SOL VENTRİKÜL DİYASTOLİK FONKSiYON BOZUKLUGU İLE P DALGA DİSPERSİYONU ARASINDAKİ İLİŞKİ Y. Doç. Dr. Hüseyin GÜNDüza, Y. Doç. Dr. Emrah BİNAKb, Y. Doç. Dr. Ramazan AKDEMiRc, Y. Doç. Dr. Ali TAMERd, Uz. Dr. Yasemin AYARCANe, Y. Doç. Dr. Mehmet ÖZKEKELİf, Prof. Dr. Cihangir UYANa Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Daha, Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalıb, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Düzce Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalıc, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalıd, İzzet Baysal Devlet Hastanesi Radyoloji Kliniğie, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalıf Özet Hipertrofiye veya iskemik ventrikülde görülen diyastolikfonksiyon bozukluğu sol ventrikül diyastol sonu basıncında ve sol atriyum boyutunda artışa yol açmakta, sinüs ritminin idamesi ve atriyal kontraksiyon/arın varlığı kardiyak debinin devamı için büyük önem taşımaktadır. Çalışmamızın amacı yüzey elektrokardiyogramından kolayca elde edilen ve atriyal fibrilasyon gelişme riskini belirlemede kullanılan P dalga dispersiyonunun sol ventrikül diyastolikfonksiyonu ile olan ilişkini araştırmaktır. Çalışmaya kardiyoloji kliniğimizde trantorasik ekokardiyografi ile diyastolikfonksiyon bozukluğu belirlenen 73 olgu ( 39 erkek, 34 kadın, ortalama yaş 60±6) ve belirlenmeyen 60 olgu (27 erkek, 33 kadın, ortalama yaş 55±8 ) olmak üzere toplam 133 olgu alındı. Yüzey elektro kardiyagramlarından P maksimum ve P minimum değerleri ölçülerek P dalga dispersiyonları hesaplandı. P dispersiyonunun diyastolikfonksiyon bozukluğunun varlığı, etyolojisi, şiddeti ve ekokardiyografık ölçümlerle olan ilişkisi araştırıldı . Diyastolikfonksiyon bozukluğu olan hastalardaP dispersiyonu 53±9 ms, kontrol grubunda ise 43±9 ms idi ve iki grup arasında anlamlı fark mevcuttu (p<O.Ol ). Diyastolik fonksiyon bozukluğu olan hastalar evre/endirildiğinde; P dispersiyonu evre 1 'de 48±7 ms, evre 2 'de 54±8 ms, evre 3 'te 58±9 ms idi. Diyastolik disfonksiyonunun şiddeti arttıkça P dispersiyonunun arttığı görüldü ancak bu artış istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Diyastolik fonksiyon bozukluğu yapan etyoloji gözönüne alındığında P dispersiyonu iskemik kalp hastalığı olanlarda 53±8 ms, sol ventrikül hipertrofisi olanlarda 52±9 ms idi ve iki grup arasında anlamlıfark tespit edilmedi (p>0.05). Sonuç olarak di yasto/ik fonksiyon bozukluğu olan hastalarda P dıspersiyonun arttığı, bu artışın diyastolik fonksiyon bozukluğunun şiddeti ve etyolojisi ile ilişkili olmadığı, P dispersiyonu ile klinik ve ekokardiyografik parametrelerden sadece sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu arasında zay ıf ancak anlamlı ilişki olduğu tespit edildi. (Türk Kardiyol Dern Arş 2003;31 :679-86) Anahtar kelime/er: Diyastolik disfonksiyon, P dispersiyonu Yazışma Adresi: Dr. Hüseyin Gündüz. Bahçelievler Mah. Eski İstanbul Cad. Karsu Apt, No: 11/1, 14070 Bolu Tel: (0374) 217 65 20 1 Cep: 0532 276 93 90 1 Faks: (0374) 217 50 61 e-posta:drhuseyingunduz@mynet.com Alındığ ı tarih: 23 Mayıs, revizyon kabulü: 9 Eylül 2003 679 Türk Kardiyol Dem Arş 2003;31:679-86 Summary Relation Ship Between P Wave Dispersion and Diastolic Dyssfunction Diastolic