TBMM B:22 23.11.2005 0:2 İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK Parti Grubumuzun, Anamuhalefet Partisi ve muhalefet partisi gruplarının, ayrı ayn, Şemdinli ve Yüksekova başta olmak üzere, Hakkâri'de meydana gelen olaylar ve bunlarla bağlantılı diğer terör hareketlerinin tekrarlanmaması, gerekli şeffaflığın sağlanması, olayların yapısı, sorumluları ile terörle mücadelede hukuk kurallarına uyulup uyulmadığı iddialarının incelenmesi için verdikleri Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeler üzerine söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, konuş­ mama başlamadan önce Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, yarının Öğretmenler Günü olması nedeniyle, eli öpülesi öğretmenlerimizin bu anlamlı günlerini kutluyorum, hepsine sevgiler, saygılar sunuyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de meydana gelen, başta bölücü terör olmak üzere, tüm yasadışı terörist faaliyet ve hareketleri daha iyi tahlil edebilmek için, isterseniz, son yıl­ larda dünyada terörizm konusunda hangi değişimler yaşanıyor, bu konuda genel bir değerlendirme yapmak istiyorum. Bireysel ve örgütsel terörist faaliyetler insanlık tarihinin her döneminde var olmuştur; ancak, Sovyetler Birliğinin çöküşüyle soğuksavaş üzerine kurgulanmış iki kutuplu dünya tek kutuplu hale dönüşerek dengelerin altüst olmasına ve terörizmin farklı boyutlara ulaşmasına sebep olmuştur. İletişim ve bilişim alanındaki akıl almaz hızlı gelişimde, ekonomide, bilgi dağılımında, sosyal ve kültürel sahada âdeta sınırları yok eden küreselleşme olgusunu yaratmıştır. İşte, böyle bir ortam içerisinde terör de büyüdü, pekişti, insanlık tarihinin hiçbir döneminde görülmeyen şekilde devasa bir tehdit haline geldi. Artık, terör, lokal, hatta bölgesel değil, küreseldir. Önceleri, bazı devletlerin kendi çıkarları için hoş gördükleri, hatta yönlendirip destekledikleri terör örgütleri, artık, onların da canını yakmaya başlayan küresel ve kitlesel tehlike oluşturmaktadır. Türkiye, terörün dini, milleti, ülkesi olmadığını, millî çıkarlar ve içpolitikanın aracı olarak kul­ lanılmasının mahzurlarını, terörle mücadelenin bütün ülkelerin ortak uğraşı alanı olması gerektiğini yıllarca her uluslararası platformda ve her seviyedeki ikili görüşmelerde anlatmıştır. İşbirliği yapıl­ masının zaruretini, aksi takdirde, ortaya çıkacak tehlikenin altında her ülkenin büyük zararlar göreceğini devamlı söyledik ve söylemeye de devam ediyoruz. Maalesef, pek çok gelişmiş ülke bu uyanlarımızı dikkate almadı; ancak, 11 Eylül 2001'de Amerika Birleşik Devletlerinde, 12 Ekim 2002'de Endonezya'nın Bali Adasında, 15-20 Kasım 2003 İstanbul'da, 11 Mart 2004'te Madrid'de, 7 Temmuz 2005'te Londra'da, 23 Temmuz 2005'te Mısır'da ve en son 9 Kasım 2005'te Ürdün'de ger­ çekleştirilen terörist eylemler, pek çok ülkenin gözünü açmış oldu. Dünyanın çeşitli yerlerinde mey­ dana gelen terör olaylarının ardında terörizm, özellikle demokratik ülkelerin temel güvenlik meselesi haline gelmiş, ülkeler, bu terör belasından nasıl kurtulabilirim çabası içine girmişlerdir. Ortadoğu ve Irak'tan Kafkaslara, Afganistan'a ve Balkanlara kadar uzanan geniş bir bölgedeki karışıklıklar, buralardaki halklar ve uluslararası toplum için, yüksek siyasî, ekonomik ve sosyal bedelleri olan belirsizlikler ve en kötüsü olarak, terörün istediği ortamı yaratmıştır. Özellikle Irak'ta yaşananlar, istikrarı yok eden tam bir trajedidir. Sınırlarımızın hemen yanın­ da, etnik ve dinî motifli pek çok terör örgütü, eğitim ve uygulama alanı bulmaktadır. Bu durum, baş­ ta Türkiye olmak üzere, en çok bölge ülkelerini rahatsız etmektedir. Dinsel, etnik ve demografik ay­ rıştırmayı, ekonomik ve ticarî istismarı öngören uygulamalar, binlerce yıl bir arada yaşamış insan­ lar arasında gerginlik ve çatışma ortamını yaratıp, terörü ve terör örgütlerini ayakta tutmaktadır. 11 Eylül saldırıları, terörizm açısından, aslında, yeni bir sürecin de ortaya çıkmasına yol açmış­ tır. Bu süreç, global terör dalgasının yaşanmaya başlandığı süreç olarak adlandırılmaktadır. Kitle imha silahlarının geliştirilmesi ve bu silahların terörist şebekeler tarafından elde edilme potansiyeli, uluslararası güvenliği korumamıza yönelik tehditlerin diğer boyutlarını oluşturmaktadır. Bütün bu yaşanan olumsuz gelişmeler, artık, dünya ülkelerinin, gerçek anlamda, teröre karşı mücadelede kararlı ve samimî olmalarını zorunlu kılmaktadır. Terörün Batılı demokratik ülkeleri et-229-