İSLAM KÜLTÜRÜ AÇISINDAN ÇEVRE-İNSAN İLİŞKİSİ ÜZERİNE Muammer İPEK* Öz Çevre kavramı, onu kullanan kişi ile söz konusu ettiği şeyin türü ile anlam ilişkisinin kurulduğu oldukça yaygın bir sözcüktür. Ziraat çevresi, sanayi çevresi, sağlık çevresi, sosyal çevre, kültürel çevre, siyasi çevre gibi ifadeler bu türden kullanımlardır. İnsanın huzurlu ve mutlu bir hayat sürmesi için çevrenin ve onun yaşantısına uygun bir yapıda tutulması ve korunması gerekmektedir. Bu çerçevede “Göğü yükseltti ve dengeyi O koydu. Sakın dengeyi bozmayın.” gibi ayetle “Çevrenizi temizleyiniz” gibi hadisler bulunmaktadır. Bu ayet ve hadisler İslam’ın çevreye ilişkin paradigmasını oluşturmaktadır. Bu paradigmanın etik, sosyal ve psikolojik bazı temelleri bulunmakta olup, bunun psikolojik zeminini emanet kavramı oluşturmaktadır. Bu kavram İslam’da ideal fertler inşa etmeye yönelik psikolojik bir yaptırım aracı olarak kullanılmış, böylece çevre bilinci oluşturmada hukuki ve beşerî algıların ötesinde bir vicdanî ve etik temel oluşturulmuştur. Bu nedenle çevreyi korumak, dini bir görevdir. Anahtar Kelimeler: Çevre, Emanet, Denge, Ekoloji, Çevreyi Korumak. Abstract The concept of environment is a widely used concept that is established relationship between the person who used it and the genre in question. For example: Agricultural environment, social environment, cultural environment, political environment etc. God has delivered man a nice environment so that he could maintain a peaceful and happy life. Man is responsible for protecting the environment that was delivered him. God asked man to avoid actions that will disrupt the balance saying “And the Firmament has He raised high, and He has set up the Balance (of Justice), in order that ye may not transgress (due) balance. And our Prophet also asked us to clean our environment”. As a result, to protect environment is a religious duty. Keywords: Environment, Safety, Balance, Ecology, Protect the Environment. * Dr., Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Arap Dili ve Belâğatı Anabilim Dalı, muammeripek@hotmail.com Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi Cilt 14, Sayı 3, 2014 ss. 227 -240 On The Environment-Man Relationship in Islamic Culture db 14/3 MUAMMER İPEK Giriş Çevre, oldukça geniş bir kullanım alanına sahip olup, ziraat çevresi, sanayi çevresi, sağlık çevresi, sosyal çevre, kültürel çevre, siyasî çevre gibi terkipler, kavramın girift ve karmaşık insanî ilişkiler ağının tam orta yerinde bulunan anahtar bir yapı oluşturduğunu ortaya koyar. Dolayısıyla çevre kavramı içinde ekonomik, siyasî, kültürel pek çok problemle bağlantılı alınabilecek bir kavram özelliği taşır. Bu doğrultuda insan açısından çevre, içinde yaşadığı ve cansız varlık oluşumlarından olan su, hava, toprak, gök ve denizleri ihtiva eden ve bu çerçevenin hüküm sürdüğü iklim, hava, rüzgâr, yağmurlar, yer çekimi vs.yi ve kalbi atan her canlı ile karşılıklı iletişimle alakalıdır. Bir başka ifadeyle de; “Çevre deyince bundan bireyin ilkahtan ölümüne kadar cevap verdiği uyaranların tümünü anlamak gerekir. Hava ve besinlerden sosyal ve duygusal iklime, aileden topluma ve kişinin temasta bulunduklarının inanç ve davranışlarına kadar her şey çevreye girer. Böylece çevre etkileri doğumdan önce kişi üze228| db rinde kendisini göstermeğe başlar.”1Kısaca çevre kavramı, tabiat varlıklarından ve olaylardan bahseden bir sözcüktür. Çevre kavramını iki ana başlık altında ele almak mümkündür: Doğal çevre ve Yapay çevre a. Doğal Çevre Söz konusu bu çevrenin oluşumunda, insanoğlunun hiçbir katkısı yoktur. Dağlar, denizler, çöller, iklimler, ırmaklar, yeraltı suları, madenler, bitkiler vs.nin varoluşunda veya varlığını devam ettirmesinde insanoğlunun etkisi ve katkısı yoktur. Şu kadar var ki doğal çevrenin insanlara, hayvanlara ve bitkilere dolaylı veya doğrudan etkisi vardır. Kur’an’ın algısında Yüce Allah, evrendeki her şeyi belirli bir ölçüye göre yaratmıştır. Evrende gördüğümüz, hissettiğimiz tüm canlı-cansız varlıklar belirli düzen-intizam içerisinde yaratılmıştır. Bu- 1 Sulhi Dönmezer, Sosyoloji, Savaş Yayınevi, Ankara 1982, Sekizinci Bası, s.57; Bkz. Ünver Günay, Din Sosyolojisi, İnsan Yay., 6. Baskı, İstanbul 2003.; Nasr, Seyyid Hüseyin 1990. “İslam ve Çevre Bunalımı”, Çev. Mevlüt Uyanık, İslami Araştırmalar Dergisi, c. IV, S. 3, s. 158. DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 14 SAYI 3 İSLAM KÜLTÜRÜ AÇISINDAN ÇEVRE-İNSAN İLİŞKİSİ ÜZERİNE nun yanında, yaratılanlar arasında