d. Başka Türlü Adlandırılamayan Öğrenme Bozuklukları Çocuğunuzda öğrenme güçlüğü belirtilerini gözlemliyorsanız öğretmeniyle de bu konuyu konuşmalısınız. Uzmanın önerilerini de göz önünde bulundurmalı, işbirliği içinde hareket etmelisiniz. Çocuğunuzun kendine güvenini arttırmak için, onu başarılı olduğu konularda destekleyin. Okulda başarısız olduklarından başardıklarına odaklanmak ve onu bu konuda övmekte okula olan ilgisini arttıracaktır. YEME BOZUKLUKLARI Yeme bozukluğu görülen gençler için fiziksel görünüm çok önemlidir. Zorlayıcı kilo hedefleri belirlerler. Kendilerine, kilolarına ve beden şekillerine göre değer gösterirler. a. Anoreksiya Nevroza: Kilo almaktan aşırı şekilde korkma ve bundan dolayı bilinçli olarak zayıf kalma çabası (yemek yemeyi reddetme, kusma vb.) sonucunda aşırı kilo kaybı şeklinde görülür. 12-18 yaşları arasında başlar. Sinsi ve yavaş ilerleyebilir. Çoğunlukla durumun ciddiyeti hasta normal kilosunun %20-25’ini kaybettikten sonra anlaşılır. Aşırı kilo kaybına bağlı ikincil ölümler olabileceği için ciddiye alınması gereken bir tablodur. b. Bulimiya Nevroza: Yemek yeme krizlerinin ardından, kilo almayı önlemek için kusmanın, iştah kesici ve veya idrar söktürücü ilaçların kullanımının görüldüğü bir rahatsızlıktır. Aşırı kilo kaybı olanlar da görülmesine rağmen genelde hastaların kilosu normale yakındır. Ergenlikte başlar. Hastalar yemek yeme ve yememek arasında bocalama yaşarlar. Çoğunlukla çökkün duygu durumunun görüldüğü hastalar kendilerini eleştirir, suçlar, ve hatta iğrenirler. c. Kontrolsüz Yeme: Kendisini artık yiyemeyecek kadar rahatsız hissedene kadar, aşırılı kalorili yiyecekleri bir defada tüketmek. Kendilerini bu yemeler arasında kontrol edemediklerini ifade eden hastalar aşırı şişmandırlar ve çok zor kilo verirler. DOWN SENDROMU Down sendromu her ırktan, yaştan ve ekonomik seviyeden insanı etkilemektedir. Başlıca ortaya çıkış nedeni kromozom anomalisidir ve yaklaşık olarak her 800 ila 1000 doğumdan 1 inde görülebilmektedir. Hamileliğin 15. ve 20. haftalarında uygulanan ikili ve üçlü tarama testlerinde kromozom anomalisi tespit edilebilir. Yeni doğanlarda, down sendromu düz bir yüz profili, basık nasal köprü, küçük burun, kulak şeklinde anormallik, avuç içinde gözlenen tek ve derin bir çizgi, birinci ve ikinci ayak parmağı arasında normal dışı boşluk, dilin ağız büyüklüğüne oranla daha geniş olması gibi fiziksel özellikler ile kendini belli eder. Ailede ilgi ve sevgi gören, özel eğitimle düzenli bir eğitim alan bu çocuklar, öz bakım becerilerini (kendi başına yemek yeme, tuvalet ihtiyacını karşılama vb.) karşılayabilecek düzeye gelebilmektedir. Normal çocuklarda olduğu gibi down sendromlu çocuklarda da bireysel farklılıklar görülebilmektedir, bazıları bireysel eğitimle geçimlerini sağlayacak düzeyde iş sahibi olabilir. ÇOCUĞUN RUH SAĞLIĞI UZMANINA GÖTÜRÜLMESİ Çocuk uzmana götürülürken yalan söylenmemeli, yaşına uygun kelimeler seçilerek kime, niye gideceği anlatılmalıdır. Burada ailenin tutumu çok önemlidir. Anne-babanın kaygılı ya da korkmuş görünmesi, zaten yeni bir ortam ve kişiyle karşılaşacak olan çocuğun tedirginliğini daha da arttıracaktır. Anne-babalar iyi ebeveyn olmadıklarını düşündükleri için uzmana gitmekten çekinebilirler. Hal bu ki, hiç kimse bir başkası için yargılama yapma hakkına sahip değildir. Uzmanın görevi, de suçlu aramak değil çocuğun sorununun nedenini tespit edip etkili önlemler alınması için anne-baba ile işbirliği yapmaktır. Her anne-babanın çocuk yetiştirme hataları olabilir, ailede istenmeyen olaylar yaşanmış olabilir ya da bazı hastalıklar elimizde olmadan da gelişebilir. Önemli olan yaşanan problemlere zamanında ve etkili çözümler üretebilmektir. Uzman yardımı da bunun için gereklidir. Böylelikle sorun daha da karmaşık bir hale gelmeden çözülecek, hem çocuk hem de çevresindekiler için huzurlu bir ortam oluşması sağlanacaktır. Ailelerin dikkat etmesi gereken diğer