dysfunction of hypertrophic or ischemic left ventricle causes an increase in ventricular enddiastolic pressure and left atrial size. In this situation, continuity of sinus rhythnı and atrial contractions are of great value for the nıaintenance of cardiac output. The aim of our study was to investigate the relationship between P wave dispersion, which is easily nıeasured on the surface ECG and used in assessing the risk of atrial fibrillation, and left ventricular diastolic function . In o ur study, a total of 133 patients were included (73 patients w ith diastolic dysfunction assessed by transthorasic echocardiography and 60 patients without). P wave dispersions were calculated by measuring the P minimum and P maximum valueson the suiface ECG. The relation between P wave dispersion and presence of diastolic dysfunction, its etiology, severity and echocardiographic nıeasurenıents were investigated. P dispersion was 53±9 nıs in patients with diastolic dysfunction and 43±9 nıs in the control group ( p< 0.01 ). When the patients were grouped according to the stage of diastolic dysfunction, P dispersion was 48±7 nıs in stage I , 54±8 ms in stage 2 and 58±9 ms in stage 3.1t was noted that as the severity of diastolic dysfunction increased, P dispersion also increased without reaching statistical significance (p> 0.05) . When the etiology of diastolic dysfunction was considered, P dispersion was 53±8 ms in patients with ischemic heart disease, and 52±9 ms in patients with left ventricular hypertrophy anda significant difference was not present (p> 0.05) . Hence, in patients with diastolic dysfunction, P dispersion increases but this increase is not related to the severity of diastolic dysfunction or its etiology. When elinical and echocardiographic parameters are taken into account, the re was a we ak but significant correlation only between P dispersion and left venıricular ejection fraction. (Areh Turk S oc Cardio/ 2003;31 :679-86) Keywords: Diastolic dysfuntion, P wave dispersion hesaplanabilmesine olanak veren noninvazif bir belirleyic isi oldu ğu ifade edilmektedir(3, 4 ) . Bizim ça lı ş m amızın amac ı sol ventrik ül diyas to lik disf on ks iyo nun a ne de n o la n hipertansif sol ventrikül hipertrofisi veya iskemik kalp h astalı ğı bul unan h astalarda diyastolik disfonksiyon varlığı, evresi, etyolojisi ve ekokardiyografik parametrelerle P dispersiyonunu ilişkisini araştırmaktır. Hipertansiyon ve iskemik kalp has talığında a ritmi s ık k arş ıl aş ıl a n bir pro bl e mdi r. Supraventriküler ve ventriküler aritmi varlığı ve sıklığı morbidite, mortalite ve hastaların yaşam k a li tele r i ü zerin e e tk ili olm akta dır( I ,2). Sol ventrikül diyastolik disfonk siyonu , sol atriyum genişliğinde artış ve disfonksiyonu, sol ve ntrikül hipertrofisi ve iskemi mevcudiyeti supraventriküler ve ventriküler aritmi gelişimi için risk faktörleridir. ı G ünümüzde bu hastalarda aritmi gelişimi ni önceden belirleyebilmek için çeşitli noninvazif e lektrokardiy orafik parametre ler kullanıl­ m aktadır. P dalga dispersiyonunun sinusal u yarıların intraatriyal ve interatriyal nohomojen ve kesintili iletilmesi ile ili şkili oldu ğu , son dö ne mde a tri yal f ib ril asyon r iskinin 12 deri vasyonlu yüzey E KG 'sinde n önced en GEREÇ VE YÖNTEM Bu ça lışm aya kardiyoloji kliniğimi zde transtorasik ekokar diyografi ile diyastolik fonks i yo nl arı değerlendiri le n diyastolik fonksiyo n boz uklu ğ u olan 73 olgu ( 39 erkek, 34 kadın, ortalama yaş 60±6), olmayan 60 olgu ( 27 erkek, 33 kad ın , ortalama yaş 55±8 ) toplam 133 olgu alındı. 