fonksiyonsuz, işlevsiz, boş ve yersiz hiçbir varlık bulunmamaktadır.2 “İnsan, toplumsal bir varlık olması özelliği ile âdeta içinde yaşadığı çevrenin ürünüdür. İçinde yaşadığı sosyokültürel çevre onun belleğini, kişiliğini oluşturur. Çevre, insan-toplum, insan-tabiat ilişkilerinde de yönlendirici rol oynar. Bunlara ilave olarak ona dünya görüşü de kazandırır.”3 Bununla beraber din de, kültürün temel unsurlarından önemli bir yönünü teşkil etmesi hasebiyle, insanın gerek fiziki çevresiyle, gerekse toplumsal ilişkileriyle olsun, anlamlandırmada önemli faktörlerden biridir. Dolayısıyla, insanın çevreyle ilişkilerinin dinden bağımsız olmadığı açıkça ortadadır.4 b. Yapay Çevre Bu çevre türü ise, insanoğlunun bizzat kendi emeği ve planlaması ile ortaya çıkardığı maddîunsurlar, sosyal sistemler kurum ve kuruluşlardan oluşmaktadır. Bu şekilde oluşturulmuş yapay çevreye toplumsal yaşantıyı düzenleyen bir yapı olarak bakılabilir. Yapay db | 229 çevre kavramı içine, tarım için arazinin kullanımı, yerleşim alanları oluşturulması, yeraltı-yerüstü doğal zenginlikleri arama-tarama faaliyetleri gibi unsurlar da dâhildir. Kur’an ve İslam kültürü bakımından çevre kelimesini ele aldığımızda; çevrenin yeryüzünde bulunan dağları, dereleri, ırmakları, vadileri, madenleri, su kaynaklarını, karada ve denizdeki tüm canlıları içine alan ve coğrafi yönü ağır basan bir kavram olarak ön plana çıktığı görülür. Bu bağlamda İslami kaynaklarda Arapça “çevre” kavramını karşılayan ( ب ـيـئـة/bîetün) kelimesinin kullanılmadığı, fakat bu kavramın farklı kelimelerle karşılandığı görülür. Dolayısıyla çevre kelimesi, Kur’an ve Sünnette doğrudan doğruya geçmemesine 2 3 4 Furkan,25 /2; Hicr,15/85. Daha ayrıntılı bilgi için bkz :Muhit Mert, “Çevre Bilinci Oluşturmada İslam’ın Katkısı Üzerine”, Çevre veDin, Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu Bildiri Metinleri,İstanbul 2008., c.II, ss.26–30. Vehbi Ünal, Çevre Sorunları ve Dindarlık İlişkisi,“Kayseri Örneği”, S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Din Sosyolojisi Bilim Dalı (Basılmamış) Doktora Tezi, Konya 2010, s.4. Ayrıca Bkz: NiyaziAkyüz,“Dinin Mesajının Sosyo-Kültürel Muhtevası ve İslâm”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,1998,c. XXXVIII, ss.295-308 Konu ile alakalı ayrıntılı bilgi ve değerlendirme için bkz: Mehmet Taplamacıoğlu, Din Sosyolojisi, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Yayınları: 156, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1983, ss.90-92; Mehmet Bayyiğit, “Çevre Problematiği ve Din” Selçuk Üniv. İlahiyat Fak. Dergisi, Konya 2002, S. 14,s.40. DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 14 SAYI 3 MUAMMER İPEK rağmen, kavram olarak Kur’an-ı Kerîm’de 199 ayette farklı şekillerde karşılanmıştır.5 Bu doğrultuda, yerde ve gökte bulunan bütün varlıkların insanoğlunun kullanımına ve onun emrine niçin verildiğini anlatan;“Yeryüzünde ne varsa tamamını sizin için yaratan, sonra göğe yönelerek onları, yedi gök olarak tamamlayıp düzene koyan O’dur ve O, her şeyi hakkıyla bilmektedir”6 mealindeki ayetle yerin ve göklerin bir başlangıcının bulunduğuna işaret edilmektedir. “Doğrusu sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz”7ifadesiyle de, insana yer ve göklerin tasarruf güç ve yetkisinin verildiği, orayı işleyip mamur etmeye, dünyadaki diğer varlıklar üzerinde tasarrufta bulunmaya muktedir kılındığı, ancak bütün bu ihsan ve lütufların bolluğuna ve sonsuz tasarruf yetkisine rağmen söz konusu nimetleri bahşeden Rab’lerine şükretmedikleri anlatılmaktadır. Bu ayetlerde geçim vasıtaları olarak dolaylı yoldan insanın maddî kültür olarak ürettiği şeylere atıfta bulunulmaktadır. 230| db Çevre Problemi Üzerine Bazı Mülahazalar İslam, ekonomik yapıyı liberalizmin sınırlı imkânlarla sınırsız ihtiyaçlar arasında denge kurma prensibinin tam tersi bir denklem içinde almakta, imkânların sınırsız, fakat ihtiyaçların sınırlı olduğunu ifade etmektedir. İmkânları Allah’ın nimetleri olarak tanımlayan Kur’an dolayısıyla imkân kavramını sadece maddî kültür unsurlarına bağlamamakta bunu yukarıdan aşağıya doğru bir çizgi oluşturacak şekilde lütuf, inayet, rızık verme, imtihan gibi kavramlar ekseninde ele almaktadır. Hâl böyle olunca bunlardaki tasarruf yetkisi de sadece beşeri arzular doğrultusunda olmamalı, nimetleri bahşeden Rabb’in istediği ölçülere göre olmalıdır. Bu ise ilâhî rıza, helalharam, etik olarak olduğu gibi ekonomik strüktür içinde de anlam ifade edecek bir dizi kavramı gerekli kılmaktadır. Bu noktada ilâhî rıza kavramı bile tek başına meta üzerindeki tasarruf hakkını Tanrı iradesine bağlarken insana bazı ahlâkî ve hukukî müeyyideler getirmektedir. Kur’an ve sünnette bahis konusu edilen çevrecilik bu anlamda bir zemine oturmaktadır. 