sosyal hizmet alanında değerler ve mesleki etik

advertisement
SOSYAL HİZMETTE İNSANİ VE
ETİK DEĞERLER
SOSYAL HİZMET
BİLİMİNE GİRİŞ
ÜNİTE
3
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
GİRİŞ
Sosyal hizmet mesleğinin tarihsel ve tanımsal özelliğinin bir gereği olarak
öncelikli görevi, ilgiye, yardıma ve korunmaya muhtaç insanların olumsuz
durumlarını olumlu hâle getirmek ve onları huzurlu kılmaktır. Sosyal hizmet
elemanları, bu görevlerini içinde yaşadıkları toplumun temel insani ve ahlaki
değerlerine saygı çerçevesinde yerine getirir ve sosyal ahlakın, sosyal adaletin ve
sosyal gelişimin sağlanmasında gayret gösterir. Daha somut bir ifadeyle sosyal
hizmet elemanları, dinî, etnik ve sosyo-kültürel çeşitliliğe karşı duyarlıdır ve
ayırımcılığı, haksızlığı, yoksulluğu ve sosyal çözülmelerin diğer görünüm biçimlerini
sona erdirmek için çalışır.
Bu bölümde değerler ekseninde ortaya çıkan temel ahlaki ve etik kavramlar
ele alınacaktır. Değerler kapsamında ister bireysel, isterse toplumsal boyutuyla
olsun ahlak kavramı önemli bir role sahiptir. Ahlak felsefesinin temel düşüncelerini
yansıtan etik biliminin meslek ve iş hayatına dair açılımlarını da bölümde genel
hatlarıyla göreceğiz. Meslekietik açısından sosyal hizmet alanının incelenmesi,
sosyal hayatımızda insan haklarının gelişimine paralel olarak daha da önemli hâle
gelmiştir. Dolayısıyla Batı dünyasında değişik sosyal hizmet dernekleri tarafından
geliştirilen mesleki etik kodlarının özellikleri de bu bölümde tanıtılacaktır.
İNSANİ VE ETİK DEĞERLERLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
Sosyal hizmetlerde geçerli olan etik kuralları ve ilkeleri belirlemeden önce
insani ve ahlaki değerlerle ilgili olan temel kavramların üzerinde durulmasında
fayda vardır.
Değerler
Değerler, insanların
değerlendirmeye tâbi
tuttukları nesne, hadise
veya olgu ile ölçü
arasında kurdukları
ilişkiler bütünüdür.
Kişiye ve(ya) herhangi bir sosyal gruba faydalı olan, kişi ve sosyal grup için
istenilen veya kişi ve grup tarafından beğenilen her şey, aslında bir değerdir. Bu
bağlamda değerler, insanların değerlendirmeye tâbi tuttukları nesne, hadise veya
olgu ile ölçü arasında kurdukları ilişkiler bütünüdür. Sosyolojik olarak değerler,
grup veya toplumun, kişilerin, kuralların, hedeflerin ve diğer sosyo-kültürel
nesnelerin ve gerçeklerin önemliliği ve faydalılığı üzerindeki değerlendirmelere
dayanan ölçütlerdir. Hangi sosyal davranışın iyi ve doğru olduğu veya diğerine
göre daha tercih edilmesi gibi ortaklaşa paylaşılan ve benimsenen ölçüt veya
fikirlerin oluşması, değerlerin ortaya çıkmasına yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla
değerler, kültür ve toplum açısından bir anlam teşkil eden simgesel olmanın
ötesinde önemli sosyal ve millî hedeflerdir. Bir toplumun kültürünü, diğer
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
ÜNİTE
ÜN
3 13
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
toplumların kültürlerinden ayıran ve millî sınırlar içinde yaşayan değişik
toplulukların dağılmasını önleyen, millî birliği pekiştiren ve sosyal dayanışmayı
sağlayan faktörlerin başında ortak değerler gelmektedir. Toplumu bir arada tutan,
millî değerlerdir(Seyyar, 2003).
Değerlerin ortak özelliklerini, kısaca dört başlıkta toplayabiliriz:
1. Değerler, genelde toplumun çoğunluğu tarafından kabul edilir. Bu
durumda toplumun belirlediği genel değerler ile kişilerin görüş ve
davranışları ile arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır. Bir başka
ifadeyle toplumdaki çeşitli alt grupların değerleri, birbirleriyle ya da hâkim
kültürle uyumludur. Kısacası, değerler çatışmasına yol açmayan bir
birliktelik, toplumun ortak sosyal sermayesidir. Bilindiği gibi sosyal
sermaye de, aralarında işbirliğine izin veren bir grubun veya toplumun
üyelerince paylaşılan, yazılı olmayan, toplum tarafından benimsenmiş bir
dizi sosyal değerlerdir.
2. Bazı değerler, kişisel tercih kapsamına girse de, birçoğu, sosyo-kültürel
gelişim içinde diğer insanlarla ortaklaşa paylaşılır.
3. Değerler, toplum tarafından bilinir, önemsenir ve ciddiye alınır.
4. Toplumun üyeleri ve özellikle sosyal duyarlı kesimleri, değerler için özveride
bulunur.
Değerleri, hedef ve vasıtalar, değerlendirme kriterleri ile içerik ve özellikleri
açısından tasnif etmek mümkündür(Seyyar, 2003):
Objektif değerler,
hakkaniyet ölçülerine
göre elde edilen veya
ortaya çıkan isabetli ve
doğru değerlerdir.
1. Hedef ve Vasıtalar Açısından Tasnif: Değerler, hangi hedefe yöneliktir ve
bu hedefe hangi yöntem veya araçla ulaşılmalıdır? Nihai (terminal)
değerler, ulaşılacak ana hedefle ilgili olup, kişinin hayatı boyunca ulaşmak
istediği ve bu uğurda gayret gösterdiği şahsi veya toplumsal değerlerdir.
Vasıtalı (araçsal, enstrümantal) değerler ise arzulanan hedeflere kişiyi
ulaştıracak vasıtalardır. Vasıtaların da meşru olması ve yine değerlerle
çatışmaması, millî birlik açısından önemlidir.
2. Değerlendirme Kriterleri Açısından Tasnif: Değerler, bazen objektif ve kimi
zaman da sübjektif olabilmektedir. Objektif değerler, hakkaniyet ölçülerine
göre elde edilen veya ortaya çıkan isabetli ve doğru değerlerdir. Sübjektif
değerler ise, duygusal ve özel değerlendirmeler neticesinde meydana gelen
şahsi değerlerdir. Duygusal değerler, kişisel duyguların ve yaklaşımların
yoğun hareketiyle nesnelere, hadiselere, hâllere veya olgulara verilen
değerlerdir. Duygusal ve dolayısıyla çoğu zaman yanlış sonuçlara yol açan
değerler ve yargıların sebepleri arasında nefsani ve şehvani arzu ve
istekler, aşırı sevgi veya tam aksine kin ve nefret, batıl inançlar, duygusal
yakınlık veya uzaklık gibi özel faktörler yer almaktadır.
3. İçerik ve Özellikleri Açısından Tasnif: Değerler, din ve maneviyat odaklı
olacağı gibi (dinî ve manevi değerler) medeniyet ve kültür ağırlıklı (kültürel
değerler) da olabilmektedir. Değerler, ahlaki ve sosyal gelişmenin ve
birikimin sonucunda ortaya çıktığına göre ahlaki ve sosyal değerler de
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
değerler sistemi içinde önemli bir yer tutmaktadır. Kişi, grup, toplum ve
ülkelerin ırk, din, medeniyet, kültür, sosyal yapı gibi farklılıklarından dolayı
evrensel değerlerin belirlenmesi, her zaman kolay olmamaktadır. Bu
durumda değerlerin göreceliği söz konusudur. Yani her yerde ve her zaman
geçerli olabilecek, herkesin kabul edebileceği değerlerin oluşturulması
mümkün değildir. Kişi ve toplumların din, kültür ve(ya) dünya görüşleri her
ne kadar farklı ise de sevgi, saygı, hoşgörü, empati, insaf, vicdan ve adalet
duygusu gibi ortak insani (fıtri) değerler küresel ve evrensel değerlerin
oluşturulmasını kolaylaştırmaktadır.
Ahlak
Ahlâk, insanın, iyi ve
kötü olarak
vasıflandırılmasına yol
açan manevî hasletleri,
huyları ve bunların
tesiriyle sergilediği
iradeli davranışlar
bütünüdür.
İngilizce’de ve Almanca’da ahlak kelimesinin karşılığı olarak kullanılan “etik”
kelimesinin kökeni, Yunanca “ethos”tan gelmektedir. Yine İngilizce’de ve
Almanca’da ahlak kavramını ifade etmek üzere kullanılan “Morality”-“Moral”
kelimeleri ise Latince “mos” kelimesinden türetilmiştir. Türkçede kullanılan ahlak
kelimesi ise, etimolojik açıdan Arapça “hulk” (“huluk”) ve “hılk” kelimelerinden
türemiştir. “Hulk”, “yaratılış (fıtrat)” ve insanın yaratılış ve ruh özelliklerinin
tümünü dile getiren bir deyiminin çoğulu olarak huylar, seciyeler, mizaçlar, âdetler,
karakterler, alışkanlıklar anlamlarına gelmektedir. “Hılk” ise yaratılmış veya
yaratıklar, yani halk veya toplum anlamındadır. “Hulk”, insanın beden ve ruh
bütünlüğü ile alakalı olduğuna göre ahlak, insanın bir gayeye yönelik olarak, kendi
hür iradesi ve isteği ile iyi davranışlarda bulunup, kötülüklerden uzak kalmak
istemesidir. Ahlak (huy, mizaç) bu yönüyle, insanların ve toplumların yaratılışlarına,
yani fıtratlarına uygun olan davranış biçimlerinin bütünüdür (Seyyar, 2003).
