İÇİNDEKİLER AKCİĞER KANSERİ CİLT KANSERLERİ GIRTLAK KANSERLERİ KARACİĞER KANSERİ KOLON KANSERİ MEME KANSERİ MİDE KANSERİ PANKREAS KANSERi PROSTAT KANSERİ RAHİM AĞZI KANSERİ RAHİM KANSERİ TİROİD KANSERİ YUMURTALIK KANSERİ Kanser Rehberi / 2 SUNUŞ Kanser, dünyada ve ülkemizde görülme sıklığı giderek artan hastalıkların başında geliyor. Dünyada milyonlarca, ülkemizde ise yaklaşık 150 bin kişi her yıl kanserle tanışıyor. Ancak geçmişle kıyaslandığında gelişen modern tıpla birlikte kanserin erken teşhisinde ciddi bir yol alınmış durumda. Kansere karşı düzenli kontroller ve yılda en az 1 defa yapılacak Check-up'la erken dönemde fark edilerek, teşhis konulup tedaviye başlanabiliyor. Erken teşhis hastanın yaşam süresinin yanı sıra yaşam kalitesini de artırıyor. Bu nedenle kanserin tedavisinin yanı sıra erken teşhis edilmesi de hayati önem taşıyor. Hisar Intercontinental Hospital olarak Medikal Onkoloji ünitemizle kanser tanısı almış hastalarımızın takip ve tedavileri modern tıbbın en gelişmiş yöntemleriyle yapılıyor. Kanserin erken tanı ve tedavisinde bilginin ve bilgilendirmenin önemine inanarak hazırladığımız bu kitapçıkta kadınlarda en sık görülen kanser türlerinin yanı sıra var olan diğer kanser türlerini, belirtilerini, erken teşhisin önemini ve tedavi yöntemlerine ait tüm detayları bulabilirsiniz. Kanser Rehberi / 3 AKCİĞER KANSERİ Kanser Rehberi / 4 Akciğer Kanseri Nedir? Akciğer vücudumuzun oksijen gereksinimini sağlayan organımızdır. Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür, daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak oranlara yayılarak (karaciğer, kemik, beyin vb. gibi) hasara yol açarlar. Bu yayılmaya metastaz adı verilir. Akciğer kanserleri mikroskop altında izlenen hücrelerin görüntüsüne göre iki ana gruba ayrılır. 1 Küçük hücreli akciğer kanseri 2 Küçük hücreli-dışı akciğer kanseri. Bunlar mikroskop altında izlenen kanserli hücrenin görüntüsüne göre ayrılır. Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tüm akciğer kanserlerinin %75' ini oluşturur. Yassı epitel hücreli, büyük hücreli ve adeno kanser olarak üç gruptan oluşur. Küçük Hücreli Akciğer Kanseri Daha nadir görülen bu tür, oldukça hızlı seyirlidir ve tanı konduğu zaman çoğunlukla vücudun başka bölümlerine yayılmış olarak karşımıza çıkar. Risk Faktörleri Nelerdir? Sigara, puro, pipo (tütün) içimi: akciğer kanserinin bugün ispatlanmış olan en önemli risk faktörüdür. Sosyoekonomik düzeyi gelişmiş ülkelerde sigara içiminin önüne geçilmesinin başarılı olmasıyla birlikte bu ülkelerde akciğer kanseri sıklığı oldukça azalmıştır. Sigarayı bıraktıktan 5 yıl sonra risk azalmakta, ancak tamamen bitmemektedir. Sigarayı içmeyen ancak çevresinde içilen kişiler de aynı şekilde bu riski taşırlar. Bu nedenle akciğer kanserini önlemenin en iyi yolu sigaraya hiç başlamamaktır. Asbest: Madenlerde, gemi yapımında, yalıtım malzemesi yapımında kullanılır. Solunum yollarında uzun süreli tahriş oluşturur. Radon: Evlerde, toprakta doğal olarak bulunan, kokusuz radyoaktif bir gazdır. Verem hastalığı (tüberküloz): Bu hastalığın yerleştiği akciğer alanında sonradan akciğer kanseri gelişebilir. Daha önceden akciğer kanseri geçirmiş olmak: Bir kere akciğer kanseri nedeniyle ameliyat olmuş veya ışın tedavisi uygulanmış olanlarda ikinci bir kanser gelişme riski vardır. Sigara içmek bu riski ayrıca artırır. Kanser Rehberi / 5 Erken Tanı Mümkün müdür? Akciğer kanserinin ileri evrelere gelmeden erken teşhis edilmesi için şimdiye kadar düz akciğer filmleri balgamda tümör hücrelerinin aranması (sitoloji) ve yüksek riskli insanlarda bronkoskopi denilen ucu ışıklı bir boruyla solunum yollarının incelenmesi gibi yöntemlerin kullanıldığı birçok çalışma yapılmıştır. Bunların hiçbiriyle akciğer kanserine bağlı ölümlerin azaltılamadığı görülmüştür. Belirtileri Nelerdir? Hastalık oldukça ileri aşamalara gelene kadar önemli şikayete yol açmayabilir. Bu sinsi karakter, akciğer kanserini bu kadar tehlikeli yapan en önemli faktördür. Eğer sigara kullanan ve buna bağlı kronik bronşiti olan biriyseniz, mevsimsel öksürük ve balgam şikayetlerinin süreklilik kazanması, balgamda kan görülmesi, giderek artan nefes darlığı, özellikle sırtta kürek kemiklerinin arasına veya omuzlara yayılan batıcı nitelikte göğüs ağrısı kanser için şüphe uyandırması gereken şikayetlerdir. Ancak hastalığın ilk aşamalarında, çoğunlukla bunların hiçbiri olmadan, iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı ve terleme gibi şikayetler görülmektedir. Hiçbir bulgu vermeyen hasta grubu da az değildir. Tanı Nasıl Konulur? Düz akciğer röntgenleri ile akciğerde kitle görülen hastalara, öncelikle bilgisayarlı tomografi çekilir. Elde edilen üç boyutlu görüntü ile kitleye nasıl ulaşılabileceğine karar verilir. Hastadan ya tomografi rehberliğinde ya da bronkoskopi dediğimiz ince bükülebilir bir tüple akciğerine ulaşılarak iğneyle parça alınır. Bu işleme biyopsi adı verilir. Kanser tanısı bu biyopsi örneğinin patoloji kliniğinde incelenmesi sonucunda kesinleşir. Doktorunuz şikayetlerinize göre ayrıca karın veya beyine yönelik bilgisayarlı tomografi veya magnetik rezonans görüntüleme ve kemik taraması (tüm vücut kemik sintigrafisi) gibi tetkikler isteyebilir. Hastalık Aşamaları Nelerdir? (Evreleme) Kanser tanısı konduktan sonra hekiminiz öncelikle hastalığın yaygınlığını veya bir başka deyişle hangi aşamada olduğunu (evre) saptayacaktır. Hastalık; Sadece akciğerin küçük bir bölümündeyse evre I, En yakın lenf bezelerine atlamışsa evre II, Akciğer içinde akciğeri saran zara veya iki akciğer arasındaki mediasten denen boşluğa veya buradaki bezelere yayılmışsa evre III, Kanser Rehberi / 6 Karaciğer, kemik, böbrek üstü bezi gibi uzak organlara yayılmışsa evre IV, olarak adlandırılır. Doğru evreyi saptamak için hekiminizin akciğer röntgeni, toraks ve batın bilgisayarlı tomografi veya magnetik rezonans görüntülemesi, kemik taraması veya beyin bilgisayarlı tomografisi istemesi gerekebilir. Hastalığın ameliyat için uygun evrede olup olmadığını anlamak için mediastinoskopi denilen, boyundan yapılan bir kesiyle mediasten boşluğuna ışıklı boruyla bakılması ve bu işlem sırasında lenf bezelerinden örnek alınmasını içeren bir tetkik ayrıca yapılabilir. Eğer akciğer zarının iki yaprağının arasında sıvı birikmişse, hekiminiz kaburgaların arasından bir iğneyle girerek bu sudan patolojik inceleme için örnek alacaktır. Bu işleme ise torasentez adı verilir. Nasıl Tedavi Edilir? Küçük hücreli dışı akciğer kanseri tedavisi: Hastalığın erken evrelerinde (evre I ve II, bazı evre III hastalar) ameliyatla tümörlü doku, etraftan bir miktar sağlam doku çıkarılarak, bazen tüm bir akciğer lobu alınarak temizlenebilir. Genel olarak ameliyatla tamamen çıkarıldığı ve çevrede hiç hastalık kalmadığı durumlarda başka tedaviye gerek yoktur. Ameliyat sonrası hekiminiz sizi düzenli aralıklarla kontrole çağıracaktır. Nadiren ameliyat sonrasında bazı hastalara ışın tedavisi (radyoterapi) tavsiye edilebilir. Ameliyatla çıkarılması mümkün olmayan evre III akciğer kanserinin esas tedavisi ışın tedavisi (radyoterapi) ve ilaç tedavisi (kemoterapi) ve radyoterapidir. Bu hastalarda iki yöntem sırayla uygulanır. Evre IV akciğer kanserinde kemoterapi yaşam sürenizi 3-6 ay kadar uzatacak ve hastalığa ait şikayetlerin azalmasını sağlayacaktır. Ancak, bu evrede kesin tedavi kararı siz ve aileniz ile görüşüldükten sonra verilmelidir. Yaşamı çok uzatması beklenmeyen bir tedavi seçeneğinin yan etkileri nedeniyle hayat kalitenizi bozma olasılığı varsa hekiminizle bu konuyu tartışmanız uygun olacaktır. Evre IV hastalıkta, ışın tedavisi kansere bağlı