R Ö P O R T A J / Ş E R E F IBA Doç. Dr. Şeref İba: "Parlamento Hukuku, Sessiz Anayasa Hukuku Gibidir" "Kazuistik, detaycı bir anayasamız var. Bizim anayasalarımız, özellikle son 1982 Anayasası, birçok konuyu detaylı bir şekilde düzenlemiştir. Bu yüzden de günün koşullarına ayak uydurma sıkıntısı çekmektedir. Bu denli detaylı olduğu İçin, bu denli sık değişiklik ihtiyacı ortaya çık­ maktadır." Doç. Dr. Şeref İba, Şubat ayında yayımlanan 'Ana­ yasa ve Siyasal Kurumlar' (100 Soruda) kitabıyla parlamentonun velûd kalemlerinden biri olduğunu gösterdi. Sadece anayasa hukuku konusunda uz­ man isimler için değil, bu konuda bilgilenme ihtiya cı duyan genel okuyucu için de tavsiye edilecek bir çalışmaya imza atan Kanunlar ve Kararlar Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Şeref İba ile Meclis Bülteni adı­ na bir söyleşi yaptık. Anayasa, bir devletin nasıl yönetileceğini, devlet ile vatandaş arasındaki yükümlülük ve sorumlulukları belirleyen çatı. Anayasa konusunu yıllardır irdeleyen bir kişi olarak, sizce ideal anayasa var mıdır? Toplumun, anayasa, kanunlar gibi hukuk sistemi yoluyla revize edilebileceğini, rehabilite edilebilece­ ğini, iyileştirilebileceğini söylemenin sosyolojik ma­ nada karşılığı, toplum mühendisliğidir. Hukuk normlarını kullanarak bunu yapmaya çalışmaya da anayasa mühendisliği diyorlar. Yapanlara da anaya­ sa mühendisleri diyorlar. Benim bugüne kadar edindiğim akademik tecrübe­ lerim, dünyada genel geçer, ideal bir anayasa yok­ tur. Çünkü ülkelerin, kendilerine has, sosyo-ekonomik, kültürel, toplumsal vs. diğer destekleyici özel­ likleri vardır. Ama tabii şu da bir vakıa; Amerika'yı yeniden keşfetmenin anlamı yok. Bugün standartla­ rı yüksek ülkelere bakıldığı zaman, oralardaki ana­ yasa teknikleri uzun süre yürürlükte olmuş ve başa rıyla uygulanmış olanları kendi bünyemize de uy­ gunluk arz ediyorsa almakta bir tereddüt gösterme­ mek gerekir. Ama, tek çözüm, tek çare ortaya ideal bir anayasa koymak değil. Türkiye'de çok sık anayasa değişikliği yapılıyor. Değiştir­ diğimiz anayasa üzerinde de F.CİEMENLİK K A Y ı T S ı Z sürekli tadilat yapıyoruz. Tadilatlarımızın ve değiştir­ melerimizin altında ideal arayışı mı yatıyor, ya da bir şekilde toplumu dönüştürmek, benzeştirmek gibi bir amaç mı yatıyor? Değilse, yapılanlardaki nakiselerden kaynaklanan bir düzeltme çabası mı? Olgusal tarihimizle ilgili, siyasi tarihimizle ilgili çok güzel bir saptama yapmışsınız. Dünyanın bilinen ilk anayasası 1787 tarihli ABD Anayasası'dır. Yani anayasacılık olayı belge anlamında çok eski değil. Tabii bunu İngiliz tarihindeki Magna Carta'ya ka­ dar götürenler de var. Doğrudur. ABD Anayasası kısa, kaide bir anayasadır. O günden bu yana top­ lam 27 kez değişiklik geçirmiştir. Bizim anayasamız gibi kazuistik değildir. Dünyanın en uzun anayasası 300 küsur madde ile Hindistan Anayasası'dır. Ana­ yasa yazımıyla ilgili iki çatışan amacı ya da strateji­ yi uzlaştırmak gerekiyor. Bir tanesi ayrıntıcı anaya­ sa yazarsanız, konjonktüre göre, değişen şartlara göre toplumun yeni ihtiyaçlarına göre durumu nasıl uyarlayacaksınız? Çok genel bir anayasa yazarsa­ nız, o zaman da demokrasinin standartlarını yük­ seltme yönünde, toplumu iyileştirme yönünde, top­ lumun önüne modeller, hedefler koyma yönünde çok başarılı olamayabiliyorsunuz. Tepeden inmeci olabiliyorsunuz. Bir bakıma da halkçı olabiliyorsu­ nuz. Bu iki zıt gibi görünen, çatışma gibi görünen durumu bir yerde uzlaştırmak gerekiyor. Türkiye'de, hayatın hemen her alanında teori ile pra­ tik çakışıyor. Temel bir çelişki gibi görülen bu durum sizin açınızdan da tespit edilebilir. Pratiği yaşayan, te­ oriyi yazan bir kişi olarak, ülkemizdeki bu duruma kendi disiplininiz açısından nasıl bir yorum getirecek­ siniz? Dünyadaki önemli anayasacılarm parlamento için­ den çıktığı söylenir. Kişisel olarak benim böyle bir iddiam yok. Ama, şunun bilincinde- Ş A R T S ı Z M İ L L E T İ N D İ R