olmuĢtur. Ayrıca Akkadlar daha sonra Mezopotamya‘da güçlü konuma ulaĢacak yine Sami kökenli Asur ve Babil halklarına da öncülük etmiĢlerdir. Akkadlar, Sümerlerden farklı olarak: Kent krallıklarından ziyade Evren veya Dünya krallığı kavramını Mezopotamya‘ya getirmiĢ, Bölgenin merkezi bir idare eline geçmesi de ilk kez, Akkadlar döneminde olmuĢtur. M.Ö. 2150‘de güçlenen Sümerliler bu devleti yıkmıĢladır. Akkad hanedanının kurucusu kral Sargon‘dur. Agade isimli bir baĢkent kuran Sargon kayıtlara göre 34 savaĢ yapmıĢtır. Yine de Sargon‘a dair bilgilerde mitoloji ile gerçeklik karıĢıktır. Sargon‘un torunu olan Akkad kralı Naram-Sin de dedesinin yolundan gitmiĢ birçok sefer yapmıĢtır. Fakat Naram-Sin‘den sonra bölgedeki güç dengeleri değiĢmiĢ ve Akkadlar düĢüĢe geçmiĢtir. Kısa bir süre içinde Zagros Dağları‘ndan inen ve iĢgale baĢlayan Gutiler yönetimi ellerine geçirmiĢlerdir. d. Üçüncü Ur Hanedanı Akkadların yönetimindeki zayıflıklar nedeniyle, birçok kentin yönetici hanedanı yönetimi tekrar ellerine geçirmiĢlerdir. Bu kentlerden öne çıkanı Ur kenti ve yöneticisi Üçüncü Ur Hanedanıdır. Hanedan Akkadların izinden giderek bütün bölgeyi kontrol altına almak istemiĢtir. YaklaĢık 100 yıl kadar (M.Ö. 2100-M.Ö. 2000) süren bir dönemde Ur kenti Mezopotamya‘nın en büyük siyasi gücü olmuĢtur. Dönemlerinin sonu yoğun göçler ve çevre toplulukların saldırıları ile gelmiĢ ve yönetimleri 18 zayıflamıĢtır. Ur Sülalesinin yönetiminin sonu aynı zamanda Sümerlerin Mezopotamya‘daki yönetimlerinin sonu demektir. Daha sonra Sümer kökenli olmayan kavim ve sülaleler egemen olmuĢlardır. Yine de bu dönem kültürel, dini ve mimari açıdan medeni geliĢimi büyük oranda etkilemiĢtir. e. Asurlular ve Babiller Üçüncü Ur Salamanasarı‘ nın çöküĢünden sonra kuzeyde büyük bir siyasi güç olarak Asurlular, güneyde ise din ve kültür merkezi olarak Babil yerleĢimi öne çıkmıĢtır. Aynı zamanda ikinci bin yılın erken dönemlerinde bölgeye gelen Amurrular (veya Amoritler) bölgenin gerek nüfus gerekse kültürel yapısını büyük oranda etkilemiĢ, daha sonraki siyasi olaylara da etki etmiĢtirler. Asurlar 2. binyılın baĢlarında yükselen kavimlerden biriydi. Özellikle oluĢturdukları geniĢ ticaret ağı onların Mezopotamya kültürünü farklı bölgelere yaymasına ve farklı kültürleri de Mezopotamya‘ya taĢımasına neden olmuĢtur. Anadolu‘ya yazının gelmesi de yine bu dönemdeki Asurlu tüccarlar sayesinde olmuĢtur. Diğer yükselen kavim ise güneyli Babil‘dir. Amurru kökenli olan Eski Babil sülalesi, 5. kral Hammurabi ile dönemin diğer krallıkları üzerinde egemenlik kurmuĢtur. Hammurabi yasaları, M. Ö. 1760 yılı civarında Mezopotamya‘da yaratılan, tarihin en eski ve en iyi korunmuĢ yazılı kanunlarından biridir. Bu dönemden önce toplanan yasa koleksiyonları arasında Ur kralı Ur-Nammu‘nun kanun kitabı (M. Ö. 2050), EĢnunna kanun kitabı (M. Ö. 1930) ve Ġsin‘li Lipit-ĠĢtar‘ın kanun kitabı (M. Ö. 1870) yer alır. Babil kralı Hammurabi‘nin (M. Ö. 1728-M. Ö. 1686) çeĢitli meselelerde verdiği kararlar, Babil‘in koruyucu tanrısı Marduk adına yapılan Esagila Tapınağı‘na dikilen bir taĢ üzerine Akadça yazılmıĢtı. Hammurabi, kendisine bu kanunları yazdıranın güneĢ tanrısı ġamaĢ‘ın olduğunu söylemiĢtir. Dolayısıyla kanunlar da tanrı sözü sayılıyordu (ġekil 3.2.a). Arkeolog Jean Vincent Scheil‘in 1901‘de Susa, Elam‘da bulduğu (bugünkü Huzistan, Ġran) ve Fransa‘ya taĢıdığı Hammurabi Kanunları‘nın yazılı olduğu stel, Louvre Müzesi‘nde sergilenmektedir. YaklaĢık iki metrelik silindirik bir taĢın üstüne çivi yazısı ile yazılmıĢ olan kanunlar tam 282 maddedir, ancak bu maddelerin 30‘u (madde 66–99) Ģu anda okunamayacak durumdadır. 13 sayısı uğursuz sayıldığı için 13. madde yazılmamıĢtır (ġekil 3.2.b). Bu kanunların bazı maddeleri Ģöyledir: 19 36. madde: Bir kabile reisinin, bir adamın ya da bir tebaanın kiraladığı arazisi, bahçesi ve evi satılamaz. 37. madde: Her hangi bir kimse bir kabile reisinin, bir adamın ya da bir tebaanın kiradaki arazisini, bahçesini ya da evini satın alırsa onun satıĢ sözleĢmesi tableti kırılır (geçersiz ilan edilir) ve parası yanar. Arazi, bahçe ve ev sahibine geri verilir. 38. madde: Bir mülkün kirasının ödeyerek baĢka her türlü yükümlülükten muaf olma hakkına sahip olan bir kabile reisi, adam ya da tebaa tarlası, evi ve bahçesi üzerindeki bu imtiyazını karısına ya da kızına devredemez; borcuna karĢılık veremez. 39. madde: Ancak, satın aldığı bir tarlayı, bahçeyi ya da evi karısına ya da kızına devredebilir, onların mülkiyetine katabilir veya borcuna karĢılık olarak verebilir. 40. madde: Tarlasını, bahçesini ve evini bir tüccara ya da baĢka bir kamu görevlisine satabilir, alıcı ise tarlayı, evi ve bahçeyi yararlanma hakkı karĢılığında elinde tutabilir. 41. madde: Bir subayın ya da erin ya da itibari kiracının arazisindeki, bahçedesindeki ya da evindeki bir çitte çakılmıĢ kazıklar bulunuyorsa; o subay, er ya da kiracı araziye, bahçeye ve eve döndüğünde kendisine verilmiĢ olan kazıklar onun malı olur. 42. madde: Bir kimse iĢlemek üzere bir tarlayı teslim alır ve o tarladan hiçbir mahsul elde edemezse bu onun tarlada çalıĢmadığını ispatlar ve komĢusunun yetiĢtirdiği kadar tahılı tarla sahibine teslim etmelidir. 43. madde: Eğer tarlayı iĢlemeyip nadasa bırakmıĢsa komĢularının ki kadar tahılı tarla sahibine verecektir ve nadasa bıraktığı tarlayı sabanla sürüp tohum ektikten sonra sahibine iade edecektir. 44. madde: Bir kimse çorak bir araziyi ekilebilir bir hale getirmek için teslim almıĢ; ancak, tembellik yaparak o araziyi ekilebilir bir hale getirmemiĢse dördüncü yılda araziyi sabanla sürmeli, tırmıklamalı ve çift sürmeli ve ondan sonra sahibine geri vermeli ve ayrıca on gan (bir arazi ölçüm birimi)‘lık bir arazi için on gur (bir ölçü birimi) tahılı arazi sahibine vermelidir. 45. madde: Bir kimse tarlasını sabit bir kira karĢılığı ziraat için kiralıyor ve kira bedelini de alıyorsa; ancak, havaların kötü gitmesi nedeniyle ürün yok oluyorsa zarar toprağı iĢleyene aittir. 20 46. madde: Tarladan sabit bir kira almaz ve ürünün yarısı ya da üçte biri karĢılığı kiralarsa tarladan elde edilen mahsul mal sahibi ile araziyi iĢleyen arasında orantılı olarak taksim edilir. 47. madde: ilk yıl ürün almada baĢarılı olamadığı için baĢkalarınca iĢlenen bir tarlayı teslim alırsa ilk tarlanın sahibi itiraz edemez, tarla iĢlenir ve anlaĢmaya göre mahsulü toplanır. 48. madde: Bir kimse borçlanmıĢsa ve bir fırtına tahılları yere yatırmıĢ ya da hasat baĢarılı olamamıĢsa veya susuzluktan tahıllar büyüyememiĢse o yıl alacaklısına tahıl vermesi gerekmez; borç tabletini suda yıkar ve o yıl için hiçbir kira ödemez (Köroğlu, 2006). ġekil 3.2.a. Kral Hammurabi güneĢ tanrısı ġamaĢ‘ın tahtının önünde ġekil 3.2.b. Akadça dilinde çivi yazısı ile yazılmıĢ olan 282 madde 21 f. Kerkük ve Musul Kerkük Ģehri Asurlular tarafından kurulmuĢ, Musul ise yine bu medeniyetin dini merkezi olmuĢtur. Asur Devleti‘nin merkezi olan Ninova, Dicle nehrinin karĢısında ve doğu yönünde, Musul‘un yanı baĢındadır. Ninova Ģehrini kuran Ninova veya Ninos (ki eĢinin adı Semiramis idi) Asurluların hükümdarı olup 52 sene hükümran olmuĢtur. Asur Devleti yaklaĢık 1300 yıl varlığını sürdürmüĢtür. Kerkük Ģehrini Asurî hükümdarlarından, Milattan 800 sene önce Çalıs Kesir hükümranı olan Sartanbal adlı hükümdar tarafından kurulmuĢtur. KuruluĢ sebebi ise, Mari askeri olan Aryak‘ın Sartanbal‘a karĢı isyan ederek Cermay (Küçük Zap‘tan Süleymaniye sınırına kadar olan bölge) havalisini istila etmesi üzerine, Sartanbal Cermay ahalisinin valisini değiĢtirerek, o bölgede kendi adına dayanıklı bir kale yapılmasını emretmiĢtir. Böylece Kerkük Kalesi inĢa edilerek etrafı surlarla güçlendirildi. Bundan sonra Asurî beldelerinden halk getirilerek kalede iskân edildiler. ĠĢte o zamanlar kale ve beldeye ‗Kerhsuluh‘ adı verildi. Çünkü ‗Kerh‘ kelimesi Keldanice olup, Ģehir manasındadır. ‗Suluh‘ da Sartanbal‘ın gerçek adıdır. Kerkük ismi ilk defa ġerefüddin Ali Yezdi‘nin Timur Tarihinde geçmektedir. Asurlulardan sonra Babil Devleti‘nin bölgeye tamamıyla hâkim olduğu görülmektedir. Ancak Babil‘in hâkimiyeti Pers tecavüzleri karĢısında uzun sürmemiĢ ve Musul-Kerkük bölgesi Perslerin eline geçtikten sonra buraya çok kalabalık Ģekilde Pers nüfusu iskân ettirilmiĢtir. Ġskender‘in iĢgaline de maruz kalan Musul bölgesi ahalisi, Hıristiyanlığın ortaya çıkıĢından sonra bu dine yöneldi. Hıristiyanlığın nüfuz etmiĢ olduğu Musul, II. Yüzyılın baĢından itibaren Asurluların dini merkezi olan Ninova‘nın yerini aldı. Ġlkçağ dünyası içinde önemli bir merkez olan Musul-Kerkük bölgesi, Ġslam medeniyeti içinde de müessiriyetini korumaya devam etmiĢtir. Hz. Ömer (17 H.) zamanında Ġslam topraklarına katılan Musul-Kerkük, Emevi (106 H.) ve Abbasi (132 H.) devletlerinin belli baĢlı Ģehirlerinden ikisi durumundaydı. Musul-Kerkük bölgesinin Türk tarihi açısından da oldukça önemli bir yeri vardır. Özellikle Türklerin Anadolu‘ya yerleĢmeleri ve burayı vatanlaĢtırmaları sırasında Musul-Kerkük önemli bir ‗üs‘ vazifesi görmüĢtür. Arap milliyetçiliği güden Emevilerden sonra hâkim olan Abbasiler zamanında, Türklerin devlet içindeki müessiriyetlerinin artması, Musul-Kerkük üzerindeki nüfuzlarının artmasına da yol açmıĢtır. Abbasi Devleti‘nin askeri yapısında çok önemli mevkilerde görev yapan Türk komutanlar, bu sayede geniĢ bir çevre ve faaliyet sahası kazanmıĢlardır. Türklerin 22 Araplardan ayrı yerleĢim birimlerinde bir arada yaĢamaları sayesinde asimilasyon tehlikesi ortadan kalkmıĢ ve böylece bölgede Türk nüfusu hızla artmaya baĢlamıĢtır. Nitekim zaman içinde bu Ģekilde bir altyapı kuran Türkler, yavaĢ yavaĢ devletleĢme yoluna gitmiĢler ve sonunda Abbasi halifesine bağlı olsa da, Musul-Kerkük bölgesinin de sınırlarına dâhil olduğu ilk Türk devleti olan ‗Tuluni Devleti‘ni‘ kurmuĢlardır. Türkistan Türklerinin batıya yönelmeleri, Tuğrul ve Çağrı Beylerle baĢlayıp Alparslan ile sonuçlanan Anadolu üzerine akınları, burayı bir Türk ülkesi haline getirirken, bu TürkleĢme hadisesinden yol üzerindeki Musul-Kerkük de nasibini almıĢ ve bölge bir Türk yurdu haline gelmiĢtir. Büyük Selçuklu Devleti‘nden sonra, Osmanlı Devleti hâkimiyetine kadar geçen süre içinde Musul-Kerkük bölgesinde Irak Selçukluları, Zengiler, Erbil Atabeyliği, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Safeviler gibi birçok Türk devleti kurulmuĢ ve bu devletlerin hâkimiyetleri döneminde de Türkistan‘dan gelmeye devam eden Türkmenler sayesinde bölgedeki Türk nüfusu önemli miktarda artmıĢtır. Bu dönem içinde Moğol istilası ve Timur‘un akınları ile de önemli sosyal değiĢiklikler ve çalkantılar yaĢanmıĢtır. Yavuz Sultan Selim tarafından 1517 yılında Osmanlı ülkesine katılan Musul ve Kerkük Ģehirleri, sahip oldukları durum itibarı ile gittikçe artan bir önem kazanmıĢtır. 1534 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman‘ın düzenlediği Irakeyn Seferi‘nin ardından bu bölge tam olarak Osmanlı idaresine girdi. Fetihten sonra Kerkük ve Dakuk sancakları Bağdat eyaletine bağlanmıĢtır. Hicri 968 (1560) tarihinde Kerkük, Dakuk ve Nilkaz nahiyelerinden meydana gelen Kerkük Sancağı Musul vilayetine bağlanmıĢtır. Musul‘un eyalet haline getirilmesi Kanuni Sultan Süleyman döneminde kararlaĢtırıldı; ancak bu karar 1586‘da yürürlüğe girmiĢtir. IV. Murat 1638 tarihinde Bağdat‘ı almak için çıktığı seferde Musul ve Kerkük‘ten geçti. Bölgede Osmanlı hâkimiyetinin sağlanmasından sonra 32 sancaktan meydana gelen ġehri-zor eyaleti oluĢturuldu. Bu sancaklardan biri Kerkük idi. ġehrizor Ģehri harap olduktan sonra Kerkük eyalet merkezi oldu. Kerkük, 1743 tarihinde tekrar Ġranlıların eline geçti. 1746‘daki barıĢ antlaĢmasıyla Osmanlı Devleti‘ne iade edildi. 1850‘de Musul, eyaletten mutasarrıflığa dönüĢtürülerek Bağdat eyaletine bağlandı. 1878‘de tekrar vilayete çevrildi. 1325 (1907) tarihli Musul Vilayet Salnamesine göre, Kerkük Sancağı, vilayet arazisinin orta kısmındadır. Yani Musul ve Süleymaniye Sancakları arasındadır. Güney ve güneybatısında Bağdat sınırından kuzeydoğuda Ġran sınırına kadar uzanan bir daire 23 içerisinde olup, doğu ve kuzey tarafları dağlık, güney ve batı tarafları düzlüktür. Merkez kazasından baĢka Ravanduz, Erbil, Salahiye, Köysancak ve Raniye kazalarına sahiptir. Sancağın uzunluğu güneyde Deliabbas‘tan kuzeyde Ġran sınırı civarındaki KaĢka dağından Zap nehrine kadar mesafesi yetmiĢ iki saat, eni ise otuz beĢ saattir (salnamede 1 saat 5 km‘ye eĢittir). Kerkük Ģehrinde 26510 Müslüman, 432 Keldani ve 463 Musevi olmak üzere 27405 erkek nüfus var ise de, buna bir misli kadın, üç binden az olmayan yabancı ilave olunursa Ģehrin toplam nüfusu 57810‘a ulaĢmıĢ olur. Kerkük Ģehrinde bir hükümet konağı, 1 redif deposu, 11 karakol, 1 telgrafhane, 1 kale, 36 cami ve mescit, 7 medrese, 15 tekke ve zaviye, 12 han, 8 hamam, 1282 dükkân ve mağaza, 5000 hane, 15 çocuk mektebi, 1 iptidai (ilkokul) mektebi, 1 rüĢtiye mektebi, 12 fırın, 15 su değirmeni, gayet geniĢ ve emsalsiz bir kayseriyye, 3 kilise, 1 sinagog, 2 eczane, 1 bedesten, 1 hastane, 20 kumaĢ ve bez atölyesi vardır. Kerkük kasabası Kale, KarĢıyaka ve Korya adlarıyla üç kısma ayrılmakta ve toplam 14 mahalleden oluĢmaktadır. Bu mahallelerin adları ve bulundukları yerler Ģöyledir; Kale kısmı: Hamam, Ağalık ve Meydan, KarĢıyaka kısmı: Çay, Çukur, Musulla, Bulak, Avcı, Ahi Hüseyin, Ġmam Kasım ve Piryadi, Korya kısmı: Begler (Beyler), ġaturlu ve Sarıkahya, mahalleleridir. ġehir halkı genelde Türk‘tür ve Türkçe konuĢurlar. Guruba olarak bir miktar Arap ve Kürt ile az miktarda Ġranlı bulunur (ġekil 3.3). 24 ġekil3.3. 1325 (1907) Tarihli Musul vilayet salnamesi (Kerkük sancağı malumat dairesi) Salnamelerin basıldığı dönemde, 1890‘larda Dünya-Umumiyet MüfettiĢi olarak bölgeye gelen Vital Cuinet‘nin konuyla ilgili verdiği bilgiler, salnamelerde verilenleri doğrular niteliktedir. Zira Cuinet ‗La Turquie d‘ Asie‘ adlı eserinde Kerkük‘ün nüfusunun 30000 civarında olduğunu, bunun 28000‘ini Türkmenlerin oluĢturduğunu açık bir Ģekilde zikretmektedir. 1330 (1912) tarihli son Musul Vilayet Salnamesine göre Kerkük sancağı 6 kaza (Erbil, Salahiye (Kifri), Köysancak, Ravanduz ve Raniye), 17 nahiye ve 1712 köyden ibarettir. Yüzölçümü ise yaklaĢık 38000 km2 ve nüfusu 89573‘tür (ġekil 3.4.a ve ġekil 3.4.b). 25 ġekil 3.4.a. Osmanlı dönemi Musul vilayeti (20. yüzyılın baĢları) ġekil 3.4.b. Osmanlı dönemi Musul vilayeti (20. yüzyılın baĢları) Musul-Kerkük bölgesi Birinci Dünya SavaĢından sonra Ġngiliz ve Fransızlar için mutlaka ele geçirilmesi gereken bir bölge haline gelmiĢtir. 1918‘de Bağdat‘tan kuzeye doğru ilerleyen Ġngiliz ordusu 7 Mayısta Kerkük‘e girdi ise de 24 Mayıs‘ta geri püskürüldü. Ancak Mondros Mütarekesi‘nin hemen öncesinde Türk ordusunun Altın köprü‘ye geri çekilmesi üzerine Ġngilizler burayı tekrar iĢgal ettiler. Misak-ı Milli sınırları içerisinde bulunan ve Musul, Kerkük ve Süleymaniye sancaklarından meydana gelen Musul vilayetinin, hangi tarafa kalacağı Lozan AnıtlaĢmasında bir karara bağlanamadı. 1924‘te mesele Milletler Cemiyeti‘nde görüĢülmeye baĢlanmıĢ, Türk tarafının halk oylaması isteği Ġngiltere tarafından ‗bölge 26 halkının cahil olduğu‘ gerekçesiyle kabul edilmemiĢtir. 5 Haziran 1926‘da Türkiye, Irak ve Ġngiltere arasında imzalanan Ankara AntlaĢması ile kesin olarak Irak‘a dâhil edilmiĢtir. Irak Cumhuriyeti döneminde Kerkük livası, Irak krallığı döneminde Kerkük livasının Raniye kazası Süleymaniye‘ye, Erbil, Ravanduz ve Köysancak kazaları da Erbil livasına bağlanmıĢtır. Bu düzenleme sonucunda Kerkük livası 4 kaza, 11 nahiye ve 1274 köyden oluĢmakta ve toplam yüz ölçümü de 19873 km2‘ye düĢmüĢtür. Bu dönem nüfusunun da 388912 olduğunu Irak kaynaklarında belirtilmektedir. Daha sonra, Irak Cumhuriyeti döneminde 1970 yılından itibaren Kerkük livasının sınırları büyük ölçüde değiĢtirildi ve Türklerle meskûn olan iki kaza da Kifri (ki bu kazanın 318 köyü vardır) ve Tuzhurmatu (ki bu kazanın 234 köyü vardır), Arapların çoğunlukta olduğu yeni idari birimlerine bağlandı. 1976‘dan sonra Irak‘taki idari yapı yeniden değiĢtirilmiĢtir. Yeni muhafazalar (iller) ortaya çıkarılarak Irak‘ın muhafaza sayısı 18 olmuĢtur. Bu arada Kerkük muhafazasının (ilinin) adı El-Temim olarak değiĢtirilmiĢtir. Bu muhafazanın merkezinin adı yine Kerkük‘tür. Ayrıca kazalarının sayısı 3‘e, nahiyeler 11‘e ve yüzölçümü 9426 km2 düĢürülmüĢtür. Son olarak 1990‘da kaza sayısı 2‘ye, nahiye sayısı 7‘ye düĢürülmüĢtür (ġekil 3.5.a ve ġekil 3.5.b). Görüldüğü gibi Kerkük sancağı Osmanlı Devleti sonrası küçüldükçe küçülmüĢ ve eski topraklarının % 75‘ten fazlasını kaybetmiĢtir. Irak Cumhuriyetinin son idari taksimatı Ģekil 3.6.a ve 3.6.b'de verilmiĢtir. Ayrıca ġekil 3.7 Kerkük Ģehrinin tarihi geliĢimini göstermektedir. 27 ġekil 3.5.a. 1960 Tarihli Kerkük livası haritası ġekil 3.5.b. 1960 Tarihli Kerkük livası haritası 28 ġekil 3.6.a. Irak Cumhuriyetinin son idari taksimatı (2005) ġekil 3.6.b. Irak Cumhuriyetinin son idari taksimatı (2005) 29 ġekil 3.7. Kerkük Ģehrinin tarihi geliĢimini gösteren harita 3.1.2. Babilliler’den antik çağa haritacılığın 5000 yıllık yürüyüĢü: tarihsel süreç ve geliĢme dinamikleri Haritacılığın, uygarlık tarihinin ilk mesleklerinden biri olduğu kabul gören bir gerçektir. Ġlk dünya haritası M.Ö. 2300 yıllarında Babilliler tarafından bir tablet üzerine çizilmiĢ olduğu bilinmektedir. Mesleğimizin temellerinden birini oluĢturan geometrinin, dolayısıyla mülkiyet kadastrosunun, Nil insanlarının gereksinmelerinden, günümüzden yaklaĢık 4000 yıl önce ortaya çıktığı da bilinmektedir. Bugün mesleğimizin uydu teknolojisini kullanan, bilgi teknolojilerini kullanmak zorunda olan bir noktaya gelmiĢtir. Bu geliĢme aralığı bilinmesi gereken geliĢmelerle, çabalarla, zorluklarla dolu geniĢ bir aralıktır. Haritacılık, uygarlık tarihinin birikimlerini hemen kullanan, teknolojik geliĢmeleri kendi gereksinmelerine hemen uyarlayan bir meslek dalı olarak geliĢmesini sürdürmüĢ ve bugünkü zengin içeriğine kavuĢmuĢtur. Bir mesleğin bilincinde olmak, öncelikle onun tarihinin bilincinde olmayı gerektirir (Köktürk, 2004). 30 3.1.2.1. Milattan önceki dönem Mühendislik dalları arasında haritacılığın en eskisi olduğu genel olarak bilinmektedir. YerleĢmelere bakıldığında, ilkel köylerin kuruluĢunda ve arazilerin bölünmesinde öncelikle haritacılar (geometriciler) veya arazi ölçmecileri gerekliydi. Bu kiĢiler, bir ölçüyü diğeriyle karĢılaĢtırmak için ölçme kavramlarını tanımak zorundaydılar. Tarih öncesi haritacılığa iliĢkin haberler bize ulaĢmadı. Fakat arkeoloji, hem Asurluların ve Babillilerin, hem de Mısırlıların o zamanlar ölçme uzmanlarını tanıdıklarını belgelemektedir (Köktürk, 2004). ġu da bütünüyle kesindir ki, kentlerinin büyük ölçekli geniĢlemesinde ve yüksek düzeyde geliĢmiĢ tarımlarında haritacı olmadan iĢler iyi yürümezdi. Tarihin kendilerine kadar geri gidebildiği ve Astronominin Ülkesi olarak tanımlanan Babillilerin o zamanlar ayrıntılı jeodezik bilgilere sahip oldukları da açıktır ve bilinmektedir. Mezopotamya‘da haritacılık çalıĢmaları büyük yapıların ve yeni yerleĢim alanlarının altyapılarının yapımının baĢlangıcını oluĢturmakta ve haritacılar (arazi ölçmecileri) hatırı sayılı memurlar arasında yer almaktadırlar. Mezopotamya‘da Nippur‘da bulunan kent haritasının, kil tablet üzerine yapıldığı görülmektedir (M.Ö. 3800-3500). Yine Mezopotamya‘da Kerkük yakınındaki Nuzi‘de bulunan harita, bilinen en eski haritalardan birisidir. Bu haritanın yapılıĢ tarihi, M.Ö. 2200 yıllarıdır (Köktürk, 2004 ve Bilgin, 1996). Yani günümüzden 4000 yıl kadar önce yapılmıĢtır. Bu haritada içi yazılı küçük daireler yönleri göstermektedir. Buna göre haritanın esas yönlere göre çizildiği ve üst kenarının da kuzey olduğu anlaĢılmaktadır. Eski Babil‘de bulunan tablet üzerine çizilmiĢ arazi planları, o zamanın haritacılarının parselleri düzenli biçimlere böldüklerini ve sonra bunları dik üçgenler, dikdörtgenler yada yamuklar olarak ölçülendirdiklerini göstermektedir. Yüzölçümü verileri göstermektedir ki, o zamanın haritacıları aritmetiğin araçlarını tanıyorlardı. Asurolog Lehmann, 1889 ve 1896 yıllarında Babillilerin, dairenin 60‘lı bölümlemeye göre bölünmesini bildiklerini kanıtlamıĢtır (Köktürk, 2004). Babilliler Dünyayı, bir okyanus içerisinde yüzen yuvarlak Ģekilli bir kara parçası olarak düĢünüyorlardı. Bu anlayıĢla çizilen ilk dünya haritasının M.Ö. 2300 yıllarına ait olduğu belgelenmiĢtir. Bu haritada çizilen kara parçasının üzerinde ise gök kubbenin 31 kemerleri ve gökyüzünün yer aldığı sanılıyordu. Bugünkü bilgilerimize göre ilkel olan bu varsayımlar, haritacılığın ve haritanın geliĢimi bakımından oldukça önemlidir (Köktürk, 2004). 3.1.2.2. Haritacılık alanındaki geliĢmelerin zaman dizini GeliĢimin öyküsüne geçmeden önce, mesleğimizin ilk ortaya çıkıĢından günümüze kadarki aĢamalarının zamandizinini vermek yerinde olur (Köktürk, 2004). M.Ö. 3000: YerleĢmeler sırasında, ilkel köylerin kuruluĢunda ve arazilerin bölünmesinde haritacılar (geometriciler) gerekliydi. Bu yıllara ait tabletlerde eski Babil planlarına rastlanmaktadır. Mısırlıların, Asurluların ve Babillilerin haritacılığı uyguladığı belgelenmiĢtir. Sümer rahipleri 60‘lı sayı sistemini biliyorlardı. Mısır‘da arazi ölçmeleri sırasında ölçü halatı, çekül, su terazisi v.b. kullanıldı. M.Ö. 2650-2550: Mısır‘daki Keops Piramidi‘nin, yönünden sonra düĢey doğrultusu da duyarlı biçimde belirlendi. M.Ö. 2400: Antik Babil‘de, dünya, sudan bir halka tarafından çevrilmiĢ daire biçiminde kabul ediliyordu. M.Ö. 1700: Mısır‘da Nil takınlarından sonra tarla ölçmeleri yapılıyordu. (33 cm eninde ve 5.34 m uzunluğunda olan ilk ders kitabı Papyrus Rhind‘de daire, üçgen, yamuk gibi geometrik Ģekillere iliĢkin hesap örnekleri var). M.Ö. 600:Milet‘li Thales (M.Ö. 640/39-546/45), yeryuvarını düz bir disk olarak kabul ediyordu. Bu disk suyun üstünde yüzüyordu ve bunun üzerinde yarım küre biçiminde gökyüzü kubbeleniyordu. M.Ö. 550: Artık Yunanlılar, haritacılığın sonraki geliĢmesini devraldılar. Bu dönemin büyük ölçmecilerinin isimleri bugün herkes tarafından bilinmektedir: Pythagoras (M.Ö. 540-500), Platon (M.Ö. 428-348), Aristoteles (M.Ö.384-322), Thales, Eratosthenes (M.Ö. 282-202), Ptolemaios (83-161). M.Ö. 500: Pythagoras, Yer, disk biçiminde değil, tersine küredir, savını ileri sürdü. Herodot (M.Ö. 484-420), Fenikelilerin, Kızıldeniz‘den güneye doğru giderek Afrika‘yı dolaĢtıklarını ve Herkülün Sütunlarıyla yelken açarak yeniden Akdeniz‘e döndüklerini yazar. M.Ö. 450: Herodot, dünya haritası yaptı. M.Ö. 350: Aristoteles, Pythagoras‘ın savını kanıtladı. 32 M.Ö. 230: Eratosthenes (275-194), Mısır‘da yer ölçümü yaptı. Bu ölçümler sonucunda yeryuvarının çevresini yaklaĢık 46.000 km olarak hesapladı. O, bundan baĢka, yeryüzünün bilinen yerleĢik bölgelerinin haritasını yaptı. M.Ö. 150: Hipparchos (M.Ö. 180-125), ay tutulmalarından bir yer ölçümünü denedi ve 32.148 km‘lik bir değer elde etti. Ptolemaios tarafından da kabul edilen bu değer, ortaçağa kadar geçerliliğini korudu. Hipparchos, bundan baĢka, 1100 yıldızlık bir Yıldız Almanağı oluĢturdu ve kendisininkilerle önceki yıldız koordinatlarının karĢılaĢtırılmasından yeryuvarının hassas hareketini buldu. Bu hesaplamalarda, ekvatorun coğrafi enlemini ve Rodos‘un coğrafi boylamını baĢlangıç almıĢtı. M.Ö. 150: Ptolemaios, geometrik bazda yeryuvarına iliĢkin ilk kuramı ortaya koydu. Ona göre yeryuvarı, hareketsiz evrenin merkeziydi: Jeosentrik dünya anlayıĢı Ptolemaios, büyük bir dünya haritası yaptı. 2: Ġkinci yüzyıldan baĢlayarak, ortaçağın sonuna kadar, haritacılık alanındaki geliĢmelere, Roma-Katolik Kilisesi‘nin köstekleyici dogmalarıyla ket vuruldu. 3: Laktanz, Bir kiĢi, ayak tabanları yukarıya, kafaları aĢağıya yönlenmiĢ insanların varlığına inanacak kadar çılgın olabilir mi? Ya da ağaçların ve çalıların aĢağıya doğru geliĢtikleri ya da yağmurların ve doluların yukarıya doğru düĢtükleri bir yer? ‗Böyle savlar saçma ve yalan doludur‘ diyor, böylece yeryuvarının düz levha olduğu anlayıĢına geri dönülüyordu. 62: Heron, Heron Formülleriyle ve Diopter üzerine kitabıyla ünlü oldu. Pratik Geometri üzerine yazılan bu kitap, yaklaĢık 2000 yıl, en iyi Almanak olarak geçerliliğini sürdürdü. 827: Haritacılık alanındaki geliĢmeler yeniden merkez değiĢtiriyor ve merkez Araplara kayıyordu. Al Mamun, Bağdat‘ta ilk meridyen yayı ölçülerini yaptı ve buna dayalı olarak dünyanın yarıçapını hesapladı. Bugün de kullanılan Azimut, Zenit, Nadir, Alidat ve diğer birçok kavram, diğer dillere bu dönemdeki Arapçadan geçti. 1000 Dolayları: Leif Ericson, Amerika‘nın doğu kıyılarına eriĢti. 1300 Dolayı: Pusula artık Avrupa‘da bilinmekteydi. Gioja, rüzgar çizgilerine göre bölünmüĢ, mıknatıs iğneli bir daire bölümlü levha geliĢtirdi. 1375: Katalan Dünya Atlası yayınlandı. 1474: Toscanelli, çok gözlemli (önemli) bir dünya haritası geliĢtirdi. 1486: Diaz, Ümit Burnu‘na eriĢti. 1492: Kolomb, Amerika‘yı keĢfetti. Martin Behaim, ilk dünya globusunu üretti. 33 1513: Piri Reis Dünya Haritasını çizdi. 1519-1522: Magellan tarafından ilk dünya turu gerçekleĢtirildi. 1543: Nikolaus Kopernikus (1473-1543), yeryuvarının, güneĢin çevresinde dönen bir uydu olduğunu kanıtladı. 1585: Gerardus Mercator (3.5.1512 -2.12.1594), bugün de kendi adıyla bilinen bir harita projeksiyonu geliĢtirdi ve bir dünya haritası yayınladı. 1600‘ler Dolayı: Kepler tarafından geliĢtirilen dürbün, haritacılık tekniği açısından yeni bir dönemi baĢlattı. 1614: Willebrord Van Roijen Snellius, (1580- 30.10.1626), nirengi (triangülasyon)‘a iliĢkin yöntemini geliĢtirdi (Göreli olarak küçük bir kenarın büyük bir nirengi ağı için temel alınmasıyla ve yalnızca doğrultuların ölçülmesiyle ağ noktalarının belirlenmesi). 1671: Dünyanın yarıçapı ilk kez bu yöntem yardımıyla da belirlendi. 1672: Isaac Newton (4.1.1643-31.3.1727), ikili sarkaç saatin iĢleyiĢ farklarına dayanarak yeryuvarının basıklığını belirledi. 1735: Meridyen yayının ölçülmesine iliĢkin Paris Akademisi‘nin keĢif gezisi gerçekleĢti. Bu geziye ayrıca Pierre Louis Moreau de Maupertuis (1698-1759), AlexisClaude Clairaut (1713-1765) ve Celsius katıldılar. Artık haritacılığın merkezi Fransa‘ya kaymıĢtı. Önemli meridyen yayı ölçmelerinin yapılmasının yanı sıra, Fransız Devrimi sırasında ortak bir metrik sistem kullanıldı. 1794: Fransa‘da 360 dereceye karĢılık 400 gon bölümlemesi kullanılmaya baĢlandı. 1800: Pierre Simon Marquis de Laplace (28.3.1749-5.3.1827), yer basıklığının, kesin olarak ayın yörüngesinin neden olduğu bozukluklardan kaynaklandığını kanıtladı. 1801: Alman haritacı Johann Georg Soldner (1776-1833), 1801 yılında, Fransız Albay _one tarafından baĢlatılan Bavyera‘daki nirengi noktalarının belirlemesini 1821 yılında sonuçlandırdı. 1808: Napolyon kadastrosu süreci baĢladı ve bu bağlamda Bavyera Kadastro Kurumu, 1:5000 ölçekli haritalar için ölçmelere baĢladı ve sonuçların 1:25000 ölçek için de değerlendirilmesine karar verdi. Bu çalıĢmalar plançete ile yapıldı ve 1840 yılında tamamlandı. 1808: Yer çevresinin 40 milyonda biri, metre birimi olarak kabul edildi. 34 1809: Reichenbach, dürbünün görüntü alanına gözleme kılları yapılandırdı ve böylece optik uzunluk ölçüsü dönemi açıldı. 1830: Alman haritacı, Friedrich Wilhelm Bessel (22.7.1784-8.4.1846), bugün de geçerli olan yeryuvarı boyutlarını hesapladı. 1832-1847: Matematikçi Carl-Friedrich Gauß (30.4.1777-23.2.1855), dengeleme hesapları için en küçük kareler yöntemini geliĢtirdi ve düzlem dik açılı koordinatları kullandı. Bu koordinatlar, yer üst yüzeyinin düzleme izdüĢürülmesini olanaklı kılıyordu. 1841: Bessel, kendi adıyla anılan elipsoidi belirledi. 1872: Almanya, metreyi kabul etti. 1873: Geoit kavramı, yeryüzünün biçimi için ilk kez kullanıldı. 1892: Yeryuvarının ortalama yoğunluğu belirlendi. 1900‘lerin BaĢı: Profesör Carl-Friederich Gauß tarafından Hannover‘de örnek bir nirengi ağı kuruldu. Professor Jäderin, çelik ölçü Ģeridinin (invar) baz ölçme aleti olarak kabul edilmesini sağladı. 1909: Peary, coğrafi kuzey kutbuna ulaĢtı. 1911: Amundsen, coğrafi güney kutbuna eriĢti. 1. Dünya SavaĢı: Fotogrametri, haritacılığın güçlü bir alanına dönüĢtü ve büyük bir sıçrama yaptı. Carl Zeiss ilk değerlendirme aletini yaptı. Sonuçlar 1:5000 ölçekli Almanya Temel Haritası doğruluğunda idi. 1924: Uluslararası yer elipsoidi kabul edildi. II. Dünya SavaĢı: Elektronik uzunluk ölçüsünün öncüsü olarak radar kullanıldı. Elektronik uzunluk ölçüsü, hesaplama sistemleri ve veri saptama dönemi baĢladı. 1958: Explorer I, yerin basıklığının ölçümünü düzeltti. 1960: Ġlk jeodezik uydu uzaya gönderildi. Bugünler konum belirlemek için uydu teknikleri dönemi, yer ölçmelerinde robot aletlere yöneliĢi, ölçülerin değerlendirilmesi için temel olarak elektronik veri iĢlemenin kullanılmasıdır (Köktürk, 2004). 3.1.2.3. GeliĢmenin dinamikleri Toplumsal geliĢmelerin kendi dinamikleri sonucu ortaya çıktıkları bir sosyolojik gerçektir. Toplumsal gereksinmeleri sağlamak, sorunları çözmek, kalıcı barıĢı yaĢatmak, toplumsal gönenç (refah) düzeyini yükseltmek için sürekli dinamik bir yapı içinde 35 değiĢim gerekmektedir. DeğiĢimi gereken süreçte sağlayamayan toplumlar, sorunlarını çözememekte, toplumsal gönenci yaratamamakta ve büyük sıkıntılara sürüklenmektedirler. Bu nedenle değiĢim, dönüĢüm ve geliĢim toplumlar için yaĢamsal önem taĢır. Bugünkü bilgilerimizle biliyoruz ki, toplumsal değiĢimi tetikleyen, sürükleyen, dinamiklerin baĢlıcaları; toplumun bilimi, teknolojileri, eğitim sistemi, nüfusu, demografik yapısı, coğrafyası, toplumsal gereksinmeleri, diğer toplumlarla olan iletiĢimi gibi faktörlerdir. Ancak bu faktörler arasında temel nitelikte olanları, birbirini besleyen ve diğer faktörlerini de düzenleyen ilk üç faktör: Bilgi iĢlemek, Teknoloji üretmek, Toplumu eğitmektir (Arıoğlu, 2002). Arıoğlu‘nun da vurguladığı gibi, Ġnsanlığın bilim ve teknoloji tarihi, adeta toplumların değiĢim ve geliĢim tarihidir. Bu tarihsel yürüyüĢ, bir diğer anlamda, insanoğlunun uygarlaĢma yürüyüĢü‘dür. Bu uzun yürüyüĢte, Tekerlek, günümüzden 6.000 yıl önce Mezopotamya‘da bulunmuĢtur. Sümerliler, günümüzden 5.000 yıl önce yazıyı kullanmaya baĢlamıĢlardır. Bu buluĢlar, insanoğlunun uygarlaĢma yürüyüĢünde çok temel rol oynadığı bilinmektedir. Özellikle ateĢi ve tekerleği, diğer bütün insanlık tarihi baĢarılarının üzerinde ve dıĢında özel bir kategoriye koyanlar da vardır. Bu uygarlık yürüyüĢü, insanoğlunun sonsuz beklentileri, gereksinmeleri ve hayalleriyle, sınırlı olanaklarının kesiĢtiği arakesitte sürmüĢtür. Yeni ürünler ortaya çıkmıĢ, yeni toplumsal yapılar kurulmuĢ-yıkılmıĢ-yeniden kurulmuĢ, yeni uygarlıklar boy vermiĢtir. Basalla (1996)‘nın deyiĢiyle, Teknoloji tarihi, kendisine kıyasla çok daha geniĢ olan, insana ait isteklerin tarihinin bir parçasıdır. Ġnsana ait ürünlerin bolluğu ise, hayallerle, özlemlerle, isteklerle ve arzularla dolu insan zihnin eseriydi. Bu çizgide arayıĢlar ve geliĢme hiç durmamıĢtır. Birbirine eklenen halkaların oluĢturduğu uygarlık zincirinin bugün ulaĢtığı nokta, yani 3. Milenyum, bilgi toplumu olarak nitelendirilmektedir. Bu genel toplumsal geliĢme dinamikleri, mesleğimiz olan haritacılık için de geçerlidir (Köktürk, 2004). Uluslararası Haritacılar Birliği (FIG) tarafından 1998 yılında yayınlanan ve geleceğin kadastrosunu tanımlayan ‗Kadastro 2014- Gelecekteki Kadastral Sistem Ġçin Bir Vizyon‘ raporu, kadastroya özellikle de kadastral verilerin yönetimi anlayıĢına yeni bir vizyon getirmiĢtir. Bugün özellikle geliĢmiĢ ülkelerde, bu vizyonun hayata 36 geçirilmesi amacıyla çalıĢmalar yürütülmektedir. Bu bağlamda Irak‘ta kadastro çalıĢmaları 1932 tarih ve 50 sayılı ―Arazi Hukukunda Tesviye (Kadastro) Kanunu‖ ile baĢlamıĢ; çeĢitli yıllarda mevzuatta yapılan değiĢiklikler ile günümüze kadar gelinmiĢtir. 3.2. Irak Kadastrosunun Mevcut Durumu 3.2.1. Irak Cumhuriyetinde toprak düzeni Irak Cumhuriyeti kurulduktan sonra, mevcut Arazi Kanunu hükümlerini aynen kabul etmiĢtir. Bu kanunlar; 50 no‘lu 1932 tarihli ‗Tesviye Kanunu‘ ve 43 no‘lu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil Kanunu‘dur. Ukriye Tescil Kanunu araziyi dört çeĢide ayırmıĢtır. Kanun, mevat (ölü) araziyi, sırf miri araziden saymıĢtır. Bu kanuna göre dört çeĢit arazi vardır: a.1. Mülk Arazi: Kuru mülkiyeti (rakabe) ve tasarruf hakkının kayıtsız Ģartsız aynı Ģahsa ait olduğu arazidir (Mecit, 1973). Irak hükümeti Osmanlı dönemindeki mülk arazi türlerini aynı Ģekilde kabul etmiĢtir. Ayrıca Irak hükümeti arazi ukriye türünü Irak‘ın bütün topraklarında uygulanmasını öngördü ve 43 nolu 1971 tarihli Ukriye Tescil Kanunun 224–228 maddelerinde bu tür araziye yer verdi. Oysa ki arazi ukriye Osmanlı döneminde yalnız Bağdat vilayetinde uygulanmaktaydı. Bu kanuna göre; Arazi Ukriye hâsılatından alınan ve toprak malikine verilen hisseye ukr hakkı denilir (madde 224). Arazi Ukriyede tasarruf eden çiftçi ukr hakkın satıĢını, bağıĢlamasını, vakıf veya vasiyet etmesini ve vefatıyla vereselerine intikal etmesi toprak malikin iznini almadan yapabilir (madde 225). Toprak maliki arazi Ukriyesinin satıĢını, bağıĢlamasını, vakıf ve vasiyet etmesini arazi Ukriyesinde tasarruf eden çiftçinin iznini almadan yapabilir. Toprak maliki arazi Ukriyesinde ve kendi isteğiyle ayırma ve birleĢtirme iĢlemlerini ancak ukr hakkın iptali ile yapabilir (madde 226). 37 KamulaĢtırmayla, Yargı kararıyla, Eğer ukr hakkı vakıf değilse, arazi Ukriye maliki ile arazisinde tasarruf eden çiftçinin anlaĢmasıyla, Arazi Ukriye maliki kendi arazisinde tekrar kendisi tasarruf etmesiyle, Miri arazi ukriye mülk araziye dönüĢmesiyle(yalnız Maliye Bakanlığına düĢen arazilerin), ukr hakkı iptal edilir (madde 227). Eğer arazi ukriyede ukr hakkı iptal edilirse ukr hakkı tekrar kurulmaz (madde 228) (AL-Hayyavi, 2004). Ancak yukarıda sözü edilen kanun Musul vilayetinde ve özellikle Kerkük‘te farklı bir Ģekilde uygulandı. Devlet, bir otorite tasarrufu ile Türklerin (Türkmenlerin) mülk ve miri arazilerine zorla el koyuyor ve asıl arazi malikine mahsulün 1/20 veya 1/25 gibi bir hissenin ödemeye taahhüt edecek bir Arap çiftçiye tefviz ediyordu. Daha sonra Arap çiftçiler bu arazilerin malikleri olduğunu iddia ettiler ki bu sorun bugüne kadar devam etmektedir. a.2. Miri Arazi: Kuru mülkiyeti (rakabe) Devlete ait olup hukuku tasarrufiyesi (kullanma ve yararlanma hakkı) ihale ve tefviz yoluyla belli bir kimselere verilmiĢ olan arazidir. a.2.1. Irak‘ta miri arazi türleri: Arai-i Miriye-i Sırfa: Geliri tamamen hazineye ait olan arazidir. Arazi-i Miriye-i Mufavvaza Biltapu: Kanunlar uyarınca üzerindeki tasarruf hakları kiĢilere bırakılan bir arazi türüdür. Ayrıca gayrisahih vakıf arazileri de bu tür arazi hükmündedir (ġekil 3.8). Arazi-i Miriye-i Memnuha Billezme: 50 sayılı 1932 tarihli Arazi Hukukunda Tesviye Kanun uyarınca tasaruuf hakları kiĢilere verilen bir arazi türüdür (ġekil 3.9). 38 ġekil 3.8. Arazi-i miriye-i mufavvaza biltapu ġekil 3.9. Arazi-i miriye-i memnuha billezme a.2.2. Irak hukukunda arazinin miri oluĢ Ģekilleri: 1908 yılında Osmanlı Anayasasının ilanı ile Seniye Arazileri (ki bu araziler 2. Sultan Abdülhamit‘in özel mülk arazisiydi) miri arazi haline getirildi ve 23 nolu 1927 tarihli Osmanlı hükümetin TaĢınmazları Irak hükümetine Ġntikal Etme Kanunu ile bu miri arazi Irak hükümetine intikal etti. 39 50 nolu 1932 tarihli Tesviye Kanunun 6/c maddesine göre mülk arazide toprağın maliki Tesviye Kanunun ilanından önce arazisini mazeretsiz 15 sene tasarruf etmemiĢse ve bu arazide bu süre içerisinde Hazine tasarruf etmiĢse, Sahih ve gayrisahih vakıf arazileri Tesviye Kanunun 6/b,c maddesine göre, Tesviye Kanunun ilanından önce sahih vakıf arazilerde mazeretsiz 36 sene ve gayrisahih vakıf arazilerde mazeretsiz 15 sene tasarruf edilmemiĢse ve bu arazilerde bu süre içerisinde Hazine tasarruf etmiĢse, 38 nolu 1961 tarihli Irak‘ta Yabancıların TaĢınmaz Edinme Kanunun 12. maddesine göre yabancıların taĢınmazları Hazine adına tescil olunmasıyla, 117 nolu 1970 tarihli Tarım Reform Kanunun 6/2 maddesine göre arazilerin istimlâkiyle, bu araziler miri arazi halini alır (Casim, 1986; Ubeyd, 1984; Mecit, 1973). a.3. Vakıf Arazi: Vakıf, sosyal yardım amacıyla bir malın bir hayır iĢine tahsisidir. Vakıf arazi türleri ise: Sahih vakıf arazisi. Gayrisahih vakıf arazisidir. a.4. Metruk arazi: Devlete ait olup kamunun yahut belli bir veya birkaç köyün yahut kasaba halkının yararlanmasına terk olunmuĢ arazidir (Mecit, 1973). b. Devlet Arazilerin BirleĢtirmesi: 53 nolu 1976 tarihli ‗Devlet Arazilerini BirleĢtirme‘ Kanunun 1. maddesi araziyi: Mülk arazi, Sahih vakıf arazi, Devlet arazi, diye üç çeĢide ayırmaktadır (ġekil 3.10) (AL-Hayyavi, 2004). 40 ġekil 3.10. Devlet arazisi 3.2.2. Irak Cumhuriyetinde kadastro çalıĢmaları 3.2.2.1. Krallık döneminde kadastro çalıĢmaları Krallık döneminde birçok kanun çıkartılmıĢtır. Bu kanunlardan bazıları, SatıĢ Kanunu ve Ġllerde, Ġlçelerde ve Köylerde Arazi Miriyeyi Mülk Edinme Kanunudur. Ancak Ġllerde, Ġlçelerde ve Köylerde Arazi Miriyeyi Mülk Edinme Kanunun uygulandıktan sonra ortaya sınır anlaĢmazlıkları çıkmıĢ ve bu da aĢiretler arasında büyük problemlere yol açmıĢtır. Dolayısıyla arazi problemleri krallık döneminde en büyük ve en karmaĢık problemlerden biri durumuna gelmiĢtir. Bu nedenle Kral, Ġngiliz arazi uzmanı Arnist Davsın‘ı (ki lakabı Mistir Layn‘ıydı) Irak‘a davet etmiĢtir. Mistir Layn 1932 yılında Irak hükümetine arazi ile ilgili bir rapor sunmuĢ; bu rapor Ġkta Sistemini öngörmüĢ. Bu rapordaki Ġkta Sistemi, ağalık sistemine benzer bir sistem olup, Kral yandaĢlarına büyük miri arazi verilmesini tavsiye etmiĢtir. Bu rapor birçok eleĢtiri aldığı halde Irak hükümeti bu rapora dayanarak 50 sayılı 1932 tarihli Arazi Hukukunda Tesviye (Kadastro) Kanununu yayımlamıĢtı. Kadastro çalıĢmaları bu kanuna dayanarak mistir Layn baĢkanlığında 1932 yılında baĢlamıĢtı. Birçok çalıĢma ekibi ve komisyon oluĢturulmuĢtu. ÇalıĢanların çoğu Hindistan‘dan getirilen iĢçilerdi. Her bölgenin ve 41 köyün kadastro çalıĢmaları bir aydan az bir sürede tamamlanıyor; plançete yöntemiyle iĢlemler yapılarak ölçü daha arazide iken çizim aĢamasına getiriliyordu. Takeometrik alımda ölçüler arazide rakamlar halinde tespit edilmekte ve bunlar büroda bir hesap iĢlemine tabi tutulduktan sonra ölçü krokilerinin de yardımı ile tersim edilmektedir. Plançete metodu geçen asrın ortalarına kadar yegâne topoğrafik alım metodu olarak kullanılmaktaydı. ġerit, prizma ve teodolitlerin kullanıldığı alım metotları ve nihayet fotogrametrik metotlar plançete alımının önemini azaltmakla beraber tamamen ortadan kaldırmamıĢtır. 50 sayılı 1932 tarihli kanun, 29 sayılı 1938 tarihli kanun ile değiĢtirildi. 3.2.2.2. Cumhuriyet döneminde kadastro çalıĢmaları 29 sayılı 1938 tarihli kanun 117 sayılı 1970 tarihli ‗Ziraatta Reform‘ Kanunu ile iptal edildi. Daha sonra 43 nolu 1971 tarihli Tescil Ukriye Kanunu yayımlandı (Meskuni, 1971). a. Kurumsal yapılanma açısından: Devlet kuruluĢlarının yapısı: Merkezi arazi yönetim birimleri mevcuttur. Ancak bilgisayarlı sisteme geçiĢ yapılmıĢ değildir. Özel sektör katılımı: Kadastral ölçmeleri yapacak lisanslı haritacılar sistemi yoktur. Bütün ölçmeler devletin kurum ve kuruluĢları bünyesinde yapılmaktadır. Özel sektör ancak bazı özel iĢleri devletin kurum ve kuruluĢları denetiminde yapmaktadır. Tapu TeĢkilatı Bağdat‘ta 1872 tarihinde Bağdat Valisi Mithat PaĢa tarafından ‗Defter-i Hakanî Müdürlüğü‘ adıyla kurulmuĢtur. Bağdat‘tan sonra Musul ve Basra vilayetleri, daha sonra Irak‘ın diğer vilayetlerinde Tapu Daireleri kurulmuĢtur. Irak Cumhuriyeti 1921 tarihinde kurulduktan sonra TeĢkilât, ‗Tapu Genel Müdürlüğü‘ adıyla bugünkü statüsüne kavuĢmuĢ ve Adalet Bakanlığı‘na bağlanmıĢtır. Günümüzde Irak Adalet Bakanlığının 1968 tarih ve 26 nolu Kararnamesine göre Genel Müdürlük teĢkilatı, Genel Müdürlük Divanı (merkez) ve taĢra birimlerinden oluĢmaktadır. a.1. Merkez TeĢkilatı: 26 nolu 1968 tarihli Kararnameye göre Genel Müdürlük Divan (merkez) teĢkilatı, ana hizmet birimleri, danıĢma ve denetim ve yardımcı birimler Ģeklinde üç ana 42 sınır içinde kadro cetveline bağlamıĢtır. Bu kadro içinde genel müdür, genel müdürlük hizmetlerini mevzuata, milli güvenlik siyasetine, kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmek ve genel müdürlüğün görev ve çalıĢma alanına giren konularda diğer kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği ve koordinasyonu sağlamaktır. Aynı zamanda merkez ve iller teĢkilatının çalıĢmalarını, iĢlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli, yetkili ve sorumlu tutulmuĢtur. a.1.1. Ana Hizmet Birimleri: Tasarruf ĠĢlemleri Dairesi, Fen Dairesi (Kadastro Dairesi), Tapu Dairesi, Tapu ArĢiv Dairesi, Yabancılar ĠĢler Dairesi, Ģeklinde 5 adet baĢkanlıktan oluĢmaktadır. a.1.2. DanıĢma ve Denetim Birimleri: Genel Müdürlüğün merkez teĢkilatındaki bu birimler: TeftiĢ Kurulu BaĢkanlığı, Hukuk MüĢavirliği, AraĢtırma Planlama ve Koordinasyon Dairesi, baĢkanlıklarından oluĢmaktadır. a.1.3. Yardımcı Birimler: Personel Dairesi, Eğitim Dairesi, Ġdari ve Mali ĠĢler Dairesi BaĢkanlıklarıyla, Savunma uzmanlığından, oluĢmaktadır. a.2. TaĢra TeĢkilatı: TaĢra teĢkilatı Tapu Sicil Müdürlüklerinden oluĢmaktadır. Tapu Sicil Müdürlükleri, taĢra (iller) teĢkilatının taĢınmaz mallara iliĢkin akit ve tescil iĢlemlerinin sorumlu ve yetkili görevlileri, Tapu Sicil Müdürleridir. Irak‘ın her il ve ilçesinde Tapu Sicil Müdürlüğü teĢkilatı kurulmuĢ bulunmaktadır. Günlük iĢ hacmi fazla olan il ve ilçelerde, hizmetin gerektirdiği ihtiyaç 43 derecesine göre yetkileri belirlenen bölgelerle sınırlandırılan birden fazla müdürlükler görevlendirilmiĢtir. Örneğin, Bağdat‘ta 7 müdürlük mevcuttur. a.3. Genel Müdürlüğün Görevleri: Adalet Bakanlığın 26 nolu 1968 tarihli Kararnamenin 8. maddesine göre Genel Müdürlüğün genel anlamdaki görevleri: TaĢınmaz mallarla ilgili akitlerle her türlü tescil iĢlerinin yapılmasını, Hazinenin sorumluluğu altındaki tapu sicillerinin düzenli bir biçimde tutulmasını, sicil ve belgelerin korunmasını, ilgili mevzuata uygun olarak sağlamak. Yeni tapu sicillerinin düzenlenmesi için temel prensipleri tespit etmek, bu konudaki her türlü koordinasyonu sağlamak suretiyle ülke haritasının yapılmasını, uygulamasını, değiĢikliklerin takibini, denetimini, teknik ve uygulama niteliğini kaybeden tapulama paftalarının yenilenmesini sağlamak, Haritaların düzenlenmesi için nirengi, havadan fotoğraf alımı, havai nirengi, değerlendirme, kartografya hizmetlerinin yürütülmesinde temel prensipleri tespit ederek denetlemek ve koordinasyonu sağlamak, Tapu ile ilgili harita hizmetlerinin geliĢtirilmesini, koordinasyonu sağlayacak esasları tespit etmek, uygulanmasını takip etmek, denetlemek, çalıĢanların niteliklerini belirlemek ve bunların eğitimi ile ihtiyaçları planlamak ve satın alınmasını sağlamak olduğu belirtilmiĢtir. Ukriye Tescil Genel Müdürlüğü teĢkilatın Bağdat‘ta özel bir binası mevcuttur. TaĢra teĢkilatlarının çok azının kendilerine mahsus özel bina ve tesisi vardır. Çoğu taĢra teĢkilatları bina kiralamak suretiyle veya özel anlaĢma ile Hükümet, Kaymakamlık ve Belediye binaları ile bazı özel binalarda hizmetlerini yürütmektedirler. Köylerdeki çalıĢmalar sırasında ise daha ziyade geçici bina kiralanması yoluna gidilir. Uygun olmasına rağmen, Ģantiye sistemine henüz geçilmiĢ değildir. TeĢkilatın merkezi olan Ukriye Tescil Genel Müdürlüğünde Harita ölçme ve değerlendirme aletleri mevcuttur ve her geçen gün son teknoloji ürünü aletlerle zenginleĢtirilmektedirler. TaĢra teĢkilatında ise daha çok klasik ölçme ve değerlendirme aletleri kullanılır (Daire AL-Tescil AL-Ukriye AL-Amme, 2005; AL-Hayyavi, 2004; Mecit, 1973). 