Bölüm 1: Endüstriyel elektronik devre elemanları A. Endüstriyel elektroniğin tanımı Elektronik devre elemanlarını ana hatlarıyla sıralayacak olursak, direnç, kondansatör, bobin, diyot, transistör, trafo, regülatör entegresi, mikrofon, hoparlör, kulaklık, PTC, NTC, LDR, VDR, röle, tristör, triyak, diyak, UJT, PUT, op-amp, lojik entegre vb. gibi elemanlar karşımıza çıkar. Endüstriyel elektronik dersinde ise, sanayi tesislerinde karşılaşılan tristör, triyak, röle, diyak, op-amp, termistör vb. gibi devre elemanları tanıtılacak, ayrıca uygulama devrelerinin çalışması hakkında bilgi verilecektir. Resim 1.1: Çeşitli PTC ve NTC'ler B. Termistörler (ısıya duyarlı R (W) elemanlar, ısıl dirençler) Elektronik devrelerle sıcaklık PTC NTC kontrolü (denetimi) yapabilmek, ortam sıcaklığını belirlemek, alıcıları yüksek sıcaklıktan korumak vb. gibi amaçlar için ısı sensör ve transdüserleri T (°C) kullanılır. Termistör çeşitleri şunlardır: I. PTC: Sıcaklık arttıkça direnç değeri artar ve üzerinden geçirdiği akım azalır. Şekil 1.1: PTC ve Şekil 1.2: PTC ve NTC'lerin direnç değerNTC sembolleri lerinin sıcaklığa göre değişim eğrileri Şekil 1.1'de PTC sembolü verilmiştir. II. NTC: Sıcaklık arttıkça direnci azalır ve üzerinden geçirdiği akım artar. Şekil +12 V 1.1'de NTC sembolü verilmiştir. R3 Uygulamada kullanılan termistörler çeşitli 1 kW direnç değerlerinde üretilirler. Örneğin, 10 W, 100 W, 500 W, 1000 W, 3000 W, 5 kW 10 kW, 20 kW NTC -T 1-10 kW gibi. R2 L Şekil 1.2'de PTC ve NTC'nin dirençlerinin 1-10 kW sıcaklığa bağlı olarak değişimini açıklayan 1-10 kW T2 R1 eğriler verilmiştir. A Termistörlü devre örneği I. NTC termistörlü soğukta çalışan devre: Şekil 1.3'te verilen devrede, ortam soğukken NTC'nin direnci yüksek olacağından T 1 transistörünün beyzine bağlı olan potta gerilim oluşmaz ve T 1 kesimde kalır. T 1'in kesimde olması A noktasındaki gerilimin yüksek olmasına BC547 T1 P BC547 10-100 kW Şekil 1.3: İki transistör ve NTC'li soğukta çalışan devre 1 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com neden olur. A noktasının geriliminin yükselmesi T2'yi iletime sokar ve led yanar. Ortam ısındığında NTC'nin direnci azalır ve pot üzerinde oluşan gerilim T 1'i sürer. T 1'in iletken olması A noktasındaki gerilimin düşmesine neden olur. A noktasının geriliminin düşmesi ise T2 transistörünü kesime sokar ve led söner. ışık cam A katot kapı ucu G K ışığa duyarlı bölge C. Fotoelektronik elemanlar 1. Fototristörler (LASCR): G ucuna ışık geldiğinde A ucundan K ucuna doğru tek yönde akım geçiren devre elemanıdır. Fototristör uygulamada çok az kullanıldığından kısaca anlatılmıştır. Çünkü, ışığa duyarlı devrelerin büyük bir bölümü LDR ya da fototransistör kullanılarak yapılmaktadır. Şekil 1.6'da verilen basit devrede fototristöre ışık geldiğinde A-K arası iletken olur, röle kontağını kapatır ve lamba yanar. Ortam karardığında lamba sönmez. Çünkü DC ile beslenen devrelerde tristör bir kere iletken hâle geçtikten sonra besleme kesilene kadar bu durumunu korur. Şekil 1.4: Fototristör sembolü silisyum çekirdek Şekil 1.5: Fototristörün yapısı +12 V A L G K röle Şekil 1.6: Fototristörlü ışıkta çalışan devre A2 G 2. Fototriyaklar: G ucuna ışık geldiğinde A1A2 uçları arasından her iki yönde de akım geçirebilen devre elemanıdır. Fototriyak uygulamada az kullanılmaktadır. A1 Şekil 1.7: Fototriyak sembolü 3. Optokuplörler (optik kupl aj, optoizolatör, optik bağlaç): Işık yayan eleman ile ışık algılayan elemanın aynı gövde içinde birleştirilmesiyle elde edilen elemanlara optokuplör denir. Bu elemanlarda ışık yayan eleman olarak led, enfraruj led kullanılırken, ışık algılayıcı olarak fotodiyot, fototransistör, fototristör, fototriyak vb. gibi elemanlar kullanılır. Optokuplörler daha çok, ışık yoluyla iki ayrı özellikli devre arasında elektriksel (galvanik) bağlantı olmadan irtibat kurulmasını sağlayan devrelerde kullanılır. Şöyle ki; düşük gerilimle çalışan bir devre ile yüksek gerilimli bir güç Şekil 1.8: Uygulamada kullanılan devresine optokuplör aracılığıyla kumanda bazı optokuplörlerin iç yapısı edilebilir. Optokuplörler 2000 V - 5000 V'luk gerilimlere dayanıklı olduğundan en hassas kontrol sistemlerinde güvenle kullanılır. Burada verilen voltaj (gerilim) değerleri iki ayrı özellikli devrenin birbiri arasında akım geçişinin olabilmesi için uygulanması gereken değeri belirtir. Şöyle ki; kumanda devresi 5 V ile çalışsın. Bu devrenin tetikleme akımı göndermesiyle enfraruj led ışın yayarak karşısında bulunan ışığa 2 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com duyarlı elemanı tetikler. Tetiklenen eleman ise iletime geçerek yüksek voltajlı devrenin çalışmasını sağlar. Optokuplörler, TV, bilgisayar, PLC cihazı, fotokopi makinesi vb. gibi cihazlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. yarık enfraruj led fotodiyot fototransistör fototransistör yüzeyden yansıyan sinyallerle çalışan optointerraptır fototransistör enfraruj diyod delikli diskin optointerraptır yarığındaki hareketi ışın yansıtıcı yüzey Şekil 1.9: Optointerraptırların yapısı 4. Optointerraptırlar (optointerrupter, açık tip optokuplör): Şekil 1.9'da yapıları verilen optointerraptırlar optokuplörlere çok benzeyen devre elemanlarıdır. Tek fark, ışık yayan eleman ile ışığı algılayan eleman arasına bir cisim girmesi mümkün olacak şekilde (açık gövdeli) dizayn edilmiş olmalarıdır. Bu elemanlarda ışık yayan elemana akım uygulandığında oluşan ışık, algılayıcıya ulaşır. Algılayıcının çıkışında maksimum değerde akım oluşur. Araya bir cisim girdiğinde ışık geçişi sona ereceğinden algılayıcı elemanın çıkış akımı da sıfır olur. Optointerraptırlar, bilgisayar faresi (mouse), robot kontrol devresi, fotokopi makinesi vb. gibi cihazlarda kullanılmaktadır. B C E NPN Şekil 1.10: Yüzey temaslı transistörlerin yapısının basit olarak gösterilmesi PNP Şekil 1.11: NPN ve PNP transistör sembolleri Resim 1.2: Çeşitli transistörler Ç. Transistörler Üç yarı iletkenin birleşiminden oluşmuş devre elemanına transistör denir. Bu elemanın, Beyz (B), emiter (E) ve kolektör (C) olmak üzere üç ayağı vardır. NPN ve PNP olmak üzere iki tipte yapılan transistörler, küçük değerli beyz akımına bağlı olarak C-E arasından büyük akım geçişine izin verirler. Transistör kelimesi, transfer (aktarma) ve resistor (direnç) sözcüklerinin kısaltılmasıyla ortaya çıkmıştır. Transistörlerin ayak adlarının anlamları: Emiter (emitter): Yayıcı, Kolektör (collector): Toplayıcı, Beyz (base): Taban, giriş, kontrol NPN tipi transistörlerin yapısı: Şekil 1.12'de görüldüğü gibi NPN transistör yapılırken iki adet N tipi özelliğe sahip yarı iletken malzemenin arasına ince bir katman hâlinde P tipi malzemeden 3 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com beyz tabakası yerleştirilmiştir. Araya yerleştirilen beyz tabakası iki büyük tabaka arasındaki elektron - oyuk geçişini kontrol etme bakımından görev yapmaktadır. Transistörleri musluğa (vana) benzetmek mümkündür. Musluk, akan sıvıyı denetler (ayarlar). Transistör ise geçen akımı denetler. Bu özelliği sayesinde küçük akımlar aynı biçimde olmak kaydıyla büyütülebileceği gibi, küçük bir akım ile büyük bir alıcının çalışması da sağlanabilir. kolektör (C) beyz (B) beyz (B) kolektör (C) N P P N N P emiter (E) emiter (E) Şekil 1.12: NPN Şekil 1.13: PNP PNP tipi transistörlerin yapısı: transistörlerin yarı transistörlerin yarı iletken yapısı iletken yapısı Şekil 1.13'te görüldüğü gibi PNP transistör yapılırken iki adet P tipi özelliğe sahip yarı iletken malzemenin arasına ince bir katman hâlinde N tipi malzemeden beyz tabakası yerleştirilmiştir. Araya yerleştirilen beyz tabakası iki büyük tabaka arasındaki elektron - oyuk geçişini kontrol etme bakımından görev yapmaktadır. 1. Yükselteç olarak kullanılan transistörler: Transistörler kullanılarak teyplerin okuyucu kafası, mikrofon vb. gibi düzeneklerin ürettiği zayıf elektrik sinyalleri güçlendirilebilir. Örneğin mikrofon ses dalgalarını, içindeki mini bobin sayesinde elektrik sinyallerine çeviririr. Bu sinyaller çok küçük değerli olduğundan hoparlörü besleyemez (süremez). İşte bu nedenle araya transistörlü (ya da entegreli) yükselteç devresi konulur. Şekil 1.14'te NPN transistörün yükselteç olarak çalıştırılmasına ilişkin temel devre verilmiştir. Not: Transistörlü yükselteç devreleri hakkında ek bilgi alabilmek için temel elektronik kitabına bakınız. DC polarma direnci NPN Yükseltilecek sinyal buradan uygulanır. T TR Cçıkış yük direnci Cgiriş RB S + 5-12 V 330 W 33 kW L Vçıkış NPN BC547 VCC Yükseltilmiş sinyal buradan alınır. Vgiriş Şekil 1.14: Transistörlerin yükselteç olarak kullanılışının basitçe gösterilmesi 10 kW Şekil 1.15: Transistörün anahtar olarak çalıştırılması 2. Anahtar (on-off elemanı) olarak kullanılan transistörler: Transistörün kesim (yalıtım) ve doyum (tam iletim) durumunda olması, elemanın anahtarlama yapıcı olarak çalıştırılmasıdır. Aktif bölgedeki çalışma ise yükselteç devrelerinde geçerlidir. Anahtarlama elemanı olarak kullanılacak transistörün açma kapama (on-off) zamanlarının çok kısa olması gerekir. Özellikle yüksek frekanslı devrelerde, zaman rölelerinde, periyodik çalışan sistemlerde, dijital düzeneklerde açma kapama sürelerinin kısa olması çok önemlidir. Alıcıları mekanik anahtarlarla ve şalterlerle çalıştırıp durdururuz. Yük (Ry) büyüdükçe yüksek akımlı anahtar (şalter) kullanmak gerekir. Bu ise devrede hem çok yer kaplar hem de maliyeti 4 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com artırır. İşte bu nedenle uygulamada, transistör, tristör, triyak vb. gibi elemanlar kullanılarak küçük bir anahtarla büyük alıcılara kumanda edilebilmektedir. Büyük akımın geçtiği şalterlerin olumsuz yönleri I. Şalter açılıp kapatılırken büyük fiziksel kuvvet gerekir. II. Açılıp kapanma esnasında gürültü, kıvılcım, ark olur. III. Kontaklar ark nedeniyle belli bir süre sonra geçirgenliğini kaybeder (bozulur). Şekil 1.15'te verilen devrede S mini anahtarıyla L alıcısı (led, lamba, ısıtıcı, motor vb.) çalıştırılabilir. Şöyle ki; S kapatılınca transistörün beyzine küçük bir akım gider. Bu akım transistörün C-E uçları arasından yüksek değerli bir akım geçmesine neden olur. Bu sayede L alıcısı çalışmaya başlar. Aslında anahtarlama işlemi yalnızca alıcı çalıştırmayla sınırlı değildir. Şöyle ki; bazı devrelerde osilasyonlu (salınımlı) sinyaller elde edebilmek için transistörlü aç kapa (on-off) yapıcı devreler kullanılır. Yani transistör, C-E arasından geçen akımı sürekli verir keser. Bu işleme de anahtarlama denir. NPN BC547 + - T BC547 R1 3,3kW + - 5-12 V L P 10-100 kW 22 kW 5-12 V S 12 V 12 V röle 3. Transistörlü röle ve kontaktör kumandası: Transistörlerle sadece DC ile çalışan alıcıları besleyebiliriz. Yani AC ile çalışan bir motoru transistöre bağlamak mümkün değildir. Ancak araya şekil 1.16'da görüldüğü gibi bir röle ya da DC kontaktör bağlanırsa, transistör ile her türlü alıcıya kumanda edilebilir. S R2 1 kW Şekil 1.16: Transistörle rölenin çalıştırılması Şekil 1.17: Transistörün ayarlı direnç olarak kullanılması 4. Transistörlerin ayarlı direnç (reosta) olarak kullanılması: Büyük güçlü alıcıların akım ayarı, yüksek akımlı ve büyük gövdeli reostayla yapılabilir. Fakat reosta hem çok yer kaplar, hem de ek bir enerji tüketir. Ancak, pot ve transistör temeli üzerine kurulu devrelerle daha iyi akım kontrolü yapmak mümkündür. Şekil 1.17'de verilen devrede P’nin değeri değiştirildikçe beyze giden tetikleme akımı değişir ve buna bağlı olarak C’den E’ye geçen akım ayarlanarak L’nin gücü kontrol edilmiş olur. 5. Transistörlü elektronik ateşleme devreleri I. Benzinli motorlarda yakıt ateşleme sistemleri: Motorun silindirleri içindeki yakıt sıkıştırıldıktan sonra bujiler kıvılcım oluşturarak benzini yakar. Yanan benzinin oluşturduğu ısı ile ortaya çıkan basınç, pistonu iter. Böylece mekanik enerji elde edilir. Benzinin yanmasıyla ortaya çıkan basınçtan elde edilen doğrusal hareket dişli sistemleriyle dairesel harekete dönüştürülür. Ateşleme işlemini yapan bujilerdeki kıvılcım yüksek voltajlı elektrik akımıyla oluşturulur. Motorlu taşıtlarda bulunan 6 ile 48 V arası DC gerilim üreten akümülatörlerden alınan doğru akım, sürekli açılıp kapanan bir anahtar olan platin aracılığıyla indüksiyon bobinine uygulanır. İndüksiyon bobini tıpkı gerilimi yükselten bir transformatör gibi olduğundan, primerine gelen 5 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com akımı sekonderden 5000 - 20.000 kondansatör (meksefe) volt olarak verir. Benzinli motorlu taşıtların + ateşleme sisteminde bulunan platin adlı anahtarlama düzeneği ilk 12 V 60 Ah kam ayarlandığında çok düzgün çalışır. kam kontaklar Ancak zamanla platinin birbirine değen kontakları oksitlenerek Resim 1.3: Akümülâtör Şekil 1.18: Plâtin geçen akımın azalmasına neden olur. Platinin bozulması indüksiyon bobininin primerine giden akımı azalttığından, sekonderdeki gerilimde de düşme olur. Sekonderin geriliminin düşmesi ise bujilerde oluşan kıvılcımın azalmasına yol açarak, silindirlere giren yakıtın tam olarak yanmamasına neden olur. Tam yanmayan yakıt ise motorun çeki (tork) gücünü azaltır ve eksozdan yanmamış karbonmonoksit ve kurşun çıkışını artırır. Yani ateşleme sisteminin verimi düşünce motorun gücü azalır. Yakıt tüketimi ise artar. İşte, platin eskimesi nedeniyle ortaya çıkan sorunları gidermek için elektronik ateşleme devreleri geliştirilmiştir. sekonder primer II. İndüksiyon (ateşleme) bobininin yapısı: Şekil 1.19'da iç yapısı görülen indüksiyon bobini primeri kalın telden (0,60-0,90 mm) az sarımlı, sekonderi ince telden (0,10 mm) çok sarımlı olarak yapılmış transformatördür. İki sargı, silisyum katkılı ince çelik saclardan yapılmış nüve üzerine sarılmıştır. Nüve, primerin oluşturduğu manyetik alanın en az kayıpla sekonder sargılarına ulaşmasını sağlamaktadır. Motor çalışmaya başladığında eksantrik mili döneceğinden, kam da Şekil 1.19: Aküden gelen dönmeye başlar. Kamın köşeleri platin kontaklarının açılmasını, düz düşük değerli gerilimi yükselten indüksiyon bobini kısımları ise kapanmasını sağlar. (Şekil 1.18 ve şekil 1.20'ye bakınız.) Kamın kontakları açıp kapatması, indüksiyon bobininin sekonderinde yüksek değerli (5000 20.000 V) gerilimin oluşmasını sağlamaktadır. Ateşleme bobininin oluşturduğu yüksek gerilimli akım, distribitör (dağıtıcı) adı verilen mekanik yapılı eleman tarafından sırayla silindirlerdeki bujilere dağıtılır. Şekil 1.20'ye bakınız. İndüksiyon bobininin çalışma ilkesi: Akümülatörden elde edilen enerji zamana göre yön ve şiddet değiştirmez. Yani sabittir. Sürekli aynı değerde akan bu tip akımlara doğru akım diyoruz. İndüksiyon bobinlerinin çalışabilmesi için ise sürekli değişen akıma gerek vardır. Aküden alınan akımın sürekli azalıp çoğalmasını sağlamak için platin adı verilen düzenek kullanılır. En basit açıklamasıyla platin, indüksiyon bobininin primer sarımından geçen akımın kesik kesik akmasını sağlamaktadır. İşte bu sayede elde edilen değişken akım indüksiyon bobininin sekonder sarımında yüksek değerli gerilim oluşturmaktadır. III. Benzinli motorlarda elektronik devreli yakıt ateşleme sistemleri: Bir motordan her hızda (devirde) maksimum güç alabilmek için ateşleme ayarlarının çok iyi olması gerekir. Yani silindir içinde sıkışmış olan yakıt+hava karışımının tamamen tutuşabilmesi için buji tırnakları arasında oluşan kıvılcımın oluşma anının çok iyi belirlenmesi gerekir. Silindir içindeki piston üst ölü noktadan geriye doğru giderken buji kıvılcımı başlarsa alev, karışım içinde ilerlerken, piston da hareketine devam edeceğinden, tam tutuşma anında piston üst ölü noktadan geri dönmüş olur. Bu ise motor gücünü azaltıcı etki yapar. Güç kaybını önlemek için silindir içindeki yanmanın tam üst ölü noktada başlamasını sağlamak gerekir. Bunun için, piston üst ölü noktaya varmadan çok az bir süre önce ateşlemenin olması gerekir. Böylece yakıtın tamamı yanacağından büyük bir basınç (kuvvet) oluşur. Klasik yakıt ateşleme sistemlerinde akü + platin + indüksiyon bobini + distribütör + bujilerden oluşan düzenek vardır. Klasik tip ateşleme devrelerinde aküden gelen yüksek değerli akım platin 6 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com sekonder devre (ince sargılar) yüksek gerilim kablosu primer devre kablosu primer devre (kalın sargılar) kontak anahtarı indüksiyon bobini distribütör (dağıtıcı) kam platin takımı kondansatör buji kabloları akü bujiler şase kıvılcım Şekil 1.20: Benzinli motorlarda kullanılan klasik ateşleme sisteminin yapısı kontaklarından geçtiğinden, bu elemandaki eskime çok çabuk olmaktadır. İşte bu sakıncayı ortadan kaldırabilmek için elektronik ateşleme devreleri geliştirilmiştir. Şekil 1.21'de verilen devrede platin kontaklarından çok küçük bir akım geçer. Çünkü, transistörün beyzi küçük bir akım ile tetiklenebilir. Bu sayede platin kontakları az aşınır. Şekil 1.22'de verilen devre ise daha iyi bir yöntemi göstermektedir. Bu usülde platin sistemi tamamen değiştirilmiştir. Motor döndükçe mıknatıs da döner. Mıknatısın yakınında bulunan mini bobin kendisine yaklaşan mıknatıslardan etkilenerek bir elektrik akımı oluşturur. Bu akım transistörün beyzinden geçen akımın kontrol edilmesini sağlar. Mıknatıs ve bobin düzeneği sayesinde kontak aşınması söz konusu olmaz. transistör transistör distribütör (dağıtıcı) distribütör buji buji indüksiyon bobini + kıvılcım - mini bobin kıvılcım akü indüksiyon bobini plâtin + RB Şekil 1.21: Transistörlü elektronik ateşleme sisteminin yapısının basit olarak gösterilmesi akü RB mıknatıs Şekil 1.22: Transistör ve mini bobin sensörlü elektronik ateşleme sisteminin yapısının basit olarak gösterilmesi Benzinli motorlarda elektronik ateşleme sistemlerine ilişkin devre örnekleri I. Platinli elektronik ateşleme sistemi: Şekil 1.23'te verilen devrede platinin açılıp kapanması transistörlü elektronik devreyi çalıştırır. Şöyle ki; platin kontağı kapandığında PNP 7 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com +12 V 820 W 1W R1 R4 2200 W primer sekonder distribütöre T1 680 W 1W T2 R2 BUX37 R3 1500 W 220 nF/600 V BD136 platin transistörünün beyz ucuna eksi (-) sinyal gideceğinden bu eleman iletime geçer. T1 iletime geçtiğinde R3 üzerinde oluşan gerilim ise NPN transistörü sürer. T2 transistörün iletime geçmesiyle indüksiyon bobininin primer sargısından bir akım geçişi olur. Platin kontağı açıldığında PNP ve NPN transistör kesime gideceğinden, indüksiyon bobininden geçen akım maksimum değerden sıfır değerine iner. Bu işlem sürekli olarak devam ederek indüksiyon bobininin çok sipirli sekonder sarımında yüksek gerilim oluşturur. Verilen devrede platinden çok küçük bir beyz akımı geçişi olduğundan bu eleman çok uzun süre bozulmadan çalışabilir. Not: Devre deneysel amaçlıdır. Anlamayı kolaylaştırmak için bazı elemanlar yok sayılmıştır. Şekil 1.23: Transistörlü elektronik ateşleme devresi mıknatıs bobin Şekil 1.24: Değişken manyetik alanın bobinde gerilim oluşturması bobin Şekil 1.25: Dönen diskteki mıknatısların bobinde gerilim oluşturması II. Platinsiz elektronik ateşleme sistemi: Şekil 1.23'te verilen elektronik ateşleme sistemindeki platinden az akım geçmesine rağmen bu eleman yine de zaman içinde özelliğini kaybeder. İşte bu nedenle platinsiz elektronik ateşleme sistemleri geliştirilmiştir. III. Bobinli elektronik ateşleme sistemi: Bilindiği gibi, bir bobin şekil 1.24 ve şekil1.25'te görüldüğü gibi manyetik alan içinde döndürülürse ya da bobin sabit tutulup manyetik alan kutupları hareket ettirilirse, bobinin içindeki elektronlar kuvvet çizgilerinin etkisi sonucu hareket ederler. Bu durumu bobin uçlarına bağlanacak bir voltmetre ya da ampermetreyle görmek mümkündür. İşte bu prensipten yola çıkılarak şekil 1.25'te verilen bobinli elektronik ateşleme sistemleri geliştirilmiştir. Bu sistemde, motorun ateşleme düzeneğinde bulunan dairesel hareketli diske mıknatıslar yerleştirilmekte, mıknatısların yakınına ise bir bobin (pick-up, manyetik sensör) konmaktadır. Dairesel olarak dönen mıknatısların manyetik alanı sonucu bobinde oluşan gerilim transistörlü elektronik devreyi tetikleyerek indüksiyon bobinine kumanda edilmesini sağlamaktadır. IV. Optik (optoelektronik) ateşleme sistemi: Şekil 1.26'da verilen prensip şemada motorun ateşleme sisteminde bir ışık vericisi (enfraruj led), kenarları oyulmuş döner disk ve ışık algılayıcı (fototransistör, fotodiyot) ve elektronik devre mevcuttur. Motor çalışırken kenarları oyulmuş disk de döndüğünden ışık yayan eleman ile ışık algılayan eleman arasındaki iletişim kesik kesik olmaktadır. Işığı algılayan elemanın devamlı olarak iletim-kesim olması diğer elektronik devrelerin 8 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com fototransistör, fotodiyot enfraruj led tetiklenmesine yol açmakta ve bu sayede indüksiyon bobinine kumanda edilebilmektedir. D. UJT'ler (unijonksiyon transistör, tek eklemli disk transistör) UJT, şekil 1.28'de görüldüğü gibi iki yarı iletkenin birleşiminden Şekil 1.26: Optik ateşleme oluşmuş tetikleme elemanıdır. sisteminin yapısı UJT'lerin ayakları E, B1, B2 şeklinde adlandırılmıştır. UJT'lerde E ucuna uygulanan pozitif gerilimin değeri 6-9 V olduğunda B2'den B1'e doğru akım geçişi B2 olur. B2 Başka bir deyişle UJT'nin E ucundaki gerilim EE B1 eklem bölgesinde düşen gerilimden 0,2-0,7 volt P fazla olduğunda B2'den B1'e doğru akım geçişi olur. N UJT'lerin iç yapısı, kolay anlaşılması için şekil B1 1.29'da görüldüğü gibi diyot ve dirençlerle ifade edilebilir. Bu yaklaşıma göre RB1 ve RB2 ilk anda B1 akıma yüksek direnç gösterir. E ucunun gerilimi RB1 Şekil 1.28: UJT'nin Şekil 1.27: UJT üzerinde oluşan gerilimden 0,2-0,7 V fazla olunca E yarı iletken yapısı sembolü ucundaki diyot iletime geçer. Bunun sonucunda da RB2, RB1 dirençlerinin değeri hemen en düşük B2 seviyeye iner. RB2 UJT'ler, dimmer, zamanlayıcı, osilatör vb. E D devrelerinde kullanılmaktadır. VBB B1 Şekil 1.29: UJT'nin diyot-direnç eşdeğeri E B2 B1 B2 E B1 2N2646 2N2647 2N4870 2N4871 Şekil 1.30: Bazı UJT'lerin ayaklarının dizilişi +12 V R1 22-100 k R2 100-220 W E. PUT’lar (programlanabilen UJT'ler) Dört yarı iletkenin birleşiminden oluşmuş, yapı olarak tristöre benzeyen, tek yönde akım geçiren tetikleme elemanlarına PUT denir. PUT'ların ayakları, A, K, G şeklinde adlandırılmıştır. Bu elemanların iletime geçme geriliminin değeri şekil 1.33'te görüldüğü gibi G ayağına bağlanan iki adet gerilim bölücü polarma direnciyle değiştirilebilir. PUT'ların iletken olabilmesi için A-K arasına uygulanan gerilim G ucunun geriliminden 0,6 V daha fazla olmalıdır. Yani, VAK > VG + 0,6 V İletime geçme noktası değiştirilebilen (programlanabilen) PUT’lar, UJT’lerden daha üstündür. Besleme gerilimleri DC 40 volta kadar yükseltilebilir. Ayrıca PUT’ların ürettiği palslerin RB1 VE P 100-470 k V (V) t (s) + C 1 mF 2N2646 I. UJT'li pals üreteci (gevşemeli osilatör): Şekil 1.31'de verilen devreye DC uygulanınca pot ve R1'den geçen geçen akım kondansatörü doldurmaya başlar. C'nin gerilimi 6-9 V arası bir değere ulaşınca UJT aniden iletken olur. B2'den B1'e doğru geçen akım R3 üzerinde gerilim oluşmasını sağlar. Emitere bağlı olan C çok küçük kapasiteli olduğundan hemen deşarj olarak devrenin başlangıç noktasına dönmesine neden olur. çıkış R3 100-220 W - Şekil 1.31: UJT'li pals osilatörü devresi 9 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com genlik değeri de UJT'lere oranla daha yüksektir. 10-100 k R4 100-470 k 10-100 k 2N6027 Hatırlatma: Gerilim bölme Kirchhoff'un gerilim yasasına göre seri A G bağlı dirençler üzerine düşen gerilimlerin Vçıkış toplamı devreye uygulanan gerilime K eşittir. Örneğin 1 kW'luk üç adet direnci R3 C seri olarak bağlayıp 12 V uygulayalım. 100 W 100 nF Bu durumda dirençlerin üzerindeki gerilimler voltmetre ile ölçülecek olursa 1.32: PUT Şekil 1.33: PUT'lu pals (darbe) üreteci her bir direnç üzerinde 4 voltluk gerilim Şekil sembolü düşümü olduğu görülür. Buna göre VT=VR1+VR2+VR3 denklemi söz konusudur. Aynı şekilde birbirine seri bağlı iki direncin üzerinde düşen gerilimlerin toplamı da besleme gerilimine eşittir. İşte bu özellikten yararlanılarak yüksek değerli gerilimler seri dirençlerle küçük parçalara ayrılabilmektedir. I. PUT’lu pals üreteci devresi: Şekil 1.33'te verilen devre şemasında R1 ve R2 gerilim bölücü dirençleri aracılığıyla PUT’un G ucuna sabit bir polarma gerilimi uygulanır. 100 kW luk direnç (R4) üzerinden geçen akım ise kondansatörü şarj etmeye başlar. C üzerinde biriken yükün gerilim değeri G ucundaki gerilimden 0,6 V fazla olduğu anda PUT iletime geçer. R3 üzerinde testere dişine benzeyen gerilim oluşur. G ucuna polarma gerilimi sağlayan R1 ve R2’nin değeri değiştirilirse PUT’un iletime geçme düzeyi ayarlanabilir (programlanabilir). Örneğin PUT’lu darbe üreteci devresi 12 V ile çalışsın. Gerilim bölücü dirençler ise, R1 = R2 = 100 kW olsun. Bu durumda PUT’un G ucundaki polarma gerilimi VG = 6 V olur. Dolayısıyla, kondansatörün gerilimi 6,6 V'u aştığı anda PUT iletime geçerek R3 üzerinde palsler oluşturmaya başlar. anot (A) anot (A) geyt (G) R 15 kW geyt (G) 6,8 V katot (K) katot (K) Şekil 1.34: SUS sembolü Şekil 1.35: SUS'un transistör eşdeğeri Şekil 1.36: SUS'un tetiklenme gerilimi değerinin zener diyot ile değiştirilmesi F. Silisyum anahtarlar (diğer tetikleme elemanları) 1. SUS’lar (silicon unidirectional switch, silikon tek yönlü anahtar): Tek yönde akım geçiren tetikleme elemanlarına SUS denir. SUS'ların ayakları A, K, G şeklinde adlandırılmıştır. G ucu anoda yakın olan yarı iletkenden çıkarıldığı için bu elemanlar anot kapılı tristörlere benzerler. SUS’un iletime geçirilme yöntemleri şunlardır: I. G ucuna eksi (-) tetikleme uygulayarak. II. SUS’un anoduna şaseye göre 7,4-7,5 V arası bir gerilim uygulayarak. SUS’un daha düşük gerilimlerde tetiklenmesi istenirse G-K arasına şekil 1.36'da görüldüğü gibi dışardan zener diyot ya da direnç eklenir. G-K arasına bağlanan 3 V'luk bir zener diyot SUS’un iletime geçme geriliminin yaklaşık 3,7 10 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com volta inmesine neden olur. G-A ve G-K uçları arasına eşit değerli iki direnç eklenirse (örneğin 33 kW ya da 100 kW) SUS’un tetiklenme gerilimi yaklaşık 4 V olur. R1 10 k Vters 2. SBS’ler (silicon bidirectional switch, silikon iki yönlü anahtar): İki yönde akım geçirebilen tetikleme elemanıdır. Birbirine ters paralel bağlı iki SUS’tan oluşmuştur. G ucu hem (+) hem de (-) polarma ile tetiklenebilir. Tetiklenme gerilimi 6-10 V arasında değişir. Darbe üreteci olarak triyakların tetiklenmesinde vb. kullanılır. 2N4991 tip SBS’nin özellikleri: Tetikleme gerilimi yaklaşık: 6 - 10 V, tetikleme akımı: 0,5 mA. G G A 2N4987 A 100 nF - K Ry C Şekil 1.38: SUS'lu pals üreteci devresi elektriksel Idoğru (mA) Vdoğru (V) Vters (V) (mA) IIters (mA) Şekil 1.39: SBS sembolü Şekil 1.40: SBS'lerin elektriksel karakteristik eğrisi B RX 49 MC R 100 A GA K G K P 100 k Vileri SUS’lu pals üreteci devresi: Şekil 1.38'de verilen devrede R1 ve P'den geçen I (mA) akım C'yi doldurmaya başlar. C'nin gerilimi 7,4-7,5 V olunca SUS iletime geçerek R y Şekil 1.37: SUS'ların karakteristik eğrisi üzerinde gerilim oluşturur. C küçük kapasiteli olduğundan hemen boşalır, SUS kesime gider. Ardından C tekrar dolmaya başlar. A +12 V I (mA) G K G A K K A K yalıtkan G Şekil 1.41: Tristör sembolleri Şekil 1.42: Çeşitli tristörler Şekil 1.43: Tristörün yarı iletken iç yapısı G. Tristörler (thyristör, SCR, silicon controlled rectefier) 1. Tristörlerin yapısı ve çalışma karakteristiği: İki yarı iletken ile diyotlar, üç yarı iletken ile transistörler, dört yarı iletken ile ise tristörler yapılmıştır. Tristör kavramı, thyratron (gazlı triyod) ve transistör sözcüklerinin birleşiminden ortaya çıkmıştır. PNPN şeklinde birleştirilmiş olan dört yarı iletkenden çıkarılan anot (A), katot (K) ve gate (G) uçları olan tristör, doğru ve alternatif akımda çalışabilen bir “güç kontrol” elemanıdır. 11 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Tristörlerin iletime geçirilebilmesi için G ucuna kısa süreli olarak akım (sinyal) uygulamak yeterlidir. Tetikleme akımı uygulandığında tristör saniyenin 1/1000'i kadarlık bir sürede iletime geçer. Tristör kesimdeyken A-K uçlarının direnci çok yüksektir. İletim anında ise A-K arası direnç 0,2 W gibi çok düşük bir düzeye iner. Tristör iletimdeyken A-K arasından geçen akımın maksimum değere çıkmaması için devreye mutlaka yük bağlanması gerekir. Yüksüz çalıştırma yapılırsa aşırı akım geçişi olur ve eleman bozulur. Uygulamada kullanılan tristörlerin akımları 0,1 ile 3000 A, gerilimleri 10 ile 5000 V arasında değişmektedir. AC gerilim ile çalıştırılan tristörlü devrelerde, G ucuna gelen tetikleme akımına bağlı olarak A’dan K’ya geçen akım değişir. (Diyotlar ise A’dan K’ya doğru geçen akımı denetleyemezler.) Herhangi bir alıcıya uygulanan enerji ayarlı bir transformatörle (varyak) ya da yük devresine seri olarak bağlanan bir reosta (ayarlı direnç) ile kontrol edildiğinde büyük bir güç kaybı ortaya çıkar. Aynı zamanda bu elemanlar hem fazla yer kaplar, hem de pahalıya mal olurlar. Güç kontrolünde tristör kullanıldığında ise, hem güç kaybı azalır, hem de maliyet düşer. Tristörler, demir çelik endüstrisinde, kaynak makinelerinde, yüksek güçlü redresörlerde, motorların devir kontrollerinde, akü şarj cihazlarında, aydınlatma, ısıtma donanımlarında vb. kullanılır. Şekil 1.41'de tristör +I (A) sembolleri, şekil 1.42'de doğru polarmada iletim bölgesi uygulamada kullanılan tristör örnekleri ve şekil 1.43'te tristörlerin yarı doğru polarmada iletime iletken iç yapısı verilmiştir. tutma akımı geçme noktası Tristörlerin doğru ve ters polarmada bozulma (kırılma) gerilimi ters polarma -V (V) durumundaki elektriksel karakteristik doğru polarmada +V (V) ters polarmada eğrileri: Endüstriyel kesim bölgesi kesim bölgesi -I (A) donanımlarda yaygın olarak kullanılan Şekil 1.44: Tristörün iletim ve kesim durumundaki elemanlardan biri olan davranışlarını gösteren karakteristik eğriler tristörlerin doğru ve ters yönlü gerilimlere karşı davranışını anlayabilmek için şekil 1.44'teki eğrileri inceleyelim. Karakteristik eğrilerdeki kavramların açıklanması: I. Ters polarmada bozulma (kırılma, delinme) gerilimi: Tristörün ters yönlü olarak uygulanan gerilime dayanabildiği son noktadır. II. Ters polarmada kesim bölgesi: Tristörün ters yönlü polarmada kesimde olduğu gerilim aralığıdır. III. Doğru polarmada kesim bölgesi: Tristörün doğru polarma altında kesimde kaldığı bölgedir. IV. Doğru polarmada iletime geçme noktası: Tristörün iletime geçtiği değerdir. V. Tutma akımı: Tristörün iletime geçtikten sonra iletimde kalmasını sağlayan anot-katot arası akım değeridir. Tristörün iletime geçebilmesi için gereken koşullar şunlardır: I. Anot ucuna artı (+), katot ucuna eksi (-) gerilim uygulanmalıdır. II. Tristörün A-K uçları arasından geçen akım en az tutma akımı kadar olmalıdır. 12 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com III. G ucuna uygulanan polarmanın gerilim ve akım değeri tristörün kataloğunda verilen değerde olmalıdır. Yani G ucuna uygulanan tetikleme akımı çok küçük olursa eleman çalışmaz. Tetikleme akımı büyük olduğunda ise tristör bozulur. 2. Tristörlerin sağlamlık testi: AVOmetre komütatörü ohm kademesine getirilerek (x1 kW konumu) yapılan ölçümde, A-K: kW-kW (büyük ohm - büyük ohm), A-G: W - kW (küçük ohmbüyük ohm), K-G: W - kW (küçük ohm-büyük ohm) olacak şekilde değerler okunuyorsa eleman sağlamdır. 3. Tristör tetikleme devreleri ve kapı (G) kontrolü (Tristörleri tetikleme yöntemleri) a. G ucuna kısa süreli akım (pals) uygulayarak tetikleme: Bu yöntemde G ucuna kısa süreli olarak tetikleme akımı uygulanarak A - K arasının iletken olması sağlanır. Tetikleme sinyali ise, S1 L S2 VG V R BRX49 MCR100 AC ya da DC I. Bağımsız DC üretecinden sağlama: Şekil 1.45'te verilen bu yöntemde S1 anahtarı kapatıldığında lamba yanmaz. S2 anahtarı kısa süreli olarak kapatılıp açılırsa tristörün davranışı şöyle olur: V gerilimi AC ise S2 açıldığı anda tristör tekrar kesime gider ve lamba söner. V gerilimi DC ise S2 açılsa bile tristör sürekli olarak iletimde kalır. Şekil 1.45: Tristörün DC AC ya da DC II. Ana besleme kaynağından sağlama: Şekil üreteç ile tetiklenmesi 1.46'da verilen devrede S anahtarı kapatıldığı anda direnç üzerinden geçen küçük değerli akım tristörü sürer. Devre DC ile besleniyorsa S anahtarı açılsa bile tristör iletimde L kalır. Devre AC ile besleniyorsa S anahtarı açıldığında tristör kesime gider. Devrede kullanılan diyot, tristörün G 1-22 k BRX49 MCR100 ucundan ters yönde akım dolaşmasını önler. Yani bu eleman tristörü koruma amacıyla bağlanmıştır. G ucuna uygulanan akımın minimum değeri önemli bir husustur. Yani G ucuna rastgele akım uygulanırsa eleman bozulur. Teknik bilgi kataloglarında her tristörün geyt Şekil 1.46: Tristörün ana besleme ucuna uygulanacak akım (IGmin) belirtilir. Örneğin iletime kaynağından tetiklenmesi geçebilmesi için G ucuna 10 mA uygulanması gereken bir tristöre 5 mA uygulanırsa A - K arası iletken olmaz. Ya da G akımı 10 miliamperin çok üzerinde olursa eleman bozulabilir. Tristörün G ucuna uygulanacak tetikleme akımının katalogda verilmiş olan sınırın üzerine çıkmaması için tetikleme ucuna seri olarak direnç bağlanır. Direncin kaç ohm olması gerektiğini bir örnekle açıklayalım. Örnek: Bir tristörün G tetikleme akımı katalogdan bakılarak 10 mA olarak belirlenmişir. Tristör DC 12 voltluk bir devrede kullanıldığına göre G ucuna seri bağlanması gereken direncin değerini hesaplayınız. (Vgeyt = 1 V) Çözüm IG = 10 mA = 0,01 A R =(Vşebeke-Vgeyt)/IG = (12-1)/0,01=1100 W b. Tristörlerin izolasyon (pals, darbe) transfor-matörleriyle tetiklenmesi: Birbirinden yalıtılarak (bağımsız) çalışması istenen devrelerde tetikleme palsi ile tristör arasına şekil 1.47'de görüldüğü gibi dönüştürme oranı 1:1 olan minik boyutlu bir pals transformatörü bağlanır. Pals 13 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com c. Tristörlerin optokuplör ile tetiklenmesi: Şekil 1.48'de görülen devrede S anahtarı kapatıldığında enfraruj diyot ışık yayarak fototransistörü sürer. İletime geçen fototransistör ise tristörü tetikleyerek röleyi çalıştırır. Görüldüğü üzere kumanda devresiyle güç devresi optokuplör sayesinde birbirinden elektriksel bakımdan yalıtılmıştır. +5-12 V R AC ya da DC devresinin primerden dolaştırdığı akımın yarattığı manyetik alan sekonder sargılarında V2 gerilimini oluşturur. V2 gerilimi tristörün G ucunu tetikleyerek tristörü sürer. Bu yönteme manyetik kuplajlı tetikleme de denir. BRX49 MCR100 pals trafosu V2 pals üreteci V1 Şekil 1.47: Tristörün pals trafosuyla tetiklenmesi S 220 W ç. A-K uçları arasına +12 V yüksek gerilim uygulayarak optokuplör L R1 tetikleme: G ucu boştayken A-K arasına uygulanan gerilim artırılırsa tristörün içindeki transistörlerden akan sızıntı R2 akımlarının değerleri yükselerek BRX49 A-K arasının iletken hâle MCR100 4N25 1-10 kW gelmesine yol açabilir. Pratikte tercih edilen bir yöntem değildir. Şekil 1.48: Tristörün optokuplörle tetiklenmesi Çünkü, tristöre kataloglarda belirtilen dayanma gerilimlerinden yüksek gerilim uygulamak sakıncalıdır. d. Yüksek sıcaklık ile tetikleme: SCR’nin sıcaklığı artırılırsa P-N eklemlerinden geçen sızıntı akımları yükselir. Bu da elemanın A-K arasının iletken olmasına yol açar. Uygulamada tercih edilen bir yöntem değildir. 4. Tristörün DC'de kullanılması: Tristörlerin iç yapısındaki 4 yarı iletken ard arda bağlı iki transistör gibi davranır. Bunları şekil 1.49 ve şekil 1.50'de görüldüğü gibi T 1 ve T 2 olarak adlandırırsak, T2’nin tetikleme ucuna (G ucu) küçük değerli bir pozitif (+) akım uygulandığında C-E arası iletken olur ve T1’in beyz ucuna eksi (-) ulaşır. T1’in beyzinin eksi (-) alması bu transistörün de iletken olmasına yol açar. T1 iletken olunca emiterinden kolektörüne doğru akan akım T2’nin B ucuna tetikleme akımı gelmesine yol açar. Bunun sonucunda dışardan uygulanan IG tetikleme akımı kesilse bile T2 iletimde kalır. T2’nin iletimde kalması ise T1’in iletimde olmasını sağlar. Özetlersek: G ucuna gelen kısa süreli polarma (tetikleme, uyartım) akımı tristörün sürekli olarak A’dan K’ya doğru akım geçirmesine yol açar. Tristörün DC ile bir kez tetiklendikten sonra sürekli olarak çalışıyor vaziyette kalabilmesi için A A A ~ ~ A + A PNP PNP T1 T1 G G G G + K K Şekil 1.49: Tristörün yarı iletken iç yapısı K T2 NPN - K Şekil 1.50: Tristörün transistör eş değeri ve tristörü DC ile çalıştırma 14 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com G ~ L T2 NPN ~ K ~ ~ Şekil 1.51: Tristörlerin AC'de çalışması bir koşul vardır. O da, elemandan geçen akımın tutma akımından fazla olmasıdır. Uygulamada kullanılan tristörlerde tutma akımı modele göre 2 mA-200 mA arasında değişebilmektedir. 5. Tristörün AC'de çalışması: Şekil 1.51'de verilen devrede T2’nin tetikleme ucuna (G) uygulanan küçük değerli akım bu elemanın C-E uçları arasından akım geçmesini sağlar. T2’nin C'den E'ye akım geçirmesi üzerine T1’in B ucu eksi (-) polarma alır ve iletime geçerek T2’yi tetiklemeye başlar. Pozitif yönlü alternans maksimum değere yükselir ve tekrar sıfır (0) değerine iner. İşte tam bu sırada tristörün anot (A) ucuna gelen akım 0 değerine indiği için T1 ve T2 kesime girer ve alıcı çalışmaz olur. G’ye pozitif tetikleme sinyali verilince tristör yeniden iletime geçer. Görüldüğü üzere pozitif alternansın her 0 V değerine inişinde tristör kesime girmektedir. İşte bu nedenle AC ile çalışan devrelerde kullanılan tristörün G ucuna sürekli olarak tetikleme sinyali uygulamak gerekir. T2 transistörünün G ucuna negatif sinyal geldiğinde bu transistör iletime geçemez. T2 kesimde kalınca T1'de kesimde kalır. T1 ve T2'nin kesim olması alıcı üzerinden akım geçmemesine neden olur. Yani negatif alternansta L çalışmaz. TIC106 AC 220 V 6. Tristörlü faz kontrol devreleri: Tristörler kullanılarak endüstriyel amaçlı bir çok devre yapılabilmektedir. Yüksek akım çeken endüstriyel sistemlerin doğru akım gereksinimi diyotlarla değil tristörlerle karşılanır. Çünkü diyotlar, alıcıya giden akımı ayarlayamazlar. Tristörler ise G ucuna uygulanan tetikleme sinyalinin şekline göre A’dan K’ya geçen akımı kolayca ayarlayabilirler. Ayrıca tristörlerin harcadığı öz güç (disipasyon gücü) diyot ve transistörlere nazaran daha az olmaktadır. Tristörlü doğrultmaç devrelerinde çıkışın düzgün DC olması için, alıcı akımının düşük olduğu devrelerde filtre olarak kondansatör kullanılırken, büyük akımlı devrelerde ise sac nüveli bobinlerden yararlanılır. 1k 1N4001 S AC 12 V 1 mF Ry 1k Şekil 1.52: Tristörlü bir fazlı yarım dalga doğrultmaç devresi V, I trafonun sekonderindeki AC sinyal t (s) V, I + + t (s) tristörün çıkışındaki DC sinyal Şekil 1.53: Tristörlü bir fazlı yarım dalga doğrultmaç devresinde giriş ve çıkış sinyalleri I. SCR’li yarım dalga doğrultmaç devresi: Şekil 1.52'de verilen devrede potun direnç değerini değiştirmek sûretiyle C’nin dolma zamanı ayarlanır. Bu da SCR’nin tetiklenme açısını (zamanını) kontrol ederek alıcıya giden gerilim ve akımın değerini kontrol eder. Tristörün G ucuna giden akımın değerine bağlı olarak alıcıya giden sinyallerin kırpılma durumu değişir. G akımı pot, direnç ya da kondansatörün değeri değiştirilerek ayarlanabilir. II. Orta uçlu trafolu, tam dalga kontrollü doğrultmaç devresi: Şekil 1.54'te verilen devrede iki adet tristör kullanılmaktadır. Trafonun sekonder sarımının A noktasının polaritesi pozitif olduğunda SCR1, B noktasının polaritesi pozitif olduğunda ise SCR2 iletime geçer. Tristörün G ucuna giden akımın değerine bağlı olarak alıcıya giden sinyallerin kırpılma durumu şekil 1.55'te görüldüğü gibi değişir. Geyt (G) akımı dirençlerin değeri değiştirilerek ayarlanabilir. III. Üç fazlı doğrultmaçlar: 3 fazlı AC’nin doğrultulmasında ve çıkış akımının kolayca kontrol edilmesinde kullanılan devrelerdir. 3 fazlı doğrultmaçlarda SCR’leri tetiklemede kullanılan 15 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com SCR1 A TIC106 1k AC 12 V 1k AC 220 V devreler, şekli fazla karışık göstermemek için genelde blok şema olarak ifade edilir. Böyle bir şema ile karşılaşıldığında kutu biçiminde çizilmiş kısımda, UJT, PUT, SUS, diyak vb. gibi elemanlarla yapılmış tetikleme devrelerinin bulunduğu bilinmelidir. Ry 1N4001 1k AC 12 V 1k SCR’li üç fazlı yarım dalga doğrultmaç devresi: Şekil 1.56'da verilen tristörlü üç fazlı yarım dalga doğrultmaç devresi yapı olarak şekil 1.52'deki yarım dalga doğrultmaç devresine benzer. Bu devrede AC’nin sadece pozitif alternansları alıcı üzerinden geçer. B 1N4001 SCR2 TIC106 Şekil 1.54: Tristörlü orta uçlu trafolu bir fazlı tam dalga doğrultmaç devresi V, I trafonun sekonderindeki AC sinyal t (s) UJT tetiklemeli üç fazlı tam dalga doğrultmaç devresi: Şekil 1.57'de verilen devrede P2 üzerinden geçen akım C'yi doldurmaya başlar. C'nin gerilimi 69 volt olduğunda UJT iletime geçer. R7 üzerinde oluşan gerilim tristörleri iletime sokar. P2 potuyla çıkış geriliminin değeri ayarlanabilir. 7. Tristörleri durdurma devreleri (yalıtma, kesime sokma yöntemleri) a. Seri anahtarla durdurma: DC ya da AC ile çalışan küçük akımlı devrelerde kullanılan tristörleri durdurmak için kullanılan yöntemdir. Şekil 1.58'de verilen şemada S1 anahtarı açıldığı anda alıcının akımı kesilir. V, I + + + t (s) tristörlerin çıkışındaki DC sinyal Şekil 1.55: Tristörlü orta uçlu trafolu bir fazlı tam dalga doğrultmaç devresinde giriş - çıkış sinyalleri tristörler R + S T Mp üç fazlı trafo tetikleme b. Paralel anahtarla (buton) devresi durdurma: DC ile çalışan tristörlü Şekil 1.56: Tristörlü üç fazlı yarım devrelerin durdurulmasında kullanılır. dalga doğrultmaç devresi Şekil 1.59'da verilen şemada S2 anahtarı kapatılınca tristörden geçen akım anahtar üzerinden geçmeye başlar. Bu da tristörün içinde bulunan T1 ve T2 transistörlerini kesime sokar. S2 anahtarını açsak bile tristör iletime geçemez. c. Kondansatör ile kapasitif durdurma I. Buton kumandalı (manuel) kapasitif durdurma: DC ile çalışan tristörlü devrelerin durdurulmasında kullanılan yöntemdir. Şekil 1.60'ta verilen devrede S1’e basılınca tristör (SCR) iletime geçer. A-K arasının iletken olmasıyla birlikte C kondansatörü R2 üzerinden artı (+), SCR üzerinden eksi (-) alarak yavaş yavaş dolmaya başlar. S2 butonuna basıldığı anda C üzerinde biriken elektrik yükü tristörün katoduna uygulanmış olur. Tristör tam iletimdeyken A-K uçları arasında düşen gerilimin değeri çok az (0,6-2,4 V) olduğu için, kondansatörden gelen ters yönlü polarma gerilimi, A-K uçları arasından akım geçişini durdurur. 16 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com R4 6,8 kW / 2 W R8 33 k R5 3x1N4007 TIC106D R1 R2 R3 27 W 27 W 27 W 10 k P1 0-220 V + 3x1N4007 100 k P2 390 W R6 Ry 470 W 2N2646 20 V R7 100 nF 100 W - Şekil 1.57: UJT tetiklemeli, tristörlü üç fazlı tam dalga doğrultmaç devresi L L S1 L 1k 1k BRX49 MCR100 Şekil 1.58: Tristörün seri anahtarla durdurulması R1 S2 - Şekil 1.59: Tristörün paralel anahtarla durdurulması II. İki tristörlü otomatik kapasitif durdurma: DC ile çalışan tristörlü devrelerin durdurulmasında kullanılan yöntemdir. Şekil 1.61'de verilen devrede S1’e basılınca SCR 1 i leti me geçer. SCR 1 'i n iletken ol ma sıyla C kondansatörü R2 üzerinden yavaş yavaş dolmaya başlar. Bir süre sonra S 2 butonuna basılınca SCR2 iletime geçer. SCR2'nin iletime geçmesiyle C üzerinde biriken elektrik yükü SCR2 üzerinden geçip SCR1’i ters yönlü olarak polarır. Ters polarma ise SCR1’i kesime sokarak lambayı söndürür. C 1k S2 BRX49 MCR100 - BRX49 MCR100 1k Şekil 1.60: Tristörün kapasitif (buton kumandalı) durdurulması R1 1k S1 L - R3 R2 1k R R2 - + 10 mF R +12 V - S2 +12 V +12 V +12 V S1 10 mF +12 V S1 1k + C S2 BRX49 - SCR1 MCR100 SCR 2 8. Tristörlü uygulama devreleri Şekil 1.61: İki tristörlü otomatik a. Tristörlerin anahtar (şalter) olarak kullanılması: kapasitif durdurma devresi Şekil 1.62'de verilen devrede S anahtarı bir kez kapatılıp açılırsa tristör iletme geçerek L'nin sürekli olarak yanmasını sağlar. Devrenin besleme gerilimi AC olursa alıcı, S kapalı olduğu sürece çalışır. Devrede kullanılan tristörün gücü artırılarak çok yüksek akım çeken alıcılar minik bir anahtarla çalıştırılabilir. b. Tristörlerle motorların dönüş yönünün değiştirilmesi: Sabit kutuplu DC motorlarda devir yönünün değişmesi için besleme uçlarının yer değiştirmesi yeterli olmaktadır. Bu kuraldan hareketle DC motora seri olarak birbirine ters paralel iki tristör bağlanıp devir yönü kontrolü 17 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com yapılabilir. Şekil 1.63'te verilen devrede besleme gerilimi AC'dir. Bu gerilim direkt olarak motora uygulanırsa alıcı çalışmaz. Devrede bulunan tristörler tek yönde akım geçirdiğinden, AC besleme gerilimi DC'ye çevrilir. İlk önce S1 anahtarını kapatarak SCR1'in G ucunun tetiklenmesini sağlayalım. Bu durumda motor üzerinden sağdan sola doğru bir akım geçişi olur ve DC motor belli bir yönde dönmeye başlar. Daha sonra S1 anahtarını açıp S2 anahtarını kapatalım. S2'nin kapanmasıyla SCR2 iletime geçer. SCR2 'nin iletken olmasıyla DC motor üzerinden soldan sağa doğru bir akım geçişi olur ve motor önceki dönüş AC 12 V yönünün zıttı yönde dönmeye başlar. R +12 V S R 1k L BRX49 MCR100 Şekil 1.62: Tristörün anahtar olarak kullanılması MCR100 SCR1 Mp S 1 c. Tristörlerle motorların devir sayısını değiştirme (tristörlerle yapılan AC faz 1N4001 kontrol devreleri): AC özellikli sinyaller sürekli 1k 1k olarak yön değiştirirler. Yani akım pozitif tepe ile 1N4001 DC motor negatif tepe arasında değişim gösterir. Akımın sıfır S2 değerinden geçtiği anlarda tristör kesime girer. Ayrıca bir tristör sadece pozitif alternansları SCR2 geçirdiğinden bir periyodun sadece 180°'lik kısmı MCR100 alıcı üzerinden dolaşır. Şekil 1.63: Tristörlerle DC motorun devir İşte 180°'lik pozitif alternansın başlangıcı ile yönünün değiştirilmesine ilişkin devre örneği bitişi arasında tristörün hangi açıda (anda) iletime geçeceğinin tetikleme devresi yardımıyla belirlenmesine faz kontrolü denir. Faz kontrolü yapılırken G ucuna bağlanan direnç fazla azaltılırsa aşırı akım geçişi olacağından tristör bozulur. Bu durumu önlemek için G ucuna gitmesi gereken akım hesap yoluyla belirlenir. Geyt (G) direncinin minimum değerini bulmada kullanılan denklem: Rgeyt = (Vşebeke - Vgeyt) / Igeyt [W] Denklem şöyle de yazılabilir: Rg = (VŞ - VG) / IG [W] Örnek: Besleme gerilimi Vşebeke = 12 V olan bir tristörün tetiklenme gerilimi VG = 2 V, tetiklenme akımı ise IG = 20 mA = 0,02 A'dir. G ucuna bağlanması gereken direncin (RG) değerini bulunuz. Çözüm: Rg = (12 - 2) / 0,02 = 500 W Tristörlerle yapılan yarım ve tam dalga faz kontrol devreleri I. Tristörlü yarım dalga kontrollü dimmer devresi: Devre, AC’nin pozitif sinyallerini kontrol ettiği için yarım dalga dimmer olarak anılmaktadır. Şekil 1.64'te verilen devreye AC uygulandığında pot ve R üzerinden geçen akım C’yi şarj etmeye başlar. C’nin gerilimi BRX49 MCR100 yaklaşık 0,6-2 V'luk değeri aşınca tristör iletime geçer ve L yanar. Potun direnç değeri büyütülürse C geç dolacağından tristör geç iletime geçer. L’nin üzerinden geçen akım azalır. Potun değeri çok fazla artırılırsa C hiç dolamadan alternans biteceğinden L hiç yanmaz. Şekil 1.64: Tristörlü yarım dalga Potun direnç değeri küçültülürse C çabuk dolacağından kontrollü dimmer devresi tristör hemen iletime geçer. L’nin üzerinden geçen akım 18 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com çoğalır. Şekil 1.65'te görüldüğü gibi yarım dalga dimmer devresi negatif alternansları tamamen kırpmakta, pozitif alternansları ise istenilen miktarda kırparak alıcıya vermektedir. Tristörlerin G ucu sadece pozitif polariteli akımlarda tetiklenir. Negatif polariteli sinyaller G ucunu ters polarize edeceğinden tristör yalıtkan kalır. Negatif polariteli sinyallerin tristörün GK arası eklemini zorlamaması (bozmaması) için G'ye seri olarak koruma amaçlı diyot (1N4001-1N4007 vb.) bağlanır. Yarım dalga kontrollü dimmer (kısıcı) devresi uygulamada pek kullanılmaz. Çünkü bu devre ile alıcıyı tam güçte çalıştırmak mümkün değildir. Çünkü, tristör AC'nin sadece pozitif alternansının geçmesine izin vermektedir. V Şekil 1.65: Yarım dalga kontrollü dimmerde giriş ve çıkış sinyalleri II. Tristörlü tam dalga kontrollü dimmer devresi: Devre, AC’nin pozitif ve negatif sinyallerini kontrol ettiği için tam dalga dimmer olarak anılmaktadır. Şekil 1.66'da verilen devreye AC uygulandığında pot BRX49 ve direnç üzerinden geçen akım C’yi şarj etmeye başlar. MCR100 C’nin gerilimi yaklaşık 0,6-2 V'luk değeri aşınca tristör iletime geçer, L çalışır. Potun direnç değeri büyütülürse C geç dolacağından, tristör geç iletime geçer. L’nin Şekil 1.66: Tristörlü tam dalga üzerinden geçen akım azalır. Potun direnç değeri kontrollü dimmer devresi küçültülürse C çabuk dolacağından tristör çabuk iletime geçer. L’nin üzerinden geçen akım çoğalır. V Bu devreyle DC ya da AC ile çalışması gereken alıcıların gücü kontrol edilebilir. Eğer alıcı DC ile çalışıyorsa, köprü diyotların çıkışına (tristörün anoduna, A-B arası) bağlanır. Alıcı AC ile çalışıyorsa köprü diyotlardan önce (devrenin girişine, C-D arası) bağlanır. Şekil 1.67'de görüldüğü gibi tam dalga dimmer devresi negatif alternansları diyotlar aracılığıyla doğrultarak tristöre vermektedir. Tristör ise G ucuna gelen polarma gerilimine göre pozitif yönlü alternansları kırpmaktadır. Şekil 1.67: Tam dalga kontrollü dimmerde giriş çıkış sinyalleri Not: Tam dalga kontrollü dimmer devresinde diyotlardan sonra filtre kondansatörü kullanılmadığı için tam doğru akım yoktur. Buna göre diyotların çıkışındaki gerilim sıfır ile pozitif maksimum arasında değişmektedir. Tam dalga dimmer işte bu sayede çalışabilmektedir. ç. Tristörlü invertör (konvertisör) devreleri I. İki tristörlü DC-AC konvertisör devresi: Şekil 1.68'de verilen devrede, SCR'leri tetiklemede kullanılan pals üreteci, UJT'li, 555'li, transistörlü kararsız (astable) multivibratörlü vb. olabilir. DC besleme ile çalışan devrede tristörler C kondansatörüyle durdurulmaktadır (kesime sokulmaktadır). Şekilde pals devresi tristörleri sırayla iletime geçirir. SCR1 iletime geçince C üzerinde birikmiş olan elektrik yükü SCR2'yi kesime sokar. C boşaldıktan sonra bu kez diğer yönde şarj olur. SCR2'ye tetikleme gelince bu eleman iletime geçer. SCR2 iletime geçince C üzerindeki elektrik yükü SCR1'i kesime sokar. Devre bu şekilde çalışmasını sürdürür. Orta uçlu olarak sarılmış olan trafolar primerden geçen akımların iki yönlü olarak akması sekonderde AC gerilim oluşturur. 19 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com +12 V 220 V/15 W lâmba C N1 + N3 AC 220 V N2 SCR 2 V,I 220k-1MW tetikleme palslerini üreten devre AC SCR 1 BRX49 MCR100 çıkış sinyali + t (s) + - - Şekil 1.68: İki tristörlü DC-AC konvertisör Şekil 1.69: LDR ve tristörlü karanlıkta çalışan devre (gece lâmbası) d. Işığa duyarlı tristör kontrol devreleri I. LDR ve tristörlü karanlıkta çalışan devre: Şekil 1.69'da verilen devrede ortam karardığında LDR'nin direnci artar ve üzerinde düşen gerilim büyür. LDR üzerinde oluşan gerilim tristörü sürerek lambayı çalıştırır. Ortam aydınlanınca LDR'nin direnci azalır. LDR üzerinde oluşan gerilim azalınca tristör iletime geçemez. 