5 6 7 Ahmed Macid Bahri, İman Muhammed Hüseyin, et-Terbiyetü’l-İslamiyye, “el-Bîe Min Manzurin İslamiyyin”, S.6, s.53, Envâr-ı Dicle Yay., Bağdat-Irak 2008. Bakara, 2/29. Konu ile alakalı ayrıntılı bilgi ve değerlendirme için bkz: Kemal Görmez, Çevre Sorunları ve Türkiye, Gazi Kitabevi, Ankara1997. A’râf 7/10. Daha fazla bilgi için bkz. Saffet Sancaklı, “Hz Peygamber ve Çevrecilik Anlayışı”, İslami Araştırmalar, c.14, S.3–4, Ankara2001, s. 417. DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 14 SAYI 3 İSLAM KÜLTÜRÜ AÇISINDAN ÇEVRE-İNSAN İLİŞKİSİ ÜZERİNE Bu makalenin amacı, insanoğlunu olduğu kadar, tüm canlıları yakından ilgilendiren çevre sorunları yahut da çevre sağlığı konusunda İslam’ın bakış açısını ortaya koymak, İslâm’ın çevre ile ilgili paradigmasını çözümlemek ve Kur’an ve Sünnetin çevre sorunlarına karşı çözüm üretme mekanizmasını ele almaktır. A. Ekosistemdeki Harikulâdelik Öncelikle Ekosistem kavramı ile alakalı bilgi verecek olursak; “Ekosistem, insan ve diğer canlıların bir arada uyum ve denge içinde varlık ve gelişmelerini sürdürebilmeleri için var olan şartların tamamı olarak tanımlanabilir.”8 Ekoloji ise; “Canlıların çevre ile uyum içinde yaşamlarını sürdürmelerini inceleyen bir bilim dalı olarak tanımlanmaktadır.”9 İslam, çevre ile ilgili temel görüşünü bir taraftan insana bahşedilen nimetler ve insanın bunlara karşı ödev ve sorumlulukları bakımından ele alırken diğer yandan bunu nimetlerin ait olduğu ve tanrısal plana dayalı ekosistemin harikuladeliğine dayandırmaktadır. Bu bağlamda maddî kültür unsurların ilâhî lütuf anlayışına db | 231 dayandırıldığı bazı ayetler ilgi çekicidir. Buralarda yer ve göklerin insanoğlunun tasarruf ve yetkisinde olduğu söylenirken bunu yapanın ve nimetleri lütfedenin Allah olduğu söylenmekte, dolayısıyla maddî kültür kavramı metafizik bir boyut çerçevesine ele alınarak her an tabiat ve insan eylemlerine müdahil bir Tanrı figürüne dayalı bir teoloji oluşturulmaktadır. “Arzı da yaydık, oraya sağlam dağlar yerleştirdik, orada her türden ölçüleri belli ürünler bitirdik.” “Yine orada hem sizin için hem de sizin bakıp besleyemeyeceğiniz varlıklar için uygun geçim şartları yarattık.” “Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik, gökten su indirip onunla sizin su ihtiyacınızı karşıladık. Onu depolayan siz değildiniz”10 ifadeleriyle ekosistemin fevkaladeliğine, insanoğlunun güç ve kudretinin sınırlılığına ve Tanrı olmadan maddî bir kültürün inşa edilmesinin imkânsız olduğuna işaret edilmektedir. Diğer taraftan ayette geçen, arzın yayılmasından maksat, dünyanın çeşitli jeolojik oluşumlar neticesinde bugünkü halini alması 8 9 10 Şevket Özdemir, Türkiye’de Toplumsal Değişme ve Çevre Sorunlarına Duyarlılık, Palme Yay., Ankara 1988, s.3.Ünal, a.g.e. s. 25’ten naklen Kemal Görmez, a.g.e., s.7; Ayrıca bkz: Dönmezer, a.g.e., s. 57 Hicr,15/ 19-20-22. Konu ile alakalı geniş bilgi için bkz: Abdullah Kahraman, “Allah’ın İnsanlığa Alternatifsiz Nimeti: Su”, Çevreve Din, Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul2008, c.I, s.109, 117. DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 14 SAYI 3 MUAMMER İPEK ve arazi yapısı itibariyle üzerinde dolaşmaya, barınmaya ve korunmaya, ziraat yapmaya ve başka faaliyetlerde bulunmaya, uygarlık kurmaya elverişli kılınması, kısaca gerek insanın gerekse diğer canlıların hayatlarını sürdürmeleri için lüzumlu olan özellikleri taşır hale getirilmesidir. Bunun yanında arz üzerinde sağlam dağlar yerleştirildiğinin ayrıca zikredilmesi de, hem dağların etkileyici yapıları ve haşmetli duruşlarıyla ilâhî kudretin tecellisini yansıttığına hem de insanlar ve diğer yeryüzü varlıkları için uygun hayat şartlarının oluşmasında önemli bir payı ve rolü bulunduğuna işaret etmektedir. Burada güçlü şekilde ilahî kudret ve Kadir-i Mutlak Rab anlayışının maddî kültür unsurlarında belirleyici şekilde ön plana çıkarıldığı görülmektedir. Aynı şekilde yukarıda aktarılan ayetlerden; Allah tarafından insanoğlunun tasarrufuna ve istifadesine sunulan varlıkların yaratılış hikmetlerine temas edilmekte, bitkileri aşılayan rüzgârların ve canlıların su ihtiyaçlarını karşılayan yağmurların da O’nun hazinelerinden gelen nimetler olduğu, rüzgâr esmese aşılanmanın olma232| db yacağı, yağmur yağmasa canlıların su