TÜRKiYE DiYANET VAKFI YAYlNLARI 1593 ULUSLARARASI PROF. MUHAMMED B. TAVİT ET-TANCİ SEMPOZYUMU 13-14 Ekim 2011 HAZlRLAYAN: PROF. DR. SÖNMEZ KUTLU ANKARA 2015 Uluslararası Prof. Muhammed b. Tavit et-Tanci Sempozyurou 13- 14 Ekim 2011 ANKARA/TÜRKİYE MUHAMMED B. TAVİT ET-TANCİ'NİN FlKlH DÜNYASI Prof. Dr. Şamil DAÖCI Ankaİa Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ı 970 yılında itibaren fakültemizde Kelam ve İslam Mezheplerinin yanında İslam Hukuku kürsüsünü de der uhde eden Muhammed b. Tavit et- Tanci'nin, tespit edebildiğim kadarıyla ilki 1972- 1973, ikincisi de 1973-1974 öğretim yıllarında Fakültemizde okuttuğu İslam Hukuku Ders Notları bulunmaktadır. Arapça olarak takrir' edilen bu dersler, saygı değer hocam Doç. Dr. Esat KILIÇER tarafrndan Türkçeye tercüme edilmiştir. Şu hususu önemle vurgulamak gerekir ki; et-Tanci'nin, fıkıh ve usül ilminin bütün konularını kapsamlı olarak ele alan müstakil bir çalışması bulunmamakla birlikte, gerek yukanda söz konusu ettiğim ders notlarında, gerekse kendi uzmanlık alanı olan Kelam ve İsl8,m Mezhepleri ile ilgili yayınlarında İslam· Hukukunun temel meseleleriyle yakından ilgilendiği görülmektedir. Onun İslam Hukuku ile ilgilendiği konulan; teklif, mükellef ve sorumluluk ilişkisi, hilafet (imamet) müessesesi, sosyal ve ekonomik fonksiyonu bakımından zekat ibadeti ve toplumun temelini oluşturması açısından aile müessesesinin unsur ve fonksiyonlan ana başlıkları altında toplamak mümkündür. Tebliğimde Onun İslam Hukuku ile ilgili tetki.klerinde izlediği yöntem ile ilgili olarak tespit ettigun birkaç hususa temas edeceğim. hu.kuk: tekniği ve sistematiğiiii esas alarak fikhın. bütün alanları ile ilgilenmemiş, furü-i fıkıh konularını tek tek ele alarak inceleme yerine fer'i hükümlerin Kur'an ve sünnetteki dayan~arından hareketle fıkhın temel ilkelerini ortaya koymayı tercih etmiştir. Onun bu hassasiyeti, sadece İslam Hukuku ders notlarında değil, Kelam ve Mezhepler Tarihi alanındaki çalışmaları­ nın satır aralarındaki şari', teklif, mükellef ve mes'üliyyet vurgulannda da açık olarak müşahede edilmektedir. Örneğin, Ankara Üniversitesi ilahiyat Fakültesinde tedris ettiği İslam Hukuku ders not1. et-Tanci, çağdaş Muhammed b. Tavit et-Taiı.ci'nin Fıkıh Dünyası • 315 Prof. Dr. Şamil DAGCI · lannda, İslam aile hukukuna, İslam ailesinin unsur ve fonksiyonlanna özel bir yer ayınnış ancak, fıkhın kendine özgü hukuk dogrnatiğini esas alarak İslam aile hukukunun genel teorisini ortaya koyma yerine, mukaddes bir bağ olarak telakki edilen ve evliliğe meşru­ iyet kazandıran nikah akdinin dayandığı hukuki ve ahlaki ilkeleri, İslam'ın evliliği teşvik etmesinin arka planındaki saikleri ayet ve hadislerle açıklamayı tercih etmiştir. ı 2. et-Tanci, ilmi çalışmalannda, genel olarak Fıkhın, Kelfunın ye Mezhepler Tarihinin kesiştiği ortak problemleri tespit ederek bunları sistematikbir bakış açısıyla ve ilmi derinliği ile analiz etmiştir. Yazı­ lannda erken dönem İslam Tarihinde cereyan eden siyasi hadiselerin ve bunlardan