Avrasya Hospital Sa€l›k Dergisi Kanser Özel Sayısı - Y›l:14 - Say›: 49 - www.avrasyahospital.com BÖLÜMLERİMİZ TEŞHİS VE TEDAVİ ÜNİTELERİMİZ HASTANEMİZİ FARKLI KILAN ÖZELLİKLER Temelden itibaren hastane olarak projelendirilip, inşa edilen ülkemizin ender özel hastanelerinden biridir. Avrasya Hospital; 51 yoğun bakım olmak üzere 135 nitelikli hasta yataklarına sahiptir. 6 adet üstün teknolojik donanımlı ameli- yathane, 3 doğumhane, 3 küçük cerrahi müdahale odası mevcuttur. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi, Koroner Yoğun Bakım Ünitesi, KVC Yoğun Bakım Ünitesi, Cerrahi ve Dahili Yoğun Bakım Üniteleri, Onkoloji Merkezi (Radyasyon Onkolojisi, Medikal Onkoloji Ünitesi) bulunmaktadır. 50 adet modern poliklinik odası, yüksek teknolojisi ve deneyimli kadrosu, 4200 m2’lik kapalı, 1000 m2’lik açık otoparkı ile 7 gün 24 saat hizmet veren bir sağlık kuruluşudur. BÖLÜMLERİMİZ • 24 Saat Acil Hizmet • Genel Cerrahi • Onkoloji • Kad›n Hastal›klar› ve Do€um • Çocuk Sa€l›€› ve Hastal›klar› • ‹ç Hastal›klar› • Kulak Burun ve Bo€az • Nöroloji • Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi (Nöroflirurji) • Gö€üs Hastal›klar› • Gö€üs Cerrahisi • Kardiyoloji • Kalp ve Damar Cerrahisi • Göz Hastal›klar› • Difl Sa€l›€› • Ortopedi ve Travmatoloji • Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon • Üroloji • Estetik-Plastik Cerrahisi • El ve Mikro Cerrahi • Psikiyatri • Cilt Hastal›klar› • Beslenme ve Diyet • Eriflkin Yo€un Bak›m • Koroner Yo€un Bak›m • Yeni Do€an Yo€un Bak›m TEŞHİS VE TEDAVİ ÜNİTELERİ Onkoloji Merkezi Kanser Teflhis ve Tedavisi Radyasyon Onkolojisi Kemoterapi Ifl›n Tedavisi Lineer Akseleratör (Linak) Kobalt Ayg›t› Simülatör Üç Boyutlu (3D) Tedavi Planlama Onkoloji Yo€un Bak›m› Genel Cerrahi Acil Cerrahi Kanser Cerrahisi Endoskopik Cerrahi Sünnet Endoskopi Ünitesi Gastroskopi Duodenoskopi E.R.C.P. Kolonoskopi Rektoskopi Gö€üs Hastal›klar› Bronkoskopi Transtorasik ‹€ne Aspirasyonu Plevral Biyopsi Torasentez Plörodesiz Solunum Fonksiyon Testleri Allerji Testleri Kardiyoloji Koroner Anjiyografi 128 Kesit BT Anjiyo MR Anjiyo Damarlar›n Doppler Tetkiki Periferik Anjiyografi Kalp Anjiyografisi Balon Anjiyoplasti Stent Tak›lmas› ASD VSD PDA Kapat›lmas› Valvüloplasti DSA ile Damarlar›n Tetkiki Kal›c› Kalp Pili Tedavisi Periferik Anjiyografi (Alt-ÜstEkstremite-Karotis-Renal-Beyin Anjiyografisi) Ekokardiyografi Eforlu EKG EKG Stres Eko Holter Tansiyon Holter Kardiovasküler Cerrahi Eriflkin Koroner Arter BYPASS Kalp Kapak Cerrahisi Do€ufltan (Konjentinal) Kalp Hastalıkları Cerrahisi Büyük Aort Damarı Cerrahisi Bacak Atardamarları ve Varis Karotis (fiahdamarı) Ameliyatları Nöroloji EEG A€r› Tedavisi Göz Ünitesi FFA (Göz Anjiyosu) Görme Alan› Belirleme Ünitesi Argon Laser Yag Laser Kontakt Lens Üroloji Böbrek Tafl› K›rma Ünitesi (ESWL) Pnömatik Tafl K›rma Sistoskopi Üreteroskopi Renoskopi Sünnet Dermatoloji (Cildiye) Laser Uygulama Ünitesi Kal›c› Epilasyon Cilt Gençlefltirme Varis Tedavisi Elektrokoterizasyon Krioterapi Radyoloji Emar-MR (Manyetik Rezonans) Multislice Tomografi 128 Kesit Tomografi (Dijital Anjiyo) Ultrason Renkli Doppler Mamografi Fluoroskopi Konvansiyonel Röntgen Laboratuvar Biyokimya CHEK-UP Mikrobiyoloji Patoloji Laboratuvar› Histopatoloji Sitoloji Frozen ‹nceleme Hasta Bafl› Giriflimler MİSYONUMUZ VİZYONUMUZ DEĞERLERİMİZ Nitelikli uzman kadrolar›m›z ile bireylerin teflhis, tedavi , bak›m ve koruyucu sa€l›k hizmetlerini kapsayan uygulamalar›m›z›, etik de€erlere ba€l›, hasta haklar›na sayg›l›, dil, din, ›rk ve cinsiyet ayr›m› gözetmeksizin kaliteli ve ekonomik olarak sunmakt›r. Ça€dafl bir yönetim sistemi, t›bbi uygulamalar› ve teknolojisi ile örnek gösterilen, toplumun beklentileri ile hastalar›m›z›n tüm sa€l›k gereksinimlerini karfl›layan ve bu özellikleri ile öncelikle tercih edilen, güvenilir, standart, kurumsal, sayg›n bir sa€l›k kuruluflu olmakt›r. De€iflim ve geliflime aç›kl›k fiefkat ve güleryüzlülük Çevreye ve insana sayg› Tak›m çal›flmas›na olan inanç Güvenilirlik HASTANEMİZ SGK, BANKALAR VE ÖZEL SAĞLIK SİGORTALARI İLE ANLAŞMALIDIR. 2 Yön. Kur. Başkanı Op. Dr. Hüseyin URLU Kanser Tedavisinde Cazibe Merkezi; TÜRKİYE Yön. Kur. Baflk. Op. Dr. Hüseyin Urlu Kanser haftası nedeniyle yayınlanacak olan bu yayınımızda amacımız okurlarımızı, hastalarımızı, yakınlarını kanser konusunda bilgilendirmek, bilinçlendirmek. Meslektaşlarımızla bilgilerimizi paylaşmaktır. Kansere karşı mücadelede bir başvuru dokümanı olarak, sık rastlanan bazı kanser çeşitleri hakkında bilgi içeren bu dergimiz hastanemizin sizler için özel bir çalışmasıdır. Birçok hastalıkta olduğu gibi kanserde de “Erken teşhis hayat kurtarır.” sloganı çok önemli bir rehber sözcüktür. Erken teşhis ve tedavi gerçekten hayat kurtarır. Kanser sinsi ilerleyen bir hastalık olması nedeniyle, tesadüfen ve nadiren erken yakalanabilir. Hastalarında, doktorlarında bu konuda son derece dikkatli ve uyanık olmaları gereklidir. 20-30 yıl önce ülkemizde birçok hastalığın teşhis ve tedavisi için yurt dışına gidilirdi. Öncelikle teşhisi karmaşık, zor, tedavisi ileri teknoloji ve bilgi gerektiren ölümcül, korkutucu hastalıklar için çare batı ülkelerinde Avrupa ve Amerika’da aranırdı. Oradaki hastanelerin imkanlarından ve konforlarından söz edilirdi. Kısacası o ülkelere hasta göçü vardı. Yıllar geçtikçe ülkemizde sağlık alanında ciddi ilerlemeler oldu. Özel hastane sayısı, nitelikli yatak ve hasta odalarının konforu arttı. Hastaneler mükemmel tıbbi cihazlarla donatıldı. Verilen hizmetlerin hızı arttı, kalitesi arttı. Bütün bu gelişmeler sadece özel hastanelerde olmadı. Kamu ve üniversite hastanelerinde de gelişmeler yaşandı. Bilgiye ulaşmak kolaylaştı ve bilginin paylaşımı arttı. Doktorlar yardımcı sağlık personelleri, hemşireler, laborantlar, teknisyenler daha iyi yetişme şansı yakaladı. Ülkemiz sağlıkta cazibe merkezi oldu. Bir çok ülkeden Balkanlardan OrtaDoğu’dan, Kafkaslar’dan, Kuzey Afrika’dan, Türk Devletleri’nden, Avrupa ülkelerinden ülkemize hasta göçü başladı. Ülkemiz insanı da sağlık kurumlarımıza güvenerek teşhis ve tedavi için çareyi yurtiçinde aramaya başladı. En önemli hastalıklarda da tedaviyi ülkesinde yaptırmaya ve Türk Tıbbına kendisini ve yakınlarını emanet etmeye başladı. Avrasya Hospital kanser konusunda ilk ciddi yatırımları yapmış bir özel hastanedir. Radyasyon onkoloji merkezini hastane içinde kurmuş ilk özel hastanedir. Kanser teşhis ve tedavisi konusunda Türkiye’nin referans kurumlarından biridir. Onkoloji Merkezimizde Lineer Akselatör (Linak), Kobalt, Similatör, üç boyutlu tedavi planlama ünitesi, 128 kesitli onkolojik yazılımı olan, 3 boyutlu tümör takibi yapılabilen özellikli cihazlarımız mevcuttur. Konformal radyoterapi IMRT (Intensity Modulated Radiation Therapy) yapılabilmektedir. Medikal Onkoloji ünitesinde de Kemoterapi tedavileri yapılmakta, düzenli hasta takibi yapılabilmektedir. Kanser teşhisi içinde hastanemiz Görüntüleme Ünitemizde özellikli Ultrason Cihazları, Renkli Doppler, MR, Bilgisayarlı Tomografi, Mamografi, Anjio Cihazı, Endoskopi Ünitemizde Bronkoskopi, Gastroskopi, Duedeonoskopi, ERCP, Sistoskopi, Üreterorenoskopi gibi ileri teşhis cihaz ve ekipmanları bulunmaktadır. Bu alanda becerikli bilgili hekim ve teknisyen kadromuz mevcuttur. Tam gün çalışan Patoloji, Biyokimya, Mikrobiyoloji laboratuarlarımızda etkin teşhis imkanları vardır. Hastanemiz girişimsel radyolojide, endoskopik tetkiklerde, ameliyatlarda frozen section yaparak kanser tanısını erken koyma şansına sahip bir hastanedir. Her Çarşamba kanser alanında uzmanlaşmış 12-15 hekimle tümör konseyleri yapılmaktadır. Tümör-Kanser konseylerinde Medikal Onkolog, Radyasyon Onkoloğu, Radyologlar, klinisyenler, cerrahlar bulunmakta her hafta birçok hastanın tedavisine karar verilmektedir. Doktorlar bilgi, deneyim ve tecrübelerini paylaşmakta, konseyden çıkan sonuçlar hastalarımıza şifa olarak dönmektedir. ‘Hiçbir şey insan ve sağlık kadar önemli değildir.’ sloganıyla yıllardır binlerce insana şifa verdik vermeye de devam ediyoruz. Kanserin hem teşhisinde hem tedavisinde erken sonuç almaya, hayat kurtarmaya hedeflenmiş bir hastaneyiz. Sağlıkla kalın hoşça ve mutlu kalın. Nisan - Mayıs - Haziran, 2013 Ad›na Sahibi : Op. Dr. Hüseyin Urlu Genel Yay›n Yönetmeni: Op. Dr. Tamer Sözen Yaz› ‹flleri Müdürü: Ömer Urlu Yay›n Koordinatörü: ‹brahim Urlu Bilgi ‹fllem ve ‹letiflim: Güner Mollao€lu - Gülay Tunçel YAYIN KURULU Uz. Dr. Ahmet Altun Op. Dr. Ali Güven Ak›nc› Doç. Dr. Ali Rıza Cenal Uz. Dr. Ali Vardar Op. Dr. Arman Çitçi Uz. Dr. Ayflegül Navdar Dr. Akın Ünal Uz. Dr. Banu Altoparlak Op. Dr. Bülent Öztürk Uz. Dr. Celal Gölgeci Doç. Dr. Cenk Tataroğlu Op. Dr. Coşkun Görmüş Uz. Dr. Deniz Yardımcı Uz. .Dr. Ebru Öztürk Op. Dr. Ebru Topuz Uz. Dr. Emre Güler Uz. Dr. Ersin Sar› Prof. Dr. Esat Akıncı Dt. Eylem Uslu Op. Dr. Ferhat O€uz Op. Dr. Fuat Kurflun Op. Dr. Gamze Baykan Dr. Hakan Oğurlu Uz. Dr. Handan Yaflar Op. Dr. Hasan Lice Op. Dr. Hüseyin Urlu Uz. Dr. Ifl›l Soysal Op. Dr. ‹stepan Suna Op. Dr. Kemal Y›ld›r›m Doç. Dr. Mahmut İlhan Prof. Dr. Mehmet Meriç Op. Dr. Mehmet Koç Uz. Dr. M. Ali Talay Uz. Dr. Melek fialc›o€lu Uz. Dr. Nilgün Demirba€ Dr. Nur Arslan Op. Dr. Nurcan Dalan Op. Dr. Özgür Çetiner Op. Dr. Özgür Odabafl Op. Dr. Özgür Ortak Uz. Dr. Suzan Uzan Uz. Dr. fienay S›ld›r Op. Dr. Tamer Sözen Dr. Türkan Kasabal› Uz. Dr. Türkan Zeybel Uslu Uz. Dr. Züleyha Ö. Kadehçi Baflhemflire: Gülay Aziret YAYIN DANIfiMA KURULU Prof. Dr. Ayan Gülgönen - Prof.Dr. Bülent Ergun Prof. Dr. Gökhan Töre - Op.Dr. Halil Önsoy Op.Dr. Halil Toplamao€lu - Prof.Dr. Kürflat Bozkurt Prof.Dr.Lemi ‹brahimo€lu - Doç. Dr. Rafet Yi€itbafl› Prof.Dr. Türker Özkan - Prof.Dr. Hasan Serdaro€lu ‹LET‹fi‹M: Befltelsiz Mahallesi Seyit Nizam Caddesi 101. Sk. No:107 Zeytinburnu - ‹stanbul Tel:(0212) 665 50 50 (pbx) Fax: (0212) 665 50 60 www.avrasyahospital.com.tr - info@avrasyahospital.com.tr Grafik, Tasarım ve Baskı: Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No: 129-130 Topkap›-‹stanbul Tel: (0212) 565 21 12 - 544 16 83 E-mail: martiiletisim@yahoo.com 3 AVRASYA HOSPITAL KANSER ÖZEL SAYISI Her Hafta toplanan Onkoloji Konseyi kanserli hastalara umut oluyor. Hastanemiz 15 yıldan bu yana etkin şekilde kanserle mücadele ediyor. Kurulduğundan bu yana 10.000’den fazla hastanın tedavisini gerçekleştiren Onkoloji bölümümüz 2012 yılında faaliyete geçen Kemoterapi ünitesi ile ilaçlı kanser tedavisinde de önemli bir noktaya geldi. Her Çarşamba toplanan Onkoloji Konseyi ile ABD. ve sağlık sistemi gelişmiş bir çok ülkede uygulanan değişik branştaki hekimlerin bilgi birikimlerini bir araya getirerek hastaya en doğru teşhis ve tedaviyi uygulamak adına özellik arz eden hastaları için aynı masa etrafında toplanarak fikir alışverişi yapmalarını biz de Türkiye ‘de ilk uygulayan sağlık kuruluşlarından olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Avrasya Hospital olarak sürekli kendimizi geliştirmek ve ilerlemek istiyoruz. Bu başarılı çalışmalarımızdan dolayı da eskiden hastalarımız tedavi için yurt dışına giderken bugün tam tersi olarak dünyanın bir çok ülkesinden hastanemize gelen hastaları görünce ülkemiz adına seviniyoruz. Özel sağlık kuruluşları içinde ilk ruhsatlı onkoloji bölümü kuran Avrasya 4 Kendi konularında uzman doktorların dev ekranda yansıtılan kanser hastasının durumu ile alakalı görüşlerini ifade ettikleri toplantılarda birinci amaç hastalara şifa vermek . Hekimler hastaları için en doğru teşhisi ve tedavi yöntemini bulmak için fikir alış verişi yaptıkları toplantıda bilimsel bilgilerini ortaya koyuyorlar. Hospital bu konuda teşhis ve tedavi yöntemleri ile alakalı her gün kendini geliştirerek alanında aranılan bir sağlık kuruluşu olmuş durumda... Onkoloji Konseyi toplantılarında Doç. Dr. Mahmut İlhan, Başhekim Uzm.Dr. Türkan Uslu, Başhekim yardımcısı Göğüs Cerrahisi Op.Dr.Ali Güven Akıncı, Göğüs hastalıkları Uzm. Dr. Banu Altoparlak, Patoloji uzmanı Uzm. Dr. Nilgün Demirbağ, Genel Cerrahi Op.Dr. Coşkun Görmüş ve Op. Dr. Hasan Lice, Radyoloji Uzm. Dr. Ahmet Altun, Başhemşire Gülay Aziret‘in katıldığı toplantılarda her hekim kendi konusu ile ilgili bilgileri meslektaşlarına aktardı. Başhekim Dr. Türkan Uslu “Avrasya Hospital olarak sürekli teknoloji ve konusunda uzman hekim arkadaşlarımız ile kendimizi yeniliyoruz.’ Hastanemizin B Bloğu hizmete girdikten sonra aramıza çok değerli hekimler katıldı. Hastanemizin yönetimi ciddi manada çok yüksek bedeller ödeyerek hastanedeki medikal makina parkurunu yenilediler. Kanserin tüm evrelerinde teşhis, tanı ve tedavi aşamalarında tüm cihazlarımız yenilendi. MR, 128 Kesit Tomografi, Mamografi gibi özellikli cihazlar yenilendi. Avrasya Hospital olarak amacımız hastalarımıza en doğru teşhis ve tedavi ile yardım etmek ve şifa bulmalarını sağlamak... Doç. Dr. Mahmut İLHAN Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm. Kanser Tedavisinde K anser hastalığı önemli bir problemdir, önemi öldürücülüğü ve korkutucu olmasından kaynaklanır. Yeterli kalitede mortalite verileri dünyanın %30 için vardır, ancak tüm dünyada yaygın görülmektedir. Bu rakamların hepsi kanser kayıtları sayesinde bilinirler, kayıtlar ABD de NCI-SEER programı ile alınır, az gelişmiş ülkelerde IARC bölgesel kayıtla- rına dayanarak hazırlar. Kayıtları olmayan ülkelerde insidens oranları komşu ülkenin mortalite veya mortalite oranlarına bakılarak tahmin edilir. Kanser tipi, kanserin yeri ve histolojisine dayalı ICD kodlamasına göre kaydedilir. Dünyada 2008 kayıtlarına göre yeni tanı konulan kanser sayısı 12.7 milyon, ki bunun 5.6 milyonu gelişmiş dünya coğrafBu yazıda ASCO(American Society of Clinical Oncology)’ nun tespit ettiği-tanımladığı 2012 yılında onkolog pratiğini yasında geri kalan 7.1 değiştiren yeni gelişmeler not edildi.Önemli gelişmelerin milyon ise az gelişmiş yeri ve sayısı aşağıdaki gibidir. ülkelerden gelir. Araştırma yeri ve sayısı Meme kanseri:3 Prostat kanseri: 1 Özefagus:1 Kolon kanseri:2 Over kanseri: 1 Akciğer kanseri:1 Multiple Myeloma:2 Sarkoma:1 Meduller Troid Kanseri:1 Basal Cell Carcinoma:1 Destek tedavisi:2 Yaşlı Hastalar:2 6 İlaç Pertzumab, TDM-1, Evorilimus Enzalutamide KRT +C vs C Regorafenib+Sigmoidoskopi Bevacizumab Carboplatin-Pemetrexed Lenalidomide idame Pazopanib Kabozantinib Vismodegib Olanzapine, Deluxetine 74 yaşına kadar herhangi bir kansere yakalanma olasılığı gelişmiş ülkelerde yaklaşık olarak gelişmemiş ülkelere göre 2 kat fazladır.(Gelişmiş ülkelerde:%31 erkek ve %22 kadın, gelişmemiş ülkelerde %9.1 ve %9). Bu gelişmiş ülkelerde potansiyel öldürücü olmayan sessiz kanserlerin sık yakalanması ve az gelişmiş ülkelerde ise kanser hastalarının geç evrede yakalanması ve yaşam süresinin kısalığı ile ilglidir. Kanser hastaların yaşam süresi hesaplanırken 5 yıllık sağkalım genelikle ölçülür, kanser hastasındaki bu rakam ile kanser olmayanlardaki aynı yaş grubundaki insanların karşılaştırılması ile sonuç alınır. Misal 2001 yılındaki kadın meme kanserinde 5 yıllık sağkalım %89.8 iken aynı rakam sağlıklı olanlarda %99.8 idi. Kanser korkulu bir hastalık olmasına rağmen son yıllarda tedrici olarak yaşam süresinde uzama görülmüştür, bu uzama tarama testleri sayesinde erken yakalanan kanserin öldürücü olmaması ve böylece ortalama ömrün uzaması ve ayrıca tedavilerdeki ilerleme ile ilgilidir. Örneğin, 1970 lerde ABD de kansere yakalanan insanların %50 5 yıl yaşarken şimdilerde bu oran %65 cıvarındadır. 2012 yılında onkoloji uzmanı pratiğini değiştiren gelişme ne anlama gelir?. Doç. Dr. Mahmut İLHAN Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm. Yeni Gelişmeler... Bu yeni çıkan ilaç ve tedavi yönteminin eskisinden üstün olduğunu, böylece eskiden sıralamada standart tedavi diye kullanılan bu tedavinin yerini bu yeni tedaviye bıraktığı veya yakın zamanda bırakacağı anlamına gelir. Bu yeni çıkan ilaç veya tedavi yöntemi eskisi ile faz III kontrollü araştırma denilen hastalar üzerinde yapılan en önemli çalışmalar ile test edilir ve sonuç pozitif ise dünyadaki önemli sağlık ve ilaç daireleri bunları onaylar(ABD de FDA ve Avrupada EMEA en önemli 2 tanedir) ve sonra ülkemizde sağlık bakanlığı ruhsatlar, böylece bizde hastalara günlük tedavimizde uygularız. Ülkemizde ve dünyada hastaların bazı hekim veya hekim olmayan kişilerin kullandığı bitkisel/alternatif tedaviler genellikle standart laboratuar testlerini kullanarak denenmemiş veya az denenmiş, insan çalışması ya yok yada çok çok nadiren faz I-II negatif(Zakkum-NO extresi) sonuçlanmıştır. Bu nedenle bitkisel standart olmayan tedavileri biz yeterince denenmediği için ilaç olarak tıbbı tedavi ile beraber önermiyoruz, yan etki artışı ve etki azalmasına yol açabilmektedir. Kanser korkulu bir hastalık olmasına rağmen son yıllarda tedrici olarak yaşam süresinde uzama görülmüştür, bu uzama tarama testleri sayesinde erken yakalanan kanserin öldürücü olmaması ve böylece ortalama ömrün uzaması ve ayrıca tedavilerdeki ilerleme ile ilgilidir. Yukardaki yeni gelişmelerin 11/18 (%61) hedefe yönelik ilaçlardır, yani kemoterapi değildir, bunlar ya kemoterapi yerine tek başına, ya ondan sonra yada onunla beraber kullanıma girmektedir. Yan etkileri genellikle daha az veya kolay yönetilebilir durumdadır. Kanser kütlesi içindeki genetik değişiklik hedeflenerek ilaç endüstrisi tarafından üretilir. Bazı ilaçlar bir hastalığın kaderini değiştirmiş yada bir hastalıkda küçük bir alt grupda başarıyal kullanılmaktadır. Gelecekte kanser ile mücadelede eskiye göre doktor ve hastalar daha şanslıdırlar. Doç. Dr. Mahmut İLHAN Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm. 1966 Ağrı doğumlu.1989 yılında Erzurum Tıp Fakültesini bitirdi.1995 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve 2000 yılında aynı fakülteden Medikal Onkoloji dalında uzmanlığını aldı. 2006 yılında Doçentlik ünvanı aldı. Muayene Saatleri : 08.00 - 18.00 Dahili Tel: 4806 7 Prof. Dr. Gökhan TÖRE Onkoloji Bölümü Başkanı “Onkoloji Departmanı İ nsanoğlunun korkulu rüyası kanser, yeni yüzyılda da insanlarımızın yaşamlarını tehdit eden hastalıkların en başında gelmektedir. Kanserle mücadele büyük yatırımlar, modern donanımlar ve bu konuda yetiştirilmiş deneyimli tıbbi ekip gerektirmektedir. Ülkemizde bu amansız hastalıkla mücadele günümüze kadar ağırlıklı olarak kamu sağlık kuruluşlarına bırakılmıştı. Artık son yıllarda devletimizin üstündeki bu ağır yük artık özel sağlık kuruluşları tarafından da karşılanmaya başlanmıştır. Avrasya Hospital Kanser Merkezi bu alanda özel sektör tarafından yapılan ilk ciddi yatırımlardandır. Günümüzde Avrasya Hospital “Eksiksiz Onkoloji Departmanı” olan sayılı birkaç özel hastaneden biridir. Hastanemizde ayaktan ve yatarak tedavi imkanları mevcuttur. Hastaların tedavisi dışında tanı, takip ve sağlıklı kişilerde de tarama çalışmaları yapılmaktadır. “Eksiksiz Onkoloji Departmanı“ alanında en ileri teknolojiler kullanılarak ülkemize kazandırılan Avrasya Hospital Onkoloji Merkezinde erken teşhis ve tedavi üniteleri nasıl çalışıyor, bu konuda neler yapılıyor? Doğru teşhis ve yeterli tedavi için nelere gereksinimimiz var ve biz bunların ne kadarına sahibiz? Aşağıda bu soruların cevabını bulacaksınız. Onkoloji alanında uğraş vermesi gereken sağlık merkezlerinde öncelikle hastaların tanısını kolaylaştıracak tüm klinik ve gelişmiş laboratuar yöntemlerinin yapılandırılmış olması gerekmektedir. Deneyimli tıbbi ekibin yanı sıra son sistem görüntüleme departmanları olmalıdır. Hastanemizde bu işlemler için multislice bilgisayarlı tomografi (BT 128 slice), magnetik rezonans (MR 1,5 Tesla), tam donanımlı 4-D ultrason, genel radyoloji ve mamografi üniteleri vardır. Tüm analizleri yapabilecek, bu arada tümörlere özgü marker ve tetkikleri inceleyecek laboratuarlarımız, her türlü olanağa sahip patoloji laboratuarımız ve onkoloji deneyimi olan uzmanlarımız, ayrıca endoskopik araştırmaları yapacak olanak ve uzmanlarımız (Endoskopi, Gastroskopi, Kolonoskopi, Bronkoskopi vs.) bulunmaktadır. Hastalarımızın sahip olduğu tüm bu olanaklar yardımıyla tanısını koyduğumuz malign hastalığın tedavisinde günümüzdeki üç büyük tedavi yönteminden yararlanmaktayız; a-) CERRAHİ: Tümörün ve etrafındaki riskli dokuların çıkarılması genellikle büyük bir cerrahi girişim gerektirmektedir. Bunun için hastanemizde modern cihazlarla donatılmış ameliyathaneler, anestezi aygıtları ve deneyimli ekipler, yoğun bakım üniteleri kurulmuş ve büyük bir başarı ile hastalarımıza şifa dağıtmaktadır. b-) RADYOTERAPİ: Işın tedavisi için ise tamamen en son sistem aygıtlarla organize edilmiş eksiksiz bir Radyasyon Onkolojisi departmanımız vardır. Radyoterapide amaç, tespit edilen tümör volümüne etkin doz verilirken çevre sağlıklı dokuyu maksimum korumaktır. Biz de tedavimizi planlarken bu amaca uygun davranmakta, hastamıza ve hastalığına ait bulgulara göre küratif veya palyatif ölçekte uygulamalar yapmaktayız. Bu çok duyarlılık isteyen konuda, sahip olduğumuz uzman kadromuz ve elimizde bulunan modern araç gerecin yardımlarından faydalanmaktayız. 