bulamayacağı ve tarımsal faaliyetlerin olamayacağı, yani antropolojik bir yordamla ifade edilecek olursa yani insanoğlunun toplayıcı kültürden tarıma geçmesinin ancak ilâhî lütuf ve Tanrısal inayet ile olduğu anlatılmaktadır.11 Ekosistemin harikuladeliği ve kendisinin sonsuz kudreti bağlamında Kur’an’da pek çok ayetin varlığı görülmektedir.”12Konu ile alâkalı olarak maddî kültür unsurlarının dayandığı ilâhî lütuf Allah’ın kudretinin delili sayılmaktadır. Mülk Suresi 15. ayette Allah’ın, sonsuz güç ve kudretini gösteren delillerin olduğu ifade edilmekte, yerkürenin yaratılması, her türlü nimet ve imkânlarla donatılarak üzerinde yaşanılır hale getirilmesinin, sonsuz bir gücün varlığını ve birliğini gösterdiği ifade edilmektedir. Kudret kavramı ise âhiretin unutulmamasına yönelik ilâhî emre ve dolayısıyla ödev ahlakına dayandırılmaktadır.13Câsiye Suresi 6.ve 11.ayetlerde, insanoğlunun tasarrufuna verilen nimetlerin hem yaratanını bulduran bir gözle Kur’an’ın okunmasını, hem de buralardan insanlara sunu11 12 13 Konu ile ilgili daha fazla bilgi ve değerlendirme için bkz: Karaman, Hayrettin. Çağrıcı, Mustafa. Dönmez, İbrahim Kâfi. Gümüş, Sadrettin. “ Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir” Ankara 2007, D.İ.B. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, c.III. ss.343-346. Zâriyât, 51/48; Mülk, 67/15; Nuh, 71/19-20. Mülk, 67/15. Açıklama için bkz: Karaman, Çağrıcı vd. Ankara 2008, c.V, a.g.e. ss. 421-422. DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 14 SAYI 3 İSLAM KÜLTÜRÜ AÇISINDAN ÇEVRE-İNSAN İLİŞKİSİ ÜZERİNE lan nimetler sebebiyle Allah’a şükredilmesini gerektirdiği vurgulanmaktadır. B. Ekolojik Dengenin Korunması İslam’ın çevre algısı insanların diğer varlıklarla yaşayıp geliştiği, sürekli fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkileşimde bulunduğu“ardullahi vâsi’atün” Kur’anî ilkesi doğrultusunda resmedilen uçsuz-bucaksız bir hayat alanı, eşsiz ve sonsuz güç-kudret sahibi Allah tarafından bir düzen ve intizam içinde yaratılmış ve bir dizi mükellefiyeti gerekli kılan bir yapıdır. Oradaki canlı-cansız varlıkların yer alışları rastgele olmayıp, mucizevi birer ölçü, denge ve düzen çerçevesindedir. Kur’an ilâhî lütuf, Tanrısal kudret, insanın yüklendiği ödevler, ödevlerini yerine getirmediğinde karşılaşacağı eskatolojik yaptırımlar çerçevesinde fizik ve metafizik dünyanın iç içe geçtiği bir çevre algısı inşa etmektedir. Bu, seküler bir çevre algısının dışında hukuki ve vicdani müeyyidelerin yanı sıra metafizik bazı yükümlülükleri de gerekli kılan bir yapıdır. Dolayısıyla Kur’an’daki ekosistem, kâinattaki canlı-cansız varlıkların tabi oldukları mucizevi intizam ve düzenin adıdır. Ekolojik denge bağlamın- db | 233 da çevremizde bulunan tüm yaratıkların bir ölçü, nizam, adalet ve denge içinde yaratıldığına dair Kur’an-ı Kerîm’de pek çok ayet bulunmaktadır. “Yeri yaydık, oraya sabit dağları yerleştirdik, orada her şeyi bir ölçüye göre bitirdik.”14 “Hazinesi bizim katımızda olmayan hiçbir şey yoktur. Biz onu ancak belli bir ölçüye göre indiririz.”15“Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır.”16“O (Allah) göğü yükseltti ve dengeyi koydu. Sakın dengeyi bozmayın.”17Bu ayetlerden sadece birkaçıdır. Kur’an, kâinattaki canlı-cansız varlıkların bir ölçü, düzen, adalet ve denge içinde yaratıldıklarını sık sık hatırlatmakta, hiçbir eksiklik, uyumsuzluk ve intizamsızlık olmadığını vurgulamaktadır. Kur’an aslında ekosistemi adalet ve ölçü kavramları ile açıklarken 14 15 16 17 Hicr,15/19. Ayrıntılı bilgi için bkz: Mustafa Karataş, “Hz. Peygamber ‘in Şehirleşme ve Yerleşim KonusundaÇevre Bilincini Geliştirmeye Yönelik Çabaları”, Çevre ve Din, Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul2008, c.I, ss. 329– 342. Hicr, 15/21. Konu ile alakalı bilgi için bkz: M. Kemal Atik, “Kutsal Kitaplara Göre Tanrı Doğa İlişkisi”, Çevre ve Din, Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul2008,c.I, ss.1-8. Kamer, 54/49. Ayrıca bkz: Sait Bodur-Rahim Kucur,“Görüntü Kirliliği Üzerine”, Ekoloji ÇevreDergisi, 1994, S.12, ss.50–51. Rahmân, 55/78. DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 14 SAYI 3 MUAMMER İPEK doğa olayları ile sosyal yaşantıyı özdeş bir şekilde ele almakta, hattâ ahlaksızlık gibi toplumsam bir sorunu fiziksel bazı bozulmaların kaynağı tutarak sosyal olanla tabii ve biyolojik olanı aynı kavramsal yapı çerçevesinde ele almaktadır. Kur’an açısından yozlaşma ve fesat kavramları bir yönüyle sosyolojik bir kavramken diğer yönüyle tabii ve