680 H Gündüz ve ark: Sol ventrikül diyastoHk fonksiyon bozukluğu deri vasyo nlar ça lı şma dı ş ı bırakıldı. P dalga dispersiyonu, maksimum P dalga süresinden minimum P d al ga süres inin çıkarılmasıyla he s aplandı. İstati stiksel çalışına için SPSS 10.0 paket bilgisayar istatistik prog ramı kullanıldı. Gruplara ait kantitatif değişkenler aritmetik ortalama ± standart sapma, kalitatif değ işkenler ise o/o olarak verildi. İki grup arasındaki elektrokardiyografik ve ekokardiyografi k özelliklerin karşılaştırılm asında Mann- Whitney U tes ti, ikide n fazla grubun kalitatif değerlerinin karşılaştırılmasında daANOVA analizi kullanıldı, her üç grubun birbirinden farklı olup o lmadığ ı post hoc Miyokard infaktüsü geçirenl er, tiroid fo nksiyon bozukluğu veya kontrol suz diabeti olanlar, kronik ve böbrek ha s talığı olanlar, ka lp kapak has ta lığı ve kardiyomiyopatisi olanlar, atriyal ileti ve refrakterliği etk il e diği bilinen ilaç l arı veya alkol kulla n a nlar, elektrolit bo z ukluğu olan hastalar a kci ğer çalı ş maya alınmadılar. Ça lı şmaya alınan tüm has talara trans toras ik e kokardiyografik incele me yapıldı. Bu incele mede hastaların diyastolik fonksiyon parametreleri olan E ve A velositesi, E/A oranı , deselerasyon za m a nı (DZ), izovolümetrik gevşeme za manı (İVGZ) ölç üldü. Diyastolik fonksiyon bozukluğu olmayan hastalarda valsalva manevra s ı , ekokardiyografi ile pulmoner ven ak ım örneği ve doku Doppler incelemesi yap ılar ak yalancı norm al patern dı şlandı. Ayrıca S impson metodu ile sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu, M mode yöntemiyle parastemal uzun akstan sol ventrikül diyastolik ve s istolik çapl arı, sol atriyum ge ni ş li ği , inte rventriküler septumun diastolik ve sistolik çapı, 2D ile sol ventrikül seg me nter duvar hareket ku suru varlığı testi ile analiz edildi. Diyastolik fonksiyon bozukluğu olanlarda P dalga di spers iyonu ile klinik ve ekokardiyografik parametreler arasındaki regresyon analizi ile değerlendirildi. ilişki lineer SONUÇLAR Diyastolik fonksiyon bozukluğu olan hastalarda P maksimum 116±8 ms, P dispersiyonu 53±9 ms, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu % 53±8, sol atriyum çapı 40.5±5.9 mm olup kontrol grubunda ise s ırasıyla 104±09 ms, 43±9 ms,% 64±5 ve 34.8±4.7 mm idi ve iki grup arasınd a anlamlı fark mevcuttu (Tablol). Diya stolik fonksiyon bo z uklu ğ u o lan h asta l ar evrelendirildiğinde ; P dispersiyon u evre ı ' de 48±7 ms, evre 2'de 54±8 ms, evre 3'te 58±9 ms idi. Diyastolik disfonksiyonunun şiddeti arttıkça P dispersiyonunun arttığı görüldü ancak bu artış istatistiksel olarak anl amlı değildi (p>0.05). Ayrıca sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu evre ı ' de% 60± 6 , evre 2'de% 53 ±6, evre 3'te % 46 ±8; sol atriyum çapı ise evre ı 'de 37 ±4 mm, evre 2' de 40 ±4 mm, evre 3'te 44± 7 mm idi ve gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (Tablo 2). Diyastolik fonksiyon bozukluğu yapan etyoloji gözönüne alındığında P dispersiyonu İKH olanlarda 53±8 ms, LVH olanlarda 52±9 ms idi ve iki grup arasında anlamlı fark tespit edilmedi (p>0.05). Ancak so l ve ntrikül ej ek siyon fraksiyonu İKH olanlarda % 51±7, LVH% 57±9 idi ve iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak incelendi. Segmenter duvar hareket kusuru ve olan, efor testi veya mi yokard pe rfüzyon göğüs ağrısı sintigrafisi yapıl arak sonucu pozitif çıkan hastalara koroner anjiyografi yapıldı ve koroner arter ha sta lı ğ ı mevcudiyeti doğ rulandı. Ayrıca diastolik fonksiyon olan hastalar sol ve ntrikül di yasto lik bozuk lu ğu fonksiyon parametrelerine göre evrelendirilerek; evre 1 u za mı ş gevşeme pate rni , evre 2 ya l ancı normal patern, evre 3 restriktif patern şek lind e üç gruba, diyastolik disfonksiyon etyolojİsine göre sol ventrikül hipertrofisi (interventrikü le r septum diasto li k çap ı 1.3 cm veya da ha yüksek) ola nlar ve iske mik kalp h as talığı ola nl ar diye iki g rub a ay rıldı. Tüm ha s taların İ st ir a h a t halinde 1 mV /c m amplitüdünde ve 50 mm/s n hızında çe kile n 12 derivasyonlu EKG kay ıtları alındı. Ölçüm EKG ' lerin dijital ortama aktarılmasından so nra y üksek rezolü syonlu monitörde ya pıldı. P dal gas ının b aş l an gıc ı P da l gas ın ın ba ş lan g ı ç defleksiyonu ile izeelektrik hattın kes i ş i m noktası , bitişi ise P dal gasının biti ş defleksiyonu ile izeelektrik hattın kes i ş i m noktası olarak belirlendi. En az sekiz derivasyanda ölçüm yapılan olg ular ça lı şmaya a lındı. Tüm hastalarda P da l gasının baş l an g ıç ve bitiş noktası belirlene meyen 68 1 Türk Kardiyol Dem Arş 2003;3 1:679-86 Tablo 1: Sol ventrikül diyastolik fonksiyon bozukluğu olan hastalarla kontrol grubunun klinik, ekokardiyografik özelliklerinin ve P dalga sürelerinin karşılaştırtlması Özellikler TÜM HASTALAR 58±9 %54 57±9 70±7 39±6,4 1.3±0.6 92±36 194±52 113±9 61±9 51±9 Yaş Hipe rtansiyon LYEF % Kalp Hızı Sol atriyum çapı mm E/A oran ı İVGZ DZ P Maksimum m s PMinimumms P Dispersiyonu ms KONTROL GRUBU 55±8 %3 1 64±5 68±9 34.8±4.7 1.4±0.2 90±8 182±13 104±09 61±9 43±9 p değeri p>0.05 p<O.Ol p<0.01 p>0.05 p<0.01 p>0.05 p>0.05 p<0.05 p<0.01 p>0.05 p<0.01 DFB OLAN HASTALAR 60±6 %74 53±8 72±6 40.5±5.9 1.4±0.7 96±41 201±58 116±8 6 1±8 53±9 DFB: Diyastolikfonksiyon bozukluğu, LV EF: Sol Ventrikiil Ejeksiyon Fraksiyonu.IVGZ: lsovo/umetrik gevşeme zamam, DZ:Deselerasyon zamam, iVS: interventrikiiler sepı ımı. Tablo 2: Sol ventrikiil diyastolik fonksiyon bozukluğunun evresine göre klinik, ekokardiyograjik özelliklerinin ve P dalga sürelerinin karşılaştınlmasr EVRE l patemi (n:27) EVRE2 normal patemi (n:24) EVRE3 Resttiktif patern (n:22) 59±6 60±6 73±4 37±4 0.64±0.1 146±13 271±26 113±7 61±8 48±7 62±6 53±6 7 1±7 40±4 1.46±0.2 80±13 175±18 118±7 63±9 54±8 60±6 46±8 69±5 44±7 2.29±0.22 52±6 144±8 117±8 59±9 58±9 Uzamış gevşe me Özellikler Yaş LVEF% KalpHızı Sol atriyum E/A ora nı çap ı mm İVGZ DZ PMaksimum ms PMinimum ms P D ispersiyon u ms Yalancı p değeri p>0.05 p<O.Ol p>0.05 p<O.Ol p<O.Ol p<O.Ol p<O.Ol p>0.05 p>0.05 p>0.05 LV EF: Sol Ventrikiil Ejeksiyon Fraksiyonu. iVGZ: i sovolumetrik gevşeme zamanı, DZ: Deselerasyon Tablo 3: Sol ventrikiil diyasto/ikfonksiyon bozukluğu olan hastaların etyo/ojilerine göre klinik, ekokardiyograftk özelliklerinin ve P dalga sürelerinin karşı/aştmlması İSKEMİK Özellikler Yaş Hipertansiyon % LYEF % Kalp hı zı Sol atriyum çapı mm İYS kalınlığı mm E/A oranı İYGZ DZ PMaksimum PMinimum P Dispersiyon u ms ms ms LV EF: Sol Ventrikiil Ejeksiyon Fraksiyoıw, HASTALI<~H OLANLAR SOL VENTRİKÜL HİPERTROFİSİ OLANLAR (n: 41) (n:32) 60±6 53 51±7 69±9 40±5 11.4± 1.3 1.48±0.7 95±41 199±56 11 7±8 62±9 53±8 6 1±7 100 57±9 70±7 40±6 13.7±1.6 1.31±0.7 97±42 204±62 114±8 60±9 52±9 KALP IVGZ: lsovolımıetrik gev~eme zamam, DZ: Deselerasyon zama m. 682 p değeri p>0.5 p<O.Ol p<O.Ol p>0.5 p>0.5 p<O.S p>O.S p>O.S p>O.S p>O.S p>O.S p>O.S H Gündüz ve ark: Sol ventrikül diyastolik fonksiyon bozukl uğu Tablo 4: P dispersiyonu ve P maksinıunıun klinik ve ekokardiyografik paraınetrelerle ilişkisi P DİSPERSİYONU Özellikler Beta Yaş -.123 -.301 -.050 .043 -. 198 .033 LVEF Sol atriyum çapı E/A oranı İVGZ DZ t -1.19 1 -2.124 -.359 .188 -.638 .127 PMAKSİMUM Sig. Beta .237 .037 .721 .851 .525 .900 ,081 -,299 ,072 -,038 ,026 -,0 18 t .762 -2.054 .509 -.16 1 .080 -.066 Sig. .448 .043 .612 .873 .936 .947 LV EF: Sol Ve11trikü/ Ejeksiyon Fraksiyomı, iVGZ: isovolwnetrik gevşeme zamam, DZ: Deselerasyon zamam anl amlı görülürken iskeminin duvar hareket bozukluğuna gidişi ile kontraktilitenin zaafa uğraması sistolik fonksiyon bozukluğuna da yol açmaktadır<sı. Diyastolik disfonksiyonda artmış diyaotol sonu basınç nedeniyle sinüs ritminin idamesi ve atriyal kontraksiyenların varlığı kardiyak debinin devamı için büyük önem taşımakta ve % 40'a varan atriyum katkısının ortadan kalkmasına neden olan atriyal fibrilasyonun meydana gelişi, sol ventrikül diyastolik fonksiyon bozukluğunu artırarak diyastolik kalp yetersizliğini hızlandırabilmekte ve klinik tablonun aniden kötüleşmesine yol açabilmektedir<9 l . Hipertansiyon ve iskemik kalp hastalığında AF normal populasyona oranla daha sıktır ve AF' un en sık sebepleri arasında yer alırlar. Hipertrofiye veya iskemik ventrikülde görülen diyastolik fonksiyon bozukluğu sol ventrikül diyastol sonu basıncında ve sol atriyum boyutunda artışa yol açar. İntraatriyal basınç artışına bağlı olarak sol atriyum boyutundaki artışın yanısıra sol atriyum duvarında oluşan nonhomojen fibrozis ve atriyal fibrillerin geometrisinin deği ş mesi,sinü s vurularının nonhomojen ve devamlı olmayan bir şekilde iletilmesine neden olur ve ortaya çıkan çok say ıda " reentry ", atriyal fibrilasyonu başlatır(I0-12). P dalga dispersiyonu ise sinusal uyarıların intraatriyal ve interatriyal nonhomojen ve kesintili iletilmesi ile ilişkili olup, P maksimum ve minimum arasındaki fark olarak tanımlan ­ makta, son dönemde atriyal fibrilasyon riskinin(I2) derivasyonlu yüzey EKG'sinden hesaplanabilmesine olanak veren noninvazif bir belirleyici idi (Tablo 3). P da lga süresi ni etkileyen k l i n ik ve ekokardi yografik özelikler i ncelendiğ i nde P dispersiyonunun yaş, cinsiyet ve kalp hızı , sol atriyum çapı, E/A oranı, IVGZ, DZ gibi ölçütlerle i lişkili ol madığı, sadece sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ile zayıf ve negatif yönde ancak a nl amlı ilişki o l duğu görüldü (Tabl