4x1N4001 AC 12-15 V e. UJT ve tristörlü yük kontrol devreleri I. UJT ve tristörlü tam dalga kontrollü dimmer devresi: Şekil 1.70'te verilen devre AC sinyallerin pozitif ve negatif alternanslarını kontrol eder. Devrede, köprü bağlı diyotlar AC'yi DC'ye çevirir. Fakat bu tam DC değildir. Sürekli olarak sıfır ile tepe değer arasında değişmektedir. Ön dirençle korunmakta olan zener diyot UJT için gereken sabit besleme gerilimini sağlar. UJT'li pals üreteci ise tristörü tetikler. R4 1k 9,1 V 47 W 12 V flâmanlı lâmba 2N2646 470 k BRX49 MCR100 + 1 mF UJT R3 47 W Şekil 1.70 UJT ve tristörlü tam dalga dimmer devresi II. UJT ve tristörlü gecikmeyle çalışan (turn-on tipi) zaman rölesi devresi: Şekil 1.71'de verilen devrede S anahtarı kapatılınca C dolmaya başlar. C’nin gerilimi 6-9 V düzeyine ulaşınca UJT aniden iletime geçer. R3 üzerinde oluşan gerilim tristörü tetikler, lamba yanar. Pot ile L’nin çalışmaya başlama zamanı ayarlanabilir. f. Tristörlerin korunması: Her tristörün çalışma gerilim ve akımıyla ilgili karakteristik değeri kataloglarda bildirilir. Teknik verilere bakmadan yapılan devrelerin düzgün çalışması mümkün değildir. 20 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Uygulamada kullanılan bazı tristörlerin özellikleri *TIC106M: 600 V/3,2 A, İletimde tutma akımı: 8 mA, Tetiklenme akımı: 0,2 mA *TIC126D: 400 V/7,5 A, İletimde tutma akımı: 40 mA, Tetiklenme akımı: 20 mA, İletimdeyken A-K arasında düşen gerilimin değeri: 1,4 V *BRX49: 400 V/0,8 A, Kısa süreli olarak geçirebileceği akım: 6 A, Tetiklenme akımı: 20 mA *TIC106D: 400 V/3,2 A *TIC116E: 500 V/5 A *BRX49: 400 V/0,8 A R1 100 kW 470 k P L 47 W R2 2N2646 S 12 V flamanlı lamba +12 V Bir tristör, aşırı akım, yüksek tetikleme akımı, yüksek ters A-K gerilimi gibi nedenlerle bozulur. Kataloglarda VR (Vreverse) olarak verilen değer, tristöre ters olarak uygulanabilecek maksimum gerilimi belirtir. V F, (V forward) ise ileri yönde uygulanabilecek maksimum gerilimi bildirir. Ters dayanma gerilimi aşılacak olursa elemandan geçen sızıntı akımları aniden yükselerek arızaya neden olur. Sonuç olarak, tristörlerin devrede uzun süre görev yapabilmesi için karakteristik değerlerinin uygun olup olmadığına çok dikkat edilmelidir. BRX49 MCR100 UJT C 1 mF 47 W R3 Şekil 1.71 UJT ve tristörlü turn-on zaman rölesi devresi Şekil 1.72: Diyak sembolleri Şekil 1.73: Diyakın yarı iletken yapısı Ğ. Diyaklar (diak, diac) Resim 1.4: Diyak örneği İki yönde de akım geçirebilen tetikleme elemanına diyak denir. Diyak sözcüğü alternatif I (A) akımda kullanılan diyot anlamına gelmektedir. iletime Diyak aslında tetikleme (G) ucu olmayan iki geçme tristörün birleşiminden oluşmuştur. değeri V (V) Diyak, bir sinyali (akımı) belli bir seviyeye kadar bloke eder (geçirmez). Başka bir deyişle diyak, herhangi bir ucuna uygulanan gerilim 20-50 V V (V) iletime geçme olduğunda aniden iletkenleşen elemandır. değeri Diyaklar, SCR ve triyaklı devrelerde çok yaygın olarak kullanılmaktadır. I (A) Uygulamada kullanılan bazı diyakların iletime Şekil 1.74: Diyakların geçme değerleri şöyledir: BR100: 28..36 V,D B 4 : elektriksel karakteristik eğrisi 35...45 V Şekil 1.72'de diyak sembolleri, şekil 1.73'te diyakların yarı iletken iç yapısı, resim 1.4'te diyak ve şekil 1.74'te diyakların iki yönlü elektriksel (V-I) karakteristik eğrisi verilmiştir. I. Diyaklı pals üreteci (pals osilatörü): Şekil 1.75'te verilen devreye DC ya da AC uygulandığında R ve P’den geçen akım C’yi doldurmaya başlar. C’nin gerilimi yaklaşık olarak 20-50 V olduğunda diyak iletkenleşir. Ry üzerinde bir gerilim oluşur. Küçük kapasiteli olan C hemen boşalacağından diyak tekrar kesime gider ve devre başa döner. Pot ile C’nin dolma zamanı ayarlanabilir. Potun değerine bağlı olarak çıkıştan alınan palslerin frekansı değişir. Devrenin çıkışından alınan sinyaller osilaskopla incelenecek olursa testere dişine benzer palslerin oluştuğu görülür. 21 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com R 100-470 kW II. 220 V'ta çalışan diyaklı flaşör devresi: Şekil 1.76'da verilen devreye AC 220 V uygulandığında R1 direnci üzerinden yavaş yavaş şarj olan C’nin gerilimi 20-50 V olduğunda diyak iletime geçerek ledi çalıştırır. C'nin led üzerinden boşalmasıyla diyak tekrar kesim durumuna geçer ve devre başa döner. Devrede kullanılan 1N4007 diyodu, ledi negatif alternanslara karşı korur. P 100-470 kW AC 220 V 1N4007 çıkış sinyali V (V) t (s) BR100 Ry 100 W 100 nF/400 V Diyakların sağlamlık testi: Ohmmetreyle yapılan diyak ölçümde her iki yönde de yüksek direnç (200-500 kW) göstermelidir. Şekil 1.75: Diyaklı pals üreteci devresi 1. Triyakların yapısı ve çalışması: Şekil 1.78'de görüldüğü gibi sekiz yarı iletkenin birleşiminden oluşmuş, iki yönde de akım geçirebilen güç kontrol elemanlarına triyak denir. Triyakların ayakları A1-A2-G (T1-T2-G ya da MT1-MT2-G) şeklinde kodlanmıştır. G ucu A1-A2 arasından geçen akımı denetler. A2 ucu ise yükün bağlandığı uçtur. A2 AC 220 V H. Triyaklar (triac, triak) C 1N4007 BR100 R2 100820 W 1-10 mF led Şekil 1.76: Diyaklı flaşör devresi A2 A1 A2 G 220 kW-470 kW R1 G A1 A1 Şekil 1.77: Triyak sembolleri G Şekil 1.78: Triyakın yarı iletken iç yapısı Şekil 1.79: Çeşitli triyaklar Triyak, şekil 1.80'de görüldüğü gibi iki adet tristörün ters paralel bağlanmış hâline benzetilebilir. Triyak DC’de çalışırken G ucu bir kez tetiklendiğinde A2-A1 arası sürekli, AC’de çalışırken ise G ucu tetiklendiği sürece A2-A1 arası iletken kalır. Triyak AC beslemeli devrelerde kullanılırken G ucuna bağlanan diyak, UJT, PUT, SUS, SBS, neon lamba gibi elemanlarla tetiklenme açısı (anı) daha iyi ayarlanabilir. Bu sayede A2-A1 arasından geçen akım kontrol edilerek alıcının istenilen güç değerinde çalışması sağlanabilir. Triyakların tetiklenmesi: Triyakların alıcıyı çalıştırabilmesi için G ucuna belli bir tetikleme akımı vermek gerekir. Tetikleme akımı (IG) ise çeşitli şekillerde sağlanabilir. I. DC üreteç ile tetiklemesi: Şekil 1.82'de verilen devrede görüldüğü gibi bu yöntemde triyakın geyt akımı bir DC üretecinden sağlanır. II. G ucunun ana besleme kaynağına bağlı direnç üzerinden tetiklenmesi: Şekil 1.83'te verilen şemada görüldüğü gibi geyt ucu küçük akımlarla çalıştığından akım sınırlayıcı R direnci üzerinden tetikleme yapılır. R direncinin tam doğru olarak seçilebilmesi için, 22 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com iletim bölgesi +I (A) iletime geçme noktası A2 -V (V) kesim bölgesi G +V (V) kesim bölgesi A1 tutma akımı iletime geçme noktası iletim bölgesi -I (A) Şekil 1.81: Triyakın elektriksel karakteristik eğrisi R = (Vşebeke - VG) / IG [W] denklemi kullanılır. G ucuna bağlanan R direncinin değeri büyütüldükçe tetikleme akımı küçüleceğinden triyak, daha geç iletime geçecek, bu ise alıcının gücünü azaltmamızı sağlayacaktır. b. Mod II (-): Triyakın G ucu (-), A2 ucu (+), A1 ucu (-) gerilimle tetiklenir. Bu durumda A2’den A1’e doğru akım geçişi olur. Mod II (-) tipi çalışmada mod I (+)'ya oranla daha yüksek tetikleme gerilimine ihtiyaç vardır. ç. Mod III (-): Triyakın G ucu (-), A2 ucu (-), A1 ucu (+) gerilimle tetiklenir. Bu durumda A1’den A2’ye doğru akım geçişi olur. Yukarıda açıklanan çalışma şekilleri içinde I (+) ve III (-) modlarında çalışma çok iyi olup, alçak güçlü devrelerde tercih 23 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com G A1 R VG 1-2 V Şekil 1.82: Triyakın DC üreteç ile tetiklenmesi alıcı R A2 10-82 k Vşebeke G A1 Şekil 1.83: Triyakın ana besleme kaynağından tetiklenmesi + alıcı A2 DC 12 V c. Mod III (+): Triyakın G ucu (+), A2 ucu (-), A1 ucu (+) gerilimle tetiklenir. Bu durumda A1’den A2’ye doğru akım geçişi olur. Mod III (+) modunda G ucuna uygulanan polarma akımı Mod I (+) yöntemindeki akımdan daha yüksek olmalıdır. A2 - G BT136 Triyakların çalışma modları (durumları) a. Mod I (+): Şekil 1.84'te görüldüğü gibi triyakın G ucu (+), A2 ucu (+), A1 ucu (-) gerilimle tetiklenir. Bu durumda A2’den A1’e akım geçişi olur. Mod I (+) çalışma biçimi tristörün çalışmasının aynısıdır. Bu modda triyak tam iletimdedir. Vşebeke BT136 Örnek: Besleme gerilimi (Vşebeke) 12 V olan bir devrede kullanılan triyakın G ucunun iletime geçme gerilimi (VG) 1 volttur. G ucunun çektiği akım (IG) 1 mA (0,001 A) olduğuna göre, G ucunu aşırı akıma karşı korumak için kullanılması gereken direncin değerini bulunuz. Çözüm: R = (12-1)/0,001 = 11/0,001 = 11000 W alıcı BT136 Şekil 1.80: Triyakın tristör eşdeğeri A1 R DC 1-2 V Şekil 1.84: Triyakın mod I (+) olarak çalıştırılması edilir. Bu modlarda tetiklenen triyakın iletime geçmesi için G ucuna verilmesi gereken akımlar küçüktür. I (-) ve III (+) modlarında çalıştırılan triyaklarda tetikleme akımı ile A1-A2 arasından geçen akımların yönleri birbirine zıttır. Bu da verimi düşürür. O nedenle bu iki yöntem pek kullanılmaz. Triyakların kesime sokulması: Çalışmakta olan bir triyakı durdurabilmek için çeşitli yöntemler kullanılır. Triyak DC ile çalışıyorsa kesime sokma I. Seri anahtarla (devre akımı kesilerek), II. Paralel anahtarla, III. Kapasite ile durdurulabilir. (Buradaki üç yöntem tristörler kısmında anlatılmıştır.) Triyak AC ile çalışıyorsa kesime sokma I. Seri anahtarla, II. G'nin tetikleme akımı kesilerek, III. Triyakın A2-A1 uçları arasından geçen yük akımını tutma akımının altına indirerek Ek bilgi: Tutma akımı Her triyakın taşıyabileceği maksimum akım değeri bellidir. Bunun yanında triyakların üzerinden geçen akım belli bir alt değere indirilirse eleman birden kesime gider. Örneğin 10 A taşımakta olan bir triyaktan geçen akımı sıfıra doğru azaltırken akım mA seviyesine indiğinde aniden sıfır olur. İşte triyakın kesime girdiği bu ana tutma akımı denir. 2. Triyakın sağlamlık testi: Ohmmetre uçları A2 - A1 arasına bağlanır. 100 W - 10 kW arası değere sahip direncin bir ucu G ucuna, diğer ucu ölçü aletinin problarından herhangi birine değdirilir. Bu durumda triyakın A2 - A1 arası gösterdiği yüksek direnç sıfıra doğru azalırsa elemanın sağlam olduğu anlaşılır. Ohmmetre ile yapılan ölçüm her zaman doğru sonuç vermeyebilir. Bundan dolayı basit devreler kurularak sağlamlık testi yapmak daha doğrudur. 3. Triyaklı faz kontrol devreleri: Triyaklar kullanılarak lamba, AC seri motor, ısıtıcı vb. gibi alıcıların üzerinden geçen akımın miktarı kolayca ayarlanabilmektedir. Bilindiği gibi triyaklar G uçları tetiklendiğinde her iki yönde de akım geçirebilirler. Bunun yanında G uçlarına uygulanan tetikleme sinyalinin zamanı değiştirilerek A1 - A2 uçları arasından geçen akımın değeri kontrol edilebilmektedir. BT136 I. Triyaklı basit dimmer (kısıcı) devresi: Şekil 1.85'te verilen dimmer devresinde kullanılan pot ile C’nin dolma zamanı ayarlanabilmektedir. Buna bağlı olarak da C'nin üzerinde oluşan gerilim sonucunda iletime geçen diyak triyakı sürmektedir. Devrede potun değeri küçültülürse, C hemen dolar, alıcı diyak çabuk iletime geçerek triyakı tetikler ve 15-100 W alıcıdan yüksek değerli bir akım geçer. AC 220 V 22-56 k Potun değeri büyültülürse C geç dolar, diyak A2 gecikmeli olarak iletime geçip triyakı geç tetikleyeceğinden alıcıdan düşük değerli bir akım 100-470 k BR100 A1 geçer. Verilen dimmer devresinde alıcı eğer omik G (akkor lamba, halojen lamba, ısıtıcı vb.) özellikli ise 100 nF/400 V çalışma gayet düzgün olur. Alıcı eğer indüktif (bobin, trafo, motor vb.) özellikli ise triyaktan geçen Şekil 1.85: Triyaklı basit dimmer devresi akım ile gerilim arasında bir miktar faz farkı 24 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com olacağından, triyak iletime geçtiği anda üzerinde yüksek gerilim oluşturabilir. Bu yüksek gerilim ise triyakı tekrar iletken durumuna geçirir. İşte bu sakıncayı ortadan kaldırmak için triyakın A2A1 uçları arasına paralel olarak şekil 1.86'da görüldüğü gibi R ve C bağlanır. II. Triyaklı geri uç etkili iyi kalite dimmer devresi: Şekil 1.87'de verilen dimmer devresinde iki adet kondansatör kullanıldığından pot az çevrilmesine rağmen lambanın ışığının aniden azalması ya da çoğalması sorunu ortadan kalkar. Yani ışığın şiddeti düzgün bir biçimde azalıp çoğalır. 22-56 kW R1 alıcı AC 220 V 100 W 100 nF 400 V 100-470 kW V,I A2 t (s) P 1-22 kW C1 Şekil 1.86: Triyaka R-C filtrenin bağlanışı BT136 15-100 W A1 G R2 BR100 22-100 nF/400 V C2 Şekil 1.88: Triyaklı dimmer devrelerinde alıcı üzerinden geçen kırpılmış sinyalin şekli Şekil 1.87: Triyaklı geri uç etkili iyi kalite dimmer devresi III. Triyaklı AC seri (üniversal) motor hız kontrol devresi: Şekil 1.89'da verilen devre ile AC seri motorların devir ayarı yapılabilir. Potun değeri değiştirildikçe kondansatörlerin dolma zamanı değiştiğinden triyakın tetiklenme anı da değişir. Bu ise motordan geçen akımı ayarlayarak hızı değiştirir. Devrede triyakın düzgün olarak çalışabilmesi ve yakında bulunan radyo, TV gibi cihazların parazitik sinyallerden etkilenmemesi için iki adet filtre kullanılmıştır. Motora seri bağlanan bobin yüksek frekanslı sinyalleri üzerinden geçirmeyerek bastırır. Triyaka paralel bağlanan R-C filtre ise yüksek frekanslı sinyalleri kendi üzerinden geçirerek triyakın bu tür sinyallerden olumsuz etkilenmesini engeller. parazit önleyici bobin C1 22-100 nF/400 V BR100 C2 Şekil 1.89: Triyaklı AC seri motor hız kontrol (dimmer) devresi S R 1k L BT136 1-22 kW 100 W 100-470 kW 100 nF/400 V AC 220 V 22-56 kW parazit önleyici R-C filtre L BT136 BT138 100 mH +12 V S AC seri motor - Şekil 1.90: Triyakın anahtar olarak kullanılması 4. Triyaklı uygulama devreleri a. Triyakları anahtar ya da şalter olarak kullanma ile ilgili devreler I. Triyakın basit anahtar olarak kullanılması: Şekil 1.90'da verilen devrede S anahtarı bir kez kapatılıp açılırsa triyak iletme geçerek L'nin sürekli olarak yanmasını sağlar. Devrenin besleme gerilimi AC olursa alıcı, S kapalı olduğu sürece çalışır. Devrede kullanılan triyakın gücü artırılarak çok yüksek akım çeken alıcılar mini bir anahtarla çalıştırılabilir. 25 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com S BT136 2 1 1N4007 22-56 kW b. Triyak ile ışık kontrol devreleri I. Triyaklı karanlıkta çalışan devre: Şekil 1.92'de verilen devrede ortam karardığında LDR’nin direnci artar. Üzerinde düşen gerilim yükselir. Diyak iletime geçerek triyakı tetikler ve lamba yanar. Aydınlık ortamda L söner. Şekil 1.91: Triyakın iki kademeli anahtar (şalter) olarak kullanılması diyak BT136 33-100 kW AC 220 V L LDR Şekil 1.92: Triyaklı karanlıkta çalışan devre 500-2000 W AC 220 V c. Triyaklı AC motor hız kontrol devresi: Şekil 1.93'te verilen triyaklı motor hız kontrol devresi 500-2000 W arası güce sahip üniversal motorların devir sayısını istenilen şekilde ayarlayabilir. Devrede potun direnç değeri düşürülürse C daha çabuk dolar ve diyakı iletime sokar. İletime geçen diyak triyakı tetikleyerek motor üzerinden yüksek değerli bir akım dolaştırır. Bu sayede motor hızlı döner. Potun değeri büyütüldüğünde ise motorun devir sayısı azalır. L AC 220 V II. Triyakın iki kademeli anahtar olarak kullanılması: Şekil 1.91'de verilen devrede S anahtarı, 1 konumundayken alıcı tam güçte çalışır. Anahtar 2 konumuna alındığında G ucuna sadece pozitif alternanslar gittiğinden triyak tek yönde akım geçirir. Alıcı üzerinden besleme geriliminin yarısı geçtiğinden L yarım güçte çalışır. M 10-33 kW A BT138 2 5. Triyak ve tristörlerin karşılaştırılması: 100-470 kW Endüstriyel sistemlerde ve çeşitli elektronik pot BR100 A1 cihazlarda sıkça karşımıza çıkan tristör ve triyakın G birbirinden en önemli farkı, tristörün tek yönde, triyakın ise iki yönde akım geçirebiliyor olmasıdır. 100 nF/400 V Tristörler, yüksek güçlü doğrultmaçlarda, kaynak Şekil 1.93: Triyaklı AC seri makinelerinde, vinçlerdeki DC ile çalışan motorların motor hız kontrol devresi hızının kontrolünde vb. karşımıza çıkar. Triyaklar ise ışık şiddetini kontrol eden devrelerde, merdiven ışık otomatiklerinde, AC motor kontrol devrelerinde, ışık, ısı kontrol devrelerinde vb. kullanılır. Tristör kullanılarak triyak yapmak mümkündür. Şöyle ki; iki adet tristörün A-K uçlarını şekil 1.80'de verildiği gibi birbirine ters paralel olarak bağladığımızda iki yönde de akım geçirebilen bir triyak elde edebiliriz. Ancak bu yöntem uygulamada kullanılmaz. 6. Tristör ve triyakların korunması a. Parazitik gerilimlerin oluşmasına karşı yapılan koruma: Tristör ve triyaklar indüktif özellikli alıcıları kontrol etmede kullanıldıklarında, iletim ve kesime gittikleri anlarda yük olarak kullanılan bobinlerin uçlarında besleme geriliminin yaklaşık üç katı genliğe sahip, yüksek frekanslı gerilim oluşur. Bobinin etrafında oluşan manyetik alanın yarattığı yüksek indüksiyon gerilimi kısa bir süre içinde oluşmasına rağmen tristörün bozulmasına yol açabilir. Öte yandan bobinin oluşturduğu gerilim radyofrekans (RF) paraziti olarak şebekeye bağlı diğer alıcıları (radyo, TV vb.) olumsuz etkileyebilir. Bobinli alıcılardan kaynaklanan parazitik (istenmeyen) sinyaller tristör, triyak gibi elemanların istenildiği anda durdurulmasına da engel olur. 26 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Parazitik sinyalleri yok etmek için, I. Tristör ve triyakın iki ana ucu (A-K ve A2-A1) arasına R-C (direnç-kondansatör) bağlanır (Şekil 1.86'ya bakınız.) II. Yüke seri olarak bobin (indüktans) bağlanır. Şekil 1.89'a bakınız. III. Tristörlü devrelerde indüktif yüke (röle, motor vb.) ters paralel olarak diyot bağlanır. b. Aşırı geyt akımına karşı koruma: Tristör ve triyakların geyt akımlarının hangi düzeyde olması gerektiği kataloglarda belirtilmiştir. Devre üretimi yapılırken katalog verileri göz önüne alınarak G’ye uygun değerli direnç bağlantısı yapılır. c. Aşırı sıcağa karşı koruma: Tristör ve triyaklar çalışırken ısınır. Elemanın gövde sıcaklığı 130 °C'ın üzerine çıktığında bozulma söz konusu olabilir. Devre çalışırken ısı ortadan kaldırılmazsa gövde sıcaklığı daha da artarak elemanları çabucak tahrip edebilir. O nedenle çok ısınan elemanların gövdesine alüminyum soğutucular bağlanır. Eğer soğutucu, devrenin şasesine bağlıysa eleman ile soğutucu arasına amyanttan yapılmış yalıtkan plakanın konulması gerekir. Tristör ve triyakların gövdelerindeki ısıyı dağıtmak için kullanılan alüminyum plakalar ısının iyi emilebilmesi için elektroliz yöntemiyle siyahlaştırılır. (Siyah eloksal yapılır.) Alüminyum plakanın et (cidar) kalınlığı soğutulacak elemanın özelliğine göre 3-10 mm arasında değişir. Plakanın yeterli olmadığı durumda ise üfleyici mini fanlar kullanılır. Not: Aşırı ısının oluşmaması için yapılması gereken ilk iş, elemandan katalogta verilen değerin üzerinde akım geçirmemektir. 7. Tristör ve triyak seçimi: Herhangi bir devrede kullanılan tristör ya da triyak DC ile çalışacaksa, elemanın maksimum dayanma gerilimi ile devrenin besleme gerilimi birbirine yakın değerde olabilir. Örneğin BT136 triyakı DC 400 V'luk gerilimlere kadar dayanabilir. Tristör ya da triyak AC ile beslenen bir devrede çalışacaksa, elemanın maksimum dayanma gerilimi AC besleme geriliminden % 40-45 fazla olmalıdır. Çünkü AC'de tepe değer (maksimum değer) gerilimi söz konusudur. Şöyle ki; voltmetreyle 220 V olarak ölçtüğümüz AC değer aslında etkin değerdir. Bu değerin bir de maksimum değeri vardır. 220 V'luk AC gerilimin maksimum değeri: Vmaks = Vetkin.1,41 = 220.1,41 = 310,2 V'tur. Buna göre 220 V'luk bir devrede kullanılacak tristör ya da triyak gibi elemanların maksimum dayanma gerilimleri 310,2 V olmalıdır. Piyasada ise yaygın olarak 30-50-100-200-300-400-500-600-700800...V gibi sınıflandırmalar söz konusu olduğundan kullanacağımız elemanın dayanma gerilimi en az 400 V olmalıdır. Kaç amperlik eleman seçeceğiz sorusuna gelince: Bu değer tamamen kullanacağımız alıcının çektiği akıma bağlıdır. Örneğin 220 V'luk tristörlü devrede 100 W gücünde bir lambayı alıcı olarak seçelim. Bu eleman 220 V altında yaklaşık olarak, I=P/V = 100/220 = 0,45 A çeker. Buna göre doğru olan BRX49 (400 Uygulamada kullanılan geçirebileceği maksimum akım: 30 A, V/0,8 A) adlı elemanı seçmektir. bazı triyakların özellikleri İletimde tutma akımı: 30 mA, Çalışma modlarına göre triyakın tetiklenmesi için -BT136: 400 V/4 A Devrede TIC106D (400 V/3,2 A) -BT137: 400 V/6 A, Kısa süreli olarak uygulanması gereken akım değerleri: 5 mA 5 mA - 5 mA - 10 mA adlı tristörü de seçebiliriz. Ancak geçirebileceği maksimum akım: 55 A, -TIC236D: 400 V/12 A İletimde tutma akımı: 20 mA, Çalışma bu durumda maliyet artar. Çünkü modlarına göre triyakın tetiklenmesi için -TIC253D: 400V/20 A -BTA06-200: 200 V/6 A uygulanması gereken akım değerleri: 25 yüksek akımlı elemanlar düşük mA-60 mA-25 mA-60 mA -BTA06-400: 400V/6A -BTA13-400: 400V/13A -TIC206D: 400 V/4 A, Kısa süreli olarak akımlı olanlardan daha pahalıdır. I. Dört tabaka (shockley, PNPN, 4D) diyotlar Dört tabaka diyotlar şekil 1.95'te görüldüğü gibi dört yarı iletkenin birleşmesinden oluşmuş elemanlardır. Bu diyotlar doğru polarma altında çalışırken uçlarına uygulanan gerilim iletim 27 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com AC ya DC seviyesine ulaşıncaya kadar, ters polarize edilmiş normal diyot gibi çalışır. Uygulanan gerilim yükselerek, iletim gerilimi seviyesine ulaştığında ise, A K diyot aniden iletime geçerken, eleman Şekil 1.94: Dört tabaka Şekil 1.95: Dört tabaka (4D) üzerinde düşen gerilim de azalmaya (4D) diyot sembolleri diyodun yarı iletken iç yapısı başlar. Gerilim, belirli bir değere azaldıktan sonra, tekrar yükselmeye I (A) başlar. Bu noktadaki gerilime tutma Imaks iletkenlik gerilimi denir. (50mA/5A) bölgesi Dört tabaka diyot, tutma geriliminden sonra, gerilimini ve akımını artırarak tutma Itutma düz polarmalı normal diyot gibi çalışır. noktası negatif (1mA/50mA) Başka bir anlatımla, dört tabaka direnç diyotlar, başlangıçta ters polarmalı norbölgesi mal diyotlar gibi, tutma geriliminden sonra ise düz polarmalı normal diyotlar gibi çalışır. Bu iki çalışma noktası kesim bölgesi 15 mA/35 mA V (V) arasında gerilim düşerken akımın arttığı bir karakteristik gösterirler. Şekil Vtutma Vçalışma 0,5 V/1,2 V 20 V/200 V 1.96'da 4D diyotların elektriksel karakteristik eğrisi verilmiştir. Şekil 1.96: Dört tabaka diyodun elektriksel karakteristik eğrisi Dört tabaka diyotların iletim gerilimleri 10-100 V arasında, iletim akımları ise 150 mA arasında değişmektedir. Bu tip diyotlar, tristör, triyak gibi elemanların tetiklenmesinde, pals R1 jeneratörlerinde, rölesiz telefon sistemlerinde, AC sinyalleri kırpma devrelerinde vb. kullanılır. PNPN Dört tabakalı diyot örnekleri: 1N5159, 1N5160, diyot 1N5779, 1N5780, 1N5793... C V (V) çıkış sinyali Dört tabaka diyotla yapılan pals osilatörü: Ry t (s) Şekil 1.97'de verilen devreye akım uygulandığında kondansatör R1 direnci üzerinden şarj olmaya başlar. Şekil 1.97: Dört tabaka diyotlu C’nin gerilimi PNPN diyodun tetiklenme gerilimi pals üreteci devresi seviyesine ulaştığında eleman iletime geçerek Ry üzerinde gerilim oluşturur. Devrede kullanılan kondansatör küçük değerli olduğundan çabucak deşarj olarak PNPN diyodun kesime gitmesine neden olur. PNPN diyot kesime gittiğinde C yeniden dolmaya başlar. Devre bu şekilde çalışmasını sürdürerek Ry üzerinde palsler oluşturur. Palslerin frekansı R1 direncinin değeri değiştirilerek ayarlanabilir. İ. SCS'ler (iki kapılı tristörler) P ve N tipi dört yarı iletken maddenin birleştirilmesiyle elde edilmiş, iki tetikleme ucu olan elemanlara SCS denir. SCS'de G1 kapısı artı (+) polariteli akımla, G2 kapısı ise eksi (-) polariteli akımla tetiklenir. SCS’yi yalıtım durumuna sokmak için ise G1 kapısına eksi (-) ya da G2 kapısına artı (+) yönlü akım uygulamak yeterli olmaktadır. Başka bir deyişle SCS, kapılarından herhangi birine doğru polarmalı gerilim uygulanarak iletime, ters polarmalı gerilim uygulanarak ise kesime sokulabilmektedir. SCS'li sıcaklık alarm devresi: Şekil 1.101'de verilen devrede ortam sıcaklığı artınca NTC'nin direnci azalır. Pot üzerinde oluşan gerilim SCS'yi sürer. Rölenin kontakları konum değiştirir. 28 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Ortam sıcaklığı azalsa bile röle çalışmaya devam eder. B butonuna basıldığında ise SCS kesime giderek röleyi ilk konumuna getirir. J. Neon lambalar Flamansız, soğuk katotlu gazlı lambalara neon lamba denir. Neon lambalar cam gövde içindeki gazın özelliğine göre kırmızı, yeşil, sarı, turuncu vb. renklerde ışık yayarlar. Bu lambaları çalıştırmak için uygulanması gereken gerilim cam gövde içindeki gazın (argon, helyum, sodyum vb.) cinsine ve elektrotlar arasındaki mesafeye bağlıdır. Örneğin lamba içinde neon gazı varsa, 21,5 V uygulandığında gaz iyonize olarak turuncu ışık verir. Neon lambaların ateşleme gerilimleri modeline göre 90 V'a kadar çıkar. 220 V ile neon lamba çalıştırılacağı zaman 1/4 W gücünde 100-150 kW'luk direnç lambaya seri bağlanır. Neon lambalar, karakteristik olarak diyaklara benzediklerinden, tristör ve triyakların tetiklenmesinde, elektrik enerjisinin olup olmadığını gösteren pano tipi göz lambalarında, kontrol kalemlerinde, gece lambalarında, ışıklı anahtarlarda vb. kullanılır. Küçük boyutlu tip neon lambaların akımı 0,6 mA iken, duya monte edilerek kullanılan neon lambaların akımı 1,9-2,5 mA dolayındadır. anot geyt A katot geyt K Şekil 1.98: SCS sembolü Şekil 1.99: SCS'nin yarı iletken yapısı A K Şekil 1.100: SCS'nin transistör eşdeğeri Resim 1.5: SCS örneği 100 kW 470 k Şekil 1.101: SCS'li sıcaklık alarm devresi Şekil 1.102: Neon lâmba sembolü Resim 1.6: Çeşitli neon lâmbalar Neon lambalı pals üreteci devresi: Şekil 1.103'te verilen devreye AC uygulandığında diyot, R1 ve P üzerinden geçen akım C'yi doldurmaya başlar. C'nin gerilimi neon lambanın iletime geçme gerilimi seviyesine ulaşınca bu eleman iletime geçer ve çıkışdaki direnç üzerinde gerilim oluşur. Küçük kapasiteli olan C hemen boşalacağından neon lamba kesime gider ve devre başlangıç noktasındaki durumuna dönmüş olur. Sonuçta çıkışdaki direnç (R2) üzerinde testere dişine benzer palsler oluşur. K. Tetikleme elemanlarıyla yapılmış dimmer (kısıcı) devreleri I. SUS ve tristörlü tam dalga kontrollü dimmer: Şekil 1.104'te verilen devrede R1 ve P üzerinden şarj olan kondansatörün gerilimi yaklaşık 7,4-7,5 V olunca SUS iletime geçerek tristörü sürer. Tristörün iletime geçme anı potun değerine bağlı olarak değişir ve lambanın verdiği ışık pot ile ayarlanmış olur. 29 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com II. SBS ve triyaklı dimmer devresi: Şekil 1.105'te verilen devrede R ve P'den geçen akım C'yi doldurmaya başlar. C'nin gerilimi SBS'nin iletime geçme değerine yükseldiğinde bu eleman akım geçirerek triyakı sürer. V,I 470 k Şekil 1.103: Neon lâmbalı pals üreteci 12 V flâmanlı lâmba AC 12 V 4x1N4001 R1 1-10 kW 470 k TIC106D P 10-100 kW G 2N4987 A 100 nF K 1-10 kW Şekil 1.104: SUS ve tristörlü tam dalga dimmer devresi Şekil 1.105: SBS ve triyaklı dimmer 100-470 k L. Kuadraklar (quadrac, ditriac) Diyak ve triyakın bir gövde içerisinde birleştirilmesiyle yapılmış elemanlara kuadrak denir. Bu elemanlar geyt tetikleme gerilim seviyesi yüksek olan triyak gibi düşünülebilir. Devre üretiminde kuadrak kullanımı montaj kolaylığı sağlar ve cihazda kullanılan eleman sayısı daha az olur. a. Kuadraklı karanlıkta çalışan devre: Şekil 1.108'de verilen devrede ortam karardığında LDR'nin direnci artar ve üzerinde A1 A2 G düşen gerilim büyür. LDR Şekil 1.106: Şekil 1.107: Şekil 1.108: Kuadraklı üzerinde düşen gerilim Kuadrak sembolü Kuadrak örneği karanlıkta çalışan devre 20-50 V arası değere ulaştığına kuadrak iletime geçerek lambayı yakar. Ortam aydınlandığında LDR'nin direnci azalır ve üzerinde düşen gerilim düşer. Bu ise kuadrakı kesime sokar. b. Kuadrakların sağlamlık testi: AVOmetre ile yapılan ölçümde elemanın üç ucu arasında yapılacak altı ölçümün sonuçları da yüksek ohm (50 kW-200 kW) çıkmalıdır. 30 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com c. Bazı kuadrakların akım ve gerilim değerleri Q4003LT: 400 V/3 A Q4004LT: 400 V/4 A Bazı UJT’lerin özellikleri Elemanın kodu Tipi Özellikleri Ayakların dizilişi Sorular 1. Tristörün yapısını transistör eşdeğerini çizerek anlatınız. 2. Triyaklı dimmer devresini çizerek anlatınız. 3. Tristörlü bir fazlı, ayarlı çıkışlı yarım dalga doğrultmaç devresini çizerek çalışmasını anlatınız. 5. UJT'li pals osilatörü devresini çizerek anlatınız. 6. Triyak ve LDR kullanarak aydınlık ortamda çalışan devre çiziniz. 7. SUS nedir? Anlatınız. 8. Diyaklı pals üreteci devresini çizerek çalışmasını anlatınız. 10. Triyak ve LDR'li karanlıkta çalışan devreyi çizerek çalışmasını anlatınız. Bazı PUT’ların özellikleri Elemanın kodu Özellikleri Ayakların dizilişi Bazı SUS'ların özellikleri Elemanın kodu Özellikleri V V V V 31 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Ayakların dizilişi Bölüm 2: İşlemsel yükselteçler (op-amplar) A. Diferansiyel (fark) yükseltecinin yapısı ve çalışma ilkesi 1. Giriş: Girişine uygulanan alçak akım ya da gerilimli (genlikli) sinyali, akım ya da gerilim bakımından büyüten devrelere yükselteç (amplifikatör) denir. Yükselteç devreleri transistör, JFET, MOSFET, op-amp ya da entegre ile yapılabilir. Transistörlü yükselteçler hakkında bilgi almak için temel elektronikle ilgili kaynaklara bakılmalıdır. JFET ve MOSFET'li yükselteçler hakkında bilgi almak için ise kitabın birinci bölümüne bakınız. Uygulamada kullanılan yükselteçler şu şekilde sınıflandırılabilir: AF (audio frequency, alçak frekans) yükselteçleri, RF (radyo frekans) yükselteçleri, Video (resim) yükselteçleri, Enfraruj ve ultrasonik (ultrases) yükselteçler,, Yükselteçler belirli bir frekans aralığında çalışan devrelerdir. Diferansiyel (fark) yükselteçleri uygulamada kullanılan özel bir devre tipidir. Şekil 1'de blok şeması, şekil 2'de devre yapısı verilen fark yükseltecinin iki giriş ve iki çıkış ucu vardır. 1. giriş Vg1 1 2. giriş Vg2 2 3 VÇ1 1. çıkış fark yükselteci VÇ2 2. çıkış 4 Şekil 1: Fark yükseltecinin blok şeması +VCC RC1 C Vg1 4 VÇ1 VÇ2 1 T1 2. Tek girişli fark yükselteci Tek girişli fark yükselteci devresi şekil 3'te görüldüğü gibi çalıştırılır. RC2 3 RE -V EE C 2 Fark yükseltecinde bir ya da iki girişe sinyal uygulamak mümkündür. Ayrıca bu tür devrelerde iki çıkıştan da sinyal alınabilmektedir. Şekil 2'de görüldüğü gibi fark yükseltecindeki iki transistörün emiter uçları RE direnci üzerinden -VEE ucuna bağlanmıştır. Bu yöntem sayesinde devrenin iki çıkış ucunun da giriş sinyallerinden etkilenmesi sağlanmıştır. Başka bir deyişle RE direnci üzerinde oluşan gerilim her iki transistöre de negatif geri besleme etkisi yapar. Fark yükselteçlerini çalıştırabilmek için simetrik çıkışlı DC güç kaynağı kullanılır. Girişlere uygulanan sinyalin ve çıkışlardan alınan sinyalin devresini tamamlaması için simetrik DC güç kaynağının şase (toprak, ground, gnd, 0) ucu görev yapar. Şekil 2'de verilen fark yükselteci devresi tek transistörlü emiteri şase yükselteç devresine çok benzer. O nedenle transistörlü emiteri şase yükselteç devresinin çalışmasını bilmeyen bir kişinin fark yükselteci devresinin çalış-masını anlaması mümkün değildir. Fark yükselteci devresindeki RC1 ve RC2 yük direnci olarak çalışır. Yani bu iki direnç transistörlerin kolektör akımını ayarlayarak (sınırlayarak) C uçlarındaki gerilimlerin besleme geriliminin yarısı kadar olmasını sağlar. RC1 ve RC2 yük dirençleri kullanılmayacak olursa devre yükselteç olarak çalışmaz ve çıkışta her zaman besleme gerilimi kadar bir gerilim görülür. Şekil 2'de verilen fark yükselteci devresi PNP transistörler kullanılarak da yapılabilir. Bu durumda sadece besleme gerilimlerinin polaritesi değiştirilir. Yani, +VCC yerine -VCC, -VEE yerine +VEE bağlanır. Vg2 T2 Şekil 4'te verilen devrede T 1'in B ucuna uygulanan AC sinyal T 1'i iletim ve kesime sokarak V Ç1 ucundan 180° faz farklı (ters çevrilmiş) bir sinyal alınmasını sağlar. Şekil 2: Fark yükseltecinin devre yapısı 32 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 3 1 fark yükselteci Vç2 4 2 Vg1 3. İki girişli fark yükselteci Şekil 6'da görüldüğü gibi iki girişe de AC özellikli sinyal uygulayarak çalıştırılan devrelere iki girişli fark yükselteci denir. Vç1 Şekil 3: Tek girişli fark yükseltecinin blok şeması VÇ1 3 1 fark yükselteci +VCC RC1 3 1 VÇ1 T1 Vg1 RC2 Vg1 VÇ2 4 2 T2 Şekil 6: İki girişli fark yükseltecinin blok şeması RE -V EE Şekil 4: Tek girişli fark yükseltecinin bağlantı şeması Tek girişli fark yükselteci devresinin 2 numaralı girişi şaseye bağlı olmasına karşın 4 numaralı çıkış ucundan yine de giriş sinyaliyle aynı fazlı olan bir çıkış sinyali alınır. Bu durumu şu şekilde açıklayabiliriz: T 1'in girişine uygulanan AC özellikli sinyal T1'in C-E ucundan bir akım geçirir. C-E arasından geçen IC1 akımı RE direnci üzerinde gerilim düşümü oluşturur. RE üzerinde oluşan geri besleme gerilimi T 2 transistörünün C ucundaki gerilimin değişim göstermesine yol açar. Başka bir deyişle, RE üzerindeki V RE gerilimi yükseldikçe V Ç2 yükselir, VRE gerilimi düştükçe VÇ2 düşer. Bu anlatımların ışığında şunu söyleyebiliriz: Tek girişli fark yükselteci devresinde Vg1 ucuna uygulanan AC özellikli sinyal şekil 5'te görüldüğü gibi VÇ1 çıkışından 180° faz farklı olarak alınırken, VÇ2 çıkışından aynı fazlı olarak alınır. 3 1 Vg1 2 Vg2 VÇ2 4 2 fark yükselteci 4 VÇ1 VÇ2 Şekil 5: Tek girişli fark yükseltecinin çıkış sinyalleri Tek girişli fark yükselteci devresinde giriş sinyali 2 numaralı girişe uygulanıp, 1 numaralı giriş şaseye bağlanacak olursa bu kez VÇ2 sinyali girişle 180° faz farklı, VÇ1 sinyali ise girişle aynı fazlı olur. İki girişli fark yükselteci devresinde giriş uçlarına uygulanan gerilimler 180° faz farklı olmalıdır. Eğer fark yükseltecinin iki girişine uygulanan sinyaller aynı fazlı olursa her iki çıkıştan da "ideal koşullarda" 0 volt alınır. Giriş sinyallerinin aynı fazlı olması durumunda çıkış sinyallerinin 0 V oluşu şekil 7'de gösterilmiştir. 3 VÇ1 1 Vg2'in oluşturduğu çıkış fark yükselteci VÇ2 Vg1 Vg2 2 4 Vg1'in oluşturduğu çıkış Vg2'in oluşturduğu çıkış Vg1'in oluşturduğu çıkış Şekil 7: İki girişli fark yükseltecinin iki girişine de aynı fazlı sinyal uygulandığında çıkıştan alınan sinyallerin şekilleri Girişlere uygulanan aynı fazlı ve aynı genlikli sinyallerin çıkış uçlarında 0 V oluşturmasını şu şekilde açıklayabiliriz: VG1 giriş sinyali VÇ1 çıkışında 180° faz farklı bir sinyal oluştururken, VÇ2 çıkışında aynı fazlı sinyal oluşturur. VG2 giriş sinyali VÇ2 çıkışında 180° faz farklı bir sinyal oluştururken, VÇ1 çıkışında aynı fazlı sinyal oluşturur. Sonuç olarak girişlerin çıkışlarda oluşturduğu zıt polariteli (faz farklı) sinyaller birbirini yok ederek çıkışın 0 V olmasına yol açarlar. Fark yükseltecinin girişine uygulanan sinyaller 180° faz farklı olduğu zaman çıkış uçlarından alınan sinyallerin hâli şekil 8'de görüldüğü gibi olur. Sonuç olarak fark yükseltecinin girişlerine uygulanan sinyaller 180° faz farklı olduğu 33 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com zaman çıkışlardan iki sinyalin toplamı kadar bir sinyal alınır. RC1 +VCC RC2 T1 T2 Vg1 1 VÇ1 3 fark yükselteci Vg1 2 4 1 3 Vg1 girişinden uygulanan sinyalinin çıkışlarda oluşturduğu sinyaller 4 T3 R2 RE -V EE Şekil 10: Sabit akım kaynaklı fark yükselteci devresinin transistör ile oluşturulması VÇ2 transistörünün kolektöründen akan IC akımı R1, R2, RE direnci ve VEE gerilim kaynağı tarafından belirlenir. VÇ1 fark yükselteci 2 R1 Vg2 Vg2 girişinden uygulanan sinyalinin çıkışlarda oluşturduğu sinyaller VÇ2 IE akımını hesaplamak için şu denklemler kullanılır: Vg2 IB akımını bulmada kullanılan denklem, IB = VEE R1 + R 2 V B gerilimini hesaplamada kullanılan denklem, VB = IB.R1 Vg2 T3 transistörünün B-E uçları arasında düşen polarma geriliminin bulunmasında kullanılan denklem, Şekil 8: İki girişli fark yükseltecinin giriş uçlarına uygulanan sinyaller 180° faz farklı olduğu zaman çıkışlardan alınan sinyallerin şekilleri VBE = VB-VE şeklindedir. 4. Sabit akım kaynaklı fark yükselteci Sabit akım kaynaklı fark yükselteci devresi şekil 9'da görüldüğü gibi emiter direnci yerine sabit akım kaynağı bağlayarak yapılır. Bu denklemden VE çekilirse, VE = VB-VBE eşitliği bulunur. +VCC RS2 RS1 IE VE - VEE olarak yazılabilir.. RE IB akımı ihmal edilirse, IE akımı yaklaşık olarak IC'ye eşit kabul edilebilir. T2 T1 Vg1 IE = RC2 RC1 Vg2 IE @ I C Şekil 9: Sabit akım kaynaklı fark yükselteci devresi Sabit akım kaynağının transistör kullanarak oluşturulmuş hâldeki devresi şekil 10'da verilmiştir. Sabit akım kaynaklı fark yükselteci devresinde emiter akımı (IE) istenilen değere ayarlanabilir. Şekil 10'da verilen sabit akım kaynaklı fark yükselteci devresinde IE akımını ayarlayan T3 34 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com B. Operasyonel amplifikatörler (op-amp, işlemsel yükselteçler) 1. Giriş: Çok yüksek kazançlı DC yükselteçlere op-amp denir. Op-amp her türlü elektronik devrenin (zamanlayıcı, kare/üçgen dalga üreteci, ses frekans yükselteci, transdüserli/sensörlü devre, lojik kapı, filtre vb.) yapımında kullanılabilir. İşlemsel yükselteçler 1940'lı yıllardan beri bilinmekle beraber, yaygın olarak 1960'lı yılların sonuna doğru kullanım alanına girmiştir. Giriş sinyali DC iken kazancı çok yüksek olan op-ampın çıkışından alınan gerilimin değeri geri besleme (Rgb ) direnci kullanılarak istenilen seviyeye ayarlanabilir. Op-ampların artı (+) ve eksi (-) olmak üzere iki girişi ve bir çıkış ucu bulunur. Bu elemanlarda NC ile gösterilen uçlar boştadır. (Hiç bir yere bağlı değildir.) Op-amplar konusunu iyice öğrenen elektronikçi bir çok devrenin tasarımını en az malzeme kullanarak yapabilir. 3. Op-ampların kazancı (AK, AV) Girişlere uygulanan gerilimlerin seviyeleri arasındaki farkın yükseltme miktarıyla çarpımına kazanç denir. Şöyle ki; op-ampın kazancı 100.000, giriş uçlarına uygulanan gerilimlerin farkı 1 mV ise geri besleme direnci (Rgb) bağlı değilken çıkışta 100.000 mV görülür. Devre anlatımlarında, Op-ampların (+) giriş ucuna faz çevirmeyen (evirmeyen, non-inverting) giriş, (-) giriş ucuna ise faz çeviren (eviren, inverting) giriş denir. Op-ampların çıkış ucu bir adettir. Yük, çıkış ucu ile devrenin şase (toprak, ground, gnd.) ucu arasına bağlanır. Alıcıda oluşan çıkış geriliminin seviyesi op-amp besleme geriliminden 0,1-2 V daha düşüktür. Çıkışta görülemeyen 0,1-2 voltluk gerilim, op-ampın iç elemanları üzerinde düşmektedir. Op-amplarda alıcıya giden akım ise 10-100 mA dolayındadır. Alıcı akımının yüksek seviyelere çıkmaması için genelde 1-10 kW'luk direnç çıkış ucu ile alıcı arasına seri olarak bağlanır. 741 Şekil 11: Op-amp sembolü ve yaygın olarak kullanılan 741 adlı op-ampın ayaklarının dizilişi 2. Op-ampların yapısı Op-amplar, plastik ya da metal gövdeli olarak üretilir. Bu elemanların gövdelerinin içinde bulunan yükselteç sayısı bir ya da birden çok olabilmektedir. Örneğin, 741 adlı op-ampta 1 adet, şekil 12'de iç yapısı görülen 747 adlı opampta 2 adet, LM324 adlı op-ampta 4 adet işlemsel yükselteç vardır. 4. Op-ampların DC ile beslenmesi Op-ampların beslemesi pozitif çıkışlı ya da simetrik (+, 0, -) çıkışlı DC üreteçleriyle yapılır. Uygulamada en çok simetrik kaynaklı besleme VCC 741 VCC Şekil 13: Op-ampın simetrik çıkışlı güç kaynağıyla beslenişi Şekil 12: 747 adlı op-ampın ayaklarının dizilişi 35 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com yöntemi kullanılır. Simetrik güç kaynağı basit olarak şekil 13'te görüldüğü gibi birbirine seri bağlı iki pil (üreteç) ile elde edilebilir. Şöyle ki; pillerin üst ve alt ucu (+) ve (-)'yi oluşturken, birleşim noktaları ise şase (toprak, ground, gnd.) görevi yapar. Op-ampların beslenmesinde en çok ±5, ±9, ±12, ±15 ve ±18 voltluk simetrik çıkışlı DC (DA) üreteçleri kullanılır. devresi elde edilir. Bu ilk anda iyi bir özellik gibi görülebilir. Ancak bir çok devrede bu kadar yükseltme (kazanç) olması istenmez. Giriş sinyalini geri besleme direnci kullanmadan çok yüksek değere çıkarmayı istemeyişin nedenini şöyle açıklayabiliriz: (+) girişe 5 V, (-) girişe 2 V'luk sinyal uyguladığımızı varsayalım. Geri besleme direnci kullanmadığımızda op-amp iki sinyalin farkını belirler (bu 3 V'tur) ve 3 V'u 100.000 kez yükseltmek ister. Yükseltme hesabına göre çıkışın 3.100000=300000 V olması imkânsızdır. Çünkü yükseltecin besleme gerilimi en fazla 36 V olabilmektedir. O hâlde bu örnekte verilen devrede girişe uygulanan gerilimler en çok 34-36 V seviyesine çıkarılabilir. Bu ise çıkış sinyalinde distorsiyon (bozulma, kırpılma) olması sonucunu doğurur. O nedenle, op-ampların kazancı teorik bir değerdir. Uygulamada daha düşük kazançlı olarak çalıştırılan yükselteçler kullanılmaktadır. 5. Op-ampların bazı özellikleri Op-ampın bazı elektriksel özellikleri şunlardır: Gerilim kazancı 45.000-200.000 arasındadır. Giriş direnci (empedansı) 0,3-5 MW arasındadır. Çıkış empedansı 50-100 W arasındadır.. Bant genişliği 1 MHz dolayındadır.. Çıkış akımı (Içıkış) 10-100 mA dolayındadır.. 7. Op-amplarda off-set gerilimi (Vio) Op-amp ne kadar kaliteli yapılırsa yapılsın, giriş uçları boşta olduğu hâlde bile çıkışlarında belli bir gerilim oluşabilir. Yüksek kaliteli ölçme, kontrol ve kumanda devrelerinde bu durum istenmeyen sonuçlar yaratır. İşte bu sakıncayı gidermek için off-set (sıfırlama) ayarı yapılır. Giriş uçlarına 0 V uygulandığında çıkış uçlarında da 0 V oluşmaktadır. Karakteristikleri sıcaklıkla çok az değişmektedir. Giriş uçlarının çektiği akım sıfıra yakındır.. 6. Geri besleme direnci kullanılmaması durumunda op-amp kazancı (açık çevrim kazancı) Op-ampların çıkışından giriş ucuna doğru geri besleme yapılmazsa kazanç çok yüksek olur. Bu değer 200.000 gibi yüksek rakamlara ulaşabilir. Örneğin, (+) girişe Vgrş1 = 4 mV, (-) girişe Vgrş2 = 1 mV uyguladığımızı varsayalım. Op-amp bu iki gerilimi kıyaslar. Aralarında ne kadarlık fark olduğunu belirler. Daha sonra bunu 45.000 200.000 kez büyütür. Bizim kullandığımız op-ampın kazancının 100.000 olduğunu kabul edelim. Buna göre yükseltecin çıkışında, Vçkş = (Vgrş1 - Vgrş2).Kazanç = (4-1).100000 = 300.000 mV'luk gerilim oluşur. Görüldüğü üzere geri besleme elemanları kullanılmazsa çok yüksek kazançlı yükselteç Vçkş Şekil 14: Op-ampın off-set ayarının yapılışı Şekil 14'te verilen devrede görüldüğü gibi yükseltecin 1 ve 5 numaralı ayakları arasına ayarlı bir direnç bağlanır. Daha sonra bu direncin orta ucuna üretecin eksi (-) ucundan besleme yapılır. Ayarlı direncin mili çevrilerek çıkışın 0 V olması sağlanır. Sıcaklığın, giriş off-set gerilimi üzerinde etkisi vardır. Transistör tekniğiyle üretilen op- 36 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com amplarda sıcaklığın 1 °C artması, giriş off-set gerilimini 5-10 mV artırır. 741 adlı op-ampın Vio değeri yaklaşık 1 mV'tur. a. Fark yükselteci (dif-amp) katı: Giriş sinyallerinin uygulandığı kattır. (+) ve (-) şeklinde iki giriş söz konusudur. 8. Op-ampların iç yapısındaki devre katları b. Kazanç katı: Fark yükseltecinden gelen sinyalleri yükselten kattır. İçinde 20'nin üzerinde transistör bulunduran op-ampların iç yapısını tamamen bilmek, pratik uygulamalarda pek bir fayda sağlamaz. O nedenle op-ampın iç devreleri kısaca açıklanacaktır. Şekil 15'te görüldüğü gibi op-ampın içinde bulunan devreler üç kısımdır. c. Çıkış katı: Yükü besleyebilmek için gerekli akım ve gerilimin alındığı kattır. +VCC fark yükselteci katı Vgrş1 Vçkş Vgrş2 off-set -V CC off-set kazanç katı çıkış katı Vgrş1 fark yükselteci katı çıkış katı kazanç katı Vçkş Vgrş2 Şekil 15: Op-ampın iç yapısı Şekil 16'da op-ampların bant genişliği-frekans karakteristiği verilmiştir. 9. Op-ampların bant genişliği Alçak frekanslı ya da DC gerilimlerde opampın kazancı en yüksek düzeyde (yaklaşık 45.000-200.000) iken, giriş sinyalinin frekansı yükseldikçe kazanç düşmektedir. Bu yaklaşıma göre frekans ile bant genişliğinin (BG, BW) çarpımı daima eşittir. Yani, Kazanç x bant genişliği = 106 Hz olarak kabul edilebilir. Bu açıklamalardan sonra op-amplar için maksimum kazancın, giriş sinyalinin DC olması durumunda elde edilebileceği ifade edilebilir. kazanç (AV) Giriş sinyalinin frekansı 1 MHz olduğunda AV=1 olur. Şekil 16: Op-ampın bant genişliği-kazanç karakteristiği 37 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 10. Op-amp parametreleri a. Op-ampların giriş polarma akımı (Ib) Her iki girişten op-amp devresine akan akımların ortalama değeridir. Vio (off-set) gerilimi gibi, çıkışta istenmeyen DC seviye oluşumuna yol açar. I. Fark giriş empedansı: (+) ve (-) giriş arasında ölçülen toplam empedanstır. Fark giriş geriliminin değişiminde, polarma akımının değişimi ölçülüp oranlanarak giriş empedansı belirlenir. II. Ortak mod giriş empedansı: Girişlerle toprak arasında ölçülür. 741 adlı op-ampın Zgrş değeri yaklaşık 2 MW'dur. I2 I1 Vçkş Ib Şekil 17: Vgrş=0 V'ken op-ampın akım yönleri Şekil 19: Op-ampların giriş empedansı Şekil 17'de Vgrş = 0 voltken op-ampın akım yönleri verilmiştir. Burada Ib = I1 + I2 olmaktadır. Ib = Vb R1 + Zgrş Zgrş Vb Vçkş - Vb R gb ç. Op-ampların çıkış empedansı (Zçkş) Çıkıştan bakıldığında görülen empedanstır. Değeri düşüktür. 741 adlı op-ampın Zçkş değeri yaklaşık 75 W'dur. olur.. Vb'nin çok küçük olduğu gözönüne alınırsa, Vçkş = Ib.Rgb şeklinde yazılabilir. Zçkş Giriş polarma akımının çıkışta yol açacağı off-set gerilimi oluşumunu en az (minimum) düzeye indirmek için şekil 18-a-b'deki bağlantı yöntemleri kullanılabilir. 741 adlı op-ampın Ib akımı değeri yaklaşık 30 nA'dir. Rgb R1 Vgrş Rp R 1.R gb Rp = R 1 + R gb d. Op-ampların çıkış kısa devre akımı (Iosc) Op-amp devresinden çekilebilecek maksimum akımdır. 741 adlı op-ampın IOSC akımı değeri yaklaşık 25 mA'dir. Rgb R1 Vçkş Şekil 20: Op-ampların çıkış empedansı Rp Vgrş Vçkş e. Geri besleme direnci yokken gerilim kazancı (AVO) Op-amp devresine dışarıdan herhangi bir geri besleme sağlanmadığı zamandaki çıkış geriliminin, giriş gerilimine oranına denir. 741 adlı op-ampın A VO değeri yaklaşık 200.000'dir. Şekil 18: Giriş polarma akımının çıkışta yol açacağı offset gerilimini azaltmak için kullanılan bağlantı şekilleri b. Op-ampların giriş off-set akımı (Iio) Vçkş =0 V olduğunda her iki giriş polarma akımı arasındaki farktır ve çıkışta, Vçkş = R2.Iio kadar ek bir off-set geriliminin oluşmasına yol açar. 741 adlı op-ampın IİO değeri yaklaşık 7 nA'dir. f. Ortak mod tepki oranı (common mode rejection ratio, CMRR) Op-amp devresinin her iki girişine de ortak uygulanan sinyali kabul etmeme özelliğidir. Bu değer her iki girişe aynı anda uygulanan c. Op-ampların giriş empedansı (Zgrş) Op-amplarda iki adet giriş empedansı vardır. 38 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com sinyalin, çıkış sinyaline oranına eşittir. girişdeki devreden çok çok az bir akım çekilir. Öte yandan çıkış ucu ise alıcıya maksimum düzeyde bir akım gönderebilir. Yükseltecin çıkışından (-) girişe yapılan köprü (bağlantı) sayesinde devrenin çıkış gerilimi giriş gerilimine eşit düzeyde olur. Yani, Vgrş =Vçkş 'dır. 741 adlı op-ampın CMRR değeri yaklaşık 90 dB'dir. g. Kanal ayırımı Bazı op-amp entegrelerinde birden çok opamp bir arada bulunabilir. Örneğin 747 opampında iki adet birbirinden bağımsız op-amp vardır. Bu tür entegrelerde op-ampların birinin girişine uygulanan sinyal, diğerinin çıkışında çok küçük de olsa bir sinyal oluşturur. Bu sinyal ne kadar küçük ise kanal ayrımı o kadar iyidir. Genellikle dB cinsinden oran ifadesi kullanılır. 741 adlı op-ampın kanal ayırımı değeri yaklaşık 120 dB'dir. Vçkş Devrenin kazancı ise Av= V denklemine göre grş 1 olacaktır. Günümüzde sadece gerilim izleyici olarak kullanılmak üzere yapılmış op-amplar da mevcuttur. Örneğin LM110 adlı op-ampın çıkışı ile (-) girişi arasındaki bağlantı entegrenin içinden yapılmıştır. LM110'un bazı özellikleri şunlardır: I. Giriş empedansı: 106 MW, II. Giriş akımı: 1 nA, III. Çıkış empedansı: 0,75 W, IV. Bant genişliği: 10 MHz, V. Kazancı: 0,9997 (yaklaşık 1) ğ. Slew rate Op-ampın bant genişliğiyle ilgili bir parametredir. Bu değer, V/ms (volt/mikrosaniye) cinsinden ifade edilir. Op-ampın ne kadar çabuk durum değiştireceği hakkında bilgi verir. V/ms değeri ne kadar büyükse op-amp o kadar geniş bantlıdır ve girişine uygulanan, hızlı değişen sinyalleri bozmadan yükseltip çıkışa aktarma yapılabilir. 741'in slew rate değeri yaklaşık 0,5 V/ms'dir. Not: Dıştan bağlantı yapılarak gerilim izleyici olarak çalıştırılan op-amplı devrelerin karakteristik özellikleri de LM110'a benzer. b. Op-amplı faz çeviren (eviren, inverting, ters çevirici, tersleyen) yükselteç devresi 11. Op-amplı uygulama devreleri a. Op-amplı gerilim izleyici (voltage follower) devresi Çıkış empedansı yüksek olan bir devrenin düşük empedanslı bir devre ile uyumlu çalışmasını sağlamak için kullanılan devredir. Girişe uygulanan AC ya da DC özellikli sinyalleri 180° ters çeviren devredir. Şekil 22'de verilen op-amplı faz çeviren yükselteç devresinde giriş sinyali (-) uçtan uygulanır. Not: x noktasındaki Vx gerilimi 0 V olarak kabul edilir. Bu noktaya zahîrî toprak da denir. x Vçkş Vçkş Vgrş Vgrş Şekil 21: Op-amplı gerilim izleyici devresi Şekil 22: Op-amplı faz çeviren yükselteç devresi Şekil 21'de görülen bağlantıda giriş empedansı (Z grş ) yaklaşık 100 MW, çıkış empedansı (Z çkş ) yaklaşık 0,1 W kadardır. Devrenin bant genişliği ise 1 MHz dolayındadır. Gerilim izleyici devresinde giriş empedansının çok yüksek olması, girişe bağlanan sisteme fazla bir yük binmesini engeller. Yani, Op-amplı faz çeviren yükselteç devresinde kazanç, R gb Av = denklemiyle hesaplanır.. R1 Op-ampın çıkış ucundaki gerilimin bulunmasında kullanılan denklem ise, 39 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Vçkş = -Av.Vgrş şeklindedir. =AV = Yukarıda verilen iki denklemde kullanılan eksi (-), girişe uygulanan sinyallerin ters çevrildiğini belirtmektedir. Vgrş - Vx R1 eşitliği bulunur.. Op-amplı faz çeviren yükselteç devresinde R1=Rgb olarak seçilirse kazanç 1'e eşit olur. Yani bu durumda yükselteç sadece faz çevirme (polarite değiştirme) işlemi yapar. Örnek: Vgrş = +0,5 V, R1 = 10 kW, Rgb = 100 kW, Vçkş = ? Çözüm Op-ampın (+) ve (-) giriş uçları arasındaki potansiyel fark 0 volttur. Bunu şu şekilde açıklamak mümkündür: Op-ampın giriş empedansı çok yüksek olduğundan (+) ve (-) uçlarından akım akmadığı kabul edilirse, (+) ve (-) giriş uçları arasındaki gerilim farkı da 0 volt olacaktır. Bu nedenle op-amplarda devreye giren akım, op-ampa girmez şeklinde bir kabul yapılarak hesaplama yapılır. Op-ampın girişi akım çekmediği için şekil 22'de verilen devrede "x" noktasının şaseye göre potansiyel farkı Vx = 0 V olarak kabul edilebilir. Başka bir deyişle "x" noktası "zahirî toprak" olarak nitelenir. Bu nedenle, Igrş=Igb eşitliği yazılabilir. Bu denkleme göre girişten gelen akım Rgb direnci üzerinden akacaktır. R1 direnci üzerinden akan I grş akımının denklemi, Igrş = R gb AV = - Rgb R1 = 100/10 = -10 Vçkş = -Av.Vgrş = -10.0,5 = -5 V c. Op-amplı faz çevirmeyen (evirmeyen, non-inverting) yükselteç devresi Şekil 23'te verilen devrede giriş ile çıkış sinyalleri aynı fazlıdır (polaritelidir). Faz çevirmeyen yükseltecin giriş ucunun empedansı (direnci) yaklaşık 100 MW olup çok yüksektir. Bu nedenle girişe bağlanan sinyal kaynağından (sinyal jeneratörü, mikrofon vb.) akım çekilmez. 