Arkel - Asansör Vizyon

advertisement
İçindekiler
20
EDİTÖRDEN
70
Cem ÖZTÜRK
AKADEMİK BOYUT
ASANSÖR KAZALARI VE ÖNLEMLERİ
Doc. Dr. Mahir DURSUN
114
YÖNETİM DANIŞMANLIK
116
SİVİL TOPLUM
117
ÇEK YASASI
ARA DANIŞMANLIK
Gülin ARKUN
VİZYONDAN
ISNN: 2146-4243
TÜRKİYE EKONOMİSİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİR
BÜYÜMESİNİN LOKOMOTİFİ: İHRACAT
26
T.C Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Tarık SÖNMEZ
PGP Dış Ticaret Danışmanlık Genel Müdürü Pınar Güncan PİŞKİN
Loyal Danışmanlık Firma Yetkilisi Mehmet Akif ALTAN
İmtiyaz Sahibi ve
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Özhan ŞEREFLİ
Reklam Koordinatörü
Nurullah PİRECİ
Yayın Koordinatörü
Cem ÖZTÜRK
50
DIŞ TİCARETTE ÖNEMSENMESİ GEREKEN BİRKAÇ HUSUS
Yönetim Danışmanı Müfit ŞEKERCİ
76
Halkla İlişkiler Yönetmeni
Efsa PİRECİ
SEKTÖRDEN
52
2012 yılı Asansör Sektör Raporu Yayınlandı
TASİAD, Levent AKDEMİR dedi
İstanbul’da Asansör Yıllık Kontrol Paneli Düzenlendi
Teknik Müdür - Yazılım
Turhan AKÇA
İdari İşler
Mustafa ŞAFAK
Reklam Rezervasyon
0 312 472 14 58 / 0 507 244 90 86
Yayın Adı
Asansör Vizyon Dergisi
68
KABİN ETİKETİ ve ‘‘CE’’ İŞARETLEMESİ
Makina Mühendisi Ünsal SOLMAZOĞLU
İNOVASYON
TÜSİAV Başkanı Veli SARITOPRAK
FİRMALARDAN
ALTERNATİF PENCERE
Görsel Yönetmen
Meral ŞEREFLİ
Grafik-Tasarım
Demet AKIN
74
BELGELENDİRME
- Mekisan Asansör Yönetim Kurulu Başkanı Kevser AK ERSÜ
- Arkel ‘Design Turkey’ Ödülünü Aldı
- Gaye Asansör Ortakları Hüsnü GÖKGÖZ ve Feridun GÜLDÜKEN
- Teori Mühendislik Genel Müdürü İbrahim YILMAZ
- Konya Statik Fabrika Müdürü Mehmet TARIM
- Nobel Asansör Genel Müdürü Ayhan BİLGİÇ
- SRL Asansör İhracat Direktörü Mustafa KARAKUŞ
- RST Asansör Genel Müdürü Mustafa MIHÇILAR
- Clindas Dış Ticaret Sorumlusu Fatma ERGÜL
- Argeset Elektronik Genel Müdürü Ünay ÇINAR
- Centa Asansör Genel Müdürü Tansu ŞARLAK
- Astek Elektronik Genel Müdürü Ali Sami ŞAFAK
ÇEK YASASI YENİ MAĞDURLARI
M.Akif TEMELLİ
USTACA
HEDEFİ OLMAYAN GEMİYE HİÇBİR
RÜZGAR YARDIM EDEMEZ
Asansör Vizyon Dergisi İmtiyaz Sahibi
Özhan ŞEREFLİ
112
119
YAKLAŞIM
ONLİNE TİCARET REKORA KOŞUYOR
Yasemin BULUT
S.T.K
SANAYİ VE TEKNOLOJİDE
S.T.K’LARIN İŞLEVİ
Mehmet Nuri KAYA
İlan İndeksi
Yayın Şekli ve Türü
2 Aylık Türkçe Yerel Süreli Yayın
Baskı Tarihi
26.02.2013
Asansör Vizyon Dergisi:
Emek 8. Cadde 3. Sokak 1/8
Çankaya Ankara
Tel: 0312 472 14 58
Fax: 0312 215 48 00 / 0312 472 14 59
www.asansorvizyon.net
asansorvizyon@gmail.com
Baskı
SALMAT BASIM YAYIN LTD. ŞTİ.
Tel: 0 312 341 63 10
Bu yayının tamamı ya da bir bölümü
yayıncının yazılı izni olmaksızın çoğaltılamaz
ya da yayınlanamaz.
YAYIN DANIŞMA KURULU
AHMET ASANSÖR
01
ARKA KAPAK İÇİ
AKKA ASANSÖR
21
71
DAİM PANO
ARGESET
29
17
DENKOTOMASYON
113
67
DEVAS ASANSÖR
ARKEL
31
120
ARTAN ASANSÖR
63
23
GENEMEK
ASANSORAL.COM
47
14
GÜVEN ÇELİK HALAT
ASHİZMET
95
41
HAS
ASILSAN ASANSÖR
55
ÖN KAPAK
ARK
ÇELİKRAY
EL-MAX
HASKAR
ÖN KAPAK İÇİ
73
HÜRAS
ASRONİK
43
69
İFO
ASTEK ELEKTRONİK
39
59
KALYON
ATS KABLO
25
87
KAYATEC
BARBOROS
ARKA KAPAK
27
KİPSAN
ASPAŞ
57
79
ÖZRAY
103
45
PINAR MUHENDİSLİK
MEGA RADAR
65-93
13
RST
MEKİSAN
04-05
AÇILIR KAPAK
KONYA STATİK BOYA
LİLYUM AJANS
SACCI DEMİR
MENEVİŞLER
53
83
SERİNHİSAR
MERİH
11
22
SMAS
METROPLAST
02
10
SONAR FOTOSEL
08-09
99
TELEMEKANİK
MİKROLİFT
03
37
TEKİN MAKİNA
MİKRON PLASTİK
15
12
TEORİ MÜHENDİSLİK
MKS KABLO
24
97
TERCİH ASANSÖR
OSLO MUHENDİSLİK
16
61
TOTAL ASANSÖR
MİK-EL
ÖNDER ASANSÖR
ÖNSA
ÖZBEŞLER
49-51
85
06-07
119
WİNART
80-81
YÜRSAN
75
ZAFER ASANSÖR
Prof. Dr. Yılmaz KAPTAN
Hacettepe Üniv. Müh.
Fakültesi Fizik Müh. Bölümü
Doç. Dr. Mahir DURSUN
Gazi Ün. Tek. Fak. Elk. Elektronik
Müh. Bölümü Öğr. Üyesi
Müfit ŞEKERCİ
Yönetim Danışmanı
Mustafa TUTSAK
Elektrik Elektonik Müh.
Kalitest Teknik Müdür / Baş Denetçi
Mustafa ŞAHİN
Birleşik İnşaat Müteahhitleri
Federasyonu Genel Başkanı
Veli SARITOPRAK
Türkiye Sanayici ve
İşadamları Vakfı Başkanı
M. Akif TEMELLİ
Makina Mühendisi - ASO Meclis Üyesi
TOSYÖV Ankara Başkanı
Ali AÇIKGÖZ
Çalışma Ekonomisti & Yön. Danışmanı
EDİTÖRDEN
S
evgili Asansör Vizyon Okuyucuları,
Bir sayımızla daha sizlerle birlikteyiz. Üçüncü yılımızın ilk sayısında her sayımızda olduğu
gibi, yine güncel, sektörü ve bileşenlerini bir araya getirmeye çalışan, emek dolu bir çalışmaya daha
imza attık.
Sizlerden uzak kaldığımız iki ay boyunca Türkiye genelinde azımsanmayacak sayıda firma ziyaretlerimiz oldu. 7 ilde asansör sektöründe faaliyet gösteren yaklaşık 150 firmamızın kapısını çaldık. Firma
yetkililerimiz ile görüşerek sektör hakkında sohbet ettik. Dergimizin içerisinde de bulacağınız üzere
her bölgeden firma röportajlarımız, tanıtımlarımız ve sektör değerlendirmelerimiz yer alıyor. Yaptığımız ziyaretlerden ortak çıkarımımız ise asansör sektörümüzün durmaksızın yoluna hızla devam
etmesi oldu. Yaşanan mali sorunlar tüm bölgelerimizde paralellik gösterse de firmalarımız yatırımlarına devam ediyor.
Türkiye’nin bölgede büyük bir güç haline gelmesi ve ortaya konan istikrarlı ekonomi politikaları, yatırımcılarımıza güven, üreticilerimize güç veriyor. Bu nedenle birçok firmamız yatırımlarına hız vererek,
daha modern, daha çağdaş ve daha büyük üretim tesislerine geçerken, Ar-ge ve inovasyona yatırım
yapıyorlar. Özellikle İstanbul Asansör Fuarı’na büyük bir titizlikle hazırlık yapan firmalarımız, Fuarda
ziyaretçilere farklı tasarım ve yeni modelleri ile hoş sürprizler hazırlıyorlar. Periyodik muayenelerin
devam etmesi revizyon pazarındaki hareketliliği korurken, gerek bakım firmalarımız gerekse de aksam üreticilerimiz tam kapasite ile çalışıyorlar. İhracat yapan firmalarımız yurtdışı fuarlarına katılarak
yeni pazarlara açılmak, ihracat hedefi olan yerli markalarımız ise pazar araştırmaları yaparak strateji
belirliyorlar.
