islam Hukuku Araştırmaları Dergisi, Sayı: 4, 2004, s.63-74 JOSEPH SCHACHT VE·islAM HUKUKU Doç. Dr. Talip TÜRCAN* Abstract joseph Schachf and islami c law . joseph_ Şchacht's studies represent the ultimate form of the classical orientalist approach to lslamic law and jurisprudence. The main thesis established by Schacht about the development process of lslamic jurisprudence·was adopted and considered as an authoritative and an irn:!futable opinion by his contemporary and the later Western oriental... istscholars. Schacht's thesis stili continues to direct the discussions on ·the matter and to keep its importa'!t. In this article, we only intended to give a short general description of Schacht's opinions. Therefore, the article hardly cöntains ·any criticisin of them. Key Words: joseph Schacht, lslamic Law, origin of lslamic law, Sun na. Oryantalizmin İslam hukukuna ilişkin klasik yaklaşımı Joseph Schacht (ö.1969)'la .birlikte nihai formuna kavuşmuştur. Schacht'ın çalışmaları, klasik oryantalizmin İslam hukukuna ilişitin tespitlerinin yalnızca bir hulasasını vermekle kaJmaz;. aynı zamanda yeni katkılarla birlikte, önceden ileri sürülmüş filtirlerin güçlü temellere kavuşturulması gayretini de içerir. Schacht, İsHl.m hukuku araştırmalan bakımından geldiği noktada, kendisinden önceltilerin (Hurgronje, Goldziher, Margolioutlı, Lammens) katiularının önemini açıkça vurgular. Hatta o, batılı çalışmalar anlamında, İslam hukukunun (Muhammadan law) tabiatını kavramamızı Snouck Hurgronje'a borçluyuz, der. 1 Bununla birlikte Schacht, tabi olduğu bilimsel geleneğe İslam hulntku alanında yeni katkılarda bulunduğunun da farlundadır. Niteltim o, ortaya koyduğu çalışmaların eskilerin yalnızca farldı bir uslupla ifadesinden ibaret .olmayıp, yıllar süren araştırmalarına dayalı ve önceltilerin yerine geçecek düzeyde yeni tespitler içerdiğiııi de belirtir. 2 Schacht'ın çalışmaları, • S. D. Ü. ilahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Schacht, Joseph, Tlıe Ori,!Jins of Mıılıammcıdan Jıırisprı.uleııce, The Ciarendon Press, Oxford 1~50, v-vi. Schacht'ın, bcniıns"t!diği yaldıııııının ilk ortayıı lwyucusu olarak Ignaz Cioldzihcr'i gösterdiği hususunda ayrıca bkz. Coıılsim, K. J ., ,\ Ilistury qf" Islcımic Law. The University Press, gdinburğh 1964 (Reprintcd 2001), 4. 2 Schacht, 1hı lntmdııction to /slwı~ic Law, The Ciarendon Press, Oxford 1964 (Rcprintcd 1971), vi. 1 64 Doç. Dr. Talip TÜRCAN kendisinden sonralti ldasik oryantalist geleneğe bağlı İslam hukuku araştır­ malan bakımından otorite niteliği kazanmıştır. Mesela Coıılson bu hususu, 'Schacht'ın İslam hukukunun kökenierine (origins of Shari'a lm,·) ilişitin genel esasları- balumından çüriitülemez bir tez geliştirdiği' biçiminde ifade etıniştir. 3 Schacht'ın geliştirdiği tez, yalnızca onu benimseyenler balumın­ dan değil, aynı zamanda muhalif görüşlere saltip olanlar üzerinde de etltili olmuş, bilhassa İslam hukukunun kaynaldan ve ldasik teorinin teşelddilü meseleleri ekseninde gerçeldeşen tartışmaları yönlendirmiştir. Bu bağlam­ da, Schacht'ın tezine yönelik hem Batı hem de İslam dünyasında çeşitli eleş­ tiriler kaleme alınmıştır. 4 Schacht'ın İslam hukuku meselelerine ilgisi, kendi ifadesine göre, ne bir hukukçu ne bir karşılaştırmalı hukuk bilgini ne de bir sosyolog sıfatıyla­ dır. O, A.n Introduction to Islamic Law başlıklı eserinin önsözüride, eseri kaleme alış biçimini ifade ederken, kendisini, İslam ve İslam'ın bir açılda­ ması olanİslam hukuku araştırmacısı olaral\. nitelemektedir. 5 Gerçekten de Schacht'a göre İslam'ı anlamal\., ancak İslam hukukunu kavramalda mümkündür. Zira İslam hukuku, İslam düşüncesinin mükemmel b~r örneği, İsla­ mi yaşam tarzının en tipik bir tezahürii ve bizzat İslam'ın özüdür. 6 Göriiieceği üzere, Schacht'ın İslam hukukuna yönelik ilgisi, salt hukuk bilimine ve tarihine dönük kaygılarla değil, onun kavranınasının İslam araştırmaları balumından bir zonınluhık arz etinesinden ötürüdür. Schacbt'ın İslam hukukunun kökeni ve teşelddil biçimi haldnndalti temel tezi, Hz. Peygamber'in risalet görevine ilişitin tanımlayıcı yaldaşımıyla ilgilidir. Zira, ona göre; Hz. Peygamber yasama faaliyeti yoluyla haltim ört! hukuku değiştirmek için çok az nedene sahipti. O'nun amacı bir peygamber olarak yeni bir hukuk sistemi -bağlılaiının tüm yaşamını düzendoğrudan 1 · Coulson, 4. Bu hususta örnek olarak bkz. Azami, .1v1. :\i., Stııdies in Eady Ilmlith Literatııre, Bcirut 1968 (Türkçe çevirisi: İlh Devir Ilculis Edebiyütı ve Peygamberimiz'in Iladi.sleri'nin 'I'edv'in 'I'wi/ıi, çev. Hulfısi Yavuz, İstıinbul 1993); a.