'tir. Vx gerilimi 0 V olduğundan R1 Vçkş Vgrş Igrş = R olur.. 1 Vgrş Rgb direnci üzerinden geçen akımın denklemini ise, Igb= Vx - Vçkş R1 = - Vçkş R gb şeklinde yazmak mümŞekil 23: Op-amplı faz çevirmeyen yükselteç devresi kündür. Igrş = Igb olduğuna göre, Vgrş R1 = - Vçkş R gb İdeal bir op-ampın giriş empedansı sonsuz ohm olduğundan, (+) ve (-) giriş uçları arasından geçen akım 0 A olur. Akımın geçmediği bir yerde gerilim düşümü oluşmayacağından (+) ve (-) giriş uçları arasındaki potansiyel fark 0 V olarak kabul edilebilir. İşte bu nedenle Vgrş gerilimi R1 direnci üzerinde düşen gerilime eşit olur. R1 direncinden geçen akımı bulmayı sağlayan denklem, yazılabilir. Bu eşitlikte içler dışlar çarpımı yapılırsa, -Vçkş.R1 = Vgrş.Rgb elde edilir. Bu eşitlik, Vçkş Vgrş =- R gb R1 şeklinde yazılabilir. Denklemde çıkış geriliminin giriş gerilimine oranı yükseltecin kazancını (AV) vereceği için, Vçkş IR1 = R + R şeklindedir.. 1 2 40 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com R1 direnci üzerinde oluşan gerilim ise, VR1 = IR1.R1 denklemiyle bulunur. Op-ampın giriş uçlarının özelliğinden dolayı R1 üzerinde düşen VR1 gerilimi Vgrş gerilimine eşit olacağından, Vgrş = VR1 Vgrş = IR1.R1 Vgrş = Vçkş Vg2 .R1 yazılabilir. Bu denklemde R1 + R 2 Şekil 24: Op-amplı faz çeviren toplayıcı yükselteç devresi eşitliğin her iki tarafını Vçkş'a bölersek, Vgrş Vçkş R1 R 1 + R gb bulunur.. = Kazanç, Av = Av = R1 + Rgb Av =1+ R gb R1 Vçkş Vgrş = R1 Faz çeviren toplayıcı yükselteç devresinde toplanacak gerilim sayısı istenildiği kadar artırılabilir. Yani (-) girişe uygulanan sinyal sayısı 2 adet olabileceği gibi 10 adet de olabilir. Şekil 24'te verilen devrede op-ampın (-) girişi akım çekmediğine göre, Igb = IR1+IR2 eşitliği yazılabilir. olduğundan, R1 R gb + R1 R1 Dirençler üzerinden geçen akımların denklemleri, denklemi bulunur.. Op-amplı faz çevirmeyen yükselteç devresinde çıkış geriliminin değeri ise, Vçkş = Vgrş.[1+( IR1= Vg1 - Vx R1 )] ya da Vçkş = Vgrş.AV denk- lemleriyle hesaplanabilir. IR2= Örnek: R1 = 1 kW, Rgb = 10 kW, Vgrş = 2 V a. Vçkş=? b. AV=? Çözüm a. Vçkş = Vgrş.[1 + ( Vg2 - Vx R2 , , Vx - Vçkş Igb= R gb şeklindedir.. Şekil 24'te "x" ile gösterilen noktanın şaseye göre potansiyel farkı (gerilimi) 0 V olduğundan dirençler üzerinden geçen akımların denklemleri, )] = 2.[(1 + (10 / 1)] = 22 V b. AV = 1 + ( Vçkş x Vg1 ) = 1 + (10/1) = 111 Ya da, AV = Vçkş/Vgrş = 22/2 = 11 IR1= ç. Op-amplı faz çeviren toplayıcı yükselteç (summing amplifier) devresi Vg1 R1 , IR2= Vg 2 R2 , Igb= - Vçkş Rgb eşitlikleri bulunur. Girişe uygulanan sinyalleri (gerilimleri) topladıktan sonra yükselten ve yükseltiği sinyali ters çeviren devredir. Şekil 24'te verilen devrede görüldüğü gibi toplanacak sinyaller op-ampın (-) girişine uygulanmaktadır. Igb = IR1+IR2 eşitliğine akımların denklemleri yazılacak olursa, - Vçkş Rgb = 41 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Vg1 Vg 2 + ortaya çıkar. Bu denkR1 R2 lemden Vçkş ifadesi çekilirse, Vçkş = -Rgb.( Vg1 Vg 2 + ) R1 R2 Faz çeviren toplayıcı yükselteç devresinde girişe bağlanan R1, R2, R3, ... , Rn birbirine eşit olarak seçilirse denklem, Vçkş Vçkş = - .(Vg1+Vg2+...+Vgn) Vg2 Vg1 şeklinde yazılabilir. Şekil 25: Op-amplı fark yükselteci devresi Faz çeviren toplayıcı yükselteç devresinin çıkış gerilimini hesaplamada kullanılan denklemlerdeki (-) işareti, giriş ile çıkış gerilimleri arasında 180°'lik faz farkı olduğunu belirtir. çıkarılırken şu yöntem izlenir: Önce (+) giriş ve buraya bağlı dirençler yok sayılarak (-) girişe gelen sinyalin ters çevrildiği düşünülüp buraya gelen sinyale göre çıkış gerilimini hesaplamada kullanılan denklem, Örnek: Faz çeviren toplayıcı yükselteç devresinde Vg1 = + 1 V, Vg2 = -3 V, Rgb = 220 kW, R1 = 100 kW, R2 = 200 kW Vçkş =? Çözüm: Vçkş = -Rgb.( = -220000.( Vçkş == - R1 .Vg1 ya da Vçkş = -AV.Vg1 şeklinde yazılabilir. Daha sonra (-) giriş ve buraya bağlı dirençler yok sayılarak (+) girişe gelen sinyalin ters çevrilmediği düşünülüp buraya gelen sinyale göre çıkış gerilimini hesaplamada kullanılan denklem, Vg1 Vg2 ) + R1 R2 1 + -3 ) 100000 200000 Vçkş = (1+ - 220000 660000 + ) =( 100000 200000 =( R gb R gb R1 ).Vg2 ya da Vçkş = AV.Vg1 şeklinde yazılabilir. Ancak şekil 25'te görüleceği gibi op-ampın faz çevirmeyen (+) girişine uygulanan sinyal R3 direnci üzerinde oluşan Vx gerilimi kadardır. R3 direnci üzerinde oluşan Vx gerilimi, - 22 66 + )= -2,2 +3,3 =1,1 V 10 20 Örnek: Faz çeviren toplayıcı yükselteç devresinde Vg1 = + 2 V, Vg2 = + 3 V, Rgb = 10 kW, R1 = 10 kW, R2 = 10 kW Vçkş =? Vx = I.R3 ile bulunur. R3 direncinden geçen akımın bulunmasında kullanılan denklem ise, Çözüm: Vçıkış = - .(Vg1+ Vg2) I= = - 10000 .(2+3) = -5 V 10000 Vg2 R2 + R3 şeklindedir.. Bu denklem, Vx = I.R3 eşitliğinde I'nın yerine konulursa, d. Op-amplı fark yükselteci (difference amplifier) devresi Girişlere uygulanan sinyallerin farkını bulup sonra bu farkı yükselten devredir. Şekil 25'te verilen fark yükselteci devresinin çıkış gerilimini bulmada kullanılan denklemler Vx = Vg2 R2 + R3 .R3 bulunur.. Op-amp faz çevirmeyen yükselteç olarak 42 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com çalıştığında R3 direnci üzerindeki Vx gerilimini, gerilim kazancı (AV) kadar yükseltecektir. O hâlde, Vçkş = (1+ R gb R1 ).Vg2 şeklindeki denklem, Vçkş = (1+ R gb R1 R2 + R3 V2 .R ) Vçkş = (1+ ).( R1 R 2 + R 3 3 eşitliği bulunur. Fark yükseltecinin iki girişi için bulunan denklemler birleştirilecek olursa, R1 R gb R1 R1 Vçkş == - R gb Vçkş == - R gb .Vg1 + (1+ R gb R1 .Vg1 + (1+ Vçkş = -1.V1 + (1+1).( Vçkş = -V1 + (2).( Vg2 R gb R1 Vg2 R1 R1 R gb R1 ).( Vg2 R2 + R3 Vçkş == - .Vg1 +( 1 + R gb R1 R gb 1 R1 (R1 ) ).( ).( Vg2 R2 + R3 R gb R 1 + R gb ).Vg2 (1) .Vg1 + .Vg1 + .R3) .Vg2 R gb R1 .Vg2 .(Vg2-Vg1) eşitliği bulunur.. ).( Vg2 R2 + R3 R gb R1 .Vg1 + (1+ R gb R1 ).( Vg2 .R ) R2 + R3 3 Vçkş = 2,43 V .R3) Örnek: Şekil 25'te verilen op-amplı fark yükselteci devresinde R1 = 10 kW, R2 = 10 kW, Rgb = 33 kW, R3 = 33 kW, Vg1 = 1 V, Vg2 = 2 V olduğuna göre çıkış gerilimini (Vçkş) bulunuz. Çözüm Op-amplı fark yükselteci devresinde R1=R2=R3=Rgb olursa, Vçkş == - R gb R1 .Vg1 + (1+ Örnek: Şekil 25'te verilen fark yükselteci devresinde R1 = 10 kW, R2 = 10 kW, Rgb = 33 kW, R3 = 20 kW, Vg1 = 1 V, Vg2 = 2 V olduğuna göre çıkış gerilimini (Vçkş) bulunuz. Çözüm R gb R gb Vçkş == - Vçkş = .R3 değeri yazılacak olursa, Vçkş == - R gb ).Vx olarak değiştirilebilir. Bu denklemde Vx değerinin yerine yukarıdaki Vg2 Vçkş == - .R3) Vçkş = .1) 2 Vçkş = ) R gb R1 .(Vg2-Vg1) 33 .(2-1) = 3,3 V 10 2 Vçkş = -Vg1 + Vg2 e. Op-amplı karşılaştırıcı (kıyaslayıcı, komparatör) devresi Girişlerine uygulanan gerilimlerin farkını alarak yükseltme yapan devredir. Bu tip bağlantıda şekil 26'da görüldüğü gibi geri besleme direnci yoktur. Karşılaştırıcı olarak kullanılan op-amplı devre simetrik çıkışlı güç kaynağıyla beslendiğinde, I. (+) girişe uygulanan gerilim (-) girişe uygulanan gerilime eşit ise, çıkış gerilimi 0 V olur. Vçkş = Vg2 - Vg1 denklemi yazılabilir. Bu denkleme göre fark yükselteci devresinde kullanılan dirençlerin tümünün değeri aynı olduğunda girişe uygulanan gerilimlerin farkı çıkışta görülür. Op-amplı fark yükselteci devresinde R1=R2 ve R3=Rgb olarak belirlenirse, 43 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com R gb 100 k 10 nF Vg1 Vçkş Vçkş Vgrş 10 kHz Vref zener diyot Şekil 27: Op-amplı integral alıcı devre Şekil 26: Op-amplı karşılaştırıcı devresi Vgrş II. (+) girişe uygulanan gerilim (-) girişe uygulanan gerilimden büyük ise, çıkış gerilimi pozitif yönde maksimum değerde olur. III. (+) girişe uygulanan gerilim (-) girişe uygulanan gerilimden küçük ise, çıkış gerilimi negatif yönde maksimum değerde olur. + + + - - Vçkş + + + Not: Op-ampların karşılaştırıcı özelliğinden yararlanılarak sıcaklık, ışık, ses, dokunma ile ilgili devreler yapılabilir. - - Şekil 28: İntegral alıcı devrenin girişine uygulanan kare dalganın çıkıştan üçgen dalga olarak alınışı Örnek: Şekil 26'da verilen op-amplı kıyaslayıcı devresinde (-) girişe uygulanan Vref gerilimi 3 V, (+) girişe uygulanan Vg1 gerilimi ise +5 V olduğuna göre Vçkş gerilimi ne olur yazınız. Op-amplı integral alıcı devresindeki R2 direncinin görevi ise giriş polarma akımlarının eşit olmamasından kaynaklanabilecek off-set geriliminin etkisini ortadan kaldırmaktır. Op-amplı integral alıcı devresinin, girişine uygulanan kare dalgayı üçgen dalgaya çevirebilmesi için, Çözüm: Vg1>Vref olduğundan Vçkş gerilimi yaklaşık +12 V olur. Not: Aslında Vçkş gerilimi 10-12 V olur. 1-2 V'luk gerilim op-ampın içinde düşer. I. fgiriş ³ fc= olmalıdır. Yani, girişe uygulanan kare dalga şeklindeki sinyalin frekansı kritik frekans (fc) değerinden büyük ya da kritik frekans değerine eşit olmalıdır. II. Devrenin zaman sabitesi (t = R1.Cgb) ile girişe uygulanan kare dalga şeklindeki sinyalin periyodu birbirine eşit ya da yakın bir değerde olmalıdır. f. Op-amplı integral alıcı (zaman gecikmeli) devre Şekil 27'de verilen op-amplı devre, girişine uygulanan kare dalgayı üçgen dalga hâline getirir. Matematik dersinde açıklanan integral, bir eğrinin altında kalan alandır. Başka bir deyişle kare dalganın integrali üçgen dalgadır. Op-amplı integral alıcı devresinde C1 kondansatörüne paralel bağlı olan Rgb direncinin görevi giriş uçları arasındaki off-set geriliminin op-ampı doyuma sokmasını önlemektir. Eğer yukarıda belirtilen koşullar sağlanmamışsa girişe uygulanan kare dalga biçimli sinyalin integrali alınamaz ve çıkışta üçgen biçimli dalga oluşmaz. Bu durumda devre faz çeviren yükselteç gibi çalışır. 44 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Örnek: Şekil 27'de verilen integral alıcı dev-rede Rgb = 100 kW, Cgb = 10 nF, R1 = R2 = 10 kW'dur. Devrenin girişine 10 kHz'lik bir kare dalga uygulanırsa çıkıştan üçgen dalga alınabilir mi? Hesaplayınız. Çözüm İntegral alıcı devrenin kritik frekans değeri, fc= = 1 =159,2 Hz 2.3,14.100.103.10.10-9 1 ).0,2.10.10-3 = -2 V 1.10 - 3 = -( g. Op-amplı türev (differentiator) devresi Girişine uygulanan üçgen dalgayı kare dalgaya çeviren devredir. Şekil 29'da verilen devrenin, girişine uygulanan üçgen dalgayı kare dalgaya çevirebilmesi için, I. fgiriş ³ fc Devrenin girişine uygulanan kare dalganın periyodu, Tgrş = 1/fgrş = 1/10000 = 0,0001 s = 0,1 ms Devrenin zaman sabitesi, t = R.Cgb=10.103.10.10-9 = 0,1 ms Vx Vgrş Vçkş 1 mF 220-1000 W Şekil 29: Op-amplı türev alıcı devre II. Devrenin zaman sabitesi ile girişe uygulanan kare dalga şeklindeki sinyalin periyodu birbirine eşit çıkmıştır. Bu sonuçlara göre devrenin girişine uygulanan kare dalga çıkıştan üçgen dalga olarak alınır. Yani devre integral alıcı olarak çalışır. + + -V grş +Vçkş + Op-amplı integral alıcı devresinde herhangi bir süre sonra çıkıştan alınan üçgen dalganın gerilim değerini hesaplamak için, Vçkş = -[ +Vgrş - - -V çkş Şekil 30: Türev alıcı devrenin girişine uygulanan üçgen dalganın çıkıştan kare dalga olarak alınışı ].Vgrş.t ya da I. fgiriş fc= Vçkş = -( ).Vgrş.t olmalıdır. Yani, girişe uygulanan kare dalga şeklindeki sinyalin frekansı kritik frekans (fc) değerinden küçük ya da kritik frekans değerine eşit olmalıdır. II. Devrenin zaman sabitesi (t = Rgb.C1) ile girişe uygulanan üçgen dalga şeklindeki sinyalin periyodu birbirine eşit ya da yakın bir değerde olmalıdır. Eğer yukarıda belirtilen koşullar sağlanmamışsa girişe uygulanan üçgen dalga biçimli sinyalin türevi alınamaz ve çıkışta kare biçimli dalga oluşmaz. Bu durumda devre faz çeviren yükselteç gibi çalışır. denklemleri kullanılır. Yukarıda verilen denklemlerde, t: Saniye, t = R.C zaman sabitesidir. Örnek: Şekil 27'de verilen integral alıcı devresinde R1 = 10 kW, C1 = 100 nF Vg1 = 0,2 V ise, 10 ms sonra çıkış gerilimi ne olur? Hesaplayınız. Çözüm t = R1.C1 = 10.103.100.10-9 = 1.10-3 s Vçkş = -( ).Vgrş.t 45 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Örnek: Şekil 29'daki devrede girişe 1 kHz'lik üçgen dalga uygulandığında çıkıştan kare dalga alınabilir mi? Hesaplayınız. Çözüm fc= = devreler yapılamamaktadır. Çünkü 1N4001 olarak bilinen silisyumdan yapılmış diyodun iletime geçebilmesi için en az 0,6 V (600 mV)'a gerek vardır. Buna göre, 1N4001 ile yapılan doğrultmacın 600 mV'un altında DC gerilim vermesi mümkün değildir. (Germanyumdan yapılmış diyotların iletime geçme gerilimi ise 0,2 V dolayındadır.) İşte bu nedenle op-amplar kullanılarak düşük voltajlı DC üreteçleri yapılmaktadır. 1 2.3,14.1.103.100.10 -9 = 1592,3 Hz fgrş=1 kHz = 1000 Hz fc = 1592,3 Hz fgrş fc koşulu sağlanmıştır.. R2 Vgrş x Türev alıcı devrenin zaman sabitesi, t = Rgb.C1=10.103.100.10-9 = 1 ms Türev alıcı devrenin girişine uygulanan üçgen dalganın periyodu, Tgrş = 1/fgrş = 1/1.103 = 1 ms Girişe uygulanan üçgen dalganın periyoduyla, devrenin zaman sabitesi birbirine eşittir. Bu sonuçlara göre devrenin girişine uygulanan üçgen dalga çıkıştan kare dalga olarak alınır. Yani devre türev alıcı olarak çalışır. Vref R3 Şekil 31: Op-amplı hassas yarım dalga doğrultmaç devresi Şekil 31'de verilen devre, düşük voltajlı AC gerilimleri DC'ye çevirebilir. Bu devrenin giriş sinyali op-ampın (-) girişinden uygulandığı için faz çeviren karşılaştırıcı yükselteç gibi çalışır. Bu tür çalışmada, Vgrş > Vref ise Vx = -V Vgrş < Vref ise Vx = +V olur. Vgrş sinyalinin pozitif alternansında çıkış geriliminin polaritesi (-) olur. Yani "x" noktasının gerilimi 0'dan küçük olur. Bu durumda D1 diyodu kesimde kalırken, D2 diyodu iletime geçer. D2 iletime geçince çıkıştan girişe negatif geri besleme olur. Op-ampın faz çeviren (-) girişinin potansiyeli yaklaşık 0 V olduğundan "x" noktasında -0,6 V görülür. Vgrş sinyalinin negatif alternansında çıkış geriliminin polaritesi (+) olur. Yani "x" noktasının gerilimi 0'dan büyük olur. Bu durumda D1 diyodu iletime geçerken, D2 diyodu kesime gider. D1 iletime geçince R2 direnci üzerinden devrenin girişine geri besleme olur. Aynı zamanda çıkıştan girişle aynı genlikte ancak ters fazlı bir DC gerilim alınır. Op-amp kullanılarak yapılan yarım dalga doğrultmaç devresiyle girişe uygulanan mikrovolt düzeyindeki AC sinyalleri bile doğrultmak mümkündür. Op-amplı türev alıcı devresinde herhangi bir süre sonra çıkıştan alınan kare dalganın gerilim değerini hesaplamak için, Vçkş = -Rgb.C1.( Vgrş t ) denklemi kullanılır. Örnek: Rgb = 10 kW, C1 = 100 nF, Vgrş = 4 voltken 8 ms sonra çıkış gerilimi kaç volt olur? Hesaplayınız. Çözüm: Vçkş = -Rgb.C1.( = -10.103.100.10-9.( Vgrş 4 ) 8 .10 -3 t Vçkş ) = - 0,5 V ğ. Op-amplı doğrultmaç devreleri I. Op-amplı hassas yarım dalga doğrultmaç devresi Sadece diyotlarla yapılan doğrultmaç devreleriyle milivolt düzeyinde DC çıkış veren 46 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com R4 -2 10 k R1 -2 10 k 741 osilaskop kanal 1 +3 R3 R6 10 k R2 Vgrş Vgrş D1 +12 V 7 6 4 -12 V R5 5 k Vç1 741 +3 1N4001 10 k +12 V 7 6 Vçkş 4 osilaskop -12 V kanal 2 R7 1N4001 3.2 k D2 (2.2+1 k) 5.6 k Şekil 32: Op-amplı tam dalga doğrultmaç devresi II. Op-amplı tam dalga doğrultmaç devresi istenmeyen bir durumdur. Not: Pasif filtreler temel elektronik bilgisi kitabında açıklanmıştır. Op-amplar kullanılarak yapılan aktif filtrelerde ise giriş sinyallerinde zayıflama değil yükselme olmaktadır. Op-amplı aktif filtrelerin iyi yönleri şunlardır: Filtrenin geçirgen olduğu frekanslarda herhangi bir zayıflama olmaz. Çünkü devredeki op-amp, giriş sinyallerini yükselterek çıkışa aktarır. Pasif süzgeçlerde ise ise süzgecin geçirgen olduğu frekanslarda az da olsa sinyal zayıflaması olmaktadır. Aktif filtrelerde bobin kullanılmadığından, üretilmeleri kolaydır. Aktif filtrelerin giriş empedansı çok yüksek, çıkış empedansı çok düşük olduğundan, girişe ve çıkışa bağlı olan devrelerin sinyallerinde bozulma olmaz. Op-amplı aktif filtrelerin olumsuz yönleri ise şunlardır: Pasif filtreler DC besleme kaynağına gerek duymaz. Aktif filtrelerde (süzgeçlerde) ise DC besleme kaynağına gerek vardır. Aktif filtrenin yapısındaki op-ampın bant genişliği sınırlı olduğundan her frekansta çalışabilen filtre yapmak zordur. Şekil 32'de verilen devre, op-amplı yarım dalga doğrultmaç ile op-amplı faz çeviren toplayıcı yükselteç devresinin birleşiminden oluşmuştur. Giriş sinyali pozitif polariteli olduğunda birinci op-ampın çıkışı 0 V olur. İkinci op-ampın girişine R4 üzerinden gelen pozitif polariteli sinyal yükseltilip ters çevrilerek negatif yönlü olarak çıkışa aktarılır. Giriş sinyali negatif polariteli olduğunda birinci op-ampın çıkışı pozitif maksimum olur. Birinci op-ampın çıkışından gelen pozitif polariteli sinyal ile R4 direnci üzerinden gelen negatif polariteli sinyal ikinci op-amp tarafından toplanır. Dikkat edilirse bu anda ikinci op-ampın girişine pozitif ve negatif polariteli iki sinyal gelmektedir. Birinci op-ampın çıkışından gelen pozitif polariteli sinyal, R4 direnci üzerinden gelen negatif polariteli sinyalden büyüktür. (R4 direnci R5 'ten büyük seçildiği için.) Dolayısıyla toplayıcı olarak çalışan ikinci op-ampın girişine pozitifliği fazla olan bir sinyal uygulanmış olacaktır. İşte bu sayede op-ampın çıkışından yine negatif polariteli bir sinyal alınır. h. Op-amplı aktif alt geçiren (low pass) ve üst geçiren (high pass) filtre devreleri Yalnızca direnç, kondansatör ve bobin kullanılarak yapılan filtrelere pasif filtre denir. Bu tip devreler basit yapılıdır ancak, kendilerine uygulanan sinyalleri bir miktar zayıflatırlar. Bu I. Op-amplı alçak (low) frekansları geçiren aktif filtre devresi Şekil 33'te verilen devrede op-amp faz 47 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com C2 Vgrş 2 V(t-t) 100 Hz 10 kHz Vçkş R2 R1 Rb C1 Örnek: Şekil 33'teki devrede R1=R2=1 kW, C1=C2=0,1 mF, Ra=10 k, Rb=5,6 kW olduğuna göre, a. Devrenin kesim frekansını bulunuz. b. Devrenin hangi frekans aralığındaki sinyalleri çıkışa aktardığını yazınız. c. Devrenin karakteristiği "geçirgen olduğu frekans aralığında" düzgün müdür? Çözüm Ra AV 1,5 1,25 1 0,75 0,50 BG (BW) 0,25 f (kHz) fc 0,1 0,2 0,5 1 1,5 2 5 10 1 Şekil 33: Op-amplı alçak frekansları geçiren filtre devresi ve devrenin kazancının giriş sinyalinin frekansı yükseldikçe azalışını gösteren eğri a. fc= 2pR C = 1 b. Bu sonuca göre devre 0-1,6 kHz arasındaki frekansa sahip giriş sinyallerini çıkışa aktarır. çevirmeyen yükselteç olarak çalışmaktadır. Bu devrenin kesim frekansı, fc= c. 1 denklemiyle hesaplanabilir.. 2π R1R 2 C1C2 » 0,58 olduğundan, devre II. Op-amplı yüksek (high) frekansları geçiren aktif filtre devresi Şekil 34'te verilen yüksek frekansları geçiren filtre devresi, şekil 33'teki alçak frekansları geçiren filtreye çok benzer. Sadece direnç ve kondansatörler yer değiştirmiştir. 1 fc= 2pR C şeklinde yazılabilir.. 1 Aktif filtrenin geçirgen olduğu bölgede frekans karakteristiğinin düz olabilmesi için opampın kazancı 1,58 olmalıdır. Buna göre, AV=1+ Rb =0,56 Ra geçirgen olduğu bölgede düzgün bir karakteristiğe sahiptir. Devrede R1=R2, C1=C2 seçildiğinde denklem, 1 1 1 =1,6 kHz 2.3,14.1.103.0,1.10-6 Rb =1,58 Ra Yüksek frekansları geçiren devrede giriş sinyalinin frekansı 100, 500, 1000, 1500, 2000, 3000, 4000, 5000 ve 10000 Hz yapılarak çıkış geriliminin değeri ölçüldüğünde, frekans yükseldikçe gerilim değerinin aşağıdaki çizelgede görüldüğü gibi 2,9 V, kazancın ise 1,5 seviyesine çıktığı görülür. Buradan da, Rb =0,58 olmalıdır.. Ra Op-amplı alçak frekansları geçiren devrede girişe tepeden tepeye genliği 2 V, frekansı 100 Hz olan bir AC sinyal uygulandığında çıkıştan tepeden tepeye değeri 3 V, frekansı 100 Hz olan bir sinyal alınır. Giriş sinyalinin frekansı 100, 200, 500, 1000, 1500, 2000, 5000 ve 10000 Hz yapılarak çıkış geriliminin değeri ölçüldüğünde, frekans yükseldikçe gerilim değerinin aşağıdaki çizelgede görüldüğü gibi 0,08 V, kazancın ise 0,04 seviyesine indiği görülür. 48 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Vgrş Vgrş R2 Vçkş R s1 Vçkş 2 V(t-t) 100 Hz 10 kHz R3 R1 R s2 AV 1,5 Şekil 35: Op-amplı voltaj regülatörü devresi 1 gerilimi 3 V oluncaya kadar yükselir. Yükseliş, V1'in gerilimi 3 V olunca durur. Çünkü, op-amp çıkışının daha fazla yükselerek V1 geriliminin +3 V'un üzerine çıkması durumunda eksi (-) girişin gerilimi artı (+) girişin geriliminden daha pozitif olacağından kıyaslayıcı olarak çalışan op-ampın çıkışı hemen düşüşe geçer. V1 noktasının gerilimi 3 V'un altına düşecek olursa op-amp yine kıyaslayıcı olarak çalışmaya başlar ve çıkışı hemen 3 V düzeyine yükseltir. BG (BW) 0,50 f (kHz) 0 1 2 3 4 5 10 Şekil 34: Op-amplı yüksek frekansları geçiren filtre devresi ve devrenin kazancının giriş sinyalinin frekansı yükseldikçe artışını gösteren eğri Örnek: Şekil 34'teki devrede R1=R2=1 kW, C1=C2=0,1 mF, Ra=10 kW, Rb=5,6 kW olduğuna göre, a. Devrenin kesim frekansını bulunuz. b. Devrenin hangi frekans aralığındaki sinyalleri çıkışa aktardığını belirtiniz. Çözüm 1 a. fc= 2pR C = 1 1 Şekil 35'te verilen op-amplı gerilim regülatörü devresinde Vçkş gerilimini R1 ve R2 dirençlerinin değerini değiştirerek ayarlamak mümkündür. Rs1 ve Rs2 dirençleri ise op-ampın girişlerini korumak için kullanılmıştır. 1 =1,6 kHz 2.3,14.1.103.0,1.10-6 i. Op-amplı logaritmik yükselteç devresi b. Bu sonuca göre devre 1,6 kHz ile op-amp özelliklerinin (slew-rate parametresinin) belirlediği üst sınır arasındaki frekans bandını geçirir. Şekil 36'da verilen devreye dikkat edilirse faz çeviren yükseltece benzediği görülür. Tek fark, geri besleme direnci yerine NPN tipi bir transistörün bağlanmış olmasıdır. Bu bağlantı sayesinde T1 transistörünün B-E birleşimindeki polarma gerilimden yararlanılarak logaritma işlemi yapılmaktadır. Logaritmik yükselteçler, analog esaslı bilgisayarlarda matematiksel işlemler yapmada kullanılmaktadır. Transistörün B-E eklemindeki gerilimin denklemi, ı. Op-amplı voltaj (gerilim) regülatörü devresi Şekil 35'te verilen devrede Vgrş gerilimi 0 V'tan itibaren artırılırsa çıkışta oluşan gerilim de artış gösterir. Çıkış gerilimi 3 V'un altındayken zener diyot yalıtımdadır. Çıkışta oluşan gerilimin değeri 3 voltu geçince zener diyot iletime geçerek üzerinde hep 3 V'luk gerilim düşümü oluşturur. Vçkş = VBE = (60 mV).Log ( İşte bu 3 V'luk zener diyot gerilimi op-ampın 3 numaralı (+) girişi için referans gerilimi (Vref) görevini yapar. Op-ampın çıkış gerilimi, V 1 noktasının şeklinde yazılabilir. 49 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com ) IC = IC Vgrş R1 0,56 = 5,6.103 =0,1 mA = 1.10-4 A Vçkş=(60 mV).log ( =(60 mV).Log 109 log 109 = 9 olduğundan, Vçkş = 540 mV olur. Vçkş Vgrş Giriş 5,6 V yapıldığında ise, Şekil 36: Op-amplı logaritmik yükselteç devresi Denklemde IC = Vgrş R1 IC = 'dir.. 0,056 =0,01 5,6.103 Vçkş = (60 mV).log ( 1.10 -3 ) 1.10-13 C Şekil 37: Op-amplı kare dalga üreteci devresi j. Op-amplı kare dalga üreteci (astable multivibratör) devresi Şekil 37'de verilen devrede op-amp kıyaslayıcı (karşılaştırıcı) olarak çalışmaktadır. İlk anda (+) girişteki gerilimin daha pozitif olduğunu varsayalım. Bu durumda Vçkş gerilimi pozitif maksimum değerdedir. B noktasının gerilimi, a. Vçkş=VBE=(60 mV).Log = 5,6 = 5,6.103 =1 mA = 1.10-3 A Vçkş Örnek: R1= R2 = 5,6 k, Vgrş = 0,056 V olduğunda, a. Vçkş gerilimini bulunuz. b. Vgrş 10 kat artırılarak 0,56 V, 100 kat artırılarak 5,6 V yapılırsa Vçkş ne olur? Bulunuz. Çözüm R1 R1 = (60 mV).Log 1010 log 1010 = 10 olduğundan, Vçkş = 600 mV olur. Log 10 = 1 olduğundan çıkışta da 10 kat artış olur. Vgrş gerilimi 100 kat artırıldığında çıkışta, 60.2 = 120 mV'luk artış gerçekleşir. Vgrş Vgrş Vçkş= (60 mV).log ( Içkş akımı sabit olup oda sıcaklığında 1.10-13 amper dolayındadır. Logaritmik yükselteçte, Vgrş gerilimindeki ve dolayısıyla IC akımındaki doğrusal değişimler, çıkışta ve B-E ekleminde logaritmik bir artışa neden olmaktadır. Yukarıda verilen denklemdeki logaritma 10 tabanlıdır. Vgrş geriliminde 10 katlık bir artış olduğunda kolektör akımını da 10 kat artar. IC = 1.10-4 ) 1.10-13 VB = mA = 1.10-5 A Vçkş R1 + R2 .R2 kadardır.. Bu sırada C kondansatörü Rgb direnci üzerinden dolmaktadır. Kondansatörün A noktasındaki gerilim B noktasının gerilimine eşit olduğunda Vçkş gerilimi eksi (-) polariteli olur. Çıkışın eksi (-) polariteli olması A noktasında ve kondansatör üzerinde bulunan gerilimi de eksi (-) polariteli yapar. (Çıkış gerilimi Rgb üzerinden girişe geri besleme yapmaktadır.) 1.10 -5 ) 1.10-13 = (60 mV).Log 108 log 108 = 8 olduğundan, Vçkş = 480 mV olur. b. Vgrş= 0,56 V yapıldığında, 50 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Kondansatöre bir öncekinin tersi polaritede bir gerilimin gelmesi bu elemanı deşarj etmeye başlar. Kondansatör belli bir sürede deşarj olduktan sonra bu kez bir öncekinin tersi polaritede tekrar şarj olmaya başlar. Kondansatörün gerilimi A noktasındaki gerilime eşit olduğu anda op-amp çıkışı tekrar konum değiştirir. Devre bu şekilde çalışmasını sürdürür. Şekil 37'de verilen devrenin çıkışına led, röle, lâmba gibi alıcılar bağlanarak periyodik çalışan sistemler oluşturulabilir. değerine ulaştığında kondansatör üzerinde biriken elektrik yükü A-K uçları arasından geçerek boşalır ve devre resetlenir (sıfırlanır). C'nin boşalması PUT'un A ucuna gelen gerilimi düşüreceğinden bu eleman kesime gider. PUT kesime girince C tekrar dolmaya başlar. PUT'un sürekli olarak iletim ve kesim olması çıkışta testere dişine benzer bir sinyalin oluşmasını sağlar. Şekil 38-a'daki gerilim kontrollü osilatör devresinde giriş ucuna negatif gerilim uygulandığından çıkıştan pozitif polariteli testere dişine benzer bir sinyal alınır. Başka bir deyişle devre integral alıcı gibi çalışır. k. Op-amplı gerilim kontrollü osilatör devresi Şekil 38-a-b'de verilen op-amplı gerilim kontrollü, testere dişi biçiminde sinyal üreten osilatör devresinde geri besleme elemanı olarak PUT ve kondansatör kullanılmıştır. G R2 A K (a) 1-10 nF R1 + 100 k 741 1-3 V Vp 7,5 V C - l. Op-ampların lojik (mantık) kapı elemanı olarak kullanılması Op-amp kullanılarak VE (AND) VEYA (OR), VEDEĞİL (NAND), VEYADEĞİL (NOR) mantık (lojik) kapılarını yapmak mümkündür. Şimdi bunları inceleyelim. 10 k 2N6027 PUT Vgrş Not: PUT'un yapısı ve çalışma ilkesi hakkında bilgi almak için endüstriyel elektronikle ilgili kitaplara bakınız. Vçkş - +Vcc + +Vcc +15 V R3 2N6027 PUT -15 V C R1 68 k 10 k A 47 k +7,5 V B R 4 10 k 100 k R2 10 k 741 Y=A.B 24 k Şekil 39: LM1900 op-amplı VE (AND) kapı devresi ve doğruluk çizelgesi 1-10 nF +15 V Vgrş LM1900 24 k I. Op-amplı VE (AND) kapısı Şekil 39'da verilen LM1900 op-amplı VE kapı devresinde A ve B girişlerine +VCC gerilimi kadar bir voltaj uygulandığında çıkış ucundan +VCC gerilimi alınır. Şekil 40'ta verilen LM139 op-amplı VE kapı devresinde ise giriş uçlarının her ikisine +VCC değerinde gerilim uygulandığında çıkış +VCC düzeyinde olur. Vçkş -15 V (b) Şekil 38: Op-amplı gerilim kontrollü osilatör devresi PUT adlı elemanın A ucuna uygulanan gerilim G ucuna uygulanan gerilimden 0,6-0,7 V fazla olduğunda A'dan K'ya doğru akım geçirir. Örneğin PUT'un G ucuna 2 V uygulanmışsa, A ucuna uygulanan gerilim 2,6 V olduğunda A'dan K'ya akım geçişi olur. Gerilim kontrollü osilatör devresinin çıkış geriliminin seviyesi PUT'un iletime geçme II. Op-amplı VEYA (OR) kapısı Şekil 41'de verilen LM1900 op-amplı VEYA kapı devresinde A ve B girişlerinden herhangi birisine +VCC düzeyinde bir gerilim uygu- 51 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com +Vcc +Vcc 39 k 1k 3k +Vcc Y=A.B Y=A.B A LM1900 47 k 24 k A LM139 100 k 24 k B 100 k 1k B +Vcc 75 k Şekil 43: LM1900 op-amplı VEDEĞİL (NAND) kapı devresi ve doğruluk çizelgesi Şekil 40: LM139 op-amplı VE (AND) kapı devresi ve doğruluk çizelgesi +Vcc 150 k +Vcc +Vcc 150 k +Vcc 75 k LM1900 A LM1900 A Y=A+B 75 k 75 k B Y=A+B Şekil 44: LM1900 op-amplı VEYADEĞİL (NAND) kapı devresi ve doğruluk çizelgesi 75 k B Şekil 41: LM1900 op-amplı VEYA (OR) kapı devresi ve doğruluk çizelgesi 200 k 1k +Vcc IV. Op-amplı VEYADEĞİL (NOR) kapısı Şekil 44'te verilen LM1900 op-amplı VEYADEĞİL kapı devresinde sabit gerilim faz çevirmeyen girişe uygulanmıştır. Devrede tersleyen girişteki direnç değerleri, terslemeyen girişteki direncin yarısı kadar seçilmiştir. Devrenin A ve B girişlerine 0 voltluk bir gerilim uygulandığında çıkıştan +VCC değerinde bir gerilim alınır. Girişlerin herhangi birisine ya da ikisine birden +VCC değerinde bir gerilim uygulandığında ise faz çeviren girişin gerilimi faz çevirmeyen girişin geriliminden büyük olacağından çıkıştan 0 voltluk gerilim alınır. +Vcc 3k LM139 100 k A Y=A+B B 100 k 1k Şekil 42: LM139 op-amplı VEYA (OR) kapı devresi ve doğruluk çizelgesi landığında çıkış +VCC seviyesinde olur. Şekil 42'de verilen LM139 op-amplı VEYA kapı devresinde ise A ve B girişleri 0 voltken faz çeviren giriş ucunun gerilimi yüksek olur ve çıkıştan 0 V alınır. Giriş uçlarının herhangi birisine +V CC değerinde gerilim uygulandığında faz çevirmeyen giriş ucunun gerilimi faz çeviren girişin geriliminden yüksek olacağından çıkış +VCC düzeyinde olur. Vgrş +12 V + 741 t (s) Vçkş -12 V Vçkş t (s) + Vgrş III. Op-amplı VEDEĞİL (NAND) kapısı Şekil 43'te verilen LM1900 op-amplı VEDEĞİL kapı devresinde A ve B girişlerinin her ikisine de +V CC düzeyinde bir gerilim uygulandığında çıkıştan 0 voltluk bir gerilim alınır. - Şekil 45: Op-amplı sıfır seviye dedektörü devresi ve devrenin giriş-çıkış sinyalleri m. Op-amplı sıfır seviye dedektörü devresi Şekil 45'te verilen devrede faz çeviren (-) giriş şaseye bağlanmış ve sinüsoidal biçimli giriş sinyali faz çevirmeyen (+) girişe uygulanmıştır. Bu devre op-amplı karşılaştırıcı devreye çok 52 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com benzer. Devrede geri besleme direnci kullanılmadığı için girişlerdeki en ufak gerilim farkı çıkışın değerinin maksimum olmasını sağlar. Girişe uygulanan sinüsoidal biçimli sinyalin polaritesi pozitif olur olmaz çıkış gerilimi pozitif maksimum olur. Giriş sinyalinin polaritesi negatif olur olmaz ise çıkış gerilimi negatif maksimum olur. Sonuç olarak şekil 45'te verilen devre sinüsoidal ya da üçgen biçimli bir sinyalin kare dalgaya dönüştürülmesinde kullanılabilir. Vgrş +V + -V Vgrş + 2,2 k Şekil 47: Op-amplı schmitt tetikleyici ve devrenin giriş-çıkış sinyalleri aşınca çıkış durum değiştirir ve pozitife gider. 2200 æ ö ö ÷ =18 ç ÷ =3,25 V ÷ 2200 +10000 ø è ø æ R1 R 1 è + R gb VUTP =Vmaks çç VLTP =-Vmaks çç R è t (s) 1 R1 + R gb ö ÷ ÷ ø æ ö 2200 =-18 çè 2200 +10000 ÷ø =-3,25 V Vgrş R2 R2 æ Vgrş Vçkş 741 R1 10 k Vref Vref - - +V R1 + Vçkş +3,25 V + t (s) Vçkş + + t (s) - -3,25 V - Şekil 46: Op-amplı referans gerilimli karşılaştırma dedektörü devresi ve giriş çıkış sinyalleri Vçkş n. Referans gerilimli karşılaştırma dedektörü devresi Şekil 46'da verilen devrede faz çeviren (-) giriş iki adet gerilim bölücü direnç üzerinden devreye bağlanarak bu girişe belli bir referans gerilimi uygulanmıştır. Giriş gerilimi Vref değerinden küçükken çıkış gerilimi negatif maksimum seviyede olur. Giriş geriliminin değeri Vref değerini aştığında çıkış gerilimi pozitif maksimum değere yükselir. +18 V + t (s) - -18 V Şekil 48: Schmitt tetikleme ve devrenin giriş-çıkış sinyalleri Şekil 48'de giriş sinyalinin alt ve üst eşik seviyesini aştığı durumlar görülmektedir. Giriş gerilimi pozitif olduğunda +3,25 voltluk eşik noktasını geçer. Faz çeviren giriş daha pozitif olduğundan çıkış hızla -18 volta gider. Giriş gerilimi negatif eşik gerilimini geçince tersleyen giriş daha negatif olduğundan schmitt tetikleyici çıkışı +18 V'a gider. İki eşik arasındaki fark histerisiz olarak adlandırılır. o. Op-amplı schmitt tetikleme devresi Şekil 47'de verilen devre karşılaştırıcı olarak çalışmaktadır. Pozitif geri besleme ile iki adet "eşik noktası" imkânı sağlanır. Op-ampın 20 voltla beslendiğini varsayalım. Çıkış gerilimi 18 volta kayabilir. R1 ve R2 dirençleri çıkış gerilimini böler ve terslemeyen girişe uygular. Çıkış pozitif maksimum değerdeyken, gerilim bölücü dirençler üst eşik noktasını (ÜEN, UTP) belirler. Giriş gerilimi bu değerin altında olduğu sürece çıkış gerilimi değişmez. Giriş gerilimi eşik değerini aşınca çıkış durum değiştirir ve pozitife gider. Çıkış negatif maksimuma değerdeyken, gerilim bölücü dirençler alt eşik noktasını (AEN, LTP) belirler. Giriş gerilimi negatif yönde bu değerin altında olduğu sürece çıkış gerilimi değişmez. Giriş gerilimi eşik değerini C. Op-amplı enstrümantasyon (yardımcı) yükselteç devreleri 1. Tanımı, yapısı ve çalışma ilkesi Yüksek performanslı gerilim yükselteçlerine enstrümantasyon yükselteci denir. Bu devreler aynı zamanda yüksek giriş ve düşük çıkış empedanslı olan fark yükselteçleridir. 53 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 2. Op-amplı enstrümantasyon yükselteçlerinin kullanım alanları c. Op-amplı yüksek ortak mod tepki oranlı enstrümantasyon yükselteci Şekil 51'de ortak mod tepki oranlı (CMRR) enstrümantasyon yükselteci örneği verilmiştir. a. Op-amplı yüksek giriş empedanslı enstrümantasyon yükselteci Şekil 49'da verilen yüksek giriş empedanslı enstrümantasyon yükselteci devresinin çıkış ucundan alınan gerilimin denklemi, Vçkş = 101.(Vgrş2-Vgrş1) şeklinde yazılabilir. R1 R2 R3 R4 100 k 1k 1k 100 k Vgrş1 R1 45 k 10 k R3 10 k Vgrş2 Örnek: Şekil 49'da verilen devrede Vgrş1 = 4 mV, Vgrş2 = 8 mV olarak uygulanmıştır. Buna göre çıkış geriliminin değerini bulunuz. Çözüm Vçkş = 101.(Vgrş2-Vgrş1) = 101.(8-4) = 404 mV b. Op-amplı yüksek giriş voltajlı enstrümantasyon yükselteci Şekil 50'de verilen yüksek giriş voltajlı enstrümantasyon yükselteci devresinin çıkış ucundan alınan gerilimin denklemi, Vçkş = Vgrş1-Vgrş2 şeklinde yazılabilir. 5k R1 R5 50 k Vgrş1 R2 5k R6 Vgrş2 10 k R7 100 k 45 k Örnek: Şekil 51'de verilen devrede Vgrş1 = 4 mV, Vgrş2 = 5 mV olarak uygulanmıştır. Buna göre çıkış geriliminin değerini bulunuz. 50 k 5k Vçkş Ortak mod tepki oranı (CMRR), bir op-ampın her iki giriş ucuna da aynı özellikte sinyal uygulandığında bunları reddetme özelliğidir. Bu değer, faz çeviren ve faz çevirmeyen girişe aynı anda uygulanan bir sinyalin, çıkış sinyaline oranına eşittir. CMRR'nin birimi dB (desibell)'dir. Ortak mod tepki oranlı enstrümantasyon yükselteçlerinde parazitik ve gürültülü sinyalleri atma oranı da büyüktür. Şekil 51'deki devrede Vgrş1 ve Vgrş2 girişleri opampların faz çevirmeyen girişlerine uygulanmıştır. R3 direncinin değeri değiştirilerek devrenin kazancını ayarlamak mümkündür. İlk iki op-amp çıkışından alınan sinyaller fark yükselteci olarak çalışan op-ampa uygulanmıştır. Devrenin çıkış geriliminin değeri, Vçkş=100.(Vgrş2-Vgrş1) denklemiyle bulunabilir. Şekil 49: Yüksek giriş empedanslı enstrümantasyon yükselteci devresi R4 100 k Şekil 51: Yüksek ortak mod tepki oranlı enstrümantasyon yükselteci devresi Vgrş2 R3 R6 R5 R4 Vçkş Vgrş1 R2 50 k Vçkş R7 5k Çözüm Vçkş = 100.(Vgrş2-Vgrş1) = 100.(5-4) = 100 mV Şekil 50: Yüksek giriş voltajlı enstrümantasyon yükselteci devresi Örnek: Şekil 50'de verilen devrede Vgrş1 = 12 mV, Vgrş2 = 3 mV olarak uygulanmıştır. Buna göre çıkış geriliminin değerini bulunuz. Çözüm Vçkş = Vgrş1-Vgrş2 = 12-3 = 9 mV 54 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Sorular 10. Op-ampla rda ba nt genişliği (BG, BW) nedir? Açıklayınız. 11 . Op-a mplarda giriş ve çıkış empedansı nedir? Açıklayınız. 12. Op-amplı faz çeviren yükselteç devresini çiziniz. 13. Op-amplı faz çeviren yükselteç devresinde Vgrş=0,2 V, R1= 22 k, Rgb =220 k olduğuna göre devrenin kazancını (AV) ve çıkış gerilimini (Vçkş) bulunuz. 14. Op-amplı faz çevirmeyen yükselteç devresini çiziniz. 15. Op-amplı faz çeviren toplayıcı yükselteç devresini çiziniz. Devrenin görevinin ne olduğunu yazınız. 16. Op-amplı karşılaştırıcı (comparator) devresini çiziniz. Devrenin görevinin ne olduğunu yazınız. 17. Op-amplı hassas yarım dalga doğrultmaç devresini çiziniz. Devrenin görevinin ne olduğunu yazınız. 18. Pasif ve aktif filtre kavramlarını açıklayınız. 1. Fark yükselteci nedir? Tanımlayınız. 2. Fark yükselteçlerindeki R E direncinin görevi nedir? Yazınız. 3. Tek girişli fark yükseltecinin blok şemasını çiziniz. 4. Transistörlü tek girişli fark yükseltecinin devre şemasını çiziniz. Birinci girişe sinüsoidal özellikli AC sinyal uygulandığında çıkış sinyallerinin nasıl olduğunu gösteriniz. 5. Transistörlü tek girişli fark yükseltecinin çalışma ilkesini yazınız. 6. İki girişli fark yükseltecinin iki girişine de aynı fazlı sinyal uygulanması durumunda çıkışlarda neden 0 V görüldüğünü açıklayınız. 7. Op-amplarda kazanç nedir? Yazınız. 8. Geri besleme direnci yokken op-amp kazancı ne olur? Açıklayınız. 9. Op-amplarda off-set gerilimi nedir? Yazınız. Bazı op-amplar (işlemsel yükselteçler)'ın özellikleri kılıf A kılıf B üst üst kılıf C kılıf D üst üst kılıf E kılıf F üst üst kılıf G kılıf H üst üst kılıf I kılıf J kılıf K kılıf L kılıf N üst üst üst kılıf M üst üst 55 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com üst Bölüm 3: Fotoelektronik eleman uygulamaları Aydınlatma şiddeti kavramı: Işık akısının, dikey olarak aydınlanan yüzeye oranına aydınlatma şiddeti denir. Aydınlatma şiddetinin birimi lux'tür. (Lux: ışık, parlaklık) alternatif akım radyo dalgaları enfraruj ışınlar ultraviyole ışınlar ışık röntgen ışınları 380 nanometreden 780 nanometreye kadar olan elektromanyetik dalgaları ışık olarak algılar. Gözün en yüksek duyarlılığı yeşil ile sarı renkleri arasındadır. Ultraviyole (mor ötesi), ve enfraruj (kızıl ötesi) ışınlar ise insan gözü tarafından algılanamaz. gamma ışınları A. Işık kontrollü röle devreleri 1. Fotoelektrik (ışığa duyarlı) elemanlar: İnsan gözü, dalga boyu kozmik ışınlar (Işığa duyarlı elemanlar ve devreler) Şekil 3.1: Elektromanyetik ışınlar ve dalga boyları R (W) 1 MW 10 kW 100 W ışık Işığa duyarlı eleman çeşitleri şiddeti a. LDR'ler (fotodirenç, light dependent resistance): Işıkta az 1 10 100 lux direnç, karanlıkta yüksek direnç Şekil 3.2: LDR Şekil 3.3: LDR'lerin direncinin ışığın gösteren devre elemanlarına LDR sembolleri şiddetine göre değişim eğrisi denir. Başka bir deyişle aydınlıkta LDR'lerin üzerinden geçen akım artar, karanlıkta ise azalır. LDR’lerin karanlıktaki dirençleri yaklaşık 1 MW aydınlıktaki dirençleri ise 100 W ile 5 kW düzeyindedir. Şekil 3.3'te LDR'lerin direncinin ışığa göre değişimine Resim 3.1: LDR örnekleri ilişkin eğri verilmiştir. LDR'ler, CdS (kadmiyum sülfür), CdSe (kadmiyum selinür), selenyum, germanyum ve silisyum vb. gibi ışığa karşı çok duyarlı maddelerden üretilmektedir. LDR yapımında kullanılan madde, algılayıcının hassasiyetini ve algılama süresini belirlemekte, oluşturulan yarı iletken tabakanın şekli de algılayıcının duyarlılığını etkilemektedir. LDR'ye gelen ışığın odaklaşmasını sağlamak için üst kısım cam ya da şeffaf plastikle kaplanmaktadır. LDR'ler çeşitli boyutlarda üretilmekte olup, gövde boyutları büyüdükçe güç değeri yükselmekte ve geçirebilecekleri akım da artmaktadır. Uygulamada yaygın olarak kullanılan bazı LDR tipleri: LDR03, LDR05, LDR07, OPR60... LDR'ler, endüstriyel kumanda sistemlerinde, otomatik gece lambalarında, dijital sayıcılarda, brülörlerde, kanın renk yoğunluğunu belirleyen tıbbî cihazlarda, flaşlı fotoğraf makinelerinde, hareket dedektörlerinde, zil butonlarında vb. kullanılırlar. b. Fotodiyotlar (photodiode, ışığa duyarlı diyot): Üzerine ışık düştüğünde iletken olarak katot ucundan anot ucuna doğru akım geçiren elemanlardır. Fotodiyotlar doğrultmaç diyotlarına benzerler. Tek fark şekil 3.4'te görüldüğü gibi fotodiyotların 56 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Iters (mA-mA) R ışık mercek 10 kW K gövde P-N eklemi V = 12 V - A ışık şiddeti lüks (lux) Şekil 3.4: Fotodiyodun yapısı Şekil 3.5: Işığa bağlı olarak fotodiyodun üzerinden geçen akımın eğrisi birleşim yüzeyinin aydınlatılmış (ışık alabiliyor) olmasıdır. Bu elemanlar devreye ters bağlanırlar ve ışık ile ters yöndeki sızıntı akımlarının artması suretiyle kontrol yaparlar. Bu kontrol, ışıkla yarı iletkenin kristal yapısındaki bağların bazı noktalarda kopması sonucu elektron ve oyukların hareketiyle doğan akımın çoğalmasıyla olur. Şekil 3.5'te ışığa bağlı olarak fotodiyotlardan ters yönde geçen akımın değişim eğrisi verilmiştir. Fotodiyotlarda mercekli kısma gelen ışığa göre katotdan anota doğru akan düşük değerli akım değişir. Geçen akım, ışığın şiddetine bağlı olarak 100 mA-150 mA, gerilim ise 0,14-0,15 V arasında değişmekte olup çok küçüktür. Fotodiyotların çalışma hızı son derece yüksektir (yaklaşık 1 ns ile 0,2 ms). Bu hızlı davranışları ve boyutlarının küçük olması sayesinde fiber optik kabloyla veri iletiminde kullanılmaktadırlar. Bu elemanlar, hem bir gerilim üreteci hem de ışık algılayıcı olarak kullanılabilir. Fotodiyotlar enfraruj ışınlara karşı da duyarlıdır. Bunu sağlamak için, diyodun gövdesindeki alıcı kısmın merceği renkli cam ya da plastikten yapılarak normal ışınların etkide bulunması önlenir. Yaygın olarak kullanılan fotodiyot tipleri: BPW12, BPW20, BPW30, BPW33, BPW34, BPW63, BPW65. K A K BPW 34 BP104 BPX633 BPW 43 A Şekil 3.6: Fotodiyot sembolleri Resim 3.2: Çeşitli fotodiyotlar c. Fotopiller (solar cell, fotosel, güneş pili, photo voltaic cell): Güneş enerjisini (gün ışığını) elektrik enerjisine dönüştüren elemanlara fotopil denir. Fotopillerin yapısı ve çalışması şöyledir: Foton absorblanmasıyla (emilmesiyle) oluşan yük taşıyıcılar çoğunlukta oldukları bölgelere sürüklenirler. Birleşim yüzeyinden I akımı geçer ve N tipi madde eksi (-), P tipi madde ise artı (+) yüklenmiş olur. I akımı, birleşim yüzeyinin ileri yönde kutuplaşmasına ve birleşimin gerilim settinin alçalmasına neden olur. Dış devre açık ise (alıcı yoksa) P’den N’ye akım geçer ve birleşim yüzeyindeki gerilim setti tekrar yükselir ve P bölgesi eksi (-), N bölgesi artı (+) yüklenir. Sonra tekrar foton absorblanarak olay devam eder. Dış devreden akım çekilirse P-N birleşim yüzeyindeki potansiyel, elektronları daha yüksek potansiyele çıkaran batarya (pil) rolü oynamaktadır. Enerjisi yeterli bir ışık demeti P-N birleşim yüzeyine düşürülecek olursa, foton, elektronlarla karşılaşıp enerji verebilir. Serbest hâldeki elektronlar valans elektronlarının ancak 1/104'ü kadar 57 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com olduğundan, bu ihtimal zayıftır. Foton, muhtemel (olası) valans elektronu ile karşılaşır ve ona enerjisini bırakarak iletkenlik bandına çıkarır. Valans bandına çıkan elektron arkasında bir boşluk (artı yük) bırakır. Sonuç olarak P tipi bölge artı (+), N tipi bölge eksi (-) yüklenerek bir elektriksel potansiyel farkının oluşmasına yol açar. Bu da elektrik akımını doğurur. Foton akısı, birim yüzeyden, birim zamanda geçen foton sayısı olarak tanımlanır. Işık ışınları (fotonlar) fotopil üzerine düştüğünde küçük yarı iletken temelli hücrelerde yaklaşık 0,4-0,5 V ve 8-100 miliamperlik akımın oluşmasını sağlarlar. Güneş pilleriyle 3 V gerilim elde etmek isteniyorsa 6 tanesi birbirine seri olarak bağlanır. Sistemden alınan akım yükseltilmek istendiğinde ise, elemanlar paralel bağlanır. Yüksek gerilim ve akım elde etmek için yapılmış güneş enerjisi panellerinde yüzlerce güneş pili seri-paralel bağlı durumdadır. Güneş pili üzerine düşen ışığın şiddeti bir noktadan sonra artırılsa da (örneğin 4000 lux’ten sonra) alınan gerilim sabit kalmaktadır. Bu elemanlar, güneş ışığıyla çalışan, saat, radyo, TV, hesap makinesi, otomobil, sokak lambası, uydu vericisi, uçak vb. gibi aygıtlarda kullanılmaktadır. + + - Şekil 3.7: Fotopil sembolleri Resim 3.3: Fotopiller ve fotopil paneli ışık şeffaf yalıtkan yüzey ince metal ızgara kadmiyum (fosfor karışımlı) selenyum (bor karşımlı) gövde Şekil 3.8: Fotopilin yapısı d. Fototransistörler: Beyz ucuna ışık düştüğünde C-E arasından akım geçişini sağlayan elemanlardır. Fotodiyotlardan farklı olarak ışıkla üretilen akımı yükseltme Resim 3.4: Güneş pili paneliyle çalışan televizyon yaparlar. Bu özellikleri sayesinde fotodiyotlardan çok üstündürler. fotodiyot Üç yarı iletkenin birleşiminden oluşan fototransistörlerin C-B uçları arasına bağlanmış olan fotodiyoda (şekil 3.10) ışık ışık enerjisi (foton) gelebilmesi için beyz ucunun bulunduğu kısma mercek şeklinde cam yerleştirilmiştir. Mercek, ışığın içeriye odaklanarak girmesini sağlamaktadır. Şekil 3.9: FotoŞekil 3.10: FotoFototransistörler iki ya da üç bacaklı olarak transistör sembolleri transistörün yapısı üretilir. Üç bacaklı olan modellerde mercek boyanacak olursa eleman normal transistör hâline geçer. Mercek boyanmaz ve beyz ucu da devreye bağlanacak olursa beyze iki etki söz konusu olacağından C-E arasından geçen akımın miktarındaki değişme daha fazla olur. İki bacaklı fototransistörlerde (kullanım kolaylığı bakımından) beyz ucu dışarıya çıkarılmaz. Bu elemanlar, TV, video, müzik seti, klima gibi cihazların uzaktan kumanda devrelerinde, gün 58 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com ışığına duyarlı olarak çeşitli aygıtların ve alarm sistemlerinin çalıştırılmasında vb. kullanılmaktadır. Fotodiyotların üzerinden geçirebildiği akım mikroamper (mA) düzeyindedir. Fototransistörler ise miliamper düzeyinde bir akım geçişini mümkün kılarlar. Akımın büyük olması başka bir devreyi çalıştırmada (sürmede) kolaylık sağlar. Bazı fototransistörler: BP103B, BPW40, SFH309, BPY62-2, BPX99... BP103B tipi fototransistörün karakteristik özellikleri: Kolektör-emiter gerilimi (VCE ): 35 V, Kolektör akımı (IC): 100 mA, Kolektör-emiter sızıntı akımı (ICEO): 5 nA. Resim 3.5: Fototransistör örnekleri +12 V 22 kW 1k BC237 Vçıkış - fotodiyot e. Darlington fototransistörler: Bir Şekil 3.11: Darlington fototransistör ile normal transistörün arka fototransistör sembolü arkaya bağlanmasıyla elde edilen devre elemanlarına darlington fototransistör denir. Bu elemanların ışığa karşı duyarlılıkları normal fototransistörlere oranla çok fazladır. Şekil 3.11'de darlington fototransistör sembolü verilmiştir. Şekil 3.12: Fotodiyotlu ışığa duyarlı devre fototransistör +12 V 1k A f. Işık kontrollü röle devreleriyle ilgili örnekler Vçıkış I. Fotodiyotlu basit devre: Şekil 3.12'de verilen devrede fotodiyoda ışık geldiğinde üzerinden geçirdiği akım artar. Bundan B dolayı transistörün beyzine giden akım azalır ve bu eleman kesime gider. Transistörün kesime gitmesiyle Vçıkış gerilimi maksimum Şekil 3.13: Fototransistörlü olur. basit ışığa duyarlı devre Ortam karardığında ise fotodiyot kesime, transistör iletime geçeceğinden Vçıkış gerilimi en düşük (minimum) değere iner. Çıkışa bir led ya da röle bağlanacak olursa karanlıkta çalışan devre elde edilir. II. Fototransistörlü basit ışığa duyarlı devre: Şekil 3.13'te verilen devrede ortam aydınlıkken fototransistör iletimde olduğundan Vçıkış gerilimi çok küçüktür Ortam karardığında fototransistör kesime gider ve Vçıkış gerilimi maksimum değere yükselir. Çıkışa (A-B arasına) bir led bağlanacak olursa ışıkta çalışan devre elde edilir. B. Op-amplı ışık kontrol devreleri a. Op-amplı ışığa ve ısıya duyarlı devre: Şekil 3.14'te verilen op-amplı devre ile bir çok tasarım yapılabilir. I. A-B arasına direnç, C-D arasına NTC bağlanırsa: Ortam sıcaklığı artınca NTC'nin direnci azalır ve üzerinde düşen gerilim küçülür. Op-amp 2 ve 3 numaralı girişlerindeki gerilimleri kıyaslar. 3 numaralı giriş gerilimi 2'de bulunan gerilimden büyük olduğu anda 6 nolu ayak çıkış akımını transistöre verir. Transistör iletime geçerek alıcıyı çalıştırır. Ortam sıcaklığı azalınca NTC'nin direnci artar ve bu elemanın üzerinde düşen gerilim büyür. Op-ampın 2 numaralı ayağına gelen gerilim 3 numaralı ayaktaki gerilimden büyük olduğu anda çıkış akımı sıfır (0) olur ve transistör kesime gider. II. A-B arasına direnç, C-D arasına LDR bağlanırsa: Ortam aydınlığı artınca LDR'nin direnci azalır ve üzerinde düşen gerilim küçülür. Op-amp 2 ve 3 numaralı girişlerindeki gerilimleri 59 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com +9-12 V A 330W-820 W 33 k LDR 10 k B L 10 k 10 k 10 k 10 k LDR C -T BC547 1-10 k 33 k NTC D Şekil 3.14: Op-amplı ışığa ve ısıya duyarlı devre kıyaslar. 3 numaralı giriş gerilimi 2'de bulunan gerilimden büyük olduğu anda 6 nolu ayak çıkış akımını transistöre verir. Transistör iletime geçerek alıcıyı çalıştırır. Ortam aydınlığı azalınca LDR'nin direnci artar ve bu elemanın üzerinde düşen gerilim büyür. Op-ampın 2 numaralı ayağına gelen gerilim 3 numaralı ayaktaki gerilimden büyük olduğu anda çıkış akımı sıfır olur ve transistör kesime gider. Devrede LDR ile direnç yer değiştirirse alıcı karanlıkta çalışır. Not: Şekil 3.14'teki devrede C-D arasına kondansatör A-B arasına direnç bağlanırsa turn-on tipi (gecikmeli çalışan) zaman rölesi devresi elde edilir. BC547 + 12 V C. Işıkla uzaktan kumanda devreleri I. Op-amplı uzaktan kumanda devresi: Şekil 3.15'te verilen devrede LDR'ye ışık geldiğinde geçen akım pot ve direnç üzerinde düşen gerilimi artırır. 10 k Op-ampın 3 numaralı 2 + (+) girişinin gerilimi 2 + numaralı (-) girişin 10 k 3 100 k ışık geriliminden büyük 10 k olduğunda 741 çıkış 1-10 k yük vererek röleyi 1k çalıştırır. LDR'ye AC 220 V gelen ışık kesildiğinde Şekil 3.15: Op-amplı uzaktan kumanda devresi röle ilk konumuna döner. Ç. Fotodirenç (LDR)'li devreler I. Kaskad bağlantılı karanlıkta çalışan devre: Şekil 3.16'da verilen devrede LDR'ye ışık gelince direnci azalır ve üzerinden geçirdiği akım artar. LDR'den geçen akımın pot üzerinde oluşturduğu gerilim T1 transistörünü iletime sokar. T1 iletime geçince A noktasındaki gerilim azalır ve T2 kesime gider. Ortam karardığında LDR akım geçirmez. T1 kesime gider. A noktasının gerilimi yükselir. T2 iletime geçer ve led yanar. Not: Led yerine röle bağlanacağı zaman 1 kW'luk R3 direnci iptal edilir. 