ekonomi notları

advertisement
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Sayı: 10-02 / 5 Şubat 2010
EKONOMİ NOTLARI
KÜRESEL KRİZ VE KREDİ EĞİLİMLERİ
Defne MUTLUER KURUL
Özet: Kredi piyasalarında bilgi asimetrisinden
kaynaklanan sorunların ekonomiye gelen şokların
etkilerini arttırıcı bir rol oynadığı bilinmektedir. Bu
notta ülkemizde kredi piyasalarındaki sorunların
küresel krizin ertesinde kredi gelişmeleri üzerinde
nasıl rol oynadığı incelenmektedir. Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Kredi Eğilim
Anketi’nden elde edilen bulgular, kredi verme
eğilimindeki zayıflığın 2006 yılına göre 2008 yılında
çok daha belirgin olduğunu göstermektedir. Ancak
2008 finansal krizi ve sonrasında, kredi
standartlarındaki sıkılaşmada bankaların fon
maliyetleri ve bilanço kısıtlarının değil, risk
algılamalarının baskın olduğu dikkat çekmektedir.
Son döneme ilişkin anket sonuçları, bankacılık
sektörüne hâkim olan aşırı ihtiyatlı tutumun
zayıfladığını ve bankalar arası rekabetin öneminin
arttığını göstermektedir.
Abstract: The economic literature suggests that the
frictions in credit markets amplify the effects of the
shocks on the economy. In this note, we try to assess
the role of credit market frictions on the credit
volume in Turkish economy. Findings based on the
Banks' Loans Tendency Survey conducted by the
Central Bank of Turkey (CBRT) reveal that weakness
in the tendency to supply loans has been more
evident in 2008 as compared to 2006. Furthermore,
in contrast to 2006 neither the cost of funds nor the
balance sheet constraints but risk perceptions play
the dominant role in tightening credit standards.
Recent survey results suggest that the tendency of
banks to tighten credit standards has been easing
and competition among banks has started to play a
role in easing loan standards.
Ekonomi Notları
Koray ALPER
Olumsuz şoklardan etkilenen bir ekonomide reel
kesimin finansal pozisyonunun kötüleşmesi, cari
ödeme gücünün zayıflaması ve gelecekteki ödeme
gücüne ilişkin belirsizliklerin artması beklenen bir
durumdur. Ülke tecrübeleri, böyle koşullar altında
ekonomideki fonları reel sektöre dağıtan finansal
aracıların borç verme konusunda daha ihtiyatlı bir
tutum izlediğine işaret etmektedir. Bu durum kendini
artan faizler ve/veya sıkılaşan kredi koşulları olarak
göstermektedir. Finansal aracıların söz konusu
duruşunun ekonominin daha da yavaşlaması yönünde
ek bir baskı oluşturduğu da ortak gözlemlerden
biridir. Konjonktüre bağlı olarak gelişen bu
mekanizma literatürde “finansal hızlandıran etkisi”
olarak tanımlanmaktadır (Bernanke ve Gertler,
1995)1.
2008 yılının sonunda belirginleşen küresel krizde
de benzer durum görülürken finansal hızlandırıcı
mekanizmasının varlığı somut bir şekilde gerek
dünyada gerekse ülkemizde hissedilmiştir.
Küresel krizin derinleşmesi ile birlikte yurt dışı
fonlara erişim zorlaşmış, mali piyasalarda başlayan
krizin reel sektöre yayılması ile de yurt içi mallara
olan dış talep azalmıştır. Bu durum üretimin
daralmasına ve gelirlerin azalmasına yol açmıştır.
2008 yılı içerisinde TCMB bir taraftan bankaların
1
Gelişmiş ülke verileri ile yapılmış bir panel çalışması için bkz.
Vermeulen (2002), gelişmekte olan ülkelere ilişkin bir çalışma için
bkz. Horvarth (2006). Ayrıca farklı ülke örneklerini tartışan bir
çalışma için bkz. Schiantarelli (1996).
1
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Sayı: 10-02 / 5 Şubat 2010
Kredi ve Mevduat Faizi Farkları
Kredi ve mevduat faizi arasındaki fark,
borçluların geri ödeme riskini, vade uyumsuzluğu
kaynaklı riskleri ve bankaların fon kaynaklarına
ilişkin kısıtlarını göstermesi açısından önemlidir.
