bildiri kitabı proceedıng book

advertisement
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
BİLDİRİ KİTABI PROCEEDING BOOK
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
Doç. Dr. Lütfü KAPLANOĞLU
ENGRAVİST Organizasyon Kurul Bașkanı
Mağara dönemiyle başlatılan insanlık tarihi, resim ve
baskıresim sanatının başlangıcını da oluşturmaktadır.
Yazının başlangıcından önce kullanılan baskıresim sanatı, dünyanın her yerinde ortak bir dil olarak kabul
edilmektedir.
Püskürtme yöntemiyle şablon baskı, boyalı ellerin bir
yüzeye aktarılmasıyla yüksek baskı gravür, çukurdaki boyaların bir yüzeye aktarılmasıyla ise çukur baskı
gravür sanatı tarih içinde çeşitli evre ve yöntemler
geçirerek günümüze kadar gelmiştir.
Güzelliği, Kültürel geçmişi ve üzerinde kurulmuş medeniyetlerle sürekli adından söz ettiren İstanbul, önce
kitap sanatlarında görülen tahra basma gravürleriyle,
sonradan özellikle 19. ve 20. Yüzyılda merak ve cazibe
merkezi olması sebebiyle birçok sanatçıya ilham kaynağı olmuştur.
Osmanlı toprakları ve kültürüne olan merak Anadolu’nun hemen hemen her şehrinin gravür baskılarının
yapılmasına sebep olurken; İstanbul’un güzelliği, ihtişamı bu detaylı betimlemelerden fazlaca nasiplenmiştir.
Gravür konusundaki geçmişe dayalı bir altyapısı olan
İstanbul’un Osmanlı Devleti’nden sonra yapılan gravür
eserlerinde azalma görülmektedir. Sanat fakültelerinde var olan atölye imkanlarının özel atölyelerde olma
olasılığının az olması gibi birçok nedenle İstanbul’a ait
yani gravürlerin çok az üretilmesi, önce Uluslararası
İstanbul Gravürleri Çalıştayı ve sergisini ortaya çıkarmış, buna ilaveten aynı konu başlığı ile geçmişten
günümüze İstanbul gravürleri konulu bildirili bir sempozyum fikrinin gerçekleşmesine sebep olmuştur.
“İstanbul” temalı Uluslararası Engravist Gravür Çalıştayı ve Sergisi, Türkiye, Balkanlar ve diğer akraba
topluluklar arasında gerçekleştirilen ve özellikle günümüz İstanbul gravürlerinin üretilmesini sağlamak
amacıyla Uluslararası ‘Engravist’ İstanbul Baskıresim
Etkinlikleri olarak 28 Şubat-4 Mart 2016 tarihlerinde
İstanbul’da Yıldız Teknik Üniversitesi Baskıresim atölyelerinde gerçekleştirilmiştir.
Etkinlik, İngilizce engraving ve İstanbul’un ilk üç harfi
bir araya getirilerek oluşturulan ENGRAVIST markasıyla yapılan baskı resim etkinliğimiz, kapsam ve
eylem olarak Türkiye’de bir ilk olma özelliğini barındırmaktadır.
Birleştirici, eğitici, öğretici, güzelleştirici, diyalog kurucu, yardımlaşmaya açık ve çoğaltılabilme özelliğine
sahip olan gravür sanatının İstanbul’un kendine has
güzelliğinin bir araya getirilmesi şüphesiz hem eğitim
bakımından, hem sanatsal, hem kültürel bakımdan
birçok önemli açığın kapanmasına katkıda bulunmuştur.
Desteklenmesi halinde gelenekselleştirilmesini planladığımız bu etkinliğin zaman zaman genel, zaman zaman odaklanılmış teknikler üzerinden tekrarlanması
düşünülen bu etkinliklerin bienallere, trianellere, festivallere ve uluslararası etkinliklere dönüştürülmesi
hedeflerimiz arasındadır.
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
Engravist’ hakkında
3
Organizasyon Komitesi
Engravist 2016
Sempozyum Onursal Başkanı: Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek
Sempozyum Başkanı: Dekan Prof. Dr. Turan Sağer
Organizasyon Kurul Başkanı: Doç.Dr. Lütfü Kaplanoğlu
Organizasyon Kurul Başkan Yardımcısı: Öğr. Gör. Mehmet İlhan
Bilim Kurulu
Prof.Dr. Melihat Tüzün Namık Kemal Üniversitesi
Doç.Dr. Nedret Yaşar Kemerburgaz Üniversitesi
Doç.Dr. Lütfü Kaplanoğlu Yıldız Teknik Üniversitesi
Doç. Musa Köksal Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Yrd.Doç.Dr. Mehmet Nuhoğlu Yıldız Teknik Üniversitesi
Yrd.Doç.Dr. Mehmet Emin Kahraman Yıldız Teknik Üniversitesi
Yrd.Doç. Salih Denli Kemerburgaz Üniversitesi
Prof.Safet Spahiu Tetova Devlet Üniversitesi, Makedonya
Prof.Nafi Jashari Tetova Devlet Üniversitesi, Makedonya
Prof. Nehat Beqiri Tetova Devlet Üniversitesi, Makedonya
Doç.Dr. Kenan Zekic Uluslararası Saraybosna Üniversitesi, Bosna Hersek
Doç.Peno Penev St Cyril and St Methodius University of Veliko Tırnovo, Bulgaristan
Sempozyum Düzenleme ve Yayın Kurulu
Yrd.Doç.Dr. Mehmet Nuhoğlu Yıldız Teknik Üniversitesi
Yrd.Doç.Dr. Mehmet Emin Kahraman Yıldız Teknik Üniversitesi
Yrd.Doç. İsmail Tetikçi Uludağ Üniversitesi
Yrd.Doç. Ali Kılıç Kemerburgaz Üniversitesi
Öğr.Gör. Mehmet İlhan Yıldız Teknik Üniversitesi
Öğr.Gör. Zeynep Özge Kalyoncu Plato Meslek Yüksek Okulu
Arş.Gör. Çağatay Bilsel Yıldız Teknik Üniversitesi
Arş.Gör. Nur Cemelelioğlu Altın Yıldız Teknik Üniversitesi
Arş.Gör. Nesli Gül Yıldız Teknik Üniversitesi
Arş.Gör. Tuğba Renkçi Taştan Yıldız Teknik Üniversitesi
Arş.Gör. Bahadır Uçan Yıldız Teknik Üniversitesi
Öğr.Gör. Murat Toprak Yıldız Teknik Üniversitesi
Öğr. Gör. Ahmet Ziya Sandıkçıoğlu Basın Koordinatörü