biyolojik bir kavramdır. Bu düşüncenin en tipik örneği “İnsanların kendi işledikleri kötülükler sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Yanlıştan dönmeleri için Allah yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır”18ayetidir. C. Çevrenin Korunması ve Temizliğin Önemi İslam’ın temel lütuf ve inayet anlayışına göre insanın huzurlu ve mutlu bir hayat sürmesi için Allah, ona güzel bir çevre teslim etmiştir. İnsan kendisine emanet edilen çevreyi korumakla görevlidir. Efendimiz (s.a.s.)yaşadıkları şehrin ve avluların temiz tutulmasına, Mescidin temizlenip güzel koku ile kokulanmasına, durgun sulara idrar yapılmamasına, içme sularının yakın çevresine çöp dökülmemesine yönelik emir ve tavsiyelerde bulunmuş, bitki ve hay234| db vanların korunmasına özen göstermiştir.”19 Çevreyi korumak, dini bir görevdir. Bu çerçevede, çevre sağlığı ile şu konular İslam açısından önem arz etmektedir. 1- Suların Korunması, 2- Toprağın Korunması, 3- Havanın Kirletilmemesi, 4- Ağaç ve Ormanların Korunması, 5- Hayvanların Korunması, 6- Çevrenin Korunması, 7- İsraftan Kaçınılması. Çevre kirliliği, “sadece tabiatın sorumsuzca tahrip edilmesi sonucu tabiî ekolojik dengenin doğrudan bozulması, sanayi ve teknolojik atıklarla suların kirletilmesi, havada atmosferde bir takım ze18 19 Rûm,30/41.Ayrıntılı bilgi ve değerlendirme için bkz: Muhammed Aydın, “Kur’an ve Sünnete Göre İnsanların Bozgunculuklarının Çevreye Etkileri”, Çevre ve Din, Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul2008, c.I, ss.193–206. Mehmet Yüksel, “Hz. Peygamber’de Çevre Duyarlılığı”, Din ve Hayat, TDV. İstanbul Müftülüğü Dergisi, Ankara 2009, S.4, ss.28-30. Ayrıntılı bilgi için bkz:Yunus Macit, Hz. Peygamberin Sünnetinde Çevre, 2. Baskı, Trabzon2000.. DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 14 SAYI 3 İSLAM KÜLTÜRÜ AÇISINDAN ÇEVRE-İNSAN İLİŞKİSİ ÜZERİNE hirli gazların yoğunlaşması değil, sağlıksız ve altyapısız kentleşme, aşırı gürültü, çağın gereği olarak insana sunulması gereken medenî hizmetlerin yetersizliği ve nihayet âdil olmayan siyasî ve ekonomik düzen ve idare de akla gelmelidir.”20 Çevre temizliği İslâm’da şer’î bir emir olmanın yanında hak kavramı ile de yakından ilgilidir. Çünkü çevre insanın başkaları ile paylaştığı bir alandır. Çevrenin temiz tutulması ve korunması herkesi ilgilendirir. Çevrenin ve doğal kaynakların kirletilmesi ve ekolojik dengenin bozulmasının temel sorumlusu insandır. Bu noktada su toprak ve havanın yanında en temel korunması gereken kaynaktır. Çünkü o medeniyetin temelini sağlayan unsurdur.“kirlenme, yeniden kullanılamayacak hale dönüştürülmeyen ve kısa vadede elden çıkartılamayan atık oluşturma ve yerine yenisi konulamayan kaynakların tüketimidir”21 İslâm, suyu hayatın ve medeniyetin kaynağı olarak görmenin yanında ibadetin özüne de yerleştirir. Hz. Peygamber İslâm’ın en temel ibadeti olan namaz için bile olsa, suyun fazla tüketilmesine karşı çıkmıştır. Konu ile ilgili Tirmizî’nin rivayetinde; Allah Resulü db | 235 buyurdular ki: ‘Abdest için iki rıtl ölçüsünde su kâfidir’. Ebû Dâvud’un rivayetinde: “Allah Resulü rıtl ihtiva eden kapla abdest alır, bir sâ’ ile guslederdi”22denmiştir. Çevre probleminin bir yönü de temizlikle ilgilidir. Temizlik İslam’da ibadet kavramı ile ilişkili olduğu çevre ile ilgili için kutsal bir semantik alan oluşturulmaktadır. “Şüphesiz Allah tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever”23anlamındaki ayet bu düşünceyi temsil eder. Bununla birlikte Hz. Peygamber’in şahsında;“Elbiseni tertemiz tut”24ayeti de bunun farklı bir ifadesidir. devamındaki 5.ayette ise “ Her türlü pislikten uzak dur.” ifadesiyle maddî temizlik ile manevî temizlik özdeşleştirilmektedir. Bu Kur’an’ın fizik ve metafizik alanları iç içe geçmiş alanlar olarak görmesinin bir sonucudur. Böylesi 20 21 22 23 24 Mehmet Bayraktar, İslam ve Ekoloji, DİB, Yay., Ankara1992, s.16. Rüstem Erkan, Kentleşme ve Sosyal Değişme, Bilim adamı Yay., Ankara2002,s.140. İbrahim Canan, Kütüb-ü Sitte, Akçağ Yay. Ankara1991, c.X, ss.436-438. Hadis no: 3641. Konu ile alakalı diğer rivayetler ise; Buharî, Vudû’ 47; Müslim, Hayz 51,(325); Ebû Dâvud, Taharet 44 (95); Tirmizî, Salât425,(609); Nesâî, Taharet 59, (1,57,58). Hadiste ifade edilen, abdest için su miktarı, Şafiîlere göre 530 gr, Hanefîlere göre bir litre kadardır. Bu bilgiler, Canan’ın a.g.e. c.X, ss.436-438’den alınmıştır. Ayrıca rıtl ve sâ’ ölçüleri ve miktarları ile ilgili bilgiler de aynı sayfalarda mevcuttur. Bakara, 2/222. Konu ile alakalı geniş bilgi için bkz: Karaman, Çağrıcı vd. a.g.e., c.I, ss.353-355. Müddessir,74/4. Bkz: Muzaffer Günay, Çevrem ve Ben, Türdav A.