Grafik 1 tüketici ve ticari kredi faizleri ve mevduat
faizleri arasındaki farkı göstermektedir. Buna göre,
belirsizliğin arttığı dönemlerde (2006 yılı ikinci
çeyreği ile 2008 yılı ikinci yarısında olduğu üzere)
“kredi faizi - mevduat faizi” makası açılmaktadır.
Grafik 1: Kredi ve Mevduat Faizleri Farkları*
12
Tüketici Kredisi Faizi - Mevduat Faizi
10
Ticari Kredi Faizi - Mevduat Faizi
8
6
4
2
10.09
07.09
04.09
01.09
10.08
07.08
04.08
01.08
10.07
07.07
04.07
01.07
10.06
07.06
04.06
01.06
0
* Bankalarca açılan kredilere uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranları (akım veriler)
kullanılmıştır.
Ekonomi Notları
Grafik 2: Konut Kredisi Faizi (36 ay) ve Taşıt Kredisi Faizi (36 ay)
Farkları ile Tasfiye Olunacak Kredi Oranları
Tasfiy e Olunacak Taşıt Kredilerinin Oranı
Tasfiy e Olunacak Konut Kredilerinin Oranı
16
8
Taşıt Kredisi Faizi - Konut Kredisi Faizi (Sağ Eksen)
14
7
10.09
07.09
04.09
01.09
10.08
0
07.08
0
04.08
1
01.08
2
2
10.07
3
4
07.07
4
6
04.07
8
01.07
5
10.06
6
10
07.06
12
04.06
Bu noktada, finansal aracıların kredi konusundaki
tutumlarını daha iyi anlamak amacıyla kredi
hacmindeki hareketlerde arz ve talebin rolünü
ayrıştırabilen göstergeler önem kazanmıştır. Bu
bağlamda bu notta, kredi hacmi dışında kredi
piyasasındaki gelişmeleri yansıtan göstergelere
değinildikten sonra, kredi eğilimlerinin izlenmesinde
önemli bir araç olan, bankacılık kesimi ile yapılan ve
üç ayda bir yayınlanan “Kredi Eğilim Anketi”
sonuçları değerlendirilecektir.
Ayrıca aynı vade için, konut kredisi faizi ile taşıt
kredisi faizi arasındaki farkın tarihsel seyrinin ise söz
konusu kredi türlerindeki tahsil edilemeyen kredi
oranları ile paralel bir seyir izlediği görülmektedir
(Grafik 2). Bu durum, geri ödenmeme riskinin
mevduat kredi faiz makasının en azından bir kısmını
açıklayabileceğini ortaya koymaktadır.
01.06
likidite sıkıntısından dolayı zor duruma düşmelerine
engel olmak için bir dizi tedbir almış, diğer taraftan
2008 yılı Kasım ayından bu yana politika faizlerinde
1025 baz puan indirim yaparak bankaların borçlanma
maliyetlerini önemli ölçüde azaltmıştır. Öte yandan,
kredi faizleri politika faizleri ile aynı hızla
gerilememiş, kredi piyasasında olumlu gelişmeler
ancak 2009 yılının son çeyreğine doğru gözlenmeye
başlamıştır.
Uzun Vadeli Konut Kredileri
Bankaların verdikleri konut kredilerinin yaklaşık
yüzde 8’ini uzun vadeli (10 yıl ve üstü) krediler
oluşturmaktadır. Bu oran toplam kredi stoku içinde
göreli olarak düşük olmakla birlikte, sistemde önemli
pay sahibi bankaların açıkladığı uzun vadeli konut
kredileri, bankaların kredi verme konusundaki
tutumları açısından bilgi vericidir.
Bilindiği üzere, İpotekli Konut Finansman
Sistemi’ne geçilmesi ile bankalar portföylerine daha
uzun vadeli konut kredilerini de eklemişlerdir.
İnternet siteleri aracılığıyla uzun vadeli konut kredisi
faizlerini açıklayan banka sayıları incelendiğinde,
belirsizliğin arttığı dönemlerde, uzun vadeli konut
kredisi veren bankaların sayısında azalma olduğu
görülmüştür. Grafik 3, söz konusu durumun 2006 yılı
Haziran ayındaki dalgalanmanın hemen ertesinde ve
daha belirgin olarak da 2008 yılının son çeyreğinde
ortaya çıktığını göstermektedir. Bankaların bu
davranışının vade uyumsuzluğundan doğan riskler
konusundaki algılamalarına ve/veya kaynak bulmada
2
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
yaşadıkları sıkışıklığa ilişkin bir gösterge olduğu
düşünülmektedir.