ağrı, kanama veya kemiğe, beyine yayılma söz konusu ise uygulanır. Küçük Hücreli Akciğer Kanseri Tedavisi: Bu kanser türünün tedavisine hastalığın sınırlı veya yaygın oluşuna göre karar verilir. Sınırlı hastalıkta kemoterapi ve radyoterapi ardışık veya eşzamanlı olarak uygulanır. Hastalığın beyine yayılma olasılığı yüksek olduğundan ayrıca beyine koruyucu amaçlı radyoterapi yapılır. Nadiren çok küçük çaplı tümörlerde cerrahi uygulanabilir. Yaygın hastalığın tedavisi ise kemoterapidir. Kemoterapiye çok duyarlı bir tümör olmasına rağmen tekrarlama riski çok yüksektir. Kemoterapi sonrası tekrarlamalarda hastanın şikayetlerine veya hastalığın yayılım bölgelerine göre radyoterapi uygulanabilir. Kanser Rehberi / 7 CİLT KANSERLERİ Kanser Rehberi / 8 Cilt Kanserleri Nedir? Hayati tehlike taşıyan cilt kanseri Melanom, cilt kanserleri arasında seyri en kötü olan türdür. Yılda yaklaşık 1 milyon kişide ortaya çıkabilen cilt kanserleri; uyarı vermeden normal deri üzerinde oluşabileceği gibi önceden var olan bir ben üzerinde de oluşabilir. Deriye rengini veren ve bronzlaşmasını sağlayan melaninin üretimini sağlayan melanositlerin aşırı ve kontrolsüz çoğalmasıyla oluşur ve yayılma özelliğine sahiptir. Kimler Risk Altındadır? Özellikle açık tenli kişilerin güneş ışığına uzun süre maruz kalması (Esmer ten kanserden koruyucu bir etkiye sahip değildir. Esmer tenli kişilerde bu kanser türü daha çok ayak tabanı, avuç içi, tırnak altları veya çok nadiren ağız içinde görülebilir.), Ailede cilt kanseri geçmişinin olması, Kanser Rehberi / 9 Belirtileri Nelerdir? Uyarı vermeden normal deri üzerinde oluşabileceği gibi önceden var olan bir ben üzerinde de oluşabilir. Bu durum erken teşhis şansını zorlaştırsa da; soyulma, sızıntı, kanama veya vücuttaki benlerde renk, şekil, büyüklük değişimi, ben üzerindeki şişlik/kabartı oluşması gibi belirtiler görüldüğünde mutlaka bir dermatoloğa başvurulması gerekir. Dermotoskopi, benlerin cilt kanseri olup olmadığını anlamak için kullanılan çok önemli bir yardımcıdır. Cilt kanserinin kesin tanısı cerrahi olarak çıkarılan dokunun patolojik incelemesi ile konulabilir. Kanser Rehberi / 10 Erken Teşhis ve Tedavi Melanomun erken dönemde tanısı ve yapılacak tedavi ile hastanın yaşam şansı yüksektir. Ancak erken dönemde fark edilmemişse lenf sisteminden başlayarak bütün vücuda yayılması riski vardır. Korunma Yolları Hastalıktan korunmak için özellikle güneşin en etkin olduğu 10.00-16.00 saatleri arasında direkt güneşe maruz kalınmaması, güneş ışığını yansıtan açık renk giysilerin tercih edilmesi, çok faktörlü koruyucu kremlerin kullanılması, bronz bir ten elde edebilmek için uzun süre güneşlenilmemesi önem taşır. Ayrıca ayda bir yüzden başlayarak vücudun tamamının ayna karşısında kontrol edilmesi gerekir. Kanser Rehberi / 11 GIRTLAK KANSERİ Kanser Rehberi / 12 Gırtlak Kanserleri Sigaranın dostu olan kanser türlerinden biri de gırtlak kanseridir. Gırtlak kanseri olan hastaların yaklaşık %95'i sigara kullananlardır. Gırtla kKanseri Nedir? Gırtlak bölgesinde bazı hücrelerin kontrolsüzce çoğalarak tümör haline gelmesiyle oluşur. Kimler Risk Altındadır? Sigara içenler (İçmeyenlere göre gırtlak kanseri olma riski 5-30 kat daha yüksektir.), Özellikle sigarayla birlikte aşırı alkol tüketimi olanlar, Yanlış ve kötü beslenme şeklini tercih edenler, Ağaç işleri, petrol, boya sanayi gibi sektörlerde çalışanların gırtlak kanserine yakalanma ihtimalleri diğer sektörlerde çalışanlara göre daha yüksektir. Belirtileri Nelerdir? Erken evre belirtileri; iki haftayı geçen ses kısıklığı, ses kalitesinde değişiklikler, boğazda takılma hissi, boğazda ve kulaklarda ağrı; ilerlemiş belirtileri ise nefes darlığı, yutma güçlüğü, yutma sırasında ağrı, kanlı balgamdır. Kanser ilerleyerek boyundaki lenf bezlerine yayılmışsa boyun tarafında büyüyen şişlikler görülebilir. Erken Teşhis ve Tedavi Erken teşhis için iki haftayı geçen ses kısıklıkları, boğazda takılma hissi, boğazda ve kulaklarda ağrı; gibi şikayetler söz konusuysa mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanına başvurulmalıdır. Gırtlak kanserinden şüphelenilirse hasta muayene edilir ve normal dışı bir oluşum görülürse kuşku duyulan bölgeden biyopsi alınarak kesin tanı konulur. Tedavi şekli tümörün yeri, boyutu, evresi, yayılma ihtimali (metastaz), kişinin sağlık durumu ve yaşı gibi faktörler göz önünde bulundurularak belirlenir. Tümörün yeri ve boyutuna göre en sık kullanılan ve birçok gırtlak kanserinde en etkin tedavi yolu olan cerrahi müdahale yapılabileceği gibi radyoterapi ve kemoterapi de uygulanabilir. Kanser Rehberi / 13 KARACİĞER KANSERİ Kanser Rehberi / 14 Karaciğer Kanseri Nedir? Karaciğerin vücuttan zararlı maddelerin uzaklaştırılması, yağların sindirimini sağlayan safranın üretilmesi, şekerin depolanması, protein üretiminin yapılması gibi çok önemli görevleri vardır. Vücut içindeki önemi ve karaciğerin hücre yapısı dolayısıyla böyle bir organın kanseri de en yüksek riskli ve en sık görülen kanser türlerinin başında gelir. Oluşumunda siroz (alkol), Hepatit B ve C enfeksiyonları önemli rol oynadığı bu kanser türünde herhangi bir nedenle siroz gelişmiş olan hastaların yıllık HCC gelişme riski %3-5'tir. Ayrıca küflenmiş gıdalarda (özellikle tahıllar) bulunan Aflotoksin de hastalığın ortaya çıkmasında önemli bir nedendir. Karaciğer kanseri, karaciğerdeki hücrelerde görülen anormal büyümedir. Karaciğer Kanserinin Türleri İki tür karaciğer kanseri vardır: Primer ve sekonder. Kanser karaciğer içerisinde başlamış ve buradan yayılıyorsa Primer; başka bir organda başlayıp karaciğere sonradan yayılmışsa Sekonder olarak nitelendirilir. Sekonder karaciğer kanserinin başladığı en yaygın organlar akciğerler, göğüs ve kalın bağırsaktır. En yaygın primer karaciğer kanseri türleri: Hepatosellüler karsinom: Sıklıkla siroz ve Hepatit B veya C enfeksiyonları ile bağlantılı olarak ortaya çıkar. Ayrıca siroz yapan bütün hastalıklar da HCC kanseri destekleyici konumdadır. %75 oranında en sık rastlanan primer karaciğer kanseri türüdür. En sık 40-60 yaşları arasında; erkeklerde kadınlara göre 5 kat daha fazla görülür. Karaciğer büyümesi, karında sıvı birikimi (bu sıvı kanlı da olabilir), karın bölgesinde şiddetli ağrı, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, karında kitle hissi ile kendini gösterir. Ancak karaciğer biyopsisi yapılarak kesin teşhis konulabilir. Kolanjiokarsinoma: Safra kanalı hücrelerinde nadir olarak görülen kanser türüdür. Karın ağrısı, halsizlik, ateş ve kilo kaybı ile kendini gösteren hastalık genellikle 50-70 yaşları arasında görülür. Ultrason, BT, ALP artışı ve biyopsiyle kesin tanısı konulur. Kanser Rehberi / 15 Kimler Risk Altındadır? Alkol kullananlar, Hepatit B ve Hepatit C hastaları Kronik karaciğer hastaları, Aile geçmişlerinde karaciğer kanseri olanlar risk altındadır. Belirtileri Nelerdir? Karaciğer kanseri sinsi bir hastalıktır. Bu nedenle erken dönemde belirti vermez. Tanı konulduğunda hastalık ileri evrelere ulaşmış olur. Kanserin çapı büyüdükçe karnın sağ tarafından yaygın ve belirgin bir ağrıyla kendisini belli eder. İleri evrede ise bu şiddetli karın ağrısına iştahsızlık, halsizlik, ciddi kilo kaybı, ciltte sarılık, karında sıvı toplanması, karnın şişmesi ve çabuk yorulma gibi belirtiler eşlik edebilir. Sirozla hemen hemen aynı belirtilere sahip olduğu için dikkatli incelenmezse hastaya siroz teşhisi konulabilir. Bu noktada uzman bir hekime başvurmanız çok önemlidir. Kanser Rehberi / 16 Erken Teşhis ve Tedavi Karaciğer kanserinde erken teşhis şansı çok düşük de olsa, düzenli yaptıracağınız check-uplarla hastalığı ileri evrelere