ınlf., On Sc/uıcht's Origin.~ of Mıılumımaclan .Jıırisımulence, New Yorl~ 1985 (Türkçe Çevirisi: İslı.ım Ji'ıkhı ve Sünnet -Oı:ymıtalist J. Sclıacht'a Eleştiri-, çev. Mustafa Ertürl\, İstanbul 1996); Ahınad Hasan, Tlıe Early Developnıent of Islamic Jıırispnulence, Islamabad 1970/Reprinted 1988 (Türl\çe çeı.-irisi: İlh Dönem İskım lfıılmh Biliminin Gelişimi, çev. Halul\ Sungur, İstanbul 1999); IIallaq, Wael · B., "From Regional to Personal Sehools of Law? A Reevaluation", Islamic Law und Soeiety, Vol. 8, No. 1, (Februaıy 2001), 1-26; a.ınlf., "Was al-Shafi'f the Master Architect of Islamie Jurispnıdenee?," Interııat:ionul Journal of ıHillı.lle East 8ttu.lies, 4 (Noveınber 1993), 587-605 (Türkçe çevirisi: "Şiifi'i Hukuk İlıninin Baıııniınarı mıydı?", çev. İ. Hakkı Ünal, 8ilnni Parcu.lignuının Olıı.,:;;ımııında Şc{(i'i'nin Rolii (Hazırlayan: M. Hayri I<ırbıt§oğlu), Anlmra 2000, 49-72) ve aynı ınüellifin diğer çalışınaları (genel olarak). 5 Schaeht, i\n Introclııction to Islamic Law, v. l• Schaeht, "Pre-Islaınie Baekground and Early Development of" Jurisprudencc", Law in Tlıe i\Iillclle East (VoL I: Origin and Develeopıncnt Of Islaınie Law), gdited by :\fı~iid Khıidduri and Herbert J. Liebesny, The Middle East Institute, Washington,. D. C. 1955,. 28; a.ınlf., An Introdııetion to Islcımic Law, L 4 Joseph Schacht ve islam Hukuku 65 lerneyi öngören bir sistem-' kurmak degil, bir kimsenin nasıl davranması, neleri yapıp nelerden lmçınması gerektigini ögretmekti ki, böylece o kimse ahirette hesabı geçip cennete girebilsin. Bundan ötürü, genelde İslam ve özel olarak da İslam hukuku ibadetlere, hukuka ve ahlaka ilişitin yükümlülükleri aynı şekilde düzenleyen ve her birini aynı dini iraden!n/emrin otoritesine baglayan bir ödevler sistemi niteligindedir. 8 Diger bir ifadeyle, İslam hukuku çok büyük ölçüde özel ve bireysel niteWdi bir yapıya sahip olup, kişilerin hak ve ödevlerinin toplaınından ibarettirY Schacht İslam huluıkunuiı, teknik anlamda, hicri ilk yüzyılınbüyük bölümünde mevcut olmadığı ve hukukun, tıplu Peygamber döneminde olduğu ğibi, dini sahanın dışında kaldığı kanaatindedir.ıo Öyle ki, ğenel olarak eski Arap örfi hukuku 11 ve bilhassa eski hakemlik usfılü Medine halifelerinin yönetimi altındaki İslam toplumunda varlığını sürdürmüştür. İlk halifeler kadi tayin etmedilderi gibi -zira kad!lik, İslam'ın, Emevi devrine ait ve hukukun İslaıcileştirilmesinde en önemli rolü oynayan bir kurumudur-, 12 İslam adiiye teşkilatıııııı temellerini de atınış degillerdi. Yine lusas ve diyete ilişitin hükümlerin uygulanması da maktfılün yalunlarıııııı yetltisinde kalmaya devam etti. Bununla birlikte, ona göre, İslam hukukunun ayırt edici nitelikleri, kanıt niteliğinde yeterli tarilli verinin yoluuğu balumından İslam hukuk ta- Schıtcht, "Islamic Law", Encyclopcıedia of the Social Science, I-1\'V, New York 1957, \1II, .145. Schacht'ın, bir sayfa öncesinde, İslam'ın baJllangıçtan itibaren bir din olmasının yanı sıra, aynı zamanda politik bir yapı (political cntity) ve onun hulnılmnun da, teorik olarak, İnımanların yalnızca bütün dini ve ailevi yaşamlarını değil, fakat a~uı şekilde sosyal ve politik faaliyetlerini de hiçbir sınırlama olmaksızın kapsayan bir ahiilki ~iiküın­ lülüklcr doktrini olduğunu söyledikten sonra (bkz. \1II, .144), yukarıda belirtilen kanaatİ nasıl savunduğunu anlamanın güçlüğüne, bu yazının amaçları arasında olmamalda birlikte, işaret etmeden geçeıneycceğiz. ~ Schaeht, "Pre-Islamie Backğround and Early Development of Jurisprudcncc", .ll. ,\yrıca bkz. Schacht . .An hıtrodıtction to Islamic Law, 1. İslfun 'da din, ahiilk ve lmlnıl\ kuralları ilişkisi ve ayırımı hakkında bir değerlendirme için bkz. Türcan, Talip, İslam Ilııhııh Biliminele Ihdwh Xonnu -f(avrwnsal ,\ıwli::; 'Ue Geçerlilih Sonıııu-, ,\nkara Okulu Yayınları. ,\nkara 200.1. 145-170. '' Sehaeht, ,\ız Iııtrodllction to Islwnic Law. 4. İslam hukulmnun hatılı anlamda belli baıılı ğcnd prensipler üzerine kurulu bir sistem olmaktan ziyade, bir hükümler lwlel\siyonu (a collcction of preccpts) niteli taıııdığı lıususund;ı ayrıca bkz. Schacht, "Islamie Law", \1II, 344-345. 