A. TÜRKLER’İN İSLAMİYETİ KABULÜ 6- Birçok medrese, zaviye ve cami yaptırdılar. Bağdat’ta dünyanın ilk üniversitelerinden kabul edilen Nizamiye Medresesi’ni kurdular. I. Türkler’in Müslümanlarla Karşılaşması Hz. Ömer’in Sasani topraklarını (İran - ırak) fethetmesiyle, Türklerle Müslümanlar sınır komşusu oldular. Hz. Osman zamanında, Türklerle Müslümanlar arasında ilk savaşlar başladı. Emeviler zamanında savaşlar devam etti. Türgişler’le yapılan savaşlarda, Türgişler Maveraünnehir bölgesinin İslamlaşmasını geciktirdiler. Türkler, Müslüman İranlılarla birlikte hareket ederek, Emevilerin yıkılmasında etkili oldular. Türkler, yönetimde daha adil ve eşit hareket eden Abbasiler, döneminde İslam dinine ilgi duymaya başladılar. Çinlilerle, Müslümanlar arasında yapılan 751 Talas Savaşı’nda Türkler, Doğu Türkistan’ı Çinlilere karşı koruyacak güçte olmadıklarından Müslümanların yanında savaşa katıldılar. Talas Savaşı sonunda; Orta Asya Çin hâkimiyetine girmekten kurtuldu. İslamiyet, Orta Asya ve Hindistan’a doğru yayılmaya başladı. İslâm dünyası, Çinlilerden kâğıt ve matbaayı aldı. Türk – Arap dostluğu başladı. Arap tacirler İpek Yolu üzerinde Türklerle ticaret yapmaya başladı. 7- Türkler birçok bilim adamı, mimar, devlet adamı ve komutan yetiştirerek İslam medeniyetinin yükselmesine katkıda bulundular. İlk NOT Müslüman Türk boyu Karluklar’dır. İlk Müslüman Türk devleti Karahanlılar’dır. B. İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ I. Karahanlılar (840 - 1212) Orta Asya da kurulan ilk Müslüman Türk Devleti’dir. Bu devlet Karluk, Basmil, Yağma, Çiğil ve Tuhsi gibi Türk Boylarının birleşmesiyle kurulmuştur. Devletin kurucusu Bilge Kül Kadir Handır. Bu devletin en önemli dönemi ise Saltuk Buğra Han dönemidir. Saltuk Buğra Han İslam’ı kabul ettikten sonra Abdülkerim ismini almıştır. Saltık Buğra Han İslamiyeti resmi din ilan etmiştir. Karahanlılar NOT etmelerine İslamiyet’i rağmen, kabul Türklük özelliklerini de korumuşlardır. ll. Türklerin İslamiyeti Kabul Etme Sebepleri; 1- Göktanrı inancıyla, göstermesi İslam dininin benzerlik 2- Göktanrı inancının tek Tanrılı bir inanç olması, Kurban geleneğinin olması 3- Her iki dinde de ahiret anlayışının, cennet, cehennem kavramlarının bulunması 4- Türklerin ahlâk anlayışı ile İslam ahlâk anlayışının benzemesi 5- İslamiyet’te ki Cihat anlayışının, Türklerdeki savaşçılık ruhuyla benzerlik göstermesi. Karahanlılar’ın en parlak ve güçlü dönemleri ise Yusuf Kadir Han dönemidir. Ancak Gazneli Sultan Mahmut’un Karahanlılar’a karşı saldırısını durduramayan Yusuf Kadir Han, Horosan topraklarını Gazneliler’e bırakarak çekilmek zorunda kalmıştır. Yusuf Kadir Hanın ölümünden sonra taht kavgaları neticesinde devlet Doğu ve Batı Karahanlı devleti olarak ikiye ayrılmıştır. Doğu Karahanlılar’a Karahitaylar (1211), Batı Karahanlılar’a ise Harzemşahlar (1212) son vermiştir. Karahanlı Devletinin Özellikleri; lll. Türklerin İslam Dünyası’na Hizmetleri; İlk Müslüman Türk devletidir. 1- İslam siyasi birliğini sağladılar. 2- Büyük Selçuklular ve Gazneliler Abbasi halifesini korudular. 3- İslam dünyasını hedef alan Haçlı Seferlerine karşı mücadele ettiler. 4- İslamiyet’in geniş alanlara yayılmasını sağladılar. 5- Hindistan, Pakistan, Afganistan, Orta Asya, Anadolu ve Balkanlara İslamiyet’in yayılmasını sağladılar. Devlet Türk geleneklerine göre kurulmuş olmakla beraber, devlet yönetiminde ikili devlet yönetim şekli uygulanmış, ordu onluk sisteme göre düzenlenmiştir. İslamiyeti Balasagun, Buhara, Semerkant ve Kaşgar’a yaydılar. Tamamen Türklerin yaşadığı bölgelerde kurulmuştur. Devletin resmi dili Türkçedir. İlk Türk İslam eserlerini vermişlerdir. İlk Türk İslam Eserleri; sefer düzenleyerek Hindistan’ın büyük bir bölümünü ele geçirmiştir. Bu seferler sonucunda ise; - Yusuf Has Hacip Kutadgu Bilig, - Kaşgarlı Mahmut Divan-ı Lügat-ıt Türk, - Ali Şir Nevai Muhakem’ül Lugateyn, - Hoca Ahmet Yesevi Divan- ı Hikmet, Bu dönemde yazılmış olan en önemli Türk İslam eserleridir. İslamiyet Hindistan’a yayılmış, Kast sistemi temelinden sarsılmış, Baharat Yolu Gazneliler’in eline geçmiş, devlet ekonomik açıdan zenginleşmiştir. Şii Büveyhoğulları’nın, Abbasi Halifesini baskı altına alması üzerine, halife Gazneli Mahmut’tan askeri yardım istemiştir. Gazneli Mahmut, Büveyhoğulları’nın bu baskısını kırmış, Halifenin varlığını devam ettirmesini sağlamıştır. Halife, Gazneli Mahmut’a Sultan unvanını vermiştir. UYARI: Türk tarihinde sultan unvanını kullanan ilk Türk hükümdarı Gazneli Mahmut’tur. NOT: Sultan unvanı ile birlikte, İslam dünyasının siyasi liderliği ve koruyuculuğu Türklere geçmiştir. Din ve siyaset birbirinden ayrılmıştır. Kaşgarlı Mahmut Türk tarihinde, ilk Kervansarayları, (Ribat) İlk