HASAN b. MUHAMMED b. HANEFİYYE HASAN b. MUHAMMED b. ABDURRAHMAN (bk. MEVl..AY HASAN). L HASAN b. MUHAMMED b. HANEFİYYE -, (~1 <,)!~oY. ~1) Ebu Muhammed el-Hasen b. Muhammed b. Ali (ö. 100/718 [?]) L Hz. Ali'nin oğullanndan Muhammed b. Hanefiyye'nin küçük oğlu ve devrinde Ehl·i beyt'in önde gelen alimlerinden biri. _ı Medine'de doğdu. Kaynaklardaki ifadelerden, Medine'de Haşimoğulları arasında zarif ve akıllı bir insan olarak tanın­ dığı . fazilet ve doğruluk itibariyle kardeşi Ebu Haşim Abdullah b. Muhammed'den daha üstün olduğu anlaşılmaktadır (Buhar!, V. 187 ; Ze hebl , A'lamü'n·nübela', IV, 130) . Muhtar es-Sekafi'nin 66 (685) yılında Emevller'e karşı başlattığı isyanın son safhasında ona katılmaya karar verdiği. ancak geç kaldığı. bunun üzerine Nusaybin'e gittiği ve orada Haşebi­ ler'in başına geçtiği. daha sonra Abdullah b. Zübeyr'in adamları tarafından yakalanarak hapsedildiği. fakat bir fırsatı­ nı bulunca kaçıp Mina'da babasının yanına gittiği Avane b. Hakem'den (ö. 150/ 767) naklen rivayet edilmekteyse de (ZehebT, Tarll].u'l-islam, s. 334) bu bilgilerin tarihi açıdan doğrulanması güçtür. Babası Muhammed b. Hanefiyye. Abdullah b. Zübeyr'in öldürülmesinin (73/692 ) ardından Abdülmelik b. Mervan'a biat etmeye karar verince Hasan'ın onun attığı bu adımdan en iyi sonuçları çıkarabiirnek için çaba sarfettiği, bu amaçla yazdığı Kitô.bü '1-İrcô.' adıyla tanınan risalesini Mekkeli bir azattı köle olan Abdülvahid b. Eymen'e vererek onu insanlara okuyup duyurmakla görevlendirdiği şeklinde yaygın bir kanaat bulunmaktadır. Kfıfe'de Hasan b. Muhammed'in ölüm tarihi ihtilaflıdır. İbn Sa'd, Halife b. Hayyat. İbn Hacer ve Zübeyr! onun Ömer b. Abdülaziz devrinde (7 ı 7-720), Buhar! Abdülmelik b. Mervan zamanında (685-705), İbn Asakir ise 9S (713-14) yılında vefat ettiğini söyler; çocuğu olmadığı için nesli devam etmemiştir. Hasan babası Muhammed b. Hanefıy­ ye, Abdullah b. Abbas, Selerne b. Ekva', Ebu Said el-Hudri ve diğer bazı sahabilerden rivayette bulundu. Kendisinden rivayet edenler arasında en önemlileri Zühri. Amr b. Dinar, Musa b. Ubeyde ve İbn ishak'tır. Amr b. Dinar, insanların ihtilaf ettikleri konularda Hasan'dan daha bilgilisini görmediğini. Zühri'nin ancak onun öğrencisi olabileceğini söyler (ZehebT. A'lamü 'n-nübela', IV. ı 30 ). Bu ifadeden, Hasan b. Muhammed'in Ehl-i beyt'in önde gelen alimlerinden olduğu anlaşılmak­ kati çeken bir husus da Muhtar'a bağlı olan, fakat henüz Keysaniyye adıyla anıl­ mayan toplulukların Sebeiyye diye adlandırılması, Sebeiyye'nin Allah'ın kitabına karşı çıkmak, Ümeyyeoğulları'na ve Allah'a karşı açıkça yalan söylemek ve iftira etmekle suçlanması ve Hz. Peygamber'in Kur ' an'ın onda dokuzunu gizlediğini iddia ettiklerini söylemesidir. rumları hakkında şüpheye düşmüştür. Hasan