kaynaklanan ihtilaflann sadece nakli ile yetinmeyen et-Tanci, bunlann arka planında yatan mantığı ve espriyi aramaya çalışmış ve ulaştığı sonuçlan mukayeseli olarak değerlendir­ miştir. Örneğirı; İslam toplumunun sevk ve idaresine yön veren bir üst siyaset kurumu olması, tarihsel süreçte teorik ve pratik sonuçları itibariyle önemli toplumsal kınlmalara, fıkhi-itikadi ihtilaflara kaynak teşkil etmesi bakımından Kelam, Fıkıh ve Mmezhepler Tarihine konu oluşturan hilafet-imarnet müessesesini analiz eden etTand, bu müessesenin sadece itikadi ve sosyal yansımalarını zikretmekle yetinmemiş ayrıca konunun fıkhi boyutlanna da temas ederek, Hanefi, Şafii, Maliki, Ca'feri ve Zeydi vb. fıkıh mezheple~ görüşlerini .de zikretmiştir.2 Bu bakımdan et-Tanci'nin muhakkik bir alim olmanın yanında müdekkik bir mütefekkir olduğunu üade ı 2 Bkz.: Muhammed b. Tavit et- Tanci, "İslam Mezhepleri Hakkında Düşünceler ve İslam Mezhepleri Tarihi", İslam Düşünce Ozerine Makaleler (ed. Sönmez Kutlu Ankara 2011), s. 25-65; "Ankara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi 19721973 Ders Yılı İslam Hukuku Ders Notlan", İslam Düşünce· Ozerine Makaleler (ed. Sönmez Kutlu Ankara 2011), s. 293-295, 297-298, 299-302, 307-312; Ayrıca bkz.: Muhammed b. Tavit et- Tanci, "Kelam İlı:ni", İslam Düşünce Ozerine Makaleler (ed. Sönmez Kutlu Ankara 2011), s. 241. Muhammed b. Tavit et- Tanci, "İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü ın. Sınıf Mezhepler Taribi Ders Notlan", (Terc. Bekir Topaloğlu,}, ss. 1 vd,4 vd, 8 vd.; Hilafet konusundaki görüşleri için bkz. Muhammed b. Tavit et- Tanci, " İs­ tanbul Yüksek İslam Enstitüsü ın. Sınıf Mezhepler Taribi Ders Notlan", ( Terc. Bekir Topaloğlu,}ss.1-27; Muhammed b. Tavit et- Tanci, "Ankara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi 1971- 1972 Ders Yılı İslam Mezhepleri Ve Tarihi Ders Notlan", (Terc. Ethem Ruhi Fığlah ), ss. 156-160. 316 • Uluslararası Prof. Muhammed b. Tavit et-Tanci Sempozyumu 13-14 Ekim 2011 ANKARA/TÜRKİYE . etmek kanaatimizce bir hakşinaslık olur. Onun Fıkıh ilmi balammdan fragmanter bir nitelik arzettiği müşahede edilen bütün çalışma­ larının satır aralarında her fırsatta İslam Hukukuna ve özellikle teklif-yükümlülük, ehlj.yet ve sorumluluk konularına vurgular yapması ve veeize haline getirdiği müdekkikane düşünceleri, bu kanaatimizi te'yid etmektedir. taraftan, teşrü hükümler ile yüksek ahlaki ilkeler arasındaki bütünlüğe ve ayrılmaz ilişkiye temas eden et-Tanci, her fır­ satta hukuki hükümlerin arka planında yüksek insani değerlerin bulunduğunu vurgulamıştır. et-Tanci, kendi ·ahlak telakkisini; tah.kik ( edition eritic ) ettiği İbn Haldün'un Şifau 's-Sa.il isimli eserine atıfta bulunarak iktihas ettiği " İslam nazanndaki güzel ahlak ve 3. Diğer insanlara hüsnü muamelede bulunmak, terk edilebilir, vazgeçilebilir bir kemal değil bilakis İslamın hayat ve rühundan kaynaklanan ulvf bir meziyettir. İslam'ın en mümeyyiz vasftdır. Güzel ahlak olmasaydı İslamiyet taş kesı1ir ve donup kalırdı, talimatlan ruhsuz ve cansız olurdu. İslam peygamberi ister Rabbi ister insanlarla olan münasebetlerinde olsun, İslamiyet'in vazifelerini yapmak hususunda canlı bir misaldir. Ashdbı onun işlerini ve sözlerini ondan ölü olarak değil, canlı olarak telakkf ettiler de İslamın ahlakının sağlam örnekleri oldular. "3 cümleleri ile açıklamaktadır. 