o 4 ). TARTIŞMA Klinik olarak kalp yetersizliği bulguları taşıyan h astal arın %30-40'ında sistolik fonksiyonlar normal old u ğ u halde bun larda diyastolik fo nks iyo n b oz u k lu ğu var d ı r. D i yasto li k fonksiyonlar genellikle sistolik fonksiyonlardan önce bozulur ve klinik belirtilerden önce ortaya çıkar. Bu yüzden diyastolik fonksiyonlar, özellikle kalp hastalıklarının erken teşhisi, takip, tedavi ve prognozun belirlenmesi açısından büyük önem taşırlar(S-S). Sistemik hipertansiyo nda artan basınç yüküne bağlı olarak kompansatuvar duvar hipeıtrofisinin o luşmas ı ventrikü l gevşemesinde uzama ve es n ekliğinde azalma ile diyastolik fonksiyonların da bozulmas ın a neden olur. Sol ventrikül hipertrofisi olmayan semptomsuz hipertansif hastaları n %25 'inde, sol ventrikül hipertrofisi o l anların ise %90'ında diyastolik fonksiyo n bozukluğu bulunabilir(9). Koroner arter hastaları n ın %90'ında diyastolik fonksiyon bozukl u ğu mevcuttur. İskeminin en erken i şareti olarak uzamış gevşeme patemi 683 Türk Kardiyol Dern Arş 2003;31:679-86 (p<O.O l ). LVH olan hasta lar ile İKH olan h astaların P dispers iyon un farklı o lm amas ı etyolojİnin P dispersiyonunda önemli olmadığını düş ündürmekle beraber miyokard infaktü sü geçiren veya ileri sistolik disfonksiyo nu olan hastaların çalışmaya alınmamı ş olmas ı, böyle bir sonuc un ç ıkma sı na ve e j eks i yo n fraksiyo nundaki azalmanın P di s persiyonu üzerine etkisinin anlamlı ancak zayıf olmasına katkıda bulunmuş olabilir. P dalga s üresini hangi kli nik özeliklerden etkilendiği ni araştıran bir ça lı ş mad a P dispersiyonu yaş, cinsiyet ve kalp hızı gibi ölçütlerden yalnızca yaş ile ilişkili bulunmuş-turC 1 7). Bizim ça lı ş mamı zda ise her üç deği ş kenin de P dispersiyonu üzerine etkili o lmadığ ı görüldü. Sol atriy um çapının AF atakl arı için önemli bir belirleyici olmadığı, sol atriyum çapındaki artışla P dalga s üreleri arasında ili şki olmadığı ifade edilmekle beraber(3, 18) karşıt görü ş belirten çalışmalarda mevcutturCI9,20). P dispersiyonundaki artışın sol atriyum çapı ve di yastolik fonksiyon bozukluğunun evresi ile ilişkili olmadığı yönündeki bulgularımız P dispersiyonunu arttıran tek faktörün sol atriyum çapı ve basıncı olmadığını dü şündürmekte, sol ventrikül sistolik fonksiyonu nd a azalm an ın, sempatik aktivitede artış ın ,C2I ) atriyumlar arası ve atriyum iç i ileti düzensizliğinin ve bloklarında önemli rolü olduğu görüş lerini desteklemektedir. Ayrıca sol ventrikül ej eksiyon fraks iyonundaki azalmanın da parak si s ın ai AF ge li ş imi için ö ne mli bir belirleyici olduğu ifade edilmektedir05) _ Bizim çalışmamızda ise diyastolik fonksiyon bozukluğu olan hastalarda sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun azaldığı, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ile P dalga dispersiyonu arasında zay ıf ama anlamlı bir ili şki oldu ğ u görüldü. Sonuç olarak; yüzey elektrokardiyogra mından kolayca elde edilen P dalga dispersiyonunun, sol ventrikül DFB olan hastalarda belirgin arttığı, bu artışın diyastolik fonksiyon bozukluğunun şiddeti ve etyolojisi ile ilişkili olmadığı, P dispersiyonu ile klinik ve ekokardiyografik paramet- olduğu ifade edilmektedir(3.4). Literatürde P dalga