44 b. Kadastro sistemleri açısından: b.1. Kadastro sistemi; yasal arazi sahipliğini destekler. yasal parsel sınırlarının tanımlanması, belirlenmesi, sınırlandırılması, ölçülmesi ve haritalanması iĢlemlerini destekler niteliktedir. temelde taĢınmaz değerleme ve vergilendirme amaçlı olan kadastro yapısı, zaman içerisinde, arazi piyasasını destekleyen bir hukuki kadastro Ģeklini almıĢtır. arazi ve alım-satımla ilgili yasal hakların garanti altına alınmasıdır. b.2. Kadastro sisteminin çeĢitleri: Tüm ülkeyi kapsayan tek bir çeĢit kadastro yapısı vardır. b.3. Kadastro‘nun temel birimi: Kadastro kayıtları taĢınmazları tanımlamaktadır. Kadastro haritaları bütün parselleri grafik olarak göstermektedir. Yasal haritacılık ölçmeleri parselasyon gibi iĢlemler sonucu oluĢan yeni durumu tespit etmek için kullanılır. Tapu defteri kadastro tarafından tanımlanan taĢınmazların hukuki durumlarını tanımlar. b.4. Kadastro sisteminin içeriği: Mevcut kadastro sistemi Kadastro ve Arazi Kayıt Sistemini tek bir çatı altında toplamaktadır. Kadastro, parsellerin cinsleri, alanları, bina numaraları, arazi kullanımı, vergi mükellefiyeti, arazinin korunması konusunda bazı bilgiler vb. detay bilgileri içermektedir. Arazi Kayıt Sistemi ise, tapu ve diğer haklar, malikler ve adres vb. gibi tanımlayıcı bilgileri detaylı bir Ģekilde içermektedir. c. Kadastral haritalama açısından: Kadastro haritası kadastronun bir parçasıdır. Bu haritalar parselin konumu, tanımı ve farklı arazi kullanım Ģekilleri arasındaki sınırları gösterirler. Ayrıca detay ve kontrol noktası numaraları ve diğer tanımlamalar konusunda bilgi içerirler. 45 3.2.3. Irak Cumhuriyetinde tapu sicili çalıĢmaları 3.2.3.1. Krallık döneminde tapu sicili çalıĢmaları Krallık döneminde tapu sicili çalıĢmaları ile ilgili olarak çıkan kanunlar: a. 59 nolu 1935 tarihli ‗Tapuda TaĢınmazların Tescil Usulü Kanunu‘: Bu kanun Irak hükümeti tarafında çıkartılmıĢ ve Mecellede taĢınmazlar ile ilgili ahkâma dayanmaktadır. Bu kanun: TaĢınmaz tescilinde bazı düzeltmeleri, Tasarruf iĢlemlerinin tasdikini (onayını) ve tapu senetlerin veriliĢ Ģekillerini, Tescilden kaynaklanan yanlıĢlıkların düzeltme yöntemlerini, Tapu kayıtlarının nasıl iptal edileceği, hususları içermektedir. Ayrıca, bu kanunun 4. maddesi Irak Hükümetine yeni bir sistem (rejim) kurmak için yetki vermektedir. b. 26 nolu 1943 tarihli ‗Tapu Rejimi Kanunu‘: Hükümet, yukarıda sözü edilen 4. maddeye dayanarak yeni bir sistem (rejim) düzenledi. Bu yeni sistem (rejim): TaĢınmaz sicillerinin nevilerinin (türlerinin) saptanması, ĠĢlemlerin yapılıĢ Ģekli ve kontrol yöntemlerini, Tapu senetlerinin nasıl düzenleneceğini, Usulüne uygun keĢif ve kadastro çalıĢmalarını, içermektedir. Yani Tapu Dairelerinde tescil iĢlemlerini ve düzenlenmesi ile ilgili bütün iĢ ve iĢlemleri düzenlenmektedir (AL-Nahi, 1961; AL-Zenun, 1954; Haydar, 1952). 3.2.3.2. Cumhuriyet döneminde tapu sicili çalıĢmaları a. Tapu sicilinin tanımı: 43 nolu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil Kanunun‘ 1. maddesine göre Tapu Sicili, taĢınmaz mal ile üzerindeki hakların durumlarını göstermek üzere devletin sorumluluğu altında tescil ve açıklık ilkelerine göre tutulan sicildir. b. Tapu sicilinin oluĢumu: 46 43 nolu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil Kanunu‘nun 9.-34. maddelerinde Tapu Sicilini oluĢturan kayıt ve belgeler ise: Siciller, TaĢınmaz kartı ve Harita olarak sıraya konulmuĢtur. b.1. Siciller: Siciller, 43 nolu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil Kanunu‘nun 9.-22. maddelerinde yer almıĢtır. Bu siciller ise: Ukriye sicili veya daimi sicil (Tapu kütüğü): Bu sicil ve bu sicile dayanarak düzenlenen tapu senetleri, mülk ve diğer taĢınmaz ayni hakların ispatlamasında temel alınır ve sahte hak iddiasında bulunan herkese karĢı delil olarak görülür. Bu sicilin içindeki kayıtlı bulunan tasarruflara karĢı münazaa itirazında bulunulamaz. Esas sicil: Eski tapu siciller incelendiğinde, Tapu Dairelerini kurmak için komisyonlar oluĢturulduğu görülüyor. Bu komisyonlar baĢlangıç yazım yöntemine göre sayım ve taĢınmaz tespiti ile görevlendirilirdi. Musul vilayetinde bütün il, ilçe ve köylerde (yerleĢim ve yerleĢim olmayan yerlerde), diğer vilayetlerde ise ancak yerleĢim yerlerinde baĢlangıç yazımı yapılmıĢtır. Bu komisyonlara ‗Yoklama Heyeti‘ denilirdi. Bu komisyonlar köylerin yoklamasını illerden önce tamamladığı görülmüĢtür. Buna ispat (delil) olarak da köylerde, zirai arazilerin kayıt tarihleri 1283 R. (1867) yılına, illerde ise taĢınmazların tescil tarihleri 1298 R. (1882) yılına dayanmaktadır. Yoklama komisyonları il, ilçe ve köylerde yoklamaları tamamladıktan sonra siciller düzenlemiĢlerdir. Bu sicillerde arazi türleri, bağlar, taĢınmazlar, taĢınmaza zilyet olanların adları, taĢınmazların yaklaĢık yüzölçümü ve bölge/köy adları yazılı olduğu görülmektedir. Bu sicillere ‗Yoklama Tahakkuk‘ denilirdi. Yoklama Tahakkuk veya Yoklama Esas sicilinde kayıtlı arazi, arazi sahipleri kanuni harçları ancak ödeyince bu kayıtlar ‗Yoklama Tahsil Siciline‘ geçirilirdi. Bu sicillere dayanarak ilgililer için ‗Yoklama Tahsil Senetleri‘ düzenlenirdi. Demek oluyor ki Esas Sicili, BaĢlangıç Yazım Sicili, Yoklama Sicili ve Yoklama Tahsil sicillerini kapsamaktadır. Osmanlı döneminde de Yoklama Tahsil Sicillerin içinde bulunan hak kayıtları, bu hakların varlığı değil sadece bir karnesi olarak görülmekteydi. Irak‘ın Medeni Kanunun 454. maddesi Daimi Tapu Sicillerini ve Senetlerini mülkiyet hakkı ve diğer taĢınmaz ayni hakların 47 ispatına temel almakta ve herkese karĢı delil olarak görmektedir. Ayrıca bu madde Yoklama Tahsil Sicillerini ve Senetlerini mülkiyet hakkı ve diğer taĢınmaz ayni hakların ispatına temel almamakta ve herkese karĢı delil olarak görmemektedir. Dolayısıyla Medeni Kanunun 454. maddesi uyarınca Yoklama ve Yoklama Tahsil Sicillerin ve Senetlerin hiçbir kanuni değeri kalmadı. ġahsi sicil (mal sahipleri sicili): Mal sahipleri siciline, bölge içindeki taĢınmaz malikinin üçlü adı (adı, baba adı, dede adı), adresi taĢınmazın mahalle, sokak veya köyü, ada ve parsel numaralarıyla sayfa numaraları yazılır. Yevmiye (günlük) sicili: Daimi siciline tescil edilen hakların sıralarını tayin yönünden çok önemli fonksiyonu olan bu deftere kayıt olur. Ayrıca sıra numaraları iĢlemleri, tescil talepleri, tescili talep eden kiĢinin adı, tescili talep olunan taĢınmazın türü, iĢlem veya talebin mahiyeti, taĢınmaz nitelikleri, Ukriye Tescil (Tapu Daire) Müdürün tescile yönelik kabul veya ret kararı ve tescil faaliyetlerinin aĢamaları bu deftere kayıt edilir. b.2. TaĢınmaz Kartı: TaĢınmaz Kartı, 43 nolu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil Kanunu‘nun 23.-24. maddelerinde yer almıĢtır. 23. madde ise: Daimi sicilde (Tapu kütüğünde) numara verilmiĢ veya tesviye (kadastro) faaliyetleri uyarınca parsel numarası almıĢ her taĢınmaz için bir kart tahsis edilir. Kartın Ģekli, Genel Müdür tarafından çıkarılan talimatlara göre belirlenir. Kartta, taĢınmazın nitelikleri, üzerinde yapılan iĢlemler ve tescil engelleri kayıt edilir. TaĢınmazlar, gerekli belgelere dayanılarak tapuya tescil edilirler. Bu gerekli belgeler ile yapılan tescil iĢlemleri her ikisi birlikte yıllık sıralamaya göre Genel Dosyalarda saklanır. Bu Genel Dosyaların örneği ve saklama yöntemi Genel Müdür tarafından çıkarılan talimata göre belirlenir. Bu maddenin 3. fıkrasında zikir olunan iĢlemler hariç, taĢınmazlarla ilgili istihbarat bilgileri Genel Ġstihbarat Dosyasında saklanır. 48 b.3. Haritalar: TaĢınmaz tescilinde aĢağıdaki haritalara dayanılır: BaĢlangıç yazı veya genel yüzölçümü için düzenlenen Genel Harita. Tesviye Haritası (Kadastro Planı). Ukriye Tescil Dairesi tarafından sicile uyumlu bir surette ve usulüne uygun keĢfe göre düzenlenen TaĢınmaz Haritası (Ukr Haritası). 43 no‘lu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil Kanunu‘nun 26. maddesinin 1. fıkrası, Tesviye Haritası (Kadastro Planı) ile TaĢınmaz Haritasını taĢınmaz sicilin tamamlayıcı parçası olarak saymaktadır (AL-Hayyavi, 2004; Mecit, 1973). c. Tapu siciline iliĢkin ilkeler Bu ilkeler ise: c.1. Tescilin gerekliliği (lüzumu) ilkesi: Bir ayni hakkın kazanılması için tescilin yapılmıĢ olması gereğidir. c.2. Açıklık (aleniyet) ilkesi: Tapu sicilinin sadece ilgilisine açık olması demektir. c.3. Devletin sorumluluğu ilkesi: Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin (Hazinenin) kusuru olmasa da sorumlu olması demektir. c.4. Tapu siciline güven (itimat) ilkesi: Tapu siciline güvenerek bir hak iktisabı etmiĢ kimsenin bu hakkının korunarak geçerli kabul edilmesi demektir. c.5. Sicile yapılan tescilin sebebe bağlılığı (illiyet) ilkesi: Tapu siciline yapılan tescilin hukuken geçerli bir sebebe dayalı olması demektir. Aksi halde tescil, yolsuz tescil sayılır. d. Tapu siciline tescili gereken haklar: Tapu siciline tescili gereken haklar ise: Mülkiyet, 49 Ġrtifak, TaĢınmaz mükellefiyeti, Rehin, haklardır (AL-Hayyavi, 2004; Mecit, 1973). 3.2.3.3. Cumhuriyet döneminde tapu sicili çalıĢmaları ile ilgili olara çıkartılan kanunlar Cumhuriyet döneminde tapu sicili çalıĢmaları ile çıkan kanunlar ise: a. 64 nolu 14.09.1959 tarihli ‗Tapu Rejimi Kanunu‘: Bu kanun ile 26 nolu 1943 tarihli ‗Tapu Rejimi Kanunu‘ değiĢtirildi. Bu Tapu Rejimi ise 205 maddeden oluĢuyordu. Daha sonra bu Tapu Rejimin bazı maddelerinde değiĢiklikler yapıldı. Ancak bu Tapu Rejimi iptal edilen 26 nolu 1943 tarihli ‗Tapu Rejimi‘ne‘ göre daha az kapsamlı ve birçok eksikliği vardı. Bu eksikliği gidermek için yaklaĢık 750 talimat ve 610 genel talimat yayımlandı. Ayrıca bu talimatlarda birçok değiĢiklikler yapıldı veya ekler geldi ki bu değiĢikliklerle ekler tam 12 cildi buldu. Dolayısıyla bu kanunların ve talimatların tapu görevlileri tarafından uygulanması ve araĢtırmacılar tarafından bu konuları araĢtırmak bir hayli zor konuma geldi (Eyyübi, 1962). b. 165 nolu 1964 tarihli Belediyat Ġdare Kanunun 11. ve 97. maddelerine göre mücavir alan: Özel Derece Belediyelerde (Bağdat) 10 km, Pek Ġyi Derece Belediyelerde (Musul, Basra ve Kerkük) 7 km, Birinci Derece Belediyelerde (nüfusu 75000 az olmamalıdır) 5 km, Ġkinci Derece Belediyelerde (nüfusu 15000 az olmamalıdır) 3 km, Üçüncü Derece Belediyelerde (nüfusu 5000 az olmamalıdır) 3 km, Dördüncü Derece Belediyelerde (nüfusu 5000 az olanlardır) 3 km‘dir (Gazal, 2002). c. 43 nolu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil Kanunu‘: Irak hukukçuları bu kanunu hazırlarken, Arap ülkelerinin taĢınmazlarla ilgili kanunlarının birleĢtirilmesinde esas alınmasını, 50 1951 tarihli Medeni Kanun ve taĢınmazla ilgili düzenlenen bütün kanunlardaki eksikliklerin giderilmesini, amaçlamıĢlardır (Mecit, 1973). Bu Kanun 335 maddeden oluĢmaktadır. Ayrıca 181 nolu 1980 tarihli, 31 nolu 1982 tarihli ve 34 nolu 1989 tarihli kanunlar 43 nolu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil‘ Kanunun bazı maddelerine düzeltmeler getirilmiĢtir (AL-Hayyavi, 2004; AL-Kurbasi, 1991; AL-Havız, 1981). 3.2.3.4. Tapu belgelerinin, Irak'ın tarih sürecinde geçirdiği değiĢim a. Krallık döneminde tapu senedi: a.1. Tapu senedin ön yüzün içerdiği bilgiler: Sicil tarihi, Sicil No. Cilt ve sayfa No. Yeni kapı No. Eski kapı No. Liva, il, ilçe, köy, mahalle ve cadde adları TaĢınmazın türü, TaĢınmazın sınırı, TaĢınmazın yüz ölçümü, TaĢınmazın birinci malikin adı, TaĢınmazda tasarruf Ģekli, TaĢınmazda mutasarrıf olan kiĢinin adı, soy adı ve uyruğu, TaĢınmazın değeri Harç miktarı Tapu müdürün adı ve mühür (ġekil 3.11.a). a.2. Tapu senedin arka yüzünün içerdiği bilgiler: Bu senede bağlı olan taĢınmaz ile ilgili rehin, teminat ve havale açıklamaları bilgilerini içermektedir (ġekil 3.11.b). 51 ġekil 3.11.a. Krallık döneminde kullanılan tapu senedin ön yüzü ġekil 3.11.b. Krallık döneminde kullanılan tapu senedin arka yüzü 52 b. Irak Cumhuriyeti döneminde kullanılan tapu sureti: Tapu senedin içerdiği bilgiler: Sicil tarihi, Sicil No. Cilt ve sayfa No. Kapı No. Liva, il, ilçe, köy, mahalle ve cadde adları TaĢınmazın türü, TaĢınmazın sınırı, TaĢınmazın yüz ölçümü, TaĢınmazda tasarruf Ģekli, TaĢınmazda mutasarrıf olan kiĢinin adı, soy adı ve uyruğu, TaĢınmazın değeri Harç miktarı Tapu müdürün adı ve mühür (ġekil 3.12). ġekil 3.12. Irak Cumhuriyeti döneminde kullanılan tapu sureti 53 c. 1970'li yıllarından sonra Irak Cumhuriyetinde kullanılan tapu sureti: Tapu senedin içerdiği bilgiler: Sicil tarihi, Sicil No., Cilt ve sayfa No., Parsel No., Ġlçe No., Liva, il, ilçe, TaĢınmazın türü, TaĢınmazın yüz ölçümü, TaĢınmazda tasarruf Ģekli, TaĢınmazda mutasarrıf olan kiĢinin üçlü adı (adı, babasının adı ve dedesinin adı), Tapu müdürün adı ve mühür (ġekil 3.13). ġekil 3.13. 1970'li Yıllarından sonra Irak Cumhuriyetinde kullanılan tapu sureti 54 3.3. Osmanlı Devletinden Kopan Diğer Ülkelerde Kadastro ve Mülkiyet Yapısı, Irak ile KarĢılaĢtırılması 3.3.1. Osmanlı Devletinde kadastro ve tapu sicili çalıĢmaları 3.3.1.1. Osmanlı Devletinde kadastro çalıĢmaları Osmanlı Ġmparatorluğunda kadastronun ilk kuruluĢ ve çalıĢmaları Defter-i Hakanî Nazırı Mahmut Esat Efendi'nin zamanında çıkarılmıĢ bulunan Emvali Gayrimenkulenin Tahdit ve Tahriri Hakkında Kanunu Muvakkat adını ve 1328 (1912) tarihini taĢıyan kanunla baĢlamıĢtır. Bu kanunla ülkedeki bütün taĢınmaz malların sınırlarının ve maliklerinin belli edilmesi, değerlerinin ve gelirlerinin gösterilmesi ve böylece çok yönlü bir çalıĢmanın yapılması amaçlanmıĢtır. Diğer taraftan kadastro iĢlemlerinin yönetimi ve denetiminin sağlanabilmesi için Defter-i Hakanî Nezaretine bağlı olarak bir kadastro teĢkilatının kurulması öngörülmüĢtür. Ancak araya giren Birinci Dünya SavaĢı nedeniyle çalıĢmalar sürdürülememiĢtir (Esmer, 1998). 3.3.1.2. Osmanlı Devletinde tapu sicili çalıĢmaları A. Arazi tahrirlerin baĢlangıcı: TaĢınmaz mallar, vatan topraklarının bütünlüğünü, ülkenin sosyal, ekonomik ve güvenlik politikasını doğrudan doğruya ilgilendiren ve etkileyen bir konudur. Bu sebepten dolayı, Devletin ilgi ve duyarlığı üzerine çektiği görülmüĢtür (Esmer, 1998). Osmanlılar ve daha önceki Türk topluluklarında bir anlamda tarımsal üretimle askerliği bağdaĢtıran bir toprak kullanımı yada mülkiyet düzeni kurulmuĢtur. Bu amacı gerçekleĢtirmek üzere de özellikle tarım topraklarını konu alan tapu tahrirleri (yazımlar) yapılmıĢtır. Ġlk tahririn Orhan Gazi zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Bugün bu kayıtlar mevcut değildir. Daha sonra yapılan yazımlarda bu kayıtlara Defteri Köhne adı ile atıflar yapılmasından bu sonuç çıkarılmaktadır (Erkan, 1980). 55 Kuyud-u Kadime veya Kuyud-u Hakanî: Tapu Tahrir Defterleri yerli ve yabacı itibar ettiği, Osmanlı Devleti‘nin resmi kayıtlarıdır. Fatih Sulta Mehmet zamanında baĢlayıp Kanuni Sultan Süleyman zamanın da ise hız ve önem verilen ve Osmanlı Ġmparatorluğu‘nun o zamanki sınırları içinde bulunan il, ilçe ve köylerde büyük arazi tahrirleri yapılmıĢtır. Bu tahrirlere dayanarak tutulan ve Türkiye Cumhuriyeti tapu arĢivlerinde saklı bulunan defterler, bu gerçeği gösteren tarihi belgelerdir. Yapılan bu büyük arazi tahrirleri ve tutulan defterlerle taĢınmaz mallara iliĢkin özel mülkiyet esasının ve tapu sicili düzenin kurulması değildir, yani ferdi mülkiyeti sağlamak amacı güdülmemiĢtir. Çünkü o devirde kiĢisel mülkiyet anlayıĢı henüz bugünkü anlamını bulamamıĢ olduğu anlaĢılmaktadır. Kuyud-u Kadime veya Kuyud-u Hakanî denilen bu defterlerle, Sancak itibariyle miri ve mevkuf arazinin belirtilmesi esasına dayalı olarak mali imkanların diğer bir değiĢle envanter (döküm) tespiti yapılmıĢ, idari taksimata göre her çeĢit vergi ve resimlerin mahalli Ģartlara göre tahakkuk ve tahsilleri hedef tutulmuĢtur. Bu sebepten dolayı nahiye esasına göre yapılan tahrirlerde tarım arazisi toplu bir Ģekilde bu defterlere kaydedilmiĢ ve ayrıca vergiye tabi kiĢilerin isimleri, verginin türü ve ödenecek miktarları da gösterilmiĢtir. Bütün bunlar sözü edilen defterlerin bir mülkiyet düzeni kurmayı değil Devlet için lüzumlu istatistikî bilgileri hedef tuttuğunu göstermektedir. Kuyudu Kadime veya Kuyudu Hakanî‘yi oluĢturan defterlere, Mufassal (detaylı), Ġcmal, Vakıf, Ruznamçe (günlük), Derdest, adları verilmiĢtir. Mufassal defterleri: Mufassal (detaylı) defterler genellikle: Ġçindekiler, PadiĢah Tuğrası, Sancak kanunnamesi, Gelir kaynakları, bölümlerden oluĢur. Gelir kaynakları kaza ve nahiye sırası ile has, zeamet ve tımar adı verilen dirliklerin gelirleridir. Dirlik kayıtlarında padiĢah ve sancak beyi haslarına öncelik 56 verilir. Bu kayıtlar Ģehir, köy ve köye bağlı veya bağımsız mezra birimleri esas alınmak suretiyle yapılır. Her Ģehir, köy ve yerleĢim yerindeki vergiye tabi veya muafiyetli: Nüfusun tek tek adları, Baba adı (ihtiyaç varsa), Özellikleri (ihtiyaç varsa), Verdikleri vergi çeĢidi, Muafiyetlerde muafiyet sebepleri, ilk bakıĢta göze çarpacak Ģekilde kaydedilir. Mahsul vergileri de yine göze çarpacak Ģekilde ayrı bir blok halinde yazılır. Ayrıca yerleĢim yerlerinin nüfus ve mahsul geliri toplam olarak da verilir. Bu suretle bir yerin ve mahsul gelirleri istenirse teker teker isimleri ve cinsleri ile istenirse toplu halde kolaylıkla görülebilecek Ģekilde deftere kaydedilir. Kaza ve nahiye merkezi olan mahalle mahalle kaydedilir. Mahallelerde: — Gayrimüslim, — ġahısların meslekleri, — Vergi veya muafiyetleri, — Vergiye tabi bekârlar, kayda geçirilir. Köy kayıtları ilk bakıĢta göze çarpacak bloklar halinde yapılır. BeĢ grup altında toplanabilecek bloklar aĢağıdaki bilgileri içerir: o Köyün adı, bağlı bulunduğu kaza veya nahiye: Köylerin isimleri, varsa ikinci isimleri, tabi oldukları nahiye veya kaza belirtilmek suretiyle deftere kaydedilmektedir. Çoğu zaman köyün daha önce ve halen kimin dirliği, mülkü veya vakfı olduğu, kimden kime ne Ģekilde intikal ettiği hakkında bu kısımdan bilgi verilmektedir. o Köyde vergiye tabi nüfus ve Ģahsa bağlı vergiler: Yukarıdaki bilgiler kaydedildikten sonra o köydeki vergiye tabi erkek nüfus, baba adları ve tabi oldukları vergi belirtilmek suretiyle kaydedilmektedir. Burada vergi adlarından kiĢinin medeni durumu tespit etme imkânı da vardır. Çünkü çift ve bennak vergileri evlilerin, remi mücerret ise bekârların ödemekle yükümlü oldukları vergilerdir. Ayrıca isimlerin altında veya müsait bir kısmına konulan imam, müezzin, sipahizade, nöker (Sipahi gibi kendisine toprak verilen rütbeli asker), nökerzade ve muaf gibi kayıtlar o kiĢinin mesleği veya kiĢisel özellikleri hakkında bilgi vermektedir. Kaydı yapılan köyde gayrimüslimler varsa, Müslüman haneler yazıldıktan sonra ayrı bir 57 baĢlık altında kayda tabi tutulmaktadır. Bunların milliyetleri çoğunlukla belirtilmektedir. Bu suretle bir köydeki Müslim ve gayrimüslim nüfusu adları ile tespit etme ve vergilendirme imkânı sağlanmıĢ olmaktadır. o Mahsul, muamele ve cezai vergiler: Yazım özelliği ile ilk bakıĢta göze çarpması sağlanan üçüncü grup kayıtları mahsul ve diğer vergi gelirleri teĢkil etmektedir. Dirliğe esas teĢkil eden bu vergilerin kaydına büyük bir hassasiyet gösterilmekte, mahsullerin birim fiyatları ve tutarları kaydolunmaktadır. o Hane ve hâsıl kayıtları altında köyün nüfusu ve vergi toplamı: Bu kısımda da köyün nüfus ve vergi gelir toplamaları fark edilebilecek tarzda verilmektedir. Ayrıca burada, köyün toplam gelirinden mülk veya vakfa ya da özel bir maksada tahsis edilenler varsa onlar da mülk veya vakıf hissesi gibi kayıtlarla belirtilmektedir. o Köye bağlı mezra (tarla), yaylak ve kıĢlıklarda konar-göçer ve halkla ilgili kayıtlar: Genellikle bir köye ait kayıtlar, o köyün toplam nüfusu ve vergisi verildikten sonra tamamlanmaktadır. Ancak o civarda nüfuslu ve nüfussuz tarlalar varsa onların da gelir ve nüfusu belirlenmektedir. Yine o köyde veya civarında otlakçılık, yaylak ve kıĢlakçılık yapan konar-göçerler varsa, onlara ait kayıtlar da bu köy düzenlemesi içinde yer almaktadır. Bunlar da köyden hemen sonra sağladıkları gelirlerle birlikte kaydedilmektedir. Bu defterin örneği ġekil 3.14.a, 3.14.b. ve 3.14.c'de gösterilmiĢtir (Katalog Genel No. 981, Tasnifin Kodu Tahrir Defterleri, Defter No. 19m, BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi, Ġstanbul). 58 ġekil 3.14.a. Mufassal defter örneği ġekil 3.14.b. Mufassal defter örneği 59 ġekil 3.14.c. Mufassal defter örneği Ġcmal defterleri: Bu defterler, mufassal (detaylı) defterler esas alınmak suretiyle sultandan baĢlayarak tımarlı sipahilere kadar gelirlerin hizmetler karĢılığı maaĢ olarak tahsislerinin yapılıp kayıtlarının tutulduğu defterlerdir. Defterler sultan, sancak beyi, zaim ve tımarlı sipahi sıralamasına göre düzenlenmiĢlerdir. Sultan ve sancak beyinin dirlikleri genellikle sancağı en verimli, dolayısıyla geliri en yüksek köylerin veya gelir kaynaklarını ihtiva ettikleri için bunlar hangi kaza ve nahiyeye tabi olursa olsunlar defterin baĢında yer almaktadır. Zaim‘den itibaren köy gelir ve dirlik tahsis kayıtları nahiyeler esas alınarak yapılmaktadır. Bu yüzden her nahiyede –varsaönce zaimlerin, daha sonra da tımarlı sipahilerin dirliklerini teĢkil eden köyler kaydedilmektedir. Diğer yandan toprağın belli ellerde toplanmasını önlemek ve seçkin bir sınıf yaratılmasına mani olmak amacıyla bir köyün bütün geliri bir zaim 60 veya sipahiye tahsis edilmektedir. Bu yüzden de bu defterlerde bir köyün ismi ve gelirleri değiĢik yerlerde birkaç kere geçmektedir. Bu defterlerde idari ve askeri yöneticilerin dirliklerinin bulunması sonradan bu dirlikler ve dirlik sipahileri ile ilgili olara çeĢitli yazıĢmaların, derkenar (kenara yazılmıĢ olan yazı) veya ilave tezkereler halinde yer almasına neden olmaktadır. Bu husus defterlerin idari teĢkilatın ve yönetim kadrolarının tarihçe ve özgeçmiĢlerini tespit bakımından önemini artırmaktadır. Ayrıca defterlerin sonunda sancak geliri, asker sayısı ve sınıfları da toplu halde verildikleri için bu defterlerden sancakların dolayısıyla bütün Osmanlı Ġmparatorluğu‘nun mali ve askeri gücünü ve yapısını kolaylıkla tespit etmek imkânı da vardır. Bu defterin örneği ġekil 3.15.a ve 3.15.b'de gösterilmiĢtir (Katalog Genel No. 981, Tasnifin Kodu Tahrir Defterleri, Defter No. 85i, BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi, Ġstanbul). ġekil 3.15.a. Ġcmal defteri örneği 61 ġekil 3.15.b. Ġcmal defteri örneği Vakıf defterleri: Bu defterler, ait oldukları sancakların her türlü mülk ve vakıf kayıtlarını ihtiva etmektedirler. Defterlerin, vakfın kurucusundan kuruluĢ tarihine kadar baĢka yerde bulunması zor, bazı bilgileri ihtiva etmesi; bunların önemini artırmaktadır. Bütün sancaktaki han, hamam, cami, medrese, zaviye (tekke), sağlık ocağı, yetimhane, fakirhane, çeĢme, suyolu ve köprü gibi akla gelebilecek her türlü kamu hizmeti veren kurum ve iĢyerlerine ait kayıtlar buralarda görevli memur ve müstahdemlerin maaĢları, vakfedilen dükkan, han, hamam, tarla, bağ, bostan ve saire gelirleri, kullanılan eĢya ve malzemenin cinsleri, fiyatları, yemek türleri, yiyecek fiyatları ve daha pek çok toplum ve günlük hayata ait bilgiler bu defterlerde yer almaktadır (Arıkan 1995). Bu defterlerin örneği ġekil 3.16.a, 3.16.b ve 3.16.c'de gösterilmiĢtir (Katalog Genel No. 981, Tasnifin Kodu Tahrir Defterleri, Defter No. 48e, BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi, Ġstanbul). ġekil 3.16.a. Evkaf defter örneği 62 ġekil 3.16.b. Evkaf defter örneği ġekil 3.16.c. Evkaf defter örneği 63 Ruznamçe defterleri (Günlük defterleri): Ruznamçe defterleri, her günlük gelir kayıtlarını ihtiva eden defterlerdir. Bu defterler tımarlarla ilgili en son bilgileri içerdiği için tımar sisteminin kontrolü açısından da son derece önemlidir. Tımar ruznamçe defterleri tımar sistemine paralel olarak çok erken tarihlerde tutulmaya baĢlanmıĢ olmalıdır. Bu defterler tımar sistemi sona erene kadar kullanılmıĢtır. Erken tarihli tımar ruznamçe defterleri çok geniĢ sahaları ve birkaç yılı içerirken, tımar sisteminin geliĢmesi ile birlikte daha dar bölgelere göre hazırlanmıĢtır. Bu defterlerin örneği (ġekil 3.17)'de gösterilmiĢtir (Hasan, 2003). ġekil 3.17. Ruznamçe defter örneği Derdest defterleri: XVI. yüzyıl sonlarından itibaren her tımarın maruz kaldığı aralıksız değiĢikliklere sahipsiz kalan tımarlar bu defterlerde yer almaktadır. Kayıtların eski olması sebebiyle tımar gelirlerini oluĢturan yerlerin birisi tarafından tasarruf edilip edilmediği, ediliyorsa kimin elinde olduğu bilinemez olmuĢtu. Bu mahzurları ortadan 64 kaldırmak için eski kayıtlar güncelleĢtirilerek kullanılmıĢtı. Bu daha önce defterhanede var olmayan, yukarıda bahsedilen Ģartlar gereği ortaya çıkan, derdest adı verilen yeni bir defter türüdür. Derdest kelime olarak ‗tutma, elde etme, elde olan‘ manasına gelmektedir. Tımar gelirini elinde tutan, sahip olan kiĢiyi nitelemek için kullanılmıĢtır (Afyoncu, 1997). Arazi ve emlak yoklama devri: TaĢınmazların tapu defterlerine "Defterhane-i Amire Kalemine" kaydı ve sahiplerine tapu senedi verilmesi 1263 (1847) tarihli Tapu Nizamnamesiyle kabul edilen ve uygulamasına geçilen bir yenilik olmuĢtur. Özel mülkiyetin esaslarına iliĢkin tapu sicilinin hukuki düzeni bu nizamname ile kurulmuĢtur. Yoklama devri tutuldukları döneme göre ayrılır: 1264 (1848) - 1288 (1872) dönemi: Bu tarihler arsında yapılan arazi yazımlarında ‗tahrirde‘ sadece miri arazi türü ele alınmıĢ ve bunların kaydedildiği defterlere, tapu arĢivi uygulamasında ‗Atik Arazi‘ adı verilmiĢtir. Ayrıca bu tarihten itibaren tutulan kayıtların örneklerinin merkezi hükümetteki arĢive gönderilmesine ve ilgililerine tuğralı tapu senetlerinin verilmesine baĢlanılmıĢtır. ArĢiv dilinde bu kayıtlar ‗Çiçek usulü‘ veya ‗Künye usulü kayıt‘ adını almıĢtır. 1288 (1872) – 1290 (1874) dönemi: Bu tarihler arasında oluĢturulan kayıtlardaki özellik ‗Yoklama usulünün‘ baĢlamasında görülmektedir. Yoklama usulü ve sürdürülen yazımlarda tarla, çayır, yoncalık, mera, yaylak ve kıĢlak gibi arazinin nitelikleri gösterilerek yetkili kılınan memurlar tarafından Ģehir, kasaba ve köy mevki ve sınırlarının belirtilmesi ve tahmini de olsa yüzölçümlerinin yazılması suretiyle bir yenilik getirilmiĢtir. 1274 (1858) tarihli Arazi Kanunnamesi‘nin 78. maddesi hükümleri uygulanarak araziye zilyet ve mutasarrıf olup da ‗hakkı kararları‘ sabit olanların kimlikleri belirlenmek suretiyle yoklama kayıtları tutulmuĢtur. Tutulan bu defterlere ‗Arazi-i Cedit (yeni arazi) Defterleri‘ denilmiĢtir. 1290 (1874) -1299 (1883) dönemi: Bu tarihler arasında devam eden köy ve mahalle esası üzerine tutulan defterlerle ‗Emlak Yoklama‘ ve ‗Emlak-i Daimi‘ adı verilmiĢtir. Buradaki özellik, mülk arazi için 65 o tarihe kadar Ģer‘i hukuk mahkemelerince kayıt tutularak ‗hüccet‘ adıyla ilgililerine tasarruf belgesi vermek yetkisinin 20 Ağustos 1290 (1874) tarihli irade ile Tapu Dairelerine devredilmiĢ olmasından görülmektedir. Daha sonra vakıf taĢınmaz malları için evkaf idarelerince veya mütevellilerce tutulan kayıtlar ve verilen temessükler yerine, bu tür taĢınmaz mallara ait iĢlemlerin de Tapu Ġdarelerinde yapılmasını öngören 26 Temmuz 1291 (1875) ve 23 Mart 1292 (1876) tarihli iradeleri gereği olarak tutulan defterlere ‗Vakf-ı Cedit‘ denilmiĢtir. 1300 (1884) - 1325 (1909) dönemi: Tapu teĢkilatının kurulmasıyla ve her türlü taĢınmazlara ait iĢlemlerin bu teĢkilat tarafından yapılmasını öngören iradelerin gereği olarak bu tarihler arasında yapılan tahrir yoklamalarıyla arazi ve emlak kayıtları bir araya getirilmiĢtir. Yoklama usulü tahrir iĢleri 1325 (1909) tarihine kadar böylece devam etmiĢtir. Mahallinde tutulan kayıtlar ay itibarıyla ‗Hâsılat Defteri‘ olarak merkeze gönderilmiĢ ve ‗Zabıt Defteri‘ adıyla genel arĢive intikal etmiĢtir. Bunların dıĢında, önceleri Vakıflar Ġdaresince tutularak sonradan Tapu Ġdarelerine devredilen ‗Vakf-ı Atik‘ defterleriyle ‗Hazine-i Hassa‘ya ait kayıtlar da tapu arĢivinde yer almıĢtır. 1325 (1909) yılından sonra devam eden devre: Mal sahiplerine verilen tuğralı tapu senetlerinin Defter-i Hakanî‘den doldurularak mahallerine gönderilmesi usulü 1325 (1909) tarihinden itibaren kaldırılmıĢ ve bu yetki mahalli Tapu Ġdarelerine bırakılmıĢtır. Bu suretle 1325 (1909) tarihinden sonra Tapuda iĢlem yaptıran her kiĢi için o idarede muvakkat (geçici) tasarruf ilmühaberi yerine ‗Esas Tapu Senedi‘ almak imkânı hâsıl olmuĢtur. 30 Mart 1329 (1913) tarihinde çıkarılan 'Emval-i Gayrimenkul Tasarrufu Hakkında Kanun-u Muvakkat' gereğince, bu tarihten sonra vakıf mütevellileri (yetkilileri) ellerindeki defterleri Tapu Ġdarelerine devri kabul edilmiĢtir (Esmer, 1998). B. Osmanlı Ġmparatorluğu'nun toprak düzeni: Osmanlı'lara göre mülk Allah'ın olup, tasarrufu padiĢaha aittir. Bu temel prensipten hareketle Osmanlı topraklarında beĢ çeĢit arazi tanımlanmıĢtır. 1274 (1858) tarihli Arazi Kanunnamesi'ne göre bu beĢ çeĢit arazi ise aĢağıdaki gibidir: Mülk arazi Miri arazi 66 Vakıf arazi Metruk arazi Mevat (ölü) arazi Mülk arazi: Kuru mülkiyeti (rakabe) ve tasarruf hakkının kayıtsız Ģartsız aynı Ģahsa ait olduğu arazidir (Mardin, 1947; Berki, 1967; Köprülü, 1958; Üçok, 1966). Bu arazinin türleri ise aĢağıdaki gibidir: Köy ve kasaba içinde bulunan araziler olup, iki gruba ayrılır: Miktarı ne olursa olusun köy veya kasabanın içinde bulunan arazi. Köy ve kasabanın kenarlarında bulunup miktarı azami yarım dönümü (yeni ölçü ile 460 metrekare) geçmeyen ve ―tetimme-i sükna‖ mahiyetindeki yerlerdir (Mardin, 1328; EĢref, 1315). Temlik-i sahihle miri araziden tefrik edilip (ayrılıp) özel kiĢilere bırakılan arazi: Temliki sahih bugünkü anlamda bir satıĢ akdidir. Kamu yararının bulunması halinde, Miri Araziden belli bir kısım toprağı ayırmak suretiyle kiĢilere satılır ve bedeli peĢin olarak alınır. ÖĢürlü arazi: Devletin hâsılatından genellikle 1/10 oranında bir hisse aldığı topraklardır (Atıf Bey, 1330). Haraçlı arazi: SavaĢla fethedilen ve mülkiyet hakları topraktan alınan nakdi ve mahsulünden alınan ayni bir vergi karĢılığında gayrimüslim eski zilyetlerine bırakılmıĢ arazidir. Haraç, cihat sonu ele geçirilen ülkelerde yaĢayan ehli kitap olup da islamiyeti kabul etmeyen arazi sahiplerinden alınan bir vergidir. Mecellenin 1272. maddesi mucibince mevat araziden ihya edilen topraklar: Mecellenin 1272. maddesi, ―izni sultani ile Arazi-i Mevattan bir yeri ihya ve imar eylese ona malik olur.‖ demektedir. 67 Arazi Ukriye: Irak‘ta rastlanan ve menĢei itibarı ile Haraçlı Araziye tabi olan bir arazidir. Fakat Haraçlı Araziden farklı bir rejime tabi olduğu için Mülk Arazinin ayrı bir türüdür. Bu topraklara bağlı olan mevzuat, Mithat PaĢa‘nın, Bağdat valiliği sırasında kendisine hitaben çıkartılan bir ferman mucibince tanzim edilmiĢtir. Bağdat‘ta Mülk Arazi sahiplerinin mirasçısız ölmesinden dolayı büyük bir kısım toprak mahlûl (boĢ) olarak devlete intikal etmiĢ ve Miri Arazi haline geçmiĢtir. Sahipleri elinde kalan cüzi topraklar da sahiplerinin iktidarsızlığı v.s. gibi sebeplerle iĢlenemiyor veyahut vergi borçlarına karĢılık olarak bu topraklara devletçe el konuluyordu. Devlet bir otorite tasarrufu ile araziye el koyuyor ve onu kendine Harac-i Mukaseme ve asıl arazi malikine mahsulün 1/20 veya 1/25 gibi bir hissesini ödemeye taahhüt edecek bir çiftçiye tefviz ediyordu. Bu durumda, kuru mülkiyet (rakabe) malikte kalır ve kendisine imparatorluğun tuğrasını taĢıyan bir mülkiyet senedi verilirdi. Toprağın maliki için alınan hisseye ‗ukr‘ denildiğinden bu topraklara Arazi Ukriye adı verilmiĢtir. Görüldüğü gibi Arazi Ukriye rejimi itibarıyla Miri Araziye çok benzemektedir. Ancak kuru mülkiyet (rakabe), maliki olan Ģahsa ait olduğundan bu arazi mülktür. Kuru mülkiyet (rakabe) malikine mülkiyet senedi ve mutasarrıfa da tapu senedi verilmesi sebebiyle, bu araziye ‗iki senetli arazi‘ de denir (Mardin, 1947; Cin, 1969). Miri arazi: Kuru mülkiyeti (rakabe) Devlete ait olup hukuku tasarrufiyesi (kullanma ve yararlanma hakkı) ihale ve tefviz yoluyla belli kimselere verilmiĢ olan arazidir. Tefviz, miri arazinin rakabesi devlette kalmak üzere, tasarruf hakkının belli bir bedel karĢılığında ve süresiz olarak devletçe Ģahıslara devredilmesidir. Tefviz, her Ģeyden önce bir akittir. Bu akit mucibince her iki tarafa karĢılıklı olarak vecibeler yüklenmektedir. Devlet, arazinin tasarruf hakkını devretmek; karĢı akit ise peĢin bir bedel (tapu) ile her sene mahsulden 1/10 oranında bir hisse (vergi) vermek ve araziyi iĢlemekle mükelleftir (Üçok, 1944; Cin, 1969). Tefviz Tarafları ise; tefviz akdinin bir tarafında devlet, diğer tarafında da kendisine toprak tefviz edilecek olan kimse vardır. Toprağın maliki sıfatı ile devlet, kendisini temsil edecek bir hakiki Ģahsa muhtaçtır (Mardin, 1947). Bu çeĢit arazi tarıma elveriĢli topraklar ile çayırları, koruları, yaylak, kıĢlak ve harman yerlerini de içine almaktadır. 68 Miri arazinin türleri: Arazi-i Miriye-i Sırfa: Geliri tamamen hazineye ait olan arazidir. Arazi-i Miriye-i Mefkufe: Yalnız geliri veya hem geliri ve hem tasarruf yahut sadece tasarruf hakkı belli bir cihete tahsis edilmiĢ olan arazidir. Miri arazinin teĢekkülü: Ġslam Hukukunda: Halife Hz. Ömer 15–20 H. seneleri arasında Suriye, Irak ve Mısır‘ı fethettiği zaman bu toprakları askerlerine dağıtmadı Ġslam cemaati namına vakfetti. Hz. Ömer‘in bu hareketi bir takım kumandanlar tarafından hoĢ karĢılanmadı ve büyük bir tepki yarattı. O zamana kadar fethedilmiĢ toprakları paylaĢmak alıĢkanlığında olan muharipler ―sen bizim kılıçlarımızla fethettiğimiz toprakları ne hakla harbe (savaĢa) iĢtirak etmeyen (katılmaya) ve bizden sonra geleceklerin de istifade edeceği (faydalanacağı) Ģekilde haraca bağlı bir hale sokmak istiyorsun‖ diye itiraz ettiler (Berki, 1967). Ancak Hz. Ömer onlara karĢı durdu ve bu toprakları mülk olarak fatihlere dağıtmadı. Bu topraklar iĢletilmek üzere halka tevcih edildi (verildi) ve geliri Ġslam cemaati hayrına harcandı. Ġran‘ın ve bir kısım Bizans eyaletlerinin fethinden sonra Halifeler yeni bir toprak düzeni ile karĢılaĢmıĢlardır. Fethedilen bu memleketlerde toprağı iĢleyen halkın büyük bir kısmı iĢledikleri toprağın maliki değillerdi. Toprağın mülkiyeti devlete veya hükümdara aitti. Toprağı iĢleyenler kiracı durumundaydılar. Bu topraklar Ġslam cemaati namına vakfedildikleri için temliki bir muamele konusu olamıyordu. Ancak köylüye daimi bir kiracılık Ģeklinde iĢlettiriliyordu. Bu suretle bir tür Miri Arazi Rejimi ortaya çıkmıĢ oluyordu (Sencer, 1967). Fakat Hilafetin 82. H. senesinde Halife Hz. Ömer zamanında tesis edilen sicillerin yanmasıyla herkes elinde bulundurduğu toprağın maliki olduğunu iddia etmiĢtir. Aksinin ispatı çok güç oluyordu. Bu suretle teĢekkül eden Miri Arazi Sistemi bozulmuĢ ve ortadan kalkmıĢ oluyordu. Osmanlı Devletinde: Osmanlı padiĢahları Ġslam fetihlerinin baĢlangıcında olduğu gibi fethedilen toprakların bir kısmının mülkiyetini halka bırakırken, bir kısmının rakabesini (kuru mülkiyetini) hazine için alıkoymuĢ ve sadece tasarruf hakkını ahaliye tefviz etmiĢtir. Bu suretle Miri Arazi Rejimi ortaya çıkmıĢtır. Ancak belirtmek gerekir ki miri topraklar rejimi Ġslama ve Osmanlı devletine has değildir. Büyük Selçuklularda Anadolu Selçuklularında mevcut olduğu gibi 69 batıda özellikle Roma Ġmparatorluğunda ve Ortaçağ Avrupa‘sında da mevcuttur (Ülgenalp, 1949; Cin, 1969). Osmanlı hukukunda arazinin miri oluĢ Ģekilleri: Osmanlı hukukunda arazi Ģu Ģekillerde miri oluyordu: Fethedilen arazinin galiplere dağıtılmayarak devlete mal edilmesi, Fethedilen arazi ya gayrimüslim ahalinin elinde bırakılır ya da galipler arasında dağıtılır veya imamül-müslimin tarafından beytülmale (hazineye) alıkonur. Fetih esnasında ne Ģekilde alındığı ve verildiği belli olmayan arazi, yani arazinin türünün tespit edilmemesi, öĢri veyahut haraci olduğunun bilinmemesi halidir. Mülk araziden olan toprağın malikinin mirasçısız olarak ölmesi, vasiyet bırakmaması halinde, hazineye intikal etmesi; mülk toprak bu Ģekilde Miri Arazi haline geçmektedir. Maliki meçhul ve kime ait bulunduğu bilinmeyen mülk arazinin zaman aĢımı neticesinde devletçe iktisap olunur. Kuru mülkiyeti devlete ait olmak üzere ihya edilen arazi miri olur (Barkan, 1943). Miri arazinin irsen intikali: Miri arazi ile mülk arazi arasındaki farkı, kendisini intikalde de gösterir. Mülk arazi, feraiz kaidelerine göre intikal ettiği halde miri arazi, adi intikal denen ayrı bir usule göre irsen intikal etmiĢtir. Miri arazi devletin mülkiyetinde olduğundan, bu araziye ait intikal hükümlerini de devletin serbestçe tespit etmesi tabii idi. Adi intikal kaideleri imparatorluğun Araplarla meskûn bölgeleri hariç aĢağı yukarı aynı idiler. Fakat bu kaideler imparatorluğun kuruluĢundan yıkılıĢına kadar bir evrim geçirmiĢ ve bu evrim intikal derecelerinin geniĢletilmesi ve adi intikalin bugünkü miras kaidelerine yaklaĢması Ģeklinde cereyan etmiĢtir (Üçok, 1952; Cin, 1969). Sözü edilen evrim aĢağıdaki aĢamalardan geçmiĢtir: Osmanlı Ġmparatorluğun kuruluĢundan H.975 (1567) tarihine kadar olan devre: Bu devrede mutasarrıfın ölümü halinde arazi sadece erkek evlada parasız ve diğer mirasçılara da tapu misli ile intikal etmekte idi (Barkan, 1940). 70 H.975 (1567) tarihinden H.1263 (1847) tarihine kadar olan devre: Tapu misli ile arazinin: 01 Ramazan 1010 (1601) tarihinde arazinin bulunduğu yerde oturan kızkardeĢe, 20 ġevval 1012 (1603) tarihinde de baĢka yerde oturan kız kardeĢlere, 15 Zilkade 1017 (1608) tarihinde oğlu, kızı ve kardeĢi olmaksızın ölen mutasarrıfların arazileri önce babalarına ve ikinci derece analarına, tefviz edilmesi esası kabul edilmiĢtir. Bu devrede tapu hakkı sahiplerinin sayısı da artmıĢtır: Birinci derece: Miri arazi 10 yıla kadar talepleri halinde kız çocuklara, müteveffa mutasarrıfın erkek ve kız çocukları yoksa arazi üzerinde bulunan mülk ağaçlar ve binalar ġer'i hukuka göre mirasçısı olanlara tapu misliyle intikal eder. Ġkinci derece: Araziye halit (Halit: Arazi üzerinde geçiĢ veya su alma vb. haklara sahip olan kimsedir.) ve ortak olanlara intikal eder. Üçüncü derece: O köy ahalisinden araziye ihtiyacı olanlara tapu misli ile intikal eder. Daha sonra çocuksuz ölen mutasarrıfların arazisi üzerinde bina veya ağaç olmasa dahi ana, baba, baba ve bir erkek kardeĢlerine eĢit Ģekilde tapu misli ile tefviz edilmiĢtir (EĢref, 1315; Atıf Bey, 1330; Berki, 1947; Cin, 1969). H.1263 (1847) tarihinden Arazi Kanunnamesine (1858) kadar olan devre: 7 Cemaziyelevvel 1263 (1847) tarihli bir irade ile miri arazi mutasarrıflarının ölümünde araziler erkek ve kız evlatlarına parasız ve eĢit olarak, eğer erkek evlat yoksa yalnız kız evlada müstakilen intikal etmesi kabul olunmuĢtur. 14 Cemaziyelevvel 1263 (1847) tarihinde neĢir ve ilan olunan diğer resmi bir tebliğ ile kadınların tasarrufunda bulunan araziler, erkek mutasarrıfların arazilerinde olduğu gibi, kadının erkek ve kız çocuklarına parasız intikal etmesi kararlaĢtırılmıĢtır. Muharrem 1264 (1847) tarihli bir irade ile erkek ve kadın mutasarrıfların ölümünden sonra baliğ olmayan çocuklarının kendilerine ana ve babalarından intikal eden araziyi buluğa ermelerinden 10 sene içinde talep ve dava edebilecekleri kabul edilmiĢtir. 71 Evahir-i Cemaziyelevvel 1274 (1858) tarihinde çıkarılan bir irade ile erkek ve kız çocuk bırakmadan ölen erkek ve kadın mutasarrıfların arazileri parasız babalarına yoksa analarına intikal edeceği husus öngörülmüĢtür (Barkan, 1940; Berki, 1947). Arazi Kanunnamesi'nden (1858) 1284 (1867) tarihli Tevsi-i Ġntikal Kanununa kadar olan devre: Arazi Kanunnamesi, miri arazinin intikalini 54., 55. ve 56. maddelerinde tanzim etmiĢtir. 54. maddeye göre erkek ve kadın mutasarrıfların ölümü halinde arazileri, erkek ve kız çocuklarına parasız ve eĢit bir Ģekilde intikal ederdi. Eğer bunların yalnız birisi mevcut ise ona parasız ve müstakilen intikal edeceği hükme bağlamakta idi. Yine bu maddeye göre ölen mutasarrıfın eĢi gebe (hamile) ise ceninin doğumuna kadar arazi, intikal sahiplerine verilmezdi. Bu hüküm, Türk Medeni Kanunun 524. maddesinin aynıdır. Çocuksuz ölen erkek ve kadın mutasarrıfların arazileri babalarına, babaları yoksa analarına parasız ve müstakilen intikal eder. Ġntikal hakkına sahip erkek ve kız evlatların arazinin bulunduğu yerde oturması Ģart değildir. Ġntikal hakkı sahibi erkek ve kız çocuklarından bazısı hazır, bazısı gaip olursa arazi, hazır olanlara verilir. Ancak, gaip olanlar 3 sene zarfında zuhur eder yahut hayatta oldukları anlaĢılırsa o araziden hisselerini alabilirler. Ana ve baba hakkında da hüküm böyledir. Görülüyor ki Arazi Kanunnamesi intikal hakkı sahiplerinin sayısını erkek ve kız evlat, ana ve baba olmak üzere 3'e çıkarmıĢtır. Arazi Kanunun zikredilen maddeleri, yukarıda bahsettiğimiz 1274 (1858) tarihli irade ile kabul edilen esası aynen almıĢtır (Barkan, 1940). 1284 (1867) tarihli ' Arazi Miriye ve Mevkufenin Tevsi Ġntikaline Dair Kanun' dan 21 ġubat 1912 tarihli Tevsi Ġntikal Kanununa kadar olan devre: Bu devrede 1284 (1867) tarihli Kanunun hükümleri tatbik edilmektedir. Bu kanunla, intikal hakkı sahiplerinin sayısı 3'ten 8'e çıkarılmıĢ ve Arazi Kanunun 54, 55 ve 56'ncı maddelerinin müteallik (bağlı) hükümleri ilga edilmiĢtir. Bu kanuna göre, intikal hakkı sahiplerinin sırası Ģöyledir: Erkek ve kız evlat. Ahfat (Torunlar: erkek ve kız çocukların oğulları ve kızları.) Baba ve ana. 72 Ana-baba bir ve yalnız baba bir erkek kardeĢler. Ana-baba bir ve yalnız baba bir kız kardeĢler. Ana bir erkek kardeĢ. Ana bir kız kardeĢ. EĢ (kocadan karıya veya karıdan kocaya). Bu kanuna göre, murisi yalnız erkek yada kız çocuğu bulunursa arazi müstakilen ona, birden çok çocuğu bulunursa eĢit olarak onlara intikal ederdi. Torunlar hakkında da durum böyledir. Yalnız ana ve baba mevcut ise arazi eĢit olarak bunlara intikal ederdi. 