yenidoğan sıçanlarda tekrarlayan ketamin uygulamasının öğrenme

advertisement
T.C.
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON
ANABİLİM DALI
YENİDOĞAN SIÇANLARDA TEKRARLAYAN
KETAMİN UYGULAMASININ ÖĞRENME VE
BELLEĞE ETKİLERİ
DR. ZEHRA KADAM
UZMANLIK TEZİ
İZMİR - 2013
1
T.C.
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON
ANABİLİM DALI
YENİDOĞAN SIÇANLARDA TEKRARLAYAN
KETAMİN UYGULAMASININ ÖĞRENME VE
BELLEĞE ETKİLERİ
DR. ZEHRA KADAM
UZMANLIK TEZİ
TEZ DANIŞMANI
PROF. DR. SERMİN ÖZTEKİN
2
TEŞEKKÜR
Uzmanlık eğitimim boyunca bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım ve
anesteziyolojinin temel ilkelerini öğrendiğim hocalarım; Prof.Dr.Atalay Arkan, Prof.Dr.Ali
Günerli, Prof.Dr.Zahide Elar, Prof.Dr.Erol Gökel, Prof.Dr.Ali Necati Gökmen,
Prof.Dr.Semih Küçükgüçlü, , Prof.Dr.Bahar Kuvaki Balkan, Prof.Dr.Deniz Özzeybek,
Prof.Dr.Leyla İyilikçi, Prof.Dr.Hasan Hepağuşlar, Doç.Dr.Ayşe Karcı, Doç.Dr.Uğur
Koca,
Doç.Dr.Fikret
Maltepe,
Doç.Dr.Çimen
Olguner,
Doç.Dr.Ferim
Günenç,
Doç.Dr.Volkan Hancı, Doç.Dr.Serhan Yurtlu, Yrd.Doç.Dr.Mert Akan, Yrd.Doç.Dr.Yüksel
Erkin, Yrd.Doç.Dr.Aydın Taşdöğen’e;
Tez çalışmamın her aşamasında desteğini ve anlayışını esirgemeyen, değerli vaktini
cömertçe paylaşan, çok kıymetli danışman hocam Prof.Dr.Sermin Öztekin’e;
Tezimde emeği geçen Prof.Dr.Nazan Uysal Harzadin, Uzm Dr.Ayşegül Taş,
Uzm.Dr.Şule Özbilgin, Arş. Gör. Caner Çetinkaya ve Uzm. Dr. Efsun Kolatan’a ;
Uzmanlık eğitimim boyunca, beraber çalıştığımız öğretim üyelerine, uzmanlara ve
asistan arkadaşlarıma, anestezi teknikerleri, ameliyathane, yoğun bakım, ağrı ünitesi,
derlenme, gündüz hastanesi hemşire ve personeline;
Sevgisini ve desteğini hep hissettiren canım aileme ve eşim Koray’a;
Sonsuz Teşekkürler...
Dr. Zehra KADAM
i
İÇİNDEKİLER:
Sayfa No
TEŞEKKÜR ......................................................................................................................i
ŞEKİL LİSTESİ .............................................................................................................iv
RESİM LİSTESİ .............................................................................................................v
KISALTMALAR ............................................................................................................vi
ÖZET ................................................................................................................................ 1
SUMMARY ...................................................................................................................... 2
GİRİŞ ................................................................................................................................ 3
AMAÇ .............................................................................................................................. 4
GENEL BİLGİLER ........................................................................................................5
Ketamin ......................................................................................................................... 5
Fiziksel özellikleri ....................................................................................................5
Etki mekanizması .....................................................................................................6
Farmakokinetik ........................................................................................................7
Farmakodinamik ......................................................................................................8
Santral Sinir Sistemi ............................................................................................ 8
Solunum Sistemi..................................................................................................8
Kardiyovasküler Sistem ...................................................................................... 9
Öğrenme ve Belleğin Değerlendirilmesi ......................................................................9
Sıçanların Bilişsel ve Lökomotor Yetilerinin Değerlendirilmesi............................. 9
Hayvan Deneylerinde Kullanılan Davranış Testleri ..............................................10
Morris Su Tankı Testi ............................................................................................ 11
ii
GEREÇ VE YÖNTEM .................................................................................................13
Çalışma Grupları .........................................................................................................14
Bakım Yeri ve Koşulları ............................................................................................. 14
Öğrenme ve Belleğin Değerlendirilmesi ....................................................................14
Morris Su Tankı Testi .................................................................................................14
İSTATİSTİKSEL YÖNTEM ....................................................................................... 16
BULGULAR ..................................................................................................................17
TARTIŞMA.................................................................................................................... 24
SONUÇ VE ÖNERİLER......................................................................................30
KAYNAKLAR ...............................................................................................................31
EKLER ........................................................................................................................... 37
Ek 1: Etik Kurul İzin Belgesi ...................................................................................... 37
iii
ŞEKİL LİSTESİ:
Sayfa No
Şekil 1. Ketaminin kimyasal yapısı ...................................................................................5
Şekil 2. Platformu bulma süresi ..................................................................................... 17
Şekil 3. Platformu bulma sürecinde katedilen mesafe ................................................... 18
Şekil 4. Yüzme hızı ........................................................................................................19
Şekil 5. Grupların thigmotaksis zamanı .........................................................................20
Şekil 6. Probe trialde kadranlarda geçirilen süre ........................................................... 21
Şekil 7. Probe trialde katedilen mesafe .........................................................................22
Şekil 8. Probe trialde grupların yüzme hızı ...................................................................22
Şekil 9. Probe trialde thigmotaksis zamanı ...................................................................23
iv
RESİM LİSTESİ :
Sayfa No
Resim 1. Postnatal 7. günde olan ratlar ......................................................................... 13
Resim 2. Morris Su Tankı ............................................................................................... 16
v
KISALTMALAR
SSS ........... : Santral Sinir Sistemi
NMDA ...... : N-Metil-D-Aspartat
GABA....... : Gama Amino Bütirik Asit
Ca+2 .......... : Kalsiyum
N2O .......... : Azot Protoksit
EAA .......... : Eksitatör Aminoasitler
EPSP ........ : Eksite Edici Post Sinaptik Potansiyel
LTP .......... : LongTime Potentiation
NO ............ : Nitrik Oksit
cGMP ....... : Siklik Guanozin Monofosfat
Na+ ............ : Sodyum
K+.............. : Potasyum
IV .............. : İntravenöz
IM ............. : İntramusküler
FRK .......... : Fonksiyonel Rezidüel Kapasite
HDD ......... : Hayvan Davranış Deneyi
MST ......... : Morris Su Tankı
SK ............. : Subkutan
mRNA ...... : Ribonükleid Asit
MAK ........ : Minimum Alveolar Konsantrasyon
SPSS ......... : Statistical Package for the Social Sciences
vi
ÖZET:
YENİDOĞAN SIÇANLARDA TEKRARLAYAN KETAMİN UYGULAMASININ
ÖĞRENME VE BELLEĞE ETKİLERİ
Zehra Kadam, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, İZMİR
Amaç: N-metil-D-aspartat reseptör blokerlerinin immatür sıçan beyninde doz bağımlı
olarak apoptotik nörodejenerasyona yol açtıkları gösterilmiştir. Bu çalışmanın amacı
yenidoğan (yedi günlük) sıçanlarda tekrarlayan ketamin uygulamasının öğrenme ve bellek
üzerine olası etkisini araştırmaktır.
Gereç ve Yöntem: Postnatal 7. günde olan sıçanlar; ikişer saatlik aralıklarla altı kez
subkutan 10 mg/kg ketamin uygulanan Grup 1 (G1, n=7), altı kez subkutan 20 mg/kg
ketamin uygulanan Grup 2 (G2, n=7) ve altı kez subkutan 10 µcL/gr %0,9 NaCl uygulanan
kontrol grubu (GK, n=7) olmak üzere üç gruba bölündü. Tüm sıçanlar ketamin ve %0,9
NaCl uygulamasından sonra iki hafta süre ile Deney Hayvanları Laboratuvarı’ nda standart
koşullarda izlendikten sonra, öğrenme ve bellek testlerinin yapılacağı Fizyoloji
Laboratuvarı’ na taşındı ve bir hafta süre ile standart koşullarda izlendi. Morris Su Tankı
testi ile üç hafta sonunda öğrenme ve bellek testleri uygulandı.
Sonuçlar: Öğrenme ve bellek deneylerinin sonuçları değerlendirildiğinde, ilk dört gün
uygulanan öğrenme testlerinde tüm gruplar arasında platformu bulma süreleri benzer
bulundu (p>0.05). Beşinci gün uygulanan probe trialde hedef kadranda kalış süreleri üç
grup arasında benzer bulundu. Ancak, G1 grubunda aksiyete düzeyini gösteren thigmotaxis
davranışı GK grubuna kıyasla daha fazla idi (p<0.002).
Tartışma ve Sonuç: Postnatal 7. günde olan sıçanlarda ikişer saat aralıklarla ve altışar kez
subkutan olarak 10 mg/kg ve 20 mg/kg dozunda ketamin uygulamasının öğrenme ve bellek
testlerinde bozulmaya yol açmadığı saptandı.
Anahtar Kelimeler: Ketamin, sıçan, öğrenme ve bellek, Morris Su Tankı Testi
1
SUMMARY:
EFFECTS OF REPETITIVE KETAMINE ADMINISTRATION ON LEARNING
AND MEMORY SKILLS OF NEWBORN RATS
Zehra Kadam, Dokuz Eylul University, Faculty of Medicine,
Department of Anesthesiology and Reanimation, IZMIR
Aim: N-methyl-D-aspartate receptor blockers results in a dose related increase in apoptotic
neurodegeneration in the developing rat brain. The aim of this study is to investigate the
effects of ketamine on learning and memory of newborn (7 days old) rats.