dispersiyonunun diyastolik fonksiyon bozukluğu ile ilişkisini araştıran ve iskemik kalp ha stalı ğı veya sol ventrikül hipertrofisi olan hastaların P dispersiyon değerlerini karşılaştıran bir çalı şma bulunma-maktadır. Çalı şmamızda hastaların diyastolik fonksiyon parametrelerini transtorasik ekokardiyografi ile değerlendirip diyastolik fonksiyon bozukluğ u olan larla diyastolik fonksiyon bozukluğu olm ayan hastaların P dalga dispersiyonu değerlerini karşı l aştırdık. Ayrıca diyastolik fonksiyon bozuklu ğu olan hastaları evrelerine göre üç gruba ve etyolojİsine göre iskemik kalp hastalığı olanlar ve sol ventrikül hipertrofis i olanlar diye iki gruba ayırıp P dispersiyon değerlerini karşılaştırdık. Çalışmamızda diyastolik fonksiyon bozukluğu olan hastalarda P maksimum ve P dispersiyon değerleri, ekokardiyografik parametrelerden sol atriyum çapı, ve deselarasyon zamanı kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ise düşük bulundu. Dolayısıyla diyastolik fonksiyon bozukluğu varlı ğ ının P dalga dispersiyonunu belirleyen önemli bir kinik değişken olduğu görüldü. Diyastolik fonksiyon bozukluğu ; relaksasyon bo z u kl u ğu nd an restriktif p a terne doğru ilerledikçe sol atriyum basıncı ve sol atriy um boyutunda artma beklenir. Nitekim çalışmamızda hastaların DFB evresi aıttıkça sol atriyum boyutu anlamlı olarak artmaktaydı. Ancak muhtemelen çalışmadakikaota sayısının azlığına bağlı olarak, Podi s pe r si yo nund aki artı ş ile diy aotoli k fonksiyon bozukluğunun evresi arasındaki ili şki anlamlı ul aşamamıştır. Koroner arter hastalığı olanlarda ve hipertansiyanda P dispersiyonunun arttığı bilinmektedirC13-16). Dolayısyla koroner arter hastalığı veya hipertansif sol ventrikül hipertro-fisi ne bağlı diyastolik fonksiyon bozukluğundaP dispers i yo nunun artması b ek lenir. Nitekim çalı şmamızda KAH olanlarda P dispers iyon u 53±8 ms, LVH olanlarda ise 52±9 ms idi ve kontrol grubu (43±9 ms)'na göra anlamlı artmıştı 684 H Gündüz ve ark: Sol ventrikül diyastolik fonk siyon bozukluğu relerden sadece sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu arasında zayıf ancak anlamlı ilişki olduğu ve bu hastalarda atriyal fibrilasyon gelişme riskini belirlemede kullanılabileceği söylenebilir. features and prognosis of diastolic heart failure an epidemiologic perspective. J Am Coll Cardiol 1995;26:1565-74 9. Vasan RS, Levy D: The role o f hyper tension in the pathogenesis of heart failure. A elinical mechanistic overview. Arch Intem Med 1996:1789-96 Çalışmadaki kısıtlılıklar 10. Hipertansif hastalarımızın çoğu antihipertansif ilaç kullanmaktaydı. Her ne kadar atriyum refrakterliğini dolayısıyla P dalga dispersiyonunu Murgatroyd FD, Camm AJ: Atrial arrhythmias. Lancet. 1993;341: 13 ı 7-22 ll. Myeburg RJ, Kessler KM, Castellanos A: Recognition, elinical assesmentand management of arrhytrnias and etkileyebi l eceğini düşündüğümüz ilaçları conduction disturbances . In ;Alexander RW, Schlant kullanan hastaları çalışmaya almasak da, diğer antihi-pertansif ilaçların P dispersiyonunu nasıl etkilediği konusunda yeterli veri yoktur. P dalgasının sağ ve sol atriyum atriyum depolarizyonu yansıttığı bilinmektedir. Ancak çalışmanın amacı sol ventrikül diyastolik fonksiyonları ile P