Medreseyi açmışlardır. (Burslu) İlk Posta örgütünü kurmuşlardır. İlk Hastane’yi açmışlardır. İlk Köprü’yü yaptırmışlardır. Karahanlılar döneminden günümüze kadar gelen en önemli eserden biride, Talas’taki Ayşe Bibi Türbesi’dir. Karahanlılar’ın konuştukları Türkçeye, Hakaniye Lehçesi adı verildi. NOT Yazışmalar Uygur Alfabesiyle yapılmıştır. NOT: İslam dünyasının koruyuculuğu ve siyasi liderliğin Gazneliler’e geçmiş olması, Gazneliler’in saygınlığını arttırmıştır. Gazneli Sultan Mahmut’un ölümünden sonra devletin başına oğlu sultan Mesut geçmiştir. Ancak Sultan Mesut döneminde, Selçuklu tehlikesi her geçen gün artmıştır. Sultan Mesut bu tehlikeyi ortadan kaldırmak istemiş ise de, 1040 tarihinde Selçuklularla yaptığı Dandanakan Meydan Savaşını kaybetmiş, devlet yıkılış sürecine girmiştir. Gazneli Devleti, Afganlı bir kavim olan Gurlular’ın isyanıyla yıkılmıştır. (1187) Karahanlılar’dan günümüze sözlü edebiyatın en önemli örneklerinden olan Saltuk Buğra Han Destanı kalmıştır. Karahanlılar, Türk ve İslam kültürünü bir sentez haline getirerek, Türk – İslam Kültür ve Medeniyetinin temelini atan bir devlettir. Karahanlı Devleti’nin kurulmuş olduğu saha, Türklerin çoğunlukta yaşadığı bir coğrafyadır. Bu sebeptendir ki saray da, ordu da ve halk içinde Türkçe konuşulmuştur. Tarihte Türkçeyi resmi dil olarak ilan eden ilk Türk Devleti de Karahanlılar’dır. Gazneli Devletinin Özellikleri; ll. Gazneliler (963 - 1187) Alp Tigin tarafından Afganistan’ın Gazne şehrinde kurulmuştur. Devlet İsmini kurulmuş olduğu şehirden almıştır. Devletin en parlak ve güçlü dönemi ise Ganeli Mahmut dönemi olmuştur. Gazneli Mahmut, Hindistan’a 17 Kurucusu ve hükümdar ailesi Türk, halkı ise çok ulusludur. Türk tarihinde ilk Devşirme Ordusu bunlara aittir. (Gulam ordusu) Saray çevresinde ve orduda Türkçe konuşulurken, resmi yazışmalarda Arapça, edebiyat dili olarak Farsça kullanmışlardır. Abbasi halifesi Gazneli Mahmut’a Sultan unvanını vermiştir. İslamiyet’i yaymak için Afganlılar ve Gurlular’la savaştılar. İranlı şair Firdevs’i, Şehname adlı eserini, Gazneli Mahmut adına yazmıştır. Utbi’nin yazdığı Tarih-i Yemin, Gazne tarihini anlatır. Günümüze kadar ulaşan en önemli eserleri, su kemeri olan Mahmut Bendi ve minare olan Zafer Kuleleri’dir. bin Tuğaç tarafından başkent Fustat (Kahire) olmak üzere kurulmuştur. Tolunoğlu Devleti gibi genişleme politikası uygulayarak, sınırlarını Suriye, Filistin ve Lübnan’a kadar genişletmekle beraber Mekke ve Medine’yi de kendilerine bağlamışlardır. Kurucu ailesi ve ordu Türkler, halkı Arap olan bu devlet Fatımiler tarafından yıkılmıştır. UYARI: Tolunoğlu ve İhşid Devletleri kısa ömürlü Türk devletleridir. Bunun en önemli sebebi, halkının Arap olmasından kaynaklanmaktadır. Halkın devleti benimsememiş olması kısa sürede yıkılmalarına neden olmuştur. İhşidler Hicaz’a egemen olan ilk Türk Devletidir. Merkezi NOT Mısır Tolunoğulları, olan Türk İhşidler, Memlükler’dir. devletleri; Eyyubiler 1517 ve Ridaniye Savaşı’yla Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim Memlükler’e son vererek Mısır’ı ele geçirdi. Halifeliği aldı. V. Büyük Selçuklu Devleti (1040 - 1157) Oğuz Yabgu Devleti’nde subaşı olarak görev yapan Selçuk Bey, devletin yıkılmasından sonra, Kınık aşiretiyle birlikte İran’ın Cend şehrine gelmiş ve buraya yerleşmiştir. lll. Tolunoğulları (868 - 905) Mısır’da kurulan ilk Türk Devletidir. Kurucusu Abbasi Devletinde valilik görevinde bulunan Tolunoğlu Ahmet’tir. Abbasi Halifesi tarafından Mısır’a vali olarak gönderilmesinden kısa bir süre sonra, merkezde yaşanan iç karışıklıklardan istifade ederek bağımsızlığını ilan etmiş, Başkent Fustat olmak üzere kendi devletini kurmuştur. Tolunoğlu Ahmet, genişleme politikası uygulayarak Suriye, Lübnan, Filistin ve Bingazi’yi ele geçirmiştir. Bu devlet döneminde Mısır bayındır bir ülke haline gelmiş, ekonomi canlanmıştır. Tolunoğlu Devletinde saray ve ordu Türk, halkı ise Arap’tır. Bu özellik halkın devleti benimsememesine neden olmuştur. Devlet Abbasiler tarafından yıkılmıştır. Doğudan yaşanan Türkmen göçleri neticesinde, Selçuk Bey’in emrindeki Türkmen nüfusu her geçen gün artmıştır. Ancak bu Türkmenlerin Karahanlı ve Gazneli topraklarına yönelik yağma hareketinde bulunmaları, Karahanlılar ve Gazneliler’in, Selçuk Beye karşı cephe almalarına neden olmuştur. Gerginliğin giderek tırmandığı bir dönemde Selçuk Bey ölmüş, yerine oğlu Arslan Yabgu geçmiştir. Arslan Yabgu döneminde de aynı sorunlar yaşanınca, Arslan Yabgu Gazneliler tarafından hapsedilmiştir. Bu durum üzerine Türkmenlerin başına Arslan Yabgu’nun oğulları Tuğrul ve Çağrı Beyler geçmiştir. Tuğrul ve Çağrı Beyler Dönemi; NOT: Bu devletten günümüze kalan en önemli eser, bu gün Kahire de bulunan Tolunoğlu Ahmet Camii’dir. lV. İhşidler (Akşitler) (935 - 969) Mısır’da kurulan ikinci Türk Devleti’dir. Abbasi Halifesi tarafından Mısır’a vali olarak gönderilen Muhammed 1013’te Tuğrul Bey, Cend Şehrinde yığılıp kalan ve sürekli Gazneli ve Karahanlılar’a yönelik yağma hareketi yapan Türkmenlere yeni yerler ve yurtlar bulmak için, kardeşi Çağrı beyi Anadolu’da keşif hareketi yapması için görevlendirdi. Türkmenlerin önemli bir bölümü Bizans, Doğu Anadolu sınır boylarına gönderildi. 