Danışma Meclisi B : 147 lım. Bu suçların işlenmesini teşvik eden, tahrik eden, ona yol gösteren ve yol açan fiilleri, eylemleri, kitap dağıtıldığı zaman bir yayın suçunu teşkil eder şüp­ hesiz; ama ondan evvel bunun basılmasını kanun suç sayabilir mi, sayamaz mı meselesidir? Arkadaşları­ mızın «îcrai fiillere başlanmamıştır, hazırlık safha­ sıdır» dedikleri hal, kanunca bir suç telakki edile­ bilir; icraya geçilmeden önceki hal, yani hazırlık saf­ hası. 100 bin kitabın bastırılması, yayım suçu için bu şüphesiz bir hazırlıktır ve bir gaye suçunun ha­ zırlığıdır; ama basım suçunun tam kendisidir, eğer basımı bir suç telakki edersek; şimdi mesele orada. Yayım suçuna bağlı olarak, «Onun hazırlık safha­ sıdır, icrasına geçilmemiştir» 'diye bu eylemi suç saymamak basının hür olması esasına dayalı olarak bunu ihmal etmek şu itibarla mümkün değildir : Kanun, eğer basmayı bir suç saymış ise, kanun bir başka suçun hazırlığına... îcrai fiillerine demiyorum. tcrai fiiller başkadır. îcrai fiiller başladı mı bir su­ çun teşebbüs hali olmuştur, o dcrai fiiller (tamamlan­ mazsa nakıs teşebbüs olur, tamamlanmışsa tam te­ şebbüs olur. tcrai fiiller tamamlanır da suç gene meydana gelmezse tam teşebbüs olur. Şimdi basım fiilinin, sadece 100 bin kitabın, arz ettiğim vasıfta basılmasını kanun yasak etmiş olabi­ lir. Bir vasıta suçunun yasak edilmesi mümkün mü­ dür; demin arz ettiğim şekildeki bölgüyü düşünür­ sek; vasıta suçu, gaye suçu?.. Evet mümkündür ve emsali ide gayet çoktur. Bir örnek vereyim: Vasıta suçu sayılan bir eylemin müstakil bir suç sayılabilmesine örnek olarak arz ediyorum. Mesela; Kızılay'da bir bombalı pankart asildi. Yakın zamana kadar bu gibi, bombalı değil de, pankartların asılmasının böyle , bir suç teşkil etme hali yoktu. Tutalım ki, bombalı pankart asıldı. Bunun maksadı el dokunduranları, onunla ilgilenen kişileri imha etmektedir ve bir va­ veyla, bir kargaşa çıkarmaktır; asıl gaye odur. işte gaye suç işlenmemiştir; ama bombalı pankartın hiçbir fiil meydana gelmeden, bombası patlamadan asılması dahi kanunen bir suç sayılabilir, halbuki öbür suçun hazırlığıdır bu, icrai fiilleri de değildir. îcrai fiil, doğrudan doğruya fiilen meydana gelmesi için ge­ rekli fiillere, gerekli eylemlere başlamakla mümkün­ dür. Burada arz ettiğim örnekte, bir kimseyi öldürme fiiline başlanmamıştır. O halde icrai fiil de yoktur. öldürme, kargaşa çıkarmanın icrai fiillerine başlan­ mamıştır; ama bizatihi oraya bombalı pankart asma­ sını kanun suç sayabilir. Suç saydığı takdirde, bu su­ çun işlenmiş olması, tamam olmuş bir suçun üst ta­ rafı tespiti kalır; bir suçtur, elbette tespiti icap eder. 9 * 9 , 1982 0:2 îşte bu, vasıta suçudur. Bilmiyorum ki arz edebil­ dim mi; vasıta suçla gaye suç arasındaki farkı. Şimdi biz, burada bir vasıta suç gördük. Gaye suç, yayım suçudur. Matbaa suçu, yayımla meydana gelir. Antak, bu yayılacak eserin meydana getiril­ mesi, yapılması kanunen; ama, bu vasıfta, şimdi suç­ larını okuduğum şu dört suçun işlenmesini tamam­ layan, işleyen bir yayının yazılmasını kanun suç teş­ kil ettiği takdirde, kanun suç saydığı takdirde; o öte­ ki yayım suçunun hazırlığıdır filan değil, o, doğru­ dan doğruya müstakil bir suçtur; ama birbirine bağlı bir vasıta suçudur. Şimdi hal böyle olunca, ortada, demin ele aldı­ ğım örnekte olduğu gibi, 100 bin kitap bastırıldı, (şu suçlan ihtiva ettiğini farzederek diyorum.) bu kitabın hemen elkonulmasır alınması; tabiî kanunda müeyyide konmuşsa, yapanın, basanın, bastıranın ce­ zalandırılması, elbette devletin vazifesidir. Bunu ya­ pabilir. Şimdi burada orta yerde şu kalıyor; Basının hür­ riyetini, yayımın hürriyetini hükme bağlayan kanun karşısında bu vasıta suçunun suç sayılması doğru mu­ dur?.. Bu, bir kanun konusudur. Bombalı pankart örneğinde olduğu gibi; elbette bir bombalı pankart asılmasının suç sayılmasına hiçbirimiz bir şey diye­ meyiz. Eğer bu basma da bir suç teşkil ediyorsa, bu suçu tespit etmek, toplamak, elbette devletin, hükü­ metin, bununla görevli olanların vazifesidir. Bizim hareket noktamız budur. Burada yanılıyorsak, bizi lütfen aydınlatınız; elbette biz fikrimizden vazgeçeriz. Şimdi, arkadaşımızın1 birisi de; «Basanlar ve bas­ tıranlar ceza alıyor da, bunlardan daha büyük suç­ luluğu olan yazar neden ceza almıyor? Ortada bir çelişki yok mudur?» dediler. îlk bakışta bir çelişki gibi görünür; fakat bendeniz hiç çelişki görmüyorum. Sebep şu: Bu kanun, basan ve bastıranın fiilini suç sayıyor. Yazarın fiilinin suç olabilmesi, onun yayın­ lanmasına bağlıdır. Yayımlanmadıkça, o eylem suç­ luluk safhasına intikal etmediği için, yazara burada herhangi bir ceza terettüp etmez, herhangi bir suç­ luluk terettüp etmez; yazmakla kalır. Onun için bu bir hazırlık safhasıdır. Fakat basanla bastıran, doğ­ rudan doğruya fiili işlemiş olduklarından, cezaya müstahaktırlar. Bizim düşüncemiz budur ve bu maksatla bu fık­ rayı tedvin ettik. Biz bununla basını koruduk. Neden «koruduk» dedim; bunda da samimiyiz. Bir arka­ daşımız dediler ki, «Bunların cezaları o kadar bü­ yüktür ki, ölüme kadar varır.» îşte basınımız; şu 50 —