Dış ticaret artık Türkiye ekonomisinin olmazsa olmazlarından. Yerli asansör sanayimiz de son yıllarda ihracat faaliyetlerine ağırlık vermiş durumda. Yerli markalarımız hedef pazarlara açılarak ihracat
rakamlarında yüzde 23’lük bir artış sergiledi. Buradan hareketle bu sayımızda Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Tarık Sönmez ile bir araya gelerek hem Türkiye’nin ihracat faaliyetlerini hem de
asansör sektörümüzün genel görünümünü değerlendirdik. Sönmez, Bakanlık olarak firmalara verilen
desteklerin altını çizerken, asansör sektörü hakkında da değerlendirmelerde bulundu. Tarık Sönmez
özellikle, “ Sektör ihracatının son yıllarda sürekli arttığını görmek bizleri sevindirmektedir. Nitekim,
2010 yılında 85,6 milyon dolar olan ihracat rakamının 2011 yılında yüzde 28,6 oranında artarak 110,1
milyon dolara; 2012 yılında ise bir önceki yıla göre yüzde 23’lük bir artışla 135,5 milyon dolar seviyesine yükseldiğine şahit olmaktayız.” diyerek asansör sektöründe gelinen noktayı özetledi.
Ayrıca, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından Asansör sektörünün
2012 yılı ikinci dönem raporu yayınlandı. Raporda inşaat sektörüne paralel ilerleyen asansör sektörünün ilerlemeye devam edeceği vurgulanarak, yaşanan ihracat rakamlarındaki artışa dikkat çekti. Üretim ayağında, gelişen teknoloji ve yapılan yatırımlar ile dışa bağımlılığın azaldığına değinilen raporda
asansör sektörünün geldiği nokta gözler önüne serildi.
Sektörümüzün heyecanla beklediği İstanbul Asansör Fuarı’nda bizler de yerimizi aldık. Umarım sizler
için de bizler için de başarılı ve güzel bir fuar dönemi olur. Bir sonraki sayımızda görüşmek dileğiyle
hoşçakalın…
Saygılarımla
Cem ÖZTÜRK
20
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
VİZYON'DAN
Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir
büyümesinin lokomotifi: İHRACAT
Değerli Asansör Vizyon Dergisi okuyucuları, dergimizin bu sayısındaki dosya
konumuzda, Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümesinin lokomotifi olan ihracat
ve dış ticaret konusunu işledik. Ticari hayatınıza fayda sağlaması dileğiyle...
aşanan küresel krizle
dünyada birçok
ekonomik denge alt üst
oldu. Gelinen noktada dünya
ekonomisinde yeni dengeler
kuruluyor. Buna bağlı olarak
küresel ticaretin kuralları da
yeniden oluşuyor. Rekabetin
daha da artacağı yeni ticaret
ortamında koşullara uygun
değişimi gerçekleştiren ülkeler,
ön plana çıkacak. Bu değişime
ayak uyduramayan ülke veya
şirketler ise önemli oranda
güç kaybedecekler. Dünyanın
17'inci büyük ekonomisi olan
Türkiye'nin de daha üst sıralara
çıkmak için (2023 hedefi
dünyanın 10 ekonomisinden biri
olmak) dünya ticaretinden aldığı
payı arttırması gerekiyor.
Y
26
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
Y
aşanan küresel kriz, dünyada birçok ekonomik
dengeyi alt üst etti. Gelinen noktada dünya ekonomisinde yeni dengeler kuruluyor. Buna bağlı olarak
küresel ticaretin kuralları da yeniden oluşuyor. Rekabetin
daha da artacağı yeni ticaret ortamında koşullara uygun değişimi gerçekleştiren ülkeler, ön plana çıkacak. Bu değişime
ayak uyduramayan ülke veya şirketler ise önemli oranda
güç kaybedecekler. Dünyanın 17’inci büyük ekonomisi olan
Türkiye’nin de daha üst sıralara çıkmak için (2023 hedefi
dünyanın 10 ekonomisinden biri olmak) dünya ticaretinden
aldığı payı artırması gerekiyor. Peki Türkiye, ihtiyaç duyduğu
büyümeyi nasıl sağlayacak? Devlet Bakanı Zafer Çağlayan,
Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından hazırlanan “2023
Türkiye İhracat Stratejisi” raporundaki yazısında, Türkiye
ekonomisinin sürdürülebilir büyümesinin lokomotifinin
ihracat olduğunu belirterek, “Sürdürülebilir ihracat artışı,
VİZYON'DAN
sürdürülebilir büyüme demektir” diyor. Türkiye’nin küresel dünya
ticaretinden alacağı payı arttırmak için de öncelikle değişime hazır
olması ve ortaya çıkan fırsatlardan yararlanmak için harekete geçmesi
gerekiyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi, Türkiye’nin dünya ticaret
kurallarının yeniden yazıldığı 2000’li yıllara, her alanda yenilenmeyi
kendine misyon edinerek girdiğini vurgulayarak, ihracatın bunun
sonucunda hızla arttığına dikkat çekiyor.
Önümüzdeki dönem ihracata ilişkin stratejilere geçmeden önce kısaca
Türk ekonomisinin geçmişteki büyüme modeline göz atmakta yarar
var. Türkiye’de son 40 yıl içerisinde uygulanan büyüme stratejilerini
ikiye ayırmak mümkün. 1960’lı yıllarda başlamak üzere 1980 yılına
kadar uygulanan politikalar “ithal ikamesine dayalı büyüme stratejisi”,
sonraki dönemde uygulanan politikalar ise “ihracata dayalı büyüme
stratejisi” olarak adlandırılıyor. Ekonominin dış rekabete açılması
sonucu, dış talebin özel kesim yatırımlarını uyarması ve artan doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının da katkısıyla sermaye birikiminin
hızlandırılması amaçlanıyor. Ayrıca ekonomideki mevcut kaynakların,
artan iç ve dış rekabet baskısı nedeniyle, etkin kullanımının sağlanması sonucu ekonomik büyümenin hızlanması hedefleniyor. 1990’lı yıllarda hedeflenen ihracat tutarları yakalanamasa da Türkiye 2001 krizi
sonrasında hızlı bir toparlanmayla her yıl ihracatını artırmayı başardı.
İhracattaki artışa paralel olarak küresel kriz yılları dışarıda tutulduğunda ekonomi de istikrarlı ve hızlı bir büyüme sağladı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre son 10 yılda Türkiye’nin
ihracatı hızlı bir büyüme trendi izledi. 2000 yılında 28 milyar dolar
olan Türkiye’nin ihracatı, 2008 yılında 132 milyar dolara çıktı. 2009
yılında ise tüm dünyayı etkisi altına alan ve talebin bıçak gibi kesilmesine neden olan küresel krizin etkisiyle ihracat da yüzde 23 civarında
daralarak 102 milyar dolara geriledi. Tabii küresel krize rağmen 100
milyar dolar psikolojik sınırı aşması önemli bir başarı olarak yorumlandı. Türkiye’nin 2012 yılı toplam ihracatı ise 151 milyar 860 milyon
dolarla yeni bir cumhuriyet rekoruna imza attı. Yılın tamamında geçen
yıla göre yüzde 12,57 artan ihracat aralık ayında, geçen yılın aynı ayına
göre yüzde 1,38 düşüşle 11 milyar 877 milyon dolar oldu.
Cari açığın çözümü ihracat
Türkiye’nin ihracatı da büyük ölçüde ithalata dayalı. Büyümenin
motoru her ne kadar ihracat olarak görülse ve ona göre tasarlansa da
özellikle Türk Lirası’nın aşırı değerli olduğu bu yıllarda gerek üretim
için ihtiyaç duyulan ara malı gerekse tüketim mallarını ithal ediyor. Bu
nedenle Türkiye, ihracatından daha fazlasını ithal ediyor. Dolayısıyla
Türkiye büyürken cari açığı da hızla büyüyor. Tabii cari açığın büyüdüğü bir ekonomide sermaye hesapları da büyümek durumunda. Bu da
dışa bağımlılığı arttıran bir durum yaratıyor. Cari açığın artık ciddi bir
risk olduğunu gören ekonomi yönetimi ise bu konuda Merkez Bankası
ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu aracılığıyla birtakım
önlemleri devreye soktu. Ancak henüz hız kesmeyen cari açığa ilişkin
yurtiçinden ve yurtdışından uzmanların kaygıları artarken, hükümetin
de önümüzdeki dönemde yeni önlemleri devreye sokması bekleniyor.
Hazine Eski Müsteşarı Mahfi Eğilmez cari açığa dayalı büyüme modelinin Türkiye’yi daha fazla taşımayacağını vurgulayarak, dünyanın kriz
28
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
derdiyle uğraştığı bu dönemde Türkiye’nin
de kısmi ithal ikamesine dayalı bir büyüme
modelini uygulamasının doğru olacağını savunuyor. Birçok uzman ise Merkez Bankası’nın
aldığı önlemlerin geçici olacağını, Türkiye’nin
dış açığını sürdürülebilir bir seviyeye çekmek
için ihracata odaklanması gerektiğini savunuyor. İhracatçılar da cari açık sorununun
çözülmesi için gerekli potansiyel ihracatta
mevcutken, çözümün başka yerlerde aranarak zaman kaybedildiği eleştirisini yapıyor.
İhracat döviz girişini artıracağı için dış ödemelerdeki döviz baskısını azaltan bir etkiye
sahip ancak ihracat artışı aynı zamanda çeşitli
girdiler ve sermaye malları gibi ülkede bulunmayan, yerli üretimi arttırmada önemli rol oynayan ithalat kapasitesini de genişletiyor. Bu
noktada uzmanlar, katma değeri yüksek olan
ürünlerin ihracının teşvik edilmesi gerektiğini söylüyor.
