T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2480 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1451 DIŞ TİCARETTE GİRİŞİMCİLİK Yazarlar Yrd.Doç.Dr. Emre Ozan AKSÖZ (Ünite 1, 6) Doç.Dr. Funda Rana ÖZBEY ADAÇAY (Ünite 2, 4) Yrd.Doç.Dr. Rıdvan KOZAK (Ünite 3) Yrd.Doç.Dr. Ethem ESEN (Ünite 5, 7) Yrd.Doç.Dr. Hasan BAKIR (Ünite 8) Editör Doç.Dr. Fatih TEMİZEL ANADOLU ÜNİVERSİTESİ i Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. “Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Copyright © 2012 by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic, tape or otherwise, without permission in writing from the University. UZAKTAN ÖĞRETİM TASARIM BİRİMİ Genel Koordinatör Doç.Dr. Müjgan Bozkaya Genel Koordinatör Yardımcısı Doç.Dr. Hasan Çalışkan Öğretim Tasarımcıları Yrd.Doç.Dr. Seçil Banar Öğr.Gör.Dr. Mediha Tezcan Grafik Tasarım Yönetmenleri Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Öğr.Gör. Nilgün Salur Kitap Koordinasyon Birimi Uzm. Nermin Özgür Kapak Düzeni Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Grafiker Gülşah Yılmaz Dizgi Açıköğretim Fakültesi Dizgi Ekibi Dış Ticarette Girişimcilik ISBN 978-975-06-1149-0 2. Baskı Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Web-Ofset Tesislerinde 3.000 adet basılmıştır. ESKİŞEHİR, Temmuz 2013 ii İçindekiler Önsöz .... 1. Ekonomide Girişimcilik ve Girişimciliğin Fonksiyonları 2. Girişimcilik Türleri ve Dış Ticarette Girişimcilik . ... .. 4. Dış Ticaret İle İlgili Meslekler .. 5. Nasıl İhracatçı Olunur? Nasıl İthalatçı Olunur? 2 . 28 ....... 58 ......................... 84 3. Dış Ticarette Girişim Olanakları ve Bir Dış Ticaret Şirketinin Kuruluşu. . iv .......................... 116 6. Dış Ticaret İle İlgili Mesleki Örgütler ve Girişimciye Yönelik Katkıları ...................... 150 7. Dış Ticaretin Girişimciler Tarafından Organizasyonu, Uluslararası Tedarik Zinciri.... 180 8. İş Planı, Fizibilite Raporu ve Değerleme Yöntemleri Sözlük .. ............................ iii ............................ 204 .. 233 Önsöz Dış Ticaret, ülkeler arasındaki rekabetin tüm çıplaklığı ve tüm şiddeti ile gözlenebildiği bir alandır. Dış ticarette başarılı olmanın pek çok ön koşulu sıralanabilir. Bunlar arasında bir tanesi vardır ki, bu konuda ön alanların başarısı tartışmaya yer bırakmamaktadır. Dış Ticarette donanımlı girişimcilere sahip ülkelerin küresel rekabette önemli avantajları olmaktadır. Dış ticarette çok sayıda değişken ile ilgili kararlar alması ve uygulaması gereken girişimcilerin bu karmaşık uluslararası ticaret iklimine hazırlıklı olmaları gerekmektedir. Ülkelerin girişimcilerini uluslararası rekabette yalnız bırakmamak ve ellerini güçlendirmek amacıyla geliştirdikleri çok sayıda teşvik programı bulunmaktadır. Bu kapsamda finansmandan, vergilemeye uzanan bir yelpazede destekler yer almaktadır. Bu tür olanaklardan yararlanmak için öncelikle farkında olmak gereklidir. Yerel düzeydeki organizasyonların uluslararası bağlantılarının ilişkilerinden yararlanmak için bu tür organizasyonların bir parçası olmaya ihtiyaç vardır. Girişimde bulunmadan önce, anılan konularda hazırlık yapabilmek ve bu sayede etkin bir yol haritası oluşturabilmek önem taşımaktadır. Dış Ticarette Girişimcilik kitabı bu alanda öğrenim gören öğrencilere ve diğer okurlarına önemli bir kaynak ve yol gösterici olarak tasarlanmıştır. Bu amacın en üst düzeyde gerçekleşmesi dileği ile okurla buluşmasında emeği olanlara saygı ve şükranlarımızı sunarız. Editör Doç.Dr. Fatih Temizel iv ARKA KAPAK YAZISI Girişimcilik, gelişmekte olan ülkelerin en değerli sermayesidir. Ticaretin küreselleşmesi, girişimciliğin de dış ticaret alanında kendini daha çok göstermesine olanak sağlamaktadır. Dış ticaret alanında girişimcilerin yeteneklerini gösterebilecekleri fırsatların sayısı çok daha fazladır. Bu durum, beraberinde yönetilmesi gereken değişkenleri de artırmaktadır. Riskler ve fırsatlar, dış ticarette yerel ticaret ile kıyaslanamaz düzeylere ulaşmaktadır. Dış ticarette işlem hacimlerinin genellikle daha büyük olması nedeniyle girişimcilerin ölçek ekonomisinden fayda sağlama olanaklarının bulunduğu belirtilmelidir. Bu kitap ile dış ticaret alanında girişimde bulunmayı hedefleyenlere büyük kolaylık sağlayabilecek bilgiler bir arada sunulmaktadır. Dış ticaretin ithalat ve ihracat olmak üzere iki boyutu bulunmaktadır. Ülkemizin cari açık problemi göz önüne alındığında insanımızın ihracat konusuna daha fazla ağırlık vermesinin ülke ekonomisi açısından da faydalı olacağı açıktır. Bu bakış açısı ile kitap incelendiğinde dış ticaret girişimcileri açısından bir tür yol haritası olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. v 1 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Ekonomide girişimcilik kavramını tartışabilecek, Ekonomi ve girişimcilik arasındaki ilişkiyi tartışabilecek, Girişimcilik özellikleri ve girişimci olmaya iten faktörleri açıklayabilecek, Başarılı bir girişimci olmak için gereken özellikleri açıklayabilecek, Genel ve çağdaş girişimcilik fonksiyonlarını açıklayabilecek, Girişimcilikte Proaktif Kişiliği açıklayabilecek, Çağdaş girişimciliğin desteklenmesi için yapılması gerekenleri açıklayabilecek bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Ekonomi Girişimciliğin Fonksiyonları Ekonomide Girişimcilik Girişimcilik İçindekiler Giriş Ekonomide Girişimcilik Kavramı Ekonomi İle Girişimcilik Arasındaki İlişki Girişimcilik Özellikleri ve Girişimci Olmaya İten Faktörler Girişimcilik Fonksiyonları Çağdaş Girişimcilik Fonksiyonları 2 Proaktif Kişilik Ekonomide Girişimcilik ve Girişimciliğin Fonksiyonları GİRİŞ Fransızca “entrepreneur” kelimesinden gelen girişimci terimi günümüze kadar farklı sektörlerde ve farklı açılardan ele alınmıştır. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş ile birlikte girişimcilik daha büyük bir önem kazanmıştır. Girişimcilik ile ilgili olarak yakın zamana kadar özellikle tanımlardaki belirsizlik göze çarpmaktadır. Bunun temel nedenleri arasında, girişimcinin bir yönetici olarak düşünüldüğü ve değerlendirildiği dönemler ile Avrupa ekonomisinde girişimciliğe engel olan feodal sistemi sayabiliriz. Girişimcilik kavramı özelikle bu anlayışlar nedeniyle ekonomi bilimi tarafından uzun süre yeterli rağbeti görmemiştir. Son dönemlerde bahsedilen anlayış günümüz koşullarından dolayı değişmeye başlamıştır. Küreselleşme süreci ile önemi giderek artan ve ekonomide ağırlıklı bir yere sahip olan girişimcilik, aynı zamanda rekabet edebilme niteliklerinin güçlendirilmesine yardımcı olmaktadır. Günümüz ekonomik sistemlerinde, girişimcilik anlamında üst seviyelerde olan toplumların kalkınmışlık düzeyinin de yüksek olduğunun görülmesi girişimciliğin ekonomideki önemini göstermektedir. Bu anlamda bakıldığında; içinde bulunduğumuz modern dünyada “girişimcilik” kavramının önemi ekonomik kalkınma anlamında da giderek artmaktadır. Özellikle 2000’li yıllardan sonra, girişimcilik ve ekonomi kavramları birbirlerinden ayrı olarak düşünülmeyen kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumu girişimcilik ile ilgili yapılan tanımlarda da görmek mümkündür. Girişimcilerin ekonomik değişimlerin birer temsilcisi olarak adlandırılmaları ve girişimciliğin teşvik edilmesi ile ekonomik gelişme arasında bir ilişkinin olması bu tanımlara verilebilecek en uygun örneklerdir. Ekonomik anlamda girişimciliğin atağa geçtiği bir dönem olan günümüz ekonomik düzeninde, girişim hürriyeti anlayışı, modern girişimciliğin en önemli hamlesidir. Bu hamle ile birlikte ekonomistlerin, girişimciliğin ve girişimcilerin serbest piyasa ekonomisinin gelişimine yaptıkları katkıların önemini her ortamda dile getirdikleri bilinmektedir. Serbest piyasa ekonomisi içinde girişimcilik farklı bir konuma ulaşmıştır. Bu konumun girişimciliğe bazı sorumluluklar getirdiği söylenebilir. Bu sorumlulukların bazıları çevreye duyarlılık, piyasa mekanizması içerisinde fark edilerek yakalanan fırsatların üretim yatırımlarına dönüştürülmesi ve sürdürülebilir olmasıdır. Bu sorumluluklar girişimcilik fonksiyonu adı altında yer almaktadır. Daha önceleri girişimciliğin; yenilikler, yeni fırsatlar, yaratıcılık ve bu özelliklerin sürdürülebilir özelliklere sahip olması gibi çağdaş ve modern topluma uygun fonksiyonları yoktu. Bu özellikler kendi doğası gereği çağdaş girişimciliği ortaya çıkarmıştır. Bu anlamda bakıldığında, çağdaş girişimcilik ile girişimcilik fonksiyonları da değişkenlik göstermeye başlamıştır. Girişimciliğin fonksiyonları içinde, teknik, yönetsel ve bireysel beceriler yer almaktadır. Girişimciliği diğer yönetsel alanlardan ayıran teknik, yönetsel ve bireysel becerilerin günümüz şartlarında durağan bir yapıda olmadığı ve bu nedenle sürekli olarak girişimcinin gündemi takip ederek bu becerilerini geliştirmesi gerektiği açıktır. Bir ülkede emek, sermaye, doğa gibi üretim faktörleri nasıl sınırlı ise sanayileşme ile birlikte üretim faktörü niteliği kazanan girişimciler de sınırlıdır. Toplumda her bireyin iş kurma ve girişimde bulunma gibi bir arzusu olduğunu düşünmek mümkün değildir. Bu anlamda, ülke politikalarında, girişimciliği geliştirmek ve desteklemek gerekmektedir. Girişimciliği geliştirmek ve desteklemek demek yalnızca girişimcilerin önlerindeki engelleri kaldırmaya çalışmak onlara sermaye ve kaynak sağlamak demek değildir. Girişimcilerin ülke ekonomisi içindeki yerlerinin önemini bilerek ve onları ekonomik yaşam içerisinde etkin yerlerde görebilmek için istikrarlı politikalar ve yasalarla destelemek gerekmektedir. Bu bağlamda, ekonomi ile girişimcilik arasındaki ilişkinin ve kapsadığı alanın iyi bilinmesi gerekmektedir. Bu ünitede ekonomi ile girişimcilik arasındaki ilişki ve girişimciliğin ve çağdaş girişimciliğin fonksiyonları ve girişimcileri desteklemek için yapılması gerekenler üzerinde durulacaktır. 3 EKONOMİDE GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI Girişimcilik kelimesi, ekonomik yazında ilk kez 1730’larda Fransa’da yaşayan İrlandalı ekonomist Richard Cantillon tarafından kullanılmıştır. Cantillon’a göre girişimcilik, henüz belirginleşmemiş bir bedelle satılmak üzere üretim girdilerini ve hizmetlerini satın almak ve üretmek anlamına gelmektedir. Cantillon’dan sonra Jean Baptise Say, girişimcinin risk üstlenmesi kadar üretim girdilerini örgütleme ve yönetme niteliğine sahip olması gereği üzerinde durmuştur. A.Schumpeter ise girişimcinin yenilikçi ve dinamik olma özelliğini, ekonomik kalkınmada, insan kaynaklarının temel yapı taşlarından birisi olarak vurgulamış, girişimciyi toplumda değişimi yaratacak kişi olarak görmüştür. 18.yüzyıldan günümüze kadar girişimcilik çeşitli evrelerden geçmiştir. Girişimciliği karar verici rolü ile öne çıkaran CantillonSay-Schumpeter’e kadar uzanan düşünsel evrim çizgisi, hâkim ekonomi konusundaki Neoklasik ekonomi içinde başlarda yaygın bir kabul görmemiştir. 20. yüzyılın başlarında yayınlanan The Theory of Economic Development (İktisadi Kalkınma Teorisi) adlı eseri ile Schumpeter, girişimcilik kavramının ekonomi teorisine katılmasına önemli katkıda bulunmuştur. Schumpeter’e göre girişimcilik sadece bilinen üretim faktörlerini bir araya getirme göreviyle sınırlı değildir. Aynı zamanda yenilik yapma özelliğine de sahip olması gerektiğini savunmuştur. Girişimci karar alan, beklentiler oluşturan, belirsizliklerle karşılaşan, zorlukların üstesinden gelmek isteyen kişidir. EKONOMİ İLE GİRİŞİMCİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİ Ekonomik açıdan bakıldığında, insan hayatını sürdürmek için gerekli mal ve hizmetlerin sürekli olarak üretilmesi gerekmektedir. Bilindiği gibi, insanlar bireysel olarak mal ve hizmetleri üretemediklerinden bu mal ve hizmetlerin üretimi işletmeler aracılığıyla gerçekleşmektedir. Üretimin gerçekleşebilmesi için işgücü, doğal kaynak ve sermaye gibi üretim faktörlerine ihtiyaç vardır. Bu anlamda, girişimci ise dördüncü üretim faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Girişimcinin bu faktörleri bir araya getirerek üretim faaliyetlerini gerçekleştirmesi gerekmektedir. Günümüzde, özellikle gelişmiş ülkelerde her yıl milyonlarca iş fikri ortaya çıkmakta ve bunların çoğu girişim olarak kurulmaktadır. Bu girişimler zamanla büyüyerek geleceğin dünya şirketlerinin temelini oluşturmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, girişimciliğin ekonomi için öneminin oldukça önemli boyutlarda olduğu söylenebilir. Girişimciliğin ekonomik açıdan ön plana çıkan unsurları aşağıda sıralanmıştır: • İşsizlik sorununa önemli bir çözüm olanağı sunmaktadır. • Ekonomik büyümede en etkin rollerden birine sahiptir. • Yeni endüstrilerin doğmasına yol açmaktadır. • Teknolojileri kullanan sektörlerde verimliliği artırmaktadır. • Hızla büyüyen sektörler yarattığı için ekonomik büyümeyi hızlandırmaktadır. • Girişimci, ekonomik kaynakların düşük üretkenlik alanlarından yüksek verimlilik alanlarına aktarılma sürecinde baş aktördür. • Girişimci yeni düşüncelerin yaratılması, yayılması ve uygulanmasını hızlandırmaktadır. Yukarıdaki maddeler ışığında, girişimcilik ile ekonomi arasında yakın bir ilişki olduğu ve girişimciliğin ekonomik gelişmenin içerisinde ve ekonomik kalkınmada önemli bir yer teşkil ettiğini söylemek mümkündür. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin ilerlemesi ve gelişmesi girişimcilerin sayısının çokluğuna bağlıdır. Girişimciliğin ekonomik gelişme ile ilişkisini ortaya koyan bir araştırmaya göre, G7 ülkelerinde (Amerika, İngiltere, Japonya, İtalya, Almanya, Fransa ve Kanada) ekonomilerin yıllık büyüme oranları ile girişimcilik düzeyi arasında güçlü bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Günümüzde hızla değişen teknolojik gelişmeler ve küreselleşmenin etkileri ekonomik değişimin temel sürükleyicileri olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelişmiş ülkelerde bilgi temelli ekonomiye doğru hızla bir geçiş ile girişimcilik kavramı önemini arttırmıştır. Gerek küçük gerekse büyük işletmelerde girişimcilik ekonomik anlamda farklı şekillerde kendini göstermektedir. Girişimcilik, kaynaklardan daha çok fırsatlarla ilgilenen bir davranış türüdür. Bu davranış türü, hem küçük, hem de büyük işletmelerde ortaya çıkabilir. Küçük işletmeler, girişim için araçtırlar, gelir ve iş verme kaynağıdırlar. Küçük işletmelerde genellikle bir kişi 4 veya küçük bir grup işletme hakkındaki kararları ve işletmenin geleceğini şekillendirmektedir. Küçük işletmelerde işletme sahibi ya da yöneticisi, kendi adları altında veya tescilli bir ticaret unvanıyla faaliyet gösterebilir ve işin denetleyicisi ve yöneticisi konumunda olabilir. Bununla birlikte, tüm borç ve yükümlülükler kendisine aittir. Küçük işletmelerin yöneticileri çoğunlukla o işletmelerin sahipleridir. Küçük işletme sahipleri hem özel durum riski ile karşı karşıyadır, hem de piyasa riskine karşı büyük işletmelere göre daha duyarlıdırlar. Bu nedenle küçük işletme sahiplerini girişimci olarak nitelemek mümkündür. Büyük işletmeler için ise durum farklıdır. Büyük işletmelerde işletme sahipleri ve işletme yöneticileri farklı rollere sahiptir. Ekonomilerde teknoloji ile birlikte gelen değişim küçük işletmelerin ve beraberinde girişimciliğin önemini artırmıştır. Girişimcilik, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçerken daha fazla önem kazanmıştır; çünkü artık insanın fiziksel gücü yerine fikri emeğinin ekonomik açıdan daha değerli olduğu kabul edilmektedir. Girişimcilik, aynı zamanda ülke ekonomisinin gelişmesinde vazgeçilmez unsurlardan birisidir. Yukarıdaki açıklamaların sonucunda, ekonomik büyümede girişimciliğin önemi daha net anlaşılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, ekonomide girişimcilik konusunu gerek teorik, gerekse uygulamalı olarak ele almak gerekir. Girişimciliği ekonomik açıdan ön plana çıkaran unsurlar nelerdir? Bu unsurlar dikkate alındığında girişimcilik ile ekonomi arasında nasıl bir ilişki vardır? Ekonomi ile Girişimcilik Arasındaki İlişkinin Teorik Çerçevesi Ekonomi ile girişimcilik arasındaki ilişki eskilerden beri araştırılan ve merak edilen bir konudur. Çalışmaların çok büyük bir çoğunluğu, girişimci sayısının artması ile ekonomide büyüme arasındaki doğru orantılı bir ilişki olduğunu tespit etmişlerdir. Girişimci yenilik faaliyetlerini kendine görev edinirken yeni kâr fırsatları oluşturma arayışındadır. Bu fırsatlar verimlilik artışının bir nedeni veya sonucu olabilir. Her iki durumda da girişimcilik ile ekonomik büyüme arasında doğru orantılı bir ilişki vardır. Girişimcilerin artması ekonomik büyümeyi artırır, ekonomik büyümenin artması da girişimcilere yeni fırsatlar sağlayarak yeni girişimcilerin ortaya çıkmasına neden olur. Bu süreç kendi kendini beslemektedir. Daha öncede belirtildiği gibi; girişimcilik özellikle 20. yüzyılın ortalarından beri ekonomiyle iç içe geçmiştir. Araştırmacılar, girişimciliğin ortaya çıkışını da üç faktöre bağlamışlardır. Genel kabul gören bu üç faktör aşağıda yer almaktadır: • 1980'lerden itibaren pazar ekonomisine bağlı olarak ilginin makro ekonomiden mikro ekonomiye kayması ve iş dünyasında girişimciliğin öneminin artması, • Endüstriyel işgücü talebinin daralması ve işsizlerin yeni işler kurarak kendilerine ve ekonomiye iş olanağı sağlamaları ve böylece ekonomik büyümenin önemli kaynağı haline gelmeleri, • İş dünyasında ayakta kalmak için değişimi ve yeniliği kabul etmenin, fark etmenin ve rekabette avantaj olarak kullanmanın gereğidir. Yukarıdaki üç faktörü özetlersek; girişim, yeni iş alanları oluşturma, rekabet edebilme ve ekonomik büyümeyi sağlama aracıdır. Girişimciliğin diğer katkıları ise; yeni kaynaklarla, yeni teknolojilerle toplumu tanıştırması ve böylece daha önce kullanılmayan ya da daha az kullanılan kaynakları ekonomiye kazandırmasıdır. Bunun sonucu olarak, kullanılmakta olan üretim araçlarının ve mevcut girdilerin değişik biçimlerde kullanılmasıyla üretim arttırılmış olur. Artan üretim ile ülke ekonomisine istihdam, büyüme ve kalkınma anlamında doğrudan katkı sağlanmış olur. Ekonomi teorisinin en önemli konularından olan istihdam yaratma, büyüme ve kalkınma sorunlarına tarihsel açıdan bakılırsa, girişimcilik kadar bu soruna çözüm üreten başka bir kavramın olmadığı görülür. Bu açıdan bakıldığında, ekonomistlerin girişimciliğe büyük önem verdiklerini söylemek mümkündür. Aşağıda ekonomistlerin girişimciliğe bakışlarını gösteren Tablo 1 yer almaktadır: 5 Tablo 1.1: Ekonomistlerin Girişimcilik Teorisine Bakışları Richard Contillon Jean-Baptiste Say Alfred Marshall Adam Smith ve David Ricardo Joseph Schumpeter Israel Krizner Giffort Pinchot; Ekonomistlerin Girişimciliğe Bakışları Risk alan Verimli süreç ve üretimleri planlayan Yaratıcı bir kavrayışla ihtiyaçları karşılayan Yöneten Sermaye sağlayan Değişime tepki veren ve ekonominin itici gücü Yenilikçi Modern girişimcilik Yaratıcı - yıkıcı Fırsatları değerlendiren Yeni dengeler kuran İç girişimcilik Kaynak: Bjerke, Hultman, 2002: 50. Daha önce de belirtildiği gibi, ekonomide girişimcilik kavramında ilk yaklaşım Richard Cantillon (1680–1734) tarafından yapılmıştır (Tablo 1.1). Cantillon’a göre girişimci, işletme faaliyetlerini yerine getirirken belirsizlikle yüz yüze kalan kişidir. Girişimci herhangi bir malı belli bir fiyattan ve belli bir miktarda satın almaktadır. Bunun yanında, satacağı fiyat ve miktar belirsizdir. Richard Cantillon’a göre, girişimcinin risk alan bir özelliğe sahip olması ekonominin gelişmesi anlamında önemlidir. Aynı dönemde İngiltere'de gerçekleşen “Endüstri Devrimi” de girişimcilerin risk alması ve kaynakları dönüştürmesiyle sağlanmıştır. 1755 yılında Cantillon’ın ölümünden 25 yıl sonra basılan “Ticaretin Genel Doğası Üzerine Denemeler” adlı eserinde Cantillon, özellikle girişimcinin risk üstelenen kişi ve sermaye tedarik eden kişi olmasına dikkat çekmiştir. Diğer bir ekonomist, Jean Baptise Say ise, girişimciliğin ekonomi için önemini girişimciliğin üretim faktörlerinden biri olarak tanımlayarak ortaya koymuştur. Say’a göre girişimcilik; işgücü, sermaye ve doğal kaynakları koordine etme görevini üstlenmektedir. Böylece üretim faktörleri tanımı genişlemiştir. Say, girişimci sayesinde toplumun ihtiyaçlarının karşılandığını söylemektedir. Girişimci, işgücü, sermaye ve doğal kaynakları koordine ederek üretimin gerçekleşmesini sağlamaktadır. Böylece, almış olduğu riskin karşılığı olarak üretimden payını kâr olarak almaktadır. Say, girişimcilik ile yöneticilik işlevlerini birbirinden ayırmıştır. Alfred Marshall ise, NeoKlasik okulun en önemli öncülerinden biri olup; ekonomide girişimcinin önemli bir rol oynadığının farkında olmasına rağmen, girişimcinin fonksiyonunu asla açık bir şekilde belirtmemiştir. Bunun yanında, girişimcileri; koordinatörlük ve yenilikçilik gibi çeşitli rollerle tanımlamıştır. Marshall’a göre girişimcinin rolü mal ve hizmet üretmek ve bunun yanında maliyetleri en aza indirmeye yarayacak yeni yöntemler bularak, yeni fırsatlar arayarak yenilikler sunmaktır. Girişimci, firma içerisindeki bütün sorumluluğu üstlenerek kontrol fonksiyonunu yerine getirecektir. Girişimci üretimi yönlendirecek, iş riskini üstlenecek, sermaye ve işgücünü koordine edecek kişidir. Adam Smith ve David Ricardo, girişimciyi, ticari amaçla örgütün oluşumunu üstlenen birey olarak tanımlamıştır. Smith ve Ricardo’ya göre, arz yönlü piyasa ekonomisinin itici gücü girişimcidir. Girişimci, ekonomik değişime tepki vermekte ve talebin arza dönüşmesini sağlayan bir güç olarak ekonomide önemli bir rol oynamaktadır. Modern girişimcilik düşüncesi ise, Joseph Schumpeter tarafından ortaya atılmıştır. Schumpeter, yenilikçi olarak gördüğü girişimciyi sadece bağımsız işadamları olarak değil, aynı zamanda bağımlı çalışan yöneticiler olarak da tanımlamıştır. Schumpeter’e göre, girişimci, yeni oluşumlar geliştiren ve bu eylemi sürdüren herkes için söylenebilir. Yeni iş kuran herkes girişimcidir, ancak girişimciliği sürdürmek için her zaman girişimci ruha sahip olmak gerekmektedir. Israel Kirzner'e göre, girişimciler durağanlığı engelleyen ve yeni pazar arayışları içinde olan ve fırsatları değerlendiren bireylerdir. Avusturyalı bir iktisatçı olan Kirzner, 1973’deki “Competition and Entrepreneurship” adlı çalışmasında, tam bilgi ve denge fiyat varsayımlarını sorgulayarak Neo-Klasik dünyaya sert bir eleştiri sunmuştur. Kirzner, dengenin varlığı hakkında NeoKlasik iktisatla uyuşmamaktadır; çünkü tam bilgi varsayımına inanmamaktadır. Kirzner açısından girişimcilik bilginin eksik dağılımıdır. Kirzner, asimetrik bilginin varlığının piyasada dengesizliği oluşturmaya öncülük ettiğini vurgulamıştır. Bu anlamda iyi girişimcilik, yeteneklerine bağlı olarak bu anormalliklerle yeterince uğraşabilmektir. Giffort Pinchot, ilk kez iç girişimcilik kavramının tanımını 6 yapmıştır (intrapreneurship). Pinchot, iç girişimciliği; bağımsız girişimcilerin işletmeyi kurmak ve geliştirmek için kullandıkları düşünce yapısı, davranışlar ve niteliklerin, faaliyetlerini sürdürmekte olan bir işletme içinde kullanılması olarak tanımlamıştır. Ekonomistlerin girişimcilik teorisine bakışları (Tablo 1.2) incelendiğinde, girişimciliğe bakışın, ekonomistler ve yer aldıkları ekollere göre farklılaştığı görülmektedir. Bu bağlamda, Tablo 2’de, ekonomide girişimcilik teorilerinde girişimciliğe bakış ve ekoller yer almaktadır. Tablo 1.2: Ekonomide Girişimcilik Teorilerinde Girişimciye Bakış ve Ekoller Girişimcinin Fonksiyonu/Ekol Neoklasik Ekol Cantillon (1680-1734) Say (1767-1832) Marshall (1842-1924) Knight (1885-1972) Alman Ekolü Schumpeter (1883-1950) Avusturya Ekolü Menger (1840-1921) Kirzner (1930- ) Risk Alan Kişi Aracı Kişi Sermaye Sahibi Yönetici Yenilikçi Kişi Teorinin temel taşı Açıkça dâhil edilmiş Üstü kapalı dahil edilmiş Teorinin temel taşı Açıkça dahil edilmiş Ele alınmamış Açıkça dahil edilmiş Ele alınmamış Üstü kapalı dahil edilmiş Tamamen dışlanmış Teorinin temel taşı Tamamen dışlanmış Ele alınmamış Teorinin temel taşı Teorinin temel taşı Tamamen dışlanmış Ele alınmamış Açıkça dahil edilmiş Ele alınmamış Üstü kapalı dahil edilmiş Tamamen dışlanmış Üstü kapalı dahil edilmiş Tamamen dışlanmış Tamamen dışlanmış Teorinin temel taşı Tamamen dışlanmış Üstü kapalı dahil edilmiş Tamamen dışlanmış Ele alınmamış Tamamen dışlanmış Teorinin temel taşı Tamamen dışlanmış Açıkça dahil edilmiş Ele alınmamış Ele alınmamış Kaynak: Özden, K.; Timurlenk, S.; Başar, S. (2008). “Girişimcilik Eğilimi: Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma”, 2. Uluslararası Girişimcilik Kongresi, 7-10 Mayıs Bişkek. Ekonomik gelişme sürecine bağlı olarak girişimci tanımına yeni nitelikler eklenmiştir. Cantillon’u takiben, girişimciliğin açıklamasına yönelik olarak üç temel görüş ortaya çıkmıştır (Tablo 2). Bunlardan birincisi, en önemli temsilciliğini Schumpeter’in yaptığı Alman Ekolü’dür. İkincisi, Say ve Marshall tarafından temsil edilen Neoklasik Gelenektir. Üçüncüsü de özellikle Kirzner tarafından temsil edilen Avusturya Geleneğidir. Bu gelenekler girişimcinin işlevini farklı yönlerden açıklamışlardır. Söz konusu gelenekler arasındaki temel farklılıklar şöyle özetlenebilir: Neo-Klasik ekonomik düşüncenin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Neoklasiklere göre girişimcinin temel rolü, girişimcilik faaliyetleri yoluyla piyasaların dengede bulunmasına katkı yapmaktır. Avusturya Geleneği ise girişimcinin kâr fırsatları yakalama yeteneklerini ön plana çıkarmaktadır. Bu geleneğe göre girişimcilerin önemli bir fonksiyonu tatmin edilememiş ihtiyaçları karşılamak veya piyasa etkinsizliklerini veya eksikliklerini düzeltmektir. Adı Schumpeterci ekol olarak ta bilinen Alman Ekolünde ise girişimcinin bir değişim, reform ya da devrim yapması ön plandadır. Bu bağlamda girişimcinin fonksiyonu, yeni bir mal üretmek ya da mevcut ürününü yeni bir yöntemle üretmeye çalışmak gibi yenilikler ortaya koymaktır. Tablo 1.2’den görülebileceği gibi Neoklasik ekolde risk alma genellikle girişimcinin fonksiyonu içinde yer almaktadır. Ancak Alman ve Avusturya Ekolünde (Menger, Schumpeter ve Kirzner) risk alma fonksiyonu, girişimciliğin temel özelliği olarak görülmemekte; Neoklasik ekolde ise (Cantillon ve Knight) Alman-Avusturya Ekollerinin aksine risk alma, girişimciliğin en temel özelliği olarak algılanmaktadır. Cantillon’a göre (1931) girişimcilik, riskin hesaplanmasını ve belirsizliklerin aşılmasını gerektirmektedir. Girişimcilik bu bağlamda riskleri yönetme, en az seviyeye indirme ve belki de riskleri başkalarına aktarmayı gerektirmektedir. Knight (1921) girişimcinin riskleri üstlenirken belirsizlikleri de yönetmek ve iyi ya da kötü tüm sonuçların sorumluluğunu taşımak durumunda olduğunu belirtmektedir. Buna karşılık hem Neoklasik ekolde (Cantillon, Marshall, Menger) hem de Alman ve Avusturya ekollerinde (Schumpeter ve Kirzner) girişimci aracılık yapan kişi olarak yer almaktadır. Özellikle Kirzner 7 aracılık faaliyetini girişimcinin en önemli fonksiyonu olarak görmektedir. Bu görüşe göre girişimci ekonomideki fırsatları araştırmakta ve bilgi birikimi ile bu fırsatları her an değerlendirmeye hazır durumdadır. Girişimcinin bir sermaye sahibi olup olmadığı konusu girişimcilik teorilerinde oldukça çok tartışılan ve halen cevabı tam anlamıyla bulunamayan bir olgudur. Neoklasik Marshall ve Cantillon girişimcinin kapitalist ile benzer çağrışımı yapmasına güçlü destek vermektedirler. Hatta Marshall, kapitalizmin girişimciliğin temel bir fonksiyonu olduğu görüşündedir. Buna karşılık Say, Menger, Knight, Schumpeter ve Kirzner ise aksi görüştedirler. Girişimcinin yönetsel fonksiyonu ile ilgili olarak ise Say, Marshall ve Menger aynı görüşlere sahip ekonomistlerdir. Bu bağlamda Say ve Marshall girişimci ile yönetsel faaliyet arasındaki bağlantıları girişimcilik fonksiyonlarının temel taşı olarak görmüşlerdir. Say’a göre, girişimci üretim faktörlerini verimliklerinin düşük olduğu alanlardan yüksek olduğu alanlara doğru yönlendiren bir koordinatör işlevi görmektedir. Bu bağlamda girişimci hem üretim faktörlerini bir araya getirmekte hem de söz konusu kaynakları koordine etmektedir. Tablo 2’de görüldüğü gibi, girişimcinin yenilikçi fonksiyonuna ilk olarak Say tarafından vurgu yapıldığı görülmekle birlikte, girişimcinin bu özelliğine en çok Schumpeter tarafından önem verilmiştir. Bu bağlamda, yenilikçilik, yeni malların üretimine başlanması, mevcut üretim süreçlerinde yeni yöntemler uygulanması, yeni pazarlara açılma, yeni hammadde ve finansman kaynakları bulunması gibi bir takım eylemlerden oluşmaktadır. Sonuç olarak, girişimcilikte kâr elde etmenin önemi hemen hemen tüm ekollerde kabul görmekle birlikte, verilen önemin derecesi değişebilmektedir. Say, kâr elde etmenin girişimci ile doğrudan bağlantılı olduğunu belirtmektedir. Cantillon, Marshall, Menger ve Schumpeter kârı girişimcilik fiilinin önemli bir sonucu olarak algılamaktadırlar. Knight ve Kirzner ise kâr elde etmeyi girişimciliğin en önemli konusu olarak ifade etmektedirler. Neoklasik ekolde, girişimcinin risk alan-kapitalist-yönetici fonksiyonları ön plandadır. Alman ve Avusturya ekolleri ise, girişimcinin yenilikçilik-aracılık faaliyetleri üzerinde durmaktadırlar. Girişimcilikle ilgili yukarıda bahsedilen bütün bu katkılar, piyasadaki bir arbitraj fırsatını yakalayabilen bir kişi olarak bir girişimci düşüncesini iletmektedir. Bu katkılar girişimcinin rolü üzerine fazla değinmemektedir. Bu anlamda Schumpeter yenilik ve çok aktiflik yoluyla piyasadaki değişimleri ve dengesizliklerin yaratılmasında girişimcinin rolünü tanımlayan ilk ekonomisttir. Bu bağlamda, ekonomide girişimcilik Schumpeter’den beri üzerinde çalışılan bir konu olarak karşımıza çıktığını söylemek doğru bir ifade olacaktır. Özellikle ekonomik girişimcilik denilince ilk akla gelen isim Joseph Schumpeter’dir. Schumpeter girişimcilerin ekonomik büyümeye katkısını çeşitli şekillerde ortaya koymaktadır. Bunların en önemlileri, yeteneklerinin somut ifadesi ve yenilik yapma eğilimleridir. Schumpeter yenilikçi faaliyeti “yeni bileşimler oluşturma” olarak ele almıştır. Bu yeni bileşimleri beş durumda açıklamıştır. Bunlar: • Yeni bir ürünün sunulması, bu yeni ürün tüketicilerin daha önce hiç karşılaşmadıkları bir ürün olduğu gibi, mevcut bir ürünün kalitesini artırmak da olabilir. • Yeni bir üretim yönteminin geliştirilmesi, • Yeni bir piyasanın açılması, • Yeni bir hammadde arzının veya yarı-mamulün keşfi, • Endüstri yapısının geliştirilmesi (Tekel yaratmak veya mevcut tekeli yıkmak). Schumpeter’in yukarıda bahsettiği bu yenilik çeşitleri zaten piyasada var olan ve girişimcinin kontrolü altında olan kaynaklardan gelen yeniliklerdir. Bu durumda yenilik bir icadın sonucu değildir. Girişimciler icatçı olabilirler, fakat bir yeniliğin doğması için icat gerekli değildir. Bu nedenle girişimci bir icatçı değildir. Var olanı en iyi şekilde kullanandır. Schumpeter aynı zamanda, girişimciliği sosyal liderliğin bir biçimi olarak da görmektedir. Schumpeter girişimcinin özellikle yönetim, denetim ve karar verme fonksiyonlarının girişimcinin tamamen ayırıcı rolünü ortaya koymadığını ileri sürmüştür. 8 Schumpeter’in teorisinde, dinamik girişimci üretimde “yeni birleşimler” ortaya koyan, yani yenilik yapan, kişidir. Schumpeter bir kitabında, girişimcinin fonksiyonuyla ilgili olarak şu ifadeleri kullanmıştır: “Girişimcinin fonksiyonu bir buluş ya da yeni bir mal üretmek için denenmemiş bir teknolojik olasılığı ortaya çıkarmak olabilir. Girişimcinin eski bir malı yeni bir yöntemle üreterek, bir maddenin yeni bir arz kaynağına ulaşarak ya da ürünlere yönelik yeni bir pazara girerek, bir endüstriyi yeniden yapılandırarak üretim biçiminde köklü değişiklik yapmaktır”. PİYASANIN GELİŞMESİ PİYASANIN DARALMASI (Yaratıcı Birikim) (Yaratıcı Yıkım) GİRİŞİMCİLİK Yeni yeni oluşumların gerçekleşmesi durumunda herkes girişimcidir. Şekil 1.1: Schumpeter’ in Modern Girişimcilik Düşüncesi Schumpeter’in modern girişimcilik düşüncesinde (Şekil 1.1), girişimciliğin rolü piyasanın gelişmesi ve daralması olarak ikiye ayrılır. Girişimcinin rolünü; yeni ürün üreten, aynı ürünü yeni yolla üreten ve endüstride devrim yaratan olarak gören Schumpeter, girişimciyi yeniden yapan; daha önceki ekonomistlerin yoğunlaştığı denge ve optimizasyon anlayışını yıkan "yaratıcı bir yıkıcı" olarak gören ilk ekonomisttir. Schumpeter yeniliği, sürekli eskiyi yok edip yenisini yaratarak ekonomik yapı içerisinde devamlılık sağlama süreci olarak görmüştür ve bu süreci de “Yaratıcı Yıkım” süreci olarak tanımlamıştır. Bu görüş radikallik özelliğiyle girişimcilik ve yaratıcılık arasındaki bağı göstermek bakımından önemlidir. Schumpeter’e göre yenilik nedeniyle piyasaların daralıp yok olmasına “yaratıcı yıkım” denilmektedir. Ters durumuna, yani yenilik nedeniyle piyasaların gelişmesine ise “yaratıcı birikim” denilmektedir. 2000’li yıllara gelindiğinde, araştırmacılar, ekonomik büyümenin yapısını da içine alan girişimciliğin, ekonomik büyümeye artarak devam eden bir katkı sağlayacağını belirtmişlerdir. İşgücü içindeki yenilikçi girişimcilerin oranı arttıkça, ekonomik büyümenin daha hızlı olduğu görülmeye başlanmıştır. Bu açılardan bakıldığında, girişimcilik ekonomi için son derece önemli bir role sahip olduğunu gerçek anlamda söyleyen ve bunu bir anlamda ispat eden kişi Schumpeter’dır. Schumpeter’ı anlamak için özellikle “yaratıcı yıkım” sürecini iyi bilmek gerekmektedir. Schumpeter’e göre yaratıcı yıkımda ekonomik gelişme dört temel olaylar serisinden oluşmaktadır. Bunlar, Başlangıç Dengesi, İnovasyon (yenilik) ve Ekonomik Gelişme, Yenilenmiş Denge ve Evrimdir. • Başlangıç Dengesi: Analitik başlangıç noktası, alışılmış davranışlara dayanan bir ekonomik sistemdir. Bu sistemde ekonomik aktörlerin alışkanlıkları yönünde işleyen bir dengenin kurulu olduğu varsayılır. • İnovasyon ve Ekonomik Gelişme: Yenilikçi bir azınlık girişimlerine başladığında başlangıç dengesi bozulur. Bu, ekonomik gelişmeye öncülük eder, fakat yenilikçi yeteneklerin tükenmesi ve dengesizlik durumunda yenilik yapmanın zorluğu dolayısıyla gitgide yeniliğin akımı kötüleşir. • Yenilenmiş Denge: Er geç yenilikçi dürtü gelişmeyi desteklemek için yetersiz kalacaktır. Ekonomik darboğaz, birçok eski firmayı ekonomik sistemin dışına iten rekabetçi yaratıcı yıkım sürecini keskinleştirecektir. 9 • Evrim: Alışagelmiş sistemin ekonomik evrimi, rutin hale gelmiş dengelerin ve yenilikçi dengesizliklerin birleşimidir. Yaratıcı yıkımda, bir yenilik ikame etkisi nedeniyle birçok piyasanın daralmasına veya yok olmasına neden olmakta ve bu arada yeni piyasalar gelişip farklı firmaları bünyesine çekmekte, bir sektör yok olurken diğeri doğup gelişmektedir. Örneğin elektrik ampulünün icat edilmesi evlerde ve sokak lambalarında gaz kullanımını ortadan kaldırmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, gaz lambaları ortadan kalkmasına rağmen, dünyada gaz kullanımına devam edilmesidir. Yani gaz piyasadan kalkmamış, tam tersine kendini farklı alanlara yöneltmiştir. Schumpeter, girişimcilik teorisine önemli bir katkı sağlamış olup, daha sonraki düşüncelerin ortaya çıkmasında ve gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Schumpeter sonrasında girişimcilik alanında büyük firmaların öneminin artmasıyla birlikte, ekonomide yeniliğin kökenini bütünleşmiş firmalar almıştır. Girişimciliğin ekonomik kalkınmaya katkılarını öğrenmek ve girişimcilikte yeni fırsat alanları oluşturmak için Prof. Dr. Arman Kırım’ın Sistem Yayıncılık tarafından e-kitap olarak çıkartılan “Yeni Girişimcilik (Artan İşsizliğe Çözüm: Yeni Girişimcilik Stratejileri 2010) adlı kitabını okuyabilirsiniz. Girişimcilik kavramını dördüncü üretim faktörü olarak ilk kullanan iktisatçı J.B. Say’dır. Bunun yanında, J. A. Schumpeter’in “Modern Girişimcilik” kavramıyla girişimcilik daha büyük bir önem kazanmıştır. Ekonomi ile Girişimcilik Arasındaki İlişkiye Yönelik Uygulamalar Günümüzde modern hayatın ve yeni ekonominin bir parçası olarak görülen girişimcilik, ekonomik anlamda özgürlük ne kadar yüksek olursa ekonomik büyümenin de o oranda gerçekleşeceği fikri üzerine kurulmuştur. Diğer bir ifadeyle, girişimcilik açısından ekonomik özgürlüğün boyutu ile ekonominin büyümesine olan katkı arasında ilişki vardır. Ekonomik özgürlükler girişimcilik faaliyetlerini özendirerek ekonomik büyümeyi olumlu yönde etkilemektedir. Girişimcilik ve ekonomik gelişme üzerinde durulurken, girişimcinin de önemli bir rolü olduğunun unutulmaması gerekir. Kabul edilmelidir ki, günümüzde girişimcinin başarılı olması için gereken şartlardan birisi de ekonomik göstergeleri iyi bilmesi, öngörülerinin kuvvetli olması ve rekabete hazır olmasıdır. Girişimcilikle ilgili ekonomik yaklaşımlar, genellikle ekonomik gerçeklik için açıklayıcı bir değişken olarak girişimcilik düşüncesi ve girişimcinin rolü üzerinde durmaktadır. Bu anlamda girişimcinin ekonomik gelişmedeki rolünü kişisel düzeyden firma düzeyi ve makro düzeye kadar olan sürecini anlamak gerekmektedir. Aşağıda (Tablo 1.3), girişimcinin ekonomik gelişmedeki rolünü kişisel düzeyden firma düzeyi ve makro düzeye kadar olan süreç yer almaktadır. 10 Tablo 1.3: Girişimcinin Ekonomik Gelişmedeki Rolü SÜREÇ Kişisel düzey 1. Beceriler 2. Kaynaklar 3. Motivasyon 4. İstekler Firma düzeyi 1. Beceriler 2. Kaynaklar 3. Motivasyon 4. İstekler Makro düzey 1. Beceriler 2. Kaynaklar 3. Motivasyon 4. İstekler SONUÇ Kişisel başarı Kişisel gelişim Kişisel gelir Bireysel tatmin İstihdam Kaynakların ekonomiye girişi Yeni ürün, servis, teknoloji Arz ve talebin artması Ekonomik büyüme Kaynak: Semra Arıkan, Girişimcilik, Siyasal Kitabevi, Ankara 2002, s.42. Tablo 3’ten de anlaşıldığı gibi, kişisel düzey girişimci, ekonomik kaynaklarını etkin ve amacına uygun kullanan, düşük maliyetle yüksek üretkenlik çabasında olan kişidir. Bunları başarırken mutlaka ülkedeki ekonomik istikrar çok önemlidir. Bireysel anlamda girişimcilik kavramına, firma düzeyinde girişimcilik kavramı da eklenmektedir. Firma düzeyinde girişimcilikten, çalışanların yaratıcılıklarından yararlanıp, yenilikçi, öncü olmanın ve firmayı geleceğe taşımanın bir yoludur. Girişimciler bir taraftan firma düzeyinde girişimcilik faaliyetlerinde bulunurken, bir taraftan da devletten kendilerine yönelik teşvikler beklemektedirler. Bir girişimci firmasının ürün, üretim ve pazarlama alanlarında planlamalar ve yaptırımlar yaparken, devletinde bu anlamda istikrarı sağlayarak girişimcilere yardımcı olması gerekmektedir. Örneğin Türkiye’de, tekstil ve turizm sektörü, KDV oranını % 18’den % 8’e düşürmeyi başarmıştır. Seramik sektörü doğalgaz ile LPG arasındaki ÖTV’den kaynaklanan fiyat farkını devletten alabilmiştir. Girişimcinin sektörel etkisi aynı zamanda istihdam düzeyini ve kalitesini de etkilemektedir. Girişimci yeni endüstrilerin doğmasına yol açar, teknolojik verimliliği arttırır ve hızla büyüyen sektörler yarattığı için ekonomik büyümeyi hızlandırır. Ekonomideki ağırlıkları ve önemleri nedeniyle, pek çok politikanın da uygulama alanına giren girişimcilik, doğrudan olduğu gibi dolaylı yollardan da ekonomiye katkı sağlamaktadır. Girişimcilerin ekonomiye dolaylı yoldan sağladığı yararlar ise aşağıdaki şekillerde ifade edilebilir: 1. Hem mal hem de hizmet sektörlerinde faaliyet halinde olunmasından ötürü girişimci yeni iş olanakları yaratır. Önemli sayıda işçi istihdam eden büyük işletmeler kapanma ya da küçülme nedeniyle çok sayıda işçinin işsiz kalmasına ve dolayısıyla işsizlik oranlarının küçümsenemeyecek oranlarda artmasına neden olmaktadırlar. Bu durum üretimde önemli bir faktör olan insan kaynağının etkin kullanımını engellemekte ve önemli ekonomik kayıpların yaşanmasına neden olmaktadır. Girişimcilik kavramı ise, işçi çıkarma gibi sebeplerle neden olunan işsizlik oranının düşmesine doğrudan ve dolaylı katkısı olan bir faaliyettir. Bu bağlamda, girişimcilerin özellikle yeni iş olanakları sağladıkları kişiler aşağıda sıralanmaktadır. • Öğrenci ve ev hanımları gibi kesimlere yarı zamanlı iş olanakları yaratmak, • Kadınlara iş olanakları yaratmak, • Azınlıklara iş olanakları yaratmak, • İşten çıkarılan ya da emekli olanlara iş olanakları yaratmak, • Düşük eğitim seviyesi olanlara iş olanakları yaratmak, • Engellilere iş olanakları yaratmak, • Hükümlülere iş olanakları yaratmaktır. 11 Girişimcilik, yeni iş olanakları yaratması açısından çok önemlidir. Başka bir anlatımla, yeni sektörler, girişimcilerin varlığına bağlıdır. Yeni girişimlerin yaratılması ve bu sayede istihdamın artırılması, girişimci ruha sahip yenilikleri takip edebilen, işletme yönetimi konusunda gerekli niteliklere sahip bireylerin varlığıyla mümkündür. 2. Yeni ürün ve hizmetler sunar: Yenilikçi ve öncü mal ve hizmetler sunan firmalar başarılı firmalar olarak kabul edilirler. Örneğin, Facebook, Google, IBM, Sony, Hewlett-Packard gibi büyük firmalar, öncü ve aynı zamanda yeni olmanın kazanımlarını ve buna bağlı olarak yüksek performans seviyelerini, girişimci davranışlarıyla sağlamışlardır. 3. Büyük firmalara hizmet sunar ya da bayilik yapar: Büyük işletmelerin bazı sabit üretim giderlerini düşürmek için başka işletmelerle ve dolayısıyla girişimcilerle işbirliğine girdikleri bilinmektedir. Girişimciler, böylece işletmelerin üretim maliyetlerinin düşmesine ve kaynakların daha verimli kullanılmasına yardımcı olmuş olurlar. 4. Büyük firmaların sunamadığı ama toplumun talep ettiği ürünleri içeren hizmetleri sunar: Ekonomik alanda yaşanan rekabet, müşteri odaklı satış stratejilerinin gelişmesine yol açarak nitelikli mal veya hizmet sunumunu sağlamaktadır. Bu niteliklere ulaşmada her şirket her işi aynı şekilde doğru, yerinde ve uygun yapamamaktadır. Bazı firmalar, diğer firmaların sunamadığı bir veya birkaç hizmeti sunarak farklılaşırlar ve öne geçerler. Bu firmalar, alternatif iş ve hizmet alanlarının oluşturulmasında, girişimcilik ruhunun gelişmesinde, gerçekleştirilen iktisadi faaliyetten yüksek doyum elde edilmesinde etkin rol oynamaktadır. 5. Rekabeti arttırma yoluyla çeşitliliği ve kaliteyi arttırır: İşletmelerin piyasada ayakta kalabilmeleri onların diğer firmalarla rekabet edebilme yeteneklerine bağlıdır. İşletmeler daha fazla kâr elde edebilmek, büyüyebilmek için ürün çeşitliliği ve kaliteyi arttırırken aynı zamanda da düşük maliyetli üretimle daha fazla satış yapmak zorundadırlar. Bunu gerçekleştirebilmenin şartlarından biri ise rekabet koşullarını iyi bilmek ve bu piyasa koşullarında sürekli kendini yenilemektir. Girişimcilik, ekonomik büyüme ve kalkınmanın temel taşını oluşturmaktadır. Bir ülkede girişimciliğin teşvik edildiği oranda ekonomik refah düzeyinin arttığı bilinen bir gerçektir. Bunun yanı sıra, girişimcilik, yenilik ve yaratıcılığın kaynağını oluşturmaktadır. Özellikle 1990’lı yıllardan sonra internet temelli teknolojilerin gelişmesi neticesinde, girişimci hem yeni pazarlara açılma hem de faaliyetleri daha uygun finansman olanaklarıyla gerçekleştirme şansına kavuşmuştur. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde girişimciliğin özendirilmesine özel bir önem verilmektedir. Avrupa Birliği’nde küçük işletmelerin geliştirilmesi, rekabet gücünün arttırılması, uluslararasılaştırılması ve girişimcililiğin özendirilmesi amacıyla bir dizi destekleme programları geliştirilmiştir. Girişimci bir toplum oluşturulması herkesi ilgilendirir ve girişimciliğin topluma sağladığı yararlar nedeniyle teşvik edilmesi gerekir. Girişimci bir toplum için toplumun başarılı girişimcileri takdir etmesi ve başarısızlığı belli açılardan hoş görmesi, başarılı iş projelerini ödüllendirmesi, ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşmada girişimciliğin rolü üzerinde durulması önemlidir. Bilinçli bir girişim kültürü olmadan, dengeli bir tüketim ve sürdürülebilir bir üretim kültürü olamayacağından, bu anlamda ekonomik gelişmeye de istenilen düzeyde ulaşılamaması söz konusudur. Bunun başarılması için toplum kaynaklarının en verimli yatırım alanlarına dağılmasının önemini, toplumu ve toplumun ekonomik kapasitesini bilen bilinçli girişimcilere ve girişimlere ihtiyaç vardır. Ekonomik gelişme ile girişimciliğin desteklenmesi ve rekabetin teşviki arasında paralel bir ilişki vardır. Girişimcilerin önünün açılması ve engellerin kaldırılması ile ekonomik kalkınmanın hızlanmasına, işsizliğin azaltılmasına ve refahın büyüyüp yaygınlaşmasına hizmet edileceği bilinmelidir. Girişimciler bir yandan işlerini büyütürken, bir yandan da içinde yaşadıkları toplumun ekonomik gücünü büyütmekte, bölgesel kalkınmayı ve kentsel gelişmeyi hızlandırmaktadırlar. Bu açıdan girişimciler, bulundukları ülkenin kalkınmasında önemli paya sahiptir. 12 Girişimcilerin ekonomiye dolaylı yoldan sağladığı yararlar nelerdir? GİRİŞİMCİLİK ÖZELLİKLERİ VE GİRİŞİMCİ OLMAYA İTEN FAKTÖRLER Halk arasında yalnızca parası (sermayesi) olanların girişimci olabilecekleri konusunda oldukça yaygın ama doğal olarak yanlış olan bir kanı vardır. Girişimci kendi emeği, sermayesini kullanabileceği gibi, yapacağı anlaşmalarla üretim faktörlerini sahiplerinden kiralayabilir. Girişimciliğin modern toplumlardaki temel fonksiyonu yenilikçiliktir. Girişimcilik, ekonomik kaynakların düşük üretkenlik alanlarından daha yüksek üretkenlik alanlarına aktarılmasını sağlamakta aynı zamanda yeni düşüncelerin doğması ve yaygınlaşmasına yardımcı olmaktadır. Ekonomik kaynakların etkin ve verimli kullanılması ile üretim alanında yeni düşüncelerin birleşmesi sanayide üretim artışı ve dolayısıyla refah artışını sağlarken aynı zamanda yeni endüstrilerin doğması için de ön ayak olmaktadır. Bu açıdan bakıldığı zaman girişimciliğin fonksiyonlarının bilinmesi gerekmektedir. Bir toplumda var olan girişimciler ve onların fonksiyonları da toplumun gelişmişlik seviyesinin değişimi ile yakından ilişkilidir. Girişimciler öncelikle kendileri kâr elde etmek için giriştikleri üretim faaliyetleri ile istihdam ve katma değer yaratarak toplumun gelişmesinde ve ekonomik kalkınmanın sağlanması alanında ciddi görevler üstlenmektedirler. Bu bağlamda, girişimciliğin fonksiyonlarından önce, girişimcinin özelliklerini bilmek daha doğru olacaktır. Girişimcinin Özellikleri Girişimcilerin en bilinen iki özelliği vardır. Bunlardan birincisi, bir girişimcinin daima, başkalarının baktığı ama göremediği fırsatları görüp, bunları birer iş fikrine dönüştürebilmesidir. Diğeri ise, girişimcinin daima risk almaya yatkınlığının olmasıdır. Girişimcinin bu en bilinen iki özelliği dışında özellikle son yıllarda girişimcinin temel özelliklerinin saptanmasına yönelik çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalarda, girişimcilik anlamında başarılı yada başarısız olmuş kişilerde yer almaktadır. Bahsedilen araştırmalarda aralarında iflas edenler, alanında tanınmış iş sahipleri olanlar, ancak üç yada dört denemeden sonra başarıyı yakalayabilmiş girişimciler bile vardır. Yukarıda bahsedilen tüm bu araştırmalar incelendiğinde, kesin olarak girişimcilerin tamamının aynı özelliklere sahip olamayacakları sonucu çıkmaktadır. Bu görüşü destekleyen unsurlar ise, ülkesel, toplumsal, ekonomik ve kültürel farklılıklardır. Bahsedilen araştırmalarda yer alan ve aşağıda ortak paydalarda buluşulan genel girişimci özellikleri şunlardır: • Kabul edilebilir riskleri göze alma: Risk almasını bilmeyen bir girişimci, hiçbir zaman iş hacmini büyüterek, büyük pazarlara açılamaz. • Yenilikçi olması: Yenilik girişimcilikte çok önemlidir; ama kendiliğinden ortaya çıkmaz. Girişimcinin yenilikçi bir anlayışa ve bunu gerçekleştirebilecek yeteneklere sahip olması gerekir. • Kendine güvenirlik: Girişimci inisiyatif kullanmaktan hiçbir zaman kaçınmamalıdır. • Planlı hareket etme: Girişimci zamana egemen olmazsa, zaman ona egemen olur. O zamanın çırağı değil, ustası olmalıdır. • İleriyi görme: Girişimci gelecek günleri, geçen günlerden daha üretken nasıl kılması gerektiğini bilebilen insandır. • Üretkenlik: Girişimci, üretkenliğin olmadığı yerde, girişimcilikten söz edilemeyeceğini bilmelidir. • Sorunları hızlı şekilde çözebilme: Girişimcinin dünyasında soruna kesinlikle yer yoktur. Sorunların en kısa sürede çözümlenmediği yerde üretim olmaz. • Liderlik yeteneği: Girişimci ordu gibi değil, orkestra gibi örgütlenmesini bilmeli ve ekip çalışmasına yatkın olmalıdır. • Çalışkanlık: Çalışkan olmayan bir girişimci, en büyük zenginlik kaynağı verimliliği artıramaz. • İletişim yeteneği: İletişim yeteneği kuvvetli olmayan bir girişimcinin, neleri ve nasıl yapacağını konusunda çalıştığı kişileri doğru şekilde aydınlatamayacağı ve bu nedenle işlerin istenilmediği şekilde gitmesine neden olacağı açıktır. 13 Yukarıda sıralanan özellikler girişimcide bulunması gereken genel özelliklerdir. Girişimci kişi bu özelliklerin bazılarına önem verip bazılarına ise fazla önem vermeyebilir. İşletmelerin başarısını etkileyen pek çok farklı girişimci özelliği mevcuttur. Girişimci kişilerin yukarıda sıralanan genel özellikleri dikkate alındığında dünyadaki girişimcilerin en genel ortak özellikleri; daha önceden de belirtildiği gibi başkalarının baktığı fakat göremediği fırsatları görüp onları birer iş fikrine dönüştürebilmesi ve risk almaya yatkın cesaretleridir. İlk çalışmalarda girişimciliğin odak noktasını girişimcilerin kişisel özellikleri oluşturmaktaydı; fakat geçtiğimiz yıllarda ortaklıklar kurma, küresel etkiler, uluslararası girişimcilik ve insan kaynakları gibi konular da girişimcilik araştırmalarına dâhil edilmiştir. Girişimcilerin başarısını artırmada ve çalışma alanı olarak girişimciliği geliştirmede bir araç olarak kullanılabilecek ortak bir bakış açısı sağlanması gerekmektedir. GİRİŞİMCİLERİ GİRİŞİMCİ OLMAYA İTEN FAKTÖRLER Girişimde bulunmak kişisel farklılıkların ortaya konduğu bir olay olarak kabul edilmekle birlikte, içinde yaşanılan olaylar da bir kimsenin daha aktif bir girişimci olmasına veya olmamasına neden olabilmektedir. Girişimcileri girişimci olmaya iten faktörlere bakıldığında ise, karşımıza on bir adet değer çıkmaktadır. Bu değerler ise şöyle sıralanmıştır: • Kabul görme ihtiyacı, • Gelir elde etme aracı olarak görülmesi, • Kendini geliştirme aracı olarak görülmesi, • Bağımsız olma isteği, • Toplumu geliştirme isteği, • Kendi kendinin patronu olma isteği, • Manevi kazanımlar elde etme isteği, • Kendi geleceğini kendi karar ve çabası ile şekillendirme isteği, • Bağımsız ya da esnek bir iş ortamına sahip olma isteği, • İş fırsatlarını değerlendirme isteği, • Bir çıkış yolu olarak görülmesi. Bazı insanlar kendi kendisinin patronu olmak, başkalarından emir alarak çalışmamak için girişimciliğe yönelir. Bazıları ise mevcut iş seçeneklerinin verdiği maddi-manevi kazanımlardan daha fazlasına ulaşmak için girişimciliği seçmektedir. Bunlara; kendi geleceğini kendi karar ve çabaları ile şekillendirmek isteyen bağımsız ya da esnek bir iş ortamına sahip olmak isteyenler de eklenebilir. Kişileri girişimci olmaya iten diğer bir faktör ise, iş fırsatlarını değerlendirmek istemeleridir. Bazı durumlarda ise yaşam koşulları insanları girişimciliğe itmektedir. Kendi işini kurmak dışında hayatını kazanma seçenekleri sınırlı olanlar ile emekli vb. gruplarda olduğu gibi iş kurarak daha çok maddi-manevi tatmin sağlama çabası içerisinde olanlar da bu gruba dâhil edilebilir. Kendi işini kuran girişimciler, bu zorlu sürecin sonunda kendileri ve etrafındakiler adına bir takım ödüller alırlar. Ayrıca oluşturduğu artı değer ile içinde bulunduğu topluma fayda sağlarlar. Kendi görüş ve planlarına uygun olarak çalışma olanağı bulurlar ve kendi başına başarmanın manevi tatminine ulaşırlar. Bağımsız çalışma ortamına sahip olmak isteyenlerde girişimci olmak isteyebilirler. Kendi geleceğini kendi çalışma isteği ve çabası ile şekillendirmek isteyenlerde girişimcilik kavramına kendilerini yakın görmektedirler. Kısacası, girişimci kişiler iş hayatının zorluklarına katlanabilecek güce sahip, risk almaya yatkın, faaliyet alanlarında daha profesyonel davrandıkları ve amaçlarına ulaşmada daha fazla motivasyona sahip oldukları kabul edilen kişilerdir. Girişimcileri girişimci olmaya iten faktörler nelerdir? 14 GİRİŞİMCİLİK FONKSİYONLARI Girişimcilik fonksiyonları genel anlamda üretimi organize etme ve sağlama, ürün çeşitliliği sağlama, istihdam yaratma, yeni pazarlar ve yeni satış yöntemleri sağlama ve sermaye birikimi sağlamadır. Yukarıda özetlenen bu görevlerin başarılması için yapılması gerekenler şöyle sıralanabilir: • Üretimi Organize Etme ve Sağlama: Girişimciler rekabetçi bir ortamda ayakta kalabilmek için fiyatlarını ayarlamakta ve ürün kalitelerini artırmaktadır. Rekabetçi bir ortam, üretimi verimli bir şekilde sağlama zorunluluğu getirmektedir. Girişimciler rekabetçi bir ortamda pazar paylarını artırabilmek için mevcut ürünlerini geliştirmek durumundadır. Rekabet ortamı, girişimcileri düşük fiyatla kaliteli mal ve hizmet üretmeye, maliyetlerini düşürmeye ve ürün çeşitlerini artırırken toplumun ihtiyaç yapısına göre üretim yapmaya teşvik etmektedir. • Ürün Çeşitliliği Sağlama: Dünyada yaşanan değişimin ekonomik boyutları küçük işletmelerin de değişen yeni şartlara uyum sağlama sürecine girmesine neden olmaktadır. Artan rekabet koşulları nedeniyle girişimciler ürün çeşitlendirme ve uzmanlaşma ihtiyacı duymaktadırlar. Değişen koşullara ayak uydurulması işletmelerin temel amaçlarından biri olan süreklilik varsayımının da bir gereğidir. Küçük işletmeler daha az yatırımla daha çok üretim ve ürün çeşitliliği sağlama potansiyeline sahiptirler. • İstihdam Yaratma: Avrupa Birliği´nde yaşanan işsizlik sorunları araştırılırken Amerika Birleşik Devletleri´nde (ABD) yaratılan istihdamda girişimciliğin çok büyük katkısı olduğu görülmüştür. Rekabet, girişimcilerin tüketicinden gelen talep ve beklentileri karşılayacak şekilde üretmesini ve yatırım yapmasını, dolayısıyla ekonomik kaynakların etkin tahsisini sağlar. Büyük ölçekli işletmelerin ekonomideki ağırlıkları 1970´lerden sonra karşılaşılan birçok sorun yüzünden gittikçe azalmaya başlamıştır. Bu işletmelerin karşılaştıkları en önemli sorunlar, küresel rekabetin artması ve hızlı teknolojik değişmelere ayak uydurulamamalarıdır. Bu nedenle küçük ve orta büyüklükteki işletmeler istihdam açısından ilgi odağı olmaya başlamıştır. • Yeni Pazarlar ve Yeni Satış Yöntemleri Yaratma: Gelişen teknolojiyle birlikte yenilik yaratan girişimciler, yarattıkları yeni ürünlerle yeni pazarlar yaratmaktadırlar. Girişimcilerin geleneksel ticaret şekillerinden çıkarak yeni yöntemleri tümüyle benimsemesi, piyasa koşullarını zorlaması ve mevcut iş yapma kültürünü değiştirmesiyle özellikle son yirmi yılda küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ), üretimde, rekabette, yeni iş yaratma ve toplumsal bütünleşmenin sağlanmasında yeniden öne geçmeye başlamıştır. 20. yüzyılın son döneminde bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı değişim ve gelişmelere paralel bir şekilde ve giderek artan ölçüde dünya genelinde tartışılan bir kavram olarak karşımıza çıkan yeni pazarlar ve yeni satış yöntemleri, bilgi ve iletişim maliyetlerinin düşürülmesi, pazara giriş kolaylıklarının ve rekabetin arttırılması; ticareti yapılan mal ve hizmetlerin çeşitlenmesine, kalitesinin yükselmesine ve fiyatlarının düşmesine neden olabilmektedir. • Sermaye Birikimi Sağlama: Yeni girişimler yaratılması yoluyla ekonomide artan çıktı miktarı, endüstrinin büyümesine ve kârların artmasına yol açmaktadır. Bu kârların da yeniden yatırımlar için kullanılması ile yeni istihdam alanları ve sermaye birikimi sağlanmaktadır. Girişimciliğin sermaye birikiminin sağlanması ile birlikte önemli bir işlevi de sermayenin tabana yayılmasının sağlanmasıdır. Ülkede yeni girişimcilerin ve iş olanaklarının yaratılması, gelir dağılımının da dengeli olmasını sağlayacak önemli bir araçtır. Yukarıda sıralanan girişimcilik fonksiyonları genel olarak değerlendirildiğinde, girişimlerin toplum açısından yarattıkları faydanın yeni iş fikirlerinin doğması ve gelişmesi alanında olduğu görülmektedir. Girişimciler iş hayatında ve piyasadaki boşlukları, fırsat ve potansiyelleri değerlendirerek ekonomik katkı sağlamaktadırlar. Aynı zamanda üretecekleri mal ve hizmetleri farklı kesimlerin beğenisine sunarak potansiyel pazarlar oluşmasının da önünü açmaktadırlar. Girişimcilerin kâr marjlarını artırabilme güdüsüyle ürünlerinde yenilikler yapma ihtiyacının doğması onları yeni teknolojiler kullanmaya teşvik etmekte bu da mevcut teknolojinin gelişmesine yardımcı olmaktadır. Yukarıda sıralanan girişimci fonksiyonları ve bu fonksiyonları yerinde kullanmak için gerekli beceriler eksiksiz olarak her girişimcide bulunması pekte mümkün olamamaktadır. Bu nedenle, başarılı bir girişimci olmak için girişimcilik fonksiyonlarının bazılarının sonradan öğrenilen ve geliştirilen özellikler olduğu unutulmamalıdır. 15 Başarılı Bir Girişimci Olmak İçin Gereken Özellikler Sadece doğuştan gelen bazı özelliklerde başarılı bir girişimci olunamayacağı açıktır. Bu noktada, iyi bir girişimci olmak için yapılması gerekenler aşağıda verilmiştir. • Girişimcilikte deneyim ve bilgi faktörleri son derece önemlidir. Bilgi ve deneyim bir girişimcide mutlaka olması gereken özelliklerdir. Zamanla iş yürürken bu deneyimler ve öğrenimler hızlı bir şekilde artar ve hata yapıldıkça ya da tam tersi başarıya ulaşıldıkça deneyimlerin değeri çok güçlenmektedir. • Girişimcinin asıl amacı kârdır ve ne var ki zarar etme riskinin de sahibidir. İkisi arasındaki gelgitler arasında kaybolmadan doğru yola çıkabilen kişi iyi bir girişimcidir. • İnişli çıkışlı ekonomik ortamlarda ve her zaman kriz faktörünü de göz önüne alarak işlerin zarar etme riski de yüklenebilir olmalıdır. • İşlerin kötü gittiği anlarda bile yılmadan kriz yönetimi yaparak ayakta kalmayı başarabilmelidir. • Hem iyi bir çalışan hem iyi bir yönetici, hem iyi bir patron olmalıdır. • Gerektiğinde operasyonu da yüklenmeli, sorunlar karşısında çözümcü olabilmelidir. • Girişimci daha işine başlamadan önce belki fikir aşamasındayken iyi bir fizibilite ve iş planı yapmalı, sermayesini doğru belirlemeli, öngörüsünü doğru planlamalıdır. • Girişimcinin hedefleyeceği gelir oranı, kurduğu işin sermaye yapısına bağlıdır. • Özellikle finans durumu akışı, gelir-gider hesabını iyi yapmalıdır. Bu hesabı yaparken doğru öngörüler de bulunabilmelidir. • Girişimci öncelikle işin gerekliliklerini yapmak durumundadır. Personeline, hizmet aldığı kuruluşlara, devlete olan ödemelerine önem vermek durumundadır. Kazancı daha geri planda olmalıdır. Önce işin varlığının korunması sonra kazanç temel kuraldır. • Her girişim, işin ölçeğinden bağımsız olarak iş hayatında önemli bir yer tutmaktadır. İşin büyüklüğü ne kadar farklı olursa olsun ortada bir kuruluş vardır ve hem özel sektörle hem de kamu sektörüyle iyi ilişkiler kurulmalıdır. • Girişimci kendi işini kurarken belirli düzeyde bilgi ve deneyim sahibi olmalıdır. Sahip olunan bilgi ve deneyimler kendi işini yürütürken hızla artmaktadır. • Girişimci için "kendine güven" büyük bir silahtır. İş hayatının içinde başarılı olundukça bu güven giderek artmaktadır. • Girişimci kendi işini kurarken tüm ön hazırlık ve programlardan daha da öncesinde kendini sorumlu hissetmelidir. İşe başlamadan önce yapılan tüm çalışmalarda kendisini sorumlu hissetmeli ve sonrasında da bu sorumluluk bilinci devam etmelidir. Yukarıdaki özelliklerden de anlaşılabildiği gibi, başarılı bir girişimci olmak için yetenek, eğitim ve zekânın yanı sıra özgün karakter özellikleri de gerekmektedir. Girişimcinin risk alarak yenilik veya gelişim yaratması, diğer bir deyişle; fırsatları gözleyip bulduğunda her tür riski alarak fikrini gerçekleştirmeye çalışması beklenmektedir. Başarılı girişimcilerin, zarar etme olasılığına karşı cesaretle yürüyen kişiler olduğu bilinmektedir. Sorunlar içinde fırsatları görebilen ve gerçekçi hedefler taşıyan girişimciler başarılı olan girişimcilerdir. Bu hedeflere ulaşabilmek için de mutlaka iyi bir ikna kabiliyetine sahip olmaları ve bilgi birikimi, risk alabilme yeteneği ve hızlı karar alabilme becerilerinin yüksek olması gerekmektedir. Girişimcilik ile ilgili uygulama örneklerini görmek için www. sanayi.gov.tr adresini ziyaret edebilirsiniz. Sonuç olarak, girişimcilik fonksiyonlarının belirlenmesi konusunda çok sayıda yazar ve ekonomistin fikirleri ortaya konmuştur. Tüm bu farklı görüşleri bir tabloda göstererek girişimcilerin temel fonksiyonları belirlemek doğru olacaktır: 16 Tablo 1.4: Girişimciliğin Temel Fonksiyonları Tarih 1848 1917 1934 1954 1959 1961 1963 1964 1965 1965 Yazar Mill Weber Schumpeter Sutton Hartman McClelland Davids Pickle Litzinger Schrage 1971 1971 1973 1974 1974 1977 1978 Palmer Hornadey&Aboud Winter Borland Liles Gasse Timmons 1980 1980 1981 1981 Brockhaus Sexton Mescon Montanari Welsh-White 1982 Dunkelberg-Cooper Girişimcilik Fonksiyonları Risk alma Biçimsel otoritenin kaynağı olma Yenilik, önayak olma Sorumluluğa istek duyma Biçimsel otoritenin kaynağı olma Risk alma, başarı güdüsü Hırslı olma, bağımsızlık isteği, sorumluluk, özgüven İnsan ilişkileri, iletişim becerisi, teknik bilgi Riski tercih etme, bağımsızlık, babacanlık, liderlik Doğru algılama, güç motivasyonu, gerginliğin performansı azalttığı gerçeğinin farkına varma Risk ölçme Başarı güdüsü, özerklik, saldırganlık, güç, tanınma Güç ihtiyacı İçsel güç odağı Başarı ihtiyacı Kişisel değerlere dönüklük Güdü/öz-güven, amaca dönüklük, orta düzeyde risk alma, kontrol odağı, yaratıcılık, yenilikçilik Risk üstlenme eğilimi Enerjik olma/hırs Başarı, hakimiyet, özerklik, dayanma gücü, kontrol Kontrol ihtiyacı, sorumluluk isteği, öz güven/güdü, mücadele etme, orta düzeyde risk alma Büyümeye dönüklük, bağımsızlığa dönüklük, zanaatkarlığa dönüklük Kaynak: Arıkan, S. (2004). Girişimcilik: Temel Kavramlar ve Bazı Güncel Konular, Siyasal Kitabevi, 2. Baskı, İstanbul. Tablo 1.4’ten anlaşılabileceği gibi, girişimcilik, sadece işletme içerikli bir kavram olmayıp, toplumsal hayatta da pek çok rolleri olan çok boyutlu ele alınması gereken bir kavram olarak öne çıkmaktadır. Bu bilincin dinamik tutulması, toplum kalkınması adına oldukça önem taşımaktadır. Girişimciler, ürettikleri mal ve hizmetler yanında kültürlerini sınırlarının ötesine taşımasını bilen, dürüst, geleceği görebilen, vizyon sahibi, ticaret konusuna meraklı kişiler olmalıdırlar. Bu toplumsal kesim, ticaret kervanları ile geçtikleri her coğrafyaya büyük bir canlılıkla birlikte zenginlik kazandırmış; değişmeci, risk alabilen, meraklı, dinamik insan tipleridir. Girişimcisi güçlü olan toplumlarda kıtlık ve çatışma yerine, bolluk, yarışma, gelişmeci rekabet bulunur. Bir girişimci için geleceği bugünden görebilmenin önemi çok büyüktür. Bu hem geleceğin eğilimlerini bugünden bilmek ve henüz ortaya çıkmamış ihtiyaçlara çare olabilecek bir projeyi şimdiden hazırlamak, hem de giriştiğiniz projenin geleceğin şartlarında ne kadar başarılı olup olmayacağını bugünden öngörebilmek açısından önemlidir. Mikro eğilimleri doğru okuyup yükselen eğilimler haline geldiğinde doğru konumda olabilmek işin en önemli sırrıdır. Girişimcinin çağdaş toplumlardaki temel fonksiyonu yenilikçiliktir. Yeni bir şey yaratma demek olan yenilikçilik, bir girişimci için olmazsa olmaz özelliklerdendir. Girişimciliğin bu fonksiyonu, gerçek anlamda gerçekleştirilmesi en zor fonksiyonlarından birisidir. Günümüzde girişimcilik fonksiyonlarından yenilikçilik fonksiyonunun başarılması durumunda bir girişimci ve girişimin kendisinin önü oldukça açık olur. Girişimciliğin yenilikçi özelliğine en uygun örnekler olarak, son dönemlerde ortaya çıkan sosyal paylaşım sitelerini verilebilir. Yenilikçilik, girişimcilerin fırsatları pazarlanabilir fikirlere dönüştürdükleri girişimcilik süreci içerisinde yer alan anahtar bir fonksiyondur. Girişimciler değişimi yaratan ve yöneten kişilerdir. Yenilik yaparak, girişimciler sürekli fırsatları yakalayıp kavrama yeteneği sergilemektedirler. Yenilikçilik, girişimcilerin yeni zenginlik üretici kaynaklar keşfetme ve mevcut kaynakları ilave zenginlik yaratmada kullanmasıdır. Girişimciler, fırsatları pazarlanabilir fikirlere dönüştürerek değişimin öncüsü olmaktadırlar. 17 Girişimcilik Fonksiyonlarını Etkileyen Faktörler Girişimciliğin fonksiyonlarını belirleyen etmenlerin tespit edilmesi çok kolay olmadığı daha önceden ifade edilmişti. Bunun nedeni ise, ülkeden ülkeye girişimcilik fonksiyonlarını etkileyen faktörlerin farklılığıdır. Bu konudaki ciddi çalışmalar Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Babson College ve London Business School tarafından ortaklaşa kurulan Dünya Girişimcilik Platformu (Global Entrepreneurship Monitor, GEM) tarafından yapılmaktadır. Dünya Girişimcilik Platformu, girişimciliğin temelini iki ana gurup altında toplamaktadır (www.gemconsortium.org). Bunlar ülke ve girişimcilik altyapılarıdır. 1. Ülke Altyapısı: Ülke altyapısında incelenen konular, ekonominin dışa açıklığı, devletin rolü, finans sektörünün etkinliği, teknoloji yoğunluğu, fiziksel altyapı, yönetim becerileri, işgücü pazarının esnekliği, yasal kurumlar, ekonomik büyüme, sosyal, politik ve kültürel ortamdan oluşmaktadır. Girişimciliği etkileyen genel ülke altyapısı bir bütündür. Ülke içindeki dinamiklerin tamamı, girişimciliği az veya çok etkilemektedir. Uygun ülke alt yapısı, girişimci alt yapısını etkilemekte ve uygun bir zemin hazırlamaktadır. Bu tarz bir alt yapı; yeni düşüncelerin yaratılması, yayılması ve uygulamasını hızlandırmakta, yeni şirket ve endüstrilerin doğmasına yol açmakta, teknolojileri kullanan sektörlerde verimliliği artırmakta ve hızla büyüyen sektörler yarattığı için ekonomik büyümeyi hızlandırmaktadır. 2. Girişimcilik Altyapısı: Ülke altyapısı genel olarak girişimcinin içinde bulunduğu ortama dair bilgilerle ilgilenirken, girişimcilik altyapısı; bizzat girişimciyi ve girişimi etkileyecek faktörlerdir. Girişimcilik altyapısı ile ilgili etmenler, girişimciliği hem nicel hem de nitel olarak etkileyen çok önemli faktörlerdir. Girişimci ve girişimlerin sayısının çokluğunun yanı sıra, girişimlerin başarılı olması, sürekliliğinin sağlanması ve zaman içinde büyüyebilmesi de önemlidir. Girişimciyi ve girişimi doğrudan etkileyen girişimcilik alt yapı faktörleri şunlardır: (1) İnsan kaynakları, (2) finans, (3) yasal düzenlemeler, (4) sosyal, kültürel ve politik alt yapı ile (5) girişimcilik üzerindeki teşvik ve desteklerdir. Üretimin ve istihdamın temelindeki önemi kadar girişimciliğin potansiyelinde de ülke insanının demografik yapısı bir o kadar önemli bir yere sahiptir. İşsizlik ve istihdam oranları ile eğitim düzeyi, insan kaynaklarının ve dolayısıyla girişimciliğin belirlenmesinde önemli bir role sahiptir. Eğitim düzeyi, girişimciliğin ve girişimci kültürünün alt yapısını oluşturmaktadır. İstihdamın oranı ve dağılımı da girişimciliği belirlemektedir. ÇAĞDAŞ GİRİŞİMCİLİK FONKSİYONLARI 21. yüzyıl toplumunda, değişen toplumsal yapıyla birlikte, yönetim ve girişim usulleri de değişmektedir. Bunun temel nedeni, bilgi toplumunun girdisi olan bilginin, insan tarafından üretilip yönlendirilmesidir. Bu değişim insanı sosyoekonomik yapının merkezine taşımıştır. Dolayısıyla bu toplumun girişimcisinin kendine özgü özellikleri bulunmaktadır. Bu dönem girişimciliğine çağdaş girişimcilik denir. Çağdaş girişimciliğin en temel fonksiyonu yenilikçiliktir. Yenilikçilik dışında, ülkeler bazında girişimciliğin geliştirilmesi için alınması gereken önlemler de girişimciliğin o toplumlar için önem derecesini belirlemektedir. Örnek vermek gerekirse, girişimciliğin geliştirilmesi için alınması gereken önlemler rekabetçi bir alt yapının yaratılması ve piyasaya giriş ve çıkışların kolaylaştırılması gibi önlemler olabilir. Bu durum ancak gelişmiş ülkelerde gerçekleştirilebilir. Gelişmiş ülkelerdeki girişimcilik çağdaş girişimcilik olarak adlandırılmaktadır. 1980’lere kadar girişimcilik daha çok, kendi işini kuracak bireyler için kullanılmaktaydı. Bugün girişimcilik kavramı bu dar kalıptan sıyrılmıştır. 21. yüzyıla gelindiğinde girişimcilik fonksiyonları da çağdaş toplumlara uygun haline gelmeye başlamıştır. Yukarıda sıralanan temel girişimcilik fonksiyonların yanında günümüzde çağdaş girişimcilik ile ilgili ilave bazı fonksiyonların da yerine getirilmesi beklenir. Çağdaş bir girişimciden yerine getirmesi beklenen fonksiyonlar şöyle sıralanabilir: 1. Yeni mal ve hizmet üretmek veya bilinen mal ve hizmetlerin nitelik ve kalitelerini yükseltmek: Bu fonksiyonu etkili bir biçimde yerine getirebilen girişimciler bu alandaki öncü çabaları nedeniyle büyük kazanç sağlayabilirler. Günümüzde yeni işlerin çoğu, büyük firmalardan çok yeni, küçük firmalar 18 tarafından yaratılmakta ve bu eğilim giderek güçlenmektedir. Girişimcilik oranlarında daha büyük bir artış gösteren ülkeler, işsizlik oranlarında da daha büyük düşüşler sağlama eğilimindedir. 2. Yeni üretim yöntemleri geliştirme ve uygulayabilme yeteneği: İşadamları bazen yeni mal ve hizmetleri üretmek yerine, eskiden beri üretilmekte olan bir kısım mal ve hizmetlerin üretim yöntemlerini veya pazara sunuş biçimlerini değiştirmek suretiyle büyük kârlar sağlayabilmektedirler. 3. Endüstride yeni organizasyonlar kurmak: Yaratıcı olmak ve yenilik yapmak bir çağdaş girişimcinin en temel özelliklerinin arasında yer almasının yanı sıra, bu özelliklere sahip olan organizasyonlar da kendilerinin hızla değişen şartlara uyarlama ve rekabet üstünlüğü elde etme olanağına kavuşmaktadır. 4. Yeni pazar ya da pazarlar bulmak: Günümüzde girişimcilerin yenilikçi olmak için yeni pazar arayışları içinde olmaları gerekmektedir. Yeni pazarlara girerken; ülkelerin ya da şehirlerin yani hedef bölgelerin yaşam biçimlerine, tasarruf alışkanlıklarına, kültürlerine ve düşünce tarihlerine hakim olmak gibi unsurlara dikkat etmek gerekir. 5. Girişimciliği Rekabet Açısından Önemli Kılmak: Gerek yeni bir firma kurma, gerek mevcut bir firmayı yeniden şekillendirme çabaları verimliliği yükseltmektedir. Bu tür girişimciler rekabet baskısını artırarak diğer firmaları etkinliklerini iyileştirmeye ya da yeniliklere gitmeye zorlamaktadır. 6. Kişisel potansiyelin kilidini oluşturmada girişimcinin önemini ortaya koymak: Çalışmak sadece para kazanmanın bir yolu olmayıp insanların meslek ve iş seçimlerinde güvenlik, bağımsızlık, yapılan işlerin çeşitliliği ve işe ilgi gibi başka kriterler de rol oynamaktadır. Daha yüksek gelir düzeyleri, insanların girişimcilik yoluyla kendilerini gerçekleştirme ve bağımsızlık gibi “daha yüksek” ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlayabilir. 7. Girişimcilik ile toplumsal çıkarlar gözetilir: Girişimciler piyasa ekonomisinin belirleyicileridir. Onların başarıları kendi toplumlarında zenginlik, istihdam ve tüketici seçimlerinde çeşitlilik olarak yansımaktadır. 8. Medyanın iyi bir takipçisi olmak: Medyanın çok iyi bir şekilde takip edilebilmesi gerekmektedir. Dünya da yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasi gelişmeler ve hatta doğal afetler bile çok önemlidir. Bir kasırganın yol açtığı hasar işletmenin hammadde maliyetlerini arttırabilir. Bu girdi maliyetlerinde artışa neden olacaktır. Bu da en çok küçük işletmeleri ve mikro ölçekli işletmeleri etkileyecektir. Ayrıca faaliyet gösterilen alanda tüketici eğilimlerinin belirlenmesinde ve eğilimlere yönelik olarak üretimlerin gerçekleştirilmesinde, pazarlama planlarının oluşturulmasında medya takibi çok önemli bir etkendir. 9. Eğitimli olmak: Yeni dönemde eğitimde kesinlikle çağdaş girişimcilikte yerini almalıdır. Eğitim konusunda sadece işletme yöneticilerinin değil işçilerin de eğitimlere katılması gerekmektedir. İş verimini yükseltmek, tasarrufu sağlamak, üretim maliyetlerini düşürebilmek, iş barışının sürekliliğini sağlayabilmek bu eğitimler ve bilinçlendirme çalışmaları sayesinde mümkün olacaktır. Ayrıca işçilere üretmiş oldukları ürünün hangi pazarlara satıldığını, ülke ekonomisine sağlanan katkı gibi konular da bu eğitimlerde anlatılırsa işçiler işlerine kendi işleriymiş gibi sahip çıkacaklardır. Patron korkusu ile çalışmaktansa işi sahiplenerek çalışmak daha verimli olacaktır. 10. İşletmenin gelişim stratejilerini belirlemek, Rakipleri ile rekabete giren girişimci, rakibinin ürünleri ve kaynakları hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Girişimci hem kendi işletmesinin hem de rakibinin şirket felsefesini bilmesi gerekmektedir. Böylece, girişimcide işletmesinin gelişim stratejileri konusunda daha etkin bir rol alabilir. 11. Yönetim ve organizasyon politikalarını belirlemek, Girişimci işletmenin üstün ve zayıf olduğu faaliyet alanlarını belirleyerek, bunlara yönelik yönetim ve organizasyon politikaları geliştirilmesini sağlayabilir. Böylece, rakipleriyle hangi alanlarda mücadele 19 edeceği açığa çıkacak ve çoğu kez farkında olmadığı bazı olanak ve fırsatları yakalayarak gelişme yönünü görebilecektir. 12. Çevrenin işletmeye sunduğu fırsatları izleyip bunlardan yararlanmak ve tehditleri bertaraf etmek veya etkisiz kılmak, Sürdürülebilir rekabet üstünlüğü kazanmak açısından işletmelerin izleyecekleri stratejilerini çevrenin işletmeye sunduğu fırsatları izleyip bunlardan yararlanacak şekilde oluşturmaları gerekmektedir. Girişimciler bu fırsatları izleyerek kendilerine avantajlar sağlayabilirler. Bu avantajlarla tehditleri bertaraf edebilirler. 13. Teknolojide gelişme ve değişmeleri izlemek ve işletmenin değişen koşullara uyumunu sağlamaktır. Yeni teknolojilerin çok kısa aralıklarla geliştiği, pazar unsurlarının sürekli değiştiği, ürünlerin hızla eskidiği ve cazibesini yitirdiği, rakiplerin sürekli çoğaldığı bu ortamda faaliyet gösteren işletmeler için girişimcilerde sürekli olarak yeni arayışlara yönelmektedirler. Çağdaş girişimciler bu hızlı değişime ayak uydurdukları gibi işletmenin değişen koşullara uyumunu sağlamaya çalışmalıdır. Yukarıda sıralanan çağdaş girişimcilik fonksiyonları incelendiğinde, çağdaş girişimciliğin yenilikçi, yaratıcı ve gündemi çok iyi takip etmesi gibi günümüz şartlarında son derece önemli olan hususları içerdiği görülmektedir. Diğer bir ifadeyle, “beyin gücü”, “yaratıcılık ve girişim ruhu” ve “eğitimli” olması diğer tüm faktörlerden daha önemli faktörler konumuna ilerlerken, bu durumun yöneleceği iş alanları da eskiye oranla değişmiş, “inovasyon” (yenilik), “Ar-Ge”, “medya” ve “buluş” gibi kavramlar girişimcilik temasının ayrılmaz parçaları olmuştur. Çağdaş Girişimcilikte Proaktif Kişilik Kişileri girişimciliğe yönlendiren ve harekete geçiren kişilikleridir. 1999’da yapılan bir araştırmada, girişimcilerin “başarı yönelimi”, “yeterlilik duygusu” ve “kontrolden kaçınma” gibi özelliklere sahip olduğu tespit edilmiştir. Aynı tarihlerde, proaktif kişilikle gerek bireysel, gerek kurumsal girişimciliğin paralel özellikler gösterdiği ortaya konulmuştur. Proaktif kişilik, çevresinde değişime neden olacak bir etki yaratmak için harekete geçen insanları tanımlamaktadır. Diğer bir tanımda ise proaktiflik, “gelecekte ortaya çıkacak sorunlardan, ihtiyaçlardan ve değişimlerden önce harekete geçme” olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla hızla değişen çevresel koşullara uyabilmek ve bir adım öne geçebilmek amacıyla çevrenin gelecekteki taleplerini öngörerek potansiyel taleplere rakiplerden önce cevap verebilecek yapıda öncü olabilmektir. Çağdaş girişimcilikte girişimci kişiliğin belki de en belirgin özelliği proaktif olmaları, olaylara, işlere, pazarlara ve daha birçok olaya herkesten önce girmeye ya da kimsenin fark etmediği bir yöntemle girmeye çalışmalarıdır. Girişimcilikte proaktif özellikler arasındaki bağlantı diğer tüm özelliklerden daha güçlü bulunmuştur. Proaktif kişilik özelliklerine sahip kişilerden oluşan bir işletmenin yaratıcı fikirler bulma, onları yönetme ve organize etmede diğer işletmelere göre daha başarılı olacağı düşünülmektedir. Kuzey Amerika, Orta Avrupa ve Güneydoğu Asya’da girişimciler ve üst düzey şirket yöneticileriyle yapılan bir araştırmaya göre proaktif insan; • Sürekli değişim fırsatları kollayan, • Değişime odaklı hedefler belirleyen, • Problemleri öngören ve önleyen, • Farklı işler yapan ya da işleri farklı yapan, • Harekete geçen, • Hedefe ulaşana kadar uğraşmayı ve çaba göstermeyi sürdüren, • Değişimi tasarlamak ve başlatmakla kalmayıp, sonuna erdiren ve başaran kişidir. Kısacası, çağdaş girişimcilikte proaktiflik; bir işletmenin yeni ürün ya da hizmetlerini denemek, yeni pazarlara açılmak, yeni yönetsel teknik ve teknolojileri uygulamak, strateji belirlemek, organizasyon yapısını değiştirmek gibi konularda rakiplerini takip etmek yerine birinci sırada olmayı tercih etmesini ifade etmektedir. Örgütün pazardaki fırsatları takip etme, ürün, hizmet, teknoloji, yönetim stratejileri, yeniden yapılanma gibi konularda sektöründe öncü rolü üstlenerek, çevresini şekillendirme yeteneği proaktiflik boyutu kapsamında değerlendirilebilir. İşletmelerde proaktif faaliyetler fırsatların araştırılmasını, rekabet düzenini ve çevresini şekillendirmeyi, değişen talepleri karşılamak amacıyla uygun stratejiler geliştirmeyi, pazar değişiminde aktif rol oynayabilmeyi, yeni ürün ve hizmetleri pazara ilk olarak sokabilmeyi kapsamaktadır. Başarılı çağdaş girişimcilerin geleneksel yöneticilerden en büyük 20 farkı proaktif yönetim anlayışı ile çalışmasıdır. Proaktif yöneticiler günlük çalışmaların işleyişine yönelik planlamalar yaparken, aynı zamanda geleceğe yönelik atacağı adımların stratejilerini de şimdiden yapmaktadırlar. Proaktif kişiliğe sahip girişimciler sorunlar ortaya çıktığı zamandan öncesini ya da atması gereken bir sonraki adımı şimdiden bilirler. Çağdaş bir girişimcinin yerine getirmesi gereken fonksiyonlar nelerdir? Çağdaş girişimcilikte proaktif kişilik ne anlama gelir? Çağdaş Girişimciliğin Desteklenmesi İçin Yapılması Gerekenler Çağdaş girişimciliğin gelişiminde üniversitelerin girişimci bir yapıya kavuşmaları kadar, söz konusu üniversitelerde girişimcilik eğitimlerinin yaygınlaştırılması ve böylece kişilerin çağdaş girişimcilik özelliklerinin geliştirilmesi de önemli olmaktadır. Girişimciliğin bir disiplin olarak değerlendirilmesiyle girişimciliğin öğrenilemeyeceği görüşünü diğer bir ifadeyle girişimciliğin doğuştan geldiğine ilişkin ortaya çıkan görüşün değişerek girişimcilik eğitimin yapılabileceği ve böylece girişimciliğin değişik yönleri ile öğretilebileceği görüşü kabul görmeye başlamıştır. Girişimcilik düzenli bir yaklaşımı gerektirmektedir. Politika etkisi olan tüm bileşenleri kendi bünyesinde ele almak zorundadır. Girişimciliğin desteklenmesi ve çağdaş girişimci yetiştiren topluma doğru yönelişte bazı temel dayanaklar vardır. Bunlar: • İş geliştirme ve büyütmenin önündeki engellerin kaldırılması, • Girişimciliğin risk ve ödüllerinin dengelenmesi, • Girişimciliğe değer veren bir toplum yaratılmasına çalışılmasıdır. • İşe başlama dönemindeki engellerin ortadan kaldırılması, • Şirketler için “Tek Adım Merkezlerinin” kurulması, • Risk ve Ödül, Girişimcilikteki riskler ve ödüllerin daha dengeli olmasının sağlanması önemlidir; çünkü girişimciliği engelleyen en önemli husus, başarısızlık damgası, iflas ve kişisel mülkün kaybedilmesi endişesidir. • İflas Yasalarındaki Düzenlemeler, İflas yasalarının yeni bir başlangıç yapabilmek için engelleri en aza düşürecek şekilde tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir. • Girişimciliğin maliyetinin azaltılması İş kurma ve işin bir başkasına transferinin risk ve maliyetinin azaltılması, küçük işletmeler ve kendi kendini istihdam edenler için vergi oranlarının düşürülmesi ve girişimcilerin ihtiyaçlarına uygun sosyal güvence sisteminin girişimciliği daha aktif hale getireceğinin dikkate alınması, • Kapasite ve becerilerin teşvik edilmesi • Okul döneminde sanal bir işletmenin yönetilmesi, • Kampus ortamında başlangıç aşamasındaki girişimciliğin desteklenmesi, • Toplumun bütün bireylerinin girişimciliğe erişebilir hale getirilmesi, Özellikle kadın girişimcilerin desteklenmesi ve kadın girişimciler için kadın danışmanlar (İsveç’te kadın girişimcilere kadın danışmanlar hizmet vermektedir) gibi alternatifler geliştirilmesi. Yukarıda sıralanan çağdaş girişimciliğin desteklenmesi için gerçekleştirilebilen alternatiflere bakıldığında, sanal şirket kurma işlemlerinden, yatırım faaliyetlerine kadar birçok alanda devletin ve üniversitelerin desteğine ihtiyaç vardır. Girişimcilik olgusu her boyutuyla iyi analiz edilip değerlendirilmeli, devlet destekleyici bir rol oynamalıdır. Girişimci yetiştirmenin ve desteklemenin gerekliliği ekonomik koşulların ve istihdam olanaklarının değişmesiyle daha da iyi anlaşılmaktadır. Bu nedenle, küreselleşen ekonomik koşullara karşı çağdaş girişimciler desteklenmeli ve toplumsal anlamda da bu destek her açıdan gönüllü olarak sürdürülmelidir. Günümüzde, ekonomik kalkınmanın temeli budur. 21 Özet Sürekli kendini yenileme ve geliştirme güdüleriyle hareket eden günümüz ekonomik sistemlerinde, girişimcilik önemli bir rol oynamakta ve günümüzün rekabete dayalı dünyasında önemi giderek artmaktadır. Bu önemi nedeniyle ekonomi literatüründe en çok incelenen konular arasında yer alan girişimcilik, dördüncü üretim faktörü olarak klasik üretim faktörlerine (emek, sermaye ve doğal kaynaklar) eklenmiştir. İlerleyen dönemlerde özellikle Schumpter’in çalışmalarıyla önemi artan girişimcilik ekonomilerin gelişmesinde büyük rol oynamaya devam etmiştir. Girişimcilik sürekli bir yenilik süreci içerisinde eskiyi terk ederek, daha etkin yol ve yöntemleri araştırıp devreye sokarak ekonomi dünyasında ilerleyerek günümüzde ekonominin dinamosu pozisyonuna gelmiştir. büyük firmaların sunamadığı ama toplumun talep ettiği ürünleri içeren hizmetleri sunması ve rekabeti arttırma yoluyla çeşitliliği ve kaliteyi arttırmasıdır. Teknolojik yeniliklerin artması, tüketicilerin hızla değişen istekleri ve buna bağlı olarak değişen beklentileri, sosyal, politik ve ekonomik gelişmeler sürekli olarak girişimciler üzerinde baskı oluşturmaktadır. Girişimcilerin farkı bu noktada ortaya çıkmaktadır. Girişimcilerin en bilinen iki özelliği vardır. Bunlardan birincisi, bir girişimcinin daima, başkalarının baktığı ama göremediği fırsatları görüp, bunları birer iş fikrine dönüştürebilmesidir. Diğeri ise, girişimcinin daima risk almaya yatkınlığının olmasıdır. Girişimde bulunmak kişisel farklılıkların ortaya koyduğu bir olaydır ancak içinde yaşanılan olaylar da bir kimsenin daha aktif ve girişimci olmasına veya olmamasına neden olabilmektedir. Girişimcilik fonksiyonları genel anlamda üretimi organize etme ve sağlama, ürün çeşitliliği sağlama, istihdam yaratma, yeni pazarlar ve yeni satış yöntemleri sağlama ve sermaye birikimi sağlamadır. Başarılı bir girişimci olmak için yetenek, eğitim ve zekânın yanı sıra özgün karakter özellikleri de gerektiği görülmektedir. Ekonomik gelişmenin temel dinamiği olarak görülen girişimci kavramının ekonomistler arasındaki tanımı ilk olarak Fransa asıllı İrlandalı ekonomist R. Cantillon tarafından 1755 yılında yapılmıştır. Girişimcileri riskleri üstlenen olarak adlandıran Cantillon’dan sonra J.B. Say girişimcilerin risk üstlenme kadar üretim girdilerini örgütleme ve yönetme niteliğine de sahip olmaları gerektiğini savunmuştur. Genel anlamda girişimciliğin açıklamasına yönelik olarak üç temel görüş ortaya çıkmıştır. Bunlardan birincisi, en önemli temsilciliğini Schumpeter’in yaptığı Alman Ekolü’dür. İkincisi, Say ve Marshall tarafından temsil edilen Neoklasik Gelenektir. Üçüncüsü de özellikle Kirzner tarafından temsil edilen Avusturya Geleneğidir. Schumpeter’in girişimci tanımı diğerlerinden farklı olarak yenilik temellidir. Modern girişimcilikten ilk kez bahseden Schumpeter’dan sonra günümüze kadar girişimcilik ekonomik sistemlerde her geçen gün önemini arttırmıştır. Schumpeter’e göre yenilik nedeniyle piyasaların daralıp yok olmasına “yaratıcı yıkım” denilmektedir. Ters durumuna, yani yenilik nedeniyle piyasaların gelişmesine ise “yaratıcı birikim” denilmektedir. Schumpeter, girişimcilik teorisine önemli bir katkı sağlamış olup, daha sonraki düşüncelerin ortaya çıkmasında ve gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Girişimcilerin ekonomiye dolaylı yoldan sağladığı yararlardan biri hem mal hem de hizmet sektörlerinde faaliyet halinde olunmasından ötürü yeni iş olanakları yaratılmasıdır. Diğer yararları ise, yeni ürün ve hizmetler sunması, büyük firmalara hizmet sunmak ya da bayilik yapması, Girişimcinin risk alarak yenilik veya geliştirme yapması, diğer bir deyişle; fırsatları gözleyip bulduğunda her tür riski alarak fikrini gerçekleştirmeye çalışması beklenmektedir. Bir girişimcinin çağdaş toplumlardaki temel fonksiyonu yenilikçiliktir. Yeni bir şey yaratma demek olan yenilikçilik, bir girişimci için olmazsa olmaz özelliklerdendir. Girişimciliğin bu fonksiyonu, gerçek anlamda gerçekleştirilmesi en zor fonksiyonlarından birisidir. Girişimcilik fonksiyonunu etkileyen faktörler ülke ve girişimcilik altyapılarıdır. Bu altyapılara verilen değer ülkelerin girişimciliği bakış açısını ortaya koyar. Ancak, çağdaş girişimcilik anlayışsına sahip ülkelerde iki altyapı unsuru da sağlam bir karaktere oturtulmuştur. Çağdaş girişimciliğin yenilikçi, yaratıcı ve gündemi çok iyi takip etmesi gibi günümüz şartlarında son derece önemli olan hususları içermesi gerekmektedir. Girişimcilik, işletmeciliğin ve toplumun yapısında bir değişimi başlatır ve geliştirir. Bu değişim büyümeyi ve üretimi artırmaktadır. Bu değişim ve gelişmeyi kolaylaştıran anahtar yenilikçiliktir. Girişimciler, güçlü sezgisel nitelikleri, belirsizlik atında bile karar alabilen, 22 kendine güvenen, kaynaklara ulaşabilmede başarı sağlayan, çeşitli faktörleri bir araya getirerek çok yönlü düşünce geliştirebilen, yaratıcı, esnek ve değişime ayak uydurabilen kişilerdir. Girişimci kişiliğin belki de en belirgin özelliği proaktif olmaları, olaylara, işlere, pazarlara vs. herkesten önce girmeye ya da kimsenin farketmediği bir yöntemle girmeye çalışmalarıdır. Girişimciliğin desteklenmesi için gerçekleştirilebilen alternatiflere bakıldığında, şirket kurma işlemlerinden, yatırım faaliyetlerine kadar birçok alanda devletin desteğine ihtiyaç vardır. Girişimcilik olgusu her boyutuyla iyi analiz edilip değerlendirilmeli, devlet bu alanda köstekleyici değil, destekleyici bir rol oynamalıdır. Dış ticaret işlemlerinden, yabancı sermayeye kadar ekonomik faaliyet sahalarında bürokrasinin en aza indirilmesi, işlemlerin sayı ve zaman olarak azaltılması gerekir. Girişimci yetiştirmenin ve desteklemenin gerekliliği ekonomik koşulların ve istihdam olanaklarının değişmesiyle daha da iyi anlaşılmaktadır. Bu nedenle, küreselleşen ekonomik koşullara karşı girişimciler desteklenmelidir. 23 Kendimizi Sınayalım 5. Aşağıdakilerden hangisi girişimciliğin ekonomik açıdan ön plana çıkan unsurları arasında yer almamaktadır? 1. Aşağıdakilerden hangisi 20. yüzyılın başlarında yayınlanan ve girişimcilik kavramının ekonomi teorisine katılmasına önemli katkıları olan The Theory of Economic Development (İktisadi Kalkınma Teorisi) adlı eserin yazarıdır? a. İşsizlik sorununa önemli bir çözüm olanağı sunmaktadır a. Jean Baptise Say b. Yeni düşüncelerin yaratılması, yayılması ve uygulanmasını hızlandırmaktadır b. Richard Cantillon c. Joseph A. Schumpeter d. Giffort Pinchot c. Hızla büyüyen sektörler yarattığı ekonomik büyümeyi hızlandırmaktadır e. David Ricardo d. Yeni endüstrilerin doğmasına yol açmaktadır 2. Üretimin gerçekleşebilmesi için üretim faktörlerine ihtiyaç vardır. Aşağıdakilerden hangisi yukarıda belirtilen üretim faktörleri içinde yer almaz? e. Teknolojileri kullanan sektörlerde verimliliği düşürmektedir 6. Cantillan, Say ve Marshall’ın temsilciliğini yaptığı Ekol Hangisidir? a. İşgücü a. Neoklasik Ekol b. Doğal kaynak b. Avusturya Ekolü c. Bütçe c. Alman Ekolü d. Sermaye d. Marshall Ekolü e. Girişimci e. Hiçbiri 3. Aşağıda yer alan ekonomistlerden hangisi henüz belirginleşmemiş bir bedelle satılmak üzere üretim girdilerini ve hizmetlerini satın almak ve üretmek anlamına gelen girişimcilik tanımını ilk kez yapmıştır? 7. Aşağıdakilerden hangisi girişimcilerin ekonomiye dolaylı yoldan sağladığı yararlardan biri değildir? a. Jean Baptise Say b. Büyük firmalara hizmet sunmak yada bayilik yapar için a. Yeni ürün ve hizmetler sunar b. Richard Cantillon c. Büyük firmaların sunamadığı ama toplumun talep ettiği ürünleri içeren hizmetleri sunar c. Joseph A. Schumpeter d. Israel Krizner d. Rekabeti arttırma kaliteyi arttırır e. David Ricardo yoluyla çeşitliliği ve e. Kadınlara iş olanakları yaratmaz 4. İlk kez, iç girişimcilik kavramının tanımını yapan ekonomist aşağıdakilerden hangisidir? a. Jean Baptise Say 8. Aşağıdakilerden hangisi özelliklerinden biri değildir? b. Richard Cantillon a. Kabul edilebilir riskleri göze alma c. Joseph A. Schumpeter b. Yenilikçi olması d. Giffort Pinchot c. İletişim yeteneği e. David Ricardo d. İş sorunlarını başkalarının çözmesini bekleme e. İleriyi görme 24 genel girişimci 9. Aşağıdakilerden hangisi girişimcileri girişimci olmaya iten faktörlerden birisi değildir? Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı a. Kabul görme ihtiyacı 1. c Yanıtınız yanlış ise “Ekonomide Girişimcilik Kavramı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. b. Bağımsız yada esnek bir iş ortamına sahip olma isteği 2. c Yanıtınız yanlış ise “Ekonomide Girişimcilik Kavramı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. c. Kendi kendinin patronu olma isteği d. İş fırsatlarını değerlendirme isteği 3. b Yanıtınız yanlış ise “Ekonomi ile Girişimcilik Arasındaki İlişkinin Teorik Çerçevesi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. e. Kendi geleceğini başkalarının karar ve çabası ile şekillendirme isteği 10. Çağdaş bir girişimciden yerine getirmesi beklenen fonksiyonlardan biri aşağıdakilerden hangisidir? 4. d Yanıtınız yanlış ise “Ekonomi ile Girişimcilik Arasındaki İlişkinin Teorik Çerçevesi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. a. Yeni üretim yöntemleri geliştirme ve uygulayabilme yeteneği b. Endüstride eski organizasyonları sürdürmek 5. e Yanıtınız yanlış ise “Ekonomi ile Girişimcilik Arasındaki İlişki” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. c. Tek tip ürün üretme d. Bağımlı çalışma 6. a Yanıtınız yanlış ise “Ekonomi ile Girişimcilik Arasındaki İlişkinin Teorik Çerçevesi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. e. İletişim konusunda kendini geliştirmeme 7. e Yanıtınız yanlış ise “Ekonomi ile Girişimcilik Arasındaki İlişkiye Yönelik Uygulamalar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 8. d Yanıtınız yanlış ise “Girişimcinin Özellikleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 9. e Yanıtınız yanlış ise “Girişimcileri Girişimci Olmaya İten Faktörler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. a Yanıtınız yanlış ise “Çağdaş Girişimcilik Fonksiyonları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 25 Sıra Sizde Yanıt Anahtarı Sıra Sizde 1 Sıra Sizde 4 Girişimciliğin ekonomik açıdan ön plana çıkan unsurlarını yedi başlık altında inceleyebiliriz: Bunlar, işsizlik sorununa önemli bir çözüm olanağı sunmaktadır. Ekonomik büyümede en etkin rollerden birine sahiptir. Yeni endüstrilerin doğmasına yol açmaktadır. Teknolojileri kullanan sektörlerde verimliliği artırmaktadır. Hızla büyüyen sektörler yarattığı için ekonomik büyümeyi hızlandırmaktadır. Girişimci, ekonomik kaynakların düşük üretkenlik alanlarından yüksek verimlilik alanlarına aktarılma sürecinde baş aktördür. Girişimci yeni düşüncelerin yaratılması, yayılması ve uygulanmasını hızlandırmaktadır. Ele alınan bu yedi madde çerçevesinde, girişimcilik ile ekonomi arasında yakın bir ilişki olduğu ve girişimciliğin ekonomik gelişmenin içerisinde ve ekonomik kalkınmada önemli bir yer teşkil ettiğini söylemek mümkündür. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin ilerlemesi ve gelişmesi girişimcilerin sayısının çokluğuna bağlıdır. Gelişmiş ülkelerdeki girişimcilik çağdaş girişimcilik olarak adlandırılmaktadır. Yeni mal ve hizmet üretmek veya bilinen mal ve hizmetlerin nitelik ve kalitelerini yükseltmek, yeni üretim yöntemleri geliştirme ve uygulayabilme yeteneği, endüstride yeni organizasyonlar kurmak, yeni pazar ya da pazarlar bulmak, girişimciliği rekabet açısından önemli kılmak, kişisel potansiyelin kilidini oluşturmada girişimcinin önemini ortaya koymak, girişimcilik ile toplumsal çıkarlar gözetilir, medyanın iyi bir takipçisi olmak, eğitimli olmak, işletmenin gelişim stratejilerini belirlemek, yönetim ve organizasyon politikalarını belirlemek, çevrenin işletmeye sunduğu fırsatları izleyip bunlardan yararlanmak ve tehditleri bertaraf etmek veya etkisiz kılmak, teknolojide gelişme ve değişmeleri izlemek ve işletmenin değişen koşullara uyumunu sağlamaktır. Başarılı çağdaş girişimcilerin geleneksel yöneticilerden en büyük farkı proaktif yönetim anlayışı ile çalışmasıdır. Proaktif yöneticiler günlük çalışmaların işleyişine yönelik planlamalar yaparken, aynı zamanda geleceğe yönelik atacağı adımların stratejilerini de şimdiden yaparlar. Proaktif kişiliğe sahip girişimciler sorunlar ortaya çıktığı zamandan öncesini ya da atması gereken bir sonraki adımı şimdiden bilirler. Sıra Sizde 2 Ekonomideki ağırlıkları ve önemleri nedeniyle girişimcilik, doğrudan olduğu gibi dolaylı yollardan da ekonomiye katkı sağlamaktadır. Girişimciliğin dolaylı yoldan ekonomiye katkıları şöyle sıralanabilir. Hem mal hem de hizmet sektörlerinde faaliyet halinde olunmasından ötürü girişimci yeni iş olanakları yaratır. Yeni ürün ve hizmetler sunar. Büyük firmalara hizmet sunar ya da bayilik yapar. Büyük firmaların sunamadığı ama toplumun talep ettiği ürünleri içeren hizmetleri sunar. Rekabeti arttırma yoluyla çeşitliliği ve kaliteyi arttırır. Sıra Sizde 3 Girişimcileri girişimci olmaya iten faktörleri incelediğimizde genel anlamda on adet değer öne çıkmaktadır. Bu değerler, kabul görme ihtiyacı, gelir elde etme aracı olarak görülmesi, kendini geliştirme aracı olarak görülmesi, bağımsız olma isteği, toplumu geliştirme isteği, kendi kendinin patronu olma isteği, manevi kazanımlar elde etme isteği, kendi geleceğini kendi karar ve çabası ile şekillendirme isteği, bağımsız ya da esnek bir iş ortamına sahip olma isteği, iş fırsatlarını değerlendirme isteği ve bir çıkış yolu olarak görülmesidir. 26 Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Karlsson, C. ve Paulsson, T. (2004). Relating Entrepreneurship to Economic Growth. CESIS, Electronic Working Paper Series, 1-27. Alada, A. D. (2001). İktisadi Düşünce Tarihinde Girişimcilik Kavramı Üzerine Notlar. İ.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No: 23–2: 47–52. Kozak, M. A. ve Yılmaz, E. G. (2010). Otel Yöneticilerinin İç Girişimcilik Algılamaları: Frigya Bölgesi Örneği, Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, Prof. Dr. Hasan Işın Dener Özel Sayısı 21, (1): 85–97. Alpagun, O. (1998). İşletme Bilimine Giriş, Derya Kitabevi, Trabzon. Arıkan, S. (2002). Girişimcilik Temel Kavramlar ve Bazı Güncel Konular, Siyasal Kitabevi, Ankara. Morris, M. H. (2001). Entrepreneurship Is Economic Development Is Entrepreneurship, Journal Of Developmental Entrepreneurship. 6 (3):5–6. Bayrakdar, S. (2011). Avrupa Birliği Mesleki Eğitim Programlarında Girişimcilik Eğitimlerinin Ekonomik Kalkınmadaki Önemi, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 12, (1): 245–264. Özkul, G. ve Dulupçu, M. A. (2007). Kişisel Gelişimin Girişimci Tipleri Üzerine Etkisi: Antalya Isparta İlleri Üzerinde Bir İnceleme, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, Çanakkale, 2 (2):67–92. Basılgan, M. (2010). Alman Tarihçi Okulu’nun Joseph Alois Schumpeter Üzerine Etkisi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 65 (3):24-50. Özden, K., Timurlenk, S., ve Başar, S. (2008). Girişimcilik Eğilimi: Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma, 2. Uluslararası Girişimcilik Kongresi, 7-10 Mayıs Bişkek, Bildiri. Bekar, İ. ve Korkut, S. D. (2006). Girişimcinin Özellikleri ve Ekonomideki Önemi, Düzce Üniversitesi Ormancılık Dergisi, 2 (2):116–122. Özkul, G. (2007). Sürükleyici Aktörleri: Girişimciler, Süleyman İktisadi ve İdari Bilimler 366. Bjerke, B. ve Hultman, C. M. (2002). Entrepreneurial Marketing: The Growth of Small Firms in the New Economic Era, Edward Elgar Publishing. Ceylan, A. ve Demircan, N. (2002) Girişimcilerin Başarı, Güç ve Yakın İlişki İhtiyaçlarının Kişilik Özellikleriyle İlişkisi Üzerine Düzce Bölgesi'ndeki KOBİ'lerde Bir Araştırma. 