4 . Onun teklif, mükellef ve sorumluluk anlayışı ile ilgili olarak da kısaca şu hususlara temas etmenin uygun olacağı kanaatindeyim. hükümleri itikadi ve arneli hükümler üst başlıklanyla ikiye ayıran et-Tanci, bu hükümlerin menşe' (kaynak) itibariyle ilahi, hitap alanı itibariyle de insani olduğunu vurgulamıştır. Hepinizce bilinmektedir ki tarihsel süreci içinde İslam Hukuku, deliller ve hüküml~r ( el-edille ve'l- ahkam ) olmak üzere iki yönlü gelişme kaydetmiştir. Ancak İslam Hukukunun özünü; Şari'in, mükellefin fiillerine ilişkin hitabı ile, mükellef olmada aranan nitelikleri taşıyan Şer'i: 3 Muhammed b. Tavit et- Tanci, " Ahiakın Onemi ve İslam Dinine Göre Ahiakın Temelleri I", Türk Yurdu Dergisi, 2(1959 }, s. 10; İbn HaldUn, Şifau's-Sô.i.lli Tehzibi'l- Mesô.il, ( thk. Muhammed b. Tavit et- Tanci ) A. Ü: ilahiyat Fakültesi Yayını, Ankara 1958, s. lO. Muhammed b. Tavit et-Taıici'nin Fıkıh Dünyası Prof. Dr. Şamil DAÖCI · kişinin, • 317 bu ilahi hitap karşısındaki hu.küki Bu bakımdan, teklif-mükellef ve sorumluluk ilişkisinin sağlam bir hukuki zemine dayandırılması, insarıın fiilierine terettüp eden dini, ahlaki, vicdani ve hukuki sorumluluğun imkan ve sınırlarının da sağlam (objektif) dini-hukuki esaslara dayandırılınası bakımından zorunludur. eylem ve tasarruflannın, değeri oluşturmaktadır. İnsarılığa bir yaşama modeli sunan Kur'an ve Sünnet, itikad (inanç) ve ibadet ile ilgili konuların yanında, düzenli ve istikrarlı bir toplum için zorunlu olan hukuki, sosyal ve politik konulara ilişkin hüküm ve prensipleri de ihtiva etmektedir. Ancak kesin çizgilerle birbirinden ayrılmamış bulunan salt hukuki ve diğer hükümler ile yüksek ahlaki ilkeler, genellikle birbiri içinde bir bütün oluşturmak­ tadır. Bu durum Kur'an ve Sünnetin hayatı bir bütün olarak ele alan kendine özgü (sui generis) karakterinin tabü bir sonucudur. 4 5 . et-Tanci'ye göre din ve ahlak kavramlarının mükemmelliği gereği, elinin emir ve yasaklan, insanın ve insanlığın, dini-dünyevi, (akidevi, fi1ai ve ameli) bütün hayatını kapsar. Dine muhatap olma (mükellefiyet) şartlarını taşıyan kişi, sorumluluğunun gereğini yerine getirmek durumundadır. Bu temel ilkeden hareket eden etTanci, insarıın yüce yaratıcı ile olan hukuki ve ahlaki sorumluluk ilişkisinin sınırlarını belirlemede "Allah' a ait olanı Allah' a, Kayzer'e (krala) ait olanı da Kayzer' e veririiz." şeklinde özetlenen anlayışın i.s lami olmadığını hassasiyetle vurgulamıştır. s Şa.ri, hayatlarını düzenlemelerinde rehber olmak üzere kendi emir ve yasaklarını, içlerinden seçtiği peygamberleri vasıtasıyla ins.anlara bildirmekte ve bu prensipiere uyulmasını istemektedir. Bu hususu şerlatin beyan ve tebliği