tmmob makina mühendisleri odası Trakya'da Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu 12-13 Ekim 2001 BİLDİRİLER KİTABI ISBN: 975-395-506-5 mmo yayın no.: E/2001/287 EDİRNE 2001 tmmob makina mühendisleri odası Kocasinan Mah. Dr.Sadık Ahmet Cad. No:60/1-2 EDİRNE Tel: 0284 236 08 00-01 Faks: 0284 236 08 03 e-posta: edirne@mmo.org.tr ISBN: 974-395-506-5 mmo yayın no.: E/2001/287 BU YAPITIN YAYIN HAKKI MMO'NA AİTTİR. KAPAK VE TASARIM : HAMZA CURA - M.ÜNAL ŞENYURT - REŞAT AYAN : Eser Matbaacılık - Edirne Tel.: 0 284 225 18 12 BASKI trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu Sempozyum Düzenleme Kurulu Haydar ŞAHIN Alparsan PARLAK Ahmet DERELİ Hakan HAVANCILAR Osman A.ÖZERDOĞAN Fatih ÇİMEN Bülent EGELİ Nilhan ÜRKMEZ Mehmet DUMLU Fethi AYTEKİN Mustafa VARLI Mustafa YEŞİl DAL Şahin ŞAHİN Bülent KUMKALE Kenan ÜRÜN Mustafa SAYAN Süleyman DERELİ Kadir ÖZBAŞ Mahmut YILMAZ Kamuran BASKIN Nihat ÇAPOĞLU Ferhat GÜL Mahmut KURT MMO Genel Merkez MMO Genel Merkez MMO Edirne Şube MMO Edirne Şube MMO Edirne Şube MMO Edirne Şube MMO Edirne Şube MMO Edirne Şube MMO Edirne Şube MMO Tekirdağ Tems. MMO Çorlu Tems. MMO Çorlu Tems. MMO Çerkezköy Tem MMO Keşan Tems. MMO Lüleburgaz Tem MMO Kırklareli Tems. MMO Uzunköprü Tem MMO Malkara MDB MMO Babaeski MDB MMO Ankara Şube MMO Denizli Şube MMO Eskişehir Şube MMO Samsun Şube Sempozyum Yürütme Kurulu Dinçer METE Aydeniz ÖZÜER Yahya BULAT Mehmet TAN M.Ünal ŞENYURT Haluk TEKBAŞ Cüneyt ALKO trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu Sempozyum Danışmanlar Kurulu İsmet AÇIKGÖZ SennurAKANSEL Bülent ALAMUT Sudi APAK Nezih ATSIZ Cemil CANGİR Bayram Fırat DAYANIKLI Erkan DOĞAN Bahri EGE Yılmaz EREN Remzi ERİŞLER Bahri GÖKTÜRK Rıfat GÜZELOCAK Hüseyin İNCE Osman İNCİ Doğan KANTARCI Ender MAKİNECİ M.Kemal ÖNGÖREN Şazuman SAZAK ÜmitSİREL Ayşe SİREL Kemal ŞENDİL A.Müjdelen ŞENYURT Günay Yıldız TÖRE Emel TÜLÜMEN Cengiz VARNATOPU Denizhan YALIN Okyar YAYALAR Fahri YÜCEL Hüseyin ZİNCİRLİ İnş.Müh.Odası Edirne Tems. T.Ü.Müh.Mim.Fak.Mim.Böl. ETSO T.Ü.İ.İ.B.F. Dekanı Edirne Ç.G.D. T.Ü.Tekirdağ Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Tekirdağ Milletvekili Trakya Birlik Gnl.Md.lüğü DSİ XI.Bölge Müdürü Harita Müh.Odası Edirne Tems. MMO Bursa Şb. TSE Edirne Tems. Hayrabolu Belediye Bşk. T.Ü.Teknik Eğitim Fakültesi T.Ü. Rektörü İ.Ü.Orman Fak.Toprak İlmi ve Ekoloji Bl. İ.Ü.Orman Fak.Toprak İlmi ve Ekoloji Bl. JMO Edirne İl Tems. T.Ü.Müh.Mim.Fak.Mim.Böl. T.Ü.Müh.Mim.Fak.Mim.Böl. T.Ü.Müh.Mim.Fak.Mim.Bl. MMO Kayseri Şb. Çevre Müdürlüğü T.Ü.Çorlu Müh.Fak.Çevre Müh.BI. Edirne Çevre Müdürü Edirne Belediye Başkanı İTÜ İnşaat Fakültesi EDSİAD Edirne Valisi Edirne Orman İşletme Müdürü Destekleyen Kuruluşlar Edirne Valiliği Tekirdağ Valiliği Edirne Belediye Başkanlığı T.Ü.Rektörlüğü Maddi Katkıda Bulunan Kuruluşlar Volksvvagen Elektrik Sistemleri A.Ş. Ustaoğlu Asansör San. Tic .Ltd. Şti. r1 s-7 trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu SUNUŞ Trakya'nın son yirmi yıldır her açıdan "hızlı bir kirletilme ve tüketilme" sürecini yaşadığı saptamasından yola çıkan Makina Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen üç (Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu I Çorlu 1996 - II Kırklareli 1997 III Edirne 1999) sempozyum sonucunda Trakya'da çözümün Bölgesel Plandan geçtiği genel kabul görmüştür. Yaşanan sürecin sonunda Trakya Üniversitesi Trakya Bölgesel Plan Eşgüdüm Uygulama Araştırma Merkezi kurulmuş ve Çevre Bakanlığı ile Trakya Üniversitesi arasında Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı Protokolü imzalanmıştır. Makina Mühendisleri Odası, Bölgesel plan konusunda atılacak somut adımları Üniversitemizin yönetimine ve koordinasyonuna bırakarak, aynı sürece katkıda bulunmak üzere Trakya'da Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu düzenleme kararı almıştır. Sempozyumun amacı esas olarak bölgesel planlama ve kent planlaması ilişkilerini tartışmak, Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ başta olmak üzere Trakya Kentlerinin dününü, bugünü ve geleceğini ele almak, kentlerimizin kentleşme stratejilerinin ve planlarının oluşmasına katkıda bulunmak, kent kimliği ve kentlilik bilincinin oluşmasını ve gelişmesini sağlamak için bir ortam yaratmaktır. Makina Mühendisleri Odası, bu sempozyumda da, daha önceki sempozyumlar dizisinde olduğu gibi, kentlerle ilgili tüm kurumların; ilgili merkezi kurumların, il müdürlüklerinin, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin ve tek tek bireylerin sürece katılımını ve katkısını sağlamayı sempozyumun olmazsa olmaz koşullarından biri olarak görmektedir. Bu bağlamda; 12-13 Ekim tarihlerinde Türkan Sabancı Kültür Merkezinde yapılan "TRAKYA'DA KENTLEŞME VE YEREL YÖNETİMLER SEMPOZYUMU"na ve Sempozyumun ikinci günü Trakya'nın çeşitli yörelerinden Belediye Başkanlarının panelist olarak katıldığı "Yerel Yönetimler, Sorunları ve Çözüm Önerileri" konulu PANEL'e çağrılarımıza yanıt vererek katılan tüm bildiri sahibi ve panelistlere, Danışmanlar Kurulu üyelerimize; Sempozyuma destek ve maddi katkıda bulunan tüm kurum ve kuruluşlara bir kez daha teşekkür ediyoruz. Düzenleme Kurulu Adına Sempozyum Yürütme Kurulu Sekreteri Yahya BULAT .,., trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu V İÇİNDEKİLER Kentleşmenin Yönetiminde Yeni Bir Model: Öğrenen Kentler Yrd.Doç.Dr.Berkan DEMİRAL, T.Ü. Türkiye'de kentleşmenin yönetiminde yerel yönetim birliklerinin rolü 1 13 Doç.Dr.Filiz Suna ERBEK, Prof.Dr.Derya MAKTAV, İ.T.Ü. Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı 25 Şenol AYDEMİR, Çevre Bakanlığı Toplumsal Değişimin Odağında Kent Olmanın Anlamı ve Kentlilik: Gap Bölgesi Örneği 31 Yrd.Doç.Dr.Kamuran SAMİ, Dicle Ü. Kent Formunun Belirlenmesinde Etkili Olan Aktörler ve Davranışları Altında Yatan Yönlendiricilerle ilgili Kabullenimler 43 Yrd.Doç.Şazuman SAZAK, T.Ü. Metropoliten Kentin Etki Alanında Kalan Kentlerin Çeperindeki Arsaların Dönüşüm Süreci: Çorlu - Büyükkarıştıran Örneği 57 Yrd.Doç.Şazuman SAZAK, T.Ü. Kentlerimizde Uygulanan Çevre Yönetim Politikaları, Toplam Kalite Yönetimi Açısından Çevre Yönetim Sistemleri 71 Dr.Müh.Nurettin NİKBAY Edirne ve Yöresel Kalkınma 97 Prof.Dr.Sudi APAK, T.Ü. Hazırlanmakta Olan Arazi Kullanımı ve Toprak Koruma Kanununun Trakya'daki Arazi Kullanımı Açısından Değerlendirilmesi 113 Yrd.Doç.Dr.Doğanay TOLUNAY, İ.Ü. Türkiye'de Kentleşmenin Yönetiminde Yerel Yönetim Birliklerinin Rolü 129 Yrd.Doç.Dr.Berkan DEMİRAL, Arş.Gör.Hakan EVİN, T.Ü. Belediyeler, Yerel Yönetim Değildir, Ama Yerel Yönetim Gibi Davranabilirler 141 Şehir Plancısı S.Aydeniz ÖZÜER Yerel Yönetimler Seçim Kanunu ve Seçim Sisteminde Gereken Değişiklikler ve Uygulanabilirliği 151 Yrd.Doç.Dr.R.Bahar ÜSTE, D.E.Ü Bilgi Toplumu ve Türkiye 167 Filiz GÜLTEKİN, T.Ü. Edirne'de Yapılan imar Planı Uygulamalarının Değerlendirilmesi 181 Har.Müh.Yılmaz EREN, Har.Müh.Odası Edirne Yerel Yönetimlerin imar Planı Uygulamaları ve Veliköy imar Planı Uygulama Örneği 193 Yrd.Doç.Dr. Denizhan YALIN, Har.Yük.Müh.Ahmet Hilmi TÜRKER, İTÜ Kaçak Yapılaşmanın Önlenmesinde Belediyelere Öneriler 203 Yrd.Doç.Dr.Hüseyin İNCE, T.Ü. 18. Maddeye Göre imar Planı Uygulamalarında Belediyelere Şeffaflık Önerileri Yrd.Doç.Dr.Hüseyin İNCE, T.Ü. 209 VI trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu r '' i TMMOB Makina Mühendisleri Odası adına Edirne Şube sekreteryalığında Trakya 'da Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu 12-13 Ekim tarihlerinde Edirne 'eleyapılmıştır. Sempozyum, açılış konferansı, bildirilerin sunulduğu beş oturum (16 bildiri) ve bir panel biçiminde düzenlenmiştir. Açılış Konferansı, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman İnci ve Ergene Havzası Çevre Yönetim Planı Yöneticisi Prof Dr. Emre Aysu tarafından sunulmuş ve daha önceki sempozyumda Çevre Bakanlığı ile Trakya Üniversitesi eırasında imzalanan protokolle!yapılması karar altına alınan "Ergene Havzası Çevre Yönetim Planı "nın bugünkü durumu açıklanmıştır. "Yerel Yönetimler, Sorunları ve Çözüm Önerileri Panel'ne ise Edirne, Uzunköprü, Pehlivanköy, İpsala Belediye Başkanları, Edirne ve Babaeski eski Belediye Başkanları katılmıştır. trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu VII TRAKYA'DA KENTLEŞME VE YEREL YÖNETİMLER SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ Trakya'da Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu, dünyada ve ülkemizde savaş bulutlarının toplandığı, ülkemizdeki ekonomik-siyasi-toplumsal çok yönlü krizin giderek derinleştiği, üretimin hemen hemen tamamıyla durduğu, işsiz sayısının sürekli arttığı, işçi, köylü, esnaf, mühendis kısaca tüm çalışanların, işsizlerin bugünden ve gelecekten umudunu kestiği bir ortamda yapılmıştır. Trakya, tabii ki, dünyanın ve ülkemizin bir parçasıdır ve yaşanan tüm olumsuzluklar Trakya'ya da yansımakta ve etkilerini göstermektedir. Fakat, "toprağı bol ve verimli" Trakya'da "yeni" birşeyler de filizlenmektedir. Trakya giderek kendi geleceğini kendi belirlemek yönünde adımlar atmaktadır. Belki de Türkiye'de ilk kez - il sınırlarını da aşarak- bir bölge kendi geleceğini planlaması konusunda tam bir ittifaka varmış ve Bölgesel Plan talebini tüm kurumlarının etrafında birleştirdiği bir talebe ve hedefe dönüştürmüştür. Bölgenin bu talep ve hedefi merkezi yönetimin tümünden olmasa da Çevre Bakanlığı'ndan da olumlu bir tepki görmüş ve 11 Kasım 1999 tarihinde Makina Mühendisleri Odasınca düzenlenen "Trakya'da Sanayileşme ve Çevre" sempozyumlar dizisinin üçüncüsünün açılışında Çevre Bakanlığı ile Trakya Üniversitesi arasında imzalanan bir protokolla "Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı" hazırlanması somut bir projeye dönüşmüştür. Geçen iki yıllık süre içinde, Proje Yöneticisi tarafından açıklandığına göre "Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı" bir havza planı olmaktan çıkıp, İstanbul sınırları dışında tüm bölgeyi kapsayan, bir fiziki planın ötesinde sosyo-ekonomik boyutları da hesaba katan bir Trakya Alt Bölgesi planına dönüşmüş ve bu dönüşüm, "proje sponsoru" Çevre Bakanlığı tarafından da onaylanmıştır. Bu dönüşüm son derece sevindiricidir ve Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumları başta olmak üzere ilgili tüm etkinliklerde belirtildiği gibi, ihtiyaç olan Bölgesel Plan ile projelendirilen planın giderek aynı kapsama sahip olması anlamına gelmektedir. Bölgesel Plan bugün için Trakya insanının umududur ama aynı zamanda "yeni" bir hayatı, kentleri ve kendisini örgütleme sürecidir. Planlama süreci, ancak ve ancak ilgili tüm kesimlerin ve kurumların sürece katılımı sağlanacak biçimde