60 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com II. Darlington bağlantılı karanlıkta çalışan devre: Şekil R3 +12 V 100 k 1k +12 V P röle 1N4001 3.17'de verilen devrede ortam karardığında LDR'nin R 10 k led R2 direnci artar. Direncin 33 k T1 artması bu eleman 10 k A T2 T2 R1 üzerinde oluşan T1 2x BC547 gerilimin BC547 yükselmesine neden P BC547 olur. LDR'de düşen 100 k gerilimin yükselmesi Şekil 3.16: Kaskad bağlantılı T1 ve T2 Şekil 3.17: Darlington bağlantılı karanlıkta çalışan devre karanlıkta çalışan devre transistörlerini iletime sokar. İletime geçen transistörler röleyi çalıştırır. Ortam aydınlandığında LDR'nin direnci düşer. Üzerinde oluşan gerilim azalır. Transistörler kesime gider. Pot ile devrenin ışığa duyarlılık derecesi değiştirilebilir. D. Elektronik devir sayıcılar 1. Devir sayısı (hız) ölçme: Sürekli olarak dönüş yapan düzeneklerin devir sayısını ölçmek için optik, manyetik vb. gibi yöntemlere göre çalışan devreler geliştirilmiştir. doğal mıknatıs nüve doğal mıknatıstan yapılmış dişli çark gövde sinyal kabloları bobin Şekil 3.18: Manyetik pick-up adlı bobinli sensörle devir sayısı ölçme I. Manyetik pick-up adlı bobinli sensörle devir sayısı ölçme: Doğal mıknatıstan yapılmış olan sabit nüve üzerine bir bobin sarılmasıyla elde edilmiş sensör ile hız ölçülebilmektedir. Sensör, dönüş hızı ölçülecek motorun miline bağlı ve dişleri doğal mıknatıstan yapılmış çark önünde şekil 3.18'de görüldüğü gibi döndürülürse, her diş pick-up önünden geçerken manyetik alan yoluyla bobini etkiler. Manyetik alana maruz kalan mini bobinde küçük değerli bir gerilim oluşur. Bobinden elde edilen gerilim analog ya da dijital yapılı devreler tarafından değerlendirilerek devir sayısı ölçümü yapılabilir. II. Op-amplı devir sayısı ölçme devresi: Şekil 3.19'da görülen devrede fototransistöre gelen ışık, bu elemanı iletim kesim yaparak 10 kW'luk R1 direncinde bir gerilim oluşmasına neden olur. R1 üzerinde oluşan gerilim kıyaslayıcı olarak çalışan op-amp tarafından karşılaştırılır. Op-ampın çıkışındaki gerilim zener diyot tarafından 5,1 V'ta sabit tutulur. Pervanenin dönüş sayısı arttıkça op-ampın çıkışında oluşan kare dalganın frekansı da artar. Op-ampın çıkışına analog özellikli DC voltmetre bağlanacak olursa pervanenin devir sayısı arttıkça aletin ibresinin daha 61 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com + 5-9 V 10 k ışık kaynağı +3 7 fototransistör 6 10-22 k 741 -2 R1 10 k çıkış 4 5,1 V 10 k zener diyot pervane Şekil 3.19: Op-amplı devir sayısı ölçme devresi çok saptığı görülür. Ancak uygulamada çıkışa voltmetre değil, frekansı voltaja çeviren entegre bağlanarak devir sayısını belirleme yöntemi uygulanır. Bu kitap endüstriyel elektronik sistemleri anlatmak için hazırlandığından dijital elektronik konularını içermemektedir. O nedenle şekil 3.19'daki devreye frekans-gerilim çevirici eklenmemiştir. Şekil 3.20: Hall alan sondasıyla devir ölçmenin blok şeması III. Hall alan sondasıyla rüzgârın şiddetini ölçme: Şekil 3.20'de verilen blok şemada pervane rüzgârın etkisiyle dönmeye başlar. Pervanenin miline bağlı mıknatıs hall alan sondasını (manyetik sensör) etkileyerek bu elemanın uçlarında gerilim doğmasına neden olur. Hall alan sondasının verdiği gerilim dijital devreler tarafından değerlendirilerek display'lerin çalışması sağlanır. E. Enfraruj led ve fototransistörlerle bilgi taşıma 220 W I. Astable multivibratörlü basit enfraruj verici: + 9-12 V 220 W Şekil 3.21'de verilen devrede transistörler sırayla iletim kesim olarak A noktasında kare şeklinde bir sinyal oluşturur. A noktasında oluşan sinyal sayesinde enfraruj diyot belli frekansta bir ışın yayar. Enfraruj ledin yaydığı ışının frekans değeri P ile değiştirilebilir. II. Fototransistörlü ışığa duyarlı devre: Şekil 3.22'de verilen devrede fototransistöre ışık geldiğinde Şekil 3.21: Astable multivibratörlü basit enfraruj verici devresi 62 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com bu eleman iletime geçerek BC547 transistörünü iletime sokar. BC547 iletim + 9-12 V olunca röle çeker ve lamba yanar. Fototransistöre gelen ışık kesildiğinde röle ilk hâline geri döner. R1 trimpotuyla devrenin çalışması istenen aydınlık şiddetinin değeri ayarlanabilir. Görüldüğü üzere verilen devre gün ışığına duyarlı olarak çalışmaktadır. Bu devrenin sadece enfraruj ışınlara karşı duyarlı olmasını istersek fototransistörün mercek kısmını koyu renk şeffaf plastik Şekil 3.22: Fototransistörlü basit ışığa duyarlı devre ile kapatmamız gerekir. Bunu yaptığımız zaman fototransistör sadece enfraruj diyotlu vericiler tarafından yayılan ışınları algılar. Örneğin bir odaya alarm kurmak için ne yapmamız gerektiğini düşünelim. Bu işlem yapılırken odanın bir tarafına mini bir enfraruj diyotlu verici devresi monte edilir. Bu vericinin tam karşısındaki duvara ise şekil 3.22'deki devre yerleştirilir. İki devre arasına bir cisim girdiği anda fototransistöre gelen enfraruj ışınlar kesilir. Bu ise, fototransistörün BC547 transistörünü kesime sokmasına yol açar. Kesime giden BC547 rölenin kontaklarının konumunu değiştirir ve yanmakta olan lamba söner. T1 +12 V BC308 10-33 kW F. Flaşörler I. PNP ve NPN transistörlü flaşör: Şekil 3.23'te verilen devreye DC 12 V uygulanınca kondansatör lamba, P1, R1, P2 yolu üzerinden dolmaya başlar. C dolunca PNP tipi T1 transistörünü sürer. PNP iletime geçince NPN tetiklenir ve lamba yanar. T2 iletime geçtiği anda devredeki kondansatörün (+) yük ile dolu sağ plakası eksiye (şaseye) bağlanmış olacağından, bu eleman boşalmaya başlar. Kısa bir süre içinde boşalan C, T1 transistörünün kesime gitmesine neden olur. T1 kesime girince T 2'de kesime girer. T 2'nin kesime girmesiyle kondansatör yeniden şarj olmaya başlar. C R1 50-500 kW 1-100 mF P2 P1 L T2 BC547 50-500 kW - Şekil 3.23: PNP ve NPN transistörlü flâşör devresi G. Işık modülatörleri Müzik ya da ses yayınının şiddetine göre lambaları yakmak için geliştirilmiş devrelerdir. Örnek olarak şekil 3.24'te verilen devrede üç tristörün G ucuna bağlanan direnç ve kondansatörlerin değerleri farklıdır. Bu sayede herbir tristör ayrı değerde iletime geçmektedir. Devrede 400 Hz in altındaki bas frekanslı sinyallerin akımı SCR1'i, 400 Hz-2 kHz arasındaki medyum frekanslı sinyallerin akımı SCR2'yi, 2 kHz'in üzerindeki tiz frekanslı sinyallerin akımı ise SCR3'ü sürer. Anfiden gelen ses frekansli sinyallerin değerine göre tristörler iletime geçer. Bu sayede müziğin ritmine uygun olarak lambalar yanıp söner ve güzel bir görünüm elde edilir. Devredeki trafo, eski tip lambalı radyoların çıkış trafosudur. Trafonun 4 W'luk uçları anfinin çıkışına, 5 kW'luk sekonder uçları ise elektronik devreye bağlanır. Günümüzde bu devrenin daha iyi çalışan optokuplörlü modelleri geliştirilmiştir. Ğ. Işıldaklar Polis ve itfaiye araçlarında dönerek ışık saçan lambalar bulunur. Bunların yapısında reflektörlü (yansıtıcılı) lamba ve mini DC motor vardır. 63 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com bas kırmızı anfiden gelen uçlar yeşil MCR100 MCR100 MCR100 100 W 150 W tiz 1,5 k 1k5 1 mF 10 kW 220/12 V-3-4 W trafo medyum sarı 1 mF 0,1 mF 10 kW 10 kW hoparlör Şekil 3.24: Işık modülatörü devresi Ayrıca portatif akülü flüoresan lambalı aydınlatma gereçlerine de ışıldak adı verilmektedir. Bunların yapısını anlayabilmek için 7. bölümde bulunan konvertisörler konusuna bakınız. Sorular 1. LDR, fotodiyot, fototransistör nedir? Açıklayınız. 2. LDR ve transistör kullanarak basit bir ışıkta çalışan devre çiziniz. 3. Hall alan sondası nedir? Yazınız. 64 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Bölüm 4: Isı kontrol devreleri A. Termokupllu ısı kontrol düzenekleri (araçları) 1. Termokupllar (thermocouple, ısıl çift): Yüksek sıcaklığa sahip bir ortamın (fırın, ocak, kazan vb.) sıcaklık değerini klasik termometrelerle belirleyemeyiz. Bu gibi durumlarda kullanabileceğimiz iki eleman, termokupl temelli ölçme devresi ve direnç temelli (termorezistans) ölçme devresidir. Termokupl temelli ölçme sisteminde ısıyı gerilime çeviren bir yapı vardır. Direnç temelli ölçme sisteminde ise ısıya göre direnci değişen elemanlar mevcuttur. Direnç temelli ölçme sistemi daha çok düşük sıcaklıkların (-200 ilâ +850 °C) ölçülmesinde kullanılmaktadır. Şekil 4.1: Termokuplun yapısı Resim 4.1: Yüksek sıcaklıkları ölçmede kullanılan çeşitli termokupllar 2. Termokuplun yapısı: Şekil 4.1'de görüldüğü gibi bir uçları birbirine bağlanmış iki farklı metalin (demir ve konstantan gibi) birleşim yüzeyleri ısıtılarak elektrik akımı elde etmede kullanılan cihazlara termokupl denir. Termokupllar -200°C ilâ +2000°C arasındaki sıcaklık ölçümlerinde kullanılan güvenilir ve ekonomik endüstriyel algılayıcılardır. Termokuplda oluşan elektrik akımı, birleşim noktasının sıcaklığına bağlı olup, metallerin farklı elektriksel ve termik özelliklerinden ileri gelir. Başka bir deyişle, yüksek sıcaklık olan bölümdeki elektronlar yüksek termik enerji içermekte ve bu elektronlar soğuk bölgeye doğru hareket etmektedir. Bu işlem sonucunda ise çıkış uçlarında mikrovolt ile milivolt düzeyinde bir gerilim doğmaktadır. Termokuplların ölçüm yapan kısmı açık (çıplak) olarak fırın içine konmaz. Çünkü, oksidasyon (küflenme) ve diğer dış etkenler elemanı çabuk bozar. Bu nedenle ısıyı algılayan kısım, şekil 4.2'de görüldüğü gibi içine oksidasyonu önleyici gaz doldurulmuş koruyucu boru (kılıf) içine yerleştirilir. Termokuplun ısıya maruz kalan kısmını koruyan silindirik yapılı tüp 1200 °C'a kadar metalden, 1200 °C'ın üzerindeki sıcaklığın söz konusu olduğu yerlerde ise seramik malzemeden üretilir. Koruyucu tüplerin bağlandığı alüminyum dökümden üretilmiş kafa kısmında termokupl telleriyle silikon+cam elyaf+kalaylı bakır kılıf silikon+silikon Şekil 4.2: Termokuplun aşınmayı önleyici kılıf içine konması Şekil 4.3: Termokuplun ürettiği gerilimin ölçme düzeneklerine ulaştırılmasında kullanılan yüksek sıcaklığa dayanıklı kablolara ilişkin örnekler 65 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com kompanzasyon (dengeleme) kablosunun bağlantılarının yapıldığı terminaller bulunur. Termokuplda üretilen gerilimin, ölçümü yapan cihaza kadar ulaştırılmasında şekil 4.3'te görüldüğü gibi özel yapılı kablolar kullanılır. Kullanılan kabloların yalıtkan tabakası ısıya dayanıklı silikon-kauçuk, cam elyafı-asbest vb. gibi malzemelerden üretilir. Termokupl seçimi rastgele değil, ölçülecek olan sıcaklığın değeri gözönüne alınarak yapılır. Şöyle ki; plastik üretim endüstrisinde sıcaklık 0 ilâ 400 °C arasında, demir çelik sanayiindeki sıcaklık ise 0 ilâ 1800 °C arasındadır. Bu sıcaklık farklılığı nedeniyle seçilecek termokupl da ayrı tipte olacaktır. Örneğin düşük sıcaklıkların ölçümünde kromel-konstantan, demir-konstantan, bakırkonstantan ikilisiyle yapılmış termokupllar kullanılır. Şekil 4.4'te termokuplun ölçme sistemine bağlanışı gösterilmiştir. ısıya dayanıklı kablolar terminal kutusu terminal terminal soketi bağlantı kutusu bağlantı aracı tutturma borusu dış koruyucu tüp iç koruyucu tüp izolâtör termokupl analog ya da dijital gösterge Şekil 4.4: Termokuplun ölçme düzeneğine bağlanışının basit olarak gösterilmesi 3. Uygulamada kullanılan bazı termokupl tipleri Bakır-konstantan birleşimi termokupl Demir-konstantan birleşimi termokupl Nikel krom-nikel birleşimi termokupl Platin radyum-platin birleşimi termokupl Kromel-konstantan birleşimi termokupl Kromel-alumel birleşimi termokupl 4. Çeşitli tip termokuplların kullanıldığı sıcaklıklar Termokupl tipi Sıcaklık Cu-CuNi -200 ilâ +300 °C Fe-CuNi -200 ilâ +800 °C NiCr-Ni 0 ilâ +1200 °C 5. Termokuplların kullanım alanları: Termokupllar uygulamada çok yüksek sıcaklıkların ölçülmesinde kullanılır. Yani, demir-çelik, çimento, seramik, cam, kimya, petrol, gıda, kâğıt vb. sektörlerde termokupllu sıcaklık ölçme düzeneklerine rastlarız.. 6. Pirometreler: Termokupl ve skala taksîmatı °C olarak bölümlendirilmiş bir mikrovoltmetrenin birleşiminden oluşmuş cihazlardır. Şekil 4.5'te yapısı görülen bu elemanlar seyyar olarak yüksek sıcaklıkların ölçülmesinde kullanılır. Günümüzde üretilen dijital temelli ölçme cihazlarıyla birlikte analog esaslı pirometreler uygulamadan kalkmıştır. Not: Piro, ateşten gelen anlamındadır. 7. Rezistans (direnç) tipi sıcaklık sensörleri: Bütün metaller elektrik akımını az ya da çok iletir. İletkenlerin her birinin akıma karşı gösterdiği direnç değeri farklı olmaktadır. Bir metalin akıma karşı gösterdiği direnç değeri, R = r.l/S [W] denklemiyle bulunur. Denklemde, r (ro): Maddeye göre değişen öz direnç değeri, l: Uzunluk, S: Kesit [mm2]'dir. 66 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Direnç değişimine göre sıcaklık ölçümünde kullanılan metaller genellikle, platin ve nikeldir. Bu metallerin avantajı direnç değişim karakteristiklerinin iyi olmasıdır. Başka bir deyişle platin, yüksek özdirence sahip olması nedeniyle değil, çalışmasındaki dengesi sebebiyle direnç termometrelerinde kullanılan standart bir metaldir. Platin ve nikelden yapılmış rezistans termometrelerin özellikleri şöyledir: PT100 Ölçme sahası -200 ilâ +550 C° Direncin değişimi (W/°C) 0,42...0,39...0,32 ibre termokupl R sap termokupl Ölçme sahası Direncin değişimi (W/°C) NI 100 -60 ilâ +180 C° 0,47...0,55...0,81 Şekil 4.5: Pirometrenin yapısı ve taşınabilir (seyyar) pirometrenin görünümü 8. Yarı iletken maddelerden yapılan ısıya duyarlı devre elemanları: Yarı iletken temelli sıcaklık algılama sensör ve transdüserleri germanyum, silisyum gibi maddelerden üretilirler. Yapı olarak mercimek kondansatör ya da plastik gövdeli transistörlere benzerler. PTC, NTC, termokupl gibi elemanlarla çok düşük sıcaklık değişimlerini doğru olarak algılamak mümkün değildir. İşte bu noktadan hareketle hassas sıcaklık algılama işlemlerinde yarı iletkenlerden yapılmış kaliteli elemanlar kullanılır. bağlantı başlığı koruyucu boru 9. Yarı iletkenden yapılmış ısıya duyarlı eleman örnekleri I. LM 35 (kılıf 1): Isıya bağlı olarak gerilim üretir. -55°C ilâ +l50°C'lık sıcaklıkların algılanmasında kullanılır. Her 1°C'lık sıcaklık artışında yaklaşık 10 mV üretir (şekil 4.7). sıcaklıkla direnci değişen eleman (direnç) II. LM235 (kılıf 2): Isıya bağlı olarak gerilim üretir. -40°C ilâ +125°C'lık sıcaklıkların algılanmasında kullanılır. Her 1°C'lık kılıf 1 sıcaklık artışında yaklaşık 10 mV üretir (şekil 4.7). Şekil 4.6: Rezistanslı sıcaklık algılama sensörünün yapısı kılıf 2 Vbesleme Vbesleme B. Termistörlü sıcaklık kontrol Uçıkış devreleri (ayar) Endüstriyel uygulamalarda sıcaklık şase derecesinin ölçülmesi için bir çok Vçıkış şase (ayar) düzenek mevcuttur. Sıcaklık ölçümünde kullanılan bazı Şekil 4.7: LM35 ve LM235 tipi sıcaklık elemanlar: PTC, NTC, yarı iletken ısı algılayıcılarının ayaklarının dizilişi sensörü, dıştan ısıtmalı bimetal, direnç teliyle ısıtmalı bimetal, kuyruklu (gazlı) termostat ve termokupldur. 67 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com I. Dijital yapılı sıcaklık ölçme devresi: Şekil 4.8'de verilen devrede sıcaklık, KTY10 adlı PTC termistörü tarafından algılanıp ICL 7106 entegresine elektrik sinyali olarak uygulanır. ICL 7106 entegresinin içinde analog/dijital çevirici (ADC) ve display sürücü devreleri mevcuttur. Bu sayede ortam sıcaklığı göstergede (display) okunabilir. Devrede kullanılan R1 trimpotu devre için referans gerilim ayarını yapar ve mV/°C oranını belirler. R2 trimpotu giriş düzeyini ayarlamaya yarar. Devrenin doğru çalışabilmesi için R1 ve R2 trimpotları çok hassas ayarlanmalıdır. Sıcaklık ölçme devresi -40 ilâ +125 °C arasındaki değerleri ölçebilir. Devrenin harcadığı enerjinin minimum seviyede olabilmesi için LCD gösterge kullanılmıştır. Devrede ledli display (anodu şase tip yedi parçalı gösterge) kullanılmak istenirse ICL7107 entegresi kullanılmalıdır. Bu iki entegrenin ayak bağlantıları tamamen aynıdır. KTY10 (NTC) 1,5 k 150 k ICL 7106 100 nF 100 k R1 R2 S 10 nF 220 nF 100 k 220 k 100 k 470 k 100 k 100 pF 5,6 k 9V 100 nF IC 4030 3,5 hâneli standart LCD display Şekil 4.8: Dijital yapılı sıcaklık ölçme devresi II. Sıcaklığı gerilime çeviren devre: Şekli 4.9'da verilen devrede ortam ısındıkça NTC'nin direnci azalır ve üzerinde oluşan gerilim düşer. Bunun sonucunda op-ampın 2 numaralı girişinin gerilimi azalır. 741'in 3 numaralı girişinin gerilim değeri sabit olduğundan, iki giriş ucu arasındaki gerilim farkı büyür. Giriş gerilimleri arasındaki farkın büyümesi çıkış geriliminin seviyesini yükseltir. Çıkışın yükselmesi ise tetiklenen sistemde (ampermetre, voltmetre, analog-dijital çevirici vb.) değişikliğe neden olur. III. Dijital yapılı sıcaklık ölçme aygıtı: Santigrad (°C) cinsinden sıcaklık ölçümü için üretilmiş cihazdır. Prob içindeki sensör NiCr-Ni tipidir. Ölçme sınırları: 0-1200 °C arasında değişmektedir. Not: Resim 4.2'de görülen aygıt, Meter firmasınca üretilen D145MF model portatif sıcaklık ölçme cihazı için geçerlidir. C. Motor ve transformatör gibi aygıtların aşırı sıcaktan korunması Üç fazlı asenkron motorların büyük güçlü ve pahalı modellerinin arızalanmasını (sargılarının yanmasını) önlemek için resim 4.3'te görülen termistörlerden de yararlanılır. Korunacak motorun 68 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 470 W 100 nF +12 V 10 k zener diyot 6,8 V 10 k 680 W 10 k 100 k 100 k 7 -2 741 10k -T° 4 Vçıkış 0,5 V/°C 680 k +3 6 1-10k Şekil 4.9: Sıcaklığı gerilime çeviren devre Resim 4.2: Dijital yapılı sıcaklık ölçme aygıtı statorunun oyuklarına yerleştirilmiş olan sargıların arasına konulan termistörler yüksek sıcaklık oluşması durumunda elektronik devreyi çalıştırarak motorun durmasını sağlar. Resim 4.4'te termistörün motor oyuğuna yerleştirilişi gösterilmiştir. sargı oyuklarına konulan termistör boş stator Resim 4.3: Motor sargılarını yüksek sıcaklığa karşı korumada kullanılan termistör örnekleri Resim 4.4: Isıya duyarlı elemanın stator oyuğuna yerleştirilmesi I. Termistörlü (PTC, NTC) koruma röleleri: Resim 4.3'te verilen PTC ve NTC gibi ısıya duyarlı devre elemanlarını motorların korunmasında kullanabiliriz. Koruma için yapılmış olan termistörler motor sargılarının arasına yerleştirilebilecek biçimde üretilmektedir. Termistör rölelerinde motora kumanda eden kontaktörün devre dışı edilmesini sağlayan sistem ise elektronik bir devredir. Küçük güçlü ve ucuz tipdeki motorlarda termistörlü koruma sistemi yaygın değildir. Bu yöntem daha çok büyük güçte, hassas ve pahalı motorların korunmasında kullanılmaktadır. M elektronik devreli röle (0) (I) 3xPTC Şekil 4.10: Termistörlü motor koruma rölesinin devreye bağlantısı 69 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Sorular 1. Termokupl nedir? Açıklayınız. 2. PTC ve transistör kullanarak sıcakta çalışan basit bir devre tasarlayınız. 3. Pirometre nedir? Açıklayınız. Bazı ısı algılayıcılarının (sensörlerinin) özellikleri kılıf I kılıf II alt alt kılıf V alt 70 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com kılıf III alt kılıf IV alt kılıf IV alt üst Bölüm 5: Uzaktan kumanda yöntemleri Giriş: Endüstriyel sistemlerde ve günlük yaşamda kullanılan araçlarda uzaktan kumanda sistemleri her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Bu bölümde çeşitli uzaktan kumanda sistemlerinin yapısı hakkında temel bilgiler verilecektir. A. Işık yayan diyotlarla uzaktan kumanda 1. 555 entegreli enfraruj verici devresi: Şekil 5.1'de +9V R2 100 W 220 W P 100 k R1 1,2 k verilen 555 entegreli devre son derece basittir. R1 direncinin değeri değiştirilerek entegrenin 3 numaralı çıkış ayağından alınan kare dalganın frekansı değiştirilebilir. 555 enfraruj led 330 nF Şekil 5.1: 555'li enfraruj verici devresi 2. Enfraruj alıcı devresi: Şekil 5.2'de verilen devre gün ışığından etkilenmeyecek şekilde tasarlanmıştır. Yani, devre kondansatör ve dirençli filtreler sayesinde sadece 2,7 kHz'lik frekansa sahip enfraruj ışınları algılayabilmektedir. Çıkışta bulunan rölenin çalışabilmesi için verici devresinden 2,7 kHz'lik ışınlar gönderilmelidir. Devreyi çalıştırmak için 2,7 kHz'lik basit bir enfraruj verici devresi yeterli olmaktadır. +12 V 100 k 68 k 4,7 mF L fototransistör 82 k BC547 T2 T1 T3 BC547 BC547 6,8 k 6,8 k 1N4001 100 W 3,3 k Şekil 5.2: Enfraruj alıcı devresi Vericiden gelen 2,7 kHz'lik, kare dalga şeklindeki ışınlar fototransistör tarafından algılanır. Sürekli olarak iletim kesim olan fototransistörün kolektöründe verici frekansının aynı değerde bir kare dalga oluşur. Bu kare dalgalar 4,7 mF'lık kondansatör ve 1N4001 diyodu tarafından doğrultulur. DC akım ile ise T3 transistörü iletime sokulur. 3. Enfraruj ışınlara duyarlı verici ve alıcı devresi: Şekil 5.3'te verilen şemada 555'in çıkışında bulunan enfraruj led ışın yaydığında fototransistör iletime geçer. T1 iletime geçtiğinde T2'nin beyz polarması azalır ve bu eleman kesime gider. T2 kesime girince T3'ün beyz polarma 71 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 100 k 100 k 100 nF 1-10 mF T2 BC547 220 W enfraruj led 10 k 555 1k T3 BC547 1,5 k T1 fototransistör 1-10 k Şekil 5.3: Enfraruj ışınlara duyarlı verici ve alıcı devresi gerilimi artar ve bu eleman iletime geçerek röleyi çalıştırır. AC 12 V B. Optokuplörlerle uzaktan kumanda 1. Optokuplörle uzaktan +5-12 V kumanda: Optokuplörler +5-12 V gelişmiş elektronik devrelerde S (TV, PLC cihazı, bilgisayar TIL111 ya da vb.) yaygın olarak 220 W 4N25 kullanılmaktadır. Bu elemanların sağladığı en önemli avantaj iki ayrı devreyi L birbirinden elektriksel olarak BC547 yalıtmasıdır. Yani kumanda devresi, güç devresinden hiç 220 W etkilenmez. Kumanda devresinde ortaya çıkan elektriksel değişiklikler ışığa Şekil 5.4: Optokuplörlü uzaktan kumanda devresi dönüşür ve güç devresini kontrol eden ışık algılayıcı elemanı sürer. disk, plaka 1k AC S anahtarı kapatıldığında motor enfraruj diyot ışın yayar. Bu yarık optointerraptır ışınlar fototransistörü sürer. 1N4001 İletime geçen fototransistör ise BT136 BC547'yi tetikleyerek rölenin çalışmasını sağlar. 470 W 2. Optointerraptır ve triyaklı uzaktan kumanda Şekil 5.5: Optointerraptır ve triyaklı uzaktan kumanda devresi devresi: Şekil 5.5'te verilen devrede enfraruj lede DC 12 V uygulandığı anda yayılan ışınlar fototransistörü etkileyerek iletime sokar. İletime geçen fototransistör triyakı sürerek lambayı çalıştırır. Optointerraptırın yarığına bir cisim girdiğinde ışık alamayan fototransistör kesime gideceğinden triyak da alıcıyı çalıştırmaz olur. 72 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com C. Ultrases dalgalarıyla uzaktan kumanda 20 kHz'den fazla frekanslara sahip +9V R4 R1 1,2 k R2 47 k sinyallere ses üstü R3 47 k dalgalar anlamında 1,2 k A ultrasonik dalgalar ya ultrases da ultrases diyoruz. vericisi Ultrases ile çalışan BC107 BC107 2x470 pF devrelerde 36 kHz ya da 40 kHz frekanslı sinyal kullanımı 1N4148 1N4148 yaygındır. Ultrasonik sinyaller fiziksel engellerden (saydam bile olsa) Şekil 5.6: Astable multivibratörlü basit ultrases verici devresi geçememektedirler. İşte bu nedenle ultrasonik sisteme göre çalışan alıcı ile verici arasında herhangi bir engelin bulunmaması gerekir. Uygulamada kullanılan ultrasonik transdüserlerin çalışma frekansları 3539 kHz dolayındadır. Ultrasonik ses kullanılarak 25-30 metre uzakta bulunan her türlü alıcıya kumanda etmek mümkündür. a. Astable multivibratörlü basit ultrases vericisi: Şekil 5.6'da verilen devrede transistörler sırayla iletim kesim olarak A noktasında kare şeklinde bir sinyal oluşturur. A noktasında oluşan değişken gerilim sayesinde verici belli frekansta bir ultrases yayar. Devrenin yaydığı ultrasesin frekans değeri R2 ya da R3'ün değeri değiştirilerek ayarlanabilir. 820 W 75 k 60 k 0,1 mF +9V 100 k 0,1 mF 0,22 mF 35 k 0,1 mF 100 mF 1N4148 22 k NE442 1N4148 33 n 62 k 1k BD522 330 k 100 k 33 k 47 k ultrases alıcısı 5,6 k P 1 MW 1N4148 0,1 mF Şekil 5.7: Ultrases alıcı devresi b. Ultrasonik alıcı devresi: Şekil 5.7'de verilen devre, ultrases verici devresinin 5 - 30 metre arası uzaklıktan yaydığı ultrasonik sesleri alır, elektrik sinyaline çevirir, yükseltir ve röleyi çalıştırır. Ç. Radyofrekans dalgalarıyla uzaktan kumanda Birbirinden çok uzakta bulunan iki devre arasındaki bilgi alışverişi yüksek frekanslı sinyallerle yapılabilmektedir. Pratikte bu tip devrelere radyofrekanslı alıcı-verici adı verilmektedir. Radyo kelimesiyle anlatılmak istenen husus, iki devre arasındaki veri iletişiminin yüksek frekanslı 73 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com sinyallerle yapıldığıdır. Uzaktan kumandalı oyuncaklar (araba, uçak, gemi vb.), bazı oto alarmları, radyofrekanslı sinyallerle çalıştırılır. Radyofrekans vericisinden yayılan yüksek frekanslı, taşıyıcı dalgaya bindirilmiş (modüleli) sinyaller alıcı tarafından algılanır. Alınan sinyaller önce taşıyıcı dalgadan ayırılır. Daha sonra vericinin gönderdiği sinyallerin frekans değerine göre alıcıdaki istenen devre katları açılıp kapanır. Radyofrekanslı kumanda sistemlerini tam olarak kavrayabilmek için radyoların çalışma prensibini, osilatörleri, antenleri, rezonans devrelerini çok iyi bilmek gerekir. Bu kitabın içeriğinde radyolar olmadığından radyofrekans sinyalleriyle uzaktan kumanda geniş olarak anlatılmamıştır. D. Diğer uzaktan kumanda sistemleri 1. Hareket dedektörleri: İnsan vücudunun yaydığı ısıyı ve hareketi algılayarak çalışan röleli devrelerdir. Hırsız alarmlarında, merdiven, koridor gibi az kullanılan yerlerin otomatik olarak aydınlatmasında, otomatik açılan kapılarda vb. kullanılan hareket dedektörleri son bir kaç yıldır oldukça yaygınlaşmıştır. Hareket dedektörlerinin içinde hareketi algılayan hassas bir sensör mevcuttur. Bu eleman kapsama alanının içine bir canlı (insan, hayvan) girdiğinde elektronik devreyi tetikleyerek röleyi çalıştırmaktadır. Resim 5.1: Hareket dedektörü artı (+) besleme D G S çıkış şase (eksi) Şekil 5.8: Hareket dedektörlerinin tarama alanının gösterilişi Resim 5.2: Hareket dedektörlerinde kullanılan sensör Piyasada bir kaç marka ve modeli bulunan hareket dedektörlerinin tarama açısı 90-110-180° olabilmektedir. Genellikle duvara monte edilerek kullanılan bu elemanların hissetme mesafesi ise modeline göre 10-12 metre dolayındadır. Şekil 5.8'de hareket dedektörlerinin hissetme mesafesi gösterilmiştir. Hareket dedektörlerinin sensörü tıpkı bir fototransistör gibi çalışmaktadır. Tek fark, hareket sensörlerinin ışığı değil canlının yaydığı termo enerjiyi algılıyor olmasıdır. Resim 5.2'de verilen ayak bağlantısında D-S uçları arasına 2-5 voltluk DC besleme yapıldıktan sonra sensöre yaklaşıldığında G ucundan 5-10 mA kadar bir çıkış akımı alınır. Bu akım op-amplı ya da transistörlü devreyle güçlendirilerek röle sürülebilir. 2. Sesle uzaktan kumanda: Uygulamada insan sesiyle çalışan devreler de kullanılmaktadır. I. Ses ile bir süre çalışıp duran motor devresi: Şekil 5.9'da mikrofona gelen ses T1 ve T2 transistörlerini iletime sokar. T3 transistörünün beyz ucu T2 üzerinden eksi alarak iletime geçer. T2'den T1'e, kondansatörle yapılan geri besleme, ses kesildikten sonra bile motorun bir süre çalışmasını sağlar. Kondansatörün değeri büyütüldükçe motorun çalışma süresi uzar. 74 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com T1 10 k 47 k 820 k 4.7 k BC547 +6V 100 mF 16 V BC547 100 W T3 T2 BC308 0,33-1 mF 16 V kapasitif mikrofon 6 V DC motor 3,3 mF/16 V Şekil 5.9: Sesle bir süre çalışıp duran motor devresi Sorular 1. Optik yöntemle uzaktan kumandanın ilkesini anlatınız. 2. Ultrasonik sensörler hakkında bilgi veriniz. 3. Enfraruj diyotlar hakkında bilgi veriniz. 4. Fototransistör kullanarak basit bir ışığa duyarlı devre çiziniz. 75 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Bölüm 6: Zamanlayıcılar A. Zaman sabitesi 1. R-L zaman sabitesi: Omik V direnç (R) ile indüktif direnç (XL) şekil 6.1'de görüldüğü gibi seri bağlanıp akım uygulanırsa, devreye seri bağlı olan V ampermetrenin ibresinin aniden maksimum değere çıkmadığı görülür. Bunun nedeni, bobinin oluşturduğu manyetik alanın üreteçten gelen akımın artışına Şekil 6.2: R-L seri devreye uygulanan Şekil 6.1: R-L karşı koymasıdır. DC akımın "artış" ve "azalış" eğrileri seri devre R (direnç) ve L (bobin) ile oluşturulan seri bir devreden geçen akımın, 5.t zaman sonra maksimum değere ulaştığı, hassas deneyler sonucunda anlaşılmıştır. Buna göre, R-L seri bağlı devrelerin zaman sabitesi t=L/R [s] ile bulunabilir. Örnek: 2 W'luk direnç ile 0,2 henry'lik bobin seri bağlanmıştır. Devrenin zaman sabitesini bulunuz. Çözüm: t=L/R = 0,2/2 = 0,1 s Not: Her bobinin mutlaka bir miktar omik direnci vardır. Omik direnci hiç olmayan bobine ideal bobin denir. Gerçekte ideal bobin yoktur. İdeale yakın bobin vardır. R-L seri bağlı devreden geçen akımın zamana göre değişim grafiği çizilecek olursa şekil 6.2'de görülen logaritmik eğriler bulunur. Şekil 6.2'deki logaritmik eğrilerden yararlanılarak e tabanlı logaritmik denklem bulunmuştur. Uzun hesaplamalar gerektiren e tabanlı denklemin nasıl çıktığı üzerinde durulmadan hesaplamalarda kullanılan formül doğrudan verilecektir. Şarj anında akımın ani değerini bulmada kullanılan denklem: i = V/R.(1-e-(R/L).t) [A] ya da, i = V/R.[1-1/e(R/L).t] [A] Verilen denklemde, i: Anahtar kapatıldıktan sonra akımın maksimum değerine ulaşmadan önce herhangi bir t anındaki ani değeri, V: Devreye uygulanan gerilim, R: Devredeki direncin değeri, L: Bobinin indüktansı (henry), e: Neper logaritma tabanı (2,71828)/ Deşarj anında akımın anî değerini bulmada kullanılan denklem: i = V/R.(e-(R/L).t) [A] ya da i = V/R(1/e(R/L).t) [A] Örnek: Şekil 6.1'de verilen devrede, R = 2 W, L = 4 henry, V = 20 V olduğuna göre, R-L seri devrede anahtar kapatıldıktan 2 s sonra akımın ani değeri nedir? Hesaplayınız. 76 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Çözüm: Devreden geçebilecek doğru akımın maksimum değeri, Imaks = V/R = 20/2 = 10 A DC uygulandıktan 2 s sonra devreden geçen akımın anî değeri: i = V/R.(1-e-(R/L).t) = 20/2(1-1/e(2/4).2) = 10.(1-1/e1) = 10.(1-1/2,7181) i = 10-10/2,718 = 6,32 A Örnek: Şekil 6.1'de verilen devrede akım maksimum değerde 10 A akarken S anahtarı 2 konumuna alındıktan 2 saniye sonra hangi değere düşer? (V=20 V, R=2 W, L= 4 H) = 10/2,718 = 3,68 A Çözüm: i = V/R.(e-(R/L).t)) = Ek bilgi: Logaritma Bir sayının logaritmasını bulmak, o sayının ait olduğu sayı sisteminde tabanın kaçıncı kuvveti olduğunu belirlemektir. Desimal (on tabanlı) sayı sisteminde kullanılan logaritmaya adî logaritma denir. Örneğin, Log10 = 1, Log100 = 2, Log1000 = 3'tür. Tabanı 2,71828 olan neper logaritması ise Ln ile gösterilir. Bunun mantığı yine aynıdır. Sadece bir sayının neper logaritma değeri bulunurken 2,71828'in kaç katı olduğu belirlenir. Örneğin, Ln3 = 1,09, Ln5 = 1,60, Ln10 = 2,3, Ln100 = 4,605'tir. Başka bir ifadeyle: 3 = e1,09, 5 = e1,6, 10 = e2,3, 100 = e4,605'tir. Logaritma hesapları için ya hazır logaritma cetvelleri ya da hesap makinesi kullanılır. U V 1 2 Rdeşarj V R-C seri devrede akımın artış eğrisi R XC R-C seri devrede akımın azalış eğrisi t (s) S 5t Şekil 6.3: R-C seri devre Şekil 6.4: R-C seri devreye uygulanan DC akımın "artış" ve "azalış" eğrileri 2. R-C seri (kapasitif özellikli) devrelerde zaman sabitesi (R-C time constant): Kondansatörün her iki levhasında eşit derecede elektron bulunduğu zaman eleman boş olarak nitelenir. Kondansatörün dolması demek, iki levhadan birinin (+), diğerinin (-) yük ile yüklenmesidir. Kondansatör bir R direnci üzerinden şarj olurken, uçlarındaki gerilimin, Ubesleme geriliminin % 63,2'sine çıkması için geçen zamana bir zaman sabitesi denir. Başka bir deyişle, dolu bir kondansatörün uçları arasındaki gerilimin, boşalma esnasında ilk gerilim değerinin % 36,8'ine düşmesi için geçen zamana bir zaman sabitesi adı verilir. Kondansatörler bir DC kaynağına bağlandığında ampermetrenin ibresi önce yüksek bir değer gösterir. Sonra 0 A değerine doğru iner. Şekil 6.3'te verilen devrede anahtar 2 konumuna alınırsa deşarj işlemi başlayacağından ampermetre ters yönde yüksek bir akım değeri gösterir daha sonra ibre sıfır değerine doğru düşer. Yapılan bu deneylerin elektriksel grafikleri çizilecek olursa şekil 6.4'teki logaritmik özellikli eğriler bulunur. Eğrilerden çıkarılan denklemlere göre kondansatörler 5t (tau)'luk zaman aralığında dolar ya da boşalırlar. Omik direnci hiç olmayan bir kondansatör, ideal kondansatör olarak adlandırılır. Ancak gerçekte 77 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com ideal kondansatör yoktur, ideale yakın kondansatör vardır. Çünkü, şarj olurken akıma karşı hiç direnç göstermeyen kondansatör yapılamamıştır. Yani, kondansatörün bağlantı ayaklarının ve plakaların yapıldığı metalin belli bir omik direnci söz konusudur. Herhangi bir kondansatör tek başına üretece bağlandığı anda hemen dolmaz. Dolma işlemi belli bir süre alır. Bu süre çok kısa olduğu için ihmal edilebilir. Kondansatör şekil 6.3'te görüldüğü gibi bir direnç üzerinden devreye bağlandığında zaman sabitesi denklemi: t = R.C [s] şeklinde bulunur. Kondansatör şarj olurken geriliminin belirli bir sürede yükseldiğini, deşarj olurken yine belirli bir sürede yüksüz hâle döndüğünü belirtmiştik. Bu yaklaşım ışığında yapılan deneylerde bulunan doluluk oranları şu şekilde olmaktadır: t (zaman sabitesi) I (şarj akımı) V (şarj gerilimi) 1 t sonra % 36,8 % 63,2 2 t sonra % 13,5 % 86,5 3 t sonra % 4,98 % 95,02 4 t sonra % 1,83 % 98,17 5 t sonra % 0,67 % 99,33 Örnek: Şekil 6.3'te verilen devrede 1000 mF'lık kondansatör, 10 kW'luk direnç üzerinden şarj olmaktadır. a. Kondansatörün zaman sabitesini, b. Kondansatörün tam olarak dolması için geçen zamanı bulunuz. Çözüm: a. t = R.C = 10000.0,001 = 10 s b. Kondansatörün dolma zamanı = 5.t = 50 s Kondansatörün plakalarında biriken enerjinin gerilim ve akım değerinin herhangi bir andaki seviyesini bulmada kullanılan denklemler: Şarj anında akımın ve gerilimin anî değerlerini bulmada kullanılan denklemler: vc = V.(1-e-t/R.C) [V] ic = V/R.(e-t/R.C) [A] Örnek: Değeri 2 MW olan bir direnç ile kapasite değeri 2 mF olan bir kondansatör seri bağlanmış ve devreye 200 V uygulanmıştır. Buna göre anahtar kapandıktan 2 s sonra kondansatör uçlarındaki gerilim kaç volt olur? Bulunuz. Çözüm )]= 78,6 V vc=V.(1-e-t/R.C)=200.(1-e-2/2.2)=200.(1-e-1/2)=200.[1-(1/e1/2)]=200.[1-(1/ Deşarj anında akımın ve gerilimin anî değerlerini bulmada kullanılan denklemler: vc = V.(e-t/R.C) [V] ic = -V/R.(e-t/R.C) [A] Örnek: Kapasite değeri 1 mF olan bir kondansatöre 250 V uygulanarak şarj işlemi yapılmıştır. Ardından üreteç sistemin dışına çıkarılarak kondansatör uçlarına 1 MW'luk direnç paralel olarak bağlanmıştır. Buna göre deşarj işlemi başladıktan 2 s sonra kondansatör uçlarındaki gerilim kaç volta iner? Bulunuz. Çözüm: vc = V.(e-t/R.C) = 250.(e-1/1.1) = 250.e-1 = 250.(1/2,718) = 92 V B. Zamanlayıcı çeşitleri (zaman rölesi devreleri) Endüstriyel sistemlerde bazı işlemlerin belli bir zaman gecikmesiyle yapılması istenir. İşte bu durumlarda zaman rölesi devreleri kullanılır. 78 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 1. Zaman rölelerinin devre yapısı bakımından sınıflandırılması: Zaman geciktirme devreleri üç kısımda incelenmektedir. I. Analog esaslı (transistör, tristör, triyaklı vb.) zamanlayıcılar. II. Entegreli (555, 741 vb.) zamanlayıcılar. III. Dijital esaslı (lojik kapı entegreli) zamanlayıcılar. Resim 6.1: Uygulamada kullanılan çeşitli zamanlayıcılar En basit zaman gecikmesi, bir kondansatörün direnç üzerinden şarj olması ilkesine dayanmaktadır. Ayrıca, bir bobinin üzerinden geçen akımın yükseliş ve düşüş anında yaratmış olduğu geçici rejim de bir zaman gecikmesi olayıdır. 2. Zaman rölelerinin çalışma şekline göre sınıflandırılması I. Düz (çekmede gecikmeli) zaman rölesi: Belli bir süre sonra çalışmaya başlayan zaman rölesidir. Başka bir deyişle, besleme uçlarına gerilim uygulanınca ayarlanan süre sonunda, normalde kapalı kontağı açılan, açık kontağı kapanan röledir. Bu tip çalışan devrelere turn-on tipi zamanlayıcı da denir. II. Ters (düşmede gecikmeli) zaman rölesi: Belli bir süre çalışıp duran zaman rölesi devresidir. Başka bir deyişle, besleme uçlarına gerilim uygulanınca, anî olarak kontaklar konum değiştirir. Röle enerjili kaldığı sürece bu konum muhafaza edilir. Enerji kesilince, ayarlanan süre kadar enerjili durumdaki konum korunur. Gecikme süresi sonunda kontaklar normal konumunu alır. Bu tip çalışan devrelere turn-off tipi zamanlayı da denir. 5,6-47 kW C. Zaman rölesi devresi örnekleri a. Tek transistörlü, alıcıyı gecikmeli olarak çalıştıran (turn-on tipi) zamanlayıcı devresi: Şekil 6.5'te verilen şemada besleme gerilimi devreye uygulandığında R ve P üzerinden geçen akım C'yi doldurmaya başlar. C'nin gerilimi belli bir seviyeye (0,6-0,7 V) geldiğinde transistör iletime geçerek, rölenin bobinin mıknatıslanmasına yol açar. Röle bobinin mıknatıslanmasıyla palet çekilir ve kontaklar konum değiştirerek lambayı çalıştırır. B'ye basıldığında C boşalacağından lamba söner. Devrenin besleme gerilimi devam edecek olursa B'den elimizi çektikten bir süre sonra lamba tekrar yanar. L AC ya da DC 10-470 kW BC547 10-1000 mF/16 V Şekil 6.5: Tek transistörlü turn-on tipi zaman rölesi Devredeki elemanların görevleri: R direnci: Potun değeri sıfır yapıldığında transistörün beyzini aşırı akıma karşı korur. Pot (P): Devrede kondansatörün dolma zamanını ayarlar. Yani gecikme süresini belirlememizi sağlar. Kondansatör (C): Devrenin gecikmeli olarak çalışmaya başlamasını sağlar. Transistör: Beyz ucuna gelen küçük değerli akımı ile kolektör-emiter uçları arasından daha yüksek bir akım geçirerek röleyi çalıştırır. Röle: Bobini enerjilendiğinde kontakları konum değiştirir ve yüksek akımlı bir alıcının kumanda edilmesini sağlar. Diyot: Rölenin bobinin oluşturduğu yüksek değerli indüksiyon gerilimlerinin transistörü bozmasını engeller. Yani, yüksek değerli gerilimlerin rölenin kendi bobini üzerinden dolaşmasını sağlar. 79 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Not: Şekil 6.5'te görülen devrede röle yerine led ya da 12 V'luk flamanlı lamba da bağlanabilir. Eğer alıcı olarak led kullanılacaksa, lede seri olarak 470 W-1 kW'luk seri bir direnç bağlanmalıdır. 1N4001 B L 5,6-47 kW 10-470 kW b. Tek transistörlü alıcıyı bir süre çalıştırıp durduran (turn-off tipi) zamanlayıcı devresi: +12 V AC ya da DC R 100 k-470 k BC547 Şekil 6.6'da verilen devrede B'ye basılınca C dolar. Butondan elimizi çektiğimizde 10-1000 mF/16 V C'nin üzerinde biriken elektrik yükünün akımı R direncinden geçerek transistörü Şekil 6.6: Tek transistörlü turn-off tipi zaman rölesi tetikler. İletime geçen transistör röleyi çalıştırır. Bir süre sonra kondansatör plakalarındaki elektrik yükü biteceğinden transistör kesime gider, röle ilk konumuna döner ve lamba söner. Devredeki elemanların görevleri: R direnci: Butona basıldığı anda transistörün beyzine yüksek akım gitmesini engeller. Yani, beyz ucunu yüksek akıma karşı korur. Pot (P): Kondansatörün boşalma zamanını ayarlar. Yani, alıcının çalışma süresini belirlememizi sağlar. Kondansatör (C): Devrenin bir süre çalışmasını sağlar. 1 k-10 k 47 k-470 k L T1 BC547 T2 BC547 Şekil 6.7: Transistörlerin darlington bağlanması Şekil 6.8: Darlington bağlantılı uzun zaman gecikmeli turn-on tipi zaman rölesi devresi c. Darlington bağlantılı uzun zaman gecikmeli turn-on tipi zaman rölesi devresi: Şekil 6.7'de görüldüğü gibi transistörlerin ard arda bağlanmasıyla daha güçlü, hassas ve yüksek kazançlı transistörler yapılabilir. Şekil 6.8'de verilen turn-on tipi zaman rölesi devresinde S anahtarı kapatıldığında R1 ve P üzerinden geçen akım C'yi doldurmaya başlar. C'nin gerilimi belli bir seviyeye geldiğinde T1 transistörü iletime geçer. T1 iletime geçince T2 de iletime geçer ve röle çalışır. B'ye basılırsa C boşalacağından devre başa döner. Yani alıcı bir süre çalışmaz. Belli bir zaman geçtikten sonra tekrar çalışmaya başlar. ç. İki transistörlü kaskad bağlantılı turn-off tipi zaman rölesi: Şekil 6.9'da verilen devrede B'ye basılınca C dolar ve T1'i tetikler. T1'in iletime geçmesiyle R3 direnci üzerinde bir gerilim oluşur. R3'te oluşan gerilim T2 transistörünü sürerek ledi çalıştırır. C boşalınca T1 ve T2 kesime gider, led söner. d. Darlington bağlantılı uzun zaman gecikmeli turn-off tipi zaman rölesi devresi: Şekil 6.10'da 80 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 10 kW 1 kW R4 B BC547 T1 10-470 kW P T2 R1 10-22 kW 10-1000 mF/16 V 10-470 kW B 10-22 kW +12 V R2 BC547 R3 - Şekil 6.9: İki transistörlü kaskad bağlantılı turn-off tipi zaman rölesi R1 R2 1 MW 1N4001 10-1000 mF/16 V +12 V L T1 BC547 BC547 T2 10-22 kW Şekil 6.10: Darlington bağlantılı uzun zaman gecikmeli turn-off tipi zaman rölesi devresi verilen devrede B'ye basıldığında kondansatör (C) boşalır ve yeniden dolmaya başlar. Bu sırada P ve R1 üzerinde oluşan polarma gerilimi T1 transistörünü sürer. İletime geçen T1 ise T2'yi sürer ve röle çalışır. Kondansatör tam olarak dolunca akım çekmez. Kondansatörün akım çekmemesi nedeniyle P ve R1 üzerinde gerilim düşümü olmaz ve transistörler kesime gider. e. Darlington bağlantılı uzun zaman gecikmeli turn-off tipi zaman rölesi devresi: Şekil 6.11'de verilen 10-470 kW devrede B'ye basıldığında L 1N4001 kondansatör (C) dolar. Butondan elimizi çektiğimizde C'nin üzerinde T1 biriken elektrik yükünün akımı R direncinden geçerek T 1 ve T 2 100 k-500 k T2 transistörünü tetikler. İletime geçen BC547 BC547 T2 transistörü röleyi çalıştırır. Bir süre sonra kondansatör 100-470 mF plakalarındaki elektrik yükü biteceğinden transistörler kesime gider, röle ilk konumuna döner ve Şekil 6.11: Darlington bağlantılı uzun zaman gecikmeli turn-off tipi zaman rölesi devresi lamba söner. Devrede T1 transistörünün beyzine bağlanan direncin değeri çok büyük olduğundan beyz ucu çok küçük bir akım çeker. Bu sayede kondansatör çok uzun sürede boşalır. f. Schmitt trigger (tetiklemeli) bağlantılı turn-off tipi zaman rölesi devresi: Transistörlerin schmitt tetiklemeli bağlanması kısaca şöyle açıklanabilir: Rölelere uygulanan gerilim hemen sıfır ya da maksimum değere ulaşmazsa, rölenin bobininin oluşturduğu mıknatıslık yetersiz olacağından, kontaklar titreşir. İşte bu durum röleli devrelerde hiç istenmez. Çünkü titreşim şerareye (kıvılcım) sebep olarak rölenin kontaklarının çabuk bozulmasına neden olur. Röle kontaklarındaki titreşimi en az değere indirmek için transistörler schmitt (şimit) tetiklemeli olarak bağlanır. Schmitt tetiklemeli turn-off zaman rölesi devresi şöyle çalışır: Şekil 6.12'de verilen devreye enerji uygulandığında C henüz boş olduğundan T1 kesimdedir. Dolayısıyla T1'in kolektör ucundaki (A noktası) gerilimin değeri şaseye göre maksimum seviyededir. Bundan dolayı T2 hemen iletime geçerek röleyi sürer ve alıcı çalışır. R1 ve pot üzerinden şarj olmaya başlayan C, bir süre sonra dolarak T1’i iletime sokar. İletime giren T 1’in kolektöründeki (A noktası) gerilim azalırken emiterine bağlı olan R3 direncinde (B noktası) düşen gerilim yükselir. Bu da T2 transistörünün 81 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 1,8 kW 390 W 1N4001 33-47 W 33 W 10-470 mF 10-470 kW 270 W 10-33kW (iki elektriksel etki sebebiyle) +12 V hızlıca kesime gitmesine neden R1 R2 olur. Şöyle ki; A I. T1'in kolektöründeki gerilim R4 R3 düşerek T2'yi kesime götürür. P II. T1 ve T2’nin emiterlerinin L bağlı olduğu R 5 diren cinde BC547 BC547 T1 oluşan gerilim, T 2 'nin beyz T 2 akımını azaltıcı etki yapar. B C (Negatif geri besleme) B Devrede bulunan B butonuna R5 R6 basılacak olursa C boşalacağından, T 1 hemen Şekil 6.12: Schmitt tetiklemeli turn-off tipi zaman rölesi devresi kesime gider. Bu da T 1 'in kolektör (A noktası) geriliminin yükselmesine neden olarak T2'yi iletime sokar. Sonuç olarak schmitt tetikleme yöntemi, rölenin çok hızlı olarak iletim ya da kesime gitmesini sağlar. 3. Merdiven ışık otomatiği devreleri: Çok katlı yapılarda merdiven boşluklarını istenilen süre kadar aydınlatmak için geliştirilmiş cihazlara merdiven ışık otomatiği denilmektedir. Merdiven ışık otomatiklerini yapı bakımından şöyle sınıflandırabiliriz. I. Mekanik yapılı: Bunların içinde motor ve yay düzeneği vardır. Butona basılınca kontak kapanır, lambalar yanar. Ayarlanan süre sonunda ise söner. Mekanik yapılı ışık otomatikleri uygulama alanından kalkmıştır. II. Elektronik yapılı: Bu tip otomatiklerin içinde çeşitli biçimlerde dizayn edilmiş elektronik devreler mevcuttur. Elektronik yapılı merdiven ışık otomatiği devrelerine ilişkin devre örnekleri a. PNP transistörlü merdiven ışık otomatiği devresi: Şekil 6.13'te verilen devre tesisata bağlandıktan sonra butona basılırsa C2 dolar. C2'nin gerilimi PNP transistörü sürer, röle çeker ve lambalar yanar. C2 boşalınca lambalar söner. 100 kW'luk pot ile lambaların yanma zamanı ayarlanabilir. b. NPN ve PNP Elektronik merdiven transistörlü merdiven ışık ışık otomatiği otomatiği devresi: Şekil 6.14'te verilen devrede butona basıldığında A noktasındaki doğru akım C2'yi şarj eder. Dolan C2, T1'i sürer. T1'in iletime geçmesi PNP tipi T2 transistörünün beyz ucunun Şekil 6.13: PNP transistörlü merdiven ışık otomatiği devresi eksi (-) alarak iletime geçmesine neden olur. T2 iletime geçtiğinde ise röle lambayı/lambaları çalıştırır. C2 boşaldığında lambalar söner. c. Transformatörsüz merdiven ışık otomatiği devreleri: Trafolar devrede çok yer kapladığından ve maliyeti artırdığından trafosuz tip merdiven ışık otomatikleri geliştirilmiştir. Trafosuz tip otomatiklerde gerilimin düşürülmesi için AC 220 V'luk girişe 220-470 nF/350 V'luk 82 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 1,5 k R 2 27 k-270 k BC547 R4 T1 100 k C2 2,7 k 470 mF R1 T2 BC308 kondansatörler seri olarak bağlanmaktadır. Bu sayede gerilimin büyük bir bölümü kapasitif reaktansı (XC) yüksek olan kondansatör üzerinde düşmekte, 12-48 V'luk kısmı ise zaman rölesi devresine gitmektedir. R3 2,7 k I. Transistörlü (trafosuz) merdiven ışık otomatiği devresi: A Şekil 6.15'te verilen devrede 100330 nF'lık kondansatör direnç görevi yaparak gerilimi düşürür. Butona basıldığında devre nötr alarak çalışmaya başlar. C2 dolunca T 1 iletime, T 2 kesime gider ve lamba söner. 1000 mF16 V C1 klemensler buton lâmba 220 V Şekil 6.14: NPN ve PNP transistörlü merdiven ışık otomatiği devresi lâmba 100-330 nF 400 V 1N4007 faz nötr 5,6 k 470 mF / 25 V BC308 33-100 mF 100 V 1N4007 buton 250 W BC308 5,6 k 27 k 470 k 5,6 k 1N4001 12 V röle Şekil 6.15: Transistörlü (trafosuz) merdiven ışık otomatiği devresi 4. Periyodik (arka-arkaya çalışan) zamanlayıcı devreleri: Endüstriyel üretim süreçlerinde bazı makinelerin periyodik olarak çalışması istenir. İşte bu gibi durumlar için mekanik ya da elektronik yapılı sistemler geliştirilmiştir. a. Alıcıyı aralıklı (periyodik) olarak çalıştıran devre: Şekil 6.16'da verilen devre astable multivibratör (flip flop) temellidir. Devrenin çalışmasını basit olarak açıklayacak olursak: İlk anda T1'in iletimde olduğunu varsalım. Bu durumda C1 şarj olmaya başlar. C1 dolunca T2'yi sürer. T2 iletimdeyken bu kez de C2 dolmaya başlar. C2 dolduğunda T1 iletime geçer. Görüldüğü gibi devre sürekli olarak konum değiştirmektedir. Örnek olarak verilen devrede T2 transistörünün kolektörüne röle bağlı olduğuna göre alıcı aralıklı olarak çalışıp durmaktadır. Alıcının çalışma zamanını değiştirmek istersek C1, C2, R2, R3'ten herhangi birisinin değerini değiştirmemiz gerekir. 83 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 5. Tristörlü zamanlayıcı devreleri a. NPN transistör ve tristörlü gecikmeyle çalışan (turn-on tipi) zaman rölesi devresi: Şekil 6.17'de verilen devrede S anahtarı kapatılınca C dolmaya başlar. C’nin gerilimi 0,60,7 V düzeyine ulaşınca transistör iletime geçer. R3 üzerinde oluşan gerilim tristörü tetikler, lamba yanar. Pot ile L’nin çalışmaya başlama zamanı ayarlanabilir. 470 k R1 100 k 10 k 100 k 6. Triyaklı zamanlayıcı devreleri a. Transistör ve triyaklı merdiven ışık otomatiği devresi: Şekil 6.18'de verilen devrede B'ye basıldığında C1 kondansatörünün iki ucuna da eksi (-) gideceğinden bu eleman deşarj olur ve P ile R1 üzerinden tekrar dolmaya başlar. C dolana kadar T 1 kesimdedir. T 1'in kesimde olması nedeniyle T2 ve T3 de kesimde kalır. T3'ün kesimde olması T4'ün iletim olmasını sağlar. T4 iletken olduğu anda triyakın G ucuna eksi (-) gider ve bu elemanın A1-A2 uçları arasından geçen akım lambaları çalıştırır. C dolduğu anda T1, T2, T3 iletime geçer. T3 iletken olduğunda T4 kesime gider ve lambalar söner. R1 100 kW S 47 W 470 k +12 V Şekil 6.16: Alıcıyı aralıklı olarak çalıştıran devre R2 P 47 W R3 C 1 mF AC ya da DC BC547 MCR100 TIC106 L Şekil 6.17: Transistör ve tristörlü turn-on tipi zaman rölesi devresi 1k BT136 10 k 2,2-10 k BC308 BD135 BC547 6,8 k/1 W BC547 C1 1000 mF 16 V 10 k 1k 10 k 1N4007 12 V 47 mF/16 V 470 nF sigorta lâmba R B buton Mp Şekil 6.18: Transistör ve triyaklı merdiven ışık otomatiği devresi 84 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 220 kW 470 kW L C 10 mF Şekil 6.19: 555 entegreli turnoff tipi zaman rölesi devresi - Şekil 6.20: 555 entegreli periyodik olarak çalışan röle devresi 7. Entegreli zamanlayıcı devreleri a. 555 entegreli turn-off tipi zaman rölesi devresi: Şekil 6.19'da verilen devre alıcının 1 s-15 dakika süreli olarak çalışmasını sağlar. Butona basıldığında röle çalışır. Bir süre sonra C kondansatörü deşarj olduğundan röle eski konumuna döner. Devrenin çalışma zamanı, T = 1,1.R.C [s] denklemiyle bulunur. Denklemde, R: Direnç (ohm), C: Kondansatör (farad) cinsindendir. b. 555 entegreli periyodik olarak çalışan röle devresi: Şekil 6.20'de verilen devrede kullanılan kondansatör ve dirençlerin değerine göre entegrenin çıkışının konum değiştirme zamanı ayarlanabilir. c. Op-amp ile yapılan zamanlayıcılar: Op-amplarda 2 giriş ucu bulunmaktadır. (+) giriş ile (-) giriş, uygulanan sinyalleri kıyaslar ve buna göre çıkış verir. Eğer, (+) girişin gerilimi (-) girişin geriliminden biraz büyük olursa op-amp çıkış vererek röleyi sürer. 100 mF I. 741 op-ampıyla yapılan turn-off tipi zaman rölesi devresi: Şekil 6.21'de verilen devrede butona basıldığı anda kondansatör besleme gerilimi kadar bir değere şarj olur. Bunun sonucunda 3 numaralı (+) girişin gerilimi 2 numaralı (-) girişin geriliminden yüksek olacağından op-amp çıkış verir ve röle çeker. C'nin üzerindeki + gerilim pot +12 V üzerinden yavaş yavaş boşalmaya 1N4001 100 k başlar. Bu değer 2 numaralı girişin BC547 geriliminden aşağı 10-470 k k 100-500 değere düştüğü anda +3 op-amp kesime -2 10 k gider. 100C mF 1,5 k Not: Op-ampın 2 100 k numaralı eksi (-) girişinin gerilimi iki adet gerilim bölücü Şekil 6.21: Op-amplı turn-off tipi zaman rölesi devresi direnç ile besleme geriliminin yarısına düşürülmüştür. 8. Dijital entegreli zamanlayıcı devreleri: Lojik (mantık) kapı entegreleri kullanılarak da 85 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com çeşitli zamanlayıcılar yapılabilmektedir. Bu devrelerin tam olarak anlaşılabilmesi için dijital elektronik konularını bilmek gerekir. a. VEDEĞİL (NAND) kapılarıyla yapılan flip flop devresi Ön bilgi: VEDEĞİL kapısının iki girişine de lojik 1 yani 5 V geldiğinde çıkış uçlarının gerilimi 0 V olur. İki girişe de lojik 0 uygulandığında ise çıkış 5 V olur. Şekil 6.22'deki devrenin R 1 270 W C1 çalışma ilkesi: led1 led2 N1 kapısının çıkışının 0 V 100 mF olduğunu kabul edelim. Bu durumda led 1 yanar. N 1 100 mF kapısının çıkışının 0 V 5V N2 olabilmesi için R 2 direnci C2 N1 üzerinde lojik 1 sinyalinin R3 R2 bulunması gerekir. Bu da ancak Devrede 7400 VEDEĞİL lojik 3,3 k 3,3 k C1 kondansatörü şarj olurken kapı entegresi kullanılmıştır. mümkün olur. C1 kondansatörü tam olarak Şekil 6.22: VEDEĞİL kapılı flip flop devresi dolduğu anda R2 üzerinden akım geçmeyeceğinden, bu elemanda 0 V görülür. R2'nin geriliminin 0 V olması N1 kapısının çıkışını lojik 1 V yapar ve led1 söner. N1'in çıkışının 1 olması C2 kondansatörünün şarj olmaya başlamasına yol açar. Bu ise R3 üzerinde bir gerilim oluşturur. R3 üzerinde oluşan gerilim ise N2'nin çıkışını lojik 0 V yapar. N2'nin çıkışının 0 V olmasıyla led2 çalışır. Devre bu şekilde çalışmasını sürdürür. Devrede led yerine düşük akımlı 5 V'luk mini röleler kullanılırsa periyodik çalışan bir sistem oluşturulabilir. (Bu durumda, ledlere seri bağlı 270 W'luk direnç iptal edilmelidir.) Sorular 1. Zaman sabitesi nedir? Yazınız. 2. R-L seri devrede akım niçin hemen maksimum değere ulaşamaz? Açıklayınız. 3. R-C seri devrede şarj ve deşarj olaylarını anlatınız. 4. Bir süre çalışıp duran NPN transistörlü zaman rölesi devresini çizerek çalışmasını anlatınız. 5. PNP transistörlü gecikmeyle çalışan devreyi çiziniz. 6. İki transistörlü darlington bağlantılı turn-off tipi (bir süre çalışıp duran) zaman rölesi devresini çiziniz. 