Tam Metinler 7. th. International Computer & Instructional Technologies Symposium TAM METİNLER ISBN 978-605-364-720-1 YAYINA HAZIRLAYANLAR Prof. Abdulkadir ÇİLTAŞ Doç. Dr. Yüksel GÖKTAŞ Yrd. Doç. Dr. Türkan KARAKUŞ Yrd. Doç. Dr. Engin KURŞUN Araş. Gör. Burcu TOPU Araş. Gör. Ömer ARPACIK Araş. Gör. Özlem BAYDAŞ Araş. Gör. Rabia M. YILMAZ Araş. Gör. Sevda KÜÇÜK Araş. Gör. Turgay DEMİREL Araş. Gör. Zeynep TURAN Asiye KARAMAN Fatma GÜNAY Kitap içeriğinin tüm sorumluluğu yazarlarına aittir. © 2014, Pegem Akademi Bu kitabın basım, yayın ve satış hakları Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. Ltd. Şti.ne aittir. Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri, kapak tasarımı; mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik, kayıt ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz. Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır. Okuyucularımızın bandrolü olmayan kitaplar hakkında yayınevimize bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınları satın almamasını diliyoruz. İletişim Karanfil 2 Sokak No: 45 Kızılay / ANKARA Yayınevi 0312 430 67 50 - 430 67 51 Yayınevi Belgeç: 0312 435 44 60 Dağıtım: 0312 434 54 24 - 434 54 08 Dağıtım Belgeç: 0312 431 37 38 Hazırlık Kursları: 0312 419 05 60 E-ileti: pegem@pegem.net TEŞEKKÜRLERĐMĐZLE Milli Eğitim Bakanlığı Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Atatürk Üniversitesi Sürekli Eğitim ve Uygulama Merkezi WITH THANKS TO Ministry of National Education Ataturk University Kazim Karabekir Faculty of Education Atatürk University Directorate of Continuous Education Centre Microsoft Microsoft Bilgibim Bilgibim INFOTURK INFOTURK Nisan Bilgisayar Nisan Computer Pegem Akademi Pegem Academi Bilim Şenliği Bilim Şenliği Desni Grup Desni Group Çaykur Doğuport Kurukahveci Mehmet Efendi Çaykur Doğuport Kurukahveci Mehmet Efendi 3 ONUR KURULU HONORARY BOARD Prof. Dr. Nabi AVCI, Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi AVCI, Minister of National Education Prof. Dr. Hikmet Üniversitesi Rektörü KOÇAK, Atatürk Mustafa KOÇ, Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Prof. Dr. Ali YILDIRIM, A.Ü. Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Hikmet KOCAK, Rector of Ataturk University Mustafa KOC, Director General of the Ministry of Education in Educational Technology Prof. Dr. Ali YILDIRIM, A.U. Dean of the Faculty of Education SEMPOZYUM BAŞKANI PRESIDENT OF SYMPOSIUM Doç. Dr. Yüksel GÖKTAŞ Assoc. Prof. Yuksel GOKTAS 4 PRESIDENT OF ORGANAZING COMMITTEE Assoc. Prof. Yuksel GOKTAS MEMBERS OF ORGANIZING COMMITTEE Assoc. Prof. Yuksel GOKTAS, (Chairman of Organization Committee – Ataturk University) Assoc. Prof. Kursat ÇAĞILTAY (Middle East Technical University) Assoc. Prof. Abdulkadir ÇĐLTAŞ (Ataturk University) Assoc. Prof. Abdullah TOĞAY (Republıc Of Turkey Mınıstry Of Natıonal Educatıon) Assoc. Prof. Aslan GÜLCÜ (Ataturk University) Assoc. Prof. Selçuk KARAMAN (Ataturk University) Assis. Prof. Dr. Engin KURŞUN (Ataturk University) Assis. Prof. Dr. Turkan KARAKUŞ (Ataturk University) Res. Assist. Fatma Burcu TOPU (Ataturk University) Res. Assist. Omer ARPACIK (Ataturk University) Res. Assist. Ozlem BAYDAŞ (Ataturk University) Res. Assist. Rabia YILMAZ (Ataturk University) Res. Assist. Sevda KÜÇÜK (Ataturk University) Res. Assist. Turgay DEMĐREL (Ataturk University) Res. Assist. Zeynep TURAN (Ataturk University) Asiye KARAMAN (Ataturk University) Fatma GÜNAY (Ataturk University) COUNCIL OF SCIENCE & ADVISORY Prof. Dr. Đrfan KÜFREVĐOĞLU, A.Ü. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zahide YILDIRIM, METU Doç. Dr. Mustafa ARIK, A.Ü. Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa Murat ĐNCEOĞLU, Ege Üniversitesi Prof. Dr. Münir OKTAY, A.Ü. KKEF Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Abdullah KUZU, Anadolu Üniversitesi Prof. Dr. Hafize KESER, Ankara Üniversitesi Doç. Dr. Aslan GÜLCÜ, Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Yaşar DEMĐR, Mehmet Akif ERSOY Üniversitesi Doç. Dr. Ebru KILIÇ ÇAKMAK, Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Abdullah TOĞAY, MEB Doç. Dr. Erdoğan TEZCĐ, Balıkesir Üniversitesi Prof. Dr. Ferhan ODABAŞI, Anadolu Üniversitesi Doç. Dr. Ertuğrul USTA, Mevlana Üniversitesi Prof. Dr. Hafize KESER, Ankara Üniversitesi Doç. Dr. Feza ORHAN, Yıldız Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Kürşat ÇAĞILTAY, METU Doç. Dr. Hakan TÜZÜN, Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. M. Yaşar ÖZDEN, METU Doç. Dr. Hasan KARAL, Karadeniz Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Petek AŞKAR, TED Üniversitesi Doç. Dr. Đlhan VARANK, Yıldız Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Servet BAYRAM, Marmara Üniversitesi Doç. Dr. Nurettin ŞĐMŞEK, Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Soner YILDIRIM, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Doç.Dr. Ömür AKDEMĐR, Bülent Ecevit Üniversitesi Prof. Dr. Yavuz AKPINAR, Boğaziçi Üniversitesi Doç. Dr. Selçuk KARAMAN, Atatürk Üniversitesi 5 Doç. Dr. Serçin KARATAŞ, Gazi Üniversitesi Dr. Hasan TINMAZ, Gelişim Üniversitesi Doç. Dr. Tolga GÜYER, Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Yavuz AKBULUT, Anadolu Üniversitesi Doç. Dr. Yasemin GÜLBAHAR, Ankara Üniversitesi Doç. Dr. Yüksel GÖKTAŞ, Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Bahar BARAN, Dokuz Eylül Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Cengiz S. AŞKUN, METU Yrd. Doç. Dr. Engin KURŞUN, Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ercan TOP, Abant Đzzet Baysal Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Erhan ŞENGEL, Uludağ Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Erman YÜKSELTÜRK, Abant Đzzet Baysal Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Erol ÖZÇELĐK, Atılım Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Evrim BARAN, METU Yrd. Doç. Dr. Eylem KILIÇ, Van 100. Yıl Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Fethi ĐNAN, Texas Teknik Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hamide ŞAHĐNKAYASĐ, Mustafa Kemal Ü. Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hasan ÇAKIR, Gazi Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Hatice SANCAR TOKMAK, Mersin Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Levent DURDU, Kocaeli Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Murat SARAN, Çankaya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nergiz ÇAĞILTAY, Atılım Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Neşe ZAYĐM, Akdeniz Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Nuray GEDĐK, Akdeniz Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ömer DELĐALĐOĞLU, METU Yrd. Doç. Dr. Özgen KORKMAZ, Mevlana Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Özlem ÇAKIR, Ankara Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Pınar ONAY DURDU, Kocaeli Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Recep ÇAKIR, Amasya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Semiral ÖNCÜ, Uludağ Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Serkan PERKMEN, Balıkesir Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Serkan ŞENDAG, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sönmez PAMUK, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Tuğba TOKEL, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Türkan KARAKUŞ, Atatürk Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Uğur KALE, West Virginia Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ünal ÇAKIROĞLU, Üniversitesi Karadeniz Teknik Yrd. Doç. Dr. Yunus ŞAHĐNKAYASI, Mustafa Kemal Üniversitesi Dr. Aslıhan Kocaman KAROĞLU, Gazi Üniversitesi Dr. Ayşegül BAKAR, Kocaeli Üniversitesi Dr. Gamze ÖZOĞUL, Arizona State Üniversitesi 6 ÖNSÖZ Merhaba Değerli Meslektaşlarım, 6-8 Haziran 2013 tarihleri arasında Erzurum’da düzenlediğimiz 7. Uluslararası Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Sempozyumuna katıldığınız için hepinize gönülden teşekkür ederiz. Türkiye’de öğretim teknolojileri alanında en temel sempozyum olan bu bilimsel organizasyonda Fatih projesinden mobil öğrenmeye, eğitsel oyunlardan insan bilgisayar etkileşimine kadar geniş yelpazede çalışmalar yer almaktadır. Özellikle Fatih projesinin ülke gündeminde olduğu bir dönemde, öğretmenlerden akademisyenlere, özel sektörden kamu kuruluşlarına proje ile ilgili birçok paydaşın bir araya geldiği böyle bir sempozyumun projenin daha iyi uygulanmasına katkı sağlamasını ümit etmekteyiz. Ayrıca sempozyumumuza davetli konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Myunghui HONG’un Kore eğitim sisteminde teknoloji entegrasyonu ile ilgili yapacağı konuşmasının da farklı ülkelerdeki uygulamaları görmek açısından önemli olacağı kanaatindeyiz. Sempozyumumuzun bir diğer davetli konuşmacısı olan Prof. Dr. Metin BALCI, akademi dünyasının önemli sorunlarından biri olan bilimsel yayın ve etik konusunu konferans gündemimize taşıyarak bu konunun önemini bir kez daha vurgulayacaktır. 400’den fazla konuğun katılacağı ve yaklaşık 300 bildirinin sunulacağı sempozyumda bilgisayar oyunları üzerine bir panel gerçekleştirilecektir. Đstatistiksel analiz, sosyal medyanın eğitimde kullanımı, dijital öyküleme, dijital ve fiziksel oyunların bütünleşmesi, bilgisayar destekli matematik, 3 boyutlu animasyon tasarımı ve uzaktan eğitimde materyal tasarımı konularında çalıştaylar düzenlenecektir. Sempozyum süresince akademik bilgi alışverişinin yoğunluğunu düzenleyeceğimiz gala gecesi, şehir turu ve Tortum gezisi ile eğlenceli bir hale dönüştürmeye çalışacağız. Atatürk Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü doktora, yüksek lisans ve lisans düzeyindeki öğrencilerimiz sempozyum boyunca sizlere her konuda yardımcı olmak için eşlik edeceklerdir. Sempozyumun öğretim teknolojileri alanındaki mevcut bilgilerin uygulamaya geçmesini sağlayarak, gelecekteki çalışmalar için önemli bir sinerji oluşturması ümidiyle, esen kalın. Düzenleme Kurulu Adına Doç. Dr. Yüksel GÖKTAŞ Atatürk Üniversitesi 7 PREFACE Dear Colleagues, We want to express our sincere thankfullness for your participation in the 7th International Computer and Instructional Technology Symposium 06-8 June 2013 in the Erzurum, Ataturk University. As one of the main instructional technology seympozium in Turkey, this scientific organization has various research topics such as Fatih project, mobile learning, educational games and human computer interaction. Especially at a time when the Fatih Project is in the national agenda, we hope that this syposium which hosts various stakeholders for the Fatih project from teachers to academician and from corporate to public institutions contirubute to a better implemantation of the project. Additionally, it is important to see different countries experiences on technology integration. Fort this purpose, one of the keynote speakers of the syposium, Prof. Dr. Myunghui HONG, will give a speach on technology integration about Korean educational system. Another keynote speaker of the syposium, Prof. Dr. Metin BALCI, will emphasize one of the important problems of the academia once again with his speach about scientific publication and ethic. More than 400 people will participate in the symposium and about 300 studies will be presented. In line with these oral presentations, we have a panel session about expectations, issues and concerns about games. Also we will be hosting various workshops related computer games, statistical analysis, social media in education, digital storytelling and usimng different multimedia authoring tools in developing course materials. During the symposium, we will transform the academical information sharing intensity to the enjoyment with a gala night, a city tour and Tortum trip. Graduate and undergraduate students of Computer Education and Instructional Technology will accompany you to meet any of your requests and they will help whenever you need. We believe that the Congress shall constitute a broad platform for the scientific communities to address future strategies on the advances in the area of education and development. Assoc. Prof. Yüksel GÖKTAŞ Chairman of Organization Committee Ataturk University 8 ĐÇĐNDEKĐLER Dijital Dünyada Yeni Yönelişler, Yeni Đhtiyaçlar ve Eğitime Uyarlanması ............................ 11 Feyzi KAYSĐ Artikülâsyon Eğitimine Yönelik Bilgisayar Destekli Öğretim (bdö) Materyalinin Türk Halk Müziği Fonetik Notasyon Sistemi (thmfns)’nde Kullanımı ................................... 16 Gonca DEMĐR Anatomi Sınav Simülatörü ....................................................................................................... 21 Nihat Burak ZĐHNĐ, Kemal TURHAN, Mehmet Ali ÇAN 3D City Design with Opengl .................................................................................................... 28 Hüseyin AL, Assoc. Prof. Dr. Ulus ÇEVĐK Mobil Öğrenme Uygulamalarında Yeni Trend: Mobil Bulut Teknolojisi ............................... 34 Deniz Mertkan GEZGĐN Öğrencilerin Sanal Sınıflardaki Sınıf Topluluğu Hissetme Düzeyleri ..................................... 39 Özgen KORKMAZ Uzaktan Eğitim: Yüksek Lisans ve Doktora Tezleri Üzerine Bir Araştırma ........................... 45 Haci Ali AYGÜN, Vakkas AYGÜN Öğretmen Adaylarının Sanal Sınıflara Đlişkin Görüşleri .......................................................... 50 Đbrahim KURT, Özgen KORKMAZ Öğretmen Adaylarının Perspektifinden Mobil Öğrenmenin Yüksek Öğretimde Potansiyel Kullanımı:........................................................... 62 Eylem KILIÇ, Hayati ÇAVUŞ Oyun Tabanlı Öğrenme Uygulaması: Hafıza Oyunu ............................................................... 65 Aytaç ALTAN, Bülent SOYLU Orta Öğretimde Görev Yapan Öğretmenlerin FATĐH Projesi’ne Đlişkin Görüşleri................. 72 Adem ÖZKAN, Demet DENĐZ Đlkokul Ve Ortaokul Öğrencilerine Programlama Becerilerinin Öğretimi: Durumu ve Önemi Arif AKÇAY, Ahmet Naci ÇOKLAR ............................................................................................. 77 Öğretmen Adaylarının Web Tabanlı Uzaktan Eğitim Uygulamalarına Yönelik Görüşleri ve Eğitsel Đçerikli Web Site Değerlendirme Yaklaşımları ......................... 83 Erkan ÇALIŞKAN, Nezih ÖNAL, Kubilay YAZICI Uzaktan Önlisans ve Lisansüstü Eğitimi Alan Öğrencilerin Uzaktan Eğitime Yönelik Tutumları .......................................................... 89 Hakan TEKEDERE, Fulya TORUN Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmen Adaylarının Facebook Kullanım Durumları . 94 Alpaslan DURMUŞ, Hakkı BAĞCI Yazarlık Araçlarının Kullanılabilirlik Test Süreci: Bir Durum Çalışması ............................. 100 Levent DURDU, Funda DAĞ Türkiye, Finlandiya ve Güney Kore’nin Eğitime ve Eğitimde Bilgi ve Đletişim Teknolojileri Kullanıma Đlişkin Temel Göstergeleri: Bir Karşılaştırma ................... 105 Evren ŞUMUER, Soner YILDIRIM 9 A Descriptive Study Of Undergraduate Students’ Game-Playing Characteristics And Their Perceptions About Video Games ................................................. 111 Ersin KARA, Kürşat ÇAĞILTAY Multimedia and Human Brain Processing ............................................................................. 116 Seyyed Taghi YAGHOUBI Pros and Cons of Multimedia in Education ........................................................................... 122 Soulmaz KHODADADI Can Syntax in Computer Algebra System Promote Mathematical Thinking in Differential Equations? ................................................................ 128 Fereshteh Zeynivandnezhad, Zaleha binti Ismail, Yudariah binti Mohammad Yusof , Bambang Sumintono Elektronik Dönüşüm Sürecinde Mobil Teknolojiler ve Eğitim (Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Mobil Teknolojileri Eğitim Amaçlı Kullanım Alışkanlıkları Üzerine Bir Araştırma) .................................................................... 135 Erhan AKYAZI, Aylin TUTGUN ÜNAL Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Mobile Öğrenmeye Yönelik Görüşleri ........................... 144 Agah Tuğrul KORUCU, Ayşe ALKAN ÇATM: Çevrimiçi Performans Destek Sistemi ...................................................................... 154 Çetin GÜLER AB Tarafından Çevrimiçi Eğitimde Kaliteye Yönelik Geliştirilen E-xcellence Projesi ........ 160 Ömer UYSAL, Osman AY Use Statistics of EBA Based On Content Types .................................................................... 168 Okan ARSLAN, Selcan KĐLĐS, Mustafa ĐLKHAN, Soner YILDIRIM Tablet Pc Kullanımına Đlişkin Öğrenci Görüşleri .................................................................. 173 Ebru POLAT, Ahmet TEKĐN, Salman ÇAKIR The Importance Of Acceptance Of Electronic Performance Support Systems In Their Success Evren ŞUMUER, Soner YILDIRIM ............................................................................................... 184 Öğrencilerin Đşbirlikli Öğrenme Ortamlarında Bulut Teknolojilerini Kullanım Deneyimleri ................................................................................... 190 Özgür KALAFAT, Selçuk KARAMAN FATĐH Projesi Đle Sınıflara Kazandırılan Etkileşimli Tahtaların Kullanılma Düzeyleri ....... 195 Đdris AKTAŞ, Haluk ÖZMEN, Sabiha TÜRKAN Bologna Sürecinde Türkiye .................................................................................................... 200 Elif AKDEMĐR Đnternet Đçin Bir Dakika.......................................................................................................... 210 Zafer CÖMERT 10 Dijital Dünyada Yeni Yönelişler, Yeni Đhtiyaçlar ve Eğitime Uyarlanması Feyzi KAYSĐa a Đstanbul Üniversitesi, Teknik Bilimler MYO, Đstanbul, Türkiye. Özet Bu çalışmanın amacı, bilişim dünyasının son zamanlarda çokça kullandığı Bulut Bilişim (Cloud Computing) alt yapısını kullanan bazı uygulamaların özelliklerini ve eğitimde kullanılmasına örnek verilebilecek uygulamalarını değerlendirmektir. Günümüz dünyasında internete olan ihtiyacın ve bağımlılığın hızla artması sonucu, yaşamımızın hemen her alanına girmiş bulunan bilişim teknolojilerinin günlük işlerimizi sürdürmemizdeki gereksinimini vazgeçilmez kılmıştır. Bilgiye erişim için kullanılan araçların boyutlarının giderek küçülmesi ve internetin yaygın olarak kullanılması sonucunda: Akıllı Cep telefonları, netbooklar, dizüstü ve tablet bilgisayarlar daha yaygın olarak kullanılmaya başlanılmış ve bu cihazlarla internete erişim çok kolay bir hale gelmiştir. Genel yapıda bir internet kullanıcı olan kimseler artık dokümanlarına her an, her yerden ulaşmak istemekte ve gerekli gördüğünde düzenleme yapmak istemektedir. Bulut bilişim alt yapısını kullanan hizmetler, teknolojik gelişmelerin etkilediği ve etkilemeye devam ettiği Eğitim alanındaki proje ve grup çalışmalarında veya kişisel bilgilerimize erişmede sıkça kullanılabilecek bir hizmet olarak karşımıza çıkabilmektedir. Eğitimde niteliğin de arttırılmasını sağlayabilecek bu altyapıyı sağlayan hizmetler daha yaygın halde kullanılır duruma gelmiştir. Sahip olunan bilginin veya dijital ortamlardaki eğitim-öğretim materyallerinin güvenli bir şekilde saklanması ve bozulmasının önüne geçilmesi adına, eğitimde veya başka bir alanda kullanılması zaruri bir ihtiyaç haline gelmiştir. Son olarak, farklı kuruluşların, farklı özellikler ve avantajlarla sağladığı bulut bilişim alt yapı hizmetini kullanmanın avantaj ve dezavantajlarından bahsedilecektir. Anahtar Kelimeler: Bulut Bilişim, Yeni Đhtiyaçlar, Veri Güvenliği; 1. Giriş Eğitimde sıkça karşımıza çıkan grup ve proje çalışmalarında; zaman, mekan, bilgi, belgelerin güvenli bir şekilde saklanma ve bozulmaması ihtiyacı sınırlılığı yüzünden gruptaki kişiler çeşitli problemlerle karşı karşıya gelebilmektedir. Đnternet ve internete bağlı cihaz kullanımının da hızlı bir şekilde artması sonucunda farklı beklentiler ve ihtiyaçlar doğmaya başlamıştır. Grup üyelerinin veya proje çalışanlarının fiziksel olarak bir araya gelebilmesi ve aynı anda tek dokuman üzerinde çalışılabilmesi, diğer üyelerin çalışmaya etkin olarak katılmasını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Đstenilen ürünün ortaya çıkması, istenilmeyen nedenlerden dolayı gecikebilmekte veya daha zor süreçlerden geçerek ortaya çıkabilmektedir. Bahsedilen problem durumu grup veya proje çalışmasında olduğu gibi, kişisel çalışmalarımızda dokümanlara anlık olarak her yerden ulaşamama olarak ta karşımıza çıkabilmektedir. Sahip olduğumuz ve kendi dijital ürünlerimizde bulundurduğumuz bilgiye erişmek her zaman kolay olmayabilmektedir. Bilgiye erişim için; masaüstü bir bilgisayarı, diz üstü bir bilgisayarı, tablet bilgisayarı, harici disk ve akıllı bir işletim sistemine sahip telefonu veya bu dijital ürünlerden herhangi bir veya birkaç tanesine sahip olan bir kullanıcı için bazen bilgiye ulaşmak çok zahmetli bir süreci de beraberinde getirebilmektedir. Kullanıcının bilgiye ulaşması için; Sunucu niteliğinde bir ana bilgisayarınızın olması veya bulut bilişim hizmeti ile dosya veya dokümanlara ulaşarak istenilen düzenlemelerin yapılması. Ya da kullanıcının tüm dijital ürünlerine (bilgisayar, tablet, telefon vb.) ulaşabilmesine göre 2 farklı çözüm içerisinden; birincisi; dijital dosyaların kullanılacağı ortama göre (kişisel, iş yeri, ev vb.) bulundurulması ve ona göre dizinlemesi. Gerekli görüldüğünde dosya aktarım veya paylaşım 11 programları ile ihtiyaç duyulan dokümana ulaşılabilir. TeamViewer, Logmein, Ammyy vb. hizmetler sayesinde karşıdaki bilgisayarı, kendi bilgisayarınızı kullanır gibi yönetebilirsiniz. Bu programlarla, internet üzerinden birkaç saniye içerisinde herhangi bir bilgisayara veya sunucuya bağlanabilir ve bu bilgisayarı sanki karşısında oturuyormuş gibi uzaktan kontrol edebilirsiniz. Đkinci olarak; tüm dijital dosyaların aynı dizinleme hiyerarşisiyle tüm ürünlerde bulundurulması. Bu çözüm, çözümler arasındaki en zor ve en karmaşık seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü dijital ürünlerinizin herhangi birinde yapmış olduğunuz değişikliğin aynısını, kullandığımız diğer tüm kişisel ürünlerinizde de gerçekleştirmeniz gerekecektir. Ayrıca bu çözüm bilginin saklanması ve güvenli bir şekilde korunmasını tam anlamıyla sağlayamayabilir. 2. Bulut Bilişim ve Bazı Uygulamalar Eldeki dijital verilerin saklanması, güvenliğinin sağlanması ve erişimde problemlerin giderilmesi amacıyla bulut bilişim alt yapı hizmeti kullanılabilir. Bulut bilişim bir hizmettir; temel kaynaktaki yazılım ve bilgilerin paylaşımı sağlanarak, mevcut bilişim hizmetinin; bilgisayarlar ve diğer aygıtlardan elektrik dağıtıcılarına benzer bir biçimde bilişim ağı (tipik olarak Đnternet'ten) üzerinden kullanılmasıdır (Wikipedia, 2012). Zaman ve mekan sınırı tanımayan bulut bilişim hizmetinin eğitimde kullanılması, gereksiz yere harcanan zamanın ve gereksiz disk alanının önüne geçebilir. Eldeki verilerimizin ve dokümanlarımızın güvenliği ve bozulmadan korunabilmesine olanak tanıyan bilişim altyapı ihtiyacı giderek artmıştır. Bulut bilişim, internet teknoloji servisleri için temeli internet protokollerine dayanan; yeni bir tamamlayıcı, hizmet dağıtıcı olarak tanımlanmaktadır (Dandıl ve Bilen, 2013). Bu sistem sayesinde programlarla yapılan birçok bilişimsel işlem; artık internet üzerinden sanal olarak yapılabilmektedir (Gartner, 2010). Kurumlarda bulunan bir bilişim sisteminden beklenilen hemen hemen her türlü hizmet (uygulama, veri saklama, yedekleme, bilgi işleme, uygulama geliştirme, iletişim …) bu şekilde sağlanabilmektedir (Yıldız, 2009). Gerek görüldüğünde ortak olarak kullanılan yazılımların barındırılması ve kullanıma hazır hale getirilmesi de sağlanabilmektedir. Genel anlamda en çok kullanılan bazı bulut bilişim alt yapı hizmetleri aşağıda belirtilmiştir. Şekil 1. Bulut Hizmetiyle Tek Merkezde Dosya Bulundurulması. Türkiye'de hizmet veren bir Đnternet sağlayıcısı olan TTNET; TTNET Bulutu adlı hizmetle Türkiye piyasasına girmiştir (TTNet, 2011). TTNet’in hizmetine vermiş olduğu isim NetDisk’tir. NetDisk: Windows, Mac Linux ve iOS (Apple iPod ve iPad) işletim sistemlerine uyumlu bilgisayarlarda çalışır. 1 GB’lık disk alanını, TTNet kullanıcıları için ücretsiz olarak sunmaktadır. 12 GoogleDrive veya GoogleDocuments: 2006 yılında Google tarafından faaliyete alınan ve internet kullanıcıları Microsoft Office'de bulunan Word, Excel ve Powerpoint benzeri uygulamalarına hem Đnternet üzerinden hem de masaüstünden ulaşmanıza ve düzenleme yapmanıza olanak sağlamaktadır. GoogleDrive’ın hem kendine ait şablonları bulunmakta, hem de kullanıcı var olan bir dosyasını sisteme yükleyerek, üzerinde düzenleme yapabilmektedir. Dokümanlarınızı, tablolarınızı, sunumlarınızı, anketlerinizi ve daha fazlasını kolayca kullanıp yönetebilirsiniz (GoogleDrive, 2012). Aynı anda paylaşıma izin verilen kullanıcı sayısı kadar kişi doküman üzerinde düzenleme yapabilir. SkyDrive (Office): üzerinde herhangi bir dosya veya doküman saklayıp, dosya veya dokumana kablo veya senkronizasyona gerek kalmadan telefonunuzdan veya herhangi bir bilgisayardan ulaşmanıza olanak tanır (SkyDrive, 2012). Microsoft Office ürünlerinden Word, Excel, PowerPoint ve OneNote uygulamaları üzerinde çalışmaya izin vermektedir. Dosyalar ekle seçeneği ile verilen html koduyla, herhangi bir bloğa veya internet sitesine eklenebilir. DropBox: fotoğraf, doküman veya videolara herhangi bir yerden ulaşmaya ve onları kolayca paylaşmaya olanak tanıyan ücretsiz bir hizmettir (DropBox, 2012). Dosyaların veya dokümanların masaüstü uygulama ile düzenlenmesine veya oluşturulmasına olanak tanıyan yazılımdır. Daha büyük dosya veya dokümanlarla çalışmak gereğinde olan kullanıcı için tercih edilebilir bir üründür. Aşağıdaki tabloda genel olarak yukarıda bahsedilen bulut bilişim hizmetlerinin birbiriyle karşılaştırmalarını içeren tablo verilmiştir. 13 Tablo 1. Bazı Bulut Bilişim Hizmetlerinin Karşılaştırılmaları GoogleDrive SkyDrive DropBox Ücretsiz Alan Miktarı 5 GB 7 GB 2 GB (+ 17 GB) Web Erişimi Erişilebilir ve Düzenleme Yapılabilir. Erişilebilir ve Düzenleme Yapılabilir. Erişilebilir. Windows Đşletim Sistemi Erişimi Erişilebilir. Erişilebilir. Erişilebilir. Macintosh Đşletim istemi Erişimi Erişilebilir. Erişilebilir. Erişilebilir. AndroidĐşletimli Cihazlar Erişilebilir. Henüz Yok. Erişilebilir. Ortak Dosya Düzenleme Desteği Var Desteği Var Desteği Yok. Dosya Boyutu Sınırlaması 10 GB Masaüstü 2 GB, Web 300 MB. Đnternet 300 MB. Ekstra Özellikler Gmail ve Google Docs Entegresi Office Programları Entegresi Ücretsiz Yükseltme Fırsatları Dosyaların Gerçek Sahibi Google ve Kullanıcı Sadece Kullanıcı Sadece Kullanıcı Yukarıda belirtilen özelliklerden yola çıkılarak, Bulut bilişim/depolama alt yapı hizmeti kullanmanın faydaları: Harici Disk ya da USB Flash Bellek taşımanıza gerek kalmaz. Tüm dokümanlarınıza elinizin altındaymış gibi ulaşabilmek. Đstenilen dokümanın anında güncellenmesi. Her zaman dokümanların en güncel olanına ulaşmak ve üzerinde çalışabilmek. Đşletim Sistemleri Arasında Geliştirilmiş Uyum. Dokümanlarınızın kaybolmasını veya bozulmasını engellemek. Dokümanlarınızın başkaları tarafından da görülebilmesine veya düzenlenebilmesine olanak tanır. (Grupla Çalışmak) • Dokümanların iyi dizinlenmesi veya dosyalanması sonucu, istenilen dokümanlara ulaşmada kolaylıklar, şeklinde söylenebilir. • • • • • • • 14 Bulut bilişim/depolama alt yapı hizmeti kullanmanın sınırlılıkları olarak: • Đnternetin olmaması durumunda dokümanlara erişememe. • Đnternete karşı artan bir bağımlılığı ortaya çıkarması. • Dokümanların iyi dizinlenmemesi veya dosyalanmaması sonucu, istenilen dökümanlara ulaşmada sıkıntı çekmek. • Dokümanların tek bir merkezde dizinlenmemesi veya dosyalanmaması sonucu, dokumalardan hangisinin istenilen olduğunu bulmada sıkıntı yaşamak veya yanlış doküman üzerinde çalışmak, maddeleri belirtilebilir. 3. Sonuç Bulut bilişim alt yapısını kullanan uygulamalar, dokumalara internetin olduğu her yerden erişmemizi ve bu dokumanlar üzerinde düzenlemeler yapmamamızı sağlayabilen bir hizmettir. Eğitimde çeşitli projelerin yürütülmesi ve grupla çalışmanın gerekli olduğu zamanlarda, bu hizmetin kullanılması eğitimdeki niteliği arttırabilir. Proje yöneticisinin, proje çalışanlarından hariç bir şekilde; kontrol, düzenleme ve ekleme yapmasına olanak tanıyan uygulamalar sayesinde, sosyal medyanın veya internet kullanımının çok hızlı bir şekilde arttığı günümüzde, bireylerin internet başında geçirdikleri zamanını daha nitelikli kılabilir. Zaman ve mekandan bağımsız olarak -ister grupla çalışırken olsun ister kendi başına çalışırken olsun-işlerin yürütülmesi ile zaman kaybının önüne geçilebilir. Dokumaların sürekli olarak birden fazla yedeklerinin oluşturulması sayesinde, bulut bilişim alt yapı hizmetinde barındırılan bilginin kaybolması veya bozulmasının da önüne geçilebilir. Son olarak, uygulamaların kendilerine göre her ne kadar da farklı avantajları olsa da, proje veya grup çalışmalarının bulut bilişim alt yapısını destekleyen uygulamalarda barındırılması, aynı anda farklı mekanlardan ve zamanlarda erişimi sayesinde, kullanıcılar için internette geçirilen zamanı da daha etkin bir şekilde kullanmaya yarayabilir. 4. Kaynaklar Dandıl, E., Bilen, M. S. (2013). Üniversitelerde Đş Takibi Đçin Bir Bulut Bilişim Uygulaması. http://ab.org.tr/ab13/bildiri/219.docx DropBox (2012). https://www.dropbox.com/home TTNet Bulut (2011). NetDisk. http://www.ttnetbulutu.com/index.jsp Gartner (2010). Gartner Says Cloud Computing http://www.gartner.com/it/page.jsp?id=707508 Will Be As Influential As E-business. GoogleDrive (2012). drive.google.com SkyDrive (2012). http://windows.microsoft.com/en-US/skydrive/home Wikipedia (2013). http://tr.wikipedia.org/wiki/Bulut_bili%C5%9Fim Yıldız, Ö. R. (2009). Bilişim Dünyasının Yeni Modeli: Bulut Bilişim (CloudComputıng) ve Denetim. http://dergi.sayistay.gov.tr/icerik/der74-75m2.pdf 15 Artikülâsyon Eğitimine Yönelik Bilgisayar Destekli Öğretim (bdö) Materyalinin Türk Halk Müziği Fonetik Notasyon Sistemi (thmfns)’nde Kullanımı Gonca DEMĐR ª ª Đstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı, Đstanbul, Türkiye, gnc.dmr@windowslive.com Özet Türkiye’de konuşma eğitimi alanında uzman yetiştiren akademik birimlerin sayısının oldukça sınırlı olduğu, uluslararası literatür incelendiğinde konuşma eğitimi alanındaki çalışmaların uzmanlaşmış kadrolarla yürütüldüğü, yaygın bir şekilde bilgisayar destekli eğitim uygulamalarından yararlanıldığı, ulusal literatür incelendiğinde ise Türkçe için geliştirilmiş bilgisayar destekli bir artikülasyon materyalinin bulunmadığı, teknolojiyle birlikte yaşanan değişimlerin eğitim anlayışındaki değişimleri de beraberinde getirdiği ve geleneksel eğitim anlayışının yerini teknoloji desteğiyle yapılan eğitim anlayışına bıraktığı bilinmektedir. Konuşma eğitiminde bilgisayar destekli sistemlerin kullanımının; dil ve konuşma problemlerinin iyileştirilmesidüzeltilmesine yönelik geleneksel terapi uygulamalarının destekleyicisi olarak kabul gördüğü, uygulayıcının üzerine düşen görevi azalttığı ve terapi uygulamalarının elde edilebilirliğini arttırdığı, görsel-işitsel veriler sunma, kullanıcıdan aldığı verileri kullanarak değerlendirmeler yapma ve net geribildirimler oluşturma imkanı sunduğu vurgulanmıştır. Türkiye’de konuşma eğitiminde bilgisayar destekli öğretim (bdö) prosedürlerinin kullanılması alanında söz konusu sistemleri temel alan, özellikle artikülasyonun nasıl düzenlenmesi gerektiği ile ilgili net görsel-işitsel bilgiler sunan herhangi bir çalışma bulunmadığı, bilgisayar destekli sistemlerin geleneksel eğitim uygulamalarında var olmayan birçok üstünlüğü bünyesinde barındırdığı bilimin tespitleri arasında yer almaktadır. Anahtar Kelimeler: Artikülâsyon Eğitimine Yönelik Bilgisayar Destekli Öğretim (BDÖ) Materyali, Ağız Araştırmalarında Standart Yazım/Transkripsiyon, Türk Halk Müziği Fonetik Notasyon Sistemi (THMFNS). 1. Giriş Müzik türleri içerisindeki ayrıcalıklı yerini kaynağını yöresel ağız farklılıklarında bulan kişiliğinden alan, yarınları ağız farklılıklarından doğan tavrını korumasına ve değişime karşı direnebilmesine bağlı olan Türk halk müziği verimlerinde varlığını sürdüren yöresel ağız özelliklerinin dilbilimsel yasalara bağlı olarak; ses bilgisi ölçütleri-şekil bilgisi ölçütleri ve söz varlığı ölçütleri ekseninde TDK Çeviriyazı Đşaretleri ile transkript edildiği dialektologlarca, müzikolojik yasalara bağlı olarak ise; sözel-sanatsal bir performans türü olarak tanımlanan türkülerin kuramsal ve icrasal altyapısında varlığını sürdüren Türk halk müziği yöresel ağız özelliklerinin de TDK Çeviriyazı Đşaretleri ile transkript edildiği, diğer dünya dillerinde de var olan bu gerçeğin yerel-evrensel standartlarca varlığı-kullanılabilirliği çeşitli alanlar üzerinde tescillenmiş olan Uluslararası Fonetik Alfabe (IPA) sesleri aracılığıyla notasyona aktarılarak aslına en uygun şekilde tekrar tekrar seslendirilebileceği müzikologlarca vurgulanmıştır. Ulusal ve uluslararası platformlardaki dilbilimsel ve müzikolojik uygulamalara paralel bir uygulama başlatmak amacıyla geliştirilen Türk Halk Müziği Fonetik Notasyon Sistemi (THMFNS); ses bilgisi-şekil bilgisi ve söz varlığı ölçütleri ekseninde TDK Çeviriyazı Đşaretleri ve Uluslararası Fonetik Alfabe (IPA) sesleri üzerinde temellenen bir notasyon sistemidir (Demir, 2011). 16 Kendine has fonetik yapısı ve konuşma karakterine ait vokal ahenk özellikleri bulunan her dilde fonem kanunları-psiko-fizik şartlar-kudret tasarrufu-düzene koyma/sınıflara ayırma çabası-sosyal temayüller-dil politikası vb. gibi dilbilimsel yasalar ekseninde çeşitlenmenin meydana geldiği (Üçok, 1947: 53-57), her dilin farklı nedenlerle ortaya çıkmış olan varyantlar bütününden oluştuğu ve standart dil de dâhil olmak üzere dildeki farklı her tür oluşum biçiminin bir çeşitlenme/varyant olarak kabul edildiği dialektologlarca vurgulanmıştır. Bir toplulukta bölgeler üstü anlaşma aracı olarak tanınıp benimsenen, konuşulan lehçe ve ağızlar içerisinde yaygınlaşarak hakim duruma geçen bir dil türü olarak tanımlanan Standart Dil (Standart Varyant): konuşulan lehçe ve ağızlar içerisinde yaygınlaşarak hakim duruma geçen bir dil türüdür. Belli bir bölgenin konuşma biçiminin standart dil (standart varyant) olarak seçilmesi, seçilen ağızdaki varyantların en aza indirilecek şekilde kodlanması, kodlanan biçimlerin eğitim, basın, yayın vb gibi yollarla yaygınlaştırılması ve yaygınlaşan biçimlerin kullanıcılarca kabulü vb gibi süreçlerden geçmektedir. Dil türleri arasında ve kullanıldığı saha içerisinde en geniş işleve, geçerlilik ve iletişim alanına sahip olan standart dil (standart varyant); farklı ağızları konuşanlar arasında bir iletişim aracı durumunda bulunmaktadır. Türkiye Türkçesi için standart söyleyiş olarak Đstanbul konuşması esas alınmıştır. Ortak dil ses bilgisi-şekil bilgisi-söz varlığı ölçütleri bakımından geniş ölçüde bu ağzın özelliklerini yansıtmaktadır (Demir, 2010: 93-106) & (Demir, & Yılmaz, 2011: 74-78) & (Hatipoğlu & Karakaş, 2010: 444-454) & (Gümüşkılıç, 2008: 388-401). 2. Yöntem Dilbilimsel ve müzikolojik yasalara bağlı olarak; yerel müziklerin yazıya geçirilmesinde birbirinden farklı yazım tekniklerinin kullanıldığı, halk müziği notalama tekniklerinden biri olan çeviriyazım tekniğinin ise yerel müzikleri yazıya geçirme sürecinde pek çok imkân tanıdığı ayrıca Türk halk müziği verimlerinin kuramsal/icrasal altyapısında varlığını sürdüren Türkiye Türkçesi içerisinde yer alan 29 Latin harfin ise “Anadolu Ağız Araştırmalarında Çeviriyazı Sistemleri: Standart Yazım/Transkripsiyon/Varyasyon)” yöntemi aracılığıyla da yazıya/notasyona aktarılabildiği dilbilimi ve müzikolojinin tespitleri arasında yer almaktadır (Demir, 2012: 1-8). Türk Halk Müziği Fonetik Notasyon Sistemi (THMFNS)’nin eğitsel-öğretisel uygulamalara aktarım ve adaptasyon süreçlerinde; “Artikülâsyon Eğitimine Yönelik Bilgisayar Destekli Öğretim (BDÖ) Materyali”nin kullanılabilirliği “Anadolu Ağız Araştırmalarında Çeviriyazı Sistemleri: Standart Yazım/Transkripsiyon/Varyasyon)” yöntemi ekseninde yapılandırılmıştır. Toplumların kullandıkları sesli ve sessiz fonemlerin şarkı söyleme yöntem ve tekniklerini etkileyerek birbirinden farklı ses ekollerinin ortaya çıkmasına neden olduğu, Türk dilinin de Türk ses ekolünün gelişip zenginleşmesine yardımcı olabilecek sesbilimsel özelliklere sahip bir dil olarak tanımlandığı, Türk dili ses oluşturma kuralları ile şarkı sesi oluşturma kuralları arasında doğrudan ilişki kurulabileceği, konuşma ile şarkı söyleme sürecinde artikülâsyon odağının değişmediği, dünyada ekol olarak kabul edilen şarkı söyleme yöntem ve tekniklerine paralel bir uygulama başlatabilmek amacıyla; Türk dili fonetik yapısına ve artikülasyon mekaniğine uygun şarkı söyleme yöntem ve tekniklerinin geliştirilmesi gerekliliği vurgulanmıştır (Töreyin, 2000: 83-91) & (Sazak, 2001: 82-88) & (Çevik, 1988: 79). 17 3. Materyal KTU FBE Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi olarak; KTÜ 2006.116.004.1 kodlu “Dil Öğrenme Ortamlarının Bilgisayar Destekli Modellemeler ve Ortamlar Kullanılarak Geliştirilmesi ve Zenginleştirilmesi” adlı bilimsel araştırma projesi kapsamında Doç. Dr. Hasan Karal’ın danışmalığında yürütülen, “Artikülâsyon Eğitimine Yönelik Bilgisayar Destekli Öğretim Materyalinin Değerlendirilmesi” başlığı adı altında Yasemin Aydın tarafınca Türkçenin doğru ve akıcı konuşulmasını destekleme, artikülâsyon eğitimi kapsamında kullanılabilecek bilgisayar destekli bir öğretim materyali geliştirme, geliştirilen materyalin kullanılabilirliğini irdeleme ve bilgisayar destekli materyalin farklı artikülâsyon problemlerine sahip bireylerin artikülâsyon problemlerini çözmedeki etkiliğini ortaya koyma amacıyla hazırlanan araştırma kapsamında; Türk dili alfabesinde bulunan 29 sesi ve rakamları temsil eden kafa modeli üzerine odaklı bir materyal kullanılarak 2-boyutlu ortamda geliştirilmiş olan materyalde konuşma sırasında kontrol edilebilen dil, dudak, çene hareketleri vurgulanmıştır. Her bir ses ve rakamın artiküle edilmesi sırasında dil, diş ve çenenin yan profilleri, dudak ve dişlerin ön profilleri canlandırılmıştır. Türkçenin doğru ve akıcı konuşulmasını desteklemek amacıyla daha iyi bir eğitim modeli sunma noktasından hareket edilerek artikülâsyon eğitimi için Macromedia Flash MX yazılımı kullanılarak geliştirilmiş olan bir materyaldir. Materyal artikülâsyon problemlerine sahip 6 öğrenci üzerinde 36 haftalık bir süreçte yürütülen özel durum çalışmalarıyla test edilmiş, artikülasyon problemlerinin düzeltilmesine yönelik geliştirilen bilgisayar destekli materyalin etkisini derinlemesine gözleyebilmek için öğrenciler haftalık seanslarda takip edilmiş, tüm deneyimler kayıt altına alınmıştır. Öğrencilerin sahip oldukları artikülâsyon problemlerinin iyileştirilmesi, düzeltilmesi veya ortadan kaldırılması amacıyla tasarlanan ve kullanılması öngörülen, ses animasyonlarının üretimiyle görsel-işitsel olarak sunulan bilgiler ile desteklenen, Türk dilinin kendine özgü özelliklerini ve tınısını öğrencilere kazandırmak amacıyla geliştirilen “Artikülâsyon Eğitimine Yönelik Bilgisayar Destekli Öğretim (BDÖ) Materyali” aracılığıyla; ses ve rakamlar söylenirken dilin ağız içerisindeki değme noktaları gözlenebilmekte ve soyut kabul edilebilecek artikülasyon süreçleri somutlaştırılabilmektedir. Gözlem ve mülakat çalışmalarından elde edilen veriler ekseninde; değerlendirmeciler algıları doğrultusunda kalitedeki değişimi oranlamış, sonuçlar değerlendirmecilerin bulunduğu akademik birimler temel alınarak ayrı ayrı analiz edilmiş, grafiksel dökümler çıkarılmış, uluslararası literatürde yaygın bir şekilde kullanılan bilgisayar destekli konuşma eğitim materyallerinin Türk dili örneği sınanmış, konuşma eğitmeni, akademisyen ve tüm öğrencilerin dönütleri üçgenleme (triangulation) yöntemiyle karşılaştırılarak yorumlanmış ve yüksek oranda başarı elde edilmiştir (Aydın, 2008: v, 17-24, 33, 45-50). Farklı artikülasyon problemlerine sahip bireylerin artikülasyon problemlerini çözmedeki etkinliğini nicel ve nitel olarak ortaya koymak amacıyla yapılan tüm deneysel çalışmalar sonucunda toplam 178 değerlendirmecinin N, Y, Z, T, U, V olarak isimlendirilen öğrencilerin sahip oldukları artikülasyon problemlerinin düzeltilmesine yönelik algısal oranlamalarının ortalama değerleri saptanmıştır. N olarak isimlendirilen öğrencinin “c“ sesindeki başarısı 32,64’den 84,19’a, “ç“ sesindeki başarısı 31,19’dan 87,09’a, “j“ sesindeki başarısı 24, 60’dan 84,20’e, “s“ sesindeki başarısı 29,49’dan 84,46’a, “ş“ sesindeki başarısı 27,26’dan 78,66’a, “z“ sesindeki başarısı 25,96’dan 84,42’e ulaşmıştır (Karal, 2009: 55-74). 18 Şekil 1. Artikülâsyon Eğitimine Yönelik Bilgisayar Destekli Öğretim (BDÖ) Materyali Ana Menü: Aydın, 2008: 21. 4. Bulgular-Sonuçlar-Öneriler Uluslararası literatürdeki gelişmelere paralel bir uygulama başlatabilmek amacıyla oluşturulan, ulusal standartlarca varlığı-kullanılabilirliği çeşitli kullanım alanları üzerinde tesçillenmiş olan “Artikülâsyon Eğitimine Yönelik Bilgisayar Destekli Öğretim (BDÖ) Materyali”; uygulayıcının üzerine düşen görevi hafifletme, terapi uygulamalarının elde edilebilirliği artırma, görsel-işitsel veriler sunma, kullanıcıdan aldığı verileri kullanarak değerlendirmeler yapma, net geribildirimler oluşturma, bireysel öğrenmeye olanak verme, soyut kabul edilebilecek süreçleri somutlaştırabilme, terapi hizmetlerinin elde edilebilirliğini artırma, geleneksel eğitim uygulamalarında var olmayan birçok üstünlüğü üzerinde toplama; Türkçe için yürütülen artikülâsyon eğitimi faaliyetlerinin uluslararası normları yakalaması bakımından daha hızlı ve daha kesin bir çözüm yolu olacağını düşündürtmesi dolayısıyla dikkatleri üstüne çekme, özellikle artikülasyon eğitimi kapsamında artikülasyonun nasıl düzenlenmesi gerektiği ile ilgili net bilgiler sunma, ağzın içinde bulunan ve normal bir konuşmacıda görülemeyen iç parçaların görülebilmesine olanak verme; Türkçenin doğru ve akıcı konuşulmasını destekleme amacıyla daha iyi bir eğitim modeli sunma, konuşma sırasında (kafa modeli: her bir ses ve rakamın artiküle edilmesi) kontrol edilebilen dil, dudak, çene hareketlerini ve yan profillerini gözlemleyebilme; ses animasyonlarının üretimi ve görsel-işitsel olarak sunulan bilgiler ile öğrencilerin farklı alışkanlıklarından kaynaklanan artikülasyon problemlerini iyileştirme, Türk dilinin tınısını örgencilere kazandırma, anlaşılır, inandırıcı, etkileyici konuşabilen bireyler yetiştirme için temel oluşturma; öğrencilerin öğrenme becerilerini arttırılabilme, yürütülen eğitim ve öğretim aktiviteleriyle öğrencilere daha nitelikli becerileri kazandırabilme, öğrenci, öğretmen ve öğrenme ortamlarından kaynaklanan problemlerin etkisini azaltabilme, eğitimdeki kalitenin daha da artmasını ve öğrencilere kazandırılması hedeflenen öğrenme becerilerinin daha kolay ve hızlı oluşmasını sağlayabilme vb. gibi özellikleri dolayısıyla “Türk Halk Müziği Fonetik Notasyon Sistemi (THMFNS)”nin eğitsel-öğretisel uygulamalara aktarım ve adaptasyon süreçlerinde kuramsal ve icrasal altyapıda varlığını sürdüren 29 Latin harfin doğru artiküle edilmesi adına kullanılması öngörülen materyallerden biridir. 19 5. Kaynaklar Akar, A. (2006). Ağız Araştırmalarında Yöntem Sorunları. Turkish Studies/Internetional Periodical for The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume1 (2) Fall 2006, 41-53. Aydın, Y. (2008). Artikülâsyon Eğitimine Yönelik Bilgisayar Destekli Öğretim Metaryalinin Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı (Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Hasan Karal), Trabzon, Türkiye. Çevik, S. (1988). Müzikte Söz Öğesinin Önemi, Müziğin Dile, Dilin Müziğe Etkileri. Birinci Müzik Kongresi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Ankara, 79. Demir, G. (2011). Dil-Müzik Đlişkisi Ekseninde Yapılanan Türk Halk Müziği Yöresel Ağız Özelliklerinin Fonetik Notasyonu. Yüksek Lisans Tezi, ĐTÜ SBE Türk Müziği Programı (Tez Danışmanı: Doç. Erol Parlak), Đstanbul, Türkiye. Demir, N. & Yılmaz, E. (2011). Türkçe Ses Bilgisi. TC Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2362-Açıköğretim Fakültesi Yayını No: 1359, I. Baskı, 74-78. Demir, N. (2010). Türkçede Varyasyon Üzerine. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi 17 (2), 93-106. Demir, N. (2012). Türkçe Ağız Araştırmalarında Bazı Yöntem Sorunları. Diyalektolog Dergisi (Ağız Araştırmaları Dergisi) (4), Yaz 2012, 1-8. Gümüşkılıç, M. (2008). 18. Yüzyıl Đstanbul Ağzı Hakkında Bazı Gözlemler. Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 3 (3) Spring 2008, 388401. Hatipoğlu, Ç. & Karakaş, Ö. (2010). Sözlü Derlem Çeviriyazısını Standart Dil ve Ağıza Göre Ölçünleştirme. 24. Ulusal Dilbilim Kurultayı, 17-18 Mayıs 2010, Ankara, 444-454. Karal, H. (2009). Evaluating the Impact of Computer Aided Learning Material on Articulation Disorders (Artikülâsyon Eğitimi Đçin Geliştirilen Bilgisayar Destekli Öğrenme Materyalinin Değerlendirilmesi). Eurasian Journal of Educational Research, 34, Winter 2009, 55-74. Sazak, N. (2001). Ses Eğitimi Tekniklerinin Artikülâsyon Mekaniğine ve Türkçe Fonetiğe Uygunluğunun Đncelenmesi. Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müzik Eğitimi (Tez Dan. Prof. Dr. Erol Belgin & Doç. Dr. Rıdvan Süer), Ankara, Türkiye. Töreyin, A. M. (2000). Türkiye Türkçesine Uygun Şan Eğitimi. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, Sayı 583, 83-91. Üçok, N. (1947). Genel Dilbilim (Lengüistik). Ankara Üniversitesi Dil, Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayımları: 57, Lengüistik Serisi: I, Sakarya Basımevi, Ankara, 53-57. 20 Anatomi Sınav Simülatörü Nihat Burak ZĐHNĐ a, Kemal TURHAN b, Mehmet Ali ÇAN c a b Nihat Burak ZĐHNĐ, KTÜ Sağlık Hizmetleri MYO, Trabzon, Türkiye, nihatburakzihni@gmail.com Kemal TURHAN, KTÜ Biyoistatistik ve Tıp Bilişimi AD, Trabzon, Türkiye, kturhan_tr@yahoo.com c Mehmet Ali ÇAN, KTÜ Anatomi AD, Trabzon, Türkiye, mmcans@yahoo.com Özet Simülasyon gerçekte var olan görevlerin, ilişkilerin, fenomenlerin, ekipmanların, davranışların ya da bazı bilişsel aktivitelerin taklit edilmesi olarak tanımlanmaktadır. Teknoloji ve eğitimde ortaya çıkan gelişmeler bu iki alanın birlikteliğini beraberinde getirmiş, simülasyon uygulamaları ve araçlarının yaygınlaşmasına, eğitimde kullanılmasına fırsat vermiştir. Her eğitim sisteminde olduğu gibi anatomi eğitiminde de sınavın önemli bir yeri vardır. Bu çalışmada bilgisayar destekli bir anatomi sınav ortamı oluşturulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Tıp Eğitimi, Simulasyona Dayalı Sınav, Anatomi; 1. Giriş Tıp eğitimi son zamanlarda pek çok tartışma platformunda gündeme gelmektedir. Eğitim konusunun bu denli sorgulanmasının temelinde bilgi dünyasında yaşanan değişimin çok yönlü olması yatmaktadır. Bilgi üretimi ve kullanımının her geçen gün artması, bireyler ve kurumlar arası rekabetin hız kazanması ve belki de en önemlisi internet ortamı ile birlikte bilgi transferinde ortaya çıkan inanılmaz hızlanma kalıplaşmış yöntemlerin tartışılmasını gündeme getirmiştir. Tıp eğitimi, kendi kendine öğrenmeyi yaşam süresince özendiren ve bu beceriyi öğrenciye kazandıran bir formatta olmak zorundadır. Bu zorunluluğun temelinde tıp fakültesine giriş ile başlayan ve aktif meslek yaşamının sonuna kadar devam eden tıp eğitiminin, sürekli olarak gelişerek yenilenen dinamik bir süreçte gerçekleşmesi vardır. Bilgi karşısında eleştirel algılama yapabilme yetisi, bilginin keşfedilmesine dayanan bir öğrenme tutumunun kazandırılması, pasif bilgilendirme yerine merak uyandırma asıl amaçlar olmalıdır. Bu amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilen öğretme-öğrenme sürecinin etkili bir şekilde yürütülmesi tesadüflere bağlı olmamalıdır. Sağlıklı bir eğitim-öğretim ortamının oluşturulması ve sürdürülmesi eğitmenin sorumluluğu altındadır[1]. Görsel bir bilim dalı olan anatomi, tıp fakültelerinde temel bilimler başlığı altındaki eğitim öğretim programları içerisinde önemli bir yere sahiptir[2]. Öğretme-öğrenme sürecinde görsel yöntemlerin işitsel ve diğer yöntemlere oranla etkinliği, anatomi öğreniminde uygulamaların önemini ortaya koymaktadır[3]. Uygulama salonlarında yeterli sayıda kadavra ve diğer materyal kullanılarak ve az sayıda tutulan öğrenci sayısı ile gerçekleştirilen anatomi öğretiminin daha verimli olacağı kuşkusuzdur. Benzetim olarak da isimlendirilen simülasyon, gerçekte var olan görevlerin, ilişkilerin, fenomenlerin, ekipmanların, davranışların ya da bazı bilişsel aktivitelerin taklit edilmesi olarak tanımlanmaktadır[4]. 21 Her tip simülasyonda “fidelity” olarak bilinen “gerçek yaşama olan uygunluk” diğer bir deyişle “aslına uygunluk” özelliği bulunmak zorundadır. Bu özellik deneyimlerin gerçekliğini yansıtmaktadır[5]. Bu çalışmada anatomi eğitimi verilen tıp fakültelerinde kullanılan sınav değerlendirme metotlarından biri olan sözlü sınavını simule eden bir bilgisayar destekli eğitim materyalinden bahsedilecektir. Çalışma KTÜ Anatomi AD öğretim üyelerinin desteği ve bilgisi dahilinde gerçekleştirilmiştir. 1.1. Anatomi Değerlendirme Sınavı Anatomi dersi değerlendirmesinde tıp fakültelerinde yaygın olarak kullanılan sistemlerden biri de “zilli sistem”dir. Bu sistemde öğrenciler belirli gruplara ayrılarak sıra ile laboratuara alınırlar. Masalarda bulunan kadavraların üzerine iğneler ile gösterilen kısımların adlarını kağıtlara yazmaları istenir. Bu sırada bir zil sesi ya da görevlinin “değiş” komutu ile bir diğer masadaki kadavranın başına gidip oradaki işaretlenmiş kısımların yer aldığı bölgeleri adlandırması istenir. Bu işlem tüm kadavra ile başlayıp daha sonra kadavradan alınmış belirli parçaların yer aldığı masalar ile devam eder. Bazı sınavlarda kadavra ile birlikte maketler üzerinden de öğrencilere soru sorulur. 2. Yöntem: Simulasyonun Tasarım ve Oluşturulma Süreci Bilgisayar destekli animasyon yazılımlarının gelişmesi ile birlikte bu tür yazılımlar ile yapılan eğitim materyallerinin sayısı giderek artmaktadır. Bu çalışmada kullanılan yazılım ile amaçlanan eldeki anatomi dersine ait görsellerde öğrenciler tarafından bilinmesi gereken noktaların kodlanması, bu verilerin bilgisayar ortamına aktarılması ve gerekli kodlamaların yapılarak öğrencilere ilgili resim üzerinde yer alan noktaları karışık bir sıra ile soran bir simulasyon ortamının yaratılmasaydı. Adobe Flash CS3 yazılımı kullanılarak internetten ücretsiz olarak elde edilen anatomi resimleri üzerinde bilinmesi gereken noktalar KTÜ Anatomi AD Öğretim Üyesi Mehmet Ali Çan tarafından tespit edildi. Bu noktalara etkileşim vermek için resim üzerinde karesel alanlar olşturuldu ve bu noktaların sırası ve karşılık geldiği anatomi teriminin adı bir veritabanına kayıt edildi. Sınav ortamını oluştırmak için rastgele soru sorma kodları yazıldı ve öğrencilerin cevap verebilmesi için anatomi terimlerinin yer aldığı bir “listbox” nesnesi ekrana yerleştirildi. Resim 1. Sınav simülatörü tasarım ekranı 22 Resim 2. Sınav simülatörü çalışma ekranı Resim 2’de görüldüğü gibi simülasyon öğrencinin soru sor düğmesine basması ile başlamaktadır. Ekranda gözüken sarı oklar ile amaçlanan öğrencilerin normal sınavda karşılaştıkları ve maketler üzerinde yapılan sınavlarda kullanılan işaretlemeye benzerlik oluşturarak öğrencinin uygulamayı daha rahat kullanabilmesidir. Resim 3. Sınav simülatörü dönüt ekranı Bilgisayar destekli eğitim materyallerinde bulunması gereken önemli bir özellikte kullanıcıya dönüt verme işlemidir. Benzetimi yapılmaya çalışılan anatomi sınavında bu işlem genelde öğrencilerin sınav sonrasında birbirlerine sordukları sorular ile olmaktadır. Ancak sınav heyecanı ve yanlış bilgiler nedeniyle öğrenciler arasında yapılan bu işleme tam olarak düzgün bir dönüt alma işlemi diyemeyiz. Bu nedenle bu çalışmada dikkat edilen bir noktada öğrencilerin sınav sonunda eksiklerini gidermek ve olası yanlış öğrenmelerini düzeltmektir. Bu amaçla tüm soruları cevaplandıran öğrencinin karşısına bir “Sonuç Gör” düğmesi koyuldu. Bu düğmeye basan öğrencinin karşısına kendi cevapları ile doğru cevapların yer aldığı bir liste çıkarıldı. Bu listede kırmızı renk ile renklendirilen satırlar öğrencinin yanlış cevaplarına karşılık gelecek şekilde tasarlandı. Öğrenci burada o satırın üzerine tıkladığı anda resmin üzerinde kendi cevabına karşılık gelen nokta veya noktalar ile doğru cevaba karşılık gelen nokta veya noktalar gösterildi. Böylece öğrenci doğru cevabın yerini görüp bilgisini düzelmekte ayrıca kendi cevabının yerini de görerek neden yanlış yaptığını anlayabilecektir. Normal hayatta özellikle sözlü sınavlarında hangi soruya tam olarak ne cevap verdiğinizi sınavdan sonra hatırlamanız çok zordur. Ama bizim çalışmamız sayesinde öğrenci sadece sorunun doğru cevabını öğrenmekle kalmayıp kendi cevabını da görebilmekte ve böylece neden yanlış cevap verdiğinin muhakemesini kendi içinde yapabilecektir. 23 3. Bulgular Avrupa’da kadavra başına 10 tıp öğrencisi düşerken, Türkiye’de bu oranı yakalayabilen fakültelerin sayısı birkaç taneyi geçmemektedir. 2002 yılı verilerine göre, bazı fakültelerde kadavra başına düşen öğrenci sayısı 90’ı geçmektedir. Sayıları her geçen gün artan tıp fakültelerinde okuyan yaklaşık 5 bin öğrenciye yetecek sayıda kadavra bulunamamaktadır. Anatomi anabilim dalları, yeni açılan bazı fakültelerde öğrencilerin kadavra görmeden mezun olması ya da eğitimin maketler üzerinde yapılmasından dert yanmaktadır. Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, yasal bekleme süresi sonunda sahibi olmayan kadavralar eğitim amacıyla tıp fakültelerine gönderilmektedir. Bu şekilde kadavra ihtiyaçlarının büyük kısmını karşılayabilen büyük kentlerdeki tıp fakülteleri, periferdeki fakültelerin kadavra taleplerini de karşılamaya çalışmaktadır. Avrupa ortalaması olan 1 kadavraya 10 öğrenci oranı, Türkiye’de sadece belli fakültelerde tutturulabilmektedir. Türk Tabipleri Birliği Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Raporu 2002’ye göre, Osmangazi Üniversitesi’nde 1 kadavraya 95, Kocaeli Üniversitesi’nde 91, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde 74.5 öğrenci düşmektedir. Türkiye’nin en köklü tıp fakültelerinden olan Đstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde 44.6 öğrenciye, Đstanbul Tıp Fakültesi’nde 40 öğrenciye, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 30.3 öğrenciye 1 kadavra düşmektedir. 2002 verilerine göre, kadavra temini konusunda Türkiye’de en iyi durumda olan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 1 kadavra üzerinde 6 öğrenci çalışma imkanı bulmaktadır. Bazı üniversitelerde kadavra başına düşen öğrenci sayıları şöyledir: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 20.7, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi 12.2, Gazi Üniversitesi 41, Hacettepe Üniversitesi 41.5, GATA 16.8, Marmara Üniversitesi 29, Uludağ Üniversitesi 71.7, Adnan Menderes Üniversitesi 33, Mersin Üniversitesi 18.5, Başkent Üniversitesi 9.2, Đnönü Üniversitesi 36[6]. 3.1. Öğrenci Kullanımlarından Sonra Simülasyonun Görsel Yeterliliğine Ait Sorulardan Elde Edilen Bulgular KTÜ Tıp Fakültesi Dönem II öğrencilerinin Anatomi materyali için WTEM değerlendirme ölçeği uygulamıştır. Bu ölçekte yer alan materyalin görsel yeterliliğine ilişkin maddeler ve bu maddelerin her birine verilen puanlara ait ortalamalar ( X ) ve standart sapma (S) değerleri Tablo 1’de verilmiştir. Ölçekteki maddelere verilen cevapların puan aralığı 1 ile 5 sayıları arasındadır. 24 Tablo 1. Öğrencilerin materyallerin “Görsel Yeterliliğine” ilişkin görüşleri GÖRSEL YETERLĐLĐK 1 2 3 4 5 6 7 8 N Bilgiler uygun resimlerle açık şekilde görselleştirilmiştir. Materyaldeki şekillerde ve resimlerde gerçekçi, canlı renkler kullanılmıştır. Materyalde eğlenceli şekiller, görseller vs. kullanılmıştır. 59 Animasyon tasarımı öğrenme isteğini artırmaktadır. Materyalde öğrenmeyi kolaylaştıran eğlenceli tasarımlar yapılmıştır. Yazılım ekranları arasında tutarlılık vardır. Yazılım ekranı etkin şekilde kullanılmıştır. Ekranda kullanılan renkler uyumludur. S X 0.79 3.69 0.78 3.68 0.99 3.44 0.90 3.32 0.97 3.29 0.78 0.90 0.85 3.68 3.51 3.71 Genel Ort. 3.54 Tablo 1’ e göre, Anatomi materyali Görsel Yeterlilik bölümünden en düşük puanı (3.29), “Materyalde öğrenmeyi kolaylaştıran eğlenceli tasarımlar yapılmıştır” maddesinde almıştır. Anatomi materyali Görsel Yeterlilik bölümünden aldığı en yüksek puanı ise (3.71), “Ekranda kullanılan renkler uyumludur” maddesinde almıştır. Anatomi materyalinin “Görsel Yeterlilik” bölümüne ait sorulara verilen puanların genel ortalaması 3.54 (iyi) olarak bulunmuştur. Tablo 2. WTEM değerlendirme ölçeği “Görsel Yeterlilik” bölümü frekans tablosu Araştırma Grubu Frekans Sayı % Görsel Yeterlilik Katılmıyorum 2 3.4 Kararsızım 26 44.1 Katılıyorum 26 44.1 Kesinlikle 5 8.5 Katılıyorum Toplam 59 100.0 25 3.2. Öğrenci Kullanımlarından Sonra Materyallerin Programlama Uygunluğu/Teknik Yeterliliğe Ait Sorulardan Elde Edilen Bulgular Tablo 3. Öğrencilerin materyallerin “Programlama Uygunluğu/Teknik Yeterliliğine” ilişkin görüşleri PROGRAMLAMA UYGUNLUĞU/ Genel N S X Ort. TEKNĐK YETERLĐLĐK 1 Simülasyonda yardım menüsü bulunmaktadır. 0.86 3.69 Simülasyon öğrenci kullanımına izin verecek 2 0.80 3.75 yetkilendirmelere sahiptir. 3 Arayüz tasarımı memnun edici ve estetiktir. 1.07 3.39 Simülasyona giriş sayfasında gerekli yönlendirmeler yer 4 0.84 3.66 almaktadır. 59 3,47 5 Simülasyon gerçeğe uygundur. 0.74 3.64 6 Simülasyon içerisindeki etkileşim düzeyi uygundur. 0.77 3.61 Simülasyon ekranındaki yönlendirmeler kullanıcıdan 7 0.93 3.46 istenilen amacı belirtmekte yeterlidir. 8 Simülasyonun yardım menüsü yeterli ve anlaşılırdır. 0.92 3.51 9 Simülasyonu kullanırken zorluk yaşadım. 1.15 2.54 Tablo 3’ e göre, Anatomi materyali Programlama Uygunluğu/Teknik Yeterlilik bölümünden en düşük puanı (2.54), “Simülasyonu kullanırken zorluk yaşadım” maddesinde almıştır. Anatomi materyali Programlama Uygunluğu/Teknik Yeterlilik bölümünden en yüksek puanı ise (3.75), “Simülasyon öğrenci kullanımına izin verecek yetkilendirmelere sahiptir” maddesinde almıştır. Anatomi materyalinin “Programlama Uygunluğu/Teknik Yeterlilik” bölümüne ait sorulara verilen puanların genel ortalaması 3.47 (iyi) olarak bulunmuştur. Tablo 4. WTEM değerlendirme ölçeği “Programlama Uygunluğu/Teknik Yeterlilik” bölümü frekans tablosu Araştırma Grubu Frekans Sayı % Programlama Katılmıyorum 1 1.7 Uygunluğu/Teknik Kararsızım 31 52.5 Yeterlilik Katılıyorum 26 44.1 Kesinlikle 1 1.7 Katılıyorum Toplam 59 100.0 4. Sonuç Bu çalışma anatomi eğitiminde kullanılması planlanan ve faydalı olması düşünülen bir çalışmadır. Bire bir sınav ortamını simule etme olanağı olmasa da özellikle maketler üzerinden yapılan sınav yöntemine olabildiğince benzetilmeye çalışılmıştır. 26 Đlerki çalışmalarda hedeflenen üç boyutlu görseller ile daha gerçekçi ortamların oluşturulmasıdır. Böylece öğrencilerin bir kadavra da görmüş olduğu detayları bilgisayar üzerinden de görebilmesi hedeflenmektedir. Giriş bölümünde belirttiğimiz kadavra saysının sınırlı olması durumu da dikkate alındığında bilgisayar destekli çalışmaların bu alandaki sayısının ve kapsamının artması eğitimcilerin ve öğrencilerin yararına olacaktır. 5. Kaynaklar Çizmeci O, Dinççağ A, Değerli Ü (2001). Olumlu bir öğrenim ortamı yaratmak. Tıp Eğitimi Dünyası, 4. Carmichael SW, Pawlina W (2000). Animated powerpoint as a tool to teach anatomy. Anat Rec, 261:83-88. Çilenti K. (1984). Eğitim teknolojisi ve öğretim. Ankara: Gül Yayınevi. Patrik J (2002). Simulation in research and practise. Academic Press, 487-508. Maran NJ, Glavin RJ (2003). Low-to-High-Fidelity Simulation-A Continuum of medical education. Med Educ, 37: 22-28. Hekimler Birliği Vakfı: Eğitimde kadavrasız anatomi dönemi. Erişim adresi http://www.hekimlerbirligivakfi.org/news_read.php?i=245 27 3D City Design with Opengl Hüseyin AL a, Assoc. Prof. Dr. Ulus ÇEVĐK b a Çukurova University, Engineering and Architecture Faculty, Electrical and Electronic Engineering, Balcalı, Adana, 01330, Turkey b Assoc. Prof. Dr., Çukurova University, Engineering and Architecture Faculty, Electrical and Electronic Engineering, Balcalı, Adana, 01330, Turkey Abstract The most important part of the Information Technologies is to serve the human being with computers in every area of the life. Living areas and places are one of the most important requirements for people. So, virtual city models have been produced. Widespread adoption and implementation of these will provide us a better life. In this work a program was developed in C language using the OPENGL. This program can produce buildings, roads, trees, sidewalks, pools, green areas in a 3D virtual platform. In this 3D virtual platform, firstly, the placement points are determined then the shapes are derived from the merger of these points. Desired models are developed from these shapes. These models are produced on the basis of the rules and qualifications entered to the program. Keywords: 3D City Plan, OpenGL, Urban Planning, Computer Graphics, City Design 1. Introduction Unhealthy and unplanned urbanization has occurred with the growing world population and the increase in immigration to large cities. For these reasons reconstruction is needed. Half of the world's population and two-thirds of Turkey's population live in cities (Kentleşme Şurası Sonuç Bildirgesi, 2009). The public and non-governmental organizations should participate in the planning process. While changes are being made in city plans, the public opinion should be taken into account too. For these reasons, planning process should be made in a platform which is accessible and understandable for everyone. This leads us to use computer aided designs. Since the computers came into our lives at 1950s, the computer-aided design tools began to be developed. Then, in 1963 “SKETCHPAD” program, which was developed by “Ivan Sutherland'', became the basis of today's design systems and used in the applications. By the years 1980-1990s, when the personal computers became widespread and cheaper, that improvement opened the way to the development of three-dimensional design tools (Pektaş, Ş. T., 2009). 3 dimensional virtualization is used in various areas like education, research, military training, traffic training, urban planning etc. As a consequence the programs that use 3D virtualization increase the creativity and quality of the projects. Small details of projects can be seen by using 3D virtualization programs. Also, design and planning of projects can be accomplished in a very short time. 28 1.1 Related Works 3D Virtual cities are developed for different aims by using different techniques. In a study, virtual cities, which would be used as a platform for traffic education in the future, were produced and presented in 3D. Numerical geographic maps and some basic parameters in city planning were used as input in this study. Different 3D cities can be produced by changing these basic city parameters (Göktaş, Çavuşoğlu, Şen, Görgünoğlu, 2006). Another author studied on a method by which 3D virtual cities could be produced with the input of the floor plans of the actual cities, definition of some object models and the derivation rules. The developed method could produce the building models at the determined points automatically and probabilistically (Oğuz,Aran,Yılmaz,Güdükbay,2006). A program named City Surf was developed in our country. Piri Reis Information Technologies firm developed this software (2006). City Surf was an OpenGL application that allowed to see geospatial data in three dimensions over the internet and it provided a good analysis method with this way(Anonym, 2012). Within the frame of these projects, an author group developed an efficient large-scale high-density complex 3D graphics engine based on OpenGL. A 3D model of the Wuhan city was produced with the use of Wuhan two-dimensional electronic map and setting the default same height of buildings. Texture mapping and display list of OpenGL were used in the system, reaching the effect of realistic scenes and the high speed of roaming and rendering which could be a valuable reference in design and implementation of 3D GIS (Liu J., Wang, Qi, Liu Y., Tao, 2009). 2. Methods 2.1. Data Sources for 3D Models The data needed to create three-dimensional models of existing spatial objects can be achieved from various sources. They can be classified as the followings (Brenner, 1999). * Remotely captured data: Satellite images, Aerial images, Colour and multispectral, Laser scanners * Close Range: Geodetic, Photogrammetry, Laser Scanner, Texture images * Derived Sources : Digital surface models, Geo Information Systems 2.2. Creating Methods and LODs for 3D City Models The existing 3D city models can be created automatically or semi-automatically by using the sources mentioned above. Automatic reconstruction is obtained without any manual refinement. If a manual refinement is required for effective visual control, an editor is implemented to system. The editor may add, delete and modify the objects in the 3D city model (Brenner, 1999). 3D city models are produced from different levels of detail (LOD). These LODs are classified as follows (Ewald, Coors, 2005); 29 LOD0, only the terrain is shown in this level of detail. There is no building and no roof in it. LOD1, the buildings are modelled with simple blocks and flat roofs in this model. There is no texturing at this LOD. Laser scanner is generally used to capture data for LOD0 and LOD1(Haala, Brenner, 1999). LOD2 includes terrain, building, roof shapes, textures and some vegetation. LOD3 contains buildings with textures, vegetation, street furniture with more real form. LOD4 contains LOD 0,1,2,3 and the model of the interior of the buildings like doors and windows. Some graphic libraries were developed to simplify and accelerate 3D software applications. These libraries are OpenGL, Direct X, Java 3D, JOGL (Kalaycı, 2006).We prepared our program by using the OpenGL. The OpenGL is a hardware independent interface and it has around 250 functions for different operations. These functions can be used in transformation, colour treatment, light treatment, animation, texture mapping and for these kind of different operations. These operations provide good effect at 3D rendering(Liu J., Wang, Qi, Liu Y., Tao, 2009). 3. Findings The photogrammetry, laser scanners, image processing, satellite photos and these kinds of remote sensing technologies were used for the creation of the present city models. Successful and reliable city models were produced by using these methods In this study a program was written in C using the OpenGL. The 3D city models can be produced as required with this program. First coordinate points for the city elements are determined by making use of the three-dimensional features of OpenGL. The shapes are obtained from the combination of points. Then buildings are formed from cubes, roads are formed from rectangles, tress are formed from roller and polygons etc... The program has user interface menus for interactivity with the user. With these the program can be managed as desired by entering the numerical data to program and by choosing pre-set choices from the user interface menus of the program. Windows programming codes were used while programming the user interface. The main menu of the program is used for making basic choices. If it’s required to make more specific choices, we can go to a separate settings window by using the main menu. A view of user interface menus are shown below in Figure 1. 30 Figure 1 . A view from the program and user interface menus. Pictures are pasted to the models, which are made of polygons by using the texturing functions of OpenGL for to provide reality in this program. The planning area is created from a 64x64 matrix (Figure 2). Each building, road, tree, green space, pavement unit occupies one unit in this matrix. The desired point in the field of planning can be reached manually in the program. What will be drawn to this area is determined by the values assigned to the matrix of the planning area. If this value is equal to 0 in the matrix, nothing is drawn at that unit of the planning area. Different models like buildings, roads, green space, trees, pools, pavements can be drawn to that point of the area by assigning the different values to matrix of the planning area. With a left click, the desired model can be placed anywhere in the field. Current models can be deleted with a right click. 64 units 64 units Figure 2. An example of the planning area matrix As can be seen in Figure 3, specific 64x64 matrices were formed to determine the building features such as the number of floors in the building, the building width, building length, etc. The matrix shown in Figure 3a, determines the number of the floor of the building that will be drawn to that point. The matrix in Figure 3b determines the width, and the matrix in Figure 3c determines the length of the building that will be drawn to that point. The top left point is the starting point of the building. For example, if the width matrix (Figure 3b) value is 2 and the length matrix (Figure 3c) value is 2 for the building at that point, the building area starts from the top-left and goes 2 units to right for width and goes 2 units to down for length. The resulting area for the building is shown in the area control matrix in Figure 3d. Similar matrices are used for the other models. The model feature determinations are made as shown in the following figures 3a, b, c, d. A variety of matrices are used to determine features of the model that will be drawn to that point. 