yaşanırsa "kamusal bir belge"ye dönüşebilir; ancak ve ancak aynı zamanda bir örgütlenme süreci olarak yaşanırsa raflarda tozlanan bir "proje" olmaktan çıkıp hayatı yönlendirebilir. Ayrıca, planlama sürecinin şimdiye dek yaşandığı belirtilen bilgi aktarmama, bilgi için bedel talep etme, kaynak yaratamama v.b. güçlükleri de ancak projeye içeriden katılımın sağlanması ve yeni mekanizmaların yaratılması yoluyla aşılabilir. Bu nedenle, bölgesel planın hazırlanması hiçbir zaman "Çevre Bakanlığı'nın Trakya Üniversitesi'ne, Trakya Üniversitesi'nin de uzmanlara ihale ettiği bir iş" görüntüsünü almamalı, bu izlenimin doğmasından şiddetle kaçınılmalıdır. Bu amaçla: 1) Merkezi Yönetimin İlgili Birimlerini; 2) Yerel Yönetimleri ve varsa ilgili Birimlerini Planın bilgi toplama ve envanter çıkarma aşaması da dahil olmak üzere proje VIII trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu ekipleri içinde tanımlayan; 3) Başta meslek odaları ve sivil toplum örgütleri olmak üzere ilgili tüm örgütleri ve halkı sürekli bilgilendiren ve böylece aynı zamanda eğiten bir model • ..y hızla geliştirilmeli, bu konuda varolan iletişimsizlik aşılmalıdır. Özellikle, kamuoyunu bilgilendirmek için sürekli bilgilendirme toplantıları yapılmalıdır. İki yıllık süre içinde valilikler dışında çalışmaların ve sonuçlarının sadece bu sempozyumda kamuoyuna duyurulması dahi bu eksikliğin bir göstergesidir. Diğer yandan, başta sivil toplum örgütleri ve meslek odaları olmak üzere ilgili tüm kurumlar ve örgütler bir proje denetçisi olarak davranmalı, aynı zamanda da projenin yaşadığı güçlüklerin aşılması için kendilerine düşen görevleri yerine getirmelidir. j Bölgesel plan bir umuttur; fakat zamana yayılacağı gözönüne alınarak, Trakya'nın özellikle suları ve topraklarındaki kirliliği azaltacak tüm önlemler derhal uygulamaya sokulmalıdır. Kirlilik sonuçlarını göstermeye başlamıştır; o artık sadece verimde azalma, ürünün kalitesinde kötüleşme ve bozulma, geleceğe yönelik bir hastalık riski demek değildir. Pehlivanköy'de olduğu gibi önemli bir yüzdesi kanserden ölen kentler, giderek daha fazla düşük yapan kadınlar anlamına da gelmektedir. Bu olguya neden olmak -hiç kimsenin şüphesi olmasın- "Afganistan'da çocuk bombalamak", "İkiz kulelerde masum insanları öldürmek" kadar insanlık dışıdır ve en az onlar kadar lanetlenmelidir. V Trakya'nın kentleri de bu tartışmalar içinde yollarını çizmekte; bölge planları, kent tasarım planları, kent nazım planları, imar planları v.b. planlar arasındaki ilişkileri kavramaktadır. f •') I Trakya'nın kentleri bu tartışmalar içinde, kentlerinin işlevleri, potansiyelleri, zenginlikleri konusunda sistemli bir düşünme sürecine girmektedir. Trakya'nın kentleri bu tartışmalar içinde, organize olmayı, kent yönetim mekanizmalarını netleştirmeyi, değişik kurumlar arasındaki ilişkilerin önemini kavramaktadır. Trakya'nın kentleri bu tartışmalar içinde, aynı bölgenin birer parçası olarak, birbirleri ile ilişkilerini sistemleştirmekte, her birinin diğerinin aldığı karardan nasıl etkilendiği daha da açığa çıkmaktadır. i -V Tüm yerel yönetim mekanizmaları gibi, Trakya'daki yerel yönetim birimleri de, sorumlulukları ile yetkilerini uyumlulaştıran, kaynak problemlerini çözen, inisiyatiflerini kullanmalarını sağlayan, karar alma süreçlerini kısaltan ve meslek örgütleri ile sivil toplum örgütlerini de karar alma süreçlerine katan bir Yerel Yönetimler Yasası talep etmektedirler. Trakya'da Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu bir son değil, Kentler ve Kent Yönetim Modelleri üzerine Trakya'da kapsamlı bir düşünme ve etkinlik sürecinin başlangıcı olarak değerlendirilmelidir ve bizce bu misyonu yerine getirmiştir. Saygılarımızla ı ***"" *,„, trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu IX tmmob makina mühendisleri odası Trakya'da Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu AÇILIŞ KONUŞMALARI trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu XI MMO Edirne Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet DERELİ'nin Açılış Konuşması Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım, Sayın Rektörüm, Sayın Dekanlarım, Sayın sempozyum delegeleri. Üniversitelerin değerli temsilcileri, çeşitli kuruluşların değerli temsilcileri, değerli konuklar ve sevgili meslektaşlarım. Değerli basın mensupları hepinizi Makine Mühendisleri Odası Edirne Şubesi Yönetim Kurulu adına ve şahsım adına saygıyla selamlarım. Türk Mühendis Mimar Odalar Birliği ve Makine Mühendisler Odası adına şubemiz tarafından düzenlenen "Trakya'da Kentleşme ve Yerel Yönetimler" sempozyumumuza hoş geldiniz. Sözlerime izninizle Trakya açısından, bölgemiz açısından önemli bir organizasyonu gerçekleştirme refleksinde bulunabilen bir meslek odasının şube başkanı olmaktan ve siz değerli insanlarla burada bulunmaktan büyük bir keyif aldığımı belirterek sözlerime başlamak istiyorum. Herkesin malumu olduğu üzere sorunları çok olan, sıkıntıları çok olan, sancıları çok olan bir ülkede hepimiz biliyoruz ki Makine Mühendisleri Odası ve benzeri kitle örgütlerine, meslek odalarına, demokratik kitle örgütlerine bu ülkede önemli görevler düşüyor, ifade etmeliyim ki Makine Mühendisleri Odası yöneticileri ve örgütlü üyesi bu görevin ağırlığını ve gereklerini yerine getirmenin sorumluluğunun bilincedir. Bilindiği üzere 47 yılı aşan geçmişi, 50 bini geçen üyesi ve ülke genelinde 18 şube 100'ü aşan İl, ilçe temsilciliği ile örgütlenmiş olan odamız bu görevleri esas alarak iki ana eksende yürütüyor. Bu eksenlerden bir tanesi üyelerin uzmanlaşmasına ve mesleki denetim sağlanmasına yönelik çalışmalar ki, bu bağlamda meslek içi eğitim merkezlerini tüm şubelerimizde faaliyete geçirerek üyelerimizin uzmanlaşmasına, yetkilendirilmesine ve belgelendirilmesine yönelik olarak çalışmalarımız sürdürülmektedir. Bunları niye anlatıyorum, şüphesiz üyelerin uzmanlaşması ve belgelendirilmesi çalışmalarının en önemli sonucu, odamızın asli ve vazgeçilmez çalışma alanlarından mesleki denetim çalışmalarımızı daha etkin, daha kalıcı ve daha sonuç alıcı bir şekilde dönüştürülmesidir. Mesleki denetim işinde asansör, mekanik tesisat ısı yalıtımı, proje ve uygulama denetimlerinin yanı sıra çevre ve sanayiye yönelik baca gazı emisyon ölçümleri, basınçlı kaplar, kaldırma ve iş makinaları raporlandırılma çalışmalarımızda büyük bir sorumluluk bilinci ile yürütülmektedir. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Odamız çalışmalarının ikinci ana ekseni de meslek alanlarımız ile ilgili olarak ülke gerçeklerinin tanımlanması, sorunların ve çözüm yollarının ortaya çıkarılması şeklinde yürütülür, oda çalışmalarında meslek ve meslektaş sorunlarının halkın sorunlarından ayrılamayacağının temel ilke olarak kabul edilir. Makine mühendisleri odası ve onun örgütlü gücü bilime ve teknolojiye, halkın yararına kullanmanın bunun oluşumu için aktif çaba göstermenin ve bu yönde her türlü çalışmanın öncüsüdür. Makine mühendisleri odası biryandan kendi örgütlerine alanını geliştirirken öte yandan da kendi meslek alanları ile ilgili olarak ülke gerçeklerini, sorunlarını ve çözüm yollarını bilimsel araştırmalarla, bilimsel ve teknik raporlarla kamuoyuna sunar. Aydınlatma görevini eksiksiz yerine getirmeye çalışır. Doğrudan, barıştan, çevreden ve sanayileşmeden yanadır. Bu anlayış ile çalışmalarını sürdüren odamız, ikişer yıllık çalışma dönemlerinde 30'a yakın kurultay, sempozyum ve kongre gibi belirli etkinlikler düzenleyerek kamuoyu önüne çıkmaktadır. işte bugün açılışını yaptığımız bu sempozyumun Makine Mühendisleri Odası neden XII trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu düzenliyor odamızın sempozyumlardaki yerinden bahsederek devam etmek istiyorum. Her ne kadar sempozyum bildiri konuları makine mühendislerini ilgilendirmiyor görünse de Makine Mühendisleri Odası Edirne Şubesinin etkinlik alanı Edirne, Tekirdağ, Kırklareli illerini, yani Trakya'yı kapsamaktadır. Makine Mühendisleri Odası Edirne Şubesi Yönetim Kurulu olarak 1992-94 yıllarında şube kuruluş çalışmalarımız sırasında meslektaşlarımızla yaptığımız toplantılarda Trakya genelinde yöresel olarak çevre kirliliği ile ve buna sebep olan çarpık, plansız ve altyapısız sanayileşme ile kentleşme sorunları karşımıza çıktı. Bu sebeple Trakya'da oluşacak her türlü çevre sorunu bizleri de ilgilendirir ilkesi ile öncelikle Trakya'da sanayii envanteri, Trakya'nın toprak yapısı, sanayiden kaynaklanan çevre sorunlarının tespit edilmesi amacı ile "Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu" düzenleme kararı aldık. Makine Mühendisleri Odası Edirne Şubesi olarak Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumlarının 1 .sini 3-6 Ocak 1996 tarihinde Çorlu'da, 2.sini 6-8 Kasım 1997 tarihinde Kırklareli'de 3.sünü 11 13 Kasım 1999 tarihinde Edirne'de bu salonda düzenledik. Üç sempozyum sonucunda Trakya'da çözümün bölgesel plandan geçtiği genel kabul görmüştür. Yaşanan sürecin sonunda Trakya Üniversitesi bünyesinde Trakya Bölgesel Plan Eşgüdüm Uygulama Araştırma Merkezi Kurulmuş ve 11 Kasım 1999 tarihinde 3. Sempozyumumuzu açılışında bu salonda Çevre bakanlığı ile Trakya Üniversitesi arasında Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı Protokolü imzalanmıştır. Sempozyumlarımızın ürünü olan bu plan çalışmalarının detaylarını bu güne kadar tüm çalışmalarımızı destekleyen ve katkı koyan Sayın Rektörüm Prof. Dr. Osman İnci açılış konuşmasıyla sunacaktır. Makine Mühendisleri Odası, bölgesel plan konusunda atılacak somut adımları Üniversitemizin yönetimine ve koordinasyonuna bırakarak aynı sürece katkıda bulunmak üzere bugün açılışını yaptığımız. Trakya'da Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumunu düzenleme kararı almıştır. Sempozyumun amacı esas olarak bölgesel planlama ve kent planlaması ilişkilerini tartışmak Edirne, Kırklareli, Tekirdağ başta olmak üzere Trakya kentlerinin dünü bugünü ve geleceğini ele almak, kentlerimizin kentleşme stratejilerinin ve planlarının oluşmasına katkıda bulunmak kent kimliği ve kentlilik bilincinin oluşmasını ve gelişmesini sağlamak için birortam yaratmaktır. Makine Mühendisleri odası bu sempozyumda da daha önceki sempozyumlar dizisinde olduğu gibi kentlerle ilgili tüm kurumların ilgili merkezi kurumların, il müdürlüklerinin, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin ve tek tek bireylerin sürece katılımını ve katkısını sağlamak ilk üç sempozyumun sekreterliğini yapan arkadaşım Dinçer Mete'nin deyimiyle "sempozyumun olmazsa olmaz koşullarından" biri olarak görmektedir. Sözlerimi bitirirken sempozyumumuzun daha önce düzenlediğimiz üç sempozyum gibi