21. yüzyılda KOBİ’ler: Sorunlar, Fırsatlar ve Çözüm Önerileri Sempozyumu. Doğu Akdeniz Üniversitesi: 3–4 Ocak. Kapitalist Sistemin Ekonomik Teoride Demirel Üniversitesi Fakültesi, 12 (3):343– Robbins, S. P. ve Coulter, M. (2002). Management, New Jersey: Prentice Hall Inc. Schumpeter, J. A. (1942). Capitalism, Socialism, and Democracy (New York: Harper and Brothers). Şireli, A. (2007). Ekonomik ve Sosyal Özellikleri ile Türk Girişimciliği ve Malatya Uygulaması, Yüksek Lisans Tezi, İnönü Üniversitesi İktisat Anabilim Dalı, Malatya. Çetindamar, D. (2002). Türkiye’de Girişimcilik, TÜSİAD Yayınları, Ankara. Dolgun, U. (2006). Schumpeter’e Göre Ekonomik Gelişmede Girişimcinin Dinamik Rolü, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, 1, (1):145–148. www.gemconsortium.org www.sanayi.gov.tr Eyüboğlu, D. (2003). Girişimciliğin Geliştirilmesi, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları No: 668, Ankara. www.spk.gov.tr Gökbulut, Ö. (2007). Pazarlamada Yaratıcılığın Yeri ve Sanatsal Yaratıcılığın Pazarlamaya Katkısı, Yüksek Lisans Tezi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Ankara. http://www.uosb.org.tr/index.php?option=com_c ontent&view=article&id=557:grmc-yenlkckendne-guevenen-gelme-acik-patronlararaniyor&catid=47:manet www.oecd.org. www.hazine.gov.tr http://www.igiad.com/books/girisimcilik_raporu_ ozet.pdf, 28.12.2011 Işık, N., Göktaş D. ve Kılınç E. C. (2011). İktisadi Büyümede Girişimciliğin Rolü, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, 6 (1):147-178. http://www.akademiktisat.net/makaleler/ab_girişi mci_kobiler_ve_organizasyonlar. htm.29.12.2011 27 2 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Girişimci türlerini açıklayabilecek, Girişim türlerini açıklayabilecek, Dış ticareti ve ilgili bazı önemli kavramları açıklayabilecek, Dış Ticarette girişimciliğin önemini açıklayabilecek, bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Dış ticaret İthalat Girişimci İhracat Girişimcilik Yenilik İçindekiler Giriş Girişim Türleri Girişimci Türleri Dış Ticaret İle İlgiliTemel Kavramlar Dış Dünya ve Girişimcilik Dış Ticarette Girişimciliği Etkileyen Faktörler 28 Girişimcilik Türleri ve Dış Ticarette Girişimcilik GİRİŞ Geçmişte dar veya sınırlı tanımları yapılan girişimcilik, yaşadığımız yeni yüzyılın karakteristiklerine paralel biçimde gerek akademik çalışmaların son yıllarda artmış olması nedeniyle gerekse meydana gelen ekonomik, siyasal, kültürel değişiklikler sonucu çok daha geniş faaliyet alanlarını kapsamaktadır. Bu gelişmeler hem yeni girişimcilik tanımlarını hemde türlerini ortaya çıkarmıştır. Tarihsel olarak girişimci kavramına yüklenen anlamlar farklı olmakla birlikte, ön plana çıkan özellikleri girişimci tiplerini de belirlemiştir. Örneğin ilk kez girişimcinin tanımını yapan Cantillon “risk alan” dinamik girişimciyi; sonrasında J.B. Say “örgütleme” özelliği ile ön plana çıkan” yönetici” girişimciyi veya J.A. Schumpeter “yenilikçi” veya “yaratıcı” girişimciyi betimlemişlerdir. Çağımız bilgi toplumunda artık geçmişten bugüne değin alışılagelen kavramlar, kurallar hızla değişmekte ve hemen her alanda bilgi temeline dayanan yeni iş yapma yöntemleri ortaya çıkmaktadır. Yaşadığımız yüzyılda dikkat çeken özellikler “bilgi, inovasyon, teknoloji” geçmişteki “çok risk alma, yenilikleri yakalama, fırsatları değerlendirme” unsurlarına eklenerek bu unsurlarla tanımlanan yeni girişimci türlerini oluşturmaktadır. Ekonomik yapı, sosyo-kültürel öğeler, politik unsurlar ve küresel düzeydeki etken ve oluşumlar dahi girişim ve dolayısıyla girişimci türlerinin belirlenmesinde etkili faktörler olabilirler. Örneğin azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde ülkesinin gelişim trendine katkı yapmak isteğindeki “sosyal girişimleri” buna örnek verebiliriz. Bir başka örnek “çevreci girişimciler”dir. Çevre problemlerinin artışı, işletmelerin strateji ya da iş planlarında vizyon ya da ürün olarak çevreyi dikkate alan bir yaklaşımı sergileyen böylesi bir tip nitelendirmeyi ortaya çıkarmıştır. Girişim kelimesi “bir işe, eyleme girişme, başlama, teşebbüs” olarak tanımlanmaktadır. Girişim ve girişimci denildiğinde zorunlu olarak şirketler konunun merkezine yerleşmektedir. Özellikle büyüme potansiyelleri ve esnek yapıları nedeniyle Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ)’ler ön plana çıkmaktadır. Burada “işletme” ve “girişim” arasındaki kavramsal tartışmalara girmeksizin eş anlamda, girişimciliğin türleri ve dış ticaret ilişkisi önce “şirketler” başka bir deyişle “girişim” genelinde ve ölçekler boyutunda “KOBİ”ler özelinde ele alınmaya çalışılmaktadır. GİRİŞİM TÜRLERİ Girişimler girişimcilerin ticari faaliyetlerini gerçekleştirmek için kurdukları belirli “yasal, finansal, örgütsel ve ekonomik” özelliğe sahip olan ekonomik birimlerdir. Başka bir tanımlamayla, girişimcilerin ticari faaliyetlerini gerçekleştirmek için kurdukları ekonomik birimlere “girişim” adı verilir. Geleneksel literatürde girişimci, “girişim faaliyetini gerçekleştiren kişi” olarak nitelendirildiği için, girişimci türlerinin buradaki anlamıyla işletmelerin türlerine genel olarak bakmak anlamlıdır. İşletmeler farklı ekonomik yapılar içinde örneğin ülke ya da piyasa çeşidine göre farklılık gösterebilecekleri gibi ekonomideki işlevleri gereği biribirinden farklı yapıda ve özellikte bulunabilirler. İşletmeler, dar kapsamda; “büyüklüklerine, faaliyet alanlarına, üretilen malların niteliğine, işletme sahibine ve hukuki yapısına göre” farklı sınıflandırmalara tabi tutulabilir. Ayrıca bunlardan farklı olarak işletmelerarası anlaşmalara göre, riske katlanma, yönetim biçimleri veya alıcıların türlerine göre sınıflandırmalar da yapılabilir. 29 Büyüklüklerine Göre Girişimler, Büyüklük açısından işletmeler, işletmenin faaliyetinin genişliği veya elde ettiği gelir miktarı ya da çalıştırdığı kişi sayısı esas alınarak ( ayrıca burada ele almayacağımız ya da arazi ölçüsü) bir sınıflandırmaya tabi tutulabilir. Buna göre işletmeler, 1. 2. Ölçeğe göre girişimler a. Küçük ölçekli işletmeler, b. Orta ölçekli işletmeler ve c. Büyük ölçekli işletmeler olarak tasnif edilir. Faaliyet sahasına göre girişimler a. Ulusal işletmeler b. Uluslararası işletmeler c. Çokuluslu işletmeler İş Kolu Esasına Göre İşletmeler. Bu esasa göre işletmenin faaliyette bulunduğu iş kolu esas alınarak bir sınıflandırma yapılır. İşkolu açısından değerlendirilen işletmeler aynı zamanda üretim açısından da değerlendirilebilir. Endüstri malı ya da tüketim malı üretenler olarak da tanımlanmaktadırlar. Buna göre işletmeler, 1. Endüstri işletmeleri, 2. Ticaret işletmeleri ve 3. Hizmet işletmeleri olarak tasnif edilir. Mülkiyete Göre Girişimler Bu ayrıma göre işletmeler, 1. Özel kesim işletmeleri 2. Kamu kesimi işletmeleri olarak ikiye ayrılarak tasnif edilir. 3. Yabancı Sermayeli İşletmeler 4. Karma İşletmeler Hukuki yapılarına göre girişimler, hukuki örgütlenme şekilleri göz önünde bulundurularak işletmeler tasnife tabi tutulmaktadır. Buna göre işletmeler; 1. Kollektif Şirket 2. Komandit Şirket 3. Anonim Şirket 4. Limited Şirket 5. Kooperatif işletmesi 6. Tek kişi işletmesi olarak tasnif edilir. Büyüklüklüklerine Göre Girişimler Ölçeklerine Göre Girişimler Ölçeklerine göre işletmelerin “küçük, orta ve büyük” şeklinde ayrıldığını görmekteyiz ancak literatürde kullanılan esas ayrım çoğunlukla ilk ikisini birleştiren ve esasen girişimciliği temsil ettiği düşünülen Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ)’lerdir. KOBİ: 250 Kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu T25.000.000’yi (Yirmibeş Milyon Türk Lirası’nı) aşmayan ve KOBİ Tanımı Yönetmeliğinde mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik birimdir. Bu tanımlamaya göre 250 ve üstü işçi çalıştıran ve yıllık satış hasılatı T25 milyon’yi aşan işletmeler de “büyük ölçekli işletme” olarak sayılmaktadır. 30 Şekil 2.1: www.kosgep.gov.tr KOBİ kavramı hemen hemen tüm ülkelerde kullanılan bir kavramdır. Kavramın ifade ettiği büyüklük; ekonomiye, sanayileşme düzeyine, pazarın büyüklüğüne, sektöre ve kullanılan üretim yöntemine bağlı olarak ülkeler arasında farklılıklar göstermektedir. Ülkeler, KOBİ tanımlarını, politikaları ve kaynakları çerçevesinde sermaye büyüklüğü, işçi sayısı ve ciro gibi belirleyici unsurlardan bir ya da birkaçını kullanarak belirlemektedirler. Bazı ülkelerin tanımlarının nasıl belirlendiğine ilişkin ölçütler Tablo 1’de verilmektedir. Tabloya bakıldığında, tanım oluşturmada genel olarak gelişmiş ülkelerin, ciro, sermaye ve çalıştırılan işçi sayısı ölçütlerini birlikte kullanarak KOBİ tanımlarını oluşturdukları görülmektedir. İşletmelerin büyüklüklerini niceliksel olarak belirlemede kullanılan ölçülerin başlıcalarını; çalışanların sayısı, çalışanlara ödenen ücret ve maaşların tutarı, belirli bir süre içinde kullanılan hammadde tutarı, işletme sermayesinin büyüklüğü, satış hacmi, üretim miktarı ve kullanılan makinaların miktarı olarak özetleyebiliriz; Bunların içinde “çalışanların sayısı”nı en sık kullanılan olarak vurgulanmaktadır. Ülkemizde girişimler çalıştırdıkları kişi sayısına bağlı olarak çeşitli şekillerde tanımlanmaktadırlar. Tablo 2’de görüleceği üzere ülkemizde, çalışan sayısı bakımından AB ile uyumlu bir KOBİ tanımı yapılmıştır. Ancak, ülkemizde işletmelerin ciro ve sermaye yapılarının küçük olması nedeniyle bu ölçütler bakımından AB -KOBİ tanımında kabul edilen değerlerin altında bir değer belirlenmiştir. AB’ye uyum çerçevesinde çıkarılan söz konusu yönetmeliğe göre ülkemizde faaliyet gösteren işletmelerinin yaklaşık yüzde 99’u KOBİ niteliğindedir. Tablo 3’de ise kurumlara göre ve sektörel ayrımlarına göre KOBİ tanımları yer almaktadır. Tablo 2.1: Ülkelerin KOBİ tanımlarını belirlerken dikkate aldığı ölçütler ÖLÇÜTLER SERMAYE İŞÇİ SAYISI CİRO+ SERMAYE+İŞÇİ SAYISI ÜLKELER Bangladeş Endonezya Gana Hindistan Nepal Nijerya Kenya Srilanka Brezilya Malezya OECD Tayland AB ABD Filipinler Japonya Peru Sudan Türkiye Venezuella Kaynak: Sanayi Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT, 2000. Tablo 2.2: AB- Türkiye KOBİ Tanımı AB Tanım Kriteri Çalışan sayısı Yıllık net satış hasılatı Yıllık mâli bilançosu Çalışan sayısı Yıllık net satış hasılatı Türkiye Yıllık mâli bilançosu Mikro İşletme ≤ 10 Küçük Ölçekli ≤ 50 Orta Ölçekli ≤ 2 milyon Avro ≤ 2 milyon Avro 0-9 ≤ 10 milyon Avro ≤ 10 milyon Avro 10 - 49 ≤ 50 milyon Avro ≤ T1 milyon. (606.000 Avro) ≤ T1 milyon. (606.000 Avro) ≤ T5 milyon. (3 milyon Avro) ≤ T25 milyon. 15,15 milyon Avro ≤ T5 milyon. (3 milyon Avro) ≤ T25 milyon. 15,15 milyon Avro ≤ 250 ≤ 43 milyon Avro 50-249 Kaynak: Resmi Gazete 18.11.2006 tarih ve 997 sayılı KOBİ Tanımı Yönetmeliği. (Buradaki döviz kuru değişim değerlerinin güncel olmaması nedeniyle değerler dikkatlice incelenmelidir.) 31 Avrupa Birliği (A.B.)’nde ölçek; çalışan sayısından yola çıkılarak hazırlanmıştır. Avrupa Birliği tanımına göre girişimler; 0-9 : Mikro Ölçekli İşletme 10-49 : Küçük Ölçekli İşletme 50-249 : Orta Ölçekli İşletme 250+ : Büyük işletmeler şeklinde gruplandırılmıştır. Buna göre KOBİ tanımı da şu şekildedir: 0-249: KOBİ (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler). http://www.kosgeb.gov.tr/ Tablo 2.3: Türkiye’de Kullanılan KOBİ Tanımları Kurum Sanayi KOSGEB İmalat İmalat, Turizm, Yazılım & Geliştirme İmalat İmalat, Turizm, Tarım, Eğitim, Sağlık, Yazılım&Geliştirme HALKBANK EXIMBANK HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI DIŞ TİCARET İmalat Orta Ölçekli:1-200 işçi Sabit Yatırım:1.830.000 Euro İmalat Küçük:10-49 Orta Ölçekli:50–99 işçi İmalat Küçük:5-100 Orta Ölçekli:100–200 işçi MÜSTEŞARLIĞI Devlet İstatistik Enstitüsü Devlet Planlama Teşkilatı Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı Tanım Kriterleri Küçük:1–50 işçi Orta Ölçekli:51–150 işçi Orta Ölçekli:1-250 kişi Sabit Yatırım:550.000 Euro 1-200 işçi Küçük:10-49 Orta Ölçekli:50–250 işçi Yatırım Tutarı:550.000 Euro Kaynak: KOBİ Tanımı Yönetmeliği. Türkiye’deki küçük ve orta büyüklükteki işletme sayısı 1.720.598 olup, işletmelerin sektörel dağılımlarına bakıldığında en büyük payı % 46,19 ile ticaret sektörünün oluşturduğu görülüyor. İmalat sektöründe ise toplam işletmelerin %14,35’ini oluşturan 246.899 firma yer alıyor. Hizmet sektöründeki işletmeler KOBİ kapsamında değerlendirilmiyor. Burada, mikro ölçekli olarak tanımlanan 1 ila 9 işçi çalıştıran işletmelerin, toplam imalat sanayi işletmelerin %89,12’sini oluşturarak en yüksek paya sahip oldukları ortaya çıkıyor. KOBİ’lerin halen istihdama olan katkısı % 60 civarındadır. Eurostat 2002 verilerine göre, A.B.’deki işletmelerin %89.1’ini mikro işletmeler, %11.3’ünü ise küçük ve orta ölçekli firmalar oluşturmaktadır. Çalışan sayısına göre dağılımda ise büyük şirketlerin payı %33.1, mikro ölçeklilerin %27.8, küçük ve orta ölçeklilerin ise %38.9’dur. Yaratılan katma değerde en büyük pay %40.3 ile 250’den fazla çalışanı olan büyük işletmelere ait iken, mikro işletmelerin payı %20.8, küçük ve orta ölçekli firmaların payı ise %38.9’dur http://www.kobi.org.tr/ 32 Faaliyet Sahasına Göre Girişimler İşletmeleri faaliyette bulundukları çevreye ya da alana göre sınıflandırmak mümkündür. Buna göre, işletmeler “ulusal ve uluslar arası alanda faliyette bulunan işletmeler olarak tanımlanabilir. Ancak günümüzde belli bir saha ya da kökene bağlı kalmıyan oldukça hür hareket edebilen esnek yapılı bir işletme grubu daha var ki çok önemlidir. Bunlar “çokuluslu işletmeler” (Ç.U.Ş.) olarak tanımlanmakta ve küreselleşme sürecinin en önemli aktörlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Tüm dünyayı faaliyet sahası olarak gören ÇUŞ’ları da bu sınıflandırma içinde ele almak mümkündür. Ulusal İşletmeler: Ülke sınırları içinde kurulmuş, kapital ve yönetim açısından başka bir ülkeye bağlı olmayan işletmelerdir. Bu niteliği gösteren her türlü işletme ulusal işletme sayılır. Türkiye’deki yerli şirketler ulusal işletmelerdir. Uluslararası İşletmeler: Yalnızca kendi ülkesinde değil, başka ülkelerde de çeşitli dallarda uğraşta bulunan işletmelerdir. Bunların kapital yatırımları sınırlıdır ve yönetimleri çoğunlukla ana işletme yurttaşlarının elindedir. Bu işletmeler sanayi, ticaret, ulaştırma, pazarlama alanlarında yer alırlar. Çokuluslu Şirket (ÇUŞ): Dünyayı bir tek pazar olarak gören ve durumunu her yerde en kıvamlı kılmak için kaynaklarını -kapital, yönetim, teknoloji-oralara aktaran bir dünya şirketidir. ÇUŞ’lar ekonomik yaşamın her alanında yer alırlar ve uğraşlarını pek çok ülkeye yayarlar. Uğraş alanlarını şöyle sınıflandırabiliriz: Yerel olarak üretilen ya da dış alımı yapılan parçaları kullanan üretici işletmeler; yarı üreticilik yapan dağıtıcılar ve bağlantılı satışçılar biçimindeki ticaret işletmeleri; sınırlı ölçüde yerel işletmeye bağlı olan doğal ve tarımsal kaynakların ana üreticileri ya da çıkarımcıları; hizmette ya da eğlence alanında ana işletmeye bağlı yarı özdeş nitelikte şube örgütlenmeleri. Yüzyılımızda ÇUŞ’lar çok geniş bir alana yayılmışlar ve elde ettikleri gelir açısından bir çok ülkenin ulusal gelirini aşar duruma gelmişlerdir. ÇUŞ’ların iş hacmi, dünya üretiminin 1/7′sinden çoktur. ÇUŞ’ların yıllık büyüme hızları %10′dur. Yapılan kestirimler, 2000 yıllarında ÇUŞ’ların dünya üretiminin yarısını karşıladıkları yolundadır. İşkolu Esasına Göre Girişimler İşkolu açısından sınıflandırılan işletmeler literatürde “üretim” açısından ya da “sektörel” açıdan da sınıflandırılabilmektedir. Üretim açısından değerlendirildiğinde: Üretilen mal ve hizmet çeşidi yönünden işletmeler “Endüstri malı” ya da “Tüketim” malı üreten işletmeler olarak; Üretimin yeri açısından yapılan sektörel ayrımda ise “Endüstri, Tarım ve Hizmet” işletmeleri olarak tanımlanmaktadırlar. Buradaki ayrımda ise; Üretimin faaliyet gösterdiği işkolu açısından işletmeler “endüstri işletmeleri, ticaret işletmeleri, hizmet işletmeleri” olarak üçe ayrılır. Bunlar: a. Endüstri İşletmeleri: Endüstri işletmesi; doğadaki kaynakların hammadde ve malzemelerin fiziksel ya da kimyasal yönden değişikliğe uğratarak insan gereksinmelerine uygun mal ve hizmetler biçimine dönüştürülmesi için girişilen işlemler topluluğunu sunan ve ortaya çıkaran tekil veya tüzel kişi kuruluşlarına denir. Günümüzdeki çoğu işletme endüstri işletmesidir. Hammadde işleyerek fabrikasyon sistemini uygulayan işletmeler, örneğin uçak, araba, montaj yapan işletmeler, endüstriyel üretim yapmaktadır. b. Ticaret İşletmeleri: “Satıcı” ya da “üretici” işletmeleri gibi adlar da alan endüstri işletmelerinin ürettikleri malların toptancılığını, yarı toptancılığını, perakendeciliğini veya komisyonculuğunu yapan işletmelerdir. Bunlar ticari alanda üretici işletmelerle tüketiciler arasında yer alan aracı kuruluşlardır. Toptancı ve perakendeci işletmeler pazarlama işlevlerinin yerine getirilmesinde önemli görevler üstlendikleri için bunlara “pazarlama kuruluşları” adı da verilir. Aracılık edilen malın özelliğine ve türüne göre, toptancı ve perakendeci işletmelerin bir çok çeşidi bulunur. c. Hizmet İşletmeleri: Bir hizmetin yerine getirilmesi veya hizmet üretimi ile uğraşan işletmelerdir. Hizmet üreten ve pazarlayan her boyuttaki işletmelerdir. Bunlar, konaklama hizmetlerinde (otel, motel), eğlence hizmetlerinde (tiyatro, sinema), sağlık hizmetlerinde (hastane), eğitim ve öğretim hizmetlerinde (okul), sigorta ve finansman hizmetlerinde (sigortacılık, bankacılık), taşıma ve iletişim hizmetlerinde (eşya ve yolcu taşımacılığı, PTT), danışmanlık hizmetlerinde (hukuksal, finansal, ticari danışmanlık), bakım hizmetlerinde (beraber, elbise temizleyiciliği) bulunurlar. (Sektörel ayrımda tarım ve sanayi işletmelerinden sonra hizmet işletmeleri yer alır. ) 33 Mülkiyete Göre Girişimler Bu ayrıma göre işletmeler, üretim araçlarının mülkiyetinin kimde olduğuna göre tanımlanmaktadır. Elbette sahiplik karma yapıda olabilir ancak aşağıda yer aldığı şekliyle bu sınıflandırmada sahipliğin hangi kesimde ağırlıklı olarak yer aldığına ilişkin olarak tanımlama yapılmaktadır. Mülkiyetine göre işletmeler; özel kesim, kamu kesimi, yabancı sermayeli ve karma işletmeler olarak ayrılır. Özel Kesim İşletmeleri: Üretim araçlarının mülkiyeti özel kişilerin elinde bulunan işletmelerdir. Bu işletmeler, belli amaçlar doğrultusunda, bir ya da çok sayıdaki kişinin çeşitli oranlarda sermayelerini bir araya getirerek oluşturdukları kuruluşlardır. Her türlü alanda, her düzeyde ve boyutta faaliyette bulunabilirler. Kamu Kesimi İşletmeleri: Genel olarak sermayesinin tümü ya da çoğunluğu devlete ya da kamu tüzel kişilerine ait olan işletmelerdir. Kamu kesimi işletmeleri bir ekonominin tümüne egemen olacak boyutlarda bulunabileceği gibi, daha dar boyutlarda da olabilir. Kamu kesimi işletmeleri özel kesim işletmeleri ile yan yana çalışabilirler; aynı konuda ya da değişik konularda üretim yapabilirler. Ayrıca, özel sermaye sahipleri ile ortaklık kurarak karma tipte işletmeler de oluşturulabilir. Kamu işletmelerinin güdecekleri amaç, toplumsal ağırlıklı olabileceği gibi, özel kesim işletmeleri gibi salt kâra yönelik de olabilir. Ülkemizde kamu kesimi işletmeleri İktisadi Devlet Teşekküleri (İDT) ve Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK) olarak ikiye ayrılmakla birlikte, genel adıyla Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT’ler) ekonomide önemli bir yere sahiptir. Ayrıca, kamu kurumları hukuki açıdan: Genel bütçeli, katma bütçeli, özel bütçeli (belediyeler), özerk bütçeli işletmeler ayrıca müessese, bağlı ortaklık ve iştirakler olarak kendi içinde ayrıntılı şekilde sınıflandırılmaktadırlar. Yabancı Sermayeli İşletmeler: Üretim araçlarının mülkiyeti yabancı ülke girişimcilerinin elinde bulunan işletmelerdir. Bu işletmelerde, sermayenin tümü yabancı girişimcilerin olabileceği gibi ayrıca yerli sermaye ile çeşitli oranlarda ortaklıklara girişen yabancı sermaye işletmeleri de bulunur. Bu ortaklıklar, özel işletmecilerle kurulabileceği gibi kamu kesimiyle de gerçekleştirilebilir. Türkiye’de yabancı sermayeli işletmelerin yeri hızla artmaktadır. Bu işletmelerin Türkiye’de kuruluşu ile ilgili yasal düzenlemelerin birbirinden çok farklı olması, farklı yapıdaki sermayeli işletmelerin oluşmasına yol açmıştır. Karma İşletmeler: Özel ve kamu tüzel kişilerinin birlikte kurdukları işletmelerdir. Çoğunlukla bankacılık, otelcilik, sigortacılık gibi hizmet sektöründe faaliyet gösteren bu girişimlere T.C. Merkez Bankası, Çukurova Elektrik Türk A.Ş. , Ankara ve İzmir Enternasyonel Otelcilik A.Ş., Migros, ArapTürk Bankası veya Bayer gibi yabancı ortağında var olduğu örnekler verilebilir. İşletme ile girişim arasındaki fark nedir? Hukuki Açıdan Girişimler Hukuki yapılarına göre işletmeler; ülkelerin hukuk sistemine göre farklılık gösterir. Ancak, genelde tüm ülkelerde geçerli olan hukuksal biçimler de vardır. Yasal ayrıntılar olarak birbirinden farklı değerlemeler olsa da, bu hukuksal biçimler uluslararası düzeyde birbiriyle çok yakındır. Türk Hukuk Sisteminde yer alan işletme biçimleri uluslararası hukuksal biçimlerle büyük ölçüde benzerlik taşımaktadır. Hukuk sistemimizde işletme biçimleri aşağıdaki gibi bölümlendirilebilir: Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre dar sınıflandırmada “Sahış şirketi” olarak belirtilen “Kollektif ve Komandit şirketler” ve “Sermaye şirketi” olarak belirtilen “Anonim ve Limited şirketler” ile “kooperatifler” aşağıdaki şekillerde tanımlanmaktadır. Kanunda geçtiği şekliyle tanımlanmakla birlikte “girişim” kelimesi ile “şirket” kavramının eş anlamda kullanıldığını bir kez daha vurgulamakta fayda söz konusudur. Bu nedenle tek şahıs işletmesi ya da firma ve benzeri bazı önemli tanımlara da sınıflandırmanın sonunda “diğerleri” başlığı altında yer verilmiştir. 34 Kollektif Şirket Ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla hakiki şahıslar arasında kurulan ve ortaklardan hiç birinin sorumluluğu şirket alacaklarına karşı tahdit edilmemiş olan şirket kollektif şirkettir.(T.T.K.153) Kollektif şirketi hakiki şahıslar kurarlar. Ortaklar tüm mal varlıkları ile şirkete karşı sorumludurlar. Bu durum, genelde birbirine yakın ve birbirini iyi tanıyan kişilerin bir araya gelmesini sağlamıştır. Ayrıca; • Kuruluş işlemlerindeki basitlik ve kolaylık, • Kuruluş işleminin resmi bir kurumdan izin alınmadan gerçekleşmesi, • Sözleşmedeki değişikliğin kolaylığı, • Ortak sayısının azlığı, • Ortaklık payı olarak, ortakların şahsi beceri ve emeklerini katabilmeleri, • Kâr ve zararın sözleşmede belirtildiği şekilde serbest olarak dağıtılması, • Şirketin tüzel kişiliği olmasına karşın vergiye tabi olmaması, • Kârdan kanunen “yedek akçe” ayırma zorunluluğunun olmaması, kollektif şirketlerin üstünlükleri olarak sıralanabilir. Komandit Şirket Türk Ticaret Kanunun 243. maddesi; Komandit şirket, ticari bir işletmeyi bir ticaret ünvanı altında işletmek amacıyla kurulan ve şirket alacaklarına karşı ortaklardan bir veya birkaçının sorumluluğu belirli bir sermaye ile sınırlanmış şirkettir. Sorumlulukları sınırlı olmayan ortaklara komandite, sorumlulukları sınırlı olan ortaklara komanditer denir. Komandite ortakların gerçek kişi olmaları gerekir. Tüzel kişiler ancak komanditer ortak olabilirler Bu ortaklıklı şirketi, genel ortaklıktan özellik, şirkette bir ya da birden fazla sorumlu ortağın yanısıra, oy hakkına sahip olmayan en azından bir tane ortağın yeralmasıdır Anonim Anonim şirket, bir unvana sahip esas sermayesi muayyen (belirli) ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mamelekiyle (mal varlığı) mesul bulunan, ortakların mesuliyeti taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile mahdut bir sermaye şirketidir (T.T.K.269). Hukuki anlamda kuruluş, anonim şirketin malvarlığı, organlar ve sair niteliklerle en azından kanunun emrettiği ölçüde donatılmış olarak tüzel kişilik kazanmasıdır. Bunun için Türk Ticaret Kanunu belirli usuller emretmiştir. Kuruluş seçilen türe göre belirli safhalar halinde cereyan eder. Bu safhalar kanun tarafından düzenlenmiştir, biri tamamlanmadan ötekine geçilemez. Anonim şirketler ani ve tedrici olmak üzere iki şekilde kurulurlar. Ani kuruluş şirket paylarının tamamının kurucular tarafından taahhüt edilmesiyle olur. Tedrici kuruluş ise, bir kısım payların kurucular tarafından taahhüt olunması ve geri kalan kısım için de halka müracaat edilmesi suretiyle olur. Ana sözleşmenin hazırlanması, kurucular tarafından imzası ve kurucuların imzalarının noterce tasdik edilmesi; Ana sözleşme yazılı olarak yapılır. Özel kanun hükümlerine göre kurulanlar hariç en az 5 kurucu ortak (hakiki ve hükmü şahıs) ana sözleşmeye imza eder ve bu imzalar notere tasdik ettirilir. Şirket ana sözleşmesinde Türk Ticaret Kanununun 279 ncu maddesinde sayılan hususların yer alması zorunludur. Kanuna aykırı olmayan diğer ihtiyari hükümler de ana sözleşmeye konabilir. İki ya da daha fazla sayıda kişinin bir şirket kurmak üzere anlaşması ve şirket anlaşmasını imzalamasıyla ortaklıklı şirket doğmuş olur. Şirketin ortakları, şirketin bütün etkinliklerinde eşit olup, şirketi ilgilendiren kararlar, yükümlülükler ve borçlar konusunda ortak olarak bizzat sorumlulık taşırlar. Limited Şirket Limited şirket iki veya daha fazla hakiki veya hükmi şahıs tarafından bir ticaret ünvanı altında kurulup, ortaklarının mesuliyeti, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı ve esas sermayesi muayyen olan ortaklıktır. Limited şirket bir ticaret ünvanına sahip olmak zorunda olup, ticaret ünvanı iş konusuyla ilgili olmak zorundadır. 35 • Şirketin kuruluşu için en az 2, en fazla 50 ortak olmalıdır. • Limited şirket ortakları gerçek kişi ve tüzel kişi olabilir. • Limited şirketler, bankacılık ve sigortacılık dışında kanunun yasaklamadığı her türlü faaliyette bulunabilir. • Limited şirket sermayesinin en az T5.000 olması şarttır. • Ortakların koyacakları sermayenin en az T25 veya bunun katları olması zorunludur. • Ortakların şirket borçlarına karşı sorumluluğu, taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır. • Sermaye hisselere değil paylara bölünür. • Limited şirketler, hisse senedi ve tahvil çıkartamaz. • Limited şirketlerde ortaklığın devri, anonim şirketlere göre daha zordur. • Limited şirketin müdürleri, ortaklardan biri veya birkaçı tarafından yapılabileceği gibi, dışarıdan da müdür atanabilir. • Limited şirketlerde kararlar ortakların oy çokluğu ile alınır. • Ortak sayısı yirmiden fazla olan limitet şirketler denetçi bulundurmak zorundadır. • Limited şirketlerde ortakların tamamı rekabet yasağına tabi değildir. Sadece yönetici olanlar bu yasağa tabidir. • Limited şirketlerde vergi muhatabı şirketin kendisi olup, kurumlar vergisi tabidir. Kooperatif: Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve kamu tüzel kişileri ile özel idareler, belediyeler, köyler, cemiyetler ve dernekler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli teşekküllere “kooperatif” denir. Topluluk halinde kurulan bu tür girişim, üyelerinin ekonomik durumlarını ve geçim kaynaklarını desteklemek amacıyla ticari etkinlikte bulunmaktadır. En az 3 kişi bir kooperatif kurabilir. Kooperatife, hem bireyler, hem de girişimler ortak olabilirler. Kooperatif toplantısında her üyenin tek bir oy hakkı vardır. Üyeler, kooperatife olan yükümlülüklerini yalnızca kooperatifin sermayesine yatırım yaparak yerine getirirler. Tek kişi işletmesi: Tek girişimci tarafından oluşturulmuş işletmelere “Hakiki Şahıs İşletmesi” adı verilir. Hakiki Şahıs İşletmeleri; esnaf, sanatkar, tacir, serbest meslek erbabı yada sanayici olabilir. Esnaf: Ticareti, sermayesi ile birlikte vücut çalışmasına dayanan, geliri sürekli olarak ticaret yaptığı bölgenin gelenek ve teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını gerektirmeyecek kadar az olan, belirli bir işyeri olabileceği gibi gezici ticaretle de uğraşabilen kanun hükmündeki sınırı aşkın ticaret sağlaması dolayası ile Ticaret Sicili ve Ticaret ve Sanayi Odasına kayıtlı olmayan kişilerdir (507 sayılı Esnaf ve Sanatkâr Kanunu). Sanatkâr: Vücut çalışmasına dayanan bir iş sahibi olan, gezici olarak ya da çalıştığı sabit bir işyerinde sanat, hizmet ya da meslek kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren, küçük sanat işyeri bulunan, yanında sorumlu sanatkar çalıştırsa dahi, bu iş yerinden sağlayacağı kazanç ancak geçimine yetecek kadar olan kişilerdir (507 sayılı Esnaf ve Sanatkar Kanunu). Tacir: Bir ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye denir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 14. maddesine göre bir ticari işletmeyi kısmen bile olsa kendi adına işleten kimse tacir sayılmaktadır. Bu tanım gereğince gerçek kişilerin tacir niteliğini kazanabilmesi için bir ticari işletmenin var olması, bu ticari işletmenin işletilmesi, ticari işletmenin kısmen de olsa kendisi adına işletilmesidir. Şekil 2.2: www.kobi.net 36 Birinci Sınıf Tüccarlar: • Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımları tutarı T80.000.000.000 veya satışları tutarı T109.000.000.000’yi aşanlar, • Birinci bentte belirtilenlerin dışındaki işlerle uğraşıp, bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı T44.000.000.000’yi aşanlar, • Bir ve ikinci bentte belirtilen işlerin birlikte yapılması halinde ikinci bentte yer alan iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı T80.000.000.000’yi aşanlar, • Her türlü ticaret şirketi • Kurumlar Vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler ve • İhtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenlerdir. İkinci Sınıf Tüccarlar: • Birinci sınıf tüccarların dışında kalanlar, • Kurumlar vergisi mükelleflerinden işletme hesabı esasına göre defter tutmaları Maliye Bakanlığı tarafından müsaade edilenlerdir. (213 sayılı -Vergi Usul Kanunu, Madde 176-177-178) Sanayici: Makine, cihaz, tezgah, alet ve vasıtalar yardımıyla ham, yarı mamul bir maddenin veya enerjinin vasıf, terkip veya şeklini fiziki ve kimyevi olarak az veya çok değiştirerek veya bu hammaddeleri işleyerek kıymetlendirmek suretiyle imal veya istihsal yapanlar, yılın fiili çalışma günleri ortalamasına göre muharrik kuvvet (imalat makinası ) kullananlarda 5, kullanmayanlarda 10 kişi çalıştıranlar sanayici sayılır (Ticaret ve Sanayi Odaları Kanunu, Madde 2) Serbest Meslek Erbabı: Sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye ve ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işleri, işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapanlara denir. (Gelir Vergisi Kanunu, Madde 65-66). Ticari İşletme: Ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseseler ticari işletme sayılır. Ticari işletme Türk Ticaret Kanunu’nun 11., 12., 13. maddeleriyle, Ticaret Sicil Nizamnamesinin 14. maddesinde tanımlanmıştır. Ticari İşletmenin Unsurları: Bir gelir sağlamayı hedef tutmayan veya sürekli olmayan faaliyetlerle, ticaret kanunun 17. maddesinde tanımı yapılan, esnaf sınırlarını aşmayan faaliyetler ticari işletme sayılmaz. Ticaret Sicil Nizamnamesinin 14. maddesine göre ticari işletmenin genel unsurları gelir sağlamanın amaç edinilmesi, süreklilik ve esnaf faaliyetlerinin sınırlarının aşılmış olmasıdır. Girişimciliği başlatmanın en yalın biçimi hangisidir? Bu açıklamalarımız çerçevesinde mevcut mevzuat kapsamında anonim ve limited şirket türleri arasındaki temel farklara aşağıda yer verilmiştir. 37 Asgari sermaye Pay Sahipler Anonim Şirket Limited Şirket T50.000 T5.000 En az 5 kişi En az 2'den fazla 50 kişi (Gerçek veya tüzel) (Gerçek veya tüzel) Yönetim Kurulu Yönetim (En az üç gerçek kişi) 1-5 kişi arası gerçek kişi (Yarısından Denetçi fazlası Türk vatandaşı olmalı) En az bir yönetici 20'den az pay sahibinde denetçiler zorunlu değildir) (TTK hükümlerince bu hakka her paydaş sahiptir) Hissedarlar kurulu Mutlak Kontrol Genel kurul(Bütün hissedarlar) Genel Kurul Toplantıları Yılda bir kere komiserin katılımıyla Yılda bir kere, komiserin katılımı aranmaz. Ortak sayısı 20'den fazla değilse ) Pay sahiplerinin sorumluluğu Sermayeye katılımları oranında Sermayeye katılımları oranında Sermayeye katılımları oranında Şirket sermayesinin ötesinde payları oranında malvarlığıyla sorumluluk Pay sahiplerinin kamu borçlarından sorumluluğu (Bütün hissedarlar) GİRİŞİMCİ TÜRLERİ Her girişim özünde kendi karakteristik özelliklerine sahiptir. Bulunduğu çevre, amacı, sahip olduğu kaynakları, çalışanları ve yöneticisi ya da yönetici gibi daha bir çok nitelik onun kimliğini de belirler. Her girişimin farlı özelliklerine göre girişimciliğin de farklı türleri söz konusudur. Her geçen gün sayıca artan nitelikleri ile birlikte girişim türleri de artmaktadır. Buna rağmen belli başlı kriterler çerçevesinde ortak literatürde yer alan bazı girişimci türleri tanımlanabilir. Örneğin, OECD (2004) raporu ise girişimcileri “Potansiyel Girişimciler”, “Yaşam Tarzı Olarak Girişimciliği Benimseyenler”, “Büyüme Odaklı Girişimciler” ve “Kahramanlar” olarak dört ana başlık altında belirtmektedir. Yukarıda verilmiş olan girişim türleri doğaldır ki girişimciliğin de türlerini belirlemektedir. Ancak günümüzde girişimciliğin önemindeki artış ve yukarıdaki tanımlamaların dışında kalan girişim tipleri geleneksel yapıdan farklı girişimcilik türlerini ortaya koymaktadır. Çeşitli kriterlere dayalı olarak gerçekleştirilen girişimci sınıflandırması önce topluca daha sonra detaylarıyla aşağıda yer almıştır. Bu sınıflandırmada görüldüğü gibi geleneksel ve yeni tip girişimcilik örnekleri yer almaktadır. Bunların bir kısmına önceki açıklamalarda değinildiği için burada kısaca yer verilecektir. Aynı zamanda literatürde bir kavram enflasyonu yaşanması sebebiyle eş anlamlıları da parantez içinde ya da örnek olarak aşağıdaki sınıflandırmada yer verilmiştir. Böylece aşağıdaki sınıflandırma ile, farklı kaynaklardan yararlanmak isteyen bir okuyucuya toplu bir gösterim olarak faydalı olması amaçlanmıştır. 1. 2. Girişimin Faaliyet Sahasına ve Büyüklüğe Dayalı Sınıflandırma a. Yerel Girişimci b. Bölgesel Girişimci c. Küresel Girişimci Girişimcinin Niteliklerine ve Yönetsel Becerilerine Dayalı Sınıflandırma a. Yönetici Girişimci i. Lider girişimci ii. Fırsatçı girişimci 38 3. 4. b. Kurumsal girişimci (İç Girişimci) c. Yenilikçi Girişimci iii. Yaratıcı girişimci iv. Teknik girişimci v. Bilişimci girişimci vi. Kopyacı Girişimci Girişimin Aldığı Risk Düzeylerine Dayalı Sınıflandırma a. Durgun (Statik) Girişim b. Dinamik (Aktif) Girişim c. Takipçi Girişim Girişimin Amaçlarına Göre Sınıflandırma d. Sosyal girişimcilik e. Stratejik girişimcilik Girişimin Faaliyet Sahasına ve Büyüklüğe Dayalı Sınıflandırma Bu sınıflandırmada girişimin çalışma sahası faaliyetlerinin alanı ve bu unsurların belirlediği faaliyet büyüklüğü dikkate alınmaktadır. Daha önce girişimlerin ölçeklerine göre küçük, orta ve büyük ölçekli olduğunu görmüştük. O ayrımda çalışanların sayısı ve girişimin elde ettiği hasılat girişimin büyüklüğünü belirliyordu. Bu unsurlar daha çok “ekonomik” nitelikteki kriterlerdir. Oysa burada girişimin büyüklüğünü belirleyen temel unsur, girişimin kapasitesi temelinde ancak ekonomik olmasının yanısıra onun “teknolojik” hatta “politik” hedef ve politikalarını da içermektedir. Tüm “ekonomik, teknolojik, politik” ve hatta “sosyolojik” unsurlar girişimin faaliyet sınırlarını belirlemektedir. Bu sınırlara göre faaliyetin hacmi aynı zamanda işletmenin büyüklüğünü de ortaya koymaktadır. Bu bakış açısıyla işletmeleri üç sınıfa ayırmak mümkündür: Yerel Girişimci Sınırlı Öz Sermaye Ve Personele Sahip, (Küçük) Bu kendi mahalle, köy ya da şehir sınırları için de kalmayı tercih eden, sınırlı öz sermaye ve personele sahip olan küçük boyutlu girişimlerdir. Esnaflar “yalın” ya da “geleneksel girşimcilik”te olduğu gibi yer girişime de örnek olmaktadırlar. Bölgesel Girişimci Artan Pazar Payına Sahip, (Orta) Yerel girişimciye göre ölçeğini ve pazarını büyütmeyi hedefleyen bu amaçla yatırım yapan girşimlerdir. Artık mahalle ya da şehirden çıkmışlar nisbeten dışa açılarak belli bir bölgede faaliyet göstermektedirler. Pazar payını arttırarak yerelden bölgeye taşınmaktadır. Ege bölgesi işletmecileri ya da daha büyük ölçekte AB pazarına giren Türk girişimciler örnek verilebilir. Küresel Girişimci Uluslararası Alanda Faaliyet Gösteren, (Büyük) Hedef ve işletme yapısıyla uluslar arası pazarlarda boy gösteren girişimlerdir. Uluslararası rekabetin gerektirdiği teknik bilgi ve altyapıya, nitelikli personele ve kaliteli ürüne sahip olmalıdırlar. Önceki açıklamalarda değindiğimiz gibi, küresel nitelikte faaliyet göstermek isteyen girişimler uluslar arası nitelikteki işletmelerdir. Uluslararası işletmeler kimi zaman üretimleri ve diğer faaliyetleri birden çok ülkeye yayılmış bu nedenle çok uluslu bir kimliğe bürünmüş de olabilirler. Faaliyet sahaları kısaca pazarları tüm dünya’dır. Otel, restaurant, sigorta, bankacılık sektöründe faaliyet gösteren işletme zincirleri ya da tüm dünyada üretimleri dağılmış ve tüm dünyaya üretim yapan otomotiv endüstrisindeki işletmeler bunlara örnektir. Son yıllardaki hızlı teknolojik 39 gelişmeler ve kültürel farklılıklar, girişimcileri yabancı piyasalara yönelmeye teşvik etmiştir. Yabancı piyasalara yapılan yeni girişimlerle de “uluslararası girişimcilik” kavramı ortaya çıkmaya başlamıştır. Ülkeler arasında işbirliği ve tamamlayıcı stratejiler, küçük ve orta boy işletmelerin uluslararası alanlara açılma faaliyetleri, üst düzey yönetim modellerinin gelişmesi, ortak girişimcilik faaliyetlerinin artması, bilgi yönetimindeki gelişmeler ve teknoloji alanındaki hızlı değişimlerin hepsi uluslararası girişimcilik konusunun gündeme gelmesine yardımcı olmuşlardır. Ayrıca, girişimci şirket yöneticilerinin diğer ülkelerdeki yeni firmalarla bağlantılı çalışma istekleri de uluslararası girişimciliği ortaya çıkaran nedenlerden bir tanesi olarak sayılabilmektedir. Konumuz itibariyle üzerinde duracağımız türde budur. Girişimcinin Niteliklerine ve Yönetsel Becerilerine Dayalı Sınıflandırma Daha önceki açıklamalarımızda yer alan geleneksel esnaf, ticari işletme vb. şeklindeki niteliksel ayrım hukuki tanımlamalarla oluşturulmuştur. Ancak burada piyasaya dönük davranışlarında girişimcinin ne tür niteliklere ve karakteristiklere sahip olduğu onun becerilerini vermektedir. Yine açıklamalarda yer verilmeyen yönetimin paylaşılıp paylaşılmaması esasına dayalı olarak da “Bireysel” ya da” Katılımcı” girişimci ayırımları yapılmaktadır. Aşağıda yer alanlar farklı tanımlardan çok yönetici nitelikteki girişimlere örnek oluşturacak tiplerdir. Bu nedenle kimi zaman ilgili yazında eş anlamlı kullanıldıkları görülür. Yönetici Girişimci Lider Girişimci Bu hangi koşulda olursa olsun kriz ortamı olsun veya olmasın, teknoloji kullansın ya da kullanmasın diğerlerinden önce öne çıkan ve diğerlerinin onu izlediği öncü girişimciliktir. Aşağıdakiler hepsi bir liderlik örneği olabilir. Fırsatçı Girişimci Kriz olgusu, içinde barındırdığı doğası gereği fırsat ve tehlikelerle karşımıza çıkmaktadır. Günümüzün neredeyse artık kanıksamaya başladığımız, farklılıkları bünyesinde barındıran yerel ve evrensel ölçekli krizleri, liderliğin olduğu kadar yöneticiliğin de tanımını farklılaştırmaya zorlamaktadır. Zira ekonomik krizlerden sonra yöneticilerden beklenenlere hep yenileri eklenmiş, ancak yeni gibi görünen her krize karşı aynı türde önleyici yöntemler ortaya konulmuştur. Dolayısıyla liderlerin ajandasında artık krizlerle baş edebilmek eskisinden daha üst sıralarda yer almakta, onları sürekli uyarıcı halde tutmaktadır. Hatta kriz merkezli yaklaşıma göre liderlik kriteri “kurumu krizin dışında tutma ya da minimum etkilenmesini sağlama” başarısıyla değerlendirilmektedir Bu tip girişimciler kriz dönemlerinde fırsatları arayan ve değerlendirmeye çalışan esnek yapıya ve hızlı karar verme yeteneğine sahip girişimlerdir. Konjonktürü takip ederek büyüme stratejilerini konjonktürel dalgalanmalar sırasında yakalayabilecekleri fırsatlara dayandıran bir anlayışa sahiptirler. Özellikle kimsenin cesaret edemediği devrelerde faaliyet gösterebilme riskini üstlerine alabilmeleri fırsatçı girişimcileri diğerlerine göre daha cesur kılar. Elbette alınan riskin getirisi de katlanılan riskle paralel oranda büyük ya da küçük olabilir. Ancak fırsatçı girişimcinin en önemli özelliği uzak görüşlü ve soğukkanlı olmasıdır. Fırsatları görebilmek ya da herkesten farklı düşünebilmek onları yaratıcı ve plancı kılar. Fırsatları elde etmek için yeni işler geliştirmek, eski alışkanlıklardan vazgeçmek ve varolandan farklı bir organizasyon ile ön plana çıkmak fırsatçı girişimcinin temel özellikleri olarak sayılabilir. Kısaca “krizi fırsata çeviren” girişimcilerdir. Fırsatı tehlikeye, tehlikeyi fırsata dönüştürmek yönetsel bir uğraş bir beceridir. Bu bağlamda olmak üzere bir şirketi kurmanın yaratacağı fırsat zamanla iflas gibi bir tehlikeyle sonuçlanabileceği gibi, iflasın 40 eşiğine gelmiş bir işletmenin bunu ne denli yüksek bir uğraşla fırsata da dönüştürdüğü görülmektedir. Bilindiği gibi ilgili yazında “Kriz yönetimi” kavramı çok eski olmamakla beraber, çağdaş bilimsel temeli henüz 20 yıllık bir geçmişe sahiptir. Son 20 yılda yaşanan krizler sonucu konjonktür ya da fırsat girişimciliğinin ortaya çıkmasında “kriz yönetimi” anlayışı etken unsur olmuştur. Bu girişimci türüne örnek olarak Konjonktür girişimciliği örneği böylesi bir tanımlamadan doğmuştur. Konjonktürün gelişiminden yararlanabilmek bir fırsatı yakalamaktır. Bu kimi zaman gelişime paralel kimi zamanda genelin dışına çıkıp aykırı hareket ederek mümkün olabilir. Kurumsal Girişimci ( İç Girişimcilik) Küresel rekabet girişimleri gerek içsel gerekse dışsal koşullarını geliştirip genişletecek dinamikleri daha çok devreye sokmaya itmektedir. Hızla değişen Pazar koşullarına uyum sağlayabilmek için daha esnek bir yapıya bürünen şirketler benzer değişimi kurumsal yapılarında örneğin personel yetki ve sorumlulukları konusundaki prosedürler konusunda da göstermektedirler. Faaliyet halindeki organizasyonlardaki başka bir deyişle iş yapısı içinde yer alan “yeni yatırımları, buluşları, fikirleri ve davranış biçimlerini geliştirip bu yenilikleri ürünlerde, servislerde, yönetim programlarında ve yeni plan ve programlarda kullanabilen kişiler” desteklenmekte hatta yetkileri arttırılmaktadır. Kurum içinde yer alan ve girişimci niteliğine sahip bu kişiler artık “iç girişimciler” olarak adlandırılabilmektedir. Bu vizyona sahip kurumsal yapıya da “kurumsal girişimcilik” ya da “işletme girişimciliği” adı verilmektedir. O halde, özelde “iç girişimci” genel de “kurumsal girişimci” olarak tanımlanabilecek olan bu girişimcilik tipinde amaçlanan, hızlı ve rekabetçi piyasa ortamında çevredeki fırsatları değere dönüştürebilen, yeni rekabet alanları ortaya çıkartabilen, dinamik, esnek ve inovasyona bağlı bir işletme davranışı oluşturmaktır. Literatürde kavramsal tartışmalara girmeksizin iç girişimcilere yönelik bazı tanımsal nitelikteki özellikleri verebiliriz: “Varolan bir organizasyon içinde yer alması ancak yeni organizasyonların arayışında olması ve varolan organizasyonu gelişmeye dönük şekilde değiştirmeye çalışması” iç girişimcinin temel özellikleridir. Kurumsal girişimciler, gerek girişimin âtıl (boşta kalan) kaynaklarını devreye sokarak, gerekse var olan kaynakların verimliliğini artırarak kurumun kendisine olduğu kadar, ekonomik gelişmeye de katkı vermektedirler. Başka bir deyişle, iç girişimciler sadece kendi organizasyonunu değil aynı zamanda başka sektör ya da bir ekonomiyi, verimlilik artışları, en iyi işletme uygulamalarının ortaya çıkarılması, yeni yatırım alanlarının yaratılması ve işletmelerin uluslararası rekabet seviyelerini yükseltmesi bakımından etkileyebilmektedir. İç girişimci, üretim, pazarlama, satış, finansman, tedarik (lojistik) ve teknoloji (inovasyon) gibi kurumsal dinamiklerde gelişmelere yol açacak fırsatları arayıp bunları pratiklerle bağlı bulunduğu işletmeye yeni bir vizyon olarak kazandıran ve bu yolla işletmenin rekabet gücünü arttırabilmeyi hedefleyen yaratıcı ve yenilikçi personeldir. İç girişimciler, kurum içerisinde girişimci ruhuna sahip yenilik getirme fırsatını yakalayan, sadece yeniliği getirmekle kalmayarak fikirlerini ve modellerini bulundukları işletmenin karlılığını ve rekabet gücünü arttıracak gerçek faaliyetlere dönüştürebilen yaratıcı bireylerdir. Bu nedenle, kişinin iç girişimci sayılabilmesi için karar verme yetki ve sorumluluğunu kayıtsız olarak elde etmesi gerekir. Bu durum aynı zamanda girişimci ile girişimci arasındaki farklılığı da ortaya koymaktadır. İç girişimcilik, kaynakları elde etme ve kullanma yeteneği, strateji oluşturma ve performans seviyesi bakımından sistematik olarak bağımsız girişimcilikten farklıdır. İç girişimciler içinde bulundukları işletmenin yapısı, süreçler, prosedürler ve kültür gibi değişkenlerden etkilenirler; Çalıştıkları işletmedeki entegrasyon ve koordinasyona girişimcilere göre daha fazla önem vermek durumundadırlar. Bu durum gerek sorumluluk gerek kazanç açısından iç girişimleri daha fazla sınırlı kılar. İç girişimci ancak kendisine verilen yetki ve sorumluluk dâhilinde hareket edebilir. Bunun farkında olan rekabetçi kurumlar kendi dinamiklerini harekete geçirebilmek dolayısıyla iç girişimcilerin önünü açabilmek için kalıplaşmış kuralları ya da prosedürleri esnetebilmektedirler. İç girişimci bir yandan sorunları işletme sistemi içerisinde çözme eğilimi gibi geleneksel yönetici özelliklerini gösterirken, diğer yandan örneğin fırsatları dikkatlice değerlendiren geleneksel yöneticinin tersine, kabul edilebilir riskleri üstlenme yolunu tercih ederek girişimci gibi hareket etmektedir. 41 İşletme içinde iç girişimciliği desteklemek; yenilik ve değişimleri gerçeğe taşıyarak pazarda rekabet avantajı sağlamak ve girişimci ruhunu taşıyan bu bireylerin değişim ve yenilik getirme arzularını kendi başlarına küçük işletmelere yönelerek kısıtlı olanaklarla kullanmaları yerine, işletmenin sunduğu kaynaklarla daha avantajlı biçimde işletmenin yararına gerçekleştirmelerine olanak tanımaktır. Yazında bir kurumun girişimciliği; risk alma, inovasyon, proaktivite ve agresif rekabet eğilimlerini kapsayan örgütsel yönelime eş değer olarak incelenmektedir. Fırsatların tespit edilmesi ve değerlendirilmesinde agresif, çevrenin hızlı değişimi ile ortaya çıkabilecek tehditler karşısında ise hızla yeni pozisyon alan işletmelerin, işletme davranışlarının tespit edilmesine yönelik çalışma ve araştırmalar, kurumsal girişimciliğin önemini her geçen gün biraz daha da arttırmaktadır. Kurumsal girişimcilik genel kabul görmüş şekliyle, performans ve büyüme amacıyla çevredeki fırsatları değerlendirerek risk alma, inovasyon, proaktivite ve agresif rekabetçiliğe yönelik işletme düzeyindeki eğilim ve davranışların bütünüdür. Başka bir deyişle, “bir işletmenin karar alma biçimlerine, yöntemlerine ve uygulamalarına, temel girişimci özelliklerini sergileyen stratejik oryantasyondur”. Bu yaklaşım paralelinde, girişimci örgütler risk alan, yenilikçi ve proaktif olarak görülürken muhafazakâr firmalar riskten kaçan, daha az yenilikçi ve “bekle ve gör” politikasını izleyen kuruluşlar olarak algılanmaktadır. Agresif rekabetçiliğin, kurumsal girişimciliğin bir başka önemli bir unsuru olduğu ortaya konulmuştur. Bu bağlamda, işletme çalışanları ve yönetimi ile kurumsal bir bütünlük içinde inovasyon, risk alma, proaktivite ve agresif rekabetçilik eğilimleri kurumsal girişimciliğin toplam bileşenleri olarak karşımıza çıkmaktadır Risk alma eğilimi, önceden getirisi belli olmamasına rağmen örgütün yenilikçi projelere destek veren örgütsel düşünce, tutum ve normların toplamıdır. Risk almak, süreç sonucunda farkında olunan kayıplara rağmen girişimden geri durmamak; elde edilecek üstünlük için önceden belirlenmiş kayıplara tahammül edebilmektir Agresif rekabet, bir işletmenin mevcut pazarlarda rekabet üstünlüğünü elde etmek, güçlendirmek, korumak yada pazar payını artırmak amacıyla rakiplerine yönelik gösterdiği saldırgan ve düşmanca hamleler ve davranışlardır (Lumpkin ve Dess, 2001). Rekabet içerisinde bulunan rakip firmaları rekabet dışı bırakma ve geçme konusunda güçlü bir eğilimi yansıtır. Proaktivite eğilimi örgütün pazardaki fırsatları takip etme yanında ürün, hizmet, teknoloji, yönetim stratejileri, yeninde yapılanma gibi konularda sektöründe öncü rolü üstlenerek çevresini şekillendirme yeteneğini kapsar. Öngörücü-basiretli-aktif yaklaşımdır. Bunun tersi reaktif yaklaşımdır, başka bir ifade ile, tepki gösterici yani bağımlı hareket ederek uyum gösterici bir yaklaşımdır. Örneğin kopya ederek. Yenilikçi Girişimci Yeniliğe odaklanmış, yeniliği kendi organizasyonu her türlü departmanı içinde kullanan girişimci tipidir. Yaratıcı Girişimcilik: Yaratıcı girişimcilikte mevcut ürünlerde tasarım veya kullanım itibari ile bazı değişiklikler yapılması, hatta, tüketici beklentilerinin de ötesinde mevcut olmayan ürünleri yeni bir fikir veya buluşun pazara sürülmesi şeklinde üreterek, piyasaya sunmak önemlidir. Teknolojiyi genel ya da bilişim temellimi kullandığına göre ikiye ayırabiliriz. Teknik girişimcilik: Teknik girişimci, öngörü ve sezme yeteneği ile pazar yaratma ve geliştirme becerisine sahip, teknoloji geliştirebilen ve inovasyon (yenilik) yöntimine hâkim girişimci olarak tanımlanabilir. Tekno-girişimcinin başarısı, öngörülerinin mümkün olduğu kadar doğru ve gerçekçi olmasına bağlıdır. Tekno-girişimciliğin gereği, faaliyette bulunmayı düşündüğü alanda çok daha uzmanlaşmış ve bu alanda iyi yetişmiş olmaktır. Tekno-girişimciliğin en büyük avantajlarından biri ise küçük bir sermaye ile yüksek büyüme hızlarının yakalanmasıdır. Teknik girişimci öngörü ve seziş yeteneğiyle, pazar yaratma ve geliştirme becerisinin yanı sıra, teknoloji geliştirebilme ve inovasyon yapabilme konusunda da beceri sahibi kişidir. Aile üyeleri bilgileri birbirlerine aktarmakta daha hızlı ve isteklidirler. İşletmenin hiyerarşik kademeleri içerisinde akraba oranının yüksek olması bir dezavantaj oluşturur. Nedeni ise kurumun kendi ağı etrafında dönmesi ile çevresini kolayca takip edememesidir. 42 Bilişimci Girişimcilik: Bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin olduğu, bilginin bir üretim faktörü ve bilişimin tarım, sanayi ve hizmetler kesimlerinden sonra dördüncü sektör sayıldığı “Bilgi toplumu”nda girişimler gelenekselden daha farklı ve özellikli donanımlara sahip olmalıdırlar. Bilişim teknolojisinin bilgi üretimini hızlandırması sonucu bilginin hem hacmi hem de göreceli önemi artırmıştır. Hem bilgiye sahip olmak hem de bilgiyi üretmek ve kullanmak (bazıları için ayrıca, bilgiyi satmak) temel olgular haline gelmiştir. Enformasyona ulaşmanın yarattığı fark işletmeleri bu sahada daha rekabetçi kılmaktadır çünkü bilgi ekonomisinin zemini sanal ortamdır ve hız temel unsurdur. Enformasyon girişimcinin kararlarını belirleyecektir. Girişimci riskini en aza indirmek ve en yüksek karı elde edebilmek için kendini belli bir bilgi yüküyle donatarak karar ve tercihlerinde akılcı olmak zorundadır. Ekonomik ve sosyal yapıya sahip olduğu ve ortaya koyduğu performansıyla yön verenler yani ekonomik gelişmenin lokomotif gücü yenilikçi girişimlerdir. Kopyacı Girişimci: Ayrıca Bilişimci girişimciliğin gereği gibi uygulanamaması durumunda buna karşıt terimlerle ifade edilebilecek değişik girişimci türleri söz konusu olabilir. Bunlardan birisi, eksik veya yanlış bilgi ile girişimciliğe yönelme anlamında “bilgisiz girişimcilik” olarak isimlendirilebilir. İş alanlarının ve sektörlerin artan bilgi gereksinimine cevap verebilecek bilgi donanımına sahip olmamayı ifade eder. Diğeri, çevresinden gördüğü kadarıyla, onların faaliyetlerini taklit ederek girişimcilikte bulunmaktır. Bu tür girişimcilik için “kopyacı girişimcilik” terimi kullanılabilir. Bu girişimci tipine örnek olarak Tepkisel ya da başka bir değişle Takipçi girişimciliği örnek verebiliriz. Tepkisel Girişimcilik: İşletmesiyle ilgili yenilik ve değişimleri yaratmak yerine, başka girişimcilerin yaptıkları yeniliklere göre işletmesini değiştiren kişilerdir. Özellikleri: - Tüm yetki tepe yöneticidedir, fakat çevre analizi etkin olarak yapılmaz. Doğal olarak; çevresel tepkileri, kendilerine baskı geldiği zaman verdikleri söylenebilir. Rekabette yetersiz ve risk almada isteksizdirler. Alınan Risk Düzeyine Dayalı Sınıflandırma Esnaf ya da zanaatkarlar atalardan kalan teknik becerilere dayanıyor iken artık günümüzün daha kompleks yapısı içindeki girişimciler, nerdeyse risk alma ile özdeşleşmiş durumdadırlar. Önceki açıklamalarda da yer aldığı gibi, Risk alma eğilimi, önceden getirisi belli olmamasına rağmen örgütün yenilikçi projelere destek veren örgütsel düşünce, tutum ve normların toplamıdır. Çok uzun bir süredir ilgili yazında özellikle, gelişmekte olan ülkelerde küresel aktörlerin baskısı ve kamu düzenlemelerinin etkisi ile işletmelerin uzun vadede rekabet avantajı elde etmek amacıyla, yeni riskler almalarının gerekliliği de oldukça yoğun bir biçimde destek bulmaktadır Risk almak, “süreç sonucunda farkında olunan kayıplara rağmen girişimden geri durmamak; elde edilecek üstünlük için önceden belirlenmiş kayıplara tahammül edebilmektir”. Teorik açıdan girişimcilik kavramı risk kavramı ile bütünleşmiş durumdadır, öyle ki Cantillon’un (1755) ticaretin doğası üzerine yazdığı ve girişimci kavramının doğumu sayılan denemesinde girişimci, “faaliyeti sonucunda kâr elde etmek amacıyla risk alan kişi” olarak tanımlanmaktadır. Girişimciliğin kavramsal gelişiminde ise, risk alma davranışı salt kâr etme arzusundan farklılaşmış, alınan risk ile birlikte yeni bir süreç, hizmet, ürün yada bunların herhangi bir kombinasyonunu sağlayarak ticari bir değer yaratabilen kişi girişimci olarak nitelendirilmiştir. Doğal olarak, yeni pazar ve faaliyet alanlarını değerlendirme girişimleri makul derecelerde risk almayı gerektirmektedir. Risk almaktan tamamen kaçınmak ise, orta ve özellikle uzun vadede pazar koşullarına da bağlı olarak işletmenin rekabet üstünlüğünü kaybetmesine hatta pazardan çekilmesiyle bile sonuçlanabilir. Eğer, işletme açısından yalnızca mevcut müşteri ve rakiplerine odaklanarak, mevcut ve potansiyel müşterilerin gelecekteki beklenti ve ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yeni girişimlerin gözardı edilmesinin olumsuz sonuçlara neden olacaktır. a. Durgun Girişimcilik: Faaliyette bulunulan alanda dengeli şekilde gelişmenin sürdürülmesi ve yeni alanlara girerek riskin arttırılmasından kaçınılması şeklinde tanımlanabilir. Bunlara örnek olarak Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) ve pazarlama problemi olmayan özel sektör işletmeleri gösterilebilir. b. Dinamik Girişimci: Özellikleri proaktif, agresif, radikal ve yenilikçi olarak tanımlanan tüm girişimcilerdir. Örnek olarak “Kurumsal girişimci” ya “Yenilikçi girişimci” örnek verilebilir. c. Takipçi Girişimci: Reaktif, uyumlu veya “Tepkisel” ya da “Kopyacı” olarak tanımlanan girişimci buna örnek verilebilir. Her ikisinde de diğerlerini gerekçeler farklı bile olsa takip etme eğilimi söz konusudur. Önceki açıklamalarımızda yer verdiğimiz için tekrar edilmemiştir. 43 Amaçlarına Göre Sınıflandırma Sosyal Girişimcilik Geleneksel anlamda ekonomik değer yaratan bu süreçte “kâr” amaçlayan girişimciye, günümüzde “sosyal fayda” amacı da eklenmiş ve bu anlamda yeni bir girişim tanımı ve türü doğmuştur. Girişimciliğin önemindeki artış toplumun ekonomik kalkınmasında daha fazla rol almaları gerektiği konusundaki görüşlere temel oluşturmuştur. Bu yeni bir bakış açısı olarak “sosyal girişimcilik” kavramı ortaya çıkmıştır. Bu anlamda girişimler sosyal içerikli projelerde yer almaya ya da öncü olmaya başlamışlardır. Yoksulluğun ya da işsizliğin yaygın olduğu bir yörede, en çok sosyal faydanın sağlanabileceği alanı doğru tespit edip, küçük bir sermaye ile o potansiyeli ortaya çıkararak yoksul kesime iş, aş veya sosyal fayda sağlama süreci “sosyal girişimcilik” olarak tanımlanır. Toplumun geleceğinin iyileştirilebilmesi için kar amacı gütmeksizin farklılık yaratmaya çalışır. Boyutu, düzeyi ve türü her ne olursa olsun girişimcilerin yaptıkları iş insanların huzur ve refahını amaçlamaktadır. Otomobil üreticisi, ressam, ilaç üreticisi, terzi, bakkal, manav, kuaför vs... Girişimcilik fonksiyonunun sonucunda insanlar tatmin olmakta, gelirlerini Şekil 2.3: www.kobidestek.org yükseltmekte ve dolayısıyla yaşamdan tat almaktadırlar. Girişimciler insan yaşamının kalitesini arttırmaya yönelik her faaliyetin dinamik unsurlarıdır Sosyal girişimciler, toplumsal sorunlara çözüm arayan, amaçları kâr sağlamak olmayan, kâr sağlamanın aksine toplum içerisinde gizli durumda bulunan potansiyelleri ortaya çıkararak işsizliğin azalmasına, yoksulluğun gerilemesine, kişisel gelir düzeyinin artmasına dolayısıyla da sosyal dengenin pozitif yönde gelişmesine katkıda bulunmaya çalışan kişilerdir. Stratejik Girişimci İşletmeler arasında dayanışma ve kaynak birleştirme faaliyetlerinin genel şeklidir. Bu oluşumda, güçlerin sinerjik etkisinden yararlanmak hedeflenir. Proaktif yaklaşımın somut ifadesidir. Ortak oluşumlar kartel, tröst gibi uç örneklerin yanı sıra işortaklığı (Joint Venture) olarak şeklinde daha yaygındırlar. Genel olarak birleşme, satın alma (takeover) ve stratejik ittifak (Acentalık, ortaklık, lisans antlaşması) Dağıtım kanallarını kullanma, bilgi bankası oluşturma; Ar-Ge birimlerinin birleştirilmesi; konularında Ortak Girişimler oluşturulabilir. Genel olarak belli bir iş için kurulan ortaklıklar genellikle büyük çaplı proje tipi taahhüt işlerinde, farklı uzmanlık gerektiren işlerde işbirliği yapma şeklinde olur. Ör, Baraj, Boğaziçi Köprüleri, Metro inşaatı vb. Bu oluşumda, güçlerin sinerjik etkisinden yararlanmak hedeflenir. Proaktif (öngörücü-basiretli yaklaşım) yaklaşımın somut ifadesidir. Bunun tersi reaktif yaklaşımdır (tepki gösterici 44 yaklaşımdır). Günümüz işletmeleri faaliyette bulundukları işletmelerle rekabet halinde olmasına karşın, rekabet üstünlüğünü elde tutmasında çevre bileşenlere de dikkat etmelidir. İşletme rekabet üstünlüğünü sürdürebilir kılmak için tedarikçileri, müşterileri, çalışanları ve pazara girme potansiyeli olan yeni girişimcileri yakından takip etmelidir. Bir girişimci sizce hangi temel özelliklere sahip olmalıdır? Okum a Parçası: # $" "!$!+ ),(.. )+"+ -#! % $'$ -"+ $ ' '-+!+3 $'$!+3 ' +!+ =,!.#!>3 - ! %<%' ".!)! ! $+#+!6 $!9$ =@??@> %!-#+!"+ - ! " + !- ""' %"'4,(!## $"%'!!-#"+"!+3-!!"+'#! %' ""' #- "+ !( #! !#* ' .-.!3 '!#+"+ % $'$"++!6 '+"+' ""' %"'$ #!!+ )+"+ !' #,!3 $ ! % "+ .!#**3"")="!$$),(..,.!>%'<!)=# $$ " )> .!#*!6 !* @??A '++ !+- .. = !(> $ $$"9$ '!##+*+""'%"'$-!+"+87!%"+#"+''!#+%#!!!++ $#+3 # $" ,)# ## '! "! ' '"$! -"+ *!7:#" * !)-#! %"'! $*$ .(! ""' %"'! $# ! ""' !-' !#!!6 !*3 " )$!++ ' # $ (+!+"+ )+"+ $# $!+ + " #+!""'!-,!' $"$$9+#)!""'!-$*$! = ## 5<<#$!'6"6!<$!'&">6 #" !- ""' !- !! '!++*+ (+ #!+ %! $*$ $! !6 #" %"'! ! #' ', 3 ""' %"'!+ ""' ' '!#' +!+ ! ".!.!6 $$ '+ "+!3 #" !-! %# '#! # !# -" )!" $!+ 3 ""' !-! )+"+ $ $!$ -!* '##!6; #* + , & $# "!" "%#$$-/2!*1.0+ DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Dar kapsamda bir tanımlama ile ticaret, bilindiği üzere, üretilen mal ve hizmetlerin belirli bir ücret karşılığı son kullanıcılara ulaştırılmasını sağlayan alım-satım faaliyetlerinin tümüdür. Geniş tanımlamada alım- satım dışında pazarlama, nakliye, tanıtım vs. faaliyetler de ticari faaliyetler kapsamına girmektedir. Ticaret genel olarak, iç ve dış ticaret olmak üzere ikiye ayrılır. İç ticaret yurtiçi ticari faaliyetleri kapsarken, dış ticaret ile kastedilen yurtdışı ile ya da yurtdışına yönelik gerçekleştirilen ticari faaliyetlerdir. Dış Ticaret, malların ve sermayenin ulusal sınırların dışına akışıyla ilgilidir. İhracat yurt içinde üretimi gerçekleştirilen bir malın o ülkenin mevzuatına uygun bir şekilde başka bir ülkeye gönderilip, bedelinin yurda getirilmesidir. İthalat ise, bir malın bedelinin ödenerek yurda getirilmesidir. İhracatta para akışı içeri, mal akışı dışarı doğrudur. Dış ticaret alım satım işlemlerinin teslimi açısından ithalat ve ihracat olmak üzere iki şekilde gerçekleşir. Dış ticaret, dış ülkelerle mal bazında yapılan ticaret rakamlarını içerir. Bir ülkenin ekonomik ilişkilerinin önemli bir bölümünün, dış ticaret istatistiklerinde gözlemlenmesi mümkündür. Dış ticarette en önemli göstergeler, dış ticaret açığı ve dış ticaret hacmi rakamlarıdır. İthalatın ihracattan fazla olması halinde dış ticaret açığından, fazla olması halinde ise dış ticaret fazlasından söz edilir. Dış ticaret hacmi denildiğinde ise, ithalat ve ihracat rakamlarının toplamı, yani o ülkenin gerçekleştirmiş olduğu toplam dış ticaret akla gelmelidir. Diğer bir gösterge olan ihracatın ithalatı karşılama oranı ise, ihracatın ithalata bölünmesiyle bulunur ve dış ticaretin genel seyri hakkında fikir verir. 45 Ülke ekonomisinin kalkınmasında ihracat önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle ülkelerde ihracatın artırılması, ithalatın azaltılması önemli hedefler arasındadır. Böylece ülke dışarıya mal ve hizmet satarak döviz kazanırken diğer yandan dışarıdan ihtiyaç duyup alacağı mal ve hizmet miktarını azaltmış dolayısıyla dışarıya kaynak aktarımını azaltmış olacaktır. Ülkelerin bu hedeflere ulaşmak için aldıkları kararlar ve tedbirler dış dış ticaret politikasını oluşturur. Dış ticaret politikası ülkelerin ihracat ve ithalata konu olan her türlü müdahale, tedbir ve teşvik unsurlarını kapsar. Küreselleşme süreci ile birlikte dünyada ihracat sürecinde kullanılan belgeler, tanımlar ve uygulamalar standartlaştırılmaktadır. Türkiye de Gümrük Birliği Anlaşmasıyla birlikte bu standartlaştırma sürecinin içinde yer alarak, standartlara uymak için kanun ve yönetmeliklerinde değişiklikler yapmıştır. Dış ticaret politikası açısından bir devletin dış ticaretini etkileyebilecek unsurların başlıcaları yasaklar, gümrük resmi, ticaret antlaşmaları, primler, sübvansiyonlar ve idari korumacılık olarak sınıflandırılabilir. Bunlardan yasaklar, ithalat ve ihracat yasaklarıyla transit geçiş yasakları şeklinde bir ayırıma tabi tutulurken; gümrük resmi de aynı şekilde ithalat, ihracat ve transit ticarette uygulananlar olarak üçe ayrılmaktadır. Dış Ticaret Rejimi – Ödemeler Dengesi Dış ticaret rejimi, bir ülkeye mal ve hizmet girişi ile o ülkeden mal ve hizmet çıkışı karşılığında, döviz giriş ve çıkışlarını kontrol eden, bunları kurallara bağlayan, gereğinde bu kurallara kısıtlama getiren, gereğinde teşvik eden kararların toplamıdır. Her ülkede dış ticaret, belli bir kambiyo rejimine göre yürütülür. Bu rejim, ülkelerin ekonomik yapılarına göre bazı ülkelerde geniş bazı ülkelerde dar bir çerçeve içerisinde oluşur. Bu çerçeveyi tayin eden en önemli unsur Ödemeler Dengesi ‘dir. Ödemeler Dengesi, bir ülkenin dövizle ifade edilen bütün gelir ve giderlerinin toplamına denir. Ödemeler Dengesi açık vermeyen ülkelerde dış ticaret daha rahat şartlarla yapılırken, aksi olan ülkelerde dış ticaretin bir çok kısıtlamalarla yapıldığını görüyoruz. Bir ihracat işlemi, her biri stratejik kararlar gerektiren pek çok aşamadan oluşmaktadır. Bu kararların alınması ve ihracat işleminin firma açısından karlı ve hukuki anlamda da geçerli olabilmesi, bu işlemin ulusal ve uluslararası kural ve teamüllere uygun olarak gerçekleşmesine bağlıdır. Bunun için yürürlükteki mevzuat ile ticari uygulama ve prosedürlerin en güncel şekilde takip edilmesi zorunluluktur. Ödemeler Dengesinin başlıca kalemlerini özet şeklinde şöyle sıralayabiliriz: 1. Cari İşlemler a. Dış Ticaret (İthalat – İhracat) b. Görünmeyen Kalemler (Turizm, Navlun geliri, İşçi Dövizi transferleri gibi) 2. Sermaye Hareketleri 3. Resmi Rezervler Ödemeler dengesinin en önemli unsurlarından biri, Cari İşlemler kaleminde yer alan dış ticarettir. Örneğin dış ticaret, ülkemiz ödemeler dengesinin % 60-75 gibi önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. İthalat ve İhracat hareketleri arasındaki farkın ülke lehine olması Ödemeler Dengesinin de lehte olmasını büyük ölçüde etkiler. Ödemeler Dengesi açık vermeyen ülke, ekonomik bakımdan güçlü ülke anlamına gelmektedir. Dış ticaret ile ilgili yukarıda verilen genel bilgiler ışığında dış ticaret ile ilgili bazı temel kavramlar öne çıkmaktadır. Bunlar ve tanımları aşağıda yer almaktadır. Döviz: Uluslararası ödemelerde geçerli olan, yabancı paralar, para işlevi gören her türlü bono, çek, poliçe, kredi mektubu, havale ve benzeri varlıkların tümüdür. Nakit şeklinde olan eldeki paraya "efektif", nakde dönüştürülebilir herhangi bir araç şeklinde olanlara (banka havalesi, ödeme emri, döviz poliçeleri, mevduat sertifikaları, seyahat çekleri vb.) da "döviz" adı verilmektedir. Döviz, çeşitli şekillerde ifade edilebilen bir kelimedir. Türk Parasını Koruma Kanunu, dövizi efektif dâhil, yabancı parayla ödemeyi sağlayan her türlü hesap, belge ve araç olarak ifade etmektedir. Kambiyo: Kambiyo, para ya da para yerine geçen belgelerin değiştirilmesi işlemidir. Kambiyo senetleri ise, karşılığı yabancı para ile ödenmek üzere düzenlenen ve uluslararası ticarette kullanılan 46 senetlerdir. Para alım ve satımı ile ilgili işlemleri kapsar. Kambiyo senedi ise kıymetli evrakın tüm özelliklerini taşıyan ve uygulamada en yaygın olarak kullanılan kıymetli evrak çeşididir. Kanunen emre yazılı olarak düzenlenen, içerdikleri hak bakımından mutlaka bir para alacağını konu edinen, ekonomik alanda çok işlem ve etki gören önemlerinden dolayı Türk Ticaret Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiştir. Kambiyo, nakit para veya para yerine geçen her türlü araç ve senetlerin alım ve satımı iken millî para ve yabancı paraların dolaşımına ilişkin olarak kambiyo ise; para yerine geçen ve ödeme aracı olarak kullanılabilen her türlü bono, çek, poliçe ve diğer menkul kıymetler anlamında da tanımlanabilir. Kambiyo Mevzuatı: Para ve diğer menkul kıymetler ile maden ve taşların iç piyasada tedavülü ve ülkeden ihraç veya ülkeye ithaline ilişkin usul ve esasları düzenleyen hukuki metinler bütününe kambiyo Mevzuatı denilir. FOB (Free On Board): Malların belirtilen yükleme limanında gemi bordasına aktarılmasıyla satıcının teslim yükümlülüğünün yerine getirildiği anlamına gelir. CIF (Cost, Insurance, Freight): Satıcının, mal bedeli ve navlunun yanı sıra taşıma sırasında malların kayıp ve hasar riskine karşı deniz sigortası sağlama yükümlülüğü olduğu anlamına gelir. CFR (Cost And Freight): İşleme konu olan malların, belirlenen varış yerine kadar taşınması için gerekli olan masrafları ve navlun bedelini satıcının ödemesi anlamına gelir. Konvertibl Dövizler: Uluslararası para piyasalarında bütün ülkelerce kabul gören ve bu sebeple bir diğer ülke parasına serbestçe çevrilebilme imkânına sahip dövizlerdir. Döviz Alım Belgesi (DAB): İhracat bedellerinin ve ihracatçının bankası tarafından talep edilen banka komisyonlarının alışı yapılırken düzenlenen belgeye denir. Döviz Satım Belgesi (DSB): Dışarıya ödenen ithalat bedelleri, aracı komisyoncunun komisyonları, yurt içindeki bankanın yurt dışındaki muhabir şubelerinin talep ettiği komisyonlar vb. için düzenlenen belgeye denir. Döviz Tevdiat Hesabı (DTH): Gerek yurt dışında gerek yurtiçinde yerleşik gerçek veya tüzel kişilerin serbest tasarruflarında bulunan döviz veya efektifler banka veya özel finans kurumlarında açtırdıkları tevdiat hesaplarıdır. Bu hesaplardaki dövizlerin kullanımı serbesttir. Gümrük: Bir ülkenin giriş ve çıkışında ticari hareketlerin denetim ve gözetiminin yapıldığı yer olarak tanımlanır. Diğer bir tanımla da yurt dışına gidiş veya yurt dışından dönüş sırasında gümrük işlemlerinin yapıldığı yerdir. Gümrük işlemlerinin en önemli bölümünü dış ticaret işlemlerini yapan işletmeleri ilgilendiren aşağıdaki bölümleri önem kazanmaktadır. Gümrük tarifesi: Dış ekonomi politikasının en eski ve en çok kullanılan araçlarından biridir. Tanımda gümrük, belli bir malın gümrük sınırını geçişinde ödenen vergi ve harçlardır. Tarife ise, uluslararası ticarete konu olan bütün mallara uygulanan vergileri belirleyen listelerdir. Gümrük vergileri, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihte yürürlükte olan gümrük tarifesine göre hesaplanır. İhracat Çeşitleri Özellik Arz Etmeyen İhracat : İhracı yasak ya da bir kurumun iznine bağlı olmayan ya da kayda bağlı mallar listesi dışında bulunan veya kayda bağlı olmaksızın yapılan ihracat “Özellik Arz Etmeyen” ihracat sayılır. İhracatçı, ihracatı onay ve kayıt için İhracatçı Birliklerine bildirir. Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM), ilgili meslek kuruluşları ve bankadan (döviz alım belgesi), Gümrük Beyannamesi ve gerekli diğer belgelerle Gümrük İdaresine müracaat ederek ihracat gerçekleştirilir. İhracat bedeli döviz yurda getirilir. İhracat için kullanılan ihracat kredisi yurda getirilerek ihracat kapatılır. Kredili İhracat: İki ve çok taraflı kredi anlaşmaları dışında kalmak kaydıyla, ihracat bedelinin Türk Parası Kıymetini Koruma mevzuatında öngörülen süreler içerisinde yurda getirilmesini öngören bir satış şeklidir. Kredili ihracat, uluslararası bankacılık usulleri çerçevesinde yapılmaktadır. Yetkili bankalar ve ihracatçılar belirlenen süredeki ödemeler ile kredi sözleşmesinde yer alan taksitlerin, süresi içerisinde ülkeye getirilerek bir bankaya satılması ile ilgili önlemleri almak zorundadırlar. Kredili ihracat da, ihracat bedelleri satış sözleşmesinde belirlenen vadeleri izleyen 30 gün içerisinde tahsil edilir. İhracatçı malın 47 cinsi, ödeme planı ve ödeme süresini içeren satış sözleşmesinin aslı ve tercümesi ile İhracatçı Birliklerine müracaat eder, Gümrük İdaresi gümrük beyannamesi üzerine “Kredili İhracat” şerhi düşerek ihracatın gerçekleşmesini sağlar. Fiili ihraç tarihinde başlayan kredili ihraç süresi; Dayanıksız Tüketim Mallarında 2 yıl, diğer mallarda 5 yıl olarak belirlenmiştir. Transit Ticaret: Bir ülkeden satın alınan bir malın, transit olarak veya doğrudan doğruya bir başka ülkeye ihracı söz konusu ise; alış ve satış bedelleri arasında fark olmak üzere, mal bedelleri için transfer yapılarak veya yapılmaksızın satın alınan yabancı menşeli veya Türk menşeli olup yurt dışına satılmış (serbest bölgelere yapılan satışlar dahil) malların transit olarak veya doğrudan doğruya, İthalat ve İhracat rejimi hükümlerine tabi olmaksızın başka bir ülkeye ya da serbest bölgelere satılmasıdır. Konsinye İhracat: Kesin satışı daha sonra yapılmak üzere dış alıcılara, komisyonculara, şube ve temsilciliklere mal gönderilmesi şeklinde yapılan ihracat biçimidir. İhracatçı Gümrük Beyannamesi ile ilgili İhracatçı Birliği’ne başvurur. İhracatçı Birliği’nin 90 gün içerisinde kullanılması kaydıyla verilen izinle Gümrük İdaresine başvurulur. Malın kesin satışı sonrası ihracatçı, 30 gün içerisinde kesin satış faturası ve diğer belgelerle durumu ilgili İhracatçı Birliği’ne ve ihracat bedelinin geleceği aracı bankaya bildirir. Malın fiili ihraç tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde satılması gerekmektedir. Haklı ve zorunlu nedenlerle izni veren merci tarafından 1 yıla kadar uzatılabilir. Hariçte İşleme Rejimi: Az veya çok işçilik görmek, izabe edilmek, ambalajlanmak veya diğer nedenlerle, mamul, yarı mamul ve hammaddelerin yurtdışına geçici olarak gönderilmesi kapsamında geçici olarak yapılan işleme geçici ihracat denir. Hariçte işleme rejimi, serbest dolaşımdaki eşyanın, işlenmek üzere Türkiye gümrük bölgesinden geçici olarak üçüncü ülkelere gönderilmesi ve bu faaliyetler sonucu elde edilen ürünlere tam veya kısmi muafiyet uygulanmak suretiyle yeniden serbest dolaşıma girmesidir. Hariçte İşleme rejimi kapsamında yapılacak ihracat mal çeşidine göre üç farklı yolla gerçekleştirilir. 1. Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM): Hammadde, yardımcı madde, yarı mamul ve ambalaj malzemelerinin daha ileri bir düzeyde işlem görmek üzere üçüncü ülkelere gönderilmek istenmesi halinde Hariçte İşleme İzin Belgesi verilir. 2. Maden İhracatçı Birlikleri: Maden cevheri ve konsantrelerinin, izabe edilmek ve işlenmek üzere üçüncü ülkelere gönderilmek istenmesi halinde Hariçte İşleme İzin Belgesi verilir. 3. Gümrük Müsteşarlığı: Tamirat amaçlı garanti hükümleri uyarınca veya bir imalat hatası nedeniyle dışarıya gönderilen eşya yerine ithal edilecek ürünler için Hariçte İşleme İzin Belgesi verilir. Hariçte İşleme İzin belgelerinin süresi 12 ay olup, 1 yıla kadar ek süre verilebilir. Bedelsiz İhracat: Karşılığında yurda herhangi bir bedel getirilmeksizin yurtdışına mal gönderilmesi bedelsiz ihracattır. 1. Gerçek ve tüzel kişiler tarafından götürülen ve gönderilen hediyeler, 2. Miktarı ticari teamüllere uygun numuneler ve reklam eşyası, 3. Daha önce usulüne uygun olarak ihraç edilmiş malların bedelsiz gönderilmesi ticari örf ve adetlere uygun parçaları, fireleri garantili olarak ihraç edilen malların garanti süresi içerisinde yenilenmesi gereken parçaların ihracatında İhracatçı Birliği’ne üyelik şartı aranır. a ve b bendinde öngörülen bedelsiz ihracat için yetkili kurumlar; • Değeri 10.000 $’dan az ise; Bedelsiz İhracat Formu doldurularak Gümrük İdareleri ve Posta Gümrükleri aracılığı ile, • Değeri 10.000 $’dan fazla ise; üç nüsha Bedelsiz İhracat Formu doldurularak ilgili İhracatçı Birliği izni ile, • Değeri 25.000 $’dan fazla ise; İhracatçı Birliği’nin görüşü ile Dış Ticaret Müsteşarlığı izni ile Bedelsiz İhracat izinlerinin geçerlilik süresi 1 yıldır. 1.000 $’ı geçmeyen malların bedelsiz ihracı İhracatı Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF)’e tabi değildir. 48 Bağlı Muamele Veya Takas Yolu İle Yapılacak İhracat : “Karşılıklı Ticaret” olarak adlandırılan ve kısmen de olsa ödemenin para yerine malla yapıldığı ticaret kapsamında yer alır. İhraç edilen malın tümüne veya bir bölümüne karşılık mal alındığı bir ticaret şeklidir. İhraç veya ithal edilen mal, hizmet veya teknoloji transferi bedelinin kısmen veya tamamen mal, hizmet, teknoloji transferi, veya kısmen döviz ile karşılandığı bir ödeme şeklidir. İhracatçı bağlı muamele taleplerini; (Malın cinsi, standardı, kalitesi, teslim şekli, teslim yeri, birim ithal ve ihraç fiyatları, değeri ve süreyi içeren Bağlı Muamele ve Takas Anlaşması ile 6 nüsha başvuru formu ile) üye olunan ya da bağlı bulunan bölgedeki İhracatçı Birliği’nin izni ile gerçekleştirilir. Diğer İhracat Şekilleri Ve Transit Ticaret Yönetmeliğin 13. Maddesine göre: (1) Kayda bağlı ihracat, bedelsiz ihracat, savunma sanayii dışındaki alanlarda offset kapsamında yapılacak ihracat ile yurt dışı müteahhitlik ve teknik müşavirlik kapsamında yapılacak ihracata ilişkin usul ve esaslar Müsteşarlığın bağlı olduğu Bakanlıkça belirlenir. (2) Ticari kiralama yoluyla yapılacak ihracat gümrük mevzuatı hükümlerine tabidir. (3) Uluslararası anlaşmalarla ticareti yasaklanmış mallar ile Müsteşarlığın madde politikası itibariyle transit ticaretinin yapılmasını uygun görmediği mallar transit ticarete konu olamaz. İthalat ve ihracat yapılması yasaklanmış ülkelerle transit ticaret yapılamaz. (4) Takas ve bağlı muamele işlemleri yürürlükteki ihracat ve ithalat rejimleri çerçevesinde yürütülür. (5) Yurtdışına e-ticaret kapsamındaki mal ihracıyla ilgili işlemler, dış ticaret ve gümrük mevzuatı hükümlerine tabidir. İthalat Çeşitleri 1. Akreditifli İthalat: Alıcı, malın sevkinden önce bir banka aracılığıyla satıcının bulunduğu yerdeki bankası nezdinde malın sevk belgesinin teslimi karşılığında ödenmek üzere kredi açtırmasıdır 2. Mal Karşılığı İthalat: Malın gümrüklenmesi işleminden sonra bedelini ödeyerek belgenin çekilmesi ile gerçekleşen ithalat 3. Bedelsiz İthalat: Gümrük vergisi olmaksızın ülkeye sokulan mallar (özel eşyalar, hediyeler vb). 4. Belge Karşılığı İthalat: Malın gelmiş olma şartı aranmaksızın, malın ithalat yapılan ülkeden yola çıkarılmış olduğunu gösteren belgenin bedelini ödeyerek bankadan belge alınması ile gerçekleştirilen ithalattır. 5. Kredili İthalat: Bedeli daha sonra ödenmek üzere yapılan vadeli ithalat. 6. Geçici Kabullü İthalat: İhraç etme amacıyla yapılan ithalat. 7. Ankonsinyasyon İthalat: Satışın yapılması ve belirli bir vade sonunda mal bedelinin transfer edilmesi şartıyla yapılan ithalat. 100 Soruda Dış Ticaret, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, TC. Başbakanlık Ar-Ge Başkanlığı, Haziran 2009. DIŞ DÜNYA VE GİRİŞİMCİLİK Tarih boyunca girişimciler ülkeler arasındaki ticarette ekonomik sistemin yapı taşları hatta belirleyicileri olmuşlardır. Doğunun zenginliklerine ulaşmak amacıyla Avrupalıların yeni ticaret yolları bulmak için başlattıkları ve yeni okyanusların ve kıtaların bulunmasıyla sonuçlanan coğrafi keşifler 15. ve 16. yüzyıllarda etkili olan başlıca gelişmelerdir. Özellikle 13. Yüzyıl sonlarına doğru Marco Polo’nun Çin seyahati sonrasında yazdığı bu ülkenin zenginliğini anlatan rapor gibi başka Uzak doğu zenginliklerini anlatan seyyah raporları, coğrafya alanında görülen bilimsel ve teknik gelişmeler örneğin, coğrafya bilgilerinin artması ve gemicilik deneyiminin çoğalması, pusulanın öğrenilmesi, yeni haritaların hazırlanması keşiflere neden olan başlıca etkenlerdendir. Bunlara başlangıçta İspanyol ve Portekiz aristokrasisinin kral ya da kraliçelerinin gemicileri kimi zaman kendi güçlerini arttırmak için kimi zamanda papalığın ya da kilisenin desteğini alabilmek için desteklemeleri eklenebilir. Bu anlamda 49 aristokrasi gemi, erzak ya da silah temin eden bir sponsor ya da finansör gibi davranmış ve Kristof Kolomb [Christoph Colomb (1451-1504)] gibi kaşifler ilk girişimciler olmuşlardır. Girişimcilik ruhu, her tarihte olduğu gibi özellikle esnek üretim ve organizasyon yapılarının önem kazanmaya başladığı günümüz ekonomilerinin gelişimde de daha önemli paya sahip olmaktadır. Çünkü küreselleşen dünyamızda birbirleriyle entegre olan ülkelerarası ilişkiler salt devletler arasında değil halklar arasında da ekonomik, sosyal ve kültürel bağların kuvvetlenmesine ve etkileşimlerin çoklaşmasına yol açmaktadır. Örneğin artık dünyada tek tip giyinen (Jean markaları) tek tip yemek yiyen (fastfood / hazır yemek zincirleri) vs. bir dünyada, yerel ekonomilerdeki performans göstergesi, yeniliği tetikleyici ve dinamizmi arttırıcı rolleriyle önem kazanmaktadır. Morrison (2000), girişimciliğin temellerinin kişide ve içinde yaşanılan toplum ve kültürde aranması gerektiğini söylemektedir; kaynağın insan ruhunda olduğunu ve belirsizlik ve rekabet ortamlarında ortaya çıktığını belirtmektedir. Bu anlamda küresel bir kültür doğmuştur ve rekabet riski de küresel boyuta paralel olarak artmıştır. Yenilikleri uygulayıp uyarlamanın, farklılık yaratmanın, marka olmanın ya da pazar büyütmenin boyutları yerelden küresele kaymıştır. Çünkü, artık yerel küresel pazar arasındaki sınırlarda ortadan kalkmakta ve rekabetin boyutu da yerel ile sınırlı kalmamaktadır. Bu anlamda girişimciler kendilerini dış dünyadan yalıtmaları mümkün olmayan yeni dünya düzenine uyum göstermek zorundadırlar. Girişimciler, ürettikleri ürün ve sunumlarının sonucunda tüketicilerinin sağladığı genel faydalar dışında ayrıca; • Üretimi ve istihdamı arttırırlar, bu anlamda ekonomik ve sosyal dengeye katkı verirler, • Atıl kaynakları devreye sokarak kaynakların etkin kullanımını sağlarlar; Yeni kaynaklar yaratırlar böylece kıt kaynakları çoğaltırlar, • Teknolojiyi ve inovasyon yaratır ve yayarlar. • Sektörler ve bölgeler arası etkileşimlerle ekonomiye dinamik bir yapı kazandırırlar, • Ülke ekonomisinin yanında teknolojik ve sosyo-kültürel yapıyı da dış dünya ile bağlarlar. Tüm bu unsurlar ekonomileri büyüten ve geliştiren öğelerdir. Bu nedenle girişimcilerin salt ulusal değil küresel ekonomide de refah ve verimliliğe katkı yaptığı açıktır. Gelişmede girişimciliğin rolü girişimin riskli ve yenilikçi karakteri ile yakından ilişkilidir. Örneğin; İngiliz sanayi devriminde buluşların pek çoğu girişimciler tarafından uyarlanmıştır. Girişimciler ile dış dünyanın ilişkisi karşılıklıdır. Girişimciler dış dünyadaki politik, ekonomik, teknolojik ve sosyo-kültürel değişimlerden etkilenirken, benzer şekilde onlarda dış ticaret aracılığıyla gittikleri ülkeleri aynı statülerde etkileyebilmektedirler. Bu karşılıklı ilişkilerin boyutu özellikle çokuluslu şirketleşmenin ve sermayenin akışkanlığının artması; bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hız; neoklasik serbest piyasa mantığının Dünya Ticaret Örgütü vb. kuruluşlarca küreselleşmenin yayılmasında etken ideoloji olması gibi dışsal faktörlerin etkisiyle daha da artmıştır. Dünya’daki gümrüklerin ve diğer ticarete getirilen engellerin ortadan kaldırılması ile girişim ve girişimcilerin önemi artmıştır. Mekândan ve zamandan tasarruf sağlayan E-ticaret başlı başına bu süreçte önemli bir etkendir. Böylece aracıları ortadan kaldırabilen ve maliyet kısıtlardan kurtulan girişimler -özellikle KOBİ’ler büyük girişimler gibidünyanın bir ucundaki yeni pazarlara daha rahatça ulaşabilmektedirler. Dış Ticaret Açısından Girişimciliğin Önemi Dünyadaki ekonomik işletmelerin % 99’u KOBİ’ler den oluşmaktadır ve ülkelerin milli gelirlerinin % 55- 95’ini onlar yaratmaktadır. Dünya toplam işgücünün % 50’den fazlası KOBİ’’lerde çalışmaktadır ayrıca KOBİ’ler Dünya’da yeni açılan iş-istihdam olanaklarının büyük bir kısmını üretmektedirler. Bu nedenle KOBİ’ler dünya ekonomisinin en dinamik unsurları görünümdedirler. Ekonomideki dinamiklerin ve gelişimin temelinde KOBİ’lerdeki ekonomik zayıflıklara çözüm arayışları vardır. KOBİ’ler ekonomik ve sosyal ilerleme için en temel unsurlardır. AB ülkeleriyle ilgili son zamanlarda yapılan bir çalışmada GSYİH’da meydana gelen yıllık değişmenin % 83’ünü küçük ölçekli işletmelerin satıs gelirlerinden kaynaklandığı görülmektedir. Ayrıca dünya ölçeğinde, eldeki verilerden yeni ve küçük ölçekli işletmelerin yeni istihdam olanaklarının en büyük kaynağı olduğu anlaşılmaktadır. 50 Günümüzde uluslararası ticaretin kurallarının daha da belirginleşmesi, küreselleşmenin taşlarının yerine oturması ve dünya üzerindeki kaynakların bir iş bölümü çerçevesinde organize edilmeleri, firmaların uluslararası boyut kazanmasını ve küresel alanda söz sahibi olmalarını sağlamıştır. Bu faktörler ticaretin olağanüstü hızlanmasına neden olmaktadır. Genel olarak dış ticarette, yeni iş alanları ve sektörleri yaratarak hareket etmek yerine, daha çok hâlihazırda kazandırdığı görülen ve sektörde yer edinmiş konularda dış ticaret yapmak tercih edilmektedir. Bu noktada, dış ticaret yaparken rekabetin çok fazla olması nedeni ile bakış açısını genişletmek, risk almak, yenilikçi ve yaratıcı olmak çok önemlidir. Girişimcilik ve yenilikler ekonominin yaratıcı sürecinin merkezinde yer almakta ve yeni is olanakları yaratmaktadır. Girişimciler fırsatları hisseden ve yeni piyasalar yaratabilmek için, yeni ürünler ve üretim süreçleri geliştirebilmek için risk alan kişilerdir. Bütün bunlardan çıkarılacak sonuç ise, girişimciliğin ekonomik gelişmede önemli bir rol oynadığıdır. Uluslararası rekabet gücüne sahip firmaların sayı olarak artması ve nitelik olarak gelişmesi ancak küresel rekabet açısından bilgi donanımı tam, nitelikli insan kaynaklarının varlığı ile mümkün olabilir. İhracat, tanıtımdan fiyatlandırmaya, sözleşme hazırlamadan ambalajlamaya kadar pek çok farklı alanda donanım sahibi olmayı gerektirmektedir. Girişimcilik, ekonomik gelişmenin de en önemli unsurlarından biridir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin ekonomi alanındaki başarısı küçük girişimcilerin sayısındaki artışa bağlıdır. Yapılan bir araştırmada gelişmiş yediler olarak tanımlanan G-7 ülkelerinde (Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Japonya, İtalya, Almanya, Fransa ve Kanada) ekonomilerin yıllık büyüme oranları ile girişimcilik düzeyleri arasında güçlü bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. Girişimciliğin bu kadar önemli olmasının nedeni; yenilik, yeni işletmelerin kurulması ve istihdam yaratma faktörlerinin oluşturdukları sinerjinin ekonomiyi olumlu yönde harekete geçirmesidir. Girişimcilerin, ekonomik gelişmeye sadece istihdam ya da gelir yaratarak katkıda bulunmasının ötesinde, toplumun ihtiyaçlarını gidermeye yönelik yaptıkları yatırım ve üretim faaliyetleriyle toplumun genel refah seviyesini yükseltmekte de önemli bir rol üstlendikleri görülür. Ekonomik gelişmeye ve toplumsal refaha katkıda bulunabilmenin pekte kolay olmadığı günümüzde bunu sağlayacak girişimcilik fonksiyonunun bağımsız değişkenleri; istihdam yaratmak, yeni mal ve hizmetler sunmak, çeşitliliği ve kaliteyi arttırmaktır. Bu değişkenlerden doğru bir şekilde yararlanmak ve başarılı olabilmek için; hizmet ve kalite bilinci sahibi olmak, değişimlere uyum sağlayabilmek, rakiplerden farkı ortaya koyabilmek ve fırsatları iyi değerlendirebilmek gibi yeteneklere sahip olmak gerekmektedir. Bunlara sahip olmanın zorluğu girişimciliğin ekonomik ve ekonomik gelişme açısından önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. E-ticaretin tanımını yapabilir misiniz? DIŞ TİCARETTE GİRİŞİMCİLİĞİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Uluslararası bir girişimcilik faaliyetinde bulunulması sırasında çok genel olarak, politik faktörler, ekonomik faktörler ve kurumsal faktörler olarak sıralanabilecek bazı faktörler uluslararası girişimcilik davranışını ve rekabet avantajını etkileyecektir. Ayrıca, farklı kültür yapıları, farklı hükümet sistemleri ve hatta dillerdeki farklılıklar bile bu faktörlere ilave edilebilmektedir. Bütün bu faktörleri dikkate alarak, girişimcilerin uluslararası bilgi ağlarını kuvvetlendirmeleri gerekmektedir. Girişimci uluslararası arenadan elde ettiği yeni bilgileri, kaynaklara ulaşma, stratejik durumunu geliştirme, maliyetleri kontrol etme, yeni teknikler öğrenme ve teknolojik değişikliklerle başa çıkma konularında iyi değerlendirebilirse uluslararası faaliyetlerinde bir avantaj elde etmiş olacaktır. Ayrıca, uluslararası piyasalarda, uluslararası pazarın gelişiminin iyi araştırılması ve piyasayla ilgili faktörlerin iyi değerlendirilmesi de uluslararası girişimciliği etkileyen önemli faktörler olarak sıralanabilir. Zaten girişimci bir firmanın uluslararası alandaki faaliyetlerinin değerlendirilebilmesi, uluslararası pazardaki bu tür değerlendirmelerle mümkün olabilecektir. Bu yönleriyle değerlendirildiğinde yabancı bir piyasanın girişim için seçilmesi sadece firma içerisinde alınacak stratejik kararlarla mümkün olamayacak, bunun yanında bilgi ağıyla kuvvetlendirilmiş, uluslararası verilerin de karar sürecine katılması gerekecektir. Yukarıda da belirtildiği gibi, yabancı bir piyasaya girişte karşı karşıya kalınan ve çoğunlukla kontrol edilmez faktörler olarak değerlendirilebilecek bir takım faktörler uluslararası girişimcilik faaliyetlerini önemli ölçüde etkileyecektir. Bu faktörlerden en az etkilenmek için uluslararası girişimcilerin aşağıdaki noktalara özellikle dikkat etmeleri gerekmektedir. Buna göre uluslararası girişimcilik faaliyetlerini etkileyen faktörler şöyle sıralanabilir: 51 Siyasi ve Politik Yapı: Piyasanın serbestliğini ya da sınırlılıklarının belirlendiği politik yapı girişimleri oldukça etkiler. Girişimler ülkenin siyasi, politik koşullarını ve tarihlerini iyi bir şekilde araştırmalıdırlar. Yönetimin biçimi fiyat, talep, pazarlama vb. konularda girişimcinin iş plan ve stratejilerinin de belirleyicisi olacaktır. Özellikle yabancı yatırımcılara karşı hükümetlerin son yıllarda aldıkları tavırlar izlenmeli, piyasa yapısının açık mı, sınırlandırılmış mı, yoksa aşırı korumacı mı olduğu belirlenmelidir. Benzer şekilde politik istikrar nasıl ki girişimciye güven verirse, istikrarsız bir politik ortam da girişimciyi riske sokacaktır. Örneğin, savaşlar, ihtilaller ya da sıkça yaşanan hükümet değişiklikleri girişimcinin yatırımlarını ve olası kazançlarını tehdit eder. Ekonomik Yapı: Pazarın başka bir deyişle talebin büyüklüğü, iş geliştirme hacmi potansiyelleri doğrudan ekonomik ve ayrıca demografik faktörlere bağlıdır. Ekonomik yapının öğeleri olan GSMH, Kişi başına Gelir, ülke doğal kaynakları, istihdam koşulları, işgücü potansiyeli, iş gücü oranı vb. bir çok faktör girişimci için hem çekici hem de itici güçleri ortaya koyan göstergelerdir. Girişimci için başlıca makro büyüklükler örneğin GSMH ve türev değerleri ya da istihdam rakamları iyi bir yol gösterici faktör olabilir. Yine para, maliye ve dış ticaret politikaları girişimci tarafından takip edilmelidir. Örneğin, kur politikasının seyri ya da yabancı yatırımlara yönelik teşvik politikaları girişimciyi etkiler. Bankacılık ya da sigortacılık hizmetleri, para piyasanın koşulları önemli ekonomik faktörlerdir. Bu anlamda fonların hareketliliği üzerindeki kısıtlamaların neler olduğunun belirlenmesi, ülkedeki önemli bankaların durumu ve finansal güçlerinin nasıl olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Dış ticaretteki gümrük tarifelerinin nitelik ve dereceleri doğrudan girişimciyi etkileyecektir. Ürünle ilgili tarifelerin belirlenmesi, hammadde, yarı tamamlanmış mal ve tamamlanmış malla ilgili tarife yapılarının neler olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca ülkede uygulanan ve tabi olunabilecek her tür vergiyle ilgili bilgilerin toplanması, kurumlarla ilgili kanunların, yabancı yatırımcılara karşı içsel şirketlerin haklarını koruyan kanunların, şirket ortaklıklarını düzenleyen kanunların ve bunların etkilerinin neler olduğunun dikkatlice incelenmesi gerekmektedir. Hukuki Yapı: Uluslararası ticaretten doğan ihtilafların çözümü için uluslararası bir yargı ve hukuk sistemi mevcut değildir. Uluslararası karakterli sözleşme ve işlemlerin hangi ülkenin yasalarına tabi olacağı, sözleşme ve işlemlerin tartışma konusu yapıldığı ülkenin devletler özel hukuku kuralları/kanunlar ihtilafı kuralları ile belirlenmektedir. Farklı milliyetlerden, değişik kültürlerden gelen gerçek ve tüzel kişilerin girdikleri ticari ilişkilerde, çeşitli sebeplerle uyuşmazlık çıkması mümkündür. Çıkması muhtemel ihtilafların bir çoğunu, alım-satım sözleşmesi hazırlanması aşamasında, sözleşmeye konacak hükümlerle ve alınacak bazı tedbirlerle daha doğmadan önlemek mümkündür. Ancak söz konusu sözleşme ne kadar mükemmel düzenlenirse düzenlensin yine de taraflar arasında anlaşmazlık çıkmasını tamamen önlemek mümkün değildir. Bu durumda taraflar arasındaki ihtilaf, devlet yargısı veya tahkim yargısı ile bir çözüme kavuşturulabilmektedir. Fiziki Şartlar: Altyapı koşulları girişimcinin maliyetlerini doğrudan etkileyecek olan unsurlar olması nedeniyle önemlidir. İletişim ve Taşımacılığın gelişmişlik düzeyi örneğin hangi tipinin deniz, kara, hava yaygın olduğu girişimcinin maliyetleri ve etkinliği açısından önem arz eder. Demografik Yapı: Ülkenin nüfus artış oranı, nüfus yapısı örneğin genç ya da yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranı, kadın, çocuk veya genç oranı gerek talep gerekse işgücü açısından potansiyelin belirleyicisidir. Sosyal ve Kültürel Yapıları: Piyasada hangi ırk ya da dine mensup kişilerin ağırlıkta olduğu, geleneklerin belirli bölgelerde nasıl etkili olduğu, nüfus artış oranının ne olduğu, önemli iş ve ticaret şehirlerinin hangileri olduğu belirlenmelidir. Bu unsurlar doğrudan talebin belirleyicisidirler. Aşağıda yer alan metin kültürlerin girişimciler için önemli olduğuna ilşkin güzel örnekler içermektedir. 52 Özet Girişimler büyüklüklerine göre küçük, orta ve büyük işletmeler olarak üçe ayrılmaktadır. Burada ölçeklerine göre işletmeleri “küçük, orta ve büyük” şeklinde ayrıldığını görmekteyiz ancak literatürde kullanılan esas ayrım çoğunlukla ilk ikisini birleştiren ve esasen girişimciliği temsil ettiği düşünülen Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ)’lerdir. KOBİ: 250 Kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu T25.000.000’yi (Yirmibeş Milyon Türk Lirası’nı) aşmayan ve KOBİ Tanımı Yönetmeliğinde mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak ekonomik birimdir. Bu sınıflandırılan tanımlamaya göre 250 ve üstü işçi çalıştıran ve yıllık satış hasılatı T25 milyon’yi aşan işletmeler de “büyük ölçekli işletme” olarak tanımlanmaktadır. Faaliyet sahasının büyüklüğüne göre işletmeler “yerel, ulusal ve uluslararası işletmeler” olarak sayılabilir. amaca yönelen örneğin joint-venture (ortaklık) gibi girişim türleri tanımlanabilir. Dış ticaret, ülkeler arasındaki mal ve hizmet akımlarını tanımlar. Yurtiçinde üretilen mal ve hizmetin bir başka ülkeye satılması “ihracat”, mal ve hizmetin bir başka ülkeden satın alınması ise “ithalat” olarak tanımlanır. Dış ticaret ile ilgili belli basil kavramlardan bazıları şunlardır: Döviz: Uluslararası ödemelerde geçerli olan, yabancı paralar, para işlevi gören her türlü bono, çek, poliçe, kredi mektubu, havale ve benzeri varlıkların tümüdür. Nakit şeklinde olan eldeki paraya "efektif", nakde dönüştürülebilir herhangi bir araç şeklinde olanlara (banka havalesi, ödeme emri, döviz poliçeleri, mevduat sertifikaları, seyahat çekleri vb.) da "döviz" adı verilmektedir. Kambiyo: Kambiyo, para ya da para yerine geçen belgelerin değiştirilmesi işlemidir. Kambiyo senetleri ise, karşılığı yabancı para ile ödenmek üzere düzenlenen ve uluslararası ticarette kullanılan senetlerdir. FOB (Free On Board): Malların belirtilen yükleme limanında gemi bordasına aktarılmasıyla satıcının teslim yükümlülüğünün yerine getirildiği anlamına gelir. CIF (Cost, Insurance, Freight): Satıcının, mal bedeli ve navlunun yanı sıra taşıma sırasında malların kayıp ve hasar riskine karşı deniz sigortası sağlama yükümlülüğü olduğu anlamına gelir. Bir diğer sınıflandırma da iş kolu esasına göre Endüstri, Tarım ve Hizmetler sektörlerinde faaaliyet gösteren işletmeler için yapılır. Sahiplikliklerine göre, özel, kamu ve her ikisinin de pay sahibi olduğu karma işletmeler vardır. Hukuki yapılarına göre ise genel olarak şahıs ve sermaye şirketleri ayrımı kullanılmaktadır. Her girişim özünde kendi karakteristik özelliklerine sahiptir. Bulunduğu çevre, amacı, sahip olduğu kaynakları, çalışanları ve yöneticisi ya da yönetici gibi daha bir çok nitelik onun kimliğini de belirler. Her girişimin farlı özelliklerine göre girişimciliğin de farklı türleri söz konusudur. Her geçen gün sayıca artan nitelikleri ile birlikte girişim türleri de artmaktadır. Buna rağmen belli başlı kriterler çerçevesinde ortak literatürde yer alan bazı girişimci türleri tanımlanabilir. Girişimciler ile dış dünyanın ilişkisi karşılıklıdır. Girişimciler dış dünyadaki politik, ekonomik, teknolojik ve sosyo-kültürel değişimlerden etkilenirken, benzer şekilde onlarda dış ticaret aracılığıyla gittikleri ülkeleri aynı statülerde etkileyebilmektedirler. Dünya’daki gümrüklerin ve diğer ticarete getirilen engellerin ortadan kaldırılması ile girişim ve girişimcilerin önemi artmıştır. Mekândan ve zamandan tasarruf sağlayan E-ticaret başlı başına bu süreçte önemli bir etkendir. Böylece aracıları ortadan kaldırabilen ve maliyet kısıtlardan kurtulan girişimler -özellikle KOBİ’ler büyük girişimler gibi- dünyanın bir ucundaki yeni pazarlara daha rahatça ulaşabilmektedirler. Faaliyet sahasına göre yukarıdaki tanımlamaya benzer şekilde sınırlı öz sermaye ve personele sahip, (küçük) yerel girişimci, Pazar payını arttırdığı ölçüde orta büyüklükteki ulusal ve büyüyen küresel girişimci türü tanımlanabilir. Niteliklerine göre yönetici, kurumsal ve yenilikçi girişimci tipleri vardır. Örneğin, lider veya fırsatçı girişimci türü aynı zamanda yönetici niteliğe sahiptir. Aldığı riske göre, durgun (statik) yapıda veya dinamik yapıda veya diğerleri takip eden girişimciler söz konusudur. Girişimcilerin amaçlarına göre bir ayrım yapıldığında ise sosyal amaçlı girişimler olabileceği gibi stratejik bir 53 Kendimizi Sınayalım a. Ölçek 6. “Önceden getirisi belli olmamasına rağmen örgütün yenilikçi projelere destek veren örgütsel düşünce, tutum ve normların toplamıdır.” girişimcinin hangi eğilimini gösterir? b. Mülkiyet a. Proaktivite c. Sektör b. Risk alma d. Saha c. Agresif rekabet e. Çevre d. Yenilikçilik 2. Aşağıdakilerden hangisi AB tanımına göre çalışan işçi sayısına göre KOBİ tanımıdır? e. Hiçbiri 1. Aşağıdakilerden hangisi girişimlerin sınıflandırılmasında kullanılan bir ölçüt değildir? a. 0-249 7. Aşağıdakilerden hangisi sosyal girişimci için yanlıştır? b. 10-249 a. Kâr amacı güder c. 50-249 b. Sosyal faydayı artırmayı hedefler d. 250-500 c. Düşük sermayelidir e. Hiçbiri d. İşsizlik ve yoksulluğu azaltmayı hedefler 3. Aşağıdakilerden hangisi OECD’nin girişimci türlerinden biri değildir? e. Hiçbiri a. Potansiyel girişimci 8. Satıcının taşıma yükümlülüğünü üzerine aldığı fiyat aşağıdakilerden hangisidir? b. Yaşam Tarzı Olarak Girişimciliği Benimseyenler a. Reel fiyat b. CIF c. Büyüme Odaklı Girişimciler c. FOB d. Aktif girişimciler d. CFR e. Kahramanlar e. Efektif fiyat 4. Aşağıdakilerden hangisi “yönetici” girişimcilerden birisidir? 9. Tarihteki ilk girişimciler kimlerdir? a. Lider a. Papazlar b. Yaratıcı b. Askerler c. Konjonktürel c. Denizciler d. Kurumsal d. Burjuvazi e. Dinamik e. Bilim adamları 5. Limit şirketler en fazla kaç ortak ile kurulur? 