7 different building models can be chosen by using the parameters in the settings menu. These building models can be placed manually anywhere in the desired area. 31 The features of the other models can be determined like the buildings by using the parameters in the settings menu. The developed program has the capacity to plan cities in 3-D. 7 0 0 0 0 0 0 0 4 0 0 0 0 0 0 0 0 0 9 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 64 units 2 0 0 0 0 0 0 0 2 0 0 0 0 0 0 0 0 0 3 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 64 units 64 units 64 units Figure 3a. An example of the number of floor of matrix Figure 3b. An example of width matrix 2 0 0 0 0 0 0 0 4 0 0 0 0 0 0 0 0 0 5 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 64 units 64 units Figure 3c. An example of the length matrix 1 1 0 0 0 0 1 1 1 1 1 1 0 0 1 1 1 1 1 1 1 1 1 0 1 1 1 1 1 0 1 1 1 1 1 0 64 units 64 units Figure 3d. An example of the area control matrix Examples of 3-D cities produced in this program is shown below in the Figure 4,,5 Figure 4. A view of 3D City Figure 5. Top view of 3D City 32 4. Discussion Our program starts with an empty area and different kinds of buildings or vegetation can be placed to this area one by one using the menu of the program. This property of the program makes it manually controlled but we have so much flexibility to decide where to put objects. The program has a user-friendly menu. Anybody, who can use computer, can learn the controls of the program in a short time and use every properties of the program. The user has a full control on the program. The user can go to any point in the planning area and observe the city planning from that point. The advantages of three-dimensional urban planning should be presented in a good way to architects and engineers working in the construction sector. We should benefit to the maximum extent from all features of the age of technology when designing settlements. For this reason, these type of projects described in this article should be supported at the research and development stage and such programs should be used more often in urban designs. Due to the ease of use, such programs will increase the number of participants at urban designs and in the design phase more people will contribute to the formation of the city where they will live in the future. We can have perfect and faultless cities in the future with the help of 3D city design programs. 5. References Göktaş H. , Çavuşoğlu A. , Şen B. , Görgünoğlu S, Simülasyon Sistemleri için 3 Boyutlu Sanal Şehirlerin Sayısal Coğrafik Haritalar Üzerinde Oluşturulması, Teknoloji, Cilt 9, Sayı 1, Ankara, 2006. Oğuz O. , Aran M. E. , Yılmaz T. ve Güdükbay U, Bina tahsis planlarından üç boyutlu şehir modellerinin üretilmesi ve görüntülenmesi, Sinyal Đşleme ve Uygulamaları Kurultayı (SĐU), Antalya, 2006. Pektaş, Ş. T., "Mimarlikta Yapı Bilgi Modellemesi Uygulamalari", Mimarlik Dergisi , No. 346, 2009, p. 81-84 , Avery Index to Architectural Periodicals, Ankara, 2009. Brenner C. , 1999, Interactive modelling tools for 3D building reconstruction, In Photogrammetric Week '99, p. 23-35, Stuttgart, 1999. Haala N. , Brenner C. , Extraction of buildings and trees in urban environments, In ISPRS Journal of Photogrammetry and Remote Sensing. 54(2-3), p.130-137, Stuttgart, 1999. Ewald K. , Coors V. , Appraisal of standards for 3D City Models, In Proceedings of the Ninth International Conference on Information Visualisation (IV’05), Stuttgart, 2005. Kalaycı T. , Yapay zeka teknikleri kullanan üç boyutlu grafik yazılımları için “Extensible 3D”(X3D) ile bir altyapı oluşturulması ve gerçekleştirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bilgisayar Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Đzmir, 2006. Liu J. , Wang Y. , Qi H. , Liu Y. , Tao J. , Implementation of Large Number of Buildings Based On OpenGL, In WiCOM'09 Proceedings of the 5th International Conference on Wireless communications, networking and mobile computing, Beijing, China, 2009. Ananoym, 2012, user survey. 7 Nov. 2012. http://www.citysurf.com.tr/tr/index.asp Kentleşme Şurası Sonuç Bildirgesi, 2009, Ankara. 33 Mobil Öğrenme Uygulamalarında Yeni Trend: Mobil Bulut Teknolojisi Deniz Mertkan GEZGĐN a a Yrd. Doç.Dr. , Trakya Üniversitesi Kosova Yerleşkesi Eğitim Fakültesi BÖTE Bölümü, Edirne 22030, Türkiye Özet Bulut Bilişim, ortak kullanılan kaynaklar üzerinde, ölçeklenebilir, erişilebilir ve her zaman kullanıma hazır yönetimi kolay yapılabilen bilgi ve iletişim servisleri olarak tanımlanabilir. Başka bir deyişle, bulut bilişim internet üzerinden ihtiyaca göre sağlanabilen bilgi ve iletişim teknoloji servislerini barındıran ana makineyi ifade eden genel bir kavramdır. Bulut Bilişim servislerini genel anlamda 3 kategoriye ayırabiliriz. Bunları sırasıyla altyapı, platform ve yazılım servisi olarak verebiliriz. Servis olarak Altyapıda, organizasyonlar işletme için ihtiyaç duydukları depolama aygıtı, bilgisayar ağı ve sunucu gibi ihtiyaçlarını hizmet olarak bulut bilişim hizmeti veren firmalardan almaktadırlar. Müşteriler ihtiyaçlarını karşılayabilecek her türlü işletim sistemi ve uygulamaları servis sağlayıcıları üzerinde kullanıcıya sanal donanımlar sunulmaktadır ve kullanıcılar kendi sanal donanımlarını yapılandırabilmektedirler. Servis olarak Platformda, kullanıcıya kendi uygulamalarını geliştirmeleri ve çalıştırmaları için gerekli teknolojiye sahip araçlar içeren uygun bir ortam sağlanmaktadır. Üçüncü servis tipi Servis olarak Yazılımda ise, uygulamalar servis sağlayıcılar tarafından işletilmekte ve müşterilerine bu uygulamalar hazır servisler olarak sunulmaktadır. Özel bir yazılıma ihtiyaç duyulmadan servisi alan kullanıcılar internet web konsolu üzerinden verilerine ve uygulamalarına ulaşabilmektedir. Gelişen Bulut teknoloji son günlerde birçok alanda servisleri dâhilinde popüler hale gelmektedir. Gerek kamu sektöründe gerekse özel sektörde güvenlik, yedekleme, email yönetimi gibi alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Bulut teknoloji sayesinde alt yapı masraflarının azalması ve zaman yönünden şirketlere, kullanıcılara büyük yarar sağlanmaktadır. Eğitim alanında da bulut teknolojisi, e-öğrenim uygulamalarında, öğrenci ve öğretmen etkileşimli içerik sistemlerinde alt yapı ve depolama servisi olarak kullanılmaktadır. Günümüzde bunun paralelinde mobil cihazların kullanım alanlarının arttığından dolayı öğrenme, akıllı telefon ve Tablet bilgisayarlar gibi mobil cihazlar üzerine yönelmektedir. Neticesinde mobil öğrenme uygulamalarının kullandığı alt yapı teknolojisinde Mobil Bulut Bilişim isminde yeni bir kavram ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada da dört bölüm ile mobil bulut teknolojisi ele alınacaktır. Đlk bölümde Bulut teknolojisi hakkında bilgiler ve gelişmeler, ikinci bölümde mobil bulut teknolojisi hakkında bilgiler ve gelişimi, üç ve dördüncü bölümde ise mobil öğrenmede, bulut teknoloji uygulamaları ve eğitim üzerinde bu teknolojinin geleceği tartışılacaktır. Anahtar Kelimeler: bulut teknoloji, m-öğrenme, mobil, bulut bilişim, eğitim-öğretim; 1.Giriş Günümüzde bulut bilişim teknolojisi, birçok sektör ve oyuncusu tarafından ticaret, oyun ve öğrenme uygulamalarında ticaret, sağlık, oyun ve öğrenme uygulamalarında sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır. Bunu IDC analiz şirketinin 2009- 2013 yılları arasındaki bulut bilişim servislerinin kullanım yüzdeleri ve bu teknolojiye yatırım raporu doğrulamaktadır.(IDC, 2013) Şekil 1. Bulut Teknolojisi Kullanım Servis Türü Oranları(IDC, 2013) 34 Mobil Cihazların, akıllı telefonların yaygınlaşması sayesinde bulut bilişim, mobil cihazlar üzerinde de yerini büyük bir hızla almaktadır. Bu gelişme aslında çok yeni değildir. Çoğu akıllı telefon firmaları özellikle veri depolama amaçlı bulut servislerini telefon yazılımlarına entegre etmiştir. Fakat günümüzde mobil bulut bilişim adı altında birçok şirket, mobil cihazlara servis ve uygulama sağlamaktadır. Buna en iyi örnek Microsoft şirketinin Windows Azure platformu, mobil programlama üzerine çalışan programcılar için platform olarak servis sağlamaktadır. (Microsoft Cloud, 2010) 2. Bulut Bilişim Bulut bilişim, bir şirketin veya kamu kurumunun sahip olduğu ve bünyesinde bulundurduğu bilişim altyapısı üzerinde çalışan servislerin ve uygulamaların Đnternet gibi harici bir yapı üzerinde çalıştırılmasıdır olarak ifade edilebilir.(Tubisad, 2013) Şekil 2- Bulut Bilişim Mantıksal Diagramı (Wikipedia, 2011) 2.1. Bulut Bilişim Servis Modelleri Bulut Bilişim servislerini genel anlamda 3 kategoriye ayırabiliriz. Bunları sırasıyla altyapı, platform ve yazılım servisi olarak verebiliriz. (Küçüksille ve diğerleri, 2013) 2.1.1. Altyapı olarak Servis(Infrastructure as a Service) Servis olarak Altyapıda, organizasyonlar işletme için ihtiyaç duydukları depolama aygıtı, bilgisayar ağı ve sunucu gibi ihtiyaçlarını hizmet olarak bulut bilişim hizmeti veren firmalardan almaktadırlar. 2.1.2. Platform olarak Servis (Platform as a Service) Servis olarak Platformda, kullanıcıya kendi uygulamalarını geliştirmeleri ve çalıştırmaları için gerekli teknolojiye sahip araçlar içeren uygun bir ortam sağlanmaktadır. 2.1.3. Yazılım olarak Servis (Software as a Service) Üçüncü servis tipi Servis olarak Yazılımda ise, uygulamalar servis sağlayıcılar tarafından işletilmekte ve müşterilerine bu uygulamalar hazır servisler olarak sunulmaktadır. 35 Şekil 3. Bulut Bilişim Servisleri(Satw,2012) 2.2. Bulut Bilişim Yerleştirme Modelleri Bulut Bilişim yerleştirme modellerini 4 kategoriye ayırabiliriz. Bu modelleri genel, özel, karma(genel-özel), topluluk yerleştirme modelleri olarak verebiliriz.(Ames,2012) Bu bulut modellerinin kullanımı şirketlerin ve ya kamu kurumlarının ihtiyaç kriterlerine göre değişmektedir. Bu kriterler güvenlik, ortak kullanım ve ücretlendirme olarak verilebilir. ( Mell ve Grance, 2011) 3.Mobil Bulut Bilişim Bulut bilişim teknolojileri sadece kişisel bilgisayarlar ve onların teknolojileri ile ilgili değildir. Aynı zamanda mobil teknoloji üzerinde de çok büyük etkisi olmuştur.(Khan ve Ahirwar, 2011) Bu gelişmelerin sonrasında Mobil Bulut Bilişim kavramı ortaya çıkmıştır. Kısaca tanım vermek gerekirse bu kavram, bulut bilişim servislerinin ve uygulamalarının mobil cihazlar üzerinde çalışmasıdır.(Huang, 2011) Mobil cihazların bir web tarayıcısı ile bir uygulamaya bağlanmak ya da mobil programlama(android) ile bir mobil bulut destekli yazılan bir uygulamayı kullanmak kapsam dâhilindedir. Bulut bilişim servisleri, mobil bulut servisleri içinde aynen katmanlı yapıya sahiptir. Gün geçtikçe mobil bulut akış kazanmaktadır. Juniper Research’ın yaptığı son çalışma ile mobil bulut bilişim kullanımı önümüzdeki 5 yılda çok hızlı bir şekilde ilerleme gösterecektir. Bunun göstergesi olarak aynı raporda 2009’dan 2014’e kadar bulut tabanlı teknoloji piyasasında %88 oranında artış olduğu ve olacağı tahmin edilmektedir.(Juniper Research, 2010) 3.1. Mobil Bulut Bilişimin Avantajları Bulut bilişimin hareketlilik, iletişim ve taşınabilirlik gibi birçok nedenlerden dolayı mobil bilgi teknolojileri için önemli bir çözüm olduğu bilinmektedir.(Pursani ve Ramteke, 2013) Bunun yanında mobil bulutun avantajlarını sıralamak istersek; mobil cihazların pil ömrünü uzatması, mobil cihazların sınırlı işlem gücü ve veri depolama kapasitesini arttırması, her türlü kötü amaçlı yazılımlara karşı güvenilirlik iyileştirmesi, dinamik sağlama, ölçeklenebilirlik, çeşitli servis sağlayıcı servisleri ile kolayca bütünleşmesi, servis sağlayıcıların kaynak paylaşımı ve çoklu kullanımı olarak sıralayabiliriz (Dinh ve diğerleri,2011). 36 3.2. Mobil Öğrenme Uygulamalarında Mobil Bulut Bilişim Mobil öğrenme, öğrenenlere sınıf dışında sınıfa bağımlı kalmadan tablet bilgisayarlar, akıllı cep telefonları gibi taşınabilir cihazlardan öğrenme materyallerinin sunulması, eğitim olanağının sağlanmasıdır. (Attewell,2005) Geleneksel mobil öğrenme uygulamaları için sorun teşkil eden yüksek maliyetli ağ ve cihazlar, düşük ağ iletişim oranı ve limitli eğitimsel kaynaklar mobil bulut destekli mobil öğrenme uygulamalarında ortadan kalkmaya başlamıştır. (Dinh ve diğerleri,2011) Bu tip uygulamalar mobil cihazlar üzerinde kullanılmaya başlanmıştır. Örnek olarak “Cornucopia” genetik bölümü okuyan öğrencilerin araştırmaları için geliştirilmiş formal eğitime dayalı mobil bulut destekli bir uygulamadır. (Yin ve diğerleri, 2009) “Plantations Pathinder” adlı uygulama ise formal olmayan bir eğitime dayalı, bitkilerin modern ve eski çağda rollerini ve şekillerini gösteren bir uygulamadır.(Rieger ve Gay,1997) 4.Tartışma Araştırmanın sonuçlarına göre, Mobil Teknolojilerin gelişmesi ve piyasa payının artması, mobil cihazlar üzerindeki uygulamaların hayatı daha da kolay hale getireceği söylenebilir. Paralelinde Mobil bulut bilişim uygulamaları önümüzdeki 5 yıl zarfında daha etkin bir durumda olacaktır. Mobil cihazların batarya sorunu çözüldüğünde, internetin bant genişliği ve sürekliliği arttırıldığında kullanımı daha verimli hale gelecektir.(Küçüksille ve diğerleri, 2013) Fatih projesi gibi mobil cihazlar üzerinde yapılan projelerin artması ile mobil öğrenme uygulamalarının geliştirilmesi ve içerik gereksiniminin artması mobil bulut teknolojilerinin sistemlerle bütünleşmesinin avantajlar sağlayacağı görülmektedir. Son olarak öğretim teknolojileri açısından hem ders hem uygulamalar olarak mobil(android) programlama ve mobil bulut bilişim destekli projelerin yapılması ve mobil teknolojilerin gelişim süreci üzerine araştırmalar yapılması avantajlar sağlayacaktır. 5. Kaynaklar Ames J. (2012) , “Types of Cloud Computing: Private, Public and Hybrid Clouds” http://blog.appcore.com/blog/bid/167543/Types-of-Cloud-Computing-Private-Public- and-Hybrid-Clouds Attewell, J. (2005). Mobile Technologies and learning. London: Learning and Skills Development Agency, 2, 4. Cloud Times (2012), Mobile Cloud, http://cloudtimes.org/mobile-cloud/ Dinh, H. T., Lee, C., Niyato, D., & Wang, P. (2011). A survey of mobile cloud computing: architecture, applications, and approaches. Wireless Communications and Mobile Computing. Huang D. (2011), “ Mobile http://www.comsoc.org/~mmc/ Cloud Computing ”, IEEE COMSOC MMTC E-Letter, IDC Analyze the Future (2013), Recent IDC cloud research ,http://www.idc.com/prodserv/idc_cloud.jsp Juniper Research (2010), Mobile http://www.juniperresearch.com/reports.php?id=210 Cloud Applications & Services, Khan, A., & Ahirwar, K. (2011). Mobile cloud computing as a future of mobile multimedia database. International Journal of Computer Science and Communication, 2(1), 219-221. 37 Küçüksille E.C.,Özger F., Genç S. (2013), “Mobil Bulut Bilişim ve Geleceği”,Ab’2013 Mell P., Grance T. (2011), “The NIST Definition of Cloud Computing”, Recommendations of the National Institute of Standards and Technology Microsoft Cloud (2010), Windows Azure Cloud Platform , http://www.windowsazure.com/en-us/ Pursani, M. P. J., & Ramteke, P. L. (2013). Mobile Cloud Computing. International Journal of Advanced Research in Computer Engineering & Technology (IJARCET), 2(4), pp-1512. Rieger, R., & Gay, G. (1997, December). Using mobile computing to enhance field study. In Proceedings of the 2nd international conference on Computer support for collaborative learning (pp. 218-226). International Society of the Learning Sciences. Satw (2012), Cloud Computing-Service Models ,White Paper,pp.7 Tubisad (2013),Bulut Bilişim Dosyası , http://www.tubisad.org.tr Yin C., David B., and Chalon R.(2009), “Use your mobile computing devices to learn - Contextual mobile learning system design and case studies,” in Proceedings of the 2nd IEEE International Conference on Computer Science and Information Technology (ICCSIT), pp. 440 Wikipedia (2011) ,Cloud Computing , https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Bulut_bili%C5%9Fim 38 Öğrencilerin Sanal Sınıflardaki Sınıf Topluluğu Hissetme Düzeyleri Özgen KORKMAZ a a Mevlana Üniversetesi, Eğitim Fakültesi,Konya, Türkiye, okorkmaz@mevlana.edu.tr Özet Bu araştırmanın amacı sanal sınıflarda yürütülen ders deneyimlerinden sonra öğrencilerin, bu sanal sınıflarda kendilerini ne kadar sınıf topluluğunun bir parçası olarak hissettiklerini belirlemektir. Araştırma betimsel tarama modelinde yürütülmüş nicel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu salan sınıf uygulamalarına katılmış 237 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırma verileri sınıf topluluğu ölçeği kullanılarak toplanmıştır (α= 76). Toplanan nicel veriler üzerinde aritmetik ortalama ve standart sapma, t testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), LSD testi uygulanmıştır ve şu sonuçlara erişilmiştir: Sanal sınıf uygulamalarında öğrenciler büyük ölçüde gruba bağlılık hissedememekte, bir başka deyişle gruptan dışlanmışlık hissetmektedir. Bölümlere göre öğrencileri sınıf topluluğu hissetme düzeyleri farklılaşmaktadır. Erkek öğrencilerin kadın öğrencilere göre sanal sınıflarda sınıf ortamı hissetme düzeylerinin Bağlılık ve toplam puan açısından anlamlı düzeyde daha yüksektir. Anahtar Kelimeler: Web destekli öğretim, sanal sınıf, sınıf topluluğu 1. Giriş Bu araştırmanın amacı sanal sınıflarda yürütülen ders deneyimlerinden sonra öğrencilerin, bu sanal sınıflarda kendilerini ne kadar sınıf topluluğunun bir parçası olarak hissettiklerini belirlemektir. Bu çerçevede aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır: 1.1. Alt Problemler 1.Sanal sınıf uygulamalarında öğrencilerin sınıf topluluğu hissetme düzeyleri nasıldır? 2.Öğrencilerin sınıf topluluğu hissetme düzeyleri, bölüme göre farklılaşmakta mıdır? 3.Öğrencilerin sınıf topluluğu hissetme düzeyleri cinsiyete göre farklılaşmakta mıdır? 2. Yöntem Bu araştırma betimsel tarama modelinde yürütülmüş nicel bir çalışmadır. Çalışmada öğrencilerin sanal sınıflarda kendilerini ne düzeyde sınıf topluluğunun bir parçası olarak hissedebildikleri betimlemeye çalışılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Mevlana Üniversitesinde farklı bölümlerde öğrenim görmekte olan 237 üniversite 1. Sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Bu öğrencilerin tamamı Atatürk Đlkeleri ve Đnkılap Tarihi I-II, Türk Dili I- II ve Đngilizce I-II derslerini iki dönem boyunca web destekli uzaktan öğretim yoluyla almaktadırlar. Çalışma grubunu oluşturan öğrencilerin bölümlere ve cinsiyete göre dağılımları Tablo 1’de özetlenmiştir. 39 Tablo 1. Çalışma Göre Dağılımı Bölümler Beslenme ve Diyetetik Böte Hemşirelik Đlköğretim Mat. Öğ. Okul Öncesi Öğ. PDR Tıp Toplam Grubunun Bölümlere ve Cinsiyete Kız 22 Erkek 1 Toplam 23 11 24 21 14 4 2 25 28 23 40 62 16 196 1 15 4 41 41 77 20 237 Araştırma verileri Rovai (2002; Akt:Öztürk, 2009) tarafından geliştirilmiş ve Öztürk (2009) tarafından Türkçe’ye uyarlaması yapılmış olan Sınıf Topluluğu Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Rovai (2002) tarafında geliştirilen orijinal ölçek 20 maddeden ve iki alt faktörden oluşmaktadır (Akt: Öztürk, 2009). Öztürk (2009) tarafından Türkçe ’ye uyarlanan ölçek ise 6 olumsuz, 7 olumlu olmak üzere toplam 13 maddeden oluşmaktadır. 5’likert tipinde bir ölçek olan ölçeğin hem uyarlanan, hem de orijinal hali iki faktörden oluşmakta. Bu faktörlerden birisi “Bağlılık”, diğer ise “Öğrenme” olarak isimlendirilmiştir. Bağlılık faktörünün iç tutarlılık katsayısı .84, Öğrenme faktörünün iç tutarlılık katsayısı ise .77’dir. Ölçeğin tamamı için iç tutarlılık katsayısı .85 olarak hesaplanmıştır (Öztürk 2009). Bu araştırmanın örneklem için hesaplanan iç tutarlılık katsayıları ise; Bağlılık için .79 Öğrenme için .56 ve ölçeğin bütünü için 76’dır. Uygulamaya katılan öğrencilerin uygulama kapsamındaki derslere Đlişkin tüm akademik faaliyetleri bir akademik öğrenci yönetim sistemi (AÖYS) ve Perculus sanal sınıf uygulaması üzerinde gerçekleştirilmiştir. AÖYS üzerinden öğrenciler her dönem açılan derslere kayıt olmakta, derslerle ilgili sunulan etkinliklere ve videolara erişebilmişlerdir.. Ayrıca bu sistem üzerinden, sanal sınıf uygulamaları, forum (eşzamansız tartışma ortamı) uygulamaları, mesajlaşma, duyuru ve ödev uygulamaları da gerçekleştirilmiştir. Sanal sınıf uygulamalarında ise dersin öğretim elemanı ve dersi alan öğrenciler arasında eşzamanlı bir iletişim kurulmuştur. Sanal sınıf (Perculus) uygulamasında sesli ve videolu görüşme, anlık yazışma (sohbet), beyaz tahta uygulaması ve ekran paylaşımı özellikleri ile öğretim elemanı ve öğrenciler arasında etkili ve verimli bir iletişim ortamı sağlanmaya çalışılmıştır.. Ayrıca, öğretim elemanı ya da öğrenciler pek çok dosyayı (MS PowerPoint, MS Word, MS Excel, Adobe PDF, resim, animasyon ve video) eşzamanlı olarak paylaşabilmişler, birbirlerinin ekranlarını izleyebilmişler (ekran paylaşımı) ve anlık notlar tutabilmişlerdir. Her ders için tüm dönem boyunca haftada bir ders saati sanal sınıf uygulaması gerçekleştirilmiştir. Sınıf Topluluğu Ölçeğinde yer alan her madde “kesinlikle katılıyorum” (5), “katılıyorum” (4), “kararsızım” (3), “katılmıyorum” (2) ve “kesinlikle katılmıyorum” (1) şeklinde ifade edilen beşli derecelendirme ile değerlendirilmiştir. Olumsuz maddeler ise ters kodlanmıştır. Sınıf topluluğu ölçeğinden en düşük 13, en yüksek 65 puan alınabilmektedir. Toplanan nicel veriler üzerinde aritmetik 40 ortalama ve standart sapma, t testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), Scheffe testi uygulanmıştır. Verilerin analizinde anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. 3. Bulgular ve Yorum 3.1. Sınıf Topluluğu Hissine Đlişkin Bulgular Tablo 2’de öğrencilerin sınıf topluluğu hissetme düzeylerine ilişkin bulgular özetlenmiştir. Tablo 2. Öğrencilerin Sınıf Topluluğu Hissine Đlişkin Puanları Faktörler N X ss. Min Bağlılık 13,92 4,82 6 Öğrenme 237 21,43 4,51 11 Toplam Puan 35,35 7,82 17 Max 27 32 54 Tablo 2 incelendiğinde öğrencilerin “Bağlılık” faktörüne ilişkin puan ortalamasının 13,92 olduğu görülmektedir. Bu faktörden en düşük 6, en yüksek 30 puan alınabilmektedir. Bu çerçevede ortalama incelendiğinde öğrencilerin Bağlılık faktörüne ilişkin puanlarının oldukça düşük olduğu söylenebilir. Bağlılık, grup içindeki bütünlük, canlılık, karşılıklı dayanışma ve güveni ifade etmektedir (Öztürk, 2009). Öztürk(2009)’a göre bu puanların düşük olması gruptan dışlanmışlık hissini ifade etmektedir. Buna göre sanal sınıf uygulamalarında öğrenciler büyük ölçüde gruba bağlılık hissedememekte, gruptan dışlanmışlık hissetmekte, daha genel bir ifade ele de, sanal sınıf ortamını, bir sınıf grubu olarak algılayamamakta oldukları söylenebilir. Tablo 2’de “Öğrenme” faktörüne ilişkin puan ortalamasının 21,43 olduğu görülmektedir. Bu faktörden en düşük 7, en yüksek 35 puan alınabilmektedir. Bu çerçevede ortalama incelendiğinde öğrencilerin Öğrenme faktörüne ilişkin puanlarının oldukça orta düzeyde olduğu söylenebilir Öğrenme faktörü, sınıf ortamındaki anlamın yapılandırılması için topluluk içindeki etkileşimin kullanılması ve sınıf ortamındaki memnun olunan öğrenme amaçlarının yaygınlaştırılması ile ilgili hislerden oluşmaktadır (Öztürk, 2009). Buna göre sanal sınıf ortamında öğrenci-içerik ve öğrenci – öğretim elemanı etkileşiminin yeterince gerçekleşmiş olmasının, “Öğrenme” faktörüne ilişkin puan ortalamasının, “Bağlılık” faktörüne göre daha yüksek olmasını beraberinde getirilmiş olabilir. Toplam puan açısından incelendiğinde de ortalamanın 35,35 olduğu, en düşük ve en yüksek alınabilecek puanlara göre bu ortalamanın düşük olduğu söylenebilir. Buna göre öğrencilerin sana sınıf ortamında grubu yeterince sınıf topluluğu olarak hissedemedikleri söylenebilir. Tablo 3’de öğrencilerin öğrenim gördükleri bölümlere göre sınıf ortamı hissetme puanlarına ilişkin bulgular özetlenmiştir. 41 Tablo 3. Bölümlere Göre Sınıf Ortamı Hissetme Puanlarına Đlişkin Bulgular Bağlılık Öğrenme Toplam Bölümler N X ss N X ss N X 1.Beslenme ve 3,3 38, 23 13,74 4,19 23 24,35 23 Diyetetik 11 08 2.Böte 3,9 36, 25 15,32 5,07 25 21,36 25 4 68 3.Hemşirelik 4,8 33, 28 13,11 6,13 28 20,71 28 5 82 4.Đlköğretim Mat. 4,9 32, 23 13,00 5,23 23 19,21 23 Öğ. 9 21 5.Okul Öncesi Öğ. 4,2 33, 41 12,49 4,36 41 20,73 41 4 21 6.PDR 4,4 36, 77 14,39 4,22 77 22,32 77 0 71 7.Tıp 4,3 35, 20 15,65 5,16 20 19,75 20 6 40 Toplam 4,5 35, 237 13,92 4,82 237 21,43 237 12 35 ss 6,2 5 8,0 8 10, 16 8,5 3 7,3 2 7,0 3 6,8 3 7,8 2 Tablo 3’de ortalamalar incelendiğinde, toplam puan açısından öğrencilerin sınıf topluluğu hissetme puan ortalamasının en yüksek olduğu bölümün Beslenme ve Diyetetik (X=38,08) olduğu, en düşük ortalamanın ise Đlköğretim Matematik Öğretmenli olduğu (x=32,21) görülmektedir. Faktörlere göre incelendiğinde ise Bağlılık açısından en yüksek puan ortalaması BÖTE (X=15,32), en düşük puan ortalaması ise Đlköğretim Matematik Öğretmenline (X=13,00); Öğrenme faktörü açısından ise en yüksek puan ortalaması Beslenme ve Diyetetik (X=24,35), en düşük puan Đlköğretim Matematik Öğretmenliğine (X=19,21 )ait olduğu görülmektedir. Bu farklılaşmaların anlamlı olup olmadığına dönük yapılan tek yönlü varyans analizi sonuçları Tablo 4’de özetlenmiştir. Tablo 4’de öğrencilerin öğrenim gördükleri bölümlere göre sınıf ortamı hissetme puanlarının farklılaşıp farklılaşmadığına dönük bulgular özetlenmişti Tablo 4. Bölümlere Göre Sınıf Ortamı Hissetme Puanlarındaki Farklılaşma Varyansın Kaynağı Bağlılık Öğrenme Toplam Gruplar Arası Grup Đçi Toplam Gruplar Arası Grup Đçi Toplam Gruplar Arası Grup Đçi Toplam Kareler Toplamı SD Kareler Ortalam F ası p 248,653 6 41,442 1,818 ,096 5243,659 5492,312 230 236 22,799 460,950 6 76,825 4,066 ,001 4345,287 4806,236 230 236 18,893 837,108 6 139,518 2,356 ,031 230 59,212 13618,82 5 14455,93 2 Anlamlı Fark Yok 1 ile 6 dışındaki diğerleri ile; 6 ile4 ve 7 arasında 4 ile 1, 2 ve 6 arasında 1 ile 5 ve 6 arasında 236 42 Tablo 4’de öğrencilerin öğrenim gördükleri bölümlerin öğrencilerin sınıf topluluğu hissetme düzeylerini Öğrenme faktörü [F(6-230)=4,066, P=0,001] ve toplam puan açısından [F(6-230)=2,356, P<0,05] anlamı düzeyde farklılaştırdığı, buna karşın Bağlılık faktörü açısından anlamlı farklılaşma olmadığı [F(6-230)=1,818, P>0,05] görülmektedir. Anlamlı farklılaşmanın hangi bölümler arasında olduğunu belirlemek amacıyla LSD testi yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre öğrenme faktörü açısından anlamlı farklılaşma Beslenme ve Diyetetik Bölümü ile PDR dışındaki diğer bölümler arasında bu bölüm lehinedir. Buna göre Bağlılık faktörü açısında Beslenme ve Diyetetik Bölümünün sınıf toplumu hissetme düzeylerinin PDR dışındaki diğer bölümlerden anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu söylenebilir. Toplam puan açısından ise fark Đlköğretim Matematik Öğretmenliği ile Beslenme ve Diyetetik, BÖTE ve PDR arasında bu bölüm aleyhine ve Beslenme ve Diyetetik ile Okul Öncesi Öğretmenliği ve PDR arasında bu bölüm lehindir. Buna göre toplam puan açısından Đlköğretim matematik Öğretmenliği Bölümü öğrencilerinin sınıf topluluğu hissetme düzeylerinin Beslenme ve Diyetetik, BÖTE ve PDR bölümlerinde öğrenim görmekte olan öğrencilere göre anlamlı derecede daha düşük olduğu, öte yandan Beslenme ve Diyetetik bölümü öğrencilerin hissetme durumlarının ise okul öncesi ve PDR öğrencilerininkinden anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu söylenebilir. Tablo 5’de öğrencilerin cinsiyetlerine göre sanal sınıflarda sınıf topluluğu hissetme düzeylerinin farklılaşıp farklılaşmadığına dönük bulgular özetlenmiştir. Tablo 5. Cinsiyete Göre Sınıf Ortamı Hissetme Puanlarındaki Farklılaşma sd t P Cinsiyet N X ss. Kadın 196 13,56 4,68 Bağlılık 235 -2,537 ,012 Erkek 41 15,63 5,18 Kadın 196 21,31 4,51 Öğrenme 235 -,920 ,359 Erkek 41 22,02 4,56 Kadın 196 34,87 7,64 Toplam 235 -2,091 ,038 Erkek 41 37,66 8,38 Tablo 5 incelendiğinde cinsiyet faktörünün öğrencilerin salan sınıflarda sınıf ortamı hissetme düzeylerini Bağlılık (t(2-235)=-2,537, p<0,05) ve Toplam puan açısından (t(2-235)=2,091, p<0,05) erkekler lehine farklılaştırdığı, öğrenme boyutunda ise her hangi bir farka neden olmadığı (t(2-235)=-,920, p>0,05) görülmektedir. Buna göre erkek öğrencilerin kadın öğrencilere göre sanal sınıflarda sınıf ortamı hissetme düzeylerinin Bağlılık ve toplam puan açısından anlamlı düzeyde daha yüksek oldu söylenebilir. 4. Sonuç ve Tartışma Araştırma sonunda ulaşılan sonuçlar aşağıda tartışılmıştır: Sanal sınıf uygulamalarında öğrenciler büyük ölçüde gruba bağlılık hissedememekte, gruptan dışlanmışlık hissetmekte, daha genel bir ifade ele de, sanal sınıf ortamını, bir sınıf grubu olarak algılayamamaktadır. Bu duruma sanal sınıf ortamında öğrencilerin birbirleri ile yeterince iletişim kuramamış olmaları ya da öğretim elemanlarının öğrenci-öğrenci 43 etkileşimini engellemeleri, bu etkileşimi güçlendirecek tedbirleri almamış olmaları neden olmuş olabilir. Faktörler açısından incelendiğinde ise “Bağlılık” faktörü, “Öğrenme” faktörüne göre daha düşüktür. Sanal sınıf ortamında öğrenci - içerik ve öğrenci – öğretim elemanı etkileşiminin yeterince gerçekleşmiş olmasının, “Öğrenme” faktörüne ilişkin puan ortalamasının, “Bağlılık” faktörüne göre daha yüksek olmasını beraberinde getirilmiş olabilir. Bağlılık faktörü açısında Beslenme ve Diyetetik Bölümünün sınıf toplumu hissetme düzeylerinin PDR dışındaki diğer bölümlerden anlamlı düzeyde daha yüksektir. Toplam puan açısından Đlköğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü öğrencilerinin sınıf topluluğu hissetme düzeylerinin Beslenme ve Diyetetik, BÖTE ve PDR bölümlerinde öğrenim görmekte olan öğrencilere göre anlamlı derecede daha düşük, öte yandan Beslenme ve Diyetetik bölümü öğrencilerin hissetme durumlarının ise okul öncesi ve PDR öğrencilerininkinden anlamlı düzeyde daha yüksektir. Cinsiyet açısından bakıldığında ise erkek öğrencilerin kadın öğrencilere göre sanal sınıflarda sınıf ortamı hissetme düzeyleri, Bağlılık ve toplam puan açısından anlamlı düzeyde daha yüksektir. 5. Kaynaklar Öztürk, E. (2009). Sınıf topluluğu ölçeğinin Türkçe’ye uyarlanması: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 36:193-202. Rovia, A.P. (2002): Development of an instrument to measure classroom community. Internet And Higher Education, 5:197-211. 44 Uzaktan Eğitim: Yüksek Lisans ve Doktora Tezleri Üzerine Bir Araştırma Haci Ali AYGÜN a, Vakkas AYGÜN b a Adıyaman Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Adıyaman, Türkiye, aaygun02@gmail.com. b Namık Kemal Ortaokulu, Suruç, Şanlıurfa, Türkiye,vakkas02300@gmail.com. Özet Uzaktan eğitim ile ilgili yazılmış olan yüksek lisans ve doktora tezlerine ilişkin metodolojik açıdan bir durum saptaması yapmak, metodolojik açıdan tezlerin ortak-farklı yönlerini ve yıllara göre gelişimini incelemeyi amaçlayan bu araştırma 1985-2012 yılları arasında yayımlanan 74 yüksek lisans ve doktora tezi oluşturmaktadır. Tezlerden elde edilen veriler istatiksel olarak analiz edilmiş, yorumlanıp önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Uzaktan eğitim, öğretim, tez çalışmaları; 1. Giriş Uzaktan eğitim, iletişim teknolojileri aracılığıyla farklı mekanlardaki bireylerin ve öğretim materyallerin bir araya getirilerek verilen eğitim şekli (Al ve Madran , 2004; 262) olarak tanımlanmaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı değişim uzaktan eğitim alanında yapılan çalışmaları arttırdığı ve bu paralelde uzaktan eğitim ile ilgi çalışmaların da farklılaştığı ve değişiklik gösterdiği görülmektedir. Literatürde teknoloji konusunda yapılan ilk çalışmalar eğitim yazılımları ve bu teknolojinin öğrenci başarı ve güdülenmesi üzerine yapılırken günümüzde e-öğrenme ve uzaktan eğitim konularına yoğunlaştığı (Gülbahar ve Alper, 2009; 96-106) ve ayrıca ülkemizde bu alanlarda yapılan çalışmaların artarak devam ettiği görülmektedir (Camnalbur, 2008; 6). Đlgili literatür incelendiğinde bir çok alandaki tezlerin, makalelerin ve bildirilerin belli ölçütlere göre analiz edildiği görülmektedir (Göktaş ve ark. (2012); Kurtoğlu ve Seferoğlu (2012); Gülbahar ve Alper (2009); Şimşek ve ark. (2008); Camnalbur (2008); Şahin ve Tekdal (2005); Erdoğmuş ve Çağıltay (2009); Üstündağ (2013)). Bu araştırma tezlerdeki verilerin derlenip tek çatı altında toplanması ve uzaktan eğitim ile ilgili çalışmaların yıllara göre gelişiminin göz önüne serip yol göstermesi açısından önemli görülmektedir. 2. Yöntem Bu araştırma da; “Uzaktan eğitim alanında yapılan tezler; araştırma türü, deseni, veri toplama aracı, örneklem çalışma grupları, örneklem büyüklükleri, veri analiz yöntemleri açısından nasıl bir dağılım göstermektedir?” sorusuna cevap aranmıştır. 45 Araştırmanın yapısı nedeniyle bu araştırmada doküman analizi metodu kullanılmıştır. Doküman analizi, araştırılması hedeflenen, olay veya olgular hakkında, bilgi içeren yazılı materyallerin analizini kapsar (Şimşek, 2009). Bu yazılı materyaller araştırmacıların araştırma projelerini rapor ettiği; kitaplar, makaleler, tezler, politika raporlarıdır (Neuman, 2007). Bu çalışmada, tezlerin incelenmesinde ve elde edilen verilerin kodlanması amacıyla Göktaş ve ark. (2012) tarafından geliştirilen Yayın Sınıflama Formu kullanılmıştır. Araştırma kapsamındaki tezlerden elde edilen veriler betimsel istatistiki yöntemlerden olan yüzde ve frekans kullanılarak çözümlenmiştir. Araştırmanın evrenini 1985-2012 yılları arasında yazılmış ve onaylanmış YÖK veri tabanına işlenmiş tez adı kısmında “Uzaktan Eğitim veya Uzaktan Öğretim” kavramlarına yer veren yüksek lisans ve doktora çalışmaları oluşturmaktadır. YÖK Ulusal Tez Veri sayfasında tezin adında “Uzaktan Eğitim veya Uzaktan Öğretim” geçen izinli ve izinsiz toplam 224 (Yüksek Lisans:188, Doktora: 35, Sanatta Yeterlilik: 1) tez (araştırmanın evreni) bulunmaktadır. Tezler incelenirken çeşitli yönleri (yayın yılı, üniversite, enstitü, anabilim dalı, bilim dalı, danışman unvanı vb.) bakımından tümü araştırmaya dahil edilirken uzaktan eğitim ve öğretimin gelişimi ve genel değerlendirmesi bakımından ise Eğitim ve Sosyal Bilimleri Enstitüsü altında yazılmış izinli tezler örneklem (74 (YL: 58, D: 16)) olarak seçilmiştir. 3. Bulgular Uzaktan eğitim alanında 1985 ve 2012 yılları arasında 224 (Yüksek Lisans: 188 ,Doktora: 35, Sanatta Yeterlilik: 1 ) tez çalışması yapıldığı ve onaylandığı görülmektedir. Son 10 yılın verilerine göre bu zaman diliminde en fazla çalışmanın yüksek lisans programlarında 2002 yılında (n=19, % 10,11) doktora programlarına da ise 2012 yılında (n=5, % 14,28) yapıldığı görülmektedir. Uzaktan eğitim-öğretim ile yazılmış 224 tezin üniversitelere göre dağılımı; en fazla uzaktan eğitim-öğretim ile ilgili tez çalışması vermiş üniversiteler Anadolu Üniversitesi (n=39-% 17,41), Gazi Üniversitesi (n=27-% 12,05) ve Sakarya Üniversitesi (n=20-% 8,93) dir. Danışmanların unvanlarına göre ise; öğretim görevlisi 1 (n=1-%0,44), doktor 6 (n=6%2,64), yardımcı doçent 86 (n=86-%37,39, doçent 49 (n=49-%21,59), profesör 78 (n=78%34,36) ve danışman bilgisi bulunmayan tez sayısı ise 7 (n=7-%3,08) dir. Danışman sayısının (n=227) örneklem sayısından fazla olması bazı tez çalışmalarında iki danışmanın olmasından kaynaklanmaktadır. Örneklem grubundaki tezlerin kullanılan araştırma türüne göre (n=42) nicel, karma (nitel+nicel) (n=15) ve nitel (n=10) olduğu görülmektedir. 1985 yılından 2012 yılına kadar tüm yıllarda nicel yöntemlerin kullanıldığı, genel anlamda nitel ve karma yöntemlerin 2006 yılından sonra kullanıldığı görülmektedir. Ayrıca 2006 yılından sonra nicel yöntemlerin daha fazla kullanıldığı görülmektedir. Örneklem grubundaki 74 tezin 19 u model önerisi, ders 46 tasarımı yada tasarım önerisi olduğu görülmektedir. Tezlerde model önerisi, ders tasarımı yada tasarım önerisi sadece tez konusu olurken bazı çalışmalarda bu önerilere ek olarak betimsel ve/veya kestirimsel yöntemlerin birlikte kullanıldığı görülmektedir. Çalışmada en fazla kullanılan araştırma modeli 38 çalışmada kullanılan tarama modelidir. Tarama modelinden sonra en fazla kullanılan ise deneysel (n=9) modeldir. Örneklemi oluşturan tezler veri analiz yöntemi olarak betimsel yöntemlerin kullanıldığı tezler (n=21), kestirimsel yöntemlerin kullanıldığı tezler (n=1) ve betimsel ve kestirimsel yöntemlerin kullanıldığı tezler ise (n=39) olduğu görülmektedir. 13 tez de ise betimsel ve/veya kestirimsel istatistiki yöntemlerin kullanılmadığı literatür incelemesi, ders tasarımı, model önerisi olduğu görülmektedir. Ayrıca kestirimsel istatistiki tekniklerin olarak 1999 yılında kullanıldığı görülürken 2004 yılından sonra her zaman kullanıldığı görülmektedir. Araştırmalarda örneklemin bazı özellikleri sağlamadığı durumlarda kullanılan nonparametrik testlerin ise 2005 yılından sonra kullanılmaya başlandığı ve örneklem dahilindeki 74 tezin 17 sinde bu testlerin kullanıldığı görülmektedir. Araştırma kapsamındaki tezlerde veri toplama aracı olarak en fazla anket (n=52) kullanıldığı, bunu ise sıra ile dokümanlar (raporlar, yazışmalar, analizler, web sayfası) (n=16), görüşme (n=10) kullanıldığı görülmektedir. Örneklem grubu dahilindeki geçerlik ve güvenirlik isteyen çalışmaların 23 tanesinde geçerlik ve güvenirlik bilgisine ulaşılamamıştır. Yapılan araştırmaların örneklem büyüklüğü olarak en fazla 31-100 kişi (n=16) görülürken örneklem sayısının küçük çalışmalarda konunun ilgi uzmanları ile görüşüldüğü örnek sayısının artması ile birlikte anket yönteminin kullanıldığı görülmektedir. Çalışma grubu olarak üniversite öğrencileri (n=28), öğretmenlerin (n=12), öğretim görevlisi/üyeleri (n=10) olduğu görülmektedir. 4. Sonuç Yıllar itibari ile 2001 yıldan sonra uzaktan eğitim alanında yapılan tezlerin arttığı görülmektedir. Üstündağ (2013) yaptığı çalışmasında uzaktan eğitim çalışmalarının BÖTE alanında yapılan diğer çalışmaların yerini aldığını belirtmektedir. Bu alanda en fazla tez çalışmasının Anadolu Üniversitesi’nde yapıldığı görülmektedir. Ülkemizde ilk olarak Anadolu Üniversitesi bünyesinde uzaktan eğitim faaliyetlerine yer verildiği bilinmektedir. Bu ise araştırmacılara bu alanda iyi bir araştırma ortamı oluşturmaktadır. Tezlerde en fazla kullanılan araştırma yöntemi; nicel araştırma yöntemi olduğu; 2005 yılından sonra nitel araştırma yöntemlerinin azaldığı; nicel ve karma yöntemlerin artmaya başladığı sonucuna ulaşılmıştır. Üstündağ (2013), Gülbahar ve Alper (2009) ve Altıparmak ve Nakiboğlu (2005) nicel yöntemlerin; Şimşek ve ark. (2008) ise son yıllarda her iki yöntemin birlikte kullanıldığını belirtmektedir. Ayrıca araştırma kapsamındaki 19 tezde model önerisi yada ders tasarımına yer verilmiş, bazı tezlerde ise bu öneri ve tasarımlar veri toplama araçları ile birlikte kullanılmıştır. Bu tür çalışmalar model önerisinin veya ders tasarımının uygulamaya dönük olarak sonuçlarını değerlendirme ve şekillendirmeye yardımcı olduğu söylenebilir. Çalışmada en fazla kullanılan araştırma modeli 38 çalışmada kullanılan tarama modelidir. Tarama modelinden sonra en fazla kullanılan ise deneysel modeldir. Kurtoğlu ve Seferoğlu 47 (2012) tarama modelinin; Erdoğmuş ve Çağıltay (2009) öncelikli olarak deneysel ve ikinci olarak tarama modelin; Masood (2004) deneysel modelin kullanıldığını belirtmektedir. En fazla kullanılan veri toplama aracı anket olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma kapsamındaki 23 tezde veri toplama araçlarının geçerlik-güvenirliğinin belirtilmediği ve ayrıca bazı tezlerde bu ölçeklerin kim tarafından nasıl geliştirildiği hakkında bilginin bulunmadığı görülmüştür. Çalışma grubu olarak en fazla üniversite öğrencileri ve öğretmenlerin kullanıldığı görülmektedir. Çalışma grupları seçilirken genel olarak kolay ve amaca uygun örneklemlerin tercih edildiği görülmüştür. Şimşek ve ark. (2008) ve Gülbahar ve Alper (2009) üniversite öğrencilerin kullanıldığı sonucuna ulaşmıştır. Çalışma grubu olarak kullanılan kişi sayısının en fazla 31-100 arası değiştiği görülmektedir. Đncelenen tezlerde en fazla kullanılan veri analiz yöntemlerinin betimsel ve kestirimsel yöntemlerin birlikte kullanıldığı karma yöntemlerdir. Özellikle son yıllarda karma yöntemlerin arttığı ve bu yöntemler içinde ise betimsel istatistiki yöntemler ile t-testinin daha fazla kullanıldığı görülmektedir. Ayrıca nanparametrik tezlerin son yıllarda kullanımında artış görülmektedir. 5. Öneriler Araştırmalarda yöntem bölümü üzerinde daha fazla durulması ve konunun içeriği ile bütünleştirilmesi, tek boyutlu olmaktan kurtarılıp özgün araştırmalar için nitel ve nicel yöntemlerin birlikte kullanıldığı karma araştırma desenlerinin kullanılması, çalışma grupları belirlenirken kolay ulaşılan ve amaca uygun gruplardan önce tarafsız ve bilimsel teknikler ile araştırmanın geçerlik ve güvenirliğini artırıcı gruplar ile çalışılması, tek gruba değil farklı farklı gruplara çalışmaların uygulanması, çalışmalarda çeşitlilik sağlamak için birden fazla veri toplama aracı birlikte kullanılması, geçerlik ve güvenirliği arttırmak için zengin ve tutarlı veri toplama araçları seçilmesi, araştırmalarda istatistikliğin amaç haline gelmeden araç olarak kullanılması önerilmektedir. 6. Kaynaklar Al, U. ve Madran, R. O. (2009). “ Web Tabanlı Uzaktan Eğitim Sistemleri: Sahip Olması Gereken Özellikler ve Standartlar.” Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 42(1): 259-271. Altıparmak, M. ve Nakiboğlu, M. (2005). “Fen Bilimleri Eğitimi Lisansüstü Tez Çalışmalarında Uygulanan Nitel ve Nicel Yöntemler.” Buca Eğitim Fak. Dergisi, 17:355-359. Camnalbur, M. (2008). Bilgisayar Destekli Öğretimin Etkililiği Üzerine Bir Meta Analiz Çalışması. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Đstanbul. Erdoğmuş, F. U. ve Çağıltay, K. (2009). “ Türkiye’de Eğitim Teknolojileri Alanında Yapılan Master ve Doktora Tezlerinde Genel Eğilimler.” Akademik Bilişim’09 - XI. Akademik Bilişim Konferansı Bildirileri, 11-13 Şubat 2009 Harran Üniversitesi, Şanlıurfa: 389-393. Göktaş, Y. ve ark. (2012). “Türkiye’de Eğitim Teknolojileri Araştırmalarındaki Eğilimler: 2000-2009 Dönemi Makalelerinin Đçerik Analizi.” Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 12(1): 177-199. Gülbahar, Y. ve Alper, A. (2009). “Öğretim Teknolojileri Alanında Yapılan Araştırmalar Konusunda Bir Đçerik Analizi.” Ankara University, Journal Of Faculty Of Educational Sciences, 42(2):93-111. 48 Kurtoğlu, M. ve Seferoğlu, S. S. (2012). “BÖTE Alanında Yapılmış Olan Tezlerin Yöntem ve Đçerik Açısından Đncelenmesi.” Eğitim Araştırmaları Kongresi (EAB-2012), 4-7 Mayıs 2012, Yıldız Teknik Üniversitesi, Đstanbul. Neuman, W. L. (2007). Toplumsal Araştırma Yöntemleri (Nicel ve Nitel Yaklaşımlar). Çev., Sedef Özge. Đstanbul: Yayın Odası Toplumbilim Dizisi. Şimşek ve ark. (2008). “Türkiye’deki Eğitim Teknolojisi Araştırmalarında Güncel Eğilimleri.” Selçuk Üni. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 19:439- 458. Üstündağ, D. A. (2013). “Türkiye’de Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Alanındaki Yüksek Lisans Tezlerinin Araştırma Eğilimleri.” Eğitim Teknolojisi Kuram Ve Uygulama, 3(1): 55-71. 49 Öğretmen Adaylarının Sanal Sınıflara Đlişkin Görüşleri Đbrahim KURT a, Özgen KORKMAZb a Mevlana Üniversetesi, Eğitim Fakültesi, Konya, Türkiye, ikurt @mevlana.edu.tr Mevlana Üniversetesi, Eğitim Fakültesi, Konya, Türkiye, okorkmaz@mevlana.edu.tr a Özet Bu araştırmanın amacı eğitim fakültesinde öğrenim görmekte olan öğretmen adaylarının öğrenimlerinin bir kısmını sürdürdükleri sanal sınıflara ilişkin görüşlerini belirlemektir. Araştırma betimsel tarama modelinde yürütülmüş nitel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu salan sınıf uygulamalarına katılmış 118 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırma verileri araştırmacılar tarafından geliştirilen ve dört açık uçlu sorunun yer aldığı görüş toplama formu kullanılarak toplanmıştır. Toplanan nitel veriler üzerinde doküman incelemesi yöntemi uygulanmıştır ve şu sonuçlara erişilmiştir: Öğrencilerin büyük bir bölümünün sanal sınıfla ilgili düşünceleri olumsuzdur ve bu ortamlarda kendilerini sınıftaymış gibi algılayamamaktadır. Öğrencilerin yaklaşık yarısından fazlası, kendilerini sanal ortamlarda rahat hissetmekte, yaklaşık %30’luk bir kısmının ise sanal sınıf ortamında kendini rahat hissetmemektedir. Öğrenciler, sanal sınıf ortamlarında en çok teknik problemler, derslerin etkisizliği ve verimsizliği, hocanın dersleri yeterince disiplinize edemedikleri, derslerde yeterince etkileşim sağlanamadığı gibi durumlardan rahatsız olmaktadırlar. Öğrenciler, sanal sınıf ortamlarında en çok sisteme uzaktan erişilebilmesi ve dersi tekrar izleme/dinleme fırsatı sağlanması gibi durumlardan hoşlanmaktadırlar. Anahtar Kelimeler: Uzaktan eğitim, Web destekli eğitim, Sanal sınıf, 1. Giriş Bu araştırmanın amacı sanal sınıflarda yürütülen ders deneyimlerinden sonra öğretmen adaylarının, uygulaması yapılan bu sanal sınıfa dönük düşüncelerini belirlemektir. 2. Yöntem Bu araştırma, betimsel tarama modelinde yürütülmüş nitel bir çalışmadır. Çalışmada öğretmen adaylarının sanal sınıf uygulamasına dönük düşünceleri betimlemeye çalışılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Mevlana Üniversitesi eğitim fakültesinde farklı bölümlerde öğrenim görmekte olan 118 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Bu öğretmen adayların 1. Sınıfta öğrenim görmekte olup 2013-2013 öğretim yılında Atatürk Đlkeleri ve Đnkılap Tarihi I-II, Türk Dili I- II ve Đngilizce I-II derslerini iki dönem boyunca web destekli uzaktan öğretim yoluyla almışlardır. Bu öğrencilerin 93’ü bayan, 25’i erkektir. BÖTE bölümünden 21, PDR’den 63 ve Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünden ise 3 öğrenci araştırmaya katılmıştır. Araştırma verileri araştırmacılar tarafından geliştirilen ve 4 açık uçlu sorunda oluşmakta olan bir görüş belirleme formu kullanılmıştır. Öğrencilere yöneltilen sorular bulgular kısmında analizlerden önce verilmiştir. Uygulamaya katılan öğrencilerin uygulama kapsamındaki derslere Đlişkin tüm akademik faaliyetleri bir akademik öğrenci yönetim sistemi (AÖYS) ve Perculus sanal sınıf uygulaması üzerinde gerçekleştirilmiştir. AÖYS üzerinden öğrenciler her dönem açılan derslere kayıt olmakta, derslerle ilgili sunulan etkinliklere ve videolara erişebilmişlerdir.. Ayrıca bu sistem üzerinden, sanal sınıf uygulamaları, forum (eşzamansız tartışma ortamı) uygulamaları, mesajlaşma, duyuru ve ödev uygulamaları da gerçekleştirilmiştir. Sanal sınıf 50 uygulamalarında ise dersin öğretim elemanı ve dersi alan öğrenciler arasında eşzamanlı bir iletişim kurulmuştur. Sanal sınıf (Perculus) uygulamasında sesli ve videolu görüşme, anlık yazışma (sohbet), beyaz tahta uygulaması ve ekran paylaşımı özellikleri ile öğretim elemanı ve öğrenciler arasında etkili ve verimli bir iletişim ortamı sağlanmaya çalışılmıştır.. Ayrıca, öğretim elemanı ya da öğrenciler pek çok dosyayı (MS PowerPoint, MS Word, MS Excel, Adobe PDF, resim, animasyon ve video) eşzamanlı olarak paylaşabilmişler, birbirlerinin ekranlarını izleyebilmişler (ekran paylaşımı) ve anlık notlar tutabilmişlerdir. Her ders için tüm dönem boyunca haftada bir ders saati sanal sınıf uygulaması gerçekleştirilmiştir. Bunun dışında öğrenciler istedikleri zaman asenkron içeriklere erişebilmiştir. Elde edilen nitel veriler, doküman incelemesi yöntemi çerçevesinde tek tek incelenmiş, örnekler yardımıyla öğrencilerin sanal sınıflara ilişkin düşünceleri analiz edilmiştir. Analiz sürecinde öğrenci görüşleri daha önceden belirlenmiş kategorilere göre değil, öğrenci görüşlerine göre oluşan doğal kategoriler çerçevesinde inceleme yapılmıştır. 3. Bulgular ve Yorum Öğrencilere görüş belirleme formunda ilk olarak “Eğer sanal sınıflarda kendiniz yeterince sınıfta hissedemiyorsanız, bunun nedenleri neler olabilir? Ne tür önlemler alınırsa, sanal sınıf ortamlarında kendinizi daha çok sınıfta hissedebilirsiniz?” sorusu sorulmuş ve öğrencilerden alınan cevaplar tablo 1’de özetlenmiştir. Tablo 1. Sınıfta Hissine dönük öğrenci görüşleri Görüşler Sürekli ses, görüntü veya internet bağlantısı ile ilgili teknik problemler yaşanıyor. Ne kadar önlem alınırsa alınsın sanal sınıf uygulamasının bir yere gidemeyeceğini düşünüyorum. Çünkü zaten sanal. Gerçek sınıfın asla yerini tutmuyor. Kendimi oldukça rahat hissediyorum ve çok memnunum Dersin sanal olması çok sıkıcı oluyor. Hiç samimi bir ortam değil, etkileşim neredeyse yok ve göz teması kurulamıyor. Ayrıca arkadaşlarımızla da etkileşim olmuyor. Çok verimsiz, ortam ciddi değil ve dikkatim çabucak dağılıyor. Öğretim elemanları sanal sınıfı yeterince iyi yönetemiyor. Ayrıca hocaların bilgisayar kullanımı konusunda sıkıntıları var. Đlk defa böyle bir yöntemle ders aldığım için olabilir bilgisayar yoluyla ders alındığı için olabilir. Toplam Bayan Erkek Böte Okul Ön. PDR 5 %8.8 12 %13.8 2 %9.1 5 4 %31.3 %10.3 16 %17.8 7 %31.8 7 11 5 %31.3 %17.9 %19.3 6 %6,7 3 %3,3 2 %9.1 2 %9.1 1 5 %6.3 %12.8 2 1 %12.5 %2.6 21 %23,3 2 %9.1 1 %6.3 10 12 %25.6 %21.1 14 %15,6 2 %9.1 0 5 11 %12.8 %19.3 6 %6,7 2 %9.1 0 2 %5.1 12 %13,3 3 %13.6 90 22 2 %3.5 2 %3.5 6 %10.5 2 5 8 %12.5 %12.8 %14.0 16 39 57 51 Tablo 1 incelendiğinde öğrencilerin büyük bir bölümünün sanal sınıfla ilgili düşüncelerinin olumsuz olduğu, dolayısıyla sanal sınıflarda kendilerini sınıf ortamında hissedemedikleri görülmektedir. Öğrencilerinden sadece 8 tanesi Kendilerini oldukça rahat hissettiklerini ve çok memnun olduklarını ifade etmektedir. Öğrencilerin kendilerini sınıf ortamında hissedemeyişlerine neden olan faktörlerden en öne çıkanları ise şöyle özetlenebilir: “Hiç samimi bir ortam değil, etkileşim neredeyse yok ve göz teması kurulamıyor. Ayrıca arkadaşlarımızla da etkileşim olmuyor”, “Ne kadar önlem alınırsa alınsın sanal sınıf uygulamasının bir yere gidemeyeceğini düşünüyorum. Çünkü zaten sanal. Gerçek sınıfın asla yerini tutmuyor.”, “Çok verimsiz, ortam ciddi değil ve dikkatim çabucak dağılıyor”. Öğrencilere görüş belirleme formunda ilk olarak “Sanal sınıf uygulamalarında kendinizi rahat hissediyor musunuz? Lütfen nedenleri ile birlikte açıklayınız.” sorusu sorulmuş ve öğrencilerden alınan cevaplar tablo 2’de özetlenmiştir. Tablo 2. Sanal sınıfta rahat hissetmeye dönük öğrenci görüşleri Görüşler Bayan Erkek Böte Okul Ön. PDR Evet, rahat ediyorum rahat etmememiz için bir sebep 6 5 7 4 olmamalı sonuçta aklı başında 0 %7,06 %21,74 %41,18 %14,29 büyük insanlarız bu tür şeyleri çoktan aşmış olmamız lazım. Hissediyorum, çünkü herkes birbiri ile bir bilgi paylaşımı, tartışması 4 5 1 1 1 içinde olduğu için düşüncelerimizi %6,35 %5,88 %4,35 %5,88 %3,57 rahatça açıklayabiliyor tartışabiliyoruz. Evet; çünkü yüz yüze olmaktansa 14 3 2 8 7 her zaman sanal ortamda anlaşmak %16,47 %13,04 %11,76 %28,57 %11,11 psikolojik açıdan daha rahat. Rahat hissetsem de dersi doğru 9 2 1 4 6 dürüst anlamıyorum, verim yok %10,59 %8,70 %5,88 %14,29 %9,52 Evet, evde olduğum için kendimi 10 5 3 12 0 rahat hissediyorum. %11,76 %21,74 %10,71 %19,05 Evet, yeterince rahatım her 17 3 3 17 0 ortamda katılabiliyorum %20 %13,04 %10,71 %26,98 Hayır. Öğretmen ile bağlantı 4 2 3 2 1 kurmada sık sık aksaklıklar oluyor. %4,71 %8,70 %17,65 %7,14 %1,59 Hissetmiyorum. Galiba sanal sınıf 8 1 3 3 3 ortamına adapte olamadım. %9,41 %4,35 %17,65 %10,71 %476 Hissetmiyorum. Çünkü çekinceler 6 1 7 içine giriyorum, samimiyetsiz 0 0 %7,06 %4,35 %11,11 olduğunu düşünüyorum. Hayır, çünkü öğretmenle sağlıklı 6 0 6 iletişime geçebileceğimi 0 0 %7,06 %9,52 düşünmüyorum 85 23 17 28 63 Toplam Tablo 2 incelendiğinde öğrencilerin yaklaşık yarısından fazlasının kendilerini sanal ortamlarda rahat hissedebildikleri, yaklaşık %30’luk bir kısmının ise sanal sınıf ortamında kendini rahat hissetmediği görülmektedir. Kendilerini rahat hisseden öğrenciler, bu 52 durumlarını çoğunlukla şöyle açıklamaktadırlar: “Evet, yeterince rahatım her ortamda katılabiliyorum”, “Evet; çünkü yüz yüze olmaktansa her zaman sanal ortamda anlaşmak psikolojik açıdan daha rahat.”, “Evet, evde olduğum için kendimi rahat hissediyorum.” Rahat hissetmediklerini ifade eden öğrenciler ise, bu durumu çoğunlukla şöyle ifade etmektedirler: “Hayır. Öğretmen ile bağlantı kurmada sık sık aksaklıklar oluyor.”, “Hissetmiyorum. Galiba sanal sınıf ortamına adapte olamadım.”. Öğrencilere görüş belirleme formunda ilk olarak “Sanal sınıf uygulamalarının hoşlanmadığınız yönlerini, nedenleri ile birlikte yazınız” sorusu sorulmuş ve öğrencilerden alınan cevaplar tablo 3’de özetlenmiştir. Tablo 3. Sanal sınıfta öğrencilerin rahatsız eden durumlar Görüşler Ses sorunu çok fazla var üniversitemizin interneti yavaş olduğundan dolayı bağlanırken bazen hata ile karşılaşıyoruz Öğrenmeye yönelik hiç bir şey alamadım, sadece derse girip yok yazılmıyoruz. Dokümanlara bakıp sınavları geçiyoruz. Öğrenmeye dayalı bir program olarak görmüyorum. Verimli değil. Sanal sınıfta kolayca düşüncemi paylaşamıyorum Yüz yüze derslerde ki gibi hocanın kontrolü egemen olamadığı için disiplin olmadığını düşünüyorum, bu hiç hoşuma gitmiyor; çünkü derse adapte olmakta çoğu zaman zorlanıyorum. Samimi olmuyor. Derslerin yeterince etkileşimli olmadığını düşünüyorum Hoşlanmadığım yön yok Bayan (f) Erkek (f) Böte (f) Okul Ön. (f) PDR (f) 10 10 10 13 23 %21,50 %35,71 %55,56 %27,03 %16,67 27 4 3 11 17 %25,23 %14,29 %16,67 %29,73 %21,79 4 %3,74 3 2 2 %10,71 %11,11 %5,41 3 %3,85 21 5 3 4 17 %19,63 %17,86 %16,67 %10,81 %21,79 11 %10,28 3 %2,80 Bazı hocalar çok hızlı anlatıyor. 4 Not alamıyoruz %3,74 Sanal sınıf uygulamasındayken dersi dinlemek isteği oluşmuyor 8 çeşitli sosyal ağlar sitesinde %7,48 buluyorum kendimi. Dikkatim dağılıyor. Hocaların öğrencileri dersi 6 sevmeye daha çok uğraşmaları %5,61 gerek 107 Toplam 2 %7,14 0 6 %16,22 3 %8,11 1 %2,70 0 0 0 0 2 %7,14 7 %8,97 0 0 0 10 %12,82 2 %7,14 0 0 8 %10,26 28 18 37 78 3 %3,85 Tablo 3 incelendiğinde öğrencilerin sanal sınıf ortamlarında en çok rahatsız oldukları hususların çoğunlukla teknik problemler, derslerin etkisizliği ve verimsizliği, hocanın dersleri yeterince disiplinize edemedikleri, derslerde yeterince etkileşim sağlanamadığı gibi durumların olduğu görülmektedir. Öğrencilere görüş belirleme formunda ilk olarak “Sanal 53 sınıf uygulamalarının hoşlandığınız yönlerini, nedenleri ile birlikte yazınız.” sorusu sorulmuş ve öğrencilerden alınan cevaplar tablo 4’de özetlenmiştir. Tablo 4. Sanal sınıfta öğrencilerin hoşlandıkları durumlar Görüşler Bayan (f) Öğrencinin rahatça sınavları 4 geçmesine yönelik bir uygulama %3,92 olması, dokümandan çalışıp geçmesi Uzaktan girilmesi ve rahat olması 45 %44,12 Her dersten haftada 1 saat olması 6 %5,88 Herkes sürekli bir etkileşim ve paylaşım içinde. düşüncelerimizi rahatça paylaşıp konuşabiliyor ve 6 tartışabiliyoruz. Sınıf ortamında %5,88 bulunmadan istenilen herhangi bir ortamda girebiliyoruz. Hoşlandığım yönü yok. 16 %15,69 Dersi tekrar izleme/dinleme şansı beni en mutlu eden yönü; çünkü 14 anlamadığım yerleri böylelikle %13,73 tekrar dinliyorum. Sormak istediğimi hocaya özel mesaj atarak yanıtını alabiliyorum... 3 Mesela çekinen kişiler için iyi bir %2,94 uygulama bence Sadece yoklama sıkıntısı olmuyor 6 %5,88 Akıcı bir ders oluyor 2 %1,96 102 Toplam Erkek (f) Böte (f) Okul Ön. (f) PDR (f) 1 %5,26 1 %5,56 0 4 %5,13 11 %57,89 1 %5,26 7 13 %38,89 %44,83 1 0 %5,56 1 %5,26 1 %5,56 1 %5,26 2 9 6 %11,11 %31,03 %7,69 39 %50,0 6 %7,69 3 3 %10,34 %3,85 2 2 4 10 %10,53 %11,11 %13,79 %12,82 0 1 %5,56 1 %5,26 1 %5,26 19 2 0 %11,11 1 0 %5,56 18 29 0 3 %3,85 5 %6,41 2 %2,56 78 Tablo 4 incelendiğinde öğrencilerin sanal sınıf ortamlarında en çok hoşlandıkları hususların çoğunlukla sisteme uzaktan erişilebilmesi ve dersi tekrar izleme/dinleme fırsatı sağlanması gibi durumların olduğu görülmektedir. Buna karşın 17 (%14,4) öğrenci sanal sınıf uygulamasına dönük hiçbir hoşlandıkları durumun söz konusu olmadığını ifade etmektedir. 4. Sonuç ve Tartışma Öğrencilerin büyük bir bölümünün sanal sınıfla ilgili düşünceleri olumsuzdur ve bu ortamlarda kendilerini sınıftaymış gibi algılayamamaktadır. Bu olumsuzluğu neden olan temel düşüncelerden öne çıkanları ise; hiç samimi bir ortam olmaması, etkileşimin çok kısıtlı olması, göz teması kurulamaması, öğrencilerin birbirleri ile etkileşim fırsatı bulamaması, ne kadar önlem alınırsa alınsın sanal sınıf uygulamasının bir yere gidemeyeceği, çünkü zaten sanal olduğu düşüncesi olarak özetlenebilir. Bu duruma sanal sınıf ortamlarının yeterince etkili tasarlanmamış olması neden olmuş olabilir. Nitekim Kuzu ve arkadaşları (2008) tarafında yapılan bir araştırmada üniversitelerin sanal sınıf ortamlarında çoklu ortam 54 bileşenlerini işlevsel olarak kullanmadıkları ifade edilmektedir. Yılmaz ve Aktuğ (2011) tarafında yapılan bir araştırma da ise öğretim üyeleri bu iletişim sürecine fazla dâhil olamadıkları ifade edilmektedir. Atıcı (207) ise Sanal öğrenme çevrelerinin, etkili olarak gerçekleştirilebilmesi için özellikle, uygun öğrenme teori ve modellerine ihtiyaç duyulduğunu vurgulamaktadır. Bu araştırmalardan hareketle sanal sınıf uygulamalarının gerektiği gibi tasarlanamamış olması, öğrencilerin bu uygulamalara dönük olumsuz düşünceler geliştirmesine neden olmuş olabilir. Öğrencilerin yaklaşık yarısından fazlası, kendilerini sanal ortamlarda rahat hissetmekte, yaklaşık %30’luk bir kısmı ise sanal sınıf ortamında kendini rahat hissetmemektedir. Öğrenciler çoğunlukla, derslere her ortamda katılabildikleri, yüz yüze olmaktansa sanal ortamda iletişim kurmanın daha rahat olması ve evde dersler katılabilmenin büyük bir rahatlık sağladığı için kendilerini rahat hissetmektedirler. Buna karşın öğretmen ile bağlantı kurmada sık sık aksaklıklar yaşanması ve sanal sınıflar alışkın olmamak gibi olumsuzlukların ise rahatsız edici olduğu vurgulanmaktadır. Öğrenciler, sanal sınıf ortamlarında en çok teknik problemler, derslerin etkisizliği ve verimsizliği, hocanın dersleri yeterince disiplinize edemedikleri, derslerde yeterince etkileşim sağlanamadığı gibi durumlardan rahatsız olmaktadırlar. Öğrenciler, sanal sınıf ortamlarında en çok sisteme uzaktan erişilebilmesi ve dersi tekrar izleme/dinleme fırsatı sağlanması gibi durumlardan hoşlanmaktadırlar. Buna karşın öğrencilerin bir bölümünün sanal sınıf uygulamasına dönük hiçbir hoşlandıkları durum söz konusu değildir. 5. Kaynaklar Kuzu, A., Uysal, Ö., Kılıçer, K. (2008). Eğitsel amaçlı sanal sınıf uygulamalarının görsel öğelerin kullanımı ve çoklu ortam tasarım ilkeleri açısından değerlendirilmesi, IETC 2008 Bildirileri, s.43-48. Atıcı, B. (2007). Sosyal Bilgi Đnşasına Dayalı Sanal Öğrenme Çevrelerinin Öğrenci Başarısı ve Tutumlarına Etkisi. Eğitim ve Bilim, 32(143): 41-54 Yılmaz, E.O., Aktuğ, S. (2011). Uzaktan Eğitimde Çevrimiçi Ders Veren Öğretim Elemanlarının, Uzaktan Eğitimde Etkileşim ve Đletişim Üzerine Görüşleri. Akademik Bilişim’11 - XIII. Akademik Bilişim Konferansı Bildirileri, 2 - 4 Şubat 2011 Đnönü Üniversitesi, Malatya, s.469-480. 55 The FATIH Project: Through The Lens Of Computer Teachers And Classroom Teachers Mithat ÇĐÇEK a, Filiz ÇĐÇEK b, Mehtap TUZLU c, Yusuf YILMAZ d, Soner YILDIRIM e a Mithat ÇĐÇEK, Middle East Technical University, Ankara, TURKEY, mithat@metu.edu.tr b Filiz ÇĐÇEK, Middle East Technical University, Ankara, TURKEY, fcicek@metu.edu.tr c Mehtap TUZLU, Middle East Technical University, Ankara, TURKEY, mehtap.tuzlu@metu.edu.tr d Yusuf YILMAZ, Middle East Technical University, Ankara, TURKEY, yusufyyilmaz@gmail.com e Soner YILDIRIM, Middle East Technical University, Ankara, TURKEY, soner@metu.edu.tr Abstract This proposed study aimed to investigate computer teachers’ and classroom teachers’ perceptions about the FATIH Project. In the light of this purpose, the study used narrative research design with the participation of 10 teachers. Of 5 teachers were computer teachers and 5 of them were classroom teachers. To able to address the research questions of the study, interviews were conducted by using a semi-structure interview form. The results were constructed under two main categories called enablers of the FATIH project and barriers to the FATIH project. Those two categories included the themes coded as positive and negative thoughts about success of the FATIH Project, tablet computers and students, the role of teachers during the project, and possible solutions to technical problems in schools. Keywords: FATIH Project, Technology Integration, Instructional Technology, Information and Communication Technologies, Education 1. Introduction The FATIH project standing for Increasing Opportunities and Improving Technology Movement Project is the biggest reform of recent times for integrating technology into education in Turkey. The purpose of the project is to provide equal opportunities in education and to enhance the instructional technologies in schools. In order to do that, LCD Interactive White Boards will be placed and network structures will be constructed into 570.000 classes in preschools, elementary and secondary schools. Furthermore, tablets will be given to every teacher and student. To be able to enhance the usage of instructional technologies in lessons, in-service trainings have been/will be given to teachers. In this process, educational programs will be changed to technology assisted education and e-contents will be developed (FATIH Project, 2012). The FATIH project has five main components that are 1-) Providing Hardware and Software Infrastructure, 2-) Provision and Management of e-Content, 3-) Effective Use of IT in Education Programs, 4-) In-Service Training of Teachers, and 5-) Smart, secure, manageable and measurable use of IT (FATIH Project, 2012). In this manner, to be able to determine the importance of this project and its components from the lens of computer teachers and classroom teachers, the main research question which reads ‘What are the thoughts of computer and classroom teachers about FATIH project?’ was adressed to them. 56 2. Methodology In this study, descriptive research methodology was applied by the researchers in both data collection and data analysis processes. Since the descriptive studies are mainly aimed at finding out “what is” (Borg & Gall, 1989), this type of research design was selected for this study in order to find out what the computer teachers and classroom teachers think about the FATIH project. 2.1. Participants Since the participants were conveniently accessible to the researchers, a convenient sampling method was used in order to expeditiously and practically (Yıldırım & Şimşek, 2008) collect the needed data. The current study had a limited sample size of ten public school teachers. 0f 5 participants were classroom teachers and all of them were female, and the rest were computer teachers (2 females, 3 males). Participants’ teaching experiences ranged from 5 to 26. 2.2. Data Collection Instrument To be able to collect the needed data, a semi-structured interview form was constructed. The first section of the interview form included demographic questions and the second part contained the ten open-ended questions. To be able to provide the content validity of the interview form, expert views have been taken. Besides, while creating the form’s questions, it was considered to reveal participants’ lives and their experiences rather than making them feel as they were subjected to an inquiry. 2.3. Data Collection Procedure The required data were collected via face-to-face interviews and e-mail. The reasons behind using e-mail to collect data from three participants were lack of time for researchers and participants’ tight schedules. The interviews were taken place at four different schools. Yet, classroom teachers were interviewed in two groups. The first group consisted of 3 classroom teachers and the second group consisted of 2 classroom teachers because of their reluctances to make interviews individually. By doing so, in-group dynamism was provided in order to motivate the participants. Each interview lasted approximately twenty-five minutes, and all interviews were recorded by taking the participants’ permission. 2.4. Data Analysis The records taken from interviews were transcribed verbatim, and all transcribed documents were observed by two researchers. Then, all data were entered to the qualitative data analysis software. In order to determine the themes within the codes, a thematic analysis was used. The whole data were analyzed and the themes and codes were discussed by two researchers. In order to provide the consistency and validity among the themes and codes, they were reread and rechecked by other two researchers. At the end of this process, some created codes were eliminated. 57 3. Findings The results were constructed under two main categories called enablers of the FATIH project and barriers to the FATIH project. Those two categories included the themes coded as positive and negative thoughts about success of the FATIH Project, tablet computers and students, the role of teachers during the Project, and possible solutions to technical problems in schools. While the themes called ‘positive thoughts about success of the FATIH Project’, ‘tablet computers and students’,’ the role of teachers during the project’, and ’possible solutions to technical problems in schools’ were placed under the category of “enablers of the FATIH project”; “barriers to the FATIH project” included only the themes called ‘negative thoughts about success of the FATIH Project’, ‘tablet computers and students’. All those themes and related codes were displayed in Table 1. Table 1. The themes and related codes about the FATIH project Tablet comput ers and Student• • in • Support from computer teachers • Technical support unit • Regional technical service Possible solutions technical problems to Roles of teachers during the project • • • • • Portability (Not heavy books, but portable tablets) Accessibility (easy access to the content) Content developer Coordinator Technical support Technology guidance Training teachers Negative thoughts about success of the FATIH Project • Qualified in-service training activities • High readiness level of teachers and students • Restructured curriculum • Undergraduate teacher education • Classroom management • Proficiencies of teachers in FATIH project technologies • The significance of computer labs during FATIH Project Barriers to the FATIH Project Themes Codes • Low level of teachers’ and students’ readiness • Teachers’ deficiencies • Concerns of the project feasibility • Classroom management • Waste of technology • Inadequate infrastructure (electric, the internet, computer labs, and technical infrastructure) • Inadequate content • Inadequate curriculum • Unqualified teacher trainings • Lack of family awareness • Student development • Poor impact of the project on learning • Changing old habits • Lack of security • Unearned income • The significance of computer labs during FATIH Project • New technologies and the FATIH Project Students’ background • Priorities (other needs) • Expectations • Novelty effect Tablet comput ers and Student• Positive thoughts about success of the FATIH Project Enablers of the FATIH Project Themes Codes 58 4. Conclusion and Discussion The major goal of this study was to clarify the computer teachers’ and classroom teachers’ thoughts about the FATIH project. In the light of this purpose, the current study was conducted via using descriptive research design within the participation of 10 teachers (5 classroom teachers and 5 computer teachers) selected conveniently. To able to address the research question of the study, interviews were made by using a semi-structure interview form. The results revealed four various themes under two main categories which were ‘enablers of the FATIH project’, and ‘barriers to the FATIH project’. For the enablers of the FATIH project; the first theme was defined as ‘positive thoughts about success of the FATIH Project’. Even though some participants had positive thoughts about the project, this case was based on providing some prerequisites for qualified in-service training activities, high readiness level for teachers and students and restructured curriculum. The results indicated that in-service training is a vital requirement not only about interactive white boards (Bilici, 2011), but also for other components of projects such as tablet PCs, content, software and hardware. On the other side, the readiness level of students and teachers is mostly related to the technological background. For as much as, this foresight was also supported by Yeşilyurt’s (2006) study, as found that most of the teachers do not sufficiently use the electronic devices. Furthermore, the restructured curriculum was also found crucial by the participants. As Scott, Plotnikoff, Karunamuni, Bize, and Rodgers (2008) stated when the adoption of any innovation exists, the context allows the perception to be shaped. Thus, it might be interpreted that the restructured curriculum will help FATIH project to increase its perception level among teachers and students. Additionally, ‘proficiencies of teachers in FATIH Project technologies’ were found as an enabler of the project. All teachers had almost same opinions. They found the technology integration (Kozma, 2003; Kim et al. 2013; Tiene and Luft, 2011; AL-Bataineh and Brooks, 2003; Tondeur et al., 2008) as a necessity in education, and they believe that to be able to successful in such learning environment the teachers should have basic knowledge about computers and technology use. To do so, the project might be more successful. In this manner, in-service teacher trainings become crucial, and the level of teachers’ deficiencies can be decreased within the help of those trainings. Şahin (2012) suggested that case libraries can be a good solution for inservice trainings. In these libraries, all issues about the integration of ICTs to educational environments can be argued and relevant solutions can easily be found, particularly, for such huge projects. Lastly, ‘the significance of computer labs in FATIH Project’ was placed under this category. According to the results of the study, some teachers were agreed with the idea of not closing the computer labs; because, they believed that computer labs are a good way of developing students’ different skills via using computers. This agreement indicated consistency with the results of Saadon, Rambely and Suradi’s (2011) study. They found that computer labs enable students to internalize their scientific method and understanding mathematical science during the learning and teaching process. In this manner, it might be said that computer labs can be used for various content which cannot be performed via using tablet PCs. Hence, it is better not to close the computer labs in order to gain more benefits from teaching and learning process. 