T.B.M.M. B : 39 11 . 12 . 1988 O : 2 me eğilimi, teknolojik yenilikler

advertisement
T.B.M.M.
B : 39
me eğilimi, teknolojik yenilikler, nüfus
patlamaları, hızlı kentleşme vesaire faktör­
ler, çevre kirlenmesinin sebebini teşkil et­
mektedir.
Günümüzde endüstriyel enerji tüke­
timinin çok büyük bir kısmı kömür, pet­
rol, doğal gaz gibi fosil yakıtlardan sağlan­
maktadır. Bu yakıtlar yakıldığında atmos­
fere, öteki bazı zehirli gazlarla birlikte kar­
bondioksit gazı atılmaktadır. Yılda yakla­
şık yirmi milyar ton karbondioksit böyle­
ce bacalardan atılmaktadır.
Şehirleşme ve sanayileşme sonucun­
da atmosfer, akarsular, göller ve denizler
kirlendiği gibi, doğa, fiziksel tahribata uğ­
ramakta, katı atıklar ve radyoaktif kirlen­
meler de ekolojik dengeyi bozmaktadır.
Sanayi kuruluşları, çevre kirliliğinden
tek sorumlu değildir; ancak, en büyük so­
rumlu oldukları da inkâr edilemez. Sanayi
kruluşlannfn atık maddelerinin taşıdığı
kirletici yükleri, eşdeğer nüfus miktarının
kat be kat üstündedir.
Sanayi kuruluşlarının çevre kirliliği
üzerinde bu derece etkili olduğu bilinmek­
te olmasına rağmen, hâlâ tedbir alınma­
ya yönelik gayretler, yok denebilecek ka­
dar azdır. Bunda en büyük etken, kanun­
ların, meydana gelen boşluğu doldurma­
da geç kalışı veya dolduramayışı ile bu iş­
le uğraşan kuruluşlar arasında en küçük
bir koordinasyonun olmayışıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün dahi aynı hatalar sürüp gitmekte­
dir. Bakınız, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile Sağlık Bakanlığı bu işle il­
gili idi ve halen Sağlık Bakanına bağlı
Çevre Danışma Kurulu mevcuttur. Ayrı­
ca, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Mü­
dürlüğü bünyesinde Çevre Sağlığı Daire
Başkanlığı yıllardır bu görevin sorumlu­
su durumundaydı;' ancak, 11 Ağustos
1983'te çıkarılan Çevre Kanunu ile bu yet­
11 . 12 . 1988
O : 2
kiler Çevre Müsteşarlığına, daha sonra da
Çevre Genel Müdürlüğüne verilmiştir.
Yeni Çevre Kanunu, "Çevre korun­
ması, ekolojik denge, çevre kirliliği, kirle­
ten atık, alıcı ortam" terimlerini tariflemiş; fakat 8 inci maddede sözü edilen yö­
netmelikler henüz tam anlamıyla çıkarı­
lamamıştır. Hele, Kanunun 6 ncı madde­
sinde ifadesini bulan ve her ilde vali baş­
kanlığında, il idare şube başkanları, bele­
diye başkanı, varsa Yüsseköğretim Kuru­
lu temsilcisi ve sanayi odası başkanından
oluşan mahallî çevre kurulu, ayda bir ke­
re toplanmak suretiyle, bu kadar önem arz
eden bir meseleyi, mahallinde takip et­
mekten çok uzaktır.
İlçelerde, kaymakam ve kaymakama
bağlı olarak Sağlık Bakanlığından maaşı­
nı alan ve sağlık ocaklarında görevli ilçe
sağlık teknisyen ve uzman doktorlan,
kontrol ile ilgili denetimleri yapmaktadır­
lar; kanun böyle diyor.
Ben de, böyle bir denetimin olmadı­
ğını, ancak bir sanayi kuruluşu kurulaca­
ğı zaman -eğer kaçak değilse o sanayi
kuruluşu- inşaat için çevre sağlığı teknis­
yeninden yazı almakta olduğunu söylüyo­
rum. Bu yazıların da ne derece sağlıklı te­
mellere oturduğunu gayet iyi bilmekteyiz;
ancak, bu teferruata girmek istemiyorum.
Büyük şehirlerde konu, farklı uygu­
lanmaktadır. Büyükşehir belediye teşkilatı,
Çevre Kanununu uygulamak ile sorum­
ludur. Diğer il ve ilçelerde valilik, kayma­
kamlık, Çevre Genel Müdürlüğü, gerekli
izleme ve denetimleri yapan ilgili kuruluş­
lardır.
Kanun, uygulanabilirliği oranında
değer kazanır. Çevre Kanununun çıkarıl­
masından bu yana, çevre kirliliğinin ön­
lenmesi yönünde dikkate değer bir geliş­
me olmadığı gibi, uygulamadaki karma­
şa, yukarıda bir nebze değindiğim gibi,
devam etmektedir.
Download