10. Aşağıdakilerden hangisi dış ticarette girişimcileri etkileyen faktörlerden biridir? a. 2 a. Politik yapı b. 10 b. Kültürel yapı c. 50 c. Demografik Yapı d. 100 d. Hukuki Yapı e. 100+ e. Hepsi 54 Yaşamın İçinden İNGİLTERE Dış ticaret yaparken kullandığımız iletişim yöntemi ne olursa olsun karşımızdaki kişi ile iletişime geçtiğimizde dikkat etmemiz gereken konular olduğu muhakkaktır. Bu konular da farklı ülkelerde yaşayan kişilerin kültür ve geleneklerine göre değişiklik göstermektedir. Uluslararası iş kültürlerinden bazı örnekleri şu şekilde sıralayabiliriz. Dakiklik önemlidir ve kartvizite önem verirler. Çok ciddi olmaktan hoşlanmazlar ama kişisel konuların konuşulmasını da sevmezler. Zaman içerisinde güvenebilirler fakat her zaman daha iyi fiyat veren firmaya kayma ihtimalleri vardır. Çok disiplinli değillerdir. İTALYA ALMANYA Dış görünüşe önem verirler. İtalyanca konuşmaktan hoşlanırlar. Kartvizit değişimine ve kartvizit ünvanına dikkat ederler. Dakikliğe ve disiplinli çalışmaya çok önem verirler. Kartvizit değişimi konusunda hassastırlar. Kartvizitte yazan unvana önem verirler. İş toplantılarına çok önem verirler ve iyi hazırlanırlar. İş toplantısının ciddi bir ortamda yapılmasını isterler. Özel konular konuşulmasından hoşlanmazlar. İlk isimler ile hitap etmek yaygın bir kullanış değildir. İş görüşmesi sırasında çok fazla ikram yapıldığında kandırıldıklarını düşünürler. İlk isimle hitap etmekten hoşlanmazlar. Kısa sürede karar vermezler ve karar aşamasında kendilerini baskı altında hissetmekten hoşlanmazlar. FRANSA Fransızca konuşulmasından hoşlanırlar, görüşmeler İngilizce yapılsa da birkaç Fransızca kelime kullanılması hoşlarına gider. Görüşmelerde ailevi ve kişisel konuları konuşmaktan hoşlanmazlar. Risk almak istemezler ve karar aşaması uzun sürebilir. AMERİKA Sıkı bir tokalaşma ve göz göze gelmek önemlidir. Dakikliğe ve hıza önem verirler. İş toplantılarında özel konulardan bahsetmekten ve Amerika’nın gücünden konuşmaktan hoşlanmazlar. İş ortamı dışında ilk isim ile hitap etmek isterler. Fırsatçıdırlar ve açık konuşurlar. Kendi dilleri dışında lisan kullanmazlar. İş toplantısı dışında konuşmaktan en çok hoşlandıkları konular; spor, aile ve iş olarak sıralanabilir. İş ilişkisi içinde bulundukları kişiler ile akşam yemeklerine nazaran öğle yemeklerini daha çok tercih ederler. Sözleşme görüşmelerinde gelebilecek sorulara öncelikle telefonla cevap verilmelidir. İstekli davranmak genel olarak hoş karşılanır fakat acele etmekten kaçınılmalıdır. Herhangi bir önyargı ile karşılaşıldığında profesyonel tavır bırakılmamalı ve resmi Yazılı iletişimde, uzun davranılmalıdır. mektuplar yollamak yerine daha kısa ve öz yazışmalar yapılmalıdır. Şirketin tecrübelerini ön plana çıkarmak ve ürün odaklı yazılar yazmak yararlı olacaktır. ARAP ÜLKELERİ İş yavaş ilerler bu nedenle sabır gerektirir. Sadece yetecek kadar ikramı ayıp bulurlar, bol ikramdan hoşlanırlar. Samimi davranışlardan hoşlanırlar fakat kişisel konular konuşmak istemezler. Erkeklerle sosyal iletişim içerisine girmeyi isterler. Vücut dilini iyi okur ve iş konusunda iyi koku alırlar. Kaynak: Ege İhracatçı Birlikleri, İzmir Ticaret Odası Dış Ticaret Günleri Seminer sunumları ÇİN HALK CUMHURİYETİ Batıl inançları çok kuvvetlidir. Dış görünüşe dikkat ederler. Yeniliğe açıktırlar. Kartvizit değişimine önem verirler ve kartvizitte yazan unvana dikkat ederler. Kartvizit iki elle verilmeli ve alınmalıdır. İş yemeklerine çıkılabilir, yemek çeşidi çok fazla olacaktır fakat yemeğin tamamen bitirilmesi görgüsüzlük olarak değerlendirilir. Bahşiş vermek kabalık olarak değerlendirilir. 55 Sıra Sizde 2 Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Açıklamalardan da anlaşıldığı üzere girişimci etkinliğini başlatmanın en yalın (ve en çok rağbet gören) biçimi, bir “firma”nın adı altında özel ve tek başına bir esnaf olarak etkinlik göstermektir. Firmayı ilgilendiren konu ve işlerde karar verme yetkisi ve sorumluluk tek başına girişimcinin kendisindedir ve girişim, aynı diğer girişimlerde olduğu gibi işçi çalıştırabilmektedir. Çoğunlukla yan etkinlik olarak sürdürülecek bir girişimin firma olarak başlatılmasında yarar vardır. Girişim etkinliğinin başlatılması kolay ve basittir. Dolayısıyla literatürde firma kelimesinden anlaşılan genel kavrayış anlamında “esnaf”dır. Ancak işletme denildiğinde ise akla “ticari işletme” gelmektedir 1. e Yanıtınız yanlış ise “Girişim Türleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 2. a Yanıtınız yanlış ise “Girişimci Türleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 3. d Yanıtınız yanlış ise “Girişimci Türleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 4. a Yanıtınız yanlış ise “Girişimcinin Niteliksel Ve Yönetsel Becerilerine Dayalı Sınıflandırma” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 5. c Yanıtınız yanlış ise “Hukuki Yapılarına Göre Girişimler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 6. b Yanıtınız yanlış ise “Kurumsal girişimci” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 3 Bir girişimcinin risk alabilirlik, yenilik ve değişime açıklık, pazar işleyişi ve know-how bilgisine, yönetim ve pazarlama yetilerine sahiplik ve düzenleyicilik özelliklerini, onu başarıya görürecek unsurlardır. İş fırsatlarını görebilme ve bunlardan yararlanma, yanlışları düzeltebilme, kârlı işlerin kokusunu alabilme kabiliyetlerinin bir girişimcide bulunması gerekmektedir. 7. a Yanıtınız yanlış ise “Sosyal girişimci” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 8. b Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili Temel Kavramlar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 9. c Yanıtınız yanlış ise “Dış Dünya Ve Girişimcilik” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 4 10. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticarette Girişimciliği Etkileyen Faktörler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. E-ticaret internet ortamında gerçekleştirilen sanal ya da gerçek ürünlerin alım satımıdır. Başka bir değişle, ticaretin elektronik ortamda gerçekleşen versiyonudur. Bu ticaret tipinde belli bir mekana bağlı kalmak zorunluluğu olmadığı gibi aynı zamanda 24 saat boyunca tüm dünyaya internet aracılığıyla bağlanılması zaman sınırını da ortadan kaldırmaktadır. Mal anında sanal ortamda alınıp satılabilmek tüketicinin ayağına kadar gitmeye gerek kalmamaktadır. Bu durum üretici ile tüketici arasında ticarete aracılık edenlerin de ortadan kalmasına neden olmaktadır. Sıra Sizde Yanıt Anahtarı Sıra Sizde 1 İsletme - Girişim ayrımını hatırlayacak olursak; bir yöneticinin veya yöneticiler grubunun otoritesi altında mal ya da hizmet üreterek insanların gereksinimlerini karsılamak amacıyla kurulmus bulunan, üretim öğelerini bünyesinde barındıran ve parasal bir dönüsümü gerçeklestirmeye çalısan bir birime “İşletme” adı verilir. İşletme, üretimin yapıldığı yer olarak, teknik birim olduğu halde, Girişim; ticari, mali ve hukuki birim olarak görülmektedir. İşletme, teknik bir örgüt birimi olarak, ekonomik faaliyetinin amacını saptayan ticari, mali ve hukuki bir örgüt olan girisim kavramından daha dar bir anlamı ifade etmektedir. 56 Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Akat, D. ve Ark. (1994). İşletme Yönetimi, İstanbul: Beta Basım Yayın Dağıtım AS, yayın No: 496, Zahra, S.A., ve Garvis, D.M. (2000), International Corporate Entrepreneurship and Firm Performance: The moderating effect of international environmental hostility. Journal of Business Venturing.15 (5-6): 469-492. Akdeniz, B. (2007), KOBİ’lerin Ekonomik ve Sosyal Yapı İçindeki Yerleri, Destekleyici Kurumsal Çevreleri ve Avrupa Birliği’ne Uyum Sürecinde Yeniden Yapılandırılmaları, Kütahya: DPÜ, S.B.E. Dergisi. Aktan, B. ve diğerleri. (2008), Kurumsal Girişimcilik: Kavramsal Yapı Üzerine Bir Tartışma, İstanbul: Yaşar Üniversitesi Dergisi S:III., Nisan. Berber, (2000), “Girişimci İle Yönetici Profilinin Karşılaştırılması ve Girişimcilikten Yöneticiliğe Geçiş Süreci”, http://www.isletme.istanbul.edu.tr/ dergi/nisan2000/2.htm) E.Tarihi: 08.12.2011. Cansız, M., (2008), Türkiye’de KOBİ’ler ve KOSGEB, DPT Uzmanlık Tezi 2008. Ercan, S. ve İ.Gökdeniz. (2009), “Girişimciliğin Gelişim Süreci ve Girişimcilik Açısından Kazakistan”, bilig, Bahar / sayı 49: 59-82. Erturgut,R. (2010), Sürdürülebilir Girişimciliğin Önündeki Engeller: Kriz ve Öğrenilmiş Çaresizlik Sarmalında Girişimci-Yöneticiler, İstanbul: M.A.E. Ünv SBR Dergisi 2/2 2010. Gürol, M.A., (2006), Küresel Arenada Girişimci Ve Girişimcilik, Ankara: Gazi Kitapevi. Resmi Gazete, İhracat Yönetmeliği, 06.06.2006 /26190 Rugman, A. (2000). Globalleşmenin Sonu, (Çev. S.Eroğlu), İstanbul: MediaCat Kitapları. Rusell, R.D. (1999). Developing a process model of intrapreneurial systems: A cognitive mapping approach, Entrepreneurship Theory & Practice, 23 (3): 65-84. Tekin, M. (1999), Girişimcilik, Konya: Damla Ofsett. Tikici,M. (Edt), (2009), Girişimcilik ve Küçük İşletmeler, Ankara: Nobel Yayın. Top,S. (2006), Girişimcilik İstanbul: Beta yayınları. Keşif Süreci, V. Ağca, T. Kandemir, (2010), Aile İşletmelerinde İç Girişimcilik Finansal Performans İlişkisi, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi (5:2) 57 3 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Küreselleşmenin ekonomilere etkilerini açıklayabilecek, Dış ticarette başarıyı etkileyen faktörleri tanımlayabilecek, Dış ticarette girişim olanakları tanımlayabilecek, Dış ticaret şirketleri türleri ve kuruluşu açıklayabilecek, Uluslararası gözetim şirketleri açıklayabilecek, bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Küreselleşme Dış Ticaret Sermaye Şirketi Serbestleşme Uluslararası Gözetim Şirketi Dış Ticaret Sektörel Dış Ticaret Şirketi İçindekiler Giriş Küreselleşmenin sunduğu firsatlar ve tehditler Şirketlerin küresel pazarlara giriş yolları Dış ticarette büyüme zorluklar ve kobi’ler Türkiye’de diş ticaret şirketleri 58 Dış Ticarette Girişim Olanakları ve Bir Dış Ticaret Şirketinin Kuruluşu GİRİŞ Son yıllarda uluslararası ticarette süreç ve uygulamalar anlamında büyük bir değişime şahit olmaktayız. Dünyanın farklı yarıküre, kıta, bölge ve ülkelerindeki ayrılıklar olarak görülen pek çok engeller (fiziki, politik, ekonomik, kültürel vb.) azalmakta ya da tamamen ortadan kalkmaktadır. Tüm bu engellerin ortadan kalkması olarak ifade edilen serbestleşme ile birlikte ülkeler artan şekilde birbirlerine bağımlı hale gelmektedir. Böylece uluslararası ölçekte büyük bir potansiyel ve çeşitli üretim yöntemleri için farklı piyasaların farklı bakış açıları açığa çıkmaktadır. Ayrıca serbestleşme, ülkeler arasında karşılıklı güveni geliştirirken şirketler için yeni pazarlar, mal ve hizmetler için geniş arz seçenekleri, yatırım için cazip yerleşim mekânları ve daha ucuz maliyetli iş gücü gibi avantajlar sunmaktadır. Buna karşılık olarak yabancı arzcılara ve pazarlara yönelik oluşabilecek bir takım bağlılıklar serbestleşmenin şirketlere yönelik tehditleri olarak değerlendirilebilir. Kuskusuz bu tehdit, iç pazarların yabancı rakiplere açılarak yerel üreticilerden korumanın kaldırıldığı ölçüde bir tehlikedir. Örneğin yakın geçmişte, yerli tekstil üreticilerinin baskısından dolayı hem Avrupa hem de ABD, Çin’den ucuz tekstil ithalatı üzerine kısıtlamalar uygulamak zorunda kalmıştır. Geleneksel anlamda küreselleşmenin başlıca güçleri olan çokuluslu şirketler ve onların direk yatırımları dış ticaretin akışından temel olarak sorumludur. Ancak son dönemlerdeki uluslararası ticaret ve yatırımlardaki artışlar, mevcut küresel oyuncu şirketlerden değil, öncelikli olarak iç piyasalara odaklanmış şirketlerden kaynaklanmaktadır. Yani bugünün küreselleşen ekonomilerinin özelliklerinden en göze çarpanı, sadece büyük şirketler değil küçük ve yeni girişimlerden oluşan ve uluslararası faaliyetleri üstlenen şirketlerin büyüyen sayılarıdır. Özet olarak, iç pazarlar her geçen gün küresel aktörlere açılmaktadır. Ülke yönetimleri, şirketler ve sivil organizasyonların yöneticileri, küresel ekonomik gelişmeleri, değişen dünyada milyonlarca insan için fırsat, kendi geleceklerini korumak ve zenginliği artırmak için en iyi yol olarak görmektedir. Onlar, dış ticaretteki zorlukları ise, küresel normlar, değerler, standartlar ile yerel kültür, iş uygulamaları ve toplum ihtiyaçları arasındaki doğru dengeyi bulmak olarak ortaya koymaktadır. Dünyada ticaretin serbestleşmesi konusunda yaşanan gelişmelere paralel olarak, Türkiye’nin de kendi iç pazarını dış ticarete açarken ve dünya ticaretinden daha fazla pay alabilmek için dış pazarlara açılırken çok yönlü stratejilere ihtiyaç duyacağı açıktır. Türkiye, özel girişime her zaman önem veren gelişmiş pazar ekonomisine sahip bir ülkedir. Özellikle 1980’lerin başından itibaren, ülkenin uluslararası rekabet gücünü geliştirmek ve ulusal zenginliği arttırmak amacıyla dış ticaret girişimciliğinin desteklediği dikkati çekmektedir. Bunun başlıca nedenleri arasında dış ülkelerde dış ticarete konulan engellerin gitgide azalması ve dünyanın küresel bir pazara dönüşme eğilimi sayılabilir. Türkiye’deki girişimcilerin uluslararası boyutta ticaret yapabilmesinin bir kaç farklı modeli söz konusudur. Her Türkiye vatandaşı gerçek kişiler ve tüzel kişilikler, ilgili belgeleri sağlaması ve gerekli koşullara sahip olması halinde dış ticaret (ihracat ve ithalat) gerçekleştirebilir. Şirket olarak örgütlenme anlamında ise iki tür dış ticaret şirketi statüsü bulunmaktadır. Bunlar “Dış Ticaret Sermaye Şirketleri” ve “Sektörel Dış Ticaret Şirketler” dir. Bu iki türden başka dış ticaretle ilgili olarak, ticarete konu mallarla 59 ilgili her türlü gözetim faaliyetinde bulunmak üzere, bir takım koşulları sağlayanlara "Uluslararası Gözetim Şirketi" statüsü verilmektedir. Dış ticaret şirket türlerinin detaylı olarak tanıtımına geçmeden önce dış ticarette girişim olanaklarına bir zemin oluşturması açısından, aşağıda, küreselleşmenin ülke ekonomileri üzerine etkilerinden kısaca bahsedilecektir. KÜRESELLEŞMENİN SUNDUĞU FIRSATLAR VE TEHDİTLER Dünyada yaşanan devrim niteliğindeki pek çok değişim ve gelişmelerin bir neticesi olarak küreselleşme, ekonomilerin birbirlerine olan bağlılıklarını arttırmakta, dünyayı, mal ve hizmetlerin üretim ve alımsatımı için sınırların olmadığı küresel bir pazara dönüşmesine katkı sağlayarak, her ölçekte şirket için fırsatlar yaratmaktadır. Her tür iş, dünya üzerinde ulusal sınırları aşarak genişlemek istemekte ve bunu için çabalar harcamaktadır. Dış ticaret, sadece uluslararası şirketlerin ilgi alanı olmaktan çıkmakta, her geçen gün pek çok küçük şirket, iş büyümesi için küresel pazarın kendileri için muhteşem bir potansiyel sunduğunun farkına varmaktadır. Küreselleşme, daha büyük pazarlara açılmanın yanında, sermayeye, teknolojiye ve ucuz ithalata daha kolay bir şekilde ulaşabilme imkânı sağlamaktadır. Büyük pazarlar için yapılan büyük ölçekli üretim, maliyetleri aşağı çekerek, verimi ve uzmanlaşmayı artırmaktadır. Uluslararası ticaretin bu gelişmesinde önemli derecede rol alan faktörlere bakıldığında ise teknolojik gelişmelerden başka, tarifelerin serbestleşmesi, yabancı direk yatırımlar, bağımsız tek taraflı yapısal reformlar, destek önlemleri bakımından uluslararası dayanışma politikaları, artan deneyimler ve yeniliklerin stratejik kullanımı olarak sayılabilir. Diğer yandan tarifelerde sağlanan indirimlere ve tarife-dışı engellerin azaltılmasına yönelik önemli adımlara rağmen, bugün hala mal, hizmet, sermaye ve kişilerin serbest dolaşımına yönelik çok çeşitli dış pazarlara giriş engelleri bulunmaktadır. Söz konusu engeller arasında klasik tarifelerinin yanı sıra teknik engeller, sübvansiyonlar, kamu alımları, miktar kısıtlamaları gibi tarife-dışı engeller sözkonusudur. Ayrıca, ülkeler arasında gittikçe artan bütünleşme ile birlikte, yatırım koşulları, ülkesel düzenlemeler, rekabet uygulamaları ve pazarların işleyişindeki yapısal farklılıklar da gümrük tarifelerinden başka karşılaşılan engelleri oluşturmaktadır. İthalatın bazen rekabeti arttırıcı etkisi ile iç piyasalarda baskıya ve rahatsızlığa neden olması, otoritelerin, uluslararası yükümlülüklerine aykırı bir şekilde korumacı politikalar izlemesine yol açmaktadır. Sözkonusu korumacı yaklaşımlar nedeniyle şirketler, yabancı pazarlarda engellerle karşılaşmakta ve rekabette eşitlik ortadan kalkmaktadır. Küreselleşme nedeniyle gittikçe ağırlaşan rekabet şartları karşısında klasik ihracat politikaları yeterli olmamaktadır. Son birkaç yıl içinde (2009-2010) dünyayı etkisi altına alan, çoğunlukla yüksek gelirli büyük ekonomilerde finansal olarak başlayan ve yankıları çok geçmeden tüm dünyada ekonomik kriz olarak hissedilen küresel krize karşı dünya üzerindeki politikalara ve alınan önlemlere bakıldığında, öncelikle, yerel şirketlerin daha kolay işe başlamalarının özendirildiği görülmektedir. Dünya Bankası ve Uluslararası Finans Kuruluşu (WB&IFC)’nun “Doing Business 2011” isimli raporuna göre, kriz dönemi içinde 117 ülke yönetimleri 216 iş düzenlemesi reformu uygulamaya koymuştur. Bu reformlar, işe başlamayı ve yönetmeyi kolaylaştıran, şeffaflığı güçlendiren, mülkiyet hakları ve iflas işlemleri ve ticari anlaşmazlık gibi konuları çözümlemede etkinliği amaçlamaktadır. Bir anlamda küresel kriz, belli başlı yasal ve kurumsal reformları tetiklemiştir. Son gelişmelere ilişkin bu bilgiler, kuşkusuz dış ticarete konu olabilecek üretim olanakları, iş yapma kolaylıkları ve işbirlikleri için dünya üzerinde yer seçiminde girişimcilere ışık tutacak niteliktedir. Raporda yer alan 183 ülke içinde, iş yapmanın en kolay olduğu yer olarak Singapur ve onu sırasıyla ilk on ülke içinde HongKong, Yeni Zelanda, İngiltere, ABD, Danimarka, Kanada, Norveç, İrlanda ve Avustralya izlemektedir. Türkiye ise bu listede 65’inci sırada yer almaktadır. Bu sıralamalar, ülkede yeni işe başlama, yapı izinleri, tescil hakları, kredi bulma, yatırımları koruma, vergiler, dış ticaret, dayatmacı yaptırımlar, işten çekilme ve istihdam gibi konulardaki ortalama başarıya dair sahip olunan pozisyonu yansıtmaktadır. Tablo 1 ülkeler içinde dış ticaretin en kolay ve en zor yapıldığı ülkeleri yansıtmaktadır. Türkiye, dış ticarete yönelik kolaylıklar sunmada ise 76’ıncı sırada değerlendirilmektedir. 60 Tablo 3.1: Dış Ticaretin En Kolay ve En Zor Yapıldığı Ülkeler Enkolay Sıralama En Zor Sıralama Singapur 1 Nijerya 174 Hong Kong 2 Burkina Faso 175 Birleşik Arap Emr. Estonya 3 4 Burindi Azerbeycan 176 177 Finlandiya Danimarka İsveç Kore Cumh. 5 6 7 8 Tacikistan Irak Kongo Cumh. Kazakistan 178 179 180 181 Norveç 9 Afrika Cumh. 182 İsrail Toplam 10 10 Afganistan 183 10 Kaynak: “Doing Business 2011” Küresel ölçekte rekabet etmek için ülke ekonomilerinin ve şirketlerin performansı geçen 2 yıllık kriz karmaşası içinde test edilmiştir. Krize bağlı olarak küresel talepteki düşüşler sürecinde “ticareti kolaylaştırma” hükümet stratejilerinin önemli bir parçası haline gelirken, bu dönemde, ulusal rekabeti arttırmak için ihracatı çeşitlendirerek ihracattaki gerilemeyi hafifletmek ve satıcılar ile alıcılar arasındaki bağları güçlendirmek için alınan tedbirler arttırılmıştır. Dünya üzerinde görülen o ki, dış ticaret her yıl hızlanarak artmakta ve daha da kolaylaşmaktadır. Dünya Bankası ve Uluslararası Finans Kuruluşu’nun “Doing Business 2011” raporunda görüleceği gibi, ihracat işleri 2006 yılında 26 gün, ithalat ise yaklaşık 31 gün sürerken, 2011 yılında dünya ortalamasına bakıldığında, ihracat yaklaşık 23 gün, ithalat ise 26 gün sürmektedir. Yüksek gelirli OECD ekonomilerinde ithalat ve ihracat 11 gün iken, işlemler için ortalama 5 doküman gerekmektedir. Buna karşılık Sahra Çölü ülkelerinde ise dış ticaret, hem maliyetli hem de ağır işlemektedir. İhracat işleri ortalama 32 gün sürerken, ithalat 38 gün almakta ve çok sayıda belge gerekmektedir. Sonuç olarak, yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı gibi, dış ticarete katılarak küreselleşme sürecinde karlar elde etmek isteyen şirketler, yabancı pazarlara nüfuz ederek, bir küresel arz zincirini kurmak için nasıl yatırım ve dış ticaret yapacağını, ürünlerini farklı ülkelere göre nasıl düzenleyeceğini ve üretim yönteminin yabancı piyasalardan nasıl etkileneceğini gözden geçirmelidir. Kuşkusuz bir şirketin nerede yerleşik olarak kurulacağı kararı büyük çapta maliyetleri minimize etme ve direk satış modelini genişletme arzuları tarafından yönlenir. İhtiyaçlarını en iyi karşılayacak yerlerden birine karar verirken, o yerin ticaret ve yatırım için muhtemel sorunları tamamen ortadan kaldırma veya azaltma avantajını sağladığından emin olmalıdır. Üretim ve destek olanaklarına yönelik sahip olunması gereken konular dikkate alındığında, bir şirket, işgücü kalitesi ve onun maliyetini de içeren faktörlerin bileşimine dayalı bir yerleşim yeri seçmelidir. Örneğin İrlanda’da yerleşik bir şirketin işgücü maliyeti, Avrupa Birliği (AB)’nin diğer çoğu ülkelerinden daha azken, yine AB’nin yeni üyelerinden Çek Cumhuriyeti’nde çalışanlar daha eğitimli olmasına karşın daha ucuzdur. Ayrıca bu ülkede sendikalaşma daha zayıf görülmektedir. Diğer yandan pazarlara erişim ve yakınlık anlamında Malezya bir başka örnek olarak verilebilir. Bu ülke, Asya-Pasifik bölgesindeki pazarlar için merkezi yerleşim yeri konumundadır. Ayrıca bir başka örnek olarak devlet teşvikleri bağlamında İrlanda, düşük vergi oranları, arazi temininde destekler, inşaat yapım kolaylıkları, çalışan eğitimi, şirket ürünlerini rekabet dışına itecek engellerden kaçınma gibi konularla kolaylaştırıcı olmakla göze çarpmaktadır. Neticede ülkeler, diğer ülkelerin ithalat ve ihracat uygulamalarına uyum sağlayarak kendi ülkesinin dış ticaret hedeflerine ulaşması için çabalamaktadır. Uluslararası ticaretin taraflarını çeşitli ülkeler oluşturduğu için bir sürü karmaşıklık süreç boyunca ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar Dünya Ticaret Örgütü (1999) ile birlikte, uluslararası ticaret uygulamaları, standartlaşma eğilimine girmiş, hatta üye 61 ülkeler, davranışlar, ticari kodlar ve bazı genel kurallar ile geniş bir çatı altında toplanmış olsa da, bazı konular üzerinde hala anlaşmazlıklar ve engeller sözkonusudur. Ancak yine de, dünya ticaretine bir uyum ve ahenk getirmesi anlamında bu organizasyonun katkısının göz ardı edilmesi mümkün değildir. Uluslararası ticaret ve yatırımlardaki artışlar, mevcut küresel oyuncu şirketlerden değil, öncelikli olarak iç piyasalara odaklanmış şirketlerden kaynaklanmaktadır. Uluslararası ticaretin gelişmesinde önemli derecede rol alan faktörler nelerdir? ŞİRKETLERİN KÜRESEL PAZARLARA GİRİŞ YOLLARI Şirketler üretim yönlü ve tüketici yönlü olmak üzere uluslararası ekonomik ağların iki tipinden birine dâhil olarak küreselleşmeye giriş yaparlar. Üretim odaklı değer zinciri içerisinde, çoklukla büyük ve uluslarötesi/üstü olan imalatçılar üretim ağlarının koordinasyonunda (gerisel ve önsel bağlantılarda) merkezi rol oynarlar. Bunlar tipik olarak, sermaye ve teknoloji yoğun, otomobil, uçak, bilgisayar ve ağır makinalar gibi endüstrilerin oyuncularıdır. Tüketici yönlü değer zincirinde ise, tipik olarak gelişmekte olan ülkelerde yerleşik olan büyük perakendeciler, pazarlamacılar ve markalı imalatçılar, tekmerkezli olmayan/dağıtılmış üretim ağlarını oluşturmada çok önemli rol oynarlar. Ticaret yönlü sanayileşmenin bu modeli, el sanatları, oyuncak, ayakkabı, kıyafet gibi emek yoğunluklu tüketim malları endüstrileri içinde yaygınlaşmaktadır. Tamamlanmış/nihai mal üreten az gelişmiş ülke yüklenicilerinin sıralı ağları üretimi gerçekleştirirken, malları sipariş eden büyük perakendeciler ya da pazarlamacılar koşulları oluşturmaktadır. Bu modele ilişkin en uygun örnek olarak spor ayakkabı şirketleri, Adidas ve Nike gösterilebilir. Onlar ürünü genel olarak tasarlarlar ya da satımını gerçekleştirirler. Fakat ürünlerin üretimini yapmadıkları için fabrikasız imalatçılardır. Onların karları, ölçek, hacim ve teknolojik ilerlemelerden gelen üretim odaklı zincirin tersine, yüksek değerli araştırmalar, tasarım, satış, pazarlama ve finansal hizmetlerin bir bileşiminden ortaya çıkar. Üretim odaklı zincir içindeki lider şirketler çoğunlukla uluslararası tekellere aittir. Bunun aksine tüketici odaklı değer zinciri ise, düşük giriş engelleri olan, genelde dağınık imalat sistemleri ile yüksek rekabete sahip olarak karakterize edilebilir. Karlılık, yüksek giriş engellerinin olduğu küresel değer zincirinin belli kısımlarında, sadece niş/daha uzmanlaşmış üretimle ilgili şirketler için çok yüksek olabilmektedir. Şirketlerin küreselleşmeye terfi ederken kullanacağı yöntemlere ilişkin olarak, sahiplik ve kontrole dayalı bir başka yaklaşım da ortaya koymak söz konusudur. Bu yaklaşım; • Tam sahiplik ve kontrolün tamamen şirketlerin kendisinde olmasının istenmesi, • En düşük oranda sahiplik ve kontrolün olmasının istenmesi, • İkisinin arasında bir derecede sahiplik ve kontrolün olmasının istenmesi olarak gruplanabilir. Şirketlerin uluslararası pazarlara girme kararı verdikten sonra yapması gereken ilk işlem, uluslararası pazar çevresini analiz etmek ve bu analiz sonucunda en uygun ülke pazarına girmektir. Uluslararası pazarlamada dikkate alınması gereken çevreler; “Demografik çevre”, “Ekonomik çevre”, “Sosyo-kültürel çevre”, “Yasal çevre”, Politik çevre”, “Teknolojik çevre”, “Finansal çevre”, “Ekolojik çevre”, “Rekabet çevresi” şeklinde sıralanabilir. Yeni pazarlar aramakta olan bir şirket öncelikle uluslararası pazarlama çevresini inceleyerek işe başlamalıdır. Şirketleri uluslararası pazarlara açılmaya teşvik eden faktörler şöyle sıralanabilir: • Yabancı şirketlerin iç/yerel pazara girerek daha kaliteli ve ucuz ürünler sunmaları, • Yabancı pazarların daha fazla fırsatlar yaratması, 62 • Üretimde ölçek ekonomisi yaratabilmek için daha fazla sayıda müşteri bulma ihtiyacı, • Tek bir pazara bağımlı kalmama isteği, • Tüketicilerin yurt dışında aynı ürünleri bulma istekleri. Her ne kadar bu gerekçeler sıralanarak ortaya konsa da, yerel şirketler, iç pazarların yeterli olması durumunda uluslararası pazarlara açılmada çekimser davranmaktadır. Uluslararası pazarlara giriş stratejisi geliştirirken en önemli belirleyici kıstaslar; risk, kar, yatırım miktarı ve kontrol derecesidir. Bu çerçevede göz önüne alınması gereken faktörler aşağıdaki gibi sıralanabilir. • Pazarın büyüklüğü, özellikleri, rekabet durumu ve fırsatları • Politik ve ekonomik durum • Taşıma maliyetleri ve vergiler • Fiziksel ve kültürel yakınlıklar • Finansal gereksinimler • Devlet kısıtlamaları, kanunlar ve yasal zorunluluklar • Risk, kar potansiyeli DIŞ TİCARETTE BÜYÜME ZORLUKLARI VE KOBİ’LER Şirketler küresel doğanlar ve sonradan küresel olanlar diye sınıflandırılabilir. Küresel doğan bir şirket girişimcisi başından itibaren uluslararası ticaretle meşgul olandır. Bu tür girişimciler için küresel olmak onlar için var olma nedenidir. Uluslararası bir bakış açısı geliştirme, küresel bir zihniyet, kalıcı bir oyuncu olarak küresel pazarlara giriş yapmanın temel koşuludur. Küresel zihniyet, iç pazar sınırlarının nihai sınır olmadığını farketme olarak ifade edilebilir. Girişimci, kendi yakın ve kontrol edebildiği çevresinin ötesindeki gerçekleri benimsemek zorundadır. Böyle bir bakış ancak Küçük ve Orta Büyüklükteki Şirketler (KOBİ)’lerin başarı potansiyelini yükseltebilir. Uluslararası alanda başarılı olmak isteyen KOBİ’ler gerçekçi bir bakış açısıyla ufuklarını genişletmek ve becerilerini geliştirmek zorundadır. Onlar zaten kendi iç pazarlarına yönelik bir takım ekonomik, sosyal ve politik risk ve engellerle karşılaşmakta ve onları yönetmektedir. Öyleyse, ekonomik, politik, sosyal ve kültürel zorluklar yanında tarifeler, kotalar ve ambargolar gibi dış ticaretle ilgili uluslararası engelleri öğrenmek ve yönetmekte onlara zor gelmeyecektir. Bu anlamda onların odaklanmaları gereken temel noktalar ise şöyle sıralanabilir. • Dış ticaretle ilgilenmenin uygunluğunu araştırmak, • Hedef ülke ve bölgelerdeki rekabet avantajlarını belirlemek, • Şirketin ürün ve hizmetlerinin piyasa değerini hesaplamak, • İş, sosyal, politik ve kültürel ve pek çok çevresel farklılıkların farkında olmak, • Gerçek finansal maliyetleri hesaplamak, • Hakların korunmasında standartların farkında olmak, • Süreçleri önceden planlamak, • Sınır ötesi müşteri, çalışan ve iş ortaklarıyla güçlü ilişkiler geliştirmek, • Küresel bir zihniyet benimsemek, • Şirketi küresel bir girişime dönüştürmek, Genel olarak, büyüme ve başarılı bir ihracat performansı için dünya ticaretinde, yeni ve dinamik sektörlere katılım, ihracat gelirlerini artıracaktır. Bu sektörler, hem ticari hem de teknolojik kapasiteyi oluşturma ve geliştirme kadar, üretimde çeşitlilik ve katma değer yaratmaya da katkı sunar. Ancak gelişmekte olan ülkelerin yeni ve dinamik sektörlere katılabilmesi, onların kapasitesi ve rekabet gücüne ve diğer yandan pazarlara erişim ve giriş koşullarına bağlıdır. Bir şirketin ihracat yeteneği, gelir yaratma ve rekabet gücü için önemli kabul edilir. KOBİ’ler, daha önce değinildiği gibi, hem ülke yönetimlerinin 63 küçük şirketlerin uluslararası işlem hacmini arttırmaya yardımcı olmak için artan çabaları hem de dünyanın en ücra köşesine kadar ulaşmış telekomünikasyon/iletişim teknolojilerinin katkısıyla, dünya pazarları ile sıkı ilişkiler kurarak küresel arz zincirine nufüz edebilirler. İlerleyen teknolojiler ile ticarette teknik engellerin büyük ölçüde azaldığı göz önünde tutulursa, küçük bir şirketin dahi 7/24 saat çalışma olanağı söz konusudur. KOBİ’lerin başarısında kilit faktör muhtemel engellerin üstesinden nasıl geleceğini öğrenmektir. Onlar, yetersiz planlama, kısa vadeli ve dar ufuklar, yönetimsel bilgi ve deneyim eksikliği, bilgiyi elde etme ve kavrama gibi bir takım noksanlıklar ile yüzleşebilmektedir. Çevresel belirsizlikler, ticari iklim, döviz dalgalanmaları, bölgesel ve küresel politik istikrarsızlıklar gibi konular da tüm KOBI’ler için risklidir. Bazen bu faktörleri anlama ve dış ticaretin doğru zamanlaması ve doğru şekli, örneğin ihracatı direk ya da aracılarla gerçekleştirme, yapısal riskleri minimize edebilmektedir. Tüm yukarıda açıklananlara rağmen, pek çok KOBİ’nin dış ticarette başarılı olduğunu söylemek mümkündür. KOBİ’ler strateji geliştirmede daha esnek ve öğrenme fırsatı olarak küresel çevreyi değerlendirmede daha hızlı ve isteklidirler. Kuşkusuz uluslararası alanda başarı sağlamak, yoğun ve karmaşık işlerle baş edebilme, onları yönetebilme yeteneği ile ilişkilidir. Örneğin bir iş planının ana unsurları iştirakler, iş ortaklıkları kurmayı ya da bir takım alt bağlantılı sözleşmeleri veya ithalat girdilerini devreye sokmayı gerektirebilir. Yani her ne kadar sınırötesi ticaret kararı, bazı stratejik düşüncelerin sonuçları olsa da, asıl altında yatan neden ekonomiktir. Stratejik planlama eksikliği olan ve yeterince kararlılık gösteremeyen şirketler, iç iklimin kendi lehlerinde olduğunu gördükleri zaman çabalarını hemen kendi iç piyasalarına yöneltmektedir. Yeterince istek sergilemeyen KOBİ’ler, genelde, küresel boyuta minimum riskle geçişi tercih ederek, en az risk ve maliyet içeren, en çok kabul gören giriş yöntemi olarak nihai/tamamlanmış malların ihracatına yönelmeyi, kaynak bulma, üretim ve ortaklıklar kurma gibi çabalar gerektiren daha karmaşık yöntemlerden uzak durmayı tercih etmektedir. Sonuç olarak dünyada gelişen koşullar günümüz girişimcilerini küresel düşünüp küresel davranmaya zorlamakla birlikte, uluslararası boyutta fırsatlara yönelik bilgi eksikliği bir engel olarak onların karşısındadır. Onlar için, yerel olanaklardan başka dış pazarlar ve satın alıcılar hakkında derin bilgiye sahip olmak hayati önem taşımaktadır. Bilgi olmaksızın potansiyel alıcılara, dış pazarlara erişimde etkinlik zordur. Özellikle KOBİ’ler çevresine daha bağımlıdır. Bilgiyi elde etmenin en önemli yolu aracıların derin bilgisinden istifade etmektir. Onlar için bir aracı kullanmanın gerekçeleri ise aşağıdaki gibi sıralanabilir. • Müşteriler bulmak, • Belirsizlik ve riskleri azaltmak, • Belli pazarlar için bilgi eksikliğini azaltmak, • Direk sözleşme yapmanın risk ve maliyetlerinden kaçınmak, • Pazar araştırması maliyetinden tasarruf etmek, KOBİ’ler, genelde, küresel boyuta minimum riskle gecişi tercih ederek, kaynak bulma, üretim ve ortaklıklar kurma gibi çabalar gerektiren daha karmaşık yöntemlerden uzak durmayı tercih etmektedir. TÜRKİYE’DE DIŞ TİCARET ŞİRKETLERİ Gelişmiş pazar ekonomisine sahip bir ülke olarak Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü geliştirmek ve ulusal zenginliği arttırmak amacıyla sınır ötesi girişimciliğe, özellikle ihracata yönelik destekleri dikkat çekicidir. Diğer yandan ekonomik ve politik istikrarı, dinamik ve ilgi çekici iş çevresi ve ayrıca rekabetçi bir vergi sistemi sunması özellikle doğrudan yabancı yatırımcıları bu ülkeye çekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her gerçek ve tüzel kişi, ilgili belgeleri sağlayarak gerekli koşullara sahip olduğu takdirde dış ticaret (ithalat/ihracat) yapabilir. Hiçbir aracı kullanmadan, 64 ithalatçının bulunmasından ödemenin alınmasına kadar, tüm ihracat işlemlerini kendileri yaparak doğrudan ihracat gerçekleştirebilir. Bu şekilde ticaret yapmanın fayda ve riskleri aşağıdaki gibi sıralanabilir. Doğrudan dış ticaretin faydaları; • Dış ticaretin tüm aşamalarını kontrol edebilir • Aracılar olmadan kar payını arttırabilir • Alıcılarla daha yakın ilişkiler kurabilir Doğrudan dış ticaretin riskleri; • Daha fazla kaynak ve zaman harcamak • Risklere doğrudan ve daha fazla maruz kalmak Dış ticaret yapmak isteyen ancak gerekli personel ve kaynağı olmayanlar, gerekli deneyim ve alt yapıya sahip kuruluşlara başvurarak kolayca dış ticaret işlemlerini gerçekleştirebilirler. Bu şekilde dolaylı dış ticaret yapan şirket, işlemlerin teknik ve hukuki yönlerini öğrenme yerine üretime odaklanabilir ve maliyetleri azaltabilir. Bir firma sahip olduğu teknolojik know-how, tasarım ve fikri mülkiyet hakkını bir sözleşmeye bağlı olarak yabancı şirketlere bir bedel karşılığında devredebilir. Yani, yabancı şirketlere teknolojisini, tasarımını, bir marka veya patentini sözleşmeye bağlı olarak devrederek lisans karşılığında dış pazarlara kolayca girebilir. Öte yandan çeşitli maliyetleri azaltmak ve devlet teşviklerinden yararlanmak için hedef pazarda bir tesis kurup doğrudan yatırım yaparak da dış ticarette bulunabilir. Diğer yandan şirketler, yabancı bir şirket ile hisse, teknoloji transferi, yatırım, üretim ve pazarlama alanlarında bir ortaklık anlaşması yapabilir ve bu yöntemle dış ticarete açılabilir. Yukarıda sayılan yöntemlerden başka şirketler dış ticaret amacıyla bir organizasyon altında toplanmayı ve ihracatın bu organizasyon tarafından gerçekleştirilmesi ile dış pazarlara açılmayı yararlı bir yöntem olarak görebilir. Bu modelle şirketler ihracata yönelik faaliyetlerinde gönüllü olarak sermayelerini, bilgilerini, üretimlerini ve tecrübelerini bir araya getirerek ölçek ekonomisinin sağladığı avantajlara sahip olabilir. Bu çerçevede Türkiye’ye bakıldığında “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri” ve “Dış Ticaret Sermaye Şirketleri” oluşumu şeklinde iki farklı model karşımıza çıkmaktadır. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, Türkiye’deki KOBİ’lerin ihracata yönelik faaliyetlerinde gönüllü olarak sermayelerini, bilgilerini, üretimlerini ve tecrübelerini bir araya getirerek, ölçek ekonomisinin sağladığı avantajlara sahip olmayı destekleyen bir modeldir. Dış Ticaret Sermaye Şirketleri ise ihracata yönelik pazarlamada bir örgütlenme biçimi olarak benimsenmiş ilk model olup, 1980 yılında resmi olarak uygulamaya konularak devletçe desteklenmiştir. İmalatçı olmayan ancak pazarlamada ihtisaslaşmış ihracatçı sermaye şirketleri eliyle ihracatın gerçekleştirilmesi ve arttırılması esasına dayanır. Dış ticaretin büyük ölçekli şirketler eliyle büyütülmesini öngörerek yeni bir yapılanmaya yol açan bu model ile ihracatta belirli mal ve pazarlar konusunda ihtisaslaşmış ekipler oluşturulması amaçlanmıştır. Geçmişte KOBİ’lerin ürünlerini yoğun bir şekilde pazarlama girişiminde bulunan Dış Ticaret Sermaye Şirketleri günümüzde kendi kuruluşlarına bağlı şirketlerin ürünlerini pazarlamaya ağırlık vermekle birlikte bazıları halen KOBİ’lere yönelik faaliyetlerini sürdürmektedir. Özetle, Türkiye'de 1980–1989 yılları arasında ihracat hamlesinde ilk olarak büyük ölçekli işletmelerden faydalanmak için dış ticaret sermaye şirketleri araç olarak seçilirken, 1990 sonrası yıllarda ihracatta KOBİ’lerden faydalanmak için sektörel dış ticaret modeli araç olarak seçilmiştir. Birinci dönemde amaç büyük ölçekli işletmelerin dışa açılması iken, ikinci dönemde ise KOBİ’lerin dışa açılması olmuştur. Bu bağlamda iki tür dış ticaret şirketi statüsü bulunmaktadır 65 1. Dış Ticaret Sermaye Şirketleri 2. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Ayrıca dış ticaretle ilgili olarak, dış ticarete konu malların kalitesinin, miktarının, döviz kuru ve mali şartlar da dâhil olmak üzere fiyatının ve/veya gümrük sınıflandırmasının doğruluğunun saptanması ile ilgili her türlü gözetim faaliyetinde bulunmak üzere, birtakım şirket ve kuruluşlara "Uluslararası Gözetim Şirketi" statüsü verilmektedir. İhracata yönelik faaliyetlerde gönüllü olarak sermayelerini, bilgilerini, üretimlerini ve tecrübelerini bir araya getirerek ölçek ekonomisinin sağladığı avantajlara sahip olmaya yönelik Türkiye’de hangi modeller söz konusudur? Dış Ticaret Sermaye Şirketleri Dış Ticaret Sermaye Şirketleri statüsüne ilişkin “08.12.2004 tarih ve 25664” Sayılı Resmi Gazete de yayımlanan “İhracat: 2004/12” sayılı tebliğ ile 22.12.1995 tarih ve 95/7623 sayılı “İhracat Rejimi Kararı”nın 3. maddesinin (k) bendi uyarınca statü verilmesi, geri alınması ve şirketlerin sorumlulukları aşağıdaki şekilde belirlenmiştir. Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsü Verilmesi Ödenmiş sermayesi en az T2 milyon olan ve bir önceki takvim yılında gümrük beyannamesi bazında en az (FOB) 100 milyon ABD doları veya eş değerde fiili ihracat gerçekleştiren (transit ve bedelsiz ihracat hariç) anonim şirketlere Dış Ticaret Sermaye Şirketi statüsü verilebilir. Halen Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsüne haiz şirketler için söz konusu statü yenilenebilir. Ancak bunun için her yılın Ocak ayının son gününe kadar başvurmaları gerekir. Dış Ticaret Sermaye Şirketi statüsü alabilmek için aşağıda tablo 2 de örneği verilen başvuru formu doldurularak, istenen diğer belgelerle birlikte Ekonomi Bakanlığı, İhracat Genel Müdürlüğü’ne müracaat etmek gerekmektedir. İbraz edilen bilgi ve belgeler aksi sabit oluncaya kadar doğru olarak kabul edilir. Ait olduğu yıl yürürlükteki Dış Ticaret Sermaye Şirketlerine ilişkin kararda yer almayan şirketlere; talepleri halinde, başvuru tarihi itibariyle 12 ay geriye gitmek suretiyle yapılacak inceleme sonucunda, yukarıdaki şartları haiz olduklarının belirlenmesi durumunda, yürürlükteki Dış Ticaret Sermaye Şirketlerine ilişkin karara ek yapılmak suretiyle Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsü verilebilir. Tablo 3.2: Dış Ticaret Sermaye Şirketi Başvuru Formu Örneği ve Ekleri a b c d e f g h i Şirketin Unvanı: Adresi: Telefon No: Telefaks No: Ödenmiş Sermayesi: Vergi Dairesi Adı ve Vergi No: Bir önceki takvim yılında veya başvuru tarihinden 12 Ay geriye doğru toplam fiili ihracatı (FOB $): Bilgi almak üzere temas kurulabilecek yetkilileri adı soyadı/ünvanı/tel. no: Şirket (Kaşe ve İmza) EKLER: 1 - Ana sözleşme (İlgili Ticaret Sicili Gazetesi’nin aslı veya noterce, Ticaret Sicil Memurluğunca ya da bağlı bulunulan Odaca onaylı sureti) 2 - İmza Sirküleri (Noter tasdikli) 3 - En son veya bir önceki yıla ait Vergi Dairesince veya Yeminli Mali Müşavirce onaylı bilanço 4 - Varsa yurt içi ve yurt dışı bürolara ilişkin bilgiler 5 - Yukarıda sıralanan maddelerde yer alan bilgilerde değişiklik olması halinde, bu hususun 1 ay içerisinde Ekonomi Bakanlığı (İhracat Genel Müdürlüğü) bildirilmesi zorunludur. Başvurunun olumlu olarak değerlendirilmesi halinde Resmi Gazete’de, “Dış Ticaret Sermaye Şirketi Unvanı Kazanan Şirket/ler Listesi” yayımlanmaktadır. Bu aşamadan sonra bu statüyü kazananlara sağlanan tüm avantajlardan yararlanılabilmektedir. 66 Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsünde Süre Bakanlıkça yapılan inceleme sonucunda gerekli şartlara sahip olduğu belirlenen şirketlere "Dış Ticaret Sermaye Şirketi" statüsü verilerek Resmi Gazete'de yayımlanır. Dış Ticaret Sermaye Şirketi statüsü, yayımlandığı tarihten itibaren bir sonraki yıla ait Dış Ticaret Sermaye Şirketlerine ilişkin karar yayımlanıncaya kadar geçerlidir. Dış Ticaret Sermaye Şirketinin Sorumlulukları Yanıltıcı bilgi ve belge kullanılması suretiyle Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsü almış bulunan şirketlerin bu statüleri, şartların yerine getirilmediğinin tespiti halinde, verildiği tarih itibariyle geri alınır. Dış Ticaret Sermaye Şirketlerinin, ihraç ürünlerinin tanıtılması, çeşitlendirilmesi, pazar paylarının artırılması ve yeni pazarlara girilmesi amacıyla devlet yardımlarından öncelikle yararlandırılmaları sağlanır. Dış Ticaret Sermaye Şirketleri, kendi nam ve hesaplarına yurt içinden bizzat satın aldıkları ve tedarik ettikleri malların ihracatında bu malların üretimi, temini ve ihracatı ile ilgili düzenlenen tüm belgelerden idari ve cezai yükümlülükler açısından sorumludur. İmalatçı veya tedarikçi şirketler tarafından aracılı ihracat sözleşmesine dayanarak Dış Ticaret Sermaye Şirketleri üzerinden gerçekleştirilen ihracatta, sözleşmede aksine bir hüküm yoksa malın üretimi veya tedariki ile ilgili tüm belgeler ve ihracatla ile ilgili tüm mevzuatlar yönünden doğabilecek idari ve cezai yükümlülüklerden doğrudan ve münhasıran imalatçı ve tedarikçi şirketler sorumludur. İlgili tebliğin uygulamasına ilişkin her türlü düzenlemenin yapılmasında ve uygulamada ortaya çıkacak ihtilafların sonuçlandırılmasında Ekonomi Bakanlığı yetkilidir. Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsüne Sahip Olmanın Faydaları Dış Ticaret Sermaye Şirketi (DTSŞ) olmak üretici-ihracatçı ve ihracatçı şirketlere aşağıda açıklanan yararları sağlar. • Gümrükleme işlemlerindeki öncelikli işlemlerden birinci derecede yararlanma, • Yurtiçi ve yurtdışı hammadde, yardımcı madde ve diğer tedarikler ile ilgili yasal izinlerden ve muafiyetlerden yararlanma, • İhracat ile ilgili nakliye, sigorta ve diğer giderler ile ilgili muafiyetlerden yararlanma, • İthalatta vergi resim harç ve diğer fonlar ile ilgili muafiyetlerden yararlanma, • Gümrüklerde “Teminat” muafiyeti ya da düşük oranlı teminat kolaylığından yararlanma, • Onaylanmış Kişi Statüsü için genel ve özel koşullar değerlendirilirken, Dış Ticaret Sermaye Şirketleri istisnalardan yararlanır. Buna göre; 31 Seri No’lu Gümrük Genel Tebliği’nin “Onaylanmış Kişi Statü Belgesi İçin Aranılacak Genel Koşullar” başlıklı 3’üncü maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi gereğince, bu statüye sahip olacak şirketler için esas olarak “imalatçı olmak” koşulu aranılmakla birlikte, Dış Ticaret Sermaye Şirketleri bu koşulun dışında tutulmuştur. Bu şekilde, imalatçı olmamalarına karşın, diğer imalatçı olmayan şirketlerin aksine, Dış Ticaret Sermaye Şirketleri Onaylanmış Kişi Statüsüne sahip olabilmektedirler. Yine tebliğin birinci fıkrasının (f) bendi gereğince, (başvuru tarihinden geriye bir ay içinde) “A Grubu Onaylanmış Kişi Statüsü” alabilmek için 250 işçi, “B Grubu” için 100 işçi ve “C Grubu” için 30 işçi istihdam ediyor olmak gerekmektedir, Dış Ticaret Sermaye Şirketleri için ise böyle bir koşul söz konusu değildir. Yine 31 Seri No’lu Gümrük Genel Tebliği’nin “Onaylanmış Kişi Statü Belgesi İçin Aranacak Özel Koşullar” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre, A Sınıfı Onaylanmış Kişi Statüsü kazanmak için belli ihracat ve ithalat hacmine sahip olmak gerekirken, Dış Ticaret Sermaye Şirketleri bu koşulun dışında tutulmuştur. Yani, Dış Ticaret Sermaye Şirketleri, diğer kişilerin aksine, gerçekleştirdikleri ithalat ve ihracat hacmine bakılmaksızın A Sınıfı Onaylanmış Kişi Statüsüne sahip olabilmektedir. • İhracatçılara yönelik devlet yardımlarından ve diğer teşviklerden öncelikli olarak ve yüksek oranlarda faydalanır. İhracat 2005/1 sayılı tebliğ ile DTSŞ için, müracaat tarihinden önceki 67 takvim yılında yapmış oldukları ihracatları kadar, dâhilde işleme izin belgesi kapsamında gerçekleştirecekleri ithalatlarında, bu ithalattan doğacak olan gümrük vergisi, KDV ve fonlar tutarının %10 oranında teminat alınması hükme bağlanmıştır. Şayet DTSŞ aynı zamanda Onaylanmış Kişi Statüsünü de haiz ise bu oran %1 olarak uygulanır. Dış Ticaret Sermaye Şirketleri, İhracata Yönelik Devlet Yardımlarından 2003/3 sayılı “Türk Ürünlerinin Yurt Dışında Markalaşması ve Türk Malı İmajının Yerleştirilmesine Yönelik Faaliyetlerin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” ile 97/9 sayılı “Yurt Dışında Ofis- Mağaza Açma, İşletme ve Marka Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” kapsamında desteklerden yararlanabilmektedir. • Organize edilen yurt içi ve yurt dışı fuar organizasyonlarına öncelikli olarak davet edilir ve katılmaları sağlanır, • Yasal düzenlemeler ile ilgili talepleri ve ihracatın geliştirilmesine yönelik girişimleri, yatırımları birinci derecede desteklenir, • İhracata yönelik eğitim, araştırma geliştirme, danışmanlık, pazarlama ve proje hazırlama talepleri devletin ilgili kurumları tarafından desteklenir, • KDV iadesi ve muafiyetlerden öncelikli olarak yararlanırlar. Dış Ticaret Sermaye Şirketlerine imalatçı olmayan mükellefler tarafından da ihraç kaydıyla teslim yapılabilmektedir: KDV Kanununun 11/1 –c maddesinde ihraç edilmek üzere “imalatçılar” tarafından ihracatçıya yapılacak teslimlerde hesaplanan KDV’nin ihracatçılar tarafından ödenmemesine imkan veren bir düzenleme bulunmaktadır. Kısaca tecil-terkin sistemi de denilen bu uygulama kapsamında ilke olarak “imalatçı” mükelleflerin işlem yapması mümkündür. Ancak KDV Kanununa istinaden yayımlanan 27 Seri Nolu KDV Genel Tebliğinin (B) bölümü ile imalatçı olmayan mükelleflerin de, DTSŞ’lere ihraç kaydıyla (tecil-terkin sistemi kapsamında) mal teslim etmelerine imkan tanınmıştır. • DTSŞ’ler ihracat istisnasından doğan iade alacaklarını iade tutarının % 4’ü kadar teminat vererek almaktadır. KDV Kanununun 11. maddesinde düzenlenmiş olan ihracat istisnası ve ihraç kayıtlı teslimlerden doğan iadelerde uygulamaya ilişkin usul ve esaslar 23.11.2001 tarihli ve 24592 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 84 seri numaralı KDV Genel Tebliğinde belirlenmiştir. Söz konusu tebliğin “Genel Esaslar” başlıklı bölümünde miktarı 4 milyar lirayı aşan ve YMM tasdik raporu ibraz edilmeyen nakden iade taleplerinde teminat gösterilmesi halinde iadenin yapılacağı belirtilmiş, ancak bu tebliğde DTSŞ’lerin, ihracat istisnasından doğan ve miktarı T4 milyar’yi aşan kısmının %4’ü kadar teminat vermek suretiyle iadelerini alabilecekleri belirtilmiştir. • Finansman tedarikinde Türk Eximbank kredilerinden, kredi garanti sigorta ve teminat programlarından, uzun vadeli dövizli ihracat kredilerinden öncelikli olarak yararlanırlar. DTSŞ’ler ağırlıklı olarak Dış Ticaret Şirketi Kısa Vadeli T ve Döviz Kredileri Programından yararlanabilmektedir. Söz konusu krediler, şirketlerin ihracat faaliyetleri ile ilgili finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere, belli teminat oranları ile aracı banka olmaksızın Eximbank tarafından doğrudan kullandırılmakta ve diğer şirketlere göre DTSŞ’lere; T kredilerde 1, döviz kredilerinde ise 0.5 puanlık bir faiz indirim avantajı sunulmaktadır. DTSŞ’lerde asli teminat oranı, kredi anapara ve faiz tutarının %100’ünden %80’ine indirilmiştir. Bu oran mali yapısı güçlü ve ihracat potansiyeli yüksek DTSŞ’ler için %40’a kadar inebilmektedir. Aracılı ihracat sözleşmesine dayanarak Dış Ticaret Sermaye Şirketleri üzerinden gerçekleştirilen ihracatta, tüm belgeler ve mevzuatlar yönünden doğabilecek yükümlülüklerden imalatçı ve tedarikçi şirketler sorumludur. Dış Ticaret Sermaye Şirketlerinin sorumlulukları nelerdir? 68 Mevcut Dış Ticaret Sermaye Şirketleri Yukarıda adı geçen tebliğ kapsamında “Dış Ticaret Sermaye Şirketi” statüsü verilen şirketlerin 2011 Mart ayı itibariyle sayısı 53 dür. Toplam Dış Ticaret Sermaye Şirketlerinin 33`ü İstanbul, 4`ü İzmir, 3`ü Ankara, 2`si Bursa, 1’si Adana, 2’si Kocaeli, 1’i Kayseri, 1’i Manisa, 2’si Hatay, 1’i Gaziantep, 1’i Zonguldak 2`si Denizli`de bulunmaktadır. Şirketlerinin son beş yıllık performanslarına bakıldığında ise genel ihracat içerisindeki paylarının yaklaşık % 30 seviyelerinde olduğu gözlemlenmektedir. 95/7623 sayılı İhracat Rejimi Kararı 3’üncü maddesinin (k) bendi uyarınca yürürlüğe konulan “İhracat 2004/12 sayılı” tebliğ kapsamında “Dış Ticaret Sermaye Şirketi” statüsüne sahip şirketlerin listesi alfabetik sırada aşagıdaki verilmiştir. Şirketlerin tam ve güncel listesine Ekonomi Bakanlığı web adresinden ulaşılabilmektedir. Tablo 3.3: Dış Ticaret Sermaye Şirketleri Listesi–2011 No Şirketin Unvanı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 Ak-Pa Tekstil İhracat Paz. A.Ş. Arçelik A.Ş. Arçelik Lg Klima San. Ve Tic. A.Ş Beypa Dış Tic.ve Tekstil San. A.Ş. Birgi Bir. Giyim İhr. Dış Tic. A.Ş. Borusan İstikbal Ticaret T.A.Ş. Bosch Sanayi Ve Ticaret A.Ş. Boydak Dış Ticaret A.Ş. Bsh Ev Aletleri San. Tic. A.Ş. Çolakoğlu Dış Ticaret A.Ş. Diler Dış Ticaret A.Ş. Dsd Deri Sanayicileri Dış Tic. A.Ş. Dts Denizli Tekstil Dış Tic. A.Ş. Ege Çelik End. San. Tic. A.Ş. Ekom Eczacıbaşı Dış Ticaret A.Ş. Ereğli Demir Çelik Fab. T.A.Ş. Etsun Ent. Tarım Ü. San. Tic. A.Ş. Evyap Internatıonal Dış Tic. A.Ş. Gaat Dış Ticaret Sanayi A.Ş. Gsd Dış Ticaret A.Ş. Habaş Sın. Tıb. Gaz. İstih. A.Ş. Hey Dış Ticaret A.Ş. Hyundaı Assan Oto. San. Tic. A.Ş. İçdaş Çelik En. Ters. Ulaş. A.Ş. İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. İstanbul Dış Tic. Hizmetleri A. Ş. İstanbul Gıda Dış Ticaret A.Ş. İstanbul İstanbul Kocaeli İstanbul İstanbul İstanbul Bursa Kayseri İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul Denizli İstanbul İstanbul Zonguldak İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul Hatay İstanbul İstanbul No Şirketin Unvanı 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 İzmir Demir Çelik Sanayi A.Ş. Kaptan Metal Dış T. ve Nak. A.Ş. Kibar Dış Ticaret A.Ş. Man Türkiye A.Ş. Menderes Tekstil Sanayi A.Ş. Mercedes-Benz Türk A.Ş. Noksel Çelik Boru Sanayi A.Ş. Nursan Çelik San. Hadde. A.Ş. Oyak-Renault Oto. Fab. A. Ş. Pergamon-Status Dış Tic. A.Ş. Petkim Petrokimya Hold. A.Ş. Ram Dış Ticaret A.Ş. Sanko Dış Ticaret A.Ş. Sarkuysan Elek. Bakır San A.Ş. Sektör Dış Tic. A.Ş. Şişecam Dış Ticaret A.Ş. Taha Pazarlama Ve Mağ. A.Ş. Temsa Global San. Ve Tic. A.Ş. Tofaş Türk Otomobil A.Ş. Tgs Dış Ticaret A.Ş. Türk Traktör Ziraat Mak. A.Ş. Vestel Dış Ticaret A.Ş. Yeşim Sat. Mağ. Tek. Fab. A.Ş. Yücelboru İhr. İth. Ve Paz. A.Ş. Zorlu Dış Ticaret A.Ş. Üniteks Gıda M. Araç. San. A.Ş. İzmir İstanbul İstanbul Ankara Denizli İstanbul Ankara Hatay İstanbul İzmir İzmir İstanbul Gaziantep Kocaeli İstanbul İstanbul İstanbul Adana İstanbul İstanbul Ankara Manisa Bursa İstanbul İstanbul İzmir Kaynak: (10 Mart 2011 tarihli ve 27870 sayılı Resmi Gazete) http://www.ekonomi.gov.tr/index.cfm?sayfa=mevzuat&bolum=B5DC5AD5-D8D3-8566-452060CBDD0ED827 Sektörel Dış Ticaret Şirketleri 26.12.1996 tarihli ve 22859 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğ” (İhracat 96/39) ile Sektörel Dış Ticaret Şirketleri modeli oluşturulmuştur. Daha sonra 08.07.1998 tarih ve 23396 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 98/13 sayılı tebliğ ile bazı değişiklikler yapılarak son şekli belirlenmiştir. Bu model özellikle küçük ve orta boy işletmelerin ihracata yönelmelerini teşvik kapsamında, şirketlerin ihracata yönelik faaliyetlerinde gönüllü olarak sermayelerini, bilgilerini, üretimlerini ve tecrübelerini bir araya getirerek ölçek ekonomisinin sağladığı avantajlara sahip 69 olunmasını destekleyici bir modeldir. Farklı ülkelerde değişik uygulamalarına rastlanan bu modelin esas itibariyle amacı aynı olup, bu da özellikle KOBİ’lerin ihracata yönelmesi ve böylece daha fazla ihracat imkânı yaratılmasıdır. Kuşkusuz KOBİ’lerin dünya standartlarındaki kaliteyi yakalamaları için güçlü finansman, kaliteli üretim ve pazarda rekabet koşullarını yaratacak alt yapılara ve organizasyonlara sahip olmaları gerekmektedir. Türkiye dönem dönem ihracata yönelik çeşitli örgütlenme modelleri benimsemiş ve uygulamaya konmuştur. Bir önceki bölümde tanıtılan Dış Ticaret Sermaye Şirketleri gibi Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Türkiye’de halen uygulanmakta olan modellerdir. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri modeli ile aynı üretim alanındaki küçük ve orta boy işletmelerin, ihracata yönelik olarak bir organizasyon altında toplanarak dünya pazarlarına açılmaları, dış ticarette uzmanlaşmaları ve bu şekilde daha etkin faaliyet göstermeleri amaçlanmıştır. Bu model ile nihai olarak amaçlanan ise, rekabet gücünün artırılması yoluyla ülke ihracatının artırılmasıdır. Bu şirketler üretim faaliyetlerinde bulunmayıp, ortaklarının ihracat ile ilgili üretim, pazarlama, satış, dağıtım organizasyonlarını desteklerler. Onların amacı ortaklarına ihracat ile ilgili konularda eğitim, gümrükleme, nakliye, sigorta tedarik, finansman, devlet yardımları, teşvikler ve yasal muafiyetlerden birinci derecede faydalanmalarını sağlamaktır. Tablo 3.4: Sektörel Dış Ticaret Şirketleri (2011) No 1 2 3 Şirket Unvanı Arkyapı İnşaat Malzemeleri Ve Dış Ticaret A.Ş. Bia Dış Ticaret A.Ş. Çiçekçiler Birliği Dış Ticaret A.Ş. İstanbul İstanbul Antalya 4 5 6 7 8 9 10 Çorum Yumurta Paz A.Ş. Dft-Diyarbakır Dış Ticaret A.Ş. Etik Dış Ticaret Ve Pazarlama A.Ş. G.B.S.Gaziantep Birleşik Sanayiciler Dış Tic.A.Ş İktisad Dış Ticaret Ve Pazarlama A.Ş. İleri Giyim Sanayi Ve Dış Tic A.Ş. Rehber Tekstil Dış Ticaret A.Ş. Çorum Batman İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul Kaynak: http://www.ekonomi.gov.tr/index.cfm?sayfa=mevzuat&bolum=B5DC5AD5-D8D3-8566-452060CBDD0ED827 Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin amacı ortaklarının ihracat ile ilgili üretim, pazarlama, satış, dağıtım organizasyonlarını destekleyerek onların ihracat ile ilgili konularda eğitim, gümrükleme, nakliye, sigorta tedarik, fianansman destek ve kolaylıkları, devlet yardımları, teşvikler ve yasal muafiyetlerden birinci derecede faydalanmalarını sağlamaktır. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Hükümler 26.10.2000 tarihli ve 24212 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “İhracat 96/39” Sayılı Sektörel Dış Ticaret Şirketleri statüsüne ilişkin tebliğ, 02 Temmuz 2004 tarih, 25510 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İhracat 2004/04 sayılı Tebliğ ile yeniden düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre, 1 (bir) ile 250 (ikiyüzelli) arasında çalışan istihdam eden Küçük ve Orta Büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) ihracat sektörü içinde bir organizasyon altında toplanarak dünya pazarlarına açılmaları amacıyla kurulan şirketlere, “Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsü” verilmektedir. Bu statü üç farklı şekilde oluşmaktadır. • Normal yörelerde yer alan Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, • Kalkınmada öncelikli yörelerde yer alan Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, • Üretici derneklerinin ya da birliklerinin oluşturduğu Sektörel Dış Ticaret Şirketleri. 70 Tablo 3.5: Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Başvuru Formu Örneği Şirketin Unvanı: Adresi: Telefon No: Telefaks No: Ödenmiş Sermayesi: Vergi Dairesi Adı ve Vergi No: Ticaret Sicil No İlgili üretim dalı (tablo 6’de yer alan üretim dallarından bir tanesi) EKLER: Başvuru Formuna İlave Edilecek Belgeler: (Tüm belgelerin asılları veya noter onaylı örnekleri gerekmektedir.) 1 - Şirket kuruluşuna ve değişikliklere ait ticaret sicil gazeteleri. (Şirket ana sözleşmesinde imalatçı ibaresinin yer almamasına, her bir ortağın hisse oranının belirtilmesine dikkat edilmelidir.) 2 - Şirket ile ortağı tarafından uygulanacak aracı ihracatçı sözleşmesi. (Bakanlık gerektiğinde aracı ihracatçı sözleşmesinde değişiklik yapılmasını talep edebilir.) 3 - Şirket imza sirküleri. 4 - Bağlı olunan vergi dairesinden alınan, şirket tarafından muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmediğini veya kullanılmadığını belgeleyen yazı. Sermayesi (Taahhüt edilenin hangi süre zarfında ödeneceği belirtilmeli.) Taahhüt edilen: Ödenen: Ortaklar ve hisse payları : KOBİ: 250’den fazla çalışan istihdam eden şirket: Gerçek Kişi: Mal, Ekipman ve Hizmet Sağlayan Şirket: Üretici Derneği, Üretici Birliği, Vakıf , Mesleki Federasyon v.b. Kuruluşlar: Varsa ihracat ve ihracat yapılan ülkeler (Son takvim yılı itibariyle): Ülke: Miktar: Tutar: Şirketin yönetim yapısı hakkında bilgi: Şirketin yönetim birimlerinde çalıştırılan veya çalıştırılması öngörülen eleman sayısı, öğrenim ve yabancı dil düzeyleri hakkında bilgi: İhracat: Muhasebe: Denetim: Ortaklar adına sektörünüzde düzenlenen uluslararası nitelikteki fuarlara veya Türk İhraç Ürünleri Fuarlarına katılmayı planlıyor musunuz? Planlıyorsanız yılda kaç fuara katılım sağlanacağı ve gerekçeleri: Ortaklar adına yurt dışında yürüttüğünüz ve/veya yürütmeyi planladığınız pazar araştırması/pazarlama faaliyetleri hakkında bilgi: Dış Ticaret Müsteşarlığınca koordine edilen Ticaret Heyeti programlarına katılmayı planlıyor musunuz? Şirketiniz veya ortağınız şirketlerinin personel ve yöneticileri için yurt içinde veya yurt dışında seminer/eğitim programları düzenlemeyi veya düzenlenen seminer/eğitim programlarına katılmayı planlıyor musunuz? Planlıyorsanız eğitim konularını, eğitim vermesi öngördüğünüz kurum ve/veya kişileri, bir yıl içinde düzenleyeceğiniz eğitim faaliyeti sayısı: Yurt dışında faaliyette bulunan ofis/mağaza/şube/temsilcilik v.b. var mı? Varsa ülke ve şehir belirtiniz. Yoksa yurt dışında ortaklarınızın ürünlerini pazarlamak üzere ofis/mağaza/şube/temsilcilik v.b. açmayı planlıyor musunuz? Ortaklarınız adına yurt dışında markalaşma faaliyetleri yürütmeyi planlıyor musunuz? Şirketinizce yürütülmesi planlanan diğer pazarlama faaliyetleri hakkında bilgi: Şirketinizin geleceğe yönelik öngörülerini, gelişme stratejilerini ve yıllar itibariyle ihracat hedefleri: Statü almanın sağlayacağı avantajlar hakkında bilgi: Yararlanmayı planladığınız ihracata yönelik devlet yardımları: Diğer görüşler: Yetkili Adı-Soyadı-Unvanı: İmza ve kaşe: Normal Yörelerde Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin; aynı üretim dalında faaliyette bulunan, asgari 10 (on) KOBİ’nin bir araya gelmesiyle en az T500 (beşyüz) bin sermayeli anonim şirket olarak kurulması gerekmektedir. Kalkınmada Öncelikli Yörelerde Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin; aynı veya ayrı üretim dalında faaliyette bulunan, asgari 5 (beş) KOBİ’ nin en az T250 (ikiyüzelli) bin sermayeli anonim şirket olarak kurulması gerekmektedir. 71 Üretici Derneklerinin ya da Birliklerinin Oluşturduğu Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Aynı üretim dalında faaliyette bulunan üretici dernekleri ve üretici birlikleri tarafından anonim şirket şeklinde ve en az T500 (beşyüz) bin sermaye ile kurulan şirketlere Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsü verilebilir. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Ortaklık Paylarının Özellikleri Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin KOBİ niteliğindeki her bir ortağının sermaye payı, toplam şirket sermayesinin, Normal Yörelerde % 10 ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde % 20'sinden fazla olamaz. Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde hisse senetlerinin Borsa’da işlem görmesi durumunda, bakanlığın önceden izni ve görüşü alınması şartıyla ortaklık payına ilişkin sınırlamalar uygulanmaz. Hisse senetlerinin tamamının nama yazılı olması gerekmektedir. Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsü için başvuruda bulunan şirket ve ortaklarıyla ilgili olarak Vergi Usul Kanununun 359’uncu maddesinde belirtilen muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmediğinin veya kullanılmadığının, başvuru sahibi şirket ve ortakların bağlı bulundukları vergi dairesinden alınacak bir yazı ile belgelendirilmesi gerekmektedir. Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine, şirketin kurulması ve gelişmesinde yardımcı olmak amacıyla, ortaklık payları münferiden veya toplu olarak % 40’ı aşmamak üzere, a. Normal Yörelerde aynı üretim dalında, Kalkınmada Öncelikli Yörelerde aynı veya farklı üretim dalında faaliyette bulunan, 250'den fazla çalışan istihdam eden şirketler, b. Profesyonel yönetici olarak çalışmaları kaydıyla gerçek kişiler, c. Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine ve ortaklarına mal, donanım ve hizmet sağlayan şirketler, d. Üretici Derneği, Üretici Birliği, vakıf, mesleki federasyon v.b. kuruluşlar ortak olabilirler. Ancak, gerçek kişilerin ortaklık payı her halükarda % 10’u aşamaz. Tablo 3.6: Sektörel Dış Ticaret Şirketleri için Üretim Dalları I.TARIM Hububat, Bakliyat, Yağlı Toh.ve Mamulleri Yaş Meyve ve Sebze Meyve Sebze Mamulleri Kuru Meyve ve Mamulleri Fındık ve Mamulleri Zeytin ve Zeytinyağı Tütün Kesme Çiçek Canlı Hayvan, Su Ürünleri ve Mamulleri Ağaç Mamulleri ve Orman Ürünleri II.SANAYİ ÜRÜNLERİ Tekstil ve Hammaddeleri Deri ve Deri Mamulleri Halı Kimyevi Maddeler ve Mamulleri Hazır giyim ve Konfeksiyon Taşıt Araçları ve Yan Sanayi Elektrik-Elektronik Makina ve Aksamları Demir ve Demir Dışı Metaller Çimento ve Toprak Ürünleri Diğer Sanayi Ürünleri Değerli Maden ve Metaller III. MADENCİLİK Maden ve Metaller V.DİĞER Faaliyet ve Yükümlülüklere İlişkin Düzenlemeler Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, ortaklarının üretimine katkıda bulunmak veya faaliyette bulundukları sektörle ilgili işlemlerinde kolaylık sağlamak amacıyla, Sektörel Dış Ticaret Şirketi yönetim kurulunca oybirliğiyle karar verilmesi ve Bakanlıktan önceden izin alınması kaydıyla, hizmet ve imalat sanayi sektöründe faaliyette bulunan şirketlere ortak olabilirler veya şirket kurabilirler. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, ortaklarının faaliyet gösterdiği üretim dalına ait hammadde tedarikinde imalatçı olarak değerlendirilirler. Normal Yörelerde yerleşik Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, aynı sektörde faaliyette bulunmak kaydıyla ortağı olmayan KOBİ’lerin, kalkınmada öncelikli yörelerde yerleşikler ise sektör ayrımı olmaksızın 72 KOBİ’lerin ihracatına aracılık edebilirler. Ancak, ihracata aracılık etmeden önce, söz konusu KOBİ’den Vergi Usul Kanununun 359’uncu maddesinde belirtilen muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmediğinin veya kullanılmadığının bağlı bulunduğu vergi dairesinden alınacak bir yazı ile belgelendirmesini talep eder. Sektörel Dış Ticaret Şirketi söz konusu KOBİ’lerin ihracatına aracılık ettiği süre içinde gerekli denetimleri gerçekleştirir. Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinde; ortaklıktan ayrılmak isteyen ortakların payları, şirket yönetim kurulunun izniyle ve ilgili tebliğde belirtilen koşullara uymak kaydıyla, yeni veya mevcut ortaklara devredilebilir. Bu konuda Bakanlığa bilgi verilir. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri şirket kuruluşundan itibaren; a. Ortakları adına bir fuara katılım gerçekleştirmek, b. Ortakları adına yurt dışında düzenlenen KOBİ’ler arası işbirliği organizasyonlarına iştirak etmek veya ortaklarının katılımıyla yurt dışında KOBİ’ler arası işbirliği organizasyonu gerçekleştirmek, c. Faaliyette bulunduğu sektörle ilgili yurt dışı pazar araştırması projesi yürütmek, d. Ortakları adına ve/veya ortaklarıyla, Bakanlığın koordinasyonunda organize edilen ticaret heyeti programlarına katılım sağlamak, e. Sektörel Dış Ticaret Şirketi ve/veya ortağı KOBİ yöneticilerini ve/veya personelini, dış ticaret, kambiyo, gümrük, teşvik mevzuatı vb. konularda bilgilendirmek üzere seminer/eğitim programı düzenlemek veya düzenlenen seminer/eğitim programlarına iştirakini sağlamak, faaliyetlerinden en az ikisini her takvim yılı içinde gerçekleştirmekle, f. Beş takvim yılı içinde ortakları adına pazarlama faaliyeti yürütmek üzere yurt dışında ofis/mağaza/şube/temsilcilik v.b. açmakla, yükümlüdür. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, faaliyetleriyle ilgili olarak, her yılın Ocak ve Temmuz aylarında geçmiş altı aya ilişkin Ekonomi Bakanlığı’na (İhracat Genel Müdürlüğü) faaliyet raporunu vermekle yükümlüdürler. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri ve ortağı KOBİ’ler, ihracata yönelik devlet yardımlarının hedef grubunu oluştururlar ve bu yardımlardan öncelikle yararlandırılırlar. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, kendi nam ve hesabına yurt içinden satın aldıkları malların ihracında; ihracat, gümrük, kaçakçılık, kambiyo ve ilgili sair mevzuatta öngörülen idari ve cezai yükümlülüklerden doğrudan ve münhasıran sorumludur. Sektörel Dış Ticaret Şirketi ile imalatçı arasında bir aracılık sözleşmesine bağlı olarak imalatçı şirketin Sektörel Dış Ticaret Şirketi üzerinden gerçekleştirdiği ihracatta, (aracılık sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadığı sürece) ihracat, gümrük, kaçakçılık, kambiyo ve ilgili sair mevzuatta öngörülen idari ve cezai yükümlülüklerden doğrudan ve münhasıran imalatçı şirketler sorumludur. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, ortaklarının üretimine katkıda bulunmak veya faaliyette bulundukları sektörle ilgili işlemlerinde kolaylık sağlamak amacıyla ne tür girişimlerde bulunabilirler? Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsünün Geri Alınmasına İlişkin Düzenlemeler Aşağıda belirtilen hallerde Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsü geri alınmaktadır. • Normal yörelerdeki kuruldukları yıl hariç takip eden takvim yılı içinde en az 1 (bir) milyon ABD Doları, takip eden her takvim yılı içinde 1 (bir) milyon ABD Dolarından az olmamak üzere faaliyette bulundukları üretim dalının toplam ihracat miktarının ABD Doları cinsinden en az %0,1’ini gerçekleştirmemeleri, • Kalkınmada öncelikli yörelerde kuruldukları yıl hariç, takip eden takvim yılı içinde en az 250.000 (ikiyüzellibin) ABD Doları, takip eden her takvim yılı içinde de en az 500.000 (beşyüzbin) ABD Doları ihracat gerçekleştirmemeleri, 73 • Üretici derneklerinin ya da birliklerinin oluşturduğu Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin kuruldukları yıl hariç, takip eden takvim yılı içinde en az 250.000 (ikiyüzellibin) ABD Doları, takip eden her takvim yılı içinde de en az 500.000 (beşyüzbin) ABD Doları ihracat gerçekleştirmemeleri, • Yukarıda “faaliyetler ve yükümlülüklere ilişkin düzenlemeler” başlığı altındaki (a), (b), (c), (d), (e) bentlerinde belirtilen faaliyetlerden en az ikisinin gerçekleştirilmemesi, • Yukarıda anılan (f) bendi uyarınca, şirket kuruluşundan itibaren beş takvim yılı içinde ortakları adına pazarlama faaliyeti yürütmek üzere yurt dışında ofis/mağaza/şube/temsilcilik v.b. açılmaması, • Yapılacak inceleme ve denetlemeler neticesinde, bu tebliğ hükümleri ile ortakların hak ve menfaatlerine aykırı durumların tespit edilmesi, • Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsü alındığı tarihten sonra, bizzat kendileri tarafından Vergi Usul Kanununun 359’uncu maddesinde belirtilen muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlendiğinin ve/veya kullanıldığının tespit edilmesi, • İki dönem üst üste ilgili Bakanlığa (İhracat Genel Müdürlüğü) faaliyet raporu sunulmaması. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri ortakları tarafından, Vergi Usul Kanununun 359’uncu maddesinde belirtilen muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlendiğinin veya kullanıldığının tespiti halinde, Sektörel Dış Ticaret Şirketi ile bahse konu ortağı arasındaki aracı ihracatçı sözleşmesi derhal feshedilir. Feshedilmemesi halinde Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsü geri alınabilir. Sektörel Dış Ticaret Şirketi Uygulamasında Hedeflenen Amaçlar • İhracat giderlerinin paylaşılması ile daha az finans ve kaynak tahsis edilmesini sağlamak, • Büyük miktarda olan siparişlerin şirket aracılığı ile daha ucuz ve kolaylıkla karşılanabilmesi imkânını yaratmak, • Mevcut pazarın devamlılığını sağlamak, • Aktif pazarlama faaliyetleri ile yurtdışı temsilcilikleri ve oluşturulan müşteri portföyü sayesinde yeni pazarlar bulunmasına çalışmak ve dış pazar eğilimlerini takip etmek, • Nakliye sorunlarını çözümlemek, gümrükleme ve mal teslimini daha hızlı ve etkin gerçekleştirmek, • Dünya ölçülerinde fiyat ve kalite standardının yakalanması kaliteli ve çevreye duyarlı standart üretime yönelmeyi teşvik etmek, • Ortak bir ürün markası yaratılmasına çalışmak, • İhracatçı şirketler arasındaki fiyat rekabetini önlemek, • Sermaye birikiminin oluşmasını ve kullanılmasını sağlamak. • Dış ticaret işlemleri konusunda bilgi eksikliğini giderme. • İhracatta KDV iadelerinin kısa sürede alınabilmesi, • Eximbank kredilerinden çok daha uygun şartlarda ve doğrudan yararlanma, • İhracata ilişkin devlet yardımlarından öncelikli yararlanma, • Sektörde çok sayıda KOBİ’nin varlığı, • Mevcut pazarların devamlılığının sağlanması, • Ortak pazarlama stratejisi geliştirme, • Tanıtım ve finansman avantajları, • Sabit maliyetleri düşürebilme (sabit ihracat maliyeti; personel, sigorta, vb.), • Dâhilde işleme izin belgesi kapsamında yapılan ithalatta teminat sigortası karşılığında teminatsız ithalat yapabilmeleri, • Dış pazarlarda daha çok kabul görmeleri Sektörel Dış Ticaret Şirketi olmanın avantajları yukarıda değinilenlerle sınırlı değildir. Eximbank haricinde diğer bankalardan da daha avantajlı koşullarla kredi kullanma olanakları bulunmaktadır. 74 Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin Ortaklarına Yönelik Faaliyetleri Bir ihracat şirketi herhangi bir ihracat organizasyonuna dâhil değilse, tüm işlemleri kendisi yapmak durumundadır. Sektörel Dış Ticaret Şirketi tipindeki organizasyonlar ise, ortakları olan çok sayıdaki işletmenin ihracat ile ilgili işlemlerini tek elden yapmaktadır. Üstelik sadece, dış ticaret ile ilgili olan değil aynı zamanda, ortakları ilgilendiren diğer hizmetleri de sağlamaktadır. İşte, bu tür faaliyetlerin hangi ölçüde Sektörel Dış Ticaret Şirketlerince yapılabildiğini belirlemek amacıyla sorulan sorulara verilen cevaplar şunlardır: Bu faaliyetleri dış ticaretle ilgili olanlar ve üretimle ilişkin olmak üzere iki grupta incelemek mümkündür. a. b. Dış ticarete ilişkin faaliyetler: • Dış pazar araştırması, • Uluslararası boyutta ortakların tanıtımı, • İhracat aracılık hizmetleri, • Gümrük, sigorta, depolama işlemlerinin düşük maliyetle karşılanması ve • Eximbank kredilerinden yararlandırma. Üretime ilişkin olan faaliyetler: • Üretim maliyetlerinin düşürülmesi, • Ucuz hammadde tedariki (yurtiçi ve yurtdışı kaynaklardan) ve ürün kalitesini iyileştirme. Tablo 3.7: Sektörel Diş Ticaret Şirketleri Ortaği Başvuru Formu Örneği (Bu form ortaklar tarafından doldurularak ekte istenen belgeler ile Bakanlğa yapılacak başvuruda kullanılmak üzere Sektörel Diş Ticaret Şirketi statüsü talep eden şirkete verilecektir) Şirketin Unvanı: Adresi: Telefon No: Telefaks No: E-Posta: Ödenmiş Sermayesi: Vergi Dairesi Adı ve Vergi No: Ticaret sicil no: EKLER: Bu Forma İlave Edilecek Belgeler: (Tüm belgelerin asılları veya noter onaylı örnekleri gerekmektedir.) Ortağı olduğunuz başka Sektörel Dış Ticaret Şirketi var mı? Varsa unvanını belirtiniz. Varsa şirketinizce son iki yılda gerçekleştirilen ihracat ve ihracat yaptığınız ülkeleri belirtiniz. Ülke Miktar Tutar SDŞ ortağı olmanızın şirketinize sağlayacağı faydaları belirtiniz. SDŞ’lerin ortakları adına uluslararası fuarlara katılım sağlaması, pazar araştırması ve aktif pazarlama faaliyetleri yürütmesi hakkında önerilerinizi sıralayınız. KOBİ’lerin ihracata yönlendirilmesi hususunda önerilerinizi belirtiniz. Bugüne kadar ihracata yönelik devlet yardımlarından yararlandınız mı? Yararlandıysanız isimlerini ve destek tutarlarını belirtiniz. Devlet Yardımı Dönem Miktar (ABD Doları) Diğer görüşlerinizi belirtiniz. Yetkili Adı-Soyadı-Unvanı: İmza ve kaşe: 1. Şirket kapasite raporu veya faaliyet belgesi. (profesyonel yönetici ve kuruluşlar hariç) *Kapasite raporunun TOBB onaylı olmasına ve geçerlilik süresinin geçmemesine, faaliyet belgesinin ilgili meslek kuruluşundan onaylı olmasına dikkat edilmelidir. 2. Şirket kuruluşuna ilişkin ticaret sicil gazeteleri. (Meslek federasyonları üyeleri için Esnaf ve Sanatkarlar Sicili aranır.) 3. Üretici Derneği, Üretici Birliği, vakıf, mesleki federasyon v.b. kuruluşlar için kuruluş belgeleri. 4. Gerçek kişi ortağın özgeçmişi. 5. Şirket imza sirküleri 6. Bağlı olunan vergi dairesinden alınan, şirket tarafından muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmediğinin veya kullanılmadığının belgeleyen yazı. 75 Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine Yönelik Devlet Yardımları Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine yönelik devlet yardımları; pazar araştırması, yurtdışı fuar ve sergilere katılım, personel eğitimi ve AR-GE faaliyetleri olmak üzere başlıca dört başlıkta incelenebilir. Uygulamada, aşağıda belirtilen hususlar devlet yardımlarından fiilen yararlanılan konular olarak belirtilebilir: • İhracatta KDV iadesinin kısa sürede tahsili, • Eximbank kredilerinden aracısız yararlanabilme, • İthal mallara %20’lik işçilik payı ekleme ve • İhracatta %100 olan teminat mektubu oranının %10’na düşürülmesi. Sektörel Dış Ticaret Şirketlerine ilişkin devlet yardımlarından en önemlisi, yurtdışında doğrudan pazarlama amaçlı şirket kurulmasına dair olanıdır. Ortak sayılarıyla sınırlı kalmak ve aynı ülke içinde bir defa olmak üzere bu amaçla yapacağı harcamaların %50’sini geçmemek kaydıyla bu düzenlemeden yararlanabilirler. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Oluşumunun Faydaları • Sektörel Dış Ticaret Şirketi ve ortağı KOBİ’ler, ihracata yönelik devlet yardımlarının hedef grubunu oluşturması ve bu yardımlardan öncelikle yararlandırılması, • Kuruluştan itibaren Yeminli Mali Müşavir tarafından 5 dönem olumlu rapor verilmesi halinde % 4 teminat mektubu karşılığında KDV iadesi alınması sonucu şirketlerin KDV yükünün hafifletilmesi ( K.D.V.K 84 Nolu Tebliğ), • Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin performans kredisi alma imkânlarından dolayı Eximbank kredisi alınarak şirketlere ucuz kredi imkânı sağlanması, • Ham madde, yardımcı malzeme ve teknoloji ihtiyaçlarının daha ucuza temin edilmesi, • Şirket ortakları açısından Yeminli Mali Müşavir raporu ve teminat mektubu olmadan KDV iadesi alma imkânları, • Yüklenilen KDV yerine % 18 KDV iadesi alabilme imkânı, • Devreden KDV’sinin daha çabuk eritebilme imkânının olması, • Sabit kıymetler ve stoklardan doğan KDV’sinin iadesini alabilme imkânı, • 3065 sayılı KDVK’nun 11/c maddelerine göre yapılan satışlarda % 18’lik KDV kullanımı. Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin Gelir Kaynakları • Ortak olan şirketlerin KDV iadelerinden yıllık ihracat performansına uygun olarak hizmet bedeli komisyonu alınması, • KDV ödeme günü belirlenerek, ödeme gününe kadar alınan KDV iadesinin bankada değerlendirilme imkânı, • KDV ödeme gününden önce erken KDV isteyen şirketlere komisyon bedeli artı belli bir oranda faiz alınması, • Eximbank kredi aktarılmasında belli oranda komisyon geliri elde etme, • Sigorta aracılık şirketi ve Factoring şirketi kurulması ve ortak olunması halinde kar payı elde edilmesi. 76 Tablo 3.8: Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Faaliyet Raporu Formu Örneği Şirket Unvanı: Sermaye tutarı: Taahhüt edilen: Adresi: Telefon: -Faks: E-Posta: Ödenen: Ortak sayısı; (Ortakların unvanı, vergi dairesi ve sicil numaraları ile iletişim bilgilerini içeren liste bu forma eklenecektir.) KOBİ: 250’den fazla çalışan istihdam eden şirket: Gerçek kişi: Mal, ekipman ve hizmet sağlayan şirket: Kooperatif, birlik, vakıf ve mesleki federasyon v.b. kuruluşlar: Sektörel Dış Ticaret Şirketi üzerinden aktif ihracat gerçekleştiren ortak sayısı: 6 Aylık ve yıllık ihracat tutarı: İhracat yapılan ülkeler ve toplam ihracat içindeki oranlar: Ortak olunan veya kurulan şirketler: İmalat sanayi: Hizmet sanayi: Bugüne kadar ihracata yönelik devlet yardımlarından yararlandınız mı? Yararlandıysanız, isimlerini ve destek tutarlarını: Bu dönemde katıldığınız fuarlar hakkında bilgi: Bu dönemde katıldığınız, yurt dışında düzenlenen veya şirketinizce organize edilen KOBİ’ler arası işbirliği organizasyonları hakkında bilgi: Bu dönemde gerçekleştirdiğiniz yurt dışı pazar araştırması projeleri hakkında bilgi: Bu dönemde katıldığınız Ticaret Heyeti Programları hakkında bilgi: Bu dönemde düzenlediğiniz veya katıldığınız seminer/ eğitim programları hakkında bilgi: Yurt dışında açılan ofis/mağaza/şube/temsilcilik v.b. hakkında bilgi: Diğer faaliyetler: Gelecek 6 aylık dönem için planlanan faaliyetler ve ihracat hedefleri: Sektörel Dış Ticaret Şirketi Yetkilisinin Adı-Soyadı-Unvanı: İmza ve kaşe: Uluslararasi Gözetim Şirketi Statüsü 7/9/2005 tarihli ve 2005/9454 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Rejimi Kararı'nın, 4 üncü maddesinin (k) bendine istinaden, dış ticarete konu malların kalitesinin, miktarının, döviz kuru ve mali şartlar da dahil olmak üzere fiyatının ve/veya gümrük sınıflandırmasının doğruluğunun saptanması ile ilgili her türlü gözetim faaliyetinde bulunmak üzere, şirket ve kuruluşlara "Uluslararası Gözetim Şirketi" statüsü verilmesi, faaliyetlerinin izlenmesi ve denetlenmesine ilişkin hususlar ile bu şirketlerin sorumlulukları Uluslararası Gözetim Şirketi Statüsüne İlişkin Diş Ticarette Standardizasyon Tebliği ile (2006/21) düzenlenmektedir. Dış ticaretle ilgili gözetim faaliyetinde bulunmak amacıyla "Uluslararası Gözetim Şirketi" statüsü almak isteyen anonim veya limited şirketlerin veya asgari T50.000, teminatlı mesleki sorumluluk sigortası bulunan iktisadi işletmelerin veya kamu kurum ve kuruluşlarının, aşağıda örneği verilen "Uluslararası Gözetim Şirketi Başvuru Formu"nu doldurmak suretiyle, Türk Akreditasyon Kurumundan veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumlarından akredite oldukları takdirde bu durumlarını gösteren belgelerle, Türk Akreditasyon Kurumundan veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumlarından akredite olmayanların ise aşağıda belirtilen belgelerin asılları veya noter onaylı örnekleriyle birlikte, şirket veya iktisadi işletmenin merkezinin yerleşik olduğu bölgedeki Ekonomi Bakanlığı Bölge Müdürlüklerine başvurmaları gerekmektedir. a. Hizmet sözleşmesi veya diğer belgeler ile istihdam edildiği kanıtlanan, yürütülecek gözetim faaliyetinin gerektirdiği uzmanlığa sahip, üniversite mezunu personelin listesi, b. Şirketin kuruluşunun tescil ve ilanına ilişkin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi veya iktisadi işletmenin tüzel kişiliğini gösteren belge, c. Şirketi veya iktisadi işletmeyi temsil ve ilzama yetkili kişilere ait imza sirküleri. (2) Kamu kurum ve kuruluşlarının ibraz ettiği belge örneklerinde noter onayı aranmaz. 77 Dış Ticaret Müsteşarlığı Bölge Müdürlüklerince yapılacak inceleme sonucunda, "Uluslararası Gözetim Şirketi" statüsü verilmesi uygun görülen şirket, iktisadi işletme, kurum veya kuruluşlar, Bölge Müdürlüklerince kendilerine yazılı bildirim yapıldığı tarihten itibaren söz konusu statüyü almaya hak kazanırlar ve bu şirket, iktisadi işletme, kurum veya kuruluşlara "Uluslararası Gözetim Şirketi Belgesi" verilir. Bu şirketler, ilgili tebliğin 1’inci maddesinde belirtilen faaliyetler kapsamında düzenledikleri belgeleri sayı ve tarih vererek kayda alırlar. Türk Akreditasyon Kurumundan veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumlarından akredite olmayan uluslararası gözetim şirketleri tarafından düzenlenen belgelerin, ilgili genelgede belirtilen gümrük giriş tarife cetveli faslı itibariyle yetkili uzmanı tarafından imzalı nüshalarının, beş yıl süreyle saklanmaları zorunludur. Türk Akreditasyon Kurumundan veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumlarından akredite olmayan uluslararası gözetim şirketleri, faaliyetleriyle ilgili olarak laboratuvar analizine ihtiyaç duymaları durumunda, görevlendirenin aksi yönde yazılı bir talimatı olmadığı sürece, söz konusu analizi, bünyelerinde bulunan, Türk Standardları Enstitüsünden alınmış Laboratuvar Yeterlilik Belgesi’ni haiz laboratuvarlarında veya Türk Akreditasyon Kurumu veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumlarından akredite edilmiş laboratuvarlarında veya bu belgelere sahip özel laboratuvarlarda, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından faaliyet izni almış Özel Gıda Kontrol Laboratuvarlarında veya üniversite ve kamu laboratuvarlarında yaptırırlar. Laboratuvar analizlerinin bu laboratuvarlarda yapılması, uluslararası gözetim şirketlerinin laboratuvar analizleri ile ilgili sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Uluslararası gözetim şirketleri, ihtiyaç duymaları halinde, yetkilendirildikleri alanlarda diğer bir uluslararası gözetim şirketini veya gözetim faaliyetinin gerektirdiği uzmanlığa sahip kişileri taşeron olarak kullanabilirler. Taşeron olarak görevlendirilecek kişilerde, uluslararası gözetim şirketleri bünyesinde istihdam edilen personelin nitelikleri aranır. Bakanlık, gerek gördüğü takdirde taşeron şirket ve kişilere ilişkin bilgi ve belgeleri talep edebilir. Gözetim faaliyetinde taşeron kullanılması, şirketlerin bu alandaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Taşeronlar tarafından düzenlenen rapor ve belgelerden uluslararası gözetim şirketleri sorumludur. Türk Akreditasyon Kurumu veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumları tarafından akredite edilmemiş uluslararası gözetim şirketlerinin, görevden ayrılan personele ait bildirim ile göreve yeni başlayan uzman personele ait belgeleri ve tüm uluslararası gözetim şirketlerinin ilgili tebliğin 2’nci maddesi ile Uluslararası Gözetim Şirketi Başvuru Formu'nda belirtilen hususlarda meydana gelecek değişiklikleri, en geç 15 gün içinde ilgili bakanlık Bölge Müdürlüğüne göndermesi gereklidir. Türk Akreditasyon Kurumu veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumları tarafından akredite edilmemiş uluslararası gözetim şirketleri, ilgili tebliğin 2’nci maddesinin (a) bendinde belirtilen uzman personele ilişkin belgeler ile tüm personelin listesini her yıl Ocak ayı sonuna kadar ve "Uluslararası Gözetim Şirketi Faaliyet Raporu"nu Ocak ve Temmuz aylarında ilgili Bakanlık (Ekonomi Bakanlığı) Bölge Müdürlüğünce inceleme yapılmasını teminen ibraz etmek zorundadır. Türk Akreditasyon Kurumu veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumları tarafından akredite edilmemiş, mesleki sorumluluk sigortası bulunan uluslararası gözetim şirketlerinin, sigorta sözleşmelerinin yenilendiğini, her ilgili bakanlık Bölge Müdürlüğüne belgelendirmeleri zorunludur. Bakanlık tarafından uluslararası gözetim şirketi nezdinde yapılacak inceleme ve denetleme sonucunda ilgili tebliğ hükümlerine aykırı hareket edildiğinin veya tebliğde öngörülen koşulların kaybedildiğinin tespit edilmesi halinde, Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Rejimi Kararı’nın 13 üncü maddesinin, (a) veya (d) bentleri uyarınca işlem yapılır. Uluslararası gözetim şirketleri nezdinde yapılacak inceleme ve denetim, bölge müdürlüklerinde görevli Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenleri tarafından gerçekleştirilir. Ancak, ihtiyaç duyulması halinde bu inceleme ve denetime ilgili genel müdürlük ve bölge müdürlüklerinde görevli personel de iştirak eder. Şubesi bulunan uluslararası gözetim şirketlerinin merkez ve şubeleri, bulundukları bölgelerin bölge müdürlükleri tarafından, yukarıda belirtilen esaslar dâhilinde denetlenir. 78 Türk Akreditasyon Kurumu veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumları tarafından akredite edilen uluslararası gözetim şirketleri bu kapsamdaki inceleme ve denetimden muaf tutulur. Türk Akreditasyon Kurumu veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumları tarafından akredite edilmemiş uluslararası gözetim şirketleri, yetkilendirildikleri Gümrük Giriş Tarife Cetveli fasılları itibariyle belirlenen malların dışında gözetim faaliyetinde bulunamazlar. Uluslararası gözetim şirketleri, kendileri tarafından gerçekleştirilen ithalat ve ihracatları için gözetim faaliyetinde bulunamazlar. Uluslararası gözetim şirketleri, verecekleri rapor ve belgelerden doğrudan sorumludurlar. Uluslararası gözetim şirketlerinin radyasyon ölçümü de yapabilmeleri için, sahip oldukları donanım, eğitim, tehlike durum planı ve diğer ekipmanın radyasyon güvenliği açısından uygun olduğunun Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından belge ile tespiti ve 1/8/2010 tarihinden itibaren Türk Akreditasyon Kurumundan veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumlarından akredite edilmiş olmaları da gerekir. İlgili tebliğde yeralan hususlarla ilgili olarak uygulamaya yönelik önlemleri almaya, özel ve zaruri durumları inceleyip sonuçlandırmaya, inceleme ve denetleme kıstasları belirlemeye ve gerekli düzenlemeleri yapmaya Ekonomi Bakanlığı yetkilidir. Tablo 3.9: Uluslararası Gözetim Şirketi Başvuru Formu Örneği Şirketin Unvanı: Adresi: Telefon No: Telefaks No: Vergi Dairesi Adı ve Vergi No*: Ödenmiş Sermayesi *: İhtiyatları*: Bilgi almak üzere temas kurulabilecek yetkilileri adı soyadı/ünvanı/tel. no: Gözetim faaliyet alanları (Gümrük Giriş Tarife Cetveli fasılları itibariyle) Kaşe ve imza EKLER: 1- Diploma suretleri 2- İstihdamı kanıtlayan belgeler 3- Personel listesi 4- Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi (*) 5- İmza sirküleri (*) 6- Akreditasyon belgesi (*) Kamu Kurum ve Kuruluşları için aranmaz. Uluslararası gözetim şirketleri, kendileri tarafından gerçekleştirilen ithalat ve ihracatları için gözetim faaliyetinde bulunamazlar. 79 Özet Türkiye'de 1980–1989 yılları arasında ihracat hamlesinde ilk olarak büyük ölçekli işletmelerden faydalanmak için dış ticaret sermaye şirketleri araç olarak seçilirken, 1990 sonrası yıllarda ihracatta KOBİ’lerden faydalanmak için sektörel dış ticaret modeli araç olarak seçilmiştir. Birinci dönemde amaç büyük ölçekli işletmelerin dışa açılması iken, ikinci dönemde ise KOBİ’lerin dışa açılması olmuştur. Dünya ticaretini zorlaştıran engeller azalmakta ya da tamamen ortadan kalkmaktadır. Tüm bu engellerin ortadan kalkması olarak ifade edilen serbestleşme ile birlikte ülkeler artan şekilde birbirlerine bağımlı hale gelmektedir. Serbestleşme, ülkeler arasında karşılıklı güveni geliştirken şirketler için yeni pazarlar, mal ve hizmetler için geniş arz seçenekleri, yatırım için cazip yerleşim mekânları ve daha ucuz maliyetli iş gücü gibi avantajlar sunmaktadır. Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin amacı ortaklarının ihracat ile ilgili üretim, pazarlama, satış, dağıtım organizasyonlarını destekleyerek onların ihracat ile ilgili konularda eğitim, gümrükleme, nakliye, sigorta tedarik, finansman destek ve kolaylıkları, devlet yardımları, teşvikler ve yasal muafiyetlerden birinci derecede faydalanmalarını sağlamaktır. Uluslararası alanda başarılı olmak isteyen KOBİ’ler gerçekçi bir bir bakış açısıyla ufuklarını genişletmek ve becerilerini geliştirmek zorundadır. Onlar zaten kendi iç pazarlarına yönelik bir takım ekonomik sosyal ve politik risk ve engellerle karşılaşmakta ve onları yönetmektedir. Öyleyse, ekonomik, politik, sosyal ve kültürel zorluklar yanında tarifeler, kotalar ve ambargolar gibi dış ticaretle ilgili uluslararası engelleri öğrenerek yönetebilir. Nihai olarak amaç, ihracata yönelik faaliyetlerde gönüllü olarak sermayelerini, bilgilerini, üretimlerini ve tecrübelerini bir araya getirerek ölçek ekonomisinin sağladığı avantajlara sahip olmaktır. Türkiye özel girişime önem veren gelişmiş bir pazar ekonomisine sahip bir ülkedir. Özellikle 1980’lerin başından itibaren ülkenin uluslararası rekabet gücünü geliştirmek ve ulusal zenginliği arttırmak amacıyla dış ticaret girişimciliğine olan destekler dikkat çekmektedir. Dünyada ticaretin serbestleşmesi konusunda yaşanan gelişmelere paralel olarak, Türkiye’de kendi iç pazarını dış ticarete açarken ve daha fazla dünya ticaretinden pay alabilmek için dış pazarlara açılırken bir takım stratejiler uygulamaktadır. Girişimcilerin uluslararası alanda ticaret yapabilmesinin bir kaç farklı modeli söz konusudur. Her Türkiye vatandaşı gerçek kişiler ve tüzel kişilikler, ilgili belgeleri sağlaması ve gerekli koşullara sahip olması halinde dış ticaret (ihracat ve ithalat) gerçekleştirebilir. Şirket olarak örgütlenme anlamında iki tür dış ticaret şirketi statüsü bulunmaktadır. Bunlar “Dış Ticaret Sermaye Şirketleri” ve “Sektörel Dış Ticaret Şirketler” dir. Bu iki türden başka dış ticaretle ilgili olarak, ticarete konu mallarla ilgili her türlü gözetim faaliyetinde bulunmak üzere, bir takım koşulları sağlayanlara "Uluslararası Gözetim Şirketi" statüsü verilmektedir. 80 Kendimizi Sınayalım 1. Aşağıdakilerden hangisi şirketlerin uluslararası pazarlara açılmaya teşvik eden faktörler arasında yer almaz? a. Yabancı şirketlerin iç pazarlara girerek daha kaliteli ve ucuz ürünler sunmaları 5. Kalkınmada öncelikli yörelerde yer alan bir Sektörel Dış Ticaret Şirketi statüsüne sahip olmak için en az kaç KOBİ ortağı gerekir? b. Yabancı pazarların yaratması daha fazla a. 3 b. 5 fırsatlar c. 7 d. 9 c. Prestij için sadece dış pazarlara açılma isteği e. 11 d. Üretimde ölçek ekonomisi yaratabilmek için daha fazla sayıda müşteri bulma ihtiyacı 6. Üretici derneklerinin ya da birliklerinin oluşturduğu Sektörel Dış Ticaret Şirketleri statüsüne sahip olmak için sermayenin enaz kaç T olması gerekir? e. Tüketicilerin yurt dışında aynı ürünleri bulma istekleri 2. Türkiye’de kaç tür Dış Ticaret Şirketi statüsü bulunmaktadır? a. 7 a. 200 bin b. 250 bin c. 350 bin b. 6 d. 450 bin c. 5 e. 500 bin d. 2 7. Normal yörelerde Sektörel Dış Ticaret Şirketi statüsünün geri alınamaması için kuruldukları yıl hariç, takip eden yıl enaz kaç ABD Doları ihracat gerçekleştirilmesi gerekir? e. 1 3. Hangi tür şirket oluşumlarına Dış Ticaret Sermaye Şirketi statüsü verilebilir? a. Anonim şirketi a. 1 milyon b. Limited Şirketi b. 2 milyon c. Kolleftif Şirketi c. 3 milyon d. Aile şirketi d. 4 milyon e. Hepsi e. 5 milyon 4. Normal yörelerde yer alan bir Sektörel Dış Ticaret Şirketi statüsüne sahip olmak için enaz kaç KOBİ ortağı olması gerekir? 8. Dış Ticaret Sermaye bakanlıkla ilişkilidir? a. Maliye a. 4 b. Gümrük ve Ticaret b. 6 c. Ekonomi c. 8 d. 10 d. Kalkınma e. 12 e. Dış İşleri 81 Şirketleri hangi 9. Aşağıdakilerden hangisi Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin amaçları arasında sayılamaz? Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı a. Ortakları adına üretimde bulunmak 1. c Yanıtınız yanlış ise “Şirketlerin Küresel Pazarlara Terfi Yolları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. b. Ortakların devlet yardımlarından lanmalarını sağlamak c. Ortakların sağlamak teşviklerden fayda- 2. d Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret Şirketleri Ve Kuruluşu.” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. faydalanmalarını d. Ortakların yasal muafiyetlerden dalanmalarını sağlamak fay- 3. a Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsü Verilmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. e. Ortakların finansman destek ve kolaylıklarından faydalanmalarını sağlamak 4. d Yanıtınız yanlış ise “Normal yörelerde Sektörel Dış Ticaret Şirketleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, geçmiş aylara ilişkin faaliyetleriyle ilgili olarak, ne kadar sürede bir ilgili makama faaliyet raporunu vermekle yükümlüdürler? 5. b Yanıtınız yanlış ise “Kalkınmada öncelikli yörelerde Sektörel Dış Ticaret Şirketleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. a. Her ay 6. e Yanıtınız yanlış ise “Üretici derneklerinin ya da birliklerinin oluşturduğu Sektörel Dış Ticaret Şirketleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. b. Üç ayda bir c. Altı ayda bir d. Dokuz ayda bir 7. a Yanıtınız yanlış ise “Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsünün Geri Alınmasına İlişkin Düzenlemeler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. e. Yılda bir 8. c Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsü Verilmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 9. a Yanıtınız yanlış ise “Sektörel Dış Ticaret Şirketi Uygulamasında Hedeflenen Amaçlar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. c Yanıtınız yanlış ise “Sektörel Dış Ticaret Şirketi Statüsünün Geri Alınmasına İlişkin Düzenlemeler ” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 82 Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Sıra Sizde Yanıt Anahtarı Sıra Sizde 1 ALTUNYALDIZ, Z. (2010), İhracatta Örgütlenme Modelleri, Durum Dergisi, Türktrade. Uluslararası ticaretin gelişmesinde önemli derecede rol alan faktörler, teknolojik gelişmelerden başka, tarifelerin serbestleşmesi, yabancı direk yatırımlar, bağımsız tek taraflı yapısal reformlar, destek önlemleri bakımından uluslararası dayanışma politikaları, artan deneyimler ve yeniliklerin stratejik kullanımı olarak sayılabilir. Gürsoy, Y. (2010). Dış Ticaret İşlemleri Yönetimi, Bursa, Ekin Yayınevi. İGEME (2010). 100 Soruda Dış Ticaret, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi Yayını. UNIDO, (2003). The Global Apparel Value Chain: What Prospects for Upgrading by Developing Countries. Sectoral Studies Series, Vienna. Sıra Sizde 2 İhracata yönelik faaliyetlerde gönüllü olarak sermayelerini, bilgilerini, üretimlerini ve tecrübelerini bir araya getirerek ölçek ekonomisinin sağladığı avantajlara sahip olmaya yönelik Türkiye’ye bakıldığında “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri” ve “Dış Ticaret Sermaye Şirketleri” oluşumu şeklinde iki farklı model ile karşılaşılmaktadır. UNITED NATIONS (2008). Globalization for Development: The International Trade Perspective, United Nations Conference On Trade And Development. WB&IFC (2011) Doing Business (2011): Making a Difference for Entrepreneurs, A copublication of The World Bank and the International Finance Corporation. Sıra Sizde 3 Dış Ticaret Sermaye Şirketleri, kendi nam ve hesaplarına yurt içinden bizzat satın aldıkları ve tedarik ettikleri malların ihracatında bu malların üretimi, temini ve ihracatı ile ilgili düzenlenen tüm belgelerden idari ve cezai yükümlülükler açısından sorumludurlar. T.C.Ekonomi Bakanlığı, http://www.ekonomi.gov.tr/index.cfm?sayfa=me vzuat&bolum=B5DC5AD5-D8D3-8566452060CBDD0ED827 Erişim Tarihi: 18.12.2011 Sıra Sizde 4 Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, ortaklarının üretimine katkıda bulunmak veya faaliyette bulundukları sektörle ilgili işlemlerinde kolaylık sağlamak amacıyla, Sektörel Dış Ticaret Şirketi yönetim kurulunca oybirliğiyle karar verilmesi ve Bakanlıktan önceden izin alınması kaydıyla, hizmet ve imalat sanayi sektöründe faaliyette bulunan şirketlere ortak olabilirler veya şirket kurabilirler. 