Öğr.Gör. Emrah Günay
Öğr.Gör. Burak Satar
Arş.Gör. Tuğba Renkçi Taştan
Arş.Gör. Nur Cemelelioğlu Altın
Arş.Gör. Çağatay Bilsel
Arş.Gör. Nesli Gül
Sergi Seçici Kurul
Prof.Dr. Melihat Tüzün
Doç.Dr. Nedret Yaşar
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
Çalıştay Düzenleme Kurulu
Doç.Dr. Lütfü Kaplanoğlu
Yrd.Doç.Dr. Mehmet Emin Kahraman
Yrd.Doç. İsmail Tetikçi
YTB Temsilcisi
Sergi Düzenleme Kurulu
Öğr.Gör. Emrah Günay
Öğr.Gör. Ahmet Dolunay
Arş.Gör. Tuğba Renkçi Taştan
Arş.Gör. Serpil Akdağlı
Arş.Gör. Çağatay Bilsel
Editör
Yrd.Doç.Dr. Mehmet Nuhoğlu
Yapım
Tablet İletişim
www.tabletiletisim.com
Basım
Haziran 2016, İstanbul
Tor Ofset
ISBN
978-975-17-0000-1
© Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
Öğr.Gör. Emrah Günay
5
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
6
BİLDİRİLER PROCEEDINGS
Prof. Dr. Ahmet Şinasi İŞLER, “Tarihsel Süreç İçinde Avrupa’da Basılan Kitap ve
Haritalarda Ağaçbaskı, Metal Gravür ve Taşbaskı Tekniği İle Çoğaltılan Panoramik İstanbul
İllüstrasyonlarından Örnekler” “The Examples from Panoramic ‹stanbul Illustrations
with Replicated Printed Books and Maps in Wood Printing, Metal Engraving and
Lithography Technique in The Historical Process in Europe”
08
Arş. Gör. Bahadır UÇAN, “Gravürler Üzerinden İstanbul Efsaneleri” “Istanbul Legends Via
Engravings”
28
Bora FER, “19. Yüzyıl İstanbul Gravürlerinde Toplu Taşıma ve Gündelik Hayat” “Public
Transportation and Everyday Life in 19th Century ‹stanbul Engravings”
34
Arş. Gör. Ceren ÇALIŞKAN, “Osmanlı Dönemi Seyahatname ve Gravürlerinde Julia Pardoe
ve William Henry Bartlett’in İzlenimleri” “Julia Pardoe and William Henry Bartlett’s
Impressions on the travel book and engraving in the Ottoman Period”
42
Çağatay BİLSEL, “19. Yüzyilda Türkiye’ye Gelen Yabanci Sanatçilarin Gözünden İstanbul
Görünümleri, Dönemin Yaşami, Giyim Ve Kuşamini Tanitan Gravürler İncelenmesi” “The
Examination of Engravings on the Istanbul views, life period, clothing and finery from
eyes of foreign artists arriving to Turkey on 19th century”
54
Öğr. Gör. Emrah GÜNAY, “Haydarpaşa Garı’nın Kent Belleğindeki Yeri” “Haydarpasa
Train Station In The Memories Of The City"
70
Öğr. Gör. Erkan ÇİÇEK, Öğr. Gör. Ahmet DOLUNAY, “İstanbul’un 19. Yüzyılında Gravürlerle
Yaşam Sahneleri” “The Living Scenes of Istanbul with Ingravings in the 19th Century"
Doç. Güldane ARAZ AY, “Görünümler ve Ötesi” “Behind The Images”
76
82
Arş. Gör. Gülderen GÖRENEK BEYAZ, “Devrim Erbil’in Sanatı ve İstanbul Temalı
Gravürleri” “Devrim Erbil’s Art and İstanbul Themed Engraving”
88
Doktora Öğrencisi Hatice KARADOĞAN, “Geçmişten Günümüze Gravür Tekniğinin
Resim Sanatında Yeri ve İstanbul Gravürleri” “Until Nowadays The Situation of Engraving
Technic in the Paint Art and The Engraving of Istanbul”
96
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin KAHRAMAN, Öğr. Gör. İsmail Erim GÜLAÇTI, “İstanbul
Temalı Gravür Çalışmalarında Ekslibris Örnekleri” “The Exlibris Examples on the Istanbul
Themed Engravings Workigns”
112
Yrd. Doç. Dr. Mehmet NUHOĞLU, Celal ESER, “Sanayi- Nefise Mektebi Hâkk (Gravür)
Hocası Mösyö Napier’nin Servet-i Fünun Dergisindeki Gravürleri” “The Fine Arts School
Teacher Engravist Napier’s Gravures in The Journal of Servet-i Funun"
122
Doç. Dr. M. Sinan NİYAZİOĞLU, “Tasvir Mi? Temsil Mi? 19. Yüzyıl İstanbul Gravürlerinde
İkonografik Dil” “The Desciription or The Represent? The Iconographic Language
Istanbul Engravings in the 19th Century”
128
Doktora Öğrencisi, Öğretmen, Müberra BÜLBÜL, “18. ve 19. Yüzyıl Gravürlerinde
İstanbul Hipodromu” “Istanbul Hippodrome in The 18th and 19th Centuries Gravure”
138
Okt. Necla TOSMUR, “Osmanlı Gravür Sanatında Harem Resimleri” “The Harem Paintings
on the Ottoman Engraving Art”
148
Arş. Gör. Saliha Nesli GÜL, “Aliye Berger Gravürlerinde İstanbul’un İzleri” “Influence of
“Istanbul” at The Engravings of Aliye Berger”
156
Nur CEMELELİOĞLU ALTIN, “Tarihin Görsel Sunumu: 15. ve 16. Yüzyıl İstanbul
Haritaları” “The Visual Presentation of History: 15th and 16th Century Istanbul Maps”
164
Öğr. Gör. Özlem ERZURUMLU JORAYEV, Doç. Dr. Lütfü KAPLANOĞLU, “William
Henry Bartlett’in İstanbul Gravürlerinde Giyim Kuşam” “The Clothing and Finery on The
William Bartlett’s Istanbul Engravings”
172
184
Yrd. Doç. Salih DENLİ, “İstanbul Gravürleri Ve Oryantal (Doğulu) Göstergeler” “The
Istanbul Engraving And Oriental (Eastern) Signs”
192
Doç. Dr. Seza SİNANLAR USLU, “Gravürlerle Bir Meydanın Öyküsü” “The Story of a
Square with The Engravings”
198
Yrd. Doç. Sezin TÜRK KAYA, Arş. Gör. Şerife ŞEN, “Ahmet Şinasi İŞLER’in
Gravürlerinde İstanbul Yorumları” “The Istanbul Comments on The Ahmet Şinasi İŞLER’s
Engraving Works”
204
Arş. Gör. Tuğba RENKÇİ TAŞTAN, “Ressam Melchıor Lorck’un İstanbul Temalı