86 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Bölüm 7: Güç çeviriciler çıkış A. DC’yi AC’ye dönüştüren devreler AC’yi DC’ye dönüştüren devrelere doğrultmaç denilirken, DC’yi AC’ye çeviren devrelere ise konvertisör (konvertör, invertör) denir. Konvertisörler, osilatör devresi, trafo ve çıkış ünitelerinin birleşiminden oluşur. (Şekil 7.1'e bakınız.) trafo DC’yi, AC'ye çeviren devreler transistörlü, tristörlü ya da entegreli olabilir. çıkış osilatör ünitesi Osilasyonlu sinyalleri yükseltip alçaltmaya yarayan transformatör nüveleri Şekil 7.1: Konvertisör devrelerinin blok şeması ise, alçak frekanslı olarak üretilen (50 Hz-1 kHz) devrelerde çelik sacdan, yüksek frekanslı (1 kHz ve üzeri) devrelerde ise ferritten yapılır. Çünkü, yüksek frekanslarda çelik saclar büyük kayıplara ve ısınmalara yol açmaktadır. Ferrit nüve ise yüksek frekanslı manyetik kuvvet çizgilerini daha iyi geçirerek verimi yükseltmektedir. Konvertisörlerin kullanım alanları: AC’nin depolanması mümkün olmadığından, bu gerilim redresörlerle doğrultularak akümülatörlere doldurulur. Daha sonra konvertisörlerle AC’ye Resim 7.1: Transistörlü konvertisör devresi örneği çevrilerek alıcılar çalıştırılır. Yolcu otobüslerinde bulunan TV'lerin, seyyar flüoresan lambalı el fenerlerinin (ışıldak), kesintisiz güç kaynaklarının çalıştırılmasında vb. konvertisörler kullanılır. Konvertisör devrelerinin çıkışından alınan gerilimin frekansının ayarlanabilir olması da ayrı bir üstünlüktür. Frekansın değişmesi AC ile çalışan motorların devir sayısını doğrudan etkilediğinden, devir ayarı yapılmak istenen yerlerde bu tip cihazlar kullanılmaktadır. AC’nin yükseltilip alçaltılma şekli: AC sinyaller transformatörlerle yükseltilir ya da alçaltılır. Yani trafolar zamana göre yönü ve şiddeti değişen akımlarla çalışırlar. DC'yi yükseltmek için bu akımın AC sinyal hâline getirilmesi gereklidir. Çünkü transformatörler tek yönlü olarak akan bir akımda çalışmaz. Konvertisörlerin çalışma ilkesi: Çalışma gerilimi 220/12 V olan bir trafonun primerine önce şekil 7.1'de görüldüğü gibi DC bir gerilim uygulandığını varsayalım. Bu durumda sekonder sarımın uçlarına bağlı olan voltmetre hiç bir gerilim değeri göstermez. Eğer DC üreteç ile primer sargısı arasına bağlı olan S anahtarı hızlı biçimde açılıp kapatılırsa voltmetre ibresi sapmaya başlar. Bunun nedeni: S kapatılınca geçen akım sıfırdan maksimum değere doğru yükselir. Anahtar açılınca ise geçen akım maksimum değerden sıfıra doğru düşer. İşte 87 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com trafo S + V - V1 220 V V2 V 12 V Şekil 7.2: Konvertisörün çalışma ilkesinin basit anahtarlama devresiyle açıklanması primerden geçen akımın yükselip alçalması bu sargının etrafında oluşan manyetik alanın da değişken olmasını sağlar. Değişken manyetik alan ise trafo nüvesi üzerinden dolaşarak sekonder sargılarında AC gerilim oluşturur. Sekonder sargısına bir ampermetre, voltmetre ya da osilaskop bağlanacak olursa S anahtarının açılıp kapanması sırasında oluşan sinyaller görülebilir. S hızlı kapatılıp açılırsa oluşan sinyalin frekansı ve gerilim değeri de yüksek olur. Ancak, oluşan sinyal sinüsoidal biçimli değildir. Yukarıda anlatılan anahtarlı “ilkel” yöntem uygulamada kullanılmaz. Onun yerine aynı işlemi otomatik olarak yapan transistör, tristör ya da entegreli devreler geliştirilmiştir. B. AC-AC, DC-AC ve DC-AC-DC (DC-DC) konvertisörler Uygulamada kullanılan konvertisörlerin çıkışından alınan gerilimin şekli isteğe göre AC ya da DC olabilmektedir. Şimdi giriş çıkış gerilimine göre yapılan sınıflandırmaları inceleyelim. a. AC-AC konvertisörler: Devrede girişe uygulanan AC akım diyotlarla DC'ye çevrildikten sonra aküler şarj edilir. Daha sonra bu akım konvertisöre uygulanarak AC'ye çevrilir. Kesintisiz güç kaynakları bu prensibe göre çalışmaktadır. b. DC-AC konvertisörler: Bu tip devrelerde giriş akımı aküden alınarak konvertisöre uygulanır ve çıkıştan AC elde edilir. Taşıtlarda bulunan TV'lerin çalıştırılmasında kullanılan konvertisörler bu prensibe göre çalışmaktadır. c. DC-AC-DC (DC-DC) konvertisörler: Bu tip devrelerde giriş akımı aküden alınarak konvertisöre uygulanır. Konvertisörün çıkışından alınan AC akım diyotlarla tekrar DC'ye çevrilerek çalıştırılmak istenen alıcıya uygulanır. 12 V'luk DC'nin 24 V'luk DC'ye çevrilmesinde kullanılan devreler bu prensibe göre çalışmaktadır. Resim 7.2: DC-DC konvertisör +12 V 88 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com AC Transistörlü konvertisörler a. Tek transistörlü DC-AC konvertisör: Şekil 7.3'te verilen devreye DC uygulanınca R1 ve R2 dirençleri üzerinden alınan polarma akımı N2 üzerinden geçerek transistörün beyz ucuna ulaşır. Bobin, akımın geçişine indüktif reaktans gösterdiğinden beyzden geçen akım bir süre sonra tepe değere ulaşır. Beyz akımının sıfırdan maksimuma yavaş yavaş artarak ulaşması sonucu kolektörden emitere geçen akım da yavaş yavaş artar. Bu da N1 bobininden geçen akımın yarattığı manyetik alanın değişken olmasını sağlar. N1 bobininin manyetik alanı güçlü olduğundan N2 bobininin üzerinde etki yaparak N2 üzerinde oluşan E2 zıt EMK gerilimini yok eder. Bu da N2 bobininden geçen akımın biraz daha artmasına yol açar. IB akımının artması ise IC akımını daha fazla artırır. Ancak, bobinlerden ve transistörden geçen akımlar maksimum değere ulaşarak sabit akım hâline gelirler. Akımların sabit hâle gelmesi, oluşan manyetik alanların da sabit olmasını sağlar. N1 bobininin alanının sabitleşmesi bu alanın N2 üzerinde yaptığı bozucu etkinin ortadan kalkmasına neden olur. N2’nin oluşturduğu alanın etkisinin ortadan kalkması ise N1’den geçen N1 R1 N3 T N2 R2 - V,I çıkış sinyali + t (s) + - - Şekil 7.3: Tek transistörlü AC-AC konvertisör devresi akımın normal değerine doğru düşmesine yol açar. N2’den geçen IB akımının azalması, transistörün IC akımının azaltmasına neden olur. IC akımı azalırken N1 bobininin üzerinde önceki alanın tersi yönde bir manyetik alan oluşturur. Ters yönlü manyetik alan çok güçlü olduğundan bu, N2 bobininin üzerinde oluşan zıt EMK gerilimini artırıcı etki yapar. E2 zıt EMK geriliminin artması ise IB akımını sıfır değerine doğru azaltır. IB’nin sıfır değerini alması IC akımını da sıfır yapar. Bu sayede devre başa dönmüş olur. Yukarıda anlatılan durumlar sırayla tekrar tekrar oluşur. N2 ve N1 bobinlerinden geçen akımların sürekli olarak çoğalıp azalması bu bobinlerin etrafında değişken manyetik alanlar meydana getirdiğinden sekonder sarımında (N3) AC’ye benzeyen gerilim oluşur. Not: Devrenin çıkışına doğrultmaç devresi eklenirse DC-DC konvertisör yapılmış olur. AC 220 V b. İki transistörlü DC-AC konvertisör devresi: Şekil 7.4'te verilen devreye DC uygulandığında ilk anda N 2 ve R1 direnci üzerinden geçen akımla T1 transistörünün iletime geçtiğini varsayalım. R1'den gelen akım N1'den geçerken hemen maksimum değere ulaşamaz. 1-10 k (Maksimum değer ancak 5 t'luk zaman sonra 1-10 k olur.) N2'den geçen akım maksimum değere doğru yükselirken, T 1 iletime geçtiği için, N1 bobininden de yüksek değerli bir akım akmaya başlar. N1'den geçen akımın yarattığı değişken manyetik alan, N3 bobininde bir gerilim indükler. V,I çıkış sinyali Bunun yanında N2 bobininde oluşan manyetik t (s) + + alanı da zayıflatarak N2 sarımından geçen akımı daha yüksek bir seviyeye çıkarır. N 1 ve N 2 sarımlarından geçen akımlar doyma (maksimum) noktasına ulaşınca N 1 'in etrafında oluşan Şekil 7.4: İki transistörlü manyetik alan durgunlaşır. DC-AC konvertisör devresi N1 'in alanının durgunlaşması sekonderde oluşan gerilimi sıfıra indirir. Bunun yanında N1'in yarattığı alanın N2 bobininde yaptığı baskı ortadan kalkar ve N2'nin akımı azalmaya başlar. N2'nin akımı azalırken bu kez de N1 üzerinde az öncekinin tersi yönde bir manyetik alan kuvveti doğar. N1'de doğan ters manyetik kuvvet N2 üzerinde bu kez yine etkide bulunarak N2'den geçen akımı sıfır değerine doğru bastırır. N2'den geçen akımın sıfıra inmesi N1'den geçen akımı da sıfır yapar. Bu şekilde devre başa dönmüş olur. Ardından N1 üzerinden geçen küçük değerli akım T2 transistörünü sürer. Devre biraz önce anlatıldığı şekilde çalışmasını sürdürür. c. Astable (kararsız) multivibratörlü basit DC - AC konvertisör: Şekil 7.5'te verilen devrede C1 ve C2 kondansatörleri sayesinde sırayla iletim ve kesime giren transistörler trafonun primer (N1 ve N2) sargılarından sırayla akım geçmesini sağlar. Primer sarımlarından geçen zıt yönlü akımlar sekonder sarımında AC özellikli bir gerilim oluşturur. Şekil 7.5'te verilen devre deneysel amaçlıdır. Trafo 220/2x12 V'luk olabilir. Sekonderde oluşan gerilim tam sinüsoidal değildir. Ancak AC ile çalışan sistemlerde kullanılmaya uygundur. Alınan AC’nin frekansını R2 ve R3’e seri bağlanacak potlarla ayarlamak mümkündür. ç. 12 V DC / 220 V AC konvertisör devresi: Şekil 7.6'da verilen devrenin multivibratör (flip-flop) kısmı 40-60 Hz arası frekansta kare dalga üretir. Multivibratör devresinin A ve B noktalarından alınan kare dalgalar sürücü transistörlerini tetikler. Sürücü transistörleri ise güç transistörlerini besler. Güç transistörleri trafonun primer sargılarından (N1 ve N2) yönü sürekli değişen bir akım dolaştırır. N1 ve N2'den geçen akımlar ise sekonderde AC özellikli bir gerilim 89 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com doğurur. Devrede çıkış katındaki transistörlerin ve trafonun gücü devreden alınmak istenilen güce göre değiştirilebilir. Çıkışta bulunan birbirine paralel bağlı nF değerli üç kondansatör elde edilen AC'nin sinüsoidale benzemesine yardımcı olur. Çıkış transistörlerinin soğutuculu olması verimi artırır. Şekil 7.6'da verilen konvertisör devresiyle akkor lamba, mini motor vb. çalıştırılabilir. AC N3 2x12/12 V 4 W 220 W-1k R1 N1 0,1-1 mF R2 220 W-1k N2 R3 +12 V 10 -100k 10 -100k R4 0,1-1 mF C2 C1 BD135 BD135 T2 T1 Şekil 7.5: İki transistörlü DC-AC konvertisör devresi güç transistörü BD135 10 k 470 W 470 W A 8,2 k sürücü transistör 100 W 8,2 k B BD241 N1 çıkış 220 V N2 sürücü transistör 100 W 2x1N4148 BC547 1W BD135 1 mF 1 mF 4x2N3055 12 V/220 V 50-250 W trafo 120 W 1W BC547 BD241 güç transistörü 3x150 nF/400 V Şekil 7.6: 12 V DC - 220 V AC konvertisör devresi C. Tristörlü konvertisörler I. İki tristörlü DC - AC konvertisör devresi: Şekil 7.7'de verilen devrede, SCR'leri tetiklemede kullanılan pals üreteci, UJT'li, 555'li, transistörlü astable (kararsız) multivibratörlü vb. olabilir. DC besleme ile çalışan devrede tristörler C kondansatörüyle durdurulmaktadır. +12 V (Kapasitif durdurmayı hatırlamak için bölüm AC tetikleme palslerini SCR 1 1'e bakınız.) Pals devresi tristörleri sırayla veren devre N1 iletime geçirir. SCR1 iletime geçince C + N3 C üzerinde birikmiş olan elektrik yükü SCR2'yi kesime sokar. C boşaldıktan sonra bu kez N2 SCR 2 L diğer yönde şarj olur. SCR2'ye tetikleme gelince bu eleman iletime geçer. SCR2 V,I iletime geçince C üzerindeki elektrik yükü çıkış sinyali SCR1'i kesime sokar. Devre bu şekilde + + t (s) çalışmasını sürdürür. Orta uçlu olarak sarılmış olan primerden geçen akımların iki yönlü olarak akması sekonderde AC gerilim Şekil 7.7: İki tristörlü DC-AC konvertisör oluşturur. 90 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Ç. Entegreli konvertisörler 1N4001 470 mF DC a. 555 entegreli küçük güçlü DC1k DC konvertisör devresi: Şekil 7.8'de trafo AC verilen devre deneysel amaçlı olup 8 4 düşük akımlı (50-100 mA) ve küçük 7 +5-12 V güçlüdür. Ayarlı direnç kullanılarak 3 6 555'in çıkışından istenilen frekansta bir 555 kare dalga elde edilir. 3 numaralı ayaktan 2 10 k 100 k 1 alınan kare dalga ile iletim kesim yapılan transistör trafonun primerinden değişken bir akım geçirir. Bu akımın oluşturduğu 1N4001 BC547 BD135 1n manyetik alan sekonderde AC'ye benzeyen bir gerilim oluşturur. Şekil 7.8: 555 entegreli DA-DA konvertisör Sekondere bağlanan doğrultmaç devresi ise yükseltilmiş çıkışı tekrar DC'ye çevirir. Devrede kullanılan elemanlar değiştirilerek çıkışın akım gerilim değerlerini istenilen seviyeye yükseltmek mümkündür. AC 330 nF 400 V 10-47 W BD135 10-47 W 1N4007 10 n BD135 1N4007 b. 555 entegreli küçük güçlü DC - AC konvertisör devresi: Şekil 7.9'da verilen DCAC konvertisör devresinde 555 entegresi kare dalga üretir. Entegrenin 3 numaralı ucundan alınan kare dalga transistörleri sürekli +12 V 220/2x12 V trafo 12 V 12 V olarak iletim ve 47 k kesime sokar. 10 k 4 8 Transistörlerin 10 k 7 3 iletim kesim olması 100 k trafonun 12 V'luk 555 5 220 p sarımlarından 6 değişken akım 10 k 1 2 27 V geçişini başlatır. Trafonun primer 1-470 n sarımlarından geçen değişken akımlar Şekil 7.9: 555 entegreli DC-AC konvertisör değişken manyetik alan oluşturur. Primerde oluşan değişken manyetik alan ince kesitli çok sarımlı sekonder sarımında yüksek AC gerilim oluşturur. Not: Devre deneysel amaçlıdır. D. Elektronik devreli flaşlar Cisimlerin görüntülerinin optik yolla ışığa duyarlı filmlere aktarılmasıyla elde edilen resimlere fotoğraf denir. Fotoğrafçılıkta cismin görüntüsünü net bir şekilde ışığa duyarlı materyale aktarabilmek için yeterli düzeyde ışık kaynağına gerek duyulur. İşte fotoğraf çekimi esnasında kullanılan yapay ışık üreteçlerine flaş denir. Flaşlarda, havası alınmış ve asal gazlar doldurulmuş bir cam gövde içine karşılıklı olarak yerleştirilmiş iki elektrotlu lambalar kullanılır. Lamba 300-400 V civarındaki gerilimlerle çalışır. Ayrıca, elemanın ışık yaymaya başlayabilmesi için gövdeye üçüncü bir elektrot (yardımcı elektrot) daha yerleştirilir. Bu elektrot tüp boyunca uzanmakta ve kenardaki elektrotlara yakın mesafede bitmektedir. Lambaya gerilim uygulanınca deşarj başlamakta, elektrotlar arasında oluşan elektron 91 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 2x1N4007 TR1 R4 1k C3 R3 470 k S2 250 V P1 R1 flâş lâmbası 250 V 3-9 V yardımcı elektrot 1k deklânşör butonu 220 mF C 1 220 mF/800 V R2 500 V 470 k C2 neon lâmba 22 W TR3 C4 10 nF TR2 S1 elektrotlar flaş lambası örneği + 3-9 V cam gövde Şekil 7.10: Flâş devresi hareketinin etkisiyle yüksek bir ışık doğmaktadır. Yüksek bir ışık yayan flaşlar fotoğraf çekilirken 1/500 - 1/5 s kadar çalışır. Flaşlarda lambanın çalışmasını sağlayan yüksek DC gerilim, konvertisörlere benzer devrelerle üretilip kondansatörlere doldurulmakta ve fotoğraf makinesindeki çekme butonuna (deklanşör) basıldığı anda kondansatörün yükü flaş lambasının elektrotlarına uygulanmaktadır. Şekil 7.10'da verilen devrede transistörlü basit osilatör devresi ile girişe uygulanan DC gerilim yüksek frekanslı bir AC'ye çevrilerek trafonun primer sargılarına uygulanır. TR1 trafosunun primerinden geçen değişken akımlar sekonder sargısında yüksek değerli bir AC oluşturur. Sekonderden alınan yüksek gerilim diyotlar tarafından doğrultularak flaşın çalışabilmesi için gereken yüksek DC elde edilir. Neon lamba ışık yaydığında flaşın çalışmaya hazır olduğu anlaşılır. Deklanşör butonuna dokunulunca TR3 trafosunun primer akımı çok hızlı olarak sıfır değerine ineceğinden bu elemanın sekonder sarımında yüksek değerli bir gerilim oluşur. Bu gerilim flaş lambasının orta elektrodunu (yardımcı elektrot) etkileyerek iyonizasyona neden olur. Tüp içindeki gazın iyonlaşması ise kenarlardaki iki uç arasından akım geçişini başlatır ve geçen akım yüksek bir ışık meydana getirir. E. SMPS sistemli güç kaynakları (switching mode power supply, anahtarlamalı güç kaynağı, KGK) Bilgisayar, TV, video, müzik seti, tıbbî cihaz vb. gibi gelişmiş yapılı elektronik sistemlerin çalıştırılmasında anahtarlamalı güç kaynakları kullanılmaktadır. SMPS esaslı devrelerin çalışma ilkesi I. Girişe uygulanan AC gerilim DC'ye çevrilir. II. DC enerji anahtarlama (aç kapa) yapan transistörlü devreye uygulanır. III. Transistörlü anahtarlama (osilatör) devresi sayesinde DC sinyal 15-70 kHz arası frekanslı kare dalgaya dönüştürülür. IV. Kare dalga switch mode (siviç mod) adlı trafonun primerine uygulanır. 92 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com V. Switch mode (siviç mod) trafosunun primerinden dolaşan akım sekonder sargılarında gerilim indükler. Sekonderden alınan yüksek frekanslı AC gerilim doğrultmaç devresiyle doğrultulur. VI. Şebeke gerilimi azalınca osilatör devresinin oluşturduğu kare dalgalı sinyallerin frekansı otomatik olarak yükselir. Sinyalin frekansının yükselmesi switch mode (siviç mod) trafosunun çıkışının geriliminin aynı seviyede kalmasını sağlar. VII. Şebeke gerilimi artınca anahtarlama transistörlü devrenin oluşturduğu kare dalgalı sinyallerin frekansı otomatik olarak azalır. Sinyalin frekansının azalması siviç mod trafosunun çıkışının aynı seviyede kalmasını sağlar. VIII. Sekonder sargısından çekilen akım aşırı yükselirse geri besleme devresi sayesinde osilatör devresinin oluşturduğu sinyallerin frekansı sıfıra düşer. Frekansın sıfıra düşmesi primer sargıda oluşan alanın sabit olmasına sebep olarak çıkışı sıfır seviyesine indirir. Osilatör çıkışındaki sinyalin sıfır olması, trafonun çıkış vermemesine neden olur. Çünkü trafolar DC benzeyen akımlarla çalışmazlar. IX. Anahtarlamalı güç kaynaklarında trafonun sekonderi tek kademeli olarak sarılırsa bir tek gerilim alınır. Çok kademeli sarım yapıldığında ise, 5, 9, 12, 24...V gibi çeşitli gerilimler alınabilir. SMPS esaslı güç kaynaklarının iyi yönleri I. Şebeke gerilimiyle devrenin şasesi arasında yalıtkanlık sağlanır. Yani devrenin tek hattına dokunulduğunda bedenden akım dolaşımı olmaz. II. Trafoya uygulanan sinyalin frekansı yüksek olduğundan küçük nüveli trafoyla alıcı beslenebilir. III. Bu tip devreler şebeke geriliminin 160-260 V arasında değişmesine rağmen çıkıştan hep aynı gerilimi verirler. Aynı zamanda yük herhangi bir nedenle aşırı akım çekecek olursa çıkış 0 V olur ve alıcı korunur. IV. Verimleri % 85 dolayında olup çok yüksektir. AC giriş D1 N1 köprü diyot N3 T1 optokuplör R2 L1 T2 C1 R1 R5 D2 N4 +12 V SCR R3 R4 Z1 C1 Z2 +5 V C2 osilatör (anahtarlama) devresi N2 C3 D3 -5 V optokuplör T3 N5 N6 D4 C4 -12 V trafo Şekil 7.11: Anahtarlama (SMPS) esasına göre çalışan güç kaynaklarına ilişkin devre örneği SMPS esaslı devre örneği: Şekil 7.11'de verilen devrede şebekeden alınan AC gerilim doğrultularak osilatör devresi yardımıyla 25-35 kHz'lik sinyal hâline getirilir ve küçük nüveli trafonun primer sargısına uygulanır. Trafonun primer sargılarına seri bağlı durumda olan T 1 transistörü iletimdeyken N sargısından akım geçer. T1 kesime gidince ise N1 sargısının akımı 1 sıfır değerine iner. 93 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Akımın azalıp çoğalmasından dolayı ortaya çıkan değişken manyetik alan, sekonderde gerilim indükler. İndüklenen gerilimin değeri sarımların sipir sayılarına göre +5, +12, +24 V şeklinde değişir. Güç kaynağındaki regüle devresinin çalışma ilkesi: Şekil 7.11'deki devrede T 2 transistörü karşılaştırıcı olarak +5 V devresinde görev yapmaktadır. R2 direnci ve Z1 zener diyodu +12 V devresinden bir referans gerilimi almakta ve bu referans, T 2 transistörünün beyzine uygulanmaktadır. T2’nin emiteri R5 direnciyle -5 V'luk gerilime bağlıdır. T2 iletime geçince kolektöründen geçen akım L1 ledinden geçecektir. L1 ledi primer devresinde bulunan T 3 fototransistörüyle aynı gövde içinde olup optokuplör olarak çalışmaktadır. +5 V ile +12 V çıkışları arasındaki 7 V'luk gerilim farkında oluşacak değişim, L1 ledinin vereceği ışığın şiddetinin değişmesine yol açar. Sistemdeki entegreleri besleyen -5 V'luk gerilim, fazla akım çekilmesinden ötürü azalırsa +12 ile +5 V arası gerilim farkı artar ve ledin ışığının şiddeti çoğalır. Ledin ışığının artması ise optokuplörün diğer parçası durumunda olan T 3 fototransistörden geçen akımı artırır. Bu kontrol mekanizması sayesinde yapılan geri besleme T1 transistörünün iletimini artırıp, trafonun primerine daha çok akım gitmesini sağlarlar. Trafonun primerine gelen akımın artması dolayısıyla sekonderde oluşan akım ve gerilim de artarak, çıkış için gerekli düzeltmenin yapılması sağlanır. Devreye uygulanan şebeke gerilimi yükselirse: Şebekede oluşan ani gerilim artışı +12 V çıkışında kendini gösterir. Z2 zener diyodu iletime geçip SCR’nin G ucuna tetikleme akımı gönderir. SCR iletime geçerek +12 V ile toprağı kısa devre eder. Bu olay, kontrol devresinin osilatörünü durdurup girişi kapatmasına, dolayısıyla çıkış geriliminin kesilmesine neden olur. Çok kısa zaman aralığında oluşacak bu kesilme, kondansatörler aracılığıyla bilgisayarlardaki RAM (geçici) belleklerin korunmasını sağlayabilir ise de akım kesilmesi uzun sürdüğünde bilgisayarın çalışması anormalleşebilir. Fakat bilgisayarın hassas devreleri yüksek voltajın ortaya çıkaracağı sakıncaya karşı korunmuş olur. (Gerilim normale dönene kadar bazı SMPS modellerinin içinden klik-klik sesleri duyulur.) Özet olarak, SMPS’lerde şebeke gerilimi, önce DC’ye, sonra yüksek frekansa çevrilip bir trafoya verilmekte, istenen gerilimler regüle ve koruma devrelerinden geçirilerek alıcıya aktarılmaktadır. F. Kesintisiz güç kaynakları (KGK, UPS) Tıbbî cihaz, bilgisayar gibi anî enerji kesilmelerinde çalışma sistematiği çok kolay bozulabilen araçları şebeke akımı kesildikten sonra belli bir süre daha çalıştırabilmek için yapılmış devrelere kesintisiz güç kaynağı denir. Bu cihazlar, Doğrultmaç + regülatör + akü şarj devresi + akümülatör + konvertisör + filtre + doğrultmaç devresinin birleşiminden oluşur. KGK'ların güçleri watt cinsinden değil VA cinsinden belirtilir. Çünkü alıcıların hepsi omik tip değildir. İndüktif özellikli alıcılar çektikleri enerjinin bir kısmını reaktif güç olarak harcar. Bu nedenle 250 VA'lik bir KGK ile indüktif (bobinli) özellikli bir alıcı beslenecek olursa, KGK'nın verebileceği aktif güç 250 W'tan % 10-40 kadar daha az olur. Resim 7.3: Kesintisiz güç kaynakları KGK, bilgisayarın olumsuz enerji koşullarından korunması için gürültüyü (şebekedeki dalgalanmalar) filtrelemenin yanı sıra AC kesintisi sırasında düzenli enerji sağlama yoluyla bilgi aktarma işlemlerinin devamlılığına imkân vererek veri hatalarını önleyen bir cihazdır. 94 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com KGK’ların işlevinin anlaşılmasındaki en büyük yanlışlardan biri jeneratörlerle karıştırılmalarıdır. Şu bilinmelidir ki KGK (UPS) kesinlikle jeneratör değildir. KGK’ların kullanım amacı elektrikler kesildikten sonraki 5-30 dakika içinde acil işlemleri tamamlamak için kullanıcıya zaman kazandırmaktır. Yani KGK’lar, jeneratörler gibi uzun süreli enerji sağlamazlar ve kullanım amaçları da zaten bu değildir. KGK’ların yararları: Ülkemiz enerji açısından oldukça sorunludur. Her ne kadar sık elektrik kesintileriyle karşılaşmasak da uzun süreli yüksek ya da düşük gerilim, anî voltaj sıçramaları ve frekans değişiklikleri gibi sorunlarla sık sık karşılaşmaktayız. Yeterli koruması bulunmayan cihazlar bu durumlarda şu sorunlarla karşılaşılır: I. Güç kartları yanabilir. II. Ekranlar bozulabilir. III. Sabit diske yazarken elektrikler kesilirse tüm bilgiler yok olabilir. IV. Bilgisayarda kurulu yazılımlar bozulup kullanılamaz hâle gelebilir. Karşılaşılan tüm bu sorunların giderilmesi, arızaların onarılması için katlanılan maddî kayıplar KGK’ya verilecek tutarın çok üzerinde olabilir. İyi bir KGK ise sadece elektrik kesildiğinde enerji sağlamakla kalmaz, sayılan bu sorunları da çözer. Şebeke koşullarının yetersiz olduğu yerlerde ise KGK kesinlikle bir lüks değil, ihtiyaçtır. KGK'larda bulunan elemanların görevleri I. Redresör: Aküyü şarj etmek amacıyla alternatif akımı doğru akıma çevirir. II. Akü: Elektrik enerjisini depolar ve kesinti anında devreye girerek enerji verir. III. Konvertisör: Akü çıkışındaki doğru akımı alternatif akıma çevirir. IV. Yüksek gerilim bastırıcı devresi: Şebekeden kaynaklanabilecek anlık yüksek gerilimleri bastırarak cihazlar için tehlikeli olmayacak seviyelere indirir. V. Filtre devresi: Şebekeden ya da elektronik düzeneklerden kaynaklanabilecek bozuk işaretleri (gürültü) süzerek temiz bir çıkış işareti verir. VI. Otomatik voltaj regülatörü (OVR): Voltajı regüle eder. Düzensiz şebeke gerilimine neden olan unsurlar şunlardır: I. Doğal afetler: Fırtına, yıldırım ve elektrik şokları, tayfun, deprem gibi doğal afetler enerji sorunlarına yol açar. II. Kötü kablolu tesisatlar ve çevredeki indüktif tip alıcılar: Endüstriyel alanların, ya da tesislerin çevresinde motor, kaynak makineleri ya da diğer makinelerin kullanılması sonucu ortaya çıkan çok yüksek ya da alçak geçiş voltajları ve gürültüler. KGK satın alırken dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır: I. Elektrik kesilmesinde yeterli bir süre enerji sağlamalı ve voltaj düşmesi sorununu çözebilmelidir. II. İstikrarlı enerji ve filtreleme sağlayabilmeli, anlık voltaj yükselmelerini bastırabilmeli ve gürültüyü (elektriksel parazitleri) bastırabilmelidir. III. Aşırı yüklemeye, akü zayıflamasına karşı korumalar içermeli, ışıklı ya da sesli uyarı vermelidir. IV. Giriş voltajının en az ± % 10’luk değerlerini regüle edebilmelidir. V. Şebeke enerjisi kesildikten sonraki dayanma süresi en az 5-30 dakika arasında olmalıdır. 95 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com VI. TÜV, UL, CSA, EMI, FCC gibi güvenlik onayları olmalıdır. VII. Seçilecek KGK’nın gücü cihaza bağlanacak aygıtların toplam gücünün 1,25 katı olmalıdır. VIII. Teknik servis desteği bulunmalıdır. Yüksek kaliteli KGK'da bulunması gereken özellikler şunlardır: I. Transfer (devreye girme) süresi çok kısa olmalıdır. II. Voltaj regülatörleri sayesinde giriş geriliminde ± % 25’lik bir değişiklik olması durumunda düzenli çalışmalıdır III. Voltaj sıçramalarına karşı koruma ve fıltreleme yapabilmelidir. IV. Giriş frekansının ± % 5 arasındaki değerlerini regüle edebilmelidir. V. Çıkış voltajı sabit olmalıdır. VI. Mükemmel çıkış frekans regülasyonu ± % 0,5 Hz olmalıdır. VII. Aküsü kuru tip olmalı ve bakım istememelidir. VIII. Akü kullanıldığında, zayıfladığında ya da aşırı yük uygulandığında sesli uyarı vermelidir. IX. Aşırı yük seviyesi % 130 olduğunda şebekeye transfer, % 150 olduğunda kapanma özelliği bulunmalıdır. X. Şebekeyle eş zamanlı düzgün bir sinüsoidal dalga üretmelidir. KGK kullanırken dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır: I. KGK'lar temiz, tozdan uzak ve havadar bir ortamda kullanılmalıdır. II. KGK'lara kesinlikle lazer yazıcı ya da fotokopi makinesi bağlanmamalıdır. Bu cihazlar özellikle ilk açıldıklarında fazla akım çektiklerinden KGK’ya zarar verebilirler. III. Cihaz kullanılmadan önce kullanma kılavuzu mutlaka okunmalıdır. IV. Cihaz mutlaka topraklı prize bağlanmalı ve bağlanmadan önce toprak hattı kontrol edilmelidir. V. Cihaza kesinlikle besleyebileceğinden fazla yük bağlanmamalıdır. Bazı elektronik aygıtların görünür güç (S) değerleri şu şekildedir: 14''-15'' renkli ekran: 80 - 150 VA A Belgegeçer (faks): 50 - 200 VA A Vurmalı yazıcı: 100 - 150 VA A Tarayıcı: 10 - 200 VA A Yazar kasa: 50 - 100 VA A Çok işlevli (multimedya özellikli) bilgisayar: 500 VA A Sorular 1. Konvertisör nedir? Anlatınız. 2. KGK nedir? Anlatınız. 3. SMPS ilkesine göre çalışan güç kaynaklarının üstünlüklerini yazınız. 96 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Bölüm 8: Transdüserler ve sensörler A. Transdüser ve sensör kavramları Günlük yaşamda ve endüstriyel üretim süreçlerinde yüzlerce elektrikli ve elektronik aygıtla içiçe yaşıyoruz. İnsan yaşantısını kolaylaştıran, üretimi kolaylaştıran bu cihazların düzenli ve otomatik olarak çalışmasını sağlamak için sensör (algılayıcı) ve transdüser (dönüştürücü) adı verilen elemanlardan yararlanılmaktadır. Algılanacak unsurlar, basınç, sıcaklık, nem, ışık, uzaklık, buhar, duman, renk, metal, yalıtkan vb. şeklinde olabilir. Günümüzde hemen hemen her türlü unsuru algılayabilecek sensör sistemleri geliştirilmiştir. Sensörler tarafından algılanan değerler tek başına bir şey ifade etmez. Yani, sensörlerin algıladığı bilgiler başka elemanlarla (transistör, tristör, triyak, op-amp vb.) kullanılır hâle getirilir. Özetlersek: Ortamdaki bir değişikliği algılayan elemanlara sensör, algılanan değeri başka bir enerjiye çeviren elemanlara ise transdüser denir. Aslında, sensör ve transdüserleri kesin çizgilerle birbirinden ayırmak mümkün değildir. Şöyle ki; dinamik mikrofon sesi algılayan bir sensördür. Öte yandan, ses dalgalarını, içindeki bobin aracılığıyla elektrik akımına dönüştürdüğü için bir transdüserdir. Dış etkilerin algılanabilmesi için kullanılan araçları temelde iki bölümde incelemek mümkündür. I. Devrenin girişine bağlananlar: Mikrofon, LDR, PTC, NTC, fotodiyot, fototransistör, VDR vb. II. Devrenin çıkışına bağlananlar: Hoparlör, lamba, zil, led, röle vb. 1. Transdüser ve sensör çeşitleri: Uygulamada çeşitli transdüser ve sensörler kullanılır. Şimdi bunları inceleyelim. v a. Direnç tipi transdüser ve sensörler I. Gerilime duyarlı dirençler (VDR, varistör, voltage dependent resistor): Gerilim yükselince direnci hızla azalarak geçirdiği akım artan elemanlardır. Başka bir deyişle gerilim düşükken VDR'nin direnci çok yüksektir. Gerilim değeri yükseldiğinde ise direnci hızla azalır. Özellikle îmal edildikleri gerilim değerinin üzerinde bir gerilimle karşı karşıya kaldıklarında dirençleri hızla küçülerek üzerlerinden geçirdikleri akımı artırırlar. İşte bu özellikleri sayesinde bağlandıkları devreyi aşırı gerilimden korurlar. VDR'ler yüksek sıcaklıkta sıkıştırılmış silisyum karpit tozlarından yapılır. Gövdeleri genellikle disk biçimlidir. Bobinleri, röleleri, trafoları, transistör, tristör, anahtar vb. gibi elemanları anî gerilim artışlarının getirdiği zararlı etkilere karşı korumak için adı geçen elemanlara paralel bağlanarak kullanılır. Şekil 8.2'de trafonun primerinin VDR ile yüksek gerilimlere karşı korunması gösterilmiştir. VDR'lerin kullanım alanlarına ilişkin örnekler: AC ve DC şebeke gerilimindeki anî darbe gerilimlerini bastırmak. Röle, bobin gibi elemanların bobinlerini aşırı gerilimlere karşı korumak. 97 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Şekil 8.1: VDR sembolleri Resim 8.1: Çeşitli VDR'ler transformatör VDR Şekil 8.2: VDR ile trafonun yüksek gerilime karşı korunması Yarı iletken esaslı devre elemanlarını (diyot, transistör vb.) aşırı gerilimlere karşı korumak. II. LDR (light dependent resistance, fotodirenç): Işıkta az direnç, karanlıkta yüksek direnç gösteren devre elemanlarına LDR denir. Başka bir deyişle Resim 8.2: LDR'ler aydınlıkta LDR'lerin üzerinden geçen akım artar, karanlıkta ise azalır. LDR’lerin karanlıktaki dirençleri bir kaç MW (yaklaşık 1 MW), aydınlıktaki dirençleri ise 100 W-5 kW düzeyindedir. Resim 8.2'de LDR örnekleri verilmiştir. III. Rezistans (direnç) tipi sıcaklık sensörleri: Yüksek sıcaklıkların ölçülmesinde kullanılan elemandır. Not: Rezistans tipi sıcaklık sensörleri 4. bölümde açıklanmıştır. b. İndüktans tipi (manyetik) transdüser ve sensörler 1. Bobinli basit manyetik sensörler: Bir bobinin içinde bulunan nüvenin konumu şekil 8.3'te görüldüğü gibi değiştirildiği zaman bobinin indüktansı değişmektedir. İşte bu prensipten yola çıkılarak manyetik sensörler geliştirilmiştir. Bu durumu basit deneylerle anlayabiliriz. Bir kaç yüz sipirlik bir bobini alalım ve bunun içine nüve yerleştirerek AC 12 V uygulayıp geçen akımı ölçelim. Daha sonra bobinin içindeki nüveyi yavaş yavaş çıkaralım. Bu işlem sırasında ampermetrenin gösterdiği akımın değerinin arttığı görülür. Akımın artmasının nedeni: Bobine uygulanan akım bir manyetik alan oluşturur. Bu alan bobinin içindeki elektronlara ters yönde baskı uygulayarak akımın geçişine karşı koyar. Bobin içindeki nüve çıkarılınca manyetik kuvvet çizgileri havadan çok zor geçeceğinden elektronlara etkide bulunan manyetik kuvvet çizgilerinde büyük bir azalma olur. İşte bu sebepten sensörün dolayı nüvesi alınan bobinler fazla akım elektronik devresi çeker. Yükselteç devrelerinde kullanılan hoparlör ve mikrofonlar da aslında birer basınç algılama ve basınç üretme elemanıdır. Şöyle ki; mikrofon ses dalgalarının yarattığı basıncı elektrik sinyallerine çevirir. Hoparlör ise elektrik sinyallerini basınca dönüştürür. hareketli nüve bob in AC Şekil 8.3: Bobinli basit manyetik sensör Resim 8.3: Elektronik devreli indüktif sensör (proximity switch) örnekleri 2. Elektron i k devrel i manyeti k yakl aşı m sensö rl eri (in dü kti f yaklaşım anahtarı, proximity switch): Hissetme (algılama) yüzeylerinin bulunduğu tarafta ve hissetme mesafesi içinde kalan metal cisimleri algılama özelliğine sahip elektronik anahtarlara yaklaşım sensörü denir. Eski otomasyon donanımlarında mekanik yapılı sınır anahtarları kullanılmaktadır. Günümüzün modern kumanda sistemlerinde ise yarı iletken temelli, hareketli kontağı olmayan sınır anahtarları 98 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com I II giriş ç sensör kısmı a. Osilatör bobini b. Demodülatör (sinyal düzenleyici) anahtarlama kısmı c. Tetikleyici ç. Yükselteç Şekil 8.4: İndüktif yaklaşım sensörlerinin yapısı yer almaktadır. İndüktif yaklaşım anahtarları temel olarak şekil 8.4'te görüldüğü gibi iki kısımdan oluşur. I. Sensör kısmı: Esas olarak yüksek frekanslı bir osilatör ve bir demodülatörden (sinyal düzenleyici) oluşur. Osilatör, algılama yüzeyi bölgesinde yüksek frekanslı bir manyetik alan üretir. Bu manyetik alan içine giren metal cisimler, sensörün hissetme yüzeyine yakınlıklarıyla orantılı olarak, sensörün besleme kaynağından çektiği akımı değiştirirler. II. Anahtarlama kısmı: Bir tetikleme devresi ve yükselteçten oluşur. Sensör devresinin çıkış akımındaki değişmeler, tetikleme devresini çalıştırarak yükselteci besler. Yükselteç ise çıkışta bulunan röle, lamba, bobin gibi alıcıları sürer. İndüktif yaklaşım sensörünün sınır anahtarına göre bazı üstünlükleri I. Boyutlarının küçük olması nedeniyle mekanik anahtarların kullanılamayacağı yerlerde kullanılabilir. II.Yüksek frekanslarda güvenle çalışma imkânı sağlar. III. Koruma sınıflarının yüksek olması sayesinde nemli ve kirli ortamlarda güvenle çalışır. IV. Hareket eden parçaları olmadığından ömrü uzundur. V. Mekanik anahtarlardaki kontak kirlenmesi ve aşınmaların yarattığı kontak direnci, kontak kapanması sırasındaki kontak zıplamalarının (titreşme) yarattığı sorunlar indüktif yaklaşım sensöründe yoktur. VI. Bilgisayar kontrollü sistemlere (PLC vb.) doğrudan bağlanabilir. VII. Patlama olasılığı olan, kıvılcımdan etkilenen yerlerde ve yüksek sıcaklıklarda kullanılabilirler. kahverengi/kırmızı sensör +10-30 V siyah/beyaz mavi/siyah yük metal çıkış sensör Şekil 8.5: İndüktif yaklaşım sensörlerinin bağlantısının yapılışına ilişkin örnek 3. Alan etkili transdüserler (hall etkili dönüştürücü, hall alan sondası): Yarı iletken temelli bir maddenin karşılıklı iki ucuna gerilim uygulandıktan sonra elemana manyetik alan yaklaştırılırsa dönüştürücünün alt ve üst uçlarında gerilim oluşmaktadır. Hall etkili dönüştürücülerde gerilimin oluşumu: Üzerinden elektrik akımı geçen bir levha şekil 8.6'da görüldüğü gibi, dik olarak manyetik alan kuvvet çizgileri tarafından kesilirse levhanın alt ve üst uçları arasındaki elektron yoğunlukları farklılaşır. Bu ise üst ve alt uçlar arasında bir gerilim oluşmasına yol açar. Oluşan gerilim manyetik 99 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com + manyetik alan U CC çıkış yükselteç I V şase, ground Şekil 8.6: Manyetik alan içine konulan hall alan sondasında akımın oluşması ve sonda örnekleri alanın şiddeti ve levhanın boyutlarıyla ilgilidir. Hall alan sondasının bazı kullanım alanları şunlardır: I. Fırçasız DC motorlarının millerinin konumunun belirlenmesi, II. Alarm devreleri, III. Elektronik ateşlemeli benzinli motorlar, IV. Bilgisayar disk sürücüleri, V. Dönen sistemlerin kontrolü (devir sayma, güvenlik vb.) nüve LVDT 4. LVDT’ler (lineer varyabl diferansiyel nüve transformatör transdüserler): Hareket enerjisini mili elektrik enerjisine çevirmede kullanılan elemanlardır. Bilindiği gibi bobinlerin nüvesi hareket ettirildiğinde indüktansı, kondansatörlerin dielektriği hareket ettirildiğinde kapasitesi değişmektedir. İşte LVDT’ler bu prensiplerden hareket edilerek basınç algılayıcı bas ınç üretilmiştir. LVDT'ler, doğrusal hareketlerin, basıncın, diyafram bağlantısı maddelerin kalınlığının ölçülmesinde sensör olarak Şekil 8.7: Bobin kullanılarak yapılmış kullanılır. LVDT ile basıncın algılanması Şekil 8.7'de basıncın algılanmasında kullanılan LVDT düzeneği verilmiştir. Şekil 8.8'de depoda bulunan sıvının seviyesinin LVDT ile LVDT düzeneği algılanması verilmiştir. Resim 8.4'te uygulamada kullanılan çeşitli LVDT'ler verilmiştir. c. Kapasitif yapılı transdüserler ve sensörler sıvı hareketli nüve 1. Levhalı basit kapasitif Resim 8.4: Endüstriyel Şekil 8.8: Bobin kullanılarak yapılsensörler: Kondansatör otomasyon donanımlarında mış LVDT ile depodaki sıvının plakalarından birine basınç kullanılan LVDT örnekleri seviyesinin belirlenmesi geldiğinde plakalar birbirine yaklaşacağı için elemanın kapasitesi değişir (şekil 8.9-a). İşte bu prensipten yararlanarak endüstriyel kumanda ve kontrol sistemleri için kapasitif sensörler yapılmıştır. Kondansatörlerin kapasite değerinin bulunmasında kullanılan denklem: C = (0,22.A.k)/d [pF] şeklindedir. Denklemde, A: Kondansatör plakalarının alanı, 100 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com d: Plakaların arasındaki uzaklık, k: Ortamın (plakalar arasındaki maddenin) dielektrik katsayısıdır.. Denklemde görüldüğü üzere plaka yüzeylerinin büyümesi ya da plakalar arası mesafenin kısalması kapasite değerini yükseltir. esnek plâka sabit plâka (a) hareketli plâka hareketli plâka (c) (b) (ç) Şekil 8.9: Levhalı basit yapılı kapasitif sensörlerinin yapısına ilişkin örnekler Şekil 8.9'da verilen kondansatör örneklerinde görüldüğü gibi plakanın biri sabit, diğeri hareketlidir. Hareketli plaka herhangi bir dış etkiyle (basınç, itme, çekme vb.) konum değiştirdiğinde kondansatörün kapasitesi değişir. Kondansatöre AC özellikli akım uygulanırsa, kapasitenin değişmesi reaktansı da (XC ) değiştireceğinden düzenekten dolaşan akım değişir. İşte akımın değişmesi elektronik devrelerle yükseltilip herhangi bir alıcı çalıştırılabilir. Uygulamada kapasitif sensörler kullanılarak hırsız alarmı, basınç ölçer, ağırlık ölçer vb. yapılabilmektedir. Resim 8.5: Elektronik devreli kapasitif yaklaşım sensörleri Şekil 8.10: Elektronik yapılı kapasitif sensörlerin buğday deposundaki seviyeyi ölçmede kullanılışının basitçe gösterilişi 2. Elektronik yapılı, kapasitif yaklaşım sensörleri: Otomasyon donanımlarında yaygın olarak kullanılmaya başlayan elemandır. Metal olmayan maddelere (cam, tahta, gıda maddeleri vb. gibi) yaklaştırılan sensör ile, röle, lamba, tristör, triyak gibi elemanlar sürülebilmektedir. Resim 8.5'te kapasitif yaklaşım sensörleri verilmiştir. Yalıtkan maddeleri algılama mesafesi 1-10 mm arasında değişen sensörler otomasyonda büyük kolaylık getirmiştir. Örneğin bir kümesteki tavukların beslenmesinde kullanılan yemlerin otomatik olarak yemliklere doldurulmasıyla ilgili devrede şekil 8.10'da görüldüğü gibi kapasitif sensör kullanılması sisteme büyük kolaylık sağlamaktadır. Kapasitif sensör seçimi yapılırken neyin sürüleceği (çalıştırılacağı) çok önemlidir. Yani, küçük gerilimli (DC 12 V) bir röleyi çalıştırmak istiyorsak sensör seçerken bunu göz önüne almamız gerekir Not: Kapasitif yaklaşım sensörlerinin bağlantı şemaları indüktif yaklaşım sensörlerinin bağlantısıyla hemen hemen aynıdır. Diğer transdüser çeşitleri a. Termistörlü transdüserler: Isıya duyarlı PTC ve NTC gibi elemanlar kullanılarak 101 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com yapılmıştır. Ortamdaki ısı değişimlerinin algılanmasında kullanılan bu eleman sanayi tesislerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Not: PTC ve NTC olarak adlandırılan termistörlü transdüserler 1. bölümde açıklanmıştır. b. Termokupllu transdüserler: İki farklı metal birleştirildikten sonra birleşim yüzeyi ısıtıldığında metallerin uçlarında küçük değerli bir gerilim doğmaktadır. İşte bu endüstriyel sistemlerde çok yüksek sıcaklıkların ölçülmesini sağlayan termokuplları ortaya çıkarmıştır. Not: Termokupl, pirometre gibi ısı algılayıcı transdüserler 4. bölümde açıklanmıştır. c. Foto elemanlı transdüserler Not: LDR, fotodiyot, fototransistör, fototristör, fototriyak, optokuplör, optointerraptır gibi ışığa duyarlı elemanlara fototransdüser adı verilmektedir. Endüstriyel sistemlerde yukarıda adı geçen elemanlar kullanılarak ışıkla kontrol edilen bir çok devre kullanılmaktadır. ç. Radyasyon (ışınım) transdüserleri I. Radyasyon pirometreleri: göz merceği Radyo dalgaları, X ışınları, kızıl delik ötesi ve ultraviole ışınlarının hepsi ıs ı elektromanyetik dalgalar olup, yayan cisim elektromanyetik spektrumun (tayf) ısı algılayıcı bir bölümünü oluştururlar. Işınların arasındaki tek fark frekanslarıdır. Şekil 8.11: Uzaktan sıcaklık algılayan radyasyon Bir cisim ısıtıldığında pirometresinin prensip şeması elektromanyetik enerji yayar. Düşük sıcaklıklarda bu enerji yayımı (radyasyonu) hissedilebilir. Sıcaklık yükseldikçe ise cisim gözle görülebilir (ışık şeklinde) kızıl gelen ısıdan sarıya ve ondan da beyaz ışınım ısıya geçen bir ışınım yayar. Yayılan bu ışınım, sıcaklığı ölçmede kullanılan sensörler tarafından algılanabilir. termokupl yansıtıcı mercek Başka bir deyişle sarı renkte ışıldayan bir cismin mat kırmızı renkte ışıldayan cisimden daha sıcak Resim 8.6: Uzaktan olduğu söylenebilir. İşte radyasyon Şekil 8.12: Uzaktan sıcaklık algılayan sıcaklık ölçümü radyasyon pirometresinde ışınımların pirometreleri ölçme yaparken bu mercek ile termokupla yansıtılması yapabilen portatif pirometre ışınımdan yararlanır. Şekil 8.12'de ve resim 8.6'da görülen pirometreler, hareket hâlinde bulunan bir cismin sıcaklığının ölçülmesi ya da klasik bir sensörü bozabilecek bir ortamın olması durumunda sıcaklığı, temas etmeksizin ölçmemizi sağlar. Radyasyon pirometresinin çalışma ilkesi şöyledir: El tipi pirometreler ısı yayan yüzeye odaklandığı anda cihazda bulunan bir mercek düzeneği gövde içinde bulunan termokupla ışınımı odaklanmış olarak gönderir. Termokuplun ısıya bağlı olarak ürettiği elektrik akımı elektronik devreler tarafından güçlendirilerek göstergeye iletilir. d. Kimyasal sensör ve transdüserler I. Nem sensörleri: Ortamın nemini elektriksel büyüklüğe çeviren elemanlardır. Resim 8.7'de nem sensörleri görülmektedir. 102 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Nem ölçme ile ilgili devre örn ekleri Toprağın nemini algılayan basit devre: Şekil 8.13'te verilen devrede iki tel parçası nemi ölçülecek toprağa sokulur. Toprağın nem oranı yükselince lamba yanar. Beyze seri bağlanacak trimpot ile devrenin hassasiyeti ayarlanabilir. Resim 8.7: Nem sensörleri Nem algılayıcı flaşör devresi: Şekil 8.14'te verilen devrede nem sensörüne su geldiğinde akım geçiş olur ve bu T 2 transistörünün beyzinin akım almasını sağlar. T 2 'nin beyzinin akım alması multivibratör (flip flop) devresinin çalışmaya başlamasını sağlar ve lamba yanıp söner. + L 12 V - 100-220 k T1 T1 2xNPN Şekil 8.13: Toprağın nemini algılayan devre 100 mF yağmur - + 10 mF kumaş basit nem sensörü 9-12 V pencere 2,7 k 4,7 k 1k sensör II. Gaz sensörleri: Yüksek sıcaklığa maruz kalan yarı iletken özellikli metal, kalay ve çinko oksitleri metan, etanol ve benzol gazlarına karşı tepki gösterirler. Gaz sensörleri işte bu olaydan hareket edilerek geliştirilmiştir. Şekil 8.15'te gaz sensörünün sembolü ve iç yapısı gösterilmiştir. Resim 8.8'de gaz sensörü örnekleri verilmiştir. Gaz sensörü, 300°C'a kadar ısıtılan bir rezistans, milimetrik büyüklükteki seramik tablet ve karşı elektrottan oluşur. Gaz sensörünün içindeki düzenekler gaz ile karşılaştığı zaman direnci değişerek diğer elektronik sistemleri harekete geçirmektedir. nemli toprak T1 BC547 T1 BC547 Şekil 8.14: Nem algılayıcı flâşör devresi ç elik s embol asil madenden tel çubuk algılayıcı Pratikte kul lanı lan gaz ısıtıcı alarm aygıtı nın özell ikleri: Resim 8.9'da görülen cihaz, propan yalıtkan gövde (C3H8), isobütan (C4H10), metan (CH4) ve bunların karışımı olan sıvılaştırılmış petrol gazı, hava gazı, Şekil 8.15: Gaz sensörünün sembolü ve iç yapısı doğalgaz, ayrıca hidrojen (H2), etil alkol (C2H5OH) gibi gazlara karşı duyarlı olup, sızıntıları tehlike sınırlarına ulaşmadan önce algılayarak haber verebilmektedir. AC 220 V ile çalışan ve duyarlılık düzeyi ayarlanabilen sensörler 103 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com îkazı sesli ya da ışıklı olarak verebilir. Bilindiği gibi doğal gaz ve sıvılaştırılmış petrol gazları hava ile belli oranlarda karıştırıldıklarında patlayıcı olmaktadır. Bu oranlar doğal gaz için % 5-15 ve propan için % 29,5'tir. Bu nedenle patlama tehlikesi riskini ortadan kaldırmak üzere Resim 8.8: Gaz sensörü dedektörün hassasiyet düzeyi % 0,3 oranındaki gaz kaçağını algılamaya ayarlanmıştır. Doğalgazın havadan daha hafif, tüplerde bulunan LPG gazının ise havadan daha ağır olması nedeniyle cihazın yerden montaj yüksekliği önem kazanmaktadır. Bu sebeple doğal gaz kullanılan yerlerde cihazın tavana yakın, LPG (tüp gaz) kullanılan yerlerde ise tabana yakın monte edilmesi gerekmektedir. Cihazın ilk çalıştırılışında duyulan sinyal sesi, aletin elektronik olarak kendisini dengelemesinden sonra birkaç saniye içinde kesilecek ve aygıt duyarlı hâle gelecektir. örnekleri gaz alarm aygıtı Not: Burada anlatılanlar Siemens marka gaz alarm dedektörleri için geçerlidir. Resim 8.9: Gaz Gaz sensörlü alarm devresi: Şekil 8.16'da verilen devrede alarm aygıtı ortamdaki gaz oranı artınca gaz sensörünün geçirdiği akım artar. 1kW'luk pot üzerinde oluşan gerilim tristörü sürer ve röle çalışarak istenilen alıcıyı devreye sokar. Ortamda bulunan gaz miktarı azalsa bile röle çalışmaya devam eder. Çünkü, bilindiği gibi tristörler DC ile çalışırken bir kez tetiklendiklerinde sürekli olarak iletimde kalırlar. gaz sensörü 822241820031 reset (kurma) AC 220 V röle 1N4001 10 V 100 mA 1N4001 BRX49 100 mF/16 V Şekil 8.16: Gaz sensörlü alarm devresi örneği B. Ultrasonik transdüserler 16 Hz-20 kHz arası frekanlara sahip sinyalleri işitebiliriz. Bunlara ses frekansı diyoruz. 20 kHz'den fazla frekanslara sahip işitilemeyen sinyallere ise ses üstü dalgalar anlamında ultrasonik dalgalar ya da ultrases denilmektedir. Endüstriyel sistemlerde ultrases kullanılarak uzaktan kumanda, kontrol işlemleri yapılabilmektedir. Ultrases ile çalışan devrelerde 36 kHz ve 40 kHz frekanslı sinyal kullanımı 104 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com yaygındır. Ultrasonik sinyaller, saydam bile olsa fiziksel engellerden geçememektedirler. İşte bu nedenle ultrasonik sisteme göre çalışan alıcı ile verici arasında herhangi bir engelin bulunmaması gerekir. Ultrasonik alıcı ve vericiler: İnsan kulağının işitme sınırının üzerindeki (20.000 Hz ve üzeri) seslere (mekanik titreşimlere) ultrases denir. Bu ses dalgalarıyla, uzaktan kumanda, bilgilerin iletkensiz aktarılması, alarm devreleri vb. yapılabilir. Herhangi bir taşıyıcı olmaksızın havadan 60.000 Hz'ye kadar olan frekanslarda çalışma mümkün olmaktadır. Frekans daha fazla yükseldikçe ise bilgi aktarmadaki verim düşmektedir. v eric i alıcı Şekil 8.17: Ultrasonik verici ve alıcı sembolleri Ultrasonik transdüserlerin yapısı: Ultrasonik ses çıkartan ya da bu sese karşı duyarlı olan (piezoelektrik maddelerden üretilmiş) devre elemanları mevcuttur. Bunlar, elektrik sinyallerini ultrasonik seslere çevirmede ve ultrasonik sesleri elektrik sinyallerine çevirmede kullanılırlar. Verici olarak çalışan bir elemana kare ya da sinüsoidal biçimli akım uygulandığında plakalar eğilip bükülür ve oluşan ultrases havada yayılır. Alıcı olarak çalışan elemana ultrases sinyalleri çarpınca, eleman rezonans frekansında uyarılır ve titreşmeye başlar. Alıcı uçlarında vericiden gelen sinyallerin şiddetine göre küçük bir gerilim oluşur. Uygulamada kullanılan ultrasonik transdüserlerin çalışma frekansları 35-39 kHz dolayındadır. Ultrasonik ses kullanılarak 25-30 metre uzakta bulunan her türlü alıcıya kumanda etmek mümkündür. Askerî savunma sistemlerinde, alarm devrelerinde, uzaklık ölçümlerinde, fare, yarasa gibi hayvanların çıkardıkları ultrasesleri dinlemede ultrases transdüserleri kullanılmaktadır. C.Sensör transdüserlerle akışkan (debi) ölçümü Çeşitli transdüserler ve sensörler kullanılarak iletken ya da iletken olmayan akışkanların ölçümü debi yapılabilir. Örneğin akaryakıt dolum merkezlerinde sensörünün benzin, mazot gibi yakıtların miktarı akışkan ölçüm resmi düzenekleriyle belirlenmektedir. Basit yapılı debi sensörleri, hareket eden sıvının sıvı hareket yönüne dik doğrultuda eksenlenmiş pervaneyi (türbin) kendi hareket hızında dijital gösterge döndüreceği esasına dayalıdır. Sensörün hareketi algılayan elektronik hücresi depo tamamıyla dış gövdeyle kapalı olup, sıvı ve ortamdan izole edilmiştir. debi sensörü Akışkan temas bölgesiyle elektronik hücre ve dış sıvı ortam arasında herhangi bir mekanik bağlantı olmadığından gövde tamamıyla kapalı, sızdırmaz ve sıvı basınca dayanıklıdır. Kısaca açıklamak gerekirse debi sensörleri Şekil 8.18: Debi sensörünün yapısı borudan geçen sıvıya göre başka bir devreyi uyarma (tetikleme) görevi yapar. Örneğin büyük bir depodan küçük varillere sıvı dolduruluyor olsun. Bu iş yapılırken debi sensöründen gelen sinyaller elektronik bir devre tarafından işlenerek selenoid valfe gönderilir. Debi sensörü sıvı geçişiyle kare dalga biçimli sinyal üretir. Varil istenilen seviyede dolduğu anda programlanmış ve debi sensöründen emir alan elektronik devre selenoid valfin akımını keser ve sıvı akışı durur. Ultrasonik sinyallerle çalışan debi ölçme cihazlarında ise, vericiden yayılan sinyallerin alıcıya ulaşana kadar uğradığı değişiklikten yararlanılır. Sinyalin özelliğindeki değişme olayına Doppler kayması adı verilir. Şekil 8.19'da basit olarak gösterilen Doppler esaslı debimetrelerde hareket 105 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com hâlindeki akışkana bir kaç yüz kHz'lik ultrasonik ses dalgası gönderilir. Bu ses dalgasının küçük bir bölümü katı cisimler, buhar, hava kabarcıkları ya da akıntılardan/girdaplardan geriye yansıyıp vericinin yanına monte edilen bir alıcıya yansıtılır. Doppler esaslı debimetrelerin boruya takılması için borunun içine girilmesine gerek yoktur. Bu cihazlar, paslandırıcı sıvılar, yoğun tortulu çamur da dâhil olmak üzere her türlü akışkanın ölçülmesinde kullanılabilir. Ancak, basit akış ölçme uygulamaları için biraz pahalı ve karmaşık bir sistemdir. v eric i devreye alıcı sıvı Şekil 8.19: Ultrasonik sinyallerle çalışan debimetrelerin yapısı Ç. Uygulamada kullanılan diğer transdüser ve sensörler 1. Mekanik termostatlar: Isı etkisiyle kontakların konum değiştirmesini sağlayan cihazlara termostat denir. Bu elemanlar, ısıtma, soğutma, havalandırma vb. yerlerde sıcaklık derecesini istenilen değerde tutmak amacıyla kullanılırlar. Termostatlar kullanıldıkları yere göre üçe ayrılır: I. Oda termostatı, II. Sıvı termostatı, III. Katı madde termostatı Oda termostatları ortam sıcaklığının sabit tutulmasını kontrol etmede kullanılırlar. Bunlar, gazlı, bimetalli ya da elektronik yapılı olabilir. Resim 8.10'da bimetalli oda termostatı, resim 8.11'de direkt ısıtmalı, bimetalli termostat görülmektedir. ayar düğmesi Resim 8.10: Mekanik yapılı (bimetalli) oda termostatı Resim 8.11: Direkt ısıtmalı, bimetalli termostat Sıvı termostatları akışkan özellikli (sıvı) maddelerin sıcaklığının kontrol edilmesinde kullanılır. Yapıları oda termostatlarıyla hemen hemen aynıdır. Katı madde termostatları alternatör ve pahalı tip motorların sargılarının yüksek sıcaklıklardan korunmasında, sıcaklık ölçme, kontrol cihazlarında vb. kullanılırlar. Mekanik yapılı termostatlar yapıları bakımından üçe ayrılır. I. Bimetalli termostatlar, II. Gazlı (körüklü, kuyruklu) termostatlar, III. Civa tüplü termostatlar a. Bimetalli termostatlar: Isıtıldığında genleşme katsayıları farklı olan iki ince metal plaka birbirine yapıştırılarak “bimetal” elde edilir. Birbirine yapıştırılmış olan metalleri A ve B olarak adlandıralım. Bu birleşime ısı verdiğimiz zaman genleşme katsayısı yüksek olan metal fazla uzamak ister. A ve B birbirine yapışık olduğundan çok uzayan metal kısa kalan metalin üzerine doğru eğilir. İşte bu prensip, maliyeti ucuz, termostatların yapılmasını sağlamıştır. 