Material and methods: Seven days old rats were administered 10 mg/kg ketamine Group
1 (G1, n=7) , 20 mg/kg ketamine Group 2 (G2, n=7) and 10 µcL/gr %0,9 NaCl Group
control (GK, n=7) using six injections subcutaneously at two hour intervals and divided
into three groups in the study. The rats in all groups were looked after in standardized
conditions in the Animal Experimental Laboratory for two weeks. Then they were
transported to the Phphysiology Laboratory and looked after in standardized
conditions. Learning and memory tests were carried out using Morris Water Maze test at
the end of the third week of the drug injections.
Results: When we evaluated the results of learning and memory tests, we found that
platform finding times were similar in all groups in the learning tests performed on the first
four days (p>0.05). In probe trial which was performed at the fifth day, target quadrant
staying times were also similar in all groups. However, thigmotaxis behaviour which
determines anxiety levels of rats was more significant in G1 than GK (p<0.002).
Conclusion: Ketamine does not effect memory and learning tests in newborn rats when
administered six times subcutaneously with two hour intervals repetetively via doses of 10
mg/kg or 20 mg/kg.
Key
Words:Ketamine,
rat,
learning
and
memory,
Morris
Water
Maze
test
2
GİRİŞ:
Günümüzde pediyatrik ve obstetrik cerrahi alanlardaki gelişmeler bu hasta gruplarına
uygulanan anestezi prosedürlerinde de süre, sayı ve çeşitlilik açısından artışa yol açmıştır
(1). Bu durumda riskleri en aza indirgemenin yolu, anestezik ajanların immatür sinir
sistemi üzerine olan etkilerini anlamaktan geçmektedir. Genç ve yavru hayvan
modelleriyle yapılan çalışmalarda sedasyon ve genel anestezi uygulamalarında kullanılan
bazı ilaçların, santral sinir sistemi (SSS)’ nde histopatolojik değişikliklere neden olduğu
gibi, öğrenme ve bellek fonksiyonlarını da olumsuz etkilediği gösterilmiştir (1,2).
Pediyatrik anestezide kullanılan anestezik ajanların gelişmekte olan SSS’ ne etkileri halen
en sık tartışılan konular arasında yer almaktadır (1).
Gelişmekte olan beynin sinaptogenez sırasında N-metil-D-aspartat (NMDA)
glutamat reseptörü bloke edici veya Gama amino bütirik asit tip A (GABA ) reseptörlerini
A
potansiyalize edici ajanlara maruz kalması ile, yaygın apoptotik nörodejenerasyonun
tetiklenebileceği gösterilmiştir. Günümüzde kullanılmakta olan anestezik ilaçlar, anestezik
etkilerini NMDA reseptör blokajıyla (ketamin, azot protoksit [N2O], ksenon, kloralhidrat)
veya GABA reseptör potansiyalizasyonuyla (benzodiyazepinler, barbitüratlar, propofol,
A
etomidat, izofluran, desfluran, sevofluran, enfluran ve halotan) gösterirler (1,3).
Son zamanlarda yapılan deneysel araştırmalardan elde edilen veriler, genel
anesteziklerin infantil dönemde kullanılmaları ile, normal beyin gelişimine etkileri
konusuna dikkat çekmiş olup anestezistler ve sinir bilimciler arasında bazı şüphelerin
doğmasına yol açmıştır (4). İmmatür hayvan modelleri ile yapılan birçok çalışmada genel
anestezi uygulaması sonrasında sinir hücrelerinin apoptozise uğradığı görülmüştür (5-7).
N-metil-D-aspartat reseptör blokerlerinin immatür sıçan beyninde apoptotik
nörodejenerasyona yol açtığını ilk kez gösteren Ikonomidou ve ark. (7), bu amaçla 7
günlük sıçanlarda bir NMDA reseptör blokeri olan MK801’ in tekrarlayan dozlarını
uygulamışlardır. Sıçan ön beyninin hızlı gelişim aşamasına denk gelen postnatal 7. gündeki
deneklerin, NMDA reseptör antagonistlerinin etkilerine en duyarlı dönemde olduklarını
ileri süren çalışmacılar, beynin hipokampus, lateradorsal talamus, pariyetal, frontal ve
3
singulat korteksin ikinci tabakalarını içeren bölümlerinde, kontrol grubuna kıyasla anlamlı
derecede fazla apoptotik hücre artışı tespit etmişlerdir (7). Hipokampal lezyonların, ciddi
uzaysal hafıza kusurlarına neden olduğunu ve bu kusurların genç erişkin ve erişkin
dönemde de devam ettiğini ileri süren araştırmacılar bu sonuca, infant sıçanlarda tek taraflı
karotis arter ligasyonu ile hipoksi oluşturarak varmışlardır (8,9).
İntravenöz anesteziklerden ketamin pediyatrik anestezi uygulamalarında yaygın
olarak kullanılmaktadır (10,11). Ancak, ketaminin immatür sıçan beyninde doz bağımlı
olarak apoptotik nörodejenerasyona yol açabildiğinin gösterilmesi nedeniyle (7), ketaminin
immatür sıçan beynindeki toksik etkileri kapsamlı olarak araştırılmaya başlanmıştır.
Gelişmekte olan SSS’ nin matür beyne oranla nörotoksik travmalara daha fazla duyarlı
olduğu hipotezi üzerinde durulmaktadır. Sıçanlardaki gelişim süresi boyunca ketaminin
toksik etkilerinin hızlı sinaptogenez periyoduna sınırlı olduğu ileri sürülmektedir.
Kemirgenlerde ve primatlarda beynin gelişim aşamasında, nöronal hücrelerin ketamin ile
aşırı derecede baskılanmasının nöronlarda apoptozis gelişimine yol açtığı gösterilmiştir
(1,12,13).
Yaşamın erken dönemlerinde sık kullanılan anestezik ajanlara bağlı uzun dönemde
davranışsal değişikliklerin olduğu hipotezini ileri süren Palasinamy ve ark. (14), gebe
sıçanlarda yaptıkları bir çalışmada gestasyonel 14. günde %1.4 izofluran uygulanması
sonucunda doğumdan sonraki 8. haftada in utero izoflurana maruz kalmış sıçanlarda
uzaysal hafıza kusurlarının oluştuğunu göstermişlerdir (14).
AMAÇ
Bu çalışmada, sıçan beyninin hızlı gelişim aşamasında, NMDA reseptör
antagonistlerinin eksitotoksik etkilerine en duyarlı bulunduğu dönem olan postnatal 7.
günde tekrarlayan ketamin uygulamalarının öğrenme ve bellek üzerine etkilerinin
incelenmesi amaçlanmıştır.
4
GENEL BİLGİLER
KETAMİN:
Ketamin, 2 – ( O-klorofenil) – 2 (metilamine) sikloheksanon, bir fensiklidin ve
siklohekzamin derivesi olarak 1962’ de Dr. Calvin Stevens tarafından sentez edilmiştir (15).
İnsanlarda ilk olarak 1965’ de Corssen ve Domino tarafından kullanılmıştır. Analjezi, amnezi
ve immobiliteyi sağlama noktasında tek anestezik ajan olarak piyasaya sürülmüş olmakla
birlikte, yan etkileri nedeniyle öngörülen popülarite gerçekleşmemiştir (16).
Şekil 1. Ketaminin kimyasal yapısı
Fiziksel Özellikleri
Ketaminin moleküler ağırlığı 238 gram/mol’ dur. Kısmen suda çözünebilir. Berrak ve
renksiz bir solüsyondur. Asit iyonizasyon katsayısı 7,5’ dir. Ketamin hafif asidik (pH=3,5–
5,5) solüsyon olarak hazırlanır. Her bir mililitre sodyum klorid solüsyonu 10, 50, 100 mg
ketamin içerir. Koruyucu olarak benzethonium klorid bulunmaktadır. Ketamin iki optik
izomer üreten (spiral) bir merkeze sahiptir. S (+) izomeri, rasemik karışım veya R (-)
izomeri ile aynı farmakokinetik ve farmakodinamik özelliklere sahip olmasına karşın, daha
potent anestezik ve analjezik özelliklere sahiptir (17).
5
Etki mekanizması
Talamus ile yakın ilişki içinde olan limbik sistem, bir uyarıya karşı gösterilen duyusal
tepkiyi kontrol etmektedir. Duyusal girdiyi talamus ve beyin üzerinden alarak daha
önceden işlenmiş olan duyusal girdi ile birleştiren bir sistem olarak görev yapar. Direkt
olarak düzenleyici merkezler aracılığı ile viseral motor yanıtları kontrol ederken, otonom
sinir sistemi, somatik motor sistem ve endokrin sistem bu yanıtlara aracılık eder. Kısa ve
uzun süreli hafıza oluşumunda da kritik bir rol oynayan limbik sistem komponentlerinin,
korteksin duyusal assosiasyon alanlarının ve talamusun ketamin ile direkt olarak deprese
olduğu bilinmektedir (18). Sonuç olarak, ketamin uygulanması ile daha yüksek merkezler
duyusal girdiyi alıp işleyemez ve duyusal girdinin önemi anlaşılamaz (17).
Birçok etkisini NMDA reseptörleri ile olan etkileşimi yoluyla gösteren ketamin,
NMDA reseptöründe nonkompetetif bir antagonist olarak işlev yapmaktadır (3,16,18).
Memeli SSS’ nin ana nörotransmitterleri olan “Glutamat ve aspartat” gibi eksitatör
aminoasitler (EAA), beyinde oldukça yüksek konsantrasyonda bulunmaktadırlar (19). Söz
konusu nörotransmitterler, sinir terminalindeki sinaptik geçişi yönlendirmekte ve nöron
içine iyon geçişini kontrol etmektedirler. Ayrıca, nöronal yaşam, sinaptogenezis, nöronal
plastisite, öğrenme ve hafıza üzerine de etkileri bulunmaktadır. Glutamat ve aspartat post
sinaptik hücre düzeyindeki etkilerini belirli reseptörlerle etkileşime girerek oluştururlar. Bu
reseptörler iyonotropik ve metabotropik olarak ikiye ayrılırlar. İyonotropik reseptörler
uyarıldıklarında hücre membranından hücre içine iyon geçişini doğrudan etkileyen
reseptörlerdir. Sodyum (Na+), potasyum (K+) ve kalsiyuma (Ca+2) olan farklı
geçirgenlikleri nedeniyle NMDA, AMPA ve kainat olmak üzere üçe ayrılırlar (20,21).
