05.04.2012 İÇİNDEKİLER 25. Reform İzleme Grubu Toplantısı İstanbul’da Yapıldı AİHM Kararları Türkçe’ye Çevrildi Avrupa Vatandaşlık Girişimi 1 Nisan 2012’de Başlıyor Sırbistan Resmen AB Adayı Mali İşlemler Vergisinde Uzlaşı Sağlanamadı Türkiye AB’nin En Büyük 6. Ticaret Ortağı Oldu AB’de İstihdam Azalıyor, İşçi Maliyetleri Artıyor AB, Peru Ve Kolombiya İle Serbest Ticarete Başlıyor Türkiye, Gümrük İşlemlerinde ‘Tek Pencere’ Sistemine Geçiyor Motorlu Taşıtlara AB Modeli Çevreci Vergi AB Meyve Sularına Şeker İlave Edilmesini Yasakladı Patent Başvurularında %10,7 Artış Yönetim Kurullarına Kadın Kotası İSTATİKSEL ÇALIŞMA: AB Ülkelerinde ve Türkiye’de Son 10 Yılda İhracat Artış Oranı (%) 25. REFORM İZLEME GRUBU TOPLANTISI İSTANBUL’DA YAPILDI 25. Reform İzleme Grubu (RİG) Toplantısı, 16 Mart 2012 tarihinde, . AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın ev sahipliğinde, Adalet, İçişleri ve Dışişleri Bakanlarının katılımıyla İstanbul’da gerçekleşti. Toplantıda, Şubat ayında yapılan 68. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu’nda, Pozitif Gündem kapsamında ilerleme kaydedilebilir olarak tanımlanan 8 müzakere faslında, “çalışma gruplarının” oluşturulmasına karar verildi. Yargı hizmetlerinin hızlandırılması, yargılama ve tutukluluk süreleri, insan hakları, ifade ve basın özgürlüğü, gibi konuların da ele alındığı toplantıda, bu alanlarda gerçekleştirilen ilerlemeler değerlendirildi. Hazırlanan yargı reformu paketlerinde yer alan düzenlemelerin, ifade ve basın özgürlüğüne ilişkin standartları yükseltecek ve uzun tutukluluk sürelerinin temel nedeni olan uzun yargılama sürelerini hızlandıracak önlemler içerdiği ifade edildi. AB’nin aday ve potansiyel aday ülkelerle bazı 3. ülkelere vize muafiyeti ya da vize kolaylığı sağlarken, Türk vatandaşlarına vize uygulamasını sürdürmesinin eleştirildiği toplantıda, Avrupa Komisyonu’nun Türkiye ile nihai hedefi vize serbestîsi olan müzakere sürecini başlatması için bir an önce Konsey tarafından yetkilendirilmesi çağrısında bulunuldu. Toplantının ardından yapılan açıklamada, siyasi reformların, AB’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve Türkiye-AB ilişkilerindeki bazı olumsuz gelişmelerden bağımsız olarak, kararlılıkla sürdürüleceği belirtildi. 26. RİG Toplantısı’nın Haziran ayında Ordu’da düzenlenmesi planlanıyor. AİHM KARARLARI TÜRKÇE’YE ÇEVRİLDİ Adalet Bakanlığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye hakkında verdiği kararların tümü ile diğer ülkeler aleyhinde verilen kararlardan 1400 tanesinin Türkçe tercümelerini içeren internet sitesini kullanıma açtı. Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Daire Başkanlığı tarafından kurulan internet sitesi, AİHM içtihatları ile ilgili güncel gelişmelerin hakimlere, savcılara, diğer uygulamacılara ve kamuoyuna aktarılması amaçlanıyor. İnternet sitesinde, AHİM kararlarının Türkçe tercümelerinin yanı sıra kararlarla ilgili çeşitli değerlendirmeler ve istatistiksel bilgilere de yer veriliyor. Adalet Bakanlığı kısa bir süre önce, hakim ve savcıların terfilerinde, iddianamelerin AİHM kararlarıyla uyumlu olup olmadığının ve hakim ve savcıların AİHM içtihatlarını dikkate alıp almadıklarının değerledirileceğini açıklamıştı. Kurulan internet sitesi ile AİHM içtihatlarına uyum sürecinde, hakim ve savcıların