1038’de Tuğrul Bey, Gazneli Devleti’nin en önemli topraklarından olan Horosan Bölgesi’nin, Nişabur Şehrini almış ve burada kendi adına hutbe okutmuştur. yardım istemiştir. Tuğrul Bey Bağdat Seferine çıkmış bu tehlikeyi önleyerek, Abbasi Halifesi’nin varlığını devam ettirmesini sağlamıştır. Abbasi Halifesi, Tuğrul Bey’e Doğunun ve Batının Sultanı unvanını vermiştir. UYARI: Hutbe okutmak, Türk İslam Devletleri’nde hükümdarlığını ilan ettiği anlamına gelir. Yani hükümdarlık alametlerindendir. 1040’da Gazneli hükümdarı Sultan Mesut büyüyen Selçuklu tehlikesini önlemek ve Nişabur Şehrini geri almak için, büyük bir orduyla harekete geçince, iki taraf arasına Dandanakan Meydan Savaşı yapıldı. Savaşı Tuğrul Bey kazandı. Savaşın sonucunda; 1. Gazneli Devleti yıkılış sürecine girdi. 2. Selçuklu Devleti resmen kuruldu. 3. Horosan Bölgesi Selçukluların eline geçti. UYARI: Daha önceden hatırlanacağı üzere halife, Gazneli Mahmut’a Sultan unvanını vermişti. Bu unvanla birlikte İslam Dünyası’nın siyasi liderliği Gazneliler’e geçmişti. Tuğrul Bey’in, Bağdat Seferinden sonra halifenin Tuğrul Bey’e, Doğunun ve Batının sultanı unvanını vermesi aynı anlama gelmektedir. Yani İslam Dünyası’nın siyasi liderliği Gazneliler’den, Selçuklular’a geçmiştir. Selçuklular’ın İslam dünyasında ki saygınlığı artmıştır. NOT: Dandanakan Savaşından sonra Abbasi Halifesi, Tuğrul Bey’e Hilat, Menşur ve Davul göndermiştir. Bu unsurlar da yine hükümdarlık alametlerinden olup Abbasi Halifesi’nin, Tuğrul Bey’in hükümdarlığını tasdik ettiği anlamına gelir. Devlet normalde, Tuğrul Beyin Nişabur’da kendi adına hutbe okutmasıyla kurulmuştur. Ancak Abbasi halifesinin Tuğrul Beye Hilat, Menşur ve Davul göndermesi ile birlikte resmen kurulmuş sayılır. 1048 tarihinde Bizans İmparatorluğu, Tuğrul Bey tarafından Bizans sınırlarına gönderilen Türkmenlerin akınlarına son vermek için doğuya sefere çıkınca, Tuğrul Bey ordusuyla birlikte Anadolu’ya giriş yapmıştır. Erzurum’un Pasinler Ovasında yapılan savaşı Tuğrul Bey kazanmıştır. 1061 tarihinde Çağrı Bey, 1063 tarihinde ise Tuğrul Bey vefat etmiştir. Selçuklu Devletinin başına Alparslan geçmiştir. Alparslan Dönemi; Alparslan Döneminde Anadolu da ilk fetih hareketleri yapılmaya başlanmıştır. İlk olarak Ani kalesi, Malazgirt ve Erciş alınmıştır. Bizans İmparatorluğu kaybettiği yerleri geri almak için harekete geçmesi üzerine Sultan Alparslan ile Romen Diyojen arasında 1071’de Malazgirt Meydan Savaşı yaşandı. Yapılan savaşı Büyük Selçuklu Devleti kazandı. UYARI: Malazgirt Meydan Savaşı, Anadolu’nun kapılarını Türklere açan bir savaştır. Bu savaştan sonra Türklerin, Anadolu’da ki fetih hareketleri hızlanmıştır. NOT: Malazgirt Savaşından sonra Sultan Alparslan ordu komutanlarına, Anadolu’nun fethedilmesi emrini vermiştir. Fethedilen toprakların komutanların ikta toprağı olacağını söylemiştir. Ordu komutanlarının Anadolu’da yaptıkları fetih hareketlerinden sonra, yine bu komutanlar tarafından, Anadolu da görülen ilk Türk Beylikleri kurulmuştur. Melikşah Dönemi; Büyük Selçuklu Devleti’nin en parlak ve en güçlü dönemidir. NOT: Pasinler Savaşı Selçuklu Devleti’nin Bizans’la yaptığı ilk savaştır. Bu savaşın kazanılmasıyla birlikte, Bizans’ın Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki gücü kırılmıştır. 1055’de Şii Büveyhoğulları’nın Bağdat’ı istila etmesi üzerine Abbasi Halifesi, Tuğrul Bey’den Dönemin en güçlü Nizam’ül mülktür. devlet adamı vezir NOT: Nizam’ül mülk tarafından Bağdat’ta Nizamiye Medresesi açılmıştır. Bâtınilik faaliyetleri bu dönemde başlamıştır. UYARI: Batınilik faaliyetleri İslam dünyasında büyük bunalımlar yaratan bir harekettir. Bu hareketin en önemli temsilcisi, Alamut Kalesini ele geçirerek burayı kendisine üs edinen Hasan Sabbah’tır. Yetiştirmiş olduğu dai adı verilen fedailerle birlikte, devlet adamlarına yönelik suikastlar düzenleyerek öldürmüşlerdir. Veziriazam Nizam’ül Mülk Batıniler tarafından öldürülmüştür. Melikşah’ın ölümünden sonra zayıflayan devlet 1041 Katvan Savaşı’yla yıkılma sürecine girmiştir. Büyük Selçuklu Devleti’nin yıkılma sebepleri; Melikşah’ın ölümüyle taht kavgalarının yaşanması. Türkmenlerin küstürülmesi (önemli mevkilere İran