KOBİ’lerin rekabet gücünün artırılması
Türkiye’nin önüne koyduğu ihracat hedefini
başarabilmesinin yolu rekabet gücünü daha
yüksek bir üretim zincirine geçerek, yükseltmesinden geçiyor. Türkiye’nin 1990’larda
yüzde 15 olan orta-ileri teknoloji ürün ihracatının toplam ihracattaki payının yüzde 34’e
yükseldiğini göz önüne alırsak, bunun orta
vadede yüzde 50’ye çıkarılması, bunun için
de özel sektörün rekabet gücünün artışı için
Ar- Ge faaliyetlerinin arttırılması gerekiyor.
Ar-Ge faaliyetlerinin artırılması, büyüme ve
rekabet gücü elde etmekte anahtar role sahip,
inovasyona önem verilmesi bugünün hızlı
ve zorlu rekabet koşullarında olmazsa olmaz
durumunda. Çünkü sözkonusu sert rekabet
koşullarında ayakta kalmanın yolu yeni iş yapma modellerinin uygulanmasından geçiyor.
Bu noktada ekonomideki gelişmede girişimciliğin dayanağını oluşturan küçük ve orta boy
işletmelere (KOBİ) önemli görevler düşüyor.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de
ekonomik ve sosyal kalkınmada önemli rol
oynayan, üretim, istihdam, katma değer ve
ihracat içindeki paylarıyla ekonomide kilit
rol oynayan KOBİ’lerin rekabet gücünün
artırılması gerekiyor. İhracatta hedeflenen
rakamların yakalanabilmesi için ihracatın daha
geniş bir tabana yayılması lazım. Bunun için
de daha fazla KOBİ’nin ihracat yapmasının
desteklenmesine yönelik stratejilerin uygulanması gerek. İhracatçılar ülke ekonomisine
sağladıkları katkı dolayısıyla teşvik ve ödül-
û×NO×ùD
'RNXQXQ
www.argeset.com.tr
Argeset Elektronik Elektrik Otomasyon Sistemleri Sanayi ve Ticaret Ltd. ûti.
Adres: Cumhuriyet Mah. 629. Sok. No: 5/3 - 4 07010 Muratpaüa/ANTALYA
Tel: +90 344 19 29 Faks: +90 242 335 10 92
info@argeset.com.tr
VİZYON'DAN
leri fazlasıyla hak ediyorlar. KOBİ’lerin rekabet güçleri arttırılmadan
Türkiye’nin rekabet gücünün arttırılması mümkün değildir. Finansman
başta olmak üzere KOBİ’lere sağlanacak destekler, Türkiye’nin istihdamı, sanayisi ve ihracatı için hayati derecede öneme sahip. Çünkü
Türkiye’nin 2023 ihracat hedeflerine ulaşması, daha fazla sayıda
KOBİ’nin ihracat yoluyla küresel rekabet gücü kazanması ile mümkün.
KOBİ’lerin ihracat sorunları
KOBİ’lerin ihracat sorunları nelerdir? Bu sorunun cevabını iki başlık
altında vermek mümkün. Birincisi KOBİ’lerin ulusal düzeydeki sorunları; bu sorunlar finansman, bilgi yetersizliği, bürokratik, pazar, destek
yetersizliği ve kota sorunları. İkincisi ise KOBİ’lerin işletme düzeyindeki sorunları; bunlar da hammadde, bilgi ve veri, iş gücü ve üretim
sorunları olarak sıralanıyor. İhracata yönelmiş firmaların karşılaştığı
sorunlar arasında kalite kontrolü, standardizasyon ve fiyat maliyet
ilişkisinin doğru kurulamaması da yer alıyor. Bu sorunlarla karşılaşan, KOBİ’lerin siparişe göre (fason) üretime yöneldikleri ve kendi
markalarını yaratarak, kendi ürünlerini pazarlamada güçlük çektikleri
görülüyor. KOBİ’lerin kendi markalarını yaratmadıkları ve kaliteli
üretimi sağlayamadıkları sürece rekabette üstünlüğü elde etmelerinin
mümkün olmadığı belirtiliyor.
Peki KOBİ’ler ihracatta başarı kazanabilmek için nelere dikkat
etmeliler? Uzmanlar şunları öneriyor; “Üretim kalitesi çok önemli.
Bununla birlikte kaliteli üretimi makul fiyata satabilmek ihracatın en
önemli şartı. Ardından hangi pazarların ihracat için uygun olduğunu
araştırmak gerekiyor. İçinde bulunduğu sektöre göre müşteri ve pazar
araştırmasının iyi yapılması gerekiyor. Bu doğrultuda ihracata yönelmek, kalıcı ve sürekli ihracat için kritiktir. Yeni ihracat yapmak isteyen
KOBİ’lere dış ülkelere düzenlenen ticaret heyetleri de çok yakından
takip etmelerini öneriyoruz. Sonuç olarak ihracat, dünyaya açılma
anlamına geliyor. Rekabetin son derece keskin olduğu bu dünyada var
olmak için, üretimden pazarlamaya, finansmandan satışa kadar tüm
süreçleri doğru bir şekilde yönetmek gerekiyor.”
Küresel rekabet altında KOBİ’lerin kendilerini güçlendirecek
fırsatlardan yararlanabilmeleri, risklerden kendilerini koruyabil-
meleri gerekiyor. Gelişen trendleri izleyip
ona göre önlem almayan, kendini geliştirmeyen, farklılık yaratamayan, dünyadaki
yeni gelişmeleri yeterince takip etmeyen,
marka yatırımlarını doğru yapmayan ve
pazarlamaya bütçe ayırmayan KOBİ’ler
rekabet gücünü ve verimliliğini kaybediyor.
Bu noktada kapitalizmin şifre uzmanı
olarak tanınan Steve Barnet, krizin
etkilerinin hâlâ sürdüğü bu dönemde
belirsizliği kabullenmek ve beklenmeyen durumlardan avantajlı çıkmak için
hemen harekete geçmek gerektiğini
söylüyor. Barnet, beklenmeyene odaklanmak üzere yeniden organize olabilen
şirketlerin rekabette önemli avantaj
sağlayacaklarını vurguluyor. Tüketici
davranışı ve strateji trendler fütüristi
Magnus Lindkvist ise tüketicilerin kriz
döneminde düşük fiyatlı markalara
yöneldiğini hatırlatarak, “Müşterinizin
daha azla daha fazlasını yapma talebine cevap verdiğinizde, talebin arttığını
göreceksiniz” diyor. Gerek Barnett
gerekse Lindkvist, küresel krizle ortaya
çıkan tüketici davranışlarındaki değişime dikkat çekerek, bu davranışları
çözümleyebilen şirketlerin rekabette
öne çıkacaklarının altını çiziyor.
Önümüzdeki dönemde dış pazarlara açılacak
KOBİ’lerin gidecekleri pazarlardaki tüketici eğilimlerini iyi analiz edip buna uygun
yol almaları başarı şanslarını artıracak gibi
görünüyor. Tabii KOBİ’lerin ihracat yolunda
başarılı olabilmesi için kamuya önemli görevler düşüyor.
SINIRLARIN
ÖTESİNDE
SINIRLARIN
SINIRLARIN
ÖTESİNDE
ÖTESİNDE
30
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
www.arkel.com.tr
www.arkel.com.tr
www.arkel.com.tr
VİZYON'DAN
VİZYON'DAN
Türkiye İhracata Dayalı Büyüme
Modeline Geçiş Sürecindeki
Başarısını Bir Kez Daha Pekiştirdi
Tarık Sönmez, T.C. Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürü
Öncelikle okuyucularımıza bilgi vermek adına ülkemizin ihracat faaliyetleri hakkında genel bir değerlendirmede bulunabilir
misiniz? Türkiye’de sanayi ve üretimde gelinen noktada ortaya
konan veriler değişkenlik gösterse dahi ihracat rakamlarımızda her geçen gün artarak devam eden bir grafik ile karşı
karşıyayız. Siz bu başarılı tabloyu nasıl yorumluyorsunuz? Her
geçen gün artan ihracat rakamlarına baktığımızda, 2013 yılı
sonu nasıl bir tablo bizi bekliyor olacak?
Bilindiği üzere 2012 yılına ait ihracat rakamları geçtiğimiz günlerde
açıklandı. Türkiye, 2011 yılına göre yüzde 13,1’lik artışla, 152,6 milyar
dolarlık mal ihracatı gerçekleştirirken, Cumhuriyet tarihinde yeni bir
rekora imza atarak ihracata dayalı büyüme modeline geçiş sürecindeki
başarısını bir kez daha pekiştirmiş oldu. Orta Vadeli Program (OVP)
hedeflerimizin üzerinde bir ihracat gerçekleştirmek ise diğer bir
sevindirici husus.
T
.C. Ekonomi
Bakanlığı İhracat
Genel Müdürü
Tarık Sönmez dergimize özel
açıklamalarda bulundu.
Güncel ihracat verileri
ile Türkiye’nin ihracat
noktasında geldiği konumu
gözler önüne seren Sönmez,
asansör sektörünü de
değerlendirerek firmalara
tavsiyelerde bulundu.