geçmeden yakalamanız mümkün. Hastalığın tanısı ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans ile konulabilir. Ayrıca alfafötoprotein testi de yapılır. Bu hastalığın temel tedavisi tümörün ameliyatla çıkarılmasıdır. Karaciğer fonksiyonlarının yeterli olduğu hastalarda kitlenin tamamı (tümör karaciğer içerisinde sınırlıysa) ameliyatla çıkarabilir; hasta ameliyata uygun değilse kemoembolizasyon (Karaciğer atardamarının içerisine ilaç verilerek kitlenin büyümesini sınırlandırma amaçlı tedavi) tedavisi uygulanır. Diğer kanser türlerinde uygulanan kemoterapi karaciğer kanserlerinde kullanılan etkili bir yöntem değildir. Kanser Rehberi / 17 KOLON KANSERİ Kanser Rehberi / 18 Her yıl yaklaşık 1 milyon kişinin yakalandığı kolon kanseri, Türkiye'de giderek artış göstermektedir. Yanlış beslenmenin önemli bir rol oynadığı hastalık; erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülmektedir. Kolon Kanseri Nedir? Kolon diye adlandırılan kalın bağırsakta gelişen poliplerin neden olduğu kanser türüdür. Özellikle batı ülkelerinde daha sık rastlanan kolon kanseri dünyada görülme sıklığı bakımından 3. sırada yer alır. Nedeni kesin olarak bilinmeyen kolon kanserinin oluşumunda çevresel ve genetik faktörler söz konusudur. Kolon kanseri kolon da gelişen polip zemininden kaynaklanabildiği gibi iç yüzeyi oluşturan mukozadan da gelişimi olabilir. Belirtileri Nelerdir? Sinsi bir şekilde ilerleyen ve uzun yıllar belirtilerini göstermeyen hastalık; ileri evrede karında kitle hissedilmesi, dışkıda kan görülmesi, iştahsızlık, çabuk yorulma, ishal ya da kabızlık şeklinde dışkılama alışkanlıklarının değişimi, dışkının kalem gibi incelmesi, tam olarak dışkı yapamama hissi, gizli kan kaybına bağlı solukluk, dışkıda mukus görülmesi, zayıflama belirtileriyle kendisini gösterir. Kimler Risk Altındadır? Ailesinde kolon kanseri olan kişiler, Bağırsağından polip olanlar, Meme,rahim ve yumurtalık kanseri geçirmiş kişiler, Gardner Sendromu, Ailesel Polipozis hastalığı geçirmiş olanlar, Ülseratif Kolit ve Crohn Hastalığı olanlar, 50 yaş ve üstünde olanlar, Batı tipi diyet yapanlar, Hayvansal yağları, kırmızı eti daha fazla tüketenler, Aşırı sigara ve alkol tüketenler, Egzersizden uzak bir hayat yaşayanlar, Obezite hastaları risk altındadır. Kanser Rehberi / 19 Erken Teşhis ve Tedavi Hastalık sinsi ilerlediği için fark etme süreci geç olsa da; düzenli tarama testleriyle erken teşhis edilirse tedaviyle bu hastalıktan kurtulma ihtimali artar. Özellikle aile geçmişinde kolon kanseri olan kişilerin aşağıdaki testleri düzenli olarak yaptırmaları gerekir. Her yıl dışkıda kana bakılması; gizli kan testi pozitif çıkarsa kolonoskopi (Bütün kalın bağırsağın görüntülenmesi), Beş yılda bir rektum ve kalın bağırsağın son 50 cm'lik bölümünün endoskopisinin yapılması (Rektosigmoidoskopi), Her on yılda bir kolonoskopi yapılması (Aile geçmişinde kolon kanseri görülen kişilerin bu testi doktor kontrolünde her yıl yaptırmaları gerekir). Ülkemizde daha çok belirtiler görüldüğünde doktora başvurulmadığı için kolon kanserleri başlangıç evresinde tespit edilememektedir. Kolon kanserinin tüm evrelerinde başlıca tedavisi cerrahidir. Tümörlü bölge cerrahi yöntemlerle çıkarılır ve bağırsağın çıkarılan yerinin alt/üst tarafı birbirine bağlanır. Ancak tümörün yeri, boyutu, evresi ve hastada yarattığı sorunlara göre cerrahi tedavinin şekli (tümör anüse yakın yerleşmişse bu bölgenin kısa olması nedeniyle anüs tümüyle çıkarılır ve kolon karın duvarına bağlanır) değişmektedir. Ameliyat sonrasında hastalığın evresine göre kemoterapiyle tedavisine devam edilir. Bu hastalıkta radyoterapi kullanılmaz. Kanser Rehberi / 20 Korunma Yolları Fazla lifli gıdalarla beslenme kolon kanserine karşı koruyucudur. Yağlı besinlerle kolon kanseri arasında direkt bir ilişki söz konusu olduğu için yağ oranı düşük besinlerin tüketilmesi; kırmızı et ve yağlı besinlerden mümkün olduğunca uzak durulması, düzenli egzersiz yapılması gerekir. Kolon kanserinden korunmanın diğer bir yolu ise düzenli kontroller yaptırmaktır. Bu kontrollerle hastalığı önlemek ve erken tanı koymak mümkündür. Son yıllarda yapılan çalışmalarda kalsiyumdan zengin besinlerin tüketilmesi ve nonsteroid antiinflamatuar ilaçların da koruyuculuk yönünden katkıları saptanmıştır. Kanser Rehberi / 21 MEME KANSERİ Kanser Rehberi / 22 Meme Kanseri Nedir? Özellikle son yıllarda kadınlarda görülme oranı artan kanserlerin başında gelmektedir. Etkin tarama programlarıyla erken tanı sağlandığında ölümlerde ciddi oranda azalmanın olduğu meme kanserleri, dünyada her 8 kadından 1'inde; Türkiye'de ise her 12 kadından 1'inde görülmektedir. Memedeki süt bezleri ve kanallarını döşeyen hücrelerin kontrol dışı çoğalarak vücuda yayılmasıyla oluşan meme kanseri, önce yakın çevreye daha sonra memeye yakın lenf bezlerine yayılabilir. Erken tanının çok önemli olduğu meme kanserinin gerçek nedeni hala tam olarak bilinmemekte ve meme kanseri görülen kadınların üçte ikisi risk faktörü taşımadıkları halde bu hastalığa yakalanmaktadırlar. Kimler Risk Altındadır? Kadınlar (Kadınlarda meme kanserinin görülme sıklığı erkeklere göre daha fazladır.), 50-70 yaş arasında,menopoz sonrası dönemde olan kadınlar, Aile geçmişinde meme kanseri görülmüş olanlar (Tüm meme kanserlerinin %20-30'unda ailesinde kanser görülmüş kişiler bulunmaktadır. Özellikle anne, kız kardeş, kızı gibi birinci derece yakınlarında kanser görülenlerin riski daha yüksektir.), Meme kanserlerinin %5-10'u anneden ya da babadan geçen BRCA1 veBRCA2 genlerindeki değişikliklerle oluşur. Daha önce meme kanserine yakalanmış olan hastalar (Bu hastalarda diğer memede de kanser gelişme riski 3-4 kat daha fazladır.), Daha önce yapılmış biyopsiyle iyi huylu tümör saptanmış hastalar (Bu hastaların yakın takip edilmesi gerekir. Çünkü bu tümörler de daha sonra kanser gelişme riskini taşır.), Daha önce iyi huylu meme hastalıkları geçirmiş olanlar (Hücrelerin düzensiz gelişimi ve meme lobüllerinde anormal hücreler bulunması iyi huylu meme hastalıkları riskini artırmaktadır), Çocukluk veya gençlik döneminde özellikle göğüs bölgesine ışın tedavisi uygulananlar, Erken yaşta (12 yaşından önce) adet görmeye başlayıp; geç yaşta (55 yaşından sonra) menopoza girenler, Hiç doğum yapmamış olan kadınlar (Bu kadınlarda çok doğum yapmış olanlara göre meme kanseri gelişme riski daha yüksektir.), Kanser Rehberi / 23 Doğum yapmış fakat bebeğini emzirmemiş olanlar (Özellikle 1,5- 2 yıl gibi uzun süreli emzirmenin meme kanserini azalttığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır.), 30 yaşından sonra ilk çocuğunu doğuranlar, Alkol ve sigara kullananlar, Uzun sürelihormon tedavisi görenler, Yüksek sosyo-ekonomik düzeyde yaşam süren ailelerin kızları (Bu kişiler daha erken gelişerek erken yaşta adet görmeye başlamakta, eğitim ve iş olanaklarının çeşitliliği nedeniyle daha geç evlenerek çocuk sahibi olmaktadırlar.), Şişmanlık, obezite problemi olanlar risk altındadır. Kanser Rehberi / 24 Belirtileri Nelerdir? Meme kanseri belirtilerini erken dönemde veren bir kanser türü değildir Bu yüzden aşağıda yer alan belirtilerden herhangi biri varsa; lütfen hiç gecikmeden doktorunuza başvurunuz. Memede veya koltuk altınızda iki haftadan uzun bir süredir elinize şişlik geliyorsa, Memenizin şeklinde veya boyutunda değişiklik; iki meme arasında son dönemde ortaya çıkan asimetri varsa, Adet döneminizde memenizde farklı bir ağrı söz konusuysa, Meme başında kabuklanma, soyulma varsa, Meme başından kanlı akıntı geliyorsa, Meme derisi portakal kabuğu görünümü aldıysa, Meme başı pozisyonunda değişiklik varsa, Meme başı içeriye doğru çekildiyse, Koltuk altında sertlik, şişlik veya kitle söz konusu ise gecikmeden uzman bir hekime başvurunuz. Kanser Rehberi / 25 Tanı Yöntemleri Kendi Kendini Muayene Etme: Meme kanserlerinin %70'i hastanın kendi kendini muayene etmesiyle erken safhada yakalanabilir. Bunun için 20 yaşından sonra kadınların ayda bir kez, adetlerinin ardından ayna karşısında meme muayenesi yapmaları gerekir. Herhangi bir değişiklik söz konusu olduğunda beklemek yerine hemen uzman bir hekime başvurmak doğru bir tercih olacaktır. 