asıllı kişilerin getirilmesi) Batınilik tarikatının olumsuz çalışmaları Haçlı seferinin başlaması Abbasilerin yeniden siyasi açıdan güçlenme Yassıçemen Savaşı’yla Harzemşahlar çalışmaları Devlet ismini kurulmuş olduğu bölgeden almıştır. Bu isim aynı zamanda devlet yöneticilerinin unvanı olmuştur. Bu devlet, Büyük Selçuklu Devleti’nde Harzem valisi olarak görev yapan, Atsız tarafından kurulmuştur. En parlak dönemini ise Alâeddin Tekiş döneminde yaşamışlardır. Moğollarla uzun yıllar boyunca mücadele etmişlerse de başarılı olamamışlardır. Celaleddin Harzemşah, Moğollarla yaptığı savaşı kaybedince, Anadolu Selçuklu Devletinin en önemli şehri olan Ahlat’ı işgal etmiş, Türkiye Selçuklu hükümdarı Alaeddin Keykubat’la yaptığı yassıçemen Savaşı’nı (1230) kaybetmiştir. Devlet 1231 de yıkılmıştır. NOT Atabeyler Devletlerinin kurulması, yıkılınca Türkiye Selçukluları, Moğol tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Karahıtaylar’la Katvan Savaşının yapılması ve devletin yenilmesi, Vll. Eyyubiler (1174 - 1250) Büyük Selçuklu Devleti’nin Özellikleri; Karahanlılar zamanında başlayan Türk İslam sentezi tamamlandı. Kendilerinden sonraki Türk İslam devletlerine örnek oldular. İslâm dünyasının siyasi lideri oldular. En önemli devlet adamı Nizam’ül Mülk’tür. Dünyanın ilk üniversitelerinden sayılan Nizamiye Medresesini açtılar. Selahaddin Eyyubi tarafından Mısır’da kurulan bir Türk devletidir. 1187’de Haçlılarla Hıttin Savaşını yaparak, Haçlıları büyük bir yenilgiye uğratmış ve Kudüs’ü Haçlıların elinden geri almıştır. Selahaddin Eyyubi’nin ölümünden sonra devlet güçten düşünce, bu devlette komutan olarak görev yapan Aybeg, devleti yıkarak yerine Memlük Devletini kurmuştur. Ömer Hayyam tarafından Melikşah adına Celali Takvimi yapılmıştır. Selahattin Eyyubi Haçlılarla mücadele İslâmiyet’in yayılmasını sağladılar. Bilim ve sanat alanlarında önemli çalışmalar NOT ettiği için İslam dünyasında üne kavuşmuştur. yaptılar. Vlll Memlükler (1250 - 1517) Vl. Harzemşahlar (1097 – 1231 Büyük Selçuklu Devleti’nin toprakları üzerinde Atabey Devleti olarak kurulmuştur. Büyük Selçuklu Devletinin yıkılmasından sonra Hazar Denizi ve Aral Gölü çevresine hakim, bağımsız bir devlet haline gelmişlerdir. Aybeg tarafından mısır’da kurulan, Türk İslam devletlerinden biridir. Genişleme politikası uygulayan devlet, Filistin, Lübnan ve Suriye topraklarını alarak, Anadolu’ya kadar olan sahaya hakim olmuşlardır. Ayn Calut Savaşında Moğolları büyük bir yenilgiye uğratan Sultan Baybars, İslam dünyasında da büyük bir üne kavuşmuştur. 1258’de Moğol saldırılarıyla Abbasi Devleti yıkılınca, halife kutsal emanetlerle birlikte Memlükler’e sığınmıştır. Bu durum Memlükler’in İslam Dünyası’nın siyasi lideri haline gelmesine neden olmuştur. Halifelik Memlükler’in himayesinde varlığını devam ettirmiştir. Osmanlı Devleti hükümdarı Fatih Sultan Mehmet döneminde Hicaz Su Yolları meselesinden dolayı sorunlar yaşanmaya başlanmıştır. Bu sorunlar II. Bayezid dönemi itibariyle savaşlara dönüşmüştür. Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi, 1516 Mercidabık ve 1517 Ridaniye savaşlarında yenilen Memlükler, Mısırın Osmanlı Devleti’nin eline geçmesiyle yıkılmıştır. Ridaniye Savaşından sonra Halifelik Osmanlı Devleti’ne geçmiştir. C. TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE UYGARLIK X ve XIII. yy arasında kurulan Türk Devletlerinde kültür ve uygarlık bakımından öncekilere göre farklılıklar vardır. Türkler, sosyal, iktisadi ve askeri yönden olduğu gibi dil edebiyat ve sanat yönünden de yeni bölgelerin şartları ve kültürel özellikleriyle geleneklerini birleştirip farklı bir yapıya bürünmüşlerdir. Bu farklılığı sağlayan etmenler; İslamiyet’in dünyevi faaliyetleri kapsaması Türklerin eski geleneklerini de yaşatmak istemesidir. l. Devlet Yönetimi Türklerin İslam’ı kabul etmesi, birçok unsurun değişmesine, şekillenmesine neden olmuşsa da devlet yönetiminde İslam öncesi Orta Asya Türk Devlet geleneklerini devam ettirmişlerdir. Türk İslam Devletlerinde devlet hükümdar ve ailesinin ortak malı sayılırdı. Yani Kut anlayışı esas kabul edilmiştir. UYARI: Türk İslam devletleri içinde Kut anlayışına sahip olarak kurulmayan istisna bir devlet olarak Memlükler vardır. Memlük Devletini kuran Aybeg, kuta sahip olan bir kişi olmamakla birlikte bir komutandır. Bu sebepten, Memlükler de hükümdarlık babadan oğula değil, komutanlar arasında el değiştirmiştir. Türk İslam Devletlerinde hükümdar; Han, Hakan, Kağan, Sultan gibi ünvanlar kullanmıştır. Hükümdarın erkek çocuklarına ise Melik denilmiştir. a. Hükümdarın görevleri Devleti yönetmek, Halkın refah ve mutluluğunu sağlamak, Ülkede paranın ayarını korumak, Devlete karşı işlenen suçlarda, suçluları