4. sıradaki kardeĢler arasında da bir fark yoktur. Bir tane ise müstakilen, birden fazla iseler ortaklaĢa ve eĢit olarak arazinin tasarruf hakkını iktisap ederler. Altıncı derecede intikal hakkı ana bir erkek kardeĢe, yedinci derecede ana bir kız kardeĢe aittir. Bunlar da yalnız iseler müstakilen, birden fazla iseler eĢitlik üzere ve ortak olarak intikal hakkına sahiptir. Bu kanunun 2. maddesine göre, bir önceki dereceden intikal hakkı sahibi varken, sonraki derecedekiler intikal hakkından istifade edemezler. Görülüyor ki bu hüküm, Irak Medeni Kanunun kabul etmiĢ olduğu zümreler arası sıra esasının aynıdır. Torun, büyük ana ve büyük babasından, ana ve babasına intikal edecek olan hisseyi onların ölümü halinde yerlerine geçerek talep ve dava edebilir. Bu hükümle de bugünkü hukukumuzdaki halefiyet (babadan sonra kalan oğul) prensibi kabul edilmiĢtir. Diğer taraftan karı-koca, evlat ve torunlarla birlikte bulundukları zaman bir Ģey almazlar. Ancak bu kaide üçüncü dereceden sonra tatbik edilmiyor. EĢler, 8. derecede bulundukları halde tasarruf hakkından istifade etmektedirler. Özet olarak intikal hakkına sahip olanların sayısı gittikçe arttırılmıĢ ve arazinin parçalanması son derece kolaylaĢtırılmıĢtır (Barkan, 1940; Berki, 1947; Üçok, 1952; Cin, 1969). 21 ġubat 1912 tarihli Ġntikalat Kanun-u Muvakkatinden Irak Cumhuriyeti ilanına kadar olan devre: Bu kanuna göre intikal hakkı sahipleri Ģunlardır: Füru (evlat ve torunlar). Ana-baba ve onların füru. Büyük ana veya büyük baba ve onların füru. Sağ kalan eĢ. 73 Sağ kalan eĢ 1. derecedeki intikal hakkı sahipleriyle birlikte olduğu zaman 1/4 ve diğerleriyle birlikte olduğu zaman da 1/2 hisse almaktadır. Hâlbuki 1284 (1867) tarihli Kanunla sağ kalan eĢ, evlat ve torunlarla bulunduğu zaman hisse almıyor, ancak 3. dereceden sonra 1/4 hisse alıyordu. Ayrıca bu kanunla 1328 (1912) tarihli kanun, murisin (miras bırakan) füruğu ile birlikte bulunan ana ve babaya veya bunlardan yalnız birine 1/6 hisse verilmiĢtir (Üçok, 1952). Irak Cumhuriyeti ilanından sonra olan devre: Irak'ın Medeni Kanunun 1106. maddesinde Mülk Arazi, feraiz kaidelerine göre intikal etmektedir. Miri Arazide ise 1912 tarihli Ġntikalat Kanunları Irak'ın Medeni Kanunun 1187–1197 maddelerinde aynen düzenlenmektedir. Demek oluyor ki, Osmanlı Ġmparatorluğu'nda uygulanan miras kanunları Irak'ın Medeni Kanununda aynen yer almaktadır (Mecit, 1973). Vakıf arazi Vakıf, sosyal yardım amacıyla bir malın bir hayır iĢine tahsisidir. Bu araziler iki kısma ayrılmıĢtır: Sahih Vakıf Arazi: Mülk Arazinin maliki tarafından belli bir amaca tahsisiyle oluĢmuĢtur. Gayrisahih Vakıf Arazi: Miri Araziden belli bir kesimin yararına veyahut tasarruf hakkının veyahut her ikisinin birden padiĢah tarafından veyahut onun izni ile bir baĢkası tarafından belli bir amaca tahsisiyle oluĢmuĢtur (Esmer, 1998). Metruk arazi Devlete ait olup kamunun yahut belli bir veya birkaç köyün yahut kasaba halkının yararlanmasına terk olunmuĢ arazidir. Bu arazinin türleri ise: Kamu yararına tahsis edilen yerlerdir. Örneğin yollar, köprüler, Pazaryerleri, Bir veya birkaç köy veya kasaba halkının yararına tahsis edilmiĢ olan mera, yaylak, kıĢlak ve harman yeri gibi mahallerdir. Mevat (ölü) arazi: Kimsenin tasarrufu altında bulunmayan ve kamunun yararına terk ve tahsis kılınmamıĢ olan boĢ yerlere Mevat Arazi denilmektedir (Esmer, 1998). 74 C. Osmanlı toprak hukukunda düzenlemeler Tımar Senelik geliri 20000 akçeye kadar olan dirliklere Tımar denir. Tımarlar hizmet karĢılığı askerlere verilirdi. Tımar sahipleri senelik gelirinden kılıç adı verilen belli bir bölümün ayrılmasından sonra geriye kalan gelirin her 3000 akçesi için bir cebeli getirmeye mecburdur. Kılıç bedel sipahinin kendi aylık maaĢına karĢılıktır. Kılıç illere göre ve tımarların tezkereli veya tezkeresiz olmasına göre 2000, 3000 ve 6000 akçe arasında değiĢir. Bir kimsenin uhdesinde birden fazla Tımar bulunursa bunları zeamete çevirmek mümkündür. Ancak bir Zeameti Tımara çevirmek asla mümkün değildir (Ali Efendi, 1964). Zeamet Senelik geliri 20000–100000 akçeye kadar olan dirliklere Zeamet denir. Bunlar, subaĢı gibi memurlara, eyalet merkezindeki defterdarlara ve sancaklarda alay beylerine verilir. Zeamet sahipleri de gelirin 20000 akçesi hariç her 5000 akçe için bir cebeli beslerdi. Has Senelik geliri 100000 akçeden fazla olan dirliklere Has denir. Haslar, Ģehzade, vezir ve beylerbeyi gibi kiĢilere verilirdi. Has sahibi olan kimse senelik gelirinin her 5000 akçesi için bir cebeli göndermeye mecbur idi. (Berki, 1967). Tımar ve zeamet sahiplerinin kendi dirlikleri içindeki Miri Araziyi kiĢilere öĢür namı altında alınan para karĢılığında tefviz etmek ve tefviz edilen kimseye Sipahi Senedi veya Temessük denilen tasarruf belgesi vermek yetkileri 1839 tarihine kadar devam etmiĢtir. Zamanla gerileyen ve bozulan bu idare biçimi faydalı olmaktan çıktığı için Osmanlı Ġmparatorluğu‘nun görkemli döneminin bu uygulaması tanzimatın ilanıyla ortadan kaldırılmıĢtır. Böylece o tarihe kadar Tımar ve Zeamet sahiplerine tanınan Miri Araziyi tefviz ve mutasarrıflarına Temessük vermek yetkisi sona ermiĢtir (Ali Efendi, 1964; Köprülü, 1958; Seviğ, 1953). Mültezim ve Muhassıllar 1839 tarihinde kaldırılan Tımar ve Zeamet kurumun ve ona sahip olanların Miri Arazi üzerindeki yetkileri Mültezim ve Muhassıllara verilmiĢtir. Ancak Mültezim ve 75 Muhassıllar bu yetkiyi 1847 tarihine kadar Tımar ve Zeamet sahipleriyle birlikte kullanmıĢlardır. Mültezim ve Muhassıllar bu tarihten sonra görevlerini 1858 tarihli Arazi Kanunun neĢrine kadar tek baĢlarına devam ettirmiĢlerdir. Mültezim: Bir köy veya kasabanın yani belli bir bölgenin öĢür ve rüsum adı altındaki gelirini üstüne alan ve buna karĢılık Devlete belli miktarda peĢin para ödeyen kimsedir. Muhassıl: Bir kaza veya sancağın veyahut vilayetin güvenliğini sağlayan ve Devlet gelirlerinin tahsilâtı yetkisi verilen görevlidir. Osmanlı Ġmparatorluğu‘nun bozulan düzeni içinde Sahibi Arz sıfatı verilen Tımar ve Zeamet sahiplerinin ve onların yerini alan Mültezim ve Muhassılların Devletin arazisini tefviz etmek ve karĢılığında para almak yetkisinin sebep olduğu karıĢıklıkları ve bundan doğan olumsuzlukların gerektirdiği ilk tedbir 7 Cemaziyelula 1263 (1847) tarihli resmi tebliğde bulmak mümkündür. Tebliğ, Miri Araziye iliĢkin muamelelerin yürütülmesindeki uygun Ģekil Ģartını, tasarruf belgesi olarak verilecek senetlerin Defterhane Amire kaleminde kaydının yapılmasında ve mührü ile tasdik olmasında bulmuĢtur. Böylece, taĢınmaz malların özel bir sicile (tapu siciline) kaydedilmesi lüzumunun fikri temelleri atılmıĢtır (Atıf Bey, 1330; Cin, 1969). 5 Cemaziyelahir 1263 (1847) tarihli Tapu Nizamnamesi Bu Nizamnamede: Bundan böyle mahlul Miri Arazinin tamamının Devlete ait olacağı açıklanmıĢtır. Eskiden beri Bayağı (adi) Kağıda ve sonraları da Varaka Sahihaya yazılan senetlerin daha itibarlı ve itinalı olması ve bunun sağlanması için bundan sonra senetlerin Bayağı Kağıda ve Varaka Sahihaya yazılmayıp araziye mahsus olmak üzere baĢ tarafı tuğralı ve matbu senet düzenlenmesi öngörülmüĢtür. Söz konusu senetlerin kayıt muamelelerinin yapılmasına Defterhane-i Amire Kalemi tahsis edilerek bu muamele tarzının Ġstanbul dıĢındaki vilayet, sancak ve kazalarda da peyderpey uygulanmasına geçilmiĢtir. Miri Araziye mutasarrıf olan kimselerin bu tasarruf haklarını baĢkalarına ferağ etmek istemeleri halinde satan ile alanın lehine ferağ muamelesini Defterhane-i Amire Emirinin huzurunda yapmaları aranmıĢtır. 76 Böylece, muamelenin geçerliliği karĢılıklı irade açıklanması ‗Ġttihadi Meclis‘ Ģartına bağlamıĢtır. Dolayısıyla tapu idarelerinin ilk nüvesi meydana gelmiĢtir (Barkan, 1940). 8 Cemaziyelahir 1275 (1859) tarihli Tapu Nizamnamesi 1274 (1858) tarihli Arazi Kanunun neĢrinden sonra kabul edilip ‗Sureti Hümayun Mucibince Amel Oluna‘ baĢlığı altında yayımlanan bu nizamnamenin 1.maddesiyle Miri Arazinin tefviz ve ihalesine mal memurları yani defterdar ve malmüdürleri mezun kılınmıĢ ve kendilerine Sahibi Arz sıfatı verilmiĢtir. O tarihe kadar bu sıfatla görevlerini sürdüren Mültezim ve Muhassılların bu görev ve yetkileri sona ermiĢtir. Sonraları vilayetlere Defter-i Hakanî memurları, kazalara tapu kâtibi unvanlarıyla memur tayin edilerek bu vazife onlara verilmiĢ ise de Defter-i Hakanî memurları ve tapu kâtipleri henüz tayin edilmemiĢ olan yerlerde mal memurlarının sıfat ve yetkileri devam etmiĢtir (Haydar, 1321). Sözü edilen nizamname ayrıca Miri Arazinin ferağ, intikal ve ihalesine dair muamelelerin yürütülmesini ve vaktiyle sipahi ve mültezimler tarafından verilmiĢ olan senetlerin değiĢtirilmesi usullerini düzenleyen hükümler getirmiĢtir. Tapu Senedatı Hakkında Talimat Tapu Nizamnamesinden sonra çıkartılan 1276 (1860) tarihli talimatla, 1274 (1858) tarihli Arazi Kanunu ile 1276 tarihli Tapu Nizamnamesinin uygulanmalarına açıklık ve kolaylık sağlanması amacı güdülmüĢtür. Talimatın birinci bendi bir taraftan, bundan böyle her ne suretle olursa olsun kimseye senetsiz olarak Miri Arazi tasarruf ettirilmeyeceği kuralını koymuĢ ve diğer taraftan da Miri Araziye iliĢkin muamelelerin yürütülmesinde mutasarrıf, kaymakam, meclis öğeleri, mal memurları, malmüdürleri ve tapu kâtiplerini görevli saymıĢ ve sorumlu tutmuĢtur. 15 ġaban 1276 (1860) tarihli Tarifname Daha sonra çıkan ve iradeye dayanan bu tarifname ile Arazi Kanunu ile 1275 (1859) tarihli Tapu Nizamnamesinin yürürlükte olduğu tekrarlanmıĢ ve güdülen amacın, tapu senetlerinin düzenlenip sahiplerine verilmesi hususunda bir takım kolaylıkların sağlanması olduğu belirtilmiĢtir. 77 Defter-i Hakanî Nazırlığı Zamanla artan, geliĢen ve devletin ilgisini çeken taĢınmaz mallarla ilgili iĢlemlerin önemi, Defter Eminliği olan bu kuruluĢun adı 14 TeĢrinisani 1282 (1866) tarihinde ‗Defter-i Hakanî Nazırlığı‘ olarak değiĢtirilmiĢtir. Ancak bu bakanlığın bakanı, belli sürelerde değiĢmemesi için Bakanlar Kuruluna üye değildir. Osmanlı Ġmparatorluğunda Anayasanın ilanı ile bütün bakanlar Halk Meclisi (parlamento) önünde sorumlu tutulmuĢlardır. Açıklanan gerekçelerle Defter-i Hakanî Nezareti haline getirilen teĢkilat 8 Haziran 1329 (1913) tarihinde Defter-i Hakanî Eminliğine çevrilmiĢ ve Eminlik de Maliye Bakanlığına bağlanmıĢtır (Esmer, 1998). D. Tapu dairelerini geniĢleten yetkiler Tapu teĢkilatının kuruluĢ tarihine baĢlangıç sayılan 5 Cemaziyelahir 1263 (Mayıs 1847) tarihli Tapu Nizamnamesinin, Tapu idarelerine tanıdığı sınırlı yetki ve görev alanı çeĢitli iradelerle Tapu Sicili kavramı doğrultusunda geniĢletilmiĢtir. Böylece Arazi Kanunun kabul ettiği beĢ çeĢit araziden tescile tabi ve el değiĢtirmeye elveriĢli olanlardan: Mülk arazi: ġer‘i mahkemeleri tarafından o tarihe kadar verilen Temessük Hücceti yerine Defterhaneden tapu senedi verilmesi hakkındaki 28 Ağustos 1290 (1874) tarihli, Vakıf arazi: Vakıf araziye ait bu tür iĢlemlerinde Defterhanede yapılarak mütevelliler tarafından verilen Temessük yerine tapu senedi verilmesine dair olan 26 Temmuz 1291 (1875) tarihli, Ġstanbul‘da ve Ġstanbul dıĢında bulunan musakkafat ve müstegallatı vakfiye: Üstü dam ile örtülü ev, han, dükkân ve benzeri nitelikteki vakıf taĢınmazların senetlerinin de Defterhaneden verilmesini öngören 23 Mart 1292 (1876) tarihli iradelere dayalı talimatnamelerin hükümleri tapu idarelerine kuruluĢ amaçlarına uygun fonksiyon sağlamıĢtır. Müstesna vakıflar dıĢında kalan ve yürürlükteki kanunlar uyarınca satıĢ ve intikalleri caiz olup böylece tedavül kabiliyeti taĢıyan ve tescili gerekli bulunan bütün taĢınmaz mallara iliĢkin muameleler için o tarihten sonra Defterhane idaresi yetkili ve görevli kuruluĢ olarak kabul edilmiĢtir. Ancak vakıf çeĢitleri arasında olup niteliği 78 itibariyle Vakıflar Ġdaresinin denetimi dıĢında kalmıĢ bulunan müstesna vakıfların idare ve tasarrufunda mütevellilerinin taĢıdıkları yetki, Emvali Gayrimenkulenin Tasarrufu Hakkındaki Kanunun kabulüne kadar (30 Mart 1329 (1913)) devam etmiĢtir. Sözü geçen kanunun 1. maddesi miri ve vakıf arazi ile mülk taĢınmaz mallarla mazbut ve mülhak vakıflara bağlı müsakkafat ve müstegillata iliĢkin muamelelerin tapu dairelerinde yapılmasını belirtmiĢ ve müstesna vakıfları da bu hükmün kapsamına almıĢtır. Ferağ takrir (rapor) komisyonlarının kuruluĢunda yapılan değiĢiklikler: Tapu idarelerindeki Defter-i Hakanî satıĢ ve ferağ takrirlerinin alınması ve akdin oluĢması ve karĢılıklı irade açıklaması ve buna iliĢkin muamelelerin daha kısa zaman içinde yerine getirebilmesi için ‗Devlet ġurası Dâhiliye Dairesince‘ düzenlenmiĢtir. Ġradeye iktiran eden mazbata ile ferağ takrir komisyonlarının 1860 tarihli tarifnameye göre öngörülen kuruluĢunda değiĢiklik yapılmıĢtır. Söz konusu mazbataya uyularak Defter-i Hakanî idarelerine 3 Ocak 1305 (1889) tarihinde yapılan tebliğde, meclis idarenin toplantı günleri dıĢında, Vilayet ve elviye merkezlerinde müftüler, Defter-i Hakanî ve tahrir müdür, evkaf muhasebecileri ve meclisi idare üyelerinden bir kiĢiden, Kazalarda ise müftüler, tapu kâtipleri, evkaf ve tahrir memurları ve meclis idare arasından birer kiĢiden, kurulu komisyonlar tarafından taĢınmaz ferağ takrirlerinin alınması bildirilmiĢtir. Ancak Ferağ Takrir Komisyonlarının yukarıdaki kuruluĢ ve iĢleyiĢleri olumlu bir sonuç vermemiĢtir. Dolayısıyla, ġurayı Devlet Tanzimat Dairesince kaleme alınan ve idareye iktiran ederek 10 Eylül 1318 (1902) tarihinde tebliğ olunan mazbata ile genelde ferağ takrirleri muamelatının: Vilayet merkezlerinde, vali ve defterdarlar ile Defter-i Hakanî müdür ve memurlarından, Livalarda, mutasarrıf ve muhasebeciler ile Defter-i Hakanî memurlarından, Kazalarda, Kaymakam ve Malmüdürü ile Tapu Kâtiplerinden, kurulu komisyonlar tarafından yapılması gerekli bulunmuĢtur. Bu komisyonların görev ve yetkileri 1324 (1907) tarihine kadar devam etmiĢtir. Defter-i Hakanî idaresinin Tensikat ve TeĢkilatına ve Personellerin ve Müstahdemin Vazifesine (görevine) Dair Nizamname: 79 1907 tarihine kadar değiĢik ve oldukça karıĢık hükümler taĢıyan nizamname, talimatname ve tarifnamelerle görev ve yetkilerinin düzenlenmesine çalıĢan tapu idareleri 17 Temmuz 1323 (1907) tarihli bu nizamname ile gerçek hüviyetine (kimliğine) ve bu hüviyeti içinde sahip olması lâzım gelen yetkilerine yaklaĢmıĢtır. Bu nizamname ile: Her vilayet merkezinde bulunan Defter-i Hakanî Müdürü ve elviyede (zamanın idari teĢkilatında il ile ilçe arası bir yerleĢim birimi) bulunanlara Defter-i Hakani memuru adı verilmiĢtir (Bent 1). Genelde emlâk, arazi ve müsakkafatı ve müstegıllatı vakfiye ve gediklerin Defter-i Hakanîce ‗Emlak ve Emvali Gayrimenkule Namıyla‘ tanımlanması uygun bulunmuĢtur. Bunların satıĢı, intikali ve ferağı muamelesinin Ġstanbul‘da senedat idaresince vilayetlerde Defter-i Hakanî idarelerince yapılması emredici bir hüküm olarak konulmuĢtur. Dolayısıyla tapu idareleri dıĢında adi senetle alımsatım yapılması yasaklanmıĢ ve bu türlü senetleri düzenleyen komisyonlar ceza tehdidi altına alınmıĢtır (Bent 13). Muamelelerin yapılması sırasında, muamele konusu olacak taĢınmazın tehdit haritasının düzenlenmesi isteğinde bulunulduğu takdirde, tehdit haritalarının tanzimine cevaz verilmiĢtir (Bent 17). Alım-satım muamelelerinde irade beyanını tespit ve görevli memurlar huzurunda yapılması gereğine iĢaret olunmakla beraber muamelatta daha fazla sıhhat ve inzibat sağlamak üzere takrir sırasında vilayet merkezlerinde evkaf muhasebecisiyle vergi müdürünün ve livalarda evkaf müdürü ile vergi memurunun ve kazalarda ise tapu kâtibinin huzurunda vergi kâtibinin bulunmasında fayda mülahaza edilmiĢtir (Bent 22). Nizamnamenin tapu teĢkilatına sağladığı yetki alanını kısıtlayan bu son fıkranın hükmü 17 Mayıs 1332 (1916) tarihli diğer bir nizamname ile kaldırılmıĢtır. Söz konusu nizamname ile tapu dairelerinin görev ve sorumluluklarının çok tabii olan yetkilerine kavuĢmuĢtur (Esmer, 1998). 80 3.3.2. Türkiye Cumhuriyetinde kadastro ve tapu çalıĢmaları 3.3.2.1. Türkiye Cumhuriyetinde Kadastro çalıĢmaları Kadastro, her ülkenin çeĢitli ihtiyaç ve amaçlarına göre sürdürülen bir kamu hizmeti niteliği taĢımaktadır. Bu çalıĢmaların ortak yanı, taĢınmazlarla ilgili bulunmalarında görülmektedir. Kadastro mali, hukuki veya aynı zamanda hem mali ve hem de hukuki gayeleri tatmin maksadı ile tesis edilir. TaĢımaz mallar ülkenin sosyal, ekonomik ve hatta politik düzenini etkileyen önemli rolü bu hizmeti asıl amacına yöneltmeyi zorunlu kılmıĢ ve böylece kadastro, taĢınmaz malların, fiili ve hukuki durumlarının noksansız olarak belirlenmesinin bir aracı sayılmıĢtır. Bu anlamıyla kadastro, taĢınmaz malların hukuki ve geometrik durumlarını tespit etmektedir. Gerçekten taĢınmaz mallara iliĢkin ayni hakların aleniyete kavuĢturulmasının ve bu hakların herkese karĢı korunmasının sağlam bir güvencesi olan tapu sicili müessesinin kurulmasında kadastronun rolü ve önemi büyüktür. Bu bağlamda kadastro, toprak-insan iliĢkilerini modellendiren, toprakla ilgili her türlü plan, proje ve hizmetlere altlık oluĢturan bir bilgi sistemidir (Ayazlı, 2007). A. Kadastronun yararları ve çeĢitleri Ġnsan ile eĢya iliĢkileri incelendiğinde, insan eĢyaya sahip olduğu zaman, ona daha çok değer verdiği görülür. Bu durum taĢınmaz mallar için de geçerlidir. Bir kimsenin bir taĢınmaz mala sarf edeceği emek ve masraf, kendisinin ve çocuklarının geleceği bakımından önemli olmasına göre değer taĢır. Eğer bu, kendi mülkü ise ondan azami verimi elde edebilmek için daha çok çaba sarf edecektir. Bu bakımdan kadastronun baĢlıca amacı taĢınmaz malların sınır ve yüzölçümlerini belirleyerek sahipleri adına Tapu Kütüğü'ne tescil etmektir. Bu temel esasa bağlı olarak yapılan kadastro haritalarında, arazinin topoğrafik durumu, arazi üzerindeki tabii ve suni tesisler, toprak kalite ve verim değeri sınırları, tespit edilebilen arazi değerleri, ürün cinsleri, bunların nitelik ve nicelikleri vb. gösterilmektedir. Dolayısıyla kadastrodan, vergilendirmede, tarımsal üretim planlamalardan, arazi ve arsa düzenlemelerinde, imar planlarının yapım ve uygulanmasında, yeryüzü üzerinde yapılacak her türlü mühendislik yapılarının planlama yararlanılmaktadır. ve inĢası ile daha birçok hizmetlerin üretilmesinde 81 Günümüzde kadastrodan yararlanma alanları oldukça geniĢtir. Bu yararlanma alanları, Hukuk: Vergilendirme, sınır anlaĢmazlıkları, alım-satım iĢleri, ġehircilik: Ġmar uygulaması, gecekondu önlenmesi, bölge planlaması, yer altı tesisleri yapımı, Tarım: Toprak ve tarım reformu, arazi toplulaĢtırması, arazi düzenlemesi, üretim planlaması, rekolte (yıllık ürün) tahmini, Mühendislik: Proje tasarımı ve hazırlanması, Ġstatistik: TaĢınmaz mal istatistikleri, Sınır Belirleme: Özel mülkiye arazileri, hazine arazileri, vakıf arazileri, devlet ormanları, mera, yaylak ve kıĢlaklar, köy orta malları, afet sonrası sınırlar, gibidir. Dünyada toprak kavramındaki tarihsel değiĢim kadastronun da değiĢmesine neden olmuĢtur, bu da kadastronun devimsel (dinamik) bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Ġlk çağlarda tek boyutlu ve sadece vergi amaçlı kullanılan kadastro, artık çok boyutlu ve kalkınmanın olmazsa olmaz koĢulu olmuĢtur. Bu devimsel yapı, kadastronun değiĢik türlerini ortaya çıkarmıĢtır. Kadastronun çeĢitleri Ģu Ģekildedir: Vergi kadastrosu (mali kadastro): Tarihte ilk kullanılan kadastro çeĢidi olan vergi kadastrosu, tek boyutludur. Tarım topraklarının vergilendirilmesinde yararlanılmıĢtır. TaĢınmazın değeri, verimliliği, yüzölçümü ile ilgili veriler yer alır, koordinat sistemlerine bağlı değildir ve tek boyutludur. Ġyelik kadastrosu (hukuki kadastro): TaĢınmaz iyeliğini sınırlandırarak güvence altına alan, taĢınmaz üzerindeki hak ve kısıtlamaları gösteren, koordinat sistemlerine bağımlı ve tapu sicilinin oluĢturulmasını amaçlayan bir kadastro çeĢididir. Ekonomik kadastro: Sanayi devriminin ardından ortaya çıkmıĢtır. TaĢınmaz değerlerindeki ekonomik değiĢimleri kayıt altına alan kadastrodur. TaĢınmazların yasal ve geometrik durumları ile birlikte değerleri de kaydedilir. Bu sayede taĢınmazlar üzerindeki ticari iliĢkiler güvence altına alınmıĢ olur. Çok amaçlı kadastro: 82 Yeryüzü üzerinde gerçekleĢtirilecek her türlü proje için altlık oluĢturacak konumsal ve iyeliğe iliĢkin verileri hazırlayan, ekonomik, hukuk, istatistik, kamu yönetimi ve bilimsel çalıĢmalardaki gereksinimlere cevap verebilecek kadastro türüdür. Arazi bilgi sistemleri: Arazi bilgi sistemleri, belirli bir bölgedeki araziye iliĢkin verilerin kendileriyle ve mekânla iliĢkilerinin kurulduğu, yönetildiği ve sorgulanabildiği, ülke koordinat sistemine bağlı ve parsel tabanlı bir coğrafi bilgi sistemidir. Sürdürülebilir kalkınma, taĢınmaz idaresi ve toprak yönetimi: Toprak yönetimi sürdürülebilir kalkınmaya hizmet eden bir politika, taĢınmaz idaresi ise bu politikaların uygulanması için gerekli olan bir araçtır. ġekil 3.18. Toprağa bakıĢ ve kadastronun evrimi (Enemark, 2001) YaĢanılan çağın ve küreselleĢmenin bir gereksinimi olarak var olan kadastronun, sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde toprak yönetimine hizmet eden taĢınmaz idaresine dönüĢmesi gerekmektedir (Ayazlı, 2007). ġekil 3.18 Toprağa bakıĢ ve kadastronun evrimini göstermektedir. B. Türkiye'de 20. yy. baĢında kadastro neydi, nedir ve ne olacaktır? Halit Ziya Bey'in görüĢü Kadastro ve haritalar bir ihtiyaç üzerine düzenlemeleri 1908 senesinde MeĢrutiyetten sonra Konya Ovasında yapılan sulama iĢini takip eder. Kadastro iĢlerine Konya Ovasında değiĢik senelerde değiĢik kuruluĢlar tarafından tekrar baĢlanmıĢtır. 83 Fakat elde belli bir program olmadığı için ve merkezi idare de bu konuyu bilimsel bilgi ile takip etmediği için baĢlayanlarda bürolarını kapatıp gitmiĢlerdir. Ġstanbul 1915 senesinde baĢkent iken Ģehirde, Defterhanede mevcut olan teknik kuruluĢları geniĢletmek için Almanya'dan uzman sıfatı ile getirilen Mösyö Kraye'nin idaresi altında Galata, Feriköy ve Büyükada'da kadastro çalıĢmalarına baĢlanmıĢtır. Ada'da yerel bir kadastro nirengisi, Galata ve Feriköy'de ise emlak tasarruf iĢlemleri için krokiler oluĢturulmuĢtur. Ancak Birinci Dünya SavaĢ'ın baĢlamasından iki sene sonra bu iĢler durdurulmuĢtur. Ġhtiyaçtan doğan bu iĢler maalesef: Belli bir program ve özel teĢkilata bağlanmaması, Nerede ve hangi Ģartlar içinde bu iĢlerin yürümesi için gerekli tetkiklerin edilmemesi, Bu iĢler ciddi bir prensip ile takip edilmemesi, sebebiyle baĢarısız olmuĢtur. Ayrıca bu planlara harcanan büyük paralar ve verilen emeğe karĢı kıymetsiz kalmıĢ ve kaydı bile yoktur. Türkiye'nin kadastrosunu yapmak için Ģüphe yoktur ki zamana hem de uzun zamana ihtiyaç vardır. Fakat bu reformun keyfiyeti uzun zamana ihtiyaç duyması bu iĢin gecikmesini elbette icap ettirmemelidir. Belki bu iĢe baĢlamak için çok geç kaldığımız da kesindir. Eğer MeĢrutiyet'ten sonra bu iĢe baĢlamıĢ olsaydık, Ģüphe yoktur ki bugüne kadar yirmi senelik yolu kesmiĢ olurduk. Ama kadastro gibi mali, teknik, zirai ve ekonomik ödevlerin yerine getirebilmek için belki 100 seneye ihtiyacımız vardır. Türkiye'nin doğal servetini, memleketin varlığını bilmek ve milyonlara varan arazi sermayeyi tedavül ettirebilmek için kadastro yapmak gereklidir. Fransızlar, 26 Ağustos 1791 tarihinde kadastro kanunu çıkarmıĢlar ve 1 Ekim 1802 tarihinde tecrübe olarak 800 nahiyenin kadastrosunun yapılması için bir talimatname yayımlamıĢlardır. Fransa'da 1803 tarihinde yalnız bu amaç için birçok mühendis büroları açılmıĢtır. Fransızlar parsel kadastrosuna 15 Eylül 1807 tarihli kanunun yayılmasından sonra baĢlamıĢlardır. Fransa kadastrosu baĢlangıçta tamamen mali amaçlı idi. Kadastro 1808–1821 tarihleri arasıda devlet örgütleri ile mal sahipleri arasında arazi ve emlak vergisinin hakkaniyete uygun olarak alınması amaçlanmıĢ ve herkesi ilgilendiren bir kamu hizmeti olarak kabul edilmiĢtir. Bu nedenle kadastro giderleri tamamen devlet bütçesinden karĢılanmıĢtır. Kadastro 1821 tarihinden sonra devlet iĢinden daha çok bir eyalet iĢi olduğu görüĢü benimsenmiĢ ve çalıĢmalar eyalet tarafında yürütülerek masrafları karĢılanmıĢtır. Fransa kadastrosu mali bir kadastro olmakla birlikte adalet açısından da taĢınmazların varlığını belgelemek, toprak kütüğünü 84 oluĢturmak ve taĢınmaz sahipleri arasında doğacak sınır anlaĢmazlıkları çözmek iĢlevleri de zamanla önemli görülmüĢ ve çalıĢmalara bu yönde bir düzen vermek ihmal edilmemiĢtir. Fransa 1915 tarihinden itibaren kadastrosunu yeniden yapmak ve yeniden ihya etmek zorunluluğu duymuĢtur. Çünkü zamanında 20 hektar olarak kayıt olan bir arazi zamanla birçok parsele bölünmüĢ, Ģekli, alanı ve sınırı değiĢmiĢ, yanından yol, kanal ve elektrik geçmiĢ ve değeri değiĢmiĢtir. Hâlbuki defter ve plan üzerinde tesis tarihinden itibaren olduğu gibi kalmıĢtır. Nihayet memleketin her tarafından her türlü taĢınmazların değeri, Ģekli ve sahipleri değiĢmiĢtir. Günü gününe takip edilmemesinden dolayı Fransa kadastrosu değerini tamamen kaybetmiĢtir. Fransız halkını endiĢede bırakan bu durum nihayet ünlü bilim adamı Ekstir Parlamintır, milletvekilleri ve bilim adamlarından 75 kiĢilik fevkalade bir heyet teĢkil etmiĢlerdir. Bu heyet defterleri, daireleri ve arazileri incelemelere baĢlamıĢ ve 16 senede büyük bir özen ile bu incelemeleri bitirmiĢlerdir. Elde edilen tecrübeleri ve takibi önemli olan hususların tutanakları tutulmuĢtur. Bu tutanaklar altı ciltlik büyük bir eser halinde Fransa hükümetince basılmıĢtır. YapılmıĢ olan ve tarihe geçmiĢ bir memleket kadastrosu hakkında bu kadar detay vermekte amacımız, bu memleketlerde yapılmıĢ olan kadastroların eksikliklerini görmek ve aynı hatalara düĢmemektir. Bugün kadastro yöntemleri ile Türkiye kadastrosunu yararlı bir Ģekilde yapmak mümkün değildir. Çünkü: Bilim hâkim değil ve bilimsel olarak da bu iĢe baĢlanmamıĢtır. Kadastro yalnız arazinin resmini çizmek olmadığına göre tasarrufa bağlı olan hususları da incelenmemiĢ ve takip edilecek sistem de tayin olunmamıĢtır. Kadastro temelleri çürüktür. Bugün ne memurların yapacağı iĢ ve ödevleri belli ve ne de hükümetle halkın arasındaki bu konunun durumu bellidir. Sonuç olarak, Türkiye'nin doğal servetini, memleketin varlığını bilmek ve milyonlara varan arazi sermayeyi tedavül ettirebilmek için kadastro yapmak gereklidir. Mahmut Esat Efendinin görüĢü Türkiye'de uzun zamandan beri tasarruf değiĢikliği takip edilmemiĢtir. Bunun sebebi ise Birinci Dünya SavaĢı ve KurtuluĢ SavaĢıdır. Bu yüzden Türkiye'de ekonomik ve sosyal hayatta büyük değiĢiklikler meydana gelmiĢtir. Bugün halkın malik olduğu 85 her Ģeyin değeri ve mahiyeti değiĢmiĢtir. Bu değiĢimleri tespit etmek ve doğru bilgi elde etmek için kadastroya ihtiyaç vardır. Türkiye Cumhuriyeti her ne kadar tespit ve yazım iĢlemine gereken önemi vermiĢse ve hala kullanılmakta olan 'Kuyudu Kadime' adı verilen defterler ve bu konuya iliĢkin yasalar oluĢturulmuĢsa da geliĢmekte olan yeni teknik ve yöntemlerden zamanında gereğince yararlanılamamıĢtır. Dolayısıyla tespit ve yazım iĢlemi yetersiz kalmıĢ ve gereksinime karĢılık veremez duruma düĢmüĢtür. TaĢınmazların tedavülünü hedefleyen Medeni Kanun ve bu hedefi gerçekleĢtirmek ancak, kadastroya istinaden teĢkil edilen tapu defterleri sayesinde mümkün olabilir. Çünkü tahrir zilyetleri, kadastro ise malikleri tespit eder ve bu tespit ise de hukuki esaslara dayanmaktadır. Eğer tahrir yapmağa kalkarsak, yaptığımız iĢ, zilyetleri gösteren bir tespit olur ve bu tespitte Medeni Kanuna istinat eden tapu sicillerinin tesisine esas olamaz. Dolayısıyla takip edilecek usul, tahrir usulü değil de kadastro usulüdür. Bu kadastro da hukuki bir kadastrodur (Ziya, 1928) . C. Türkiye'de üç boyutlu kadastro ihtiyacı Son iki yüzyıl içerisinde dünya nüfusunun önemli ölçüde artması özellikle kentsel alanlarda arazi kullanımının yoğunlaĢmasına neden olmuĢtur. Nüfustaki bu artıĢ eğilimi toprakla insan arasındaki iliĢkileri zamala değiĢtirerek arazi sahipliğinin önemini giderek artırmıĢtır. Buna bağlı olarak, arazideki mülkiyeti açık ve tartıĢmaya neden olmayacak Ģekilde kayıt edecek bir sistem gerekli olmuĢtur. Bu sistemi tanımlamak için çeĢitli isimler (arazi bilgi sistemi, arazi kaydı, arazi idaresi vb.) kullanılmakla birlikte günümüzde bu sistem 'kadastro' olarak adlandırılır. Kadastro baĢlangıçta yalnızca ekonomik ve hukuki amaçlarla gerçekleĢtirilirken bugün kadastrodan, arazi ile ilgili iĢlemlerin hızlı, verimli ve güvenli bir Ģekilde yürütülmesini sağlamanın yanında çevrenin korunmasını, sürdürülebilir geliĢimi ve sosyal eĢitliliği desteklemesi de beklenmektedir. Gelinen bu noktada, mülkiyetin etkili bir Ģekilde yasal güvence altına alınabilmesi için kadastronun arazi üzerindeki tüm hak ve sınırlamaları içermesi ve karmaĢık problemlerin çözümünde daha detaylı bilgi sağlaması gerekmektedir. Öte yandan, mülkiyetin bireyselleĢmesi arazi yüzeyinin iki boyutlu sınırlar kullanılarak mülkiyet birimlerine bölünmesiyle baĢlamıĢtır. Bu nedenle mevcut kadastro haritalarındaki temel birim iki boyutlu parsellerdir. Bütünlüğün ve tutarlılığın 86 sağlanması için iki boyutlu parsellerin üst üste çakıĢmaması ve aralarında boĢlukların olmaması beklenmektedir. Ancak parseller iki boyutlu olarak temsil edilmelerine karĢılık parselin kullanımı yüzeyden ziyade hacimdir ve parselin sahibi her zaman düĢey boyutta da haklara sahiptir. Sonuç olarak, hukuki açıdan mülkiyet zaten üç boyutludur fakat kadastroda mülkiyetin konumsal tescili iki boyuta indirgenmiĢ olarak yapılmaktadır (Döner, 2009). Türkiye‘de yıllardan beri devam eden kadastro çalıĢmaları tamamlanmak üzeredir. Kullanılan sistem iki boyutludur. Arazinin üstünde veya altında bulunan objelerden mülkiyete konu olabilecek hak ve mükellefiyetler tam olarak belirlenememekte ve siciline kaydedilememektedir. Bu durum gittikçe değerlenen toprak ve hızla geliĢen kentsel yaĢamda sıkıntılara neden olmaktadır. Bu nedenle üç boyutlu kadastro ve üç boyutlu kadastroya duyulan ihtiyacı araĢtırmak gerekmektedir. Mevcut kadastral yapı, uygulayıcı kurum olan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, yasal mevzuat, üç boyutlu kadastro çeĢitleri incelenmelidir. Dünya devletlerinde de araĢtırılan bu konu ülkemizde de akademik olarak araĢtırılmaktadır. Bir coğrafi bilgi sistemi mantığı ile hareket edilerek parsel bazlı olarak sistem hazırlanmalı ve uygulamaya geçilmelidir. Üç boyutlu kadastronun tam olarak oluĢturulamaması mevcut coğrafi bilgi sistemlerinde üç boyutlu sonuçlar elde edilmesini engellemektedir. Uluslararası Kadastrocular Birliği (FIG) ise kadastroyu; ― Toplumsal, kültürel ve ekonomik geliĢmenin yerine getirilmesinde temel iĢlevi olan arazi ve emlak mülkiyet haklarının anayasal güvencesini garanti eden, toprak ve yapılar hakkındaki çeĢitli bilgilerin korunmasını sağlayan, ülkesel ve yerel uygulamaların saydamlığına önemli katkı sağlayan bilgi sistemi‖ olarak tanımlamaktadır. Bu tanımlamaları çoğaltabiliriz. Ancak tanımlamalarda dikkati çeken en önemli unsur son yıllarda gereksinim duyulan bilgi sistemi yaklaĢımıdır. Türkiye‘de ve diğer dünya devletlerinin çoğunda mevcut kadastro sistemi ‗iki boyutlu‘ olarak düĢünülmüĢtür. Böylesi kadastral ürünleri altlık olarak kullanan bilgi sistemleri de iki boyutlu olacaktır. Arazi izdüĢümü haritalar ve buna bağlı olarak oluĢturulan tapu sicilleri mevcut sistemi yansıtmaktadır. Ancak farkında olmadan bu harita ve sicilleri oluĢtururken üçüncü boyutu da kullanmaktayız. Özellikle, teknik altyapı içerikli yeraltı tesislerinde (boru hatları, metro, depolar, tüneller, vb.) ve yer üstünde üst üste yapılmıĢ evler, çok katlı apartmanlar ve enerji nakil hatları gibi tesisleri irtifak hakları ile haritasına yani iki boyutlu modeline aktarılmaktadır. Parsel bir kiĢi adına kayıt edilirken, bir kısmının kullanım hakkını baĢka bir kiĢiye üst hakkı, alt hakkı gibi haklar ile verilmektedir. Üç boyutlu kadastro 87 düĢüncesi ile modellemeler yapılarak özellikle yapılaĢmanın yoğun olduğu bölgelerde bu ihtiyaç giderilmiĢ olacaktır (Ġnam ve Özkan, 2009). Üç Boyutlu Kadastroyu, ‗malikleri ve sınırlı hakları iki boyutlu parseller ile birlikte kaydeden, topoğrafik yüzeyin altında ve üstünde mevcut olan nesnelerin, yasal ve gerçek durumunun daha iyi anlaĢılmasını sağlayan bir sistem‘ olarak tanımlayabiliriz (Stoter ve Salzmann, 2003). Bu anlayıĢ ile arazinin üzerinde, yukarısında ve altındaki mevcut kadastroda tam olarak anlaĢılmayan, mekana bağlı üç boyutlu coğrafi nesneler olarak tanımlanan yapılar aracılığı ile üçüncü boyut elde edilebilir. Bu coğrafi nesneler, günlük hayatımıza artık iyice yerleĢen metro, boru hattı, yer altı kablo sistemleri, depolar, yer altı alıĢveriĢ ve ticaret merkezleri, yer üstünde çok katlı apartmanlar, bütünü veya bir kısmı ile birbiri üzerine yapılmıĢ yapılar, yer üstü hatları gibi yapı ve tesislerdir. Fiziksel üç boyutlu nesneler (objeler) mevcut olan kadastro paftasında tam olarak gösterilemezler. Sadece çizgisel olarak harita üzerinde varlığından haberdar olabiliriz. Detayları için ayrıca projesini görmemiz ve dosyasını incelememiz gerekir. Bu detaylar alt ve üst hakları olarak kaydedilmiĢlerdir. Yüzeyin altındaki ve üzerindeki objelerin nerede olduğunun belirlenmesinde bu durum yasal zorunluluk haline getirildiğinde, tanımlama daha da rahat yapılabilecektir. Yer altı tesislerinde iki boyutlu parseller yerine ‗üç boyutlu uzayın bölünmesi‘ ile elde edilen üç boyutlu parseller kullanılacaktır. Görüleceği üzere kentsel yaĢamın getirmiĢ olduğu yoğunluk, metropollerde taĢınmazların hukuki durumlarını belirlemede mevcut iki boyutlu mülkiyet belirleme sisteminin yetersiz kaldığını göstermektedir (Bilen ve Zlatonova, 2001). Mevcut Coğrafi Bilgi Sistemleri, Kent Bilgi Sistemleri gibi mekansal verilere ihtiyaç duyan sistemler genellikle iki boyut üzerine kurgulanmıĢlardır. Altlık olarak iki boyutlu kadastro parselini kullanan sistemlerde mecburen böyle bir sonuç elde edilmektedir. Üç boyutlu bir coğrafi bilgi sisteminin etkin olabilmesi için farklı tiplerdeki gerçek nesneler arasındaki analizi iyi yapabilmeli ve grafik bilgiler ile tanımsal bilgilerin birlikte kullanılmasını sağlamalıdır. Bunun için de üç boyutlu kadastro parsellerine ihtiyaç vardır ( Bilen ve Zlatonova, 2001). Arazi bilgi sistemlerinde en temel birim, sınırlarıyla arazide ölçülmüĢ ve malikleri adına tanımlanarak tapu sicilinde kayıt altına alınmıĢ olan parseldir. TaĢınmaz kadastrosunun temel elemanı olan parsel, taĢınmaz kadastrosunda kapalı bir sınırı olan 88 ve kendisine bir numara verilmiĢ alansal yeryüzü nesnesidir. Bu nedenle bilgi sistemleri için büyük önem taĢımaktadır (Stoter ve Salzmann, 2003). Mevcut kadastro kayıtları, temelde mülkiyet iliĢkilerine dayanmaktadır. ĠzdüĢüm düzleminde bulunan bir parsel üzerinde hak sahibi ve bu parselden yararlanma (mülkiyet) hakkı olanlar bulunmaktadır. Burada birkaç farklı durum söz konusu olabilir: Parsel kullanıcısı taĢınmazın tamamına sahiptir. Parsel kullanıcısı taĢınmazın çıplak mülkiyetine sahiptir. Diğer hak sahipleri bu parsel üzerinde üst hakkı, kiralama hakkı ve benzeri irtifak hakkına sahip olabilir. Parsel kullanıcısı taĢınmazın sahibi değildir; ancak bu taĢınmaz üzerinde üst hakkı gibi sınırlı bir hakka sahiptir. Ġlk örnek dıĢında diğerlerinin kaydında üçüncü boyuta ihtiyaç vardır. Zira, üç boyutlu objelerin ölçüleri yanında hak ve borçlarının da kaydedilmesi gerekir (Stoter, 2004). FIG tarafından 2001 yılından bu güne yapılan çeĢitli organizasyonlarda, üç boyutlu kadastronun çeĢitli yönlerden araĢtırılması için komisyonlar kurulmuĢ ve çalıĢmalar yapılmıĢtır. Ülkemizde üç boyutlu kadastro çalıĢmaları üniversiteler bünyesinde halen akademik düzeyde ele alınmakta; çalıĢma konusu edilmektedir. Ancak bu konuda devlet politikası olarak yürütülen bir çalıĢma da yoktur. Akademik çalıĢmalar, yurtdıĢında yapılan benzer çalıĢmaların paralelinde ve ortak/etkileĢimli projeler halinde yürütülmektedir (Ġnam ve Özkan, 2009). D. Türkiye kadastrosuna iliĢkin 'Kadastro-2023 Geleceğin Kadastrosu Çerçeve Raporu' nun değerlendirilmesi a. Var olan durum a.1. BaĢlangıç Türkiye‘de 1912 yılından bu yana kadastro çalıĢmaları yapıla gelmektedir. Osmanlı döneminde bütün taĢınmazların sınırlandırılması ve yazımı konusunda yürürlüğe konulan 05.02.1912 tarihli 'Emvali Gayrimenkulenin Tahdit ve Tahriri Kanunu Muvakkat' bağlamında Konya ilinin Çumra ilçesinde kadastro çalıĢmalarına baĢlanmıĢ, ancak sonrasında gelen savaĢlar nedeniyle bu yasa tam anlamıyla uygulama olanağı bulamamıĢtır. Bu nedenle bugünkü anlamda kadastro çalıĢmalarının 89 baĢlangıcının, ülke genelinde çalıĢmalara baĢlanmasını hedefleyen '1925 tarihli ve 658 sayılı Kadastro Yasası' olduğu kabul görmektedir. a.2. Amaç Türkiye kadastrosu, Türk Medeni Kanunu (TMK)'nun 719. ve 997. maddelerindeki kurallar çerçevesinde, taĢınmazların sınırlandırılması ve üzerindeki hakların belirlenmesi görevlerini yükümlenen 'hukuksal kadastro'dur. Daha sonra çıkarılan tüm özel yasaların (Kadastro, Tapulama, Tapu, Tapu ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü (TKGM) KuruluĢ Yasası v.b.) amacı, TMK'nun öngördüğü sistemin oluĢturulmasına yönelik olmuĢtur. a.3. Kadastrosu yapılacak alanlar 1963 yılında yürürlüğe giren Birinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planında, kadastro çalıĢmalarının yapılacağı alan 560.000 km2 olarak verilmiĢtir. Üçüncü BeĢ Yıllık Kalkınma Planında ise, kadastro hizmetlerinin kırsal alanlarda 410.000 km2, kentsel alanlarda 5 milyon parsel (20.000 km2) olmak üzere toplam 430.000 km2lik bir alana, 780.000 km2 olan ülke yüzölçümünün %55'ine götürülmesi hedeflenmiĢtir. Buna göre 01.01.2001 tarihine kadar, bu hedefin yaklaĢık %85'inde kadastro çalıĢmaları tamamlanmıĢ ve 32.321.764 adet parsel tapu siciline kaydedilmiĢtir. Son olarak Sekizinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planında, kadastrosu yapılacak kentsel alanın 40.000 km2, kırsal alanın da 440.000 km2 dolayında olmak üzere toplam 480.000 km2 olduğu kabul edilmektedir. Türkiye'de kadastro hizmetlerinin götürülmesinin planlandığı alanlarla ilgili olarak kesin bir saptama yapılamamıĢ olmakla birlikte, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün ortaklaĢa yaptıkları çalıĢmalar da dikkate alındığında, kırsal alanların kentsel alanlara dönüĢmesi, orman vasfını yitirmiĢ alanların orman dıĢına çıkarılması, ekonomik yarar sağlaması olası bulunan kadastro harici alanların kadastrolanması, yeni il ve ilçelerin kurulması, yeni yerleĢim alanları ve kamusal alan gereksinimleri gibi nedenlerle kadastrolanacak alanların miktar olarak hem arttığı, hem de kırsal ve kentsel alanlar bazında değiĢtiği gözlenmiĢtir. a.4. Kurumla ilgili veriler Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, 155 yıllık geçmiĢe sahip, 22 Bölge Müdürlüğü, 1003 Tapu Sicil Müdürlüğü, 325 Kadastro Müdürlüğü, bu birimlerinde 90 çalıĢan yaklaĢık 13000 personeli olan, tüm yurt düzeyine yayılmıĢ, harita-kadastro sektörünün en önemli kuruluĢlarından olan, ulusal bir kamu kuruluĢudur. a.5. Bütçe Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, kendisini yeniden yapılandıracak kaynakları üretme potansiyeli olan, yani salt tüketici olmayan bir kurumdur. Ülke kadastrosunun tamamlanması ile alım-satım, veraset intikal, emlak vergisi gibi harçların ve vergilerin daha da yüksek miktarlara ulaĢması olanaklı olacaktır. Tapu ve kadastro hizmetlerinin devlet bütçesine olan katkısı artarken devletin, bu hizmetlere ayırdığı kaynağı sürekli olarak azaltması düĢündürücüdür. Dolayısıyla, Türkiye'de kadastro çalıĢmalarında, teknik ve hukuksal sorunların yanı sıra, mali kaynaklara iliĢkin sorunlarda sürmektedir. a.6. Verilerin yapısı Kadastro bilgileri, toprak mülkiyetine devlet güvencesi sağlaması yanında mekâna bağlı kentsel kırsal alanda sanayi, ticaret, tarım vb. ile hizmet sektörlerindeki tüm yatırımlarda konumsal özellik her türlü projenin tasarımında ve uygulanmasında baĢvurulan hem ekonomik hem de teknik ve hukuki altyapı bilgileri durumundadır. Bu nedenle bu bilgilerin tüm gereksinimleri karĢılayacak özellikte doğru, güvenilir ve güncel olma zorunluluğu vardır. Buna karĢılık günümüzden 40–50 yıl önce oluĢturulmuĢ olan kadastro bilgileri, mülkiyete devlet güvencesi vermek olarak belirlenen amacına uygun iĢlevi yerine getirememekte, projelerin ve yatırımların çok yönlü beklentileri ve gereksinimleri karĢısında yetersiz kalmaktadırlar. Yapılan kadastro çalıĢmalarının %14'ü grafik sistemdir. Var olan bilgi ve belgelerin %60'lar oranında yenilenmesine gereksinim duyulduğu da bilinmektedir. a.7. Yenileme ve güncelleme faaliyetleri 1925 yılından bu yana üretilen çizgisel kadastro haritaları ve buna dayalı tapu sicil sistemi için yenileme ve güncelleme faaliyetleri yapılamamıĢ, bu çalıĢmalar bilgi sistemlerine yönlendirilememiĢtir. Bu nedenle tüm parseller için hukuken geçerli sayısal değerlerin üretildiği bir yenileme gereksinmesi tüm ivediliğiyle sürmektedir. Kadastronun yaĢayan ve süreklilik gerektiren bir hizmet olması, kadastro çalıĢmaları sonucunda üretilmiĢ olan tapulama ve kadastro paftalarının teknik nedenlerle olduğu gibi, toplumun sosyo-ekonomik yapısındaki dinamizme paralel olarak da günün 91 koĢullarına ve teknolojisine uygun duruma getirilmesi gereği yerine getirilemeyince, kadastroda kendisinden çok yönlü beklentilere cevap veremez duruma düĢmüĢtür. Var olan durumda, Eski kadastro çalıĢmalarının dayanağı olan nirengi, poligon gibi yer kontrol noktaları korunamamıĢtır. YitirilmiĢ olanların çoğunun yerlerine konulmaları da olanaklı değildir. Eski paftaların çoğunun, değiĢmediği anlaĢılan sınırlara göre de uygulama kabiliyeti yoktur. Kadastro sonrasında, planlar üzerindeki değiĢiklikler gereği gibi izlenememiĢ ve güncelleĢtirilememiĢtir. Bu yüzden pafta ile arazi, çoğunlukla birbirine uymamaktadır. Kullanılan pafta altlıkları ya eskimiĢtir ya da kalitesizdir. Kullanılmasının sürdürülmesi, yanılma sınırları dıĢında kalan hatalara neden olmaktadır. Eski kadastrolarda ölçü ve çizimde yanılma sınırı dıĢında kalan hatalar vardır. Plan ölçekleri gereksinmelere yanıt vermemektedir. Eski paftaların büyütülmeleri durumunda yanılma sınırı dıĢında kalan hatalar ortaya çıkmaktadır. Bazı paftalar foto-plan olduğu için yetersizdir. Grafik sistemde yapılan paftalar günümüz gereksinmeleri karĢısında yetersiz kalmaktadır. Bu sorunların giderilmesine çözüm olarak yürürlüğe konulan 2859 sayılı Tapulama ve Kadastro Paftalarını Yenileme Kanunu, çerçevesinin çok dar 92 olması nedeniyle, çok kısıtlı oranlarda uygulanmıĢ ve beklentilere yanıt verememiĢtir. Genellikle kırsal alanlarda tapu sicil kayıtları güncelliğini yitirmiĢtir. Bu durum kamulaĢtırma, toplulaĢtırma vb. projelerin uygulanmasında, mekânsal bilgi sistemlerinin kurulmasında büyük güçlükler yaĢanmasına neden olmaktadır. a.8. Kadastro verilerinin toplumsal önemi: Bugün Türkiye gündeminin önemli konularından olan 'yatırımların önünün açılması', 'mal varlığı araĢtırmalarının çok hızlı bir Ģekilde yapılabilmesi' gibi konularda güncel ve hızlı biçimde eriĢilebilir bir kadastro sisteminin gereği ortaya çıkmaktadır. Sistemin ülke genelinde bilgi teknolojilerine dayalı bir yapısı bulunmamaktadır. Bu durum ise, yönetimde saydamlığın sağlanması, kamuoyunda bu konularda yapılmakta olan haklı-haksız spekülasyonların önüne geçilmesi ve mal varlığı hareketlerinin yetkililerce ve yargı organlarınca izlenmesi vb. konularında hızlı, doğru ve etkin bir katkının sağlanması bağlamında yetersiz kalınmasına neden olmaktadır. b. Sorunlar b.1. Kadastronun kapsamı Türkiye‘de değiĢik arazi türleri bakımından değiĢik kurumlarca kadastro yapılmaktadır. Orman niteliğinde olan alanların 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre Orman Genel Müdürlüğünce, mera nitelikli arazilerin ise 4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerine göre Tarım ve Köy ĠĢleri Bakanlığı bünyesinde kurulan 'mera komisyonlarınca', Orman Kanunu hükümlerine göre hazine adına orman rejimi dıĢına çıkarılmıĢ olan 2-B alanlarının, 2924 sayılı kanuna göre Çevre ve Orman Bakanlığınca kadastronun istenmesi durumunda 3402 sayılı kanun hükümlerine göre TKGM'nce kadastrosu yapılmaktadır. Bu ise kadastronun özelliğine uygun çalıĢma anlayıĢının ve yöntemlerinin parçalanması ve çalıĢmaların kadastro tekniğine uygun yürütülmesinin yeterince denetlenememesi sonucunu doğurmaktadır. Bunun çarpıcı örneği, sınırlandırılan ormanların %72.6'sına iliĢkin belgelerin %75'inin kadastro tekniğine uygun düzenlenememiĢ olması nedeniyle tapu kütüğüne tescillerinin yapılamamıĢ olmasıdır. 