İnsanların yüzyıllar boyunca iyi, faydalı ve güzel olarak değerlendirdiği
davranış biçimlerinin ifadesi olarak tanımlanan (güzel) ahlak olgusu (Kurtuluş,
2006), hem insanın ruhi-zihnî hâllerini ve huylarını, hem de bir toplumun alışkanlık,
töre ve âdetlerini, yani moral değerleri ve(ya) sosyal (toplumsal) ahlakı anlatan bir
terimdir. Derin anlamıyla ahlak, insanların ruhlarında yerleşik olan iyi (güzel) veya
kötü (çirkin) eğilimler ve davranışların, doğuştan gelen veya sonradan kazanılan iyi
veya kötü tavır ve hareketlerin bütünüdür. Diğer bir tabirle ahlak, insanın, iyi ve
kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan manevi hasletleri, huyları ve bunların
tesiriyle sergilediği iradeli davranışlar bütünüdür. Ancak normatif yani olması
gerekenler boyutuyla ahlak, toplumda kişilerin benimsedikleri, uymak
mecburiyetinde oldukları davranış biçimleridir. Netice itibariyle ahlak, insanların,
gerek kendilerine, gerek birbirlerine ve gerekse topluma karşı vazifelerini
belirleyen insan tutum ve davranışları ile bir arada yaşama kaidelerinin bütünüdür
(Mengüşoğlu, 1983).
Güzel ahlakı oluşturan kişisel faktörlerin başında bireylerde geliştirilen ve
“iyi-kötü” davranışına karşı onda uyandırılan utanma ve muhasebe duygusu
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
4
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
gelmektedir. Hayâ ve vicdan duyguları, bu çerçevede akla gelebilecek ilk içsel
kaynaklardır. Güzel ahlakın temel dayanakları çoğu zaman din ve dinî (manevi)
duygulardır. Eğitim ve aile içi terbiye, sosyal kontrol, örf ve âdetler, mükellefiyetler,
vazife şuuru ve elbette benimsediğimiz dünya görüşleri ve değerler, ahlaki
davranışların şekillenmesine yardımcı olmaktadır. O halde güzel ahlaka
kavuşmanın yollarını üç kısımda toplamamız mümkündür (Seyyar: 2003):
1. Ahlaki Bilgi: Ahlak değerleriyle ilgili gerekli bilgilerin elde edilmesi ve
bilinmesi.
2. Ahlaki Davranış: Ahlaki davranış, temel dayanakların etkisi altında kalıp
güzel ahlak esaslarına uygun olarak ahlaki bilgilerin hayata geçirilmesidir.
Burada kişinin fiillerinin, tesadüfen ahlaki olması veya ahlaki neticeler
doğurması söz konusu değildir. Dolayısıyla kişi, bilinç dışı ahlaki
davranmaktan ziyade iyi niyetli ve bilinçli olarak ahlaki kurallara
uymaktadır.
3. Ahlaki Şuur: Ahlaki davranışların, iç âlemimizdeki olumlu veya olumsuz
etkileri, yani vicdani muhasebe yapma gereğinin duyulması, kişinin ahlaki
yönden bilinçlenmiş olduğunun bir işaretidir. Ahlaki bilginin içselleştirilmesi
ve davranışlara yansıtılması ile birlikte vicdani duyguların etkinleştirilmesi
de sağlanabilmektedir. Bu sayede iç kontrol oluşmakta ve davranışlar da
ahlakileşebilmektedir. Bir başka ifadeyle ahlaki gelişme sürecinde kişide
ahlaki şuur oluşmaktadır. Kendi istediği ve yaptığı şeyin sorumluluğunu
taşıma gücü ve bilincine sahip olanlar, ahlaken bilinçlenmiş insanlardır.
Sosyal ve Bireysel Ahlak
Sosyal ahlâk, birey ve
toplum için en doğru ve
en erdemli değerleri
arayan ve sosyal barışın
temellerini oluşturmaya
yönelik çözümler
üreten bir bilim dalıdır
Toplumu oluşturan fertlerin ve ailelerin davranış ve faaliyetlerinde yapılması
istenen (beklenen) değerler, ilkeler ve hükümler, sosyal ahlak kapsamına giren
konulardır. Kalbî, manevi ve deruni temelinin yanı sıra, onun dışa yansıması ile
fiile dönüşen, iş ve eylem şeklinde etkinliklere konu olan bir sosyal davranış bilimi
de olan sosyal ahlak, bilginin irfana dönüşüp onun da davranışlarımıza aksetmesi
neticesinde sosyal hayattaki davranışlarımızın ahlaki bir boyut kazanmasıdır.
Sosyal ahlak, insanlar arası sosyal sorumluluğu ele alan, iyi ve güzel davranışların
sosyal hayata yansıması için idealist yönlendirmeleri gerekli gören, sosyal adalet,
kardeşlik, insanlık, iyilik gibi değerlerin ve ilkelerin gözetilmesini ve onun
icaplarının yerine getirilmesini savunan, insana yaraşan iyiliğin ve güzelliğin bizzat
onun eliyle gerçekleşmesini isteyen, ahlakın bütün derinliği ile sosyal hayatta
hâkim olmasını ve yaygın olarak yaşanmasını hedefleyen, konusu ve sonuçları
bakımından geniş ölçüde bir sosyal bilim dalıdır (Türkdoğan, 1998).
Toplum değerlerine ve ahlaki kaidelere saygı gösterme, özellikle sosyal ahlak
konularında hassas olma hâli, kişinin vicdani duyarlılığa ve ahlaki şuura sahip
olması ile mümkündür. Bir başka ifadeyle vicdanların sosyalleşmesi, yani kişinin
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
merhamet ve şefkat gibi vicdani duygularla toplumun korunmaya muhtaç
üyelerine karşı ahlaki ve sosyal sorumluluk taşıyabilmesi, başta sosyal hizmet
elemanlarında aranan bir şarttır. Toplumun korunmaya muhtaç bireylerine yönelik
ahlaki sorumluluk taşıyabilmek için de sosyal hizmet elemanının bireysel ahlaki
sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerekmektedir. Sosyal hizmet elemanı,
kendisine ve mesleğine karşı sorumluluklarına ne derece vakıf ise, sosyal
görevlerini de o nispette ifa edecektir.
Felsefi Bir Disiplin ve Ahlak Bilimi Olarak Etik
Etik, ahlâk üzerine
fikirler yürüten ve ahlâk
eylemlerini inceleyen
felsefe ağırlıklı bir bilim
dalıdır.
Etik, Latince’de “Ethica”, Yunanca’da “Ethikos” kelimelerinden türemiştir. En
geniş anlamıyla töre, görenek ve alışkanlık anlamlarına gelmektedir. Batı
literatüründe etik (ethos); “insanlar arasındaki ilişkilerin temelinde yer alan
değerleri inceleyen, ahlaki bakımdan iyi veya kötü, doğru veya yanlış olanın
niteliğini ve temellerini araştıran bilim dalı”dır. Dolayısıyla etik, ahlak üzerine
fikirler yürüten ve ahlak eylemlerini inceleyen felsefe ağırlıklı bir bilim dalıdır. Bir
bilim dalı olarak etik, insanın, ferdî ve sosyal münasebetlerini nasıl yönlendirmesi
gerektiğini, iyi ve kötü söz veya davranışı belirleyecek kıstasların neler olabileceğini
araştırmaktadır. Diğer taraftan insanın varoluşunun nihaî hedefleri çerçevesinde
ahlak ve normlara uymanın içsel (vicdani) yükümlülüklerini, ilmî yöntemlerle
incelemekte ve belli neticelere (genel hükümlere) ulaşmaktadır. Töre bilim olarak
da bilinen etik, nefsin temel fonksiyonlarıyla ve bunların ifrat ve tefrit şeklindeki
aşırılıklarından doğan kötü ahlaki davranışları ve itidal noktasında tutulmalarıyla
kazanılan faziletler (erdemler) üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Etik, gerek eğitim bölümleri, gerek ilgi alanları, gerekse yansımaları açısından
birkaç kısma ayrılabilir (Seyyar, 2003):
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Ferdî Etik: İnsanın kendine karşı görev ve sorumluluklarını ele alan bilimsel
alan.
Fertler Arası Etik: İletişim hâlinde olduğumuz diğer insanlarla olan sosyal
münasebetteki insancıl görev ve mükellefiyetleri belirleyen disiplin.
Sosyal Çevre Etiği: İnsanın toplum, tabiat vb. ile olan münasebetlerindeki
normları.
Genel Etik: Ahlak biliminin temel ilkelerini sağlayan genel etik, etik
biliminin genel kısmıdır.
Özel Etik: Belirli bir kurumun veya mesleğin ahlaki problemlerini
çözümlemek için, genel etik kaidelerinin kullanıldığı alandır (devlet etiği,
tıp etiği, aile etiği, meslek etiği).
Kuramsal (Felsefi) Etik: Ahlaki teoriler ile ilgilenen felsefe alanıdır. Bu
disiplin, ahlaki değerlere dayanan hükümlerle ilgilenmekten ziyade, etiğin
konuları, anlamlarını, maksadını ve sorumluluklarını incelemektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
7. Uygulamalı Etik: Ahlaki görevlerin yerine getirilmesi ile ilgili etik ilkeleri,
kaideleri ve kodları araştırır. Kendimize, başkalarına ve sosyal çevreye karşı
sorumluluklarımızı ve mükellefiyetlerimizi ortaya koyar. Ahlaki açıdan
insan, grup veya kurumların günlük hayatlarında ticaret, bilişim, bilim, tıp
ve(ya) basın alanında karşılaştıkları sorunlarla ve alınan kararlarla ilgilenir.
Etik, felsefi açılımlarıyla üç kolda değerlendirilebilir:
1. Normatif Etik: Ahlaki değerleri ve davranış biçimlerinin mahiyetini,
doğruluğunu ve geçerliliğini normatif (kaidevi) ilkelere göre araştırır.
2. Deskriptif Etik: Ahlaki hükümlerin psikolojik, siyasî, sosyal ve tarihî
sebeplerini deskriptif (betimsel, tasvirî) olarak araştırır.
3. Meta Etik: Normatif ve deskriptif etik çerçevesinde ahlaki ve gayrî ahlaki
değerlerin ve davranış biçimlerinin birbirleri ile ilişkilerini ve sınırlarını
araştırır. Ayrıca, ahlaki değer hükümleri ve davranış normları ile ilgili idrak,
ontoloji ve felsefe teorilerinin temellerini inceler.