Diğer iyonotropik reseptörlere kıyasla Ca+2’ a karşı en az beş kez daha fazla geçirgen
oldukları gösterilen NMDA reseptörleri hipokampus, striatum, talamus, serebral ve
serebellar kortekste yüksek dansitede bulunurlar (21,22).
Eksitatör aminoasitlerin reseptörlerine bağlanmasıyla hücre içinde artan Na+
yoğunluğu sonucunda oluşan eksite edici post sinaptik potansiyel (EPSP), aksiyon
potansiyeli oluşumuna ve sinir iletisinin sürmesine yol açar (23). Sinaptik plastisite denilen
olayda EAA ilişkili yolaklar da rol oynamaktadır. Bir nöronun belirli bir sinaptik girdi
sayesinde harekete geçirilebilirliğindeki artış, bu girdinin yüksek frekansta tekrarlaması ile
oluşturulur ve uzun süreli potansiyalizasyon [long time (LTP)] denilen durum ortaya çıkar.
6
Sinaptik geçişin pekiştirilmesi bu yolla olur (24). Uzun süreli potansiyalizasyonun günler
hatta haftalar boyunca sürdüğü gösterilmiştir. Uzun süreli potansiyalizasyonun, NMDA
reseptörlerinin çalışma mekanizmasının basit fizyolojik bir süreci olduğu; nöropatik ağrı,
nörotoksisite, epileptik nöbetler, limbik sistem fonksiyonları, hipokampal öğrenme ve
bellek ile ilgili olaylarda rol oynadığı düşünülmektedir (18).
Ketamin aynı zamanda NMDA olmayan glutamat reseptörleri ile de etkileşime
girmektedir. Son zamanlarda yapılan hayvan çalışmalarında ketaminin bu reseptörler
üzerinde de inhibitör etkisinin olduğu gösterilmiştir (16,25). Reseptör etkisinin glutamat,
nitrik oksit (NO), siklik guanozin monofosfat (cGMP) sistemi üzerinden ortaya çıktığı
düşünülmektedir. Nitrik oksit sentezi sadece NMDA reseptör aktivasyonu yolu ile değil,
NMDA olmayan reseptörlerin aktivasyonu ile de uyarılabilmektedir. Ketamin ilişkili NO
sentetaz inhibisyonu ketaminin analjezik etkisinde rol oynamaktadır (16,26).
Ketamin opioid reseptörler üzerinde agonistik etki gösterir. Analjezik etkilerinin bir
kısmı bu yol ile oluşur (27). Muskarinik ve nikotinik kolinerjik reseptörler de ketaminle
etkileşime girerler. N-metil-D-aspartat reseptör ilişkili asetilkolin salınımını inhibe eder
(28).
Farmakokinetik
Ketamin suda çözünebilir olması nedeniyle intravenöz (IV), intramusküler (IM), oral,
nazal ve rektal yol ile uygulanabilir (29-33). Tiyopentale kıyasla 10 kat daha fazla lipid
çözünürlüğü olması nedeni ile kan beyin bariyerini hızla geçer (18).
Ketaminin biyotransformasyonu başlıca karaciğerde gerçekleşir. Birden fazla
metaboliti tanımlanmış olsa da en önemlisi sitokrom p-450 sistemi ile N-demetilasyon
sonucu oluşan norketamindir. Norketaminin potensi ketaminin 1/3’ i oranındadır (16).
Norketamin suda çözünen bir bileşiğe hidroksile ve konjuge edildikten sonra idrar ve feçes
ile atılıma uğrar. Pediyatrik grupta IM enjeksiyonu takiben ilacın absorbsiyonu ve hepatik
dönüşümü daha hızlıdır. Bu nedenle bu yaş grubunda daha yüksek norketamin
konsantrasyonları ölçülmüştür. Oral ve rektal uygulamada yüksek oranda ilk geçiş etkisine
maruz kalması nedeni ile daha yüksek dozlarda uygulanması gerekir (34).
7
Ketamin indüksiyon aşamasında IV yoldan 1-2 mg/kg, IM yoldan ise 3-5 mg/kg
dozunda kullanılabilir (35).
Farmakodinamik
Santral sinir sistemi: Ketamin talamoneokortikal ve limbik sistemler arasında
fonksiyonel ve elektrofizyolojik dissosiyasyon yaratır. Bu hal dissosiyatif anestezik durum
olarak adlandırılır. Hastalarda doz bağımlı olarak derin analjezi ve amnezi bilinç kaybı
olmaksızın oluşabilir. Hasta uyuyor gibi görünmese de çevresinin farkında değildir.
Fiziksel situmülasyonlara ve ağrılı uyaranlara amaçlı cevap veremez.
Anesteziden uyanma sırasında görülen psikomimetrik etkiler %5 ile %30 oranında
değişen derecelerde görülmektedir. Bu etkiler yüzme hissi, seksüel içerikli rüyalar,
halüsinasyonlar ve deliryum olarak tanımlanmaktadırlar. Onaltı yaş üzerindeki hastalarda,
kadınlarda ve kısa süren girişimlerde daha fazla görülmektedir. Doz ve veriliş hızıyla da
ilişkili olduğu düşünülmektedir. Ketamin uygulaması sırasında benzodiyazepinlerin
kullanımı ile bu yan etkilerin azaltılabileceği belirtilmektedir (36,37).
Ketamin serebral damarlarda vazodilatasyon yaparak serebral kan akımında ve kafa
içi basıncında artışa yol açar (38). Bilinen nöbet öyküsü olan hastalarda ketamin epileptik
odakları tetikleyebilse de antikonvülzan özelliğe de sahiptir (36).
Solunum sistemi: Ilımlı derecede solunumsal depresyon etkisi vardır. Spontan
solunumu olan hastalarda diğer anestezik ajanların uygulanması ile fonksiyonel rezidüel
kapasitede (FRK) azalma meydana gelir ve arteriyoalveolar oksijen gradiyenti [P(A-a)O2]
artar. Ekspiryum sonu alveoler kollapsa yatkınlık meydana gelir. Ketamin ise diğer
anestezik ajanlardan farklı olarak anestezi indüksiyonunda FRK’ nın korunmasını
sağlayarak intraoperatif hipoksemik değişikliklerin ortaya çıkışını azaltır (39). Akciğer
kompliyansını arttırır ve havayolu rezistansını azaltır. Potent bir bronkodilatatör
olduğundan astımlı hastalarda iyi bir indüksiyon ajanıdır (40).
Ketamin kullanımı ile bildirilen pulmoner aspirasyon vakaları olsa da laringeal tonus
ve refleksler iyi korunmaktadır (41). Tükürük ve trakeobronşiyal sekresyonlarda artışa yol
açar. Hastalarda oluşabilecek öksürük, aspirasyon ve laringospazmın engellenmesi için
glikopirolat ya da atropin ile premedikasyon yapılması önerilmektedir (42).
8
Kardiyovasküler sistem: Ketamin diğer anestezik ajanlardan kardiyak sistem
üzerine olan etkileri ile de ayrılır. Kardiyovasküler sistem üzerinde kalp atım hızı, kardiyak
debi ve sistemik arter basıncında artışa yol açan stimülan etkileri mevcuttur (43).
Sempatomimetik etkiler miyokardiyal oksijen tüketiminde artışa yol açtığı için, ciddi
iskemik kalp hastalığı olan hasta grubunda kullanımı kontrendikedir . Aynı zamanda kan
basıncında artışa neden olması, istenmeyen ciddi hipertansif atak ya da serebrovasküler
olay öyküsü bulunan hastalarda da kontrendike olmasına yol açmaktadır. Buna karşın,
sistemik arter basıncını koruduğu için, siyanotik kalp hastalığı bulunan genç hasta
popülasyonunda, hipovolemik şoktaki hastalarda ve kardiyojenik şoktaki hastalarda
kullanımı önerilmektedir (44).
Öğrenme ve Belleğin Değerlendirilmesi
Davranışsal süreç ve mekanizmaların araştırılması, sadece hayvan ve insan beyninin
nasıl çalıştığının anlaşılması için değil, aynı zamanda insandaki davranış bozukluklarına
çözüm getirilmesi açısından da çok önemlidir. Karşılaştırmalı nörobiyolojik çalışmalar
farklı memeli gruplarında beynin temel morfolojik ve işlevsel yapılarının benzer olduğunu
göstermektedir. Aynı zamanda davranış seviyesinde de yakın benzerlikler bulunmaktadır.
Bu nedenle hayvan çalışmalarından elde edilen birçok bilginin insanlar için de geçerli
olduğu savunulmaktadır (45).
Laboratuvar ortamında yapılan nörobiyolojik ve davranışsal çalışmalarda en yaygın
kullanılan deney hayvanı sıçan ve maymundur. Dünyada çok az araştırma merkezinde
maymunlar denek olarak kullanılmaktadır. Sıçanların üretimi ve bakımı oldukça kolay ve
ekonomik olduğu için günümüzde bilimsel araştırmalarda en çok kullanılan hayvanlardır
(45).
Sıçanların Bilişsel ve Lökomotor Yetilerinin Değerlendirilmesi
Sıçanların bilişsel ve lökomotor yetilerinin değerlendirilmesinde bugüne dek
tanımlanmış pek çok hayvan davranış deneyi (HDD) modeli mevcuttur. Sıçanlarda, HDD’
leri ile anksiyete, otonom fonksiyonlar, öğrenme, hafıza ve lökomotor aktivite gibi pek çok
özelliğin değerlendirilmesi yapılmaktadır. Bilimsel yeterlilik ölçütlerinin tümüne aynı anda
9
sahip olan bir HDD modeli yoktur ve bu modellerin çoğu %100 kesinlikte sonuç
sağlayamamaktadır. Ancak, bilimsel teknolojideki gelişmelerle birlikte HDD’ leri giderek
daha ideal ölçütlerde yapılabilmektedir.