10 Schacht, "Prc-Islamie Background ımd garly Development of Jurisprudence", 35; a.mlLAn Iııtrocluctioıı to Islanıic Law, 19. 11 Schacht'a göre, İsh1m öncesi ,\raplar'ın örfi, hukukuıur ilişkin telmili tcrmiııoloji, ünemli ölçüde İslfım hukukunun telmili tcrıninolojisindc mrlığını devam cttirmiştir. ,\ncak bunun tersi geçerli değildir. Yani İslfım hulmlmmın terimlerinin müsbet bir kanıt olmadıkça, İsiilm öncesi döneme kadar gideceği farz edilıncınclidir. Bkz., \n Iııtrodııctimı to Islwnic Law, 8. 12 Schacht, ı\n Iııtrochıctioıı to Islwnic Laıi!J, 26. 7 66 Doç. Dr. Talip TÜRCAN rihinin en kapalı dönemini temsil etmesine ilk üç nesilde ortaya çılunıştı. ı ;ı rağmen, Peygamber'den sonraki Sclıacht'a göre İslfıın hukuku, İslfıın'a dayalı olarak ohişturulınakla birlikte, hammaddesi balaınından büyük ölçüde ga~T-i İslami (non-Islaniic) unsurlar içermektedir. Farklı kökeniere sahip olan söz konusu unsurlar, dini ve ahHHu ölçütlere vurulmuş ve hukukun teşekkül süreci içinde y~lınesak bir karakter kazanmıştır. Şu kadar ki, gerçekleşetirilen İslfurıileştirme faaliyeti hukııkıııı tüm al:ınlannda aynı düzeyde olmamış; kimi kunıınlar bir lusıın ayın edici niteliklerini lmnıınuştur. 14 Hukulu doktrinin İslamileştirilmesi süreci, Şafii'nin Peygamber'den nakledilen hadisleı:e ve sistematik alul yürütme yöntemine dayalı teorisini geliştirip kaleme almasıyla bü)iik ölçüde taınaınlanınıştır. 15 İslam hukukunun oluşumunda belirleyici olduğu Schacht tarafından ileri süriilen mevcut uygulamanın İslfımileştirilmesi (ya da dinileştirilınesi1(') faaliyeti ile Coulson'ın İslfım hukuk biliminin nasıl teşekkül etmeye başlarlığına ilişkin 'mevcut yargısal pratiğe ınıılıalif tutuma sahip ilk uleınanın, bireysel davranışlan dini etik temelli standardlanı göre tasnif etme çabasının bir neticesi' olarak gören yaklaşıını 17 arasında bir ınukayese yapılabilir. Esasen Schacht'ın da İslam hukukunun teşekkülünde eski hukuk ekallerinin son Eınev!ler yönetin1indeki hallun ve idarenin uygulaınalanna (popular and adıninistrative practice) yönelik muhalefetini önemli bir etken olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Nitekim o, bahse konu muhalefetin, muhalif grubun hadisçiler hareketine evrilınesinden sonra, daha da güçlendiği kanaatindedir. ı ı; Şu halde, bu ~espitlere bağlı olarak, Schacht'ın, İslam lıu­ luıkunun oluşumuna yol açtığını ileri sürdüğü muhalefet olgusu temelinde eski hukuk ekolleri ile hadisçiler hareketi arasında bir benzerlik kurduğu söylenebilir. Schacht, ga)T-i İslam! kökenli huluılu kurum ve uygulamaların İslam hukukunda muhafaza edilmesi (retention) faaliyetinin, hukuk biliminin oluşnin sürecinde bir lusıın huluılu kavram ve ilkelerin ve hatta hukuk biliınine ilişitin ltiıni temel filtirlerin de iktibasma (reception) yol açtığı kanaatindedir. Sözgelimi, Roma hukukunun opinio pnıclentium kavramı, eslti lıu­ luık ekallerince formüle edilen ve ~iiksek düzeyde kunıınsallaşrmş olan Hl.euıamn icmaı kavramı için bir model teşltil etmiş görünmektedir. Yine beşeri dmTanışlann nitelenmesinde başvurulan alıluim-ı lzamse kavrarm Stoa felseHchııuht, "l're-Islmniu Baukground and Early Development of .hırispnıdcn, ·t:~·. JJ. Suhauht. "l're-lslııınie Baukground and l~arly lkvelopnıent of .lurispnıdunee", 28. ıs Suhaeht. "l're-Islaıniu Baukground and Early lkvclopnıunt of .Jurispnıdencu", SJ; a.ınlf.. ı\ıı hıtroclııction to Islwııic Law. 46. 1 '' .Şeriat'ın meydana gelmesinde teınul fikrin yaııanıa ilişkin bütün tczfihürlurin dini bakımdan dcğerlendirilnıusi olduğu hususunda bkz. Suhaelıt, "Şcrl'at", .Hi/li l~iJitim Bcclumlığı. İsldm Ansildopecli..'-ıi, I-XIII, l~skişehir 1997, XI, 4J 1. 17 Coulson. J(ı-37. ıK Suhadıt, 1\11 Iııtrodııctioıı to Islamic l.A.t'iJI.!, J4. JJ 14 joseph Schacht ve islam Hukuku 67 fesinden; kıyasın yanı sıra, istıslıab ve istıslalı gibi diğer hukuld akıl )iirütme yöntemleri Yahudi hukukundan alınını§tır. Schacht'ın iddiasına göre, Roma ve Bizans hukuku, Kilise hukuku (Doğu Kiliseleri), Yahudi. hukulm (Talınudik ve Rabbfmi hukuk) ve Sasani hukuku kuluçim döneminde -hicri ikinci )iizyılın doktrinlerinde açığa çılunak üzere- te§ekkiil etmekte olan İslam hukukuna sızını§tır. ı<J Bununla birlikte Schacht, İslam hukuk biliminin mevcut bir hukuk düzeninden doğınadığını; kendi kendisini yarattığını da açıkça ifade etmektedir. Belirtilen hususu o, İslam hukuk biliminin lıicri birinci )iizyılın sonu ile ikinci )ii~'llın ba§ında te§ekkül edi§ biçimine ili§kin haltim durum ile ınodernist İslfun hukukçularının kendilerinin içinde buldukları durum arasında bir benzerlik kurarak açıluaınakta ve modern dönemde hukuk bilginlerinin bir kez daha yeni bir yasama faaliyetini hazırla)'Ip harekete geçirdiklerini belirtınektedir. 