yabancı dil eksikliği sorunun önüne geçilmesi hedefleniyor. Türkiye, AİHM mahkûmiyetleri ve mahkûm olduğu davalardaki kararları yerine getirmeyen ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor. Adalet Bakanlığı bünyesinde 2011 Ağustos ayında kurulan İnsan Hakları Daire Başkanlığı, AİHM kararlarının uygulanması, insan hakları ihlallerinin önüne geçilmesi, Türkiye aleyhine AİHM'ne yapılan başvurulara 2 ilişkin savunmaların hazırlanması gibi görevleri yerine getiriyor. Başkanlığın internet sitesine http://www.inhak.adalet.gov.tr/ adresinden ulaşılabiliyor. AVRUPA VATANDAŞLIK GİRİŞİMİ 1 NİSAN 2012’DE BAŞLIYOR Bazı kesimler tarafından, siyasi elitlerin projesi olarak eleştirilen AB, halkın gündelik yaşamını doğrudan etkileyen kararların Avrupa vatandaşlarına danışılmadan alındığı yönündeki algıyı ortadan kaldırmak amacıyla, 1 Nisan 2012 itibariyle Avrupa Vatandaşlık girişimi uygulamasını başlatıyor. Aralık 2009 tarihinde yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması ile yasal düzenlemeler konusunda vatandaşlara inisiyatif alma imkanı tanıyan Avrupa Vatandaşlık Girişimi kapsamında, bir milyon Avrupa vatandaşı, imza toplayarak, gerekli gördükleri bir konuda AB’yi yasa hazırlamaya çağırabilecek. AB vatandaşlarının Avrupa Komisyonu’ndan yasa hazırlamasını talep edebilmeleri için gereken 1 milyon imzanın, asgari yedi üye ülkenin vatandaşlarından toplanması öngörülüyor. Düzenlemede belirlenen prosedürler çerçevesinde toplanan imzaların Komisyon’a teslim edilmesinin ardından, Komisyon’un girişime ilişkin nihai cevabını bildirmek için üç ay süresi bulunuyor. Komisyon’un, talep edilen konu hakkında yasal düzenleme teklifinde bulunmaya karar vermesi halinde olağan yasama süreci başlatılacak. Komisyon tarafından hazırlanan teklif, Parlamento ve Avrupa Konseyi’ndeki onay süreçlerinin ardından yasalaşarak, AB müktesebatının bir parçası haline gelecek. SIRBİSTAN RESMEN AB ADAYI 1 Mart 2012’de Brüksel’de düzenlenen AB Liderler Zirvesi’nde, Sırbistan’a adaylık statüsünün verilmesine karar verildi. Aralık 2009’da, AB üyeliği başvurusunda bulunan Sırbistan, değerlendirme süreci boyunca, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) ile yeterince işbirliği yapmadığı gerekçesiyle eleştiriliyordu. AB’nin Sırbistan’a yönelik tutumunun değişmesi ise ancak, 2011 yılı içerisinde, savaş suçlusu zanlısı eski komutanların yakalanarak Lahey’e gönderilmesi, siyasi reformların gerçekleştirilmesi ve bölgesel barışın sağlanmasına yönelik adımlar atılması gibi gelişmelerden sonra mümkün oldu. Bu gelişmeleri dikkate alan Komisyon, Ekim 2011’de Sırbistan’a adaylık statüsü verilmesini önerdi. 9 Aralık’ta toplanan AB Liderler Zirvesi’nde açıklanması beklenen Sırbistan’ın adaylığı, ülkenin Kosova ile yaşadığı sorunlar nedeniyle, Şubat ayında Konsey tarafından yeniden değerlendirilmek üzere ertelendi. 24 Şubat 2012’de Kosova ile anlaşma imzalayan Sırbistan, Kosova’nın bölgesel temaslarda, Birleşmiş Milletler’in 1244 sayılı kararına atfen, ‘Kosova 1244’ olarak tanınmasını ve İki ülke arasındaki sınır çizgisinin belirlenmesi yönündeki girişimlerin başlatılmasını kabul ederek, adaylığının önündeki son engeli de kaldırmış oldu. 1 Mart 2012’de düzenlenen Liderler Zirvesi’nde resmen aday ilan edilen Sırbistan’ın, üyelik müzakerelerine ne zaman başlayacağı ise henüz belirsiz. 