Tüm HDD’ lerinin 23±1ºC oda sıcaklığında, 12 saatlik gece-gündüz ritminin
sağlandığı bir odada ses, ışık, sıcaklık ve bekleme koşullarının standardize edildiği
ortamlarda yapılması önerilmektedir. Bu standardizasyonun sağlanabilmesi için tüm
hayvan gruplarının deney alanına deney gününden birkaç gün önce getirilmesinin gerekli
olduğu belirtilmektedir. Deney hayvanlarının tümünün standart yem ile beslenmesi gibi
temel koşulların sağlanması önerilmektedir. Ayrıca daha önce yavru doğurmuş,
yavrularına zarar vermediği bilinen annelerin yavrularının seçilmesi ile deneye alınacak
sıçanların anne tarafından reddedilme ya da yenmesini önleme amaçlanmaktadır.
Sıçanların her zaman aynı araştırmacı tarafından, aynı yöntemle düzeneklere konması,
araştırmacının odada her zaman aynı yerde durması ve aynı renk kıyafet giymesi
önerilmektedir (46-48).
Hayvan Deneylerinde Kullanılan Davranış Testleri
Anksiyete Modelleri:
i.
Yükseltilmiş Artı Labirent Testi
ii.
Yükseltilmiş T Labirent Testi
iii.
Açık Alan Testi
iv.
Merdiven Testi
v.
Sosyal İzolasyon Testi
vi.
Delikli Kutu Testi
vii.
Yabancı Kokuya Maruz Bırakma Testi
Öğrenme ve Bellek Modelleri:
i.
Pasif Sakınma Testi
ii.
Aktif Sakınma Testi
iii.
Morris Su Tankı Testi
iv.
Labirentler ( T-maze, Y-maze, Radial arm maze )
10
Morris Su Tankı Testi
Laboratuvar hayvanlarında hipokampus temelli uzaysal öğrenme ve belleğin
değerlendirilmesinde en sık kullanılan test protokolü Morris Su Tankı (MST) testidir. Bu
yöntem 1980–1982 yıllarında Prof. Richard Morris adlı araştırmacı tarafından
geliştirilmiştir (47,49). Morris Su Tankı testi ile uzak hafıza, yakın hafıza ve öğrenme
değerlendirilebilmektedir (46). Morris Su Tankı, içerisinde gizlenmiş 10 cm çapında bir
platform bulunan ve 50 cm’ ye kadar 26o C (±2oC) suyla doldurulmuş; çapı 140 cm,
derinliği ve yerden yüksekliği 75 cm olan, ışığı yansıtmayan malzemeden yapılmış
yuvarlak bir havuzdan oluşmaktadır. Havuzun su seviyesi deneğin kuyruğunun havuz
dibine değmeyeceği yükseklikte olmalıdır. Aksi halde denek kuyruğunu su içindeki ip
uçlarından yararlanarak yön bulma işleminde kullanabilmektedir ve bu istenilen bir durum
değildir. Havuzun bulunduğu odanın duvarlarına deneğin görebileceği şekilde, yön
bulmalarında ipucu olarak kullanabilecekleri saat, tablo, renkli ve ışıklı pano gibi işaretler
yerleştirilmektedir. Sıçanların bu işaretleri ipucu olarak kullanarak yönlerini belirlemeleri
ve sudan kurtularak platformu bulmaları sağlanmaktadır. Testte sıçanların suya
bırakılmalarından platforma ulaşmalarına kadar geçen süre, bu süre içinde katettikleri yol
ve sergiledikleri davranışlar; tankın merkezinden ortalama iki metre yükseklikte kurulan
bir video kamera sistemi ile izlenerek kaydedilmektedir (46-48).
Esas eğitimin günde beş deneme ile dört – altı gün sürdüğü bu testte, günlük beş
denemede sıçanlar yüzleri havuzun duvarına bakacak şekilde havuzun çevresinde rastgele
seçilmiş beş farklı ama tüm denekler için aynı noktalardan havuza bırakılmaktadırlar.
Denek suya bırakıldıktan sonra platformu bulana dek veya 60 sn suda kalır. Sıçanlar su
tankına her atıldığında, yüzmelerine izin verilen süreler eşit tutulmakta olup, bu süre çeşitli
araştırmalarda 60-80 sn arasında değişmektedir (49,50). Platforma çıktıktan sonra yükselti
üzerinde bekletilme süreleri 10–15 sn olup, üç saniye (51) ile 15 saniye (47) arasında
değişmektedir. Genellikle gruptaki tüm sıçanlar birinci denemeden geçirildikten sonra
ikinci deneme başlatılır. Öğrenmenin derecesini ölçmek için eğitimin bitiminde kaldırılmış
platform ile yer tercihi testi uygulanmaktadır (probe trial). Bu test genellikle öğrenme
eğitiminden bir gün sonra yapılır. Bu testte hayvanın 60 sn içinde daha önce platformun
bulunduğu bölgede diğer bölgelere nazaran ne kadar yüzdüğü kaydedilmektedir (47).
11
Sıçanlarda postnatal 21-34. günler arası prepuberte dönem olarak kabul edilmektedir
(52). Dişi cinsiyet hormonları olan östrojen ve progesteron, davranışsal farklılıklar yaratan
duygusal ve kognitif fonksiyonlarda değişikliğe yol açmaktadır. Dişiler östrojen siklusuna
bağlı olarak, strese erkek sıçanlardan farklı yanıt verirler. MST testinde erkek sıçanların
dişi sıçanlara oranla daha iyi performans gösterdiği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir
(53).
Postnatal iki haftalıktan daha küçük sıçan yavrularında testisler skrotuma henüz
inmemiştir. Bu özelliğin dışında postnatal 7. gün sonunda, hayvanların boyutlarının çok
küçük olması nedeniyle eşey organlarına bakılarak cinsiyet tepsiti yapılması güçlük arz
etmektedir (54).
12
GEREÇ VE YÖNTEM
Bu çalışmada, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi (DEÜTF) Hayvan Deneyleri
Yerel Etik Kurulu izni alındıktan sonra, ilaç uygulaması DEÜTF Multidisipliner Deney
Hayvanları Laboratuvarı’ nda, öğrenme ve bellek testleri Fizyoloji Laboratuvarı’ nda MST
testi kullanılarak yapılmıştır. Çalışmaya postnatal 7. günde olan, Wistar cinsi, ağırlıkları 911 gr arasında değişen, 21 adet yavru sıçan alınmıştır. Yavru sıçanlar doğumlarından
itibaren standart laboratuvar koşullarında (12 saat gündüz- 12 saat gece olacak şekilde
ışıklandırma, 20-22 °C oda ısısı, % 50-60 nem) izlenmiştir. Yavru sıçanlar 21. güne kadar
standart yem ve su ile beslenen annenin sütü ile beslenmiştir. Annelerinin yavru sıçanları
emzirdikleri göz önüne alınarak, annelerinin yavrularını yemesini (kanibalizm) önlemek
amacıyla, sıçanlara mümkün olduğu kadar dokunulmamaya çalışılmıştır ve eğer
dokunulacaksa pamuk ile dokunulmuştur. Yirmibirinci günden sonra annelerinin yanından
ayrılarak adaptasyon için Fizyoloji Laboratuvarı’ na taşınan sıçanlar, standart koşullarda
bakılmış ve standart yem ve su ile beslenmişlerdir. Postnatal 28. günde öğrenme testlerine
başlanmıştır.
Resim 1: Postnatal 7. gündeki sıçanlar
13
Çalışmamızda postnatal 7. günde ketamin uygulanacak olan sıçanlarda cinsiyet
belirleme imkanı bulunmadığından öğrenme ve bellek testleri puberte başlangıcı olan 34.
günden önce tamamlanacak şekilde yapılmıştır (52,54).
Sıçanlara ilaç uygulaması 26 Gauge (G) insülin enjektörü (Ayset, U-100 insülin, 1
ml) kullanılarak subkutan (SK) yol ile yapılmıştır (55). Subkutan uygulama için her iki
omuz başı arası kullanılmıştır.
Çalışma grupları;
Grup 1 (G1, n=7): Sıçanlara 10 mg/kg dozunda ketamin ( Ketalar, Pfizer Pharma GMBH,
Germany) ikişer saatlik aralıklar ile altı kez SK yolla uygulanmıştır.
Grup 2 (G2, n=7): Sıçanlara 20 mg/kg dozunda ketamin ikişer saatlik aralıklar ile altı kez
SK yolla uygulanmıştır
Kontrol grubu (GK, n=7): Sıçanlara ikişer saatlik aralıklar ile altı kez SK yolla 10 µcL/gr
%0,9 NaCl uygulanmıştır.
Bakım yeri ve koşulları:
Sıçanlar MST testi uygulanana dek iki hafta süre ile Multidisipliner Deney
Hayvanları Laboratuvarı’ nda standart koşullarda izlenmiştir.
Sıçanlar öğrenme testleri başlamadan bir hafta önce adaptasyon için Fizyoloji
Laboratuvarı’ na taşınmış ve bir hafta süre ile standart koşullarda bakılmışlardır.
Öğrenme ve Belleğin Değerlendirilmesi
Morris Su Tankı Testi
Öğrenme testleri için tankın içine sıçanın çevresel ipuçlarından faydalanarak
bulabileceği 10 cm çapında gizli bir platform konulmuştur. Platform kadranlardan birisinin
ortasına, suyun 3-4 mm kadar altında olacak şekilde sabitlenmiştir. Suyun sıcaklığı 26±2
°C olacak şekilde ayarlanmıştır. Platform lifli yapıda bir kumaş ile kaplanarak sıçanın bu
bölgede düşme tehlikesi yaşamadan, kendini güvende hissetmesi sağlanmıştır. Testin
14
yapıldığı odanın duvarlarına hayvanın su içinden de görebileceği şekilde renkli geometrik
şekiller ya da resimler asılmıştır.
Deneyin başından sonuna kadar odada hiçbir şeyin yeri (dolap, perde, ışık vs.)
değiştirilmemiştir. Hatta deney hep aynı kişi tarafından ve yönteme uygun olarak, kıyafet
değişikliği olmadan yapılmıştır. Sıçanın çevre ipuçlarını kullanarak çevre ve platform
arasında ilişki kurması ve platformun yerini bulması sağlanmıştır.