106 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com bimetal bimetal şebekeden şebekeden soğuk durum sıcak durum kontak kontak ısıtıcı direnç bimetal alıcıya (a) alıcıya (b) bimetal (c ) (d) Şekil 8.20: a) Direkt ısıtmalı tip bimetalin yapısı b) Endirekt ısıtmalı tip bimetalin yapısı c) Endirekt ısıtmalı bimetalin görünüşü ç) Bimetalin soğuk ve sıcak ortamdaki davranışı bimetal bimetal kontak ısı sıcaklık ayar vidası V alıcı alıcı V Şekil 8.21: Bimetalin ısı ile bükülüşü lâmba2 lâmba1 bimetal Resim 8.11 ve şekil 8.20-a'da ütü, elektrik sobası, saç kurutma makinesi vb. gibi cihazlarda kullanılan direkt ısıtmalı tip bimetalli termostatın yapısı verilmiştir. Bu modelde bimetal dışardan gelen ısıyla bükülerek kontakların konumunu değiştirmektedir. Şekil 8.20-b ve c'de termik aşırı akım rölelerinde kontaklar kullanılan endirekt ısıtmalı tip bimetalli termostat (ya da termik aşırı akım rölesi) verilmiştir. Bu tip termostatlarda bimetal küçük güçlü bir ısıtıcının içine yerleştirilmiştir. Alıcının çektiği akım normal sınırlar R ısıtıcı içindeyken rezistans az ısındığından bimetal bükülmez. Mp Alıcının çektiği akım artacak olursa rezistanstan geçen Şekil 8.22: Bimetalli oda akımın artması bu elemanda oluşan sıcaklığı artırır. termostatının devreye bağlanışı Bunun sonucunda bimetal bükülerek kontaklarını konumunu değiştirir. Bimetalli termostatlarda ısı ayarını yapabilmek için şekil 8.21'de görüldüğü gibi bir düğme (ayar vidası) mevcuttur. Bu vida saat ibresi yönünde çevrildiği zaman, düğmenin uç kısmı bimetale yaklaşır. Bu da bimetalin daha yüksek sıcaklıkta devreyi açmasına neden olur. Şekil 8.22'de bimetalli oda termostatının iç yapısı ve devreye bağlantısı verilmiştir. Bu eleman oda sıcaklığını istenilen değerde tutmak için kullanılır. Termostatlı ısıtıcı çalıştırıldığı zaman, ortam soğukken alıcı çalışmaya başlar. Bu sırada termostat üzerindeki birinci lamba yanar. Ortam sıcaklığı istenen değere yükseldiğinde bimetal bükülerek kontakların konumunu değiştirir. b. Gazlı (körüklü, kuyruklu) termostatlar: Gazlı termostatlar şekil 8.23'te görüldüğü gibi hızlı genleşen gazın bulunduğu hazne, körük ve kontaklardan oluşur. Termostatın haznesi, sıcaklığı kontrol edilecek bölgeye monte edilir. Hazne içinde R-12, N2 ya da başka bir gaz bulunur. Ortam soğuyunca gazın hacmi azalır. Esnek yapılı körük içeri çekilerek kontakların konumunu değiştirir. Ortam ısınınca ise gaz genleşerek körüğü şişirir ve kontaklar tekrar eski konumuna gelir. 107 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Şekil 8.24'te gazlı (kuyruklu) termostatlar kullanılarak soğutucunun kontrolüne ilişkin şema verilmiştir. 2. Strain (şekil değişikliği, basınç, gerilme) ölçme sensörleri: Endüstriyel kontaklar körük gaz haznesi gaz haznesi kontak uçları gaz haznesi gaz haznesi Şekil 8.23: Gazlı (kuyruklu) termostatların yapısı buzdolabının buzluk bölümü gaz haznesi gazlı termostatın körük ve kontak bölümü 220 V c. Civa tüplü bimetalli termostatlar: Şekil 8.24'te görüldüğü gibi bu tip termostatlar içerisinde kontaklar ve civa bulunan cam tüp ile spiral şeklindeki bimetalden oluşur. Ortam soğukken spiral biçimindeki bimetal kıvrılarak civanın iki kontağı birbirine bağlamasını sağlar. Bu durumda cam hazneden akım geçer. Ortam ısındığında bimetalden yapılmış spiral açılarak cam hazneyi dikey hâle getirir. Bu durumda civa akarak akım geçişini sona erdirir. kontaklar donanımlarda basınç, motor burulma, uzama, ağırlık vb. Şekil 8.24: Gazlı termostatın soğutucu motorunu kontrol edişi ölçme işlerinde kullanılan sensörlere strain gauge bimetal şerit (strayin geyç) adı verilmektedir. Metal bir iletken bir çekme ya da basma kuvveti etkisi altına alınırsa boyutlarındaki kontaklar açık değişimler sonucu Şekil 8.25: Cam tüplü ve bimetalli termostatın yapısı elektriksel dirençte değişimler görülür. Bu olaya piezorezistans olayı denir. Basınç ölçmede kullanılan sensör çeşitleri şunlardır: a. Telli basınç ölçme sensörleri (telli strain gauge): Şekil 8.26'da görüldüğü gibi kâğıt ya da bakalit üzerine çok ince kesitli iletken yapıştırılarak üretilmiş basınç ölçme sensörüdür. Bu elemana bir basınç geldiğinde plaka esner. Esneme ise yapışık hâldeki ince teli uzatır. Uzayan telin direnci değişir. Bu ise elemanın bağlı olduğu elektronik devrenin özelliğini değiştirir. b. Şeritli basınç ölçme sensörleri: Şekil 8.27'de görüldüğü gibi ince ve esnek taban üzerine çok ince bir iletken şeridin yapıştırılmasıyla üretilmiştir. Çalışma şekli telli basınç sensörlerine benzemektedir. 108 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com metal folyo metal tel ölçümü yapan devreye ölçümü yapan devreye taşıyıcı taban taşıyıcı taban Şekil 8.26: Telli strain gauge'in yapısı Şekil 8.27: Şeritli strain gauge'in yapısı Resim 8.12: Yarı iletken strain gauge'ler c. Yarı iletken basınç ölçme sensörleri: Yarı iletkenler kullanılarak yapılmışlardır. Basınç uygulandığında esneyen plaka üzerindeki yarı iletken tabakanın içindeki elektron hareketinin miktarı değiştiğinden ölçüm yapan devrenin çıkışında değişiklik olmaktadır. Resim 8.12'de yarı iletkenlerden yapılmış gerilme (strain) ölçme sensörleri verilmiştir. bağlantı noktası ağırlık uygulama bölgesi bağlantı kabloları + 5 V sarı yeşil kırmızı (çıkış) beyaz (çıkış) Şekil 8.28: Dijital yapılı terazilerde kullanılan load cell'in yapısı 3. Yük hücreleri (ağırlık sensörü, load cell): Bu tip transdüserler endüstriyel donanımlarda ağırlık, basınç ölçme vb. için kullanılırlar. Load cell, strain gauge'nin geliştirilmiş hâli olarak tanımlanabilir. A12024-T4 model load cell'in bazı elektriksel özellikleri şöyledir: *Giriş gerilimi: 10 V DC *Giriş empedansı: 420 W ± % 10 *Çıkış gerilimi: 12 mV (ortalama) *Çıkış empedansı: 350 W ± % 3 Resim 8.13: Büyük ağırlıkları (20-40 ton) ölçmede kullanılan load cell örnekleri 4. Piezoelektrik özellikli basınç ölçme transdüserleri: Basıncın elektrik akımına dönüştürülmesinde kullanılan piezoelektrik özellikli algılayıcılarda kuartz (quartz), roşel (rochelle) tuzu, baryum, turmalin gibi kristal yapılı maddeler kullanılır. Bu elemanlar üzerlerine gelen basınca göre küçük değerli bir elektrik akım üretirler. Piezoelektrik özellikli elemanlar hızlı tepki verdiklerinden ani basınç değişikliklerini ölçmede 109 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com yaygın olarak kullanılırlar. Piezotransdüsere örnek olarak kristali gösterebiliriz. Şimdi bunu inceleyelim. a. X-tal l (kristal ): Uçlarına gerilim uygulandığında salınımlı bir gerilim üreten devre elemanıdır. Şekil 8.30 ve şekil 8.31'de kristalin basınç altında gerilim üretmesi gösterilmiştir. Uygulamada yaygın olarak kullanılan kristallerin frekans değerleri: 1.00-1.84-2.002.09-2.45-2.56-3.00-3.27-3.57-3.68-4.00-4.094.19-4.433-4.91-5.00-5.06-5.99-6.00-6.146.55-8.00-8.86-10.00-10.24-10.695-11.0012.00-14.00-15.00-16.00-18.00-18.43-20.0022.12 MHz'dir. bas ınç yay k ris tal Şekil 8.29: Kristal sembolü Şekil 8.30: Kristalli basınç transdüserlerinin yapısının basitçe gösterilişi madenî levha kristal parçası mâdenî levha Şekil 8.31: Kristalde basınca bağlı olarak değişken sinyallerin oluşumunun gösterilmesi Elektronik cihazların (radyo, TV, video vb.) uzaktan kumanda aletlerinde kullanılan kristallerin frekans değerleri: 320-400-420-429432-440-450-455-456-480-485-500-503-600625-640-960 MHz'dir. 5. Ses transdüser ve sensörleri: Endüstriyel donanımlarda ses etkisiyle çalışan bir çok düzenek vardır. Yani bu konu son derece Resim 8.14: Kristal örnekleri geniştir. gövde Mikrofon, hoparlör gibi elemanlar aslında bas ınç birer transdüserdir. İşte ses etkisiyle çalışan kuvveti devrelerde de mikrofonlara benzer algılayıcılar kullanılmaktadır. Mikrofonun ürettiği sinyal tek dielektrik madde başına bir önem taşımaz. Çünkü bu sinyal çok küçüktür. Ama, mikrofondan sonra yükselteçli bir devre kullanılarak giriş sinyalleri istenildiği Şekil 8.32: Kapasitif yapılı ses algılayıcı kadar yükseltilip, başka düzeneklerin tetiklenmesi sağlanabilir. Şekil 8.32'de kapasitif prensibe göre çalışan ses algılayıcı verilmiştir. Bu elemana ses dalgaları çarptığında esnek membran sabit plakaya yaklaşmaktadır. İki plakanın birbirine yaklaşması ise kapasiteyi değiştirerek, çıkış akımının değişmesini sağlamaktadır. Sorular 1. Kuyruklu termostatın yapısını ve çalışmasını anlatınız. 2. Termokupl nedir? Açıklayınız. 3. Transistör ve NTC kullanarak soğukta çalışan bir devre çizip çalışmasını anlatınız. 110 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Bölüm 9: Röle ve kontaktörler A. Manyetik (bobinli) röleler Elektrikli ve elektronik donanımların bir çoğunda röle, reed röle ve kontaktör karşımıza çıkmaktadır. Bu bölümde adı geçen elemanlar açıklanacaktır. Şekil 9.1: Röle sembolleri Rölenin tanımı: Küçük değerli bir akım ile yüksek güçlü bir alıcıyı çalıştırabilmek (anahtarlayabilmek) için kullanılan elemanlara röle denir. Şekil 9.1'de mini röle sembolleri, resim 9.1'de ise röle örneği görülmektedir. BC237 kodlu NPN transistörle en fazla DC 100 mA akım çeken bir alıcıyı çalıştırabiliriz. Ancak transistörün kolektörüne bir röle bağladığımız zaman 1-16 A (DC ya da AC) akım çeken bir alıcıyı çalıştırmamız mümkün olur. İşte bu kolaylığı sağlamasından ötürü röleler, otomasyon sistemlerinin önemli elemanlarından birisi durumundadır. Tamamen otomatikleşmeye başlayan üretim araçlarında yüzlerce tip ve modelde röle kullanılmaktadır. Geniş bir model yelpazesine sahip rölelerin çalışması her modelde de aynıdır. Uygulamada kullanılan röleleri kontaklarının özelliğine göre şöyle sınıflandırabiliriz: I. Tek kontaklı tek konumlu röleler, II. Tek kontaklı çift konumlu röleler, III. Çok kontaklı tek konumlu röleler, IV. Çok kontaklı çift (iki) konumlu röleler kontaklar bobin Resim 9.1: Mini röle kontaklar açık kontaklar Rölenin yapısı: Şekil 9.2'de görüldüğü gibi, bobin, demir nüve, palet, yay ve kontaklardan oluşan rölelerin mıknatısiyet oluşturan bobinleri 5-9-12-24-36-48 V gibi gerilimlerde çalışacak biçimde üretilir. Elektronik sistemlerde çoğunlukla DC ile çalışan mini röleler kullanılır. bob in yay kontaklar kapalı palet nüve Rölenin çalışma ilkesi: Şekil 9.2'de görüldüğü gibi yay röle içinde bulunan demir nüve üzerine geçirilmiş makaraya Şekil 9.2: Mini rölelerde ince telden çok sipirli olarak sarılmış bobine akım kontakların hareketi uygulandığında, N-S manyetik alanı oluşur. Bu alan ise bobinin içindeki nüveyi elektromıknatıs hâline getirip, paletin kontaklarının konumunu değiştirmesini sağlar. Akım kesilince elektromıknatıslık ortadan kalkar, esnek gergi yayı paleti geri çekerek kontakları ilk konumuna getirir. Kontaklardan geçen akım nedeniyle birbirine temas eden yüzeyler zamanla oksitlenebilir (karbonlaşır). Kontaklardaki oksitlenmeyi en az düzeyde tutabilmek için platin ya da tungsten üzerine ince gümüş tabakasıyla kaplama yapılır. Düzgün çalışmayan bir elektronik devrede rölelerin kontaklarında oksitlenme oluşmuş ise bu istenmeyen durum su zımparasıyla giderilebilir. Düzelme olmazsa yeni röle kullanılır. 111 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Rölenin ayaklarının tanımlanması: Rölelerin gövdesinde bulunan, a, b harfleri bobin uçlarını, NC (normal closed), normalde kapalı durumda olan kontakları, NO (normal open), normalde açık durumda olan kontakları belirtir. Röle bobini enerjisizken bazı kontaklar açık, bazıları ise kapalı durumdadır. Anlatımlarda kolaylık olması için, bobin enerjisizken açık olan kontaklara normalde açık (NO, NA) kontak denir. Kapalı olan kontaklar ise normalde kapalı (NC, NK) kontak olarak adlandırılır. Rölelerin bağlantı uçlarının bulunması: Şeffaf plastik gövdeli rölelerin iç yapısı dışardan bakılarak anlaşılabilir. Ancak rölenin içi görünmüyorsa a-b ile kodlanmış uçların bobin olduğu anlaşılır. Eğer a-b kodları bulunmuyorsa, ohmmetreyle ölçüm yapılarak önce bir direnç değeri (10-1000 W) gösteren ayaklar belirlenir. Daha sonra bobin uçlarına röle gövdesinde yazılı olan gerilim (AC ya da DC) uygulanıp kontakların konum değiştirme durumlarına dikkat edilerek diğer ayaklar belirlenebilir. Mini rölelerin iyi yönleri I. Giriş devresi çıkış devresinden yalıtılmıştır. Yani röleye kumanda eden elektronik devreyle güç devresi arasında elektriksel bir bağlantı yoktur. Şekil 9.3'e bakınız. II. Aşırı yüklenmelere karşı dayanıklıdır. Röle kontaklarından kısa süreli olarak anma (nominal) akımının bir kaç katı büyüklükte akım geçebilir. Örneğin kontaklarının anma akımı 6 A olan bir röle, kısa süreli olmak koşuluyla (1-3 s) 30-50 A'lik akımlara dayanabilir. III. Dış manyetik alanlardan (gürültü) etkilenmezler. IV. Üretim esnasında, palete bağlı olarak konum değiştiren kontak sayısı istenildiği kadar artırılabilir. Kontak sayısı arttıkça paletin ağırlığı artacağından bobinin mıknatıslığının da artırılmasına gerek duyulur. Mıknatıslığın artması ise, kullanılan bobin telinin sipir sayısının, kesitin ve uygulanan gerilimin artmasıyla mümkün olur. Resim 9.2'de çok kontaklı ve yüksek akımlı röle görülmektedir. röle devresi alıcı devresi Şekil 9.3: Röleyle giriş ile çıkış devresinin yalıtılması Mini rölelerin olumsuz yönleri I. Güç harcamaları yarı iletken maddelerden yapılmış kuru tip (solid state) rölelere oranla çok yüksektir. Yani, Resim 9.2: Çok kontaklı röle kontakların konum değiştirmesini sağlayan bobin çok akım çeker. II. Kontakların konum değiştirme hızı, yarı iletken maddelerden yapılmış kuru tip rölelere oranla çok yavaştır. III. Akım geçişini sağlayan kontaklar zamanla oksitlenerek geçirgenliğini yitirir. Not: Günümüzde yapılan yüksek teknoloji ürünü ve endüstriyel amaçlı rölelerde kontakların oksitlenme oranı iyice azaltılmıştır. Kontakların bulunduğu haznenin ark söndürücü gazlarla doldurulması, kontaklara, paralel olarak kondansatör ya da seri olarak bobin bağlanması, oksiti azaltmak için uygulanan yöntemler arasındadır. IV. Rölelerin bobinleri manyetik alan yaydığından, yakında bulunan hassas yapılı yarı iletken elemanlar olumsuz etkilenebilir. V. Rölelerin bobinleri indüktif özellikli olduğundan yüksek değerli gerilimler oluşturarak diğer elemanlara zarar verirler. Bu durumu engellemek için, diyot, VDR, kondansatör gibi elemanlar rölelerin bobin uçlarına paralel olarak bağlanır. 112 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com diyot Şekil 9.4'te görüldüğü gibi röleye ters paralel bağlanan diyot ya da VDR, devre akımının kesilmesi anında bobinin oluşturduğu kısa süreli ve yüksek değerli indüksiyon geriliminin (yaklaşık 50-1000 V), transistör, tristör vb. gibi elemanları bozmasını önler. Röleye paralel bağlanan bu elemanlara damper (dengeleyici) denir. VDR Röle bobinlerinin oluşturduğu yüksek gerilimin zararlı etkilerini bastırma yöntemleri a. Diyot ya da VDR ile yüksek gerilimin bastırılması: (a) Şekil 9.4: Röle bobinine paralel olarak bağlanan "diyot" ya da "VDR" ile yüksek gerilimlerin etkisiz hâle getirilişi b. Kondansatör ya da direnç+kondansatör ile yüksek gerilimin bastırılması: Şekil 9.5-a-b'de R görüldüğü gibi röle bobinine paralel olarak bağlanan direnç ve kondansatör ikilisi, bobinde oluşan kısa süreli ve yüksek değerli gerilimleri bastırır (yok eder). Röle kontaklarını koruma yöntemleri a. Kontaklara paralel olarak bağlanan kondansatör ya da direnç+kondansatör ile koruma: (b) C C (b) (a) Şekil 9.5: Röle bobinine paralel olarak bağlanan "kondansatör" ya da "direnç+kondansatör" ile yüksek gerilimlerin etkisiz hâle getirilişi Şekil 9.6-a-b'de görüldüğü gibi kontaklara paralel olarak bağlanan kondansatör (0,001-0,01 mF) ark söndürme görevi yapar. b. Kontaklara seri olarak bağlanan bobin ile koruma: Şekil 9.7'de görüldüğü gibi kontaklara seri olarak bağlanan bobinler, alıcıdan geçen akımın aniden maksimum değere ulaşmasını engelleyerek kontaklarda oluşan arkı azaltıcı etki yapar. R (a) C C (b) Şekil 9.6: Röle kontaklarının paralel bağlı kondansatör ya da direnç+kondansatör ile korunması Mini rölelerin sağlamlık testinin yapılışı: AVOmetrenin komütatörü x1W ya da x10W konumuna getirilerek yapılan ölçümde rölelerin bobin uçları herhangi bir direnç değeri gösteriyorsa eleman sağlamdır. Kontakların geçirgenlik durumu ise, röle ile bir alıcı çalıştırılarak belirlenebilir. 0,001 - 0,01 mH Şekil 9.7: Röle kontaklarının seri bağlı bobin ile korunması Rölelerde kontak direnci: Bir rölede kontaklar, birleşme sırasında birbirine tam olarak yapışmalıdır. Bu olmaz ise kontak direnci olarak adlandırılan durum ortaya çıkar. Kontak direnci ne kadar az olursa alıcıya giden akım da o kadar çok olur. Kontak direncinin çok olması ısı ortaya çıkarır ve aynı zamanda alıcıya giden gerilimde de düşme olur. Kalitesiz ve ucuz tip rölelerde kontak direnci fazladır. Uzun süreli kullanımda kontak direnci, erimelere ve yapışık kalmalara yol açabilmektedir. Kaliteli rölelerde kontak direncini en aza indirgeyebilmek için kontakların yüzeyleri büyütülür ve temas yüzeyinin yapımında geçirgenliği iyi olan maddeler kullanılır. Rölelerin etiketlerinde yazılı verilerin açıklanması: Rölelerin üzerinde kullanıcıya kolaylık olması için çeşitli değerler (gerilim, akım, direnç, güç) yer alır. Örneğin bir röle üzerinde 12 V/500 mW, 240 V/6 A yazılıysa bunlar şu özellikleri bildirir: *Rölenin çalışma gerilimi: 12 V, *Harcadığı güç: 500 mW, *Kontakların dayanabileceği maksimum voltaj: 240 V, *Kontakların taşıyabileceği akım: 6 A. 113 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Rölenin harcadığı güç belli ise kaç amper çektiğini ve bobin direncini bulabiliriz. Örnek: V = 12 V P = 500 mW a. I =? b. R = ? Çözüm: a. P = V.I olduğuna göre, I = P/V = 0,5/12 = 0,04 A = 40 mA Rölenin bobinin omik direncinin bulunuşu: b. R = V/I = 12/0,04 = 300 W V bobin kontaklar A L AC ya da DC V Rölelerde çekme gerilimi: Her ne kadar rölelerin Şekil 9.8: Rölelerde çekme ve bırakma gerilimlerinin bulunmasında çalışma gerilimi etiketinde yazılı olsa da röle bu gerilim kullanılan bağlantı şeması değerinin altında çalışmaz diye bir kural yoktur. Yani 12 V'luk bir röle 9-10 V'ta da çeker. Düşük voltajda çekme, paleti geri çeken yayın gerdirme kuvvetine bağlıdır. Bir rölenin çekme geriliminin minimum değeri deneyle anlaşılabilir. Çekme gerilimi deneyin yapılışı: Şekil 9.8'de görüldüğü gibi ayarlı çıkış veren bir DC güç kaynağının uçlarına röle bağlanır. Gerilim sıfır değerinden itibaren yavaş yavaş artırılır. Kontakların konumunu değiştirdiği an, çekme gerilimi olarak belirlenir. Rölelerde bırakma gerilimi: Röleye uygulanan gerilim, kontakları çektirerek paletin konumunu değiştirdikten sonra paleti ikinci konumunda tutabilmek için gerekli güç, çektirmek için gereken güç kadar büyük değildir. Yani, palet çekili durumdayken gerilim belli bir alt değere inene kadar kontaklar konum değiştirmez. İşte bu değere bırakma gerilimi denir. Bu değer her rölede farklı olabilir. Örneğin, 12 V beslemeli bir devrede çalışan rölenin gerilimi 9-10 V seviyesine indirilse dahî kontaklar konum değiştirmez. Rölelerle yapılan çeşitli devreler a. Kontakları iki konumlu röle ile ledlerin çalıştırılması: L2 röle röle B alıcıyı çalıştıran kontak A 1 kW Şekil 9.9: Kontakları iki konumlu röle ile ledlerin çalıştırılması B mühürleme kontağı alıcı (motor) AC ya da DC besleme 12 V + L1 stop (0) start (I) Şekil 9.9'da görüldüğü gibi bobin enerjisizken normalde kapalı kontaktan akım geçer ve L1 yanar. B butonuna basıldığında ise normalde kapalı kontak açılır ve normalde açık kontak kapanarak L2'nin yanmasını sağlar. Butondan elimizi çektiğimizde ise L2 söner, L1 tekrar yanar. +12 V Şekil 9.10: Motorun "kontak mühürlemeli" olarak çalıştırılması b. Motorun kontak mühürlemeli olarak çalıştırılması (start - stop butonlu kumanda devresi): Şekil 9.10'da görüldüğü gibi start (I) butonuna basıldığında röle bobini mıknatıslanarak A ve B kontaklarının konumunu değiştirir ve motor çalışmaya başlar. Start butonundan elimizi çeksek bile motor durmaz. Çünkü rölenin (-) beslemesi A kontağı üzerinden sağlanır. Burada A kontağına mühürleme kontağı adı verilir. Stop (0) butonun basıldığında ise röle bobinin (-) beslemesi kesileceğinden motor durur. 114 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com fren müşiri park lâmbası anahtarı far anahtarı B. Reed (dil kontaklı) röleler Cam gövde içine konmuş minik kontaklara sahip dil kontaklar elemanlara reed röle denir. Reed cam gövde rölelerde havası alınmış şeffaf cam ya da başka bir maddeden yapılmış olan muhafaza içinde dil kontaklar cam gövde bulunan demir-nikel alaşımı Resim 9.3: Çeşitli reed (dil) röleler mini kontakların konumu sabit mıknatıs ya da elektromıknatısla değiştirilir. Resim 9.3'te cam gövdeli reed rölelerin yapısı bobin verilmiştir. S doğal U Reed rölelerde kontakların mıknatıs konumu şekil 9.11'de görüldüğü gibi doğal mıknatısla ya da şekil Şekil 9.12: Reed rölelerin Şekil 9.11: Reed rölelerin 9.12'de görüldüğü gibi kontağının konumunun elekkontağının konumunun sabit tromıknatıs ile değiştirilmesi elektromıknatıs ile mıknatıs ile değiştirilmesi değiştirilebilmektedir. reed röle Uygulamada kullanılan reed kapı rölelerin kontaklarının çekme ve pervazı kapı bırakma zamanı 0,5 milisaniye, çalışma sayısı ise 1-2 milyon doğal mıknatıs adet dolayındadır. Bazı model Şekil 9.13: Reed rölelerin alarm elemanı olarak kapıya bağlanışı reed rölelerde akım geçişini kolaylaştırmak amacıyla +12 V kontakların bulunduğu bölüm 1 KW % 97 azot ve % 3 hidrojen led1 karışımı gaz ile sol far doldurulmaktadır. 1 KW Son yıllarda yaygınlaşmaya led2 başlayan güvenlik amaçlı alarm sağ far sistemlerinin kimi modellerinde 1 KW bina giriş kapısına şekil 9.13'te led3 görüldüğü gibi reed röle ve s ol 1 KW mıknatıs yerleştirilmekte, kapı park led4 açıldığında mıknatıs röleden uzaklaştığı anda kontak sağ park 1 KW konumunu değiştirmekte ve led5 dijital temelli ana devre sol fren uyarılmaktadır. reed röle 1 KW Çok katlı konutlara kurulan led6 asansörlerin istenen katta sağ fren durabilmesi için eskiden sınır anahtarları kullanılıyordu. Şekil 9.14: Reed röleli taşıt lambalarını kontrol eden devre Ancak daha düzgün çalıştığı için reed röleli yaklaşım anahtarı ve mıknatıstan oluşan algılama düzeneği de kullanılmaya başlanmıştır. Bu sistemde reed röleli eleman sabit durmakta, asansör kabinine bağlı olan mıknatıs manyetik alan ile kontakların konum değiştirmesini sağlamaktadır. Reed röleli taşıt lambalarını kontrol eden devre: Şekil 9.14'te verilen devre ile taşıtların, far, fren, park lambalarının çalışıp çalışmadığı anlaşılabilir. Herhangi bir lambayı yakan 115 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com anahtar kapatıldığında, geçen akım reed röle üzerine sarılmış bobinde bir manyetik alan doğurur. Bobinde oluşan manyetik alan reed rölenin kontağının konumunu değiştirir ve ledi çalıştırır. a nüve b bob in bak ır halka 12 3 4 palet 5 6 kontaklar 7 8 bob in enerjili bob in enerjisiz C. Kontaktörler 7 3 5 1 a Büyük güçlü elektromanyetik bobin anahtarlara kontaktör denir. Bu elemanlar yapı ve çalışma ilkesi bakımından rölelerin 8 2 4 b 6 benzeridir. Yani, kontaktörün normalde normalde açık kapalı yapısında şekil 9.15'te kontaklar kontaklar görüldüğü gibi bobin, nüve, palet, kontak gibi elemanlar Şekil 9.15: Kontaktörlerin yapısı mevcuttur. Kontaktörlerin rölelerden tek farkı, yüksek akımlı alıcılarda kullanılıyor olmalarıdır. Mini rölelerin kontak akımları 1-16 A arası değerlere dayanabilecek şekildedir. Kontaktörlerin kontak akımları ise çok daha yüksek olabilmektedir. kontaklar kumanda kontakları güç kontakları Kontaktörler, 1 ve 3 fazlı motor, ısıtıcı, kaynak makinesi, trafo vb. gibi bob in alıcıların otomatik olarak kumanda edilmesinde kullanılır. Bu elemanların bobinlerinin gerilimleri DC ya da AC olarak 24-48-220-380 V olabilmektedir. Kontaktörlerde elektromıknatısı oluşturan bobinlerin içindeki nüve bir yüzeyi yalıtılmış, silisyum katkılı ince sacların birleşiminden oluşmuştur. Şekil 9.16: Kontaktörlerde kontakların Sacların bir yüzeyinin yalıtılmasının ve konumunun değişiminin gösterilişi silisyum katkısı yapılmasının nedeni nüvenin kayıplarının (fuko ve histeresiz) azaltılmasını sağlamaktır. Kontaktörlerde iki tip kontak mevcuttur. Bunlar, I. Güç kontakları, II. Kumanda kontaklarıdır. Güç kontakları yüksek akıma dayanıklı olup, motor vb. alıcıları çalıştırmak için kullanılır. Kumanda kontakları ise, termik, zaman rölesi, ısı kontrol rölesi, mühürleme vb. gibi düzeneklerin çalıştırılmasında görev yapar. Şekil 9.16'da kumanda ve güç kontaklarının değişimi gösterilmiştir. Otomatik kontrol sistemlerinde kullanılan kontaktörler, beslenecek olan alıcının tipine, gerilimine, akımına göre, kontaktör kataloglarına bakılarak seçilir. Şöyle ki; asenkron motorların (indüktif özellikli alıcı) çalıştırılması için üretilmiş olan bir kontaktör reaktif güç kompanzasyonu ile ilgili bir devrede kullanılamaz. Kontaktörlerin kontakları aşırı akıma maruz kalma ya da uzun süreli kullanım sonucunda özelliklerini kaybederek arızalanabilir. Bu durumda kontaktörün tamamı değil sadece kontaklar değiştirilerek onarım yapılabilir. Kontaktör seçimi: Kumandası yapılacak bir motora kontaktör seçilirken çeşitli unsurlara dikkat edilir. Kontaktör seçiminde dikkat edilmesi gereken unsurlar şunlardır: I. Kullanma sınıfı: Kontaktörler çalışma gerilimi, işletme ve kullanma şekillerine göre standart 116 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com hâle getirilerek kullanma sınıfını belirten numara o kontaktörün özelliklerini sağlar. IEC 947-4-1 numaralı standartlara göre kontaktörlerin üretim sınıfları ve kullanım alanları: AC-1 sınıfı kontaktörler: İndüktif olmayan ya da çok az indüktif olan yüklerde kullanılır. AC-2 sınıfı kontaktörler: Bilezikli asenkron motorlara yol vermede kullanılır. AC-3, AC-4 sınıfı kontaktörler: Sincap kafesli asenkron motorların çalıştırılmasında kullanılır. AC-6a sınıfı kontaktörler: Transformatörlerin kumandasında kullanılır. AC-6b sınıfı kontaktörler: Akkor flamanlı lambaların kumandasında kullanılır. DC-1 sınıfı kontaktörler: İndüktif olmayan ya da çok az indüktif olan DC yüklerin beslenmesinde kullanılır. DC-2 sınıfı kontaktörler: DC motorların çalıştırılması ve frenlenmesiyle ilgili devrelerde kullanılır. bir fazlı yarı iletken röle D C b es le m e II. Anma işletme gerilimi: Kontaktörün kumanda edeceği gerilim değeridir. Uygulamada 220-380-500-660 V'luk şebeke gerilimleri bulunmasına rağmen genellikle 220 V ve 380 V'luk gerilim kullanılır. fototransistör yük led giriş devresi V. Anma gücü: Kumanda edilecek alıcının gücüdür. tetikleme devresi çıkış devresi led R-C filtre R DC besleme Ç. Yarı iletken (solid state, SSR) röleler Son yıllarda yaygınlaşmaya başlayan röle çeşididir. Resim 9.4'te dış görünümleri, şekil 9.17'de ise iç yapıları verilen bu elemanlar tamamen yarı iletken temelli elektronik devre elemanları kullanılarak üretilmektedir. Sessiz çalışmaları, ark oluşturmamaları, etrafa istenmeyen manyetik alanlar yaymamaları, güç harcamalarının düşük oluşu, maliyetlerinin kontaktörlerle hemen hemen aynı düzeyde olması, yarı iletken rölelerin ön plana çıkmasını sağlamıştır. triyak tris tör U S çıkış IV. Anma akımı: Kontaktörün güç kontaklarının akım değeridir. Resim 9.4: Yarı iletken röle örnekleri DC besleme III. Kontaktör bobin gerilimi: Bobinin çalışma gerilimidir. Bobinler 24-48-110-220-380 V olabilmektedir. üç fazlı yarı iletken röle fotodiyak V T W Yarı iletken rölelerin çalışma ilkesi: Bir lambaya enerji uygularsak ışık yayar. Bu ışık, LDR, Şekil 9.17: Bir ve üç fazlı yarı fotodiyot, fototransistör, fotodiyak gibi ışığa duyarlı iletken rölelerin yapısı elemanların iletime geçmesini sağlar. Işığa duyarlı elemanın üzerinden geçirdiği akım ile tristör ya da triyak tetiklenecek olursa yüksek akım çeken 117 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com alıcı çalışmaya başlar. İşte bu prensip yarı iletken rölelerde kullanılmaktadır. civa cam tüp bimetal şerit cam tüp cam tüp civa kontaklar kontaklar kapalı kontaklar açık kontaklar kapalı kontaklar açık Şekil 9.18: Civa kontaklı röleler D. Civa kontaklı röleler Otomasyon sistemlerinde kullanılan basit yapılı rölelerdir. Cam muhafaza içinde bulunan kontakların konum değiştirmesi için rölenin gövdesinin şekil 9.18'de görüldüğü gibi yatay hâle getirilmesi gerekir. Yatay hâle gelme işlemi, ısınan bimetalin bükülmesi, mekanik kolların hareketi vb. ile sağlanabilmektedir. E. Motorların korunması Motorların arızalanması iş akışında aksama ve parasal kayıplara neden olur. O nedenle, motoru bozacak etkenler, sargılar yanmadan önlenmelidir. Motorların sargılarının yanmasının bazı nedenleri şunlardır: I. Üç fazlı motorun iki faza kalarak çalışması, II. Mekanik zorlamalarla (mil sıkışması, yatak sarması vb.) çekilen akımın artması, kurma tuşu kumanda III. Şebeke voltajının sürekli olarak normal değerinin altında şebekeden devresini bulunması nedeniyle motorun fazla akım çekmesi, kontrol eden IV. Aşırı yüklerde motorun fazla akım çekmesi, kontak V. Yol alma ve frenleme süresinin uzun tutulması sonucu fazla akım çekilmesi, bob in VI. Motorun çok sık dur kalk yapması, VII. Soğutma düzeninin (pervane, fan) çalışmaması Motor koruma rölesi çeşitleri: Motorlar herhangi bir nedenle normal değerin üzerinde akım çektiğinde sargıların ve tesisatın zarar görmemesi için akımın en kısa sürede kesilmesi gerekir. Motor koruma rölelerinin çeşitleri şunlardır. motora yağ pis ton silindir Şekil 9.19: Pistonlu tip manyetik aşırı akım koruma rölelerinin yapısı a. Manyetik aşırı akım rölesi: Elektrik akımının manyetik alan etkisiyle çalışan röledir. Bu eleman şekil 9.19'da görüldüğü gibi elektromıknatıs, kontak ve geciktirici düzenek olmak üzere üç kısımdan oluşur. Röle devredeyken elektromıknatısın bobininden motorun akımı da geçer. Motor herhangi bir nedenle normalin üzerinde akım çekmeye başlarsa, bobinin oluşturduğu mıknatıslık artar ve nüveyi yukarı doğru çekmek ister. Nüve yavaşlatıcı bir düzenek ile frenlendiğinden hemen yukarı doğru hareket edemez. Alıcının çektiği aşırı akım 1-2 dakika boyunca sürecek olursa piston düzeneği yukarı doğru kaymayı sürdürür. Sonuçta nüve yukarı çıktığından kumanda kontakları konum değiştirerek motoru çalıştıran kontaktörün akımının kesilmesine yol açar. Reset (yeniden kurma) butonuna basıldığı taktirde motor tekrar çalıştırılabilir. b. Termik aşırı akım rölesi: Motorların korunmasında yaygın olarak kullanılan termik aşırı akım röleleri iki farklı şekilde üretilmektedir. Şimdi bunları inceleyelim. I. Bir fazlı motorların korunmasında kullanılan termik aşırı akım rölesi: Her 118 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com kontaktörden kontak (a) kurma (reset) ısıtıcı kontak kurma (reset) bimetal alıcıya kontaktörden ısıtıcı direnç alıcıya (b) bimetal (c ) Şekil 9.20: a) Direkt ısıtmalı tip bir fazlı termik aşırı akım rölesinin yapısı b) Endirekt ısıtmalı tip bir fazlı aşırı akım rölesinin yapısı c) Endirekt ısıtmalı termik aşırı akım rölesinde ısıtıcı tel ve bimetalin görünüşü metalin ısı karşısındaki davranışı farklıdır. Kimi metaller sıcakta çok genleşirken, kimisi ise az genleşir. İşte bu farklılıktan yararlanılarak bimetal adı verilen düzenekler geliştirilmiştir. Bimetal, ısındığında farklı uzunlukta genleşen ayrı cins iki metal şeridin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Bir fazlı alıcılar için tasarlanan termik koruyucular, motor akımı aşırı derecede arttığında ısınarak konum değiştiren bimetal düzeneğinden oluşmaktadır. Bir fazlı alıcıların korunmasında kullanılan termik aşırı akım röleleri iki tipte üretilir. Bunlar: 1. Direkt ısıtmalı termik aşırı akım rölesi, 2. Endirekt (dolaylı) ısıtmalı termik aşırı akım rölesi şeklindedir. Direkt ısıtmalı tiplerde alıcının akımı şekil 9.20-a'da görüldüğü gibi bimetal şerit üzerinden geçer. Bimetalden geçen akım anma (nominal) değerin üzerine çıktığında bimetal ısınır ve bükülür. Bükülme sonucunda ise kontaklar konum değiştirir. Endirekt ısıtmalı tip aşırı akım rölelerinde ise alıcının akımı şekil şebeke 9.20-b ve c'de görüldüğü gibi kontaklar uçları tırnak küçük güçlü bir direnç teli üzerinden geçer. Alıcının akımı kurma anma değerinin üzerine çıktığında (reset) direncin oluşturduğu sıcaklık artar butonu ıs ıtıc ı ve bu ısı direnç telinin içinde direnç bulunan bimetali ısıtır. Isınan bimetal bükülerek kontakların bimetal konumunu değiştirir. II. Üç fazlı motorların korunmasında kul lanı lan motora termik aşırı akım rölesi: Bu tip rölelerde motorun akımı şekil Şekil 9.21: Üç fazlı endirekt ısıtmalı termik aşırı akım rölesinin iç yapısı 9.21'de görüldüğü gibi üç bimetal üzerine sarılmış krom-nikel direnç tellerinden geçmektedir. Termik aşırı akım rölelerinde motor akımı normal düzeydeyken ısıtıcı teller fazla sıcaklık oluşturmadığından bimetaller bükülmez. Ancak alıcının çektiği akım istenilen seviyenin üzerine çıkacak olursa krom-nikel ısıtıcıların yaydığı sıcaklık artarak bimetallerin bükülmesine yol açar. Bükülen bimetaller termik rölenin tırnağını iterek kontaklara konum değiştirtir. Bunun sonucunda ise motoru çalıştıran kontaktörün enerjisi kesilir. Reset (kurma) butonuna basıldığında ise termik aşırı akım rölesi eski hâline döner. Uygulamada kullanılan termik aşırı akım röleleri çeşitli akım değerlerindedir. Buna göre, korunacak bir motor için aşırı akım rölesi seçimi yapılırken, alıcının akımının bilinmesi gerekmektedir. 119 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com akım ayar düğmesi Resim 9.5'te dış görünümleri görülen termik aşırı akım röleleri, düzenli çalışıp duran motorların kurma korunmasında güvenilirdir. Ancak (reset) alıcının çalışma şekli sürekli dur butonu kalklardan oluşuyorsa başka koruyuculara (termistörlü röle vb.) gerek duyulur. Üç fazlı motorların sargılarının bozulmasını (yanmasını) önlemek için çeşitli koruma yöntemleri geliştirilmiştir. Bu yöntemlerden Resim 9.5: Termik aşırı akım rölesi örneği birisi de resim 9.6'da verilen termik ve manyetik korumalı şalterlerdir. Küçük sanayi tesislerinde motorların kumandasının pratik olarak yapılması, devrelerin gayet sade olması istenir. İşte bu gibi yerler için termik ve manyetik korumalı şalterler üretilmiştir. Bu şalterlerin içinde termik (ısıya duyarlı) ve manyetik (manyetik alana duyarlı) iki koruma düzeneği vardır. Motor çalışırken aşırı akım çekmeye başlarsa termik ya da manyetik koruma düzeneklerinden birisi çalışarak alıcıya giden akımı keser. şebeke uçları Resim 9.6: Termik ve manyetik korumalı şalter c. Termistörlü (PTC, NTC) koruma rölesi: Resim 9.7'de görülen PTC ve NTC gibi ısıya duyarlı devre elemanlarını motorların korunmasında kullanabiliriz. Resim 9.7: Motor sargılarını Koruma için yapılmış olan termistörler motor sargılarının yüksek sıcaklığa karşı arasına yerleştirilebilecek biçimde üretilmektedir. korumada kullanılan termistör Termistör rölesinde motora kumanda eden kontaktörün devre dışı edilmesini sağlayan sistem ise elektronik bir devredir. Küçük güçlü ve ucuz tipdeki motorlarda termistörlü koruma sistemi yaygın değildir. Bu yöntem daha çok büyük güçte, hassas ve pahalı motorların elektronik korunmasında kullanılır. devreli M Şekil 9.22'de termistörlü motor röle koruma rölesinin devreye bağlanış şekli verilmiştir. ç. Faz koruma rölesi: Üç faz ile beslenen motorlarda R-S-T fazlarından birisi kesildiğinde motor çalışmaya devam eder. Ancak bu çalışma şekli son derece tehlikeli ve istenmeyen bir durumdur. Çünkü üç faz ile çalışacak şekilde üretilmiş motor iki faza kaldığı zaman şebekeden yüksek akım çekmeye başlar. Yüksek akım ise sargıları ısıtır. Isınan sargılarının izolesi (vernik) eriyerek (kavrularak) kısa (0) (I) Şekil 9.22: Termistörlü motor koruma rölesinin devreye bağlantısı 120 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com devreye neden olur. Kısa devre ise motorun bozulmasına yol açar. İşte bu durumu önlemek için sigorta, termik vb. gibi koruyuculara ilave olarak şekil 9.23'te bağlantısı verilen elektronik yapılı faz koruma rölesi üretilmiştir. Günümüzde üretilen faz koruma röleleri hem çok ucuzlamış, hem de çok işlevli hâle gelmiştir. Şöyle ki; faz koruma röleleri motoru faz kesilmesine, fazların geriliminin ±% 10-20 değişmesine ve sargıların aşırı ısınmasına karşı koruma yapabilmektedir. 2x0,75 mm2 kablo +T (I) PTC M (0) d. Aşırı ve d üşük geri lim rölesi: Asenkron motorlar, ±% 10'luk gerilim değişmelerinde normal çalışırlar. Gerilimin daha fazla yükselmesi ya da Şekil 9.23: Faz koruma rölesinin devreye bağlantısı düşmesi hâlinde, motor akımı artar. Bu durum, sargılarda oluşan ısıyı artırır. Düşük gerilim rölesi, gerilimin, anma değerinin % 10 altına düşmesi hâlinde, aşırı gerilim rölesi ise, gerilimin, % 10 fazla artması hâlinde devreyi açar. Şekil 9.24'te aşırı ve düşük gerilim koruma rölelerinin bağlantı şeması verilmiştir. gerilim ayar potu alıcı M Şekil 9.24: Aşırı ve düşük gerilim koruma rölesinin devreye bağlantısı Şekil 9.25: Faz sırası rölesinin devreye bağlantısı e. Faz sırası rölesi: Bilindiği gibi üç fazlı asenkron motorlarda, fazların ikisi yer değiştirdiğinde rotorun dönüş yönü değişmektedir. Motorun devir yönünün istem dışı olarak değişmesinin istenmediği tesislerde (asansör, kompresör, pompa vb.) elektronik yapılı faz sırası rölesi kullanılır. Bu röleler iki fazın yeri değiştiğinde motoru devreden çıkartırlar. Şekil 9.25'te faz sırası rölesinin bağlantı şeması verilmiştir. Sigortalar: Alıcının çektiği akım aşırı yükseldiğinde, herhangi bir maddî zarar olmaması için devreyi açan elemanlara sigorta denir. Günümüzde, buşonlu (D tipi), otomatik, bıçaklı (NH) tip ve cam sigortalar elektrik tesislerinin ve alıcıların korunmasında kullanılmaktadır. Resim 9.8'de 121 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com uygulamada kullanılan sigortalar görülmektedir. Sigorta çeşitleri a. Buşonlu sigortalar: Buşon kapağı, buşon, viskontak ve gövdenin birleşmesinden oluşmuş koruma aracıdır. Şekil 9.25'te (c) (a) (b) buşonlu sigortaların yapısı Resim 9.8: a) Buşonlu b) Otomatik c) Bıçaklı sigortalar görülmektedir. Uygulamada kullanılan buşonlu sigortalar L (B) ve G (C) tipi olmak buşon üzere iki tipte üretilmektedir. L tipi kapağı sigortalar aydınlatma ve priz tesislerinde kullanılırken, G tipi buşon sigortalar ise motor devrelerinde kullanılır. L tipi sigortalar aşırı akım durumunda hemen atar. G tipi olanlar viskontak ise gecikmeli olarak devreyi açar. Motorlar kalkış anında normal akımlarından bir kaç misli değerde aşırı akım çekerek çalışmaya gövde başladıklarından bu alıcılarda gecikmeli atan sigortalar kullanılır. Resim 9.9: Viskontak Şekil 9.26: Buşonlu Elektrik tesisleri yönetmeliğine örnekleri sigortaların yapısı göre atık buşonlu sigortalara tel sarmak yasaktır. Ancak yasağa rağmen halkımızın büyük bir bölümü bilinçsizce tel sarma yoluna gitmektedir. Buşonlu sigortaların parçaları Gövde: Sigortayı muhafaza eden porselen kısımdır. Bunlar, 25-63-100-200 A lik değerlerde üretilmektedir. Şekil 9.26'ya bakınız. Viskontak: Gövdenin dip kontağının bulunduğu kısma takılan küçük parçadır. Porselen gövdeli ve yuvalı olarak üretilen viskontaklar daha iyidir. Çünkü bu modeller gövdeye istenilenin dışındaki amperaja sahip buşonun takılmasını önler. Resim 9.9'a bakınız. Buşon: Eriyen teli muhafaza eden kısımdır. Buşonlar standart akım değerlerinde üretilirler. Buşon akımları: 6-10-16-20-25-35-50-63-80-100-200 A'dir. Buşonlu sigortalarda kullanılan porselen gövdenin içinde, aşırı akım geçmesi anında eriyip kopan bir tel mevcuttur. Buşon gövdesi içinde bulunan bu telin yaydığı ısıyı azaltmak için soğutma amaçlı olarak kuvars kumu kullanılır. Buşonların arka kısmında bulunan metal şapkanın ortasında renkli pulcuklar vardır. Bunlara bakılarak da buşonun kaç amperlik olduğu anlaşılabilmektedir. Sinyal pulcuklarının renklerinin akım değerleri: 6 A: Yeşil, 10 A: Kırmızı, 16 A: Gri, 20 A: Mavi, 25 A: Sarı, 35 A: Siyah, 50 A: Beyaz, 63 A: Bakır rengi, 80 A: Gümüş rengidir. Buşon kapağı: Buşonu muhafaza eden kısım olup, 25-63-100-200 A'lik değerlerde üretilmektedir. Şekil 9.26'ya bakınız. b. Anahtarlı tip otomatik sigortalar: Bu tip sigortalar termik ve manyetik koruma 122 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com düzenekli olarak üretilmektedir. Termik koruma bimetal esaslıdır. Devreden aşırı akım geçince bimetal bükülerek akım geçişini sağlayan kontakları açar. Manyetik koruma ise aşırı akım geçmesi durumunda elektromıknatıs hâline gelen kalın kesitli bobinin nüveyi hareket ettirerek kontakları açtırması esasına dayanmaktadır. Resim 9.10'da otomatik sigortaların iç yapısı verilmiştir. Otomatik sigortalar da L ve G tipi olmak üzere iki tipte üretilir. Uygulamada kullanılan otomatik sigortalar 0,5-1-1,62,4-6-10-16-20-25-35-40-4550 A'lik değerlerde üretilmektedir. ark hücresi çıkış manyetik açma düzeneği mandal açma kapama mekaniği ark kanalı kontaklar gövde termik açma düzeneği giriş Resim 9.10: Otomatik sigortaların iç yapısı Üç fazlı motorların korunmasında kullanılan otomatik sigortaların mandalları birbirine akuple edilir (bağlanır). Bu sayede fazın birisinin bağlı olduğu sigorta attığında üç fazın akımı da kesilir. bıçaklı sigorta buşonu c. Bıçaklı (NH) sigortalar: Sanayi tesislerindeki yüksek akımlı alıcıların korunmasında kullanılan sigorta çeşididir. Bu sigortalar resim 9.11'de görüldüğü gibi buşon ve altlığın birleşiminden oluşur. Bıçaklı sigortaları kolayca söküp takmak için resim 9.12'de görülen ellik adlı pensler kullanılır. ergiyen tel NH sigortalar taşıdıkları akıma göre şu boylarda üretilirler: Boy Buşon akımı Altlık akımı NH00 NH01 NH02 NH03 NH04 (sıfır boy) (bir boy) (iki boy) (üç boy) (dört boy) 6-100 A 35-160 A 80-250 A 100-400 A 315-630 A 160 A 160 A 250 A 400 A 630 A altlık Resim 9.11: Bıçaklı sigortaların parçaları ellik Asenkron motor devrelerinde sigorta ve termik seçimi: Hatları ve alıcıları korumak için kullanılan sigorta, termik aşırı akım rölesi gibi elemanlar rastgele seçilmez. Bu işlem yapılırken yönetmeliklere ve alıcının özelliklerine dikkat edilir. Örneğin konutlarda lambaları korumak için 6 A'lik sigorta yerine 25 A'lik sigorta kullanılamaz. 123 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Resim 9.12: Bıçaklı sigorta elliği Tesislerde sigorta seçme işlemi yapılırken selektivite kuralına dikkat edilir. Şöyle ki; tesisin en başında bulunan sigortanın akım değeri en büyük, en son panoda bulunan sigortanın değeri ise en küçük olur. Başka bir deyişle ana panodaki sigortanın değeri tâli tablodaki sigortanın değerinden yüksek olur. Termik aşırı akım rölesi seçimi yapılırken alıcının akım değeri göz önüne alınır. Yani 3 A Çizelge 9.1: Asenkron motorlar için sigorta, termik ve iletken seçim cetveli çeken bir motora 20 A'lik termik aşırı akım rölesi takılmaz. Bu hem maliyeti yükseltir, hem de motoru korumaz. Motorların korunmasında kullanılan sigorta ve termik değerlerine ilişkin örnek: Motor besleme tesisatlarında kullanılacak malzemelerin değerleri belirlenirken hazır tablolardan yararlanılır. Çizelge 9.1'den yararlanılarak, 7,5 kW'lık bir asenkron motorda kullanılacak elemanların değerlerini belirleyecek olursak: Motor gücü: 7,5 kW (10 HP), Motorun çektiği anma akımı: 15,6 A, Motorun beslenmesinde kullanılması gereken iletkenin kesiti: 6 mm2, Termik aşırı akım rölesinin akım değerini ayarlama sınırları: 11-16 A, Motoru besleyen hatta bağlanacak gecikmeli tip sigortanın akım değeri: 25 A'dir.. F. Kumanda devre elemanlarının tanıtılması ve otomatik kumanda şemalarının çizimi Endüstriyel tesislerde kullanılan motorların kumandası çeşitli şekillerde yapılabilmektedir. Bunları sınıflandıracak olursak: I. Basit şalter ve anahtarlarla kumanda, II. Pako (paket) şalterlerle kumanda, III. Termik korumalı şalterlerle kumanda, R S IV. Termik ve manyetik korumalı şalterlerle T kumanda, V. Kontaktörlerle kumanda, VI. Yarı iletken (tristör, triyak, SSR) devre elemanlarıyla kumanda yöntemleri sıralanabilir. Basit şalter ve pako şalterlerle yapılan kumanda günümüzde yavaş yavaş uygulamadan kalkmakta ya da üretim süreçlerinin karmaşık olmadığı tesislerde kullanılmaktadır. Şekil 9.27: Pako şalterle üç fazlı motorun Kontaktörlerle yapılan kumanda çok işlevsel çalıştırılmasının basit olarak gösterilişi (fonksiyonel) olabildiğinden geniş bir kullanım alanına sahiptir. 124 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Yarı iletken esaslı devre elemanlarıyla kumanda ise son bir kaç yıldır yaygınlaşmaya başlamıştır. Solid state olarak da adlandırılan yarı iletken kontaktörler çok güvenli çalıştıklarından, modern tesislerin elektrik aksamlarında büyük kolaylıkları beraberinde getirmektedir. Bilgisayar teknolojisinin otomasyon sistemlerine bir uyarlaması şeklinde tanımlanabilen PLC (programlanabilir lojik kontrol) alanındaki gelişmelerin sonucunda, yarı iletken (tristör, triyak vb.) elemanlarla yapılan kumanda sistemleri de öne çıkmaya başlamıştır. 3-4 açık 3-4 kapalı birinci konum 3-4 kapalı ikinci konum üçüncü konum Şekil 9.28: Pako şalter kontaklarının konumunun değişmesinin şekillerle gösterilmesi start 1/2 3/4 5/6 kırık ok Paket (pako) şalterler: Bir eksen etrafında dönebilen, ard arda dizilmiş, birkaç dilimden oluşan çok konumlu şalterlere paket şalter denir. Paket şalterlerin her diliminde, iki, üç ya da dört kontak bulunur. İstenilen kontak sayısını elde etmek için, uygun sayıda dilim ard arda monte edilir. Kontakların açılması ya da kapanması şekil 9.28'de görüldüğü gibi dilimler üzerindeki çıkıntılar sayesinde olur. Paket şalterlerin ambalajının içerisinde, bağlantı şemaları ve çalışma diyagramı vardır. Diyagramlar, şalterin kontak konumları hakkında bilgi vermek üzere hazırlanır. start Şekil 9.29: Bir fazlı yaylı pako şalterin çalışma diyagramı Bir fazlı pako şalterin çalışma diyagramı: Şekil 9.29'da verilen pako şalter diyagramının sol üst köşesinde bulunan 0-1-start şalterin üç konumlu olduğunu gösterir. Diyagramlarda, mandalın konumunun yazıldığı satırla, kontağın gösterildiği sütunun kesiştiği kare, ya boş bırakılır, ya da içine (X) işareti konulur. Kare boş bırakıldığında, şalterin o konumunda, ilgili kontağın açık olduğu anlaşılır. Şayet kontak o konumda kapalı ise, kare içine bir (X) işareti konulur. Şekil 9.29'daki diyagramda, şalterin sıfır (0) konumunda, üç kontağının da açık olduğu, (1) konumunda (1-2) ve (3-4) nolu kontağın kapalı, (5-6) nolu kontağın açık olduğu, start konumunda ise, üç kontağın da kapalı olduğu anlaşılır. İki çarpı (X) işareti arasındaki çizgi ise, (1-2) ve (3-4) numaralı kontakların birinci konumdan start konumuna geçildiğinde, hiç açılmadan kapalı kaldığını belirtir. Diyagramda 1 ve start konumları arasında bulunan kırık ok ise, mandaldan elimizi çektiğimizde, yay aracılığı ile start konumundan 1 konumuna geri dönüş olduğunu belirtir. Kontaktörlerle yapılan motor kontrol (otomatik kumanda) devreleri: Motorlara kumanda etmek için kullanılan devreler, sistemin kolayca anlaşılması ve montajın doğru olarak yapılabilmesi için 125 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com iki ayrı şema hâlinde çizilerek gösterilir. Şema çizme işleminde standartlaşmış semboller ve kurallar geçerlidir. Uygulamada kullanılan motor kumanda devreleri Amerikan, Alman, Rus, Fransız ve Türk (TSE) standartlarına göre çizilmektedir. Amerikan standardında çizilmiş devrelerin öğrenilmesi kolay olduğundan bu standarda göre çizilmiş şemalar yaygın olarak kullanılmaktadır. Ülkemizdeki sanayi tesislerinin büyük bir bölümünde ise Alman standartlarına göre çizilmiş kumanda şemaları karşımıza çıkmaktadır. Rus, Fransız ve Türk standartlarına göre çizilmiş kumanda devreleri büyük oranda Alman standardına göre çizilmiş şemalara benzemektedir. Amerikan ve Alman standardına göre çizilmiş devrelerin öğrenilmesi endüstriyel kontrol donanımlarının montaj ve onarımlarının yapılabilmesi için yeterlidir. Çizelge 9.2'de kumanda devrelerinin çiziminde kullanılan semboller verilmiştir. Motor kontrol devreleri üç farklı şekilde ifade edilmektedir Sembolü Kumanda elemanının adı TSE Amerikan Alman Start (başlatma) butonu Stop (durdurma) butonu Jog butonu Kontaktör, röle bobini Normalde açık kontak Normalde kapalı kontak Konum değiştirme kontağı Düz zaman rölesi bobini Ters zaman rölesi bobini Normalde açık, zaman gecikmeli kapanan kontak Normalde kapalı, zaman gecikmeli açılan kontak Normalde açık, zaman gecikmeli açılan kontak Termik aşırı akım rölesi I. Kumanda devresi: Kontaktörlerin nasıl çalıştığını gösteren devredir. II. Güç (kuvvet) devresi: Motorların nasıl çalıştığını gösteren devredir. III. Birleşik devre: Kontaktörlerin ve motorların nasıl çalıştığını birlikte gösteren devredir. Birleşik olarak çizilmiş devreler karmaşık yapıda olduğundan az kullanılmaktadır. Kumanda devre şemalarında kullanılan elemanların adlandırılması: Otomatik kumanda devreleri çizilirken kullanılan semboller çeşitli harfler kullanılarak adlandırılır. Yaygın olarak kullanılan adlandırmalar şu şekildedir: C, M, N, I, İ, G: Kontaktör, d, TR, ZR: Zaman rölesi, e, OL, AA: Sigorta, koruma rölesidir. Termik aşırı akım rölesi kontağı Üç fazlı asenkron motor direkt endirekt M Sinyal lâmbası Sigorta (buşonlu) Sınır anahtarı kontağı (normalde açık) Sınır anahtarı kontağı (normalde kapalı) Transformatör Bağlantı klemensi Çizelge 9.2: Otomatik kumanda devre şemalarında kullanılan bazı elemanların sembolleri 126 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Otomatik kumanda devrelerinde kullanılan elemanlar Butonlar: Devrenin çalışmasını başlatmak ve durdurmak amacıyla kullanılan elemanlardır. a. Start butonu: Çalıştırma (başlatma) butonudur. Bu butonlarda kontak normalde açıktır. Butona basılınca açık olan kontak kapanır. Buton üzerinden etki kaldırıldığında kapanan kontak hemen açılır. Bunlara anî temaslı buton da denir. makara makara start stop butonu stop Resim 9.13: Buton örnekleri start butonu jog butonu Şekil 9.30: Buton sembolleri b. Stop butonu: Durdurma butonudur. Bu butonlarda kontak normalde kapalıdır. Butona temas edilince kapalı olan kontak açılır, temas olduğu sürece açık kalır. Butondan temas kalkınca kontaklar normal konumunu alır. Resim 9.14: Sınır anahtarı normalde açık normalde kapalı c. Jog (iki yollu) buton: Start ve stop butonunun birleşiminden oluşmuştur. Kapalı kontak stop butonu olarak, açık kontak ise start butonu olarak kullanılır. ik i konumlu Sınır anahtarları (limit switch): Mekanik bir etkiyle Şekil 9.31: Sınır anahtarı kontakları konum değiştiren elemanlardır. Resim 9.14'te görülen sembolleri (ABD normu) sınır anahtarları çeşitli boyut ve tiplerde yapılırlar. Fabrikalardaki yürüyen bantlı üretim sistemlerinde, asansörlerde karşımıza çıkan bu elemanların yapısı basittir. Sınır anahtarları çalışma şekilleri bakımından anî temaslı ve kalıcı tip sınır anahtarı olmak üzere iki tipte üretilirler. makara yük arabası sınır anahtarı sınır anahtarı sınır anahtarı konum değiştirici sınır anahtarı Şekil 9.32: Bant üzerinde hareket eden arabanın kontrolünün sınır anahtarlarıyla yapılışı Anî temaslı sınır anahtarlarında hareketli parça pime ya da makaraya çarptığında kontaklar konum değiştirir. Hareketli parçaya gelen basınç kalktığında ise yay aracılığıyla kontaklar ilk konuma döner. Kalıcı tip sınır anahtarlarında kontaklar basınç etkisiyle konum değiştirir. Pime gelen basınç kalktığında ise kontaklar aynı konumda kalır. Kontakların konumunun değişmesi için pime tekrar basınç gelmesi gerekir. (Bu durumu tükenmez kalemlerin uç kontrol düzeneğine benzetebiliriz.) Şekil 9.32'de bant üzerinde hareket eden arabanın kontrolünün sınır anahtarlarıyla yapılışı görülmektedir. Zamanlayıcılar (zaman röleleri): Besleme uçlarına gerilim uygulanınca ya da kesilince ayarlanan sürelerde kontakları konum değiştiren elemanlara zaman rölesi denir. 