3 MALİ İŞLEMLER VERGİSİNDE UZLAŞI SAĞLANAMADI Avrupa Komisyonu’nun, mali işlemlere vergi uygulanmasına ilişkin düzenleme teklifi, 13 Mart 2012 tarihinde gerçekleştirilen AB Maliye Bakanları toplantısında ele alındı. En az birinin AB’de kayıtlı olması halinde, finans kurumları arasında gerçekleştirilen mali işlemleri kapsayan düzenleme teklifi ile Ocak 2014 itibariyle, türev işlem anlaşmalarına %0,01, hisse senedi ve tahvil satışlarına %0,1 oranında vergi getirilmesi planlanıyor. Yılda 57 milyar Euro gelir sağlayacağı tahmin edilen teklif üzerinde uzlaşı sağlayamayan Maliye Bakanları, teklifin incelenmesinin sürdürülmesine ve üzerinde uzlaşılabilecek alternatif çözümler araştırılmasına karar verdi. Toplantıda, ayrıca, Komisyon’dan, teklifin finans sektörü, ekonomik büyüme ve istihdam üzerindeki etkilerini değerlendiren bir çalışma hazırlaması talep edildi. Üye devletleri adeta ikiye bölen teklifi, başta Almanya ve Fransa olmak üzere, finans sektörünün, krizin yarattığı maliyetin karşılanmasında daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğini savunan ülkeler desteklerken; mali işlem vergisi küresel düzeyde uygulanmayacağı için, bankaların AB dışına kaymalarından endişe eden İngiltere gibi ülkeler teklife karşı çıkıyor. Teklifin en güçlü destekçisi olan Almanya, mali ürün ve hizmetlerin satışının da, mal ve hizmet satışlarında olduğu gibi vergilendirilmesi gerektiğini savunuyor. Teklife karşı çıkan İngiltere, İsveç gibi ülkeler ise, mali işlemler vergisinin küresel düzeyde uygulanmadan sadece AB genelinde hayata geçirilmesinin, Avrupa finans merkezlerinin rekabet gücünü kaybetmesine yol açarak, ekonomik büyüme ve istihdamı olumsuz etkileyeceğini iddia ediyorlar. Teklifin, AB Maliye Bakanlarının 21 Haziran’da gerçekleştirecekleri bir sonraki Konsey toplantısında ele alınması bekleniyor. TÜRKİYE AB’NİN EN BÜYÜK 6. TİCARET ORTAĞI OLDU AB’nin istatistik kurumu Eurostat’ın son verilerine göre, Euro Bölgesi dış ticaret açığı Ocak ayında, 2011 Ocak ayına kıyasla, yarı yarıya azalarak 16 milyar €’dan 7,5 milyar €’ya geriledi. AB genelinde kaydedilen dış ticaret açığı ise, 23,8 milyar € olarak hesaplandı. AB’nin dış ticaret açığı Ocak 2011’de 31,2 milyar € olarak kaydedilmişti. 2011 yılında yaşanan bu kısmi toparlanmanın en önemli nedeni olarak Birlik genelindeki %12’lik ihracat artışı gösteriliyor. 2011 yılında, Güney Kore’den ithalat (-%8) hariç, tüm önemli ticaret ortaklarıyla dış ticaret hacmini artırmayı başaran AB, en yüksek ihracat artışını Rusya (%26) ile yaşadı. Çin (%20) ikinci sırada yer alırken, Türkiye (%19) AB’nin ihracatta en yüksek artış kaydettiği üçüncü ülke oldu. AB’nin ithalatında en fazla artış gözlenen ülke ise %24 ile yine Rusya oldu. Rusya’yı, Norveç ve Hindistan %18’lik artışla takip ederken, Brezilya %16’lık artışla üçüncü sırada yer aldı. Dış ticaret açığında en önemli kalem, beklendiği gibi enerji olurken, enerji ticaretinden kaynaklanan açık, 2011 yılında, %26,3 oranında artışla 387,7 milyar €’ya yükseldi. Aynı dönemde, AB’nin dış ticaret 4 fazlası verdiği en önemli kalem ise, imalat sanayii oldu. 2011 yılında 264,8milyar € tutarında dış ticaret fazlası hesaplanan imalat sanayii kaleminde, 2010 yılına göre, %52,4 oranında artış gözlendi. AB üyesi 27 ülkenin Türkiye'ye ihracatı, 