Mesleki Etik (Meslek Ahlakı)
Bir işi ücret karşılığında ve profesyonelce (ustaca, maharetlice) yapmak,
yapılan işin mesleki yönünü göstermektedir. Mesleklerde profesyonalite veya
profesyonellik aramak, ne kadar gerekli ise o meslek ile ilgili etik kuralları da bilmek
ve onlara uymak o kadar önemlidir. Bir mesleğin profesyonelliğini gösteren etik
kaideler olarak mesleki etik (meslek ahlakı), meslek hayatındaki doğruları ve
yanlışları göstermektedir. Mesleki ilke ve kuralların uygulanmasını esas alan meslek
ahlakı, oluşturduğu temel ilke ve esaslarla meslek sahiplerine kanuni bir
mecburiyet veya vicdani bir yükümlülük olarak mal ve hizmet üretiminde ahlaki
çerçevede davranmalarını öğütlemektedir. Meslek ahlakı, sadece belirli dalda icra
edilen ahlaki düsturları belirleyen bir disiplindir. Dolayısıyla birbirinden farklı ne
kadar meslek varsa o kadar da farklı ve hatta aykırı etik ilke ve standartlar
olabilmektedir. Örneğin; bir hekimin görevleri ile tüccarın görevleri farklıdır. Bazen
hekimler bildikleri bazı gerçekleri hastasının sağlığı açışından gizlemek zorunda
kalabilir (Arslan, 2001).
Meslek ahlak ilkelerinin arzu edilen bir biçimde uygulanması yönünde
başvurulan tedbir ve yöntemlerin başında gelen unsurlar şunlardır (Seyyar, 2003):
1. İç Denetim ve Müeyyide: Mesleklerini icra eden kişiler, çoğu zaman bir içsel
denetim ve yaptırımla (vicdanla veya kurum içi ahlak kurullarının tesisi ile)
karşı karşıyadır.
2. Dış Denetim ve Müeyyide: Mesleki birlikler (ticaret odaları, sanayi odaları,
ziraat odaları, barolar, tabipler odaları, gazeteciler cemiyeti vs.) ahlak
alanında "dâhilî oto kontrol" veya “iç disiplin” anlamında çok önemli bir
denetim vazifesini yerine getirebilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
3. Mevzuat: Meslek hayatında bazen zorlayıcı hukuk kurallarına ihtiyaç
duyulabilir. Bu doğrultuda devlet veya (yarı) resmi kurumlar, meslek
ahlakının tüm alanlarına yönelik düzenleyici ahlak kurallarını ve
standartlarını oluşturur.
4. STK’ların Denetimi: Hükümet dışı organizasyonlar (sivil toplum kuruluşları),
meslek sahiplerinin meslek ahlakına uygun tutum ve davranışlarda
bulunmaları yönünde baskı yapabilirler.
5. Basının Denetimi: Basın, iş dünyasındaki gelişmeleri ve meslek hayatında
yaşanan veya ortaya çıkabilen suistimalleri, ahlaki yönden ele alıp
sorumluluk üstlenebilir.
İş etiği, bir iş yapılırken,
o işin, iş dünyasının
kabul edeceği
yöntemlerle ve
toplumun
benimseyeceği genel
(sosyal) ahlâk ilkeleriyle
yapılıp yapılmadığıyla
ilgilenmektedir.
İş Etiği (İş ve Çalışma Ahlakı)
İş etiği, iş dünyasındaki gerek mal, gerekse hizmet üretim ve tüketim
sürecindeki doğruları ve yanlışları ifade etmektedir. Genel anlamda çalışma
hayatında, dar anlamda işyerinde olması gereken ahlaki kurallardır, iş etiği. Diğer
bir ifadeyle iş etiği, ferdî ve sosyal ahlak kurallarının, iş ortamının ve kurumsal
kültürlerin içinde yoğrularak oluşturduğu bir bütünlüktür. Konumuzla ilgili olarak iş
ahlakı, ahlaki norm ve kaidelerin, çalışma hayatında, işletmelerde, hastanelerde,
huzurevlerinde, bakım merkezlerinde ve diğer sosyal kurum ve kuruluşlarında
uygulanmasıdır. Meseleye bu açıdan bakıldığında sosyal kurum ve kuruluşlar,
geçmiş tecrübelerden yola çıkarak ve toplum değerlerini de dikkate alarak sosyal
hizmet mesleğine uygun ahlaki prensipler geliştirmek durumundadır.
İş etiği, bir iş yapılırken, o işin, iş dünyasının kabul edeceği yöntemlerle ve
toplumun benimseyeceği genel (sosyal) ahlak ilkeleriyle yapılıp yapılmadığıyla
ilgilenmektedir. İş etiği, çalışan herkesin tutum, karar ve davranışlarının doğruluğu
veya yanlışlığı üzerinde, gerek ferdî, gerek örgütsel-kurumsal, gerek toplumsal,
gerekse küresel boyutta duran bir bilim dalıdır. İş etiği; sosyal çevre, kişisel ahlak ve
işletme özelliklerinin oluşturduğu bir bütündür. Diğer bir ifade ile iş etiğinin
temelini bireysel ahlak (çalışma ahlakı), işletme ahlakı, işveren ahlakı, hizmet ahlakı
ve sosyal ahlak oluşturmaktadır. İş etiği, sosyal sorumluluk bilincinin varlığı ile
ancak bir anlam ifade etmektedir. Sosyal hizmet sunan bir kurum veya kuruluşun
sorumluluk alanlarının başında çalışan personel (sosyal hizmet elemanları),
müracaatçılar (müşteriler), devlet, tedarikçiler, hissedarlar, rakipler ve toplum
gelmektedir (Aktan, 2008).
Bireysel yaklaşımla çalışma ahlakı, iş ahlakının bir parçası veya aynı anlama
gelen bir terimdir. Ancak bazı bilim adamları, çalışma ahlakının, iş ahlakından farklı
bir şey olduğunu söylemektedir. Buna göre iş ahlakı, mal ve hizmet üreten
işletmelerin uymaları gereken ahlaki ilkelerle ilgilenmektedir. Oysa çalışma ahlakı,
ferdin ve toplumun sosyo-ekonomik refahı için, çalışmanın gerekli ve önemli
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
olduğu üzerinde duran bir anlayışa sahiptir. Dolayısıyla çalışmak, ferdin hayatını
idame ettirebilmesi için, bir zaruret olduğu kadar hem kendisi, hem ailesi, hem de
toplum için ahlaki ve sosyal bir sorumluluktur. Bir başka ifadeyle, bir toplumda
çalışma ahlakının yerleşmesi ve ataletin ortadan kalkması ancak ekonomik refahın
sağlanması ile mümkündür. Meslek ahlakı ise, sadece belirli dalda icra edilen ahlaki
düsturları belirleyen bir disiplindir (Aktan, 1999).
Çalışma ahlakı, bu boyutuyla ele alındığında, bir toplumda işe ve çalışmaya
karşı sergilenen tutum ve davranışlar olarak görülebilir. Bir toplumun işe yönelik
tutumu, diğer toplumlara göre tamamen farklı olabilir. Bazı toplumlar veya
toplumsal kesimler çalışmayı bir ibadet (kutsal görev) gibi önemseyebilir ve güzel
ahlakın bir parçası olarak görebilir, bazı tembel toplumlar ise çalışmayı bir külfet
olarak algılar ve asgari seviyede gerektiği kadar çalışır. Bazı uyuşuk toplumlar
dinlenmeyi, eğlenmeyi yani çalışmamayı ön planda tutmaktadır. Bazı toplumlar
ise özellikle Protestan çalışma ahlakının telkinleriyle büyümüş topluluklar, çalışma
hayatını başlı başına bir amaç ve ruhsal kurtuluş olarak görmektedir (Arslan,
2007:410).
İş etiğinin temel hedefleri şunlardır (Seyyar, 2003):
1. Belirli meslek alanlarında serbest rekabetin işlemesini sağlayan ve evrensel
kabul gören iş etiği ilkelerini tanımlamak.
2. Çalışma hayatında karşılıklı güven ilkesinin yerleşip gelişmesine katkıda
bulunmak.
3. İş etiğine uymayan tutum ve davranışların yaygınlaşmasını önlemek.
4. Çalışma hayatında ve belirli meslek alanlarında iş ahlakını savunmak ve bu
ilkelerin yerleşmesine ve iyileşmesine çaba göstermek.
Hemen her meslekte geçerli olan iş etiği ile ilgili temel unsur ve ilkeleri
bilmekte fayda vardır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz (Seyyar, 2003):
Kişi ve kuruluşlar,
kendilerine iş ilişkileri
ve görevleri sebebiyle
emanet edilen
bilgilerin, tevdi edilme
gereklerinin dışında
kullanılmamasına itina
gösterirler.
Dürüstlük: İş yaşamında, kişi ve kuruluşlar, onurlu ve dürüst davranış
kurallarına bağlı kalırlar. Çalışma hayatında kişi ve kuruluşlar:
a) Ticari faaliyetleri ve ürünleri ile başkalarına bilerek zarar vermezler.
b) Saklı tutulması gereken hiçbir bilgiyi, menfaatleri için kullanmazlar.
c) Başka kişi ve kuruluşlara, bağımsız karar verme yeteneği etkileyebilecek
menfaatler sağlamazlar.
d) Kendilerinin ve başkalarının ticari ve mali durumları hakkında yanıltıcı
tanıtım yaparak, aldatıcı davranışlarda bulunmazlar.
e) Ürün ve hizmetlerinin sorumluluğunu taşırlar.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
f)
Yasalar ve uluslararası benimsenmiş dürüstlük ilkelerini saptırarak,
haksız rekabet doğuracak çalışmalar içine girmezler.
1. Verilerin Korunması (Gizlilik): Kişi ve kuruluşlar, kendilerine iş ilişkileri ve
görevleri sebebiyle emanet edilen bilgilerin, tevdi edilme gereklerinin
dışında kullanılmamasına itina gösterirler. Müşteri ya da iş ortaklarının
iznini ve onayını almadıkça, ya da kanuni bir mecburiyet bulunmadıkça,
saklı tutulması gereken bilgileri, korumak zorundadırlar. Bu tür bilgilerin,
maksat dışı ve haksız kullanılmasından sorumludurlar.
2. Hukuka ve Toplumun Örf ve Adetlerine Saygı: Kişi ve kuruluşlar, bağlı
oldukları devletin hukuk düzenine, toplumun manevi değerlerine ve ahlaki
anlayışına saygılı olmak mecburiyetindedirler. Bu bağlamda kişi ve
kuruluşlar, kanunlarda öngörülen idari ve denetimsel tüm
mükellefiyetlerini yerine getirirler. Doğru olmayan, sahte ya da yanlış kayıt
tutmaz, yetkili mercilere yanıltıcı bilgi vermezler. Kanun dışı veya suç
oluşturacak faaliyetlere girmezler, iş ve toplum ahlakının onaylamayacağı
yol ve yöntemlere başvurmazlar. Kuruluşlar, mali kayıtların, kanunlara
uygun biçimde tutulması ve istenildiğinde ilgili resmî mercilere
sunulmasında hassasiyet gösterirler.