başarılı geçmesini diliyorum. Sempozyumu destekledikleri için ve maddi katkılarından dolayı sempozyum program listesinde isimleri geçen tüm kurum ve kuruluşlara, onların değerli yöneticilerine, sempozyumlarımıza bildiri vererek katılan delegelere, oturum yöneticilerine, sempozyum sekreteri, yürütme kurulu, düzenleme kurulu, danışma kurulu ile bildiriler kitabının hazırlanmasında katkı koyan şubemiz çalışanları arkadaşlarımıza ve bizleri dinleyeceğiniz için sizlere ayrıca teşekkür ediyorum. Sempozyumdan tüm Trakya'nın her kesimi için karar verme uygulama mekanizmalarının ve kuruluşlarının tüm mensuplarının faydalanmasını Trakya'nın yaşamsal yapısının bozulmadan sanayileşmesini ve kentleşmesini diliyor. Katılımınızla örgütümüze verdiğiniz güç ve heyecandan dolayı hepinize teşekkür ediyor saygılar ve sevgiler sunuyorum. « / ' j /* V j / f V ***> " v ^ , trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu XIII MMO Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Sempozyum Düzenleme Kurulu Üyesi Haydar ŞAHİN'in Açılış Konuşması Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım, Sayın Trakya Üniversitesi Rektörü, Üniversitelerin değerli temsilcileri, örgütümüzün değerli yöneticileri, değerli katılımcılar, değerli konuklar, sevgili meslektaşlarım. Trakya'da Kentleşme ve Yerel Yönetimler sempozyumuna hoş geldiniz. Hepinizi Makine Mühendisleri Odası ve Oda Yönetim Kurulu adına saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Makina mühendisleri odası bugün 50000 i aşan üyesi ile 18 şubesi 100'ü aşkın il ve ilçe temsilciliği ile şu anda ülkemizin de içinde bulunduğu sıkıntılı ve sancılı koşullarda bir meslek odasına düşen sorumluluğu ve görev büyüklüğünün bilincinde olarak mesleğimizin, görevimizin ve ülkemizin karşı karşıya bulunduğu temel sorunlara ilişkin çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Makine Mühendisleri odası bu çalışmaları halktan, emekten demokratikleşmeden yana yurtsever ve anti-emperyalist bir anlayışla yürütür. Meslek ve meslektaş sorunlarının, ülke ve toplum sorunlarından ayrılamayacağını, temel ilke olarak kabul eder. Makine Mühendisleri Odası üreten, sanayileşen, demokratik birTürkiye'nin özlemi içindedir. Mesleki uzmanlık alanlarımızla ilgili eğitim, belgelendirme çalışmalarının yanında, bu dönem içinde düzenlemekte olduğumuz 27 tane kongre ve sempozyumlarla meslek alanlarımız ve ülkeye ilişkin sorunları tespit ederek çözüm yolları ile birlikte kamuoyuna sunuyoruz. Bu sempozyumlardan kısaca bilgi vermek istiyorum. LPG Oto-gaz sempozyumu istanbul'da, öğrenci kurultayı yapıldı, Yalıtım 2001 kongresi sergisi, Eskişehir'de yapılacak Kent içi Ulaşım ve Trafik sempozyumu, İş Sağlığı ve İş Güvenlik Kongresi Adana'da yapıldı. I. Ulusal Uçak ve Havacılık Uzay Mühendisliği kurultayı Eskişehir'de yapıldı. İlki yapıldı bu kurultayın, 3. Ulaşım Trafik Kongresi ve Sergisi Ankara'da yapıldı, ikinci Kalite Sempozyumu Bursa'da yapıldı. Ankara'da yine Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumunu yaptık. Antalya'da yine Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu yaptık. Doğal Gaz Enerji Üretim Kongre ve Sergisini Gaziantep'te yaptık. Yine ikincisini yaptığımız GAP ve Sanayi Kongresi yine geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'da yapıldı. Yine ilk olan Demir-çelik Sempozyumu geçen hafta Zonguldak'ta yapıldı. Oldukça başarılı bir kongre oldu. Ulusal Tesisat Mühendisliğinin 5.sini izmir'de yaptık, geçen hafta tamamlandı. Yenilebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu bu sempozyumumuzla birlikte şu anda Kayseri'de yapılmakta. Trakya'da Kentleşmeyi şu anda yapıyoruz. 3. Endüstri işletme Mühendisliği Kurultayımız var. Yine Kaynak Teknolojisi, Ulusal Ölçüm Bilim, Otomotiv ve Yan Sanayii Sempozyumu, Makine Mühendisliği ve Eğitimi Sempozyumu, Kağıt Sempozyumu, Makine Tasarım imalat Teknolojileri Kongresi ve Sergisi, 2. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi, 2. Çevre ve Enerji Kongresi, Tarım Makinaları Sempozyumu ve sonuçta son kongremiz TMMOB adına odamızın yürütücülüğünü yaptığı Sanayii Kongresi istanbul'da 30 Kasım 1-2 Aralık tarihlerinde yapılacak. Odamız adına Edirne Şubemizce yürütülen Trakya'da Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu da bu etkinliklerimizden bir tanesi demiştik geçen dönemin çalışma raporunda şube başkanımız kısaca bahsetmişti. Oda çalışma raporunda Edirne'de yapılan Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumuna ilişkin değerlendirmemizi ben değişik biracıdan yinelemek istiyorum. XIV trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu ™Ş*!r"*->•— J 1994'te başlayan ve günümüze kadar sürdürülen çalışmaların ürünü olan Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumlarının 4.sü yapılmayacaktır demiştik. Olumsuz gibi görünen bu açıklama aslında bir gerçeği ifade ediyor. Yapılan Sempozyumlar amacına ulaşmıştır. Yapılan 3 sempozyum sonunda 3.sü ile birlikte toplam 1200 sayfalık bir bildiriler kitabı başvuru niteliğinde bir bildiriler kitabı oluştu. Başvuru niteliğini kazanan, halkın ve Sivil Toplum örgütlerinin konu üzerinde duyarlılığı arttı, sempozyumun açılışında Çevre Bakanlığı ile Trakya Üniversitesi arasında Ergene Havzası çevre düzeni planı protokolü imzalandı. Ve sempozyum konuları ile ilgili olarak tüm toplantılarda çözüm olarak önerilen bölgesel plan konusunda kalıcı bir organizasyon oluştu. Bu süreç hazırlık ikna etme ve organizasyon, organize olma süreci bitti. Şimdi yeni bir süreç başladı. Bölgesel plan hazırlama ve uygulama süreci. Ve bu çalışma raporundaki değerlendirmemiz şu cümle ile bitiyordu. Yeni sözlerimizden hiç kimse yapabileceğimiz her şey bitti, köşemize çekiliyoruz anlamını çıkarmasın bu konuda her şey şimdi başlıyor demiştik. Bu gün açılışını yaptığımız 2 gün sürecek olan sempozyumumuzun çağrı metninde başkanda söyledi biraz önce şube başkanımız bu konuda atılacak somut adımları biz üniversite rektörlüğümüze bırakıyoruz., koordinasyonunu ancak biz bölgesel planlama ile kent planlaması ilişkilerini irdelemek, bağlantılarını kurmak, destek sağlamak amacı ile sempozyumu düzenlediğimiz bu çalışmaları Edirne Şubemiz sonuna kadar sürdürecektir. Tabii bu çalışmalar mutlaka diğer yerel yönetimlerin, Üniversitelerin diğer kurum ve kuruluşların desteği ile birlikte yapacağız. Yapmaya çalışacağız. Değerli katılımcılar sözlerimi bitirirken başta Edirne Valiliği olmak üzere sempozyumumuzu destekleyen kurum ve kuruluşlara, bildirileri ile katılan değerli katılımcılara, akademisyenlere sempozyumun hazırlık çalışmalarında ve yürütülmesinde özveri ile çalışan düzenleme ve yürütme kurulu üyelerine sempozyum sekreterlerimize ve Makine Mühendisleri Odası Edirne Şubesi yönetici ve çalışanlarına oda yönetim kurulu adına teşekkür ediyor, sempozyumun başarılı geçmesini diliyorum. / '' j / / V , trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu XV Edirne Belediye Başkanı Sayın Cengiz VARNATOPU'nun Sempozyum açılışı sırasında yaptığı konuşması Sayın Valim, Trakya Üniversitemizin değerli Rektörü, değerli dekanlar, saygıdeğer misafirler, basınımızın değerli temsilcileri Makine Mühendisleri Odası Edirne Şubesinin tertip etmiş olduğu ve 3.sü belli bir süreç içinde programlanan sempozyuma hepiniz hoş geldiniz, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Ülke genelinde ve bölgesel anlamda ele alındığında günümüzün en büyük sorunlarından biri küçük yerleşim yerlerinden ülke ölçeğine dek bölgesel yani master planın yapılmamasıdır. Çünkü bölgelere ve yerleşim alanlarına fonksiyon verilebilmesi için öncelikle bu alanların hangi konuda işlev kazanacağının belirlenmesi gerekir. Bunu bölge bazında ele alırsak Trakya bölgesi ve buradaki şehirlerin tarım ve sanayii ya da turizm gibi şehrin dinamikleri fonksiyonuna göre planlarının yapılması ve bu bağlamda alt yapı çalışmalarının sürdürülmesi gerekmektedir. Oysa hepimizin bildiği gibi, Trakya bölgesinin bir bölge planı bulunmamaktadır. Bölgedeki şehirler planlanmadığı için çarpık kentleşme, plansız sanayileşme ve plansız sanayileşmenin getirdiği çevre kirliliği Trakya'nın bu gün en büyük sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Trakya, Türkiye'nin nitelikli tarım arazisi potansiyaline sahip bir bölgedir. Bu nedenle genel anlamda tarımsal açıdan fonksiyonlandırılması gerekmektedir. Buna karşılık plansız yapılaşmanın sonucu olarak verimli topraklarını, fabrikalara ve sanayii atıklarına heba etmiş bulunmaktadır. Ergene nehrinden kaynaklanan kirlilik nedeniyle başta Ergene havzası olmak üzere pek çok tarım alanı kullanılamaz ve çevre için tehlike arz eder hale gelmiştir. Kaybedilen tarım alanlarını geri kazanmak hemen hemen imkansızdır. Bunun için sanayi bölgeleri tarıma elverişli olan alanlarda planlanmamalıdır. Aynı sorunu Edirne bazında ele alırsak şehrimiz sahip olduğu potansiyelle, sağlık, turizm, kültür ve eğitim sektörlerinde hizmet veren bir il olmalı ve buna uygun olarak yapılandırılması gerekmektedir. Şehrin genelinde bu anlamda bir il nazım planına sahip olamadığımız için fonksiyonlandırma konusunda da büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Ancak ihtiyaç dahilinde mevzii planlama ile bütüne ulaşma da ne kadar başarılıyız, bunu sizlerin taktirlerine bırakıyorum, Ama her şeye rağmen tarihi dokusuyla, içinde bulunduğu konumuyla Edirne'miz bölge bazında ele alındığında yine de en iyi konumda olan illerimizdendir. Makine Mühendisleri Odası Edirne Şubesi tarafından düzenlenen; "Trakya'da Sanayileşme ve Çevre Konulu Sempozyumların devamı niteliğindeki bu sempozyum sonuçlan arasında umarım ilk üçün elde ettiği başarılara ulaşacaktır Bu vesile ile Makine Mühendisleri Odası yönetimi ve üyelerine burada teşekkür ediyorum. Çünkü bu çalışmalar sonucunda Trakya da Sanayileşme ve Çevre sorunlarının tespitinde veri tabanının oluşturulacak ve bu envantere sahip olunacak, Ayrıca çözüm kısmında Akla ve Bilime dayalı bir planın ortaya çıkacağına inanıyorum. Sempozyumun başarılı geçmesi dileklerimle hepinizi selamlıyorum. XVI t trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu , ( J f Edirne Valisi Sayın Fahri YÜCEL Sempozyum açılışı sırasında yaptığı konuşması Değerli konuklar; değerli öğretim üyeleri, sevgili basın mensupları, insanın her yönü ile öne çıkartılıp yaratılan tüm değerlerin onun refahı ve huzuru için kullanılmaya çalışıldığı günümüzde demokrasiler toplumun vazgeçilmez bir hayat tarzı haline gelmiştir. Yerel yönetimler bu anlayışın olgunlaşıp gelişmesinin sonucu giderek önem kazanmış olur, insanı toplumun odak noktası olarak gören idare anlayışının hakim kılınmasının