20 Schacht, İslam hukuk biliıninin, eslti doktrinin ınii§­ ter~k yapısı ve bu yapının eslti ekallerde sonradan yaygın hale gelmesi sebebiyle tek bir merkezden doğduğunu kabul etmektedir. Bu, İsiaın hukuk biliıninin tek bir yerde olu§turülduğu anlamında değil, ilk teorile§tirme ve sisteınle§tirıne faaliyetlerinin tek bir fikri merkezden ba§ladığı anlamındadır lti, o söz konusu merkezin Irak olduğu hususunda Goldziher'in kanaatine katıldığını belirtmektedir. 21 Aktardığıınız yalda§ıının doğal bir sonucu olarak Schachi:, luasik İslam hukuk biliminin ka)nak teorisine katılınaınaktadır. Ona göre, İslam Inıkuku, klasik teoride öngörülenin aksine, direkt olarak Kur' an' dan çıkarılınam ı§ tır. İslam hukuku Emevi yönetimi altındaki halkın ve idarenin uygulaınalarına tabi olarak geli§nıi§tir. Üstelik söz konusu uygulamalar Kur'an'ın ruhundan (makasıd/intentions) ve hatta açık sözünden sıklıkla a)Tılmı§tır. Schacht, bilhassa ibadetlere, aile ve miras hukukuna ait olan birçok lnıkuk kuralınııi ba§langıçtan itibaren Kur'an'a dayandığını; fakat en temel kurallar bir yana bıralulırsa, Kur'an'dan alınan normların İslfun hukukuna hemen neredeyse istisnasız §eltilde doktrinin geli§ınesine ili§ltin sürecin iltincil a§aınasında dahil olduğunu ifade etmektedir lti, bu geli§ınenin en ileri boyutta gerçekle§tiği dönem eslti hukuk ekolleri!Jin ortaya çıktığı hicri iltinci )iiZ)'llın ba§Iangıcına denk dii§ınektedir. Kur'an'dan elde edilen normların İslam luıku­ lnına dahil edilmesi, özellilue, forınal hukuld sonuçların, Kur'an'ın esas itibariyle dini ve ahiald niteliidi olan kurallarından çıkarılıp, Kur'ani yasnınada detaylı olarak yer alınayan sözle§ıneler ve haksız fiiller gibi huluık alanlarına Schacht., \n Introdııction to lslwııic Law, 20-2 I. Schacht, ,hı hıtToclııction to Islwııic Law, ll O. 21 Schaclıt. Tlıe Oıi.ıJins qf' Mlllıwıımadcın Jwisprıulence. 222-22:1. ,\yrıca blo~. a.ınlf.. ,\n Introclıwtimı to Islwııic L!t'U1-', 28-20. 1 '' 20 68 Doç. Dr. Talip TÜRCAN uygulanması şeklinde olmuştur. 22 Bununla birlikte söz konusu tespit, Schacht'a göre, yalnızca Kur'an'da detaylı olarak ele alınmayan hukuk alanları hakkında değil, oldukça ayrıntılı olarak yer alan ibadetler, aile ve miras hukulm alanları bakımından dahi g·eçerlidir. 23 Schacht'ın ilk dönem İslam hukuk biliminin teşekkülünü açıklamak üzere geliştirdiği tezin en önemli dayanağı yaşayan gelenek/sünnet (living tradition/sunnah) kavramıdır. Ona göre eski Araplar'da teamiii ya da kaidevi örf (precedent or normative custom) anlamı taşıyari sünnet telakkisi, İslam hukuk biliminin temel kavramlarından birini teşkil etrrıiştir. 24 Eski hukuk ekaileri doktrinlerini oluştururken sünnet kavramını merkeze almışlardır ki, bu içerik balumından daha sonra Peygamber'e nisbet edilen hadislerle aynı şey değildir. Schacht'ın yaşayan gelenek ya da sünnet dediği söz konusu kavram, eski hukuk ekallerinin yaklaşırnma göre, her bir ekolün kabul edilmiş doktrininde ifadesini bulan toplumun ideal pratiği anlamındadır. Yaşa­ yan sünnet, her ne kadar Iraklılar, otoritesinden istifade etmek üzere ilk defa (Şrui!'den daha önce) Peygamber'in sünneti terimini kullanmış olsalar bile, eski hukuk ekallerinde henüz münhasıran Peygamber'e nisbet edilen hadislerde açıklanandan ibaret değildi. 25 Iraklılar'ın aksine, Medine ekaiii Peygamber'in sünneti kavramından haberdar değildi. 26 Medine ekolü yaşa­ yan gelenek kavramını ifade etmek üzere amel terimini kullanmıştır. Onlara göre Medineliler'in ameli, ekolün yaşayan geleneğinin nihai kriteri konumundadır. Söz konusu amel kavramı, yalnızca fiili örfü.yansıtmaktan ibaret değildir; içinde teorik ya da ideal bir unsur da barındınr. 27 Buna karşılık Iraklılar, doktrinleri fiilen Yaşanan idari prosediiri.i onaylamasına rağmen, aınel terimini neredeyse hiç kullanmamışlardır. Fakat bu tespit, eski iki hukuk ekoliinün yaşayan gelenek kavramına ilişitin telaklaleri arasında esasta bir farklılığın bulunduğu anlamına gelmemektedir. 