yargılamakla görevli Yüksek mahkemeye başkanlık etmektir. b. Hükümdarlık Alametleri Tuğ: Atkuyruklarının bir araya getirilip, sırığın ucuna asılmasıdır. Türk hükümdarlarının dokuz tuğu bulunurdu. Hutbe: Hükümdarın yönetimi altında bulunan ülkelerdeki camilerde Cuma namazı sırasında adının anılmasıdır. Saltanat Çadırı (Otağ): Hükümdarın başkent dışına veya sefere çıktığında hükümdar için dikilen çadırına denilirdi. Çetr: Atlastan veya altın sırmalı kadifeden yapılmış büyük bir şemsiyeye benzerdi. Sultanın başına tutulurdu. Nevbet (Bando): Çeşitli müzik aletlerinden oluşur, çadırın önünde veya saray bahçesinde haftanın belli bir günüde beş kez çalınır. Sancak: Kenarları saçaklı, yazı işlemeli bayrak Taht: Hükümdarın oturduğu süslü koltuklar. Para bastırmak: bastırması adına para Tuğra çekmek: Devletin resmi yazılarına hükümdarlık mührünün bastırılması Türk İslam devletleri kurulduklarında Halife, hükümdarlara menşur (onay):hükümdarlığını kabul ettiğine UYARI NOT: Bu unsur İslam öncesinde olduğu gibi Türk İslam devletlerinde de taht kavgalarının yaşanmasına ve devletin merkezi otoritesinin zayıflayarak kısa zamanda yıkılmasına neden olmuştur. Hükümdarın kendi dair onay yazısı gönderirlerdi. Hilat (giysi), asa, alem ve çetr gönderirdi. Bu unsurlar da hükümdarlık alametlerindendir. c. Saray Görevlileri Hükümdarlık babadan oğula geçmiştir. Hükümdar devletin mutlak sahibidir. Hükümdardan sonra, devlet içinde en yetkili devlet adamı, hükümdarın mutlak vekili olarak vezir görev yapmıştır. Hacibler (Hacibül Hüccab): Hükümet ve divan üyeleri ile sultan arasındaki yazışmaları, görüşmeleri düzenleyen devlet görevlisidir. Emir-i Çaşnıgir: Sofra hazırlayan ve sultandan önce yemekleri tadan görevlidir. Emir-i Candar: Sarayı koruyan askerlerin komutanıdır. Emir-i Tuğra-i: İç ve dış yazışmadan sorumludur. Emir-i Silah: Silahhanenin komutanıdır. Emir-i Dad: Adalet işlerinden sorumludur. Emir-i Alem: koruyandır. Devlete ait bayrağı taşıyan ve Pervaneci: İkta topraklarını dağıtan, arazileri kayıt eden görevlidir. Emir-i Camedar: Sultanın kıyafetlerinden sorumlu olan saray görevlisidir. Büyük Divan’a Bağlı Diğer Divanlar; d. Atabey Divan-ı Tuğra (İnşa): İç ve dış yazışmalara bakar. Çocuk yaştaki şehzadeleri devlet idaresini öğrenmeleri için ülkenin eyaletlerine yönetici olarak gönderirlerdi. Buralarda şehzadelere her türlü eğitimi veren, şehzadelerin sorumluluğunu taşıyan tecrübeli kişilere atabey denirdi. Divan-ı İşraf: Devletin bütün işlerinin teftişini yapar. Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Melikşah’ın ölümüyle, başlayan taht kavgaları merkezi otoriteyi bozunca, Atabeyle gitmiş oldukları yerlerde kendi devletlerini kurmaya başlamışlardır. Bu türden kurulan devletlere ise Atabey Devletleri denilmektedir. Büyük Selçuklu Devleti Toprakları Üzerinde Kurulan Atabey Devletleri Şunlardır: Harzemşahlar, Böriler, Salgurlular, İldenizoğulları Fars Atabeyliği, vs. UYARI: Atabey Devletleri ilk dönemler iç işlerinde serbest dış işlerde Büyük Selçuklulara bağlı olsalar da, devletin güçten düşmesi üzerine bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. NOT: Atabey Devletlerinin kurulması Büyük Selçuklu Devleti’ne şu noktalarda zarar vermiştir. 1. 2. Büyük Selçuklu Devletinin sınırlarının daralmasına, Merkezi Otoritenin iyice zayıflamasına neden olmuşlardır. (Askeri, Hukuki işler hariç) Başkanına müşrif denirdi. Divan-ı İstifa: Maliye işlerine bakar. Başında Müstevfi bulunurdu. Divan-ı Arz: Ordunun ihtiyaçlarının temin eder. Başında Emir-i Arz bulunurdu. Niyabet-i (vekil) NOT Emir-i Arz: Askeri işlerinden sorumludur. ve Mezalim: Halkın Eyaletlerin başında Şahne (Şıhne) denilen askeri valiler ve sivil idareden sorumlu amid bulunurdu. Eyaletlerin vergisini amil adı verilen görevliler toplardı. Belediye hizmetlerini Muhtesipler yürütürdü. Vilayetlerde ve eyaletlerde Posta teşkilatı bulunurdu. II. HUKUK Vezir: Sultandan sonra en yetkili kişi olup, hükümdarın mutlak vekilidir. Müstevfi: Maliyeden sorumludur. Devletin üst düzey görevlilerindendir. Naip komutan şikayetlerinin dinlendiği divandır. Büyük Divan’da Bulunan Görevliler; Sultan: Divan’da son söz sahibidir. Devletin başkanıdır. Divanı: devlet adamlarından oluşan divan. Divan-ı e. Divan (Divan-ı Saltanat) Türk İslam devletlerinde Hükümdardan sonra en önemli devlet kurumlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Devlet ile ilgili her türlü işlerin görüşülüp karara bağlandığı bu kurum, danışma meclisi özelliğindedir. Yani divan’da ne karar alınırsa alınsın son söz hükümdara aittir. Saltanat başkanlığında Türk İslam Devletlerinde hukuk Şer-i hukuk ve Örf-i hukuk olarak ikiye ayrılırdı. Şer-i Hukuk: Kur’an ve Hadislere