T
32
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
rakamının 2011 yılında yüzde 28,6 oranında artarak 110,1 milyon dolara; 2012 yılında ise bir önceki yıla göre yüzde 23’lük bir artışla 135,5
milyon dolar seviyesine yükseldiğine şahit olmaktayız. Diğer taraftan,
2012 yılında Türkiye’nin sektördeki ithalat değerinin bir önceki yıla
göre yüzde 7,9 artışla yaklaşık 152 milyon dolar değerine ulaştığı
görülmektedir. Sektör ihracatının ithalatından daha yüksek bir oranda
artıyor olması, sektördeki dış ticaret açığının orta vadede kapanacağına ve sektörün ülkemiz dış ticaret dengesine olumlu katkı yapan
sektörler arasında anılacağına yönelik beklentimizi güçlendirmektedir.
Öyle ki, bugün, Türk asansör ve asansör aksamları Orta Doğu ülkeleri, Rusya Federasyonu, Orta Asya ve AB ülkeleri başta olmak üzere
beş kıtada 131 ülke/gümrük bölgesine ihraç edilmektedir.”
2008 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan küresel krizin etkileri, özellikle Avrupa’da olmak üzere hala etkisini sürdürmekte. Son dönemde
yaşanan oransal bazdaki düşüşe rağmen ihracatımızda en büyük paya
sahip olan Avro Bölgesi’nde kronikleşmiş bir büyüme sorunu var ve
bunun ihracatımızı etkilememesi mümkün değil. Buna rağmen, 2011
ve 2012 yılında önceki yıllara göre zirveyi gören ihracat rakamlarımız,
akıllı ve sürdürülebilir politikaların ve 2023’e olan inancımızın sonuçları olarak görülmelidir.
.C. Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Tarık Sönmez,
Türkiye’nin 2011 yılına göre yüzde 13,1’lik artışla, 152,6
milyar dolarlık mal ihracatı gerçekleştirdiğini, Cumhuriyet
tarihinde yeni bir rekora imza atarak ihracata dayalı büyüme modeline geçiş sürecindeki başarısını bir kez daha pekiştirdiğini söyledi.
Girişimci ve ihracatçılarımızın tüm dünyada iş imkanlarını araştırmaları, mevcut ve yeni pazarlarda paylarını arttırmak için gece gündüz
demeden iş seyahatleri yapmalarının ihracatta yaşanan dönüşüme
sahne olduğunu belirten Tarık Sönmez, 2012 yılında 56 bini aşkın
ihracatçımızın dünyanın hemen hemen tüm ülkelerine ihracat gerçekleştirmesinin altı çizilmesi gereken bir başarı olduğunu kaydetti.
Başarılı bir pazar çeşitlendirme stratejisi ile AB ülkelerine olan ihracattaki payımızı mümkün olduğunca koruyarak, başta özellikle Yakın
ve Orta Doğu ile Kuzey Afrika Ülkeleri olmak üzere diğer pazarlara
yönelmemiz sonucunda, 2012 yılında 241 ülke/gümrük bölgesine ihracat gerçekleştirdik. En fazla ihracat yaptığımız ülke Almanya olurken
Irak ve İran’a olan ihracatımız önemli artışlar gösterdi ve bu ülkeler
sırasıyla ikinci ve üçüncü en fazla ihracat yapılan ülkeler oldu. 97 ülke
ve bölgeye ihracatımız şimdiye kadarki en yüksek düzeyine çıktı. 42
ilimiz şimdiye kadarki en yüksek ihracat düzeyine ulaşırken, 97 faslın
60’ında ihracatımız rekor kırdı.
Sönmez asansör sektörüne ilişkin yaptığı değerlendirmelerde de şu
ifadelere yer verdi; “ Türkiye’nin asansör sektörü ihracatına baktığımızda, sektör ihracatının son yıllarda sürekli arttığını görmek bizleri
sevindirmektedir. Nitekim, 2010 yılında 85,6 milyon dolar olan ihracat
İhracatımız her geçen gün daha ileriye gidiyor ve bunun arka planında
yapılan önemli çalışmalar var. Düzenlenen ticaret heyetleri, fuarlar,
alım heyetleri, devlet yardımları ve sektörlere yönelik çalışmaların
her biri ayrı ayrı önem taşıyan ve ihracatımızdaki başarıyı getiren
faktörlerdir. Aynı zamanda dünyadaki güncel ekonomik ve siyasi ge-
lişmelerin takibi sonucu ve yoğun çalışmalar
ile belirlenen “Hedef ve Öncelikli Ülkeler”
stratejimiz ihracatçıları potansiyel arz eden
pazarlara yönlendirmemize olanak sağlamaktadır.
Yapılan tüm çalışmalar ile ihracatçılarımızın
ihtiyaçları doğrultusunda Bakanlık olarak
onlara maksimum faydayı sağlamak arzusundayız. Güçlü yurt dışı teşkilatımızın da bu
noktada ihracatçılarımıza sağladığı yardımlar
ve ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi konusunda yürütülen ikili ve çok taraflı ilişkiler
bu rakamların elde edilmesinin bir sürpriz
olmadığını göstermektedir. Ekonomimizin
bel kemiğini oluşturan ve çok büyük bir
potansiyele sahip olan KOBİ’lerimizi, kendi
markaları ile ihracat yapar hale getirmek
arzusundayız. Söz konusu faaliyetlerimiz
ışığında ileride daha büyük başarılara imza
atacağımızı ve ülkemizin dünya ihracatında
hak ettiği sıralara erişeceği hususunda hiçbir
şüphem yok.
2013-2015 yıllarını kapsayan Orta Vadeli
Programda, 2013 yılı ihracat beklentimiz
158 milyar dolardır. Bu doğrultuda, 2013
yılı ihracatımızı 158 milyar dolar ve üzerinde gerçekleştirmeyi bekliyoruz. Bunu
başarabileceğimize dair de olumlu sinyaller
almaktayız. En önemli ihracat pazarımız olan
AB’de bu yıl yeniden pozitif GSYİH büyüme
oranlarına dönüş beklenmektedir. Avrupa
Komisyonu’nun öngörülerine göre AB’de
yüzde 0,4’lük, Euro Bölgesinde ise yüzde
0,1’lik bir GSYİH büyüme oranı tahmin
ediliyor. Ayrıca 2013 yılının bugüne kadar
olan dönemindeki görünümde 2013 yılının
yeniden bir rekor yılı olabileceğinin sinyalleri
verilmektedir.
Sonuç olarak, ihracatçılarımız ve üreticilerimiz ile el ele 2013 yılını da yakaladığımız rekorlar serisine bir yenisi olarak ekleyip 2023
Türkiye İhracat Stratejisi’ni başarma yolunda
emin adımlarla ilerlediğimizi göstereceğiz.
İhracat istatistiklerine baktığımızda
Türkiye genelinde sektörel anlamda en
çok başarılı olan sektörler hangileridir?
Bunun yanı sıra ihracat potansiyeli olup
da henüz bu başarıyı elde edememiş
sektörlerimiz de var mı?
Türkiye’nin son 10 yıllık dönemde ger-
www.asansorvızyon.net 33
VİZYON'DAN
çekleştirdiği ihracat atılımına baktığımızda, 2002 yılında 36 milyar
dolarlardan aldığımız ihracatı bugün 4,2 katına taşımış olduğumuzu
görüyoruz.
2008 yılında Cumhuriyet tarihinin rekorunu kıran ihracat 2009 ve 2010
yıllarında yaşanan küresel ekonomik resesyonun etkisiyle azalmış;
bununla birlikte, 2011 yılında hızlı bir toparlanma sürecinin paralelinde
135 milyar dolar ile yeni bir rekor gelmişti. Bugün, çok daha yeni bir
rekoru kırma sevincinin yanı sıra kritik bir eşiği aşarak istikrarı yakalamış olmanın da güvenini yaşıyoruz.
2012 yılında ihracatta yaşadığımız başarıda şüphesiz A’dan Z’ye tüm
sektörlerimizin ve ekonomimizdeki en küçük birime kadar herkesin
çok önemli bir payı bulunmaktadır. Ekonomimizin lokomotifi konumunda olan imalat sanayiinin ihracatı, 2011 yılına göre genel ihracatta
yaşanan artıştan daha yüksek bir artış (yüzde 13,8) göstermiştir. 2012
yılı ihracatının 143,3 milyar dolarlık kısmını imalat sanayii oluşturmaktadır. İmalat sanayii içerisinde en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz
sektörler ise otomotiv, kimya, tekstil ve konfeksiyon ürünleri, makine
ve aksamları gibi sektörler olmakla birlikte diğer tüm sektörlerimizin
de ciddi katkıları olmuştur. Yine, tarım ürünlerimizden ağaç ve orman
ürünleri, tütün, yaş meyve ve sebze ve su ürünleri ihracatımızda
da sektörlerimiz potansiyellerini yavaş yavaş açığa çıkarmakta ve
ihracatlarını arttırmaktadır. Ekonomi Bakanlığı olarak, 2023’e giden
yolda tüm sektörlerimizin çok daha fazla potansiyele sahip oldukları
düşüncesi ve bilinciyle ihracatçılarımıza dönük faaliyetleri yürütmeye
devam etmekteyiz.
Genel Müdürlüğümüz kapsamında ihracat yapan veya yapmak
isteyen firmalarımıza verilen destekler nelerdir?