Su tankı, birbirini havuzun tam merkezinde, bir artı (+) şekli oluşturacak biçimde dik
kesen iki çizgi ile dört eşit kadrana bölünmüştür. Artı şeklinin havuzun kenarlarını kestiği
noktalar kuzey, güney, doğu ve batı yönü olarak işaretlenmiştir. Platform güney-batı
kadranının ortasına su yüzeyinin altında kalacak şekilde yerleştirilerek deney süresince yeri
değiştirilmemiştir. Sıçanlar hergün farklı bir noktadan olmak üzere, sırasıyla güney, batı,
kuzey ve doğu yönlerinden yüzleri tankın duvarına dönük olacak şekilde suya bırakılmıştır.
Suya bırakıldıktan sonra sıçanın 60 sn içinde platformu bulması beklenmiştir. Sıçanın
platfromu bulamadığı durumda ise, sıçan platformun üzerine konularak çevreyi tanıması
için 10 sn beklenmiş ve ardından kafesine alınmıştır. Bu şekilde günde beş ardışık deney
yaptırılan sıçanlar dört günde toplam 20 deney yapmıştır. Öğrenme deneyleri bittikten 24
saat sonra yani beşinci günde her bir sıçana hatırlama deneyi (probe trial) yapılmıştır.
Probe trialde platform havuzdan kaldırılarak sıçanın 60 sn serbestçe yüzmesine izin
verilmiş ve platformun daha önce bulunduğu kadranda geçirdiği süre kaydedilmiştir.
Davranışsal veriler, Noldus Ethovision image video tracking sistemi aracılığı ile
değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmede platformu bulma süresi, katedilen yol, yüzme hızı,
hedef kadranda geçirilen süre ve MST testindeki anksiyete göstergesi olan thigmotaxis
(deneğin tank duvarını öpmesi, tank içinde çepeçevre dolaşması) davranışı ölçülmüştür.
15
İSTATİSTİKSEL YÖNTEM
İstatistik analiz SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) for Windows
istatistik programının 15.0 versiyonu kullanılarak yapılmıştır. Sonuçlar ortalama ± standart
hata biçiminde verilmiştir. Öğrenme testlerinde günler arasındaki farklılığı saptamak için
repeated measures ANOVA ve gruplar arasındaki farklılığı saptamak için one way ANOVA
testi ve bunu izleyen post hoc Sheffe testi yapılmıştır. p<0.05 düzeyi anlamlı kabul
edilmiştir.
Resim 2- Morris Su Tankı
16
BULGULAR
Çalışmaya toplam 21 yavru sıçan alınmıştır. Her bir grupta yedi denek olmak üzere
tüm gruplarda yer alan (G1, G2 ve GK) hayvanlar çalışma sürecini tamamlamıştır.
Öğrenme Denemeleri (Learning Trial)
Platformu Bulma Süresi
Dört günlük öğrenme sürecinin sonunda tüm grupların platformu bulma süreleri
giderek kısalmıştır (p<0.0001). Öğrenme sürecinde gruplar arasında platformu bulma
süreleri açısından dört ayrı günde anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür (p>0.05, p>0.05,
p>0.05, p>0.05) Şekil 2.
Şekil 2. Grupların platformu bulma süresi (p>0.05)
17
Platformu Bulma Sürecinde Katedilen Mesafe
Öğrenme denemelerinin birinci gün gruplar arası katettikleri yol ortalamaları
karşılaştırıldığında G1’ in yol ortalaması GK’ un yol ortalamasına göre anlamlı fazla
bulunmuştur (p<0.006). İkinci ve üçüncü gün gruplar arası katedilen yol ortalamaları
karşılaştırıldığında; gruplar arasında anlamlı fark saptanmamıştır (p>0.05). Dördüncü gün
gruplar arası yol ortalamaları karşılaştırıldığında G1’ nin katettiği yol ortalaması G2 ve
GK’ e kıyasla anlamlı olarak daha fazla bulunmuştur (sırası ile p<0.033 ve p<0.001) Şekil
3.
Şekil 3. Grupların platformu bulma sürecinde katettiği mesafe (G1 ile GK
karşılaştırıldığında *p<0.006, G1 ile G2 karşılaştırıldığında †p<0.033, G1 ile GK
karşılaştırıldığında ‡p<0.001)
18
Yüzme Hızı
Öğrenme denemelerinin birinci gün gruplar arası yüzme hızı ortalamaları
karşılaştırıldığında G1’ in yüzme hızı ortalaması diğer grupların yüzme hızı ortalamasına
göre anlamlı fazla bulunmuştur (p<0.001, p<0.001). İkinci ve üçüncü gün gruplar arası
yüzme hızı ortalamaları karşılaştırıldığında; gruplar arasında anlamlı fark saptanmamıştır
(p>0.05). Dördüncü gün gruplar arası yüzme hızı ortalamaları karşılaştırıldığında G1’ in
yüzme hızı ortalaması GK’ un yüzme hızı ortalamasına göre anlamlı fazla bulunmuştur
(p<0.01) Şekil 4.
Şekil 4. Grupların yüzme hızları yönünden anlamlılık düzeyleri (G1 ile G2
karşılaştırıldığında *p<0.001, G1 ile GK karşılaştırıldığında †p<0.001, G1 ile GK
karşılaştırıldığında ‡p<0.01)
19
Thigmotaxis
Öğrenme denemelerinin birinci gün gruplar arası thigmotaxis davranışı ortalamaları
karşılaştırıldığında G1’ in thigmotaxis davranışı ortalaması G2 ve GK’ e göre anlamlı uzun
bulunmuştur (sırasıyla p<0.006, p<0.006). İkinci gün gruplar arası thigmotaxis davranışı
ortalamaları karşılaştırıldığında; gruplar arasında anlamlı fark saptanmamıştır. Üçüncü gün
gruplar arası thigmotaxis davranışı ortalamaları karşılaştırıldığında G1’ in thigmotaxis
davranışı ortalaması GK’ e göre anlamlı uzun bulunmuştur (p<0.043). Dördüncü gün
gruplar arası thigmotaxis davranışı ortalamaları karşılaştırıldığında G1’ in thigmotaxis
davranışı ortalaması G2’ ye ve GK’ e göre anlamlı uzun bulunmuştur (sırasıyla p<0.001,
p<0.016) Şekil 5.
Şekil 5. Grupların thigmotaxis davranışı zamanları (G1 ile G2 karşılaştırıldığında
*p<0.006 , G1 ile GK karşılaştırıldığında †p<0.006, G1 ile GK karşılaştırıldığında ‡p
<0.043 , G1 ile G2 karşılaştırıldığında §p<0.001, G1 ile GK karşılaştırıldığında ‖p<0.016 )
20
Hatırlama Deneyleri (Probe Trial)
Probe Trialde Kadranlarda Geçirdikleri Süre
Bellek değerlendirilmesi olan beşinci günde (probe trial) hedef kadran ve karşı
kadranda geçirilen sürelerin ortalaması karşılaştırıldığında her üç grup arasında istatistiksel
olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05) Şekil 6.
Şekil 6. Probe trialde kadranlarda geçirilen süreler (p>0.05)
21
Katedilen Mesafe
Probe trialde katedilen mesafe karşılaştırıldığında gruplar arasında anlamı bir fark
bulunamamıştır (p>0.05) Şekil 7.
Şekil 7: Probe trialde katedilen mesafe (p>0.05)
Yüzme Hızı
Probe trialde gruplar arası yüzme hızları karşılaştırıldığında gruplar arasında
anlamlı fark saptanmamıştır (p>0.05) Şekil 8.
Şekil 8. Probe trialde yüzme hızları (p>0.05)
22
Thigmotaxis
Probe trialde thigmotaxis davranışı ortalaması karşılaştırıldığında; G1’ in
thigmotaxis davranışı ortalamasının GK’ e göre daha uzun olduğu saptandı (p<0.002) .G1
ile G2 arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0.05) Şekil 9.
Şekil 9: Probe trialde thigmotaxis davranışı (G1 ile GK karşılaştırıldığında *p<0.002)
23
TARTIŞMA:
Apoptozis terimi ilk kez 1972’ de J.F.R. Kerr (56) tarafından fizyolojik hücre
ölümünü ifade etmek üzere, nekrozdan farklı olarak gerçekleşen diğer bir ölüm şekli için
kullanılmıştır. Hücre proliferasyonu ve hücre ölümü normal dokularda denge halinde olup,
yetişkin dokularında bu denge hali doku hacminin devamlılığını sağlamaktadır. Hücre
ölümü embriyoda organogenez sırasında ve yetişkinlerde hücre devri ve diferansiyasyonu
sırasında fizyolojik olarak gerçekleşirken, çeşitli hasarlanmalara yanıt şeklinde patolojik
işlem olarak da gerçekleşmektedir (57).
Apoptozis organize, enerji bağımlı bir olaydır ve membran fragmanları içinde
hücrenin parçalanmasıyla karakterlidir. Beyin gelişiminde önemli bir rol oynayan bu süreç
sonunda, gelişen beyinde hücrelerin %50’ si apoptozis sonucu ölmekte ve immatür
hücrelerin matür hücrelere kıyasla apoptozise daha duyarlı olduğu bilinmektedir (58).
Birçok çalışmada apoptozisin periferik ve SSS’ nde önemli bir rol oynadığı; fizyolojik,
gelişimsel ve patolojik hücre ölümünü düzenlediği görülmüştür. Santral sinir sistemi
gelişimi sırasında sinaptogenez evresinin herhangi bir aşamasında meydana gelen patoloji,
apoptotik kaskadta hayatla bağdaşmayan şiddetli migrasyonel defektlere neden
olabilmektedir. İnsan beyninin gelişim sürecinin gebeliğin altıncı ayında başladığı ve
doğumdan sonra üç yaşına kadar devam ettiği dikkate alındığında, nöral gelişim evresinde
meydana gelen geçici değişikliklerin bile, gelişen milyonlarca beyin hücresinde, apoptotik
dejenerasyonu tetikleyebileceği endişesi doğmaktadır. İmmatür memeli beyninde nöronal
apoptozisin, sinaptogenez periyodunda NMDA reseptörlerinin geçici blokajıyla veya
GABAA reseptörlerinin aşırı uyarımıyla tetiklenebileceği ileri sürülmektedir (2).