8 Prof. Dr. Gökhan TÖRE Onkoloji Bölümü Başkanı Nasıl Olmalı? Radyasyon Onkolojisi Departmanımızda hastalarımız uzman hekimlerimiz tarafından muayene edilir ve uygulanacak tedavi saptanır. Bu aşamadan sonra hastaların tedavi edilecek anatomik bölgeleri similatör denilen, basit anlamda özel olarak tasarlanmış bir röntgen ünitesinde (aslında çok hassas şartlarda) belirlenir. Daha sonra bu bulgulara dayanarak ışın verilme seanslarına geçilir. Işınlama hastanemizde Kobalt60 ve son sistem Lineer Akseleratör (LİNAK) aygıtları ile gerçekleştirilmektedir. Işınlama planlamalarında da özel olarak geliştirilmiş modern tedavi planlama sistemleri kullanmaktayız. Tümörün lokal ışınlamaları için ise (BRAKİTERAPİ), özel ameliyathane koşulları cihazlar ve bu yöntem için özel olarak hazırlanmış ışın kaynakları kullanmaktayız. Tekrarlamak gerekirse; tüm bu işlemlerin ideal şartlarda değerlendirilmesi ve hastaya sağlıklı bir şekilde ışın tedavisinin uygulanabilmesi için gerekli olan deneyimli radyasyon onkologlarına, deneyimli rdayasyon fizikçilerine, bilgisayarlı similatör ile tedavi planlama sistemlerine ve son sistem ışınlama aygıtlarına sahibiz. c-) KEMOTERAPİ: Hastaların ilaçla tedavisi Medikal Onkoloji kapsamında ele alınmalı ve bu iş için özel bir ekip yetiştirilmelidir. Ekibin başında ise, deneyimli bir Medikal Onkoloji Uzmanı doktor bulunmalıdır. Avrasya Hospital Kanser Merkezi bünyesinde, kanser tedavisindeki gelişmeleri, yeni çıkan ilaç ve tedavi yöntemlerini sürekli araştıran ve hastalarımıza en son yenilikleri sunan bir ekip çalışmaktadır. Medikal Onkoloji servisimizde ayaktan ve yatarak tedavi edilecek hastalarımız için özel servis ve odalara sahibiz. Kemoterapinin emniyetli bir şekilde yapılmasının yanı sıra, hastanın tedaviye verdiği cevabın değerlendirilmesi, genel gidişin ve laboratuar bulgularının izlenmesi de yaşamsal önem taşımaktadır. Ayrıca, hastalığın ileri aşamalarında gerek duyulacak yoğun, ağrı ile savaşım ve beslenme sorunlarının giderilmesi gibi faktörlerinde bu işleri bilenler tarafından gerçekleştirilmesi çok önemlidir. Avrasya Hospıtal Kanser Merkezi deneyimli ekibi ve araç gereç donanımları ile bu inanç ve sorumluluk hareket ederek tüm insanlarımızın ihtiyaç duyduğu kaliteli ve düzeyli bir sağlık hizmeti sunmanın gururunu yaşamaktadır. Prof. Dr. Gökhan TÖRE Onkoloji Bölümü Baflkan› 1943 ‹zmit do€umlu. 1967 ‹stanbul T›p Fakültesi mezunu. 1967-72 Ayn› Fakültede Kad›n Do€um Klini€inde Uzmanl›k e€itimi. 1973-77 ‹st.T›p Fakültesi Raryoterapi Klini€inde Uzm. e€itimi. 1977-80 ayn› Fakültede Radyoterapi Klini€inde Bafl Asistanl›k. 1980-81 ‹nstitut Gustave-Roussy (Paris) tez çal›flmalar› 1982 Radyoterapi Doçenti 1988 y›l›nda Radyoterapi Profesörü oldu. Avrasya Hospital Kurucusu ve Onkoloji Merkezi Koordinatörlü€ü görevini yürütmektedir. 9 Uz. Dr. Züleyha Ö. KADEHÇİ Radyasyon Onkoloji Radyasyon Onkolojisi Denince Aklımıza Ne Gelir? A vrasya Hastanesi ruhsatlandırılmış Onkoloji Merkezi (Radyoterapi) olan ilk özel hastanedir. 14 yıldır ortalama 10.000 hastaya tedavi olanağı sunulmuştur. Bu birim teknolojiye ayak uyduran, dinamik, kaliteli sağlık hizmeti sunmaktadır. Bütün onkoloji birimi çalışanları güleryüzlü, sıcak, aile ortamını aratmayan, problemleri çözümcü kadroları bilimin ışığında hizmetlerini yürütmektedir. Radyoterapi (Işın Tedavisi) Nedir? Radyoterapi ,tümör hücrelerini iyonize radyasyonla ortadan kaldırır veya etkisiz hale getirir. Vücuttaki hastalıklı organları bölgesel (lokal) olarak tedavi eder. Radyoterapide Kullanılan IMRT Tekniği Nedir? Avantajları Nelerdir? IMRT (Intensity Modulated Radiati- 10 on Therapy), tedavi sırasında uygulanan ışının yoğunluğunu ayarlayan tekniktir. Hasta Işın Tedavisi Sırasında Ağrı veya Acı Hisseder Mi? Böylece hastalıklı (tümörlü) dokulara daha Radyoterapi sırasında kesinlikle ağrı yüksek doz ışın verirken, sağlıklı doku ve veya acı hissedilmez. organları koruyarak minimum seviyede ışık dozu vererek tedavi sağlamış olur. IMRT Tekniği Avrasya Hastanesi’nde Uygulanıyor Mu? Hasta Işın Tedavisi Görürken Yakınlarından Uzak Durması Gerekir Mi? Teşhis ve tedavi amaçlı kullanılan , damar yolundan verilen RADYOAKTİF MADDE içeren sıvılar kullanıldığında has Hastanemizde IMRT tekniğini uzun za- ta yakınlarından uzakta durması gerekir. mandır kullanmaktayız. Ancak radyoterapi (ışın tedavisi) sırasında hastada radyoaktif madde kullanılmaIşın Tedavisi Nasıl Uygulanır? dığından HASTALARIN YAKINLARINDAN UZAKTA DURMASINA GEREK YOKTUR. Işın tedavisi seanslar halinde Uz.Dr. Züleyha Ö.KADEHÇ‹ uygulanır. Haftaiçi hergün hasta teRadyasyon Onkoloji 1974 Lüleburgaz’da do€du. Trakya Ünidaviye gelir. Haftasonu (cumartesi, versitesi T›p Fakültesi mezunu ‹stanbul Üniversitesi Çapa T›p Fakültesi Radyasyon Pazar) ışın tedavisi uygulanmaz. Onkolojisi Ana Bilim Dal›nda ihtisas›n› tamamlad›. Avrasya Hospital’da Onkolog olarak çal›fl›yor. Evli ve iki çocuk sahibi. Uygulanan seans sayısı hastadan Muayene Saatleri: 09:00 - 16:00 hastaya farklılık gösterir. Dahili Tel: 3078 - 3079 Uz. Dr. Nilgün DEMİRBAĞ Patoloji Kanser Tanısında Patolojinin Yeri P atoloji tıbbın uzmanlık alanlarından biridir. Kelime anlamı hastalık bilimidir. Vücuttan alınan sıvı, doku örneği ve organların, özel tekniklerle, mikroskopta incelenmesi sonucunda, hastalığın kesin tanısını koyan tıp bölümdür. Patolojinin en önemli çalışma alanı kanser ve kanser öncüsü lezyonların belirlenmesidir. Hastanın klinik bulguları, radyolojik incelemeleri ve laboratuar tetkikleri, her ne kadar kanseri düşündürse de, patolojik inceleme yapılmadan; yani kanser hücreleri mikroskopta görülmeden, kesin tanı konulamaz ve hastanın tedavisi başlatılamaz. Kanser öncüsü lezyonların önceden belirlenmesi ve kanser gelişmeden önce tedavi edilebilmesinin sağlanması ise, patolojinin en faydalı olduğu alanlardan birini oluşturur. Örneğin, eskiden sık görülen bir kanser olan rahim ağzı kanseri, bugün, vaginal smear dediğimiz çok basit olarak hazırlanıp incelenen bir yöntem ile kanser öncüsü hücrelerin belirlenmesi sayesinde, nadir görülen tümörlerden biri haline gelmiştir. Günümüzde sık görülen kanserlerden biri meme kanseridir. Memede belirlenmiş bir kitlenin varlığında, hastanemizde ilk uygulanan patolojik inceleme, ince iğne aspirasyon biyopsisi dediğimiz yöntemdir. Memedeki kitleye, ultrason eşliğinde ince bir iğne ile girilip sıvı çekilir. Bu uygulaması çok kolay ve kısa süreli bir işlemdir. Alınan sıvı özel teknikler ile hazırlanarak mikroskopta incelenir ve kanserin tanısı konulur. Bundan sonra genel cerrahi uzmanları tarafından hastanın operasyonu planlanır. Operasyon sırasında, cerrahi olarak çıkarılan bölgenin sınırlarının temiz olup olmadığı ve tümörün koltuk altı lenf nodlarına yayılıp yayılmadığı, patoloji uzmanı tarafından incelenir. Bu yönteme intraoperatif değerlendirme (frozen) denir. Ameliyat sırasında, yaklaşık 15 dakika kadar süren bu patolojik inceleme ile ameliyatın şekli belirlenir. Ameliyat sonrasında çıkarılan doku örnekleri patoloji laboratuarına gönderilir. Burada yapılan incelemeler ile tümörün boyutu, derecesi, yayılım düzeyi gibi özellikleri yanı sıra, özel boyama yöntemleri ile, tümör hücrelerinin bazı genetik özellikleri araştırılarak rapor edilir. Hasta daha sonra, patoloji raporu ile birlikte, onkoloji bölümüne yönlendirilir. Onkoloji uzmanı, patoloji raporu ve hastanın klinik durumunu inceleyerek ek tedavi gerekip gerekmediğini; gerekiyorsa hangi ilaçların hangi dozda kullanılacağını belirler ve uygular. Sonuç olarak, patoloji kanserin tanısının konmasında, özelliklerinin belirlenmesinde ve tedavisinin planlanmasında çok önemli bir rol oynar. Uz. Dr. Nilgün DEM‹RBA⁄ Patoloji 1963 y›l›nda Bolu’da do€du. 1986 y›l›nda Ege Üniversitesi T›p Fakültesinden mezun oldu. Uzmanl›k e€itimini Haseki E€itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde tamamlad›. Avrasya Hospital’da Patoloji Uzman› olarak görev yapmaktad›r. Evli ve iki çocuk annesi. Görev Saatleri : 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2047 11 Uz. Dr. Ahmet ALTUN Radyoloji Onkolojik Radyoloji K anser dünya üzerinde ölüm sebebleri arasında öncelikli sırada yer almaktadır. Kanserin tanısı ve tedavisi radyolojinin gelişimi ile birlikte önemli mesafe almıştır. Günümüzde kanser konusunda sahip olduğumuz bir çok bilgi, radyolojide gelişmeler sayesinde elde edilmiştir. Bu bilgiler, kanserin yeri, kanserin büyüklüğü, kanserin yayılımı vb. şeklinde sıralanabilir. Hastalar için, erken tanı sağladığı için almamızı kolaylaştırmıştır. Buda, patolojik önemlidir. Radyolog için ise, risk grupla- tanıya daha kolay ulaşmamızı ve tedarını saptamak ve uygun tekniği seçmektir. viyi daha doğru planlamamıza olanak Özelikle radyolog açısında kanser ko- sağlar. nusunda bilgi birikimi, deneyim, kanserli olguya radyolojik yaklaşım, uygun tekniğin seçimi ve görüntüye yorumlarken kulanılan dil önemlidir. Ayrıca bunların yanında kanser radyolojisindeki yeni teknikleri ve bilgilerin takibi ve uygulan Kanser alanında asıl gelişme , vu- masıda önemli bir boyutttur. cudumuzdaki kapalı yapıların, yeni rad- Günümüzde hem radyolojideki teknik yolojik teknikler sayesinde görüntüleme gelişmeler, hemde kanser tedavisindeki olanağna sahip olmamızdır. Daha ön- yeni gelişmeler ile birlikte görüntüleme celeri olguları sadece rontgen ile değer- önemli bir rol oynamıştır.Çünkü uygulalendirken, bu olanağına sahip değildik. nan yeni tedavi yöntemlerinin etkinliği Günümüzde ULTRASON, TOMOGRAFİ ve ve seyrininin değerlendirilmesinde MR teknikleri ile her organı deaylı ola- radyolojik görüntüleme önemli rol rak değerlendirilebiliyoruz. Bu olanaklar oynamıştır. kanserin tanısı , takibi ve tedavisine katkı Bunun dışında radyolojinin kanser sağlamaktadır. alanına katkısı, girişimsel radyoloji Onkolojik görüntüleme hem hastalar sayesinde, ulaşılması zor organlarda için, hemde radyologlar için önemlidir. ve dokularda görüntü altında biyopsi 12 Bununla birlikte radyoloji günümüzde kanser tedavisinde tedavi yaklaşımları da geliştirmiştir. Bunlar, ışın yöntemi, ses dalgaları ve bir takım madeler kulanarak tümörün küçültmesi yada tümüyle ortadan kaldırmasına kadar varan yöntemlerdir. Kısaca, radyolojik gelişmeler kanserin tanısı tedavisi ve takibinde önemli katkılar sağlamıştır. Uz. Dr. Ahmet ALTUN Radyoloji 1963 Elbistan Do€umlu. Çukurova Üniversitesi Mezunu. ‹htisas›n› Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Radyoloji Ana Bilim Dal›nda, Radyasyon Onkoloji Rotasyonunu ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde tamamlad›. Halen Avrasya Hospital’da Radyoloji Uzman› olarak görev yapmaktad›r. Görev Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2052 - 2046 Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK Genel Cerrahi Meme Kanseri D ergimizin bu sayısında ; son yıllarda birçok ünlü isminde bu hastalığa yakalanması ile adını sıkça duyar olduğumuz,bazı hastalarımın ifadesi ile ‘’grip gibi oldu doktor bey’’ cümlesinden de anlaşılacağı gibi sıklığı artan MEME KANSERİ’ne yönelik bir yazı planladık. Kadınlar arasında yaygın olan 3 (üç) kanser: MEME AKCİĞER KOLOREKTAL (kalın barsak) kanserleridir. Meme kanseri tek başına kadınlarda %32 oranda kanserden sorumludur. Kanser 40-79 yaşlarındaki kadınlarda en yaygın ölüm nedeni olarak görülmektedir.meme kanserleri tek başlarına 40-49 yaşlarında en yaygın ölüm nedenidir. Meme kanseri 20 yaş altında çok nadirdir ve 30 yaşın altında kadınlarda meme kanser toplam hastaların %2’sinden azını oluşturur. Hastalığın sıklığı: • 40 yaşta 93’de 1’e • 50 yaşta 50’de 1’e • 60 yaşta 24’de 1’e • 70 yaşta 14’de 1’e • 80 yaşta 10’da 1’e yükselir. Meme kontrol ve meme muayenesine gelen birçok hastada USG’de FİBROKİSTİK DEĞİŞİKLİKLER saptanır. Hastaların sıklıkla sorduğu soru: Meme kanseri ile ilişkisi var mı? Bu soruya açıklık getirelim. Fibrokistik değişiklikler proliferatif ve nonproliferatif durumları içeren histolojik değişiklikler grubundan oluşmaktadır. Meme kanseri görülme riski fazla olan kadınlar spesimenleri proliferatif değişiklikler gösterenlerden oluşur. Non proliferatif değişiklikler önemli ölçüde meme kanseri riskini arttırmaktadır. Meme Kanseri için Risk Faktörleri • Birinci derece akrabasında (anneler, kız kardeşler ve kızlar) meme kanseri olanlarda 2-3 kat artmış riski vardır. Uzak akrabalarda meme kanseri olanlarda risk düşer. Çok sayıda etkilenmiş üyesi olan ailelerde özellikler her iki memede birden kanser ve menepoz öncesi erken yaşta başlangıçlı kanserlerde birinci derece akrabalarda mutlak risk %50 ‘ye varmaktadır. • Kadınların hayatları süresince östrojene maruz kaldıkları süre onların meme kanseri olma riskini arttırır ki bunlar : • 12 yaşından önce ilk adet olması • İlk doğumu 30 yaşından sonra yapmak • Doğurmamış olmak • Menepozun 55 yaşın sonrasına kalmasıdır. • Hastalarımızca sık sorulan bir konu da : Doğum kontrol hapları yada menepoz sonrası hormon replasman tedavisinin meme kanseri riskini arttırıp arttırmadığıdır. Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK Genel Cerrahi 1974 Razgart’da do€du. 1997 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden mezun oldu. Aral›k 2002’de Haseki Araflt›rma ve E€itim Hastanesi’nde Genel Cerrahi ‹htisas›n› tamamlad›. Avrasya Hospital’da Genel Cerrahi Uzman› olarak çal›flmakta. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2053 - 2051 13 Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK Genel Cerrahi Yapılan bilimsel çalışmalarda 35-60 yaş arası oral kontraseptif (doğum kontrol hapı) kullananlarda meme kanseri görülme riski artmadığı saptanmıştır. Menepoz sonrası semptomları düzeltmek amacıyla 5 yıldan az süre ile östrojen ve progesteron şeklinde hormon replasman tedavisi önerilmektedir. Geçtiğimiz ay içerisinde iki meme kanserli hastamda da aynı üzücü durumu saptadım. Her ikisi de annelerinin de meme kanseri olduğunu ifade ettiler. Oysa yakın takip ve öncelikli davranarak Meme Kanserini çok daha erken yakalayabilirlerdi. Önerilenler : Meme – Over kanseri sendromlu aileye üye bir kişi • 18 yaşından itibaren aylık kendi kendini muayene yapmalı • 25 yaşından itibaren yarı yılda bir klinik muayeneden geçmeli • 25 yaşında veya hastalığın görüldüğü aile bireyinin hastalığının başladığı yaştan 10 yıl önce mamografiye başlamalıdır. Meme Kistleri ve Tümör İlişkisi Her 14 bayandan birinde memede kist gelişmektedir ve bu kistlerin %50’si birden çok sayıdadır veya tekrarlayandır. Birçok bayanda ilk kist formasyonu 35 yaşından sonra ortaya çıkmaktadır ve nadiren 25 yaşından önce ortaya çıkar. Yapılan bir araştırmada 3000 kist aspire edilmiş(iğne ile içindeki sıvı boşaltılıp patolojik incelenmiş) sadece 3’ünün (%0.1) kanser olduğu raporlanmıştır. Kistik hastalığı olan bayanlar için kanser gelişme riski ile ilişkili olarak küçük veya mikroskobik kisti olan bayanlarda artmış kanser riskini gösteren hiçbir çalışma mevcut değildir. Memede Fibroadenom – Kanser ilişkisi Fibroadenom kanserden sonra memede görülen ikinci en sık sert kitledir. 