Ş., İstanbul1998. DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 14 SAYI 3 MUAMMER İPEK bir temizlik anlayışı, inanan insanların çevreye yatay ve dikey eksende yaklaşmalarını gerekli kılmakta, onlara ilâhî hesap bakımından çevre sorumluluğu yüklemektedir. Dolayısıyla bu ölçü bağlamında maddî ve manevî, ruhî ve bedenî her iki temizliğe beraberce yer veren İslam, maddî temizliği şu dört seviyede anlar ve emreder: Elbise temizliği, Beden temizliği,Mekân ve mesken temizliği,Çevre temizliği.Bütün bunlar dikkate alındığında İslam’ın fizik-metafizik bütünlük içinde çevreye yönelik bakışı temizliği iman unsuru olarak kabul etmesine yol açmıştır. Temizlik olmadıkça, ne namaz, ne oruç, ne diğer ibadetler hiç biri makbul değildir.25 D. İnsan-Çevre İlişkisi İslam çevre ile ilgili ilişkiyi estetik bir yön ile de ele almaktadır. İnsanlık tarihi boyunca insan hayatını etkileyen ve estetik duyguları tatmin edecek şekilde yapılan bir çok eser, bunun doğal bir insanî eğilim olduğunun bir ifadesidir.26Kreasyon alanları hem estetik hem de çevre sağlığı açısından değerlendirilmektedir. 236| db “İslamî öğreti ve onun İslam medeniyetindeki tezahürleri derinlemesine incelendiğinde bu öğretinin, insanla tabiat ve çevre arasında üç yönlü bir ilişki kurduğu, bundan dolayı da tabiat karşısında insana üç yönden sorumluluk yüklediği söylenebilir: 1. Ontolojik İlişki 2. Yönetim ilişkisi 3. Fayda İlişkisi.”27 Hadislerde işaret edildiği üzere; insanların gelip geçtiği yolları, gölgelendikleri yerleri, ağaç gölgesini, duvar diplerini halkın dinlenmek ve istirahat etmek için oturduğu bütün mekânların kirletilmesi yasaklanmıştır. İslam insanlara eziyet verecek, gelip geçerken rahatsız edecek bir dalın, bir dikenin o yerden kaldırılmasını imanın bir şubesi olarak kabul etmiştir. Ekosistem inancın bir parçası gibi algılanmıştır. 25 26 27 Canan, a.g.e. s.380. Ayrıntılı bilgi ve değerlendirme için Bkz: Mustafa Kayhan, Kur’an’da Çevre Kavramı ve Çevre İnsan İlişkisi, Atatürk Ünv. Sosyal Bilimler Enst. Yayınlanmamış Doktara Tezi, Erzurum2002. Bkz. Halil Karlık, “ Çevre ve İnsan” MEB. Din Öğretimi Dergisi, S. 27, Ankara 1991, ss.12-13. Mustafa Çağrıcı, “Çevre-Ahlâk İlişkisi”, Din Ve Hayat TDV-İstanbul Müftülüğü Dergisi, TDV. Yay. Matbaası, Ankara 2008, S. 4, ss.8-13. DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 14 SAYI 3 İSLAM KÜLTÜRÜ AÇISINDAN ÇEVRE-İNSAN İLİŞKİSİ ÜZERİNE İslam’ın çevre etiğine göre, Çevre kirliliği, sorumsuzca üretim ve tüketim sonucu ortaya çıkan olumsuz bir durum olduğuna göre, insanlardaki bu üretim ve tüketim esnasındaki çılgınlık ve vurdumduymazlığın önüne çevre eğitimi yoluyla insanların yapısına bir şuur halinde işlenmesi, çevresel ahlâk şeklinde benimsetilmesi ile geçilebilir. Bunun için de her türlü görsel, sözel vs. imkânlar seferber edilmelidir. Meselenin çözümü için ise, caydırıcı cezaî yaptırımlar uygulanmalıdır. Bolay’ın bu konuya yaklaşımı şöyledir:“Çevreye dinî, ahlâkî, psikolojik, tarihî, mimarî, felsefî, tıbbî, iktisadî, estetik, askerî, siyasî, kültürel ve mühendislik gibi çeşitli açılardan bakılabilir. Çevre eğitimini ve çevre ahlâkını, hayvan ve bitki haklarını, tabiatı koruma duygusunu geliştirmelidir. Tabiatı fethetme duygusundan vazgeçmeli, insan merkezli anlayış bırakılmalı, insanın tabiatı seven bir hizmetkârı olduğu bilinmelidir”.28 Çevre problemleri ve bunların çözümleri söz konusu olduğunda unutulmaması gereken bir olgu da din ve kültür olgusudur. Zira insanlar belli bir kültür ve belli bir dinî atmosfer içerisinde dünyaya gelmektedir. Bu işilerin kendileri, diğer insanlar ve doğa ile ilgili db | 237 değer yargılarını dinleri ve kültürleri oluşturmaktadır. İnsanların dinlerini ve kültürlerini hesaba katmayan eğitim ve kalkınma programları hedefine ulaşamamakta ve insanlar bir nevi dayatma manası taşıyan bu programlara direnmektedirler.29 İnsanlar, içinde yaşadıkları çevreye ve topluma karşı sorumludurlar. Bu da ‘sosyal sorumluluk’, ‘âdâb-u muâşeret’ ve ‘ahlâk’ kavramları çerçevesinde ele alınmakta ve değerlendirilmektedir.