83 4 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Dış ticarette taraf olan meslekleri veya meslek gruplarını açıklayabilecek Dış ticaret ile ilgili mesleklerin temel sorumluluklarını açıklayabilecek, bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Dış Ticaret Meslekleri Dış Ticaret Tarafları İhracatçı ve İthalatçı Transit Tüccar Dış Ticaret Meslek Elemanı Broker İçindekiler Giriş Dış Ticaretin Tarafları Dış Ticaretin Temel Tarafları Dış Ticaretin Aracı ve Destekçi Tarafları Dış Ticaret İle İlgili Diğer Meslekler 84 Dış Ticaret İle İlgili Meslekler GİRİŞ Dış ticaretteki gelişmelerin artık günlük yaşamımızı etkileyen bir güce ve yaygınlığa ulaşması, sıradan bireyleri bile bu konuya ilgi duyar hale getirmiş, meslek seçimi aşamasında olan gençlerimizi ise daha yoğun bir şekilde dış ticareti meslek edinmeye yönlendirmiştir. Ülkelerin dış ticaretine yeni yeni sektörlerin katılması, küreselleşmenin bir sonucu olarak KOBİ ölçeğindeki firmaların, zorunlu olarak bu alanda da faaliyet göstermeleri, dış ticaret sektöründe spesifik bilgilerle donatılmış ve uygulamaya dönük bir modelle eğitilmiş eleman gereksinimini artırmıştır. Özellikle dış ticaret hacminin ekonomik açıdan çok büyük bir önem taşıması, bu alanda oldukça nitelikli meslek elemanlarına olan ihtiyacı da giderek artırmıştır. Bu nedenle kendisini iyi yetiştirmiş, bilgisayar programlarını kullanabilen, en az bir yabancı dil bilen ve yaptığı işi seven kişilere bu sektörde oldukça fazla ihtiyaç vardır. Gelecekteki iş olanaklarını değerlendirmek isteyen gençlerin, kariyer planlamasını bu doğrultuda yapması ve erken aşamada mesleğe yönelik eğitim sürecini başlatması gerekir. Ayrıca, potansiyel girişimciler için, faaliyette bulunacağı sektörde ilişki halinde olacağı diğer meslek gruplarını ya da meslek tiplerini tanımak oldukça önemlidir. Diğer meslekleri tanıyan, başka bir deyişle, kimin ne iş yaptığını bilen bir girişimci için, faaliyetlerini gerçekleştirmede bu bilgiler büyük avantajlar sağlar; Örneğin: gümrükte hangi işi kimin yaptığını bilen bir ithalatçı, bürokratik işlemlerini daha hızlı gerçekleştirerek zaman kazanır. Meslekler, mesleki eğitim yerleri ve çalışma hayatıyla ilgili bilgileri içeren bilgi kaynaklarının bulunduğu ve bu kaynakların ihtiyaç sahiplerinin kullanımına sunulduğu bilgi merkezlerine Meslek Bilgi Merkezi denir. Bu merkezlerde mesleklerin tanımı, görevler, mesleğin gerektirdiği özellikler, çalışma ortamı ve koşulları, çalışma alanları, iş bulma olanakları ve meslek eğitimi başlıkları altında bilgiler verilmektedir. Kaynak : meslekrehberi.org Dış ticaret sektöründe faaliyet gösteren pek çok meslek türü söz konusudur. “Ticareti, malların ve hizmetlerin üreticilerden tüketicilere ulaştırılmasını sağlayan faaliyetlerin bütünü” şeklinde tanımlar isek, bu durumda uluslararası ticaret ile yurtiçi ticaret arasında bir nitelik farkı olmaması gerekir. Gerçekten, gerek uluslararası gerekse yurtiçi ticaretin amacı, üretilen mal ve hizmetlerin tüketiciler tarafından kolayca elde edilmesini sağlamaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için çeşitli hizmetlerden faydalanılır ve bu hizmetleri sağlayan kişi ve kurumlara çeşitli ödemelerde bulunulur: Malları ve hizmetleri satın almak için üreticilere, bunları tüketicilerin bulunduğu yere taşımak için nakliyeciye, taşıma sırasında ortaya çıkması olası zarar ve ziyanı karşılayabilmek için sigorta kurumlarına para ödemek gerekir. Ayrıca malları depolayan antrepocuya veya özel mağazaya, kredi açan bankaya, komisyoncuya veya muhasebeciye vs. hizmetlerinden yararlanılan öteki kişilere de ödemede bulunulur. Bu işlemlerin kanunlar çerçevesinde bir kural içinde 85 gerçekleştirilmesini sağlayan devletin bazı kurum ve kuruluşlarına da ödeme yapılır. Örneğin: Dış ticaret sözkonusu ise, gümrüklerde görevli memurlara da dolaylı olarak dış ticaret işlemleri nedeniyle ödeme yapılmış olur. Dış ticaret sektöründe doğrudan faaliyet gösteren veya dış ticaret ile dolaylı olarak ilgisi bulunan belli başlıca meslekler bu ünitede tanıtılmaya çalışılmıştır. Ülkemiz açısından dış ticaret ile ilgili meslekler, genel hatları ile tanımları ve görevleri ölçüsünde değerlendirilmiştir. DIŞ TİCARETİN TARAFLARI Yukarıda örneklerde olduğu gibi ticareti yapan alıcı ve satıcı dışında da birçok kişi ya da kurumlar, dolaylı ya da dolaysız bir biçimde ticarete taraf olmaktadırlar ve ticaret kanalıyla gelir sağlamaktadırlar. Bu durum genel ticaret için olduğu kadar, dış ticaret için de geçerlidir. Dış ticarete konu olan malın taşınmasında nakliyeciler, sigortalanarak güvenceye alınmasında sigortacılar, bu ticaretin gerçekleşmesini sağlayan finansal fonun sağlanmasında ya da finansal akışın sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesinin sağlanmasında aracı olan bankalar ve ticaret ile ilgili resmi işlemlerin yürütülmesinde yetkili olan gümrükçüler tüm bu meslek grubu mensupları dış ticaret ile dolaylı ya da dolaysız ilişki halindedirler. Bu nedenle öncelikle dış ticaret ile ilgili genel ve temel iki meslek grubu “ihracatçı” ve “ithalatçı”yı kısaca tanıdıktan sonra diğer meslek gruplarına ilerleyen açıklamalarda yer verilmiştir. Açıklamalar, kapsamı aşmamak adına mümkün olduğunca “dış ticaret ile ilgili meslekler”i tanıtmaya yönelik bilgilerle sınırlandırılmaya çalışılmıştır. DIŞ TİCARETİN TEMEL TARAFLARI 1. İhracatçı 2. İthalatçı DIŞ TİCARETİN ARACI VE DESTEKÇİ TARAFLARI 1. Lojistik (tedarik, nakliye, envanter, depolama, malzeme idaresi ve ambalajlama) 2. Sigortacılar 3. Gümrükçüler 4. Bankacılar 5. Gözetim Şirketleri 6. Transit Tüccarlık 7. Komisyonculuk 8. Temsilcilik / Acentalar 9. Muhasebeciler 10. Diğerleri 86 Dış ticarete doğrudan taraf olmasa bile, gerek dış ticaretin temel taraflarını gerekse aracı ya da destekçi taraflarını etkileyen kurum ve kuruluşların dış ticaretteki rolü oldukça önemlidir. Bunlardan önemlileri, kısaca aşağıda sıralı şekilde gösterilmiştir. Dolayısıyla sözkonusu kurumlarda görev alan hatta bu kurumlara dışarıdan hizmet veren meslek sahipleri de genel anlamda “dış ticaret” ile ilgili meslekler kapsamında değerlendirilebilir. Ancak, bu ünitede, kapsamı aşar nitelikteki bu ayrıntılı bilgilere ve ilişkilere yer verilmemiştir. Dış Ticaretin İlgili Kurum ve Kuruluşları 1. İhracatçı ve İthalatçı Birlikleri ve Kooperatifler 2. Ticaret ve Sanayi Odaları 3. Tarım İl Müdürlükleri 4. Standardizasyon Denetme Görevlileri 5. Bakanlıklar, 6. Elçilik ve Konsolosluklar 7. Hazine 8. Dış Ticaret Müsteşarlığı 9. Gümrük Müdürlükleri 10. İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi 11. İGEME ve Türk EXİMBANK… vs. 12. Standart Şirketleri Dış Ticaretin Temel Tarafları Her ticarette olduğu gibi dış ticarette de iki temel taraf vardır; Bunlar: Alıcı ve satıcıdır. Dış ticarette satıcı, üretici olabileceği gibi aracı, perakendeci veya pazarlamacı niteliğiyle de karşımıza çıkan “ihracatçı”dır. Alışverişin diğer tarafı olan alıcı ise, ithalatçıdır. Gerek ihracatçı gerek ise ithalatçı gerçek kişi olabileceği gibi, tüzel kişi, kurum, kuruluş, ortaklık veya devletin bizzat kendisi olabilir. İhracatçı İhracat bilindiği gibi, en geniş anlamıyla, bir ülke sınırları içerisinde serbest dolaşımda bulunan malların ve hizmetlerin başka ülkelere satılmasıdır. Bu işlemi yapanlara “ihracatçı” adı verilmektedir. Başka bir değişle, ihracatla uğraşan gerçek veya tüzel kişi tacirlerdir. İhracat Yapabilecekler: İhracat yapabilmek için herhangi bir belge veya izin sertifikası almak gerekmemektedir. 6.1.1996 tarih ve 22515 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İhracat Yönetmeliği'nin 4. maddesinin (e) bendine göre, ihraç edeceği mala göre ilgili ihracatçı birliğine üye olan, gerçek usulde vergiye tabi (tek vergi numarası sahibi) gerçek ve tüzel kişi tacirler, Esnaf ve Sanatkar Odalarına kayıtlı olup üretim faaliyetiyle iştigal eden esnaf ve sanatkarlar ile joint-venture (yatırım ortaklığı) ve konsorsiyumlar “ihracatçı” olarak tanımlanmıştır. Günümüz girişimlerinin Dünya ekonomisinden bağımsız olamayacağı düşünüldüğünde ihracat sektörü girişimciler için birçok yeni fırsatı içinde barındıran bir sektördür. Hem çeşitli tipleri ile hem de yarattığı etkiler ile girişimci çok sayıda meslekten insanla muhatap olmak durumdadır. Örneğin; ihracatı “dolaylı ve dolaysız ihracat” olarak olarak ayrıma tabi tuttuğumuzda aşağıdaki gibi bir sınıflandırma yapmak mümkün olacaktır. Dolayısıyla -burada yalnızca adlarını vermekle yetineceğimiz- bu kişi veya kuruluşlar başlı başına dış ticaret ile ilgili birer meslek sahibi olarak kabul edilebilirler. 87 Dolaysız İhracat ile ilgili taraflar • İşletme içi ihracat bölümü • Yurt (İşletme) dışı ihracat büroları • Yabancı departmanlar ve acentalar • Geçici satış temsilcilikleri • Yabancı ülkelerdeki toptancılar ve ithalatçılar • Büyük perakendeciler Dolaylı ihracatta aracılar • Satış temsilcileri • Bayiler (Distribütörler) • Komisyoncular • Tüccarlar • Yabancı uyruklu temsilciler • İhracatçı birlikleri ve kooperatifler • Üretici firma ihracatçı şirketi • İhracat yönetim şirketi • Genel ihracat şirketleri • Ortaklaşa ihracat muhatapları İthalatçı Önceki açıklamalarda da yer aldığı üzere, bir ülkeye başka ülkelerden mal getirme işlemine “ithalat” denilmektedir. “Dış alım” olarak da nitelendirilebilen ithalat, ihracatın karşıtıdır ve onunla birlikte bir ülkenin dış ticaret dengesini oluşturur. İthalat özel, tüzel kişilerce, kamu iktisadi kuruluşları ya da devlet tarafından doğrudan yapılabilir ve işlemi yapanlara “ithalatçı” adı verilir. İthalat yapabilecekler: Vergi numarasına sahip, her gerçek kişi tacir ve tüzel kişi ile tüzel kişilik statüsüne sahip olmamakla birlikte yürürlükteki mevzuat hükümlerine istinaden hukuki tasarruf yapma yetkisi tanınan kişiler ortaklıkları ithalat işlemlerini yürütebilir. Tacir olmayan gerçek kişiler, özelliği ve niteliği itibariyle, özel, şahsi ve ailevi kullanıma mahsus olduğu anlaşılan veya hediye amaçlı olarak getirildiği açıkça belli olan maddeleri ithal edebilirler. Buna ilişkin usul ve esaslar Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığınca belirlenir. Ancak, - Özel anlaşmalara dayanan ithalatta, - Kitap ve diğer yayınların ithalatında, Ülkemizde açılan uluslararası fuar ve sergilerde Müsteşarlıkça perakende satışına izin verilen malların ithalatında, vergi numarasına sahip olma şartı aranmaz. İthalatı kanunlarla belirli kurum ve kuruluşlara bırakılmış maddelerin ithali ancak, bu kurum ve kuruluşlar tarafından yapılabilir. Lojistik, Fransızca kökenli bir kelime olup, askerlik mesleğinin savaşta veya askeri harekâtta, yol, haberleşme, sağlık, yiyecek, içecek ve silah sağlama gibi çok yönlü hizmetleri en akılcı, etkili ve seri bir biçimde plan ve programa bağlayıp uygulayan hizmetler bütünü anlamına gelmektedir. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre anlamı, “destek, geri hizmet” olarak verilmiştir. Bir sonraki ünitede nasıl ihracatçı veya ithalatçı olunur? Detaylı olarak sizlere anlatılacaktır. 88 Bir dış ticaret firması hangi hizmetleri sağlar? DIŞ TİCARETİN ARACI VE DESTEKÇİ TARAFLARI Dış ticaretin temel taraflarının dışında bu ticaretin farklı yönlerine katkı sağlayarak alıcı ve satıcı arasındaki alışverişi mümkün kılan aracılar veya destekçiler söz konusudur. Dış ticareti faaliyet sahası olarak gören bir girişimci ya da girişim için bu meslek gruplarının ve işkollarının tanınması önemlidir. Faaliyetlerinin belli bir aşamasında mutlaka ilişki kuracağı bu kişi ya da kuruluşlar, dış ticareti sağlayan ya da sağlamaya çalışan girişimcilere yardımcı niteliktedir. Gerçekte birer hizmet faaliyeti oldukları için çerçevelerinin çizilmesi zor olmakla beraber, uluslararası ticarette önemli yer aldıkları için artık yerleşmiş ticari teamüller kapsamında yürütül-mektedirler. Örneğin, ihracat veya ithalat yapılmadığı halde bu sektörle ilgili olan komisyonculuk, temsilcilik veya satın alma acentalığı gibi işkolları sözkonusudur. Hepsi bir takımın oyuncuları gibi dış ticaret faaliyetinin gerçekleştirilmesinde farklı pozisyonlarda etkili olurlar. Belli bir coğrafyada mevcut bulunan insan, mal ve hizmetlerin, bulundukları yerlerden başka yere taşınması amacıyla girişilen faaliyete “nakliyat” yani “taşımacılık” denir. Türkçede “nakliye” kelimesi eş anlamda kullanılmakla birlikte, “nakliyat işinden elde edilen gelirin adı” olarak tanımlanmaktadır. Lojistik (Tedarik, Nakliye, Envanter, Depolama, Malzeme İdaresi ve Ambalajlama) Lojistik, ürün, hizmet ve insan gibi kaynakların, ihtiyaç duyulan yerde ve Girdileri alıp bir çıktıya istenen zamanda temin edilmesi için bir araç olarak tanımlanabilir. Daha dönüştüren her bir geniş kapsamlı bir tanımlama ile, Lojistik, müşterilerin ihtiyaçlarını aktivite veya operasyon karşılamak üzere her türlü ürünün ve hammaddenin, başlangıç proses (süreç) olarak noktasından (kaynağından) tüketildiği son noktaya (nihai tüketici) kadar tanımlanır. olan tedarik zinciri içindeki malzemelerin ayrıca servis hizmetlerinin ve bilgi akışının etkin ve verimli bir şekilde iki yöne doğru hareketinin nakliyesinin ve depolanmasının, planlanması, uygulanması ve kontrol altında tutulması hizmetidir. Lojistik yönetimi, maliyet, verimlilik ve değer avantajı kazanmasında şirkete katkıda bulunmaktadır. Lojistiğin son yıllarda artan önemi, geçmişteki gibi malzeme akışını birbirinden bağımsız aktiviteler olarak yönetmektense, kaynaktan kullanıcıya kadarki malzeme akışını entegre tek bir sistem olarak planlamak ve koordine etmenin girişimcilere sağladığı fayda ve avantajlardır. Bu nedenle lojistik yönetiminde amaç, pazarı, dağıtım ağını, imalat sürecini ve satın alma eylemini düşük maliyette ve daha yüksek kalitede müşteriye hizmet vermek için birleştirmektir. Başka bir deyişle, rekabet avantajını, maliyet azaltma ve hizmet iyileştirme ile sağlamaktır. Herhangi bir pazarlama veya üretim organizasyonunun lojistik destek olmadan başarılması çok zordur. Lojistik yönetiminin ana fonksiyonları, satın alma, taşıma, depolama, envanter girişi, doğru bilgi akışının sağlanması ve bu aktivitelerin organize edilmesi ve planlanmasıdır. Başka bir deyişle, lojistik, nakliye, envanter, depolama, malzeme idaresi ve ambalajlama bilgilerinin birleştirilmesini kapsar. Lojistik işletme sorumluluğu, hammaddenin coğrafik konumlanması, prosesin işletilmesi ve ihtiyaçların mümkün olan en düşük maliyetle karşılanarak işin bitirilmesidir. İş dünyasında, lojistik “tedarikçi”den son kullanıcıya uzanan (tedarik zinciri) bir akış içinde; içe veya dışa ya da her ikisine odaklı olabilir. Lojistik yöneticileri, bir organizasyon içinde kaynakların koordinasyonu sağlayarak bu fonksiyonların her birinden gelen bilgileri birleştirir. Lojistiğin temelde iki farklı formu vardır. Biri depolama ve taşıma ağı boyunca malzeme akışının sürekliliğini sağlar. Diğeri projelerin sonuçlanması için kaynaklar zincirini koordine eder. 89 Lojistik eğitimi günümüzde oldukça önem arz eden bir yere INCOTERMS Milletlerarası gelmiştir. Tüm ürün veya hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan lojistik Ticaret Odası'nın (ICC) ticari maliyetlerin kontrolü, yönetilmesi ve optimum seviyelerde tutulması satış terimleri için kullandığı akademik olarak takip edilmekte ve çeşitli yaklaşımlar ile sürece katkı kısaltmalar kataloğu. Satıcı sağlanması hedeflenmektedir. Lojistik işletmeler için çok büyük önem ve alıcının taşıma, sigorta ve arz eden bir alandır. Türkiye'de bir çok işletme lojistik süreçlerini etkin sorumluluk masraflarının bir şekilde planlayamadığı için büyük maliyetlere katlanmak hangi noktada el değiştirdiğini durumunda kalmaktadır. Bu noktada “Lojistik danışmanlığı” devreye açıklayan dünyaca kabul girmekte ve firmalar, planlamada ihtiyaç duydukları beyin gücünü, görmüş satış şekilleri. dışarıdan karşılama şansını elde etmektedirler. Bu kapsamda bireysel çalışan uzman kişilere başvurulabileceği gibi, lojistik üzerine uzmanlaşmış kadrolar ile hizmet veren firmalardan da faydalanılabilinmektedir. Lojistik danışmanları, firmanın süreçlerini incelemekte ve bilimsel yöntemler kullanarak planlama yapmaktadırlar. Talep tahminlemesinin ardından üretim planlama, sonrasında depo süreçlerinin optimizasyonu ve dağıtım süreçlerinin planlanması ile etkin bir tedarik zinciri geliştirilebilmektedir. Lojistiğin Alanları 1. Nakliye 6. Sipariş işlemi 2. Stok yönetimi 7. Tahmin 3. Depolama 8. Üretim planlama 4. Paketleme 9. Satın alma 12. Hizmetler (Parçalar, İadeler, Atıklar) 13. Gümrükleme Hizmetleri Lojistiğin her alanında, dış ticarete aracı veya destekçi nitelikte hizmetler verilmektedir. Çoğunluğu her bir sahada genele hitap eden bu hizmetler, dış ticaret sektörüne özel uzmanlaşmış nitelikte olabilir. Örneğin, Hava, deniz, nehir, kara ya da demir yolu taşımacılığındaki her kişi ya da kuruluş dış ticarete verdiği hizmet ile destek olmaktadır. Ayrıca konusunda, iş sahasında ya da sektörde uzmanlaşmış ve bir meslek grubu haline gelmiş girişimler de sözkonusudur. Örneğin: Uluslararası taşımacılık (Uluslarararası nakliye). Bu örneğe benzer nitelikte dış ticaret ile ilgili lojistik alanında faaliyet gösteren bazı girişimlere ve meslek gruplarına aşağıda kısaca değinilmiştir. Destekli lojistik hizmet kurumu (Asset-based provider): Karayolu, havayolu, demiryolu nakliye kuruluşu veya depo yönetim firması ile bağları olan bir lojistik şirketi. Yetkili Taşıyıcı (Authorized Carrier): Adi veya sözleşmeli bir taşıyıcı olarak mal taşımacılığı yapmak için INCOTERMS Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yetkili kılınan kişi/şirket. 1. Diğer taşıyıcıların eyaletler arası mal hareketlerini düzenleyen temsilci. 2. Araç Sahibi işletmeciler ve / veya taşıyıcılar için ekonomik düzenlemelerden muaf yüklerle ilgili işlemleri yürüten biri. 3. Komisyon karşılığında mal alım-satımında aracılık yapan biri. 4. Başkasına ait bir teçhizatı, bir taşıyıcıya kiralayan kişi. Broker/ Aracı (Brokers): Ters (reverse) lojistikte, broker'lar satış ömürlerinin sonunda olan ürünlerde uzmanlaşan firmalardır. Daha çok, yeterince düşük fiyattan verilen herhangi bir ürünü, ne durumda olursa olsun, satın almak isterler. Pek çok iadede genellikle en nihayette başvurulacak müşteri durumundadır. Muaf taşıyıcı (Exempt carrier): ICC'nin ekonomik düzenlemelerinden muaf olan ve kiralama esasıyla işgören motorlu araç taşıyıcısı. 90 Sigortacılar Uluslararası ticarette ihracatçı ile ithalatçı tarafların aralarında anlaşmaya varacakları önemli konulardan birisi de alım-satımı yapılan malın sigortalanması hususudur. Uluslararası nakliye sürecinde, yükleme ve boşaltma, depolama gibi lojistik süreçler esnasında oluşabilecek hasar, zarar ve ziyanların teminat altına alınması gerekliliği açıktır. Dış ticarete konu olan mallar ihracatçı tarafından ithalatçıya teslim edilene kadar geçen süre için sigorta yaptırılır. İhracat ve ithalata konu olan eşyanın sigorta sorumluluğunun hangi tarafa ait olacağı sorusu, bilindiği gibi anlaşmaya varılan teslim şekilleriyle açıklığa kavuşur. Bireylerin kendilerini, mal varlıklarını garantiye almasının, başka bir deyişle, zarara uğraması durumunda bu zararı karşılayabilmesinin tek yolu, karşılığında primler ödediği sigorta yaptırmasıdır. Hayatın her evresinde olduğu gibi, dış ticarette de ticarete konu olan malların, malların üretiminde kullanılan her türlü teçhizatın, malın taşındığı araçların vs. sigortalanması konusunda, işlemleri yürütebilecek elemanlara gereksinim vardır. Bu konuda sigorta konusunda uzman olan kişiler dış ticaret yapan girişimlere bu yönde destek hizmet verirler. Sigorta şirketleri bünyesinde istihdam edilen uzmanlara olan Sigortacılık Meslek Elemanları ya da kısa adı ile Sigortacılar hem verdiği sigorta hizmeti ile hem de danışmanlık hizmeti ile dış ticarette önemli rol oynar. Yarattığı güven ortamı alıcı ve satıcılar için olduğu kadar, bunlarla ilişki içinde olan diğer kişi ya da kuruluşlara da güven verir. Sigortacılık programını bitirenlere "Sigortacılık Meslek Elemanı" ünvanı verilir. Sigortacılık meslek elemanının yaptığı işler, esasta muhasebecilerinkine benzer; kaza, yangın, hırsızlık, hastalık vs. sigortası yaptıranların kayıtlarını tutar, sigorta poliçelerini hazırlar, sigorta ödemelerinin yasalara uygun olarak yürütülmesini sağlar. Sigortacılık programını bitirenler, çoğunlukla sigorta şirketlerinde görev alabilirler. Daha geniş kapsamda, sigortacılar sigorta hizmeti talep edenlere diğer hizmetlerinin yanı sıra sigortacılık konusunda danışmanlık hizmetleri de sağlayarak bir danışma firması gibi hizmet vermektedirler. Dış ticarette üzerinde anlaşılan teslim şekline göre sigortayı ihracatçı veya ithalatçı yaptırır. Bilindiği gibi, 13 adet teslim şekli içerisinde sadece CIF ve CIP terimlerinde malların sigortalanması zorunludur. Üstelik bu teslim şekillerinde de en dar kapsamlı sigorta yaptırılması öngörülmüştür (sadece yangın, çalınma, hasar gibi). CIF ve CIP teslim şekilleri dışında seçilen teslim şekillerinde sigorta yaptırma zorunluluğu olmadığından ihracat ve ithalatçılar dış ticarete konu olan mallarını doğabilecek risklere karşı koruma konusunda hem fikir iseler aralarında anlaşarak malları sigortalatmalıdırlar. Yapılacak bu anlaşma ile sigorta bedelinin kim tarafından ödeneceği de ayrıca belirlenmelidir. Dış ticarete konu olan bir sigorta örneği olarak, nakliyat sigortalarını verebiliriz. Nakliyat sigortaları, bir yerden diğerine nakledilen, ticari nitelikte olan veya olmayan eşyanın, taşıma sırasında karşılaşabileceği kayıp, hasar ve zararlara karşı yaptırılan bir sigorta türüdür. Emtia, Kıymet, Sorumluluk ile Tekne ve navlun şeklinde dört bölüme ayrılırlar. Gümrükçüler Gümrükçüler şeklinde, genel ifadeyle betimlenen bu meslek grubu, belli alt sınıflara ve çeşitlere ayrılmaktadır. Bunlardan bazılarına örneğin: mesleğin tanımı, görev ve sorumlulukları, mesleğe giriş koşulları, vs. hakkındaki bilgiler çerçevesinde ayrıntılı olarak aşağıda yer verilmiştir. Gümrük Müşavirleri (Duty Counsel) Eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmasına ilişkin gümrük işlemlerini, dolaylı temsil yoluyla takip eden ve sonuçlandıran ve kendilerine Müsteşarlıkça gümrük müşavirliği izin belgesi verilen serbest meslek sahiplerine ‘Gümrük Müşaviri’ denilir. 91 Gümrük Müşavirinin Görevleri Gümrük müşavirleri her türlü gümrük işlemini takip ederek sonuçlandırabilir. Gümrük müşavirleri, vekaletnameleri bulunmadıkça, mal sahipleri adına beyanda bulunamayacakları gibi, diğer gümrük işlemlerini de takip edemezler. ( BAK. Gümrük Yönetmeliği 694 Madde) Gümrük müşavirleri, gümrük müşavirliği şirketi dışında bir tüzel kişilik bünyesinde çalışmaları halinde yani bağımsız çalışmıyor iseler sadece çalıştıkları şirketlere ait eşyanın gümrük işlemlerini takip edebilir. Bu durumda söz konusu kişilere 696 ncı maddenin üçüncü fıkrasının (a) ve (b) bendi hükümleri uygulanır. ( BAK. Gümrük Yönetmeliği 697 Madde) Gümrük Müşavirinin Yükümlülükleri Gümrük müşavirleri imzaladıkları beyanname ile ilgili cezai hükümlerin uygulanması açısından beyannamede belirtilen bilgiler ile beyannameye ekli belgelerin doğruluğu ve ilgili rejimin gerektirdiği bütün yükümlülüklere uyulmasından sorumludur. Gümrük müşavirleri, Ticaret Kanunu ile Vergi Usul Kanununun emrettiği defterleri tutmakla yükümlüdür. Bu deftere her günkü işin mahiyeti, takip edilen beyannameye ait bilgiler ve komisyon ücretleri kaydedilir. Bu kişiler, kanunlara göre tutmaya mecbur oldukları ticari ve kanuni defterlerini vekaletname ve sözleşmelerini; işlerine dair yazdıkları ve aldıkları mektup, faks, telgraf ve benzeri belgeler ile düzenledikleri fatura, makbuz ve masraflarına ilişkin belgelerin asıllarını ve örneklerini özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla 5 yıl muhafaza etmeye; bunları Müsteşarlık merkez denetim elemanları ile yetkili gümrük amir ve memurlarına göstermeye; bunların incelenmesine, denetlenmesine izin vermeye ve gerektiğinde yazılı istek üzerine bunları yukarıda belirtilen görevlilere ibraz etmeye mecburdur. Gümrük müşavirleri talep halinde, Müsteşarlık merkez denetim elemanları ile gümrük idare amirlerinin yapacakları muayenelerde bulunmakla veya eşya sahiplerini hazır bulundurmakla ya da onunla birlikte hazır bulunmakla yükümlüdür. Gümrük müşavirleri; şahıslarına ve/veya şirketlerine ait ibrazı zorunlu izin belge numarası, şirket adı, imza sirküleri, ticaret sicil gazetesi vb. bilgi ve belgelerde değişiklik olması halinde bunları bir hafta içinde bağlı bulundukları Başmüdürlüğe bildirirler. Değişiklik olmayan hallerde durum her yılın ikinci ayı içerisinde bir yazı ile bağlı bulunulan Başmüdürlüğe bildirilir. Bu fıkra hükmüne aykırı hareket halinde 4458 sayılı Gümrük Kanununun 241 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ceza uygulanır. Gümrük müşavirleri yanlarında çalışan müşavir yardımcılarının görevden ayrılmaları halinde, bunlar için ilişik kesme belgesi düzenler ve yanlarında çalışmaya başlayacaklardan da bu belgeyi arar. İlk defa göreve başlayacak gümrük müşavir yardımcıları bu hükmün dışındadır. Müşavir yardımcılarının bu şekildeki göreve başlama ve ayrılmaları, ilgili gümrük müşaviri tarafından takip eden gün içinde gümrük müşavirleri derneğine; bu dernek tarafından da bağlı bulunulan gümrük başmüdürlüğüne bir hafta içinde yazı ile bildirilir. Herhangi bir Gümrük müşavirliği şirketine bağlı olmaksızın müstakil olarak dolaylı temsilci sıfatıyla gümrük işlemlerini takip eden gümrük müşavirleri, gördükleri hizmet karşılığında elde edecekleri her tür gelir için hesabına beyanda bulundukları kişi veya kuruluş ya da taşımacılara serbest meslek makbuzu düzenlemek zorundadır. Bu kişilerin yaptıkları hizmet karşılığında başka bir şirket veya kişi fatura, makbuz veya benzeri belge düzenleyemez. Gümrük müşavirliğinin bir tüzel kişilik oluşturularak yürütülmesi halinde, tüzel kişilik ortaklarının Gümrük müşaviri olması zorunludur. Bu durumda, gümrük beyannamesi veya beyanname kabul edilen diğer belgeler üzerine imzasını atmış olanların vergi kaybına neden olan durumu bildiği veya bilmesi gerektiği hallerde, bunlar, gümrük idaresine karşı bağlı bulundukları tüzel kişilikle birlikte müteselsilen sorumlu olur. Bu hallerde, ilgili gümrük müşavirinin kişisel cezai sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla, işlemi yapan kişi ile birlikte şirket de gümrük idaresince alınan vergiler ve para cezaları yönünden 92 müteselsilen sorumludur. Söz konusu şirketler gördükleri hizmet karşılığında elde edecekleri gelirleri için gümrük beyannamesinde hesabına beyanda bulundukları kişi veya kuruluşlara şirketleri adına fatura kesmek ve bunu muhasebe kayıtlarında göstermek zorundadır.(BAK. Gümrük Yönetmeliği 698 Madde (RG.10.08.2006-26255) Gümrük ve Gümrük tarifesi nedir? Gümrük tarifesi çeşitlerini hatırlıyor musunuz? Gümrük Uzmanı Müsteşarlığa bağlı olarak çalışan, bürokratik işlemlerin daha hızlı ve doğru şekilde yapılmasına yardımcı olan, gümrük işlemleri konusunda uzman kişilerdir. 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine göre, “Gümrük Uzmanlığı” mesleğinde fiilen 10 yılını dolduran Gümrük Uzmanlarına meslekten ayrılmaları halinde Gümrük Müşavirliği yapma hakkı tanınmaktadır. Gümrük Uzmanının Görevleri • Görevleriyle ilgili mevzuatın uygulamada aksayan yönlerini tespit etmek ve bu konudaki görüş ve önerilerini yazılı olarak birim amirine bildirmek, • Her türlü gümrük ve dış ticaret konuları ile bunların uygulanması hakkında bilimsel ve teknik araştırma ve incelemeler yapmak, • Müsteşarlığı yurtiçi ve yurtdışında düzenlenen toplantı, seminer, kurs ve konferanslarda temsil etmek ve buralarda tartışılan konular ile ilgili Müsteşarlık görüşü oluşturulmasına katkıda bulunmak, • Gümrük iş akışı analizi yaparak bilişim teknolojileri ile gümrük ve dış ticaret tekniği doğrultusunda daha etkin ve verimli iş akışları önermek, • Görevlendirilmeleri halinde Gümrük ve dış ticaret konularında danışma hizmeti, seminer ve konferans vermek, bilirkişilik yapmak, • Gümrük işlem ve tekniğine ilişkin mevzuatın izlenmesi ve hazırlanmasına katkıda bulunmak amacıyla mevzuat geliştirilmesiyle ilgili olarak gözlem, görüş ve düşüncelerini bağlı olduğu birim amirine sunmak, Gümrük Uzmanları gümrüklerin modernizasyonunda da önemli bir role sahiptir. Örneğin: Bakanlığın Modernizasyon Projesi kapsamında bilgisayarlı gümrük işlemlerine geçişte 14 Gümrük Uzmanı 59 gümrük idaresinde 3000’e yakın personele 4000 saati aşan eğitim ve 1000 günden fazla destek vermiştir. Gümrük Memurları Muayene Memuru, Muhafaza Memuru ve Memur kadrolarına atanmak için genel koşul “4 yıl veya daha fazla süreli fakülte veya yüksekokul mezunu olmak”tır. Hangi fakülte / yüksekokul / bölüm mezunlarından alınacağı Bakanlığın takdirindedir. Muhazafa Memuru alımında erkekler için en az 1.72 m, bayanlar için en az 1.65 m boyunda olma koşulu vardır. Aranılan şartlar Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının yayımladığı kılavuzda belirtilmektedir. Gümrük Muhafaza Kontrolörlüğü Kariyer meslek olan Gümrük Muhafaza Kontrolörlüğü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre “Genel İdare Hizmetleri Sınıfında yer almaktadır. Başkontrolör, Kontrolör ve Stajyer Kontrolör unvanları altında sınıflandırılan Gümrük Muhafaza Kontrolörleri, merkezi denetim elemanı statüsünde, Ankara’da bulunan Gümrük Muhafaza Kontrolörleri Birim Başkanlığı yönetiminde, Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak görev yapmaktadırlar. Gümrük Kontrolörleri, mesleklerinde en az 10 yıl çalışmış olmaları kaydıyla sınav ve staj koşulu aranmaksızın Gümrük Müşaviri olabilmektedir. 93 Kontrolörler, Genel Müdürlük merkez ve taşra teşkilatı ile diğer hususlarda aşağıda sayılan görev ve yetkilere sahiptirler. Gümrük Muhafaza Kontrolörünün Görevleri: Gümrük Muhafaza Kontrolörleri Genel Müdüre bağlı olarak çalışmakta olup, Genel Müdür adına aşağıda sayılan görevleri yerine getirirler. • Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü Teşkilatı ile bunların denetimi altında bulunan kuruluşların her türlü faaliyet ve işlemleri ile ilgili olarak Genel Müdürlüğün görev ve yetkileri çerçevesinde teftiş, inceleme, kontrol, denetim ve soruşturma yapmak • Genel Müdürlüğün görev ve yetkileri kapsamında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümleri uyarınca, kaçakçılığı önlemek, izlemek, soruşturmak, • Müsteşarlık veya Genel Müdürlükçe yapılacak programlar veya alınacak onaylar çerçevesinde 4458 sayılı Gümrük Kanununun 73 üncü maddesi kapsamında sonradan kontrolü yapmak ve gerektiğinde soruşturmak, • Çeşitli kanun, karar, tüzük ve yönetmeliklerin Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatına tanıdığı denetim yetkilerini kullanmak ve soruşturma yapmak, • Gerek Genel Müdürlükçe verilecek işler nedeniyle gerekse yaptıkları denetim, inceleme ve Müşterek Kararnameyle atanan memurlar hariç olmak üzere yürüttükleri soruşturma sırasında, konusu suç teşkil eden hususlarda bilgi sahibi oldukları amir ve memurlar ile ilgili diğer kişiler hakkında ilk incelemeyi müteakip durumu ivedi olarak Başkanlığa bildirmek ve belirlenecek usule göre işlem yapmak, • Gümrük muhafaza işlemlerinin daha etkin ve verimli yürütülmesini sağlamak bakımından alınmasını gerekli gördükleri önlemleri, Müsteşarlığı ilgilendiren karar, yönetmelik ve genelgeler hakkındaki görüşlerini Genel Müdürlüğe bildirmek, • Gerekli hallerde görevlendirileceği konularda yurtdışında inceleme, araştırma yapmak ve çalışmalara katılmak, • Müsteşarlıkça veya Genel Müdürlükçe verilecek diğer görevleri yapmak. Gümrük Müfettişi Gümrük teşkilatının her türlü faaliyet ve işlemleriyle ilgili teftiş, inceleme ve soruşturma işlemlerini yürüten kamu görevlilerine Gümrük Müfettişi adı verilir. Gümrük Müfettişlerinin Görev Ve Yetkileri: Müfettişler, Müsteşarın emri veya onayı üzerine Kurul Başkanından aldıkları emir ve talimatla aşağıdaki görevleri yapar; Madde 8 - (1): • Müsteşarlık teşkilatı ile Müsteşarlığa bağlı ve ilgili kuruluşların her türlü faaliyet ve işlemleriyle ilgili olarak teftiş, inceleme ve soruşturma işlemlerini yürütmek, • Müsteşarlık teşkilatının ve Müsteşarlığın bağlı kuruluşlarının denetimi altındaki her türlü kuruluşun faaliyet ve işlemleriyle ilgili olarak, Müsteşarlığın görev ve yetkileri çerçevesinde teftiş, inceleme ve soruşturma yapmak, • Türkiye Gümrük Bölgesine giren ve çıkan taşıtlar ile bunların yük ve eşyasını, personel ve yolcularını; posta yoluyla Türkiye Gümrük Bölgesine gelen, Türkiye Gümrük Bölgesinden gönderilen, yurt dışına yollanıp da herhangi bir nedenle geri gelen ya da yabancı bir ülkeden gelip de herhangi bir nedenle çıkış yerine geri gönderilen eşya, posta çantaları ve kolilerini muayene etmek; Müsteşarlığın denetimine tabi geçici depolama yerleri, gümrük antrepoları, serbest bölge ve yerlerde mevcut mallar ile bunların kayıtlarını incelemek, teftiş etmek ve gerektiğinde idarenin haklarını koruyacak önlemlerin alınmasını sağlayıcı önerilerde bulunmak, acil ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde idare ve Hazinenin haklarını koruyucu önlemler almak, 94 • Teftiş, inceleme ve soruşturma sırasında, eşyanın ilgilisine tesliminden sonra beyannamedeki bilgilerin doğruluğunu saptamak amacıyla, eşyanın ithal veya ihraç işlemlerini veya sonraki ticari işlemlere ilişkin ticari belge, bilgi ve verileri kontrol etmek, bu kontrolü beyan sahibine, söz konusu işlemler ile doğrudan ya da dolaylı olarak ticari yönden ilgili diğer kişilere veya belge, bilgi ve verileri ticari amaçla elinde bulunduran diğer kişilere ait yerlerde yapmak, Akreditif, şarta bağlı bir ödeme garantisi olup, işleyişinde dört taraf bulunmaktadır: Amir (ithalatçı), Amir Banka (ithalatçının bankası), Lehtar (ihracatçı) ve Lehtar Banka (ihracatçının bankası). Alıcı ve satıcı aracı bankaları vasıtasıyla istenilen nitelikte ve uygun koşullarda anlaşmalarını gerçekleştirmek amacıyla bu ödeme şeklini kullanırlar. Uygun vesaik ibraz edildiği zaman satıcı parasını alacağını, alıcı da istenilen nitelikte mala kavuşacağını bilmektedir. • Kaçakçılığın önlenmesi, izlenmesi ve soruşturulması görevlerini yerine getirmek amacıyla, gümrük kapı ve bölgelerinde, serbest bölge ve yerler ile antrepolarda ve iç gümrük sahalarında doğrudan, diğer yer ve sahalarda gerektiğinde ilgili kuruluşlarla işbirliğinde bulunarak, kaçakçılar hakkında soruşturma yapmak, usulüne uygun olarak yetkili birimlerle birlikte arama yapılmasını ve kaçak eşyaya el konulmasını sağlamak, Hazine haklarını koruyucu önlemler almak, • Teftiş, inceleme ve soruşturma sırasında öğrenmiş oldukları yolsuzluklar hakkında soruşturma izni istemek, gecikmesinde sakınca görülen durumlarda derhal soruşturmaya başlamak ve durumu süratle Başkanlığa bildirmek, • Mevzuatın Müsteşar veya müfettişlere tanıdığı teftiş, inceleme ve soruşturma yetkilerini kullanmak, • Mevzuatın uygulanmasına ilişkin olarak ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesi ve işlemlerin istenen düzeyde yürütülmesiyle ilgili önlem ve önerilerini raporla Başkanlığa bildirmek, • Müsteşarlığın amaçlarını daha iyi gerçekleştirmek, mevzuata, plan ve programa uygun çalışmasını sağlamak amacıyla önerilerde bulunmak ve Başkanlığa sunmak, • Görevlendirileceği konularla ilgili olarak gerektiğinde yurt dışında da inceleme, araştırma ve soruşturma yapmak ya da benzeri çalışmalara katılmak, • Kurul Başkanı tarafından verilecek diğer görevleri yapmak. www.gumruk.gov.tr Bankacılar Uluslararası ticaretin günümüzde artmasında en önemli etkenlerden biri Uluslararası teslim de, finansal işlemlerin küresel boyutta hızlanması, hatta eş anlı olarak şekilleri (Incoterms alım-satım işlemlerinin yapılabilmesidir. Bu durum, girişimcilerin 2010- EXW/ FCA/ FAS/ önündeki önemli engellerden birinin daha kalkması anlamına gelmektedir. FOB/ CFR/ CIF/ CPT/ Gerek alıcı gerekse satıcı için mal yanında para akımının da güvenli bir CIP/DAT/DAP/DDP) ortamda ve hızla gerçekleşmesi, büyük bir avantaj ve fayda yaratmaktadır. Girişimciler için ticari bankaların dış ticaret ve finansman Uluslararası ödeme departmanlarının forward, opsiyon, future işlemleri ya da Eximbank gibi şekilleri (Peşin, Mal uzman bankaların ihracat kredileri vb. Işlemleri, dış ticaret açısından Mukabili, Vesaik oldukça önemli destekleyici ya da aracı niteliktedir. Örneğin, akreditifli Mukabili, Kabul Kredili, ödeme sisteminin temel dayanağı, ithalatçı ve ihracatçının arasındaki para Akreditif, Karşı-Ticaret, alışverişinde köprü görevi gören bankalardır. Bir bankanın yazılı olarak Konsinyasyon) yükümlülüğe girerek ödeme işleminde aracılık etmesi gerekmektedir. Bu da akreditifin açılması anlamına gelmektedir. İthalatçının talimatıyla ihracatçı lehine akreditif açan “amir banka”dır. Amir bankadan aldığı akreditif metninde kendisine verilen görev gereği, akreditifi satıcıya (Lehdara) veya onun bankasına ihbar eden ikinci banka diyeceğimiz “muhabir banka”dır ve bazen amir bankanın bir şubesi de olabilir. 95 Bankalarda dış ticaret mevzuatı ve kanunları hakkında ya da ilgili diğer konularda uzman kişilerin istihdam edilmesi yaygınlaşmaktadır. Uluslararası ticaretin bankacılık kesimini etkilediği ölçüde bankalarda istihdam edilenlerin de küresel faaliyetlere uyumlu donanıma sahip olması bir tercih nedeni olmaktadır. Bu mesleklerden birisi Akreditif Uzmanlığı’dır. Akreditif Uzmanlığı: Aşağıdaki konularda bilgi sahibi ve danışman sıfatıyla dış ticaret firmalarında, bankalarda veya bağımsız danışman şirketlerinde görev yapan kişilerdir. Akredif uzmanları, • Akreditif türlerini (Stand-by, Evergreen, Revolving, Confirmed, Transferable, Back-to-Back), • Akreditif içinde yer alan diğer ödeme yöntemleri (payment, deferred, acceptance, negotiation, mix) nasıl kullanıldığını, • Amir bankaya verilecek olan "akreditif açtırma teklif formu" nun doldurulmasını, • SWIFT sisteminde akreditif mesaj formatları (MT700, MT707, MT734 vb)’nı, • Garanti Mektubu, Teminat Mektubu, Standby ve Banka Garantileri / Kontrgarantiler’in Akreditiflerde nasıl uygulandığını, • ICC Kuralları (UCP, URC, ISP, URDG, INCOTERMS vb.) nelerdir ve 39 maddenin Akreditif dilindeki karşılıklarının neler olduğunu, • Akreditif metinleri üzerinden dış ticaret belgeleri (Commercial Invoice, Packing List, Certificate of Origin, Quality/Inspection Certificates, Bill of Lading, Insurance Policy, Bill of Exchange) nasıl hazırlanır? • Uluslararası teslim ve ödeme şekillerini bilmek zorundadırlar. Gözetim Şirketleri Dış ticarete konu malların kalitesinin, miktarının, döviz kuru ve mali şartlar da dahil olmak üzere fiyatının ve/veya gümrük sınıflandırmasının doğruluğunun saptanması ile ilgili her türlü gözetim faaliyetinde bulunmak üzere faaliyette bulunan, firma ve kuruluşlara "Uluslararası Gözetim Şirketi" statüsü verilebilir. Uluslararası kurallar gereğince mevzuat, satış sözleşmesi veya akreditifler gereğince tartı ve analiz yapılması zorunlu bulunan hallerde, gözetim şirketleri ticareti yapılan mamul ya da yarı mamul malın kalite ve tartı kontrolünü yapabilir, rapor düzenleyebilir, bu işlemler için laboratuvar kurup işletebilirler. Bu şekliyle gözetim şirketleri, dış ticarette taraflar arasında koordinasyonu sağlayan bağımsız kuruluşlardır. Gözetim, ticarette satış sözleşmesinde belirtilen malın miktar, tartı, kalitesi gibi nicel ve nitel özelliklerinin yanı sıra ambalajlama, etiketleme, yükleme, taşıma, teslim zamanı vb. gibi koşullarına ne denli uyulduğunun alıcı veya satıcı tarafından tespit ettirilmesidir. Dış ticaretle ilgili gözetim faaliyetinde bulunmak amacıyla "Uluslararası Gözetim Şirketi" statüsü almak isteyen anonim veya limited şirketlerin veya asgari T50.000,- teminatlı mesleki sorumluluk sigortası bulunan iktisadi işletmelerin veya kamu kurum ve kuruluşlarının, "Uluslararası Gözetim Şirketi Başvuru Formu"nu doldurmak suretiyle, Türk Akreditasyon Kurumundan veya Türk Akreditasyon Kurumu ile karşılıklı tanıma anlaşması bulunan akreditasyon kurumlarından akredite oldukları takdirde bu durumlarını gösteren belgelerle, akredite olmayanların ise bazı belgelerin asılları veya noter onaylı örnekleriyle birlikte, şirket veya iktisadi işletmenin merkezinin yerleşik olduğu bölgedeki Dış Ticaret Müsteşarlığı Bölge Müdürlüğüne başvurmaları gerekmektedir. Bu şirketlerin, yürütülecek gözetim faaliyetinin gerektirdiği uzmanlığa sahip, üniversite mezunu personeli istihdam etmeleri zorunludur. Dış Ticaret Müsteşarlığı Bölge Müdürlüklerince yapılacak inceleme sonucunda, "Uluslararası Gözetim Şirketi" statüsü verilmesi uygun görülen şirket, iktisadi işletme, kurum veya kuruluşlar, Bölge Müdürlüklerince kendilerine yazılı bildirim yapıldığı tarihten itibaren söz konusu statüyü almaya hak kazanırlar ve bu şirket, iktisadi işletme, kurum veya kuruluşlara "Uluslararası Gözetim Şirketi Belgesi" verilir. 96 Uluslararası ticarete yeni başlayan girişimciler için riskin minimize edildiği bazı meslekler olarak tanımlanan “transit tüccarlık, komisyonculuk ve temsilcilik” işin başında faaliyette bulunulacak iş kolları olarak tanımlanmaktadır. Transit Tüccarlık Tüccar malının bir devletten gelip diğer bir devlete gitmek üzere, bir üçüncü devletten geçmesi “transit ticaret”tir. Daha genel bir tanımlama ile Transit ticaret, yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik bir firmadan ya da antrepodan satın alınarak çıkışı yapılan malın, ülkemiz üzerinden transit olarak veya doğrudan doğruya yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik bir firmaya ya da antrepoda satılmasıdır. Transit ticaret vergi kimlik numarası sahibi, Türkiye'de yerleşik gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişilik statüsüne sahip olmamakla birlikte hukuki tasarruf yapma yetkisi tanınan ortaklıklar tarafından yapılabilir. Transit ticaret faaliyetinde bulunan bu kişiler "Transit Tacir" ya da “Transit Tüccar” olarak adlandırılır. Dış Ticarette Aracılık Hizmetlerine Komisyon Oranı Taraflar arasında yapılan aracılık sözleşmesinde bir kayıt yok ise, ticari teamül olarak imalatçı firma ile aracı ihracatçı firma arasında komisyonun piyasadaki teamüllere göre tespit edildiği, oranın ortalamasının ihracat rakamlarının artma ve eksilmesine göre (KDV üzerinden uygulanan oranlar) 3 milyon $’a kadar %4 - %5, 3-6 milyon $’a arası %3,5%4, 6-10 milyon $ arası %2,5-%3, 10 milyon $ üzeri %2-%2,5 olduğu Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 30.01.2008 tarih, 2008/2 sayılı onayı ile kabul olunmuştur. (İTO Teamül Kararları) Transit ticaret talepleri, "Transit Ticaret Formu" düzenlenmek suretiyle bankalara yapılır. Transit ticarete konu olan mallarla ilgili olarak, ithalata ve ihracata ilişkin vergi, resim, harç ve fon tahsil edilmez. Gümrük İdarelerince verilebilecek izne istinaden malların Türk gümrük hattını aşarak işçilik görmek üzere fiktif depo veya antrepolara alınması "fiili ithal" hükmünde değildir. Uluslararası anlaşmalarla ticareti yasaklanmış mallar ile Müsteşarlığın madde politikası itibariyle transit ticaretinin yapılmasını uygun görmediği mallar transit ticarete konu olamaz. İthalat ve ihracat yapılması yasaklanmış ülkelerle transit ticaret yapılamaz. Satış bedeli henüz tahsil edilmeden önce, alış bedelinin banka kaynaklarından veya yurt içinden temin edilen dövizlerle açılan Döviz Tevdiat Hesaplarından transfer edilerek dövizle ödenmesi halinde, asgari bu kullanılan döviz tutarının transfer tarihinden itibaren 180 gün içinde (efektifler için Döviz Beyan Tutanağı aranır) ödenmesi gerekir. Transit ticarette alış ve satış bedelleri arasında lehte fark olması esastır. Detaya inecek olursak; bir ihracat işleminde, eşyanın parasını ödeyen ülke ile eşyanın gönderildiği ülke farklı olabilir. Yani, ihracatçının parasını ödeyen ülke Türkiye, ancak ihracatçının eşyayı gönderdiği ülke Fransa olabilir. Bu durumda bu alım- satım işine üç ülke karışmış olmaktadır. Transit satışın gerçekleşebilmesi için eşyanın çıkış ülkesi ile varış ülkesi arasında bir transit tacir bulunmalıdır. Yukarıdaki örnekte transit ülke Türkiye'dir; Eşyanın parasını ödemektedir ancak ödemeyi sağlayan belgeler Türkiye üzerinden transit olarak Fransa'ya ulaşmaktadır. Transit ticaret işleminde transit ülkede bir ihracat ve ithalat işlemi gerçekleşmez. Transit ticaret işlemlerinde bazen ticarete konu olan malın dört, beş ülke üzerinden transit ticaretinin yapıldığı görülebilir. Kaç ülke dahil olursa olsun tüm transit ticaret işlemlerinde sadece bir ihracatçı bir tane de ithalatçı ülke olur. Diğer ülkelerin tamamı transit ülkelerdir (transit tacirlerin ülkeleri). Bununla beraber, Türkiye'de yerleşik bir firma tarafından transit ticaret veya ithalat rejimi kapsamında yurt dışından satın alınan bir malın, Türkiye'de yerleşik bir veya birkaç firmaya devredilerek transit ticaret kapsamında satılması mümkündür. Örnek İş Akışı: Türkiye'deki transit tüccar, Pakistan'daki satıcıya, I Fransa'da kendisinin bulmuş olduğu alıcıya teklif edilmek üzere fiyat teklifi ister ve Pakistan'dan gelen teklifi kendi kârını da ekleyerek Fransa'ya teklif eder. Fransa teklifi kabul ederse, Pakistan'daki satıcı, 97 a. Yükleme Belgesini (konşimento) Fransa'daki firmaya muhatap, b. Fatura ve diğer vesaiki Türkiye'deki transit tacire (parayı alacağı için) muhatap düzenler. * Malı Fransa'ya gönderir. Transit tacir böyle bir gönderimde işlemlerin kolay yürüyebilmesi için mümkün olduğunca tarafları CİF/CİP teslim şekline ikna etmelidir. *Pakistan sevkiyatı gerçekleştirdikten sonra elinde kalan onaylı vesaiki ödemeyi yapması için Türkiye'deki Transit Tacire ödeme şeklinin gerektirdiği yolla ulaştırır. Transit Tacir kendisine ulaşan vesaik içerisinden kendisine kesilmiş olan faturayı alarak muhasebesine koyar. * Daha sonra, Fransa'daki kendi müşterisine muhatap kendi faturasını düzenler ve Pakistan'dan gelen diğer vesaik ile birleştirerek Fransa ile yapmış olduğu ödeme anlaşması tahtında vesaiki ödemeyi yapması için Fransa'ya ulaştırır. *Fransa ödemeyi yapar (anlaşma gereği peşin ya da vadeli) *Türkiye ödemeyi yapar (anlaşma gereği peşin ya da vadeli). Not: Bu örnekte sevkiyatın Pakistan'dan Fransa'ya kamyon ile yapılması durumunda mal, Türkiye üzerinden geçecektir. Malın son varış noktası Fransa olduğu için kamyon Türk gümrüklerinde malın gümrüklenmesi amacıyla açılmayacaktır. Dolayısıyla kamyon Türkiye üzerinden transit geçen bir araç olacak ve transit ticaret işlemi bozulmayacaktır. Transit ticarette transit tacir, eğer ödeme vadelerini iyi ayarlayabilirse (Fransa ile peşin çalışıp; Pakistan ile vadeli çalışılırsa) herhangi bir finansmana ihtiyaç duymadan bu işi gerçekleştirebilir. Komisyonculuk Alıcı ve satıcıyı bir araya getiren son satış anına kadar her iki hususta iki firmanın anlaşmaları için yazışmaları sağlayan, fiyat tekliflerini, ürün detaylarını ve belgelerin alışverişini yönlendiren kısaca karşılıklı olarak iki şirket arasında iletişimi sağlayan ve satış gerçekleştikten sonra alıcı ve satıcı ile daha önce yapmış olduğu komisyon sözleşmesine istinaden parasını alan kimseye Komisyoncu (Broker) denir. Bütün tartılan, ölçülen, kıyaslanan v.b. ticari mallarda komisyon doğabilir. Örneğin, Sebze pazarında tüccar, sebzeyi belirli bir komisyon ile çiftçinin hesabına satıp o komisyonunu çiftçiden alır. Büyük şirketlerle küçük şirketler ya da toptancı bayileri arasındaki alışverişte de komisyon olmaktadır. İster şirketler arasında olsun, ister şirketler veya fabrikalar ile tüccarlar arasında, ister ise büyük tüccarlar ile küçük tüccarlar arasında olsun, ister ise tüccarlar ile müşteriler arasında olsun fark etmez bu işlem simsarlık veya komisyonculuktur. Bu alışverişte küçük işletmelere bayi, temsilci, satış ajanı / yetkili temsilci gibi adlar verilmektedir. Söz konusu bayiler, bu şirketlerden belli bir kâr alırlar. Bu kâr, sattıklarından belli bir yüzdelik oranıdır. Başlangıçta sermaye gerektirmeyen ve masrafları çok düşük olan bir iş olması nedeniyle, bütçesi olmayan ve vakti bol olan girişimciler için, komisyonculuk idealdir. Herhangi bir bedel ödemeden ürün satışı gerçekleştirebilir ve bunun üzerinden para kazanabilir bir meslektir. Dış Ticaret girişimciliğe en sunan sektörlerin başında gelmektedir. Dış ticaretin fazla fırsat fırsatlarından yararlanmanın en kolay yolu olan komisyonculuktur. Dış ticaret komisyoncusu ile diğer bazı komisyoncu örneklerine ilişkin bilgiler aşağıda verilmiştir. Dış ticaret komisyoncusu: Dış ticaret sahasında çalışan broker'lar aracılık ettikleri uluslararası ticaret işlemi üzerinden bu ithalat ya da ihracat olabilir belli bir komisyon alırlar. Dış ticaret komisyoncusu da alıcı ve satıcı arasında aracılık yapar. Kendisi mal alım satımı yapmaz, sadece yapılmasına yardımcı olur. İthalat ve ihracat gibi tüm ticari işlemleri taraflar kendileri yaparlar. Komisyoncu karışmaz. O sadece müşteri bulup anlaşmalarını sağlar. Diğer komisyoncu örneklerinden bazıları şunlardır: Nakliye komisyoncusu (Forwarding agency): Yurtdışına mal sevkiyatında uzmanlaşmış firma. Sigorta ve diğer giderler için yapılan ödemeler yabancı alıcıya yüklenir. Navlun komisyoncusu (Freight forwarder): 1) Bir kamyonu doldurmayan (LTL) yük sevkiyatlarını kabul eden ve bunları bilahare kiralama esasıyla dolu-kamyon partileri şeklinde birleştiren kişi/şirket. 2) 98 Gerekli belgeleri hazırlayarak/yükün taşınması için diğer hazırlıkları yaparak malların gönderilmesinde yardımcı olan acente. Navlun komisyonculuğu (Freight forwarding): Bir vagonu doldurmayan veya bir kamyonu doldurmayan (LTL) yükleri bir araya getirme, toplama, birleştirme, sevk etme ve dağıtma; ayrıca yabancı ülkelere veya yabancı ülkelerden aktarma yapma ve yükün gümrüklenmesi. Gümrük komisyoncusu (Customs broker): Gümrük işlemlerinde uzman olan ve ücret karşılığında ithalatçılar adına hareket eden aracı. Hazine Bakanlığı'ndan ruhsat almalıdır. Gemi Brokerlığı (Shipbroking): Eskiden Türk Ticaret Kanununda Gemi Tellallığı; “gemiye yük, yüke gemi bulan kişi ya da işletme”olarak tanımlanmakta idi. Her ne kadar bu tanım artık kanunda yer almasa da günlük yaşamda benzer bir tanım olarak “Gemi brokerlığı” kullanılmaya başlanmıştır.. İster armatör brokeri olsun, ister kiracı brokeri olsun ya da rekabetçi broker olsun bir gemi brokeri geminin bağlanmasından post-fixture (gemiler limandan kalktıkları zaman harcadıkları zamanı - ki buna da laytime denir) işlemlerine kadar bütün sürece hakim olan uzman ve aracı nitelikteki kimselerdir. Gemi bağlayan kişilere de bu ad verilmektedir. www.yurticilojistik.com/tr/ Temsilcilik (Acentalar) “Temsilci” kelime anlamı olarak, “aracı olarak başkasına mal satmakla görevlendirilen kişi veya işletme” veya “Hak ve görev bakımından birinin veya bir topluluğun adına davranan kimse, mümessil.” anlamındadır. Bu göreve ya da eyleme de “temsilcilik veya mümessillik” adı verilir. Uluslararası ticaret açısından birkaç temsilcilik örneği ve ilgili açıklamalara aşağıda yer verilmiştir. Ticari Temsilcilik : Basit bir tabirle; bir kuruluşun, şirketin, firmanın (tüzel veya özel kişinin) ürettiği ve/veya sürümünü yaptığı malların veya hizmetlerin başka bir tüzel veya özel kişi tarafından belirli bir bölge veya ülkede sürümünün, tanıtımının yapılmasıdır. “Acentelik” ve “Ticari Mümessillik” diye de adlandırılabilir. Ürünlerin yurt dışında tanıtımını, satışını ve dağıtımını sağlayacak ticari temsilciler ile çalışmak veya yurtiçinde pazarlayabileceğiniz herhangi bir ürünün yurtdışı imalatçısından ticari temsilciliğini elde etmek bir girişimci için riski düşük ancak pazarı geniş bir iş olanağı sağlayacaktır. Ticari Temsilcilik ülkemizde Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir (Acentelik). TK.m.116’da acenta şöyle tanımlanmıştır: Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstehdam gibi tacire bağımlı olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belli bir yer veya bölge içinde, sürekli olarak bir ticari işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bu sözleşmeleri o işletme adına yapmayı meslek edinen kimsedir.Ticari Temsilci tüzel bir kişi olabileceği gibi özel (tüzel olmayan) kişi de olabilir. Ticari Temsilciler temsilciliğini yaptığı şirket veya kişi tarafından maaşlı olarak (özel kişi) çalışabildiği gibi, genelde serbest olarak provizyon (komisyon) üzerine çalışırlar. Bunlara Serbest Ticari Temsilci denir ve yaptıkları iş karşılığında aldıkları komisyon karşılığı ise malın özelliğine göre (sürüm/paha) net satış fiyatının % 2 ilâ % 20 si arasında değişebilir, ki genelde AB ülkelerinde % 5 normal bir orandır ve ayrıca Ticari Temsilcinin bir denkleşme hakkı da vardır. Serbest Ticari Temsilciler özel veya tüzel kişi olabilir ve ayrıca, “Geçiçi Satış Temsilcilikleri” oluşturulabilir. Serbest Ticari Temsilciliği’ni düzenleyen uluslararası bir yasa var mıdır? İhracat Müşteri Temsilcisi: Müşteri temsilcisi olarak bir firmanın ihracat departmanını rahatlıkla yönetebilecek, firmasını yurtdışı pazarlarda temsil edecek, tüm ihracat süreçlerini en iyi şekilde yürütebilecek, dış ticarette üst seviye yetkinliğe ulaştıracak bilgi, birikim ve tecrübeye ulaşmış kişilerdir. 99 Dış Ticaret Satış veya Müşteri Temsilciliği: İhracat dışında da dış ticaret payını arttırmak ve geliştirmek amacıyla temsilciler görevlendirilebilir. Örneğin, bir girişim yabancı satış temsilcileri kullanarak, yurtdışı pazarlara mükemmel bir erişim sağlar. Dış ticaret müşteri temsilcisinin görevleri arasında bazıları şunlardır: Ticari yazışma yapılması; Sipariş girilmesi; Üretim emri hazırlanması ve takibi; Sevkiyat takibinin yapılması; Kambiyo takibinin yapılması; Nakliye ve gümrük işlemlerinin organize edilmesi vs. Satın alma acentası: İhracat işlemlerindeki komisyonculuk faaliyetlerine benzeyen ancak komisyonun sadece adına acentelik faaliyeti sürdürülen ithalatçı tarafından ödendiği bir iş koludur. Satın alma acentasının görevi, yurtdışında faaliyette olan firmalara yurtiçinden ürün temini konusunda acentelik hizmeti vermektir. Ürünü iç piyasadan satın almak ve / veya ürünü yurtiçinden yurtdışına bizzat ihraç etmek gibi bir görevi yoktur. Tüm şartları ithalatçı tarafından belirlenmiş olan ürünü iç piyasada arayarak alternatif ürünleri ithalatçıya bildirir. Ürünün ihracatını iç piyasadaki tedarikçi yapar. Acentanın kazancı, ürünün ihraç edilmesinden sonra, yurtdışındaki ithalatçıdan alacağı komisyondur. Dış Ticarette Alternatif Para Kazanma Yolları, Hakan AKIN, Elma Yayınevi, 2000. Muhasebeciler Muhasebeciler gerçekleştirilecek dış ticaret işleminin yasal zeminin yaratılabilmesinde ve iş takibi ya da denetim için tuttukları kayıtlarla önemli aktörler olarak, dış ticarette girişimcilere destek veren taraflardır. Türkiye’de yerleşik işletmelerin, diğer ülkelerdeki işletmelerle olan ilişkileri geliştikçe, kambiyo mevzuatı ihracat yönetmeliği ve işlemleri, uluslararası ticari teslim şekilleri, ödeme şekilleri önem kazanmaktadır. Dış ticaret işlemlerinde işletmenin türüne ve özelliğine göre belgeler kullanılır. Belgelerin sistemli şekilde kaydedilmesi gerekir. Tek düzen hesap planına uyumlu, ithalat ihracat kayıt sürecinin gerçekleştirilmesi için dış ticaret ile ilgili muhasebe işlemlerinin, muhasebenin temel ilke ve kavramlarına, muhasebe standartlarına uygun yapılması gerekir. Bu da ihtisas muhasebesi içinde yer alan "Dış Ticaret İşlemleri Muhasebesi" ile yapılır. Bu uzmanlığa sahip olup bu işi yapanlara da “Dış Ticaret Muhasebe Meslek Elemanı” ya da “Dış Ticaret Muhasebecisi” adı verilir. Dış Ticaret Muhasebesi Meslek Elemanı: Dış ticaret muhasebesi alanında görev alacak ve muhasebe kayıtlarının yapacak personelin ve meslek sahiplerinin, bilmeleri gerekli olan düzenlemeler ve yasal süreçler şunlardır: • İthalat ve ihracat yönetmeliğini, • Kambiyo mevzuatını, • Dış ticarette kullanılan teslim şekillerini, • Dış ticarette yer alan ödeme şekillerini, • Dış ticarette kullanılan belgelerin özelliklerini, taşınması gereken esasları, düzenlenme yerini ve şekillerini, • Tek düzen hesap planında yer alan ve dış ticaret ile ilgili özellik arz eden hesapların işleyişini, • İthâlat ve ihracat dosyalarının kapatılma, orjinallerinin saklanma süre ve koşullarını. Diğerleri Hukukçular, Antrepo işleticisi, Çevirmen veya Tercümanlar, Halkla İlişkiler Uzmanı, Reklamcılar, Web tasarımcısı ya da Web programcısı, Kambiyocular, Noter, yabancı ülkelerdeki toptancılar veya büyük perakendeciler gibi birçok meslek grubu mensupları ya da daha Stevedore …vs. gibi çalışan, dış ticarette aracı veya destekçi taraflardan biri olarak sayılabilir. Çünkü bu hizmetler dış ticaretin gerçekleşmesinde birer neden yada sonuç olabilmektedir. Örneğin: Bir dış ticaret girişimi için maliyetlerin düşürülüp kârın arttırılmasının sağlanması isteniyorsa ticareti yapılacak malın toptancısı ile temasa geçmek avantajlı 100 olacaktır. Bir başka örnek dış ticaret yapmak isteyen bir girişim için, web sayfası oluşturmak, gerek mallarının pazarlanmasında gerekse müşteriler ile temas kurulmasında hız kazanmasında dolayısıyla satışlarda miktarsal artışlar sağlayacaktır. Kapsamı aşan nitelikteki bu pek çok dış ticaretle dolaylı ilişkisi olan meslek sahipleri içinden bazılarına örnekler verilip sonrasında, doğrudan ilişkili diğer meslekler incelenecektir. Hukuk Müşaviri: ekonomi hukuku, deniz ticaret hukuku ve uluslararası yatırımlar konusunda firmalara danışmanlık yapan hukukçular dış ticaret firmaları için oldukça önemlidir. Uluslararası sözleşmeler, deniz ticaret hukuku, anlaşmazlıklar ve tahkim konularında firmalara yol gösterirler. Antrepo İşleticisi (Bonded warehouse business): Hazine Bakanlığı'nca onaylı olarak vergi kanunlarına uyulacağı yönünde teminat/ garanti altında işgören depo “antrepo” olarak adlandırılır. Malları gümrüğü ödeninceye kadar veya mallar bir başka uygun şekilde serbest bırakılıncaya kadar saklamak için kullanılır. Gümrük antreposuna konulan malın ihracatının belirlenen sürede veya şartlara uygun olarak gerçekleşmemesi veya tevsik edilememesi hallerinde ziyana uğratılan vergi, buna ilişkin olarak kesilecek ceza ve hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesinden katma değer iadesi alanla birlikte Antrepo İşleticisi de müteselsilen sorumludur. Çevirmen (Tercüman): Bir metni bir dilden başka bir dile çevirmeyi meslek edinen kişiye denir. Çevirmenler kitap, film, makale, tez, ticari yazışma ve sözleşmeler, hukuki dokümanlar, vize evrakı vb. gibi belgeleri tercüme eden veya toplantılarda, seminerlerde, konferanslarda ardıl veya eşzamanlı çeviri yapan kişilerdir. Bir dilin eğitimini almış ve deneyim kazanmış kişiler akreditasyon kuruluşları vasıtasıyla kendi bilgi ve becerilerini tescil ettirir ve böylelikle akredite olmuş olurlar. Türkiye'de bu süreç yeminli tercümanlık kurumu ile sürdürülmektedir. Yeminli Tercüman, yaptığı çeviriler üzerine kendi imzasını atmasına kanunlar önünde izin verilmiş kişi anlamına gelir. Yabancı dilde yazılmış olarak nasıl çevrileceği (mütercim) ve yabancı dilde yapılan bir konuşmanın başka bir dile nasıl çevrileceği (tercümanlık) konularında eğitim alan mütercim tercümanlık bölümü mezunları uluslararası kuruluş ve işletmelerde, bankalarda, tercüme bürolarında, turizm şirketlerinde, devlet kuruluşlarının ve bakanlıkların dış ilişkiler dairelerinde çalışma imkanı bulabilirler. Çevirmenler, dış ticaret ile uğraşan kişi ya da kurumların yabancı dildeki evraklarının kendi dillerine çevrilmesinde, resmi ya da özel yazışmalarda oldukça önemli bir destek hizmet vermektedirler. Özellikle dışa açılan, dış ticaret yapan şirketlerde yabancı dil bilmek şart olmaktadır. Hatta birkaç yabancı dil bilmek önemli hale gelmiştir. Yöresel dilleri bilmek, ilişkilerin güçlendirilmesi, yeni ilişkiler ağının yaratılması, şirketin varlığını ve devamını sağlamak, kültürü tanımak açısından çok önemlidir. Ancak bu nitelikte örneğin ticarete girilecek ülkenin yöresel dilinin bilinmediği, dil bilen eleman yetersizliğinin yaşandığı durumlarda çevirmenler, taraflar arasında iletişimin kurulmasını sağlar. Yabancı dilin bir engel olarak görüldüğü uluslararası pazarlarda girişimciler için bu engelin ortadan kaldırılmasını sağlayan yardımcılardır. Bir girşimci için yabancı dil bilmek vizyon getirir, profili güçlendirir, uluslararası platformlarda daha etkin çalışmalara olanak sağlar, dünyaya açılmayı olanaklı kılar. Stevedore (Stividor): Tahliyeci, yükleme işçisi, yük boşaltma işçisi; Gemilere mal yükleme/mal boşaltma işinde çalışan kişi. Okuma Parçası Mesleklerin Uluslararası Standart Sınıflandırması (The International Standard Classification of Occupations (“ISCO”) 08: .3323 (Satın Alma Görevlileri) ISCO-88 uluslararası mesleki sınıflama sistemidir. ISCO-88’in üç ana amacı vardır (ILO, 1995). Bu amaçlardan ilki, meslekler konusunda uluslararası iletişimi kolaylaştırmak ve ulusal istatistikçiler tarafından edinilen mesleki bilgilerin uluslararası alana taşınmasıdır. İkinci amaç, uluslararası mesleki verileri derleyerek araştırmalarda kullanılacak hale dönüştürmektir. Bu amaçla uluslararası göçmen ve iş yerleri ile bağlantı kurularak karar verme, eylem yönlendirme aktiviteleri gibi konularda rehberlik hizmetleri amaçlanmaktadır. Üçüncü amaç ise, gelişmekte olan ülkelere model sunmak veya ulusal mesleki sınıflamaları gözden geçirmektir. ISCO-88, ISCO-68’in sonraki versiyonu, günümüz iş piyasası 101 ve beceri gereksinimini dikkate alarak hazırlanmış yeni mesleki sınıflama sistemidir. Özellikle Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde nitelikli iş gücü anlamında üye ülkeler arası personel ihtiyacına göre kalifiye nitelikli işçi yetiştirmesi için her iş dalında uluslararası sertifikasyonlara uyumlu personel yetiştirmek için bu kriterlere uymakla yükümlüdür. Bu konuda, T.C. Mesleki Yeterlilik Kurumu kurulmuştur. ISCO-88 10 ana gruba ayrılır. İşler: 1. Yöneticiler 2. Profesyoneller 3. Teknisyenler ve yardımcı profesyonel meslek mensupları 4. Yazışma destek görevlileri 5. Hizmet ve satış elemanları 6. Nitelikli tarım, ormancılık ve su ürünleri çalışanları 7. Sanatkarlar ve ilgili işlerde çalışanlar 8. Tesis ve makine operatörleri ve montajcılar 9. İlköğretim meslekler 10. Silahlı kuvvetler meslekler Her ana grup daha alt-majör, minör ve birim gruplar halinde organize edilmiştir. Sistemi tanımlamak için kullanılan temel kriter olan beceri, yetkin mesleklerin görev / görevleri gerçekleştirmek için gerekli düzeyi ve uzmanlık. “Dış Ticaret Sorumlusu” Mesleğinin Uluslararası Sınıflandırma Sistemlerindeki Yeri” Meslek Tanımı: Dış Ticaret Sorumlusu (Seviye 5), İhracat (dış satım) ve ithalat (dıştan alım) firmalarında,firmanın tüm ihracat ve ithalat işlemleri için yapılan çalışmaları kontrol etme, imzalama / onaylama ve işlemlerin yürütülmesini sağlama bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişidir. (Mesleki Yeterlilik Kurumu, MYK,2011) Dış Ticaret Sorumlusu (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı Referans K MESLEK PROFİLİ: Görevler, İşlemler ve Başarım Ölçütleri / Kod Adı -Kod Açıklama A İş yeri; kalite, çevre ve iş sağlığı ve güvenliği politikalarını uygulamak A.1 Acil durum ve iş sağlığı ve güvenliği talimatlarını uygulamak A.1.1 Yasa ve iş yerine özgü iş sağlığı ve güvenliği kurallarını uygular. A.1.2 Çalışma yerinde karşılaşılabilecek tehlikeleri belirler, riskleri değerlendirir ve tehlikeleri yetkisi dâhilinde önler. A.1.3 Anında giderilemeyecek veya yetki alanı dışındaki acil durum veya kazayı derhal ilgili personel ve acil hizmet birimlerine bildirir. A.2 Çevre güvenlik önlemlerini almak A.2.1 Çevre korumaya karşı önlemleri yapılan işin gereklerine uygun şekilde öğrenir ve azami ölçüde uygular. A.2.2 Doğal kaynakların daha az kullanımı için gerekli tespit ve planlama çalışmalarına katılır. A.3 Kalite güvence sistemi gerekliliklerine uygun çalışmak A.3.1 İşlem formlarında yer alan talimatlara ve planlara göre belirlenen kalite gerekliliklerine uygun üretim yapar. 102 A.3.2 Uygulamada izin verilen tolerans ve sapmalara göre kalite gerekliliklerini uygular. A.3.3 Kalite sağlamadaki teknik prosedürleri, işin kalite gerekliliklerine uygun şekilde yapar. A.3.4 Kalite konusunda ilgili kişilere rapor verir. B İş organizasyonu yapmak B.1 Yönetim kurulu ile iş planlamak B.1.1 Yönetim kurulunun/ilgili kişinin belirlemiş olduğu ithalat veya ihracat sipariş bilgilerini alır. B.1.2 Termine uygun olarak iş sürecini belirler ve ekibi ile paylaşarak iş planını yapar. B.1.3 İş planına göre öncelik listesi hazırlar. B.1.4 İşlemlerin takibi için ekipteki kişilere iş paylaşımı yapar. B.2 İhracat işlerini/sürecini başlatmak B.2.1 İhracat ürün bilgi formunu/sipariş bilgi formunu kontrol eder. B.2.2 Ürünün teslim sürelerini kontrol edip yurt dışından teyit alır. B.2.3 Şirketin çalışma prosedürlerine uygun olarak ilgili lojistik firmalarını belirler veya dış ticaret yetkilisi tarafından belirlenmesini sağlar. B.2.4 İrtibata geçilmesi konusunda dış ticaret yetkilisini bilgilendirir. B.2.5 Şirketin çalışma prosedürlerine uygun olarak çalışılacak olan gümrük müşavirliği firmasını belirler veya onayını verir. B.2.6 Şirketin çalışma prosedürlerine uygun bankalara ihracat bilgi akışını kontrol eder. B.3 İthalat işlerini/sürecini başlatmak B.3.1 Dış satın alma biriminden gelen bilgileri kontrol eder. B.3.2 Eksiklik varsa dış ticaret yetkilisinden bunların tamamlanmasını ister. B.3.3 Dış ticaret yetkilisi tarafından açılan akreditiflerin kontrolünü yapar. B.3.4 Belirlenen lojistik firmalarının onayını verir veya yeni firmaların belirlenmesini sağlar. C İhracat ile ilgili hazırlanan belgeleri kontrol etmek C.1 Hazırlanan ihracat belgelerini kontrol etmek C.1.1 Hazırlanan ihracat bilgilerinin ihracat bilgi formuna/yükleme talimatına uygunluğunu kontrol eder. C.1.2 Dış ticaret işlemlerinde kullanılan bilgisayar programına ilgili verilerin doğru girilip girilmediğini kontrol eder. C.1.3 İhraç edilecek mala göre hazırlanan çeki listesini kontrol eder. C.1.4 Kendisine teslim edilen dokümanları kontrol eder ve imzalar. C.2 Hazırlanan gümrük belgelerini kontrol etmek C.2.1 Gümrük müşaviri tarafından yapılan işlerin doğru ve zamanında yapıldığına dair dış ticaret yetkilisinden bilgi alır. C.2.2 İhracat bilgi formuna göre hazırlanan faturaları ve dolaşım sertifikalarını kontrol eder. C.3 Hazırlanan nakliye belgelerini kontrol etmek C.3.1 İhracat ile ilgili hazırlanan nakliye belgelerinin doğruluğu hakkında dış ticaret yetkilisinden bilgi alır. 103 C.3.2 İhracat bilgi formuna göre nakliyeci tarafından hazırlanan konşimentoyu ve navlun faturasını kontrol eder. C.4 Gümrük müşaviri ve sigorta şirketi tarafından hazırlanan belgeleri kontrol etmek C.4.1 İhracat bilgi formuna göre gümrük müşaviri tarafından hazırlanan gümrük beyannamesinin doğru ve zamanında yapıldığına dair bilgileri alır. C.4.2 İhracat bilgi formuna göre sigorta şirketi tarafından hazırlanan sigorta poliçesinin doğru ve zamanında yapıldığına dair bilgileri alır. C.5 Hata ve eksiklikleri tespit etmek C.5.1 İhracat işlemine göre ilgili kişiler tarafından hazırlanan belgelerde hata ve eksikler var ise tespit eder. C.5.2 Tespit ettiği hataların ve eksikliklerin ilgili kişi tarafından düzeltilmesini sağlar. DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ DİĞER MESLEKLER Yukarıda yapılan açıklamalarda dış ticarete taraf olan her kişinin yapmış olduğu iş bir meslek veya meslek grubu sayılabilir. Örneğin, sigortacı, bankacı, gümrükçü veya komisyoncu ve diğerleri... Ancak, bunların dışında bir ihtisas sahibi olarak dış ticaret ile ilgili başka meslekler de söz konusudur. Bunlar ülkemizde resmî ya da özel nitelikteki ilgili kurum ve kuruluşların tanımlamaları doğrultusunda çoğunlukla da İŞKUR’un listesinde yer aldığı biçimi ile aşağıda verilmeye çalışılmıştır. Hızla değişen küresel dünya ekonomisi koşullarına ve değişen ihtiyaçlara paralel olarak yeni meslek tipleri ve çeşitleri doğmaktadır. Bu nedenle burada dış ticaret ile ilgili olarak -yukarıda sıralananların dışında- belli başlıcalarına yer verilmiştir. Bunlar sırasıyla: 1. Dış Ticaret Meslek Elemanı 2. Uluslararası Ticaret Yönetimi Meslek Elemanı 3. Gümrük İşletme Meslek Elemanı 4. Dış Ticaret Ofis Hizmetleri Elemanı 5. Uluslararası Lojistik Meslek Elemanı 6. Uluslararası Finans Uzmanı 7. E-Dış Ticaret Brokerlığı (E-broker) olarak aşağıda açıklanacaktır. Dış Ticaret Meslek Elemanı Dış Ticaret Elemanı ya da Dış Ticaret Meslek Elemanı, Meslek Yüksekokulu “Dış ticaret” önlisans mezunu olan ve ihracat-ithalat işlemleri konusunda çalışan kişilerin meslekî ünvanıdır. Dış ticaret ön lisans programından mezun olanlar, Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı ve bağlı birimlerinde görev alabilecekleri gibi bankaların kambiyo bölümünde ya da özel girişimlerin dış ticaret ile ilgili departmanlarında da çalışabilirler. Bu nedenle bu meslek grubu geniş bir kesimde “dış ticaret” ile uğraşan, çalışma sahası “dış ticaret veya türevleri” olan kişileri kapsamaktadır. Ayrıca, meslek eğitimi, eskiden meslek yüksekokullarının “Uluslararası Ticaret Yönetimi” bölümünde verilmekte iken, bu bölüm adının “Dış Ticaret” olarak değişmesi nedeniyle, “Uluslararası Ticaret Yönetimi Meslek Elemanı” tanımlaması değişerek “Dış Ticaret Meslek Elemanı” haline dönüşmüştür. Dış Ticaret Elemanının Görevleri • Dış ticaret meslek elemanı, uluslararası mal alım-satımı için bağlantılar kurulması, gerekli sözleşmelerin yapılması için gerekli çalışmalarda ara eleman olarak görev yapar, 104 • Dış ticaret meslek elemanları ihracat ve ithalat firmalarında ve gümrüklerde, gelen ve giden mallarla ilgili yazışmaları ve işlemleri yaparlar. • Muhasebe verilerini kaydeder ve yöneticilere sunar. • Şirket ihracat-ithalat birimlerinde, malların satışını, alımını planlar ve denetler. • Malın pazarlanması için organizasyonlar düzenler. • Yurt dışından satın alınan malların zamanında gelmesi için işi sürekli olarak takip eder, • Yurt dışına satılacak malların (ihraç mallarının), gideceği ülkedeki firmaya zamanında ve istenilen şekilde teslimi için gereken işlemleri yapar, • Yurt dışından alınan malın bedelinin sözleşmeye uygun olarak ödenmesini ve yurtdışına satılan malın parasının da zamanında alınmasını sağlamaya çalışır, • Dışalım ve dışsatımla ilgili yasa ve yönetmelikleri sürekli izler. Uluslararası Ticaret Yönetimi Meslek Elemanı Uluslararası ticaret yapan işletmelerde, ekonomi, finans, pazarlama, hukuk gibi ticaretin değişik alanlarında çalışan kişidir. Uluslararası Ticaret Yönetimi, dış ticaret ile ilgili olduğu kadar daha kapsamlı uluslararası ticaretin diğer boyutları ile de ilgili bir meslektir. Meslek elemanları, özel sektör kuruluşlarının uluslararası ticaretle ilgili tüm birimlerinde uzman eleman ve yönetici konumlarında çalışabilmektedirler. Uluslararası ticaret yönetimi alanında eğitim görenler bankaların kambiyo birimleri, ihracatçı birlikleri ve üye kuruluşları, serbest bölgeler, dış ticaret sermaye şirketleri ile özel kuruluşların ihracat-ithalat birimleri, gümrük ve uluslararası ticaret ve nakliyat firmaları gibi kurum ve kuruluşlarda istihdam edilmektedirler. Uluslararası Ticaret Yönetimi Meslek Elemanın Görevleri: • Çalıştığı kamu ya da özel sektör kurum/kuruluşun uluslararası ticaretteki mevcut yapısını ortaya koyar. • Uluslararası ticaret uygulamalarını takip ederek, işlerinde kullanır. • Uluslararası ticaret uygulamaları, para piyasası, kanun, tüzük ve yönetmelikleri takip ederek bilgilerini güncel tutar. • Çalıştığı kamu ya da özel sektör kurum/kuruluşun yurtdışı alım ve satım işlerinin yürütülmesi işlerini yapar. Gümrük İşletme Meslek Elemanı Gümrük mevzuatı, gümrük müşavirliği, ihracat ve ithalat konularında ara insan gücü olarak çalışan kişidir. Gümrük işletme meslek elemanı, Gümrük Müdürlükleri’nde, ithalat ve ihracat bürolarında, gümrük müşavirliklerinde istihdam edilirler. Ayrıca kendi işlerini kurarak serbest olarak da çalışabilirler. (Gümrük İşletme Meslek Elemanı daha önce açıkladığımız” gümrükçüler” sınıflandırması içinde sayılabilir bir meslektir.) Gümrük İşletme Meslek Elemanın Görevleri • Kara, deniz, hava ve demiryolu ile taşınan eşyanın aktarma ve transit gümrük işlemlerini, gümrük kanun ve yönetmeliklerine uygun olarak yapar, • Kaçakçılığa engel olmak için gerekli yasal işlemleri yapar, • Dış ticaret ve ekonomik gelişmeleri yakından izler, • Gümrüğe ait ekonomik, ticari ve mali konular (ticaret, ödeme anlaşmaları ile Dış Ticaret Rejimi ve Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve Tebliğlerin gümrüğe ilişkin hükümleri dahil) hakkındaki uygulamaları yapar. 105 Geçmişte meslek eğitimi olarak “Uluslararası Ticaret Yönetimi” ve “Gümrük İşletme” bölümlerinde eğitim verilmekte iken, bu bölümlerin adının “Dış Ticaret” olarak değişmesi nedeniyle, “Uluslararası Ticaret Yönetimi Meslek Elemanı” veya “Gümrük İşletme Meslek Elemanı” yerine mesleğin genel adı olarak “Dış Ticaret Meslek Elemanı” ünvanı kullanılmaktadır. Dış Ticaret Ofis Hizmetleri Elemanı Dış ticaret, gümrük ve diğer ilgili mevzuat doğrultusunda ithalat-ihracat hizmetlerini yürütmek için gerekli olan işlemleri takip eden, dış ticaret muhasebe kayıtlarını yapan kişidir. Mesleğin eğitimi, meslek liseleri ve Anadolu meslek liselerinin Muhasebe ve Finansman alanı “Dış Ticaret Ofis Hizmetleri ” dalında verilmektedir. Dış Ticaret Ofis Hizmetleri Elemanın Görevleri • Dış ticaret işlemleri ve mevzuatı araştırır, • Defter ve belgeleri temin ederek tasdik ettirir, • Vergi dairesi, belediye, sosyal güvenlik ve diğer kurumlarla ilgili işlemleri yapar, • Dış ticaret temel belgelerini düzenler, • Dış ticaret bağlantıları ile ilgili işlemleri yapar, • Gümrük işlemlerini yapar, • İlgili bakanlıklarda dış ticaret ile ilgili işlemleri yapar • Dış ticarette teslim ve ödeme şekillerini tespit eder • Sigorta ve kambiyo işlemleri yapar, • Tek düzen muhasebe sistemini kullanır, • Dış ticaret işlemlerini kayıt eder, • Dış ticaret finansman işlemlerini kayıt eder, • İş yerinde sözel ve telefonla iletişimi sağlar, • Belge akışını izler, • Dosyalama, arşivleme ve yazışma yapar, • İş programı hazırlar ve uygular, • Bildirimleri ve ödemeleri izler. Uluslararası Lojistik Meslek Elemanı Uluslararası pazarda faaliyet gösteren firmaların, farklı alanlardaki özellikle enerji ve hizmet sektörünün üretim ve pazarlama bölümlerinde, satış, satın alma, planlama, kargo ve nakliye işlerinde yöneticilerle birlikte çalışan kişidir. Uluslararası lojistik meslek elemanları, uluslararası çalışan tüm resmi ya da özel kuruluşların üretim, depolama, nakliye, pazarlama bölümlerinde, kargo ve nakliye firmalarında dış ticaretin yoğun olduğu büyük illerde kamu sektörünün gümrük, liman işletmeciliği bölümlerinde çalışabilirler. Meslek elemanları görev almaktadırlar. Bu nedenle de uluslararası lojistik meslek elemanları uluslararası ticaret yapan kamu ve özel sektör iş yerlerinde ya da işletmelerinde çalışmaktadır. Bu mesleğin okulundan mezunlar ithalat-ihracat uzmanı, dış ticaret elemanı, satınalma uzmanı ve/veya satış temsilcisi (iç-dış piyasa) pazarlama elemanı olarak görev yapabilir. 106 Uluslararası Lojistik Meslek Elemanın Görevleri • Uluslararası pazarları inceler, özelliklerini belirler, • İşletmelere gereksinim duydukları malları hangi ülkelerin hangi firmalarından elde edebilecekleri konusunda bilgi verir, • İşletmelere satacakları mallar için uygun pazar seçenekleri hazırlar, • Malların güvenli bir biçimde taşınması için satıcı ve alıcı firmalarla nakliye işletmeleri arasında ilişki kurulmasını sağlar, • Nakliye taşıt, rotalama ve planlama, ambar, malzeme yönetimi, paketleme, stok kontrolü, fabrika ve ambar yeri seçimi, tesis tasarımları ile sipariş yönetimi ve müşteri hizmetleri konularında çalışmalar yapar, • Çalışmalarını ulusal ve uluslararası ticaret mevzuatına uygun olarak gerçekleştirir. Meslek eğitimi, aşağıdaki meslek yüksekokullarının “Uluslararası Lojistik” bölümünde verilmekte iken, bu bölüm adının “Lojistik” olarak değişmesi nedeniyle, “Uluslararası Lojistik” adıyla artık öğrenci alınmamaktadır. Bu nedenle sadece “Lojistik Uzmanı” unvanı kullanılmaktadır. Uluslararası Finans Uzmanı Bankalar ve diğer mali kuruluşlar ile işletmelerin uluslararası finansal hareketlerini planlama, uygulama ve kontrol işlemlerini yapma bilgi ve becerisine sahip kişidir. Uluslararası Finans Uzmanın Görevleri • Uluslararası Finans Uzmanların, çalıştığı işletmenin çeşidine (mali sektör, reel sektör) ve büyüklüğüne göre değişik görevler yaparlar. Genel olarak meslek elemanları; • İşletmenin finansal planlamasını yapar, • İşletmenin finansal tablolarını hazırlar (Bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu, fon akış tablosu, özkaynak değişim tablosu vb.), • İşletme sermayesinin yönetimini (alacak, stok yönetimi, kısa vadeli fon kaynakları), • Uluslararası finansal tekniklerin seçimini ve kullanımı konusunda işletme sahiplerine bilgi verir, • Dış ticaretle ilgili işlemleri yapar, • İşletmenin yatırım proje analizlerini yapar, • Finansal risk analizleri yaparak işletme yönetimine bilgi verir, • Portföy yönetimi yapar. Mesleğin eğitimi; üniversitelere bağlı İktisadi İdari Bilimler Fakültelerinin “Uluslar arası Finans” bölümlerinde verilmektedir. Bugün için spesifik olarak bu alanda eleman yetiştiren bölüm sayısı çok azdır. Ancak, yakın gelecekte bölüm sayısının artacağı beklenmektedir. Halen meslek elemanları daha çok İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinin diğer bölümlerinden mezun öğrencilere hizmet içi eğitim verilerek yetiştirilmektedir. Ulusal ve uluslararası şirketlerin finansal analiz bölümlerinde, yurt içi ve yurt dışındaki bankalarda, aracı kurumlarda çalışabilirler. İngilizce ve bilişim teknolojilerini çok iyi kullanabilen mezunlar, özel sektörde ve çok uluslu şirketlerde iş imkânı bulabilmektedirler. Bunun yanında, kamu kuruluşlarından İMKB, SPK, Merkez Bankası, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı'nda; uluslararası alanda ise Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumlarda istihdam edilebilirler. 107 Uluslararası Finans bölümü mezunları ulusal ve uluslararası çeşitli şirketlerde finansal analist, muhasebe bölümü yöneticisi, stratejik planlama faaliyetlerinin sorumlusu, uluslararası finansal kuruluşların temsilcisi, finans uzmanı, portföy yöneticisi, yatırım projesi uzmanı, borsa uzmanı, bankacılık ve para ekonomisti, dış ticaret uzmanı, banka yöneticiliği gibi görevleri üstlenebilirler. Yukarıda tanımlanan mesleklerin dışında dış ticaretin yeni bir biçimi olarak tanımlanabilecek E-dış ticaret sahasında da söz konusu mesleklere paralel nitelikte görev yapan ve benzer adlarla tanımlanan meslekler yer almaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır: E-dış ticaret eğitmeni, E-Dış Ticaret Danışmanı, E-dış ticaret uzmanı, Ebrokerlik. Burada tekrardan kaçınmak için diğerlerinin tanımlamalarına yer verilmediği halde benzerliği göstermesi açısından E-broker (ya da e-broker) mesleğine yakından bakmakta fayda vardır. NCNDA/IMFPA ( Non-Circumvention NonDisclosure Agreement – Geri Dönülemez ve Değiştirilemez Komisyon Anlaşması E-dış ticarette kullanılan, alıcı ve satıcı arasındaki intermediary (aracı / arabulucu) denilen unsurların komisyonlarını garanti eder. Tarafların hakları uluslararası mahkemeler ve ticaret kurulu mahkemeler tarafından güvence altına alınır. Satıcı, alıcı ve diğer ticari unsurlar tarafından imzalanır. E-Dış Ticaret Brokerlığı (E-broker) İnternetten dış ticaret komisyonculuğu, internet üzerinden satıcı ve alıcı arasındaki bağlantıyı kurma hizmetidir. Brokerlar satıcılar için alıcı, alıcılar için ise satıcı bulur ve bunlar arasındaki koordinasyonu sağlar. Alıcı ve satıcıyı internet üzerinde bir araya getirerek bu işlemden komisyon kazanabilir. Alıcı ve satıcı arasındaki belge ve döküman trafiğini sağlar ve ticari anlaşmanın imzalanması için zemin hazırlar. Brokerlar, alıcı veya satıcı için çalışabilir. Hem ihracatta hem de ithalatta etkin rol oynarlar. Dünya ticareti brokerlar, acenteler ve mandate denilen temsilciler üzerine kuruludur E-Brokerların alıcı ve satıcıya göre hiçbir yükümlülüğü yoktur. Brokerlar ancak satış olursa, gerçekleşen satış üzerinden komisyon alır. Ne kadar komisyon alacaklarını bazen kendileri bazen de satıcı veya satıcının temsilcisi belirler. Brokerlar, komisyonlarını NCNDA denilen bir belge ile garanti altına alırlar ve hakları uluslararası mahkemeler tarafından korunur. İhtiyaç olunan tek şey bir internet bağlantısı olduğu için e-dış ticaret yoluyla bireyler risk almadan ve sermaye koymadan, internet' te kendi işlerini kurabilir, home-ofis çalısabilir veya ek iş olarak yapabilir. Şirketler e-dış ticaret ile müşteri portföylerini büyüterek, 250’den fazla ülkeye internet üzerinden açılabilir ve yüz binlerce şirketle bağlantı kurabilir, ürünlerini bu firmalara satar veya ihtiyaç duydukları malları satın alabilirler. Böylece şirket gelirlerini ve işlerini büyütebilirler. E- dış ticareti tanımlayıp bir örnek veriniz? Yaşamın İçinden: Business to Business (B2B) (Türkçesi: İşletmeden işletmeye) İnternette dış ticaret komisyonculuğu yapabilecek ciddi ticari hacmi olan B2B sitelerinden bazı örnekler: B2B sitelerine kayıt olduktan sonra alım ve satım talepleri bu sitelere mesaj bırakılarak taraflar buluşmaktadır. Alibaba.com (http://www.alibaba.com) : Alibaba.com ilk olarak tanıtacağımız ve şüphesiz en çok ziyaret edilen ve en popüler B2B sitesi.Sitenin uzmanlık alanı ithalat ve ihracat talep ve fırsatları. Siteyi 1999 yılında Jack Ma ve 18 arkadaşı beraber kurmuşlar. Jack Ma’nın eğitimi ve uzmanlık alanı İngilizce öğretmenliği. Site Çin’deki ve dünyadaki en büyük ve popüler B2B sitelerinden birisi. Sitenin şu an 200 ülkeden yaklaşık 15.000.000 üyesi var. Site 6 yıldır Forbes dergisinin belirlediği Web’in en iyileri listesine girerek büyük bir başarı göstermiş durumda. Siteye 3 türlü üye olunabiliyor: • Eğer ücretsiz üyelik opsiyonunu seçerseniz firma bilgilerinizi girdikten sonra 24 saat içerisinde üyeliğiniz onaylanıyor. Bu üyelik tipinde daha önceden bırakılmış alım, satım ve işbirliği taleplerine kısıtlı bir şekilde ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca ürettiğiniz ürün için buradan satış talebi hazırlayıp yayınlayabiliyorsunuz. • Ayrıca Çin içindeki firmaların üye olabileceği “Gold Member” opsiyonu var. 108 • “TrustPass Membership” ise şirketlere sunulan ücretli bir üyelik opsiyonu. Bu üyelik için yıllık 349 $ ödeniyor.Alibaba.com’un tüm veritabanlarına ücretsiz erişebileceğiniz gibi şirketinizin güvenilirliği 3. bir taraf olan dünyaca tanınmış global bir kredi kurumunca teyit ediliyor. Bu da sizin güvenilirliğinizin ve iş yapılabilirliğinizin bir tür garantisi olarak kabul edildiği için ilanınızı aynı sektörde bulunan firmalardan bir adım öne çıkarıyor Siteye üyelik için istenilen bilgileri doldurmanızın ardından size bir teyit e-maili gönderiliyor. Bu aile cevap vererek üyeliğinizi başlatıyorsunuz. Ondan sonrası size kalmış. İhraç etmek istediğiniz ürün için satım talebi bırakabilir ya da ithalatını planladığınız bir makine veya hammadde için alım talebi oluşturup bunu yayınlayabilirsiniz. Kompass (http://www.kompass.com) : Kompass en büyük B2B arama motorları arasında yer alıyor. Tüm ülkeler ve ürünler bazında detaylı aramalar yapabilirsiniz. Ücretsiz üye olduğunuzda firmanızı kaydettirip temel arama hizmetlerinden faydalanabiliyorsunuz. Örneğin X ülkedeki Y ürünü ithalatçılarını ücretsiz olarak arayabilir ve iletişim bilgilerini görebilirsiniz. Tüm firma bilgileri Cd-Rom ve kitap olarak da dağıtılmakta. Şu an için kayıtlı 1.9 milyon üyesi bulunuyor. Trade Turkey (http://www.tradeturkey.com):TradeTurkey Türk ürünleri odaklı bir firma. Siteden faydalanmak için Silver veya Gold üyelik paketlerinden birisini satın almanız gerekiyor. Silver üyelik bedeli 195$/yıl. Bu üyelikte tüm satın alma taleplerine ulaşabiliyorsunuz, yalnız kendi ürününüzü tanıtırken resim kullanamama gibi bazı kısıtlamaları mevcut Gold üyelik bedeli ise 295$/yıl. Bu üyelikte herhangi bir sınırlama olmadan ürünlerinizi tanıtabiliyorsunuz. Ayrıca daha önceden yapılmış yaklaşık 12.000 talebe tüm üyeler erişebiliyorlar. Tam üye olmadan önce deneme için geçici üye olarak siteyi yakından tanıyabilirsiniz. Eceurope (http://www.eceurope.com): Avrupa ile ticaret yapıyorsanız ya da yapmayı planlıyorsanız bu site tam size göre. Avrupa firmalarının yapmış olduğu tüm alım&satım taleplerine geçmişe dönük olarak ulaşabiliyorsunuz. Üyelik ücreti 69,95$/ay. Yaklaşık 230.000 üyesi bulunuyor. EC21 (http://www.ec21.com): EC21 220 ülkeden yüzbinlerce üyesi olan ve 1996’dan beri hizmet veren bir B2B ticaret portalı 700.000 ürün alım ve 540.000 satım talebinden oluşan bir veritabanları var. Ayda ortalama 1.000.000 ziyaretçi çekiyor ve yaklaşık ayda 300.000 iş anlaşması yapılıyor. Basic ve Premium olmak üzere iki tür üyeliği var. Basic üyelik ücretsiz ve size 50 MB’lık bir e-mail kapasitesi tanıyorlar.15 ürüne kadar ürün kataloğu oluşturabiliyorsunuz. Premium üyelik bedeli ise 450$/yıl. Size ait bir web sitesi oluşturuluyor ve sınırsız bir ürün kataloğu oluşturabiliyorsunuz. Ayrıca sizinle ilgili olabilecek tüm firmalara otomatik olarak tanıtım mailiniz gönderiliyor. TürkTicaret (http://www.turkticaret.net) : Turkticaretnet en çok ziyaret dilen ve talep bırakılan Türk B2B portallarından birisi. Türkticaretnet tarafından kurulmuş olan aynı zamanda www.eximturk.com adlı benzer bir B2B sitesi daha var. Online katalog, web sitesi gibi ücretsiz hizmetler sunuluyor. Ayrıca sizinle ilgili ürünlerle ilgili bir talep olduğunda size uyarı maili gönderen servisleri de bulunmakta. Global Sources (http://www.globalsources.com): 1971’de kurulmuş bir şirketin bilgi ve deneyimi ile B2B Pazar hizmeti sunuyor. 230 ülkeden kayıtlı 479.000 aktif üyeye sahip global ve halka açık bir B2B portalı Yıllık 5.4 milyon talep bırakılıyor. Ülke ve sektör raporları gibi bir çok rapor ve istatistiki bilgiler sunmakta. Turkish sources adı altında (http://www.turkey.globalsources.com) Türkiye için ayrı bir sayfada B2B hizmetleri sunmakta. KOBİNET (http://www.kobinet.org.tr): KOSGEB’in kurduğu KOBİ’lerin ticari ilişkilerini geliştirmesini hedefleyen bir B2B sitesi. Üyelik ücretsiz. Ücretsiz olarak e-mail ve web alanı hizmeti veriliyor. İşbirliği teklifleri bölümüne ürününüz ile ilgili satış teklifi bırakabilir, ya da aradığınız ürün ile ilgili arama yapabilirsiniz. Ayrıca Pazarlama,yönetim ve diğer alanlarda size çok faydalı olacak bilgilere ücretsiz olarak buradan erişebilirsiniz. Ülke ve sektör raporları gibi bir çok rapor ve istatistiki bilgiler sunmakta. Turkish sources adı altında Türkiye için ayrı bir sayfada B2B hizmetleri sunmakta (http://www.turkey.globalsources.com). 109 BizEurope (http://www.bizeurope.com) : 1997’de kurulan site yılda 4 milyon ziyaretçi ile en çok ziyaret edilen B2B siteleri arasında, diğerlerinin aksine ziyaretçilerinin %33’ü ABD’den ve %24’ü de Avrupa’dan. Standart üyelik ücreti 150€. ödeyerek dünyadaki en geniş ticaret veritabanına ulaşabiliyorsunuz. Turk Free Zone (http://www.turkfreezone.com): Yaklaşık 90.000 üyesi bulunan en çok bilinen Türk B2B portalı. Şu ana dek yayınlanan taleplerden 220.000 talebe cevap verilmiş. Ücretsiz üyeliğin yanında Gold (T50 /Yıl) Platin (T99 /Yıl) ve VIP (T299/Yıl) üyelik alternatifleri bulunmaktadır. Europages (http://www.europages.com): 600.000’den fazla kayıtlı firmanın bulunduğu ve 26 dilde yayınlanan B2B sitesi. İlan veren firmalar ayrıca Europages ilanları olarak kitap halinde yayınlanıyor. Ödeyeceğiniz ücret vereceğiniz reklama göre değişiyor. TextileExnet (http://www.textileexnet.com): Worldtradexnet B2B portalının tekstil ür #252;nleri için oluşturulmuş oldukça popüler bir B2B sitesi. TİM Ticaret Noktası (http://www.ttn.com.tr): 2003 yılında Türkiye İhracatçılar Meclisi ve ihracatçılar birliğince kurulmuş portal en çok ziyaret edilen Türk B2B portalları arasında yer alıyor. Bir çok fırsatlar sunan portala üyelik bedeli T500 /yıl. B2Btradeholding (http://www.b2btradeholding.com): olabileceğiniz 110.000 kayıtlı üyesi olan bir B2Bsitesi Sadece 19,95$’a yaşam boyu üye KobiTicaret Merkezi (http://www.smetc.com): KOBİ’lere yönelik ücretsiz üye olunabilecek oldukça popüler bir B2B ticaret portalı. 4 dilde tanıtımınızın yapılması ve dış ticaret, yatırım, marka tescil gibi konularda da hizmet veriyorlar. TC.Ekonomi Bakanlığı bünyesinde Ticari Talep Eşleştirme (TTE) hizmeti (http://www.ibp.gov.tr/): Türk ihracatçıları ile yabancı ithalatçıların elektronik ortamda bir araya getirilmesini amaçlamaktadır. Ticari Talep Eşleştirme sisteminde hem alım, satım ve işbirliği taleplerinizi girebilir hem de yabancı firmaların taleplerini inceleyebilirsiniz. Ayrıca e-posta aboneliği sayesinde ilgilendiğiniz ürün grubuyla ilgili bir talep girildiğinde e-posta adresinize gönderilmesini sağlayabilirsiniz. Bu hizmetten sadece bakanlığın web sitesinin kurumsal kayıtlı kullanıcısı olan firmalar yararlanabilmektedir. 110 Özet Gerek uluslararası gerekse yurtiçi ticaretin amacı, üretilen mal ve hizmetlerin tüketiciler tarafından kolayca elde edilmesini sağlamaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için çeşitli hizmetlerden faydalanılır ve bu hizmetleri sağlayan kişi ve kurumlara çeşitli ödemelerde bulunulur: Malları ve hizmetleri satın almak için üreticilere, bunları tüketicilerin bulunduğu yere taşımak için nakliyeciye, taşıma sırasında ortaya çıkması olası zarar ve ziyanı karşılayabilmek için sigorta kurumlarına para ödemek gerekir. Ayrıca malları depolayan antrepocuya veya özel mağazaya, kredi açan bankaya, komisyoncuya veya muhasebeciye vs. hizmetlerinden yararlanılan öteki kişilere de ödemede bulunulur. Bu işlemlerin kanunlar çerçevesinde bir kural içinde gerçekleştirilmesini sağlayan devletin bazı kurum ve kuruluşlarına da ödeme yapılır. Örneğin: Dış ticaret sözkonusu ise, gümrüklerde görevli memurlara da dolaylı olarak dış ticaret işlemleri nedeniyle ödeme yapılmış olur. Örneklerden de anlaşıldığı gibi, diğer ticaret türlerinde olduğu gibi dış ticareti yapan alıcı (ithalat) ve satıcı (ihracat) dışında da birçok kişi, kuruluş ya da kurumlar, dolaylı ya da dolaysız bir biçimde ticarete taraf olmaktadırlar ve bu ticaret kanalıyla gelir sağlamaktadırlar. Öncelikle dış ticaret ile ilgili genel ve temel iki meslek grubu “ihracatçı” ve “ithalatçı” olmak üzere diğer aracı ve destekçi nitelikteki taraflar, işkolları ile dış ticareti doğrudan ilişkili diğer bazı meslekler aşağıda sırlanmıştır. Genel anlamda, dış ticaret sahasındaki meslek sahibi kişiler çalıştığı kurum ya da kuruluşta ihracat ve ithalat ile ilgili yasal prosedür ve mevzuatı bilen, uygulayan veya uygulanmasına yardımcı uzman kişilerdir. Dış Ticaretin Temel Tarafları 1. İhracatçı 2. Dış Ticaretin Aracı ve Destekçi Tarafları 1. Lojistik (tedarik, nakliye, envanter, depolama, malzeme idaresi ve ambalajlama) 2. Sigortacılar 3. Gümrükçüler 4. Bankacılar 5. Gözetim Şirketleri 6. Transit Tüccarlık 7. Komisyonculuk 8. Temsilcilik / Acentalar 9. Muhasebeciler 10. Diğerleri Dış Ticaret ile ilgili Diğer Meslekler 1. Dış Ticaret Meslek Elemanı 2. Uluslararası Elemanı Ticaret Yönetimi 3. Gümrük İşletme Meslek Elemanı 4. Dış Ticaret Ofis Hizmetleri Elemanı 5. Uluslararası Lojistik Meslek Elemanı 6. Uluslararası Finans Uzmanı 7. E-Dış Ticaret Brokerlığı (E-broker) 111 İthalatçı Meslek Kendimizi Sınayalım 1. Aşağıdakilerden hangisi dış ticaretin aracı veya destekçi taraflarından biri değildir? 5. Aşağıdakilerden hangisi gözetim şirketlerinin kontrol ettiği unsurlardan sayılamaz? a. Sigortacılar a. Malın kalitesi b. Gözetim şirketleri b. Gümrük sınıflandırmasının doğruluğu c. Acentalar c. Ambalajlama kurallarına ne denli uyulduğu d. Bankacılar d. Banka evrakları e. Maliyeciler e. Kimyasal analizi 2. Aşağıdakilerden hangisi dolaysız ihracat ile ilgili taraflardan değildir? a. Yabancı acentelar 6. Aşağıdakilerden hangisi Transit Ticaret İşlemlerinde uyulması gereken kurallardan biri değildir? b. Bayiler (distrübütorlar) a. Alış ve satış değerleri arasında mutlaka lehte fark bulunması c. Büyük perakendeciler b. Transit ticarette satış bedellerinin konvertible bir döviz cinsi üzerinden yapılması d. Yurtdışı ihracat büroları e. Geçici satış temsilcilikleri c. Söz konusu eşyanın satın alınması ithalat, satılması ise ihracat mevzuatı hükümlerine tabi olması 3. Uluslararası taşımacılık hangi işkolunun uzmanlaşmış meslek alanını temsil eder? a. Üretim d. Satış bedeli henüz tahsil edilmeden önce, alış bedelinin banka kaynaklarından veya yurt içinden temin edilen dövizlerle açılan Döviz Tevdiat Hesaplarından transfer edilerek dövizle ödenmesi halinde, asgari bu kullanılan döviz tutarının transfer tarihinden itibaren 180 gün ödenmesi b. Lojistik c. Satış d. Pazarlama e. İhracat 4. Eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmasına ilişkin gümrük işlemlerini, dolaylı temsil yoluyla takip eden ve sonuçlandıran ve kendilerine Müsteşarlıkça izin belgesi verilen serbest meslek sahiplerine ne ad verilir? e. Uluslararası anlaşmalarla ticareti yasaklanmış mallar ile Dış Ticaret Müsteşarlığının madde politikası itibarıyla transit ticaretinin yapılmasını uygun görmediği malların transit ticaretinin yapılamaması b. Gümrük uzmanı 7. Dış ticarette kendi adına mal alıp satmayan yalnızca aracılık ederek komisyon alan broker’lara ne ad verilir? c. Gümrük işletme meslek elemanı a. Dış ticaret komisyoncusu d. Gümrük Muhafaza kontrolörlüğü b. Ticaret tellalı e. Gümrük denetleme uzmanı c. Transit tüccar a. Gümrük Müşaviri d. Dış ticaret arabulucusu e. Navlu komisyoncusu 112 8. Uluslararası Sınıflandırması hangisidir? Meslek kısaltması Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Standartları aşağıdakilerden 1. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaretin Aracı Ve Destekçi Tarafları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. a. ITO b. CEN 2. b Yanıtınız yanlış ise “Ticaretin Temel Tarafları- İhracatçı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. c. HCC d. ISCO e. CE 3. b Yanıtınız yanlış ise “Ticaretin Aracı Ve Destekçi Tarafları- Lojistik” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 9. Aşağıdakilerden hangisi Gümrük İşletme Meslek Elemanının görevlerinden değildir? 4. a Yanıtınız yanlış ise “Gümrükçüler-Gümrük Müşaviri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. a. Taşınan eşyanın aktarma ve transit gümrük işlemlerini, gümrük kanun ve yönetmeliklerine uygun olarak yapar 5. d Yanıtınız yanlış ise “Ticaretin Aracı Ve Destekçi Tarafları-Gözetim Şirketleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. b. Kaçakçılığa engel olmak için gerekli yasal işlemleri yapar c. Dış ticaret ve ekonomik gelişmeleri izler 6. c Yanıtınız yanlış ise “Ticaretin Aracı Ve Destekçi Tarafları- Transit Ticaret” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. d. Gümrüğe ait ekonomik, ticari ve mali konular hakkındaki uygulamaları kanunlar çerçevesinde yapar 7. a Yanıtınız yanlış ise “Ticaretin Aracı Ve Destekçi Tarafları- Komisyoncu” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. e. İlgili bakanlıklarda dış ticaret ile ilgili işlemleri yapar 8. d Yanıtınız yanlış ise “Okuma Parçası: Uluslararası Standart Meslek Sınıflandırması” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. Uluslararası pazarda faaliyet gösteren girişimlere gereksinim duydukları nakliye, taşıt, rotalama ve planlama, ambar, mazleme yönetimi vs. konularında danışmanlık yapan nitelikli kişi aşağıdakilerden hangisidir? 9. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret İle İlgili Diğer Meslekler - Gümrük İşletme Meslek Elemanı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. a. Dış Ticaret Sorumlusu b. Gümrük İşletme Meslek Elemanı 10. c Yanıtınız yanlış ise “ Dış Ticaret İle İlgili Diğer Meslekler- Uluslararası Finans Uzmanı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. c. Uluslararası Finans Uzmanı d. Uluslararası Lojistik Meslek Elemanı e. Sigortacılık Meslek Elemanı 113 Sıra Sizde Yanıt Anahtarı Sıra Sizde 2 Sıra Sizde 1 AB ülkelerinde belirleyici olarak; üye ülkelerin “Serbest Ticari Temsilciler” ile ilgili yasalarının düzenlenmesine yönelik Avrupa Birliği Parlamentosunun talimatları vardır (86/653/EWG). Bu talimatnamede, “Serbest Ticari Temsilci” ile “Temsil Edilen”in hak ve menfaatleri belirtilmiştir. 1986 tarihli 653 sayılı bu talimatname 86/653/EWG diye adlandırılmaktadır [EWG = Europäische Wirtschaftsgemeinschaft (Almanca) = Avrupa Ekonomik Topluluğu]. Üye ülkelerde yapılacak bu tür sözleşmelerin (Serbest Ticari Temsilcilik Sözleşmeleri) bu talimatnameye uygun olması önerilir. Dış Ticaret Şirketlerinin sağladığı hizmetler genel başlıklarıyla şunlardır: İhracat Hizmetleri 1. Ürünlerinizi tüm dünyadaki potansiyel müşterilere tanıtılmasını sağlayacak, 2. Ürünleriniz için gelen teklifleri ve talepleri size sunacak. 3. Yurtdışı müşteriniz ile sizin iletişiminizi alanında uzman personeliyle sağlayacak. 4. Siparişin alınması durumunda, ürünlerin deponuzdan çıkıp müşteriye ulaşması aşamasındaki tüm işlemleri sizin adınıza takip edecek. Sıra Sizde 3 Gümrük belli bir malın gümrük sınırını geçişinde ödenen vergi ve harçlardır. Tarife uluslararası ticarete konu olan bütün mallara uygulanan vergileri belirleyen listelerdir. Gümrük tarifeleri advolerem ve spesifik olmak züere ikiye ayrılır. İthal edilen malın değeri üzerinden yüzde (%) olarak alınan advolerem, fiziki miktarları başına sabit oranda alınan “spesifik” tir. Örneğin ithal otomobilin CİF fiyatı üzerinden % 50 oaranında vergi alınırsa advolerem vergidir, her bir otomobil başına 1000 T olarak alınırsa bu spesifik vergidir. 5. Yeni müşteriler ile tanışabilmeniz için sizinle birlikte fuarlara katılacak. İthalat Hizmetleri 1. Firmanızın İthalatı için imalatçı firmaları bulacak. 2. Firmanız adına bulduğu firmalarla bağlantıya geçecek. 3. Sizlere bu firmalar hakkında detaylı bilgiler verecek ve sunulan teklifleri iletecek. Sıra Sizde 4 4. İmalatçı firmaların tekliflerini uygun bulmanız halinde seçtiğiniz ürünün siparişini sizin adınıza verecek. E-Dış Ticaret, İnternetin kullanılarak, alıcı ve satıcının uluslararası pazarda, ürün ve hizmetler konusunda, iletişim kurmaları ve ticaret yapmalarıdır. Yani Türkiye veya Dünya üzerindeki herhangi bir ürün veya hizmetin, Dünya üzerindeki herhangi bir ülkeye zaman ve mekâna bağlı kalmaksızın hızlı ve güvenilir bir şekilde internet üzerinden Dünya pazarlarında alınıp-satılmasıdır. Kısaca, internet kullanılarak uluslararası pazarlarda alım-satım işleminin yapılması ve bu işlemden ticari kâr elde edilmesidir. 5. Siparişiniz deponuza ulaşıncaya kadar geçen tüm aşamaları sizin adınıza takip edecek. 114 Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Akın, H., Dış Ticarette Alternatif Para Kazanma Yolları, Elma Yayınevi, 2000. Akın, H., “Transit Ticaret” , Ekonominize, Ekonomi ve İş Dünyası Dergisi. s.5. Gümrük Müsteşarlığı, Teftiş Kurulu Tüzüğü ve Yönetmeliği, www.mevzuat.adalet.gov.tr/ Meslek Danışma Komisyonu (MEDAK) MEB, Mesleki Eğitim Kanunu- 3308 sayılı. MEB, Meslekî ve Teknik Eğitim Yönetmeliği, Orta Öğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği ÖSYMÖSYS Sınav Kılavuzları, Yükseköğretim Programları ve Kontenjan Kılavuzları. Resmi Gazeteler, www.resmigazete.gov.tr/ T.C. Gümrük ve www.gumruk.gov.tr Ticaret Bakanlığı, Türkiye İş Kurumu, Meslek Bilgi Merkezleri, www.iskur.gov.tr Ulusal Meslek http://mbs.meb.gov.tr/ Bilgi Sistemi Yurtiçi Lojistik Sözlüğü,www.yurticilojistik. com/tr 115 5 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; İhracatta ve ithalatta kullanılan belgeleri listeleyebilecek, İhracattaki ve ithalattaki ödeme ve teslim şekillerini yazabilecek, İhracat sürecinin aşamalarını açıklayabilecek, İthalat sürecinin aşamalarını açıklayabilecek, bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar İhracatçı İthalatçı Gümrük Beyannamesi Proforma Fatura Vesaik Mukabili Ödeme Incoterms 2010 Bedelsiz İthalat İhracat Süreci İthalat Süreci Akreditif İçindekiler Giriş İhracatta ve İthalatta Kullanılan Belgeler İhracatta ve İthalatta Teslim Şekilleri İhracatta ve İthalatta Ödeme Şekilleri Nasıl İhracatçı Olunur? Nasıl İthalatçı Olunur? 