1 Düz bir zemine sırt üstü uzanın ve sol kolunuzu başınızın altına koyun. Sağ elinizi kullanarak sol memenizi kontrol edin. Elinizin işaret, orta ve yüzük parmağını kullanarak yavaşça küçük dairesel hareketler yapın. Bu hareketi yaparken parmaklarınızın ucunu değil, düz kısımlarını kullanmanız gerekmektedir. Memenizin en üst kısmına hafifçe bastırarak, tüm memenizin çevresinde parmaklarınızı gezdirin. Elinize herhangi bir olağan dışı yumru, şişlik, sertlik gelmediğinden emin olun. Meme muayenenizi başladığınız noktaya gelene kadar dairesel hareketlerle ve hafif bastırarak sürdürün. Daha sonra meme ucu ve koltuk altı bölgenizi de yine aynı şekilde dairesel hareketlerle muayene edin. Sol memenizin muayenesi bittikten sonra, sağ kolunuzu başınızın altına alıp, bu defa sol elinizle sağ memenizin muayenesini yapmalısınız. Kanser Rehberi / 26 2 Bir ayna önüne geçin ve kollarınız yanlarda, ellerinizle basenlerinizi kavrayacak şekilde ayakta ve dik durun. Şimdi memelerinizi hem önden hem de yanlardan dikkatle inceleyebilirsiniz. Son muayenenizden bu yana oluşan büyüklük ve biçim farklılıkları, memede çukurlaşma ve büzüşme, meme uçlarının görünüş ve pozisyonunda olağan dışı değişiklikler olup olmadığını tespit edin. 3 Şimdi sırt üstü yatar pozisyondayken yaptığınız muayeneyi, sol kolunuzu yukarıya başınızın üzerine kaldırarak, koltuk altınız gergin bir pozisyondayken, ayakta yapacaksınız. Bu şekilde koltuk altınızı ve memenizi dairesel hareketlerle tekrar kontrol edin. 4 Her iki memenizin ucunu, başparmak ve işaret parmağınızın arasına alarak hafifçe sıkın. Memenizden herhangi iltihap türü bir akıntı veya sıvı geliyorsa, mutlaka bir hekime başvurun. Meme muayeneniz sırasında herhangi bir kuşkulu kitle veya kalınlaşma bulursanız panik yapmadan, mutlaka doktorunuza başvurun. Kanser Rehberi / 27 Doktor Muayenesi Herhangi bir şikayetiniz olmasa bile 20-40 yaşları arasındaysanız üç yılda bir defa; 40 yaşının üzerindeyseniz yılda bir kez meme konusunda deneyimli bir genel cerrahi uzmanına muayene olmanız gerekir. Doktorunuz muayene sırasında iyi huylu meme kitlelerine rastlayabilir. Bu meme kitleleri genellikle daha yumuşak, düzgün yüzeyli, yuvarlak ve hareketlidir. Kanserli kitleler ise daha sert, yüzeyi düzensiz; dokuya daha sıkı tutunduğu için kolay hareket etmeyen yapılardır. Görüntüleme Yöntemleri Günümüz tıp teknolojisinin imkanlarıyla meme görüntülemesi sayesinde, meme kanserini mümkün olan en erken evrede saptamak mümkün. Özellikle son dönemde elle hissedilmeyen ancak görüntüleme yöntemleriyle saptanabilen meme kanserlerine daha çok rastlanıyor. Memekanserinin tanısı için sık kullanılan görüntüleme yöntemleri: Mamografi: Meme kanseri tanısında kullanılan temel yöntem olan mamografi düşük düzeyli X ışınları kullanılarak meme hastalıklarının değerlendirilmesini sağlayan görüntüleme yöntemlerinden biridir. Altın standart olarak kabul edilen bu yöntemle, muayene ile tespit edilemeyen küçük kitle ve değişiklikler görülebilir. Meme iki levha arasına sıkıştırılarak değişik pozisyonlarda görüntüsü alınır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 40 yaşından itibaren her kadının yılda bir kez tarama mamografisi çektirmesini desteklemektedir. Düzenli tarama mamografisi yapılanların meme kanserinden ölüm oranının %33 azaldığı görülmektedir. Ultrasonografi: Mamografiye yönelik yardımcı tetkiklerden biridir Görüntülemeyi ultrasonik ses dalgaları yardımıyla yapar. Ses dalgalarının yansımaları bilgisayar tarafından toplanarak ekranda görüntü oluşturulur. Mamografide saptanan kitlelerin içyapıları hakkında bilgi verir. Ayrıca iyi huylu kitleler ile kötü huylu kitleler arasındaki ayrım konusunda ön bilgi edinilir. Özellikle genç hastalarda mamografiye göre daha çok bilgi verdiği için tercih edilen yöntemlerden biridir. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): Günümüzde yaygın olarak kullanılmaya başlanan manyetik rezonans görüntüleme; yerinde ve doğru zamanda kullanıldığında, yapısal bulgularla işlevsel bulguları birleştirme özelliği nedeniyle meme kanseri için en duarlı görüntüleme yöntemlerinden biri olarak kabul edilir. Kanser Rehberi / 28 Biyopsi: Patolojik inceleme için meme kanseri şüphesi taşıyan kitleden örnek alma yöntemidir. İnce iğne, otomatik kalın iğne ve cerrahi teknikle şüpheli kitleden doku örneği alınır ve patolojik incelemeye gönderilir. Erken Teşhis ve Tedavi Erken dönemde tanı konulması hayat kurtarıcıdır. Meme kanserinin erken tanısında 20-40 yaş arasındaki kadınların üç yılda bir doktor muayenesi olması; 40 yaşından sonra senede bir kez doktor muayenesi olarak mamografi çektirmeleri avantaj sağlayacaktır. Meme Kanserinde Uygulanan Cerrahi Yöntemler Erken dönemde konulan tanı ile sağ kalma oranı %90'ının üzerine çıkmaktadır. Meme kanserindeki en önemli tedavi yöntemi cerrahidir. Ameliyatla tümör alınır ve daha sonra tümörün nüksetmesini ve diğer organlara yayılmasını önlemek amacıyla yardımcı tedaviler uygulanmaya başlanır. Meme kanseri ile ilgili yapılan en önemli çalışmalardan biri de lenf bezlerinin korunmasına yönelik çalışmalardır. Geçmişte koltuk altı lenf bezlerine yayılım görüldüğünde; lenf dokusuna yayılmasa da lenf bezleri direkt alınıyordu. Bu da beraberinde kolda şişme, işlevsel bozukluklar ve en önemlisi hastaların psikolojik bozukluklar yaşamasına neden oluyordu. Yeni geliştirilen Sentinel Lenf Nodülü Biyopsisi ile lenf dokusunun tamamına müdahale edilmeyerek sadece yayılma olan bölüm alınıyor; hasta gereksiz ve yıpratıcı bir cerrahi işlemden korunmuş oluyor. Meme kanseri tedavisinde yapılan ameliyatları 3 başlık altında toplamak mümkün. Radikal Mastektomi: Kanserli dokuyla birlikte memenin tamamı alınır; aynı anda veya daha sonra hastaya silikon protez veya kendi dokularıyla meme yapılabilir. Cilt Koruyucu Mastektomi: Meme dokusunun tamamı çıkarılır ancak meme derisi korunabilir. Çıkarılan dokunun yerine silikon protez yerleştirilerek doğal görünüm sağlanır. Meme Koruyucu Ameliyat: Bu tür ameliyatlarla tümör ve çevresindeki bir miktar meme dokusu birlikte çıkarılır ve meme yerinde bırakılır. Böylece hem doğal görüntü hem de hastanın psikolojik durumu korunmuş olur. Ameliyat sonrasında hastalığın tekrar nüksetmesini önlemek amacıyla 5-7 hafta süreli radyoterapi uygulanır. Meme koruyucu ameliyatlar; gebelere, bir meme içerisinde çok odaklı tümör olan hastalara, daha önce bu bölgeye radyoterapi uygulanmış olanlara kesinlikle yapılmaz. Kanser Rehberi / 29 MİDE KANSERİ Kanser Rehberi / 30 Mide Kanseri Nedir? Ülkemizde en sık görülen kanser türlerinden biri olan mide kanseri, kadınlarda görülen kanser türleri arasında meme kanserinden sonra ikinci sırayı alır. Dünyada bu kansere yakalanan kişi sayısı azalırken; Türkiye'de artış göstermektedir. Karnın sol üst bölgesinde bulunan midenin özellikle küçük kenarında mukoza zarında gelişen tümörler kansere neden olur. Türkiye'de en çok Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde görülen bu kanser; dünyada Japonya, Çin gibi Uzakdoğu ülkeleri ile Kuzey Avrupa ülkelerinde görülür. Mide kanserinin oluşumunda yanlış beslenme alışkanlığı (tuzlu besinleri aşırı tüketmek, çiğ et tüketimi, yanmış et yemek, sebze vemeyve beslenmesinde yetersizlik vb…) önemli bir yer tutar. Kimler Risk Altındadır? Kadınlara oranlamide kanseri iki kat daha fazla görülen erkekler, 50 yaşın üzerindekiler (Günümüzde mide kanserine yakalanma yaşı 30'a kadar inmiştir), Asbest ve kauçuk ile çalışan kömür madeni işçileri, Lastik ve petrokimya üretiminde çalışanlar, Balıkçılıkla uğraşanlar, Aşırı tütsülenmiş, tuzlanmış, katkı maddesi içeren ya da kızartılmış besinleri çok tüketenler, Sucuk, salam gibi nitrit ve nitratlı işlenmiş etleri tüketenler, Çok miktarda kırmızı et tüketenler, Genç yaşta sigara kullanmaya başlayanlar (Kullanmayanlara göre iki kat daha fazla risk taşırlar), Daha önce mide ameliyatı geçirmiş olanlar (Mide ameliyatından sonraki ilk 20 yıl riskin en yüksek olduğu dönemdir), Helikobakter Enfeksiyonu geçirmiş olanlar (Mide kanseri gelişme riski sağlıklı bir insana göre 4 kat daha fazladır), Midesinde polip olanlar, Kalitesiz içme suyu tüketenler, B12 vitamin eksikliğine dayalı Pernisyöz Anemisi olanlar, Atrofik gastriti olanlar, Ailesinde mide kanseri geçmişi olanlar, Çok sigara içenler, A grubu kan taşıyan kişiler, (Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte diğer kan gruplarındaki kişilere göre daha fazla risk taşır), Şişmanlık ve obezite hastaları risk altındadır. Kanser Rehberi / 31 Belirtileri Nelerdir? Mide kanseri de sinsi ilerleyen hastalıklardan biridir. Genellikle belirtilerini hastalığın ileri evrelerinde verir. Bu nedenle risk taşıyan kişilerin ancak endoskopik incelemeyle hastalıkları teşhis edilebilir. Mide kanseri olan kişilerde ancak ciddi beslenme problemlerinin oluşması ya da tümörün iyice yayılması sonucu belirtiler ortaya çıkabilir. Bu belirtiler genellikle, mide bölgesinde ağrı, midenin ağırlaştığı hissi, iştahsızlık, belirgin kilo kaybı, karın ağrısı, yemekten sonra mide şişkinliği ve rahatsızlık hissi, bulantı, kusma, yorgunluk, genellikle gizli bir şekilde seyreden mide veya bağırsakta kanamadır. Erken Teşhis ve Tedavi Mide kanseri genellikle hazımsızlık şikayetiyle ortaya çıkar. Ancak bu dönemde hem hastanın hem de doktorun bu şikayeti ciddiye alması ve hastaya mutlaka gastroskopi yapılarak mide kanseri olasılığının araştırılması gerekir. Bu kanserin tanısında en önemli aşama gastroskopi ve biyopsi uygulamasıdır. Mide kanserinin en etkili tedavi yöntemi ameliyattır. Ancak bu ameliyatın etkili olabilmesi için hastalığın ilk safhalarında fark edilerek müdahale edilmesi şarttır. Ameliyatın ardından kanserin şekline göre kemoterapi veya radyoterapi uygulanabilir. Kanser Rehberi / 32 Korunma Yolları Kanserde erken teşhis çok önemli. Düzenli kontrollerinizi aksatmayın. Bol miktarda taze meyve ve sebze (domates, havuç, patates) tüketin. Sigara ve alkol kullanıyorsanız mutlaka bırakın. Fazla baharatlı yiyeceklerden uzak durun. Sıcak ve soğuk içecekler, yapay yiyecekler mide kanserine yol açabilir. Hayvansal yağ kullanımını azaltın. Düzenli egzersiz yapın. Kanser Rehberi / 33 PANKREAS KANSERİ Kanser Rehberi / 34 Pankreas Kanseri Nedir? Pankreas karnın en arka bölümünde, yaklaşık 15 cm uzunluğunda, mide, on iki parmak bağırsağı ve kalın bağırsakla ön yüzü tamamıyla kapatılmış bir organdır. İç salgısı insülini üreterek kan şekerini; dış salgısı pankreas özsuyunu üreterek de yiyeceklerin on iki parmak bağırsağındaki sindirimini düzenler. Vücudun en savunmasız organlarından biridir. Zengin lenf ve sinir ağından oluşur. Çevresindeki organlara çok hızlı yayılan pankreas kanseri; dünyadaki en ölümcül dördüncü kanserdir. Kimler Risk Altındadır? 50 yaş ve üzerinde olanlar, Erkekler, Ailesinde pankreas kanseri geçmişi olanlar, Sigara içenler, Aşırı kilolu olanlar, Safra kesesi ameliyatı geçirmiş olanlar, Ağırlıklı et ve yağlı ürünlerle beslenerek sağlıklı beslenmeden uzak bir yol çizenler, Benzin, böcek ilaçları gibi kimyasallara çok uzun süre maruz kalanlar, Diyabet hastaları risk altındadır. Belirtileri Nelerdir? Pankreas sinsi ilerleyen bir kanser türüdür. Bu nedenle hastalığın son aşamalarına kadar belirtilerini göstermeyebilir. Alkol, hastalığın en önemli nedeni olarak görülebilir. İştahsızlık, kilo kaybı, bulantı, sarılık, ani ortaya çıkan diyabet, bel ağrısı, kuşak tarzında karında ortaya çıkan ağrılar belirtileri arasında yer alır. Kanser Rehberi / 35 Erken Teşhis ve Tedavi Pankreas kanseri bazı hastalıklarla benzer özellikler gösterdiği için erken teşhis şansını da düşürür. Pankreasta başlayan kanser, lenflere sıçramadan önce fark edilirse 5 yıl boyunca hayatta kalma şansı %5'ten %16'ya çıkabilir Yapılan muayene ile pankreas tümörünün hangi evrede olduğu ve yayılımının söz konusu olup olmadığı kontrol edilir. Tümör pankreasın başındaysa pankreasın yalnızca baş kısmını çıkartabilmek mümkün olmadığı için müdahale edilmesi söz konusu değildir. Tümör ameliyatla çıkartılmaya uygunsa en iyi yaşam konforu sağladığı için 'Whipple Ameliyatı' tercih edilir. İleri evredeki tümörlerde cerrahi uygulanmaz. Kanser Rehberi / 36 Kemoterapi ile birlikte sarılığın düzeltilmesi, beslenme desteğinin sağlanması, ağrının azaltılması gibi yaşam kalitesinin yükseltilmesine yönelik bazı çalışmalar yapılabilir: ERCP (Safra yollarında, pankreas kanalında, tıkanma veya daralma oluşturabilecek taş, tümör veya kronik iltihap gibi problemlerin teşhisi için kullanılan endoskopik yöntem) yapılarak safra yoluna stent konulması, PTK yapılarak safranın dışarı akıtılması, Ağrı için kateter takılarak acı hissinin azaltılmasının sağlanması, On iki parmak bağırsağında tıkanıklığa yol açan tümörlerde bu kısma stent takılması, Lokal ileri pankreas kanserinde eşzamanlı kemoradyoterapi; metastatik olgularda ise kemoterapi kullanılmaktadır. Kanser Rehberi / 37 PROSTAT KANSERİ Kanser Rehberi / 38 Prostat nedir? Erkek üreme sisteminin bir parçasını olan prostat, idrar torbasının (mesane) hemen altında bulunan rektum önüne yerleşmiş ceviz büyüklüğünde ve idrar yolunu çepeçevre saran bir bezdir. Yaklaşık olarak 15-20 gram ağırlığındadır. Görevi meniyi (sperm) sıvılaştırıp, içerisindeki sperm hücrelerinin harekete geçmesini ve kadın yumurtası ile buluşarak döllenmesini sağlamaktır. Prostat Hastalıkları Nelerdir? Prostatın 3 çeşit hastalığı vardır; Prostat İltihaplanması: Bu daha çok genç yaştaki erkeklerde görülür. Akut ve kronik bakteriyel prostatit, prostat bezine enfekte idrarın prostat kanalları boyunca taşınması ile oluşur. Bakteriyel prostatit bulaşıcı değildir ve cinsel yolla geçen bir hastalık olarak düşünülmemelidir. İyi huylu prostat büyümesi (BPH -Bening Prostat Hiperplazisi-) Her prostat büyümesi iyi huylu mudur? Her prostat büyümesi yalnızca iyi huylu büyüme anlamına gelmez, bazen prostat kanseri şeklinde de kendini gösterebilir. İyi huylu prostat büyümesi (BPH) nedir, risk faktörleri nelerdir? Yaşlanan erkekte ortaya çıkan prostat bezinin iyi huylu olarak büyümesidir. Prostatism olarak da adlandırılabilir. İlerleyen yaş, hipertansiyon ve ailede BPH öyküsü olması BPH için risk faktörleri sayılır. İyi huylu prostat büyümesi prostat kanserine neden olur mu? BPH kanser değildir ve kansere neden olmaz. Fakat her iki hastalık birlikte mevcut olabilir. Prostat kanserinin erken safhalarında genellikle şikayet olmadığı için yılda bir fizik muayene ve kanda PSA testi yapılması önerilir. Prostat büyümesi hangi yaş grubunda daha çok görülür? Son yıllarda yükselen yaş ortalamasıyla birlikte sıklığında önemli bir artış saptanmıştır. BPH oldukça sıktır. Yaşları 51-60 arası erkeklerde %50; 80 yaşın üzerindeki erkeklerde %90 oranında rastlanır. Kanser Rehberi / 39 Prostat büyümesinin