2011 yılında, bir önceki yıla kıyasla, %19 oranında artarak 72,7 milyar €, ithalatı ise %12 oranında artarak 47,6 milyar € düzeyinde gerçekleşti. Aynı dönemde, Türkiye ile AB arasındaki ticaret hacminde AB lehine oluşan fazla 25,1 milyar €’ya yükseldi. AB ile ticaret hacmini geçen yıl %16 artırarak 120,3 milyar €’ya yükselten Türkiye, AB’nin 6. büyük ticaret ortağı oldu. Türkiye bu performansıyla, Japonya (116,5 milyar €), Hindistan( 79,7 milyar €), Brezilya(73,5 milyar €) ve Güney Kore’yi (68,6 milyar €) geride bıraktı. AB’DE İSTİHDAM AZALIYOR, İŞÇI MALİYETLERI ARTIYOR Eurostat’ın açıkladığı son verilere göre, Euro bölgesinde işsizlik oranı Ocak ayında %10,7’ye ulaştı. 16.925 milyon işsizin bulunduğu bölgedeki işsizlik oranı 2011 Ocak ayında %10 olarak hesaplanmıştı. Veriler bölgedeki işsiz sayısının bir yıl içerisinde toplamda 1.221 milyon arttığını gösteriyor. 2011 Ocak ayında %9,5 olarak hesaplanan AB genelindeki işsizlik oranın ise, Ocak 2012’de %10,1’e yükseldiği kaydedildi. AB genelinde toplam 24,3 milyon işsiz bulunuyor. Ancak gerek Euro bölgesindeki gerek AB genelindeki işsizlik oranları, ekonomik krizden ciddi şekilde etkilenen ülkelerin içinde bulunduğu durumun ciddiyetini yansıtmıyor. İspanya %23,3 ile işsizliğin en yüksek olduğu AB ülkesi olarak öne çıkıyor. İkinci kurtarma paketinin onaylanmaması halinde iflas edecek olan Yunanistan ise %19,4 (Kasım 2011) işsizlik oranı ile İspanya’nın hemen ardında yer alırken, onu, %14,8 ile krizin diğer mağdurları İrlanda ve Portekiz izliyor. AB’de işsizlik oranının en düşük olduğu ülkeler ise, Avusturya (%4), Hollanda (%5) ve Lüksemburg (%5,1). AB genelinde ve Euro bölgesinde istihdam gerilerken, saat başına işçi maliyetlerinde artış kaydediliyor. Euro bölgesinde, 2010 yılında %1,5 oranında artan işçi maliyetleri, 2011’de %2,8 artmış bulunuyor. AB genelinde ise söz konusu oranlar sırasıyla %1,7 ve %2,7 olarak gerçekleşmiş bulunuyor. Sanayi (%3,2), inşaat (%2,7) ve hizmet sektörü (%2,5), işçi maliyetlerinin en çok arttığı sektörler olarak öne çıkıyor. İşçilik maliyetlerindeki artışta Bulgaristan % 12,6 ve Romanya % 8,6 ile başı çekerken, bu oran Almanya'da % 3,6, Fransa'da % 3,4, İspanya'da % 2,9, İtalya'da % 2,3 ve İngiltere'de % 2,1 olarak hesaplanıyor. AB, PERU VE KOLOMBİYA İLE SERBEST TİCARETE BAŞLIYOR 16 Mart 2012 tarihinde Brüksel’de gerçekleştirilen AB Dış Ticaret Konseyi toplantısında, AB, Kolombiya ve Peru arasında Üçlü Serbest Ticaret Anlaşması’nın geçici olarak yürürlüğe 5 konulması kararı alındı. 2011 yılı Mart ayında parafe edilen anlaşma ile yüksek gümrük vergilerinin kaldırılması, hizmetlerin serbest dolaşımı, kamu alımlarının serbestleştirilmesi ve taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için yeni bir kurum oluşturulması hedefleniyor. Anlaşma ayrıca, çalışma ve çevre standartlarına ilişkin taahhütlerle, anlaşmazlıkların hızlı ve etkili çözümünü öngören hükümler de içeriyor. Kolombiya, Peru, Bolivya ve Ekvator’dan oluşan Andean Topluluğu ülkeleri ile AB arasında, serbest ticaret anlaşmalarını da kapsayan, bölgesel işbirliği görüşmeleri Haziran 2007’de başlamış ancak bölge ülkeleri arasında yaşanan anlaşmazlıklar sonucunda, Bolivya ve Ekvator 2008 yılında görüşmelerden çekilmişti. Ocak 2009’da çok taraflı ticaret anlaşması hazırlanması kapsamında tekrar