116 Nasıl İhracatçı Olunur? Nasıl İthalatçı Olunur? GİRİŞ Türkiye’de 1980’den sonra ithal ikameci dış ticaret politikasının terk edilmesi, ülkemizin diğer ülkeler ile olan ilişkilerinin artmasına neden olmuştur. Bu gelişmenin ardından özellikle 1 Ocak 1996 tarihinde Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne üye olması, hem ihracatın hem de ithalatın daha kolay yapılır hale gelmesini sağlamıştır. Gümrük Birliği’ne girmemizle birlikte özellikle, ihracat ve ithalat için herhangi bir merciden izin alma mecburiyetinin ortadan kalkması, bu ekonomik faaliyetlerin gelişmesine neden olmuştur. Bu dönemden sonra günümüze kadar uygulanan politikalar hem ihracatçıların hem de ithalatçıların önünü açmıştır. Günümüzde küreselleşme süreciyle birlikte, ülkeler arasındaki sınırların kalkması, ihracatçı girişimcilerin diğer ülke pazarlarına kolay girmelerini sağlamıştır. Özellikle iletişim teknolojilerinin ve internetin gelişmesi, girişimcilerin diğer ülke pazarlarındaki gelişmeleri daha kolay takip etmelerine ve yeni pazarları keşfetmelerine imkan sağlamıştır. Bunun yanında, ihracatı kolaylaştırmaya yönelik politikalar, ihracatçı olmanın kolaylaşmasına yol açmış ve girişimcileri diğer ülke pazarlarına girmek için cesaretlendirmiştir. Bu durum, sadece girişimcilerin fayda sağladığı bir durum değildir. Girişimcilerin dış pazarlara daha çok çıkması ve buna bağlı olarak daha fazla mal üretmeleri, ülke ekonomisinin de gelişmesini sağlamaktadır. Daha çok üretim daha çok istihdam ve daha çok refah artışı demektir. Bunun yolu da, daha fazla ihracattan geçmektedir. Aynı durum ithalat için de söz konusudur. Günümüzde ithalat da daha kolay yapılabilir bir hal almıştır. 90’lardan öncesine göre, günümüzde artık Dünya’da üretilen bütün mal ve hizmetlere ülkemizde de ulaşmak mümkündür. Örneğin 90’lardan önce ülkede yabancı otomobillerin çeşidi çok azken, şimdi dünyada üretilen bütün modeller anında ülkemize de gelebilmektedir. Bunun yanında 90’larda kullanılan cep telefonları, o dönemde lüks sayılırken, şimdi herkes cep telefonu kullanmakta, hatta çoğu kişide iki adet cep telefonu bulunmaktadır. Aynı şey bilgisayarlar için de geçerlidir. Artık günümüzde neredeyse her evde bir bilgisayar mevcuttur. Dolayısıyla, bu imkanlara ulaşmanın altında yatan etken, artık ithalatın daha kolay yapılabilir olmasıdır. İthalattaki bu gelişmenin nedeni de, ihracatta olduğu gibi, gelişen teknoloji ve küreselleşme olgusudur. Burada şunu da belirtmek de fayda vardır. Küreselleşme olgusunun iyi yönleri olmasının yanında kötü yönleri de mevcuttur. Yanlış pazarlara, yanlış ürünlerle, yanlış zamanlarda girilmesi, girişimciler için bir hüsran olabilir. Bu ünite altında, girişimcilerin nasıl ihracatçı olabileceklerini ve bunun yanında nasıl ithalatçı olunabileceğini genel olarak anlatacağız. Buna bağlı olarak ilk kısımda dış ticarette kullanılan belgelerden, ödeme ve teslim şekillerinden bahsedeceğiz. Çünkü iyi bir ihracatçı veya ithalatçı olunabilmesi için, bu konular hakkında yeterli bir bilgiye sahip olmak gerekir. Ünitenin geri kalan kısmında ise, nasıl ihracatçı ve nasıl ithalatçı olunabileceğine değinilecektir. İHRACATTA VE İTHALATTA KULLANILAN BELGELER İhracat ve ithalat işlemlerinde önemli konulardan biri, mal veya hizmet alım ve satımında hangi belgelerin kullanılacağıdır. Bu kısımda, bu belgeler genel olarak açıklanacaktır. 117 Faturalar Fatura, satılan bir mala ilişkin olarak satıcı tarafından alıcıya verilen belgedir. Aşağıda dış ticarette kullanılan çeşitli fatura biçimleri açıklanmaktadır. Dış ticarette kullanılan faturalar; ticari fatura, proforma fatura, orijinal fatura, navlun faturası ve konsolosluk faturasıdır. Ticari Fatura (Commercial Invoice) Fatura, satılan bir malın cinsini, adını, miktarını, fiyatını, teslim şeklini, toplam tutarını ve kime satıldığını gösteren, satıcı tarafından alıcıya verilen belgedir. Fatura, sözleşmenin yapılma aşaması ile ilgili olmayıp, yerine getirilmesi aşaması ile ilgili ticari bir belgedir. Genellikle bir İngilizce ve bir Türkçe olmak üzere iki nüsha olarak düzenlenen ticari faturaların nüsha adedi taraflar arasındaki anlaşmaya göre değişebilmektedir. Ticari faturada bulunması gerekli bilgiler şu şekildedir: • Faturanın düzenleme yeri, tarihi ve sayısı, • İhracatçı firmanın adı ve adresi, • İthalatçının adı ve adresi, • Ödeme şartları (peşin veya vadeli gibi), • Satış bedeli ve teslim şartı (CIF, FOB veya diğer bir bedel gibi), • Malın satış birimine (kilo, metre, adet, düzine gibi) göre miktarı, • Malın birim fiyatı (bir metre, bir kilo ve bir adedinin fiyatı gibi), • Malın ambalajı üzerindeki marka ve numaralar, • Malın teslim ve bedelinin ödeme yeri, • Malın gönderilme şekli, • İhracata ilişkin faturalar için ayrıca, seri ve sıra numarası, bağlı olunan vergi dairesi ve vergi kimlik numarası. Bunun yanında, yukarıda yer alanlar dışındaki bilgiler de ticari faturalarda bulunabilmektedir. İhracata ilişkin gümrük beyannameleri ile birlikte ibraz edilmesi gereken yurt dışındaki alıcılar adına düzenlenmiş faturalarda satış bedeli yabancı para cinsinden gösterilebilir. Proforma Fatura (Proforma Invoice) Proforma fatura, satıştan önce satıcı tarafından alıcıya verilmek veya gönderilmek üzere düzenlenen, malın niteliğini, miktarını, birim fiyatını, ödeme şeklini ve toplam satış tutarını gösteren teklif niteliğinde bir belgedir. Proforma fatura hiçbir mali yükümlülük yaratmaz. Teklif mektubu niteliğini taşıyan bu faturada, proforma fatura kelimesinin mutlaka bulunması gerekir Alıcı, satıcının teklifi üzerine siparişi verir ve ödeme şekline göre harekete geçerse, satış artık kesinleşmiş olup, fatura da ticari faturaya dönüşür. Bu anlamda proforma fatura, ticari faturanın düzenlenmesine esas teşkil eder. Proforma fatura ile ticari fatura arasında nasıl bir ilişki vardır? Orijinal Fatura Satış işleminin gerçekleşmesinden sonra düzenlenen bir faturadır. Orijinal fatura satış sözleşmesini belgeleyen veya satış sözleşmesinin var olduğunu kesinleştiren bir belgedir. İthalat veya ihracatta, gümrük işlemlerinin yapılması ve vergilerin hesaplanması için orijinal fatura gerekmektedir. Genellikle orijinal fatura ihracatçı tarafından banka aracılığı ile ithalatçıya gönderilmektedir. 118 Navlun Faturası (Freight Invoice) Navlun, deniz ve/veya iç su yolu ile taşımacılıkta malın taşıma ücretini ifade eder. Dış ticarette CF veya CIF teslim şekilleri ile satışta, navlun satıcı (ihracatçı) tarafından ödenmektedir. Mal ile ilgili satış faturasında, navlun tutarı mal bedeline dahil olarak veya ayrı olarak da gösterilebilmektedir. Bu durumda hazırlanan fatura, navlun faturası olarak adlandırılmaktadır. Akreditif, mal bedeli ile birlikte navlun bedelini de içeriyorsa, konşimento ve diğer sevk belgesi üzerinde “navlunu ödenmiştir” kaydının bulunması gerekmektedir. Ancak belirtilmemişse, satıcı firmanın taşıyıcı firmadan navlun faturası alarak ithalatçı firmaya vermesi, ya da tahsil belgeleri arasına navlun faturasını da koyması gerekmektedir. Konsolosluk Faturası (Consular Invoice) Konsolosluk faturası, malın gideceği ülkenin konsolosluğu tarafından mal menşei, birim fiyatı ve mal değerinin onaylandığı faturalardır. Bazı ülkelerin dış ticaret rejimleri, bu ülkelerce ithal edilecek mallar için ithal sırasında gümrük işlemlerine esas oluşturacak konsolosluk faturasının ibrazını zorunlu tutmaktadır. Bu tür bir uygulamanın nedeni, ithalatçı ülkenin düşük faturalarla mal bedellerinin düşük gösterilmek suretiyle vergi kaçaklarını önlemesi veya ithalatçının ihracatçı ile anlaşarak ülkesi dışına döviz kaçırmaması sağlanır. Tasdikli Fatura (Certified Invoice) İhracatçı firma tarafından ithalatçıya kesilmiş olan, ticari faturanın ithalatçı ülkelerin konsolosluğuna onaylatılması neticesinde tasdikli fatura elde edilmiş olur. Bazı ülkelere yönelik ihracatta faturanın tasdiki istenebilmektedir. Bu tür bir uygulamada temel amaç, malın kaynağının ihraç ülkesi olduğunun tespit edilmesidir. Taşıma Belgeleri Taşıma belgeleri, malın taşınmasına ilişkin belgeleri ifade eder. Bu belgeler, ihracat ve ithalata konu olan malların nakliyeciye (taşıyıcıya) teslim edilerek taşıta yüklendiğini gösteren ve varış yerine gönderilme esaslarını içeren nakliyeci tarafından düzenlenen belgelerdir. Deniz Konşimentosu (Marine/Ocean Bill of Lading) Dış ticarette kullanılan belgelerden biri olan deniz konşimentosu, malın deniz yoluyla taşınması durumunda düzenlenmesi gereken taşıma belgesidir. Taşıtanın isteği üzerine taşıyıcı (nakliyeci) veya gemi acentası tarafından düzenlenip taşıtana verilen, malın yüklendiğini ve belirlenen şekilde taşınıp varış yerinde alıcısına teslim edileceğini taahhüt eden belgedir. Bu konşimentonun en önemli özelliği, kıymetli evrak niteliğinde olmasıdır. Havayolu Konşimentosu (Airwaybill) Havayolu taşıma şirketinin, malları teslim alıp, uçakla bir yerden diğer bir yere nakletmeyi taahhüt ettiğini gösteren taşıma belgesidir. Bu konşimento, bir makbuzdur. Kıymetli evrak niteliği taşımaz. Böylece, isme (nama) yazılı olarak düzenlenebilir. Ciro edilerek mülkiyeti devir edilemez ve ithalatçı adına düzenlenir. Demiryolu Hamule Senedi (Railway Consignment Note) Demiryolu vasıtasıyla yapılacak taşımacılıkta, demiryolu idaresi ile satıcı veya alıcı arasında yapılan, sözleşme kapsamında malların teslim alındığını ve tren ile mal sevkiyatının gerçekleştirileceğini gösteren taşıma belgesidir. Demiryolu idaresi tarafından verilen bir makbuz niteliğinde olduğu için, kıymetli evrak niteliğinde değildir ve ciro edilemez. 119 Karayolu Taşıma Belgeleri Karayolu ile yapılan taşımacılıkta düzenlenen belgeler: Karayolu taşıma belgesi, nakliye makbuzu ve FIATA belgeleridir. Karayolu Taşıma Belgesi (Road Waybill/CMR Consignment Note) Kamyon konşimentosu da denilen bu belge, kamyon veya tır ile yapılan uluslararası taşımacılıkta, CMR (Convention Merchandises Routier - Ticari Mallar Güzergah Anlaşması) gereğince düzenlenen bir taşıma belgesidir. Bu belgenin düzenlenebilmesi için, malın nakliyeciye teslim edildiği yer ile malın gönderildiği yerin iki ayrı ülke sınırları içinde olması ve ihracatçı veya ithalatçı ülkelerden en az birinin CMR’yi imzalamış olması gerekir. Nakliyeci Makbuzu (Forwarder's Receipt) Çoğunlukla karayolu ve bunun yanında demiryolu ile taşımacılıkta kullanılan nakliye makbuzu, taşıma komisyoncuları tarafından belli bir ücret karşılığında kendi adlarına ve başkaları hesabına mal taşıyan nakliye firmaları tarafından düzenlenen belgedir. FIATA Belgeleri FIATA, Uluslararası Taşıma Acenteleri Birlikleri Federasyonu’nun (International Federation of Freight Forwarders Association) kısaltılmış adıdır. FIATA belgeleri esasen bir çeşit nakliyeci makbuzudur. Ancak bu belgeler, FIATA tarafından, kendisine üye olan taşıma acenteleri için standart hale getirilmiş ve sadece karayolu taşımacılığında kullanılan belgelerdir. Paket Postası Makbuzu (Parcel Post Receipt) Posta ve kurye şirketleri ile yapılan taşımada kullanılır. İthalatçıya posta ile gönderilecek malın bulunduğu kolinin doğrudan ithalatçı veya ithalatçının bankasına sevk edilmek üzere posta idaresine verilmesi karşılığında alınan posta makbuzuna denir. Kıymetli evrak niteliğinde olmadığı için, isme düzenlenir. Hangi taşıma belgeleri kıymetli evrak niteliğinde sayılır? Sigorta Belgeleri İhraç veya ithal edilen malların taşınması esnasında oluşabilecek hasarlara karşı korunması gerekir. Bundan dolayı bu şekildeki risklerin azaltılması için malların sigortalanması son derece önemlidir. Sigorta belgeleri, malın istenilen riskler kapsamında sigorta edildiğinin kanıtlanmasını sağlar. Sigorta belgeleri, sigortayı yapan sigorta şirketi tarafından düzenlenip sigortayı yaptıran kişiye (ihracatçıya veya ithalatçıya) verilen belgelerdir. Sigorta Poliçesi (Insurance Policy) Sigorta poliçesi, sigortalı ile sigorta şirketi veya onun adına hareket eden acente, simsar veya sigorta komisyoncusu arasında yapılıp, sigortacı tarafından imzalanan, sözleşme uyarınca sigortaya konu olan malın uğrayabileceği zararlara karşı sigorta edildiğini kanıtlayan ve tarafların hak ve sorumluluklarını gösteren belgedir. Sigorta poliçesi; isme, emre veya hamiline yazılı şekilde düzenlenebilir. Bir sigorta poliçesinde şu bilgilerin bulunması önemlidir: • Sigortacının ve sigorta ettirenin ve varsa sigortadan yararlanan kimsenin adı, soyadı veya ticaret ünvanı ve ikametgâhları • Sigortanın konusu • İstenen teminatlar 120 • Sigortanın başlangıç ve bitiş tarihi • Sigorta bedeli • Prim tutarı, ödeme tarihi ve yeri • Sigorta poliçesinin düzenlendiği tarih • Malın taşınacağı vasıta türü ve yol • Taşıma süresi • Sigortacının ve sigorta yaptıranın imzaları Sigorta Sertifikası (Insurance Certificate) Sigortacı ile sigortalayan arasında yapılan ana bir sigorta poliçesine atıf yaparak, birden fazla yüklemenin sigortasını kapsamak üzere düzenlenmiş olan sigorta belgesidir. İhracat ve ithalat işlemlerinde ana poliçe hükmünde işlem görür ve daha hızlı iş akışını temin eder. Her yükleme tarihinde sigorta yaptıran, malların özelliklerini ve yükleme tarihini bildiren sigorta sertifikasını doldurup, imzalayarak sigorta şirketine gönderir. Sigorta sertifikası, sigorta şirketi tarafından imzalandıktan sonra, geçerli bir sigorta belgesi olur. Sigorta sertifikası, isme, emre veya hamiline düzenlenerek ciro ettirilebilir. Sigorta sertifikasının kıymetli bir evrak olabilmesi için, mutlaka iki tarafın da (sigortacı ve sigorta yaptıran) imzalaması gerekir. Diğer Belgeler Gümrük Beyannamesi İhracat ve ithalat işlemlerinde kullanılan önemli belgelerden biri de gümrük beyannamesidir. Gümrük beyannamesi yapılan dış ticaret işleminin ayrıntılı bir özetidir. Gümrük beyannamesinde, gümrüklere karşı olan sorumluluklar belirtilir. Gümrük beyannamesi doğrudan doğruya mal sahipleri ile kanuni mümessilleri veya vekilleri tarafından düzenlenir ve gümrük idaresine sunulur. Gümrük beyannameleri üzerinde kazıntı ve silinti yapılamaz. Aksi takdirde beyanname kabul edilmez. Gümrük beyannamelerinin tescili için ibrazından sonra beyan edilen eşyanın cins, nev'i, nitelik ve birim fiyatı bakımından herhangi bir düzeltme yapılamaz. Gümrük beyannamelerinin tescili, gümrüklerde tutulan deftere usulü uygun kayıt olunmak, üzerine kayıt sıra numarası, tarih ve resmi mühür konulması ile tamam olur. Gümrük beyannamesindeki beyanın bağlayıcı olması nedeniyle beyanname başkasına devredilemez; eşyanın başkalarına satılması beyan sahiplerini yükümlülüklerinden kurtarmaz. Tek Tip gümrük beyannameleri 8 (sekiz) nüsha düzenlenmektedir. Gümrük beyannamesinin 1., 2. ve 3’üncü nüshaları ihracatta gümrük beyannamesi olurken, 6., 7. ve 8’inci nüshaları ithalatta kullanılır. 1., 4. ve 5’inci nüshalar da Transit beyannamesini oluşturur. Gümrük beyannamesinin nüshaları şu şekildedir: 1. Nüsha: İhracat ve/veya transit işlemlerinde kullanılmaktadır. İhracat veya transit işlemlerinin yapıldığı gümrük idaresinde saklanmaktadır. 2. Nüsha: İstatistik amacıyla kullanılan nüshadır. 3. Nüsha: İhracatta gümrük idaresince işlem gördükten sonra mükellefe iade edilir. Bu nüsha aracı banka ve diğer kamu kuruluşları tarafından izlenen işlemlerde kanıtlayıcı nüsha olarak kullanılır. İlgili kuruluşlar, gerek görmeleri halinde, bu nüshadan bir fotokopi alarak, asıl nüshayı mükellefe iade eder. 4. Nüsha: Transit rejiminde varış idaresinde kalacak nüshadır. 5. Nüsha: Transit rejiminde varış idaresince hareket idaresine geri gönderilecek teyit nüshasıdır. 121 6. Nüsha: İthalatın tamamlanmasından ve beyannamenin kapatılmasından sonra beyannameye eklenen belgelerin asılları ile birlikte bu nüshanın aslı Gümrükler Kontrol Genel Müdürlüğü'ne gönderilir. Bu nüshanın onaylı örneği, aslı yerine geçmek üzere beyanname ekinde bulunması gereken belgelerin örnek veya fotokopileri ile birlikte gümrük idaresinde kalır. 7. Nüsha: İstatistik amacıyla kullanılan nüshadır. İthalat işlemlerinin yapıldığı gümrük idaresinde saklanır. 8. Nüsha: İthalatta gümrük idaresince işlem gördükten sonra mükellefe iade edilir. Bu nüsha, aracı banka ve diğer kamu kuruluşları tarafından izlenen işlemlerde kanıtlayıcı nüsha olarak kullanılır. İlgili kuruluşlar, gerek görmeleri halinde, bu nüshadan bir fotokopi alarak, asıl nüshayı mükellefe iade eder. Menşe Şahadetnamesi (Certificate of Origin) Dış ticaret işlemlerinde bazı durumlarda ithalatçı, satın aldığı malların üretim yerinin belgelenmesini isteyebilir. İthalatçının talebine bağlı olarak ihracatçı tarafından düzenlenen ve bağlı olduğu Oda’ya onaylattırılan belgeye Menşe Şahadetnamesi denir. Bazı ülkeler, menşe şahadetnamelerinin, kendi mahalli konsoloslukları tarafından tasdik edilmesini isteyebilmektedirler. Menşe şahadetnamesi, gümrük vergilerinin belirlenmesinde kullanılmaktadır. Menşe şahadetnameleri, gümrük beyannameleri ekinde gümrük idarelerine ibraz edilir. Dış ticarete konu olan malların menşeinin belirlenip, belgelendirilmesinde kullanılan menşe şahadetnamesi düzenlenmesi zorunlu belgelerden olmayıp, ithalatçı firmanın isteği doğrultusunda hazırlanır. İhracatçının talebi üzerine ihracattan sonra da ilgili odalar tarafından menşe şahadetnamesi düzenlenebilmekte ve onay işlemi yapılabilmektedir. A.TR Dolaşım Belgesi (A.TR Movement Certificate) Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında katma protokol hükümleri gereğince, ülkemizden Birliğe üye ülkelere ihraç edilen ve gerekli gümrük muafiyetinden yararlanılması için tanzim edilen belge A.TR Dolaşım Belgesi’dir. Bu belge Birliğe üye ülkelere yapılan ihracat için düzenlenmektedir. AB ile Türkiye arasındaki ticarette A.TR.1 ve A.TR.3 olarak kullanılan dolaşım belgeleri, Gümrük Birliği Anlaşması imzalandıktan sonra sadece A.TR olarak kullanılmaya başlanmıştır. Avrupa Birliği’ne yapılan ihracatta, Katma Protokol gereğince malların gümrük muafiyetinden yararlanabilmesi için “A.TR Dolaşım Belgesi”nin ihracatçı ülke yetkilileri tarafından düzenlenerek gümrük idarelerince vize edilmesi gerekmektedir. EUR.1 Dolaşım Sertifikası (EUR.1 Movement Certificate) Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkelerine, Avrupa Birliği ile demir çelik ürünlerinde, Türkiye’nin serbest ticaret anlaşmaları imzaladığı ülkelere yapılan ihracatlarda ve Avrupa Birliği’ne yönelik tarım ürünleri ihracatında düzenlenen belgedir. Gümrük indiriminden yararlanılmasını sağlayan ve bağlı bulunulan Oda’dan temin edilebilen bu belge, Odaca onaylandıktan sonra vizesi yapılmak üzere gümrük müdürlüğüne ibraz edilir. Çeki Listesi (Weight Note) İhraç edilen malların, net ve brüt ağırlıkları ile hacimlerine ilişkin dökümünü, hangi taşıta ne kadar mal yüklendiğini, her paketin ne kadar ağırlık içerdiğini gösteren belgedir. Diğer bir ifade ile bu belge, ihraç için sevk edilen malların brüt ve/veya net ağırlığının ihracatçı veya tarafsız bir üçüncü şahıs veya kuruluş tarafından beyan edildiği ayrı bir belgedir. Koli Listesi (Packing List) Paketler içindeki malların cinsini ve adedini belirtmek için satıcı tarafından düzenlenen belgedir. Diğer bir ifade ile kolinin içinde bulunan ambalaj ve mal içeriğini belirten listelerdir. Yabancı gümrüklerde malın gümrük makamları tarafından örnekleme yöntemi ile kontrol edilmesini sağlamaktadır. Ayrıca yabancı alıcılar ihracatçı tarafından kendilerine gönderilecek ambalaj listesine göre malları çeşitli perakende veya toptan satış yerlerine gönderebilmektedirler. Ambalaj listeleri alıcının kendi iç dağıtımına bu açıdan yardımcı olmaktadır. 122 Ekspertiz Raporu (Expertise Report) Bazı durumlarda ithalatçı, ithalatçının ve ihracatçının bulunduğu ülkelerin gümrükleri veya yetkili bir makam, ihraç veya ithal mallarının fiyatı, miktarı, kalitesi, bileşim katkı oranı, gibi çeşitli hususlarda tereddüde düşebilir ve analiz belgesi hazırlanmasını talep edebilir. Bu gibi durumlarda mallar için ekspertiz raporunun hazırlanması gerekir. Gümrük Kanunu ve buna bağlı diğer mevzuatlarda hangi kurum ve kuruluşların vereceği ekspertiz raporuna itibar edileceği belirtilmiştir. Ekspertiz raporları ticaret ve sanayi odaları tarafından verilmektedir. Gözetim Belgesi (Inspection Certificate) Gönderilen malın ithalatçının siparişine uygun olup olmadığını araştıran bir gözetim şirketinin hazırlamış olduğu bir belgedir. Bir başka ifade ile ticarete konu olan bir malın alıcıya tesliminin satış sözleşmesinde öngörülen miktar, kalite, ambalajlama, etiketleme, yükleme, taşıma, teslim zamanı gibi koşullara uygun olarak gerçekleştirildiğinin bir gözetim şirketi vasıtası ile alıcı ve satıcı tarafından tespit ettirilmesi olup, düzenlenen bu belgeye “Gözetim Belgesi” denir. Sağlık Raporu (Health Certificate) Bitki ve bitkisel ürünler, bunun yanında canlı hayvan, hayvansal maddeler ve deniz ürünleri ihracatında ve ithalatında ülke gümrükleri tarafından istenen, ilgili ülkenin yetkili mercileri tarafından ihracatçıya verilen, malın sağlıklı olduğunu gösteren belgeye sağlık raporu veya sağlık sertifikası denir. ATA Karnesi (ATA Carnet) ATA karneleri uluslararası Geçici İthalat Sözleşmesi (kısaca İstanbul Sözleşmesi) ve Ekleri kapsamında, taraf ülkeler arasında, başka herhangi bir belgeye gerek kalmaksızın, malın geçici olarak ithalat ve ihracatını sağlayan gümrük belgeleridir. Diğer bir ifadeyle, ATA karnesi ile gelen tüm mallar için ithalat işlemi sırasında, ne gümrüklerce ne de ithalatçı tarafından başka bir işlem yapılması gerekmemektedir. Gelen malların gerek ithalatında, gerekse yeniden ihracında gümrüklerden geçiş süresinin kısaltılması sağlanmaktadır. ATA karnesi kullanmak isteyen kişi veya kuruluşların, yurtdışına götürülecek malların çeki listesini eklediği dilekçesi ile birlikte, karne dağıtımı konusunda yetkili odalara müracaat etmeleri gerekmektedir. Kontrol Belgesi (Conformity Certificate) Bazı tarım ürünleri (Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Yönetmeliği ekinde yer alan), ihracatta zorunlu kalite denetimine tabidir. Bu uygulamanın amacı, geleneksel tarım ürünlerimizin dış ülkelerdeki itibarını muhafaza etmek ve istikrarlı pazarlar yaratmaktır. Söz konusu maddelerin ihracatında, ihracatçı firmalar, Dış Ticaret Müsteşarlığı Bölge Müdürlüklerine bağlı Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenleri Grup Başkanlığına müracaat etmektedirler. Yapılan kontroller sonucunda, mal, standardına uygun bulunduğu takdirde, gümrüklere ibraz edilmek üzere, Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenleri Grup Başkanlığı tarafından, ihracatçıya "Kontrol Belgesi" verilmektedir. Helal Belgesi (Helal Certificate) İslam ülkelerinin et ithalatında talep ettikleri, hayvan kesimlerin İslami kurallara uygun olduğunu ispatlayan belgedir. İHRACATTA VE İTHALATTA TESLİM ŞEKİLLERİ Uluslararası Ticaret Odası (ICC); ihracat ve ithalat işlemlerinde taraflar arasındaki anlaşmazlıkları gidermek, malın teslimatında yapılacak harcamaların ve ortaya çıkabilecek risklerin kimin üstleneceğini belirlemek üzere, kısa adı Incoterms olan Ticari Terimlerin Yorumlanması İçin Uluslararası Kuralları yayınlamaktadır. Günümüzde geçerli olanı, ICC tarafından Eylül 2010’da yayınlanan ve 1.1.2011 tarihinden itibaren uygulamaya geçen Incoterms 2010’dur. Incoterms kurallarının sayısı 11’dir. Incoterms 2000’de bu sayı, 13 iken Incoterms 2010’da 11’e düşürülmüştür. Incoterms kurallarına bağlı olarak bu kısımda, ihracat ve ithalattaki teslim şekillerini kısaca açıklayacağız. 123 Ticari İşletmede Teslim (EXW) Satıcı anlaşmaya bağlı olarak hazırladığı malları kendi ticari işletmesinde, herhangi bir nakliye ve gümrük işlemleri yapılmaksızın alıcıya teslim ediyorsa, bu teslim şekline ticari işletmede teslim denir. Burada satıcı mala ilişkin bütün tasarruf yetkisini, bunun yanında masrafları ve riskleri alıcıya bırakmış olur. Taşıyıcıya Teslim (FCA) Satıcının mallar ile ilgili gümrük işlemlerini tamamlayarak, belirlen tarih ve yerde, alıcı tarafından yetkilendirilmiş taşıyıcıya teslim etmesine, taşıyıcıya teslim denir. Teslim anından itibaren malla ilgili tüm tasarruflar taşıyıcıya geçer. Taşıma Ücreti Ödenmiş Olarak Teslim (CPT) Satıcının varış yerine kadar navlun bedelini ödemekle yükümlü olarak nakliyeciye teslim etme yükümlülüğünde olduğu teslim şeklidir. Taşıma Ücreti ve Sigorta Ödenmiş Olarak Teslim (CIP) Satıcının belirlenen tarih ve belirlenen teslim yerinde, sigorta primini, navlunu ve yükleme masraflarını üstlendiği ve buna bağlı olarak malların satıcının anlaştığı nakliye firmasıyla nakliyesinin gerçekleştirildiği teslim şeklidir. Terminalde Teslim (DAT) Satıcının malları belirlenen varış yerinde veya limanda, gelen nakliye aracından indirilmiş bir şekilde alıcının tasarrufuna bırakılmasını ifade eden teslim şeklidir. 2011’den itibaren yürürlüğe girmiştir. Belirlenen Yerde Teslim (DAP) Belirlenen yerde teslim şekli, satıcının malları belirlenen varış yerinde, gelen nakliye aracından indirmeden alıcının tasarrufuna bırakıldığı teslim şeklidir. DAP da, DAT gibi 2011’den itibaren yürürlüğe girmiştir. Gümrük Vergileri Ödenmiş Olarak Teslim (DDP) Satıcının teslim yükümlülüğünün, malların ithalatçı ülkede belirlenen yerde hazır olmasıyla yerine getirildiği teslim şeklidir. Bu teslim şeklinde satıcı, malları gümrük işlemleri tamamlanmış olarak teslim eder ve gümrük vergileri dahil bütün masrafları ve riskleri üstlenir. Gemi Yanında Teslim (FAS) Dış ticarete konu olan mallar, belirtilen tarihte belirtilen yükleme limanında ihracatçı tarafından geminin yanına getirilir ve bu şekilde gemi yanında teslim gerçekleşmiş olur. Gemide Masrafsız Teslim (FOB) Satıcının malları belirtilen tarihte ve belirtilen limanda, alıcı tarafından temin edilen nakliye gemisine yüklemesiyle gerçekleştirilen teslim şeklidir. Mal Bedeli ve Navlun Ödenmiş Olarak Teslim (CFR) Satıcının, malların varış yerine kadar taşınması için gerekli olan masrafları ve navlun bedelini ödediği bu teslim şekline mal bedeli ve navlun ödenmiş olarak teslim denir. 124 Mal Bedeli, Sigorta ve Navlun Ödenmiş Olarak Teslim (CIF) Bu teslim şeklinde satıcı, sigorta primini, navlunu, yükleme masraflarını ve mevcut riskleri üstlenerek malları yükleneceği limana getirir. Satıcı gemi acentası ile anlaşır. Satış sözleşmesindeki malların belirtilen tarihte ve yerde yüklemesinin yapıldığını alıcıya bildirir. Mallar gemiye yüklendikten sonra navlun ve sigorta primi dışındaki masraflar ve risk alıcıya geçer. İHRACATTA VE İTHALATTA ÖDEME ŞEKİLLERİ Bu kısımda dış ticarete konu olan malların genel kabul görmüş ödeme şekillerine yer verilecektir. Bu ödeme şekilleri; peşin ödeme, mal mukabili ödeme, vesaik mukabili ödeme, kabul kredili ödeme ve akreditifli ödemedir. Şimdi sırasıyla bu ödeme şekillerini inceleyelim. Peşin Ödeme (Advance Payment) Peşin ödeme şekli, alıcının, sipariş edilen malları teslim almadan önce satıcıya ödeme yapmasıdır. İthalatçı tarafından malın teslim alınmasından önce, gerek bankalar yolu ile gerekse de alıcının kendisi veya onun adına hareket eden üçüncü bir kişi tarafından malın bedelinin satıcıya peşin olarak ödenmesidir. Ödeme çoğunlukla; çekle, havaleyle veya nakit olarak yapılır. Bu tür bir ödeme şekli, dış ticarette pek görülmeyen bir uygulamadır. İhracatçı için minimum risk içeren, bunun yanında bütün riskin ithalatçı tarafından üstlenildiği bir ödeme şeklidir. Çünkü ihracatçı malın bedelini hemen tahsil ederken; ithalatçı mal bedelini ödemiş olmasına rağmen, malı sözleşme koşullarına göre alıp almayacağı belli değildir. Bunun yanında ithalatçı malı alsa bile, malın düşük kalitede, ayıplı ve sipariş ettiği üründen farklı olma riskleri de vardır. İthalatçının peşin ödeme yöntemini seçmesinin altında yatan önemli etkenleri şu şekilde sıralayabiliriz: • İthalatçı için olmazsa olmaz bir mal olması • Satıcısının tek olduğu (tekel) bir mal olması • Alıcı açısından mala ilişkin peşin ödeme iskontolarının yüksek olması • İthalatçının ihracatçıyı çok iyi tanıması ve güvenmesi • Malın piyasada fazlaca talep gören bir mal olması • İthalatçının önemli ölçüde yüksek bir ekonomik güce sahip olması. Peşin ödeme şeklinin aşamaları Şekil 5.2’de gösterilmiştir. Şekil 5.2: Peşin Ödeme Şeklinin Aşamaları Başlangıçta ithalatçı ile ihracatçı arasında sözleşmenin imzalandığını varsaydığımızda, Şekil 5.2 sözleşme sonrası peşin ödemeye ilişkin aşamaları göstermektedir. 1. Aşamada, ithalatçı varılan anlaşmaya istinaden ihracatın bedelini ihracatçıya verilmek üzere bankasına yatırır. 2. Aşamada ithalatçının bankası ihracat bedelini, ihracatçının hesabına geçirilmesi için ihracatçının bankasına transfer eder. Daha sonra 3. Aşamada, ihracatçının hesabına geçen ihracat bedeli, ihracatçıya ödenir. 4. Aşamada, ihracatçı, ihraç malını ithalatçıya gönderir ve son aşama olan 5. Aşamada ise, ithalatçı gönderilen malı gümrükten çeker. 125 Mal Mukabili Ödeme (Cash Against Goods) Mal mukabili ödeme, dış ticarete konu olan malın bedelinin, bu malın ithalatçı tarafından teslim alınmasından sonra ihracatçıya ödenmesidir. Yani ihracatçı, mal bedelini almadan malı ithalatçıya göndermektedir. Bunun yanında, ihracatçı mala ilişkin belgeleri de hazırlar ve isterse mal ile birlikte ya da başka bir yolla ithalatçıya gönderir. Mal mukabili ödeme, ihracatçı için riskli bir ödeme şeklidir. Çünkü ithalatçının malı teslim aldıktan sonra mal bedelini ödememe veya eksik ödeme ihtimali vardır. İthalatçı için ise, tercih edilen bir ödeme sistemidir. Çünkü ithalatçı malı gümrükten alıp, ödemeyi yapmadan kontrol edebilme imkânına sahiptir. Peşin ödeme şeklinin aşamaları Şekil 5.3’de gösterilmiştir. Şekil 5.3: Mal Mukabili Ödeme Şeklinin Aşamaları Başlangıçta ithalatçı ile ihracatçı arasında sözleşmenin imzalandığını varsaydığımızda, Şekil 5.3 sözleşme sonrası mal mukabili ödemeye ilişkin aşamaları göstermektedir. 1. Aşamada, ihracatçı malları ithalatçının ülkesine sevk eder (gümrüğe). Bunun yanında ihracatçı, ilgili mala ilişkin belgeri de, ister malla birlikte isterse diğer yollarla (kargo gibi) ithalatçıya gönderir. 2. Aşamada, ithalatçı kendisine gelen ilgili belgelerle birlikte malı kendi ülkesinin gümrüğünden çeker. 3. Aşamada, ithalatçı, vadesi geldiğinde bankasına malın bedelinin ihracatçının bankasına transfer edilmesi için müracat eder. 4. Aşamada, ithalatçının bankası mal bedelini ihracatçının bankasına transfer eder. Son aşama olan 5. Aşamada ise, ihracatçı bankasından mal bedelini alır. Vesaik Mukabili Ödeme (Cash Against Documents) Vesaik mukabili ödeme şeklinde, ihracatçı başlangıçta mal bedelini almadan, malları ithalatçıya sevk eder. Bunu takiben ihracatçı, malı temsil eden kıymetli evrak hükmündeki belgeleri banka aracılığıyla ve bir ödeme talimatıyla ithalatçının bankasına gönderir. İthalatçı gümrükte kendisine lazım olacak malla ilgili belgeleri, bankasından malın bedelini ödeyerek alır ve gümrüğe gelen malı gümrükten çeker. İşte bu şekilde işleyen ödeme şekline, vesaik mukabili ödeme şekli denir. Diğer bir ifadeyle vesaik mukabili ödeme şekli; bankanın, ihraç bedelini tahsil ettikten ya da gelecekte bir tarihte tahsil edilmek üzere vadeli bir poliçe düzenlendikten sonra malların çekilmesini sağlayacak belgeleri ithalatçıya teslim ettiği ödeme şeklidir. Uluslararası ticarette yaygın olarak kullanılan bir ödeme aracıdır. Bu ödeme şekli ithalatçı için güvenli bir ödeme şeklidir. Çünkü ödeme yapmadan önce, gümrükte olan malı kontrol etme imkânı vardır. Dolayısıyla ihracatçı için daha riskli bir ödeme şeklidir. Çünkü eğer ithalatçı malı kabul etmezse veya başka şekilde belgeleri almayıp ödemeyi yapmazsa, ihracatçı yurt dışına gönderdiği mallar ile ilişkili önemli masraflara katlanmak zorunda kalacaktır. Vesaik mukabili ödeme şeklinin aşamaları Şekil 5.4’de gösterilmiştir. 126 Şekil 5.4: Vesaik Mukabili Ödeme Şeklinin Aşamaları Başlangıçta, diğer ödeme şekillerinde olduğu gibi, ithalatçı ile ihracatçı arasında sözleşmenin imzalandığını varsaydığımızda, Şekil 5.4 sözleşme sonrası vesaik mukabili ödemeye ilişkin aşamaları göstermektedir. 1. Aşamada, ihracatçı malları ithalatçının ülkesindeki gümrüğe sevk eder. 2. Aşamada, ihracatçı aynı zamanda, mala ilişkin ilgili belgeleri (vesaikleri) bankasına teslim eder. 3. Aşamada, ihracatçının bankası ilgili belgeleri, ithalatçının ülkesindeki bankaya (tahsil bankası) gönderir. 4. Aşamada, ithalatçının bankası vesaiklerin geldiğini ithalatçıya bildirir ve ithalatçı ödeme yapar. 5. Aşamada, ödemeye istinaden ithalatçı, mala ilişkin ilgili belgeleri bankadan alır. 6. Aşamada, ithalatçı mala ilişkin ilgili belgelerle birlikte malı ülkesinin gümrüğünden çeker. Bu sırada, mala ilişkin ödemeyi alan ithalatçının bankası, bu bedeli ihracatçının bankasına transfer eder. Bu, 7. Aşamayı gösterir. 8. Aşamada ise, ihracatçı ilgili mala ilişkin bedeli bankasından alır. Burada 6, 7 ve 8’inci aşamaların sırası uygulanışlarına bağlı olarak değişebilmektedir. Kabul Kredili Ödeme (Acceptance Credit) Kabul kredili ödeme şekli, peşin ödeme dışındaki bütün ödeme şekillerinde kullanılabilen bir ödeme şeklidir. Dış ticarete konu olan mal bedelinin belli bir vadede ödenmesini taahhüt eden ve bu ödemeye bir poliçenin aracı olduğu ödeme şeklidir. Diğer bir ifadeyle, malın vadeli olarak satılmasından dolayı, ihracatçının ilgili belgelere ilave olarak, ithalatçıya veya ithalatçının bankasına imzalanması için bir poliçe göndermesi ve mal bedelini poliçeye bağlaması esasına dayalı bir ödeme şeklidir. Bu şekilde yapılan bir ödemede ihracatçı alacağını güvence altına almaktadır. Kabul kredili ödeme şekli, ayrı bir ödeme şekli olmaktan ziyade, diğer ödeme şekillerinin vadeli olması durumunda, vadeli alacağın bir poliçeye bağlanmasıyla oluşan, ek bir özellik kazanan ödeme şeklidir. Kabul kredili ödeme şeklinin (vesaik mukabili) aşamaları Şekil 5.5’de gösterilmiştir. Şekil 5.5: Kabul Kredili (Vesaik Mukabili) Ödeme Şeklinin Aşamaları Başlangıçta yine ithalatçı ile ihracatçı arasında sözleşmenin imzalandığını varsayalım. Şekil 5.5 sözleşme sonrası kabul kredili ödemeye ilişkin aşamaları göstermektedir. 1. Aşamada, ihracatçı, ilgili 127 malları ithalatçının ülkesine yollar (gümrüğe). Aynı zamanda 2. Aşamada ihracatçı, mala ilişkin belgeleri (vesaiki), vadeli bir poliçe ile birlikte bankasına verir. 3. Aşamada, ihracatçının bankası ilgili belgeleri ithalatçının ülkesindeki tahsil bankasına gönderir. 4. Aşamada ithalatçının bankası, vesaiklerin geldiğini ithalatçıya bildirir ve ithalatçı bunun üzerine poliçeyi kabul eder ve poliçenin arka yüzünü imzalıp, bankaya verir. 5. Aşamada, ithalatçı, mala ilişkin ilgili belgeleri bankadan alır. Bazı durumlarda poliçenin bir banka tarafından kabul edilmesi öngörülebilir. Bu durumda banka poliçeyi kabul eder veya ithalatçının kabulüne aval (ithalatçının ödememesi durumunda poliçe bedelini ödeyeceğine ilişkin verdiği güvence) verebilir. Bu durumun da 6. Aşamayı oluşturduğunu varsayalım. 7. Aşamada, ithalatçı mala ilişkin ilgili belgelerle birlikte malı ülkesinin gümrüğünden çeker. 8. Aşamada, poliçenin ödeme vadesi geldiğinde, ithalatçı mal bedelini bankasına öder. 9. Aşamada, mal bedelini tahsil eden ithalatçının bankası, bu bedeli ihracatçının bankasına transfer eder. Son olarak 10. Aşamada ise, ihracatçının bankasına ulaşan mal bedeli, ihracatçıya ödenir. Akreditifli Ödeme (Letter of Credit – L/C) Akreditifli ödeme, dış ticarette en çok kullanılan ödeme şekillerinin başındadır. Akreditif, ithalatçı firmanın talebi üzerine ithalatçı firmanın ülkesindeki bir bankanın, yükleme belgelerinin bankaya teslim edilmesi gibi gerekli şartların yerine getirilmesi durumunda, ihracatçıya mal bedelinin kendi ülkesinde belirleyeceği bir banka vasıtasıyla ödeneceği garantisinin verilmesidir. Akreditif bir tür teminattır. Şartlı bir ödeme taahhüdü olarak tanımlanabilir. Akreditif, bankanın ödeme taahhüdü ile malın satış bedelinin ödenmesini teminat altına alması ve finansman kolaylığı sağlaması açısından ihracatçıya faydalı bir ödeme şeklidir. Aynı zamanda bu tür bir ödeme şekli ithalatçı açısından da, malların ve ilgili belgelerin eline geçmesini sağlaması; aksi takdirde, malın bedelinin ödenmeyeceğini garanti altına alması bakımından, faydalı bir ödeme şeklidir. Akreditifte genel olarak dört taraf vardır: • Akreditif amiri (Applicant): Alıcı, yani ithalatçı firmadır. • Amir Banka (Issuing Bank): İthalatçının isteğine bağlı olarak akreditifi açan bankadır. • Lehdar (Beneficiary): Adına akreditif açılan satıcı, yani ihracatçıdır. • Aracı Banka (Intermediary Bank): Akreditifin açıldığını lehdara (ihracatçıya) bildiren bankadır. Aracı bankanın lehdara karşı sorumluluğu bakımından iki türü vardır. İlki, sadece akreditifin açıldığını lehdara haber veren, ihbar bankasıdır (advising bank). İkincisi, lehdara mal bedelini ödeme yükümlülüğünü üstlenmiş, dolayısıyla akreditife garanti vermiş olan teyit bankasıdır (confirming bank). Farklı türde akreditifler vardır. Fakat biz Şekil 5.6’da sadece akreditifli ödemelerdeki genel işlem akışını inceleyeceğiz. Şekil 5.6: Akreditifli Ödeme Şeklinin Aşamaları 128 Akreditif türleri için, Atila Bağrıaçık’ın “Uygulamalı Dış Ticaret İşlemleri” Gözden Geçirilmiş 7. Baskı, İstanbul: Bilim Teknik Yayınevi, 2003. künyeli kitabının 49. sayfasına bakabilirsiniz. Başlangıçta daha önce olduğu gibi yine, ithalatçı ile ihracatçı arasında sözleşmenin imzalandığını varsayalım. Şekil 5.6 sözleşme sonrası akreditifli ödemeye ilişkin aşamaları göstermektedir. 1. Aşamada, İthalatçı (amir) bankasına (amir banka) ihracatçı (lehdar) lehine bir akreditif açılması için başvurur. 2. Aşamada, Amir banka akreditifin açıldığını lehdarın ülkesindeki bankaya bildirir. 3. Aşamada, ihracatçının bankası akreditifin açıldığını lehdara ihbar eder. 4. Aşamada, ihracatçının bankası akreditife uygunluk verir ve teyit isteniyorsa akreditifi teyit eder ve bu konuda lehdara bilgi verir. Bunun üzerine lehdar, akreditif metnindeki koşullara bağlı olarak malı ithalatçıya ulaşması için gümrüğe gönderir. 5. Aşamada, ihracatçı firma, mala ilişkin vesaikleri (belgeleri) bankaya teslim eder ve mal bedelinin ödenmesi talebinde bulunur. 6. Aşamada, ihracatçının bankası, ihracatçıdan aldığı mala ilişkin vesaikleri amir bankaya gönderir. 7. Aşamada, amir banka ilgili vesaikleri ithalatçıya ulaştırır ve ithalatçı borçlandırılır. 8. Aşamada, ithalatçı elindeki vesaiklerle birlikte malı gümrükten çeker. 9. Aşamada, İthalatçının akreditif açma şekline göre ithalatçı gerekli zamanda mal bedelini amir bankaya öder. 10. Aşamada, amir banka mal bedelini ihracatçının bankasına transfer eder. Son aşama olan 11. Aşamada ise, ihracatçının bankası mal bedelini ihracatçıya öder. NASIL İHRACATÇI OLUNUR? İhracat, bir ülke sınırları içerisinde serbest dolaşımda bulunan mal ve hizmetlerin diğer ülkelere satılması şeklinde genel bir ifade ile tanımlanabilir. İhracata dışsatım da denir. Bunun yanında İhracat Yönetmeliğinde ihracat, “bir malın, yürürlükteki ihracat mevzuatı ile gümrük mevzuatına uygun şekilde Türkiye gümrük bölgesi dışına veya serbest bölgelere çıkarılmasını veyahut Müsteşarlıkça ihracat olarak kabul edilecek sair çıkış ve işlemleri ifade eder” şeklinde tanımlanmaktadır. Biz bu başlık altında nasıl ihracatçı olunacağına değineceğiz. İhracatçı olmak sadece ihracatçı kimliğinin kazanılması ile olmaz. İhracatçı olabilmek için ihracat sürecinin gerçekleştirilmesi gerekir. Dolayısıyla, nasıl ihracatçı olunabileceğine geçmeden önce ihracat mevzuatı ile ilgili bazı şeylerin bilinmesi gerekir. Bu amaçla, ilk olarak ihracat rejiminden ve ihracat yönetmeliğinde mevcut olan ihracat şekillerinden bahsedeceğiz. Daha sonra ise fiili bir ihracat sürecinin nasıl gerçekleştirileceğini genel olarak açıklayacağız. İhracat Rejimi Kararı Bir firmanın ihracat faaliyetine başlamadan önce ihracatla ilgili kanuni çerçeve hakkında bilgi sahibi olması önemlidir. Bu bakımdan bu başlık altında detaya girmeden sadece ihracat rejimi kararı hakkında temel bilgiler sunulacaktır. Türkiye için İhracat Rejimi Kararı, 6 Ocak 1996 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Amaç İhracat Rejimi Kararı’nın amacı, ihracatın ülke ekonomisi yararına düzenlenmesini, desteklenmesini ve geliştirilmesini sağlamak için ihracatta yetkili mercii ve uygulanacak esasları belirlemektir. Kapsam Bu Karar kapsamında, ihracatla ilgili her türlü işlem; ihracatla ilgili sair mevzuat ile ikili ve çok taraflı anlaşmalar ve bunlara istinaden çıkarılacak yönetmelik, tebliğ ve talimatlar çerçevesinde yürütülür. 129 Yetki İhracatta yetkili merci, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakanlıktır. Bakanlık şu yetkilere sahiptir: a. İhracatın her aşamasında gözetim, denetim ve yönlendirilmesine ilişkin her türlü önlemleri almaya, ihracatla ilgili işlemleri her safhada izlemeye ve bu hususlarla ilgili düzenlemeleri yapmaya, ihracata ilişkin bilgi ve belgeleri istemeye ve ihracatı bu Karar çerçevesinde yürütmeye, b. Piyasalarda meydana gelen olağan dışı bir gelişme, ihracata konu malda görülen yetersizlik, kamu güvenliği, kamu ahlakı, insan sağlığı, hayvanların, bitkilerin veya çevrenin korunması amacına yönelik tedbirler, sanatsal, tarihi ve arkeolojik değer taşıyan metanın korunması nedenleriyle ihracatta kısıtlama veya yasaklama getirmeye, c. Gerektiğinde ihracatı müsaadeye veya kayda bağlamaya, ihracatta miktar kısıtlaması uygulamaya, d. Bağlı muamele, takas ve dolaylı offset gibi karşılıklı ticaret uygulamalarının usul ve esaslarını gerektiğinde sektör ve/veya ülke bazında belirlemeye, e. Transit ticaret, geçici ihracat, bedelsiz ihracat ve ticari kiralama yolu ile yapılacak ihracat ile yurt dışında inşaat, tesisat ve montaj işi alan müteahhitlerin yapacağı ihracatı düzenlemeye, f. İhracat politikalarında bir bütünlük sağlanması için ilgili kurum ve kuruluşların ihracata yönelik faaliyet ve kaynaklarını koordine etmeye, g. Alıcı ülkelerce ihracatımızın kısıtlanmasına ilişkin olarak alınacak tedbirlerin kaldırılmasına, etkilerinin asgariye indirilmesine veya iyileştirilmesine ilişkin görüşmeler yapmaya, yaptırmaya ve varılan anlaşma hükümlerinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlamaya, h. İhracata konu tarım ürünlerinin desteklenmesine yönelik hazırlıkları yapmaya, destekleme stoklarının ihracat yoluyla değerlendirilmesine ilişkin esasları tespit etmeye, uygulamaya veya uygulanmasını sağlamaya, ı. Madde ve/veya ülke bazında ihracatla ilgili, yurt dışında düzenlenecek fuarlar da dahil, tanıtım ve pazarlama politika ve faaliyetlerinin esaslarını belirlemeye ve ilgili kuruluşlar nezdinde takip ve koordine etmeye, i. Kalkınma planları ve yıllık programlardaki ekonomik ve sosyal hedeflere ulaşılabilmesini teminen yapılacak faaliyetlerin gerçekleştirilmesi amacıyla; uluslararası kuruluşlara olan yükümlülükler ile iç ve dış piyasa şartları ve diğer ülkelerin madde politikalarına ilişkin uygulamaları da göz önünde tutularak, ihracata konu ürünlere rekabet gücü kazandırıcı çalışmalar ve düzenlemeler yapmaya, j. Genel ihracat politikası hedefleri çerçevesinde, Türkiye İhracat Kredi Bankası (Eximbank) tarafından ihracatla ilgili olarak gerçekleştirilecek programları müştereken tespit etmeye, k. Yayımlanacak tebliğler çerçevesinde ihracatçı şirketlere “Dış Ticaret Sermaye Şirketi”, “Sektörel Dış Ticaret Şirketi” veya öngörülecek ihracat modellerine uygun statüler vermeye, geri almaya ve bunların hak, yetki ve sorumluluklarını tespit etmeye. Bu Karar kapsamında yapılacak desteklemenin kaynağını 88/l3384 sayılı Karar’ın l’inci maddesi uyarınca oluşturulan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu ile ilgili diğer fon ve kaynaklar teşkil eder. Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakanlık, yukarıda sayılan yetkilerin kullanılması sırasında, mevzuat hükümleri çerçevesinde; İhracatçı Birlikleri, Türkiye İhracatçılar Meclisi, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, uluslararası gözetim şirketleri ve ilgili diğer kurum ve kuruluşları görevlendirebilir. 130 İhracat Serbestisi ve İhracatın Koordinasyonu Kanun, kararname ve uluslararası anlaşmalarla ihracı yasaklanmış mallar dışında kalan bütün malların ihracı, yukarıdaki (b) bendi hariç olmak üzere, bu Karar çerçevesinde serbesttir. Kamu kurum ve kuruluşları, madde bazında miktar veya dönem itibariyle ihracatın kısıtlanmasına veya yasaklanmasına yönelik kanun ve kararnamelerin hazırlanması aşamasında Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakanlığın görüşünü alırlar. İhracat faaliyetlerinin koordineli bir şekilde yürütülebilmesini teminen ilgili kurum ve kuruluşların kendi mevzuatları uyarınca ihracata yönelik olarak alacakları kararlar ile alım ve satımı ilgili mevzuatla belirli bir merciin iznine bırakılmış malların ihracına ilişkin esas ve uygulamaların tespiti aşamasında Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakanlığın uygun görüşü alınır. İhracat işlemlerinde, ilgili mevzuatla belirlenmiş olanlar dışında hiçbir belge aranmaz. Kamu kurum ve kuruluşları, ihracat işlemlerinin azami ölçüde süratle tamamlanmasını teminen gerekli düzenlemeleri yaparlar. İhracı Yasak ve Ön İzne Bağlı Mallar Kanun, kararname ve uluslararası anlaşmalarla ihracı yasaklanmış veya belli bir merciin ön iznine bağlanmış olan mallar grubuna, bu Karar’ın Ek’inde yer alan mallar ilave edilmiştir. EK- A) Kanun, Kararname ve Uluslararası Anlaşmalarla İhracı Yasaklanmış Olan Mallar Grubuna İlave Edilen Maddeler 1. 11.8.1995 tarih ve 22371 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Doğal Çiçek Soğanlarının Sökümü, Üretimi ve İhracatına Ait Yönetmelik kapsamında; ihracatı yasak olan doğal çiçek soğanları. 2. Odun 3. Sığla 4. Yalankoz 5. Datça hurması EK- B) Kanun, Kararname ve Uluslararası Anlaşmalarla İhracı Belli bir Merciin Ön İznine Bağlı Mallar Grubuna İlave Edilen Maddeler 1. 11.8.1995 tarih ve 22371 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Doğal Çiçek Soğanlarının Sökümü, Üretimi ve İhracatına Ait Yönetmelik kapsamında; ihracat amacıyla doğadan elde edilmesi kontenjanla veya başka herhangi bir kayıtla sınırlandırılan doğal çiçek soğanları 2. Damızlık büyük ve küçükbaş hayvan İhracat Şekilleri İhracat işleminin başlaması için ihracatçıların, İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğine onaylattıkları gümrük beyannamesi ile ihracatın yapılacağı gümrük idaresine başvurmaları gerekir. İhracat çeşitli şekillerde yapılabilir. Şimdi bu ihracat şekillerini inceleyelim. Ön İzne Bağlı İhracat İhracı uluslararası anlaşma, kanun, kararname ve ilgili sair mevzuat uyarınca belli bir merciin ön iznine bağlı malların ihracatında, ilgili mercilerden ön izin alındıktan sonra ihracat mevzuatı hükümleri uygulanır. 131 Kayda Bağlı İhracat Gümrük beyannamesinin, ihracattan önce İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğince kayda alındığı ihracat şeklidir. İhracı kayda bağlı mallar, Müsteşarlıkça yayımlanacak Tebliğ ile belirlenir. İhracı Kayda Bağlı Mallara İlişkin Tebliğ kapsamındaki malların ihracından önce gümrük beyannamelerinin İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğince kayda alınması gerekir. İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğince kayda alınmış gümrük beyannamesinin gümrük idarelerine sunulma süresi, İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğinin onay tarihinden itibaren uzatılmamak üzere otuz gündür. Ancak, ülkemiz ihraç ürünlerine miktar kısıtlaması uygulayan ülkelere yapılan, kısıtlama kapsamındaki malın ihracına ait kayıt meşruhatı düşülerek onaylanmış gümrük beyannamelerinin gümrük idarelerine sunulma süresi, otuz günden daha kısa veya daha uzun olarak Müsteşarlıkça belirlenebilir. Kredili ihracat İkili veya çok taraflı kredi anlaşmaları dışında kalmak koşuluyla, ihracat bedelinin Kambiyo Mevzuatı’nda öngörülen süreleri aşacak biçimde yurda getirilmesine imkan tanıyan ihracat şeklidir. 12 Temmuz 2008 tarih ve 26934 numaralı Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik ile kaldırılmıştır. Konsinye ihracat Konsinye İhracat, kesin satışı daha sonra yapılmak üzere yurt dışındaki alıcılara, komisyonculara, ihracatçının yurt dışındaki şube veya temsilciliklerine mal gönderilmesidir. Konsinye ihracat başvuruları ilgili İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğine yapılır. Madde ve/veya ülke politikası açısından Müsteşarlıkça getirilebilecek düzenlemeler kapsamındaki mallarla ilgili konsinye ihraç talepleri Müsteşarlığın görüşü alındıktan sonra, bunun dışında kalan mallara ilişkin talepler ise doğrudan İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğince sonuçlandırılır. İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğince konsinye ihracat olarak beyannamelerinin otuz gün içinde gümrük idarelerine sunulması gerekir. onaylanmış gümrük İhracatçılar, konsinye olarak gönderilen malların kesin satışının yapılmasından sonraki otuz gün içinde durumu, kendileri tarafından düzenlenmiş kesin satış faturası veya örneği ve gerekli diğer belgeler ile birlikte izni veren İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğine bildirir. Konsinye olarak gönderilen malın ihraç tarihinden itibaren bir yıl içinde kesin satışının yapılması gerekir. Bu süre, haklı ve zorunlu nedenlere istinaden müracaat edilmesi halinde, izni veren İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğince iki yıl daha uzatılabilir. Konsinye olarak gönderilen malın, konsinye ihraç izin süresi içinde satılamaması halinde, malın gümrük mevzuatı çerçevesinde yurda getirilmesi gerekir. Yurt Dışı Fuar ve Sergilere Katılım ve İhracat Ülkemizi temsilen katılınacak uluslararası yurt dışı fuar ve sergiler Müsteşarlık tarafından belirlenir. Uluslararası ticari fuarlara ve sergilere, gerek ülkemizi temsilen ulusal düzeyde gerekse bireysel olarak katılacak firma ve kuruluşlarca yurt dışına gönderilecek bedelli veya bedelsiz mallar ile yurt dışında düzenlenecek bilim, sanat, kültür veya tanıtım amaçlı fuar/sergi, konferans, seminer gibi etkinliklere kişi veya kuruluşlarca gönderilecek bedelli veya bedelsiz malların yurt dışına çıkışıyla ilgili başvurular doğrudan ilgili gümrük idarelerine yapılır. Gümrük idareleri söz konusu malların yurt dışına çıkışı için yapılan talepleri ilgili mevzuat çerçevesinde inceleyip sonuçlandırır. Uluslararası ticari fuar ve sergilerde sergilenmek üzere yurt dışına çıkarılan malların kesin satışına ilişkin talepler, geçici çıkışa esas gümrük beyannamesinin İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğince onaylanmasını müteakip gümrük idarelerince sonuçlandırılır. 132 İthal Edilmiş Malın İhracı Gümrük mevzuatı çerçevesinde serbest dolaşıma girmiş yeni veya kullanılmış malın ihracı genel esaslar çerçevesinde yapılır. Ancak, daha önce ithal edilmiş bir malın ihracatında, ihracatın teşvik ve geliştirilmesi araçlarından yararlanılamaz. Serbest Bölgelere Yapılacak İhracat Serbest bölgelere yapılacak ihracat, ulusal sınırlar içinde olmasına rağmen, gümrük sınırları dışında olup, ihracat mevzuatı hükümlerine tabidir. Serbest bölge,bir ülkenin sınırları içerisnde olmasına rağmen, gümrük hattı dışında sayılan, ülkedeki geçerli ticari, mali ve ekonomik alanlara ilişkin hukuki ve idari düzenlemelerin hiç uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, sınai ve ticari faaliyetler için daha geniş imkanların tanındığı ve fiziki olarak ülkenin diğer kısımlarından ayrılan yerlerdir. Bu durumda, Türkiye’den herhangi bir serbest bölgeye yapılacak mal sevkiyatı ihracat kapsamına girmektedir. Bedelsiz İhracat Bedelsiz ihracat, yürürlükteki Kambiyo Mevzuatı çerçevesinde bedelinin yurda getirilmesi zorunlu olmayan ihracat şeklidir. Bedelsiz olarak ihraç edilebilecek mallar şu şekildedir: a. Gerçek veya tüzel kişiler tarafından götürülen veya gönderilen hediyeler, miktarı ticari teamüllere uygun numuneler ile reklam ve tanıtım malları, yeniden kullanıma veya geri dönüşüme konu ithal edilmiş mal ve ambalaj malzemeleri, b. Daha önce usulüne uygun olarak ihraç edilmiş malların bedelsiz gönderilmesi ticari örf ve adetlere uygun parçaları, fireleri ile garantili olarak ihraç edilen malların garanti süresi içinde yenilenmesi gereken parçaları, c. Yabancı misyon mensuplarının, Türkiye'de çalışan yabancıların, yurt dışına hane nakli suretiyle gidecek Türk vatandaşlarının, daimi veya geçici görevle yurt dışına giden kamu görevlilerinin, bu durumlarının ilgili mercilerce belgelenmesi şartıyla, beraberlerinde götürecekleri, gönderecekleri veya adlarına gönderilecek mal ve taşıtlar, d. Yurt dışında yerleşik tüzel kişiler, yabancı turistler ve yurt dışında ikamet eden Türk vatandaşlarının beraberlerinde götürecekleri, gönderecekleri veya adlarına gönderilecek mal ve taşıtlar, e. Kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler ve üniversitelerin; görevleri veya anlaşmalar gereği gönderecekleri mal ve taşıtlar, f. Savaş, deprem, sel, salgın hastalık, kıtlık ve benzeri afet durumlarında; kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler, üniversiteler, Kızılay ile kamu yararına çalışan dernek ve vakıfların gönderecekleri insani yardım malzemeleri. (a) ve (b) bendlerinde yer alan mallardan, değeri 250.000 (yüzbin) ABD dolarına kadar olanlar ile değer ve miktarına bakılmaksızın (e) ve (f) bendlerinde belirtilen malların bedelsiz ihracat izni başvuruları doğrudan ilgili gümrük idaresine yapılır. (a) ve (b) bendlerinde yer alan mallardan, değeri 250.000 (yüzbin) ABD doları ve üzeri olanların bedelsiz ihracat izni başvuruları ise, Bedelsiz İhracat Formu doldurularak İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliklerine yapılır. İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterlikleri verdikleri bedelsiz ihraç izinlerinin bir örneğini talep sahibine, bir örneğini de ilgili gümrük idaresine intikal ettirirler. Bedelsiz ihraç izinlerinin geçerlilik süresi bir yıldır. (c) ve (d) bendleri çerçevesinde yapılacak bedelsiz ihracata, doğrudan gümrük idaresince izin verilir. (e) bendi kapsamında yapılacak bedelsiz ihracata da, ilgili gümrük idarelerince izin verilir. 133 Kanun, Kararname ve uluslararası anlaşmalarla ihracı yasaklanmış malların bedelsiz ihracatına izin verilmez. İhracı ön izne bağlı malların bedelsiz olarak ihraç edilmesi de, ancak ilgili merciin ön iznine istinaden mümkündür. Bedelsiz ihracata konu mal, ihracatta uygulanan desteklerden yararlandırılmaz. Bunun yanında, (a), (c), (d), (e) ve (f) bendleri kapsamında yapılacak bedelsiz ihracatta, İhracatçı Birliğine üye olma şartı aranmaz Ticari Kiralama Yoluyla Yapılacak İhracat Ticari kiralama yoluyla yapılan ihracat, malların kira bedeli karşılığı belirli bir süre kullanılmak üzere geçici olarak Türkiye gümrük bölgesi dışına veya serbest bölgelere çıkarılmasını ifade eder. Ticari kiralama yoluyla yapılacak ihracat gümrük mevzuatı hükümlerine tabidir. Bağlı Muamele veya Takas Yoluyla Yapılacak İhracat Bağlı muamele veya takas yoluyla yapılacak ihracat, “Karşılıklı Ticaret” olarak da adlandırılan, ödemenin para yerine mal ile yapıldığı ihracat şeklidir. Burada, ihraç edilen malın tümüne veya bir bölümüne karşılık; mal, hizmet veya teknoloji alınmaktadır. Bu ihracat şekli çoğunlukla finansman sorunu yaşayan ülkeler için uygulanmaktadır. Yurt Dışı Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri Kapsamında Yapılacak İhracat Yurt dışı müteahhitlik ve teknik müşavirlik hizmetleri kapsamında yapılacak ihracat, yurt dışında üstlenilen inşaat, tesisat, montaj, mühendislik, proje, müşavirlik, işletme, bakım ve onarım gibi işlerle ilgili her türlü makine, teçhizat ve ekipmanın geçici ihracatına ilişkin başvurular ile üstlenilen projede kullanılacak inşaat malzemeleri ve işçilerin ihtiyacı olan tüketim maddelerinin geçici ve kesin ihracatını ifade eder. Bu ihracat şekline ilişkin başvurular, Dış Ticaret Müsteşarlığı Anlaşmalar Genel Müdürlüğüne yapılır. Başvuru işlemi bir dilekçeye aşağıdaki belgeler eklenerek yapılır: • Yurt dışında alınan işe ait sözleşmenin bir örneği, • "İş Alındı Belgesi" ve varsa "Yurt Dışı İş Deneyim Belgesi" örnekleri, • Firmanın ana statüsünün yayımlandığı ticaret sicili gazetesinin aslı, var ise tadil asılları veya noter veya ticaret memurluğu tarafından tasdikli örnekleri, • Ticaret veya sanayi odasına kayıt belgesi ile imza sirkülerinin aslı veya noter tasdikli örneği, • Başvuru sahibi tarafından doldurulacak "Yurt Dışı Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri Kapsamında Yapılacak İhracata/İthalata İlişkin Başvuru Formu"ndan 2 nüsha (Şekil 5.1’de bu başvuru formu örneği gösterilmiştir). Yukarıda sayılan belgelerde başvuru tarihi sonrasında herhangi bir değişiklik olması durumunda firma, değişiklikleri ilgili belgelerle 1 ay içerisinde Genel Müdürlüğe bildirir. 134 Şekil 5.1: Yurt Dışı Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri Kapsamında Yapılacak İhracata/İthalata İlişkin Başvuru Formu Offset Kapsamında Yapılacak İhracat Offset kapsamında yapılacak ihracat, kamu kuruluşları tarafından açılan uluslararası ihaleler çerçevesinde, ihaleyi kazanan firma veya kuruluş tarafından, Türkiye’de üretilen malların, gelir ve giderleri Türkiye’de kaydedilen yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinin ve diğer hizmetlerin yeni alıcılara ihracatı veya mevcut alıcılara yönelik ihracat artışı ile taahhüt gereğince Türkiye’nin mevcut ihracat potansiyelinin geliştirilmesine yönelik Müsteşarlıkça onaylanan diğer işlemleri ifade eder. Bu ticaret biçimi kamu kuruluşları tarafından açılan savunma alanına yönelik olmayan ve bedeli en az 5.000.000 (Beş milyon) ABD Doları olan uluslararası ihalelerde, ihaleleri kazanan yabancı firma/kuruluşların ihaleleri açan kamu kuruluşlarına yönelik offset taahhütlerini kapsar. Transit Ticaret Transit ticaret, yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik bir firmadan ya da antrepodan satın alınan malın, ülkemiz üzerinden transit olarak veya doğrudan doğruya yurt dışında veya serbest bölgede yerleşik bir firmaya ya da antrepoya satılmasını ifade eder. Uluslararası anlaşmalarla ticareti yasaklanmış mallar ile Müsteşarlığın madde politikası itibariyle transit ticaretinin yapılmasını uygun görmediği mallar transit ticarete konu olamaz. İthalat ve ihracat yapılması yasaklanmış ülkelerle transit ticaret yapılamaz. İhracat Süreci Nasıl İşler? İhracat işlemelerinde izlenecek süreçler, ihracat yapılacak ülkeye, ihracat şekline ve ihraç edilecek ürüne göre değişmektedir. Dolayısıyla, ihracat yapılacak ülkeye, ihracat şekline ve ihraç ürününe göre hazırlanacak belgeler ve izlenecek süreçler de farklı olabilmektedir. Örneğin Avrupa Birliği'ne (AB) üye ülkelere, Avrupa Serbest Ticaret Anlaşması (EFTA) ülkelerine, Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) kapsamında ya da Genel Preferanslar Sistemi (GSP) kapsamında Türkiye’ye tavizli gümrük oranları uygulayan ülkelere yapılacak ihracatlar için düzenlenmesi gereken belgeler, müracaat edilecek kurum ve 135 kuruluşlar ile işlemlerde izlenmesi gereken süreçler değişebilmektedir. Bunun yanında, ihraç ettiğiniz ürün açısından, bazı malların ihracatı yasaktır. Bazılarınınki önceden belirli bir kurumdan alınacak izine tabidir. Dolayısıyla, biz bu başlık altında ihracat sürecinin genel yapısından bahsedeceğiz. İhracat sürecinin çeşitli aşamaları vardır. Bu kısımda ihracat sürecinin çeşitli aşamaları belirtilecektir. Değerlendirme Aşaması İhracata karar vermeden önce firmanın iyi bir değerlendirme yapması gerekir. Çünkü ihracat; idari, mali ve üretim ile ilgili kaynakların kullanımını gerektirir. Bu nedenle, firmanın ihracat sürenin içine aktif olarak girmeden önce değerlendirme yapması ve çeşitli sorulara cevap vermesi önem arz etmektedir. Firmanın cevaplaması gereken sorulardan bazıları şunlardır: • Firma yurt içi pazarda başarılı mıdır? Ürünün pazar payı nedir? • Firmanın ihracat yapmaktaki amacı nedir? Firmanın ürünü, dış pazarlara uygun mudur? Firma risk almaya istekli midir? • Firma içerisinde ihracat bölümü yeterli midir? Yeni elemanlara ihtiyaç var mıdır? • Firma veya çalışanları, dış pazarlar ve ihracat konularında deneyimli midirler? • Firmanın sunduğu ürün veya hizmet dış pazarlarda tutunabilir mi? Ürün veya hizmet rekabetçi midir? • Firma hangi dış pazarlara açılmayı hedeflenmektedir? Bu pazarlardaki rakipleri kimlerdir? • Firmanın alt yapısı ve üretim kapasitesi dış pazarlara açılmak için yeterli midir? • Firmanın ürünü; gümrük vergileri, kotalar ve diğer tarife dışı engeller tarafından kısıtlanmakta mıdır? • Ürünün etiketlenmesine ve ambalajlanmasına ilişkin zorunluluklar nelerdir? • Firmanın dış pazarlara açılmak için finansal yapısı yeterli mi? • Firmanın dış pazarda oluşturacağı fiyat, maliyetle karşılaştırıldığında yeterli karı sağlıyor mu? Bir firma ihracata girişmeden önce yukarıdaki gibi benzer sorulara cevap aramalıdır. Çünkü firmanın cevaplaması gereken bu gibi sorular, firmanın ihracata kalkışmasının firma için iyi bir karar olup olmadığı konusunda yol gösterici olabilecektir. Bununla birlikte, ihracata girecek firmaların kendilerine yol haritası niteliğinde olabilecek ihracat planı da yapmaları önemlidir. İhracat planı, firmanın doğru stratejiler belirlemesine yardımcı olacaktır. Bu şekilde, ihracatın sağlayacağı faydalar ve riskler, pazara girerken karşılaşılabilecek koşullar, bu koşullara bağlı olarak yapılması gerekenler, ihracat için gerekli kaynaklar ve firmanın neye ihtiyaç duyacağı daha gerçekçi ve açık bir şekilde görülmüş olacaktır. İhracat planının içeriğinde, firmanın değerlendirilmesi, sektörün değerlendirilmesi, hedef pazarların seçimi, hedef pazarlara yönelik stratejilerin belirlenmesi, finansal değerlendirme ve risk analizi aşamaları bulunur. Bu şekilde firma, ihracat yaparken karşılaşabileceği engeller hakkında bilgi sahibi olacaktır. Özetle ihracat planı bir firmaya aşağıdaki hususlarda yardımcı olacaktır: • İhracattan ne beklediğini belirlemesinde, • İhracattan beklediği amaçlara ulaşmak için neler yapması gerektiği konusunda, • Bu süreçte karşılaşabileceği engelleri görmesinde, • İhracat yaparken pazar hakkında sahip olması gereken bilgileri toplamasında, • İhracat yapmak için gerekli finansman, insan kaynağı, çevre (network) ve bilgiyi önceden hesaplayabilmesine, • Başarılı ihracat stratejilerinin doğrulanmasına, • Başarısız olabilecek ihracat stratejilerinin uygulamaya geçmeden fark edilmesine. Örnek ihracat planı için http://www.ibp.gov.tr/ig/pdfs/ornek_plan.pdf adresine bakabilirsiniz. 136 İhracatçı Kimliğinin Kazanılması Bir firma, ihracata başlamadan önce yukarıdaki gibi bir değerlendirme yaptıktan sonra, ihracatın kendine uygun ve kazançlı olduğunu düşünüyorsa, ihracat yapmaya karar verebilir. Bunun için de ilk olarak ihracatçı kimliğini kazanması gerekir. Bu başlıkta ihracatçı kimliğinin nasıl elde edileceğini açıklayacağız. İhracat Yönetmeliğinde ihracatçı; “ihraç edeceği mala göre ilgili İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğine üye olan, vergi numarasına sahip gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişilik statüsüne sahip olmamakla birlikte yürürlükteki mevzuat hükümlerine istinaden hukuki tasarruf yapma yetkisi tanınan ortaklıkları” şeklinde tanımlanmıştır. İhracatçı olmak öyle sanıldığı kadar zor değildir. İhracatçı olmak için herhangi bir belge veya izin sertifikası sahibi olmak gerekmemektedir. İhracatçılar Birliğine üye olan her Türk vatandaşı ve firması yasal olarak ihracat yapabilir. Bu aşamada ilgili İhracatçılar Birliğine üye olmak için, firmada imza yetkisine sahip olan kişiler, ilgili birliğe veya şubelerine şu belgeler ile başvurmalıdırlar: • Dilekçe (İlgili birlikten alınan, matbu dilekçe formu kullanılacak) • Vergi Levhası (İlgili vergi dairesinden tasdikli fotokopisi) • İmza sirkülerinin fotokopisi • Taahhütname (İhracatçılar Birliğinden temin edilecektir) • Özel ve tüzel firmalar için ticaret sicil gazetesinin fotokopisi • Esnaf ve sanatkarlar için Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Odasından alınan ve esnaf sicil numarası ile üretim faaliyetinde bulunduğunu gösteren "faaliyet belgesi” • Joınt venture ve konsorsiyumlar için, durumlarını gösterir ortaklık sözleşmesi http://www.immib.org.tr/tr/uyelik-istenen-belgeler.html Hedef Pazar Seçimi İhracatçı kimliğinin kazanılmasından sonraki ihracat süreci aşaması hedef pazarın seçimidir. Bu aşama ihracatçı firma için en kritik aşamalardan biridir. Hedef pazarın bulunması aşamasında firmanın ihracat bölümünde çalışacak personelin yabancı dile, özellikle İngilizce’ye, hakim olması gerekir. Bunun yanında firmanın ürünü hedef pazarda yükselen bir talebe sahip olmalıdır. Bu talep, pazar araştırması yolu ile belirlenmelidir. Firma hedef pazar seçerken aşağıdaki noktalara dikkat etmelidir: • Firma, pazardaki rekabet yapısına dikkate etmelidir. Çünkü güçlü rakiplerin çok olduğu pazarlarda müşteri bulmak ve başarılı olmak, daha az rakibin bulunduğu pazarlara göre çok daha zordur. • Belirlenecek hedef pazarların büyüklüğü ve pazarda bulunan potansiyel müşterilerinizin sayısı, müşteri bulmak ve ihracatta başarılı olmak için harcanacak kaynaklarla orantılı olmalıdır. • Hedef pazarlarda, firmanın kendi ülkesinde alıştığından farklı olarak, müşterilerin ve ülkelerin kültürel, ekonomik, bürokratik farklılıkları olabilir. Bu farklılıkların bilinmesi ve ona göre ihracat sürecinin yönetilmesi gerekir. • Hedef pazardaki müşterilerin istek ve ihtiyaçlarının neler olduğunun iyi tespit edilmesi ve buna yönelik ürün ve hizmetlerin sunulması gerekir. Bunun için de hedef pazarlar hakkında detaylı bilgi toplamak lazımdır. Hedef pazarla ilgili toplanması gereken önemli bazı bilgileri şu şekilde sıralayabiliriz: • Sosyal ve ekonomik yapı ile ilgili bilgiler • Demografik yapı ile ilgili bilgiler • Kültürel yapı ve yaşam tarzı ile ilgili bilgiler 137 • Coğrafi konumla ilgili bilgiler • Tüketiciler ile ilgili bilgiler • Rakipler ile ilgili bilgiler • Teknolojik ve endüstriyel yapı ile ilgili bilgiler • Politik ve hukuki durum ile ilgili bilgiler • Dağıtım kanalları ile ilgili bilgiler Bu aşamada etkin bir pazar araştırmasının yapılması gerekir. Pazar potansiyelinin ölçülmesi ve değerlendirilmesi, pazar araştırması kapsamı içinde yer alan iki önemli kavramdır. Pazar potansiyelinin ölçülmesi, hedef pazarın işletmenin ürününü satın alabilecek güce sahip olup olmadığının tespitidir. Eğer müşterilerin işletmenin ürününü satın alacak parası yoksa firmanın bu pazarla ilgili amaçlarına ulaşması mümkün değildir. Pazarın değerlendirilmesi ise, hedef pazardaki müşterilerin firmanın ürününü almayı isteyip istemediğinin tespitidir. Çünkü müşterilerin parası olabilir ama bu parayı işletmenin ürünlerine harcamaya istekli olmayabilirler. Pazar araştırması firmaya; stratejisini gözden geçirme, doğrulama, daha iyi konumlandırma ve bölümlendirme yapma imkânı vermektedir. Dış pazar araştırmasında, masa başı araştırması ve yerinde alan araştırması olmak üzere birbirini tamamlayan iki yöntem mevcuttur. Uluslararası pazarlara yönelik pazar araştırması oldukça maliyetlidir. Bu yüzden ilk olarak masa başı araştırması yapılır. Bu konuda, dünyadaki olaylar günü gününe takip edilir, ticari ve ekonomik istatistiklerin analizi yapılır, çeşitli yerlerdeki uzmanların görüşleri alınır, devletin sağladığı desteklerden ve internet gibi kaynaklardan yararlanılır. Yerinde pazar araştırması ise, hedef pazarda yüz yüze görüşmeler, anket uygulamaları, mağaza ziyaretleri, gözlemler ve ürün test etme gibi yöntemlerle uygulanmaktadır. Dış pazar araştırması hangi yöntemlerle yapılır? Müşteri Bulma Firmanın müşterisi, çoğunlukla firmalar olabileceği gibi, son kullanıcı olan tüketiciler de olabilir. Firmanın müşteriye malını anlatması için satış, pazarlama, tanıtım yöntemlerini kullanması gerekir. İhracat pazarlaması, ihraç ürününün satışına yardımcı olur. Hedef pazarlara satış yapmak ya da satışları artırmak için kullanabilecek tüm araç ve gerçekleştirilecek tüm faaliyetler, ihracat pazarlamasıdır. İhracat pazarlamasının amacı, potansiyel müşterilerle iletişim kurmaktır. Firma, ihracata uygun, alıcının istekleri ve beğenileri doğrultusunda bir ürünü olduğunu potansiyel müşterilerine duyurmalıdır. Bunun yanında, ürününün müşterilerin kullanımına hazır ve ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olduğunu da potansiyel müşterilerine duyurmalıdır. Firmanın ürününün mesajı, müşterinin ilgisini çekecek biçimde ilginç ve dikkatlice düşünülmüş olmalıdır. Firmanın potansiyel müşterilerine ulaşmak için faydalanabilecekleri kaynakları şu şekilde ifade edebiliriz: • Müşteri ile iletişimde pazar hakkında daha fazla bilgisi olan yerel ortaklardan faydalanılabilir, • Uluslararası deneyimi olan bir reklam veya tanıtım ajansından profesyonel destek alınabilir, • Potansiyel müşterilere mektup, elektronik postalar gönderilebilir veya telefonla tanıtım yapılabilir, • Müşteri ile iletişim kurmak için; gazeteler, dergiler, radyolar, televizyonlar ve internet sitelerinden yararlanılabilir. Ayrıca firma, broşürler ve posterler bastırarak, standlar açarak, fuar ve sergilere katılarak da müşteriye ulaşmaya çalışabilir. 138 Dağıtım Kanallarının Seçimi Hedef pazarların seçilip, müşterilerin de bulunmasından sonra yapılacak şey, müşterilere ürünlerin nasıl ulaştırılacağıdır; yani, dış pazara nasıl girileceğidir. Burada dağıtım kanallarının seçimi sorunu ortaya çıkar. Dağıtım en genel tanımı ile, ticarete konu olan malların üreticiden tüketiciye doğru yerde ve doğru zamanda ulaştırılması işidir. Dağıtım kanalı ise, malların üreticiden tüketiciye ulaştırılması sırasında izlenen rotadır. İhracat yoluyla bir pazara giriş iki şekilde olur: Doğrudan ihracat ve dolaylı ihracat. Firma dış pazarlara doğrudan ihracat yoluyla ulaşırken aracı kullanmayabilir. Fakat bu şık, zor bir tercihtir. Firmalar daha çok, ihracatta iç pazara göre farklı risk ve belirsizliklerin üstesinden gelebilmek için yerel aracılara ihtiyaç duyarlar. Doğrudan ihracatta en çok kullanılan aracı türleri; distribütör, satış temsilcisi ve acentedir. Distribütörün, satış temsilcisinden ve acenteden farkı nedir? Müzakere ve Sözleşme İmzalanması İhracat sürecinin bu aşamasında ihracatçı, potansiyel müşteriyle (ithalatçıyla) malın dış ticaretine ilişkin olarak müzakere eder. Dış ticarette müzakere, tarafların (ihracatçı ile ithalatçının) birbirlerini ikna etmeye çalıştıkları bir süreçtir. Eğer taraflar arasında anlaşma sağlanırsa, bu durumda sözleşme imzalanır. Dolayısıyla, bütün sözleşmeler bir müzakere sürecinin sonunda ortaya çıkar. Anlaşmanın yazılı bir metne dökülmesi önemlidir. Çünkü yazılı bir sözleşme, ticari bir işlemde ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkların, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıklığa kavuşturarak, anlaşmazlığın çözülmesini sağlar. Bu nedenle ticari işlemlerin sorunsuz yürümesini sağlamak amacıyla sözleşmenin dikkatli bir şekilde düzenlenmesine, ticari işlemin tüm yönlerine ilişkin, kapsamlı ve ayrıntılı terim ve koşulları içermesine dikkat edilmelidir. Ticari sözleşmenin temel unsurlarını oluşturan ve bir ticari sözleşmede bulunması gereken asgari koşullar şunlardır: • Tarafların isim ve adresleri • Ürünün adı, standartları, özellikleri, miktarı, fiyatı ve toplam değeri • Ödeme ve teslim şekilleri • Gözetim (gözetim şirketleri tarafından denetlenmesi sözkonusu ise) • Gerekli belgeler • Mücbir sebepler • Nakliye biçimi • Vergi, resim ve harçlar • Paketleme, etiketleme, işaretleme koşulları • İskonto ve komisyon miktarları • Sigorta • Ürün garantisi • Teslimde gecikme • Uygulanacak hukuk, hukuksal çareler ve tahkim (hakemlik) • Tarafların imzası ve tarih 139 Malların Hazırlanması Taraflar arasında anlaşmaya varılıp sözleşme imzalandıysa, ihracatçı ihraç edeceği malı üretimine geçebilir ve malları sevk etmek için hazırlayabilir. Fakat bu aşamada, malların bedelinin nasıl ödeneceği de önemlidir. Tabi ki bu durum daha önceki aşamada sözleşme ile mutlaka belirtilmiştir. Dış ticarette çoğunlukla kullanılan ödeme şeklinin akreditifli ödeme şekli olduğunu daha önce belirtmiştik. Çünkü akreditifli ödemenin hem ihracatçı hem de ithalatçı için koruyucu tarafları vardır. Eğer buradaki ödeme şeklinin akreditifli ödeme şekli olduğunu kabul edersek, ihracatçı firmanın malları üretmeden önce, akreditifin lehine açılmasını beklemesi daha uygun olur. Akreditif açıldığının bildirilmesinden sonra ihracatçı malı üretir. Diğer ödeme şekillerinde ise işleyiş, ödeme şekline göre biraz değişebilir. Üretilen malların sözleşmeye uygun olması gerekir. Aksi takdirde, akreditifli ödeme şeklinde, mal ithalatçı tarafından kabul edilmeyebilir ve buna bağlı olarak da bedeli ödenmeyebilir. İlgili Evrakların Hazırlanması ve Malların Sevki İlgili evrakların hazırlanması ve malların sevk için araca teslimi ile yüklenmesi çoğunlukla yakın zaman dilimleri içerisinde olur. Bu aşamada ihracatçı mala ilişkin bütün belgeleri hazır hale getirir. Burada özellikle malı temsil eden belgelerin hazırlanması önemlidir. Çünkü belgelerin eksik olması durumunda, akreditifli işlemlerde mala rezerv konulabilir, hatta malın bedeli de ödenmeyebilir. Daha sonra ihracatçı mala ilişkin belgeleri bankası aracılığıyla ithalatçıya ulaşması için ithalatçının bankasına göndertir. Bu belgeleri “İhracatta ve İthalatta Kullanılan Belgeler” başlığı altında açıklamıştık. İhracatçı malın sevki ile ilgili olarak uluslararası taşıma firmalarıyla irtibata geçer ve malın taşınması konusunda bu firmalarla anlaşmaya varır. Bunun ardından, sevk edilecek mal taşıyıcı araca yüklendikten sonra ise, malın taşıyıcı tarafından teslim alındığına ilişkin belge ihracatçıya verilir. Eğer ödeme şekli, peşin ödeme veya mal mukabili ödeme ise, malı temsil eden belgeler taşıyıcı araçla birlikte ithalatçıya gönderilebilir. Gümrükleme Aşaması Gerekli belgeler hazırlandıktan sonra, ihracata konu olan malın gümrükleme işlemine geçilebilir. Gümrükleme işleminde ihracatçı, daha önce hazırlanan belgelerle birlikte gümrük beyannamesi doldurur. Daha sonra doldurduğu gümrük beyannamesi ve ilgili belgelerle birlikte bağlı bulunduğu ihracatçı birliğine başvurur. İlgili ihracatçı birliği, gerekli belgelerle birlikte gümrük beyannamesini kontrol eder ve hata yoksa gümrük beyannamesinin arka yüzünü onaylar ve tescil numarası verir. İhracatçı, bağlı bulunduğu birliğe onaylattığı beyanname ve sevk numarası ile en geç bir ay içerisinde gümrük müdürlüğüne başvurmalıdır. Aksi takdirde, bulunduğu birlikten onaylattığı beyannamesi geçersiz sayılır. İhracatçı geçerli süre içinde başvurduğunda, ilgili görevliler bilgileri kontrol eder ve bir sorun yoksa gümrük tescili verilir. Eğer ihracatın yapılacağı ülkeye ilişkin dolaşım belgesinin kullanılması gerekirse, bu durumda gümrük müdürlüğü ilgili dolaşım belgesini de onaylar. Bu aşamadan sonra taşımanın nasıl yapıldığına bağlı olarak (denizyolu, karayolu gibi) ihracatçının isteğiyle taşıma acenteleri ilgili belgeler hazırlanır. Bundan sonra ise mal araç ile yurt dışına çıkar ve böylece fiili ihracat gerçekleşmiş olur. Dövizin Ülkeye Getirilmesi ve Sonuç Aşaması İhracat Yönetmeliğine göre, fiili ihracat yoluyla elde edilen dövizin belirli süre içerisinde ülkeye getirilmesi zorunludur. Aksi takdirde, yapılan işlem ihracat olarak kabul edilmez. İhracat bedelinin ülkeye getirildiğinin ispatlanması için, ihracatçı Döviz Alım Belgesini (DAB) temin etmelidirler. İhracat bedelinin tahsil şekilleri şu şekildedir; • Bankalar aracılığıyla havale şeklinde, • İthalatçı, ihracatçı veya bunlar adına hareket ettiğini beyan eden Türkiye’de veya yurt dışında yerleşik üçüncü kişilerce efektif olarak, • İthalatçı, ihracatçı veya bunlar adına hareket ettiğini beyan eden Türkiye’de veya yurt dışında yerleşik üçüncü kişilerce çek olarak, • Kredi kartı ile. Efektif olarak getirilen ihracat bedelinin yurt dışından getirildiğinin tespiti gümrük müdürlüklerince onaylı Döviz Beyan Tutanağı (DBT) ile yapılır. 140 İhracat sürecinin son aşamasında ihracatçı, ihracatçılara sağlanan KDV istisnasından faydalanır. Çünkü bu kapsamda mal ve hizmet ihracında KDV uygulanmamaktadır. İhracatçı, ödenen KDV’den indirimle giderilmeyen kısmı iade olarak talep edecektir. Bunun yanında, eğer ihracatçı, ihracatla ilgili Türk Eximbank kredilerinden faydalanmışsa, Eximbank ile ilgili taahhütler kapatılır. NASIL İTHALATÇI OLUNUR? Dış ticaret işlemlerinde ihracat gibi diğer önemli bir faaliyet de ithalattır. Diğer ülkelerde üretilmiş mal ve hizmetlerin ülkedeki alıcılar tarafından satın alınmasına ithalat denir. İthalata, dış alım da denir. İthalat yapmak veya ithalatçı olmak da ihracatçı olmak gibi sadece ithalatçı kimliğinin kazanılması ile olmaz. Tam anlamıyla bir ithalatçı olabilmek için de ithalat sürecinin gerçekleştirilmesi gerekir. Dolayısıyla, bu kısımda ilk olarak, ithalata ilişkin ithalat rejimi kararını belirtip, daha sonra ithalat şekillerini ve ithalat sürecinin aşamalarını açıklayacağız. İthalat Rejimi Kararı Bir firmanın aynen ihracatta olduğu gibi ithalat faaliyetine başlamadan önce de ithalatla ilgili kanuni çerçeve hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Bu bakımdan bu başlık altında detaya girmeden ithalat rejimi kararı hakkında temel bilgiler sunulacaktır. Türkiye için İthalat Rejimi Kararı, 31 Aralık 1995 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Genel Hükümler Bu Kararın amacı, ithalatın ülke ekonomisi yararına ve uluslararası ticaretin gereklerine uygun olarak düzenlenmesini sağlamaktır. Bu Kararda yer alan hususlara ilişkin yönetmelik ve tebliğler çıkarmaya, Karar metninde sözü edilen izinleri ve talimatları vermeye, ithalatın her aşamasında gerekli görülecek değişiklikleri yapmaya ve önlemleri almaya, ithal malları fiyatlarının gerektiğinde kontrolünü yapmaya veya yaptırmaya, özel ve zorunlu durumları inceleyip sonuçlandırmaya Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı yetkilidir. Kamu ahlakı, kamu düzeni veya kamu güvenliği; insan, hayvan ve bitki sağlığının korunması veya sınai ve ticari mülkiyetin korunması amaçlarıyla ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde alınan önlemlerin kapsamı dışındaki malların ithali serbesttir. İthalat bedellerinin ödenmesi, kambiyo mevzuatı hükümlerine tabidir. Eski, kullanılmış, yenileştirilmiş, kusurlu (defolu) ve yatık (zamanla dayanıklılığını yitirmiş) malların ithali izne tabidir. İthalat Şekilleri İthalat şekillerini bedelli ithalat, bedelsiz ithalat ve geçici ithalat olmak üzere üçe ayıracağız. Şimdi bu ithalat türlerini kısaca açıklayalım. Bedelli İthalat Bedelli ithalat, bildiğimiz ithalatın kendisidir. Yani, bedelli ithalat; “bir malın veya ekonomik değerin, yürürlükteki gümrük mevzuatı ve ilgili düzenlemeler çerçevesinde fiili ithalatın yapılması ve bedelsiz ithalat hariç, ithalat bedelinin Kambiyo Mevzuatı çerçevesinde ihracatçı ülkeye transfer edilmesi”ne denir. Diğer bir ifadeyle bedelli ithalat, ithal edilen malın veya ekonomik değerin bedelinin, ödeme şekillerinden biriyle ihracatçının ülkesine döviz transferi yoluyla gerçekleştirilen ithalat şeklidir. Bedelsiz İthalat Bedelsiz ithalat, bedeli için döviz transferi yapılmadan yurt dışında elde edilen ve yurda getirilmesi mecburi olmayan dış kazanç ve tasarruflarla satın alınan bazı şahsi ve ticari mahiyette eşyanın yurda ithalidir. Yani, bedelsiz ithalatta, herhangi bir şekilde yurtiçinden yurt dışına döviz transferi gerçekleştirilmez. Bedelsiz ithalat kapsamına yurt dışından yollanan numuneler ve promosyon eşyaları gibi ücretsiz olarak gönderilen ürünler de girmektedir. Bu ithalatta ödenmesi gereken bazı vergiler bulunmaktadır. Bu vergiler ithal anında gümrük idarelerince tahsil edilmektedir. 141 Bedelsiz ithalat hakkından yararlanabilenler şu şekildedir: • Yurtta bir takvim yılında 6 aydan fazla kalmamış olmaları kaydıyla Türkiye gümrük bölgesi dışında en az 24 ay (Türkiye’de bir takvim yılında 45 güne kadar kalışlar yurt dışındaki ikamet süresinden sayılır) ikamet ettikten sonra kanuni ikametgahlarını kesin olarak Türkiye'ye nakledenler, • Kararname ile yurt dışındaki milli veya milletlerarası kadrolara atanıp da bu görevlerinden dönen kamu görevlileri (24 ay ikamet şartı aranmaz), • Türk vatandaşlığına geçmek suretiyle ikametgahlarını Türkiye'ye nakleden kişiler • Veraset yoluyla ithalatta (Türkiye gümrük bölgesi dışında yerleşik kişilerin ölümü ile Türkiye’de ikamet eden veya Türkiye’ye kesin olarak dönen Türk uyruklu mirasçılarına intikal eden kullanılmış bir adet motorlu veya motorsuz özel kara nakil vasıtası ithalinde gümrük vergileri aranmaz), • Türkiye gümrük bölgesi dışında sürdürülen ekonomik bir faaliyetin Türkiye gümrük bölgesine nakli dolayısıyla ithal edilen sermaye malı ve diğer malzeme gümrük vergilerinden muaftır. Geçici İthalat Ülkeye gelen ve serbest dolaşıma girmemiş bir eşyanın gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeden ve ticaret politikası önlemlerine tabi olmaksızın, belirli bir süre için Türkiye Gümrük Bölgesi içerisinde kalmasına geçici ithalat denir. Bu eşya geçici ithal süresi sonunda iade edilir. Geçici olarak ithal edilmek istenen eşya için ithalatçının ilgili gümrük müdürlüğünden izin alınır. Geçici olarak ithal edilen eşyanın yurt içinde kalma süresi en fazla 24 aydır. Sürenin başlangıç tarihi, eşyanın ilgili kişiye teslim edilmesidir. Geçici ithalat izni için gerekli belgeler şunlardır: • Proforma fatura ve Türkçe çevirisi • Eşyanın teknik özelliklerini açıklayan belge • Alıcı ile gönderici arasındaki sözleşme ya da göndericinin kiralamaya ilişkin yazısı ve Türkçe çevirisi • Müracat formu (Geçici ithalat için izin talebi formu) İthalat Süreci Nasıl İşler? İthalat süreci de ihracat süreci gibi çeşitli aşamaları içermektedir. Dolayısıyla bu kısımda ithalatın nasıl yapıldığına ilişkin genel yapıdan bahsederken, ithalat sürecinin bu çeşitli aşamalarını açıklayacağız. İthalatçı Kimliğinin Kazanılması İthalat süreci, ithalat yapmaya karar veren alıcının ithalatçı kimliğini kazanmasıyla başlar. İthalat Yönetmeliğinde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde ve istisnalar haricinde, Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca, vergi numarası verilen her gerçek ve tüzel kişi ile tüzel kişilik statüsüne sahip olmamakla birlikte yürürlükteki mevzuat hükümlerine istinaden hukuki tasarruf yapma yetkisi tanınan kişiler ortaklıkları ithalat işlemlerini yürütebilir. Ancak, • Özel anlaşmalara dayanan ithalatta, • Kitap ve diğer yayınların ithalatında, • Ülkemizde açılan uluslararası fuar ve sergilerde Müsteşarlıkça perakende satışına izin verilen malların ithalatında, vergi numarasına sahip olma şartı aranmaz. 142 Tacir olmayan gerçek kişiler, özelliği ve niteliği itibariyle, özel, şahsi ve ailevi kullanıma mahsus olduğu anlaşılan veya hediye amaçlı olarak getirildiği açıkça belli olan maddeleri ithal edebilirler. Buna ilişkin usul ve esaslar Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığınca belirlenir. İthalatçı kimliğini kazanan ve ithalat yapmak isteyen kişiler, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde ilgili belgelerle birlikte doğrudan gümrük müdürlüklerine başvururlar. Satın Alma Kararı ve İhracatçının Bulunması İthalatçının çeşitli araştırmalar yaparak satın alma kararını vermesi, bir bakıma malı hangi ihracatçıdan alacağını da göstermektedir. Bu aşamada ithalatçı, ithal edeceği mala ilişkin ilk olarak hem ulusal boyutta hem de uluslararası boyutta bir ön araştırma yapar. Ulusal boyutta yapacağı ön araştırma ilgili malın gümrük mevzuatına ilişkindir. Burada ithalatçı araştırdığı malın gümrük vergilerini, mal ile ilgili standartları, mal ile ilgili analizin gerekli olup olmadığını, malın ithalatında farklı belgelerin gerekli olup olmadığı gibi konularda ulusal boyutta bir ön araştırma yapar. Bunun yanında ithalatçı satın alma kararını verirken uluslararası boyutta da malın çeşitli özelliklerine ilişkin araştırmalar yapar. Burada özellikle bir mala ilişkin satın alma kararını etkileyen üç temel faktör grubu bulunmaktadır. Bunlar; ürün, fiyat ve ihracatçının performansı ile ilgili faktörlerdir. Alıcılar herhangi bir satın alma kararını verirken bu unsurların çeşitli kombinasyonlarını göz önünde bulundururlar. Bu faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz: Ürün ile ilgili faktörler: • Nitelik ve garantiler • Teknik özellikler • Tasarım • Patent ve tescil ile ilgili hususlar • Çevre ile ilgili hususlar • Paketleme, etiketleme, markalama. Fiyat ile ilgili faktörler: • Fiyat • Bir sözleşmede sonradan değişen koşullara uygun olarak değişiklik yapma hakkını tanıyan bir hükmün varlığı • Ödeme koşulları İhracatçının performansı ile ilgili faktörler: • Teslim programı • Arz devamlılığı • Nakliye düzenlemeleri • Yedek parça ve satış sonrası servis • Garantiler • Güvenilirlik Burada malın kalitesi, özel ya da uluslararası standartlara uygunluğu, uygun paketleme, etiketleme ve markalama gibi özellikleri satışı etkileyen temel unsurlardır. Bunun yanında, ithalatçı için fiyat da satın alma kararını etkileyen önemli bir faktördür. Ayrıca, teslimatın zamanında yapılması gibi ihracatçının göstereceği olumlu performans da satın alma kararı üzerinde etkili olacaktır. Yukarıda sözü edilen ön araştırma ve faktörler, doğru ihracatçının da bulunmasına yol açacaktır. Bunun yanında ithalatçı, doğru ihracatçıyı bulmak için ihracatçı ile çeşitli iletişim araçlarıyla görüşmeler yapabilir, hatta bizzat ihracatçıyı ziyaret etmek de isteyebilir. 143 Müzakere ve Sözleşme İmzalanması İthalat sürecinin bu aşamasında ithalatçı, ihracatçıyla, yani potansiyel satıcıyla, malın dış ticaretine ilişkin olarak müzakere eder. Bu aşamadaki süreç, daha önce gördüğümüz ihracat sürecinin müzakere ve sözleşme imzalanması aşaması ile benzerlikler taşır. İthalatçı çeşitli ihracatçı firmalar ile irtibata geçtikten sonra, bunlar arasında ticaret yapabileceği partnerini seçer. Eğer ithalatçı seçtiği ihracatçı firma ile anlaşma sağlarsa, bu durumda sözleşme imzalanır. Yine ihracat sürecinde olduğu gibi, anlaşma yazılı bir metne dökülmelidir. Çünkü yazılı bir sözleşme, ticari bir işlemde ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkların, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıklığa kavuşturarak çözülmesini sağlar. Bu nedenle ticari işlemlerin sorunsuz yürümesini sağlamak amacıyla sözleşmenin dikkatli bir şekilde düzenlenmesine, ticari işlemin tüm yönlerine ilişkin, kapsamlı ve ayrıntılı terim ve koşulları içermesine dikkat edilmelidir. Yazılı bir sözleşmenin yanında, proforma fatura da bir anlaşma belgesi olarak kullanılabilir. İthalatçının Akreditifi Açtırması Taraflar arasında anlaşmaya varılıp, sözleşme imzalandıysa, ithal edilen malların ülkeye gelmesinden önce, malların bedelinin nasıl ödeneceği önemli bir konudur. Doğal olarak bu konu ihracat sürecinde olduğu gibi, önceki aşamada sözleşme ile mutlaka belirtilmiştir. Dış ticarette genellikle kullanılan ödeme şekli akreditifli ödeme şekli olduğu için, buradaki ödeme şeklinin de ihracatta olduğu gibi, akreditifli ödeme şekli olduğunu kabul edelim. İthalatçı, sözleşmeye bağlı olarak ihracatçının kendisine proforma faturayı ulaştırmasını bekler. Proforma faturayı alan ithalatçı, proforma faturanın sözleşmeye uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığını inceler. Proforma fatura sözleşmeye uygun olarak hazırlanmış ise, ithalatçı bankasına (amir banka) ihracatçı lehine bir akreditif açılmasını talep eder. Bu amaçla ithalatçı, bir dilekçe, proforma fatura ve amir bankada doldurulacak akreditif açma teklif mektubu ile bankaya başvurur. Amir banka, akreditifi açıp, resmi onay vermeden önce ithalatçıya akreditif metnini onay için yollar. Aynı zamanda ihracatçının da akreditif metnini onaydan önce incelemesinde yarar vardır. Çünkü akreditif metninde oluşacak hataların telafi edilmesi zaman alır ve maliyetli olur. Bunu takiben ithalatçıdan onay olan amir banka, akreditifi açar. Amir banka açtığı akreditifi ihracatçının bankasına bildirir. İlgili Evrakların Hazırlanması ve Malların Sevki Akreditifin açılması ve ihracatçının bankasına bildirilmesini takiben, ihracatçının bankası ihracatçıyı bu konuda bilgilendirir. Akreditifin açıldığını öğrenen ihracatçı malları sevk için hazırlar. İhracatçı malları hazırlarken ve sevk için araca yüklerken nasıl hareket etmesi gerektiği hususunda, sözleşme kapsamına ve akreditif şartlarına dikkat etmelidir. İhracatçı aynı zamanda malı temsil eden belgeleri de hazırlar. Daha sonra ihracatçı akreditifli işlemlerde, mala ilişkin belgeleri, bankası aracılığıyla ithalatçıya ulaşması için ithalatçının bankası olan amir bankaya gönderir. Amir banka, gelen belgelerin akreditif koşullarına uygunluğunu inceler ve daha sonra bu belgeleri malı teslim alması için ithalatçıya verir. Eğer ödeme şekli, peşin ödeme veya mal mukabili ödeme ise, malı temsil eden belgeler taşıyıcı araçla veya diğer yollarla da doğrudan ithalatçıya gönderilebilir. Malların Teslim Alınması ve Gümrükleme Aşaması İthalatçı, ilgili belgeleri malı teslim almak için bankadan almak zorundadır. İthalatçı bankadan belgeleri alırken, konşimentonun bankası tarafından ciro edilmesi önemlidir. Çünkü ciro edilen konşimentoya bağlı olarak nakliye firmasından gelen malı teslim alabilir. İthalatçı, bankasından aldığı cirolu konşimento ile nakliye firmasına müracat eder. İthalatçı nakliyeci firmada, malın kendisi için geldiğini gösteren ve malın mülkiyetinin kendisine teslimini sağlayan ordino belgesini teslim alır. Ordino belgesi alınıp, gerekli belgeler hazırlandıktan sonra, ithalata konu olan malın gümrükleme işlemine geçilebilir. Bu aşamada firmanın kendisine gümrükleme aşamasında yardımcı olabilecek bir gümrük müşavirliği firmasından yardım almasında fayda vardır. İthalatçı bu firma aracılığıyla ve hazırlanan belgelerle ilgili gümrük müdürlüğüne müracaat eder. Burada ilgili belgelerle ve doldurulan 144 gümrük beyannamesi ile işlemler gerçekleştirilir. Malın muayenesinin ve ilgili belgelerin kontrol edilip, gerekli gümrük vergilerinin ve gümrüklemeye ilişkin harcamalarının yapılmasından sonra gümrükleme aşaması da sona erer. Sonuç Aşaması Gümrükleme işlemlerinin tamamlanması ithalatın bittiği anlamına gelmez. İthalat sürecinin tamamlanması için son olarak kambiyo işlemlerinin yapılması gerekir. Gümrükleme işlemini yapan ithalatçı, malları gümrükten çektikten sonra, kambiyo taahhütlerine ilişkin hesap; gümrük onaylı faturanın aslı, gümrük beyannamesinin fotokopisi ve gümrük vezne alındı makbuzu fotokopisi gibi belgelerle birlikte ilgili banka şubesinden kapatılır. Malların teslim alınması ve gümrükleme işlemlerinin sona ermesiyle İthalat süreci tamamlanır mı? 145 Özet İhracatta ve ithalatta kullanılan belgeler; faturalar, taşıma belgeleri, sigorta belgeleri ve diğer belgelerden oluşur. Ticari fatura, proforma fatura, orijinal fatura, navlun faturası, konsolosluk faturası ve tasdikli fatura, ihracatta ve ithalatta kullanılan faturaların listesidir. Deniz konşimentosu, havayolu konşimentosu, demiryolu hamule senedi, karayolu taşıma belgeleri ve paket postası makbuzu ise taşıma belgelerini oluşturur. Sigorta poliçesi ve sigorta sertifikası, sigorta belgelerini ifade eder. İhracatta ve ithalatta kullanılan diğer belgeler ise; gümrük beyannamesi, menşe şahadetnamesi, A.TR dolaşım belgesi, EUR.1 dolaşım sertifikası, çeki listesi, koli listesi, ekspertiz raporu, gözetim belgesi, sağlık raporu, ata karnesi, kontrol belgesi, helal belgesidir. alındıktan sonra mal araç ile yurt dışına çıkar. Son aşamada ise ülkeye ihracatın karşılığı olan döviz getirilir ve ihracatçılara sağlanan KDV istisnasından faydalanılır. İthalat sürecinin aşamaları, ithalat süreci, ithalat yapmaya karar veren alıcının ithalatçı kimliğini kazanmasıyla başlar. İthalatçı kimliğinin kazanılması için vergi numarası sahibi olmak gerekir. İkinci aşamada ise, ithalatçının çeşitli araştırmalar yaparak satın alma kararını vermesi ve malı hangi ihracatçıdan alacağını belirlemesi gelir. Satın alma kararını veren ve malı hangi ihracatçıdan alacağını belirleyen ithalatçı, ihracatçıyla, malın dış ticaretine ilişkin olarak müzakere eder ve anlaşırsa sözleşme imzalar. Sözleşmeye müteakip ithalatçı, ihracatçı lehine akreditif açtırır. Akreditif açıldığını haber alan ihracatçı mala ilişkin ilgili evrakları hazırlar ve malı sevk eder. İthalatçı malların sevk edilmesi ve malı temsil eden ilgili belgelerin gelmesiyle malı teslim alır ve gümrükleme işlemlerini halleder. İthalat sürecinin son aşamada ithalatçı, kambiyo taahhütlerine ilişkin hesabı ilgili banka şubesinden kapatır. İhracatta ve ithalatta teslim şekilleri; ticari işletmede teslim, taşıyıcıya teslim, taşıma ücreti ödenmiş olarak teslim, taşıma ücreti ve sigorta ödenmiş olarak teslim, terminalde teslim, belirlenen yerde teslim, gümrük resmi ödenmiş olarak teslim, gemi yanında teslim, gemide teslim, mal bedeli ve navlun ödenmiş olarak teslim ve mal bedeli, sigorta ve navlun ödenmiş olarak teslimdir. İhracatta ve ithalatta ödeme şekilleri ise;peşin ödeme, mal mukabili ödeme, vesaik mukabili ödeme, kabul kredili ödeme ve akreditifli ödemedir. İhracat sürecinin aşamaları, değerlendirme aşaması ile başlar. İhracata karar vermeden önce firmanın iyi bir değerlendirme yapması gerekir. Daha sonra ihracatçı kimliğinin kazanılması gelir. İhracatçılar Birliğine üye olan her Türk vatandaşı ve firması yasal olarak ihracat yapabilir. İhracatçı kimliğinin kazanılmasından sonraki ihracat süreci aşaması hedef pazarın seçimidir. Bu aşamada etkin bir pazar araştırmasının yapılması gerekir. Daha sonraki aşama müşterinin bulunmasıdır. Bu aşamayı, malların üreticiden tüketiciye ulaştırılması sırasında izlenen rotayı gösteren dağıtım kanallarının seçimi takip eder. Sonraki aşamada, ihracatçı potansiyel müşteriyle (ithalatçıyla) malın dış ticaretine ilişkin olarak müzakere eder ve sözleşme imzalar. Sözleşme imzalandıktan sonra ihracatçı malları hazırlar. Bu aşamayı, mala ilişkin ilgili evrakların hazırlanması ve malların sevki izler. Malların sevkini takiben, gümrükleme aşamasına geçilir. Burada gerekli belgelerle birlikte gümrük beyannamesi doldurulur ve gümrükten onay 146 Kendimizi Sınayalım 6. Aşağıdaki ihracat şekillerinden hangisinin uygulanışı 12 Temmuz 2008 tarihinde yayımlanan yönetmelik ile kaldırılmıştır? 1. Malın satışından önce satıcı tarafından alıcıya verilmek üzere düzenlenen mala ilişkin bilgilerin olduğu teklif niteliğindeki belgeye ne ad verilir? a. Konsinye ihracat a. Ticari fatura b. Bedelsiz ihracat b. Proforma fatura c. Kredili ihracat c. Navlun fatura d. Ön izne bağlı ihracat d. Tasdikli fatura e. Kayda bağlı ihracat e. Menşe Şahadetnamesi 7. Türkiye için İthalat Rejim Kararı hangi tarihte Resmi Gazete’de yayınlanmıştır? 2. Aşağıdakilerden hangisi bir taşıma belgesi değildir? a. 31 Aralık 1995 a. Deniz Konşimentosu b. 6 Ocak 1996 b. Havayolu Konşimentosu c. 6 Haziran 2006 c. Karayolu Taşıma Belgesi d. 12 Ağustos 2002 e. 31 Aralık 2010 d. FIATA Belgeleri 8. Ülkeye gelen ve serbest dolaşıma girmemiş bir eşyanın gümrük vergileri ödenmeden ve ticaret politikası önlemlerine tabi olmaksızın belirli bir süre Türkiye Gümrük Bölgesi içerisinde kalmasına ne ad verilir? e. Çeki Listesi 3. Gümrük beyannamesinin hangi nüsha veya nüshaları ithalatta kullanılır? a. 1 ve 2’inci a. Geçici ithalat b. 1, 2 ve 3’üncü b. Bedelsiz ithalat c. 6, 7 ve 8’inci c. Bedelli İthalat d. 7 ve 8’inci d. Bedelsiz ihracat e. 1, 6 ve 8’inci e. Bedelli İhracat 4. Aşağıdakilerden hangisi Incoterms 2010 kuralları içindeki bir teslim şekli değildir? 9. Aşağıdakilerden hangisi ithal edilen bir mala ilişkin satın alma kararını etkileyen faktörlerden biri değildir? a. Ticari işletmede teslim b. Taşıyıcıya teslim a. Garanti c. Gemi yanında teslim b. Tasarım c. Fiyat d. Sınırda teslim d. İhracatçının tutumu e. Belirlenen yerde teslim e. Nakliye firmasının tutumu 5. Aşağıdakilerden hangisi ihracat ve ithalattaki ödeme şekillerinden biri değildir? 10. İthalat süreci aşağıdaki işlemlerin hangisi ile sona erer? a. Peşin ödeme a. Gümrükleme b. Taksitle ödeme b. Malların teslimi c. Mal mukabili ödeme c. Malların sevki d. Vesaik mukabili ödeme d. Kambiyo işlemleri e. Kabul kredili ödeme e. Sözleşmenin imzalanması 147 Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Sıra Sizde Yanıt Anahtarı 1. b Yanıtınız yanlış ise “Proforma Fatura” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Proforma fatura, satıştan önce satıcı tarafından alıcıya verilmek üzere düzenlenen, malın niteliğini, miktarını, birim fiyatını, ödeme şeklini ve toplam satış tutarını gösteren teklif niteliğinde bir belgedir. Proforma fatura hiçbir mali yükümlülük yaratmaz. Alıcı satıcının teklifi üzerine siparişi verir ve satış kesinleşmiş olursa, proforma fatura ticari faturaya dönüşür. Bu anlamda proforma fatura, ticari faturanın düzenlenmesine esas teşkil eder. Sıra Sizde 1 2. e Yanıtınız yanlış ise “Taşıma Belgeleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 3. c Yanıtınız yanlış ise “Gümrük Beyannamesi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 4. d Yanıtınız yanlış ise “İhracatta ve İthalatta Teslim Şekilleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 5. b Yanıtınız yanlış ise “İhracatta ve İthalatta Ödeme Şekilleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 2 Deniz ve nehir taşımacılığında kullanılan konşimentolar kıymetli evrak sayılıp ciro edilebilir. Diğer konşimentolar ise ciro edilemez. 6. c Yanıtınız yanlış ise “Kredili İhracat” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 3 7. a Yanıtınız yanlış ise “İthalat Rejimi Kararı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Dış pazar araştırması, masa başı araştırması ve yerinde alan araştırması olmak üzere birbirini tamamlayan iki yöntemle yapılır. Masa başı araştırmasında, dünyadaki olaylar günü gününe takip edilir, ticari ve ekonomik istatistiklerin analizi yapılır, çeşitli yerlerdeki uzmanların görüşleri alınır, devletin sağladığı desteklerden ve internet gibi kaynaklardan yararlanılır. Yerinde pazar araştırması ise, hedef pazarda yüz yüze görüşmeler, anket uygulamaları, mağaza ziyaretleri, gözlemler ve ürün test etme gibi yöntemlerle uygulanır. 8. a Yanıtınız yanlış ise “Geçici İthalat” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 9. e Yanıtınız yanlış ise “İthalat Süreci Nasıl İşler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. d Yanıtınız yanlış ise “İthalat Süreci Nasıl İşler?” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 4 Acentalar ve satış temsilcileri, belirli bir komisyon karşılığında çalışırlar ve malı satın alıp, tekrar satmazlar. Distribütörler ise, ihracatçıdan malı satın alarak, kar elde etmek üzere yeniden satan işletmelerdir. Sıra Sizde 5 Malların teslim alınması ve gümrükleme işlemlerinin tamamlanması ithalatın bittiği anlamına gelmez. İthalat sürecinin tamamlanması için son olarak kambiyo işlemlerinin yapılması gerekir. Gümrükleme işlemini yapan ithalatçı, malları gümrükten çektikten sonra, kambiyo taahhütlerine ilişkin hesap ilgili banka şubesinden kapatılır. 148 Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Bağrıaçık, A. (2003). Uygulamalı Dış Ticaret İşlemleri. Gözden Geçirilmiş 7. Baskı, İstanbul: Bilim Teknik Yayınevi. Bedestenci, H. Ç. ve Canıtez, M. (2006). Dış Ticaret: İşlemler ve Uygulamalar, 4. Baskı, Ankara: Gazi Kitabevi. Dölek, A. (2000). AB Uyum Süreci Çerçevesinde Uygulamalı İthalat İşlemleri ve Örnekleri, İstanbul: Beta Basım Yayım. Durukanoğlu, N. (2006). Dış Ticaret Dünyası: örnek olay ve tablolar, İstanbul: Beta Basım Yayım. İGEME (2009). 100 Soruda Dış Ticaret, Ankara. Johnson, T. E. (2002). Export/Import: Procedures and Documentation, Fourth Edition, New York: AMAKOM. Köksal, T. (2009). Uluslararası Ticarette Pratik Bilgiler ve Yaygın Kullanılan Belgeler, Ankara: Adalet Yayınevi. Onur, G. (2012), “Dış Pazar Araştırması Nasıl Yapılır?”, T.C. Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü, Ankara. Dış Ticaret ve Yatırım Mevzuatı, İGEME, Ankara. İhracat Mevzuatı: 1. Bölüm, İGEME, Ankara. İhracat Rejimi Kararı, Resmi Gazete Tarihi: 6 Ocak 1996, Resmi Gazete Numarası: 22515, Karar Sayısı: 95/7623. İhracat Yönetmeliği, Resmi Gazete Tarihi: 6 Haziran 2006, Resmi Gazete Numarası: 26190. İthalat Rejimi Kararı, Resmi Gazete Tarihi: 31 Aralık 1995, Resmi Gazete Numarası: 22510 (Mükerrer), Karar Sayısı: 95/7606. İthalat Yönetmeliği, Resmi Gazete Tarihi: 31 Aralık 1995, Resmi Gazete Numarası: 22510 (Mükerrer). http://www.ibp.gov.tr http://www.immib.org.tr http://www.tim.org.tr http://www.ekonomi.gov.tr http://www.intracen.org/ http://www.iccwbo.org/ 149 6 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Dış ticaret politikası ile ilgili özel bazı önemli kavramları açıklayabilecek, Dış ticaret ile ilgili mesleki örgütleri açıklayabilecek, Dış ticaret ile ilgili mesleki örgütlerin girişimciliğe katkılarını açıklayabilecek, Dış ticarette girişimciliğin önemini ifade edebilecek, bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Dış Ticaret Politikası İGEME Türkiye İhracatcılar Meclisi KOSGEB Dış Ekonomik İlişkiler Kurumu Dünya Ticaret Örgütü İçindekiler Giriş Dış Ticaret Politikası Dış Ticaret İle İlgili Mesleki Kuruluşlar ve Girişimciliğe Katkıları Dış Ticaret İle İlgili Kamu Sektörü Kuruluşları Dış Ticaret İle İlgili Özel Sektör Kuruluşları Dış Ticaret İle İlgili Dernek ve Vakıflar Dış Ticaret İle İlgili Diğer Kuruluşlar 150 Dış Ticaret İle İlgili Mesleki Örgütler ve Girişimciye Yönelik Katkıları GİRİŞ I. ve II. Dünya Savaşları arasında geçen dönemde, dünya içine kapalı bir ekonomi politikasından geçmiştir. II. Dünya Savaşı sona ermeden toplanan bazı ülkeler, savaş sonrası ekonomik düzen için planlama yapmışlardır. Gelişmiş ülkeler kendi aralarında 1947 yılında 23 ülkenin katılımı ile GATT (Ticari ve Tarifeler Genel Antlaşması) görüşmelerine başlamışlardır. GATT’ın imzalanmasından günümüze dünya ticaret sistemi de değişmiştir. GATT ile hedeflenen, üye ülkelerarası ticaretin serbestleştirilmesi, gümrük vergilerinin azaltılması, kısıtlamaların kaldırılması ve dış ticaret rejiminin serbestleştirilmesidir. GATT içerisinde, gelişmekte olan ülkelerin de yer almasına karşın çok fazla söz sahibi olamamalarından dolayı söz konusu bu ülkeler kendi aralarında bir araya gelerek GATT’a karşı 1964’te Birleşmiş Millet Ticaret ve Kalkınma Konferansı kısa adı ile UNCTAD’ı kurmuşlardır. Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından GATT’ı oluşturan gelişmiş ülkeler bu anlaşmanın ismini değiştirerek WTO yani Dünya Ticaret Örgütü’nü kurmuşlardır. Bu antlaşmalar sonucunda dışa açılan ülkeler ekonomilerini düzeltmeye başlamıştır. Böylece, dünya savaşları dönemlerinde meydana gelen zararları karşılamak ve ekonomik durgunluğu aşmada dış ticaret en önemli rollerden birini üstlenmiştir. Dışa açık ekonomilerin en önemli unsurlarından olan dış ticaretin yapısı, ülkelerin ekonomik yapı ve gelişmişlik düzeyi ile ilgili bilgileri yansıtan önemli bir göstergedir. Bu gösterge, ülkelerin ekonomik gelişim sürecinde gerçekleştirdiği yapısal değişimlere bağlı olarak şekillenmektedir. Ülkelerin dış ticaretlerinin yönünü belirlemek için izlediği politikalar ve yaptıkları müdahaleler değerlendirilirken sadece yurt içi ekonomik ve politik tercihler değil, dünya ticaretinin coğrafi anlamda yapısının ve dünya ticaret sistemindeki değişimin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Dış Ticarette Türkiye’nin genel görünümüne bakıldığında ise, Türkiye genelinde 2010 yılında 48 bin 9 girişim ihracat, 55 bin 119 girişim ithalat yapılmıştır. 2010 yılında İhracatın yüzde 60,1’ini KOBİ’ler gerçekleştirmiştir. İthalatın yüzde 57,8’i ise 250 kişinin üzerinde çalışanı bulunan büyük girişimlerce yapılmıştır. Bu noktadan hareketle, büyümede dış ticaret ile girişimcilik arasında çok önemli bir ilişki olduğu söylenebilir. Bu anlamda, özellikle uluslararası kapsamda girişimciliğin teşvik edilmesi için elverişli ortamın hazırlanmasında destek mekanizmaları ve hukuki düzenlemelerin yanı sıra dış ticarete ilişkin mesleki örgütlerinde etkinliğinin artırılması bir gerekliliktir. DIŞ TİCARET POLİTİKASI Dış ticaret politikası, hükümetlerin ülke ticaretini sınırlandırmak ya da özendirmek amacıyla yaptığı düzenlemeleri konu almaktadır. Diğer bir ifadeyle, dış ticaret politikası, ülkenin dış ticaretini belirlenen hedefler doğrultusunda düzenlemek amacıyla alınan önlemler bütünü şeklinde de tanımlanabilir. Dış ticaret politikası, • Serbest dış ticaret politikası, • Koruyucu dış ticaret politikası, olmak üzere ikiye ayrılır. Günümüzde, dış ticaret politikası denilince, genellikle koruyucu dış ticaret politikası kastedilmektedir. 151 Kalkınmakta olan ülkeler dış ticaret politikasını sanayileşme stratejilerinin bir aracı olarak kullanmaya çalışmaktadırlar. İthalat-ikamesi gibi içe dönük bir sanayileşme stratejisi izleyen ülkelerde, dış ticaret politikasının ana amacı yerli endüstrilerin korunması iken, dışa açık politika uygulayan ülkelerde ise esas amaç, ihracatın özendirilmesidir. Dış ticaret politikasının, bir ülkenin dış ticaretinin hacmini, bileşimini ve yönünü etkilemeye yönelik her türlü müdahaleyi ifade ettiği düşünülürse, “dış ticaretin yönü” denildiğinde ülkenin hangi ülke ve ülke gruplarıyla ticaret yaptığı ve izlenen politikalarda bunu değiştirme yönünde bir müdahale olup olmadığı önem kazanmaktadır. Ülkelerin, dış ticaretin yönünü belirlerken izlediği politikalar ve yaptıkları müdahaleler değerlendirilirken hem dünya ticaretinin coğrafi anlamda yapısını hem de dünya ticaret sistemindeki değişimi göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Günümüzde, uluslararası anlaşmalar ile küreselleşme ve ekonomik bütünleşme süreçlerinin etkisi ile dış ticaret politikaları arasında değişiklikler daha belirgin hale gelmektedir. DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ MESLEKİ ÖRGÜTLER VE GİRİŞİMCİYE KATKILARI Dış ticaret ve girişimciliğin ülkelerin ekonomik büyümeleri üzerinde etkileri bu alanda birçok kurumun katkılarıyla sağlanmıştır. Bu kapsamda Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası örgütlerden, ulusal anlamda da KOSGEB’den Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na kadar birçok kamu kurumunun yanı sıra çeşitli özel sektör, sivil toplum örgütleri ile diğer başka örgütler de destek veren kurumlar arasında bulunmaktadır. Girişimcilerin, iş kurabilmek ve ayakta kalabilmek için başta devlet ve sivil toplum örgütleri olmak üzere birçok kişi ve kurumun farklı konularda bir araya gelerek, ihracat, ithalat, mevzuatlar ve benzer konularda bilgilendirme çalışmalarında bulunmalarına ve ticaretle uğraşanlara her anlamda destek vermelerine ihtiyaçları vardır. DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ KAMU SEKTÖRÜ KURULUŞLARI Dış ticaret kuruluşlarının özellikle zahmetli ve kimi zamanda gereksiz bürokratik aşamalardan kurtulmaları, istikrarlı bir çevreye kavuşmaları, uygun finansal ve yasal uygulamalar yaratılması, eğitim ve danışmanlık hizmetleri sağlanması gibi unsurları gelişmekte olan ülkelerde dış ticaret ile ilgili kamu kuruluşları tarafından teşvik edilmiştir. Bu çerçevede yeni sanayileşen ülkelerde, dış ticaret ve girişimciye yönelik olarak devlet müdahaleleri daha başarılı olmuştur. Bu bağlamda, Türkiye’de dış ticaret ile ilgili kamu kuruluşlarının görev ve sorumlulukları ile girişimciye katkıları incelenmelidir. T.C. Ekonomi Bakanlığı Ekonomi Bakanlığının kurulması; 6.4.2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu'nca 3.6.2011 tarihinde kararlaştırılmıştır. Kanuna göre, Ekonomi Bakanlığının “Dış Ticaret” konularına ilişkin görevleri şunlardır: • Dış ticaret hizmetlerine ilişkin ana hedef ve politikaların belirlenmesine yardımcı olmak ve belirlenen dış ticaret politikasını geliştirmek ve yürütmektir. • Ekonomik faaliyetlerin dış ticarete dönük yapılandırılması için gerekli tedbirleri almak, uygulamak ve bu tedbirlerin ilgili kamu ve özel kurum ve kuruluşlarca uygulanmasının ve koordinasyonunun sağlanması konusunda çalışmalar yürütmektir. • Dış ticaretin ülke ekonomisi yararına yapılması amacıyla ürün ve yurtdışı müteahhitlik dahil uluslararası hizmet ticaretine ilişkin gerekli her türlü tedbiri almaktır. • Kamu kurum ve kuruluşlarına çeşitli mevzuatla verilmiş yetki ve görevlerin kullanımında dış ticarete dair politikaların uygulanmasına ilişkin esasları düzenlemek ve koordine etmektir. • Dünya ticaretinden alınan payın artırılmasını ve sürdürülebilir ihracat artışını sağlamak üzere ihracatın pazar ve ürün çeşitliliğini genişletmeye yönelik gerekli tedbirleri almak ve buna yönelik destek yöntemlerini geliştirmek ve uygulamaktır. 152 • İthalatın ülke ekonomisinin yararına gerçekleştirilmesi ve yerli sanayinin korunması ile ilgili gerekli tedbirleri almak ve ticaret politikası savunma araçlarını uygulamaktır. • Diğer kurum ve kuruluşların dış ticaret politikasını etkileyen faaliyet, temas ve düzenlemelerinin, genel dış ticaret politikasına uygunluğunu sağlamak, ilgili kurum ve kuruluşlar ile işbirliği halinde söz konusu faaliyet, temas ve düzenlemelerin koordinasyonunu ve yürütülmesini temin etmektir. • Türkiye Cumhuriyetinin yabancı devletler ve uluslararası kuruluşlarla olan ikili, bölgesel ve çok taraflı ticari ve ekonomik ilişkilerini düzenlemek, yürütmek ve bu konularda ilgili mevzuatı çerçevesinde anlaşmalar yapmak, uluslararası kuruluşların Bakanlığın yetki ve görev alanına giren konulardaki çalışmalarını takip etmek ve bu konularda görüş oluşturmaktır. • Ülke kalkınmasında yabancı sermayeden beklenen katkıları sağlamak ve yönlendirmek amacıyla gerekli tedbirleri almaktır. • Yatırım teşviklerinin ülke ekonomisi yararına etkin bir şekilde düzenlenmesini temin amacıyla ihtiyaç duyulan mevzuatı hazırlamak, uygulamak, uygulamayı takip etmek, değerlendirmek ve gerekli tedbirleri almaktır. • Dış ticarete konu ürünlerin güvenli, mevzuata ve standartlara uygun olmasını sağlamak, bu amaçla ithalatta ve ihracatta denetim yapmak ve yaptırmak, ticarette teknik engellerin önlenmesine ilişkin çalışmalar yürütmek, ürün güvenliği, teknik düzenlemeler ve denetimlere dair mevzuat, politika ve uygulamaları koordine etmektir. • Dış ticarete dair konularda Avrupa Birliği ile ilişkileri ve uyum çalışmalarını yürütmektir. • Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İhracatçı Birliklerine ilişkin çalışmaları yürütmektir. Yukarıdaki maddeler ışığında, Ekonomi Bakanlığı; dış ticaret politikalarının tespitine yardımcı olmak, tespit olunan bu politikalar çerçevesinde ihracatı teşvik, ithalat, yurtdışı müteahhitlik hizmetleri ile ikili ve çok taraflı ticari ve ekonomik ilişkileri düzenlemek, uygulamak, uygulamaları izlemek ve geliştirmek görevlerini üstlenmiştir. İhracatta standart kontrollerin yapılması, yurtdışı teşkilat aracılığı ile iş çevrelerine hizmet verilmesi de Ekonomi Bakanlığı tarafından yerine getirilmektedir. T.C. Ekonomi Bakanlığı Yurt Dışı Temsilcilikleri Ekonomi Bakanlığı Yurt Dışı Temsilciliklerinden, temsilciliğin bulunduğu ülkenin dış ticaret mevzuatı, pazar bilgileri, ithalatçı adresleri, ülke ve firma bazında yaşanan problemlerin çözümü, firma güvenilirliğinin kontrolü, ülke ve sektör raporları, dış talepler, firma eşleştirmeleri gibi konularda destek alınabilir. Dış Ticaret Müsteşarlığı Dış Ticaret Müsteşarlığı, dış ticaret politikalarının tespitine yardımcı olmak, tespit olunan bu politikalar çerçevesinde ihracat, ihracatı teşvik, ithalat, yurtdışı müteahhitlik hizmetleri ve ikili ve çok taraflı ticari ve ekonomik ilişkileri düzenlemek, uygulamak, uygulamaları izlemek ve geliştirmek görevlerini üstlenmek için kurulmuş olan bir müsteşarlıktır. İGEME (İhracı Geliştirme ETÜD Merkezi) İGEME, ihracatçı firmaların dış pazar paylarının artırılması, yeni pazarların bulunması, ihraç ürünlerinin çeşitlendirilmesi, Türkiye’deki ve dünyadaki ekonomik gelişmeler ve ticari prosedürler konusunda ihracatçıların bilgilendirilmesi, ihracata yeni başlayacak firmalara gerekli bilgilerin sağlanmasına yönelik araştırma ve geliştirme çalışmaları yapmakta ve ihracatın geliştirilmesine yönelik yeni projeler uygulamaktadır. Ar-Ge çalışmalarının sonuçlarının yer aldığı ülke/sektör/ürün "Araştırma Raporları", ihracatçılara yönelik pratik bilgilerin yer aldığı "Pratik Bilgiler Serisi" ve mevzuata ilişkin yayınlar basılı ve web tabanlı olarak kullanıcıların hizmetine sunulmaktadır. 153 İGEME’nin eğitim konusunda ise, Eğitim Dış ticaret ile ilgili firma ve kuruluş çalışanlarının elemanların bu alandaki bilgi ve becerilerini geliştirmek, dış ticaretin hedeflenen düzeye ulaştırılmasında ve sağlıklı bir yapıya kavuşturulmasında gereksinim duyulan nitelikli iş gücünün yetiştirilmesine katkıda bulunmak amacı ile kurs, seminer ve birçok eğitim programı düzenlenmektedir. Ayrıca ihracat için önem arz eden belirli ürünler ya da pazarlar hakkında ayrıntılı bilgilerin aktarıldığı güncel konu ve gelişmelere ağırlık veren seminerler ve paneller de düzenlemektedir. Eğitimde kazanılmış olan bu tecrübe yurtdışındaki benzer kuruluşların personelinin eğitiminde de kullanılmaktadır. Tanıtım konusunda ise, Türk ihraç ürünleri ve firmalarının yurtdışında tanıtımının yapılması konusunda önemli hizmetler vermektedir. Bugüne kadar birçok uluslararası ticaret fuarına ulusal katılım organizasyonlarının yanı sıra özellikle yurtdışı tanıtımına yönelik genel veya sektörel bazda broşür, katalog ve rehberler ile tanıtım CD'leri gibi farklı basılı ve görsel tanıtım materyali hazırlamakta ve yurtdışında etkin bir şekilde dağıtmaktadır. Bilişim teknolojilerinin uluslararası rekabette avantaj sağlayıcı bir unsur haline geldiği günümüzde, dış ticareti geliştirme kuruluşu olarak İGEME'ye düşen görevlerden biri de Türk ihracatçısının ihtiyaç duyduğu güvenilir ve güncel ticari bilginin en kısa zamanda sağlanmasıdır. Bu kapsamda İGEME, ticari bilgi hizmetlerini mümkün olduğunca elektronik ortama taşımaya çalışmakta, abone olduğu yurtdışı elektronik veri tabanlarından temin edilen bilgileri ücretsiz olarak Türk ihracatçısının hizmetine sunmakta ve özellikle ihracat konusunda zengin ticari koleksiyona sahip kütüphane dökümantasyonunu web sitesi üzerinden de erişilebilir kılmaktadır. İGEME, ürün ve sektör hedef pazar araştırmaları, yerinde pazar araştırmaları, ihracat uygulamalarına yönelik bilgiler, Dış Ticaret Mevzuatı gibi çeşitli yayınlar kanalıyla bilgi aktarımı sağlamaktadır. İGEME'nin yürütmekte olduğu "İhracata Yönelik Devlet Yardımlar"ından "Pazar Araştırması ve Pazarlama Desteği" ile Koordinator Kurum olduğu "Eğitim ve Danışmanlık" desteklerinden yararlanılabilinir ve ürünlerin yurtdışında pazarlanmasına yönelik olarak yerinde pazar araştırması yapılabilmektedir. Hazır pazar araştırması raporu ve istatistik satın alabilir ve ürünlerin elektronik ortamda pazarlanabilmesine olanak tanıyan e-ticaret sitelerine üyelik için destek alınabilmektedir. İhracat sürecinde karşılaşacağınız birçok konuda ayrıntılı bilgi sahibi olmak için ülke çapında yaygın olarak gerçekleştirilen Eğitim Programlarına katılınabilinir. Ürünlerin tanıtılması için İGEME'nin ulusal katılım organizasyonları düzenlediği yurtdışı fuarlara devlet destekleri kapsamında katılmakta mümkündür. İGEME'nin yurtdışına yönelik olarak ücretsiz hazırladığı Ürün/Sektör ve Firma Tanıtım Broşürlerinde yer alabilir ve ayrıca çıkarttıkları dergide de ürün/sektör tanıtımı yapılabilir. İGEME'nin öncülüğünde BCTP (Balkan Bölgesel Ticareti Geliştirme Merkezi) adı altında 1999 yılında faaliyete geçen ve sekiz Balkan ülkesinin (Türkiye, Arnavutluk, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Romanya, Sırbistan ve Karadağ) üyesi olduğu Merkez aracılığıyla bu ülkeler ile işbirliği olanakları sağlanabilir. İGEME’nin dış temsilciliklerindeki ofisleri ile doğrudan temasa geçilerek Batı Avrupa ve KKTC'ye ihracat hakkında güncel bilgileri ve ithalatçı adresleri temin edilebilir. Ankara Merkez ve Marmara - Ege Bölge Müdürlüklerindeki kütüphaneler kanalıyla gerek tüm İGEME yayınlarına gerekse referans kitap, rehber, süreli yayın gibi basılı ve elektronik kaynaklara ulaşmakta mümkündür. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın iç ticaret ile ilgili bölümü, Gümrük Müsteşarlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın birleştirilmesiyle kurulmuş bir Bakanlıktır. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın dış ticaret ve girişimciliğe katkılarına ilişkin görevleri aşağıda sıralanmıştır: • İç ve dış ticarete ilişkin hedef ve politikaları belirlemek • Uluslararası hizmet ticaretine yönelik tedbirleri almak • Uluslararası ticari anlaşmaları yürütmek • Ticaret mevzuatını düzenlemek • Tüketici haklarının korunmasına yönelik tedbirler almak 154 • Esnaf ve sanatkâra ilişkin politikaları belirlemek • Şirketlerle ilgili hizmetleri yürütmek ve denetlemek • Gümrük politikasını hazırlamak ve yürütmek • Gümrük kanunu ve diğer mevzuat ile ilgili hükümleri uygulamak • Gümrük işlemlerini yürütmek • Eşyaların gümrük giriş ve çıkış denetimlerini yapmak • Gümrük kaçakçılığını önlemek • Dış ticaret ile ilgili teşkilatın yurt dışı görevlerini yürütmek Yukarıda belirtildiği gibi Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın dış ticaret ve girişimciliğe olan katkıları, daha çok gümrük kanunu, politikası ve işlemlerine ilişkin mevzuat ve uygulamalar açısından önemlidir. Gümrük Müsteşarlığı Gümrük müsteşarlığı dış ticaret mevzuatı hükümleri uyarınca, çıkış ve giriş işlemlerini düzenleyen gümrük mevzuatının uygulanmasını sağlamaktadır. Gümrük işlemlerinde ihracatçıya; eksik beyan, ertelenmiş kontrol, kısmi teminat, götürü teminat uygulamaları gibi avantaj ve kolaylıklar sağlayan Onaylanmış Kişi Statü Belgesi Gümrük Müsteşarlığına bağlı ilgili Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğünden alınmaktadır. Bu belge ile girişimciler işlemlerini daha kolay ve hızlı şekilde yapabilmektedirler. KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı kısa adıyla KOSGEB; küçük ve orta ölçekli sanayi işletmelerinin teknolojik yeniliklere hızlı bir şekilde uyumlarını sağlamak, rekabet güçlerini yükseltmek ve ekonomiye katkılarını ve etkinliklerini artırmak amacıyla 3624 sayılı Kanunla 20 Nisan 1990 tarihinde kurulmuştur. KOSGEB, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile ilgili bir kamu kuruluşu olup, tüzel kişiliğe haiz ve bütün işlemlerinde özel hukuk hükümlerine tabidir. KOSGEB tarafından verilen destekler arasında, Banka Kredi Faiz Destekleri Bilişim Destekleri, Bölgesel Kalkınma Destekleri, Danışmanlık ve Eğitim Destekleri, Girişimciliği Geliştirme Destekleri, Kalite Geliştirme Destekleri, Pazar Araştırma ve İhracatı Geliştirme Destekleri, Teknoloji Geliştirme ve Yenilik Destekleri ve Uluslararası İşbirliği Geliştirme Destekleri sayılabilir. KOSGEB kuruluş kanununda geçen, girişimciliğe katkıda bulunabilecek görevleri şöyledir; • Sanayide, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi ve faaliyetlerin uygulanması için teknoloji merkezleri, teknoparklar, danışmanlık merkezleri, enstitüler ve benzeri birimleri kurmak, • Üniversiteler ile kamu ve özel araştırma kurumlarının bilim ve teknoloji altyapısından işletmelerin yararlanmasını sağlamak, • Teknoloji düzeyini yükseltmek üzere, mevcut teknolojik bilgilere erişmek ve yeni teknolojik bilgiler üretmek, erişilmiş ve üretilmiş bilgileri yaygınlaştırmak, • Üniversite ve araştırma merkezlerinin olanaklarından yararlanarak yeni ve ileri teknolojiye dayalı bilgilerin derlendiği, değerlendirildiği, geliştirildiği ve uygulamaya yönelik üretime hazır hale getirilerek işletmelerin kullanımına sunulduğu Teknoloji Merkezleri ve Teknoparkları kurmak ve kurulmasına aracı olmak, • İşletmelerin planlı yönetim anlayışına, modern ve çağdaş işletmecilik düzeyine kavuşturulmalarını teminen sanayinin çeşitli alt sektörlerinde yatırımları yönlendirmek üzere proje profillerini uygulayacak, atıl kapasiteleri değerlendirecek, verimliliği artıracak; modernizasyon, üretim, yönetim, pazarlama, enformasyon ve teknoloji adaptasyonu gibi konularda kapsamlı “Teknik Yardım ve Destek Program ve Projeleri”ni gerçekleştirecek ihtisas merkezlerini kurmak ve kurulmasını sağlamak, şeklinde sıralanmaktadır. 155 KOSGEB girişimciliğin desteklenmesi yönünde birçok faaliyette ve destek hizmetinde bulunmaktadır. KOSGEB bu hizmetleri sunarken “Kalkınmada Öncelikli Yöreler”, “Normal Yöreler” ve “Gelişmiş Yöreler” şeklinde bir öncelik oluşturmuştur. http://www.kosgeb.gov.tr TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu) TÜBİTAK, Türkiye’nin rekabet gücünü ve refahını artırmak ve sürekli kılmak için; toplumun her kesimi ve ilgili kurumlarla işbirliği içinde, ulusal öncelikler doğrultusunda bilim ve teknoloji politikaları geliştirmek en önemli amaçları arasındadır. Bu amaçları gerçekleştirecek altyapı ve araçları oluşturmaya katkı sağlamak, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini desteklemek ve yürütmek, bilim ve teknoloji kültürü oluşturmakta öncü rol oynamak misyonuna sahip TÜBİTAK’ın dış ticaret ve girişimciye yönelik genel işlevleri şunlardır: • Türkiye’nin bilim ve teknoloji politikalarını belirlemek, • Akademik Ar-Ge desteği vermek, özendirmek ve izlemek, • Endüstriyel araştırma ve teknoloji geliştirmeyi (ATG) ve yenilikleri desteklemek, özendirmek ve izlemek, • Üniversite sanayi ilişkilerini geliştirmek, • Ulusal öncelikler doğrultusunda ATG çalışması yürüten Ar-Ge enstitüleri işletmek, • Ar-Ge faaliyetleri için kolaylık ve teknik hizmet sağlayan birimler işletmek, • Geleceğin bilim adamlarını keşfetmek ve teşvik etmek, • Bilimsel mükemmelliği teşviğe yönelik yıllık ödüller vermek, • Uluslararası bilimsel ve teknolojik işbirliklerini organize etmek ve yürütmek, bilimsel dergiler, popüler bilim kitapları ve dergileri yayımlamak. Refah toplumuna ulaşma sürecinde bilim ve teknolojiden etkin bir araç olarak yararlanılmasını sağlamak üzere, TÜBİTAK Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 2003-2023 yılları için Türkiye'nin Bilim ve Teknoloji Stratejileri Belgesi'nin hazırlanması kararını almıştır. Türkiye’de yapılacak sıralamalar ile üniversitelerde girişimcilik ve yenilikçilik faaliyetlerinin artması ve üniversiteler arasında girişimcilik ve yenilikçilik odaklı rekabetin artması amaçlanmaktadır. Ayrıca, yapılacak endekslerin girişimcilik kültürünün geliştirilmesi, girişimci araştırmacıların yetiştirilmesi, ulusal ve uluslararası işbirliklerinin artırılması, akademik çalışmaların ticarileştirilmesi ve böylelikle ekonomiye katkı sağlanması konularında faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Bu anlamda TÜBİTAK çeşitli projelere destek vermektedir. Girişimcilik, yenilikçilik ve iş ortamı ile ilgili maddeler içeren alt proje “Teknoloji Öngörü Projesi”dir. Projenin yararları yeni yatırım alanları ve teknoloji seçimi konularında firmalara yol göstermesi, ulusal ve küresel düzeyde beklenen yeni paradigmalar ve yeni rakipler konusunda fikir vermesidir. Aynı zamanda, sektörel ve bölgesel öngörü çalışmaları için ulusal bir referans oluşturması, süreç içinde yer alan diğer ilgili kesimlerin oluşan ilişki ağları yoluyla, mevcut akademik birikimlerden haberdar olmalarıdır. TÜBİTAK hangi kurumlar ile işbirliği yaparak dış ticaret ve girişimciliğe katkı sağlamaktadır? TÜRK EXİMBANK (Türkiye İhracat Kredi Bankası) Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş./Türk Eximbank, 21 Ağustos 1987 tarihinde 87/11914 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulmuştur. Türk Eximbank'ın temel amaçları aşağıda sıralanmıştır: • İhracatın geliştirilmesi, • İhraç edilen mal ve hizmetlerin çeşitlendirilmesi, • İhraç mallarına yeni pazarlar kazandırılması, 156 • İhracatçıların uluslararası ticarette paylarının artırılması ve girişimlerinde gerekli desteğin sağlanması, • İhracatçılar ile yurt dışında faaliyet gösteren müteahhitler ve yatırımcılara uluslararası piyasalarda rekabet gücü ve güvence kazandırılması, • Yurt dışında yapılacak yatırımlar ile ihracat maksadına yönelik yatırım malları üretim ve satışının desteklenerek teşvik edilmesidir. Türk Eximbank, ihracatçıları, ihracata yönelik üretim yapan imalatçıları ve yurt dışında faaliyet gösteren müteahhit ve girişimcileri kısa, orta ve uzun vadeli nakdi ve gayrinakdi kredi, sigorta ve garanti programları ile desteklemektir. Türk Eximbank'ın, gelişmiş birçok ülkenin resmi destekli ihracat kredi kuruluşlarından farklı olarak kredi, garanti ve sigorta işlemlerini aynı çatı altında toplamış olması, ihracatçı firmalara verilen hizmetlerde bir bütünlük oluşturulmasına olanak tanımaktadır. Türk firmaları tarafından ihracatı gerçekleştirilecek dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları ihracatının iki yıla kadar, sermaye malı ihracatının beş-yedi yıla kadar ve yurtdışında üstlenilen projelerin yapımının on yıla kadar vadeli kredilerle desteklenmesi amaçlanmaktadır. Türk Eximbank, yurtdışında iş üstlenecek veya uluslararası ihalelere katılacak Türk firmalarına, finansal destek sağlayabileceğini ifade eden Niyet Mektubu verebilir. Niyet Mektupları kesin bir taahhüt içermez, açılabilecek olası bir kredinin koşulları da resmi başvurunun yapılacağı tarihteki şartlar dikkate alınarak belirlenir. Niyet Mektupları’nın geçerlilik süresi altı ay olup, projedeki gelişmelere bağlı olarak ilave süre verilebilmektedir. Ülke ekonomisine önemli katkıları bulunan uluslararası ticaretin ve girişimcinin en önemli sorunlarından kredi, garanti (teminat mektubu) ve sigorta sorununun çözümüne yönelik kurum ve kuruluşlar mevcuttur. Türk Eximbank bu mevcut kurumlar ve kuruluşlar içinde yer alan tek resmi kurumdur. Bu anlamda, Türk Eximbank’ın, yurtdışında faaliyet gösteren müteahhitlik firmaları açısından önemi son derece büyüktür. Dışişleri Bakanlığı Dışişleri Bakanlığı, yurt dışı vize işlemleri, ticaret müşavirlikleriyle koordineli olarak veya ticaret müşavirliklerinin bulunmadığı ihraç ülkelerinde ihracatçıların karşılaştığı sorunların çözümü konularında ihracatçılara yardımcı olmaktadır. Hazine Müsteşarlığı İhracatın artışına katkı sağlayacak ve gümrük muafiyetli ithalata olanak sağlayan yatırım teşvik belgesi uygulamaları, kambiyo düzenlemeleri Hazine Müsteşarlığı tarafından gerçekleştirilmektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, para ve döviz politikaları çerçevesinde kambiyo, ihracat, transit ticaret uygulamalarıyla ilgili genelgeler düzenleyerek girişimcilere yardımcı olmaktadır. Türkiyi Atom Enerjisi Kurumu Atom enerjisinin barışçıl amaçlarla kullanımına yönelik nükleer ve radyolojik konularda araştırmacıların, kullanıcıların, düzenleyici kuruluş elemanlarının ve halkın eğitimine yönelik çeşitli düzeylerde ulusal ve uluslararası kurs, seminer, çalıştay, vb. çalışmalar yapılmaktadır. Nükleer ve Nükleer Çift Kullanımlı Eşyaların ihracatında İzne Esas Olacak Belge Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından verilmektedir. Büyükeçilik ve Konsolosluklar Türkiye’deki büyükelçilikler ve konsolosluklar, ihraç ülke mevzuatı ve ithalat uygulamaları, ülke firma bilgileri, ilgili ülkede karşılaşılan problemlerin çözümü ve konsolosluk faturasıyla ilgili işlemler konularında ihracatçılara yardımcı olmaktadırlar. Görüldüğü gibi, dış ticaret ile ilgili kamu kurum ve kuruluşların gerek eğitim ve danışmanlık gerekse finansal destek sağlamak açısından birçok çalışmaları bulunmaktadır. Bu çalışmalar kamu eliyle daha da geniş bir tabana yayılması durumunda beklenen etkiyi daha çok sağlayabilecektir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde uygulanan dış ticaret ve girişimcilik politikalarının değişmemesi durumunda, dış ticaret ve girişimcilikte ciddi anlamda bir ilerlemeden söz etmek zordur. 157 DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ ÖZEL SEKTÖR KURULUŞLARI Dış ticaret ile ilgili özel sektör kuruluşlarının araştırma, teknoloji geliştirme ve yenilikçilik yeteneği ile rekabet gücünü yükseltmek ve böylece girişimcilik kültürünün oluşmasına yönelik önemli katkıları bulunmaktadır. Bu anlamda aşağıda, dış ticaret ile ilgili özel sektör kuruluşları ve girişimciliğe katkı ele alınmıştır. İhracatçı Birlikleri İhracatçı Birlikleri dış ticaret ve girişimcilik anlamında son derce önemli birliklerdir. Bunun en önemli nedeni bir firmanın ihracat yapabilmesi için kanuna göre mutlaka bir İhracatçı Birliğine üye olmasından kaynaklanmaktadır. İhracatçı Birlikleri, Türkiye İhracatçılar Meclisi – TİM ‘in koordinasyonunda, Dış Ticaret Müsteşarlığına bağlı olarak, kanunda belirtilen görev ve sorumlulukları yerine getirmektedirler. İhracatçı Birliklerinin işlevleri arasında bilgi sağlama vardır. Bilgi sağlama, birliklerin iştigal alanına giren konular çerçevesinde üretim, ihracat, ithalat, fiyat durumu, dış piyasadaki rakipler ve mevzuat çerçevesinde oluşturulan bilgiler güncel olarak izlenmekte olup, talep eden işletmelere verilmektedir. Hedef ülkelerle ilgili olarak ihracatçıların gereksinim duyacağı her türlü bilgi derlenmekte ve ihracatçıların kullanımına sunulmaktadır. Yurt dışındaki Ekonomi ve Ticaret Müşavirlikleri tarafından belirli dönemlerde ulaştırılan bilgiler ve topluca alınan ithalatçı adresleri düzenli olarak ihracatçı birliklerinin üyelerine ve ilgili kuruluşlara ulaştırılmaktadır. İhracatçı Birliklerinin diğer bir işlevi ise, yabancı heyetlerin Türk firmalarını ziyaret etmelerini sağlamak ve potansiyel alıcı ülke temsilcileri Türkiye’ye davet etmektir. Yurt dışında yapılan araştırmalar çerçevesinde birlikler, Türk ürünlerinin hedef pazarlardaki ihracat potansiyellerinin değerlendirilebilmesi için söz konusu ülkelerde incelemeler yapmakta ve sonuçları üyelerine duyurmaktadır. İhracatçı birlikleri eğitim ve bilgi alışverişi açısından da çeşitli etkinliklerde bulunmaktadırlar. Birliklerin iştigal konularına giren maddelerle ilgili olarak kongre sempozyum ve toplantı gibi etkinlikler düzenlenerek sektörün bir araya gelmesini sağlamaktadırlar. İhracatla ile karşılaşılan sorunlarının yetkililere ulaştırılması konusunda ise birlikler, ihracat mevzuatının hazırlanması ve Türkiye’nin uluslararası düzeydeki ilişkilerinin düzenlenmesi hakkındaki çalışmalara katılmakta ve bu konudaki sektör görüş ve önerilerini Dış Ticaret Müsteşarlığı'na ve gerekiyorsa ilgili diğer kurum ve kuruluşlara arz etmektedir. İhracatçı Birlikleri, ihracatçıların yurt dışı pazar paylarının arttırılması, yeni pazarların bulunması ve ihracat olanakları yaratılması için hedef pazar ülkelerde düzenlenen fuarlara doğrudan ulusal katılım organizasyonu gerçekleştirmektedirler. Onaylanmış Kişi Statü Belgesi başvurusunda aranan belgelerden biri olan, başvuru sahibi firmanın performans ve güvenilirliliğinin onaylandığını gösteren form olan “Performans ve Güvenililirlik Formu” üyesi olunan İhracatçı Birliği Genel Sekreterliğince düzenlenmektedir. Türkiye İhracatçılar Meclisi Türkiye ihracatının özel sektör cephesi örgütlerinden Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM); özel sektör adına bütün ihracatçıları, faaliyet halinde olan tüm İhracatçı Birliklerini, İhracatçı Birliklerine hizmet veren Genel Sekreterliklerini ve İcra Komitelerini ve bütün ihracat kalemlerini temsil etmektedir. Türkiye İhracatçılar Meclisi; ihracatçıların ortak sorunlarına çözüm aramayı, ihracatçıların sorunlarının tartışıldığı bir platform olmayı, kamu kurum ve kuruluşları ile ihracatçılar arasında koordinasyonu sağlamayı, ihracatın geliştirilmesi ve sorunlarının çözülmesi yolunda politikalar oluşturmayı, ihracatçıları yurt içinde ve yurt dışında üst düzeyde temsil etmeyi görev edinmiştir. Türk ihracatını genişletecek uluslararası ihtisas fuarları yerinde incelenip yenilikler ve gelişmeleri takip edilmekte, Türk firmalarının uluslararası etkinliklere, gerek bireysel düzeyde, gerekse ulusal düzeyde etkin katılımı amacıyla stratejiler geliştirilmekte ve birlikler arası koordinasyon sağlanmaktadır. Uluslararası etkinliklerde sektörlerin güçlü bir sinerji ve ortak bir vizyonla temsil edilmesi hedefiyle Türkiye'nin ulusal düzeyde katılacağı fuarların belirlenmesinde Dış Ticaret Müsteşarlığı'na görüş oluşturulmaktadır. Türkiye İhracatçılar Meclisi, uluslararası toplantılar ve konferanslara katılım göstererek Türkiye'yi ve Türk ihracatını üst düzeyde temsil etmektedir. 158 Türkiye İhracatçılar Meclisi, aylık dergisi ile birlikte üniversitelerinin İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri'nde özel sektör temsilcileri ve üniversite öğrencilerini bir araya getiren söyleşiler düzenlemektedir. "Türkiye'nin başarı hikayeleri" başlıklı söyleşiler kapsamında iç ve dış pazarlarda yarattıkları markalarla isim yapmış girişimcilerin üniversite öğrencileriyle buluşturulması sağlanarak ilerinin ihracatçısını, üreticisini, iş adamını başarıya götüren stratejiler konusunda çalışmalar yapmaktadır. Üniversitelerle işbirliği içinde yürütülen akademik faaliyetlerle ihracat sektörlerine yönelik çalışmalar yapılmakta ve raporlar hazırlanmaktadır. Ayrıca iş dünyası ile öğrencileri buluşturan sektörel forumlar, paneller ve konferanslar düzenlenmektedir. Türkiye ihracatı, ihracatçı birlikleri kayıt rakamlarına göre tarım, sanayi ve madencilik grupları altında, birçok sektöre ilişkin ihracat rakamları aylık, yıllık ve karşılaştırmalı olarak incelenmektedir. İhracatçı sektörlerinin durumlarını analiz edebilmek ve geleceğe ilişkin bakışlarını değerlendirmek amacıyla, yıllık bazda ihracat raporları hazırlanmaktadır. Türkiye'nin dış ticaret stratejileri temelinde hedef pazarlar hakkında ekonomik, sosyal ve siyasi analizlere dayanan ülke raporları hazırlanarak, kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Dış ticaret, ihracat, enflasyon, cari açık gibi makroekonomik gelişmelerin ihracatçılarının gözüyle takip edilmesi amacıyla bir aylık, üç aylık ve yıllık olmak üzere makroekonomik görünüm raporları hazırlanmaktadır. Dış ticaret ailesinin iç iletişim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hazırlanan dergi ile İhracatçı Birlikleri'nin, Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın ve ihracatla ilgili diğer kurumların haberlerini, ihracattaki aylık gelişmeleri, sektörel yorumları ve dünya piyasalarını takip edebilme olanağı sunmaktadır. Teknoloji Geliştirme Merkezleri (TEKMER) Teknoloji Geliştirme Merkezleri 1991’de ülke sanayisinin gelişmesi hedef alınarak yeni ürün veya teknoloji geliştirmeye yönelik bir fikre sahip olan girişimcilere ürünlerini geliştirebilmeleri için teknik destek, yer, büro hizmetleri, yönetim ve işletme becerisi sağlamak amacıyla KOSGEB ve üniversitelerin işbirliği ile kurulmuştur. TEKMER yönetim modelinde, ağırlıklı olarak KOSGEB ve üniversite temsilcilerinden oluşturulan üç kurul önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu kurullar, danışma kurulu, icra kurulu ve inceleme seçim kuruludur. Teknoloji Geliştirme Merkezleri’nin hedefi sanayi-üniversite ilişkisini kuvvetlendirerek, üretimde teknolojik seviyeyi yükseltmek ve işletmelerin ihtiyacı olan girişimcilik bilgisini üniversiteler kanalıyla temin etmektir. Bu amaçla Teknoloji Geliştirme Merkezleri birer “İş Kuluçkalama” merkezi olarak çalışmaktadır. Sunduğu altyapı ve hizmetlerle yeni kurulan bir işletmenin başlangıç maliyetlerini azaltmayı ve gelişmekte olan bir işletmenin başarısız olma olasılığını en aza indirmeyi hedeflemektedir. Teknoloji Geliştirme Merkezleri’nin temel felsefesi piyasa şartlarında mücadele edebilecek olgunluğa erişen işletmelerin piyasaya açılması ve boşalan yere yeni teknoloji tabanlı işletmelerin gelmesidir. KOBİNET KOBİNET; KOBİ’lere hizmet sunan kuruluşların "Bilgi Sağlayıcı Kuruluş" olarak yer aldığı oda, birlik, dernek, vakıf, banka vb. kuruluşlar ile işbirliği çerçevesinde oluşturulmuştur. Amaç B2B (işletmeler arası mal/hizmet alım satımı) ve e-Ticaret altyapısının oluşturulması, işletmelerin uluslararası düzeyde tanıtımının sağlanması ve katılımcı kuruluşlar ve KOSGEB’in e-İş desteği vasıtasıyla KOBİNET omurgasının kurulmasıdır. KOBİNET, işletmelerin bilişim teknolojileri altyapısının geliştirilmesi, iş süreçlerinin sayısal ortama aktarılması, e-Ticaret/e-İş faaliyetlerinin geliştirilmesi, işletmelerin Bilgi Toplumu’na hazırlanması, e-Ticaret hacminin artırılması amacıyla kurulan bir portaldır. Ayrıca KOSGEB’in bünyesinde hizmet veren Avrupa Bilgi Merkezi (Euro Info Centre-EIC) AB’nin 35 ülkede yaygın KOBİ bilgi ağının (EIC Network) irtibat noktasıdır. Bilgi sağlayıcı kuruluşlar KOBİ’lere sundukları hizmetlerini ve üyelerini KOBİNET’te tanıtmaktadır. KOBİNET’te şu bilgiler/hizmetler sunulmaktadır: 159 • KOSGEB Avrupa Bilgi Merkezi üzerinden firma profilleri, AB Mevzuatı (1952’den itibaren tüm tüzükler, kanunlar, vb.), CE işaretleme (mevzuat, işlemler, standartlar, yetkili kuruluşlar), AB sektör raporları (AB ülkelerinin üretim, ithalat-ihracat bilgileri) ve diğer bilgiler (AB ile ilgili her türlü rapor, istatistik, vb.) güncel olarak sağlanmaktadır. • Her firmaya ücretsiz İnternet sayfası, ömür boyu değişmemek üzere ücretsiz e-Posta adresi. • 21.000’den fazla kayıtlı firmanın (%97’sinin çalışan sayısı 250’den az) İnternet bilgileri (Türkçe’nin yanı sıra İngilizce, Almanca, İspanyolca, Fransızca, İtalyanca) • Ekonomi ve iş dünyası (ülke raporları, şirket kuruluşları, ihracat terimleri, vb.), finans olanakları (sermaye piyasaları, kredi ve finans olanakları, vb.), mevzuat (ihracata yönelik devlet yardımları, yatırım teşvikleri, vb.), Avrupa Birliği (Gümrük Birliği, AB işbirliği programları, bültenler, vb.), firma rehberleri (KOBINET, ASO, MİB, BEYSAD, TESİD üyeleri bilgileri), işletmeler arası işbirliği teklifleri (AB’nin 80 ülkede yaygın ağından alınan iş teklifleri). Görüldüğü gibi, KOBİNET’in girişimciliğin özendirilmesi ve ihracat potansiyellerinin artırılması için birçok faaliyeti mevcuttur. TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temel görev hizmetlerinin yanı sıra özel sektör üyelerine yönelik faaliyetleri yürütmektedir. İşletmelerin uluslararası rekabet ortamında daha bilinçli ve bilgili olarak yatırım, üretim, ticaret ve/veya işbirliği yapabilme olanaklarına kavuşabilmeleri, bunun yanında Türkiye'nin yurt dışında daha etkin tanıtımına katkıda bulunmak ve yabancı yatırımcıları da Türkiye’ye çekmek amacıyla internet servisleri kurulmuştur. Her ay çıkarılan derginin ekinde "İşbirliği Teklifleri ve Dış Ticaret Talepleri Bültenlerini" hazırlamaktadır. Bunun yanı sıra yerel danışmanlar ağı oluşturulmuştur. TOBB talep üzerine; imalatçı firmalar ve Türkiye'deki yabancı sermayeli şirketler ile ilgili bilgiler vermekte ve Avrupa Birliği ile ilgili yayınlara ağırlık vererek, kamu ve özel sektörden gelen araştırmacıların ve işadamlarının bilgi ve kaynak ihtiyacını karşılamaktadır. Türk özel sektörünün, uluslararası düzeyde ilişkilerini geliştirmek amacıyla; yurtdışından heyet ziyaretlerini düzenlemekte ve yabancı iş adamlarının ilgili Türk işadamları ve kuruluşlarla temaslarını temin etmektedir. Ayrıca yurtdışına heyet ziyaretleri düzenlemekte ve yabancı ülkelerde ilgili sektör temsilcileri ile temasları düzenlemektedir. Bununla birlikte, yabancı ülkelerde muadil kuruluşlarla müşterek Odalar ve Ekonomik İşbirliği Komitelerini kurmakta ve yürütmektedir. Türk Özel Sektörü'nü temsilen, birçok kuruluşun çalışma ve faaliyetlerine aktif olarak iştirak etmektedir. Türk girişimcisinin çalışmalarına öncülük ve liderlik etmek amacıyla sırasıyla, • Özel sektörün ihtiyaçları doğrultusunda siyasi güce görüş ve çözümlerini iletmek, • Kanunlar ve düzenlemeler ile ilgili görüşlerini ilgili bakanlıklara, meclis komisyonlarına sunmak, • Tabanını oluşturan KOBİ’lerin ekonomiden hak ettiği payı alması için oda ve borsalar kanalıyla bilgi ve danışmanlık hizmeti sunmak, • Ticari, ekonomik ve uluslararası işbirliği alanlarında yararlı olabilecek her türlü bilgiyi üyelerine sunmak; ülke, il ve sektör bazında ekonomik raporlar hazırlamak, • Yabancı muadil kuruluşlarla kurumsal bağlar kurmak, işbirliği anlaşmaları imzalamak, Türk ve yabancı firmaların ihtilaflarının dostane yollarla çözümü amacıyla aracılık etmek, • TIR Karnesinin dağıtımını gerçekleştirmek ve muhtelif ülkelere ait geçiş belgesi taleplerini karşılamak, ATA Karnesi düzenlemek, bilgi standardı tanımlama ve uygulama sistemi olan EAN-UCC barkod sistemini ülkemizde tek elden yürütmek, 160 • Menşe Şahadetnamesi ile Dolaşım Belgesini basmak ve odalara göndermek, Kapasite Raporu’nu incelemek ve onaylamak. Oluşturulan Sanayi Veri Tabanı ile imalatçı firma listelerini ilgililere sağlamak, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’ni yayınlamak, • Odalar ve Borsalar arasında çıkabilecek mesleki anlaşmazlıkları çözmek, oda ve borsaları geliştirecek tedbirleri almak, elektronik altyapısını kurmak, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Tahkimi çalışmalarını yürütmek, • Yerel fuar organizasyon firmalarına yetki vermek, organize sanayi bölgeleri ve teknoloji geliştirme merkezleri kurmak, • Eğitim kurumları kurmak veya kurumuna katılmak, bu kurumlarla işbirliği yapmak, Uluslararası ilişkiler ile ilgili görevleri kapsamında çok taraflı oda ve uluslararası kuruluşlarda Türk özel sektörünü temsil etmek gibi çok sayıda görev ve sorumlulukları vardır. DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurumu) Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Türk ekonomisinin dünya ekonomisine entegrasyonuna katkıda bulunabilmek için, sanayi işbirliği başta olmak üzere, dış ticaretin ve ekonomik ilişkiler ağının genişletilmesi, hizmet sektörlerinin yurtdışına açılması konularında yeni pazar olanaklarını değerlendirmektedir. DEİK iki taraflı İş Konseyleri aracılığı ile faaliyet göstermektedir. İş Konseyleri'nin görevi, Konsey kurulan ülke ile ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmektir. Bu amaçla DEİK, söz konusu ülkede iş dünyasını temsil niteliğine sahip bir ilgili kuruluş ile işbirliği yapmaktadır. DEİK tarafından periyodik olarak yayımlanan Türkçe ve İngilizce bültenlerle Türk ve yabancı iş çevrelerine bilgi sağlanmaktadır. DEİK, ihracattan ithalata, Türkiye’ye yönelen yabancı yatırımlardan Türk özel sektörünün dış yatırımlarına, uluslararası müteahhitlikten enerjiye ilişkin konulara, bankacılıktan lojistiğe tüm ticaret, yatırımlar ve hizmetler alanlarında faaliyet göstermekte ve çalışmalar gerçekleştirmektedir. DEİK, uluslararası kuruluşlar ile işbirlikleri kurma ve yapılan işbirliği ve çalışmalar aracılığı ile Türk işadamlarına yeni olanaklar yaratma konusunda çaba harcamaktadır. DEİK uluslararası niteliğe sahip etkinlikler düzenlemektedir. Türk-Amerikan İş Konseyi tarafından düzenlenen ve her yıl New York’ta üst düzey Türk ve Amerikan hükümet ve özel sektör temsilcilerinin katılımıyla Türk ekonomisinin ve iş dünyasının durumunun analiz edildiği ve yatırım fırsatlarının genel bir resminin çizildiği “Yatırım Konferansları” düzenlemektedir. Türk-Amerikan İş Konseyi’nin diğer bir geleneksel toplantısı da Türkiye-Amerika İlişkileri konusunda Amerikan Türk Konseyi (ATC) ile işbirliği içinde son 30 yıldır Washington’da düzenlenmekte olan yıllık konferanstır. İki ülke arasındaki ticareti geliştirmeyi ve Türk ve Alman KOBİ’lerinin işbirliği gerçekleştirmesini hedefleyen Alman Yatırım ve İşbirliği konferansı güçlü Alman ortak kuruluşlarla birlikte düzenlenmektedir. Ayrıca Uluslararası finans kuruluşlarını her yıl Londra’da bir araya getiren Londra Finans ve Yatırım Konferansları’nda DEİK’in gerçekleştirdiği diğer bir geleneksel aktivitedir. DEİK ayrıca, dış ekonomik ilişkiler kapsamında yer alan konularda strateji geliştirme çalışmaları gerçekleştirmektedir. DEİK, hazırladığı raporlarla Türk işadamlarına faaliyette bulundukları ülke ekonomileri hakkında bilgi vermekte ve işbirliği olanaklarını tanıtmaktadır. Ayrıca DEİK, yabancı işadamları için Türk ekonomisi ve DEİK aktiviteleri konusunda kapsamlı bilgi sağlayan bir iş portalına da sahiptir. İş yapma rehberleri ve çeşitli sektörler için raporlar hazırlanmaktadır. İnternet platformları da oluşturan DEİK, Türkiye’nin sağlık turizmi potansiyelini artırmaya yönelik dünya üzerindeki Türk girişimcilerin ortak bir portal üzerinde iletişim kurmalarına öncelik veren, dış dünyanın Türkiye ekonomisi hakkında bilgilenmesini sağlamayı hedefleyen ve bazıları Rusça olarak yayınlanan internet sitelerinin yürütücüsüdür. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) Ekonomik İşbirliği Teşkilatı kısa adıyla ECO, 1985 yılında Türkiye, İran ve Pakistan arasında kurulmuş bir bölgesel ekonomik işbirliği örgütüdür. Bölgede bir süre faaliyet gösteren Kalkınma İçin Bölgesel İşbirliği, 1979 sonrası üye ülkelerdeki siyasi ve ekonomik gelişmeler sonucu etkinliğini yitirmiştir. Türkiye, İran ve Pakistan arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin yeniden aktif hale getirilmesi isteği, 1985 yılında yeniden gündeme alınmış ve yapılan çalışmalar doğrultusunda ilişkilerin ECO adında yeni bir 161 örgüt kurularak devam ettirilmesi gerektiği benimsenmiştir. 1992 yılında ECO zirve toplantısında Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan ve Afganistan teşkilata tam üye olmuşlardır. Genişleme sonrası ECO, 10 üyeli bir örgüt halini almıştır. Yeni üyeler ECO kurucu üyeleriyle birçok konuda ortak özelliğe sahiptirler. Çok yakın kültürel ve tarihi bağlara sahip bu ülke vatandaşlarının hemen hemen tamamı Müslüman’dır ve büyük bir kısmı Türk’tür. Tamamı SSCB’nin dağılmasıyla bağımsızlığını kazanmış ve gelişmekte olan ülkeler konumundadırlar. Bu ülkelerin uluslararası sisteme en kısa sürede entegre olmaları gerekmekteydi. Bu bağlamda ECO’ya katılan yeni üyeler teşkilatın faaliyetlerini hızlandırmışlardır. TİKA (Türkiye İşbirliği ve Kalkınma Ajansı) TİKA, ülkelerin ekonomik yapılarının incelenmesi ve sektörel önceliklerin belirlenmesi amacıyla her ülkenin profillerini hazırlamakta ve sektör araştırmalarını yapmaktadır. Ajansın, Türk dilinin konuşulduğu Cumhuriyetler ve Türkiye'ye komşu ülkeler olmak üzere gelişme yolundaki ülkelerle eğitim, kültür ve diğer sosyal konulardaki alanlarda işbirliği kurulması ve geliştirilmesi çalışmalarında faaliyetleri bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin serbest piyasa ekonomisine geçiş süreci içinde ihtiyaç duyacakları programların hazırlanması ve bankacılık, finansman faaliyetleri, sigorta, dış ticaret, istatistik, bütçe ve vergi sistemi konularında yardımcı olunması, ekonomik, ticari ve teknik alanlarda bu ülkelerin kalkınma hedef ve ihtiyaçlarına uygun işbirliği program ve projelerinin hazırlanması veya uygulamasının koordinasyonunu sağlamak başlıca sorumlulukları arasındadır. (DTİK) Dünya Türk İş Konseyi Dünya Türk İş Konseyi (DTİK), Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) çatısı altında kurulmuş ilk özel amaçlı konseydir. Kurulma amacı, yurt dışında dağınık örgütlenmiş olan başarılı, girişimci ruhuna sahip, Türk lobiciliğinin yurt dışında etkin olması için çaba gösteren Türk girişimcilerini ve uluslararası büyük güce sahip şirketlerde karar mekanizmalarının başındaki Türk profesyonellerini tek çatı altında toplamaktır. “Dünya Türk İş Konseyi” (DTİK)’in ana ekseni, Türk lobisini yurt dışında geniş kitlelere yaymak, dünyaya yayılan, yurt dışında yerleşik bir hayat süren Türk girişimcilerinin sorunlarına çözüm getirmeye çalışmak ve Türkiye’nin yurt dışındaki yüksek imajının, bulunduğu konumdan daha yükseğe çıkarılmasında öncülük etmektir. Türkiye’de girişimciliğin geliştirilmesi yönünde faaliyet gösteren özel kurum ve kuruluşlar çeşitli faaliyetlerde bulundukları yukarıdaki bilgilere göre söylenebilir. Yapılan faaliyetler kendi başlarına belirli fayda sağlasalar da ortak bir vizyonun olmaması ve bu vizyona yönelik stratejilerin, hedeflerin ve ölçümlemelerin olmaması, sağlanan faydaların en üst düzeye ulaşmasını engellemektedir. Dış Ticaret ile ilgili özel sektör kuruluşlarının girişimciliğe katkısı daha çok hangi alanlarda olmaktadır? 162 Başarı Hikâyeleri Çin’le İş Yapma Zorluğunu Fırsata Çevirdi Uluslararası bir firmanın Türkiye’de danışmanlığını yapan Özgür Çakır, kalite, teslim şartları vb. gibi birçok sorun nedeniyle Çin ile ithalat yapmanın zorluğunu iş seyahatindeyken fırsata çevirmeyi öngördü ve bu fırsatı gördükten sonra çalışmalarına başladı. 2007 yılında 14 milyon dolar ciro yapan bir şirketler grubu sahibiydi… 2003 yılında Türkiye temsilcisi olduğu uluslararası bir dış ticaret firmasının Çin’deki toplantısına katılan Çakır, bu ülkede ithalat hizmetlerine olan ihtiyacı görerek kendi şubelerini burada açmaya karar verdi. İlk ofislerini Ningbo’da, ikinci ofislerini ise hizmet verdikleri müşterilerin mal aldıkları fabrikalara yakınlığından dolayı Shaoxing şehrinde açtılar. Shaoxing şehri her ne kadar fabrikalara yakın olsa da daha geniş bir hizmet çerçevesi oluşturabilmek adına ofisin merkezini Şangay'a taşıdılar ve halen şehir merkezinde işlerini sürdürüyorlar. Özgür Çakır, 2003 yılından beri ithalat acentesi olarak Çin’de hizmet veriyor. Firmasını satış değil hizmet odaklı bir firma olarak tanımlıyor. Verdiği hizmet ise Çin’den ithali istenen ürünün ürettirilmesi için tüm siparişin takibi, kalite kontrolü, denetimi ve gözetimidir. Onlar için önemli olan ürünün hangi fabrikadan alındığı değil, müşterinin çıkarlarına uygun olan fabrikanın hangisi olduğudur. Bu işe başlama vizyonunu, “Bir gün, Çin gibi Türkiye'ye de mal almak için akın akın gelinir” diyerek açıklıyor. Çakır’ın şirket grubunun ismi Eurasian Group. Şu an bünyesinde 13 şirket bulunduruyor ve 2007 yılı cirosu 14 milyon dolardı. 4 yılda bu denli bir büyüme ile insanları kendine hayran bırakan 31 yaşındaki Çakır, Türkiye’nin Avrupa için bir üretim merkezi haline gelmesinin öneminden bahsettikten sonra şirketler grubunun amacını şöyle özetliyor: “Çin'den ithalat yapmanın zorlukları ortada. Bizim amacımız ülkemiz firmaları buradan mal alırken para kaybetmesinler, bozuk mal almasınlar, alacakları ürünleri istedikleri kalitede, sürede ürettirebilsinler ve dünyanın diğer gelişmiş ülkelerindeki firmaların yaptıkları gibi buradan aldıkları malları çevre ülkelere Türkiye servis kalitesinin markasıyla ihraç edebilsinler. Kendi ülkemiz tüketicilerinin, düşük fiyata mal edebilmesi sayesinde bir malı daha az para ödeyerek alabilmeleri de başka bir yarar konusu tabi ki. Dileriz bir gün bizim ülkemizde de Çin modeli örnek alınır ve şu an tüm dünyanın Çin'e geldiği gibi Türkiye'ye de mal almak için akın akın gelinir.” Kaynak: www.eurasianholding.com DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ DERNEKLER VE VAKIFLAR İKV (İktisadi Kalkınma Vakfı) İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), Avrupa Birliği ve Türkiye-AB ilişkilerindeki gelişmeler hakkında Türk iş dünyası ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla 1965 yılında İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Sanayi Odası’nın ortak girişimiyle kurulmuştur. Kuruluşundan bu yana düzenlediği seminerler, konferanslar, paneller; yayımladığı araştırmalar; yurtiçinde ve yurtdışında gerçekleştirdiği tanıtım faaliyetleri; yerli ve yabancı kuruluşlarla sürdürdüğü yakın işbirliği ile İKV, Türkiye’de olduğu kadar AB nezdinde de AB ve Türkiye-AB ilişkileri konularında saygın ve etkili bir ihtisas kuruluşu haline gelmiştir. Bununla birlikte, İKV, Gümrük Birliği'nin işleyişiyle ilgili olarak firmaların sorularını yanıtlamakta ve sorunlarına çözüm üretmektedir. Türk firmalarının AB ülkelerine yaptıkları ihracatta karşılaştıkları özellikli sorunları tespit etmekte ve bu sorunların "Türkiye-AB Gümrük Birliği Ortak Komitesi" toplantılarında görüşülmesini sağlamaktadır. AB'nin KOBİ'lere yönelik işbirliği programı olan Europartenariat'ın Türkiye'deki organizasyonu ile aynı sistem çerçevesinde Medpartenariat programının Türkiye organizasyonunu yürütmektedir. AB, Tek Pazar ve Gümrük Birliği alanlarında firmalara düzenli bilgi akışını sağlayan birimlerin ilgili konularda eğitimini gerçekleştiren "Bilgi Ağı Projesi'nde”, küçük ve orta ölçekli firmalara bilgi ulaştıracak dağıtım birimlerindeki personelin yurt içi ve yurt dışı eğitim programları aracılığı ile AB ve Gümrük Birliği alanındaki eğitimini gerçekleştirilmektedir. İKV, Türkiye-AB ilişkilerindeki gelişmelere paralel olarak zaman içerisinde faaliyet alanını genişletmiş, mütevelli kurum ve Vakıf destekçilerinin sayısını artırmıştır. Aralık 1999 tarihinde, Türkiye’nin AB üyeliğine aday bir ülke olduğunun teyidi ile birlikte İKV, faaliyetlerini üyelik sürecinin 163 ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak yoğunlaştırmış; Türk iş dünyasının temsilci kuruluşlarından aldığı destekle, Türkiye-AB ilişkileri ile ilgili konularda özel sektörün AB ve kamu ile ilişkilerindeki koordinasyon görevini de üstlenmiştir. Türkiye ile katılım müzakerelerinin açılması kararını almasıyla İKV’nin çalışmaları başta müzakere sürecine hazırlık olmak üzere Avrupa Birliği ve Türkiye-AB ilişkilerinin gündemini oluşturan konular çerçevesinde kamuoyunu bilgilendirmeye, iş dünyasının ve sivil toplum kuruluşlarının sürece en aktif şekilde katılımını sağlamaya ve dış tanıtıma odaklanmaktadır. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği toplumsal bir projedir. Bu projenin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesinde kamu kurum ve kuruluşlarından özel sektör temsilcilerine, sivil toplum kuruluşlarından üniversiteler ve medya temsilcilerine kadar toplumun tüm kesimlerine görev düşmektedir. İKV araştırma, bilgilendirme, tanıtım, eğitim ve koordinasyon çalışmalarını sürdürmeye ve üyelik sürecinin hızlandırılması ve hedefe bir an önce ulaşılmasına aktif bir şekilde destek vermeye devam etmektedir. AB ve Türkiye-AB ilişkilerinin tüm alanlarında güncel konularda araştırmalar yapan İKV’nin kuruluşundan bu yana yayınladığı araştırma sayısı 550’e yaklaşmıştır. Çeşitli AB politikaları, bu politikaların Türkiye üzerindeki etkileri ve Türkiye’nin uyum durumu bu çalışmalarda ele alınmıştır. İKV Brüksel Ofisi aracılığıyla başta AB kurumları ve üye ülkelerin temsilcilikleri nezdinde olmak üzere, kapsamlı tanıtım faaliyetlerinde bulunmaktadır. AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu’nun yanı sıra STK’lara, yabancı medya temsilcilerine Türkiye’nin AB uyum sürecindeki çalışmalarını içeren düzenli bilgi akışını sağlamakta, üye ülkelerde düzenlenen toplantılara destek vermekte, konuşmacı olarak katılmakta, AB kurumları ve üye ülkelerin yetkilileri ile medya mensuplarını Türkiye’ye davet ederek lobi çalışmaları yapmaktadır. (TTGV) Türk Teknoloji Geliştirme Vakfı Türk Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), 1 Haziran 1991 tarihinde Hazine Müsteşarlığı aracılığıyla Dünya Bankası'ndan sağlanan kaynağın Türk sanayisinde teknoloji geliştirme faaliyetlerini desteklemek ve sanayi sektöründe ticari Ar-Ge bilincini artırmak üzere kullandırılması amacıyla kurulmuştur. Bu kapsamda TTGV teknolojinin ticarileştirilmesi, pazarlanabilir yeni ya da daha gelişmiş bir ürün, üretim yöntemi, sistem ya da hizmete dönüştürülebilmesi için teknoloji geliştirme bölgelerine çeşitli destekler sağlamaktadır. Bu destekler aşağıda ele alınmıştır: Teknoloji Geliştirme Projeleri Desteği: Teknoloji geliştirme projesi olan yazılım şirketlerine ve sanayi kuruluşlarına verilmektedir. Bilgi birikimi ve fikri mülkiyet hakkı işletmede kalacak şekilde, iki yıl içinde bitirilmesi beklenen teknoloji geliştirme projeleri, alt sınır olmaksızın faizsiz geri ödemeli iki milyon ABD Doları’na kadar desteklenmektedir. Bu destek, projeyle ilgili personel, teçhizat sarf malzemesi, seyahat, hizmet alımı harcamalarını kapsamakta olup proje bütçesinin en fazla %50’si için verilmektedir. Teknoloji Merkezleri Desteği: Bu destek sanayinin ihtiyaç duyduğu, teknolojik ve endüstriyel ArGe, ölçme, eğitim ve danışmanlık hizmetlerini sunmak üzere özel sektör tarafından kurulan teknoloji merkezlerine sağlanmaktadır. Destek için teknoloji merkezlerinin en az %51 hissesinin özel bir işletme veya şahsın elinde bulunması gerekmektedir. Destek en fazla iki yıl süreyle proje bütçesinin %20’sini geçmemek kaydıyla alt sınır olmaksızın 1 milyon ABD Doları’na kadar verilir. Desteğin geri ödemesi, bir yılı ödemesiz olmak üzere toplam dört yıla yayılmaktadır. Teknopark Desteği: TTGV, yeni iş alanları oluşturmak ve geliştirmek, bulundukları bölgenin teknolojik altyapısını ve gelir düzeyini artırmak, yetişmiş işgücü için istihdam sağlamak ve doğrudan yabancı yatırımları bulundukları bölgeye çekmek üzere kurulması planlanan Teknoloji Geliştirme Bölgesi oluşumlarına en fazla iki yıl süreyle alt sınır olmaksızın 2,5 milyon ABD Doları’na kadar destek vermektedir. Destek, proje bütçesinin %20’sini geçememektedir. Teknopark şirketi aldığı desteği 4 yıl içinde faizsiz olarak geri ödeyebilmektedir. TTGV Girişim Fonu: TTGV Girişim Fonu, başlangıç ve büyüme aşamasındaki teknoloji firmalarına yatırım yapan bir Girişim Sermayesi Fonu’dur ve çalışmalarına 2004 yılının Mart ayında başlamıştır. Özellikle bilgi ve iletişim teknolojisi, yaşam bilimleri (Biyo-teknoloji ve sağlık), ileri mikroelektronik, ileri malzeme (polimerler, kompozit materyaller, yarı iletkenler, vs.) alanlarında faaliyet gösteren işletmelere, azınlık hissesi karşılığında 100.000 ile 300.000 ABD Doları arası sermaye desteği vermeyi hedeflemektedir. 164 TOSYÖV (Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı) Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV), KOBİ'lere hizmet vermek amacıyla 1989 yılında Ankara'da kurulmuştur. Amacı, hür teşebbüs ilkesine dayalı ekonomik yapının Türkiye’de gelişmesine destek olmak ve toplum düzeninde özel teşebbüs ve serbest pazar ekonomisi uygulamalarının yayılmasına yardımcı olmaktır. TOSYÖV kendi içinde oluşturduğu birim ve profesyonel danışmanlarla KOBİ'lere yönelik olarak bilgi akışını sağlamaktadır. TOSYÖV üyesi bulunduğu uluslararası kuruluşlarla KOBİ'lerin dünya pazarlarına girebilmesi için yardımcı olmaktadır. Eğitim ve Yayın konusunda, "KOBİ Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri Koordinasyon Projesi" gibi KOBİ'lere ulusal ve uluslararası eğitim seminerleri düzenlemektedir. TOSYÖV, KOBİ’lere yerli ve yabancı uzmanlarıyla hizmet vermektedir. Ayrıca hukuk ve mali müşavirler konularıyla ilgili olarak KOBİ'lerin problemlerini çözmelerine yardımcı olmaktadırlar. TOSYÖV, KOBİ'lere yönelik olarak "Girişim" adlı ihtisas dergisi hazırlamaktadır. Bu dergide yapmış olduğu çalışmaların sonuçlarını da okuyucularına iletmektedir. Ayrıca TOSYÖV'ün kütüphanesinde kendi yayınlarının yanı sıra, diğer ülkelerden gelen çeşitli yayınlar yer almaktadır. KOBİ’leri ve girişimcileri ilgili her türlü konuda bilgili, bilinçli ve donanımlı hale getirmeyi amaçlamaktadır. KOBİ’lerin gelişimlerini temel alarak, Avrupa Birliği hibe programları başta olmak üzere uluslararası programlara yönelik olarak projeler hazırlamakta ve yürütmektedirler. TOSYÖV, KOBİ ve paydaşları arasındaki etkileşim alanı oluşmasını sağlayarak; girişim özgürlüğü ilkesini gözeterek; KOBİ'lerin rekabet güçlerini, KOBİ ve paydaşlarının potansiyellerini harekete geçirmeyi amaçlamaktadır. TÜRKTRADE (Türk Dış Ticaret Derneği) Türk Dış Ticaret Derneği, küreselleşmenin tarım ve sanayide yarattığı rekabeti göğüslemek, bunun gerektirdiği yapısal reformların gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak; bu sayede de, Türk sanayinin rekabet gücünün arttırılmasının zeminini oluşturmak yolunda sivil toplum adına üstlendiği görevleri yerine getirmekte, ihracatın gelişimini sağlamak amacıyla dış ticaretle ilgili araştırmalar yapmaktadır. TURKTRADE, Türkiye’nin dış ticaret şirketlerinin girişimi ile 1983 yılında “Dış Ticaret Derneği” adı altında kurulmuş ve 19 Eylül 1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile “Türkiye” ön-ekini kullanma hakkını kazanmıştır. Bugün itibariyle TURKTRADE bünyesinde bulundurduğu üyeleriyle Türkiye ihracatının yaklaşık üçte birini temsil etmektedir. “Gönüllü” bir sivil toplum örgütü olan TURKTRADE, üyelerinin çeşitli sektörlerde faaliyet gösteriyor olması TURKTRADE’in, tek bir sektörün bakış açısıyla sınırlı kalmak yerine, dış ticaret konularında bütünsel bir perspektife sahip olmasını mümkün kılmaktadır. Uluslararası ticareti doğrudan etkileyen finansman, devlet yardımı, iç teşvik, girdi maliyeti, norm ve standart, ulaştırma, tarife indirimi, pazara giriş kolaylığı gibi birçok alandaki kurallar, esas olarak, Dünya Ticaret Örgütü ve Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının çatısı altında sürdürülen Çok Taraflı Müzakereler çerçevesinde değiştirilmekte ve geliştirilmektedir. TURKTRADE, bünyesinde oluşturduğu çalışma gruplarıyla, Dünya Ticaret Örgütü, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması, Avrupa Birliği ile Ortaklık Anlaşması gibi temel belgelerden hareketle, uluslararası ticaret bakımından dikkate alması gereken çeşitli hususları irdelemektedir. TURKTRADE, çalışma gruplarının bulguları hakkında üyelerine sistemli bilgi sunmakta, bu bulgular bağlamında oluşan görüşlere göre izlenmesi gereken tutumun belirlenmesi çalışmaları yaparak, üyeleri için Gümrük Birliği ve AB müzakere sürecinde bir erken uyarı sistemi oluşturmaktadır. TURKTRADE, sekretaryasını Dış Ticaret Müsteşarlığının yürüttüğü ve faaliyetlerini Devlet Bakanı başkanlığında sürdüren DTÖ Koordinasyon Üst Kurulunun asli üyesidir. Böylece, TURKTRADE, hem gelişmelerden haberdar olabilmekte, hem de üyelerinin görüşlerini koordine ederek çok taraflı müzakereleri yürüten heyete bu görüşler çerçevesinde katkı sunabilmektedir. Ayrıca TURKTRADE, bazı kamu üniversiteleriyle işbirliği içinde, ulusötesi ticaret ile ilgili eğitim faaliyetleri düzenlemekte ve ihracata ilişkin seminerlere eğitmen katkısı sağlamaktadır. TURKTRADE uluslararası ticarete ilişkin kuramsal ve güncel konuların Türk ve yabancı yazarlarca değerlendirildiği periyodik yayın organı olan "Dış Ticarette Durum"u yayınlamaktadır. 165 TDV (Türk Dış Ticaret Vakfı) Türk Dış Ticaret Vakfı, dış ticarete hizmet veren meslek kuruluşları ile kamu kurum ve kuruluşları ve özel sektörün faaliyetlerini desteklemek ve onlara her türlü yardımda bulunmaktadır. İhraç mallarının, başta Avrupa Birliği olmak üzere uluslararası standartlara uyumu yönünde çalışmalar yapmak, kaliteyi sağlamak üzere kalite sembolü verilmesi yönünde çalışma yaparak ihraç mallarının rekabet şansının artırılması için faaliyet göstermektedir. İthalatın en uygun fiyatlarda gerçekleşmesini sağlayacak her türlü araştırmayı yapmak ve bu konudaki çalışmalara destek olmak amaçları arasındadır. Amaçlarıyla ilgili olarak yurt içi ve yurt dışı bilimsel seminerler, toplantılar ve konferanslar düzenlemek, yayın faaliyetlerinde bulunmak, dış pazarlamayı geliştirecek çalışmalara destek sağlamak, yurt içi ve yurt dışı kuruluşlar ile temsilcilik ilişkilerini de içerecek ilişkiler kurma çalışmalarında bulunmaktadırlar. Gümrük Birliği konusunda yapılacak çalışmalara ilişkin olarak dış ticaret sektörüne uygulama ve mevzuatla ilgili olarak her türlü desteği vermektedirler. Dış ticaret ve özellikle ihracat sektöründe dinamik gelişmeler gösteren kurum ve kuruluşlar ile başarılı ihracatçıları özendirmek maksadıyla takdirname ve ödüller vermek diğer görevleri arasındadır. Vakıf, aynı zamanda, ihracat ve ithalatla iştigal eden yurt içi ve başta Orta Asya Türk Cumhuriyetleri olmak üzere yurtdışı kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşlarının personelini yetiştirmek amacı ile konusu ile ilgili öğretim ve eğitim faaliyetlerinde bulunmaktadır. Bu faaliyetler, kurs, seminer ve toplantılar düzenlemek, burs vermek, bu amaçla ilgili ülkelerden burs olanakları araştırmaktır. Son olarak, araştırma, geliştirme, pazarlama ve eğitime yönelik enstitü, merkezler, bilgi bankası ve laboratuarlar açmak, bunları işletmek veya işlettirme konularında da yetkindir. TDV, ilk kuruluş yıllarında Dünya Türk İşadamları Kurultayları başta olmak üzere, yayın faaliyetleri yapmış ve çeşitli mesleki toplantılar düzenlemiştir. Aynı çatı altında kurularak 2000 yılında faaliyete başlayan “Dünya Türk İşadamları Vakfı”nın Kurultayların organizasyonunu üstlenmesini takiben; eğitim faaliyetlerine ağırlık vermiştir. TDV, bugün itibariyle, Ankara, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere “Dışticaret Uzmanlığı Eğitim Programları” uygulamakta; kamu kurumlarının ve meslek kuruluşlarının istekleri doğrultusunda, kurum bazında mesleki eğitim programları düzenlemektedir. Ayrıca; yayın faaliyetlerine devam eden TDV, eğitim programlarına katılan öğrenciler için “Dış Ticaret Mevzuatı” kitabını yayımlamıştır. “Milli Mücadele Döneminde Dış Ticaret” kitabı da, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının, kurtuluş mücadelesi verirken dış ticaretle de ne kadar yoğun olarak ilgilendiklerini gösteren ve belgeleyen önemli bir kaynak niteliğindedir. 2001 yılında yayımlanmaya başlayan “Made in Turkey dergisi”, dışticaret sektöründe önemli bir boşluğu doldurmuştur. Başlangıçta iki ayda yayımlanan bir periyodik olarak çıkarılan dergi, 2004 yılından bu yana Dünya Türk İşadamları Kurultayları Özel Sayısı olarak basılmaktadır. Milli Mücadele döneminde dış ticaret, 1920-1923, Özkan Aydın, Türk Dış Ticaret Vakfı, 2005, 171 sayfa. TEPAV (Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı) TEPAV bir grup işadamı, bürokrat ve akademisyen tarafından Aralık 2004’te kurulmuştur. TEPAV, politika önerileri geliştirme ve projeler geliştirme konularına katkı sağlamaktadır. Uygulanmakta olan kamu politikalarının izlenmesi ve değerlendirilmesi çalışmalarında da bulunan TEPAV, bu çalışmalarını destekleyecek eğitim programları ve toplantılar organize etmektedir. TEPAV'ın üç çalışma alanı bulunmaktadır. Bu üç çalışma alanı, "Ekonomi", "Yönetişim" ve "Dış Politika" alanlarıdır. Bu kapsamda TEPAV'da dokuz araştırma enstitüsü faaliyet göstermektedir. Kurulan ilk enstitü olan Ekonomi Politikaları Araştırma Enstitüsünde Türkiye’de yaşanan ekonomik dönüşüm sürecini anlamaya ve sürdürülebilir kılmaya yönelik politika analizleri yapmaya öncelik verilmektedir. Ekonomi Politikaları Araştırma Enstitüsünün yürütmekte olduğu projeler ve analizler, dönüşüm sürecinde doğru kararların alınmasına ve kaynakların daha etkin kullanılmasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. İstikrar Enstitüsü, TEPAV'ın ikinci enstitüsü olarak kurulmuştur. Enstitü, Mayıs 2006'da çalışmalarına 166 başlamıştır. İstikrar Enstitüsü kamu politikalarını ve uluslararası gelişmeleri izleyerek, istikrar açısından sonuç doğurabilecek politika ile uygulamaları gün ışığına çıkartıp kamuoyunu bilgilendirerek, hükümete ve diğer kurumlara yardımcı olmaya çalışmaktadır. Uluslararası Politikalar Araştırma Enstitüsü, TEPAV'ın üçüncü enstitüsüdür. Türkiye'nin bölgesindeki ve dünyadaki siyasi gelişmeleri öngörebilmesi ve dış politika alternatiflerinin geliştirilmesine yönelik çalışan Uluslararası Politikalar Araştırma Enstitüsü, Temmuz 2006'da faaliyete başlamıştır. Girişimcilik Enstitüsü (Entrepreneurship Institute - EI), girişimciliğin desteklenmesi için atılabilecek adımları saptama sürecinde yol gösterici olacak politikaeksenli araştırmalar yaparak sonuçlarını karar alıcılar ve kamuoyuyla paylaşmak amacıyla kurulmuştur. Bu çerçevede Aralık 2008'den bu yana mevcut ve potansiyel girişimcilere yönelik eğitim programları düzenlemekte ve girişimciliğin önemi konusunda farkındalığı artırmaya katkıda bulunacak çalışmalar yürütmektedir. Özel Sektör ve Ekonomik Kalkınma Enstitüsü’nün kurulmasına ise Türkiye, Afganistan ve Pakistan iş dünyası örgütlerini bir araya getiren İstanbul Forumu'nun 4 Aralık 2008'de İstanbul'da yapılan üçüncü toplantısında karar verilmiştir. Enstitü, bölge ülkelerinin özel sektörlerinin gelişimine yönelik çalışmalar yapmaktadır. Bir diğer enstitü ise, Kamu Politikaları Eğitim ve Araştırma Enstitüsü’dür. Enstitü kamu politikaları alanında araştırma ve eğitim yapmak üzere Eylül 2009'da faaliyete başlamıştır. Bu çerçevede yurtiçinde ve başta Orta Asya ile Orta Doğu ülkeleri olmak üzere yurtdışında, kamu personeline mali yönetim alanında eğitim vermekte ve teknik yardım sağlamaktadır. Avrupa Birliği Enstitüsü (European Union Institute - EUI), bugüne dek AB'ye ilişkin çok sayıda çalışma gerçekleştirmiş bulunan TEPAV'da yeni bir yapılanmaya gidilmesi sonucu Kasım 2009'da kurulmuştur. Enstitü, AB katılım sürecine odaklanılmasına, bu çerçevede reformlara ve müzakere sürecine yeni bir ivme kazandırılmasına katkıda bulunmak, yapılan çalışmaları AB ve Türkiye kamuoylarına anlatmak amacıyla faaliyet göstermektedir. TEPAV bünyesindeki sekizinci Enstitü, Hukuk Çalışmaları Enstitüsü’dür. Toplum hayatını birçok açıdan ilgilendiren hukuki konuları diğer sosyal bilimler alanlarıyla ilişki kurarak ve karşılaştırmalı yöntemden yararlanarak değerlendirmek ve bu konularda fikir ve çözüm üretmek amacıyla 2011 yılı Ocak ayında kurulan Enstitü'de, "anayasa yapımı"na ilaveten bu konudan bağımsız düşünülemeyecek "hükümet sistemleri", "seçim sistemleri" ve "yargı bağımsızlığı" ana başlıklarında da düzenli çalışmalar yapılmaktadır. Son enstitü, Finans Enstitüsü’dür. Finans sektöründeki uluslararası gelişmeleri yakından takip ederek, Türkiye'deki sektör temsilcilerine söz konusu gelişmeler hakkında bilgiler aktarmak amacıyla Temmuz 2011'de çalışmalarına başlamıştır. Enstitü'nün öncelikli çalışma alanları, sektörü doğrudan etkileme potansiyeli bulunan mevzuattan ve siyasi gelişmelerden kaynaklı riskler ile yükselen piyasa finansal sistemlerindeki yeniliklerin incelenmesi olarak sıralanmaktadır. TEPAV bünyesinde, enstitülerin yanı sıra üç de merkez çalışmalarını sürdürmektedir. Bu merkez çalışmaları, Dünya Bankası ortaklığı ile kurulan TEPAV - Dünya Bankası Bilgi Merkezi, Russkiy Mir Vakfı ortaklığı ile kurulan Rusya Merkezi ve TEPAV ABD Merkezidir. TSE (Türk Standartları Enstitüsü) Türk Standartları Enstitüsü, ihraç ürünlerinin standartlara uygunluğunu test edip; belgelendirmekle yükümlüdür. Bazı ürünlerde CE belgesi konusunda akreditedir. Ayrıca yurt dışı belgelendirme kuruluşlarıyla yapmış olduğu protokoller çerçevesinde ihraç ürünleriyle ilgili belgelendirme faaliyetleri yapmaktadır. Gümrük Vakfı Gümrük Beyannamesi, ihracatta gümrük mevzuatı uyarınca doldurularak ilgili ihracatçı birliği tarafından onaylanmasından sonra gümrük idaresine sunulan belgedir. Tek Tip Gümrük Beyannamesi formları Gümrük Vakfından alınabilmektedir. 167 GİMDES (Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği) İslam ülkelerinin et ithalatında talep ettikleri, hayvan kesimlerinin İslami kurallara uygun olduğunu ispatlayan Helal belgesi Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) tarafından düzenlenmektedir. DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ DİĞER MESLEK KURULUŞLARI Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması'nın (GATT) yerini alan 29 ayrı çok taraflı hukuki anlaşmayı ve 25 Bakanlar Bildirisini kapsayan, Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması ile kurulmuş bir örgüttür. DTÖ, üye ülkelerin ticari sorunlarını tek taraflı önlemlere başvurmadan çözümlediği bir organdır. Örgüt, gelişmekte olan ülkelerin (GOÜ) çok taraflı ticaret sistemi ile bütünleşmesine aracılık ve yardım eden işlevsel bir örgüt kimliği kazanmıştır. Örgüt'ün temel işlevleri: • DTÖ'yü meydana getiren çok taraflı ve çoklu ticaret anlaşmalarının uygulanmasını ve denetlenmesini sağlamak, • Çok taraflı ticaret müzakerelerinin yürütüldüğü bir forum oluşturmak, • Ticari uyuşmazlıkların çözümünü sağlamak, • Üye ülkelerin ulusal ticaret politikalarını izlemek, • Küresel ekonomik politikayla ilgili diğer uluslararası kuruluşlarla işbirliğini sağlamak, • Gelişme yolundaki ve geçiş sürecindeki ekonomilerin çok taraflı ticaret sistemi ile bütünleşmelerine yardımcı olmak. DTÖ Anlaşmaları, mal, hizmetler ve fikri mülkiyet alanlarını kapsamaktadır. Söz konusu anlaşmalar, her alan için serbestleşmenin prensiplerini ortaya koymakta ve bazı koşullar altında izin verilen istisnaları açıklamaktadır. Anlaşmalar ayrıca, üye ülkelerin gümrük tarifelerinin aşağıya çekilmesi ve diğer ticari engellerin kaldırılması, hizmetler pazarının açılması ve açık tutulması yönündeki bireysel taahhütlerini de içermektedir. Öte yandan, anlaşmaların ilgili hükümleri ile üye ülkelerin yürürlüğe koydukları ticari mevzuat veya önlemler ile ilgili olarak DTÖ Sekretaryasına zorunlu bildirimlerde bulunmalarını sağlamak ve Sekretarya tarafından ülkelerin ticaret politikaları konusunda düzenli olarak hazırlanan raporlar (TPRM raporları) yoluyla şeffaflığın sağlanması amaçlanmaktadır. DTÖ'de yönetsel kararları alma yetkisi herhangi bir yönetim kuruluna devredilmediği gibi, kuruluşun idari ya da bürokratik organları da üye ülkelerin bireysel politikaları üzerinde etki sahibi değildir. Üye ülkelerin uymayı taahhüt ettikleri DTÖ kural ve disiplinleri yine üye ülkeler arasında yapılan müzakerelerin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Zaman zaman üye ülkeler tarafından DTÖ kurallarına uyum sağlanması yaptırımlar yoluyla desteklenmekte, fakat söz konusu yaptırımların uygulanmasında örgüt olarak DTÖ değil, doğrudan doğruya üye ülkeler rol oynamaktadır. Örgüt'ün 2011 üye sayısı 155 olup, yaklaşık 30 ülkenin üyelik görüşmeleri devam etmektedir. Daha önce gelişmiş ülkelerin kendi aralarında vardıkları uzlaşılar diğer üyelerce er veya geç kabul görürken, artık gelişmekte olan ülkelerde müzakerelerde söz sahibidirler. Türkiye, çıkartılan Bakanlar Kurulu Kararı ile 26 Mart 1995 tarihinden itibaren DTÖ'ye kurucu olarak üye olmuştur. DTÖ'de müzakereye açılan konulara yönelik ulusal hazırlıklarda etkin ve verimli bir eşgüdümün sağlanabilmesi ve Türkiye’nin görüşlerinin kapsamlı olarak belirlenebilmesi amacıyla, Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bağlı bulunduğu Devlet Bakanı veya gerekli görülen durumlarda Dış Ticaret Müsteşarı Başkanlığında, toplam 17 Bakanlık, Kurum ve Kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla "Dünya Ticaret Örgütü ile Koordinasyon Kurulu" kurulması kararlaştırılmıştır. Ayrıca, 12 Mart 2003 tarihli ilk Kurul toplantısında alınan karar uyarınca, özel sektörü temsilen TOBB, TUSİAD, TİM ve TURKTRADE temsilcileri de Kurul toplantılarına davet edilmektedirler. Dünya Ticaret Örgütünün temel işlevleri nelerdir? 168 Gözetim Şirketleri Ülkelerin ekonomik anlamda büyümelerine dış ticaret ve girişimcilik anlamında katkı sağlayan en önemli şirketlerden biriside “Uluslararası Gözetim Şirketleri”dir. Gözetim şirketleri, ihracatçı veya ithalatçı firmaların isteği üzerine, ihraç konusu malların, sipariş evsafına veya yasal yükümlülüklere uyup uymadığının denetimini yapıp bunlarla ilgili raporları düzenleyen şirketlerdir. Artan mal arzı ve ticarette mesafenin fazlalığından kaynaklanan güçlükleri giderek azaltan teknolojik gelişmeler sonucunda, ithalatçı ülke ve kuruluşlar, mal alımında gün geçtikçe daha titiz ve dikkatli davranmakta, buna bağlı olarak da ticarete konu olan malın yüksek standartlarda olması ve en iyi koşullarda teslimi beklenmektedir. Diğer taraftan, ticarete konu olan herhangi bir malın üretiminden tüketimine kadar her aşamada kalite kontrolünden geçirilmesi, konunun ekonomik boyutu da göz önüne alındığında bugün bütün dünyada kabul edilmekte olan bir gerekliliktir. Nihai tüketiciye ulaştırılmak üzere hazırlanmış malın, üretimin tamamlanmasından sonra yapılan kalite kontrolü, standart dışı mal satışını önlemektedir. Bununla beraber bu kontrol, üretici açısından üretim sırasında yapılacak olan ve üretim aşamasında doğan aksaklıklara zamanında müdahale edilerek istenen kalite standartlarının dışında mal üretimine engel olunmasını sağlayacak olan kalite kontrolü kadar anlamlı olmamaktadır. Bunun sebebi, üretim sırasında yapılacak kalite kontrol faaliyetlerini, doğrudan doğruya üretilmekte olan malın kalitesine belli bir süreç içerisinde müdahale etme olanağı sağlamasıdır. Yine de, üretim sürecinin tamamlanmasından sonra yapılacak olan kalite kontrolü, malın piyasaya dağıtımından önceki kalitesinin belirlenmesi açısından önem taşımakta olup; üretici ve ihracatçı açısından malın sevkiyat öncesi veya alıcıya tesliminden hemen önceki durumun belirlenmesini sağlamaktadır. Böylelikle istenen kalite ölçütlerine sahip olmayan malın sevkiyatı önlenerek malın sonradan geri gönderilme, düşük fiyatla satışı vb. sorunların ortaya çıkma olasılığı önemli ölçüde azaltılmaktadır. Söz konusu kalite kontrolünün, tarafsız, güvenilir ve uluslararası düzeyde tanınıp kabul edilmiş kuruluşlar tarafından, diğer ifadeyle “Uluslararası Gözetim Şirketleri” tarafından yapılarak malın durumun bu kuruluşların düzenleyecekleri raporlarla belirlenmesi, gerek alıcı gerekse satıcıya güven duygusu sağlamakta ve satış sonrasında ortaya çıkabilecek aksaklıklar en düşük düzeye indirilebilmektedir. Gözetim şirketi; uluslararası ticari kuralların gereği olarak, mevzuat, satış akdi veya akreditifler gereğince tartı ve analiz yapılması zorunlu bulunan hallerde ticarete konu olan malda (mamul/yarı mamul) aranan özelliklerle ilgili kalite kontrol ve tartı işlemlerini yapmaktadır. Bu işlemlerle ilgili raporları düzenlemektedir. Bu işlemleri gerçekleştirmek için her türlü laboratuarları kurar ve işletirler. Tüm bunların sonucunda ithalat ve ihracat işlemlerinde koordinasyon sağlayan tarafsız kuruluşlardır. Gözetim Şirketlerin Faydaları aşağıda sıralanmıştır: • Alıcının istediği malın sekviyat öncesi ve/veya sonrasında, söz konusu malın, ithalatçı ve/veya ihracatçısı tarafından sözleşmede ve/veya standardında öngörülen koşullara ne ölçüde uygun olduğunun belirlenmesi, • Taraflar arasında ileride doğabilecek anlaşmazlıkların ve bunun sonucu olarak ortaya çıkabilecek zararın önlenebilmesi, • Gerektiğinde yeni fiyat ayarlamasına gidilebilmesi, Gözetim Şirketleri yukarıda sıralan açılardan, İhracatçı ve ithalatçılara önemli kolaylıklar sağlayabilmektedir. Gözetim Şirketlerinin işlevi, alıcı ve satıcı arasında daha az ihtilaf çıkmasını temin etmek ve bu ihtilafları çözmektir. Bunu sistemli bir çalışma sonucu alışverişe konu olan malların sözleşmeye uygunluğunu bir rapor ile belgeleyerek yapmaktadırlar. Gözetim Şirketleri tarafından düzenlenecek rapor ve çeki listelerinin konsolosluk ve mahalli ticaret odalarınca onaylanması zorunlu bulunmamakta, söz konusu belgeler aynen kabul edilmektedir. Gözetim Şirketlerinin genel işlevi, alıcı ve satıcı arasında daha az ihtilaf çıkmasını temin etmek ve bu ihtilaflara yönelik çözüm önerileri getirmektir. Bunu sistemli bir çalışma sonucu alışverişe konu olan malların sözleşmeye uygunluğunu bir rapor ile belgeleyerek yapmaktadırlar. 169 Gümrükleme Şirketleri Gümrükleme Şirketleri, malların yasal yükümlülüklere uygun bir şekilde ihraç edilebilmesi, bu amaca yönelik dokümanların hazırlanması ve gümrük idareleri karşısında ihracatçı firmaları temsil etmek suretiyle danışmanlık hizmetleri vermektedirler. Dış Ticaret Sermaye Şirketleri Dış Ticaret Sermaye Şirketleri, ihracat hacmi olarak belirli bir büyüklüğe ulaşmak suretiyle Dış Ticaret Müsteşarlığından Dış Ticaret Sermaye şirketi statüsü almış firmalardır. Bu firmalar, bir protokol çerçevesinde imalatçı firmaların mallarını ihraç etmek suretiyle, dış ticarette aracılık hizmetleri görmektedirler. Dış Ticaret Sermaye Şirketleri, imalatçı firmalara finansman, hammadde tedariği, KDV iadesinin alınması, kredilerden yararlandırılması konularında destek sağlayan şirketlerdir. Dış Ticaret Sermaye Şirketlerinin, ihraç ürünlerinin tanıtılması, çeşitlendirilmesi, pazar paylarının artırılması ve yeni pazarlara girilmesi amacıyla devlet yardımlarından öncelikle yararlandırılmaları sağlanmaktadır. Türkiye’de Dış Ticaret Sermaye Şirketleri karma bir yapıya sahiptirler. Önemli bir kısmı yalnızca başkalarının ürettiklerini pazarlamaya çalışan aracı kurumlar niteliğindedirler. Ülke kaynaklarından sağlanan mali kaynaklardan dolayı Dış Ticaret Sermaye Şirketleri sayıları hızla artmıştır. Toplam sayıları 51 olan Dış Ticaret Sermaye Şirketleri ‘nin 34`ü İstanbul, 4`ü İzmir, 3`ü Ankara, 3`ü Bursa, 2`si Denizli`de bulunmaktadır. Ayrıca Manisa, Adana, Kayseri, Gaziantep ve Hatay’da da birer firma Dış Ticaret Sermaye Şirketleri statüsü taşımaktadır. Dış Ticaret Sermaye Şirketlerinin son beş yıllık performanslarına bakıldığında, Türkiye’nin genel ihracatı içerisindeki paylarının % 30 seviyelerinde olduğu gözlemlenmektedir. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Sektörel Dış Ticaret Şirketleri aynı sektörde faaliyet gösteren belirli sayıda küçük ve orta ölçekli firmanın bir araya gelerek kurdukları, kurucu işletmelere belirli avantajlar sağlayan firmalardır. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, ihracat hamlesinde küçük ve orta büyüklükteki işletmelerden faydalanabilmek amacıyla kurulan bir ihracat organizasyonudur. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri'nin kurucu işletmelere (imalatçı KOBİ'lere) sağladığı avantajlar arasında, ihracata aracılık etmek, pazarlamayı organize etmek, hammadde tedariğinde imalatçı firmalara destek sağlamak, finansman temininde destek sağlamak, ihracattan doğan KDV iadesinin vergi dairelerinden geri alınmasında yardım sağlamak ve imalatçıları yönlendirmek sayılabilir. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, Anonim Şirketlerdir. Ortakları aynı sektörde faaliyet gösteren en az on adet KOBİ kuruluşlarıdır. Sektörel Dış Ticaret statüsü Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca verilmektedir. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nin temel amaç ve konusu ortaklarının ve sektörünün ihracatının artırılması, ürünlerinin dış pazarlarda tanıtılmasıdır. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri ihracat teşviklerinden öncelikle yararlandırılırlar. Sektörel Dış Ticaret Şirketlerinin fonksiyonları, KOBİ’lerin dışa açılmada karşılaştıkları sorunlara çözüm anlamında; pazarlama, finansman, teknik ve ihracat işlemleri konularında yarar sağlamaktadır. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nin pazarlama fonksiyonun en önde gelen işlevi, KOBİ’lerin ürünlerinin uluslararası pazarlarda pazarlanmasıdır. Daha önce de belirtildiği gibi, Sektörel Dış Ticaret Şirketleri en az 10 KOBİ’nin biraraya gelmesi ile kurulan şirketlerdir. Bu bakımdan daha az personelle tüm ortakların ürünlerinin uluslararası pazarlamasını diğer sabit maliyetleri de düşürmek suretiyle etkin bir şekilde yapabilmektedirler. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, sadece yurtdışı pazarlar hakkında kısa süreli araştırmalar değil, yurtdışında daimi temsilcilik ve doğrudan pazarlama amaçlı şirketler kurarak bu fonksiyonu yerine getirmişlerdir. KOBİ’ler ihracata genellikle kısa vadeli bir perspektiften yaklaşırken, Sektörel Dış Ticaret Şirketleri profesyonel bir eğilime sahiptirler. Bu nedenle gerek yeni pazar bulunmasına, gerekse de mevcut pazarlarda ihraç ürünlerinin pazar payının artırılmasına ve tutundurmaya yönelik faaliyetleri daha bilinçli olarak yerine getirebilmektedirler. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nin finansman işlevindeki başlıca iki unsur; üreticinin ve yurtdışındaki müşterinin finanse edilmesidir. İmalatçının finansmanı hem işletme faaliyetleri bazında, hem de ihracat 170 işlemlerine yöneliktir. KOBİ’ler bankalardan yeterince yararlanamazlarken, Sektörel Dış Ticaret Şirketleri bu sorunu aşabilmektedirler. Bankalardan özellikle de Eximbanktan daha uygun koşullarda kredi temin ederek bunları ortaklarına kullandırmaktadırlar. KOBİ’ler kendileri ihracat yaptıklarında tüm ihracat giderlerini de karşılamak durumundadırlar. Bu giderlerin bir kısmı değişken maliyeti meydana getirirken önemli bir kısmı da sabit maliyettir. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri ortakları olan çok sayıda işletmenin ihracat işlemlerini tek elden yürüttüğü için söz konusu sabit maliyetlerde azalma olmaktadır. Bu durum da ihracatın finansmanı sorununa hissedilir bir rahatlama meydana getirebilmektedir. Yurtdışındaki müşterinin/ithalatçının finansmanı ise, ithalatçıya kredi açılması şeklinde olmaktadır. Bu şekilde, bir taraftan müşterinin ürüne talebi canlı tutulurken diğer yandan, ihracat miktar olarak artırılabilmektedir. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nin ihracat işlemleri işlevi, ihracatla ilgili tüm konuları (ürünün hammadde tedariki, nakliye ve sigortası, gümrük işlemleri ve ürünün depolanması vb.) kapsamaktadır. Bu işlemlerin toplam maliyet içindeki payı, birçok işletmenin ihtiyaçlarının tek elden yapılması ile önemli ölçüde azalmaktadır. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri ihracat işlemleri fonksiyonunu iki yoldan birisiyle ama genellikle ikincisini kullanarak yerine getirmektedirler. İlk olarak, yukarıda belirtilen hizmetleri sunan şirketlerle anlaşarak, bu işlemleri daha düşük maliyetle yaptırabilmektedirler. İkinci yolda ise kendi bünyelerindeki yan kuruluşlarla (nakliye, sigorta, leasing, gümrük vb.) ortaklarına hizmet vermektedirler. Son olarak, Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nin teknik fonksiyonu yer almaktadır. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri mevcut ve yeni pazarlarla ilgili mevzuatları ve Türkiye’deki mevzuat uzmanları ile daha yakından izleme olanağına sahiptirler. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nin teknik fonksiyonu kapsamında bir konunun daha incelenmesinde fayda bulunmaktadır. Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, yurtdışından kendilerine gelen talepleri, ortakları arasında koordinasyonu sağlayarak, büyük hacimli siparişlerin karşılanmasında önemli bir işlevi de yerine getirmektedirler. Dış Ticaret ile ilgili diğer meslek kuruluşları nelerdir? Ekonomide dinamizm ve yenilik yaratabilmek için girişimcilik atılımının tüm toplumsal yapı, kurum ve kuruluşlar tarafından etkin bir şekilde desteklenmesi gerekmektedir. Bu ise girişimci bir toplumun kurulması ile mümkün olabilmektedir (Doğaner, 2006). Dış Ticaret ile ilgili mesleki örgütler girişimciler için çok önemlidir. Dış Ticaret ile ilgili mesleki örgütler girişimcilere özellikle danışmanlık ve eğitim desteği vermektedirler. Devlet destekleri ve teşvikler önemli politika araçları arasında yer almaktadır. Kâr amacı gütmeyen toplum kuruluşları aydınlatıcı seminer ve toplantı dizileriyle girişimcilik ruhunu topluma aşılamaktadırlar. Dış Ticaret ile ilgili mesleki örgütleri yurt dışından sağlanabilecek çeşitli finansman olanaklarını tanıtmak için çaba harcamalıdırlar. Girişimciliği desteklemek üzere altyapıyı hazırlamalı, uluslararası programları kamuoyuna tanıtma ve taşımada yardımcı olmalıdırlar. Dış Ticaret ile ilgili mesleki örgütlerinin desteğinin ve önemlerinin arttırılması durumunda, orta ve yüksek teknoloji üretebilen, ihracat içerisinde orta ve ileri teknoloji mallarının payını artıran, marka ürünler sunabilen, dünyada lider firmalar yaratabilen, ürün ve pazar çeşitliliğini arttıran, ticaretin önündeki teknik engelleri asgari düzeye indirmiş bir girişimcilikten söz edilebilir. Bununla birlikte, ticareti kolaylaştırıcı kurumsal alt yapıyı ve devlet-üniversite-özel sektör- sivil toplum kuruluşları işbirliğini sağlayarak rekabet şartlarını oluşturmuş, sürdürülebilir ve dengeli dış ticaret yardımıyla gelişmiş ekonomiler arasında yer alması sağlanmış olmaktadır. 171 Özet Dış Ticaret ile ilgili mesleki örgütler, kuruluş şekillerine göre dörde ayrılmaktadırlar. Örgütler, dış ticaret ile ilgili kamu örgütleri, özel sektör örgütleri, vakıf ve dernekler ve diğer örgütler olarak adlandırılmaktadırlar. Dış ticaret ile ilgili her tür örgüt özünde kendi karakteristik özelliklerine sahiptir. Dış ticarete ve girişimciliğe katkısı, kuruluş amacı, sahip olduğu kaynakları, türü, yapısı, çalışanları ve yöneticisi ile birlikte değişmektedir. Her örgüt türünün farklı özelliklerde olması, dış ticarete olan katkılarında da farklılıklara neden olmaktadır. Bununla birlikte, her geçen gün sayıca artan dış ticaret mesleki örgütlerinin nitelikleri de değişmektedir. Buna rağmen belli başlı nitelikler çerçevesinde ortak amaçlarda buluşulması durumunda dış ticarete katkıları daha da etkin olabilcektir. Dış ticaret politikası, hükümetlerin ülke ticaretini sınırlandırmak ya da özendirmek amacıyla yaptığı düzenlemeleri konu almaktadır. Dış ticaret politikası genel anlamda ikiye ayrılmaktadır. Serbest dış ticaret politikası ve Koruyucu dış ticaret politikası, günümüzde, dış ticaret politikası denilince, genellikle koruyucu dış ticaret politikası anlaşılmaktadır. İthalatikamesi gibi içe dönük bir sanayileşme stratejisi izleyen ülkelerde, dış ticaret politikasının ana amacı yerli endüstrilerin korunması iken, dışa açık politika uygulayan ülkelerde ise esas amaç, ihracatın özendirilmesidir. Dış ticaret politikasının, bir ülkenin dış ticaretinin hacmini, bileşimini ve yönünü etkilemeye yönelik her türlü müdahaleyi ifade ettiği düşünülürse, “dış ticaretin yönü” denildiğinde ülkenin hangi ülke ve ülke gruplarıyla ticaret yaptığı ve izlenen politikalarda bunu değiştirme yönünde bir müdahale olup olmadığı önem kazanmaktadır. Ülkelerin, dış ticaretin yönünü belirlerken izlediği politikalar ve yaptıkları müdahaleler değerlendirilirken hem dünya ticaretinin coğrafi anlamda yapısını hem de dünya ticaret sistemindeki değişimi göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Günümüzde, uluslararası anlaşmalar ile küreselleşme ve ekonomik bütünleşme süreçlerinin etkisi ile dış ticaret politikaları arasında değişiklikler daha belirgin hale gelmektedir. 172 Kendimizi Sınayalım 4. Aşağıdakilerden hangisi KOSGEB’in girişimciliğe katkıları arasında yer almamaktadır? 1. Aşağıdakilerden hangisi dış ticaret politikası sınıflandırılmasından biridir? a. Ölçek Dış Ticaret Politikası a. Sanayide, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi ve faaliyetlerin uygulanması için birimler kurmak, b. Serbest Olmayan Dış Ticaret Politikası c. Koruyucu Dış Ticaret Politikası b. İhraç konusu malların, sipariş evsafına veya yasal yükümlülüklere uyup uymadığının denetimini yapmak d. GATT e. Hiçbiri 2. Aşağıdakilerden hangisi, küçük ve orta ölçekli sanayi işletmelerinin teknolojik yeniliklere hızlı bir şekilde uyumlarını sağlamak, rekabet güçlerini yükseltmek ve ekonomiye katkılarını ve etkinliklerini artırmak amacıyla kurulmuş olan kamu kuruluşudur? c. Üniversiteler ile kamu ve özel araştırma kurumlarının bilim ve teknoloji altyapısından işletmelerin yararlanmasını sağlamak, d. Teknoloji düzeyini yükseltmek üzere, mevcut teknolojik bilgilere erişmek ve yeni teknolojik bilgiler üretmek, erişilmiş ve üretilmiş bilgileri yaygınlaştırmak, a. Dünya Ticaret Örgütü b. KOSGEB e. Üniversite ve araştırma merkezlerinin imkanlarından yararlanarak yeni ve ileri teknolojiye dayalı Teknoloji Merkezleri ve Teknoparkları kurmak ve kurdurtmak c. IKV d. Gümrük Müsteşarlığı e. Hiçbiri 5. Girişimcileri kısa, orta ve uzun vadeli nakdi ve gayrinakdi kredi, sigorta ve garanti programları ile destekleyen kuruluşun adı aşağıdakilerden hangisidir? 3. Aşağıdakilerden hangisi Dünya Ticaret Örgütü’nün temel işlevlerinden biri değildir? a. Çok taraflı ticaret müzakerelerinin yürütüldüğü bir forum oluşturmak a. Eximbank b. Küresel ekonomik politikayla ilgili diğer uluslararası kuruluşlarla işbirliğini sağlamak b. Dış Ticaret Vakfı c. Üye ülkelerin ulusal ticaret politikalarını izlemek d. Gözetim Şirketleri c. Dünya Ticaret Örgütü d. Ticari uyuşmazlıkların çözümünü sağlamak e. Gümrük Müsteşarlığı e. Sadece ticaret yasalarıyla ilgilenmek 6. Aşağıdakilerden hangisi, Türkiye, İran ve Pakistan arasında kurulmuş bir bölgesel ekonomik işbirliği örgütüdür? a. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) b. Dış Ticaret Vakfı c. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı d. Türk Tanıtma Vakfı e. Hiçbiri 173 9. İhraç ürünlerinin standartlara uygunluğunu test eden ve belgeleyen kuruluş hangisidir? 7. TEPAV'ın üç çalışma alanı bulunmaktadır. Aşağıdakilerden hangisi bu çalışma alanlarından birisidir? a. Türk Standartları Enstitüsü a. İletişim b. Bankalar b. İç politika c. Maliye Bakanlığı c. Gastronomi d. Yapı Kooperatifleri d. Yönetişim e. Bilim adamları e. Hiçbiri 10. Tarım ürünleri ihracatında gümrüğe sunulması gereken belgelerden biri olan Borsa Tescil Beyannamesi aşağıdaki hangi kurumdan alınır? 8. İhracatçı veya ithalatçı firmaların isteği üzerine, ihraç konusu malların, sipariş evsafına veya yasal yükümlülüklere uyup uymadığının denetimini yapıp bunlarla ilgili raporları düzenleyen şirketlere ne ad verilir? a. Eximbank a. KOBİ’ler b. Ticaret Borsası b. Türk Tanıtma Vakfı c. Gümrük Müsteşarlğı c. Gözetim şirketleri d. Diyanet Vakfı d. TURKTRADE e. Ekonomi Bakanlığı e. Dünya Ticaret Örgütü 174 Okuma Parçası Çok uzağa gitmeden, hafızamızı biraz geriye götürelim. 1960'ların başında hem orta hem de uzun dönem için bir kalkınma stratejisi ortaya konmuştu. Toplumdan da destek gören stratejinin temelinde 'planlı kalkınma' vardı. 1950'lerin ekonomide başıboş denebilecek yönetimi, planlı yaklaşımı çekici kılıyordu. Bu strateji kalkınmada devletin rolüne ağırlık veriyor, kamunun özel sektöre yol göstermesini öngörüyordu. Zamanın hâkim anlayışına uygun olarak, büyümenin anahtarı sayılan sermaye birikimi ön plana alınıyor, tasarruf ve yatırım teşvik ediliyordu. Sanayileşmenin temel stratejisi ise ithal ikamesine dayanıyordu. Sonuçları tartışacak değilim. Fakat 1960'larda ekonomide yıllık ortalama gelir artışının yüzde 7 ye yaklaştığını biliyoruz. Daha sonra planlama yaklaşımı yavaş yavaş etkinliğini kaybetti. 1980'lere geldiğimizde Türkiye'nin, değişen dünya koşulları da göz önünde bulundurulduğunda, yeni bir stratejiye ihtiyaç duyduğu belli olmuştu. Çünkü ekonomi tıkanmıştı. 1980'ler Türkiye'nin dışa açıldığı dönem oldu. Piyasalarda liberalleşme yine bu döneme rastladı. Döviz ve faiz politikalarında önemli değişmeler oldu. KİT'lerin özelleştirilmeye başlaması bu döneme rastladı. Yalnız dış ticarette değil, sermaye hareketlerinde konvertibiliteye geçildi. Değişimi, 1970'lerin ekonomi politikalarından bunalan halk da destekledi. Zaten başka türlü uygulanması da mümkün olmazdı. Bugün bir değişim gereksinimi bütün ağırlığı ile karşımızda duruyor. Türkiye'nin ekonomide kendisine yeni bir perspektif dilerseniz buna vizyon deyiniz- ve strateji tanımlaması zorunlu. Böyle bir strateji yalnız fiziksel altyapıyı değil, aynı zamanda insangücü altyapısını, bilgi birikimi ve teknolojiyi kapsamak zorunda. Kalkınmanın külfet ve nimetlerinin adil bir şekilde dağılımını hedef alması lazım. Gerçek anlamda fonksiyon gören bir piyasa ekonomisini temel alacak strateji, kamu ve özel sektörün daha etkin ve verimli bir şekilde işlemesi için nelerin yapılması gerektiğini ortaya koymalı. Eğer bu yapılamazsa adil ve sürdürülebilir bir büyümeyi gerçekleştirmenin kolay hatta mümkün olmayacağını düşünüyorum. O yüzden, bu konuda en başta sorumluluk taşıyan yetkili kurum ve kuruluşlar olmak üzere, herkesin kafa yorması, katkıda bulunması gerekiyor. Geleceğimizi de düşünelim Baran Tuncer 03/03/2002 Yıllardan beri Türkiye ekonomi alanında kısa döneme odaklanmış durumda. Birbirini izleyen bunalımlar dikkat ve enerjiyi ister istemez kısa döneme yönlendiriyor. Uzun yıllardır enflasyonla yatıp enflasyonla kalkan bir ülke için bu kaçınılmaz. Böyle bir ortamda uzun hatta orta vadeyi düşünmek akla en son gelen şey. Hemen her ortamda, bunalımdan çıkabilmek, yeni baştan büyümeye geçebilmek için kısa dönemde ne gibi tedbirlerin alınması gerektiği tartışılıyor. Bir önceki yıl milli gelirin yüzde 8.5 gerilediği, pek çok işyerinin kapanmak zorunda kaldığı, işsiz sayısının hızla arttığı bir dönemde bunu anlamak hiç de zor değil. Ancak, bunun yanında Türkiye'nin uzun dönem için bir büyüme ve kalkınma stratejisine ihtiyacı bulunduğu inkâr edilemez. Bunun yapılmamasının sonuçlarını hafife almak mümkün değil. Herkes ekonominin potansiyelinin kullanılmadığını dile getiriliyor. Artık birilerinin bu potansiyelin nasıl kullanılacağını düşünmesi lazım. Bu birilerinin, en başta ülkeyi yönetmeye soyunmuş siyasal partilerin ve halen sorumluluk sahibi yetkililerin olması gerekir. İkinci olarak, yasayla bu alanda yükümlülük üstlenmiş olan Devlet Planlama Teşkilatı'nın görevini yerine getirecek şekilde yönlendirilmesi lazım. Bunun yanında, üniversitelerdeki araştırma merkezlerinin, 'think tank' diye adlandırılan araştırma ve düşünmeye yönelik kurumların da konunun üzerine eğilmeleri yerinde olur. Oysa bunların hiçbirisi yeterince yapılamıyor. Kimileri makroekonomik istikrar gerçekleştirilir ve bazı yasal düzenlemeler yapılırsa büyümenin onu izleyeceğini savunuyor. Ben öyle düşünemiyorum. Makroekonomik istikrarla birlikte üretim ve istihdamda iyileşmeler olmasını tabii ben de bekliyorum. Ancak orta ve uzun dönemde sürekli büyümenin gerçekleşmesi için güçlü bir dönüşümün gerekli olduğuna inanıyorum. Bunun için de toplumun çeşitli katmanlarının desteğini almış bir perspektif ve stratejiye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. 