Baskıresimleri” “The Painter Melchior Lorck’s Istanbul Themed Printingpictures”
210
Ubeydullah BİNOL, “19. Yüzyıl İstanbul Gravürlerinde Kent Konutları” “The Urban Houses
in The Istanbul Engravings on The 19th Century”
216
Yrd. Doç. Umut GERMEÇ, “Çağdaş İstanbul Gravürleri” “The Contemporary Istanbul
Engravings”
222
Öğr. Gör. Volkan YAVUZ, “Pietercoecke Van Aelst Gravürlerinde İstanbul” “Istanbul In
The Engravings Of Pieter Coecke Van Aelst”
236
Prof. Dr. Üzlifat ÖZGÜMÜŞ, Doç. Dr. Rabia ÖZAKIN, Öğr. Gör. Umut ÇELİK,
Konservatör Serra KANYAK, “Gravürlerde Ayasofya” “The Hagia Sophia in the
Engravings”
244
Öğr. Gör. Zeynep Özge KALYONCU, “Gravürlerde İstanbul’da Gündelik Yaşam; Boğaz’ın
Güzellikleri Gravürleri Üzerine Bir Araştırma” “The Daily Living in Istanbul Engravings; A
Research on The Bosphorus’ Beauty Engravings”
254
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
Doktora Programı Özlem VARGÜN, “İstanbul Haliç Gravürlerinde Kentin Anlam
Haritaları” “The Meaning Maps of The Urban on the Istanbul Golden Horn Engravings”
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
BİLDİRİLER PROCEEDINGS
7
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
Prof.Dr. Üzlifat Özgümüş - Doç.Dr. Rabia Özakın
Öğr.Gör. Umut Çelik - Konservatör Serra Kanyak
Gravürlerde Ayasofya
Gravürlerde Ayasofya
The Hagia Sophia in the Engravings
Prof.Dr. Üzlifat Özgümüş
Kültür Bilincini Geliștirme Vakfı,ozgumusuzlifat@hotmail.com
Doç.Dr. Rabia Özakın
Yıldız Teknik Üniversitesi, rabiaozakin@gmail.com
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
Öğr.Gör. Umut Çelik
244
İstanbul Șișli Meslek Yüksekokulu, umut.celik@sisli.edu.tr
Konservatör Serra Kanyak
Rahmi M.Koç Museum Düzey Bakım Onarım Atölyeleri, serrakanyak@hotmail.com
GİRİŞ
Asya ile Avrupa arasındaki kara ve Akdeniz ile Karadeniz arasındaki deniz yollarının üzerinde konumlanan
ve bu anlamda göç, ticaret ve kültürel alışveriş gibi
her türlü etkileşimin ortasında yer alan İstanbul kenti;
insanlık tarihinin hemen her döneminde konumunun
sağladığı olanaklarla göz önünde olmayı başarmış ve
adından söz ettirmiştir. Son yıllarda yapılan arkeolojik
çalışmalarla öyküsü neolitik çağ öncesine kadar giden
kent, uzun yıllara yayılan dönemin en önemli siyasal
aidiyetlerini Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları zamanında yaşamıştır. Bizans döneminde kentin
simgesi haline gelen Ayasofya, Osmanlı döneminde de
önemini sürdürmüştür. Tüm bu yaşanmışlıklar beraberinde geniş bir anlatılar bütününü oluşturmuştur.
Şifahi olarak başlayan bu anlatılar, zaman içinde kelimelerde ve çizgilerde anlam ve ifade bulmuş; hakkında mitler ve efsaneler üretilen, tılsımlara sahip
İstanbul kenti, şairlere ve edebiyatçılara esin kaynağı
olmuştur. Bu gizemli başkent ve özellikle Ayasofya
her daim batılı gezginlerin de ilgisini çekmiştir. Çeşitli
sebeplerle İstanbul’a gelen gezgin ve sanatçılar; kentin kültürünü, gündelik yaşamını, mimarisini ve özellikle Ayasofya’yı yazdıkları seyahatnameler ve gravürlerle ölümsüzleştirerek kentin bugün kaybolmuş olan
coğrafi ve sosyal topoğrafyasını günümüze ulaştırmışlardır. Kazıma resim sanatı olarak da adlandırılan
gravür tekniği hakkında özellikle uzak doğu merkezli
bazı anlatılar olsa da; metal, ahşap, taş
vb.
malzemeden oluşan farklı yüzeyler üzerine çeşitli kazıma teknikleri uygulanarak yapılan ve kazınan resimlerin kağıda basılarak çoğaltılması ile elde edilen bu
uygulama 15.yy Hollanda’sına tarihlendirilmektedir
(İşler 2001:9-10). Sanatçıların seyahatleri sırasında
yapmış oldukları desenler, ülkelerine döndüklerinde
Avrupa’daki gravür atölyelerinde levhalara aktarılarak
çoğaltılmıştır. Deseni hazırlayanla bunu kağıda basacak levhaya geçirenler genellikle farklı kişilerdir. Bir
tek sanatçı tarafından çizilen desenin, birden fazla
gravürcü tarafından hazırlanan çok sayıda baskısı olabilmektedir11 (Arslan 1992:22).
Gravür sanatçısı ve ortaya koyduğu eserler; nesnel
ve öznel birçok kavram dünyasıyla birlikte değerlendirilmelidir. Seyahatnamelerdeki anlatımların bir
anlamda görsel karşılıkları olan gravürlerin bir kısmı
kentin fiziksel ortamını, yapılarını, anıtlarını doğru
olarak belirlemek amacıyla yapılmış, belge değeri taşıyan eserlerdir. Ancak gravürlerde bazen gerçeklik,
hayal, sanrı ve arzular iç içe girebilmektedir. Bir kısım
gravürler kimi zaman mekân görülmeden ve konular
uydurularak ya da başka resimlere bakılmak suretiyle yapılmış olabilmektedir. İstanbul’a hiç gelmeden,
Ayasofya’yı görmeden, sadece kentle ve yapı ile ilgili
seyahatnameleri okuyarak ve gravürlere bakarak betimleme yapan ve öncelikle bir Doğu atmosferi yansıtmayı amaçlayan ressamların yanı sıra, İstanbul’a gelmiş olan ama kentin hoşuna giden pitoresk köşelerini
bir kapris anlayışıyla aynı resimde bir araya getiren
ressamlar da vardır.