93 b.2. Belediye hizmetleri ve teknik altyapıları Belediye hizmetleri arasında bulunan teknik altyapı tesislerine iliĢkin faaliyetlerin, 'teknik altyapı kadastrosu' kapsamında tanımlanmasına karĢın, TKGM'nün bu konuya yakın bir duruĢ sergilemediği görülmektedir. Yerel hizmetlerin görülmesinde tapu sicili ve kadastro bilgilerinin temel altlık olarak kullanılmaması ve kurumlar arası güncel veri transferinin bir formata bağlanmamıĢ olması birçok aksaklığın kaynağı durumundadır. b.3. Kapsama iliĢkin yargının yaklaĢımı Bu aĢamada Türkiye‘nin en üst yargı organlarından olan Anayasa Mahkemesinin 1973 ylında belirttiği, 'Türkiye kadastrosunun, Türkiye‘nin çağdaĢ kimliğinin bir simgesi, taĢınmaz yüzölçümlerinin kesin ve gerçek tanımı, imarın ve mekâna iliĢkin düzenlemelerin ilk koĢulu, arazi ıslahının (iyileĢtirmenin) tek aracı, taĢınmazların vergilendirilmesinde devletin dayandığı büyük kuvvet, ulusal dayanıĢmayı bozan etkenleri ortadan kaldıran toplumsal bir varlık, taĢınmazlarla ilgili yatırımların en güvenli korucusu olarak görülmesi…' Ģeklindeki yaklaĢımı anımsanmalıdır. b.4. UyuĢmazlıkların çözülememesi Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, '…kadastrodan önceki ve kadastro sırasında doğan tüm uyuĢmazlıkların çözümlenmesi…' kadastronun amaçları arasındadır. Böylelikle, Türk hukuk sisteminin, kadastronun taĢınmazlarla ilgili uyuĢmazlıkları kesin olarak çözmesini beklediği söylenebilir. Oysa sistem, ülkede kabul gören mülkiyet anlayıĢının uzantıları olarak ortaya çıkan önemli sorunlarla ve uyuĢmazlıklarla uğraĢmaktadır. Örneğin, kadastro mahkemeleri ile diğer mahkemelerden gelen ve Yargıtay'da biriken, sayıları 170000 dolayında olan dava sayılarının 1965 yılına göre %58 oranında azalması ve dosya sayısı bazında gerilemesi sevindirici olsa da, 2000 yılına devretmiĢ olan dosyaların olması ve bunların içinde çok sayıda kadastro dava dosyalarının da bulunması mülkiyet konusundaki toplumsal sorunun, kaynağında tam olarak çözülemediğini de göstermektedir. b.5. Kadastroya ilginin azalması Kadastroya ilginin, eskiye göre ciddi bir düĢüĢ içerisinde olduğu görülmektedir. Bunun temel etken olarak da ilk kadastrosu yapılacak alanların azalması ve kalan 94 alanların da rantı (getirim) düĢük alanlar olması gösterilebilir. 1950'li yıllardan 2000'li yıllara doğru, kadastro üzerindeki tartıĢmaların yoğunluğu azalırken, kadastroda nitelik değiĢimine iliĢkin değerlendirmelerin de azaldığı dikkat çekmektedir. Oysa kurumun, kadastronun 1950'li yıllarda tarımda makineleĢme ve buna bağlı kredi sisteminin geliĢmesi, 1950 sonrası hızlı kentleĢmenin gerektirdiği altyapı olma özelliği, 1980 sonrası arsa düzenlemeleri ve imar affı uygulamaları, 1990 sonrası bilgi teknolojilerinin ve çağdaĢ donatıların kullanılmasının yarattığı dönüĢümler, 2000'lere doğru bilgi sistemlerine yönelme konularında göstermesi gereken dinamizmi göstermediği de belirtilmelidir. b.6. KuruluĢ kadastrosu sonrası dönem (sonsuz kadastro) Kadastrosu yapılan alanlar konusunda üçüncü BeĢ Yıllık Kalkınma Planında belirtilen genel hedef temel alınmaktadır. Ancak kadastro görmesi gereken alan ne olursa olsun, ülkenin tümünde çalıĢmalar sonuçlandığı zaman var olan Kadastro Yasası misyonunu tamamlamıĢ olacak ve yasa kendiliğinden yürürlükten kalkacaktır. Ancak bu durum, kadastronun iĢlevini tamamladığı anlamına gelmemektedir. Kadastro sonrası hizmetler sürecektir. Fakat kadastro sonrası dönem için tasarlanmıĢ ve tanımlanmıĢ hukuki temeller ve kurumsal modeller bulunmamaktadır. b.7. Hizmet alımında çeĢitlenme, özel sektör DıĢarıdan hizmet alımında TKGM, 'yasal dayanak yokken geçmiĢte Bakanlar Kurulu kararı' ile özel sektöre iĢ yaptırmıĢ bir kurum olarak, 3402 sayılı yasanın 39. maddesiyle kendisine verilmiĢ bulunan yetkileri kullanamamaktadır. KuruluĢ kadastrosunun ivedilikle tamamlanması, tapu ve kadastro bilgilerinin iyileĢtirilmesi ve güncellenmesi çalıĢmalarında özel sektörün yeteneklerinden ve dinamiğinden yararlanılmasında atılması gereken adımlar atılamamaktadır. b.8. Kurumsal yapının yarattığı sorunlar Kurumun örgütsel yapısı uzun zamandır tartıĢılmakta, ama kurumsal dönüĢüm bir türlü gerçekleĢememektedir. Bu özelliğiyle kurum, 'geleneksel, tutucu' bir kurum izlenimi vermektedir. Bu nedenle daha üretken ve verimli bir kurum olmanın gereğini yerine getirememektedir. ġimdiki yapı değiĢmedikçe sorunlar da varlıklarının sürdürecektir: 95 TKGM, tüm geleneksel kurumlarımız gibi aĢırı merkeziyetçidir. Bölge ve taĢra müdürlükleri, görev-yetki-sorumluluk ve mali açılardan güçsüz ve yetersizdirler. Türkiye‘de yönetimin bütünlüğü, 'yetki geniĢliği ilkesi' ile 'yerinden yönetim ilkesi' arasında kurulacak dengeler bağlamında, görevyetki-sorumlulukların ve kaynakların paylaĢımının merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasında yeniden düzenlenmesi giriĢimleri gündemdedir. Kurumsal yapılanmanın, kuruluĢ kadastrosu sonrası hedefleri de gözeten bir özellik taĢımıyor olması, hizmet üretimine de yansımaktadır. Kurumun dıĢ kurumlarla bütünleĢme konusunda yaĢanan sıkıntılar, mekânsal bilgiler alanındaki dağınıklığın da temel nedenli olmaktadır. Kurumun ürettiği tapu ve kadastro verilerinin, toprağa yönelik faaliyet gösteren diğer kurumlar tarafından daha etkin kullanımı sağlanamamaktadır. Kurumun kendi içine kapalı yapısı, onun geliĢmelere de kapalı olması sonucunu doğurabilmektedir. ÇalıĢma koĢullarının zorlaĢtığı bölgeler için özendirici önlemlerin alınmaması, personel dağılımında dengesizlikler doğurmaktadır. Öte yandan, tapu ve kadastro hizmetlerinde görevli personel, verdiği hizmetin karĢılığını iĢgüçlüğü ve sorumluluğu ile orantılı olarak alamamakta, bu konuda diğer kurumlara göre daha dengesiz bir durumda bulunmaktadır. Arazide ve büroda çalıĢan elemanların tümü için yeni çalıĢma koĢullarının yaratılamadığı görülmektedir. Bu durum ise uygulamada iĢ üretimi, verim, kalite vb. konularda olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Ayrıca Ģantiye sistemine geçilememiĢ olması, kaynak kayıplarına neden olmaktadır. ÇalıĢma koĢullarının bir bütün olarak değerlendirilmesi, verimlilik konusunu üzerinde ayrıca düĢünmeyi gerektirecek önemli bir sorun olarak ortay koymaktadır. Kadastro ekiplerince parsel üretiminde ve hizmet götürülen alanda düzenli verimliliklerinin olmadığı, kırsal ve kentsel alanlardaki çalıĢmaların birleĢtirildiği 1985 yılı öncesinde, ekip sayısı artarken üretimin 96 sürekli olarak azaldığı görülmektedir. Ancak, artık çağdaĢ iĢletmeler ve kurumlar açısından önemli bir ölçü olan verimlilik ölçütlerinin belirlenmemiĢ olması önemli bir eksikliktir. Var olan kurumsal yapılanma modelinin sonucu olarak, kurum çalıĢanlarının eğitimi, tam olarak yapılamamaktadır. Hizmet içi eğitim, neredeyse terk edilmiĢ durumdadır. Kurum çalıĢanlarının kurumda yaratılacak yeni bilgi atmosferi için hazırlanması konusunda bir planlama ise görülmemektedir. b.9. Paftaların durumu Türkiye'de kadastronun sonuçlandığı pek çok yerde, kadastro paftaları ülke koordinat sisteminde açılmadığından, ayrıca uygulanan kadastro yasası gereği tescil dıĢı yerler de bırakıldığından kenarlaĢtırma sorunları yaĢanmakta, dolayısıyla hem sorunların boyutu bilinmemekte, hem de tescil dıĢı alanların belirlenmesinde büyük sorunlarla karĢılaĢılmaktadır. b.10. ArĢiv Var olan arĢiv düzeni, belgelerin güncelliğini sağlamadığı gibi, 'anlamlı olmayan yığılma noktaları' yaratmaktadır. Bu durum, arĢivden beklenen amacın gerçekleĢmesini sağlamamaktadır. b.11. Açık sistem olma ve sistemden beklentiler Türkiye'de var olan kadastro sistemi, açık bir sistem olarak yapılanmadığı için sürekli artan istekleri, beklentileri, gereksinimleri karĢılayamamakta, bu nedenle de etkili ve verimli olamamaktadır. Kadastrodan beklenti içinde olan çevre faktörlerde, kentleĢmede, kırsal alanlarda, çevre sorunlarında, toprağa iliĢkin değiĢik amaçlı yatırımların niteliklerinde önemli değiĢmeler yaĢanmaktadır. Çevre faktörlerdeki bu değiĢmelere karĢın, Türkiye kadastrosu eski içeriğiyle sürdürülmektedir. Bunun sonucu olarak da, var olan içeriğiyle resmi ve özel birçok kurumun toprakla ilgili yatırımlarında gereksindiği zengin bir veri altlığı olamamaktadır. Bu verimsizlik Türkiye'de verimsizliğin kaynağını oluĢturmaktadır. b.12. Temel Sorun, Bilgi Sistemine GeçiĢ 97 Günümüz gereksinmeleri açısından bakıldığında, diğer birçok sorunun da belirleyicisi olan temel sorunun, iyi tasarlanmıĢ, evrensel ölçülerde ama ülke koĢullarıyla uyumlu bir mekânsal bilgi sistemine ülke genelinde geçilemiyor olmasıdır. Geçilmiyor olması, mekânsal bilgi sistemlerinin oluĢturulmasında: Temel altyapı oluĢturan, 'harita ve kadastro bilgileri'nin bu amaca uygun üretilmemesi ve hizmetin buna yönelik verilememesi, Böyle bir sisteme sokulacak bu bilgilerin oluĢturulmasında yetersizlikler, tutarsızlıklar, noksanlıklar, yasal boĢluklar olması, Kamu kurumları yönünden yetki ve sorumluluklarda belirsizlikler, kurum çalıĢanlarının görevlendirmelerinde plansızlıklar bulunması, DeğiĢik kademedeki hizmetlerde formasyon gözetiminde düzensizlikler ve uygunsuzluklar olması, Kamu kurumları arasında eĢgüdüm yetersizliği, Üretilen bilgilerde standart farklılığı ve güvenirlik sorunları, sürmektedir. Tüm bu eksikler yanında belirleyici temel iĢlev ve etkileyici unsur olan tapu ve kadastro faaliyetlerinin bilgi sistemlerine yönelik olarak yürütülememesi, mekânsal bilgi sistemlerinin sağlıklı biçimde oluĢturulup geliĢtirilmesinde de en önemli engeli oluĢturmaktadır. Verilen analiz tekniklerine altlık olarak biçimde yapılandırılmamıĢ olması, bunlardan çok yönlü olarak yararlanmayı engellemektedir. b.13. ÇağdaĢ teknoloji kullanımı Bilgi ve teknoloji çağında kurumun tüm birimlerinin günümüzün gerektirdiği çağdaĢ donanımlara kavuĢturulmasında eksikler görülmektedir. 'teknolojik transferinin' kuramsal anlamına uygun olarak gerçekleĢmesi gereken teknolojik altyapının 'teknoloji alımına' indirgendiği izlemini edinilmektedir. Bir master planın yokluğu, bunların kurumun birimlerine dağıtımında olumsuzluklara neden olmaktadır. Eskiyen teknolojilerin yerine yenilerinin konulmasında gecikmeler yaĢanmakta, teknolojiler arası geçiĢler gereği gibi planlanmamaktadır. Tapu ve kadastro iĢlemlerinin bir bölümü günlük değil, anlık olarak ve 'o anda' yapılması gereken iĢlemler olduğu düĢünüldüğünde bu plansızlığın ve ödeneksizliğin mülkiyet hakkının kurulmasında, korunmasında ve kullanılmasında hak ihlallerine neden olabilmektedir. b.14. üretim biçimlerinde değiĢmeler 98 Bilimsel ve teknolojik geliĢmeler kadastro bilgilerinin üretim Ģekillerini ve kapsamlarını değiĢtirebilmektedir. BaĢlangıçtan bu değiĢmeler uygulanan ölçme ve çizim tekniklerinin çoğu yerini çağdaĢ yöntemlere ve bilgi teknolojileri destekli süreçlere bırakmaktadır. Yakın gelecekte uydu teknolojilerinin (GPS, vb) parsel ölçmelerinde kullanılması söz konusu olacaktır. Bu açılardan bakıldığında hem veri üretme hem de hizmet sunma anlayıĢı olarak klasik yaklaĢımların terk edilmesi gerekmektedir. b.15. Tapu ile kadastro arasında harmoni sorunu Kadastronun hukuksal yanıyla teknik yanı arasında gereken harmoninin kurulamamıĢ olması sistemde öncelik tartıĢmalarının kaynağını oluĢturabilmiĢtir. Bu uyumsuzluk, zaman zaman kurum içi geliĢmeyi de olumsuz etkilemiĢ ve 'teknik elemantasarrufçu' gibi ayrıĢmaların veya 'iĢin tapu ve tasarruf yanına kadastrodan daha fazla önem verilmesi' gibi değerlendirmelerin nedeni olabilmiĢtir. b.16. Kaynaklar sorunları TKGM, taĢınmazlarla ilgili vergilerin ve kiraların düzenli ve sistemli bir biçimde toplanması için kadastro haritalarına dayalı bir kayıt sistemi olan tapu sicilini oluĢturmaktadır. Ülke genelinde vergi ve harç konusu olabilecek tüm taĢınmazların tapu kütüğünde kayıtlı olmaları gerekmektedir. TMK ile mülkiyet hakkının kazanılması için 'tapu kütüğüne tescil zorunluluğu' öngörüsünün bir nedeni de budur. Ancak kadastro Türkiye'nin her tarafında aynı anda uygulanarak taĢınmazların ilanı ve tutanaklarının kesinleĢmesinin uzun bir sürece yayılması yanı sıra, kadastrosu tamamlanan yerlerde imar mevzuatına aykırı yapılaĢma, özel parselasyon ve hisseli parsel satıĢlarının önlenememesi, tapu dıĢı, 'kayıt dıĢı' taĢınmaz devirlerinin önemli bir unsuru durumuna gelmesine yol açmıĢtır. Bu durum, önemli vergi ve harç kaybına neden olmaktadır. b.17. Siyaset ve kurum imajı dokunulmazlık Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Türkiye'de, mülkiyet hakkını kurmakla, korumakla ve mülkiyet değiĢikliği iĢlemlerini yürütmekle görevli bir kuruluĢtur. Bu nedenle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün tıpkı yargıda olduğu gibi iĢlevlerinde bağımsızlığın, atamalarda liyakat ve tarafsızlığın, kararlarda görev baĢındaki yöneticilerinin ve komisyon üyelerinin dokunulmazlığının bulunması zorunludur. 99 c. Önermeler c.1. Çok amaçlı çağdaĢ bir kadastro sistemi Türkiye‘de uygulanmakta olan kadastro, kamu kurumlarının ve vatandaĢların beklentilerini karĢılamaktan uzak olmaktadır. Ayrıca çağdaĢ ülkelerin bu konudaki tanımlarından da giderek uzaklaĢmaktadır. Bu nedenle kadastronun 'Çok Amaçlı ÇağdaĢ Kadastro' olarak yeniden tanımlanması gerekmektedir. c.1.1. Tanım: ÇağdaĢlığın niteliğini ve çok amaçlılığın iĢlevselliğin belirlediği çok amaçlı çağdaĢ kadastro: Yalnızca kiĢilerin değil kamunun taĢınmazlarını da güvence ve denetim altına alan, Kamu ve toplum yararına bir mülkiyet anlayıĢından kaynaklanan, Ülkenin doğal kaynaklarının korunması ve uygun kullanımını amaçlayan, Ülke-bölge ve kent ölçeğinde planlı kalkınmaya gerekli verileri kullanıma ve iĢlemeye hazır bulunduran, Merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin gereksindikleri bilgileri kapsayan, Teknolojik geliĢmeleri jeodezi uygulamalarına uyarlayan, Ayrıntılı mekânsal bilgi sistemlerinin kurulmasına temel olan verilerin güncel tutulmasını ve sürekli akımını sağlayan, Devingen (dinamik) ve sistemli bir süreç, olarak algılanmalıdır. c.1.2. Yasal düzenleme gereği Türkiye kadastrosunda halen uygulanmakta olan teknik ve tüzel standartların çağdaĢ çok amaçlı kadastro için yeterli olmadığı bilinmektedir. Standartların yanı sıra yönerge ve yönetmeliklerle çözülmeye çalıĢan standartlarla ilgili pek çok konunun gerçekte yasa düzeyinde ele alınmasının gerektiği bir gerçektir. c.1.3. Yeni yüzyılda yeni nitelik Yeni yüzyılda Türkiye kadastrosu, Yalnızca sınır (mülkiyet) kadastrosu bağlamında kalmayacak, Ġçerik olarak 'Çok Amaçlı Kadastro' olacak, Bu içeriğiyle günümüz bilgi teknolojileri bağlamında 'Çok Amaçlı Kadastro Bilgi Sistemi' olarak yapılandırılacak ve çalıĢtırılacak, 100 Mekânsal Bilgi Sistemleri için kendinde beklenen hizmetleri yerine getirebilecek, Kentsel ve kırsal alanlarda dünya ölçeğinde ortaya çıkan ve ülkemizde de yansımalarını bulan yapılanmaların dıĢına düĢmeyecek, bir kapsama kavuĢturulmak zorundadır. c.1.4. Yeni içeriğin oluĢturulması Ġçeriğin yeniden tanımlanması sürecinde kadastronun açık bir sistem olduğu, toprağa yönelik yatırımlarda karar bileĢenlerinin çeĢitlendiği, bu nedenle kadastrodan beklentilerin farklılaĢtığı, bir bütün olarak kırsal ve kentsel toprakların düzenlenmesi sürecinde var olan kadastro bilgi çerçevesinin yetersiz kaldığı, uzun yıllardır kavramsal olarak sözü edilen çok amaçlı bir kadastro içeriğinin oluĢturulması konusunun Türkiye kadastronun gündemine girmesi gerektiği göz önünde tutulmalıdır. c.1.5. Açıklık ilkesi KavuĢturulacak yeni çok amaçlı içeriğiyle Türkiye kadastrosunun sürekli yenilemeye ve değiĢime açık bir sistem olarak tasarlanması ve ürünlerinin kullanımında da açıklığı temel ilke olarak benimsenmesi gerekir. Bu bağlamda, TKM'nun 1020. maddesindeki 'açıklık' ilkesinin çağdaĢ normlara göre yeniden tanımlanması gerekir. Bu arada 'verilerin kiĢiselliği' ve 'güvenliği' ilkelerinin de gözetilmesi ancak bu düzenlemede asıl olanın 'toplum yararı' olduğunun da unutulmaması gerekir. c.1.6. Orman, mera ve kıyı alanlarında hedef Türkiye kadastrosunun çağdaĢ çok amaçlı kadastro hedefine yönlendirilmesi öncelikli hedefi, bir diğer öncelikli görevle birlikte tasarlanmalıdır. Gerek orman, gerek mera, gerekse kadastrosu yapılmayan yerlerde ve kıyı bölgelerinde kadastronun bitirilmesi projesi de 'çağdaĢ kadastro sistemi' hedefine yönlendirilmelidir. c.1.7. GPS ve bilgi teknolojilerinden yaralanma Ġlk kadastrosu yapılacak alanlarla yenileme çalıĢmalarında baĢta GPS olmak üzere günün geliĢen teknolojilerinden ve bilgi teknolojilerinde yararlanılması, hizmet hızı, kalitesi, tekdüzeliği ve standart açısından önem taĢımaktadır. Özellikle GPS'in yakın bir gelecekte bir parsel ölçme teknolojisi olarak kullanılacağı, elektronik kayıt edici takeometrelerde (total station) robotik dönemin baĢlayacağı mobil sistemlerin çok 101 hızlı olarak kadastrodaki arazi çalıĢmalarında kullanılacağı Ģimdiden göz önüne alınması gereken geliĢmelerdir. c.1.8. ÇağdaĢ dünyadaki geliĢme düzeyine eriĢme Dünyadaki, özellikle de Avrupa ülkelerindeki düzeyle uyumlu bir 'çok amaçlı bir kadastro sistemi'nin oluĢturulması, halen AB'ye uyum çalıĢmaları kapsamında yürütülmekte olan 'Arazi Kayıt Sistemi', 'Çiftçi Kayıt Sistemi', 'Tarım Bilgi Sistemi' ve 'Coğrafi Bilgi Sistemi' gibi birçok proje ve belediyelerce yürütülen 'Kent Bilgi Sistemi' çalıĢmaları için stratejik önemdedir. Ülkedeki sistemin hem Avrupa hem de dünya ölçeğindeki geliĢmelerle aynı konuma getirilmesi, ülkemiz kadastro sisteminin hedefleri arasında olmalıdır. c.1.9. Arazi yönetimi Türkiye‘de çağdaĢ bir kadastro sistemi kurulması hedefi, günümüzde bir üst kavram olan 'arazi yönetimi'nin, Türkiye coğrafyasının tamamını kucaklayacak biçimde gerçekleĢtirilmesi hedefiyle birlikte tasarlanmalıdır. 4.c.2. Yasal düzenlemeler: ÇağdaĢ çok amaçlı kadastro uygulamasına geçebilmek için baĢta TMK olmak üzere çok sayıda yasayla bunlara dayalı olarak çıkartılan tüzük ve yönetmeliklerde de değiĢikliklerin yapılması gerekmektedir. c.2.1. TartıĢmanın kapsamı: Kadastro olgusuna yaklaĢırken, Türkiye‘de izlenecek kadastro politikasını, Türk hukuk sisteminin kadastroya ve mülkiyete bakıĢını, Devletin yeniden yapılandırılması bağlamında kurumun örgütsel konumlanıĢını, Yenileme konusunu ve ikinci kadastroyu, Kadastro bilgi sistemini, Kurum çalıĢanları ve teknolojik altyapısını, Standartları, Hizmet anlayıĢını, birlikte bir bütün olarak değerlendirmek ve üzerlerinde çağdaĢ düĢünceler oluĢturmak gereği vardır. c.2.2. Yeni bir yaklaĢım, sonsuz kadastro: 102 Yapılacak tüzel düzenlemelerin mutlaka kuruluĢ kadastrosu olarak adlandırılan aĢamanın altlığı olan Kadastro Kanunu ile öngörülen hizmetlerin ülke genelinde götürülmesi gerekmektedir. Bu çalıĢmayla eĢ zamanlı olarak kadastro mevzuatının yeni baĢtan ve sonsuz kadastro hedeflerine uygun biçimde yeniden ele alınmasını düzenleyen bir yaklaĢımla hazırlanması gerekmektedir. c.2.3. Yenileme ve ikinci kadastro Türkiye‘de 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi ile 2859 sayılı Yenileme Kanunu daha önce kadastrosu yapılan yerlerdeki haritaların teknik nedenlerle yetersiz kalması, eksikliğinin götürülmesi veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun Ģekilde göstermediğinin belirlenmesi durumunda, hataların giderilerek haritaların sağlıklı duruma getirilmesinde yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22. maddesinde yer alan istisnai (ayrık) durumlar dıĢındaki, 'ikinci kez kadastro yapılamaz' hükmünün değiĢtirilmesi de içinde olmak üzere, 'yenileme' konusundaki yasal düzenleme seçeneklerini tartıĢmak gerekmektedir. c.2.4. Yasal düzenlemelerin bütünü kapsaması ve Türk Medeni Kanunu Yasal düzenlemelerin baĢta taĢınmaz mülkiyeti alanını da düzenleyen TMK olmak üzere bu konudaki iliĢkili diğer yasalarla birlikte düĢünülmesi yararlı olacaktır. Türkiye kadastrosunun üstlendiği iĢlevler 1926 yılında TMK ile belirlenmiĢtir. TMK'nun öngördüğü sistem anlayıĢı ve iĢlevler günümüzde bilimsel ve teknolojik geliĢmeler karĢısında yetersiz kalmaktadır. Bu sistem, anayasanın 35. maddesinde mülkiyeti düzenleyen kuralın içeriğiyle uyumlu duruma getirilmelidir. Bu amaçla kadastro mevzuatı yeniden tasarlanmalı ve düzenlenmelidir. Bu süreçte kurumun TMK'ndaki hükümlerin değiĢimine de öncülük etmesi gerekmektedir. c.2.5. Serbest çalıĢanlardan yararlanma Kurumun hizmet alımı konusunda serbeste çalıĢanlardan daha geniĢ boyutlarda yararlanılmasını hedefleyen bir yasal altyapının kurulması ile bu durum mümkün olabilecektir. c.3. Kurumun yeniden yapılandırılması Harita ve Kadastro Sektörünün, dolayısıyla TKGM'nün yeniden yapılandırılması, 1926 yılındaki 'Merkez Hükümet TeĢkilatı AraĢtırma Projesi 103 (MEHTAP)'nden baĢlayarak çok sayıda araĢtırma raporunda ve BeĢ Yıllık Kalkınma Planlarında öngörülmüĢ, ancak çeĢitli nedenlerle uygulamaya geçilememiĢtir. Yeniden yapılanmanın bu dönem içinde ele alınması ve gerçekleĢtirilmesi zorunludur. c.3.1. Harita kadastro sektörü açısından önem Türkiye‘de TKGM'nün, Harita-Kadastro Sektöründeki konumu ve önemi ortadadır. Kurumun bu konuma ve önemine uygun yeni bir yapıya kavuĢturulması öncelikli beklentiler arasındadır. c.3.2. Görevlerin ve yetkilerin yeniden düzenlenmesi Tapu ve kadastro çalıĢmalarındaki görevlerin ve yetkilerin dağılımının yeniden düzenlenmesi zorunludur. Bu düzenlemenin yetki ve sorumlulukların merkezde toplanması biçiminde değil, bölge müdürlüklerine ve müdürlüklere aktarılması biçiminde yapılması, hizmetlerde eĢgüdümü, standartlaĢmayı ve iĢbirliğini sağlayıcı biçimde ve belirgin olması gerekmektedir. c.3.3. Kurumun devletin yapılanmasındaki konumu Kurumun kamu yapılanması içindeki konumlanıĢı konusunda farklı modellerle ilgili henüz bir görüĢ birliği sağlanabilmiĢ değildir. Öyle ki, 'tapu' ve 'kadastro' boyutlarının bir yandan ayrılamazlığı, var olan yapıda ise yan yana olmaları durumunda birbirlerini engellemeleri dile getirilmektedir. Hizmetin özelliği, ülkenin koĢulları evrensel yönelimler ıĢığında çağdaĢ bir kurum yapılanmasına gerek vardır. c.3.4. Sürdürme faaliyetlerini gözetme Yine bu kurumsal yapılanma, kuruluĢ kadastrosu ile sonrası hizmetlerin (sürdürme faaliyetlerinin) farklı özelliklerini gözeten biçimde olmak zorundadır. Yapının, özellikle kadastroda yenilemenin ve yaĢatmanın gelecekteki en önemli görev olacağını gözeten bir yaklaĢımla gerçekleĢtirilmesi gerekmektedir. c.3.5. Hizmet üretim modelleri Kurumsal Yeniden yapılanma, hizmet üretim modellerini çeĢitlendiren, hizmetin doğrudan kurum tarafından üretilmediği yerlerde serbest çalıĢan müelliflerden yada diğer kuruluĢlardan hizmet alımı yöntemlerini de gözeten bir yapılanma olmalıdır. 104 c.3.6. ÇağdaĢ teknolojiler temelli yapılanma Kurumun yeniden yapılanması, çağdaĢ teknolojileri baz alan bir yapılanma olmalıdır. Teknolojik altyapı, kurumdaki yeni bilgi atmosferinin bir parçası ve gereği olarak kurulmalıdır. Arazi, büro ve veri transferi gibi birçok alanda bilgi teknolojilerinden etkin biçimde yararlanılması gerekmektedir. c.3.7. Kurum içi iletiĢim ve verimlilik Kurumun yeni yapılanması sırasında devingen ve üretken bir iĢleyiĢin yanı sıra, kurum içi etkili iletiĢim, çalıĢanların mutluluğu, optimum birimleĢme ve verimlilik gibi etkenleri de gözetmesi gerekir. c.3.8. Kurum çalıĢanlarının eğitimi Kurumun çalıĢanları, çağın gereklerine göre eğitilmelidir. Hizmet içi eğitimin sistematik, kurallı, sürekli ve sertifikasyona dayalı olarak modellenmesi, görev ve yetki dağılımlarında bu eğitime katılımın temel alınması sağlanmalıdır. c.3.9. Kurumun iç birikimleri Kurum kendi iç birikimlerini yasal ve örgütsel yeni düzenlemelere yansıtan, kurum içi katılımı geliĢtiren, kendi çalıĢanlarını görev ve yetkilendirme veya çalıĢanlarının görev yetkilerini belirlemede zaaflara düĢmeyen bir konuma özenle üzerinde getirilmelidir. c.3.10. Etik konusu Kurumun imajının güçlenmesinde, 'etik' konusunun durulmalıdır. Hizmet üretim süreçlerinde vatandaĢlarla iliĢkilerde iyi çalıĢan bir 'etik kurallar' demeti ve kurumsal yeniden yapılanmanın önemli bir öğesi olarak ele alınmalıdır. c.3.11. Kurumlar arası eĢgüdüm Türkiye‘de kadastro hizmetlerinin yürütülmesindeki temel sorun, harita etkinliklerinin farklı kurumlarca sürdürülmesinden değil, bu etkinliklerin sürdürülmesi sırasında uyulması zorunlu olan teknik-tüzel standartların ve kuralların, TKGM de içinde olmak üzere tüm kurumlarca yeterince benimsenmemesinden kaynaklandığı 105 görülmektedir. Bu konudaki boĢluğun giderilmesini sağlayacak bir 'EĢgüdüm Kurulu'na' gereksinme vardır. c.4. Kadastronun jeodezik altyapısı Türkiye‘de kadastro çalıĢmalarının büyük bölümünün ülke nirengi ağlarına dayalı olarak yapılmadığı bilinen bir gerçektir. Kırsal alandaki ilk uygulamalar ise grafik veya foto-plan olarak gerçekleĢtirildiği bilinmektedir. Bütün bunların yarattığı sorunlar günümüzde de aĢılamamıĢtır. Bu nedenle kadastro çalıĢmalarının 'ülke jeodezi ağlarına' dayalı olarak yapılması zorunludur. c.4.1. Jeodezik ağlar Mekânsal bilgilerin ülkeyi kesiksiz kaplayan jeodezik ağlara (ülke jeodezi ağlarına) dayandırılmaları zorunludur. Bu konuda 3402 sayılı yasayla hedeflenen 'memleketin kadastral topoğrafik haritasına dayalı olarak taĢınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirtme' görevinin, bu faaliyetlerin altlığını oluĢturması amacıyla kurulan ve TKGM'nün sahibi olduğu TUTGA temelinde yerine getirilmesi gerekmektedir. TUTGA'nın da sıklaĢtırılması ve detay ölçülerine altlık oluĢturacak duruma getirilmesi gereği vardır. c.4.2. TUTGA ve eski ürünler Yeni tüm çalıĢmalar TUTGA temelinde yürütülürken, eski çalıĢmalar yerel ağlara dayalı olarak üretilen altlıkların TUKGA ile iliĢkilendirilmesini sağlayacak çalıĢmalar yapılmalıdır. Ülke genelini kapsayan çağdaĢ çok amaçlı kadastro, ancak böyle bir iliĢkilenme ve bütünleĢme gerçekleĢirse sağlanabilir. TUTGA projesinin bölgesel öncelikleri de vurgulanarak yaĢama geçilmelidir. Bu proje kadastro yanında yerkabuğu hareketlerine, deprem, afet yönetimi projelerine ve diğer mühendislik hizmetlerinde de temel (altlık) veri oluĢturacağı vurgulanmalıdır. c.4.3. ISO standartları Kadastro sistemine alınacak tüm verilerde ve üretilecek bilgilerde standart birliğinin sağlanması gerekmektedir. Bunun için de ISO TC 211 standardı baĢta olmak üzere uluslar arası mekânsal veri standartlarının kurumun yasal altlıklarından tanımlanması gerekir. 106 c.4.4. SayısallaĢtırma ve hukuksallık Hazırlanacak bir proje çerçevesinde, tüm kadastro paftaları ülke koordinat sisteminde sayısal duruma getirilmeli, sayısal değerlere hukuki geçerlik kazandırılmalı ve tapu kayıt bilgileriyle birlikte elektronik ortama aktarılmalıdır. Böylece mekânsal bilgi sistemlerinin tapu-kadastro altyapısı kurulmuĢ olacaktır. c.4.5. Paftaların kenarlaĢması Bu çalıĢmaların sonucunda birbirinden kopuk ve yer yer kenarlaĢma sorunları bulunan kadastro paftaları yan yana getirilmiĢ olacak, varsa sorunlu alanlar ve sorunları belirlenerek çözümler üretilecek, en önemlisi de tespit ve tescil dıĢı kalmıĢ yerler ortaya çıkarılacak, plan ve projelendirmeler için altlık oluĢturulacaktır. c.4.6. Verilerin yeni standartlara dönüĢtürülmesi Var olan bilgilerin sistem standartlarına dönüĢtürülmesi, dönüĢümü yapılamayacak olanların eksikliklerinin tamamlanması, güncellenmeleri ve gerekiyorsa yenilenmeleri, yeni bilgilerin tanımlanan yeni sistem standartlarında toplanması, sistemi güncel tutma faaliyetini yerine getirecek biçimde iĢletilmesi, ancak yaĢatılan bir jeodezik ağ temelinde sağlanabilir. c.5. Dikkate alınacak çalıĢmalar Türkiye kadastrosuna yeni açılımlar ve boyutlar getirilirken, Türkiye‘de ve çağdaĢ ülkelerde bu konuda yapılan çalıĢmalardan yararlanılmalıdır. c.5.1. Uluslar arası alandaki geliĢmeler Türkiye‘de ekonomik ve sosyal kalkınmanın sağlanmasının, toplumsal ve bireysel güveç düzeyinin yükselmesinin, doğal kaynakların ve insan kaynaklarının etkili bir Ģekilde geliĢtirilmesine ve değerlendirilmesine bağlı olduğu, kadastronun bu süreçte önemli iĢlevler üstlenmesi gerektiği görülmektedir. Bunun ön koĢulu ise kadastronun evrensel ölçekte belirginleĢen iĢlevlerini ve görevlerini ülkemizde de yerine getirmesidir. Bu nedenle uluslar arası alandaki geliĢmeleri sürekli izlemek gerekmektedir. c.5.2. BeĢ yıllık kalkınma planları 107 BeĢ Yıllık Kalkınma Planları 'Devlet Planlama TeĢkilatı Harita-Tapu-Kadastro Sektörü Özel Ġhtisas Komisyonu Raporlarının' ve BeĢ Yıllık Planlarda konulan hedeflerin de değerlendirmelerde mutlaka dikkate alınması gerekir. c.5.3. Bilimsel çalıĢmalar Bilim insanlarımızın kadastro konusunda yaptıkları çalıĢmaların, hazırladıkları tezlerin ve raporların da bu süreçte yeniden değerlendirilmelerinde yarar vardır. c.5.4. Kadastro 2014 Kadastronun yeni içeriği tanımlanırken, FIG'in Kadastro 2014 projesinin de göz önünde tutulması önemli açılımlar sağlayacaktır. c.5.5. Orman, mera Türkiye koĢullarında orman ve mera gibi Ģu anda farklı birimlerce yürütülen hizmetlerden edinilen olumlu-olumsuz deneyimlerin yanı sıra eksikliği görülen taĢınmaz mülkiyeti ile ilgili yetersizliklerin de mutlaka gözetilmesi gerekmektedir. c.5.6. e-Devlet Çağın uyum konusunda atılacak tüm adımların 'e-Devlet' ve 'e-Türkiye' konusunda atılacak adımlarla iliĢkilendirilmesi, bu konularda yapılacak çalıĢmalarda TKGM'nün daha etkili olarak yer alması bir görev olarak ortada durmaktadır. c.5.7. TAKBĠS 'Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi' oluĢturulması çalıĢmaları, bilgi standartların sağlanması, model belirlemelerinin ve projelendirmelerin yapılması, yazılım belirlemelerinin yapılması, pilot projelerin uygulanarak sonuçlandırılması konusu ülke gündeminin öncelikleri arasındadır. c.6. Stratejik hedefler Toprak, yeryüzünde artırılamayan tek üretim aracıdır. Böylesine önemli bir araca yönelik çalıĢmalar yapılırken ilk önce stratejik hedefin saptanması gerekmektedir. c.6.1. Teknolojinin etkileri 108 Teknolojinin geliĢmesi ile değiĢik bilgilere ulaĢmak, bu bilgileri yöneterek hizmete sunmak kolaylaĢmıĢ, toplanan bilgilerle oluĢturulan değiĢik içerikli bilgi sistemleri, kamu yönetiminde ve ekonomide anlamlı ve eĢgüdümlü bir çalıĢma için çok önemsenen bir konuma ulaĢmıĢtır. c.6.2. Mekânsal bilgi sistemleri gereği Bu geliĢmelere paralel olarak çağdaĢ gereksinmeler ve beklentiler, toprağa iliĢkin bilgilerin, toplumsal ve teknik isteklere ve gereksinmelere çok yönlü karĢılık verecek özellikte oluĢturulmalarını, güvenilir olmalarını, güncel tutulmalarını ve bunlara kolayca ulaĢılmasını ve geliĢtirilmesini sağlayacak bir sistem yapısında olmalarını gerektirmektedir. c.6.3. Harita ve kadastro bilgilerinin önemi Mekânsal bilgi sistemlerinin temel bilgileri, harita ve kadastro bilgileridir. Bu nedenle günümüzün ve gelecek günlerin temel harita-kadastro hizmetleri, çok değiĢik yatırım, üretim, iĢletme, hizmet vb. ve gereksinmelere yönelik 'mekânsal bilgi sistemlerinin' temel bilgilerini toplamak ve bu sistemi oluĢturmak, güncel tutmak ve yönetmek olarak kabul edilmektedir. DeğiĢik hizmet grupları bu baz sistemi, kendileri için gerekli bilgilerle zenginleĢtirerek Kent Bilgi Sistemi, Arazi Bilgi Sistemi, Coğrafi Bilgi Sistemi gibi adlandırmalarla kullanacaklardır. c.6.4. Kadastro ve stratejik hedef Kadastro bilgi ve faaliyetleri mekânsal bilgi sistemlerinde belirleyici ve yönlendirici bir konumdadır. Bu nedenle bu faaliyetlerin stratejik hedefi ve öncelikli görevi, 'ulusal kapsamda mekânsal bilgi sistemlerinin oluĢturulmasında ve hizmete sunulmasında temel altyapıyı oluĢturmak' olarak benimsenmelidir. c.6.5. GörüĢ birliği ve giriĢimler Bu konuda bilinçli ve inanılmıĢ bir görüĢ birliğinin sağlanması gerekmektedir. Bu inanmıĢlığın yaratacağı kararlılıkla, siyasal, teknokratik ve bürokratik tüm iliĢkilerin ve olanakların bu hedefe yönlendirilmesi, bu amaçla konunun öneminin ısrarcı giriĢimlerle anlatılması gerekir. c.6.6. TKGM'nün konumu 109 Anılan harita ve kadastro verileri altyapısının sağlıklı biçimde oluĢturulması ise TKGM'nün yapısının bu hedefe yönelik olarak yeniden düzenlenmesi ve gerekli yapısal değiĢikliklerle yeniden yapılandırılması ile sağlanabilir. d. Sonuç d.1. DüĢünsel ve bilgisel altyapı Teknolojik geliĢmelerin getirdiği olanaklarla diğer alanlarda olduğu gibi günümüzde Harita ve Kadastro Sektörü hizmetlerinde de beklentilerde ve gereksinmelerde hızlı bir değiĢim süreci yaĢanmaktadır. Bu değiĢimin gereklerini yerine getirmek üzere Türkiye Kadastrosu yeni yüzyılın geliĢmelerine ve beklentilerine uygun bir yapıya kavuĢturulmalı, çağdaĢ mekânsal bilgi sistemlerinin sağlıklı oluĢturulmasında ve güncel tutularak yaĢatılmasında belirleyici konuma getirilmelidir. d.2. Kadastro 2023: Türkiye Cumhuriyeti‘nin kuruluĢunun (1923) hemen ardından baĢlayan kadastro, Cumhuriyetin 100. kuruluĢ yıldönümünde kadar (2023), ülke genelinde tamamlanması ve bugüne değin üretilen ve bundan sonra üretilecek olan kadastro ve tapu sicili verilerinin, çağdaĢ çok amaçlı kadastro temelinde bilgisayar destekli yürütümünün gerçekleĢmesi hedeflenmelidir. Bu nedenle, Türkiye kadastrosunun 'Kadastro 2023' olarak adlandırılabilecek bir reforma gereksinmesi vardır. Cumhuriyetimizle yaĢıt olan kadastro faaliyetlerinin cumhuriyetimizin 100. yılında çağdaĢ geliĢmelerle kaynaĢmıĢ bir yapıya kavuĢturulması en önemli hedef olarak görülmektedir. d.3. Eylem planı Eylem planı, bir projeyi adımlandıran, asımların tanımlarını ve bu adımlardaki sorumluları ve sorumlulukları tanımlayan, adımların gerçekleĢme takvimini yapan ve bu konudaki görevleri somutlayan bir plandır. TKGM'de böylesi bir Eylem Planı oluĢumunu hedefleri arasına koymalıdır. d.4. Kadastro için iĢ ve güç Kadastronun geçirdiği tarihsel evreler, değiĢik ülkelerde biriken deneyimler, sistemin iç ve dıĢ sorunları, uluslar arası koĢullar ve geliĢmeler, kurumsal deneyimler ve 110 yaĢanmıĢlıklar açısından bakıldığında kadastronun önemli bir eĢikte olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu eĢiğin sağlıklı biçimde geliĢmesi gerekmektedir. Harita ve Kadastro Sektörü, resmi-özel ve üniversite tüm birimleriyle, TKGM'nün bu eĢiği baĢarıyla geçmesi ve yeni yüzyılın evrensel ölçülerde bir kurumu olması için gereken katkıyı vermek zorundadır. 3.3.2.2. Türkiye Cumhuriyetinde tapu sicili çalıĢmaları EĢya üzerindeki ayni hakların açıklığa kavuĢturulması, korunması ve bu haklara herkesin uyma yükümlülüklerinin sağlanması, eĢyanın çeĢidine göre bir takım biçim ve yöntemlere baĢvurulmasını gerektirmiĢtir. ġartlardaki özellik, usul ve uygulamalardaki değiĢiklik, hukuki esaslar ve teknik alandaki geliĢmeler ne olursa olsun, hemen her ülkede ayni hakların kurulması, korunması ve sona ermesini düzenleyen kurumlara lüzum ve ihtiyaç duymuĢ bulunmaktadır. Tapu sicili, taĢınmaz malların özelliklerine uygun ve bu ihtiyaca cevap veren bir kurum olarak kabul edilmiĢtir. Tapu sicilinin, devlet tarafından ve onun sorumluluğu altında tutulması, buna bağlı toplum iliĢkilerinin güven içinde yürütülmesi, sürdürülmesi hak ve iĢlem güvencesinin sağlanmasının da kaçınılmaz gereği olmuĢtur. TaĢınan mallarda ayni hakkın kazanılmasını sağlayan zilyetliğin yerini, taĢınmazların edinilmesinde tapu sicil almaktadır. Zilyetlik, kiĢi ile eĢya arasındaki iliĢkilerin sade ve daha doğrusu fiili bir hâkimiyet görüntüsüdür. Bu sadelik içinde ve hızlı bir biçimdeki el değiĢtirmeler, çoğu kez zilyet kimdir kim değildir sorununu yaratmakta ve tereddütlere yol açmaktadır. Oysa tapu sicilinin bağlı olduğu kurallarla sağlanan zemin, ayni hakların kazanılmasında, kullanılmasında, korunmasında ve tanıtılmasında çok daha kesin ve güven verici olmaktadır. Dolayısıyla tapu sicili, bir ülkenin sosyal ve ekonomik hayatında çok önemli yeri olan taĢınmazlarda mülkiyetin edinebilmesi, devri ve mülkiyetin gayri ayni hakların kurulmasındaki biçim ve yöntemlerde baĢvurulan ve Devlet güvencesini taĢıyan bir kurumdur (Esmer, 1998). Medeni kanunun yollamada bulunduğu ve öngörüldüğü ilk tüzük 08.10.1930 tarihli ve 268 sayılı Tapu Sicili Tüzüğü‘dür. Uzun yıllar uygulanan bu tüzük, düzenleme amacıyla yürürlükten kaldırılmıĢtır. Yürürlükten kaldırılan tüzüğün yerini Bakanlar Kurulu‘nun 18.05.1994 tarihli ve 94/5623 karar sayısıyla yürürlüğe konulan Tapu Sicili Tüzüğü almıĢtır. 111 a. Tapu sicilinin tanımı Sözü edilen tüzüğün 4. maddesinde tapu sicili, ―taĢınmaz mal ile üzerindeki hakların durumlarını göstermek üzere Devletin sorumluluğu altında tescil ve açıklık ilkelerine göre tutulan sicildir‖ diye tanımlanmıĢtır. b. Sicil bölgesinin anlamı Tüzüğün 5. maddesinde ise her ilçenin idari sınırları bir tapu sicil bölgesi sayılmıĢ ve tapu sicil bölgesi içindeki her mahalle ve köy için ayrı ayrı sicil düzenlenmesi öngörülmüĢtür. c. Tapu sicilinin oluĢumu Tüzüğün 6. maddesinde Tapu Sicilini oluĢturan kayıt ve belgeler, Ana Siciller ve Yardımcı Siciller olarak sıraya konulmuĢtur. Buna göre, c.1. Ana siciller: Tapu kütüğü, Kat mülkiyeti kütüğü, Yevmiye defteri, Plan, Resmi belgelerden oluĢmaktadır. c.2. Yardımcı siciller: Mal sahipleri sicili, Aziller sicili, Düzeltmeler sicili, Kamu orta malları sicillerden oluĢmaktadır. d. Tapu siciline iliĢkin ilkeler: d.1. Tescilin gerekliliği (lüzumu) ilkesi Bir ayni hakkın kazanılması için tescilin yapılmıĢ olması gereğidir. d.2. Açıklık (aleniyet) ilkesi Tapu sicilinin sadece ilgilisine açık olması demektir. 112 d.3. Devletin sorumluluğu ilkesi Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devletin (Hazinenin) kusuru olmasa da sorumlu olması demektir. d.4. Tapu siciline güven (itimat) ilkesi Tapu siciline güvenerek bir hak iktisabı etmiĢ kimsenin bu hakkının korunarak geçerli kabul edilmesi demektir. d.5. Sicile yapılan tescilin sebebe bağlılığı (illiyet) ilkesi Tapu siciline yapılan tescilin hukuken geçerli bir sebebe dayalı olması demektir. Aksi halde tescil, yolsuz tescil sayılır. e. Tapu siciline tescili gereken haklar Tapu siciline tescili gereken haklar ise: Mülkiyet hakkı, Ġrtifak hakkı, TaĢınmaz mükellefiyeti, Rehin haklarıdır (Esmer, 1998; Anonim, 2008) 3.3.3. Osmanlı Devletinden kopan ülkelerde toprak düzeni, kadastro ve tapu sicili 3.3.3.1. Suriye ve Lübnan Suriye Medeni Kanunun 86. maddesi ve Lübnan Cumhuriyetinin Ukriye Mülkü Kanunun 5.-9. maddeleri araziyi: a. Mülk arazi, b. Miri arazi, c. Metruk arazi, Metruk arazi ikiye ayrılır: Arazi-i Metruke-i Murfaka Arazi-i Metruke-i Muhicca. d. BoĢ arazi, 113 diye dört çeĢide ayırmaktadır (Kire, 1970; Vali-Fethi, 1970). Tapu teĢkilatı, Suriye‘de ‗Ukriye Masalih Müdürlüğü‘ ve Tarım Reform Bakanlığına; Lübnan‘da ‗Ukriye ĠĢleri Müdürlüğü‘ ve Maliye Bakanlığına bağlıdır (Mecit, 1973; AL-Senhuri, 1956). 3.3.3.2. Libya ve Mısır Libya Arazi Kanununun 5. maddesi, araziyi; a. Devlet arazi, b. Özel arazi, c. Genel vakıf arazi, d. Özel vakıf, e. Kabileler için müĢterek (ortak) arazi Ģeklinde beĢ çeĢide ayırmaktadır. Mısır Cumhuriyetinde Tapu dairesinin adı ‗Maslahat-ül ġehr-il Ukriye‘ olup Adalet Bakanlığına bağlıdır (Mecit, 1973; AL-Hicazi, 1972; AL-Senhuri, 1956). 3.3.4. Dünya ülkelerindeki kadastral sistemlerin karĢılaĢtırılması Kadastro'nun dünya ülkelerindeki temel özelliklerinin neler olduğunu daha iyi kavrayabilmek için, bu ülkelerin kurumsal yapılanmalarına ve kadastral düzeydeki faaliyetlerinin genel bir değerlendirilmesinin yapılması gerekmektedir. Bu anlamda Steudler (2003) tarafından yapılmıĢ olan araĢtırma günümüzdeki en kapsamlı kaynak konumundadır. Bu araĢtırmaya ait temel bilgiler çok daha kapsamlı bir biçimde FIG destekli olarak http://www.cadastraltemplate.org internet sayfasında yer almakla birlikte (Anonymous, 2003), burada seçilmiĢ bazı ülkelere ait temel bilgiler sunulmaktadır. Buna göre ülkelerin mevcut durumları sınıflandırılarak aĢağıdaki Ģekilde verilmiĢtir. 