30 yaşından küçük olan bayanlarda görülen en sık tümördür. Bening (iyi huy- lu) bir tümördür.her ne kadar fibroadenomlar malign (kötü huylu) potansiyeli olmayan tümörler olarak düşünülselerde epitelyumyal elemanlar memenin herhangi bir yerinde olduğu gibi buradada neoplazi riski taşıyorlar. Daha önce fibroadenom tedavisi görmüş bayanlarda ılımlı derecede meme kanseri riski bulunduğu bildirilmiş ve büyüklük olarak bu risk normal popülasyondan iki kat daha fazladır. KADINLARIN KENDİ KENDİNİ MUAYENESİ VE ERKEN TEŞHİS Kadınların kendilerini her ay düzenli olarak muayene etmesi çok çok önemli bir husustur. Genellikle meme kanserlerinin %75’i kitle nedeni ile saptanır ve bunların % 75’i hastanın kendini düzenli muayenesinde yada rastlantısal olarak saptanmasıyla bulunur. Bir ayna karşısında kendisini muayene edip, her iki meme arasında fark, anormallik daha önce olmayıp yeni oluşan bir sertlik var mı? koltukaltlarında sertlik, hassasiyet var mı? kolların başın üzerine kaldırılarak meme derisinde çekilme, çekme var mı kontrol edilmelidir. En ufak şüphede mutlaka, hiçbir şey olmasa da arada klinik muayeneye gidilmeli, Meme kanserleri genellikle ağrısız ve sert bir kitle olarak da gelir. Meme kanseri özellikle erken yakalanan Meme Kanseri ÖLÜMCÜL DEĞİLDİR. Tüm dünyada kurulan vakıflar yapılan bağışlar ile en çok araştırılan tedavisinde sürekli yenilikler bulunan kanser türlerindendir. MEMEDE KİTLEYE YAKLAŞIM Meme kanserinden başka meme sıklıkla görülen iyi huylu dediğimiz kitle ve lezyonlarda sık görülür. • Basit Kist • Fibrokistik hastalık (çok sayıda kistler) • Fibroadenom • Duktal ektazi • Yağ nekrozu • Meme apsesi • Galaktosel gibi lezyonlar sık görülenlerdir. TEŞHİS Klinik muayene Gözle muayene (inspection) : Memelerde asimetrik büyüklük farkı, deride renk değişikliği, portakal kabuğu 14 Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK Genel Cerrahi görünümü, kabarıklık, çöküntü, açık yara, meme başında çekilme, akıntı gibi görüntüler önemlidir. Elle Muayene (palpasyon) : Meme dokusu saat 12 istikametinden başlanarak saat yönünde, elin 3-4 parmağıyla meme dokusu göğüs kafesi üzerinde sıkıştırılarak yapılır. Her iki memenin tüm alanları, meme başı ve koltuk altları iyice muayene edilir. Şüpheli lezyon bulunmuş ve yeni fark ediliyorsa muayene daha titizlikle yapılır. Sert düzensiz kitleler kanseri düşündürür. Benign kitleler daha hareketli, çevreye fiske değil, ağrılı değil (inflamatuar kanser hariç) Ancak tanı; radyolojik, ultrasonik görüntüler sonrası yapılan biopsiler ve patolojik incelemelerle konur. RADYOLOJİK İNCELEME Mamografi: Önemli bir tanı aracıdır. Düzensiz kenarlı spiküler uzantıları olan, opasite artışı olan veya küme oluşturmuş, küme şeklindeki mikrokalsifikasyon içeren lezyonlar kanser düşündürür. Ultrasonografi: Kolay uygulanması hastanın daha kolay kabullenmesi pek çok merkezde yapılabilmesi yönünden sık başvurulan bir tetkik şeklidir. Tespit edilen kitlenin iç yapısı konturları, boyutları, kistik veya solid oluşu hakkında daha net bilgi verir. 5-10mm’lik lezyonlar tespit edilebilir. Mikrokalsifikasyonlar gözden kaçabilir. Doppler ultrasonografi yapılarak lezyon detaylı incelenebilir. USG ile iğne aspirasyon biopsisi, kist boşaltılması yapılabilir. Meme MR: Özellikle dinamik meme MR incelemeleri, kritik lezyonların daha iyi tanımlanmasını sağlıyabilmekte, lezyonun benign veya malign olma olasılığı hakkında yazılım ve grafiklerle daha ileri fikir verebilmektedir. Tru-cut Biopsi Daha fazla doku parçası alınarak patolojik tetkik yapılır. Doğru tanı oranı İ.İ.A.S.’e göre fazladır. İnsizyonal Biopsi Büyük tümör veya inoperabl tümörlerden bistürü ile kısmı patolojik tetkik için bir parça alınmasıdır. Kesin patolojik teşhis sağlanır. Eksizyonel Biopsi: Kitlenin damarının çıkarılması ve patolojik kesin teşhis için yapılır. Frozen Section: Burada meme koruyucu ameliyatlar tercih edilir. Koltukaltı diseksiyonu yapılabilir. Evre 2-3 ve evre 3A.B olan koltuk altı lenf bezlerine sıçramış meme Ca’larda mastektomi ve aksiler küraj yapılması uygundur. Uzak metastaz yapmış başka organlara sıçramış vakalarda palyatif dediğimiz geçici rahatlık sağlayacak ameliyatlar yapılır. Radyoterapi (Işın Tedavisi): Meme kanserinin kesin teşhis yöntemidir. Ameliyat esnasında, kitlenin tamamının alınıp bir parça alınarak yapılan kesin patolojik tanı için yapılan bir işlemdir. İ.İ.A.S. (İnce İğne Aspirasyon Siotolojisi) TEDAVİ Genellikle ameliyat sonrası uygulanır. Bölgesel lüks veya yayılıma karşı koruyucu olarak kullanılır. İlerlemiş vakalarda tümörü küçültmek veya metastatik lezyonu durdurmak amacıyla yapılmaktadır. Palpe denilen kitle veya USG eşliğinde tespit edilen kitleden iğne ve injektörle hücreler aspire edilir Patolog tarafından sitolojik inceleme yapılır. Cerrahi Tedavi: Özellikle Evre 1-2 döneminde yani tümör henüz doku dışına taşmamışsa kesin tedavi cerrahidir. Erken teşhis ve tedavi hayat kurtarır. Kemoterapi (İlaçla Tedavi): HİSTOPATOLOJİK İNCELEME Kanser tedavisinde kullanılan, kanserin ilerlemesini durduran bunun için kullanılan ilaçlarla yapılan tedavidir. 15 Op. Dr. Hasan LİCE Genel Cerrahi Kolorektal Kanserler (Kalın Bağırsak ve Çıkış Bağırsağı Kanserleri) Kalın bağırsağın sağ tarafında (ince bağırsakla birleştiği bölgeye yakın bölgelerinde) en sık görülen belirtisi dışkı ile birlikte gizli (fark edilmeyen) kan kaybıdır. Hastalar gözle fark edilemeyen bu kanamaya bağlı kansızlık ve halsizlik şikayeti ile doktora gelirler. Aşırı yorgunluk, eskisi gibi iş yapamama ve nefes darlığı şikayetleri de ek olarak görülebilir. Diğer önemli bir bulgu da bağırsak alışkanlıklarında değişikliktir. Zaman zaman kabızlık ve / veya ishal atakları olabilir. Bu dönemde karın ağrısı, şişkinlik, aşırı gaz bu bulgulara ek olarak ortaya çıkabilir. Kalın bağırsağın sol tarafında (makata yakın kısımlarında) yerleşen kanserlerde sıklıkla kanla ile karışık dışkılama şikayeti gözlenir. Hastalar dışkılama alışkanlıklarında değişiklikten, sıklıkla kabızlıktan şikayet ederler. Dışkılama sonrası rahatlayamama, karın ağrısı (özellikle sol alt taraflarda görülür) ile aşırı gaz ve şişkinlik diğer belirtilerdir. K olon ve rektum sindirim sisteminin kalın barsak olarak adlandırılan kısmını oluşturur.Kalın barsakların yaklaşık 150-180 cm lik üst kısmına kolon 15-17 cm lik alt kısmına ise rektum adı verilir.Yiyecekler mide ve ince barsaklarda sindirildikten sonra kalın barsaklara gelirler.Burada barsak içeriğinin içinde sindirim sisteminin daha üst kısımlarında emilmemiş olan su da vücutça emilerek geriye gaita olarak adlandırılan katı kısım kalır.Gaita kolon ve rektum boyunca ilerleyerek daha sonra anüs yoluyla vücuttan atılır.Kalın Bağırsak Kanseri diğer adı ile Kolorektal kanser (kolon ve rektum kanseri) bu bölgelerin kanseridir ve ülkemizde önemli bir sağlık sorunudur. Kanser türleri arasında en yaygın olanlardan biri olan kolon kanserine dünyada her yıl 1 milyon Türkiye ‘ de ise 6 bin kişi bu hastalığa yakalanmaktadır. Kolon kanseri ülkemizde erkeklerde akciğer, prostat ve mesane kanserinden sonra 4. sırada, kadınlarda ise meme 16 kanserinden sonra 2. sırada görülmektedirBelirti vermeyen ve yavaş ilerleyen hastalık özellikle 50 yaş ve üzerindekileri tehdit eder. Erken teşhis edilen kolon kanserinde başarı oranı yüzde 95 ‘tir. Kalın bağırsak kanseri olarak bilinen kolon kanseri 50 yaşından sonra görülen kanserler içinde sıklık derecesi açısından önemli bir yer tutuyor. Düzenli sağlık taramalarının yapıldığı toplumlarda ise kolon kanserlerinde ciddi bir oranda bir azalma söz konusudur. Bu da erken tanının önemini bir kez daha göstermektedir. Önemli olanın erken teşhistir. ABD ‘ de her yıl yaklaşık olarak 30 bin kişinin hayatı kurtarılabiliyor. Erken tanı konulduğunda başarı oranı yüzde 95 ‘ lere ulaşır. Ancak ülkemizdeki hastaların sadece 5’ te 1 ‘inde erken evrede tanı konulabiliyor. Belirti ve Bulgular Nedir? Belirti ve bulgular kanserin kalın bağırsak içinde yerleştiği yere göre değişiklik gösterir. Bu belirti ve bulgular aynı zamanda başka hastalıklarda da gözlenebilir. Bu nedenle kesin tanı için detaylı bir inceleme yapılması gereklidir. Karın ağrısı ve kilo kaybı genellikle yaygın hastalığı gösteren geç semptomlardır. Pek çok polip ve kanser, belirti ve bulgu vermez. Bu nedenle hastalar, genelde doktora, hastalığın ileri evresinde başvurur. Karın ağrısı ve kilo kaybı genellikle ilerlemiş hastalığa işaret eden geç belirtilerdir. Kalın bağırsak kanserinde görülen özetle belirti ve bulgular: Makattan kan gelmesi Dışkıya kan bulaşması Dışkılama alışkanlıklarında değişim Dışkının incelmesi İshal ve kabızlık atakları Anemi(kansızlık), halsizlik, devamlı yorgunluk Şişkinlik, aşırı gaz İzah edilemeyen kilo kaybı Op. Dr. Hasan LİCE Genel Cerrahi Tanı Yöntemleri Yapılan araştırmalar, bugün kolon kanserinin taranabilir ve önlenebilir bir kanser olduğunu ortaya koyuyor. Erken tanı hastalığa bağlı ölüm oranlarını önemli ölçüde azaltıyor. Kolon kanserinde kullanılan tanı metotları : Dışkıda Kan Testi: Dışkı laboratuvar- dan alınan özel bir kağıda konarak ve laboratuvarda inceleniyor. Bu testle dışkıda görülmeyecek kadar az miktardaki kanamanın özel bazı testlerle saptanması amaçlanıyor. Sigmoidoskopi: Bu incelemede vi- deo görüntüleme cihazına bağlanmış olan bir sistem ile kalın bağırsağın alt kısmını incelenir Kolonoskopi: Kalın bağırsağın tümü- nün incelenmesini içeren bir yöntemdir. Kolonoskopinin de mammografi gibi tarama amaçlı olarak yaptırılması önerilmektedir .50 yaşın üstündeki kişilerin risk durumuna göre kolonoskopi yaptırması görüşünde birleşiyorlar. Polip saptandığında işlem sırasında çıkarılır ve incelenmek üzere patolojiye gönderilir. Bir kez polip alınan kişinin daha sonra yıllık olarak kolonoskopi ile izlenmesi gerekiyor. Sanal Kolonoskopi: Tomografi cihazından elde edilen bilgilerin, özel bilgisayarlarla endoskopik görüntülere dönüştürülmesi şeklinde tanımlanan sanal kolonoskopide barsağın tümü görüntülenebiliyor. Sanal kolonoskopi bir cm den daha büyük poliplerin tanısını kolonoskopi ile benzer doğrulukla yapabiliyor. Ancak kalın barsak iç yüzeyinin hastalıklarının tanısı , poliplerin çıkarılması ve parça alınması için standart kolonoskopi yine de gerekebiliyor . Biyopsi: Bağırsaktan bir parça alınarak mikroskop altında inceleniyor. Tedavi Ameliyat, kolon kanserinin başlıca tedavisini oluşturuyor ve en çok kullanılan metotların başında geliyor. Ameliyatla tüm kanserli dokunun temizlenmesi hedeflenmektedir. Operasyonda, görünen tümör dokusunun çıkarıldığı durumlarda bile tümörün barsak katmanlarına ve lenf bezlerine yayılımına göre bazı hastaların kemoterapi ve radyoterapiye ihtiyacı olabileceğini belirtilmiştir. Kemo- terapi ve radyoterapi ile gözden kaçabilecek kanser hücrelerinin de yok edilmesi hedeflenmektedir. Erken Teşhis Önemli Kolon kanserinin erken teşhisle önlenebilmektedir. Kalın barsak kanserlerinin % 80 den fazlası bağırsaktaki polip denilen yapılardan kaynaklanırlar. Polipler bağırsağın iç yüzünde oluşan, bağırsak içine doğru uzanan yapılardır. Kalın bağırsakta polip bulunma olasılığı yaş ilerledikçe artmakta, 50 yaş üzerindeki insanların % 25-30’unda, 70 yaşındaki insanların da yaklaşık yansında polip bulunmaktadır. 50 yaşından itibaren yapılan tarama testleriyle bağırsak kanser öncüsü poliplerin saptanarak çıkarılması hayat kurtarıcıdır. Düzenli sağlık taramaları yapıldığında toplumlarda kolon kanserinde ciddi bir azalma olduğu ortaya çıkmıştır. Hiçbir şikayeti olmayan kişilerin bile 50 yaşına geldiklerinde ilk kolonoskopilerini yaptırmalarını,, normal çıkması halinde on yılda bir tekrar ettirmelerini öneriyorum. Eğer kolonoskopide polip çıkarsa iki veya üç yıl sonra bir kontrol daha yapmak gerekebilir. Ailesinde kolon kanseri olan kişilerin ilk kolonoskopilerini 40 yaşında yaptırmaları gerekiyor.ve daha sonra her yıl dışkıda kan testi yaptırması gerekiyor, Kolorektal Kanserlerden Korunmak ve Riski Azaltmak İçi Ne Yapılmalıdır? Fiziksel Egzersiz Yapmak: Araştır- malar, düzenli egzersiz yapan bireylerde, Kalın Bağırsak Kanseri dahil bir çok kanserin gelişme riskinin azaldığını göstermiştir. Haftada 5 gün, 30-60 dk arasında orta şiddette veya günlük 150 kalori harcanmasına neden olan egzersizler yapılmalıdır. Aşırı Kilolardan Kurtulmak: Fazla kilolar kanser riskini artırmaktadır. Sigara Kullanmamak: Diğer kanserler gibi sigara kullanımı, kolorektal kanser riskini de anlamlı oranda arttırmaktadır. Aşırı Alkolden Sakınmak: Yapılan çalışmalar alkolün kolon kanser riskini artırdığını göstermiştir. Erkeklerin günde iki bardak kadınların ise günde bir bardaktan fazla alkol tüketmemesi gerekir. Sağlıklı Gıda Tüketimi: Kesin olarak kanıtlanmamış olsa da kolorektal kanserden korunmada, diyetin belirgin bir rol oynadığına dair bazı kanıtlar vardır. Bilindiği kadarıyla posadan, liften (fiberden) zengin, yağdan fakir diyet, kolorektal kanserden korunmaya yardımcı tek diyet şeklidir. Sonuç olarak: Beslenme şeklinizi değiştirerek ve düzenli kontroller ile kolon kanserinden korunun! Kolon kanseri ile beslenme alışkanlıkları arasında bir ilişki vardır. Lifli gıdalardan zengin bir diyet kolon kanserine yakalanma riskinizi azaltabilir. Ayrıca yağ oranı düşük besinlerin tercih ederek; hayvansal yağ ve özellikle kırmızı et tüketiminizi sınırlandırarak da kolon kanseri riskini azaltabilirsiniz. Düzenli kontroller de kolon kanseri riskinizi azaltır. Kolon kanserlerinin bir kısmı önce polip veya polipler şeklinde başlar ve zaman içinde kansere dönüşür. Kolonoskopi sırasında bu neoplastik poliplerin görülmesi ve çıkartılması kişiyi kolon kanserinden korur. Op. Dr. Hasan LİCE Genel Cerrahi 1967 yılında İstanbul’da doğdu. 1993’de Çapa Tıp Fak. mezun oldu. 1994-1998 yılları arasında Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesinde asistanlık yaptı. 1998-2012 yılları arasında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2. Cerrahi Kliniğinde Genel Cerrahi, Kanser Cerrahisi, Laparoskopi Cerrahisi ve Endoskopi alanlarında teşhis ve terapatik çözümler konusunda hizmet verdi. Evli ve 2 çocuk babası. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1017 17 Op. Dr. Coşkun GÖRMÜŞ Genel Cerrahi Her Yönüyle Birinci dereceden akrabalarında mide kanseri görülenlerde, kanser riski artmaktadır. Kalıtsal faktörler, mide kanserinin gelişmesinde etkendir. Beslenme önemli bir faktör olduğundan, sosyoekonomik düzey de kanserin oluşmasında etkilidir. Ayrıca evre şartları, geçirilmiş bazı hastalıklar da mide kanserin sebepleri arasında yer alır. Mide Kanserinin Belirtileri Erken mide kanserinde belirti olmaz. Risk taşıyan kişilere yapılan endoskopik incelemeyle hastalık teşhis edilebilir. Mide tümörü olan kişilerde gıda akışının engellenmesi sonucu ya da tümörün yayılması sonucu belirtiler ortaya çıkar. K arnın sol üst bölgesinde mide bulunur ve çeşitli sebeplerden dolayı midenin mukoza zarından tümörler gelişebilir. Bu tümörlerden kötü huylu olanları, kansere neden olur. Mide kanseri sıklıkla midenin küçük kenarında ortaya çıkar. Mide kanseri, en çok görülen 4. kanser türüdür. Ülkemizde, yaklaşık yılda yirmi bin kişi mide kanserine yakalanmaktadır. Mide kanseri bilhassa da, A kan grubuna sahip olan kişilerde, kadınlara nazaran erkeklerde ve elli yaş üstü yetişkinlerde daha sık bir şekilde ortaya çıkmaktadır Dünyada bu hastalığın en çok görlüdüğü yerler, Japonya ve Çin gibi uzakdoğu ülkeleri ile kuzey avrupa ülkeleri ve güney amerikadaki Kolombiya, Kosta Rika gibi ülkelerdir. Bu coğrafi farklılıklar, mide kanserinde genetik faktörlerin rol oynadığını göstermektedir. Ülkemizde, Karadeniz bölgesinde mide kanseri diğer bölgere göre biraz daha fazladır. 18 Mide Kanserinin Nedenleri Mide kanserinin görülmesinde, beslenme alışkanlığı önemli bir yer tutmaktadır. Tuzlu besinleri aşırı tüketmek, sebze ve meyve beslenmesinde yetersizlik, beslenme ile ilgili en sık görülen kanser nedenlerindendir. Nitrat ve nitrit tuzları da midede kanserojen maddeye dönüşebilmektedir. Ülkemizde mangal eti önemli bir yer tuttuğundan etin tuzlanması ve pişerken yanması kansere yol açabilir. Çünkü, yanmış et kanserojen madde içerir. Çiğ etle beslenmek de aynı şekilde kanser riskini artırır. Midede gastrit ya da ülsere neden olan, H.pylori bakterisi kansere neden olabilmektedir. Bu bakteriyi ortadan kaldırmak, kanser riskini azaltır. Sigara kullanmak, mide kanserine yakalanma ihtimalini 6 kat artırmaktadır. Sigara, midede iltihap oluşmasında rol oynar. Aynı şekilde alkol tüketimi de mide kanserinin nedenlerindendir. • • • • • • • • Hastaların yarısında elle muayenede bir kitle hissedilir. Mide bölgesinde ağrı ve midenin ağırlaştığı hissi İştahsızlık ve bunun sonucunda kilo kaybı görülmesi (şiddetli ve kısa sürede ortaya çıkar) Yemekten sonra rahatsızlık hissi ve mide şişliği, Bulantı, kusma, Mide kanseri olan kişilerin büyük bir kısmında kansızlık da görülür. Yorgunluk, Mide ya da bağırsakta kanama olması (gizli şekilde seyredebilir), Mide Kanseri Nasıl Teşhis Edilir? Mide kanserinde en etkili teşhis yöntemi endoskopidir. Ucunda kamera olan bir sistem ile mideye girilir ve midenin her yeri rahatlıkla görebilir. Tümör oluşumu varsa gözlenebilir. Kesin teşhis konması için midenin şüphelenilen yerlerinden parça alınır ve mikroskobik olarak incelenir. Kanser hücreleri mikroskopta rahatlıkla gözlenir. Baryumlu mide grafisiyle de tümörler görülebilir ama kesin teşhis koymak için mikroskobik inceleme gerekir. Op. Dr. Coşkun Görmüş Genel Cerrahi Mide Kanseri Mide Kanseri Tedavisi Mide kanserinin tedavisi ameliyattır. Yapılan ameliyatla midenin ya bir bölümü ya da tamamı çıkarılır. Kanserin şekline göre, bundan sonra ışın tedavisi ve ilaç tedavisi uygulanır. Hastalığın seyrine ve şiddetine göre doktor tarafından hastanın durumu da göz önüne alınarak yapılır. maktadır. Özellikle nar, kayısı, havuç gibi meyve suları, sarımsak, üzüm, peynir, yoğurt, şalgam, muz, karnıbahar kanseri önlemede faydalıdır. Hastalara domates yemeleri tavsiye edilir. Omega 3, kanserden koruyucu özelliğe sahiptir. Özellikle balık, omega 3 yönünden zengindir. Kanser Hastalarının Yapması Gerekenler Şişmanlık, kanser riskini arttırır. İdeal kiloya yakın olmak gerekir. Fazla kırmızı et tüketiminden kaçınmak lazım. C vitamini, birçok meyve ve sebzede bulunur ve vücudun direncini arttırır. Böylece kansere karşı etkili olur. Kansere tedavisinde önemli bir yer tutmaktadır. Havuçun içinde bulunan betakaroten, vücut direncini arttırır ve genlerimizin bulunduğu DNA da hasar oluşumunu engelleyici etkiye sahiptir. Düzenli beslenme, kanser hastalığından korunmak için gereklidir. Bazı besinler kanserin oluşma ihtimalini azalt- Düzenli bir hayat sürme, bir çok hastalıkta olduğu gibi kanser hastalığında da etkendir. Tedaviden sonra hastalar tümörden kurtulur. Fakat kanser nüksedebilir. Bundan sonraki amaç hastalığın tekrar ortaya çıkmasını önlemeye çalışmaktır.Bunun içinde düzenli kontrollerin mutlaka yapılması gerekir. Kanserden Korunma Yolları • Kanserde erken teşhis çok önemlidir. Bunun için düzenli kontrole gitmenizde fayda var. • Sigara ve alkol kullanıyorsanız mutlaka bırakmalısınız. • Sıcak ve soğuk içecekler, yapay yiyecekler mide kanserine yol açabilir. • Hayvansal yağ kullanımı azaltılmalıdır. • Düzenli egzersiz yapılmalıdır. • Şehir hayatının sebep olduğu yorgunluk, kansere neden olabilir. İstirahat şarttır. Sessiz yerler tercih edilmelidir. Op.Dr. Coşkun GÖRMÜŞ Genel Cerrahi 1977 İstanbul’da doğdu, 2001 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2002-2007 yılları arsında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ihtisas yaptı. 2009-2010 yılları arasında Van Özalp Devlet Hastanesi, 2010-2012 yılları arasında Bilecik Bozüyük Devlet Hastanesinde çalıştı. 2012 Mart Ayından itibaren Avrasya Hospital’de görev yapmaktadır. Evli ve 1 çocuk babasıdır. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1017 19 Op. Dr. Tamer SÖZEN Kadın Hastalıkları ve Doğum Yumurtalık (Over)Kanseri Sessiz ve Derinden K adınlarla erkekleri ayıran ve fiziksel görünümlerindeki farkları yapan temel unsur kromozomlardır. Kadınlar 46xx, erkekler ise 46xy kromozom yapısındadırlar. Görünümdeki fark ise hormonlarla oluşur. Kadınların hormonu östrojen, erkeklerinki ise testesterondur. Östrojen hormonunun çok büyük bir bölümü yumurtalıkta üretilir. Kadın genital organları arasında uterus (rahim ) daha büyük olmasına rağmen üreme dahil mensturasyon (adet) ve seksüel aktivitenin sorumlusu overler (yumurtalık) dir. Bu küçük ama fonksiyonları büyük organ vücudumuzdaki pek çok organ gibi 2 adettir ve rahmin (uterus) iki tarafında yer alır. Tuba (tüp)larla uterus (rahim) ile bağlantı kurar. Yumurtalıklar üreme çağındaki (15-45 yaş) kadınlarda her adet periyodunun hemen hemen ortasında (genellikle 14.gün) çoğu kez 1 nadiren 2 adet yumurta üretirler. Bu yumurta tüp tarafından tutulup döllenir ve oluşan embriyo (cenin) bölünerek büyür ve 3-4 gün süren bir yolculukla rahime ulaşır. Sonra da 282 günlük bir dönemi rahimde geçirerek doğuma hazır hale gelir. Yumurtalığın hem selim (iyi huylu) hem de malign (kötü huylu) tümörleri vardır. Selim tümörler daha genç yaşta görülür. Kist adını da alırlar. Çoğu kez belirti vermezler. Genel jinekolojik kontrollerdeki muayene ya da ultrason ile saptanırlar. Bir bölümü (kister) oral kontraseptiplerle (doğum kontrol hapları) yok olurlar. Diğerleri şikayete neden oluyor 20 ya da çok büyüklerse ameliyatla alınırlar. Ameliyatlar yumurtalık alınmadan ve zarar görmeden kapalı ya da açık operasyonlar şeklinde yapılır. Belirti verenler ise adet gecikmesi, kasık ve karın ağrısı, şişkinlik ya da adet düzensizlikleri şikayetlerine neden olurlar. Malign (kötü huylu) over tümörleri ise çoğu olguda SESSİZ VE DERİNDEN gelişir büyür ve geç bulgu verirler. Tümör over dokusundan (merkezi ya da kapsülü) gelişir. Over (yumurtalık) karın boşluğunda bir organ olduğu için tümör hücreleri kapsülü aşarlarsa karın zarına ve barsak yüzeyleri ile mesane üstüne dökülür ve orada yerleşirler. Bir süre sonra ascites (asit) adı verilen şeffaf sarımsı sıvı üretirler. Bu sıvı miktarı yavaş ya da hızlı bir şekilde artar. Oluşan kitleler büyümeye başlar. Bu noktada artık tümör iyice yayılmış durumdadır. Karaciğere kadar bile ulaşıp orada da yerleşebilirler. Bu boyuta gelmiş hastalık da artık belirti vermeye başlar. Hastalar karın ağrısı, şişkinlik, idrar ve büyük abdest yapmada sorunlarla doktora başvururlar. Bu noktada cerrahi tedavi ya da kemoterapi ve radyoterapi hastalığı iyileştirmede yetersiz kalabilir. Son yıllardaki onkolojik (kanser bilimi) gelişmeler hastalığın tedavisinde kemoterapi ve radyoterapiyi vazgeçilmez unsurlar haline getirmiştir. Başarılı bir cerrahi operasyon sonrası tamamlayıcı ilaç ve radyasyon tedavisi yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. Tedavilerin sonra- sında da hasta sürekli gözetim altında tutulmalıdır. Takiplerde belli aralarla yapılan batın MR’leri ve tümör markerleri adı verilen özellikle over kanseri için belirleyici CA 125 in kandaki seviyesinin izlemi önemlidir. Özetleyecek olursak yumurtalık kanserleri sessiz ve derinden ilerler, geç belirti verir. Erken teşhis güçtür. Bazı kanser türleri genetik olabilir. Bu tiplerde aile öyküsü varsa belli aralarla USG takibi ve tümör markerleri ile takip gerekir. 40 yaşından büyük tüm kadınların özellikle ailesinde meme ya da yumurtalık kanseri olanların 6 ay ile 1 yıl arasında düzenli jinekolojik kontrollerini yaptırması gerekir. Adet rötarı, karın ağrısı, şişkinlik, tuvalet şikayetleri ve karında ele gelen kitle gibi sorunları olan hastalar hemen bir kadın doğum uzmanına başvurmalıdır. Çünkü yumurtalık kanseri belirgin şekilde ortaya çıktığında geç kalmış olabilirsiniz. 70’li yılların sloganının en çok uyduğu kanser türü de yumurtalık kanseridir. Bu da son sözümüz olsun o halde! KANSERDEN KORKMA GEÇ KALKMAKTAN KORK! Söylemeyin, söyleyin! Sağlıklı günler dilerim.. Op. Dr. Tamer SÖZEN Kad›n Hastalıkları ve Do€um ‹stanbul’da do€du. 1991 y›l›nda ‹stanbul T›p Fakültesinden mezun oldu. 1992-1996 y›l›nda ‹st. T›p Fak. Kad›n Hast. Do€um Ana Bilim Dal›’nda ihtisas yapt›. Bir y›l süreyle Alman Hastanesi’ne ba€l› olarak çal›flt›. 2000 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de görev yapmaktad›r. Evli ve 2 çocuk babas›. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1123 - 1138 Op. Dr. Tamer SÖZEN Kadın Hastalıkları ve Doğum 21 Op. Dr. Hüseyin URLU Yön. Kur. Baflkan› 1950 Dörtyol/Hatay’da do€du. 1973 ‹st. T›p Fak.’nden mezun oldu. 1980 y›l›nda Vak›f Gureba Hast. Genel Cer. Uzm. E€itimi ald›. B.Evler Erdem Yügen Klini€i’nde çal›flt›. 19921998 y›llar› aras›nda Özel Çaml›k Hastanesi’nin Baflhekimli€ini yapt›. 1998’den itibaren Avrasya Hospital’da Yön. Kur. Baflk. ve Genel Cerrahi Uzmanl›€› görevini yürütmektedir. Dahili Tel: 1020 - 1122 Op. Dr. Tamer SÖZEN Uz. Dr. Türkan USLU Baflhekim - Nöroloji ‹stanbul do€umlu. Uluda€ Üniversitesi T›p Fakültesi’nden 1990 Y›l›nda mezun oldu. Bak›rköy Ruh ve Sinir Hastal›klar› Hastanesi’nde Nöroloji ihtisas›n› tamamlad›. 1999 y›l›ndan itibaren Nöroloji Uzman› olarak görev yapmaktad›r. 2008 y›l›ndan beri Avrasyo Hospital’da Baflhekim olarak görev yapmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1112 - 1122 Op. Dr. Nurcan DALAN Kad›n Hastalıkları ve Do€um Kad›n Hastalıkları ve Do€um ‹stanbul’da do€du. 1991 y›l›nda ‹stanbul T›p Fakültesinden mezun oldu. 1992-1996 y›l›nda ‹st. T›p Fak. Kad›n Hast. Do€um Ana Bilim Dal›’nda ihtisas yapt›. Bir y›l süreyle Alman Hastanesi’ne ba€l› olarak çal›flt›. 2000 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de görev yapmaktad›r. Evli ve 2 çocuk babas›. 1967’de Tekirda€’da do€du. ‹lk ve orta e€itimini Tekirda€ fiarköy’de tamamlad›. Lise e€itimini Kandilli K›z Lisesinde, T›p e€itimini de Uluda€ Ün. T›p Fakültesi’nde tamamlad›. Uzmanl›k e€itimini Osmangazi Üniversitesi’nde tamamlad›. Lüleburgaz SSK ve K›rklareli SSK Hast. 7 y›l görev yapt› Halen Avrasya Hospital’da Kad›n Hast. ve Do€um Uzman› olarak görev yapmakta ... Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1128 - 1136 Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1123 - 1138 Op.Dr. Mehmet KOÇ Kad›n Hastalıkları ve Do€um Tüp Bebek ve Reprodüktif Endokrinoloji 05.07.1972 yılında Kırşehirde doğdu.1996 yılında Atatürk Üniv. Tıp Fak. bitirdi. Kadın Hast. ve Doğum uzmanlığı eğitimini Şişli Etfal E.A. hastanesinde yaptıktan sonra 2003-2007 özel bir sağlık kuruluşunda çalıştı. 2007 yılında İ.Ü. Çapa Tıp Fak. Perinatoloji (2. Düzey USG eğitimi aldı. 2008 yılında yurtdışında Laparaskopi(kapalı ameliyat) eğitimi aldı.2008 Kasım ayından itibaren hastanemizde çalışmaktadır. 2009-2010 yılları arasında İ.Ü. Çapa Tıp Fak. Yard. Üreme Teknikleri Merkezinden Tüp Bebek eğitimi almıştır.Tüp bebek uzmanlığını İ.Ü. Çapa Tıp Fak. 2010 yılında aldı.Yurt içi ve yurt dışında bir çok kongreye katıldı. Evli ve 1 çocuk babası. Muayene saatleri:08:00-18:00 Dahili Tel: 1114 Op. Dr. Gamze BAYKAN Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1122 Genel Cerrahi Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Op.Dr. Özgür ODABAfi 1974 Razgart’da do€du. 1997 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden mezun oldu. Aral›k 2002’de Haseki Araflt›rma ve E€itim Hastanesi’nde Genel Cerrahi ‹htisas›n› tamamlad›. Avrasya Hospital’da Genel Cerrahi Uzman› olarak çal›flmakta. 1971 y›l›nda Trabzon’da do€du. 1989 y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi ‹ngilizce program›n› kazand›. 1995 y›l›nda Haseki Hastanesi’nde Genel Cerrahi ‹htisas›na bafllad›. Mart 2000’de Cerrahi Uzman› oldu. fiu an Avrasya Hospital’da Endoskopi ERCP ve Genel Cerrahi ünitesinde görev yapmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2051 - 2053 ‹stanbul’da do€du. 1992 y›l›nda ‹st. T›p Fakültesi’nden T›p Doktoru olarak mezun oldu. 1999 y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde Üroloji ihtisas›n› tamamlad›. 1999-2000 y›llar›nda Erciyes Üniversitesi T›p Fakültesi Üroloji A.B.D.’da ö€retim görevlisi olarak çal›flt›. 2000 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’da üroloji uzman› olarak görev yapmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2052 - 2046 Op. Dr. Ebru TOPUZ K.B.B. 1974 ‹stanbul do€umlu. ‹lk, Orta, Lise ö€renimini ‹stanbul’da tamamlad›ktan sonra, Uluda€ Üniv. T›p Fakültesi’ne girdi. 1997 y›l›nda mezun olduktan sonra fiiflli Etfal E€itim ve Araflt›rma Hastanesinde 4 y›l K.B.B. ihtisas›n› yapt›. 2 y›l ayn› hastanede uzman olarak çal›flt›. Evli ve iki çocuk annesi. Muayene Saatleri 09:00 - 17:00 Dahili Tel: 1117 - 1138 Uz. Dr. Ersin SARI Genel Cerrahi Uz.Dr. Banu ALTOPARLAK Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1134 Uz. Dr. Celal GÖLGEC‹ Kardiyoloji 1970 y›l›nda Gaziosmanpafla – ‹stanbul’da do€du. 1996 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesinden mezun oldu. 2009 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesinde Kardiyoloji uzmanl›€›n› tamamlad›. Ocak 2010 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’da Kardiyoloji uzman› olarak çal›flmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 17:00 Dahili Tel: 1126 Gö€üs Hastal›klar› Op. Dr. Özgür ORTAK Ortopedi ve Travmatoloji 1976 Bornova do€umlu. Ege Üniv. T›p Fakültesinden 2000 Y›l›nda mezun oldu. 2005 y›l›nda Vak›f Gureba Araflt›rma ve E€itim Hastanesinde Ortopedi ve Travmatoloji ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve 1 çocuk babası. Halen Avrasya Hospital’da çal›fl›yor. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1011 - 1012 Uz. Dr. Nilgün DEM‹RBA⁄ Patoloji Erzurum’da do€du 1997 y›l›nda Ankara Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi’nden mezun oldu. Uzmanl›k e€itimini ‹stanbul Yedikule Gö€üs Hastalıkları ve Gö€üs Cerrahisi E€itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde tamamlad›. 2005 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de görev yapmaktad›r. 1963 y›l›nda Bolu’da do€du. 1986 y›l›nda Ege Üniversitesi T›p Fakültesinden mezun oldu. Uzmanl›k e€itimini Haseki E€itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde tamamlad›. Avrasya Hospital’da Patoloji Uzman› olarak görev yapmaktad›r. Evli ve iki çocuk annesi. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1015 - 1012 Görev Saatleri : 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2047 Op. Dr. Ferhat O⁄UZ K.B.B. Mersin’de do€du. ‹lkokul-Lise ö€renimini Mersin’de tamamlad›. 1988 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesine girdi. 1996-1999 yılları arasında aynı fakültede uzmanlık eğitimini tamamladı. 1999 yılında Avrasya Hospital’de göreve başladı. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1009 - 1012 Uz. Dr. M. Ali TALAY Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları Eskiflehir do€umlu. Marmara Üniversitesi ‹ngilizce T›p Fakültesi’nden mezun oldu. Eskiflehir Osmangazi T›p Fakültesi’nde uzmanl›€›n› tamamlad›. Van Ercifl’de do€du. 1988 - 1994 y›llar›nda Çapa T›p Fakültesi’nde t›p e€itimini ald›. Ayn› fakültede 1999 y›l›nda Çocuk Hastal›klar› ve Sa€l›€› Uzman› oldu. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1113 - 1122 Op. Dr. Özgür ÇET‹NER Dahili Tel: 1017 Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK Üroloji Muayene Saatleri: 08:30 - 17:00 Dahili Tel: 1109 - 1122 1977 ‹skenderun’da do€du. 2000 yılında Cerrahpafla Tıp Fakültesi’den mezun oldu. Kadın Hastalıkları ve Do€um Uzmanlı€ı e€itimini fiiflli Etfal E€itim ve Arafltırma Hastanesinde yaptı. 2011 Kasım ayından itibaren Avrasya Hospital’da Kadın Hastalıkları ve Do€um Uzmanı olarak çalıflmaktadır. Evli ve 2 çocuk Annesi. 1967 yılında İstanbul’da doğdu. 1993’de Çapa Tıp Fak. mezun oldu. 1994-1998 yılları arasında Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesinde asistanlık yaptı. 1998-2012 yılları arasında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2. Cerrahi Kliniğinde Genel Cerrahi, Kanser Cerrahisi, Laparoskopi Cerrahisi ve Endoskopi alanlarında teşhis ve terapatik çözümler konusunda hizmet verdi. Evli ve 2 çocuk babası. Op. Dr. Arman Ç‹TÇ‹ 1956 Yozgat do€umlu. 1981 ‹stanbul Çapa T›p Fakültesi mezunu, fiiflli Etfal Hastanesi’nde Kad›n Hastal›klar› ve Do€um ihtisas›n› 1996 y›l›nda tamamlad›. Evli ve iki çocuk babas›d›r. 1973 Tokat do€umlu. ‹lk, orta, lise ve üniversite e€itimini ‹stanbul’da tamamlad›. ‹stanbul T›p Fakültesinden mezun olduktan sonra Taksim E€itim ve Araflt›rma Hastanesinde ihtisas›n› tamamlad›. Bir süre serbest doktorluk yapt›. Halen Avrasya Hospital’da Kad›n Hastal›klar› ve Do€um Uzman› olarak çal›flmaktad›r. 1977 İstanbul’da doğdu, 2001 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2002-2007 yılları arsında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ihtisas yaptı. 2009-2010 yılları arasında Van Özalp Devlet Hastanesi, 2010-2012 yılları arasında Bilecik Bozüyük Devlet Hastanesinde çalıştı. 2012 Mart Ayından itibaren Avrasya Hospital’de görev yapmaktadır. Evli ve 1 çocuk babasıdır. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1017 Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2053 - 2051 Op.Dr. ‹stepan SUNA Kad›n Hastalıkları ve Do€um Kad›n Hastalıkları ve Do€um Op. Dr. Hasan LİCE Genel Cerrahi Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1136 Kad›n Hastalıkları ve Do€um Op.Dr. Coşkun GÖRMÜŞ Genel Cerrahi Op. Dr. Ali Güven Akıncı Başhekim Yard. - Göğüs Cerrahisi Gaziantep 1970 do€umlu. Gaziantep Anadolu Lisesinden mezun oldu. ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesini 1994 y›l›nda bitirdi. Yedikule Gö€üs Cerrahisi Merkezinde uzmanl›k e€itimi ald›ktan sonra, Kastamonu Devlet Hast. mecburi hizmetini tamamlayarak, Özel Ordu Umut Hast. çal›flt›ktan sonra, 2007 y›l›nda Avrasya Hospital bünyesine kat›ld›. Evli ve iki çocuk babası. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1008 - 1012 Op. Dr. Fuat KURfiUN Plastik-Rekonstruktif ve El Cer. 1966 ‹stanbul do€umlu. 1990 ‹stanbul Üniv. T›p Fakültesi’nden mezun oldu. 2000 y›l›nda uzmanl›k e€itimini tamamlad›. 2006 y›l›nda Avrasya Hospital’da çal›flmaya bafllayan Op. Dr. Fuat Kurflun El Cerrahisi alan›nda Amerika Birleflik Devletleri Columbia University Newyork Hand Department of Orthopedic Surgery de bir y›l çal›flt›ktan sonra 2008 Eylül’ünde tekrar aram›za kat›ld›. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1138 Uz. Dr. Handan YAfiAR Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları Malatya’da do€du. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Çocuk Sa€lı€ı ve Hastalıkları ihtisasını yaptı. Evli ve 2 kız çocuk annesi. 1 Aralık 2011 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’de çalıflmaktadır. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1013 Prof. Dr. Gökhan TÖRE Onkoloji Bölümü Baflkan› 1943 ‹zmit do€umlu. 1967 ‹stanbul T›p Fakültesi mezunu. 1967-72 Ayn› Fakültede Kad›n Do€um Klini€inde Uzmanl›k e€itimi. 1973-77 ‹st.T›p Fakültesi Raryoterapi Klini€inde Uzm. e€itimi. 1977-80 ayn› Fakültede Radyoterapi Klini€inde Bafl Asistanl›k. 198081 ‹nstitut Gustave-Roussy (Paris) tez çal›flmalar› 1982 Radyoterapi Doçenti 1988 y›l›nda Radyoterapi Profesörü oldu. Avrasya Hospital Kurucusu ve Onkoloji Merkezi Koordinatörlü€ü görevini yürütmektedir. Prof. Dr. H.Kadircan KESKİNBORA Göz Hastalıkları Uzmanı 1959 yılında Mardin’de doğdu. Yüksek öğrenimini Hacettepe Tıp Fak. tamamladı. Göz Hast. konusunda 1987 yılında Uzman, 1999’da Doçent, 2007’ de Profesör olan Keskinbora, hekimlik görevini yurdun çeşitli yerlerinde sürdürdü. Ulusal veya uluslararası bilimsel, sosyal ve sivil toplum kuruluşlarından bazılarına da üye olan Keskinbora İngilizce, Almanca ve Arapça bilir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Halen Avrasya Hospital’de Göz Hastalıkları Uzmanı olarak görevini yürütmektedir. Dahili Tel: 1127 Op. Dr. Kemal YILDIRIM Göz Hastal›kları Malatya do€umlu. ‹st. Üniv. ‹st. T›p Fakültesi 1988-1994 mezunu. 1994-1998 ‹st. Üniv. ‹st. T›p Fakültesi Göz Hastal›klar› Ana Bilim Dal›’nda ihtisas yapt›. 2001 itibaren Avrasya Hospital’da Göz Hastal›klar› Uzman› olarak çal›flmaktad›r. Muayene Saatleri : 08:00 - 17:00 Dahili Tel: 1132 - 1136 Prof. Dr. Mehmet MERİÇ Kardiyoloji Bölüm Baflkan› Prof. Dr. Esat AKINCI Kalp Damar Cerrahisi 1949’da Antalya’da do€du. 1973’de ‹stanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdi.Aynı sene, ‹stanbul Tıp Fakültesi ‹ç Hast. Anabilim Dalında ihtisasa baflladı. 1995-1998 yılları arasında Alman Hastanesi’nde, 1998-1999 yılları arasında Academic Hospital’da çalıfltı, 2000-2006 y›llar› aras›nda fiafak Hastanesinde Kardiyoloji Bölüm Baflkanı olarak kalp kateterizasyon laboratuvarında çalıfltı. 2006 yılından itibaren JFK hastanesi’nde çalıfltı. A€ustos 2010’dan 2011 yılı sonuna kadar Özel Avrupa fiafak Hastanesinde çalıfltı. 1 fiubat 2012 tarihinden itibaren Özel Avrasya Hospital’de Kardiyoloji Bölüm Baflkanı olarak çalıflmaya baflladı. ‹ngilizce ve Almanca bilmekte olup, iki çocuk babasıdır. 1961 yılında Denizli-Acıpayam’da doğdu. A.Ü. Tıp Fak. 1985 yılında mezun oldu. Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hast. Kalp ve Damar Cerrahisi ihtisasını 1993 yılında tamamladı. Koşuyolu Kalp Hast. baş asistanlık görevine atandıktan sonra 1998 yılında Doçent 1999 yılında klinik şefi olarak aynı hastanede görevine devam etti. 2005 yılında başladığı Avrupa Şafak Hastanesinde K.V.C. bölüm başkanlığı görevine 2011 yılına kadar devam etti. 2011-2012 yıllarında Universal grup Çamlıca hastanesinde bölüm başkanlığı görevini yürüttü, aynı yıl profesör unvanını aldı. Ağustos 2012’den beri Avrasya Hospital Kalp ve Damar Cerrahisi bölüm başkanlığı görevini yürütmektedir. Op. Dr. Kubilay Yavuz ECE Doç. Dr. Ali Rıza CENAL Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahi 1970 İzmir doğumlu. 1994 Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nden mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi Nöroşirurji Ana Bilim Dalı bölümünden 2005 yılında uzmanlığını aldı. 2 kız evladı var. 2013 yılında Avrasya Hospital’de göreve başlamıştır. Muayene saatleri: 08:00-18:00 Dahili: 1138 - 1140 Doç. Dr. Mahmut İLHAN Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm. 1966 Ağrı doğumlu.1989 yılında Erzurum Tıp Fakültesini bitirdi.1995 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve 2000 yılında aynı fakülteden Medikal Onkoloji dalında uzmanlığını aldı. 2006 yılında Doçentlik ünvanı aldı. Muayene Saatleri : 08.00 - 18.00 Dahili Tel: 4806 Kalp Damar Cerrahisi 1966 yılında Sivas-Divri€i’de do€du. 1991 yılında istanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu.1992-1998 tarihleri arasında Kofluyolu Kalp E€itim ve Arafltırma Hastanesinde ihtisasını yaptı. 