Bu anlamda söz edilmesi gereken terimlerden biri
Caput ve Hecho sözcüklerinin bileşiminden oluştuğu
düşünülen ve akademik literatürde kapris olarak tanımlanan kavramdır. İtalyanca’da kapris ya da fantezi
anlamına gelen capriccio terimi on sekizinci yüzyıldan
bu yana gerçek ve hayali yapıların pitoresk bir ortam
1 Gravürün sol alt köşesinde deseni yapan sanatçı,
sağ alt köşesinde ise gravürcünün adı bulunmaktadır
(Arslan 1992:22).
içinde bir arada yer aldığı mimari fantezileri tanımlamak için kullanılmıştır. Capriccio, on sekizinci yüzyılda çok
sevilen bir resim türü olmuş, görgü ve bilgilerini arttırmak için Büyük Avrupa turuna çıkan soylu ve varlıklı turistlerin ülkelerine dönerken en çok satın aldıkları gezi anılarından biri hâline gelmiştir (İnankur 2007:287-288).
Bu kavram, kendi kafasından yapılmış ve daha çok düşünce ve niyetle şekillenen bir üretim tarzı olarak da ifade
edilebilmektedir. Gözlemden ziyade keyfilik ve hayal gücüyle şekillenen kapris, özellikle İstanbul ve Ayasofya’yı
tasvir eden gravür sanatçılarında gözlemlenen bir bilançoyu da göz önüne sermektedir. Çalışma bu bağlamda
kapris ve gerçeklik arasındaki ilişkiyi de sorgulamayı amaç edinmektedir.
Ayasofya
İstanbul kent dokusunu şekillendiren sayısız mekan ve yapı bulunmaktadır. Özellikle Bizans ve Osmanlı dünyasında çok önemli bir temsile sahip şehrin, kolektif belleğinin temel göstergesi ise Ayasofya’dır. Paganizmden
Hıristiyanlığa ve son olarak İslam inancına büyük bir dönüşümün -aslında inanç bağlamında bakılacak olursa
sürekliliğin- taşıyıcısı olmuştur. İlk inşa edildiği 4.yy.da Büyük Kilise (Megale Ekklesia) olarak adlandırılan Ayasofya'ya ancak 5.yy.da sadece Sophia denilmeye başlanmıştır. Hristiyanlık inancı ve İstanbul arasındaki ilişki
neticesinde, Bizans dünyasında kiliseler genellikle bir aziz ya da azizeye ya da bir kutsal olaya adanırlardı. Bu
süreç dışında şehirde üç yapı, Ayasofya (kutsal bilgelik), Aya İrini (kutsal barış) ve Aya Dinimis (kutsal Güç)
üç kavrama adanmıştır.
Günümüz Ayasofyası, aynı ismi taşıyan üçüncü yapıdır. İlk olarak II. Konstantius devrinde 361 yılında ahşap
olarak inşa edilen yapı, 5.yüzyılda çıkan bir ayaklanmada yanmıştır. İkinci kilise ise II.Theodosios döneminde
tamamlanmış ve 5.yüzyılda açılmıştır. Kuzeyindeki Aya İrini ile aynı avluyu paylaşan ve bazı kaynaklarda Megale Ekklesia şeklinde anılan yapının bugün görülen son hali ise 532 yılında çıkan Nika (Zafer) ayaklanmasından
sonra inşa edilmiştir. I. Justinianus tarafından Trallesli (Aydınlı) Anthemios ve Miletoslu (Balatlı) İsidoros’a
yaptırılan kilise, boyutları ile Bizans döneminde inşa edilen en muhteşem anıt olarak nitelenen kubbeli bir bazilikadır. Doğu-batı doğrultusunda tasarlanan üç nefli kilisenin orta nefi olağanüstü büyüklük ve yükseklikte bir
kubbe ve iki yarım kubbe ile örtülmüştür. İçeride yan neflerin ve giriş bölümünün üzerinde yapıyı çevreleyen
bir galeri bulunmaktadır. Bizans döneminde, İmparatoru, İmparatorluğu ve kiliseyi temsil eden yapı, Osmanlı
döneminde de önemini sürdürmüş, fetihten sonra İstanbul’un en büyük mabedi olarak camiye çevrilmiştir.
İlk yapıldığı dönemden günümüze kadar birçok değişiklik geçirmiş olan Ayasofya’ya ait en eski görünüm yapının içinde yer almaktadır. Yapının iç narteksinin güney yönündeki Vestibül Kapısı üzerinde yer alan ve 10.yüzyıla tarihlendirilen Sunu Mozaiği’nde İmparator Justinianus, Hz. Meryem’e Ayasofya’nın maketini sunmaktadır.
Makette Ayasofya’nın güney cephesi, narteksi ve apsis nişi ayrıntılı olarak görülmektedir. Cephelerde ve kubbe
kasnağında yer alan pencereler de detaylı olarak belirtilmiştir (Resim: 1-2).
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
Gravürlerde Ayasofya
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
Prof.Dr. Üzlifat Özgümüş - Doç.Dr. Rabia Özakın
Öğr.Gör. Umut Çelik - Konservatör Serra Kanyak
245
Resim 1-2: Sunu Mozaiği ve Ayasofya Maketi, 10.yy.
Gravürlerde Ayasofya
İstanbul’un köklü ve zengin tarihinin hemen her dönemine damgasını vurmuş olan Ayasofya, kentin en eski
tanıklarından biridir. Mimarisi, büyüklüğü ve ihtişamı ile İstanbul konulu gravürlerin hemen hepsinde yer almıştır.
Gravürler içinde önemli bir yer tutan Ayasofya resimleri farklı niteliklere sahiptir. Bir kısmı, kenti ve yapıları
genel bir imge olarak saptayan ve bu genel görünüm içinde Ayasofya’nın da yer aldığı, ayrıntılara önem verilmeyen şematik ya da harita niteliğinde olan gravürlerdir. Diğer bir kısmı ise, kentin mimarisini ve anıtlarını doğru
olarak belirlemek amacıyla yapılmış, Ayasofya’yı da doğru bir algıyla betimleyen, önemli bilgiler içeren, teknik
açıdan başarılı, belge değeri olan gravürlerdir.
Bizans döneminde kentin genel görünümünün yer aldığı birçok gravürde Ayasofya da betimlenmiştir. Bu gravür
çalışmalarından biri Floransalı sanatçı Cristoforo Boundelmonti’nin Konstantinopolis Kenti adlı çalışmasıdır22.