114 3.3.4.1. Kurumsal yapılanma açısından karĢılaĢtırma A. Devlet kuruluĢlarının yapısı bakımından Avustralya Her eyalette neredeyse tamamı bilgisayarlı sisteme geçiĢ yapmıĢ merkezi arazi yönetim birimleri mevcuttur. Bu birimler için standart bir yapılanma olmayıp, her eyalette farklı idari yapılanmalar görülebilmektedir. Arazi yönetimi eyalet yönetimlerinin sorumluluğunda olup Çevre, Planlama, Bilgi Teknolojileri veya Arazi Yönetimi gibi birçok yönetim birimini ilgilendirmektedir. Bu birimlerle bütünleĢik olarak, dijital kadastro haritaları, Arazi Kayıt ve Tapu Dairesi, Kraliyet Arazileri Yönetim Dairesi, Haritacılar Komitesi ve Arazi Bilgi/Kaynaklarına iliĢkin ticari birimleri de içeren bir dijital harita kütüphanesi yer almaktadır. Ulusal kadastral harita ürünlerini ise Özel Sektör Haritalama Ajansları Ltd adı altında bir Ģirketler birliği tarafından gerçekleĢtirmektedir. Avusturya Adalet, Maliye, Ekonomi ve ĠĢgücü, Tarım ve Çevre, ĠçiĢleri Bakanlıkları ve mahkemeler arazi yönetimiyle ilgilidirler. Ancak kadastro, Topoğrafik Harita ve ÖlçüTartı Ulusal Dairesi ulusal düzeyde, Kadastro Daireleri ve Arazi Kayıt Daireleri ise yerel düzeyde kuruluĢlardır. Ġlgili yasal iĢlemler, Adalet Bakanlığına bağlı olan ve yerel mahkemelerle birlikte çalıĢan 180 adet Arazi Kayıt Daireleri tarafından yürütülmektedir. Teknik iĢlemler ise, Ekonomi ve ĠĢgücü Bakanlığı altında Kadastro, Topoğrafik Harita ve Ölçü-Tartı Ulusal Dairesi tarafından organize edilen 41 adet Kadastro Dairesi tarafından yürütülmektedir. Danimarka Çevre Bakanlığı altındaki Ulusal Ölçme ve Kadastro birimi, jeodezik ve küçük ölçekli topoğrafik harita üretimi ve astronomik verilerin hazırlanması görevlerinin yanında, kadastro kayıtları ve kadastro haritalarının bakımı ve güncellenmesinden sorumludur. Araziye iliĢkin yasal haklar ise Adalet Bakanlığı altında görev yapan yerel mahkemeler bünyesinde Arazi Kayıt Defterlerinde tutulmaktadır. 115 Finlandiya Tarım ve Orman Bakanlığı altında Ulusal Arazi Ölçümü birimi kadastronun yönetiminden ve kırsal alandaki kadastral ölçmelerden sorumludur. Ayrıca, bu kurum topoğrafik haritalama ve topoğrafik veritabanından da sorumludur. Bu amaçla ülkede 13 adet ölçme dairesi vardır. Kentsel alanlarda kadastro kayıtları 86 Ģehirde yerel düzeyde yönetilmektedir. ĠçiĢleri Bakanlığı bünyesindeki Nüfus Kayıt Merkezi arazi kayıtlarını oluĢturmadan sorumludur. Kayıtların saklanması görevi ise Adalet Bakanlığı bünyesinde görev yapan yerel mahkemeler tarafından yürütülmektedir. Almanya Eyaletler mülkiyet kadastrosuna iliĢkin yasaları yaparlar. Eyaletler arası kurullar mülkiyet kadastrosunun aynı düzende olmasını sağlarlar. Alman hükümeti ise arazi kayıtlarına iliĢkin yasalar konusundaki sorumlulukları yönetir. Arazi Kayıt Daireleri 16 Alman eyaletinde adalet teĢkilatının bir parçasıdır. Arazi kayıtları yerel mahkemelerin de bir parçasıdır. Mahkemeler kendi bölgelerindeki arazilerin kayıt altına alınmasından sorumludurlar. Kadastro alanındaki yasama yetkisi eyaletlerin elindedir. Eyaletler haritacılık alanında benzer yasalar çıkarmaktadırlar. Haritacılık iĢlerinden sorumlu bakanlık eyaletler arası değiĢiklik göstermektedir. Genelde ĠçiĢleri Bakanlığı altındadır. Eyaletlerin çoğunda haritacılık ve kadastro hizmetleri üç aĢamalı bir yapılanma içerisindedir. Bunlar, Eyalet düzeyi, eyalet alt yönetim birimleri ve yerel düzeyler Ģeklindedir. Macaristan BirleĢik Arazi Kayıt Sistemi ağı bünyesinde faaliyet gösteren 116 adet Yerel Arazi Dairesi kadastro verileri ve bunlara iliĢkin yasal kayıtların bakımı ve güncellenmesinden sorumludur. 20 adet Eyalet Arazi Dairesi ise Yerel Arazi Dairelerinin yönetiminden sorumludur. Ulusal bir ajans olan Kartoğrafya ve Uzaktan Algılama Enstitüsü ise ulusal kontrol noktalarının bakımı ve topoğrafik harita üretiminden sorumludur. Holland Arazi kayıt ve kadastral haritalama ulusal düzeyde görevlerdir. Vergilendirme ise yerel yönetimlerin sorumluluğundadır. Arazi kayıt ve kadastral haritalama konusunda ulusal bir ajans kurulmuĢ olup, bu ajans Bakan, DanıĢma Kurulu ve 116 Kullanıcı Heyetinden oluĢmaktadır. Mevcut durumda bu ajans bir merkez ofisi ve 15 adet bölgesel ofislerden oluĢmaktadır. Bu merkezler tarafından arazi kayıtları tutulur, sınırlar ölçülür, haritaların bakımı yapılır ve bilgiler dağıtılır. Ġsveç TaĢınmaz ihdası ve resmi taĢınmaz ve arazi bilgi sistemine iliĢkin kadastro ve arazi kayıtlarını da içeren coğrafi bilgilerden sorumlu bir yönetim birimi (Lantmateriet) vardır. Bu birim Çevre Bakanlığına bağlıdır. Bu temel yönetim birimine bağlı her eyalette bölgesel temsilcilikler ve her yerel yönetim bünyesinde ise yerel temsilcilikler mevcuttur. Arazi kayıt (title registration) belirli 7 adet yerel mahkeme tarafından yapılmaktadır. Bu mahkemeler Arazi Bilgi Sisteminin bir parçası olan arazi kayıtlarını güncellemektedirler. Vergilendirme idaresi Arazi Bilgi Sistemi ile iliĢkili olarak Vergilendirme Kayıtları ve Nüfus Kayıtlarını tutmaktadırlar. Ġsviçre Kadastro ile ilgili kuruluĢlar ulusal ve bölgesel olmak üzere ikiye ayrılırlar. Bu kuruluĢlar farklı görevler üstlenmektedirler. Kadastral ölçmeler Ulusal Kadastral Ölçmeler Genel Müdürlüğü yönetiminde bölgesel ölçme ajansları tarafından yürütülmektedir. Ulusal düzeyde15, bölgesel düzeyde 300 ve lokal düzeyde 3000 çalıĢanı vardır. Arazi kayıtları ve ilgili yasal iĢlemler ise Arazi Kayıtları ve Arazi Yasası Ulusal Ofisi tarafından yönetilen bölgesel veya yerel 350 adet Arazi Kayıt Ofisi tarafından yürütülmektedir. B. Özel sektör katılımı bakımından Avustralya Kadastral ölçmelerin çoğu özel sektör tarafından yapılmaktadır. Jeodezik ağların yönetimi devlet sorumluluğundadır. Ancak güncellenmesi ve yenilenmesi özel sektöre yaptırılmaktadır. Avusturya Noterler (özel ve lisanslı) taĢınmaz hakları üzerindeki yasal iĢlemleri yürütürler. Lisanslı özel haritacılar ise parsellerin bölünmesi ve tespiti iĢlemlerini yaparlar. 117 Çek Cumhuriyeti Özel sektör kadastronun bakım aĢamasında yer almaktadırlar. Parselasyon planları ve aplikasyon iĢleri yalnızca özel haritacılar tarafından yapılmaktadır. Danimarka Kadastral ölçmeler veya yasal amaçlarla yapılan ölçmeler lisanslı özel haritacılar tarafından yapılır. Bu amaçla yaklaĢık 100 firma ve 300 çalıĢan vardır. Finlandiya Özel sektör arazi kayıt veya kadastral ölçme iĢlemlerinde yer almaz. Ancak, parselasyon iĢlemleri için özel sektörden ölçü ve haritalama için teknik destek alanlara bir ücret indirimi yapılmaktadır. Almanya Bavyera eyaleti dıĢında kadastral ölçmeler lisanslı haritacılar tarafından yapılır. Noterler ise yasal iĢlemleri yürütürler. Macaristan Yasal amaçlı kadastral ölçmeler ve kadastro haritalarındaki değiĢikliklere iliĢkin ölçmeler lisanslı haritacıların sorumluluğundadır. Kendi adına veya büyük firmalar adına çalıĢan 1700 lisanslı haritacı vardır. Hollanda Kadastral ölçmeleri yapacak lisanslı haritacılar sistemi yoktur. Bütün ölçmeler ajans bünyesinde yapılır. Özel sektör ancak bazı özel iĢleri ajans denetiminde yapmaktadır. Ġsveç Özel sektör arazi kaydı veya kadastral ölçmelerde görev almamaktadır. Özel sektör yalnızca müĢterilere danıĢmanlık yapmaktadır. 118 Ġsviçre Özel sektör kadastral ölçmelerin %80-90'ını yapmaktadır. Veri toplama, yenileme ve güncelleme iĢlemleri ihale yoluyla özel sektöre verilmektedir. C. Lisans edinme koĢulları bakımından Avustralya Lisans konusunda her eyalet belirli iĢlemlere sahiptir. BaĢvurular ilgili heyetlere yapılır. Bir eyalette kayıtlı olan lisanslı haritacı eyaletler arası birlik aracılığı ile diğer eyalete de baĢvuru yapabilir. BaĢvurularda, baĢka bir lisanslı haritacı ile 12–24 aylık bir eğitim Ģartı vardır. Bunun dıĢında mesleki bir sınav ve uygulama testi uygulanmaktadır. Avusturya Mesleğe (Ziviltechniker) girebilmek için, ilgili alanda üniversite derecesinin yanında, üç yıllık mesleki eğitim (en az bir yılı çalıĢan olarak) istenmektedir. Bunun dıĢında ilgili komisyon huzurunda bir sözlü sınav yapılmaktadır. Hem özel kiĢiler hem de tüzel kiĢiler lisans alabilmektedir. Bu kiĢiler göreve baĢlamadan önce yemin ederler. Çek Cumhuriyeti Ölçme Kanunu'na göre özel haritacılar belirli Ģartlar altında çalıĢabilirler. Öncelikle Ticaret Yasası'na göre Ticari Lisans istenmektedir. Bunun için haritacılık eğitimi yanında 5 veya 3 yıllık uygulama deneyimi istenmektedir. Kadastro faaliyetleri ve diğer haritacılılık uygulamalarında çalıĢabilmek için ayrıca Resmi Yetkili olma Ģartı aranmaktadır. Bu yetki merkezi Ölçüm, Haritalama ve Kadastro Dairesi tarafından Ticaret Lisansındaki Ģartlara ilaveten bir sınav sonucu verilmektedir. Danimarka Kadastro iĢlemleri veya yasal haritacılık iĢlemleri tamamen özel sektördeki lisanslı haritacıların elindedir. Gerekli lisans Çevre Bakanlığı tarafından, Planlama ve Arazi Yönetimi alanında 5 yıllık Lisans/Yüksek Lisans eğitimi ve üç yıllık özel iĢ deneyimi Ģartları aranarak verilmektedir. Finlandiya 119 Lisans sistemi yoktur. Bütün iĢler eyalet veya belediye memurları tarafından yürütülmektedir. Almanya Her eyalet lisans iĢlemleri için kendi özgü yasalara sahiptir. Lisans sahibi olabilmek için, üniversite derecesi yanında, memuriyete adapte olabilmek için bir eğitim sonundaki sınavı baĢarmıĢ olma Ģartı aranmaktadır. Macaristan Kadastral ölçmeler ve buna bağlı yasal iĢlemler tamamen lisanslı haritacıların iĢidir. ĠĢin büyük bir bölümü özel sektör tarafından yapılmaktadır. Tarım ve Kırsal Kalkınma Bakanlığı altındaki Kartoğrafta ve Uzaktan Algılama Enstitüsü lisans vermekle yetkilidir. Hollanda Lisans sistemi yoktur. Bütün iĢlemler Ajans bünyesinde çalıĢan memurlar tarafından yürütülmektedir. Ġsveç Lisans sistemi yoktur. Ġsviçre Kadastral ölçmeleri yalnızca lisanslı haritacılar yapabilmektedir. Lisans sınavları Ulusal Kadastral Ölçmeler Genel Müdürlüğü sorumluluğunda düzenlenmektedir. Yılda ortalama 10–15 kiĢi bu sınavı geçebilmekte ve lisans alabilmektedir. 3.3.4.2. Kadastro sistemleri açısından karĢılaĢtırma A. Kadastro sisteminin amacı bakımından Avustralya Sistemin kuruluĢuna bakıldığında temelde arazi sahipliğinin arazi piyasasına taĢınması amaçlanmıĢtır. Ġkinci olarak sistem, yasal arazi sahipliğini ve yasal parsel 120 sınırlarının tanımlanması, belirlenmesi, sınırlandırılması, ölçülmesi ve haritalanması iĢlemlerini destekler niteliktedir. Avusturya Tapu kayıt sistemi vardır. Kayıt altına alınan malik sahipliğin toplumsal güvencesini elde etmiĢ olur. Tapu kayıtları kadastro ile yakından iliĢkilidir. Kadastro çok amaçlı olarak kullanılmaktadır. Ġmar planlarına, Coğrafi Bilgi Sistemlerine ve Entegre Ġdare Kontrol Sistemine hizmet vermektedir. Çek Cumhuriyeti Mevcut sistem yasal ve mali amaçlar için çok amaçlı bir araç olarak çalıĢmaktadır. Fakat kadastro verileri genelde planlamada ve bilgi sistemlerinde kullanılmaktadır. Danimarka Temelde taĢınmaz değerleme ve vergilendirme amaçlı olan kadastro yapısı, zaman içerisinde, arazi piyasasını destekleyen bir hukuki kadastro Ģeklini almıĢtır. Bugün kadastro çok daha geniĢ amaçlıdır. Kadastronun BütünleĢik Bilgi Sisteminin bir parçası olması arazi transfer iĢlemlerini ve bütün olarak arazi yönetimi iĢlemlerini daha etkin hale getirmiĢtir. Finlandiya Kadastro sisteminin amacı arazi ve alım-satımla ilgili yasal hakların garanti altına alınmasıdır. Aynı zamanda sistem vergilendirme kayıtları için mali amaçlı hizmet vermektedir. Bunun yanında sistem planlama vb. aktiviteler için arazi bilgisi sağlamaktadır. Almanya Arazi kayıtları bütün taĢınmazların yasal durumlarını gösterir. Mülkiyet kadastrosu ise taĢınmazların fiili durumlarını temsil etmeyi amaçlamaktadır. Kadastro resmi toprak bilgileri gibi ek bilgiler de içermektedir. Bu özellikleriyle kadastro her çeĢit Coğrafi Bilgi Sistemine bilgi sağlamaktadır. 121 Macaristan Sistem kadastro verileri ve yasal kayıtların birleĢiminden oluĢmaktadır. Yasal olarak sahiplik ve arazi/taĢınmazla ilgili diğer hakların garantisini sağlar. Aynı zamanda yönetimlere istatistik veri sağlayarak ve ekonomik planlama için karar vericilere veri desteği vererek arazi piyasasını desteklemektedir. Hollanda Arazi kayıt ve kadastro sistemi çok amaçlı bir yapıdadır. Arazi kayıtları ve kadastro haritaları pratikte yasal sahiplik güvenliğini ve arazi piyasasının güvenliğini sağlamaktadır. Sistem aynı zamanda ipotekle verilen borçların güvencesini de sağlamaktadır. Bunun dıĢında vergiye tabi kiĢi, nesne ve değerler de ilgili Ajansın kayıtlarından elde edilmekte ve yıllık olarak belediyelere vergilendirme amaçlı gönderilmektedir. Ġsveç Arazi Bilgi Sistemini de içeren kadastro sistemi, sürdürülebilir ve etkin arazi kullanımının özendirilmesi ve kontrolünü, tapulama, arazi kullanım planlaması, vergilendirme, çevresel kontrol ve iĢ geliĢimi için arazi bilgisi sağlamayı amaçlamaktadır. Ġsviçre 1912'den 1993 yılına kadar kadastro sistemi sadece yasal amaçlıydı ve genel olarak arazi sahipliği haklarını korumaya yönelikti. Kadastro verileri kamusal yapıların haritalanması ve birçok kentsel planlama ve yönetim iĢlemi için altlık olarak kullanılmıĢtır. Bunlara ilaveten 1993 yılından sonra dijital kadastro verileri bilgi sistemlerine altlık olarak hizmet vermektedir. B. Kadastro sisteminin çeĢitleri bakımından Avustralya Kamu ve devlet arazilerinin kaydedildiği iki ayrı sistem söz konusudur. Bu sistemler birleĢme aĢamasındadır. Ancak ülke genelinde kadastral sistemler farklılık 122 göstermektedir. 8 eyalette kat mülkiyeti yapısı tamamen farklıdır. Tapu ve arazi kayıt sistemleri ise küçük farklılıklar içermektedir. Avusturya Arazi kayıt ve kadastro sistemi yönetim, personel ve finansman açısından tamamen farklı kuruluĢlardır. Ancak bu iki farklı yapı tek bir veri tabanı çatısında birleĢtirilmiĢtir. Ġnternet tabanlı servislerle bu bilgiler bütün potansiyel kullanıcıların hizmetine sunulmuĢtur. Çek Cumhuriyeti Mevcut yapı tüm ülkeyi kapsamaktadır. TaĢınmazlarla ilgili baĢka bir kayıt sistemi yoktur. Danimarka Tüm ülkeyi kapsayan tek bir çeĢit kadastro yapısı vardır. Finlandiya 2005'den itibaren birleĢik tek bir kadastro sistemi hizmet vermektedir. Almanya Kamu ve devlet mülkiyetini içeren, bunun yanında kentsel, kırsal araziler ve orman alanları için geçerli olan tek bir çeĢit kadastro sistemi vardır. Macaristan BirleĢik tek bir arazi kayıt sistemi vardır. Bu sistem bütün özel, tüzel ve devlet arazileri ile kat mülkiyeti bilgilerini de içermektedir. Hollanda Tek çeĢit arazi kayıt ve kadastro sistemi vardır. Devlet veya özel mülkiyette olan bütün arazi ve kara sularını içermektedir. 123 Ġsveç Önceleri kentsel ve kırsal araziler için farklı olan sistemler, günümüzde özel ve devlet arazileri için geçerli olan birleĢik tek bir sistem olarak hizmet vermektedir. Ġsviçre Çok amaçlı tek bir sistem vardır. Arazinin her parçası bir parsel olarak temsil edilmektedir. Yol vb. arazileri ilgili tüzel kiĢiler adına kaydedilmiĢlerdir. C. Kadastro'nun temel birimi bakımından Avustralya Parseller arazide ölçülürken bunlara iliĢkin bilgilerin Arazi Kayıt Sisteminde saklanması ilkesine dayanmaktadır. Sistem her bir tapuya karĢılık gelen parseli tek anlamlı olarak tanımlar. Yani parsellerle tapu bilgileri arasında birebir iliĢki vardır. TaĢınmaz terimi yerel konsey veya yönetimler tarafından kendi planlama veya vergilendirme iĢlemleri için kullanılmaktadır. Bir taĢınmaz bir adres ve genellikle bir evden oluĢmaktadır. Fakat birçok bitiĢik parselin birleĢiminden de oluĢabilmektedir. Avusturya Bir parsel ilgili kadastro bölgesinin bir parçasıdır ve özel numarası sayesinde kadastro sınır verileri ve vergi kadastrosu verileri ile iliĢkilidir. TaĢınmaz ise parsel ve bina, apartman ve diğer yapılar gibi parselle iliĢki içerisindeki nesneleri kapsamaktadır. Çek Cumhuriyeti Kadastro sistemindeki temel birim parseldir. Her parsel ilgili Kadastro Birimi içerisinde tek anlamlı numaraya sahiptir. TaĢınmaz genelde birden çok parselden oluĢur (ev ve bahçe gibi). Kayıt nesnesinin taĢınmaz olmayıp parsel olmasından dolayı, bir taĢınmaz parseller grubu olarak kaydedilir. Danimarka Kadastro kayıtları taĢınmazları tanımlamaktadır. Kadastro haritaları bütün parselleri grafik olarak göstermektedir. Yasal haritacılık ölçmeleri parselasyon gibi iĢlemler sonucu oluĢan yeni durumu tespit etmek için kullanılır. Tapu defteri kadastro 124 tarafından tanımlanan taĢınmazların hukuki durumlarını tanımlar. TaĢınmaz kadastro yasasında tanımlanan hukuki bir terim olup, kadastro kayıtlarında tanımlanan birden çok parseli içerebilmektedir. Finlandiya Bütün araziler kadastroda kaydedilmek üzere taĢınmaz birimlerine ayrılırlar. Bu birimler birden çok parseli içerebilmekte ve ortak alanlarla hisseli olabilmektedir. Bütün temel taĢınmaz birimleri kadastro haritalarını, tapu ve ipotek bilgilerini de içeren tek bir kadastro sisteminde kaydedilirler. Almanya Kadastral ölçmelere dayandırılan kadastro arazi parçalarını parseller Ģeklinde temsil eder ve fiili durumlarını kayıt altına alır. Arazi kayıtları ise kadastronun tanımlayıcı kısmını içerir. Dolayısıyla iki sistemin birleĢimi ancak taĢınmazların fiili ve yasal durumunu gösterebilmektedir. Her iki sistem de güncel tutulmalı ve birbirleriyle iletiĢim halinde olmalıdır. Macaristan Ġki çeĢit taĢınmaz BirleĢik Arazi Kayıt Sistemi kapsamında kaydedilmektedir. Bunlar parseller ve diğer taĢınmazlardır. Her taĢınmaz tek anlamlı numara ile temsil edilir. Parseller eğer aynı kiĢinin mülkiyetinde ise üzerindeki binaları da içerebilir. Diğer taĢınmazlar ise mülkiyeti ayrı olan binalar, depolar, yeraltı garajları ve bazı yapılardır. Hollanda Temel anlayıĢ insan-arazi iliĢkisini yasal haklarla kurmaktır. Sistem aynı zamanda hususiyet ve alenilik ilkelerini de barındırmaktadır. Noterlerde kiĢisel çabalarla özel veya tüzel kiĢilerin haklarının kayıt altına alınması hususiyetlik ilkesinin bir sonucudur. Ġnsan-hak-arazi iliĢkisinin sağlanması noter senetlerinin kayıt altına alınması ile mümkündür. Sistemde tapu kaydı sisteminde olduğu gibi devlet garantisi yoktur. Noter ve arazi kayıt ve kadastro sistemi fiili tapu güvenliğini sağlamaktadır. 125 Ġsveç Arazi yasasına göre bütün araziler taĢınmazlara bölünmektedir. Her bir taĢınmazın içeriği TaĢınmaz Kayıt Sisteminde tanımlanmaktadır. Bir taĢınmaz birimi bir veya birçok parsel, karasuyu ve avlanma, kat mülkiyeti veya boru hattı gibi bazı özel hakları da içerebilir. Bir parsel bağlanan bütün nesneler veya yapılar taĢınmaz biriminin bir parçasıdırlar. Ġsviçre Kadastro sistemi kayıt defteri esasına dayanır. Yani arazideki her parsel Arazi Kayıt Sisteminde kaydedilen bir tapu ile iliĢkilidir. Bütün parseller ilgili bilgilerin bağlandığı tek anlamlı bir numaraya sahiptir. Binalar yasaya göre parsellerin bir parçasıdır ve parsel sınırlarıyla çakıĢmazlar. D. Kadastro sisteminin içeriği bakımından Avustralya Kadastro sözel ve grafik olmak üzere iki temel bileĢenden oluĢmaktadır. Sözel bileĢen olan arazi kayıtları, bütün parselleri içeren ve malikin haklarını, kısıtlarını ve sorumluluklarını tanımlayan, bunların yanında sahiplik, ipotek ve irtifak hakkının iliĢkilendirildiği taĢınmaz parsellerini tanımlamaktadır. Konumsal bileĢen olarak adlandırılan kadastro haritaları ise, kayıtlı tapu bilgileriyle iliĢkilendirebilecek Ģekilde bütün parselleri grafik olarak tek anlamlı numaralarıyla göstermektedir. Bu haritalar kadastral ölçmeler sonucu oluĢan yasal sınırların yanı sıra bazı doğal ve yapay sınırları da göstermektedir. Avusturya TaĢınmaz Veri Tabanı, Temel Kayıt Birimleri, Kadastro Nesneleri, Kayıt Defterleri ve Yükümlülük ÇeĢitleri alanlarında bilgileri saklamakta ve yönetmektedir. Çek Cumhuriyeti Mevcut kadastro sistemi Kadastro ve Arazi Kayıt Sistemini tek bir çatı altında toplamaktadır. Kadastro, parsellerin cinsleri, alanları, bina numaraları, arazi kullanımı, vergi mükellefiyeti, arazinin korunması konusunda bazı bilgiler vb. detay bilgileri 126 içermektedir. Arazi Kayıt Sistemi ise, tapu ve diğer haklar, malikler ve adres vb. gibi tanımlayıcı bilgileri detaylı bir Ģekilde içermektedir. Kadastro tanımlayıcı bilgiler dosyası, coğrafi bilgiler dosyası (kadastro haritaları ve eğer varsa dijital halleri), ölçü bilgileri, sözleĢme bilgileri ve araziye iliĢkin sermaye özeti bilgilerinden oluĢmaktadır. Danimarka Kadastro, parsel kayıtları (parsel no., alan, birden fazla parsel olan taĢınmazların tanımlamaları, tarım ve ormancılıkla ilgili yükümlülükler), ülke çapında dijital kadastro haritaları, kontrol noktası kayıtları, yasal ölçü dosyaları arĢivi ve eski analog kadastro haritaları arĢivinden oluĢmaktadır. Arazi Defteri ise sahiplik, ipotek ve irtifak hakkı gibi yasak hakların kaydını tutmaktadır. Yerel mahkemelerdeki arazi kayıtları ise yasal dokümanların kâğıt kopyalarını içermektedir. Finlandiya Kadastro, sahiplik, ipotek vb. özel hakların kaydedildiği arazi defteri ve temel taĢınmaz birimlerinin, bütünleĢik alanların, hizmet bilgilerinin ve plan sınırlarının kaydedildiği TaĢınmaz Kayıtlarından oluĢmaktadır. Kadastral numaralar bina/kat mülkiyetim kayıtlarına, nüfus kayıtlarına ve vergi kayıtlarına olan bağlantıyı sağlamaktadır. Tamamen bilgisayar sistemine dayalıdır. Almanya Arazi kayıt sisteminde, sahiplik, taĢınmazı bir hissesine sahiplik, arazi sahipliği olmadan bina sahipliği, kat mülkiyeti, her çeĢit irtifak hakkı, değiĢik ipotek bilgileri, satın alma haklarına iliĢkin bilgiler yönetilmektedir. Arazi sahipliğinin iki yolla tescil edilmesi mümkündür. Gerçek ve kiĢisel defter sistemleri sırasıyla her bir parselin ayrı ayrı kaydedilmesine ve bütün parsellerin tek bir taĢınmaz adı altında kayıt edilmesine imkân vermektedir. Eski parsel kayıt sistemi ise dijital sistemler olarak yönetilmektedir. Bu sistemler eyaletler arası küçük farklılıklar göstermektedir ve ortak bir çatı altında birleĢme çalıĢmaları sürmektedir. Sistem genel olarak, kiĢisel bilgileri, sokak ismi, ev no., orta nokta koordinatları gibi parsel konum bilgilerini, bölge-parsel no., arazi kullanım türü, toprak özelliği, veri sözlüğü bilgilerini, veri tabanına iliĢkin istatistik bilgilerini ve parsellerin proje uygulama alanı, çevresel kısıtlar, tarihi özellikler, koruma alanları vb. ile olan iliĢkilerini içermektedir. 127 Macaristan Kadastro kayıtları tüm ülkeyi kapsamaktadır. BirleĢik Arazi Kayıt Sisteminin iki bileĢeni vardır. Yasal bileĢen taĢınmaz kayıtlarıdır. Bu kayıtlar parsel no., adres, taĢınmazı fiili durumu, kırsal alandaysa ürün çeĢitleri, toprak kalitesi ve arazi değeri gibi tanımlayıcı bilgileri, sahiplik bilgilerini ve ipotek, irtifak hakkı gibi değiĢik hak ve kısıtlama bilgilerini içermektedir. Grafik bileĢen ise kadastro haritalarıdır. Bu haritalar parsel sınırları, parsel no., bina ve yapı, kontrol noktası, irtifak hakları ve kırsal alanlarda ise ürün desenine iliĢkin alt parsel sınırlarını göstermektedir. Her iki bileĢen de günlük olarak güncellenmektedir. Hollanda Kamu kayıtları noter sözleĢmeleri geldikçe kaydedilen birimdir. Kamu kayıtları diğer bölgelerdeki mahkemelerdeki arazi kayıtlarıyla karĢılaĢtırılabilir niteliktedir. Bu kayıtların tutulmasının önemi sahiplikte tarihi sıranın önemli olmasından kaynaklanmaktadır. Analog formatta tutulmaları sebebiyle bu kayıtlara kolayca eriĢilemez. Diğer yandan kadastro kayıtları ve kadastro haritaları tamamen dijital yapıdadır. Ġnsan-hak-arazi temel iliĢkisinin yanı sıra, arazi kullanımı, rayiç değerler, çeĢitli yasal öneme sahip bilgiler, parselin yüzey alanı vb. bilgiler de sistem dâhilindedir. Ġsveç TaĢınmaz kayıtları, arazi kayıtları, bina kayıtları ve daire kayıtlarından oluĢmaktadır. Ġsviçre Arazi kaydı ve kadastral ölçmeler adı altında iki ana bileĢenden oluĢmaktadır. Arazi kayıtları taĢınmazlar (parsellerle birlikte binalar), irtifak hakları, madenler ve kat mülkiyetine iliĢkin bilgileri içermektedir. Kadastral ölçmeler bileĢeni ise sekiz adet katmandan oluĢmaktadır. Bunlar; kontrol noktaları, arazi örtüsü, bağımsız nesneler, yükseklik, yerel isimler, sahiplik, boru hatları ve yönetim birimleridir. 3.3.4.3. Kadastro haritası yapımı açısından karĢılaĢtırma A. Kadastro haritaları bakımından karĢılaĢtırma: 128 Avustralya Bütün eyaletlerdeki mevcut kadastro haritaları geometrik bileĢenlerin elektronik ortama bir grafik temsili esasına dayanmaktadır. Bütün eyaletler kendi dijital kadastro sistemleri için farklı veri modelleri ve iĢlem tanımlamaları kullanmaktadırlar. Avusturya Kadastro haritası kadastronun bir parçasıdır. Bu haritalar parselin konumu, tanımı ve farklı arazi kullanım Ģekilleri arasındaki sınırları gösterirler. Ayrıca detay ve kontrol noktası numaraları ve diğer tanımlamalar konusunda bilgi içerirler. 2004 yılından itibaren kadastro haritaları ülke çapında dijital haldedir ve dijital kadastronun grafik bir temsilini sunmaktadırlar. Çek Cumhuriyeti Kullanımda iki çeĢit kadastro haritası vardır. Arazilerin %70'ini kapsayan 1:2880 ölçekli plastik altlıklarda tutulan eski haritalar ve arazilerin %30'unu kapsayan 1:1000 veya 1:2000 ölçekli yeni kadastro haritalardır. Her iki kadastro haritası çeĢidi de sayısallaĢtırma aĢamasındadır. Bu haritalar kontrol noktaları, sınırları (idari sınırlar, kadastral birim sınırları, mülkiyet sınırları, arazi kullanımı ve koruma alanı sınırları, bina çevresi), parsel numaraları, arazi kullanım sembolleri, kontrol nokta numaraları kartografik gösterimler ve yer isimlerini içermektedir. Danimarka Ülke çapında dijital kadastro haritaları 1997 yılından itibaren kullanılmaktadır. Dijital haritalar temelde 1:4000 ölçekli eski analog haritaların kontrollü bir Ģekilde sayısallaĢtırılması ile elde edilmiĢtir. SayısallaĢtırma iĢleminde kentsel ve kırsal alanlar için farklı teknikler kullanılmıĢtır. Bu nedenle hassasiyetleri de kentsel alanlarda birkaç cm iken kırsal alanda birkaç metre olabilmektedir. Dolayısıyla dijital veri tabandaki koordinatlar direk olarak alan ve kenar hesabında kullanılamamaktadır. Bu veriler geliĢim projelerinin ve altyapı çalıĢmalarının uygulandığı alanlarda projelerden önce yenilenmekte ve dinamik bir yapıya kavuĢturulmaktadır. 129 Finlandiya Tüm ülke tek çeĢit kadastro haritası ile kaplanmıĢtır. Nesne yönelimli veri tabanı merkezi yapıdadır ve harita bilgileri ile öznitelik bilgilerini içermektedir. Kadastro haritaları sınır noktaları, sınır çizgileri ve parselleri içermektedir. Parseller temel taĢınmaz birimlerine iliĢkin tanımlayıcı bilgileri içerir. Ayrı bu haritalar kuyu gibi nokta özelliğindeki irtifak hakları, çizgi özelliğindeki irtifak hakları veya koruma alanlarını da göstermektedir. Almanya Analog kadastro haritaları genelde 1:1000 ölçekli haritalardır. Bu haritaların çoğu dijital haritalarla değiĢtirilmektedir. Dijital haritalar parsel sınırları ve kırık nokta iĢaretlerini, parsel no., idari sınırları, kontrol noktaları, binaları, bina numarası, sokak ismi, toprak verileri, arazi kullanım türü ve duvar, ağaç vb. topografik detayları içermektedir. Macaristan Eski analog kadastral haritalar ölçek ve hassasiyet açısından farklılıklar göstermektedir. Ölçek, kentsel alanlar için 1:1000, 1:2000, kırsal alan için 1:2000, 1:4000 olabilmektedir. Haritalar grafik özellikte olup birçok kentsel alanda nümerik haritalar da vardır. Nümerik haritalarda sınır noktaları arazi ölçülerinden elde edilen koordinatlara sahiptir. Kadastro haritaları parsel sınırları, sınır noktaları, parsel numaraları, sokak isimleri ve adresleri, düĢey kontrol noktaları, yükseklik noktaları, binalar ve diğer yapıları ve kırsal alanlardaki arazi iĢleme sınırlarını içermektedir. Hollanda Kadastro haritaları pafta bölümlemesi, kadastral sınırları, parsel tanımlama bilgilerini, sokak adreslerini, binaları, bina numaralarını ve kontrol noktalarını göstermektedir. Bunun dıĢında parsele iliĢkin bilgiler kadastro haritalarında görüntülenebilir. Veri tabanında parsel verileri bir katman bina verileri de diğer bir katman olmak üzere iki temel katman yer almaktadır. Veri tabanındaki konumsal veriler nokta, çizgi ve kutu (box) geometrik veri tiplerine göre tutulmaktadır. Veriler arasındaki iliĢkiler özel topolojik iliĢkiler yardımıyla sağlanmaktadır. 130 Ġsviçre Dijital kadastro haritası sekiz adet katman içermektedir. Bu katmanlar kontrol noktaları, arazi örtüsü, bağımsız nesneler, yükseklik, yerel isimler, sahiplik, boru hatları ve yönetim birimleridir. Arazi örtüsü ve sahiplik katmanları tüm ülkeyi kapsamaktadır. Binalar ise arazi örtüsü katmanının bir parçasıdır. Kadastral ölçmelerin hassasiyeti ilgili arazinin ekonomik değerine göre beĢ gruba ayrılmıĢtır: Ģehir merkezleri, yerleĢim alanları, yoğun olarak iĢlenen tarım arazileri, hafif olarak iĢlenen tarım arazileri ve dağlık alanlar. B. Kadastro katmanının konumsal veri altyapısı (KVA)'ndaki önemi bakımından karĢılaĢtırma: Avustralya KVA'ların geliĢimiyle arazi parselleriyle olan iliĢkilerin rolü daha iyi anlaĢılmıĢtır. Tüm veri setleri standart parsel numarası ile iliĢki içerisindedir. KVA'nın temel veri setleri Jeodezik Kontrol, Kadastral Yapı, Topografik Varlıklar, Yol Ağı, Adres Sistemi ve Coğrafi Terminolojidir. Avusturya Ülkenin Ölçme Yasası sınır kadastronun bilgisayar destekli yöntemlerle yönetilmesini öngörmektedir. TaĢınmaz kayıtları arazi kayıtlarıyla birlikte merkezi olarak taĢınmaz veri tabanında tutulmaktadır. Arazi bilgileri ülkede herkes tarafından eriĢilebilir özelliktedir. Bu nedenle çok çeĢitli müĢterilere hitap etmektedir. Noterler, bankalar, lisanslı haritacılar ve bazı profesyoneller internet üzerinden paylaĢılan verileri kullanmaktadır. Daha büyük alanların projelendirilmesi ve planlanmasına iliĢkin çalıĢanlar ise dijital veri değiĢim araçlarını kullanarak kadastro verilerinden faydalanmaktadır. Çek Cumhuriyeti Kadastro haritalarını da içeren kadastral veriler ulusal, kentsel, yerel ve özel amaçlı bilgi sistemlerinde yaygın bir Ģekilde kullanılmaktadır. Kadastro katmanı hemen her tür arazi iliĢkili bilgi sisteminin temelini oluĢturmaktadır. 131 Danimarka Ülke kadastrosunun araziye iliĢkin ekonomik varlıkların yönetimi için temel olduğu, bunun yanında çevresel ve geliĢime yönelik uygulamaları desteklediği kabul edilmektedir. Kadastro özellikle planlama faaliyetlerinde temel bir araç olma eğilimindedir. Mülkiyete konu olan taĢınmazlarla, arazi değeri ve kullanımı iliĢkilerini etkin bir Ģekilde sağlamasıyla arazi yönetimine topyekûn yaklaĢımı sağlamakta ve çok amaçlı kullanım imkânı sağlamaktadır. Finlandiya Ġlerleyen teknolojik imkânlarla birlikte kadastro verilerinin kullanımı da artmaktadır. Kadastro haritaları ve öznitelik verilerine internet üzerinden ulaĢmak mümkündür. Topografik haritalarla birlikte kadastro verileri bölgesel planlama, kamu hizmeti planlama faaliyetlerinde kullanılmaktadır. Almanya Ülkede kadastro verileri müĢterilerin birçoğunun çok çeĢitli amaçlar doğrultusunda temel veri ihtiyacını karĢılamaktadır. Kadastro verileri temel arazi bilgi sistemi olarak kullanılmaktadır. Kadastroyu ilgilendiren birçok yasada piyasadaki bütün özel veri sağlayıcılarının temel veri olarak kadastro katmanını kullanmaları gereğini öngörmektedir. Bu öngörü verilerin ortak bir geometrik yapıyı ve koordinat sistemini kullanmasının yanında parsel no., bina no. ve sokak ismi gibi ortak yazılı bilgilerini kullanılmasını istemektedir. Dolayısıyla kadastro verileri piyasada artan bir öneme sahiptir, planlama ve birçok politik karar için önemli bir araçtır. Macaristan Dijital veya analog kadastro haritaları geliĢim ve çevre amaçlı uygulamaları destekleyen birçok veri tabanı için temel bilgi kaynağıdır. Yasaya göre arazi kayıt haritalarının kentsel planlama, kentleĢme ve kamu hizmeti Ģirketleri için kullanılacak temel haritalarda kullanılması zorunludur. Yerel yönetimler ve belediyeler için kadastro verileri temel veri kaynağıdır. Hollanda 132 Kadastro haritaları ve topografik haritalar tüm ülkeyi kaplamakta ve birbirleri ile koordine edilmiĢtir. Her iki harita da yönetimler, kamu hizmeti Ģirketleri ve özel Ģirketler tarafından kullanılmaktadır. Her iki veri kaynağı da büyük ölçekli haritacılık faaliyetleri için fiili durumu yansıtan standartlardır. Ġsveç Kadastro haritaları arazi yönetiminde referans olarak ve planlama amaçlı kullanılmaktadır. Kadastro verileri ülkenin coğrafi veri tabanındaki yasal katmanlardan biridir. Belediyelerde kadastro verileri okul, sağlık, kamu hizmetleri vb'ni ilgilendiren kentsel fonksiyonların planlanması ve yönetimi için temel altlıklarda kullanılmaktadır. Ġsviçre Ülkede KVA anlayıĢı kadastro verilerinin tanımlanmasını amaçlayan modelleme kavramının 1993 yılında ortaya çıkması ile baĢlamıĢtır. INTERLIS veri tanımlama dili önemli bir adımdır ve veri kaybı olmadan kadastro verilerinin paylaĢımını sağlamaktadır. Bu aĢamadan sonra kadastro verileri KVA'lar için temel olmuĢtur (Yomralıoğlu, 2006). 3.4. Çok Amaçlı Kadastroda Olması Gereken Model, FIG-2014 Önerisi 3.4.1. Çok amaçlı kadastronun tanımı ÇağdaĢ kadastro, toplum gereksinmelerdeki nicelik ve nitelik değiĢmeleriyle uyumlu olarak yeni sosyo-ekonomik ve teknolojik yorumlar kazanmıĢ olan çok amaçlı bir kadastrodur. Çok Amaçlı Kadastronun iĢlevi, özel mülkiyetin toplum yararı amacıyla denetlenmesi ve taĢınmazlara dayalı toplum gereksinmelerini karĢılamak için kamu etkinliğinin yoğunlaĢtırılmasıdır. Çok Amaçlı Kadastro; Yalnız kiĢilerin değil kamunun taĢınmazlarını da güvence ve denetim altına alan, Kamu ve toplum yararına bir mülkiyet anlayıĢından kaynaklanan, Ülkenin doğal kaynaklarının korunmasını ve uygun kullanımını amaçlayan, Ülke, bölge ve kent ölçeğinde planlı kalkınmaya gerekli verileri kullanıma ve iĢlemeye hazır bulunduran, 133 Merkezi ve yerel yönetimlerin gereksindikleri bilgileri kapsayan, Teknolojik geliĢmeleri jeodezi uygulamalarına uyarlayan, Arazi bilgi sistemlerinin kurulmasına temel olan, Ayrıntılı mekânsal bilgi sistemlerinin kurulmasına temel olan, Verilerin güncel tutulmasını ve sürekli akımını sağlayan, Dinamik ve sistemli bir süreç olarak algılanmalıdır. Çok Amaçlı Kadastro kavramı, kapitalist ve sosyalist sistemlerde de katkıları yadsınmayacak evrensel nitelikleriyle hızla geliĢmektedir. Bu geliĢme bağlamında, bir Kadastro Sisteminin kurulması tüm ülkeler için gereklidir. Bu Sistem; TaĢınmazların doğal, ekonomik ve yasal durumlarına iliĢkin geniĢ ve güvenilir bilgileri, Kadastro haritasını, Mülkiyet sicilini, içermektedir. Çok Amaçlı Kadastroya geçiĢ için; Standart Topoğrafik Kadastral Haritası (STKH) kavramının benimsenmesi, STKH'ya dayalı bir kadastro sisteminin ülke koĢullarında tasarlanması, bir sonuç olarak karĢımıza çıkmaktadır (Özen, 1991). 3.4.2. Mevcut kadastro sistemlerinin Çok Amaçlı Kadastro Sistemine yönelimi Çok Amaçlı Kadastro, vergi ve hukuki kadastroyu da içine alan, aynı zamanda mülkiyet bilgisine ihtiyaç duyan diğer hizmetler içinde parsel bazında bilgi toplayan ve bunları paylaĢan bir sistemdir. BaĢlangıçta ortaya çıkan klasik kadastro anlayıĢı, 1970'li yıllarda diğer geliĢmelerden de etkilenerek çok amaçlı kadastro kavramına dönüĢmüĢtür. Bu kavram daha sonra, 1980'li yıllarda bilgi teknolojisindeki geliĢmelerden etkilenerek, parsel tabanlı bilgi sistemi ve günümüzde de Arazi Bilgi Sistemi olarak anılmaya baĢlanmıĢtır (Yomralıoğlu, 2005). 3.4.3. Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin içeriği Arazi Bilgi Sistemin temel amaçlarını da içeren Çok Amaçlı Kadastroda; 134 Arazilerin vergilendirilmesi ve bu vergilerin toplanmasında etkili bir sistemin tesis edilmesi, Arazilere yapılacak yatırımların hızlandırılması, Kırsal ve kentsel alanlardaki geliĢmelere katkıda bulunmak, Kamu yararına yapılacak planlama etkinliklerine büyük ölçekli mülkiyet haritaları ve kayıtları üreterek destek vermek, Arazi kullanımı, Tarım faaliyetleri, gibi araziye iliĢkin istatistiksel bilgiler oluĢturmak esastır. Ayrıca Çok Amaçlı Kadastro geleneksel sistemlere göre aĢağıdaki değiĢiklikleri de sunabilir: Belirli bilgi sistemlerinin ötesinde geniĢ ekonomik ve sosyal getirisi olan büyük ölçekli harita yapımının ve jeodezik referans sisteminin sağlanması, Hukuki ve vergi kadastro kayıtlarının bütünleĢmesi ile gereksiz bilgilerin tekrarının azaltılması, mülkiyet değerlendirmesi ve arazi kayıtlarının güvenli tutulması için geliĢmiĢ bir bilgi temelinin sağlanması, Planlama ve kaynak yönetimi için diğer Coğrafi Bilgi Sistemleri içindeki bilgilerle kadastral bilgilerin iliĢkilenmesine izin veren bağlantı mekanizmalarının sağlanması, Standartlar belirlenerek, kurulacak sistem merkezi veya merkez dıĢı olabilir ve uygulama yerel, bölgesel, hatta ulusal seviyede bir ya da daha fazla kurum tarafından yönetilebilir (Yomralıoğlu, 2005). 3.4.4. Çok Amaçlı Kadastro Sistemine duyulan ihtiyaç Amerika BirleĢik Devletleri 1980 yılında, Ulusal AraĢtırma Konseyi Çok Amaçlı Kadastronun ülke düzeyinde geliĢtirilmesi için düzenlediği raporda Ģu tavsiyelerde bulunmuĢtur: Çok Amaçlı Kadastro sistemin ülke genelinde oluĢturulması ve öngörülen programın uygulanmasını sağlamak üzere gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Çok Amaçlı Kadastro Sistemin yönetimini üstlenecek ve finansmanını sağlayacak idari örgüt kurulmalıdır. 135 Çok Amaçlı Kadastro Sistemini oluĢturularak ve ülke düzeyinde etkinlikler gösterebilmesi için yerel örgütler kurulmalıdır. Bu yerel örgütler, merkezi örgütün belirleyeceği ilkeler doğrultusunda çalıĢmalarını yapmalıdırlar. Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin etkin bir Ģekilde çalıĢmalarını sürdürebilmek için merkezi ve yerel örgütler Arazi Bilgi Sistemini geliĢtirmelidirler. Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin bir ülkede tesisi ve geliĢtirilmesi için gerekli olan kurumsal yapılanma temelde bu tavsiyeleri içerir (Yomralıoğlu, 2005; Dale ve McLaughlin, 1988). 3.4.5. Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin standartları Yukarıda zikrolunan raporda ayrıca, Çok Amaçlı Kadastro sistemin standartlarına da yer verilmiĢtir. Bu standartlar ise: Ülke genelinde arazi bilgisine duyulan gereksinim çok yönlü olarak araĢtırılarak bu bilgileri kimlerin kullanacağı, bilgiye neden ihtiyaç duyulduğu ve bilginin ne derece önemli olduğu irdelenmelidir. Teknolojik geliĢmeler izlenerek, yakın gelecekte ne gibi değiĢikliklerin olması gerektiği de göz ardı edilmeden, teknik düzeyde de gerekli altyapı kurulmalıdır. Bu amaçla Arazi Bilgi Sistemine geçiĢte: Öncelikli olarak ulusal yüzey referans ağı tesis edilmeli ve bu ağa dayalı olarak diğer temel haritalar üretilmelidir. Üretilecek büyük ölçekli kadastro harita katmanlarının, diğer harita sektörleri ile bilgi alıĢ veriĢini sağlayacak standartların oluĢturulması yanında, kendi içerisindeki yazılı kayıtlarla da iliĢki (Yomralıoğlu, 2005; McLaughlin, 1983). 3.4.6. Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin temel bileĢenleri kuruması sağlanmalıdır 136 Çok Amaçlı Kadastro Sistemi, çok amaca yönelik arazi bilgisini ve kaydını etkili bir biçimde hizmete dönüĢtürülebilmek için, üç temel bileĢenden oluĢmaktadır. Bu bileĢenler ise: Kadastral altlık, Pozitif mülkiyet sicil sistemi, Arazi bilgi sistemidir. Pozitif sicil sistemini yasalaĢtırmıĢ ülkelerde 2. temel bileĢen olan 'Pozitif Sicil Sistemi'ne iliĢkin herhangi bir uygulama sorununun ortaya çıkması söz konusu değildir. Bu durumda Çok Amaçlı Kadastronun uygulanması, kadastral altlığın konumlaĢması ile baĢlanmalıdır. Bu altlık, karĢılıklı olarak birbirini etkileyen iki öğeden ibarettir. Bu öğeler ise: Kadastro parsellerinin tek anlamlı sınırlandırılmasına yeterli bir ölçü 'Nirengi' ağıdır. Üç boyutlu bilgilerin elde edilmesi ve gruplandırılmasını bağlayan bir grafik temel 'Harita'dır. Sürekli güncel durumda bulunması gereken kadastro parseli çok amaçlı bilgi sistemi için uygun bir temeldir. Bu nedenle kadastro temel alınmalı ve diğer bilgiler ona bağlanmalıdır. Bunun anlamı, kadastro haritalarının ve diğer büyük ölçekli haritaların aynı zamanda kadastro sicilleriyle diğer önemli sicillerin birbiriyle bütünleĢtirilmesidir. Eğer kadastro haritaları yapılarla, eĢyükselti eğrileriyle ve topoğrafik ayrıntıyla tamamlanırsa pek çok büyük ölçekli fiziksel planlama için kullanılabilecek bir harita elde edilir (Flemming, 1975; Özen, 1980; McLaughlin, 1983). Böylece, Çok Amaçlı Kadastroya geçiĢte Standart Topoğrafik Kadastral Harita (STKH) kavramının benimsenmesi ve konumuz çerçevesinde bu tür harita için Irak Ģartlarında bir model tasarlanması gerektiği sonucuna varılabilir. 3.4.7. Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin teknolojik kapsamı Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin teknolojik kapsamı ise: Kadastral ölçmeler genel bir temel ağın nirengi ve poligon noktalarına bağlı olmalıdır. Bu ölçme noktalarının tesisleri fiziksel olarak değiĢmez kalıcı olmalıdır. 137 Kadastral ölçmeler, testler ve irdelemeler yardımıyla büyük hatalardan arınmıĢ, ülke ölçme sisteminde koordinat hesabını kapsamalıdır. Tek anlamlı sınır yenilemesi bütün Ģartlarda sağlanabilmelidir. Büyük ölçekli haritalarda ayrıntılar, pafta kenarlarına kadar gösterilmelidir. Ölçekler, toprağın parsellenme yoğunluğuna uygun olmalıdır. Fiziksel planlama için ihtiyaç duyulan düzeç eğrileri ve diğer bilgiler haritada bulunmalıdır. Klasik kadastro sistemleri uygulamalarında çizgi harita olarak elde edilen standart topoğrafik kadastral haritalar, çok amaçlı kadastro sistemi içinde, sayısal data biçiminde sayısal harita olarak elde edilmelidir. Bu biçimi ile kullanılmalarda ve güncelleĢtirilmelerinde gerekli teknolojik düzenlemeler sağlanmalıdır. Yasal güvence altına alınmıĢ mülkiyet sicil sistemlerinin daima güncelliğini koruması gerektiği prensibinden hareketle, teknolojik geliĢmelerin sistemin iĢleyiĢine uyarlanması yapılmalıdır (Özen, 1980; Barrasch, 1975). 3.4.8. Çok Amaçlı Kadastronun veri yapısı Günümüzde kır-kent ayrımı olmadan bütün toprakları kapsayan genel toprak politikasının en güçlü araçlarından birisi kadastrodur. Bu araç topraklara yönelik birçok iĢlevlere sahiptir. Kadastronun bir sistem özelliği kazanmasını sağlayan ve çok yönlü iĢlevler için önkoĢul niteliğindeki verilerini temelde iki grupta toplamak olanaklıdır: a. Jeodezi ve ölçme tekniğine iliĢkin veriler: Bu veriler de iki alt baĢlıkta ele alınabilir a.1. Geometrik veriler Durağan noktalar (nirengi, nivelman, poligon) ağının sonuçları, Ayrıntı ölçüsünün sonuçları (araziye ve yapılara iliĢkin ölçü değerleri), Koordinatlar, Sınırlar, Parsel no, Topoğrafik durum (yükseklikler, yüzey Ģekilleri, v.b.), Geometrik biçim. 138 a.2. Anlamsal (semantik) veriler Yönetim bölgesi, Alan, Toprağın gerçek kullanım türü, Toprağın niteliği ve üretkenliği, Vergi karĢılığı, Yasal karĢılık. b. Tüzel veriler Bu veriler üç alt baĢlıkta ele alınabilir b.1. Ġyelik verileri Ġyeler, Diğer ilgililer ve hakkı olanlar, Ġyelik koĢulları (paydaĢlık durumları gibi). b.2. Yükümlülükler Mali yükümlülükler (ipotek v.b.), Kamusal yükümlülükler, Sosyal yükümlülükler. b.3. Sınırlandırmalar Yasal sınırlandırmalar, Fiziksel planlardaki sınırlandırmalar. TaĢınmaz kadastrosunu sonuç ürünü olan çok yönlü haritalarla kütüklerde sunulan bu veriler, otomasyonun olanaklarından yararlanarak eĢgüdümlendirilirler. Böylece arazilerde verilerin saptanmasından bunların değerlendirilmesine ve sunulmasına kadarki sürecin kesiksiz otomasyonu sağlanarak, istenilen bilgiye kolay ve hızlı biçimde ulaĢılması olanağı yaratılır. Kadastro gibi değerli bir bilgi kaynağının gerçekten çok amaçlı kullanımının olması gerekir. Kadastro haritaları ve kayıtları çok ağır maliyetlerle üretilirler. Yatırımı 139 karlı duruma getirmenin ve ondan olabildiğince fazla yarar sağlamanın en iyi yolu, onun gizli tüm olanaklarından yararlanmaktır (Larsson, 1978; Ayazlı, 2007). 