3. Çalışanların Haklarına Saygı: Kişi ve kuruluşlar, çalışanların haklarıyla ilgili
olarak ırk, renk, din ve cinsiyete dayanan bir ayrımcılık yapmazlar. Bu
özellikler sebebiyle çalışanlar psiko-sosyal yönden taciz edilmez (mobbing).
İşyerinde, ırkı, dinî ya da cinsel taciz sayılabilecek davranış ya da eylemlere
izin vermezler. Çalışanlarına karşı, gerek ücretlendirmede, gerekse fırsat
eşitliğinde adil davranırlar. Ortak hedeflere ulaşmak için sorumluluk
üstlenirler, takım çalışması ve aidiyet duygusu ile birlik içinde çalışarak,
çalışanlara destek olurlar ve başarıları takdir ederler.
4. Toplum Sorunlarına Karşı Duyarlılık: Kişi ve kuruluşlar, sağlık, eğitim,
ekonomi gibi sosyal alanlarda duyarlı davranarak, destekleyici faaliyetlerde
bulunurlar. Sosyal faaliyet alanlarına yönelik olarak aldıkları kararlarda
toplum ve kurum yararını dengelemeye itina gösterirler.
5. Çevreye Karşı Duyarlılık: Tüm kaynakları, verimli bir şekilde kullanır ve israfı
önlerler. Kurum kaynaklarını kullanırken, çevrenin korunmasına ve
güvenliğine itina gösterir.
6. İç ve Dış Müşterilere Karşı Duyarlılık: İç ve dış müşterilerin mevcut ve
gelecekteki beklentilerini anlar, istikrarlı davranarak daima müşteri
mutluluğundan yana tavır koyarlar. Müşterilerin ihtiyaçlarını zamanında ve
doğru bir şekilde belirlerler ve ödemelerde asla bahaneler uydurmazlar.
7. Yolsuzluklara Karşı Duyarlılık ve Politik Tarafsızlık: Çalışanlar, birlikte iş
yaptıkları hiçbir kişi ve kuruluştan sembolik hediyeler dışında (ajanda,
takvim vb.) hediye almazlar.
İş ahlakını, en nihayetinde genel ahlak ile kıyaslamak gerekirse şu sonuçlara
varabiliriz. Genel ahlak, "birey ve toplum için en doğru ve en erdemli olan nedir?"
sorusuna cevap ararken; iş ahlakı, bir iş yapılırken, o işin, iş dünyasının kabul
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
10
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
edeceği yöntemlerle ve toplumun benimseyeceği genel ahlak ilkeleriyle yapılıp
yapılmamasıyla ilgilenmektedir. Bir hukuk devletinde hizmet sektöründe tüm
aktörler için, işin genel ahlak ilkelerine uygun olarak en doğru şekilde yapılması
esastır. Bu aktörler, sosyal kurumlar veya sosyal hizmet mesleğinde çalışan
elemanlardan meydana gelebilmektedir.
Sosyal Değişim ile Ahlak ve Etik Arasındaki İlişki
İnsan ve toplum hayatında yaşanan sosyal değişim ile genel anlamda ahlak
ve toplum düzeyinde oluşan sosyal ahlak arasında gerçek ilişkiler bulunmaktadır.
Bu ilişki ağını, iki teori üzerinden anlatmak mümkündür:
Sosyal değişim ile ahlâk
arasında karşılıklı bir
etkileşim süreci her
zaman yaşanmaktadır.
Menfî (süflî) değişim
ise, toplumların fıtrat,
vicdan ve hakikat gibi
manevî değerlerden
uzaklaşmasıdır.
1. Modern sosyal değişim teorilerine göre sosyal değişim ile ahlak arasında
karşılıklı bir etkileşim süreci her zaman yaşanmaktadır. Sosyal değişime
göre ahlaki anlayış ve buna bağlı olarak da düşünce ve yaşama tarzı da
değişebilmektedir. Böylece sosyal ahlak meydana gelmektedir. Sosyal
hayatta değişmeyen hiçbir şey olmadığına göre tek bir hakikate dayanan
sabit ve geçerli bir ideal ahlak anlayışı da yoktur. İnsanî ve toplumsal
düzeyde sürekli olarak bir değişim yaşandığına göre değişmeyen tek ve
ebedî bir hakikat anlayışının olması mümkün değildir. Buna göre hakikat
diye adlandırılan manevi bir değer ya yoktur, ya da birden fazla hakikat
anlayışı vardır.
2. Manevi değerlere göre açıklanan sosyal değişim teorisinde ise tarihî, insani
ve toplumsal değişimin birçok faktörü vardır. Buna göre dünya ve toplum
hayatına dair değişim süreçleri, sosyal bir realitedir. Ancak hakikatin ve
ahlakın özünde ve temelinde bir değişimin olması söz konusu değildir.
Sosyal değişim ve buna bağlı olarak toplum nezdinde oluşan dünyevî ahlak
anlayışı, ya hakikate, fıtrata ve yaratılış gerçeğine yakın ya da uzak bir zihnî
algılayıştır. Sosyal değişim, toplumların ahlaki eğilimini ve değişimini
gösteren bir unsurdur. Dolayısıyla temel ahlaki değerler açısından sosyal
değişim, ya toplumsal gerilemeye, ya da ilerlemeye dönük bir süreçtir.
Müspet (olumlu) sosyal değişim, toplumların irfan yolunda ve dolayısıyla
ahlaki bir çizgide geliştiğinin bir işaretidir. Toplum bu ahlaki değerler
üzerinde ilerlerse, sosyal hizmetlerin hedeflerinden olan sosyal dayanışma
ve adalet de gerçekleşir. Menfî (süflî) değişim ise, toplumların fıtrat, vicdan
ve hakikat gibi manevi değerlerden uzaklaşmasıdır. Bu süreç, sosyal
gerginliğe ve karışıklığa yol açan olumsuz bir değişimdir. Çatışma
potansiyelinin yüksek olacağı böyle bir toplumda kişi, grup ve topluluklar
arası sosyal barışın sağlanması da zordur.
Makbul, makul ve müspet sosyal değişimin dinamiği ve manevi değerlerin
(hakikatin) bir tezahürü olan (güzel) ahlak, haddizatında keyfî olmaktan çok fıtrıdir
ve dolayısıyla evrensel insani özellikler içermektedir. Bir başka deyişle ahlak,
ontolojik anlamda toplumdan topluma, zamandan zaman, mekandan mekana ve
kültürden kültüre değişen bir olgu değildir. (Güzel) ahlak, aynı zamanda mahiyeti
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
itibariyle insanın öz kaynakları ve değerleri (gönül, vicdan, ruh vb) ile yakından
ilişkili olduğu için, ebedî normlar içeren bir hakikattir. Hakikatin bir parçası olan
(güzel) ahlakın sosyal değişime bağlı olarak değişime uğraması söz konusu
olduğunda belki de sosyal ahlak olgusundan bahsedebiliriz. Toplumun değişmesi,
kendisini tutum ve davranışlardaki değişimde ancak gösterebilir. Toplumun ahlakı
anlamındaki sosyal ahlak, hakikat ölçüsünden uzaklaşması nispetince ahlaki
değerlerinden uzaklaşır. Bu aşamadan sonra ahlaki değerlerden ziyade etik
ilkelerin varlığından bahsedebiliriz. Etik, bu yönüyle bireysel ve(ya) toplumsal
rasyonel akla, kişisel ve(ya) kolektif tercihlere ve mesleklerin özel durumlarına göre
görece kabullere indirgenmiş, ahlaki değerlerin bir kısmını içerebilen veya bunların
bütünüyle dışında şekillenen pragmatik norm ve kurallar bütünüdür.
SOSYAL HİZMET ALANINDA DEĞERLER VE MESLEKİ ETİK
Sosyal Hizmet Mesleğinde Değerler ve Etik
Sosyal hizmet değerleri,
sosyal hizmet
uygulamalarında esas
alınan insan merkezli
temel değerlerdir.
Sosyal hizmetlerin etik
kuralları, sosyal ahlâkın
temel unsurları ile
yakından ilgilidir.
Sosyal hizmet değerleri, sosyal hizmet uygulamalarında esas alınan insan
merkezli temel değerlerdir. Bu bağlamda sosyal hizmetler, insan fıtratındaki
manevi unsurları bir değer olarak kabul etmektedir. Bunun yanında insanın
emsalsiz şerefli bir varlık olarak önemini, şahsiyetini ve insan ile toplum
arasındaki sosyal etkileşimin önemini de bilmekte ve kabul etmektedir. Bunun bir
yansıması olarak insanın, hem bir hak sahibi, hem de sosyal boyutuyla sorumlu bir
varlık olduğu yaklaşımı da benimsenmektedir. Sosyal hizmet mesleğinde etik,
sosyal hizmet aktörleri ve bu hizmetlerden dolaylı veya dolaysız olarak istifade
edenlerin beklentileri ve değerleri doğrultusunda oluşturulan ahlaki düsturların
bütünüdür. Sosyal hizmetler mesleğinde iş ahlakına dair tutum ve davranışları
tanımlayan ve bu meslekte çalışacak olanlara rehberlik görevini yerine getiren
temel esaslar, sosyal hizmet etiğinin özüdür.