Sedasyon ve anestezi uygulamalarında kullanılan ilaçların juvenil rodentlerde SSS’
nde davranışsal bozukluklara sebep olan bazı histopatolojik değişikliklere yol açtığı
bilinmektedir
(1).
Hayvan
deneylerinden
elde
edilen
verilerin
klinik
pratiğe
uyarlanabilirliği belirsizliğini korumakta ise de, nöroapoptozisin anestezi ile indüklenme
olasılığı, neonatallerde ve infantlarda anestezi uygulamalarının güvenli olup olmadığına
ilişkin şüphelerin doğmasına yol açmıştır (59).
Anesteziyle indüklenen nöroapopitozis çalışmalarında ve davranış testlerinde denek
olarak sıklıkla sıçan kullanıldığı için çalışmamızda, gelişmekte olan memeli beyninde
24
anesteziyle indüklenen nörotoksisite ve nörokognitif bozukluğu araştırmak üzere Wistar
türü sıçanlar kullanılmıştır.
Anestezinin indüklediği uzun dönem nörokognitif bozuklukların saptanması için
uzaysal referans hafızasını değerlendiren, MST ve radyal arm maze (radiyal kol labirent)
testleri uygulanmaktadır (1,60). Kemirgenlerde uzaysal bellek hipokampal lezyonlardan
etkilendiği için genellikle bu testler hipokampal bağımlı olarak kabul edilmektedir (61).
Hipoksiye bağlı hipokampal lezyonların, ciddi uzaysal hafıza kusurlarına neden olduğu ve
bu kusurların genç erişkin ve erişkin dönemde de devam ettiği, infant sıçanlarda tek taraflı
karotis arter ligasyonu yöntemi ile ortaya konmuştur (8,9). Bu testlerden üniversitemiz
Fizyoloji Laboratuvarı’ nda mevcut olan MST testi kullanılmıştır.
Yapılan literatür araştırmasında, yenidoğan döneminde kullanılan anestezik ajanların
tetikleyebileceği nörokognitif bozukluğun saptanması için MST testlerinin yapılma zamanı
ile ilgili görüş birliği olmadığı dikkati çekmektedir. Literatürde MST testlerinin yenidoğan
sıçanlara anestezi uygulamasından dört, altı ve sekiz (61-63) hafta sonra uygulandığı
görülmektedir. Öte yandan, dişi cinsiyet hormonları olan östrojen ve progesteronun
duygusal ve kognitif fonksiyonlarda değişikliğe yol açıyor olması nedeniyle, dişilerin
östrojen siklusuna bağlı olarak strese erkek sıçanlardan farklı yanıt verdikleri
gözlenmektedir. Morris Su Tankı testinde erkek sıçanların dişi sıçanlara kıyasla daha iyi
bir performans gösterdiği de yapılan çalışmalarda ortaya konulmuştur (53). Çalışmamızda
öğrenme ve bellek testlerinin cinsiyet farklılığından etkilenmemesi için, puberte başlangıcı
olan 34. günün öncesinde kalmak üzere anestezi uygulamasından sonraki üçüncü hafta
seçilmiştir.
Bu testte performansın artmasında tekrarlamaların önemli olduğu ve deneme sayısı
arttıkça hayvanın ipuçlarını daha iyi değerlendirip hafızasına kaydettiği ve özel haritalar
oluşturarak daha sonraki
denemelerde platformun
yerini
daha
kolay bulduğu
belirtilmektedir. Morris Su Tankı testi uygulanan hayvanlarda öğrenme performansının
bozulması her zaman uzaysal öğrenmenin bozulduğunu göstermemekte, hayvanın
bulunduğu ortamdan rahatsız olması veya korkması da öğrenme performansını
etkileyebilmektedir (64,65). Çalışmamızda bu bilgilerin ışığında ortam değişikliğinden
kaçınılmasına özen gösterilmiştir.
25
N-metil-D-aspartat reseptör blokerlerinin immatür sıçan beyninde SSS gelişim
aşamasında nörotoksik olduğunu ilk kez saptayan Ikonomidou ve ark. (7), yenidoğan
sıçanlarda MK801 ile yaptıkları araştırmada postnatal 0. ve 14. günler arasında MK801’ in
SSS’ nde apoptozisi tetiklediğini göstermişlerdir. En fazla apoptozis postnatal 7. günde
görülmüştür. Postnatal 7. gün sıçan ön beyninin hızlı gelişim aşamasında, NMDA reseptör
antagonistlerinin eksitotoksik etkilerine en duyarlı olduğu dönemdir. Bu nedenle
çalışmamızda postnatal 7. günde olan sıçanlar kullanılmıştır.
Postnatal 7. günde ketamin uygulanması ile sıçan ön beyninde ortaya çıkan
nörotoksisitenin NMDA reseptörlerinin disregülasyonu sonucu oluştuğu düşünülmektedir
(55). Yapılan çalışmalarda nörodejenerasyon ile NMDA reseptör blokajı arasında bir
bağlantı olduğuna ilişkin kanıtlar var olsa da, altta yatan mekanizma henüz tam olarak
aydınlatılamamıştır. Genel olarak kabul edilen görüş devamlı ketamine maruz kalan sıçan
beyninde NMDA subünitelerinde meydana gelen bir kompansatuvar up-regülasyon
sonucunda selektif hücre ölümünün gerçekleştiği yönündedir (66). Reseptör upregülasyonuna bağlı olarak hücre içinde Ca+2 salınımı artmakta ve mitokondri kaynaklı
serbest O2 radikallerinin salınımında artış olmaktadır (66,67).
Hayashi ve ark.(68), postnatal 7. gündeki tüm sıçanlara 25, 50 ve 75 mg/kg
dozlarında ketamini intraperitoneal olarak bir kez ve bir gruba 25 mg/kg dozunda ketamini
90 dakikalık aralıklarla yedi kez ardışık olarak uygulamışlardır. Çalışmacılar, yaptıkları
histopatolojik incelemelerde ilaç uygulamasından 24 saat sonra bir kez ketamin verilen
gruplarda anlamlı nöroapoptozis saptamazken, yedi kez ketamin uygulanan grupta
apoptotik hücrelerde belirgin artış görüldüğünü bildirmişlerdir. Bu veriler ışığında,
çalışmacılar ketamine maruziyet süresi ile nöronal dejenerasyon arasında ilişki olduğu
sonucuna varmışlardır.
Zou ve ark. (55) postnatal 7. gündeki sıçan yavrularına 5, 10 ve 20 mg/kg dozunda
ketamini tek ya da iki saatlik aralıklarla birden fazla (üç ya da altı) olacak şekilde SK
olarak uygulamışlar ve olası nörotoksik etkileri son enjeksiyondan altı saat sonra
incelemişlerdir. Çalışmacılar bir, üç ya da altı kez 5 mg/kg ve 10 mg/kg dozunda ketamin
uygulanan gruplarda anlamlı düzeyde nörotoksik etki saptamamışlar, altı kez 20 mg/kg
dozunda SK ketamin uygulanan grupta ise, kaspaz-3 ve Fluoro-Jade C pozitif nöronal
hücre sayısında artış olduğunu gözlemişlerdir. Elektron mikroskobuyla yapılan
26
incelemelerde de apoptozisin göstergeleri olan tipik nükleer kondansasyon ve
fragmantasyon tespit edilmiştir. İn situ hibridizasyon yöntemi ile NMDA NR1 subüniteleri
için mRNA (ribonükleid asit) sinyalinde belirgin bir artış saptanmıştır. Bu bilgiler
eşliğinde SSS gelişimi süresince ketamin uygulamasının doz ilişkili ve maruziyet zamanına
bağımlı olarak nöroapoptozisi arttırdığı ileri sürülmüştür (55). Biz de çalışmamızda
ketamin ile oluşan nörotoksisitenin öğrenme ve bellek üzerine etkilerini değerlendirmek
için apoptozise yol açtığı gösterilen 20 mg/kg ve apoptozise yol açmadığı gösterilen 10
mg/kg dozunda ketamini sıçanlara ikişer saatlik aralıklarla ve SK yol ile altı kez uyguladık.
Bu çalışmanın hedefleri apoptozise yol açan ve açmayan dozlarda öğrenme ve bellek
performanslarını ölçmekti. Elde edilen verilerin istatistiksel sonuçları dikkate alındığında,
postnatal 7. gündeki sıçanlarda ikişer saatlik aralıklarla ve altışar kez SK olarak uygulanan
10 mg/kg ve 20 mg/kg doz ketaminin kontrol grubuna kıyasla MST’ deki öğrenme ve
bellek performanslarını yani nörokognitif fonksiyonlarını anlamlı şekilde etkilemediği
bulunmuştur.
Platforma ulaşma süreleri (öğrenme denemeleri) karşılaştırıldığında ise, gruplar arası
anlamlı fark olmamasına karşın, hem ketamin gruplarının hem de kontrol grubunun
platforma ulaşma süreleri giderek kısalmıştır. Kontrol grubu ile benzer sürede platformu
bulma ve bu sürelerin günler arasında anlamlı olarak kısalması ketamin gruplarındaki
sıçanların
öğrenme
fonksiyonlarının
etkilenmediğini
göstermektedir.
Bellek
performansının değerlendirildiği beşinci günde yapılan hatırlama (probe trial) deneyinde
de platformun yerini öğrenme (hedef kadranda geçirilen süre) açısından gruplar arasında
anlamlı bir fark bulunamamıştır. Platformun yerini iyi öğrenmiş bir sıçan veya fareden
harcadığı zamanın/yolun en az %50’sini platform bölgesinde (hedef kadranda) geçirmesi
beklenmektedir (48). Çalışmamızda, gruplardan elde edilen (G1 %55, G2 %56,GK %68)
veriler dikkate alındığında, ketamin uygulamasının platformlu alanı (hedef kadran) tanıma
(bellek) performansını etkilemediği gözlenmektedir.