1 yıl bu hastanede uzman doktor olarak çalıfltı. 2001-2011 yılları arasında Özel Avrupa fiafak hastanesinde ve 2011 y›l›nda Çamlıca Alman Hastanesinde görev yaptı. 2012 y›l›nda Avrasya Hospital’de göreve bafllam›flt›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1118 Doç. Dr. Cenk TATAROĞLU Kalp Damar Cerrahisi 1968 İstanbul doğumlu. Kadıköy Anadolu Lisesi ve Hacettepe Tıp Fakültesi (İngilizce Tıp) mezunu (1992). Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesinde Uzmanlık eğitimini aldı. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesinde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006 yılından beri özel sektörde çalışıyor. 11.10.2012 tarihinde Doçentlik Ünvanını aldı. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili:4007 Uz. Dr. Ali VARDAR Uz.Dr. Ayflegül NAVDAR Uz.Dr. Ebru ÖZTÜRK 1963 ‹zmir do€umlu. 1987 y›l›nda GATA T›p Fakültesi’nden mezun oldu. 1990 – 1994 aras› Gata Haydarpafla E€itim Hastanesi’nde ‹ç hastal›klar› ihtisas›n› yapt›. 1994–2007 y›llar› aras› Deniz Kuvvetlerinin çeflitli hastanelerinde klinik flefli€i yapt›. 2008 y›l›ndan itibaren Avrasya Hospital’da ‹ç hastal›klar› uzman› olarak çal›flmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1016 Rize do€umlu. 1996 y›l›nda ‹st. Ünv. Cerrahpafla T›p Fakültesinden mezun oldu. 1996- 2001 aras›nda Haseki E€itim ve Araflt›rma Hastanesinde ‹ç Hastal›klar› Uzmanl›k E€itimi ald›. Evli ve 2 çocuk annesi. 2001 yılından itibaren Avrasya Hospital’da görev yapmaktadır. 1997 Yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu, 2002 Yılından beri iç hastalıkları uzmanı olarak görev yapmaktadır. İyi derece de İngilizce biliyor. Birçok dergilerde yayınlanmış çalışmaları vardır. 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de İç Hastalıkları Uzmanı olarak görevini sürdürmektedir. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1111 - 1122 Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili:1129 Uz. Dr. Meral ÖZER Uz.Dr. Züleyha Ö.KADEHÇ‹ Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI Cildiye (Dermatoloji) Mardin do€umlu. 1985’de ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla Tıp Fakültesini bitirdi. Kofluyolu Kalp ve Arafltırma Hastanesinde Anesteziyoloji ve Reanimasyon ihtisasını tamamladı. 2012 Ocak ayından bu yana Avrasya Hospital’da görev yapıyor. 1974 Lüleburgaz’da do€du. Trakya Üniversitesi T›p Fakültesi mezunu ‹stanbul Üniversitesi Çapa T›p Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Ana Bilim Dal›nda ihtisas›n› tamamlad›. Avrasya Hospital’da Onkolog olarak çal›fl›yor. Evli ve iki çocuk sahibi. Görev Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 4105 Muayene Saatleri: 09:00 - 16:00 Dahili Tel: 3078 - 3079 1987 İstanbul Tıp Fakültesi mezunu olan Deniz YARDIMCI, Haseki Eğitim Araştırma Bölümünde Dermatolog İhtisasını tamamlayarak 1992 yılında Uzman Dermatolog ünvanını aldı, 3 yıllık mecburi hizmet görevini Niğde Devlet Hastanesinde sürdürdü. Haseki Eğitim Araştırma Hastanesinde 2011 yılına kadar çalıştı. 2011 yılından sonra istanbul 29 Mayıs Hastanesinde mesleğine devam etti, 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de görevini sürdürmektedir. Evli 2 çocuk annesidir. Görev Saati: 09:00 - 16:00 Dahili Tel: 1105 ‹ç Hastal›klar› Reanimasyon ve Anestezi Uz. Dr. fienay SILDIR Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon 1947 K›br›s’ta do€du. 1972’de ‹stanbul Çapa T›p Fakültesinden mezun oldu.1978 y›l›nda Okmeydan› Hastanesinde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve üç çocuk annesi. Ekim 2007 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’da FTR uzman› olarak çal›fl›yor. ‹ç Hastal›klar› Radyasyon Onkoloji Uz.Dr. Ifl›l SOYSAL Reanimasyon ve Anestezi ‹stanbul Do€umlu. 1992 Trakya Üniversitesi T›p Fakültesi’den mezun oldu. Avrasya Hospital’da çal›fl›yor. Evli ve bir çocuk babas›. Görev Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2065 Muayene Saatleri : 08.00 - 17.00 Dahili Tel: 1119-1138 Dt. Eylem USLU Diş Hekimi Ardahan do€umlu. 1998 y›l›nda Hacettepe Difl Hekimli€i Fakültesi mezunu. Halen Avrasya Hospital’da difl hekimi olarak görev yapmaktad›r. Muayene Saatleri: 10:00 - 18:00 Dahili Tel: 1010 - 1012 Uz. Dyt. Meryem AKBEN Uz. Dr. Emre GÜLER Reanimasyon ve Anestezi 1975 y›l›nda Tatvan’da do€du. 1998 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi ‹stanbul T›p Fakültesinden mezun oldu. Anesteziyoloji ve Reanimasyon ihtisas›n› Uluda€ Üniversitesi T›p Fakültesi’nde Ocak 2004’te tamamlad›. Avrasya Hospital’da Anestezi ve Reanimasyon uzman› olarak görev yapmaktad›r. Görev Saati: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1108 Uz. Dr. Ahmet ALTUN Radyoloji 1963 Elbistan Do€umlu. Çukurova Üniversitesi Mezunu. ‹htisas›n› Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Radyoloji Ana Bilim Dal›nda, Radyasyon Onkoloji Rotasyonunu ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde tamamlad›. Halen Avrasya Hospital’da Radyoloji Uzman› olarak görev yapmaktad›r. Görev Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2052 - 2046 Uz. Dr. Suzan UZAN Beslenme ve Diyet Biyokimya ve Klinik Biyokimya 1988 yılında ‹ngiltere’de do€du. Baflkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü mezunu. Yüksek lisans e€itimini ‹ngiltere’de Chester Üniversitesinde tamamladı. fiubat 2012 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’de Beslenme ve Diyet Uzmanı olarak çalıflmaktadır. 1968 y›l›nda Kocaeli’de do€du. 1991 y›l›nda ‹st. Üniv. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden T›p Doktoru olarak mezun oldu. 1998 y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde Biyokimya ve Klinik Biyokimya ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve bir çocuk annesi. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1126 ‹ç Hastal›klar› Görev Saatleri: 09:00 - 17:00 Dahili Tel: 2044 Uz.Dr.Hasan Murat DİKMEN Radyoloji Uzmanı 1964 yılında İstanbul’da doğdu. İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fak. bitirdikten sonra TUS sınavını kazanarak Önce Prof.Dr. Siyami Ersek ve Haydarpaşa Numune Hast.’de Radyoloji asistanı olarak çalıştı. Daha sonra tekrar TUS sınavına girdi ve Marmara Üniv. Radyodiagnostik Ana Bilim Dalın’nda ihtisas yaptı. İhtisas sonrası sırasıyla StarMar Görüntüleme Merkezi, Acıbadem İnternatinal Hospital, Memorial Hastanesi Şişli, Medikal Park Bahçelievler ve en son Özel Gaziosmanpaşa hastanelerinde 5 yıl Radyoloji uzmanı olarak görev yaptı. Ağustos 2012 tarihinde Avrasya Hospital da göreve başladı. Dahili Tel: 2071 Uz. Dr. Melek fiALCIO⁄LU Mikrobiyoloji 1960 y›l›nda Antalya’da do€du. 31.01.1984 tarihinde fakülteden mezun oldu. 1992 tarihinde uzmanl›k e€itimini tamamlad›. ‹stanbul Üniversitesi Çocuk Sa€l›€› Enstitüsü ve ‹stanbul T›p Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dal›’nda uzman olarak görev yapt›. May›s 2008’den itibaren hastanemizde görev yapmaktad›r. Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK Göğüs Hastalıkları Akciğer Kanserine me yöntemidir. Üç boyutlu değerlendirilerek, tümörün damarsal ve diğer yapılar ile ilişkisi gösterilir. Bilgisayarlı beyin tomografisi ise tümörün beyine yayılımının olup olmadığının değerlendirilmesini sağlar. Manyetik Rezonans Görüntüleme Bilgisayarlı tomografiye benzer ancak görüntülemede X ışını yerine manyetik alan kullanılır. Tümörün yerleşimi ile ilgili bazı özel bilgileri elde etmek için istenir. Pozitron Emisyon Tomografisi (PET, PET-BT) Vücut hücrelerinin şekeri kullanması esasına dayanır. Tüm vücutta radyoaktif şekeri tutan tümör hücrelerinin görüntülenmesini sağlar. Sintigrafik yöntemler En sık uygulanan tüm vücut kemik sintigrafisidir. Kanserin kemiklere yayılımı değerlendirilir. Balgam sitolojisi H astalığın belirtileri; genellikle erken dönemde ortaya çıkmaz. Bu nedenle, bir çok durumda kontrol amacıyla veya başka bir nedenle çekilen akciğer filmleri ile tanı konulur. Akciğer Kanserinin Belirtileri Nelerdir ? Akciğer kanserinin belirtileri; akciğer kanserinin kendisine, uzak organlara yayılımına veya kanser hücreleri tarafından salgılanan hormon benzeri bazı maddelere bağlı olabilir. Sık görülen belirtiler: • • • • • • • 24 Düzelmeyen öksürük. Balgamla karışık kanama. Açıklanamayan halsizlik. Nefes darlığı. Boyunda veya yüzde şişme. Tekrarlayan bronşit, zatüre atakları İştah veya kilo kaybı. • Ses kısıklığı. • Göğüs, sırt veya omuzda ısrarlı ağrı. AKCİĞER KANSERİNİN TANISI Hastanın doktoru tarafından belirtileri değerlendirilerek fizik muayenesi yapılır ve bir dizi inceleme yapılır. Bu incelemeler; tümörün varlığı, yerleşim yeri, komşu organlarla ilişkisi, yaygınlığı, tipi, operasyona uygunluğunu değerlendirmek için yapılır. Tanı için yapılacak bu incelemeler: Akciğer grafisi Akciğer kanseri tanısında en çok kullanılan aşamadır. X ışını kullanılır. Akciğerlerde tümör veya tümörün oluşturduğu anormal görünümleri ortaya çıkarır. Bilgisayarlı akciğer tomografisi Akciğerde kansere bağlı olabilecek belirtilerin ortaya çıkarılmasında akciğer grafisinden daha duyarlı bir görüntüle- Bronş salgılarının mikroskop altında değerlendirilerek, tümör hücrelerinin incelenmesidir. Biyopsi Mikroskop altında değerlendirmek üzere hastalıklı bölgeden örnek doku alınmasıdır. Biyopsi örneği, göğüs duvarından akciğerlere ulaşılarak, bronkoskop ile veya küçük cerrahi bir kesi ile elde edilebilir. Bronkoskopi Bronkoskop olarak adlandırılan bir cihaz aracılığıyla akciğerlerdeki hava yollarının gözlenmesi esasına dayanır. Bu işlem sırasında anormal görünüm veya tümör saptanırsa biyopsi alınır. Mediastinoskopi İki akciğer arasındaki mediasten olarak adlandırılan bölgenin gözlemlenerek, buradaki lenf bezlerinin alınmasıdır. Bu işlemde amaç kanser hücrelerinin mediasten lenf bezlerine yayılıp yayılmadığını değerlendirmektir. Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK Göğüs Hastalıkları Neden Olan Faktörler AKCİĞER KANSERİNİN TİPLERİ Akciğer kanserinin; küçük hücreli ve küçük hücreli dışı olmak üzere başlıca iki tipi vardır. Bu iki ana grup tüm akciğer kanserlerinin % 90’ını oluşturur.Küçük hücreli akciğer kanseri; Akciğer kanserlerinin %15-25’ini oluşturur. Oldukca hızlı büyür ve erken dönemde uzak metastaz (yayılım) yapabilir.Küçük hücreli dışı akciğer kanseri; Akciğer kanserinin %70-75’i bu gruba girmektedir. Başlıca üç alt grubu vardır: Epidermoid kanser Adenokanser Büyük hücreli kanser EVRELEME Hastalığın yaygınlığının, tedavi için uygun yöntemin belirlenmesi için yapılan değerlendirmedir. Bu değerlendirme sonucuna göre; cerrahi, radyoterapi, kemoterapi gibi tedavi yöntemlerinin seçimi hakkında karar verilir.Küçük hücreli akciğer kanserinde evreleme; sınırlı ve yaygın hastalık olarak yapılır. Küçük hücre dışı akciğer kanseri ise Evre I-IV arasında dört evrede değerlendirilir. Evre I, II ve III’ün A ve B olmak üzere ikişer alt grubu vardır. Evre IV hastalığın en ileri dönemini tanımlamaktadır. Tümörün göğüs kafesi dışındaki organlara yayılımı söz konusudur. TEDAVİ Evrelere göre tedavi yaklaşımları • Küçük hücreli akciğer kanseri Sınırlı hastalık: Kemoterapi ile birlikte radyoterapi (ışın tedavisi) uygun tedavi yaklaşımıdır. • Yaygın hastalık. Başlıca tedavi yöntemi; kemoterapidir. • Küçük hücreli dışı akciğer kanseri Evre I : Bu evrede tümör ve lenf bezlerinin cerrahi olarak çıkarılması uygun tedavi yaklaşımıdır. Evre II: Tümör ve lenf bezlerinin ameli- yat ile çıkarılmasının ardından gerekirse kemoterapi veya radyoterapidir . Evre IIIA: Bu evrede ameliyat, radyoterapi ve kemoterapi farklı sıralamalarla uygulanabilir. Evre IIIB : Radyoterapi ve kemoterapi uygun yaklaşımdır. Evre IV: Bu evrede kemoterapi veya destek tedavi uygulanabilir. Akciğer kanseri tedavisinde önerilen tüm tedavilerde amaç; hastalığın kontrol altında tutulması, yaşam süresinin uzatılması, yakınmaların ortadan kaldırılması ve daha kaliteli bir yaşam sağlanmasıdır. Cerrahi tedavi Genellikle sınırlı evredeki hastalığın (Evre I, II, kimi zaman evre III) tedavisinde uygulanır. Hastalığı bir akciğerin dışına yayılmamış, uygun hastada seçkin tedavi yöntemidir. Akciğer kanserli hastaların %10-35’inde cerrahi tedavi uygulanabilmektedir, ancak uygulanan cerrahi tedavi her zaman kesin tedavi anlamına gelmemektedir. Ameliyat öncesi hücre düzeyinde yayılmış tümör, ameliyat sonrası dönemde ortaya çıkabilmektedir.Küçük hücreli akciğer kanserinde cerrahi çok nadiren baş vurulan bir yöntemdir. Tümörün yerleşimine, hastanın solunum fonksiyonlarına göre farklı cerrahi yöntemler belirlenir. Bu yöntemler: Lobektomi: Akciğerin loblarından birinin çıkarılması Bilobektomi: Sağ akciğerin iki lobunun çıkarılması Uz.Dr. Banu ALTOPARLAK Gö€üs Hastal›klar› Erzurum’da do€du. 1997 y›l›nda Ankara Gazi Üniversitesi T›p Fakültesi’nden mezun oldu. Uzmanl›k e€itimini ‹stanbul Yedikule Gö€üs Hastalıkları ve Gö€üs Cerrahisi E€itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde tamamlad›. 2005 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de görev yapmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1015 - 1012 25 Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK Göğüs Hastalıkları Sınırlı rezeksiyon: Akciğerin bir lobunun bir parçasının çıkarılmasıdır Pnömonektomi: Bir akciğerin tamamının çıkarılmasıdır Akciğer cerrahisi genel anestezi gerektiren büyük bir cerrahi işlemdir. Göğüs kafesinin yanından bir kesi yapılır. Kaslar ve kaburgalar ayrılarak hastalıklı bölge değerlendirilir. Hastalığın durumuna göre yukarıdaki yöntemlerden biri seçilerek uygulanır. Ameliyat sonrası göğüs boşluğu içerisine bir tüp yerleştirilerek dikişlerle kapatılır. Bu tüp ile cerrahi sonrası kanama ve hava kaçağı takibi yapılır. Tüp genellikle bir gün sonra çıkarılır. Ameliyat sonrası oluşabilecek komplikasyonlar; Kanama, yara yerinde enfeksiyon, zatüre, solunum sıkıntısı, kansızlık, kalp atım düzensizliğidir. Bu komplikasyonlar yönünden hastanın daha yakından izlenebilmesi için hasta birkaç gün yoğun bakım ünitesinde, daha sonra da yaklaşık bir hafta normal hastane odasında takip edilir. Cerrahi sonrası hastalığın seyri, hastanın yaşı, genel durumu, hastalığın evresi, hastalığın seyri gibi pek çok faktöre bağlıdır. Cerrahi sonrası iyileşme; 4-12 hafta süre alır. Hastalığın bazı evrelerinde göğüs boşluğuna sıvı toplanabilir. Bu durum hem nefes almayı zorlaştırır hem de ışın tedavisi verilmesini engeller. Tedavisi için tüp torakostomi işlemi uygulanır. Göğüs yan duvarından 1 cm.lik delikten sıvı boşaltılır ve tekrar toplanmaması için ilaç verilir. Lokal anestezi ile yapılır. Hasta 1-2 gün hastanede yatar. 26 Kemoterapi (İlaç tedavisi) Kemoterapi vücuttaki tüm kanser hücrelerini yok etmek amacıyla özel ilaçlar kullanılarak yapılan bir tedavi şeklidir. Kemoterapi, yukarıda da belirtildiği gibi kanser tedavisinde tek başına, cerrahi tedavi veya radyoterapi ile birlikte uygulanabilir. Kemoterapi ilaçları hızla çoğalan kanser hücrelerine kan yoluyla ulaşarak etki eder. Kanser hücresinin bölünmesini ve yenilenmesini engelleyerek ölümüne neden olur. Kemoterapi, ağızdan hap olarak veya damardan infüzyon yoluyla uygulanır. Tedavi düzenli aralıklarla, genellikle 3-4 haftada bir verilir. Bu yaklaşımda amaç; hastanın tekrar güçlenmesine ve sağlıklı dokuların kendisini yenilemesine olanak sağlanmasıdır. Genellikle kemoterapide birkaç ilaç birlikte uygulanır. Bu yaklaşım tedavi etkinliğini arttırır. İlaç uygulanımı için genellikle hastaneye yatış gerekmez. Kemoterapi kanser hücrelerini etkilerken, kıl kökü, kemik iliği, mide barsak mukozası gibi vucutta hızlı çoğalan sağlıklı hücrelere de etki eder ve bu etkilere bağlı olarak kemoterapinin yan etkileri ortaya çıkar. Normal hücreler kendilerini yenilediklerinden yan etkiler genellikle geçici olmaktadır. Kemoterapiye bağlı sık görülen yan etkiler : Yorgunluk, Bulantı, Kusma, Saç dökülmesi, Ağız yaraları, İshal İlacın kemik iliği üzerine etkileri ile; kansızlık, lökopeni (vücudun savunma hücreleri olan lökositlerin sayısında azalma), trombositopeni (kanamayı durduran hücreler olan trombositlerin sayısında azalma) Ellerde ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma Kemoterapinin uygulandığı yerde deride kızarma Radyoterapi (Işın tedavisi) Hızlı bölünen kanser hücrelerinin yüksek enerjili X ışınları ile öldürülmesi esasına dayanır. Ağrısız bir yöntemdir. Bu tedavi uygulandığı bölgedeki tümör hücrelerini öldürmektedir. Tümör hücreleri bu tedaviye normal hücrelerden daha fazla duyarlıdır, bu nedenle daha fazla ölürler. Etkilenen bölgedeki normal hücreler hızla kendilerini yenilerler. Radyoterapi öncesinde tedavinin yapılacağı klinikte tedavi planlanır. Bu süre içerisinde tedavi masasında hareketsiz yatan hastanın tedavi alanı, deri üzerine çizilerek belirlenir. Tedavi odasında kalış süresi 10-30 dakikadır, tedavi 1-5 dakika sürer. Genellikle tedavi 2-6 hafta devam eder. Tedavi hastayı radyoaktif hale getirmez, çevredeki insanlara zarar vermez. Radyoterapi sonrası sık görülen yan etkiler: Halsizlik Tedavi bölgesindeki deride kaşınma, soyulma, kızarıklık, kıllarda dökülme İştahsızlık Öksürük, balgam çıkarma, boğaz ağrısı, yutmada güçlük (genellikle tedavinin 2-3. haftasından sonra) Uz. Dr. Banu ALTOPARLAK Göğüs Hastalıkları Gırtlak (Larenks) Kanserleri İ nsanları hayvanlardan ayıran en önemli özellikler konuşma ve düşünme yetenekleridir. Konuşma, larenks (gırtlak) tarafından oluşturulan bir dizi sü­reçle meydana getirilen ses sayesinde başarılmaktadır. Kişi de değişik nedenlerle oluşabilecek ses kısıklığı başta sesini profesyonel olarak kullananlarda olmak üzere herkesi derinden etkilemektedir. Sesin oluşumunda; akciğer, larenks (gırtlak ve üst solunum yolları ve sinüsler değişik görevler üstlenmektedir. Bunlar­ dan akciğer, larenkste yerleşen ses telleri­ nin titreşmesini sağlayan basınçlı havayı temin eder. Larenks ses tellerini barındıra­ rak sesin oluşumunda önemli bir görev üstlenmektedir. Üst solunum yolları ve si­ nüsler ise oluşan sesin şekillenmesini (re­ zonans) sağlar. Yukarıdaki bahsi geçen or­ ganların değişik rahatsızlıkları sesin karak­ terinin bozulmasına neden olur. Ses kısıklığı, özellikle sesini uzun süre kullanan meslek gruplarında (öğretmen, ses sanatçıları vs.), sigara, çay ve kahve gibi keyif vericileri bol miktarda kullananlarda daha sık olarak görülmektedir. Ses kısıklığına neden olan patolojilerin büyük çoğunluğu ses telleri üzerinde veya çevresinde yerleşir. Bu patolojiler içinde diğerle­rine göre daha az görülmesine karşın en ciddi olanı ses telinden kaynaklanan kötü huylu tümörlerdir. Bunun yanında ses tellerinin iyi huylu tümörleri (Nodul, Polip) Reinke ödemi kistler vs. yine ses kısıklılğı yapabilmektedir. Ses kısıklığı yapan diğer patalojiler ise enfeksiyonlar­ dır. Bunlardan özellikle kış aylarında toplum için büyük bir sağlık problemine ne­den olan üst solunum yollan enfeksiyonla­rı önemli yer tutar. Bir diğer ses kısıklığı nedeni ses tellerinin tek veya çift taraflı felçleridir. Bu duruma özellikle guatr operasyonları sırasında ses tellerini hareket ettiren sinirin kesilmesi sebep olmaktadır. Vücudun başka bölgelerinde yerleşen­ lere nazaran ses tellerinin kötü huylu tü­ mörleri çok erken dönemlerde ses kısıklığı yaparak erken teşhise olanak sağlamakta ve bu da hastalığın ilerlemeden tedavisine olanak sağlamaktadır. Bu nedenledir ki 10 günü aşan ses kısıklığı durumlarında mut­ laka kişinin kulak burun boğaz muayenesi olması gerekmektedir. Ses kısıklığı şikayetiyle başvuran has­ talarda özellikle yapılması gereken dikkatli bir şekilde hastanın sorgulanmasıdır. Bu esnada hekimde ses kısıklığının nedenine yönelik bir fikir doğacaktır. Takiben yapı­lan muayenede en önemli aşama, kötü huylu tümörlerinde mümkün olan en erken dönemde tümöral kitlenin cerrahi olarak temizlenmesidir. Ses tellerinin iyi huylu tümörlerinden nodüllerde özellikle ses tel­ lerinin endoskopik (kamera ve ekran yardımıyla) olarak görülmesidir. Bu sayede ses tellerinin görünüm ve hareketleri ayrıntılı olarak değerlendirilmektedir. Ses kısıklığına neden olan patalojiler’in sık olarak görülen üst solunum yollarının enfeksiyonlarının tedavisinde antibiyoterapi, sistemik dekonjestan, antiflamatuar ilaçlarla sıkça başvurulmaktadır. Özellikle bu dönemde kişinin sıvı tüketimi­ ni artırması tedaviye yardımcı olması bakımından çok önemlidir. Ses kısıklığının ilerlememiş vakaİarda konuşma terapisiyle fayda görmektedir. Ancak poliplerde, kistlerde, reinke ödeminde cerrahi olarak kitlelerin çıkarılması gerekmektedir. Sonuç olarak, pek çok değişik nedenle meydana gelen ses kısıklığının tedavisinde en önemli nok­ ta erken teşhistir. Erken dönem’de tespit edildiğinde, sınırlı cer­rahi rezeksiyonla kolaylıkla tedavisi mümkün olan ses tel­ lerinin kötü huylu tümörleri teşhiste gecikildiğinde hayati teh­ like yaratan sağlık problemi haline gelmektedir. Sağlıklı günlerde buluşmak dileğiyle. Op. Dr. Ferhat O⁄UZ K.B.B. Mersin’de do€du. ‹lkokul-Lise ö€renimini Mersin’de tamamlad›. 