olarak isimlendiren et-Tanci, peygamberlerin vahyin tümünü veya bir kısmını insanlardan gizlemelerinin, vahyi tahrif ederek manasını değiştirmelerinin veya ilave yapmalannın mümkün olmadığını hassasiyetle vurgular. Hilafet 4 Şamil Dağcı, İslam Ceza Hukukunda Şahıslara Karşı İşlenen Müessir Fiiller, Diyanet İşleri Başkanlığı yayını, Ankara 1999, s.9 . s Muhammed b. Tavit et- Tanci, "İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü I. Sınıf Kelam Dersi Notları", ( Terc. Bekir Topaloğlu), s. 210, 21 ı. 318 •Uluslararası Prof. Muhammed b. Tavit et-Tanci Sempozyumu 13-14 Ekim 2011 ANKARA/TÜRKİYE konusu ile ilgili olarak yaptığı bu vurgu özellikle halifenin (devlet başkanının) seçiminde Şianın, Ehli Sünnete yönelttiği asılsız iddia.: !anna cevap oluşturması bakımından büyük önem arz etmektedir. Kısaca insan hayatını düzenleyen hükümler (hukuk normları) bir sosyal hayatın kalıplan (form) olmakta ve insanın hak ve sorumluluklannın sınırlarını belirlemektedir. Bu bakımdan ilahİ emir ve yasaklar insan fiillerini müsbet veya menfi olarak değerlen­ dirmede birer ölçüt (criteria) durumundadırlar. Uyulması öngörülen ölçü şer'i nasslar tarafından önceden belirtilcliğine göre insana düşen görev fiillerini Kur'an ve Sünnetin öngördüğü modele uydurmak olacaktır. Öyleyse bütünüyle· insanı ve insarılığı esas alıp emir ve yasaklarını ona tevcih eden bir dinde, bu emir ve yasaklar ile insan fiil ve davranışlannın uyumunun büyük bir önemi olmalıdır. Çünkü fiillerinden, eylem ve tasarruflanndan dolayı insanın göreceği mükafat veya ceza ile Şari'in emir ve yasaklanna itaat veya isyan arasında zorunlu bir sebep-sonuç ve amaç (sebeb-müsebbeb ve gaiyyet) ilişkisi vardır. Yani mükafat veya ceza ister müsbet (itaat) ister· menfi (isyan) şeklinde tezahür etsin, insanın işlediği fiile verilen karşılık (bir anlamda sonuç) olup işlenen fiil ile model arasında­ ki uyuma veya aylanlığa göre mükafat veya ceza olarak değişmek­ tedir.6 bakıma Kur'an'ın muhataplanna tevcih ettiği hükümler usül-ü fıkh disiplini açısından tahlil edildiğinde bunların; ya bir fiilin yapılmasını emreden veya yasaklayan (iktizru hükümler) ya da mükellefi yapma ile yapınama arasında muhayyer bırakan (tahyiri hükümler) olduğu görülmektedir. Mükellefin fiili önceden belirlenen bu hükümlere göre hukuki bir nitelik kazanmaktadır. Bu açıdan hukuki fiil (fait juridique) insan eseri olan ve hukuk bakımından önem arzeden olay olarak tarumlanmaktadır. Buradaki "hukuki" sıfatı işlenen fiilin hukuka uygunluğunu değil, sadece hukukun o fiile müsbet veya menfi bir sonuç bağladığını ifade etmektedir. Bu anlamda İslam Hukuku açısından insanın bütün fiilleri hukukidir. Çünkü onun her fiili için önceden belirlenmiş farz, haram, mübah, rnekruh gibi 6 Dağcı, ag.e, s.ıo . Muhammed b. Tavit et-Tanci'n.in Fıkıh Prof. Dr. Şamil DAGCI. Dünyası • 319 dini-hukuki değer yargılan öngörülmüştür. İnsanın fiili bu kategorik değer yargılarında!?