başlayan görüşmelere Bolivya hariç diğer üç ülke katılmış, ancak Temmuz 2009’da Ekvator görüşmelerden çekilmişti. Dış Ticaret Konseyi toplantısının ardından yapılan açıklamada görüşmelerden çekilmiş olan Ekvator ve Bolivya’nın da, serbest ticaret anlaşmasına katılabileceği açıklanmıştı. Anlaşma kapsamında, AB’nin iki ülkeye, aralarında balıkçılık ve tarım ürünlerinin de bulunduğu bazı ana ihracat sektörlerinde gümrük vergilerini kaldırması öngörülüyor. Dış Ticaret Konseyi toplantısında ayrıca, Singapur’la yürütülmekte olan serbest ticaret anlaşması müzakereleri de ele alındı. 2010 yılında başlayan müzakerelerde son aşamaya gelindiği, görüşmelerin Haziran ayı sonun kadar sonlandırılabileceği ifade edildi. Singapur, Malezya, Endonezya, Tayland, Vietnam, Kamboçya ve Filipinler’in dahil olduğu ASEAN ülkeleriyle gerçekleştirilen serbest ticaret anlaşmaları müzakereleri, Aralık 2009’da bölge ülkelerinin kendi aralarındaki sorunlar nedeniyle askıya alınmıştı. AB, Singapur ile imzalayacağı serbest ticaret anlaşmasının, Çin’den sonra en büyük ikinci ticari ortağı konumunda bulunduğu ASEAN ülkeleriyle de serbest ticaret anlaşması imzalanmasına katkıda bulunmasını bekliyor. TÜRKİYE, GÜMRÜK İŞLEMLERİNDE ‘TEK PENCERE’ SİSTEMİNE GEÇİYOR Türkiye’de tüm gümrük işlemlerinde ‘Tek Pencere’ sisteminin uygulanmasına ilişkin Başbakanlık genelgesi 20 Mart 2012 tarihinde yayınlandı. Mevcut sistemde, ithalat, ihracat ve transit gümrük işlemlerinde talep edilen belge ve verilerin, farklı idari birimlere sunularak her birinden ayrı onay alınması gerekirken, ‘Tek pencere’ sistemi ile gümrük işlemlerine ilişkin tüm belge ve veriler tek bir beyan ile bir idari birime sunuluyor. Bu birim ilgili belge ve verileri diğer idari otoritelere aktarıyor ve daha sonra bu otoritelerden gelen onayları başvuru sahibine iletiyor. ‘Tek Pencere’ sistemi, gümrük işlemlerinde yapılan kontrollerin verimlilik ve etkinliğinin arttırılmasının yanı sıra, işlemlerin daha şeffaf hale gelmesini sağlıyor. Hem kamu 6 hem de iş dünyası açısından idari ve mali yükleri azaltacak olan yeni sistemle, işlemlerin daha hızlı yapılabileceği; elektronik ortamda da uygulanması planlanan sistemin devreye girmesiyle birlikte, Türkiye’nin uluslararası piyasalarda rekabet gücünü artıracağı ifade ediliyor. Gümrük işlemlerinin modernleşmesine ilişkin 450/2008/EC sayılı Tüzük kapsamında, ‘Tek Pencere’ sisteminin AB genelinde 2013 yılında uygulanmaya başlanacağının hatırlatıldığı genelgede, Türkiye'de sistemin kurulması ve işletilmesine ilişkin işlemlerin, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın koordinasyonunda yürütüleceği belirtiliyor. MOTORLU TAŞITLARA AB MODELİ ÇEVRECİ VERGİ Türkiye’de, Motorlu Taşıtlar Vergisi, AB’de olduğu gibi çevre dostu araçtan az, çevreyi daha çok kirletenden daha fazla vergi alınacak şekilde yeniden düzenleniyor. Enerji Bakanlığı tarafından 20122023 yıllarına yönelik hazırlanan Enerji Verimliliği Stratejisi kapsamında alınan karar doğrultusunda yapılacak değişiklikle ilgili kanun tasarısı hazırlıklarının ve ikincil düzenlenmelerin 24 ay içerisinde tamamlanması öngörülüyor. Çevreci vergileme rejimine geçilmesine yönelik yapılacak değişikliğin içeriği, konuyla ilgili düzenleyici etki analizlerinin sonuçlarına bağlı olarak, Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecek kriterler çerçevesinde, AB ve OECD uygulamaları dikkate alınarak gerçekleştirilecek. Mevcut sistemde motorlu taşıtların vergilemesinde, araçların silindir hacmi ve yaşı esas alınıyor. Silindir hacmi arttıkça artan vergi miktarları, aracın yaşı yükseldikçe azalıyor. Düzenleme, yeni araçtan daha yüksek, eski araçtan daha düşük vergi alan sistemi, tam tersine çevirerek, eski araç kullananlara daha yüksek, yeni araç kullananlara daha düşük vergi uygulanmasını öngörüyor. Ekonomik ömrünü doldurmuş araçların kademeli olarak trafikten çekilmesini de amaçlayan düzenleme kapsamında, bu tür araç sahiplerine, araçlarını trafikten çekmeleri ve yerine yeni otomobil almaları halinde vergi teşviki sağlanması planlanıyor. Düzenlemede ayrıca, araçlarda dizel-benzinli ayrımı yapılarak, dizel araçlara daha yüksek oranlı vergi uygulanması yer alıyor. 2014 Şubat ayına kadar tamamlanması öngörülen yeni vergi sistemi ile, karbon salınım seviyesi düşük, çevre dostu, küçük motor hacimli araçlarla birlikte yakıt pilli veya elektrikli hibrit araçların özendirilmesi hedefleniyor. Öngörülen bu değişikliklerle, Motorlu Taşıtlar Vergisi uygulaması, AB genelinde yaygın olan çevreye duyarlı vergileme sistemine uyumlu hale geliyor. AB ülkelerinde uygulanan yol vergisi, Türkiye’deki Motorlu Taşıt Vergisi’ne karşılık geliyor. AB genelinde binek otomobillerin tabi olduğu yol vergileri, esas olarak kilometre başına karbon salınımı temelinde hesaplanıyor. Çevreye verilen zarara bağlı olarak vergilerin yükseldiği AB ülkelerinin çoğunda, elektrikli araçlar için de vergi teşviği sağlanıyor. AB MEYVE SULARINA ŞEKER İLAVE EDİLMESİNİ YASAKLADI 7 Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi, meyve sularına şeker ilave edilmesini yasaklayan düzenleme teklifini kabul etti. Düzenlemede ayrıca, meyve sularının etiketlerinde beslenme uyarısı olarak kullanılan “İlave şeker içermez” ifadesinin kaldırılması öngörülüyor. En geç Haziran 2012’de yürürlüğe girmesi beklenen düzenlemenin, üye devletler tarafından 18 ay içerisinde iç hukuka aktarılarak uygulanması gerekiyor. Düzenlemede, yürürlüğe giriş tarihinden itibaren her biri 18 aydan oluşan 3 farklı dönem öngörülüyor. İlk 18 aylık dönemde, üye devletlerin düzenlemeyi ulusal mevzuatlarına aktarmaları gerekiyor. Bu dönemin ardından, düzenlemenin uygulanmaya başlandığı ikinci 18 aylık dönem geliyor. İkinci dönemde, meyve sularına şeker katılması yasaklanıyor ancak, “şeker ilavesiz” ifadesinin bu dönem boyunca da ambalajlarda kullanılmasına izin veriliyor. Üreticiler isterlerse, ikinci 18 aylık dönemde, tüketicilerin doğru bilgilendirilmesini sağlamak amacıyla, ambalajlarda “… tarihinden itibaren meyve sularında ilave şeker kullanılmamaktadır” ibaresine de yer verebiliyorlar. Üçüncü 18 aylık dönemde ise, ambalajlarda “şeker ilavesiz” ifadesinin yer alması da yasaklanıyor. Bu dönemde, ürünlerde sadece “… tarihinden itibaren meyve sularında ilave şeker kullanılmamaktadır” uyarısı yer alabiliyor. Mevcut durumda sadece AB gıda yasalarına tâbi olan domates de, meyve suyu üretiminde kullanılan meyveler listesine eklenerek, düzenleme kapsamına alınırken; frenk üzümü, guava, mango ve çarkıfelek meyvelerinin içerdikleri şekeri yaklaşık olarak gösteren, suda çözünen kuru madde oranları (Brix değerleri) uluslararası gıda