bir hususta, hasta olmayan çocuklarıdır. Anne-babalar hasta çocuklarına devamlı suretle ilgi ve alaka gösterirken, sağlıklı çocuklarını farkında olmayarak ihmal edebilirler. Bu durum kıskançlığa ve sağlıklı çocuklarda da davranış problemleri görülmesine sebep olabilmektedir. Oysa ki, onların da anne-baba sevgisine ve ilgisine ihtiyaçları vardır. Bu nedenle ebeveynler, bütün çocuklarına yeterli ilgi ve sevgiyi gösterdikleri konusunda emin olmalıdır. T. C. Polis Akademisi Başkanlığı Kastamonu Polis Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro Amirliği Büro Tel: (0366) 212 48 34-1232 T.C. POLİS AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI Kastamonu Polis Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA BÜRO AMİRLİĞİ ÇOCUK RUH SAĞLIĞI Gelişim sürecinde çocuk bedensel gelişiminin yanı sıra zihinsel ve sosyal olarak da gelişimini sürdürür. Sağlıklı gelişim için kuşkusuz güven veren, sevgi dolu, anlayışlı bir çevre gerekmektedir. Bu ortamın kısmen veya tamamen sağlanamaması çocuğun ruhsal anlamda zorlanmasına ve istenmeyen, çocuğun uyumunu bozan davranışlar sergilemesine neden olabilir. Tırnak yeme, kekemelik, parmak emme gibi uyum ve davranış sorunları çoğu zaman normal sınırlarda olmakla birlikte bazen içeride ortaya çıkabilecek daha ciddi problemlerin habercisi olabilir. Broşürde ele aldığımız grup olan psikolojik ve gelişimsel bozukluklar (depresyon, otizm vs.) ise; belirtileri ortaya çıkar çıkmaz uzmana başvurulması gereken durumlardır. Bu hastalıkların oluşmasında çevre ve dış kaynaklı etkenlerin yanı sıra kişinin kendi beden ve genetik yapısından kaynaklanan etkenler de etkili olabilmektedir. Anne-babalar davranışın ne kadar normal olduğu ya da bir hastalık belirtisi olup olmadığı konusunda tereddütte kalabilirler. Bu nedenle yolunda gitmeyen bir durum olduğunu fark ettiklerinde, gözlemlerini bir ruh sağlığı çalışanı (psikiyatri uzmanı ya da psikolog) ile paylaşmaları yararlı olacaktır. Bu broşür, anne-babaların bu konudaki farklılıklarını arttırmak ve zamanında harekete geçmelerini sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. RUHSAL RAHATSIZLIKLAR Kesinlikle uzman tedavisi gerektiren rahatsızlıklardır. KAYGI BOZUKLUKLARI Aşırı korku, endişe ve huzursuzluk belirtileri görülür. a. Fobiler: Belirli bir duruma ya da nesneye karşı aşırı, sürekli, anlamsız korkudur. b. Yaygın Kaygı Bozukluğu: Gündelik yaşam olayları ile ilgili gerçekçi olmayan ve aşırı endişe duyma durumudur. Çocukların sürekli ifade ettikleri karın ya da baş ağrısı, genel gerginlik belirtileri olarak ortaya çıkar. c. Travma Sonrası Stres Bozukluğu: Fiziksel ve cinsel taciz, deprem, sel, kasırga, şiddete tanık olma ve maruz kalma gibi çok stresli olaylardan sonra gelişen bir bozukluktur. Olay tekrar tekrar hatırlanarak ve düşünülerek yaşanır. d. Ayrılma Kaygısı Bozukluğu: Çocuğun ebeveynlerinden ayrılma konusunda ciddi şekilde rahatsız olması ve zorluk çıkarmasıdır. Oldukça yaygın görülen bir rahatsızlıktır. e. Obsesif-Kompulsif Bozukluk: Tekrar tekrar el yıkama, nesneleri yerleştirme ya da sayma gibi tekrar eden düşünce veya davranışlara takılıp kalma ve bunları yaparken kendine engel olamama durumudur. DEPRESYON Sıkıntı, umutsuzluk, sürekli hüzün, belirsiz bir huzursuzluk, uyku ve yeme düzeninde bozulmalar, eskiden keyif alınan durumlardan zevk alamama, günlük aktivitelere ilginin azalması, okul başarısında düşme, iyileşmeyen fiziksel kaynaklı olmayan ağrılar gibi belirtilerle kendini gösterir. Ek olarak intihar düşünceleri de eşlik edebilir. Çocuğun duygularını, düşüncelerini, davranışlarını etkileyen depresyon, ciddiye alınıp tedaviye alınmalıdır. Depresyonun şiddetli olması durumunda intihar düşünceleri veya intihar girişimleri olabilir. Uzmana giderken, belirtilerin ne kadardır sürdüğünü ve sıklığını gözlemlemeniz, teşhisin daha kısa sürede belirlenmesinde yardımcı olacaktır. DAVRANIM BOZUKLUĞU Yalan söyleme, hırsızlık yapma, başkalarına