2 Cristoforo Buondelmonti (1385-1430), İtalyan gezgin ve papazdır. Altı yıl boyunca Ege Adalarını dolașan Buondelmonti, gezilerini Liber Insularum Archipelagi adlı Latince
seyahatnamesinde anlatmıștır. 15.yüzyıl ve sonrasında geniș çevrelerce okunan seyahatnamesinin çok sayıda yazma nüshası bulunmaktadır. Seyahatnamenin 15.yüzyıla
Gravürlerde Ayasofya
1420 yılında yapıldığı kabul edilen çalışmada sanatçı kente kuşbakışı bakmış ve Ayasofya’dan, sur kapılarına
ve forum meydanlarına kadar, surlarla çevrili kenti tasvir etmiştir33. Tarihi yarımada ve Galata bölgesini tasvir
eden bu kuşbakışı çalışmada yapı; S.Sophia olarak belirtilmiştir (Resim:3).
Konstantinopolis’e gelen ve kenti gören biri olarak; sanatçının betimlediği Ayasofya’nın gerçek yapıyla olan
benzerliği ciddi anlamda sorunludur. Ayasofya’nın konumlandığı yer ile başlayan bu problemli durum, kubbeli
bazilikal bir yapı olan kilisenin adeta yüksek bir rotunda olarak tasvir edilmesiyle gerçeklikten uzaklaşmıştır.
Fevkani olarak gösterilen bu yapının betimlemede ismi belirtilmese Ayasofya olarak tanımlanması oldukça zor
gözükmektedir. Bu anlamda çalışma gerçeklikten uzak bir kapris olarak da adlandırılabilir.
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
Prof.Dr. Üzlifat Özgümüş - Doç.Dr. Rabia Özakın
Öğr.Gör. Umut Çelik - Konservatör Serra Kanyak
246
Resim 3: Cristoforo Buondelmonti,1420.
(http://www.gtbyzance.com/images/pages/map.jpg)
15. yüzyıla ait bir diğer kaynak Hartmann Schedel’in 1493’de basılan ve Nürnberg Yazmaları (Nürnberg Chronicle) olarak bilinen Liber Chronicarum adlı kitabıdır. İstanbul’un en eski betimlemelerinden biri olarak kabul
edilen gravürde, İstanbul fetihten önceki haliyle bir Bizans kenti olarak görünmektedir (Resim:4). Haliç surları,
hemen bitiminde devam eden
Marmara Surları ve karşıda Galata Surlarının yer aldığı gravürde, Ayasofya kubbeli bir yapı olarak görülmekle
birlikte plan oktagonaldir ve kubbede de bir fener yer almaktadır. Kitapta yer alan başka bir tasvirde ise, Ayasofya iki minareli olarak fetihten sonra II. Bayezid dönemindeki (1481-1512) haliyle görünmektedir ki burada
ait anonim bir Grekçe tercümesi de Topkapı Sarayı’nda bulunmuștur. Gezileri sırasında Konstantinopolis’e ve Galata-Pera’ya uğrayan Buondelmonti, ada olmamalarına
rağmen seyahatnamesine dahil etmiștir. Ayasofya’ya ilișkin olarak, binanın sadece kendisinin ayakta kaldığını, civarda kiliseye ait diğer tüm binaların ise yıkılmıș olduklarını
belirtmektedir. Buondelmonti’nin çizdiği ve üzerinde Pera’nın da gözüktüğü Konstantinopolis planı, kentin 15.yüzyılın ilk çeyreğindeki topografyasını açığa kavușturan önemli
bir belgedir. https://tr.wikipedia.org/wiki/Cristoforo_Buondelmonti (E.T. 08.02.2016)
3 Buondelmonti’nin çizimi yeni eklemeler yapılarak bir çok kez kopya edilmiș ve farklı tekniklerde basılmıștır.
da planı rotundadır. (Resim:5).
Resim 4-5: Hartmann Schedel, 1493.
(https://www.raremaps.com/gallery/detail)
Bir diğer gravür çalışması Venedikli ressam Giovanni Andrea Vavassore’nin 1479 tarihli (basım:1520-1530)
Constantinopolis isimli haritasıdır4 (Resim:6). Tarihi yarımada ve Galata bölgesinin tasvir edildiği çalışmada
Ayasofya’ya odaklanıldığında gerçek görünümünün dışında bir yapı ile karşılaşılmaktadır. Burada da gerçeklikten uzak ve kapris olarak nitelendirilen, ortaçağ katedrallerini andıran bir plan tipi ile karşımıza çıkmaktadır. Vavassore’nin, Constantinopolis isimli gravürü, basıldığı tarihte klasikleşerek 19.yüzyıla (hatta 20.yüzyıla)
kadar adeta bir şablon halini almış ve birçok gravür sanatçısı tarafından kopyalanmıştır. Bu sanatçılardan biri
olan Sebastian Münster, 1570 yılında haritayı kendi yorumuyla basmıştır. Vavassore’nin gravüründe olduğu
gibi Münster’in yorumunda da Ayasofya gerçek görüntüsünden uzak bir algıyla tasvir edilmiştir (Resim:7).
16.yüzyılda da gravürlerde yapıları, hatta kenti gerçeğe uygun olarak yansıtma kaygısının taşınmadığı görülmektedir. Bu üretimlerde kenti görmeden yapılan bilgilendirmelerle birlikte oryantalist bir algının izleri ne
kadar ayrışmaktadır sorusu bir başka çalışmanın sorunsalı olarak durmaktadır. 1566 tarihli Giovanni Francesco
Camocio’nun ve 1577 tarihli Simon Pınargenti’nin gravürü de aynı yorumla yapılmıştır. (Resim:8). Ancak 16.
yüzyılın ortalarına tarihlenen bu gravürlerde, kentte Osmanlı izini yansıtan hiçbir yapının yer almaması ilgi
çekicidir. İstanbul’un Osmanlı kenti olmasının üzerinden geçen 100 yıllık süreçteki değişim gravürlere yansıtılmamıştır. Bunda şüphesiz sanatçının kenti görmeden, daha önce yapılmış gravürlerden esinlenerek gravürü
yapmış olmasının yanı sıra, kimi zaman taraflı ve ön yargılı yaklaşımları da (sanatçının ve ait olduğu milletin,
Türkler ve Osmanlılar hakkındaki ön yargılı tutumu, İstanbul’un bir Osmanlı kenti olmasını reddedişi gibi birçok
neden) etkili olabilmektedir.
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
Gravürlerde Ayasofya
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
Prof.Dr. Üzlifat Özgümüş - Doç.Dr. Rabia Özakın
Öğr.Gör. Umut Çelik - Konservatör Serra Kanyak
247
Resim 6: Giovanni Andrea Vavassore, 1479 (Basım:1520-1530).