“Çevre sorunları ve çevresel olgular toplumsal sorunlar ve olgular olmakla birlikte, çevre olgusunun ve çevre kavramsallaştırmasının farklı toplumlarda ve bir toplum içindeki farklı grup ve tabakalarda değişik biçimlerde yapılanmaktadır. Her toplum içinde yaşadığı doğal çevre ile kendine özgü bir ilişki biçimi ve doğayı algılama ve yorumlama biçimi yaratır”30 28 29 30 Süleyman H.Bolay, a.g.e.,S.51, s.30.Ayrıca Bkz : İhsan Çapcıoğlu, “İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Yakın Sosyal Çevre İle İlişkilerinde Etkili Bir Faktör Olarak Dindarlık”, Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 12, Sayı: 3, Aralık, Ankara2008, s.52. Bkz: Celal Yeniçeri, “Hz. Peygamber’in Çevreciliği, Spor Etkinlikleri ve Kur’an’da Çevrecilik, Çamlıca Yay.,İstanbul2009; İbrahim Uslu, Çevre Sorunları, İnsan Yay., İstanbul1995. Muammer Tuna, Yatağan Termik Santralinin Çevresel ve Toplumsal Etkileri, Muğla Üniversitesi Yayınevi, Muğla2001,s.231 DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 14 SAYI 3 MUAMMER İPEK Dünyamızın ve insanlığın hal-i hazır karşı karşıya bulunduğu sorunların başında tabiatın ve çevrenin kirlenmesi gelmektedir. Söz konusu bu kirlenmenin önüne geçmek ve tabiatın korunması konusu global ölçekte Birleşmiş Milletlerin daveti ile 1972’de Stockholm’de “Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı; 1992’de Brezilya’nın Rio de Jenerio’de “Dünya Çevre ve Kalkınma Konferansı”nda ele alınmış ve konunun önemine aşağıdaki şu maddelerde vurgu yapılmıştır: “İnsanın, hürriyet, eşitlik ve yeterli yaşam koşulları sağlayan onurlu ve refah içinde bir çevrede yaşamak temel hakkıdır. İnsanın bugünkü ve gelecek nesiller için çevreyi korumak ve geliştirmek için ciddi bir sorumluluğu vardır.”31 “Dünyanın ekosisteminin korunması ve iyileştirilmesi amacıyla devletler global ortaklık ruhu içinde işbirliği yapacaklardır. Ülkeler, global çevre bozulmasına katkıları doğrultusunda ortak, ancak farklı düzeyde sorumluluklara sahiptirler. Gelişmiş ülkeler, kendi toplumlarının global çevre üzerinde yarattığı baskı ve sahip oldukları teknoloji 238| db ve finansal kaynaklar doğrultusunda, sürekli ve dengeli kalkınmadaki sorumluluklarını kabul etmektedirler.”32 Sonuç İslam, çevreye fizik-metafizik bütünlük içinde ilâhî lütuf ve Tanrısal inayet kavramları doğrultusunda yaklaşmakta ve kendi sistematiği içinde kurduğu çevre etiğini inanç unsuru olarak görmektedir. Bu doğrultuda inanç konusu hâline getirilen çevre binci ahlakın bir parçası olarak değerlendirilmekte ve insan çevreye karşı özgürlükler bakımından değil, ödev ahlakı bakımından sorumlu tutulmaktadır. Dolayısıyla İslam’ın çevreyle ilgili olarak oluşturduğu değerler manzumesi inayet, iman, ahlâk ve ibadet ve dünyevî ve eskatolojik müeyyideler ekseninde ortaya konmaktadır. Bu çoğulcu yaklaşımın sonucu olarak İslamî kaynaklar, yeryüzündeki toplumsal hayatı ilgilendiren tüm konulara çok farklı yönlerden değindiği gibi, çevre sağlığını ilgilendiren sorunlara da te31 32 Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı 1.Madde. Konu ile alakalı olarak bkz:, Mehmet Evkuran, “Çevre Bilincinin Teolojik Temelleri Üzerine”, Çevre ve Din,Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu Bildiri Metinleri,İstanbul 2008,c.II, ss.3548. Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Konferansı7. Madde. Konu ile ilgili bkz. Hakan Olgun, “Yahudi Hıristiyan Gelenekte Modernite ve Çevre Sorunu”,Çevre ve Din, Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul2008, c.I, ss.61–70. DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 14 SAYI 3 İSLAM KÜLTÜRÜ AÇISINDAN ÇEVRE-İNSAN İLİŞKİSİ ÜZERİNE mas etmektedir. Fakat bu bakış açısı çevre ile ilgili değerlendirmelerini sistematik değil, dağınık şekilde yapmaktadır. Bunun temel nedenleri arasında iman, ahlâk ve ibadet konularının ayrıştırılamayacak kadar iç içe ve girift olarak ele alınması da bulunmaktadır. Dini kaynaklar, toprak, su ve havanın temizliği ve korunması için müminleri dikkatlerini çekmişler, bu maksatla alınması gereken tedbirleri dini emirler olarak kesin esaslara bağlamışlardır. İslam’da çevre olgusu yalınkat bir determinizm ile ortaya konamayacak kadar farklı kültürel, mistik, eskatolojik ve fıkhî yönü bulunan bir yapı içinde ilerler. Bu cümleden olarak çevre konusunda su figürü bağlamında İslam’ın ortaya koyduğu bakış açısı söz konusu giriftliği gözler önüne serer. Allah’ın kendi kudretinin bir alameti olan arşının da suların üstünde olduğu düşüncesiyle33 kendine özgü bir eskatoloji kurmuş olan İslam, cennet bahçelerinin altında ırmakların çağladığını söyleyerek suyun bereketiyle iyice güzelleşmiş bir cennet tasvir eder. Suyu Musa-İlyas kültü içinde bambaşka bir uhrevi sembolizm olarak kullanan Kur’an, Musa Peygamber’in Hızır ile buluşmasını farklı bir kurgu içinde ele alır. İslam çevre bilincini db | 239 seküler bağlamda inşa etmez, zembilden atlayan balık figürü34Kevser Şarabı35, Âb-ı hayat36 İblis’in tahtını suların üzerinde kurması37gibi sembolik ve eskatolojik unsurlarla yoğrulmuş bir literatür içinde ele alır. Kaynakça Akyüz, Niyazi (1998) .