Bizim çalışmamıza benzer şekilde aynı yaş grubunda araştırma yapan Lining ve ark.
(62), postnatal 7. gündeki sıçanlara 25, 50, 75 mg/kg ketamini intraperitoneal olarak
ardışık üç gün birer kez uygulamışlar ve 24 saat sonrasında histopatolojik inceleme
yapmışlardır. Bu incelemeler sonucunda, 75 mg/kg ketamin verilen grupta daha fazla
olmak üzere, tüm gruplarda hipokampus ve dentat girusta apoptotik hücre varlığı
27
gösterilmiştir. Postnatal 60. günde tüm gruplarda öğrenme ve bellek testlerinin uygulandığı
bu çalışmada, kontrol grubuna kıyasla 25 mg/kg ketamin verilen grupta öğrenme ve bellek
testlerinde bozulma saptanmazken, 50 mg/kg ketamin verilen grup
daha kötü bir
performans sergilemiş; ancak, değerler istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Diğer
gruplardan daha fazla apoptozis görülen 75 mg/kg grubunda ise, kontrol grubuna kıyasla
hem öğrenme hem de bellek testlerinde anlamlı olarak daha kötü bir performans
saptanmıştır (62). Bu çalışmada uygulanan dozlar bizim çalışmamızda kullanılan dozlardan
yüksek olmakla birlikte, biz de 20 mg/kg kullandığımız grupta benzer şekilde, öğrenme ve
bellek testlerinde bozulma saptamadık. Çalışmamızda kullandığımız 20 mg/kg ketamin ile
apoptotik nörodejenerasyon varlığı gösterilmiş olsa da (55) öğrenme ve bellek testlerinde
bozulma olmaması Strattman ve ark.(59)’ nın yaptıkları çalışmanın sonuçları ile de
benzerlik göstermektedir. Söz konusu çalışmada, postnatal 7. günde olan sıçanlara bir, iki
ve dört saat süresince 1 MAK izofluran uygulanmış; beyindeki hücre ölümü anesteziden 12
saat sonra ve kognitif değerlendirme anesteziden sekiz hafta sonra yapılmıştır. Bu
çalışmanın verilerine göre, bir saat izofluran uygulanan grupta beyinde apoptotik hücre
sayısında artış olmamıştır. Ayrıca, çalışmacılar iki veya dört saat izofluran uygulamasının
belirgin hücre ölümüne neden olduğunu saptamışlar ve iki saat 1 MAK izofluran
uygulaması ile beyinde hücre ölümlerinin ortaya çıkacağı sonucuna varmışlardır. Söz
konusu
çalışmada,
anesteziden
sekiz
hafta
sonra
nörokognitif
fonksiyon
değerlendirildiğinde, sadece dört saatlik izofluran uygulamasının özellikle uzaysalayrımsal bellek ve uzaysal working memory tasklarında nörokognitif bozukluğa neden
olduğu belirlenmiştir. Önemli derecede anesteziyle indüklenen hücre ölümü olmasına
karşın, iki saat izofluran uygulanan grupta ise, bu tasklarla bir nörolojik bozukluk
saptanmamıştır. Bu nedenle anestezinin indüklediği hücre ölümünün daha önceden
sanıldığı gibi, anestezinin indüklediği nörokognitif bozuklukla sıkı sıkıya bağlı olmadığı
şeklinde yorumlanmıştır (59).
Çalışmamızda öğrenme deneylerinin ilk ve dördüncü günlerinde, 10 mg/kg ketamin
kullanılan G1 grubunun yüzme hızı, katettiği mesafe ve thigmotaxis davranışlarında G2 ve
GK’e kıyasla anlamlı artış olduğu görülmüştür. Gruplar arasında günler içinde platformu
bulma sürelerinde anlamlı bir fark olmamasına karşın, G1 grubunda yüzme hızı ve
katedilen mesafelerde diğer gruplara kıyasla fark oluşması, G1 grubunda anksiyete
seviyesinin yüksek olmasıyla ilişkilendirilmiştir. Hatırlama deneyi olan beşinci günde
28
(probe trial) ise hedef kadranda geçirilen süre, yüzme hızı ve katedilen mesafe ölçümleri
açısından gruplar arasında fark saptanmazken, G1’ in thigmotaxis davranışı GK’ e göre
anlamlı olarak fazla bulunmuştur. Zou ve ark.’ nın (55) yaptıkları çalışmada, 10 mg/kg
ketamin ile apoptotik nörodejenerasyon varlığı gösterilememiş olduğundan bizim de
çalışmamızda apoptozis ve anksiyete arasında bir ilişki kurulamamıştır. Grubun anksiyete
seviyesinin yüksek olmasından sorumlu faktörlerin olası nedenleri arasında sıçanların
bulunduğu ortamdan rahatsız olması ya da korkması yer alabilir. Literatür araştırmasında
ise, ketamin uygulanan sıçanlarda uzun dönemde artmış anksiyete ile ilişkili bir çalışmaya
rastlanmamıştır.
Literatürde anksiyete çalışmalarında kullanılması en uygun olan testin elevated plus
maze olduğu bildirilmektedir (63). Açık alan taskı veya MST gibi stresli bir ortamda
bırakılan sıçanlarda ise thigmotaxis genel anksiyeteyi ölçmek için kullanılmaktadır (69).
Çalışmamızda primer olarak anksiyete araştırılması planlanmadığı için elevated plus maze
testi değil öğrenme ve bellek değerlendirilmelerinde kullanılan MST testi tercih edilmiştir.
Ketamin uygulanan yenidoğan sıçanların çok küçük boyutlarda olması, hemodinamik
ve solunumsal monitörizasyonların teknik olarak uygulanmasına imkan vermemiştir.
Literatürde kullandığımız dozlarla yapılan bir çalışmada (55) histopatolojik veri olması
nedeniyle,
bu
değerlendirmenin
tekrarlanmasının
gerekli
olmadığını
düşünerek,
çalışmamızı ağırlıklı olarak öğrenme ve bellek değerlendirmeleri üzerine planladık.
29
SONUÇ VE ÖNERİLER
Sonuç olarak; bu çalışmada postnatal 7. günde olan sıçanlarda ikişer saat aralıklarla
ve altışar kez SK olarak 10 mg/kg ve 20 mg/kg dozunda ketamin uygulamasının öğrenme
ve bellek testlerinde bozulmaya yol açmadığı saptanmıştır.
Sıçanlarda ketamin uygulaması ile apoptozize yol açtığı gösterilen farklı dozlarla
yapılacak olan ve sıçanların anksiyete düzeylerinin apoptozis ile ilişkisinin araştırılmasında
elevated plus maze gibi anksiyete ölçüm testlerinin kullanıldığı daha ileri çalışmalara
ihtiyaç vardır.
30
KAYNAKLAR
1.
Jevtovic-Todorovic V, Hartman RE, Izumi Y ve ark. Early exposure to common
anesthetic agents causes widespread neurodegeneration in the developing rat brain
and persistent learning deficits. J Neurosci 2003;23:876–82.
2.
Ikonomidou C, Bittgau P, Koch C ve ark. Neurotransmitters and apoptosis in the
developing brain. Biochem Pharmacol 2001;62:401–5.
3.
Anis NA, Berry SC, Burton R. The dissociative anaesthetics, ketamine and
phencyclidine, selectively reduce excitation of central mammalian neurones by Nmethyl-aspartate. Br J Pharmacol 1983 Jun;79(2):565-75.
4.
Soriano SG, Anand KJ, Rovnaghi CR. Of mice and men: should we extrapolate
rodent experimental data to the care of human neonates? Anesthesiology
2005;102:866–8.
5.
Olney JW, Young C, Wozniak DF. Do pediatric drugs cause developing neurons to
commit suicide? Trends Pharmacol Sci 2004;25:135–9.5.
6.
Todd MM. Anesthetic neurotoxicity: the collision between laboratory neuroscience
and clinical medicine. Anesthesiology 2004;101:272–3
7.
Ikonomidou, C., Bosch, C., Miksa. Blockade of NMDA receptors and apoptotic
neurodegeneration in the developing brain. Science 1999;283:70–74.
8.
Almli CR, Levy TJ, Han BH. BDNF protects against spatial memory deficits
following neonatal hypoxia-ischemia. Exp Neurol. 2000; 166: 99–114.
9.
Chou IC, Trakht T, Signori C, et al: Behavioral/environmental intervention improves
learning after cerebral hypoxia-ischemia in rats. Stroke 2001; 32: 2192–97.
10.
A. Mızrakcı, İ. Erbağcı, T. Arıcı. Ketamine versus propofol for strabismus surgery in
children. Clin Ophthalmol 2010; 19;4:673-9.
11.
Norambuena C, Yañez J, Flores V. Oral ketamine and midazolam for pediatric burn
patients: A prospective, randomized, double-blind study. J Ped. Surg. 2013;48:629-4.
12.
Olney
J.W.,
Wozniak
D.F.,
Jevtovic-Totorovic.
Drug-induced
apoptotic
neurodegeneration in the developing brain. Brain Pathol. 2002;12: 488–498.
31
13.
Slikker W., Zou X., Hotchkiss. Ketamine-induced neurodegeneration in the perinatal
rhesus monkey. Toxicol. Sci.2007; 98: 145–158.
14.
Palanisamy A, Baxter G. Mark. Rats exposed to isoflurane in utero during early
gestation are behaviorally abnormal as adults. Anesthesiology 2011; 114:521– 8.
15.
Domino EF, Chodoff P, Corssen G. Pharmacologic effects of CI-581, a new
dissociative anesthetic in man. Clin Pharmacol Ther. 1965;6:279-291.
16.
Rainer Kohrs, MD.Ketamine:Teaching an old drug new tricks.Anesth Analg.
1998;87:1186 -93
17.
White PF, Way WL, Trevor AJ. Ketamine-its pharmacology and therapeutic uses.