beraberinde getirdiği şikayetler nelerdir? Sık idrara çıkma, Acil idrar yapma gereksinimi, Acil idrar yapma gereksiniminin hemen ardından idrar kaçırma, Gece idrara çıkma, Duraksayarak idrar yapma, İdrar yaparken zorlanma, İdrar akışında azalma, İdrar yapmada güçlük, İdrar yaparken yanma, İdrar yaptıktan sonra damlama, İdrar yaptıktan sonra tam olarak boşaltamama hissi. Muayene ve Takip Nasıl Yapılmalıdır? Parmakla rektal muayene ve kanda PSA isimli maddenin düzeyinin ölçülmesi en önemli tanı araçlarıdır. Genellikle 50 yaş üzerindeki sağlıklı erkeklerin PSA ve parmakla rektal muayene ile yılda bir kontrolü önerilir. Ancak ailesinde prostat kanseri olanların 40 yaşından itibaren bu kontrollere başlaması önerilir. Parmakla rektal muayene, ancak belirli bir boyuta ulaşmış kitleyi saptayabilir. Bu nedenle PSA düzeyinin ölçümü erken tanı açısından çok önemlidir. Prostat büyümesinde hangi tetkikler yapılmalıdır? Tam idrar tetkiki PSA Üriner sistem ultrasonu ile mesanede kalan idrar miktarının incelenmesi Üroflovmetri tetkikleri yapılmadır. PSA nedir? PSA (Prostat Spesifik Antijen) sadece prostatta üretilen bir maddedir ve kandan bakılır. Normal değeri, 4 ng/ml’nin altında olmasıdır; ancak yaşa göre PSA aralığı farklılık göstermektedir. Ancak prostat ile ilgili bir problem olduğunda kana daha fazla oranda karışır, kan PSA düzeyinde yükselme dikkat çeker. Kanser Rehberi / 40 PSA yüksekliğinin tek nedeni prostat kanseri değildir. İyi huylu prostat büyümesi ve prostat iltihapları da PSA’yı yükseltir. PSA 4-10 ng/ml arasında olanların yaklaşık % 30’unda prostat kanseri saptanırken 10 ng/ml üzerinde bu oran %50’yi geçer. Tedavi Seçenekleri Nelerdir? İzlem: Şikayetleri yoğun olmayan, PSA değeri normal ve prostat muayenesinde şüpheli bir durumu olmayan hastalar yıllık izlem protokolüne alınabilirler. Medikal Tedavi: Prostat ve mesane boynu civarındaki düz kasları gevşetip idrar akımını kolaylaştıran bir grup ilaç bulunmaktadır. 4 haftalık bir tedavi ile hastaların %60’ında idrar akım hızlarında artış ve şikayetlerde gerilemeye sebep olurlar. Cerrahi Tedavi: Prostat büyümesine bağlı komplikasyonları olan, ilaç tedavisine rağmen şikayetlerinde düzelme gözlenmeyen veya daha etkin bir tedavi yöntemini tercih eden hastalarda cerrahi tedavi uygulanır. Cerrahi yöntemler arasında, tercih hastanın prostat büyüklüğüne, genel durumuna, herhangi başka bir hastalığı olup olmamasına ve varsa bu hastalık için kullandığı ilaçlar ve benzeri birçok faktör değerlendirilerek yapılır. Verilen karara göre açık veya kapalı cerrahi prosedürlerden birisi uygulanır. Yüzde 90 hastada kapalı yöntemler uygulanabilir. Bu operasyonlar spinal, epidural veya genel anestezi ile uygulanabilirler. Yüzde 70-90 hastada yakınmalarda gerileme ve idrar akım hızında artış elde edilebilir. Kapalı cerrahi yöntemler, dünyada altın standart olarak kabul edilen TUR operasyonudur. TUR operasyonuna alternatif tedavi yöntemleri, lazer prostat ameliyatları, prostat stentleri, prostatın ısı ile küçültülmesi, cerrahi kesi ile mesane boynunun açılması, plazmakinetik ile prostatın çıkartılması sayılabilir. Kanser Rehberi / 41 RAHİM AĞZI KANSERİ Kanser Rehberi / 42 Rahim AğzıKanseri Nedir? Dünya üzerinde kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biridir. Diğer kadın kanserlerinden en büyük farkı; düzenli tarama testleri yapıldığı takdirde erken dönemde tespit edilebilmesi ve erken dönemde tespit edildiği takdirde tedavide başarı oranı yüksektir. Rahim ağzı kanseri, 'Serviks' adı verilen rahmin ağzında gelişen kanser türüdür. Serviks, rahmin altı kısmında üreme sisteminin bir parçası olan; uterus ve vajinayı birleştiren organdır. İki bölümden oluşur. Ektoserviks olarak nitelendirilen dış bölümü vajinaya; Endoserviks olarak nitelendirilen iç bölümü rahme yakındır. Çoğu kanser de bu iki bölümün birleştiği alanda görülür. Kimler Risk Altındadır? 35-55 yaşları arasındaki kadınlar (Ancak 65 yaşın üstünde de kanser gelişim riski olduğundan PAP Smear testinin, cinsel yönden aktif ya da 18 yaşın üstündeki tüm kadınlarda düzenli olarak en az 70 yaşına kadar yapılması önerilmektedir), HPV enfeksiyonu geçirmiş olanlar (Cinsel yolla bulaşan bu enfeksiyon çok yaygındır. 15-49 yaş aralığındaki her 4 kişinin 3'ünün hayatının herhangi bir döneminde HPV enfeksiyonu geçirdiği bilinmektedir. Bu enfeksiyon geçici ve zararsız olduğu için; kişi böyle bir enfeksiyon geçirdiğini bile fark etmeyecektir Bu nedenle HPV görülen kişilerin sık aralıklarla kontrol edilmesi gerekir.) AIDS'e sebep olan HIV virüsünü taşıyanlar (Bu virüsü taşıyanların bağışıklık sistemi zayıflamış olduğundan rahim ağzı kanserine yakalanma riskleri daha yüksektir), Chlamydia enfeksiyonu geçirenler (Kadın genital sisteminde sık enfeksiyona neden olan ancak belirtilerini göstermeyerek cinsel yolla bulaşan bir bakteridir. Bu enfeksiyonu geçiren kadınlarda rahim ağzı kanseri riskinin arttığı gözlenmiştir), Erken yaşta cinsel ilişki yaşayanlar, Birden fazla cinsel partneri olan kadınlar, Birden fazla cinsel partneri olan erkekle ilişki yaşayanlar, Sünnetsiz erkek partnerle ilişki, Cinsel ilişki sırasında korunma yöntemi kullanılmaması, Kanser Rehberi / 43 Genital bölge temizliğine dikkat etmeyenler, Sigara kullananlar (Sigara kullanmayanlara göre 2 kat daha fazla risk altındadırlar), Düşük sosyo-ekonomik seviye nedeniyle düzenli sağlık kontrolünden geçmeyenler, Aile geçmişinde rahim ağzı kanseri olanlar (anne veya kız kardeşinde), Düzenli olarak PAP Smear testi yaptırmayanlar, Şişmanlık ya da obezite sorunu yaşayanlar risk altındadır. Belirtileri Nelerdir? Her yıl düzenli kontrolle önlenebilen tek jinekolojik kanser türü olan Rahim Ağzı kanserinin taramasında kullanılan PAP Smear testi ile serviks kanserli kadın sayısında ciddi oranda azalma görülmeye başlanmıştır. PAP Smear testiyle rahim ağzında kansere dönüşmemiş değişiklikler saptanabilir. Özellikle son 50 yılda yapılan düzenli PAP Smear testleriyle kanserden ölümler %70 oranında düşmüştür. Rahimağzı (serviks) kanseri, birdenbire ortaya çıkan bir kanser gibi görünse de sinsi ve çok da dikkate alınmayan bazı değişiklikler göstererek ilerleyen kanser türlerinden biridir. Hücreler kansere dönüşerek diğer organlara yayılmaya başlayınca belirtilerini gösterir. Rahim ağzı kanserinin erken evrelerinde görülen en bilinen belirtileri; kanlı ya da sarı ve kötü kokulu vajinal akıntı, ağrılı idrar yapma, cinsel ilişki sonrasında ya da adet kanamaları arasında gözlenen anormal vajinal kanamalar, adet kanamasının normalden fazla olması, uzun sürmesi, cinsel ilişki sırasında ve sonrasında ağrı hissidir. Erken Teşhis ve Tedavi Rahim ağzı kanserine yakalananların erken evrede 5 yıllık yaşam şansları %70'in üzerindedir. Erken evrede belirtilerini göstermeyen bir kanseri türü olduğu için fiziksel muayenede fark edilmeme oranı çok yüksektir. Bu nedenle öncelikle anormal PAP Smear testi sonucu dikkate alınarak harekete geçilmesi gerekir. PAP Smear testi sonucunda risk faktörü görülüyorsa rahim ağzının daha detaylı görülmesini sağlayan kolposkopiyle (rahim ağzının 6-40 kat daha büyük görüntülenmesini sağlayan alet) yapılan incelemenin ardından gerekiyorsa biyopsi yapılır. Kanser Rehberi / 44 Hastalığın seyrini ve seçilecek tedavi yöntemini; kanserin tipi, yerleşimi, evresi, büyüme hızı, hastanın sağlık durumu, yaşı ve tedaviye verdiği/vereceği yanıt belirler. Hastalığın temel tedavi yöntemi cerrahi olsa da; radyoterapi her aşamada devreye girer. Cerrahi Tedavi: Özellikle erken evrede ve en sık kullanılan tedavi yöntemidir. Rahim ağzı ve rahim ağzı dışına yayılmamış küçük tümörlerin mümkün