standartlarına uyumlu hale getiriliyor. Yeni kurallar, meyve suyunun üretildiği her meyvenin ürün adında yer almasını zorunlu kılıyor. Meyve suyunun üç ya da daha fazla meyveden üretilmesi halinde ise, meyvelerin ayrı ayrı belirtilmesi yerine “çeşitli meyveler” ifadesi kullanılabiliyor. Düzenleme, menşeine bakılmaksızın, AB’de üretilen ve üçüncü ülkelerden ithal edilenler dahil olmak üzere, AB piyasasında satışa sürülen tüm meyve sularını içeriyor. PATENT BAŞVURULARINDA %10,7 ARTIŞ Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (World Intellectual Property Organisation - WIPO) patent başvurularına ilişkin 2011 istatistiklerini yayınladı. Patent başvurularının sayısı, küresel piyasalarda inovasyon alanında yaşanana gelişmelere dair önemli bir gösterge kabul ediyor. Yayınlanan veriler, ekonomik koşuların belirsizliğinin sürmesine rağmen, toplamda 181.900 patent başvurusu yapıldığını, başvuru sayısının 2010 yılına kıyasla %10,7 arttığını gösteriyor. 2011 yılında kaydedilen bu artışın, 2005 yılından bu yana gözlenen en yüksek artış olduğu belirtiliyor. En çok patent başvurusu yapılan ülkelere bakıldığında, ABD 48.596 patent başvurusuyla birinci sırada yer alırken, 38.888 başvuruyla Japonya ikinci, 18.547 başvuruyla Almanya üçüncü sırada yer alıyor. Patent başvuru sayısındaki %33,4’lük artışla, 2011 yılında başvuru sayısında en fazla artış kaydedilen ülke olan Çin ise, toplamda 16.406 başvuruyla dördüncü sırada yer alıyor. Ancak, sırlamada AB bir bütün olarak ele alındığında, toplamda 50.102 patent başvurusuyla ABD’nin önüne geçerek birinci sırada yer alıyor. AB genelinde en fazla başvuru yapılan ülkelerin başında ise Almanya, Fransa, İngiltere ve Hollanda geliyor. 8 2011 yılında, toplamda 541 patent başvurusunun yapıldığı Türkiye, 193 ülke arasında 23. sırada bulunuyor. Türkiye’de kaydedilen bu artışın, Brezilya (%17), Hindistan (%11,2), Rusya (%20,8) gibi ‘orta gelirli ülkeler’ olarak adlandırılan ülkelerde gözlenen artışlarla bir arada değerlendirilmesi gerektiği, bu durumun dünyada son yıllarda yaşanan ekonomik büyümenin coğrafi olarak yer değiştirmesi bağlamında önemli bir gösterge olduğu ifade ediliyor. WIPO’nun, Uluslararası Patent Sistemi 2011 adlı konuya ilişkin daha kapsamlı raporunu Nisan ayında yayınlaması bekleniyor. YÖNETİM KURULLARINA KADIN KOTASI Avrupa Komisyonu, 5 Mart 2012 tarihinde, kadınların üst düzey ekonomik karar alma mekanizmalarındaki rolüne ilişkin yayınladığı raporda, üst düzey pozisyonlarda kadınların temsilini arttırmaya yönelik girişimleri değerlendirdi. Avrupa’da yüksek öğrenim görenlerin %56’sının kadınlardan oluştuğu, ancak çalışan kesim içinde kadınların oranının sadece %45 olduğuna dikkat çekilen raporda, kadınların iş hayatına erkeklerden daha donanımlı girmelerine rağmen, yüksek pozisyonlarda yer bulamadıkları belirtiliyor. Raporda yer alan Ocak 2012 verilerine göre, AB’de yönetim kurullarındaki kadınların oranı sadece %13,7. Üye devletler arasında, şirketlerin yönetim kurullarında yer alan kadınların oranlarında ise ciddi farklılıklar bulunuyor. Finlandiya (%27), Letonya (%26), İsveç (%25) ve Fransa (%22) kadınların üst düzey ekonomik karar alma mekanizmalarında en fazla yer aldığı ülkeleri oluştururken; Malta(%3), G.Kıbrıs (%4) ve Macaristan(%5), kadınların yönetim kurullarında en az temsil