Rekabetin giderek keskinleştiği ve acımasızlaştığı dünya ekonomisinde ülkeler artık oluşturdukları markalar ile ihracat arenasında gözükmekteler. Bugün, otomotiv endüstrisi özelinde bir Alman ekolünün
varlığını inkar etmek imkansız. Bununla birlikte, Almanya, teknoloji,
güç ve sağlamlık anlayışı ile ürettiği otomobilleri ile artık önceki
dönemler gibi pazarın tek hakimi konumunda değildir. İtalya, tasarım
ve şıklık, Japonya ve Güney Kore ise teknoloji ve ekonomi anlayışı ile
rekabete yeni bir çehre kazandırmıştır. Dolayısıyla, dünya otomotiv
sektöründe bugün İtalya, Japonya, Güney Kore ve hatta yeni ekonomik güç olan Çin’in de pazar pastasına ciddi ortak konumuna geldiğine
şahit oluyoruz. Bu durumu söz konusu sektör özelinin dışında hemen
hemen tüm sektörler için söylemek mümkündür. Bu bakımdan, öncelikli hedeflerimizden birisi Türk marka imajının ve bilincinin oluşturulmasıdır.
Markalaşma ve tasarım desteklerimizin yanı sıra, ihracatçılarımızın
uluslararası piyasalarda rekabet gücünü artırabilmek için, “2011/1
sayılı Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Desteği Hakkında Tebliğ” ve
“2010/8 sayılı Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” ile ihracatçılarımızın pazara giriş faaliyetleri
desteklenmektedir.
Bunlara ilaveten, ihracatçılarımızın pazarlara daha rahat girebilmesi ve
iş bağlantıları sağlayabilmesi için heyet programları düzenlenmekte ve
34
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
uluslararası fuarlara katılım sağlanmaktadır.
2012 yılında, 16 ülkeye yönelik 15 genel ticaret heyeti ile 29 ülkeye yönelik 51 sektörel
ticaret heyeti ve 25’i özel nitelikli olmak
üzere 78 alım heyeti programı düzenlenmiştir. 2012 yılında ayrıca ihracatçılarımızın
ürünlerini tanıtabilmesi ve alıcılarla birebir
iletişime geçebilmeleri için 241 uluslararası
fuara milli düzeyde katılım gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, yine aynı dönemde 3 bin 409
uluslararası fuarda ihracatçılarımızın bireysel
katılım sağlayabilmeleri için destek sağlanmıştır. İhracatçılarımızın fuarlara katılımları
“2009/5 Sayılı Yurt Dışında Gerçekleştirilen
Fuar Katılımlarının Desteklenmesine İlişkin
Tebliğ” kapsamında desteklenmektedir.
Öte yandan, ihracatçılara yönelik “97/5 sayılı
Çevre Maliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” ve “2010/10 sayılı Tarımsal
Ürünlerde İhracat İadesi Yardımlarına İlişkin
Tebliğ” kapsamında destekler de sunulmaya
devam etmektedir.
Ticari Ataşeliklerimizin sayısı artmaya devam ediyor. Yurtdışı seferlerimiz
her zamankinden daha fazla işliyor. İş
seyahatleri artık firmalarımızın vazgeçilmez programları arasında yer alıyor. Siz,
Türkiye’deki iş hayatında yaşanan bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Genel
Müdürlüğümüz olarak gündeminizde yer
alan ve hayata geçireceğiniz projelerinizi
bizimle paylaşabilir misiniz?
Günümüz dünyasında üretim ve pazarlama
süreçleri hızla değişmekte ve doğru bilgiye
ulaşım ile proaktif pazarlama stratejileri giderek önem kazanmaktadır. Bakanlık olarak söz
konusu bu süreçte girişimci ve ihracatçılarımızın yollarına hız kesmeden devam etmeleri
için yoğun bir mesai harcamaktayız.
2012 yılını da başarıyla tamamlayan ihracatçılarımız ve ihraç sektörlerimiz sadece nicel
anlamda değil nitel anlamda da ihracatımızın
gelişimine katkıda bulunmaktadırlar. Türk
ihraç ürünlerinin tüm dünyada daha tanınır ve
talep edilen hale gelmesi ise firmalarımızın
uluslararası pazarlarla olan bağlantılarının
artmasını desteklemektedir.
Ülkemiz, artık dünya ticaretinde önde gelen
ülkelerden biri olmuştur. Uzun süredir 100
milyar dolar ihracat yapan ülkeler arasında ve
VİZYON'DAN
2012 yılında da 152,6 milyar dolarlık bir ihracat düzeyini yakalamış
bulunmaktayız. Ticaret hacmimiz
ise 2012 yılında 389 milyar dolara
ulaşmıştır. Dünya ile bu kadar
büyük bir ticaret hacmine sahip bir
ülkenin iş adamlarının kaçınılmaz
olarak seyahat etmesi gerekmektedir.
Bu konuda biz de Ekonomi Bakanlığı olarak üzerimize düşeni en iyi
şekilde yerine getiriyoruz. Sayıları
250’ye ulaşan ve Afrika’nın en
uzak, en bakir ülkelerinde bile kurduğumuz Ticaret Müşavir/Ataşelerimiz ile ihracatçılarımıza büyük
destek sağlıyoruz. Müşavir/Ataşelerimiz’in varlığı ihracatçılarımıza ilk
defa girdikleri pazarlara korkusuzca girmelerine olanak sağlamakta ve
cesaret vermektedir.
Buna ilaveten ulaşım imkanlarının her geçen gün daha iyiye gitmesi,
ülkemizden hemen hemen dünyanın her yerine uçak seferleri düzenlenmesi yurt dışı seyahatleri arttıran diğer bir unsur olarak dikkat
çekmektedir.
Girişimci ve ihracatçılarımızın tüm dünyada iş imkanlarını araştırmaları, mevcut ve yeni pazarlarda paylarını arttırmak için gece gündüz
demeden iş seyahatleri yapmaları ihracatta yaşanan dönüşüm ve
başarılarda önemli bir role sahiptir. 2012 yılında 56 bini aşkın ihracatçımızın dünyanın hemen hemen tüm ülkelerine ihracat gerçekleştirmesi
altı çizilmesi gereken bir başarı olarak dikkat çekmektedir. Ekonomi
Bakanlığı olarak da global rekabet ortamında ihracatçılarımızın hem
yurt dışı teşkilatımız hem de merkez teşkilatımız vasıtasıyla desteklenmesi ile ticari ve ekonomik gelişmelerden haberdar olmalarını
önemsemekteyiz. Bu kapsamda, girişimci ve ihracatçılarımızın daha
fazla yurt dışına açılmaları hem ülkemiz ürünlerinin hem de ülkemizin
tanıtımı için büyük önem arz etmektedir.
Küresel ihracat pazarında firmalarımızın desteklenmesi için Bakanlığımızın gündeminde başta 2023 Türkiye İhracat Stratejisi ile GİTES
olmak üzere çeşitli strateji ve projeler bulunmaktadır. 2023 yılında
ihracatımızın 500 milyar dolara ulaşarak dünya ticaretinden yüzde 1,5
dolayında pay almasına yönelik olarak hazırlanan “2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı” ile sadece rakamsal olarak 500 milyar
dolarlık bir ihracat hedefine ulaşmak değil, ihracatın ve ihracat odaklı
üretimin yapısal sorunlarına çözüm üretilmesi de hedeflenmektedir.
Ülkemizin uluslararası pazarlarda rekabetçiliğini arttıracak ve ihracatımızın üretim yapısının modernize edilerek günümüz ve geleceğin ticaret dünyasının taleplerine cevap verebilir ileri teknoloji ve Ar-Ge’ye
dayalı esnek bir yapıya kavuşmasını sağlayacak her türlü unsurun
kıymetini çok iyi biliyor, gelişmeleri takip ediyor ve titizlikle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İhracat Genel Müdürlüğü olarak söz konusu
36
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
stratejinin sağlıklı bir şekilde
yürütülmesi ve amaçlanan hedeflere ulaşılması hususuna
özel önem vermekteyiz.
Sayın Genel Müdürüm,
Türkiye genelinde özellikle Anadolu’da bir çok firma
global krizin ardından
çok ciddi yatırımlar yaptı.
Markalaşma ve dünyaya
açılma konusunda Türk
sanayisinin çalışmalarını
nasıl değerlendiriyor ve
yatırım yapan firmaları nasıl destekliyorsunuz?
Türk malı imajının doğru bir
şekilde yerleştirilmesi ve markalarımızın
dünya çapında rekabetçi ve tanınır hale gelmesi ve ihracatımızdaki katma değer ve birim
başına yapılan ihracat değerinin arttırılması
için; rekabetle başa çıkmanın öğrenilmesi,
ürünlerin farklılaştırılması, tedarik zincirinin
dinamik olarak yönetilmesi ve yeni pazarlara girilmeden önce potansiyel müşterilerin
özelliklerinin kavranmasına ilişkin becerilerin firmalarımıza kazandırılarak kalitenin
artırılması hayati bir önem taşımaktadır. Bu
kapsamda Bakanlığımızın verdiği desteklerle
şirketlerimiz yurt dışına daha cesur adımlar
ile açılmaktadır.
2006 yılından beri yürütmekte olduğumuz
TURQUALITY® Programı rekabetin ve
kurumsallaşmanın fiyat ekseninden çıkarılıp
marka eksenine oturtulmasını hedefleyen;
yurt dışındaki markalaşma faaliyetlerinin
desteklenmesi, Türk malı imajının geliştirilmesi ve firmalarımızın kurumsal altyapılarının güçlendirilmesi için tasarlanmış dünyanın
tek markalaşma destek programı hüviyetindedir. Tamamıyla yeniliğe açık, markalaşma
odağında ve Türkiye’den dünya markaları
çıkarmak hedefinde olan TURQUALITY®
Programı’nın önemli katkıları sayesinde
bugün Almanya, Rusya, İngiltere, ABD, Türk
Cumhuriyetleri, Kuzey Afrika, Uzak Doğu
ve Orta Doğu’da ihracatlarını yüzde 100’ün
üzerinde arttıran firmalarımız bulunmakta ve
bunların mevcudiyeti bizleri 2023 hedeflerimiz için daha da umutlandırmaktır.