1988 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesine girdi. 1996-1999 yılları arasında aynı fakültede uzmanlık eğitimini tamamladı. 1999 yılında Avrasya Hospital’de göreve başladı. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1009 - 1012 27 Op. Dr. Nurcan DALAN Kadın Hastalıkları ve Doğum Rahim Ağzı Kanseri (Cerviks ca) R ahim ağzı kanserinin en güzel yanı erken tanısı olabilen, yeni çıkan aşılarla da gelecekte tamamen ortadan kalkabilecek bir kanser olmasıdır. En kötü yanı ise genç kadınlarda görülmesi ve rutin kontroller yapılmadığında erken tanı konulamadığında çok hızlı ilerlemesi ve genç ölümlere neden olmasıdır. Dünyada kadınlarda rahim ağzı kanserinden ölüm nedenleri arasında 2. sırada Türkiye de ise 9. sırada yer almaktadır. Dünyanın birçok bölgesinde en yaygın görülen jinekolojik kanserdir. Türkiye’de 1 yılda 1364 yeni rahim ağzı kanseri olgusu beklenmektedir ve bunlarında yaklaşık 720 si ölümle sonlanacaktır, Türkiye de görülme sıklığı 4.5/100000 dir. Rahim Ağzı Kanserinin Risk Faktörleri , • Human papilloma virus (HPV) enfeksiyonu • Erken yaşta cinsel ilişki • Sigara • Multiple seks partneri • İmmunsupresyon • Çok fazla doğum • Beslenme bozukluğu • Uzun süreli doğum kontrol hapı kullanımı • Genetik yatkınlık Rahim ağzı kanserinden korunma %100 e yakın mümkündür, yaşam tarzı, monogam (tek eşli) yaşam, en önemlisi rahim ağzı kanseri aşısı (HPV aşısı) yaptırmak. HPV aşısı tercihen cinsel aktivite başlamadan 9 – 26 yaş arası bayanlara rutin yapılmalıdır. olsa dahi takipte olan hastalarda kanser olma riski 1/500, tüm lezyonu olan hastalarda (yüksek dereceli lezyon olanlarda dahil) tedavi sonrası kanser riski 1/250, yüksek dereceli lezyonu olup 20 yıl boyunca tedavi almamış hastalarınsa 1/3 ü kansere yakalanır. Rahim ağzı kanserini tanısını koymak ancak düzenli kontrollerini yaptıran kadınlarda mümkündür. Muayene sırasında rahim ağzını gözle görmek ve akıntı (pap smear ) testi işimizi çok kolaylaştırıyor. Aşı yaptırmak kesinlikle pap smear testi yaptırmayı bırakmak anlamına gelmiyor. Rutin kontroller kesinlikle devam etmelidir. Rahim ağzı kanseri gelişimi; HPV virusu alındıktan sonra 2-3 yıl içinde %60 ı geriler, kalan %40 LSIL ( düşük dereceli lezyon)’a neden olur. Bu kadınların %15 i 3-4 yıl içinde HSIL (yüksek riskli lezyon)’a ilerler. Özellikle tip 16 ve 18 ile enfekte olan hastalarda risk fazladır, ancak bu hastaların da hepsi kanser olmaz, 10 yıl içinde %12 si invaziv kansere ilerler. Cinsel aktif kadınların her yıl jinekolojik muayenelerinin yapılması şarttır, pap smear 2 kez üst üste iyi çıkarsa 2-5 yıla örneklemeler açılabilir, 65 yaşına kadar da kontrollerde sorun çıkmaz ise pap smear kontrolleri kesilir. Pap smearda bir sorun çıkarsa smear tekrarı veya kolposkopi denen rahim ağzına mikroskop a benzer aletlerle bakılır, bazı kimyasal maddelerde uygulanıp gerekli yerlerden biopsi yapılır. Sonuca göre ya takibe alınır veya rahim ağzı koni gibi çıkarılır, erken evre rahim ağzı kanserlerinde bu tedavi yeterlidir. Özellikle hastanın çocuk isteği var ise bu yöntem tercih edilir, çocuk istemiyorsa basit histerektomi (rahimi almak) yeterlidir. Ancak lenfovasküler invazyonda varsa lenf nodlarını da çıkartmak gerekir. Daha ileri evrelerde ise cerrahinin radyoterapiye üstünlüğü olmadığından hastaya radyoterapi önerilir. Ancak seksüel aktif hastalara cerrahi tedavi uygulanır. Hastanın sağ kalım şansı yaşına, ırkına, sosyoekonomik durumuna, birlikte başka bir hastalığı olup olmamasına, tümörün büyüklüğüne ve yayılımına bağlıdır. Tedavi sonrası tümör tekrarlarının %74 ü ilk 2 yıl içinde olur. Bu yüzden hastaları 2-4 ayda bir kontrol etmek gerekir. Bu hastaların %50-60 ı üreterlere olan baskı ve tıkanıklığa bağlı üremiden, %40 ı enfeksiyondan kalanı da durdurulamayan kanamadan kaybedilirler. Günümüz koşullarında yaşam tarzının değişmesine bağlı olarak bir kadının yaşam boyu rahim ağzı kanserine yakalanma riski 1/100 iken, tedavisiz HPV enfeksiyonu olanların 5-10/100 ü , LSIL Op. Dr. Nurcan DALAN Kad›n Hastalıkları ve Do€um 1967’de Tekirda€’da do€du. ‹lk ve orta e€itimini Tekirda€ fiarköy’de tamamlad›. Lise e€itimini Kandilli K›z Lisesinde, T›p e€itimini de Uluda€ Ün. T›p Fakültesi’nde tamamlad›. Uzmanl›k e€itimini Osmangazi Üniversitesi’nde tamamlad›. Lüleburgaz SSK ve K›rklareli SSK Hast. 7 y›l görev yapt› Halen Avrasya Hospital’da Kad›n Hast. ve Do€um Uzman› olarak görev yapmakta ... Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1128 - 1136 28 Op. Dr. Nurcan DALAN Kadın Hastalıkları ve Doğum 29 Op. Dr. Özgür ODABAŞ Genel Cerrahi Pankreas P ankreas bezi yaklaşık 15 cm uzunluğunda, mide, oniki parmak barsağı ve kalın barsak, karaciğer ve dalakla çevrelenmiş bir organdır. Pankreas bezi üç kısımdan oluşmuştur. Geniş olan ucu “baş”, orta kısmı “gövde” ve dar ucu ise “kuyruk” olarak adlandırılır. Baş kısmı oniki parmak barsağı, kuyruk kısmı ise dalak ile komşudur. Pankreas bezinin iki ana görevi bulunmaktadır. Birincisi, yağ ve proteinlerin sindirilmesine yardımcı olan enzimlerin üretilmesidir. İkinci görevi ise, insülin ve diğer birçok hormonu salgılamaktır. İnsülin vücudun kan şekerini (glükoz) kontrol eder. Pankreas kanserleri organın her bölgesinden gelişmekle birlikte en sıklıkla baş bölgesinden kaynaklanmaktadır. Amerikada görülme sıklığı yılda 9/100,000 olup tüm kanserler arasında 11. sıradadır. 30 Risk faktörleri nelerdir? Erkeklerde ve 65 yaş ve üzeri kişilerde daha sık görülen pankreas kanserinde alkol, sigara kullanımı, şeker hastalığı bazı çevresel ve mesleki durumlar, yağlı ve şekerli gıdalardan zengin beslenme, kronik pankreas hastalıkları gibi faktörler suçlanmış olmakla birlikte pankreas kanserine yol açan nedenler kesin olarak açıklanamamıştır. Belirtileri nelerdir? Pankreas kanseri sinsi ilerleyen bir hastalıktır, erken dönemde bariz belirtiler vermez. Pankreas’ın baş bölümü kanserlerinde oniki parmak barsağı ve ana safra kanalı komşuluğundan ve safra akışını engellemesinden dolayı sarılık en sık ve en erken ortaya çıkan belirtidir. Başlangıçta gözlerde ortaya çıkar, daha sonra deride sararma olur, idrar rengi koyulaşır (çay rengi), bunu açık renkli dışkılama takip eder ve nihayet ‘camcı macunu’ olarak tanımlan dışkının açık renk alması ile sonuçlanır. Ağrı, önceleri müphem karın ağrısı olarak tanımlanan, hafif bir rahatsızlık hissi şeklindeyken, ileri dönemde sırta vuran karın ağrısı şeklini alır. Ağrı bazen kuşak tarzında beli sarabilir. Şişkinlik ve hazımsızlık belirtileri ile sıklıkla birliktedir. İştahsızlık ve kilo kaybı, şişkinlik, hazımsızlık, ağrı ve iştah kaybı ile birlikte yetersiz gıda alımı sonucunda hasta kilo verir. Aniden ortaya çıkan diyabet ya da diyabetik hastalarda kan şeker kontrolünde gözlenen ani değişiklik, genellikle aile öyküsü olmadan gelişen şeker hastalığı pankreas kanserinin erken belirtisi olabilir. Tanı nasıl koyulmaktadır? Hastalık sinsi belirtilerle ortaya çıktığı için tanı zor olabilir. Erken dönemde yakalanan hastalarda, en sıklıkla hekime başvuru anında, bu hastalıktan hekimin şüphe etmesi ve buna yönelik Op. Dr. Özgür ODABAŞ Genel Cerrahi Kanseri araştırmalar yapması önemlidir. Laboratuar tetkikleri: Tek başına hiçbir kan testi pankreas kanseri tanısı koymaya yeterli değildir. Serum bilurubinleri, alkalen fosfataz, karaciğer transaminazları ile CEA, Ca 19-9 ve Ca 125 gibi tümör belirteçleri yükselmiştir. Ultrasonografi (US): Pankreasta solid yada kistik kitle varlığını, kitlenin boyutu, kitlenin diğer çevre yapılarla olan ilişkisi ve damarsal yapılara olan yakınlığı hakkında bilgi verir. Bilgisayarlı tomografi (BT): Yaklaşık %95 ve üzerinde tanı koydurucu özelliği vardır. Bu tarama kanserin ne derece yayıldığını gösterebilmektedir. BT taraması tümörün cerrahi müdahaleyle çıkarılıp çıkarılamayacağını belirlemede kullanılan en önemli tetkiktir. MR: MR görüntüleme aynı şekilde tümörün ayırıcı tanısında önemlidir. Tomografi ve MR gerektiğinde birlikte kullanılarak hastaya verilecek ameliyat kararı için doğru sonuçlara ulaşılmasını sağlarlar. Tümörün evrelendirilmesinin doğru yapılmasını sağlarlar. ERCP (Endoskopik Retrograd Kolanjiopankreatografi) : Bu test sırasında özel bir endoskop (Duodenoskop) boğazdan geçirilerek mideye ve ince bağırsağa gönderilir. Hekim endoskop aracılığıyla bölgeyi görür, safra kanalına ve pankreas kanalına boya enjekte edebilir. Bu test, söz konusu kanallarda tümörden kaynaklanan bir basıyla oluşan daralmaları gösterebilir. Tanı için doku ve sıvı örnekleri alınabilir. Eğer tümör safra akışını engelleyecek şekilde bir tıkanıklık yapmışsa (sarılık olmuşsa) stent adı verilen küçük bir tüp sarılığın giderilmesi için safra kanalınıza yerleştirilebilir. PET (pozitron emisyon tomografisi) taraması: Normal hücreleri hızlı bölünen kanser hücrelerinden ayırabilen bir teknolojidir. Vücutta tümör yayılımının (metastaz) araştırılmasında kullanılmaktadır. Yapılan fizik muayene, laboratuar ve radyolojik incelemelerin sonunda, pankreas tümörünün hangi evrede olduğu, komşu organlarla ilişkisinin ne durumda olduğu ve özellikle komşu damarlara yayılımının olup olmadığı ortaya konur. İleri evredeki tümörlerde cerrahi uygulanmaz. Bunlara hastanın ömrünü bir süre daha uzatabilmek için bazı tedaviler verilir. Bu hastalara uygulanacak kemoterapi ile birlikte, mevcut sarılığının düzeltilmesi, beslenme desteğinin sağlanması, ağrının azaltılması ve diğer yaşam konforunun düzeltilmesi amaçlarıyla bazı girişimler uygulanmaktadır. (ERCP ile stent takılması, PTK ile safranın dışa akıtılması, ağrı kateterleri) Kemoterapi: Bu tedavide kanser hücrelerinin öldürülmesi için çeşitli ilaçlar kullanılır. İlaçlar genellikle damar yplundan uygulanır. Tümör hücrelerini radyasyon tedavisine karşı daha duyarlı hale getirmek için radyasyon terapisi kemoterapiyle birlikte verilebilir. Radyasyon tedavisi (ışın tedavisi): Bu yaklaşımda kanser hücrelerini öldürmek ve tümörlerin büyümesini engellemek için X ışınları ya da diğer yüksek enerjili ışınlar kullanılır. Cerrahi tedavi Pankreas tümörlerinde cerrahi tedavi uygulanarak pankreasın bir bölümü çıkarılabilir. Tümörün cerrahi olarak çıkartılması bu hastalar için tek kür şansını oluşturmaktadır. Tümör pankreasın kuyruk bölümünde ise cerrahi girişim nispeten daha kolaydır. Pankreas başı tümörlerinde hastalık sarılık ile erken bulgu verdiğinden genellikle ameliyat şansı olmaktadır. Bu hastalarda pankreas başının yanı sıra safra kesesi, oniki parmak barsağının tamamı ve midenin bir bölümü ve çevre lenf bezlerinin bir bütün halinde çıkarılması gerektiğinden tedavi daha karmaşıktır. Daha sonra, sindirim kanalının bütünlüğünü korumak için sağlam kalan safra yolları ile pankreas yollarının sindirim kanalına boşalmasını sağlamak gerekir. (Whipple ameliyatı). Pankreasın gövdesini tutan kanserler çok geç dönemde geldiklerinden, hastalık çevre dokulara ve hayati organlara sıçramakta ve hastaların çoğu cerrahi tedavi şansını kaybetmektedir. Sinsi ilerleme gösteren pankreas kanserinden korunmak için alkolden uzak durulması, az yağlı diyetle beslenilmesi ve düzenli egzersiz yapılması önemlidir. Op.Dr. Özgür ODABAfi Genel Cerrahi 1971 y›l›nda Trabzon’da do€du. 1989 y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi ‹ngilizce program›n› kazand›. 1995 y›l›nda Haseki Hastanesi’nde Genel Cerrahi ‹htisas›na bafllad›. Mart 2000’de Cerrahi Uzman› oldu. fiu an Avrasya Hospital’da Endoskopi ERCP ve Genel Cerrahi ünitesinde görev yapmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 2051 - 2053 31 Uz. Dr. Ali VARDAR İç Hastalıkları Kanserin Tanımı, Belirtileri ve Çeşitleri değişiklikleri, kapanmayan yaralar, herhangi bir yerde kanama, kanser belirtisi olabilir. En sık görülen kanserler hangileridir ? En sık görülen kanserler erkeklerde akciğer, prostat ve kalın barsak kanseri. Kadınlarda meme, rahim ağzı, akciğer ve kalın barsak kanseridir. Kansere Yol Açan Etkenler 1.Yaş – Kanserler orta ve ileri yaşlarda daha sık görülür. 2.Beslenme Bozuklukları – Hayvansal yağlardan zengin, et içeriği fazla, kolesterol ve kaloriden zengin diyetlerle beslenme. Kansere yol açan başlıca etkendir. Şöyle sıralayabiliriz : Kanser nedir? Latince’ de yengeç anlamına gelen kanser çağımızın en korkulan hastalıklarından biridir. Toplumda her beş kişiden biri yaşantısının bir döneminde kanser ile karşılaşmaktadır. Tüm yeni tedavi yaklaşımlarına karşın halen kanserden ölümler gelişmiş toplumlarda ikinci sırada yer almaktadır. Kanser vücudun belli bir bölgesindeki hücrelerin kontrölsüz olarak çoğalıp, o bölgenin de dışına yayılmasından ileri gelen hastalıkların genel adıdır. Kanser kelimesi belli bir hastalığı değil, aşırı hücre çoğalmaları ve doku büyümeleri şeklinde kendini belli eden çeşitli bozuklukları anlatır. Hücreler doğar, gelişir ve ölürler. Bu olay genetik bir kontrol altındadır. Bu kontrolün, kalk32 ması ile dengenin bozulması sonucu, ya çok sayıda oluşmaları ya da oluşan hücrelerin ölmemeleri sonucu çoğalan hücreler tümör dokusunu oluşturur. Hücrelerdeki bu olayların gelişmesine neden alan bir çok kanser yapıcı (kanserojen) madde vardır. Kanserin belirtileri nelerdir? Kanser belirtileri ortaya çıktıktan sonra artık hastalığın ilerlediği anlaşılır. Amaç, bu belirtiler ortaya çıkmadan hastalığın çok erken dönemde yakalanmasıdır. Kanserin oluştuğu yere göre belirtileri vardır. Vücudun herhangi bir yerinde ele bir kitlenin gelmesi, ses kısıklığı, inatçı öksürük, dışkılama düzeninde değişiklik, derideki benlerin şekil, büyüklük ve renk • Katkı maddeleri: Bazı katkı maddeleri kansere zemin hazırlar. Bu nedenle, güvenilmeyen katı yağlar, limonatalar ve çikolatalar pek yenmemelidir. Tatlandırıcılar(sakkarin) : Tatlandırıcı olarak kullanılan sakkarin, bir gıda maddesi değildir ve böbreklere zarar verdiği gibi, mesane kanserine de neden olmaktadır. • Küfler : Kuruyemişler üzerinde üreyen küfler, “aflatoksin” denilen kanser yapıcı maddeyi meydana getirirler. • Kahve : Kahve içenlerde, içmeyenlere göre 2-3 misli fazla mesane ve pankreas kanseri ortaya çıkmaktadır. • Alkol • Yiyecekler ve hazırlanış şekli : - Fazla et yiyenlerde kalın bağırsak kanseri sık görülür. - Proteinli gıdalar, 100 C üzerinde pişirildiklerinde kanser yapan maddeler oluşur. - Aşırı ısıtılan yağlarda kızartılan yiyecekler kanser yapıcı olurlar. - Kullanılmış yağları tekrar kullanmak ta sakıncalıdır. - Hormonlu maddelerin kansere yol açtığı gözlenmiştir. • Dengesiz beslenme : Önemli bir yer tutmaktadır. • Aşırı ilaç kullanma • Gıdalardaki selüloz Ruhsal bozukluklar : Sinir bozuklukları, Uz. Dr. Ali VARDAR İç Hastalıkları üzüntüler, depresyon, sıkıntı vücudu zayıf düşürür ve kişinin kansere yakalanmasını kolaylaştırır. 3. Şişmanlık ve bedensel hareketsizlik – Açık bir ilişki kurulmuş olmamasına karşılık araştırmalar şişmanlığın bazı tip kanserlere zemin hazırladığını göstermektedir. 4. Sigara – Sigara akciğer kanseri riskini belirgin ölçüde arttırmaktadır. Sigara ve diğer tütün ürünleri bundan başka ağız, gırtlak, yemek borusu, mide, mesane kanserlerinde önemli rol oynar. 5. Kimyasal maddeler – İş yerlerinde metal tozları ve kimyasal maddelerle karşılaşma kanser riskini arttırır. Asbest, rodon, vinil, benzen iyi bilinen kanserojenlerdir. Defalarca röntgeni çekilmiş organlarda kanser sık görülür. Bu nedenle gereksiz ve sık röntgen çekilmesi doğru değildir. 6. Yüksek dozda radyasyona maruz kalmak - Bilgisayar monitörü ve televizyondan en az 70 cm. Uzaklıkta durmalıyız. Cep telefonları ile çok uzun konuşmalar yapmamalı, mümkünse kulaklık kullanmalıyız. 7. Aşırı güneş ışığı – Güneşteki ultraviole ışınları direkt olarak melanoma ve diğer deri kanserleri oluşumu ile ilişkilidir. Güneşten gelen kozmik ışınlar, toprağa karışır ve yok olurlar. Ancak, beton ve taş yığınları bu ışınları geçirmezler. Dolayısıyla şehirlerde kanser riski fazladır. 8. Bazı virüsler – Hepatit B ve C virüsü gibi virüsler artmış kanser riski oluşturmaktadırlar. 