zarar verme ve tehdit etme gibi saldırgan davranışlar, erken yaşta sigara, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı ve kuralları ciddi biçimde ihlal etme gibi belirtiler görülür. Birçok ruhsal problemde olduğu gibi erken yaşta müdahale edildiğinde başarı şansı yüksektir. OTİZM (YAYGIN GELİŞİM BOZUKLUĞU) İleri geri sallanma, kafa vurma ya da nesneleri döndürme gibi tekrar eden davranışlar, başkaları ile iletişim kurmada güçlük çekme (konuşmanın gecikmesi ya da hiç konuşmama, konuşmayı kendiliğinden başlatma konusunda güçlük çekme, konuşmaları papağan gibi tekrarlama, seslenildiğinde bakmama, göz teması kuramama) gibi belirtileri vardır. Oyunları tek düze ve tekrarlayıcıdır. Yaşıtlarına ilgi göstermezler, tek başlarına oynamayı tercih ederler. Belirtiler bebeklik döneminde görüldüğü gibi, çocuk normal bir gelişim gösterdikten sonra da ortaya çıkabilir. Otizmde, tedaviye ne kadar erken başlanırsa, sonuç o kadar iyi olacaktır. Özel eğitim; öz bakım becerilerinin yerleşmesini, sosyal ve akademik becerilerinin gelişmesini sağlayacaktır. DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB) Dürtüsellik ( örn: okulda ve sosyal ortamlarda davranışlarını kontrol edememe), aşırı hareketlilik (örn: zaman zaman kazalara sebep olma) ve kısa dikkat süresi (örn: düşük ders notları) görülür. Üç tipi mevcuttur. -Yalnızca dikkat eksikliği olanlar: Dikkatleri kolaylıkla dağılır. Verilen görevleri veya ödevleri hatırlamakta ve bitirmekte zorlanırlar. Yalnızca Hiperaktivitesi olanlar: Uzun süre oturamazlar, sessizce oynamazlar, sıralarını beklemekte zorlanırlar. DEHB Birleşik Tip: En yaygın tiptir. Erkek çocuklarda kızlara oranla daha çok görülür. Yukarıda belirtilen tüm belirtiler mevcuttur. Bu çocuklarda başka rahatsızlıklar da görülebilir (örn; zeka geriliği, otizm) Bir çocuk çok hareketli ya da yaramaz diye DEHB olduğu söylenemez. Önemli olan çocuğun, yapması gereken işleri, görevleri istediğinde dikkatini vererek yapıp yapmadığıdır. Bu hususta en önemli gözlem öğretmene aittir. Öneriler: 1. Sabırlı olun. Uzmanın önerilerini uygulayın, 2. Hastalık hakkında bilgi sahibi olun; böylelikle çocuğunuzla bilinçli bir etkileşim kurabilirsiniz, 3. Öğretmeni ile diyalog içinde olup, çocuğunuz için uygun ortamın sağlanması konusunda işbirliği yapın, 4. Dikkat probleminden dolayı, çocuğunuza bir şey anlatırken göz teması kurup, dikkatini çekin, açık, sakin ve kısa cümlelerle konuşun, 5. Çocuğunuzun dikkat süresine uygun, eğlenceli, kısa süreli oyunlar oynamasını teşvik edin. 6. Aynı rahatsızlığa sahip diğer ailelerle iletişim içinde olun. Yapacağınız paylaşımlar hastalıkla daha iyi baş etmenizi sağlayacaktır. 7. Bu rahatsızlığa sahip çocukların okul başarıları düşük olduğu için kendilerine güvenleri azdır. Bu nedenle, çocuğun güvenini arttırmaya yönelik sanatsal veya sportif faaliyetlere katılması sağlanmalıdır. 8. İlaçla tedavi yoluna başvurulabilir. ÖĞRENME BOZUKLUKLARI: Çocuğun gerçek potansiyeline ters bir şekilde akademik alanda zorlanmasıdır. Bu zorlanma çevresel nedenlerle (eğitimin yetersiz olması, sık sık öğretmen değişmesi vb.) açıklanamamaktadır. Zeka geriliği ve nörolojik bir hastalığa bağlı değildir. Bu durum öğrenme ile ilgili bir güçlüktür. Dört tipi vardır. a.Disleksi (Okuma Bozukluğu): Şekilleri, noktalama işaretlerini, yazılı harf karakterlerini, çizgileri algılayıp ayırt etmede zorluk yaşanır. Bu nedenle kelimelerin hatalı, söylenmesi, eklemeler ya da çıkartmalar yapıldığı gözlenir. Erkeklerde kızlara oranla daha sık rastlanır. b.Diskalkuli (matematik Bozukluluğu): Çocuğun yaşıtlarına göre, matematikle ilgili beceri ve etkinliklerde düşük performans göstermesidir. Bu durum eksik matematik eğitimine bağlı değildir. c. Disgrafi (Yazılı anlatım bozukluğu): Çocuğun akranlarına göre, yazı yazmada düşük performans göstermesidir. Kelimeleri cümle içinde yerleştirmede, el yazısında, noktalama işaretlerinde bozukluklar vardır.