59 On the other side, the theme which was ‘negative thoughts about success of the FATIH Project’ were constructed under the barriers to the FATIH project category. While considering the factors shown in Table 1, it is easy to figure out that the diffusion of technology (Chuttur, 2009) brings some problems as well. No doubt, overcoming all those problems within high levels is quite challenging. Therefore, the most required issue is ‘time’. In other words, before actualizing the project, all requirements stated above should be provided in a larger time period. By doing so, gaining favor to a large extend from this project will be inevitable. Moreover, undoubtedly, organizing more conferences, workshops, seminars for students and teachers even for families will increase their awareness levels about the project. On the other side, some teachers emphasized that the computer labs in schools should be closed. They believed that the presence of computer labs is just waste of time while the students change their places from classrooms to labs. In other words, they expressed that gathering all equipment in classroom is better than using different places during the teaching process. Lastly, one of the most dread issues for participants about this project was rapidly changing technology. They were concerned about that they probably might not comply with the developing technology, and in short time periods, they would have to update themselves. Therefore, they were quite scared of facing such cases. Since it is not possible to prevent the technological developments, it is mandatory to know how to live with them. This case might be provided by following those changes and making the needed updates on time. The second theme named ‘tablet computers and students’ was placed under both categories. Most of the teachers were not agree with the idea of giving tablets to students, because they believe that background of students about how to use tablets, for what to use tablets, and how they can benefit from them for their learning is not adequate. Besides, the technical problems of tablet PCs will also cause lots of problems. Those results were also consistent with some studies’ (Güven, 2012; Çiftçi, Taşkaya & Alemdar, 2013) results. On the other side, carrying only a tablet PC rather than heavy books, and accessing the content just in time were found as positive sides of tablet PCs. The third theme,‘roles of teachers in FATIH Project’, was found as an enabler of the project as well . Most of the teachers revealed that computer teachers have important roles such as content developer, coordinator, technical support, technology guidance, and training teachers in FATIH project. They believe that within the help of computer teachers; FATIH project can be more effective and successful, while they are given responsibilities for introducing the project, managing some seminars, and developing content for curriculum. On the other side, classroom teachers emphasized that they will just be the implementers during the projects. In another saying, they could not define a role in the project for themselves. The fourth theme, ‘possible solutions for technical problems in schools’ was the last theme for the enablers of the project. For technical problems to likely be faced during the project, while classroom teachers stated that computer teachers can help them; computer teachers were agreed with the idea of establishing a technical support unit in schools even in different regions for each city. Those units can be managed by a general technical support center for each region. By doing so, the problems can be solved just in time, and the level of disruptions in teaching and learning process can easily be reduced. 60 All in all, making some parts of the interviews within more than one participant (ingroup interviews) and taking some data via using e-mail might be the limitations of this study. It can be inquired that ‘would the results be the same when all interviews were made individually for each participant?’. Besides, the results are limited to the responses of ten teachers who have not been in the pilot schools where the FATIH project was applied. Hence, the thoughts of the teachers who participated in the pilot schools of the project are also important. Thus, another study can be conducted within those teachers and both studies’ results can be compared each other. Lastly, the classroom teachers participated in this study were quite older. In other words, they had teaching experiences in terms of years more than computer teachers had. Therefore, younger classroom teachers might be applied to another study related to FATIH project, and their thoughts are better to be considered in order to get healthier results. These cases might be taken into consideration for further studies. 5. References AL-Bataineh, A., & Brooks, L. (2003). Challenges, advantages, and disadvantages of instructional technology in the community college classroom.Community College Journal of Research and Practice, 27, 473-484. Bilici, A. (2011, 12). Öğretmenlerin bilişim teknolojileri cihazlarinin eğitsel bağlamda kullanimina ve eğitimde FATIH projesine yönelik görüşleri: Sincan Đl genel meclisi Đ.Ö.o. Örneği. 5th international computer & instructional technologies symposium, Fırat University, ELAZIĞ- TURKEY. Borg, W.R. & Gall, M.D. (1989). Educational research: an introduction, 5th ed. White Plains, NY: Longman. Chuttur, M. Y. (2009). Overview of the technology acceptance model: Origins, developments and future directions. USA, Sprouts: Indiana University. (Working Papers on Information Systems). Çiftçi, S., Taşkaya, S.M., & Alemdar, M. (2013). The Opinions of Classroom Teachers about Fatih Project. Elementary Education Online, 12(1), 227-240. Güven, Đ. (2012). Eğitimde 4+4+4 ve Fatih Projesi yasa tasarısı=Reform mu?. Đlköğretim Online, 11(3), 556-577. [Online]: http://ilkogretim-online.org.tr. adresinden 20 Temmuz 2012 tarihinde indirilmiştir. Kim, C. M., Kim, M. K., Lee, C., Spector, M., & DeMeester, K. (2013). Teacher beliefs and technology integration. Teaching and Teacher Education, 29, 76-85. Kozma, R. B. (2003). Technology and classroom practices: An international study. Journal of Research on Technology in Education, 36(1). Saadon, S., Rambley, A.S., & Suradi, N.R.M. (2011). The Role of Computer Labs in Teaching and Learning Process in the Field of Mathematical Sciences. Procedia Social and Behavioral Sciences 18, 348–352. Scott, S. D., Plotnikoff, R. C., Karunamuni, N., Bize, R., & Rodgers, W. (2008). Factors influencing the adoption of an innovation: an examination of the uptake of the Canadian Heart Health Kit (HHK). Retrieved from. Implementation Science, 3(41). http://www.implementationscience.com/content/3/1/41. Şahin, S. (2012). Pre-service teachers’ perspectives of the diffusion of information and communications technologies (ICTs) and the effect of case-based discussions (CBDs) Computers & Education 59, 1089– 1098. Tiene, D., & Luft, P. (2001). Teaching in a technology-rich classroom. Educational Technology, 41(4), 23–31. Tondeur, J., Keer, H., Braak, J., & Valcke, M. (2008). Ict integration in the classroom: Challenging the potential of a school policy. Computers & Education, 51, 212-223. Yeşilyurt, E. (2006). Öğretmenlerin Öğretim Araç ve Gereçlerini Kullanma Durumlarını Etkileyen Faktörler. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ. Yıldırım, A., Şimşek. H., (2008). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri. (7. Baskı). Ankara: Seçkin Yayıncılık. 61 Öğretmen Adaylarının Perspektifinden Mobil Öğrenmenin Yüksek Öğretimde Potansiyel Kullanımı: Eylem KILIÇ a, Hayati ÇAVUŞ a Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, Eğitim Fakültesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 65000,Turkey Özet Bu çalışmanın amacı öğretmen adaylarının yükseköğretimde mobil öğrenmeye ilişkin algılarını ortaya koymaktır. Bu amaçla genel tarama modeli kullanılmış ve Cheon, Lee, Crooks & Song (2012) tarafından geliştirilen mobil öğrenme anketi Türkçeye uyarlanarak kullanılmıştır. Bu anket 30 likert tipi sorudan oluşmaktadır. Ayrıca, araştırmacılar tarafından katılımcıların demografik özelliklerini belirlemek amacıyla 13 maddeden oluşan soru hazırlanmıştır. Çalışmada araştırmacılar tarafından mobil öğrenmeyi anlatan bir video hazırlanmıştır. Bu videonun amacı öğrencilere mobil öğrenmeyi anlatmak ve mobil öğrenme uygulamaları hakkında bilgi vermektir. Veriler toplanırken video öğrencilere izlettirilmiş ve daha sonra öğrencilerden anketi doldurmaları istenmiştir. Şu ana kadar Eğitim Fakültesinde öğrenim görmekte olan 102 kişilik bir öğrenci grubuna anketler uygulanmıştır ve çalışma halen devam etmektedir. Elde edilen verilerle yapılan analizler sonucunda, 102 katılımcının 41’inin bayan, 61’inin ise erkek olduğu görülmektedir. Katılımcıların büyük bir bölümü (%72,5) 20-22 yaş arasındadır. Elde edilen demografik veriler incelendiğinde katılımcıların tamamına yakınının cep telefonu kullandığı (%98) ancak tablet PC (%98) ,iphone (%98) ,Đpad (%100) kullananların sayıca yok denecek kadar az olduğu görülmektedir. Anketin iç güvenilirlik katsayısı. 89 olarak bulunmuştur. Cinsiyete göre her bir madde için anlamlı bir farklılığın olup olmadığı karşılaştırıldığında, “Derslerimde mobil cihaz kullanma konusunda kendime güveniyorum.” anlamlı bir fark (p<0,05) çıkmıştır. Buna göre, bayan öğrencilerin (X=3,62) erkek öğrencilere (X=4,10) göre kendilerine daha az güvendikleri görülmektedir. Yaş, bilgisayar tecrübesi, internet tecrübesi, mobil cihazlarına öğrenme amaçlı uygulama yüklü olma durumu, mobil öğrenmeye ilişkin algıları etkileyen faktörler olarak bulunmuştur. 1. Giriş Bilgi ve iletişim teknolojilerinin eğitim sistemi içinde hızla yaygınlaşmasıyla birlikte, hem yükseköğretim kurumları hem de ilk, ortaokul ve liseler için bu teknolojilerin kullanımı kaçınılmaz hale gelmiştir. Ancak bilinmesi gereken önemli bir nokta, yeni teknolojilerin kullanımında (mobil öğrenme gibi) öğrenenlerin bu teknolojilere ilişkin algılarının öncelikli olarak anlaşılması gerektiğidir. Günümüzde yaygın bir şekilde kullanılan masaüstü bilgisayarlar, sabit telefon hatları ile internet bağlantısının, yer ve zaman anlamında tam olarak bir bağımsızlık sunduğu söylenemez. Mobil öğrenme, bu sınırlılığı ortadan kaldıran ve insanların istedikleri yer, zaman ve mekânda öğrenmelerine olanak tanıyan bir ortam sunmaktadır. Mobil öğrenmenin sağladığı avantajlar, yaşam boyu öğrenme, farkında olmadan öğrenme, ihtiyaç anında öğrenme, zamandan ve mekândan bağımsız öğrenme, yer ve şartlara göre uyarlanan öğrenme olarak sıralanabilir. Mobil elektronik kitap kullanımının kolej öğrencileri üzerindeki etkisine ilişkin yapılan bir araştırmada, mobil e-kitap kullanımının öğrencilerin yüksek bir öz yeterlilik algısına sahip olmalarına, mobil e-kitapların kullanımını önemsediklerini, öğrencilerin sosyal olarak öğrenmelerinin iyileştiğini ortaya koymuşlardır (Kissinger, 2013). Hussin,Manap,Mohd, Amir & Krish’in (2012) yüksek öğrenim kurumlarındaki Malezyalı öğrencilerin mobil öğrenmeye hazır olup olmadıklarını belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada, öğrencilerin bilgisayar becerilerini bir hayli aşina oldukları, mobil öğrenmenin eğitimde uygulanmasını istedikleri ancak maddi açıdan getireceği külfet hakkında emin olmadıklarını ortaya koymuşlardır. Alden (2013) tarafından yapılan bir başka çalışmada ise öğrencilerden kolej programlarına mobil öğrenmenin nasıl bütünleştirilmesi 62 gerektiği konusunda görüşleri alınmış ve bazı öneriler ortaya konmuştur. Bu çalışmaya göre, öğrenciler aldıkları derse ilişkin hatırlatmaları ve ödevleri mobil olarak almak istemekte, ses, e-mail ve mesajla danışmanı ve diğer öğrencilerle iletişime girmek istemekte, ders notu indirmek, bunları gözden geçirmek ve tartışma forumlarına yazı yazmak ya da forumda yazılanları cevaplamak istemektedirler. Ülkemizde ise mobil öğrenme uygulamaları henüz çok yeni olmakla birlikte alan yazında yeterince çalışmaya rastlanmamaktadır. Dolayısıyla, bu çalışma geleceğin teknolojilerinden biri olan mobil aygıtların öğretim sürecinde kullanımına öncülük edecek olan öğretmen adaylarının algılarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. 2. Yöntem Bu çalışmada genel tarama modeli kullanılmıştır.Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim görmekte olan 102 kişilik bir öğrenci grubuna şu ana kadar anket uygulanmıştır ve çalışma halen devam etmektedir. Cheon, Lee, Crooks & Song (2012) tarafından geliştirilen mobil öğrenme anketi araştırmacılar tarafından Türkçeye uyarlanarak kullanılmıştır. Bu anket 30 likert tipi sorudan oluşmaktadır. Ankette yer alan maddeler algılanan kullanım kolaylığını (3 madde), algılanan fayda (3 madde), tutum (3 madde), öğretim üyelerinin hazır bulunuşluğu (3 madde), öğrencilerin hazır bulunuşluğu (3 madde), öznel norm ( 3 madde), algılanan öz yeterlilik (3 madde), öğrenme otonomisi (3 madde), davranış kontrolü (3 madde) ve niyet (3 madde) alt başlıklarından oluşmaktadır. Ayrıca, araştırmacılar tarafından katılımcıların demografik özelliklerini belirlemek amacıyla 13 maddeden oluşan sorular hazırlanmıştır. Öğretmen adaylarının mobil öğrenmeye ilişkin bilgilendirilmeleri amacıyla araştırmacılar tarafından mobil öğrenmeyi anlatan bir video hazırlanmıştır. Bu videonun amacı öğrencilere mobil öğrenmeyi anlatmak ve mobil öğrenme uygulamaları hakkında bilgi vermektir. Veriler toplanırken video öğrencilere izlettirilmiş ve daha sonra öğrencilerden anketi doldurmaları istenmiştir. 3. Bulgular Araştırmaya katılan 102 kişiden 41’inin bayan, 61’inin ise erkek olduğu görülmektedir. Anketin iç güvenilirlik katsayısı .89 olarak bulunmuştur. Katılımcıların büyük bir bölümü (%72,5) 20-22 yaş arasındadır. Elde edilen demografik veriler incelendiğinde katılımcıların tamamına yakınının cep telefonu kullandığı (%98) ancak tablet PC (%2,9) ,iphone (%2,0) ,Đpad (%2,9) kullananların sayıca yok denecek kadar az olduğu görülmektedir. Katılımcıların %66,7 si bilgisayarı olduğunu belirtmiştir ve %51’i kendini iyi derecede bilgisayar kullanıcısı olarak tanımlarken % 55,9’sinin iyi derecede internet kullanıcısı olduğu görülmektedir. Mobil cihazlarla internete bağlanan katılımcıların %70 olduğu ve çoğunluğun 1 Gb kotası olmasına rağmen 12 kişinin sınırsız kotasının bulunduğu gözlemlenmiştir. Mobil cihazlarla internet kullanan katılımcıların %45 ine yakın bir kısmı günlük 1-2 saat arası internet kullandıklarını belirtmişlerdir. Katılımcıların yarısından fazlasının (%53,9) mobil cihazında öğrenme amaçlı bir yazılım yüklü olduğunu belirtmiştir. 63 Cinsiyete göre her bir madde için anlamlı bir farklılığın olup olmadığı belirlemek için bağımsız t-testi kullanılmıştır. “Derslerimde mobil cihaz kullanma konusunda kendime güveniyorum.” Maddesinde kadın ve erkekler arasında anlamlı bir fark (p<0,05) çıkmıştır. Buna göre, kadın öğrencilerin (X=3,62) erkek öğrencilere (X=4,10) göre kendilerine daha az güvendikleri görülmektedir. Ancak her bir alt faktör için yapılan testlerde anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Alt faktörler için yapılan analiz sonuçlarında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Yaşa göre her bir madde için anlamlı bir farklılığın olup olmadığı belirlemek için tek yönlü ANOVA testi kullanılmıştır. Buna göre, Bilgisayar tecrübesine göre her bir madde için anlamlı bir farklılığın olup olmadığı belirlemek için tek yönlü ANOVA testi kullanılmıştır. Buna göre, Internet tecrübesine göre her bir madde için anlamlı bir farklılığın olup olmadığı belirlemek için tek yönlü ANOVA testi kullanılmıştır. Buna göre, Mobil cihazlarına öğrenme amaçlı uygulama yüklü olma durumuna göre her bir madde için anlamlı bir farklılığın olup olmadığı belirlemek için bağımsız t- testi kullanılmıştır. Buna göre, 4. Sonuç Bu çalışma henüz devam eden bir çalışmadır. 560 öğrenciden rastgele küme örneklem seçimi yöntemiyle veri toplanması hedeflenmektedir. Tüm veriler toplandıktan sonra ileri istatistiksel analizler kullanılarak veriler analiz edilecektir. Sonuç olarak, mobil araçlar günümüzde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Mobil araçların öğretim amaçlı yükseköğretimde kullanılmasının temel şartlarından biride öğrencilerin bakış açılarının, deneyimlerinin ve algılarının belirlenmesidir. Bu çalışmada, üniversitede okuyan öğretmen adaylarının mobil öğrenmeye ilişkin algıları belirlenmeye çalışılmaktadır. Ön analizlere göre bazı demografik değişkenlerin öğrencilerin mobil öğrenmeye ilişkin algılarını etkilediği görülmektedir. 64 Oyun Tabanlı Öğrenme Uygulaması: Hafıza Oyunu Aytaç ALTAN a, Bülent SOYLU b a Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü, Zonguldak, Türkiye, aytacaltan@beun.edu.tr b Hitit Üniversitesi, Osmancık Ömer Derindere Meslek Yüksekokulu, Osmancık, Çorum, 19500, Türkiye, bulentsoylu@hotmail.com.tr Özet Oyun tabanlı öğrenme ve uygulama modelinden yola çıkılarak oluşturulmuş bu çalışmada; programa giriş yapan kullanıcıların oyuna "Başla" butonuna tıklamalarıyla birlikte ekranda kısa bir süre gösterilip kapanan m satır n sütundan oluşan mxn adet fotoğrafı ((mxn)/2 çift) belirli bir süre içerisinde eşleştirmeleri suretiyle hafızalarını geliştirmeleri hedeflenmiştir. Program içerisindeki her bir fotoğrafı eşleştirmek için yapılacak tıklama sayısı ve her bir eşleştirme için yapılan tıklama için geçen sürenin program tarafından istatistik değerlendirmesinin yapılarak, hafıza gelişim sürecinin her bir kullanıcı için ayrı ayrı veri kayıtlarının oluşturularak kullanıcının gelişim sürecinin kontrol edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın ölçme ve değerlendirme kısmında ise; disiplinler arası yaklaşım ile kullanıcının açmış olduğu her oturumdaki oynamış olduğu oyunlara ilişkin istatistiki verilerin SPSS 17.0 paket programı ile istatistiksel analizlerinin yapılabilmesi için gerekli şablonda veri yapısının oluşturulması, elde edilen verilerin sistem yöneticisi tarafından SPSS 17.0 paket programı ile istatistiksel analizlerinin yapılarak analiz çıktılarının "bilmesi gereken" prensibine uygun olarak kullanıcılara bildirilmesi sağlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Hafıza oyunu, oyun tabanlı öğrenme, Visual Basic kaynak kodları, istatistik derleme, zamanlama hesabı. 1. Giriş E-öğrenme; okullar, kolejler ve üniversiteler tarafından verilen eğitimin klasik formları ile sınırlı değildir ve eğitim için önemli bir hale gelmiştir. E-öğrenme zaman ve mekan kısıtlamalarının üstesinden gelebilir ve farklı durumlarda özel öğrenci stilleri ve gereksinimleri için özel çözümler üretebilir. E-öğrenme ortamı için farklı içerik türleri üretilebilmektedir. (Pahl, Claus 2008). E-öğrenme ortamı için hazırlanan içerik türlerinin tamamı veya belli kısımları oyun tabanlı olarak hazırlanabilir. Bilgisayarlar, günümüz dünyasının en gelişmiş araçlarındandır ve hayatımızın her alanında etkileri görülmektedir. Bilgisayarların tarihçesine bakacak olursak ortaya çıkışlarından kısa bir süre sonra bilgisayar oyunlarıyla da tanıştığımızı görürüz (Durdu, Tüfekçi ve Çağıltay, 2005). Geçtiğimiz 30 yılda çocukların bilgisayar oyunlarına harcadıkları süre oldukça artmıştır. 1980’lerin ortasında çocuklar evde ve atari salonlarında haftada ortalama 4 saat geçirirken günümüzde ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerinde kızlar haftada 5,5 saat oyuna ayırırken, bu süre erkeklerde haftada 13 saati bulmaktadır (Christakis, Ebel, Rivara ve Zimmerman, 2004). Çocukların bu derece hoşlarına giden ve bıkmadan usanmadan oynadıkları bilgisayar oyunlarının eğitimde kullanılması üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Bu şekilde geleneksel sınıf ortamlarının sıkıcılığı aşılarak, eğitim süreci eğlenceli ve çocuklar için cazip bir hale getirilebilir (Bayırtepe ve Tüzün, 2007). 65 Eğitsel bilgisayar oyunları, oyunların sadece çekici bir türü değildir. Aynı zamanda öğrencilerin becerilerini geliştirmeye yardımcı, hazırlandığı konu alanına özgü bilgi örüntülerini içinde taşıyan yapıdadır. Yani eğitsel bilgisayar oyunları öğrenciye hoşça vakit geçirten, ama gerçekleşen etkinlik içerisinde bilgiler de öğreten veya önceki bilgileri pekiştiren bir özelliktedir. Eğitsel bilgisayar oyunları ders müfredatında yer alan hedeflere ulaşmak amacı ile işe koşulabilir (Akpınar, 1999; Bottino, Ferlino, Ott, ve Travella, 2006). Hostetter’a göre bilgisayar oyunları mükemmel bir öğrenme aracıdır. Çünkü bilgisayar oyunları öğrencilere zorluğu ayarlama şansı verirler ve dahası kullanıcı istediği zaman istediği kadar oyunu oynayabilir (Hostetter, 2002). Đçerik üreticisinin oluşturacağı oyun, istenen hedefe ulaşıldığında öğreneni motive etmelidir. Gerekli dönütler ve uyarıla sağlanmalıdır. Oyun öğrenen tarafından kolay anlaşılır olmalı ve öğrenilmesi gerekeni doğrudan sunmalıdır. E-öğrenme ortamında sunulan ders içeriğinde bilgiyi sunmak ve değerlendirmek için oyun tabanlı içerik üretilebilir. Oyunlar bünyesinde metin, resim, ses, video, canlandırma, grafik vb. birçok öğeyi barındırır. Bu tür öğelerin kullanıldığı çoklu-ortamların öğrenme ortamını geleneksellikten kurtardığı ve öğrenmeyi arttırdığına dair iddialar oldukça fazladır (Mayer, 2001). Malone ve Lepper ‘e göre oyun zorluk, hayal gücü, karmaşıklık, kontrol ve merak gibi 5 farklı eğitimsel amaca hizmet etmelidir (Malone ve Lepper, 1987). Öğretim tasarımcısı oyunu tasarlarken dikkat etmesi gereken özellikler vardır. Bunlar; eğlenerek öğrenme, problem çözme, kritik düşünme, kavram öğretimi, strateji geliştirme, hedefe yönelik olma, dikkat dağıtmama, bireysel ve ekip çalışmalarına uygunluktur. Öğrencinin seviyesine uygun oyun içerikleri tasarlanmalıdır (Gümüş, Okur ve Dinçer, 2011). Healy ve Connoly ise yaptıkları araştırmada, geleneksel öğrenme yöntemi ile oyun tabanlı öğrenmeyi karşılaştırmaktadırlar (Healy ve Connoly, 2007). Aşağıdaki tabloda bu karşılaştırma verilmektedir. Tablo 1. Geleneksel - Oyun Tabanlı Öğrenme Karşılaştırması Geleneksel Oyun Tabanlı Öğrenme Pasif Etkin ve etkileşimli Dinleme ve okuma odaklı Yapmaya dayalı Bilgisini çevresine aktaran öğretmen Bilgiyi etkin biçimde arayan odaklı öğrenenler odaklı Đspatlanmış yöntem Günümüzde geçerliliği düşük Güncel olmayan Güncel Yavaş ve otoriter Hızlı ve araştırmacı Beceri geliştirme-dinleme, okuma, Beceri geliştirme-sosyal ve iletişim sayısal, iletişim, grup çalışması becerileri, problem çözme, analitik, tartışma, veri işleme, stratejik düşünme, planlama Đnsan etkeni-yüz yüze Çekici Bu çalışmada, oyun tabanlı öğrenme uygulaması olarak e-hafıza oyunu geliştirilmiştir. Geliştirilen oyunun kaynak kodları Visual Basic programlama dilinde yazılmış ve derlenmiştir. programa giriş yapan kullanıcıların oyuna "Başla" butonuna tıklamalarıyla 66 birlikte ekranda kısa bir süre gösterilip kapanan m satır n sütundan oluşan mxn adet fotoğrafı ((mxn)/2 çift) belirli bir süre içerisinde eşleştirmeleri suretiyle hafızalarını geliştirmeleri hedeflenmiştir. 2. Visual Basic Programlama Dili ile Kaynak Kod Algoritması Bu çalışmada, her modül ayrı olarak Visual Basic programlama dilinde açık kaynak kod olarak yazılmış ve derlenmiştir. Her modül alt modüllere bölünerek öğretilmek istenilen içeriğin modüler olarak kullanıcı tarafından sisteme girilmesine ve oyunun güncelleştirilmesine olanak sağlanarak program modüler yapıya kavuşturulmuştur (Altan ve Soylu, 2012). Şekil 1'de e-hafıza oyun sistemine kullanıcının kayıt olma durum algoritması gösterilmiştir. Şekil 1. Hafıza Oyun Sistemine Kayıt Olma Algoritması Şekil 2. Hafıza Oyun Sistemine Üye Girişi Algoritması Programın değerlendirme bölümde her bir kullanıcıya ait veriler belirlenen değerlendirme kriterlerine göre analiz edileceğinden, her kullanıcının gelişim sürecinin takip edilebilmesi maksadıyla oluşturulacak veritabanı Şekil 2'de belirtilen e-hafıza oyunu üye girişi algoritması ile kullanıcı kimlikleri alanlarına atanmaktadır. 67 Şekil 3. Hafıza Oyun Ekranında Gösterilen Đçerik Kaynak Kodları Hafıza oyununun içerik yüklenme modülünün işlem akışına ilişkin algoritması Şekil 3'de sunulmuştur. Oyun içerisinde kullanıcıya ait verilerin sisteme kayıt edilmesi, kullanıcının öğrenme düzeyine ilişkin sürecin takibi ile birlikte bir sonraki aşamaya geçiş bu algoritmayla sağlanmıştır. 3. Deneysel Sonuçlar Programdaki her bir fotoğraf eşleşmesi için, kalan ve bulunan eş miktarları ve tıklama sayısı, gibi istatistiklerin bulunduğu "Đstatistikler" alanı ile kullanıcının kendi hafıza gelişim süreci istatistiki sonuçlarını görmesi sağlanmıştır. Programdaki her bir fotoğraf çiftinin ne kadar sürede bulunduğunu gösteren "Zamanlama" alanı ve oyunda geçen süreyi hesaplamak maksadıyla konulan "Sayaç" ile oyun sırasında geçen süreler hesaplanarak kullanıcılar bilgilendirmektedir. (mxn)/2 çift fotoğrafı başarıyla eşleştiren kullanıcının ekranında, oyunu ne kadar sürede bitirdiğini, tıklama sayısına göre hafızasının ne kadar güçlü seviyede olduğunu, aynı oturumda aynı seviyede oynanan bir önceki oyuna göre gelişimini gösteren bilgilendirme penceresi açılmaktadır. Çalışmanın program kod yazılımı kısmında; Microsoft Visual Studio 2010 editörü ve Visual Basic programlama dili kullanılmıştır. Proje içerisinde 2 adet panel, 6 adet grup kutusu, 3 adet yazım kutusu, 7 adet buton, 3 adet zamanlayıcı, 2 adet resim listesi, 24 adet 68 resim kutusu, 12 adet etiket aracı kullanılmıştır. "Oyuna başla" butonuna tıklanmasıyla birlikte m satır ve n sütundan oluşan (mxn)/2 çift fotoğraf ekranda oyunun seviyesine göre belirlenen bir sürede görüntülenmesiyle oyun başlamaktadır. Her bir fotoğraf çifti eşleştiğinde eşleşme zamanı, zamanlama veri alanına kaydedilmektedir. Oyundaki toplam bulunan fotoğraf çifti sayısı ve bulunması gereken fotoğraf çifti sayısı bilgileri oyun ekranındaki sayaçlar vasıtasıyla kullanıcıya sürekli olarak bildirilmektedir. Her bir fotoğrafa tıklama program içerisindeki tıklama veri alanına, doğru ve yanlış tıklama bilgileri de istatistiki bilgi veri alnına kaydedilmektedir. Oyun içerisinde bulunan "Tekrar" butonu ile oyun yeniden başlatılabilmekte, her bir kullanıcı için açılan oturum sayısı ve bir oturumda oynanan oyun sayısı ile tamamlanan ve tamamlanmadan yeniden başlanılan oyun sayılarına ilişkin veriler kullanıcının gelişim sürecinin değerlendirilmesi maksadıyla veri tabanına kaydedilmektedir. Oyunda açılan oturumdaki tüm fotoğraflar doğru olarak eşleştiğinde oyun ekranına "Kullanıcı Bilgilendirme Penceresi" adı altında oyundaki ham istatistiki veriler kullanıcının anlayabileceği düzeyde kullanıcının bilgisine sunulmaktadır. Programa giriş yetkilendirmesi yapılmış, programa kullanıcı ve sistem yöneticisi şeklinde iki şekilde girişe izin verilmiştir. Her bir kullanıcı, kullanıcı yetkisi ile programa girebilmektedir. Sistem yöneticisi yetkisi ile programa giriş yapıldığında her bir kullanıcıya ilişkin değerlendirme verilerinin SPSS 17.0 paket programına gönderilerek analizlerinin yapılması sağlanmaktadır. Çalışmada yer alan her bir bölüm için Visual Basic kaynak kodları özgün olarak yazılmıştır. Visual Basic kaynak kodları derlendiğinde program, proje Şekil 4, 5 ve 6'da görülen ara yüzde kullanıcıya sunulmaktadır. Şekil 4. Hafıza Oyunu Giriş Arayüzü Şekil 5. Hafıza Oyun Kullanıcı Ekranı Arayüzü 69 Şekil 6. Hafıza Oyun Yüklenen Đçerik Arayüzü Çalışmanın ölçme ve değerlendirme kısmında ise; disiplinler arası yaklaşım ile kullanıcının açmış olduğu her oturumdaki oynamış olduğu oyunlara ilişkin istatistiki verilerin SPSS 17.0 paket programı ile istatistiksel analizlerinin yapılabilmesi için gerekli şablonda veri yapısının oluşturulması, elde edilen verilerin sistem yöneticisi tarafından SPSS 17.0 paket programı ile istatistiksel analizlerinin yapılarak analiz çıktılarının "bilmesi gereken" prensibine uygun olarak kullanıcılara bildirilmesi sağlanmıştır. 4. Sonuç Oyun tabanlı öğrenme ve uygulama modeline uygun olarak yapılan bu çalışma ile kullanıcıların oyun içerisine yüklenen içeriği etkin bir şekilde öğrenmelerine olanak sağlanmıştır. Kullanıcıların bireysel olarak kendi gelişimlerini takip etmeleri için oluşturulan modüller ile kullanıcılara etkin bir geri besleme olanağı sağlanmıştır. Bu çalışma geliştirmeye açık bir çalışma olup, bu çalışma ile kullanıcıların öğrenme sürecini hissetmeleri minimum seviyede tutularak hafızalarını eğlenerek geliştirmeleri ve daha rahat dikkat toplamalarının sağlanması amaçlanmıştır. 5. Kaynaklar Pahl, Claus (2008). Architecture Solutions For e-Learning System. United Kingdom : Information Science Reference. Durdu, P., Tüfekçi, A. ve Çağıltay, K. (2005). Üniversite öğrencilerinin bilgisayar oyunu oynama alışkanlıkları ve oyun tercihleri: ODTÜ ve gazi üniversitesi öğrencileri arasında karşılaştırmalı bir çalışma. Eurasion Journal of Educational Research, 19, 66-76. Christakis, D.A., Ebel, B.E., Rivara, F.P., & Zimmerman, F.J. (2004). Television, video, and computer game usage in children under 11 years of age. The Journal of Pediatrics, 145, 652-656. Bayırtepe, E., ve Tüzün, H. (2007). Oyun-Tabanlı Öğrenme Ortamlarının Öğrencilerin Bilgisayar Dersindeki Başarıları ve Öz-Yeterlik Algıları Üzerine Etkileri. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 33, 4154. Bottino, R.M., Ferlino, L., Ott, M., & Travella, M. (2006). Developing strategic and reasoning abilities with computer games at primary school level. Computers & Education, doi:10.1016/j.compedu.2006.02.003. 70 Hostetter, O. (2002). Video games - the necessity of incorporating video games as part of constructivist learning. Game research: The Art, Business and Science of Computer Games. Mayer, E. (2001). Multimedia Learning. USA: Cambridge University Press. Malone, T.W. & Lepper, M.R. (1987a). Intrinsic motivation and instructional effectiveness in computer-based education. Aptitude, Learning, and Instruction. Snow, R. E. and Farr, M. J. (eds.), Lawrence Erlbaum Associates, New Jersey. pp. 256-285. Gümüş, S., Okur, M.R. ve Dinçer, G.D. (2011). Game-Based Learning Content Production For E-Learning Environments, EDULEARN11 Proceedings, pp. 5755-5761. (3rd International Conference on Education and New Learning Technologies, Barcelona, Spain, 4-6 July, 2011). Healy, A. and Connoly, T., (2007). Does Games-Based Learning, Based on a Constructivist Pedagogy, Enhance the Learning Experience and Outcomes for the Student Compared to a Traditional Didactic Pedagogy?, Proceedings of ECGBL 2007, The European Conference on Games Based Learning. Glynhill Hotel, Scotland, UK. Altan, A. ve Soylu, B., (2012). Project-Based e-Learning and Application, 4th International Future-Learning Conference on Innovations in Learning for the Future 2012: e-Learning Proceeding pp. 136-142. ( FutureLearning 2012, Nov. 14-16, Đstanbul). 71 Orta Öğretimde Görev Yapan Öğretmenlerin FATĐH Projesi’ne Đlişkin Görüşleri Adem ÖZKAN a, Demet DENĐZb a Öğr. Gör. Adem Özkan, Ağrı Đbrahim Çeçen Üniversitesi, Meslek Yüksek Okulu, Ağrı, 04100, Türkiye b Arş.Gör. Demet Deniz, Ağrı Đbrahim Çeçen Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ağrı, 04100, Türkiye Özet Bu çalışmanın amacı, Orta Öğretimde görev yapan alan öğretmenlerin Eğitimde FATĐH Projesi’nin ana bileşenleri olan donanım ve yazılım altyapısının sağlanması, eğitsel e-içeriğin sağlanması ve yönetilmesi, öğretim programlarında etkin Bilişim Teknolojilerinin kullanımı ve öğretmenlerin hizmet içi eğitime yönelik görüşlerini tespit etmektir. Olgu bilim deseninin kullanıldığı bu çalışmada Ağrı ilindeki pilot okullardan birisi olan Hayrettin Atmaca Anadolu Lisesi’nde 2012-2013 Eğitim- Öğretim yılının bahar döneminde görev yapan 15 öğretmenin görüşleri açık uçlu anket yardımı ile tespit edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi ile analiz edilmiş ve bu verilerden 4 tema-16 kategori- 44 kod listesi oluşturulmuştur. Anketlerden elde edilen bulguların sonucunda; bu projede pilot uygulama için gerekli olan BT’nin sağlandığı ancak bu teknolojilerin derslerde kullanılabilmesi için gerekli e-içeriğin olmadığı, öğretmenlere sunulan hizmet içi eğitim sürecinde öğretmenlerin BT’yi kullanma deneyimine yeterince sahip olmadıkları ve dağıtılan tablet bilgisayarların amacına uygun olarak kullanılmadığı görülmüştür. Bu sonuçlara dayanarak; FATĐH Projesinin uygulanmasının daha etkili olması için; dağıtılan tablet bilgisayarların içerikleri derslere uygun olarak yapılandırılmalıdır. Ayrıca; öğrencilerin tablet bilgisayarları oyun gibi farklı amaçlarda kullanmaları engellenmelidir. Hizmet içi eğitimleri her okul kendi bünyesinde Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri yardımıyla hızlı ve kesin çözüm odaklı olarak yapmaları daha faydalı olabilir. Anahtar Kelimeler: FATĐH Projesi, öğretmenler, tablet bilgisayar, etkileşimli tahta, hizmet içi eğitim. 1. GĐRĐŞ Günümüz dünyasında teknoloji her an değişim içerisindedir. Bu değişim her alanda olduğu gibi eğitim alanında da kendisini göstermektedir. Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle geleneksel öğretim yöntemleri bilginin aktarılmasında yetersiz kalmaktadır (Yavuz & Coşkun, 2008). Bu sonuç doğrultusunda; eğitimde teknoloji destekli öğretim yöntemlerinin kullanımı önem kazanmaktadır. Ayrıca çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmada eğitimde teknoloji kullanmanın katkısı göz ardı edilmemelidir. Ancak ülkemizin şartlarını göz önüne aldığımız zaman her bireyin teknolojik imkânlara ulaşması mümkün olmayabilir. Ülkemiz bu imkân eşitsizliğini ortadan kaldırmak için Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde ve Ulaştırma Bakanlığı desteğiyle Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi Đyileştirme Hareketi (FATĐH) Projesini 2010 yılında başlatılmış ve 5 yıl içerisinde tamamlamayı planlamıştır. Eğitimde FATĐH Projesiyle, eğitim ve öğretimde fırsat eşitliğini sağlamak ve okullarımızdaki teknolojiyi iyileştirmek için okulöncesi, ilköğretim ile ortaöğretim düzeyindeki tüm okullarımızın 570.000 dersliğine LCD Panel Etkileşimli Tahta ve internet ağ altyapısı sağlanacaktır. Aynı zamanda her öğretmene ve her öğrenciye tablet bilgisayar verilecektir. Dersliklere kurulan BT donanımının öğrenme-öğretme sürecinde etkin kullanımını sağlamak amacıyla öğretmenlere hizmet içi eğitimler sunulacaktır. Bu süreçte öğretim programları BT destekli öğretime uyumlu hale getirilerek eğitsel e-içerikler oluşturulacaktır. Bu kapsamda Eğitimde FATĐH Projesi beş ana bileşenden oluşmaktadır. Bunlar: 72 1. 2. 3. 4. 5. Donanım ve Yazılım Altyapısının Sağlanması Eğitsel e-çeriğin Sağlanması ve Yönetilmesin Öğretim Programlarında Etkin BT Kullanımı Öğretmenlerin Hizmet Đçi Eğitimi Bilinçli, Güvenli, Yönetilebilir ve Ölçülebilir BT Kullanımıdır. Eğitimde FATĐH Projesi’nin pilot uygulaması ilk olarak 17 ilimizde 52 okulda uygulanmaya başlanmış ve 2013 Şubat ayında bu 52 okula ek olarak farklı 102 okulun 9.sınıflarına tablet bilgisayar dağıtılarak genişletilmiştir (MEB, 2012). Bu denli önemli bir projenin uygulanabilirliği her ne kadar donanımsal alt yapı hazır olsa bile, proje uygulayıcıları olan öğreticilerin bu projeye yönelik bakış açıları önemlidir. Bu bağlamda yapılan çalışma ile farklı alanlardaki öğretmenlerin bakış açılarının incelenmesi amaçlanmıştır. 2. Yöntem 2.1. Araştırmanın Deseni Bu çalışmada, nitel araştırma yöntemi içerisinde yer alan “olgu bilim” deseni kullanılmıştır. Olgu bilim bireylerin belli bir olguya ilişkin yaşantılarını, bireysel algılarını, bunlara yüklediği anlamları ortaya çıkarmaya çalışan ve genellenebilir sonuçlar ortaya koymayı amaçlamayan bir desendir (Yıldırım & Şimşek, 2005). 2.2. Katılımcılar Araştırmanın katılımcıları, 2012-2013 Eğitim-Öğretim yılının bahar döneminde Ağrı ilindeki Hayrettin Atmaca Anadolu Lisesi’nde görev yapan Matematik, Đngilizce, Almanca, Coğrafya, Tarih, Kimya, Biyoloji, Beden Eğitimi, Rehberlik, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Türk Dili ve Edebiyatı alanlarından olmak üzere 15 öğretmenden oluşmaktadır. 2.3. Verilerin Toplanması Bu araştırmanın verileri, açık-uçlu sorulardan oluşan bir anket ile elde edilmiştir. Anketteki açık-uçlu sorular, Eğitimde FATĐH projesinin dört ana bileşeni olan donanım ve yazılım altyapısının sağlanması, eğitsel e-içeriğin sağlanması ve yönetilmesi, öğretim programlarında etkin BT kullanımı ve öğretmenlerin hizmet içi eğitime ilişkin farklı alanlardaki öğretmen görüşlerini tespit etmeye yönelik olarak hazırlanmıştır. 2.4. Verilerin Analiz Edilmesi Açık uçlu soruların yer aldığı anketten elde edilen verilerin analizinde içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Elde edilen veriler için tema-kategori-kod listesi oluşturulmuştur. Oluşturulan tema-kategori-kod listesi alan uzmanı olan araştırmacılar tarafından kontrol edilmiştir. Çalışmaya katılan öğretmenlerin görüşlerinden alıntılar yapılırken öğretmenler alanlarının baş harflerine göre kodlanmıştır. Örneğin iki tane Đngilizce öğretmeni varsa Đ1, Đ2; coğrafya öğretmeni C1 şeklindedir. 3. Bulgular Çalışmada 4 tema altında 16 adet kategori ve 44 adet kod oluşturulmuştur. Bu temalar donanım, eğitsel içerik, hizmet içi eğitim ve FATĐH Projesi’nin uygulanabilirliğidir. 73 3.1. Donanım Teması Bu tema altındaki kategoriler ve bu kategorilere ait kodlar; bilgisayar kullanımına yönelik düşünceler kategorisinde “dikkat çekme” kodu bilgisayarın sunduğu görseller ile derse başlarken öğrencilerin dikkatlerini çekmede kullanıldığı, “tekrar ve alıştırma” kodu ile bol bol örnek çözme olanağının olduğu, “araştırma” kodu ile ders içerikleri için gerekli materyalleri bulmada faydalanıldığı belirtilmiştir. Projeksiyon kullanımına yönelik düşünceler kategorisinde “dikkat çekme, güdüleme, somutlaştırma, kullanılmasının zor olması, gereksiz, tekrar-alıştırma” kodları yer almaktadır. Bu kodlardan “somutlaştırma” kodu ile matematik gibi bazı derslerde geometrik şekillerin ve soyut kavramların modellenmesinde kullanıldığı belirtilmiştir. Etkileşimli tahta kullanımına yönelik düşünceler kategorisinde bulunan kodlardan “dikkat çekme” kodu etkileşimli tahtanın sunduğu görseller ile derse başlarken öğrencilerin dikkatlerini çekmede kullanıldığı, “güdüleme” kodu ile video ve görselleri kullanarak dersin zevkli hale getirildiği, zaman alıcı olması kodu ile de etkileşimli tahta kullanmanın çok zaman aldığı belirtilmektedir. Donanım temasındaki diğer bir kategori ise tablet bilgisayar kullanımına yönelik düşüncelerdir. Bu kategorinin kodlarından olan “öğrenci takibinin zorluğu” kodu ile sınıf yönetiminin zor olduğu, “sınıf yönetiminin kolaylığı” kodu ile tablet bilgisayarların pratik ve eş zamanlı etkileşimi sağladığı, “derse uygun değil” kodu ile bazı derslerin kâğıt kalem kullanmadan işlenmesinin zor olduğu, “gereksiz” kodu ile de tablet bilgisayarların oyun gibi farklı amaçlarla kullanıldığı belirtilmiştir. Tablet bilgisayarın derslere uygun olmadığını düşünen M1’in açıklamaları şu şekildedir: “Öğrenci elinde kâğıt kalem olmadan matematik öğrenemez.” Tablet bilgisayarın derslerde kullanımının gereksiz olduğunu düşünen Đ2’in açıklamaları şu şekildedir: “Hiçbir faydası yok. Öğrenciler sadece oyun amaçlı kullanıyor. Ders kitabı akıllı tahtada yeterlidir.” 3.2. Eğitsel Đçerik Teması Bu tema altındaki; e- içeriğin yeterliliği kategorisinde “yeterli, kısmen yeterli ve yetersiz” kodları vardır. Bu kodlardan “yetersiz” kodu ile video, slayt vb. öğelerin eksiklikleri olduğu, “kısmen yetersiz” kodu ile ise öğrenci düzeyine ve sınavlarda çıkan sorulara paralel bir içeriğin olmadığı belirtilmiştir. E-içeriğe ulaşmada zorluklar yaşama kategorisinde “zorluk yaşıyorum ve zorluk yaşamıyorum” kodları yer almaktadır. Bu kodlardan “zorluk yaşıyorum” kodu ile kalitesiz içeriğin olmasından dolayı e-içerik seçiminde zorluk yaşandığı belirtilmiştir. Bu temada yer alan ders kitaplarının bilişim teknolojilerine uygunluğu kategorisinde ise “uygun değil” kodu ile e-içeriğin kullanma zorluğu ve e-içeriğin sınav sistemine uygun olmadığı belirtilmiştir. E-içerik hazırlamada kendini yeterli görme kategorisinde “yeterli, kısmen yeterli” kodları yer almaktadır. “Yeterli” kodunda öğretmenlerin her konu için materyal hazırlayabildikleri, “kısmen yeterli” kodunda bazı konularda e-içerik hazırlayabildikleri belirtilmiştir. E-içerik hazırlama konusunda kendisini kısmen yeterli gören Đ1’in düşünceleri şöyledir: 74 “Kendim hazırladığım e-içeriklerde konu anlatımı ve alıştırmalar çoğunluktaydı. Ancak öğrencilerin konuyu yeterince içselleştiremediğini düşünüyorum Gramer olarak işe yarasa da diğer alanlarda etkili olmadığını düşünüyorum.” Ders kitaplarının bilişim teknolojilerine uygunluğu kategorisinde “uygun değil” kodu yer almaktadır. Bu kod ile e-içeriğin kullanma zorluğu ve içeriğin sınav sistemine uygun olmadığı belirtilmiştir. 3.3. Hizmet Đçi Eğitim Teması Bu tema altındaki BT kullanma yeterliliği kategorisi altında “yeterli, kısmen yeterli ve yetersiz” kodları yer almaktadır. BT kullanma konusunda hizmet içi eğitim gereksinimi kategorisi altında bulunan; “ihtiyaç duyuyorum” kodu ile alınan hizmet içi eğitimin yetersiz olduğu, “ihtiyaç duymuyorum” kodu ile ise BT noktasında sıkıntı yaşanmadığı belirtilmiştir. Etkileşimli tahta kullanımına yönelik verilen hizmet içi eğitimin yeterliliği kategorisinde bulunan kodlardan “yeterli” kodu ile verilen hizmet içi eğitimin yeterli olduğu ve etkileşimli tahta kullanımında zorluk yaşanmadığı, “yetersiz” kodu ile hizmet içi eğitim sürecinde uygulama yapılmadığı ve bu yüzden etkileşimli tahta kullanmada sıkıntılar yaşandığı belirtilmiştir. Bu tema altındaki diğer bir kategori olan FATĐH Projesi ile ilgili alınan hizmet içi eğitimin alanla ilişkilendirilmesi kategorisinde “ilişkilendirebiliyorum” ve “ilişkilendiremiyorum” kodları yer almaktadır. FATĐH Projesi ile ilgili alınan hizmet içi eğitimi alanı ile ilişkilendirebilen M1 katılımcısının düşünceleri şöyledir: “Her alan öğretmeni kendi içeriğini hazırlayabilecek düzeyde eğitim gördü.” 3.4. FATĐH Projesi’nin Uygulanabilirliği Teması Bu temadaki; FATĐH Projesi’nin eğitim için etkin bir çözüm olması kategorisinde bulunan “etkin” kodu ile bu projenin eğitim için etkin bir çözüm olduğu, “etkin değil” kodu ile öğrenci profiline, sınav ve eğitim sistemine uygun olmadığı için geliştirilmesi gerektiği belirtilmiştir. FATĐH Projesi’nin alan için fayda düzeyi kategorisi altında “faydalı, faydasız ve kısmen faydalı” kodları yer almaktadır. Bu kodlardan “faydalı” kodu ile dikkat çekme, pekiştirme ve tekrar konularında faydalı olduğu, “faydasız” kodu ile donanım eksikliğinin var olduğunu, “kısmen faydalı” kodu ile ise; etkileşimli tahtanın faydalı ancak tablet bilgisayarın faydasız olduğu belirtilmiştir. Kısmen faydalı olduğunu düşünen Đ2 katılımcısının düşünceleri şöyledir: “Etkileşimli tahta konusunda gayet etkili ama tablet bilgisayar kullanmıyoruz.” FATĐH Projesi’nin eğitimde fırsat eşitliğinin sağlaması kategorisi altında bulunan; “sağlıyor” kodu ile eğitimde fırsat eşitliğinin sağlandığı, “kısmen sağlıyor” kodu ile sadece bilgisayar alma noktasında eşitlik sağladığı, “sağlamıyor” kodu ile ise bilgisayar sahibi olmamanın artık bir eşitsizlik olmadığı belirtilmiştir. FATĐH Projesi’nin gelecekte uygulanabilirliği kategorisi altında bulunan; “olumlu” kodu ile yapılandırmacı eğitim sistemine uygun olduğu, “olumsuz” kodu ile sosyalleşemeyen bireyler yetiştirileceği, okulların kapatılıp uzaktan eğitim yapılacağı ve eğitim sisteminde köklü değişiklikler 75 yapılmadığı takdirde projenin boşa gideceği belirtilmiştir. Bu kategori altında olumsuz düşünce belirten R1 ve Đ1 katılımcıları sırayla şunları belirtmişlerdir: “ Daha anti-sosyal bireyler yetiştirmiş olacağız.”(R1). “Gelecekte kişisel bilgisayarlar üzerinden uygulanırsa belki değeri bilinir. Çünkü bedava dağıtılan her şey değersizdir. Ancak çöp olur!” (Đ1). 4. Sonuçlar ve Öneriler Anketlerden elde edilen bulguların sonucunda; bu projede pilot uygulama için gerekli olan BT’nin sağlandığı ancak bu teknolojilerin derslerde kullanılabilmesi için gerekli eiçeriğin olmadığı ve sınıf içi kullanımına yönelik düzgün bir planlamanın yapılmadığı görülmüştür. Ayrıca öğretmenlere sunulan hizmet içi eğitim sürecinde öğretmenlerin BT’yi kullanma becerilerinin yeterince gelişmediği, dağıtılan tablet bilgisayarların amacına uygun olarak kullanılmadığı ve e-içeriğe ulaşmada öğretmenlerin zorluklar yaşadığı tespit edilmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda FATĐH Projesi’nin daha etkili olması için dağıtılan tablet bilgisayarların içerikleri derslere uygun olarak yapılandırılmalı ve tablet bilgisayarları öğrencilerin oyun gibi farklı amaçlarla kullanmaları engellenmelidir. Öğretmenlerin e-içeriğe ulaşma noktasında yaşadıkları sorunları gidermek amacıyla MEB tarafından sadece FATĐH Projesi’ne yönelik olarak e-içerik hazırlama birimi kurulabilir. Hizmet içi eğitimleri her okul kendi bünyesinde Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri yardımıyla yaptıkları takdirde, hizmet içi eğitim ile ilgili sorunlarına daha kesin ve hızlı çözümler bulabilirler. 5. Kaynaklar Milli Eğitim Bakanlığı (2011). Türkiye Büyük Millet http://www2.tbmm.gov.tr/d24/7/7-12398sgc.pdf [28 Mart 2013] Meclisi Başkanlığı Soru Önergesi. Yavuz, S. ve Coşkun, A. S. (2008). Sınıf öğretmenliği öğrencilerinin eğitimde teknoloji kullanımına ilişkin tutum ve düşünceleri. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 34, 274-286.(Yıldırım & Şimşek, 2005). Yıldırım, A., & Şimşek, H. (2008). Sosyal bilimlerde üniter araştırma yöntemleri (7. Baskı) Ankara: Seçkin Yayıncılık. 76 Đlkokul ve Ortaokul Öğrencilerine Programlama Becerilerinin Öğretimi: Durumu ve Önemi Arif AKÇAY a, Ahmet Naci ÇOKLAR b a Arif AKÇAY, Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü BÖTE Bölümü, Konya, Türkiye, arifakcay@yandex.com Ahmet Naci ÇOKLAR, Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü BÖTE Bölümü, Konya, Türkiye, acoklar@konya.edu.tr b Özet Bilgisayar programlama becerilerinin öğretimi, teknik bir konu olarak düşünülmesine karşın, problem çözme becerilerinin kazandırılması adına da önemlidir. Eğitim açısından bilgisayar ortamında öğrencilerin programlama becerileri ile ürün ortaya koyması, onların eğitsel anlamda motive olması şeklinde de düşünülmelidir. Bu açıdan Piaget tarafından ortaya konan somut ve soyut işlemler dönemindeki (ilkokul ve ortaokul) öğrencilere programlama becerilerinin öğretimi, teknik olduğu kadar pratik düşünme becerisi de kazandıracaktır. Bazı ülkelerdeki PISA sonuçları da bu eğitimleri destekler niteliktedir. Anahtar Kelimeler: programlama, programlama öğretimi, problem çözme becerisi; 1. Giriş Teknolojik cihazların nasıl işlevsel hale geleceği, ne işlem yapabileceğini anlamlı hale getiren sistem genel olarak yazılım olarak adlandırılırken, bu yazılımın ortaya çıkarılması mantıksal bir akış şeması dâhilinde ve bir programlama dili ile gerçekleştirilmektedir. Genel olarak yazılım ortaya çıkarma süreci programlama becerisi gerektirmekle birlikte, bu işleme de programlama denilmektedir. Bir bilgisayarın veya cep telefonunun işlem gücünün sahip olduğu yazılımlarla orantılı olduğu düşünülürse, yazılımın önemi de anlaşılabilir. Bu araştırma yazılımdan çok yazılım yazma yani programlama becerisinin bireylere kazandırdığı konular ile ilgilidir. Bu açıdan programlama ve programlama becerisinin sağladığı yararlar konusundan, ilkokul ve ortaokul öğrencilerine programlama eğitimi neden verilmelidir konusuna kadar bir yönelim ile açıklama yapılmıştır. 2. Programlama Ve Programlama Becerisinin Önemi Programlama, elektronik cihazların farklı amaçlarla hizmet edebilmesi için hazırlanmış özel komutlar ve semboller dizisidir (Ersoy, Madran ve Gülbahar, 2011). Bu komutlar ve semboller anlamlı bir şekilde bir araya getirilerek yazılımlar üretilir. Burada anlamlı bir şekilde bir araya getirilmesi konusunda ise algoritma yapıları önem kazanmaktadır. Algoritma sonlu bir işi tanımlamada kullanılan, açık ve seçik tanımlanabilen ve yürütülebilen ardışık adımlardan oluşan kümedir (Özkan, 2003). Algoritmanın bu tanımından anlaşılacağı üzere programlamanın temelinde yatan algoritma yapısı sadece teknolojik cihazların yazılımında değil, günlük hayatta yapılmakta olan bütün sonlu işleri kapsamakta, bu işler kişi tarafından algoritmik düşünülerek yapılmaktadır. Bir kişinin evinin kapısını açma işi bir algoritma üzerinden açıklanabilir. Đlk adım kapının önüne gelinmesi, sonra anahtarların cepten çıkarılması, ilk anahtarın denenmesi, 77 açılırsa içeri girilmesi ve kapının kapatılması ve sonlandırılması, açılmazsa diğer anahtarın denenmesi gibi basit bir konuda algoritma yapısı örnek olarak verilebilir. Görüldüğü üzere insan yaşamı kumanda ile televizyonun kontrolünden, yemek yeme sürecine kadar bir algoritma üzerine inşa edilmektedir. Algoritma ve programlama becerisi, insanoğlunun düşünce sistemi ile doğru orantılı bir kavram olup, programlama becerisinin öğretimi bu noktadan hareketle bazı önemli avantajlar sağlamaktadır. Programlama becerisinin öğretimi problem çözme becerisini geliştirmektedir. Birçok araştırmacı programlama öğreniminin öğrencilerin akademik performans, başarı ve problem çözme becerileri üzerindeki etkileri üzerine çalışmalar yapmışlardır (Ersoy, Madran ve Gülbahar, 2011; Genç ve Tınmaz, 2010; Pea ve Kurland, 1987). Ersoy, Madran ve Gülbahar (2011)’ın yapmış oldukları bir araştırmada Dünya’da ve Türkiye’de çeşitli amaçlarla programlama dilleri dersleri verildiği ve bu amaçlar arasında problem çözme becerilerinin geliştirilmesi amacının da bulunduğu belirtilmiştir. Pea ve Kurland (1987)’ın yapmış oldukları bir araştırmada ise problem çözme aşamaları ile programlama becerisi arasındaki ilişkiye dikkati çekmiş ve programlama becerisinin problem çözme becerisi üzerindeki etkisini ifade etmişlerdir. Araştırmada problem çözme aşamaları ve programlama arasında aşağıdaki gibi bir benzerlik ortaya konmuştur. Tablo 1. Pea ve Kurland (1987)’a göre problem çözme aşamaları ve programlama arasındaki benzerlikler Problem Çözme Aşaması Programlama Becerisi Problemi anlama Problemi anlama Çözüm için plan yapma Algoritma belirleme Planı uygulama Programı yazma, Uygulamayı sınama ve revize etme Programı düzeltme ve tanımlama Tablo 1’dende görüleceği üzere, programlama becerisi yaşamın her alanında kullanılabilecek problem çözme aşamalarına pratik sağlayacak niteliğe sahiptir. Liao ve Bright (1991) tarafından yapılan bir çalışmada daha öncesinde yapılmış olan konu ile ilgili 65 çalışma sonuçları değerlendirilmiş ve bilgisayar programlamanın problem çözme becerileri gibi bilişsel sonuçları üzerine etkileri incelenmiştir. Değerlendirilen çalışmaların 58’inde (%89) programlama dillerinin problem çözme becerileri gibi bilişsel etkilerinin olduğunu, 7’sinde (%11) ise etkinin olmadığı ortaya konulmuştur. Diğer önemli bir katkı ise programlama becerilerinin çok yönlü düşünme becerisi geliştirmesidir. Çakıroğlu, Sarı ve Akkan (2011) üstün yetenekli öğrenciler ile yapmış oldukları bir araştırmada problemlere bakış açılarının değiştiğini, çok yönlü düşünebildiklerini, alternatif çözümler değerlendirebildiğini, programlama yapısı gereği hep daha iyiyi isteme arzusunun tetiklendiğini ifade etmişlerdir. Programlama becerisinin öğretimi çok yönlü gelişim adına da önemli fırsatlar sunmaktadır. 78 Programlama becerilerinin eğitimi özellikle ilkokul ve ortaokul düzeyi öğrencileri için önemlidir. Çünkü ilkokul ve ortaokul öğrencileri genellikle 7-15 yaş arası öğrenci kitlesine sahiptir. Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı’nın Somut ve Soyut Đşlemler Dönemleri’ni belirten bu yaş aralığının başlarında öğrenciler büyüklük, uzay, ağırlık, hacim, büyüklük, zaman gibi ilkel bir akıl yürütür, değişmezlik ilkesine ulaşarak, kavramsal olarak özümlemeye başlar. Bu yaş aralığının ortaları ve sonlarına doğru ise nesneleri çeşitli simgeler kullanarak bunlarla çeşitli işlemler yapabilecek düzeye giderek ulaşır. Çeşitli hipotezler kurar, olasılıklar geliştirir, çeşitli seçenekler üzerine düşünebilir. Bu dönemlerin özelliklerinden birisi olan problem çözme becerileri yine bu dönemde kazanılmaktadır (Charles, 1999). Bu dönem yaş aralığındaki çocuklara programlama becerilerinin öğretimi, onların gelecekte ihtiyaç duyacakları problem çözme becerileri üzerinde de önemli etkiye sahip olacaktır. Somut işlemler döneminde yer alan bu öğrenci grubunun programlama becerilerinin geliştirilmesinin, problem çözme becerilerini de geliştireceği söylenebilir (Çetin, 2012). Đlköğretim düzeyinde yer alan bu hedef grubundaki öğrencilere programlama becerisi eğitimi verilmesi, sadece onlara teknik bilginin kazandırılması anlamına gelmemektedir. Programlama becerisi kazandırılacak dersler, öğrencilere günlük yaşamda karşılaşacağı sorunlarla başa çıkma, farklı çözüm yöntemleri üretme, yanlışlarını sorgulama adına eleştirel düşünme gibi çok sayıda beceriyi de kazandırmaktadır. Bu açıdan çocuklara ilkokul ve ortaokul çağlarında programlama becerisinin öğretilmesi önerilmektedir (Çetin, 2012). Bu öğretim sürecinde matematik, fen, Türkçe gibi sosyal ve sayısal diğer derslerle ilişkilendirilen programlama becerilerinin kazandırılması, öğrencilerin bu becerileri günlük yaşamla daha etkin bir şekilde ilişkilendirebilmesini sağlaması açısından önemlidir. Aşağıda Türkiye ve Dünya genelinde ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin programlama eğitiminin genel durumu incelenmiştir. 3. Đlköğretim Düzeyinde Türkiye Ve Dünyada Programlama Dilleri Eğitim Durumu Türkiye ve diğer bazı ülkelerin eğitim programları incelenerek, ilkokul ve ortaokul düzeyinde mevcut durum başlıklar halinde verilmiştir. 3.2. Türkiyedeki programlama dilleri eğitimi durumu Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından 28.08.2006 tarihinde alınan karar ile 2007-2008 öğretim yılından 2012-2013 öğretim yılına kadar Türkiye’de yapılmakta olan programlama dilleri eğitimi Đlköğretim Seçmeli Bilgisayar Dersi kapsamında yapılmaktaydı. Đlköğretimin 6. basamağında “işlemlerin ve problemlerin çözümünü yaparken algoritmanın ve programlamanın genel kavramlarını açıklar”, 7. basamağında “programlama dillerinin çeşitlerini ve özelliklerini açıklar”, 8. basamağında ise “nesne tabanlı programlama dillerinin sağladığı kolaylıkları açıklar” olmak üzere üç adet kazanımdan ibaretti (MEB, 2006). MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından 05.09.2012 tarihli alınan karar ile 2012-2013 öğretim yılından itibaren Türkiye’de programlama dilleri eğitimi ortaokulların ilk basamağı olan 5. sınıflardan başlanarak kademeli olarak verilecek olan Bilişim Teknolojileri ve Yazılım Dersi kapsamında Ortaokul ve Đmam Hatip Ortaokulları’nın 4. 79 basamağı olan 8. sınıflara verilmektedir. Verilen programlama eğitimi bütün bir yıla yayılarak problem analiz ve çözme yaklaşımları, algoritma ve strateji geliştirme, programlama, yazılım projesi geliştirme, uygulama ve yaygınlaştırma öğretileri yapılarak 8. sınıf öğrencilerine bir problemi çözmek ve projeyi gerçekleştirmek için strateji geliştirebilir, çözüm üretirken farklı bakış açılarının ve yaklaşımları kullanabilir, yazarlık ve programlama dilleri tanıyabilir, en az bir yazarlık/programlama dilini etkili biçimde kullanabilir, sistemleri ve konuları incelemek için model, benzeşim ve canlandırmalar oluşturabilir kazanımları sağlanmaktadır (MEB, 2012). Yukarıdaki iki açıklamadan da görüleceği üzere, son yapılan değişiklik ile programlama becerilerinin kazandırılması konusunda öğrencilere verilecek eğitimlerde bir iyileştirme olduğu söylenebilir. Ancak, bu dersin seçmeli olması ve bu nedenle tüm öğrenciler tarafından alınamaması, somut işlemler döneminin son dönemlerinde veriliyor olması bu derslerin eleştirileceği noktalar olarak ön plana çıkmaktadır. 3.2. Dünyadaki programlama dilleri eğitimi durumu Dünya üzerinde ilkokul ve ortaokullarda zorunlu programlama eğitiminin verilmekte olduğu çeşitli ülkeler bulunmaktadır. Bu ülkelerin arasında Almanya, Đngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Estonya ve Çin gibi ülkeler bulunmaktadır. Bu ülkelerin ilkokul ve ortaokul seviyelerinde vermekte oldukları programlama eğitiminden aşağıda bahsedilmektedir. Almanya’da ve Đngiltere’de 2004 yılından günümüze kadar programlama becerileri geliştirilmesi becerisi ilköğretim müfredatında yer almaktadır (Eurydice, 2004). Bu ülkelerin yanında Amerika Birleşik Devletleri’nde ise öğrencilerin sadece %2’si programlama eğitimi görmektedir (Usatoday, 2013). Estonya’da zorunlu olarak verilmekte olan programlama eğitimi ise öğrencilere 6 yaşından itibaren verilmektedir (Hürriyet, 2012). Yukarıda görüleceği gibi, ABD genelinde çok az düzeyde programlama verilmesine karşın, Almanya, Đngiltere ve özellikle Estonya’nın bilgisayar programlama becerilerinin öğretildiği söylenebilir. 4. Programlama Becerisi Eğitiminin Olası Katkıları Ülkemiz programlama becerilerinin eğitimi konusunda diğer pek çok ülkeye oranla geride bulunmaktadır. Bu durum özellikle 2007 yılında yeniden yapılandırılan eğitim programı ile geçilen yapılandırmacı eğitimin gerekliliği olarak ele alınmalıdır. Bilgiyi sorgulayan, özümseyen ve içselleştirebilen bireylerin yetiştirilmesi bu eğitim sisteminin temel amacıdır (Perkins, 1999). Düşünme ve problem çözme becerilerinin kazandırılması içinde öğrencinin merkeze alındığı yeni yönelimlere ihtiyaç bulunmaktadır. Programlama becerisi eğitimi öğrencilerin zihinsel gelişimleri ve bilgiyi yönlendirmeleri adına önemli bir fırsattır. Bireyleri farklı alternatiflere yönelterek, standart kalıpların dışına çıkılmasında etkin bir rol üstleneceği söylenebilir (Çetin, 2012). Böylece eğitim sisteminin henüz başlarında bulunan ilkokul ve ortaokul öğrencileri hem diğer derslerinde, hem de yaşamlarının sonuna kadar bilgiye yön verme becerisine sahip olacaklardır. 80 Grafik 1. PISA 2009’a göre Matematik Okuryazarlığı Yeterlik Düzeylerine Göre Öğrenci Dağılımı Diğer ülkelere kıyasla programlama becerilerinin önemini vurgulayan bir diğer konu ise PISA 2009 sonuçlarıdır (Grafik 1) . Ülkemizde test kültürü ile yetişen bireylerin problem çözmeye dayalı PISA sınavlarındaki durumu manidardır. Ancak programlama becerisi eğitiminin verildiği özellikle Estonya Đngiltere, Almanya, gibi ülkeler ise PISA 2009 sonuçları açısından daha ileri düzeydedirler. Türkiye bu konuda çoğu ülkenin gerisinde olup, bu konu ülkemizdeki öğrencilerin işbirliğine dayalı, problem çözme becerilerinin gelişmesi gibi konuları gündeme getirmektedir. Programlama becerilerini eğitimi bunu sağlayacak önemli başlıklardan biri olarak önem kazanmaktadır. 5. Sonuç ve Öneriler Programlama becerilerinin öğretimi teknik bir konu olarak düşünülmesine karşın, bir meslek kazandırma becerisi olarak düşünülmemelidir. Programlama becerileri, doğası gereği insanlara farklı alternatifleri arama, farklı kararlar verebilme, girişten sonuca kadar adım adım ilerleme becerilerini de kazandırmaktadır. Bu açıdan öğrencilerin zekâlarını geliştirecek birer pratik yapma alanı olarak da dikkate alınabilir. Ayrıca böyle beceriler sonucunda bilgisayar ekranında ortaya çıkan ürünlerin öğrencilerin motivasyon ve içsel güdülenmesini artıracağı da söylenebilir. Programlama becerilerinin erken yaş döneminde ve öğrencilerin zekâ gelişim seviyelerine uygun alıştırmalarla öğrencilere öğretilmesi önerilebilir. 5. Kaynaklar Charles, C.M. (1999). Öğretmenler Đçin Piaget Đlkeleri. Ankara: Anı Yayıncılık. Çakıroğlu, Ü., Sarı, E., & Akkan, Y. (2011). Üstün Yetenekli Öğrencilere Programlama Öğretiminin Problem Çözmeye Katkısı Konusunda Öğretmen Görüşleri, 5th International Computer & Instructional Technologies Symposium, ICITS 2011. Elazığ: Atatürk Üniversitesi. Çetin, E. (2012). Bilgisayar Programlama Eğitiminin Çocukların Problem Çözme Becerileri Üzerine Etkisi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Ersoy, H., Gülbahar Y., & Madran, O. (2011). Programlama Dilleri Öğretimine Bir Model Önerisi: Robot Programlama. Akademik Bilişim Konferansı. Malatya: Đnönü Üniversitesi. Eurydice, (2004). Key Data On Đnformation And Communication Technology Đn Schools Đn Europe. European Commission, Brussels. Genç, Z., & Tınmaz, H. (2010). Programlama Dilleri Dersi Đçerisinde Öğrencilerin Problem Çözme Becerileri Ve Bilgisayar Tutumları Değerlendirmesi: Bir Fırat Üniversitesi Örneği. International Education Technology Conference, IETC 2010. Đstanbul: Boğaziçi Üniversitesi. 81 Hürriyet, (2012). Estonya’da bilgisayar dili 1’inci sınıfa girdi. Hürriyet gazetesi. 7 Eylül 2012. http://www.hurriyet.com.tr/planet/21405007.asp adresinden 27.05.2013 tarihinde alınmıştır. Liao, Y., & Bright, G. W. (1991). Effects Of Computer Programming On Cognitive Outcomes: Ameta Analysis. Journal of Educational Computing Research, 7(3), 252-268. MEB, (2006). Đlköğretim Seçmeli Bilgisayar (1-8. Sınıflar) Dersi Öğretim Programı. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Ankara. MEB, (2012). Ortaokul Ve Đmam Hatip Ortaokulu Bilişim Teknolojileri Ve Yazılım Dersi (5, 6, 7, ve 8. Sınıflar) Öğretim Programı. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Ankara. Özkan, Y. (2003). C Đle Programlama. Đstanbul: Alfa Yayınevi. Pea, R. D., & Kurland, D. M. (1983). On The Cognitive Prerequisites Of Learning Computer Programming. Report to NIE (Contract #400-83-0016). Technical Report No. 18, Bank Street College, Center for Children and Technology. (Also ERIC-ED-249-931). Perkins, D. N. (1999). The Many Faces Of Constructivism. Educational Leadership, 57(3), 6-11. PISA, (2009). PISA Country Profiles. http://istifhane.files.wordpress.com/2012/02/meb-pisa-2009-raporu.pdf 27.05.2013 tarihinde erişilmiştir. Usatoday, (2013). Computer programming education needed: Column. Usatoday gazetesi. 23 Şubat 2013. http://www.usatoday.com /story/opinion /2013/02/26/computer-programming-coding-education/1947551/ adresinden 23.05.2013 tarihinde alınmıştır. 82 Öğretmen Adaylarının Web Tabanlı Uzaktan Eğitim Uygulamalarına Yönelik Görüşleri Ve Eğitsel Đçerikli Web Site Değerlendirme Yaklaşımları Erkan ÇALIŞKAN a, Nezih ÖNAL b, Kubilay YAZICI c a Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, Niğde, Türkiye, erkancaliskan@nigde.edu.tr b Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, Niğde, Türkiye, nezihonal@nigde.edu.tr c Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Đlköğretim Bölümü, Niğde, Türkiye, kyazici@nigde.edu.tr Özet Bu çalışmada öğretmen adaylarının web tabanlı uzaktan eğitim uygulamalarına yönelik görüşlerini alarak eğitsel içerikli web site değerlendirme yaklaşımlarını incelemek amaçlanmıştır. 169 öğretmen adayı ile 10 hafta boyunca deneysel modelde yürütülen bu araştırmanın verileri nitel veri çözümleme yöntemleri kullanılarak elde edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre öğretmen adaylarının; etkili bir web tabanlı uzaktan eğitim uygulamasında öncelikle içeriği önemsedikleri, etkileşimin sağlanması açısından sanal sınıfları tercih ettikleri ve uygulaması olmayan sözel alanları öğrenim görmek için daha uygun buldukları tespit edilmiştir. Türkiye’deki web tabanlı uzaktan eğitim uygulamalarına ilişkin olarak ise öğretmen adaylarından %41’i uygulamaları yetersiz görürken %29’u bu şekilde gelişmeye devam ederse önemli sonuçların alınabileceği yönünde görüş bildirmişlerdir. Eğitsel içerikli web sitelerinin değerlendirilmesiyle ilgili öğretmen adaylarının görüşleri incelendiğinde uygunluk, tasarım ilkeleri, kullanım kolaylığı, güvenilir ve güncel olması gibi özelliklerin ön plana çıktığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Uzaktan eğitim, web tabanlı öğretim, eğitsel içerikli web sitesi, öğretmen adayı, değerlendirme. 1. Giriş Fiziksel olarak farklı mekânlarda bulunan eğitici ile öğrencilerin, yazılı ve görsel materyaller, televizyon ve video, bilgisayar ve internet gibi teknolojiler aracılığıyla öğretmeöğrenme etkinliklerini gerçekleştirdikleri sistemler uzaktan eğitim olarak isimlendirilmektedir. Mektupla ya da postayla başlayan uzaktan eğitim uygulamaları günümüzdeki teknolojik gelişmeler sonucunda internet üzerine aktarılmış ve web tabanlı yürütülen uzaktan eğitimden daha fazla yararlanılır olmuştur. Olumlu sonuçların yanında uygulanan web tabanlı uzaktan eğitim sistemlerinde bazı aksaklıkların ve sorunların yaşanabileceği de olasıdır. Özellikle eğitsel içerikli hazırlanan web siteleri kuramsal ilkelere dayanmadığında önemli sıkıntılara yol açabilmektedir. Bundan dolayı alan yazında eğitsel içerikli web sitelerinin değerlendirilmesine yönelik önemli çalışmalar yapılmakta ve benzer amaçlarla kullanılacak sitelerin değerlendirilmesi açısından farklı değerlendirme araçları geliştirilmektedir. Olası sorunların yaşanmaması yada yaşanabilecek sıkıntıların önlenmesi noktasında öğretmenlerin de sürece katılımlarının sağlanması, öğretmen adaylarının bu konuda eğitimlerini tamamlayabilmeleri için web tabanlı uzaktan eğitim uygulamalarına ilişkin görüşlerinin alınarak eğitsel içerikli web site değerlendirmelerindeki bakış açılarının ortaya konulmasının gelecek çalışmalar için bir temel oluşturabilmesi açısından önemli olduğu düşünülmektedir. 83 2. Yöntem Öğretmen adaylarının web tabanlı uzaktan eğitim uygulamalarına yönelik görüşleri alınarak eğitsel içerikli web site değerlendirme yaklaşımlarını incelemek amacıyla desenlenen bu araştırmanın çalışma grubunu Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Programında 2. sınıf ve Sınıf Öğretmenliği Programında 1. sınıf olan 2012-2013 öğretim yılı bahar döneminde Bilgisayar II dersine kayıtlı toplam 169 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Öğretmen adaylarına altı hafta boyunca Bilgisayar Destekli Öğretim, Öğretim Etkinliklerinde Çoklu Ortam Tasarımı ve Kullanımı, Ders Yazılımları, Web Destekli Öğretim, Web Tabanlı Eğitim ve Uzaktan Eğitim gibi konular ağırlıklı olmak üzere teorik bir eğitim verilmiştir. Eğitim süreci sonrasında öğretmen adayları, araştırmacılar tarafından www.birlikteogrenelim.com adresi üzerinden oluşturulan MOODLE tabanlı web ortamına üye olmuşlardır. Öğretmen adayları bu süre içerisinde ülkemizdeki üniversiteler tarafından kurulan uzaktan eğitim merkezlerini incelemişler, işleyişlerini araştırmışlar ve eğitsel içerikli web sitelerinin değerlendirilmesine yönelik çalışmalar yürütmüşlerdir. Web ortamında uzaktan eğitim sistemleri ve eğitsel içerikli web sitelerinin değerlendirilmesiyle ilgili tartışmalar ve paylaşımlar katılımcılar arasında üç hafta sürdürülmüş ve süreç sonunda araştırmacılar tarafından hazırlanan soru formlarıyla öğretmen adaylarının çalışma amacına uygun olarak konuyla ilgili görüşleri alınmıştır. Öğretmen adaylarının görüşleri ve süreç içerisindeki forum tartışmaları araştırmacılarla birlikte araştırma sorularından habersiz alan uzmanı öğretim elemanları tarafından ayrı ayrı kategorilendirilip gruplandırılarak nitel veri analizi yöntemleriyle çözümlenmiş, çözümleme sonuçları arasındaki ilişki boyutuna göre düzenlenmiş ve raporlandırılmıştır. Öğretmen adayları bu süre içerisinde alan yazından da yararlanarak eğitsel içerikli web site değerlendirme formları hazırlamışlardır. Bu formların incelenmesiyle birlikte öğretmen adayları için eğitsel içerikli web sitelerinin hazırlanmasında önemli olan noktalar ortaya konulmaya çalışılmıştır. 