9. Vücudun bağışıklık sistemini bozan hastalıklar – AIDS gibi vücut bağışıklığı bozulan hastalarda kanser daha kolay oluşmaktadır. Çoğu AIDS virüsü taşıyan hasta bu tür komplikasyonlar nedeniyle ölmektedir. Yapılan incelemelerde kanserin, kalıtsal olduğu saptanmıştır. Kanserlerin yaklaşık yüzde 20’si kalıtsaldır. Yani kanserden sorumlu olan anormal bir gen ana-babadan çocuklarına geçmektedir. Ancak, kalıtsal olarak geçen, kanserin kendisi olmayıp, bazı organların zayıf ve kansere dayanıksız doğması ve gelişmesidir. Bu durum kansere neden olan geni taşıyan her bireyde otomatik olarak kanser oluşacağı anlamına gelmez. Eğer ailevi kanser riskinden korkuluyor ise bu konuda doktora başvurarak aile bireylerinin riskleri açısından genetik konsültasyon ve testler uygulanmalıdır. Ailevi yüksek kişilere düzenli kanser taramaları önerilmekte ve erken tanı ve tedavi şansı arttırılmaktadır. Dengesiz beslenme % 35 Sigara % 30 Enfeksiyon hastalıkları % 10 Mesleki nedenler %4 Alkol %3 Çalışma yerinin tozlu ve pis olması % 2 Gıdalara konan katkı maddeleri %1 Kanserden Korunma Yolları 1- Doğru beslenin: Yanlış beslenme bütün kanserlerin yüzde 35’inden sorumludur. İdeal diyet; sebze, meyve, tahıl ve düşük yağlı yiyeceklerle gerçekleştirilir. Bebek emzirmek, genç yaşlardan itibaren egzersiz yapmak ve bazı vitaminler meme kanserinden korunmada faydalıdır. Yüksek yağlı diyetler meme, rahim ve prostat kanseri ile bağlantılı olabilir. Sürekli kırmızı et yiyen kişilerin kanser olma riski, ayda bir kez kırmızı et yiyenlere göre 2.5 kat fazladır. Bu nedenle kırmızı et yerine balık, tavuk, hindi etinin tercih edin. 2- Tuzdan kaçının: Tuz kendisi kanser yapmasa da, mide yüzeyinin yapısını bozarak kanserojen maddelere ortam hazırlar. Tuzun bolca kullanıldığı turşulardaki nitrozamin denilen maddeler kanser oluşumunda etkilidir. Yapılan araştırmalar, dondurarak saklama yönteminin tercih edildiği ülkelerde mide kanseri görülme sıklığının yüzde 64 azaldığını gösteriyor. 3- Fast food’a son: Aşırı karbonhidratlı ve yüksek ısıda pişirilen bisküviler bile kanser açısından çok tehlikeli. Patates kızartmaları, tuzlu krakerler, katkılı konserveler, yağlı ve pişmiş et içerikli fast food’lar da tehlike sinyali veren yiyecekler. 4- Sebzeleri iyi yıkayın: Dünyada kanserin artma nedenlerinin başında tarım ilaçlarının bilinçsiz kullanımı geliyor. Bu ilaçlar sebze ve meyveleri yıkamakla da çıkmaz. Kabuklarını ayıklasanız da yiyeceklerin çekirdeklerine kadar girer. Bu da kansere karşı hem kendiniz, hem de çocuklarınız için büyük bir tehlike oluşturur. 5- Kızartmaları unutun: Kızartma yağlarını kesinlikle tekrar kullanmayın. Yağlardan aldığınız kalori günlük kalori alımının yüzde 30’unu geçmesin. Sofranızda lifli gıdalara ağırlık verin, rafine gıdalardan olabildiğince kaçının. 6- Alkole bağlanmayın: Kronik alkol bağımlılığı, başta karaciğer kanseri olmak üzere, özellikle alkol sigarayla birlikte tüketildiğinde ağız, boğaz, yemek borusu, gırtlak ve mide kanserine neden olabilir. Bu yüzden alkolden uzak durun. Minimum tüketmeye çalışın. 7- Güneşten korunun: Güneş ve solaryum deride erken yaşlanma ve hasar oluşturarak cilt kanserine neden olabilir. Cilt kanserinden korunmak için güneşten koruyucu krem kullanmak ve güneş ışınlarının tehlikeli olduğu saatlerde güneşe çıkmamak gerekir. Cildinizdeki benlere de dikkat edin. Benlerinizde herhangi bir büyüme, kabarıklık veya renklerinde koyulaşma fark ettiğinizde doktora başvurun. 8- Pillere dikkat: Kanserin ortaya çıkmasının önemli bir nedeni de çevre kirliliğidir. İnsanoğlu toprağı kazıp pek çok madeni yeryüzüne çıkarmakta, ne var ki aslında yeryüzünde bulunmaması gereken bu madenlerin atıklarını zararsızlaştırmada aynı duyarlılığı göstermemektedir. Her gün kullanılıp çöpe atılan piller bunun en basit örneğidir. Stratosferik ozonun azalması ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerini artırmıştır ve bu cilt kanserine neden olur. 9- Sigarasız bir yaşam: Sigara içmeyin. Kapalı, sigara içilen ortamlardan uzak durun. 10-Şişmanlamayın: Fiziksel aktivitenin azalması ve şişmanlık, kanser türlerinde artışa neden olur. Bilimsel çalışmalar meme, rahim, bağırsak, yemek borusu ve böbrek kanserlerinde şişmanlığın bir risk faktörü olduğunu kanıtladı. Şişmanlığın engellenmesi ve fiziksel aktivitenin arttırılması kanserin engellenmesinde son derece önemli bir araçtır. Haftada en az 3-4 kez spor yapın. İdeal kilonuzda kalmaya çalışın. 11- Düzenli kontrol ve tedavi : Kanserden korunabilmek için, şüpheli durumlarda hiç çekinmeden doktora muayene olmak ve sağlıklı bir hayat sürdürmek gereklidir. Kanser ne kadar erken teşhis edilirse, kurtulma şansı da o kadar artar. Uz. Dr. Ali VARDAR ‹ç Hastal›klar› 1963 ‹zmir do€umlu. 1987 y›l›nda GATA T›p Fakültesi’nden mezun oldu. 1990 – 1994 aras› Gata Haydarpafla E€itim Hastanesi’nde ‹ç hastal›klar› ihtisas›n› yapt›. 1994–2007 y›llar› aras› Deniz Kuvvetlerinin çeflitli hastanelerinde klinik flefli€i yapt›. 2008 y›l›ndan itibaren Avrasya Hospital’da ‹ç hastal›klar› uzman› olarak çal›flmaktad›r. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1016 33 Uz. Dr. Suzan UZAN Biyokimya ve Klinik Biyokimya Tümör Markerleri (Belirteçleri) Herhangi bir tümör markeri birden fazla kanser tipinde yüksek bulunabilirken baz› kanserli kiflilerde de tersine yükselmeyebilir. veya özgül de€illerdir. Tek bafl›na kanser tan›s› konmas› için genellikle yeterli de€ildir. Tümör belirteçlerinin yan›nda ek testlerde yapmak gerekir. Tümör Makrerleri S›n›fland›r›lmas› (Erkeklerde Prostat Kanserinde PSA; Kad›nlarda Over Kanserinde CA 125 erken tarama testi olarak kullan›lmaktad›r.) 2- Tan›da histopatolojinin do€rulanmas›nda ve evrelemede yard›mc› olur. 3- Tedaviye ilaç cevab›n›n saptanmas›nda yol göstericidir. 4-Tedavi seçimi (Tedavi protokolleri) ve prognozun belirlenmesinde kullan›l›r. 5-Hastal›k nüksü yada progresyonu için takip amaçl› kullan›l›r. Tümör Antijenleri: CEA,AFP, PSA, CA19-9, CA 125-, CA72-4 , CA 15-3... Tümör Belirteçleri Ne Zaman Ölçülmelidir? Hormanlar : HCG, ADH, ACTH, KALS‹TON‹N, PARATHORMON… Her hangi bir kanser flüphesi olan vakada bafllang›çta, kanser teflhisi konulduktan sonra, tedavi s›ras›nda ve tedaviden bir süre sonra tedaviyi takip aç›s›ndan seri flekilde tümör belirteç düzeyleri ölçülmelidir. S›k kullan›lan baz› tümör markerleri flunlard›r; CEA,AFP, PSA, CA19-9, CA 125, CA72-4, CA 15-3 vb. Enzimler : AS‹TFOSFATAZ, NSE, LDH, PSA… Di€erleri : CErb B2, ER, PR, CD20, B2 M‹KROGLOB‹L‹N, P 53, T‹ROGLOBUL‹. T ümör markerleri, kanserin ve olas› organ tutulumunun saptanmas›, tedavi öncesi tümör yükünün ve tedaviye yan›t›n›n gözlenmesi için vücut s›v›lar› ya da dokularda, biyokimyasalimmünokimyasal metotlarla kantitatif olarak gösterilen maddelerdir. Tümör markerleri, tümör hücreleri taraf›ndan yap›l›p sal›n›r, bazen tümörün kendisi taraf›ndan de€il tümöre bir cevap olarak dokular taraf›ndan da salg›lan›r. Tümör markerleri ; kanda, idrarda ,tümör dokular›nda ve di€er dokularda saptanabilir. Farkl› tümörlerde farkl› tipte tümör markerleri tespit edilebilir. Her hangi bir tümör markeri birden fazla kanser tipinde de€iflik oranlarda yüksek bulunabilir. Tümör belirteçleri kanserli kiflilerde her zaman yükselmeyebilir. Özellikle erken dönemlerde yükselmezler. Baz› tümör belirteçleri kanser d›fl›ndaki hastalarda da yükselebilmektedir. K›saca tümör belirteçleri kanser teflhisi için hassas 34 ‹deal Bir Tümör Belirtecinin Özellikleri; 1-Yaln›z tümör taraf›ndan salg›lanmal› ve vücut s›v›lar›nda kolayl›kla sapta- nabilmelidir. 2- Tümörün büyümesini erken evrede saptayabilmeli ve benign (iyi huylu) patolojilerle kar›flmas›n› önleyecek sensitivite ve spesifiteye sahip olmal›, 3- Tümör belirtecinin düzeyi radyoterapi, kemoterapi ve cerrahi tedavi sonras›nda hastal›€›n verdi€i cevapla korelasyon göstermelidir. 4- Erken evrede olup nüks aç›s›ndan riskli hastalar› belirleyebilmelidir. 5- Tüm bunlar›n yap›labilmesi için mali yetin ve tekni€inin ucuz ve kolay olmas› gereklidir. Tümör Belirteçlerinin Kullan›m Alanlar›; 1-Yüksek riskli gruplarda ve tüm populasyonda tarama testi olarak kullan›l›r. Uz. Dr. Suzan UZAN Biyokimya ve Klinik Biyokimya 1968 y›l›nda Kocaeli’de do€du. 1991 y›l›nda ‹st. Üniv. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden T›p Doktoru olarak mezun oldu. 1998 y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde Biyokimya ve Klinik Biyokimya ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve bir çocuk annesi. Görev Saatleri: 09:00 - 17:00 Dahili Tel: 2044 Uz. Dr. Ebru ÖZTÜRK İç Hastalıkları Onkolojik Hastalarda Sindirim Sistemi Sorunları O nkolojik hastada, kemoterapi, radyoterapi ve biyolojik ajanlar yemek borusu, mide, ince barsak, kalın barsak, karaciğer ve pankreas gibi organlarla ilgili yan etkiler ortaya çıkarırlar. Bu etkiler bazen hemen tedavi sırasında (akut), bazen de uzun süre sonra (kronik) görülebilir. Onkolojik hastalarda hem hastalık bulgusu olarak, hem de tedavide karşılaşılan sorunlar açısından dönem dönem ishal, dönem dönem kabızlık şeklinde barsak bozukluklarına rastlanabilmektedir. Tabi ki tutulan organa göre şikayetin süresi ve ağırlığı da değişkenlik gösterir. Kanserli hastada uygulanan kemoterapide, ilaçların direk organı etkilemesi ile ya da bağışıklık sistemini baskılamalarından kaynaklanan enfeksiyonlara (mantar, viral, bakteriyel enfeksiyonlar) bağlı olarak şikayetler ortaya çıkar. Tutulan bölgeye göre, örneğin yemek borusuyla ilgili bir şikayet mevcutsa, endoskopiyle biyopsi yapılarak etken saptanarak tedavi düzenlenir. Radyaterapide oluşan yan etki uygulanan doza ve birlikte kullanılan ilaca bağlı olarak değişir. Darlık oluşmuşsa yine endoskopik olarak genişletme ve stent uygulamasına başvurulabilir. İshal genellikle 5-FU, irinotekan, capesitabin gibi kemoterapötiklere veya pelvik-abdominal (karın bölgesi) ışınlamasına bağlı oluşur. Pelvik veya abdominal radyoterapi hastaların yaklaşık %50’sinde akut ishale sebep olur. Kramp tarzında karın ağrısı da eşlik edebilir. Tedavide ishal kesici bazı ilaçlardan fayda görülebilir. Kronik radyasyona bağlı ishaller RT’den 1 yıl ve daha sonra görülür. Tanı kolonoskopi ile konur. Tedavide hiperbarik oksijen yararlıdır. Kanamalı vakalarda argon plazma koagülasyon uygulanabilir. İshal gibi kabızlık da kanserli hastalarda sıktır. Kabızlık genellikle ilaçların yan etkisi olarak görülür. Sindirim sistemi düzenleyiciler tedavide kullanılabilir. Bulantı, kusma kemoterapi sonrası oldukça sıktır. Tedavide hafif etkili bulantı kesiciler (metpamit vb) genelde yetersiz kalır. Etkinliği yüksek bulantı kesiciler tercih edilmelidir (ondansetron, aprepitant…) Yukarıda belirtilen bulgular dışında kanama, organ perforasyonları (delinme), yapışıklıklar, akut pankreatit de kanserli hastalarda görülebilir. Uz.Dr. Ebru ÖZTÜRK ‹ç Hastal›klar› 1997 Yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu, 2002 Yılından beri iç hastalıkları uzmanı olarak görev yapmaktadır. İyi derece de İngilizce biliyor. Birçok dergilerde yayınlanmış çalışmaları vardır. 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de İç Hastalıkları Uzmanı olarak görevini sürdürmektedir. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili:1129 35 Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI Cildiye (Dermatoloji) Deri Tümörleri S on yıllarda deri tümörleri halk tarafından daha çok bilinen sıklığı artan popüler bir konu haline gelmiştir. Bunun iki önemli nedeni vardır. 1.Güneşin zararlı ışınlarına ve radrasyona maruz kalma, tümöre neden olan madde ve ilaçların daha fazla kullanılması 2.İnsanların hastalığının farkına daha çok vararak daha çabuk doktora başvurmasıdır. Deri tümörleri temel olarak 3’e ayrılır. 1. Bazal hücreli karsinom 2. Skuamöz hücreli karsinom 3. Malign melonom Bazal Hücreli Karsinom Çoğunlukla beyaz ve açık tenli toplumlarda en sık görülen deri kanserdir. Önceki güneş yanıkları, bağışıklık sistemini baskılayan tedaviler (immunsupresyon), açık ten bilhassa kızıl şaç ve kolay güneş yanığı, radrasyon tedavisi, çocuklukta güneşe aşırı maruz kalma ve şiddetli güneş yanıkları bazal hücreli karsinom gelişimi için risk faktörleridir. Daha çok baş boyunda yerleşirler. Ciltte derine inen yaralar(ülser), ciltte dışarıya doğru bazen kabuklu olabilen kabarıklar şeklinde görülebilirler. Bunlar kolaylıkla kanarlar va kabuklaşırlar. Çoğunlukla kaşıntı ve ağrı gibi belirtileri yoktur.Zaman içinde büyürler. Etrafa doğru yayılırlar. Yıllarca iyileşmeyen ya- ralar şeklinde de devam edebilirler. Deri kanserleri içinde seyri en iyi olan grup budur. Başka organlara yayılım nadirdir. Skuamöz Hücreli Karsinom Cilt kanserlerinin en yaygın görülen 2.türüdür. Risk faktörleri ilkiyle benzerlik gösterir. Sürekli güneş ışınlarına maruz kalma,cilt yanıklarından sonra oluşan ülserler risk faktörleridir. Diğer cilt tümörlerinden farklı olarak insan papillom virüsü ile olan cilt enfeksyonları, cilt hastalıklarının tedavisi için kullanılan ışınlar ve bağışıklılık sistemini baskılayan ilaçlar bu tümörlerin oluşma sıklığını arttırırlar. Çoğunlukla yüz ve el sırtında kahverengimsi lekeler tarzında başlayıp birkaç ay içinde daha büyük hale gelir, üzerinde yaralar açılır. Alt dudakta başkayan tümörlerde sigara hikayesi önemli bir risk faktörüdür. Malign Melanom En habis deri tümördür. Bu türde yine güneşe maruz kalma, açık ten rengi ve çocuklukta geçirilen ağır güneş yanıkları klasik risk faktörleridir. Fakat bunun dışında yüzde ve vücutta çillenmenin fazla olması fazla miktarda beni olanlar ve büyük benler bu tümörlere özgü önemli risk faktörleridir. Bu tümörler çoğunlukla sinsi seyrederler. Ciltte küçük tenden biraz daha koyu leke ile başlarlar.Giderek büyür ve koyulaşır. Gelişim başlangıçta yavaş olduğu için gözden kaçabilir. Benlerden kaynaklanan tümör türlerinde ise,bende büyüme,renkte koyulaşma, etrafta yeni ben oluşumları, bende kanama malign melanomdan şüphelenilmesine neden olan belirtilerdir. İlginç bir şekilde tırnağın altında ve kenarında da olabilirler. Yine aynı koyu lekeler olarak başlayıp büyüme gösterirler. 36 Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI Cildiye (Dermatoloji) Diğer organlara lenf bezleri aracılığı ile hızlı bir yayılım gösterirler.Öncelikle yakındaki lenf bezlerini şişilirler. Oradan tüm vücuda yayılırlar. Deri Tümörlerinin Tanısı Deri tümörleri,uzman cilt doktorunun değerlendirilmesiyle oluşan şüphe ile başlar.O bölgeden alınan cilt biopsileri ile tanı konulur. Tanıda en önemli aşama ciltteki değişikliklerin hasta tarafından fark edilerek doktora başvurmasıdır. Deri Tümörlerinde Tedavi Deri tümörlerinin tanısı konulduktan sonra tümörün büyüklüğü, nerelere kadar yayıldığı ve türü saptanarak tedaviye karar verilir. En önemli tedavi metodu tümörün bulunduğu yerden mümkün olduğunca tümüyle çıkarılmasıdır. Tümör yakın veya uzak biryere yayılmış ise ilaç tedavisi (kemoterapi) ve ışın tedavisi (radyoterapi) yapılarak tümör iyileştirmeye çalışılır. Deri Tümörlerinden Korunma Yukarıda da belirtildiği gibi güneş ışınlarına korunmasızca fazla maruz kalma, vücudun direnç sisteminin zayıf olması, cilde ait yanıklar ve benlerin zararlı etkenlere maruz kalması risk faktörleridir.Öncelikle açık tenli insanların güneş ışınlarından kaçınmaları, sadece deniz kıyısında değil gün içinde de cildi güneş ışınlarından koruyacak ürünlerin kullanımı cok önemlidir. Fazla miktarda ve büyük benleri olanlar, vücüdunda fazla miktarda ve çili olanlar belirli aralıklarla cilt doktoruna kontrole gitmelidir. Tüm kanser türleri ile mücadele etmede önemli olan sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz yapılması, sigara gibi zararlı alışkanlıklardan kaçınılması cilt tümörleri içinde geçerlidir. Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI Cildiye (Dermatoloji) 1987 İstanbul Tıp Fakültesi mezunu olan Deniz YARDIMCI, Haseki Eğitim Araştırma Bölümünde Dermatolog İhtisasını tamamlayarak 1992 yılında Uzman Dermatolog ünvanını aldı, 3 yıllık mecburi hizmet görevini Niğde Devlet Hastanesinde sürdürdü. Haseki Eğitim Araştırma Hastanesinde 2011 yılına kadar çalıştı. 2011 yılından sonra istanbul 29 Mayıs Hastanesinde mesleğine devam etti, 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de görevini sürdürmektedir. Evli 2 çocuk annesidir. Görev Saati: 09:00 - 16:00 Dahili Tel: 1105 37 Uz. Dr. Ersin SARI Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocukluk Çağı Kanserleri Nelerdir? Çocuklarımızı Nasıl Koruruz? İ nsan yaşamı boyunca görülen kanserlerin 1-2 % si çocukluk çağında görülmektedir. Ülkemizde 15 yaş altında 2500-3000 çocuk yeni kanser tanısı almaktadır. Yeni tedavi yöntemleri ve ilaçlar, daha iyi bakım hizmetleri ve yaşam koşullarında düzelme sonucunda son 10-20 yılda kanser hastalarının yaşam oranlarında dramatik düzelme olmuştur. Kanser insan organizmasındaki herhangi bir organ ya da dokudan köken alabilir. Hastalığı oluşturan hücreler temelde vücut hücreleri olmakla beraber bu hücreleri etkileyen çeşitli nedenler sonucunda hücreler ölümsüzleşip aşırı üreyerek diğer organ ve dokuları iş göremez hale getirmeleri ile sonuçlanır. Çocukluk çağı kanserleri biyolojisi, yayılımı ve tedaviye cevapları açısından erişkin kanserlerinden farklılık gösterir. 