C. Senatosu B : 36 4 ncü hususa değineyim. Ortak Pazarda yaptığınız gibi, yani dış yardımlara şiddetle muhtaç olduğunuz için, ne pahasına olursa ol­ sun ya di* politikada oy vermek, ya ekonomiden tâviz vermek suretiyle Türkiye politikasını ekonomik olarak, dış politika olarak daima ba­ ğımlı hale getirdiğiniz içindir ki, Çin mesele­ sinde de böyle müstakil değilsiniz. Nasıl ki, Ortak Pazar meselesinde Türkiye efkârını alda­ tıyorsunuz ve diyorsunuz ki «karşılıklı tavizler elde ettiğimizden, bu münasebetle Türkiye'nin aldandığını söylemek, hele hele 11 yıl hazırlık devresini beklemenin hiçbir mânası yoktur. Çünkü Türk ekonomisi güçlenmiştir.» Bakınız Sayın Bakan; bize de «Türk ekonomisi zayıf­ tır» diye söylemediğimiz bir fikri izafe ettiniz. Biz Türk ekonomisi zayıf demedik. «Türk eko­ nomisi zayıflığa götürülüyor,» dedik, tşte arz edeyim. 1964 ten 1970 e kadar Türkiye ile Av­ rupa Ekonomik Topluluğu arasında yapılan dış ticaret hadlerine baktığımız zaman, Türk eko­ nomisinin za'fa uğratıldığı gösterilir. Rakamı şimdi okuyacağım. 1964 ten 1970 e kadar yaptığımız Avrupa Ekonomik Topluluğu alış - verişimde açık 17 milyondan 20 milyon dolara yükselmiştir, ihracatımız % 38 den, % 23 e inmiştir; ithalâtımız % 38 den % 47 ye çıkmıştır. Hazırlık döneminde, hiçbir taviz ver­ mediğimiz bir dönemde, karşılıklı taviz verme­ diğimiz dönemde, dış ticaret dengemizin böyle­ sine aleyhimize dönük bir gidişi, bir marifet gibi Türk efkârı umumiyesine anlatılmasını, bu yüzden katma protokol imzalanmasını söyle­ mediğimiz halde, bize Türk ekonomisinin za'fını izafe etmenizi nasıl bağışlarım ben. Size söylüyorum, Türkiye'de ihracı kabil 21 bin ton pamuk ipliği vardır. Sizin Ortak Pazar katma protokolünü imzaladıktan sonra elde ettiğiniz ihraç tavizi 300 tondur. Türkiye'­ de ihracı kabil potansiyel sanayi ürünü 120 milyon metre pamuklu bez vardır. Sizin Ortak Pazar katma protokolünü imzaladıktan sonra koparabildiğiniz tâvizin hepsi 5 milyon metre­ dir. Bu mu kopardığınız taviz, bu mu ihracatı kolaylaştırmanız, bu mu Ortak Pazar'dan isti­ fadeniz? Söyler misiniz bana, Garp nezdinde Yuntad, yahut gâvurca ismi ne ise, işte o tica­ ret şeyinin, Yuntadın toplantısı var, 77 az ge­ lişmiş ülkeye, beraber olduğumuz Avrupa — 399 3 . 2 . 1971 0:2 Ekonomik Topluluğu ülkeleri dâhil, karşılık­ sız gümrük avantajı tanıyorlar % 100 ya da % 0. Siz bu ülkelere dâhil değilsiniz, biliyor musunuz? Çünkü siz Ortak Pazar toplumuna dâhilsiniz. Ortak Pazar'a dâhil olduğunuz için 17 gelişmiş ülkenin, 77 ülkeye tanımak istedi­ ği % 0 gümrüğe giremiyorsunuz. Neden? Çün­ kü Amerika sizi bir tarafa çekti, dedi ki; hem, Ortak Pazar'a gireceksiniz ve onlarla ekonomik bütünleşmeye yanaşacaksınız ve onlarla güm­ rük birliği kuracaksınız, hem de müşterek gümrük tarifesini kalkan olarak kullanacaksı­ nız, bir taraftan da bizimle alışveriş yapacaksı­ nız. Böyle şey yok dedi ve sizi mahrum etti. Nasıl çıkacaksınız bizim huzurumuza? Yuntad da yapılan o tavizsiz gümrük indirimleri kon­ feransı muvaffak olursa, ben o zaman neden dolayı yalnız 6 tane ülkeden makina ithal zo­ runda kalayım, bugünkü şartlarla. Siz çok yüksek bir sanayi düzenine ulaştığımızı söylü­ yorsunuz. Size soruyorum, sanayileşmekte 1967 den bu yana gittikçe düşen bir kalkınma hızın­ dan haberdar değil misiniz? Sizin elinize kim verdiyse o rakamları yanlış vermiş. % 11 den başladık, bugün % 5 - 6 civarındayız. Sanayileşmiyoruz, sanayi çöküntüsüne başladık, dana bitirmeden problemimizi. Yann daha çok zor­ luklarla karşıkarşıya olacağız, iyisi mi, şu 11 yıllık dönemde acaba kendimizi daha güçlü bir hale getirirnıiyiz diye masum isteMerimizi siz, âmme efkârına 220 milyon dolar karşılığımda vermemiş mi oluyorsunuz, Sayın Bakan? Teşek­ kürler sunarım. (C. H. P. sıralarından alkışlar) DIŞİŞLERİ BAKANI İHSAN SABRI ÇAĞLAYANGS-İL (Bursa) — Söz istiyorum. BAŞKAN — Sayın Bakan, yani tavzihten sonra doğru cevap vermiş olmak için cevap hakkınızı kullanacaksınız. Buyurunuz. NAZİF ÇAĞATAY (İzmir) — O zaman bi­ ze de söz vereceksiniz. BAŞKAN — Müzakereyi açmak mecburi­ yetinde bıraktınız, efendim. FİKRET GÜNDOĞAJ* (İstanbul) — O za­ man Sayın Başkan, söz istiyoruan. BAŞKAN — Müsaade buyurun, hayır, size söz veremem. Çünkü, Saym Bakanın size izafe ettiği hususlara cevap vermiş oldunuz. Sayın Bakan, sizin söylediğinize doğru cevabı ver­ mek mecburiyetinde.