Risale-i Nur`un, Dolayısıyla Üstad`ın Şeriata ve

advertisement
Sorularlarisale.com
Risale-i Nur'un, Dolayısıyla Üstad'ın Şeriata ve Laikliğe
Bakıç Açısı Nasıldır?
Şeriat: Genel itibari ile doğru yol, hak din yolu, büyük ve geniş cadde, nur,
aydınlık, ışık manalarına geliyor. Özel itibari ile Kur'an-ı Kerim ve Hazret-i
Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın târif ettiği ve bildirdiği yol. Allah (C.C.)
tarafından Peygamber Aleyhisselâm vâsıtasiyle vaz' ve tebliğ olunan hükümleri
içeren İlâhî kanunların bütününe denir. Allah’ın tesis edip razı olduğu sistem, düzen,
şartlar manasına da gelir.
Günümüzün dinsiz ideolojileri, şeriatı menfi propaganda ile bir öcü gibi
göstermeye çalışıyorlar. İslam yerine şeriat tabirini kullanıyorlar, halbuki İslam ile
şeriat aynıdır. İslam diyerek hücum etseler toplumun tepkisi ile karşı karşıya
kalacaklar, bu sebeple daha çok üstü kapalı olan şeriatı tercih ediyorlar.
Üstad Hazretlerinin şeriat hakkında bazı ifadeleri şöyledir:
"Şeriat, doğrudan doğruya, gölgesiz, perdesiz, sırr-ı ehadiyet ile
rububiyet-i mutlaka noktasında, hitab-ı İlâhînin neticesidir."(1)
"Dediler: 'Şeriat-ı garrâdaki medeniyet nasıldır?' Dedim: 'Şeriat-ı
Ahmediyenin (a.s.m.) tazammun ettiği ve emrettiği medeniyet ise
ki, medeniyet-i hazıranın inkişâından inkişaf edecektir. Onun menfi
esasları yerine, müspet esaslar vaz' eder.' "
"İşte nokta-i istinad, kuvvete bedel haktır ki, şe'ni adalet ve
tevazündür. Hedef de, menfaat yerine fazilettir ki, şe'ni muhabbet
ve tecazüptür. Cihetü'l-vahdet de unsuriyet ve milliyet yerine,
rabıta-i dinî, vatanî, sınıfîdir ki, şe'ni samimî uhuvvet ve müsalemet
ve haricin tecavüzüne karşı yalnız tedâfüdür. Hayatta düsturu, cidal
yerine düstur-u teavündür ki, şe'ni ittihad ve tesanüttür. Hevâ
yerine hüdâdır ki, şe'ni insaniyeten terakkî ve ruhen tekâmüldür.
Hevâyı tahdit eder; nefsin hevesat-ı süfliyesinin teshiline bedel,
ruhun hissiyat-ı ulviyesini tatmin eder."(2)
"Ve o iman dalının bir budağı hükmünde olan İslâmiyetin erkân-ı
page 1 / 3
hamsesi aralarında ve o erkânın ta en ince teferruatı ve en küçük
âdâbı ve en uzak gayâtı ve en derin hikemiyâtı ve en cüz'î
semerâtına varıncaya kadar, aralarında hüsn-ü tenasüp ve kemâl-i
münasebet ve tam bir muvazenet muhafaza edildiğine delil: O
Kur'ân-ı camiin nusus ve vücuhundan ve işarat ve rümuzundan
çıkan Şeriat-ı Kübrâ-yı İslâmiyenin kemâl-i intizamı ve muvazeneti
ve hüsn-ü tenasübü ve resaneti, cerh edilmez bir şahid-i âdil, şüphe
getirmez bir burhan-ı kàtı'dır."(3)
Laiklik: Laikliğin ortak ve genel bir tarifinde bugün insanlık ittifak edemediği için en
genel tanımı ve tarifi din ve vicdan hürriyeti şeklinde tespit ve tayin edilebilir. Ama
maalesef Türkiye de din ve vicdan özgürlüğü kemali ile uygulanmıyor. Laiklik daha
çok mason ve dinsizlerin istibdat ve inkarlarına bir perde olarak tatbik ediliyor. Bu
cihet ile laikliğe taraf olmak dinsizlere taraf olmak demektir.
Üstad Hazretleri laiklik hakkında ya da Türkiye'de nasıl anlaşılıp tatbik edildiği
hususunda şunları söylüyor:
"Lâiklik İslâmiyet düşmanlığı mıdır? Lâiklik dinsizlik midir? Lâiklik,
dinsizliği kendilerine bir din ittihaz edenlerin dine taarruz hürriyeti midir?
Lâiklik, din hakikatlerini beyan edenlerin, imanî dersleri neşredenlerin
ağızlarına kilit, ellerine kelepçe vuran bir istibdad-ı mutlak düsturu
mudur?"
"Lâiklik, bir vicdan ve fikir hürriyeti olduğuna göre, dinsizler ve din
düşmanları, İslâmiyet aleyhinde her çeşit hücumları, taarruzları yapar,
anarşik fikirlerini o hürriyet-i vicdan ve fikir bahanesiyle neşreder de,
fakat bir İslâm âlimi o hürriyet-i fikir düsturuna istinaden bin yıldan beri
İslâmiyetin serdarı olmuş bir millet içinde ve o milletin bin yıllık
an'anesine, kanunlarına ittibâ ederek ve yine o milletin saâdeti uğrunda,
ahlâk ve namusun muhafazası yolunda dinî bir ders beyan etmesi lâikliğe
aykırıdır diye suçlu gösterilir, devletin nizamlarını dinî inançlara uydurmak
istiyor diye mahkür gösterilir. Biz böyle bir gayr-ı mümkünün, mümkün
olmasına ihtimal vermiyoruz. Adaletin buna müsaade etmeyeceğini
şüphesiz biliyoruz."(4)
Dipnotlar:
(1) bk. Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, Dokuzuncu Kısım.
(2) bk. Sünuhat, Rüyada Bir Hitabe.
page 2 / 3
(3) bk. Sözler, On Üçüncü Söz.
(4) bk. Emirdağ Lahikası-II, (89. Mektup)
page 3 / 3
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download