göre düzenlenen hukuktur. Şer-i davalara Kadılar bakardı. Kadı, şer-i davaların yanı sıra miras, hayrat ve vakıfların idaresine de sorumluydu. Kadıların başında ise Kad’ül kudâd adı verilen başkadı bulunurdu. Kadıların verdiği karara Divan-ı Mezalim’de itiraz edilir dava burada tekrar ele alınır son karar burada verilirdi. Divan-ı Mezalim yüksek mahkemedir, sultan başkanlık ederdi. Bu mahkemelerde devlete karşı suç işleyenler ve devlet düzenini bozanlar da yargılanırdı. Örf-i Hukuk: Geleneklerden oluşan hukuktur. Bu hukuktaki davalara emir-i Dad bakardı. İkta sahipleri olan komutan ve valiler savaş sırasında askerleriyle birlikte orduya katılırlardı. Askeri davalara Kadıasker (Kadı-asker NOT = Kazasker) bakardı. lll. Ordu Türk İslam Devletlerinde ordu devletin en önemli kurumlarından birisidir. Orduların teşkilat, eğitim, silah ve disiplin yönünden iyi olmasına dikkat edilirdi. Ordunun komutanına Subaşı denirdi. İlk Türk İslam Devletlerindeki orduların ortak özelliği askerlerin çoğunluğunun Türk asıllı askerlerden olmasıydı. Eyyubiler ve Memlükler de ordu, Kıpçak ve Kafkaslardan getirilen Türk gençlerden oluşturulmuştur. Bu iki Türk Devletinde Kara ordusunun yanında güçlü bir donanma da Sipahiler savaş sırasında toplanır, barış zamanı ise, kendilerine verilen toprakların güvenliğinden ve asayişinden sorumlu olduklarından bulunduğu yerde yaşamak zorundaydılar. UYARI İkta sistemi Osmanlıda Dirlik (Tımar) sistemidir. Yardımcı Kuvvetler Düzenli askerlerden başka Selçuklu ordusuna Türkmen atlı birlikleri de katılırdı. Selçuklu egemenliğini tanımış olan devletler ve beylikler de kuvvet gönderirdi. Hatta ihtiyaç duyulduğu taktir de halktan gönüllüler de orduya alınırdı. bulunurdu. Gazneli ordusunda savaşlarda esir edilen çocuklardan oluşan Gulam (köle) ordusu bulunurdu. Gulamlar içerisinde sultanın özel kuvvetleri oluşturulmuştur ki bunlara Gulam-ı Saray denirdi. Büyük Selçuklularda ordu Sultan Melikşah zamanında düzenli ve disiplinli durumuna gelmiştir. Ordu onlu sisteme göre teşkilatlanmıştır. Büyük Selçuklularda Ordu Gulam Ordusu (Hassa Ordusu) İktâ Ordusu (Eyalet Ordusu) Yardımcı Kuvvetler Türkmen atlı Bağlı beylik ve birlikleri devletlerden gelen askerler Gönüllüler Gulam Ordusu (Gulam-ı Saray) Kölemen çocuklardan oluşur. Doğrudan Sultana bağlıdır. Maaşlı askerlerdir ve her an savaşa hazırdırlar. Selçuklu NOT ordusunda çeşitli teknik sınıflar da vardı, Bunlar; Mancınıkçı (kalelere gülle atmakla görevli), Neftçi (Yanıcı madde atmakla görevli) IV. Sosyal ve Ekonomik Hayat Türk İslam Devletlerinde halkın büyük bir bölümü konar – göçer hayat sürmüştür. Hayvanlarına otlaklar bulmak için mevsimlere göre Yaylak ve Kışlak adı verilen yerlere göç ederek, çadırlarda yaşamışlardır. Şehirlerde oturanlar ise çiftçilik, zanaat ve ticaretle uğraşmışlardır. Türkler, Ön Asya’ya gelince yerleşik hayata geçmeye başlamışlardır. Şehir ve Köylere yerleşen Türklerin sayısı her geçen gün artmıştır. Köylere yerleşenler tarım ve hayvancılıkla, şehirlere yerleşenler ise ticaret, el sanatları ve esnaflıkla uğraşmışlardır. Köylerde yaşayanların ellerindeki topraklar, işledikleri sürece babadan oğula geçerek ailenin malı haline gelmiştir. Türk İslam devletlerinde sosyal sınıf ayrımı yoktur. UYARI Osmanlı’da bu orduya Kapıkulu ordusu denilmiştir. İkta Ordusu Selçuklular, elde edilen yıllık gelire göre ülke topraklarını ikta adı verilen büyüklü küçüklü parçalara ayırmışlardır. Bu topraklardan alınan öşür vergisi devlete hizmetlerine karşılık komutanlara ve askere bırakılırdı. İkta sahibi yıllık gelirinden devlete vergi vermez, vergi karşılığı asker yetiştirirdi. Bu askerlerden oluşan orduya İkta Ordusu denirdi. Bu askerlere de Sipahi adı verilmiştir. Bilim ve din adamlarına önem verilmiştir. İnsanlar arasında sıkı bir dayanışma görülmüştür. İmarethaneler (aşevleri) Bimarhaneler (Hastane), Kervansaraylar, çeşmeler yapmışlardır. Türk İslam devletlerinde ekonominin temeli tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Türk İslam Devletlerinde Toprak Mülk topraklar Öşür: Müslüman toprak sahiplerinden alınan onda bir oranındaki ürün vergisidir. Haraç: Gayrı Müslim toprak sahiplerinden alınan beşte bir oranındaki ürün vergisidir. Devlete ait topraklar İktâ Has Haraci Vakıf topraklar Mülk topraklar: Ev, bahçe gibi taşınmaz mallar özel mülk olarak kabul edilmiştir. Devlete ait topraklar İkta Topraklar: Görev karşılığında melik, emir, vali ve komutanlara vergileri verilen topraklardır. İkta sahibi gelirinden devlete vergi vermez vergi yerine asker yetiştirir. İkta sahibinin yetiştirdiği askerlerden oluşan orduya İkta Ordusu denir. Has Topraklar: Geliri hükümdara ait olan topraklardır. Haraci Topraklar: Müslüman