Grafik 3: Uzun Vadeli Konut Kredi Faizi Kotasyonu Açıklayan
Banka Sayısı
Sayı: 10-02 / 5 Şubat 2010
konusundaki iştahsızlıkları azalarak da olsa devam
etmiştir (Grafik 4 ve Grafik 5).
Grafik 4: İşletmelere İlişkin Kredi Standartları ve Talebi
100
10.0
80
75
7.5
70
50
5.0
60
25
2.5
50
0
0.0
40
-25
30
-50
20
-75
-2.5
100
120
75
110
50
100
25
90
0
80
-25
70
Aynı adreste anketin kapsam ve yöntemine ilişkin bir not da
bulunmaktadır.
3
Nitel olan anket yanıtların sayısallaştırılması için, yanıtların
yüzdeleri kullanılarak hesaplanan net eğilimler kredi arz ve
talebindeki değişimin yönünü görmeyi kolaylaştırmaktadır Net
değişim yüzdesi, bankalarca uygulanan kredi standartları söz
konusu olduğunda,[(Biraz Gevşetme + Çok Gevşetme) - (Biraz
Sıkılaştırma+Çok Sıkılaştırma)] şeklinde, kredi talebi söz konusu
olduğunda ise, [(Biraz Artma+Çok Artma) – (Biraz Azalma+Çok
Azalma)] şeklinde hesaplanmıştır.
Ekonomi Notları
09.09
06.09
03.09
12.08
09.08
06.08
03.08
12.07
03.06
12.05
09.07
50
-100
06.07
60
Tüketici Güven Endeksi (Sağ Eksen)
03.07
Konut Kredisi Standartları
12.06
-75
09.06
Konut Kredisi Talebi
06.06
-50
* Pozitif/negatif değerler standartlarda gevşemeyi/sıkılaşmayı, talepte ise
ifade etmektedir.
2
09.09
03.09
06.09
09.08
12.08
06.08
12.07
03.08
06.07
09.07
03.07
09.06
12.06
06.06
Grafik 5: Konut Kredisi Standartları ve Talebi
09.05
Küresel krizin hemen ardından bankalar kredi
standartlarında sıkılaşmaya giderken, sıkılaşma en
yoğun olarak 2009 yılı ilk çeyreğinde gözlenmiştir.
Bu tarihten itibaren, bankaların kredi verme
-10.0
12.05
03.06
03.05
Kredi eğilimlerinin izlenmesi amacıyla TCMB
tarafından yapılmakta olan, Kredi Eğilim Anketi
önceki çıkarsamalara ek önemli
bilgiler
içermektedir. Anket sonuçları, ilgili çeyreği takip
eden ay içerisinde “http://www.tcmb.gov.tr”
adresinde Yayınlar/Süreli Yayınlar/Banka Kredileri
Eğilim Anketi başlığı altında yayınlanmaktadır2.
Sektör toplam kredilerinin yüzde 80’inden fazlasını
sağlayan bankalara uygulanan ankette gerek kredi
standartları gerekse kredi talebine ilişkin soruların
yer alması, kredi dinamiklerini yönlendiren arz ve
talep
faktörlerinin
ayrıştırılmasına
olanak
3
sağlamaktadır .
-7.5
Büyüme Eğilimi (Sağ Eksen)
Diğer yandan, işletmelerin kredi talebinin
ekonomideki daralma eğiliminin hissedilmeye
başlandığı 2009 yılının ilk çeyreğinde anketin
yapıldığı dönemden bu yana ilk kez olmak üzere
azaldığı görülmektedir (Grafik 4). Konut kredileri
talebinin ise tüketici güvenine paralel olarak düştüğü
gözlenmiştir (Grafik 5).
06.05
Kredi Eğilim Anketi
İşletmelere İlişkin Kredi Standartları
* Pozitif/negatif değerler standartlarda gevşemeyi/sıkılaşmayı, talepte ise artışı/azalışı
ifade etmektedir. İlgili döneme ilişkin büyüme eğilimi, GSYİH yıllık yüzde artışlarının
dört çeyreklik hareketli ortalaması olarak hesaplanmıştır.