“Dinin Mesajının Sosyo-Kültürel Muhtevası ve İslâm”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c.XXXVIII. Atik, M. Kemal (2008). “Kutsal Kitaplara Göre Tanrı Doğa İlişkisi”, Çevre ve Din, Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul. Aydın, Muhammed (2008). “Kur’an ve Sünnete Göre İnsanların Bozgunculuklarının Çevreye Etkileri”, Çevre ve Din, Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul. Bahri, Ahmed Macid (2008). İman Muhammed Hüseyin, et-Terbiyetü’l-İslamiyye, “ elBîetü Min Manzurin İslamiyyin”, S.6, Envâr-ı Dicle Matbaası, Bağdat-Irak Bayraktar, Mehmet (1992). İslam ve Ekoloji, DİB, Yay., Ankara. Bayyiğit, Mehmet (2002). “Çevre Problematiği ve Din” Selçuk Üniv. İlahiyat Fak. Dergisi, Konya. Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Konferansı 7. Madde. Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı 1.Madde. 33 34 35 36 37 Müslim, Zekât, 37. Müslim, Fedâil, 170. Tirmizî, Sıfâtü’l-Cenne, 10. Buharî, Ezan, 129. Müslim, Sıfâtu’l-münâfikîn, 67. DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 14 SAYI 3 MUAMMER İPEK 240| db Canan, İbrahim(1991). Kütüb-ü Sitte, Akçağ Yay. Ankara. Çağrıcı, Mustafa (2008). “Çevre-Ahlâk İlişkisi”, Din Ve Hayat TDV-İstanbul Müftülüğü Dergisi, TDV. Yay. Matbaası, Ankara. Çapcıoğlu, İhsan (2008). “İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Yakın Sosyal Çevre İle İlişkilerinde Etkili Bir Faktör Olarak Dindarlık”, Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 12, Sayı: 3, Aralık, Ankara. Dönmezer, Sulhi (1982). Sosyoloji, Savaş Yayınevi, Ankara. Erkan, Rüstem (2002). Kentleşme ve Sosyal Değişme, Bilimadamı Yay., Ankara. Evkuran, Mehmet (2008). “Çevre Bilincinin Teolojik Temelleri Üzerine”, Çevre ve Din,Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu Bildiri Metinleri,İstanbul, c.II, ss.3548. Görmez, Kemal (1997). Çevre Sorunları ve Türkiye, Gazi Kitabevi, Ankara. Günay, Muzaffer (1998). Çevrem ve Ben, Türdav A.Ş., İstanbul. Günay, Ünver (2003). Din Sosyolojisi, İnsan Yay.,6. Baskı, İstanbul. Kahraman, Abdullah (2008).“Allah’ın İnsanlığa Alternatifsiz Nimeti: Su”, Çevre ve Din, Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul. Karaman, Hayrettin. Çağrıcı, Mustafa. Dönmez, İbrahim Kâfi. Gümüş, Sadrettin, “ Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir” D.İ.B. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2007, Karlık, Halil (1991) “ Çevre ve İnsan” MEB. Din Öğretimi Dergisi, Ankara. Kayhan, Mustafa (2002). Kur’an’da Çevre Kavramı ve Çevre İnsan İlişkisi, Atatürk Üniv. Sosyal Bilimler Enst. Yayınlanmamış Doktara Tezi, Erzurum. Kula, Naci (2008). “Sahip Olma ve Emanet Duyguları Açısından İnsan Çevre İlişkileri”, Çevre ve Din, Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul. Macit, Yunus (2000). Hz. Peygamberin Sünnetinde Çevre, 2. Baskı, Trabzon. Mehmet Yüksel, “Hz. Peygamber’de Çevre Duyarlılığı”, Din ve Hayat, TDV. İstanbul Müftülüğü Dergisi, Ankara 2009. Mert, Muhit (2008). “Çevre Bilinci Oluşturmada İslam’ın Katkısı Üzerine”, Çevre ve Din, Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu Bildiri Metinleri, İstanbul. Olgun, Hakan (2008). “ Yahudi Hıristiyan Gelenekten Moderniteye Çevre Sorunu”, Çevre ve Din, Uluslararası Çevre ve Din Sempozyumu BildiriMetinleri, İstanbul, c.I, ss. 61–70. Özdemir, Şevket (1988). Türkiye’de Toplumsal Değişme ve Çevre Sorunlarına Duyarlılık, Palme Yay., Ankara. Taplamacıoğlu, Mehmet (1983). Din Sosyolojisi, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Yayınları: 156, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara. Tarakçı, Fikri (1999). Çevre ve İnsan, Önde Yay., İstanbul; İbrahim Uslu, (1995). Çevre Sorunları, İnsan Yay. İstanbul. Tuna, Muammer (2001). Yatağan Termik Santralinin Çevresel ve Toplumsal Etkileri, Muğla Üniversitesi Yayınevi, Muğla. Uslu, İbrahim (1995). Çevre Sorunları, İnsan Yay., İstanbul. Ünal, Vehbi (2010). Çevre Sorunları ve Dindarlık İlişkisi, “Kayseri Örneği”, S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Din Sosyolojisi Bilim Dalı (Basılmamış) Doktora Tezi, Konya. Yeniçeri, Celal (2009). “Hz. Peygamber’in Çevreciliği, Spor Etkinlikleri ve Kur’an’da Çevrecilik, Çamlıca Yay.,İstanbul. DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 14 SAYI 3