- hangisinin içinde yer alıyorsa onun vasfı.nı kazanıp mubah fıil-mekruh fiil-haram fiil gibi isimler almakta ve bu değer yargılarının din içinde ifade ettiği hukuki değere göre de ceza ve mükafat konusu olınaktadır.7 et-Tanci, son peygamber Hz. Muhammed'in ( S.A.V) risalet ve tebliğ-i şenat görevinin sadece itikadi konular ile sırurlı olmayıp, muamelatı da kapsadığı gerçeğinden hareketle, çalışmalarında yukanda ifade ettiğimiz gibi hüküm koymanın sadece Aliah'a ait olduğunu, Allah ile Kayzer arasında bir hükümranlık alanı aynmına gitmenin İslami olmadığını vurgulamıştır. 6 . Teklif-mükellef ve sorumluluk ilişkisinin bütünlük içinde değerlendirilmesine büyük önem veren et-Tanci'ye göre, şer'i teklifler karşısında sadece insanın mükellef lalın.masuun başka bir ifadeyle şer'i hükümlerin insana tevcih edilmesinin ve sorumlu tutulnıasuun sebebi, insanın sahip olduğu üstün niteliklerdir. Aklı, idrili ve iradesiyle techiz edilip şerefli kılınan insan, bu yetenekleri ile istikra ve istidlaller yapabilmekte, eşya ve hadiselerin mahiyetini (haka.iku'l-eşya) idrale etmektedir. Sahip olduğu bu üstün yetenekler onu, rüşde, ( doğruyu, iyiyi ve hakikati bulmaya) ve mesuliyet yüklenmeye, lasaca ilahi hitabın kendisine tevcih edilmesine ehil kılmıştır. Akıl, idrale ve iradesiyle, bölümlere ayırma ve anlama, hayatın esas illetlerini ve uzak sebeplerini (illet-i mübaşire ve illet-i cüziyye) ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini inceleyerek bir yargıya ulaşma yeteneği, çocukluktan itibaren başlar. Çocuğun fiziksel gelişimi ile mütenasip olarak gelişir, inkişaf eder ve sinn-i rüşde ulaş­ ınakla kemale erer. Bu duruma et-Tanci, şu hususu da ilave etmektedir; şer'i hü-· kümler (kendi ifadesiyle) şeriat, insarılığın iyiliğini ve faydasını gerçekleştirmeyi maksat kabul eder. Bu iyilik ve faydayı bazı hallerde anlar ve idrale ederiz, hikmetini idrale ettiğimiz ve anladığımız şer'i 7 Dağcı, a.g.e, s . lO. 320 •Uluslararası Prof. Muhammed b. Tavit et-Tarıci Sempozyumu 13- 14 Ekim 2011 ANKARA/TÜRKİYE hükümlere " marıası makul oları (taakkuli) hüküm" adını veririz. Yani bu tür elini hükümlerin illet ve maksadını aklımız ile idrak edebiliriz. Bir de beşer aklının, hikmetini tam olarak idrak edemediği birçok şer'i hüküm).er vardır. Bunlara ise "taabbudi hükümler" adı verilir. et-Tarıci'ye göre bunun marıası hükümden murad olunarı hikmeti her ne kadar anlamasak bile Allah' m hükmüne itaa.t ederiz demektir. göre insarı din ile doğmuştur, insanın aklı mevcut beri din vardır. Kendisinemuhatap olarak a.kı:l4 insarı­ lan seçen Din, doğrudarı i?sarıa hitap ebnektedir. İnsanın akıl kudretinin yanmda doğruyu yanlıştarı tefrik edebilen bir karar mekanizması, bir hakem fonksiyonu icra eden irade yeteneğine sahiptir. Bu bakımdarı insanın en önemli özelliklerinden birisi de fiillerini yapıp yapmamada hür pir varlık olmasıdır. Çünkü Yüce Allah'ın sabit .v e sünnet oları yasalarındarı (sünnetullah) birisi .de insanı fiil ve tasarruflarında icbar ebneyip hür ve rolıhtar bırakmasıdır. Esasen insarı, malik olduğu hürriyet ve ihtiyan, hem iyiliği hem de kötülüğü yapma veya yapmamaya muktedir olduğu için mükellef kabul edilmiş ve eylemlerinden dolayı dünyevi, uhrevi ve ahlaki yönden şahsen sorumlu tutul.muştur. 