84 3. Bulgular Araştırmaya katılan öğretmen adaylarının verdikleri yanıtlara ilişkin bulgulara ait tablolar ve öğretmen adaylarının yorumlarına bu bölümde yer verilmiştir: Tablo 1. Etkili WTUE Uygulamasının Nasıl Olması Gerektiğine Yönelik Bulgular Kategori 1. Süreç Görüş Etkili iletişim ve etkileşim kurulmalı Uygun yöntem ölçme ve değerlendirme kullanılmalı Geribildirim sağlanmalı Öğrenme etkinlikleri esnek olmalı Süreç farklı etkinliklerle desteklenmeli Kategori 2. Đçerik Görüş Sınıf Öğretmenliğ i f % 3 6 Türkçe Öğretmenliği Toplam f 34 % 30 f 37 % 23 10 20 20 18 30 18 4 - 8 - 29 7 6 26 6 5 29 11 6 18 7 4 Sınıf Öğretmenliğ i f % Hedef kitleye ve amaca uygun içerik 21 41 olmalı Zengin ve tutarlı içerik sunulmalı 16 31 Kategori 3. Ortam Sınıf Öğretmenliğ Görüş i f % Sağlam ve işler altyapı kurulmalı 11 22 Kullanım kolaylığı sağlanmalı 14 27 Görsel tasarıma dikkat edilmeli 5 10 Eş zamanlı araçlar bulunmalı 3 6 Kategori 4. Yönetim Sınıf Öğretmenliğ Görüş i f % Denetim ve destek olmalı 4 8 Yetkin akademik personel çalışmalı 1 2 Türkçe Öğretmenliği Toplam f % f % 27 24 48 29 32 29 48 29 Türkçe Öğretmenliği Toplam f 28 19 6 3 f 39 33 11 6 % 25 17 5 3 % 24 20 7 4 Türkçe Öğretmenliği Toplam f 13 4 f 17 5 % 12 4 % 10 3 Yapılan çözümlemeler sonucunda öğretmen adaylarının etkili bir web tabanlı uzaktan eğitim uygulamasında öncelikle içeriği önemsedikleri görülmüştür (Hedef kitleye ve amaca uygun içerik, %29; zengin ve tutarlı güvenilir içerik, %29). Aynı zamanda sağlam ve işler 85 altyapı, etkili iletişim ve etkileşim araçları ile kullanım kolaylığı öğretmen adayları tarafından etkili web tabanlı uzaktan eğitim uygulamalarında önemli görülen diğer unsurlar olarak ortaya çıkmıştır. Buna ek olarak etkili bir WTUE uygulamasına yönelik TurB41 şu şekilde görüş bildirmiştir. TurB41;“Đçeriğin hedef kitleye uygun olması, geri dönütlerin verilmesi ve öğrencinin kendini kontrol etme imkanı bulması, içeriğin birçok duyu organına hitap etmesi çok önemlidir. Ayrıca öğrenci-öğretmen, öğrenci-öğrenci ve öğrenci-içerik etkileşimi sağlanarak bireylerin birbirleriyle fikir alışverişinde bulunmaları önemlidir. Sitenin basit, anlaşılır ve kullanımının kolay olması gerekir. Online destek ve değerlendirme bölümlerinin olması gerekir. Öğrenciler eş zamanlı sunulan derslere tekrar ulaşabilmelidir. Sitenin sürekli güncel tutulması gerekir.” Tablo 2. WTUE’de Etkileşimin Nasıl Sağlanması Gerektiğine Yönelik Bulgular Görüş Sanal sınıf uygulamalarıyla Eş zamanlı sohbet etkinlikleriyle Forum tartışmaları ve paylaşımlarıyla Farklı etkinlikler düzenlenmeli E-posta iletileriyle Sınıf Öğretmenliği f % 18 35 11 22 12 24 9 18 7 14 Türkçe Öğretmenliği f % 46 41 26 23 24 21 19 17 13 12 Toplam f 64 37 36 28 20 % 39 23 22 17 12 Web tabanlı uzaktan eğitimde etkileşim için öğretmen adaylarının %39’u sanal sınıfları tercih etmektedirler. Bu görüşü %23 ile eş zamanlı sohbet etkinlikleri, %22 ile forum tartışmaları ve paylaşımları izlemektedir. WTUE’de etkileşimin nasıl sağlanması gerektiğine yönelik S03 ve S13 ise şu şekilde görüş bildirmişlerdir: S03;“Öğrencilerin kendi aralarında ya da öğretmenle tartışıp fikir alışverişinde bulunabileceği sağlıklı bir tartışma formu sayesinde WTUE etkileşimi sağlanabilir, ya da eposta aracılığı ile bilgiler hızla paylaşılabilir.” S13;“Etkileşimin arttırılması için öğrencilerin aktif olarak kullanabileceği tartışma listeleri ve sohbet odaları kullanılmalıdır. Öğrencilerin seslerini ortama aktarmaları sağlanmalı yani sesli konuşmalar oluşturulmalıdır. Kişilerin birlikte yapabileceği bilgi yarışmaları gibi etkinlikler oluşturulmalıdır. Öğrencilere birlikte bir şeyler yaptırarak onların etkileşimini sağlamak gereklidir.” 86 Tablo 3. Türkiye’deki WTUE Uygulamaları Hakkındaki Düşüncelere Yönelik Bulgular Görüş Sınıf Öğretmenliğ i f % Başarılı uygulamalar 15 gerçekleştirilmiştir. Geliştirilmeye devam edilirse olumlu 11 sonuçlar alınabilir. Yetersizdir. 21 Türkçe Öğretmenliğ i f % Toplam f % 29 20 18 35 21 22 36 32 47 29 41 46 41 67 41 Türkiye’deki web tabanlı uzaktan eğitim uygulamalarına ilişkin olarak çalışmaya katılan öğretmen adaylarından %41’i uygulamaları yetersiz görürken %29’u bu şekilde gelişmeye devam ederse önemli sonuçların alınabileceği yönünde görüş bildirmişlerdir. Buna ek olarak Türkiye’de uygulanan WTUE uygulamaları hakkındaki TurB16 ve TurB18'e ait görüşler şu şekildedir: TurB16; “WTUE konusunda yeterli ilerleme kaydedilememiştir. Özellikle içeriğe yönelik eksiklikler bulunmaktadır. Türkiye’de web tabanlı uzaktan eğitimin geliştirilmesi gerektiğini geliştirilirse getirdiği fırsat eşitliği sayesinde her bölgeden, her kesimden, her yaşta insanın yararlanabileceği bir sistem olacağını düşünüyorum.” TurB18;“Türkiye'de 50 ye yakın uzaktan eğitim veren üniversite bulunmakta. WTUE uygulamaları bence zamanla daha da artacaktır. Genel olarak Türkiye çok geride değil bu konuda yaptığı uygulamalar ve merkezlerle etkili bir eğitim verebiliyor. Uygulamalar biraz daha geliştirilerek daha iyi bir seviyeye getirilebilir.” Tablo 4. Eğitsel Đçerikli Web Sitelerinin Barındırması Gereken Temel Özellikler Görüş Uygunluk Güvenilirlik ve Güncellik Görsellik Kullanım kolaylığı Đşlerlik Etkileşim Đletişim bilgileri Ek bağlantılar ve farklı etkinlikler Sınıf Öğretmenliği f % 31 61 19 37 22 43 18 35 10 20 11 22 9 18 Türkçe Öğretmenliği f % 84 75 96 86 55 49 56 50 29 26 20 18 20 18 18 16 Toplam f 115 115 77 74 39 31 20 27 % 71 71 47 45 24 19 12 17 Eğitsel içerikli web sitelerinin değerlendirilmesiyle ilgili öğretmen adaylarının görüşleri incelendiğinde uygunluk, tasarım ilkeleri, kullanım kolaylığı, güvenilir ve güncel olması gibi özelliklerin ön plana çıktığı görülmüştür. Ayrıca buna ek olarak eğitsel içerikli 87 web sitelerinin barındırması gereken temel özelliklere yönelik S01 ve TurA20' ye ait görüşler şu şekildedir: S01;“Her şeyden önce sitenin içeriği kullanıcının istek, ihtiyaç ve seviyesine uygun olmalıdır. Đçerdiği konu amacı pekiştirmeli ve sağlamlaştırmalıdır. Siteyi oluşturan unsurlar arsında görsel ve işitsel eşleşme olmalı. Sitede kullanıcının dikkatinin dağılmasına sebep olacak çok fazla gereksiz bilgilere yer verilmemeli, ulaşılabilir ve kullanılabilirlik kolay olmalıdır.” TurA20;“Eğitsel içerikli web siteleri, her şeyden önce eğitsel amacına uygun olmalıdır. Site, hitap ettiği kesimin düzeyine uygun olarak tasarlanmalıdır. Sitenin düzeni ve iç tasarımına (renk uyumu, bütünlük vb.) dikkat edilmelidir. Gereksiz unsurlardan kaçınılmalıdır. Sitede yeterince eğitsel uygulama ve alıştırmaya yer verilerek geri dönüt sağlanmalıdır. Sitede yer alan linkler işlevsel olmalı teknik hatalara yer verilmemelidir.” 4. Tartışma Araştırmada elde edilen bulgular ışığında genel olarak öğretmen adaylarının etkili bir web tabanlı uzaktan eğitim uygulamasında öncelikli olarak içeriği önemsedikleri görülmüştür. Web tabanlı uzaktan eğitimde etkileşim için öğretmen adaylarının %39’u sanal sınıfları tercih ederlerken, %23’ü eş zamanlı sohbet etkinliklerini, %22’si forum tartışmaları ve paylaşımları tercih etmektedir. Türkiye’deki web tabanlı uzaktan eğitim uygulamalarına ilişkin olarak çalışmaya katılan öğretmen adaylarından %41’i uygulamaları yetersiz görürken %29’u bu şekilde gelişmeye devam ederse önemli sonuçların alınabileceği yönünde görüş bildirmişlerdir. Eğitsel içerikli web sitelerinin değerlendirilmesiyle ilgili öğretmen adaylarının görüşleri incelendiğinde uygunluk, tasarım ilkeleri, kullanım kolaylığı, güvenilir ve güncel olması gibi özelliklerin ön plana çıktığı görülmüştür. Bu araştırmada elde edilen verilere göre, eğitim pedagojisiyle alınan derslerin öğretmen adaylarının görüşleri üzerindeki etkisi incelendiğinde etkili bir web tabanlı uzaktan eğitim uygulamasında sadece ilgili dersleri tamamlayan öğretmen adaylarının geribildirimler sağlaması ve sürecin farklı etkinliklerle desteklenmesi gerektiğinden bahsettikleri ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda diğer kategorilerde çok önemli farklılıklar görülmese de eğitim pedagojisiyle ilgili eğitim sürecinde ileride olan öğretmen adaylarının daha derinlemesine düşündükleri ve süreci daha ayrıntılı çözümleyebildikleri görülmüştür. Yapılacak benzer çalışmalarda da öğretmen adaylarının ve öğretmenlerin araştırma kapsamındaki konuya ilişkin görüşlerini etkileyen değişkenler ve bu değişkenlerin görüşlerle ilişki düzeyleri ile eğitsel içerikli web sitelerinin değerlendirilmesine ilişkin geliştirilen formların yapısı incelenebilir. 88 Uzaktan Önlisans ve Lisansüstü Eğitimi Alan Öğrencilerin Uzaktan Eğitime Yönelik Tutumları Hakan TEKEDEREa, Fulya TORUNb a Yrd.Doç.Dr.Hakan TEKEDERE, Gazi Üniversitesi Sağlık Hizmetleri MYO, Ankara, Türkiye, tekedere@gazi.edu.tr b Arş.Gör.Fulya TORUN, Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Aydın, Türkiye, fulya.torun@adu.edu.tr Özet Bu çalışmanın amacı yükseköğrenimde uzaktan eğitim alan öğrencilerin uzaktan eğitime yönelik görüşlerini demografik özellikler, tutum ve davranışlar açısından incelemektir. Çalışmanın evreni Gazi Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu ön lisans ve Gazi Üniversitesi Bilişim Enstitüsü uzaktan yüksek lisans eğitimine devam eden öğrencilerden oluşmaktadır. Gönüllülük esasına dayalı bu çalışmaya önlisanstan 826, yüksek lisanstan 167 olmak üzere toplamda 993 öğrenci katılmıştır. Anahtar Kelimeler: uzaktan eğitim, öğrenci, tutum, davranış. 1. Giriş Günümüzde internet tabanlı eğitim her öğretim düzeyinde uygulanabilir olmakla beraber, en yaygın olduğu yer yükseköğrenimdir. Çoğunlukla merkezlerde yer alan yükseköğretim kurumları uzaktan eğitim sayesinde mesafeden doğan sorunları ortadan kaldırmaktadır (Oral, 2005). Yükseköğretim kurumlarındaki 2011 verilerine göre ülkemizde farklı 41 önlisans programı için 86, farklı 22 lisans programı için 28 ve farklı 60 yükseklisans programı için 82 uzaktan eğitim programı mevcuttur. Bunlarla beraber 17 adet lisans tamamlama ve 9 adet karma eğitim programı bulunmaktadır (Balaban, 2012). 2011’deki bu mevcut verilere bakıldığında uzaktan eğitim programlarının %37’sini yükseklisans, %39’unu ise önlisans programları oluşturmaktadır. Uzaktan eğitim alan öğrencilerin yaklaşık %80’ni yükseklisans ve önlisans öğrencilerinden oluşuyor. Bu yüzden uzaktan eğitime yönelik tutumları ölçmek için bu büyük çoğunluğun bir parçası olan Gazi Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu’nda öğrenim gören önlisans ve Gazi Üniversitesi Bilişim Enstitüsü’nde öğrenim gören yükseklisans öğrencileri çalışma evrenine dahil edildi. 2. Yöntem Araştırma 2012-2013 bahar döneminde Gazi Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu ön lisans eğitimine devam eden 826, Gazi Üniversitesi Bilişim Enstitüsü uzaktan yüksek lisans eğitimine devam eden 167 öğrenci olmak üzere toplam 993 öğrenci üzerinde yürütülmüştür. Araştırmacılar tarafından geliştirilen 11 maddelik demografik özellikleri, 32 maddelik uzaktan eğitime yönelik tutum ve davranışları belirlemeye yönelik toplam 43 maddelik bir ölçek kullanılmıştır. Ölçeğin 32 maddelik tutum ve davranışları ölçen kısmında 19 madde uzaktan eğitimle ilgili olumlu görüşleri 13 madde ise olumsuz görüşleri yansıtmaktadır. Bu yüzden 19 madde düz (1-2-3-4-5 şeklinde), 13 madde ise ters (5-4-3-2-1 şeklinde) numaralandırılmıştır. Toplam varyansın %61.36’sını açıklayan söz konusu ölçeğin Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı 0.86 olarak tespit edilmiştir. Araştırmada uygulanan anket formu araştırmacılar tarafından literatür taraması ve uzman görüşü alınarak oluşturulmuştur. 89 Uygulama çalışma evreninde gönüllülük esasına dayalı olarak internet ortamında gerçekleştirilmiştir. Dağılımların özelliklerinin betimlenmesinde frekans (f) ve yüzde (%), katılımcıların genel tutumlarını belirlemede aritmetik ortalama (x) puanı, araştırmanın bağımsız değişkenlerine göre katılımcıların tutumlarının değişim gösterip göstermediğine ilişkisiz t testi ile bakılmıştır. 3. Bulgular ve Yorum Tablo 1’deki katılımcılara ait bağımsız değişkenlerin madde dağılımlarına bakıldığında; öğretim programlarında %83’ü önlisans öğrencileri, cinsiyette yaklaşık 3’te 2’si erkek, yaş gruplarında yarıya yakını 18-25 yaş aralığında, medeni halde yaklaşık 3’te 2’si bekar, mezun olunan lise türünde yarıdan fazlası meslek lisesi (önlisans programlarındaki katılımcıların çoğunlukta olması önemli bir etmen oluşturmaktadır) mezunu, çalışma durumunda %72’si aktif çalışan, yaşanılan yerde %74’ü il (şehir merkezinde) yaşıyor, kişiye ait internet bağlantısında %87’sinin kendisine ait internet bağlantısının olduğu görülmektedir. Tablo 1. Bağımsız değişkenlere göre madde dağılımları Öğretim programları Cinsiyet Yaş grupları Medeni hal Mezun olunan lise türü Çalışma durumu Yaşanılan yer Kişiye ait internet bağlantısı Đnternete bağlanma şekli Toplam Alt değişkenler yükseklisans önlisans Erkek Kadın 18-25 26-32 33-42 43 ve üzeri Bekar Evli Açık Lise Anadolu-fen Genel Meslek evet hayır Đl Đlçe Kasaba / Köy Evet Hayır Çevremdeki insanları Đnternet kafeden Đş yerinden Wi Fi alanlarından Frekans 167 826 601 392 489 285 190 25 647 332 42 77 331 543 716 264 731 222 34 861 123 56 18 104 16 993 Yüzde 16,8 83,2 60,5 39,5 49,2 28,7 19,1 2,5 65,2 33,4 4,2 7,8 33,3 54,7 72,1 26,6 73,6 22,4 3,4 86,7 12,4 5,6 1,8 10,5 1,6 100 Tablo 2’de yer alan olumlu tutumları ölçemeye yönelik maddelere verilen cevaplar incelendiğinde 2, 6, 10, 21, 24, 29, 31 ve 32 nolu maddelere orta ve iyi düzey arasında cevap verildiği görülüyor. 4 numaralı madde en yüksek olumlu tutum gösterirken, 2 numaralı madde en düşük olumlu tutumu göstermektedir. Bu iki en düşük ve en yüksek maddeye bakıldığında birbirleri ile ilişkili oldukları görülmektedir. Öğrenciler içerikle beraber bir eğitmenin ortamda bulunmasının faydalı olduğunu ve eğitmen olmadan sadece içeriğin yeterli olmayacağına 90 inanıyorlar. Orta ve iyi düzey arasında cevaplanan maddelere bakıldığında içeriğin uygun olduğu, beklentilerini karşıladığı, tek başına yeterli olabildiği, öğrencinin kendini ortamda rahat hissettiği ve iletişim kurabildiği, sistemdeki sorunlara öncelikle kendisinin müdahale ettiği, bu eğitimin faydalı olduğu, mesleğe ait bilgi ve becerilerin aktarılabildiğini düşünmektedirler. Ancak bu cevapların yanı sıra 31. Maddede yüzyüze eğitim ile uzaktan eğitimin karşılaştırmasını yaptıklarında yüzyüze eğitim daha faydalı olduğunu düşünmektedirler. Tablo 2. Uzaktan Eğitime Yönelik Olumlu Tutum Betimsel Analiz Sonuçları 2. Aldığım derslerin uzaktan eğitime uygun olduğunu düşünüyorum. 3. Eğitmen olmadan, sadece içerik sunularak eğitim yapılabilir. 4. Öğretim sürecinde, içerikle beraber eğitmenin de olması oldukça faydalıdır. 6. Uzaktan eğitim, beklentilerimi karşılamaktadır. 7. Uzaktan eğitimi tek başına yeterli bir yöntem olarak görüyorum. 9. Uzaktan eğitimi örgün eğitime tercih ederim. 10. Uzaktan eğitimde kendimi rahat hissediyorum. 15. Eğitmen ile rahat iletişim kurabiliyorum. 16. Diğer öğrenciler ile rahat iletişim kurabiliyorum. 19. Verilen sorular ve ödevler haricinde de iletişim kurarım. 21. Uzaktan eğitim sisteminde sorun yaşadığımda yardım istemeden önce kendim çözüm ararım. 24. Uzaktan eğitimin faydalı olduğuna inanıyorum. 25. Yaşam boyu öğrenme sürecinde uzaktan eğitim örgün eğitimden daha faydalıdır. 26. Uzaktan eğitim mezunu bir öğrenci ile örgün eğitim mezunu bir öğrenci aynı bilgi ve beceriye sahiptir. 27. Uzaktan eğitim mezunu bir öğrenci ile örgün eğitim mezunu bir öğrenci iş bulma konusunda eşit şansa sahiptir. 29. Uzaktan eğitim, bir mesleğe ait bilgileri kazandırabilir. 30. Uzaktan eğitim, bir mesleğe ait becerileri kazandırabilir. 31. Yüz yüze eğitim, uzaktan eğitimden daha yararlıdır. 32. Uzaktan eğitim ülkemizde sağlıklı bir şekilde uygulanabilir. N 981 978 974 969 970 968 972 969 959 969 958 X 3,583 2,172 4,259 3,494 3,185 3,059 3,74 3,35 3,27 3,29 3,7944 sd 1,2048 1,3311 1,0162 1,1283 1,2063 1,3551 1,1576 1,2105 1,2033 1,2135 1,0704 961 964 965 3,7867 3,0218 3,0788 1,10174 1,3068 1,28993 963 3,1153 1,24211 956 961 966 967 3,6987 3,2893 3,6739 3,7942 1,03511 1,13357 1,19424 1,0949 Tablo 3’de yer alan olumsuz tutumları ölçemeye yönelik maddelere verilen cevaplar incelendiğinde 5, 12, 13, 14 ve 18 nolu maddelere orta ve kötü düzey arasında cevap verildiği görülüyor. 1 numaralı madde ise en yüksek olumsuz tutum gösterilen maddedir. Bu maddeye göre öğrenciler uzaktan eğitimin pahalı olduğunu düşünmektedirler. Tablo 2’de eğitmenin sistemde olmasını istedikleri maddelere denk olabilecek bir diğer madde ise Tablo 3’teki 5. maddedir. Öğrenciler eğitmen olmadan içeriği anlamakta zorlanacaklarını ifade ediyorlar. Ek olarak Tablo 2’de yüzyüze eğitimin daha faydalı olduğunu düşünen öğrenciler Tablo 3’te örgün eğitimin daha avantajlı olduğunu belirterek bu maddeyi desteklemişlerdir. Diğer olumsuz tutumlar ise örgün eğitimde sosyalleşme imkanının daha fazla olduğu, dersin daha iyi öğrenilebileceği maddelerine verilen cevaplarda görülmektedir. Örgün eğitimde sosyalleşme imkanının fazla olduğunun düşünülmesine rağmen öğrenciler uzaktan eğitimde sözlü ve görsel iletişimden uzaklaşarak, yazarak iletişime geçmeyi tercih ediyorlar. 91 Tablo 3. Uzaktan Eğitime Yönelik Olumsuz Tutum Betimsel Analiz Sonuçları 1. Türkiye'de uzaktan eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorum. 5. Eğitmen olmadan ders içeriğini anlamakta zorlanıyorum. 8. Uzaktan eğitim programlarını ticari buluyorum. 11. Uzaktan eğitimde sosyalleşmenin kısıtlandığını düşünüyorum. 12. Örgün eğitimi uzaktan eğitimden daha avantajlı buluyorum. 13. Örgün eğitimde sosyalleşme imkanı daha fazladır. 14. Örgün eğitimde dersin daha iyi öğrenileceğine inanıyorum. 17. Sistemde video görüntümün veya sesimin paylaşmaktan kaçınıyorum. 18. Sadece yazarak iletişim kurmayı tercih ediyorum. 20. Uzaktan eğitim sistemi kullanımına karşı çekincelerim var. N X sd 985 969 964 968 968 961 968 965 1,9655 2,3416 3,1587 3,0031 2,5165 2,1311 2,2820 3,2777 1,22010 1,17741 1,25994 1,33793 1,28218 1,19612 1,21691 1,25055 968 959 2,8068 3,5819 1,24915 1,17708 Öğrencilerin tutumlarına ilişkin puan ortalamaları incelendiğinde aritmetik ortalamanın X=3.16 olduğu, öğrencilerin % 51.56’sının tutum puan ortalamasının 3.16 ile 4.69 arasında değiştiği gözlenmektedir. Buna dayalı olarak da uzaktan eğitim öğrencilerinin uzaktan eğitime yönelik istenen olumlu tutuma “kısmen” sahip oldukları söylenebilir. Tablo 4’deki verilere bakıldığında erkeklerin bayanlara göre anlamlı düzeyde tutumlarının yüksek olduğu görülmektedir. Öğrenim gördükleri program seviyesine göre yükseklisans öğrencilerinin tutumları anlamlı düzeyde daha olumludur. Çalışma durumlarına bakıldığında da çalışanların çalışmayanlara göre olumlu tutumlarının anlamlı düzeyde olumlu olduğu görülmektedir. Tablo 4. Demografik Özelliklere Göre t-testi Sonuçları Erkek Bayan Öğrenim gördükleri Yükseklisans program seviyesi Önlisans Evet Đşte çalışma durumu Hayır Cinsiyet N 601 392 166 822 713 263 x 3,2077 3,0956 3,2904 3,1377 3,1842 3,1046 ss 0,52846 0,49924 0,46341 0,52694 0,52274 0,50833 sd t p 986 3,332 0,001 986 3,472 0,001 974 2,126 0,034 4. Sonuç ve Öneriler • • Öğrenciler ders içeriklerinin uzaktan eğitime uyarlanabildiğini, beklentilerinin karşılandığını, sistemin faydalı olduğunu düşünmektedirler. Uzaktan eğitimde öğrencilerin ihtiyaçları, ihtiyaca uygun içerikler, uygulanacak olan yöntemler, kullanılacak teknolojiler, değerlendirme ve geri bildirim faaliyetleri iyi belirlenir ve uygulanırsa öğrenmeler etkili biçimde gerçekleşecektir (Đşman, 2012). Bu bağlamda Gazi Üniversitesi’nin hem önlisans hem yükseklisans için sunmuş olduğu eğitimin, hedeflere ulaştığı söylenebilir. Öğrenciler, uzaktan eğitim ile mesleki bilgi ve becerilerin kazandırılabileceğine inanıyorlar. Gelişmekte olan ülkelerde artan istihdam, uzaktan eğitimde hazırlanan mesleki eğitim imkanları öğrenenleri belli becerilerde donanımlı hale getirecektir. Birçok ülkede 92 örgün eğitim çatısı altında bulunan mesleki eğitim güncellenme, erişim, eşitlik ve maliyet gibi sınırlılıklara maruz kalmaktadır (International Conference, 2006). Uzaktan eğitim ile mesleki eğitim alan öğrencilerin gerekli kazanımların sağlanabildiğini ifade etmesi, uzaktan eğitimin mesleki eğitim vermede örgün öğretimin ciddi bir alternatifi olduğunu göstermektedir. • Öğrenciler uzaktan eğitim sisteminde kendilerini rahat hissettiklerini belirtmişlerdir. Kullanıcının arayüz ile kolay iletişim sağlayabilmesi önemlidir. Bunun için arayüzün bilgilendirici, yönlendirici, açıklayıcı ve bireyin düzeyine uygun olması gerekmektedir (Kaya ve Önder, 2002). Bu da sunulan arayüzün kullanışlı olduğunu göstermektedir. • Çalışmada yer alan katılımcılar, uzaktan eğitim sisteminde öğretmen ve öğrencilerle rahat iletişim kurabildiklerini ifade etmektedirler. Yüzyüze eğitimle ise daha çok sosyalleşme imkanı olduğunu belirtmekteler. • Yüzyüze eğitimin daha faydalı olduğu ve örgün eğitimin avantajlarının daha çok olduğu ifade edilmektedir. Ek olarak sistemde bir eğitmenin var olmasına ihtiyaç duyduklarını, bu şekilde içeriği daha iyi öğrenebileceklerini düşünmekteler. Bunun muhtemel nedeni ise alışıla gelen geleneksel sınıf ortamı olabilir. Gelişmekte ve oldukça yaygınlaşmakta olan uzaktan eğitim, bireylerde var olan ‘sınıf ortamı’ anlayışında zamanla değişiklikler oluşturacaktır. Ancak uzaktan eğitime uyum sağlanması aşamasında çevrimiçi derslerde görüntü ve ses paylaşımının olması gibi yüzyüze iletişim imkanı sunabilecek alternatif ortamların kurulması bu beklentileri karşılayabilir. 5. Kaynaklar Balaban, M.E. (2012). Dünyada ve Türkiye’de Uzaktan Eğitim ve Bir Proje http://erdalbalaban.com.tr/wp-content/uploads/2012/12/UE_UzaktanE%C4%9Fitim_EB.pdf Önerisi. International Conference on Vocational Education and Training through Open Schooling (2006). http://www.nios.ac.in/media/documents/kovproc.pdf Đşman, A. (2012). Uzaktan Eğitim (4. Baskı). s.438 Ankara: Pegem Akademi Kaya, Z. ve Önder, H. H. (2002). Đnternet Yoluyla Öğretimde Ergonomi. The Turkish Online Journal of Educational Technology. ISSN: 1303-6521 1(1), 8. s.48-54 Oral, B. (2005). Đnternet ve Eğitim. Ahmet Tarcan (Ed.), Đnternet ve Toplum içinde (s. 90-117). Ankara: Anı Yayıncılık. 93 Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmen Adaylarının Facebook Kullanım Durumları Alpaslan DURMUŞa, Hakkı BAĞCIb, a Mevlana ÜniversitesiBilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, KONYA 42003, TÜRKĐYE Sakarya Üniversitesi Kaynarca Seyfettin Selim MYO, Bilgisayar Teknolojileri Bölümü, SAKARYA 54100, TÜRKĐYE b Özet Bu araştırmanın amacı BÖTE öğretmen adaylarının Facebook kullanım özelliklerinin belirlenmesidir. Çalışma grubu, iki faklı üniversitede Böte bölümlerinde öğrenim görmekte olan 50 erkek ve 29 kadın öğrenciden oluşturulmuştur. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen ve uzman görüşleri alınarak gerekli düzeltmeleri yapılan facebook kullanım anketi kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre; facebook kullanımı öğretmen adayları arasında oldukça yaygındır ve facebook öğretmen adaylarının günlük yaşamlarının bir parçasını oluşturmaktadır. Kendi profillerini düzenleme noktasında ise, adayların çok özenli olmadıkları söylenebilir. Adayların %50’den fazlası profillerini ara sıra güncellemektedirler. Facebook kullanım nedenleri ise genelde arkadaşları ile iletişim sağlamak içindir. Bu durum bize facebook’unonline ve offline mesajlaşma programlarının da yerini aldığını göstermektedir. Facebook kullanımı yaygın olmasına karşılık öğretmen adaylarını facebookta geçirdikleri zamanı boşa geçen bir zaman olarak değerlendirmektedirler. Bunun yanında adaylarının önemli bir kısmı facebook kullanımının kendilerini rahatlattığını belirtmektedirler. AnahtarKelimeler:Facebook kullanım durumları, BÖTE, Öğretmen adayları; 1. Giriş Facebook ve MySpace gibi sosyal paylaşım (SNS - Social Networking Sites) siteleri eğitim çevrelerinde son zamanlarda sıklıkla tartışılmaktadır. Eğitimcilerin büyük bir çoğunluğu sosyal paylaşım sitelerinin sahip olduğu uygulamaların eğitime getireceği katkılar konusunda son derece umutlu olmasına rağmen, bazı eğitimciler ise bu sitelerin geleneksel eğitim yaklaşımını da bozacağını düşünmektedirler (Selwyn, 2009). Son yıllarda MySpace ve Facebook gibi uygulamaların da katkılarıyla sosyal paylaşım siteleri en popüler yazılımlardan olmuştur. Bu sitelerin milyonlarca kullanıcısı bulunmaktadır (Selwyn, 2009). Bu siteler arasında facebook üye ve popülerlik bakımından önde gelmektedir. Đstatistikler incelendiğinde Türkiye içinde durum farklı görünmemektedir. Türkiye, 32.438.200 üye sayısı ile Facebook kullanımı bakımından dünyada 6. sırada yer almaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye’deki Facebook kullanıcı sayısı son altı aylık dönemde 976500 kişi artmıştır. Türkiye nüfusunun % 41,6’sı aktif Facebook kullanıcısıdır. Kullanıcıların büyük bir kısmı 18-24 yaş aralığındadır. Genel kullanıcı sayısının %64’ü erkek kullanıcılardan oluşmaktadır (Socialbaker, 2013). Bu oranda popüler bir ortam düşünüldüğünde ve aynı zamanda Türkiye’deki kullanıcı profilinin ağırlıklı olarak 18-24 yaş arasında olduğu göz önüne alındığında, kullanıcıların bu ortamda zamanlarını nasıl geçirdikleri ve bu sosyal paylaşım sitesinden yararlanırken ne hissettikleri önem kazanmaktadır. Bu araştırmanın amacı BÖTE öğretmen adaylarının Facebook kullanım özelliklerinin belirlenmesi ve Facebook hakkındaki görüşlerinin incelenmesidir. Bu kapsamda aşağıdaki araştırma sorularına cevap aranmıştır. 94 1. 2. 3. 4. 5. 6. Böte öğretmen adaylarının Đnternet kullanım durumları nedir? Böte öğretmen adaylarının Facebook Kullanmama nedenleri nelerdir? Böte öğretmen adaylarının Facebook hesabını kontrol etme sıklıkları nedir? Böte öğretmen adaylarının Facebook profillerini hangi sıklıkla güncellemektedirler? Böte öğretmen adaylarının Facebook sosyal paylaşım sitesine üye olma nedenleri nedir? Böte öğretmen adayları Facebook sosyal paylaşım sitesine girdiklerinde ne hissetmektedirler? 7. Böte öğretmen adayları Facebook sosyal paylaşım sitesine girdiklerinde genelde ne yapmaktadırlar? 2. Yöntem Bu araştırma, BÖTE öğretmen adaylarının Facebook kullanım özelliklerini belirlemeyi amaçlayan nicel yapıda betimsel bir çalışmadır. 2.1. Çalışma Grubu Çalışma grubu bir özel ve bir devlet üniversitesinde Böte bölümlerinde öğrenim görmekte olan öğrencilerden oluşturulmuştur. Tablo 1’de çalışma grubunun cinsiyetlere göre dağılımı görülmektedir. Tablo 1. Çalışma grubunun cinsiyetlere göre dağılımı Cinsiyet f % Erkek 50 63,3 Kadın 29 36,7 Toplam 79 100,0 2.2. Veri Toplama Aracı Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen ve uzman görüşleri alınarak gerekli düzeltmeleri yapılan facebook kullanımı anketi kullanılmıştır. 2.3. Verilerin Analizi Verilerin analizinde SPSS 15.0 istatistiksel analiz programı kullanılmıştır. Toplanan verilerin yüzde ve frekansları hesaplanmıştır. 3. Bulgular 3.1. Çalışma Grubunun Đnternet Kullanım Profili nedir? Tablo 2. Toplam internet kullanım süreleri Đnternet Kullanım Süresi (Yıl) 1-2 3-4 5-6 7-8 9-10 10 ve daha fazla Toplam f 1 6 15 29 12 16 79 % 1,3 7,6 19,0 36,7 15,2 20,3 100,0 95 BÖTE öğretmen adaylarının %36.7’si 7-8 yıldır internet kullandıklarını belirtmişlerdir. Bunun yanında %90’a yakın kısmı 5 ve daha uzun süredir internet teknolojisini kullanmaktadırlar. Tablo 3.Günlük internet kullanım süreleri Günlük ortalama internet kullanım süreleri 1 saatten az 1-2 3-4 5-6 7-8 8 saatten daha fazla Toplam f 11 23 34 4 2 5 79 % 13,9 29,1 43,0 5,1 2,5 6,3 100,0 BÖTE öğretmen adaylarının %43’ü günde ortalama 3-4 saat internet kullanmaktadırlar. Aynı zamanda öğretmen adaylarının %6.3’ü günlük yaşamlarının önemli bir kısmını (8 saat) internet kullanarak geçirmektedirler 3.2. BÖTE öğretmen adaylarının Facebook Kullanmama nedenleri nelerdir? Tablo 4. BÖTE öğretmen adaylarının Facebook Kullanmama nedenleri f % Facebook Hesabı olması Var 78 98,7 Yok 1 1,3 Toplam 79 100,0 BÖTE öğretmen adaylarının % 98,7’sinin facebook hesabı bulunmaktadır. Yalnızca bir öğrencinin facebook hesabı bulunmamaktadır. Bu öğrenci facebook kullanmamasının nedenini “boşa harcanan zaman” olarak açıklamıştır. Bu bulgu Atal ve Koçak Usluel (2011) tarafından yapılan çalışmayla tutarlılık göstermektedir. Çalışmalarında, öğrenciler en çok (%86,3) Facebook uygulamasını kullandıklarını belirtmişlerdir. 3.3. BÖTE öğretmen adaylarının Facebook hesabını kontrol etme sıklıkları nedir? Tablo 5. BÖTE öğretmen adaylarının Facebook hesabını kontrol etme sıklıkları f % Facebook hesabını kullanma sıklığı Facebook kullanmıyor 1 1,3 Sürekli açık tutuyorum 5 6,3 Gün içinde sık sık kontrol ederim 22 27,8 Günde en az bir kez 23 29,1 Haftada bir kez 4 5,1 Günde en az birkaç kez 16 20,3 Arada bir 8 10,1 Toplam 79 100,0 96 BÖTE öğretmen adaylarından 5 tanesi sürekli açık tuttuğunu, 22 tanesi gün içinde sık sık kontrol ettiğini, 23 kişi ise gün içinde en bir kez kontrol ettiğini ve 16 kişi ise gün içinde en az birkaç kontrol ettiğini belirtmiştir. Tablo incelendiğinde öğrencilerin büyük bir kısmının (%83,5) facebook’u hergün kullandığı ve hesaplarını gün içinde sık sık kontrol ettiği görülmüştür. Facebook’un BÖTE öğretmen adaylarının günlük yaşamlarının bir bölümünü oluşturduğu ve günlük aktiviteleri içerisinde önemli bir yer teşkil ettiği söylenebilir. 4.1. BÖTE öğretmen adaylarının Facebook profillerini güncelleme sıklıkları nedir? Tablo 6. BÖTE öğretmen adaylarının Facebook profillerini güncelleme sıklıkları f % Facebook Profili Güncelleme Sıklığı Hesabım yok 1 1,3 Her gün 5 6,3 Arada bir 42 53,2 Haftada bir 10 12,7 Güncellemiyorum 10 12,7 Ayda bir 9 11,4 Diğer 2 2,5 Toplam 79 100,0 BÖTE öğretmen adaylarının yarısından fazlası (%53.2) profillerini ara sıra düzenlemektedirler. BÖTE öğretmen adaylarının kendi profillerini düzenlemek için yeterince ilgili davranmadıkları söylenebilir. 4.2. BÖTE öğretmen adaylarının Facebook’a üye olma nedenleri nedir? Tablo 7. BÖTE öğretmen adaylarının Facebook’a üye olma nedenleri f % Facebook’a üye olma nedenleri Facebook kullanmıyorum 1 1,3 Eski arkadaşlarımı bulmak 11 13,9 Farklı insanlarla tanışma 0 0 Arkadaşlarımla görüşmek 23 29,1 Tanıdığım herkes Facebook kullandığı için 5 6,3 Vakit geçirmek için 8 10,1 Arkadaşlarım hakkında bilgi sahibi olmak için 4 5,1 Eğlemek için 3 3,8 Başkalarıyla daha kolay iletişim kurmamı sağlıyor. 17 21,5 Daha fazla insanla tanışmak için 0 0 Diğer 7 8,9 Toplam 79 100,0 BÖTE öğretmen adayları facebook’a en çok arkadaşlarıyla görüşmek için (%29.1) üye olduklarını belirtmişlerdir. Bu bulguyu sırasıyla başkalarıyla daha kolay iletişim kurmak (%21.5) ve eski arkadaşlarını bulmak (%13.9) takip etmektedir. 97 3.7. BÖTE öğretmen adayları Facebook kullanırken ne hissetmektedirler? Tablo 8. BÖTE öğretmen adaylarının Facebook kullanırken hissettikleri f % Facebook’a girdiğinizde ne hissediyorsunuz? Facebook kullanmıyorum 1 1,3 Stresimi atıyorum, rahatlıyorum 19 24,1 Boşa zaman harcadığımı düşünerek rahatsız oluyorum. 32 40,5 Yalnızlığımı paylaşıyorum 3 3,8 Diğer 24 30,4 Toplam 79 100,0 BÖTE öğretmen adaylarının büyük kısmı facebook hesaplarını kullanırken boşa zaman harcadıklarını düşündüklerini belirtmişlerdir (%40.5). Bunu %30.4 ile diğer, %24.1 ile stresimi atıp rahatlıyorum ve % 3.8 ile yalnızlığımı paylaşıyorum oluşturmaktadır. 4.3. BÖTE öğretmen adayları Facebook kullanarak genelde ne yapmaktadırlar? Facebook’ta genelde ne yaparsınız? Facebook kullanmıyorum Fotoğraf ve videolara bakarım Fotoğraf ve videolara yorum eklerim Oyun oynarım Arkadaşlarımla mesajlaşırım Özel günlerde duvarıma yazı yazarım (Bayramlar, özel olaylar…) Diğer Toplam f 1 30 5 5 19 2 17 79 % 1,3 38,0 6,3 6,3 24,1 2,5 21,5 100,0 BÖTE öğretmen adaylarının %30’u facebooktan Fotoğraf ve videolara bakmak içi, %24.1’i ise Arkadaşlarıyla mesajlaşmak için yararlanmaktadırlar. Elde edilen bu bulgular Atal ve Koçak Usluel (2011) tarafından yapılan çalışmayla tutarlılık göstermektedir. Araştırmacılar tarafından çalışmada öğrencilerin Facebook’u en çok fotoğraf ve videolara bakmak için kullandıklarını belirttikleri görülmüştür. 4. Tartışma BÖTE öğretmen adaylarının büyük kısmı beş yıldan daha uzun süredir ve günlük ortalama iki saat internet kullanmaktadırlar. Öğretmen adaylarının internet konusundaki tecrübelerinin yüksek olduğu söylenebilir. Genelde tüm öğretmen adaylarının Facebook hesapları bulunmaktadır. Bu sonuç alanda yapılan çalışmalarla tutarlılık göstermektedir (Ellison, Steinfield, & Lampe, 2007; Kobak ve Biçer, 2008; Atal ve Koçak Usluel, 2011). Facebook kullanımı öğretmen adayları arasında oldukça yaygındır. Öğretmen adayları gün içinde sık sık hesaplarını kontrol etmektedirler. Bu durum bize Facebook kullanımının öğretmen adaylarının günlük yaşamlarının bir parçasını oluşturduğunu göstermektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde Pempek, Yermolayeva, & Calvert (2009) tarafından yapılan çalışmada, genç yetişkinlerin günlük yaşamlarının vazgeçilmez bir parçasını Facebook’un oluşturduğu görülmüştür. Bu çalışmada genç yetişkinler günlük ortalama 30 dakikalarını Facebook kullanarak geçirdikleri belirtmişlerdir. Ellison, Steinfield, & Lampe (2007) 98 tarafından yapılan çalışmada da Facebook kullanım süresiyle ilgili olarak benzer sonuçlar bulunmuştur. Kendi profillerini düzenleme noktasında ise, adayların çok özenli olmadıkları görülmüştür. Adayların %50’den fazlası profillerini ara sıra güncellemektedirler. Facebook kullanım nedenleri ise genelde arkadaşları ile iletişim sağlamak içindir. Bu durum bize Facebook’un çevrimiçi ve çevrimdışı mesajlaşma programlarının yerini aldığını göstermektedir. Facebook kullanımı yaygın olmasına karşılık öğretmen adaylarını Facebook’ta geçirdikleri zamanı boşa geçen bir zaman olarak değerlendirmektedirler. Bunun yanında adaylarının önemli bir kısmı Facebook kullanımının kendilerini rahatlattığını belirtmektedirler. Adaylar Facebook’ta genelde pasif izleyici konumundadırlar. Katılımcılar yoğunlukla Facebook’tan arkadaşlarının fotoğraf ve videolarına bakmak (%30) ve arkadaşlarıyla mesajlaşmak için (%24,1) için yararlanmaktadırlar. Bu sonuç Atal ve Koçak Usluel (2011) tarafından yapılan çalışmalarla tutarlılık göstermektedir. Pempek, Yermolayeva, & Calvert (2009) tarafından yapılan çalışmada ise üniversite öğrencilerinin %84,78’i arkadaşlarıyla iletişim kurmak, % 35,87’si ise arkadaşlarının fotoğraflarına bakmak için Facebook’tan yararlandıklarını belirtmişlerdir. Kullanıcı sayısı oldukça fazla olan ve kullanıcıların büyük kısmını ilk, orta ya da üniversitede öğrenim gören öğrencilerin oluşturduğu bu denli popüler bir sayısal platformun eğitim amaçlı kullanımı için çalışmaların yapılması oldukça önemli gözükmektedir. Aynı zamanda öğrencilerin Facebook ve benzeri sosyal paylaşım sitelerini kullanmak için oldukça fazla zaman harcadıkları görülmektedir. Öğrencilerin zaman kullanımı konusunda bilinçlendirilmeleri de yararlı olabilir. 5. Kaynaklar Deniz, A., ve Usluel Koçak, Y. (2011). Đlköğretim Öğrencilerinin Okul Đçinde ve Dışında Teknoloji Kullanımları. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 41, 24-35 Ellison, N. B., Steinfield, C., & Lampe, C. (2007). The benefits of Facebook “friends:” Social capital and college students’ use of online social network sites. Journal of Computer‐Mediated Communication, 12(4), 11431168. Kobak, K., ve Biçer, S. (2008). Facebook Sosyal Paylaşım Sitesinin Kullanım Nedenleri. 8th International Educational Technology Conference (IETC-2008), Eskişehir, 6-9 May 2008 Pempek, T. A., Yermolayeva, Y. A., & Calvert, S. L. (2009). College students' social networking experiences on Facebook. Journal of Applied Developmental Psychology, 30(3), 227-238. Selwyn, N. (2009). Faceworking: Exploring Students' Education Relateduse of Facebook , Learning, Media andTechnology, 34(2), 157-174 Socialbakers (2013). Facebook statistics by country. adresinden 05.04.2013 tarihinde alınmıştır. http://www.socialbakers.com/facebook-statistics/ 99 Yazarlık Araçlarının Kullanılabilirlik Test Süreci: Bir Durum Çalışması Levent DURDU a, Funda DAĞ b a Levent DURDU, Kocaeli Üniversitesi, Kocaeli, Türkiye, levent.durdu@kocaeli.edu.tr b Funda DAĞ, Kocaeli Üniversitesi, Kocaeli, Türkiye, fundadag@kocaeli.edu.tr Özet Bu çalışma öğretim materyali geliştirmek için kullanılan üç farklı yazarlık aracının kullanılabilirlik test sürecini açıklamaktadır. Araştırma kapsamında incelenen yazarlık araçları Microsoft LCDS, CourseLab ve GLO Maker olarak belirlenmiştir. Çalışma kapsamında kullanılabilirlik değerlendirme sürecinde izlenen yöntem, geliştirilen kullanıcı yönergeleri ve izlenilen stratejiler ortaya çıkarılmıştır. Özellikle, kaynakların temini ve kurulumu, ilk izlenimin raporlanması, yazarlık araçlarıyla geliştirilmiş örneklerin incelenmesi ve değerlendirme tablosu, görev listesinin açıklanması (eğitsel modüllerin ve içeriklerinin açıklanması) ve geliştirilen eğitsel ders içeriğinin paketlenmesi ve yayına hazır hale getirilmesi aşamalarının yazarlık aracı kullanılabilirlik değerlendirme araştırmalarına dâhil edilmesi önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Kullanılabilirlik, kullanıcı testi, insan bilgisayar etkileşimi, test yönergeleri, yazarlık araçları; 1. Giriş Yazarlık araçları genel olarak çoklu ortam uygulamaları geliştirmeye yarayan programlardır. Advanced Distributed Learning (ADL) (2011), yazarlık araçlarını, e-öğrenme ürünleri geliştirmek için kullanılan yazılım uygulamaları olarak tanımlamaktadır. Genel olarak öğretim içeriği geliştirmede kullanılan bu yazılımlar, genellikle temel bilgisayar okuryazarlığı düzeyinde bilgi ile kullanılabilen, metin, animasyon, resim, video gibi nesneleri birbiriyle ilişkilendirerek hipermetin ve çoklu ortam türünde çoğunlukla etkileşimli kurs veya öğrenme nesneleri oluşturmayı sağlayan uygulama yazılımlarıdır. Çoğunlukla yazarlık araçlarıyla üretilen kurs ve öğrenme nesneleri e-öğrenme için kullanılmakla beraber diğer basılı öğretim materyallerine göre saklama, yenileme, tekrar kullanılabilme ve paylaşma imkânlarının daha kolay olması sebebiyle günümüzde geleneksel öğrenme ortamlarında da sıklıkla kullanılmaktadırlar (Khademi, Haghshenas, & Kabir, 2011). Literatürde, e-öğrenme ortamlarını ve e-öğrenme materyallerini farklı kullanılabilirlik yöntem ve teknikleriyle değerlendiren çalışmalar bulunmaktadır (Albion, 1999; Ersoy, 2004). Buna karşın, farklı sunum ortamları (web, cd/dvd, öğrenme nesnesi, vb. gibi) için e-öğrenme materyali veya öğrenme içeriği üretmek için kullanılan yazarlık araçlarının kullanılabilirlikleri açısından değerlendirilmesine yönelik araştırmalara sık rastlanmamaktadır. Ayrıca, yazarlık araçlarının özelliklerinin öğretmenler ve alan uzmanları açısından araştırılması da sık çalışılmış bir konu değildir (Murray, 2004). Yazarlık araçlarının özelliklerinin farklı özelliklere sahip kullanıcılar tarafından değerlendirildiği bir çalışmaya ise rastlanmıştır. 2. Yöntem Çalışmada kullanıcı merkezli değerlendirme yöntemlerinden yaygın olarak tercih edilen kullanıcı testi tekniği ile değerlendirme gerçekleştirilmiştir. Bu değerlendirme yöntemi, 100 hedef kitleye ait evrenden gerçek kullanıcıları içermesi, kullanıcının değerlendirilecek sistem ile etkileşimi olması, diğer bir deyişle sistemin kullanımıyla ilgili bilgilerin doğrudan kullanıcıdan elde edilebilmesi sebebiyle daha sık tercih edilmektedir. Farklı özelliklere sahip katılımcılar amaçlı örneklem ile sağlanmış ve belirlenen ölçütleri taşıyan katılımcılar çalışmaya dâhil edilmiştir. 2.1. Katılımcılar Araştırmanın katılımcıları belirlenirken, amaçlı örnekleme yönteminin ölçüt örneklem stratejisi izlenmiştir (Büyüköztürk ve diğ, 2010; Patton, 1990). Bu kapsamda alan uzmanlıkları ve içerik geliştirme deneyimleri farklı, iki akademisyen, bir yüksek lisans öğrencisi, bir öğretmen ve iki öğretmen adayından oluşan altı kişi araştırmanın çalışma grubunu oluşturmaktadır. Alan yazında önerildiği üzere gerçek kullanıcılarla yapılan çalışmalarda beş ile sekiz kullanıcının kullanılabilirlik problemlerinin büyük bir oranını tespit edeceği göz önünde bulundurularak altı kullanıcı ile çalışma gerçekleştirilmiştir (Nielsen, 2000; U.S. Dept. of Health and Human Services, 2006). 2.2. Verilerin toplama süreci Verilerin toplanması esnasında nitel yöntemler kullanılmıştır. Araştırmacılar tarafından eğitsel yazarlık araçlarının kurulum, içerik geliştirme ve genel kullanıcı memnuniyeti ile ilişkili özelliklerini değerlendirmek amacıyla bir kullanıcı testi yönergesi hazırlanmıştır. Tipik bir kullanılabilirlik yönergesinde olması gerektiği gibi test öncesi, test aşamasında ve test sonrası doldurulmak üzere hazırlanmış formlar yer almaktadır (Kaufman, 2006). Kullanılabilirlik son testi öğrenilebilirlik, kontrol edilebilirlik, tasarım, memnuniyet, verimlilik kategorileri altında Likert sorulardan ve katılımcının genel görüşlerinin alınacağı beş açık uçlu sorudan oluşmaktadır. 3. Bulgular Araştırma için geliştirilen kullanıcı yönergeleri ve kullanılabilirlik testi aşamaları ve bu aşamalara dâhil edilmesi önerilen süreçler aşağıda sunulmuştur. 3.1. Aşama 0: Genel bilgilendirme Genel bilgilendirme katılımcılara çalışmanın amacını, gönüllülük esasını, doldurulacak form ve tabloları ve gerçekleştirilecek adımları açıklamaktadır. Genellikle çalışmalarda sadece çalışmanın amacı ve gönüllülük esasına değinilmekte ve katılımcı çalışmanın ilerleyen detayları hakkında bilgilendirilmemektedir. Bu çalışmada, kişisel bilgi formu ile katılımcılardan çalışmanın amacı doğrultusunda kişisel bilgiler ve daha önceki tecrübelerini belirlemeye yönelik bilgiler toplanmasının yanı sıra katılımcı kullanılabilirlik testi ve aşamaları hakkında da bilgilendirilmektedir. Kişisel bilgi formunda, yaş, cinsiyet, uzmanlık alanı, bilgisayar ve internet kullanım süresi ve düzeyi ve daha önceki içerik geliştirme deneyimlerine yönelik sorular bulunmaktadır. Çalışmamızda e-içerik geliştirme deneyimleri üzerine odaklanılmıştır bu nedenle katılımcıların daha önceki e-içerik geliştirme deneyimleri üzerine sorulara özellikle yer verilmiştir. 101 3.2. Aşama 1: Kurulum Birinci aşama ile katılımcıların yazarlık araçlarının kurulum sürecine yönelik deneyimleri edinilmeye çalışılmıştır. Yine çoğu kullanılabilirlik testinde, katılımcılardan kullanacakları yazılımların kurulum süreçlerine yönelik veri toplanmadığı göz önünde bulundurulursa, bu aşama kullanılabilirlik testlerine dâhil edilmesi gereken aşamalardan birisi olarak ön plana çıkmaktadır. Hedef kitlenin içerik geliştirecekleri yazılımları gerek ofis gerekse ev bilgisayarlarına kurulum yaptıktan sonra kullanacakları göz önünde bulundurularak, kurulum sürecinin de özellikle yazılımlar üzerine kullanılabilirlik testi gerçekleştiren çalışmalara dâhil edilmesi önerilmektedir. 3.3. Aşama 2: Đlk izlenimin raporlanması Kullanılabilirlik testi uygulamalarında, genellikle, katılımcılar test edilecek sistemle doğrudan test senaryolarını gerçekleştirirken karşılaşmaktadırlar. Kullanılabilirlik testlerinin geliştirme araçları yerine genellikle geliştirilen ürünler üzerine yoğunlaştığı göz önünde bulundurulursa, çoğu kullanılabilirlik testinde katılımcıların doğrudan test senaryolarıyla karşılaşması normaldir. Diğer taraftan, eğer kullanılabilirlik testi yapılan sistem bir geliştirme aracıysa, kullanıcının bu araç ile geliştirilmiş örnek ürünleri incelemesine fırsat verilmesi katılımcının kullanacağı sistemin potansiyelini algılaması açısından önemlidir. Bu çalışmada, ikinci aşama olan ilk izlenimlerin raporlanması kısmı katılımcıların ürünlere yönelik ilk fikirlerini ortaya çıkarmaya çalışmaktadır. Kullanılabilirlik testlerinde, özellikle içerik geliştirme yazılımlarının değerlendirilmesinde, katılımcıların test edilecek ürünü kısa süreli kullandıkları, diğer bir deyişle genel incelemeyi gerçekleştirdikleri, menüleri inceledikleri, hatta kullanılacak ürüne ait yardım dokümanlarına göz attıkları aşamanın kullanılabilirlik testlerine dâhil edilerek ayrıca raporlanması ve bu verilerin kullanılabilirlik testi sonundaki kullanıcı görüşleri ile karşılaştırılması önerilmektedir. Bu sayede, test edilen araçlara ilişkin daha tutarlı sonuçlara ulaşılabileceği düşünülmektedir. 3.4. Aşama 3: Örneklerin incelenmesi Kullanıcı testlerinde, katılımcı ilk kez karşılaştığı bir uygulama (veya arayüz) üzerinde gerçekleştireceği işlem adımlarını ve ortaya çıkacak ürünü somutlaştıramamaktadır. Bu nedenle katılımcı bilişsel olarak aynı anda hem test senaryosu üzerine hem de ortaya çıkarılacak ürünün nasıl olacağı üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu da katılımcının yazarlık aracını kullanma potansiyelini kısıtlamaktadır. Bu çalışmada, katılımcılar yazarlık araçlarıyla geliştirilmiş ürün örneklerini incelemişlerdir. Bu şekilde katılımcıların, bir sonraki aşamada gerçekleştirecekleri test senaryoları sonucunda ortaya çıkacak ürünlere yönelik ön izlenim edinmeleri sağlanmıştır. 3.5. Aşama 4: Görev listesi Kullanılabilirlik testlerinde, katılımcıya doğrudan test senaryoları sunulduğunda her bir iş paketiyle ilk kez karşılaşması sebebiyle o iş paketini anlamaya zaman harcamakta ve zihinsel olarak yüklenmektedir. Çalışmamızda, bu aşamada, katılımcı bir sonraki aşamada gerçekleştireceği test senaryoları hakkında bilgilendirilmekte ve geliştirilecek içerikte 102 kullanacağı materyal ile tanıştırılmaktadır. Böylece katılımcının, e-içerik geliştirirken hangi metni kullanacağını, görsel materyalleri (resim, video, vb.) bilerek bir sonraki aşamaya hazır hale gelmesi ve katılımcının kullanılabilirlik testine ilişkin potansiyelini daha verimli kullanması sağlanmaya çalışılmıştır. Benzer aşamanın yine “geliştirme/yazarlık aracı” kullanılabilirlik testlerine dâhil edilmesi önerilmektedir. 3.6. Aşama 5: Senaryoların geçekleştirilmesi Beşinci aşama, çoğu kullanıcı testinde odak noktası olan, katılımcılara senaryoların sunulması, senaryonun gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin tespit edilmesi ve iş/görev gerçekleştirme süresinin belirlenmesi aşamasıdır. Bu çalışmada çalışmanın özelliği sebebiyle kullanılmamış olmakla beraber, özellikle gelişen teknolojiyle birlikte, kamera kayıtlarının kullanılması ve kullanıcının göz hareketlerinin izlenmesi gibi teknikler kullanılabilirlik testlerinde bu aşamada kullanılmaktadır. 3.7. Aşama 6: Đçeriğin paketlenmesi Son aşama ise yazarlık araçlarıyla geliştirilen ürünlerin sunuma hazır ve başka ortamlarda da kullanılabilir formatlarının hazırlanmasıdır. Bu aşama yine “geliştirme/yazarlık aracı” kullanılabilirlik testlerine değerlendirme amacına özel olarak dâhil edilmesi önerilen aşamalardan biridir. 3.8. Kullanıcı son testi Test aşamasının son bölümü ise, son kullanıcı testinin gerçekleştirildiği bölümdür. Çoğu kullanıcı testinde belirli kategoriler altında sayısal değerlendirmenin yapıldığı bu bölüm yer almaktadır. Genellikle memnuniyet ve beğeni üzerine soru maddelerinin yer aldığı ve katılımcının 5’li ölçek üzerinde ürün/araç ile ilgili beğenisini belirttiği bu bölüm, çalışmamızda bir kullanılabilirlik testi ile öğrenilebilirlik, kontrol edilebilirlik, tasarım, memnuniyet, verimlilik kategorileri altında katılımcıların kullandıkları yazılım geliştirme aracına yönelik görüşlerinin tespit edilmesi şeklinde yer almıştır. 4. Tartışma Kullanılabilirlik çalışmaları genellikle geliştirilen ürünler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu çalışma, bir eğitsel ürünü değerlendirmekten ziyade, eğitsel içerik geliştirmek için kullanılan yazarlık araçlarının değerlendirilmesine odaklanmıştır. Alan yazında bu şekilde yazarlık araçlarını değerlendiren çalışma sayısı azdır (Murray, 2004). Sonuç olarak, bu çalışma ile özellikle yazarlık araçları gibi ürün geliştirmeye yönelik yazılımların kullanılabilirlik testlerinde izlenmesi gereken yöntem ve yönergeler açıklanmıştır. Kullanılabilirlik testleri genellikle kullanıcıların doğrudan test senaryolarıyla karşılaştıkları ve test sonrası anketi doldurdukları iki genel aşamadan oluşmaktadır. Diğer taraftan özellikle yazarlık araçları gibi ürün geliştirmeye yönelik yazılımların kullanılabilirlik testlerinde bahsedilen iki ana sürece ek aşamaların da tanımlanması ve gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu çalışma sonucunda, katılımcıların: i) içerik geliştirme deneyimlerine yönelik bilgi alınması, ii) yazarlık araçlarının kurulum süreci işlemlerinin ve bu sürece ilişkin 103 görüşlerinin belirlenmesi, iii) yazarlık aracıyla ilgili ilk izlenim bilgilerinin tespit edilmesi, iv) yazarlık araçlarıyla ürün geliştirmeden önce geliştirilmiş ürünleri incelemelerinin sağlanması ve görüşlerinin tespit edilmesi, v) doğrudan senaryo maddelerine geçmeden önce, yapacakları işlemlerle ilgili (görevler) bilgilendirilmelerin yapılması ve vi) geliştirdikleri materyali yayınlanabilir hale getirmeleri (içeriğin paketlenmesi) için gerekli işlem adımlarının bulunduğu bölümlerin de kullanılabilirlik testlerine dâhil edilmesi önerilmektedir. 5. Kaynaklar Advanced Distributed Learning (ADL), (2011). Choosing authoring tools. http://www.adlnet.gov/wpcontent/uploads/2011/07/choosing-authoring-tools.pdf adresinden erişilmiştir. Albion, P. (1999) Heuristic evaluation of educational multimedia: From theory to practice. In: ASCILITE 1999: 16th Annual Conference of the Australasian Society for Computers in Learning in Tertiary Education: Responding to Diversity, 5 - 8 Dec 1999, Brisbane, Austrlia. Büyüköztürk, Ş., Çakmak, E.K., Akgün, Ö.E., Karadeniz, Ş., Demirel, F. (2010). Bilimsel araştırma yöntemleri. (7. baskı), Ankara: Pegem Akademi Yayınları. Ersoy, H. (2004). Bir çevrimiçi öğrenim destek sisteminin kullanılabilirlik testi: Planlama, uygulama, değerlendirme. The Turkish Online Journal of Educational Technology – TOJET, 3(1), 75-82. Khademi, M., Haghshenas, M., & Kabir, H., (2011). A review on authoring tools. Paper presented at 5th International Conference on Distance Learning and Education, IPCSIT vol.12, Singapore: IACSIT Press. Kaufman, J. (2006). Practical usability testing. http://www.digital-Web.com/articles/practical_usability_testing adresinden erişilmiştir. Murray, T. (2004). Design tradeoffs in usability and power for advanced educational software authoring tools. Educational Technology, 44(5), 10–16. Nielsen, J. (2000). Why you only need to test with 5 users. http://www.nngroup. com/articles/why-you-onlyneed-to-test-with-5-users adresinden erişilmiştir. Patton, M. (1990). Qualitative evaluation and research methods. Beverly Hills, CA: Sage. U.S. Dept. of Health and Human Services. (2006). The research-based web design & usability guidelines. Washington: U.S. Government Printing Office. 104 Türkiye, Finlandiya ve Güney Kore’nin Eğitime ve Eğitimde Bilgi ve Đletişim Teknolojileri Kullanıma Đlişkin Temel Göstergeleri: Bir Karşılaştırma Evren ŞUMUER a, Soner YILDIRIM b a Kocaeli Üniversitesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, Kocaeli, Türkiye, evren@sumuer.com Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, Ankara, Türkiye, soner@metu.edu.tr b Özet Bu çalışmanın amacı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) çalışmalarından başarılı sonuçlar elde eden Finlandiya ve Güney Kore ile istenilen dizeyde başarılı sonuçlar elde edemeyen Türkiye’nin eğitime ve eğitimde bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımına ilişkin temel göstergeleri sunmak, karşılaştırmak ve tartışmaktır. Çalışmada kullanılan veriler araştırmacılar tarafından ulusal ve uluslararası veri tabanlarından yararlanılarak düzenlenmiş ve karşılaştırmalı olarak tablolarda sunulmuştur. Çalışmada Türkiye’ye yönelik ilişkin bir takım değerlendirmelerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Türkiye, Finlandiya, Güney Kore, PISA, eğitim, bilgi ve iletişim teknolojileri; 1. Giriş Ülkelerin eğitim alanında mevcut durumlarını gözden geçirilmesi, düzeltici ve iyileştirme eylemlerine yön vermesi bakımından ulusal ve uluslararası düzeyde yapılan değerlendirme çalışmaları oldukça önemlidir. Ulusal değerlendirmeler eğitimin genel koşulları ve kalitesi hakkında bilgi verirken uluslararası değerlendirmeler ülkelerin kendi düzeylerini diğer ülkeler ile karşılaştırmasına olanak sağlamaktadır (Postlethwaite & Kellaghan, 2008). Değerlendirme çalışmalarının sonuçları ülkelerin eğitim politikaları ve eylemlerinin tasarlanmasına katkı sağlamaktadır (Kellaghan & Greaney, 2001; Kellaghan, Greaney, & Murray, 2009). Süregelen uluslararası değerlendirme çalışmaları içerisinde Ekonomik Kalkınma ve Đşbirliği Örgütü (OECD) tarafından düzenlenen Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) ülkelerin eğitim performanslarının ortaya konulmasında ve eğitim politikalarının şekillenmesinde önemli rol oynamaktadır (Grek, 2009; Figazzolo, 2009). PISA OECD üyesi veya ortağı ülkelerde 2000 yılından itibaren her üç yılda bir tekrarlanan, zorunlu eğitimin sonuna gelmiş 15 yaşındaki öğrencilerin günlük yaşantılarında karşılaşabilecekleri durumlarda okulda edindikleri okuma, matematik ve fen okuryazarlığı bilgi ve becerilerini ne düzeyde kullanabileceklerini ortaya koyan uluslararası bir değerlendirme araştırmasıdır (OECD, 2009). PISA çalışmalarının sonuçları incelendiğinde, Finlandiya ve Güney Kore’nin en başarılı OECD üye ülkeleri arasında yer aldığı, Türkiye’nin ise tüm alanlarda (okuma, matematik ve fen) istenilen başarı düzeyinde olamadığı ve ülkeler arasındaki sıralamalarda alt basamaklarda yer aldığı görülmektedir (OECD, 2001; 2004; 2007; 2010). 105 Kaynaklar: 1 Eurydice, 2013a; 2 MEST & KEDI, 2008. Şekil 1. Türkiye, Finlandiya ve Güney Kore Eğitim Sistemlerinin Örgütlenmesi Bu çalışmanın amacı, PISA çalışmalarında istenilen düzeyde başarı elde edemeyen Türkiye ve başarılı ülkeler arasında yer alan Finlandiya ve Güney Kore’nin eğitime ve eğitimde bilgi ve iletişim teknolojilerinin (BĐT) kullanımına ilişkin bir takım önemli verileri sunmak, karşılaştırmak ve tartışmaktır. Bu verilerin incelenmesi (a) ülkelerin daha iyi tanınması, (b) benzerlikler ve farklılıkların ortaya konulması, (c) Türkiye açısından önerilerde bulunulması ve (d) geleceğe yönelik politika ve kararlara yön verilmesi bakımından önem taşımaktadır. 2. Yöntem Bu araştırma, Türkiye, Finlandiya ve Güney Kore’nin eğitime ve eğitimde BĐT kullanımına ilişkin verilerine yönelik bir betimsel karşılaştırma çalışmasıdır. Çalışmada kullanılan eğitime ilişkin veriler araştırmacılar tarafından OECD, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO), Avrupa Topluluğu Eğitim Bilgi Ağı (Eurydice) ve Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) ait yayınlar ve veri tabanlarından yararlanılarak düzenlenmiştir. Eğitime BĐT kullanımına ilişkin göstergeler için ise 2009 PISA ve 2011 Uluslararası Matematik ve Fen Araştırması (TIMSS) veri tabanlarından yararlanılmıştır. 2009 PISA çalışmasına katılan 15 yaşındaki öğrenciler ve okullara ait veriler ile 2011 TIMSS çalışmasına katılan 8. sınıf öğrencilerinin fen ve matematik öğretmenlerinden elde edilen veriler araştırmacılar tarafından analiz edilmiştir. Analizlerde örneklem ağırlıkları (sampling weights) kullanılmış ve sonuçlar öğrenci yüzdeleri olarak sunulmuştur. 106 3. Bulgular 3.1. Eğitme Đlişkin Önemli Göstergeler Eğitim ile ilgili verileri sunmadan önce ülkelerin eğitim sistemlerini tanımak ülkelerin eğitim alanındaki politika ve uygulamalarındaki farklıkları anlama açısından önemlidir. Şekil 1’de Türkiye, Finlandiya ve Güney Kore’nin eğitim sistemlerinin örgütlemeleri gösterilmiştir. Ülkelerin öğrenci ve öğretmen nüfusu, okullaşma, mezuniyet, devam durumu, eğitim harcamaları, öğretmen, eğitim sistemi ve öğrenim ortamları ile ilgili göstergelere ilişkin verileri Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 1. 2010 yılına ait önemli eğitim göstergelerine ilişkin Türkiye, Finlandiya ve Güney Kore verileri Ülkeler Güney Türkiye Finlandiya Kore Göstergeler Öğrenci Sayıları, tüm kademeler (ISCED 0, 15.146.450 940.388 8.794.759 1, 2, 3), resmi ve özel (kişi) 1 Öğretmen Sayısı, tüm kademeler (ISCED 0, 82.509 707.052 382.559** (2009) 1, 2, 3), resmi ve özel (kişi)1,2 Okullaşma (% net)1 67 85 Okul öncesi (ISCED 0) 26* Đlkokul (ISCED 1) 99 98 99 Ortaokul (ISCED 2) & Lise (ISCED 3) 79* 94 96* Ortalama öğrenim süresi, ilkokuldan 13.8* 16.9 17.2* üniversiteye (yıl)1 Sınıf tekrarı, ilkokul (%)1 2 1(2001) 1 100 98 101 Đlkokul son sınıfa giriş (bürüt, %) Đlkokuldan (ISCED 1) ortaokula (ISCED 2) 97(2008) 100(2009) 100(2008) geçiş (%)1 Öğrenci /öğretmen oranı, ilkokul (kişi)3 21.7 14 21.1 Ortalama sınıf mevcudu, ilkokul, resmi 26.3 19.4 27.4 (kişi)3 3 Yıllık ders saati sayısı, ilkokul (saat) 621 680 807 Yıllık toplam yeni başlayan öğretmen maaşı, 23.130 29.029 26.776 ilkokul ($)3 Zorunlu eğitime başlama (yaş) 1,4 5.5 (2012) 7 6 1,4 12 (2012) 9 9 Zorunlu eğitim süresi (yıl) Eğitime yapılan kamu harcamaları1 Gayri safi yurtiçi hasılaya oranı (%) 2.9 (2006) 6.8 (2009) 5.0 (2009) (2009) Toplam kamu harcamalarına oranı (%) 12.1 15.8 (2008) Notlar: * UNESCO Đstatistik Enstitüsü tahmini; ** Okul Öncesi (ISCED 0) hariç; Veri mevcut değil. Kaynaklar: 1 UNESCO UIS; 2 MEB, 2010; 3 OECD, 2012; 4 Eurydice, 2013b. 3.2. Eğitimde BĐT Kullanımına Đlişkin Önemli Göstergeler Eğitimde BĐT kullanımına ilişkin olarak öğrenci başına düşen bilgisayar sayısı, internete bağlı bilgisayar oranı, öğrencilerin okullarda bilgisayara erişimi, kullanımı, derslerde kullanımı, beceri ve tutumları, okullardaki BĐT koşulları ve öğretmenlerin (matematik ve fen) BĐT kullanımı ile ilgili Türkiye, Finlandiya ve Güney Kore verileri Tablo 2’te verilmiştir. 107 4. Sonuç ve Tartışma Eğitime ilişkin temel göstergeler incelendiğinde, diğer ülkeler ile karşılaştırıldığında Türkiye’nin daha fazla öğrenci ve öğretmen nüfusuna sahip olduğu görülmektedir. Ortalama öğrenim süresi, öğrenci öğretmen oranı, yıllık ders saati sayısı, öğretmen maaşları ve eğitime yapılan kamu harcamaları bakımından ise Türkiye diğer ülkelere oranla gerilerdedir. Ayrıca Türkiye zorunlu eğitime başlama yaşı en düşük ve zorunlu eğitimin en uzun olduğu ülkedir. Eğitime yönelik izlenecek politika ve alınacak Tablo 2. Eğitimde BĐT kullanımı göstergelerine ilişkin Türkiye, Finlandiya ve Güney Kore verileri (Ağırlıklandırılmış) Ülkeler Güney Türkiye Finlandiya Kore Göstergeler 1 Öğrenci başına düşen bilgisayar sayısı (bilgisayar) .22 .44 .43 Đnternete bağlı bilgisayar oranı (% bilgisayar) 1 94 99 98 Hiç bilgisayar kullanmamış öğrenci oranı (% 2.4 0 0 öğrenci) 1 Okullarda BĐT erişim (% öğrenci) 1 Bilgisayar (Masaüstü) 78.7 95.9 86.7 Đnternet 76.8 97.0 91.4 Okullarda BĐT kullanım oranı (% öğrenci) 1 Bilgisayar (Masaüstü) 49.2 85.8 58.0 Đnternet 45.1 88.2 65.4 Derslerde bilgisayar kullanımı, en az haftada 30 dakika (%öğrenci) 1 Dil dersleri 41.2 32.8 27.4 Matematik dersleri 28.4 18.2 8.3 Fen dersleri 26.6 29.6 30.8 Diğer dil dersleri 33.3 41.2 41.3 Evde ödev yaparken bilgisayarı kullanma, en az ayda 86.3 59.8 92.2 bir veya iki kere (% öğrenci) 1 Öğrencilerin algılanan bilgisayar kullanım becerileri, yardım almadan yapabilme (% öğrenci) 1 Dijital resimleri ve diğer grafikleri düzenleme 44.7 53.7 65.7 Veri tabanı yaratma 26.3 16.1 13.2 Grafik çizmek için hesap tablosu kullanma 42.8 31.3 34.2 Sunum yaratma 59.0 59.8 63.5 Çoklu ortam sunumu hazırlama (ses, resimler ve 51.1 41.3 36.9 video ile) Öğrencilerin bilgisayara yönelik tutumu, ‘katılan’ veya ‘tümüyle katılan’ öğrenciler (% öğrenci) 1 Bilgisayar ile çalışmak benim için çok önemlidir. 72.0 87.9 81.1 Bilgisayar ile oynamak veya çalışmanın gayet 70.5 88.2 87.7 eğlenceli olduğunu düşünüyorum. Đlgili olduğumdan dolayı bilgisayar kullanıyorum. 69.8 48.9 59.3 Bilgisayar ile çalıştığımda zamanın nasıl geçtiğini 73.1 68.4 66.1 anlamıyorum. Okullarda öğretimi aksatan BĐT koşulları, “çok az” veya “çok fazla” (% öğrenci) 1 Eğitim için bilgisayar eksikliği ya da yetersizliği 98.3 79.3 62.6 Đnternet yokluğu ya da yetersizliği 92.8 55.4 50.2 108 Eğitim için bilgisayar yazılımı eksikliği ya da 96.7 84.8 yetersizliği Matematik ve fen öğretmenlerinin bilgisayar kullanımı (% öğrenci) 2 Hazırlık amaçlı 84.2 95.0 Yönetim amaçlı 25.0 85.3 Derste 72.7 85.1 Matematik ve fen öğretmenlerinin derste bilgisayar kullanımı, ‘çok veya az katılan’ öğretmenler (% öğrenci) 2 Öğretimde bilgisayarları kullanmada rahatımdır. 92.9 92.1 Teknik problemlerim olduğunda, okulumda 78.9 69.6 bilgisayar destek personeline hemen ulaşırım. Bilgisayarı öğretim etkinliklerime entegre etmek 82.7 67.2 için yeterli desteği alıyorum. Kaynaklar:1 OECD, PISA 2009 Database; 2 IEA, TIMSS 2011 Database 70.3 89.2 94.2 76.0 67.4 75.2 71.8 kararlarda bu unsurların dikkate alınması öğrenci başarısı bakımından önemli olabilir. Eğitimde BĐT kullanımına ilişkin temel göstergeler incelendiğinde ise, Türkiye’deki öğrenci başına düşen bilgisayar sayısı ve öğrencilerin okullarda BĐT erişimi ve kullanımı oranının diğer ülkelere göre daha düşük düzeyde olduğu görülmektedir. Bulgular Türkiye’de diğer ülkelere göre daha fazla oranda öğrencinin dil ve matematik derslerinde bilgisayar kullanıldığını göstermektedir. Ayrıca bulgular Türkiye’de daha fazla oranda öğrencinin veri tabanı kullanma, hesap tablosu kullanma ve çoklu ortam sunumu hazırlama bakımından kendini yeterli gördüğünü göstermektedir. Bununla beraber diğer ülkelere kıyasla Türkiye’de daha fazla oranda öğrenci ilgi ve zaman geçirme yönünden bilgisayara karşı olumlu tutuma sahiptir. Ayrıca diğer ülkeler ile karşılaştırıldığında Türkiye’de daha fazla oranda öğrencinin öğrenim gördüğü okulda eğitimi aksatan BĐT koşullarının bulunduğu görülmektedir. Bulgular diğer ülkelere göre Türkiye’de daha az oranda öğrencinin matematik ve fen öğretmeninin derste veya ders dışında hazırlık ve yönetim amaçlı kullandığını göstermektedir. Ancak bilgisayar kullanım rahatlığı, teknik ve entegrasyon desteği bakımından diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’de daha fazla oranda öğrencinin matematik ve fen öğretmeni olumlu yönde görüş belirtmiştir. Bu sonuçların FATĐH projesi gibi eğitimde BĐT kullanımına ilişkin proje, politika ve kararların başarı için göz önünde bulundurulmasında yarar vardır. 5. Kaynaklar Grek, S. (2009). Governing by numbers: The PISA ‘effect’ in Europe. Journal of Education Policy, 24 (1), 2337. Figazzolo, L. (2009). Impact of PISA 2006 on the education policy debate. http://download.eiie.org/docs/IRISDocuments/Research%20Website%20 Documents/ 2009-00036-01-E.pdf adresinden elde edildi Eurydice (2013a). The structure of the European education systems 2012/13: Schematic diagrams. http://eacea.ec.europa.eu/education/eurydice/documents/facts_and_figures/education_structures_EN.pdf adresinden elde edildi. 109 Eurydice (2013b). Compulsory education in Europe 2012/13. http://eacea.ec.europa.eu/education/eurydice/documents/facts_and_figures/compulsory_education_EN.pdf adresinden elde edildi. Kellaghan, T. & Greaney, V. (2001). Using assessment to improve the quality of education. Paris: UNESCO. Kellaghan, T., Greaney, V. & Murray, S. (2009). Using the results of a national assessment of educational achievement. Washington, DC: The World Bank. MEB (2010). Millî Eğitim Đstatistikleri, Örgün Eğitim 2009-2010. http://sgb.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2012_12/06020939_meb_istatistikleri_orgun_egitim_2009_2010.pdf adresinden elde edildi. MEST & KEDI (Ministry of Education, Science and Technology and Korean Educational Development Institute) (2008). 2008 Brief statistics on Korean education. Seoul, Hakjisa Publisher. OECD (2001). Knowledge and skills for life: First results from the OECD programme for international student assessment (PISA) 2000. http://www.oecd.org/edu/school /programmeforinternationalstudentassessmentpisa/33691596.pdf adresinden elde edildi. OECD (2004). Learning for tomorrow's world – First results from PISA 2003. http://www.oecd.org/edu/school/programmeforinternationalstudentassessmentpisa/ 34002216.pdf adresinden elde edildi. OECD (2007). PISA 2006: Science competencies for tomorrow’s http://www.oecd.org/pisa/pisaproducts/pisa2006/39703267.pdf adresinden elde edildi. world, Vol. 1. OECD (2009). PISA 2009 assessment framework: Key competencies in reading, mathematics and science. http://www.oecd.org/pisa/pisaproducts/44455820.pdf adresinden elde edildi. OECD (2010). Strong Performers and Successful Reformers in Education: Lessons from PISA for the United States. http://www.oecd.org/pisa/46623978.pdf adresinden elde edildi. OECD (2012), Education at a Glance 2012: OECD Indicators. Paris: OECD Publishing. Postlethwaite, T. N. & Kellaghan, T. (2008). National assessments of educational achievement. Paris: International Institute for Educational Planning; Brussels: International Academy of Education. 110 A Descriptive Study Of Undergraduate Students’ Game-Playing Characteristics And Their Perceptions About Video Games Ersin KARAa, Kürşat ÇAĞILTAYb a Ersin KARA, METU, Ankara, Turkey, ekara@metu.edu.tr Kürşat ÇAĞILTAY, METU, Ankara, Turkey, kursat@metu.edu.tr b Abstract The purpose of this study is to investigate undergraduate students’ preferences and perceptions regarding computer games. One hundred and twenty three undergraduate students at three different grades from three different department of the Kilis 7 Aralik University Muallim Rıfat Faculty of Education participated in the study. The results showed that more than half of the students (64%) play computer games, but majority of the students have negative perceptions towards computer games. In addition, there is a significant difference between females and males in terms of game playing preferences. According to results of the study, number of the males who play computer games is more than females who play computer games. Regarding game genre preferences, there is a significant difference between males and females in terms of game genre preferences for some genres. The genres Fight, Role-Playing, Simulation, and Sport are mostly played by males. There is no significant difference found between females and males in terms of choosing “Adventure”, “Puzzle”, “Strategy” genres. Besides, while the most frequented game genre is Action, the least frequented ones are Role Play and Simulation. Keywords: Computer games, gender differences, game perception 1. Introduction The popularity of video games has reached phenomenal extents and as a result of this, concerns about video games and possible uses of them in various field set the agenda of governments, academics, educators and parents as well. One of the requirements to be able to get the essential knowledge about the situation and interpret it properly is analyzing players’ patterns (age, gender, education etc.) According to ESA (Entertainment Software Association) Report (2012), the average American households own at least one dedicated game console, PC or smartphone and 32% of the game players are under 18 years, 31% of them 18-35 years, and 37% of them above 36 years. As the report shows, %53 of the players is male and %47 of them is female. As Williams et al. (2009) stated that “If games are a significant portion of the media diet, they need to be understood as important systems of symbols which might have a broad social impact” (p.816). Knowing actual game trends, preferences of users and demographic knowledge about them may enable us to make inferences about future of video game industry, potential use of game in different facets of life and positive and/or negative effects of the game on individuals. 2. Methodology A nonrandom sampling method is used to select participants. The data was collected through a questionnaire and analyzed by descriptive statistics and quantitative analysis methods. 111 2.1. Instrument A questionnaire developed by Can (2006) was used as a survey instrument. The original questionnaire consists of two sections. The first section that includes demographics, computer use habits and game preferences was used to conduct survey. The second section of the questionnaire is about perceptions of prospective teachers’ regarding use of video games with educational feature and because this issue is beyond the scope of this study, the second part of the questionnaire wasn’t included. 2.2 Data Analysis The data collected from the questionnaires analyzed by calculating frequencies of responses for the demographics and multiple-choice questions. SPSS 20.0 was used to store the data and for calculations. 3. Results In the study, 59 of the participants were from Primary School Education, 43 from Department of Turkish Language and 21 from Early Childhood Education. In total 74 of them are female and 49 of them are male. The mean of participants’ ages is 21. Table 1. Distributions of the students according to their departments GENDER DEPARTMENT F# F% M# M% TOTAL # TOTAL % Primary School Education 41 33,3 18 14,6 59 48,0 Turkish Language Education 16 13 27 22 43 35,0 Early Childhood Education 17 13,8 4 3,3 21 17,1 55,4% (41) of females and 61,2% (30) of males marked they don’t have their own computers. 52,7% (39) of females and 49,0% (24) of males generally use computer in their homes. 31,1% (23) of females and 26,5% (13) of males prefer university’s laboratories to use computer. 48,6% (36) of females and 65,3% (32) of males prefer internet cafés to use computer. 36,5% (27) of females and 4,1% (2) of males prefer their dormitories to use computer. When students are asked whether they are allowed to play game in the place which they are mostly prefer to use computer, 44% of students reported they don’t play computer games, 42% of the students marked always and 14% of the students reported that they are often allowed to play game. As to when they started to use computer, 47,2% (58) of them started the age 15-20, 32,5% (40) of them started the age 10-15, 13,8% (17) of them started after 20 and only 6,5% (8) of them started the age 5-10. Regarding when they started to play computer games, 31,7% (39) of the students started the age 15-20, 29,3% (36) of them stated that they don’t play computer games, 27,6% 112 (34) of them started the age 10-15, 7,3% (9) of them started after 20 and only %4,1 (5) of the students started to play computer games age 5-10. As to how many years have they played computer games or how many years do they play; 30,1% (37) of the students stated that they didn’t play, 17,1% (21) of them marked less than a year, 16,3% (20) of them marked 4-5 years, 16,3% (20) of them marked more than 8 years, 11,4% (14) of them marked 6-7 years, 8,9% (11) of them marked 2-3 years. 