ve babasının Halife Abdülmelik ile iyi münasebetler içinde bulunmaları­ na bakılarak her ikisinin de ilk Mürcil fı- Kitô.bü'l-İrcô.' sahih olarak kabul edildiği takdirde Hasan b. Muhammed'in KGfe toplumunun aşina olduğu olaylar ve konularla Mürciiliğin, Cemel ve Sıffin vak'atadır. larına katılan müslümantarla Hz. Osman ve Hz. Ali hakkındaki hükmün tehir ediHasan b. Muhammed'e nisbet edilen lerek Allah'a bırakılması demek olan ilk Kitô.bü'l-İrcô.'ın sıhhati konusunda keşeklini gündeme getirdiği görülür. Buna sin hüküm vermek güçtür. Zehebl ve İbn göre Hz. Osman ve Hz. Ali'den birini diHacer gibi İslam tarihçileriyle Madelung ve J. van Ess gibi Batılı araştırmacıların . ğerinden üstün tutmak veya gerek onları gerekse ilk iç savaşlara katılanlardan risalenin sahih olduğunu kabul etmelebir tarafı veya her iki tarafı küfürle suçrine karşılık yine bir Batılı araştırmacı lamak yerine haklarındaki hükmü irca olan Michaei ·Cook. Kitô.bü'l-İrcô.'ın isederek bu yolda girişilecek savaşlara venadındaki ravi zincirine, ravilerdeki zaafya isyanlara katılmamak gerekir. Bu anlara ve Kfıfe menşeli oluşuna dayanarak layış özellikle Kfıfe'de tutulan ve MediHariciler ve Şiiler'e karşı durumlarını sağ­ ne'de de benimsenen bir görüştü. Es.alamlaştırmak amacıyla Kfıfeli Mürcilsen bu dönemde Kfıfe Mürciiliğin tartış­ ler'in Hasan b. Muhammed'e isnat ettikmasız merkezi durumundaydı. Risalede, leri uydurma bir risale olduğunu ileri Kfıfe menşeli olan ve o sıralarda Sebeiysürer (Early Muslim Dogma, s. 68-88 ve ye lakabıyla adlandırılan, fakat aslında tür. yer.). Muhtar ve mensuplarıyla onların fikirleMüellif Kitô.bü'l-İrcô.'da Allah'ın kitarine meyleden aşırı görüş sahibi zümrebını indirdiğini. her şeyi orada açıklayıp lere ciddi biçimde hücum edilmektedir. nimetini tamamladığını. Hz. MuhamBu özelliği dikkate alınarak Kitô.bü'l-İr­ med'e nübüwet ve risalet görevlerini cô.'ın Hasan'a ait olduğu. babası Muhamverdiğini ve onu Cahiliye karanlıklarında med b. Hanefiyye'nin ölümünden ve İb­ bulunan bütün insanlığa rahmet olarak nü'l-Eş'as ' ın isyanından (8 ı /700) önce gönderdiğini. emir ve yasaklarını onunla 73-81 (692-700) yılları arasında ve büyük bildirdiğini, onun da kendis.ini yalanlabir ihtimalle 75 (694) yılında kaleme alın ­ yanlarla helali helal. hararnı haram oladığı söylenebilir. Risale, bir bakıma 7Z rak benimseyip itaat edinceye kadar sa(691) yılında yazılmış olan Harici Salim b. vaştığını. Hz. Peygamber'den kısa bir süZekvan'ın Sire'sindeki ilk Mürcil meselere sonra ümmetin fitneye düştüğünü belerle ilgili bazı hususlara da cevap niteliği lirtir ve kendi durumunun izahına geçetaşımaktadır (krş. Cook, s. 6 vd., 23-26, rek şöyle der: "Allah rabbimiz, islam di89 vd., 159 vd.) ni miz. Kur'an imamımız. Muhammed neEsere