127 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Zaman rölesi çeşitleri (çalışma şekline göre sınıflandırma) a. Çekmede gecikmeli (düz) zaman rölesi: Besleme uçlarına gerilim uygulanınca ayarlanan süre sonunda, normalde kapalı kontağı açılan, açık kontağı kapanan röledir. b. Düşmede gecikmeli (ters) zaman rölesi: Besleme uçlarına gerilim uygulanınca anî olarak kontaklar konum değiştirir. Röle enerjili kaldığı sürece bu konum muhafaza edilir. Enerji kesilince, ayarlanan süre kadar enerjili durumdaki konum korunur. Gecikme süresi sonunda kontaklar normal konumunu alır. c. Flaşör zaman rölesi: Bobini enerjilendiği andan itibaren ayarlanan süre kadar sonra tekrar ilk konumuna dönen zaman röleleridir. Bu tip zaman röleleri aç-kapa işlemini enerjili kaldıkları süre boyunca yaparlar. ç. Yıldız/üçgen zaman rölesi: Büyük güçlü motorlarda kalkış akımını düşürmek için yıldız/üçgen yol verme yöntemi kullanılır. Kalkış akımını düşürmek için motor önce yıldız bağlanır. 2-4 saniye geçtikten sonra yıldız kontaktörü devreden çıkar ve üçgen bağlantıyı sağlayan motor devreye girer. Resim 9.15: Uygulamada kullanılan çeşitli zaman röleleri d. Enversör (sağ sol) rölesi: Bir motorun istenilen sürelerde sağa ve sola döndürülmesini sağlamak için geliştirilmiş olan elektronik yapılı rölelerdir. Röle üzerinde bulunan ayarlı dirençlere (pot) kumanda edilerek alıcının sağa ya da sola dönüş ve bekleme süreleri ayarlanabilmektedir. Zamanlayıcıların iç yapıya göre sınıflandırılması a. Pistonlu zaman rölesi, b. Motorlu zaman rölesi, c. Termik zaman rölesi, ç. Termistörlü zaman rölesi, d. Kondansatörlü doğru akım zaman rölesi, e. Elektronik yapılı zaman rölesi Yukarıda sıralanan altı çeşit zaman rölesinin ilk beş Resim 9.16: Sinyal lâmbaları modeli günümüzde pek üretilmemektedir. Elektronik devre elemanlarının ucuzlaması sonucu elektronik tip zaman röleleri yaygınlaşmıştır. Elektronik devreli zaman röleleri transistörlü ya da entegreli olabilmektedir. Bu tip zaman rölesi devreleri 6. bölümde anlatılmıştır. Sinyal lambaları: Neon lambasından yapılan bu elemanlar tesiste enerjinin olup olmadığını göstermek amacıyla kullanılırlar. Sinyal lambalarının renkleri yeşil, sarı, turuncu, kırmızı vb. şeklindedir. Bu lambaların duylu tiplerine direnç bağlanmaz. Duysuz tip neon lambalar ucuz olduğundan, sinyal (göz) lambalarında çok karşımıza çıkar. Bunların 220 voltta çalışabilmesi için 100 kW- 150 kW'luk sabit dirençler neon lambaya seri olarak bağlanır. Kontaktörlü motor kontrol (otomatik kumanda) devre örnekleri a. Üç fazlı asenkron motorların bir start bir stop butonuyla kumandası: Şekil 9.33-a'da verilen devrede start butonuna basılınca kontaktörün bobini enerjilenerek mıknatıs hâline gelir. Mıknatıslanan bobin paleti çekerek kontakların konum değiştirmesini sağlar. Normalde açık durumda olan (NO, 128 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Normal open) kontaklar normalde kapalı (NC, Normal closed) konuma geçince motor çalışmaya başlar. Start butonundan elimizi çeksek bile motor çalışmasını sürdürür. Çünkü kontaktör gövdesi üzerinde bulunan dördüncü normalde açık kontak ile start butonu uçları köprülenmektedir. Kontaktör kontaklarıyla yapılan bu işleme Şekil 9.33: Üç fazlı asenkron motorların bir start bir stop butonuyla çalıştırılmasının, a) Amerikan normlarına göre mühürleme adı verilir. Devre çalışırken kumanda devresi b) Amerikan normlarına göre güç devresi stop butonuna basılacak olursa motor durur. Şekil 9.34'te üç fazlı asenkron motorların bir start bir stop butonuyla çalıştırılmasına ilişkin devrenin TSE ve Alman normuna göre çizilmiş şemalar verilmiştir. e2 R S T e2 C (0 ) (I) (a) (c) (b) (ç) Şekil 9.34: Üç fazlı asenkron motorların bir start bir stop butonuyla çalıştırılmasının, a) TSE (Türk) normlarına göre kumanda devresi b) TSE (Türk) normlarına göre güç devresi c) Alman normlarına göre kumanda devresi ç) Alman normlarına göre güç devresi c. Üç fazlı asenkron motorların kesik ve sürekli olarak çalıştırılması: Şekil 9.36'da verilen devre ile herhangi bir motoru iki şekilde çalıştırabiliriz. Başlatma (start) butonuna basıldığında motor sürekli olarak devrede kalır. Kesik çalıştırma (jog) butonuna basılı ise motor buton basılı olduğu süre boyunca çalışır. ç. Üç fazlı asenkron motorların kontak kilitlemeli (emniyetli) olarak ileri-geri çalıştırılması: Şekil Şekil 9.35: Üç fazlı asenkron motorların iki start iki stop butonuyla çalıştırılmasına ilişkin kumanda ve güç devrelerinin ABD normlarına göre çizilmesi 9.37'de verilen devreyle motor iki yöne de döndürülebilir. İleri kontaktörü çalışırken geri kontaktörünün devreye girmesini önlemek için, kontaktörlere seri olarak normalde kapalı emniyet kontakları (İ ve G) bağlanmıştır. Bu sayede ileri kontaktörü çekik durumdayken geri kontaktörüne seri bağlı bulunan normalde kapalı İ kontağı açılır. Geri startına basılsa dahî geri kontaktörü çalışamaz. 129 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Eğer emniyet amaçlı kontaklar bağlanmayacak olursa iki kontaktörde aynı anda devreye girebilir. Bu ise fazların çakışmasına yol açarak sigortaları attırır. Şekil 9.36: Üç fazlı asenkron motorların kesik ve sürekli çalıştırılmasına ilişkin kumanda ve güç devrelerinin ABD normlarına göre çizilmesi R Mp durdurma (stop) Durdurma İ İ İ İ G İ M güç devresi Şekil 9.37: Üç fazlı asenkron motorların kontak kilitlemeli olarak ileri ve geri yönde çalıştırılmasına ilişkin kumanda ve güç devrelerinin ABD normlarına göre çizilmesi d. Üç fazlı asenkron motorların bir süre çalıştırılıp durdurulması: Şekil 9.38'de starta basılınca kontaktör enerjilenir. Alıcı çalışmaya başlar. Zaman rölesinin kontakları ayarlanan süre sonunda konum değiştirince kontaktöre seri bağlı zaman rölesi kontağından akım geçmeyeceğinden alıcı durur. Motor kalkış akımını düşürücü kumanda devreleri: 4 kW'tan büyük güçlü motorlar kalkış Şekil 9.38: Üç fazlı asenkron motorların bir süre çalıştırılıp durdurulmasına ilişkin kumanda ve güç devrelerinin ABD ve anında normal akımlarından 4-10 TSE (Türk) normlarına göre çizilmesi kat daha fazla akım çektiklerinden besleme sistemlerinde istenmeyen voltaj düşmelerine neden olabilirler. İşte bu nedenle düşük akımla kalkışı sağlayan devreler kullanılır. Uygulamada en çok yıldız/üçgen yol verme devresi yaygındır. Bu yöntemde, motorun sargıları önce yıldız olarak bağlanır. 2-4 saniye sonra motor normal devrine ulaşınca sargıların yıldız bağlantısı otomatik olarak açılıp üçgen bağlantı yapılır Zaman röleli yıldız/üçgen yol verme devresi: Şekil 9.39'da verilen devrede başlatma butonuna basılınca M ve yıldız kontaktörüyle zaman rölesi çalışmaya başlar. 2-4 s sonra zaman rölesi normalde kapalı gecikmeli açılan (GA) kontağını açar, gecikmeli kapanan (GK) kontağını ise kapatır. Zaman rölesinin kontaklarının konumunun değişmesiyle birlikte yıldız kontaktörü devreden çıkar ve üçgen kontaktörü devreye girer. 130 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Motorların frenlenmesi: Asansör, R S T vinç, torna tezgâhı vb. gibi durdurma başlatma sistemlerin anî olarak durabilmesi için şekil 9.40'ta görülen fren düzenekleri geliştirilmiştir. Uygulamada en çok kullanılan durdurma yöntemi balatalı frenlemedir. Bu sistemde motora enerji uygulandığı anda fren bobini de enerjilenir ve balatalar açılarak rotorun dönüşü başlar. Motorun enerjisi kesilince fren bobini de akımsız kalır. Bu durumda sert yaylarla itilen balatalar rotoru sıkıca kavrayarak rotoru hemen durdurur. Şekil 9.39: Üç fazlı asenkron yıldız/üçgen çalıştırılmasına ilişkin Dinamik frenleme adı verilen kumanda ve güç devresinin ABD normlarına göre çizilmesi yöntemde ise dönmekte olan motorun AC akımı kesildikten sonra kısa süreli olarak DC akım uygulanır. Stator sargılarına DC'nin uygulanmasıyla birlikte, statik (değişmeyen, durgun) manyetik alan oluşur. Bu ise rotoru hemen durdurur. Dinamik frenleme yöntemi daha çok yatay hareket eden sistemlerde kullanılır. diyotlar Şekil 9.40: Balatalı frenlemenin yapısı Üç fazlı asenkron motorların dinamik frenleme yöntemiyle durdurulması: Şekil 9.41'de verilen şemada starta basılınca motor çalışır. Stop butonuna çok yavaş olarak dokunulursa DF kontaktörü devreye giremez ve motor belli bir süre döndükten sonra durur. Stop butonuna hızlıca (kuvvetlice) basılırsa M kontaktörü devreden çıkarken, DF kontaktörü ve ZR devreye girer. DF'nin enerjilenmesi trafonun çalışmasını sağlar. Trafonun çıkışındaki AC gerilim diyotlar tarafından doğrultularak motorun sargılarına uygulanır. AC ile çalışacak şekilde üretilmiş asenkron motorun stator sargılarına DC uygulandığı anda, motorun stator sargılarda durgun bir manyetik alan oluşur. Zaman rölesi sayesinde 1-4 saniye gibi çok kısa bir süre boyunca DC akımın uygulandığı motorun devir sayısı hemen sıfır değerine iner. Motor durunca zaman rölesi, normalde kapalı kontağını açarak DF kontaktörünü devreden çıkarır. Dinamik frenleme işleminde motora uygulanacak DC gerilimin değeri, durdurulacak motorun özelliklerine göre değişmektedir. 131 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com diyotlar 1N4001 1N5401 12-24 V Şekil 9.41: Üç fazlı asenkron motorların dinamik olarak frenlenmesine ilişkin kumanda ve güç devrelerinin ABD normlarına göre çizilmesi Dinamik frenlemede motora uygulanacak DC'nin gerilim ve gücünün bulunuşu şöyledir: Motor yıldız bağlı olarak çalıştırılıyorsa I. Motorun üç sargısından herhangi birisinin (örneğin U-X) direnç değeri ohmmetreyle ölçülür. Daha sonra bu değer 1,5 katsayısıyla çarpılarak sargıların toplam direnci (RT) hesaplanır. II. Motorun etiketine bakılarak çektiği anma akımı belirlenir. VDC = I.RT denklemi kullanılarak motora uygulanacak DC'nin gerilim değeri bulunur. III. Motoru durdurmada kullanılacak DC güç kaynağının güç değeri ise P = VDC.I denklemiyle hesaplanır. Motor üçgen bağlı olarak çalıştırılıyorsa I. Motorun üç sargısından herhangi birisinin (örneğin U-X) direnç değeri ohmmetreyle ölçülür. Daha sonra bu değer 2'ye bölünerek sargıların toplam direnci (RT) hesaplanır. II. Motorun etiketine bakılarak çektiği anma akımı belirlenir. VDC = I.RT denklemi kullanılarak motora uygulanacak DC'nin gerilim değeri belirlenir. III. Motoru durdurmada kullanılacak DC güç kaynağının güç değeri ise P = VDC.I denklemiyle bulunur. Sorular 1. Kontaktörün iç yapısını çiziniz ve çalışmasını anlatınız. 2. Kontaktörlerin yapısını anlatınız. 3. Bir start, bir stoplu yol verme devresinin kumanda ve güç devresini ABD standartlarına göre çiziniz. 4. Termik aşırı akım rölesinin yapısını çizerek çalışmasını anlatınız. 132 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Bölüm 10: Elektrikli motorlar Giriş: Elektrikli motorlar son derece yaygın bir kullanım alanına sahip hareket üniteleridir. Elektronik sistemlerle yapılan otomasyon donanımlarının iyi bir şekilde kurulabilmesi, bakım onarımının yapılabilmesi için motorların özelliklerinin öğrenilmesi gerekir. mıknatıs voltmetre bobin iletken V Şekil 10.1: Manyetik alan içinde hareket ettirilen iletkende gerilimin oluşumu Şekil 10.2: Bir fazlı AC üreten alternatörün prensip düzeneği A. Alternatör (generatör)'ler N-S manyetik alanı içine konulan iletken şekil 10.1'de görüldüğü gibi yukarı aşağı hareket ettirilirse, iletkenin uçlarında değişken bir gerilim oluşur. N-S manyetik alanı içine konulan bobin şekil 10.2'de görüldüğü gibi döndürülecek olursa dalgalı bir gerilim oluşur. Bobinde oluşan akım ve gerilimin eğrisi sinüs grafiğine benzediğinden sinüsoidal olarak adlandırılır. Şekil 10.3'te N-S alanı içinde döndürülen bobinde oluşan AC'nin şekli verilmiştir. Üç fazlı enerji dağıtım sisteminin yapısı: AC üreten alternatörün içine yerleştirilen bobin bir adet ise elde edilen enerji de tek fazlı olur. Ancak uygulamada kullanılan alternatörlerin içinde şekil 10.4'te görüldüğü gibi birbirine 120° açılı olarak yerleştirilmiş üç bobin vardır. Bu üç bobinin birer ucu köprülenmiş ve elde edilen dördüncü uca nötr hattı denilmiştir. Üç bobinin çıkış uçlarının adları R-S-T'dir. Alternatör içine yerleştirilmiş olan üç sargı şekil 10.4'te görüldüğü gibi, N-S manyetik alanı altından geçirildiği zaman kuvvet çizgilerinin etkisiyle sargıların içindeki elektronlar ve oyuklar hareket etmeye başlayarak akımı oluşturmaktadır. Şekil 10.3: N-S alanı içinde dönen bobinde oluşan AC'nin şekli Şekil 10.4: Üç fazlı alternatörlerin yapısı 133 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Şekil 10.4'te yapısı verilen V, I alternatörün ürettiği elektrik R T S enerjisinin gerilim değeri şekil 10.5'te görüldüğü gibi değişim t (s) gösterir. 3 fazlı alternatörün üç sargısında oluşan gerilimlerin arasında 120°'lik faz farkı (gecikme) olmasının sebebi, sarımların 120° aralıklı olarak Şekil 10.5: Üç fazlı AC'nin sinüsoidal biçimli eğrileri yerleştirilmesidir. Eğer, alternatörün tüm sargıları aynı oyuklara yerleştirilseydi, oluşan akımlar da aynı zaman aralığında aynı değerlerde olurdu. Fakat bu, alıcı olarak kullanılan üç fazlı asenkron motorların çalıştırılmasında zorluk çıkardığından tercih edilmez. Dinamolar (jeneratör, DC üreten makine): Dinamoların yapısı alternatörlere çok benzer. Tek fark, şekil 10.7'de görüldüğü gibi bilezik yerine kolektör (komütatör) dilimlerinin kullanılıyor olmasıdır. Dinamonun bobini dönerken oluşan akımın sürekli tek yönlü akmasını sağlamak için kullanılan kolektör dilimleri AC olarak üretilen akımı DC'ye çevirir. Durumu şöyle açıklayabiliriz: Bobinin N kutbu altından geçen iki kenarı vardır. Bu kenarlara a ve b adını verelim. a kenarı mıknatısın N kutbunun altından geçerken ürettiği gerilim c fırçası aracılığıyla alıcıya ulaşır. b kenarı mıknatısın N kutbu altından geçerken ürettiği gerilim yine c fırçası üzerinden geçerek alıcıya ulaşır. Sonuçta sabit olan fırçalar alıcıdan hep aynı yönde akım geçmesini sağlar. Bobinden DC alabilmek için kolektörler kullanılır. a kolektör Kollektör dilimi Bobinden AC alabilmek için bilezikler kullanılır. c bile z ik b dd Şekil 10.6: AC üretecinin (alternatör) yapısı Şekil 10.7: DC dinamosunun yapısı B. Elektrikli motorlar AC ya da DC elektrik enerjisini dairesel harekete çeviren araçlara motor denir. a. İçinden akım geçen iletken ve bobinin NS manyetik alanı içindeki davranışı: N-S mıknatıs kutupları arasına bir iletken yerleştirilir ve iletkenden akım geçirilirse, iletkenin çevresinde şekil 10.8'de görüldüğü gibi bir manyetik alan oluşur. Oluşan alan ile mıknatısın alanı birbirini iteceğinden, iletken şekil 10.9'da görüldüğü gibi hareket eder. N-S mıknatıs kutupları arasına bir bobin yerleştirilir ve bobinden akım geçirilirse akım Şekil 10.8: İçinden akım geçen bir iletkenin etrafında oluşan manyetik alanın dönüş yönünün gösterilmesi 134 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Şekil 10.9: İçinden akım geçen bir iletkenin N-S alanı içinde hareket edişi bobinin çevresinde oluşan alan ile mıknatısın alanı birbirini iteceğinden, bobin şekil 10.10'da görüldüğü gibi dönmeye başlar. b. DC ve AC ile çalışan motorların parçaları: Elektrikli motorlar çeşitli parçaların birleşiminden oluşur. Şimdi bunları inceleyelim. I. Endüvi: Endüvi, DC dinamo, DC motor ve AC seri motorun dönen kısımdır. Bu eleman, 0,3-0,7 mm kalınlığında çelik saclardan yapılmış silindirik gövde üzerine açılmış oluklara yerleştirilmiş sargılardan oluşmuştur. Endüvi sargılarının uçları bakır dilimlerinden yapılmış olan ve üzerine fırçaların temas ettiği kısma (kolektöre) bağlanmıştır. Şekil 10.11'de endüvinin yapısı verilmiştir. Şekil 10.10: İçinden akım geçen iletkenin N-S kutup alanı içindeki davranışı bayrakçık sac paketi m il Ek bilgi: Endüvide balans (denge) Sarımı yapılan endüvinin dengeli bir şekilde dönmesini ve rulmanların çabucak bozulmasını önlemek için balans işlemi yapılır. Bu işlem oyuklar sonucunda endüvinin ağırlık merkezi tam ortada s ac lar oyuklar olur. Yani balans ayarı iyi yapılmış mili döndürünce kolektör m il hep aynı noktada durmaz. Bozulan bir endüvi yeniden sarıldığında eğer balans ayarı yapılmazsa çalışma ömrü uzun olmaz. sargılar Günümüzde balans ayarı yapmak için makineler geliştirilmiştir. Şekil 10.11: Endüvinin yapısı Bir endüvinin balans ayarının yapılıp yapılmadığını anlamak için gövde üzerine bakmak yeterlidir. Gövde üzerinde bazı kısımlardan delme, oyma yoluyla sac alınmışsa balans işlemi yapılmış demektir. kolektör bobinler fırça kolektör bayrakcık fırça mi l fırça bağlantı uçları Şekil 10.12: Kolektörün yapısı II. Kolektör: Kolektör, DC ya da AC ile çalışan makinelerde endüvi sargılarının bağlandığı, silindirik yapılı bakır kuşaktır. Bu eleman, şekil 10.12'de görüldüğü gibi haddeden geçirilmiş sert bakırdan pres edilerek ve dilimler arasına 0,5-1,5 mm mika, mikanit konularak üretilmektedir. Kolektör, DC ve AC makinelerin en çok arıza yapan kısmıdır. Endüvi sargılarının uçları kolektörün yarıklarına ya da bayrakçık adı verilen çıkıntılarına bağlanır. Gerçekte kolektör dilimleri arasına konulan mika, mikanit yüksek gerilimlere dayanabilirse de, zamanla dilimlerin arası toz, çapak, yağ vb. ile dolarak arızaya neden olabilir. Dilimler arasındaki boşluklar arıza durumunda kontrol edilmeli, boşluğu doldurmuş olan yabancı maddeler temizlenmelidir. 135 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com DC dinamolarda kolektörün görevi: Endüvide oluşan gerilimin dışarıya gönderilmesini sağlar. DC ve AC motorlarda kolektörün görevi: Dışarıdan uygulanan DC ya da AC akımın endüvi sarımlarına ulaştırılmasını sağlar. yay fırça Şekil 10.13: Fırçalar III. Fırça: DC ve AC ile çalışan kolektörlü makinelerin kolektöre basan parçalarına fırça (kömür) denir. Şekil 10.13'te görülen fırçalar, makinenin akım ve gerilim değerine göre farklı özelliklerde (sert, orta sert, yumuşak karbon, karbon-bakır alaşımlı vb.) üretilir. Fırçaların kolektöre düzgünce basmasını sağlamak için baskı yayları kullanılır. Fırçalar aşınıcı olduğundan zamanla biter. Bu durum makinenin sesinden, kolektörde aşırı kıvılcım oluşmasından anlaşılabilir. kutup (indüktör) nüvesi indüktör bobini Şekil 10.14: İndüktörün yapısı IV. İndüktör (kutup): DC ya da AC ile çalışan makinelerde N-S kutuplarının oluşturulması için yapılmış olan sargıların yerleştirildiği kısma indüktör denir. Küçük makinelerin indüktörleri doğal mıknatıstan yapılırken, yüksek güçlü makine indüktörleri şekil 10.14'te görüldüğü gibi bobinlerle oluşturulur. İndüktörlerin nüvesi (göbek) AC ile çalışan makinelerde 0,60-1,40 mm kalınlığında silisyumlu sacların preste sıkıştırılmasıyla elde edilir. DC ile çalışan küçük güçlü makinelerin indüktörlerinin nüveleri ise tek parça demirden yapılır. statoru oluşturan ince saclar boş stator sargıların boş statora yerleştirilmesi sarılmış stator montajı yapılmış motor Resim 10.1: Statorun yapısı V. Stator: AC ile çalışan motorlarda manyetik alan oluşturmak için yerleştirilen sargıların bulunduğu dönmeyen kısımdır. Resim 10.1'de görülen stator 0,35-0,8 mm'lik silisyum katkılı sacların preslenmesiyle üretilir. VI. Rotor: Resim 10.2'de yapısı görülen rotor, AC ile çalışan motorlarda mekanik enerjiyi oluşturan, yani dönen kısımdır. Rotorlar iki şekilde üretilirler. a. Sincap kafesine benzeyen kısa devre çubuklu rotorlar, b. Sargılı (bilezikli) rotorlar Sincap kafesli (kısa devre çubuklu) rotorlar daha yaygındır. Sargılı rotorlar ise büyük güçlü motorlarda kullanılmaktadır. 136 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Resim 10.2: Sincap kafesli (kısa devre çubuklu) rotorun yapısı VII. Yatak ve rulmanlar: Rotor ya da endüvinin kolayca dönmesini sağlayan mekanik yapılı parçalardır. Rotorlar küçük güçlü motorlarda pirinç vb. madenler kullanılarak yapılmış bilezik biçimli, yağlanmış yataklar (murç) kullanılır. Büyük güçlü motor yatakları ise rulmandır. Şekil 10.15'te yatak ve rulmanların yapısı görülmektedir. kaf es bilye yatak Şekil 10.15: Yatak ve rulmanlar VIII. Gövde ve kapaklar: Resim 10.3'te görülen gövde ve kapaklar motoru dış etkilere karşı korumak için alüminyum, demir ya da demir alaşımından üretilir. Rotorun stator içinde merkezi olarak yataklanması görevini ise kapaklar yapar. kapak IX. Soğutma pervanesi (fan): 0-20 kW arası güce sahip motorlar resim 10.4'te görülen pervaneler kullanılarak hava ile soğutulur. Motorun dönen miline bağlanan plastik ya da metal pervane, gövdenin sıcaklığını kolayca atmasını sağlar. Resim 10.3: Gövde ve kapaklar Resim 10.4: Soğut-ma pervanesi (fan) X. Klemens kutusu (bağlantı terminali): Statora yerleştirilen sargıların bağlantı uçları klemens kutusuna çıkarılır. Üç fazlı motorların klemens kutusunda resim 10.5'te görüldüğü gibi 6 adet bağlantı noktası vardır. Asenkron motorlarda sargı uçlarının adları şöyledir: R fazı için: Giriş ucu: U, Çıkış ucu: X S fazı için: Giriş ucu: V,, Çıkış ucu: Y T fazı için: Giriş ucu: W,, Çıkış ucu: Z ile gösterilir. Motorun klemens kutusuna uçlar çıkarılırken diziliş şöyle olur: Giriş uçlarının dizilişi: U, V, W Çıkış uçlarının dizilişi: Z, X, Y Not: Çıkış uçlarının yer değiştirmesinin nedeni, sargıları üçgen bağlamayı kolaylaştırmaktır. 0-4 kW (5 HP) güce kadar olan motorların üç faz sarımları yıldız olarak bağlandıktan sonra 137 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Resim 10.5: Bağlantı klemensleri RST uygulanır. 4 kW (5 HP) ve üzeri güce sahip üç fazlı motorların sarımları ise üçgen bağlandıktan sonra RST uygulanır. XI. Motor etiketleri: Motorların özelliklerini belirtmek amacıyla alüminyum etiketler gövdeye takılır. Etikette bulunan değerlere bakılarak, çalışma gerilimi, akım, devir sayısı vb. öğrenilebilir. Motor etiketlerinde şu bilgiler bulunur: -Motoru üreten firmanın adı -Motorun kullandığı akım (DC, AC) -Motorun modeli, tipi (Gm 200L, GML4a...) -Motorun sargılarının bağlanış şekli (yıldız, üçgen) -Motorun normal çalışma akımı -Motorun sargılarının güç katsayısı (faz farkı) -Motorun normal çalışma gerilimi (220 V, 380 V) -Motorun gücü (1 kW, 7,5 kW, 10 HP gibi) -Motorun çalışma frekansı -Devir sayısı -Motorun dayanabileceği maksimum sıcaklık değeri (40 °C, 60 °C...) -Motor ağırlığı -Üretim yılı Ek bilgi: AC'de faz farkı Elektrik akımı akkor lamba, ütü, fırın gibi omik dirençli alıcılardan geçerken sadece bir tek direnç ile karşılaşır. Biz buna omik direnç diyoruz. Omik dirençlerde akım ile gerilim arasında elektriksel bir açı söz konusu değildir. Yani akımla gerilim aynı fazdadır. Balast, trafo, motor gibi indüktif özellikli alıcılara akım uygulandığında ise bazı elektriksel olaylar ortaya çıkar. Yani bu alıcılar şebekeden çektikleri akımın bir bölümünü şebekeye geri Şekil 10.16: Motor etiketi verirler. Bu işlem şöyle gerçekleşir: Sistemden çekilen enerjinin bir kısmı omik dirençler tarafından harcanırken, bir kısmı da sargıların etrafında manyetik alan oluşturur. Sargıların etrafında oluşan alan, AC akımın tepe değerden minimum değere inmesi durumlarında, kendi üzerinde gerilim (EMK) indükler ve bunu şebekeye geri verir. İşte şebekeyle alıcı arasında yaşanan akım alış verişi faz farkı adı verilen durumu ortaya çıkarır. Bir bobinin indüktansı ne kadar büyükse, reaktansı da o kadar büyük olur. Reaktansı büyük olan indüktif alıcı ise aldığı akımın büyük bir bölümünü şebekeye geri verir. Bobinin bu davranışı akım gerilimden geri fazda şeklinde ifade edilir. Kapasitif alıcılar (kondansatör) ise şebekeden çektikleri akımı plakalarına doldurur, sonra da bunu sisteme geri verirler. Bu sebepten dolayı kapasitif alıcılar akımın gerilimden elektriksel bakımdan ileride olmasını sağlar. Verilen bu kısa bilgiler iyi anlaşılacak olursa bir fazlı yardımcı sargılı motorların çalışması daha kolay anlaşılabilir. 138 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com motor kapağı fan kapağı soğutucu pervane (fan) mi l sargılar rotor stator rulman motor kapağı terminal kutusu gövde Resim 10.6: Bir fazlı yardımcı sargılı asenkron motorun yapısı Asenkron motorların çeşitleri a. Bir fazlı (monofaze) yardımcı sargılı asenkron motorlar: Resim 10.6'da yapısı görülen 1 fazlı yardımcı sargılı motorlar AC 220 V ile çalışır. Bu motorlar, çamaşır makinesi, su pompası, buzdolabı, mini torna tezgâhı vb. gibi makinelerde kullanılır. Yardımcı sargılı asenkron motorlar 1/2-1-1,5-2 HP gücünde üretilir. (Not: 1 HP, 736 W'tır.) Yardımcı sargılı motorların statorunda şekil 10.17'de görüldüğü gibi ana sargı (AS) ve yardımcı sargı (YS) olmak üzere iki ayrı sargı vardır. Ana sargı U-X ile, yardımcı sargı ise W-Z ile gösterilir. Statora yerleştirilmiş iki sargı öyle konumlandırılır ki; bunların oluşturduğu manyetik alanlar arasında 90°'lik elektriksel açı meydana gelir. Bu tip motorların ana sargısı kalın kesitli telden az sipirli, yardımcı sargısı ise ince telden çok sipirli olarak sarılır. Yardımcı sargılı asenkron AC motorların ana sargısı kalın ana sargı kesitli az sarımlı olduğundan X U omik direnci (RAS) küçük, U (V) I YS indüktif reaktansı (X AS ) büyüktür. Yardımcı sargı ise ince kesitli çok sarımlı olduğundan omik direnci I AS (R YS ) büyük, indüktif I T (A) reaktansı (XYS) küçüktür. Bu Z W sebeple ana sargıdan geçen yardımcı sargı akım gerilimden şekil 10.18'de görüldüğü gibi 90° Şekil 10.17: Bir fazlı yardımcı sargılı Şekil 10.18: AS ile YS asenkron motorun içinde bulunan arasındaki faz farkı ye yakın geri kalır. ana ve yardımcı sargılar Bu tip motorlarda ana sargı motorun esas görev yapan kısmıdır. Yardımcı sargı ise sadece yol almayı kolaylaştırır. Yani yardımcı sargı 2-4 saniye çalıştıktan sonra devreden çıkar. Bazı modellerde ise yardımcı sargı sürekli devrede kalmaktadır. Bir fazlı yardımcı sargılı asenkron motor çeşitleri I. Dirençle yol alan yardımcı sargılı motorlar: Şekil 10.19'da yapısı görülen bu tip motorlarda yardımcı sargıya seri olarak omik direnç (R) bağlıdır. Bu sayede yardımcı sargının gerilimden geri kalma açısı küçülmektedir. Ana sargının akımı ise gerilimden 90° ye yakın geridir. Sonuçta motor statorunda birbirinden 90° faz farklı iki manyetik alan oluşur. İki alanın rotor 139 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com çubuklarını kesmesi sonucunda rotor etrafında Æ2 manyetik alanı doğar. Æ1 alanı ile Æ2 alanının birbirini itmesi sonucunda rotor döner. Rotor devrini aldıktan sonra yardımcı sargı devreden çıkarılır. R S AC 220 V direnç AS direnç YS AC 220 V II. Kondansatörle yol alan yardımcı sargılı motorlar: Şekil Resim 10.7: Yol Şekil 10.19: Dirençle yol 10.20'de yapısı görülen bu tip verme dirençleri alan bir fazlı motor motorlarda yardımcı sargıya seri olarak kondansatör (C) C bağlanmıştır. S I YS Kondansatörler akımın gerilimden ileriye geçmesine neden olduğundan ana sargı ile yardımcı sargı arasındaki açıyı şekil 10.21'de YS AS görüldüğü gibi tam 90° yapmak mümkün olur. Bu I I AS da rotorun dönüşünün kolay olmasını sağlar. Şekil 10.21: Kondansatörle yol alan Şekil 10.20: Kondansatörle bir fazlı motorda AS ile YS arasında yol alan bir fazlı motor C ile yol alan bir fazlı oluşan faz farkı motorlar yük altında iken kalkış yapabilir. Bu özellikleri sayesinde, soğutucu, çamaşır makinesi, dikiş makinesi, kompresör, brülör vb. cihazlarda kullanılırlar. C AC 220 V Bir fazlı yardımcı sargılı motorlarda kullanılan kondansatörün değerleri şunlardır: Kapasite (mF) Motor gücü 0,50 HP (0,35 kW) 64-77 0,55 HP (0,40 kW) 72-88 0,70 HP (0,50 kW) 88-108 0,90 HP (0,70 kW) 124-149 1,10 HP (0,80 kW) 145-175 1,30 HP (1,10 kW) 189-227 AS YS Şekil 10.22: Tek kondansatörlü bir fazlı motor III. Kondansatörle yol alan ve kondansatör çalıştırmalı bir fazlı motorlar Tek kondansatörlü bir fazlı motorlar: Şekil 10.22'de görüldğü gibi yardımcı sargıya seri bağlı olan kondansatör sürekli olarak devrededir. Bu kondansatör yol almayı kolaylaştırır. Tek kondansatörlü bir fazlı motorlar matkap, aspiratör vb. gibi yerlerde kullanılır. Çift kondansatörlü bir fazlı motorlar: Kapasitesi küçük değerli olan C1 kondansatörü yardımcı sargıya sürekli seri bağlıdır. Kapasitesi büyük değerde olan C2 kondansatörü ise yalnız yol alma anında devreye girer. Yol alma anında iki kondansatörün paralel bağlı olması nedeniyle kapasite yüksek değerdedir. Bu sayede motor yüksek bir kalkış momentiyle yol alır. Rotor devri normal düzeyin % 75'ine ulaşınca C2 kondansatörü, S merkezkaç anahtarı tarafından devreden çıkarılır. Şekil 10.23'e bakınız. 140 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Çift kondansatörlü motorlar yol alma momentinin yüksek olmasının gerektiği cihazlarda (kompresör, soğutucu vb.) kullanılır. S C1 AC 220 V Bir fazlı motorlarda yardımcı sargıyı devreden çıkarma yöntemleri: Uygulamada kullanılan motorlarda yardımcı sargıyı devreden çıkarmak için, I. Merkezkaç (santrafüj) anahtar, II. Yol verme rölesi, III. Yaylı pako şalter, IV. Zaman röleli kumanda, V. Triyaklı devre, VI. Isınan telli röle (Delco) kullanılmaktadır. C2 AS YS Şekil 10.23: Çift kondansatörlü bir fazlı motor I. Merkezkaç (santrafüj) anahtar ile yardımcı sargının devreden çıkarılması: Motor normal hızının yaklaşık % 75’lik kısmına ulaştığında merkezkaç etkisinden ötürü santrafüj anahtarın kontakları şekil 10.25'te görüldüğü gibi açılır. Merkezkaç düzeneği motorun rotor miline takılmış olup, motor dururken gövdeye takılı kapakta bulunan kontakları kapatan ve motor çalıştıktan sonra merkezkaç kuvvetle açılıp geriye çekilerek kontakları açan bir anahtardır. Şekil 10.25'te görüldüğü gibi mil üzerindeki ağırlıklar dönüşten dolayı savrularak milden uzaklaşır. Uzaklaşırken de bilezikler ok yönünde çekilir ve gövdedeki yaylı kontak açılarak yardımcı sargıyı devreden çıkarır. fiber anahtar anahtar ağırlık kontaklar motor dururken motor çalışırken merkezkaç kuvvet Şekil 10.24: Merkezkaç anahtarın kontaklarının görünüşü Şekil 10.25: Rotor miline bağlanan düzeneğin merkezkaç etkisiyle açılıp statordaki kontakların konumunu değiştirmesi II. Yol verme (ilk hareket, YVR) rölesiyle C yardımcı sargının devreden çıkarılması: Şekil 10.26'da verilen devreye AC 220 V uygulandığında ilk önce sadece ana sargıdan akım geçer. Ana sargının manyetik alanı tek başına rotorun rotor dönmeye başlamasını sağlayamayacağından dolayı YVR V ana sargının çektiği akım artar. Ana sargının akımının yükselmesi yol verme rölesinin bobininden geçen akımı da artırır. Ana sargıya seri bağlı olan rölenin AS YS nüvesi bobinde oluşan yüksek şiddetli manyetik alandan etkilenerek hareket eder ve kontakları Şekil 10.26: Yol verme (ilk hareket) rölesiyle kapatır. Rölenin kontaklarının kapanması yardımcı yardımcı sargının devreden çıkarılması sargıya akım gitmesini sağlar. YS'nin devreye girmesiyle birlikte motor yol alır. Rotorun dönüşü başlayınca ana sargının çektiği akım düştüğünden yol verme rölesinin kontakları eski konumuna geri dönerek yardımcı sargının akımını keser. YS’nin akımı kesilmesine rağmen rotor dönüşünü sürdürür. 141 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Yol verme rölesiyle yardımcı sargıyı devreden çıkarma yöntemi buzdolabı motorlarında yaygın olarak kullanılmaktadır. kontaklar Yol verme rölesin in (YVR) yapı sı: Şekil 10.27'de görüldüğü gibi kalın kesitli telden az sipirli olarak sarılmış mini bobin, nüve ve kontaklardan oluşan basit bir düzeneğe sahiptir. Buzdolabı, çamaşır makinesi vb. gibi aygıtlarda kullanılan yardımcı sargılı motorlarının yol alma devresinde kullanılır. Rölenin bobininden geçen akımın değeri küçük iken nüvede oluşan mıknatısiyetin değeri az olduğundan palet hareket etmez ve kontaklar konum değiştirmez. Bobinden geçen akım arttığı anda bobinin oluşturduğu elektromıknatısın çekme gücü de start yükselir. Bu durumda nüve paleti çekerek kontakların konum değiştirmesini sağlar. bob in nüve Şekil 10.27: Yol verme rölesinin yapısı III. Yaylı pako şalter ile yardımcı sargının devreden çıkarılması: Şekil 1/2 10.28'de verilen çalışma diyagramında, şalter I konumuna getirilince ana sargı devreye girer. start Ancak motor dönemez. Şalterin mandalı start konumuna getirildiğinde Şekil 10.28: Bir ise yardımcı sargı devreye girerek rotorun dönmesini sağlar. stop start Motor çalışınca şalterin mandalından el çekilirse, mandal I konumuna geri döner (yaylı düzenek mandalı geri çeker). Motor ana sargı ile çalışmayı kumanda sürdürür. 5/6 fazlı yaylı pako şalterin çalışma diyagramı devresi IV. Zaman rölesiyle yardımcı sargının devreden çıkarılması: 3/4 AS YS güç devresi Şekil 10.29: Zaman röleli otomatik kumanda devresiyle yardımcı sargının devreden çıkarılması Şekil 10.29'da verilen devrede start butonuna basılınca M ve A kontaktörleri çalışmaya başlar. M ve A kontaktörlerinin kontaklarının kapanması bir fazlı motoru çalıştırır. 2-4 saniye sonra zaman rölesinin normalde kapalı olan kontağı açılarak A kontaktörünü devreden çıkarır. A devreden çıkınca YS'nin akımı kesilir. Motor AS ile çalışmasını sürdürür. V. Triyaklı devreyle yardımcı sargının devreden çıkarılması: Şekil 10.30'da görülen devreye AC uygulanınca ilk önce ana sargıdan akım geçer. Ancak motorun rotoru dönemez. Rotor dönmeyince ana sargının çektiği akım yükselir. Akımın yükselmesi ana sargıya 142 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com yardımcı sargı ana sargı rotor triyak AS V YS 1-100 k P Şekil 10.30: Yardımcı sargının triyak ile devreden çıkarılması Şekil 10.31: Yardımcı sargının delco tipi röle ile devreden çıkarılması seri bağlı durumdaki ayarlı direnç (P) üzerinde oluşan gerilimi yükseltir. Ayarlı direncin geriliminin yükselmesi triyakın geytinin tetiklenmesine neden olarak yardımcı sargıdan akım geçmesini sağlar. İşte bu sırada rotor döner, ana sargının çektiği akım normal düzeyine iner. Ana sargının akımının normal düzeye inmesi pot üzerindeki gerilimin düşmesine yol açar. P'nin geriliminin düşmesi triyakı kesime sokar ve yardımcı sargı devreden çıkar. Not: Devrede ana sargıya seri bağlı olarak kullanılan ayarlı direncin gücü, ana sargının gücüne yakın değerde seçilir. Bu yöntem uygulamada yaygın değildir. VI. Isınan telli röle (Delco) ile yardımcı sargının devreden çıkarılması: Şekil 10.31'de görülen devrede motor çalışmaya başladığında AS ve YS devrededir. Bu sırada platin iridyumdan yapılmış tel ısınmaya başlar. Isınan tel uzayarak S kontağını açar ve YS'nin akımını keser. Motor çalışırken fazla akım çekerse platin iridyum biraz daha uzar ve M kontağı da açılır ve motor durur. Görüldüğü üzere Delco röleler hem yol vermede hem de motoru korumada görev yapar. Bu yöntem uygulamada pek yaygın değildir. stator sargılar gövde rulman rotor dış kapak soğutucu pervane klemens kutusu Resim 10.8: Üç fazlı asenkron motorun yapısı b. Üç fazlı (trifaze) asenkron motorlar: Resim 10.8'de yapısı görülen üç fazlı asenkron motorlar stator, rotor, rulmanlar, kapaklar, klemens kutusu, soğutma pervanesi ve gövdeden oluşur. Bu tip motorların göze çarpan ilk özelliği statorda oluşan manyetik alanın dakikadaki devir sayısı ile rotorun devir sayısı arasında % 2-5 arası bir fark (kayma) olmasıdır. Bu nedenle adı geçen motorlara asenkron (uyumsuz) adı verilmiştir. 143 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com DC ile çalışan kolektör ve fırçalı motorların sürekli bakım istemeleri, endüstriyel tesislerde kullanılan donanımlarda asenkron motorların daha çok tercih edilmesi sonucunu getirmektedir. Günümüzde sanayide kullanılan motorların % 85 - % 95'i asenkron tiptir. Asenkron motorlara, rotoru sincap kafesli motor, indüksiyon motor gibi adlar da verilmektedir. 2 kutuplu olarak sarılmış olan bir motorun devir sayısı: ns=60.f/p [d/d] denklemine göre 3000 devir/dakikadır. Not: p, motorun tek kutup sayısıdır. Kutup sayısına göre dakikadaki devir sayıları şöyledir: 2 kutuplu asenkron motorun devir sayısı: 3000 d/d 4 kutuplu asenkron motorun devir sayısı: 1500 d/d 6 kutuplu asenkron motorun devir sayısı: 1000 d/d 8 kutuplu asenkron motorun devir sayısı: 750 d/d'dır.. Asenkron motorların sanayi tesislerinde çok kullanılmasının nedenleri şunlardır: I. Fiyatları ucuzdur. II. Az bakım isterler. III. Çalışma anında kıvılcım çıkarmazlar. IV. Devir sayıları yük ile az değişir. U U X Y V Şekil 10.32: Üç fazın stator sargılarının basitçe gösterilişi Z Yıldız yıldız bağlantı bağlantı üçgen Üçgen bağlantı bağlantı X W Z V W Y Şekil 10.33: Üç fazlı asenkron motorların stator sargılarının yıldız ve üçgen olarak bağlanışı Üç fazlı asenkron motorun çalışma ilkesi: Şekil 10.32'de görüldüğü gibi üç fazlı asenkron motorların statorunda, R-S-T fazlarının akımlarının dolaşması için birbirinden bağımsız üç sarım vardır. Motorun U-V-W uçlarına 380 voltluk R-S-T uygulandığı zaman sargılarda değişken ve sürekli olarak dönen bir manyetik alan (Æ1) oluşur. Bu alanın kuvvet çizgileri sincap kafesine benzeyen rotorun içinden yüksek değerli akımların geçmesine neden olur. Rotorun içinde başlayan elektron hareketi (akım) ikinci bir manyetik alanın (Æ2) oluşmasına yol açar. İşte bu durum, stator ve rotor manyetik alanlarının birbirini itip çekmesini sağlayarak dönüşü başlatır. 3 fazlı asenkron motorların içinde bulunan üç sargı yıldız ya da üçgen bağlanarak devreye sokulur. Yıldız bağlama motor sargılarının bir uçlarının (X-Y-Z) köprülenmesiyle yapılır. Üçgen bağlamada ise üç sargı birbirine seri bağlanır. Daha sonra seri bağlantının yapıldığı yerlere R-S-T uygulanır. Yıldız bağlı bir motor 380 V'luk kaynağa bağlandığında motorun her bir sargısına 220 V'luk gerilim düşer. Üçgen bağlı bir motor 380 V'luk kaynağa bağlandığında ise, motorun her bir sargısına 380 V'luk gerilim düşer. Yani yıldız bağlı olarak çalıştırılacak motorların sargıları 220 V'a, üçgen bağlı olarak çalıştırılacak motorların sargıları ise 380 V'a dayanabilecek şekilde üretilmektedir. Uygulamada hangi motorun sargılarının ne şekilde bağlanacağını anlamak için motorun etiketinde yazılı güç değerine bakılır. Bu yaklaşıma göre gücü 4 kW'a kadar olan üç fazlı asenkron motorların sargıları yıldız bağlanırken, gücü 4 kW'tan büyük olanların sargıları üçgen olarak bağlanır. Küçük güçlü olan üç fazlı asenkron motorlar ilk kalkış anında çok fazla akım çekmediklerinden direkt olarak yol alabilirler. Yani bu motorların sarımları yıldız bağlıyken R-S-T direkt olarak motora uygulanabilir. 144 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Ancak gücü 4 kW'tan fazla olan ve üçgen bağlı çalışan motorlar ilk kalkış anında normal akımın 410 katı fazla akım çekerek besleme sistemlerinde dengesizleşmelere sebep olabilir. İşte bu nedenle üçgen bağlı olarak çalışması gereken motor ilk kalkış anında yıldız bağlı olarak çalıştırılır. Yıldız bağlı çalıştırmanın amacı motorun sargılarına 380 V değil, 220 V vermektir. Fazla akım çekerek çalışmaya başlayan bir motora 2-4 saniye süresince düşük gerilim uygulamanın bir sakıncası yoktur. Aksine, bu uygulama sayesinde büyük güçlü motor az akım çekerek dönmeye başlamaktadır. 4 kW'tan büyük güçlü motorlara kalkış akımını düşürerek yol vermede kullanılan diğer yöntemler şunlardır: I. Seri dirençle yol verme, II. Seri bobinle (reaktans) yol verme, III. Ototrafosuyla (ayarlı çıkışlı trafo) yol verme, IV.. Elektronik yapılı statik yol vericiyle çalıştırma Asenkron motorlarda kayma: Asenkron motorlarda rotorun dakikadaki devir sayısı statorda oluşan manyetik alanın dönüş sayısından bir miktar azdır. Kayma olarak adlandırılan bu durum yüzdesel olarak, % s = [(ns-nr)/ns].100 denklemiyle bulunabilir. Örnek: 2 kutuplu bir motorun devir sayısı 3000 d/d'dır. Turmetre ile yapılan ölçümde rotor devir sayısı 2850 olarak bulunmuştur. Kaymayı (s) bulunuz. Çözüm % s = [(n s-nr )/n s].100 = [(3000-2850)/3000].100 = (150/3000).100 = % 5 R S T R S T U V W U V W Z X Y Z X Y Şekil 10.34: Üç fazlı asenkron motorların devir yönünün değiştirilmesi Üç fazlı asenkron motorların devir yönünün değiştirilmesi: Motorun devir yönünü değiştirmek için uygulanan üç fazlı AC'nin fazlarından herhangi ikisinin yerlerinin değiştirilmesi yeterlidir. Şekil 10.34'te üç fazlı asenkron motorun devir yönünün değiştirilişi gösterilmiştir. Asenkron motorların devir sayısını ayarlama yöntemleri: Asenkron motorlarda devir sayısı, ns = (60.f)/p denkleminden de anlaşılacağı gibi motorun kutup sayısı ve şebekenin frekansına bağlı olarak değişmektedir. Deviri ayarlama yöntemleri şunlardır: I. Elektronik yapılı frekans değiştiricilerle devir ayarı: Günümüzde elektronik frekans Resim 10.9: Üç fazlı asenkron motorların devir sayısını, frekansı değiştirerek ayarlayan hız kontrol cihazı değiştiricilerle (konvertisör) asenkron motorların devir ayarı geniş sınırlar içinde yapılabilmektedir. Gıda, çimento, tekstil vb. sektörlerde kullanılan üretim sistemlerinde kullanılan asenkron motorların büyük bölümünde frekans değiştirici devreleriyle hız kontrolü yapılmaktadır. Bu yöntem son derece yararlı ve otomasyonu 145 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com kolaylaştırıcı niteliktedir. Resim 10.9'da motor hız kontrol devresi örneği görülmektedir. II. Dahlender bağlama ile devir ayarı: Motorun statoruna yerleştirilen sargıların ortasından çıkarılan uçlar çeşitli şekillerde bağlanarak kutup sayısı değiştirilir ve devir ayarı yapılır. (Yaygın değildir.) III. Statora birbirinden bağımsız birden çok sarım yaparak devir ayarı: Motorun stator oyuklarına iki sarım yerleştirilir. Kontaktörlerle yapılan devrelerle isteğe göre bir sarıma akım uygulanır. Sarımların kutup sayısı ayrı ayrı düzenlendiğinden devir sayısı da değişmiş olur. Az kullanılan bir yöntemdir. IV. Dişli sistemleri (redüktör) kullanarak devir ayarı: Resim 10.10'da kesit görünüşü verilen dişli sistemli redüktör ile bir motorun deviri istenilen sayıya indirilebilmektedir. (Not: Devir sayısı düştükçe motor momenti artar.) Resim 10.10: Motorların devir DC ile çalışan elektrikli motor çeşitleri: Devir sayısının redüktörle ayarlanması ayarlarının kolay yapılması nedeniyle çeşitli endüstriyel sistemlerde kullanılan DC motorların bir çok tipi vardır. Bu bölümde en yaygın olan DC motorları hakkında bilgi verilecektir. a. Doğal (sabit) mıknatıslı DC ile çalışan elektrikli motorlar: Şekil 10.35'te yapısı verilen bu motorların N-S manyetik alanını oluşturan kutupları doğal mıknatıstan yapılmıştır. Dönen kısımları (endüvi) ise fırça ve kolektör aracılığıyla DC akımla beslenmektedir. Doğal mıknatıslı DC motorlara uygulanan akım endüvi sargılarında bir alan oluşturur. Endüvinin alanıyla kutupların alanı birbirini itip çekerek dönüşü başlatır. Bu tip motorların devir yönlerini değiştirmek için endüviye uygulanan DC'nin yönünü değiştirmek gerekir. Devir ayarını yapmak için ise uygulanan gerilimin değerini değiştirmek yeterli olur. Doğal mıknatıslı DC motorlar, teyp, CD-ROM sürücü, uzaktan kumanda devresi, oyuncak, akvaryum vb. gibi yerlerde kullanılır. V - + Şekil 10.35: Sabit mıknatıslı DC motorlar Resim 10.11: Sabit mıknatıslı DC motorlar b. Elektromıknatıslı DC ile çalışan motorlar: Kutup manyetik alanı oluşturmak için nüve üzerine sarım yapılarak elde edilmiş elektromıknatıslarla çalıştırılan motorlardır. I. DC seri motorlar: Şekil 10.36'da bağlantı şeması verilen bu motorlarda kutup sargılarıyla endüvi sargılarının seri olarak bağlanır. DC seri motorun kutup sargıları kalın kesitli telden az sipirli olarak sarılmış ve bunlar E-F olarak adlandırılmıştır. DC uygulandığında akım kutuplardan ve endüviden geçer. Oluşan manyetik alanların birbirini itmesi sonucu dönüş başlar. DC seri motorlar sürekli yük altında çalıştırılmalıdır. Boşta çalıştırıldıklarında devir sayıları 146 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com çok yüksek değerlere yükselerek tehlike arz eder. DC seri motorun kalkış anında fazla akım çekmemesi için LMR adlı yol verme reostası kullanılır. Bu tip motorların yönünü dönüş değiştirmek için E-F ya da A-B uçları ters çevrilmelidir. DC DC DC B B B Şekil 10.36: DC seri motorların bağlantı şeması Şekil 10.37: DC şönt motorların bağlantı şeması Şekil 10.38: DC kompunt motorların bağlantı şeması II. DC şönt (paralel) motorlar: Şekil 10.37'de bağlantı şeması verilen bu motorlarda kutup sargılarıyla endüvi sargıları birbirne paralel bağlıdır. Kutup sargıları ince kesitli telden çok sipirli olarak sarılmış ve bunlar C-D ile kodlanmıştır. DC şönt motora akım uygulandığında bu akım kutup ve endüvi sarımlarından geçer. Geçen akımın oluşturduğu manyetik alanlar birbirini iterek dönüşü başlatırlar. Şönt motorlar boşta ve yük altında çalışmaya uygundur. Devir sayıları seri motorlara göre daha az olmasına rağmen, momentleri fazladır. Bu motorların kalkış anında fazla akım çekmemesi için LMR adlı yol verme reostası kullanılır. B tip motorların yönünü değiştirmek için C-D ya da A-B uçlarına uygulanan akımın yönü çevrilir. III. DC kompunt motorlar: Şekil 10.38'de bağlantı şeması verilen bu motorlarda hem seri hem paralel bağlı kutup sargıları vardır. Başka bir deyişle bunlar, seri ve şönt motorların birleşmiş hâli olarak tanımlanabilir. DC kompunt motora uygulanan akım kutup ve endüvi sarımlarından geçer. Sarımlardan geçen akımların oluşturduğu manyetik alanlar birbirini iterek dönüşü başlatır. Kompunt motorlar boşta ve yük altında çalıştırılabilir. Kalkış anında fazla akım çekmemeleri için LMR adlı yol verme reostası ile çalıştırılırlar. DC motorlarda kullanılan yol verme ve devir sayısı ayarlama reostalarının özellikleri şöyledir: I. LMR reostası: Şekil 10.39'da yapısı görülen bu reostalar kalın kesitli krom-nikel direnç tellerinden yapılmış ayarlı dirençtir. Bu elemanın L ucu akım kaynağına, R ucu alıcıya, M ucu ise şönt kutup sargısının 147 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Şekil 10.39: LMR reostasının yapısı C ucuna bağlanır. LMR reostası motorun kalkış anında görev yapar. DC uygulandıktan sonra reosta kolu çevrilerek motorun yavaş yavaş çalışması sağlanır. II. Tsq reostası: Şekil 10.40'da yapısı görülen bu reostalar ince kesitli krom-nikel direnç Şekil 10.40: Tsq reostasının yapısı tellerinden yapılmış ayarlı dirençtir. Bu elemanın t ucu akım kaynağına, s ucu şönt kutup sargısının C ucuna, q ucu ise şönt kutup sargısının D ucuna bağlanır. Tsq reostası DC şönt ve kompunt motorlarda devir ayarının yapılmasında görev yapar. Motor çalışırken tsq reostasının kolu çevrilecek olursa devir sayısı değişir. Şekil 10.42: AC seri motorların statorunun görünüşü Şekil 10.41: AC seri motorların yapısı Uygulamada kullanılan diğer motor çeşitleri: Elektrik enerjisini dairesel harekete çeviren motorların farklı özelliklerde bir çok çeşidi vardır. Şimdi bunların bazılarını inceleyelim. a. Bir fazlı AC seri (üniversal) motorlar: Şekil 10.41 ve şekil 10.42'de yapısı verilen AC seri motorlar, kutuplar, endüvi, kolektör, fırça ve rulmanlardan oluşmuştur. Bu motorlar yapı olarak DC seri motorlara çok benzer. Tek fark, fuko (demir) kayıplarını azaltmak için motor gövdesi bir yüzü yalıtılmış ince çelik saclardan üretilir. AC seri motorlar DC ile de çalışabildiğinden “üniversal” adıyla da anılır. Bu motorların statoruna yerleştirilmiş olan kutup bobinleriyle endüvideki sargılar birbirine seri bağlıdır. AC seri motora akım uygulandığında kutup ve endüvi sargılarında zamana göre yönü ve şiddeti sürekli yön değiştiren iki manyetik alan oluşur. İki alan birbirini itip çekerek dönüşü başlatır. AC seri motorlar yüksüz olarak çalıştırıldıklarında yüksek devirde (yaklaşık 10000-15000 devir/ dakika) olarak döner. O nedenle daima yük altında çalıştırılmaları gerekir. Bu tip motorlar, elektrikli süpürge, matkap, vantilatör, dikiş makinesi, kahve değirmeni vb. gibi aygıtlarda karşımıza çıkar. AC seri motorların devir yönünü değiştirmek için kutup ya da endüvi uçlarının yönü değiştirilir. Bu motorların dakikadaki devir sayısını ayarlamak için ise tristör ya da triyaklı hız kontrol (dimmer) devreleri kullanılmaktadır. b. Gölge kutuplu bir fazlı asenkron motorlar: Şekil 10.43'te yapısı verilen gölge kutuplu motorlar küçük güçlü olarak (en çok 0,15 HP) üretilir. Bunlarda kutup ayaklarına açılan yarıklara bakır halkalar geçirilmiştir. Bakır halka ikinci bir manyetik alan oluşturarak yardımcı kutup gibi çalışır. Gölge kutuplu motorda esas manyetik alanı oluşturan sargılar sac stator kısa devreli rotor V yardımcı (gölge) kutuplar AC Şekil 10.43: Gölge (yardımcı) kutuplu bir fazlı asenkron motorların yapısı 148 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com nüve üzerine yerleştirilmiştir. Rotor ise sincap kafesi biçimindedir. Gölge kutuplu motorların bazı özellikleri şöyledir: Kalkış momentleri ve verimleri düşüktür. Aşırı yüklenmelerde dururlar. Sessiz çalışırlar. Devir ayarları kademeli çıkışlı ototransformatörü, kademeli direnç ya da triyaklı dimmerlerle yapılabilir. Bu motorlar daha çok düşük güçlü aspiratör, vantilatör gibi cihazlarda kullanılır. kısa devreli rotor hava aralığı büyük eğimli manyetik alan hava aralığı küçük bob in c. Relüktans motorl ar: Şekil 10.44'te yapısı verilen relüktans motorlarda kutup yüzeylerinin bir kısmı hava aralığı fazla olacak biçimde üretilir. Hava aralığının büyük olduğu kısımlar manyetik kuvvet çizgilerinin geçişine yüksek bir manyetik direnç (relüktans) gösterir. İşte bu özellik sayesinde stator sarımlarında oluşan değişken manyetik alan rotor üzerinden eğimli bir şekilde geçer. Manyetik kuvvet çizgilerinin eğimli olması ise rotorun dönüşünü kolaylaştırır. gövde V Şekil 10.44: Relüktans motorun yapısı V ç. Repül siyon motorlar: Şekil 10.45'te yapısı verilen repülsiyon motorların statorları asenkron motorların statoruna, rotoru ise DC makinelerin endüvisine benzer. Farklı olan durum şudur: Bu motorlarının endüvi sarımları fırçalar aracılığıyla birbiriyle kısa devre edilir. Statorda bulunan bir fazlı sargıya AC Şekil 10.45: Repülsiyon motorun yapısı gerilim uygulandığında N-S manyetik kutupları oluşur. Kutupların manyetik alanı endüvi sargılarında gerilim indükler. İndüklenen gerilim fırçaların kısa devre durumunda olması dolayısıyla endüvi sarımlarından akım dolaştırır. Bu da endüvide ikinci bir manyetik alan doğurur. Kolektör dilimlerine sürtünen fırçaların şekil 10.46-a'da görüldüğü gibi kutup ekseninde kısa devre edildiklerini kabul edelim. Endüvide oluşan gerilimlerin etkisiyle kısa devre olmuş fırçalardan akım geçer. Kutup ekseninin bir tarafındaki endüvi iletkenlerinden geçen akımlar bir yönde ise, diğer tarafındaki iletkenlerden geçen akımlar ters yöndedir. Sonuçta, endüvi iletkenlerinden geçen akımlar, endüvide N-S kutuplarını oluşturur. Statorun N kutubunun karşısında, endüvinin N kutbu, statorun S kutubunun karşısında da endüvinin S kutbu vardır. Karşılıklı olan aynı adlı kutuplar birbirlerini iterler. Kutupların itme kuvvetleri kutup ekseni doğrultusunda ve aynı zamanda birbirine zıt olduğu için bir döndürme momenti oluşturmazlar. Fırçaları şekil 10.46-b'de görüldüğü gibi kutup ekseninin sağına ve soluna doğru kaydırdığımızda ise, kısa devre edilmiş endüvi sargılarından geçen akımların oluşturduğu N-S 149 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com alanları da kayar. Bu da rotorun dönmesini sağlar. Repülsiyon motorlarda fırçalar sağa doğru kaydırılınca rotor sağa, sola doğru kaydırılınca ise sola doğru