3.1. The Participants’ General Perceptions Regarding Computer Game Playing The participants’ general perceptions regarding computer game playing are illustrated in the table below Table 2. General perceptions concerning computer game-playing DISAGREE Playing violent games affects people negatively Playing computer games leads to addiction 11 (9%) 14 (11,4%) Playing computer games requires too much engagement time 17 (13,8%) 31 (25,2%) 52 (42,3%) 61 (49,6%) 112 (91%) 109 (88,6%) 106 (86,2%) 103 (83,7%) 101 (82,1%) 92 (74,8%) 71 (57,7%) 62 (50,4%) 69 (56,1%) 54 (43,9%) 79 (64,2%) 88 (71,5%) 44 (35,8%) 35 (28,5%) 100 (81,3%) 23 (18,7%) Girls and boys prefer playing different types of computer 20 (16,3%) games Playing computer games affects the social life negatively 22 (17,9%) Playing computer games is a waste of time Playing computer games is suitable for every age group Playing computer games with a group helps development of social skills Playing computer games helps developing some useful knowledge and skills Playing computer games is an important leisure time activity Playing computer games stimulates curiosity in learning something Playing computer games is suitable for only children (elementary & secondary level) AGREE 3.2. The Participants’ Preferences Regarding Genre of Computer Games Action 40,7% (50) Sport Puzzle 29,3% (36) 28,5% (35) Adventure 26% (32) Fight 24,4% (30) Strategy 23,6% (29) Simulation 17,9% (22) Role Play 17,9% (22) Figure 1. Overall Computer Game Genre Preferences 113 3.3. Gender Differences Regarding Preferences of Computer Game Genres A two-way contingency table analysis was conducted to define whether there is a significant difference between males and females in terms of choosing different genre of computer games. There is a significant difference between females and males in terms of choosing “Fight”, “Role-Playing”, “Simulation”, “Sport” genres. Pearson X2 (1, N=123)=11.9, p=.001. In participants who marked Fight genre, 33,3% (10) of them are female and 66,7% (20) of them are male. Pearson X2(1, N=123)=4.1, p=.042. In participants who marked Role-Playing genre, 40,9% (10) of them are female and 59,1% (22) of them are male. Pearson X2(1, N=123)=4.1, p=.042. In participants who marked Simulation genre, 40,9% (10) of them are female and 59,1% (22) of them are male. Pearson X2(1, N=123)=3,72, p=.054. In participants who marked Sport genre, 30,6% (11) of them are female and 69,4% (25) of them are male. There is no significant difference found between females and males in terms of choosing “Adventure”, “Puzzle”, “Strategy” genres. For Adventure, Pearson X2(1, N=123)=1.86, p=.172. For Puzzle, Pearson X2(1, N=123)=.14, p=.700. For Strategy, Pearson X2(1, N=123)=3.72, p=.054. 26% (32) of the female students and 9,8% (12) of the male students reported that they don’t play computer games. There is a significant difference between females and males in terms of game play preferences. Pearson X2(1, N=123)=8,587, p=.003. According to ChiSquare test results, amount of the male students play computer games is more than female students those play computer games. 3.4.Participants’ Favorite Games Participants were asked to write their favorite games. They were allowed to report more than one game. The results according to participants’ responds are indicated in figure 3. 13 12 PES 9 GTA 8 8 Mario 7 4 Age Of Empires Crysis Okey 3 2 2 2 2 Figure 2. Participants’ favorite games 114 As illustrated in Figure 3, the most frequented game among participants is FIFA and PES follows it. 4. Discussion Majority of the students have negative perceptions toward video games. This may be because they don’t play video games with educational features or educational games or they may not know educational potential of video games. According to results 48,6% (36) of females and 65,3% (32) of males prefer internet cafés to use computer. This means that environmental factors may affect students’ perceptions Another important result is that 47% of started using computer between the ages 1520 and 32% of them started playing computer games between same ages. This may be interpreted as that computer games may have an important role to make students meet with computers. Another issue is that considering popularity of online games, a study investigate online game play may elicit different results. To be able to interpret results correctly, further studies and qualitative data should be gathered. 5. References ESA (Entertainment Software Association). 2012. Essential Facts about the Computer and Video Game Industry. Can, G., & Cagiltay, K. (2006). Turkish Prospective Teachers’ Perceptions Regarding Use of Computer Games with Educational Features, Educational Technology & Society, 9(1), 308-321 Karakus, T., Inal, Y., & Cagiltay, K. (2008). A Descriptive Study of Turkish High School Students’ GamePlaying Characteristics and Their Considerations Concerning the Effects of Games. Computers in Human Behavior, 24(2008), 2520-2529 Noble, R., Ruiz, K., Destefano, M., & Mintz, J. (2003). Conditions of Engagement in Game Simulation: Contexts of Gender, Culture and Age, Level Up: Digital Games Research Conference. In Marinka C. & Joost R. (Eds) DIGRA: Utrecht University, 2003. Terlecki, M., Brown, J., Harner-Steciw, L., Irvin-Hannum, J., Marchetto-Ryan, N., Ruhl, L., & Wiggins, J. (2010). Sex Differences and Similarities in Video Game Experience, Preferences, and Self-Efficacy: Implications for the Gaming Industry. Curr Psychol, 30, 22–33. Terlecki, M.S. & Newcombe, N.S. (2005). How important is the digital divide? The relation of computer and videogame usage to gender differences in mental rotation ability. Sex Roles, 53, 433-441 Williams, D., Martins, N., Consalvo, M., & Ivory, J. (2009). The virtual census: Representations of gender, race and age in video games. New Media & Society, 11 (5), 815-834 115 Multimedia and Human Brain Processing Seyyed Taghi YAGHOUBI Marand Branch, Islamıc Azad University, Marand, Iran Abstract As educators search for the most effective and engaging methods for teaching students, there are a lot of efforts turning to technology to assist in accomplishing their goals. In this respect different technological progresses are of main concern to assist in any probable context available. Of particular interest is the integration of multimedia devices, applications, and activities into the classroom. Multimedia offers existing possibilities for meeting the twenty first century learners’ needs. Multimedia can be defined as the delivery of instructional content using multiple modes that include visual and auditory information and studentd use of this information to construct knowledge. Today’s students are very different from even those who have recently graduated. New generation learners are digital natives, a term attributed to futurist Mark Prensky to distinguish between those grown up with technology and those who have adopted to it. Technology is part of the new generation’s daily life and they cannot consider their world without it. It is their “native language” as they would also expect to use it in their learning. While some students have greater access to technology than others, computers with internet access are now nearly universally available in every learning institution. Internet-enabled computers and cell phones are pervasive outside of school, too. Use of technology by 5-18 year olds is at its highest level and is projected to increase. This increased reliance on technology combined with what we know about brain processing, offers enormous potential for instruction. Based on research, the brain processes through visual and auditory channels. Using the both channels the brain can accomodate more new information as other human internalization process which is boosted using more senses. This advatnatge can dramatically enhance learning through multimedia instruction. This paper highlights several principles that discriminate between effective and ineffective multimedia use for teaching and learning. While multimedia learning technology is not a panacea, it should occupy a prominent place in the 21 century instructional toolbox, as research has shown it to be a significant tool for student engagement and learning. Keywords: Multimedia, technology, information processing, schema, memory; 1.Introduction Multimedia offers exciting possibilities for meeting the needs of 21 century learners. Multimedia learning can be defined in a number of ways. For the purposes of this paper we define multimedia learning as the delivery of instructional content using multiple modes that include visual and auditory information and student use of this information to construct knowledge. Today’s students are very different from even their recently graduated peers. They live in a world in which digital technology is part of the texture of their daily lives. They have never known a world without technology. While some students have greater access to technology than others, computers with Internet access are now nearly universally available in schools. Internet-enabled computers and cell phones are pervasive outside of school. Use of technology by children and teenagers is at its highest level and is projected to increase. This increased reliance on technology combined with what we know about brain processing, offers enormous potential for instruction. Research has shown us that the brain processes information using two channels—visual and auditory. When information is presented using both channels, the brain can accommodate more new information. By taking advantage of this multimodal processing capability and technology-based tools, we can dramatically enhance student learning through multimedia instruction. 116 2. Brain information processing Our knowledge about brain information processing is the most than before though we are at the threshold of a neuroscience revolution. It is important to have some information on the basics of brain information processing to understand the effectivity of the multimedia. Information processing is a multi-step process that involves the perception, attention, selection, organization and integration of information (Sweller, 2003). Long term memory is at the center of this process. As the name implies, long term memory stores accumulated knowledge. Accumulated knowledge is organized into chunks of information called schema. Schemas allow us to organize information in meaningful ways and help us integrate and organize new information (Chi, Glaser, and Rees, 1982). Long term memory stores what we know and integrates new information. If information does not find its way into long term memory, it is lost. Learning can be thought of as change in our long term memory. 2.1. Working memory limitations Working memory recieves and processes the information before it is integrated into the long term memory. Because of the limitation of the working memory, it can only handle small amounts of information before being integrated into long term memory or lost. George Miller (1956) suggested that brain can only process about seven pieces of information at one time and it requires haste as working memory can only keep information for about 20 seconds. 2.2. Multiple channels for information processing Researchers believe in multiple channels in working memory. Baddeley (1992) proposes an auditory and a visual channel. The auditory channel handles information that is heard, while the visual channel processes information that is seen. Text seems to have unique processing requirements, with words initially captured by the visual channel and then converted to sounds in the auditory channel (Mayer, 2005). Research suggests that the visual channel handles less information than the auditory channel (Miler, 2005). However, when information is presented using both the visual and auditory channels, working memory can handle more information. Using multiple channels can increase the amount of information that the brain can process (Sweller, 2005). But, there is still the risk of cognitive overload. Too much information delivered in an ineffective manner can interfere with the brain’s ability to successfully integrate information into long term memory. 2.3. Multimedia learning and brain processing So far we got some information about Multimedia and brain processing by the means of researches done. First of all effective multimedia recognizes that working memory has a limited capacity to process information. The second includes that Effective multimedia presentations take advantage of both the auditory and visual channels in working memory to deliver content. Using multiple channels increases the overall amount of information the brain can process. The other one says, effective multimedia understands that text may be particularly challenging to process, with involvement from both the visual and auditory 117 channels required. Finally effective multimedia presentations recognize that long-term memory organizes information into meaningful chunks called schema. Presenting information in a way that makes use of existing organizing structures (schema) or that helps students organize the information can greatly assist the learner in incorporating information into Long Term memory. 3. Effective Multimedia There is a growing body of research exploring what makes multimedia effective. Some of the fundamental principles of multimedia learning and the research findings on how it can help student learning are introduced below. 3.1. Words and pictures Richard Mayer (2005) describes the most important principle of multimedia learning as using both words and pictures together. In this context, words include written and spoken text, and pictures include static graphic images, animation and video. Due to our knowledge on how our brain processes information, it is not so surprising that using both words and pictures is more effctive. Using both words and pictures lets the brain process more information in working memory (Sweller, 2005). Extending this basic principle, Mayer (2005) and his colleagues tell us that narration and video is much more effective than narration and text. Similarly, narration and video appear to be more effective than narration, video and text. Narration and text rely on the same channel to process information (Baddelley, 1999). It seems that text heavy multimedia presentations may be less effective than those that rely on narration. Recall that for learning to take place, information from working memory must successfully make its way to long term memory. By using multiple channels of working memory, multimedia content can increase the likelihood that information will be effectively integrated into long term memory and not lost. 3.2. Learner focus Split learner attention can decreas the effectivity of the multimedia application. Split attention occurs when the learner is forced to attend to information that is far apart, such as when content is visually far apart on the screen or if it is presented at two separate points in time. In short, when related content is presented together in time and visually, learning is more effective (Mayer, 2005). When related content is not presented together, learner attention is split and the brain has more work to do to integrate the disparate sources of information. Words and pictures presented simultaneously are more effective than when presented sequentially (Mayer and Sims, 1994). For example, narration and animation presented together are more likely to contribute to student learning than the presentation of narration and then animation (or animation and then narration). Multimedia applications that have text and pictures presented in close proximity (or that may overlap) are more effective than those applications that present text and pictures far apart on the screen. When text is included with video or graphic information, it should be presented in close proximity to the pictures. Learners studying integrated information outperform learners studying the same information where attention is split (Kalyuga, Chandler and Sweller, 1991). Integrated 118 formats (e.g., presenting information on a single screen) are preferable to separate media (e.g., presenting information on screen and on a separate sheet of paper). 3.3. Interactivity and learner control Learning pace is different and based on the research lerning enhances when the learners can control their own pace of presentations(Mayer, 2003). Multimedia presentations are more effective when the learner has the ability to interact with the presentation, by slowing it down or by starting and stopping it. This pacing can also be achieved by breaking the presentation into segments; shorter segments that allow users to select segments at their own pace work better than longer segments that offer less control. 3.4. Animation and learning improvement When used effectively, animated content can improve learning. Several studies have suggested that learning is enhanced in computer -based animation environments (Park, 1994; Tversky, Bauer-Morrison and Betrancourt, 2002). Animation appears to be most effective when presenting concepts or information that students may have difficulty envisioning (Betrancourt, 2005). Animation can help the student visualize a process or other dynamic phenomenon that cannot be envisioned easily. This is especially true for processes that are not inherently visual (e.g., electrical circuits, forces in physics). Animation seems to work better with novices than experts (Mayer and Sims, 1994). Students who are less familiar with the content in question are likely to benefit more than those who have more familiarity with the content. Animation also appears to be more effective when students have the ability to start and stop the animation and view it at their own pace or are able to manipulate various facets of the animation. When provided with the ability to interact with the application in this way, students seem to both enjoy the experience more and perform better when tested on the content (Mayer and Chandler (2001). By enabling students to visualize complex information, animation may make it easier for the learner to make sense of the information in a way that requires less processing. In addition, animation is more likely to be effective if it is accompanied by narration, which makes use of both the auditory and visual channels. 4. Individual learner As with any instructional tool, multimedia may work better for some students than others. There is a growing body of research showing that students learn in different ways and that information should be presented in different ways to engage students with differing learning styles. Howard Gardner and his colleagues at Harvard suggest that individuals can exhibit a wide range of abilities, and that intelligence is best thought of as multiple areas of expertise or as multiple intelligences (Gardner, 1993; Gardner 1999). Gardner suggests that there are eight distinct intelligences: linguistic, logical-mathematical, spatial, bodilykinesthetic, musical, interpersonal, intrapersonal and naturalistic. This information can be used to direct instruction toward students’ strengths. The perceptual learning styles model developed by Russell French, Daryl Gilley, and Ed Cherry (Institute for Learning Styles, 2008) in the late 1970s and early 1980s provides another useful way of viewing learner 119 differences. This model proposes that learners extract information from their surroundings through the use of their senses and that there are seven pathways for learning: print, aural, interactive, visual, haptic, kinesthetic and olfactory. This research suggests that information should be presented in different ways to engage learners with different learning styles and strengths. Students may have preferences for or learn most effectively through different modes. For example, one student may prefer or learn best from print, while another may prefer a more visual presentation of information. Multimedia learning may be particularly effective for visual and auditory learners. Multimedia learning offers a significant opportunity to reach the greatest number of students and most effectively support students with different learning styles. 5. Conclusion Including multimedia as part of instruction can significantly enhance student learning. Research has contributed much to our understanding of how the brain processes information, and we know that multimedia that recognizes how the brain processes information is more effective than multimedia that doesn’t. This paper highlights several principles that discriminate between effective and ineffective multimedia use for teaching and learning. While multimedia learning technology is not a panacea, it should occupy a prominent place in the twenty first century instructional toolbox, as research has shown it to be a significant tool for student engagement and learning. 6. References Baddeley, A. (1992) working memory. Science, 255,pp.556-559. Baddeley, A. (1999) Human memory. Boston: Allyn and Bacon. Betrancourt, M. ( 2005) The animation and interactivity principles in multimedia learning. In R. E. Mayer (Ed.). The Cambridge Handbook of Multimedia Learning. New York: Cambridge University Press. Chandler, P,and Sweller, J. (1991). Cognitive load theory and the format of instruction. Cognition and Instruction, 8, pp.293-332. Chi, M., Glaser R., and Rees, E. (1982) Expertise in problem solving. In R. Sternberg (Ed.) Advances in the psychology of human intelligence (pp.7-75) Hillsdale, NJ.: Erlbaum. Clark, R.E . and Feldon, D.F. (2005) Five common but questionable principles of multimedia learning. In R. E. Mayer (Ed.). The Cambridge Handbook of Multimedia Learning. New York: Cambridge University Press. Gardner, H. (1993) Frames of Mind: the theory of multiple intelligences. New York: Basic Books. Gardner, H. (1999) Intelligence reframed: Multiple intelligences for the 21 Century. New York: Basic Books. 120 Institute for Learning Styles (2008.) Overview of the seven perceptual styles. Retrieved August 28, 2008 from http://www.learning styles .org Kalyuga, S.,Chandler, P. and and Sweller, J. (1999). Mnaaging splilt attention and redundancy in multimedia instruction. Applied Congitive Psychomogy, 13, pp.351- 371. Kolb, D. A., Boyatzis, R., & Mainemelis, C. (2001). Experiential learning theory: Previous research and new directions . In R. Sternberg and L. Zhang (Eds.) Perspectives on cognitive learning, and thinking styles. Mahwah, NJ: Erlbaum. Lee, J., Grigg, W., and Dion, G. (2007). The Nation’s Report Card: Mathematics 2007(NCES 2007– 494).National Center for Education Statistics, Institute of Education Sciences, U.S. Department of Education, Washington, D.C. Miller, (1956) The magic number of seven plus or minus two. Some limits on our capacity for processing information. Psychological Review; Vol, 63, 31-97. Mayer, R.E. (2003) Learning and Instruction. Upper Saddle River, NJ: Prentice Hall. Mayer, R.E. (2005) Introduction to multimedia learning. in R. E. Mayer (Ed.). The Cambridge Handbook of Multimedia Learning. New York: Cambridge University Press. Mayer, R.E. and Chandler, P. (2001) When learning is just a click away: Does simple interaction foster deeper understanding of multimedia messages? Journal of Educational Psychology, Vol. 93, pp. 390-397. Mayer, R.E. and Sims, V.K. (1994) For whom is a picture worth a thousand words? Extensions of a dual-coding theory of multimedia learning. Journal of Educational Psychology, 86, pp.389-401. Park, O. (1994). Dynamic visual displays in media-based instruction. Educational Technology, 21– 25. Sweller, J. (2003) Evolution of human cognitive architecture. In B. Ross (Ed.), The Psychology of learning and Motivation (Vol. 43, pp.215-266). San Diego, CA: Academic Press. Sweller, J. (2005) Implications of cognitive load theory for multimedia learning. In R. E. Mayer (Ed.). The Cambridge Handbook of Multimedia Learning. New York: Cambridge University Press. Tversky, B., Bauer-Morrison, J., & Betrancourt, M. (2002). Animation: can it facilitate? International Journal of Human- Computer Studies, Vol 57, 247-262. 121 Pros and Cons of Multimedia in Education Soulmaz KHODADADI Islamic Azad University , Marand Branch , Marand , Iran Abstract Nowadays students are highly accustomed to recieving information and adopt their knowledge on a daily basis through various formats such as multimadia facilities. Learners are more adopted to digital world and their daily lives are completely bond with such devices. They are sometimes called the digital natives by some researchers as they cannot live without it. Therefore, the educators are more challenged in wishing to have the students engaged in the classroom while the required content is still provided to develop learning outcomes. Although there exists an increasing rate of technological tools and applications proporting to aid in the delivery and understanding of educational content, there is still limited and scattered suporting research and study about their effectiveness. That is to say that we have no evidence of their complete usefulness without any kind of disadvantages that it might bring with itself. This paper tries to provide a proper overview of what constitutes an educational multimedia, present research evaluations of their effectiveness, and reveal unsupported principles about questionable beliefs of multimedia learning, in order to contribute the educators in their choice of the myraid multimedia options available. It has provided a brief overview of the status of research in and application of multimedia as an instructional device. The review provides us with the conclusion that pedagogy must drive educational technology usage, rather than the reverse. Not only educational content being delivered, but also variables associated with the learners are considered by their research findings. Suggestions are also provided on upcoming new research areas considering vraiables and the environments which weren’t studied so far as a concluding point for this paper. What is needed is the research that examines the educational environments in which the new technologies yield superior results and even more importantly to examine those environments where the new technologies either show no improvement or underperformance over conventional pedagogies. Such research can identify and define the characteristics of the educational environments in which the new technology has evidence suggesting that it is effective as well as to identify and define characteristics of the educational environments in which the new technology has evidence suggesting that it is ineffective. Based on this evidence, educators can utilize multimedia technologies effectively and efficiently. Key Words: Multimedia, pedagogy, technology, education, literature review ; 1. Introduction A continuous search is under effect by educators to find more effective process and increase their learning outcomes. Various technologies have been touted as being able to provide thse ultimate delivery mechanism to achieve these laudable goals. However, while the technologies purporting to provide solutions are changing at an exponential pace, the true effect of these technologies on learning outcomes remains unclear. The multitude of student (individual) variables plus the myriad of content and situational variables interact with the delivery mechanisms in such as way as to confound the applicability of many of the research results.This paper provides an updated overview of research on the use of multimedia for educational purposes in order to highlight under-researched areas, and offers suggestions for future research projects that will help clarify the appropriate use of multimedia by educators. The paper begins with a review of what educators and researchers consider multimedia and its importance to the learning process. It then provides a representative though not exhaustive review of research findings to date, and concludes with areas of additional research to guide educators wishing to utilize multimedia tools. Đt also has an analytic look at the negative aspects of using multimedia in educational settings. 122 2. Related Literature Data is received by the means of multiple channels, i.e. media, including audio and visual channels (Paivio, 1969) as well as touch, taste and smell. Multimedia is most commonly defined as the use of at least two of these elements: sound (audio), and text, still graphics, and motion graphics (visual) (Tannenbaum, 1998). To date, the majority of the educational research projects do not include the other media of touch, taste and smell. The importance of multiple channels for delivery of educational content can be found in the theory of multi-channel communication which confirms that when information is presented by more than one channel, there will be addition reinforcement, resulting in greater retention and improved learning (Ellis, 2004; Bagui, 1998; Daniels, 1994). Furthermore, although not stipulated by most researchers assessing the effectiveness of instructional multimedia, Tannenbaum (1998) posits that multimedia must include an interactive component. This interactive component must allow the learner to interact with the material in such a way as to control the outcome of the presentation, thereby necessitating that it be under the control of a computer (Tannenbaum, 1998). In fact, Drave (2000) suggests that the quality of interactivity is more important than content for the success in learning. (Evans & Gibbons, 2007, 1148). The importance of the interactive component is supported by the constructivist learning theory that says that an enhanced degree of control results in deeper learning outcomes (Smock, 1981; Zimmerman, 1981 by Ellis 2004). 3. Multimedia Research Thomas Edison can be said to give revolutionizing promise as early as 1922 proclaimed that “the Motion picture is destined to revolutionize our educational system and that in a few years it will supplant…the use of textbooks” (cited in Cuban, 1986, 9 by Mayer, 2005, 8). Also the history of educational television combining visual and audio; by the 1950s educational television was touted as a way to create a “continental classroom” that would provide access to “richer education at less cost” (Cuban, 1986, 33 by Mayer 2005, 8). Schrand (2008) notes that when technology enabling distance learning first appeared claims were being made that it would replace face-to-face instruction and that digital technology would lead to education customized to the needs of learners (Taylor and Schmidtlein, 2000). Yet Schrand (2008) notes that 20 years later, despite the dramatic predictions, our universities still retain their familiar appearances and that the dynamics of student learning in the typical university classroom remain largely pre-revolutionary. 3.1.Theoretical bases There were some research studies which have been formulated on multiple theoretical bases. These theoretical bases include constructionist learning theory and individual learning styles theory (Reed, 2006). 3.1.1.Constructionist learning Theory Constructionist learning theory states that giving the student more control over the pace of learning and the navigation within the lesson should lead to greater and deeper learning. (Smock, C. D. 1981; Zimmerman G. J., 1981, Ellis 2004 and Mayer 2005) 123 However, the navigation control combined with unguided or minimally guided instruction seems most often to harm learning for low-prior-knowledge of the subject matter. Thus multimedia’s facilitation of the constructionist-based discovery and problem-based learning pedagogy failed to produce favorable learning results. On the other hand, strong instructional guidance and scaffolding seems to interfere with the learning of more advanced students. 3.1.2.Individual learning styles The theoretical foundations of individual learning styles have also influenced instructional design (Mayer and Massa, 2003). Research indicates that spatial learners (Burke and James, 2008) and those with low prior knowledge (Ollerenshaw, Aidman, and Kidd, 1997) outperformed high-prior-knowledge students and were most benefited by use of multimedia. Other beneficiaries of multimedia include surface learners who are learners that are externally motivated who will implement strategies to avoid working too hard or failing. Multimedia has been found to be highly beneficial to visual learners but detrimental to highly verbal individuals (Butler and Mautz, 1996). On the other hand, adding animated pedagogical agents does not seem to increase learning and may diminish instructional effectiveness, because agents often produce cognitive overload for students. Personality types also provide clues as to when the use of multimedia will be effective. Ott, Mann and Moores (1990) hypothesized that the Introvert, Intuitive, Feeling, Judging personality types would prefer multimedia training, while the Extrovert, Sensing, Thinking, Perceiving would prefer lectures. However, after thirty years of testing multimedia instruction that accommodates different learning styles, there is still no convincing evidence that multimedia instruction designed to accommodate learning styles results in learning improvements. 4. Negative aspects of multimedia Multimedia instruction offers extraordinary benefits to education including a wide range of instructional options and, with adequate instructional design, considerable reductions in the time required to learn, the time required of expert teachers, and when large numbers of students are involved, the cost of learning. Like all new and exciting educational innovations it also suffers from mistaken beliefs about its potential and achievements. There are some commonly held beliefs about multimedia that have not been supported by research. For one thing, while multimedia may be a more attractive option for instructions by students than older media, the problem is that their interest most often seems to lead them to reduce their effort to learn (Clark, 2001). The second problem would be that learning styles affect learning by multimedia. So it is difficult to match it withh every learner’s learning style (Mayer and Massa, 2003). However given the data currently available, it appears that the two most promising individual differences that can be used to shape adaptive instructional programs are the prior knowledge and learning goal orientation of students, and nothing inherent to these factors seems to require use of multimedia for tailored accommodation. Moreover, attempts to insert socially engaging learning support into multimedia courses with animated pedagogical agents also seem not to increase learning and sometimes appear to diminish instructional effectiveness, because agents often produce cognitive overload for 124 students. Evidence from well-designed studies suggests that agents may be expensive and unnecessary, because appropriately designed narration and instructional methods embedded into instruction can achieve similar learning outcomes at less cost. Finally, multimedia advocates have often embraced constructivist-based discovery and problem-based learning pedagogy. The flexibility of multimedia technology permits the design of courses where students can control not only the (beneficial) pacing of instruction, but also students’ navigation between and within lessons. The latter type of control combined with unguided or minimally guided instruction seems most often to harm learning for students with less prior knowledge of course subject matter. In another ironic twist, strong instructional guidance and scaffolding seems to interfere with the learning of more advanced students. Thus, tailoring instruction to student prior knowledge does seem to be beneficial, but it does not require most of the features of multimedia instruction. 5. Discussion and conclusion This paper has provided a brief overview of the status of research in and application of multimedia as an instructional device as well as some claimed disadvantages that can be traced for. The review provides us with the conclusion that pedagogy must drive educational technology usage, rather than the reverse. The first stage of a new technology is always accompanied by unrealistic expectations of its revolutionary advantages and universal applicability. This stage is followed by the indiscriminate application to any number of educational areas. Not surprisingly, the results are disappointing and inconclusive with some studies indicating improvement while other studies suggest either no improvement over conventional pedagogies or even evidence of these new technologies being less effective then conventional pedagogies. Not only does the confusion arise because often the multimedia technologies used were not based on proven multimedia design principles, but also because of questionable research methodologies used in the studies. The problem is not with the new technology but rather with the unrealistic “great expectations” of “universal” applicability to all areas of the educational environment. Research must be designed to identify and define the characteristics of the educational environments in which studies have shown the new technology to be effective as well as the educational environments in which evidence has shown it to be ineffective. The next task is to use the knowledge of the educational environmental characteristics favorable for applying the new technology and identify them in specific disciplines. Studies have shown that for abstract conceptual and theoretical content material multimedia will be effective (Butler & Mautz, 1996; Burke, James and Ahmadi, 2009, 249). On the other hand, for quantitative areas in which the material requires extensive problem solving, the use of multimedia may not be effective (Butler & Mautz, 1996). Low analyzability indicates that fewer rules are needed for interpretation or representation, resulting in more uncertainty. Therefore, the lower the analyzability of the discipline’s content, the more multimedia will be effective and efficient. The main concern addressed in this study is the need to check research evidence for the presumed benefits of all instructional media and related pedagogies. Research sometimes provides counterintuitive evidence and so prevents us from unintentionally causing damage or investing scarce resources in instruction that does not support learning. It can also point in 125 directions that can lead to dramatically increases in achievement such as Corbett’s (2001) two sigma gain in learning accompanied by a 40 percent reduction in learning time. Therefore, what is needed is research that examines the educational environments in which the new technologies yield superior results and even more importantly to examine those environments where the new technologies either show no improvement or underperformance over conventional pedagogies. Based on this evidence, educators can utilize multimedia technologies effectively and efficiently. 6. References Bagui, S. 1998. Reasons for increased learning using multimedia. Journal of Educational Multimedia and Hypermedia, Vol 7, No. 1. 3-18. Beets, S. Douglas, and Patricia G. Lobinger. 2001. Pedagogical Techniques: Student Performance and Preferences. Journal of Education for Business. 76. 231-235. Burke Lisa A. and Karen E. James. 2008. PowerPoint-Based lectures in business education of student-perceived novelty and effectiveness. Business Communication Quarterly, Vo. 71. No 3 277-296. Butler, J. B. & R. D. Mautz Jr. 1996. Multimedia presentations and learning: A laboratory experiment. Issues in Accounting Education. 259-280. Clark, R. E. (Ed.). (2001). Learning from Media: Arguments, Analysis and Evidence. Greenwich, CT: Information Age Publishers. Corbett, A. (2001). Cognitive computer tutors: Solving the two-sigma problem. In M. Bauer, P. Gmytrasiewicz & J. Vassileva (Eds.), User Modeling 2001: Proceedings of the 8th International Conference, UM2001 (pp. 137-146). New York: Springer. Daniels, L. 1999. Introducing technology I the classroom; PowerPoint as a first step. Journal of Computing in Higher Education, 10, 42-56. Drave W. 2000. Teaching online. River Falls, Wisconsin: LERN books Ellis, Timothy. 2004. Animating to build higher cognitive understanding: A model for studying multimedia effectiveness in education. Journal of Engineering Education. January 2004. Evan, Chris and Nicola J. Gibbons, 2007. The interactive effect in multimedia learning, Computers & Education, 49 1147-1160. Mayer, R. E., & Massa, L. J. (2003). Three facets of visual and verbal learners: Cognitive ability, cognitive style, and learning preference. Journal of Educational Psychology, 95(4), 833-846. Mayer, Richard E. 2005. The Cambridge handbook of multimedia learning. New York. Cambridge University Press, 1-635. Mayer, Richard E. 2008. Applying the science of learning evidence-based principles for the design of multimedia instruction. American Psychologist, 760-769. Mayer, Richard E. and Massa, L.J. 2003. Three facets of visual and verbal learners: Cognitive ability, cognitive style, and learning preferences. Journal of Educational Psychology, 95, 833-846. Ott, R. L., M.H. Mann, and C.T. Moores .1990. An empirical investigation into the interactive effects of student personality traits and method of instruction (lecture or CAI) on student performance in elementary accounting. Journal of Accounting Education, 8. 17-35. 126 Paivio, A. 1969. Mental imagery in association learning and memory. Psychological Review, Vol. 76, 241-263. Reed, Stephen K. 2006. Cognitive architectures for multimedia learning. Educational Psychologist, 41(2), 87-98. Schrand, Tom. 2008. Tapping into active learning and multiple intelligences with interactive multimedia. College Teaching, 78-84. Smock, C. D. 1981. Constructivism and educational practices In I.E. Sigel, D.M. Brodzinski & R.M. Golinkoff (Eds.), New Directions in Paigetian Theory and Practice. . Hillsdale, NJ: NJ: Erlbaum, 51-68. Taylor, A.L. and F. A. Schmidtlein. 2000. Creating a cost framework for instructional technology. Technology Source November/December 2000. http://technologysource.org/article/creating_a_cost_framework_for_instructional_technol ogy. Tannenbaum, Robert S. 1998. Theoretical foundations of multimedia. New York: Computer Science Press. Zimmerman, B.J. 1981. Social learning theory and cognitive constructivism. In I.E. Sigel, D.M. Brodzinski & R.M. Golinkoff (Eds.), New Directions in Paigetian Theory and Practice. Hillsdale, NJ: NJ: Erlbaum, 39-49. 127 Can Syntax in Computer Algebra System Promote Mathematical Thinking in Differential Equations? Fereshteh ZEYNIVANDNEZHADa *,Zaleha Binti ISMAIL b, Yudariah binti Mohammad YUSOFc , Bambang SUMINTONOd a,b,d c Faculty of Education, Universiti Teknologi Malaysia, 81310 Johor, Malaysia Faculty of Science, Universiti Teknologi Malaysia, 81310 Johor, Malaysia Abstract Mathematical thinking plays a role in mathematics education. Software computer packages such as computer algebra systems are considered as amplifiers of cognition and a reorganizer of mental functioning. However, some believe syntax, the language of computer algebra systems, burdens cognitive processes such as mathematical thinking. Can syntax enhance mathematical thinking? To answer this question, 37 engineering students were purposely selected at a public university in Malaysia. A course in differential equations is a requirement for all undergraduates in engineering. Therefore, data was collected through a series of intervention sessions as a teaching experiment. Maxima, a free and open source software, was used as the computer algebra system as syntax is similar to mathematics language. The tasks created by the researchers were designed according to the definition of mathematical thinking by Mason, who divided mathematical thinking into processes-powers; structures and themes. Therefore, questions and prompts are used to explicate the mathematical thinking process. Beside the questions and prompts, every task is comprised of two parts including written and computer activites with the same differential equations. Field notes, interveiw transcriptions, and students written and computer activites were coded using qualitative data anlysis. The findings showed syntax can be useful to promote essential mathematical thinking process such as specializing and generalizing. Keywords: Syntax, computer algebra system, mathematical thinking, differential equations; 1. Introduction Many of the mental activities that occur in problem solving also happen in mathematical thinking. One thing that distinguishes advanced mathematical thinking is the possibility of formal deduction.. However, current teaching situations at the undergraduate level focus on the product of mathematical thought rather than the process of mathematical thinking. How can mathematical thinking be taught? It is hypothesized computer algebra systems (CASs) may promote mathematical thinking. A CAS is a type of software package that is used for manipulation of mathematical formulas. However, some people are strongly opposed to the use of a computer algebra system in mathematics education. The biggest objection is programmed mathematics learning (Krantz, 1999). This study intends to investigate whether syntax in the CAS environment such as Maxima help to enrich or weaken mathematical thinking. 2. Theoretical background A helical picture of the framework originally proposed by Bruner et al (1986) has been extended by Mason to represent mathematical thinking as a dynamic process. It moves around or between a number of unspecified loops in which each new loop is built on the students' understanding and awareness perceived in traversing previous loops (Burton, 1984). The connectedness loops allow the thinker to track back to previous levels and recreate articulations which may have become unstable. By reference back to previous mastered, the 128 new articulation is mastered by demanding particular examples or specializing (Mason, Burton, & Stacey, 2010). Watson and Mason (1998) proposed the generation of mathematical discourse by using mathematical themes, powers, heuristics and activities based on the ideas of Zygfryd Dyrszlag. Mason et al (2010) believe that people use mathematical thinking in four central ways which are specializing and generalizing; conjecturing and convincing. Specializing refers to trying special cases and looking at examples; generalizing refers to looking for patterns and relationships; conjecturing refers to predicting relationships and results; and convincing refers to finding and communicating the reasons why something is true. However, these processes are not linear. How can computers help students to learn to think mathematically? Computers can operate with numbers and symbols which are the most important aspects of human thought. There is a rich body of research article which claims that computer algebra systems lead to improvement in the mathematical thinking powers among students (Maat & Zakaria, 2011; McDermott & Redish, 1999; Pea, 1987). The theoretical underpinnings of the instrumental approach to use tool consists of elements from both the anthropological theory of didactics (Bosh & Chevallard, 1999) and cognitive ergonomics (Verillon & Rabardel, 1995). Instrumental genesis considers schemes development along with cognitive ergomomics and techniques in line with an anthropological focus (Artigue, 2002). Another question that must be considered is to identify by which processes do students construct their conceptual schemas? One of the richest sources available to handle this question is the construction of mathematical objects (Thomas & Hong, 2004). There are three types of mathematical object construction including perceived objects, precepts, and axiomatic objects (Tall, Thomas, Davis, Gray, & Simpson, 1999). Embodied objects were further added by Gray and Tall (2007). The recent work published by Tall (2008) about transitions in thinking from school mathematics to formal proof in pure mathematics at the university level was formulated as the framework of the three worlds of mathematics. Computer software through dynamic and interactive capabilities makes gaining an intuitive understanding of the interrelationship between equations, graphs, and pictorial representations accessible to the user. Thus, mathematical thinking’s doors will be opened and more people may walk in. Numbers will not increase without a richer environment for fostering mathematical thinking. Programming languages, symbolic calculator and simulation modeling languages can be central to thinking mathematically (Artigue, 2002; Meagher, 2006; Zeynivandnezhad, Zaleha, Yudariah, & Bambang, 2013). 3. Method Teaching experiment was chosen as methodology to explore students’ construction of mathematics knowledge and to allow students to gain experience through interactions with researchers. In addition, constructivist teaching experiment is appropriate to attribute the context within which students construct mathematical knowledge (Yackel, Sfard, & Gravemeijer, 2011).Considering differential equations is a requirement among undergraduates in science and engineering, One differential equations classroom including 37 engineering students was purposely chosen at one of the public universities in Malaysia. The Instruments 129 were created by researcher based on Mason definition of mathematical thinking (2010). The instruments include both written and computer lab activities to solve a specific differential equation. Maxima, free and open source software was chosen as a CAS to use in this research. The activities based on mathematical thinking approach are shown in Figure 1. Data was collected over the course of several rounds of teaching experiment and student interviews to look for the development of mathematical thinking process. Data was analyzed based on qualitative data analysis by Miles & Huberman (1994). In doing so, the mathematical process was coded based on Mason’s definiton of Mathematical thinking (See, Table 1). Figure 1.The instrument used to explicate mathematical thinking Interview transcriptions and observations of the intervention sessions were then coded. The themes were found to answer the research question: can syntax be helpful to enhance mathematical thinking? Content validity has been done by a panel including Pr. John Mason and researchers who are lecturers from some top universities who have published mathematical thinking and differential equations. Moreover, double coding procedure has been done by two people who had previously used Mason’s definition of mathematical thinking. The codes were changed slightly as the question asked in the interview was not really clear to show whether students generalize or just attempt to reply in a procedural ways. 130 Table 1. Activities related to mathematical thinking process Constructs Code Activities Specializing SP1 Reading the question SP2 Identify the features of the facts that makes it an example of an specific differential equations SP3 Identify the facts, theorems and properties, the techniques to solve SP4 Classify and sort information be alert to ambiguities Organizing data or information SP5 Introducing images, diagrams to understand the problem SP6 Introducing symbols, representation, notation to understand the problems SP7 Trying some specific cases to get an idea of what the answer might be SP8 Identifying any similarity or analogous questions – identify possible underlying pattern - Develop a sense of why the answers may be correct Generalizing GN1 Check the calculations to make sure the generalization is true GN2 Check the argument to ensure that the computations are appropriate GN3 Look for pattern and relationships GN4 Extend the result to a wider context by generalizing GN5 Extend by seeking a new path to the resolution GN6 Extend by altering some of the constraints Conjecturing CJ1 Predicting relationships and results Check the consequences of conclusion to see if they are reasonable Reflect on implications of conjectures and arguments Reflect on key ideas and moments Reflect on your resolution: can it be made clearer? Convincing CV1 Finding and communicating the reasons why something is true.Convince yourself.Convince a friend Convince an enemy 4. Findings Students use specializing powers such as introducing images, diagrams to understand the problem; introducing symbols, representation, notation to understand the problem; trying some specific cases to get an idea of what the answer might be; identifying any similarity or analogous questions – identify possible underlying patterns - develop a sense of why the answers may be correct. In the following example students can solve a differential equation using Maxima: 1 Researcher: write an example of a second order differential equation 2 Student: 3 Researcher: ok, very good, now could you please solve it? 4 Student: you mean find the general solution. I have defined the differential equation for Maxima.ode:'diff(y,x,2)+5*'diff(y,x,1)+9*y=0; 131 5 Student: (after exploring the helpsheet) . gsoln:ode2(ode,y,x); In addition, students use generalizing powers such as Check the calculations to make sure the generalization is true; Check the argument to ensure that the computations are appropriate in Maxima environment (line 5, 7). 6 Researcher: ok, how are you sure it is correct? 7 Student: It is correct, because the solution is for the roots which are imaginary. I found them manually Figure 2: student's answer to finding the auxiliary roots When the lecturer teaches speicalizing by giving specific differential equations to be solved using variation of parameters, students are asked before solving the differental equation “how do you want to solve it? Students must now make a guess based on what they know about techniques of solving a differenital equation. Therefore, the lecturer makes a decision based on the objective of the session, for example. If at the end of course, the student must recognize which method they have to use, the lecturer focuses on specializing, categorizing, and conjecturing ( line 8, 9). When the student chooses the method, the lecturer asks why and the student justifies the reason they chose the method (line 11). 8 9 10 11 Researcher:how many wasy did you use to find? Student: undetermined and variation parameter Researcher: how do you want to solve it? Student: undermined coefficient because of the special file for using undetermined coefficient Maxima may be applied to translate mathematics language to computer algebra environment. In doing so, students must have a good understanding of differential equations. Moreover, students use generalizing power to look for patterns and relationships. In maxima, they can manipulate the numbers and without calculation get the solution and graph of a given differenital equation. Line 15 shows that studenst change the numbers and can see differences in algeraic solutions. 12 Researcher: which status does this differentail equation show? 13 Student: If I use this command: gsoln:ode2(ode,y,x);then y=(%k2*x+%k1)*%e (-2x) is critical damping. 132 14 Researcher: what can be changed to convert to other status? 15 Student: ode:'diff(y,x,2)+4*'diff(y,x)+3*y=0; then y=%k1*%e (-x)+%k2%e (-3x) 5. Discussion and Conclusion This study was conducted to determine how syntax in a CAS environment helps to enhance mathematical thinking. In doing so, mathematical thinking was coded based on Mason (2010). Instrument includes both written and computer activities of differential equations. Differenital equation plays a role among engineering students due to modelling of natural phenomena. The key to recognizing and using mathematical thinking lies in creating an atmosphere that builds confidence to question, challenge, and reflect on the learnt subject matter. Therefore, it is important that the processes of posing questions, making conjecture, and justifying arguments are acknowledged (Burton, 1984). Computers can help to do the essence of mathematical thinking due to their ability to manipulate, calculate and visualize. Computer algebra system can be used to amplify a reconstruction (Pea, 1987). Introducing symbols, representation, and images is easier than face to face environments because of potential of the CAS environment such as using the same syntax in different situations. Our findings showed that computer algebra systems are helpful in promoting students’ mathematical thinking powers such as specializing and generalizing. Therefore, appropriate questions and prompts in a computer algebra system such as Maxima can promote mathematical thinking powers such as specializing and generalizing. 6. Acknowledgement We are grateful to Universiti Teknologi Malaysia and Malaysian Ministry of Higher Education for providing the grant that enables this study to be carried out. 7. References Artigue, M. (2002). Learning mathematics in a CAS environment: The genesis of a reflection about instrumentation and the dialectics between technical and conceptual work. International Journal of Computers for Mathematical Learning, 7(3), 245-274. Bosh, M., & Chevallard, Y. (1999). La sensibilité de l’activité mathématique aux ostensifs. Objet d’étude et problématique. Recherche en didactique Mathématiques, 19(1), 77-124. Bruner, J.S., Goodnow, J.J., & Austin, G.A. (1986). A study of thinking: Transaction Publishers. Burton, L. (1984). Mathematical thinking: The struggle for meaning. Journal for Research in Mathematics Education, 35-49. Gray, E., & Tall, D. (2007). Abstraction as a natural process of mental compression. Mathematics Education Research Journal, 19(2), 23-40. Krantz, S.G. (1999). How to teach mathematics: American Mathematical Society. Maat, S.M., & Zakaria, E. (2011). Exploring students' understanding of ordinary differential equations using computer algebraic system (CAS). Turkish Online Journal of Educational Technology, 10(3), 123-128. Mason, J., Burton, L., & Stacey, K. (2010). Thinking mathematically: Addison-Wesley London. McDermott, L.C., & Redish, E.F. (1999). Am. J. Phys., 67, 755. 133 Meagher, M. (2006). Theoretical approaches to learning with digital technologies. Paper presented at the the Seventeenth Study Conference of the International Commission on Mathematical Instruction, Hanoi Institute of Technology and Didirem Université Paris 7. Miles, M.B., & Huberman, A.M. (1994). Qualitative data analysis: An expanded sourcebook: SAGE publications, Inc. Pea, R.D. (1987). Cognitive technologies for mathematics education. Cognitive science and mathematics education, 89-122. Tall, D. (2008). The transition to formal thinking in mathematics. Mathematics Education Research Journal, 20(2), 5-24. Tall, D., Thomas, M., Davis, G., Gray, E., & Simpson, A. (1999). What is the object of the encapsulation of a process? The Journal of Mathematical Behavior, 18(2), 223-241. Thomas, M., & Hong, Y.Y. (2004). Integrating CAS calculators into mathematics learning: partnership issues. Paper presented at the Proceedings of the 28th Conference of the International. Verillon, P., & Rabardel, P. (1995). Cognition and artifacts: A contribution to the study of though in relation to instrumented activity. European Journal of Psychology of Education, 10(1), 77-101. doi: 10.1007/bf03172796 Watson, A., & Mason, J. (1998). Questions and prompts for mathematical thinking: Association of Teachers of Mathematics. Yackel, E., Sfard, A., & Gravemeijer, K. (2011). A journey in mathematics education research: insights from the work of Paul Cobb (Vol. 48): Springer Science+ Business Media. Zeynivandnezhad, F., Zaleha, B.I., Yudariah, B.M.Y., & Bambang, S. (2013). Mathematical Thinking in Differential Equations through a Computer Algebra System : a Theoretical Framework 4th IGCESH 2013 (Vol. 4, pp. 1001-1005). Johor Universiti Teknologi Malaysia. 134 Elektronik Dönüşüm Sürecinde Mobil Teknolojiler Ve Eğitim (Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Mobil Teknolojileri Eğitim Amaçlı Kullanım Alışkanlıkları Üzerine Bir Araştırma) Erhan AKYAZI a, Aylin TUTGUN ÜNALb, a Doç. Dr. , Marmara Üniversitesi Đletişim Fakültesi, 34, Türkiye b Öğr.Gör. Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi, 34, Türkiye Özet Bu çalışmada, elektronik dönüşüm sürecinde, eğitim fakültesi öğretmen adaylarının mobil teknolojileri eğitim amaçlı kullanım alışkanlıklarının tespiti amaçlanmıştır. Ayrıca, öğrencilerin mobil cihazlarından internete erişimlerindeki problemler ve bu problemlerin kaynakları tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma, Đstanbul'daki 290 öğretmen adayı ile yürütülmüştür. Araştırmada, veriler “Mobil Cihaz Kullanım Anketi” ile toplanmıştır. Araştırma sonucu ulaşılan sonuçlardan bazıları şu şekildedir: (a) Öğrencilerin, mobil cihazların sunduğu pek çok hizmetten %60,7’si haberdar iken, %37,6’sı haber değildir; (b) Mobil cihazların sunduğu eğitim uygulamalarından öğrencilerin %49,7’si haberdar iken, %50’si haberdar değildir; (c) Mobil cihazların sunduğu hizmetler cinsiyete göre karşılaştırıldığında, kadın öğrencilerin erkeklere göre daha çok alışveriş fırsatlarından yararlandığı ortaya çıkmıştır; (d) Mobil cihazların eğitim uygulamalarında ise, kadın öğrencilerin mobil sözlük kullanımlarının erkek öğrencilere göre farklılaştığı görülmüştür; (e) Öğrencilerin mobil cihazlarından sosyal ağlara bağlanma oranı ise oldukça yüksek bulunmuştur. Araştırmada, mobil cihazların eğitim amaçlı kullanılıp kullanılmadığı gibi pek çok konuda da sonuçlara ulaşılmıştır. Araştırma sonuçlarından yola çıkılarak eğitim fakültesi öğrencilerinin mobil cihazların eğitim amaçlı kullanımlarına yönelik önerilere çalışmanın sonunda yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Mobil teknoloji, elektronik dönüşüm, öğretmen adayları, eğitim 1. Giriş Dönüşüm şekil değiştirme veya olduğundan başka bir biçime geçme olarak tanımlanır ve değişimlerin bir sonucu olarak gerçekleşir. Kontrol altında tutulan değişkenler üzerinde yapılan düzenlemelerin neticesinde genellikle olumlu yönde değişiklikler ve dönüşümler meydana gelirken, doğal felaketler gibi kontrol edilemeyen etkenler neticesinde olumsuz yönde değişiklikler de meydana gelebilmektedir. Đnsanoğlu tarih boyunca iş yapış şekillerini kolaylaştıracak teknik ve teknolojiler arayışında olmuştur. Savaşlarda kullanılan teknolojileri kullanım amacından dolayı bu sınıfta değerlendirmezsek, teknolojilerin desteğiyle de dönüşümler pozitif yönde gerçekleşmiştir. Özellikle bilişim ve iletişim teknolojilerinin de desteği ile bireyler, toplumlar ve kurumlar sürekli hep daha ileriye evrilmiştir. Toplumlar birey ve kuruluşlardan daha karmaşık bir yapı sergilerler. Ve toplumlar da tıpkı bireyler gibi gelişim gösterirken düşünceden uygulamaya kadar pek çok farklı davranış biçimi gösterirler. Bu değişimlerden, toplumu en çok etkileyenler “dönüşüm” olarak adlandırılırlar. Söz konusu dönüşümler toplumsal dinamikleri etkileyerek yep yeni bir şekil almasına neden olur. Elektronik dönüşüm her şeyin değişmesinin, teknolojinin sunduğu imkanlarla, teknolojinin mümkün kıldığı farklı modellerle gerçekleşmesini ifade etmektedir. Elektronik dönüşüm bir projeden öte bir çalışma şeklidir ve zaman geçtikçe pozitif etkilerini daha fazla 135 göstererek, yapılan yatırımların etkisini hızlıca gösterir ve böylece bu alanda daha fazla yatırımın yapılmasına olanak tanır. Elektronik dönüşüm bilgi ve iletişim teknolojilerinin yanında insanların yaşam anlayışının değişimini, dijital hayata geçişi simgelemektedir. Dönüşümün kaçınılmaz olduğunun farkında olan ülkemiz 2003/12 Sayılı Başbakanlık Genelgesi'nde belirtildiği üzere, e-Dönüşüm Türkiye Projesi'ni hayata geçirerek, projenin başlıca hedefini; vatandaşlara daha kaliteli ve hızlı kamu hizmeti sunabilmek amacıyla; katılımcı, şeffaf, etkin ve basit iş süreçlerine sahip olmayı ilke edinmiş bir devlet yapısı oluşturacak koşulların hazırlanması olarak belirlemiştir. Bu proje çerçevesinde oluşturulan ve daha sonra sayısı 8’e indirilen çalışma gruplarından birisi de Milli Eğitim Bakanlığı yürütücülüğündeki Eğitim ve Đnsan Kaynakları Çalışma Grubu’dur. Bu durum elektronik dönüşüm projesinde eğitime ne denli önem verildiğini kanıtlarından birisidir. Kalkınma Bakanlığı’nın Ekim 2012 yılında yayınlamış olduğu 2013-2015 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’a bakıldığında “Eğitim Sisteminin Geliştirilmesi” başlığı altında yer alan eğitimde bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin kullanımı ve öğretmen yetiştirilmesine verilecek önemi belirten sözcükler başta ülkemiz olmak üzere çalışmamız için de önem arz etmektedir. Teknoloji ile daha çok toplumu oluşturan bireyler yüz yüze kalmaktadır ancak çeşitli amaçlarla bir araya gelmiş insan topluluklarından meydana gelen kurumların da bu teknolojileri benimsemesi ve bireylerine bu imkânları sunması da ayrıca önem teşkil etmektedir. Modern toplumlarda çağdaşlaşmanın kaynağı eğitimdir. Çağdaşlaşmanın kaynağını oluşturan eğitim-öğretim dünyası da söz konusu teknolojileri etkin ve verimli kullanarak ve kullandırarak kendini dönüşüme adapte eden alanların başında gelmektedir. Hayatımıza hızla giren teknolojiler bir bilgi ve tecrübe paylaşımı olan eğitim-öğretimde temel fonksiyonları olmasa bile iş yapış şekillerimizi yeniden şekillendirmektedir. Bilginin kaynağı tabii ki eğitmen pozisyonundaki insan ancak tıpkı uzaktan eğitim yöntem ve teknolojilerinde olduğu gibi insan kaynağı bilgi ile şekillenen teknolojilerin insanın yerini alması bazen zorunluluk arz edebilmektedir. Burada amaç insanı işlevsizleştirmek değil, aksine insanı ve bilgisini daha değerli pozisyona taşıyarak o bilginin daha fazla insana ulaşması yolunda kullanımına imkân sunmaktır. Yayınlanan istatistiki bilgilerin de gösterdiği biçimde mobil teknolojiler şüphesiz ki insan kaynağı olan bilginin daha fazla insana ulaşmasına hizmet eden teknolojilerin başında gelmektedir. Bilgiye zaman ve mekân bağımsız erişime imkân tanıyan mobil teknolojiler bir anlamda sosyolojik bir işlev de üstlenerek bireylerin birbirine yaklaşmasına da ön ayak olmaktadır. Kullanıcıların ilgi ve alakalarına göre çeşitli mobil teknolojiler bulunmakla birlikte bu teknolojiler üzerinde de pek çok uygulama bulunmaktadır. Eğitim ile ilgili uygulamaların bu uygulamalar arasında önemli bir paya sahiptir. Teknoloji ve bu teknolojiler üzerinde yürütülen uygulamalar öğrenen boyutunda ortam ve öğrenme tekniği açısından öğrenene imkânlar tanırken, diğer taraftan eğitene ise öğrencileri ile daha fazla etkileşime girme ve farklı içerikleri öğrenene aktarabilme imkânları sunmaktadır. Bu yönde yapılan araştırmalar giderek yaygınlaşırken, özellikle bu araştırmalarda öğrenenlerin mobil cihazları ve uygulamalarını kullanım alışkanlıkları ve görüşleri alınarak var olan durum saptanmaya çalışılmaktadır (Akyazı ve Tutgun Ünal, 2013; Arslan ve Tutgun Ünal, 2013; Çelik ve diğ., 136 2013; Tutgun Ünal ve Arslan, 2013). Çelik ve diğerleri (2013)’nin üniversite öğrencileri ile yürüttükleri bir araştırmaya göre, e-ders içeriklerinin görüntülendiği uygulamalar, sosyal ağ uygulamaları ve oyun uygulamaları kullanıcıların en çok tercih ettikleri mobil uygulamaların başında gelmektedir. Bununla birlikte, mobil cihazların eğitimdeki uygulamalarını kapsayan araştırmalar (Özdemir ve diğ., 2013; Tülü ve Yılmaz, 2012) yapılmakta olsa da, özellikle mobil cihazların eğitim amaçlı kullanımının derinlemesine incelendiği ve sorun tespitinin yapıldığı araştırmalara ihtiyaç vardır. Bu araştırmada, öğrencilerin tablet, akıllı telefon vb. gibi popüler olan mobil cihaz sahiplikleri, bu cihazlardan internete erişim durum ve yöntemleri, kullanım amaçları ve sıklıkları, bu cihazlar üzerinden internet erişimlerinde bir problem varsa bu problemin kaynakları, mobil cihazları eğitmen ile etkileşime geçme, ödev vb. gibi eğitim amaçlı kullanım sıklıkları gibi konular araştırıldığından, “Elektronik Dönüşüm Sürecinde Mobil Teknolojiler ve Eğitim (Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Mobil Teknolojileri Eğitim Amaçlı Kullanım Alışkanlıkları Üzerine Bir Araştırma)” araştırmanın problem cümlesi olarak belirlenmiştir. 2. Yöntem Bu araştırmada, “Mobil Cihaz Kullanım Anketi” ile elde edilen verilerin nicel analizi ile var olan durum saptandığından, genel tarama modeline uygun olarak yürütülmüştür. 2.1. Çalışma Grubu Araştırmada çalışma grubu, 2012-2013 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde, Maltepe Üniversitesi (n=119; %41), Marmara Üniversitesi (n=116; %40) ve Yeditepe Üniversitesine (n=55; %19) devam etmekte olan 290 Eğitim Fakültesi öğrencisinden oluşturulmuştur. Grubun 192’sini (%66,2) kadın, 98’ini (%33,8) erkek öğrenciler oluşturmuştur. Öğrencilerin yaş ortalaması ise 21 olup, yaş aralığı 17 ile 33 arasında değişmektedir. 