2 s Sehaeht, The Or(giıısqt" jfııhcımmcıclwı .Jıırispnuleııce, 224-225, 226, 227; a.mlf., "l'rcIslaınie Bacl\ğround and Early Development of .Tıırisprudenee", 41-4.2; a.mlf., i\n Inti·o- · dııctioıı to IslmHic Lcıw, 29: 2J Sehaeht, The Oıigiııs ql Mıthanmwclan .JııriBpnuleııce, 224-225; a.mlf., An Intmdttction to Islcmıic Law, 29. 24 Selıaeht, .\n Introduction to Islwnic La-w, 17. Selıaeht'ın ya§ı;yan gelenek/sünnet kanamını olu:ıtururken <Ioldziher'in 'küken itibariyle pağanist olan sünnet teriminin İsitım tarafından alınıp benimsendiği' ve ,.\{arğoliouth'un 'sünnetin bir hukul\ prensibi olarak, esasen, toplumun ideal ya da lu1idevi uygulaması (normative usağe/iirt) demek olup, sonradan l'eyğamher'ee ycrle§tirilen teamiiiler biçimindeki sıııırlı anlamını kazandığı' yolundaki görüşlerine dayandığı hususunda bkz. The Or(gins qt" Mıthwnmuclwı 22 .Jwispnulence, 58. 25 Sehaeht, Tlıe Or(gins qf"Mıtlıwnmculwı ./wispnulence, 2 '' Sehaeht, 1/ıe Ori,gilıs qf"AfıthwHmadwı .Jzui,.;pnulence, 27 Sehadıt. 1/ıe Uıi,gilıs qf'.\fıtlıwHmwlwı. .lıııispnuleııce, 2 ~ Sehaeht. 71ıe (Jıi,gins r!f"Jlıtlıwnmadwı .lwispnulence, 7.1, 7Cı, SO. 7Cı. (ıS. 7Cı. joseph Schacht ve islam Hukuku 69 Eski hukuk ekallerinin doktrinlerinde ifadesini bulan yaşayan geleneklerine karşı, hicri ikinci )iizyılda, aslında son Emeviler dönemine ait tatbikata karşı hukuk ekallerince geliştirilen muhalif tavrın, bu kez kendilerine dönmesinden başka bir şey olmayan hadisçiler hareketi ortaya çılrmıştır. Hadisçiler hareketi dini ve ahialu temelli bir muhalefeti temsil etmektedir. Hadisçilerin temel tezi, Peygamber'in sünnetini, eski ekallerin yaşayan gelenellierinin değil, O'ndan nakledilen ve bir isnad sistemine sahip olan rivayetlerin temsil ettiğini ileri sürmeleridir. Schacht'a göre, hadisçilerce dini ve ahialu endişelerle hicr1 ikinci )iizyılın birinci yarısından itibaren tedavüle sokulan rivayetler içerik bakımından dini hukulda ilgili oldukları ölçüde hemen hiçbirinin sahih kabul edilmesi mümkün değildir.-2 \1 ' Peygamber'in otoritesiyle desteldenen hadisler karşısında eski hukuk ekallerinin yapabildiideri en iyi savunma, Schacht'a göre, yorum yoluyla hadislerin önemini azaltmak ve kendi doktrinlerini, Peygaınber'e nisbet edilen başka hadisler yoluyla ifade etmekten ibaretti. Bu tavır, hadisçiler hareketinin başarılı olduğunun bir göstergesidir. Bıqıunla birlikte, eski hukuk ekaileri Peygamber'den nakledilen hadsileri, ancak kendi doktrinleri ile bağdaştığı ölçüde benimseınişlerdir. 30 Söz gelimi Medine ekolii, hadislerle amel çatıştığında, arneli üstün tutup hadisleri bıralrmıştır. 31 Ayrıca eski huluık ekallerinin doktrinlerini ifade ederken Peygamber'den daha çok sahabeden gelen rivayetlere dayandıkları görülür. Onlar bahse konu tavırlarını, sahabilerin Peygamber'in sünnetinden habersiz olamayacaldarı ve onu daha iyi bilebilecelderi gerekçesiyle izah ederler lti, bu aym zamanda Peygamber' e nisbet edilen hadisiere karşı bir savıınma biçiınidir. 32 Niteltim eslti hukuk ekolleri sahabilerin tek tek Peygamber'den rivayet ettikleri hadisleri, bizzat onların görüşlerine yönelik güvenlerini gerekçelendirınek için kullanınış­ lardır. Bu, Şafii tarafından, Peygamber'den naliledilen ınücerret rivayetlerin eslti ekollerce zıınnen beniınsendiği biçiıninde yonıınlansa da, gerçekte söz konusu rivayetlere karşı tutumun bir göstergesidir:n Şafii, sünnet konusunda hadisçiterin esas tezini beniinseıniş ve İslam hukukunda haltim telaldti konumuna )iikseltmiştir. Sünnet, Şafü'ye göre, · Peygamber'den naliledilen hadislerin içeriğinden ibaret olup -ki sika oir rav1 tarafından rivayet edilen haber-i vahid bile Peygamber'in sünnetini tesis etme hususunda yeterlidir-34 eslti hukuk ekallerince tamınianan 'toplumun idealleştirilıniş tatbikatı' biçimindeki sünnet kavramıyla bir ilgisi yoktur. 35 Belirtilen yaldaşımıyla Şafii, kendisini hiçbir zaman hadisçi hareketinin Schacht, An Introdııctimı to Is/amic Law, 34. Schacht, An Intmdııction to Islamic Law, 35-36. 31 Schacht, The Origins of i\luhammadan .Jurisımulence, 32 Schacht, The Origirı..'i ofil;!ıılıammadan .Jıırispnulence, 33 Schacht, The Origins of Mııhammadan JıırL'iplıu.lence, 34 .Schacht, The Origins ofı\Jııluımııuulan .Jıırisımu.lence, 35 Schacht, An Intmdııction to Is/amic Law, 47, 58, 77. 2 'J 30 64. 49-50. 44. 52. 