olduğunca tümü çıkarılır. Cerrahi tedavi yeterli olmadığında ek tedaviler uygulanabilir. Radyoterapi: Rahim ağzı kanserinin her evresinde kullanılan bir yöntemdir Cerrahi müdahale sonrası vücut dışında doğrudan tümörün olduğu bölgeye verilen yüksek enerjili ışınlarla radyasyon tedavisi yapılır. Kemoterapi: Radyasyon tedavisinin yanı sıra sıklıkla küçük dozlarda kemoterapi de uygulanır. Kanser Rehberi / 45 RAHİM KANSERİ Kanser Rehberi / 46 RahimKanseri Nedir? Kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biridir. Diğer kadın kanserlerinden en büyük farkı erken dönemde tespit edilebilmesi ve tedavide başarı oranının yüksek olmasıdır. Kadının ana üreme organı olan rahimde; rahim içini döşeyen endometriyum tabakasında (Yumurtalıklardan salınan veya dışarıdan alınan hormonlara duyarlı bir dokudur. Hormonal bozukluklara bağlı olarak teşhis ve tedavi edilmezse zaman içerisinde yaşanan hücresel değişiklikler sonucunda rahim içi tabakasında kanser gelişebilir.) hücrelerin dış etkenlere bağlı olarak değişime uğraması, kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle oluşan kanser türüdür. Kimler Risk Altındadır? 50 yaşının üzerinde olanlar, Erken yaşta (12 yaşından önce) adet görmeye başlayıp; geç yaşta (55 yaşından sonra) menopoza girenler (Adet erken yaşta başlar, ne kadar geç yaşta biterse endometriyum o kadar fazla östrojene maruz kaldığı için rahim kanseri riski yüksektir), Menopoza geç girmiş olanlar (Bu dönemde yapılan menopoz tedavisinde sadece östrojen hormonu verilmesi rahim kanseri riskini artırır. Progesteron hormonu da verildiğinde hormon dengesi sağlanacağı için kanser riski ortadan kalkar.), Çocuk doğurmamış olanlar (Net olmamakla birlikte gebeliğin rahim kanseri riskini düşürdüğüne dair araştırmalar söz konusudur. Hamilelik döneminde rahim kanseri için risk oluşturan östrojen hormonu yoğun olarak salgılansa da progesteron üretimi bu hormonun kötü etkilerini engelleme özelliğine sahiptir.), Genç yaşlarda adet düzensizlikleri, adet gecikmeleri yaşayanlar (Düzensiz adet görenler de östrojene maruz kalma arttığı için rahim kanseri riski taşıyor. Düzensiz adet yaşamanın nedenleri arasında obezite ve polikistik over sendromu da yer alıyor. Bu hastalıkların tedavisiyle rahim kanseri riski de azaltılabiliyor), Obezite hastaları (Yoğun yağ dokusuna sahip olan obezite hastaları da risk altında; çünkü yağ dokusu da östrojen salgılayarak vücuttaki östrojen düzeyini artırıyor. Obez kadınlarda bu hastalığın görülme riski zayıf kadınlara göre 3 kat fazla.), Şeker hastaları, Hipertansiyon hastaları, Over tümörleri olanlar, Meme veya yumurtalık kanseri geçirmiş olanlar risk altındadır. Kanser Rehberi / 47 Belirtileri Nelerdir? Menopoz sonrası dönemde ortaya çıktığı için kanserde erken tanı şansı çok yüksektir. En sık görülen belirtisi vajinal kanamalardır. Menopoz sonrası dönemde görülen herhangi bir kanama, adet gören kadınlarda adet süresinin uzaması ya da adet arasında kanama, kanlı olmayan anormal akıntı, pelvik ağrı, cinsel ilişki sırasında ağrı ve kilo kaybı gibi belirtiler gösterir. Bu tür şikayetleri olan hastanın zaman kaybetmeden uzman bir hekime başvurması gerekir. Hastanın hikayesi öğrenilir. Pelvik muayenesi, endometriyum kalınlığı ve yapısı değerlendirilerek biyopsi yapılır. Kesin tanının ardından hasta konusunda uzman jinekolog onkoloğa yönlendirilir. Kanser Rehberi / 48 Erken Teşhis ve Tedavi Rahim kanseri erken teşhis konulduğunda hemen tedavi edilebilen ve sonuçlarını görebileceğiniz bir hastalıktır. Erken evrede hastaların 5 yıllık yaşam şansları %90'nın üzerindedir. Bu nedenle rahim kanserinden korunmak için her yıl düzenli olarak kadın doğum uzmanına muayene olmak çok önemlidir. Temel tedavi yöntemi cerrahi olmakla birlikte kemoterapi ve radyoterapi de uygulanabilir. Cerrahi Tedavi: En sık kullanılan tedavi yöntemidir. Rahim, yumurtalık ve tüpler çıkarılır; ayrıca bölgesel temizleme ve çevre dokulardan örnek alma işlemleri de yapılır. Cerrahi tedavi yeterli olmadığında ek tedaviler uygulanabilir. Kemoterapi: Ameliyat sonrası rahim kanserinin ileri bir evrede ve başka organlara yayılımı olduğu görülürse kanserli hücrelerin öldürülmesi için kemoterapi uygulanır. Tedavi sonrası hastalar düzenli periyotlarla takip edilerek; belirli testlere tabi tutulur. Radyoterapi: Cerrahi müdahale sonrası kanserin tekrarlama riski söz konusuysa rahmin alınması işleminin ardından radyasyon tedavisi yapılır. Hormon tedavisi: Kanserde yayılım varsa yayılımı azaltmak ve tümörün büyümesini durdurmak amacıyla yüksek dozlarda progesteron hormonu verilebilir. Kanser Rehberi / 49 YUMURTALIK KANSERİ Kanser Rehberi / 50 Yumurtalık Kanseri Nedir? Büyük bir çoğunluğu menopoz sonrası dönemde görülen yumurtalık kanserleri kadın kanserleri arasında en zor tedavi edilenidir. Sinsi şekilde ilerleyen ve belirtilerini ancak ileri evrelerde gösteren bu kanser türü yaşamı tehdit edebilir. Yaklaşık 1000 kadından 12'sinde görülen bu kanser türü, erken dönemde yakalanırsa iyileşme oranı %90'a ulaşabilir. Yumurtalıklar rahmin her iki yanında yer alan bir çift organdır. Büyüklükleri badem kadar olan yumurtalıklar; yumurta üretme ve dişilik hormonu (östrojen ve progesteron salgılama işlevini yerine getirir. Yumurtalık kanseri, yumurtalık dokusunda bulunan ve yumurtalığın ana yapısını oluşturan epitelyum hücrelerinde meydana gelen kontrolsüz bölünme ve çoğalma ile oluşur. En sık görülen (%90 oranında) yumurtalık kanseri türü ise yumurta üst yüzey tabakasında oluşan Epitelyal Yumurtalık Kanseridir. Kimler Risk Altındadır? 40 yaş ve üzerindekiler (75-79 yaşları en çok görüldüğü dönemdir), Menopoza girmiş olanlar, Genetik faktörleri olanlar (Yumurtalık kanserlerinin yaklaşık % 5-10'u genetik nedenlerle oluşur. Bu nedenle birinci derece akrabalarında 2 veya daha fazla meme, yumurtalık ve rahim içi kanseri olan kadınlar risk altındadırlar. Ailede iki veya üç kişide yumurtalık kanseri varsa risk %7, anne veya kız kardeşte yumurtalık kanseri varsa risk %5'tir), Menopoz döneminde görülen hormonal tedaviler (Östrojen ağırlıklı yapılan tedaviler kanser riskini artırmaktadır), Hiç gebe kalmamış olanlar (Doğum yapmış olanlara göre 2 kat daha fazla risk taşırlar.), Sık ve fazla sayıda kesintisiz yumurtlama görülen kişiler, Kısırlık tedavisi görenler, Ağır diyet ve yanlış beslenme programı uygulayanlar, Serum selenyum düzeyi düşük olanlar, Genital alanda talk pudrası kullananlar, Çevresel faktörlerden etkilenenler (Gelişmiş ülkelerde bu kansere daha çok rastlanmaktadır), Daha önce meme kanseri geçirmiş kadınlar hiç geçirmemiş kadınlara göre 2 kat daha fazla risk altındadır. Kanser Rehberi / 51 Belirtileri Nelerdir? Yumurtalık kanserlerinin 2/3'ü ileri evrede teşhis edilebilir. Belirti vermemesinin en büyük nedeni kanserin karın boşluğu içerisinde büyüyerek hastayı uzun süre rahatsız etmemesidir. İleri evrede karın ağrısı, kasık ağrısı, kasıklarda basınç hissine bağlı sürekli idrar yapma ve dışkılama hissi, hazımsızlık, karın şişliği ve halsizlik belirtileri gösterir. Bazı hastalarda gaz ve sindirim bozuklukları da görülebilir. En ileri evrede ise belirgin şekilde zayıflama, iştahsızlık, karnın alt bölgesinde rahatsızlık hissi, mide bulantısı, yorgunluk, kısa soluk alıp verme, pelviste kitle, aşağıya doğru baskı hissi ve buna bağlı sık idrar yapma isteği, vajinal kanama gibi belirtiler görülür. Yumurtalık kanseri hastasının doktora gitmesine neden olan belirgin şikayeti ise aşırı derecede olan karın şişliğidir. Bu şişliğin sebebi çoğu zaman karın içinde sıvı (asit) birikimidir. Erken Teşhis ve Tedavi Erken teşhis bu kanser türünde de hayat