03.05
0106
0306
0506
0706
0906
1106
0107
0307
0507
0707
0907
1107
0108
0308
0508
0708
0908
1108
0109
0309
0509
0709
0909
0
06.05
09.05
-100
10
-5.0
İşletmelere İlişkin Kredi Talebi
artışı/azalışı
2006 Yılındaki Finansal Dalgalanma ve 2008
Küresel Kriz Arasındaki Farklar:
2006 yılı Haziran ayındaki finansal dalgalanma
ve 2008 yılındaki küresel krizin kredi arzına olan etki
açısından ayrıştıkları görülmektedir. Buna göre, 2008
krizinde kredi arzındaki sıkılaşmanın 2006 yılına
3
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Sayı: 10-02 / 5 Şubat 2010
2006
* Radar grafiğinin dış çeperi kredi standartlarının değişmediği (kredi standartlarına
ilişkin net değişimin sıfır olduğu) durumu göstermekte, iç noktaya doğru ilerlendikçe
standartların sıkılaştığı durum ifade edilmektedir. 2006 yılındaki finansal dalgalanma ve
2008 yılındaki küresel kriz sonrasında, her kredi türü için sıkılaşmanın maksimum
olduğu değerler kullanılmıştır. Maksimum yerine son dönemlerin ortalama değerleri
alındığında da sonuçlar değişmemekte 2008 yılında kredi standartlarındaki sıkılaşma
2006 yılına göre daha derin olmaktadır.
2006 yılındaki finansal dalgalanma sonrasında
ticari kredilere olan talep sınırlı da olsa artmaya
devam ederken, sözü edilen dönemde toplam tüketici
kredilerin büyük çoğunluğunu oluşturan konut ve
taşıt kredilerine olan talebin finansal dalgalanmanın
hemen akabinde azaldığı gözlenmiştir (Grafik 7).
Grafik 8: Tüketici ve Ticari Kredi Hacimleri (Ocak 2007=100)
190
180
Tüketici Kredileri
170
160
150
KOBİ Kredileri
Ticari Krediler
140
130
120
110
100
09.09
2008
06.09
Uzun Vadeli (Ticari)
03.09
Kısa Vadeli (Ticari)
12.08
Konut
09.08
Büyük İşletmeler
06.08
Taşıt
Bankacılık sektörünün kullandırdıkları kredilere
ilişkin gerçekleşen kredi hacimleri de yukarıdaki
bulguları desteklemektedir. Grafik 8’den görüldüğü
üzere, 2008 yılı son çeyreğinde en keskin azalış
KOBİ’lere verilen kredilerde görülürken, 2009
yılının son çeyreğinde tüketici ve ticari kredilerde
görülen kısmi toparlanma KOBİ kredilerinde henüz
net olarak gözlenememektedir.
03.08
KOBİ
12.07
İhtiyaç
09.07
Ticari (Genel)
06.07
Kredi Arzındaki Sıkılaşma
03.07
Grafik 6: 2006 Finansal Dalgalanma ve 2008 Küresel Krizinden Sonra
2008 yılı krizi kredi talebi de bu anlamda farklı
bir davranış sergilemiştir. Nitekim, 2006 yılındaki
finansal dalgalanmadan farklı olarak, son krizle
beraber KOBİ’ler başta olmak üzere firmaların kredi
taleplerinde azalış olmuştur. Hane halklarının kredi
talepleri de 2008 krizi sonrasında çok daha keskin
biçimde azalmıştır (Grafik 7).
12.06
göre çok daha belirgin olduğu dikkat çekmektedir
(Grafik 6).
Grafik 7: 2006 Finansal Dalgalanma ve 2008 Küresel Krizinden Sonra
Özetle, 2008 yılında ortaya çıkan küresel krizle
beraber, artan belirsizliklerle birlikte büyüme
eğiliminin
yavaşlamasının
ardından
kredi
sıkılaşmasının tüm kredi türlerinde daha güçlü bir
boyutta gerçekleştiği gözlenmektedir.
Kredi Talebindeki Azalış
Ticari (Genel)
İhtiyaç
KOBİ
Taşıt
Büyük İşletmeler
Konut
Kısa Vadeli (Ticari)
Uzun Vadeli (Ticari)
2008
2006
* Radar grafiğinin dış çeperi kredi talebinin değişmediği durumu göstermekte (kredi
talebine ilişkin net değişimin sıfır olduğu), iç noktaya doğru ilerlendikçe/uzaklaşıldığında
talebin azaldığı/arttığı durum ifade edilmektedir. 2006 yılındaki finansal dalgalanma ve
2008 yılındaki küresel kriz sonrasında, her kredi türü için talep artışının minimum olduğu
değerler kullanılmıştır. Minimum yerine son dönemlerin ortalama değerleri alındığında
da sonuçlar değişmemekte 2008 yılında kredi talebindeki azalmanın 2006 yılına göre
daha fazla olmaktadır.