8 İnsanın sadece kötü fiil ve tasarruflan sebebiyle cezalarıdırıl.mayıp aynı zamarıda iyi fiilleri sebebiyle mükafatlarıdırıl.ması da aynı ilkeye dayanmaktadır. Şer'i bitaba muhatap oları mükellef, kendisine tevcih edilen emir ve yasaklan (hitap) anlayabilen akıllı (akiı) ve belli bir fiziksel (bünyevi) olgunluğa ulaşarı baliğ kimsedir. Akıl sahibi oları ve bülüğa eren kişi, emir ve yasaklara muhatap (mükellef) olmaya 'mecburdur. Başka bir ifade ile mükellefi.yet, akıl ile kaim olup insanın emir ve yasaklan anlama kudreti var olduğu sürece söz konusudur. Şer'i hitabı düşünme ve anlama yeteneğinden yoksun oları veya bunlan kaybeden kişi, dini mükellefiyetiere muhatap değildir. Bu neden1e İslam, insanı kamil ve müstakil bir varlık olarak kabul etmiştir. Mükellef olmada ararıarı nitelikleri taşıyarı yegane varlık olması itiba7. et-Tarıci'ye olduğundarı 8 Muhammed b. Tavit et- Tanci, "1972- 1973 Ders Yılı Ankara Üniversitesi İla­ lıiyat Fakültesi İslam Hukuku Ders Notlan", (Terc. M. Esat Kılıçer ), s. 3, 4. · Muhammed b. Tavit et-Tanci'nin Fıkıh Dünyası Prof. Dr. Şamil DAGCI riyle et-Tanci, insanı mükellef olan olarak tanımlamıştır.9 şahıs • 321 ve sorumluluk üstlenen kişi 8. İnsanın bütün fiil ve davranışlarının yakın ve uzak olmak üzere bir gayesi vardır. Bunlar pratik ihtiyaç ve amaçlardan başlayıp ulvi amaçlara doğru seyreden bir değerler manzumesi oluşturur. İnsanın fiilierinin (amel) değeri, o fiiller ile gerçekleştirilen maksat ve gayelere göre değişir. Şfui' insana öyle ulvi gaye ve hedefler göstermiştir ki; insan aklı bunlardan daha yüksek bir gaye (amaç) veya kıyınet tasavvur edemez. İnsan, kendisine nihai hedef olarak gösterilen bu yüksek gaye ve değerleri, arnellerinin ulaşabileceği en son nokta (el-emedü'l-aksa ve el-gayetü'l-kusva) olarak kabul etmişt;ir. et-Tanci de netice itibariyle hayır, hak ve cemal'in (iyilik, gerçeklik ve güzelliğin), tarihte ve günümüzde insanın bütün akli ve rühi yetenekleriyle idrak ederek gerçekleştirmeye çalıştığı ulvi gaye ve değerler olduğunu, dinin temel amacının da bu üç yüksek gayeyi gerçekleştirmek olduğu konusunda neredeyse bütün İslam mütefekkirlerinin ittifak ettiğini ifade etmiştir.ıo Son sözü Şeyh Galip söylesin; Ben, gördüğüm Baki hakkın nzası, bu dar-ı fenanın fenasıdır. beka Hakk bekasıdır. Hocalantı hocası müdekkik ve muhakkik alim, değerli mütefekkir Hocamız Muhammed b. Tavit et-Tanci' yi rahmetle anıyor hepinizi hürmetle selaınlıyorum. 9 Muhammed b. Tavit et- Tanci, "İslamda Hilaf~t ve Me.zheplerin Doğuşu", Süleyman Demirel Uniuersitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, 1(1995), s.448. 10 Muhammed b. Tavit et- Tanci, "İslam Mezhepleri Haklanda Düşünceler ve İslam Mezhepleri Tarihi", (Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 1972- 1973 Ders Yılı İslam Hukuku Ders Notları, Terc. M. Esat Kılıçer ), s . 5.