Yine, marka odaklılığın olmazsa olmazları
arasında yer alan “Tasarım” unsurunun da
VİZYON'DAN
ehemmiyeti büyüktür. Marka bilinirliğinin oluşması ve bir Türk markası olarak zihinlerde yer etmesi için ürünün kalitesi kadar sunumu ve
talebe doğru hitap etmesi de gereklidir. Buna yönelik olarak, Bakanlığımızın önemli destek programları arasında yer alan 2008/2 sayılı
“Tasarım Desteği Hakkında Tebliğ” ile Türk ihracatçısında marka ile
birlikte tasarım farkındalığı ve bilinci yaratmak, Türk tasarım kültürünü oluşturmak ve yaygınlaştırmak hedefindeyiz.
Öte yandan, Türk ürünlerinin pazarlama ve tanıtımının yapılmasını
sağlamak, bu çerçevede yurt dışında gerçekleştirilen tanıtım, marka
tescil giderleri ile yurt dışında mal ticareti yapmak amacıyla açılan
birimlerle ilgili giderlerinin bir kısmı desteklemek amacıyla 2010/6
Sayılı Yurt Dışı Birim, Marka ve Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ yürütülmektedir.
Asansör sektörü de dönem içerisinde atağa kalkan ve ihracat
faaliyetlerine hız veren bir görünüm sergiliyor. Siz, yerli asansör sektörünü ne gözle görüyor, firmalarımıza ihracat faaliyetlerinde ne gibi tavsiyelerde bulunuyorsunuz?
Hepimizin bildiği gibi, 60 yıldan fazla geçmişe sahip Türk asansör sektörü, dünyada gelişen yeni teknolojilerle birlikte, büyük bir değişim
sürecine girerek pazarlama, tasarım, uluslararası standartlarda üretim,
montaj ile bakım ve servis hizmeti anlamında büyük deneyimler kazanmış, önemli rakiplerle yarışır hale gelmiş bulunmaktadır.
Türkiye’nin asansör sektörü ihracatına baktığımızda, sektör ihracatının son yıllarda sürekli arttığını görmek bizleri sevindirmektedir. Nitekim, 2010 yılında 85,6 milyon dolar olan ihracat rakamının 2011 yılında
yüzde 28,6 oranında artarak 110,1 milyon dolara; 2012 yılında ise bir
38
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
önceki yıla göre yüzde 23’lük bir artışla 135,5
milyon dolar seviyesine yükseldiğine şahit
olmaktayız.
Diğer taraftan, 2012 yılında Türkiye’nin
sektördeki ithalat değerinin bir önceki yıla
göre yüzde 7,9 artışla yaklaşık 152 milyon
dolar değerine ulaştığı görülmektedir. Sektör
ihracatının ithalatından daha yüksek bir
oranda artıyor olması, sektördeki dış ticaret
açığının orta vadede kapanacağına ve sektörün ülkemiz dış ticaret dengesine olumlu
katkı yapan sektörler arasında anılacağına
yönelik beklentimizi güçlendirmektedir. Öyle
ki, bugün, Türk asansör ve asansör aksamları Orta Doğu ülkeleri, Rusya Federasyonu,
Orta Asya ve AB ülkeleri başta olmak üzere
beş kıtada 131 ülke/gümrük bölgesine ihraç
edilmektedir.
Bugün, yerli sermaye veya yabancı ortaklıklar halinde üretim yapan asansör aksam
üreticisi firmalarımızın dünyanın önde gelen
aksam üreticileri arasında kabul edildiğini
görmenin haklı gururunu yaşamaktayız. Artık
ülkemiz Almanya, İspanya ve İtalya ile birlikte dünyada asansör aksamı üretimi konusunda önde gelen ülkeler arasında anılmaktadır.
Son yıllarda Çin Halk Cumhuriyeti’nde
VİZYON'DAN
yaşanan gelişmelerin bu sıralamayı etkileyeceğinin farkında olmakla
birlikte, ülkemiz üretim kapasite ve kalitesine, ihracat potansiyeline
güvenmekte ve sektörü daha da güçlendirmek adına gerek özel sektöre gerekse Bakanlığımıza önemli görevler düşmektedir.
Ülke ekonomisi ve dış ticareti açısından bu kadar önem verdiğimiz
sektörde, yurt dışı pazarlarda daha fazla talep edilir bir konuma gelinebilmesini teminen inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarına ağırlık verilerek
teknoloji odaklı ve katma değeri yüksek asansörlerin üretiminin
gerçekleştirilmesinin büyük önem taşıdığını düşünüyorum. Asansör
ve aksamları üretiminde yapılacak her türlü iyileşme, gelişme küresel
anlamda rekabetçiliğimize çarpan etkisiyle katkı sağlayacaktır. Bu
amaca yönelik, Ar-Ge altyapısının geliştirilmesini teminen asansör
sektöründeki firmalarımızın hazır proje uygulamaları ile üretimden
ziyade kendi proje uygulamalarını üretmesi ve geliştirmesi büyük
önem taşımaktadır.
Sektörün ihracat kapasitesine katkı yapması beklenen en önemli
unsurlardan birisi de yurt dışında iş yapan Türk müteahhitleridir. Yurt
dışında Türk müteahhitlerince üstlenilen projelerin asansör sistemlerinin Türkiye merkezli firmalar tarafından yapılmasının sağlanması
sektörün uluslararası pazarlara girip buralarda tutunmasında büyük
bir fırsat sunacaktır. Bu çerçevede, sektörün müteahhitlik firmaları ile
yakın bir işbirliği içinde hareket etmesi büyük önem taşımaktadır.
Türk müteahhitlerinin yanı sıra küresel ölçekte iş yapan yapı üreticileri ile de işbirliklerine gidilmelidir. Dünyada geniş pazar hacmine sahip
uluslararası marka asansörler, güvenilirliği ve konforu sağlamalarından dolayı küresel yapı üreticileri tarafından da tercih edilmektedir.
Bu nedenle, Türk asansör firmalarının katma değer oluşturması ve
dünyaca tanınan markalar haline gelmesi gerekmektedir. Bir diğer
ifadeyle, sektörde markalaşma bilincinin ve kendi tasarımını yapabilme kabiliyetinin yerleşmiş olması uluslararası rekabette büyük önem
taşımaktadır. Bu konuda Bakanlığımızın, gerek markalaşmaya gerekse
Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi konusunda sunduğu etkili destek
mekanizmalarının daha fazla kullanılmasını tavsiye ediyorum.
40
Kafkaslar, Ortadoğu ve Orta Asya ülkelerine
açılan bir bölgesel merkez olma potansiyeli
etkili olmaktadır.
Son olarak, asansör sektöründeki ve diğer
sektörlerdeki ihracat yapmak isteyen tüm
firmalarımıza yurt dışı pazarlarda rekabet
edebilir seviyeye ulaşmalarını teminen
Bakanlığımızca sağlanan destek mekanizmalarından azami düzeyde istifade etmelerini
tavsiye ediyorum.
Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz Avrupa ülkelerini sıkıntıya sokarken, Türk
ihracat firmalarımızı da yeni pazarlar
aramaya sevk etti. Özellikle hedef
pazarımız haline gelen Kuzey Afrika,
Ortadoğu, Avrasya ve Balkan ülkelerinde
yerli markalarımız ihracat faaliyetlerine ağırlık verdiler. Hükümetimizin bu
bölgelerde etkin bir güç ve finans üssü
olma yolunda attığı adımlar ne şekilde
ilerlemektedir.
İhracatta pazar çeşitlendirmesi risklerin azaltılması açısından oldukça önemlidir. Böylece
bölgesel ekonomik krizlerin ihracatçılarımız
üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirilebilmektedir. Nitekim, Ekonomi Bakanlığı olarak
ihraç pazarlarımızı çeşitlendirmeye çalışıyoruz. Bu çabalarımız ihracat değerlerine de
yansımış durumdadır. Daha önceden Türkiye
ihracatı büyük bir oranda AB pazarına bağımlı
iken bugün Kuzey Afrika ve Ortadoğu’ya
ihracatımız önemli değerlere ulaşmıştır. Aynı
şekilde Asya ve Balkan ülkelerine ihracatımız
da giderek artmaktadır.
Öte yandan, sektördeki firmaların büyük çoğunluğunun çok küçük
ölçekli ve finansman olanaklarının sınırlı olması, ileriye doğru projeksiyon ve hedeflerini sınırlandırmakta, ileride daha da artacak olan
rekabet ortamında iş yapabilme ihtimalini de düşürmektedir. Söz
konusu olumsuzlukların önüne geçebilmek ancak şirket evlilikleri sayesinde birleşerek büyüme ve uluslararası rekabete dayanabilecek güç
birlikleri oluşturarak mümkün olabilecektir. Bu itibarla, firmalarımızın
montaj, bakım, asansör aksam üretimi yapacak büyük ölçekli firmalar
olmaya yönelik birleşmelere açık olmasının rekabette kendilerine
avantaj sağlayacağını düşünüyorum.
2012-2013 dönemi için belirlenen 17 hedef
ülkeden Polonya hariç 16’sı AB dışındadır. Bu
ülkeler ÇHC, Rusya, Hindistan, ABD, Brezilya, Suudi Arabistan, İran, Nijerya, Mısır,
Libya, Endonezya, Irak, Kazakistan, Ukrayna, Japonya ve Güney Afrika Cumhuriyeti’dir.