Ekonomi Notları
Neden sıkılaşma?
Kredi koşullarındaki kötüleşme, geri ödenmeme
riski ve vade riskinin yanında, bankaların fon
kaynaklarına ilişkin kısıtlarının da bir sonucu
olabilir. 2006 yılında bu tip kısıtların ticari kredi
standartlarını etkilediği görülmesine rağmen,
bankaların 2008 yılında kredi standartlarını
sıkılaştıran faktörler arasında likidite ve sermaye
kısıtlamalarını
belirtmedikleri
görülmektedir
(Grafik 9).
4
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Sayı: 10-02 / 5 Şubat 2010
Grafik 9: İşletmelere İlişkin Kredi Standartları Etkileyen Faktörler
100
Bankanın Likidite ve Sermaye Kısıtlarının Etkisi
75
Endüstri ve Ekonomiye İlişkin Algılamaların Etkisi
Rekabet Baskısının Etkisi
50
25
0
-25
-50
-75
faktörler arasında ise stok artışı ve işletme sermayesi
ihtiyacının bulunduğu görülmektedir. Firmaların
borçlarını yeniden yapılandırmak istemesinin ise
kredi talebini etkileyen en önemli unsur olarak ortaya
çıktığı ve bu durumun krizden bu yana kuvvetli
biçimde sürdüğü görülmektedir. Nakit akımları
düşen firmaların daha uygun koşullarda borçlarını
yapılandırmak istemeleri yine yukarıda yer alan
öngörülerle yakından ilgilidir.
06.04
09.04
12.04
03.05
06.05
09.05
12.05
03.06
06.06
09.06
12.06
03.07
06.07
09.07
12.07
03.08
06.08
09.08
12.08
03.09
06.09
09.09
-100
*Pozitif/negatif değerler söz konusu faktörün kredi
gevşetici/sıkılaştırıcı yönde etkilediğini ifade etmektedir.
standartlarını
Grafik 10: İşletmelerin Kredi Talebini Etkileyen Faktörler
100
75
50
Talep artıyor ama neden?
Belirsizliğin arttığı dönemlerde özellikle yatırım
amaçlı kredilerin, getirilerin belirsizleşmesi ile,
artmaması ve hatta azalması beklenir. Ancak,
daralma döneminin başlangıcında, üretimdeki
azalmanın talepteki azalmayı belli bir gecikme ile
takip
etmesi
durumunda,
artan
stokların
finansmanının işletme sermayesi ihtiyacını artırması
mümkündür.
İşletmelerin kredi talebindeki hareketlerin
nedenlerinin ayrıştırılarak gösterildiği Grafik 10’a
göre 2008 yılının ikinci yarısında sabit yatırımlardan
kaynaklı kredi talebi belirgin bir şekilde azalmıştır.
Daralmanın derinleştiği 2008 yılının son çeyreğinde
bile artışı halen pozitif kalan kredi talebini artıran
Ekonomi Notları
25
0
-25
-50
-75
Sabit Yatırımın Etkisi
Borcun Yeniden Yapılandırılmasının Etkisi
Stok Artırımı ve İşletme Sermayesinin Etkisi
-100
0604
0904
1204
0305
0605
0905
1205
0306
0606
0906
1206
0307
0607
0907
1207
0308
0608
0908
1208
0309
0609
0909
2008 yılı krizi ve sonrasında işletmelere ilişkin
kredi standartlarının sıkılaşmasında, bankaların
kendilerine özgü kısıtlarının değil, ekonomiye ilişkin
risk algılamalarının etkili olduğu belirtilmiştir. Genel
ekonomik görünüme ilişkin algılamaların bankaların
uyguladıkları kredi standartları üzerindeki olumsuz
yöndeki etkisinin, azalmakla beraber önemini
koruduğu görülmektedir. Bu durum, bankacılık
sektörüne hâkim olan ihtiyatlı tutumun zayıflayarak
da olsa sürdüğünü göstermektedir (Grafik 9). Öte
yandan, 2009 yılı ikinci çeyreğinden itibaren, rekabet
baskısı kredi standartlarını gevşeme yönünde
etkileyen bir faktör olarak ortaya çıkmıştır.