Bütün mesleklerde olabileceği gibi sosyal hizmet mesleğinde de istismar ve
mesleği kötüye kullanma durumları olabilmektedir. Sosyal hizmet alanında
oluşturulacak meslek ahlak ilkeleri, her türlü istismar ve kötüye kullanma ihtimaline
karşı hem bir tedbirler manzumesi, hem de ihlali söz konusu olduğunda
müeyyideler içeren bir disiplin aracıdır. Bu yönüyle bütün mesleklerde olduğu gibi
sosyal hizmet mesleğine ait ahlaki kurallar da, mesleki uygulamalardaki olması
gerekenleri ve olmaması gerekenleri açık bir dille belirlemektedir. Sosyal
hizmetlerin kalitesi, etkinliği ve sürdürebilirliği de bir noktada mesleki
uygulamaların insani ve ahlaki değerlere uygunluğu ölçüsünde mümkündür.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
Sosyal hizmetlere yönelik ahlaki kaidelerin temelleri aslında diğer sosyal
mesleklerde de geçerli olan etik kurallara dayanmaktadır. Dolayısıyla sosyal
hizmetlerin etik kuralları, sosyal ahlakın temel unsurları ile yakından ilgilidir. Sosyal
ve insani değerler ihtiva etmesi açısından sosyal hizmet mesleğinin etiğine dair
temel unsurlar, bütüncül bir meslek ahlak anlayışından yola çıkılarak
oluşturulmalıdır. Bir başka ifadeyle sosyal hizmet etiğinin belirlenmesinde, geniş
dairede sosyal ahlak, dar dairede ise diğer sosyal mesleklerde geçerli olan etik
kuralların ihatası (kapsama alınması) ve terkibi (sentezi) yapılmalıdır.
Geniş bir yelpazede tespit edilecek sosyal hizmet mesleğinin etik ilkeleri,
sosyal hizmet elemanının özel mesleki görevlerini sosyal sorumluluk şuuru içinde
yerine getirmelerini sağlamalıdır. Bir başka ifadeyle sosyal etik ilkeleri, sosyal
hizmet elemanının mesleki rollerine uygun tutum ve davranışlarda
bulunabilmelerinde ve etik sorunlarla baş edebilmede yardımcı olmalıdır. Zaten
meslek ahlak ilkelerinin fonksiyonlarından bir tanesi de belirli bir meslek alanında
yeterli ve ehil olabilecek uygun kişileri bu alana kazanmaktır. Ama bu aynı zamanda
mesleğinde kifayetsiz olan ve(ya) ahlaki ilkelere aykırı davrananları da bu
meslekten uzaklaştırmak anlamına da gelmektedir. Kısacası meslek içi rekabeti
belirli esaslara göre düzenlemek ve hizmet ideallerini sürekli olarak taze tutmak
adına sosyal hizmet alanında da etik ilkelerine ihtiyaç vardır (Der Sozialarbeiter,
1977).
Bütün bu yazılanlardan sonra sosyal hizmet mesleği alanında ortaya çıkan
etiği, belki de “sosyal hizmet verenler ve bu hizmetlerden direkt olarak
yararlananlar ile yakınlarının beklentileri ve değerleri arasındaki farklılıklardan
doğan ikilemleri aydınlatmaya çalışan ve bu bağlamda sosyal hizmet alanında
herkesin benimseyebileceği çalışma düsturlarını belirleyen bir disiplin” olarak
tanımlamamız mümkündür.
Yardım etmekle görevli olan sosyal hizmet elemanları, aynı zamanda
toplumsal ve etik değerlere saygı göstermek mecburiyetinde oldukları için, genelde
kendilerini denetime tabi tutmaktadır. Sosyal amaçlar uğruna profesyonelce veya
gönüllü olarak yardım eden bir sosyal hizmet elemanının denetlenmesi, kişinin rol
çatışması yaşamasına da sebebiyet verebilmektedir. Sosyal hizmet alanında
birbirine tezat iki unsurun bulunması, yeni sorunlara da yol açabilmektedir. Bunu
önlemek ve sosyal hizmet elemanlarının etkin çalışmalarda bulunabilmesi adına
değerlere bağlı etik ilkelerin tespiti de doğru ve anlaşılır bir dilde yapılmalıdır.
Dolayısıyla hangi etik ilkeye ve standarda göre neyin nasıl yapılması gerektiği açıkça
belirlenmelidir. Aksi taktirde sadece art niyetli olarak değil iyi niyetli olarak yapılan
bazı müdahale biçimleri de mesleki etik açısından yadırganabilir ve hatta
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
yargılanabilir. Rol çatışmalarının yaşanmaması için, sosyal hizmet elemanları,
mesleki etik ilkelerine göre hareket etmek durumundadır.
Rol çatışmalarının
yaşanmaması için,
sosyal hizmet
elemanları, meslekî
etik ilkelerine göre
hareket etmek
durumundadır.
Sosyal Hizmet Etiğinin Temel Esasları
Sosyal hizmet mesleğinde iş etiğine dair davranışları tanımlayabilmek ve bu
alanda çalışacak elemanlara rehberlik görevini ifa edebilmek için mesleki etiğin
temel esaslarına ihtiyaç vardır. Sosyal hizmet mesleğine dair temel esasların gayesi,
sosyal hizmet elemanlarının mesleklerini en üst seviyede iş etiği kaidelerine uygun
bir biçimde ifa etmelerini sağlamaktır. Sosyal hizmet alanında geçerli olması
gereken temel etik ilkeler, şu şekilde belirlenebilir (Seyyar, 2007):
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Mesleki Liyakat: Sosyal hizmet aktörleri, eğitimden aldıkları bilgi ve
birikimlerini, en iyi şekilde kullanarak, profesyonelce yerine getirmeye
gayret gösterir.
Mesleki Tekâmül: Sosyal hizmet aktörleri, sosyal pedagojik çalışma
alanındaki teorik ve pratik bilgileri ve yeni gelişmeleri takip eder ve
becerilerini artırmaya çalışır.
Mesleki İstişare: Sosyal hizmet aktörleri, yeterlik ve ehliyet sınırlarını aşan
özel durumlarda sorumlu kurum ve kuruluşların yetkilerinin yanında diğer
meslek elemanları (psikolog, hekim, pedagog vb.) ile istişare eder ve ortak
akıl çerçevesinde hareket eder.
Mesleki Sorumluluk: Sosyal hizmet aktörleri, mesleğinin yöntemlerini,
ilkelerini ve uygulama biçimlerini profesyonelce yerine getirir. Mesleğe ait
görevleri ve ahlak ilkelerini benimseyerek yerine getirir ve getirmeyenleri
de uygun bir lisanla uyarır. Görevini aksatan ve(ya) ahlak ilkelerine riayet
etmeyen paydaşlarının durumunu gerekirse ilgili mercilere bildirir.
Farkındalık Sorumluluğu: Sosyal hizmet aktörleri, kişisel yönden kendi güçlü
ve(ya) zayıf yönlerini bilmelidir. Şahsi özelliklerine ait farkındalık düzeyi
yüksek olan meslek elemanları, bunların mesleki çalışmalarına nasıl
yansıyabileceğinin de farkındadırlar. Sosyal hizmet aktörleri, bu gerçekten
hareketle dürüstçe, kendi zaaflarını gizlemeden mümkünse bunları
gidermeye yönelik gayret göstermelidir.
İhtiram (Saygı): Sosyal hizmet aktörleri, sosyal hizmet modellerinde ve
planlarında yer alan yöntem ve teknikleri, müşterilerinin inanç, değer ve
özerkliklerine her aşamada ve her zaman saygı göstererek, onların gönül
rızalarını alarak kullanır.
İnsan Sevgisi: Sosyal hizmet aktörleri, müracaatçılarının sağlıklı ve mutlu
kalmasını temin edecek vicdani mesuliyetlerini en üst seviyede
hissedebilmelidir. Sosyal hizmet aktörleri, mesleki görevlerini sadece
mesleğin bir gereği olarak değil insanlık ve değerler uğruna samimi bir
şekilde yapmalıdır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
8. Ayrımcılık Yapmama: Müracaatçı, sosyal hizmet aktöründen farklı bir
dünya görüşüne, inanç ve değerlere sahip olabilir. Bu gibi durumlarda,
sosyal hizmet aktörü, hiçbir ayırım yapmaksızın herkese hoşgörü içinde
aynı yakınlıkla hizmet verir. Sosyal hizmet aktörü, hiç kimseye karşı ırk,
renk, din ve cinsiyete dayanan bir ayrımcılık yapmaz.
9. Sosyal İlişkiler: Sosyal hizmet aktörleri, müracaatçı ve aile fertleriyle güven
telkin eden sağlıklı ve saydam ilişkiler kurar. Bunun içinde de müracaatçının
yaş, cinsiyet, ırk, etnik köken, din, dil ve sosyo-ekonomik konumu gibi
bireysel farklılıklardan bağımsız olarak herkesle aynı kalitede ve aynı itina
ile sosyal münasebetler kurar.
10. Mahremiyet ve Gizlilik: Sosyal hizmet aktörleri, müracaatçıya ait her türlü
özel ve gizli bilgileri korumak ve ona verilebilecek zararları önlemek ya da
en aza indirmek için azami gayret gösterir.
11. Maddi İstismardan Kaçınma: Sosyal hizmet aktörleri, müracaatçının
acziyetinden ve çaresizliğinden faydalanmak düşüncesiyle görevlerini
başka maksatlar için kullanmaz. İstihdam edildiği kurumdan aldığı ücretin
dışında hiç kimseden para almaz. Sosyal hizmet aktörleri, gayri meşru
kazanç sağlayan tutum ve davranışlardan uzak kalır.
12. Psiko-Sosyal İstismardan Kaçınma: Sosyal hizmet aktörleri,
müracaatçılarına karşı hiçbir surette pisko-sosyal baskı ve tehdit
uygulamaz. Sosyal hizmet aktörleri, müracaatçılarına karşı cinsel ve
duygusal içerikli yaklaşımlarda bulunmaz. Onları tedirgin ve rahatsız edici
tutum ve davranışlarda bulunmaz. Onları küçümsemekten ve tahkir
etmekten kesinlikle kaçınır. Sosyal hizmet aktörleri, işyerinde, ırkı, dinî ya
da cinsel taciz sayılabilecek davranış ya da eylemlere izin vermezler.
13. Sağlıklı İş İlişkileri: Sosyal hizmet aktörleri, çalıştıkları kurumda idareci,
işveren, meslek arkadaşları ve diğer hizmetlerde yer alan elemanlarla
kuracağı beşerî münasebetlerini, kendi mesleki rollerine ve genel sosyal
ahlak kurallarına uygun bir biçimde geliştirir.
14. Kurumsal Sadakat: Sosyal hizmet aktörlerinin kurumuna veya işverenine
karşı sorumluluğu, her şeyden önce sadakat bilincine erişmiş olması ile
başlar.
Sosyal hizmet,
insanî (hümanist)
değerlere ve
demokratik
ideallere
dayanmaktadır.