İhracatçılarımızın bu ülkelere yönelik faaliyetlerinde kendilerine ilave destek sağlanmaktadır.
Ayrıca, Bakanlığımızca yürütülen “Yeni Yatırım ve Teşvik Sistemi”
kapsamında da Türkiye’yi üretim veya lojistik merkezi olarak seçmeye
istekli çok uluslu firmalara ve yabancı yatırımcılara önemli imkanlar
sunulmaktadır. Yatırım kararlarının ülkemiz lehine verilmesinde,
bahse konu üretim avantajlarının yanı sıra, Türkiye’nin bulunduğu
coğrafya ile sektörün dünyada en hızlı geliştiği pazarlardan Balkanlar,
Ayrıca, bu ülkelerdeki potansiyelimiz konusunda farkındalık oluşturulması ve ihracatımızın artırılması amacıyla bu ülkelere yönelik
ticaret heyeti ve fuar gibi organizasyonlar
artık daha sık düzenlenmektedir. Böylece
Türkiye daha sağlam bir ihracat yapısına
kavuşmaktadır.
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
VİZYON'DAN
Yeni Pazarlar Yeni Ufuklar…
Pınar Güncan Pişkin, PGP Dış Ticaret Danışmanlık ve Pazarlama Genel Müdürü
2
013' ün ilk çeyreğini
yaşadığımız şu
günlerde geçen yıla
dair söylenegelen kriz ve
daralma verilerini aşmanın
en önemli yolu elbette ArGe ve teknolojiye yapılan
yatırımlar olacaktır.
Teknolojik gelişmeye
paralel yürütülen
kurumsallaşma çalışmaları
ve kaliteli kalifiye
elemanlarla şirket
vizyonunun şekillendirilmesi
elbette bu yolda en önemli
hız sağlayıcılardır. Bu
yatırım ve çalışmalar, yeni
pazarlara ulaşmanın ve
belki de yeni pazarlama
alanları yaratmanın
yolunu açacak en önemli
etkenlerdir.
2
013’ ün ilk çeyreğini yaşadığımız şu günlerde geçen yıla dair
söylenegelen kriz ve daralma verilerini aşmanın en önemli
yolu elbette Ar-Ge ve teknolojiye yapılan yatırımlar olacaktır.
Teknolojik gelişmeye paralel yürütülen kurumsallaşma çalışmaları ve
kaliteli kalifiye elemanlarla şirket vizyonunun şekillendirilmesi elbette
bu yolda en önemli hız sağlayıcılardır. Bu yatırım ve çalışmalar, yeni
pazarlara ulaşmanın ve belki de yeni pazarlama alanları yaratmanın
yolunu açacak en önemli etkenlerdir.
Firmaların geleceklerini sağlama almaları için iç pazarlar artık yeterli
olmamaktadır. Hemen hemen bütün sektörlerde, büyümek isteyen ve
hatta yerini korumak isteyen şirketlerin ihracata yönelmesi kaçınılmazdır. Her ne kadar ülkemiz son yıllarda sürekli bir büyüme gösterse
de, uzun vadede dış ticarete odaklanan firmaların rakiplerine karşı
daha üstün bir konuma geleceği açıktır.
42
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
VİZYON'DAN
kalite ve güvenlik esaslarını
belirlemenin ve bu konuda
gerekli çalışmaları yapmanın
önemi, Avrupa Birliği uyum
sürecinde özellikle asansör
aksamları konusunda AB
teknik mevzuatının Türk
mevzuatına dahil edilmesiyle
uyulan standartların ihracatımızı arttırması ve ithalat
oranımızı düşürmüş olmasıyla da göz önüne serilmiştir.
Dış ülkelere ürünlerini satmayı hedefleyen firmaların da dikkat etmesi
gereken konular vardır. Bu konuyu ihracata yeni başlayan firmalar ve
hali hazırda ihracat gerçekleştiren firmalar için ayrı ayrı ele almakta
fayda görüyorum.
İhracata yeni başlayan firmaların hedef pazarlarını çok dikkatli
seçmesi son derece önemlidir. Değişik bölgelerdeki rakiplerin tanınması, pazarların ve rakiplerin yerel koşullar dikkate alınarak analiz
edilmesi gereklidir. Analizler sonucunda doğru pazarda doğru hedefler,
doğru ürünler ve iyi planlanmış bir strateji ile pazarlama çalışmalarına
başlanmalıdır. İlk aşamada yanlış yapılacak seçimler sonucu yaşanacak
birkaç olumsuzluk, başarılı olabilecek firmaların bile hevesini kırmakta
ve dış ticaretten soğumasına yol açmaktadır.
Ürünlerini ihraç etmeyi başarmış firmaların ise göz önünde
bulundurması gereken başka hususlar vardır. Bunların en önemlisi,
tek bir pazar ya da bölgeye bağlı kalmamaktır. Dünyada farklı zamanlarda farklı bölgelerde yaşanan ekonomik krizlerden etkilenmemek
için satış yapılan pazarları çeşitlendirmek çok önemlidir. Ürün gamını
değişik pazarlara hitap edecek şekilde esnetebilen firmalar bu konuda
öne çıkacaktır.
Uzun vadede değişen dış pazar yapılarını ve yeni pazar alternatiflerini göz ardı etmemek ve yeni pazarların duyacağı ihtiyaçları önceden
belirleyip şirket gelişimini teknolojik açıdan bu ihtiyaçları karşılar hale
getirmek kaçınılmazdır.
Bu konuda ülkemizde asansör sektöründe faaliyet gösteren
firmaların yaptığı çalışmalar heyecan ve mutluluk verici
durumdadır.
Komple asansör üretimi konusunda inovasyon, markalaşma,
44
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
Örneğin 842810 GTİP numarasıyla ihracat faaliyetini sürdürdüğümüz asansörler için en önemli
pazarlardan biri olan İran,
neden Çin ve Almanya’nın
fiyatları daha yüksek olmasına rağmen Türkiye’yi
bu ülkelerden sonra tercih
etmektedir? Ya da 2012
de ilk sıraya yerleşen Irak,
fiyatları pahalı olmasına rağmen bizden
sonra ikinci sırada Almanya’dan neden
vazgeçememektedir? Pazarın istek ve
ihtiyaçları nedir ve biz Türk üreticiler
olarak bunların ne kadarını karşılayabiliyoruz? Ki İran’da üçüncü sıradayız.
Ya da coğrafi konum avantajına rağmen
Irak’ta Almanya’nın pazar payını kendi
payımıza katamıyoruz? Kendimize bu
soruları sormalıyız.
Yeni dönemde bahsi geçen alt yapıları ve vizyonu, bünyesinde sindiren firmalar, uluslararası yeni pazarların peşine düşecektir.
Peki, işe nasıl ve nereden başlamak gerekir?
Hedef pazarlar ve hedef fiyatlar nasıl belirlenecek ve nokta atışı ile doğru müşteriye
ulaşmak ne şekilde mümkün olacaktır?
Bu konuda devletimizin üreticilere sunduğu
Dış Pazar Araştırma desteklerini göz ardı
etmemek, konusunda uzman dış ticaret
çalışanlarını istihdam etmek ya da bu konuda
danışmanlık veren dış ticaret firmalarıyla
ortaklaşa çalışmalar yürütmek, işe başlamak
ve var olan dış ticaret hacmini artırmak için
doğru noktalardır.
Sektöre emeği geçen tüm firmalara bol kazançlı ve aydınlık bir yeni yıl dilerim.
VİZYON'DAN
İhracata Hazır Olmak…
Mehmet Akif Altan, Loyal Danışmanlık Firma Yetkilisi
K
OBİ’lerimiz, ihracata hazır olup olmadıklarını aşağıda
belirttiğim temel dört başlığı inceleyerek belirleyebilir.
1.Firma değerlendirmesi
İhracat için gerekli alt yapıya sahip olup olmadığının kontrol edilmesidir.
46
3.Hedef Pazar seçimi ve strateji belirlenmesi
Stratejiyi belirlemek amacıyla pazar fiyatı,
pazarlama, potansiyel müşteriler, ürün
nakliye koşulları ve mevcut yasal koşullar
açısından değerlendirmeleridir.
Bu kontrol esnasında, gerekli personelin olup olmadığı, var olan
kapasitenin ne kadarının ihracata ayrılabileceği, mali durumu ve
ihracattan beklentileri gibi sorulara cevap aranır.
4.Finansal değerlendirme ve risk analizi
Satış tahmini, ürün maliyetleri, finansal ihtiyaçlar ve makine kaynakları gibi konularla
bu konularda oluşabilecek risklerin analiz
edilmesidir.
2.Sektörel değerlendirme
Ürün tanımlaması yaparak, faaliyet gösterdikleri sektörde ki
eğilimleri, rekabeti, önemli pazarları ve ürünlerinin sahip oldukları
özellikleri gözden geçirmeleridir.
Düzenli şekilde ihracat yapmak, öncelikle
ihtiyaç analizlerinin yapılmasıyla yani masa
başı çalışmaları ile başlar. Araştırmalar,
personelden, satışta kullanılacak paketin
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
VİZYON'DAN
şekline, kataloga, hedef pazarların belirlenmesine ve ürüne veya
pazara özel bir çok sertifikanın alınmasına kadar geniş bir yelpazede
yapılmalıdır. Bu araştırmalar doğrultusunda yapılacak ziyaretler ve
katılınacak fuarlarla, yapılan masa başı çalışmaları denetlenir ve
sektörün yapısına ve satış periyotlarına göre satış hedefleri belirlenir. Bu hedeflere ulaşmakta kullanılacak harcamalar için gereken bütçeler oluşur. Bütçelerin ne kadarının devlet destekleriyle
karşılanacağı araştırılır. Son olarak sene içinde önceden belirlenmiş
sürelerde hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığı izlenir. Değerlendirme analizleri yapılarak, gerekiyorsa düzeltmeler ve iyileştirmeler yapılır.