müessir bir vasıtası olarak görülmektedir. j Çağdaş teknolojik gelişmelerin, toplumların organize olma kabiliyetini geliştirip bu organizasyonun hitap ettiği topluluğa verebilecekleri hizmet çeşitlerinin artmasıyla birlikte yönetimin yerinde gerçekleşmesi daha da büyük önem kazanmaktadır. Bugün ülkemizde de artarak devam eden mahalli idarelerin mali ve idari yönden güçlendirilmesi hususu bu gelişmelere dayanmaktadır. Mahalli idareler yasası ve Mahalli idarelerin hizmet kabiliyetlerini olumsuz etkileyen diğer yasalarda da değişikliği öngören çalışmalar bakanlıkların ve kamuoyunun gündeminde uzunca sayılabilecek bir süredir yer almaktadır. Ülkemizde kamu hizmetlerini görme sorumluluğunu üstlenen idare, merkezi yönetim ve yerinde yönetim esaslarına göre faaliyet göstermektedir. j '>• Merkezi idareler ve Mahalli idareler, idarenin birbirini tamamlayan iki unsurudur. Anayasal yapı bu olmakla beraber Merkezi idareyle Mahalli idareler arasındaki hizmetlerin niteliğine uygun, anlamlı bir görev ve yetki kaynak oluşumu sağlanamamıştır. Hizmet ve kaynak bölüşümündeki aşırı merkeziyetçilik, merkezi idareyi rasyonel kaynak kullanmayan hantal bir yapıya, mahalli idareleri de Merkezi idareye bağımlı güçsüz bir duruma düşürmüştür. Bunun sonucunda hizmetlerin yürütülmesinde etkinlik azalmış, maliyet artmış ve halk katılımı ve denetimi yeterince sağlanamamıştır. Yasal, idari ve mali sorunların yanı sıra yerel yönetimlerimizin kırdan kent'e göç, plansız sanayileşme, çarpık kentleşme, altyapı yetersizlikleri, imar rantları, yolsuzluk, personel ve yönetim kifayetsizlikleri ve benzeri pek çok sorunla karşı karşıya olunduğunu hepimiz bilmekteyiz. / V Kentsel nüfuzun, kırsal nüfusa oranı gelişmişliğin ve kalkınmanın önemli bir göstergesidir. Ülkemizde yaklaşık olarak 43 milyon insan kentlerde yaşamaktadır. Bu rakamın genel nüfusa oranı % 65-66 ye tekabül etmektedir. Ancak, kalkınmış ve gelişmiş ülkeler seviyesinde ticari, ekonomik, sosyal, kültürel ve diğer kentsel altyapı olanaklarına sahip olmadığımız için kentleşme bu haliyle dengesiz, eksik yanlış diğer bir ifade ile plansız ve çarpık bir kentleşmedir. Plansız kentleşme yukarıda sayılan alanlarda büyük sorunları da beraberinde getirmektedir. Sadece bir örnek vermek gerekirse ekonomik ve sosyal boyutlar açısından büyük önem arz eden sorunların başında konut sorunu yer almaktadır. Plansız ve dengesiz kentleşme ve buna bağlı olarak ortaya çıkan konut açığı zorunlu bir gecekondulaşmaya neden olmakta, gecekondu \ V ****• - . trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu XVII alanlarının nizami bir kentleşmeye dönüştürülmesinin ekonomik ve beşeri maliyeti ise devletimize tahminlerimizin çok ötesinde bir bedele mal olmaktadır. Planlı bir sahada yeni istihdam olanaklarının ve imkanlarının yeni ekonomik sosyal ve kültürel altyapılarının, yeni kamu hizmetlerinin, yeni kent içi ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerinin ve diğer kentsel altyapıların gerçekleştirilmesi devletimize gecekondu alanlarının rehabilitasyonundan çok daha ucuza mal olmaktadır. Bu sorunların çözümü için merkezi ve yerel yönetimlerin yanı sıra, ağırlıklı olarak yerel girişimciliğin de harekete geçirilmesi, sivil insiyatiflerin güçlendirilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Özetle söylemek gerekirse çağdaş bir kent planlaması ve çağdaş bir kentleşme için bir mesleki kuruluş olmanın yanı sıra, sivil toplum örgütü olarak Mimar ve Mühendisler Odaları birliklerinin görev ve işlevleri günümüzde çok önemlidir. Bu önem 17Ağustos 1999 Marmara depremi ile bir kez daha anlaşılmıştır. Ülkemizin tamamına yakınının deprem kuşağı üzerinde yer aldığı dikkate alınırsa, bu kuruluşların gelecekteki önemi daha da iyi anlaşılacaktır. Nitekim doğal afetlerde güvenli ve ekonomik yapılaşmanın gerçekleşmesi ve yapılarda teknik denetim hizmetlerinin öneminin daha iyi fark edilmesi sonucu bu maksatla hazırlanan Makine Mühendisleri Odası Teknik Müşavirlik ve Mühendislik hizmetlerine ilişkin 191 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 10 Nisan 2000 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sonuç olarak çağdaş, güvenli bir kentleşmenin oluşturulması için bu kararnamenin etkin bir tarzda uygulanması ve bu alanda kullanılan teknolojilerin uluslararası standartlara uygun olarak geliştirilmesi hususunda, Mimarlık Mühendislik Odaları ve birliklerine önemli görevler düşmektedir. Yine hızlı kentleşme, buna bağlı olarak kaçınılmaz bir şekilde ortaya çıkacak olan sosyal değişiklikler dikkate alındığında, kent ve kentlilik fikrinin oluşturulması için kent planlanmacılığında sosyal ve kültürel boyutu, bir başka ifade ile beşeri boyutlarında, yani kent planlama teknikleri kullanılarak plan ve programlanması gerekmektedir. Yeni çağdaş kent planlanmasında, fiziki planın yanı sıra insan ağırlıklı beşeri planlarında yapılması gerekmektedir. Sürdürülebilir kalkınmanın yanı sıra sağlıklı, dengeli, yaşanabilir bir çevrenin korunması planlamada esas alınmalıdır. Trakya bölgesinin sorunlarına sahip çıktığı ve çözüm önerileri geliştirme yolunda bundan öncede başarılı çalışmalar yapan Edirne Makine Mühendisleri Odasını kutluyorum. Bu itibarla bu salonda "Trakya'da Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumumuzun kentimize bölgemize hayırlı ve faydalı olmasını diliyor hepinize saygılar sunuyorum. XVIII trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu tmmob makina mühendisleri odası Trakya'da Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu AÇILIŞ KONFERANSI * *•-%». trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu XIX v/\/ XX trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu Trakya Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Osman İNCİ Sayın Valim, Sayın başkan, Yıldız Teknik Üniversitesinin Rektör Yardımcısı Proje yürütücüsü Sayın Prof. Dr. Emre Aysu, değerli dekanlar ve meslektaşlarım. Makina Mühendisleri Odasının değerli üyeleri. Ben bu salonu daha dolu umuyor, daha dolu bekliyordum, yanlış duymadıysam 15 günlük bir süre içerisinde Trakya'da 80 belediye bizzat bu toplantıya davet edildi. Ancak katılımcılar arasında özellikle belediye başkanları arasında yalnızca Edirne Belediye başkanını görebiliyorum. Bu konuda biz her dönem, her söyleşide gereğini söyleyeceğiz ama özellikle yönetenlerin, başkanlarımızın bunca emek ile kendilerine sunulan, ayaklarına getirilen böylesine bilgiden yararlanmaları dileğimizdir. Biz yılmayacağız. Makine Mühendisleri Odasını nezdinizde ben kutlamak istiyorum. Çünkü çok sonuç alıcı çalışmalar yaptılar ve şu andaki sunulacak olanda ergene havzası çevre düzeni planının oluşmasında çok büyük katkıları olmuştur. Kendilerine teşekkür ediyorum. Yerel yönetimler yada yerinde yönetimler 21. yüzyılın vazgeçilmez öğeleridir. Merkezi yönetimlerin büyük bir yetkisi, yerel yönetimlere zaman içerisinde vazgeçilmez bir şekilde devredilecektir. Dolayısıyla yerel yönetimler bizzat o canlı bölgede yaşayan insanların hissettikleri ve yaşadıkları ve yine insanoğluna o coğrafyada özellikle 20. yüzyılda en büyük sorun olan çevresel felaketlere karşı yurttaş ve vatandaş olarak mutlak bir şekilde unutmamaları gerekiyor. Asla ve asla yerel yönetim bu konuda göz ardı edilemez ve çevre asla genel düşünülemez. Çevre tüm dünyayı içerisine alan bir gelişimdir. Ve çevre tüm dünya insanlarını ve tüm dünya canlılarını birinci derecede ilgilendiren bir sorundur. Ve bu açıdan mutlak eleştirel aklı kullanmak zorundayız. Eleştiri yaparken bundan yararlanmayı ve bilgi paylaşımını sağlamak zorundayız. Oysa bizim ülkemizdeki eleştiri çok farklı olarak kullanılıyor. Ve son olarak 18-21 Ekim'de önümüzdeki hafta bu salon 4. Balkan Çevre Konferansına ev sahipliği yapacaktır. 9 ülkede 258 bildiri sunulacaktır. Buna bugünkünden daha yakın ilgi bekliyoruz, çünkü balkanlardaki çevre sorunları tartışılacaktır ve bunun sınır ötesi ilişkilendirilmeleri işlenecektir. Değerli konuklar ben bu Ergene havzası çevre düzeni planının uygulamaya başladığı noktaya kadar olan kısmını kısa olarak sunacağım, felsefesini daha sonra program yürütücüsü ve bugün aramızda bulunan Prof.Dr. Emre Aysu'da planın bugüne kadar ki felsefesini ve bugün noktada 3 Aşamasına gelene kadar ki durumunu sizlere sunacaktır. Yalnız bu noktada gördüğünüz gibi 1950'lerden 2000 yılları arasındaki tüketim önümüzde, dünya tüketimi kereste 3 katı, kağıt kullanımı 6 katı, avlanan balık miktarı 5 katı, buğday tüketimi 3katı ve fosil enerji kaynakları tüketimi ise 4 katına çıktı, bu bitecek, bu bir gün bitecek, dünya bu kadar verimli değil ve vermeyecek ve enerji kaynakları konusunda ortaya hiç bir güvence atılmadan, üretim ve tüketimin boyutları giderek artmakta. î /. ' ( f V j ./.. ' Sadece büyümek için büyümeye çalışmak, yalnızca kansere özgü bir özelliktir. Bir başka ifade ile sürekli büyüyen ekonomiye, ekolojik dengeye destek verildiği sürece kirlilik ve doğal kaynak kaybı nedeniyle elimizdeki kaynaklar zamanla tükenecektir. Hiç birşey özellikle bu kaynaklar sonsuz değildir. Dengesiz büyüme ideolojisi dünyanın her köşesine hızla yayılmış, bunlar içerisinde bazı kurumların, ünlü düşünürlerin bir kaç cümlesini sunmak istiyorum. "Küresel" düzeyde sürdürülen gelişmeyi yakalamanın ana umudu tüketicilerin özveri ve otokontrolünden geçmektedir. Ona göre sorumsuz post-modem tüketim alışkanlığı eğilimi giderek ağır basan tüketicilerin insiyatifi ele almaları halinde olumlu gelişmeyi ancak sağlayabilirler. Bu da birey bilinci ile olanaklıdır. Geçmişteki hiçbir ekonomik, sosyal ve kültürel düşünce maddi, insanların çevre sorunlarına karşı birleşme isteği kadar etkili olmamıştı. Bu bizim için bir yoldur, sonuçtur. Küresel ekonomik büyüme hızı baş döndürücü, 1950 yılına kadar toplam 5 trilyon dolar olan küresel dünyadaki mal ve hizmet arzı 50 yıl sonra 30 trilyon dolar, 6 katına çıkmıştır. Eğer insanlar başarabilselerdi son yıllarda birim zamanda üretilen toplam toplam katma değerin ı / 'V "**• „- trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu XXI boyutlarını değerin tahammül sınırlarının çok daha dışına taşıyacaklardı ama bunu galiba başaramadığımız içinde avantajlı kabul ediyoruz kendimizi. Bu genel değerlendirmeden sonra Trakya'da ne oluyor, Trakya coğrafyasında neler oluyor. Bunla ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum. Trakya'daki çevre sorununu 5 ana başlıkta Endüstri, Yerleşim, Ulaşım, Turizm ve Tarım olarak sınıflandırabiliriz. Bu nedenle özellikle bunların birinin diğerini kesinlikle etkilediği ve tetiklediğini asla unutmamamız gerekir, bunlar içerisinde endüstrideki çıkmazımız, İstanbul'a yakınlık, organize sanayii bölgeleri ve serbest bölgeler, risk analizi ve tabii Avrupa'ya yakınlık dediğimiz batıya olan ve ulaşılabilir yakınlık bizim içim endüstride Trakya bölgesinin alt bölge ve İstanbul'un arka bahçesi olarak kullanılmasına neden olmuştur. Yerleşimde yine endüstri ve tabii ki istanbul gibi rakamlar çok farklı olmakla birlikte 10 milyonun üstündeki bir megapoldeki yaşayanların kendilerine açılan yeni alanlar, ikinci ev veya başka ikinci mülk edinme gibi faktörler etkiliyor, tabii bunun içerisinde ayrıca özellikle kuzey Marmara da gelişen turizm. Ulaşım açısından sınır özelliği, endüstrinin ulaşıma getirdiği boyut turizmde olduğu gibi megapol sendromu, Turizm de ise İstanbul'un yükünün getirdiği büyük yükü taşıyan marmara kuzey kıyıları ve saroz, sarozu da maalesef artık buna katıcaz. Tarımda ise yanlış ve amaç dışı arazi kullanımı bizde birinci derecede kanayan yaramız, tarım araçları, gübreleme, bilinçsiz tarım ilacı kullanımı ve tabii ki bir çok tarımsal mekanizasyon. Bölgenin toplam arazi varlığı yansıda görüldüğü gibi ancak bu toprakların % 65,1 inde tarım yapılabilmektedir ve Trakya toprağı çok verimli bir toprak, Türkiye'deki ayçiçeğinin % 56 sının, çeltiğin %40'ını, buğdayın % 78'ini, soğanın % 71'ini üretendir. Ama Türkiye topraklarındaki genel dağılıma baktığımız zaman %3'nü oluşturuyor. Topraklarımızın özelliği Türkiye ortalamasının çok üstündedir. Çünkü bölgedeki toprakların % 70'i I,II, ve III sınıf tarım arazisidir. Ancak tarım topraklarında yanlış ve amaç dışı kullanım dramatik boyutlardadır. Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne illerinde kabaca 4 milyon dekarlık arazinin yaklaşık % 22,3'ü yanlış ve amacı dışında kullanılmıştır. 4'te biri amaç dışı kullanılmaktadır. 1985 yılından bu yana bölgede sanayii 20 misli, konut ve turizm 10 misli, toprak sanayi 7 misli. Kentleşme 6 misli ve Kamu yatırımları 4 misli artmıştır. Bu bölge bu yükü taşıyamıyor. Yanlış ve amaç-dışı kullanılan arazilerin % 95'ı de maalesef I., II., III. sınıf tarım arazileridir. Ve su kirliliği, su kirliliği yanlış ve amaç-dışı arazi kullanımından sonra Trakya bölgesinde yaşanan en ciddi ve en hızlı kirlenme sürecidir. Ergene Nehri çevresindeki atık suların m olarak Bu güne kadar hiç gündeme gelmeyen evsel atıklar 90.000 m, sanayii atıkları ise 192.000 m, toplam 282.000 m atık vardır. Ve bu atıkların evsel atıkların tamamı (% 32 olarak alıyoruz.) Ergene nehrine akıtılıyor. Bu önemli boyuttadır. Evsel atıkların hiçbir arıtma uygulanmaksızın verildiğini söyleyebiliriz. Sanayii atıkları da, sanayi sularında bir kısım arıtmadan geçiyor ve Ergene nehrine boşaltım inanılmaz düzeydedir maalesef. Devlet Su işleri verilerine göre Ergene Nehri kirliliğinden halen 132.200 dekar, gelecekte ise 476.000 dekar arazi etkilenecektir. Toplam 608.200 dekar arazi Ergene'nin kirliliğinden etkilenecektir. Meriç Nehri ve Aşağı Meriç havzası da tehdit altındadır. Çünkü, Ergene Nehri kirliliği, genişleyen çeltik alanları, bölgeye akan trafik, kaçak avcılık, sulama sorunları da o bildiğimiz sözleşmelerle kontrol altına alman Sulak alanları tehdit altındadır. Oysa hem Ramsan anlaşmasına göre bu bölge tamamen A sınıfı sulak alandır. Aynı şekilde 1991 yılındaki bir kararla da Küçük gala ve Pamuklu gölü çevresindeki 2360 hektarlık alanda Tabiatı Koruma Alanı olarak ilan edilmiştir. Ancak Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait arazilerin bir kısmı her yıl çeltik ekilmek için üzere kiralanmaktadır. Ve bu kiralanan alanlar gala gölünden sulanmakta, sulanan atık suları da tekrar gala gölüne dönmektedir. Bu bölgede kesinlikle eko sistemin korunması için, kaçak avcılık yasaklanmalı, DSİ'nin kuşaklama kanalları çalışmaları hızlandırılmalı, çeltik alanı olarak her yıl kiralanan arazilerde mutlaka bir planlama ve denetime tabi olmalı ve bölgedeki flora ağaç varlığının korunması geliştirilmesi için önlem alınmalıdır. Kirli atık ve suların canlılar üzerinde bir çok etkileri var ama özellikle bunların bitkilere ve oradan diğer canlılara beslenme yoluyla geçtiğini tüm biyolojik bilgilerle biliyoruz. Biz bunu birçok yerde anlatıyoruz XXII trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu Nitekim Uzunköprü-Meriç bölgesindeki bazı risk analizi çalışmalarımız halen sürüyor. Geçmişteki takdir ettiğimiz çalışmalara bazı ayrı yöntemlerin bulunduğu konusunda bilimsel verilerimiz var. Ve bu sonuçlarımız bugünlerden sonra daha da netlik kazanacak. Çift kör çalışma yapılmaktadır, yani iki farklı konum sonuçlarından habersiz ve değerlendirmelerin toplamı olarak incelenecek ve bunların sonuçlarını karşılaştıracağız. Ve Meriç Nehri ile, Ergene Nehri ile ilgili köpük, ve bundan da (yansıda) görüldüğü gibi çeltik alanları koruma bölgeleri, tozlanma alanları ve nehrin yağ içeren bölgesi (her halde bir fabrika yağ verdi) Bir önemli tehtid daha Çerkezköy-Babaeski arasında Ergene havzasında bulunan yeraltı suyu rezervi, Ergene nehri kirliliğinden gelecekte olumsuz etkilenecektir. Tekirdağ Ziraat Fakültesinin yaptığı bir inceleme 1997 yılında yapılmış bir inceleme de, 73 içme suyundan ancak 6'sı tavsiye edilebilir durumdadır. Böyle bakıldığında 67'si riskli'dir. f V Ve Istrancalar. Ergene'nin yalnızca Ergene Nehri boyutu olarak alınmaması gerekir, aşağı Meriç havzasını bunun için (yansıda) sundum. Ergene'nin etkilediği ve etkilendiği alanlara toplu bakmak zorundayım. Daha sonra da bu Trakya bölge alt planına dönüştürülebilir. İstanbul'a Istranca derelerinden içme suyu temini projesi şu anda önümüzdeki en riskli projedir. Yıldız Dağlarından Karadeniz'e giden suların fazlası İstanbul'a alınıyor bunun için projenin bir bölümü bitti. 2.si Kıyı köyün kuzeyinde kalan kısmı da dahil etmektir. Bu bölgede dediğim gibi bitirilmiş ve halen bitmekte olan 2. Planlama barajı projesidir. Planlanan baraj çok önemli bu projeden ileri derecede etkilenecektir ve bunda bu projenin gerçekleşmesi halinde sular altında kalacak olanlar yapılmış olan proje alanlarındaki yapılandıranlar geri gelmeyecek olan doğal kaynaklar, yapılar sular altında kalacaktır, ortadan kalkacaktır. Ve yine Kırklareli'nde izinli taş ocaklarındaki çalışma nedeniyle orman alanları üzerindeki toz bulutlarını görüyoruz. , f Ve Ergene havzasına geçmek istiyorum, çok hızlı bir şekilde daha sonra Sayın Aysu'ya söz vereceğim. Kendileri daha detaylı anlatacaklardır. Şu ana kadar ne çalışmalar yapıldı, işte Babaeski Belediyesi'nin çalışması: Üç ilin Valisi ortak raporu "Ergene Nehri Çevre Sorunları 21 Şubat 1997", ve bugünkü Makine Mühendisleri Odasının somut 3 çalışması, Lüleburgaz Belediyesinin düzenlediği Trakya'yı kurtaralım Forum'u, Karamusul'daki bizim'de katılmış olduğumuz bir toplantı, Trakya'da Kentleşme ve Çevre Sempozyumunun II.si Kırklareli'nde, Tekirdağ'daki "I. Trakya Toprak ve Gübre Sempozyumu", yine Tekirdağ'daki "18. Ulusal Tarımsal Mekanizasyon ve Enerji Kongresi", bunların hepsinde Edirne ve Trakya gündeme geldi. "Tarım Sanayi ve Çevre Kirliliği Sempozyumu" Tekirdağ'da, yine Tekirdağ ilimizde "Tarım, Sanayii ve Turizm Paneli", Yeniköy'deki Sayın Bakanımızın katılmış olduğu "Ergene Yürüyüşü" ve Sayın Bakanın başkanlığında "Trakya'da Çevre Sorunları ve Çözümü" toplantısı. "Türkiye 4. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi" Tekirdağ, ve yine uluslararası bir toplantıdaki birbildirimizorda sunulmuştu. Ve Ergene Havzası çevre düzeni planının gerekliliği konusunda Sayın Bakanımızın katıldığı toplantıdaki sonuç bildirgesi'nin 3'nolu kararı bu tarihten itibaren çevre bakanlığı ile bölge üniversitesi konumunda olan Trakya Üniversitesinin eşgüdümünde Ergene Havzasının planlama projesinin yürütülmesi fikri kesinlik kazanmıştır. i >J f /. Proje ayrıca, Valiliklerin, Belediyelerin, Sivil Toplum Örgütlerinin diğer Kamu Kurum ve Kuruluşları ile Meslek Örgütlerinin katkıları da öngörülmüştür. Bu planların anayasamızda bulunan bazı anayasal hükümlere göre vazgeçilmezliğini takdirlerinize sunmak istiyorum. Ve bunun özellikle konunun ulusal olduğu kadar küresel bakılması gerekliliği ve uluslararası bazı altına imza koyduğumuz antlaşmalar gereği de bu projenin hayata geçirilmesi ve başarılması gerekiyor. Plan 1999 yaz periyodunda tamamlandı ve sonuç olarak Çevre Bakanlığı ve Trakya Üniversitesi arasında 11.11.1999 tarihinde imzalandı 3. Sempozyumda Ve revizyonunda 13 Ocak 2000 tarihinden - 25 Mayıs 2000 tarihine kadar bakanlığa bildirildi ve 1 İ ***-• •".>_, trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu XXIII Haziran tarihinde başlanması kararlaştırıldı. Plan çalışmaları 715 günlük çalışmadan sonra 16.05.2002 tarihinde sona erecek ve teslim edilecektir. Çalışma süreleri 3 etap halinde yapılacak, onları takdim ediyorum. 7 ayrı çalışma grubu var. Harita-jeoloji- uzaktan algılama Ekoloji-Toprak-Arazi kullanımı Sanayii-Enerji-Maden Kaynakları Çevre Kirliliği Sosyo-Ekonomi Fiziki Planlama ve Hukuk Çalışma Grupları 7 Ayrı çalışma grubu ayrı ayrı çalışmaktadır. Ve bu konuda Trakya Üniversite'sine destek veren Yıldız Teknik Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, DSİ XI Bölge Md., Devlet İstatistik Enstitüsü Md., MTA Bölge Müdürlüğü, Edirne Barosu, Sivil Toplum Örgütleri ile şehir ve bölge plancıları, serbest çalışan arkadaşlarımız dahi hiçbir talepte bulunmadan çalışmalarımıza katılmaktadır. Dolayısıyla 27 kişilik bir ekipçokfarklı alanlarda çalışmaktadır. I. Rapor Kasım 2000 tarihinde Çevre Bakanlığına teslim edilmiştir. I. Rapordaki hedefler, elde bulunan mevcut veriler, kamu kuruluşlarındaki saklı verilere ulaşma yolları, ilave veri için analiz ve gözlemler içermekteydi. II. ara raporda Nisan 2001'de verildi. Analitik ve interaktif veri ve bunlara dayalı çevresel sentez değerleri mekana indirgendi. III. ara rapor. Şu an sonuçlanıyor, şu anda arkadaşlarımız yazın da çalışıyorlar. 