70 Doç. Dr. Talip TÜRCAN içinde görınemesine rağmen, ki o kendisini Medine ekolünün bir temsilcisi olarak nitelemektedir,·1(' öncelti doktrinin devam ·~den gelişiminden a~Tılınış oldu:17 Schacht'ın, Peygamber'e nisbet edilen hadisler konusundalti esas yak- laşımı, hadsilerin Kur'an'la birlikte İsli'im hukukunun orijiiıal temelini teşkil etmediği; onların bir ka~nak ·olarak tanınmaya başlandığı dönemde İsi !'im hukukunun bir kısım temel prensiplerinin . zaten mevcut olduğu biçimindedir ..ı ı; Schaclıt, eslti ekallerinin geliştirdikleri hukuk teorisinde icmi'i filrrinin belirleyici bir unsur teşltil ettiğini; ekallerin tiim mfısliimaıılann icuuiı ile ulemamn icnıaım biribirinden ayırdıklarını ve esas prensiplerde müslümanların icınfunı, uzmanlık gerektiren hususlarda ise uleınanın icınaını nihai ve yanılmaz bir delil olarak kabul ettiklerini ifade etmektedir. Şafii'nin eslti ekallerin taltipçileriiıden birisi ile icma üzerinde yaptığı tartışınadan hareketle Schacht, icmihn oluşumuna katılacak hukukçuların görüşlerinin geçerliliği balumından, bulundukları bölgenin halluııca fakih olarak tanınıyar olmaliırımn ve icıni'iıri gerçekleşmesi bakımından da, ulemi'inın çoğunluğuna ait ittifaluıı mevcut olmasının eslti ekollerce yeterli görüldüğü sonucuna varmaktadır. Ona göre, belirtilen icma kavramı hem Irak hem de Medine elwlii bakımından ortak bir yaklaşımı yaıısıtmaktadır:1 ' Şu kadar lti, Medine ekoliiniin icnıa telakltisi, bir hususta Irak ekoliiniin cınla~ışından a~Tılmaktadır. Medine ekolü, yerel/bölgesel bir icmi'i fikrini beniınseıniştir. Onların yaklaşımında icına, yalnızca Medine'de yaşayan otoriteleri kapsar. 40 Buna karşılık, Iraklılar'ın icınii filui yerel/bölgesel değildir. Aııcak Irak ekolüııün icma telakkisi, Schacht'a göre, her ne kadar teorik olarak tüm bölgeleri içine alacak genişlikte olsa da, pratikte :Medine ekoliinün icmii kavramı gibi a~nı yerel karakteri taşımaktadır. O, söz gelimi 1 .ır. tlehaeht . .-tiı hıtrodııetion to Islwnic: Law, 58. Sdıacht, T/ıe Or(~iııs qlJiıılıwnnwdwı .Jwispnulenc:e, 67, 80 . .ı~ tlchaeht, Tlıe Or(!Jins qf' .\lıılıwıımadwı .fıırispnuleııce. 40. Coulson, .Schadıt'ııı gdiııtirdi.i\i tezin genel esasları bakımıııdaıı çiiriitiilemez 'nitelikte olduğunu; zinı l'cygaın­ 17 ' ber'e nisbet edilen hulmki prensipierin biiyük çoğunluğunun apokrif malıiyct taşıdı,i(ını ,!(eriye diiııül• iıı:ıfı (baek-r.rojcction) siireeiııiıı bir sonucu olara!\ ortaya çıktığını beniınseıııcktedir. Bununla birlikte. ona giire, bizzat Kur·an müslüman toplumun ılcil sorunlarına yiinclik bir tanr almı:ı \'c yine Peygamber de ~ledine'ddd ~iil•sd\ politik \'C hukuld rolü ,!(ereği sorunlarla doğrııdan ilgileııınck zorıinda kalmıl}tır. O nedenle Coııl­ son . .Sehaehfııı 'hukul(i içeriidi hadislerin kanıt değerinin ancak yalda:ıık hierl yüziindi yıla kadar geri giitürülebilece,ğini' \'C l'c~·.!(aınber'e atfedilen her bir lmralın sıhhatinin inkılrını iingiireıı yaldmpmının bcniınseıııııesi halinde, İlk diinem müslüman toplııııııın hulmki ,!(cli:ıim tablosunda bir bo~luğuıı farz edilmesinin gerelweeğini: halbuki pı'atik açıdan ve tarihi ko~ullar dikkate alıııdıQıııda biiyle bir ho:ılııl\ fil•rinin kabulünün zor oldıığıınıı siiyleıncktedir. Bkz. 1t IliRtrny <!( lslwııic La'ix), 64-65 . .ı•ı Selıaelıt. 7/ı.e Oıi,tıills qf' .\lıılıamnwdwı Jıııi.~pnuleııc:e. 82. ~o .Sdıııeht, 7/ıe Oıi,!Jiııs ı~(Jfıılıwıımadwı .Jıııispnıclenc:e, 83. \'C joseph Schacht ve islam Hukuku 71 Ebfı Yfısuf'un 'tüm aslıabımızın icmaı' biçimindeki ifadesi ile :tvliUik'in 'bizim icma edilmiş uygulamamız' biçimindeki refarans tarzı arasında, yerellik açıs­ ından, pmtikte bir fark olmadığını düşünınektedir. 41 Aynen her iki ekol de, sahabe içinde!1 kendi otoriteleri olamk gördükleri kimselere nisbet ettikleri doktrinleri hakkında sahabenin icmaının gerçekleştiğini ileri sürerler, ki bu, . doktrinin kökenieri balumından nihai lu:iter niteli.ğindedir. 42 Schacht'ın tezinde :;ıaşayan geleııeh ve ulemanın icnıaı lmvramları arasında sılu bir bağ bulunmaktadır. Ona göre, eski ekallerde hukulu doktrinin gerçek temeli, Peygamber'e ve hntta sahabeye nisbet edilen hadisler değil, ekolün, nlemanın icınaında ifadesini bulan yaşayan geleneğidir:1 :ı Schacht'a göre Şafii'nin icma telakkisi, eserlerini kaleme aldığı süreç boyunca sürekli bir gelişim göstermiştir. Şafii başlangıçta eski icma kavramını benimseınekte ve kullanmaktadır. İcınil kavramma ilişkin değer­ lendirmeleri neticesinde, bir dönem onun bağlayıcılığıııı ve hatta varlığını inl~ar etse bile, sürecin nihayetinde icmaı tabi (subsidiary) .ve önyargıya dayalı/duygusal (ad lıoıniııem) bir delil olarak kabul etıniştir. 