kurtarıcıdır. Yumurtalık kanseri teşhisi konulmuş kadınların yaklaşık %50'si beş yıl sonra dahi hala hayattadır. Bu rakam sınırlı yumurtalık kanseri olan hastalarda %90'a ulaşmaktadır. Gelişmiş ülkelerde daha fazla görülen bu hastalık; erken dönemde belirtilerini göstermediği gibi her kadında farklı belirtilerle ortaya çıkabilir. Ayrıca yumurtalık tümörlerinin boyutu küçük olduğunda muayene yoluyla bile saptanması oldukça zordur ve çok nadir belirti verir. Rahim ağzı kanserinin tarama testi olan PAP Smear testinin yumurtalık kanserinin erken teşhisinde bir yararı yoktur. Günümüzde risk altında olan ve olmayan kadınlarda tarama amacıyla yapılabilecek ve kesin sonuç verecek bir test henüz bulunamamıştır. Bu nedenle 18 yaşına gelmiş ve aktif cinsel hayatı olan her kadın yılda bir defa jinekolojik muayene olmalı ve gerekli tarama testlerini yaptırmalıdır. Yumurtalık kanseri erken belirti verirse teşhis ve tedavi şansı artmaktadır. Aile geçmişinde yumurtalık kanseri olan ya da kanser olma riski taşıyan kadınlarda, transvajinal ultrasonografi (vajina içerisine yerleştirilen küçük bir aletle yapılan ultrasonografi yöntemi) ve kan testleriyle değerlendirme yapılabilir. Yapılan kan testlerinde CA-125 düzeyi ölçülür. Yumurtalık kanseri olan kadınlarda CA-125 proteininin kandaki düzeyi yükselir. Bu yükselme kanser olmayan (erken gebelik, çok fazla sigara tüketimi, rahim hastalıkları gibi) başka durumlarda da görülebilir. Değer yüksek bulunduğunda görüntüleme yöntemleri kullanılarak karın içerisinde sıvı olup olmadığına bakılır; sıvı birikimi söz konusu ise sıvıdan ya da direkt yumurtalıklardan örnek alınarak incelenir. Patolojik değerlendirmeyle kesin teşhis konulur. Kanser tanısı konulursa jinekolog onkolog tarafından yapılan ameliyata devam edilerek kanserin yayılım alanına göre rahim, tüpler, yumurtalıklar ve karın zarı alınabilir. Kanser Rehberi / 52 Ayrıca vücut içerisindeki diğer organlardan (komşu lenf bezleri, karın içi sıvı ve diyafram gibi) örnekler alınarak hastalığın evresi belirlenir. Hastalığın tam anlamıyla teşhisi ancak yapılan ameliyatla çıkarılan dokuların patolojik incelemesiyle konulur. Cerrahi girişimin ardından hastalıkla ilgili net bilgilere ulaşıldığı için; hastalığın evresi, hastanın yaşı ve genel sağlık durumu da dikkate alınarak tedavi şekli ve programı belirlenir. Cerrahi müdahalenin ardından yumurtalık kanserlerinin hemen hepsinde kemoterapi kullanılır. Kemoterapi genellikle ayakta uygulanır. Uygulanan ilaçlara göre değişiklik göstermekle birlikte bulantı, kusma, saç dökülmesi, kas ağrısı, ağız yarası, enfeksiyona eğilim, halsizlik gibi bazı yan etkiler görülebilir. Bu etkiler tedavinin ardından geçecektir. Yumurtalık kanseri tedavisi jinekolog, onkolog, radyoterapist, kemoterapist, patolog, diyetisyen, psikiyatrist gibi birçok branştan hekimin bir arada çalışmasını gerektirir. Hastanın tedavileri tamamlandıktan sonra ilk iki yıl boyunca üç ayda bir fizik muayene, CA-125 ölçümü; gerekli görüldüğü takdirde akciğer filmi ve karın tomografileri incelenir. Sonraki üç yılda ise bu kontroller altı ayda bir; dördüncü yıldan sonra ise yılda bir defa olmak üzere yapılır. Kanser Rehberi / 53 TİROİD KANSERİ Kanser Rehberi / 54 Tiroid Kanseri Nedir? Tiroid bezinde yer alan hücrelerin gereğinden fazla çoğalmasıyla oluşan kanser türüdür. Genellikle boyunda bir kitle veya nodül olarak kendini gösterir. Tiroid bezi, boyunda yer alan 20-25 gram ağırlığında; iyot kullanarak yaptığı hormonla bütün vücut metabolizmasını düzenleyen organlardan biridir. Nedeni henüz tam olarak bilinmese de, diğer kanser türlerine göre daha az görülür ve hastalığın seyri oldukça iyidir. Tiroid kanseri tek tip bir kanser değildir. Görülme sıklığına göre Papiller Kanser, Folliküler Kanser, Medüller Kanser ve Anaplastik Kanser olmak üzere 4 gruba ayrılır. Tiroid Kanserlerinin Türleri 1 Papiller Tiroid Kanseri: En sık görülen tiroid kanseridir. Tiroid kanserlerinin %75-80'ini oluşturur. Genellikle iyi gidişlidir. Her yaşta ve çocuklukta görülmekle birlikte; 20-50 yaşlarında görülmeye başlar, 30-40 yaşlarında görülme sıklığı artar. Lenf bezleri yoluyla yayılan bu kanser türü boyundaki lenf bezlerine ve akciğere yayılabilir. Uzun süre hiçbir belirti göstermeden ve ölüme neden olmadan var olabilir. Yaşlılarda gençlere göre daha hızlı seyreder. Boyundaki lenf bezlerinde kanserin yayılması gençlerde kötü risk taşımasa da; 40 yaş üzerindeki hastalarda hastalığın hızla ilerleyeceğini gösterir. Türkiye nüfusunun%2'sinde bu tip kansere rastlanmaktadır. 2 Folliküler Tiroid Kanseri: Tiroid kanserlerinin %15'ini oluşturur. 50'li yaşlarda ve kadınlarda daha fazla görülür. Tanısı en zor konan tiroid kanseri türüdür. Damar ve tiroid bezi kapsülünde yayılır. Akciğer, kemik, karaciğer ve beyin gibi başka organlara yayılımı nadir de olsa görülür. Damar yayılımı olanlarda kanser daha hızlı ilerler. 3 Medüller Tiroid Kanseri: Kanda kalsiyum oranını artırma eğilimine sahiptir ve tiroid kanserlerinin%6-8'ini oluşturur. Bu tür kansere sahip olan kişilerin ailelerinin de bu hastalık yönünden taranması gerekir. Medüller kanserli hastaların %30'unda yüzde kızarma, ishal ve yorgunluk görülebilir. Ameliyatla tiroid bezinin hepsi alınır. Lenf bezlerinde yayılım görülürse ameliyatta çıkarılır. Daha sonra kalsitonin (tiroid bezinde bulunan C hücrelerinden salgılanan ve kemikler üzerinde etkili olan bir hormon seviyesi ölçülür. Seviyenin yüksek olması hastalığın nüksettiği anlamını taşır. Kanserli bölgeyi bulmak için ultrason, tomografi, MR, sestamibi sintigrafisi, MIBG sintigrafisi, DMSA sintigrafisi ve oktreotid sintigrafisi gibi tetkikler yapılır. 4 Anaplastik Tiroid Kanseri: En az görülen tiroid kanseri tipidir. Tiroiddeki kitle çok hızlı gelişir ve büyür. Solunumu güçleştirdiği durumlarda soluk borusunun çıkarılması gerekebilir. Radyoterapi ve kemoterapi uygulanır. Kanser Rehberi / 55 Kimler Risk Altındadır? Kadınlar (erkeklere göre daha sık görülür), Tiroid bezinde nodül olan hastalar, Çocukluk döneminde baş boyun bölgesine ışın tedavisi uygulananlar, Nedeni tam olarak bilinmesede de özellikle bazı radyoaktif maddelere (uranyum gibi) maruz kalan kişilerde daha fazla görüldüğü için radyoaktif maddelere maruz kalanlar risk altındadır. Belirtileri Nelerdir? Tiroid kanserlerinin çoğunda hiçbir şikayet olmayabilir. Çoğu hastada tanı anında başka organlara da yayılma olduğu saptanabilir. Hastalık çok fazla belirti göstermemekle birlikte; boyunda şişlik, boğazda sıkıntı hissi, ağrı, yutkunma güçlüğü, nefes almada güçlük, ses kısılması, kilo artışı, sinirlilik, saçlarda zayıflık ve cilt kuruluğu gibi belirtiler gözlemlenir. Kanser Rehberi / 56 Erken Teşhis ve Tedavi Erken teşhis ve tedavi ile hastalık tamamen ortadan kaldırılabilir. Teşhis koyabilmek için öncelikle kandaki hormonların miktarını belirlemek için testler yapılır. Ayrıca ultrasonografi muayenesi; muayenede kitle görülürse, kesin tanı için biyopsi yapılması gerekir. Teşhis konulduğunda hasta ameliyat edilerek tiroid bezi çıkarılır ve ardından kişiye özel tedavi yöntemi uygulanmaya başlanır. Gelişen teknoloji ile birlikte yapılan laparoskopik (kapalı) ameliyatlarla hastanın minimum dikiş iziyle aynı gün evine dönmesi mümkündür. Papiller ve Folliküler kanseri olan hastalar, zırhlı hastane odalarında kanserin yayılma derecesine göre yüksek dozda radyoaktif iyoda maruz bırakılarak vücudun başka yerinde kalmış olan kanser hücrelerinin öldürülmesi hedeflenir. Tedavi süreciyle birlikte hastanın TSH değeri sürekli kontrol altında tutularak kanserin tekrarlama ihtimali engellenebilir. Kanser Rehberi / 57 Kanser Rehberi / 58