2.2. Veri Toplama Aracı ve Đşlem Araştırmada verilerin toplanmasında araştırmacılar tarafından geliştirilen “Mobil Cihaz Kullanım anketi” kullanılmıştır. Ankette, öğrencilerin mobil cihaz tercihleri, kullanım sıklıkları, internete erişimleri ve varsa problemlerinin tespiti, eğitim amaçlı kullanımları, mobil uygulamalardan memnuniyetleri, öğretim elemanı ile haberleşmede nasıl ve ne sıklıkla kullandıkları vs. gibi konulara yönelik sorular yer almaktadır. 2.3. Verilerin Analizi Anket, gönüllülük ilkesine göre ders esnasında 12-15 dk arasında uygulanmıştır. Veri analizlerinde frekans ölçümü ile kay-kare test tekniği kullanılmıştır. 137 3. Bulgular 3.1. Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Mobil Cihaz Sahiplikleri ve Mobil Cihazlardan Đnternete Erişim Durumlarına Yönelik Bulgular Eğitim fakültesi öğrencilerinin mobil cihaz sahipliklerine yönelik frekans ölçümü sonucunda, %48,3’ünün (n=140) cep telefonuna, %61’inin (n=177) akıllı telefona, %10’unun (n=29) ise her ikisine sahip olduğu bulunmuştur. Toplam orana bakıldığında %99,3’ü mobil telefonların en az bir türüne sahip iken, 2 öğrenci telefona sahip olmadığını belirtmiştir. Öğrencilerin %54,2’si (n=158) tablet, ipad, dizüstü gibi taşınabilir bilgisayar türlerinden en az birine sahiptir. Mobil cihazlara genel olarak sahiplik durumu incelendiğinde, en az 3 tür mobil cihaza sahip öğrenciler de bulunmaktadır (n=44;%15,1). Mobil cihazdan internete erişim durumu incelendiğinde, %90,3 (n=262) oranında erişim sağlanmaktadır. Öğrencilerin bu cihazlardan %26,2’si (n=76) cep telefonundan, %50,3’ü (n=146) akıllı telefondan, yani, %74,5’i (n=216) en az bir tür mobil telefondan internete erişmektedir. Öğrencilerin %36,5’inin tablet, ipad, dizüstü gibi taşınabilir bilgisayar türlerinden internete eriştiği görülmüştür. Mobil cihazlardan internete erişim yöntemleri araştırıldığında, öğrencilerin %64,1’i (n=186) ücretli internet paketlerinden, %21’i (n=61) ücretsiz kablosuz ağlardan (Wi-Fi), %10,3’ü (n=30) ise ücretli kablosuz ağlardan yararlanmaktadır. Mobil cihazlarında kullandıkları operatör sorgulandığında ise, öğrencilerin ilk sırada Turkcell (%46,6), ikinci sırada Avea (%29,3), üçüncü sırada Vodafone (%24,1) kullandıkları bulunmuştur. Mobil cihazlarında kullandıkları işletim sistemleri araştırıldığında ise, öğrencilerin yarıya yakınının android (n=126;%43,4) kullandığını söyleyebiliriz. Đkinci sırada ise IOS gelmektedir (n=51;%17,6). Diğer işletim sistemlerinin kullanım oranları ise şu şekildedir: Symbian %7,8 (n=23), Blackberry %5,5 (n=16), Windows Phone 8 %2,8 (n=8) ve diğer işletim sistemleri %7,6’dır (n=22). 44 kişi (%15,2) ise belirtmemiştir. Bu durum işletim sistemini bilmeyen öğrencilerin de olduğunu düşündürmektedir. 3.2. Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Mobil Cihaz Kullanım Alışkanlıklarına Yönelik Bulgular Đlk olarak günlük mobil cihaz kullanımları araştırıldığında, en çok günde 1 saatten az (n=113;%39), ikinci sırada ise 1-3 saat arası (n=109;%37,6) mobil cihazlarını kullanan öğrenciler gelmektedir. Bununla birlikte, günde 3-5 saat kullananların oranı %13,8 (n=40), 58 saat kullananların oranı %3,1 (n=9) ve 8 saatten fazla kullananların oranı %1,4’dür (n=4). Ayrıca 8 saatten fazla mobil cihazlarını kullananların az oranda da olsa görülmesi aşırı kullanımı ifade etmektedir. Ne zamandan beri mobil cihazlarından internete eriştikleri sorulduğunda, öğrenciler çoğunlukla 1-3 yıldır mobil cihazlarından internete eriştiklerini belirtmişlerdir (n=151;%52,1). Đkinci sırada 1 yıldan az (n=65;%22,4), üçüncü sırada ise 3-5 yıldır (n=42;%14,5) erişenler gelmektedir. 8 yıldan fazla süredir mobil cihazlarından internete erişenlerin oranı ise %3,4’tür (n=10). 138 Kullandıkları internet paketleri sorulduğunda, öğrencilerin %80’i (n=232) kullandıkları paketi belirtirken, %20’si (n=58) cevap vermemiştir. Bahsi geçen %20’lik grubun, kullandıkları paketi bilmediği bir neden olarak düşünülebilir. Bununla birlikte, öğrenciler çoğunlukla sınırsız paketleri tercih etmekte (%27,2) olup, ikinci sırada 1 GB’lık paketler (%26,2) gelmektedir. Diğer paketlerin kullanım oranı daha düşük bulunuştur. Buna göre, 100 MB’lık paket kullanım oranı %8,3, 500 MB’lık paket kullanım oranı %7,2’dir. 250 MB, 500 MB, 2 GB, 4 GB vs. gibi diğer paketlerin kullanım oranının toplamı ise %11,1’dir. Mobil cihazlarında sosyal ağ paketine sahip olup olmadıkları incelendiğinde, öğrencilerin yarısından fazlasının sahip olduğu bulunmuştur (%59,2). Öğrencilerin %40,3’ü sahip olmadığını belirtirken, %0,5’i cevap vermemiştir. Hangi sosyal ağ paketlerine sahip oldukları sorulduğunda, %19’u sadece Facebook, %3,4’ü sadece Twitter paketine sahip olurken, her ikisine de sahip olanlar çoğunluktadır (%33,4). %3,4’ü (n=10) diğer sosyal ağ paketlerine sahip olduğunu belirtmiştir. Mobil cihazların sunduğu diğer hizmetlerden haberdar olup olmadıkları araştırıldığında, %60,7’si haberdar, %37,6’sı haber değildir. Soruya 5 öğrenci (%1,7) cevap vermemiştir. Buna göre, öğrencilerin %24’ü bilgi edinme paketlerinden, %16,2’si paylaşımlı internet paketi kampanyalarından, %12’si alışveriş fırsatlarından, %9’u mobil modem kampanyalarından, %7,9’u mobil TV hizmetinden yararlanmaktadır. Kullanılan hizmetler cinsiyete göre karşılaştırıldığında kadın öğrencilerin erkeklere göre daha çok alışveriş fırsatlarından yararlandığı ortaya çıkmıştır (X2=6,297; sd=1; P=0,011). Diğer hizmetlerden yararlanma durumu cinsiyete göre fark yaratmamıştır. 3.3. Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Mobil Cihazları Eğitim Amaçlı Kullanım Alışkanlıklarına Yönelik Bulgular Öncelikle Eğitim Fakültesi öğrencilerinin mobil cihazların sunduğu eğitim uygulamalarından haberdarlıkları incelenmiştir. Buna göre, öğrencilerin %49,7’si haberdar iken, %50’si haberdar değildir ve 1 öğrenci cevap vermemiştir. Bu durum, öğrencilerin yarısının eğitim uygulamalarından haberdar olmadığını göstermektedir. Haberdar olanların hangi uygulamaları kullandıkları sorulduğunda, %33,8’i sözlük, %23,4’ü eğitici/hafıza oyun, %22,8’i e-kitap ve e-dergi, %22,1’i yabancı dil, %13,1’i branş, %10,7’si mobil kütüphane, %6,6’sı sağlık, uygulamalarını kullandıkları, %6,6’sı ise haberdar olup, kullanmadıklarını belirtmiştir. Bu oranlar, sorulan 7 farklı eğitim uygulamasından birden fazla uygulamayı kullananları kapsamaktadır. Bu noktadan hareketle, kaç çeşit eğitim uygulaması kullandıkları da analiz edilmiştir. Buna göre, 3 çeşit eğitim uygulamasını birden kullandığını belirten öğrenciler çoğunlukta olup (n=35; %12,1), ikinci sırada 1 çeşit (n=29; %10), üçüncü sırada ise 2 çeşit (n=27; %9,3) yer almaktadır. Az oranda da olsa, 5 ve üzeri çeşitteki eğitim uygulamasını birden kullananların da olması dikkate değerdir (n=22;%7,6). Cinsiyete göre kullanılan eğitim uygulamaları karşılaştırıldığında, kadın öğrencilerin mobil sözlük uygulama kullanımlarının erkek öğrencilere göre farklılaştığı görülmüştür (X2=4,423; sd=1; P=0,042). Diğer uygulamalar ise cinsiyete göre fark yaratmamıştır. 139 Diğer taraftan, eğitim uygulamalarını kullanım sıklıkları ise, en çok gün aşırı olarak bulunmuştur (n=40; %13,8). Her gün ve haftada bir kullananların oranı ise sırasıyla %11 ve %11,4’tür. Ayrıca, öğrencilere mobil cihazlarından eğitim amaçlı internete erişip erişmedikleri birtakım maddelere katılım oranları sorularak belirlenmeye çalışılmıştır. Buna göre, öğrencilerin %59’u (n=171) yabancı dil öğrenimi için, %81,3’ü (n=236) herhangi bir konuda bilgi edinmek için, %31,8’i (n=92) e-kitap aramak/okumak için, %59,3’ü (n=172) eğitim amaçlı (ödev, proje vs.) bilgi edinmek için mobil cihazlarını kullandıklarına dair olumlu görüş bildirmiştir. Öğrencilere, mobil cihazlardan öğretim elemanları ile iletişim kurup kurmadıkları da sorulmuştur. Buna göre, öğrencilerin %39’u mobil cihazlarından öğretim elemanları ile iletişim kurarken, %57,2’si kurmadıklarını belirtmiş, 11 öğrenci (%3,8) ise cevap vermemiştir. Öğretim elemanı ile iletişim sıklıkları analiz edildiğinde, en çok ayda bir (%14,5), ikinci sırada haftada bir (%10,7) gelmektedir. Her gün ve gün aşırı diyenlerin oranı az olsa da sırasıyla %3,4 ve %5,5 olup, dikkate değerdir. Öğretim elemanlarıyla ne tür içerikler paylaştıkları sorulduğunda, en çok ödev/proje (%29) paylaşıldığı, daha sonra ise bilgi/haber paylaşıldığı (%17,2) bulunmuştur. Ders notu paylaşımı %12,8, resim/video paylaşımı ise %5,2’dir. Ayrıca öğrencilere devam ettikleri üniversitelerinin mobil uygulaması olup olmadığı sorulmuştur. Buna göre, öğrencilerin %47,9’u “evet” derken, evet diyenlerin %40,7’si aynı zamanda bu uygulamaları kullandıklarını, kullananların da %34,5’i memnun olduklarını belirtmiştir. Öğrencilerin %44,5’i üniversitelerinin mobil uygulaması olmadığını belirtmiştir. Ek olarak, öğrencilere mobil cihazlarından üniversitelerinin hangi uygulamalarına eriştikleri sorulduğunda, daha çok üniversitelerinin web sitelerine (%35,5), daha sonra otomasyon sistemlerine (%23,1) ve en az mobil kütüphanelerine (%5,9) eriştikleri bulunmuştur. 3.4. Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Mobil Cihazları Diğer Amaçlarla Kullanım Alışkanlıklarına Yönelik Bulgular Eğitim fakültesi öğrencilerinin mobil cihazlarından eğitim dışında ne tür amaçlarla internete eriştiklerini belirlemek amacıyla, öğrencilere bazı amaçlar verilmiş olup, ne derecede katıldıkları sorulmuştur. Bankacılık işlemleri için mobil cihazlarından internete erişip erişmedikleri sorulduğunda, öğrencilerin %22,7’si bu amaçla mobil cihazlarını kullanırken, %69’u bu amaçla kullanmadığını, %8,3’ü ise kararsız olduğunu belirtmiştir. Buna göre, öğrencilerin bankacılık işlemleri için mobil cihaz kullanım oranları düşük seviyede bulunmuştur. Haber okumak için mobil cihazlarını kullanan öğrencilerin oranı %65,8 olarak bulunmuştur. Bu oranın ortalamanın üzerinde olması, öğrencilerin haber okumak için mobil cihazlarını kullandıklarını göstermektedir. Öğrencilerin %24,1’i bu amaçla kullanmadığını belirtirken, %10’u kararsızdır. 140 Sosyal ağlara mobil cihazlarından bağlanıp bağlanmadıkları sorulduğunda, öğrencilerin %80’i olumlu görüş bildirmiştir. Bu oran oldukça yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin %15,2’si olumsuz görüş bildirirken, %4,8’i ise kararsızdır. Online oyun oynama amaçlı mobil cihaz kullanımına ise öğrencilerin %33’ü olumlu görüş bildirmiştir. Öğrencilerin %58,2’si bu amaçla mobil cihazlarını kullanmadıklarını belirtirken, %8,2’si kararsız olduklarını bildirmiştir. Online sohbet etmek için mobil cihazlarını kullanan öğrencilerin oranı %59,6 bulunmuş olup, bu amaca katılmayan öğrencilerin oranı %32,4’tür. Kararsız olan öğrencilerin oranı ise %8’dir. Online sohbet etme amaçlı mobil cihaz kullanım oranının ortalamanın üzerinde olduğu görülmektedir. Son olarak öğrencilere, online video/klip izlemek için mobil cihaz kullanımları sorulmuştur. Buna göre, öğrencilerin %62’si bu amaca olumlu görüş bildirmiştir. Öğrencilerin %28’i olumsuz görüş bildirirken, %10’u kararsız olduğunu belirtmiştir. Buna göre, öğrencilerin yarısından fazlası mobil cihazlarından online video/klip izlemektedir. 3.5. Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Mobil Cihazların Sunduğu Đnternet Đmkânlarından Memnun Olup Olmadığına Yönelik Bulgular Eğitim fakültesi öğrencilerine mobil cihazların sunduğu internet imkânlarından memnun olup olmadıkları, memnun değillerse problemin kaynağının ne olduğu sorulmuştur. Öğrencilerin %58,6’sı memnun olduklarını, %37,9’u memnun olmadıklarını belirtmiş, %3,4’ü ise cevap vermemiştir. Memnun olmayanlara sebebi sorulduğunda, en çok “servis pahalı” (n=73;%25,2), ikinci sırada “internet hızı yavaş” (n=52;%17,9) yanıtı alınmıştır. “ihtiyaçlarım için yetersiz” diyenler ise %5,5’tir (n=16). Birden fazla sebep söyleyenlerde bu oranlara dâhil olduğundan, daha detaylı yapılan analizlerde, %6,9’u birden fazla sebep belirtmiştir. Sonuç olarak, tek sebep belirtenler genelde “servis pahalı” olduğundan memnun değildir. Bunu destekleyici olarak fiyatlandırmalardan memnun olup olmadıkları da sorulmuş, %61,4’ü memnun olmadıklarını belirtmiştir. Memnun olanlar ise %34,8 olup, %3,8’i (n=11) cevap vermemiştir. Buna göre, öğrencilerin fiyatlandırma politikalarından memnun olmadıkları görülmüştür. 4. Tartışma Araştırmada, eğitim fakültesi öğrencilerinin gerek mobil cihazlara sahiplik gerekse mobil cihazlardan internete erişim oranları olsun oldukça yüksek seviyede bulunmuştur. Akıllı telefona sahiplik oranının %61, diğer tablet, dizüstü gibi taşınabilir bilgisayarlara sahipliğin ise %54,2 oranında olması artık bilgisayarlaşan telefonların yaygınlığını gözler önüne sermektedir. Ayrıca, öğrencilerin internet erişimi için taşınabilir bilgisayarlardan (%36,5) çok, akıllı telefonlardan (%50,3) yararlandıkları da bunu doğrulamaktadır. Bu cihazların sunduğu hizmetlerden ve özellikle de eğitimle ilgili mobil uygulamalardan öğrencilerin haberdarlıkları orta seviyede bulunmuştur. Bu durum, mobil cihazların sunduğu hizmetlerden henüz tam olarak yararlanılmadığını göstermektedir. Öğrencilerin özellikle servisleri pahalı bulması ve fiyatlandırma politikalarından memnun olmaması bu durumun 141 kaynağı olabilir. Mobil cihazlara sahipliğin bu denli yaygın olduğu düşünüldüğünde, gerek eğitim kurumlarının gerekse öğrencilerin mobil cihazlardan eğitim amaçlı yararlanmaları ve işlerine entegre etmeleri zamanla kaçınılmaz olacaktır. Öğrencilerin ücretli de olsa mobil cihazlar üzerinden internet erişiminde bulunması ve bu eylemi her gün en az bir saat olarak tekrarlıyor olmaları onların yeni teknolojilere tam olarak adapte olduklarını göstermektedir. Mobil cihazlardan internet eirşiminde bulunduklarında yapmış oldukları faaliyetlere bakıldığında bilgiye erişme ve sosyalleşmenin ön plana geçmesi de hem sevindirici hem de az önce vurguda bulunduğumuz durumu destekler niteliktedir. Oyun oynamaktan uzak duran öğrenciler mobil cihazları eğitim uygulamalarına erişmek için de kullanmaktadır. Üniversitelerin öğrencilerin bu taleplerine cevap veren mobil uygulamalar geliştirerek kullanıma sunması da dönüşümün kurumsal ayağının da geri kalmadığının kanıtıdır. Sonuçların eğitim manasında çok aşırı olmamakla birlikte tek olumsuz tarafını oluşturan öğrencilerin öğretim elemanları ile mobil cihazlar kullanarak iletişime geçme oranları ise zamanla gerek öğrencilerin gerekse öğretim elemanlarının biraz da süper egonun yönlendirdiği toplum içindeki kimlikleirmizi oluşturan ve toplum içinde ne yapmamız gerektiğini baskılayan yapısından sıyrılarak aşılacağı düşünülmektedir. 4.1. Öneriler Araştırmada ulaşılan sonuçlar, mobil cihazların eğitim amaçlı kullanımlarının şuan için yaygın olmadığı, öğrencilerin bu uygulamalardan haberdarlıklarının henüz orta seviyelerde olduğu yönündedir. Bu duruma odaklanıldığında birtakım öneriler şu şekilde olabilir: 1. Eğitim Fakültelerinde öğretim elemanları derslerinde, özellikle ders esnasında, mobil cihazlardan yararlanma oranını arttırabilir. Böylece, öğretmen adayları mobil cihazların eğitimde kullanımına dair anlayış oluşturabilir. 2. Ders ortamında mobil cihazların eğitim uygulamalarından yararlanılırsa, öğrencilerin bu tür uygulamalardan haberdarlıkları sağlanabilir. Böylece, öğrenciler de zaman ve mekândan sınırsız olarak eğitim ihtiyaçlarını karşılayabilir ve etkili öğrenme sağlanabilir. 3. Mobil Cihazlara dair reklamlarda firmalar, sosyal ağ paketlerinin yanı sıra eğitim uygulamalarına da yer verilebilir ve çeşitli amaçlara hizmet eden eğitim paketleri geliştirebilir. Böylece sosyal ağ paketlerindeki artış, eğitim uygulamaları veya eğitim paketlerinde de sağlanabilir. Teknolojik gelişmelerden etkilenen eğitime ve buna bağlı dönüşümlere adapte olunabilmesi için, hem eğitici tarafında hem de öğrenci tarafında gerekli alt yapı sağlanmalıdır. Bunun için de derslere mobil teknolojiler ve uygun platformlar adapte edilebilir. 142 5. Kaynaklar Akyazı, E. ve Tutgun Ünal, A. (2013). Đletişim Fakültesi Öğrencilerinin Amaç, Benimseme, Yalnızlık Düzeyi Đlişkisi Bağlamında Sosyal Ağları Kullanımı, Global MediaJournalTR,3(6),1-24. Arslan, A. ve Tutgun Ünal, A. (2013). Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Cep Telefonu Kullanım Alışkanlıkları ve Amaçlarının Đncelenmesi, Uluslararası Đnsan Bilimleri Dergisi, 10(1), 182-201. Çelik, E., Yıldırım, G., Yıldırım, S. ve Karaman, S. (2013). Mobil Cihazlarla Öğrenim Gören Lisans Öğrencilerinin E-Ders Đçeriklerine Ve Mobil Cihazlara Yönelik Görüşlerinin Belirlenmesi, Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, 2(2), 97-106. Özdemir, Ş., Akadal, E., Çelik, S. ve Ayvaz Reis, Z. (2013). Uygulama Marketlerinin Eğitim Kategorisi Altındaki Uygulamalarının Đncelenmesi, XV. Akademik Bilişim Konferansı, Antalya. Tutgun Ünal, A. ve Arslan, A. (2013). Devlet ve Vakıf Üniversiteleri Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Cep Telefonu Kullanım Sıklıklarının ve Marka Tercihlerinin Karşılaştırılması, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 12(1), 1-19. Tülü, M. ve Yılmaz, M. (2012). Iphone Đle Arttırılmış Gerçeklik Uygulamalarının Eğitim Alanında Kullanılması, XIV. Akademik Bilişim Konferansı Bildiri Kitabı, Sf. 223. 143 Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Mobile Öğrenmeye Yönelik Görüşleri Agah Tuğrul KORUCUa, Ayşe ALKANb Necmettin Erbakan Üniversitesi, Ahmet Keleşoğlu eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, akorucu@konya.edu.tr1 ayse.alkan55@gmail.com2 Özet Bilgi ve iletişim teknolojilerinde çağımızda büyük bir gelişmeler yaşanmaktadır. Teknolojik imkanların gelişmesi her alan olduğu gibi eğitim-öğretim alanı da olumlu yönde etkilenmektedir. Bilişim teknolojilerinin son yıllarda eğitim-öğretim ortamlarında daha etkin olarak kullanımının sağlanması amacıyla pek çok yeni yöntem ve uygulama geliştirilmeye çalışılmaktadır. 21. Yüzyıl yeterliliklerini taşıyan insanların yetiştirilmesinde hem teknolojideki hem de eğitim-öğretim yöntem ve uygulamalarındaki bu gelişim çok etkin bir rol oynamaktadır. Đnternet tabanlı uzaktan eğitimde bu gelişmelerden yararlanarak farklı eğitim-öğretim ortamlarını işe koşmak yararlı olacaktır. Gelişmekte olan bilgi ve iletişim teknolojilerinden biride Mobile teknolojilerdir. Farklı topolojilerdeki ağ teknolojilerinin kullanılması ile öğrencilerin sahip oldukları mobile teknolojileri ile mekândan bağımsız olarak herhangi bir sınıfa ihtiyaç duymadan sahip oldukları mobile cihazlar ile gerekli olan eğitim-öğretim ortamına bağlanıp çevrim içi ya da çevrim dışı olarak ihtiyaçları olan bilgiye ve öğrenme materyallerine erişebilmelerine mobile öğrenme denir. MAL (Mobile Asisted Learning) olarak adlandırılan mobile destekli öğrenmenin kullanılması ve mobile öğrenmeye yönelik ortamların tasarımlarının geliştirilip yaygınlaştırılmasında, teknolojinin eğitime entegrasyonunda bilgisayar öğretmenlerine büyük görev düşmektedir. Bu nedenle bilgisayar öğretmeni adaylarının öğrenme teknolojilerine yönelik bilgi ve tecrübelerini artırmaları çok önemlidir. Bu çalışmanın amacı bilgisayar öğretmeni adaylarının mobile öğrenmeye yönelik görüşlerini ortaya koymaktır. Çalışma sonucunda toplanan anket verileri istatistik paket programı olan Spss19 programı ile analiz edilmiş ve elde edilen bulgular yorumlanmıştır. Anahtar kelimeler: Mobile öğrenme, Mobile öğretim teknolojileri, Öğretim teknolojiler. 1.Giriş Son yıllarda, davranışçı paradigmadan sosyal yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı gibi kullanıcıyı merkeze alan ve kullanıcının aktif olmasını savunan öğrenme yaklaşımlarının benimsenmesi, bilgisayar destekli öğretimden sanal öğrenme çevrelerine geçilmesi, teknolojik açıdan mobil cihazların bellek ve güç kapasitelerinin artması, kablosuz internet, GPRS, bluetooth ve 3G teknolojilerindeki gelişmeler sonucu mobil öğrenme popüler hale gelmiştir (Özdamar Keskin, 2010). Ozan (2010) da mobil öğrenme ortamlarının, hem kişiselleştirmeye, hem bireysel çalışmaya hem de işbirliğine açık olduğundan öğrenen merkezli olma potansiyeli taşıdığını ifade etmiştir. Tarımer, Şenli ve Doğan (2010)’ da mobil öğrenmenin, geleneksel öğrenmeyi desteklemek amacıyla kullanılabildiği gibi, uzaktan öğrenme amacıyla da kullanılabileceğini belirtmektedir. Alkan (2002)’ a göre ikibinli yılların bilim ve teknoloji çağı olduğunu, bilim ve teknolojideki bu gelişmelerin eğitime de yeni yapılanmayı gerektirdiğini ayrıca eğitimin bilim, teknoloji ve uygulama boyutlarının bulunduğunu belirtmiştir. Teknolojideki hızlı gelişmeler mobil telefon, kişisel dijital yardımcı (PDA) gibi mobil cihazların kullanımını arttırmıştır. Gelişen teknoloji uzaktan eğitim çalışmaları ile yaşam boyu öğrenme düşüncesini 144 de beraberinde getirmiştir. Eğitim dünyasının bu alanda yaptığı çalışmalardan olan “mobil öğrenme” uzaktan eğitim sistemlerinin eksiklerini gidermeye aday gösterilen bir sistemdir (Đnceoğlu, vd., 2006). Mobil öğrenmeyi Grosso (2003); mobil teknolojiler kullanarak her türde bilgi ve yeteneğin elde edilmesi olduğunu, Keegan (2002) ise, mobil öğrenmenin geleceğin öğrenme biçimi olduğunu ve öğrenme çevresinin kablosuz teknolojiler ile dizayn edildiğini ifade etmektedir. Günümüzde mobil öğrenmede kullanılan ve her geçen gün teknolojik açıdan daha da ilerleyen başlıca mobile cihazlar şunlardır; Sunucular, dizüstü bilgisayarlar, tablet bilgisayarlar, telefonlu cep bilgisayarlar (smart phones), cep bilgisayarları, taşınabilir medya oynatıcıları, mp3 çalarlar, video oynatıcılar (Korucu and Alkan, 2011). Mobil teknolojilerin ortaya çıkış gerekçesinin, öğrenene büyük bir özgürlük sağladığını belirten Bulun, Gülnar ve Güran (2004) mobil eğitimin yaşam boyu öğrenme, farkında olmadan öğrenme, ihtiyaç anında öğrenme, zaman ve mekân bağımsız öğrenme, yer ve şartlara göre ayarlanan öğrenme gibi avantajlarının olduğunu ifade etmektedirler. Bu avantajlarının yanı sıra mobil öğrenme ortamına internet ile bağlanılıyorsa bağlantı sorunlarının olması, ekran boyutlarının küçük olması, maliyetlerinin yüksek olması gibi dezavantajları bulunabilir. Teknolojinin baş döndürücü bir şekilde geliştiği ve değiştiği günümüz şartlarında toplumları değiştiren en önemli faktörlerden biri olan üniversitelerin teknolojiyi öğretimde kullanma ve geliştirmede öncülük etmesi, toplumların bu teknolojilere uyum sağlaması için önemlidir (Çağıltay ve diğ, 2007). Sadi ve diğ. (2008) yapmış oldukları çalışmada öğretim elemanlarının teknolojiyi etkin kullanamama nedenleri arasında gösterilen eksiklikler arasında öğretim elemanlarının bu teknolojileri kullanmadaki bilgi ve deneyim eksiklikleri gösterilmiştir. Yeni teknolojilerin uygulanmasında ve yeni nesile aktarılması büyük ölçüde öğretmenlerin bu konudaki bilgi, beceri ve öz-yeterliliklerine bağlıdır. Davis (2003)’ de öğretmen eğitiminde bilgi ve iletişim teknolojilerini uygulamanın toplumun bilgi çağında gereksinim duyduğu insan nitelikleri ile donatılmasına yardımcı olacağını ifade etmiştir. Akkoyunlu ve Orhan (2003) da yapmış oldukları çalışmada bilgisayar öğretmeni olarak yetiştirilen öğretmen adaylarının bilgisayar kullanma öz-yeterlik inancının yüksek olmasının önemi üzerinde dururken yaptıkları araştırmada da, bilgisayar ve öğretim teknolojileri bölümü son sınıf öğrencilerinin bilgisayar konusunda kendi becerilerine olan inançlarının yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Teknoloji ile barışık bireylerin yetişmesinde önemli faktörlerden olan öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının teknoloji ile olan öz-yeterlik inançlarının yüksek olması gelecek nesillerin teknoloji ile iletişimini etkileyen bir unsur olarak gösterilebilir. 145 2. Yöntem Çalışmada veri toplama yöntemi olarak tarama metodu kullanılmış ve tarama yönteminde kullanılan ölçek de araştırmacılar tarafından geliştirilen bilgisayar öğretmeni adaylarının mobil teknolojilere yönelik tutumlarını belirlemeye yönelik olan mobil teknolojiler tutum ölçeği kullanılmıştır. Ölçekteki sorular 5’ li likert ölçeğine uygun olarak derecelendirilmiştir. Ölçek sorularında ifade edilen sorulara katılma dereceleri1 ile 5 arasında olan “tamamen katılıyorum, katılıyorum, kararsızım, katılıyorum, kesinlikle katılmıyorum” şeklindedir. 3. Çalışma grubu Bu çalışma 2012-2013 yılında Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümün’ de okuyan ve rasgele seçilen 200 bilgisayar öğretmeni adayı ile yapılmıştır. 4. Verilerin analizi Çalışma grubu öğrencilerinden toplanan bilgisayar öğretmeni adaylarının mobil teknolojilere yönelik tutumları ve kişisel bilgileri ile ilgili ölçekten elde ettikleri puanlar SPSS 19.0 paket programına girilerek değerlendirilmiştir. Verilerin analizinde istatistiksel değerlendirme teknikleri olarak; aritmetik ortalama, frekans, yüzde, standart sapma, t testi ve tek yön anova kullanılmıştır. Öğrencilerin cinsiyeti (1, 2), bitirdikleri lise türü (1, 2, 3, 4, 5, 6), sınıfı (lisan 1, 2, 3), okuldaki öğrenim türü (1, 2), Şu anki üniversite ortamından memnun musunuz (1, 2), Mesleki Geleceğinizi Düşündüğünüzde Kendinizi Nasıl Hissediyorsunuz? (1, 2), ikamet ettiği yer (1, 2, 3), kaldığınız yerde kendinize ait bilgisayarınız var mı (1, 2), kaldığınız yerde internet var mı (1, 2) ve Aşağıdaki mobil cihazlardan hangisi ya da hangilerine sahipsiniz?( birden fazla seçeneği işaretleyebilirsiniz!) (1, 2, 3, 4, 5, 6) ile internete yönelik tutumları arasında anlamlı bir fark olup olmadığını belirlemek için bağımsız örneklemler için t testi ve tek yön anova testi yapılmıştır. Araştırmada yapılan tüm istatistiksel analizlerde anlamlılık düzeyi “p değeri” 0.05 olarak kabul edilmiştir. Araştırmada kullanılan Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Mobil Teknolojilere Yönelik Tutumlarını belirlemeye yönelik kullanılan ölçek araştırmacılar tarafından geliştirilmiştir. Güvenirlik istatistik analizinde 200 bilgisayar öğretmeni adayına uygulanan Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Mobil Teknolojilere Yönelik Tutumlarını belirlemeye yönelik ölçeğin Cronbach’s Alpha değeri .669 olarak bulunmuştur. Araştırma, çalışma grubu ile 2012- 2013 akademik yılı ve ölçek maddeleri ile sınırlıdır. 146 5. Bulgular Araştırmada çalışma grubunda yer alan öğrencilerin cinsiyetlerine ait sonuçlar Tablo 1’ de verilmiştir. Tablo 1. Çalışma Grubunun Cinsiyet Durumları Cinsiyet N % Erkek 106 56,44 Kız 94 56,20 Toplam 200 100,0 Tablo 1’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan 200 öğrenciden 106’ sı (% 56,44) erkek, 94’ ü (% 56,20) kızdır. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Cinsiyet Durumlarına Đle Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Düzeylerine Đlişkin Bulgular Aşağıdaki gibi belirlenmiştir. Araştırmada bilgisayar öğretmeni adaylarının mobil teknolojilere yönelik tutum düzeylerinin cinsiyet durumlarına göre değişip değişmediği karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma sonucuna göre bilgisayar öğretmeni adaylarının cinsiyet durumlarının mobil teknolojilere yönelik tutum puanları arasında t testi analizi yapılmıştır. Elde edilen bulgular Tablo 2’ de gösterilmiştir. Tablo 2. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Cinsiyet Durumları ile Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Puanlarının Ortalamaları, Standart Sapması ve t Değeri Grup n X ss t p Erkek 106 56,4434 8,50107 .214 .831 Kız 94 56,2021 7,28170 Toplam 200 Tablo 2’ de ki sonuçlara göre bilgisayar öğretmeni adaylarının cinsiyet durumları ile mobil teknolojilere yönelik tutum düzeyleri arasında anlamlılık düzeyi p= .05< .83 olduğundan, anlamlı bir fark bulunamamıştır. Yani her iki cinsiyet grubunun da mobil teknolojilere yönelik tutumları eşit olarak bulunmuştur. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Bitirmiş Oldukları Lise Durumları Đle Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Düzeylerine Đlişkin Bulgular Aşağıdaki gibi belirlenmiştir. Araştırmada bilgisayar öğretmeni adaylarının mobil teknolojilere yönelik tutum düzeylerinin bitirmiş oldukları lise durumlarına göre değişip değişmediği karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma sonucuna göre bilgisayar öğretmeni adaylarının bitirmiş oldukları lise durumlarının mobil teknolojilere yönelik tutum puanları arasında tek yönlü anova (one way anova) analizi yapılmıştır. Elde edilen bulgular Tablo 3’ de gösterilmiştir. 147 Tablo 3. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Bitirmiş Oldukları Lise Durumları ile Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Puanlarının Ortalamaları, Standart Sapması ve Tek Yön Anova (One way anova) Değeri Bitirdiği Lise Türü n X ss 1 49 56,0000 8,87177 2 55 56,6364 8,44451 3 4 53,5000 3,51188 4 9 56,1111 9,95546 5 77 56,4286 6,60030 6 6 57,1667 11,87294 Toplam 200 56,3300 7,93257 f p .149 .980 Tablo 3’ de ki sonuçlara göre bilgisayar öğretmeni adaylarının bitirmiş oldukları lise durumları ile mobil teknolojilere yönelik tutum düzeyleri arasında anlamlılık düzeyi p= .05< .98 olduğundan, anlamlı bir fark bulunamamıştır. Yani bilgisayar öğretmeni adayların bitirmiş oldukları her hangi lise türünün mobil teknolojilere yönelik tutumlarının aynı olduğu bulunmuştur. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Öğrenim Durumları ile Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Düzeylerine Đlişkin Bulgular Aşağıdaki gibi belirlenmiştir. Araştırmada bilgisayar öğretmeni adaylarının mobil teknolojilere yönelik tutum düzeylerinin öğrenim durumlarına göre değişip değişmediği karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma sonucuna göre bilgisayar öğretmeni adaylarının öğrenim durumlarının mobil teknolojilere yönelik tutum puanları arasında t testi analizi yapılmıştır. Elde edilen bulgular Tablo 4’ de gösterilmiştir. Tablo 4. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Öğrenim Durumları ile Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Puanlarının Ortalamaları, Standart Sapması ve t Değeri Öğrenim Türü n X ss Birinci Öğretim 100 60,8000 7,36769 Đkinci Öğretim 100 51,8600 5,64259 Toplam 200 t p 9,633 .00 Tablo 4’ de ki sonuçlara göre bilgisayar öğretmeni adaylarının öğrenim durumları ile mobil teknolojilere yönelik tutum düzeyleri arasında anlamlılık düzeyi p= .05 > .000 olduğundan, anlamlı bir fark bulunmuştur. Yani her iki öğrenim grubunun da mobil teknolojilere yönelik tutumları arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. 148 Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Bulundukları Sınıf Durumları ile Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Düzeylerine Đlişkin Bulgular Aşağıdaki gibi belirlenmiştir. Araştırmada bilgisayar öğretmeni adaylarının mobil teknolojilere yönelik tutum düzeylerinin bulundukları sınıf durumlarına göre değişip değişmediği karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma sonucuna göre bilgisayar öğretmeni adaylarının bulundukları sınıf durumlarının mobil teknolojilere yönelik tutum puanları arasında tek yönlü anova (one way anova) analizi yapılmıştır. Elde edilen bulgular Tablo 5’ de gösterilmiştir. Tablo 5. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Bulundukları Sınıf Durumları ile Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Puanlarının Ortalamaları, Standart Sapması ve Tek Yön Anova (One way anova) Değeri Bulundukları Sınıf n X ss t p 2,00 36 57,0000 4,64143 1,161 ,315 3,00 136 56,5809 9,15428 4,00 28 54,2500 3,38433 Toplam 200 56,3300 7,93257 Tablo 5’ de ki sonuçlara göre bilgisayar öğretmeni adaylarının bulundukları sınıf durumları ile mobil teknolojilere yönelik tutum düzeyleri arasında anlamlılık düzeyi p= .05< .315 olduğundan, anlamlı bir fark bulunamamıştır. Yani bilgisayar öğretmeni adayların bulundukları sınıf türünün mobil teknolojilere yönelik tutumlarının aynı olduğu bulunmuştur. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Üniversite Ortamından Memnuniyet Durumları ile Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Düzeylerine Đlişkin Bulgular Aşağıdaki gibi belirlenmiştir. Araştırmada bilgisayar öğretmeni adaylarının mobil teknolojilere yönelik tutum düzeylerinin üniversite ortamından memnuniyet düzeylerine göre değişip değişmediği karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma sonucuna göre bilgisayar öğretmeni adaylarının üniversite ortamından memnuniyet düzeylerinin mobil teknolojilere yönelik tutum puanları arasında t testi analizi yapılmıştır. Elde edilen bulgular Tablo 6’ da gösterilmiştir. Tablo 6. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Üniversite Ortamından Memnuniyet Durumları ile Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Puanlarının Ortalamaları, Standart Sapması ve t Değeri Memnuniyet Durumu n X ss t p Memnunum 93 56,3871 7,23823 .095 .925 Memnun Değilim 107 56,2804 8,52388 Toplam 200 149 Tablo 6’ da ki sonuçlara göre bilgisayar öğretmeni adaylarının üniversite ortamından memnuniyet düzeyleri ile mobil teknolojilere yönelik tutum düzeyleri arasında anlamlılık düzeyi p= .05 < .925 olduğundan, anlamlı bir fark yoktur. Yani üniversite ortamından memnuniyet düzeylerinin mobil teknolojilere yönelik tutumları arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Mesleki Geleceklerini Düşündüklerinde Kendilerini Nasıl Hissettiklerine Yönelik Durumları ile Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Düzeylerine Đlişkin Bulgular Aşağıdaki gibi belirlenmiştir. Araştırmada bilgisayar öğretmeni adaylarının mobil teknolojilere yönelik tutum düzeylerinin mesleki geleceklerini düşündüklerinde kendilerini nasıl hissettiklerine yönelik düzeylerine göre değişip değişmediği karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma sonucuna göre bilgisayar öğretmeni adaylarının mesleki geleceklerini düşündüklerinde kendilerini nasıl hissettiklerine yönelik düzeylerinin mobil teknolojilere yönelik tutum puanları arasında t testi analizi yapılmıştır. Elde edilen bulgular Tablo 7’ de gösterilmiştir. Tablo 7. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Mesleki Geleceklerini Düşündüklerinde Kendilerini Nasıl Hissettiklerine Yönelik Durumları ile Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Puanlarının Ortalamaları, Standart Sapması ve t Değeri Mesleki Geleceğe Yönelik Hisleri n X ss t p Đyimser 71 56,6056 8,20362 . 364 .716 Kötümser 129 56,1783 7,80770 Toplam 200 Tablo 7’ de ki sonuçlara göre bilgisayar öğretmeni adaylarının mesleki geleceklerini düşündüklerinde kendilerini nasıl hissettiklerine yönelik düzeyleri ile mobil teknolojilere yönelik tutum düzeyleri arasında anlamlılık düzeyi p= .05 < .716 olduğundan, anlamlı bir fark yoktur. Yani mesleki geleceklerini düşündüklerinde kendilerini nasıl hissettiklerine yönelik düzeylerinin mobil teknolojilere yönelik tutumları arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Đkamet Ettikleri Yer Durumları ile Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Düzeylerine Đlişkin Bulgular Aşağıdaki gibi belirlenmiştir. Araştırmada bilgisayar öğretmeni adaylarının mobil teknolojilere yönelik tutum düzeylerinin ikamet ettikleri yer durumlarına göre değişip değişmediği karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma sonucuna göre bilgisayar öğretmeni adaylarının ikamet ettikleri yer durumlarının mobil teknolojilere yönelik tutum puanları arasında tek yönlü anova (one way anova) analizi yapılmıştır. Elde edilen bulgular Tablo 8’ de gösterilmiştir. 150 Tablo 8. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Đkamet Ettikleri Yer Durumları ile Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Puanlarının Ortalamaları, Standart Sapması ve Tek Yön Anova (One way anova) Değeri Bulundukları Sınıf n X ss f p 1,00 94 56,1596 7,61338 ,091 ,913 2,00 33 56,8485 8,48573 3,00 73 56,3151 8,17835 Total 200 56,3300 7,93257 Tablo 8’ de ki sonuçlara göre bilgisayar öğretmeni adaylarının ikamet ettikleri yer durumları ile mobil teknolojilere yönelik tutum düzeyleri arasında anlamlılık düzeyi p= .05< .913 olduğundan, anlamlı bir fark bulunamamıştır. Yani bilgisayar öğretmeni adayların ikamet ettikleri yer türünün mobil teknolojilere yönelik tutumlarının aynı olduğu bulunmuştur. Bilgisayar Öğretmeni adaylarının Kendinize ait bilgisayarınız var mı (Mobil cihazlardan hangisi ya da hangilerine sahipsiniz)? Sorusuna verdikleri cevaplara ait ayrıntılı cevaplar ve frekansları aşağıdaki Tablo 9’ da verilmiştir. Tablo 9. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Sahip Oldukları Mobil Cihazlara Ait Frekanslar Mobil Cihazlar n Cep Telefonu 200 Laptop (Dizüstü Bilgisayar) 189 Netbook 15 Cep Bilgisayarı (Pda) 9 Tablet Pc 9 Masa Üstü Pc 4 Toplam 426 Yapılan bu analiz sonucunda bilgisayar öğretmeni adaylarının 200’ü cep telefonuna, 189’ u diz üstü (laptop) bilgisayara 15’ i mini dizüstü bilgisayara (netbook) 9’ ucep bilgisayarına (pda), 9’u tablet bilgisayara (tablet pc) ve 4’ü de masa üstü (desktop) bilgisayarlarına sahip olarak belirlenmiştir. (Her bir bilgisayar öğretmeni adayı birden çok mobile cihaza sahip olabilir.) Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Đnternet Erişimine Sahip Olma Durumları ile Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Düzeylerine Đlişkin Bulgular Aşağıdaki gibi belirlenmiştir. Araştırmada bilgisayar öğretmeni adaylarının mobil teknolojilere yönelik tutum düzeylerinin internet erişimine sahip olma durumları göre değişip değişmediği 151 karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma sonucuna göre bilgisayar öğretmeni adaylarının internet erişimine sahip olma durumları mobil teknolojilere yönelik tutum puanları arasında t testi analizi yapılmıştır. Elde edilen bulgular Tablo 10’ da gösterilmiştir. Tablo 10. Bilgisayar Öğretmeni Adaylarının Üniversite Ortamından Memnuniyet Durumları ile Mobil Teknolojilere Yönelik Tutum Puanlarının Ortalamaları, Standart Sapması ve t Değeri Đnternet Erişimine Sahip olma n X ss Var 169 56,2130 7,77601 Yok 31 56,9677 8,84867 Toplam 200 Durumu t p .486 .627 Tablo 10’ da ki sonuçlara göre bilgisayar öğretmeni adaylarının internet erişimine sahip olma durumları ile mobil teknolojilere yönelik tutum düzeyleri arasında anlamlılık düzeyi p= .05 < .627 olduğundan, anlamlı bir fark yoktur. Yani internet erişimine sahip olma durumlarının mobil teknolojilere yönelik tutumları arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. 6. Sonuç ve Öneriler Eğitimde mobil teknolojilerin kullanımın getirdiği birçok önemli avantajlardan olan öğrenenlere isteği anda, istediği yerde, zaman ve mekana bağımlı kalmaksızın öğrenme imkanı sunması bu teknolojinin geleceğin eğitim ortamlarının oluşturulmasında etkin olarak kullanılmasını gerektirmektedir. Teknolojinin yeni nesillere aktarılmasında büyük önem taşıyan bilgisayar öğretmenlerinin mobile teknolojileri öğrencileri ile etkileşmeden önce lisans düzeyinde tamamen öğrenip haberdar olmaları büyük önem taşımaktadır. Ayrıca bilgisayar öğretmenlerinin eğitimde mobile teknolojilerinin kullanılmasında sadece mobile cihazın ya da mobile cihazın içinde var olan yazılıma ait arayüzün kullanımından haberdar olmaktan daha da ileri seviye olarak günümüzde var olan ve kullanımları gayet yaygın olan arayüzlerden android, Ios ve symbian gibi yazılımlarda çalışabilen ve ihtiyaç duyulan eğitim yazılımlarını tasarlayıp, derleyip, geliştirip uygulayabilmeleri beklenmektedir. Aynı zamanda geliştirdikleri bu yazılımlarını ve var olan mobile eğitim yazılımlarını öğrencilerine aktif bir şekilde kullanabilecekleri kadar öğretebilmeleri gerekmektedir. Bu nedenle bilgisayar öğretmeni adaylarının öğrencileri ile etkileşime geçmeden önce geleceğin eğitim teknolojilerinden olan mobile teknolojilere yönelik tutumlarının araştırılması ve analizlerinin yapılıp sonuçların ortaya konulması, bilgisayar öğretmeni adaylarının günümüz teknolojilerine hızlı adapte olabilecek şekilde yetiştirilmeleri açısından büyük önem göstermektedir. Ayrıca bilgisayar öğretmeni adaylarının lisans düzeyinde ders içerikleri imkanlar dahilin de mobile teknolojileri kapsayacak şekilde tasarlanmalı ve öğretmen adaylarının teorik bilgileri uygulamada da mobil teknolojileri kullanarak daha kalıcı bir şekilde öğrenmeleri sağlanabilir. 152 Đleriki çalışmalar için bu tür mobile eğitime yönelik çalışmaların yapılması daha çok bilgisayar öğretmeni adayına ulaşılabilmesi ve bilgisayar öğretmen adaylarının göreve başlayıp öğrencileri ile etkileşime geçtikten sonraki tutumlarına yönelikte çalışmaların yapılması önerilebilir. 7. Kaynaklar Alkan, C. (2002). Anadolu Üniversitemizin Durumu, Açık ve Uzaktan Eğitim Sempozyumu, 23-25 Mayıs 2002, Eskişehir. Web Sitesi: "http://aof20.anadolu.edu.tr" den 10.11.2012 tarihinde alınmıştır. Akkoyunlu, B., Orhan, F., (2003), Bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi (BÖTE) bölümü öğrencilerinin bilgisayar kullanma öz yeterlik inancı ile demografik özellikleri arasındaki ilişki, The Turkish Online Journal of Educational Technology – TOJET July 2003 ISSN: 1303-6521 volume 2 Issue 3. Bulun, M., Gülnar, B. ve Güran, S.M.. (2004). Eğitimde Mobil Teknolojiler, The Turkish Online Journal of Educational Technology – TOJET April 2004 ISSN: 1303-6521, Volume:3, Issue: 2, Article 23. Çağıltay, K., Yıldırım, S.,Arslan, Đ., Gök,A., Gürel,G., Karakuş,T., Saltan,F.,Uzun,E.,Ülgen, E.,Yıldız,Đ.,(2007), “Öğretim teknolojilerinin üniversitede kullanımına yönelik alışkanlıklar ve beklentiler: Betimleyici bir çalışma”, Akademik Bilişim ’07 Konferansı , Kütahya, 2007. Davis, N. (2003). “Technology in Teacher Education in the USA: what makes for sustainable good practice?”, Technology, Pedagogy and Education, Vol. 12, No 1: 59-73. Grosso C. D. (2003). Progress Report – Change Manager. http://www.flexiblelearning.net.au/leaders/fl_leaders/fll03/interim/del_grosso_cinthia_progreport.pdf, 20.08.2010’ den 10.11.2012 tarihinde alınmıştır. Đnceoğlu M. M., Dönmez, O. ve Gelibolu, M. F. (2006). Eğitim Teknolojisinin Yeni Yüzü: Mobil Öğrenme, IETC 2006 19–20–21 Nisan 2006, Gazimagusa, KKTC. Keegan, D., (2002), “The future of learning: ZIFF papiere 119: From eLearning to mLearning”, http://www.fernuni-hagen.de/ZIFF/ZP_119.pdf’ den 10.11.2012 tarihinde alınmıştır. Korucu, A. and Alkan, A. (2011). Differences between m-learning (mobile learning) and e-learning, basic terminology and usage of m-learning in education. Procedia - Social and Behavioral Sciences, Volume 15, 2011, Pages 1925-1930. Ozan, O. (2010). Teknoloji ve Öğrenme Eğilimleri. International Educational Technology Conference. Đstanbul: Boğaziçi Üniversitesi. Özdamar, K., N. (2010). Mobil Öğrenme Teknolojileri ve Araçları. Akademik Bilişim 10-12 Şubat 2010, Muğla, Türkiye Sadi, S., Şekerci,A.Rıza, Kurban, B., Topu, F.Burcu, Demirel, T., Tosun C., Demirci, T.,Göktaş, Y., (2008), Öğretmen Eğitiminde Teknolojinin Etkin Kullanımı: Öğretim Elemanları ve Öğretmen Adaylarının Görüşleri, Bilişim Teknolojileri Dergisi, Cilt:1, Sayı:3, Eylül 2008. Tarımer, Đ., Şenli, S. ve Doğan, E. (2010). Mobil Đletişim Cihazları Đle Öğrenim Materyallerine Erişim Sağlayan Bir Yazılım Tasarımı. Bilişim Teknolojileri Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 3. 153 ÇATM: Çevrimiçi Performans Destek Sistemi Çetin GÜLER Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Van, Türkiye, cetin.guler@gmail.com Özet Bu çalışmada Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde (YYÜ) kullanılması öngörülen bir elektronik performans destek sisteminin (EPDS) inşa süreci ele alınmıştır. Ele alınan sistem “Çevrimiçi Arıza Takip Merkezi” (ÇATM) şeklinde adlandırılmıştır. ÇATM doğru kişilere doğru zamanda gerekli bilgiyi sunarak; kısa vadede mevcut sorunların/eksikliklerin azaltılması, uzun vadede sorun çözümlerinin sistematikleştirilerek kurumun dolayısıyla kurum çalışanlarının verimliliklerini desteklemeyi/arttırmayı amaçlamaktadır. ÇATM inşa sürecinde ADDIE modeli uygulanmıştır. Modelin basamaklarından analiz basamağında bir kurumda yaşanabilecek sorun ve eksiklikler karşısında çalışanların gereksinimleri ve bu gereksinimler doğrultusunda geliştirilecek bir EPDS’nin ana unsurları belirlenmiştir. Tasarım basamağında veri tabanı tasarımı, akış diyagramları, ekran tasarımları gerçekleştirilmiştir. Geliştirme basamağı, analiz ve tasarım basamağı verileri doğrultusunda ilerlemiştir. Uygulama ve değerlendirme basamaklarına henüz geçilmemiştir. Anahtar Kelimeler: Bilgi yönetimi, elektronik performans destek sistemi; 1.Giriş Bilgi yönetim sistemleri gerek kamu gerekse özel kurum ve kuruluşların en önemli birimlerinden biri haline gelmektedir. Bilgi yönetimi kapsamında her yıl yazılım ve donanımlara çok ciddi maliyetleri olan yatırımlar yapılmaktadır. Yazıcıoğlu, Varol ve Borat’a (2012) göre bilgi yönetimi sürecinde üç aşama bulunmaktadır. Bu aşamalar 1) Bilgi elde etme ve oluşturma, 2) Bilgiyi paylaşma ve yayma ve 3) E-öğrenme kapsamında bilgi toplama ve uygulama şeklinde ifade edilebilir. Yazıcıoğlu, Varol ve Borat (2012) üçüncü aşamada EPDS’lerin yer aldığını ifade etmektedir. EPDS’lerin geçmişi çok eskilere dayanmamaktadır. EPDS ifadesi ilk defa 1989 yılında Gloria Gery tarafından kullanılmıştır(Çağıltay, 2002, aktaran, Kert ve Kurt, 2008). Bu tarihten sonra EPDS’ler ile ilgili farklı tanım ve ifadelere rastlanmıştır. Gery’e (1991) göre EPDS’ler çalışanların başkalarına ihtiyaç duymadan, ihtiyaç duydukları bilgileri elektronik ve çevrimiçi elde edebildikleri sistemlerdir(Aktaran, Aydın, 1999). Following Klosterman’a (1997) göre bu sistemler herhangi bir planlı eylemin herhangi bir sürecinde gerek duyulan bilgileri sunan yapılardır(Aktaran, Brömmelstroet, 2012). Kert, Uz ve Gecu’ye (2012) göre EPDS’ler belirli bir çalışma alanında bilgi ve becerilerin geliştirilmesiyle, amaçlanan işlerin gerçekleşmesini kolaylaştıran bilgisayar yazılımlarıdır. EPDS’ler eğitim yazılımlarından farklıdırlar. EPDS’ler kullanıcılara gerekli zamanda gereken bilgileri sağlarlar(Kert, Uz ve Gecu, 2012). EPDS ile ilgili alanyazında dikkat çeken yönlerden biri yapılan tanımlarda eğitim alanıyla doğrudan ilgili yönlerin bulunmamasıdır. Eğitim alanı, sanayi ve ticaret gibi doğrudan para yönelimli bir alan olmadığı için bu durum normal karşılanabilir. Diğer yandan eğitim kurumlarında da diğer kurumlardaki gibi çalışanların (idari veya akademik personel) verimliliklerinin kurumun verimliliğini doğrudan etkilediği göz ardı edilmemelidir. Bu 154 bağlamda Eğitim kurumlarında da bu tür sistemlere gereksinim duyulduğu söylenebilir. Collis ve Verwijs (1995) orijinalinde eğitim alanının dışında kalan ama eğitim uygulamalarına da çözüm getiren bir sistem sunmuşlardır. Karma EPDS şeklinde nitelendirilen bu sistemin sağladığı üç temel işlev bulunmaktadır. Bunlar; grubu işlevselleştirmek, bilgiye erişim, yardım ve rehberlik sağlamak ve de iş yerlerinde bilgi desteği vermek şeklinde sıralanabilir(Cañas vd., 1998). Raybould (1998) EPDS’lerin çalışanlara işbaşında bilgi ve danışmanlık sağlayarak onların verimliliklerini arttırdığını ifade etmiştir(Aktaran, Aydın, 1999). Ockerman, Najjar ve Thompson’a (1999) göre EPDS’ler geleneksel eğitimdeki sıkıntılara/sorunlara çözüm olarak değer görmektedirler. Geertman ve Stillwell (2004) çalışmalarında PDS’lerin çok çeşitli amaçlara hizmet edebildiklerini belirtmişlerdir. Bu amaçlar, herhangi bir sistemdeki katılımcıların/çalışanların işlerini kolaylaştırmak, belirlenmiş işlerin gerçekleşmesini desteklemek, belirli planlama şekillerini destekleme vb. şeklinde sıralanabilir(Aktaran, Brömmelstroet, 2012). Arkün, Türksoy, Mert, Baş ve Tüzün’e (2009)göre EPDS geliştirme sürecinde planlama EPDS’nin büyüklüğüne göre değişebilmektedir. Buna göre küçük ölçekli EPDS’ler için az planlama veya hiç plan olmaksızın geliştirme gerçekleşebilirken; daha büyük ölçekli EPDS’ler için sistematik planlamalar gerekebilmektedir. Tüzün ve Çakır (2002) ADDIE modelini temel alarak EPDS geliştirmeye yönelik bir model önermişlerdir. ÇATM inşa sürecinde ADDIE modeli uygulanabileceği değerlendirilmiştir. Ancak süreçte ADDIE modeli basamaklarından analiz ve tasarım basamakları gerçekleştirilmiş olup geliştirme basamağının da sonuna gelinmiştir. Uygulama ve değerlendirme basamakları ise henüz gerçekleştirilmemiştir. 2. ÇATM Tasarım Süreci 2.1.Analiz ÇATM geliştirme düşüncesi araştırmacının gözlem ve deneyimlerine dayanmaktadır. Araştırmacı, çalıştığı değişik kurum ve kuruluşlarda yaşanan sorunlar ve bu sorunlar karşısında çözüm süreçlerinin işleyişi deneyimlerinden hareketle bir EPDS ile sorunların azaltılabileceği veya çözüm sürecinin hızlandırılabileceğini öngörmüştür. Analiz basamağı verileri doğrultusunda elde edilen ve herhangi bir kurumda herhangi bir zamanda rastlanılması olası bu sorunlar şu şekilde sıralanabilir: • • • • • Hangi sorunla ilgili kiminle iletişime geçilir? Sorun nasıl ifade edilir? Sorunun kayıt altına alınması gerekir mi? Sorunun çözümüne yönelik süreç ne aşamada? Sorun hala çözülmediyse sorumlusu kim? Bu sorular ihtiyaç duyulan ÇATM’ın temel unsurlarını belirlemede yardımcı olmuştur. Buna göre; • Bütün sorunların/eksikliklerin iletilebileceği 155 • • • • • Her sorun türüne göre ilişkili kişilerin otomatik olarak seçilebileceği Sorunlar için hazır ifadelerle beraber kullanıcı girişlerinin de yer aldığı Yapılan bütün işlemleri kayıt altına alan Sorunun çözüm sürecinin izlenebildiği Đlgili kişilere e-posta ve sms ile bildirimler sağlayan Bir sistemin geliştirilmesine karar verilmiştir. YYÜ yerleşkesinin büyüklüğü ve birim sayısının çokluğu göz önünde bulundurularak geliştirilen sistemin çevrimiçi erişime olanak veren bir sistem olması uygun görülmüştür. ÇATM’ın veri tabanı destekli, internet programcılığı uygulamalarını içeren bir web sitesi olmasına karar verilmiştir. Maliyet ve işlevsellik bağlamında yapılan analizlerle, ÇATM geliştirmede php betik dili ve MySql veri tabanı yönetim sistemi kullanılması uygun görülmüştür. Analiz basamağı verilerine göre ÇATM ortamını kullanacak kişilerin üç farklı grupta ele alınabileceği değerlendirildi. Bu kullanıcı türlerine göre farklı işlevsellikler sunan arayüzlere gereksinim duyulduğu kararlaştırıldı. Bu kullanıcılara yönelik durum geliştirme aşamasında ayrıntılı bir şekilde sunulmuştur. 2.2.Tasarım Analiz aşamasında elde edilen veriler doğrultusunda tasarım aşamasına geçildi. Bu aşamada analiz aşamasında belirlenen ihtiyaçlar ve karar verilen ortamlara uygun olacak şekilde; • • • Veri tabanı tasarımı Akış diyagramları Ekran (arayüz) tasarımları o o o o o Grafikler Butonlar Yazı tipi Yazı boyutu Renkler/temalar Đşlemleri gerçekleştirildi. 2.3.Geliştirme Analiz basamağında belirlenen gereksinim ve ortamlar, tasarım basamağından elde edilen verilerle ÇATM ortamının geliştirilmesi basamağına geçildi. Bu basamakta php betik dili ve MySql veri tabanı yönetim sistemi kullanılarak bir web sitesi inşa edildi. ÇATM ortamında etkin olması öngörülen üç kullanıcı türü bulunmaktadır. Bunlar 1) Đstemci, 2) Yönetici ve 3) Süper yöneticidir. Bu kullanıcılar ve ÇATM ortamında gerçekleştirebilecekleri işlemlere yönelik açıklamalar aşağıda verilmiştir. 156 2.3.1. Đstemci Bu kullanıcı türü YYÜ akademik ve idari personelinden oluşmaktadır. Bu kullanıcılar akademik ve idari işlerin yürütülmesinde karşılaştıkları sorunların çözümü için veya ihtiyaç duydukları araç-gereç, materyal vb. konularda ÇATM aracılığı ile destek talebinde bulunabilmektedir. Đstemciler ÇATM ortamına @yyu.edu.tr uzantılı e-posta adresi ve kendilerinin belirlediği bir şifre ile çevrimiçi kayıt yapabilmektedirler. Bu kişilerin sistem kayıtları süper yönetici tarafından da gerçekleştirilebilmektedir. Resim 1. ÇATM istemci kullanıcısı arayüzü (Destek Talebi) Sisteme kayıt yaptıran bir istemcinin ÇATM ortamına giriş yaptıktan sonra gerçekleştirebileceği işlemler şu şekilde sıralanabilir: • • • • • • • • Destek talebi: Eğitim-öğretim materyali, araç-gereç, teknik destek vb. konularda talepte bulunmak. Talep izleme Talep güncelleme Yapılan taleplerin toplu raporu Arıza bildirimi Arıza izleme Arıza güncelleme Yapılan arıza bildirimlerinin toplu raporu 2.3.2. Yönetici Bu kullanıcı türlerinin asıl görevi arıza/talep bildirimlerinin kontrol ve yönetimidir. Bu kullanıcılar süper yöneticiler tarafından belirlenirler/atanırlar. 157 Resim 2. ÇATM yönetici kullanıcısı arayüzü Yöneticilerin ÇATM ortamında gerçekleştirebildikleri işlemler şu şekilde sıralanabilir: • • • • Bütün kullanıcılar tarafından yapılan talep/arıza bildirimi raporlayabilme Raporlanan herhangi bir iletinin ayrıntılarını görüntüleyebilme Raporlanan herhangi bir iletiyi silebilme Đlgili kullanıcı veya personele ileti gönderebilme isteklerini 2.3.3. Süper Yönetici Sistem yöneticisi şeklinde de nitelendirilebilecek bu kullanıcı türü ÇATM ortamındaki en yetkili kullanıcıdır. Resim 3. ÇATM süper yönetici kullanıcısı arayüzü Süper yöneticiler, yöneticilerin gerçekleştirebildikleri bütün işlemleri gerçekleştirebilirler. Bu işlemlerin yanı sıra süper yöneticilerin gerçekleştirebildikleri diğer işlemler şu şekildedir: • • Yönetici atama/ekleme Đstemci ekleme/düzenleme/silme 158 • • • Birim ekleme/düzenleme/silme Arıza/Talep ekleme/düzenleme/silme Yardım başlığı ekleme/düzenleme/silme 3. Sonuç Bu çalışmada YYÜ’de kullanılması öngörülen bir EPDS olan ÇATM’nin inşası süreci ele alınmıştır. Đnşa sürecindeki bütün basamaklar gerçekleştirilmemiş olmasına rağmen geliştirme basamağının sonuna gelinmiş olması, bu aşamaya kadar yaşanan deneyimler ve ortaya çıkan ÇATM test ortamına yönelik paylaşımın alana katkı sağlayabileceği değerlendirilmiştir. Kurumsallaşma kapsamında ele alınabilecek olan bilgi yönetiminde ÇATM gibi EPDS’lerin kullanımının yaygınlaşacağı öngörülebilir. Ancak bu tür sistemlerin kısa vadede işlevselliklerinin uzun vadede ise yararlılıklarının değerlendirilmesi bir gereksinim olarak görülmektedir. Bu bağlamda ÇATM için de işlevsellik ve yararlılık değerlendirmelerin yapılacağı yeni çalışmaların yapılması planlanmaktadır. 4. Kaynaklar Arkün, S., Türksoy, H., Mert, O., Baş, T. ve Tüzün, H. (2009). Bilgi yönetimi için bir elektronik performans destek sistemi geliştirilmesi (Development of an electronic performance support system for knowledge management). 9th International Educational Technology Conference, Ankara, Turkey (pp. 268-274). Aydın, H. (1999). Öğretmenlerin hizmetiçi eğitiminde elektronik performans destek sistemlerinin kullanılması. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 8 (20). Brömmelstroet,M., (2012). Performance of Planning Support Systems: What is it, and how do we report on it?, Computers, Environment and Urban Systems, Available online 31 July 2012, ISSN 0198-9715, 10.1016/j.compenvurbsys.2012.07.004. (http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0198971512000646) Cañas, A.j., Coffey, J.W., Reichherzer, T., Hill, G., Suri, N., Carff, R., Mitrovich, T.S., Eberle, D., (1998). El-Tech: A Performance Support System with Embedded Training for Electronics Technicians. FLAIRS Conference 1998: 79-83 Kert, S. B. ve Kurt, A. A. (2008). Öğrenme ortamlarında elektronik performans desteği kullanımı: Neden? nasıl?. Paper presented at 8th International Educational Technology Conference, Eskişehir, Türkiye. Kert,S.B., Uz, Ç., Gecu, Z., (2012). Scenarios for Computer Ethics Education, Procedia - Social and Behavioral Sciences, Volume 46, 2012, Pages 2706-2710, ISSN 1877-0428, 10.1016/j.sbspro.2012.05.551.(http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1877042812016801) Ockerman,J.J., Najjar, L.j., Thompson, j.C., (1999). FAST: future technology for today's industry, Computers in Industry, Volume 38, Issue 1, January 1999, Pages 53-64, ISSN 0166-3615, 10.1016/S0166-3615(98)001201.(http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0166361598001201) Tuzun, H., ve Cakir, H. (2002). A design model for internet-based electronic performance support systems. Annual Proceedings of Selected Research and Development Papers Presented at the National Convention of the Association for Educational Communications and Technology, 114-120. Yazıcıoğlu, O., Varol, K., Borat, O. (2012). Bilgi Yönetimi Teknolojileri. Đstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi: 21, 53-63. 159 AB Tarafından Çevrimiçi Eğitimde Kaliteye Yönelik Geliştirilen E-xcellence Projesi Ömer UYSAL a, Osman AY b Yrd. Doç. Dr. Ömer Uysal, Anadolu Üniversitesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi ABD, Yunus Emre Kampüsü, 26470 ESKĐŞEHĐR Osman Ay, Anadolu Üniversitesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi ABD, Yunus Emre Kampüsü, 26470 ESKĐŞEHĐR Özet Bilgi ve iletişim teknolojilerinin eğitim bilimleri ile bütünleşmesi ile dağıtık öğrenme, bütünleşik öğrenme, karma öğrenme, esnek öğrenme, hibrit öğrenme, açık öğrenme ve çevrimiçi öğrenme gibi yeni kavramlar üretilmiştir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin zaman ve mekan sınırlılıklarını ortadan kaldırması ile birlikte zaman içerisinde bilgisayar destekli eğitim, bilgisayar tabanlı eğitim, web destekli eğitim, web tabanlı eğitim, internet destekli eğitim ve internet tabanlı eğitim gibi yeni eğitim yöntemleri geliştirilmiştir. Öğrenme, bilgi toplumuna dönüşüm sürecinde günümüzün en stratejik kavramlarından biri haline gelmiştir. Bu doğrultuda öğrenmeyi öğrenme ve yaşam boyu öğrenme anlayışı 21. yüzyıl tipik öğrenci özellikleri arasında tanımlanmaktadır. Çevrimiçi dersler bu becerileri öğrencilere kazandırılabilecek bir metod olarak gösterilmektedir. Bu gerçeklikten hareketle dünyanın gelişmiş ülkelerinde sayıları hızla artan çevrimiçi dersler açılmakta ve akreditasyon sistemi devreye sokularak alınan çevrimiçi dersler yüz yüze eğitim veren kurumlarda kredi olarak sayılabilmektedir. Amerika’da yükseköğretimde her 3 öğrenciden biri en az bir dersini çevrimiçi olarak almaktadır. Amacı Amerika ile rekabet edebilir bir bilgi temelli ekonomi oluşturmak olan Avrupa da çevrimiçi eğitimde kaliteye yönelik araştırmalar yapmaktadır. Avrupa’da EADTU (European Association of Distance Teaching Universities), EUA (European University Association), QAA (The Quality Assurance Agency for Higher Education), ENQA (The European Association for Quality Assurance in Higher Education), OUUK (Open University UK) gibi alanın önemli kurumları çevrimiçi eğitimde kalite boşlukları olduğunu ve kalite üzerinde durulması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu gerekçe doğrultusunda çevrimiçi eğitim konusunda araştırma geliştirme çalışmaları yapan 13 kurum tarafından E-xcellence projesi devreye alınmıştır. Bu proje, taşıdığı önem nedeniyle ilgili kurumları da içine alarak 2012 yılına kadar sürmesi planlanan bir proje serisine dönüştürülmüştür. E-xcellence projesi kapsamında belirlenen çevrimiçi eğitim kalite standartları altı ana başlık altında sınıflandırılmıştır. Bu başlıklar şunlardır: stratejik yönetim, öğretim programı tasarımı, ders tasarımı, ders sunumu, öğretim elemanına destek ve öğrenciye destek. Bu araştırmada ana hatları ile E-xcellence projesinin oluşumu ve yürütülmesi hakkında bilgiler verilmiş ve proje kapsamında belirlenen çevrimiçi eğitim kalite standartları altı ana başlık altıda toplam otuzüç maddede tanıtılmıştır. Anahtar Kelimeler: Çevrimiçi eğitim, çevrimiçi dersler, kalite, E-xcellence; 1. Giriş Eğitimin bilgi ve iletişim teknolojileri (BĐT) ile entegrasyonu sürecinde harmanlanmış öğrenme, esnek öğrenme, dağıtık öğrenme, karma öğrenme, bütünleşik öğrenme, ağ tabanlı öğrenme, açık öğrenme, uzaktan öğrenme gibi kavramlar geliştirilmiştir. Avrupa Birliği (AB) özellikle öğrenmeyi öğrenme ve yaşam boyu öğrenme anlayışı üzerinde durmaktadır. Bilgi toplumunun en önemli dinamiklerinden biri de üretilen kavramlardan görüldüğü gibi öğrenmedir. Uzmanlar etkili bir öğrenmenin gerçekleşebilmesi için alternatif yöntemler aramaktadır. Bu alternatiflerden biri de çevrimiçi eğitimdir. Son yıllarda dünyada bireylerin öğrenme ve kendini yenileme ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için sayıları sürekli artan çevrimiçi eğitim programları açılmaktadır (Allen ve Seaman, 2010, s.2; Clarke-Okah ve diğerleri, 2009, s.3; Allen ve Seaman, 2008, s.1; SREB, 2006, s.3; Sloan-C, 2002; AFT, 2000, s.5; IHEP, 2000, s.1). 160 Avrupa’da çevrimiçi eğitimde kalite standartlarına ilişkin belirsizliklerin ortadan kaldırılması için ilgili kurumlar; işbirliği içinde çalışarak kalite standartları geliştirmekte ve çevrimiçi derslerin standartlara uygun olarak yürütülmesini sağlamaktadır. Avrupa Komisyonu, Bologna sürecinin amacını gerçekleştirmek için çevrimiçi öğrenmede kalitenin araştırılmasını doğrudan desteklemektedir (Ehlers ve diğerleri, 2005, s.1). Çevrimiçi eğitim ile ilgili önemli kavramlardan biri de e-öğrenmedir. E-öğrenmenin kalitesi Avrupa’da iki nedenden dolayı kritik öneme sahiptir. Đlki, e-öğrenmenin eğitim fırsatlarında kaliteyi artırması ve böylece bilgi toplumuna dönüşüm sürecini güvence altına almasıdır. Đkincisi ise, e-öğrenmenin başlı başına bir öğrenme yöntemi olmasından dolayı kalitenin sağlanması gerekmektedir (Ehlers ve diğerleri, 2005, s.1). Uzmanlar ve organizasyonlar bu büyümenin istenen sonuçları sağlaması bakımından çevrimiçi eğitimde kalitenin daha fazla önem kazandığını belirtmektedir (Ehlers ve diğerleri, 2005, s.11; Barkan ve Eroğlu, 2004; Cavanaugh, 2002, s.175; Middlehurst, 2000, s.3). Ancak çevrimiçi eğitimde kalite anlamında bazı belirsizliklerin olduğu da var olan bir gerçektir (Sims, Dobbs ve Hand, 2002; Twigg, 2001; IHEP, 2000; WICHE, 1995). Belirsizliklerin ortadan kaldırılabilmesi amacıyla ilgili kurumlar çevrimiçi eğitimde kaliteye yönelik standartlar belirlemektedir. Avrupa’da çevrimiçi eğitimde kaliteye yönelik araştırmalar yapan başlıca kurumlar şunlardır: ENQA (Yüksek Eğitim Alanında Avrupa Kalite Güvence Standartları ve Đlkeleri), QAA (Yüksek Eğitimde Kalite Güvencesi Ajansı), OUUK (Birleşik Krallık Açık Üniversitesi), SNAHE (Đsveç Ulusal Ajansı), EADTU, EUA, OUUK. Yukarıda belirtilen krumların yaptığı en kapsamlı araştırma Avrupa Birliğinin çevrimiçi eğitimde kalite güvencesini mükemmelleştirme amacıyla başlattığı E-xcellence projesidir. E-xcellence projesinin gerçekleşmesi için Avrupa’da çevrimiçi eğitim araştırmaları yapan on üç kurum ortaklık yapmaktadır. 2. E-xcellence Projesi EADTU, Avrupa Komisyonu’nun çevrimiçi programları desteklemesi ile 2005 yılı ocak ayında “E-xcellence” projesini başlattı. Projenin amacı, e-öğrenmenin kalitesi için standartlar belirlemektir. Projenin gerçekleşmesi için yüksek eğitimde e-öğrenme, kalite değerlendirme ve akreditasyon alanlarında araştırmalar yapan on üç önemli kurum arasında işbirliği yapılmıştır. E-xcellence projesi bir proje dizisi olarak çevrimiçi ders veren kurumların yaşam boyu açık ve esnek öğrenmede mükemmellik derecesini göstererek Avrupa Yüksek Öğretim Alanına akredite olmasını sağlayacaktır. Aşağıda 2005-2012 yılları arasında gerçekleştirilen E-xcellence proje dizisi yer almaktadır: E-xcellence (2005-2006): E-öğrenme için kalite standartlarının belirlenmesi Excellence + (2008-2009): E-xcellence değerlendirme aracının uygulanması ve geliştirilmesi E-xcellence Associates in Quality (launch 2010): E-öğrenme için kalite değerlendirme ortaklığının kurulması 161 E-xcellence NEXT (2011-2012) E-xcellence değerlendirme aracının çevrimiçi ders yürüten kurumlarda uygulanması ve sonuçların kontrol edilmesi. E-xcellence proje serisi kapsamında altı temel alan kapsamında belirlenen otuz üç kalite standardı aşağıda görülmektedir (E-xcellence, 2006). 2.1. Stratejik Yönetim (Strategic Management) Kurumlar e-öğrenme politikaları ve bu politikaların geliştirilmesi için stratejiler oluşturmalıdır. Bu strateji, kurum çalışanları tarafından geniş ölçekte anlaşılmış olmalı ve kurumsal gelişim ve kalite yönetimiyle bütünleştirilmelidir. Altyapı geliştirilmesi ve personel eğitimi bu stratejinin bir parçası olmalıdır. E-öğrenmede uygulanacak öğretim programı için hazırlanan kaynakların geliştirilmesi sırasında yüz yüze öğretim programının gereksinimlerinin üzerinde olan özel gereksinimler dikkate alınmalıdır. Kurum, uyarlanmış e-öğrenme sistemlerinin sağlıklı, güvenli ve etkili operasyonunu sağlamak için bilgi yönetim sistemine sahip olmalıdır. E-öğrenme için kurum birimleri arasında işbirlikli süreçlerin işletilmesi gerekiyorsa, bu süreçlerin sağlıklı işletilebilmesi için her bir paydaşın rolleri ve sorumlulukları uygulama anlaşmaları yoluyla yapılandırılmalı ve birimler sorumlulukları konusunda bilgilendirilmelidir. 2.2. Öğretim Programı Tasarımı (Curriculum Design) E-öğrenme programı, tıpkı yüz yüze öğrenme programında olduğu gibi, kalite çerçeve programlarını, uygulama kodlarını, konuların performans göstergelerini ve diğer kurumsal ve ulusal kalite gereksinimlerini karşılamalıdır. Öğretim programı, öğrencinin zaman, mekan ve öğrenme hızı boyutlarında olabildiğince esnek olabileceği, öğrenme çıktılarının başarılı bir şekilde gerçekleştirilebileceği ve yüz yüze eğitim etkinlikleri ile bütünleştirilebileceği bir şekilde tasarlanmalıdır. Biçimlendirici ve özetleyici değerlendirmenin uygulanışı öğretim tasarımı ile tutarlı olmalıdır. Öğretim tasarımı genel eğitsel hedeflerin öğrenilmesi için gerekli şartların sağlanmasını ve edinilen birikim ve yeteneklerin, çalışılan programın her boyutunda bütünleştirilmesini garanti altına almalıdır. Karma öğrenme kullanıldığında, e-öğrenme bileşenlerinin eğitsel hedeflerin gerçekleştirilmesine katkıları açıkça ifade edilmelidir. Öğretim programı çevrimiçi akademik bir toplulukta geniş ölçekli katılım sağlayacak şekilde tasarlanmalıdır. Bu durum, öğrenci-öğrenci ve öğrenci-öğretim elemanı etkileşimleri kadar, kurum dışı uzmanlarla etkileşimi ve araştırma/uygulama etkinliklerinin gerçekleştirilmesini de gerektirir. 162 2.3. Ders Tasarımı (Course Design) Her bir dersin birikim ve yeterlik boyutunda öğrenme çıktıları açıkça ifade edilmelidir. Bu çıktılar e-öğrenme yoluyla gerçekleştirilebilecek ve gerekli olduğunda yüz yüze etkinliklerle desteklenebilecek bir yapıda olmalıdır. Karma öğrenme bağlamında her bileşenin kullanımı için belirlenmiş açık bir mantıksal temel belirtilmelidir. Dersin sunum yöntemini kullanılabilir teknolojiler değil, ders içerikleri belirlemelidir. Öğrenme çıktıları, e-öğrenmenin uygulanış stratejisi, e-öğrenme materyallerinin kapsamı ve kullanılan değerlendirme yöntemleri arasında bir uyum olmalıdır. Öğrenme çıktıları farklı yollarla verilen derslerin çıktılarıyla karşılaştırılabilir olmalıdır. Dersler; aktif öğrenmeyi teşvik edecek; bireysel çalışmayı kolaylaştıracak ve öğrenenlerin bireysel çalışma yeterliklerini geliştirecek; e-öğrenme topluluklarının etkileşimini ve gelişimini destekleyecek; öğretim zamanı, yeri ve hızının kontrolünü mümkün olduğunca öğrenene bırakacak; farklı öğrenen profillerine duyarlı ve onların ihtiyaçlarını karşılayabilecek; engelli bireylerin ihtiyaçlarına yanıt verebilecek; materyal kullanımında öğrenenlerin kültürel değerlerine saygılı; öğrenenlerin, ders materyalleri ve gereksinimleri konusunda yansıtma, değerlendirme ve geribildirim yapabileceği; bir şekilde tasarlanmalıdır. Bireysel ya da grup düzeyindeki eşzamanlı ve eşzamansız öğrenci-öğretim elemanı etkileşimleri e-mail, telefon, forum gibi farklı yollarla desteklenmelidir. Öğreticilere ulaşım hem öğrenciler hem de öğretim elemanları tarafından bilinen, yeterli ve düzenli bir işleyişe oturtulmalıdır. Öğretim elemanları en azından öğrencilere derslerde yaşanan problemler, materyaller, bireysel geribildirim ya da ödevler hakkında iyi zamanlanmış uzman görüşü sağlamalıdır. Ders tasarımı, geliştirilmesi ve değerlendirilmesi akademik ve mesleki bağlamda alandaki uzman birey ya da takımları içermelidir. Deneme materyalleri ve sonuç ürünle ilgili geribildirim mekanizmaları ders tasarımıyla bütünleşmiş süreçler olmalıdır. Öğrenme materyalleri aktif öğrenci katılımını arttırmak, öğrencilerin birikimlerini ve yeteneklerini düzenli olarak sınamak amacıyla yeterli etkileşimi sağlayabilecek şekilde tasarlanmalıdır. Sadece bireysel çalışma materyallerinin sağlandığı durumlarda, bu materyaller bireysel değerlendirme testleri çıktılarından gelecek sürekli geribildirim yoluyla öğrenenlerin kendi öğrenme süreçlerini değerlendirebilmelerine olanak vermelidir. Tüm ders materyallerinin düzeni ve sunumu programın bütününde belirtilmiş tasarım ilkeleriyle uyumlu olmalıdır. Ders materyalleri ve öğrenme çıktıları e-öğrenme sistemi paydaşlarından gelen geribildirimler çerçevesinden düzenli olarak gözden geçirilmeli, yenilenmeli ve geliştirilmelidir. 163 Dersler biçimlendirici ve özetleyici değerlendirme bileşenleri sunmalıdır. Özetleyici değerlendirme açık, adil, güvenilir ve geçerli olmalıdır. Çevrimiçi değerlendirme uygulamalarında taklit, intihal gibi riskleri önlemek için gerekli önlemler alınmalıdır. 2.4. Ders Sunumu (Course Delivery) E-öğrenmenin gerçekleştirilmesi için kullanılacak altyapı, hedeflerle uyumlu olmalı ve hem akademik hem de yönetimsel fonksiyonları sağlamalıdır. Teknik şartname paydaşların gereksinimleri konusundaki anketlere dayandırılmalı ve gerçekçi kullanım ve geliştirme tahminleri içermelidir. Sunum sisteminin güvenirliği ve güvenliği, önceden detaylı bir şekilde test edilmeli ve herhangi bir aksaklık anında geri dönüş yapabilmek için sistem yedekleri alınmalıdır. Sunum sisteminin devam ettirilebilmesi, izlenmesi ve kabul edilen ve gelişen standartlara karşı performansının incelenmesi için ihtiyaç analizleri yapılmalıdır. Sanal öğrenme ortamı, uyarlanan pedagojik modelin gereksinimlerini ve tüm öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek nitelikte olmalıdır. Olabildiğince kurumun yönetim bilgi sistemi ile bütünleştirilmelidir. Sanal öğrenme ortamı, bilgi ve servisleri tüm kullanıcılara mantıklı, tutarlı ve güvenilir bir şekilde sağlamalıdır. Tüm kullanıcılar sanal öğrenme ortamındaki iletişim sisteminin güvenilir, emniyetli ve gerektiğinde mahrem olduğuna inanmalıdır. Sanal öğrenme ortamıyla erişilen materyal ve bilgiler düzenli olarak izlenmeli, gözden geçirilmeli ve yenilenmelidir. Bu sorumluluklar açıkça ifade edilmeli ve sorumlular sistemde bu değişiklikleri yapabilecek yetkilerle donatılmalıdır. 