38 Çocuklarda Sık Görülen Kanserler Çocuklarda en sık görülen kanser sırası ile şöyledir: • Lösemiler (yaklaşık 25% oluşturur, en sık akut lösemi görülür) • Lenfomalar • Beyin tümörleri • Nöroblastom • Wilms tümörü • Rabdomyosarkom • Retinoblastom • Hepatoblastom • Osteosarkom ve diğer klinik bulgular ile değerlendirilmelidir. Buna örnek vermek gerekirse öksürük ve ses kısıtlılığı uzun sürerse erişkinlerde kanser belirtisi olarak değerlendirilip ona göre değerlendirilirken aynı bulgular çocuklarda solunum yolu infeksiyonu düşündürür ve öncelikle bu açıdan değerlendirilir. Çocuklarda uzun süre devam eden sert, mobil olmayan lenf bezi büyümesi, karında ele gelen kitle, daha önce olmayan nörolojik bulgular, tek taraflı eklem ağrısı, gözde patolojik reflekler gibi bulgular kanser belirtisi olabilmektedir. Kanser Belirti ve Bulguları Çocuklarda Kanser Nedenleri Kanser belirti ve bulguları erişkinlerde ve çocuklarda farklı olabilmektedir. Bu yüzden semptom ve bulguları yaşla Kanser nedenlerinde çevresel faktörler ve genetik özellikler birlikte rol oynamaktadır. Uz. Dr. M. Ali TALAY Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çevresel faktörler • İyonize radyasyon; • Ultraviyole • İlaçlar; DES, hidatoin gibi ilaçların kansere neden olabileceği bilinmektedir • İnfeksiyonlar; çocukluk çağında geçirilen bazı infeksiyonlar kansere zemin hazırlanmaktadır. Bazı virüs infeksiyonlarının ise kansere yol açtığı bilinmektedir. Epstein-Barr virüs Burkit lenfoma ve Hodgkin hastalığı ile ilişkilidir. HIV Kaposi sarkom ve lenfoma, Hepatit B virüs ise karaciğer kanseri ile ilişkilidir. Diğer nedenler ise; elektromanyetik alanlar lösemi gelişme riskini potansiyel olarak arttırmaktadır. Cep telefonu ve baz istasyonları için ciddi uyarılar bulunmaktadır. Gebelik sırasında alkol alınması, sigara içilmesi, saç boyası kullanılması, babanın mesleği gereği kimyasallarla temastarım ilaçları kanserojenik etki yapabilmektedir. Pestisitler beyin tümörleri, solventler beyin tümörü, lösemi, nöroblastom, hepatoblastom yapabilmektedir. Ağır metaller hepatoblastom ve petrol ürünleri Wilms tümör, lösemi, hepatoblastom gelşimesinde rol oynamaktadır. Genetik faktörler Genlerde oluşabilecek yapısal farklılıklar; kanser oluşumunu baskılayıcı genlerin etkisiz duruma gelmesine ya da büyümeyi, çoğalmayı kolaylaştırıcı genlerin aktifleşmesine, veya tamir mekanizmasındaki sorunlara yol açarak kanser oluşumuna yol açabilmektedir. Çocukluk kanserlerindeki genetik değişiklikler ve mutasyonların birçoğu farklı kanser tiplerinin etiyolojisinde yer alabildiği gibi kanserlerin tedavisini ve aynı zamanda prognozunu da etkileyebilmektedir. Mesela nörofibromatosiz tip 1 de optik gliomve beyin tümörü riski artar. DOWN sendromunda ALL riski ve Turner sendromunda gonadoblastom riski yaşam boyu yüksektir. Aile öyküsü kanserde önemlidir. Bazı kanserleri ailevi yatkınlığı olduğu bilinmektedir. Çocukluk Çağı Kanserlerinde Tedavi Kanser türüne ve yayılımına göre cerrahi ve/veya radyoterapi ve kemoterapinin birlikte kullanıldığı kombine tedaviler kullanılır. Sitokinler, biyolojik cevap düzenleyiciler ve monoklonal antıkorlar farklı kanser türlerinde tedavide kullanılmaktadır. Bazı kanser türlerinde kemik iliği nakli tedavi yöntemi olabilmektedir. Çocuklarımızı Kanserden Nasıl Koruruz? Kanserden korunma primer korunma (kişisel ve toplumsal önlemler ile kanserden korunma) ve sekonder korunma (tarama ve erken tanı) diye ikiye ayrılabilir. Primer Korunma Erişken kanserlerine yol açan risk faktörlerinin birçoğu çocukluk ve ergenlik döneminde başlamaktır. Çocukluk döneminde doğru alışkanlıkların kazanılması kanser riskini azaltacaktır. Sigara alışkanlığı; tüm kanser ölümlerinin 30% u sigaraya bağlıdır. Sigara kullanımı akciğer, mesane ve ösafagus kanserlerinde başlıca etkendir. Alkol kullanımı bu kanserlerde sigaraya sinerjistik etki yapar. Ergenlerde sigara kullanımı çok sıktır. Ergenlik döneminde sigarayla tanışma sıklıkla bağımlılığa yol açmaktadır. Çocuklarda sosyal çevrelerinden etkilenme fazladır, bu dönemde arkadaş çevresi önemlidir. Uz. Dr. Ersin SARI Beslenme ve obesite; kanser vakalarının 1/3 nün kötü beslenme, fiziksel inaktivite, obesite ve diğer yaşam stili faktörleri ilişkisi olduğu bilinmektedir. Obesite kanser, kalp hastalığı ve şeker hastalığı riskini artırmaktadır. Çocuklarda obesitenin önlenmesi için fiziksel aktivite artırılırken, fazla kalori tüketimi azaltılmalıdır. Çocukların ortalama 30% gün içinde fast food tüketir ve günlük ihtiyacın 60% alır. Okul kantinlerinde daha sağlıklı yiyeceklerin sunulması sağlanmalıdır. Televizyon seyretme (Günde 4 saatten fazla televizyon seyretmek vücut kitle indeksini artırmaktadır) kısıtlanmalı, spor ve oyunlar teşvik edilmeli, sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Güneşten korunma Sonuç olarak kanserin önlenmesinde anahtar rol sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazanılmasıdır. Yaşa uygun olarak düzenli sağlık kontrollerinden geçmek çocuklarımızı kanserden korumada en önemli başlıkları oluşturmaktadır. Uz. Dr. M. Ali TALAY Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları Eskiflehir do€umlu. Marmara Üniversitesi ‹ngilizce T›p Fakültesi’nden mezun oldu. Eskiflehir Osmangazi T›p Fakültesi’nde uzmanl›€›n› tamamlad›. Van Ercifl’de do€du. 1988 - 1994 y›llar›nda Çapa T›p Fakültesi’nde t›p e€itimini ald›. Ayn› fakültede 1999 y›l›nda Çocuk Hastal›klar› ve Sa€l›€› Uzman› oldu. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1113 - 1122 Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1008 - 1012 39 Op. Dr. Kubilay Yavuz ECE Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahi Omurga ve Om T amamına “spinal tümörler” diyebileceğimiz bu bölge tümörlerini, omurga ve omurilik tümörleri olarak ikiye ayırabiliriz. Omurga tümörleri, kemiği tutan tümörler iken omurilik tümörleri omurilik, sinir ve sinir kılıfı dokularındaki tümörler olarak sınıflandırılabilir. Omurganın kemik yapısındaki tümörlerin çoğunluğu metastazdır, yani başka organların tümörlerinden omurga kemiklerine sıçramış tümörlerdir. Omurganın metastatik tümörleri %90 oranında görülürken, omurganın kendi kemiğinden kaynak alan yani primer omurga tümörleri %10 sıklıkta görülür. Meme, prostat ve akciğer kanserleri, omurgaya en sık metastaz yapan kanser türleridir. On hastanın birinde asıl (primer) kanser odağı saptanamaz. Olguların %14’ünde tek bir omurgaya metastaz olurken, %86’sında birden fazla odağa metastaz olur. Omurga metastazlarının en sık yerleştiği bölge torakal yani sırt bölgesidir (%70). Bunu %20 ile lomber (bel) omurları ve %10 ile servikal (boyun) omurları takip eder. Omurganın primer kemik tümörleri, tüm omurga kemik tümörlerinin %10’unu oluşturur. Değişik yaş gruplarında, değişik cins tümörler daha sık görülmektedir. Çocuk yaşta rastlanan primer omurga tümörleri sıklıkla benign yani iyi huylu olma eğilimindeyken, erişkin yaş grubundaki primer omurga tümörleri daha çok malign yani kötü huylu olma eğilimindedir. Metastatik omurga tümörlerinde olduğu gibi, primer omurga tümörleri de en sık torakal omurgayı tutar. Op. Dr. Kubilay Yavuz ECE Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahi 1970 İzmir doğumlu. 1994 Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nden mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi Nöroşirurji Ana Bilim Dalı bölümünden 2005 yılında uzmanlığını aldı. 2 kız evladı var. 2013 yılında Avrasya Hospital’de göreve başlamıştır. Muayene saatleri: 08:00-18:00 Dahili: 1138 - 1140 40 en sık görüleni güç kaybıdır. Güç kaybı hafiften, felce kadar değişiklik gösterebilir. Bunun yanısıra muayenede duyu kaybı yani hissizlik, reflekslerde değişmeler, anormal refleksler saptanabilir. Adelelerde seyirmeler, yürümede dengesizlik gelişebilir. Omurga ve omurilik tümörleri üriner ve anal yetersizlik yaratabilir. Buna bağlı olarak tuvalet ihtiyacını yapamama veya tutamama olabilir. Cinsel fonksiyonlarda bozulma şikayetleri görülebilir. Omurga tümörleri kemik yapıya verdikleri hasarla omurgada deformite yani omurgada anormal eğilmeler, bükülmeler yaratabilir. Metastatik tümörlerde, yukarıda sayılanların yanısıra primer tümöre ait bulgular da dikkat çekebilir. Bunlar arasında iştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemeleri yer alır. 1) Omurilik ve spinal sinir kılıfına ait tümörler, 2)Spinal sinir köklerine ait tümörler, 3)Omurilik hücrelerinden kaynaklanan tümörler. Yine bu grup tümörlerde de yaşa göre farklı cins tümörlerin görülme sıklıkları da farklılık gösterir. Omurga ve omurilik tümörlerinin tanısını koymak için klinik değerlendirmenin yanısıra kan tetkikleri, nükleer tıp incelemeleri, görüntüleme yöntemleri ve anjiografi kullanılır. Görüntüleme tetkikleri arasında röntgen, miyelografi, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) yer alır. Tümörün cinsini kesin olarak belirlemek için biopsi teknikleri kullanılarak doku patolojisi tanısı konur. Omurga ve omurilik tümörlerine ait belirti ve bulgular, tümörün yerine, cinsine, ilerlemişlik durumuna, büyüklüğüne göre çeşitlilik gösterir. En sık görülen şikayet ağrıdır. Ağrı üç mekanizmayla olur: 1) Kemik yıkımı, 2) İnstabilite, 3) Nöral bası (sinir dokularına bası). Ağrının yeri, tümörün yakınında olabileceği gibi, sinir dokularına yaptığı basıyla kol veya bacak gibi organlara da uzanım gösterebilir. Nöral dokusu basısı ve hasarı sonucu nörolojik kayıplar saptanabilir. Bunlardan Tedavinin amacı, nörolojik kayıpları gidermek veya durdurmak ve spinal stabiliteyi sağlamaktır. Tümörün doku tanısını bilmek tedavi planı yaparken çok önemlidir. Tedavi planı yapılırken her hasta ayrı ayrı değerlendirileceğinden, her omurga ve omurilik tümörü hastasının tedavisi aynı olmayabilir. Tedavi yöntemleri arasında ameliyat, radyoterapi ve kemoterapi vardır. Her bir tedavi yönteminin kendine ait yan etkileri ve riskleri olabilir. Omurilik tümörlerini ise üç alt grupta sınıflandırabiliriz: Op. Dr. Kubilay Yavuz ECE Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahi murilik Tümörleri 41 Prof. Dr. H. Kadircan KESKİNBORA Op. Dr. Kemal YILDIRIM Göz Hastalıkları Göz Hastalıkları Bir Göz Tümörü: R Retinoblastom etinoblastom adından da anlaşılacağı üzere embriyonal retina hücrelerinden kaynak alan habis bir göz tümörüdür. Çocukluk çağının en sık görülen habis göz içi tümörüdür. Çocukluk çağında görülen habis tümörlerin yaklaşık olarak %4’ünü teşkil eder. Tedavi edilmezse göz dışına yayılır. Merkezi sinir sistemi ve vücudun diğer organlarına yayılım yaparak ölüme yol açar. Retinoblastom genetik özelliklerine göre; ailesel, sporadik kalıtsal ve kalıtsal olmayan olmak üzere üç şekilde ortaya çıkmaktadır. 19. yüzyılın başlarında ölüm oranı %100 iken, günümüzde erken tanı ve tedavi yöntemlerinin gelişmesi ile tedavi edilebilen hastalıklar grubuna girmiştir. Tümörün bir ya da iki gözde bulunması, yerleşim yeri, boyutu, farklılaşma derecesi, optik sinire, koroide, orbitaya tümör yayılımı, bölgesel ya da uzak metastazların varlığı görme ve yaşam prognozunu etkileyen faktörlerdir. Retinoblastom yaklaşık olarak 20 bin canlı doğumda bir görülmektedir. Erken çocukluk çağının tümörüdür. En sık 1-3 yaş arasında görülür. Çocukların %80’i 3 yaşın, %95’i 5 yaşın altındadır. Altı yaşından sonra görülmesi nadirdir. Retinoblastomda en sık görülen iki bulgu lökokori (beyaz göz bebeği) ve şaşılıktır. Lökokori, göz bebeğinden (pupilla) göze ışık gönderildiğinde normalde kırmızı olması gereken göz bebeği yansımasının beyaz renkte parlamasıdır. Bebeklerde, çocuk doktorları ve göz doktorları tarafından yapılması gereken kırmızı pupilla testi genişletilmiş bir göz bebeğinden ve tüm bakış yönleri taranarak uygulanmalı, özellikle 6 aylıktan küçük çocuklarda mutlaka yapılmalıdır. Flaş ile çekilen fotoğraflarda, göz bebeğinde görülen kırmızı yansımanın, bu çocukların tümörlü gözlerinde görülmemesi, aileler için önemli bir uyaran olmalıdır. Sistemik Muayene: Bir çocuk doktoru ve bir çocuk onkoloğu tarafından yapılmalıdır. Sistemik muayene retinoblastom tanısının konmasında güçlük olan çocuklarda, tüberküloz, rubella sendromu, başka sistemik ve metastatik hastalıklar ve retinoblastomla birlikte sık görülen 13q delesyon sendromu yönünden önem taşır. Tanı Araçları: Sistemik değerlendirmede, çocuğun fizik muayenesi yanında kan sayımı, kan biyokimyası, kemik iliği, Beyin Omurilik Sıvısı, kemik sintigrafisi, işitme testleri ve böbrek fonksiyonları ile orbita Ultrasonografi (USG) , beyin ve orbita BT veya MRG gibi tetkiklerin bir bölümünü ya da tümünü yapmak gerekebilir. Klinik süreç: Retinoblastom yaklaşık 6-8 ay gibi bir sürede göz küresinin içini doldurabilmektedir. Geç tanı konan ya da tedavide gecikilmiş retinoblastomlarda tümörün çevre dokulara yayıldığı hatta uzak metastazlar yaptığı saptanır. Tümörün göz küresi dışına başlıca çıkış yolları, optik sinir, koroid-sklera ve limbusdur. En sık yayılım yolu optik sinirdir. Optik sinir boyunca beyine yayılabilir. Bilgisayarlı tomografi (BT) ve Yüksek çözünürlüklü BT tanıya giderken kullanılan en önemli araçlardır. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) yumuşak dokuyu BT’den daha iyi gösterir. Ayırıcı Tanı: 5 yaşın altındaki çocuklarda Coats hastalığı, astrositik hamartom, optik sinir druzeni gibi hastalıklarda nadiren görülen kalsifikasyon tanıda yanılgıya yol açabilir. Bir çok selim lezyon retinoblastoma benzediğinden psödoretinoblastom adını almaktadır. Tedavi: Retinoblastomun tedavi mümkün olan her koşulda görme keskinliğinin ve göz küresinin korunması amaçlanarak multidisipliner bir tedavi yaklasımıyla tedavi ve takip edilmesi gerekmektedir. Tedavi yöntemleri: kemoterapi / kemoredüksiyon, fokal tedaviler (kriyoterapi, termoterapi, radyoaktif plak), dışsal ışın radyoterapi, bunların yetmediği veya yaygınlık ya da yaşamsal tehdit söz konusu olduğunda enükleasyon (gözün alınması) ve egzanterasyon (kapakları dahil bütün göz organının ve göz çukuru yapılarının çıkarılması) dur. Yazan: Prof. Dr. H. Kadircan KESKİNBORA Prof. Dr. H.Kadircan KESKİNBORA Göz Hastalıkları Uzmanı 1959 yılında Mardin’de doğdu. Yüksek öğrenimini Hacettepe Tıp Fak. tamamladı. Göz Hast. konusunda 1987 yılında Uzman, 1999’da Doçent, 2007’ de Profesör olan Keskinbora, hekimlik görevini yurdun çeşitli yerlerinde sürdürdü. Ulusal veya uluslararası bilimsel, sosyal ve sivil toplum kuruluşlarından bazılarına da üye olan Keskinbora İngilizce, Almanca ve Arapça bilir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Halen Avrasya Hospital’de Göz Hastalıkları Uzmanı olarak görevini yürütmektedir. Dahili Tel: 1127 42 Op. Dr. Kemal YILDIRIM Göz Hastal›kları Malatya do€umlu. ‹st. Üniv. ‹st. T›p Fakültesi 1988-1994 mezunu. 1994-1998 ‹st. Üniv. ‹st. T›p Fakültesi Göz Hastal›klar› Ana Bilim Dal›’nda ihtisas yapt›. 2001 itibaren Avrasya Hospital’da Göz Hastal›klar› Uzman› olarak çal›flmaktad›r. Muayene Saatleri : 08:00 - 17:00 Dahili Tel: 1132 - 1136 Uz. Dyt. Meryem AKBEN Beslenme ve Diyet Kanserden Korunmak için Beslenmenin önemi K anser oluşumu birçok nedene bağlıdır. Risk faktörlerinin başında sigara kullanmak, alkol içmek ve genetik ile çevresel faktörler belirtilmektedir. Bunlara ek olarak son yıllarda yapılan araştırmalarda dengeli beslenmenin, fiziksel aktivitenin ve ideal kilonun sürdürülmesinin kanseri önlemede etkili olduğunu vurgulanmaktadır. Kötü beslenme tarzı özellikle bazı kanser türlerine yakalanma riskini artırırken, sağlıklı beslenerek ve düzenli aktivite yaparak % 30-40 oranında kanseri yakalanma riskinizi azaltabilirsiniz. Kanserden korunmak için izlenmesi gereken beslenme önerileri ile günümüzde artış gösteren diyabet, kalp hastalıkları gibi diğer sağlık sorunlarından korunmak için takip edilmesi gereken öneriler birbirine benzemektedir. Sağlıklı bir vücut, güçlü bir bağışıklık sistemi ile kanser riskini azaltmak için dikkat etmeniz gerekenler maddeler aşağıdaki gibidir; Kilonuzu gözden geçirin! Kilo probleminiz varsa kilo verip ideal kilonuza ulaşmanız kanserden korunmada önemli bir adım olacaktır. Yapılan araştırmalar obez veya kilolu olmanın bireylerin özefagus (yemek borusu), tiroid, kolon, pankreas, böbrek gibi kanser türlerine yakalanma riskini artırdığını belirtmiştir. Aldığımız enerji harcadığınız enerjiden fazla ise kilo almak kaçınılmazdır. Porsiyonlarınızı küçültün, unlu gıdalar, yüksek yağ ve şeker içeren besleyici değeri düşük yani sağlıksız yiyeceklerden uzak durunuz. Gün içinde kalorili besinlere yönelmemek için 3 ana ve en az 2-3 ara öğün şeklinde besleniniz. Fiziksel aktiviteye vakit ayırınız! Düzenli fiziksel aktiviteyi alışkanlık haline getiriniz. Haftada en az 150 dakika yürüyüş sağlığınızı korumada veya kilo yönetiminizde yardımcı olacaktır. Televizyon, bilgisayar karşısında geçirdiğiniz süreyi kısaltınız. Fiziksel aktivite meme, kolon, prostat ve rahim gibi kanserlerin riskini azaltmaktadır. Ayrıca fiziksel aktivite sadece enerji harcamanızı artırmakla kalmaz aynı zamanda sağlıklı bir sindirim sistemi ve güçlü bir bağışıklık sistemi için de faydalıdır. ve akşam yemeklerinde salata, ana öğünlerinizde 1-2 dilim tam tahıl ekmek ve haftada birkaç kez kurubaklagil gibi posalı besinleri tüketiniz. Gün içerisindeki ara öğünlerinizde ise günde toplamda en az 2-3 porsiyon meyve tüketmenizi tavsiye ederim. Ayrıca kabuklu tüketilebilen meyveleri soymadan tüketmeniz daha faydalıdır. Meyve ve Sebze tüketiminizi artırınız! Meyve ve sebzeler bilindiği gibi vitamin ve mineraller yönünden çok zengindir. Ayrıca bu yiyeceklerin içerisinde bulununan antioksidan diye adlandırılan bazı mineral ve vitaminler ile fitokimyasal denilen birleşiklerin, vücuttaki normal metabolizma sonucu oluşan ve hücre hasarına yol açabilen maddelerin etkisini azaltan koruyucu özellikleri vardır. Bu yüzden de kansere karşı koruyucu olan A, C, E vitaminlerini, selenyum minerali ve fitokimyasallar dediğimiz likopen, lutein, antosiyanin , beta karoten gibi birleşikleri içeren bu besin grubunu tüketmeyi ihmal etmeyiniz. Araştırmalarda sebze ve meyvelerin tüketiminin ağız, mide, yemek borusu gibi kanserleri ayrıca prostat ve pankreas kanserlerini önlemede yakından ilişki olduğu bulunmuştur. O nedenle meyve ve sebzeleri mutlaka çeşitlendirerek ve hergün en az 5 porsiyona denk gelecek şekilde beslenmenizde eksik etmeyiniz. Daha fazla posa tüketin! Posa tüketiminin özellikle kolon kanserinden koruyucu özelliği olduğu birçok araştırmada belirtilmiştir. Posa, bağırsaktan atıkların daha hızlı geçişini ve bağırsak düzeninin sağlamaktadır. Tam tahıllı ekmek, sebze, meyve ve kurubaklagiller iyi bir posa kaynağıdır. Günlük beslenmenizde mutlak öğle Yağ tüketiminizi sınırlandırın! Meme, prostat, kolon kanserleri yüksek yağ içeren beslenme ile ilişkili olabileceği belirtilmiştir. Özellikle trans yağ ve doymuş yağ içeren besinleri diyete sınırlandırılması olası riski azaltmaktadır. Margarin, fast food tarzı yiyecekler ve sağlıksız atıştırmalıklar bu yağlar yönünden zengindir. Öte yandan bu gruptaki besinlerin içerdikleri yüksek enerji değeri (kalori) nedeni ile fazla tüketildiğinde fazla kilo artışı ile obeziteye yol açabilmektedir. Obezitenin bazı kanser türleri için bir risk faktörü olarak belirtilmesinden dolayı beslenmenizde yağların özellikle doymuş olanlarının tüketimini sınırlandırınız .Ayrıca toplam yağ tüketiminizi azaltmak için yemeklerinizde kullandığınız yağın miktarına dikkat ediniz. Doymuş yağlardan zengin olan kırmızı etin tüketimini haftada 2 kez ile sınırlayınız ve işlenmiş etlerden uzak durunuz. Pişirme yöntemlerine dikkat ediniz! Besinleri pişirme yöntemleri de en az besinlerin çeşidi kadar önem taşımaktadır. Besinleri pişiriken yanlış pişirme yöntemleri sonucu kanserojen denilen kansere sebebiyet veren maddelerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Direkt ateşte, kızartma ve tütsülendirme yöntemleri yerine ızgara, buğulama, fırın ve haşlama yöntemlerini tercih ediniz . Tuz ve tuzlu besinlerin tüketimini sınırlandırınız! Fazla tuz tüketimi sadece yüsek tansiyon ile ilişkili değil mide kanseriyle de ilişkili olduğu bulunmuştur. Tuz tüketinizi azaltın ve yiyeceklerinizi ekstradan tuz eklemeyiniz. Uz. Dyt. Meryem AKBEN Beslenme ve Diyet 1988 yılında ‹ngiltere’de do€du. Baflkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü mezunu. Yüksek lisans e€itimini ‹ngiltere’de Chester Üniversitesinde tamamladı. fiubat 2012 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’de Beslenme ve Diyet Uzmanı olarak çalıflmaktadır. Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00 Dahili Tel: 1126 43 0212 ve TBMM 665 50 50 DUR