44 Zira Şafil'yi= göre icma, hem eski ekallerin . doktrinlerince hem de klasik teorije öngörülenin aksine, deliller hiyerarşisinde sünnetin altında yer alır. F."ski ekallerin doktrinlerinde ve klasik teoride icma hukuk sisteminin tüın\~nü garanti ettiği halde, Şafii'nin yaklaşımında yalnızca ~uyasa dayalı son{ıcu garanti ederY Klasik teori, Şafii'den sonra eski ekallerin icma kavramına (esk~ icma kavramı) tekrar dönmüştür. Çünkü Şafil'nin, uleınanın icm?ıını reddE!den ve icm?ıı yaliuzca bir bütün olarak4 (' müslüman toplumun üzerinde ıızlaştığı doktrine hasreden yaklaşımı başarılı olmamıştır. Bununla birİikt~. klasik teori, eski icma kavramını olduğu gibi almamış, Şafii'nin Peygam!Jer'den nakledilen hadislerin içeriğinden ibaret gördüğü sünnet kavramını tfa benimsemiş ve onu ulema icm?ıının otoritesine dayanarak müdafaa etmişcir. Bu, Şafi1'nin hukukta en yüksek otorite olarak Peygamber'den gelen hmi:\sleri yaşayan gelenek ve icmaın yerine ikaıiıe etme ga~Tetinin lusa ömürlü olduğunu göstermektedirY ~ ~ı Sdıaeht, The 2 ~ Sehaeht, The ~J Sehaeht, The 4 ~ Sehaeh t, The Oıigins q(Mlllıamllwdwı .furispnulence, 85. Or(!Jins q(.HH/ımnllwdmı .!wispnu/eııce, 82. Or(!Jins qf'.\hılıwnlluulan .!wiswwlence, 88. Or(!Jins c~( Jfııhamnwclwı.!wiswwlence, 8El-89. ~;; Sehaeht. Tlıe Or(!Jins f!f'Jfıılıwıımadwı .!wi.<>Jmulence. 135. ~:·.. Bir.l~aşlw yer~~ Sehı~eht •. ie.nıfun. Şftfii tarııfıııd;ııı. 'tüm miisliimanlarııı çoğunluğunun goru:;:u (the opııııon of ma.ıorıty of ııll Moslenıs) biçiminde ııçıldııııdığını belirtmektedir. Bkz. "lslıımie Law''. \ 1!1. J4(ı. · 47 Sehııdıt, Tlıe CJrf.!Jiııs c!f' .\/ıılıwnnıwlwı Jwispnulence. <.J4-<.J5. Çünkü Selıııelıt'tıı giirc. Şfıfii'ııiıı Kur'fm 'ı sünnetin üstünde bir delil olarak ~'(('ı rmesi ğiiriinüştcdir. O. pratikte h u prensi he riayet etmez. Bkz. Tlıe Or(!Jins q( Mıılıwmnwlwı .fıııispnuleııce, 1:35. ---- --._... --:---..,--, ..... -.:.,.- ..... 72 Doç. Dr. Talip TÜRCAN Schacht'a göre, akıl yürütme faaliyeti başından beri İslam hukuluınun karakterinde mevcut olup, eski ekallerin İslamileştirme hareketi ile birlikte tamamlayıcı bir eğilim olarak ortaya çılunıştır. Dolayısıyla, doğnı kararın ne olması gerektiğine ili§kin ıılemanın görüşü, sistematik olarak ve aynı zamanda tarihi balumdan onların hadis biçiminde48 ifade edilmesinden öncedir. Söz konusu faaliyet, ilk mütehassısların ve kadilerin, Emevi döneminin sonlarına doğnı, gerek halkın gerekse idarenin uygulamalarına ilişitin malzeme üzerinde kişisel görüş ve yargılarda bulunmaları suretiyle başlamıştır. Kesin olan husus, kişisel akıl yürütmenin, ister tümüyle indi ve kişisel isterse tutarlılığı temin etme çabasından doğmuş olsun, haldunda yeterli bilginin bulunmadığı bir zamanda yönü ve metodu 'olmaksızın başlamış ve gittikçe artan biçimde (Şafü'ye kadar) disipline edilmiş olmasıdır. Genel olarak re'y biçiminde nitelenen kişisel akıl yürütme, sistematik tutarlılık kazanıp, mevcut bir kunım ya da hüküm ile arasındaki· benzerliğe dayandınldığında kıyas (aıialogy) diye isimlendirilmiştir. Şayet re'y hu1mkçunun salt uygun bulma fikrine bağlı kişisel tercihini yansıtıyorsa, i~tilısan ya da istihbab biçiminde ııitelenmiştir. Kişisel akıl yürütmeye baş­ vıırma faaliyetine ictilıad (ictihadu'r-re'y), söz konusu faaliyeti yerine getiren ni(•elildi lti.mseve de miictehid denilir. Bu terimler eski dönemde büvük öl~'üde aynı anl~dadır ve hatta Şafü'den sonra bile öyle kalmıştır. 4 <J • Schacht'a göre, eski hukuk ekallerinde indi ve kişisel görüş ya da kaba ve ba.~it kıyas biçiminde olan re'y, Şafü'ye kadar sistematik tutarlılık kazanmış v~ onun tarafından tamamen sistematil\. luyasa indirgenmiştir. Şafii'nin hukuk: teorisinde ictihad etmek, kıyas yapmakla aynı anlamdadır. 50 Buna göre, ~afii .genel re'y ile katı (tanımlanmış, sistematil\.) kıyas arasında prensip olqrak ayınma giden ilk ltimsedir. 51 Şafii, bu yolla, indi görüşlerin ve ltişisel ~kararların (re'y ve istihsan, lti o iksini de aynı anlamda kullanır) önüne/ geçmeyi hedeflemiştir. Niteltim onun hulmk teorisi, eslti ekallerin teoril~rine göre çok daha mantılu ve biçimsel tutarlılığa sahiptir. Bu· ne- den~ o, eslti ekollere mensup hukukçuları süreidi tutarsızlılda itharn etınj.