2.5. Öğretim Elemanına Destek (Staff Support) Akademik, içerik üreten ya da yönetim görevlerindeki çalışanlar, teknik uzmanlık bilgileri olmaksızın e-öğrenmenin geliştirilmesine ve sunumuna destek verebilmelidir. Kurum bu çalışanlar için gerekli teknik eğitimleri sağlamalı ve sistem gelişimleri çerçevesinde bu eğitimlere yön vermelidir. Yüksek kaliteli e-öğrenme sağlayabilmek için pedagojik araştırma ve geliştirme yürütmek kurumların öncelikli etkinlikleri arasında olmalıdır. Kurum içinde ya da dışında geliştirilmiş e-öğrenmeyi destekleyen başarılı yöntemlerin yayılmasını ve bu konularda çalışanların eğitilmesini sağlayan mekanizmalar kurulmalıdır. Kariyer geliştirme teşvikleri eöğrenme kültürünü yansıtmalıdır. Kurum, kursları ve programları düzenlerken, çalışanların iş yüklerini ve e-öğrenme programlarına katılımlarını engelleyen diğer problemleri iyi değerlendirmelidir. Kurumlar akademik personel ve özellikle kısmi zamanlı öğretim elemanları için etkili bilişim sistemleri düzenlemelerini de içeren uygun yönetimsel desteği sağlamalıdır. 164 2.6. Öğrenciye Destek (Student Support) Aday öğrenciler, e-öğrenme programının neler içerdiği ve kendilerinden neler beklenilmekte olduğu konusunda açıkça bilgilendirilmelidir. Bunlar arasında teknik yeterlikler (sistem ve sanal öğrenme ortamı), ön öğrenme ve yetenekler, programın doğası, kullanılacak öğretim yöntemleri, sağlanacak desteğin doğası ve sınırları, ücretler ve değerlendirme gereksinimleri sayılabilir. E-öğrenme öğrencilerine hak ve ödevleri konusunda bilgilendirme yapan bir el kitabı verilmelidir. Bu kitapta kurumsal bilgiler, kurs programlarının detaylı bir anlatımı ve ne şekillerde değerlendirileceklerine dair bilgiler verilebilir. E-öğrenme öğrencileri farklı yollarla da olsa, kampüslerde öğrenim gören öğrenciler gibi, öğrenme kaynakları ve destek sistemlerine ulaşabilmelidir. Öğrencilere kullanılabilir destek hizmetleri konusunda güncel bilgi sağlanmalı ve bu hizmetlere erişim yolları açıkça ifade edilmelidir. Öğrencilerin katılmakta oldukları çevrimiçi topluluğa karşı sorumlulukları genel ve özel bir ders çerçevesinde açıkça ifade edilmelidir. 3. Sonuç ve Öneriler Avrupa Birliği öğrenmenin bilgi toplumu için ne denli önemli olduğunun farkına vardığından Sokrates, Erasmus, Leonardo da Vinci vb. programların yaşam boyu öğrenme başlığı altında toplanmasına karar vermiştir (Uysal, Şahin-Đzmirli, 2008). Yaşam boyu öğrenmenin mesleki gelişim ve teknik alanlarda gerçekleşebilmesi için örgün eğitimin yanında alternatif çevrimiçi eğitimler de düzenlenmektedir. Çevrimiçi eğitim programlarının kaliteli hazırlanabilmesi içerik, teknoloji, öğretim tasarımı gibi farklı disiplinlerin işbirliği içinde çalışması ile mümkün olabilmektedir. Amerika’ya göre çevrimiçi eğitimde daha geride olan Avrupa bu alandaki zayıflığını güçlendirmek amacıyla on üç alan uzmanı kurum ile Excellence projesini uygulamaya başlamıştır. Zaman içinde bir proje serisine dönen Excellence projesinde ilk olarak kalite standartları belirlenmiştir. Belirlenen kalite standartları; stratejik yönetim, öğretim programı tasarımı, ders tasarımı, ders sunumu, öğretim elemanına destek, öğrenciye destek temel alanları içinde düşünülmüştür. Temel alanlar açısından düşünüldüğünde stratejik yönetim E-xcellence projesine özgü bir başlıktır. E-xcellence projesi kapsamında altı temel alan kapsamında belirlenen otuz üç kalite standardı kullanılarak üye ülkelerin çevrimiçi eğitim kurumları ENQA, EADTU, QAA vb. organizasyonlar tarafından yürütülecek bir proje ile değerlendirilebilir. Değerlendirme sonuçları, Bologna Đzleme Grubunun üye ülkeleri kalite güvencesi açısından değerlendirerek 2005, 2007 ve 2009 yılındaki gibi raporlaştırılıp yayınlanabilir. Bu sayede çevrimiçi eğitim kurumlarına kalite güvencesi açısından yol gösterecek bir kılavuz Avrupa Birliği bakışıyla hazırlanmış olur. 165 4. Kaynaklar AFT: American Federation of Teachers. (2000). Distance Education: Guidelines for good practice. http://www.aft.org/pubs-reports/higher_ed/distance.pdf adresinden 16 Kasım 2007 tarihinde edinilmiştir. Allen, I. E., Seaman, J. (2008). Staying the course online education in United States. MA, USA: Sloan Consortium. http://www.sloan-c.org/publications/survey/pdf /staying_the_course.pdf adresinden 16 Kasım 2008 tarihinde edinilmiştir. Allen, I. E., Seaman, J. (2010). Class differences online education in the United States. MA, USA: Sloan Consortium. http://sloanconsortium.org/publications/survey/pdf/class_differences.pdf adresinden 16 Kasım 2010 tarihinde edinilmiştir. Barkan M., Eroğlu E. (2004). Uzaktan öğretimde kalite: “.. Sayısal büyüklükler doyuma ulaştı.. Ya şimdi?..” [Elektronik versiyon]. The Turkish Online Journal of Educational Technology (TOJET), 20 (3/4). Bologna Follow-up Group. (2005). Bologna process stocktaking report 2005. Bergen, Norway: European Commission. Bologna Follow-up Group. (2007). Bologna process stocktaking report 2007. London, UK: European Commission. Bologna Follow-up Group. (2009). Bologna process stocktaking report 2009. Leuven, Belgium: European Commission. Cavanaugh, C. (2002). Distance education quality: Success factors for resources, practice and results. Jacksonville, FL: Ideal Group. Clarke-Okah, W., Coomaraswamy, U., Rama, K. ve Hope, A. (2009). Quality assurance toolkit for distance higher education institutions and programmes. Vancouver, Canada: Commonwealth of Learning. Ehlers, U., Goertz, L., Hildebrandt, B., Pawlowski J. (2005). Quality in e-learning:Use and dissemination of quality approaches in European e-learning. European Quality Observatory, Luxembourg: Official Publications of the European Communities. EADTU: European Association of Distance Teaching Universities. (2006). E-xcellence http://www.eadtu.nl/e-xcellence/default.asp adresinden 7 Ocak 2011 tarihinde edinilmiştir. Project. ENQA: European Association for Quality Assurance in Higher Education. (2005). Standards and guidelines for quality assurance in the European Higher Education Area. Helsinki, Finland. http://www.bologna-bergen2005.no/Docs/00-Main_doc/050221_ENQA_report.pdf adresinden 09 Temmuz 2009 tarihinde edinilmiştir. ENQA: European Association for Quality Assurance in Higher Education. (2010). Quality assurance of elearning. Helsinki, Finland. www.enqa.eu/files/ENQA_wr_14.pdf adresinden 07 Ocak 2011 tarihinde edinilmiştir. E-xcellence. (2006). Creating a standard of excellence for e-learning. http://www.eadtu.nl/e-xcellence/ adresinden 14 Nisan 2010 tarihinde edinilmiştir. Güney, Ö. (2009). Kalite, kalite nedir?. http://www.omerguney.com/dosyalar/kalite.pdf adresinden 14 Aralık 2010 tarihinde edinilmiştir. Institute for Higher Education Policy. (2000). Quality on the line: Benchmarks for success in internet-based distance education. http://www.ihep.org/assets/files/publications/m-r/QualityOnTheLine.pdf adresinden 16 Kasım 2007 tarihinde edinilmiştir. 166 Middlehurst, R. (2000). Quality assurance and accreditation for virtual education: A discussion of models and needs. Guildford, UK: University of Surrey, Center for Policy and Change in Higher Education. OUUK: Open University of United Kingdom. (2004). Quality and standards in the Open University. UK: Fact sheet series. Quality Assurance Agency for Higher Education. (2009). Introduction http://www.qaa.ac.uk/aboutus/IntroQAA.pdf adresinden 5 Ocak 2011 tarihinde edinilmiştir. to QAA. Sims, R., Dobbs, G. ve Hand, T. (2002). Enhancing quality in online learning: Scaffolding planning and design through proactive evaluation [Elektronik versiyon]. Distance Education, 23(2), 135-148. Sloan-C. (2002). Elements of quality online education. Newburyport, MA: The Sloan Consortium, Inc. SREB: Southern Regional Educational Board. (2006). Standards for quality online courses. Atlanta, GA, USA: Southern Regional Educational Board. http://www.sreb.org/programs/edtech/pubs/2006Pubs/06T05_Standards_quality_online_courses.pdf adresinden 16 Kasım 2007 tarihinde edinilmiştir. SNAHE: Swedish National Agency for Higher Education. (2008). E-learning quality:Aspects and criteria for evaluation of e-learning in higher education. www.eadtu.nl/e-xcellencelabel/files/0811R.pdf adresinden 27 Aralık 2008 tarihinde edinilmiştir. Twigg, C. A. (2001). Quality assurance for whom? Providers and consumers in today’s distributed learning environment. Troy, NY: The PEW Learning and Technology Program, Center for Academic Transformation, Rensselaer Polytechnic Institute. Uysal, Ö., Şahin-Đzmirli, Ö. (2008, Mayıs). Western Interstate Commission for Higher Education. (1995). Principles of good practice for electronically offered academic degree and certificate programs. www.wiche.edu/telecom/Projects/balancing/principles.htm adresinden 02 Eylül 2009 tarihinde edinilmiştir. Yükseköğretim Kurulu. (2007). Türkiye’nin yükseköğretim stratejisi. Ankara: Yükseköğretim Kurulu. http://www.yok.gov.tr/content/view/557/238/lang,tr_TR/ adresinden 20 Nisan 2008 tarihinde edinilmiştir. 167 Use Statistics of EBA Based On Content Types Okan ARSLAN a, Selcan KĐLĐS b, Mustafa ĐLKHAN c, Soner YILDIRIM d a Okan arslan, ODTÜ, Ankara, Türkiye, okana@metu.edu.tr b Selcan kilis, ODTÜ, Ankara, Türkiye, skilis@metu.edu.tr c Mustafa ilkhan, MEB – YEGĐTEK, Ankara, Türkiye, milkhan@gmail.com d Soner yıldırım, ODTÜ, Ankara, Türkiye, soner@metu.edu.tr Abstract Mobile devices (tablet PC, smart phones, PDA, etc.) have been developed and widespread with the help of quick developments in computer technology in these days. Tablet PCs have been firstly introduced in 2002 and become quickly widespread and user number has been increasing in each passing day (Lim, 2011). According to Richard, there is a tendency to tablet PC from laptop (Namahoe, 2012). Similar to other areas, tablet PC has been also proliferating in education. As Roepke stated, tablet PCs provide students to become active in classroom with the interactive learning environments and so facilitate student-centered learning and for this reason, they are widely used in classrooms (Schaffhauser, 2012). However, there is no enough research in regard of effects and usability of tablet PC in classroom since it is a new technology (Twining & Evans 2005; Ozok, Benson, Chakraborty, & Norcio, 2008). Technology has a big role to gain collaborative working skills and behaviors, not just how teachers teach (Oh & Gwizdka, 2010). For this reason, the effects of technology on education, especially tablet PCs, should be determined well. F@TIH Project in which tablet PCs have been given to all students and LCD interactive whiteboards have been installed to all schools is the most important initiative in our country. In the scope of this project, Tablet PCs and interactive whiteboards will be designed as interactive with each other through the secure and broadband Internet connection that will be provided in each class. Small applications have been added in the infrastructure and so students can work collaboratively with this system (FATĐH Projesi, 2011). For instance, there are some applications in which students can draw collaboratively by working on their own tablet PC and all class can see the drawings with the help of interactive whiteboard interacting with tablet PCs. This project is funded by Ministry of National Education and supported by Ministry of Transport. The project will be completed in 5 years. A web portal named EBA (Eğitim Bilişim Ağı/ Education and ICT Network) is designed to support the project. In this portal, students and teachers can help from their experience, download or upload materials, ask their questions, etc. In the scope of this project, new e-content has being developed and in web portal (EBA), the content are published and stored. The aim of this study is to determine the usage index of e-content that developed for F@TIH Project and published on EBA. EBA’s internet logs which is being recorded by the Ministry of Education will be used in order to explore what kind of applications, podcasts, videos etc. are used by teachers and students. By doing this, EBA’s structure, usage index of teachers and students will be interpreted. Keywords: Tablet PC, FATIH Project, EBA. 1. Overview of EBA This project is funded by Ministry of National Education, supported by Ministry of Transport and will be completed in 5 years. A web portal named EBA (Eğitim Bilişim Ağı/ Education and ICT Network) is designed to support the project. In this portal, there are 8 main sections; namely, main page, news, e-content, journal, e-book, video, audio, visual and discussion. In this portal, both students and teachers can help from each other and their experience. They can download or upload materials and discuss any topic. This web portal can be seen from the figure below. 168 Graph 1. EBA and the components Main page is a summary of all components of EBA. The second component, news includes updated information, various activities in the schools throughout the country, etc. the third part is named as e-content and involves different types of instructional materials produced by many institutions. The fourth component of EBA is named as journal and includes electronic format of different journals. The fifth e-book is for electronic format of course books. Sixth component is designed for videos and offers videos about courses for all grades and interesting topics in daily life. The next one is Audio section and includes audio material of both courses and general life. The seventh one is for visual materials and the last is the discussion part. 2. Usage Index of EBA In this study, usage index of e-content developed for F@TIH Project and published on EBA was determined. The first figure indicates the visits of EBA between September 2012 and June 2013. As can be seen from the figure below, the portal was reached to the highest visits when the education period first starts and at the end of the semester 50000 since an announcement was made to the schools. At September, visits passed over. At December, visits was the highest points and exceeded 70000. At intersession, the visit number decreased nearly to 5000 as seen from the figure. The reason might be due to the holiday. When the next semester starts, the visits number has increased again. However, the visits peaked 30000 slightly as can be seen. The first semester, visits was higher than the second semester and the reason might be the novelty effect. In addition to this, while it is asked to the Ministry of National Education that what was the reason of these peaked period, it is said that announcements about EBA are made to schools. 169 Graph 2. Visits of EBA between September 2012 and June 2013 As a second assessment, visit duration and page views were measured. Graph 3 shows the visits duration and page views of EBA portal between February 2012 and July 2013. As can be seen from the figure, the highest visit durations and page views were at 181-600 seconds and 601-1800 seconds. At these time intervals, although visit duration is nearly the same as the other time intervals, page views are higher than the others. It may be when the users stay on the page, they can deal with the content on that page. The lowest rate was at 1130 seconds for both visit duration and page views. It is highly possible that users visit the webpage, then they immediately close. Graph 3. Visit duration of EBA between February 2012 and July 2013 The other analysis is about the page views of EBA to determine in which sections the users remain much. The page views of EBA portal was taken between February 2012 and July 2013 as in Graph 4. According to the measurements of page views, the users stay mainly on e-content section. The next sections on which the users stay mostly are the videos and ebook sections. The search, course support programs and chemistry course for 9th grade in video section are the sections on which users stay at lowest rate. 170 Graph 4. Page views of EBA between February 2012 and July 2013 Moreover, unique page views was measured again in the same time interval. Graph 5 indicates unique page views of EBA between February 2012 and July 2013. Users stay highly on e-content, video and e-book sections. After these three sections, page views for other sections decrease excessively. It can be inferred from the graph below, the users deal with econtent section on EBA web portal at the highest level. It is about the total rate of page views on video and e-book sections. Graph 5. Unique page views of EBA between February 2012 and July 2013 As a whole, Graph 6 depicts the visitors flow on EBA web portal via Google Analytics. According to this graph, the most visitors are from Turkey. Also, the portal has started to be used in other countries such as USA, Germany, etc. even a little. They mostly remain in homepage, then in videos and e-content sections as the first interaction. From econtent section, they generally turn back to the homepage. Users in video section, remain in this section and watch the videos as a second interaction. In the first interaction, users in ebook section, generally examine the e-book or go to the e-content section. The details can be seen from the Graph 6. 171 Graph 6. Visitors flow of EBA between February 2012 and July 2013 3. Conclusion F@TIH Project has started to provide tablet PC for each student and interactive whiteboard for each classroom throughout the 5 years, with the fund by Ministry of National Education and support by Ministry of Transport. Within the scope of this project, a web portal named EBA (Eğitim Bilişim Ağı/ Education and ICT Network) has been developed. This portal is the first education portal in Turkey and offers e-content, videos, news, interaction platform, etc. for the students and teachers. This web portal continues to be improved still. In this research, user analysis was conducted throughout the website. According to the findings, users stay mostly on e-content and videos sections. When an announcement was send to the schools, visitors increased. This can be guide for the developers and content providers of EBA in terms of which sections used mostly, which sections should be improved, etc. 4. References Eğitimde FATĐH Projesi (2011). Proje http://FATĐHprojesi.meb.gov.tr/tr/icerikincele.php?id=6 Eğitimde FATĐH Projesi (2011). Proje http://FATĐHprojesi.meb.gov.tr/tr/icerikincele.php?id=14 Hakkında. Bileşenleri. Retrieved Retrieved from from Lim, K.Y. (2011). What Does the Tablet PC Mean to You? A Phenomenological Research. Innovations in Education and Teaching International, 48(3), 323-333. Namahoe, K. (2012). Tablet Shipments Slated to Outpace Notebook Shipments in 2016. Retrieved from http://campustechnology.com/articles/2012/07/05/tablet-shipments-slated-to-outpace-notebook-shipments-in2016.aspx Oh, K-E., & Gwizdka, J. (in press, 2010). Using tablet computers to increase interaction and collaboration in a higher education classroom. In M. Barnett & J. Vanides (Eds.), Reimagining the classroom: Innovations in teaching and learning with technology: Vol. 2. Collaborative and distributed learning: Beyond the individual. Eugene, OR: ISTE Press. Ozok, A., Benson, D., Chakraborty, J., & Norcio, A. (2008). A comparative study between tablet and laptop PCs: User satisfaction and preferences. International Journal of Human-Computer Interaction, 24 (3), 329-352. Schaffhauser, D. (2012). Belkin Develops Classroom Tablet Stands. Retrieved from http://campustechnology.com/articles/2012/09/13/belkin-develops-classroom-tablet-stands.aspx?sc_lang=en Twining, P., & Evans, D. (2005) Should there be a future for Tablet PCs in schools? Journal of Interactive Media in Education, 20, 1-13. 172 Tablet Pc Kullanımına Đlişkin Öğrenci Görüşleri1 Ebru POLATa, Ahmet TEKĐNb, Salman ÇAKIRc 1 MEB Karakoçan Fatih Đ.Ö.O. ,Elazığ, Türkiye, ebruspolat@gmail.com Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi BÖTE Bölümü, Elazığ, Türkiye, atekin@firat.edu.tr 3 MEB, Yunus Emre Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, Malatya, Türkiye, salmancakir@hotmail.com 2 Özet Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi Đyileştirme Hareketi (FATĐH) Projesi, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamayı, derslerde Bilişim Teknolojileri (BT) araçlarının daha etkin kullanımını amaçlayan bir projedir. Eğitim sistemimize büyük yenilikler getirmesi beklenen FATĐH Projesi ile öğrencilerin kullanacağı ders materyalleri değişime uğrayacaktır. FATĐH Projesi'yle öğrencilere 11.136.752 (MEB, 2012) adet Tablet PC dağıtılması planlanmıştır ve pilot illerde Tablet PC'ler dağıtılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada ortaöğretim öğrencilerinin Tablet PC ile ilgili görüşlerinin belirlenmesi amacıyla, araştırmacılar tarafından geliştirilen 44 maddeden oluşan "Tablet PC Görüş Anketi", FATĐH Projesi kapsamında Tablet PC'lerin dağıtıldığı ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilere uygulanmıştır ve anket sonuçları değerlendirilmiştir. Anket sonuçlarına göre ankete katılan öğrenciler genel olarak "Kısmen Katılıyorum" aralığına denk gelen cevaplar vermişlerdir. 1. Giriş Dokuzuncu Kalkınma Planı, Bilgi Toplumu Stratejisi ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Stratejik Planında yer verilen hedefler doğrultusunda Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi Đyileştirme Hareketi (FATĐH) Projesi hayata geçirilmiştir (MEB, 2012). FATĐH Projesi eğitim-öğretimde fırsat eşitliğinin sağlanması, okullarda yer alan teknolojileri iyileştirme ve öğrenme-öğretme sürecinde Bilişim teknolojileri cihazlarının etkin kullanımı için geliştirilen bir projedir (Đnci ve Erten, 2011). Eğitimde FATĐH Projesi ile bilgi ve iletişim teknolojileri eğitim sürecinin temel araçlarından biri olarak öğrenci ve öğretmenlerin bu teknolojileri etkin kullanımı sağlanacaktır (Bilici vd., 2011). Eğitim sistemimize büyük yenilikler getirmesi beklenen FATĐH Projesi ile öğrencilerin kullanacağı ders materyalleri değişime uğrayacaktır. FATĐH Projesi'yle öğrencilere 11.136.752 (MEB, 2012) adet Tablet PC dağıtılması planlanmıştır ve pilot illerde Tablet PC'ler dağıtılmaya başlanmıştır. Çalışmanın devamında Tablet PC kavramı yerine Tablet kısaltması kullanılmıştır. Corlett ve Sharples (2004) yaptıkları çalışmada yükseköğretimde Tablet kullanımını ve Tablet kullanımının sağladığı imkânları araştırmışlardır. Çalışmalarını 17 tane mühendislik bölümü üçüncü sınıf öğrencileriyle gerçekleştirilmişlerdir. Araştırma sonucunda öğrencilerin günde en az bir kez Tablet kullandıkları ve Tablet ile yaptıkları en aktif faaliyetlerin; e-posta, belgeler oluşturma, belgeler tarama ve müzik dinleme, ders notları alma ve okuma, video izleme, programlama, internetten mesaj gönderme, çalışma kaydetme ve zamanı yönetme olduğunu belirtmişlerdir. Çelik vd,'nin (2013) yaptıkları çalışma Corlett ve Sharples'i (2004) destekleyecek niteliktedir. Lisans öğrencileriyle yaptıkları çalışmada öğrencilerin tabletlerde sıklıkla kullandıkları uygulamaların e- kitap okuma, iletişim kurma amacıyla sosyal medya 1 Bu çalışma Fırat Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonunca desteklenmiştir. 173 uygulamaları, oyun oynama, müzik dinleme ve video izleme olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Ayrıca lisans öğrencilerinin Tabletlere karşı görüşlerini belirlemeye çalışmışlardır. Araştırma sonucunda lisans öğrencileri, Tabletlerin avantajlarının; olumlu algı oluşturma, kullanım kolaylığı, taşınabilirlik, gelişmiş teknik özellikler ve uygulama çeşitliliği olduğunu belirtmişlerdir. Uzoğlu ve Bozdağan (2011), Fen ve Teknoloji Dersinde Tabletlerin kullanımıyla ilgili Fen Bilgisi öğretmen adaylarının görüşlerini araştırmışlardır. Fen Bilgisi öğretmen adaylarına göre, Tabletlerin Fen ve Teknoloji dersinde kullanmanın en önemli avantajları; Fen ve Teknoloji derslerinin görsel öğeler ve animasyonlarla daha eğlenceli hale getirilmesi olduğunu ve derse karşının ilginin arttırılması olduğunu; dezavantajlarının ise öğrencilerin sosyal gelişimlerinin azalması ve sağlık problemleri ortaya çıkabileceğini belirtmişlerdir. Koile ve Singer (2006) "Öğretim Elemanı-Öğrenci-Sınıf Etkileşimleri ve Öğrenmeyi Arttırmak için Tablet PC Tabanlı Sistemin Geliştirilmesi" isimli çalışmalarında Tablet PC tabanlı bir sistemin kullanımının öğrencinin dikkatini arttırdığı, öğrencilere anında geri bildirimin sağlandığı, sınıf içi egzersizler için ders materyalleriyle öğretimin sağlandığı ve öğrenci memnuniyetinin arttırdığı hipotezlerini araştırmışlardır. Bu hipotezleri gözlem, anket ve görüşmeler yoluyla değerlendirmişlerdir ve olumlu sonuçlar elde etmişlerdir. Bu çalışmada ortaöğretim öğrencilerinin Tablet ile ilgili görüşlerinin belirlenmesi amacıyla, araştırmacılar tarafından geliştirilen "Tablet PC Görüş Anketi", FATĐH Projesi kapsamında Tabletlerin dağıtıldığı ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilere uygulanmıştır. 1.1. Araştırmanın Amacı ve Problem Bu çalışmanın amacı ortaöğretim öğrencilerinin Tabletler ile ilgili görüşlerinin belirlenmesidir. Bu amaca yönelik olarak aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır: 1. 2. 3. 4. Öğrencilerin Tabletler ile ilgili görüşleri nelerdir? Öğrencilerim Tabletlerde yer alan ders içerikleriyle ilgili görüşleri nelerdir? Cinsiyetin, öğrencilerin Tabletler ile ilgili görüşlerine etkisi var mıdır? Öğrencilerin kişisel bilgisayara sahip olma durumunun Tabletler ile ilgili görüşlerine etkisi var mıdır? 5. Öğrencilerin evde internete sahip olma durumunun Tabletler ile ilgili görüşlerine etkisi var mıdır? 6. Öğrencilerin internet kullanma sıklığının Tabletler ile ilgili görüşlerine etkisi var mıdır? 1.2. Sayıltılar Evrenden seçilen örneklemin evreni temsil ettiği ve veri toplama aracının kapsam geçerliliği açısından yeterli olduğu kabul edilmiştir. 174 2. Yöntem 2.1. Araştırma Modeli Araştırmada nicel araştırmanın bir türü olan tarama (survey) araştırması kullanılmıştır. Büyüköztürk vd.(2012) göre tarama araştırması, çok sayıda kişiden oluşan bir grubun belirli özelliklerini belirlemek için evrenin tümü ya da evrenden alınacak bir örneklem üzerinden verilerin toplanmasını amaçlayan çalışmalardır. Bu çalışmada ortaöğretim öğrencilerinin Tabletler ile ilgili görüşlerinin belirlenmesi amaçlandığı için tarama araştırması kullanılmıştır. 2.2. Evren ve Örneklem Çalışmanın evrenini Malatya ilinde FATĐH Projesi kapsamında Tabletlerin dağıtıldığı okullardaki öğrenciler oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemini ise, Malatya ilinde FATĐH Projesi kapsamında Tabletlerin dağıtıldığı 9. Sınıf öğrencilerinden, seçkisiz yöntemle belirlenmiş 128 öğrenci oluşturmaktadır. Öğrencilerin 77'si (% 60,2) erkek, 51'i (% 39,8) kadındır. 2.3. Veri Toplama Aracı Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen, 44 maddeden oluşan Tablet PC görüş anketi kullanılmıştır. Geliştirilen ankette ilk 6 madde ankete katılan öğrencilerin demografik bilgileriyle ilgili olarak, 28 madde Tabletler ile ilgili olarak, son 9 madde ise Tabletlerde kullanılan ders içerikleri hakkındaki görüşlere yönelik hazırlanmıştır. Anket maddeleri oluşturulurken Sevindik (2006) ve MEB (2011) çalışmaları incelenmiştir. 2.4. Verilerin Çözümlenmesi Örneklemden hesaplanan istatistiklere dayalı olarak evren hakkında doğru kestirimlerin yapılmasını sağlayan yönteme kestirisel istatistikler denir (Büyüköztürk, 2011). Bu çalışmada örneklem üzerinde çalışılması nedeniyle kestirisel istatistik kullanılmıştır. Elde edilen istatistiksel veriler, veri çözümleme programıyla çözümlenmiştir. Verilerin betimsel analizi için frekans, yüzde, ortalama, standart sapma; karşılaştırma analizleri için ise bağımsız gruplarda t testi ve varyans analizleri kullanılmıştır. Likert tipi sorular 1 ile 5 arasında derecelendirilmiş, elde edilen ortalamalar aşağıdaki gibi sınıflandırılmıştır: 1,00 – 1,80 Kesinlikle katılmıyorum 1,81 – 2,60 Katılmıyorum 2,61 – 3,40 Kısmen katılıyorum 3,41 – 4,20 Katılıyorum 4,21 – 5,00 Kesinlikle katılıyorum 175 3. Bulgular ve Yorumlar Araştırmanın bu bölümünde problem durumunu destekler nitelikte olan alt amaçlar ve bu amaçlara ait problemlere ilişkin elde edilen istatistiksel veriler analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular ışığında yorumlar yapılmıştır. 3. 1. Ankete Katılan Öğrencilerinin Demografik Bilgileri Tablo 1 incelendiğinde katılımcıların çoğunun (% 60,2) erkek olduğu görülmektedir. Ayrıca araştırmaya katılan öğrencilerin çoğunun (% 67,2) kişisel bilgisayara sahip olduğu, internete ise eşit düzeylerde sahip oldukları Tablo 1'de görülmektedir. Tablo 1. Ankete katılan öğrencilerin demografik bilgileri Özellikler Cinsiyet Bilgisayar Đnternet Erkek Kadın Toplam Var Yok Toplam Var Yok Toplam Frekans Yüzde % 77 51 128 86 42 128 67 61 128 60,2 39,8 100 67,2 32,8 100 52,3 47,7 100 Tablo 2'de öğrencilerin internet kullanım sıklığı görülmektedir. Anket sonuçlarına göre ankete katılan öğrencilerin büyük çoğunluğunun interneti hemen hemen her gün veya haftada bir kaç kez kullandıkları belirlenmiştir. Bu sonuç Börü'nün (2001) "Öğrencilerin Bilgisayar ve Đnternet Kullanımına Đlişkin Bir Araştırma", Altuğ vd. (2011) "Ortaöğretim Öğrencilerinin Hayatında Bilgisayarın Yeri" isimli çalışmalarını desteklemektedir. Ancak Gökçearslan ve Seferoğlu'nun (2005) yaptıkları çalışmada internetin kullanma sıklığı bu kadar yüksek bulunmamıştır. Tablo 2. Ankete katılan öğrencilerin internet kullanma sıklığı bilgileri Đnternet kullanma sıklığı Frekans Yüzde % Okul saatleri dışında kullanmıyorum 0 0 Haftada 1 günden daha seyrek olarak 0 0 kullanıyorum Haftada bir gün kullanıyorum 8 6,2 Haftada birkaç gün kullanıyorum 59 46,1 Hemen hemen her gün kullanıyorum 61 47,7 Toplam 128 100 Tablo 3'te ankete katılan öğrencilerin Tabletleri kullanma bilgileri yer almaktadır. Anket sonuçlarına göre öğrencilerin büyük çoğunluğu (%83,6) Tabletler ile ders dışında internete girebildiğini, yine ankete katılan öğrencilerin %64,1'i Tabletler ile ders dışında oyun 176 oynayabildiğini belirtmişlerdir. Ankete katılan öğrenciler Tabletleri ders dışında genel olarak "1 saatten az" ve "3-5 saat" kullandıkları ancak Tabletleri ders için çoğunlukla "1 saatten az" ve "1-3 saat" kullandıkları görülmektedir. Bu sonuç öğrencilerin Tabletleri ders dışında (internet, oyun vs) daha fazla kullandıklarını göstermektedir. Tablo 3. Ankete katılan öğrencilerin tablet kullanma bilgileri Özellikler Frekans Yüzde % Evet Tablet ile ders dışında internete Hayır girebiliyorum Toplam Tablet ile ders dışında oyun Evet oynayabiliyorum. Hayır Toplam 1 saatten az 1-3 saat Tablet'leri ders dışında (internet, 3-5 saat oyun vs.) kullanma süreniz 5 üstü Toplam Tablet'leri ders için (konu tekrarı, 1 saatten az gelecek derse hazırlık vs.) 1-3 saat kullanma süreniz 3-5 saat 5 üstü Toplam 107 21 128 82 46 128 52 31 45 0 128 77 51 0 0 128 83,6 16,4 100 64,1 35,9 100 40,6 24,2 35,2 0 100 60,2 39,8 0 0 100 3. 2. Ankete Katılan Öğrencilerin Tabletler Hakkındaki Görüş Bilgileri Tablo 4'te ankete katılan öğrencilerin Tabletler hakkındaki görüşleri yer almaktadır. Ankete katılan öğrenciler anket maddelerine “Kısmen Katılıyorum" aralığına denk gelen cevaplar vermişlerdir. Bu sonuç ankete katılan öğrencilerin Tabletler hakkında çekincelerinin olduğunu göstermektedir. Tabletlerin FATĐH Projesi kapsamında ilk kez dağıtılması ve ankete katılan öğrencilerin okullarda daha yeni Tablet kullanmaya başlamalarının bu sonuca etki ettiği düşünülmektedir. Corlett ve Sharples'in (2004) yaptıkları çalışma bu sonucu desteklemektedir. 17 üniversite öğrencisiyle yaptıkları çalışmada öğrenciler ilk etapta Tabletler ile çalışmak yerine kişisel bilgisayarları ya da dizüstü bilgisayarlarıyla çalışmayı talep etmişlerdir. Tablet ile çalışmama nedeni olarak ise pahalı ve ilk defa kullanmalarını göstermişlerdir. 177 Tablo 4. Ankete katılan öğrencilerin Tablet Hakkındaki Görüş Bilgileri ܺത Tablet Görüş Anketi Maddeleri Tablet ile ders işlemek ilginçtir. 3,10 Tablet ile dersleri öğrenmek hoşuma gider. 3,19 Tablet ile dersleri öğrenmek beni motive eder. 3,02 Tablet ile dersleri öğrenmek eğlencelidir. 3,29 Tablet ile ders çalışmak heyecan vericidir. 2,85 Tablet ile işlenilen dersleri daha iyi hatırlarım. 3,14 Tablet ile işlenen dersleri daha kolay öğrenirim. 3,39 Tablet ile öğrenme sürecinde etkin olduğumu düşünüyorum. 3 Bütün derslerde Tablet ile çalışmak isterim. 3,14 Dersler Tablet ile işlendiğinde dikkatimi sadece derse veririm. 2,89 Dersler Tablet ile işlendiğinde yoğun bir öğrenme çabası 2,96 gösteririm. Tablet ile evde veya okulda daha rahat çalışabilirim. 3,04 Öğretmen Tablet ile ders anlatırken ben Tabletin başka 3,10 özellikleriyle uğraşırım. Tablet ile öğrenme sürecine aktif bir şekilde katılmaktan 2,93 çekiniyorum. Tablet ile evde konu tekrarı yaparım. 2,63 Tablet ile evde derslere hazırlık yaparak gelirim. 2,88 Tableti kullanmaktan çekinirim. 3,06 Tablet ile ders işleme düşüncesi beni tedirgin ediyor. 3,03 Tablet ile basılı kitaplar arasında fark olmadığını düşünüyorum. 2,95 Tabletler keyif verici ders materyalleridir. 2,83 Tabletler eğitimde fırsat eşitliğini sağlayan en önemli 3,03 gelişmedir. Derslerde Tablet kullanılması ders başarımı olumlu yönde 2,99 etkiliyor. Cevap Aralığı Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum 178 3. 3. Ankete Katılan Öğrencilerin Tabletteki Ders Đçerikleri Hakkındaki Görüş Bilgileri MEB Tabletlerde kullanılacak e-içerikler için iki ana kaynağın bulunduğunu belirtmektedir. Bu kaynaklardan birincisi hibe yolu ikincisi ise öğretmenlerin kendi ürettikleri e-içeriklerdir.(Alkan vd. 2011) Ankete katılan öğrencilerin Tabletlerde yer alan ders içerikleri hakkındaki görüşleri Tablo 5’te görülmektedir. Katılımcılar “Tabletteki ders içerikleri sayesinde bilgilerimin daha kalıcı olacağını düşünüyorum” maddesine “Katılmıyorum” diğer maddelere ise ”Kısmen Katılıyorum” aralığında cevaplar vermişlerdir. Bu sonuç FATĐH Projesi kapsamında kullanılan e-içeriklerin öğrencilerin beklentilerini karşılamada, derse karşı ilgilerini ve motivasyonlarını arttırmada yetersiz kaldığını göstermektedir. Çelik vd. (2013) Ders içeriklerinin videolar başta olmak üzere çoklu ortam ürünleriyle desteklenmesi, konu sonu testlerinin yer alması öğrencilerin ders içeriklerini beğenmelerinde ve derse karşı ilgilerini arttırmada etkili olduğunu belirtmişlerdir. Tablo 5. Ankete katılan öğrencilerin Ders Đçerikleri Hakkındaki Görüş Bilgileri Cevap Aralığı Tabletteki ders içeriği öğrenmeyi kolaylaştıracak biçimde Kısmen 2,73 düzenlenmiştir. katılıyorum Kısmen Tabletteki ders içerikleri derslere uyumlu bir şekilde hazırlanmıştır. 2,73 katılıyorum Tabletteki ders içerikleri sayesinde bilgilerimin daha kalıcı olacağını 2,59 Katılmıyorum düşünüyorum. Kısmen Tabletteki ders içerikleri dersin güçlük düzeyine uygun hazırlanmıştı. 3,06 katılıyorum Tabletteki i ders içerikleri ön bilgilerimi hatırlatacak şekilde Kısmen 3,21 hazırlanmıştı. katılıyorum Tabletteki içerikler ön bilgilerimin kalıcılığını arttıracak şekilde Kısmen 2,94 düzenlenmişti. katılıyorum Tabletteki içerikler konulara ilişkin ilgimi sık sık uyaracak şekilde Kısmen 2,77 hazırlanmıştır. katılıyorum Kısmen Tabletteki ders içerikleri yetersizdir. 2,76 katılıyorum Tabletteki ders içerikleri sadece basılı kitapların elektronik ortama Kısmen 3,05 dönüştürülmesidir. katılıyorum Tabletteki ders içerikleri animasyonlar ve görsel materyaller ile Kısmen 2,89 desteklenmiştir. katılıyorum Tablette yer alan ders içerikleriyle ilgili yer alan maddeler ܺത 3.4. Ankete Katılan Öğrencilerin Tablet Hakkındaki Görüşlerinin Cinsiyete Göre Karşılaştırma Analizi Bu bölümde ankete katılan öğrencilerin tabletler hakkındaki görüşlerinin cinsiyete göre karşılaştırma analizleri yapılmıştır ve bulgular Tablo 6'da gösterilmiştir. 179 Tablo 6. "Tablet ile öğrenme sürecinde etkin olduğumu düşünüyorum" maddesinin Cinsiyete Göre Farklılık Analizi Tablet ile öğrenme sürecinde etkin Cinsiyet olduğumu düşünüyorum. Erkek Kadın ܺത N SS 77 3.93 0.71 51 3.67 0.82 t 2.07 p<0.05 "Tablet ile öğrenme sürecinde etkin olduğumu düşünüyorum” maddesi cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermiştir. Bu farklılığın Erkek öğrencilerin lehine olduğu Tablo 6’da görülmektedir. 3.5. Ankete Katılan Öğrencilerin Tablet Hakkındaki Görüşlerinin Bilgisayara Sahip Olma Durumuna Göre Karşılaştırma Analizi Ankete katılan öğrencilerin bilgisayara sahip olma durumuna göre karşılaştırmaları yapılmıştır ve karşılaştırma sonuçları Tablo 7'de verilmiştir. Tablo 7’de yer alan anket maddeleri bilgisayara sahip olma durumuna göre anlamlı farklılık göstermiştir. "Tablet ile dersleri öğrenmek eğlencelidir", "Dersler Tablet ile işlendiğinde dikkatimi sadece derse veririm" ve "Tablet ile evde konu tekrarı yaparım" maddeleri bilgisayara sahip olan öğrencilerin lehine anlamlı farklılık göstermiştir. Ancak "Tabletteki ders içerikleri sadece basılı kitapların elektronik ortama dönüştürülmesidir" maddesi bilgisayara sahip olmayan öğrencilerin lehine anlamlı farklılık göstermiştir. Evde bilgisayarı olan öğrencilerin bilgisayarla daha fazla etkileşimde bulunmaları Tabletlere uyum sağlamada ve kullanmada kolaylık sağladığı düşünülmektedir. Tablo 7. Tablet Hakkındaki Görüşlerin Bilgisayara Sahip Olma Durumuna Göre Farklılık Analizi Bilgisayara sahip N Madde 4 -Tablet ile dersleri olma durumu öğrenmek eğlencelidir. Var 86 ܺത SS 3.51 1.09 Yok 42 Madde 10 - Dersler Tablet ile Bilgisayara sahip N işlendiğinde dikkatimi sadece olma durumu Var 86 derse veririm. Yok 42 Madde 15 - Tablet ile evde konu Bilgisayara sahip N olma durumu tekrarı yaparım. Var 86 2.85 1.13 2.74 0.99 Yok 42 Madde 31 - Tabletteki ders Bilgisayara sahip N içerikleri sadece basılı kitapların olma durumu elektronik ortama Var 86 dönüştürülmesidir. Yok 42 2.40 0.54 ܺത SS 3.06 1.18 2.52 0.99 ܺത ܺത SS SS 2.89 0.73 3.38 0.82 t 3.05 t 2.57 t 2.06 t 3.36 p<0.05 180 3.6. Ankete Katılan Öğrencilerin Tablet Hakkındaki Görüşlerinin Đnternete Sahip Olma Durumuna Göre Karşılaştırma Analizi Ankete katılan öğrencilerin internete sahip olma durumuna göre karşılaştırmaları yapılmıştır ve bu bölümde karşılaştırma sonuçları Tablo 8'de verilmiştir. "Tablet ile dersleri öğrenmek eğlencelidir" ve "Tablet ile evde konu tekrarı yaparım" maddeleri evde interneti olan öğrencilerin lehine anlamlı farklılık göstermiştir. Ankete katılan öğrencilerin evde internete sahip olmaları, öğrencilerin internet ve bilgisayarla daha fazla etkileşimde bulunmalarını sağlamaktadır. Bu nedenle yeni teknolojilere uyum sağlamalarının daha kolay olduğu düşünülmektedir. Tablo 8. Tablet Hakkındaki Görüşlerin Đnternete Sahip Olma Durumuna Göre Farklılık Analizi Đnternete olma N Madde 4 - Tablet ile dersleri sahip durumu öğrenmek eğlencelidir. Var 67 ܺത SS 3.52 1.15 Yok 61 Đnternete olma N Madde 15 - Tablet ile evde konu sahip durumu tekrarı yaparım. Var 67 3.04 1.18 2.91 1.20 Yok 61 Madde 31 - Tabletteki ders Đnternete içerikleri sadece basılı kitapların sahip olma N elektronik ortama durumu dönüştürülmesidir. Var 67 2.86 1.10 Yok 61 Madde 32 - Tabletteki ders Đnternete olma N içerikleri animasyonlar ve görsel sahip durumu materyaller ile desteklenmiştir Var 67 Yok 61 ܺത ܺത SS SS 2.88 0.76 3.24 0.78 ܺത 2.62 3.19 t 2.27 t 0.20 t 2.65 SS t 0.99 0.98 3.36 p<0.05 3.7. Ankete Katılan Öğrencilerin Tablet Hakkındaki Görüşlerinin Đnternet Kullanma Sıklığına Göre Karşılaştırma Analizi "Tabletler eğitimde fırsat eşitliğini sağlayan en önemli gelişmedir.” maddesi ankete katılan öğrencilerin internet kullanım sıklığına göre anlamlı farklılık göstermektedir. Bu farklılık interneti haftada bir gün kullanan öğrencilerin lehinedir. Đnternete erişimleri hafta bir gün olan öğrenciler, internetten yeterince yararlanamadıkları için Tabletlerin eğitimde fırsat eşitliğini sağlamada etkili olduğu düşüncesine sahip oldukları düşünülmektedir. 181 Tablo 9. Tablet Hakkındaki Görüşlerin Đnternet Kullanma Sıklığına Göre Farklılık Analizi Madde Grup Haftada bir gün Madde 21- kullanıyorum Haftada Tabletler eğitimde fırsat birkaç gün kullanıyorum eşitliğini sağlayan en Hemen önemli hemen her gelişmedir. gün kullanıyorum Toplam SS Varyansın Kareler sd Kaynağı Toplamı Kareler Ortalaması 3.50 1,06 Gruplar arası 2.95 3.18 0.81 Gruplar içi 103.96 N ܺത 8 59 5.90 2 F 125 0.83 3.55 61 2.81 0.97 Toplam 128 3.03 282.15 233 0.93 p<0.05 Tablo 10'da yer alan "Tabletteki içerikler konulara ilişkin ilgimi sık sık uyaracak şekilde hazırlanmıştır" maddesi internet kullanma sıklığına göre anlamlı farklılık göstermiştir ve bu farklılık hemen hemen her gün kullanan öğrencilerin lehinedir. Tablo 10. Tablet Hakkındaki Görüşlerin Đnternet Kullanma Sıklığına Göre Farklılık Analizi Madde Grup Madde 29Tabletdeki içerikler konulara ilişkin ilgimi sık sık uyaracak şekilde hazırlanmıştır. Haftada bir gün kullanıyorum Haftada birkaç gün kullanıyorum Hemen hemen her gün kullanıyorum Toplam N ܺത SS Varyansın Kareler Kareler sd F Kaynağı Toplamı Ortalaması 8 2.25 0.46 Gruplararası 9.53 2 59 2.55 1.05 Gruplariçi 125 1.28 160.89 4.76 3.70 61 3.04 1.25 Toplam 170.43 127 128 2.77 1.15 p<0.05 4. Sonuç FATĐH Projesinin başarıya ulaşmasında Bilişim Teknolojileri araçlarının eğitim sistemimizle bütünleşmesinin büyük öneme sahip olduğu düşünülmektedir. Uygulanan anket sonuçlarına göre ankete katılan öğrenciler Tablet Görüş Anketine genel olarak "Kısmen Katılıyorum" aralığına denk gelen cevaplar vermişlerdir. “Tabletdeki ders içerikleri sayesinde bilgilerimin daha kalıcı olacağını düşünüyorum” maddesine ise “Katılmıyorum” aralığına denk gelen cevaplar vermişlerdir. Ankete katılan öğrencilerin Tabletler, Tabletlerin derslere karşı etkisi, Tabletlerde yer alan içerikler hakkında kaygılarının olduğu söylenebilir. Bu durum FATĐH Projesi kapsamında, öğrencilere ilk kez Tabletlerin dağıtılması ve öğrencilerin 182 okullarda daha yeni Tablet kullanmaya başlamalarından dolayı olduğu düşünülebilir. Yine anket maddeleri cinsiyet, bilgisayara sahip olma durumu, evde internete sahip olma, internete bağlanma sıklığı gibi değişkenlere göre karşılaştırma analizleri yapılmıştır ve anlamlı farklılıklar elde edilmiştir. 5. Kaynaklar Altuğ, M., Gencer, C., Ersöz, F. (2011), Ortaöğretim Öğrencilerinin Hayatında Bilgisayarın Yeri, Bilişim Teknolojileri Dergisi. 4(1) Alkan, T., Bilici, A., Akdur, T.E.,Temizhan, O., Çiçek, H., (2011), "Fırsatları Arttırma Teknolojiyi Đyileştirme Hareketi (FATĐH) Projesi",5th International Computer & Instructional Technologies Symposium, Elazığ Bilici, A., (2011), "Öğretmenlerin Bilişim Teknolojileri Cihazlarının eğitsel Bağlamda Kullanımına ve Eğitimde FATĐH Projesine Yönelik Görüşleri: Sincan Đl Genel Meclisi Đ.Ö.O. Örneği", 5th International Computer & Instructional Technologies Symposium, Elazığ Börü, D. (2001). Öğrencilerin Bilgisayar ve Internet Kullanımına Đlişkin Bir Araştırma. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 15(4):4-16 Büyüköztürk Ş.,(2011), "Sosyal Bilimler Đçin Veri Analizi El Kitabı", Pegem Yayıncılık Büyüköztürk, Ş., Kılıç Çakmak, E., Akgün, Ö.E., Karadeniz, Ş. ve Demirel, F. (2011). Bilimsel araştırma yöntemleri (12.baskı). Pegem Yayıncılık Çelik, E., Yıldırım, G., Yıldırım, S., Karaman, S. (2013), Mobil Cihazlarla Öğrenim Gören Lisans Öğrencilerinin E-ders Đçeriklerine ve Mobil Cihazlara Yönelik Görüşlerinin Belirlenmesi, Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi Journal of Research in Education and Teaching Mayıs 2013 Cilt:2 Sayı:2 Makale No:11 ISSN: 2146-9199 Corlett, D., & Sharples, M. (2004). Tablet technology for informal collaboration in higher education. Proceedings of mLearn 2004: Mobile learning anytime everywhere (pp. 59–62). London: Learning and Skills Development Agency. Đnci, N., Erten, H., (2011), " Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi Đyileştirme Hareketi Projesi ve Projenin Eğitim Alanındaki Yansımaları" , 5th International Computer & Instructional Technologies Symposium, Elazığ Koile, K. and Singer, D.,(2006). Development of a Tablet-PC-based System to Increase Instructor-Student Classroom Interactions and Student Learning. In The Impact of Pen-based Technology on Education; Vignettes, Evaluations, and Future Directions. Berque, D., Gray, J., and Reed, R. (editors). Purdue University Press, 2006. Koile, K. and Singer, D., (2008). Assessing the Impact of a Tablet-PC-based Classroom Interaction System. To appear in Proceedings of Workshop on the Impact of Pen-Based Technology on Education (WIPTE) 2008. Berque, D., Gray, J., and Reed, R. (editors). Purdue University Press, 2008. MEB,(2011). http://ttkb.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2012_06/06014233_z_kitap_ierik_kriteleri.pdf(Erişim Tarihi, Mayıs 2013) MEB, (2012). http://fatihprojesi.meb.gov.tr/upload/fatih_Projesi_Etkilesimli_Tahta_Beklenti_Kagidi.pdf (Erişim Tarihi, Mayıs 2013) Sevindik, T. (2006). Akıllı sınıfların yüksek öğretim öğrencilerinin akademik başarı ve tutumlarına etkisi, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Elazığ. Uzoğlu, M., Bozdoğan, A., E., (2012). An examination of Preservice Science Teachers’ views related to use of tablet PCs in science and technology course in terms of different variables, Mevlana Intenational Journal of Education 183 The Importance Of Acceptance Of Electronic Performance Support Systems In Their Success Evren ŞUMUER a, Soner YILDIRIM b a Kocaeli Üniversitesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, Kocaeli, Türkiye, evren@sumuer.com Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, Ankara, Türkiye, soner@metu.edu.tr b Abstract This study focuses on the importance of user acceptance of EPSS and presents a framework and methodology which were used to investigate acceptance of the EPSS designed for the tasks in Criminal Scene Investigation and Identification Units in Turkey. Key Words: Electronic performance support systems, acceptance, technology acceptance model, mixed research methods 1. Introduction Training programs are one of the possible solutions to overcome performance problems in workplaces because they enable employees to obtain knowledge, skills, and attitude to perform their jobs successfully (Buckley & Caple, 2009; Rothwell, 2008). However, well-designed training programs do not necessarily succeed in dealing with performance problems due to difficulties related to forgetting, transferability of learning and rapidly changing needs in workplaces. Because of a delay between learning and performance, employees cannot remember what they have learned before performing it (McKay & Wager, 2007; Puterbaugh, Rosenberg, & Sofman, 1989). Moreover, employees have difficulty in applying what they have learned into workplaces (Baldwin & Ford, 1988; Hodges, 2002). Furthermore, training programs are not effective to meet rapidly changing needs in workplaces (McKay & Wager, 2007). In addition, time periods which are spent in training programs causes the loss of productivity (Stolovitch & Keeps, 1999). Therefore, instructional designers need to consider other solutions to address performance problems in workplaces. Due to the prevalence and capabilities of computers in workplaces, instructional designers have taken Electronic Performance Support Systems (EPSS) as an effective and efficient solution to deal with performance problems. EPSS provides integrated and ondemand access to performance support tools, reference, instruction, and collaboration components to enable employees to perform their job-related tasks in an effective and efficient way (Gery, 1991; 2002; McKay & Wager, 2007). They provide right amount of support in the right form at the right time. The main focus of these systems is on supporting performance rather than learning. According to Gustafson (2000), EPSS do not only address the limitations of training programs but also decrease or eliminate training needs in workplaces. Therefore, instructional designers changed their focus toward well-designed EPSS. 184 EPSS consist of several components that perform four supportive activities: learning, doing, referencing, and collaboration (Gery, 2002). For example, McKay and Wager (2007) suggest five main components of EPSS: (a) information base, (b) learning experiences, (c) embedded coaching and help tools, (d) expert advisor, and (e) customized tools. Gery (2002) also offers four main components: (a) performance support tools or performance centered systems, (b) reference, (c) instruction, and (d) collaboration. Based on the extent to which EPSS are integrated into users’ work interface, they are categorized into three types: intrinsic, extrinsic, and external (Gery, 1995). Intrinsic performance support is “so integrated into the interface structure, content, and behavior and the application logic that it is impossible to differentiate it from the system itself” (p. 51). Extrinsic support is part of a system but is not a primary workspace. External support is not integrated with either a system or a primary workspace. Using EPSS results in tangible and less tangible benefits for organizations and employees (Nguyen, 2010; 2011). The tangible benefits include improved performance, improved attitude, and reduced costs. The less tangible benefits contain memory support, updated information, and a wide range of support content. Besides these benefits, enhanced productivity, reduced training costs, increased worker autonomy, uniform work practices, and knowledge capitalization are other benefits of using EPSS in organizations (Desmarais, Leclair, Fiset, & Talbi, 1997). The successful design and development of EPSS is a necessary, but not a sufficient condition to obtain the aforementioned benefits. No matter how well EPSS are designed and developed, they are unlikely to achieve desired and anticipated results when implemented poorly. Any performance improvement interventions must be implemented effectively to be successful in organizations (Van Tiem, Moseley, & Dessinger, 2004; Watkins, 2007). Users’ decision to use a performance improvement intervention is a necessary condition for a successful implementation (Rogers, 2003). Therefore, user acceptance is a critical for the success of EPSS. In other words, unless people adopt EPSS sufficiently, they are unlikely to attain the desired consequences of their implementation (Carliner, 2002; van Schaik, 2010). In that case, a well-designed EPSS turns into a poor performance improvement intervention in organizations. Thus, EPSS should be designed for acceptance. It is important to understand user acceptance of EPSS in order to reduce the risk of delivering a system which users refuse to use. In order to investigate user acceptance of an EPSS, Baker (2010) recommends the use of the Technology Acceptance Model (TAM; Davis, Bagozzi, & Warshaw, 1989). According to TAM, a system usage depends on users’ behavioral intentions to use the system. Behavioral intention is determined by attitude toward using the system, which is shaped by perceived usefulness and perceived ease of use of the system (Figure 1). TAM proposes that external variables influence system use through two major beliefs: perceived usefulness and perceived ease of use. TAM is a valid, powerful, robust, practical, appropriate, and parsimonious model to explain user acceptance of information systems (Taylor & Todd, 1995; Venkatesh, 2000). It has been used to investigate acceptance of several information technologies in many contexts. 185 Perceived Usefulness (PU) Attitude toward Using (A) External Variables Behavioral Intention to Use (BI) Actual System Use Perceived Ease of Use (PEU) Figure 1. The Technology AcceptanceModel. Although TAM is widely-used framework on information technology acceptance, it has been subject to several criticisms. Firstly, the generalizability of the findings in the previous TAM studies is limited because they often involved students (Yousafzai, Foxall, & Pallister, 2007). Secondly, there is a need to consider what contributes to ease of use and usefulness of different information technologies and environments (Lee, Kozar, & Larsen, 2003). Thirdly, there is no clear pattern to choose external variables associated with a specific information technology and environment (Legris, Ingham, & Collerette, 2003). Lastly, there is a need to introduce a broader TAM model that incorporates organizational dynamics and social factors (Legris et al., 2003). This study focuses on the importance of user acceptance of EPSS. In addition, it presents a framework and methodology which were used to investigate acceptance of the EPSS designed for the tasks in Criminal Scene Investigation and Identification Units in Turkey. 2. A Case of the Criminal Scene Investigation and Identification Unit in Turkish National Police The Criminal Scene Investigation and Identification Unit is one of three basic units in the Department of Criminal Police Laboratories in the Turkish National Police. This unit has responsibility to perform the judicial duties after a crime, find, collect, record, and wrap the evidences, and evaluate and deliver them to the concerned units (KPL, 2012). It consists of the Crime Scene Investigation and Identification Branch Offices in the central organization and 81 city centers of Turkey. The Crime Scene Investigation and Identification Branch Offices contain seven bureaus which had specific duties in crime investigation and identification process. The EPSS was designed to provide the police officers with information, tools, and resources to perform their tasks related to a crime scene investigation and identification in five bureaus of the Crime Scene Investigation and Identification Units. The system was integrated into the application software that was designed for the police officers to record several data related to crime, investigation, and identification. The police officers had access to the performance supports system using fully ruggedized mobile computers and desktop computers. The mobile computers were used only on the crime scene. The EPSS involved all 186 three basic types of performance support system. Table 1 indicates the components of the EPSS. Table 1. The Components of the EPSS Intrinsic performance support systems EPSS Extrinsic performance support system External performance support system Step by step guidance to prepare a crime scene investigation report. Wizard Job-task tool automation Automation of the task of creating reports. Work-flow tool Regulation of workflow of crime scene investigation and identification Context-sensitive support system Contextual support information associated with the tasks Content management All relevant repository. system resources in the system In this study, a mixed method design was used to investigate user acceptance of the EPSS based on TAM. The main rationale for the design of the study was to fully understand the police officers’ acceptance of the EPSS. Although the quantitative method would allow of testing the relationships hypothesized in TAM, it would be not sufficient to get complete understanding of user acceptance of the system. The quantitative data would be limited to the measurement of general perceptions in TAM. In addition, they would provide too abstract and general findings for practical implications regarding acceptance of the EPSS. Also, this type of data would not take the police officers’ social environment and organizational dynamics into consideration. Therefore, both quantitative and qualitative methods were used to obtain a more complete understanding of the acceptance of the EPSS. This approach also addressed the difficulty in choosing the right external variables to investigate acceptance of the EPSS. According to a typology of mixed methods research designs offered by Leech and Onwuegbuzie (2009), partially mixed concurrent equal status design was used in the study. In this type of design, the quantitative and qualitative data were collected and analyzed concurrently, but separately and independently, with an equal emphasis to understand the police officers’ acceptance of the EPSS. The qualitative data were collected through the questionnaire and analyzed using the structural equation modeling to test the relationships between the variables in TAM. The qualitative data were collected through interviews and analyzed using the qualitative content analysis to explore the factors contributing to the usefulness and perceived ease of use of the EPSS. The quantitative and qualitative findings were discussed together at the interpretation stage of the study. 3. Discussion A well-designed EPSS is not always readily accepted by users (Carliner, 2002; Stone & Villachica, 2003). Lack of user acceptance impedes successful implementation of EPSS. Therefore, it is important to understand user acceptance of EPSS in order to reduce risk of delivering systems which will be unsuccessful. This study used TAM as a framework to 187 understand acceptance of the EPSS designed for the tasks in Criminal Scene Investigation and Identification Units in Turkey because it is a valid, powerful, robust, practical, appropriate, and parsimonious model to study user acceptance of information systems (Taylor & Todd, 1995; Venkatesh, 2000). Baker (2010) also offers use of TAM to investigate acceptance of EPSS. In the study, mixed methods design was offered and utilized in the study to obtain complete understanding of the police officers’ acceptance of the EPSS. Wu (2011) advocates that mixed methods approaches enable researchers to get deep understanding of technology acceptance.In the same way, the framework and methodology used in the study provided an in-depth and complete understanding of users’ key beliefs associated with acceptance of the EPSS. Moreover, they allowed getting insight into the facilitating conditions of acceptance of the EPSS. Therefore, a more complete understanding of the acceptance of the EPSS was obtained. 4. References Baldwin, T. T., & Ford, J. K. (1988). Transfer of training: A review and directions for future research. Personnel Journal, 41, 63 – 105. Barker, P. (2010). Technology perspective. In P. Barker, & P. van Schaik (Eds.), Electronic performance support: Using digital technology to enhance human ability (pp. 55-79). Farnham: Gower. Buckley, R., & Caple, J. (2009). The theory and practice of training ( 6th ed.). London: Kogan Page. Carliner, S. (2002). Choices and challenges: Considerations for designing electronic performance support systems. Technical Communications, 49(4), 411-419. Davis, F. D., Bagozzi, R. P., & Warshaw, P. R. (1989). User acceptance of computer technology: A comparison of two theoretical models. Management Science, 35(8), 982 - 1003. Desmarais, M. C., Leclair, R., Fiset, J.-Y., & Talbi, H. (1997). Cost-justifying electronic performance support systems. Communications of the ACM, 40(7), 39-48. Gery, G. (1991). Electronic performance support systems: How and why to remake the workplace through the strategic application of technology. Cambridge, MA: Ziff Communications Company. Gery, G. (1995). Attributes and behaviors of performance-centered systems. Performance Improvement Quarterly, 8(1), 47-93. Gery, G. (2002). Achieving performance and learning through performance-centered systems. Advances in Developing Human Resources, 4(4), 464-478. Gustafson, K. L. (2000). Designing technology-based performance support. Educational Technology, 40(1), 3844. Hodges, T. K. (2002). Linking learning and performance. Boston, Massachusetts: Butterworth - Heinemann. KPL | Krimial Polis Laboratuvarları. (2012). Retrieved June 20, 2012, from http://kpl.gov.tr/ Lee, Y., Kozar, K. A., & Larsen, K. R. (2003). The technology acceptance model: Past, present, and future. Communications of the Association for Information Systems, 12, 752-780. Leech, N. L., & Onwuegbuzie, A. J. (2009). A typology of mixed methods research designs. Quality Quantity, 43(2), 265-275. 188 Legris, P., Ingham, J., & Collerette, P. (2003). Why do people use information technology? A critical review of the technology acceptance model. Information & Management, 40(3), 191-204. McKay, J., & Wager, W. W. (2007). Electronic performance support systems: visions and viewpoints. In R. A. Reiser, & J. V. Dempsey (Eds.), Trends and issues in instructional design and technology (2nd ed., pp. 147155). Upper Saddle River, NJ: Pearson Education. Nguyen, F. (2010). Electronic performance support systems. In R. Watkins, & D. Leigh (Eds.), Handbook of improving performance in the workplace, volume two: Selecting and implementing performance interventions (pp. 325-343). San Francisco: Pfeiffer. Nguyen, F. (2011). Performance support. In R. A. Reiser, & J. V. Dempsey (Eds.), Trends and issues in instructional design and technology (3rd ed., pp. 147-157). Boston, MA: Pearson Education. Puterbaugh, G., Rosenberg, M., & Sofman, R. (1989). Performance support tools: A step beyond training. Performance & Instruction, 28(10), 1-5. Rothwell, W. J. (2008). Adult learning basics. Alexandria, VA: American Society for Training & Development Press. Stolovitch, H. D., & Keeps, E. J. (1999). What is human performance technology? In H. D. Stolovitch, & E. J. Keeps (Eds.), Handbook of human performance technology (2nd ed., pp. 3-23). San Francisco: Jossey Bass/ Pfeiffe. Stone, D. L., & Villachica, S. W. (2003). And then a miracle occurs! Ensuring the successful implementation of enterprisewide EPSS and e-learning from day one. Performance Improvement, 42(3), 42-51. Taylor, S., & Todd, P. A. (1995). Understanding information technology usage? A test of competing models. Information Systems Research, 6(2), 144-176. van Schaik, P. (2010). Psychological perspective. In P. Barker, & P. V. Schaik (Eds.), Electronic Performance Support: Using Digital Technology to Enhance Human Ability (pp. 31-54). Farnham: Gower. Van Tiem, D. M., Moseley, J. L., & Dessinger, J. C. (2004). Fundamentals of performance technology: A guide to improving people, process, and performance (2nd ed.). Silver Spring, MD: International Society for Performance Improvement. Venkatesh, V. (2000). Determinants of perceived ease of use: Integrating control, intrinsic motivation, and emotion into the technology acceptance model. Information System Research, 11(4), 342-365. Watkins, R. (2007). Performance By Design: The Systematic Selection, Design, and Development of Performance Technologies that Produce Useful Results. Amherst, MA: HDR Press. Wu, P. F. (2011). A mixed methods approaches to technology acceptance research. Retrieved Agust 2, 2012, from SSRN: http://ssrn.com/abstract=1937656 Yousafzai, S. Y., Foxall, G. R., & Pallister, J. G. (2007). Technology acceptance: A meta-analysis of the TAM: Part 1. Journal of Modeling in Management, 2(3), 251-280. 189 Öğrencilerin Đşbirlikli Öğrenme Ortamlarında Bulut Teknolojilerini Kullanım Deneyimleri Özgür KALAFAT a *, Selçuk KARAMAN b a Özgür KALAFAT, Gümüşhane Üniversitesi, Gümüşhane, Türkiye, ozgurkalafat@gumushane.edu.tr b Selçuk KARAMAN, Atatürk Üniversitesi, Erzurum, Türkiye, skaraman@atauni.edu.tr Özet Bu çalışma, öğrencilerin, bulut bilişim teknolojisinin örneklerinden biri olan Google Dokümanların, işbirlikli öğrenme ortamlarında kullanım deneyimlerinin incelendiği bir durum çalışmasıdır. Araştırmanın örneklemini Gümüşhane Üniversitesi Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksekokulunun bilgisayar teknolojileri bölümünde öğrenim 30 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında öğrenciler ofis yazılımları ve Đngilizce I derslerinde toplam 3 uygulama yaparak raporlarını Google Dokümanlarda hazırlamışlardır. Veri toplama aracı olarak yapılandırılmamış görüşme tekniği ve doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır. Öğrencilerin bulut teknolojilerinin derslerde kullanılması konusunda olumlu görüşlerinin olduğu gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Bulut bilişim, işbirlikli öğrenme; 1. Giriş Gelişen teknoloji ile birlikte ortaya çıkan yeni uygulamaların eğitime yansımalarını her geçen gün farklı şekillerde görmekteyiz. Bu uygulamalardan son zamanlarda adından çokça bahsettiren ve ticari uygulamaları da artan bulut bilişim uygulamaları günlük hayatta kullanımı da hızla yaygınlaşmaktadır. Zamandan ve mekândan bağımsız olarak sürekli hizmet veren sistemler olması, bu uygulamaların dikkat çeken özelliklerindendir. Bulut Bilişim ile bilgisayarınızda bulunan ofis, resim düzenleme ve arşivleme, ajanda, yabancı dile çeviri programları ve kişisel dosyalarınız, internetteki bir sunucuya taşınıyor ve internete bağlı olduğunuz her yerden bu programlara ulaşarak çalışmalarınızı yapabiliyorsunuz(Yüksel, 2012). 2.1. Problem Durumu Çağın getirdiği teknolojik yenilikler özellikle de bilgisayarın işbirlikçi öğrenme ortamlarına uyarlanması, bu yöntemin etkililiğini daha da artıracak ve uygulama sürecinde ortaya çıkacak eksiklikleri en aza indirecektir (Kılıç, 2007). Araştırmada bulut bilişim örneklerinden olan Google Doküman uygulaması üzerinden işbirlikli öğrenme etkinlikleri yapılmasına ve değerlendirilmesine odaklanılmıştır. Literatürde bu uygulamaları işbirlikli öğrenme ortamlarında kullanımını araştıran çalışmalara pek rastlanmamıştır. 2.2. Amaç Araştırma kapsamında aşağıdaki sorulara cevap aranmaktadır. 1. Öğrencilerin katılımları ne düzeyde gerçekleşmiştir? 2. Öğrencilerin katılımını etkileyen faktörler nelerdir? 3. Bulut teknolojilerinin grup çalışmalarında kullanımı konusunda öğrencilerin görüşleri nelerdir? a. Bulut teknolojilerinin grup çalışmalarında kullanımının, öğrenciler açısından avantajları ve dezavantajları nelerdir? 190 2. Yöntem Bu çalışma nitel veri toplama ve analiz yaklaşımlarının kullanıldığı bir durum çalışmasıdır. Robert K. Yin'e (1984) göre durum çalışması, araştırılan olguyu kendi yaşam çerçevesi içinde inceleyen, olgu ve içinde bulunduğu ortam arasındaki sınırların kesin hatlarla belirgin olmadığı ve birden fazla kanıt veya veri kaynağının mevcut olduğu durumlarda kullanılan bir araştırma yöntemidir. Araştırmanın örneklemini, Gümüşhane Üniversitesi Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksekokulu, Bilgisayar Teknolojileri Bölümünde öğrenim gören 15 bay ve 15 bayan olmak üzere toplam 30 öğrenci oluşturmaktadır. 2.1. Süreç Çalışma sürecinin başında, öğrenciler kendi belirledikleri kişilerle 3 er li gruplar oluşturmuşlardır. Öğrenciler, işbirlikli öğrenme yöntemi çerçevesinde Ofis Yazılımları dersi kapsamında Elektronik Tablo ve Sunum Hazırlama konularında 2, Đngilizce I dersi Zamanlar konusunda da 1 uygulama yapmışlardır. Öğrenciler hazırladıkları çalışmaların raporlarını Google Dokümanları kullanarak, grup üyeleri ve derslerin öğretim elemanları ile paylaşmışlardır. Oluşturulan gruplar 3 çalışmada da değiştirilmemiştir. Derslerin öğretim elemanı her grubun doğal üyesidir. Uygulamalar 3 er hafta sürmüştür. 2.1.1. Elektronik tablo uygulaması Elektronik Tablo uygulamasında öğrenciler, elektronik tablo yazılımlarını kullanarak, dersin hedefleri doğrultusunda belirlenen kriterleri barındıran elektronik tablolar oluşturup, çalışmaların raporlarını, grup üyeleri ve öğretim elemanı ile Google Dokümanlar üzerinde oluşturmuşlardır. 2.1.2. Sunum hazırlama uygulaması Sunum Hazırlama uygulamasında öğrenciler, sunum hazırlama yazılımlarını kullanarak, eğitimci tarafından belirlenen ana konunun alt konularında, dersin hedefleri doğrultusunda sunumlar oluşturup, raporlarını Google Dokümanlar üzerinde oluşturmuşlardır. Araştırmalar sonucunda daha önceden belirlenen kriterler doğrultusunda hazırladıkları sunumları sınıf ortamında sunmuşlardır. Sunumlar esnasında öğretim elemanı ve sınıf arkadaşları tarafından dönütler verilerek sunumlardaki eksiklikler tartışılmıştır. 2.1.3. Đngilizce I dersi uygulaması Đngilizce I dersinde ise zamanlar konusu çalışmasında öğrencilerin ingilizcedeki, zamanları tanıması ve bununla ilgili örnek cümleler oluşturması hedeflenmiştir. Çalışma kapsamında her grubun, Google Doküman üzerinde kendi çalışma konusunda; Đlgili zaman konusunda açıklama, Đlgili zaman ifadeleri, 5’ er tane olumlu, olumsuz ve soru cümleleri yazmaları sağlanmıştır. Bu konular grup elemanları tarafından görev paylaşımı yapılarak paylaşılmıştır. 