4 Bazı kaynaklar bu gravürün orijinalinin Gentile Bellini tarafından çizilen bir resme dayandığını ancak orijinal çizimin daha sonra kaybolduğunu ileri sürerek 1479-1480
tarihlerinde çizilmiș olacağını ileri sürmektedirler. Mordmann ise Bellini’nin bu resmi Batıya götüren kiși olduğunu, resmin aslının Trabzonlu Georgios Amoirutzes’e ait
olduğunu, Vavassore’nin bu çizimi esas alarak kopyaladığını ileri sürmektedir (Genim 2013:457-458).
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
Prof.Dr. Üzlifat Özgümüş - Doç.Dr. Rabia Özakın
Öğr.Gör. Umut Çelik - Konservatör Serra Kanyak
Gravürlerde Ayasofya
(https://turquistan.files.wordpress.com/2011/11/vavassore-verdad.jpg)
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
Resim 7: Sebastian Münster, 1570.
(http://www.raremaps.com/gallery/detail)
Ancak bu sahnelenişle ilgili sıra dışı bir tasvirden söz etmek gerekmektedir. Melchior Lorich (Lorck) tarafından
1559 yılında ilk kez İstanbul’un, Üsküdar’dan Eyüp’e kadar büyük ve etkileyici bir panoraması çizilmiştir. Ressam M. Lorck’un gravürünü tüm benzerlerinden ayıran en önemli özellik boyutları (yaklaşık 11,5m. ve 45cm.
yüksekliğinde) ve ayrıntılarıdır55. Lorck bu eserinde şehri donatan Bizans ve Osmanlı anıtlarını, evleri ve şehrin
topografyası gibi pek çok ayrıntıyı belgelemiştir. Bu panoramada yer alan Ayasofya’nın gerçek görüntüsünden
daha büyük olarak betimlenmesi yapıya verilen önemden kaynaklanmaktadır. Lorck’un çiziminde, ayrıntılı olarak çizilmiş olan Ayasofya’nın batıdaki yarım kubbesinin güney köşesindeki ağırlık kulesi üzerine inşa edilmiş
Fatih döneminde yapılmış ve sonradan yıkılmış olan ahşap minare ve önünde çan kulesi görülmektedir. Arkada
ise II. Beyazıt dönemine ait minare yer almaktadır (Resim:8-9). Bu çizimde narteksin çok uzun ve çan kulesinin arkasında ve çok alçak olarak tasvir edilmiş, kuzeybatıdaki payanda ise fazla geniş bir açıda gösterilmiştir
(Kangal 2000:79).
248
Resim 8: Melchior Lorich (Lorck),1559,
İstanbul Panoramasından detay.
Resim 9: Melchior Lorich,1559,
Ayasofya detayı.
16.yy algısında gördüğümüz bu süreklilik 17.yy gravürlerinde bazı değişikliklere bürünmüştür. Kentin Türk-İslam dünyasındaki görünümü tam olarak yansıtılmamakla birlikte Osmanlı kimliğinin mimari göstergeleri gravürlerde yer almaya başlamıştır. Bu anlamda Henry de Beauvau’nun 1615 tarihli gravüründe Ayasofya minareleriyle birlikte gösterilmiştir. Bu gravür, İstanbul’un artık bir Osmanlı başkenti olarak kabullenişinin gravür
sanatı anlamındaki dönüşümünün örneklerinden biri olmakla birlikte Ayasofya’nın mimari biçim olarak hala
gerçek görünümüyle betimlenmediği de görülmektedir (Resim:10).
5 Orijinalde tek parça yatay bir bant șeklinde olan resmin, daha sonra 21 paftaya ayrıldığı, paftaların enlerinin farklı ölçülerde olduğu ve bazı parçaların ileri derecede
tahrip olduğu bilinmektedir.
Gravürlerde Ayasofya
Resim 10: Henry de Beauvau, 1615
http://historic-cities.huji.ac.il/turkey/istanbul/maps/beauvau_1615_istanbul_b.jpg
Beauvau’nun çalışmasından yaklaşık 25 sene sonra İsveç kökenli Alman gravürcü ve yayıncı Matthaus Merian,
1641 yılına tarihlenen çalışmasında renkli bir İstanbul tasvirinde Ayasofya’yı kubbe ve minareleriyle birlikte
göstermiştir (Resim:11). Merian, İstanbul’a hiç gelmemiştir. Ayasofya’nın kubbesini soğan kubbe olarak çizmesi, resmin yapıldığı 16.yüzyılda yapıyı iki minareli olarak göstermiş olması bunu kanıtlamaktadır.
1670-1672 yılları arasında İstanbul’da bulunan Guillaume-Joseph Grelot tarafından çizilen Konstantinopolis
Kenti ve Limanı adlı gravür ise başka bir açıdan önem taşımaktadır. 1680 yılında yayımlanmış olan Grelot’un
çalışmasında kent panoraması ayrıntılı bir biçimde çizilmiştir. Özellikle Ayasofya’nın mekansal hacmi, kubbeleri, minareleri gerçeğe yakın, başarılı bir şekilde tasvir edilmiş ve bu anlamda şehrin anlatımındaki gerçekçilik
devam ettirilmiştir (Resim:12-13). Tüm bu özellikleri ile gravür, 17. yüzyılda yayınlanmış en önemli İstanbul
görünümlerinden biri olarak nitelendirilebilir. Grelot, aynı zamanda Ayasofya’nın planını, cephelerini ve iç görünüşlerini ayrıntılı olarak ilk defa çizen ve Batı'ya tanıtan ressam olarak da bilinmektedir. Bu çizimlerden biri
Ayasofya’nın kuzeybatı yönünden görünüşüdür (Resim:14-15). Çizimde batı ve kuzey yönünde yer alan
avlu duvarları görülmektedir. Grelot’un Ayasofya planı ve ayrıntılı cephe çizimleri 19. yüzyıl ortalarında Sultan
Abdülmecit zamanında Gaspar Fossati tarafından Ayasofya'da yapılan restorasyon çalışmalarına dek elde bulunan tek çizimler olarak kalmış ve bir çok sanatçı tarafından kopyalanmıştır.
Resim 11: Matthaus Merian 1641
(http://www.solakkedi.com/eski%20haritalar/large/050-b.html)
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
Prof.Dr. Üzlifat Özgümüş - Doç.Dr. Rabia Özakın
Öğr.Gör. Umut Çelik - Konservatör Serra Kanyak
249
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
Prof.Dr. Üzlifat Özgümüş - Doç.Dr. Rabia Özakın
Öğr.Gör. Umut Çelik - Konservatör Serra Kanyak
250
Gravürlerde Ayasofya
Resim 12-13: Guillaume-Joseph Grelot, 1680, İstanbul panoraması ve Ayasofya
İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili gravürler 18. yüzyılın ikinci yarısında, III. Mustafa ve özellikle de I.