döner. Repülsiyon motorlarda endüvideki DC sargılarının altına sincap kafesi yerleştirilerek yapılan motorlara ise repülsiyon startlı asenkron motorlar denir. Bu tip motorlara AC uygulandığında a kadar kaydırılmış a) Fırçalar kutup ekseninde b) Fırçalar alıcı, repülsiyon motor olarak yol Şekil 10.46: Repülsiyon motorlarda fırçaların konumları alır. Devir sayısı yükselince santrafüj kuvvetle çalışan endüvi milindeki mekanik düzenek çalışarak fırçaları kolektör dilimlerinden kaldırır. Yardımcı sargılı motorlarda olduğu gibi fırçalar devreden çıkınca motor, sincap kafesli rotor ile çalışmasını sürdürür. Repülsiyon motorlar 1,5 HP ve daha küçük güçte üretilir ve santrafüj tulumbası, matkap, çamaşır makinesi, aspiratör vb gibi cihazlarda kullanılırlar. d. Küçük güçlü senkron motorlar: Küçük güçlü senkron motorlar iki çeşittir. Şimdi bunları inceleyelim. rotor gövde I. Relüktans senkron motorlar: bob in Şekil 10.47'de yapısı verilen relüktans senkron motorların demir nüve statoru 2-3 mm kalınlığında demir AC sacdan yapılmıştır. Motorun Şekil 10.47: Relüktans senkron motorun yapısı bobininden geçen akımın oluşturduğu N-S alanlarıyla 20-30 adet kutup meydana getirilir. Rotor 3-4 mm kalınlığında çelik sacdan çıkıntılı kutuplu olarak yapılmıştır. Bu kutuplar doğal mıknatıstandır. Bobine AC uygulandığında geçen akım N-S kutuplarını oluşturur. Bobinden geçen akımın yönü değiştikçe kutupların yönü de değişir. Bu ise 20-30 adet olan küçük kutupların da değişmesine yol açar. Böylece statorda döner alan doğar. Rotorun çıkıntılı kutuplarıyla statorun döner alanı birbirini etkileyerek senkron hızda dönüşü sağlarlar. II. Histerisiz senkron motorlar: Şekil 10.48'de yapısı verilen histerisiz senkron motorların statorunun kutup ayaklarına bakır halkalar (gölge kutuplar) yerleştirilmiştir. Rotor ise histerisiz kaybı büyük olan 2-3 mm kalınlığında çelik saclardan yapılmıştır. Statorun manyetik akısı rotor üzerinden geçince rotorda N-S kutupları oluşur. Rotorun kutupları statorun değişen kutuplarına uyarak senkron hızla dönmeye başlar. e. Fırçasız DC motorlar: Şekil 10.49'da yapısı verilen fırçasız DC motorların dönen kısımları sabit mıknatıstan, duran kısımları ise mini bobinli sargılardan oluşmuştur. Bu tip motorlarda kolektör ve fırça düzenekleri yoktur. Duran kısımda bulunan sargıların üzerinden geçen akımlar, optik ya da manyetik sensörlerle kontrol edilmektedir. Fırçasız DC motorların çalışma ilkesi şöyledir: Şekil 10.49'daki şemada A ve C sargılarına DC uygulandığını varsayalım. Bu durumda dikey pozisyonlu bir N-S manyetik alanı oluşacak ve rotor dikey konum alacaktır. A ve C sargılarının akımı devam ederken B ve D sargılarına da akım uygulanacak olursa N-S 150 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com çelik disk rotor bakır halka stator bob in V Şekil 10.48: Histerisiz senkron motorun yapısı Şekil 10.49: Fırçasız DC motorun yapısını gösteren blok şema ışık T1 + V - tetikleyici T1 T2 T3 optik sensörlerin transistörleri tetiklemesi Şekil 10.51: Motorun statorundaki kutup çıkıntılarına yerleştirilen hall alan sondalarıyla rotorun pozisyonunun belirlenerek transistörlerin sürülmesine ilişkin blok şema Şekil 10.50: Fırçasız DC motorlarda rotorun konumunun optik sensörlerle algılanarak, uygun stator bobinine akım uygulanmasını sağlayan devrenin blok şeması manyetik alanının pozisyonu değişir. Rotor 45° yana doğru dönüş yapar. A ve C sargılarının akımı kesilip sadece B ve D sargılarına verilen akım devam ettirilirse rotor yatay pozisyona gelir. Yukarıda anlatılan işlemler elektronik devrelerle sürekli olarak tekrarlanırsa rotorun dönüşü devam eder. Uygulanan akımların zaman aralıkları kısaldıkça manyetik kutup alanının dönüşü 151 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com hızlı olacağından rotor da hızlanır. Fırçasız DC motorlarda rotorun miline şekil 10.50 ve 10.51'de görülen sensörlü düzeneklerin eklenmesiyle dönen milin hangi pozisyonda olduğu belirlenmekte ve bu sayede statordaki sargıların istenilen kısmına akım uygulanmaktadır. Mil döndükçe bazı optik ya da manyetik algılayıcılar etkisizleşirken, diğer algılayıcılar ışık almakta, bu sayede farklı sargılara DC uygulama imkânı sağlanmaktadır. Şekil 10.51'de görülen şemadaki hall alan sondaları şöyle görev yapmaktadır: Statora yerleştirilmiş olan hall alan sondaları doğal Resim 10.12: Fırçasız DC motor örneği mıknatıs olan rotordan etkilenerek elektrik akımı üretmekte ve transistörleri iletime sokmaktadır. Transistörlerin iletime geçmesi ise statordaki bobinlere sırayla akım uygulanabilmesini sağlamaktadır. Sonuç olarak hall alan sondaları aracılığıyla statordaki sargılara sırayla uygulanan akımlar burada döner bir manyetik alan oluşmasını sağlamaktadır. Resim 10.13: Adım motorun üretim süreçlerinin resimlerle gösterilmesi f. Adım (stepper, step) motorlar: DC motorlar çalışırken akımları kesilince devir sayıları hemen sıfır olmaz. Motorun ataletinden dolayı mil bir miktar daha döner. İşte bu nedenle hassas hareket istenen endüstriyel donanımlarda (yazıcılar, robotlar vb.) DC motorlar yerine adım motorlar kullanılır. Adım motorlar kare dalgaya benzeyen dijital sinyallerle adım adım döndürülebilirler. Bu tip motorların rotoru doğal mıknatıstan, statoru ise modeline göre çeşitli sayıdaki bobinden oluşur. Adımlı dönüş yapan adım motorların güçleri 1-1000 W, devirleri 0-3000 d/d, dönme adımlarının açı değerleri 0,72º-15º arasında değişmektedir. Adım motorların iyi yönleri I. Statordaki sargılara uygulanan kare biçimli dalgaların frekansı ile doğru orantılı olarak çok yüksek devir sayılarına ulaşabilirler. II. Durma, harekete geçme ya da ters yönde dönmeye başlama ile ilgili komutlara çok hızlı cevap verebilirler. III. Adımlardaki açısal hata çok düşük olup, bu kusur bir sonraki adımı etkilemez. Adım motorların olumsuz yönleri I. Stator sargılarına uygulanan kare dalgaların frekansı (saniyedeki değişim sayısı) çok yükseldiğinde rotor bu hıza uyum sağlayamayarak hatalı dönebilmektedir (fazla ya da az dönüş). II. Verimleri düşüktür. III. Torkları (döndürme momentleri) düşüktür. IV. Kumanda, kontrol devreleri dijital yapılı olup karmaşıktır. Adım motor çeşitleri I. Doğal mıknatıslı adım motorlar (PM, permanent magnet stepper): Şekil 10.52'de yapısı 152 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com verilen bu tip motorlarda rotorun dönüş açılarının derecesi statorda bulunan bobin sayısına bağlı olarak değişir. Yani bobin sayısı artırıldıkça daha küçük adımlarla dönen adım motor yapılabilir. Şekil 10.52'de görülen motorun çalışması şöyledir: 1. Bobine akım uygulanınca rotor 1 numaralı bobinin karşısına gelir. Daha sonra 1. bobinin akımı kesilip 2. bobine akım uygulanırsa rotor 2. bobinin karşısına gelir. Anahtarlar sırayla açılıp kapatılmaya devam edilirse rotor da adım adım döner. Şekil 10.53'te görülen dört adet bobinli ve iki kutuplu adım motorun çalışma ilkesi şöyledir: Yatay konumdaki bobinlere akım uygulanacak olursa rotor yatay konuma gelir. Ardından yatay konumlu bobinlerin akımı kesilmeden dikey konumlu bobinlere enerji verilirse rotor 45° daha döner. Yatay konumlu bobinlerin akımı kesildiğinde ise rotor 45° daha dönerek dikey pozisyona gelir. Şekil 10.54'te görülen dört adet bobinli ve dört kutuplu adım motorun çalışma ilkesi ise şöyledir: Motorda sargılar birbirinden bağımsızdır. Kare dalga biçimindeki sinyaller hangi bobine ya da bobinlere uygulanırsa rotor sargının yanına doğru çekilir. - - +V rotor Şekil 10.52: Doğal mıknatıs rotorlu adım motorların çalışma prensibinin açıklanmasında kullanılan basit şema 1. faz 2. faz Şekil 10.53: Dört bobinli, iki kutuplu, doğal mıknatıs rotorlu adım motorun yapısı II. Disk biçiminde doğal mıknatıs rotorlu hafif tip (PM) adım motorların yapısı: Şekil 10.55'te yapısı görülen bu bo bin1 153 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com bo bin2 bo bin4 adım motorlar, adım açısını küçültmek, ağırlığı azaltmak için geliştirilmiştir. Bu motorlarda disk manyetik olmayan bir maddeden yapılmıştır. Doğal mıknatıslar ise bu disk üzerine bir N kutbu ve bir S kutbu oluşturacak biçimde sıralanmıştır. Şekil 10.55'te 1. faz sargılarına akım bo bin3 uygulanınca doğal mıknatıslı rotor Şekil 10.54: Dört bobinli, dört kutuplu, doğal etkilenir. 1 numaralı faz bobininin akımı mıknatıs rotorlu adım motorun yapısı kesilip 2 numaralı bobin enerjilendirilecek olursa rotor, rotor kutbunun 1/4 ü kadar (90°) döner. Eğer 2 numaralı bobinin enerjisi kesilip 1 numaralı bobin yeniden enerjilendirilecek olursa rotor aynı yönde 90° daha döner. Rotoru disk biçiminde olan sabit kutuplu adım motorlarda rotor ince olduğundan dolayı, disk üzerinde 100’den fazla sabit mıknatıs kutupları oluşturulabilir. Bu ise dönüş açısının değerini küçültür. Dönüş açısının küçülmesi çok hassas kontrollü cihazların yapılabilmesini mümkün kılar. yumuşak demir zayıf kalıcı mıknatıs 2. faz bobini yumuşak demir II. Değişken relüktanslı (VR, variable reluctance stepper) adım motorlar: Şekil 10.56'da yapısı verilen değişken relüktanslı adım motorlarda doğal mıknatıstan yapılmış kutuplar yoktur. Bunun yerine ferromanyetik (mıknatıslanabilen) malzemeler kullanılmıştır. (a) Şekil 10.55: Disk rotorlu adım motorun yapısı (b) B fazı enerjilendiğinde rotor pozisyonu 1. faz bobini N S 30° C fazı enerjilendiğinde rotor pozisyonu (c) D fazı enerjilendiğinde rotor pozisyonu Şekil 10.56: Değişken relüktanslı adım motorların yapısı Değişken relüktanslı adım motorların stator ve rotorları çıkıntılı yapıdadır. Akımın uygulandığı sargılar ise statordaki çıkıntılara yerleştirilmiştir. Motorun dönüş açısı stator ve rotordaki çıkıntıların sayısına bağlı olarak değişmektedir. Örneğin statorunda 12, rotorunda 8 çıkıntı bulunan değişken relüktanslı motorun dönme açısını bulalım: Stator oluklarının açısı: 360/12 = 30° Rotor oluklarının açısı: 360/8 = 45° Adım açısı = 45-30 = 15° Değişken relüktanslı adım motorlarda devir sayısı 1800 d/d gibi yüksek seviyelere çıkarılabilmektedir Değişken relüktanslı adım motorun çalışma ilkesi: Şekil 10.56'da verilen şekillerde görüldüğü gibi değişken relüktanslı motorların çalışması, enerjilenen stator faz bobininin oluşturduğu elektromıknatısla en yakın rotor dişinin bu kutup hizasına çekilmesi prensibine dayanmaktadır. Şekil 10.56-a-b-c'de rotoru 6 çıkıntılı (dişli) olan değişken relüktanslı adım motorun statorunun bobinlerinin sırayla enerjilenmesine bağlı olarak rotorun hareketleri görülmektedir. Aşağıda verilen üç çizime bakılacak olursa, sırayla enerjilenen bobinlerin oluşturduğu mıknatısların en yakındaki rotor çıkıntısını kendi hizasına doğru çektiği görülür. 154 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Hatırlatma: Manyetik kuvvet çizgilerinin özellikleri Bilindiği gibi manyetik kuvvet çizgileri direnci az olan bölgelerden dolaşarak ilerlerler. Hava ile demiri manyetik geçirgenlik açısından karşılaştırdığımızda, demirin geçirgenlik bakımından çok üstün olduğunu görürüz. Bu yaklaşıma göre, statordan çıkan manyetik alan kuvvet çizgileri rotora doğru giderken hava boşluğunu değil, statora yakın olan rotor çıkıntılarını tercih ederler. Manyetik kuvvet çizgilerinin bir diğer özelliği ise, gerilmiş lastik gibi yollarını en kısa şekilde tamamlamak istemeleridir. İşte bu nedenle statordan çıktıktan sonra kıvrım yaparak rotordan geçen kuvvet çizgileri gerilmiş lastik gibi düzgün hâle gelmek isteyerek rotoru kendi doğrultularına çekerler. Sonuçta motorda dönüş hareketi başlar. III. Hibrid (hybrid, melez) adım motorlar: Şekil 10.57'de yapısı verilen hibrid adım motorlar PM (doğal mıknatıs rotorlu) ve VR (değişken relüktanslı) tip adım motorların birleşmiş hâlidir. Bu motorun hem rotoru hem statoru çıkıntı şeklindeki dişlere sahiptir. Rotor yumuşak demirden yapılmıştır. Bu sayede statordaki sargılarda oluşan manyetik alan, kendisine en yakın rotor dişlilerini çekerek dönüşü sağlamaktadır. Hibrid tipi adım motorların dönüş derecesi 1,8° gibi çok küçük değerlere indirilebilmektedir. Şekil 10.57'de de görülebileceği gibi Şekil 10.57: Hibrid (karma) adım motorların yapısı motorun stator kutup ayaklarına .) birbirine zıt yönlü olarak ikişer bobin sarılmıştır. (Şekilde bobinler A- ve B- ile gösterilmiştir.) Bobinlerinin sarım yönlerinin zıt olması oluşan manyetik alanların da zıt yönlü olmasını sağlamaktadır. Not: Bir bobinin oluşturduğu manyetik alanın yönü sarım yönüne göre değişmektedir. Şekil 10.57'de görülen adım motorun rotorunda 50 adet diş (çıkıntı) bulunmaktadır. Buna göre rotorun bir devir dönebilmesi için her faz bobininin ayrı ayrı 50'şer kez enerjilenmesi gerekmektedir. Adım motorların çalıştırılmasında kullanılan devreler: Günümüzde her geçen gün yaygınlaşan adım motorlar çeşitli elektronik devreler kullanılarak çalıştırılabilmektedir. Şimdi bunu bir örnek ile açıklayalım. I. Dört bobinli (fazlı) adım motor için sürücü devresi: Şekil 10.58'de verilen sürücü devresinde 555 entegresi tarafından üretilen kare dalga biçimindeki tetikleme palsleriyle, 4017 adlı ring (halka) sayıcı entegresinin çıkışları sırayla akım vererek transistörleri iletime geçirip motoru döndürmektedir. Not: Uygulamada kullanılan adım motor sürücü devreleri bu kadar basit değildir ve dijital elektronik bilgisi gerektirmektedir. Bu kitabın kapsamı endüstriyel elektronik ile sınırlı olduğundan dijital yapılı sürücü devreleri geniş olarak açıklanmamıştır. Resim 10.14'te dijital devreli adım motor sürücü devresi verilmiştir. 155 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Şekil 10.58: Dört bobinli (fazlı) adım motorlar için basit sürücü devresi g. Servo motorlar: 1 devir/dakikalık hız bölgelerinin altında bile kararlı çalışabilen, hız ve moment kontrolü yapan yardımcı motorlardır. Örneğin hassas takım tezgâhlarında ilerleme hareketleri için genellikle servo motorlar kullanılır. Servo motorların AC ile çalışan modelleri fırçasız, DC ile çalışan modelleri ise fırçalıdır. Bunlar, elektronik yapılı sürücü/ programlayıcı devrelerle birlikte kullanılırlar. Günümüzde yapılan servo motor çalıştırma sürücüleri resim 10.16'da görüldüğü gibi tamamen mikroişlemci kontrollü ve dijital yapılıdır. Resim 10.14: Dijital yapılı adım motor sürücü devresi Dijital kontrollü, hassas makinelerde çok tercih edilen servo motorların bazı özellikleri şu şekilde sıralanabilir: Döndürme momentleri yüksektir.. Döndürme momentinin iki katına kadar olan değerlere kısa süreli olarak yüklenebilirler.. Devir sayıları 1-10000 d/d arasındaki değerlerden herhangi birisine kolayca ayarlanabilirler.. Çok sık aralıklı olarak hareket edebilirler. Yani dur kalk yapma sayılarının çok olması motoru olumsuz etkilemez. Atalet (kalkış) momentleri küçük olduğundan verilen komutları gecikme olmadan algılar ve yerine getirirler. Servo motor çeşitleri I. AC servo motorlar: Büyük güçlü AC servo motorlar iki ya da üç fazlı olarak üretilmektedir. Bu tip motorların rotorları doğal mıknatıslı ya da kısa devre çubuklu olmaktadır. İki ya da üç fazlı servo motorların çalışma prensibi senkron ya da asenkron tip motorlara çok benzemektedir. Üç fazlı servo motorların hız kontrolü, pals frekans çevirici devresi üzerinden, pals genişlik modülasyonu (PWM) devreleriyle yapılmaktadır. Küçük güçlü (1-10 W) AC servo motorlar ise minik boyutlu olarak, iki faz ile çalışabilecek şekilde üretilirler. Bunların iç yapısında şekil 10.59'da görüldüğü gibi, aralarında 90° elektriksel açı 156 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Resim 10.15: Çeşitli servo motorlar Resim 10.16: Dijital yapılı servo motor sürücüleri yapacak şekilde yerleştirilmiş iki bobin ve sincap kafesine benzer rotor vardır. Servo motorların rotorları, savrulma ve atalet momentlerinin küçük olabilmesi için uzun, çapları ise küçük yapılır. Stator sargılarına uygulanan gerilimlerin frekansı 50-60400-1000 Hz olabilir. İki fazlı servo motorların sargılarının biri referans, diğeri ise kontrol sargısı olarak da Şekil 10.59: İki fazlı AC servo motorların blok şeması adlandırılır. Referans sargısına sabit değerli, sabit frekanslı alternatif akım uygulanır. Kontrol sargısına ise yükselteç devresinden gelen kontrol gerilimi verilir. Kontrol sargısına uygulanan akım, faz kaydırma devreleriyle 90° kaydırılarak uygulanır. İki sarımda oluşan manyetik alanlar sonucunda rotor döner. II. DC servo motorlar: Şekil 10.60'ta yapıları verilen DC servo motorlarda, sabit bir kutup manyetik alanı elde etmek için DC kaynak kullanılır. Endüviye ise değişken bir gerilim verilir. Bu iki gerilimin dolaştırdığı akımların oluşturduğu manyetik alanlar birbirini iterek dönüşü başlatır. DC servo motorların rotorları şekil 10.60'ta görüldüğü gibi, uzun, disk ve çan şeklinde olabilmektedir. Disk rotorlu servo motorlar kısa ve hafif oldukları için robot mafsallarında hareket elemanı olarak kullanılabilmektedir. İnce ve uzun rotorlu servo motorlarda ise boyutlar çok küçük olduğundan bunları her ortama monte etmek kolaydır. Çan tipi rotorlu servo motorlar ise, 3000 d/d gibi yüksek hızlara çok çabuk ulaşabilme özelliğine sahiptir. Servo motorlar, dijital kontrollü makineler, pozisyon belirleme sistemleri, bilgisayar donanımları, 157 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com stator rotor sargısı stator disk rotor stator çan rotor uzun rotor rotor sargısı rotor sargısı rotor Şekil 10.60: "Uzun", "disk", "çan" rotorlu DC servo motorların yapısı bellekli makineler, askerî cihazlar, büro makineleri, alternatör devir ayar mekanizmaları vb. gibi yerlerde kullanılmaktadır. Not: Servo, servis, köle, hizmetçi anlamındadır. Sorular 1. Endüvi, kolektör, indüktör, rotor nedir? Tanımlayınız. 2. Şönt motorun yapısını, çalışmasını, özelliklerini anlatınız. 3. Adım motorların yapısını ve çalışmasını kısaca açıklayınız. 4. Üç fazlı asenkron motorun yapısını ve çalışmasını anlatınız. 5. Yol verme rölesiyle çalıştırılan bir fazlı asenkron motorların yapısını şekil çizerek anlatınız. 158 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 159 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Bölüm 11: Elektronik yöntemlerle büyüklüklerin ölçülmesi Giriş: Fiziksel değerleri ölçebilmek, kaydedebilmek, bir büyüklüğe bağlı olarak başka bir sistemi çalıştırabilmek için sensör ve transdüser temelli elektronik devreler geliştirilmiştir. Elektronik yöntemlerle büyüklük ölçmede kullanılan düzenekler şunlardır: A. Sıcaklık ölçme Endüstriyel uygulamalarda sıcaklık derecesinin ölçülmesi için bir çok düzenek mevcuttur. Sıcaklık ölçümünde kullanılan bazı elemanlar, PTC, NTC, yarı iletken ısı sensörü, dıştan ısıtmalı bimetal, direnç teliyle ısıtmalı bimetal, kuyruklu (gazlı) termostat, termokupldur. Not: Kitabın 4 ve 8. bölümlerinde sıcaklık ölçme sistemleri açıklanmıştır. B. Işık ölçme Ortam aydınlığını belirlemek buna göre çeşitli düzenekleri çalıştırmak için geliştirilmiş devreler uygulamada yaygın olarak kullanılmaktadır. Örneğin ortam aydınlığının şiddetini belirleyen lüksmetre cihazı tamamen elektronik yapıdadır. Bunun yanında bazı fotoğraf makinelerinde ortam aydınlığını, LDR, fototransistör gibi elemanlarla belirleyip buna göre flaşın ışığının seviyesini ayarlayan düzenekler de mevcuttur. I. LDR'li ortam aydınlığını ölçen devre: Şekil 11.1'de verilen devrede ortam aydınlandığında LDR'nin üzerinden geçen akım artar ve T 1 transistörü iletime geçer. Ampermetre ibresi ters yönde (sola) sapar yani sıfır değerini gösterir. Ortam karardığında LDR akım geçirmez, T 1 transistörü kesime gider. Ampermetre ibresi sağa doğru sapar. Ortam iyice karardığında ampermetre ibresi maksimum değeri gösterir. Devre deneysel amaçlı olup öğrencinin kavramasını sağlamak için verilmiştir. R3 10 k 1k R2 R1 1k LDR S R4 10 k +12 V ampermetre BC547 BC547 + 100 k mA T1 10 k 330 W R5 T2 R6 330 W 1k R7 Şekil 11.1: LDR'li ortam aydınlığını ölçen devre LDR'li aydınlık ölçme donanımlarının yapısını C. Mesafe (aralık) ölçme Elektronik devre elemanları kullanılarak mesafe ölçümü yapılabilmektedir. Bunların çeşitleri şöyledir: I. İndüktif yöntemle aralık (mesafe) ölçme: Şekil 11.2'de verilen şemada bobinin içinde bulunan mıknatısı ileri geri hareket ettirirsek bobinin indüktans ve reaktans değerleri değişir. Bu ise bobin üzerinden geçen akımı değiştirir. Bobinden geçen akımdaki değişiklik hassas entegreli devrelerle algılanılarak, analog ya da dijital göstergeli devreleri çalıştırıp mesafe ölçmek mümkün olur. II. İndüktif yaklaşım dedektörüyle op-ampın sürülmesi: Metal cisim sensöre yaklaştırıldığında bu elemanın alt ucunda bir akım doğar. Bu akımın R1 direnci üzerinde oluşturduğu gerilim op-ampın çıkış geriliminin seviyesini değiştirir. Şekil 11.3'te verilen şemada adı geçen indüktif yaklaşım sensörleri 8. bölümde anlatılmıştır. 159 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com indüktif yaklaşım sensörü mıknatıs +5 V 470 k 4,7 k 22 k +5 V 7 +3 100 W 741 1k bobin 100 W Şekil 11.2: Mıknatısın bobin içindeki hareketinin indüktans ve reaktansı değiştirmesi -2 R1 6 çıkış 4 -5 V Şekil 11.3: İndüktif yaklaşım sensörüyle op-ampın sürülmesi Ç. Devir sayısı (hız) ölçme Sürekli olarak dönüş yapan düzeneklerin devir sayısını ölçmek için optik, manyetik vb. gibi yöntemlere göre çalışan devreler geliştirilmiştir. D. Seviye ölçme Depo, kazan, silo vb. gibi yerlerin doluluk seviyesini belirleyebilmek için seviye ölçme devreleri geliştirilmiştir. Uygulamada, kapasitif sensörlü, çubuk elektrotlu, ultrasonik sistemli vb. gibi seviye ölçme donanımları kullanılmaktadır. I. Şamandıralı seviye ölçme: Şamandıralı seviye ölçme sistemleri basit bir yapıya sahiptir. Sıvıların kaldırma kuvvetinin prensibi asırlar önce Arşimet tarafından bulunmuştur. Bu sistemde yüzen bir cisim iki kuvvete maruz kalmaktadır. ayarlı direnç Bunlar: Yerçekiminden kaynaklanan aşağı doğru çekim kuvveti, Cismin yüzebilirliğinden şamandıra kaynaklanan yer çekimine zıt V yönlü kuvvettir. Şekil 11.4'te verilen sistemde taşıtların yakıt depolarının doluluk yakıt deposu durumunu elektronik yöntemlerle ölçülebilmektedir. Depo doluyken Şekil 11.4: Şamandıralı seviye ölçme düzeneği şamandıra yukarı hareket eder ve potun direnci azalır. Azalan direnç pottan daha fazla akım geçirir ve sürücü kabininde bulunan depo göstergesinin (bu aslında ampermetredir) ibresi maksimum değeri gösterir. Depo boşaldıkça şamandıra aşağı doğru iner ve potun değeri büyür. Direnç değeri büyüyen pot az akım geçirir. Bu ise ampermetrenin ibresinin sapmasını önler. II. Sıvı seviyesini gösteren transistörlü devre: Şekil 11.5'te verilen devrede depo içinde bulunan iletken sıvının (su, asit, boya vb.) seviyesi yükseldikçe transistörler iletime geçerek ledleri çalıştırır. E. Kimyasal özellik ölçme Sıvı ve gazların kimyasal özelliklerinin ölçülmesi için çeşitli düzenekler geliştirilmiştir. Örneğin arabaların eksoz gazlarının analizi, insanların alkol alma oranı, sıvıların pH değerini belirleme ile ilgili cihazlar uygulamada yaygın olarak kullanılmaktadır. Resim 11.1'de sıvıların pH değerini ölçen dijital yapılı cihaz resmi verilmiştir. Bu cihazın yapısı şöyledir: 160 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com metal depo sıvı 3xBC547 2-5 V + 2,2 k Şekil 11.5: Sıvı seviyesini gösteren transistörlü devre Resim 11.1: Sıvıların pH değerini belirleyen alet G ucu iyonlara duyarlı madde ile kaplanmış MOSFET'li ölçme probu sıvı içine daldırıldığında MOSFET'in elektriksel karakteristiği değişmekte ve ortamın pH değeri dijital devre ile ölçülebilmektedir. G ucuna kaplanan açılıp iletken kapanabilen maddelerin özelliklerinin çene değiştirilmesiyle hidrojen, karbon monoksit ve metan gibi gazlara duyarlı algılayıcılar da yapılabilmektedir. gerilim giriş F. Manyetik alan ölçme V ucu gerilim giriş ucu Kabloların ya da indüktif özellikli alıcıların yaydığı V doğrultmaç manyetik alanın şiddetini diyotları ölçmek için çeşitli elektronik düzenekler geliştirilmiştir. Bu konuya ilişkin en yaygın örnek pensampermetrelerdir. Bilindiği gibi bu cihaz ile kablo etrafında oluşan manyetik Şekil 11.6: İletken etrafında oluşan manyetik alandan etkilenen alandan yararlanarak akım bobin ile akım ölçme esasına göre çalışan pensampermetreölçümü yapılabilmektedir. lerin yapısının basit olarak gösterilmesi Şekil 11.6'da pensampermetrelerin yapısı basit olarak verilmiştir. Bu cihazın açılır kapanır özellikteki çenesinin içine giren akım taşıyan iletkenin yaydığı manyetik alan çeneye (nüve) sarılmış bobinden geçen akımın değişmesine neden olmakta ve bu sayede ölçmeyi yapan ünite geçen akımı göstermektedir. G. Basınç ölçme Üretim süreçlerinde basınç ölçme önemli bir ihtiyaçtır. Günümüzde bir çok basınç ölçme yöntemi geliştirilmiştir. Bunlar, LVDT'li, kapasitif prensipli, strain gauge'li, kristalli basınç ölçerler şeklinde sıralanabilir. Bu konuyla ilgili devre elemanları hakkında bilgi almak için kitabın 8. bölümündeki transdüserlere bakınız. 161 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Ğ. Ağırlık ölçme Dijital terazilerin, kantarların ağırlığı ölçebilmesi için çeşitli cihazlar geliştirilmiştir. Bunlar kristalli, bobinli, kapasitif, yük hücreli vb. şeklinde olabilmektedir. Ağırlık ölçmede kullanılan sensörler hakkındaki temel bilgiler kitabın 6. bölümünde açıklanmıştır. H. Adet (miktar, sayı) belirleme Belli bir noktadan geçen madde miktarını belirlemek için dijital entegrelerden yararlanılır. Bu konunun anlaşılabilmesi için dijital elektroniğin sayıcılar konusunun bilinmesi gerekir. I. Nem ölçme Ortamın nemini ölçmek için bir çok devre yapılabilmektedir. Kitabın 6. bölümünde nem ölçme sensörleri ve devreleri açıklandığından burada sadece bir örnek ile konuyu aktaralım. I. 555'li nem algılama devresi: 33 kW Şekil 11.7'de verilen NPN BC547 devrede bakırlı plaket üzerine 33 kW 33 kW yapılan nem ölçme sensörü nem oranı artınca akım geçirerek transistörü sürer. Transistörün nem ölçme uçları iletime geçmesi 555'e besleme nem +5-12 V geriliminin gitmesini sensörü sağlar. Bunun Şekil 11.7: 555'li nem sonucunda ise 555'in çıkışında bulunan led yanıp sönerek ortamın neminin arttığını bildirir. Sorular 1. İndüktif ölçme sisteminin yapısını anlatınız. 2. LDR, PTC, NTC nedir? Yazınız. 3. PTC'li sıcakta çalışan basit bir devre çiziniz. 162 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 555 çıkış 1 kW 10 mF algılama devresi 22 nF Bölüm 14: Uygulama devreleri + 5-12 V 100 k NPN + 5-12 V flamanlı lamba 1-10 k 1-10 k A 1-10 k BC547 100 k 1-10 k R1 BC547 BC547 10-100 k Şekil 1: İki transistörlü dokunmayla çalışan lamba devresi Şekil 2: NTC'li soğukta çalışan lamba devresi 1. İki transistörlü dokunmayla çalışan lamba devresi: A-B ile gösterilen metal plakalara parmak ile dokunulduğunda deri üzerinden geçen akım T1 ve T2 transistörlerini iletime sokar ve lamba yanar (şekil 1). 2. NTC'li soğukta çalışan lamba devresi: Ortam soğukken NTC'nin direnci yüksektir. Bu nedenle NTC üzerinden akım geçmez ve R1 üzerinde gerilim oluşmaz. R1 üzerinde gerilim oluşmadığı için T1 transistörü kesimde kalır. T1 kesimdeyken A noktasının gerilimi maksimum değerde olur ve T2 iletime geçer, lamba yanar. Ortam sıcaklığı arttığında NTC üzerinden geçen akım artacağı için R1 üzerinde düşen gerilim büyür ve T1'i iletime sokar. T1 iletken olunca A noktasının gerilimi düşer ve T2 kesime gider (şekil 2). 1-10 k 330 W +5 V 100 nF/400 V Şekil 3: Triyakın optokuplör ile tetiklenmesi tristör 220 V triyak A ucuna triyakın A2 ucu, K ucuna triyakın A1 ucu, G ucuna triyakın G ucu bağlandıktan sonra, iki yollu anahtar triyak konumuna alınıp test bu tonuna basılıyken lamba yanıyorsa triyak sağlamdır (şekil 4). 5. LDR'li karanlıkta çalışan devre: LDR üzerine ışık düştüğünde bu elemanın üzerinden geçen akım artar. R1 üzerinde oluşan gerilim T1 transistörünü sü rer. A n oktasın ın ger ilim i düşer. T2 iletime geçemez. Lamba yanmaz. BT136 MOC3009 Bu devre optokuplör sayesinde güvenli çalışır. Yani güç devresinde ortaya çıkan bir arıza kumanda devresine zarar vermez (şekil 3). 4. Tristör ve triyak test devresi: Verilen devre ile tristör ve triyakların sağlam olup olm adığı anlaşılabilir. A-G-K uçlarına tristör bağladıktan sonra iki yollu anahtar tristör konumuna alınır ve test butonuna basılır. Bu işlem sonucunda bu tona basılınca lamba sürekli olarak yanıyorsa tristörün sağlam olduğu anlaşılır. diyak 33 k 3. Triyakın optokuplör (optik bağl aç) ile te ti kl enme si : S anah tar ın a basıldığında optokuplörün ledi ışık yayar ve fototriyak iletime geçer. Fototriyakın akımı C'yi doldurmaya başlar. C'nin gerilimi 20-50 V arası bir değere ulaştığında BT136 triyakı iletime geçerek alıcıyı çalıştırır. 12 V 16 V 10-100 mF test 1-10 k Şekil 4: Tristör ve triyak test devresi 1-10 k 1-10 k 1-10 k R1 BC547 BC547 10-100 k Ortam karardığında LDR üzerinden akım geçmez. Şekil 5: LDR'li karanlıkta çalışan devre R1 üzerinde polarma gerilimi oluşmaz. T1 kesimde kalır. A noktasının gerilimi yükselir. T2 iletime geçer. Röle çeker. Lamba yanar (şekil 5). 169 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com R1 1k 1-10 k 1-10 k 1-10 k BC308 P BC308 470 k BC547 10 k P 1-10 k 1-10 k Şekil 6: LDR'li karanlıkta çalışan devre Şekil 7: LDR'li aydınlıkta çalışan devre 6 W flüoresan lamba 6. LDR'li karanlıkta çalışan devre: LDR üzerine ışık düştüğünde bu elemanın direnci ve üzerinde düşen gerilim azalır. LDR üzerinde oluşan gerilimin azalması T 1 tr an sistörü nü kesime sokar. T 1 10 k kesimdeyken PNP tipinde olan T 2 transistörü kesimde kalır. Ortam karardığında LDR üzerinde oluşan gerilim yükselir ve T1 iletime geçer. T1 'in iletime geçmesi T2 transistörünün beyzine eksi polarmanın gitmesini sağlar. B ucuna eksi polarma 555 gelen T2 iletime geçer ve lamba yanar (şekil 6). 7. LDR'li aydınlıkta çalışan devre: LDR üzerine ışık düştüğünde bu elemanın üzerinden geçen akım 6V artar. Pot üzerinde oluşan gerilim T1 transistörünü iletime sokar. R3 direnci üzerine oluşan gerilim tr istörü iletime sokar ve lamba yanar. Ortam trafo 5-10 W karardığında T1 transistörü ve tristör kesime gider Şekil 8: Konvertisör (invertör) devresi (şekil 7). 8. Konvertisör (invertör): Verilen devre flüorean lambalı portatif aydınlatma cihazlarında (ışıldak) kullanılmaktadır. Devrede kullanılan 555 entegresinin 3 numaralı ucunda kare dalga oluşur. Kare dalganın frekansını pot ile ayarlamak mümkündür. 555'in çıkışına bağlı soğutuculu transistör sürekli olarak iletim ve kesim olarak trafonun primerinden değişken akımların geçmesine neden olur. Trafonun primer sarımından geçen değişken akımlar sekonder sarımında yüksek değerli AC'nin oluşmasına yol açar. Sekonderde oluşan yüksek değerli AC flüoresan lambayı yakar (şekil 8). 9. Dil (reed) röleyle çalışan lamba devresi: Verilen devrede reed röleye mıknatıs yaklaştırıldığında cam gövde içindeki mini kontaklar kapanır ve tristör iletime geçerek lambayı çalıştırır. Devre DC beslemeli olduğundan mıknatıs dil röleden zaklaştırılsa bile lamba sönmez (şekil 9). L 0 R B L 6/25 A 0 - 220/12 V 4W trafo C 10 k 2 470 mF BC547 mıknatıs BRX49 MCR100 470 mF C1 1N4001 1N4001 60 W 100 k B R - Şekil 9: Reed röleyle çalışan lamba devresi Şekil 10: Tek transistörlü merdiven ışık otomatiği devresi 170 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 10. Tek transistörlü merdiven ışık otomatiği devresi: Verilen devrede butona basıldığında yarım dalga doğrultmaç devresinin çıkışındaki DC 12 voltluk gerilim nötr (0) hattı üzerinden geçerek C2 kondansatörünü doldurur. Dolan C2 transistörü sürer. Röle çeker ve lamba yanar. C2 boşalınca transistör kesime gider. Lamba söner. C2'ye paralel bağlı olan pot ile C2'nin boşalma zamanı ayarlanabilir (şekil 10). A +9 V mA 1k 56 k 470 k 10-56 k 18 k termokupl 22 k 100 k BD135 B 330 k 9,1 V BT136 10 k 1N4148 68 k 1k 100 k 18 k Şekil 11: Triyaklı gecikmeyle çalışan zamanlayıcı devresi 9,1 V Şekil 12: Termokupllu sıcaklık ölçme devresi 11. Triyaklı gecikmeyle çalışan (turn on tipi) zamanlayıcı devresi: Verilen devrede A anahtarı kapatılınca C kondansatörü dolmaya başlar. C'nin gerilimi belli bir seviyeye ulaştığında transistör iletime geçer. Transistörün C-E ayakları arasından geçen akımı triyakı sürer ve lamba yanar. B butonuna basılınca C boşalır. Transistör kesime gider. Lamba söner. Bir süre sonra yeniden dolan C transistör ve triyakı iletime sokar (şekil 11). 12. Termokupllu sıcaklık ölçme devresi: Verilen devre ile 0-100 °C'lık sıcaklıklar ölçülebilir. Op-ampın çıkışına bağlanan analog mikroampermetrenin doğru göstermesini sağlamak için P1 ve P2 potansiyometreleriyle kalibrasyon (ayar) işlemi yapılmalıdır. Termokupl 0 °C'lık suyun içine konulduktan sonra P1 ile mikroampermetrenin 0 mA değerini göstermesi sağlanır. Termokupl 100 °C'lık suyun içine konulduktan sonra P2 ile mikroampermetrenin 100 mA değerini göstermesi sağlanır (şekil 12). 1N4001 1-10 k 1-10 k BC547 1-10 k 4N25 1-10 k BC547 Şekil 13: Optokuplör ile tetiklenen transistörlü devre 13. Optokuplör ile tetiklenen transistörlü devre: Verilen devrede 4N25 optokuplörünün ledine DC 1,5-2 volt uygulanınca fototransistör iletime geçer ve T1 kesime gider. T1 kesime gidince T2 iletime geçer, röle çalışır (şekil 13). 14. Merdiven ışık otomatiği devresi: Butona basıldığında trafo çalışmaya başlar. Sekonderde oluşan AC diyod tarafından DC'ye çevrilir. İlk anda C2 boş olacağından T1 kesimde olur. T1 kesimde olduğu için T2 iletime geçer. T2 iletken olunca röle çeker. Röle iki kontağını da kapatır. Birinci kontak lambayı besler. İkinci kontak trafonun primerine gelen akımın sürekli olmasını sağlar. Bir süre sonra C2 dolar. T1 iletken, T2 kesim olur. Röle kontaklarını açar ve lamba söner (şekil 14). 171 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com lâmba faz nötr 12 V C1 C2 10 W 4,7 k buton 10-22 k zaman ayarı 5,6 k BC547 BC547 T1 T2 5,6 k 470 k 1N4001 Şekil 14: Merdiven ışık otomatiği devresi BC547 1N4001 SCR4 SCR2 SCR1 + 12 V SCR3 15. Şifreli kilit: Şekil 15'te verilen devre beş butona doğru sırayla basıldığında çalışır. Devrede 30240 değişik olasılık söz konusudur. Bilmeyen birisinin seçilen kombinasyonu bulma olasılığı üç milyonda bir kezdir. Ayrıca beş butona (S4, S5, S6, S7, S8) 4 saniye içinde basılmazsa doğru basım sırası izlense bile şifre açılmaz. Devrede S4-S8 arasındaki butonlar doğru kombinasyon için, S1-S3 arasındaki butonlar ise kombinasyon önleme devresi içindir. Yani devrenin çalışmasını önlemek için kullanılmıştır. S4 butonu kombinasyonun ilk basamağı olup, bu butona kısa bir süre basıldığında C1 kondansatörü şarj olarak T1 ve T2 transistörlerini yaklaşık 4 saniye için iletime geçirir. S5 butonu kombinasyonun ikinci basamağı olup, bu butona basıldığında C1 kondansatörü SCR1 tristörü tetiklenerek R3 direnci üzerinde gerilim düşürür. Bu ise S6 butonuna basıldığında SCR2 tristörünün tetiklenmesi için gerekli akımı sağlar. Bu işlemler T3 röle sürücü transistörünün iletime geçmesine değin sürer. Eğer şifre 4 saniye içinde açılmazsa sistem kapalı (off) durumuna geçer. Bu hâlde kilidin yeniden açılabilmesi için işlemleri baştan başlatmak gerekir. Eğer doğru sırayla gidilmeyip herhangi bir aşamada S1 -S3 butonlarından herhangi birisine basılırsa, sistem yeniden kapalı (off) durumuna geçer. 4,7 k 1k 1k 1k 1k 1k 1k BC547 1k 1k Şekil 15: Şifreli kilit devresi 16. Optokuplörlü flaşör devresi: Şekil 16'da verilen devrede 555 entegresi ayarlanan frekansta çıkış sinyali üretir. Bu entegrenin verdiği akım MOC3010 optokuplörünün ledini çalıştırır. Işık yayan led fotodiyağı sürer. İletime geçen fotodiyak triyağı sürer ve lamba yanıp söner. Devrede kullanılan optokuplör sayesinde DC ile beslenen kare dalga üreteç devresiyle 220 voltluk triyaklı devre birbirinden yalıtılmış durumdadır. 17. 741 op-amplı bas ve tiz kontrol (aktif filtre) devresi: Şekil 17'de verilen devre basit bir ekolayzerdir. Potların değeri değiştirilerek çıkıştan alınan ses sinyalinin bas ya da tiz olmasını sağlamak mümkündür. 18. Neon lamba tetiklemeli triyaklı lamba karartma (dimmer) devresi: Şekil18'de verilen devreye AC 220 V uygulandığında R ve P üzerinden şarj olmaya başlayan C'nin gerilimi 20-90 V arası bir değere ulaştığında neon lamba iletime geçerek triyağı sürer. G ucu tetiklenen triyak lambayı çalıştırır. P'nin değeri artırılırsa C geç dolacağından neon lamba da geç iletime geçer ve lamba az ışık yayar. P'nin değeri azaltılırsa C hemen dolacağından neon lamba da erken iletime geçer ve lamba çok ışık yayar. 172 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 10-56 k +5-12 V 220 V 10-56 k 4,7 k MOC3010 555 220 V BT136 220-820 W 4,7 mF Vcc Şekil 16: Optokuplörlü flaşör devresi Şekil 17: 741 op-amplı bas ve tiz kontrol devresi +12 V 15-100 W 22-56 k 1k 1 W AC 220 V 500 k 220/2x12 V 10-20 W trafo T1 2N3055 L1 BT136 220 p 100 nF 400 V 8-20 W flüoresan lamba 1k 1 W T1 2N3055 Şekil 18: Neon lamba tetiklemeli triyaklı lamba karartma (dimmer) devresi L3 L2 Şekil 19: İki transistörlü konvertisör devresi 19. İki transistörlü konvertisör devresi: Şekil 19'da verilen devreye DC 12 V uygulandığında ilk anda T1'in iletime geçtiğini varsayalım. T1'in beyzi R1 ve L 2 üzerinden +12 volta bağlanmış olur. T1 'in beyz akımı yavaş yavaş (L2 ilk anda akımın artışına engel olduğu için) artmaya başlar. T1'in beyz akımının yavaş yavaş artması L1 üzerinden gelen kolektör akımının da yavaş yavaş artmasına sebep olur. L1'den geçen değişken akımın yarattığı manyetik alan L 2'yi etkileyerek beyzden geçen akımın daha çok yükselmesine neden olur. T1 transistörünün kolektöründen geçen akım doyum değerine ulaştığından L1 üzerinde oluşan manyetik alan sabitleşir. L1'in alanının sabit hâle gelmesi L2 üzerindeki etkisini ortadan kaldırır. L 1'in L 2 üzerinde yaptığı baskının ortadan kalkması L2'den geçen beyz akımının azalmasına yol açar. Beyz akımı azalmaya başlayınca L1'den geçen kolektör akımı da azalır. Kolektör akımının azalmaya başlaması L1 üzerinde oluşan manyetik alanın yön değiştirmesine sebep olur. Yön değiştiren manyetik alan L 2 bobininden geçen akımı 0 seviyesine doğru indirir. T1'in beyz akımı 0 değerine indiğinde bu eleman kesime gider. T1 kesime gidince T2 iletime geçer ve yukarıda açıklanan işlemlerin benzeri meydana gelir. L 1 ve L 2 sarımlarında oluşan manyetik alanlar L3 sarımında AC'ye benzeyen bir sinyal oluşmasını sağlar. 21 . Step (a dım) motor kontr ol devresi: Şekil 21'de verilen devre ile disket sürücü, nokta vuruşlu yazıvı gibi delikli disk +12 V 1k 330 W optointerrupter 20. Optointerrupter'li hız (devir sayı sı ölçme devres i: Şekil 20 'de verilen basit devre ile motorun devir sayısına göre çıkıştan belli bir gerilim alınır. Çıkışa bir analog voltmetr e bağlanacak olursa devir sayısına göre değişen gerilim görülebilir. Den eysel ( öğretim) am açlı olan devrede optointerrupterin içinde dönen delikli disk algılayıcı olarak çalışan fototransistörün iletim kesim olmasını sağlar. Fototransistör iletim kesim oldukça multivibratör devresinin ürettiği sinyalin frekansı değişir. 330 W 10 k 10 k 10 n 100 k Vçkş NPN NPN DA 10 mF 10 k 3-12 V teyp motoru 10 n 1N4001 delikli disk Şekil 20: Optointerrupter'li hız (devir sayısı) ölçme devresi 173 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com cihazlarda kullanılan küçük güçlü step motorların istenilen hızda çalıştırılması sağlanabilir. Motoru n dön üş h ızın ı ayarlamak için potun değeri değiştirilir. +12 V 1: mavi, 2: beyaz1, 3: sarı, 4: beyaz2, 5: kahverengi, 6: kırmızı S1 1k 1N4001 2 2. NTC ve op- a mplı soğukt a çalışan devre: Şekil 22'de verilen devre ortam soğukken rlöeyi çalıştırır. Devrede op-amp komparatör (kıyaslayıcı) olarak çalışmaktadır. Röle çalışırken led2, çalışmazken led1 ışık yayar 1 1k 4 2 5 555 6 1-10 k 10 k NPN 3 S2 5-12 V 10 mF 23. Akü şarj devresi: Şekil 23'te verilen devrede akü tam dolunca 2. SCR iletime geçer. İkinci SCR'nin iletken olması 1. SCR'nin G akımını keser. Akü gerilimi istenilen düzeye ulaştığında şarj kendiliğinden kesilir. Şekil 21: Step (adım) motor kontrol devresi +12 V 1k alıcı 1-10 k 180 k 24. Faz koruma rölesi devresi: Şekil 24'te verilen devrede RST fazlarından birisi kesilince üç fazın birleşim noktasında bir gerilim oluşur. Bu gerilim diyotlar tarafından DC'ye çevrilir. DC gerilim T1 ve T2'yi iletken yapar. T2 iletken olunca T3 kesime gider. T3 kesime gidince röle kontağını açar ve kontaktöre giden akım kesilir. 220 V 470 k 10 k 741 NPN 1k 10 k 6V NTC 1-10 k 25. Triyaklı flaşör devresi: Şekil 25'te verilen devrede multivibratör devresinin ürettiği kare dalga triyakı iletim ve kesime sokarak lambanın yanıp sönmesini sağlar. -12 V 1k led1 led2 Şekil 22: NTC ve op-amplı sıcakta çalışan devre 26. Üç transistörlü, kaskad bağlı turn-off zaman rölesi devresi: Şekil 26'da verilen devr eye DC uygu landığın da C dolmaya başlar. C boşken T 1 kesim, T 2 iletim, T3 iletim olur L yanar. C dolunca T1 iletime, T2 kesime, T3 kesime gider L söner. diyot diyot 27. LDR'li ışığın şiddetini ölçme devresi: Şekil 27'de verilen devre deneysel (öğretim) amaçlıdır. LDR'ye gelen ışığın şiddetin e gör e voltmetren in gösterdiği gerilim değeri yükselir. akü Şekil 23: Akü şarj devresi 5-12 V normal çalışma ledi 1k 10 k BT136 A1 1k 10 k 10 k 1-100 mF G A2 L BC547 NPN NPN 10 n 1-100 mF 2xBC547 Şekil 24: Faz koruma rölesi devresi 174 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Şekil 25: Triyaklı flaşör 220 V 28. 555 entegreli ışıkta ses üreten devre: Şekil 28'de verilen devre DC 5-18 V arası DC gerilimle beslenebilir. Ortam aydınlandığında devre ses üretmeye başlar. Devrenin ışığa karşı hassasiyeti pot ile ayarlanabilir. Pot ile LDR'nin yeri değiştirilecek olursa karanlıkta ses üreten devre yapılmış olur. 10 k 30. Kararsız (astable) multivibratörlü periyodik çalışan röle devresi: Şekil 30'da verilen devrede transistörler sırayla iletim ve kesim olur ve röle alıcıyı kesik kesik çalıştırır. 1N4001 NPN 1k 29. Üç transistörlü turn-off zaman rölesi devresi: Şekil 29'da verilen devrede butona basıldığında C hemen şarj olur. C'nin üzerinde biriken elektrik akımı T1 transistörünü sürer. T1 iletime geçtiğinde T2 transistörünün beyzi T1 üzerinden () alarak bu elemanın iletime geçmesini sağlar. T2'nin iletken olması T3 transistörünün beyzine tetikleme akımının gitmesin e n eden olar ak bu elemanın da iletken olmasını sağlar. T 3 iletime geçtiğinde röle kontaklarını kapatarak alıcıyı çalıştırır. Bir süre sonra üzerindeki elektrik yükü biten kondansatör T1 , T2 ve LDR T3 transistörlerinin kesime gitmesine neden olur. Devrede kondanasatöre paralel olarak 500 kiloohm luk bir pot bağlayarak alıcının BC547 çalışma zamanını değiştirmek mümkündür. L DC-AC 1k 100 k NPN NPN 10 k 100 mF B Şekil 26: Üç transistörlü, kaskad bağlı turn-off zaman rölesi devresi + 12 V 10 k 10 k BC547 BC547 BC547 1N4001 10 k 1k 1N4001 Şekil 27: LDR'li ışığın şiddetini ölçme devresi 3,3 k 1N4001 B NPN 100 mF Şekil 28: 555'li ışıkta ses üreten devre 100 mF NPN NPN 100 mF 3,3 k 1k PNP Şekil 29: Üç transistörlü turnoff tipi zaman rölesi +12 V 1N4001 +12 V 8 W 0,5 W 1k 100 k 10 k 31. 555 entegreli ses üreteci devresi: Şekil 31'de verilen devrenin ürettiği sesin tonu R1, R2 ya da C'nin değeri değiştirilerek ayarlanabilir. +12 V S 10 k 10 k NPN Şekil 30: Kararsız multivibratörlü periyodik çalışan röle devresi +12 V 22 k 100 k 8 W 0,5 W NPN NPN 10 k 220 mF +12 V B 1N4001 Şekil 31: 555 entegreli ses üreteci devresi Şekil 32: İki transistörlü turn-on zaman rölesi devresi 32. İki transistörlü turn off zaman rölesi devresi: Şekil 32'de verilen devrede S anahtarı kapatılınca C dolmaya başlar. C dolunca T1 ve T2 iletime geçer, röle çeker ve lamba yanar. 175 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 4,7 k 1M 270 k 10 k 1N4148 741 741 çıkış 39 k voltmetre 47 k p 6,8 k 100 k 100 p Şekil 33: LDR'li ışığın şiddetini ölçme devresi 5-100 W lâmba A2 BT136 BT136 G BT136 1,5 k 1,5 k Ses üreten anfinin çıkışına bağlanır. A1 1,5 k 1k 10 k AC 220 V 34. Triyaklı ışık modülatörü devresi: Şekil 34'te verilen devre müziğin şiddetine göre lambaların ışık yaymasını sağlar. Devre verimli çalışmazsa triyakların G ucuna bağlı olan dirençlerin değerleri değiştirilmelidir. ısı sensörü olarak 1N4148 6,8R 47 mF 3,3 k 33. LDR'li ışığın BC547 şiddetini ölçme + devresi: Şekil 33'te verilen devrede 1N4148 diyodu ısı sensörü olarak kullanılmıştır. 1N4148 DIL 723 diyodunun gövde sıcaklığının 1 °C değişmesi jonksiyon 470 geriliminin 0,2 mV değişmesine yol açar. Devre kurulduktan sonra 1N4148 diyoduna buz değdirilip potlarla ayar yapılarak çıkışın 0 V olması sağlanır. 1N4148 diyodu havya ile ısıtılarak çıkış geriliminin değişimi gözlenir. 10 k 10 k 36. Kopmayla çalışan alarm devresi Şekil 8.44’te verilen devrede ince tel kopartıldığı zaman T1’in kolektöründen geçen akım T2’nin beyzinden geçmeye başlar ve T2 iletime geçerek röleyi çalıştırır. Röle kontağını kapattığı zaman alarm çalışmaya başlar. 1N4001 DC 12 V 35. LM317 entegreli sıcaklığa göre motorun hızını değiştiren Şekil 34: Triyaklı ışık modülatörü devresi devre Şekil 8.43’te verilen devrede ortam sıcaklığı arttığı zaman giriş LM317 çıkış + NTC’nin direnci azalır ve pot üzerinden şase -T geçen akım artar. NTC Potun üzerinden geçen akımın artması bu elemanın üzerinde 100 nF DC 12 V 100-1000 W düşen gerilimi artırır. motor Potun geriliminin artması çıkış gerilimini 5-10 k yükseltir ve DA motorun devir sayısı artar. Ortam sıcaklığı azaldığı zaman Şekil 35: LM317 entegreli sıcaklığa göre motorun hızını değiştiren devre NTC’nin direnci artar ve pot üzerinden geçen akım azalır. Potun üzerinden A +12 V geçen akımın azalması bu elemanın üzerinde düşen gerilimi azaltır. Potun geriliminin azalması çıkış gerilimini düşürür ve DC motorun devir sayısı azalır. ince tel zil BC547 12 V 10 k T1 10 k BC308 T2 - Şekil 36: Kopmayla çalışan alarm devresi 176 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 37. İki transistör ve NTC’li ısıya duyarlı devre Şekil 37'de verilen devrede ortam sıcakken NTC üzer inde olu şan gerilim azalır. T 2 kesim e, T 1 ise iletime geçer. Rölenin kontakları kon um değiştirir. Or tam soğuduğunda NTC üzerinde düşen gerilim artar. T1 iletim, T2 kesim olur. 38. İki transistör ve LDR’li ısıya duyarlı devre Şekil 38'de verilen devrede ortam aydınlıkken LDR üzerinde oluşan gerilim azalır. T 2 kesim e, T 1 ise iletime geçer. Rölenin kontakları kon um değiştirir. Or tam karardığında LDR üzerinde düşen gerilim artar. T1 iletim, T2 kesim olur. 39. Yüksek çıkış akımlı DC-AC konvertisör devresi Şekil 39’da verilen devre 12 V'luk DC’yi 220 V'luk AC’ye çevirebilir. Çıkıştan alınan AC’nin frekansı 4047 adlı entegrenin 2-3 numaralı ayakları arasına bağlanmış olan potun değeri değiştirilerek ayarlanabilir. Devrede tr af onu n primer sargılarından geçen akımın yüksek olması için büyük güçlü transistörler kullanılmıştır. 1k 100 k 12 V 470 W 470 W 470 W 470 W NPN -T L1 NPN 1-10 k L2 Şekil 37: İki transistör ve NTC’li ısıya duyarlı devre 1k 100 k 470 W 1k 12 V 470 W NPN 220 W L1 L2 NPN Şekil 38: İki transistör ve LDR’li ışığa duyarlı devre Şekil 39: Yüksek çıkış akımlı DC-AC konvertisör 40. Triyakın optokuplörle sürülmesi Şekil 4 0 ’ta ver ilen devr ede S anahtar ı kapatıldığında enfraruj led ışık yayarak fotodiyağı iletime sokar. Fotodiyak iletken olunca triyak tetiklenir ve lamba yanar. S anahtarı açılınca lamba söner. Şekil 40: Triyakın optokuplörle sürülmesi 177 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com 15-100 W L1 BT136 BT136 470 k diyak diyak diyak Şekil 42: Triyaklı karşılıklı kararan lambalar devresi 100 k 1k 15-100 W 100 k 10 k Şekil 41: Triyaklı flaşör devresi 41. Triyaklı flaşör devresi Şekil 41'de verilen devreye AC uygulandığında 1N4007 diyodunun çıkışın daki doğru akım C’yi doldurmaya başlar. C’nin gerilimi 2050 V seviyesine yükseldiğinde diyak iletime geçerek triyakı sürer ve lamba yanar. C boşalın ca triyak kesime gider ve lamba söner. Potun değeri değiştirilerek C’nin dolma zamanı ayarlan abilir. Potu n değer i küçültüldü ğü n de C çabu k dolacağından lambanın yanıp sönme hızı artar. 15-100 W L2 10 k BT136 470 k AC 220 V AC 220 V 15-100 W 1-100 mF 1k 15-100 W 1-100 mF BT136 BT136 BC547 BC547 Şekil 43: Kararsız multivibratör ve triyaklı flip flop devresi 42. Triyaklı karşılıklı kararan lambalar devresi Şekil 42'de verilen devrede potun orta ucunun konumuna göre L1 ya da L2 lambası ışık verir. +12 V 1k 4 3. Kar a rs ız ( a st able ) multivibratör ve tiryaklı flip flop (multivibratör) devresi Şekil 43’te verilen devrede kararsız multivibratör devresinde kullanılan direnç ve kondansatörlerin değerine bağlı olarak lambalar yanıp söner. 1k B 15-100 W BT136 10 k BC547 10-100 mF 100 -470 k 44. Transistör ve triyaklı turn-off zaman tipi zamanlayıcı devresi Şekil 44’te verilen devrede B’ye basılınca C dolar. C’nin üzerindeki elektrik yükü transistör ü sür er. Transistör iletime geçince triyakı sürer ve lamba yanar. C boşalınca transistör ile triyak kesime gider ve lamba söner. Şekil 44: Transistör ve triyaklı turn-off tipi zamanlayıcı 45. 12 V'luk DC ile AC 220 V'luk flüoresan lambayı çalıştıran DC-AC konvertisör devresi Şekil 45'te verilen devre 12 V'luk DC’yi 220 V'luk AC’ye çevirebilir. Şekil 45: 12 V'luk DC ile AC 220 V'luk flüoresan lambayı çalıştıran DC-AC konvertisör devresi 178 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Transistörler Elemanın kodu Tipi Gerilimi (V) Akımı (A) Gücü Frekansı (W) (MHz) Ayakların dizilişi Elemanın kodu Tipi 176 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Gerilimi (V) Akımı (A) Gücü Frekansı (W) (MHz) Ayakların dizilişi Transistörler Elemanın kodu Tipi Gerilimi (V) Akımı (A) Gücü Frekansı (W) (MHz) Elemanın kodu Ayakların dizilişi Tipi 177 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Gerilimi (V) Akımı (A) Gücü Frekansı (W) (MHz) Ayakların dizilişi Sabit çıkışlı regülatör entegreleri UJT’ler Elemanın kodu Özellikleri Elemanın kodu Ayakların dizilişi Çıkış gerilimi Çıkış akımı (A) Ayakların dizilişi şase giriş çıkış giriş şase çıkış Tipi PUT’lar Elemanın kodu Özellikleri Ayakların dizilişi Ayarlı çıkışlı regülatör entegreleri Elemanın kodu SUS’lar Özellikleri Elemanın kodu Ayakların dizilişi V V V V 178 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Çıkış gerilimi Çıkış akımı (A) Ayakların dizilişi Tristörler Elemanın kodu Gerilimi (V) Akımı (A) Triyaklar Tetiklenme akımı (Igt) Tutma akımı (Ih) Ayakların dizilişi Elemanın kodu 179 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com Gerilimi (V) Akımı (A) Tetiklenme akımı (Igt) Tutma akımı (Ih) Ayakların dizilişi 74XX serisi TTL tipi lojik kapı entegrelerinin yaygın olarak kullanılanlarının ayaklarının dizilişi VCC VCC VCC şase (gnd.) VCC şase VCC VCC şase VCC şase VCC şase VCC şase VCC şase VCC şase VCC şase VCC şase şase şase VCC VCC şase şase 180 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com şase 74XX serisi TTL tipi lojik kapı entegrelerinin yaygın olarak kullanılanlarının ayaklarının dizilişi VCC VCC VCC NC (boş) şase VCC şase VCC VCC şase VCC şase şase VCC VCC şase şase şase şase şase VCC şase şase VCC şase VCC VCC şase şase VCC 181 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com VCC 40XX serisi C-MOS tipi lojik kapı entegrelerinin yaygın olarak kullanılanlarının ayaklarının dizilişi VCC VCC VCC şase VCC şase VCC VCC şase şase VCC VCC şase VCC şase şase şase VCC VCC VCC şase şase şase şase VCC VCC şase şase VCC 182 PDF created with pdfFactory trial version www.pdffactory.com şase