Anesthesiology. 1982;56:119-136.
18.
Stewart A. Bergman. Ketamine:Review of Its Pharmacology and Its Use in Pediatric
Anesthesia. Anesth Prog 1999;46:10-20.
19.
Rodney J., Koefner F. Excitatory amino acid neurotransmission. J. of Medicinal
Chemistry 1988;31:2056-2066.
20.
Mayer M., Westbrook G. Permetion and block of N-Methy-D-Aspartic Acid receptor
channels by divalent cations in mouse cultered neurons. J. Phsysiol. 1987;394:501527.
21.
Görgülü A, Kırı T. Eksitatör aminoasidler ve eksitotoksisite: Türk Nöroşirürji
Dergisi, 2005;15-1:33-38.
22.
Schneggenburger R, Zhou Z, Konnerth A, Neher E. Fractional contribution of
calcium to the cation current through glutamate receptor channels. Neuron 1993;11:
133-143
23.
Herrling P., Morris R., Salt T. Effects of excitatory amino acids and their antagonists
on membrane and action potentials of cat caudate neurons. J. Phsysiol 1983;339:207222.
24.
Bashir ZI., Alford S., Davies SN. Long term potention of NMDA receptor mediated
synaptic transmission in the hippocampus. Nature 1991;349:56-58.
25.
Gonzales JM,Loeb AL,Reichard PS.Ketamine inhibits glutamate-, N-methyl-Daspartate- and quisqualate-stimulated cGMP production in cultured cerebral
neurons.Anesthesiology 1995;82:205-13.
32
26.
Gordh T, Karlsten R, Kristensen J. Intervention with spinal NMDA, adenosine and
NO systems for pain modulation. Ann Med 1995;27:229-34.
27.
Finck D., Ngai S.H. Opiate receptor mediation of ketamine analgesia. Anesthesiolgy
1982;56:291-297.
28.
Durieux M. Inhibition by ketamine of muscarinic acetylcholine receptor function.
Anesth. Analg. 1995;81:57-62.
29.
Cotsen MR, Donaldson JS, Uejima T. Efficacy of ketamine hydrochloride sedation
in
children
for interventional
radiologic
procedures.
Am
J
Roentgenol.
1997;169:1019-22.
30.
S. Green, S. Rothrock, E. Lynch. Intramuscular Ketamine for Pediatric Sedation in
the Emergency Department: Safety Profile in 1,022 Cases. Annals of E.M. 1998;31:6
31.
Alderson PJ, Lerman J. Oral premedication for paediatric ambulatory anaesthesia: a
comparison of midazolam and ketamine. Can J Anaesth. 1994;41:221-26.
32.
Louon A, Reddy VG. Nasal midazolam and ketamine for paediatric sedation during
computerised tomography. Acta Anaesthesiol Scand. 1994;38:259-61.
33.
Lokken P, Bakstad OJ, Fonnelop E. Conscious sedation by rectal administration of
midazolam or midazolam plus ketamine as alternatives to general anesthesia for
dental treatment of uncooperative children. Scand J Dent Res.1994; 102:274-80.2.
34.
Grant IS, Nimmo WS, McNicol LR.Ketamine disposition in children and adults.Br J
Anaesth. 1983;55:1107-1111.
35.
Morgan E.G, Mikhail M.S. Clinical Anesthesiolgy Lange Medical Book Fifth
Edition Chapter II Nonvolatile Anesthesic Agents P:143.
36.
Daniel A. Haas, David G. Harper.Ketamine: A Review of Its Pharmacologic
Properties and Use in Ambulatory Anesthesia. Anesth Prog 1992;39:61-68.
37.
Bovills J., Clarke R. Clinical studies of induction agents
XXXVIII: Effect of
premedicants and supplements on ketamine anesthesia. British J.A. 1971;43:600608.
38.
Dawson B, Michenfelder JD, Theye A: Effects of ketamine on canine cerebral blood
flow and metabolism:modification by prior administration of thiopental. Anesth
Analg 971;50:443-447.
33
39.
Gooding M, Dimick A.R., Tavakoli M. A Physiologic analysis of cardiopulmonary
responses to ketamine anesthesia in noncardiac patients. Anesth Analg 1977;56 :813816.
40.
Corsenn G, Gutierr’iez. Ketamine in the Anesthetic Management of Asthmatic
Patients Anesthesia and Analgesia 1972;51:588-594.
41.
Penrose BH: Aspiration pneumonitis following ketamine induction for general
anesthesia. Anesth Analg 1972;51:41-43.
42.
Mogensen F, Mueller D,Valentin N: Glycopyrrolate during ketamine/diazepam
anesthesia. Acta Anaesthesiol Scand 1986;30:332-336.
43.
Tweed W.A., Minuck M., Mymin D. Circulatory responses to ketamine anesthesia.
Anesthesiolgy 1972;37:613-619.
44.
Greeley WJ, Bushman GA, Davis DP, Reves JG. Com parative effects of halothane
and ketamine on systemic arterial oxygen saturation in children with cyanotic heart
disease. Anesthesiology 1986;65:666-668.
45.
Kesner RP, Hopkins RO. Mnemonic functions of the hippocampus: A comparison
between animals and humans. Biol Psychol 2006;73:3-18.
46.
Morris R. Developments of a water-maze procedure for studying spatial learning in
the rat. Journal of Neuroscience Methods, 1984;11:47-60.
47.
Vorhees CV, Williams MT. Morris water maze: procedures for assessing spatial and
related forms of learning and memory. Nat Protoc. 2006;1(2):848-58.
48.
Hooge R., Deyn P. Application of Morris water maze in the study of learning anf
memory. Brain Research Rewievs 2001;36:60-90.
49.
Groen T, Kadish I, Wyss JM. Old rats remember old tricks; memories of the water
maze persist for 12 months. Behavioural Brain Research 2002; 136:247-255.
50.
Yun YJ, Lee B, Hahm DH. Neuroprotective effect of palmulchongmyeong-tang and
ischemia-induced learning and memory deficits in the rat. Biol Pharm Bull
2007;30:337-42.
34
51.
Lieben CK.J, Oorsouw KV, Deutz NEP. Acute tryptophan depletion induced by a
gelatin-based mixture impairs object memory but not affective behavior and spatial
learning in the rat. Behav Brain Res 2004;151:53-64.
52.
Tirelli E, Laviola G, Adriani W. Ontogenesis of behavioral sensitization and
conditioned place preference induced by psychostimulants in laboratory rodents.
Neurosci Biobehav Rev 2003; 27: 163-78.
53.
J. P. ter Horst, E. R. de Kloet, H. Scha Chinger. Relevance of Stress and Female Sex
Hormones for Emotion and Cognition. Cell Mol Neurobiol 2012; 32:725–735
54.
Sadettin Mehmet Soylu. Rat Fizyolojisi. Küçük Deney Hayvanlarından Rat. Mayıs
2012 (1. Baskı) S:22-25.
55.
Xiaoju Zou, Tucker A. Patterson. Potential Neurotoxicity of Ketamine in the
Developing Rat Brain. Toxicological Sciences 2009; 108:(1): 149–58.
56.
Kerr JF, Wyllie AH, Currie AR. Apoptosis: a basic biological phenomenon with
wide- ranging implications in tissue kinetics. Br J Cancer 1972;26:239-57.
57.
Cinel İ, Oral U. SIRS, Sepsis, MODS patofizyolojisinde apopitoz. Türk Anest Rean
Cem Mecmuası 2001;29:52-8.
58.
Van de Berg WD, Schmitz C, Steinbusch HW. Perinatal asphyxia induced neuronal
loss by apoptosis in the neonatal rat striatum: a combined TUNEL and stereological
study. Exp Neurol. 2002 Mar;174(1):29-36.
59.
Stratmann G, May LD, Sall JW, Alvi RS et al. Effect of hypercarbia and isoflurane
on brain cell death and neurocognitive dysfunction in 7-day old rats. Anesthesiology
2009;110:849–61
60.
Fredriksson A, Archer T, Alm H. Neurofunctional deficits and potentiated apoptosis
by neonatal NMDA antagonist administration. Behav Brain Res 2004;153:367–76.
61.
Feng X, Liu JJ, Zhou X .Single sevoflurane exposure decreases neuronal nitric oxide
synthase
levels
in
the
hippocampus
of
developing
rats.
Br
J
Anaesth. 2012;109(2):225-33
62.
Lining
Huang,
Ya
Liu,
Wei
Jin.
Ketamine
potentiates
hippocampal
neurodegeneration and persistent learning and memory impairment through the
35
PKCγ–ERK signaling pathway in
the developing brain.
Brain research
2012;1476:164-71.
63.
Özer M, Barış S, Karakaya D. Behavioural effects of chronic exposure to
subanesthetic concentrations of halothane, sevoflurane and desflurane in rats. Can J
Anesth 2006:53(7) 653–58.
64.
İşgüven D. Desfluran’ ın yenidoğan ratlarda nörotoksisitesi, öğrenme ve bellek
üzerine etkisinin incelenmesi. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji
ve Reanimasyon Anabilim Dalı Uzmanlık Tezi, 2010.
65.
Hölscher C. Stress impairs performance in spatial water maze learning tasks. Behav
Brain Res 1999;100:225-35
66.
Johnson K. M., Phillips M. Chronic phencyclidine induces behavioral sensitization
and apoptotic cell death in the olfactory and piriform cortex. J. Neurosci. Res. 1998;
52: 709–22.
67.
Slikker W. Jr., Xu Z., and Wang C. Application of a systems biology approach to
Developmental neurotoxicology. Reprod. Toxicol. 2005; 19: 305–19.
68.
Hayashi H, Pieter D, Sulpicio G. Repeated administration of ketamine may lead to
neuronal degeneration in the developing rat brain. Paediatric Anaesthesia 2002 12:
770–774.
69.
Miller BH, Schultz LE, Gulati A. Phenotypic characterization of a genetically
diverse panel of mice for behavioral despair and anxiety. PLoS One. 2010;
29;5(12):144-58.
36
EKLER
37
Download