Abdülhamid devrinde artmaya başlamıştır. III. Selim, İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu hakkında hazırlanmış
olan gravürlü kitaplara ilgi göstermiştir66. II. Mahmut döneminde sarayın batılı sanatçılara ve batı sanatına ilgisi
daha da artmış ve o dönemde birçok Avrupalı sanatçı İstanbul’da bulunmuştur. Abdülmecid döneminden itibaren ise yağlı boya ressamları giderek gravürcülerin önüne geçmiş olmakla birlikte Avrupa’nın en ünlü litografı
ve gravür sanatçıları ya da çalışmaları İstanbul’a gelmiştir.
Resim 14-15: Guıllaume Joseph Grelot,1680, Kuzeybatı görünüșü ve detay.
İstanbul kent tasvirlerinde, 18.yy özelinde Jean Baptiste Tavernier ismi öne çıkmaktadır. Sanatçının yapmış
olduğu gravür başarılı görünmekle birlikte, ters yönde konumlandırılmıştır (Resim:16). Çalışmada Ayasofya
deniz seviyesine yakın ve diğer yapılardan farklılaştırılarak çok daha yüksek bir görünümde tasvir edilerek
gerçeklik duygusundan biraz uzaklaşmıştır. Bu sahneler bir bakıma Ayasofya algısının ne boyutta önemsendiğinin de bir yansıması olarak değerlendirilebilir. III. Selim iktidarında kente gelen ve yıllarca imparatorluk
bünyesinde çalışan Fransız mimar ve ressam Melling’in İstanbul Panoraması gerçekçi yaklaşımıyla dikkat çekmektedir77 (Resim:17). 1784-1804 yılları arasında İstanbul’da kalmış olan Melling İstanbul ve semtleriyle ilgili
birçok gravür yapmıştır.
Resim 16: Jean Baptiste Tavernier,
1724.
Resim 17: Antoıne Ignace Melling,
İstanbul Panoraması, 1784-1804.
19.yüzyıldan itibaren gravürlerin mimariyi yansıtma kaygısının başka bir değişle belgeleyici tarafının daha ağır
bastığı dikkat çekmektedir. Bu anlamda, William Henry Barlett’in 1838 tarihli gravür çalışması, Ayasofya’nın
içini Fossati onarımlarından birkaç yıl önceki haliyle yansıtan ender belgelerden biridir88 (Resim:18). Ancak
6 D’ohsson 1793 yılında III. Selim’e Tableau General de L’Empire Ottoman adlı kitabın ilk cildini takdim etmiștir
7 Antoine Ignace Melling (1763-1831), mimar, peyzaj mimarı, ressam ve dekoratördür. I.Abdülhamid ve III. Selim dönemlerinde on sekiz yıl gibi uzun bir süre İstanbul’da
yașamıștır. Voyage Pittoresque de Constantinople et De Rıves du Bosphore isimli gravürlü kitabı 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyılın ilk yarısında İstanbul’un gündelik yașamı,
mimarisi hakkında önemli bilgiler içermektedir (Dündar 2010:50).
8 İngiliz ressam William Henry Bartlett (1809-1854), Ortadoğu’ya yaptığı seyahatin ikincisinde İstanbul’a gelmiștir. 15 Ağustos 1837-Mart 1838 yılları arasında Julıa
bu gravürde de bazı ayrıntıların yine sanatçının yorumu doğrultusunda biçimlendirildiği göze çarpmaktadır.
Gravürde; önde sağ tarafta başlığı yok olmuş, gövdesi kırılmış sütun, Ayasofya’nın o yıllardaki harap durumunu
göstermektedir. Kemerdeki ahşap gerginin bezeme detaylarının en ince ayrıntısına kadar verilmesine karşın,
bazı önemli mimari oranların göz ardı edilerek kemer arasındaki sütun açıklıklarının değiştirildiği, korkulukların
olduğundan daha alçak çizildiği görülmektedir (Resim: 19). Aynı gravürün arka planında yer alan doğu duvarındaki apsis nişi ile eksedraların sanki aynı düzlemde yer almış gibi biçimlendirildiği, yine doğu cephesindeki
yarım kubbe kasnağında, apsis ve eksedralarda pencerelerin yer almadığı görülmektedir (Resim:20-21).
Resim 18: William Henry Barlett,
Batı galerinden doğu görünüm.
Resim 19: Batı galerinden doğu 1838,
görünüm, 2016.
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
Gravürlerde Ayasofya
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
Prof.Dr. Üzlifat Özgümüş - Doç.Dr. Rabia Özakın
Öğr.Gör. Umut Çelik - Konservatör Serra Kanyak
251
Resi m 20: William Henry Barlett,
1838, Batı galerinden doğu görünüm.
Resim 21: Batı galerinden doğu görünüm.
Sultan Abdülmecit’in davetiyle İstanbul’a gelen Fossati kardeşler,1847-1849 tarihleri arasında Ayasofya’nın
onarımıyla görevlendirilmiştir. Bu onarım sırasında Gaspare Fossati tarafından Ayasofya’nın iç mekanlarının ve
cephelerinin çizimleri de yapılmış, daha sonra Sultanın desteğiyle 1852 yılında 25 adet renkli gravürden oluşan
Aya Sofia Constantinople adlı kitabını bastırmıştır. Kitaptaki çizimlere bakıldığında genelde yapının doğru olarak belgelendiği, ancak ayrıntılarda sanatçının yorumuna göre biçimlendirildiği görülmektedir (Resim: 22-23).
Gravürlerdeki görünümler tek bir bakış açısından değil, büyük bir olasılıkla dört veya beş noktadan bakılarak
eskizler halinde çizildiği daha sonra bu çizimlerin tek bir çizim haline getirildiği düşünülmektedir. Fossati’nin
gravürlerindeki bakış açılarını fotoğrafla yakalamak mümkün olamamış, aynı noktadan bir görüntü alabilmek
için birkaç fotoğrafı birleştirmek gerekmiştir (Resim: 24-25-26-27).
Pardoe’nın The Beauties of the Bosphorus isimli kitabında yer alan 83 metal gravürün desenlerini hazırlamıștır.