edildikleri ülkeler olarak öne çıkıyor. Türkiye’de ise, çalışanların sadece %28’i kadınlardan oluşurken (Avrupa’daki en düşük oran), büyük şirketlerin yönetim kurullarında yer alan kadınların oranı %11 olarak hesaplanıyor. Bazı AB ülkeleri, kadınların ekonomik karar alma mekanizmalarındaki oranını arttırmak için yasal düzenlemelere ve/veya kota uygulamalarına başvururken, bazıları, temsil sorununun gönüllü inisiyatiflerle çözülmesini tercih ediyor. Yasal düzenlemeyi tercih eden ve kota uygulayan bazı ülkeler, ise belirlenen kotaların, tutturulamaması halinde yaptırımlar getiriyor. Ancak yasal düzenlemeyle kotalar belirlemesine karşın, yaptırım uygulamayan üye ülkeler de bulunuyor. Komisyon, Mart 2011’de yayınladığı bir bildiriyle AB’de yönetim kurullarındaki kadınların oranının 2015’te %30’a, 2020’de %40’a çıkarılmasını hedeflemişti. Ancak bu hedef tutturulamadı. Komisyon, 2012 yılında konuyla ilgili bir tavsiye kararı alınmasını öngörürken, Avrupa Parlamentosu (AP), bağlayıcı kurallar getirilmesini savunuyor. AP 13 Mart’ta kabul ettiği İlke Kararı ile Komisyon’u şirket yönetim kurullarında kadın temsilini sağlayacak kota uygulamasını getiren bir düzenleme teklifi hazırlamaya çağırdı. Komisyon’un başlattığı istişare sürecinin sonuçlarına göre, Haziran ayı içerisinde, ya bağlayıcılığı olmayan bir tavsiye kararı ya da Avrupa çapında ortak bir yaklaşım belirleyen bir direktif teklifi hazırlanması bekleniyor. 9 İSTATİSTİK AB Ülkelerinde ve Türkiye’de Son 10 Yılda İhracat Artış Oranı (%) Almanya Avusturya Belçika Bulgaristan Çek Cumh. Danimarka Estonya Finlandiya Fransa GKRY Hollanda İngiltere İrlanda İspanya İsveç İtalya Letonya Litvanya Lüksemburg Macaristan Malta 2001 2002 2003 2004 200 5 2006 2007 2008 2009 2010 2011 1,2 5,6 0,0 18,4 12,8 1,9 0,5 1,3 2,3 5,3 2,8 4,8 7,2 4,5 -2,1 1,8 14,3 17,6 6,0 5,4 -8,2 -5,3 2,6 18,7 13,4 3,1 -7,0 24,8 -1,2 -0,4 0,9 3,5 5,0 7,5 11,8 3,2 1,7 -0,2 1,9 4,9 2,4 3,7 -1,8 0,2 4,7 17,7 0,8 6,7 -0,5 2,8 3,9 12,3 4,4 4,9 -13,0 18,1 5,5 4,5 0,8 19,7 8,0 -1,6 32,1 3,2 1,0 -0,3 -0,3 2,2 -1,2 6,2 3,7 1,2 13,1 10,4 6,9 9,3 5,9 9,6 5,0 16,5 7,4 6,7 3,0 24,4 8,2 9,8 6,3 11,7 17,9 7,7 25,9 7,4 5,0 10,3 5,1 6,9 8,8 9,6 6,6 4,2 16,6 14,9 11,8 14,3 0,7 15,8 9,8 22,1 8,3 13,3 5,7 22,0 6,2 6,4 6,4 9,6 5,0 11,1 17,6 11,4 5,8 3,7 5,5 7,1 8,4 7,7 7,9 2,1 14,8 16,4 4,2 7,0 3,2 4,7 -2,1 16,0 12,3 6,7 -1,5 12,4 11,8 5,4 4,6 5,3 14,3 13,4 14,7 7,9 5,5 6,7 8,2 9,1 6,9 10,2 9,0 5,9 19,4 13,7 12,8 14,8 9,7 17,4 2,4 22,6 17,8 12,2 9,7 8,0 5,4 7,0 4,4 20,8 14,3 4,3 17,7 7,0 5,5 13,3 6,0 -0,8 7,9 8,0 8,9 3,8 14,7 10,7 9,3 13,3 1,6 13,7 7,2 27,3 9,2 16,7 9,9 14,2 3,3 -0,9 2,8 4,1 4,7 2,7 -0,3 7,3 0,6 8,1 2,4 -1,2 -3,0 -5,3 2,8 -4,4 -11,2 10,3 8,5 5,8 -1,0 8,0 5,0 7,9 3,1 3,8 4,0 -1,4 -9,2 -14,5 -10,9 -22,8 -10,6 -12,5 -36,4 -16,1 -10,6 -19,3 -10,3 -11,9 -9,3 -17,8 -13,1 -13,7 -33,5 -28,4 -10,2 -14,6 -11,0 -12,4 -12,5 -20,9 -18,6 -19,7 -18,6 -12,3 11,7 9,4 8,4 -8,4 18,0 3,9 16,2 7,4 8,3 3,1 11,3 8,8 2,7 5,4 12,2 10,5 10,7 17,9 6,7 13,2 13,2 11,5 -4,8 11,6 14,9 6,7 -4,9 20,8 7,7 6,7 7,1 1,1 13,5 4,3 27,1 3,9 5,6 1,0 6,2 1,7 3,0 2,1 7,3 5,1 4,9 18,3 5,7 8,5 2,6 6,4 -3,2 11,1 10,7 5,3 -9,9 15,8 Polonya Portekiz Romanya Slovakya Slovenya Yunanistan Türkiye Kaynak: IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu, Eylül 2011. 10