1/100.000'e indirgenmiş detaylı planlama ve sentez çalışması yapılmaktadır. Yaklaşık 17 aydır devam eden plan çalışmaları boyunca planlama ekibi elemanları, yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedirler. Büyük bir özveriyle ve hiçbir karşılık beklemeden üzerlerine düşeni yaptılar. Plan çalışmaları boyunca Valiliklerimiz, Devlet Su İşleri, Çevre il Müdürlüğü, Orman Bakanlığı, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Kadastro İl ve Bölge Müdürlükleri, Belediyeler Birliği ve DİE Bölge Müdürlüğü ve diğer kurumlar ile kişilerin desteği oluşmuştur. Çok büyük oranda destek almışız. Ekibimiz Prof.Dr. Emre Aysu birazdan size hitab edecek, onun dışında Harita Jeoloji ekibinde Üniversitelerin öğretim üyeleri ve birlikte yine uzman arkadaşlarımız DSİ'den, Ekoloji toprak ekibimiz üniversitemizden oluşuyor. Sanayi enerji-maden kaynakları ekibi yine üniversitemiz öğretim üyelerinden oluşuyor. Çevre kirliliği grubunda yine bizim arkadaşlarımız Çorlu'dan katılan arkadaşlarımızla birlikte yürütüyorlar. Sosyo-Ekonomi grubunda üniversitemizin öğretim elemanları ve araştırma görevlileri arkadaşlarımız çalışıyorlar. Fiziki planlama grubunda bizim üniversitemiz elemanları yanı sıra şehir plancısı sayın Aydeniz ÖZÜER'le şehir plancısı Namık Kemal DÖLANEKEN arkadaşlarımız katılıyorlar. Hukuk grubunda ise Kocaeli Üniversitesi'nden arkadaşımız dekan yardımcıları ile birlikte ve Edirne Barosundan iki arkadaşımız görev yapmaktadırlar. Değerli konuklar eğer izniniz olursa aktaracak. Teşekkürler. Sayın Emre Aysu planın şu an bulunduğu durumu size XXIV trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu Ergen Havzası Çevre Düzeni Planı Proje Yürütücüsü Sayın Emre AYSU Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım, Sayın Rektörüm, Trakya Üniversitesinin değerli öğretim üyeleri. Türkiye Mühendis Mimar Odalar Makine Mühendisliği Odası yöneticileri ve değerli konuklar hepinizi saygıyla selamlıyorum. Önemli bir toplantı ancak üzücü bir kalabalık. Gerçekten çevre düzeni planını sanıyorum 3. sunuşu açık olarak ilkini Tekirdağ Valiliği'nde yaptık, ikincisini Kırklareli Valiliği'nde yaptık, 3sünüde Makine Mühendislerinin derlediği ya da düzenlediği bu toplantıda Edirne'de sunuluyor. Şimdi hem seviniyorum Makine Mühendislerini de kutluyorum, bu konuyu gündeme getirdikleri için hem de üzülüyorum. Üzülmemin nedeni şu. Ben hem mimarım, hem de şehir plancısıyım, esas bu konular bizim odaların işi olması gerekirken bizim odalar maalesef politikalarla uğraştıkları için siyasetle burada yoklar. Onları burada görmek isterdik. Çünkü ana konular şehir plancıların, mimarların konuları, gerçi mühendislerde bunların içerisinde ama onlar yok ortada ve bu konuları da hiç bir zaman gündeme getirmiyorlar. Ağırlıklarını koyamıyorlar, o açıdan da üzgünüm. Hem meslek odalarına da kayıtlı bir üye olarak kısa bir girişten sonra kusura bakmayın bugün biraz olumsuz şeyleri ifade edeceğim ama bu artık gerekli oluyor. Şimdi iki rolde konuşacağım, birinci rolüm kişisel yani mesleki ben şehir plancısıyım 30-32 senedir bu işi yapıyorum. Hem uygulama olarak, hem de kuramsal olarak üniversitede, hem de mimarım. Onun için birinci konuşmam kişisel olacak 2. konuşmam ise bu projeyi yürütücü olarak size projeyi takdim edeceğim. 1. Konuşmayı yapmam gereği ortaya çıktı, programı da gördükten sonra, çünkü konu planlama. Şimdi çok kısa bir şekilde şöyle bir hafızalarımızı yoklayalım. 1960 anayasası ile birlikte Türkiye'de planlama imar ve iskan bakanlığı içerisinde gerçekten çok çağdaş bir şekilde örgütlenmişti, bu örgütlenme içersinde bölge planlama, ülke planlama, şehir planlama, metropol planlama gibi daireler kurulmuştu. Ve o dönemde eğer o yaşta olanlar varsa hatırlarlar, o dönemde bugün önemli üniversitelerin öğretim üyeleri olan ahilerimiz bu mesleğin öncüleri Türkiye'deki bütün bölgeleri ele almıştı. Ve 1972'de de bütün bölgelerin bölge planlama altlığı olarak kitaplarını bastılar. .Evvelsigün kütüphaneden çıkardım ve baktım gerçekten insan üzülüyor. Çünkü geldiğimiz nokta o gün başladığımız nokta ile hiç ilişkili değil. O günler bütün bölgelerimizin plan bölgeleri olarak .... coğrafi bölge olarak değil, plan bölgeleri olarak potansiyelleri çıkarılmıştı ve o potansiyellere dayalı olarak ta planlar yapılacaktı. Bu planlardan biraz önce belediye başkanımızın dediği gibi üst ölçekli planlar oluşacaktı ve üst ölçekli planlara göre de Türkiye'de en alt ölçekteki planlara veri teşkil ederek an alt ölçekteki uygulamaları sağlıklı bir şekilde yapacaktık. Ama maalesef bu böyle olmadı. Şimdi geldiğimiz noktada bakıyorum "paramparça" olmuş Teoman'ın şarkısı gibi tam paramparça, şöyle paramparça planlama, eğer planlamaya bakarsak planlama kavram olarak bir bütünselliği ifade eder bir süreçtir. Oysa bugün bakıyoruz şeyi savunduğumuz halde, yani merkezi yönetimin plan yapmamasını savunduğumuz halde yerelleşmesini istediğimiz halde, şu andaki planlamanın durumu işler acısı. Çünkü yerel yönetimlere verdiğimiz 3194 sayılı 3030 sayılı metropollere verdiğimiz yetkisiyle görüyoruz ki hiç bir ülkesel bütüne bağlı kalmaksızın her yerel yönetim ya da belediye kendi bildiğini okuyor. Bu acı buna hiç kimse alınmasın yani eğer doğru bir şeyleri ortaya koyacaksak herkes çuvaldızı kendine bir batıracak, bir kendimize geleceğiz ondan sonra doğruyu bulacağız. Bu oluşumların her birinde hepimizin günahı var. Bunu böylece kabul edelim ve bundan sonra bunları yapmamaya çalışalım, bu bizim için ibret olsun. Benim gördüğüm o. Şimdi bu geldiğimiz noktada planlamaya baktığımızda birde karşımıza bu planla birlikte ki onu da söylemeden edemeyeceğim (...açılırsa bilgisayarda gösteririm) bu paramparçanın içerisinde öyle bir paramparça oldu ki bu sadece yerel yönetimler arasındaki bu itişmenin kakışmanın ötesinde bakanlıklar arası itişme kakışma başladı, şöyle başladı bakın başta da söyledim plan bir bütünsel süreçtir. Bütünsel çalışmadır. O bütünsellik j ,. ' f ( f A < j / ' '-. / ^ 'V I ,' ' j ***•»* ».„ trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu XXV Türkiye'de paramparça edildi, nasıl edildi söyleyeyim. Bir kere ülkesel planlama yok, zaten ülkesel planlama olsaydı, Türkiye'nin hali bugün geldiğimiz noktada olmazdı. Bölge planlama yok, başlatıldı bölgecilikle itham edildiği için yok edildi, kaldırıldı. Bütün planlamalar kaldırıldı. Sonra bölge planları yok peki çevre planları var mı, onlar da yok. Metropoliten diyoruz, onlar için planlar çıkardık, onları da delik deşik ettik belde belediyelerle 3194'lerle oda gitti, sonunda kala kala her belediye kendi bildiğini okur hale geldi. Hiç bir üst plana bağlı kalmaksızın biraz önce başkanım Edirne Belediye başkanı güzel bir söz etti dedi ki, her yerleşkenin bir fonksiyonu olacak, yeni bir hiyerarşik düzendir. Aynen toplumdaki insanların görevleridir, iş bölümü yapıyoruz, bu bir hiyerarşik düzendir bu düzende her kesin bir fonksiyonu vardır. Ve toplum bu hiyerarşik düzenden, bu rollerden oluşuyor şey de öyle yerleşmelerde öyle, ülke bütününü ele alırsak en küçüğünden en büyüğüne ve değişik fonksiyonları üstlenmiş bir bütün olması gerekir ve bu bütününde ilişkilerin çok sağlıklı olması gerek bunları biz kaybettik. Şimdi bakın çevre düzeni planının ne olduğunu biliyoruz ancak Trakya Üniversitesi bu çevre düzeni planını Çevre Bakanlığından aldıktan sonra karşımıza çeşitli yazışmalar çıktı. Ve en son yazışmada da, birtakım çevre düzeni planı tanımı yetki, sorumluluk, onay gibi birtakım kavramlar çıktı karşımıza bunları bildiğimiz halde kavramlar çıktı. Şimdi ben bu arada yalnız hakkını yemeyelim çevre bakanlığına teşekkür etmek istiyorum. Çünkü 1960'lardan bu yana yani imar ve iskan bakanlığından bu yana, bugün bayındırlık ve iskan bakanlığın zannediyorum değil mi? Fonksiyonlarını yitirmiş durumda, tüm planlama fonksiyonlarını dağıtmış durumda, o tarihten bu tarihe bütün planlama sorumluluğu bu bakanlıktaydı. Giderek Turizm bakanlığına, çevre Bakanlığına, Kültür bakanlığına parçalanmış bir şekilde planların adlarını da koyarak, Turizm planı, koruma planı, Çevre planı, çevre düzeni planı, gibi böyle adlarını da koyarak yeni bir bütün planlamayı parçalayıp parçalara bölerek birbiriyle ilişkilerini kurmadan parçalayarak bu hale getirdik. Çevre Bakanlığına şunun için teşekkür ediyorum. 60'lardan bu yana aşağı yukarı 40 sene, 40 senedir planlama faaliyetini götürdüğünü iddia eden bu bakanlık bu sorunu görmez ve bu sorunun çözümü için planlama çalışmasına girmezken çevre bakanlığı bütün bu ilişkilere rağmen büyük bir cesaretle bunu Üniversitemize vermiştir. Onun için kutlarım, çünkü sorun bir dalaşma, karşı karşıya gelme değil, sorun Trakya'nın ölme noktasında olmasıdır. Ana içerik budur. Ana öz budur. Biz bunları kaybediyoruz, birbirimizle kavga ediyoruz. Şimdi buradan size şunu şu yazıyı göstermek istiyorum, yazıyı hep beraber okuyalım, bundan da sanıyorum bu oturumda bir şeyler tartışabilir, bir şeyler çıkarabiliriz. Edirne Valiliğine hitaben, Bayındırlık Bakanlığının bizzat kendi imzasıyla gelmiş yazı, bakın burada çevre bakanlığının ilgili gerekçesiyle çevre düzeni planlarının, çevre bakanlığı kuruluşu tarafından yapılacağı görev yetki sorumluluğu içersinde olduğu belirtiliyor. Ve kırmızı ile işaret ettiğimiz şekilde 1.11.2000 tarihinden itibaren ilgili kurumlarca 3194 sayılı imar ve kanununa göre hazırlanmakta olan çevre düzeni planı revizyonu ilavesi değişikliği veya tadilatı tekliflerinin inceleme ve onay işlemlerinin çevre bakanlığı tarafından yapılacağı, yeni plan revizyonu ilavesi değişikliği tadilatı gibi çalışmaların gerektiğinde çevre bakanlığı tarafından belirtilen yetkiler doğrultusunda yapılabileceği veya tamamlanabileceği ve yukarı da belirtilen tarihten önce çevre bakanlığı dışında onaylanarak yürürlüğe konmuş olan planların çevre bakanlığına veya başka bir kurumca her hangi bir revizyon, ilave değişiklik veya tadilat önerisi getirilmemesi halinde geçerli olacağı belirtilmektedir deniyor. Şimdi geçelim diğerine bu da ancak'la başlıyor ve diyor ki, çevre bakanlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, diyor çevre bakanlığı hiçbir şey yapmamıştır. Yapmamış olabilir. Bu bir gerekçe değil. Bakın Burada da Çevre Bakanlığı kuruluş amacını tanımlıyor. Bu yazı çevrenin korunması ve iyileştirilmesi kırsal ve kentsel kesimde arazinin ve doğal kaynakların en uygun ve verimli şekilde kullanılması ve korunması, ülkenin doğal bitki ve hayvan varlığı ile doğal zenginliklerinin korunması, geliştirilmesi ve her türlü çevre kirliliğinin önlenmesi olarak belirtiliyor. Bunları unutmayalım şimdi çelişkiyi burada beraberce göreceğiz. Görüldüğü gibi alınan kararların amaç bölümünde Çevre Bakanlığının yerleşimle ilgili fiziki planlama yapabileceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Şu kırmızı ifadeyi bir defa daha okuyalım, bunda fiziki plan var mı? Yok mu? XXVI trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu Çevre Bakanlığının ilgi A genelgesinde sözü edilen çevre düzeni planları burayı da burayı da dikkatli okuyalım- Bakanlığımızca yapılan çevre düzeni planlarına, veri oluşturacak doğal bitki ve hayvan varlığı ile doğal zenginliklerin korunması ve çevre kirliliğine ilişkin bilgileri içeren havza ve kıyı bazında ekonomik koruma amaçlı bilgi envanteri niteliğindedir. Şimdi karşımıza iki tane çevre düzeni planı çıktı ve bunu yapan da 50 