*Pozitif/negatif değerler söz konusu faktörün
gevşetici/sıkılaştırıcı yönde etkilediğini ifade etmektedir.
kredi
talebini
Grafik 10, 2006 yılında yurt içi mallara olan
talebin canlı kalmasının, bu yılın ikinci çeyreğinde
finansal piyasalarda ortaya çıkan belirsizliklerin
olumsuz
etkilerini
nasıl
sınırladığını
da
göstermektedir. Kredi arzının sıkılaştığı söz konusu
dönemde, ekonomik aktivitedeki daralmanın sınırlı
olması nedeniyle işletme sermayesi ihtiyacı ve/veya
borçların yeniden yapılandırması gereğinin kredi
talebini artıran unsurlar olarak ortaya çıkmadığı
düşünülmektedir.
İşletmelerin kredi talebine ilişkin anketten
çıkarılan bilgiler başka verilerle de tutarlı
gözükmektedir.
TCMB
İktisadi
Yönelim
Anketi’nden elde edilen veriler mevcut mamul mal
stoklarının seviyesinin, krizin reel sektörde belirgin
bir şekilde hissedilmeye başlandığı 2008 yılı sonunda
stokların normal seviyesinin oldukça üstünde
kaldığını göstermektedir. Bunun yanında, TÜİK’in
düzenlediği “Kısa Dönemli İş İstatistikleri”nden elde
5
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
edilen veriler iş gücü ödemelerinin kriz süresince
cirolardaki düşüşe göre daha yavaş gerilediğini
göstermektedir. Bu iki bulgu krizin başlangıcında
işletme sermayesi ihtiyacının arttığını destekler
niteliktedir.
Özetle, gerek Kredi Eğilim Anketi sonuçları
gerekse kredi ve mevduat faizleri arasındaki farkın
gelişimi kredi kanalının küresel krizin yarattığı şokun
etkisini artırıcı yönde rol oynadığını gösterir
niteliktedir. Hanehalkının tüketim amaçlı kredi talebi
ile firmaların yatırım amaçlı kredi talebi kredi arzı
koşullarından bağımsız olarak azalırken, firmaların
gerileme sürecine geçiş dönemine bağlı olarak azalan
nakit akımları ve mevcut borçlarını yeniden
yapılandırma ihtiyaçları bu kesimin bankalardan fon
talebini arttırmıştır. Bu durumun, ekonomi yazınında
sıkça bahsedildiği gibi, kredi koşullarındaki sıkılık
aracılığı ile cari üretimi olumsuz bir şekilde
etkilemesi beklenebilir.
Referanslar:
Bernanke, Ben S. and Gertler, Mark. (1995) Inside the
Black Box: The Credit Channel of Monetary Policy
Transmission, The Journal of Economic Perspectives,
Volume 9, No. 4, 27-48.
Ekonomi Notları
Sayı: 10-02 / 5 Şubat 2010
Horvath, Roman. (2006) Financial Accelerator Effects in
the Balance Sheets of Czech Firms, William Davidson
Institute Working Paper No. 847.
Schiantarelli, Fabio. (1996) Financial constraints and
investment:
methodological
issues
and
international
evidence, Oxford Review of Economic Policy, Volume 12,
Number 2, 1996 , 70-89.
Vermeulen, Philip. (2002) Business Fixed Investment:
Evidence of a Financial Accelerator in Europe, Oxford
Bulletin of Economics and Statistics, Volume 64, 213–231.
Ekonomi Notları, ekonomik gelişmelere dair tartışmalara zamanlı bir katkıda bulunmak
ve TCMB bünyesinde Türkiye ekonomisi ve para politikası üzerine yapılan çalışmaların
sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmak amacıyla hazırlanan hakemli bir yayındır. Burada
sunulan görüşler tamamıyla yazarlara aittir, dolayısıyla TCMB’nin ya da çalışanlarının
görüşlerini temsil etmeyebilir. Bu seri Yusuf Soner Başkaya ve Adnan Eken’in
editörlüğünde yayımlanmaktadır. Burada yer alan metnin tamamının başka bir yerde
yayımlanabilmesi için TCMB’den yazılı izin alınması gerekmektedir.
Görüş ve öneriler için:
Editör, Ekonomi Notları, TCMB Idare Merkezi, Istiklal Cad, No: 10, Kat:15 , 06100,
Ulus/Ankara/Türkiye.
E-mail: ekonomi.notlari@tcmb.gov.tr
6
Download