191 Grup öncelikle Tablo1 de görülen tabloyu oluşturmuştur. Görev paylaşımının ardından, her öğrenci tablo 1 deki ilgili alanları doldurmuşlardır. Öğrenciler grup içerisinde üstlendikleri konuyu tablonun “konusu” kısmında açıklamışlardır. Öğrenci kısmında ise ilgili konuyu açıklayan öğrenci kendi ismini yazmıştır. Öğrenciler diğer arkadaşlarının yaptıklarını kontrol ettikten sonra Tablo 1 deki “kontrol eden” kısmına isimlerini yazmışlardır. Đsimlerini yazarken kendi belirledikleri bir renk ile isimlerini renklendirmişlerdir. Kontrol esnasında gördükleri hataları düzelterek hatalı olan kısmı kendi renkleri ile renklendirerek yaptıkları düzeltmelerin daha belirgin olmasını sağlamışlarıdır. Eğitmen belirli tarihlerde öğrencilerin yaptıklarını kontrol etmiş ve kontrol eden kısmını adını renkli bir şekilde yazmıştır. Kontrol esnasında hatalı gördüğü yerleri kendi rengine boyayarak öğrencilerin hatalı kısmı görmelerini sağlamıştır. Tablo 1. Đngilizce ödevi zamanlar konusu örnek tablo Konusu Öğrenci Öğrenci 1 Zaman konusunda açıklama Kontrol Eden Öğrenci 2 Öğrenci 3 Eğitmen 2.2. Veri toplama araçları ve verilerin toplanması Verilerin toplanmasında "yapılandırılmamış görüşme" yöntemi kullanılarak araştırma grubundaki öğrencilerin hepsi ile görüşme yapılmıştır. Görüşmeler yapılırken öğrencilere yöneltilen sorulara verilen cevaplar not alınmıştır. Google Dokümanlar, Tablolar ve Slaytlar'da, her bir ortak çalışanın dokümanda yaptığı tüm değişiklikleri bir bakışta görüntülemenize olanak tanıyan bir düzeltme geçmişi paneli bulunmaktadır(Google, 2013). Öğrenci katılımını belirlemek için, doküman incelemesi yöntemi çerçevesinde öğrencilerin Google Dokümanlar üzerindeki aktiflikleri incelenmiştir. 2.4. Verilerin analizi Yapılandırılmamış görüşme yöntemi ile elde edilen görüşmeler transkript edilip içerik analizi tekniği kullanılarak analiz edilmiştir. Google Dokümanların düzeltme geçmişi incelenerek öğrencilerin çalışma sürecinde, uygulamalara kaç farklı gün giriş yaptıklarına bakılarak, öğrenci katılımı belirlenmiştir. 3. Bulgular 3.1. Öğrencilerin katılım düzeyleri Öğrencilerin katılarım düzeyleri belirlenirken, rapor dosyalarına farklı günlerdeki erişim sayıları baz alınmıştır. Erişim yaptığı günlerin hesaplanabilmesi için, öğrencinin dosyaya eriştiği zaman, üzerinde değişiklik yapması gerekmektedir. Öğrencilerin Elektronik Tablo uygulamasında ortalama 2,17, Sunum Hazırlama uygulamasında 3,03 ve Đngilizce dersi uygulamasında 4,33 farklı gün Google Dokümanlar üzerinde çalışmışlardır. 192 3.2. Öğrencilerin katılımını etkileyen faktörler Öğrencilerle yapılan görüşmelerin analizi sonucunda, öğrencilerin katılımını etkileyen faktörlere yönelik ortaya çıkan temalar tablo da gösterilmiştir. Tablo 2 . Öğrenci katılımını etkileyen faktörler Durum Đlk kez kullanımından ötürü karşılaşılan zorluklar Đnternet bağlantısı gerektirmesi f 10 8 Tabloda gösterilen temalara yönelik bazı öğrenci görüşleri şu şekildedir: “Đnternet bağlantım olmadığından dolayı, yeterince kullanamadım. “ [Öğrenci 20] “herkes tarafından paylaşılması çok güzel, yeni bir teknoloji olmasından dolayı kullanmakta zorlandım, öğrenmem zaman aldı. “ [Öğrenci 28] 3.3 Bulut teknolojilerinin grup çalışmalarında kullanımı konusunda öğrenci görüşleri Öğrencilerin grup çalışmalarında, Google Dökümanlar veya benzer teknolojiler kullanılması konusunda olumlu görüşlerinin olduğu görülmüştür. Buna göre 28 (%93,33) öğrenci grup çalışmalarında, Google Dökümanlar veya benzer teknolojiler kullanılması gerekliliğini savunurken 2 (%6,67) öğrenci bu görüşe katılmamışlardır. 3.3.1 Bulut teknolojilerinin grup çalışmalarında kullanımının avantaj ve sınırlılıkları Tablo 3. Bulut teknolojilerinin grup çalışmalarında kullanımının avantajları f Sınırlılıklar Avantajlar 17 Đnternet bağlantısı Grup çalışmalarında birarada olma gerektirmesi zorunluluğunun olmaması Teknik yetersizliklerinin Üzerinde çalışılan belgeye, grup üyelerinin 12 olması herbirinin katkısının görülmesi (Düzeltme geçmişi) 10 Alışılmış ofis Her yerden belgeye erişim imkânının yazılımlarına göre sınırlı olması özellikler 9 Google güvenliğinde Aynı belge üzerinde çalışabilme olması Kullanışlı olmaması Dosya taşıma gerekliliğini ortadan 5 kaldırması 3 Kapasitesinin sınırlı Program kurma zorunluluğunu olmaması olması 2 Her değişikliğin düzeltme Ücretsiz olması geçmişinde görülmesi 2 Yavaş çalışması Sohbet edebilme 2 Her zaman erişim imkanı 1 Kayıt işlemini otomatik yapması f 16 12 8 3 3 2 2 1 Öğrencilerle yapılan görüşmelerin analizi neticesinde bulut teknolojilerinin grup çalışmalarında kullanımının avantajlarına ve sınırlılıklarına yönelik temalar tablo 3 de 193 gösterilmiştir. Öğrencilerin en çok grup üyelerinin bir arada bulunma zorunluluğunun olmamasını avantaj olarak belirtirken, bu teknolojilerin internet bağlantısı gerektirmesinin en büyük dezavantajı olduğunu belirtmişlerdir. 4. Tartışma Akademik başarıyı geliştirmek için bulut bilişim teknolojisinin bir metot olarak eğitime katılması uzak bir fikir gibi görünse de, bu araçların öğrenme teorileri ve yapılandırma biçimleriyle uyum sağlaması tam tersini gösteriyor(Denton, 2012). Google dokümanların aynı dosya üzerinde birden fazla kişinin çevrimiçi olarak çalışabilme imkânı sunması, özellikle işbirlikli öğrenme ortamlarında öğrenenlerin bir arada bulunma zorunluluğunu ortadan kaldırmaktadır. Günümüzde ücretsiz olarak kullanılabilen Google Dokümanlar belge taşıma zorunluluğunun olmaması, her yerden belgelere ulaşım imkânı, aynı belge üzerinde çalışabilme, program kurulumuna ihtiyaç duymaması, istendiği zaman belgelere erişim imkânı sağlaması gibi avantajları olsa da internet bağlantısının mümkün olmadığı durumlarda belgelere erişimin olmaması da önemli bir dezavantajıdır. Đşbirlikli öğrenme öğrencilerin küçük gruplar halinde çalışarak ve birbirlerinin öğrenmesine yardım ederek öğrenmeyi gerçekleştirmeleri sürecidir(Açıkgöz, 1992). Google Doküman üzerinde kimin çalıştığını, ne zaman çalıştığını ve doküman üzerinde hangi değişiklikleri yaptıklarını çevrimiçi olarak görülebilir. Aynı belge üzerinde çalışırken bir grup üyesinin yaptığı bir hatada diğer grup elemanları hatayı düzelterek birbirlerinin öğrenmesine yardımcı olabilirler. Bulut bilişimin gelişmekte olan bir teknoloji olması sebebiyle, bu teknoloji kapsamında çalışan uygulamaların da bir takım eksiklikleri bulunmaktadır. Uygulama sürecinde Google Dokümanların masaüstü ofis programlarına göre yetersiz oldukları ve araştırma grubundaki öğrencilerin bu uygulamaları kullanırken zorlandıkları görülmüştür. Bu durum özellikle bu teknolojileri yeni kullanmaya başlayan öğrenciler üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Bu sebepten ötürü Google Doküman uygulamasını teknik özelliklerinin iyileştirilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak, bulut bilişim uygulamaları, güçlü yanları dikkate alındığında, işbirlikli öğrenme uygulamaları açısından bir arada bulunma, aynı belge üzerinde çalışma, birlikte çalışmalar yapma noktasında önemli kolaylıklar sağlamaktadırlar. 5. Kaynaklar Açıkgöz, Ü. K. (1992).Đşbirlikli Öğrenme: Kuram, Araştırma, Uygulama. Malatya: Uğurel Matbaası Denton, W.D. (2012). Enhancing instruction through constructivism, cooperative learning, and cloud computing. Seattle pasific university Google (2013). Düzeltme geçmişi. Erişim http://support.google.com/drive/bin/answer.py?hl=tr&answer=190843 tarihi : 05.01.2013, Kılıç, R. (2007). Webquest destekli işbirlikçi öğrenme yönteminin Matematik dersindeki tutum ve erişiye etkisi. Yin, R. K. (1984). Case Study Research: Design and Methods. Newbury Park, CA.:Sage. Yüksel, H. (2012). Bulut bilişim el kitabı. 194 FATĐH Projesi Đle Sınıflara Kazandırılan Etkileşimli Tahtaların Kullanılma Düzeyleri Đdris AKTAŞa, Haluk ÖZMENb, Sabiha TÜRKANc a b MKÜ, Fen Bilgisi Öğretmenliği, Hatay, 31000, TURKEY idrisaktas2560@hotmail.com KTÜ, Fen Bilgisi Öğretmenliği, Söğütlü-Trabzon, 61335, TURKEY hozman61@hotmail.com c MKÜ, Fen Bilgisi Öğretmenliği, Hatay, 31000, TURKEY sabihaturkan-90@hotmail.com Özet Bu çalışmanın amacı FATĐH projesi ile sınıflara kazandırılan etkileşimli tahtaların kullanılma düzeylerini ve öğretmenlerin ihtiyaçlarını tespit edip çözüm önerileri sunmaktır. Çalışma Hatay merkezde FATĐH projesinin uygulandığı bir lisede görev yapan 8 fen grubu öğretmeni ile yürütülmüştür. Veri toplamak amacıyla açık uçlu anket soruları ve yarı yapılandırılmış görüşmeler kullanılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizine tabi tutularak çözümlenmiştir. Bulgular şöyle özetlenebilir. i-öğretmenlerin yarısına yakını etkileşimli tahtaları kullanmakta olup diğer yarısı ise kısmen kullanmaktadır. ii-bilgisayar kullanma yeterliliğine sahip olan öğretmenler etkileşimli tahtaları daha etkin olarak kullanmakta, ancak bu öğretmenler de bir eğitim desteğine ihtiyaç duymaktadır. iii-öğretmenler konu alanına ait e-içeriklere ihtiyaç duymaktadır. iv-etkileşimli tahtalarda daha çok video anlatım içerikler kullanılmaktadır. Animasyon ve simülasyonlar nadiren ve az sayıda öğretmen tarafından kullanılmaktadır. v-dersliklerde ağ bağlantısı olmadığı için internet üzerindeki içeriklere ulaşılamamaktadır. viöğretmenler e-içerik geliştirmek için bilgisayar program bilgisi konusunda kendilerini yeterli görmemektedirler. Bu eksikliklerin giderilmesi için sunulan öneriler şöyledir. i-öncelikle öğretmenlere derslerinde kullanabilecekleri materyaller sunulmalıdır. ii-EBA'da sunulan e-içerikler video anlatımlardan oluşmakta, bu alanda daha çok animasyon ve simülasyon gibi içerikler oluşturulup sunulmalıdır. iii-her okulda 4-5 kişilik öğretmen grubuna uzun süre rehberlik edecek bir öğretmen bulunmalıdır. iv-etkileşimli tahtanın kullanım yeterliliğinden çok bilgisayar kullanım yeterliliği kazandırılmalıdır. v-ağ bağlantısı mutlaka sağlanmalıdır. Anahtar Kelimeler: FATĐH projesi, fen grubu öğretmenleri, etkileşimli tahta; 1. Giriş Bilgi ve Đletişim Teknolojilerinin (BĐT) günlük yaşamda ve iş hayatında avantajlarının farkına varılmasıyla birlikte birçok ülkede bu teknolojileri eğitimle bütünleştirme çalışması başlamıştır. Eğitimde BĐT'in avantajlarından faydalanmak için Türkiye'de FATĐH projesi hayata geçirilmiştir. Proje ile fırsat eşitliğinin sağlanması, bireysel farklılıkların göz önünde bulundurulması ve teknolojiyle zenginleştirilmiş öğretim ortamlarının oluşturularak etkili öğretim stratejileriyle birlikte daha etkili öğretimin sunulması amaçlanmaktadır. Proje kapsamında her okula çok fonksiyonlu yazıcı, doküman kamera ve güçlü ağ bağlantısı, her sınıfa etkileşimli tahta ve her öğrenciye tablet pc verilmesi hedeflenmektedir (FATĐH projesi, 2012). Bu doğrultuda her şehirde belirlenen liselerde proje hayata geçirilmiştir. Bu proje kapsamında tabletlerin dağıtımı ertelenmiş sınıflara kurulan etkileşimli tahtalar ön plana çıkmıştır. Etkileşimli tahta, klasik beyaz tahta ile yapılan işlemlere izin veren ancak dokunmatik ekranı sayesinde kullanıcı ile etkileşimi arttırması yönünden beyaz tahtaya üstünlük kuran ve bilgisayara bağlanma imkânı sunan araçlardır (Adıgüzel, Gürbulak ve Sarıçayır, 2011). Etkileşimli tahtanın üstün yönleri arasında; farklı programlardan veya resimlerden görüntü yakalayabilme, uzun metinlerde vurgu için önemli noktaların altını çizme ve rengini değiştirme, yazılan ve çizilenleri kaydedip istendiğinde yeniden kullanabilme; resim veya görsel üzerinde açıklamalar ve değişiklik yapabilme; diğer bir sayfa ya da web sitesine bağlantı kurabilme (Beauchamp ve Parkinson, 2005), işlenen dersi kayıt altına 195 alabilme ve paylaşabilme (Kayaduman, Sırakaya ve Seferoğlu, 2011), dokunmatik özelliği sayesinde tahtadan animasyon ve simülasyonları kontrol edebilme sayılabilir. Özellikle etkileşimli tahta olmak üzere FATĐH projesi ile sınıflara kazandırılan teknolojilerin etkili kullanımı için öğretmenlere hizmet içi eğitimler verilmiştir. Ancak verilen eğitim etkili olmuş mudur? Öğretmenler derslerinde etkileşimli tahtaları ne düzeyde kullanmaktadır? Öğretmenlerin etkileşimli tahtaları daha verimli kullanmaları adına neler yapılabilir? Etkileşimli tahtaların daha etkili kullanılması adına öğretmenlerin ihtiyaçları nelerdir? Projenin yeni uygulanacağı okullarda daha az problem yaşama adına neler yapılmalıdır? gibi soruların cevapları merak edilmektedir. Bu soruların cevaplarının bulunması sonraki yıllarda etkileşimli tahtaların amacına uygun olarak daha verimli kullanılması ve projenin ulaşacağı yeni okullarda uyumun daha hızlı gerçekleşmesi adına ihtiyaçların tespit edilip giderilmesi için önemlidir. Bu çalışmanın amacı FATĐH projesi ile sınıflara kazandırılan etkileşimli tahtaların kullanılma düzeylerini ve öğretmenlerin ihtiyaçlarını tespit edip çözüm önerileri sunmaktır. 2. Yöntem Çalışma fen grubu (fizik, kimya, biyoloji) öğretmenlerinin etkileşimli tahta uygulamaları ve bu konudaki görüşlerini derinlemesine ortaya koymayı amaçladığı, nicel ve nitel verileri birlikte kullandığı için karma modelde betimsel çalışmadır. 2.1. Örneklem Çalışma Hatay merkezde FATĐH projesinin uygulanmaya başlandığı bir lisede görev yapan 8 fen grubu (fizik, kimya, biyoloji) öğretmeni ile yürütülmüştür. Öğretmenlere ait betimsel istatistikler Tablo 1’de verilmiştir. 2.2. Veri Toplama Araçları Veri toplamak amacıyla açık uçlu anket soruları ve yarı yapılandırılmış mülakatlar kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen verilerin geçerliğini arttırmak, açık uçlu sorulara verilen cevaplarda ortaya konan durumların nedenlerini irdelemek ve daha derin bilgiler elde etmek amacıyla açık uçlu sorular yarı yapılandırılmış görüşmeler ile desteklenmiştir. Yine açık uçlu soruların geçerliğini arttırmak için bilgisayar destekli fen eğitimi alanında çalışan öğretim üyesinin görüşleri alınmıştır. 2.3. Verilerin Analizi Açık uçlu sorular ve yarı yapılandırılmış görüşmeler sonunda elde edilen veriler içerik analizine tabi tutularak çözümlenmiştir. Elde edilen verilerin güvenirliğini arttırmak için veriler 2 araştırmacı tarafından çözümlenmiş olup daha sonra uzman görüşleri alınmıştır. 3. Bulgular Çalışmanın bulguları betimsel istatistikler ve içerik analizi sonucu oluşturulan sorunlar ve öneriler başlıkları halinde sunulmuştur. Çalışmaya katılan öğretmenlerin yaş, bilgisayar 196 kullanma, etkileşimli tahta konusunda eğitim alma ve etkileşimli tahtayı derslerinde kullanma durumlarına ait betimsel istatistikler Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 2. Katılımcıların Yaş, Bilgisayar Kullanma, Eğitim Alma ve Etkileşimli Tahtayı Kullanma Durumlarına Ait Betimsel Đstatistikler Katılımcılar Bilgisayar kullanma Eğitim alma Yaş Tahtayı kullanma durumu durumu durumu F1 Orta Evet 46 Nadiren F2 Orta Evet 37 Nadiren F3 Az Evet 51 Nadiren K1 Az Evet 38 Hayır K2 Đyi Evet 37 Evet B1 Orta Evet 42 Evet B2 Orta Evet 45 Evet BT Đyi --33 --F1: birinci Fizik öğretmeni; F2: ikinci Fizik öğretmeni; … ; K1: birinci Kimya öğretmeni; … ; B1: birinci Biyoloji öğretmeni; … ; BT: Bilişim Teknolojileri öğretmeni Tablo 1 incelendiğinde fen grubu öğretmenlerin yaşlarının orta düzeyde olduğu, tüm öğretmenlerin etkileşimli tahtaları kullanma konusunda MEB’in düzenlemiş olduğu iki haftalık (toplam 30 saat) kurs aldıkları, bilgisayar kullanımlarının genelde orta düzeyde olduğu görülmektedir. Orta seviye mail gönderebilme, haberleri takip etme, e-okul işlemlerini kolaylıkla yapabilme becerilere sahip olma durumunu ifade etmektedir. Đçerik analizi sonucunda elde edilen mevcut duruma ait maddeler Tablo 2’de verilmiştir. Tablo 3. Đçerik Analizi Sonucunda Elde Edilen Mevcut Duruma Ait Maddeler Öğretmenlerin yarısına yakını etkileşimli tahtaları kullanmakta olup diğer yarısı ise kısmen kullanmaktadır. Bilgisayar kullanma yeterliliğine sahip olan öğretmenler etkileşimli tahtaları daha etkin olarak kullanmaktadır, ancak bu öğretmenler de bir eğitim desteğine ihtiyaç duymaktadır. Etkileşimli tahtalar ile kullanılacak ders konu alanına ait e-içerik eksikliği yaşanmaktadır. Etkileşimli tahtalarda daha çok video anlatım içerikli materyaller kullanılmakta, animasyon ve simülasyonlar nadiren ve az sayıda öğretmen tarafından kullanılmaktadır. Dersliklerde ağ bağlantısı olmadığı için internet üzerindeki içeriklere ulaşılamamaktadır. Öğretmenler derslerinde kullanmak amacıyla e-içerik geliştirmek için bilgisayar program bilgisi konusunda kendilerini yeterli görmemektedirler. Öğretmenlerin yarısına yakını etkileşimli tahtaları kullanmaktadır: Öğretmenlerin etkileşimli tahtaları kullanmamalarının veya nadiren kullanmalarının nedeni bilgisayar kullanma bilgilerinin sınırlı olması ve yeterli materyal bulunmamasıdır. Bilgisayarı sık sık kullanan öğretmenlerin derslerinde akıllı tahtayı daha fazla kullanması ve materyal bulmakta zorlanan fizik öğretmenlerinin nadiren kullanması ve bolca materyal bulan biyoloji öğretmenlerinin daha fazla kullanması bunun kanıtıdır. 197 Öğretmenler kendilerini tam anlamıyla yeterli hissetmemektedirler: Öğretmenler bunu “Kendinizi yeterli hissediyor musunuz?” sorusuna; F1 “hayır. Çünkü yeterli zaman geçmemiştir. Đlerleyen zamanlarda tecrübe kazanacağımı düşünüyorum.”, F2 “gerekli kursları aldım %100 hazırım diyemem”, diğer öğretmenlerin ise “kısmen” cevabını vererek ifade etmişlerdir. Etkileşimli tahtalarda daha çok video anlatım içerikli materyaller kullanılmakta, animasyon ve simülasyonlar nadiren ve az sayıda öğretmen tarafından kullanılmaktadır: Öğretmenlere yöneltilen “Ne tür içerikler kullanıyorsunuz?” sorusuna; B1 “internette bulduğunum videoları kullanıyorum. Görseller fazla olduğu için özellikle sistemler konusunda daha fazla kullanıyorum”, F1 “konuyla alakalı animasyon simülasyon bulmak zor. Videolar var konuların anlatıldığı, konuyu zaten ben anlattığım için çok kullanmıyorum” şeklinde cevap vermişlerdir. Öğretmenler derslerinde kullanmak amacıyla e-içerik geliştirmek için bilgisayar program bilgisi konusunda kendilerini yeterli görmemektedirler: B2 öğretmeni bunu “EBA bizden derslerde kullanılacak materyal geliştirmemizi istiyor. Ben bilgisayarı sadece mail için, haberlere bakmak, e-okul işlemlerini yapmak için kullanıyorum. Yeterli program bilgim yok o yüzden video kullanıyorum” şeklinde ifade etmiştir. Dersliklerde ulaşılamamaktadır: ağ bağlantısı olmadığı için internet üzerindeki içeriklere Etkileşimli tahtalar ile kullanılacak ders konu alanına ait e-içerik eksikliği yaşanmaktadır F2 öğretmeni bunu “hazır doküman olmayınca kullanım bayağı zaman kaybına sebep oluyor” ve K1 “müfredatla ilgili dokümanların eksik olması şuan itibariyle internet bağlantısının olmaması ve dolayısıyla gerekli sitelere bağlanılmaması verimi düşürüyor. Yeteri kadar kullanamıyorum” şeklinde ifade etmişlerdir. Öğretmenlerin bu eksikliklerin giderilmesi adına sundukları önerileri Tablo 3’te verilmiştir. Tablo 4. Eksikliklerin Giderilmesi Adına Öğretmenlerin Sundukları Önerileri Öncelikle öğretmenlere derslerinde kullanabilecekleri materyaller sunulmalıdır. EBA'da sunulan e-içerikler video anlatımlardan oluşmakta, bu alanda daha çok animasyon ve simülasyon gibi içerikler oluşturulup sunulmalıdır. Etkileşimli tahtaların etkin kullanımı için her okulda 4-5 kişilik öğretmen grubuna uzun süre rehberlik edecek teknolojileri kullanma konusunda yeterli bir gönüllü öğretmen bulunmalıdır. Öğretmenlere etkileşimli tahta kullanım yeterliliğinden çok bilgisayar kullanım yeterliliği kazandırılmalıdır. Ağ bağlantısı mutlaka sağlanmalıdır. Öğretmenlerin etkileşimli tahtaları daha verimli kullanmak için sunduğu önerilerin başında hazır materyallerin öğretmenlere sunulması yer almaktadır. Bu ya kendilerine hizmet içi eğitimler verilerek kendileri tarafından geliştirilmeli ya da bakanlık tarafından öğretmenlere sunulmalıdır. F2 bunu “bize hazır materyaller verilmeli, flaşımızı takıp onu kullanmalıyız. Bilgisayar kullanma bilgimiz az olduğu için ben materyal geliştiremiyorum. Đnternetten de bulamıyorum” şeklinde ifade etmiştir. EBA'da sunulan e-içerikler video anlatımlardan oluşmakta, öğretmenler bu konu anlatımlarını kendileri yaptıkları için bu içerikleri gereksiz bulmaktadırlar. Bunun yerine konu 198 anlatımlarında görsellik sağlamak ve somutlaştırmak için animasyon ve simülasyonların oluşturulmasının daha faydalı olacağını ifade etmektedirler. Etkileşimli tahtaların etkin kullanımı için her okulda 4-5 kişilik öğretmen grubuna rehberlik edecek, teknolojileri kullanma konusunda yeterli gönüllü bir öğretmen bulunmalı ve bu öğretmen kendi grubundaki öğretmenlere uzun süre rehberlik etmelidir. B2 bu durumu şöyle ifade etmiştir: “Verilen iki haftalık kurslar çok yüzeysel oluyor. Bir şeyler anlatılıyor öğretmen bunu uyguluyor mu takip edilmiyor. Bunun yerine kendi branşımızla alakalı bir uzman olsa, 4-5 öğretmene iki ay, üç ay rehberlik etse, biz Öğretmenler etkileşimli tahta kullanımından önce bilgisayar kullanma konusunda eğitim verilmesi gerektiğini savunmaktadır. F3’ün “bilgisayar kullanamıyorum ki tahtayı kullanayım” ifadesi ve bilgisayar kullananların etkileşimli tahtayı daha verimli kullanması da bu önerinin önemini arttırmaktadır. Ayrıca ağ bağlantısının olmaması etkileşimli tahtanın kullanımını olumsuz etkilemekte ve ağ bağlantısının mutlaka kurulması gerektiğini ifade etmektedirler. sorun olduğunda bir şeye ihtiyacımız olduğunda hemen ona ulaşsak daha faydalı olur.” 4. Tartışma Çalışmada, öğretmenlerin %50’ye yakınının etkileşimli tahtaları kullandıkları, bu öğretmenlerin de daha çok video sunuları kullandıkları, animasyon ve simülasyonları nadiren kullandıkları ve verimli kullanma adına rehberliğe ihtiyaç duydukları sonucuna varılmıştır. Bu sonuçlar literatürde yer alan; ülkemizde etkileşimli tahta kullanımının yetersiz olduğu (Ateş 2010), öğretmenlerin BĐT’i kullanma konusunda ciddi eksikliklerinin olduğu ve bazı öğretmenlerin nadiren bilgisayar kullandıkları (Kayaduman ve ark. 2011), öğretmenlerin çoğunun etkileşimli tahta kullanma konusunda yeterli bilgi ve beceriye sahip olmadıkları (Bulut ve Koçoğlu 2012) şeklindeki bulgular ile uyumludur. Adıgüzel ve ark. (2011) ve Bulut ve Koçoğlu (2012) bunun nedenini, etkileşimli tahta teknolojisinin öğretmenlere ve eğitim yöneticilerine yeterince iyi anlatılamamış olması olarak görmektedir. Bu çalışmada da öğretmenlerin rehberlik anlamında eğitime ihtiyaç duyduğu, ayrıca kullanmama nedenleri arasında animasyon, simülasyon gibi yeterli materyallerin bulunmamasının olduğu da görülmüştür. Etkileşimli tahtaların amacına uygun bir şekilde kullanılması için bilgisayar okur-yazarlığının yaygınlaştırılması, öğretmenlere yönelik eğitimlerin 2-3 ay gibi uzun sürelerle küçük öğretmen gruplarına rehberliklerle desteklenmesi ve Fen Bilimleri öğretmenleri ve BT uzmanlarının bir araya gelerek hızlı bir şekilde derslerde kullanılacak uygun materyallerin geliştirilmesi önerilmektedir. 5. Kaynaklar Adıgüzel, T., Gürbulak, N. ve Sarıçayır, H. (2011). Akıllı tahtalar ve öğretim Uygulamaları. Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 8, 457-471. Ateş, M. (2010). Ortaöğretim coğrafya derslerinde akıllı tahta kullanımı. Marmara Coğrafya Dergisi, 22, 409-427. Beauchamp, G. ve Parkinson, J. (2005). Beyond the 'wow' factor: developing interactivity with the interactive whiteboard. School Science Review, 86(316), 97-103. Bulut, Đ. ve Koçoğlu, E. (2012). Sosyal bilgiler öğretmenlerinin akıllı tahta kullanımına ilişkin görüşleri. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 19,242-258. FATĐH Projesi. (2012). [Online] http://fatihprojesi.meb.gov.tr/ adresinden 09.01.2012 tarihinde indirilmiştir. Kayaduman,H., Sırakaya, M. ve Seferoğlu, S.S. (2011). Eğitimde FATĐH projesinin öğretmenlerin yeterlik durumları açısından incelenmesi. Akademik Bilişim, Đnönü Üniversitesi, Malatya. 199 Bologna Sürecinde Türkiye Elif AKDEMĐRa a Öğretim Görevlisi, Bülent Ecevit Üniversitesi, Zonguldak, 67300, Türkiye Özet Bologna Süreci, uluslararası kuruluşların işbirliği ile günümüzde 40 ın üstünde üye ülke tarafından sürdürülen bir süreçtir. Bu çalışmada doküman incelemesi yapılarak Bologna sürecinin ülkemizde nasıl yürütüldüğü ve denetlemeye yönelik elde edilen raporlarda ülkemizin durumunun incelenmesi yapılmıştır. Sonuçta Türkiye’nin alt başlıklardaki performans düzeyine bakıldığında özellikle yaşam boyu öğrenme konusunda Bologna ülkelerine oranla geride kaldığı diğer konularda genellikle iyi veya mükemmel performans düzeyinde olduğu belirlenmiştir. Bu kapsamda çalışma sonuçları Bologna sürecinde eksik olduğumuz alanlara yönelik ileride yapılacak çalışmalara yön vermesi açısından önem taşımaktadır. Anahtar Kelimeler: Bologna süreci, betimsel analiz, yüksek öğretim 1. Giriş Bologna Sürecinde Türkiye Bologna Süreci, 2010 yılı sonuna kadar Avrupa’da ortak bir yükseköğretim alanı oluşturmak üzere öğrenci, öğretim elemanı ve idari kadro hareketliliği yüksek, ulusal eğitim alanları birbiri ile karşılaştırılabilir, ulus ötesi eğitim boyutlarını dikkate alan, eğitim ve araştırma etkinliklerini birbiri ile çok iyi ilişkilendirmiş ve tüm süreci iç ve dış paydaş katılımı ile sürekli denetleyen ve izleyen Avrupa Yüksek Öğretim (EHEA- AYA) ve Araştırma Alanlarını (ERA) oluşturulmasını hedefleyen bir Avrupa reform sürecidir (Sarı, 2010). Avrupa’da ortak bir yükseköğretim alanı oluşturma düşüncesi 1998 yılında Fransa, Đtalya, Almanya ve Đngiltere Eğitim Bakanlarının katılımıyla hazırlanan Sorbonne Bildirisi ile ortaya çıkmış olsa da Bologna Süreci resmi olarak 1999 yılında Bologna Bildirisi’nin 29 Avrupa ülkesinin yükseköğretimden sorumlu Bakanları tarafın dan imzalanması ve yayımlanması ile başlamıştır (YÖK, 2013). Bologna Süreci, uluslararası kuruluşların işbirliği ile günümüzde 40 ın üstünde üye ülke tarafından sürdürülen bir süreçtir. Bologna sürecine üyelik bir anlaşmaya dayanmamaktadır. Süreç içerisinde yayımlanan bildirilerin sürece dahil olan ülkeler açısından yasal bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bologna süreci katılımcı ülkelerin özgür iradeleri ile katıldıkları bir süreçtir. Katılımcı devletler sürecin öngördüğü hedefleri kabul etmekte özgürdürler. Bologna Süreci, yapılandırılmış ve sürekli izlenerek değerlendirilen bir süreçtir. Bu yapının uluslararası düzeyde birinci ve en üst politik seviyesi her iki yılda bir toplanarak yapılan “durum tespiti” sonuçlarını değerlendirip yeni hedefler saptayan ve alınan kararları bildiri ve bildirgelerle kamuoyuna duyuran yükseköğretimden sorumlu Avrupa Bakanları toplantılarıdır (Edinsel, 2008). Sürecin iki boyutu yer almaktadır. Sürecin birinci boyutu Avrupa Bakanlar Konferansı oluşturmaktadır ki bunlar iki yılda bir toplanır. Yüksek Öğretimden Sorumlu Avrupa Bakanları Toplantılarıdır. Günümüze kadar Bologna Deklarasyonu (1999), Prag Bildirgesi (2001), Berlin Bildirgesi (2003), Bergen Bildirgesi (2005), Londra Bildirgesi (2007), Leuven Bildirgesi (2009) ve Budapeşte/Viyana 200 (2010) bildirgeleri takip etmiş ve her bir bildirge ile Bologna Süreci’nin faaliyet alanı genişlemiştir. Türkiye’nin sürece katılması resmi olarak 2001 Prag Bildirgesi ile gerçekleşmiştir. 2007-2009 dönemi Bologna Süreci çalışma ve koordinasyon grupları tespit edilmiştir ve Türkiye bu dönemde “Bologna Yeterlilikler Çerçeveleri Koordinasyon Grubu” üyesi olmuştur. Çalışmada Bologna sürecinin ana hedefleri, sürecin nasıl yürütüldüğü, değerlendirmelerin nasıl yapıldığı ve sürece 2001 Prag Bildirgesi ile resmen katılan Türkiye’nin Bologna Sürecindeki genel durumu ele alınmıştır. Bologna sürecindeki temel hedefleri; Kolay anlaşılır ve birbiriyle karşılaştırılabilir yükseköğretim diploma ve dereceleri oluşturmak Yükseköğretimde üç kademeli akademik derecelendirme Diploma ve derecelerin tanınması Ortak bir kredi sistemi oluşturmak Öğrencilerin/öğretim elemanlarının hareketliliğini artırmak ve teşvik etmek Yükseköğretimde kalite güvencesi için standart ve ilkelerin oluşturulması Hayat boyu öğrenme stratejilerinin geliştirilmesi Avrupa Yüksek Öğretim alanının çekici hale gelmesidir. Bu genel amaçların uygulanılması için belirlenen beş ana başlık şeklinde belirlenmiştir bunlar: Derece sistemi Kalite güvencesi Diploma ve öğrenim sürelerinin denkliği Yaşam boyu öğrenme Ortak dereceler şeklindedir. Her biri kendi içerisinde alt başlıklar içermektedir. Sürece dahil olan ülkelerin her bir başlık için uygulama aşamalarına göre durumları beş farklı renk ile gelişme az – gelişme variyi performans- çok iyi performans ve mükemmel performans şeklinde aşamaları raporlarda ülkelerin konu başlıklarını göre durumlarını ifade etmede kullanılmıştır. Bu çalışmada Bologna sürecinin Türkiye de hangi kurumlarla nasıl yürütüldüğü ve denetlendiği açıklanmıştır. Ayrıca süreci denetlemeye yönelik elde edilen raporlarda Türkiye’nin durumu her bir başlık için tek tek ele alınmış ve açıklanmıştır. 2. Yöntem Bu çalışmada doküman incelemesi yapılarak Bologna sürecinin ülkemizde nasıl yürütüldüğü ve denetlemeye yönelik elde edilen raporlarda ülkemizin durumunun incelenmesi yapılmıştır. 201 3. Bulgular Çalışmanın sonucu göstermiştir ki; Bologna Sürecinde değerlendirmenin yapıldığı ana başlıklara bakıldığında dereceleme sisteminde Türkiye’nin performansı birinci alt göstergesi olan birinci ve ikinci kademe sisteminin uygulanma düzeyi ile ikinci alt göstergesi olan bir sonraki kademeye geçişte mükemmel performans düzeyindedir. Oysa üçüncü alt göstergesi olan ulusal yeterlikler çerçevesinin uygulanması iyi performans düzeyindedir. Kalite güvencesi başlığı altında yer alan alt göstergelerden dışsal kalite güvence sisteminin gelişimi iyi performans, kalite güvence sistemine öğrenci katılımı mükemmel performans, kalite güvencesine uluslararası katılım çok iyi performans, diploma eklerini uygulamada da çok iyi performans düzeyindedir. Diploma ve öğretim sürelerinin denkliği başlığı altında yer alan alt göstergelerden diploma eki uygulama düzeyi ve ECTS uygulama düzeyi iyi performans Lizbon Tanınma Konvansiyonu mükemmel performans düzeyindedir. Yaşam boyu öğrenme başlığı altında önceki öğrenimin tanınması zayıf düzeyindedir. Ortak dereceler alt başlığında ele alınan ortak derecelerin oluşturulması ve tanınması alt göstergesinde ise Türkiye’nin durumu mükemmel performans düzeyindedir. 4. Tartışma Sonuçta Türkiye’nin alt başlıklardaki performans düzeyine bakıldığında özellikle yaşam boyu öğrenme konusunda Bologna ülkelerine oranla geride kaldığı diğer konularda genellikle iyi veya mükemmel performans düzeyinde olduğu belirlenmiştir. Bu kapsamda çalışma sonuçları Bologna sürecinde eksik olduğumuz alanlara yönelik ileride yapılacak çalışmalara yön vermesi açısından önem taşımaktadır. 5. Kaynaklar Edinsel, K. (2008). Bologna Süreci’nin Türkiye’de Uygulanması “ Bologna Uzmanları Ulusal Takımı Projesi, http://w3.gazi.edu.tr/~gyavuzcan/documents/1.pdf Sarı, N. (2010). Yükseköğretim https://bologna.yok.gov.tr/?page=downloads&uid...ppt. Sistemlerinin Uluslararasılaşması, YÖK, (2013). Bologna Süreci Nedir?, https://bologna.yok.gov.tr/?page=yazi&i=3 202 Mobil Yaşam: Akıllı Telefonlar ve Mobil Trendler Ayça FĐDAN, Habibe KAZEZ, Zülfü GENÇ * Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, Fırat Üniversitesi, Elazığ, 23119, Türkiye Özet Mobilite, gelişen iletişim teknolojileri ve GSM ağlarının yaygınlaşması ile hayatımıza giren kablosuz iletişim, hareketlilik ve taşınabilirlik anlamlarında kullanılan bir kavramdır. Bireylerin hareket halindeyken bile bilgiye erişebilmesini ve bu bilgilerle ilgili işlem yapabilmesini mümkün kılacak mobil çözümler yaratmak amacıyla oluşturulan teknolojilerin hepsi mobil iletişim teknolojiler çatısı altında toplanmaktadır. Bu çatının günümüzdeki en önemli bileşeni şüphesiz akıllı telefonlardır. Artık akıllı telefonlar, sıradan mobil telefonların sağladığı özelliklerin yanı sıra, bilgisayarların yapabildiği çoğu işlemi yerine getirebilmektedir. Bu çalışmada, akıllı telefonların 40 ülkedeki benimsenme ve kullanım düzeyleriyle ilgili Google tarafından Ipsos ve Mobile Marketing Association (MMA - Mobil Pazarlama Birliği) ile işbirliği içinde yapılan çalışmaların sonucunda elde edilen veriler ışığında mobil yaşamımız hakkında önemli tespitler yapılmıştır. Ülkelerin 2011 ve 2012 yıllarına ait Akıllı Telefon Ayrıntıları ve Kullanımı, Mobil Đnternet Kullanımı, Temel Etkinlikler, Mobil Reklamcılık, Mobil Yerel Bilgi, Mobil Alışveriş ana kategorilerinde verileri mevcuttur. Bu ana kategoriler yıllara göre (2011, 2012), cinsiyete göre ve yaş (18-29, 30-49 ve 50 üstü) değişkenlerine göre veriler içermektedir. Ülkelerin 2011 verilerine göre akıllı telefon kullanım oranlarına bakıldığında; Singapur %62 ile en ön sıradaki ülke olduğu, ardından Avustralya (%37), Hong Kong (%35), Đsviçre (%34), Hollanda (%33) gibi ülkelerin geldiği, Türkiye’de ise bu oranın %14 ile birçok ülkenin gerisinde olduğu görülmektedir. Verilerden elde edilen sonuçlara göre ABD'deki akıllı telefon sahiplerinin %78'i mağazalarda akıllı telefonlarını kullandıkları, Fransa'daki akıllı telefon sahiplerinin %53'ü TV izlerken Đnternet'te gezinmek için, Brezilya'daki akıllı telefon sahiplerinin %88'i telefonlarından bilgi aramak için ve Mısır'daki akıllı telefon kullanıcılarının %41'i telefonlarından alışveriş yapmak için akıllı telefonlarını kullandıkları görülmektedir. Türkiye ile çarpıcı bir örnek; akıllı telefon sahiplerinin %52'si, günde bir kere sosyal ağlara bağlanmak için akıllı telefonlarını kullandıkları bilinmektedir. Bu tespitler sayesinde işletmelerin mobil tüketicileri daha iyi anlamaları ve işletmelerinin daha hızlı büyümesine yardımcı olması için mobil ortamları nasıl kullanacaklarına ilişkin veriler içermektedir. Bu çalışma, mobil araştırma ve satın alma eğilimlerinin yanı sıra arama işlevi, video, sosyal ağ ve e-posta kullanımı davranışı konularında ayrıntılı bilgi vermektedir. Anahtar Kelimeler: Mobil yaşam, Akıllı telefonlar, Mobil uygulamalar, Mobilite, Google Mobil Araçlar; 1. Giriş 21. yy.'a damgasını vuran bilgi iletişim teknolojilerinin başlangıcı elektriğin iletişim amaçlı kullanım fikrinden doğmuştur. Bu fikir sırasıyla telgrafı, radyoyu, telefonu, televizyonu, interneti ve nihayetinde bu iletişim biçimlerinin tümünü kapsayan mobil telefonları doğurmuştur. Bu gelişmeler sayesinde insanlar hayal edemeyecekleri bir iletişim ortamına sahip olmuşlardır. Mobil iletişim teknolojilerinin temelini oluşturan kablolardan kurtulma düşüncesi insanoğlu için çok uzun sürmemiştir. Son yıllarda BĐT’de yaşanan hızlı gelişmeler şu andaki üstün özelliklere ve kabiliyetlere sahip teknolojilerin ve servislerin bulunduğu bir mobil gezegenin oluşmasına sebep olmuştur. Gelişen iletişim teknolojileri ve GSM ağlarının yaygınlaşması ile hayatımıza giren mobilite kavramı kablosuz iletişim, hareketlilik ve taşınabilirlik anlamlarında kullanılmaktadır. Bireylerin hareket halindeyken bile bilgiye erişebilmesini ve bu bilgilerle ilgili işlem yapabilmesini mümkün kılacak mobil çözümler yaratmak amacıyla oluşturulan teknolojilerin hepsi mobil iletişim teknolojiler çatısı * Sorumlu yazarın adı ve telefon numarası: Zülfü Genç, +90-424-237-0000/4895 E-mail adres: zulfugenc@gmail.com 203 altında toplanmaktadır. Bu çatının günümüzdeki en önemli bileşeni şüphesiz akıllı telefonlardır. Artık akıllı telefonlar, sıradan mobil telefonların sağladığı özelliklerin yanı sıra, bilgisayarların yapabildiği çoğu işlemi yerine getirebilmektedir (Özata, 2009). Bu çalışmada, akıllı telefonların 40 ülkedeki benimsenme ve kullanım düzeyleriyle ilgili Google tarafından Ipsos ve Mobile Marketing Association (MMA - Mobil Pazarlama Birliği) ile işbirliği içinde yapılan çalışmaların sonucunda elde edilen veriler kullanılarak mobil gezegenimiz hakkında çarpıcı tespitler yapılmıştır. Bu tespitler sayesinde işletmelerin mobil tüketicileri daha iyi anlamaları ve işletmelerinin daha hızlı büyümesine yardımcı olması için mobil ortamları nasıl kullanacaklarına ilişkin ipuçları çalışmada ele alınmıştır. Ayrıca çalışmada, mobil araştırma ve satın alma eğilimlerinin yanı sıra akıllı telefon kullanıcılarının arama işlevi, video, sosyal ağ ve e-posta kullanımı davranışı konularında ayrıntılı bilgi verilmektedir. 2. Akıllı Telefon Kullanımı Đle Đlgili Veriler Bu çalışmada kullanılan veriler Ipsos ve Mobile Marketing Association (MMA Mobil Pazarlama Birliği) işbirliği içinde dünyanın bir numaralı arama motoruna sahip olan Google Firması için yapılan araştırmada elde edilen verilerdir. Google bu veriler üzerinden kullanıcıları için mobil gezegenimiz hakkında araştırmalar, durum çalışmaları, şirketler için mobil pazarlama kılavuzları başta olmak üzere birçok kapsamlı çalışma yürütmüştür ve bunları tüm dünya ile paylaşmıştır. Bu çalışmalar değişik dosya formatlarında (ppt, pdf, jpeg, video, v.b) olduğu gibi birçok verinin gösterimi için özelleştirilebilir interaktif araçlar içermektedir (Our Mobile Planet, 2013; Think Insights, 2013). Bu interaktif araçlara bir örnek olarak gonometre gösterilebilir. Bu araç, size mevcut bir web sitesinin akıllı telefonlarda nasıl göründüğünü göstererek, bu web sitesinin mobil cihazlar için nasıl daha uygun hale getirilebileceğine ilişkin kişiselleştirilmiş öneriler içeren ücretsiz bir rapor sunmaktadır. Bu çalışmaya konu olan veriler de Google’ın Our Mobile Planet adlı uygulamasından elde edilen verilerdir ve herkesin kullanımına açıktır. 3. Ülkeler ve Akıllı Telefon Kullanımı Araştırmada Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu 40 ülke yer almaktadır. Bu ülkelerin 2011 ve 2012 yıllarına ait Akıllı Telefon Ayrıntıları ve Kullanımı, Mobil Đnternet Kullanımı, Temel Etkinlikler, Mobil Reklamcılık, Mobil Yerel Bilgi, Mobil Alışveriş ana kategorilerinde verileri mevcuttur. Bu ana kategoriler yıllara göre (2011, 2012), cinsiyete göre ve yaş (18-29, 30-49 ve 50 üstü) değişkenlerine göre veriler içermektedir. Bazı ülkelere ait verilerin yeterli örnek içermediği için bulunmadığı görülmüştür ve bu ülkelerden biri de Türkiye’dir. Türkiye’ye ait 2012 yılı verileri mevcut değildir. 2011 yılında yeterli örneklem bulunan ülkelerdeki akıllı telefon kullanım oranları (ATKO) yüzdesel olarak Şekil 1’de verilmiştir. Şekilde görüldüğü gibi Singapur’da %62 gibi nüfusun büyük bir çoğunluğunun akıllı telefon kullandığı, ardından Avustralya (%37), Hong Kong (%35), Đsviçre (%34), Hollanda (%33) gibi ülkelerin geldiği, Türkiye’de ise bu oranın %14 ile birçok ülkenin gerisinde olduğu görülmektedir. Çok gelişmiş bir ülke olmasına rağmen ATKO sadece %6 gibi çok düşük bir değerde olduğu görülmektedir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu birçok ülkenin 2012 verileri henüz mevcut olmayıp, 2012 verileri bulunan ülkelerin ATKO’na bakıldığında önemli oranda 204 (bu ülkeler arasında ortalama %60) arttığı görülmüştür. Örneğin ABD’de bu oran 2011’de %31 iken 2012 yılı itibariyle %44’e yükselmiştir. Bu artışın Türkiye’de de benzer bir eğilim gösterdiği tahmin edilmektedir. Türkiye Tayland Singapur Rusya Polonya Norveç Malezya Kore Japonya Đtalya Đsviçre Đsveç Đsrail Đspanya Đngiltere Hong Kong Hollanda Hindistan Güney Afrika Fransa Finlandiya Danimarka Çek Cumhuriyeti Avusturya Avustralya Almanya ABD 14 28 62 25 24 33 9 27 6 24 34 30 31 33 30 35 33 23 15 27 29 30 29 21 37 18 31 0 10 20 30 40 50 60 70 Şekil 1. 2011 yılında yeterli örneklem bulunan ülkelerdeki akıllı telefon kullanım oranları 4. Türkiye’de Akıllı Telefon Kullanımı Đle Đlgili Ayrıntılar Bu bölümde diğer ülkelerden çok Türkiye ile alakalı sonuçlar üzerinde durulmuştur. Akıllı telefonlarda kullanılan işletim sistemi ile ilgili kullanıcılara sorulan soruda elde edilen veriler Şekil 2’de verilmiştir. Şekilde dikkati çeken en önemli durum kullanıcıların akıllı telefonlarında hangi işletim sistemi kullanıldığı hakkında bilgiye sahip olmadığıdır. Bu kullanıcıların büyük çoğunluğunun telefonlarında Symbian işletim sistemini kullandığı ve bu işletim sistemi genelde Nokia telefonlarda bulunmasından dolayı kullanıcıların Nokia telefonlar tercih ettiği sonucuna varılabilir. Fakat Finlandiyalı ünlü telefon üreticisi Nokia’nın 2012 yılında hisse senetlerinin %10 gerilemesinden (Milliyet Ekonomi, 2012) ve Apple ve Samsung’la rekabette zor günler geçirmesinden dolayı 2012 yılında kullanıcıların işletim sistemi ve akıllı telefon markası tercihlerinin büyük oranda değiştiği düşünülmektedir. Bilgisi Yok 32% Black Berry 6% Android 7% Diğer 7% iPhone 3% Windows Mobile 12% Symbian 33% Şekil 2. Akıllı Telefonlarda kullanılan işletim sistemi 205 Akıllı telefon kullanıcılarına cihazlarını hangi mekânlarda kullandıkları sorulduğunda; sırayla evde (%97), işyerinde (%78), hareket halindeyken (87), mağazalarda (%56), restoran (%67) ve kafelerde (%72), havaalanı (%38) ve toplu taşıma araçlarında (%71) ve son olarak okullarında (%35) kullandıkları yanıtını vermişlerdir. Diğer iletişim araçları/cihazlar ile karşılaştırıldığında akıllı telefonların önemi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sorusuna verdikleri cevaplar aşağıda verilmiştir. Tablo 1. Akıllı telefonların önemi Önem TV izlemeyi bırakmayı tercih ederim Bilgisayar kullanmayı bırakmayı tercih ederim TV'den daha eğlenceli Haber okumak için tercih ediyorum Yanıma almadan evden çıkmam Daha fazla bilgi edinmek için bilgisayar kullanıyorum Web sitelerinin kullanımının bilgisayarda olduğu kadar kolay olmasını bekliyorum Oran 30 18 30 25 71 48 61 Kullanıcıların akıllı telefon kullanım detaylarından biri de akıllı telefonlardan interneti kullanmalarıdır. Kullanıcılara neden akıllı telefon kullanarak internete bağlandıkları sorulduğunda aşağıdaki yanıtları vermişlerdir. Tablo 2. Kulanıcıların akıllı telefon kullanarak internete bağlanma nedenleri Đnternet Kullanım Nedeni Oran Alakalı bilgiler sağlıyor 49 Bilgisayardan uzaktayken bilgi edinilebiliyor 51 Soruları hızlı bir şekilde yanıtlıyor 64 Bilgisayardan daha ucuz 21 Kolayca görülmeden kullanılabiliyor 41 Beklerken vakit geçirilebiliyor 62 Hareket halindeyken hiçbir şeyi kaçırmamaya olanak sağlıyor 44 Evde Đnternet erişimim yok 14 Aksesuar olarak 58 Akıllı telefon kullanıcılarının akıllı telefonlardaki ve bilgisayarlardaki günlük çevrimiçi oturum sayılarının karşılaştırılması aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Tablodan görüldüğü üzere kullanıcılar neredeyse bilgisayarlar kadar akıllı telefon kullanarak çevrimiçi oturum açtıkları görülmektedir. 206 Tablo 3. Kulanıcıların akıllı telefon ve bilgisayarlardeki günlük çevrimiçi oturum sayısı Sayı Birden çok kez 2-3 kez 1 kez Hiç Bilmiyorum Akıllı Telefon 39 17 18 24 2 Bilgisayar 71 15 8 5 1 Kullanıcılara akıllı telefonlardan hangi etkinlikleri yaptıklarına dair soruya verdikleri yanıtlar aşağıdaki şekilde görülmektedir. Kullanıcıların genellikle müzik dinlemek, fotoğraf ve video çekmek, internette gezinme, e-posta gönderimi ve sosyal ağlara bağlanma etkinlikleri için akıllı telefonlarını kullandıkları görülmektedir. Müzik dinledim Fotoğraf veya video çektim Đnternete göz attım E-posta gönderdim veya okudum Sosyal ağa eriştim Genel arama Oyun oynadım Haberleri veya dergileri okudum Yol tarifi aradım/harita kullandım Ürün arama Video paylaşım sitesinde video izledim Web sitelerini/blogları/mesaj panolarını inceledim Finans etkinlikleri Mobil içerik indirdim Uygulama kullandım Seyahat bilgileri/tatil için arama yaptım 68 68 66 59 58 55 49 41 40 40 39 38 33 32 29 23 0 20 40 60 80 Şekil 3. Kullanıcıların akıllı telefonlarda yaptıkları etkinlikler Kullanıcıların akıllı telefon üzerinden gerçekleştirilen e-posta, sosyal ağ, video paylaşım web siteleri ve arama motorlarını kullanım sıklıkları aşağıdaki tabloda verilmiştir. Tablo 4. E-posta, Sosyal Ağ, Video ve Arama Motoru Kullanım Sıklığı E-posta kullanım sıklığı Günde bir kere %50 Sosyal ağ ziyaretleri sıklığı Günde bir kere %52 Video paylaşım web siteleri ziyaretleri sıklığı Günde bir kere %30 Arama motoru kullanım sıklığı Günde bir kere %48 207 Son olarak akıllı telefonlar kullanılarak yapılan mobil alışveriş hakkındaki kullanıcıların görüşleri toplanmıştır. Akıllı telefon üzerinden alışveriş gerçekleştirilmiş mi? Sorusuna %19 oranında evet gerçekleşti cevabı verilmiştir. Akıllı telefon üzerinden alışveriş yapmanın önündeki engeller nelerdir sorusuna; kullanıcıların %8’i çok karmaşık, %5’i pahalı, %5’i ödeme işleminin zorluğundan ve %3’ü ise böyle bir hizmetten haberi olmadığını ifade etmişlerdir. Kullanıcıların %29’u akıllı telefonla yapılan alışverişe güvenmedikleri ve %65 gibi büyük bir oranda bilgisayar kullanarak alışveriş yapmayı tercih ettikleri görülmektedir. Akıllı telefon üzerinden yapılan alışveriş sıklığına bakıldığında; kullanıcıların %10’u günde bir kere, %11’i haftada bir kere ve %40’ ayda bir kere mobil alışveriş yaptıkları tespit edilmiştir. Bu alışverişler için tercih edilen ödeme yöntemleri sırasıyla; %61 kredi kartı, %17 PayPal, %13 fatura ve %8 otomatik ödemedir. Mobil alışveriş için son olarak satın alma kararında akıllı telefonun etkisi ile ilgili soruya %28 oranında “ürünleri araştırmak için akıllı telefonu özellikle yanıma alıyorum” yanıtını vermişlerdir. 5. Sonuçlar Mobil iletişim araçlarının özellikle de akıllı telefonların kullanım oranları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızla artmaktadır. Google desteği ile Ipsos ve Mobile Marketing Association (MMA - Mobil Pazarlama Birliği) işbirliği yapılan ve tüm dünyada 40 ülkede akıllı telefonların kullanımı ile ilgili yapılan kapsamlı araştırmalar sonucunda elde edilen veriler mobil dünyamız ve bu dünyanın en önemli aracı olan akıllı telefonlar hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. Bu ipuçlarından yola çıkarak akıllı telefon sektörü ile alakalı doğru öngörülerde bulunmak başta işletmeler olmak üzere tüm kurumlar için son derece önemlidir. Tüm dünyada 2011 yılında tüm telefonların %27’si akıllı telefon iken (Android Türkiye, 2012), bu oranın 2012 yılında birçok ülkede %50’nin üzerinde bir değere sahip olduğu görülmektedir. Türkiye için 2012 verileri henüz ortaya çıkmamasına rağmen, 2011 yılında %14 olan akıllı telefon kullanım oranının benzer oranlarda arttığı öngörülmektedir. Đşletmelerin mobil tüketicileri daha iyi anlamaları ve işletmelerinin daha hızlı büyümesine yardımcı olması için mobil ortamları nasıl kullanacaklarına ilişkin çözümler bulmalıdır. Yapılan araştırmalar kullanıcıların mobil deneyimlerinin masaüstü deneyimleri kadar iyi olmasını beklemektedirler (Compuware, 2012). Kötü bir mobil deneyimin müşteri kaybettirebileceği unutulmamalıdır. Kullanıcıların akıllı telefonlar kullanılarak neredeyse bilgisayarlardaki kadar çevrimiçi oldukları, müzik dinlemek, fotoğraf ve video çekmek, internette gezinmek, e-posta gönderimi ve sosyal ağlara bağlanmak başta olmak üzere birçok uygulamayı kullandıkları görülmektedir. Bu etkinliklerinin yanında alışveriş için mobil siteleri tercih edenlerin sayısının da azımsanmaması gerekiyor. Birçok işletme mobil cihazlara uygun sitelerle satışlarını artırabilir. Kullanıcılar mağazalarda fiyat karşılaştırmaları yapmak ve ürün yorumlarını okumak için akıllı telefonları kullandıkları, sonuç olarak mobil aramaların birçoğunun satışa dönüştüğü görülmektedir (Google, 2012). 2013 için bir öngörüde bulunacak olursa; mobil etkinliklerin bilgisayarlardan daha çok olacağı beklenmektedir. 208 6. Kaynaklar Özata, F.Z. (2009). Yüksek Teknoloji Yeniliği Olarak Akıllı Telefonların Genç Tüketiciler Tarafından Benimsenmesinde Etkili Olan Faktörler, Yayınlanmış Doktora Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Our Mobile Planet, http://www.thinkwithgoogle.com/mobileplanet/tr/, Erişim tarihi: 29.04.2013 Think Insights, http://www.thinkwithgoogle.com/insights/search/?q=mobile#/insights/search/?q=mobile Erişim tarihi: 29.12.2012 Milliyet Ekonomi, http://ekonomi.milliyet.com.tr/nokia-da-neler-oluyor/ekonomi/ekonomidetay/14.06.2012/1553674/default.htm, Erişim tarihi: 29.12.2012 Android Türkiye, Akıllı Telefon Nedir, Ne Đşe Yarar ? Dünyadaki Akıllı Telefon Kullanım Oranları ve Türkiye’deki Durum, http://androidturkey.net/2011/12/24/akilli-telefon-nedir-ne-ise-yarar-dunyadaki-akillitelefon-kullanim-oranlari-ve-turkiyedeki-durum/#comments, Erişim tarihi: 29.12.2012 Compuware, What Users Want from Mobile, http://www.compuware.com/ Erişim tarihi: 29.12.2012 Google, The Mobile Movement: Understanding Smartphone Users (Mobil Hareket: Akıllı Telefon Kullanıcılarını Anlama), http://www.thinkwithgoogle.com/insights/library/studies/the-mobile-movement/, Erişim tarihi: 29.12.2012 209 Đnternet Đçin Bir Dakika Zafer CÖMERTa a: Zafer CÖMERT, Bitlis Eren Üniversitesi, Bitlis, Türkiye, comertzafer@gmail.com Özet Đnternet ağların ağı olarak ifade edilen ve dünya genelindeki tüm bilgisayar ağlarını birbirine bağlayan, elektronik bir kitle iletişim aracı olarak ifade edilmektedir. Web 1.0 olarak adlandırılan ve tek yönlü bir iletişim sunan web ortamı; kullanıcıların kişisel duygu ve düşüncelerini rahatça ifade edebildiği, dijital okur-yazarlığı olan herkesin kullanabileceği, basit iletişim ve etkileşim araçlarından oluşan ve Web 2.0 olarak adlandırılan yeni nesil formatıyla çok geniş kitlelere ulaşmış durumdadır. Yeni nesil internet ortamı ve Web 2.0 teknolojileri ile geliştirilen sosyal ağlar, kullanıcıların internete kolayca adapte olması sağlanmıştır. Katılımcı yapısı, kolay kullanımı ve ücretsiz olması bu ağın her geçen gün büyümesini sağlamaktadır. Sosyal ağlar sayesinde internet, yeni boyutlar ve geniş bir kullanım alanı kazanmıştır. Video ve fotoğraf paylaşımı, sosyal paylaşım ortamları, dijital günlükler, bloglar, gelişmiş arama motorları, sanal mağazalar, uygulama merkezleri, sanal kütüphaneler, forumlar ve e-öğrenme ortamları sosyal ağların birer parçası olarak kullanıma sunulmuştur. Dolayısıyla alışverişten ticarete, eğitimden eğlenceye her alanda birçok yenilik getiren sosyal ağlar modern insan hayatını geri dönülmez şekilde etkilemiştir. Bu çalışmada öncelikle çok hızlı gelişen internet teknolojisinin gelişim planına yer verilmiştir. Kişisel bilgisayarın kullanımı ve basit işletim sistemlerinin geliştirilmesi ile başlayan bu sürecin, güncel haline ve geleceğine dair teknolojilere göz atılmıştır. Đnternetin güncel hali referans alınarak dünya genelinde sosyal ağlara katılım; cinsiyet, eğitim durumu, meslek grupları ve yaş parametrelerine göre incelenmiş, elde edilen veriler Türkiye örneği ile karşılaştırılmıştır. Đnternetin modern insan hayatında kapladığı yeri daha iyi anlamak ve geliştirilen yeni internet teknolojilerinin günlük yaşamdaki alışkanlıkları nasıl etkilendiğini daha açık gösterebilmek üzere internetin bir dakikasına yakından bakılmıştır. Bir dakika içerisinde sosyal ağların her birine yapılan girişin, yeni tanımlanan profillerin, izlenen videoların, paylaşılan fotoğrafların, gösterilen sayfaların, gönderilen e-postaların, web sitelerine yapılan saldırıların ve neticede dünya genelindeki veri transferinin, IP kullanımının ve internete bağlı cihaz sayısının çok ciddi rakamlara ulaştığı görülmüştür. Sonuç olarak internet dünyasındaki yaşam incelenmiş, ülkemizin dünya ile karşılaştırılması sağlanmış ve bu çerçevede bazı öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Đnternet, Đnternet Kullanımı, Sosyal Ağlar, Đnternetin Bir Dakikası 1. Giriş Đnternet ağların ağı olarak ifade edilmekte ve dünya genelinde bilgisayar ağlarını ve kurumsal bilgisayar sistemlerini birbirine bağlayan elektronik iletişim ağı olarak tanımlanmaktadır. Đnternet sözcüğüne karşılık olarak genel ağ önerilmiş ve bu kelime günlük yaşamda sadece net kelimesi ile hayat bulmuştur. 1960’lı yıllarda bir Amerikan teknolojisi olarak başlayan devrim niteliğindeki bu teknolojik hareket, 1990’lı yıllarda uluslararası bir ağın yaygınlaşması ile modern insan hayatının temelinde yer almıştır. Radyo, televizyon ve Đnternet’in bulunuşundan 50 milyon kullanıcıya ulaşmak için geçen süre incelendiğinde; radyo için 38 yıl, televizyon için 13 yıl, internet içinse sadece 5 yılın geçtiği görülmektedir (Wikipedia, 2013) . Đnternet uluslararası iletişim ve etkileşim aracı, devasa bir veri kümesi; üstelik kullanımı kolay, ucuz, sosyal ve özgür bir ortamdır. Đnternet, özde makinelerin konuşmasını sağlayan TCP/IP protokolünü kullanmakta E-posta, WWW, FTP gibi hizmetlerle birlikte gelmektedir. Servis sağlayıcıların sunduğu avantajlı altyapı kullanım seçenekleri, kablosuz ağlar ve mobil internet paketleri bu teknolojiye erişimi kolaylaştırmaktadır. 210 Basit internet siteleri, HTML, FTP ve E-Posta gibi hizmetlerle başlayan ve Web 1.0 olarak adlandırılan birinci nesil internet Java, XML, Flash, RDF, OpenID, RSS, ATOM, AJAX, OWL, Mikro formatlar ve Semantik Web kavramları ile gelişimini sürdürmekte ve yeni nesil internet Web 2.0 olarak adlandırılmaktadır. Web 2.0 katılımcı, kolay ve ücretsiz özellikleriyle dikkat çekmekte aynı zamanda sosyal bir ağ oluşturmaktadır. Şekil 1’de Web’in gelişim planına yer verilmiştir. Şekil 2. Web’in Gelişim Planı (Radar Networks & Nova Spivack, 2007) Web dünyasındaki popülasyon sürekli artarken web teknolojileri bu duruma paralel olarak sürekli gelişmekte ve her geçen gün bu teknoloji daha hızlı, daha kolay ve daha yeni sürümleri ile gelişimini sürdürmektedir. Günümüz web mimarisi incelendiğinde internet sitelerinin sosyal ağlara entegre olması, sosyal ağlardaki çeşitlilik ve artan tanımlı profil sayısı bu ağı her geçen gün biraz daha genişletmektedir. Bu çalışmada birinci bölümde sosyal ağlara ve sosyal ağlardaki kullanıcı profillerine ve elde edilen verilerin Türkiye ile karşılaştırılmasına, ikinci bölümde ise sosyal ağların modern insan hayatındaki yerinin anlaşılabilmesi için internet üzerinde bir dakikada nelerin yaşandığı konularına değinilmiştir. Sonuç bölümünde ise internetin ve sosyal ağların kullanımı ve geleceğine dair stratejilerin üretilmesi konusunda öneriler yer almaktadır. 2. Sosyal Ağlar, Sosyal Ağlarda Kullanıcı Profilleri, Dünya ve Türkiye’nin Karşılaştırılması Toplumda birey olma ve kimlik konusu, günümüz şartları ile değerlendirildiğinde tekno-ekonomik değişimlerin geri dönülemez biçimde modern insan hayatına etki ettiği görülmektedir. Bireylerin kendi bireysel profillerini oluşturup ilgi ve çalışma alanlarına bağlı olarak internet ortamındaki ağlara katılması ya da yeni ağlar kurması sosyal ağların doğmasını sağlamıştır. Đnsanların istediği bilgiye ulaşmasını, farklı kültürel ve sosyal guruplar kurmasını, 211 çeşitli paylaşımlar oluşturmasını ve birbirleri ile iletişime geçmesini sağlayan araçlar sosyal ağ olarak ifade edilmektedir (Koç & Karabatak, 2012). Bu anlamda internet milyonlarca bilgisayarı bir birine bağlamanın ötesinde aynı zamanda milyonlarca insanı sıklık ve yoğunluk açısından göreceli olarak da birbirine bağlamaktadır. Şekil 3. Bir Sosyal Ağ Örneği (Acun, 2011) Şekil 2’de bir sosyal ağ modeline yer verilmiştir. Şekilde noktalar (düğümler) bireyleri, düz çizgi ile gösterilen bağlantılar, karşılıklı güçlü bağlantıları (ilişkileri), noktalı çizgiler zayıf bağlantıları A, B, C ise arkadaş gurubu veya cemaat gibi sosyal gurupları temsil etmektedir. Sosyal ağlardaki kullanıcı profilleri incelendiğinde Sayısal Medya Profesyonelleri (markalar, sayısal pazarlama uzmanları, yazılımcılar, tasarımcılar, internet geliştiricileri), Ünlüler, Dijital Aktivistler ve Bireysel Kullanıcı profillerinin ön plana çıktığı görülmektedir (Altunay Cemiloğlu, 2010). Sosyal ağlarda üretilen ve tüketilen içerik öğeleri genel ve özel nitelikler taşıyabilmektedir. Haber, spam, tanıtım, ifade araçları, birebir iletişim(sohbet), yönlendirme, fotoğraf, video, reklam gibi içerik öğeleri sosyal ağları besleyen kaynaklardır. Sosyal ağlardaki ilişkiler, sosyal problemlerin nasıl çözüldüğünden tutun, kurumların nasıl yönetildiğine, bireylerin ve gurupların hedeflerine ulaşmada ne derece başarılı olduklarına kadar pek çok konuda belirleyici role sahiptir (Acun, 2011). Đçerik açısında değerlendirildiğinde bireyler hem üretici hem de tüketici rolüyle sosyal ağlarda rol almaktadır. Alışveriş, pazarlama, arkadaşlık, iş, eğlence, eğitim, flört gibi pek çok alanda taşıdığı niteliklere göre ön plana çıkan, çok sayıda sosyal ağ günümüzde kullanılmaktadır. Youtube video, Google arama motoru, Facebook ve Google+ birer sosyal paylaşım ortamı, Twitter dijital bir günlük, Flickr fotoğraf, Linkedin iş dünyası, Pandora müzik, Amazon devasa bir market, Apps uygulama deposu, Blogger özgür yazarlar, Wikipedia dev bir ansiklopedi niteliğiyle dünyanın en büyük ve milyonlarca aktif kullanıcıya sahip sosyal ağları olarak ön plana çıkmaktadır. Đnternete erişimin kolaylaşması ve her geçen gün biraz daha ekonomik bir hale gelmesi, cep telefonu, tablet, televizyon gibi kitle iletişim araçlarının da internete bağlanabilmesi sonucunda çevrimiçi kullanıcı sayısında küresel ölçekte ciddi bir artış 212 görülmüştür. Đnsanların kolayca kendi profillerini tanımlayıp, sosyal ağlara katılabilmesi, aranılan ve ilgi duyulan içerik öğelerine ücretsiz erişim imkânı hiç şüphesiz bu teknolojinin talep edilmesinde ciddi bir katkıya sahiptir. Tablo 5. En Fazla Facebook Kullanan Ülkeler (Check Facebook) Sıra Ülke Amerika 1. Brezilya 2. Hindistan 3. Endonezya 4. Meksika 5. Türkiye 6. Đngiltere 7. Filipinler 8. Fransa 9. Almanya 10. Đtalya 11. Arjantin 12. Tayland 13. Kolombiya 14. Kanada 15. Đlk on beş ülke Toplam Kullanıcı Sayısı 163 071 460 70 143 400 62 963 440 47 165 080 39 945 620 32 438 200 32 175 460 30 094 560 25 307 820 25 050 580 23 214 800 20 403 520 18 415 200 17 685 920 17 593 520 625 668 580 969 709 420 Sosyal paylaşım sitesi olan Facebook’un küresel ölçekteki kullanıcı sayısı 969 milyonu aşmış durumdadır. Tablo 1’de dünya genelinde en fazla Facebook kullanan ülkelerin kullanıcı sayılarına yer verilmiştir. Türkiye bu listede 32 438 200 kullanıcı ile 6’ncı sırada yer almaktadır. Şekil 3’de Türkiye’deki Facebook kullanıcılarının cinsiyet ve yaş dağılımına yer verilmiştir. Cinsiyet parametresine göre bakıldığında Türkiye’de Facebook sosyal ağına katılanların %36’sını bayan, %64’ünün erkek olduğu görülmektedir. Dünya genelinde sosyal ağlara katılımın yoğunlaştığı yaş aralığı 16-28 olarak gözlemlenirken, Türkiye’de benzer şekilde öncelikli olarak %36 ile 18-24 yaş aralığındaki kullanıcıların, daha sonra da %30 ile 25-34 yaş aralığındaki kullanıcıların bu ağa katıldıkları görülmektedir. Türkiye’deki Facebook kullanıcı sayısının nüfus penetrasyonuna bakıldığında bu oranın %40 seviyesinde olduğu, bir başka ifadeyle Türkiye’deki nüfusunun %40’ının Facebook kullandığı söylenebilir. 213 Şekil 3. Türkiye’deki Facebook Kullanıcılarının Cinsiyet ve Yaş Dağılımları (Check Facebook’dan Uyarlanmıştır) Google+, bir başka sosyal paylaşım sitesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Küresel ölçekteki kullanıcı sayısı 90 milyon civarındadır. Cinsiyet parametresi göre bakıldığında %28,77’sini bayan, %70,38’ni ise erkek kullanıcılar oluşturmaktadır. Đlişki durumuna göre bakıldığında Şekil 4’de gösterildiği gibi dünya genelinde %43,8 bekar, %26,7 evli kullanıcı profili dikkat çekmektedir. Türkiye’de ise %41,7 bekar, %32,5 evli kullanıcı profili bu sosyal ağı kullanmaktadır. Şekil 4. Đlişki Durumuna Göre Dünya Geneli ve Türkiye Google+ Kullanıcı Profillerinin Karşılaştırılması (Plus Demographics’den Uyarlanmıştır) Şekil 5. Ağa Katılma Nedenlerine Göre Dünya Geneli ve Türkiye Google+ Kullanıcı Profillerinin Karşılaştırılması (Plus Demographics’den Uyarlanmıştır) 214 Kullanıcıların sosyal ağa katılma nedenlerine bakıldığında ise Şekil 5’de gösterildiği gibi arkadaşlık, sosyal ağ, ilişki ve flört kategorileri ön plana çıkmaktadır. Küresel ölçekte kullanıcıların %42’si arkadaşlık için bu ağa katılmaktadır. Türkiye’de ise bu oran %37’dir. 18-24 yaş aralığında kullanıcılar %50,4 ile bu ağa katılmada ilk sırada yer almaktadır. Kullanıcılar çalışma alanına göre kategorize edildiğinde öncelikle öğrencilerin (%20,64) bu ağa katıldığı görülmektedir. Türkiye’deki Google+ kullanıcı sayısı 1,018,529’dur. Bu rakam ile Türkiye, Google+ kullanımında dünya genelinde 15’nci sırada yer almaktadır. Şekil 6’da bu ağdaki kullanıcıların yaş dağılımlarına yer verilmiştir. Bu ağın, Türkiye’deki kullanıcı sayısına cinsiyet parametresine göre bakıldığında %15,55 bayan, %83,96 erkek kullanıcı profiline sahip olduğu görülmektedir (Plus Demographics). Cinsiyet, yaş, meslek grubu, sosyal ağa katılma nedenleri gibi çeşitli parametreler açısında sosyal ağlardaki kullanıcı profilleri incelendiğinde küresel ölçekteki değerler ile Türkiye örneklemindeki değerlerin paralellik gösterdiği gözlemlenmiştir. Şekil 6. Yaş Aralıklarına Göre Dünya Geneli ve Türkiye Google+ Kullanıcı Profillerinin Karşılaştırılması (Plus Demographics’den Uyarlanmıştır) Video paylaşım sitesi olan Youtube, dünyanın her yerinden günde 800 milyonu aşan internet kullanıcısı tarafından ziyaret edilmektedir. Haber, politika, sağlık, eğitim, müzik, yaşam stili, komedi, animasyon, spor, bilim ve teknoloji gibi kategorilerden oluşan video paylaşım sitesi, sosyal ağlar açından incelendiğinde en üst sıralarda yer almaktadır. Bu ağ, 53 farklı ülkede yerelleştirilmiş ve 63 farklı dil ile hizmet vermektedir. Her ay bir trilyonu aşan tekil kullanıcı Youtube’ye erişmekte ve 4 milyar saatlik video izlenmektedir. Youtube üzerinde oluşan trafiğin %70’i Amerikan Birleşik Devletlerinin dışından gelmektedir (Youtube). 3. Đnternet için bir dakika Đntel firmasının 2012 yılı Mart ayı içerisinde, yayımladığı ve Şekil 7’de gösterilen çalışmaya göre şu an dünyada üzerinde internete bağlı olan cihaz sayısı dünyadaki popülasyona eşit durumdadır. Đnternet kullanımı ve sosyal ağlara erişim rakamları ise şaşırtıcı boyutlara ulaşmıştır. “Her bir internet dakikası içerisinde internette neler oluyor?” sorusuna cevap veren çalışmaya göre: Video paylaşım sitesi olan Youtube üzerinde 72 saatlik video yükleniyor ve 1,3 milyon video izleniyor. Google üzerinde 2 milyonun üzerinde arama yapılıyor. Facebook’a, 277,000 kişi giriş yapıyor ve 6 milyon Facebook sayfası görüntüleniyor. Twitter üzerinde 320’den fazla yeni hesap oluşturuluyor ve 100,000’nin 215 üzerinde yeni Tweet paylaşılıyor. Flickr’a 3,000 yeni fotoğraf yükleniyor ve 20 milyon fotoğraf görüntüleniyor. Linkedin üzerinde 100’ü aşan yeni hesap oluşturuluyor. Türkiye’den henüz erişimin sağlanmadığı müzik paylaşım sitesi Pandora’da 61,141 saatlik müzik dinleniyor. Amazon’da 83,000$’ın üstünde satış yapılıyor. Apps’de 47,000 uygulama indiriliyor. 1300 yeni mobil kullanıcı internete bağlanıyor. 204 milyon e-posta gönderiliyor. 20 kişi hesabını çaldırıyor. 6 yeni makale Wikipedia üzerinde yayımlanıyor. 135 Botnet saldırısı yapılıyor. Đnternet üzerinde tüm bu trafik devam ederken 639,800 GB’lık küresel veri transferi gerçekleşiyor (Temple, 2012). Şekil 7. Bir Dakika Đçerisinde Đnternette Neler Oluyor? (Temple, 2012) 4. Sonuç Đnternetin ciddi bir hızla büyüdüğü ve her geçen gün internete erişimin arttığı görülmektedir. Đntel firmasının 2012 yılı içinde yaptığı çalışmaya göre bu gün internete erişen cihaz sayısı dünya popülasyonuna eşitken, 2015 yılı içerisinde internete erişecek cihaz sayının dünya popülasyonunu iki katına erişeceği tahmin edilmektedir. Đnternet hizmetlerinden daha verimli bir şekilde faydalana bilmek için altyapı planlama ve yatırım çalışmaları yapılmalıdır. Bilişim kapsamında verilen hizmetlerin büyük ölçekte yurtdışı kaynaklı olduğu dikkat çekmektedir. Küresel çapta internet ve sosyal ağlardaki kullanıcı profilleri, Türkiye örnekleminde paralellik göstermekte, ülkemiz internet ve sosyal ağ kullanımda dünya ülkeleri arasında üst sıralarda yer almaktadır. Ülkemiz milyonlarca internet kullanıcısına sahip olmasına rağmen sanal ortamda şu an için genel olarak tüketici pozisyonunda bulunmaktadır. Bununla birlikte internet kullanıcı profilleri yaş parametresine göre incelendiğinde 18-34 yaş gurubunun ön plana çıktığı gözlemlenmiştir. Đnternet erişiminin daha sağlıklı ve güvenli bir şekilde yapılabilmesi için gerekli eğitimler çeşitli kurum ve kuruluşlarca verilmeli, daha bilinçli kullanıcı profilleri oluşturulmalıdır. Đnternetin ülkemize gelişinin 20.yılı kutlanırken, 216 değişen teknoloji, iletişim ve sosyal alanlardaki bu gelişmelere bağlı olarak ideolojik ve politik düzlemde bilişim alanında uygulanacak bir açılım, sektöre kalifiye elemanlar yetiştirme ve daha bilinçli kullanıcı profili oluşturma konusunda pozitif katkılar sunacaktır. 5. Kaynaklar Acun, R. (2011). Her dem yeniden doğmak: Online sosyal ağlar ve kimlik. Milli Folklor, 66-77. Altunay Cemiloğlu, M. (2010). Gündelik yaşam ve sosyal paylaşım ağları: Twitter ya da 'pıt pıt net'. Galatasaray Üniversitesi, 31-56. Check Facebook. 04 06, 2013 tarihinde Check Facebook: http://www.checkfacebook.com/ adresinden alındı Koç, M., & Karabatak, M. (2012). Sosyal Ağların Öğrenciler Üzerindeki Etkisinin Veri Madenciliği Kullanılarak Đncelenmesi. NWSA-EDUCATION SCIENCE, 155-164. Plus Demographics. 04 07, 2013 tarihinde http://www.plusdemographics.com/country_report.php adresinden alındı Plus Demographics: Radar Networks & Nova Spivack. (2007). Semantics of Social Connections. 03 21, 2013 tarihinde Radar Networks: http://novaspivack.typepad.com/RadarNetworksTowardsAWebOS.jpg adresinden alındı Temple, K. (2012, 03 13). The Inside Scoop. 04 07, 2013 tarihinde Intel: http://scoop.intel.com/what-happens-inan-internet-minute/ adresinden alındı W3C. 03 05, 2013 tarihinde W3C: http://www.w3c.es/Presentaciones/2010/0315-aplicacionesCPRMA/img/logos_web20_cortado.png adresinden alındı Wikipedia. (2013, 03 12). Wikipedia. 04 07, 2013 tarihinde http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nternet#cite_note-Webster-1 adresinden alındı Wikipedia: Youtube. 04 07, 2013 tarihinde Youtube: http://www.youtube.com/yt/press/statistics.html adresinden alındı 217 A AKÇAY, Arif ......................................................... 77 AKDEMĐR, Elif .................................................. 204 AKTAŞ, Đdris ...................................................... 198 AKYAZI, Erhan .................................................. 135 AL, Hüseyin .......................................................... 27 ALKAN, Ayşe ...................................................... 144 ALTAN, Aytaç....................................................... 65 ARSLAN, Okan ................................................... 168 AY, Osman.......................................................... 160 AYGÜN, Haci Ali ................................................. 45 AYGÜN, Vakkas ................................................... 45 B BAĞCI, Hakkı ...................................................... 94 C CÖMERT, Zafer ................................................. 214 Ç ÇAĞILTAY, Kürşat ............................................ 111 ÇAKIR, Salman .................................................. 174 ÇALIŞKAN, Erkan ............................................... 83 ÇAN, Mehmet Ali ................................................. 20 ÇAVUŞ, Hayati .................................................... 62 ÇEVĐK, Ulus ........................................................ 27 ÇĐÇEK, Filiz ........................................................ 56 ÇĐÇEK, Mithat ..................................................... 56 ÇOKLAR, Ahmet Naci.......................................... 77 D DAĞ, Funda ....................................................... 100 DEMĐR, Gonca..................................................... 15 DENĐZ, Demet ...................................................... 72 DURDU, Levent ................................................. 100 DURMUŞ, Alpaslan ............................................. 94 F FĐDAN, Ayça ...................................................... 207 G GENÇ, Zülfü ...................................................... 207 GEZGĐN, Deniz Mertkan ..................................... 34 GÜLER, Çetin .................................................... 154 I ISMAIL, Zaleha Binti ......................................... 128 İ ĐLKHAN, Mustafa .............................................. 168 K KALAFAT, Özgür ............................................... 192 KARA, Ersin ....................................................... 111 KARAMAN, Selçuk ............................................. 192 KAYSĐ, Feyzi ........................................................ 10 KAZEZ, Habibe .................................................. 207 KHODADADI, Soulmaz ..................................... 122 KILIÇ, Eylem ....................................................... 62 KĐLĐS, Selcan ..................................................... 168 KORKMAZ, Özgen ..........................................39, 50 KORUCU, Agah Tuğrul ..................................... 144 KURT, Đbrahim .................................................... 50 Ö ÖNAL, Nezih ........................................................ 83 ÖZKAN, Adem...................................................... 72 ÖZMEN, Haluk .................................................. 198 P POLAT, Ebru ..................................................... 174 S SOYLU, Bülent ..................................................... 65 SUMINTONO, Bambang ................................... 128 Ş ŞUMUER, Evren .........................................105, 186 T TEKEDERE, Hakan ............................................. 89 TEKĐN, Ahmet .................................................... 174 TORUN, Fulya ..................................................... 89 TURHAN, Kemal.................................................. 20 TUZLU, Mehtap ................................................... 56 TÜRKAN, Sabiha ............................................... 198 U UYSAL, Ömer ..................................................... 160 218 Ü ÜNAL, Aylin TUTGUN ...................................... 135 Y YAGHOUBI, Seyyed Taghi ................................ 116 YAZICI, Kubilay ................................................... 83 YILDIRIM, Soner .......................... 56, 105, 168, 186 YILMAZ, Yusuf ..................................................... 56 YUSOF, Yudariah binti Mohammad .................. 128 Z ZEYNIVANDNEZHAD, Fereshteh ..................... 128 ZĐHNĐ, Nihat Burak.............................................. 20 219