Uluslararası Sosyal Çalışmacılar Federasyonunun (IFSW) Etik
Kodu
Uluslararası Sosyal Çalışmacılar Federasyonu (International Federation of
Social Workers, IFSW), 2000 yılında Kanada’nın Montreal şehrinde yaptığı dünya
konferansında sosyal çalışma mesleğinin değerlerini yeniden belirlemiştir. Buna
göre
1. Sosyal hizmet, insani (hümanist) değerlere ve demokratik ideallere
dayanmaktadır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
Her insan değerlidir ve
kendisine insanî ve
ahlâkî yönden
yaklaşılmalıdır.
2. Sosyal çalışma faaliyetlerine motivasyon (güdüleme) ve meşruiyet
kazandıran değerlerin başında insan hakları ve sosyal adalet gelmektedir.
3. Bu sayılan değerler, her insanın eşitliği ve şerefi karşısında saygıdan
kaynaklanmaktadır.
4. Yüz yıl evvel kuruluşundan bu yana mesleki sosyal çalışma, insani
ihtiyaçlara yönelmiştir ve öncelikli olarak insanların potansiyellerinin
geliştirilmesine destek vermiştir.
5. Mesleki sosyal çalışma, yoksulluğu gidermek, yaralı (mahzun), dışlanmış ve
baskı altında olan insanları kurtarmak için, çaba gösterir ve insanların
potansiyellerini görerek, sosyal entegrasyonuna katkı sağlar.
6. Sosyal hizmet değerleri, millî ve milletlerarası boyutuyla “Meslek Etik
Kodları”nda (Sosyal Hizmet Mesleği Etik Kodları’nda) yer almaktadır”
(IFSW, 2011 ).
IFSW’nin Belirlediği Etik İlkeleri
Sosyal hizmet elemanları, aşağıdaki ilkelere riayet etmek suretiyle insanların
gelişimine katkıda bulunmaktadır (Ethik-Kodex, 1994).
Sosyal hizmet
elemanları, sosyal
adalet ilkelerine
bağlıdır.
1. Her insan değerlidir ve kendisine insani ve ahlaki yönden yaklaşılmalıdır.
2. Her insan, başkalarına verilen aynı hakkı engellemediği sürece kendini
keşfetme ve gerçekleştirme hakkı vardır. Aynı zamanda her insanın görevi,
toplumsal refaha katkı sağlamaktır.
3. Hangi düzen içinde olursa olsun her toplum, üyelerine en üst seviyede
fayda sağlamaya yönelik hizmetlerde bulunur.
4. Sosyal hizmet elemanları, sosyal adalet ilkelerine bağlıdır.
5. Sosyal hizmet elemanları, şahısların, grupların, toplulukların ve toplumun
gelişimine yönelik edindikleri mesleki bilgilerle katkı sağlar. Kişi ile toplum
arasında çıkan sorunların çözümünde etkin olurlar.
6. Hiçbir dinî, cinsel, etnik, kültürel, bedenî ayrımcılık yapılmadan
müracaatçılara en iyi sosyal destek sağlanır.
7. Sosyal hizmet elemanları, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”ni
benimser.
8. Sosyal hizmet elemanları, mesleki hizmet sürecinde kişilerle ilgili olarak
elde ettikleri özel bilgileri, mahremiyet içinde değerlendirir ve kişilerin özel
dünyalarına saygı gösterir.
9. Sosyal hizmet elemanları, müracaatçılarla geniş kapsamlı bir işbirliği
yaparken onların hayrına olanı tercih eder. Müracaatçıların alınacak
kararlara katılımı ve süreç içinde desteği sağlanır. Müracaatçılara tavsiye
edilen tedbirlerin risk ve avantaj boyutu anlatılır.
10. Müracaatçılar, kendilerini ilgilendiren hayati konularla ilgili ortak
kararların sorumluluklarını üstlenir. Sosyal hizmet elemanları, kanuni
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
çerçevede kendilerine sunulan cebri tedbirleri mümkün mertebe asgarî
seviyede uygular.
11. Birlikte yaşadıkları insanları terör eylemleri, işkence veya buna benzer vahşi
yöntemlerle baskı altında tutan insanlara, gruplara, siyasi partilere ve(ya)
güç oluşturan organizasyonlara destek vermez.
IFSW’nin Belirlediği Etik Sorun Alanları
Etik sorunlara yol açan konular, mutlak anlamda evrensel değildir. Değişik
ülkelerin farklı kültürel ve siyasî yapılarından kaynaklanan sorunlar, ister istemez
etik alanı da etkilemektedir. Dolayısıyla her ülke, toplum ve(ya) hizmet kurumu,
içinde yaşadığı bölgesel sosyal şartları dikkate alarak, ortaya çıkabilecek etik
sorunları çözebilmelidir. Aşağıda belirlenen temel etik sorun alanları, bölgeler üstü
bir anlayış çerçevesinde ele alınmıştır (Ethik-Kodex, 1994):
1. Korunmaya muhtaç kişi (müracaatçı) ile sosyal hizmet elemanı arsında etik
sorunlar çıkabilir.
2. Korunmaya muhtaç kişi ve aile fertleri arasında etik sorunlar çıkabilir.
3. Sosyal hizmet elemanları, hem korunmaya muhtaç kişi, hem de aile fertleri
ile birlikte etik sorunlar yaşayabilir.
4. Korunmaya muhtaç kişiler arasında yaşanan farklı beklentiler ve çıkarlar,
etik sorunu olabilir.
5. Korunmaya muhtaç kişi ile sosyal hizmetlerden sorumlu diğer meslek
gruplarının temsilcileri (hekim, geriatrist, psikolog, psikiyatrist, sosyal
siyaset ve sosyal güvenlik uzmanı vb) arsında etik sorunlar ortaya çıkabilir.
6. Sosyal hizmet elemanı ile diğer sosyal meslek gruplarının temsilcileri
arasında etik sorunlar gün ışığına çıkabilir.
7. Sosyal hizmet elemanı ile istihdam edildiği kurum ve kuruluşun temsilcileri
(işçi-işveren) arasında etik olabileceği gibi, mesleki, hukukî ve sosyal
sorunlar çıkabilir.
IFSW’nin Belirlediği Etik Standartlar
İnsani, dinî, felsefi ve(ya) demokratik idealler uğruna ortaya çıkan sosyal
hizmetler, bugün de yine bu temel gerekçelerle uygulanmaktadır. Sosyal hizmet
elemanları, bu değerleri benimseyerek, özellikle korunmaya muhtaç insanlara
yardımda bulunmaktadır. Hizmet sunumunda mesleki ilke ve standartların
öngördüğü davranış biçimlerini sergilemek mecburiyetindedirler. IFSW, etik
davranmayı öngören standartları, genel kategoriye ayırdıktan sonra bunları
müracaatçılara, işyerine, meslektaşlara ve en nihayetinde sosyal hizmet mesleğine
yönelik detaylı bir şekilde ve tek tek belirlemiştir (Ethik-Kodex,1994):
a) Etik davranışlarla ilgili genel standartlar:
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
17
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
Sosyal hizmet
elemanları, meslekî
ve şahsî kapasite
ve sınırlarını bilir.
Sosyal hizmet
elemanları,
müracaatçıların şahsî
gayelerine,
sorumluluklarına ve
şahsiyetlerine saygı
gösterir.
1. Sosyal hizmet elemanları, uygun bir davranış sergileyebilmek ve en isabetli
sosyal destek yöntemini belirleyebilmek için, müracaatçıların durumunu iyi
anlamaya uğraşmalıdır.
2. Sosyal hizmet elemanları, mesleğin değerlerini sadece desteklemez
bunların gelişimi için de gayret gösterir. Mesleğin itibarına ve işlevselliğine
zarar verebilecek her türlü tutum ve davranıştan uzak durulmalıdır.
3. Sosyal hizmet elemanları, mesleki ve şahsi kapasite ve sınırlarını bilir.
4. Sosyal hizmet elemanları, geçerli bilgileri, teknikleri ve yöntemleri en iyi bir
şekilde kullanır ve toplumsal refahın (hayat kalitesinin) artışı için bunların
gelişimine katkıda bulunur.
5. Görev bilincine sahip olan sosyal hizmet elemanları, toplumsal ihtiyaçları
görür ve bunları belirleyebilir. Kişilerin, sosyal grupların ve toplulukların
sosyal sorunlarını görebilir, tanımlayabilir ve çözüm üretebilir.
b) Müracaatçılara dönük etik standartlar:
1. Sosyal hizmet elemanları, diğer görevlerini ihmal etmemekle birlikte
öncelikli olarak müracaatçılara karşı tam sorumludur.
2. Sosyal hizmet elemanları, müracaatçılarla güven telkin edici ilişkilerde
bulunur. Müracaatçılarla ilgili bütün bilgiler, mesleki bir gereklilik olarak
kişilerin rızasıyla elde edilir. Bütün bilgiler, mahremiyet ve sorumluluk
çerçevesinde kişilerin lehine olabilecek bir şekilde titizlikle işlenir.
Sorumluluk bilincinin idrakinde olmayan müracaatçılar hariç kişinin onayı
olmadan hiçbir bir bilgi, başkalarına aktarılamaz ve başka amaçlar için
kullanılamaz.
3. Sosyal hizmet elemanları, müracaatçıların şahsi gayelerine,
sorumluluklarına ve şahsiyetlerine saygı gösterir. Sosyal hizmet ve
destekler, işyerinin kurum kültürüne ve müracaatçıların içinde
bulundukları sosyal ortama uygun bir şekilde ve hizmet noktasında herkesi
eşit tutan bir hakkaniyet ölçüsünde gerçekleştirilir. Kişilere yönelik
profesyonel sosyal hizmetlerin bu şartlar altında gerçekleşememesi
durumunda, kişilere kendi hür iradeleriyle alternatif tercihler
yapabilecekleri alanlar gösterilmelidir.
4. Sosyal hizmet elemanları, müracaatçıların meşru beklentileri ve talepleri
doğrultusunda kendi kendilerine yeterli olabilmelerine, kendilerini
gerçekleştirebilmelerine ve kendi potansiyellerinin ortaya çıkmasına
yardımcı olurlar.
c) Kurum ve işyerlerine dönük etik standartlar:
1. Sosyal hizmet elemanları, mesleki etik ile ilgili ilke ve standartlara uygun
hareket eden ve süreç, yöntem, ehliyet, sorumluluk, kalite, davranış ve
işletme bakımından makul hizmetler üreten kurum, kuruluş ve işyerlerinde
çalışır veya bunlarla işbirliği yapar.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
18
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
Sosyal hizmet
elemanları, kurum
içinde ahlâk dışı
unsurların varlığına
son verebilmek
için, bütün etik
araç ve imkânları
kullanır.