3.4.9. Gelecekteki kadastral sistem için bir vizyon program (Kadastro 2014) Uluslararası Haritacılar Birliği (FIG)'nin 1994 yılında Avustralya'nın Melborn kentinde gerçekleĢen XX. Olağan kongresinde, Kadastro ve Arazi Yönetimi konularıyla ilgilenen 7. Komisyon, önümüzdeki 20 yıllık dönemde kadastro için yeni bir vizyonun geliĢtirilmesi yönünde karar almıĢtır. Bu karar doğrultusunda oluĢturulan çalıĢma grubu, gerekli hazırlıkların ardından uzun dönemli çalıĢmalarını tamamlayarak, 'Kadastro 2014- Gelecekteki Kadastral Sistem İçin Bir Vizyon' isimli raporu 1998 yılında yayımlamıĢtır. Kadastronun evrensel anlamda bir bütünlük göstermesini sağlamak ve kadastro faaliyetleri ile haritacılık mesleğinin de geleceğini Ģekillendirmeye yönelik görüĢleri içeren bu rapor, özellikle internet aracılığı ile FIG tarafından tüm dünya milletlerine sunulmuĢtur (http://www.swisstopo.ch/fig-wg71/cad2014.htm) (Yomralıoğlu ve ark., 2003). A. kadastral sistemler alanındaki geleneksel tanımlar Arazi, kadastro, arazi kaydı ve arazi tescili tanımları, Kadastro 2014 çalıĢmaları için temel oluĢturmuĢtur. Bu tanımlar, Henssen'e (1995) göre Ģöyledir: Arazi (Land) Arazi; su, toprak, kayalar, mineraller ve hidrokarbonlar altında veya üzerinde ve üstünde hava ile birlikte yer küre yüzeyinin bir alanı gibi tarif edilir. Arazi, su ile kaplı alanları ve denizler de dâhil olmak üzere, yeryüzünün sabit bir alanı veya noktası ile ilgili bütün Ģeyleri kapsar. Kadastro Kadastro; bir ölçüye dayalı olarak sınırları belirlenmiĢ bir ülke yada bölgenin mülkiyetle ilgili verilerinin sistematiksel olarak düzenlenmiĢ kamu envanterleridir. Böylesi mülkiyetler, bazı ayrıt edici özelliğe sahip adlandırmalarla sistematik olarak tanımlanır. Mülkiyetin Ģekli ve parsel numaraları normal olarak büyük ölçekli haritalarda gösterilir. Bu haritalar, her bir parselin mülkiyet yapısı, büyüklüğü, değeri ve 140 yasal haklarını gösteren kayıtlarla bütünleĢiktir. Kadastral sistemler de esas olarak yasal veya bir vergi amaçlı hizmetler için kurulur (Larsson, 1991; Yomralıoğlu ve ark., 2003). Arazi kaydı Arazi kaydı; arazi üzerindeki mülkiyet haklarının senet veya tapu Ģeklindeki resmi kayıt iĢlemidir. Bunun anlamı araziye ait haklara iliĢkin bir resmi kaydın var olmasıdır. Veya arazinin tanımlanan birimlerinin yasal durumdaki değiĢiklikleri içeren senetlerdir. Arazi kaydı bir parsele iliĢkin olarak kim ve nasıl sorularına yanıt verir. Arazi tescili Sürekli etkileĢimli sistemlere benzer Ģekilde, kadastro ve arazi kaydı genellikle bir birinin tamamlayıcısıdır. Arazi kayıtları kiĢi-hak iliĢkilerindeki prensipleri ortaya koyar. Hâlbuki kadastro hak-nesne iliĢkilerini de ortay koyar. B. Kadastro 2014 için tanımlar Arazi nesnesi Arazi nesnesi, sınırları içinde aynı homojen duruma sahip olan arazinin bir parçasıdır. Bu durumlar normal olarak yasa tarafından belirlenir. Bütün toplumlar bireylerinin varlıklarının devamı için kurallar oluĢturur. Bu kurallar, normalde yasalar biçiminde olup, toplumların yaĢadıkları alandaki olguları nasıl anlayacağını tanımlarlar. Aynı biçimde, toplum bireylerinin hakları ve görevleri de tanımlanır. Bu görevler çoğu kez, kiĢisel özgürlüklerin kısıtlanmasıyla tanımlanır. Eğer yeryüzündeki belirli bir alan veya noktaya bağlı olarak doğal olgular, haklar veya kısıtlamalar bir kanunla tanımlanmıĢ ise, bir arazi nesnesi tanımlanmıĢ olur. Özel veya kamu yasasının empoze ettiği belirgin yasal parametrelere sahip bir arazi parçası, yasal bir arazi nesnesi olarak adlandırılır. Yasal bir hakkın veya kısıtlamaların sınırlarını tanımlar. Yasal arazi nesneleri normal olarak mülkiyet sınırları ile tanımlanır. Bunlar, bir hakkın veya bir kısıtlamanın nerede sona erdiği veya nerede baĢlayacağı ve kapsamının ne olacağını belirleyen sınırlardır. Yasal arazi nesnelerinin örnekleri Ģunlardır: Özel mülkiyet parselleri, Geleneksel hakların mevcut olduğu alanlar, Ülkeler, devletler, eyaletler ve belediyeler gibi idari birimler, 141 Su ve doğanın korunması, gürültü ve kirlilikten korunmak için bölgelemeler, Arazi kullanım bölgelemeleri, Doğal kaynakların kullanımına ruhsat verilen alanlar. Eğer bir arazi parçası, eĢsiz Ģekilde doğal veya yapay koĢullar altında olup yasal çerçeve içinde tanımlanmamıĢ ise, bu durumdaki alanlar bir fiziksel arazi nesnesi olarak adlandırılabilir. Fiziksel arazi nesnesi; kaya, su, ağaç, bir cadde, bir ev veya diğer yasal olmayan özelliklere sahip alanlar tarafından kaplanmıĢ arazinin bir parçası olabilir. Bir arazi nesnesinin oluĢumu ġekil 3.19'daki gibi tanımlanabilir: ġekil 3.19. Bir arazi nesnesinin oluĢumu Kadastro 2014 Kadastro 2014, bir ülke veya bölgede, bir ölçü sistemine dayalı olarak sınırları belirlenmiĢ tüm yasal arazi nesnelerine ait verilerin sistemli olarak kamusal envanterlerini düzenlemek amacını da ortaya koyar. Yasal arazi nesneleri, bazı farklı gösterim anlamlarıyla sistematik olarak belirlenir. Bu arazi nesnesi kamu veya özel yasalar tarafından tanımlanır. TaĢınmazın ana hatları, yani sözel verilerle birlikte tanımlayıcı, her bir ayrı arazi nesnesinin özelliğini, büyüklüğünü, değerini ve yasal haklarını veya arazi nesneleri ile iliĢkilendirilmiĢ olan kısıtlamaları gösterebilir. Arazi nesnelerini tanımlayan bu sözel bilgilere ilave olarak, Kadastro 2014 yasal arazi nesneleri üzerindeki hakların resmi kayıtlarını da içermektedir. Kadastro 2014, nerede?, ne kadar?, kim? , nasıl? gibi sorulara cevap verir. Kadastro 2014, 'kadastro' ve 'arazi kaydı'nın geleneksel kurumlarının yerini alabilir ve geniĢ kapsamlı bir kayıt sistemini temsil eder. 142 C. Kadastro 2014'ün özellikleri C.1. Kadastro 2014'ün altı ifadesi ÇalıĢma grubu, ankete verilen cevaplar ve mevcut kadastro sistemlerine iliĢkin çalıĢmaları esas alarak gelecek 20 yıl içerisinde kadastronun geliĢimine yönelik altı ifade üzerinde anlaĢmıĢtır. Bu altı ifade; görev ve içerik, organizasyon, teknik geliĢmeler, özelleĢtirme ve kadastral sistemde maliyetinin geri dönüĢümü ile ilgili olmuĢtur ve Kadastro 2014'ün ana hatlarını oluĢturmuĢtur. Kadastro 2014'ün 1. ifadesi 'Kadastro 2014, kamusal haklar ve kısıtlamalar dâhil olmak üzere, arazinin bütün yasal durumunu gösterecektir.' Keza, Dünya nüfusu ve arazi tüketimi artmaktadır. Arazinin kiĢisel veya yasal mevcudiyetinin tam denetimi giderek artan bir Ģekilde kamu çıkarları tarafından kısıtlanmaktadır. Araziye sahip olma güvenliğini sağlamak için, araziye iliĢkin tüm olgular, geleceğin kadastro sistemleri tarafından açık bir Ģekilde gerçekleĢmelidir. Bu bağlamda, yeni bir tematik model gereklidir. Haritacılar kamu yasasını dikkate almalıdır (ġekil 3.20). ġekil 3.20. Kadastro 2014‘ün 1. ifadesi 143 C.2. Kadastro 2014'ün organizasyonu Kadastral sistemler gelecekteki bireysel ve toplumsal ihtiyaçları karĢılamak üzere örgütsel bir yapıya sahip olmak zorunda kalacaktır. Kadastro 2014'ün 2. ifadesi, 'Haritalar ve kayıtlar arasındaki ayrılık ortadan kalkmalıdır.' Bu çalıĢma ile haritacılar ve hukukçuların kadastro üzerindeki hâkimiyetine yönelik sorumlulukların paylaĢımı ciddi anlamda değiĢmiĢ olacaktır (ġekil 3.21). ġekil 3.21. Kadastro 2014‘ün 2. ifadesi C.3. Kadastro 2014'te haritaların değiĢen rolü Kadastro 2014'ün 3. ifadesi, 'salt kadastral amaçlı harita üretimini ortadan kaldırarak çok amaçlı harita modellemesini oluĢturmaktır.‘ Keza, 2014'te kadastro alanında tersimatçı ve kartograflara yer verilmeyip; aynı veri modelinden, farklı ölçeklerde haritaların ve kayıtların farklı formlarda oluĢturulmasına izin verilmelidir (ġekil 3.22). 144 ġekil 3.22. Kadastro 2014‘ün 3. ifadesi C.4. Kadastro 2014'te bilgi teknolojileri: Kadastro 2014'ün 4. ifadesi, 'Kâğıt ve kalem ile üretilen kadastroya son verilmelidir.‘ Keza, jeomatik teknolojisi kadastral çalıĢmaları için normal araç olacaktır. Gerçek düĢük maliyetli çözümler, sadece bu teknolojinin idari iĢlemlerin önderliğinde, birlikte kullanılmasıyla mümkün olacaktır. GeliĢmiĢ, geliĢen ve geçiĢ ülkeleri; nüfus, çevre ve uygun arazi kullanım problemlerini çözmek için mevcut durum modellerine ihtiyaç duyarlar. Modern kadastro temel veri modelini sağlamak zorundadır. Dünyadaki tüm haritacılar model anlayıĢında düĢünebilmeli ve modern teknolojiyi uygulayarak bu modelleri elde edebilmelidir (ġekil 3.23). 145 ġekil 3.23. Kadastro 2014‘ün 4. ifadesi C.5. Kadastro 2014'te özelleĢtirme: Kadastro 2014'ün 5. ifadesi, 'Kadastro 2014 önemli ölçüde özelleĢmiĢ olmalı, kamu ve özel sektör birlikte çalıĢmalıdır.' Kamu sistemleri, özel organizasyonlardan daha az esnek bir yapıda ve müĢteri yönlendirme eğilimine sahiptir. Serbest ekonomiler, taĢınmaz pazarında, arazi planlamasında ve araziden yararlanmada esnekliğe ihtiyaç duyar. Bu bağlamda, özel sektör önem kazanmalı; bunun yanında kamu sektörü, kontrol ve denetim üzerine yoğunlaĢtırılmalıdır (ġekil 3.24). 146 ġekil 3.24. Kadastro 2014‘ün 5. ifadesi C.6. Kadastro 2014'te maliyetin geri kazanımı: Kadastro 2014'ün 6. ifadesi, 'Kadastro 2014, maliyet geri kazanımlı olacaktır.' Keza, kadastral sistemlerin önemli miktarda yatırıma ihtiyacı vardır. Fakat kadastro ile belgelenen ve güvenlik altında tutulan arazi, yatırımı ifade eder. kadastral yatırımlar ve iĢlemler için gerekli maliyetlerin en azından bir kısmını bu hizmetlerden kazanç sağlayanlardan, geri alınmak zorundadır. Sonuçta, ‗maliyet / fayda analizi‘ kadastral reformlar ve uygulamalarda önemli bir bakıĢ açısı oluĢturacak; haritacılar gelecekte ekonomik konularla daha alakalı hale gelecektir (ġekil 3.25). 147 ġekil 3.25. Kadastro 2014‘ün 6. ifadesi 148 4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA 4.1. Irak ġartlarında Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin Tasarımı (Kerkük Örneği) 4.1.1. Irak'ta Çok Amaçlı Kadastro Sistemini gerektiren nedenler Çok Amaçlı Kadastro 'araziyle ilgili sürekli, kolaylıkla eriĢilebilir ve kapsamlı bilgiyi parsel seviyesinde destekleyen yapı' olarak tanımlanmaktadır (NRC, 1983). Çok Amaçlı Kadastro yaygın olarak bilinen üç kadastro türünden biridir. Bunlardan hukuki kadastro arazi zilyetliğinin yasal kaydı, mali kadastro ise temelde taĢınmaz değerlemesi için geliĢtirilmiĢken, Çok Amaçlı Kadastro, parselle ilgili diğer bilgilerle birlikte, hem hukuki hem de mali kadastroyu kapsamaktadır (Henssen, 1975; Lemmen ve ark., 2004). ÇeĢitli veri ve bilgi kaynaklarına sahip olan Çok Amaçlı Kadastro, bir çok kullanıcıya farklı amaçlarla hizmet ve ürün sağlamaktadır. Çok Amaçlı Kadastro, hem kamu kurumlarına hem de özel kuruluĢlara ve vatandaĢlara hizmet vermek için tasarlanan büyük ölçekli ve toplum merkezli bilgi sistemlerinin temel bileĢenidir (Çete, 2008). Irak‘ta Krallık döneminde baĢlatılan geometrik kadastro çalıĢmaları günümüze dek tamamlanmıĢ denilmektedir. Ancak geçmiĢte yapılan çalıĢmaların ürünleri birçok yönden kadastrodan beklenen ihtiyaçları karĢılamakta aciz kalmaktadır. Ayrıca Irak'ta kadastronun yenilenmesiyle ilgili bir zihniyet yoktur ve de ikinci defa kadastro yapılmasının yasal yolu da açık değildir. Hâlbuki geliĢmiĢ bazı batı ülkelerinde kadastro ikinci, hatta üçüncü kere yapılmaktadır. Irak kadastrosu geliĢen teknolojilerden de yararlanarak baĢta teknik standartları olmak üzere içerik ve kapsam yönünden yeniden gözden geçirilmeye ihtiyacı vardır. Irak'ta haritacı teknik elemanların sayısı günden güne çoğalmaktadır. Bu potansiyelden yararlanılmak suretiyle gelecek yıllarda kadastro çağdaĢ hedeflere ulaĢtırılmalıdır. Türkiye ve dünyada birinci kadastro çalıĢmalarının hepsi bugün için aynı nitelikte kabul etmek mümkün olmadığı gibi üretilen harita ve bilgilerin güncelliğini söylemek de imkânsızdır. Doğal olarak kadastro teĢkilatı meslekte uygulanan her yenilikten yararlanmayı düĢünmüĢ ve döneminde bunlardan yararlanmıĢtır. Örneğin, pusla ve çelik Ģeritle baĢlanan ölçmeler zamanla prizma, takeometre, redüksiyon takeometresi, elektromanyetik ölçme aletleri, elektronik takeometre, total station ve GPS gibi ölçme aletleri ile yapılmıĢtır. Bunlara bağlı olarak geliĢen hesaplama ve çizim araçlarından yararlanılmıĢtır. Uygulanan ölçme yöntemleri de yeni yöntemlerle 149 değiĢtirilmiĢtir. Ancak koordinat sisteminde ve üçüncü boyutu da kapsayan sayısal kadastro uygulamasına daha henüz geçilmiĢ değildir. Dolayısıyla her yeni geliĢme ve uygulama öncekileri yeniden gözden geçirme ihtiyacını hissettirmiĢtir. Bunların yanı sıra zaman ilerledikçe arazide kurulu sabit yer kontrol noktaları giderek azalmıĢ ve kullanılamaz duruma gelmiĢtir. Arazilerdeki insan faaliyetleri ve hukuki uygulamalar fiili kullanımı değiĢtirmiĢtir. Resmi yollarla yapılan uygulamalar paftaların giderek karıĢmasına ve okunamaz duruma gelmesine yol açarken, tapuya intikal etmeyen harici uygulamalar da mevcuttur. Bilhassa hızlı kentleĢme ile belediye kapsamına alınan alanlardaki yapılaĢmalar sebebiyle meydana gelen cins değiĢiklikleri paftalara iĢlenememiĢtir. Arazilerin değeri arttığı halde, harita ölçekleri ve pafta hassasiyetleri sabit kalmıĢtır. Kısacası, bitirilen kadastro çalıĢmalarında belirli bir standardizasyon mevcut değildir. Dolayısıyla: Nitelik (kalite), Nicelik (kapsam ve içerik), Sürdürebilir arazi yönetimi politikası, Teknik standartlar, Öncelikli yörelere yönelme, GüncelleĢtirme, yenileme ve yaĢatma, TeĢkilat, bütçe ve yatırımlar, Mevzuat, yönlerinden yeniden gözden geçirilmekle karĢı karĢıyadır (Bıyık, 1999). Yazı ile ifade edilen kadastro çalıĢmalarının ölçme, hesap ve geometrik değerlendirmelerle çizgisel haritalarla ifade edilebilir olması, geometrik kadastroyu zorunlu kılmıĢ ve tapu yazımlarından vazgeçilmiĢtir. Benzer Ģekilde, otomasyonun zorunlu olduğu günümüzde konum bilgilerinin (koordinatlar) gerekliliği de çok amaçlı kadastro için önemli bir teknik gerekçedir (Bıyık, 2006). Kadastro kendinden bekleneni eksiksiz verebilmesi için yeni arayıĢlar içerisindedir ve böyle olmalıdır. Bu arayıĢlardan birisi Çok Amaçlı Kadastro yapılması, diğeri ise Kadastro Bilgi Sistemi kurulmasıdır. Burada önemli bir husus ise mevcut kadastro bilgilerinin bu sistemlerde kullanılabilir olmasıdır. Bu arayıĢların hepsinin çağdaĢ bir kadastro seferberliği ile sağlanması mümkündür. Böyle bir çalıĢma baĢlatıldığında, resmi iĢleme tabi tutulmadan yapılan temliki tasarruflar ve cins değiĢikliklerinin resmileĢtirilmesi sağlanacak, böylece parsel malikleri bir sürü masraf ve zaman harcayarak yapabilecekleri iĢlemleri kadastro 150 teĢkilatları resen yapacak, Devlet ve bilhassa yerel yönetimler de bir türlü toplayamadığı vergi kaçaklarını toplayabilecektir. Kurulacak olan bilgi sistemi sayesinde artık emlak vergisi ve taĢınmazlarla dolaylı olarak ilgili diğer vergilerin adil bir biçimde toplanması, siyasi endiĢeler aĢılarak mümkün hale gelecektir. Kısacası çok amaçlı kadastro yapıldığı takdirde, parsel maliklerinin iĢleri kolaylaĢacak, Devlete güven ilkesi kuvvetlenecek ve kadastro teĢkilatının Devlet bütçesine katkısı katlanarak devam edecektir (Bıyık, 2006). Çok amaçlı kadastroya duyulan bu gereksinimler Irak Cumhuriyeti için de söz konusudur. Demek ki Irak'ta Çok Amaçlı Kadastroyu gerektiren nedenler; Araziyi sorumlu bir Ģekilde yönetmek, Sosyal adaletliği yerine getirmek, Yöneticiler ve yetkililer tarafından doğru karar almak, Ekonomiği geliĢtirmek ve geniĢletmek, Sürdürülebilir kalkınma, Ulusal güvenliği korumak, Bilgiye kolay bir Ģekilde ulaĢmak, Koordinatı etkin kılmak. Tarihsel geliĢi içerisinde diğer dünya ülkelerinin de paralelinde nitelik geliĢimi göstererek günümüzde Çok Amaçlı Kadastro evresi yaĢanan kadastronun toplumsal iĢlevlerine iĢlerlik kazandırmak gerekmektedir (Ġnam, 1999). 4.1.2. Irak'ta uygulanacak Çok Amaçlı Kadastronun içerik ve kapsamı Türkiye‘de ve bir çok dünya ülkesinde halen uygulanmakta olan kadastro; teknik olarak sınırların, topoğrafik yapının, bina ve tesislerin konumlarını, hukuki olarak da taĢınmaz mallar üzerindeki hak ve mükellefiyetleri ortaya çıkarır niteliktedir. Dolaylı olarak da taĢınmaz malların kullanım biçimleri hakkında bazı bilgiler üretilmektedir. Oysa ki kentsel ve kırsal arazilerde kadastro sırasında daha çok çeĢit konumsal bilgi üretilmesi artık zor değildir. Belki bu sayede çalıĢmaların hızı biraz azalarak üretim maliyeti artacaktır. Ama daha geniĢ alanlara hizmet verileceği için sonradan zaman ve masraf gerektirecek arazi çalıĢmalarına ihtiyaç kalmayacaktır. Çok amaçlı olarak düĢünülen kadastro sırasında: 151 Tarımsal alanların düzenlenmesinde kullanılması gereken bilgilere (toprağın fiziksel ve kimyasal yapısı, verim kabiliyeti, coğrafi konumu, eğim derecesi, mevcut kullanım biçimi ve birim alandan sağlanan geliri, gelir endeksli objektif vergilendirme vb.), tarımsal üretimde verim belirleme ve yıllık ürünü önceden tahmin etmeye yarayan bilgilere, Kentsel alanlarda ise, Ģehir arazileri ve binaların kullanım Ģekli, gelirleri ve vergilendirilmesi çalıĢmalarıyla teknik altyapı bilgilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Kadastro haritalarında sınırlar için aranan hassasiyetleri mülkiyete konu olmayan diğer bilgilerde de aramamak gerekir. Çünkü sınırlar doğrudan malik sıfatını taĢıyan Ģahısların veya hak sahiplerinin hâkimiyet alanları belirler. Diğer bilgiler ise bu sınırlar içerisinde olup, hukuki nitelik taĢımazlar. Kentsel alanlarda ayrıca, kentsel altyapı tesislerinin teknik standartlara ve hukuk ilkelerine göre yapılıp yapılmadığı geometrik olarak ve hukuki delilleriyle belirlenmelidir. Kadastronun kapsamına gelince, halen yapılmakta olan kadastro, özel ve tüzel kiĢilerle Devletin çeĢitli organlarına ait taĢınmaz malları kapsamakla birlikte, çalıĢma alanı içerisinde olup da kamu yararına veya menfaatine terk edilmiĢ yerler de dolaylı olarak tespit edilmektedir. Orman alanları ile mera, yaylak ve kıĢlak yerleri de daha kaba yöntemlerle ölçülmektedir. Ancak kadastronun hiç girmediği yerler de vardır. Çok amaçlı kadastronun, ülke arazilerinin bütününü kapsaması, ülke taĢınmazlarından daha verimli yararlanılmasını sağlayacaktır (Bıyık, 2006). Irak'ta uygulanan kadastro, teknik olarak sınırların, topoğrafik yapının, bina ve tesislerin konumlarını, hukuki olarak da taĢınmaz mallar üzerindeki hak ve mükellefiyetleri ortaya çıkarır niteliktedir. Irak‘ta kadastronun kapsamına gelince, halen yapılmakta olan kadastro, özel ve tüzel kiĢilerle Devletin çeĢitli organlarına ait taĢınmaz malları kapsamakla birlikte, çalıĢma alanı içerisinde olup da kamu yararına veya menfaatine terk edilmiĢ yerler de dolaylı olarak tespit edilmektedir. 4.1.3. Irak Ģartlarında Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin tasarımı Irak'ta uygulanmakta olan kadastro, kamu kurumlarının ve vatandaĢların beklentilerini karĢılamaktan uzak olmakta ve de çağdaĢ ülkelerin bu konudaki tanımlarından da giderek uzaklaĢmaktadır. Bu nedenle kadastronun 'Çok Amaçlı ÇağdaĢ 152 Kadastro' olarak yeniden tanımlanması gerekmektedir. Ancak Irak kadastrosunda halen uygulanmakta olan teknik ve tüzel standartların çağdaĢ Çok Amaçlı Kadastro için yeterli olmadığı da bilinmektedir. Yeni yüzyılda Irak kadastrosu: Yalnızca sınır (mülkiyet) kadastrosu bağlamında kalmayacak, Ġçerik olarak Çok Amaçlı Kadastro olacak, Bu içeriğiyle günümüz bilgi teknolojileri bağlamında Çok Amaçlı Kadastro Bilgi Sistemi olarak yapılandırılacak ve çalıĢtırılacak, Mekânsal bilgi sistemleri için kendinden beklenen hizmetleri yerine getirebilecek, Kentsel ve kırsal alanlarda dünya ölçeğinde ortaya çıkan ve Irak'ta da yansımalarını bulan yapılanmaların dıĢına düĢmeyecek, Kadastroda reform ihtiyacını Uluslararası Haritacılar Birliği (FIG)'in Kadastro 2014 vizyonunu takip ederek, bir kapsama kavuĢturulmak zorundadır. Çünkü bir parçası olduğumuz çağdaĢ dünyadaki Amerika BirleĢik Devletleri ve Avrupa ülkelerindeki düzeyle uyumlu bir 'Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin' oluĢturulması stratejik önemdedir. Irak'taki sistemin Amerika BirleĢik Devletleri, Avrupa ve dünya ölçeğindeki geliĢmelerle aynı konuma getirilmesi ve Kadastro 2014 vizyonu Irak kadastro sisteminin hedefleri arasında olmalıdır. Irak'ta çok amaçlı bir kadastro sistemi kurulması hedefi, Irak coğrafyasının tamamını kucaklayacak biçimde gerçekleĢtirilmesi hedefiyle birlikte tasarlanmalıdır. Irak koĢullarında tasarımı yapılacak kadastro sistemi Çok Amaçlı Kadastro Sistemin Temel BileĢenleri çerçevesinde düĢünülmektedir. Bu bileĢenler ise: Birinci aĢama: Kadastral ölçmelerin elde edilmesi, değerlendirilmesi ve güncelleĢtirilmesi aĢaması, Ġkinci aĢama: Ölçmelere bağlı olarak çok amaçlı Kadastral Haritalarınin elde edilmesi aĢaması, Üçüncü aĢama: Güncel bir Mülkiyet Sicil Sistemi ve Çok Amaçlı Arazi Bilgi Sistemin oluĢturulması aĢamasıdır. Çok Amaçlı Kadastro Sistemini bu aĢamalar çerçevesinde incelenmesi, aĢamaların içeriğinin ve sistem içindeki fonksiyonlarının belirlenmesi yönünden yararlı olacaktır. Bu nedenle aĢamaların temel iĢlevleri belirlenirken, temelde kadastro olgusu 153 ve bütün bu olgu çevresinde bütünleĢmiĢ bir sistem oluĢturulacağı ilkesinden hareket edilecektir. 4.1.3.1. Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde birinci aĢama A. Birinci aĢamanın içeriği Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde temel bileĢenlerin oluĢturulabilmesi için her Ģeyden önce kadastral ölçmelerin yapılması gerekir. Kadastral ölçmeler, fiziksel yeryüzünde kadastral ayrıntı noktalarının ve topoğrafik yapının ölçülmesinden ibarettir. Ancak topoğrafik ve bütün kadastral ölçmelerin ülke jeodezik ağında tanımlı noktalara bağımlı olarak yapılması gerekmektedir. Ayrıca daha önce yapılmıĢ harita ve kadastro çalıĢmalarının da ülke jeodezik ağına bağlanması ile bir bütün içinde ele alınması gereklidir. Harita ve kadastro hizmetlerin devamlılığını ve güncelleĢtirmenin önemini zamanında fark eden ülkeler değiĢik gereksinimler yaparak harita ve kadastro çalıĢmalarını ülke jeodezik ağlarına bağlamıĢlardır. Böylece kısa vadede zaman alıcı ve maliyeti yüksek gibi görünen fakat uzun vadede çok daha tutarlı bir sistemi uygulamaya baĢlamıĢlardır (Aksoy, 1983). B. Birinci aĢamanın oluĢturulmasında temel alınan kavramlar Harita ve kadastro etkinliklerinin bütünleĢmiĢ bir sistem içinde iĢlerlik kazanması birinci aĢamanın oluĢturulmasında temel alınan kavramlarla özdeĢleĢmelidir. Bu temel kavramları: B.1. Ülke jeodezi ağların oluĢturulması ve kullanılabilirliğinin denetlenmesi, B.2. Kadastral ölçmelerin dayandırılacağı ülke jeodezi ağları noktalarının durumu ve sayıca yeterliliği, B.3. Kadastral ölçmelerin elde edilmesi ve değerlendirilmesi, B.4. Kadastral bilgi sistemin oluĢturulması ve güncelleĢtirilmesi, Ģekilden ifade etmek mümkündür. Belirtilen temel kavramlardan kadastral ölçmelerin dayandırılacağı ülke jeodezi ağları noktaların durumu ve yeterliliği konusu birinci aĢamanın oluĢturulmasını ilgilendirdiği kadar Çok Amaçlı Kadastro Sistemin diğer aĢamaların oluĢmasını da yakından kapsayan bir konudur. Çünkü ölçülecek her kadastral ayrıntı noktasının ülke jeodezi ağına bağlı olarak tek bir koordinat sisteminde belirli olması zorunluluğun yanı 154 sıra, kadastral ölçmelerle ilgili olarak çok amaçlı sayısal haritaların elde edilmesi, mülkiyet sicilin ve arazi bilgi sistemlerin iĢlerliği temelde bu konulara belli ilkeler doğrultusunda açıklık getirilmesi ile elde edilmektedir. Bu nedenle Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde birinci aĢamanın oluĢmasında etkileri nedeniyle temel kavramlar ayrı ayrı ele alınarak incelenmesinde yarar görülmektedir. B.1. Ülke jeodezi ağların oluĢturulması ve kullanılabilirliğinin denetlenmesi: Günümüzde sürekli geliĢen bilim ve teknolojinin sağladığı olanaklar doğrultusunda geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkeler, ülke jeodezi ağın kurulması bir etkinlik olarak yürütülmektedir. Ülke çerçevesinde yürütülen ülke jeodezi ağın tasarımı, koordinasyonu ve denetlenmesi gibi etkinlikler giderek uluslararası iĢbirliği çerçevesinde ele alınmaktadır. Ülke jeodezi ağı ülke toprakların bütününü kapsayacak Ģekilde, yeryüzüne belirli ve uygun aralıklarla, birbirlerine göre konumları, her birindeki gerçek gravite vektörünün bileĢenleri ve doğruluk dereceleri ile birlikte belirlenen noktaların oluĢturdukları bir kümedir. Ancak uygulamalarda ülke jeodezi ağını oluĢturan noktaların yeryüzündeki iĢaretlerindeki standartlar ve koordinat sistemleri bakımından üç türlü temel ağ oluĢturulmaktadır: Nirengi ağı, Nivelman ağı, Gravite ağı. Her üç ağın da birbirinden tam anlamıyla bağımsız olmasını sağlamak mümkün değildir. Çünkü her ağın oluĢturulmasında diğer ağda hesaplanmıĢ bazı büyüklüklere ihtiyaç vardır. Bu nedenle her üç ağın oluĢturulması birlikte ele alınmalıdır. Bir ağ için gereksinim duyulan değerler diğer ağdan elde edilmeli ve o değerlerle hesaplar yapılmalıdır. Böyle ağların geliĢtirilmesi ile birlikte daha gerçekçi ve tutarlı sonuçlara ulaĢılması sağlanacaktır. Ülkeler temel jeodezi ağlarını oluĢtururken ilk önce ülkenin kendi toplumsal, ekonomik ve teknolojik etkinliklerine yönelik olmalıdır. Çünkü genel anlamda temel jeodezi ağı askeri, politik, toplumsal, ekonomik, bilimsel vb. konuları da yürütülen ve yürütülecek etkinlikler de kullanılmak üzere üretilen bir mal ve hizmet topluluğudur (Gürkan, 1985). Ancak ülke düzeyinde temel jeodezi ağlarına bağlı olarak üretilen mal ve hizmetlerden yararlanacak etkinlikleri belirlemek oldukça zordur. Ancak harita ve 155 kadastro sektörü ile ilgili etkinlikler ele alındığında ülke jeodezi ağına gereksinim duyan çalıĢmalar aĢağıdaki biçimde ifade edilebilir: Kadastro uygulamaları, Standart Ülke Temel Topoğrafik ve Kadastral Haritaların yapımı ve güncelleĢtirilmesi, Çok Amaçlı Arazi Bilgi Sistemin oluĢturulması ve güncelleĢtirilmesi, Ġmar planların hazırlanması ve uygulanması, Toprak tarım reformu ve arazi toplulaĢtırması planların hazırlanması ve uygulanmasıdır. Bu etkinliklerden ilk üçü Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin aĢamaları içinde ifade edilmektedir. Diğer etkinlikler ise ilk üç etkinliğe bağlı olarak yapılabilecek planlama ve uygulamalardır. Bütün bu etkinliklerin baĢlatılabilmesi, oluĢturulabilmesi ve güncelleĢtirilebilmesi için ön koĢul olarak ülke temel jeodezi ağın mevcut olması gerekir. Ülke temel jeodezi ağın gerek harita-kadastro etkinliklerine gerek ülke düzeyindeki diğer etkinliklere kendisinden beklenen hizmetleri yeterli düzeyde karĢılayabilmesi için bazı temel özelliklere sahip olması gerekmektedir. Bu özellikler aĢağıdaki biçimde özetlemek mümkündür: Ülke temel jeodezi ağından sorumlu ve yetkili bir devlet kuruluĢu bulunmalıdır. Tesis edilecek ağlardaki noktaların yerüstü ve yeraltı iĢaretleri standart boyut ve biçimde ve standart malzemeden yapılmalıdır. Noktalar yeryüzüne olabildiğince eĢit aralıklarla ve yeterli sıklıkta dağılmıĢ olmalıdır. Noktalara iliĢkin düzenlenecek röper krokileri ve belgeler standart biçimde olmalıdır. Ayrıca kullanıcılar bu bilgi ve belgelere en kısa, kolay ve güvenilir yoldan eriĢebilmelidir. Tüm noktaların koordinatları bir tek sistemde olmalı, gravite değerleri aynı modele dayanmalı ve koordinatlar ile bu değerlerin doğruluk dereceleri belli olmalıdır. Temel ağların yaĢatılması ve güncel durumda olması gereklidir (Gürkan, 1985; ġerbetçi, 2008). 156 Önceleri sadece 1/5000 ölçekli ST harita yapımının altyapısını oluĢturmada ihtiyaç duyulan jeodezik iĢler, GPS‘lerin kullanıma girmesi ile kadastronun olmazsa olmaz bir parçası olarak kabul görmüĢtür. GPS sistemlerinin kullanmasıyla elde edilen deneyimler sonucu önce az sayıda olan alıcı sayısı artırılmıĢ, mevcut ülke temel jeodezi ağının yetmezlikleri iyice görülerek yeni bir temel jeodezik ağ ihtiyacı gündeme getirilmiĢ ve sonrada bunu uygun bir büyük ölçkli haritaların yapım yönetmeliği sektörün gündemine getirilmiĢtir (Ercan, 2003). B.2. Kadastral ölçmelerini ülke jeodezi ağları noktalarına dayandırılması: Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde kadastral ölçmeler için temel alınacak jeodezik ağ, ülke nirengi ve nivelman ağlarının bütünüdür. Çünkü kadastral ölçmeleri doğrudan doğruya bu iki temel jeodezi ağı ile iliĢkilidir. Dolayısıyla kadastral ölçmeleri sonucunda ayrıntı noktaları ülke nirengi ve nivelman ağına bağlı noktalara göre tanımlanmalıdır. B.3. Kadastral ölçmeleri elde edilmesi ve değerlendirilmesi: Kadastral ölçmeler ile kadastronun temel birimi olan kadastro parselinin fiziksel yeryüzündeki biçimini ve konumunu belirleyerek, mülkiyete iliĢkin doğabilecek hukuksal sorunları çözebilmek amacı ile yapılır. Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde kadastral ölçmeleri sadece kadastronun hukuksal sorunlarını çözmek için değil, fiziksel yeryüzünde yapılacak her türlü düzenlemelerle kaynak bilgilerin belirlenmesine yönelik yapılır. Çünkü kadastro hizmetlerin çok yönlü olabilmesi, parsel köĢe noktaların koordinatların bilinmesi yanında, mevcut topoğrafik yapıyı, bitki örtüsünü, toprağın türünü, verim indeksini ve kullanım amacına iliĢkin bilgileri elde etmek ile mümkündür. Bu bilgileri elde etmek için jeodezik ve fotogrametrik ölçme yöntemleri kullanılmaktadır. Dolayısıyla bilgilerin içeriği iki kısma ayrılabilir: Kadastro parselin ölçmelerle elde edilen koordinat bilgiler. Kadastro parseline ait hukuksal ve ekonomik bilgiler. Sözü edilen bilgilerin bütünleĢmesi sonucu, kadastral ölçmelerle elde edilmiĢ olacaktır. Kadastroda teknik çalıĢmaların yürütülmesinde iĢ akıĢı Ģeması ve Kadastroda hukuki iĢlemlerin yürütülmesinde iĢ akıĢı Ģeması, Ģekil 4.1. ve Ģekil 4.2.‘de verilmiĢtir (TüdeĢ ve Bıyık, 2001). 157 B.4. Kadastral bilgi sisteminin oluĢturulması ve güncelleĢtirilmesi: Kadastral ölçmeler neticesinde elde edilen bilgiler büyük bir veri yığınını oluĢmaktadır. Bu verilerin sınıflandırılması, depolanması, kullanılması ve güncelleĢtirilmesi ancak bilgisayar ortamında bir bilgi sistemi oluĢturarak sağlanabilir. Kadastral amaçlı bilgi sistemleri, arazi-insan-fiziksel çevre iliĢkilerini içeren bilgileri değerlendirmelidir. Ayrıca bilgilerin kullanıcılara iletilmesi veya bilgilerin güncelleĢtirilmesi gerektiğinde böyle bir sisteme iletiĢim kolaylıkla kurulabilmelidir. Özellikle kullanıcıların istemleri doğrultusundaki bilgileri içeren sistemler kurulmalı ve kullanıcıların kendi sistemleri ile olan iletiĢimi de sağlanmalıdır. ġekil 4.1. Kadastroda teknik çalıĢmaların yürütülmesinde iĢ akıĢı Ģeması (TüdeĢ ve Bıyık, 2001). 158 ġekil 4.2. Kadastroda hukuki iĢlemlerin yürütülmesinde iĢ akıĢı Ģeması (TüdeĢ ve Bıyık, 2001). C. Irak'taki mevcut kadastro etkinliklerin birinci aĢamanın içeriğine olan yaklaĢımı: Irak'ta oluĢturulacak bir ―Çok Amaçlı Kadastro Sistemi‖ nin birinci aĢamasının oluĢturulmasında temel alınan bazı kavramlara yaklaĢım çalıĢmaları ve etkinlikleri yapılmıĢtır. Irak'ın bütününde 1/25000 ölçekli temel topografik haritaların yapımında esas alınacak ülke nirengi ağının tesis edilmesidir. Tesis edilen birinci derece nirengi ağına bağlı olarak ikinci derece nirengi ağı kurulmuĢ ve 1/25000 ölçekli haritaların üretimini elveriĢli bir biçimde sağlamak amacıyla bu ağların sıklaĢtırılması ile üçüncü ve dördüncü derece nirengi tesisi yapılmıĢtır. 159 Irak'taki temel jeodezi ağlarının oluĢturulmasında baĢta 1/25000 ölçekli temel haritaların yapımına esas olmalarının yanısıra her ölçekte harita yapımında ve kadastro etkinliklerinde temel alınacak özelliklerin de bulunmasına büyük çaba gösterilmiĢtir. Ancak kadastral ölçmelerin yapılmasında bağımsız jeodezi ağları esas alınmıĢtır. Bu arada, bağımsız jeodezi ağlarının kurulması ve bunların ülke temel jeodezi ağlarına bağlanmamasına gerekçe olarak da aĢağıdaki nedenler ileri sürülmektedir: Ülke temel jeodezi ağlarına iliĢkin bilgilerden yararlanmada, ulusal güvenlik açısından gizlilik değeri taĢıdığı gerekçesi ile bazı bürokratik engellemelerle karĢılaĢılması, Bağımsız ağların, ülke temel jeodezi ağlarına bağlanması durumunda, ağın yapısını oluĢturma, ölçme ve hesaplama yöntemlerindeki değiĢiklikler gibi zaman alıcı ve maliyeti arttırıcı faktörlerin oluĢması, Ülke temel jeodezi ağlarına ait noktaların çeĢitli nedenlerle özellikle yerleĢim merkezleri ve çerçevelerinde bulunmayıĢı, Ülke temel jeodezi ağlarına ait noktaların doğruluğu hakkında kesin bilgilerin bulunmayıĢıdır. Ancak bağımsız jeodezi ağları sorununa uygun çözümler bulunmamıĢtır. Ayrıca kadastral ölçmelerin dayandırılacağı ülke temel jeodezi ağları hakkında ve standart topografik haritaların yapımına ait yönetmelik de daha henüz düzenlenmemiĢtir. Dolayısıyla Irak'ta büyük ölçekli harita ve kadastro çalıĢmalarında ölçmelerin bağlantısı için ülke temel jeodezi ağlarının kullanırlılığı tam anlamıyla açıklık kazanmamıĢtır. Bunun sonucu olarak da harita ve kadastro çalıĢmalarını sürdüren kurumlar arasında bir koordinasyon sağlanamamıĢtır. Bu yüzden, karĢılıklı olarak hizmet ve bilgi alıĢ veriĢi de sürdürülememiĢ ve kurumlar salt kendi gereksinimlerini karĢılayıcı yapılaması yolunu seçmiĢlerdir. Böylece farklı standartlarda ve çeĢitli amaçlara yönelik harita ve kadastro etkinlikleri yapılmıĢtır. Sonuç olarak Irak koĢullarında Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde birinci aĢamanın içeriğine bağlı olmak kaydıyla harita ve kadastro etkinliklerini tek elden yürütecek bir kurumun örgütlendirilmesi, aĢamanın kendi içinde koordinasyonun sağlayacağı gibi Çok Amaçlı Kadastro Sistemin diğer aĢamalar ile olan organizasyonun sağlanmasını da kolaylaĢtıracaktır. 160 4.1.3.2. Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde ikinci aĢama A. Ġkinci aĢamanın içeriği Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde ifade edilen ikinci aĢama, yapılan topoğrafik ve kadastral ölçmelere bağlı olarak çok amaçlı Haritaların elde edilmesini ve bu haritaların güncelleĢtirilmesini içermektedir. Harita ve haritaya bağlı kartografik konumsal bilgi; verinin yararlı bilgiye dönüĢtürülmesinde önemli bir araçtır. Bunun yanısıra veri hacmindeki muazzam artıĢa karĢın hala veri organizasyonu, sunumu, iletiĢimi için uygun bir araç olma özelliğini korumaktadır. Karar verme aracı olarak coğrafi bilgi ekonomik ve ticari bir değerdir. Kamu ve özel sektör kuruluĢları harita yapımına her zaman gereksinim duymuĢlardır. Harita dünyaya açılan bir penceredir. Bu pencerenin doğasını harita yapımcısından çok harita kullanıcısı belirler. 'Ġnsanlığın yarattığı 3 iletiĢim aracı dil, müzik ve haritadır. Bunları en eski olanı da haritadır (Rhind, 1993). GeçmiĢte yüksek üretim maliyetinden dolayı daha homojen bir kullanıcı grubu için üretilen harita, kullanıcıya sunulan bir sonuç üründü. Daha sonra bu sonuç ürün harita kullanıcısının yorumuna terkedilirdi. Günümüzde ise verinin sürekli değiĢmesi nedeniyle haritalar yalnızca sonuç ürünün, gösterim aracı olmaktan çıkmıĢlardır. Haritalar artık verinin konumsal iliĢkileri içinde anlaĢıldığı araçlar niteliğini kazanmıĢlardır. BirleĢtirilmiĢ ve iĢlenmiĢ veriler, içerikleri ve kapasiteleri bakımından kartografik tasarımın parçalarıdır. Bu kuramsal kavramsallaĢtırmanın sonucu olarak, Kartografik Tanımlar ÇalıĢma Grubu harita tanımını yeniden gözden geçirmiĢtir. 'Harita, coğrafi gerçekliğin özetlenmiĢ görüntüsüdür. Harita, amacına uygun seçilmiĢ objeleri veya seçilmiĢ karakteristikleri sunan -harita yapımcısının yaratıcı becerisine ve seçimlerine bağlı olarak yaratılan- konumsal iliĢkilerin özelliğine bağlı kullanım amaçlı tasarımlanan iletiĢim aracıdır' (Board, 1989; Taylor, 1990; Anson ve Gutsel, 1992; Taylor, 1993; Green, 1993; Uluğtekin, 1993; Grelot, 1994; Taylor, 1994; Uçar). Haritalar geçmiĢte yalnızca 'nerede' sorusuna cevap vermiĢlerdir. Günümüzde ise haritalar 'niçin', 'ne zaman', 'nasıl' ve 'kim tarafından' gibi sorulara da cevap vermelidirler. Artık haritalar çeĢitli konuların farklı kullanıcılar tarafından anlaĢılabilmesini de olanaklı kılmalıdırlar (Uluğtekin ve Ġpbüker, 1996). Günümüzde harita kavramı yalnızca sınırlı içerikte ve klasik basılı haritaları değil görselleĢtirilmiĢ, multimedya ve etkileĢimli haritaları da kapsamaktadır. Artık 161 haritalar yalnızca gösterim amaçlı değil aynı zamanda bilgi, etki ve geliĢme amaçlıdırlar. Haritalar 'seyir' amaçlıdırlar. Seyir kavramı çeĢitli amaçlarla üretilmiĢ bilgi ve yeni verilerin elde edilmesini kapsamaktadır. Kartografya topografik ve tematik ürünler ile yaĢadığımız dünyanın anlaĢılmasını sağlar. Harita kavramı çeĢitli niteliksel ve niceliksel verinin organizasyonu, analizi, sunumu ve iletiĢimini kapsar (Taylor, 1994; Taylor, 1991). Üç boyutlu modellerin harita olarak tanımlanıp tanımlanamayacağı sayısal haritaların tanımı açısından da bir soru olarak ortaya çıkmaktadır. Meynen (1973)‘te üç boyutlu modelleri de bir tür harita olarak tanımlamaktadır. Ancak birçok kartograf üç ve iki boyutlu görselleĢtirilmiĢ coğrafi veriyi, iĢaret tablosuna (legend) sahip yani harita objeleri tanımlanmıĢ ise ve üzerinden ölçü alınabiliyorsa harita olarak kabul etmektedir (Meynen, 1973; Artimo, 1993; Artimo, 1994). B. Sayısal kadastro haritası Verinin bilgisayarda iĢlenebilir hale gelmesi CBS kullanımının sağladığı en önemli kazanımdır. Bilgisayarla harita üreten sektör daha çok veri toplama, iĢleme, denetim, güncelleĢtirme, depolama ve konumsal verinin dağıtımı ile ilgilenmektedir. Sayısal yöntemle üretilmiĢ görsel haritalar yalnızca bilgisayarda okunabilen harita veri dosyası olarak algılanmamalıdırlar. Sayısal harita konumsal varlıkların geometrik olmayan öznitelikleri ve sunumları ile bütünleĢmiĢ ve yapılanmıĢtır. Böylece sayısal haritalar konumsal biçimlerin tanınmasında ve aralarındaki iliĢkilerin anlaĢılmasında, konumsal yapıların belirlenmesinde kullanılır (Association of Geographic Information (AGI) Report, 1992). Klasik harita yeryüzü gerçekliğinin özetlenmiĢ durağan bir sunumudur. Sayısal haritada ise dinamik sayısal veri tabanı, haritanın özünü oluĢturur. Haritanın temel niteliği; eleme (seçme), sınıflandırma, öteleme, iĢaret oluĢturma, kavramsal birleĢtirme ve grafik abartma gibi uygulamaları içeren bir iletiĢim aracı olmasıdır. Bu iĢlemler veri tabanı oluĢturulmasında kullanılır. Ancak türetilecek haritaların CBS kullanılarak oluĢturulmaları zorunlu değildir (Association of Geographic Information (AGI) Report, 1992; Buttenfield ve Mark, 1990). C. Sayısal kadastro haritalarının konumsal veri standartları Sayısal harita veri tabanı tam anlamı ile geliĢtirildiğinde, gerçek harita niteliğini kazanır. Çok sayıda kaynaktan yararlanılarak üretilen haritalar kendi doğruları olan 162 ürünlerdir. Tekniğine uygun olarak üretilmiĢ sayısal haritalar konumsal veri standartlarını sağlamalıdırlar. Bu veri standartları; Verinin kaynağı, Bilginin güncelleĢtirilmesi, Planimetrik ve yükseklik olmak üzere geometrik doğruluk, Semantik (öznitelik) doğruluk, Yeryüzü gerçekliğinin kavramsal modeline uygun bilgi bütünlüğü, Topolojik güvenilirlikle birlikte verinin mantıksal tutarlığı olmak üzere 6 ana baĢlık altında toplanmaktadır. D. Sayısal kadastro haritası verisi (coğrafi veriler) Sayısal harita, sayısal harita verisi (coğrafi veri) ve onun görselleĢtirilmesi bileĢenlerinden oluĢur. Bu tanım sayısal veri dosyalarının gerçek anlamda harita olmadığını ortaya koymaktadır. Sayısal harita verileri ancak görselleĢtirmeden sonra 'anlaĢılır' hale gelirler. BaĢka bir deyiĢle, bilgi sistemlerinin çıktısı olan ekran haritaları veya basılı çıktılar sayısal harita olarak tanımlanamazlar. Harita verisinin sunumu olarak tanımlanırlar. Sunum ekranda oluĢur ve bir araç yardımı ile çizdirilebilir. Bu nedenle bilgisayar ortamında oluĢan haritaya 'ekran haritası (softmap)' ve herhangi bir materyal üzerine çizilmiĢ/basılmıĢ haritaya da 'basılı (kağıt) harita (hardmap)' denilmektedir. Literatürde bu haritalar için 'geçici harita/kalıcı harita', 'aktif harita/pasif harita' vb. tanımlar kullanılmaktadır. GörselleĢtirme sırasında ekran haritaları ile basılı haritalar birbirlerinden farklı tasarımlanmalıdırlar. Ekran haritaları, süreklidirler ve bu haritaların istenilen alanları büyütülebilir, ölçeklendirilebilir. Bunun yanı sıra zamana bağlı olarak değiĢtirilebilirler, sorulara cevap verebilirler ve hatta bu özellikleri ses ile desteklenebilir. Klasik harita ile ekran haritaları arasındaki fark iletiĢim sürecindeki ana araç değiĢiminden kaynaklanmaktadır. Sayısal ortamda üretilmiĢ basılı haritalar klasik olarak üretilmiĢ haritalar gibi pasiftirler. Ancak sayısal üretim sürecinin niteliği bu tür haritaları çeĢitli amaçlara uygulanabilir hale getirmektedir. GörselleĢtirilmiĢ ekran haritaları kullanıcıya geniĢ olanaklar sunarlar. Sayısal ortamda üretilmiĢ basılı haritalar, klasik basılı haritalara göre daha fazla görselleĢtirme olanağına sahiptirler (Makkonen ve Sainio, 1991; Association of Geographic Information (AGI) Report., 1992; Artimo, 1993; Artimo, 1994). Kullanıcıların büyük çoğunluğu türetilmiĢ sonuçların karĢılaĢtırılması ve analiz sonuçlarının kavramsal olarak anlaĢılabilmesi için görsel teknikleri tercih ederler (Lee, 1995). 