175 Yaşamın İçinden Girişimcilik ruhunu yaratmak ve kişileri girişimciliğe doğru yönlendirmek birçok ülkenin ana stratejik konularından biri haline gelmiştir. OECD tarafından yapılan çalışmalarda 19 girişimcilik eğitimi verilmesiyle girişimciliğin gelişmesi arasında doğrudan bir ilişki olduğu görülmüştür. Bu sebeple girişimciliğin geliştirilmesine yönelik ana tetikleyicilerden birini kişilere girişimcilik eğitiminin küçük yaşlardan itibaren verilmesi oluşturmaktadır. Bazı ülkelerdeki girişimcilik eğitimleri: • İngiltere: 14-16 yaş grubundaki her öğrenciye beş günlük girişimcilik eğitimi verilmesi planlanmaktadır. Eğitim kapsamında girişimcilik hakkında genel bilgilerden sanal ortamda şirket yönetilmesine kadar çeşitli konular üzerinde odaklanılacaktır. • İrlanda: Yüksek büyüme potansiyeline sahip yeni işletmeleri geliştirmeye odaklı bir strateji ile üniversite temelli ticari girişimlerin sayısını ve yoğunluğunu artırmaya ilişkin bir destek paketi uygulanmaktadır (Campus Company Programme). İrlanda bölgesel kalkınma stratejisinin bir parçası olan bu program işyeri kurmak isteyen üniversite mezunlarına pratik bilgi ve yönetim desteği sağlayan bir yıl süreli bir işletme destek programını kapsamaktadır. • • Finlandiya: Ülkede girişimcilik eğitimi ilköğretim seviyesinde başlamaktadır. Ülkede girişimcilik eğitimi, ilk ve orta öğretim, mesleki eğitim, üniversite ve lisansüstü programlarda da yer alacak şekilde kapsamlı olarak tasarlanmıştır. Çeşitli kaynaklardan derlenmiştir. • Macaristan: 2003 yılından itibaren ülkede girişimcilik dersleri ilkokul ve ortaokul müfredatında yer almaktadır. • ABD: Amerika Birleşik Devletlerin’de 1500 üniversite ve kolejde girişimcilik eğitimleri verilmektedir. Bu eğitimler hem teorik açıdan girişimcilik verilmesini, hem de iş sahipleri ile öğrencileri buluşturarak girişimcilikte pratik uygulamalar geliştirilmesini hedeflemektedir. • Yunanistan: Atina’daki Sivitanidios Teknik Okulu’nda sanal işletmeler, girişimcilik eğitimine destek olmaktadır. Öğrenciler zamanlarını teorik dersler ve sanal bir işletmenin yönetimi arasında paylaştırmaktadır. Olumlu sonuçların elde edilmesi nedeniyle bu programın tüm teknik okullarda yaygınlaştırılması planlanmıştır. Ders programına, girişimcilik kuramı ile iş planlarının hazırlanmasına ilişkin pratik bilgilerin verildiği girişimcilik dersi eklenmiştir. 176 Hollanda: Lise öğrencileri arasında girişimcilik ruhu yaratmak üzere Ekonomi Bakanlığı, işveren kuruluşu ve bir bankanın desteğinde “mini işletmeler projesi” uygulamaya konmuştur. Öğrenciler bir işletme kurarak, bir mal üretmekte ya da hizmet sunmaktadırlar. Yılda bir kez “Mini İşletme Ödülü” verilmektedir. Sıra Sizde Yanıt Anahtarı Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Sıra Sizde 1 1. c Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret Politikası” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. TÜBİTAK, toplumun her kesimi ve ilgili kurumlarla işbirliği içinde bir kuruluştur. Özellikle araştırma ve geliştirme faaliyetlerini desteklemek ve yürütmek, bilim ve teknoloji kültürü oluşturmakta öncü rol oynamak, altyapı ve araçları oluşturmaya katkı sağlamak amacıyla Üniversitelerle ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği yaparak dış ticaret ve girişimciliğe katkı sağlamayı amaçlamıştır. 2. b Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili Kamu Kuruluşları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 3. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili Diğer Mesleki Kuruluşlar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 4. b Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili Kamu Kuruluşları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 2 Dış Ticaret ile ilgili özel sektör kuruluşlarının girişimciliğe katkısı daha çok araştırma, teknoloji geliştirme ve yenilikçilik yeteneği ile rekabet gücünü yükseltmek ve böylece girişimcilik kültürünün oluşmasına yönelik katkıları bulunmaktadır. 5. a Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili Kamu Kuruluşları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 6. c Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili Özel Sektör Kuruluşları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 3 7. d Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili Özel Sektör Kuruluşları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Uluslararası bir kuruluş olan Dünya Ticaret Örgütü’nün temel işlevlerinden biri, örgütü meydana getiren çok taraflı ve çoklu ticaret anlaşmalarının uygulanmasını ve denetlenmesini sağlamaktır. Örgütün diğer bir işlevi ise, çok taraflı ticaret müzakerelerinin yürütüldüğü bir forum oluşturmaktır. Bir başka işlevi, ticari uyuşmazlıkların çözümünü sağlamaktır. Son olarak ise, üye ülkelerin ulusal ticaret politikalarını izlemektir. 8. c Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili Diğer Meslek Kuruluşları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 9. a Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili Diğer Mesleki Kuruluşlar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaret ile İlgili Diğer Mesleki Kuruluşlar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 4 Dış Ticaret ile ilgili diğer meslek kuruluşları; Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Gözetim şirketleri, Gümrükleme Şirketleri, Dış Ticaret Sermaye Şirketleri, Sektörel Dış oluşmaktadır. 177 Ticaret Şirketleri’inden Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar EconAnadolu 2009, Haziran 17-19, Eskişehir:217. Şireli, A. (2007). Ekonomik ve Sosyal Özellikleri ile Türk Girişimciliği ve Malatya Uygulaması, Yüksek Lisans Tezi, İnönü Üniversitesi İktisat Anabilim Dalı, Malatya. Tokatlıoğlu, M. Y. (2005). “Türkiye’de Dış Ticaretin Vergilendirilmesi ve Avrupa Birliği”, Akdeniz Üniversitesi, İ.İ.B.F. (10):46-72. Yiğit, M. ve Güner, Ü. (2008). Dış Ticaret ve Girişimcilik Perspektifinden Türkiye’de Risk Sermayesi, Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, 20: 257-276. Peppers ve Rogers Group. (2006). Devlet Planlama Teşkilatı Bilgi Toplumu Stratejisi “İş Ortamı ve Girişimcilik” Mevcut Durum Tespiti, Nihai Rapor. Alada, A. D. (2001). İktisadi Düşünce Tarihinde Girişimcilik Kavramı Üzerine Notlar. İ.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No: 23–2: 47–52. Arıkan, S. (2002). Girişimcilik Temel Kavramlar ve Bazı Güncel Konular, Siyasal Kitabevi, Ankara. Bayrakdar, S. (2011). Avrupa Birliği Mesleki Eğitim Programlarında Girişimcilik Eğitimlerinin Ekonomik Kalkınmadaki Önemi, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 12, (1): 245–264. Bekar, İ. ve Korkut, S. D. (2006). Girişimcinin Özellikleri ve Ekonomideki Önemi, Düzce Üniversitesi Ormancılık Dergisi, 2 (2):116–122. Bjerke, B. ve Hultman, C. M. (2002). Entrepreneurial Marketing: The Growth of Small Firms in the New Economic Era, Edward Elgar Publishing. Akdeniz, B. (2007), KOBİ’lerin Ekonomik ve Sosyal Yapı İçindeki Yerleri, Destekleyici Kurumsal Çevreleri ve Avrupa Birliği’ne Uyum Sürecinde Yeniden Yapılandırılmaları, Kütahya: DPÜ, S.B.E. Dergisi. Çetindamar, D. (2002). Türkiye’de Girişimcilik, TÜSİAD Yayınları, Ankara. Eyüboğlu, D. (2003). Girişimciliğin Geliştirilmesi, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları No: 668, Ankara. Gedik, M. A. (2010). Vergi Politikalarının Dış Ticaret Üzerindeki Etkileri: Türkiye İçin Hesaplanabilir Genel Denge Modeli Uygulaması, Maliye Dergisi, 159: 395-415. Işık, N., Göktaş D. ve Kılınç E. C. (2011). İktisadi Büyümede Girişimciliğin Rolü, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, 6 (1):147-178. Karlsson, C. ve Paulsson, T. (2004). Relating Entrepreneurship to Economic Growth. CESIS, Electronic Working Paper Series, 1-27. Morris, M. H. (2001). Entrepreneurship Is Economic Development Is Entrepreneurship, Journal Of Developmental Entrepreneurship. 6 (3):5–6. Özkul, G. (2007). Kapitalist Sistemin Sürükleyici Aktörleri: Ekonomik Teoride Girişimciler, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 12 (3):343– 366. Seymen, D., Bilici, Ö. ve Şanlısoy, S. (2009). Türk Dış Ticareti’nin Yönü, Dış Ticaret Politikası Perspektifinden Bir Değerlendirme” Yararlanılan Internet Kaynakları http://www.deik.org.tr/287/DeikHakkinda.html http://www.tim.org.tr/tr/kurumsal-turkiyeihracatcilar-meclisi-hakkinda.html www.gemconsortium.org www.sanayi.gov.tr www.spk.gov.tr www.oecd.org. www.hazine.gov.tr http://www.uosb.org.tr/index.php?option=com_c ontent&view=article&id=557:grmc-yenlkckendne-guevenen-gelme-acik-patronlararaniyor&catid=47:manet http://www.igiad.com/books/girisimcilik_raporu_ ozet.pdf, 28.12.2011 http://www.akademiktisat.net/makaleler/ab_girişi mci_kobiler_ve_organizasyonlar. htm.29.12.2011 Cansız, M., (2008), Türkiye’de KOBİ’ler ve KOSGEB, DPT Uzmanlık Tezi 2008. Resmi Gazete, İhracat Yönetmeliği, 06.06.2006 /26190 Rusell, R.D. (1999). Developing a process model of intrapreneurial systems: A cognitive mapping approach, Entrepreneurship Theory & Practice, 23 (3): 65-84. Zahra, S.A., ve Garvis, D.M. (2000). International Corporate Entrepreneurship and Firm Performance: The moderating effect of international environmental hostility. Journal of Business Venturing.15 (5-6): 469-492. 178 179 7 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Dış ticaretin kapsamını anlatabilecek, Dış ticaretin avantajlarını ve zorluklarını açıklayabilecek, Girişimcilerin yurt dışından nasıl sipariş alabileceklerini açıklayabilecek, Dış pazarlara giriş yöntemlerini belirtebilecek, Tedarik zinciri ve lojistik kavramlarını açıklayabilecek, bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Dış Ticaret Aracılar Doğrudan İhracat Dolaylı İhracat Elektronik Ticaret Dünya Ticaret Örgütü Tedarik Zinciri Lojistik İçindekiler Giriş Dış Ticaretin Kapsamı Dış Ticaretin Büyümesi Dış Ticaretin Sağladığı Avantajlar Dış Ticaretin Sorunları ve Zorlukları Girişimciler Yurt Dışından Nasıl Sipariş Alırlar? Dış Pazarlara Giriş Yöntemleri Dış Ticarette Devlet Kontrolüne Duyulan İhtiyaç Dış Ticaretin Organizasyonunda Dünya Ticaret Örgütünün Rolü Uluslararası Tedarik Zinciri 180 Dış Ticaretin Girişimciler Tarafından Organizasyonu, Uluslararası Tedarik Zinciri GİRİŞ Dünya Ekonomisi’nde ülkeler arasında mal ve sermaye hareketlerine yönelik engellerin kaldırılması dış ticaretin gelişmesinde önemli bir yer tutmuştur. Küreselleşen Dünya Ekonomisi’ne bağlı olarak dış ticaretin giderek serbest hale gelmesi, ülkelerin de birbirlerine bağımlı olması sonucunu ortaya çıkarmıştır. Bu süreç içerisinde bir ülkede ortaya çıkan herhangi bir gelişme (örneğin ekonomik kriz gibi), diğer ülkelerin de etkilenmesine ve bu gelişmelere kayıtsız kalmamalarına yol açmaktadır. Dolayısıyla Dünya sanki tek bir ülke olma yoluna doğru gitmektedir. Bu süreç içerisinde günümüzde mallar bir ülkeden diğerine rahatça hareket edebilmekte; yine tüketiciler de istedikleri malları ve hizmetleri sınır tanımadan istedikleri ülkelerden istedikleri zamanda temin edebilmektedirler. İletişim ve bilgi teknolojilerindeki gelişmeler de, bu durumun ortaya çıkmasında önemli rol oynamaktadır. Artık günümüzde tüketiciler, interneti kullanarak nerede neyin olduğunu, kaç para olduğunu, özelliklerinin nasıl olduğunu görebilmektedirler. Girişimciler de yine bu teknolojileri kullanarak benzer şekilde, hangi ülkenin ne kadar nüfusunun olduğunu, ülkelerin inançlarının, alışkanlıklarının ve geleneklerinin ne olduğunu, ülkelerdeki potansiyel talep yapısının nasıl olduğu gibi şeyleri kolaylıkla bulabilmektedirler. Bu durum da girişimcilere yeni iş imkânları yaratmakta ve yeni pazarlara açılma fırsatı sağlamaktadır. Küresel ekonomik yapıdaki bu gelişmeler, dış ticaretin organizasyonunu giderek geliştirmekte ve dış ticaret faaliyetleri içine girecek olan girişimcilere fırsatlar sağlamaktadır. Dış ticaretin girişimciler tarafından organizasyonu, uluslararası tedarik zinciri başlıklı bu ünitede; dış ticaretin kapsamı, Dünya Ekonomisi’nde dış ticaretin gelişimi, dış ticaretin ülkelere ve ülkelerdeki girişimcilere sağladığı avantajların ve sorunların neler olduğu, girişimcilerin diğer ülkelerdeki piyasalara girmek için neler yapmaları gerektiği, bu piyasalara nasıl girebilecekleri, devletlerin ve Dünya ticaretinin çoğunu üyelerinin gerçekleştirdiği Dünya Ticaret Örgütü’nün dış ticaretteki rollerinin ne olduğu açıklanacaktır. Son kısımda ise, ülkeler arasındaki dış ticaret ilişkisi içinde, hammadde tedarikçilerinden nihai tüketicilere ulaşan malların ve hizmetlerin, temel olarak hangi süreçlerden geçtiğine ilişkin olarak uluslararası tedarik zinciri kavramına değinilecektir. Ünite hem iktisat ile ilgili hem de işletme ile ilgili konuları içerdiği için ünitenin içinde, piyasa ve pazar gibi bazı kavramlar aynı anlama gelecek şekilde kullanılmıştır. DIŞ TİCARETİN KAPSAMI Dış ticaret veya diğer bir ifadeyle uluslararası ticaret, farklı ülkelerin vatandaşları arasındaki veya ülkelerin aralarındaki mal ve hizmetlerin ticaretini ifade eder. Dış ticaret iki taraflı olabileceği gibi çok taraflı da olabilir. Burada iki taraflı olması, iki ülke veya ülke vatandaşları arasındaki ticareti ifade etmektedir. Bunun yanında dış ticaretin mallar ve hizmetler üzerine olması, bu mal ve hizmetlerin karşılığının da olması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Yani, bir ülke veya girişimci ürettiği malları diğer ülke veya ülkelerdeki girişimcilere satıyorsa, bu satışı bir bedel karşılığında yapıyor demektir. Dolayısıyla diğer ülkelere veya diğer ülkelerdeki alıcılara satılan mal ve hizmetler karşılığı, para ile ya da başka bir mal veya hizmet karşılığında ödenebilir. Bu sefer karşımıza örneğin, satılan mal ve hizmetin hangi ülkenin para birimi ile ödeneceği sorunu çıkmaktadır. Dikkat edilirse; dış ticaret ekonomik bir yapıyı ifade ettiği için, kapsamına da birçok konu girebilmektedir. 181 Dış ticaretin temelde iki biçimi söz konusudur. Eğer bir ülke diğer bir ülkeye mal ve hizmetler satarsa, bu dış ticaretin, daha önce de ifade edildiği gibi, ihracat kısmını gösterir. İhracat, ülkeler arasında olabileceği gibi, farklı ülkelerdeki girişimciler arasında da yapılır. Yani, bir ülkedeki girişimci diğer ülke veya ülkelerdeki girişimci veya girişimcilere mal ve hizmetler satıyorsa, bu da ihracatı ifade eder. Dış ticaretin diğer bir biçimi de, bir ülkenin veya ülke vatandaşlarının, mal ve hizmetleri bir veya daha fazla yabancı ülkeden almasını ifade eden ithalattır. İhracat ve ithalat yanında, beşinci ünitede de kısaca değindiğimiz, transit ticaret (antrepo ticareti) olarak isimlendirilen, hem ihracat hem de ithalat kavramlarını içeren, üçüncü bir dış ticaret biçiminden daha söz edebiliriz. Transit ticaret biçiminde, dış ticarete konu olan mallar ilk olarak ülkeye ithal edilir. Fakat ülkeye ithal edilen bu mallar ülke içerisinde kullanılmaz. Diğer bir ifadeyle mallar ülkeye, ülke içerisinde kullanılmak amacıyla getirilmemiştir. Bu durumda tabidir ki şu soruyu sorabilirsiniz. “Peki o zaman mallar ülkeye niçin ithal edilmiştir?” Malların ülkeye ithal edilmesinin amacı, bu malları ülke içerisinde kullanmadan, başka ülke veya ülkelere ihraç etmektir. İşte transit ticaret bu durumu ifade etmektedir. Dış ticaret hiçbir geleneksel ulusal sınır tanımaz. Dış ticaret, birçok açıdan ayrı kutuplarda olan milletler arasında bile, serbestce devam edebilir. Herhangi iki ülke farklı politik ve ekonomik sistemleri benimsemiş olsalar bile, bu durumun iki ülke arasındaki ticaret üzerinde çok fazla bir etkisi olmayacaktır. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin’i ele alalım. ABD, liberalizmin temsilcisi olan piyasa ekonomisinin en yaygın ve kuvvetli olduğu bir ülke ekonomisidir. Çin ise, sosyalist sistemi benimseyen bir ülkedir. İdeolojik ve politik alanlarda bu iki ülke birbirinin benimsediği sistemi kuvvetli bir şekilde eleştirebilirken; konu bu iki ülke arasındaki ticarete geldiğinde, mevcut olan bütün ideolojik ve politik farklılıklar unutulup, dış ticaretten elde edilen kazançlar dikkate alınır. Çünkü bütün milletler için vatandaşlarının ihtiyaçlarının karşılanması öncelik arz etmektedir. Bunun yanında, üretimin modern yöntemleri tam bir işbölümü getirmektedir ve buna bağlı olarak her bir ülke sadece karlılığı olan ürünleri üretmekte, diğer ürünleri ise başka ülkelerden almaktadır. Ulaşım ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler ise, bu sürecin hızlanmasına ve geleneksel ulusal sınırların ortadan kalkmasına neden olmuştur. DIŞ TİCARETİN BÜYÜMESİ Ülkeler arasındaki en eski ticaret ilişkisi, ülkelerden birinin kendisinin üretemediği malları, bu malları üretebilen diğer ülkeden almasıyla gerçekleşmiştir. Eğer dış ticaret bu şekilde gelişmiş olsaydı, dış ticaretin günümüzdeki düzeylere gelmesi mümkün olmazdı. Dış ticaretin çok büyük boyutlarda gelişmesinin temel sebebi, günümüzde ülkelerin kendileri için üretebildikleri birçok şeyi, aynı zamanda ithal etmeleridir. Aynı şekilde, bireyler de, kendileri için yapabilecekleri (üretebilecekleri) birçok şeyi satın alma yoluna gitmektedirler. Türkiye’nin hem ürettiği hem de dışarıdan ithal ettiği mallar var mıdır? İşbölümü ve uzmanlaşma, herşeyin daha büyük miktarlarda üretilmesiyle sonuçlanmıştır. Bu durum dış ticarette de kendisini göstermektedir. Dış ticaretin altında yatan ilke, bir ülkenin diğer ülkelere göre daha avantajlı olduğu mal ve hizmetlerin üretiminde uzmanlaşması gerektiğidir. Günümüzde ülkeler arasındaki ticaret önemli boyutlara ulaşmıştır. Dünyada ülkeler arasındaki ticaretin gelişmesinde etkili olan faktörlerden bir kısmını aşağıdaki gibi sıralanabilir: • Ülkelerin nüfusundaki ve buna bağlı olarak Dünya nüfusundaki artış • Firmaların ölçek ekonomisinden yararlanmak istemeleri • Yeni gelişen piyasalardaki artan talep düzeyi • Dış ticaret engellerinin kaldırılması 182 • Bilgi ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler • Sermayenin ülkeler arasındaki hızlı ve kolay hareketi • Ulaştırma alt yapısındaki gelişmeler • Bankacılık sisteminin gelişmesi ve ödeme sisteminin kolaylaşması • Dış ticaretin yapılmasını kolaylaştıran uzmanlaşmış destek faaliyetlerinin gelişmesi • Dış ticareti kolaylaştıran yeni yönetim anlayışlarındaki gelişmeler Dünya ticaretininin gelişmesine yol açan faktörleri ifade ettikten sonra, şimdi Dünya ticaretinin nasıl geliştiğine bakalım. Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre, 1995-2009 yılları arasında dünya mal ticareti yıllık olarak ortalama % 7 büyümüştür. Aynı dönem içerisinde hizmetler ticareti ise yıllık olarak ortalama % 8 oranında büyüme göstermiştir. Tablo 7.1: Seçilen Bölge ve Ekonomiler İtibariyle Dünya Mal Ticareti Hacmindeki Büyüme: 2005-2010 (Yıllık yüzde değişim) İHRACAT 2005-2010 İTHALAT 2009 2010 3,5 -12,0 14,0 2,5 -3,0 3,5 4,0 -15,0 15,0 2005-2010 2009 2010 Dünya 3,0 -13,0 13,5 Kuzey Amerika 0,5 -17,0 15,5 -17,5 9,0 Kanada 1,5 -16,0 14,5 -14,5 21,5 Meksika 3,0 -20,0 23,5 -14,0 15,5 Amerika Birleşik Devletleri -0,5 -16,5 15,0 1,0 -8,0 5,5 Güney ve Orta Amerika 9,5 -16,5 23,5 1,5 1,5 -1,5 2,0 -14,0 11,0 Avrupa 1,0 -14,0 9,5 -14,5 11,5 Avrupa Birliği (27) 1,0 -14,0 9,5 -3,0 -3,0 Norveç 3,5 -13,5 9,0 -15,5 9,0 İsviçre 2,5 -10,5 9,5 8,0 3,5 -11,0 23,0 6,0 -7,0 17,5 -4,5 12,5 Avustralya 13,0 -7,5 11,5 3,5 -10,5 28,5 Çin -1,0 -16,5 -6,0 22,0 Hindistan -25,0 27,5 Japonya Asya Hong Kong, Çin 5,5 -11,0 10,0 11,5 3,0 22,0 5,0 -5,5 17,5 13,5 3,5 13,0 0,0 -12,0 10,0 Kaynak: http://www.wto.org/english/res_e/statis_e/its2011_e/its11_world_trade_dev_e.htm Dünya Ticaret Örgütü’nün yayınladığı 2011 Uluslararası Ticaret İstatistiklerine göre, 2010 yılı dış ticaret verilerine baktığımızda; Amerika Birleşik Devletleri, 2010 yılında dünyanın önde gelen mal ithalatçısı ülkesi olmuştur. Çin ise, 2010 yılında dünyanın önde gelen mal ihracatçısı olmuştur. 2010 yılında en büyük ticarete sahip üç ülke olan Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Almanya dünya mal ticaretinin yaklaşık olarak % 28’ini gerçekleştirmektedirler. Asya, dünya mal ticaretinin yaklaşık % 30’unu oluşturmaktadır. 2010’da toplam Dünya ihracatının üçte ikisi Avrupa ve Asya’ya gitmiştir. Avrupa, 2010 yılında % 71 ile bölge içi mal ticaretinin en yüksek seviyesine sahiptir. Aynı yılda Avrupa Birliği mal ihracatının yüzde 65’i Avrupa Birliği ülkelerine gitmiştir. Asya ticaretinin % 53’ü Asya ülkelerine yönelmiştir. Kuzey 183 Amerika ihracatının yaklaşık % 50’si de, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Birliği üyelerinedir. Bütün bunların aksine Afrika’nın temel ihracat piyasası ise Avrupa Birliği olmuştur. 2010 yılında hizmetler ticareti de, % 9 artış göstermiştir. Hizmetler ticaretinde en keskin büyüme Asya’da olmuştur. 2010 yılında Asya’nın hizmetler ticareti ihracatı % 22 büyümüştür. Aynı dönemde Avrupa Birliği’nin hizmetler ticareti ihracatı sadece % 3 büyümüştür. Bununla birlikte hizmetler sektöründe, Avrupa Birliği 2010 yılında dünyanın önde gelen hizmetler sağlayıcısı olmuştur. Avrupa Birliği, hizmetler ticaretinde, toplam ticaretinin % 45’ini oluşturmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, İngiltere, Çin ve Japonya hizmetler ticaretinde dünya ticaretinin üçte birini temsil etmektedirler. Tablo 7.1’de 2005-2010 yılları arasındaki dönem için seçilen bölge ve ekonomiler itibariyle dünya mal ticareti hacmindeki büyüme oranları verilmiştir. 2010 yılında Dünya mal ihracatı Dünya GSYİH’sine göre 4 kat daha hızlı büyümüştür. 2010 yılında dünya mal ihracatı hacim bakımından % 14 büyürken; dünya GSYİH’si % 3,5 genişlemiştir. 2000-2010 gibi daha geniş bir döneme baktığımızda, dünya mal ticareti % 4,3 oranında büyürken, Dünya GSYİH’si yüzde 2,5 oranında artmıştır. Aynı yıllar arasında dünya mal ihracat miktarı 2001 yılında yüzde olarak % 1’in altında bir azalma göstermiş; bunun yanında 2008 yılında dünyada ortaya çıkan küresel kriz nedeniyle de 2009 yılında, Tablo 7.1’den de görüleceği gibi % 12 oranında daralmıştır. 2005-2010 yılları arasında Dünya mal üretimi yıllık olarak % 2 büyürken; aynı dönemde Dünya mal ihracatı, Tablo 7.1’den görüleceği üzere, yıllık olarak % 3,5 artmıştır. Aynı dönemde Kuzey Amerika’da (ABD, Kanada ve Meksika) mal ihracatı yıllık olarak % 2,5; Güney ve Orta Amerika ülkelerinde yıllık olarak % 1; Avrupa’da yıllık olarak % 1,5 ve Asya’da yıllık olarak % 8 artmıştır. Dikkat edileceği üzere, Asya ülkelerinin gösterdikleri mal ihracatı performansı oldukça ilgi çekicidir. Burada özellikle ekonomisini dışa açan Çin ve Hindistan’ın gösterdikleri ihracat performansı dikkat çekicidir. 2005-2010 döneminde Çin’in mal ihracat hacmindeki büyüme yıllık % 13 olurken; Hindistan’ın mal ihracat hacmindeki büyüme aynı dönemde yıllık % 11,5 olarak gerçekleşmiştir. Tablo 7.1, 2005-2010 yılları arasındaki dünya mal ithalatındaki gelişmeleri de göstermektedir. Buna göre, 2005-2010 yılları arasında Dünya mal ithalatındaki büyüme yıllık % 3 oranında olmuştur. Aynı dönemde mal ithalatındaki büyüme, Kuzey Amerika ülkelerinde yıllık % 0,5; Güney ve Orta Amerika ülkelerinde % yıllık 9,5; Avrupa’da yıllık % 1 ve Asya’da yıllık % 6 olarak gerçekleşmiştir. 2005 ile 2010 arasındaki değerler incelendiğinde, ihracatta olduğu gibi, mal ithalatı hacmindeki en büyük büyüme oranlarını Hindistan ve Çin’in gerçekleştirdiği görülmektedir. Bu dönemde Hindistan’ın mal ithalatı hacmindeki büyüme yıllık olarak % 13, 5 olurken, Çin’in mal ithalatı hacmindeki büyüme yıllık olarak % 11, 5 olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde Amerika Birleşik Devletleri’nin mal ithalatı hacmi yıllık olarak % 0,5 oranında daralırken; Japonya’da bu dönemde mal ithalatı hacminde yıllık olarak herhangi bir daralma ya da büyüme gerçekleşmemiştir. Tablo 7. 1’den görüleceği üzere, 2009 yılı Dünya mal ihracatında olduğu gibi, Dünya mal ithalatı miktarının da azaldığı bir yıl olmuştur. Bu dönemde dünya mal ithalat hacmi % 13 oranında daralmıştır. Tabi ki bunun da nedeni, yukarıda ihracatta bahsettiğimiz gibi, 2008’deki küresel krizdir. Bununla birlikte, Tablo 7.1’e dikkatli bakıldığında, 2009 yılında neredeyse bütün ülkelerde ithalat hacmi daralırken; Çin ve Hindistan’da ithalat hacmi yıllık olarak büyümüştür (sırasıyla % 3 ve % 3,5). Tablo 7.2, 1948-2010 arası dönemdeki; Dünya mal ihracatının değerini, bölge ve seçilmiş ekonomilerin dünya mal ihracatındaki paylarını göstermektedir. Tablodan görüleceği üzere, Dünya mal ihracatının değeri 1948 yılında 59 milyar Amerikan doları iken; 2010’a gelindiğinde bu değer 14.851 milyar dolar olmuştur. Dolayısıyla bu 62 yıllık dönem içerisinde dünya mal ihracatı yaklaşık olarak 252 kat artmıştır. Tablo 7.2’deki bölgelerin Dünya mal ihracatından aldığı paylara baktığımızda, 1948 yılında Kuzey Amerika ülkeleri Dünya mal ihracatının % 28,1’ini; Güney ve Orta Amerika ülkeleri % 11,3’ünü; Avrupa ülkeleri % 35,1’ini; Afrika ülkeleri % 7,3’ünü; Ortadoğu ülkeleri % 2’sini ve Asya ülkeleri % 14’ünü gerçekleştirmişlerdir. 1948 yılından 2010 yılına gelindiğinde, Kuzey Amerika ülkelerinin mal ihracatındaki payları önemli ölçüde azalmış ve % 13,2’ye inmiştir. İki dönem arasında geçen bu 62 yıllık 184 süre içerisinde Kuzey Amerika ülkelerinin mal ihracatındaki payı % 50’den fazla azalmıştır. Burada Kuzey Amerika ülkeleri içerisinde özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin payı önemli ölçüde azalmış; bu ülkenin payı 1948’de % 21,7 iken 2010’da % 8,6’ya gerilemiştir. Benzer şekilde aynı dönem içerisinde Güney ve Orta Amerika ülkelerinin payı da azalarak, % 11,3’den % 3,9’a düşmüştür. Avrupa ülkelerinin Dünya mal ihracatındaki payları ise, 1948’den 2010’a gelindiğinde çok az bir artışla, % 35,1’den % 37,9’a yükselmiştir. Avrupa ülkeleri içerisinde Almanya’nın payı geçen süre içerisinde önemli bir şekilde artmış ve % 1,4’den % 8,5’e ulaşmıştır. Böylece Almanya, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra 2010 yılında Dünya mal ihracatında üçüncü büyük ülke olmuştur. 1948-2010 döneminde Almanya’nın aksine, İngiltere’nin Dünya mal ihracatındaki payı önemli ölçüde azalarak, % 11,3’den % 2,7’ye gerilemiştir. Tablo 7.2: Bölge ve Seçilmiş Ekonomiler Bakımından Dünya Mal İhracatı: 1948-2010 (Milyar dolar ve yüzde) 1948 1953 1963 1973 1983 1993 2003 2010 Değer (Milyar Dolar) Dünya 59 84 157 579 1838 3676 7377 14851 Pay (Yüzde) Dünya 100,0 Kuzey Amerika Amerika Birleşik Devletleri Kanada Meksika Güney ve Orta Amerika Brezilya Arjantin 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 28,1 24,8 19,9 17,3 16,8 18,0 15,8 13,2 21,7 5,5 18,8 5,2 14,9 4,3 12,3 4,6 11,2 4,2 12,6 3,9 9,8 3,7 8,6 2,6 0,9 0,7 0,6 0,4 1,4 1,4 2,2 2,0 11,3 9,7 6,4 4,3 4,4 3,0 3,0 3,9 2,0 1,8 0,9 1,1 1,2 1,0 1,0 1,4 2,8 1,3 0,9 0,6 0,4 0,4 0,4 0,5 35,1 39,4 47,8 50,9 43,5 45,4 45,9 37,9 Almanya* 1,4 5,3 9,3 11,7 9,2 10,3 10,2 8,5 Fransa 3,4 4,8 5,2 6,3 5,2 6,0 5,3 3,5 Avrupa İtalya 1,8 1,8 3,2 3,8 4,0 4,6 4,1 3,0 11,3 9,0 7,8 5,1 5,0 4,9 4,1 2,7 Afrika 7,3 6,5 5,7 4,8 4,5 2,5 2,4 3,4 Ortadoğu 2,0 2,7 3,2 4,1 6,8 3,5 4,1 6,0 Asya 14,0 13,4 12,5 14,9 19,1 26,1 26,2 31,6 Çin 0,9 1,2 1,3 1,0 1,2 2,5 5,9 10,6 İngiltere Japonya 0,4 1,5 3,5 6,4 8,0 9,9 6,4 5,2 Hindistan 2,2 1,3 1,0 0,5 0,5 0,6 0,8 1,5 Avustralya ve Yeni Zelanda 3,7 3,2 2,4 2,1 1,4 1,4 1,2 1,6 2,2 3,5 4,5 3,7 4,9 1,5 2,6 4,0 Diğer * 1948'den 1983'e kadar Federal Almany a Cumhuriy eti'ni if ade etmektedir Kaynak: http://www.wto.org 1948 ile 2010 yılları arasında Afrika ülkelerinin Dünya mal ihracatındaki payları da % 7,3’den % 3,4’e gerilemiştir. Aynı dönemde Ortadoğu ve Asya ülkelerinin payları ise önemli ölçüde artmıştır. Ortadoğu ülkelerinin payları % 2’den % 6’ya; Asya ülkelerinin payları da % 14’den % 31,6’ya yükselmiştir. Buarada Asya ülkelerinden özellikle Çin’in gösterdiği performans oldukça önemlidir. Çünkü Çin’in 1948’de Dünya mal ihracatındaki payı % 0,9 iken; bu pay 2010’a gelindiğinde 11 kattan fazla artarak % 10,6 olmuş ve Çin 2010 yılında Dünya mal ihracatında en çok paya sahip ülke konumuna gelmiştir. Tablo 7.3’de ise, 1948 ile 2010 yılları arasındaki çeşitli dönemlerdeki Dünya mal ithalatı değeri, bölge ve seçilmiş ekonomilerin dünya mal ithalatındaki payları gösterilmiştir. Tablodan 1948’de 62 milyar dolar olan Dünya mal ithalatının 2010’a gelindiğinde 15.077 milyar dolar olduğu görülmektedir. Yani 185 geçen 62 yıllık süre içinde Dünya mal ithalatı da 243 kat artmıştır. Bu geçen süre içerisinde Kuzey Amerika ülkelerinin paylarında önemli bir değişiklik olmamış ve bu ülkelerin payları çok az bir yüzdesel azalışla % 18,5’den % 17,8’e gerilemiştir. Bu ülkeler içerisinde Amerika Birleşik Devletleri’nin payında neredeyse önemli bir değişiklik olmamıştır. Bununla birlikte bu dönem içerisinde, Güney ve Orta Amerika ülkelerinin payı önemli ölçüde azalarak, % 10,4’den 3,8’e gerilemiştir. Tablo 7.3: Bölge ve Seçilmiş Ekonomiler Bakımından Dünya Mal İthalatı: 1948-2010 (Milyar dolar ve yüzde) 1948 1953 1963 1973 1983 1993 2003 2010 Değer (Milyar Dolar) Dünya 62 Dünya 100,0 Kuzey Amerika 85 100,0 164 100,0 1882 3786 7695 15077 Pay (Yüzde) 100,0 100,0 594 100,0 100,0 100,0 18,5 20,5 16,1 17,2 18,5 21,4 22,4 17,8 13,0 13,9 11,4 12,3 14,3 15,9 16,9 13,1 Kanada 4,4 5,5 3,9 4,2 3,4 3,7 3,2 2,7 Meksika 1,0 0,9 0,8 0,6 0,7 1,8 2,3 2,1 Amerika Birleşik Devletleri Güney ve Orta Amerika 10,4 8,3 6,0 4,4 3,8 3,3 2,5 3,8 Brezilya 1,8 1,6 0,9 1,2 0,9 0,7 0,7 0,0 Arjantin 2,5 0,9 0,6 0,4 0,2 0,4 0,2 0,4 Avrupa 45,3 43,7 52,0 53,3 44,2 44,6 45,0 38,9 Almanya* 2,2 4,5 8,0 9,2 8,1 9,0 7,9 7,1 Fransa 5,5 4,9 5,3 6,4 5,6 5,7 5,2 4,0 13,4 11,0 8,5 6,5 5,3 5,5 5,2 3,7 İngiltere İtalya Afrika Ortadoğu 2,5 2,8 4,6 4,7 4,2 3,9 3,9 3,2 8,1 7,0 5,2 3,9 4,6 2,6 2,2 3,1 1,8 2,1 2,3 2,7 6,2 3,3 2,8 3,7 Asya 13,9 15,1 14,1 14,9 18,5 23,7 23,5 29,9 Çin 0,6 1,6 0,9 0,9 1,1 2,7 5,4 9,3 Japonya 1,1 2,8 4,1 6,5 6,7 6,4 5,0 4,6 Hindistan 2,3 1,4 1,5 0,5 0,7 0,6 0,9 2,2 Avustralya ve Yeni Zelanda 2,9 2,3 2,2 1,6 1,4 1,5 1,4 1,5 2,0 3,3 4,3 3,6 4,2 1,1 1,6 2,8 Diğer * 1948'den 1983'e kadar Federal Almany a Cumhuriy eti'ni if ade etmektedir Kaynak: http://www.wto.org 1948-2010 döneminde Avrupa ülkelerinin Dünya mal ithalatındaki payları azalarak, % 45,3’den 38,9’a düşmüştür. Bu ülkeler içinde ihracatta olduğu gibi, Almanya’nın payı önemli ölçüde artarak, % 2,2’den % 7,1’e çıkmıştır. İngiltere’nin Dünya mal ithalatındaki payı, ihracatta olduğu gibi yine önemli ölçüde azalarak, % 13,4’den % 3,7’ye düşmüştür. Aynı dönemde Dünya mal ithalatında, Afrika ülkelerinin payı % 8,1’den % 3,1’e düşerken; Ortadoğu ülkelerinin payı % 1,8’den 3,7’ye ve Asya ülkelerinin payı da % 13,9’dan % 29,9’a çıkmıştır. Yine burada da Çin’in payı, ihracatta olduğu gibi, önemli ölçüde artarak, geçen 62 yıllık sürede % 0,62’den % 9,3’e yükselmiştir. Tablo 7.3’den görüleceği gibi 2010 yılında, yukarıda da ifade edildiği gibi, Dünya mal ithalatında en büyük paya sahip olan ülke %13,1’lik pay ile Amerika Birleşik Devletleri’dir. Amerika Birleşik Devletleri’ni sırasıyla, % 9,3’lük ve % 7,1’lik paylarla Çin ve Almanya izlemektedir. DIŞ TİCARETİN SAĞLADIĞI AVANTAJLAR Dünya Ekonomisi’nde refah düzeyinin artışında ve ülke ekonomilerin büyümesinde dış ticaretin önemli bir yeri vardır. Bu da gösteriyor ki, dış ticaretin varlığı Dünya Ekonomisine, ülke ekonomilerine ve ülkedeki girişimcilere çeşitli avantajlar sağlamaktadır. Zaten dış ticaret, coğrafi ve ideolojik engelleri bile 186 ortadan kaldırabiliyorsa, bunun nedeni; dış ticaretin sağladığı avantajlardır. Bu avantajlardan bazılarını aşağıdaki gibi ifade edebiliriz: Karşılıklı alış-veriş sayesinde ihtiyaç duyulan mallar temin edilmiş olacaktır: Dış ticaret sayesinde her bir ülke üretmedikleri ürünlerden faydalanabilmektedir. Aynı şekilde belirli besinlerde arz fazlası olan bir ülke, bu besinleri ihtiyacı olan diğer ülkelere ulaştırmaktadır. Çünkü bazı ülkeler herhangi bir malı üretmek için gerekli olan kaynaklara sahip olmayabilir ya da bu kaynaklara yeterli derecede sahip olmayabilir. Bu durumdaki ülkeler, bahsedilen malı (veya malları) ya hiç üretmeyecekler ya da yetersiz miktarda üretebileceklerdir. Dış ticaret sayesinde bu gibi ülkeler ya bu malı üretmek için gerekli olan kaynakları diğer ülkelerden temin edecekler ya da direkt olarak ilgili malları diğer ülkelerden alabileceklerdir. Üretimde uzmanlaşma ve verimlilik sağlanabilecektir: Dış ticaret, bir ülkenin en verimli şekilde ve daha ekonomik olarak üretilen malların üretimi üzerinde yoğunlaşmalarına imkân tanır. Bu durum maliyetlerin azalmasına ve karların artmasına yol açar. Toplam dünya üretiminde artış sağlanabilecektir: Her bir ülke, sadece olası en düşük maliyetle üretebileceği ve mümkün olan en yüksek kar ile satabileceği malların üretimini gerçekleştirecektir. Bu şekildeki bir üretim ülkelerin, verimli kaynaklarının israf edilmesini engelleyecektir. Bu şekilde üretimin bütün faktörleri, maksimum kapasitenin gerçekleştirilmesi için kullanılmış olacaktır. Böylece, ülkelerin ihtiyaç duydukları her şeyi üretmeyip, daha verimli ve daha karlı malların üretimini gerçekleştirmeleri, toplam dünya üretiminin de artmasını sağlayacaktır. Yüksek yaşam standartlarına ulaşılabilecektir: Dünyada ihtiyaç duyduğu her şeyi üretecek kaynakları olan çok fazla ülke yoktur. Eğer her bir ülke ihtiyaç duyduğu her şeyi üretebilseydi, bu durum ülkeler için iktisadi olmayabilecektir ve bunun sonucunda da ülkelerin vatandaşlarının yaşam standardı daha düşük düzeylerde kalacaktır. Dış ticaret sayesinde ülkelerin bütün malları diğer ülkelerden elde etmeleri mümkündür. Böylece ülkeler vatandaşları için en iyi yaşam standartlarını temin etmiş olacaklardır. Doğal kaynakların ve insan kaynaklarının optimum kullanımı sağlanmış olacaktır: Dış ticaret, bir ülkeye doğal ve insan kaynaklarının en iyi şekilde kullanabilmesine imkan vermektedir. Örneğin Japonya, imalat sanayii mallarının üretiminde en iyi donanıma sahip ülkelerden biridir. Japonya, gıda maddesi ve hammadde ihtiyaçlarının büyük bir kısmını diğer ülkelerden sağlamaktadır. Eğer hiç dış ticaret olmasaydı ülke, ihtiyacı olan bu gıda maddelerini ve hammaddeleri kendi kaynaklarıyla üretmek zorunda olacaktı ve bu durum da hem doğal ve insan kaynaklarının etkin kullanılmamasına hem de optimum olmayan bir kullanıma yol açacaktı. Bu durum sadece ülkeler için geçerli değildir. Aynı zamanda firma düzeyinde girişimciler için de geçerli bir durumdur. Girişimcilerin de daha çok uzmanlaştığı alanlarda üretim yapmaları hem onların karlarını maksimize etmiş olacak, hem de bu sayede içinde bulundukları ülkelerinin dış ticaretten kazanç elde etmelerini sağlayacaktır. Sonuçta bütün bu durumlar, dünya üzerinde kaynakların etkin kullanımını sağlayacak ve bu sayede refah düzeyinin global anlamda artmasına yol açacaktır. Kaynakların hareket zorluğunu giderir: Dış ticaret her bir ülkenin kendi verimli kaynaklarını, tam ve en etkin biçimde kullanımının gerçekleşmesine olanak tanır. Dış ticaretin olmadığı durumda ise, bu kaynaklar tam veya gerektiği kadar kullanılmaz. Böyle kaynakları bunları daha etkin bir biçimde kullanan ülkelere kaydırmak da imkânsızlaşır. Dolayısıyla dış ticaret kaynakların etkin kullanımı için, bir ülkeden diğerlerine hareketini sağlamış olur. Ülkeler arasındaki fiyatların dengelenmesini sağlar: Dış ticaret, bütün ticaret yapan ülkelerde fiyatların aynı düzeylere gelmesine yardımcı olur. Belirli bir malı oldukça fazla miktarda üretmek için yeterli kaynaklara sahip olan bir ülkede, talep edilenden fazla yapılan üretim, o ülkede bir arz fazlası oluşmasına yol açacaktır. Oluşan arz fazlası da ülkede fiyatların düşmesine neden olacaktır. Tersine, bu malı üretmek için yeteri kadar kaynağı olmayan bir ülkede ise; yapılan üretim (arz), talebi karşılamadığında ülkede o mala ilişkin fiyatın yüksek seviyelerde belirlenmesine yol açacaktır. Diğer bir ifadeyle, üretimin bol olduğu ve arzın talepten fazla olduğu ülkelerde mallara ilişkin fiyat düşük olurken; üretimin yeteri kadar gerçekleştirilemediği ve arzın talebi karşılayamadığı ülkelerde ise mallara ilişkin fiyat yüksek olacaktır. 187 Ülkeler arasında dış ticaretin yapılması, mallara ilişkin arzın oldukça fazla olduğu ülkelerde arz fazlasının dış ticaret yoluyla azalmasına neden olacak ve bu malı oldukça fazla üreten ülkelerde fiyatların, dış ticaretin olmadığı duruma göre, artmasını sağlayacaktır. Bu durum da, o malları ülkelerinde üreten girişimcilerin, dış ticaret yoluyla daha fazla kazanç elde etmelerine imkân tanıyacaktır. Malların yeteri kadar üretilemediği ülkelerde ise, dış ticaret yoluyla diğer ülkelerden elde edilen mallar, o ülkede malların daha çok miktarda arz edilmesini sağlayacak ve böylece bu ülkelerde bu malların fiyatları, dış ticaretin olmadığı duruma göre düşecektir. Dış ticarete konu olan malların bu şekilde ülkeler arasındaki dolaşımı, mallara ilişkin fiyatın birçok yerde birbirine yakın olmasına yol açacaktır. Bu ülkeler arasında ufak fiyat farklılıklarının olması tabiidir. Bunun nedeni ise, dış ticarete konu olan bu malların bir ülkeden diğerine getirilirken oluşan taşıma maliyetleridir. Diğer avantajlar: Uzmanlaşma ve değişimin yanında dış ticaret, birtakım avantajlar daha sağlar. Bunlara örnek olarak, yeni teknolojilerin ülkeye girişi, yeni fikirlerin ortaya atılışı, toplumsal değişimin gerçekleşmesi sayılabilir. Dış ticaretin bu genel avantajlarının yanında; dış ticaret, yeni piyasalara (veya pazarlara) açılan girişimcilere de birçok avantajlar sağlamaktadır. Bu avantajları da aşağıdaki gibi sıralayabiliriz: • Girişimcilerin işlerini büyütmelerini sağlar, • Girişimcilerin çok sayıda müşteriye ulaşmalarını sağlayarak, daha fazla satış yapmalarını ve buna bağlı olarak da daha fazla kar elde etmelerinin sağlar, • Firmalara düzenli para akışı ve yeterli işletme sermayesi sağlar, • Girişimcilerin farklı bölgelerde ve ülkelerde faaliyette olmaları, onların ortaya çıkabilecek ekonomik krizlere karşı daha dayanıklı olmalarını sağlar, • Firmaların üretim kapasitelerini daha fazla kullanmalarına yol açar ve bu sayede yapılan yüksek üretim ile birim maliyetlerin azalmasını sağlar, • Girişimcilerin iç piyasaya olan bağımlılıklarını azaltarak, tüm piyasalarda edebilirliklerini artırır ve böylece üstlendikleri risklerin de dağıtılmasını sağlar. • Farklı kültürel yapıdaki firmalar veya alıcılar ile ilişki kurulması, girişimcilere kişisel tatmin ve firmalarına daha fazla gelişme motivasyonu sağlar. • Firmaların daha fazla üretim yapmalarına bağlı olarak firmalarındaki istihdam düzeyini arttırmalarına yol açar, • Girişimci dünya piyasalarına açılarak, ülke içindeki piyasadaki genel ve mevsimsel dalgalanmalardan ve değişen tüketici taleplerinin yarattığı zorluklardan firmasını kurtarmış olacaktır, • Girişimcilerin sahip oldukları teknolojinin gelişmesini ve inovasyon kapasitelerinin sürekli artmasını sağlar, • Girişimcinin sahip olduğu firmanın markasının diğer ülkelerde tanınmasını ve uluslararası bir marka olmasını sağlar • Girişimci dış piyasalara açılarak, ülkesinin dış ticaret dengesinin iyileşmesine de katkıda bulunur. rekabet Dış ticaretin bütün bu avantajların yanında, dış piyasalara açılmanın sayılabilecek başka birçok avantajları da vardır. 188 DIŞ TİCARETİN SORUNLARI VE ZORLUKLARI Dış ticaret hem miktar hem de değer olarak muazzam bir gelişim göstermiş olmasına rağmen, dış ticarete ilişkin sorunlar ve zorluklar hala mevcuttur. Dış ticarete ilişkin bazı sorunlar ve zorlukları aşağıdaki gibi ifade edebiliriz: Malların serbest dolaşımındaki engeller: Dış ticaretin bütün avantajları sadece, ülkeler arasında malların dolaşımında hiçbir engel olmadığında faydasını göstermektedir. Ülkeler arasında malların serbest dolaşımının engellenmesi dış ticareti zorlaştıran bir faktör olarak karşımıza çıkar. Ülkeler arasında malların serbest dolaşımını kısıtlayan bu tür engeller iki tip olabilir: Doğal engeller ve insan yapımı (yapay) engeller. Uzun mesafeler ve yüksek nakliye maliyetleri gibi doğal engellerin kolayca üstesinden gelinebilir. Fakat kolayca üstesinden gelinemeyenler, insan yapımı (yapay) engellerdir. Bu engellere örnek olarak, tarifeler ve gümrük engelleri gösterilebilir. Bu engeller, hükümetler tarafından getirilmiş engellerdir ve ülkeler arasındaki ticaretin serbest akışını kısıtlamak veya yasaklamak için ortaya çıkarılmış engellerdir. Monopolistik rekabetin varlığı: Dış ticaret, sadece tam rekabet koşulları altında daha çok fayda sağlamaktadır. Yani, bir ülke, serbestçe herhangi bir diğer ülkede istediği gibi serbestçe mal alabiliyorsa veya satabiliyorsa, dış ticaret bu koşullar altında daha çok fayda sağlamaktadır. İşte sadece bu durumda, toplam çıktı maksimize edilmiş, maliyetler ve fiyatlar minimize edilmiş ve maksimum tüketici ferahı sağlanmış olur. Fakat gerçek yaşamda, monopolistik koşullar altında yaşanmaktadır. Bu koşullar altında az sayıdaki ekonomik olarak gelişmiş ülkeler ve onların güçlü olan çok uluslu şirketleri, dünya piyasasını kendi aralarında paylaşmaktadırlar. Bu durum da ticaretin serbestçe yapılabilmesi önündeki engellerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Farklı ölçek ekonomilerinin varlığı: İki ülke arasındaki dış ticaret, sadece bu iki ülkenin benzer içsel ve dışsal ölçek ekonomileri olduğunda gelişir. Dış ticarette bir ülkenin yüksek işgücü ve nakliye maliyetleri söz konusudur. Bu maliyetlerin etkisini gidermek için ülkenin, belirli bir düzeyde ölçek ekonomisine ulaşmasını sağlayacak yeteri kadar maliyet avantajları sağlaması gerekli olabilecektir. Bununla birlikte gerçekte, sadece ekonomik olarak gelişmiş ülkeler, bu ölçek ekonomisi düzeylerine ulaşabilmektedir. Bu durum da, dünya piyasasının monopolistik hâkim bir yapıya gelmesine yol açmaktadır. Ülke dillerinin farklı olması: Dünyada her bir ülkenin çoğunlukla kendi dili ve kendi alfabesi vardır. Bu durum ülkeler arasında iletişim sorunları yaratabilmektedir. Bu sorunun aşılması için dış ticarette pratikte uluslararası kabul gören İngilizce gibi diller kullanılmaktadır. Bunun yanında, ihraç edilen malın, ihracat yapılan ülkedeki tükecilere tanıtılması da bir sorun teşkil edebilecektir. Bu sorunun üstesinden gelinebilinmesi için de mala ilişkin yapılan tanıtımların ve verilecek ilanların o ülkenin dilinde yapılması gerekir. Kültürel farklılıklar: Dış ticaret yapan ülkelerin kültürlerinin birbirinden farklı olması da bazı sorunların ortaya çıkmasına yol açabilir. Örneğin, ihraç edilecek malın ihraç edilen ülkenin kültürüne aykırı olmaması önem arz etmektedir. Bağımsız para sistemlerinin varlığı: Dış ticarette taraf olan her bir ülkenin kendi bağımsız para sistemi vardır. Yine bu durum da, ülkeler arasında ödemeler konusunda sorun yaratabilmektedir. Bu sorunu aşabilmek için dış ticarette genellikle Amerikan doları, Euro, Sterlin gibi genel kabul gören para birimleri kullanılmaktadır. Bazı durumlarda ise ödemenin yapıldığı para birimi ile ülkelerin (ihracatçı veya ithalatçının) para biriminin farklı olması kur riskini de ortaya çıkarabilmektedir. Kur riski özellikle vadeli işlemlerde (alış veya satışlarda) kurların beklenmedik şekilde değişmesinden ortaya çıkabilmektedir. Risklere daha fazla maruz kalma: Dış ticaret işlemleri yapan girişimciler, uzun coğrafi mesafelerle ayrılmışlardır. Bu durum, malların bir ülkeden diğerine nakliye edilmesi sorununun ortaya çıkmasına yol açar. Bunun yanında, malların bir ülkeden diğerine nakliye edilmesi başka sorunların da ortaya çıkmasına 189 neden olur. Çünkü malların taşıma sürecinde uzun süre kalabilecek olması, diğer risklerin de ortaya çıkabilmesine yol açabilecektir. Mal ve hizmet bedelinin ödenmesinin uzun sürmesi: Dış ticarete konu olan malların sevki ile bu malların ithalatçı tarafından alınması ve ödemenin yapılması arasında uzun bir sürenin geçmesi nedeniyle ihracatçı, kendisine yavaş veya geç dönen kazancını gerçekleştiren girişimi için önemli bir miktarda yatırım yapmak zorundadır. Diğer sorunlar: Satıcılar ile alıcılar arasında doğrudan bir bağlantının olmaması, satıcılar ve alıcılar açısından güvenilirlilik sorununu ortaya çıkarır. Bunun yanında, dış ticaret işlemleri, yasalara ve usule uygun birçok belgenin hazırlanmasını da gerektirir. Dolayısıyla bu durum da dış ticaretin zorlukları arasında sayılabilir. Bir başka sorun olarak, ülkelerin yönetimlerinin güvenilir olmaması da gösterilebilir. Örneğin malın ihraç edildiği bir ülkede hükümetin veya yetkililerin dış ticarete konu olan mallara el koymaları, bu durumu ifade eder. Ortaya çıkan bu sorunların ve zorlukların hepsi bu kadar değildir. Bunların yanında dış ticarete ilişkin birçok sorun ve zorluktan bahsedilebilir. Ülkeler arasında malların serbest dolaşımını kısıtlayan engeller nasıldır? GİRİŞİMCİLER YURT DIŞINDAN NASIL SİPARİŞ ALIRLAR? Yabancı ülkelere mal satmak, yurt içine mal satmaya göre daha zordur. Diğer ülkelerdeki alıcıların girişimci durumundaki ihracatçıya herhangi bir engel olmadan ulaşarak sipariş vermeleri oldukça düşük bir olasılıktır. Genellikle bu süreç ters yönlü işler ve genellikle ihracatçı (yani satıcı), kendi müşterilerini bulma yoluna gider. Bunun için ihracatçının yapması gereken şeyler vardır. İlk olarak ihracatçı, mallarına ilişkin yabancı piyasanın neresi olacağını belirlemelidir. Ürettiği mallar hangi ülkede talep görür ve buna bağlı olarak hangi ülkeden sipariş alabilir? İhracatçı bir girişimci için bu konu oldukça önemlidir. Girişimci mallarını ihraç edeceği ülkeyi belirlerken; ülkenin nüfusunu, yaşam standartlarını, adet ve geleneklerini, gümrük vergilerini ve dış ticarete ilişkin ülkedeki ilgili düzenlemeleri dikkate almak ve bunlar hakkında bilgi edinmek zorundadır. Girişimci mal ihraç edeceği ülkenin genel yapısı hakkında bilgi edindikten sonra, ülkedeki talep yapısı ile ilgili olarak detaylı bilgiler edinmelidir. Burada girişimci, çeşitli fiyat düzeylerinde talep boyutunu; ekonomik, sosyal veya din gibi talebi etkileyen diğer faktörleri ve karşılaşacağı rekabet düzeyini önceden incelemelidir. Bunun yanında, ülkedeki piyasada firmanın mallarını satacak bayilerin, malların paketlenmesine veya sevkine ilişkin belirli bir tercihleri varsa, bu gibi durumlar da girişimci tarafından dikkate alınmalıdır. Hangi yabancı piyasalarda faaliyet göstereceğine dair yukarıda ifade edilen bilgileri edinen ve gerekli incelemeyi yapan girişimci, belirlediği piyasada veya piyasalarda şu faaliyetlerde bulunabilir: Reklam yapabilir: Girişimci uluslararası dolaşıma sahip gazete ve dergilerde ilanlar vermelidir. Bunun yanında, ilgili mallara ilişkin bilgiler ve özel tercihler, ihracat yapılması düşünülen ülkelerde geniş kitleler tarafından okunan gazete ve dergilerde de verilebilir. Kişisel ziyaretler yapılabilir: İhracat yapacak firmanın bir temsilcisi, bağlantılar oluşturmak amacıyla ihracat yapılacak ülkede malı satabilecek satıcıları veya bayileri kişisel olarak ziyaret edebilir. Reklam mektupları ve broşürler yollayabilir: Yabancı piyasalarda ihraç edilecek malı satacak olan potansiyel satıcılara veya bayilere, girişimciyi veya ihracatçıyı tanıtan mektuplar veya broşürler gönderilebilir. Yabancı firmaların alıcı olarak ziyaretlerini sağlayabilir: Diğer ülkelerde malı satacak firma temsilcilerinin malı üreten ihracatçıyı ziyaret etmesi sağlanabilir Bu şekilde ülkeyi ziyaret eden yabancı 190 firmaların temsilcileri de, kendi ülkelerine malların ihracat imkânlarını araştırır ve böylece bu temsilcilerle sözleşmeler de yapılabilir. Pazarlamacılar görevlendirebilir: Yabancı piyasaları ziyaret etmesi için pazarlamacıların görevlendirilmesi maliyetli bir öneri olmasına rağmen, bu uygulama ihracatın geliştirilmesinde önemli ölçüde fayda sağlayabilir. Görevlendirilen bu pazarlamacıların ziyaret ettikleri ülke hakkında yeterli bir bilgiye sahip olmaları gerekir. Ayrıca pazarlamacıların ülkeyi ziyaret ederken yanlarında yeteri kadar tanıtım malzemesi (ihraç edilen ürüne ilişkin numuneler ve bilgi kaynakları gibi) bulundurmaları da gerekir. Acenteler veya yabancı temsilcileri tayin edebilir: İhracatçıya bağlı olarak, yabancı ülkede ihracatçının malını satacak acenteler veya yabancı temsilciler tayin edilebilir. İhracat yapılacak ülkelerdeki acenteler veya yabancı temsilciler, kendi piyasaları ile ilgili iyi bir bilgi kaynağı oluşmasını sağlamaktadırlar. İhracata konu olan mallar konsinye satış temelinde bu acentelere ve temsilcilere gönderilebilir ve onlara satış yaptıkları mal üzerinden belirli bir komisyon veya yüzde ödenebilir. Yabancı şubeler açabilir: Girişimci veya ihracatçı, eğer mali gücü yetiyorsa, yabancı ülkelerde şubelerini açabilir. Tabi ki bu durum, ihracatçının şube açacağı ülkede ihraç edilen mal veya mallara ilişkin iyi bir piyasanın olması durumunda mümkün olabilir. Aksi takdirde yabancı bir ülkede açılan bir şube oldukça maliyetli olabilir. Aracılar görevlendirebilir: Yabancı ülkelerde şubeler açmak veya acenteler veya satış temsilcileri atamak, tüm ihracatçılar açısından maliyetleri nedeniyle mümkün olmayabilir. Orta veya küçük ölçekteki firmalar için aracılar, önemli kolaylıklar sağlamaktadırlar. Aracılar, küçük bir ücret veya komisyon karşılığında ihracatçılar ve ithalatçılar arasındaki iş ilişkileri kurulmasına yardımcı olurlar. Dış Ticarette Aracı Türleri Girişimciler yabancı ülkelere mal satarken veya yabancı ülkelerden mal alırlarken çoğu durumda aracılar kullanırlar. Çünkü aracılar, firmaların yabancı ülkelerde dış ticaret işlemleri sırasında işlerini kolaylaştıran birimlerdir. Şimdi bu başlık altında dış ticarette kullanılan temel aracıların kim olduklarına genel olarak bir bakalım. Acenteler Acenteler, temsil ettiği firma adına hareket eden ve karşılığında belirli bir komisyon alan firmalardır. Örneğin acente bir ihracatçıyı temsil ediyorsa, ihracatçı adına müşteri arar ve bulduğu müşteri ile ihracatçı adına çeşitli konularda pazarlıklar yapar. Acenteler, dış ticarete konu olan malların sorumluluğunu üstlenmezler. Acenteler genellikle ürün veya müşteri çeşidi kapsamında uzmanlaşabilirler. Acenteler ile ilgili aşağıdaki gibi bir sınıflandırma yapılabilir: İhracat acenteleri: İhracat acenteleri, ihracat yapan ülkede çalışırlar. Ülkelerindeki çeşitli imalatçılardan malları alır ve bunları ithalatçı ülkelerdeki merkezlerine (temsilciliklerine) sevk ederler. İthalat acenteleri (İthalat firmaları-Indent Houses): İthalatçılar için yurt dışından malların alınması için görevlendirilmişlerdir. İthalat acenteleri, ithalatçı ülkede faaliyette bulunurlar. Bunun yanında, malların ithal edildiği çeşitli ülkelerde kuruluşlarını bulundurabilmektedirler. İthalatçılar adına malları yabancı firmalardan alan ve aldıkları bu malları sevk eden ithalat firmaları, verdikleri hizmet karşılığında belirli bir oranda komisyon alırlar. Bu firmalar, ithalatçılar için birçok yararlı fonksiyonu yerine getirirler. Bunlardan bazıları şu şekildedir: • Malların yabancı ülkelerden ithal edilmesindeki karmaşık sorunların üstesinden gelinmesinde ithalatçıya yardımcı olurlar. • Yabancı ülkelerdeki acenteleri vasıtasıyla, ithalatçının siparişi çerçevesinde doğru kalitedeki ve standarttaki malların sevk edilmesini temin eder. • Yabancı satıcılardan alınan mallar ile ilgili olarak ithalatçıların yaşadıkları sorunların ve yaptıkları şikâyetlerin çözümlenmesine yardımcı olurlar. 191 • Yabancı piyasalardaki zevklerdeki ve modadaki herhangi bir değişime ilişkin olarak ithalatçıları bilgilendirir. • İthalatçılar için, yabancı satıcılardan malların ithalatına ilişkin uygun koşulların ve vadelerin elde edilmesine yardımcı olurlar. Nakliye acentesi: Nakliye acenteleri, dış ticarete konu olan malları gönderenin (ihracatçının) tesisinden alır ve bu malları varış yerine götürecek esas taşıyıcı firmaya verir. Gümrük müşaviri (komisyoncusu): Gümrük müşavirleri, limanda ithal edilen malların teslim alınması ve malların ithalatçının iş yerine sevkinde, gümrüklerdeki formalitelerin yerine getirilmesi hizmetini vermektedirler. İthalat acentelerinin ithalatçılara sağladıkları faydalar nelerdir? Distribütörler Distribütörler genellikle toptancı veya yerel ithalatçı olarak dış ticaret işlemlerinde yer alırlar. Distribütörler, malları ihracatçıdan satın alarak, belirli bir kârla müşterilere satan firmalardır. Yani, distribütörler bir bakıma ihracatçının bir müşterisi konumundadırlar. Bu firmalar çoğu zaman ihracatçı firmanın malları için satış sonrasında da destek hizmeti vermektedir. Bu da ihracatçı firmanın ihracat yaptığı ülkede bazı yüklerden kurtulmasını ifade eder. Distribütörler, ihracatçıdan gelen malların mülkiyetini alırlar ve böylece tüm risk ve sorumlulukları da üstlenmiş olurlar. Distribütörler genelde stok bulundururlar ve aynı zamanda yeterli miktarda yedek parça da temin ederler. Distribütörler ithal ettikleri malları çoğunlukla son kullanıcıya direkt olarak satmazlar. Bunun için genellikle perakendecilerle anlaşırlar. Bunun yanında bazı büyük distribütörler, malları aynı zamanda kendileri de son kullanıcıya satma yoluna gidebilirler; yani bu distribütörler aynı zamanda perakendeci rolünü de üstlenmiş olabilirler. Distribütör ülkesinde iyi tanınıyorsa, aracı olarak bir distribütör ile anlaşmak ürünün piyasaya güvenli ve etkin bir şekilde girmesini sağlar. Bununla birlikte, bir distribütör, aynı grupta faaliyette olması gerekmeyen, birden fazla ihracatçıyla da çalışabilir. Satış Temsilcileri Satış temsilcileri, ihracat yapılan ülkede bulunurlar ve belirli bir komisyon karşılığında ihracatçı firmanın dış piyasadaki temsilciliğini yaparlar. Satış temsilcileri, ihracatçıları dış piyasalarda temsil eder ve onların adına malların satışını yapar. Fakat satış temsilcileri, malın mülkiyetini devralmazlar ve stok bulundurmazlar. Dolayısıyla, satış temsilcileri herhangi bir risk veya sorumluluk da üstlenmezler. Satış temsilcileri, ihracatçı firmayı temsil ederken ihracatçının tanıtım materyallerini ve ürün örneklerini kullanırlar. Müşterilerden aldıkları sipariş bilgilerini ihracatçıya iletirler. Verdikleri hizmet karşılığında da komisyon alırlar. Satış temsilcileri, sözleşme ile belirlenen süreler için faaliyette bulunurlar. Sözleşme ile belirlenen süre sona erdiğinde, tarafların memnun kalmaları halinde sözleşme uzatılabilir. İhracatçının satış temsilcisi ile yaptığı sözleşmede; satış bölgesi, satış koşulları, tazminat biçimi, anlaşmanın sona erme sebepleri ve diğer detaylar bulunmalıdır. Dış Ticaret Şirketleri İhracatçı firmanın ihracat bölümü gibi faaliyet gösteren ya da malların mülkiyetini üstlenerek, ihracatı kendi adına yapan firmalardır. Dış ticaret şirketleri, tek bir sektörde faaliyette bulunabilecekleri gibi, çok sayıda sektörde de faaliyette bulunabilirler. Bunun yanında, dış ticaret şirketleri, rakiplerin mallarını da temsil edebilmektedirler. Dış ticaret şirketleri, ihracatın geliştirilmesi ve arttırılması esasları dikkate alınarak oluşturulmuş firmalardır. Türkiye’de bu firmalar Dış Ticaret Sermaye Şirketleri adı altında faaliyet göstermektedirler. 192 DIŞ PAZARLARA GİRİŞ YÖNTEMLERİ Belirledikleri pazar veya pazarlarda faaliyetlerde bulunmayı tercih eden girişimcilerin yurt dışındaki bu pazarlara nasıl gireceklerini belirlemeleri de oldukça önem arz etmektedir. Girişimcilerin dış pazarlara girebilmeleri için çeşitli seçenekleri vardır. Dolaylı ihracattan dış pazarda üretime kadar çeşitli pazara giriş seçenekleri mevcuttur. Biz bu seçenekler içinden dış ticarete ilişkin olarak ihracat yoluyla olan giriş yöntemlerini ele alacağız. Bir girişimcinin ihracat yoluyla yabancı bir pazara girişi iki şekilde mümkündür. Birincisi, dolaylı ihracat yoluyla; ikincisi ise, doğrudan ihracat yoluyladır. Dolaylı İhracat Yabancı ülkelerdeki alıcılar ile bağlantı kurmak zordur. Dolaylı ihracat yöntemini çoğunlukla ihracat yapmak isteyip de, bu amaca ilişkin olarak yeterli personeli veya kaynağı olmayan firmalar tercih etmektedirler. Dolaylı ihracat yapan firmalar, komisyoncular, acenteler, dış ticaret şirketleri ve yerel alım ofisleri yoluyla ihracat yaparlar. Bu aracılar, farklı ülkelere yapılan ihracat hakkında gerekli bilgilere, deneyimlere ve alt yapıya sahiptirler. Dolaylı ihracatta aracı firma, ihracat işleminin gerçekleştirilmesinden sorumlu olmaktadır ve ihracatçı firmanın dış pazardaki alıcılar ile hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır. Ayrıca ürünlerin pazara ulaştırılmasındaki sorumluluk da aracı firmaya aittir. İhracatçı firmalar ihracat hacimleri arttığında çoğunlukla dolaylı ihracattan dolaysız ihracata doğru yönelmektedirler. Dolaylı ihracatın çeşitli avantajları vardır. Bu avantajlar aşağıdaki gibidir: • Firma, ihracatın teknik ve hukuki ayrıntılarını öğrenmek yerine üretim konusunda yoğunlaşabilmektedir. • İhracat hakkında yeterli bilgi veya deneyime sahip olmayan firmalar, aracıların deneyimlerinden faydalanmaktadırlar. • Ürünün pazara ulaştırılmasındaki sorumluluğun aracıya yüklenmesi, ihracatçının üstlendiği riskin azalmasına yol açmaktadır. Dolaylı ihracatın sakıncaları ise şu şekildedir: • Aracı kullanılması, firmanın pazara doğrudan ulaşımını engellediği için, firmanın uluslararası pazarlama bilgisinin sınırlı kalmasına ve bunun yanında firmanın malın pazarlanması üzerindeki kontrolü kaybetmesine yol açmaktadır. • Aracının varlığı dağıtım kanalının uzamasına ve elde edilen karın azalmasına yol açmaktadır. Doğrudan İhracat Dış ticaret işlemlerinde, ihracatçı herhangi bir aracı hizmeti kullanmıyorsa ve yabancı piyasaya tamamen kendi başına girip, alıcıları ve distribütörleri bulup, malları onlara kendisi gönderiyorsa, bu duruma doğrudan ihracat denir. Bu tür bir dış ticaret işleminde ihracatçının özellikle denizaşırı ülkelere yolladığı sevkiyatları finanse etmek için yeterli düzeyde bir sermayeye veya krediye sahip olması gerekir. Doğrudan ihracatta, ithalatçının bulunmasından, ihracata konu olan mal bedelinin tahsil edilmesine kadar geçen süreçte tüm sorumluluk ihracatçıya aittir. Doğrudan ihracata yönelen bir girişimcinin, yabancı ülkelerde yaşayan veya yabancı ülkelere seyahat edebilecek satış personeli istihdam etmesi gerekir. Doğrudan ihracatın da, dolaylı ihracat gibi birtakım avantajları vardır: • Doğrudan ihracatta firma bütün ihracat aşamalarını kontrol edebilmektedir. • Firma ihracatta aracı kullanmayarak, aracı masraflarından kaçınır ve böylece kar marjinini artırmış olur. • Firma ihraç ettiği malın alıcısıyla daha yakın ilişkiler kurabilir. 193 Doğrudan ihracatın sakıncaları ise şu şekildedir: • Aracıların olmaması firmaların ihracat işlemleri için yerine getirmesi gereken iş yükünün artmasına yol açar ve buna ilişkin olarak da firmalar, bu işlemler için daha fazla kaynak ve zaman ayırmak zorundadırlar. • İhracatçı doğrudan risklere daha fazla maruz kalabilir. Elektronik Ticaret Son on yılda bilgisayar teknolojisindeki ve bilgi iletişim teknolojilerinde görülen önemli gelişmeler, günümüzde internet kullanımını temel bir ihtiyaç haline getirmiştir. Artık ihracat yapsın veya yapmasın bütün küçük, orta ve büyük ölçekli firmalarda internet yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Hatta bu firmaların birçoğunun kendi web siteleri mevcuttur. Benzer durum tüketiciler için de geçerlidir. Çoğu tüketicinin evinde bilgisayar vardır ve internet kullanılmaktadır. Dolayısıyla girişimciler interneti kullanarak potansiyel müşterilerine daha kolay ulaşabilme fırsatına sahiptirler. İnternet dış pazarlara açılacak olan girişimcilere, firmalarının faaliyetlerini ayrıntılı olarak tanıtma ve müşterilerinden doğrudan geri bildirim alma imkânı verir. Bunun yanında, potansiyel ticari ortaklarla daha kolay ve daha ucuz temas kurmayı sağlar. Girişimci internette kendi sitesini oluşturarak, bu yolla mallarını veya sunduğu hizmeti, dünyanın diğer ucunda olsa bile potansiyel müşterilerine kolayca tanıtır. Ayrıca, internet dış ticaret yoluyla mallarını dış pazarlara satacak girişimciler için, farklı ülkeler, uluslararası pazarlar, ürünler, üretim yöntemleri, yeni icatlar, istatistiki bilgi vb. konularda bilgi alınabilecek bir kaynak niteliğindedir. İnternet, firmaların tanıtım ve potansiyel müşterilerle ilişki kurabilmesinin yanı sıra, en yaygın biçimi ile firmalara, on-line pazarlama/internet mağazacılığı gibi elektronik ticaret yöntemleriyle de küresel bir pazarda, 7 gün 24 saat pazarlama ve doğrudan satış olanaklarını sunmaktadır. Son yıllarda artan elektronik ticaret, sınırların hızlı bir şekilde kalkmasına yol açmış ve dış ticarette kolaylıklar sağlamıştır. Elektronik ticaret, mal ve hizmetlerin üretim, tanıtım, satış, sigorta, dağıtım ve ödeme işlemlerinin bilgisayar ağları üzerinden yapılmasıdır. DTÖ’nin tanımına göre elektronik ticaret, mal ve hizmetlerin üretim, reklam, satış ve dağıtımlarının telekomünikasyon ağları üzerinden yapılmasıdır. Avrupa Birliği Haberleşme Komisyonu, elektronik ticareti; mal ve hizmetlerin ticarileştirilmesi, sayısal (dijital) içeriğin dağıtımı, finans ve menkul kıymetler işlemlerinin yürütülmesi, kamu sözleşmeleri ve kamu yönetimindeki diğer işlemler gibi faaliyet ve uygulamaların elektronik ortamda geliştirilmesi şeklinde ifade etmektedir. Başka bir tanıma göre ise, elektronik ticaret, ticari işlemlerden biri veya tamamının (tanıtım, satış ve ödeme benzeri iş ve işlemler gibi) elektronik ortamda gerçekleştirilmesi yoluyla yapılmakta olup; (i) reklam ve pazar araştırması, (ii) sipariş ve ödeme ile (iii) teslim olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır. Elektronik ticaretin temel araçları, karşılıklı ticaret yapanların ticari işlemlerini kolaylaştıran, her türlü teknolojik ürünlerdir. Bunlar temel olarak; telefon, faks, televizyon, internet, elektronik ödeme ve para sistemleri olarak ifade edilebilir. Girişimciler için elektronik ticaretin geleneksel ticaret yöntemlerine göre çeşitli avantajları vardır. Bunlardan bazıları aşağıdaki şekilde ifade edilebilir: • Kurulum ve işletim maliyetlerinden tasarruf ederler; mağaza görevlilerine ve yüksek kira bedelli mekânlara ihtiyaçları ortadan kalkar • Sipariş sürecindeki masraflar azalır ve müşteri siparişleri doğrudan sipariş veritabanına gelir • Küresel ortamda birçok müşteriye ulaşılması, satışların artmasını sağlar • Günde 24 saat, haftada yedi gün açık olma fırsatı yakalanır • Büyük firmalarla rekabet edilebilme imkânı sağlanır • Elektronik işlemler yoluyla ödemeler daha hızlı ve daha kolay alınır 194 • Normalde fiziki mağazaya gelmeyecek olan müşterilerin de mal veya hizmetleri incelemeleri sağlanır • Müşteri alımlarının izlenmesiyle toplanan veriler kullanarak firmanın faaliyetleri geliştirilebilir • Online mağazaların mevcut müşteriler için katalog olarak kullanılması sağlanır Elektronik Ticaret Türleri Dış ticaret bakımından ekonomik ölçekte değer ifade eden elektronik ticaret türleri, B2B (Business to Business-Firmalar Arası) ve B2C (Business to Consumer-Firmadan Tüketiciye) olmak üzere iki ana kategoride sınıflandırılmaktadır. Firmalar, geleneksel veya elektronik yöntemlerle ticari faaliyetlerini gerçekleştirirken satış işlemlerini bu iki şekilde (B2B ve B2C) yerine getirirler. Bu iki kavram arasındaki en önemli fark, satışın kime yönelik olduğudur. Eğer müşteriler firma ise B2B; eğer müşteriler nihai tüketiciler ise B2C kavramı kullanılmaktadır. B2B, tedarikçi ve alıcı firmalar arasındaki iş uygulamalarını internet ortamında destekleyen faaliyetlerdir. Bir diğer ifadeyle, firmaların, mal veya hizmetlerin alım-satımına ilişkin işlemlerin çoğunu internet üzerinde gerçekleştirdikleri ticaret şeklidir. B2B, tamamen dolaylı elektronik ticaret şeklinde gerçekleştirilir. Büyük ölçekli ticaret olduğu için, malların fiziki teslimi geleneksel nakliye araçları ile yapılmaktadır. B2C, tüketiciye yönelik olarak firmaların mal ve hizmetlerinin satışına ilişkin internet ortamında yürüttükleri ticari faaliyetlerdir. Bir diğer ifadeyle, web mağazalar ya da tedarikçi firmaların kendi web siteleri üzerinden, mal ve hizmetlerin teslim koşulları, garanti koşulları, fiyatı ve diğer özellikleri belirlenmiş olarak satışını sağlamalarıdır. B2C, doğrudan ve dolaylı elektronik ticaret şekillerinin her ikisinde de gerçekleştirilir. İnternet kullanımı girişimcilere ne gibi faydalar sağlar? DIŞ TİCARETTE DEVLET KONTROLÜNE DUYULAN İHTİYAÇ Uygun bir dış ticaret ve ödemeler dengesine ihtiyaç duyulması, dış ticaretin hükümetler tarafından düzenlenmesi gereksinimini ortaya çıkarmaktadır. Çünkü eğer uzun dönemde ithalat ihracatı geçerse, bu ülkenin kaybeden pozisyonuna düşmesine neden olabilir. Yabancı kaynakların kıt olduğu dikkate alındığında, eğer ithalat için olan ödemeler, ihracat yoluyla kazanılan gelirden daha yüksek olursa; bu durumda bir hükümetin ülkesinin ekonomisini daha iyi koşullarda yönetmesi mümkün olmayabilir. Bunun yanında, ithalatın ülkedeki yerel üreticileri tehdit edecek bir durumun ortaya çıkmasına da izin verilmemelidir. Bunun için ithalatın organize bir biçimde yapılması ve bunun yanında yurt içindeki üretimin teşvik edilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca, ülke içine önemsiz malların ithalatının engellenmesi tedbirleri de alınabilir. Bütün bu uygulamalar hükümetlerin alacağı önlemlerle gerçekleştirilir. Eğer ithalatın hükümet tarafından kontrolü gerekli ise, bu ihracatın düzenlenmesi için geçerli olmayabilir. Bunun yanında, eğer ülkede arzı az veya sıkıntılı olan malların ihracatına izin verilmesi, hiçbir amaca hizmet etmeyecektir. Aksine bu gibi malların yurt dışından ithal edilmesi sağlanmalı, hatta teşvik bile edilmelidir. Şu da unutulmamalıdır ki, ihracat, bir ülke için dünyanın diğer ülkelerinden gelir transfer edilmesi bakımından önemlidir. Çünkü ihracat yoluyla elde edilen döviz veya gelir, ülke içindeki üretimin daha da arttırılması bakımından önem arz etmektedir. Daha fazla üretimin ortaya çıkması ise, daha fazla istihdam, daha düşük işsizlik, daha yüksek kişi başına gelir ve daha yüksek ulusal refah için gereklidir. Malların ihracatının ve ithalatının kontrolü yanında, hükümetler dış ticarete ilişkin olarak döviz kontrolü uygulaması da yapabilirler. Örneğin, beşinci ünitede de ifade edildiği gibi, Türkiye için bir ihracatçının yurt dışına sattığı malın karşılığında elde edilen dövizin belirli süre içerisinde ülkeye getirilmesi zorunludur. Burada ihracat bedelinin ülkeye getirildiğinin ispatlanması için, ihracatçılar Döviz Alım Belgesini temin etmelidirler. 195 DIŞ TİCARETİN ORGANİZASYONUNDA DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜNÜN ROLÜ 1947 yılında imzalanan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT), 1948-1994 yılları arasında dünya mal ticaretini düzenleyen temel bir çerçeve olmuştur. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), 19861994 yılları arasında gerçekleştirilen Uruguay Turu Müzakereleri sonucunda 15 Nisan 1994 tarihinde Marakeş’te (Fas) imzalanan anlaşma ile kurulmuş ve 1 Ocak 1995 tarihinde resmi olarak faaliyete geçmiştir. DTÖ’nün kurulmasıyla GATT, kurumsal bir yapıya dönüştürülmüştür. DTÖ, uluslararası ticaret sisteminin temel organı olarak faaliyetini sürdürmektedir. DTÖ’nün 10 Şubat 2011 tarihi itibariyle 153 üye ülkesi vardır. Dünya ticaretinin % 90’ını bu üye ülkeler yapmaktadır. Dünya Ticaret Örgütü, ülkeler arasındaki ticaretin küresel kurallar ile ilgilenen tek uluslararası örgüttür. DTÖ, ülkeler arasındaki ticaretin olabildiğince öngörülebilir, özgür ve sorunsuz bir biçimde akışını sağlamayı hedeflemektedir. Buna yönelik olarak Dünya Ticaret Örgütü’nün amaçları aşağıdaki şekildedir: • Hayat standardını yükseltmek, istihdamı artırmak, mal ve hizmet üretim ve ticaretini geliştirmek, dünya kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma hedefine en uygun şekilde kullanımına imkân vermek, çevreyi korumak, farklı ekonomik seviyedeki ülkelerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde mevcut kaynakları geliştirmek, • Gelişme yolundaki ülkelerin ve bunların arasında yer alan en az gelişmiş ülkelerin artan dünya ticaretinde ekonomik kalkınma ihtiyaçları ile orantılı bir pay elde etmelerini sağlamak, • Karşılıklı çıkar esasına dayalı ve gümrük tarifelerinde ve ticaretin karşılaştığı diğer engellerde önemli indirimler sağlayan ve uluslararası ticaret ilişkilerinde ayrımcı işlemleri ortadan kaldıran anlaşmalar yapmak, • Uruguay Turu Çok Taraflı Ticaret Müzakereleri’nin sonuçlarını içeren bütünleştirilmiş, uygulanabilir ve kalıcı birçok taraflı ticaret sistemi geliştirmek, • Çok taraflı ticaret sisteminin ana ilkelerini korumak. DTÖ’nün temel işlevleri aşağıdaki gibi sıralanabilir: • Çok taraflı ve çoklu ticaret anlaşmalarının uygulanmasını ve denetlenmesini sağlamak, • Ticari uyuşmazlıkların çözümünü sağlamak, • Üye ülkelerin ulusal ticaret politikalarını takip etmek, • Küresel ekonomik politikayla ilgili diğer uluslararası kuruluşlarla işbirliğini sağlamak, • Çok taraflı ticaret müzakerelerinin yürütüldüğü bir forum oluşturmak, • Gelişme yolundaki ve geçiş sürecindeki ekonomilerin çok taraflı ticaret sistemi ile bütünleşmelerine yardımcı olmak. Dünya Ticaret Örgütü’nün temel ilkeleri de aşağıdaki gibidir: • Üye ülkeler ticari ortakları arasında ayrım yapmamalıdır. Bir başka ifadeyle, bir üye ülke, herhangi bir ülkeye tanıdığı elverişli bir rejimi koşulsuz olarak tüm üye ülkelere uygulamak zorundadır (En Çok Kayrılan Ülke Koşulu) • İç vergiler ve düzenlemelerin uygulanması çerçevesinde ithal edilen ürünler ile benzer yerel mallar arasında yerel mallar lehine ayrım yapılmamalıdır (Ulusal Muamele İlkesi) • Ülkeler, tarifeleri indirmek ve çok taraflı ticaret müzakerelerinde ticarete ilişkin diğer engelleri kaldırmak suretiyle yerel üretime yönelik korumacılığı azaltmalı ve mümkün olması halinde kaldırmalıdırlar. • Ticarette şeffaflığın sağlanabilmesi için korumalar tarifeler yoluyla yapılmalıdır. GATT, tarife dışı engellerin bazı istisnalar dışında tümüyle yasaklanmasını ve tarifelerin de giderek azaltılmasını öngörmektedir. 196 ULUSLARARASI TEDARİK ZİNCİRİ Günümüzde ekonomik hayatın küreselleşmesiyle birlikte artık ne firmalar, ne hükümetler ne de kar amacı gütmeyen kurumlar olsun, hiçbir organizasyon tek başına olamaz. Bir organizasyon, bir ağ ilişkisi içinde diğer organizasyonlara bağlıdır. Dış ticarette de malların tedarikçisinden son kullanıcısına kadar geçen süreç, bir ağ organizasyonu içinde gerçekleşmektedir. Bu organizasyon ağı, karşımıza tedarik zinciri ve uluslararası tedarik zinciri kavramlarını çıkarmaktadır. Tedarik zinciri kavramını açıklamadan önce lojistik kavramının ne olduğunun ifade edilmesi önemlidir. Çünkü lojistik kavramı, tedarik zinciri kavramına göre daha eski bir kavramdır. Lojistik ve uluslararası lojistik alanı genişledikçe bu alanda çalışan yöneticiler, uzmanlık alanlarını daha iyi açıklayabilmek için tanımları değiştirmişlerdir. Lojistik kavramı, kendisi ile ilişkilendirilen bütün faaliyetler için kullanılırken, kavram 1980’lerin ortalarından sonra genişletilmiş ve 1990’larda ilave faaliyetleri de içeren bir şekilde “tedarik zinciri yönetimi” olarak yeniden adlandırılmıştır. Bugün lojistik, tedarik zinciri yönetimini oluşturan faaliyetlerin bir alt kümesini içeren birtakım faaliyetleri kapsayan bir kavram olarak anlaşılmaktadır. Lojistik kavramı, bu alandaki profesyoneller tarafından şu şekilde tanımlanmaktadır: “Tedarik zincirinin bir parçası olan lojistik, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere başlangıç noktası ile tüketim noktası arasında malların, hizmetlerin ve ilgili bilginin, etkin ve verimli bir şekilde ileriye ve geriye doğru akışını ve depolanmasını planlayan, sağlayan ve kontrol eden süreçtir.” Bu tanımdan lojistik yöneticilerinin kendi uzmanlık alanlarını, malların tedarikçiden müşteriye doğru hareketinin fiziksel yönleriyle ilişkili olan faaliyetler üzerinde konumlandığını düşündükleri görülmektedir. Uluslararası tedarik zinciri içerisinde uluslararası lojistiğin rolü, yurt içi lojistiğin rolüne benzer olup, yurt dışını da içine alan lojistik faaliyetleri yansıtmaktadır. Uluslararası lojistik ile uğraşanlar, malların ve ilgili evrakların bir ülkeden diğerine hareketi faaliyetleriyle ilgilenmektedirler. Bu faaliyetler, ihracat ve ithalat faaliyetlerinin ve işlemlerinin temelini oluşturmaktadır. Dolayısıyla lojistiğin yukarıdaki tanımına uluslararası çevrenin unsurlarını dâhil ettiğimizde, uluslararası lojistiği şu şekilde tanımlayabiliriz: Uluslararası lojistik, bir başlangıç noktasından farklı bir ülkede bulunan bir tüketim noktasına malların, hizmetlerin ve ilgili bilginin akışını ve depolanmasını planlayan, sağlayan ve kontrol eden bir süreçtir. Tedarik zinciri kavramının lojistik kavramını içerdiğinin belirtilmesine rağmen, bu iki kavramının ilişkisi hakkında literatürde farklı görüşler de vardır. Bu görüşlerden biri, iki kavramın aynı şey olduğunu; diğeri lojistiğin daha geniş bir kavram olduğunu; bir başkası ise, ikisinin kesiştiğini ifade etmektedir. Bununla birlikte 2004 yılında Lojistik Yönetim Konseyi (The Council of Logistics Management), ismini Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyonelleri Konseyi (The Council of Supply Chain Management Professionals (CSCMP)) olarak değiştirerek, alanın daha da genişlediğinin algılandığını yansıtmışlar ve tedarik zinciri kavramının tanımını ortaya koymuşlardır. Onlara göre tedarik zinciri yönetiminin tanımı şu şekildedir: “Tedarik zinciri yönetimi, satınalma ve tedarik etme, geri dönüşüm ve bütün lojistik yönetim faaliyetlerini içine alan tüm faaliyetlerin planlanması ve yönetimidir”. Tanımın aynı zamanda, tedarikçiler, aracılar, üçüncü parti hizmet sağlayıcılar ve müşteriler gibi kanal ortakları ile olan koordinasyonu ve işbirliğini içerdiği de belirtilmektedir. Buradan yola çıkarak tedarik zinciri kavramının, lojistik kavramını da içeren daha geniş bir kavram olduğu ifade edilebilir. Diğer bir tanım olarak tedarik zincirini, malzemelerin (hammaddenin) tedarik edilmesi, bu hammaddenin yarı mamul ve mamullere dönüştürülmesi, bu mamullerin müşterilere dağıtım işlemlerinin yerine getirildiği tesisler ve dağıtım seçeneklerinin oluşturduğu bir yapı olarak da tanımlayabiliriz. Tedarik zincirinin, lojistik kavramını da içine alan daha geniş bir kavram olduğuna dikkat edelim. Bütün bu tanımlardan sonra, tedarik zincirinin temel özellikleri şu şekilde ifade edilebilir: • Tedarik zinciri, nihai kullanıcılar için mal ve hizmetler sağlayan bütün bir süreçtir. • Başlangıç hammadde tedariği olmak üzere malların ve hizmetlerin nihai kullanıcıya ulaştırılana kadar, lojistik işlemlerinin gerçekleştirildiği bütün taraflar, tedarik zincirinin bir üyesi olarak gösterilebilir. • Tedarik zinciri işlemlerinin kapsamı, tedarik, üretim ve dağıtımı içerir. 197 • Yönetim, diğer organizasyonel (örgütsel) birimlerin işlemleri üzerindeki planlama ve kontrolü kapsayacak şekilde organizasyon sınırlarını genişletmiştir. • Bütün üyeler için erişilebilir ortak bir bilgi sistemi, organizasyonlar arasındaki koordinasyonu olası kılmıştır. Yukarıdaki özellikleri dikkate alındığında; tedarik zinciri, bir organizasyonlar ağıdır. Bu ağ içinde tedarikçiler ile müşteriler arasında mal ve bilgi akışı organize bir şekilde gelişmektedir. Bu durumu gösteren bir tedarik zinciri ağı örneği Şekil 7.1’de gösterilmiştir. Şekildeki tedarik zinciri ağında yer alan her bir düğüm bir tesisi ifade etmektedir. Düğümleri birbirine bağlayan oklar ise, nakliye bağlantılarını göstermektedir. Örneğin burada dış ticarete giren firmanın (malların üretimini gerçekleştiren firma) amacı; tedarik zincirinde ürünlerine değer ekleyerek, ürünlerini pazara doğru kalitede, doğru miktarda, doğru zamanda ve doğru maliyetle rekabetçi bir fiyattan ulaştırmaktır. Şekil 7.1’de gösterilen tedarik zinciri ağında dört tesis düzeyi bulunmaktadır. Şekildeki tedarik zinciri ağının sol tarafında ilk noktada tedarikçiler bulunmaktadır. Şekilden de görüldüğü gibi, malzemeler tedarikçilerden fabrikalara ulaştırılmaktadır. Sonraki aşamada fabrikalarda üretilen mallar dağıtım merkezlerine ve son aşamada da dağıtım merkezlerinden pazara hareket ettirilmektedir. Örnekte malların tedarik zincirinde ileri doğru akışı açıklanmıştır. Bu akış geriye doğru da olabilmektedir. Yeniden kullanılabilir özellikteki malzemenin pazardan dağıtım merkezlerine geri dönüşüm amacıyla hareketi, malzemenin geriye akışını ifade etmektedir. Şekil 7.1: Tedarik Zinciri Ağı Örneği Kaynak: Özdemir, 2011, s. 73. Tedarik zinciri yönetiminin özelliği, onun doğası gereği küresel oluşudur. Çünkü günümüzde hemen hemen her şirket ürettiği malların üretimi için gerekli malzemenin belirli bir oranını diğer ülke veya ülkelerden tedarik etmektedir. Benzer şekilde firmalar ürettikleri malları, diğer ülkelerde yerleşik olan müşterilere satmaktadırlar. Bu durum bize, tedarik zincirinin uluslararası ayağını göstermektedir. Son yıllarda uluslararası ticaret hacmindeki büyüme ve buna bağlı olan faaliyetlerdeki gelişmeler, birçok firmanın uluslararası faaliyetler içine girmesine ve tedarik zinciri ortakları ile çalışmalarına yol açmıştır. Çünkü küreselleşen dünya, firmaların hayatta kalmaları ve büyümeleri için neredeyse bunu zorunlu kılmıştır. Bu süreç içerisinde uluslararası tedarik zincirlerinde, malların sınır ötesi işlemleri ve hareketi gerçekleşmektedir. Uluslararası tedarik zinciri yönetiminde firmalar; çeşitli sınır ötesi kuralları ve düzenlemeleri, politikaları ve engelleri (tarifeler gibi), tedarik zinciri süreci içinde dikkate almalıdır. Firmalar maliyet etkinliği, sistem verimliliği için bunları kontrol etmelidir. Şekil 7.2’de tedarik zincirinin temel işleyişini ve zincir üzerinde yer alabilecek kurumları görmekteyiz. Uluslararası bir tedarik zinciri söz konusu olduğunda bu yapıyı şu şekilde 198 örneklendirebiliriz. Şekil 7.2’den görüleceği üzere ilk aşamada, üretim için kullanılacak olan hammadde tedarikçiden temin edilir. Tedarikçiden temin edilen hammadde üreticiye ulaşır. Şekilde tedarikçi ile üretici arasındaki ilk kısımda, hammaddeyi işleyen veya yarı mamul haline dönüştüren farklı firmalar (tedarikçiler) da bulunabilir. Buradaki ticaretin farklı ülkelerdeki firmalar tarafından yapıldığında uluslararası bir tedarik zinciri söz konusu olur. Hammaddeyi veya yarı mamulü alan üretici bunu fabrikasında nihai mal haline getirir. Üretilen nihai mallar, dünyanın başka bir yerindeki bir ülkede tüketicilere sunulmak için fabrikadan yola çıkar. Bir sonraki aşamada çeşitli nakliye aracıları ile ilgili ülkeye gelen ihraç malları, burada ihracatçının anlaşmaya vardığı distribütör tarafından dağıtım merkezlerinde depolanır. Daha sonra bu mallar ihracat yapılan ülkedeki çeşitli perakendecilere gönderilir. Perakendeciler ise ülkeye ithal edilen bu malları nihai tüketiciler (yani müşteriler) ile buluşturur. Şekil 7.2’de gösterilen tedarik zincirinin akışı içerisinde bulunan; tedarikçiler, üreticiler, distribütörler, perakendeciler ve müşteriler tedarik zincirinin unsurlarını oluşturur. Uluslararası tedarik zincirinde, tedarik zincirini oluşturan bu unsurların en az ikisi farklı ülkelerde bulunmaktadırlar. Örneğin hammaddeyi tedarik eden firmalar, nihai malı üreten firmalar ve nihai müşteriler farklı ülkelerde bulunabilirler. Şekil 7.2: Tedarik Zincirinde İşleyiş ve Temel Unsurlar Hammaddenin veya malların bu unsurlar arasındaki geçişi, çeşitli taşımacılık türleri ile gerçekleştirilmektedir. Örneğin hammaddenin, tedarikçiden üreticiye doğru farklı ülkeler arasındaki hareketi hava taşımacılığı ile yapılabilir. Bunun için de hava taşımacılık araçları kullanılır. Bunun yanında yine üretilen nihai mal üreticiden distribütöre doğru hareket ederken deniz taşımacılığı kullanılabilir. Malların distribütörden müşteriye hareketinde ise kara taşımacılığı da yapılabilir. Buradan hareketle, tedarik zincirinin işleyişinde malların hareket ettirildiği dolayısıyla lojistik faaliyetlerin gerçekleştirildiği unutulmamalıdır. Tedarik zincirinde firmalar lojistik işlemlerin tamamını kendileri gerçekleştirebilecekleri gibi bu işlemlerin bazılarını bu alanda uzmanlaşmış firmalardan sağlamakta bu hizmetler için dış kaynak kullanma yolunu tercih edebilmektedirler. 199 Özet girişimci için bu konu oldukça önemlidir. Girişimci mallarını ihraç edeceği ülkeyi belirlerken; ülkenin nüfusunu, yaşam standartlarını, adet ve geleneklerini, gümrük vergilerini ve dış ticarete ilişkin ülkedeki ilgili düzenlemeleri dikkate almak ve bunlar hakkında bilgi edinmek zorundadır. Girişimci mal ihraç edeceği ülkenin genel yapısı hakkında bilgi edindikten sonra, ülkedeki talep yapısı ile ilgili olarak detaylı bilgiler edinmelidir. Burada girişimci, çeşitli fiyat düzeylerinde talep boyutunu; ekonomik, sosyal veya din gibi talebi etkileyen diğer faktörleri ve karşılaşacağı rekabet düzeyini önceden incelemelidir. Bunun yanında, ülkedeki piyasada firmanın mallarını satacak bayilerin, malların paketlenmesine veya sevkine ilişkin belirli bir tercihleri varsa, bu gibi durumlar da girişimci tarafından dikkate alınmalıdır. Girişimci belirlediği piyasada veya piyasalarda sipariş almak için: Reklam yapabilir, kişisel ziyaretler yapılabilir, reklam mektupları ve broşürler yollayabilir, yabancı firmaların alıcı olarak ziyaretlerini sağlayabilir, pazarlamacılar görevlendirebilir, acenteler veya yabancı temsilcileri tayin edebilir, yabancı şubeler açabilir, aracılar görevlendirebilir. Belirledikleri pazar veya pazarlarda faaliyetlerde bulunmayı tercih eden girişimcilerin yurt dışındaki bu pazarlara nasıl gireceklerini belirlemeleri de oldukça önem arz etmektedir. Girişimcilerin dış pazarlara girebilmeleri için çeşitli seçenekleri vardır. Dolaylı ihracattan dış pazarda üretime kadar çeşitli pazara giriş seçenekleri mevcuttur. Lojistik kavramı, bu alandaki profesyoneller tarafından şu şekilde tanımlanmaktadır: “Tedarik zincirinin bir parçası olan lojistik, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere başlangıç noktası ile tüketim noktası arasında malların, hizmetlerin ve ilgili bilginin, etkin ve verimli bir şekilde ileriye ve geriye doğru akışını ve depolanmasını planlayan, sağlayan ve kontrol eden süreçtir.” Bu tanımdan lojistik yöneticilerinin kendi uzmanlık alanlarını, malların tedarikçiden müşteriye doğru hareketinin fiziksel yönleriyle ilişkili olan faaliyetler üzerinde konumlandığını düşündükleri görülmektedir. Tedarik zinciri yönetimi, satınalma ve tedarik etme, geri dönüşüm ve bütün lojistik yönetim faaliyetlerini içine alan tüm faaliyetlerin planlanması ve yönetimidir”. Tanımın aynı zamanda, tedarikçiler, aracılar, üçüncü parti hizmet sağlayıcılar ve müşteriler gibi kanal ortakları ile olan koordinasyonu ve işbirliğini içerdiği de belirtilmektedir. Buradan yola çıkarak tedarik zinciri kavramının, lojistik kavramını da içeren daha geniş bir kavram olduğu ifade edilebilir. Dış ticaret veya diğer bir ifadeyle uluslararası ticaret, farklı ülkelerin vatandaşları arasındaki veya ülkelerin aralarındaki mal ve hizmetlerin ticaretini ifade eder. Dış ticaret iki taraflı olabileceği gibi çok taraflı da olabilir. Burada iki taraflı olması, iki ülke veya ülke vatandaşları arasındaki ticareti ifade etmektedir. Dış ticaretin temelde iki biçimi söz konusudur. Eğer bir ülke diğer bir ülkeye mal ve hizmetler satarsa, bu dış ticaretin ihracat kısmını gösterir. İhracat, ülkeler arasında olabileceği gibi, farklı ülkelerdeki girişimciler arasında da yapılır. Dış ticaretin diğer bir biçimi de, bir ülkenin veya ülke vatandaşlarının, mal ve hizmetleri bir veya daha fazla yabancı ülkeden almasını ifade eden ithalattır. İhracat ve ithalat yanında, beşinci ünitede de kısaca değindiğimiz, transit ticaret (antrepo ticareti) olarak isimlendirilen, hem ihracat hem de ithalat kavramlarını içeren, üçüncü bir dış ticaret biçiminden daha söz edebiliriz. Transit ticaret biçiminde, dış ticarete konu olan mallar ilk olarak ülkeye ithal edilir. Fakat ülkeye ithal edilen bu mallar ülke içerisinde kullanılmaz. Malların ülkeye ithal edilmesinin amacı, bu malları ülke içerisinde kullanmadan, başka ülke veya ülkelere ihraç etmektir. İşte transit ticaret bu durumu ifade etmektedir. Dış ticaretin sağladığı avantajları şu şekildedir: Karşılıklı alış-veriş sayesinde ihtiyaç duyulan mallar temin edilmiş olacaktır. Üretimde uzmanlaşma ve verimlilik sağlanabilecektir. Toplam dünya üretiminde artış sağlanabilecektir. Yüksek yaşam standartlarına ulaşılabilecektir. Doğal kaynakların ve insan kaynaklarının optimum kullanımı sağlanmış olacaktır. Kaynakların hareket zorluğunu giderir. Ülkeler arasındaki fiyatların dengelenmesini sağlar. Yeni teknolojilerin ülkeye girişi sağlanır. Yeni fikirler ortaya atılır. Toplumsal değişim gerçekleşir. Dış ticaretin zorlukları da şu şekildedir: Malların serbest dolaşımındaki engeller, monopolistik rekabetin varlığı. farklı ölçek ekonomilerinin varlığı, ülke dillerinin farklı olması, kültürel farklılıklar olması, bağımsız para sistemlerinin varlığı, risklere daha fazla maruz kalma, mal ve hizmet bedelinin ödenmesinin uzun sürmesi. Diğer ülkelerdeki alıcıların girişimci durumundaki ihracatçıya herhangi bir engel olmadan ulaşarak sipariş vermeleri oldukça düşük bir olasılıktır. Genellikle bu süreç ters yönlü işler ve genellikle ihracatçı (yani satıcı), kendi müşterilerini bulma yoluna gider. Bunun için ihracatçının yapması gereken şeyler vardır. İlk olarak ihracatçı, mallarına ilişkin yabancı piyasanın neresi olacağını belirlemelidir. Ürettiği mallar hangi ülkede talep görür ve buna bağlı olarak hangi ülkeden sipariş alabilir? İhracatçı bir 200 Kendimizi Sınayalım 1. Dış ticarete ilişkin olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? 6. Aşağıdakilerden hangisi dış ticarete yardımcı olan aracılar arasında sayılamaz? a. İki ülke arasındaki ticarettir a. Bankalar b. İki ülke vatandaşları arasındaki ticarettir b. Acenteler c. Dış ticaret mallar üzerine yapılır c. Dış ticaret şirketleri d. Dış ticaret tek taraflı yapılır d. Distribütörler e. Dış ticaret hizmetler üzerine yapılır e. Satış temsilcileri 2. Bir ülkenin diğer bir ülkeye mal ve hizmetler satmasına ne ad verilir? a. Antrepo 7. İhracatçının herhangi bir aracı kullanmadan yabancı pazarlara tamamen kendi başına girmesine ne ad verilir? b. İhracat a. Dolaylı ihracat c. İthalat b. Konsinye ihracat d. Alış-veriş c. Doğrudan ihracat e. Ekonomik büyüme d. Transit ihracat 3. Aşağıdakilerden hangisi ülkeler arasındaki ticaretin gelişmesinde etkili olan faktörlerden biri değildir? e. Resmi ihracat 8. Müşterilerin nihai tüketiciler olduğu elektronik ticaret türü aşağıdakilerden hangisidir? a. Ülke nüfusundaki artış a. B2C b. Firmaların ölçek ekonomisinden yararlanmak istemeleri b. B2B c. Bilgi ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler c. B2A d. Yeni gelişen piyasalardaki artan talep d. A2B e. Dış ticaret engellerinin arttırılması e. A2A 4. Aşağıdaki ülkelerden hangisi Dünya mal ihracatında önemli bir paya sahip ülkelrden biri değildir? 9. Aşağıdakilerden hangisi Dünya Örgütü’nün amaçlarından biri değildir? Ticaret a. Hayat standardını yükseltmek a. Amerika Birleşik devletleri b. İstihdamı artırmak b. Çin c. Almanya c. Ticareti geliştirmek d. Japonya d. Gümrük tarifelerinin indirilmesini sağlamak e. Arjantin e. Enflasyonu düşürmek 5. Aşağıdakilerden hangisi ihracatın girişimcilere sağladığı avantajlardan biri değildir? 10. Aşağıdakilerden hangisi bir tedarik zincirinin unsurlarından biri değildir? a. Perakendeci a. İşlerini büyütmelerini sağlar b. Müşteri b. Dış ticaret açığının büyümesini sağlar c. Vergi dairesi c. İç piyasaya olan bağımlılıkları azalır d. Üretici d. Sahip oldukları teknolojinin gelişmesini sağlar e. Tedarikçi e. Düzenli para akışı sağlar 201 Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı kolayca üstesinden gelinemeyenler, insan yapımı (yapay) engellerdir. Bu engellere örnek olarak, tarifeler ve gümrük engelleri gösterilebilir. Bu engeller, hükümetler tarafından getirilmiş engellerdir ve ülkeler arasındaki ticaretin serbest akışını kısıtlamak veya yasaklamak için ortaya çıkarılmış engellerdir. 1. d Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaretin Kapsamı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 2. b Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaretin Kapsamı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 3 3. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaretin Büyümesi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. İthalat acentelerinin ithalatçılara faydalar şu şekilde ifade edilebilir: 4. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaretin Büyümesi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. sağladığı • Malların yabancı ülkelerden ithal edilmesindeki karmaşık sorunların üstesinden gelinmesinde ithalatçıya yardımcı olurlar. • Yabancı ülkelerdeki acenteleri vasıtasıyla, ithalatçının siparişi çerçevesinde doğru kalitedeki ve standarttaki malların sevk edilmesini temin eder. • 8. a Yanıtınız yanlış ise “Elektronik Ticaret Türleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Yabancı satıcılardan alınan mallar ile ilgili olaral ithalatçıların yaşadıkları sorunların ve yaptıkları şikâyetlerin çözümlenmesine yardımcı olurlar. • 9. e Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaretin Organizasyonunda Dünya Ticaret Örgütünün Rolü” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Yabancı piyasalardaki zevklerdeki ve modadaki herhangi bir değişime ilişkin olarak ithalatçıları bilgilendirir. • İthalatçılat için, yabancı satıcılardan malların ithalatına ilişkin uygun koşulların ve vadelerin elde edilmesine yardımcı olurlar. 5. b Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticaretin Sağladığı Avantajlar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 6. a Yanıtınız yanlış ise “Dış Ticarette Aracı Türleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 7. c Yanıtınız yanlış ise “Doğrudan İhracat” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. c Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Tedarik Zinciri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 4 İnternet dış pazarlara açılacak olan girişimcilere, firmalarının faaliyetlerini ayrıntılı olarak tanıtma ve müşterilerinden doğrudan geri bildirim alma imkânı verir. Bunun yanında, potansiyel ticari ortaklarla daha kolay ve daha ucuz temas kurmayı sağlar. Girişimci internette kendi sitesini oluşturarak, bu yolla mallarını veya sunduğu hizmeti, dünyanın diğer ucunda olsa bile potansyel müşterilerine kolayca tanıtır. Ayrıca, internet dış ticaret yoluyla mallarını dış pazarlara satacak girişimciler için, farklı ülkeler, uluslararası pazarlar, ürünler, üretim yöntemleri, yeni icatlar, istatistiki bilgi vb. konularda bilgi alınabilecek bir kaynak niteliğindedir. İnternet, firmaların tanıtım ve potansiyel müşterilerle ilişki kurabilmesinin yanı sıra, en yaygın biçimi ile firmalara, on-line pazarlama/internet mağazacılığı gibi elektronik ticaret yöntemleriyle de küresel bir pazarda, 7 gün 24 saat pazarlama ve doğrudan satış olanaklarını sunmaktadır. Sıra Sizde Yanıt Anahtarı Sıra Sizde 1 Dünya’daki birçok ülke gibi Türkiye’de bazı malları hem üretmekte hem de ithal etmektedir. Bu malların ithalatının nedeni olarak, yurt içi üretimin yetmemesi ya da yurt içindeki üretimin ithal edilenlere gore oldukça yüksek maliyetli olmaları gösterilebilir. Bu mallara örnek olarak; hububat, çay, meyve, et, meşrubat gibi günlük olarak kullandığımız birçok şeyi gösterebiliriz. Sıra Sizde 2 Ülkeler arasında malların serbest dolaşımını kısıtlayan engeller iki tip olabilir: Doğal engeller ve insan yapımı (yapay) engeller. Uzun mesafeler ve yüksek nakliye maliyetleri gibi doğal engellerin kolayca üstesinden gelinebilir. Fakat 202 Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Benli, A. O. (2006). İhracatta Dağıtım Kanallarının Seçimi ve Kurulması, İGEME, Ankara. http://www.wto.org David, P. ve Stewart, R. (2010). International Logistics: The Management of International Trade Opearations, Third Edition, Mason: Cencage Learning. http://www.ekonomi.gov.tr/upload/31D15C21ACE2-38A88594002FA85B6F1A/1.CokTarafliTicaretSistemi .pdf (28.03.2012) İGEME (2009). 100 Soruda Dış Ticaret, Ankara. http://www.mfa.gov.tr/dunya-ticaret-orgutu__dto_.tr.mfa (28.03.2012) Gündüz, M. (2009). e-Ticaret ve Yenilikçi Yaklaşımlar, İçinde: İGEME, Yurt Dışına ETicaret (B2C e-İhracat), Ankara. Elektronik Ticaret, http://www.ibp.gov.tr http://www.ibp.gov.tr Karluk, R. (2009); Uluslararası Ekonomi: Teori ve Politika, Geliştirilmiş 9.Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım. Kemer, O. B. (2005). Dış Ticaret Teknikleri: Teori, Uygulama, İstanbul: Aktüel Yayınları. Koban, E. ve Keser, H. Y. (2008). Dış Ticarette Lojistik, 2. Baskı, Bursa: Ekin Yayınevi. Kumar, A. A. (2008). Small Business and Entrepreneurship, New Delhi: International Publishing House. Kumawat, H. S. (2009). Modern Entrepreneur and Entrepreneurship (Theory, Process and Practice), Jaipur: Sunrise Publishers. Larsen, T. S. ve Diğerleri (2007). Managing The Global Supply Chain, Third Edition, Denmark: Copenhagen Business School Press. Mangan J., Lalwani C., Butcher T. (2008). Global Logistics and Supply Chain Management, Chichester: John Wiley and Sons. Özdemir, A. (2011). Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi, İçinde: Editör Fikret Er, Lojistik İlkeleri, Eskişehir: T.C. Anadolu Üniversitesi yayını, No: 2151, Açıköğretim Fakültesi yayını, No: 1179. Sople, V. V. (2012). Supply Chain Management: Text and Cases, New Delhi: Pearson Education. World Trade Organization, Annual Report 2011. World Trade Organization, International Trade Statistics 2011 203 8 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; İş planı kavramını ve önemini açıklayabilecek, Fizibilite raporu kavramını ve hazırlanış amacını açıklayabilecek, Yatırım projelerinin değerleme yöntemlerini öğrenecek ve değerleme yapma sürecini açıklayabilecek, bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Girişimci Yönetim Planı İş Planı Geri Ödeme Süresi Fizibilite Etüdü Net bugünkü değer Yatırım Kararı İç karlılık İçindekiler Giriş İş Planı Kavramı ve Önemi İş Planının Hazırlanması Fizibilite Raporu Kavramı ve Amaçları Fizibilite Raporlarının Değerlendirilmesi Dinamik Yöntemler Proje Tekliflerinin Finansmanı 204 İş Planı, Fizibilite Raporu ve Değerleme Yöntemleri GİRİŞ Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş ile önem kazanan girişimcilik, kişinin düşünsel emeğini ekonomik değere dönüştürmesi olarak ifade edilmektedir. Günümüzde her gün yüzlerce işletme kurulmakta ne yazık ki bir çoğu da bir kaç sene içerisinde kapanmaktadır. Başarısızlıkla sonuçlanarak kapanan işletmeler, yitirilen kaynakları ifade etmektedir. Çağımız insanı zaman darlığı çekmekte bu neden ile de bir çok yeni ihtiyaçları ortaya çıkmaktadır. İş fikri olarak başarılı bulunan fikirler, işletme kurulup iş fikri hayata geçirildiğinde başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Peki bunun nedeni nedir ? Çevremizde gördüğümüz yeni açılan bir işyerleri birkaç sene içerisinde el değiştirmekte o dükkanlar kapanıp yerlerine yeni işyerleri açılmaktadır. Oysa organize sanayi bölgelerindeki fabrikalara baktığımızda bir çoğunun nesiller boyu ayakta kaldığını görmekteyiz. Hatta kimi işyerlerinin tabela ve kataloglarında kuruluş tarihlerini gördüğümüzde "nasıl olur ?" demekten kendimizi alamayız. Peki bunun nedeni nedir ? Bir çok kişi neden olarak büyük işletmelerin finansal olanaklarını görür. Ancak bir üretim faktörü olarak sermaye küçük işletmeler için ne kadar "kıt" ise büyük işletmeler için de o kadar kıttır. İşletmeler ister büyük isterse küçük olsun mutlak surette planlamaya gereksinin duyarlar. İşletmenin yeni kurulan bir işletme olması ya da işletmenin kuruluşunun çok eski tarihlere dayanması bu durumu değiştirmez. Nasıl bir birey olarak günümüzü, haftamızı, tatilimizi, harcamalarımızı planlıyorsak ve/veya planlama ihtiyacı hissediyorsak bu durum işletmeler için de benzer şekildedir. Günümüzde globalleşme ile haberleşme kanallarının (cep telefonları, internet vb), lojistik imkanların artması işletmelerin karşısına dünyanın dörtbir yanından rakiplerin çıkmasına neden olmaktadır. Artan rekabet koşulları karşısında işletmelerin varlıklarını sürdürebilmesi verimliliklerini yitirmemelerine bağlıdır. Mevcut rekabetçi ve dinamik iş hayatında verimliliğini kaybetmemenin sırrı ise işletmenin mevcut ya da gelecekte ortaya çıkma olasılığı olan her konuda bugünden alacağı kararlardadır. Bu kararlar yatırım projesi, pazarlama, üretim, yönetim, organizasyon, finansman, araştırma geliştirme vb. konuları kapsamaktadır. İşletme bu konularda planlamasını yaptı ise bunu iş yaşantısına da uygulayacak ve başarıya ulaşacaktır. İşletmenin bu başarısı işletmenin çevresi (kredi kurumları, iş yaptığı diğer işletmeler vb.) tarafından da izlenecek ve değerlendirilecektir. İŞ PLANI KAVRAMI VE ÖNEMİ İş planı, girişimcinin kurulu veya kurmayı düşündüğü iş ve işletmesi ile ilgili düşüncelerinin, hedeflerinin, planlarının yer aldığı bir dökümandır. Bu döküman, girişimciye iş kurma ve işletme sürecinde işletmenin hedefleri ve vizyonuna ulaşmasını sağlamada yol gösterici bir rehber özelliği taşır. İş planı büyük ya da küçük bütün işletmeler tarafından kullanılabilir. Bir iş planı; girişimcinin özelliklerini ve hedeflerini, işletmenin geçmiş ve mevcut dönem özelliklerini, gelecekten beklentilerini, işletme yapısı ve ortaklarını, ulaşmak istediği müşteri kitlesi ve hedeflediği piyasaların özelliklerini, hedef müşteriye ulaşmak için uygulayacağı satış ve pazarlama çalışmalarını, üretmeyi planladığı yeni ürün/hizmetleri üretim için iş süreçlerini, işletmenin idari süreç ve örgütlenmesini, işletmenin tahmini üretim ve satış planlarını, işletmenin finansal hareketlerini, finansal karlılığını karşı karşıya olduğu risk ve fırsatları gösteren bir çalışmadır. Özetle iş planı, yeni kurulan veya kurulması düşünülen işletmenin başarılı olabilmesi, ekonomik anlamda varlığını südürebilmesi için ne yapması gerektiğini ve yapması gerekenleri nasıl yapacağını gösteren bir rehber çalışmadır. 