Sosyal hizmet
elemanları, meslekî
standartların
gelişimine yönelik
azamî derecede
katkı sağlar.
2. En yüksek standartlara ulaşabilmek için, kurumların belirlediği görevler ve
hedefler, sorumluluk bilinci içinde yerine getirilmeli, akla ve vicdana uygun
mesleki davranışlar geliştirilmelidir.
3. Kurum içinde kalan (bakıma muhtaç) kişilere yönelik en üst seviyede
sorumluluk üstlenilmeli ve bu çerçevede kişilerin hayat kalitesini artırıcı en
uygun müdahale yöntemleri geliştirilmelidir. Olumlu değişimlerin kurum
içinde sağlanamaması veya sağlanması istenmemesi durumunda sosyal
hizmet elemanı, bir üst birime veya kamuoyuna başvurmalıdır.
4. Kurumun sunduğu hizmetlerin performansı ve etkinliği, periyodik tetkikler
sonucunda hazırlanan mesleki raporlarla değerlendirilmelidir.
5. Kurumların etik değerlere, ilkelere ve standartlara aykırı olan etik dışı
davranışları, işlemleri ve uygulamalarına göz yumulmamalıdır. Sosyal
hizmet elemanları, kurum içinde ahlak dışı unsurların varlığına son
verebilmek için, bütün etik araç ve imkânları kullanır.
d) Meslektaşlara dönük etik standartlar:
1. Meslektaşların ve diğer disiplinlerden gelen profesyonellerin mesleki
eğitimlerine ve hizmetlerine saygı göstermek esastır. Multi-disipliner ve
ortak bir çalışma atmosferi sayesinde daha yüksek bir performansla etkin
sosyal hizmetler sağlanabileceği unutulmamalıdır.
2. Meslektaşların ve diğer mesleklerden gelen uzmanların farklı
düşüncelerine, (dünya) görüşlerine ve(ya) sosyal hizmet uygulama
yöntemlerine saygı gösterilmelidir. Bu bağlamda öne atılacak görüşler veya
eleştiriler, makul ve insaflı olmalıdır.
3. Birlikte daha güzel sonuçlara varabilmek ve hizmetleri geliştirebilmek için,
sosyal hizmet elemanları, bilgilerini, tecrübelerini ve fikirlerini
meslektaşlarıyla, diğer mesleklerden gelen uzmanlarla ve gönüllü
elemanlarla paylaşır.
4. Etik ilke ve standartların ihlali söz konusu olduğunda, kurum ve(ya) sosyal
hizmet mesleği ile ilgili oluşturulan iç ve dış kurulların ve(ya)
organizasyonların üyeleri-temsilcileri derhal haberdar edilmelidir.
5. Meslekte çalışanlara yapılan haksız muameleler karşısında sosyal hizmet
elemanları, onları korumalı ve haklı mücadelelerinde onlara destekçi
olmalıdır.
e) Mesleğe dönük etik standartlar:
1. Sosyal hizmet mesleğinin değerlerinin, etik ilkelerinin, mesleki bilgilerin ve
yöntemlerinin korunması, herkesin önemini anlayacak bir şekilde daha ileri
bir noktaya getirilebilmesi için geliştirilmesi esastır.
2. Sosyal hizmet elemanları, mesleki standartların gelişimine yönelik azami
derecede katkı sağlar.
3. Haksız eleştirilere karşı sosyal hizmet mesleğinin korunması
gerekmektedir. Aynı zamanda mesleki tutum ve davranışların gerekliliğine
yönelik güven ortamı da tesis edilmelidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
19
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
4. Mesleğin teorilerine, yöntemlerine ve uygulama biçimlerine yönelik yapıcı
bir ustalıkla iyileştirici ve yenilikçi eleştirilerde bulunmak, mesleğin gelişimi
için önemlidir. Dolayısıyla sosyal hizmet elemanları, yeni ihtiyaçlara cevap
verebilmek ve sorunlara daha etkin çözümler bulabilmek adına yeni
adımlara, konseptlere, fikirlere ve yöntemlere destek verir.
Millî Sosyal Hizmet Çalışanları Birliği (NASW) ’nin Etik Kodu
Mesleki etik, insan ilişkilerinin yoğun olduğu sosyal hizmet mesleğinin
merkezinde yer almaktadır. Bundan ötürü mesleğin temel değerlerini, etik
ilkelerini ve etik standartlarını ortak akılla belirlemek ve açıkça ifade etmek
zorunludur. Sosyal hizmet mesleğine yüklenen görevler, bir takım temel değerlerle
yakından ilgilidir. Mesleğin tarihî gelişiminin başından bu yana sosyal hizmet
elemanları, bu değerler ekseninde görevlerini titizlikle ve benimseyerek ifa
etmektedir. Bu anlayış doğrultusunda ABD’de faaliyet gösteren Millî Sosyal Hizmet
Çalışanları Birliği (National Association of Social Workers; NASW), sosyal hizmet
mesleğinin benzersiz ve kendine has temel değerleri belirlemiştir. Buna bağlı
olarak da derneğin Temsilciler Meclisi tarafından kabul edilmiş olan etik kodlar,
2008 tarihinde ikinci kez gözden geçirilmiştir.
Millî Sosyal Hizmet Çalışanları Derneği Etik Kodunda yer alan temel değerler,
mesleki etik ilkeler ve standartlar, sosyal hizmet elamanlarının davranışlarına
rehberlik etmesi için getirilmiştir. Böylece mesleki kalitenin artması beklenmektedir.
Dolayısıyla mesleki etik kodları, çalışma ortamlarına veya hizmet sundukları kitleye
bakılmaksızın bütün sosyal hizmet elemanlarını ve sosyal hizmet öğrencilerini
yakından ilgilendirmektedir. Millî Sosyal Hizmet Çalışanları Derneği Etik Kodu, dört
ana süreçten oluşmaktadır. Bu süreçlerin her birisi ayrıca belirli gayelere yöneliktir
(Code of Ethnics, 2008):
Kod, etik meseleler
doğduğunda nasıl karar
alınılacağına ve nasıl
davranılacağına yönelik
bir değerler, ilkeler ve
standartlar seti
önermektedir.
1. Değerleri Tanımlamak: Kod, sosyal hizmet görevleri kapsamında oluşan
temel değerleri tanımlamaktadır. Kod, etik meseleler doğduğunda nasıl
karar alınılacağına ve nasıl davranılacağına yönelik bir değerler, ilkeler ve
standartlar seti önermektedir. Kod, bütün durumlarda sosyal hizmet
çalışanlarının nasıl davranması gerektiğini emreden bir değerler seti şart
koşmamaktadır. Kodun spesifik uygulanışında Kodun değerleri, ilkeleri ve
standartları üzerindeki kesin ve muhtemel karışıklıklar hesaba katılmalıdır.
Etik sorumluluklar, kişisel ve ailevi olandan toplumsal ve mesleki olana
kadar bütün insan ilişkilerinden doğmaktadır.
2. Etik İlkeleri Belirlemek: Kod, mesleğin temel değerlerini yansıtan ve sosyal
hizmet uygulamasına rehberlik etmesi gereken özellikli ahlak standartları
oluşturan belli başlı etik ilkeleri özetlemektedir.
3. Değerler Çatışmasının Çözümünde Yardımcı Olmak: Kod, sosyal hizmet
elemanlarına mesleki sorumlulukları çatıştığında veya etik belirsizlikler
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
20
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
Sosyal hizmet
çalışanları etik hüküm
verme ile ilgili her
konuda istişare etmeli
ve etik kodlarda yer
alan ilkelerden
yararlanmasını
bilmelidir.
Sosyal hizmet
elemanlarının ana
gayesi, muhtaç
durumda olana bütün
insanlara yardımcı
olmak ve sosyal
sorunlarını çözmektir.
doğduğunda makul çözümler bulabilmelerine yardımcı olmak maksadıyla
tasarlanmıştır. Millî Sosyal Hizmet Çalışanları Derneği Etik Kodu, örnek
olaylarda birbirleriyle çeliştiğinde hangi değerlerin, ilkelerin ve
standartların daha önemli olduğunu ve hangilerine ağır basması gerektiğini
kesin olarak tayin etmemektedir. Etik konularda karar vermek, aslında
mesleki gelişime ve toplumsal değişime paralel bir süreçtir. Sosyal hizmet
mesleğinde karışık etik konulara her zaman kolay cevap bulmak mümkün
olmayabilir. Özellikle birbirleriyle çeliştiğinde hangi değerlerin, ilkelerin ve
standartların birbirlerine üstün gelmesi gerektiği konusunda sosyal hizmet
elemanları, millî kültürün oluşturduğu yerel değerlere müracaat edebilir.
Böyle durumlarda sosyal hizmet elemanı, içinde yaşadığı toplumun temel
değerleri ekseninde en uygun ve makul kararlar alabilir. Sosyal hizmet
elemanları, gerek müracaatçıların, gerekse kendi şahsi değerlerinin, etik
karar verme üzerindeki etkilerini fark edebilmelidir. Yine şahsi ve mesleki
değerler arasında bir çatışma olduğunda sorumlu davranmak
mecburiyetinde olduklarını bilmedir. Etik çıkmazlarla karşı karşıya
kalındığında sosyal hizmet elemanları, mesleki etik ve etik karar verme ile
ilgili literatürü taramalı ve uygun çözümü araştırmalıdırlar. Sosyal hizmet
çalışanları etik hüküm verme ile ilgili her konuda istişare etmeli ve etik
kodlarda yer alan ilkelerden yararlanmasını bilmelidir.
4. Yaptırımları Düzenlemek: Kod, sosyal hizmet elemanlarının etik olmayan
davranışlarda bulunması durumunda sosyal hizmet mesleğinin itibarını
korumak adına hangi yaptırımların uygulanması ile ilgili temel standartları
açıklamaktadır. Millî Sosyal Hizmet Çalışanları Derneği, üye olan sosyal
hizmet elemanlarına karşı yapılan etik şikâyetleri değerlendirmekte ve belli
bir süreç dâhilinde gerektiğinde hüküm de vermektedir. Bu Kodun altına
imza atan sosyal hizmet elemanları, Kodun yürütülmesinde işbirliği yapmak
durumundadır. Sosyal hizmet elemanları, Millî Sosyal Hizmet Çalışanları
Derneğinin hüküm verme ilkelerine katılmaları ve bütün disiplin kurallarına
ve yaptırımlarına riayet etmeleri gerekmektedir.