dispersiyonu arasındaki ilişkiyi incelemektir. Sağ ventrikül diyastolik fonksiyonlarının incelenmesi çalışmamızın kapsamı RC, Fuster V, Eds. Hurst's the Heart. New York: Mc Graw-Hill 1998 ; 873-941 12. Ciaroni S, Cuenoud L, Bloch A: Clin ical study to investigate the predictive parameters for the onset of atıial fibrillation in patients w ith essential hypertension. Am Heart J 139:814-9 13. Dimaveris PE, Gialafos JE: P-wave dispersion: a novel predictor of paroxysmal atrial fibrillation. Ann Noninvasive Electrocardiol 6 : 159-65 dışındadır. 14. Dilaveris PE, Gialafos EJ, Chrissos D, et al: Detection of hypertensive patients at risk for paroxysmal atrial KAYNAKLAR fıbrillation during sinus rhythrn by computer-assisted P wave analysis. J H ypertens 17: 1463-70 1. Yıldırır 15. A, Batur MK , Oto A: Hypertension and Pacing Clin Electrophysiol 23: 1859-62 4:175-82 2. 3. Podrid PJ, Kowey PR: Cardiac anhytmia: Mechanisms, 16. Dilaveris PE, Andrikopoulos GK, Metaxas G , et al: diagnosis and management. Baltimore, Williams & Effects of ischernia on P wave dispersion and maximum Wilkins, 1995 P wave duration during spontaneous anginal episodes. Pacing Clin Electrophysiol 22: 1640-7 Dilaveris PE, Gialafos EJ, Andrikopoulos GK, et al: 17. Clinical and electrocardiograplıic predictors of recUITent atıial 4. 18. J 135:733-8 without idiopathic paroxysmal atrial fibrillation. Am Mandiov L, Eber! i FR, Seiler C, Hess OM: Diastolic Heart J 2000 139:684-9 19. Flaker GC, Fletcher KA, Rothbart RM, Halperin JL, Hart RG: Clinical and echocard iographic features of Vitarelli A, Gheorghiade M: Diastolic heart fa ilure. Standard doppler approach and beyond. Am J Cardiol inteiTnittent atıial fıbrillation that predict recurrent atrial 1998; 81:12A:ll5-21 fibrillation. Stroke Prevention in Atrial Fibrillation (SPAF) Investigators . Am J Cardiol 1995 76:355-8 Dougherty AH, Naccarelli GV, Gray EL, Hicks CH, 20. Goldstein RA: Congestive heart fai lure with normal 8. Ishimoto N, Ito M , K inoshita M: Signal-averaged Pwave abnormalities and atrial size in patients with and heart fialure. Cardiovascular Research 2000; 45: 813-25 7. K, Hnatkova K, Malik M: Duration of the P J Interven Cardiol1999;3:142-7 paroxysmal idiopathic atrial fibrillation. Am Heart 6. Ayıemir wave dispersion in normal healhy population. Turkish fibrillation. Pacing Clin Electrophysiol. 23:352-8 Dilaveris PE, Gialafos EJ, Sideris SK et al: Simple electrocard iographic markers for the prediction of 5. Ozer N, Ayıemir K , Atalar E, et al: P wave dispersion in hypertensive patients with paroxysmal atrial fibrillation. arrhythmia: blood pressure control and beyond. Europace Kerr CR, Boone J, Connolly SJ, et al: The Canadian systolic function. Am J Cardiol 1984;54:778-82 R egistry of A trial Fibrillation: a noninterventional Vasan RS , Benjarnin EJ, Levy D: P revalence, elinical follow-up of patients after the f irst diagnosis of atrial 685 Türk Kardiyol Dem Arş 2003;3 1:679-86 fibrillation. Am J Cardiol 1998 Oct 16;82:82-5 sensitivity and sympathetic activity in patients with 21 . Ashino K, GotohE, Sumita S, MoriyaA, Ishü M: Percutaneous mitral stenosis. C irculation 1997 96:3443-9 transluminal mitral valvuloplasty normalizes baroreflex 686