ilk anda çok itibar eden Kfıfeli bimizdir; ona güvenirve durumumuzu Mürciiler'in önemli bir kısmı kısa bir süAllah'a ve Resulü'ne bırakırız. İmamları­ re sonra isyanlara katılınama ilkesini termız Ebu Bekir ve Ömer'den razıyız. Onlakederek İbnü'l-Eş'as'ın yanında yer almış­ ra itaat etmekten memnun olur, karşı tır. Medine ise baştan itibaren ve özelçıkmaktan nefret ederiz. Bundan dolayı likle Muhammed b. Hanefiyye'nin Kfıfe'­ bize düşman olana biz de onlar adına düş­ de Muhtar tarafından kendi adını kulman oluruz. İlk fırka mensupları hakkın­ lanarak girişilen faaliyetlere karşı ilgidaki hükmü irca (tehir) ederiz. Ebu Bekir siz veya en azından tarafsız kalışı sebeve ömer yönetiminin meşru sayılması biyle risaledeki görüşleri kabule hazır bir için çalışırız, çünkü ümmet onlar için ne yerdi. çarpışmış . ne ihtilaf etmiş ve ne de duİrca. bizzat şahit olmadığımız halde suçlanan kimse hakkındadır". Risalede dik- 331 HASAN b. MUHAMMED b. HANEFiYYE kirlere sahip olduklarını , hatta Mürcillik'le ilgili çalışmaları başlattıklarını söylemek mümkündür (krş. Laoust, s. 29) . Bununla birlikte Hasan b . Muhammed'in Kitabü'l-İrca'dan dolayı hayli tenkit aldığı ve, "Keşke ölseydim de bu kitabı yazmasaydım" dediği de rivayet edilmektedir (İbn Sa'd, V, 328) . Hasan b. Muhammed'e, Kaderiyye'ye karşı sorular ve cevapları ile fıkh'i konulardaki görüşlerin i yansıtan bir eser daha nisbet edilir. Muhtemelen İbnü'l-Eş'as isyanından önceki dönemde kaleme ahnan. Allah ' ın kudreti, iradesi, insan hürriyeti gibi meselelerle ilgili bu risiUe sonraki kaynaklarda kısmen nakledilmiştir (Hadi- İ telhak Yahya b . Hüseyin, ll, ı ı 8 vd.; Ess, Anfange Muslimiseher Theologie, Arapça metin, s. ı ı-37). BİBLİYOGRAFYA : İbn Sa'd, et-Tabaf!:at, V, 328; Hallfe b. Hayyat, et-Tabaf!:at(Zekkar). n, 598-599; a.mlf.. etTii.rib (Ömer!). s. 325; Buhar!, et-Taril)u'L-kebir, ll, 305; V, 187; İbn Kuteybe, ei-Ma'arif(Ukkaşe), ı, 216; Belazürl. Ensab, ı, 516; Hadi- ileı­ hak Yahya b. Hüseyin. Kitabü'r-Red ue 'l-if:ıticac 'ale 'L-fjasan b . Muf:ıammed b. el-lfane{iyye Muhammed Amare, Resa'ilü 'l-'adl ue'tteuf:ıid içinde). Kahire 1971 , 11, 117-318; Taberi, Taril) (de Goeje),, ll, 260, 279; Eş'ari, Maf!:alat (Ritter), s. 20; Ebü'I-Ferec ei-İsfahiinl, el-Egani, Beyrut 1927, XIV, 269; Şehristani. el-Milel (KIlani). I, 146; İbn Asakir, Taril)u Dımaşf!:, IV, 589-594; İbn Ebü'I-Hadid, Şerf:ıu Nehci 'l-belaga (nşr. M. Ebü'I-Fazl İbra him). Kahire 195964, VIII, 120; Mizzi. Tefı?tbü'l-Kemal, VI, 316323; Zehebi, Taril)u 'l-islam : sene 81-100, s. 331-334; a.mlf., A' lamü'n-nübela', IV, 130131; a.mlf., el-'lber; Beyrut 1985, 1, 87; İbn Kesir. el-Bidaye, IX, 140, 185; İbn Hacer, Teh?ibü 't-Teh?ib, ll, 320-321; İbnü'I-İmad, Şe?erat, 1, 121-122; H. Bannig, Muf:zammad lbn