senelik deneyimi olan bir bakanlık. Demek ki Çevre Bakanlığının bize yaptırdığı, bizim yapmakta olduğumuz plan sadece envanter. Bunun adı plan değil ki, plan envanter değildir. Planlamanın envanter çalışması birön aşamasıdır. Ben bunun üzerinde çok duruyorum çünkü Türkiye'nin geldiği noktayı hep beraber çok doğru bir şekilde saptamamız lazım. Çünkü bundan sonra bu planın başına gelecek akıbeti bu yazıdadır burada hep beraber bunun mücadelesini vermek zorundayız, bu çok önemlidir. Şimdi yine 443 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede ki Çevre Bakanlığının görevlerinde de kuruluş amaçlarında fiziki plandan bahsedilmemiştir diyor. Ayrıca 2872 sayılı Çevre Kanununda da Çevre Bakanlığının fiziksel plan yapabileceğine ilişkin hiçbir yer almamakta olup, Çevre Bakanlığı bu güne kadar 9 yıldan beri böyle bir görev üstlenmemiştir. Bakanlığımıza yapılan ve onaylanan Çevre düzeni planları birden fazla belediyeyi ilgilendiren koruma ve kullanmayı bir arada gözeten, konut, sanayii, tarım, ulaşım gibi çok yönlü fiziksel düzenlemeleri içeren, gelişmeye yön veren, imar ve yerleşme planlarıdır. Çevre düzeni planı biraz daha önce Valimde söyledi, hem sosyal, hem ekonomik birtakım girdileri de düzenleyen, planlayan planlardır. Yani bir alt bölge şimdi görücez zaten- Bunu getirmemin nedeni şu Türkiye planlama bütünselliği içerisinde hangi noktalara geldi. Biz üzüm yemeyi bıraktık, Bağcıyı dövüyoruz hep beraber ve bu bağcıyı dövme sürecinde de ne bilim kuruluşları üniversiteler, ne sivil örgütlenmeler odalar ve benzeri, ne diğer kesimler hiçbir tepki göstermiyor, biz sadece konuşuyoruz. Bütün bu sorunları 50 senedir konuşuyoruz ama sadece konuşuluyor. Bu sempozyumda 2 gün sonra bitecek, bunun da bir sonuç kitabı olacak ve o 50 senedir konuşulan bilgi hazinesinin içine onu da atıcaz ve orada kalacak. Artık bu öyle olmamalı. Eğer bunu da aynı şekilde o elli senedir yapılan çalışmalar gibi kenara koyacaksak bu çalışmaların hepsi boş çalışmalardır. Gerçi üniversite için çok olumlu çalışmalardır. Hocam da tanıttı, sayın Rektörüm, burada hiç olmazsa bir bilimsel araştırma yapılmıştır. Buradaki bilim adamlarımızın gelişmesi, yetişmesi açısından çok faydası vardır. Bir şeyler söyleyebileceklerdir ileriye dönük ama bu değil esas amaç, bu zaten özünde var. Esas amaç: ı f ' , * V j /.' Trakya'yı bir anlamda, yani Türkiye'nin çok önemli bir maden parçalarından bir tanesi olan Trakya alt bölgesini kurtarmaktır. Şimdi ben bunların fazla uzatmak istemiyorum. Burada isterseniz keseyim, bu benim kişisel görüşümdü. Rol icabı söylemem gereken birolaydı. Üniversiteyi bağlamaz bu söylediklerim tamamen kişisel çünkü gerçekten 30-32 senedir boşuna kuvvet çektik, bir plancı olarak söylüyorum yapmadığımız plan kalmadı. Hem Üniversite olarak, hem kişi olarak. Trabzon İmar planından tutun. İstanbul metropol alanının en sorunlu alanına kadar planladım ama hiç birinde de sonuç alamadık. Hiç birinde de ciddi sonuçlar alamadık, işte geldiğimiz noktaları görüyorsunuz. Şimdi önemli bir şeyi daha size söylemek istiyorum. Dün istanbul Belediyesi'nde, Büyük Şehir Belediyesi'nde toplantıdaydık. İlginç bir şeydi. Şimdi bizim Mimarlık camiasında, bilim alanında şöyle bir sözcük vardır evrensel olmuştur, atasözü gibi. "Önce insanlar mekanları yaratırlar, yani mimarlar şehir plancıları mekanları yaratırlar, sonra mekanlarda daha sonra insanları şekillendirirler ya da toplulukları şekillendirirler." Şimdi bakın bu çok önemli bir söz, bunun çok önemli olduğunu bugün Türkiye'de yaşadığımız bu ortamda çok iyi bir şekilde görüyoruz. 1950'lerden başlayarak gecekondulaşmaya bir anlamda çanak tutan, oy uğruna çanak tutan siyasiler ve şimdiye kadar hiç sesini çıkarmayan bilim adamları ve biraz önce saydığımız bütün kuruluşlar göz yumarak bu noktaya kadar getirdiler ve çirkin çirkin mekanlar yaratıldı, o çirkin mekanlarında bir çok çirkin insanları meclislere kadar uzandı.. Geldiğimiz nokta bu, bunun özü bu, o kadar bağlantılı ki, bu o kadar bağlantılı ki bu bir özet olacak bu benim söylediğim özet. Ama artık bundan sonra biz Türkiye'nin geleceği için bu konularda çok daha ' ı / '-' / «w. trakyada Kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu XXVII hassas çok daha girişimci, çok daha katılımcı, çok daha sesi çıkan kişiler olmak ya da örgütler olmak durumundayız. Bu konuda hocam çok önemli şeyler vurguladı. Ben şimdi ikinci rolüme geçeyim. Trakya alt bölgesi ya da bize verilen adıyla Ergene havzası çevre düzeni planıyla ilgili çalışmalardan size söz edeyim. Orda da şöyle sıkıntılarımız var. Onda da üzüntülüyüm, söylemeden edemeyeceğim. Ama bu arada da Edirne Valimize teşekkür ediyoruz çünkü çevre düzeni planını bakanlıktan aldığımız zaman o alınan bedelle bu işin yürümesi zaten mümkün değildi. Bir takım donanımlara ihtiyacımız vardı ve Edirne Valimiz sağ olsun bize bilgisayar ve ona ilişkin bir takım alet edevatı aldı. Hiç olmazsa sayısallaştırma ve veri tabanı oluşturmak açısından bir altyapımız böylece oluştu. Tabii beklerdik ki bütün Trakya alt bölgesine dahil olan valilikler aynı özveriyi göstersin, aynı yardım severliği göstersin çünkü belki hocam söylemedi kibarlıkla çünkü bu alınan bedelle böyle bir ciddi çalışmanın, ciddi bir planlama çalışmasının, planlama çalışması ciddi bir çalışmadır, planlama çalışması sadece bilimsel bir araştırma değildir. Bunun sonuçları olacaktır, bu sonuçlara fevkalede katlanacağız ve her türlü tepkiyi göstereceğiz onun için ciddi çalışılmalıdır, ciddi çalışmalarında yapılabilmesi için belirli kaynaklara da ihtiyacımız vardır. Maalesef sözleşme ile sunulan kaynaklar bu çalışmanın çok daha sağlıklı, çok daha ayrıntılı götürülmesinde engel oluşturuyor. Daha sonraki bildirilerde gördüm cemil hocamın 3 tane bildirisi var o da söyleyecektir herhalde. Bizden mesela toprak kirliliğinin analizi ile ilgili çalışmalar isteniyor. Toprak kirliliğinin analizi ile ilgili çalışmalar laboratuar çalışmalarıdır, uzun sürelidir ve çokta masraflıdır. Bu kaynaklarla bunları yapmak mümkün değildir. Bunu da bir parantez içerisinde belirtmekte yarar görüyorum, ikinci üzüntü ya da engelimiz bu çalışmada. Ben çalışma hayatıma profesyonel olarak 66'da atıldım ve 66'da mezun olduktan sonra 68'de Trabzon kenti imar planını aldık. O dönemlerden bu dönemlere yaptığımız her türlü planlama çalışmasının ilk adımı olan analiz ve envanter çalışmalarında bütün kamu kuruluşları bize bedelsiz olarak yardım etmiştir. Ve yakın tarihe kadar da bizim şehir ve bölge planlama derslerimizde öğrencilerimize verdiğimiz planlamalarda da her türlü yardımı kamu kuruluşları yapıyordu. Yakın tarihe kadar. Ancak bu çalışmaya girdiğimizde şöyle bir tabloyla karşılaştık bunu da söylemeden geçemeyeceğim, çünkü aramızda belki kamu kuruluşlarından katılımcılar da vardır. Bu doğrultuda yakın ilişkilere bakmak zorundayız, istediğimiz tabiiki bir kaç kamu kuruluşu hariç DSİ hariç burada ben teşekkür etmek istiyorum. DSİ'ye gerçekten çok büyük yardımları oldu. Devlet İstatistik Enstitüsünden de yardım aldık ama genelde şöyle bir şeyle karşılaştık her istediğimiz bilgi için, her istediğimiz harita için bizden para istendi. Bakın planlama süreci bir kamusal ve toplum yararına bir çalışma. Bu planlama çalışmasını Trakya Üniversitesi kendi için yapmıyor, Sayın Rektör Osman inci için yapmıyor ya da Emre Aysu için yapmıyor bu planlama ülke için yapılıyor. Bu planlama çalışması Trakya alt bölgesi'nde yaşayanlar için yapılıyor. Bu bir kamusal görevdir, bu bir toplumsal görevdir. Kamusal ve Toplumsal görevde kamu kuruluşların davranışları gerçekten üzücü. Bu yüzden biz birçok bilgiyi elde edemedik açık söyleyeyim şimdi göreceksiniz bu bilgiler esasında böyle bir planlama için çok çok yeterli değil, yeterli ama çok çok yeterli değil, çok daha ayrıntılı olması lazım. Bu tür bilgilerin de kamudan bize akması lazım. Bunların hepsi var kamuda ama her birini bize parayla vermeye kalktılar. Zaten söyledim kaynaklarımız kıt bu kaynaklarla böyle bilgileri satın almak zaten mümkün değil. Bu nedenle biraz yetersiz bir tabloyla, böylesine bir çalışmayı toparlamaya çalışıyoruz ve ileri adımları arıyoruz ayrıntılı çalışmalarla. Bu ikinci şey konu ile ilgili üzüntüm. Onu da belirtmek istiyorum çünkü çok sıkıntı çekti arkadaşlar. Gerçekten çok sıkıntı çektiler. Ben daha çok yöneticiyim burada ben, arkadaşlarıma çalışmayı bu noktaya getirdikleri için teşekkür ediyorum. Esas üzüntüyü, sıkıntıyı onlar çekti. Ben sadece orkestra şefi idim, onun için benim fazla bir şeyim yok. Arkadaşlarımıza ben buradan teşekkür ediyorum. Evet şimdi durum bu, bu duruma göre ben kısaca size Trakya alt Bölgesinden söz edeyim şimdi sözleşmemiz bizim Ergene havzası çevre düzeni planıydı, bize bir havza sınırı verdiler. Burada tam olarak gözükmüyor (slaytharita üzerinde) birazdan göreceğiz, bu havza sınırını incelediğimiz zaman şunu gördük; Eğer biz havza sınırları içerisini planlamaya kalkarsak yanlış iş yapacağız, çünkü havza sınırları içerisini tehdit eden unsurlar tamamen havza sınırlarının dışında. O nedenle dedik ki, bir alt bölge planlama çalışması XXVIII trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu olmalıdır. Bu alt bölge planlama çalışması denetlenmeden, zaten alt havzanın korunması da söz konusu olamaz. Bu nedenle sayın Rektörün de bahsettiği bizim sözleşmedeki o Ergene havzası çevre düzeni planı bir anlamda Trakya Alt Bölgesi Planlama çalışmasına dönüştü ve bütün bilgileri biz bu bazda topladık. Yani burada toplanan toplanmak istenen bilgileri havza içindeki bilgiler değildir. 3 ili kapsayan Tekirdağ, Kırklareli, Edime illerini kapsayan Trakya Alt Bölgesinin bilgileridir, ulaşabildiğimiz kadarı ile. Alt Bölgeye baktığımız zaman, Karadeniz'e kıyısı var ve Saroz'dan dolayı Ege'ye kıyısı var ve Bulgaristan'la Yunanistan'la da sınırımız var. Tam bir sınır Alt Bölgesi, 7û"lerde yapılan bölge planlama çalışmalarında, bir kitabın ismi Marmara Bölgesi idi. Marmara Bölgesi iki parçaya bölünmüştü. 