205 İş planlarını neden girişimci hazırlamalıdır ? İş planı girişimcinin kendisi tarafından hazırlanmakla birlikte iş planı hazırlama çalışmaları sırasında girişimci ihtiyaç duyduğu, kendi bilgi ve tecrübesinin yetersiz kaldığını düşündüğü alanlarda konuların uzmanlarından da destek almalıdır. İş planları varolan ya da yeni kurulan işletmelerin yol haritalarıdır. İş fikrinin başarılı bir biçimde gerçekleştirilebilmesi herşeyden önce üzerinde emek harcanmış detaylı iş planı ile mümkündür. Bu nedenle de iş planlarının hazırlanmasında tüm detaylara önem verilmeli, eksik ve hatalı bilgi ve/veya veriden kaçınılmalıdır. İş planlarının yatırımcılar, kredi kuruluşları gibi işletmeyle ilgilenen işletmenin çevresi olarak isimlendirilen bir çok kişi ve kuruluş için büyük önemi vardır. Hayalcilikten uzak gerçekçi varsayımlar üzerine kurgulanan iyi hazırlanmış iş planları işletmenin gelir ve giderleri ile çeşitli faaliyetlerine ilişkin bir çok bilgiyi içerir. Bu bilgi ve varsayımların birbirleri ile tutarlı olması son derece önemlidir. Bu nedenle iş planını hazırlayacak girişimcinin; pazar araştırması, üretim, insan kaynakları, finans, muhasebe, planlama, yönetim, organizasyon, istatistik ve yasal konular hakkında en azından "iyi derecede" bilgi sahibi olması gerekir. Rüştü BOZKURT, İşleyen Kurumlar Yaratmak, İstanbul, 2005. İş Planının Hazırlanmasındaki Amaçlar İş planları girişimcinin iş fikrinin başarıya ulaşmasında yardımcı olan bir araçtır. İş planları farklı amaçlar için hazırlanıyor gibi görülse de özünde iş fikrinin başarıya ulaştırılması vardır. İçerik olarak bakıldığında iş planları; planlama, yönetim ve iletişim aracı olarak değerlendirilebilir. Kuruluş aşamasında sermaye sağlama, stratejik ortaklara ulaşma, işletmenin karlılığının belirlenerek işletmeyi yatırım için cazip kılmak için iş planı hazırlanabilir. Yönetim boyutunda ise işletmenin büyümesi ve büyüme süresince izlenecek yollar, işletme faaliyetleri sırasında toplanacak bilgiler, işletmenin karşılaşması muhtemel riskler ve bu riskler karşısında alacağı önlemleri gösteren iş planı, elde edilen uygulama sonuçları ile kazanılan bilgi ve deneyimlerin sonuçlarını da içerecek şekilde hazırlanır ise güncelliğini yitirmeden kılavuzluk fonksiyonunu yerine getirir. İş planı işletme için çok boyutlu bir planlama aracı olduğu için gelecekte işletmenin karşılaşabileceği problemleri önceden tahminleyerek, geçmiş deneyim ve veriler ile gelecekte karşılaşılabilecek problemlerin nasıl aşılacağı konusunda işletme sahiplerine ve/veya işletme ile ilgilenen gruplara yol gösterir. İş Planının Yararları İş planları hakkında genel yanılgı iş planlarının hazırlanmasındaki temel amacın finansal kaynak bulmak olduğunun sanılmasıdır. Elbette finansal kaynak bulma konusunda girişimci ve/veya girişimcilere fayda sağlayacak olan iş planlarının yararını sadece finansal kaynak bulma ile sınırlamak oldukça hatalı bir düşünce olacaktır. Küçük ve orta büyüklükte işletme açacak bir çok girişimci çoğu zaman yeni bir işyeri sahibi olmanın verdiği heyecan içerisinde akılcı davranmak yerine duyguları ile hareket etmektedir. Bir iş fikrinin başarıya ulaşabilmesi için o iş fikrinin iyi bir iş fikri olması tek başına yeterli değildir. İş fikrinin iş hayatına başarı ile aktarılması gerekmektedir. Bunun için kurulacak işletme ile ilgili tüm süreçlerin ve bu süreçleri oluşturan unsurların analiz edilmesi, stratejik yönetim planlarının hazırlanması gerekmektedir. Stratejik planların oluşturulması ve geliştirilmesi için öncelikle işletmenin mevcut durumunun analiz edilmesi gerekir. İşletmenin kaynakları, fırsatları, tehditleri, güçlü ve zayıf yönleri sağlıklı veriler ile analiz edilmeli ortaya çıkan sonuçlardan işletmenin amaçları doğrultusunda projeler geliştirilmelidir. Bu projelere işletmenin paydaşlarından alınabilecek destekler netleştirilir ise başarılı bir planlama çalışması yapılmış olur. 206 İş fikrine sahip olup, işyerini açacak girişimci analiz ve planlama çalışmalarını yapma konusunda yeterli bilgi birikimine sahip olmalıdır. Girişimci yeterli bilgi birikimine sahip olmadığını düşünerek danışman ya da uzmanlardan yardım alır ise bu durum girişimcinin ilgili konularla ilgilenmeyeceği ya da bu konularda düşüncelerini paylaşmayacağı anlamı taşımamalıdır. Girişimci işletmenin tüm yapılanmasından, işletmede yapılan tüm faaliyetlerden sorumludur ve danışmanlar kullanması girişimciyi bu sorumluluktan kurtarmaz. İş planlarının girişimcinin de içinde yer aldığı bir ekip çalışması ile yapılması, girişimcinin kurmayı düşündüğü işletmeyi farklı bir gözle daha objektif görmesini sağlayacaktır. İş planları hazırlanırken cevaplanması gereken sorular girişimcinin belki de daha önce hiç düşünmediği yeni stratejileri geliştirmesine olanak sağlar. Diğer yandan girişimcinin daha önceden geliştirdiği stratejilerin ve varsayımların rekabetçi pazarlarda farklı ekonomik ve finansal koşullarda nasıl değişiklik göstereceği, kurulacak işletmenin farklı ekonomik ve finansal koşullara nasıl tepki vereceği iş planları ile belirlenmektedir. İşletmenin verileri analiz edilerek doğru bir planlama yapılması işletme faaliyetlerinin de denetlenmesine imkan sağlar. Hedef konulmadan denetimden bahsedilemez. Hedeflerin iş planında yazılı ve somut bir şekilde yer alması iş planlarını işletmeyi hedeflediği başarıya götürecek en büyük kaynak haline getirmektedir. Doğru bir şekilde hazırlanmış iş planları, işletme sahip ve/veya sahipleri için ne kadar önemli ise işletme ile ilgilenen yatırımcı grupları ve kredi kurumları için de bir o kadar önemlidir. İşletme ile ilgilenen gruplar için iş planı işletmenin vizyonunu görme açısından önem taşımaktadır. İş planı yardımıyla işletme ile ilgilenen gruplar; işletmenin bütünü ile ilgili fikir sahibi olacak, girişimcinin planlama ve yönetim yeteneği konusunda değerlendirme yapabilecek, pazarın potansiyelini, işletmenin pazar payını nasıl elde edeceğini ve nasıl koruyacağını öğrenecek, işletmenin sermaye yapısı ve ihtiyaçlarını tespit edebilecek, öz sermaye karlılığını hesaplayabilecektir. İş planı sayesinde kurulacak işletmenin hangi riskleri ne ölçüde alacağı, hangi olası senaryoda ne tür riskler ile karşı karşıya kalacağı da belirlenmiş olur. www.tobb.org.tr/TOBBGencGirisimcilerKurulu İş Planınındaki Öngörüler En basit ifadesi ile iş planı tanıtıcı bir dökümandır. Bu döküman, kurulmuş ya da kurulacak olan işletmenin planlarını ortaya koyar. Bu planların nasıl gerçekleştirileceğini gösterir ve dökümanı inceleyenlerin değerlendirme yapabilmeleri için ihtiyaç duyacakları bilgileri içerir. İş planında işletmenin tanımlanması yapıldıktan sonra kısa, öz ve doğru bir projeksiyon yapılır. İş planında işletmenin güçlü yanları vurgulanmalı ancak bununla birlikte sorunlar ve bu sorunların nasıl aşılacağı konularına da yer verilmelidir. Hazırlanan iş planı işletmenin gelecekte paydaşlarına ne gibi fırsatlar sunacağını gerçekçi ve objektif bir şekilde göstermelidir. İş planı yönetim aracı olarak kullanıldığında, yönetimin işletmenin büyümesini yapılandırılmış bir biçimde planlamasına ve gerekebilecek değişiklikleri öngörmesine yardımcı olabilmelidir. İş planının hazırlanması, işletmenin gelecekteki performansını değerlendirmeye de yarayacak olan referans noktalarının oluşturulmasına da yardımcı olacak somut değerler içermelidir. İş planı hazırlamak, aynı zamanda işletmenin planlarını gerçekleştirebilmesi için gerekli olan kaynakları ortaya çıkarır. Bu kaynaklar sadece finansal değil aynı zamanda yönetim, nitelikli işgücü, ürün geliştirme, üretim kapasitesi ve pazarlama konularını içerir. İş planından sözü edilen yararların sağlanabilmesi, iş planlarının içinde gerçekçi öngörülerin bulunmasını gerekli kılar. Başka bir ifade ile iş planının başarısı gerçekçi öngörülere bağlıdır. Finansal öngörüler, çoğu iş planının temelini oluşturur ve genellikle bu planların hazırlık aşamasında başlangıç noktasıdır. Öngörüler, kar ve nakit bağlamında hedefleri ifade eder. Öngörüleri hazırlamak için gelecekte işletme ile ilgili bugünden doğrulanamayan ne gibi değişiklikler olacağı konusunda bazı varsayımlarda bulunulması gerekmektedir. Aynı zamanda bulunulacak öngörüler için işletmenin net bir başlangıç noktasına ihtiyacı vardır. Bu başlangıç noktasının belirlenebilmesi için de bilanço, gelir tablosu ve nakit akım tablosunun hazırlanması gerekir. Öngörülerin varsayımları sağlam temellere dayanmaz ve finansal tablolar ile desteklenmez ise iş planının kabul edilebilirliğinden söz edilemez. 207 İş planında bir yıllık öngörülerin yanı sıra beş ve on yıllık öngörülerin olması da istenir. İşletmenin paydaşları tarafından böyle bir öngörünün istenmesindeki neden; işletmenin hedeflerine ilişkin uzun vadeli planlarını finansal bir çerçeveye oturtularak anlamaya çalışmak. Hedeflenen büyümenin yönetimin kapasitesi dahilinde olup olmadığına ilişkin görüş elde etmek. Satış ya da brüt kar öngörülerine ulaşmanın ya da bunları geçmenin etkileri konusunda bazı yargılara varmak. Yatırım için gerekli finansmanın sağlandığından emin olmak. Yönetimden örgütlenmeye, üretimden pazarlamaya kadar tüm süreçlerin dikkate alındığından emin olmaktır. İş planındaki finansal öngörülerin temelinde satış tahminleri vardır. İşletme geçmiş yıllardaki verilerine dayanarak veya faaliyet göstereceği endüstrinin tarihsel verilerinden yararlanarak en gerçekçi en doğru satış tahminini yapmak zorundadır. Satış tahmini ne kadar doğru ve güvenilir olur ise satış tahminine dayandırılacak olan üretim düzeyi, üretim masrafları ve genel giderler rakamları da o kadar sağlıklı olur. Satış ve üretim öngörüleri, işletmenin proforma (tahmini) gelir tablosuna gelir ve gider olarak yansıtılır. Bununla birlikte iş planlarındaki enflasyonun etkisini de azaltmak için iş planı T ve döviz (yabancı para) cinsinden de hazırlanabilir. İş planını hazırlayan girişimci iyi niyetli bir şekilde tüm çabasına rağmen olası gelişmelerin tümünü öngöremez. Bu neden ile hazırlanan iş planında beklenmedik durumlar için bir miktar rezerv fon ayırmak iş planını değerlendiren paydaşlar açısından güven verici olur. İŞ PLANININ HAZIRLANMASI Tek tip bir iş planı bulunmamakla birlikte iyi hazırlanan bir iş planında bulunması gereken bölümler; giriş, işletmenin tanıtımı ve geçmişi, pazarlama planı, üretim planı, yönetim ve organizasyon planı, araştırma ve geliştirme planı, riskler bölümü, finansal plan, aktivite planı ile eklerden oluşur. Güncel iş planı örneklerine çeşitli elektronik ortamlardan ulaşmak mümkündür. www.kosgeb.gov.tr Giriş İş planı işletme içi kullanımında, uygulanabilirlik ve geçerlilik açısından değerlemeye tabi tutulabilir. Ancak iş planları genellikle işletmenin dışarıya karşı tanıtımında kullanılmaktadır. Bu nedenle işletme herhangi bir finans kurumuna, risk şirketine, potansiyel ortaklara, üniversitelere, kamu kuruluşlarına iş planını sunduğu zaman, ilgili kuruluş ya da kişi iş fikrinin yanı sıra iş planını da değerlendirmekte ve buna göre işletme ile ilgili kararını vermektedir. İş planının giriş bölümü bir çok kişi için gereksiz gibi düşünülse de gerçekte iş planını değerlendiren kişi ve kuruluşlar için son derece önemlidir. Giriş kısmının etkileyiciliği, kullanılan ifadelerin sade ancak güçlü ifadeler olması kısacası giriş kısmının kalitesi aynı zamanda iş planının da kalitesi olarak algılanır. Giriş kısmında, işletme ve girişimcinin adı ve iletişim bilgileri, işletmenin tanımı, faaliyet gösterilecek endüstrinin özellikleri, finansal ihtiyaçlar ile finansal ve hukuki yapıdan bahsedilmesinde yarar vardır. Ancak bu anlatımlar iş planının ilerleyen bölümlerinde anlatılacağı için detay boyutunda olmamalı özet şeklinde düşünülmelidir. İşletmenin Tanıtımı ve Geçmişi İş planının işletmenin tanıtımı ve geçmişinin anlatıldığı bu bölümde eğer işletme daha önceden kurulmuş ve faaliyet gösteriyor ise kuruluş yılı, faaliyet konusu, ortaklığın hukuki yapısı, ortakların kimler oduğu ve payları, işletmenin geçmiş yıllardaki ciroları, misyon ve vizyonu ile sahip olunan özel lisans, belge ve varsa ödüllerden bahsedilir. Şayet işletme yeni kuruluyorsa; kurucu ortakların kimler olduğu, ortakların geçmiş iş deneyimleri, ortaklık payları, iş fikrinin seçilme nedeni, işletmenin hukuki statüsü ve bu hukuki statünün seçim nedeni, işletmenin kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri ile belirlenmiş olan vizyon ve misyonun neler olduğu ayrıntılı ve somut veriler ile açıklanmalıdır. 208 Pazarlama Planı İş planının iş hayatındaki başarısının anahtarı olarak nitelendirilebilecek pazarlama planı bölümü, kurulacak işletmenin üreteceği mal veya hizmetin içinde yer alacağı pazarın yapısını, işleyişini, işletmenin söz konusu pazarda yer alması durumunda işletmenin ürettiği mal veya hizmete pazarın olası tepkisini önceden belirlemek amacıyla gerekli veri ve bilgileri toplayarak, işletmenin ürünlerini bu pazarda beklediği fiyat ile satıp satamayacağının araştırıldığı bölümdür. İyi bir pazarlama planı daha etkin hareket edebilmek için kağıt üzerine dökülmüş yoğun sistematik düşüncelerdir. Pazarlama planı bölümünde, pazarın büyüklüğünü ve bu pazarda hedeflenen pazar payının ne olduğunun somut veriler ile ortaya konulması şarttır. Pazarını doğru tanımlayamayan iş planının inandırıcılığı ve başarı şansı yoktur. Pazarın büyüklüğü ve hedeflenen pazar payı açıklandıktan sonra sıra pazar profiline gelecektir. Bu kısımda işletmenin ürettiği mal ve hizmeti talep edecek olan olası müşterilerin özellikleri belirlenmeye çalışılır. Örneğin 65 yaş üzeri kişiler, 0-5 yaş arası çocuklar, inşaat firmaları, üniversite öğrencileri gibi. İşletme pazar profilini ne kadar iyi çıkarabilir ise müşterilerinin beklentilerini, onların ihtiyaçlarını ve tepkilerini de o derece iyi belirlemiş olur. Böylece müşterilerinin beklenti ve tepkilerine uygun mal ve hizmet üretme şansına da sahip olacaktır. Diğer taraftan işletme tanımadığı pazarda çoğu zaman tek olmayacaktır. Rakip işletmeler de aynı pazara kendi mal ve hizmetlerini sunacaklardır. Bu neden ile işletmenin pazardaki rakiplerini de araştırması gerekmektedir. İşletme rakiplerinin kendisine göre üstün ve zayıf yönlerini tek tek belirlemeli, kendisinin olduğu kadar rakiplerinin de pazardan aldıkları payların ne olduğunu araştırmalıdır. İşletme aylar ve yıllar itibariyle mal ve hizmet satış adet ve tutarlarını da bu bölümde tahmin etmeli ve tahminlere bir tablo halinde iş planında yer vermelidir. İşletmenin faaliyet göstereceği pazardaki fırsatlar, tehditler ve gelişmelere ilişkin değerlendirmeler de pazar planı kısmında yer alacaktır. Ayrıca pazarda beklenmedik bir durum ile karşılaşılacak olur ise işletmenin ne gibi tedbirler alacağına ilişkin bilgiler de bu bölümde açıklanacaktır. İşletmenin pazarda sunacağı mal veya hizmetin ne olduğu, hangi özellikleri taşıdığı, fiyatının nasıl belirlendiğine ilişkin ayrıntıların da pazarlama planı kısmında yer alması gerekir. İşletmenin yer seçimindeki parametrelerinin neler olduğu, mal veya hizmetlerini, bu mal veya hizmetleri talep eden müşterilerine ulaştırmada kullanacağı dağıtım kanalı ile bu mal veya hizmetleri nasıl tanıtacağına ilişkin tanıtım planı da pazarlama planı kısmında bulunacaktır. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşıldığı gibi iş planının pazarlama planı kısmında bir çok araştırmanın yapılması gerekmektedir. Bu araştırmalar ne kadar iyi yapılır ise işletmenin faaliyete geçmesi ile gerçekleşecek satış rakamları o derece doğru tahmin edilebilir. Satış rakamları işletmenin gelirlerini oluşturmakla birlikte işletmenin üretim miktarını ve finansman ihtiyacının da belirlenmesine etki etmektedir. Pazarlama planı neden önemlidir? Üretim Planı İş planının üretim planı bölümünde üretim veya hizmet sürecinin aşamaları, iş akış şeması, üretim hizmet sunum teknikleri, standart ve spesifikasyonlar, hukuki gereksinimler yer almalıdır. Üretim ve hizmet sürecinin aşamalarında; işletmenin üretmeyi düşündüğü mal ve hizmete ilişkin süreç üretim kararının alınmasından, üretilen mal veya hizmetin müşteriye satılmasına kadar hatta satış sonrası destek, eğitim ve garantiyi de kapsayacak şekilde adım adım anlatılmalıdır. Bu sürecin anlatılması sırasında sürecin gerçekleştirilmesi için gerekli olan bileşenler (personel, hammadde, enerji vb.) ve bunların sağlanacağı kaynaklar da açıklanmalıdır. Üretim ve hizmet sürecinin aşamaları anlatıldıktan sonra sözel olarak anlatılan bu bölümün şematilize edilerek anlatıldığı iş akış şeması bölümüne gelinir. Bu bölümde şematilize edilen süreç iş planını değerlendirenler için sürecin kontrol noktalarının belirlenmesine olanak verdiği için önem taşır. İşletmede üretilen her bir mal ya da hizmet grubu için iş akış şeması hazırlanmalıdır. Üretim hizmet sunum teknikleri, standartlar ve spesifikasyonlar kısmında üretilen mal ve hizmet için varsa gerekli standart ve spesifikasyonlardan bahsetmek gereklidir. Örneğin gıda güvenliği, ambalaj, ürünün belli bir sıcaklık derecesinde üretilmesi, saklanması, taşınması vb. 209 Üretim planının son kısmında üretim için gerekili olan hukuki gereksinimlerden bahsedilir. Bu hukuki gereksinimler üretimin yasal olarak yasalara uygun yapıldığının da göstergesidir. Örneğin açma ruhsatları, ilgili bakanlıklardan alınan üretim izinleri vb. Ruth King, Küçük İşletmeler İçin Büyük Fikirler, Pegasus Yayınları, İstanbul, 2007. Yönetim ve Organizasyon Planı İş planının önemli bölümlerinden birisi de yönetim ve organizasyon planı bölümüdür. İşletmeler ekonomik güçleri doğrultusunda belirli standart makina ve teçhizata sahip olabilirler ancak bu makina ve teçhizatları aynı olan işletmelerin başarısının da aynı olacağı anlamına gelmez. İşletmeler arasındaki farkı yaratan iş gücüdür. İş gücünün kalitesi, tecrübesi ve etkinliği belki de işletmelerin ellerindeki en büyük silahtır. İyi bir yönetim ile başarılar elde eden işletmenin yönetim ve işgücündeki değişikler sonucunda nasıl başarısız bir duruma düştüğü konusunda çok sayıda örnek vardır. O halde işgücünün yönetim ve organizasyonuna ilişkin planlama, işletmenin mevcut ve gelecekteki başarısı için şarttır. İş planının bu bölümünde işletmede görev alacak tüm çalışanlar için görev, yetki ve sorumluluklar tek tek çıkartılmalıdır. Her bir pozisyon için o pozisyonda görev yapan personelin yokluğunda yerine vekalet edeceklerin kimler olduğu, her bir çalışanın kime bağlı olduğu ve ünvanının ne olduğu belirlenmelidir. Daha sonra görev tanımları belirlenmiş olan işler için işe alınacak personellerde aranacak nitelikler ve bu personele ödenecek ücretler de belirlenmelidir. Eğer işletme yeni kurulacak bir işletme değil ise bu bölümde işletme çalışanlarının öz geçmişlerine de yer verilmelidir. Bu bölümde son olarak işletmenin organizasyon şemasına yer verilmelidir. Organizasyon şeması hazırlanırken hazırlanan organizasyon şeması ile görev tanımlarında bahsedilen pozisyonların uyumlu olmasına da dikkat edilmelidir. Araştırma ve Geliştirme Planı Araştırma geliştirme faaliyetleri işletmelerin gelecekteki varlıklarını sürdürebilmeleri açısından önem taşır. Genellikle küçük ve yeni kurulan işletmelerde ihmal edilen bir bölüm olarak karşımıza çıkan araştırma geliştirme faaliyetleri, işletmenin mevcut mal ve hizmet üretiminin kalitesinin artırılması, maliyetlerinin düşürülmesi, pazarın talebine uygun yeni mal ve hizmetlerin üretilmesi gibi konularda oldukça büyük rol oynar. Bu konulardaki olumlu gelişmeler işletmelerin gelecekteki başarısının belirlenmesindeki etkendir. Ancak araştırma geliştirme faaliyetleri için ayrılacak fonun da bilinmesi gerekir. İşletmeler bu konuda dışarıdan teknik destek, danışmanlık gibi bir takım hizmetler de alabilir. Bu neden ile araştırma geliştirme planı bölümünde öncelikle, araştırma geliştirme çalışmalarının tanımlanması ardından da bu çalışmalar için bir bütçe oluşturulması gerekir. Riskler Bölümü İş hayatı bir çok risk ile doludur ve girişimci de kabul edilebilir riskleri üstlenen kişidir. İş hayatı oldukça dinamiktir. Bu dinamik yapı içerisinde rekabet, globalleşme, teknoloji, haberleşme ve lojistik hizmetlerin gelişmesiyle artmıştır. Artan rekabet işletmelerin risklerini de arttırmıştır. Girişimci artan bu risklerin tümünü üstlenen kişi değil sadece, kabul edilebilir riskleri üstlenen kişidir. O halde yapılması gereken işletmenin karşılaşabileceği riskleri önceden tahmin etmek ve bu riskler ile karşılaşıldığında vakit kaybetmeden hızlı bir şekilde önlemler almak, olaylara müdahale etmek gerekir. Bu tür olası risklerin neler olduğunu belirlemek ve hangilerine ne gibi müdahaleler yapılacağına karar vermek işletmeye zaman kazandırır ki bu zaman rekabetçi pazarlarda işletmenin rakipleri karşısında da öne geçmesi anlamına gelir. İş planında yer verilecek olan riskler bölümünde, işletmenin makro ve mikro düzeyde işletmenin içinden ve/veya çevresinden kaynaklanan riskler tanımlanarak bu riskler karşısında işletmenin alacağı tedbirler anlatılmalıdır. İş planını değerlendirenler raporda yer alan bilgilere bakarak, işletmenin hangi düzeyde risk alabildiğini, riskler ile mücade gücünü ve vizyonunu öğrenebilir. Finansal Plan İş planı denildiğinde bir çok kişi için ilk akla gelen kısım finansal plan kısmıdır. Oysa finansal plan kısmı iş planının diğer bölümlerinin bir sonucu olarak karşımıza çıkar. İş planının diğer bölümlerinde bahsedilen unsurlar finansal plan içerisinde sistematik bir şekilde somutlaştırılır, rakamlara dökülür ve analiz edilerek bir sonuca varılır. 210 İş planının finansal plan bölümünde, işletme için gerekli sabit varlık yatırımları, makina ve teçhizatların listesi çıkartılarak bunların toplam tutarları belirlenir. İşletmenin tahmini olarak gider kalemlerinin neler olduğu belirlenir. Belirlenen gider kalemleri listelenerek bu giderlerin değişken ve sabit gider olarak değerlendirilecek kısımları hesaplanır. İşletmenin yıllık giderlerinden yararlanılarak belirli bir oranda çalışma (işletme) sermayesi ihtiyacı belirlenir. Diğer yandan gider kalemlerinin beş ya da on yıllık projeksiyonları bir tabloda verilebilir. İşletmenin iş planında yapılacak finansal planların temelini oluşturan satışlardır. İşletmenin satışlarına ilişkin aylık bazda yıllık ve beş ya da on yıllık projeksiyonun, adet ve tutar bazında hazırlanarak finansal plan içerisine tablolar olarak konulması gerekir. Giderler için çıkartılmış on yıllık projeksiyon ile satışlar için hazırlanmış on yıllık projeksiyon birleştirilerek, işletmenin on yıllık süreçteki gelir gider farkını gösteren bir tablonun da finansal plan içinde yer alması yararlıdır. İşletmenin başabaş (kara geçiş) noktası finansal plan kısmında hesaplanmalıdır. İşletmenin ürettiği ve/veya sattığı her ürün için de ayrı ayrı başabaş noktası hesaplaması yapılarak elde edilen sonuçlar bir tablo halinde iş planında gösterilmelidir. İşletme tarafından finansal plan içerisinde hazırlanması gereken tablolardan bir diğeri de on yıllık dönemi kapsayan nakit akım tablosudur. Bu tablo işletmenin hangi yıllarda nakit açısından nasıl bir yıl geçireceğini gösterir. Bu tablonun aylar itibari ile hazırlanmış yıllık tablosunun da hazırlanmasında yarar vardır. Bu tablo işletmenin kısa dönem içindeki nakit hareketlerini göstererek işletmenin hangi aylarda nakit fazlasının olacağını hangi aylarda nakit ihtiyacı duyacağını gösterir. Son olarak finansal plan kısmında işletmenin ihtiyaç duyacağı toplam sermaye miktarı belirlenerek ihtiyaç duyulan bu sermayenin hangi kaynaklardan nasıl karşalandığını gösteren bir tablonun hazırlanması gerekir. İş planının finansal plan kısmında bahsedilen tablolardan yararlanılarak işletmenin proforma bilanço ve gelir tablosu ile kar dağıtım tablosu hazırlanabilir. Finansal plan kısmında ayrıca işletmenin ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinin de hesaplanmasında yarar vardır. İş planında yapılan hesaplamalarda ve hazırlanan tablolarda kullanılan varsayımlar, gerçekçi olmalıdır. Gerçekçi olmayan varsayımlara dayandırılarak hazırlanan finansal tabloların geçerliliğinden ve inandırıcılığından bahsedilemez. Bu bölümde hazırlanacak tabloların birbiri ile tutarlılığı da son derece önemlidir. Tablolar arasında tutarsızlıkların olması iş planını değerlendirecek kişi ve kurumlar açısından iş planının geçerliliğini yitirmesi anlamına gelecektir. Başka bir ifade ile bu bölümde yapılacak bir hata tüm iş planının kabul edilebilirliğini ortadan kaldıracaktır. Aktivite Planı İş planının aktivite planı bölümünde işletmede planlanan ve sürdürülmekte olan aktivitelerin neler olduğu ve bu aktivitelerin zamanlamasının ne olduğuna ilişkin bilgiler bir tablo şeklinde yer alır. Planda yer alan aktivitelerden oluşan sütunun yanına günlük, haftalık ya da aylık bir zaman çizelgesi yerleştiriler ve ilgili aktivitenin ne zaman başlayacağı ve ne kadar süre devam edeceği bu tabloda işaretlenir. Böylece iş planını değerlendirenler tek bir tablo üzerinde işletme aktivitelerini, bunların zamanlamasını, ne kadar süreceğini ve ne zaman bitirileceğine ilişkin bilgileri kolaylıkla görebilir. Aktivite planları işletme faaliyetlerinin takibi için de kullanılabilecek hazırlanması kolay ve kullanılması etkinlik sağlayan bir araçtır. İşletme yönetimi takip etmek istediği faaliyetleri aktivite planı içine alarak belirli aralıklar ile faaliyetin kontrolünü ve zamanında tamamlanmasını sağlayabilir. Ekler İş planının ilgili bölümlerinde bahsedilmiş ancak o bölümlerde yer verilmesinin iş planını değerlendirenlerin dikkatini dağıtacağı düşünülmüş, ayrıntılı bilgilerin, tabloların, öz geçmişlerin, resmi belgelerin, şekillerin, proje çizimlerinin yer aldığı kısım iş planının ekler kısmıdır. Ekler isteğe bağlı bir bölüm olduğundan istenir ise iş planına hiç ilave edilmeyebilir. Ancak iş planının etkinliği arttırılmak isteniyor ise planda bahsedilen bilgilerin doğrulunu destekleyici belgelerin, tabloların ve görsel malzemelerin ekler kısmında kullanılmasında yarar vardır. 211 FİZİBİLİTE RAPORU KAVRAMI VE AMAÇLARI İşletmelerin amaçlarını gerçekleştirme ve varlıklarını devam ettirmede temel faktör olan yatırımların, planlı bir yaklaşım benimsenmiş olsun ya da olmasın, beklenen sonuçları yaratabilmeleri için bilimsel gelişmelerin ışığında daha öneri ya da proje aşamasında iken akılcı bir çerçevede hazırlanmaları ve değerlendirilmeleri sınırlı kaynakların optimal kullanımı ve dağılımı için temel bir koşul olacağı açıktır. Bu nedenle bir yatırım projesinin hazırlanma ve değerlendirilmesi çalışmalarında izlenecek yaklaşımın, hem pek çok faaliyeti içerecek yatırım projesinin kendi içindeki bütünlüğünü hem de yatırım önerisinin gelecekte içinde yer alacağı sektör ile ilişkisinin ve son olarak da ülke ekonomisinin işleyişini dikkate alacak biçimde geniş ve bütüncül olması gerekir. Bir yatırım önerisinin başarısı her şeyden önce onu çevreleyen ve işleyişine etki eden sosyo-ekonomik koşullarla etkileşimini uyum içinde düzenlemesine bağlıdır. Proje, bir konu etrafında düşüncelerin yoğunlaştırılması, sorunun çözüme kavuşturulması için tüm ayrıntıların düşünülmesi ve uygulanacak yöntemlerin sistematik olarak belirlenmesi ve ortaya konulması çabasıdır. Proje bir konu etrafında ayrıntılı ve sistematik düşünce olgusu olduğu kadar, mevcut bilgi ve ek araştırmalar ile bir senteze ulaşma davranışıdır. Birçok kişi bir işi gerçekleştirirken yazılı olmasa da kafasında bir proje yapar ve bu projeye göre hareket eder. Proje yapılması, karmaşık, uzunca bir zaman dilimine yayılan, bir çok aşaması olan ve büyük harcamaları gerektiren işlerde kaynakların etkin kullanılması için zorunludur. Yatırım projesi, belirli bir üretim işini en az maliyetle gerçekleştirmek ve en yüksek ekonomik ve teknik etkinliğe ulaşmak için, hangi malın hangi kapasitede ve nerede üretileceğinin, bilgi ve verilerin sistematik kullanılması ile kararlaştırılması ve uygulamaya konulması davranışıdır. Yatırım projeleri, kıt kaynaklarla en çok getiri veya fayda sağlamak amacıyla ilgili konuya ait tekil planlardır. Bu ifadeden anlaşacağı gibi, akılcı biçimde yürütülen her ekonomik faaliyet bir proje kapsamında yer alır. Bu noktada fizibilite (raporu) etüdünün tanımı, yatırım projeleri için kesin yatırım kararı alınmadan önce yapılması düşünülen yatırımlarla ilgili olarak ekonomik, teknik ve finansal araştırmaların yapılarak söz konusu yatırımın karlı olup olmadığını ortaya koyan çalışmalara fizibilite (raporu) etüdü denir şeklinde yapılabilir. Neden fizibilite raporları hazırlanır ? Bir yatırım projesinin hazırlanması ve değerlendirilme çalışması ya da yaygın olarak bilinen diğer adı ile "fizibilite etüdü" genel olarak üç temel amaç ile hazırlanır. Bu amaçlardan birincisi, makro ve mikro bazda yatırım kararını verecek olanlar optimal kaynak kullanımı sağlamak amacı ile bir yatırım projesini hazırlama ve değerlendirme çalışmasına ihtiyaç duyarlar. Bu açıdan fizibilite etüdü doğru yatırım alanının kapısını açan ve yol gösteren bir rehberdir. İkinci olarak, hükümetler özel sektör yatırımlarını teşvik etmek ve desteklemek amacı ile işletmelere yatırım teşvikleri ve krediler verirler. Ancak hükümetlerin uzmanları, verilen bu teşvik ve kredilerin doğru yatırımlara aktarıldığından emin olmak ve zamanı geldiğinde verilen kredileri geri ödeyebilecek niteliğe sahip yatırım önerileri olduğuna inanmak için talep sahiplerinden yatırım önerilerine ilişkin bir fizibilite etüdü isterler. Son olarak, yatırımda bulunacak işletmeler arzuladıkları yatırımlarını gerçekleştirmek için eğer bir finansman kuruluşundan dış finansman (kredi) talebinde bulunuyorlarsa, akılcı finansman kuruluşları yatırım önerisinin talep edilen borcu ve faizini zamanı geldiğinde ödeyebilecek nitelikte olduğunu önceden görmek ve emin olmak için bir fizibilite etüdü (raporu) isterler. www.kalkinma.com.tr/fizibilite-etudu.aspx 212 Fizibilite Raporu (Yatırım Projesi) Hazırlama Süreci Projeler, genel bir planın parçalarıdır. Plan ve projeler arasında organik bir bağlantı mevcuttur. Plan, çeşitli alan ve konuları ilgilendiren çok sayıda projenin ekonomik olarak değerlendirilmesi ve belirli amaç doğrultusunda koordine edilmesinden oluşur. İşletmeler belirli amaçlarına ancak bir dizi yatırım projelerini uygulayarak ulaşabilirler. Proje hazırlanması gelişme hedefinin son aşamasıdır. Planlama çalışması uygulanacak projelerin başarı şanslarını önceden nesnel ölçülere göre değerlendirip aralarında bir öncelik sıralaması yapmak durumundadır. Bu sıralamada kullanılacak nesnel kriterlere yatırım ölçütleri adı verilir. Planlama ile proje arasındaki ilişkiler ortaya konulurken iki önemli noktaya dikkat etmek gerekir. Bunlar; Planda, ekonominin ve/veya işletmenin belirli bir zaman sürecindeki tüm faaliyetlerine ve amaçlarına bütünleşik olarak bakılır. Projede ise söz konusu ekonomik faaliyetleri yürütecek, bu faaliyetlerden sorumlu olacak ve bu faaliyetlere katkıda bulunacak birimler ölçütünde değerlendirmeler söz konusudur. Planlama bir çeşit projeksiyon işlemidir. Başka bir ifade ile geleceği tahmin etme işlemidir. Bunun için geçmişin verilerinden faydalanılır. Proje çalışmalarında ise geçmişin verileri toplanır, değerlendirilir ve işletme planları ile uyumlu bir çalışma ortaya çıkarılır. Yatırım projelerinin süreci incelendiğinde üç temel aşamadan söz etmek gerekir. Bunlar; proje fikri, bir ya da bir kaç projenin hazırlanması ve yatırım kararının alınması. İşletme için öncelikle ortaya çıkan ihtiyaca uygun proje fikrinin ortaya konulması gerekir. Proje fikri aşaması; bir mal veya hizmetin üretilmesi ile ilgili çeşitli alternatiflerin geliştirilmesi, her alternatif ile ilgili gelirlerin ve harcamaların hesaplanması ve mevcut alternatiflerin incelenerek daha önceden belirlenmiş bazı ölçütlere göre bir ön elemenin yapılmasından oluşur. Mevcut proje fikirleri ön elemeye tabi tutulduktan sonra kalan proje fiki ya da fikirleri için bir veya bir kaç projenin hazırlanması aşamasına geçilir. Bu aşamada; eldeki alternatiflerin ekonomik, mali ve teknik açılardan değerlendirilmesi ve mümkün olan en iyilerin belirlenmesi ile ölçülemeyen faktörlerin değerlendirilmesi yapılır. Sürecin son aşamasında ise işletme yönetimi yatırım kararı alır. Fizibilite Raporu içeriği Fizibilite raporları genel ilke olarak ne kullanılmayan detayların olduğu gerektiğinden uzun ne de ihtiyaç duyulan bilgilerin bulunmadığı gerekenden kısa hazırlanmalıdır. Bir fizibilite raporu sunuş ve özet tablosundan sonra şu ana bölümlerden oluşur: 1. Projenin tanımı 2. Projenin yapılacağı ülkenin genel tanımı 3. Yatırımın niteliğinin açıklanması 4. Projelerin inceleme ve irdeleme raporu 5. İş programı 6. Firma profili 7. Finansal analiz 8. Sonuç 9. Ekler Projenin tanımı bölümü: Geliştirilen projenin kimler tarafından nerede yapılacağını ve içeriğinin neleri kapsadığı hakkında bilgilerin verildiği bölümdür. Bu bölümde projenin yapılacağı yer, büyüklüğü, yatırımın kimler tarafından yapılacağı, nasıl finanse edileceği alınması gereken izin ve belgelerin neler olduğu konularında özet bilgiler verildikten sonra projenin yapılacağı ülke, şehir ve bölgeden de kısaca bahsedilir. Projenin yapılacağı ülkenin genel tanıtım bölümü: Projenin yapılacağı ülkenin yeri, jeo-politik önemi, yüzölçümü, etnik ve dinsel yapısı, iklim yapısı, önemli kentleri ve başkenti hakkında genel 213 bilgilere ek olarak ülkenin siyasi geçmişi, yönetim şekli ve mevcut hükümet yapısı, siyasi sistem, partiler, politik risk, üye olduğu önemli uluslararası kuruluşlar ve üyelik süreçlerinden bahsedilir. Bu bölümde ayrıca ülkenin ekonomik yapısı başlığı altında ülkenin; para birimi, gayrisafi milli hasılası, iş gücü, bütçe yapısı, endüstriyel üretimi, dış ticareti, doğal kaynakları, sanayisinin gelişmişliği, finansal kurum ve kuruluşları, ülkede uluslararası düzeyde özel sektör uygulamaları için alınmış olan teşvik ve tedbirlerin neler olduğu, ülkede yabancı kuruluşların yapmış olduğu ekonomik aktivitelerin neler olduğu hakkında bilgi verilir. Son olarak bu bölümde projenin yapılacağı şehrin özellikle alt ve üst yapısı hakkında genel bilgi verilerek, proje tedarikçilerinin kimler olabileceği hakkında araştırma bulgularından bahsedilmeli, ayrıca kentin ekonomik ve sosyo-kültürel yapısı hakkında bilgi verilmelidir. Yatırımın niteliğinin açıklanması bölümü: Bu bölümde proje finansmanının nasıl sağlandığı ve/veya sağlanacağı, yatırımı yapacak işletmenin faaliyet gösterdiği alan veya alanlar, proje uygulamasının nasıl yapılacağı, bu uygulama neticesinde yönetim ve işletme yapısında yapılması düşünülen değişiklikler ile karşılaşılması muhtemel mali ve yönetsel problemlerin nasıl çözüleceği hakkında bilgiler yer alır. Projelerin inceleme ve irdeleme raporu bölümü: Projenin inceleme ve irdeleme raporu bölümü projenin inşaat ve mimari açıdan teknik olarak irdelendiği bir bölümdür. Bu bölümde alt başlıklar olarak mimari projenin genel olarak değerlendirilmesi, kullanım alanlarının metrekare listesi ve çizelgesi, metraj ve keşifler, statik ve betonarme projeler, mekanik tesisat projeleri detaylı olarak yer alır. Mimari projenin genel olarak değerlendirilmesinin yapıldığı bölümde; Mimari projenin uygulanacağı ülkenin ve şehrin standartlarına uygunluğu hakkında bilgi verildikten sonra projenin mimari tasarımında çevredeki yapıların konumları göz önünde bulunduruldu mu ? sorusu yanıtlanır. Daha sonra projenin fonksiyonelliği ve teknolojiyi kullanım şekli anlatılarak, mimari projenin şehre katkısı ve neden böyle bir projeye ihtiyaç duyulduğu ayrıntılı bir şekilde belirtilmelidir. Mimari projeler bölümünde yer verilecek kullanım alanları metrekare listesi ve çizelgesi; proje çok katlı ise her kat için ayrı ayrı olmak üzere katlarda bulunan ofislerin, asansörlerin, merdivenlerin, yangın merdivenlerinin, yük asansörlerinin, wc, mutfak, arşiv odaları, toplantı ve yönetici odalarının ve diğer özel kullanım alanlı bölümlerin adet ve metre kare büyüklükleri hakkında bilgi verilerek bu bilgiler bir çizelge halinde projeye eklenir. Mimari projeler bölümünde yer alan diğer bir bölüm de metraj ve keşiflerdir. Bu bölümde inşaat imalatları ile ilgili seçilen mimari malzemelerin cinsinin, niteliğinin, kalitesinin, projede öngörülen teknolojik malzeme kullanımının ve seçiminin yapı sınıfı ile uyumluluğu, malzeme seçimlerinin ulusal ve uluslararası kriterlere uygun olup olmadığı ile proje metrajlarının inşaat alanı ile tutarlılığı kontrol edilerek raporlanır. Mimari projeler bölümü içerisinde son bölümde tesisat ve kurulacak teknik sistemler hakkında bilgi verilir. Bu kısmın mekanik tesisat projeleri alt başlığında iklim şartları, yapıda uygulanacak; kullanma suyu tesisatı, yangın suyu tesisatı, pis su ve yangın suyu tesisatı, radyatör ile ısıtma sistemi, ısıtma soğutma tesisatı, kanallı havalandırma tesisatı, egzost havalandırma tesisatı, otomatik kontrol tesisatı ile ilgili teknik bilgiler verilir. Elektrik tesisatı projeleri kısmında; enerji temini ve güç tahminleri, yedek enerji temini, aydınlatma tesisatı konularında açıklamalar yapılır. Ayrıca telefon tesisatı, yangın ihbar ve alarm tesisatı, data sistemi, müzik yayın tesisatı ve yıldırımdan korunmak için yapılan topraklama tesisatı ili ilgili bilgilere de mimari projeler bölümünde yer verilir. İş programı bölümü: Fizibilite raporunun iş programı bölümünde proje için hazırlanan iş planları ile birlikte bu iş planlarının ana unsurları irdelenir. Bu kapsamda, inşaatın başlamasından bitimine kadar geçecek sürenin öngörülmesi ve bu süre içerisinde gerçekleştirilecek inşaat aşamaları tek tek belirtilir. Firma profili bölümü: Fizibilite raporu hazırlanan yatırımın inşaat işlerini gerçekleştirecek olan firma ve/veya firmaların tanıtılması ve her birinin o güne kadar gerçekleştirilmesinde görev aldıkları proje ve yatırımların listesine firma profili bölümünde yer verilir. birlikte bu iş planlarının ana unsurları irdelenir. Bu kapsamda, inşaatın başlamasından bitimine kadar geçecek sürenin öngörülmesi ve bu süre içerisinde gerçekleştirilecek inşaat aşamaları tek tek belirtilir. Finansal analiz bölümü: Hazırlanan fizibilite raporunun belki de en önemli bölümlerinden birisi finansal analiz kısmıdır. Finansal analiz bölümü; yatırım tahmini, yatırımın finansmanı, amortismanlar, yıllık işletme giderleri, gelir tahminleri, kar payı ödemeleri, kar ve zarar tahminleri, yatırımın nakit akışları ile ekonomik değerlendirme kısımlarından oluşur. 214 Finansal analiz bölümünün yatırım tahmini kısmında, yatırım tutarının başka bir ifade ile proje maliyetinin tahmin edilmesi çalışması yer alır. Bir yatırımın maliyeti sabit sermaye yatırımı adı verilen tesisin kurulması için ihtiyaç duyulan kaynaklar ile kurulan tesisin çalıştırılması için ihtiyaç duyulan işletme sermayesinden oluşmaktadır. Bir yatırımın finansman ihtiyacının hesaplanabilmesi için aşağıdaki tablonun eksiksiz biçimde doldurulması gerekir. Tablo 8.1: Yatırım Tutarı Tablosu HARCAMA TÜRÜ T DÖVİZ 1. Etüd ve proje hazırlama giderleri 2. Patent, know-how vb. giderler 3. Arazi bedeli 4. Arazinin düzenlenmesi ve hazırlık yapıları 5. İnşaat işleri toplamı a. Ana fabrika bina ve tesisleri b. Yardımcı işletme bina ve tesisleri c. Ambarlar d. İdare binaları e. Sosyal bina ve tesisler f. Lojmanlar g. İnşaat makinaları bedeli (kiralanmış ise kira bedeli) h. Diğer inşaat işleri 6. Ulaştırma yatırımları 1- İç yollar 2- Bağlantı yolları 3- İskele ve istasyonlar 7. Ana fabrika makina ve donatımı a. Yurtiçinden alınacak makina ve tesisler (kuruluş yerindeki maliyet bedelleriyle) b. İthal edilecek makina ve tesisler 1- FOB değer 2- Sigorta ve dış navlun 3- Yurtiçi taşıma c. Montaj 8. Yardımcı işletmeler makina ve donatım a. Su b. Elektrik c. Yakıt d. Buhar e. Diğer tesisler (atıkların atılması vb.) 9. Taşıt araçları 10. İşletmeye alma giderleri 11. Genel giderler (vergi, resim, harç vb.) 12. Beklenmeyen giderler 13. Yatırım dönemi faizleri SABİT YATIRIM TUTARI __________________________ 14. İŞLETME SERMAYESİ a. Hammadde stokları b. Mamul madde stokları c. Yedek parça ve yardımcı madde stokları d. Nakit ihtiyacı GENEL YATIRIM TUTARI __________________________ 215 Yatırımın finansmanı kısmında, yatırım tutarının ne kadarının öz kaynaklar ile ne kadarının kredi ile gerçekleştirileceği açıklanır. Yatırım için ön görülen finansman kaynaklarının tahmini maliyetleri belirlendikten sonra yatırım için ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti belirlenir. Eğer yatırımın finansmanında yabancı sermaye kullanımı öngörüldü ise yatırım finansmanı kısmında yabancı sermaye için faiz ve anapara geri ödeme tablosuna da yer verilir. Proje için uygulanacak amortisman oranı, finansal analiz bölümünün amortismanlar kısmında bulunur. Finansal analiz bölümünün, yıllık işletme giderleri kısmında yer alacak işletme giderleri; proje ile ilgili bakım, onarım, ısıtma, temizlik, mekanik kısımlarının işletilmesi giderleri, işletmenin personel giderleri vb'den oluşur. Genellikle finansman giderleri hariç toplam yatırım maliyetinin belli bir oranı işletmenin yıllık işletme gideri olarak öngörülür. Finansal analiz bölümünde yer verilecek önemli bölümlerden birisi de gelir tahminleridir. İşletmenin (projenin) asıl gelir unsuru satışlardır. Ancak projenin satış gelirleri dışında sağlayacağı gelirler varsa bunların da gelir tahminleri kısmında belirtilmesi gerekir. Finansal analiz bölümünde ortaklara ödenecek tahmini kar payları, kar payı ödemeleri kısmında, projenin işletilmesiyle ortaya çıkacak tahmini kar ve zarar tahminleri, kar ve zarar tahminleri kısmında yer alır. Bu açıklamalardan sonra yatırımın nakit akışı tablo olarak verilir. Finansal analiz bölümünün son kısmında ekonomik değerlendirme yapılır. Ekonomik değerlendirme kısmında projenin, geri dönüş oranı, geri dönüş süresi, iç verim oranı, net bugünkü değeri vb. değerlendirme yöntemleri ile yapılmış hesaplamalar bulunur. Sonuç bölümü: Fizibilite raporunun sonuç kısmında raporun özeti dışında genel olarak projenin kabul edilebilirliği hakkında karar da bulunur. Ekler bölümü: Fizibilite raporunda verilmesinde fayda olduğu düşünülen bilgi, tablo, çizelge vb. ekler bölümünde yer alır. FİZİBİLİTE RAPORLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Gerek iş planları gerekse fizibilite raporları tamamlandıktan sonra hazırlanan çalışmaların finansal açıdan değerlendirilmesi gerekir. Çünkü işletmelerin finansal kaynakları ne kadar geniş olursa olsun bütün yatırım projelerini gerçekleştirmesi mümkün değildir. Bu nedenle işletmeler sınırlı kaynakların kullanımı bakımından birbiri ile rekabet halinde bulunan yatırım teklifleri arasında bir seçim yapmak bunları önem derecesine göre sıralamak ve bazı yatırımlardan da vazgeçmek zorundadır. İşletmeler kaynakların alternatif kullanış alanları arasında bir seçim yapabilmek ve kaynakları amaca uygun en iyi sonuçlar verebilecek yatırımlara tahsis edebilmek için projelerini değerlendirip karara varmak durumundadırlar. Yatırım kararının verilmesinden önce yatırım tekliflerinin önceliklerine göre sıralanması gerekir, bu sıralama yapılırken kullanılacak objektif bir kriterin olması şarttır. Bu kriter aynı zamanda, doğru bir karara varılabilmesi için gerekli bilgileri tek bir rakamda toplayabilmeli, yatırımın geri ödeme süresini belirleyebilmeli, hesaplaması kolay ve hızlı yapılabilir olmalıdır. Belirli bir sistematik içerisinde hazırlanan fizibilite raporları ve iş planlarında öngörülen nakit akımlarının finansal karlılık açısından değerlendirilmesi gerekir. Alternatif yatırım önerilerini karşılaştırmada kullanılan yöntemleri çeşitli şekillerde sınıflandırmak mümkündür. En çok kabul gören sınıflandırma biçimi, yöntemlerin paranın zaman değerini dikkate alıp almamasına göre yapılan sınıflandırmadır. Bu sınıflandırmaya göre değerleme yöntemleri statik ve dinamik yöntemler olarak ikiye ayrılabilir. Kullanılan değerlemeye yöntemlerine göre yatırım tekliflerinin öncelikleri değişmekte midir ? sorusuna cevap olabilmesi için aşağıda yatırım tutarları ve yıllar itibariyle gelirleri bulunan yatırım tekliflerini ilgili yöntemler açıklanırken değerlendirilecektir. 216 Tablo 8.2: Yatırım Teklifleri Yatırım Tutarı 1. Yıl 2. Yıl 3. Yıl 4. Yıl 5. Yıl 6. Yıl 7. Yıl 8. Yıl P1 40.000 10.000 10.000 10.000 10.000 10.000 10.000 10.000 10.000 P2 40.000 20.000 20.000 4.000 4.000 4.000 2.000 2.000 2.000 P3 80.000 16.000 16.000 16.000 16.000 16.000 16.000 16.000 16.000 P4 80.000 80.000 4.000 4.000 4.000 0 0 0 0 9. Yıl 10. Yıl 10.000 10.000 2.000 2.000 16.000 16.000 0 0 STATİK YÖNTEMLER Paranın zaman değerini dikkate almayan yöntemlerin sayısı oldukça fazladır. Geri ödeme süresi yöntemi, ortalama yıllık net karın girişimin yatırım tutarına oranı yöntemi, yıllık ortalama karın girişimin ortalama yatırım tutarına oranı yöntemi, masrafa oranla gelir yöntemi, masraf karşılaştırma yöntemi, kontrol suretiyle sıralama yöntemi statik yöntemlere örnek verilebilir. Statik yöntemler arasında uygulamada en çok kullanılanları; geri ödeme süresi yöntemi, ortalama yıllık net karın girişimin yatırım tutarına oranı yöntemi, yıllık ortalama karın girişimin ortalama yatırım tutarına oranı yöntemidir. Geri ödeme süresi yöntemi: Geri ödeme süresi yöntemi, yatırım tekliflerinin değerlendirilmesinde çok sık kullanılan bir yöntemdir. Geri ödeme süresi, bir yatırımın vergiden sonraki yıllık gelirleri ile amortismanlar toplamının, kaç dönem sonra o yatırım için katlanılan fon çıkışına eşit olacağını gösteren süre şeklinde tanımlanabilir. Bu yöntem kendini hızla amorti eden, başka bir ifade ile geri ödeme süresi en kısa olan yatırıma öncelik vermektedir. Yatırım tekliflerinin değerlendirilmesinde geri ödeme süresi yöntemi, hesaplama tekniği bakımından kolay olduğu için yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Özellikle likidite güçlüğü ile karşı karşıya bulunan işletmelerde ve gelirin elde edilmesinde risk oranı yüksek olan yatırım alternatiflerinin değerlendirilmesinde bu yöntem büyük ölçüde uygulama alanı bulmaktadır. Bu yöntem yatırım teklifinin karlılığını ölçmez. Karlılık başlangıç yatırım tutarı geri geldikten sonraki gelirlerin büyüklüğüne bağlıdır. Fakat geri ödeme süresi yönteminde, geri ödeme süresinden sonraki gelirler dikkate alınmaz. Başka bir ifade ile geri ödeme süresi yöntemi yatırımın ekonomik ömrünü ve ekonomik ömrü sonundaki değeri (hurda değeri) dikkate almamaktadır. Geri ödeme süresi yöntemi aşağıdaki konulardan dolayı eleştiri almaktadır. • Geri ödeme süresi yöntemi, likiditeye gereğinden fazla önem vermektedir. • Yatırımın riski sınırlı ölçülerde görülebilmektedir. Geri ödeme süresi kısa olan proje, işletme belirsizlikten daha önce kurtulduğu için daha az riskli kabul edilir. • Geri ödeme süresi yöntemi, geri ödeme süresinden sonra yatırımın gelirini hesaba katmamaktadır. Eğer yatırımın geri ödeme süresinden sonra az yada çok gelir getirme özelliği taşıyorsa, bu gelirler değerleme dışı kalmaktadır. • Geri ödeme süresi statik bir yöntemdir dolayısıyla paranın zaman değerini dikkate almaz. Bu yöntemde bugün elde edilecek gelir ile gelecekte elde edilecek gelir arasında bir farklılık yok kabul edilmektedir. Daha önce verilen yatırım teklifleri geri ödeme süresi yöntemi ile değerlendirilir ise aşağıdaki sonuçlar elde edilir. 217 Elde edilen sonuçlara göre P 4 yatırımı diğer yatırım tekliflerine göre daha kısa sürede geri ödemeyi gerçekleştirdiği için tercih edilecektir. Örnekteki dört proje geri ödeme süresi yöntemine göre sıralanır ise; P4, P2, P1 ve P3 sıralaması oluşacaktır. Ortalama yıllık net karın yatırım tutarına oranı yöntemi: Ortalama yıllık net karın yatırım tutarına oranı yönteminde projenin sağlayacağı ortalama net nakit girişleri projenin maliyetine oranlanır. TOrtalama yıllık net karın yatırım tutarına oranı yöntemi kolay hesaplanabilen bir yöntemdir. Ancak hesaplama sırasında net kar belirlenirken, amortismanlar işletmenin yıllık karından indirilmelidir. Bununla birlikte vergiler yıllık kardan indirilmez. Başka bir ifade ile hesaplamada kullanılan kar rakamı amortismanlar düşüldükten sonra vergi öncesi kardır. Bu oranın hesaplanmasında yaşanan başka bir sıkıntı da faiz ödemelerinden kaynaklanmaktadır. Bu konuda iki görüş bulunmaktadır. Bu görüşlerden birincisi net kar hesaplanırken faiz giderleri kar rakamından düşülür. Bununla birlikte yatırımda yabancı sermaye kullanıldığı düşünülerek yatırım tutarından kullanılan yabancı sermaye miktarı da düşülür ve hesaplanan net kar ve yatırım tutarının kalan kısmı üzerinden hesaplama yapılır. İkinci görüş ise net kar rakamının hesaplanmasında faiz giderlerinin kar rakamından düşülmemesini savunur. Faiz giderleri kar rakamından düşülmediği için oranın paydasında bulunan yatırım tutarı rakamında da bir değişiklik yapılmaz. Ortalama yıllık net karın yatırım tutarına oranı statik bir yöntem olup paranın zaman değerini dikkate almamaktadır. Ancak işletmenin yatırımı için almış olduğu kredinin vade ve ödeme koşullarına göre faiz tutarları değişiklik gösterecektir. Faiz giderlerinin ortalama net kardan düşülerek yapılacak hesaplama, yatırım tekliflerinin anlamlı bir şekilde karşılaştırılmasına izin vermemektedir. Örneğimizdeki proje tekliflerini yönteme göre değerlendirecek olursak aşağıdaki sonuçları elde ederiz. Elde edilen sonuçlara göre ortalama getirisi en yüksek proje olan P4 projesi seçilecek projedir. Projeleri öncelik sırasına dizmek gerekirse projeler; P4, P1,P3 ve P2 şeklinde sıralanacaktır. Ortalama net karın yatırım tutarına oranı yöntemi, diğer statik yöntemler gibi paranın zaman değerini dikkate almamakta, yatırım harcamaları ve yıllık karları birbirinden farklı projeler arasında hatalı tercihler yapılmasına neden olmakta, farklı amortisman hesaplama yöntemleri kullanıldığında yıllık karların hesaplanmasında farklılıklara neden olmakta ve son olarak zaman içinde ortaya çıkan proje için yapılacak harcamalar dikkate alınamadığı için ciddi şekilde eleştirilmektedir. 218 Ortalama yıllık karın ortalama yatırım tutarına oranı yöntemi: Ortalama yıllık karın ortalama yatırım tutarına oranı yöntemi, ortalama yıllık karın ortalama yatırım tutarına bölünmesi ile bulunur. Projeler arasında seçim yapılmak istenildiğinde yatırım karlılığı en yüksek olan proje ilk tercih edilecek proje olur. Ortalama yıllık karın ortalama yatırım tutarına oranı aşağıdaki eşitlik yardımıyla bulunur. Eşitlikte; K : Yıllık kar n : Projenin faydalı ömrü H : Projenin hurda değeri S : İşletme sermayesidir. F: Sabit sermaye Ortalama yıllık karın ortalama yatırım tutarına oranı yöntemi statik bir yöntem olmasından dolayı paranın zaman değerini dikkate almamaktadır. Yine bir önceki yöntemde olduğu gibi farklı amortisman yöntemlerinin kullanılması durumunda ortalama yıllık karın yatırım tutarına oranı yöntemi yanıltıcı sonuçlar verebilmektedir. Hesaplamaya katılan hurda değerin de gelecekte ne olacağının objektif değerler ile belirlenmesi de yöntemdeki başka bir sorundur. Statik ve dinamik yöntemler arasındaki farklılık nedir? DİNAMİK YÖNTEMLER Dinamik yöntemler ya da diğer adıyla iskonto edilmiş nakit akışları yöntemleri, statik yöntemlerin en büyük sakıncası olan paranın zaman değerini dikkate almamasından kaynaklanan sıkıntıyı ortadan kaldırarak farklı büyüklükte ve birbirinden farklı ekonomik ömürlere sahip yatırım projelerinin değerlendirilmesine imkan vermektedir. En yaygın şekilde kullanılan dinamik yöntemler; net bugünkü değer yöntemi, iç karlılık oranı yöntemi ve karlılık endeksi yöntemidir.. Net bugünkü değer yöntemi: Bir yatırım teklifinin bugünkü değeri, projeye ait nakit girişlerinin belirli bir iskonto oranı ile iskontoya tabi tutularak bulunan bugünkü değerinden nakit çıkışlarının bugünkü değerinin düşülmesiyle hesaplanır. Projenin kabulü için çıkan sonucun pozitif olması gerekir. Negatif çıkan yatırım projelerinden vazgeçilir. Yatırımın bugünkü değeri için sözü edilenler aşağıdaki eşitlik ile gösterilebilir. Eşitlikte; NBD: Net bugünkü değer : Projeye ait nakit girişlerini i : İskonto oranını C : Projenin nakit çıkışlarını t : Zamanı ifade etmektedir. Projenin net bugünkü değeri sıfırdan büyük olduğu zaman proje kabul aksi halde reddedilir. Projenin net bugünkü değeri ne ölçüde büyükse işletmenin faaliyetlerinden elde edeceği katma değeri o ölçüde artar. Bu durum eğer işletme halka açıksa hisse senetleri pazarına da yansır ve işletmenin hisse senetlerinin değerini yükselir. Bu durum işletmenin pazar değerinin yükselmesi anlamına gelir dolayısıyla işletme ortaklarının varlıkları da artmış olur. Net bugünkü değer yöntemi ile yatırım teklifleri değerlendirilirken dikkat edilmesi gereken önemli kriterler de mevcuttur. Bu kriterlerin başında işletmenin yatırım harcamalarını ve nakit girişlerini indirgemede kullanılan iskonto oranı gelir. İskonto oranının düşük ya da yüksek belirlenmesi yatırım 219 tekliflerinin kabul ya da reddini etkilemekte, yatırım teklifleri arasındaki sıralamayı değiştirmektedir. Yüksek iskonto oranı belirlenmesi durumunda, ekonomik ömürlerinin ilk yıllarında diğer yatırım tekliflerine oranla daha yüksek nakit girişi sağlayan projeler öne çıkarken, iskonto oranının düşük belirlenmesi durumunda nakit girişlerinin zaman içindeki dağılımı yerine nakit girişlerinin mutlak tutarı önem kazanmaktadır. Bu nedenle net bugünkü değer yönteminde iskonto oranı belirlenirken; benzer yatırımlardaki karlılık oranı, yatırımın taşıdığı risk, işletmenin ortalama sermaye maliyeti, işletmenin ortalama karlılık oranı, yatırmcının beklediği getiri oranı, yatırımdan beklenen minimum verim, sermayenin alternatif maliyeti (fırsat maliyeti), işletmenin temettü (karpayı) politikası, sermaye piyasasının gelişmişlik düzeyi, işletmenin dış kaynak ihtiyacı ile işletmenin sahip olduğu ticari itibarın dikkate alınması gerekir. Net bugünkü değer yönteminde (NBD) dikkat edilmesi gereken baka bir kriter de yatırımın ekonomik ömrü sonundaki hurda değerinin olup olmadığıdır. Bir çok yatırımın ekonomik ömrü sonunda az ya da çok bir hurda değeri (kalıntı değeri) vardır. Bu değer var ise bu değerin net bugünkü değer hesabına katılması gerekir. Yatırımdan kalan hurdalar satıldığında işletmeye gelir sağlayacağı için bu değerin yatırımın getirisi olarak düşünülmesi gerekir. Yatırımın hurda değeri (H) yukarıda verilen eşitliğe ilave edilir ise eşitlik aşağıdaki gibi olacaktır. Net bugünkü değer (NBD) yönteminde iskonto oranı genellikle işletmenin ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinden daha yüksek bir değer olarak belirlenir. İskonto oranının ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinden büyük olmasının istenmesinin nedeni nedir ? Net bugünkü değer yönteminin de diğer değerleme yöntemleri gibi bir takım üstünlükleri ve sakıncaları vardır. Net bugünkü değer yönteminin diğer değerleme yöntemlerine göre üstünlükleri şu şekilde sayılabilir. • Net bugünkü değer yöntemi dinamik bir yöntemdir. Diğer bir ifade ile paranın zaman değerini dikkate alır. • Net bugünkü değer yönteminde yatırım teklifinin taşıdığı risk iskonto oranı farklılaştırılarak kolaylıkla hesaplamalara katılabilir. • Nakit giriş ve çıkışlarının hesaplanmasında kullanılan iskonto oranı, yatırım teklifinin finansman imkanları ve finansman maliyetleri göz önüne alınarak belirlenebildiği için, net bugünkü değer yönteminde yatırımın finansmanı konusu maliyet yönüyle hesaba katılmaktadır. • Net bugünkü değer yönteminin üstünlükleri yanında bir takım sakıncaları da bulunmaktadır. Bu sakıncalar şu şekilde sıralanabilir: • Net bugünkü değer yönteminde, iskonto oranı önceden belirlenmekte ve değişmeyeceği kabul edilmektedir. Ekonomik ömürleri uzun olan yatırım tekliflerinin ekonomik ömürleri boyunca sabit bir iskonto oranı ile değerlendirilmesi çok doğru değildir. Her ne kadar ortalama bir iskonto oranı ya da farklı yıllarda farklı iskonto oranları kullanılarak yöntemin bu sakıncası ortadan kaldırılmaya çalışılsa da uzun ekonomik ömürlerde gelecekteki iskonto oranının belirlenmesinde tutarlılığı sağlamanın güçlüğü nedeni ile yöntemin güvenilirliğine gölge düşmektedir. • Farklı büyüklükteki yatırım projelerinin karşılaştırılmasında net bugünkü değer yöntemi uygun bir yöntem olarak gözükmemektedir. • Net bugünkü değerin sıfır çıkması durumunda yatırım teklifi için harcanacak nakitler ile yatırım teklifinden elde edilecek nakitler birbirine eşit olmaktadır. Bu durumda iskonto oranı ortalama sermaye maliyetini içerdiği için yatırım teklifinin kabul edilmesi düşünülmektedir. 220 Daha önce yatırım tutarları ve nakit girişleri verilen dört proje teklifi için % 20 iskonto oranı ile net bugünkü değer yöntemine göre bir değerlendirme yapılacak olur ise nasıl bir sonuç elde edileceğini inceleyelim. P1 teklifi için : veriler eşitlikte yerine konulabileceği gibi bugünkü değer tablosundan da yararlanılabilir. %20 iskonto oranına ilişkin bugünkü değer tablosundaki değerler aşağıda verilmiştir. 20% 1 yıl 2 yıl 3 yıl 4 yıl 5 yıl 6 yıl 7 yıl 8 yıl 9 yıl 10 yıl 0,833 0,694 0,579 0,482 0,402 0,335 0,279 0,233 0,194 0,162 P1 teklifi için nakit girişlerinin bugünkü değeri : 10.000 (0,833) + 10.000 (0,694) + 10.000 (0,579) + 10.000 (0,482) + 10.000 (0,402) + 10.000 (0,335) + 10.000 (0,279) + 10.000 (0,233) + 10.000 (0,194) + 10.000 (0,162) = T41.933 P1 teklifi için nakit çıkışlarının bugünkü değeri : T40.000 P 1 teklifinin net bugünkü değerini bulmak için, nakit girişlerinin bugünkü değerinden nakit çıkışlarının bugünkü değeri çıkarılır ise; NBD = 41.933 - 40.000 P 1 NBD = T1.933 bulunur. Bulunan değer pozitif olduğu için P1 projesi kabul edilecektir. Başka bir ifade ile P 1 projesi %20 karlılık oranını sağlayabilmektedir. Bu nedenle proje kabul edilecektir. P1 proje teklifi için yapılan işlemler diğer projeler için de yapılır ise aşağıdaki sonuçlar elde edilecektir. P 2 teklifi için nakit girişlerinin bugünkü değeri : 20.000 (0,833) + 20.000 (0,694) + 4.000 (0,579) + 4.000 (0,482) + 4.000 (0,402) + 2.000 (0,335) + 2.000 (0,279) + 2.000 (0,233) + 2.000 (0,194) + 2.000 (0,162) = T38.805 P 2 teklifi için nakit çıkışlarının bugünkü değeri : T40.000 P 2 teklifinin net bugünkü değerini bulmak için, nakit girişlerinin bugünkü değerinden nakit çıkışlarının bugünkü değeri çıkarılır ise; NBD = 38.805 - 40.000 P 2 NBD = T- 1.195 bulunur. Bulunan değer negatif olduğu için P 2 projesi kabul edilmeyecektir. Başka bir ifade ile P 2 projesi %20 karlılık oranını sağlayamamaktadır. Bu nedenle proje reddedilecektir. P 3 teklifi için nakit girişlerinin bugünkü değeri : 16.000 (0,833) + 16.000 (0,694) + 16.000 (0,579) + 16.000 (0,482) + 16.000 (0,402) + 16.000(0,335) + 16.000 (0,279) + 16.000 (0,233) + 16.000 (0,194) + 16.000 (0,162) = T67.093 P 3 teklifi için nakit çıkışlarının bugünkü değeri : T80.000 P 3 teklifinin net bugünkü değerini bulmak için, nakit girişlerinin bugünkü değerinden nakit çıkışlarının bugünkü değeri çıkarılır ise; NBD = 67.093 - 80.000 P 3 NBD = T- 12.907 bulunur. Bulunan değer negatif olduğu için P 3 projesi kabul edilmeyecektir. Başka bir ifade ile P 3 projesi %20 karlılık oranını sağlayamamaktadır. Bu nedenle proje reddedilecektir. P 4 teklifi için nakit girişlerinin bugünkü değeri : 80.000 (0,833) + 4.000 (0,694) + 4.000 (0,579) + 4.000 (0,482) = T73.687 P 4 teklifi için nakit çıkışlarının bugünkü değeri : T80.000 P 4 teklifinin net bugünkü değerini bulmak için, nakit girişlerinin bugünkü değerinden nakit çıkışlarının bugünkü değeri çıkarılır ise; 221 NBD = 73.687 - 80.000 P 4 NBD = T- 6.313 bulunur. Bulunan değer negatif olduğu için P 4 projesi kabul edilmeyecektir. Başka bir ifade ile P 4 projesi %20 karlılık oranını sağlayamamaktadır. Bu nedenle proje reddedilecektir. Net bugünkü değer yöntemine göre örneğimizdeki dört proje teklifinden sadece P 1 projesi kabul edilmiş, diğer proje teklifleri reddedilmiştir. Çünkü P 1 projesi dışındaki projeler işletmenin istediği, beklentisi olan en az % 20 'lik getiriyi işletmeye sağlayamamaktadır. P 4 projesindeki yatırımın 4. yıl sonunda T20.000 hurda değeri olsa, P 4 proje teklifi kabul edilebilir mi ? İç karlılık oranı yöntemi: İskonto edilmiş nakit akımları yöntemi olarak da adlandırılan iç karlılık oranı yöntemi yatırımcıların yöntemi olarak da ifade edilmektedir. Net bugünkü değer yöntemine çok benzeyen iç karlılık yönteminde, projenin nakit giriş ve çıkışlarından yararlanılarak projenin iç karlılık oranı hesaplanmaya çalışılır. İç verim oranı da denilen bu oran projenin nakit giriş ve çıkışlarının bugünkü değerlerini birbirine eşitleyen orandır. Net bugünkü değer yönteminde değerlemeyi yapanlar tarafından belirlenen iskonto oranı, iç karlılık oranı yönteminde her bir proje için, projenin kendi iskonto (verim) oranının hesaplanması şeklinde bulunmaktadır. İç karlılık oranı yönteminde her bir proje için kendisine özgü bulunan iç karlılık oranları birbirleri ile ve/veya işletmenin ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti ile karşılaştırılarak projenin kabul ya da reddine karar verilir. İç karlılık yöntemi eşitlik yardımı ile gösterilmek istenir ise aşağıdaki eşitlikten yararlanılır. Eşitlikte F, projenin sağladığı nakit girişlerini, H, projenin hurda değerini, C ise projenin gerektirdiği nakit çıkışlarını göstermektedir. Eşitlikte ki ( i ) ise iç karlılık oranını göstermektedir. İç karlılık oranı yöntemi, net bugünkü değer yöntemi gibi bugünkü değer kavramlarını kullanmaktadır. Ancak proje teklifinin değerlendirilmesinde iskonto oranının rastgele seçimine izin vermemektedir. İç karlılık oranı yöntemi projenin nakit giriş ve çıkışlarını birbirine eşitleyen iskonto oranının bulunmasını istemektedir. Bahsedilen iskonto oranının bulunması ancak deneme yanılma yöntemi ile mümkün olabilmektedir. Bu noktada enterpolasyon kavramından da bahsetmekte yarar vardır. İstatistiksel bir yöntem olan enterpolasyon; gruplandırılmış bir serinin bilinen değerlerine dayanarak, bilinmeyen değerlerin hesaplanmasıdır şeklinde tanımlanır. Verileri daha önce verilmiş olan projelerden P 1 ve P 4 projelerinin iç karlılık oranları hesaplanmak istenir ise yapılacak hesaplama şu şekilde olacaktır. Nakit Akımı 20% Şimdiki Değer 24% Şimdiki Değer 0 -40.000 1 10.000 2 10.000 3 10.000 4 10.000 5 10.000 6 10.000 7 10.000 8 10.000 9 10.000 10 10.000 1 0,833 0,694 0,579 0,482 0,402 0,335 0,279 0,233 0,194 0,162 -40000 8333 6940 5790 4820 4020 3350 2790 2330 1940 1620 1 0,806 0,65 0,524 0,423 0,341 0,275 0,222 0,179 0,144 0,116 -40000 8060 6500 5240 4230 3410 2750 2220 1790 1440 1160 Yıl Toplam 1933 222 -3200 İç karlılık Oranı = 1,50 P 1 projesinin iç karlılık oranı = % 20 + % 1,5 = % 21,50 Yıl Nakit Akımı 10% Şimdiki Değer 14% Şimdiki Değer 0 80.000 1 -80000 1 -80000 1 80.000 0,909 72720 0,877 70160 2 4.000 0,826 3304 0,769 3076 3 4.000 0,751 3004 0,675 2700 4 4.000 0,683 2732 0,592 2368 Toplam İç karlılık Oranı = 1760 -1696 2,08 P 4 projesinin iç karlılık oranı = % 10 + % 2,03 = % 12,03 Örneklerimizden P1 projesinin iç karlılık oranı %21,5 P4 projesinin iç karlılık oranı ise %12,03 olduğundan, işletme tarafından P1 projesi seçilecek olan projedir. İç karlılık oranı yöntemi teklif edilen yatırımların hangisinin kabul edilip hangisinin kabul edilmeyeceğini veya projelerin iç karlılık oranlarına göre sıralanmasında kullanılır. İç karlılık oranı yöntemi, geçmiş verilere uygulayarak işletmenin başarısının endüstri ortalamasına göre karşılaştırmalı olarak saptanmasını sağlar. Yatırım yapıldıktan sonra da bir projenin sonuçlarını ölçmek için bu yöntemden yararlanılır. Bir makinenin yenilenip yenilenmemesi konusunda karar verirken kullanılabilen iç karlılık oranı yöntemi, birleşme ve satın alma kararlarında, bazı işlerin işletme tarafından yapılması ya da dışarıya yaptırılması ile ilgili kararlarda da kullanılabilir. İç karlılık oranı üç nedenden dolayı proje tekliflerinin değerlendirilmesinde önem taşır. Bunlardan ilki iç karlılık oranı projenin beklenen getiri oranıdır. İkincisi, eğer projenin iç karlılık oranı sermaye maliyetinden yüksek ise proje kendi sermaye maliyetini karşıladıktan sonra işletmeye belirli bir gelir sağlamış olacaktır. Son olarak da projenin getiri oranı sermaye maliyetinden daha küçük ise projenin kabul edilmesi işletmeyi belirli bir kayba uğratacak, işletmenin varlıkları azalacaktır. Başka bir ifade ile iç karlılık oranın başabaş özelliği proje taleplerinin değerlendirilmesinde bu yöntemi farklı, faydalı ve önemli kılmaktadır. İç karlılık oranı yönteminin üstünlüklerinin yanında eleştiri aldığı sakıncalı özellikleri de bulunmaktadır. İç karlılık oranı yönteminin sakıncaları şunlardır: • Yatırımın tesis süresinin ve ekonomik ömrünün uzun olduğu ve yatırımın ekonomik ömrü boyunca nakit akışlarının dalgalanma gösterdiği durumlarda, iç karlılık oranının hesaplanması zorlaşmaktadır. • Almaşık veya alternatif yatırım projelerinin değerlendirilmesinde, iç karlılık oranı yönteminin kullanılması, hatalı yatırım projelerinin seçimine neden olabilmektedir. • Nakit girişleri ekonomik ömür boyunca dalgalanma göstererek zaman zaman pozitif zaman zaman negatif değerler alan projelerinde birden fazla iç karlılık oranı hesaplanabilmekte bu da hatalara neden olmaktadır. Bu durum nakit akımlarının negatif olduğu dönemdeki negatif nakit akımının, o döneme en yakın pozitif nakit akımının olduğu döneme yansıtılarak ortadan kaldırılmasıyla giderilmeye çalışılmaktadır. Karlılık endeksi yöntemi: Paranın zaman değerini dikkate alan değerleme yöntemleriden biri olan karlılık endeksi yöntemi fayda maliyet oranı olarak da isimlendirilmektedir. Karlılık endeksi yöntemi; projenin nakit girişlerinin bugünkü değerinin, nakit çıkışlarının bugünkü değerine bölünmesi ile hesaplanır. Proje teklifinin kabul edilme şartı işlem sonucunun birden büyük olmasıdır. Bu durum eşitlik eşitlik yardımıyla gösterilirse aşağıdaki eşitliğe ulaşılır. 223 Eşitlikte; KE, karlılık endeksini, nakit girişlerinin bugünkü değerini, C nakit çıkışlarını göstermektedir. Nakit çıkışları birden fazla dönemi kapsar ise nakit çıkışlarının da nakit girişleri gibi bugünkü değeri bulunmalıdır. Karlılık endeksi, net bugünkü değer yönteminin değiştirilmiş bir şeklidir. Yatırım tutarı farklı büyüklükteki projelere uygulanabilen karlılık endeksinin bu özelliği, karlılık endeksi yöntemini net bugünkü değer yöntemine göre üstün kılmaktadır. Nakit akımları normal ve bağımsız yatırım projelerinin değerlendirilmesinde karlılık endeksi ve net bugünkü değer yöntemi birbiri ile benzer sonuçlar verir. Ancak karlılık endeksi yöntemi kullanılarak, birinin kabul edilmesi ile diğerinin reddedileceği almaşık yatırım projeleri arasında seçim yaparken, özellikle, almaşık yatırım projelerinin ilk yatırım tutarları arasında büyük farklılıklar varsa, çeşitli sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, ilk yatırım harcamaları farklı olan almaşık yatırım projelerinin değerlendirilmesinde, sermaye kısıtlaması yoksa, net bugünkü değer yöntemi kullanılmalıdır. Eğer sermaye kısıtlaması varsa, karlılık endeksi yönteminin kullanılması daha doğru olacaktır. Yıllık eşdeğer gider yöntemi: Yıllık eşdeğer gider yöntemi de paranın zaman değerini dikkate alan dinamik yöntemlerden birisidir. Ancak bu yöntemi diğer dinamik yöntemlerden farklı kılan, bu yöntemde projelerin elde ettikleri gelir incelenmemesi, projelerin giderleri açısından değerlemeye tabi tutulmasıdır. Yıllık eşdeğer gider yönteminde projelerin yıllık eşdeğer giderleri hesaplanarak, eşdeğer gideri en düşük olan proje teklifinin seçimi yapılmaktadır. Yatırım projesinin yıllık gideri, işletme giderleri ile yatırım tutarının bir yıla düşen payının toplamına eşittir. Yıllık eşdeğer gider yönteminde önemli olan yatırım tutarının her yıla karşılık gelen gider payının bulunmasıdır. Yatırım tutarının her yıla karşılık gelen gider payının bulunması için aşağıdaki eşitlikten yararlanılır. Eşitlikte; GP: Yatırım tutarının bir yıla düşen payı C : Yatırım tutarı i : İskonto oranını göstermektedir. Yıllık eşdeğer gider yöntemi özellikle, kısıtlı işletme sermayesi olup yatırım projesinin işletme giderlerini karşılama konusunda endişe duyan işletmelerin seçtikleri gider odaklı bir yöntemdir. Örneğin, T80.000 yatırım tutarlı bir projenin olduğunu varsayalım. Yatırımın ömrü 15 yıl olsun. Yıllık işletme giderleri T12.000 ve iskonto oranı %10 olduğunda, işletmenin yıllık işletme giderleri toplamı ne olacaktır ? Sorudaki veriler, eşitlikte yerine konulur ise; olarak bulunur. İşletmenin yıllık işletme giderleri ise; 12.000 + 10.512 = T22.512 olacaktır. 224 Proje tekliflerini değerlendirerek hangi projenin gerçekleştirileceğine karar vermek gerekmektedir. Bu amaçla geliştirilmiş farklı değerleme yöntemleri bulunmaktadır. Bu değerleme yöntemlerinin her birinin farklı üstünlükleri ve farklı sakıncaları bulunmaktadır. İşletmeler açısından telafisi güç belki de imkansız olan büyük tutarlı sabit varlık yatırımlarına ilişkin projelerde yatırımcılar, sermaye maliyetlerine, iş kolunun özelliklerine ve sermayenin bağlı kalış süresine uygun değerleme yöntemini seçmelidir. PROJE TEKLİFLERİNİN FİNANSMANI İş planları ve yatırım proje teklifleri değerlendirilip projelerin kabulü yönünde görüş hakim olduktan sonra projelerin belirli bir sistematik içinde (iş planları ve fizibilite etüdlerine uygun) gerçekleştirilmeleri aşamasına gelinir. Yatırım projeleri ve iş planlarında yer alan finansman bölümünde projenin kim ya da kimler tarafından nasıl finanse edileceği ayrıntıları ile açıklanmıştır. Ancak bu bölüm de proje finansmanına kaynak bulunmasında dikkat edilmesi gereken ana ilkelerden ve finansman alternatiflerinden kısaca bahsedilecektir. Çünkü bir iş fikri ya da yatırım projesi ne kadar doğru düşünülmüş olsa da finansman kısmında yapılacak hatalar iş fikrinin gerçekleştirilmesi bir yana işletmenin genel olarak iş yaşantısında başarısız olmasına başka bir ifade ile iflasına kadar gidebilen olumsuzluklar doğurabilir. İş fikirleri ya da yatırım projeleri uzun vadeli yatırımlardır. Bu neden ile yatırımların finansman kaynaklarının da uzun vadeli finansman alternatifleri arasından seçilmesi gerekir. Bununla birlikte, yatırımların tamamlanma süreleri ile finansman kaynaklarının geri ödeme dönemlerinin başlama tarihi arasında da zaman açısından uyumun sağlanması gerekir. Proje tekliflerinin kısa vadeli finansman kaynakları ile finansmanı finansman kaynaklarının geri ödeme zamanı geldiğinde projenin henüz tamamlanmamış olması durumu ile karşı karşıya kalınması nedeni ile işletmeyi finansal açıdan sıkıntıya sokacaktır. Diğer yandan işletmelerin proje finansmanında kullanacakları kaynakların maliyeti de son derece önemlidir. Seçilen finansman kaynakları işletmeleri uzun vadeli finansal yükümlülükler altına sokacaktır. Bu yükümlülüklerin maliyeti işletmenin ortalama sermaye maliyetine etki edecek bu ise projelerin karlılığı konusunda bir sarmal oluşturacaktır. Bu nedenle işletme yönetimleri proje finasmanını sağlama konusunda en uygun en düşük maliyetli finansman alternatiflerini bulmak için çaba içinde olmalıdırlar. Düşük maliyetli finansman kaynakları işletmenin ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinin de düşmesi anlamına gelmektedir. İşletmelerin projelerin finansmanında kullanabilecekleri orta ve uzun vadeli başlıca finansman alternatifleri şu şekilde sıralanabilir: • Öz kaynaklar (hisse senetleri, dağıtılmayan karlar, amortisman fonları vb.) • Orta vadeli banka kredileri • Orta vadeli yatırım malları kredileri • Forfaiting • Leasing • Tahvil çıkarma • Rotatif krediler Öz kaynaklar; öz kaynaklar, proje finansmanında öncelikli kullanılması önerilen bir finansman kaynağıdır. İşletme dışından gruplar için proje finansmanında kullanılan özkaynağın, işletme sahip ya da sahiplerinin projenin başarısına olan inançlarının da bir göstergesi olduğu şeklindeki algılanması söz konusudur. Finansman tekniği açısından projeye dışarıdan destek verecek kredi kurumları için de emniyet ölçüsü öz kaynaklardır. Orta vadeli banka kredileri; bankaların proje finansmanına yönelik olarak geliştirdikleri çok sayıda kredi mevcuttur. Bu krediler genellikle yatırım dönemi ödemesiz olarak geliştirilmiştir. Yatırım projeleri genellikle yüksek tutarlı olduğu için bu tür kredilerde yatırım projeleri ya da iş planları bankalar tarafından istenen raporlardır. Bir çok orta vadeli banka kredisinde işletmenin ve projenin riskine karşılık özel teminatlar da istenilmektedir. 225 Orta vadeli yatırım malları kredileri; Projelerde kullanılması ön görülen yatırım mallarının satıcılarından sağlanan orta ve uzun vadeli ödeme kolaylıkları bu kapsamda değerlendirilir. Tutarsal değerleri yüksek olan yatırım mallarını satan işletmeler, bu malların satışı sırasında bu tür olanaklar sağlayabilmektedir. Forfaiting; özellikle yurtdışından ithal edilen yatırım mallarında alacağın bir banka tarafından güvence altına alınması ile vadeli alacak haklarının, ihracatçıya rücu edilmeksizin iskonto edilerek satılmasıdır. Bu teknikte forfaiting şirketi banka kefaleti ile yatırım mallarının kredili satışına olanak sağlamakta, ortaya çıkan orta ve uzun vadeli alacağı satıcı firmadan satın alarak işlemin gerçekleşmesine yardımcı olmaktadır. Uygulamada forfaiting kadar uzun olmayan alacaklar için forfaitinge çok benzeyen factoring uygulamalarının proje finansmanında kullanıldığı görülmektedir. Leasing; Kiralama olarak da bilinen leasing uygulamaları da proje finansmanında özellikle de projeye konu yatırım mallarının finansmanında sıkça kullanılmaktadır. Projeye konu yatırım malı leasig şirketi kanalı ile peşin satın alınmakta ve leasing şirketine taksitler şeklinde ödeme yapılmaktadır. Ödemeler bittiğinde ise anlaşmanın özelliğine göre söz konusu yatırım malının sahipliği işletmeye geçmektedir. Tahvil çıkarma; İşletmeler banka teminatı ile ya da banka teminatı olmaksızın sadece kendileri uzun vadeli borçlanma senetleri (tahvil) çıkararak finansal pazardan kaynak sağlayabilirler. Sağlanan bu kaynaklar ile de proje finansmanı gerçekleştirilebilir. İşletmelerin tahvil çıkarma yolu ile projenin finansmanını sağlaması dolaylı yoldan sağlanan bir finansman şeklidir. Çünkü tahvili satın alarak işletmeye finansman sağlamış olan finansörler projeye değil işletmeye borç vermiş durumdadır. Rotatif krediler; bu krediler işletmelere tanınmış limitler içinde işletmelerin bankadan sürekli kullanabildikleri kredileri ifade etmektedir. Kullanıldıkça azalan ödeme yapıldıkça kullanılabilecek kısmın arttığı bu krediler temelde projelerin finansmanında kullanılmak için değildir. Ancak beklenmeyen giderlerin çıkması durumunda projenin hayata geçirilmesinde gecikme yaşanmaması için bu kaynağın da kullanılması mümkün olabilir. Ancak bu tür rotatf krediler zaman içinde ödeme yapılmasını da gerektirir. Eğer işletme rotatif kredisini zaman zaman tamamen kapatamıyor ise finansman ihtiyacı kronik hale gelmiş ise bu durumda rotatif krediden çıkarak, orta ve uzun vadeli bir krediye geçmesi işletmeye önerilir. 226 Özet Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş ile önem kazanan girişimcilik, kişinin düşünsel emeğini ekonomik değere dönüştürmesi olarak ifade edilmektedir. Başarılı bir düşünsel emeğin ekonomik değere dönüştürülmesi aynı başarı ile yapılmaz ise sonu hüsranla biten bir macera olmaktan öteye gitmez. Bu neden ile girişimciler iş fikirlerini başarılı bir şekilde ekonomik hayata geçirebilmek için iş planı adı verilen dökümanı hazırlamak zorundadır. Bir yatırım projesinin hazırlanması ve değerlendirilme çalışması ya da yaygın olarak bilinen diğer adı ile "fizibilite etüdü" genel olarak üç temel amaç ile hazırlanır. Bu amaçlardan ilki yatırım yapacak yatırımcıların, yapacakları yatırımı değerlendirmek istemeleri, ikincisi devlet teşvik ve yardımlarından yararlanmış ya da yararlanmak isteyen işletmelerin doğru işletme ve projeler olduğundan emin olunmak istenmesi ve son olarak da kredi talebinde bulunulmuş ise kredi kurumlarının talep edilen kredinin gerekliliği ve geri ödenme şansının ne olduğunu bilmek istemeleridir. İş planları girişimcinin iş fikrinin başarıya ulaşmasında yardımcı olan bir araçtır. İş planları farklı amaçlar için hazırlanıyor gibi görülse de özünde iş fikrinin başarıya ulaştırılması vardır. Bu amaçla bakıldığında iş planı; planlama, yönetim ve iletişim aracıdır. Kuruluş aşamasında sermaye sağlama, stratejik ortaklara ulaşma, işletmenin karlılığını belirleme ve bu yol ile işletmeye yatırımı cazip kılmak, iş planının amaçlarını oluşturur. Fizibilite raporu için standart bir format bulunmamakla birlikte, içeriği değerlendiricileri tatmin edecek şekilde yeterli bilgi ve veri ile doldurulmuş fizibilite raporu; sunuş ve özet kısmından sonra; projenin tanımı, projenin yapılacağı ülkenin genel tanımı, yatırımın niteliğinin açıklanması, projelerin incelenme ve irdelenme raporu, iş programı, firma profili, finansal analiz, sonuç ve ekler kısımlarından oluşur. Tanıtıcı bir döküman olan iş planı, kurulmuş ya da kurulacak olan işletmenin planlarını ortaya koyar. Bu planların nasıl gerçekleştirileceğini gösterir. İş planında işletmenin tanımlanmasından sonra kısa, öz ve doğru bir projeksiyon yapılır. İş planında geleceğe ilişkin yapılması gerekli projeksiyonlar en azından; pazar ve pazarlama, üretim, kapasite, yönetim, organizasyon ve finansal konuları içerecek şekilde yapılmalıdır. Yatırım projeleri hazırlandıktan sonra sıra hazırlanan raporların finansal açıdan değerlendirilmesine gelir. Bu değerlendirmeler sonucunda işletme projenin yapılmasına ya da yapılmamasına karar verecektir. Bu noktada verilecek yanlış kararlar işletmeleri zarara uğratabileceği gibi rekabet avantajı elde edebileceği fırsatlardan da mahrum kalmasına neden olacaktır. İş planlarının tek bir formatı olmamakla birlikte, doğru hazırlanmış iş planları ne gereksiz bilgi ne de ihtiyaç duyulandan az bilgi içerir. Bir iş planında bulunması gereken bölümler; giriş, işletmenin tanıtımı ve geçmişi, pazarlama planı, üretim planı, yönetim ve organizasyon planı, araştırma ve geliştirme planı , riskler bölümü, finansal plan, aktivite planı ve ekler şeklinde sıralanabilir. Yatırım projeleri (fizibilite raporları) değerlendirilirken kullanılan değerleme yöntemleri paranın zaman değerini dikkate alıp almamalarına göre, statik ve dinamik yöntemler olarak ikiye ayrılabilir. Paranın zaman değerini dikkate almayan yöntemler statik yöntemler olup,geri ödeme süresi yöntemi, ortalama yıllık net karın yatırım tutarına oranı yöntemi, ortalama yıllık karın ortalama yatırım tutarına oranı yöntemi en çok kullanılan yöntemlerdir. Diğer taraftan paranın zaman değerini dikkate alan daha doğru sonuçlar verdiğine inanılan dinamik yöntemlerden en fazla kullanılanları; net bugünkü değer yöntemi, iç karlılık oranı yöntemi ve karlılık endeksi yöntemidir. Proje tekliflerinin finansmanında ise orta ve uzun vadeli finansman alternatiflerinin kullanılır. İşletmeler iş planlarının yanı sıra varlıklarını devam ettirebilmek ve işletme amaçlarını gerçekleştirebilmek için yatırım yapmak istediklerinde hazırladıkları bir başka rapor da (yatırım projeleri) fizibilite raporlarıdır. Yatırım projesi, belirli bir üretim işini en az maliyetle gerçekleştirmek ve en yüksek ekonomik ve teknik etkinliğe ulaşmak için, hangi malın hangi kapasitede ve nerede üretileceğinin, bilgi ve verilerin sistematik kullanılması ile kararlaştırılması ve uygulamaya konulması davranışıdır. 227 Kendimizi Sınayalım 5. Gruplandırılmış bir serinin bilinen değerlerine dayanarak, bilinmeyen değerlerinin hesaplanmasına ne ad verilir? 1. Aşağıdakilerden hangisi iş planında bölüm olarak yer almaz ? a. Giriş a. Enflasyon b. Üretim planı b. Enterpolasyon c. Finansal plan c. Stagfilasyon d. Pazarlama planı d. Resesyon e. Sonuç e. Projeksiyon 2. Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? a. İş planı bir planlama aracıdır. 6. Paranın zaman değerini dikkate almayan değerlemeye yöntemlerine ne ad verilir ? b. İş planı yazılı olmak zorundadır a. Statik yöntemler c. İş planı işletmenin vizyonunu da gösterir b. Dinamik yöntemler d. İş planı sadece işletmenin finansal kaynaklarını planlamada kullanılır. c. Rasyonel yöntemler e. İş planı girişimcinin iş fikrinden yatırım aşamasına geçmesinde kullanılan bir araçtır. e. Enflasyonist yöntemler d. Rassal yöntemler 7. Aşağıdakilerden hangisi statik değerleme yöntemleri arasında yer almaz ? 3. Yatırım projeleri için kesin yatırım kararı alınmadan önce yapılması düşünülen yatırımlarla ilgili olarak ekonomik, teknik ve finansal araştırmaların yapılarak sözkonusu yatırımın karlı olup olmadığını ortaya koyan çalışmalara ne ad verilir? a. Geri ödeme süresi yöntemi b. Net bugünkü değer yöntemi c. Masraf karşılaştırma yöntemi a. Verimlilik Etüdü d. Masrafa oranla gelir yöntemi b. Fizibilite Etüdü e. Ortalama yıllık gelirin yatırım tutarına oranı c. Finansman Etüdü 8. İş planında işletmenin hukuki statüsünün ve bu statünün seçilme nedeninin anlatıldığı bölüm aşağıdakilerden hangisidir ? d. Pazarlama Etüdü e. Rasyonelleştirme Çalışması a. Giriş 4. Proje tekliflerini öncelik sıralaması yapmak için kullanılan nesnel kriterlere ne ad verilir ? b. İşletmenin tanıtımı ve geçmişi a. Oransal ölçütler c. Yönetim ve organizasyon planı b. Teknik ölçütler d. Pazarlama planı c. Karlılık ölçütleri e. Üretim planı d. Etkinlik ölçütleri e. Yatırım ölçütleri 228 9. NBD yönteminde iskonto oranı belirlenirken aşağıdakilerden hangisine dikkate alınmaz ? Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı a. Ortalama sermaye maliyeti 1. e Yanıtınız yanlış ise “İş planının hazırlanması” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. b. Yatırımın taşıdığı risk c. Yatırımın büyüklüğü 2. d Yanıtınız yanlış ise “İş planı kavramı ve önemi ile iş planının yararları” başlıklı konuları yeniden gözden geçiriniz. d. İşletmenin ortalama karlılığı e. Benzer yatırımlardaki karlılık oranı 3. b Yanıtınız yanlış ise “Fizibilite etüdü kavramı ve amaçları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. Aşağıdakilerden hangisi orta ve uzun vadeli finansman kaynakları arasında yer almaz ? a. Factoring 4. e Yanıtınız yanlış ise “Proje hazırlama ve karar alma süreci” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. b. Forfaiting c. Leasing 5. b Yanıtınız yanlış ise “Kiralama işleminin tarafları ve işleyişi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. d. Özkaynak e. Tahvil 6. a Yanıtınız yanlış ise “Statik yöntemler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 7. b Yanıtınız yanlış ise “Statik yöntemler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 8. b Yanıtınız yanlış ise “İşletmenin tanıtımı ve geçmişi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 9. c Yanıtınız yanlış ise “Net bugünkü değer” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. a Yanıtınız yanlış ise “Proje tekliflerinin finansmanı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 229 Sıra Sizde Yanıt Anahtarı zamanı geldiğinde ödeyebilecek nitelikte olduğunu önceden görmek ve emin olmak için bir fizibilite etüdü (raporu) isterler. Sıra Sizde 1 İş planlarını girişimcinin kendisi hazırlamalıdır. Elbette eksik olduğunu düşündüğü alanlarda uzman kişi ve/veya kuruluşlardan bilgi ve yardım alabilir. Hatta almalıdır. Ancak iş planı girişimcinin yol haritasıdır. Bu yol haritasının şekillendirilmesinde girişimcinin düşünce ve yaklaşımları da son derece önemlidir. İş planlarının tüm sorumluluğu danışmanlar olsa da girişimcidedir. Sıra Sizde 4 Yatırım tekliflerinin ekonomik anlamda karlılık açısından değerlendirilmesinde kullanılan yöntemler çeşitli şekillerde sınıflandırmaktadır.. En çok kabul gören sınıflandırma biçimi, yöntemlerin paranın zaman değerini dikkate alıp almamasına göre yapılan sınıflandırmadır. Bu sınıflandırmaya göre değerleme yöntemleri statik ve dinamik yöntemler olarak ikiye ayrılabilir. Statik yöntemler paranın zaman değerini dikkate almamaktadır. Başka bir ifade ile gelecekte (5 veya 10 sene sonra) elde edilecek nakit girişi ile bugün elde edilecek nakit girişleri arasında bir ayırım gözetmemektedir. Dinamik yöntemler ise paranın zaman değerini dikkate alarak yatırım tekliflerini değerlemektedir. Sıra Sizde 2 Herşeyden önce pazarlama planı işletmenin gelecekteki satış tutarının doğru belirlenmesine yönelik bir çalışmadır. Satışlar işletmenin gelirleri demektir. İşletmeler elde ettikleri gelirler sayesinde sorumlu oldukları giderleri ödeyebilir, harcamaları yapabilirler. Satış rakamları aynı zamanda işletmenin üretim miktarı ve finansman ihtiyacının belirlenmesinde de doğrudan etkilidir. Bu nedenle işletmelerin var olabilmeleri en azından varlıklarını devam ettirebilmeleri herşeyden önce doğru satış rakamlarının belirlenmesi ile mümkündür. Sıra Sizde 5 İşletmelerin temel amaçlarından en önemlisi kar elde etmektir. İşletme sahipleri ve/veya ortakları işletmeye verdikleri finansal destekler karşılığında belli bir vadeye sahip olmasa da bir beklenti içindedir. İşletmeler bu beklentileri işletme sahibi veya ortaklara yaptıkları kar payı (dividant) ödemeleri ile karşılamaya çalışır. Diğer yandan işletmede kullanılan yabancı kaynakların da paranın zaman değeri (faiz) nedeni ile bir maliyeti vardır. Kısaca işletme bilançosunda bilançonun pasif tarafında yer alan ve işletme varlıklarının finansmanını oluşturan tüm kalemlerin işletme için bir maliyeti vardır. İşletmenin finansal kaynaklarının ağırlıklı ortalaması alınarak bulunan sermaye maliyeti, projelerin değerlendirilmesinde de anahtar bir kavramdır. Eğer proje teklifi sözü edilen sermaye maliyetinin altında bir getiriye sahip ise bu proje teklifi rededilir. Aksi halde proje teklifinin getirisi sermaye maliyetinin üzerinde ise kabul edilir. Çünkü sermaye maliyetinin altında getiri sağlayan projeler başta işletmenin sermayesi olmak üzere işletmenin kaynaklarını boşa kullanılması anlamına gelmektedir. Bu durum işletmeye ilave yük demektir. Başka bir ifade ile boşa kullanılan işletme kaynakları işletmeye konulan sermayenin verimliliğini de düşürecektir. Bu neden ile işletmeler ağırlıklı ortalama sermaye maliyetlerinin altında getiri sağlayan projeleri kabul etmezler. Sıra Sizde 3 Bir yatırım projesinin hazırlanması ve değerlendirilme çalışması ya da yaygın olarak bilinen diğer adı ile "fizibilite etüdü" genel olarak üç temel amaç ile hazırlanır. Bu amaçlardan birincisi, makro ve mikro bazda yatırım kararını verecek olanlar optimal kaynak kullanımı sağlamak amacı ile bir yatırım projesini hazırlama ve değerlendirme çalışmasına ihtiyaç duyarlar. Bu açıdan fizibilite etüdü doğru yatırım alanının kapısını açan ve yol gösteren bir rehberdir. İkinci olarak, hükümetler özel sektör yatırımlarını teşvik etmek ve desteklemek amacı ile işletmelere yatırım teşvikleri ve krediler verirler. Ancak hükümetlerin uzmanları, verilen bu teşvik ve kredilerin doğru yatırımlara aktarıldığından emin olmak ve zamanı geldiğinde verilen kredileri geri ödeyebilecek niteliğe sahip yatırım önerileri olduğuna inanmak için talep sahiplerinden yatırım önerilerine ilişkin bir fizibilite etüdü isterler. Son olarak, yatırımda bulunacak işletmeler arzuladıkları yatırımlarını gerçekleştirmek için eğer bir finansman kuruluşundan dış finansman (kredi) talebinde bulunuyorlarsa, akılcı finansman kuruluşları yatırım önerisinin talep edilen borcu ve faizini 230 Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Sıra Sizde 6 4. yıl sonunda T20.000'lik hurdanın %20 iskonto faktörü ile bugünkü değeri T9.640 olacaktır. (20.000 x 0,482 = T9.640) P 4 projesinin nakit girişlerinin toplamı 73.687 + 9.640 = T83.327 olacaktır. Projenin nakit çıkışları T80.000 olduğundan P 4 projesinin NBD = 83.327 80.000 = T3.327 olacaktır. Sonuç pozitif çıktığı için P 4 proje teklifi sözü edilen şartlarda kabul edilecektir. Tutar, H. ve Kçük O. (2003). Girişimcilik ve Küçük İşletme Yönetim, Ankara, Seçkin Yayıncılık. King, R. Çev: Özdemir K. (2007). Küçük İşletmeler İçin Büyük Fikirler, İstanbul, Pegasus Yayınları. Çelebi, E. (1992). Yatırım Harcamaları Hesapları Etüt ve Analizleri İle Yatırımların Verimliliğini Artırabilme Olanakları, İstanbul, Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi. Akgüç, Ö. (1984). Kredi Taleplerinin Değerlendirilmesi, Ankara, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Suiçmez, H. (1990). Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankacılığında Proje Değerlendirme ve Verimlilik, Ankara, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları. Büker, S. - Aşıkoğlu R. ve Sevil G. (1997). Finansal Yönetim, Eskişehir. Akgüç, Ö. (1998). Finansal Yönetim, İstanbul, Muhasebe Estitüsü Eğitim ve Araştırma Yayınları No:65 Şahin, H. (1998). Yatırım Projeleri Analizi, Bursa, Ezgi Kitabevi Yayınları. Okka, O. (2009). Finansal Yönetim, Ankara, Nobel Yayınları. 231 Sözlük A İ Arbitraj: Kısa dönemli fonların piyasalarda meydana gelen fiyat farklılıklarından yarar sağlamak amacıyla yapılan alım satım işlemidir. İflas: Bir tacirin borçlarını ödeyememesinin alacaklı ya da alacaklıların talebi üzerine mahkemece karar ve ilan edilmesidir. İnovasyon:Yenilik. İstihdam: İş verme, iş gücünün ekonomik faaliyet alanlarında çalıştırılması. Tam istihdam, işsizliğin asgari düzeye düşürülmesini ifade eder. Eksik istihdam ise iş gücünün bir bölümünün işsiz olduğu durumdur. B Bütçe: Gelecekteki belirli bir dönemde gerçekleşmesi düşünülen gelir ve giderlerin karşılıklı listesini içeren cetveldir. Büyüme: İş gücü, doğal kaynaklar ve donanımda, kişi başına bir yıldan geçen yıla oranla daha yüksek bir gelir sağlayacak şekilde kaydedilen artış. K Kapitalizm: Sermayedarlık. Üretim araçları sahipliğinin özel kişilere ait olduğu ekonomik sistemdir. Bireylere, ekonomik hayatın başlıca unsuru gözüyle bakar. 1400′lü yıllarda Avrupa’da kök salmaya başlamış, 19. yüzyılda başlayan Sanayi Devrimi ile şekillenmiştir. 1873 ve 1929 yılları arasında bir dizi ekonomik panik, çöküntü ve gerileme yaşanmışsa da bu yıllar modern refah devletinin doğduğu dönem olmuştur. Kapitalizmde ithalat, kotalara ve yüksek gümrük vergilerine bağımlı olabilir. Bütün mal ve faktör piyasaları kamu tarafından kontrol altında bulunabilir Kâr: Toplam hasılattan toplam maliyetin düşmesi ile elde edilen değerdir. Kayıt Dışı Ekonomi: Devletten gizlenen, kayda geçirilmeyen/geçirilemeyen ve bu sebeple denetlenemeyen faaliyetler olarak tanımlanabilir. Enformel ekonomi, illegal ekonomi, gayri resmi ekonomi, gizli ekonomi diye de adlandırılır. Genel olarak kayıt dışı ekonominin, mal ve hizmet üretimine konu olmasına karşılık ekonominin geleneksel ölçüm yöntemleriyle bütünüyle tespit edilemeyen ve GSMH hesaplamalarına yansımayan alanları kapsadığı kabul edilmektedir. E Enflasyon: Günlük deyimde “genel fiyat seviyesindeki yükselme eğilimi” olarak bilinmesine karşın, ekonomide eğilimin nasıl hesaplanacağı tartışılmaktadır. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün her ay açıkladığı Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) artış oranı enflasyon rakamı olarak belirleniyor. Enflasyon, talep, maliyet, ılımlı ve hiper olarak dörde ayrılabilir. G Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH): Bir ulusal ekonomide belirli bir dönem içinde (genellikle bir takvim yılında), üretilen mal ve hizmet değerlerinin toplamıdır. Gelir Dağılımı: Bir ülkedeki toplam gelirin bireylere ya da değişik sınıf ve tabakalara dağılımı; bir ekonomide belirli bir dönemde yaratılan gelirin kişiler, gruplar ve üretim faktörü sahipleri arasında paylaşımı. Gelirin tüketici birimleri, aileler ya da kişiler arasında bölüşümüne kişisel gelir bölüşümü, üretim faktörlerine göre bölüşümüne de fonksiyonel gelir bölüşümü denir. Girişimci: Müteşebbis; gerekli sermayeyi ve üretim girdilerini sağlayarak bir işletme oluşturan kimse; üretim faktörlerini veya alıcıyla satıcıyı bir araya getiren kişi; piyasa koşullar içinde sermayeye en yüksek geliri sağlayacak mal ve hizmetlerin üretimini öngören ve bu amaçla sermayeyi üretim sürecine sokan kişi. L Liberalizm: Ekonomik alanda serbest rekabet ve devletin ekonomiye müdahalesinin asgariye indirilmesi ilkeleridir. Ferdin kendi kendine yön verebileceği prensibi üzerine kurulu bir serbestlik sistemi. Amaçları; fertleri hürriyete kavuşturmak, temel hak ve hürriyetleri korumak, ferdi ve toplumsal inisiyatifi artırmak ve topluma canlılık kazandırmaktır. 233 M R Makroekonomi: Ekonomik olayları küresel olarak ele alan ve çözümleyen ekonomidir. Makro büyüklükler, toplam üretim, toplam istihdam, toplam işsizlik, genel fiyat düzeyinin değişme oranı, ekonominin büyüme hızı gibi büyüklüklerdir. İngiliz ekonomisti Keynes'in ileri sürdüğü, "Birey için doğru olan, toplum için doğru olmayabilir. Toplum için doğru olan da birey için doğru olmayabilir" anlayışından yola çıkılarak ortaya atılan mikro ekonomi karşıtıdır. Mikroekonomi: Ekonomik olayları bireysel açıdan ele alan ve çözümleyen ekonomidir. Özellikle tüketicilerin ve firmaların davranış biçimlerini inceleme konusu yapar. Rekabet: Herhangi bir etkinlik alanında ayrı ayrı kişi ya da gruplar arasında sürdürülen yarış, firmalar arasında pazar payı, kar, ciro gibi kriterler üzerinden öne geçmek için verilen mücadele. Risk: Ticarette zarar etme tehlikesi, risk, kazanma ihtimalinin yanında kaybetme tehlikesinin de bulunduğu durum, riziko; herhangi bir teşebbüs konusunda sonucun kötü olabileceği düşüncesine fazla yer vermeden işe başlama ve yürütmeye çalışma kavramı. S Serbest Piyasa Ekonomisi: Ekonomik faaliyetlerin tam rekabet şartları içinde serbestçe yapılabildiği, ekonomik sorunların çözümünün devletin ekonomiye müdahalesiyle değil fiyat mekanizması aracılığı ile gerçekleştirildiği ekonomi. Arz ve talebin temel belirleyici olarak kabul edildiği bu tür ekonomilerde fiyat mekanizmasının iyi işlemesi zorunludur. Sermaye: Anamal, anapara, kapital eş anlamlılarıdır. Bir teşebbüsün kuruluşunu ve faaliyete geçmesini sağlamak amacıyla öz kaynak olarak konulan ya da taahhüt edilen para veya mal şeklindeki kıymettir. Mübadele yoluyla gelir sağlamaya tahsis edilen servet; klasik ekonomide gelir elde edebilmek için işletilebilecek her türlü mal ve para; Marksist kuramda artık değer yaratmak için kullanılan üretim araçları ve para. N Neo-Klasik İktisat Okulu: 1870′li yıllardan özellikle 1920 yılının sonlarına kadar geçen dönem içinde klasik değer teorisinde köklü değişmeler yapmakla birlikte klasik görüşleri ve liberal ideolojiyi sürdüren iktisatçılar tarafından savunulması. O OECD: -Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı- (Organisation for Economic Cooporation and Development): 1960 yılının aralık ayında imzalanan bir konvansiyonla 1961'in eylül ayında faaliyete geçmiştir. Merkezi Paris'tedir. P Para: Mal ve hizmetlerin değişim aracı. Ekonomide madeni, banknot para birimlerinin yanı sıra vadesiz mevduatlar ve kredi kartları da para unsurları içinde sayılır. Değişim aracı, değer ölçütü ve saklama işlevi vardır. Vadeli mevduat, devlet tahvili gibi değişim araçları da para benzeri olarak değerlendirilir. Piyasa Ekonomisi: Birbirinden bağımsız hareket eden, çok sayıda tüketici ve üreticiden meydana gelen, fiyat mekanizmasına dayalı mübadele ekonomisidir. Hangi mal ve hizmetin üretileceğine tüketici karar verir. Tüketici tercihlerinin açıklanmasında piyasa göstergesi fiyatlardır. V Vergi İadesi: Vergi sorumlusunun çifte vergilendirilmesini telafi etmek veya ihracatı, üretimi, herhangi bir ekonomik faaliyeti teşvik etmek amacıyla bazı vergi konularında önceden alınan verginin bir kısmının veya tamamının mükellefe geri verilmesidir. Y Yerel Yönetimler: Kendi özel gelirlerine ek olarak genel bütçeden yardım alan, özel bütçeli kuruluşlar. Başlıcaları belediyeler ve il özel idareleridir. 234