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
Prof.Dr. Üzlifat Özgümüş - Doç.Dr. Rabia Özakın
Öğr.Gör. Umut Çelik - Konservatör Serra Kanyak
Resim 22: Gaspare Fossati,
İç narteks, 19.yy
Resim 23: İç narteks, 21.yy
Resim 24-25: Kuzey galerisi giriși
252
Resim 26-27: Güney galeriden batı galeriye bakıș
Resim 28:Yüzyıllar İçinde İstanbul Panoramalarında Ayasofya
Gravürlerde Ayasofya
Gravürlerde Ayasofya
SONUÇ
Bir belgeleme tekniği olan gravürler, dönemin kent silüetlerinin görsel kimliklerini oluşturmuştur. Tarihsel süreç içerisinde İstanbul kent mekânları, onları oluşturan yapılar ve özellikle Ayasofya, gravür sanatçılarına konu
olmuştur. Gezginlerin gözlemlerini yansıttıkları seyahatnamelerdeki görsel malzeme olan gravürler, Ayasofya’nın yüzyıllar öncesindeki durumunu yansıtması ve o dönemlerle ilgili birçok ayrıntıyı bulabilmemiz açısından
oldukça önemli belgelerdir. Ancak bu belgelerin ne kadarının güvenilir olduğu/olabileceği tartışma konusudur.
Sanatçılar, zaman zaman ön yargılı veya keyfi aktarımlar yaparak, gözleme dayanmadan, kente hiç gelmeden,
yapıyı görmeden, hayali, kendi bakış açılarıyla/yorumlarıyla tasvirler yapmışlardır. Bazı gravürlerdeki Ayasofya
tasvirleri, yapının gerçek görüntüsünü vermekten uzak, hayali bir resim şeklindedir. Ayrıca gravürü yaptıkları
dönemdeki batının doğuyu algılayış şekli de etkin bir biçimde gravürlere yansımıştır. Bu gezgin ve sanatçılardan
bazıları; Melchior Lorich, Lambert de Vos, Anselmo Banduri, Ignatius Mouradgea d'Ohsson, William Bartlett,
Thomas Allom, Antonie Ignace Melling ve Gaspare Trajano Fossati’dir. Roma ve Bizans dünyasında farklı şekillerde tasvir edilen İstanbul ve Ayasofya, Osmanlı devletinin başkenti olma sürecinin öncesinde olduğu gibi
sonrasında da özellikle gravürlerle birlikte okuyuculara aktarılmıştır. Gravürlerde; kentin geçirdiği sosyal ve fiziksel değişimler, kent topografyasındaki dönüşümler, gündelik hayatın akışı, inanç ritüelleri vb. gözlemlenebilmektedir. Son yıllara kadar, sanatsal ifadesi dışında pek bir değerlendirme ölçeğine sahip olmayan gravürlerin,
mimari ve sanat tarihi bağlamında değerlendirilmesi yeni bir algı olarak karşımızda durmaktadır.
ULUSLARARASI İSTANBUL BASKIRESİM ETKİNLİKLERİ
Prof.Dr. Üzlifat Özgümüş - Doç.Dr. Rabia Özakın
Öğr.Gör. Umut Çelik - Konservatör Serra Kanyak
İstanbul’u uzaktan ve bir panorama halinde gösteren betimlemelerde, uzaklaştıkça ayrıntılar önemini kaybetmiş, kentin genel karakteristikleri belirlenebilse bile, özellikle Ayasofya gibi simge bir yapının bile gerçekçi bir
biçimde yansıtılmadığı görülmekte, binbir çeşit Ayasofya görünümü ile karşılaşılmaktadır (Resim:28). Bu tür
panoramik görüntülerde genel amacın, yalnızca bir kent algısı yaratmak olduğu varsayılabilirse de bu kent algısında bile ön yargılı bir yaklaşım izlendiği görülmektedir. 19.yüzyıldan itibaren gravürlerin mimariyi yansıtma
kaygısının başka bir değişle belgeleyici tarafının daha ağır bastığı dikkat çekmektedir.
Tüm bu aktarımlar sonucunda gravür baskıların kent belleğinin inşası anlamında önemli bir belge niteliği taşıdığını söyleyebiliriz. İstanbul gibi yaşamsal sürekliliğinin binlerce yıldır süregeldiği kentler ve yapılar için hem
kronolojik bir seyir hem de sosyal ve fiziksel değişimlerin izlerini takip edebileceğimiz gravürler, kenti anlamlandırma ve keşfetme sürecimizde bizlere bir veri kaynağı olmayı sürdürecektir.
KAYNAKÇA
Kangal, S.(2000) 600 Yıllık Ayasofya Görünümleri ve 1847-49 Fossati Restorasyonu. (Yayın Yönetmeni: Selmin Kangal). İstanbul:
Kültür Bakanlığı.
Arslan, N. (1992). Gravür ve Seyahatnamelerde İstanbul (18. Yüzyıl Sonu ve 19.Yüzyıl). İstanbul: İstanbul Büyükșehir Belediyesi.
Diker, H. F. (2010). Belgeler Ișığında Ayasofya’nın Geçirdiği Onarımlar. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimleri
Enstitüsü Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı Türk-İslam Sanatları Programı Yayınlanmamıș Doktora Tezi. İstanbul.
Dündar, S. (2010). II. Mahmud Döneminde (1808–1839) İstanbul’da Gündelik Hayatın Gravürlere Yansıma Biçimi. Hacettepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı. Yayınlanmamıș Yüksek Lisans Tezi. Ankara.
Sevim, M.(2002). Gravürlerle Türkiye. c:1-2-3. (Yayına Hazırlayan: Mustafa Sevim). Ankara: Kültür Bakanlığı.
Fossati, C. (1980).
Die Hagia Sophia, Nach dem Tafelwerk von 1852. Germany.
Genim, S. (2013). “Yüzyıllar Boyu İstanbul Panaromaları”. Uluslararası Osmanlı İstanbul’u Sempozyumu, 29 Mayıs-1 Haziran 2013,
s.455-473, İstanbul.
Güran, M.A, Abalı, A.Z. (2011). “Melchior Lorichs’in İstanbul Panoramasındaki Osmanlı Kimdir?’’. Belleten, 273, cilt: LXXV, sayı: 273,
Ağustos, s:361-372, Ankara: Türk Dil Kurumu.
İnankur, Z. (2007). “İstanbul Kaprisleri”, Uluslararası Oryantalizm Sempozyumu, 9-10 Aralık 2006, s.287-298. İstanbul: İstanbul
Büyükșehir Belediyesi
İșler, A.(2001).
Bașlangıcından Bugüne Türkiye’de Gravür Sanatı. İstanbul: Karșı Sanat Yayınları.
Yıldırım, S.Ö. (2008). Kentin Anlam Haritaları Gravürlerde İstanbul. İstanbul: İstanbul Ticaret Odası
INTERNATIONAL ISTANBUL PRINTMAKING ACTIVITIES
Panoramik kent görüntülerinde ise genellikle gerçekçi bir anlayışla kenti yansıtmış olmalarına karşın ayrıntıda
kapris türünden çalışmaların yapılmış olduğu görülmektedir.
253
Download