163 E. Coğrafi verinin görselleĢtirilmesi Coğrafi veri, iki-üç boyutlu harita, animasyon veya veri tabanı etkileĢimli görselleĢtirilebilir. Resim ve video görüntüleri diğer görselleĢtirme yöntemleridir. CBS‘inde görselleĢtirme yeryüzü gerçekliğine hızlı ulaĢma yolunun geliĢtirilmesidir. CBS en genel anlamı ile ‗coğrafi bilgiyi iĢleyen bir bilgi sistemi‘ olarak tanımlandığında sonuçların görselleĢtirilmesi iĢlemin önemli bir bileĢeni olarak ortaya çıkacaktır. Günümüzde görselleĢtirmenin CBS araĢtırmalarında önemli yer tuttuğu söylenebilir. Modern teknolojinin yarattığı olanaklar sayesinde kullanıcı isteklerine bağlı olarak kaliteli görselleĢtirme yapmak olanaklıdır. Ancak günümüzdeki yazılımların görselleĢtirmenin tüm teknik olanaklarından yararlanabildiğini söylemek zordur (Taylor, 1991; Green, 1993; Artimo, 1994; Grelot, 1994). GörselleĢtirme, insani yeteneklerle sınırlı olarak kullanılan iĢaretlerin özdeĢleĢtirilmesi, sıralanması veya oluĢturulması ve zihinsel bir canlandırmanın geliĢtirilmesi için bir algılama iĢlevidir (Taylor, 1990; Taylor, 1991; Taylor, 1993; Taylor, 1994). F. Kadastro haritası tasarımı Harita tasarımı, yapılan analizin karakteristiklerine bağlı olarak haritanın amacı bazında algılama düzeyi, harita içeriği, harita iĢaretlerinin bütünü, standartları, ölçeği ve doğruluk derecesi gibi faktörleri içerir. Bu faktörlerin çoğu birbiri ile iliĢkilidir ve birbirlerini etkiler. Ekranda tasarlanacak bir harita için kağıt üzerindeki tasarımı ile karĢılaĢtırıldığında etkileĢim, animasyon ve multimedya (ses, video, yazı) gibi özel olanaklar ortaya çıkmaktadır. Hatta kağıt üzerinde olanaklı olmayan grafik tasarım ve iĢaretler ekranda oluĢturulabilir. Ancak web ortamında web‘in özellikleri nedeni ile bazı kısıtlamalar oluĢmaktadır. Haritanın dosya büyüklüğü baĢka bir bilgisayara yüklenme süresini etkilediği için bu tür haritalarda fazlasıyla genelleĢtirme yapılmak zorundadır. Ekran ölçeğinin çok fazla küçültülmesi bilgilerin okunaklılıklarını düĢürürken, ölçeğin çok fazla büyütülmesinde kullanıcının yönlenmesini yitirmesine neden olur (Uluğtekin ve Bildirici, 2003). GenelleĢtirme, iĢaretleĢtirme ve üretim; harita tasarımının birbiri ile iliĢkili üç temel bileĢenidir (Association of Geographic Information (AGI) Report, 1992). Ekran haritası tasarımı, vektör veya raster bazlı sayısal harita verilerinden üretilen ekran haritaları gerekli iĢlemlerden (projeksiyon, ölçeklendirme, genelleĢtirme 164 ve harita objelerinin seçiminden) sonra gerçek harita gibi kullanılabilirler (Brown, 1993; Green, 1993). Vektör veya raster bazlı çalıĢmalarda kullanıcı nerede çalıĢtığını ve yaptığı her iĢlemin sonucunu görmek ister. Niceliksel farkların sunumunda farklı renkler kullanılabilir ama böyle bir uygulama sonuç harita için yanlıĢtır. Aynı renklerin ton (value) ve doymuĢlukları (saturation) değiĢtirilmelidir. Kullanılan toplam renk sayısı beĢ ile sekizi geçmemelidir. Vektör bazlı sistemler yalnızca çizgi, nokta, alan ve yazıdan oluĢuyorsa amaca uygun olarak siyah fon üzerinde parlak renkler kullanılabilir. Amaca hizmet etmeyen tüm detaylar ihmal edilmelidir. Bazı etkileĢimli çalıĢmalarda, (örneğin uydu görüntüleri veya hava fotoğraflarının üzerine sayısallaĢtırılmıĢ veri eklenmesi durumunda) vektörel veri için parlak renkler kullanılır. Fon görüntüsünün açık veya çok renkli olması durumunda ise siyah veya beyazın kullanılması uygundur. Uydu görüntülerinden sayısal veri iĢlenirken renk kullanımı sorun yaratır. CBS ile çalıĢırken alansal obje renklerinin seçiminde de aynı sorun söz konusudur. Farklı renkler, birbirlerine mantıksal olarak yakın olmayan alansal bilgilerin gösteriminde kullanılır. Kural olarak aralarında mantıksal iliĢki bulunmayan renkler seçilir. Bu durumda aynı renk tonlarının kullanılması yanıltıcıdır. Eğer görüntü çok karmaĢık ise gözalıcı renkler yorumlama ve analizi güçleĢtirir. Bu tür problemler için basit ve az renk kullanımı ile tasarım daha doğru bilgi aktarabilir (Brown, 1993; Fisher, 1993; Green, 1993). Harita veri niteliğinin (adlandırmalı, sıralı, aralıklı veya oransal olarak değerlendirilmiĢ veri) görselleĢtirilmesi grafik değiĢkenler (konum, büyüklük, biçim, doğrultu, beyazlık değeri, dolgu, renk) ile olanaklıdır. Farklı bilgilerin benzer grafik değiĢkenler kullanılarak sunulması kullanıcıyı tereddüte düĢürür. Kaldı ki bazen çok genel harita iĢaretlerinin bile deneyimsiz kullanıcılar tarafından yanlıĢ anlaĢılması söz konusudur. Veri niteliği bilgisi kavramına sahip olmayan harita kullanıcısına, veri niteliğinin iĢaretini vermek yanlıĢ anlaĢılmaya yol açacaktır. Harita okuyucusu/kullanıcısı iĢaret tablosu ve harita kenar bilgileri ile bu sorunu bir ölçüde çözebilir. Bu haritanın karmaĢıklığına, ölçeğine ve harita okuyucusunun deneyimine bağlı olarak zaman alır. Veri niteliği bilgisi doğru verilmiĢ ise süre kısa olacaktır. Böylece harita okuyucusu veri niteliği bilgisini kullanarak harita bazlı karar verme gereksinimini karĢılar. Karar verme konumundaki kullanıcı kavrayamadığı veriyi yadsıyacak ve kullanmayacaktır. Karar vermede veri niteliği olgusu verinin kendisinden daha belirleyicidir (Fisher, 1993; Green, 1993; McGranaghan, 1993). 165 G. Irak'taki mevcut kadastro etkinliklerinin, ikinci aĢamanın içeriğine olan yaklaĢımı Irak'ta Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin ikinci aĢamanın oluĢturulmasında temel alınan bazı kavramlara yaklaĢım çalıĢmaları ve etkinlikleri yapılmıĢtır. Irak'ta üretilen kadastro haritaları ile hâlihazır haritaları arasında koordinat, pafta bölümlenmesi birliğinin bulunmayıĢı ve farklı ölçeklerde yapılması bu çalıĢmalarda bir bütünlüğün sağlanmasını engellemiĢtir. Hâlihazır haritalar üzerinde kadastro parsellerinin hukuksal bir değeri olmaksızın gösteriliĢi bu haritaların kadastro etkinliklerinde faydalanmasını önlemiĢtir. Ayrıca yapılmıĢ bütün haritaların zaman içinde güncelleĢtirilmesi istenilen ölçülerde yapılamadığından projelendirme ve yatırım planlarının hazırlanmasında da kullanılamamıĢtır. Ayrıca harita ve kadastro etkiliğinde bulunan bütün kurum ve kuruluĢların, harita ve kadastro sistemi içinde bir bütün oluĢturulması gereken bilgileri, kendi amaçları doğrultusunda farklı yöntemlerle ve standartlarda toplaması, kullanması ve arĢivlemesi olayını baĢlatmaları gözlenmiĢtir. Bu tür etkinliklerin tabi sonucu olarak bütün kurum ve kuruluĢlar arasında bilgi alıĢ veriĢi ortadan kalkmıĢ ve mükerrer harita yapımı inanılmaz boyutlara ulaĢmıĢtır. Tüm bu aksaklıkları ortadan kaldırmak ve daha sistemli bir harita yapımını baĢlatabilmek amacıyla 1971 tarihli Ukriye Tescil Kanunu yürürlüğe girmiĢtir. Ancak Irak'ın bütününde üretilmiĢ ve üretilecek bütün harita serilerinde bir bütünleĢmenin sağlanması için ne 1971 tarihli Kanunda ve ne de Irak Medeni Kanununda, Büyük ölçekli sayısal harita yapımına, Haritalarda bütünlüğün sağlanmasında temel bir ölçeğin esas alınmasına, Temel haritalar için ülke jeodezi ağların kullanılması, hesap ve projeksiyon yüzeyi kavramların esas kabul edilebilecek hükümlerin bulunmasına, Ülke çapında temel harita bütünlüğünü sağlamak için çizilecek haritaların pafta bölümlendirilmesine, yer verilmemiĢtir. Sonuç olarak Irak koĢullarında Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde ikinci aĢamanın oluĢturulmasında öncelikle ülke çapında büyük ölçekli temel standart topografik kadastral harita yapım etkinlikleri baĢlatılmalı ve bu haritaların yapımında sayısal harita yapım sistemi esası getirilmelidir. 166 4.1.3.3. Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde üçüncü aĢama A. Üçüncü aĢamanın Ġçeriği Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde ifade edilen üçüncü aĢama, sistemin diğer aĢamalarının oluĢturulmasında esas alınan bilgilerle birlikte mülkiyete, araziye ve fiziksel çevreye iliĢkin bütün bilgilerin elde edilmesini, gruplandırılmasını, güncelleĢtirilmesini ve kullanıcıların hizmetine sunulmasını amaçlayan bir bilgi sisteminin oluĢturulmasını içermektedir. Günümüzde devletin ve bireylerin büyük bir çoğunluğun uğraĢısı haline gelen etkinliklerin baĢında mülkiyet statüsündeki arazi, fiziksel ve çevre ile olan iliĢkilerini sağlamak ve düzenlemek gelir. Ancak amaçlanan insan, arazi ve fiziksel çevre iliĢkilerini kurmak ve iĢlerlik kazandırmak sanıldığı kadar kolay değildir. Çünkü toplumların artan nüfusu karĢısında gerekli olan yerleĢim ve kırsal arazilerin oluĢturulmasının yanında, sosyo-ekonomik geliĢmelere de paralel olarak fiziksel çevrede meydana gelen değiĢiklikler daima bu iliĢkiye dinamiklik kazandırmıĢ ve bunun sonucu olarak da çok karmaĢık bir görünüm ortaya çıkmıĢtır. Bu görünümün istenilen oranda düzeltilmesi ve iĢlerlik kazanması için insan, arazi ve fiziksel çevre iliĢkileri ile ilgili daha çok bilgiye ihtiyaç duyulmuĢ ve bilgilerin sürekli toplanması, kullanıma hazırlanması ve güncelleĢmesi için teknolojik geliĢmelerden de yararlanarak Bilgi Sistemlerinin oluĢturulmasına karar verilmiĢtir. Yeni teknolojik geliĢmelerin özellikle bilgisayarların bu amaçla kullanılması ile bilgilerin toplanması, depolanması, güncelleĢtirilmesi ve gereğinde bu bilgilere ulaĢmak kolay olmaktadır. Ġnsan, arazi ve fiziksel çevre iliĢkilerinde farklı veri yapılarına sahip bilgilerin toplanması ve aralarındaki iliĢkilerin kurulması ve amaçlanan bilgi sistemlerinin tasarım aĢamasında ele alınmalıdır. Örneğin, kadastro etkinlikleri çerçevesinde mülkiyete iliĢkin elde edilmiĢ veya arazinin vergilendirilmesi için düzenlenmiĢ yazılı kayıtlar bir anlamda bilgi sistemi olarak tanımlanır. Ayrıca ülkenin idari birimleri, hizmet bölgeleri ile ilgili veriler de bilgi sistemi çerçevesi içinde ele alınarak ülke çapında temel bilgi sistemleri oluĢturulmaktadır. Ancak Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde kadastro etkinlikleri ile ilgili her konuyu içerecek yapıda bir bilgi sistemi ele alınıyorsa, sosyal ve ekonomik yapı ile ilgili bilgiler ve önemli mekânsal özellikler de dâhil edilerek bir bütünlük içinde Arazi Bilgi Sistemi/Coğrafi Bilgi Sistemi oluĢturulmalıdır. 167 B. Bilgi sistemlerine yaklaĢım B.1. Arazi bilgi sistemi (ABS) Arazi bilgi sisteminin geliĢimi Bilgi sistemini oluĢturan bilgi katmanları her devirde olmuĢtur. Ancak bunların ortaya çıkması imkân ve ihtiyaçlarla ilgili olduğu için her devirde ve her ülkede değiĢik katmanlardaki bilgiler dikkate alınmıĢtır. Çağın bütün ihtiyaçlarını karĢılayan bir bilgi sistemi mükemmel kabul edilebilecek bir sistemdir. Bunun göstergesi ülkede ve toprak yönetimindeki refah, huzur ve istikrardır. Çünkü bilgi sistemleri, insanların sosyoekonomik ihtiyaçlarını karĢılayarak huzur, güven ve refah ortamını kurmaya yöneliktir. Ġlk insanlar, tabii ürün toplama ve avcılık yoluyla geçimlerini temin ettikleri için araziye dönük bilgilerini resim ve iĢaretlerle iletmiĢ veya yaĢatmıĢlardır. Mağara devri resimlerindeki bitki ve hayvan figürleri bize bunu göstermektedir. Mısırlılar ve Mezopotamyalılar, tarıma dayalı bir üretim geliĢtirdikleri için kil tabletler üzerine çizilmiĢ bir nevi kadastro planları hazırlamak suretiyle, tarım arazilerinin iĢletmelere ayrılmasını ve ihtilafların giderilmesini baĢarmıĢlardır. Ortaçağ Avrupa'sında kölelik düzeni ve kilisenin taassubu hâkim olduğu için arazi bilgi sistemi geliĢememiĢtir. Topraklar kölelerle zaman zaman da çiftçi ve köylülerle birlikte bir bütün kabul edilerek alınıp satılmıĢlar ve Senyörlerin kiĢisel malı sayılmıĢlardır. Bu yüzden toprak sahibi senyörlerle çiftçi ve köylüler arasında zaman zaman çatıĢmalar ortaya çıkmıĢtır. Toprak, gelirine göre değerlendirilmiĢ ve reayadan (halktan) toplana verginin esas kaynağı olmuĢtur. Nitekim eski Yunanistan'da ortaya çıkan ve Latince kökü 'caputestio' olan kadastro kelimesi de nüfus baĢına düĢen vergi anlamına gelmektedir. Avrupa'da çağdaĢ devletlerin ortaya çıkmasından sonra da bu devam etmiĢtir. Örneğin, Napolyon tarafından 1808–1850 yılları arasında yaptırılan ilk Fransız kadastrosu bile sadece vergi amaçlı bir kadastro idi. Asya, orta ve uzak doğu ülkelerinde, bu arada özellikle Türk ve Ġslam devletlerinde toprakların idaresi askeri temele dayandığı için ikta ve tımar adı verilen askeri bölgeler oluĢturulmuĢtur. Ayrıca toprak çiftçi ve köylülere bırakılmıĢ, buna karĢılık savaĢabilecek nitelikte asker yetiĢtirmek veya gelirinin bir bölümünden belirli oranda vergi vermek esasına dayalı idare kurulmuĢ ve toprak bilgi sistemleri de buna göre oluĢturulmuĢtur. Bu nedenle topraklar, batıdaki gibi her devirde bir çatıĢma unsuru olmamıĢ, aksine huzur ve güvenin esas kaynağını teĢkil etmiĢtir. Japonya, Çin, 168 Hindistan, Orta Asya Türk devletleri, Selçuklu ve Osmanlı devletlerinde bu tür sistemler uygulanmıĢtır. Osmanlı döneminde çağın hiçbir ülkesinde yapılmamıĢ içerik ve boyutta arazi yazımları yapılmıĢtır. Tamamı 22023 cilt olduğu belirtilen kayıt defterlerinde 60 milyon civarında kaydın bulunduğu tahmin edilmektedir. Osmanlılar, plana dayalı kadastroya, miri araziden mülk araziye geçiĢte paralel olarak baĢlamıĢlardır. Ancak, XIX. Yüzyılın sonlarına rastlayan bu dönemlerde, ülke toprakları parça parça kaybedilmekte olduğu için, yönetimin üzerinde durduğu husus, bunların korunması olmuĢtur. Buna rağmen, nirengiye dayalı çalıĢmaların da yer aldığı arazi bilgi sistemi (kadastro) çalıĢmaları sürdürülmüĢtür. Sanayi devriminden sonra, batı ülkelerinde bireysel mülkiyete geçiĢ olmuĢ ve arazi bilgi sistemlerinde yazılı kaynaklar yanında kroki, harita ve planların da kullanılmasına baĢlanmıĢtır. Çağımızda ise, bilgisayar teknolojisinin geliĢimi sonucu, arazi bilgileri sayısal hale getirilmiĢ ve çağdaĢ bilgi sistemleri kurulmasına baĢlanmıĢtır. Bu arada, hava ve yer fotoğrafları, uydu görüntüleri, GPS gibi bilgi toplama yöntemleri de geniĢ ölçüde kullanılmak suretiyle bilgi çeĢidi arttırılmıĢ ve üretimi hızlandırılmıĢtır. Özetlenecek olursa, tarih boyunca arazi bilgileri: Resimlerle, Yazıyla, Çizgiyle, Fotoğrafla, Sayıyla, ifade edilmiĢtir ve edilmektedir. Yani bilgilerin saklanması ve sunulması Ģeklen değiĢmiĢtir. Esas olan bilgi çeĢidi zamanın ihtiyacına göre ortaya çıkmıĢ ve artarak devam etmiĢtir. Bu nedenle eski kayıt ve belgelerin bilgi sistemi dıĢında tutulması söz konusu olamaz. Toplanan bilgilerin çeĢitli olması, yaygın olması ve çok amaca hizmet vermesi onların bir sistem oluĢturması için yeterlidir. Bunlar günümüz teknolojisi ile değerlendirildiği takdirde birçok problemin çözümün de ve yeni politikaların belirlenmesinde yaralı olacağı Ģüphesizdir (TüdeĢ ve Bıyık, 2001). Arazi bilgi sisteminin kapsamı Arazi bilgi sistemi kavramı, bilgisayar teknolojisinin harita ve kadastro çalıĢmalarında aktif bir Ģekilde kullanılmasıyla geliĢtirilmiĢtir. Bunun temelinde, 169 kadastrodan daha fazla yerde yararlanma düĢüncesi vardır. Çünkü kadastro çalıĢmalarını fiilen yapan arazi ekibi, çalıĢtığı araziyi karıĢ karıĢ gezen nadir bir ekiptir. Böyle bir gayret sırasında daha çok çeĢitli bilgiler toplanarak, bunları kullanacak özel ve tüzel kiĢi, kuruluĢ ve projelere sunulabilir. Bu düĢünce Çok Amaçlı Kadastro kavramı doğurmuĢtur. Çok Amaçlı Kadastroda, kadastral bilgilerin yanısıra kentsel ve kırsal alanlarda sosyal ve ekonomik hayatın gerektirdiği taĢınmaz mallarla ilgili bilgiler de toplanır. Diğer taraftan, bilgisayar marifetiyle arazinin topoğrafik yapısının üç boyutlu gösterilmesi, sayısal arazi modeli ve sayısal durum modeli gibi kavramları geliĢtirmiĢtir. Arazi bilgi sistemi, sayısal durum modeli ve Çok Amaçlı Kadastro bilgi sisteminin birlikte oluĢturduğu bir sistemdir. Arazi bilgi sistemi, yeryüzündeki tabii Ģekilleri (dağ, ova, akarsu, deniz, göl, çöl, bataklık vb.), suni (yapay) tesisleri (yol, bina, baraj, kanal vb.) hukuken veya ilmen sabit olan sınırları (parsel sınırı, orman sınırı vb.) ve yapılması planlanan tesisleri kapsar. Uluslararası Ölçmeciler Birliği (FIG) 1978'de Darmstadt'ta yapılan bilimsel toplantıda belirlenen arazi bilgi sisteminin kapsayacağı bilgi kümeleri Ģunlardır (Erkan, 1982): Jeodezik ve Fotogrametrik verileri: Geometrik veriler (konum, biçim), Semantik verilerdir (gösterim, yüzölçümü, değer, kullanım biçimi). Ġyelik verileri: Mülkiyet bilgileri, Ayni haklar, Kısıtlamalardır. Doğal kaynaklarla ilgili veriler: Jeolojik özellikler, Zemin özellikler, Su durumu, Orman durumu, Ġklimdir. Teknik Tesislere ait veriler: Yeraltı ve yerüstü hatları, Enerji ve sanayi tesisleri, Konut alanları, 170 Ticaret ve iĢyeri alanları, Trafik tesisleridir. Çevreyi etkileyen faktörler: Su kalitesi, Hava kirliliği, Gürültü, Trafik yoğunluğudur. Ekonomik ve sosyo-politik veriler: Nüfus yoğunluğu, ĠĢ ve geçim kaynakları, Eğitim ve kültür tesisleri, Sağlık kurumlarıdır (TüdeĢ ve Bıyık, 2001). Arazi bilgi sisteminin evreleri Bir arazi bilgi sisteminin dört temel evresi vardır: Bilgilerin toplanması: Arazi bilgi sisteminin kapsamı belirlendikten sonra, bu kapsam içerisinde kalan bilgilerin kaynaklarından derlenmesi veya ölçümleme ile belirlenmesi gerekir. Bu iĢ için bir ön inceleme yapılarak mevcut bilgiler toplanır ve eksiklikler tespit edildikten sonra diğer gerekli bilgiler ölçümleme ile üretilir. Mevcut bilgiler: Mevcut haritalardan veya harita bilgilerinden, Yazılı kaynaklardan (tapu kütüğü, mahkeme kararı vb.), HazırlanmıĢ planlardan, Hava fotoğrafı veya uydu görüntülerinden sağlanır. Ölçümleme ile elde edilen bilgiler ise, arazide yapılan jeodezik ve fotogrametrik ölçülerden elde edilir. Bilgilerin iĢlenmesi: Toplanan bilgiler genellikle ham bilgiler olduğundan bunlardan bilgi sisteminin standartlarında yeni bilgiler üretilir. Bunun için: Matematik iĢlemler (hesap, dengeleme, dönüĢüm), Grafik iĢlemler (çizim ve sayısallaĢtırma), Fotogrametrik çalıĢmalar (fotoğrafik iĢlemler ve değerlendirme), Alfa sayısal bilgilerin aktarılması ile (tapu ve mülkiyet kayıtları, verimlilik indeksi gibi) yapılır. 171 Bütün bu iĢlemler sonucunda özelliği olan yeryüzü noktalarının üç boyutlu koordinatları (X,Y,H) elde edilir ve her noktanın özelliği belirlenerek alan bilgileri hesaplanır. Bilgilerin saklanması: Toplanan ve üretilen koordinat, alan ve diğer alfa sayısal bilgiler kullanıma hazır halde bir bellekte saklanır. Bilgi sisteminin geliĢim sürecinde bellek yerine arĢivler kullanılmıĢtır. Bilgilerin saklanacağı bellek, hacımca geniĢ, eriĢimi kolay ve sunuĢa elveriĢli olmalıdır. Bilgilerin sunulması: Bilgilerden yararlanmada amaca göre değiĢir. Kullanım amacına göre yazılı, sayısal, grafik bilgiler sunulur. Örneğin, Tapu kayıtları yazılı, Koordinatlar ve alanlar sayısal, Harita plan ve kesitler, Sayısal yükseklik modelleri, grafik sunulan bilgilerdir. Bilgilerin sunulması aĢamasında yazıcı ve çizicilerden yararlanır (TüdeĢ ve Bıyık, 2001). B.2. Coğrafi bilgi sistemi (CBS) Dünya üzerindeki karmaĢık sosyal, ekonomik, çevresel vb. sorunlarının çözümüne yönelik mekana/konuma dayalı karar verme süreçlerinde kullanıcılara yardımcı olmak üzere, büyük hacimli coğrafi verilerin; toplanması, depolanması, iĢlenmesi, yönetimi, mekansal analizi, sorgulaması ve sunulması fonksiyonlarını yerine getiren donanım, yazılım, personel, coğrafi veri ve yöntem bütünüdür. CBS, genel bir kavram olup; çeĢitli kullanım alanlarına ve tematik konulara yönelik olarak geliĢtirilen CBS uygulamaları vardır. Bu CBS uygulamaları, Kent Bilgi Sistemi, Orman Bilgi Sistemi, Karayolları Bilgi Sistemi, Arazi Bilgi Sistemi, Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi, Lojistik Bilgi Sistemi, Ġç Güvenlik Bilgi Sistemi, Araç Ġzleme Bilgi Sistemi, Trafik Bilgi Sistemi, Kampüs Bilgi Sistemi, Deprem Bilgi Sistemi, Harita Bilgi Sistemi, vb. Ģekilde adlandırılırlar. CBS, kavramsal bir sınıflamada hiyerarĢik olarak öncelikle Sistem, sonra Bilgi Sistemi kategorisi altında yer alır. ĠĢlevsel bir sınıflamada ise CBS, öncelikle Teknoloji, sonra Bilgi Teknolojisi altında yer alır. 172 Coğrafi Bilgi Sistemi, coğrafya, haritacılık ve bilgisayar bilimleri ile ilgili bir teknoloji olup Coğrafi Veri Altyapısı bileĢenlerinden Bilgi Teknolojileri kapsamında yer alır (Anonim, 2009). Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS / GIS) nedir? Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), Ġngilizce Geographical Information Systems (GIS) ifadesinin Türkçe‘ye çevrilmiĢ hali olup, kullanıcıların çok farklı disiplinlerden olması nedeniyle, bu kavram da değiĢik Ģekillerde tanımlanmaktadır. Özellikle CBS‘nin dünyada konumsal bilgi ile ilgilenen kiĢi, kurum ve kuruluĢlar arasında geniĢ bir merak uyandırması, geliĢmelerdeki hızlı değiĢiklikler, özellikle ticari beklentiler, farklı uygulama ve fikirler, CBS‘nin standart bir tanımının yapılmasına henüz izin vermemiĢtir. CBS, bazı araĢtırmacılara göre konumsal bilgi sistemlerin tümünü içeren ve coğrafi bilgiyi irdeleyen bir bilimsel kavram, bazılarına göre; konumsal bilgileri dijital yapıya kavuĢturan bilgisayar tabanlı bir araç, bazılarına göre de; organizasyona yardımcı olan bir veri tabanı yönetim sistemi olarak nitelendirilmektedir. Buna göre en genel haliyle CBS'tanımı aĢağıdaki Ģekildedir; 'Coğrafi Bilgi Sistemleri; konuma dayalı gözlemlerle elde edilen grafik ve grafik-olmayan bilgilerin toplanması, saklanması, iĢlenmesi ve kullanıcıya sunulması iĢlevlerini bütünlük içerisinde gerçekleĢtiren bir bilgi sistemidir'. CBS bileĢenleri CBS‘nin beĢ temel bileĢeni vardır. Bunlar; Donanım (hardware): CBS‘nin iĢlemesini mümkün kılan bilgisayar ve buna bağlı yan ürünlerin bütünü donanım olarak adlandırılır. Bütün sistem içerisinde en önemli araç olarak gözüken bilgisayar yanında yan donanımlara da ihtiyaç vardır. Örneğin, yazıcı (printer), çizici (plotter), tarayıcı (scanner), sayısallaĢtırıcı (digitizer), veri kayıt üniteleri (data collector) gibi cihazlar bilgi teknolojisi araçları olarak CBS için önemli sayılabilecek donanımlardır. Bugün bir çok CBS yazılımı farklı donanımlar üzerinde çalıĢmaktadır. MerkezileĢtirilmiĢ bilgisayar sistemlerinden masaüstü bilgisayarlara, kiĢisel bilgisayarlardan ağ (network) donanımlı bilgisayar sistemlerine kadar çok değiĢik donanımlar mevcuttur. 173 Yazılım (software): Bilgisayarda koĢabilen program, coğrafik bilgileri depolamak, analiz etmek ve görüntülemek gibi ihtiyaç ve fonksiyonları kullanıcıya sağlamak üzere, yüksek düzeyli programlama dilleriyle gerçekleĢtirilen algoritmalardır. Yazılımların pek çoğunun ticari amaçlı firmalarca geliĢtirilip üretilmesi yanında üniversite ve benzeri araĢtırma kurumlarınca da eğitim ve araĢtırmaya yönelik geliĢtirilmiĢ yazılımlar da mevcuttur. Dünyadaki CBS pazarının önemli bir kısmı yazılım geliĢtiren firmaların elindedir. Bu bakımdan günümüzde CBS bu tür yazılımlarla neredeyse özdeĢleĢmiĢ durumdadır. En popüler CBS yazılımları olarak Arc/Info, Intergraph, MapInfo, SmallWorld, Genesis, Idrisi, Grass vb. verilebilir. Coğrafi bilgi sistemine yönelik bir yazılımda olması gereken temel unsurlardan bazıları Ģunlardır; Coğrafik veri/bilgi giriĢi ve iĢlemi için gerekli araçları bulundurması, Bir veri tabanı yönetim sistemine sahip olmak, Konumsal sorgulama, analiz ve görüntülemeyi desteklemeli, Ek donanımlar ile olan bağlantılar için ara-yüz desteği olmalıdır. Veri (data): CBS‘nin en önemli bileĢenlerinde biri de ―veri‖dir. Grafik yapıdaki coğrafik veriler ile tanımlayıcı nitelikteki öznitelik veya tablo verileri gerekli kaynaklardan toplanabileceği gibi, piyasada bulunan hazır haldeki veriler de satın alınabilir. CBS konumsal veriyi diğer veri kaynaklarıyla birleĢtirebilir. Böylece birçok kurum ve kuruluĢa ait veriler organize edilerek konumsal veriler bütünleĢtirilmektedir. Veri, uzmanlarca CBS için temel öğe olarak kabul edilirken, elde edilmesi en zor bileĢen olarak ta görülmektedir. Veri kaynaklarının dağınıklığı, çokluğu ve farklı yapılarda olmaları, bu verilerin toplanması için büyük zaman ve maliyet gerektirmektedir. Nitekim CBS‘ye yönelik kurulması tasarlanan bir sistem için harcanacak zaman ve maliyetin yaklaĢık %50 den fazlası veri toplamak için gerekmektedir. Ġnsan: CBS teknolojisi insanlar olmadan sınırlı bir yapıda olurdu. Çünkü insanlar gerçek dünyadaki problemleri uygulamak üzere gerekli sistemleri yönetir ve geliĢme planları hazırlar. CBS kullanıcıları, sistemleri tasarlayan ve koruyan uzman teknisyenlerden günlük iĢlerindeki performanslarını artırmak için bu sistemleri kullanan kiĢilerden oluĢan geniĢ bir kitledir. Dolayısıyla coğrafi bilgi sistemlerinde insanların istekleri ve yine insanların bu istekleri karĢılamaları gibi bir süreç yaĢanır. CBS‘nin 174 geliĢmesi mutlak suretle insanların yani kullanıcıların ona sahip çıkmalarına ve konuma bağlı her türlü analiz için CBS‘yi kullanabilme yeteneklerini artırmaya ve değiĢik disiplinlere yine CBS‘nin avantajlarını tanıtmakla mümkün olabilecektir. Yöntemler: BaĢarılı bir CBS, çok iyi tasarlanmıĢ plan ve iĢ kurallarına göre iĢler. Bu tür iĢlevler her kuruma özgü model ve uygulamalar Ģeklindedir. CBS‘nin kurumlar içerisindeki birimler veya kurumlar arasındaki konumsal bilgi akıĢının verimli bir Ģekilde sağlanabilmesi için gerekli kuralların yani metotların geliĢtirilerek uygulanıyor olması gerekir. Konuma dayalı verilerin elde edilerek kullanıcı talebine göre üretilmesi ve sunulması mutlaka belli standartlar yani kurallar çerçevesinde gerçekleĢir. Genellikle standartların tespiti Ģeklinde olan bu uygulamalar bir bakıma kurumun yapısal organizasyonu ile doğrudan ilgilidir. Bu amaçla yasal düzenlemelere gidilerek gerekli yönetmelikler hazırlanarak ilkeler tespit edilir. CBS nasıl çalıĢır ? CBS yeryüzüne ait bilgileri, coğrafik anlamda birbiriyle iliĢkilendirilmiĢ tematik harita katmanları gibi kabul ederek saklar. Bu basit ancak konumsal bilgilerin değerlendirilmesi açısından son derece güçlü bir yaklaĢımdır. Bu yaklaĢım, örneğin, dağıtım görevi üstlenmiĢ taĢıma araçlarının optimum yük dağıtımından, planlamaya dayalı uygulamalara ait detay kayıtlarına, atmosferdeki değiĢimlerin modellenmesine kadar birçok gerçek dünya probleminin çözümüne imkan sağlar. Coğrafik referanslar: Coğrafik bilgiler, enlem-boylam Ģeklindeki coğrafi koordinat ya da ulusal koordinatlar gibi kesin değerleri veya adres, bölge ismi, yol ismi gibi tanımlanan referans bilgileri içerirler. Bu coğrafik referanslar objelerin konumlandırılmasına yani koordinatı bilinen bir pozisyona yerleĢtirilmelerine imkan sağlar. Böylece ticari bölgeler, araziler, orman alanları, yeryüzü kabuk hareketleri ve yüzey Ģekillerinin analizleri konuma bağlı olarak belirlenir. Coğrafik referans konumu belirlerken, konum verisi yani koordinat bilgisi seçilecek veri modeline bağlı olarak ifade edilir. Bu ifade Ģekli CBS‘de iki farklı konumsal veri modeli biçimindedir. Bunlar ―vektörel (vector)‖ ve ―hücresel (raster)‖ veri modelleridir. Vektörel veri modelleri: 175 Vektörel veri modelinde, nokta, çizgi ve poligonlar (x,y) koordinat değerleriyle kodlanarak depolanırlar. Nokta özelliği gösteren bir elektrik direği tek bir (x,y) koordinatı ile tanımlanırken, çizgi özelliği gösteren bir yol veya akarsu Ģeklindeki coğrafik varlık birbirini izleyen bir dizi (x,y) koordinat serisi Ģeklinde saklanır. Poligon özelliğine sahip coğrafik varlıklar, örneğin imar adası, bina, orman alanı, parsel veya göl, kapalı Ģekiller olarak, baĢlangıç ve bitiĢinde aynı koordinat olan (x,y) dizi koordinatlar ile depolanır. Vektörel model coğrafik varlıkların kesin konumlarını tanımlamada son derece yararlı bir modeldir. Ancak, süreklilik özelliği gösteren coğrafik varlıkların, örneğin toprak yapısı, bitki örtüsü, jeolojik yapı ve yüzey özelliklerindeki değiĢimlerin ifadesinde daha az kullanıĢlı bir model olarak bilinir. Raster (hücresel) veri modelleri: Hücresel ya da diğer bir deyiĢle raster veri modeli daha çok süreklilik özelliğine sahip coğrafik varlıkların ifadesinde kullanılmaktadır. Raster görüntü, birbirine komĢu grid yapıdaki aynı boyutlu hücrelerin bir araya gelmesiyle oluĢur. Hücrelerin her biri piksel (pixel) olarak ta bilinir. Fotoğraf görüntüsü özelliğine sahip raster modeller, genellikle fotoğraf ya da haritaların taranması (scanning) ile elde edilirler. Vektör ve raster veri modellerinden biri genelde CBS uygulama biçimine göre tercih edilerek kullanılır. Ancak günümüzde her iki model aynı anda da kullanılabilmektedir. Bu tür bir kullanım Ģekli CBS‘de hybrid (melez) veri modeli olarak bilinmektedir. CBS'de temel iĢlevler Coğrafi bilgi sistemlerinin sağlıklı bir Ģekilde çalıĢması aĢağıdaki 4 temel iĢlevlerin yerine getirilmesine bağlıdır. Bunlar; Veri toplama : Coğrafik veriler toplanarak, CBS‘de kullanılmadan önce mutlaka sayısal yani dijital formata dönüĢtürülmelidir. Verilerin kağıt ya da harita ortamından bilgisayar ortamına dönüĢtürülmesi iĢlemi sayısallaĢtırma (digitizing) olarak bilinir. Modern CBS teknolojisinde bu tür iĢlemler büyük boyutlu projelerde tarama tekniği kullanılarak otomatik araçlarla gerçekleĢir. Küçük boyutlu projelerde daha çok masa tipi sayısallaĢtırıcılar kullanılarak elle sayısallaĢtırma yapılabilir. Bugün birçok coğrafik veri CBS‘ne uyumlu formatta hazır halde piyasada mevcuttur. Bunlar üretici firmalardan sağlanarak doğrudan kurulacak sisteme aktarılabilir. 176 Veri yönetimi : Küçük boyutlu CBS projelerinde coğrafik bilgilerin sınırlı boyuttaki basit dosyalarda saklanması mümkündür. Ancak, veri hacimlerinin geniĢ ve kapsamlı olması, bunun yanında birden çok veri gruplarının kullanılması durumunda Veri Tabanı Yönetim Sistemleri (Data Base Management Systems) verilerin saklanması, organize edilmesi ve yönetilmesine yardımcı olur. Veri tabanı yönetim sistemleri bir bilgisayar yazılımı olup veri tabanlarını yönetir veya birleĢtirir. Bir çok yapıda tasarlanmıĢ veri tabanı yönetim sistemi vardır, ancak CBS için en kullanıĢlısı iliĢkisel (relational) veri tabanı sistemidir. Bu system tasarımında veriler tablo bilgilerinin elde ediliĢindeki düĢünce yapısına uygun olarak bilgisayar belleğinde saklanır. Farklı bilgiler içeren tabloların birbiriyle iliĢkilendirilmesinde bu tablolardaki ortak sütunlar kullanılır. Bu yaklaĢım basit fakat esnek bir tasarım olup, geniĢ çapta CBS uygulamalarında kullanılmaktadır. Veri iĢleme : Bazı durumlarda özel CBS projeleri için veri çeĢitlerinin birbirine dönüĢümü veya irdelenmesi istenebilir. Verilerin sisteme uyumlu olması bunu gerektirebilir. Örneğin, konumsal bilgiler farklı ölçeklerde mevcut olabilir (yol verileri 1/100.000, nüfus dağılım verileri 1/10.000, bina verileri 1/1.000 gibi). Tüm bu bilgiler birleĢtirilmeden önce aynı ölçeğe dönüĢtürülmelidir. Bu dönüĢüm görüntü amacıyla geçici olabileceği gibi bir analiz iĢlemi için sürekli ve kalıcı da olabilir. CBS, gerek bilgisayar ortamında obje üzerine imlecin (mouse) tıklanması ile basit sorgulama kapasitesine, gerekse çok yönlü konumsal analiz araçlarıyla (tools) yönetici ve araĢtırıcılara istenen süreçte bilgi sunar. CBS teknolojisi artık coğrafik verileri istatistiksel grafikler ve ―eğer olur ise..‖ (if conditions) Ģeklindeki mantık sorgulamaları ve senaryolar Ģeklinde irdeleme aĢamasına gelmiĢtir. CBS teknolojisi konumsal verilerin sorgulanması ve analizinde, yazılımlar sayesinde, birçok veri her türlü geometrik ve mantıksal iĢleme tabi tutulabilir. Eğer fonksiyonel coğrafik veriye sahip CBS mevcut ise, baĢlangıçta Ģu basit sorgulamalar yapılabilir. Veri sunumu : Görsel iĢlemler yine CBS için önemli bir iĢlevdir. Birçok coğrafik iĢlemin sonunda yapılanlar harita veya grafik gösterimlerle görsel hale getirilir. Haritalar 177 coğrafik bilgiler ile kullanıcı arasındaki en iyi iletiĢimi sağlayan araçlardır. Kartoğrafların uzun yıllardır harita üretmesine karĢın, CBS kartoğrafya biliminin hızlı geliĢmesine de katkıda bulunan yeni ve daha etkili araçları sunmaktadır. Haritalar, yazılı raporlarla, üç boyutlu gösterimlerle, fotoğraf görüntüleri ve çok-ortamlı (multimedia) ve diğer çıktı çeĢitleriyle birleĢtirebilmektedir (Anonim, 2009). C. Irak'taki mevcut kadastro etkinliklerinin, üçüncü aĢamanın içeriğine olan yaklaĢımı Irak'ta Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin üçüncü aĢamanın oluĢturulmasında temel alınan bazı kavramlara yaklaĢım çalıĢmaları ve etkinlikleri henüz tam anlamıyla baĢlatılamamıĢtır. Irak Cumhuriyeti kurulduktan sonra sınırlı anlamda olsa da arazi bilgi sistemi niteliğinde kabul edilen mülkiyet sicil sistemin oluĢturulması için çalıĢmalar baĢlatılmıĢtır. Çünkü kadastro etkinliğinde bulunan her ülkede mülkiyete ait bilgiler ve bu bilgilerin yasal geçerliliğini doğrulayan belgeler ve haritalar bir mülkiyet sicil sistemini meydana getirir. Mülkiyet sicil sistemi bünyesindeki bilgilerde yapılacak her türlü düzenleme veya değiĢiklik ki bu bilgiler yasalar ile korunur, sicil sistemi daima geçerliliğini ve önemini korumuĢtur. Mülkiyet sicil sistemini oluĢturan bilgilerin toplanmasında izlenen biçimsel görüntü ise ülkeden ülkeye ve zaman içinde gereksinim duyulan bilgi ihtiyacına göre farklılıklar göstermekle beraber temel yapı olarak aĢağıdaki bilgileri; Mülkün bulunduğu idari bölgenin, paftanın ve parselin numarası, Mülkün koordinatlarından elde edilen coğrafi konum ve adresi, Mülkün sınırları içindeki arazinin alanı, Mülkün güncel mal sahiplerin ve mülkiyet hisse oranları, Mülk sahiplerinin kimliğine iliĢkin bilgileri, Mülkün sınırları içindeki binaların kullanım durumu, niteliği ve boyutları ile ilgili bilgileri, Mülkün sınırları içindeki arazinin kullanımına ait bilgileri, Mülke ait hukuksal bilgileri, Mülkün değeri ile ilgili bilgileri, Mülkün vergilendirilmesi ile ilgili bilgileri kapsamaktadır. Mülkiyet sicil sistemin iĢlerliğinde bilgilerin toplanması ile ilgili yasal belgelerin düzenlenmesi ve yığınlar halindeki bilgilerin güncelleĢtirilmesi iĢlemlerin yapılanmasında çeĢitli zorluklarla karĢılaĢılmasının sonucu olarak tüm bu etkinlikler 178 için zaman kaybedilmiĢtir. Teknolojik geliĢmelere paralel olarak bilgisayarların bu etkinliklerin iĢlerlik kazanması amacıyla kullanılmıĢtır. Bilgisayarların kullanılması sonucu olarak da bilgi toplanması, derlenmesi ve güncelleĢtirilmesi hızlanmıĢ ve tüm etkinliklere ilave olarak yeni bazı etkinliklerin sisteme katılması sağlanmıĢtır. Ayrıca sistemden özellikle toprak-tarım reformu, imar planları gibi büyük çapta devlet yatırımlarının planlanmasında yararlanması için sistem çerçevesinde araziye ve mülke ait daha fazla bilginin elde edilmesi de amaçlanmıĢtır. Sonuç olarak, Irak koĢullarında Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde üçüncü aĢamanın oluĢturulmasında mülkiyet sicil sistemi olarak ele alınan yapı geliĢme göstererek; Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde Arazi Bilgi Sisteminin oluĢturulmasına yönelmelidir. 179 5. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER 5.1. Sonuçlar Mühendislik dalları arasında haritacılığın en eskisi olduğu genel olarak bilinmektedir. YerleĢmelere bakıldığında, ilkel köylerin kuruluĢunda ve arazilerin bölünmesinde öncelikle haritacılar (geometriciler) veya arazi ölçmecileri gerekliydi. Bu kiĢiler, bir ölçüyü diğeriyle karĢılaĢtırmak için ölçme kavramlarını tanımak zorundaydılar. Tarih öncesi haritacılığa iliĢkin haberler bize ulaĢmadı. Fakat arkeoloji, hem Asurluların ve Babillilerin, hem de Mısırlıların o zamanlar ölçme uzmanlarını tanıdıklarını belgelemektedir. ġu da bütünüyle kesindir ki, kentlerinin büyük ölçekli geniĢlemesinde ve yüksek düzeyde geliĢmiĢ tarımlarında haritacı olmadan iĢler iyi yürümezdi. Tarihin kendilerine kadar geri gidebildiği ve Astronominin Ülkesi olarak tanımlanan Babillilerin o zamanlar ayrıntılı jeodezik bilgilere sahip oldukları da açıktır ve bilinmektedir. Mezopotamya‘da haritacılık çalıĢmaları büyük yapıların ve yeni yerleĢim alanlarının altyapılarının yapımının baĢlangıcını oluĢturmakta ve haritacılar (arazi ölçmecileri) hatırı sayılı memurlar arasında yer almaktadırlar. Mezopotamya‘da Nippur‘da bulunan kent haritasının, kil tablet üzerine yapıldığı görülmektedir (M.Ö. 3800-3500). Yine Mezopotamya‘da Kerkük yakınındaki Nuzi‘de bulunan harita, bilinen en eski haritalardan birisidir. Bu haritanın yapılıĢ tarihi ise M.Ö. 2200 yıllarıdır. Haritacılığın, uygarlık tarihinin ilk mesleklerinden biri olduğu kabul gören bir gerçektir. Ġlk dünya haritasının M.Ö. 2300 yıl önce Babilliler tarafından bir tablet üzerine çizilmiĢ olduğu bilinmektedir. Mesleğimizin temellerinden birini oluĢturan geometrinin, dolayısıyla mülkiyet kadastrosunun, Nil insanlarının gereksinmelerinden, günümüzden yaklaĢık 4000 yıl önce ortaya çıktığı da bilinmektedir. Mezopotamyalılar ve Mısırlılar, tarıma dayalı bir üretim geliĢtirdikleri için kil tabletler üzerine çizilmiĢ bir nevi kadastro planları hazırlamak suretiyle, tarım arazilerinin iĢletmelere ayrılmasını ve ihtilafların giderilmesini baĢarmıĢlardır. Ortaçağ Avrupa'sında kölelik düzeni ve kilisenin taassubu hâkim olduğu için arazi bilgi sistemi geliĢememiĢtir. Topraklar kölelerle zaman zaman da çiftçi ve köylülerle birlikte bir bütün kabul edilerek alınıp satılmıĢlar ve Senyörlerin kiĢisel malı sayılmıĢlardır. Bu yüzden toprak sahibi senyörlerle çiftçi ve köylüler arasında zaman zaman çatıĢmalar ortaya çıkmıĢtır. Toprak, gelirine göre değerlendirilmiĢ ve reayadan 180 (halktan) toplana verginin esas kaynağı olmuĢtur. Nitekim eski Yunanistan'da ortaya çıkan ve Latince kökü 'caputestio' olan kadastro kelimesi de nüfus baĢına düĢen vergi anlamına gelmektedir. Avrupa'da çağdaĢ devletlerin ortaya çıkmasından sonra da bu devam etmiĢtir. Örneğin, Napolyon tarafından 1808–1850 yılları arasında yaptırılan ilk Fransız kadastrosu bile sadece vergi amaçlı bir kadastro idi. Asya, orta ve uzak doğu ülkelerinde, bu arada özellikle Türk ve Ġslam devletlerinde toprakların idaresi askeri temele dayandığı için ikta ve tımar adı verilen askeri bölgeler oluĢturulmuĢtur. Ayrıca toprak çiftçi ve köylülere bırakılmıĢ, buna karĢılık savaĢabilecek nitelikte asker yetiĢtirmek veya gelirinin bir bölümünden belirli oranda vergi vermek esasına dayalı idare kurulmuĢ ve toprak bilgi sistemleri de buna göre oluĢturulmuĢtur. Bu nedenle topraklar, batıdaki gibi her devirde bir çatıĢma unsuru olmamıĢ, aksine huzur ve güvenin esas kaynağını teĢkil etmiĢtir. Japonya, Çin, Hindistan, Orta Asya Türk devletleri, Selçuklu ve Osmanlı devletlerinde bu tür sistemler uygulanmıĢtır. Osmanlı döneminde çağın hiçbir ülkesinde yapılmamıĢ içerik ve boyutta arazi yazımları yapılmıĢtır. Tamamı 22023 cilt olduğu belirtilen kayıt defterlerinde 60 milyon civarında kaydın bulunduğu tahmin edilmektedir. Osmanlılar, plana dayalı kadastroya, miri araziden mülk araziye geçiĢte paralel olarak baĢlamıĢlardır. Ancak, XIX. Yüzyılın sonlarına rastlayan bu dönemlerde, ülke toprakları parça parça kaybedilmekte olduğu için, yönetimin üzerinde durduğu husus, bunların korunması olmuĢtur. Buna rağmen, nirengiye dayalı çalıĢmaların da yer aldığı arazi bilgi sistemi (kadastro) çalıĢmaları sürdürülmüĢtür. Sanayi devriminden sonra, batı ülkelerinde bireysel mülkiyete geçiĢ olmuĢ ve arazi bilgi sistemlerinde yazılı kaynaklar yanında kroki, harita ve planların da kullanılmasına baĢlanmıĢtır. Çağımızda ise, bilgisayar teknolojisinin geliĢimi sonucu, arazi bilgileri sayısal hale getirilmiĢ ve çağdaĢ bilgi sistemleri kurulmasına baĢlanmıĢtır. Bu arada, hava ve yer fotoğrafları, uydu görüntüleri, GPS gibi bilgi toplama yöntemleri de geniĢ ölçüde kullanılmak suretiyle bilgi çeĢidi arttırılmıĢ ve üretimi hızlandırılmıĢtır. Bu geliĢme aralığı bilinmesi gereken geliĢmelerle, çabalarla, zorluklarla dolu geniĢ bir aralıktır. Haritacılık, uygarlık tarihinin birikimlerini hemen kullanan, teknolojik geliĢmeleri kendi gereksinmelerine hemen uyarlayan bir meslek dalı olarak geliĢmesini sürdürmüĢ ve bugünkü zengin içeriğine kavuĢmuĢtur. Bir mesleğin bilincinde olmak, öncelikle onun tarihinin bilincinde olmayı gerektirir. 181 Dünya nüfusu ve uluslar arası ekonominin hızlı bir Ģekilde artmasından dolayı büyüyen bir oranda ve sürekli olarak arazinin durumu değiĢmektedir. Arazi mülkiyet haklarının güvenliği geleneksel kadastro sistemlerinde artık garanti edilememektedir. Geleneksel kadastro sistemlerinin performansı da artık yeterli değildir. Bu sistemler, ne bir parça arazinin yasal durumu hakkında uygun ve güvenilir bilgi sağlamakta, ne de etkili ve düĢük maliyette hizmet sunabilmektedir. Irak‘ta Krallık döneminde baĢlatılan geometrik kadastro çalıĢmaları günümüze dek tamamlanmıĢ denilmektedir. Ancak geçmiĢte yapılan çalıĢmaların ürünleri birçok yönden kadastrodan beklenen ihtiyaçları karĢılamakta aciz kalmaktadır. Ayrıca Irak'ta kadastronun yenilenmesiyle ilgili bir zihniyet yoktur ve de ikinci defa kadastro yapılmasının yasal yolu da açık değildir. Hâlbuki geliĢmiĢ bazı batı ülkelerinde kadastro ikinci, hatta üçüncü kere yapılmaktadır. Irak kadastrosu geliĢen teknolojilerden de yararlanarak baĢta teknik standartları olmak üzere içerik ve kapsam yönünden yeniden gözden geçirilmeye ihtiyacı vardır. Irak'ta haritacı teknik elemanların sayısı günden güne çoğalmaktadır. Bu potansiyelden yararlanılmak suretiyle gelecek yıllarda kadastro çağdaĢ hedeflere ulaĢtırılmalıdır. Irak'ta kadastro çalıĢmalarının hepsi bugün için aynı nitelikte kabul etmek mümkün olmadığı gibi üretilen harita ve bilgilerin güncelliğini söylemek de imkânsızdır. Doğal olarak kadastro teĢkilatı meslekte uygulanan her yenilikten yararlanmayı düĢünmüĢ ve döneminde bunlardan yararlanmıĢtır. Örneğin, pusla ve çelik Ģeritle baĢlanan ölçmeler zamanla prizma, takeometre, redüksiyon takeometresi, elektromanyetik ölçme aletleri, elektronik takeometre, total station ve GPS gibi ölçme aletleri ile yapılmıĢtır. Bunlara bağlı olarak geliĢen hesaplama ve çizim araçlarından yararlanılmıĢtır. Uygulanan ölçme yöntemleri de yeni yöntemlerle değiĢtirilmiĢtir. Ancak koordinat sisteminde ve üçüncü boyutu da kapsayan sayısal kadastro uygulamasına daha henüz geçilmiĢ değildir. Dolayısıyla her yeni geliĢme ve uygulama öncekileri yeniden gözden geçirme ihtiyacını hissettirmiĢtir. Bunların yanı sıra zaman ilerledikçe arazide kurulu sabit yer kontrol noktaları giderek azalmıĢ ve kullanılamaz duruma gelmiĢtir. Arazilerdeki insan faaliyetleri ve hukuki uygulamalar fiili kullanımı değiĢtirmiĢtir. Resmi yollarla yapılan uygulamalar paftaların giderek karıĢmasına ve okunamaz duruma gelmesine yol açarken, tapuya intikal etmeyen harici uygulamalar da mevcuttur. Bilhassa hızlı kentleĢme ile belediye kapsamına alınan alanlardaki yapılaĢmalar sebebiyle meydana gelen cins değiĢiklikleri paftalara iĢlenememiĢtir. Arazilerin değeri arttığı halde, harita ölçekleri ve pafta hassasiyetleri sabit kalmıĢtır. 