a/fjanaf1ya (doktora tezi, 1909, Erlangen Universitat), Zübeyri, Nesebü ~ureyş, s. 75; Sezgin. GAS, I, 594-595; W. Madelung, Der Imam ai(nşr. Qasım b. lbrahim und die Glaubenslehre der Zaideteu, Berlin 1965, s. 228-230, 241; H. Laoust, Les schismes dans /'Islam, Paris 1977, s. 29; J. van Ess, Anfange Muslimiseher Theologie, Beyrut 1977, s. 1-112, Arapça metin, s. 11-37; a.mlf.. "Das Kitab aı-ırga des Hasan b. Muharnrnad b. aı-Hanafiyya", Arabica, XXI, Leiden 1974, s. 20-52; a.mlf., "I:Iasan b. MuJ:ıainrnad", EJ2 Supp l. (İng), s. 357-358; M. Cook. Early Muslim Dogma, Malta 1981, s. IX, 6 vd., 13, 23-26, 31 , 36-40, 41, 43, 68-88, 89 vd., 94, 99, 137-144, 159 vd., ayrıca bk. İn­ deks, s. 226-228, 232; W. Montgomery Watt. islam Düşüncesinin Teşekkül Devri (tre. Ethem Ruhi Fığlalı). Ankara 1981, s. 157;Sönmez Kutlu. Mürcie ve ltikadi Görüşleri (yüksek lisans tezi, 1989, AÜ ilahiyat Fakültesi). s. 48, 90-96. ~ 332 ETHEM RuHi FıöLALI r HASAN b. MUHAMMED b. KAIAVUN ( u~~)l§ -, ~ ~ ~ ~) ei-Melikü'n-Nasır Nasırüddin Ebü'l-Meali Hasen b. ei-Meliki'n-Nasır Muhammed b . KalavCın es-Salihi (ö. 762/1361) Memıük sultanı L (1347 - 1351, 1354-1361). nin idaresine bırakıldı; ancak emirler aramücadele sürüyordu. Bu sırada bir hıristiyan donanınası Safed'i kuşatıp ele geçirdiyse de Dımaşk'tan gönderilen kuvvetler şehri geri almayı başardı (ı 356) . Ertesi yıl Emir Şeyhfın sultanın bir memlükü tarafından yaralandı ve yaklaşık iki ay sonra da öldü. Bunun üzerine sultan, memlüklerinin desteğiyle onun sağ kolu olan Sargatmış'ı tutukiatarak ülkenin yönetimine hakim oldu ( 1357). sındaki _j 735 (1334-35) veya 736 yılında doğdu . önceleri Kumiki adıyla biliniyordu; tahta geçeceği sırada nilibine asıl adının Hasan olquğunu söyledi ve o tarihten itibaren kendi arzusu üzerine bu isimle anıldı. Kardeşi el-Melikü'I-Muzaffer 1. Hacci b. Muhammed'in öldürülmesinden sonra Mısır'daki Abbasi Halifesi Hakim- Biemrillah, Kadılkudat İzzeddin İbn Cemaa elMakdis'i. Kadılkudat Alaeddin et-Türkman'i, Kadılkudat Takıyyüddin b. İzzed­ din Ömer, Kadı Şehfıbeddi n İbn Fazlullah ei-Ömer'i gibi seçkin kişilerin de katıldığı cülfıs merasiminde el-Melikü'n-Nasır lakabıyla sultan ilan edildi (ı 4 Ramazan 748/ı8 Aralık ı 347). Fakat henüz çocuk yaşta olduğu için saltanatının ilk yılların­ da ülke başta naib-i saltanat Bayboğa olmak üzere Şeyhfın ei-Ömer'i. vezir ve üstadüddar Mencek el-Yfısufi, Elçiboğa elMuzaffer'i, Taz b. Tutgay en-Nasır'i ve Argun el-İsmail'i gibi emirler tarafından yönetildi. Bu dönemde dikkati çeken belli başlı olaylar. emirler arasındaki nüfuz mücadelesiyle 749'da (1348) Asya'dan gelerek Mısır ve Avrupa'da çok etkili olan veba salgınıdır. Sultan Hasan 751'de (1350) kadılarta­ rafından reş'id ilan edilince Bayboğa'nın hacda, Şeyhfın'un da