olmayanlara ekip biçmeleri karşılığında verilen topraklardır, vergi gelirleri Vakıf Topraklar: Gelirleri Sosyal Hizmet’e ayrılan topraklardır. İpek ve Baharat yollarını ellerinde bulunduran, Büyük Selçuklularda ticaret gelişmiştir. Yollar üzerinde Kervansaraylar yapmışlardır. Kervansaray, imarethane, Bimarhane, medrese giderleri Türkler, İslamiyet’le birlikte yeni bir kültür ve uygarlık dönemine girmiştir. İslâm dini, Türk dili ve edebiyatını derinden etkilemiş, köklü değişiklikler yapmıştır. Edebiyatta başlayan bu döneme İslâmi Dönem Türk Edebiyatı adı verilmiştir. Karahanlılar’da devletin resmi dili Türkçedir ve yazışmalar Uygur alfabesiyle yapılmıştır. Tolunoğulları ve İhşidler de devletin resmi dili Arapça, sarayda ve orduda ise Türkçe kullanılmıştır. Harzemşahlar da bilim dili Arapça, resmi yazışmalarda Farsça kullanılmış, Saray ve orduda ise Türkçe konuşulmuştur. Memlükler’de resmi dil Türkçe idi. Mısır ve Suriye’de Türkçe büyük önem kazanmıştır. Vakıf topraklar satılamaz. çeşme, V. DİL VE EDEBİYAT Gazneliler de resmi yazışmalar Arapça yapılırken, edebiyat dili Farsça idi. Saray çevresinde ve orduda Türkçe konuşulurdu. hazineye kalırdı. UYARI Cizye: Gayrı Müslim gençlerden askere gitmemelerinin karşılığında yılda bir kez alınan vergidir. (İhtiyarlardan, kadınlardan ve çocuklardan alınmaz.) vakıf toprakların gelirlerinden karşılanırdı. Büyük Selçuklular da resmi yazışmalar ve bilim alanında Arapça, edebiyatta ise Farsça kullanılmıştır. Resmi yazışmalarda Arapçanın yanında Farsça da kullanılmıştır. Türk İslam Devletlerinde Edebiyat Sözlü Edebiyat Saltuk Buğra Han destanı Yazılı Edebiyat * Xl. yy’dan itibaren Türk İslam eserleri verilmiştir. a) Kutadgu Bilig b) Divan-ı Lügati-t Türk c) Divan-ı Hikmet d) Atabetül Hakayık e) Nizam-ül Mülk’ün siyasetnamesi f) Şehname Sözlü Edebiyat Türk İslam Devletlerinin Başlıca Gelir Kaynakları; Savaş ganimetleri, (1/5) Gümrük vergileri, Bağlı beylik ve devletlerden alınan vergiler, Tüccarlardan alınan vergiler, Orman, tuzla, maden gelirleri, Halktan alınan vergiler, (Öşür, Haraç, Cizye) a. Saltuk Buğra Han Destanı Karahanlılardan günümüze ulaşan sözlü edebiyatın en önemli örneğidir. Bu destanda Saltuk Buğra Han’ın Müslümanlığı kabul etmesi masalsı bir şekilde anlatılmıştır. b. Cengizname: Oğuz ve Uygur beylerini anlatır. Yazılı Edebiyat (İlk Türk İslâm Eserleri) f. Şehname a. Kutadgu Bilig İranlı şair firdevsi Gazneli Mahmut’a sunmuştur. Yazarı Yusuf Has Hacip’tir. İran - Turan savaşlarını anlatır. Karahanlılar yazılmıştır. zamanında Uygur alfabesiyle Mutluluk veren bilgi anlamındadır. İdeal devlet yönetim sistemini şiirler, vecizeler ve atasözleriyle açıklayan öğretici bir eserdir. Muhakemet’ül Lugateyn: Ali Şir Neva-i tarafından Timur Devleti döneminde yazılmıştır. Türkçenin Farsça kadar zengin bir dil olduğunu savunmuştur. Hükümdara öğütlerde bulunmuştur. VI. BİLİM b. Divan-ı Lügat’it Türk İlk Türk İslam Devletlerinde bilime ve bilim adamlarına önem verilirdi. Bilim adamları medreselerde özgürce çalışıp ders verirlerdi. Yazarı Kaşgarlı Mahmut’tur. Türk tarihinde ilk medrese Karahanlılar zamanında yapılmıştır. Karahanlılar zamanında yazılmıştır. İlk Türkçe sözlüktür. Türkçenin, Arapça kadar zengin bir dil olduğu anlatılmıştır. Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılmıştır. Abbasi halifesine sunulan bu kitabın bazı bölümleri Arapça ile yazılmıştır. Türkçe konuşulan yerlerin gösterildiği, haritası bu kitapta yer almıştır. dünya Bizans’tan Çin’e kadar yayılan bütün lehçelerinden örnekler verilerek yazılmıştır. Türklerin yaşadıkları coğrafya, ekonomik ve sosyal hayatla ilgili bilgiler verir. Türk tarihinin, gelenek, görenek ve töresinin anlatıldığı en zengin bilgi kaynaklarından biridir. c. Divan-ı Hikmet Hoca Ahmet Yesevi tarafından yazılmıştır. Arap harfleri ile Türkçe yazılmıştır. İslâmiyet’i Türkler arasında yaymayı amaç edinen şiirsel anlatımlı eserdir. Ahmet Yesevi ve onun düşüncelerine inananlar, Türkçeyi tarikat dili olarak kabul ederek, Türk Tasavvuf Edebiyatının oluşmasını sağladılar. d. Atabetül Hakayık Edip Ahmet Yüknek’i tarafından, Uygur alfabesiyle yazılmıştır. Büyük Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey zamanında Nişabur Medresesi yaptırtmıştır. Alpaslan zamanında Medresesi yaptırıldı. Bağdat’ta Nizamiye Medreselerde İslami bilimlerin yanı sıra Sosyal bilimler, Fen bilimleri de okutulurdu. Farabi (870 - 950) Ebu Nasır Muhammed farabi, Türkistan’ın farab şehrinde doğduğu için farabi adıyla ün kazanmıştır. Matematik, fizik, astronomi, felsefe, mantık ve siyaset alanlarında yetişmiş büyük bilim adamıdır. Aristo’nun eserlerini inceleyip yeni yorumlar getirdiği için ikinci öğretmen anlamına gelen Muallim-i