Ştir.52 Şafü'nin teorisinde, eslti ekallerin yaptığının aksine, sistematik alul ~~iirütme yoluyla hadislerin tenltit edilmesi de mümkün değildir. Çünkü ona ;göre, ancak bir mesele haldunda Kur'an, sünnet va da icmada bir hüküm /yoksa luyasa başvıırulabil~. Kıyas ise, sayılan bu .üç kaynağa bağlı olarak Schacht, hadisçilerin ıma tezlerinin ba:;ıarıya ulıl§ması sebebiyle, gerçekte re'y liökenli olan lmrar ve çözümlerin Peygamber'in ağzından söyletildiğini ileri sürmektedir. Bkz. An Introduction to Islamic Law, 40. 49 Schacht, The Origins of Mııhammadan Jıırispnulence, 98-99; a.mlf., "Pre-Islamic Baclqi,round ıınd Early Development of Jurisprudence", 48-49, 50; a.mlf., i~n Intradıwtion to Islwııic Law, 37. \ 50 Schacht, The Origins of Afıılıammadcın Jıırispnulence, 127. 51 Schacht, The Origins of Mıılummuıdcın Jıırisprıulence, 109. 52 Schacht, "Prc-Islamic Background and Early Development of Jurisprudencc", 54; a.mlf., An Introclııction to Islamic Law, 46. 48 joseph Schacht ve islam Hukuku 73 yapılabilir. Bu itibarla, Şafli'nin nazarında re'y ve istihsan aynı hülrme tabidir. Bir kimsenin istihsan yoluyla hüküm ya da fetva vermesi, hiçbir dayanağı.olmaksızın keyfi biçimde hareket etmesi demektir. 53 A)Tıca burada belirtilmesi gerekir ki, Schacht'a göre, Şafli'nin kişisel görfişe (discretionary decision/re'y) dayalı olarak hüküm· vermeyi reddedip, katı luyas ve sistematUt alul yiiriitme üzerinde ısrar etmesinde, Kfıfe doktririinin sistemleştirilmesinde en büyük katlunın sahibi Şeybam etkili olinuştur. Zira Şey­ bfuıl, re'yi eski hukuk ekollerindelti kadar geniş biçimqe kullanmış olsa bile, onun çıkarırnlarından büyük çoğunluğu gerçekte katı luyas ve sistematik· alul yüriitme biçimindedir. 54 Netice itibariyle söylemek gerekirse, Schacht'a göre klasilt İslam hukuk biliminin lmnıcusu, usulünü belirli kesin ilkeler üzerine oturtan Ş~fll'dir. 55 Schacht, tarih! süreç boyunca İslam hukuk dogmatiğinin (positive law) pek fazla değişmediğini ve bir bütün ahiralt baluldığında illt Abbas! dön..eminin sosyal ve ekonomik koşullarını yansıttığını ileri sürmektedir. Ona göre değişim daha çok hukuk teorisi ve sistematik üst yapıda gerçekleş­ mi§tir.56 Görüşlerini özet halinde tanıtmayı amaç e_dindiğimiz bu yazİdan da anlaşılacağı üzere, Schacht, gerek İslam lıulnıkunun (Islamic law) gerekse İslam hulnık biliminin (Islamic jurispnıdence-legal theory) teşekkül biçimine ve sürecine ilişitin çok önemli tespitlerde bulunmalttadır. Bu tespitierin büyük bölümü, müslüman fıluh geleneğinin İneseleyi izah biçimine göre oldukça farklılıldar içermektedir. Ortaya konulan tespitierin ciddi ve çarpıcı olduğunu teslim etmekle ve bu çalışmada onların kritiğini yapma imkanının.bulunmadığını söylemekle birlikte, Schacht'ın taltip ettiği bilimsel yöntemin, söz konusu tespitleri temellendirme hususunda, dikkatli bir okuyucu tarafından bile hemen fark edilebilecek önemli yetersizlikler barın­ dırdığını belirtmek isteriz. Yazar herşeyden önce tezini tarihe ilişitin bir önyargı üzerine bina etmektedir. Ona göre, aslında İslam hukukunun teşek­ külü balumından en belirleyici süreç olan ilk üç nesil, kanıt niteliğinde tarih! verinin yetersizliği sebebiyle karanlıktır. Diğer bir husus, kurgusu itibariyle müellifin taraftar ya da muhalif oluşuna balulmaksızın ve gerekli ihtiyat payı bıralulmaltSızın elde mevcut olan metinlerin ortaya koyduğu yaldaşımlardan hareketle neredeyse yeni bir tarih inşfu intibaını verecek geneliemelere gidilmesidir. Halbuki günümüzde de gerçekte tek bir ltimseye ya da az sayıda taraftarı bulunan bir gnıba ait olan filtirler de bilimsel çalış­ ınaşiara konu edilmekte; ligili konuda bir tasnif unsuru olaralt ele alınıp tartışılabilmektedir. Schacht, The Ori.gins of Mıılumımadan Jıırisprudeııce, 121, 122. Schacht, "Pre-Islamic Background and Early Development of Jurisprudencc", 53; a.mlf., An Introclııction to Islamic Law, 45. 55 Schacht, "Islamic Law", 346. 56 Schacht, An lrıtrodııction to Islamic Law, 75. 53 54 74 Doç. Dr. Talip TÜRCAN Sonuç olarak, bilhassa hadis rivayeti olgusuna ilişitin tarihe dönük çal- ışınalar yapılınaya başlanmış olmakla ve lusınen İslam hukukunun ve hukuk biliminin teşekkül süreci ile de ilgili bulunmakla birlikte, henüz çağdaş İslam hukuk tarihi çalışmalarının ilk döneme yeterince yöneldiği söylenemez. Belirtmek gerekir ki, klasik teori ve doktrinlerin bizim için ne anlam ifade edeceği, tümüyle teşekkiil sürecinin anlaşılıp. aydııılatılınasına bağlıdır.