ABD‟NĠN 2011‟DE YAŞAMIŞ OLDUĞU BORÇ KRĠZĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ ABD‟nin bugünkü durumunu anlamak için 1990 sonrasının iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Finansal küreselleşmenin hızlanması ve özellikle 1990‟lı yıllardan sonra uluslararası sermayenin dünya ölçeğinde serbestçe dolaşma imkânını bulması nedeniyle, dünyada ekonomik krizlerin arttığı gözlenmektedir. Dolayısıyla, uluslararası sermaye hareketlerinin artmasıyla ekonomik krizler arasında çok yakın bir bağlantı bulunmaktadır. 1990‟lı yıllar liberalizasyonun tüm dünyayı etkisi altına almaya başladığı yıllardır. ABD halkı tüketimi artırmış, Amerikan hükümeti de bunu teşvik etmek için 2001 yılında vergileri düşürmüştü. ABD halkının harcamaları daha da artmış tasarrufları minimuma inmişti. ABD Merkez Bankası - FED faizleri düşük tutuyordu. 2000′li yıllar boyunca petrol, tarım ürünleri ve diğer emtia fiyatlarında büyük bir yükseliş gözlendi. Buna paralel olarak 2008 yılında ABD‟de konut fiyatlarında büyük bir düşüş yaşandı. ABD‟deki konut fiyatları 2000′li yıllar boyunca büyük bir yükselme göstermişti. Bu yükselmenin bir nedeni de mortgage sistemiydi. Sürekli olarak yükselen konut fiyatları piyasalarda aşırı derecede iyimser bir hava yaratmış, bankaların düşük gelirli ailelere konut almak için kolayca kredi sağlamalarına yol açmıştı. Hatta kamuoyunda “NINJA” olarak bilinen bu krediler ( No Income, No Job, No Asset ) o kadar yaygınlaşmıştır ki konut fiyatlarının çok hızlı artmasına yol açmıştır. ABD‟de bankalar konut kredileri için gereken parayı yatırım bankalarında ihraç ettikleri tahviller ile borçlanarak sağlıyorlardı. Ancak kredilerin geri dönüşümü zora girince yatırım bankaları ve ABD mortgage piyasası için sancılı günler başladı. 2008 yılında global yatırım bankalarından New York merkezli “The Bear Stearns Companies, Inc.” Mart 2008′de iflas etti. ABD hükümeti bu bankayı “JPMorgan Chase & Co.”ya sattı. Ardından 15 Eylül 2008′de “Lehman Brothers Inc.” 613 milyar dolar borçla iflas etti. ( ABD tarihinin en büyük iflası olarak nitelendirilmiştir ). Ardından sıkıntı yaşayan bankalardan biri olan „„Merrill Lynch‟‟ 14 Eylül 2008 tarihinde Bank of America tarafından satın alındı. Ardından „„AIG‟‟ gibi birçok sigorta şirketleri ve diğer bankalar iflas etti. ABD ekonomisi krizi aşabilmek için Kongreden 700 milyar dolarlık paket geçirdi. Hedef, bankaların iflastan kurtulması, ekonominin yeniden canlanmasıydı. Günümüze gelindiğinde, 14 trilyon dolarlık borçlanma limitini ilk 6 ayda dolduran Amerika Birleşik Devletleri‟nde 2 Ağustos 2011 tarihinde federal hükümetin borçlanma limitinin artırılmasını ve bütçe harcamalarında kesintiye gidilmesini öngören yasa tasarısı Kongre‟de kabul edildi. Tasarıya göre, Amerikan yönetiminin 14,3 trilyon dolar olan borçlanma limiti, 2,4 trilyon dolar arttırıldı. 400 milyar hemen, 500 milyar 2011 yılı sonuna kadar, 1,2-1,5 trilyon dolarlık bölümü de 2012 yılında belirlenecek bir program on yıl süreyle uygulanacak. Böylelikle toplam 2,4 trilyon dolar tutarında bir önlemler paketi kabul edilmiş durumda. 2,4 trilyon dolar tutarındaki önlemler paketi, ABD‟nin milli gelirinin %18‟inden fazlasına denk gelmektedir. Önlemler paketindeki başlıkların çoğu, ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyecek harcama kesintisi odaklı olmasıdır. Ekonomi yeteri kadar büyümüzse, çözülmüş gibi görünen borç limiti sorunu, tekrar dünya ekonomisini meşgul edecek gözükmektedir. 2011‟de Amerika‟da yaşanan bu gelişmeler üzerine kredi derecelendirme kuruluşları Moody‟s Amerika‟nın görünümünü negatife, Standard and Poor‟s (S&P), Amerika‟nın AAA olan kredi derecesini AA+ olarak belirledi. Amerika‟nın tarihinde ilk kez derecesi düşürülmüş oldu.