bir av partisinde olmasından istifadeyle iktidarı kendi eline alıp emirleri kontrol altında tutmaya karar verdi ve bu maksatla en nüfuzlutarını tutuklattı. Ancak emirler yoğun bir mücadele başlattılar ve 1 7 Cemaziyelahir 752'de (11 Ağustos 1351) onu tahttan indirerek yerine el-Melikü's-Salih lakabıyla kardeşi Selahaddin'i geçirdiler. Fakat Selahaddin, üç yıl üç ay sonra Şeyhfın baş­ kanlığındaki bir grup emir tarafından hal'edilerek tahta, AbbB.s'i Halifesi Mu'tazıd-Billah ile dört mezhep kadısının da katıldığı bir törenle tekrar Hasan çıkarıl­ dı (2 Şevval 755/20 Ekim ı354) . Sultan Hasan'ın bu ikinci saltanat döneminde yine Emir Şeyhfın el-Ömer'i naib-i saltanatlığa ve onun yakın adamı ei-Em'irü'l-keb'ir Sargatmış en-Nasır'i de re'sü nevbeti'l -ümeralığa getirildi ve devlet bu ikisi- Küçük Ermeni Krallığı ile mücadele eden Sultan Hasan 1360'ta Kilikya'daki bazı kaleleri fethetti. Aynı yıl Mekke'de bulunan Memlük birlikleri şerifin adamlarının saldırısına maruz kaldı ve ağır kayıplar verdi. Hasan bunun intikamını almak ve şerifterin Mekke'deki idaresini sona erdirmek üzere yoğun bir hazırlığa başladıysa da Emir Seyfeddin Yelboğa ile aralarının açılması yüzünden buna imkan bulamadı. Sultan Hasan koyduğu ağır vergiler sebebiyle kısa sürede halkın desteğini kaybetti ve maaşlarının azaltıldığı­ nı ileri süren Yelboğa gibi nüfuzlu em'irlerle anlaşmazlığa düştü. 762'de (1361) C'ize'de bulunduğu sırada ayaklanan Yelboğa yapılan savaşta galip geldi. Sultan geceleyin Kal'atülcebel'e sığındı ve buradan Aydemir ed-Devadar'i ile birlikte bedevi kıyafetine girip Suriye'ye kaçarken yolda yakalanarak Yelboğa'ya teslim edildi. Yelboğa her ikisini de öldürttü (9 Cemaziyelevvel 762/ ı 7 Mart ı 36ı veya 2 Cemaziyelahir 762/9 Nisan ı 36 ı). Yerine yeğeni el-Melikü'l-Mansfır Selahaddin Muhammed ı. Hacci geçti. Sultan Hasan reayayı seven, zeki, cesur. cömert, ileri görüşl ü, vakur, tesirli konuşan, hayır ve hasenatı bol bir hükümdardı. Alim ve fakihlere yakınlık gösterir, onların toplantılarına katılırdı. Birinci saltanatından sonra hapse atıldığında kendini itme vermiş ve Beyhaki'nin Deld,ilü'n-nübüvve'sini istinsah etmişti (İbn Hacer, ll, 40). imar faaliyetlerine de önem veren Sultan Hasan Mekke ve Medine'ye çeşitli hizmetlerde bulunmuştur. Ayrıca Kahire'de yaptırdığı medrese ve camiden meydana gelen külliyesi Memlük mimarisinin en güzel örneklerinden biridir (bk. SULTAN HASAN KÜLLİYESİ). Sultan Hasan'ın müslümanların takdirini kazanan davranışlarından biri de Kıpt'iler'i nazı­ rü'l-ceyş, nazıru beyti'l-mal ve nazırü'l-ce­ val'i gibi önemli görevlerden uzaklaştırıp buralara islam alimterini tayin etmesidir. Eğlenceden ve müzik dinlemekten hoş­ lanan. mal toplamaya düşkün olan sultanın Ahmed, Kasım, Ali. İskender, Şa'bB.n,