182 Kısacası, bitirilen kadastro çalıĢmalarında belirli bir standardizasyon mevcut değildir. Dolayısıyla: Nitelik (kalite), Nicelik (kapsam ve içerik), Sürdürebilir arazi yönetimi politikası, Teknik standartlar, Öncelikli yörelere yönelme, GüncelleĢtirme, yenileme ve yaĢatma, TeĢkilat, bütçe ve yatırımlar, Mevzuat, yönlerinden yeniden gözden geçirilmelidir. Kadastro kendinden bekleneni eksiksiz verebilmesi için yeni arayıĢlar içerisindedir ve böyle olmalıdır. Bu arayıĢlardan birisi Çok Amaçlı Kadastro yapılması, diğeri ise Kadastro Bilgi Sistemi kurulmasıdır. Burada önemli bir husus ise mevcut kadastro bilgilerinin bu sistemlerde kullanılabilir olmasıdır. Bu arayıĢların hepsinin çağdaĢ bir kadastro seferberliği ile sağlanması mümkündür. Böyle bir çalıĢma baĢlatıldığında, resmi iĢleme tabi tutulmadan yapılan temliki tasarruflar ve cins değiĢikliklerinin resmileĢtirilmesi sağlanacak, böylece parsel malikleri bir sürü masraf ve zaman harcayarak yapabilecekleri iĢlemleri kadastro teĢkilatları resen yapacak, Devlet ve bilhassa yerel yönetimler de bir türlü toplayamadığı vergi kaçaklarını toplayabilecektir. Kurulacak olan bilgi sistemi sayesinde artık emlak vergisi ve taĢınmazlarla dolaylı olarak ilgili diğer vergilerin adil bir biçimde toplanması, siyasi endiĢeler aĢılarak mümkün hale gelecektir. Kısacası çok amaçlı kadastro yapıldığı takdirde, parsel maliklerinin iĢleri kolaylaĢacak, Devlete güven ilkesi kuvvetlenecek ve kadastro teĢkilatının Devlet bütçesine katkısı katlanarak devam edecektir. Çok Amaçlı Kadastro 'araziyle ilgili sürekli, kolaylıkla eriĢilebilir ve kapsamlı bilgiyi parsel seviyesinde destekleyen yapı' olarak tanımlanmaktadır. Çok Amaçlı Kadastro yaygın olarak bilinen üç kadastro türünden biridir. Bunlardan hukuki kadastro arazi zilyetliğinin yasal kaydı, mali kadastro ise temelde taĢınmaz değerlemesi için geliĢtirilmiĢken, Çok Amaçlı Kadastro, parselle ilgili diğer bilgilerle birlikte, hem hukuki hem de mali kadastroyu kapsamaktadır. ÇeĢitli veri ve bilgi kaynaklarına sahip olan Çok Amaçlı Kadastro, bir çok kullanıcıya farklı amaçlarla hizmet ve ürün sağlamaktadır. Çok Amaçlı Kadastro, hem kamu kurumlarına hem de özel kuruluĢlara ve vatandaĢlara hizmet vermek için tasarlanan büyük ölçekli ve toplum merkezli bilgi sistemlerinin temel bileĢenidir. 183 Irak'ta halen uygulanmakta olan kadastro, teknik olarak sınırların, topoğrafik yapının, bina ve tesislerin konumlarını, hukuki olarak da taĢınmaz mallar üzerindeki hak ve mükellefiyetleri ortaya çıkarır niteliktedir. Dolaylı olarak da taĢınmaz malların kullanım biçimleri hakkında bazı bilgiler üretilmektedir. Oysaki kentsel ve kırsal arazilerde kadastro sırasında daha çok çeĢit konumsal bilgi üretilmesi artık zor değildir. Belki bu sayede çalıĢmaların hızı biraz azalarak üretim maliyeti artacaktır. Ama daha geniĢ alanlara hizmet verileceği için sonradan zaman ve masraf gerektirecek arazi çalıĢmalarına ihtiyaç kalmayacaktır. Çok amaçlı olarak düĢünülen kadastro sırasında: o Tarımsal alanların düzenlenmesinde kullanılması gereken bilgilere (toprağın fiziksel ve kimyasal yapısı, verim kabiliyeti, coğrafi konumu, eğim derecesi, mevcut kullanım biçimi ve birim alandan sağlanan geliri, gelir endeksli objektif vergilendirme vb.), tarımsal üretimde verim belirleme ve yıllık ürünü önceden tahmin etmeye yarayan bilgilere, o Kentsel alanlarda ise, Ģehir arazileri ve binaların kullanım Ģekli, gelirleri ve vergilendirilmesi çalıĢmalarıyla teknik altyapı bilgilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Kadastro haritalarında sınırlar için aranan hassasiyetleri mülkiyete konu olmayan diğer bilgilerde de aramamak gerekir. Çünkü sınırlar doğrudan malik sıfatını taĢıyan Ģahısların veya hak sahiplerinin hâkimiyet alanları belirler. Diğer bilgiler ise bu sınırlar içerisinde olup, hukuki nitelik taĢımazlar. Kentsel alanlarda ayrıca, kentsel altyapı tesislerinin teknik standartlara ve hukuk ilkelerine göre yapılıp yapılmadığı geometrik olarak ve hukuki delilleriyle belirlenmelidir. Irak'ta kadastronun kapsamına gelince, halen yapılmakta olan kadastro, özel ve tüzel kiĢilerle Devletin çeĢitli organlarına ait taĢınmaz malları kapsamakla birlikte, çalıĢma alanı içerisinde olup da kamu yararına veya menfaatine terk edilmiĢ yerler de dolaylı olarak tespit edilmektedir. Orman alanları ile mera, yaylak ve kıĢlak yerleri de daha kaba yöntemlerle ölçülmektedir. Ancak kadastronun hiç girmediği yerler de vardır. Çok amaçlı kadastro, ülke arazilerinin bütününü kapsaması, ülke taĢınmazlarından daha verimli yararlanılmasını sağlayacaktır. Irak'ta uygulanmakta olan kadastro, kamu kurumlarının ve vatandaĢların beklentilerini karĢılamaktan uzak olmakta ve de çağdaĢ ülkelerin bu konudaki tanımlarından da giderek uzaklaĢmaktadır. Bu nedenle kadastronun 'Çok Amaçlı ÇağdaĢ Kadastro' olarak yeniden tanımlanması gerekmektedir. Ancak Irak kadastrosunda halen 184 uygulanmakta olan teknik ve tüzel standartların çağdaĢ Çok Amaçlı Kadastro için yeterli olmadığı da bilinmektedir. Çünkü Irak Kadastrosu; Kadastro plan ve verileri güncel durumda değildir ve yenilenmeye muhtaçtır; Irak‘ta kadastro sonrası zeminde oluĢan değiĢikliklerin ancak ilgililerinin talebi ile sicillere yansıtılması öngörülmüĢtür. Sınır değiĢiklikleri, yeni inĢa edilen yapı ve tesisler, yeni açılan yollar vb. değiĢiklikler, ilgilileri tarafından istenerek gerekli iĢlemler yapılmadıkça sicile yansıtılamamaktadır. Bu yüzden zaman içerisinde zemin-kadastro planı iliĢkisi bozulmuĢ ve kadastro planları, zemini yansıtamaz duruma düĢmüĢtür. Kadastro bilgileri farklı standartlardadır; GeniĢ zaman diliminde ve farklı yöntem ve standartlarda üretilen kadastro bilgilerinin bilgi sistemine aktarılması için, standardının yükseltilmesi yani iyileĢtirilmesi gerekmektedir. Kadastro planlarının sayısallaĢtırılması gerekmektedir; Teknik olarak yeterli hassasiyette üretilmiĢ çizgisel planların ölçü değerlerinden veya orijinal paftasından sayısal bir modelinin elde edilmesi amacı ile uygun nitelikli kadastro bilgilerini bilgi sistemine kazandırmak amacıyla sayısallaĢtırma yapılması gerekmektedir. Kadastronun "tamamlanması" veya "bitmesi" gibi kavramlar mevcuttur; Irak kadastrosu tamamlanmıĢ, ancak zaman içerisinde güncelliğini koruyamamıĢtır. Özellikle iĢgal sonrası Irak için kadastro fen arĢivi ve tapu sicilleri ile zeminin iliĢkilendirerek günceli ortaya koymak hayatiyet konusudur. Bağdat, Musul ve Kerkük Üniversitelerinde faaliyet gösteren Mühendislik Fakültelerinde Harita Mühendisliği bölümleri var olmasına rağmen hiçbirisinde Kamu Ölçmeleri Anabilim Dalı bulunmamaktadır. Bu bağlamda ilgili bölümlerde kadastro, imar ve mülkiyet içerikli uygulama dersleri mevcut değildir. Dolayısıyla bu bölümlerde Kamu Ölçmeleri Anabilim Dalı ihdas edilmelidir. Irak'ta Çok Amaçlı bir Kadastro sistemi kurulması hedefi, Irak coğrafyasının tamamını kucaklayacak biçimde gerçekleĢtirilmesi hedefiyle birlikte tasarlanmalıdır. 185 Irak koĢullarında tasarımı yapılacak kadastro sistemi Çok Amaçlı Kadastro Sistemin temel bileĢenleri çerçevesinde düĢünülmektedir. Bu bileĢenler ise: Birinci aĢama: Kadastral ölçmelerin elde edilmesi, değerlendirilmesi ve güncelleĢtirilmesi aĢaması, Ġkinci aĢama: Ölçmelere bağlı olarak çok amaçlı Kadastral Haritalarınin elde edilmesi aĢaması, Üçüncü aĢama: Güncel bir Mülkiyet Sicil Sistemi ve Çok Amaçlı Arazi Bilgi Sistemin oluĢturulması aĢamasıdır. Irak'ta Çok Amaçlı Kadastro Sistemi bu aĢamalar çerçevesinde incelenmiĢ, aĢamaların içeriği ve sistem içindeki fonksiyonları belirlenmiĢtir. Bu nedenle aĢamaların temel iĢlevleri belirlenirken, temelde kadastro olgusu ve bütün bu olgu çevresinde bütünleĢmiĢ bir sistem oluĢturulacağı ilkesinden hareket edilmiĢtir. Irak'ta Çok Amaçlı Kadastronun yapılması ile; Arazi sorumlu bir Ģekilde yönetilecek, Sosyal adaletlik yerine getirilecek, Yöneticiler ve yetkililer tarafından doğru karar alınacak, Ekonomik geliĢtirilecek ve geniĢletilecek, Sürdürülebilir kalkınma gerçekleĢtirilecek, Ulusal güvenlik korunacak, Bilgiye kolay bir Ģekilde ulaĢılacak, Koordinat etkin kılınacaktır. Arazi üzerindeki haklar ve kısıtlamalar için güvenilir belgelemeye yönelik yeni bir yaklaĢım ortaya konulmak zorundadır. Bu yaklaĢım FIG'in 7. komisyonunun 7.1 ÇalıĢma Grubu tarafından dünyada kadastro alanındaki yeni reform giriĢimleri, teknik geliĢmeler, sosyal, ekonomik ve yasal geliĢmeler dikkate alınarak tartıĢılmıĢtır. Bu yeni yaklaĢım vizyonu Kadastro 2014 olarak isimlendirilmiĢtir. Geleneksel kadastro sistemlerinin ispat ilkelerine dayandırılarak Kadastro 2014 aĢağıdaki kurallara uyacaktır; Kadastro 2014, geleneksel kadastro sistemlerinin rıza, alenilik, sözleĢme ve kayıt ilkelerine göre yeryüzü üzerinde tespit edilen bir alanda etkin olan tüm arazi haklarının ve kısıtlamalarının biçimlerini kayıt altına alan ve envanterlerini tutan bir kurumdur. Kadastro 2014 kurumu, araziye iliĢkin hakların ve kısıtlamaların etki sınırlarının, her ülkede yürürlükte olan kamu ve 186 özel yasalara göre arazide belirlenip kayıt altına alındığından emin olur. Böylece herkes araziye ait yasal durumla ilgili güvenilir bilgiyi elde edebilir. Kadastro 2014 bilgi teknolojisindeki geliĢmeleri sağlam bir Ģekilde kullanmaktadır. ĠĢlemler, en üst verimlilik ve güvenliği sağlamak için yeni olanaklara uyarlanmıĢtır. Noktalama ve yeni tekniklerin en iyisini seçme konusu, modern kadastro sistemleri alanında meydan okuyan bir görev olacaktır. Kadastro 2014 kurumu kamu ve özel sektör arasında bir kooperatif olacaktır. Kamu sektörünün katılımı sistemin gerekli olan devamlılığını sağlayacaktır. Kamu sektörü denetleme görevine konsantre olacaktır. Verimlilik ve esneklik özel sektör tarafından sisteme kazandırılacaktır. Bu noktada özel sektör uygulamalı iĢlerin yürütülmesi sorumluluğunu üstlenecektir. Bu iĢ bölümü arazideki kamusal ve özel çıkarları dengede tutarak garanti edecektir. Kadastro 2014 kurumu yatırımın ve maliyetin geri kazanımına olanak verecek bir ekonomik yapıya sahip olacaktır. Kadastro 2014 aĢağıdaki trendleri ortaya çıkarmıĢtır; Farklı arazi yönetim sistemlerinin otomasyonu ve birbirine bağlantısı (ABS), Yeni arazi yönetimi yasası, Farklı arazi yönetimi kurumlarının entegrasyonu, Özel sektörün daha çok yer aldığı bir model, Sayısal kadastro. Irak, kendi kadastrosunu geliĢtirme çabalarını bilimsel ve teknik geliĢmelere paralel olarak sürdürmelidir. Yeni modelini belirlemede Uluslar arası Haritacılar Birliği (FIG), Avrupa ve geliĢmiĢ ülkelerin çalıĢmalarından da yararlanmalıdır. 5.2. Öneriler A. Çok amaçlı olarak tesis edilecek Irak kadastrosu; Arazi ve araziye iliĢkin her türlü faaliyetler ve karar verici mekanizmalar için gerekli olan bilgileri, mevcut durumu yansıtan geçerli ve güvenilir arazi bilgilerinin sağlanması, Tapu kayıtları ve kadastro haritalarının güncel tutulması, tüm bu bilgilerin 187 bir veri tabanına aktarılması, bilgilerin güncel olarak bilgisayar ortamında tutulması ve bunların bilgi teknolojileri kapsamında yeniden değerlendirilmesi ve kullanıma sunulmasını, Tapu ve Kadastro bilgilerinin mülkiyet ve değer boyutlarını içeren mekân boyutlu bilgi sistemi, Harita ve Kadastro Bilgi Sistemin oluĢturulması, TaĢınmaz sınır bilgilerinin, geliĢmiĢ elektronik uzunluk ölçme ve hesaplama teknolojileri desteğinde ülke kontrol noktalarına dayalı elde edilmesi ve bu bilgilerin araziye gerekli hassasiyette aktarılacak yeterlikte olmasının sağlanmasını, Irak‘ta ulusal temel GPS ağlarının kurulması ve yaĢatılmasını, KamulaĢtırma, emlak vergisi, alım-satım, harç ve vergileri, ipotekli taĢınmaz kredisi sistemi, emlak borsası vb. birçok iĢlemlerde yararlanılacak taĢınmaz değerleme iĢlemlerinin yapılması, çalıĢmalarını amaçlanmalıdır. B. Irak‘ta haritacılar, Kadastro 2014'te önemli role sahip olmak için ne yapmalıdır? Haritacıların anlamsı gereken en önemli husus, teknolojinin ölçme mesleğini değiĢtirmesidir. Mesleğin iki temel bakıĢ açısı: Nesnelerin fiziksel ve yasal ifadelerle konumlandırılması becerisi ve bu nesnelerin harita üzerinde gösterilmesi becerisi, Bilgi teknolojisi ve elektronik sahasındaki geliĢmelerden önemli boyutta etkilenmiĢtir. Nesnelerin bir referans sisteminde konumlarının belirlenmesi anlamına gelen ölçme, GPS, fotogrametri, uzaktan algılama ve robot teodolitlerin kullanımı ile tamamen otomatik hale gelmiĢtir. Haritacılar bu Ģekilde yapılan ölçülerin iĢlevlerini çok da fazla bilemezler. Fakat sonuçların makul bir Ģekilde değerlendirilmesi için yeterli bilgiye sahip olmak zorundadırlar. Sonuçların gösterilmesi alanında, klasik harita üretim yerini, dijital veri modellerinden diyagram ve grafikler yardımıyla üretim oluĢturulması becerisine bırakmıĢtır. Grafiklerin oluĢturulması haritaların çizilmesinden oldukça farklıdır. Çünkü bu yöntemde veri modelini anlamak gerekir. Ayrıca en iyi Ģekilde ilgili kullanıcıya hizmet vermek için, bilgilerin sunumunun genelleĢtirilebilmesi ihtiyacı vardır. 188 Bilgilerin sunulması için harita standartları artık yeter Ģart değildir. Özel niteliğe haiz bir içerik ve gösterimlerle bireysel haritaların üretilmesi veya ilgili kiĢilere basit bir Ģekilde konuma bağlı verilerin sağlanmıĢ olması, haritacılara ait iĢlerin önemli bir kısmını oluĢturacaktır. Bu değiĢiklikler anlaĢıldıktan sonra, haritacı arazi nesnelerinin kamu yasası olgusunu dikkate almak zorundadır. Ġlk zamanlarda haritacı özel mülkiyetin tüm yönleri ile ilgili bilgilerin sahip olmak zorundaydı. Oysa bugün haritacılar arazi nesnelerinin değiĢtirilmesi ve tanımlamalarına yönelik, yasal iĢlemleri ve yasal atlıkların bütün özelliklerini, arazi nesnelerinin oluĢturulması için teknik yöntemleri, arazi nesnelerinin varlığının ekonomik ve ekolojik sonuçları için toplum ihtiyaçlarını iyi anlamak zorundadırlar. Haritacılar, bu bakıĢ açılarına yoğunlaĢarak, mesleki geliĢim programlarına katılmak, eğitim sahasındaki yeteneklerini geliĢtirmek ve araziyle ilgili bütün konularda uzmanlaĢarak önemli bir rol oynamaya baĢlamalıdırlar. Bu tip inisiyatif ile haritacılar, Kadastro 2014'ün uygulamalarını destekleyecek ve bu mesleğin zayıf imajının değiĢtirilmesine önderlik edeceklerdir. C. FIG, Kadastro 2014'ü nasıl geliĢtirecek ve destekleyecektir? FIG, kamu yasası görüĢleri de dâhil olmak üzere yasal arazi konularında, haritacıların gelecekte üstlenecekleri görevler hakkında ortak bir görüĢ oluĢturarak, bilgi yaymak, yeniden gözden geçirme ve tüm FIG giriĢimcilerinin Kadastro 2014 Ģemsiyesi altında toplanması ile Kadastro 2014 fikirlerinin benimsenmesinde önemli bir rol oynayabilir. Bu anlamda, FIG tarafından önerilip; Irak‘ta yapılması gerekenler Ģunlardır: Modern kadastral sistemler için bir yetki merkezi geliĢtirmek ve desteklemek, Gelecekteki ulusal lisans politikaları için öneriler ve ortak bir görüĢ geliĢtirmek, Onun daha fazla kullanılması için, yetenekli mesleklerce sağlanan yeni, güvenilir, uygun maliyette kadastral hizmetlere yönelik inisiyatif oluĢturmak üzere, hükümetler ve hükümet dıĢı organizasyonlarla giriĢimde bulunmak. D. Irak‘ta ulusal organizasyonlar Kadastro 2014'e nasıl katkı sağlayabilir? 189 Ulusal organizasyonlar bilgilerin toplanmasında ve üyelerinin mesleki geliĢmelerinde çok önemli bir rol oynayabilirler. Onlar ortak bir görüĢ oluĢturabilir ve Kadastro 2014'ün ilkelerini takip eden bir kurumun yönetilmesi halinde kadastral sistemlerin geliĢeceğine dair düĢüncenin anlaĢılmasını sağlayarak bir kamuoyu oluĢturulabilirler. EĢzamanlı olarak FIG'in inisiyatifiyle ulusal kurumlar, daha iyi arazi politikaları ve daha çok yasal güvence için arazilerin yasal konumları hakkında bilgi geliĢtirme ihtiyacını vurgular ve geleneksel kadastro sistemleri ile ilgili sorunları kendi hükümetlerine ve politikacılarına açıklayabilirler. Irak‘taki mevcut kurumlar, kadastral sistemlerin geliĢtirilmesi için parlamenterlere ve hükümetlere uzmanlar vasıtasıyla danıĢmanlık yapmak üzere oluĢacak giriĢimleri destekleyebilirler. E. Yeni yüzyılda Irak kadastrosunun hedefleri ne olmalıdır? Yalnızca sınır (mülkiyet) kadastrosu bağlamında kalmayacak, Ġçerik olarak Çok Amaçlı Kadastro olacak, Bu içeriğiyle günümüz bilgi teknolojileri bağlamında Çok Amaçlı Kadastro Bilgi Sistemi olarak yapılandırılacak ve çalıĢtırılacak, Mekânsal bilgi sistemleri için kendinden beklenen hizmetleri yerine getirebilecek, Kentsel ve kırsal alanlarda dünya ölçeğinde ortaya çıkan ve Irak'ta da yansımalarını bulan yapılanmaların dıĢına düĢmeyecek, Kadastroda reform ihtiyacını Uluslararası Haritacılar Birliği (FIG)'in Kadastro 2014 vizyonunu takip ederek, bir kapsama kavuĢturulmak zorundadır. Çünkü bir parçası olduğumuz çağdaĢ dünyadaki Amerika BirleĢik Devletleri ve Avrupa ülkelerindeki düzeyle uyumlu bir 'Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin' oluĢturulması stratejik önemdedir. Irak'taki sistemin Amerika BirleĢik Devletleri, Avrupa ve dünya ölçeğindeki geliĢmelerle aynı konuma getirilmesi ve Kadastro 2014 vizyonu Irak kadastro sisteminin hedefleri arasında olmalıdır. 190 KAYNAKLAR Afyoncu, E., 1997, Osmanlı Devlet TeĢkilatında Defterhane-i Amire XVI-XVIII, Marmara Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul. Ali Efendi, A., 1964, Osmanlı Ġmparatorluğu'nda Eyalet Taksimatı, Toprak Dağıtımı ve Bunların Mali Güçleri, Gürsoy Matbaası, Ankara. AL-Haviz, H., 1981, Ġspat, Bağdat Matbaası, Bağdat. AL-Hayyavi, N., 2004, Kanun AL-Tescil AL-Ukriye 43 nolu 1971 Tarihli ve Tedilateh, AL-Mektebe AL-Vataniya, Bağdat. AL-Hicazi, A., 1972, Kanuna GiriĢ, Kuveyt Matbaası, Kuveyt. AL-Kurbasi, A., 1991, Mevzuat AL-TeĢriat AL-Ukriye, Darülhikme Matbaası, Bağdat. AL-Nahi, S., 1961, Ayni Haklarda Özetler, Bağdat Matbaası, Bağdat. AL-Rubayii, C., 1989, Irak Kanunlarında Ġzaleti ġuyun Hükümleri, Funun Matbaası, Bağdat. AL-Senhuri, A., 1956, Yeni Medeni Kanunun ġerhinde AL-Vasit, Parlamen Matbaası, Kahire. AL-Senhuri, A., 1956, Kanuni Tasarruf ve Kanuni Ortam, Parlamen Matbaası, Kahire. AL-Zenun, H., 1954, Ayni Haklar, AL-Rabita Matbaası, Bağdat. Aksoy, A., 1983, Türkiye‘de Harita-Kadastro Sektörü ve Sorunları, HKMO Dergisi, Sayı 44, 22-26. Anonim, 2008, Tapu-Sicili [online], http://www.turkcebilgi.com/tapu- sicili/ansiklopedi. html [Ziyaret Tarihi: 20 Ekim 2008]. 191 Anonim, 2008, Tapu-Sicili [online], http://www.uludagsozluk.com./k/tapu-sicil/. html [Ziyaret Tarihi: 28 Ekim 2008]. Anonim, 2008, Tapu-Sicili [online], http://www.wikipedia.org./wiki/tapu-sicil. html [Ziyaret Tarihi: 5 Kasım 2008]. Anonim, 2009, GPS [online], http://tr.wikipedia.org/wiki/GBS. html [Ziyaret Tarihi: 19 Haziran 2009]. Anonim, 2009, GPS Nedir? [online], http://www.gislab.ktu.edu.tr/gisnedir/cbs.htm. html [Ziyaret Tarihi: 12 Ağustos 2009]. Anonymous, 2003, Cadastral Template, A Worldwide Comparison of Cadastral Systems [online], http://www.cadastraltemplate.org. html [Ziyaret Tarihi: 15 Temmuz 2008]. Anson, R.W. ve Gutsel, B.V., 1992, International Cartographic Association Newsletter: Report on the Working Group on Cartographic Definitions, The Cartographic Journal, Vol.29, No;1, 65-69. Arıkan, M., 1995, Osmanlı Ġmparatorluğu'nda Sayım Sistemi ve Tapu-Tahrir Defterleri, TKD., 6: 46-47. Arıoğlu, E., 2002, DeğiĢimin Dinamikleri, II. Galip Esmer Sempozyumu, Tapu ve Kadastro Birinci Bölge (Ġstanbul) Müdürlüğü, 3-4 Haziran, Ġstanbul. Artimo, K., 1993, Concepts, Definitions and Theory in the Modern Cartography, 16th International Cartographic Conference Proceedings, Vol.2, May 1993, Cologne, 1121-1127. Artimo, K., 1994, Visualization and Map Interface in Geographic Information Systems, FIG XX. International Congress, Melbourne. 192 Association of Geographic Information (AGI) Report, 1992, Cartography and Geographical Information Systems, Education, Training and Research Committee of the AGI, The Cartographic Journal, June 1992, Vol.29, No;1, 51-54. Atıf Bey, 1330, Kanunname-i Arazi ġerhi, Matbaa-i Hayriye ve ġürekası, Ġstanbul. Atıf Bey, 1330, Mecelle-i Ahkâmı Adliye ġerhi, Mahmutbey Matbaası, Ġstanbul. Ayazlı, Ġ.E., 2007, Üç Boyutlu Kadastro, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul. Barkan, Ö.L., 1940, Türk Toprak Hukukunda Tanzimat ve 1274/1858 Tarihli Arazi Kanunnamesi, Maarif Matbaası, Ġstanbul. Barkan, Ö.L., 1943, XV. ve XVI. Asırlarda Osmanlı Ġmparatorluğu'nda Zirai Ekonominin Hukuki ve Mali Esasları, Burhaneddin Matbaası, Ġstanbul. Barrasch, H.W.,1975, The Arrangement Of Numerical Cadastral Data in a Modern Cadastre of Land Holdings, The Canadian Surveyor, Vol.29, No;1. Basalla, G.,1996, Teknolojinin Evrimi, TÜBĠTAK Popüler Bilim Kitapları 29,Üçüncü Baskı, ISBN: 975-403-047-2, Ankara. BaĢbakanlık Devlet ArĢivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı ArĢivi Daire BaĢkanlığı, 2002, BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi Rehberi, ISBN 975-19-2527-4, Ġstanbul. Berki, A.H., 1947, Miras ve Tatbikat, Üçler Basımevi, Ġstanbul. Berki, ġ., 1967, Toprak Hukuku, A.Ü. Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara. Bilen, R. ve Zlatonova, S., 2001, 3D Spatial Relationships Model: A Useful Concept for 3D Cadastre? Bilgin, T., 1996, Genel Kartografya I, Filiz Kitabevi, Ġstanbul. 193 Bıyık, C., 1999, Türkiyede Ġkinci Kadastro Gerçeği, 7. Harıta Kurultayı, TMMOB HKOM, Bildiriler, 1-5 Mart, Ankara, 25-32. Bıyık, C., 2006, ÇağdaĢ GeliĢmeler Doğrultusunda Ġkinci Kadastro Gereksinimi, Kadastro Kongresi, 22-24 Mayıs, Ankara. Board, C., 1989, Report to ICA Executive Committee for the Period 1987-1989, Working Group on Cartographic Definitions, Budapest. Brown, A., 1993, Map Design for Screen Display, The Cartographic Journal, December 1993, Vol.30, No;2, 129-135. Buttenfield, B.P. ve Mark, D.M., 1990, Expert Systems in Cartographic Design, Geographic Information Systems-The Microcomputer and Modern Cartography, (Edited by D.R.F. Taylor), Pergamon Pres, 29-151. Casim, K., 1986, Ukriyeleri Kiralama Kuralları, AL-Cahiz Matbaası, Bağdat. Cin, H., 1969, Miri Aarazi ve Bu Arazinin Özel Mülkiyete DönüĢümü, Doktora Tezi, Ankara Üniversitsi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Çete, M., 2008, Türkiye Ġçin Bir Arazi Ġdare Sistemi YaklaĢımı, Doktora Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon. Daire AL-Tescil AL-Ukriye AL-Amme, 2005, Delil AL-Tescil AL-Ukriye, Bağdat. Dale, P.F. ve McLaughlin, J.D.,1988, Land Information Management, Clarendon Press, Oxford. Döner, F., 2009, Türk Kadastro Sistemine Yönelik Üç Boyutlu Kadastro YaklaĢımı, Doktora Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon. 194 Enemark, S., 2001, Land Administration Systems A Major Challenge For The Surveying Profession, XVIII. Survey and Mapping Educators Conference, USA. Erkan, H., 1980, Türkiye Kadastrosu (KuruluĢ-GeliĢme-Sorunlar), KDMMA. Yayınları, Konya. Erkan, H., 1982, Kadastronun Geleceği, Toprak Bilgi Sistemi, Türkiye‘de Harita Kadastro Sektörü ve Sorunları, 21-23 Nisan, DMMA, Konya. Erkan, H., 1995, Kadastro Tekniği, HKMO yayınları, Ankara. Eidg. Vermessungsdirektion, 1997, INTERLIS- A Data Exchange Mechanism for Land Information Systems. Version 1, Revision 1a, November. Esmer, G., 1998, Mevzuatımızda Gayrimenkul Hükümleri ve Tapu Sicili, Tapu ve Kadastro Vakıf Yayınları, Ankara. EĢref, H., 1315, Külliyet-ı ġerhi Kanun-u Arazi, Yovanaki panayotidis Matbaası, Ġstanbul. Eyyübi, C., 1962, 64 nolu 1959 Tarihli Uygulama Kanunun ġerhi, AL-ĠrĢat Matbaası, Bağdat. Fisher, P., Dykes, J. ve Wood, J., 1993, Map Design and Visualization, The Cartographic Journal, December 1993, Vol.30, No; 2, 136-142. FIG, 1995. Statement on the Cadastre, International Federation of Surveyors, FIG Bureau, Canberra, Australia. Flemming, N.L.,1975, Continuous Updating-An Essential Requirement Of a Modern Cadastre, The Canadin Surveyor, Vol.29, Nr.1. Gazal, S., 2002, AL-TeĢriat Zat AL-Ġlaka Bi-Amel Davairi AL-Belediyat, Bağdat Matbaası, Bağdat. 195 Grelot, J.-P., 1994, Cartography in the GIS Age, The Cartographic Journal, June 1994, Vol.31, No; 1, 56-60. Green, D.R., 1993, Map Output from Geographic Information and Digital Image Processing Systems: a Cartographic Problem, The Cartographic Journal, December Vol.30, No; 2, 91-96. Gürkan, O., 1985, Ülke Nirengi Ağlarına Olan Gereksinim ve Kurumda ĠĢlem Sırası, Ülke Nirengi Ağları ve Türkiye Nirengi Ağı Konulu Konferaslar Dizisinden, Yıldız Üniversitesi, Ġstanbul. Gürkan, O., 1985, Ülke Temel Jeodezi Ağları Nedir? Ne Ġçindir ve Nasıl Olmalıdır?, Harita Dergisi, Sayı 95, 1-12. Hasan, N., 2003, Belgelerle Osmanlı‘da Toprak Kayıt Sistemi ve Kadastroya GeçiĢ, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul. Haydar, A., 1321, ġerh-i Cedid-i Kavanin-ül Arazi, ġirketi Mürettibiye Matbaası, Ġstanbul. Haydar, ġ., 1952, Ukriye Hakları, Maarif Matbaası, Bağdat. Henssen, J., 1975, Cadastres, Ġncluding Some Aspects Of Assessment Of Real Property, The Canadian Surveyor, Vol. 29, No; 1, 114-122. Henssen, J., 1995, Basic Principles Of The Main Cadastral Systems in The World. In Proceedings Of The One Day Seminar Held During The Annual Meeting Of Commission 7, Cadastre and Rural Land Management Of The Internatinal Federation Of Surveyors (FIG), May 16, Delf, The Netherlands. HKMO., 2003, Kadastro 2023; Türkiye Kadastrosuna ĠliĢkin Çerçeve Rapor, TMMOBHKMO Aralık – 2003, Ankara. 196 Ġnam, ġ., 1999, Türkiye‘de Farklı Sistemlerde ÜretilmiĢ Kadastro Paftalarının Kullanılabilirliği Üzerin Bir AraĢtırma, Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya. Ġnam, ġ. ve Özkan, S., 2009, Türkiye Kadastrosunda Üçüncü Boyut Ġhtiyacı, Mühendislik Ölçme Sempozyumu, KTÜ, Trabzon. Kaufmann, J., ve Steudler, D., 1998, Kadastro 2014 -Gelecekteki Kadastral Sistemler Ġçin Bir Vizyon, 7. FIG Komisyonu, 1. ÇalıĢma Gurubu. Kaufmann, J. ve Bigler, H., 1973, Ein Erweiterter Ansatz Zur Anwendung Des Computers in Landumlegeverfahren. Schweiz. Zeitschrift für Vermessung, Kulturtechnik und Photogrammetrie, Fachheft 2/73, June. Kire, M., 1970, Libya Mürafaat Kanunu, Beyrut matbaası, Beyrut. Knöpfli, R., 1993, Was ist eine Kartographische Generalisierung? Vermessung, Photogrammetrie, Kulturtechnik 7/93, p.444f, July. Köktürk, E., 2004, Haritacılığın 5000 Yıllık YürüyüĢü (Tarihsel Süreç-GeliĢme Dinamikleri): (I. Bölüm: Babiller‘den Antik Çağa), hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi, ISSN 1300-3534, Sayı 90, 32-40. Köprülü, B., 1958, Toprak Hukuku Dersleri, Ġstanbul. Köroğlu, K., Eski Mezopotamya Tarihi [online], ĠletiĢim Yayınları, http://www.wikipedia.org./wiki/mezopotamya. html [Ziyaret Tarihi: 4 Mayıs 2009]. Köroğlu, K., 2006, Tarih Öncesinden Perslere Kadar Mezopotamya [online], Toplumsal Tarih, Aylık Tarih Dergisi, http://www.wikipedia.org./wiki/mezopotamya. html [Ziyaret Tarihi: 4 Mayıs 2009]. . 197 Larsson, G., 1978, The Significance of The Cadastre For The Public Tasks, Cadastral Surveying, Mapping and Land Information, Cari Duisberg Ğesellschaft, Köln, 2738. Larsson, G., 1991, Land Registration and Cadastral Systems: Tools for Land Information and management. Longman Scientific and Technical, Essex, England, ISBN 0-582-08952-2. Lee, J., 1995, Map Design and GIS - a Survey of Map, The Cartographic Journal, June 1995, Vol.32, No; 1, 33-44. Lemmen, C., Van Der Molen, P., Van Oosterom, P., Ploeger, H., Quak, W., Soter, J. And Zevenbergen, J., 2004, A Modular Standard For The Cadastral Domain, Catastro, No: 52, 231-245. Makkonen, K. ve Sainio, R., 1991, Computer Aided Cartographic Communication, ICA 15th Conference Mapping the Nations, Vol.1, October 1991, Bournemouth, 211222. Mardin, E., 1328, Hukuk-ı Tasarrufiye-i Arazi Hülasaları, Mektebi Mülkiye Matbaası, Ġstanbul. Mardin, E., 1947, Toprak Hukuku Dersleri, Stad Matbaası, Ġstanbul. McGranaghan, M., 1993, A Cartographic View of Spatial Data Quality, Cartographica, (Edited by B.P. Buttenfield), Vol.30, No; 2-3, 8-19. McLaughlin, J.D., 1983, Standarts Of Multipurpose Cadastral Systems, XVII. Congress Of FIG, Bulgaria. Mecit, M., 1973, ġerh Li-Kanun AL-Tescil Al-Akari Rakam 43 Li-senet 1971, AL-ĠrĢat Yayın Evi, Bağdat. Meskuni, S., 1971, Irak‘ta Tarihi Eski Kanunlar, Bağdat Matbaası, Bağdat. 198 Meynen, E., 1973, Multilingual Dictionary of Technical Terms in Cartography, Wiesbaden. NRC, 1983, Procedures and Standards For a Multipurpose Cadastre, National Research Council, National Academy Press, ISBN: 0-309-03343-8, 173 Pages, Washington DC. Orhan Ercan, 2003, TKGM‘de Jeodezi ve Arazi Bilgi Sistemi Faaliyetleri, TUJK 2003 Yılı Bilimsel Toplantısı, Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Jeodezik Ağlar ÇalıĢtayı, 2426 Eylül, Konya. Özen, H., 1991, Kadastro Nedir Ne Olmalıdır, 3.Harita Kurultayı, Ankara, 39-46. Özen, H., 1980, Türkiye KoĢullarında Koordinat Kadastrosu, KTÜ, ĠnĢaat ve Mimarlık Fakültesi, Yayın No: 31, Trabzon. Rhind, D., 1993, Mapping for the New Millenium, 16. International Cartographic Conference, May 1993, Cologne, 3-14. Schadler, K., 1995, Ansatze einer Wirkungsorientierten Verwaltungsführung. Verlag Paul Haupt, ISBN 3-258-05151-8. Sencer, M., 1967, Türkiye'de Toprak Mülkiyeti Sorunu, Ali Naci Karacan Armağanı Yayınları. Milliyet Gazetesi 3-4 Ağustos 1967. Seviğ, V.R., 1953, Toprak Hukuku Dersleri, Ankara. Stoter, J.E. ve Salzmann, M.A., 2003, Towards a 3D Cadastre: Where Do Cadastral Needs and Tecnical Possibilities Meet? Stoter, J.E., 2004, 3D Cadastre, Publication on Godesy 57, Delft. 199 ġerbetçi, M., 2008, Türkiye Ulusal Nirengi Ağı Hakkında Ansiklopedik Bilgi [online], http://www.turkcebilgi.com/türkiye-ulusal-nirengi-ağı. html [Ziyaret Tarihi: 11 ġubat 2008]. Taylor, D.R.F., 1990, Geographic Information Systems-The Microcomputer and Modern Cartography, Geographic Information Systems-The Microcomputer and Modern Cartography (Edited by D.R.F. Taylor), Pergamon Press, 1-20. Taylor, D.R.F., 1991, A Conceptual Basis for Cartography: New Direction for the Information Era, The Cartographic Journal, December 1991, Vol.28, No; 2, 213216. Taylor, D.R.F., 1993, Geography, GIS and the Modern Mapping Sciences: Convergens or Divergence, Cartographica, Autumn 1993, Vol.30, No; 2-3, 47-53. Taylor, D.R.F., 1994, Cartography for Knowledge, Action and Development: Retrospective and Prospective, The Cartographic Journal, June 1994, Vol.31, No; 1, 52-60. TüdeĢ, T. ve Bıyık, C., 2001, Kadastro Bilgisi, KTÜ, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Genel Yayın No: 174, Fakülte Yayın No: 50, 3. Baskı, Trabzon. Ubeyd, A., 1984, Tapuların Yargıda Önemi, Kahire Matbaası, Bağdat. Uçar, D., ―Kartografyaya GiriĢ‖, BasılmamıĢ Ders Notları, ĠTÜ. Uluğtekin, N., 1993, Türkiye‘de Bilgisayar Destekli Kartografya ÇalıĢmaları, 4.Harita Kurultayı, ġubat 1993, Ankara, 55-66. Uluğtekin, N. ve Ġpbüker, C., 1996, Kartografya ve Coğrafya Bilgi Sistemleri, CBS 96 Sempozyumu, ĠTÜ, Ġstanbul. Uluğtekin, N. ve Bildirici, Ġ.Ö., 2003, Web Kartografya, Selçuk Üniversitesi, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliğinde 30. Yıl Sempozyumu, Konya, 351- 363. 200 United Nations, 1996, The Bogor Declaration, Report from the United Nations InterRegional Meeting of Experts on the Cadastre, 18-22 March, Bogor, Indonesia. Üçok, C., 1944, Osmanlı Devleti TeĢkilatından Tımarlar, AHDF., 1: 73-95; 4: 525-551. Üçok, C., 1952, Medeni Hukukumuz ve Türkiye'nin Hukuki Bünyesi, AHDF., 3: 4-5. Üçok, C., 1966, Türk Hukuk Tarihi Dersleri, IV. Bası, Ankara. Ülgenalp, N., 1949, Evvelki Hukukumuzda Gayrimenkule Tasarruf Belgeleri, AD., 1: 375-376. Vali ve Fethi, 1970, Lübnan'ın Medeni Kanunu, Beyrut matbaası, Beyrut. Yomralıoğlu, T., Uzun, B. ve Demir, O., 2003, Kadastro 2014: Gelecekteki Kadastral Sistem Ġçin Bir Vizyon, TMMOB, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, Ankara. Yomralıoğlu, T., 2005, Coğrafi Bilgi Sistemleri Temel Kavramlar ve Uygulamalar, Karadeniz Teknik ÜnĢversitesi, ISBN 975-97369-0-X, 3.Baskı, Trabzon. Yomralıoğlu, T., 2006, Dünya'da Kadastral Eğilimler ve Türkiye, TMMOB, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, Kadastro Kongresi, 22-24 Mayıs, Ankara. Ziya, H., 1928, Ġlmi Nezaretinde Kadastro Ne idi? Nedir? Ve Ne Olacaktır?, Ġstanbul Matbaası, Ġstanbul. 201 EKLER EK-1 KERKÜK ġehrin Uydu Görüntüsü 202 EK-2 Kerkük ġehrin AL-Vasıty Semtin Uydu Görüntüsü 203 EK-3 AL-Vasıty Semtin 488 Adanın Orjinal Ukr Haritası 204 EK-4 AL-Vasıty Semtin 488 Adadaki Parsel Alanların Ölçü Krokisi 205 EK-5 AL-Vasıty Semtin 488 Adadaki Parsel Boyutların Ölçü Krokisi 206 EK-6 AL-Vasıty Semtin 488 Adadaki Parsel Numaraları 207 EK-7 AL-Vasıty Semtin 488 Adadaki Poligon Kanavası 208 EK-8 Hesap Çizelgesi Point X P1 Y ∆x ∆y Length m 950 -170 -75 185.80904 66° 11´ 38.60˝ 120 -25 122.57650 101° 46´ 5.84˝ 34.202 93.9693 99.9379 19° 59´ 59˝ 22.2141 1096.5258 1096.75 01° 09´ 38˝ -93.9693 34.202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 70° 00´ 00˝ -8.5505 -23.4921 P2 780 1025 F11 1000 1000 Azimuth °´˝ F1 A1 A11 B1 B2 B3 B4 B5 B6 B7 B8 B9 B10 B11 -9.3969 B12 B13 B14 B15 B16 160° 00´ 00˝ 209 B32 160° 00´ 00˝ -8.5505 -23.4921 -9.3969 3.4202 10 250° 00´ 00˝ -9.397 3.4202 10 250° 00´ 00˝ -9.3965 3.4202 10 250° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 250° 00´ 00˝ -9.3942 3.4202 10 250° 00´ 00˝ -9.3997 3.42749 10 250° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 250° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 250° 00´ 00˝ -9.397 3.4202 10 250° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 250° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 250° 00´ 00˝ -9.3969 3.4202 10 250° 00´ 00˝ -9.397 3.4202 10 250° 00´ 00˝ -8.5505 -23.4921 160° 00´ 00˝ -8.5505 -23.4921 160° 00´ 00˝ -8.5505 -23.4921 160° 00´ 00˝ -9.3969 3.4204 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4204 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4204 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4204 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4204 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4204 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4204 10 70° 00´ 00˝ B46 B45 B44 B43 B42 B41 B40 B39 B38 B37 B36 B35 B34 B33 B17 B1 B18 B19 B20 B21 B22 B23 B24 B25 210 B26 3.4204 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4204 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4204 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4204 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4204 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4204 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 3.4204 10 70° 00´ 00˝ -9.3969 B27 B28 B29 B30 B31 B32 211 EK-9 Parsellerin KöĢe Noktalarının Koordinat Hesabı point P1 P2 F11 F1 F23 F33 F11 F1 A1 A23 A33 A11 A1 A11 B1 B33 B46 B16 B1 B1 B2 B3 B4 B5 B6 B7 B8 B9 B10 B11 B12 B13 B14 B15 B16 B32 B31 B30 B29 B28 B27 B26 B25 B24 B23 B22 B21 B20 B19 B18 B17 B33 B34 B35 B36 B37 B38 B39 B40 B41 B42 B43 B44 B45 B46 X 950 780 1000 1034.202 987.2174 953.0154 1000 1034.202 1056.4161 1073.5171 9,795,478 962.4468 1056.4161 962.4468 953.0499 970.5474 849.8702 795.1815 953.0499 953.0499 943.653 934.256 924.8591 915.4622 906.0652 896.6683 887.2714 877.8745 868.4775 859.0806 849.6837 840.2868 830.8898 821.4929 795.1815 822.5259 830.0434 839.4403 848.8373 858.2342 867.6311 877.028 886.425 895.8219 905.2188 914.6185 924.0127 933.4096 942.8065 952.2035 961.6004 970.5474 960.754 951.357 941.9601 932.5632 923.1663 913.7693 904.3724 894.9775 885.5786 876.1816 866.7847 857.3878 849.8702 Y 950 1025 1000 1093.9693 1110.5703 1017.101 1000 1093.9693 1096.5258 1143.5104 1177.7124 1130.7278 1096.5258 1130.7278 1134.148 1182.6034 1224.9112 1191.6074 1134.148 1134.148 1137.5682 1140.9884 1144.4086 1147.8288 1151.249 1154.6699 1158.0894 1161.5096 1164.9298 1168.35 1171.7702 1175.1904 1178.6106 1182.0308 1191.6074 1208.2593 1205.5231 1202.1029 1198.6827 1195.2625 1191.8423 1188.4221 1185.0019 1181.5817 1178.1615 1174.7413 1171.3211 1167.9009 1164.4807 1161.0605 1157.6403 1182.6034 1184.5528 1187.973 1191.3932 1194.8134 1198.2336 1201.6538 1205.074 1208.4942 1211.9144 1215.3346 1218.7548 1222.175 1224.9112 Lenght 185.809 100 99.53033 100 49.99997 9794516 100 51.51784 64.03122 0 10.00007 9.999975 10.00021 9.999975 9.999975 9.999975 9.999975 32.01565 9.999975 9.999975 9.999975 9.999975 10.00261 9.999975 10.00007 26.51802 10.00007 9.999975 10.00007 9.998096 10.00007 9.999975 Az. ∆X -170 220 34.2020 -46.9846 -34.2020 46.9846 34.2020 22.2141 17.1010 97.94404 -97.9451 93.9693 -93.9693 -9.3969 17.4975 -120.677 -54.6887 157.8684 0 -9.3969 -9.3970 -9.3969 -9.3969 -9.3970 -9.3969 -9.3969 -9.3969 -9.3970 -9.3969 -9.3969 -9.3969 -9.3970 -9.3969 -26.3114 27.3444 7.5175 9.3969 9.3970 9.3969 9.3969 9.3969 9.3970 9.3969 9.3969 9.3997 9.3942 9.3969 9.3969 9.3970 9.3969 8.9470 -9.7934 -9.3970 -9.3969 -9.3969 -9.3969 -9.3970 -9.3969 -9.3949 -9.3989 -9.3970 -9.3969 -9.3969 -7.5176 ∆Y 75 -25 93.9693 16.6010 -93.4693 -17.1010 93.9693 2.5565 46.9846 34.2020 -46.9846 -34.2020 34.2020 3.4202 48.4554 42.3078 -33.3038 -57.4594 0 3.4202 3.4202 3.4202 3.4202 3.4202 3.4209 3.4195 3.4202 3.4202 3.4202 3.4202 3.4202 3.4202 3.4202 9.5766 16.6519 -2.7362 -3.4202 -3.4202 -3.4202 -3.4202 -3.4202 -3.4202 -3.4202 -3.4202 -3.4202 -3.4202 -3.4202 -3.4202 -3.4202 -3.4202 24.9631 1.9494 3.4202 3.4202 3.4202 3.4202 3.4202 3.4202 3.4202 3.4202 3.4202 3.4202 3.4202 2.7362 ∆X² 28900 48400 1169.777 2207.553 1169.777 2207.553 1169.777 493.4662 292.4442 9.5913 9.5913 8830.229 8830.229 88.30173 306.1625 14562.99 2990.854 24922.43 0 88.30173 88.30361 88.30173 88.30173 88.30361 88.30173 88.30173 88.30173 88.30361 88.30173 88.30173 88.30173 88.30361 88.30173 692.2898 747.7162 56.51281 88.30173 88.30361 88.30173 88.30173 88.30173 88.30361 88.30173 88.30173 88.35436 88.25099 88.30173 88.30173 88.30361 88.30173 80.04881 95.91068 88.30361 88.30173 88.30173 88.30173 88.30361 88.30173 88.26415 88.33932 88.30361 88.30173 88.30173 56.51431 ∆Y² 5625 625 8830.229 275.5932 8736.51 292.4442 8830.229 6.535692 2207.553 1169.777 2207.553 1169.777 1169.777 11.69777 2347.926 1789.95 1109.143 3301.583 0 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.70256 11.69298 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 91.71127 277.2858 7.48679 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 623.1564 3.80016 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 11.69777 7.48679 ∆X/∆Y -2.26667 -8.8000 0.36397 -2.83023 0.365917 -2.74748 0.36397 8.689263 0.36397 286369.3 208462.3 -2.74748 -2.74748 -2.74747 0.361105 -2.85236 1.642116 -2.74748 0 -2.74747 -2.7475 -2.74747 -2.74747 -2.7475 -2.74691 -2.74803 -2.74747 -2.7475 -2.74747 -2.74747 -2.74747 -2.7475 -2.74747 -2.74747 1.642119 -2.74742 -2.74747 -2.7475 -2.74747 -2.74747 -2.74747 -2.7475 -2.74747 -2.74747 -2.74829 -2.74668 -2.74747 -2.74747 -2.7475 -2.74747 0.358409 -5.0238 -2.7475 -2.74747 -2.74747 -2.74747 -2.7475 -2.74747 -2.74689 -2.74806 -2.7475 -2.74747 -2.74747 -2.74746 212 EK-10 Askı Ġlan Cetveli KERKÜK UKRĠYE MÜDÜRLÜĞÜ ĠLĠ : KERKÜK Üçlü Hissesi adı Mevkii ĠLÇESĠ : AL-VASITY Pafta Ada Parsel No. No. No. Cinsi Yüz ölçümü M.Gayri Em.Ver. Harç Tahakkuk Ġlandan Oranı Ettirilen Önceki Harç Ġtiraz Ayni Bey. Haklar, Tak.Ed. ġerhler, Değer Adres DüĢünceler Sonucu Beyanlar, Rehinler Nihat Tam Davut 39 488/939 Tisin 250 HaĢim 39 488/940 Arsa 2.5 925 ID ALVasıty Irak Arsası Tam 20000 Ev ve Hasan Mehmet Kargir Dinarı 250 200 ID 2.5 50 ID ALVasıty Tisin Emin Nermin Tam Mehmet 39 488/938 Tisin ReĢit Kargir 250 ALVasıty Kadastro Komisyonuna yapılmıĢ itirazların sonucu bu cetvelde tebligat yapılmayacaktır. Bu cetvelde belirtilen TaĢınmaz mallar hakkında itirazı olanların tarihinden itibaren 30 günlük süre içinde KERKÜK Ukriye Tescil Mahkemesine dava açmaları gerekir. 3) 925 ID Bu cetvelin Kadastro tutanaklarına uygunluğu tasdik olunur. gösterilmiĢ olduğundan, Kadastro Kanunu gereği ilgililere ayrıca 2) 2.5 ID Arsası NOT: 1) 20000 Ev ve TaĢınmaz malların geometrik durumlarını gösteren haritaların ozalit kopyaları Fen ġubesi ve Muhtarlıkta asılmıĢtır. Fen ġube Müdürü Kadastro Üyesi Kontrol Mühendisi/ Fen Kont.Mem Fatih Fadıl HÜSEYĠN Nihat Davut Pınar Kazım HASAN ZEYNEL 213 EK-11 Kadastro Tutanağı Ġli KERKÜK Kütük Sayfa No. Ġlçesi AL-VASITY Ada Parsel 39 Tisin 488/939 Yüzölçümü M² Dm² 250 0 Niteliği KARGIR EV VE ARSASI Ha 0 Tapu Kaydının Mevki/Sokağı Pafta No. Harca Esas Değer 20000 ID Kadastro Harcı Oranı % 2.5 Nevi Tespit Dayanağı Belgeler Kanuna Göre Değerlendirilecek Vergi Kaydı Zabıt Defterindek ÇalıĢma Def Sıra Cilt Sahife Yüzölçümü Cilt Sahife No. Tarih Mah./Köyü Mevki No Yılı Yüzölçümü Ġstemde Bulunan Hak Sahibinin Talebi Sıra No. Tutanağa Eklenen Belgeleri ÇeĢidi Tarihi Sayısı Ek.Ad. Mülkiyetin Gayri Ayni ve ġahsi Hakları ġerhler Ġ.Hakları ve G.Mükellefiyetler Beyanlar Gayrimenkul Rehinleri Harf Rehnin Mah. Tesis Tarihindeki Alacaklının Üçlü Adı Borç Miktarı (IRAK DĠNARI) Derece Müdde Kayıt Tarih No DüĢünceler 214 EDĠNME SEBEBĠ 39 Tisin adanın 488/939 nolu parselin sınırları tespit edilmiĢtir. Bu arsa boĢ bir arsa olup üzerinde herhangi bir iĢaat bulunmamaktadır. Dolayısıyla söz konusu arsanın kadastrosu 03/03/2009 tarihinde mühürlenmiĢtir. 215 Mülkiyet Üçlü Adı Nihat Davut HASAN Payı Tam Uyruk Irak Nüfus Kaydı Nuf.K.Ol.Yer Cilt Sayfa KERKÜK 115 m 166 Görevliler Görevi Kadastro Teknisyeni Kadastro Teknisyeni Muhtar Üçlü Adı Aders Doğ.Tarihi 27.06.1973 AL-VASITY Beyanda Bulunan Ġlgililer ve Tanıklar Ġmzası Üçlü Adı Ġmzası Bilir KiĢi Bilir KiĢi Bilir KiĢi Tutanak tümü ile tarafımdan kontrol edilmiĢtir. …./…./20…. Kontrol Memuru Üçlü Adı , Ġmzası Ahmet Abdullkerim Ömer 216 Sınırlandırma ve Tebite Ġtiraz Edenin Üçlü Adı Ġbraz Edilen Belgenin Ġtirazın Özeti Kadastrodan önce davalı olduğundan ....sayılı kanunun ...maddesi uyarınca Kadastro Mahkemesine gönderilmiĢtir. ...../...../...... …..sayıl kanunun ...maddesi uyarınca Kadastro Mahkemesine devredilmiĢtir. Kadastro Müdürü Kadastro Müdürü ....../...../..... Okuyan ve Tescil Edenler Üçlü Adı Niteliği Tarihi ….sayılı kanunun ....maddesine göre…..ile……tarihleri arasında yapılan 30 günlük ilan süresi içinde Kadastro Mahkemesine dava, Açılmadığından kesinleĢmiĢtir, Açıldığından kesinleĢmiĢtir ....../...../..... Kadastro Müdürü Tescili Kontrol Edenler Ġmzası Üçlü Adı Ġmzası ……/……/20… Kadastro Üyesi Kadastro Müdürü * ‗Tutanağın bütün sütunları mevcut belge ve bilgilere göre eksiksiz doldurulmuĢtur‘ ibaresi elle yazılarak imzalanacaktır. 217 EK-12-a Tapu 218 EK-12-b Tapu IRAK CUMHURĠYETĠ ADALET BAKANLIĞI GENEL TESCĠL UKRĠYE MÜDÜRLÜĞÜ BĠRĠNCĠ KERKÜK UKRĠYE TESCĠL DAĠRESĠ Daimi Ukr Sicilin Vasfı Ġli Sayı Tarih 56 Sıra No. 2008 Mart Mahalle Cilt No. 115 Sokağı Ukrun Niteliği Ukrun Türü Arsa Ekler Ġlçesi Köyü Kat No. Parsel No. 488/939 Ada No. 39 m Adaının Adı KERKÜK Kapı No. Tam Mülktür Yüzölçümü Ukrun Sahibi Nihat Davut HASAN ha Evlek 0 2 Edinme Sebebi m² 50 SATIġ Ayni Teminat Harca Esas Değer Dinar Filis Malike bu Geçici Senet, Birinci KERKÜK Tescil Ukriye Dairesi tarafından VerilmiĢtir. Orjinal Tapu Senedin Düzenlenmesi ile Bu Geçici Senet Ġptal Olur. Harç Miktarı Dinar Filis Mühür ve Ġmza Ġmza: Memurun Adı: Nahide RIZA 24/03/2008 Daire No. Dinar Tutarı Filis Tisin 219 ÖZGEÇMĠġ KĠġĠSEL BĠLGĠLER Adı Soyadı Uyruğu Doğum Yeri ve Tarihi Telefon Faks e-mail : : : : : : Nihad HASSAN Irak-Türkmen Kerkük-1973 ------nihathasan@yahoo.com EĞĠTĠM Derece Lise : Üniversite : Yüksek Lisans : Doktora : Adı, Ġlçe, Ġl Al-Velid, Kerkük Bağdat Üniversitesi Yıdız Teknik Üniversitesi Selcuk Üniversitesi Bitirme Yılı 1991 1997 2003 Ġġ DENEYĠMLERĠ Yıl 2007 Kurum Kerkük Teknik Üniversitesi YABANCI DĠLLER: Ġngilizce, Arapça Görevi Öğretim görevlisi