NASW’nin Değerleri ve Mesleki Etik İlkeleri
Millî Sosyal Hizmet Çalışanları Derneği’nin “Meslek Etik Kodları”nda sosyal
hizmet mesleğinin temel değerleri ve etik ilkeleri şu şekilde belirlenmiştir (Code of
Ethnics, 2008):
1. Bir Değer Olarak Hizmet ve Etik İlkesi: Sosyal hizmet elemanlarının ana
gayesi, muhtaç durumda olana bütün insanlara yardımcı olmak ve sosyal
sorunlarını çözmektir. Şahsi menfaatlerini düşünmeden ve herhangi bir
maddi çıkar beklemeden başkaları için sosyal hizmet programları
geliştirmekle görevli olan sosyal hizmet elemanları, kendi bilgi ve
tecrübelerini başkalarına yararlı olmak düşüncesiyle geliştirirler.
2. Bir Değer Olarak Sosyal Adalet ve Etik İlkesi: Sosyal hizmet elemanları,
sosyal adaletsizliği ortadan kaldırmaya yönelik her türlü çaba gösterir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
21
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
3.
4.
5.
Sosyal hizmet
elemanları, hizmetlerini
sunarken, bunu bir
bütünlük içinde güven
ve huzur telkin eden bir
tarzda gerçekleştirir.
6.
Sosyal adaleti tahrip eden yoksulluk, işsizlik, ayrımcılık ve dışlanma gibi
sosyo-ekonomik sorunların giderilmesi için, sosyal hizmet elemanlarının
sosyal baskı, töre, gelenek, kültürel ve etnik farklılıklar üzerinde yeterince
bilgi sahibi olması gerekmektedir. Özellikle değişik haksızlıklara uğrayan
dezavantajlı sosyal grupların ezikliğinin ve acizliğinin ortadan kaldırılması
için, kendilerine katılımcı demokrasi ve pozitif ayrımcılık çerçevesinde fırsat
eşitliğinin verilmesi gerekmektedir.
Bir Değer Olarak İnsan ve Etik İlkesi: Sosyal hizmet elemanları, insanın
doğuştan hak ettiği saygınlığını ve fıtri özelliklerini kabul eder. Kişilerin
farklı etnik, kültürel ve dinî yapıda oldukları bilinciyle her müracaatçıya
dikkatli ve rikkatli bir üslupla yaklaşır, saygı ve sevgi çerçevesinde mülayim
(yumuşak) davranır. Sosyal hizmet elemanları, müracaatçının gizli
kapasitelerinin gün ışığına çıkmasına ve kendi kendilerine yeterli
olmalarına yardımcı olur. Hem dış dünyaya (sosyal çevreye), hem de
müracaatçıya karşı aynı derecede sorumluluk taşıdığının bilincinde olan
sosyal hizmet elemanları, müracaatçı ve toplum arasında çıkar
farklılıklarının ortaya çıkması durumunda makul, genel olarak kabul
edilebilir ve geçerli çözüm stratejileri üretir.
Bir Değer Olarak İnsan İlişkileri ve Etik İlkesi: Sosyal hizmet elemanları,
insan ilişkilerinin ne kadar önemli bir sosyal ağ olduğunu bilir ve kabul eder.
Etkin sosyal ilişkiler aracılığıyla kişisel ve toplumsal gelişmenin
sağlanabileceğini idrak eden sosyal hizmet elemanları, sosyal destek
sürecinde müracaatçılara partner (ortak) gözüyle bakar. Kişiler arası insani
münasebetleri sürekli olarak güçlendirmeye yönelik girişimlerde bulunan
sosyal hizmet elemanlarının asıl gayesi, insanların, ailelerin, sosyal
grupların ve diğer toplulukların sosyal refahını ve huzurunu sağlamaktır.
Bir Değer Olarak Bütünlük ve Etik İlkesi: Sosyal hizmet elemanları,
hizmetlerini sunarken, bunu bir bütünlük içinde güven ve huzur telkin eden
bir tarzda gerçekleştirir. Mesleğin maddi ve manevi vizyonunu ve
misyonunu hiçbir surette unutmadan, her müracaatçının özel sorunlarını
bütüncül bir bakışla ele alır ve bağlı olduğu kurumun kültürüne en uygun
olan eylem planlarını hazırlar.
Bir Değer Olarak Liyakat ve Etik İlkesi: Mesleki liyakat (yetenek, ehliyet),
sosyal hizmet uygulamaları için önemli bir ön şart olmakla birlikte, yeni
bilgi ve tecrübelerle sürekli olarak geliştirilmesi gereken bir alandır. Sosyal
hizmet elemanları, mesleki bilgi ve tecrübelerini sürekli olarak geliştirir ve
pratiğe dönüştürür.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
22
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
23
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi değerlerle ilgili temel tespitleri doğru
yansıtmamaktadır?
Değerlendirme sorularını
sistemde ilgili ünite
başlığı altında yer alan
“bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
a) Bazı toplumlar, değerler için fedakârlıkta bulunur.
b) Millî sınırlar içinde yaşayan değişik toplulukların millî birliğini sağlayan
değerlerdir.
c) Değerler çatışmasına yol açmayan bir birliktelik, toplumun ortak sosyal
sermayesidir.
d) Değerler, toplum tarafından bilinir, önemsenir ve ciddiye alınır.
e) Toplumlar, değerlere bir anlam yüklemedikleri için, değerler sadece
sembolik bir öneme sahiptir.
2. Aşağıdakilerden hangisi sosyal hizmet etiğinin temel esaslarından değildir?
a) Mesleki Liyakat
b) Mesleki Sorumluluk
c) Saygı
d) Kurumsal Sadakat
e) Tabiat Sevgisi
3. Aşağıdakilerinden hangisi “Meslek Etik Kodları”nın bir unsuru değildir?
a) Bir Değer Olarak Hizmet ve Etik İlkesi.
b) Bir Değer Olarak Sosyal Adalet ve Etik İlkesi.
c) Bir Değer Olarak İnsan ve Etik İlkesi.
d) Bir Değer Olarak Ücret ve Etik İlkesi.
e) Bir Değer Olarak Liyakat ve Etik İlkesi.
4. Kodların sosyal hizmetteki yeri nedir?
a) Kodlar, sosyal hizmet tarihinin ana unsurlarını belirlemektedir.
b) Kodlar, sosyal hizmet biliminin temel parametrelerini ölçmektedir.
c) Kodlar, sosyal hizmet uygulama biçimlerine yön vermeketdir.
d) Kodlar, sosyal hizmet alanında temel değerleri ve standartları
belirlemektedir.
e) Kodlar, sosyal hizmet yöntemlerini belirlemektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
24
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
5. Aşağıdakilerden hangisi farkındalık sorumluluğunu doğru yansıtmaktadır?
a) Sosyal hizmet uzmanı, şahsi zayıflarını bilmemelidir.
b) Sosyal hizmet uzmanı, şahsi zayıflarını bilmelidir.
c) Sosyal hizmet uzmanı, zayıf ve güçlü yönlerini bilmemelidir.
d) Sosyal hizmet uzmanı, zayıf ve güçlü yönlerini bilmelidir.
e) Sosyal hizmet uzmanı, güçlü yönlerini bilmelidir.
Cevaplar: 1.E , 2.E , 3.D , 4.D , 5.D
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
25
Sosyal Hizmette İnsani ve Etik Değerler
YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR
Aktan, C. C. (1999). Ahlaki Yeniden Yapılanma ve Toplum Ahlakına Doğru. İstanbul:
ARI Düşünce ve Toplumsal Gelişim Derneği.
Aktan, C. C. (2008). Meslek Ahlakı ve Sosyal Sorumluluk. İş Ahlakı Dergisi, 1(1).
Arslan, M. (2001). İş ve Meslek Ahlakı. Ankara: Nobel.
Arslan, M. (2007). Türkiye’de İslâm ve İş Ahlakı. Teorik ve Pratik Boyutuyla Ahlak
(Ed. R. Kaymakcan ve M. Uyanık) İstanbul: Dem.
Der Sozialarbeiter (1977). Heft 3, Mai/Juni. Zeitschrift des DBS e. V.
IFSW. (2011). International Fedaration of Social workers
(IFSW).http://www.ifsw.org/p38000409.html adresinden 28 Nisan 2011
tarihinde erişilmiştir.
Ethik-Kodex. (1994). The Ethics of Social Work. http://www.kaerntensozialarbeit.at/content/soz_arb/ethik.htm adresinden Erişim: 28 Nisan
2011 tarihinde erişilmiştir.
Code of Ethnics. (2008).Code of Ethics of the National Association of Social
Workers
. http://www.naswdc.org/pubs/code/code.asp adresinden 25 Nisan 2011
tarihinde erişilmiştir.
Kurtuluş, B. (2006). İş Ahlakı: Geçmişte ve Günümüzde (Özel Sayı). İstanbul: Sosyal
Siyaset Konferansları Dergisi.
Mengüşoğlu, T. (1983). Felsefeye Giriş. İstanbul: Remzi Kitapevi.
Seyyar, A. (2003). Ahlak Terimleri (Ansiklopedik Sözlük). İstanbul: Beta Yayınları.
Seyyar, A. (2007). Teorik ve Pratik Boyutuyla Sosyal Bakım (2. Baskı). Ankara:
Şefkatli Eller Yayınları.
Türkdoğan, O. (1998). İşçi Kültürünün Yükselişi: İş Ahlakı. İstanbul: Timaş Yayınları.
Akarsu, B. (1982). Ahlak Öğretileri. İstanbul: Remzi Kitapevi.
Aktan, C. C. (1999). Ahlak ve Ahlak Felsefesi. İstanbul: ARI Düşünce ve Toplumsal
Gelişim Derneği.
Baum, H. (1996). Ethik sozialer Berufe. Paderborn:Schöningh.
Caneri, H. (1998). Ahlak Bilinci. İstanbul: Denge Yayıncılık.
Çileli, M. (1986). Ahlak Psikolojisi ve Eğitimi. Ankara: V Yayınları.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
26
Download