1: Trakya Alt Bölgesi 2: Doğu Marmara Alt Bölgesi. Doğu Marmara Alt Bölgesi gerçekten o gün ön görülen potansiyelleri açısından çok genişti, sanayii çok yoğunlaştı, nerede yoğunlaştı. İstanbul'da yoğunlaştı, Kocaeli'nde yoğunlaştı ve giderek Bursa üzerinde yoğunlaştı. Trakya ise kendi potansiyelini doğru bir şekilde kullanamadı.. Bu Doğu Marmara Bölgesinin çok hızlı büyümesi sonucunda da anlamda mağdur duruma geldi. Genel gözlemimiz bu, genel olarak şimdi isterseniz yeni paftaya geçelim, 2'nci pafta idari ilçe sınırlarını gösteriyor. Burada çok küçük ilçelerden çok büyük ilçelere kadar ilçe büyüklüklerinde de bir denge yok, değişik büyüklükteki ilçeleri görüyorsunuz. (Pafta üzerinde izahat) devam edelim; Eş yükselti eğrileri, burada çok ayrıntıya girmeyeceğim daha sonra esas çalışmanın en alıcı kısmını Cemil Hoca en ayrıntılı bir şekilde sunacak, ben sadece yaptığımız çalışmaları ve şu anda geldiğimiz sonuçları vermek istiyorum. Evet eğrileri görüyorsunuz, ....Topografik durumu görüyoruz burda, ova, dalgalı yayla gibi eş yükseltileri eğrilerine baktığımız zaman Trakya alt bölgesinin üst kısmında dağlık kesim, ortası ise bir plato, dalgalı bir plato, evet jeolojik formasyonuna baktığımız zaman, Şarköy tarafında bir fay hattı var, onu görüyoruz. Üst kısımlar tamamen dağlık kayalık kısımlar. Bunun ortasında görüyorsunuz , plato onunda ortasında, Ergene Havzası dallanmasını bir şekilde görüyorsunuz. i .»; , f V Şimdi, bir depremsellikten bahsettiğimiz zaman bakın aşağı da nokta nokta gözüken bir fay hattı, Anadolu fay hattı buradan geçiyor. I. II. III. IV. Derece etkilenme bölgeleri bunlar bizim alt gruplar tarafından saptandı. Şimdi DSİ ile yaptığımız gerçekten çok ciddi bir çalışma sonucunda Trakya Alt Bölgesindeki su kaynaklarını görüyorsunuz, 2 tür: Yer Üstü Su Kaynakları, Yer Altı Su Kaynakları. Yer Üstü Su Kaynaklarında bir Ergene havzasının dallanıp budaklanması var, bir de DSİ tarafından yapılan göletler var, bu göletleri de burada görüyorsunuz -Harita üzerinde bilgi veriliyor slayt gösterisi-. (Yer Altı Suyu Kullanımı, Yıllık Ortalama Yağış, Ekolojik Alanlar, Koruma Alanları, Orman Alanları, Yıllara Göre Nüfus Gelişmesi, Nüfusun Doğum Yerlerine Göre Dağılımı) f <* V Bütün Trakya Alt Bölgesini biz planlama alanı olarak aldık. Jeolojik yapı gereği Trakya'nın tam ortasında bir yeraltı su rezervi var.Boyalı alanları görüyorsunuz iki renk var o iki rengin bir tanesi elektrik, konduktivite, tuzluluk söz konusu diğerinde ise kalıcı sodyum karbonat çoraklaşmalar söz konusu kirlilikler nedeniyle ve su nitelikleri itibariyle bunu DSİ'den aldık. Yeraltı suyu kullanımı paftası. Biliyorsunuz Trakya'da Sanayi ve Tarım kuyu açarak yeraltı sularını kullanıyor. Belediyeler, Kooperatifler tarlalar ve sanayii bu kuyuları kullanıyor. Yeraltı su kaynakları artık tamamen kuruduğu kirlendiği için göletler kullanılıyor. DSİ' nin yaptığı içme suyu göletleri ya da yamaç suları. Görülen alan Çerkezköy-Çorlu, büyük karıştıran bölgeleri şeytan üçgeni Cemil hocanın deyimiyle, bu bölgede kalan sanayii Bölgeleri'nin açtığı kuyular, ve esas kirliliği yaratan gruplar bunlar zaten. Bu bölgede çanak şeklinde bir sualtı rezervi var, ortasında kirlenme alanları saptanabilen kuyuların haricinde izinsiz birçok kuyu var. Sanayilerden ve özel kesimlerden bilgi almak çok zor. Ne yapıp ettikleri belli değil, kaçak bir şekilde bu sular kullanılıyor. Ekolojik alanlar Trakya göç alanları içinde kirlilik bunu da etkileyecektir, bunu da saptamaya çalıştık. Koruma alanları tespit edildi. Orman alanları alt bölgenin üst kısmında bir ormanlık alan var, bir de Şarköy civarında ormanlık alan var, onun dışındaki alan tamamen tarım alanı. / y ™""û -%«. trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu XXIX Nüfusu gösteren bir plan var. Biz bir alt bölge planı yapıyoruz bunu yaparken bizim elimizde Ülke ile ilgili bilgilerin olması gerek ki, bir karşılaştırma yapalım ve bu bölgeleri nasıl geliştireceğiz bunları görmek için bilgiye ihtiyacımız var. Bu bilgilerin hiçbiri yok, Ülke olarak nereye gidiyoruz bilmemiz gerek planlı mıyız değil miyiz bilemiyoruz. Yoksa pilavlımıyız bunu espri olsun diye söylüyorum, çünki bir dönemler plan mı pilav mı tartışması yapıldı. Nüfus artışını 60'lardan beri aldık. Genellikle Tekirdağ, Çorlu, Çerkezköy, Büyükkarıştıran, Lüleburgaz Babaeski kesimlerinde gerçekten artış var zaten sanayilerinde yer aldığı kısımlar bunlar Kırklareli durağan aşağıdaki Malkara ve benzeri alanlarda daha durağan bir nüfus yapısı gösteriyor, bu arada söylemek gerek, son seçimlerin sonuçlarını alamadık, bu zamana kadar böyle seçim görülmedi, ben 57 yaşındayım hayatımda ilk defa Panolarla afişlerle lütfen nüfus sayımı için beldeniz de yer alın dendiğini görüyorum, Dünyada olmıyan hiç olmıyan bir olay, o nedenledir ki 2000 nüfus sayımları tamamen geçersiz bizler için geçersiz zaten daha sonuçlarını da alamadık, yani buradaki nüfus hareketleri 2000 i içermiyor sağlıksız. Nüfus doğum yerlerine göre dağılımlarına bakarak sanayileşen bölgelerde, Tekirdağ ilinde bölge d ışından gelen nüfusu diğerlerine göre daha fazla, Nüfus yoğunluklarına baktık. 80'den itibaren, 70-80'de Kırklareli üst kısımları Malkara'da bir homojenlik var daha sonra Çerkezköy, Çorlu, Tekirdağ Lüleburgaz ve Edirne'de nüfus yoğunlaşması ve buraları sanayi bölgesi. Yıllara göre illerde çalışan nüfusun sektörlere göre dağılımına baktık Tarım sektörü, Sanayi sektörü ve hizmet sektörü yıllara göre baktığımızda 70'lerde Tarım ağırlıklı giderek 90'da tarım azalıyor, sanayii ve hizmet sektörü artıyor. Kentleşmenin unsurları görülüyor. Edirne hala kırsal niteliği koruyor, hizmet sektörü fazla sanayi çok düşük. Kırklareli de Edirne'ye çok benziyor Tarımsal ağılığını sürdürüyor Tekirdağ tamamen İstanbul metropolünün baskısı altında kentleşiyor ve yoğunlaşıyor. Çalışan nüfusların sektörlere göre dağılımına ilçeler bazında baktığımız zaman baktığımız zaman , Tarım sanayii ve hizmet sektörü yine aynı bölgelerde fazla. Kişi başına Gayri Safi Milli Hasılaya baktığımızdanegatifteolanyerlervarpozitifolanyerlervar Trakya'nın durumu o kadar kötü değil. Bölge olarak baktığımızda İstanbul ağırlıklı marmara bölgesi ve Trakya alt bölgesi. Gelelim sanayi kuruluşlarına, sanayii odalarıyla ilişki kurarak çeşitli birimlerle ilişki kurarak toplayabildiğimiz kadarı ile bakalım. 135 iş yeri Edirne, 117 Kırklareli, 617 Tekirdağ'da işyeri sayısı itibari ile. Kırklareli'nde Gıda ağırlıklı, tekstil daha az. Edirneye baktığımızda gıda çok fazla tekstili falan daha az görüyoruz.Tekirdağ bir anlamda Tekstil ve Gıda sanayisi üzerine çalışıyor, Çerkezköy ağırlıklı. Sanayi türlerinin bölgesel dağılımına bakarsak organize ve Sanayii bölgeleri serbest bölge yine şeytan üçgeninin olduğu bölgede ağırlıklı. Çerkezköyden Lüleburgaza giden bir sanayi aks ı görüyorsunuz. Diğer sanayiiler küçük küçük sanayiler tabii burda organize sanayii bölgeleri var serbest bölgeler de var. Ulaşım akslarına bakalım Tem otoyolu var, E-5 otoyolu var.Tekirdağ üzerinden Çanakkaleye giden bir aksımız var, Yine Keşandan Edirneye giden Havsa üzerinden bir yolumuz var. Saray Vize üzerinden giden bir yolumuz var. Ve burdada Dereköy, Hamzabeyli, Kapıkule .Pazarkule, Uzunköprü gibi kapıları görüyorsunuz.O alt bölgeye Türkiye'nin Balkanlarla batıyla Avrupayla kapılarını da bir anlamda içeriyor onun için önemli bir bölge.Trafik sayımlarını aldık bakın İstanbuldaki yoğunluğu görüyorsunuz giderek zayıflama bu E-5 üzerindeki sayımdır. Bu ise otoyol üzerindeki sayımdır Çorluyu geçtikten sonra yoğunluk düşüyor. Maden kaynaklarının işletmesinde en önemli sorun açık işletme olan kum ocakları bunlar hem ormanı tahrip ediyor hem doğayı tahrip ediyor, açık işletmelerin en kötü örneklerini İstanbul da yaşıyoruz bu açık kömür işletme ocakları havadan çekilmiş fotoğraflarında baktığımızda tam bir savaş alanı meteor düşmüş gibi gözüküyor buraları da orman alanlarıydı aynı olay devam ediyor. Kirlenmeyle ilgili Ergenenin ana dalı üzerinde tespitler yaptık. Şeytan üçgeni olarak tanımlanan j XXX trakyada kentleşme ve yerel yönetimler sempozyumu ***•- '.. sanayi ağırlıklı bölge, yeraltı ve yer üstü kaynaklarının kullanıldığı ve kirletildiği bölgede katı atık depolanan yerler var, bunlar konusunda yine önlem alınması gerek. Esas Sentez III. ara rapor için hazırlanan 100 bin ölçekte hazırlanan sentezde, 1. 2. 3. sınıf topraklar mutlak korunması gereken topraklar, üzerine bakıyoruz küçük küçük yerleşmeler ve tabii büyük yerleşmeler % 50 ye varan bir alan Belediye sınırları içinde. Belediyeler yerleşmeler 1.2.3. sınıf topraklar üzerinde, gelişme alanları da bu topraklar üzerinde. Konu sadece sanayileşme değil, yerleşme olaylarında da çok özenli davranmak zorundayız. Belediyeler çok özenli olmak durumunda Eğer bu plan kabul görürse bu alanların mutlak korunması gerek. Belediyelerin yerleşme alanlarında çok özenli davranması gerek. i .!; % 70 Tarım alanı var. Trakya alt bölgesinde hatta %80'lere ulaşıyor 4. Bölgelerle birlikte Demekki çok önemli bir varlığımız var korunmasın gereken tarımsal üretimle birlikte. Trakya alt bölgesini planlama çalışmasını yapıyoruz. Ekonomik, sosyal, yöresel ve yasal planlama top yekûn olacak. Onaylanır ya da onaylanmaz, onun hep beraber mücadelesini vereceğiz . Şimdi burda biz belediyelerin imar planlarını aldık. Nüfus hesabı yaptık, Tekirdağ 2.5 milyon için planlandı, şu anda 1.3 milyon yaptığımız tahminlere göre 1.6-1.7 olacak Eğer metropolden büyük baskılar gelmezse ve sanayiide kontrolsüz büyümeler olmazsa. Her belediye kendi başına davranıyor, bir plan yaptığınız zaman , plan sınırlarını çizdiğiniz zaman o bütün alanlar iskana açılmıştır.geri çektiniz mi sınırları kavga çıkar hukuksal olarak kavga çıkar.Biz demekki 2.5 milyon için 1. 2. 3. Sınıf toprakları bi şekilde heba etmişiz hukuksal olarak açmışız,. Geri çekmek nasıl olur bilemem. İstanbul metropoliten alanının baskısı nedeniyle Çorlu Lüleburgaz Çerkezköy aksında bir sanayileşme söz konusu, hangisi kaçak belli değil, düzensiz bir şekilde tarım alanlarına yerleşmişler. Kirliliği yaratan sanayii- sanayii sektörü kirlilik yaratıyor. İki tür kirlilik yaratıyor biri Ağır metaller, diğeri arıtmayla daha kolay telafi edilebilirler. Şimdi bu kapsamda baktığımız zaman karşımızda çok önemli bir sorun var. Bu soruna dayalı bundan sonraki adımda bizim planlama grubumuz planlama önerilerini, stratejilerini belirtecek ve bunu kamuya ve örgütlere açacağız, yani örgütlenmelere açacağız. Sivil toplum örgütlerine açacağız. Yalnız benim sivil toplum örgütlerinden bir ricam var. Bu işi siyasi boyuta götürmeden, bu bir siyasi olay değildir, ülkenin geleceğidir, nesillerimizin geleceğidir. Bunda çok bütünleşik davranmak durumundayız. Bunda hepimizin gücünü bir araya getirip bir büyük güç oluşturmalıyız. Çünkü karşımızda bir plan tartışılıyor. Kimi onaylanacak, kimi onaylanmayacak. Belediye de kendi başına onlara kim emir verecek veya yap diyecek yapma diyecek. Böyle bir kaotik yapı, yasal raporu da sunmak isterdim ancak yetişmedi, ama kısaca yasal mevzuatta da korkunç bir karmaşa var onu da bilin. Bu geldiğimiz noktadaki saptamalar bunlar .Ben teşekkür ederim, beni dinlediğiniz için teşekkür ederim j ; « f V