Sani ünvanıyla anılmıştır. Batı dünyası onu Alfarabius olarak adlandırır. El - Biruni (973 - 1051) (Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmet el - Biruni) Gazneliler devrinde yaşamıştır. Matematik, astronomi, tarih ve coğrafya alanlarında çalışmalar yapmıştır. Yıldızların uzaklığını ve açılarını ölçen aletler geliştirdi. Birçok maddenin özgül ağırlığını hesapladı. Ekvatorun uzunluğunu 15 km yanılmayla tespit etti. Gerçeklerin eşiği anlamındadır. Ahlâki değerleri anlatan eğitici, öğretici bir eserdir. İbn-i Sina (980 - 1037) Mutluluk, cömertlik ve iyilik konularında öğütler vermektedir. Felsefe, mantık, tıp, biyoloji, ahlak, din, botanik, zooloji konularında kitaplar yazdı. e. Siyasetname Nizam-ül Mülk tarafından yazılan siyasetname önemli bir edebi eserdir. Melikşah’a sunulan bu eserde devlet yönetimi ile ilgili öğütler de bulunmaktadır. Kendisinden sonraki Doğu ve Batı filozoflarının çoğunu etkileyen İbn-i Sina müzikle de ilgilenmiştir. Batıda Avicenna olarak bilinir. İmam-ı Gazali (1058 - 1111) Büyük Selçuklular zamanında İslâm alimidir. (Kelâmcı) Nizamiye Medresesinde Müderrislik yapmıştır. Ona göre, Allah’ın kullarına bahşettiği en büyük nimet akıldır. Kahire’deki Tolunoğlu Camisi İlk Türk İslâm mimari eseridir. Tolunoğulları zamanında hastane, su kemerleri ve hamamlar da yaptırılmıştır. Karahanlılar’a ait önemli eserler Batı’da Algazel diye bilinir. Türbe ve kervansaray mimarisi gelişti. Ömer Hayyam (1048 - 1131) İranlı şair, filozof, matematikçi ve astronomdur. Büyük Selçuklular döneminde yaşamıştır. İyi bir matematikçi olan Ömer Hayyam Binom açılımını ilk kullanan bilim adamıdır. Rubailerinde, dünya, varoluş, Allah, devlet ve toplumsal örgütlenme biçimleri gibi hayata ve insana ilişkin konularda özgürce ve sınır tanımaz bir şekilde akıl yürüttüğü görülmektedir. Gazneliler döneminde yaşamıştır. adlı eserinde, Arap Ata Türbesi Karahanlılar’ın en eski türbesidir. (Özbekistan) Kervansaraylar (Ribat) ilk Karahanlılar zamanında yapılmıştır. Başlıca Kervansaraylar Ribat-ı Melik Buhara – (Semerkant yolu üzerinde) Akçakale, Dehistan, Kurttepe kervansarayları Tirmiz sarayı XI yy yaptırılmıştır. İlk medrese’yi yaptırdılar (Tabgaç Buğra Han tarafından) Utbi (XI yy) Tarih-i Yemini anlatmıştır. Karahanlılardan günümüze kadar gelen en önemli eser Talas’taki Ayşe Bibi Türbesi’dir. (Ayşe Bibi Alpaslan’ın kızı, karahanlı hükümdarının eşidir.) Gazneli tarihini Gazneliler’e ait önemli Eserler Hint - Türk İslâm sanatlarını birleştirdiler. Halka hizmet amacıyla köprüler, su kemerleri, kervansaraylar yaptırıldı. Uluğ Bey (1393 - 1449) Timur’un torunlarındandır. Matematik, yapmıştır. Astronomi alanında çalışmalar Su kemerlerinin en ünlüsü Mahmut Bendi’dir. (Gazne), günümüze ulaşmıştır. Semerkant’ta medrese ve rasathane yaptırmıştır. Sultan Mesut’un adını taşıyan Zafer Kuleleri (Minare) en gözde eserlerden biridir. El Harezmi (780 - 850) Leşker-i Bazar Sarayı (Afganistan - Bust), Aslan cazib türbesi, Leşker-i Bazar Ulu Cami (Afganistan) diğer mimari eserlerine örnektir. Matematik, Astronomi ve coğrafya alanlarında çalışmıştır. Harezmi astronomide de büyük ün salmıştır. Zemahşeri (1074 - 1144) Türk asıllıdır. Tefsir, fıkıh ilimlerinde çalışmalar yaptı. Carullah ünvanı verilmiştir. VII. Sanat Türk İslâm Devletlerinde sanat eserleri halka hizmet amacıyla meydana getirilmiştir. Çarşı, han, hamam, çeşme, kervansaray, köprü, su kanalı, hastane, medrese ve camiler inşa edildi. Eserlerde Orta Asya Türk kültürünü ve İslâmiyet’in etkileri görülmektedir. Zafer Kulesi Tuğla, kiremit, alçı, ahşap kullanılmıştır. Süslemede, hat (kûfi yazı), tezhip, sırlı tuğlalar ve minyatür, Bitki motifleri, geometrik şekiller (yıldız, baklava dilimi, çokgen) hayvan figürleri kullanılmıştır. Tolunoğulları’na ait önemli eserler Büyük Selçuklulara ait önemli eserler Türk mimari tarzını İslâm mimari tarzıyla birleştirmişlerdir. Kemer, kubbe, değişik sütun biçimleri kullanılmıştır. İnce minare sitili Türklerin İslâm mimarisine katkılarıdır. Büyük Selçukluların İslâm mimarisine getirdikleri en önemli yeniliklerden biri de kümbet denilen anıt mezarlardır. İran, Mezopotamya, Suriye bölgesine egemen olan Büyük Selçuklu Devleti’nin Başkentleri; Nişabur, Rey ve İsfahan olmuştur. Sanat eserleri çoğunlukla bu üç şehirde toplanmış olmakla beraber, bu ülkelerin değişik yerlerinde de eserleri görülmektedir. Camiler İsfahan Mescid-i Cuma cami – (Melikşah zamanı) – isfehan, Zevvare Mescid-i Cuma cami, Ardistan Mescid-i Cuma cami - Tuğrul bey zamanı Medreseler Nişabur, Nizamiye Hargrid Medreseleri (Bağdat medresesi), Rey, Kervansaraylar (Ribat) Ribat-ı Anuşivan, Ribat-ı Zafarani, Ribat-ı şerif kervansarayları en ünlüleridir.