Devlet destekleri tüm masrafları karşılamadığı için şirketlerin
ihracata yönelik bir bütçe oluşturmaları şarttır. Devlet destekleriyle
ilgili temel başlıklar aşağıda bilginize sunulmuştur.
•2012/4 Sayılı Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi
Hakkında Tebliğ
•2012/3 Sayılı Teknik Müşavirlik Hizmetlerine Sağlanacak Devlet
Yardımları Hakkında Tebliğ
•2011/1 sayılı Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Desteği Hakkında
Tebliğ
•2010/10 Sayılı Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımlarına
İlişkin Tebliğ
•2010/8 Sayılı Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları
• 2010/6 Sayılı Yurt Dışı Birim, Marka ve Tanıtım Faaliyetlerinin
Desteklenmesi Hakkında Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları
• 2009/5 Sayılı Yurt Dışında Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının
Desteklenmesine İlişkin Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları
• 2008/2 Sayılı Tasarım Desteği Hakkında Tebliğ ile Uygulama Usul
ve Esasları
• 2006/4 Sayılı “Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması ve
Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve Turqualıty®’nin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ
• 2004/14 Sayılı Turqualıty® Sertifikasının Düzenlenmesine İlişkin
Tebliğ
• 2000/1 Sayılı İstihdam Yardımı Hakkında Tebliğ ile Uygulama
Usul ve Esasları
• 1998/10 Sayılı Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) Yardımına İlişkin
Tebliğ
48
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
•1995/7 Sayılı Uluslararası Nitelikteki Yurt
İçi İhtisas Fuarlarının Desteklenmesine İlişkin Tebliğ ile Uygulama Usul ve Esasları
•Özel Statülü Şirketler
Üretici firmalar, öncelikle pazarları ve pazarda satabilecekleri ürünleri belirlemelidir.
Bu çalışmaları yaparken, pazardaki rakiplerinin çalışma şekillerini de iyi analiz
etmelidirler. Tüm bu çalışmalar ışığında,
distribütör, acenta veya doğrudan pazarlama şekillerinden birini seçebilirler.
Günümüzde üreticiler daha ileri giderek
üretim tesislerinin bir kısmını ilgili ülkede
kurarak, gümrük ve nakliye maliyetlerini
azaltıp, önlerine çıkabilecek gözetim ve
denetimleri aşma yönünde de adımlar
atmaktadır.
Dış pazarda ürün pazarlama, firma ve ürün
bazında iyice incelenmeden ve riskler
belirlenmeden yapılırsa, başarı şansı hiç yok
gibidir. Çünkü bu tip bir yanlışın kendi maliyeti haricinde birde o zamanda ve bütçeyle
yapılabilecek işlerden kaynaklanan alternatif bir maliyeti ihtiva eder.
İhracat yapılacak pazarların belirlenmesi,
öncelikle firmanın kendisini incelemeyi
tamamlamasından sonra; hedef müşteri
profilinin oluşturulması (üretici, acente,
nihai kullanıcı), pazardaki rekabet analizinin
yapılması (Rakiplerin karlılığı, kullandıklar
araçlar…), pazara yönelik ürün özelliklerinin belirlenmesi (Paketleme, ürün avantajları, kalite…), üretim analizi ( Talep edilen
miktarlar, gereken belgeler, üretim süreleri…), fiyatlandırma ( Gümrük vergileri,
pazara girişte kullanılacak fiyat stratejisi…),
satış ve tanıtım stratejilerinin belirlenmesi
(Garanti koşulları, reklama araçları,), nakliye, uluslar arası yasalar ve vergilerle ilgili
çalışmaların yapılması ile ilerler.
Tüm bu çalışmalar firmanın enerjisini ve
kaynaklarını doğru yönlendirmek için çok
önemlidir.
Müfit ŞEKERCİ
ALTERNATİF PENCERE
Yönetim Danışmanı
Dış ticarette
önemsenmesi
gereken
birkaç husus
Sektör mensupları ile geçen yıl Asansör Vizyon Dergisi’nin
yaptığı röportajlarda, 2012 yılında ekonomik büyümenin çok
daha yüksek olacağını belirttiklerini hatırlıyorum. Bu hedef gerçekleşmedi ama 2013 yılının da iç ekonomik hadler konusunda “şimdilik” çok parlak olmayacağını düşünüyorum.
Asansör Vizyon Dergisi’nin geçen yıl yayınlanan son sayılarında; yurtiçi taleplerin zayıflayabileceğini, satışlarda ve tahsilatlarda zorlanmalar yaşanabileceğini belirtmiştik. Hatta hedef
olarak yurtdışı satışlara bakılmasını, bazı ülkeler ve ülke grupları
isimleri de vererek önermiştik.
Bu sayıda ana konu ihracat. İhracat konusunda teknik detayları
ilgililer anlatmış olacak. Ben daha çok arka planda kalan ama
önemli olduğuna inandığım bazı başlıklara değineceğim. Bu
başlıklar meselenin tümü değildir, sadece seçtiğim birkaç
tanesidir.
•Sosyal ve Fiziki Konfora Uyum: İhraç edilen her mal, gideceği ülkenin sosyal kabullerine uygun olmalıdır. Her ülkenin
sosyal yaşama özellikleri önceden incelenmeli, ürün üzerinde
yapılması gereken değişiklikler önceden tespit edilmelidir. İnsan fiziki ölçüleri nedeni ile Amerika’daki 4 kişilik asansör yapısı
ile Çin’deki 4 kişilik asansör ölçüleri farklı olmalıdır.
•Coğrafya Şartlarına Uyum: Ülkemiz hava koşullarına
uygun olan bir ürün, bir başka coğrafyada uygun olmayabilir.
Arabistan’da bir asansörde soğuk hava temini önemliyken,
bir kuzey ülkesinde gereksiz ayrıntı olabilir, sadece fan yeterli
olabilir.
•Teknik Servis Desteği: Türk ihracatçılar genellikle gidilen
ülkelerde en son teknik servis konusunu düşünüyorlar. Oysa ilk
düşünülecek konu teknik servis destek hizmetlerinin yerelde
nasıl verileceğidir. Bu konu önceden planlanır ve düzenlenirse, yerel personel eğitilirse, bu insanlar aynı zamanda
sizin satışlarınız için de bedava satış destek personeli görevi
50
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
üstlenmiş olurlar.
•Politik Destek: Gidilecek ülkede satışlar için kolay yollardan
biri de satış işine yardımcı olacak işadamlarını bulmak ve farklı
modellerde ortaklıklar kurmaktır. Bazı işadamları, sizi hem ülkenin farklı iş kesimlerine taşır, hem de politik risklerinizi azaltır.
•Parite Riski: Siz maliyet hesabı yaparken örneğin USD 1,80
olsun. Ürününüzü 100 USD maliyetle 180 TL ye imal edip
110 USD fiyatla 198 TL ye sattınız. Paranız size 3 ay sonra
110 USD olarak ödendi. Paranız hesabınıza geçtiği gün USD
kuru 1,65 olmuşsa hesabınıza geçen para 181 TL olacak. 18
TL kâr beklerken 15 TL zarar edeceksiniz. Uluslar arası parite
oynaklığından kaynaklanan kur farkları, bazen zarar etmenize
neden olabilir. Bu nedenle, ihracat için maliyet ve satış fiyatı
tespiti yaparken, çalıştığınız bankalarla görüşmek gerekebilir.
Bankanızdan, özellikle yatırım bölümünden bilgi alarak, gelecek dönem için parite ve kur opsiyonlarını önceden tahmin
etmeye çalışmak yararlıdır (Çok daha gelişmiş önlemler olarak
zarar önlemek için VOB ve FX piyasaları vardır ama bunları
kullanmak uzmanlık gerektirir. Bizzat siz uzmanlaşmadan bu iki
piyasayı kullanmanızı önermem).
•İmalat Ortaklığı: Firma mali yapısı ihracat için uygun değilse,
sektörde tamamlayıcı ürün imalatı yapan diğer aktörlerle en
azından iş bazında birleşme, ortaklık yapmak çok daha iyi sonuçlar verir. Hem ürün planlamasında gerekli değişiklikler hızla
gerçekleşir, hem de mali açıdan dayanma gücü artırılmış olur.
•Borçlanma Riski Yönetimi: Satışınızın kesinleşmesi ile üretime başlayacaksınız ama mali sıkıntı varsa kredi arayışı başlar.
Mümkünse firma varlık toplamının yüzde 30’unu geçmeyecek
kadar borçlanmak uygundur. Daha ötesi gerekiyorsa ortak(lar)
bulmak faydalıdır. Nakit akım şemasında, kredi ödeme tarihleri
ve olası riskleri baştan net belirlemek gerekir.
Çok sevimli bir söz değil ama ben hatırlatmak istedim; Bazen
yanlış iş yapmaktansa hiç iş yapmamak daha kazançlı
olabilir.
SEKTÖRDEN
2012 yılı asansör sektör raporu yayınlandı
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü, 2012 yılının ikinci
dönemine ait asansör sektörel raporunu yayınladı.
B
ilim Sanayi
ve Teknoloji
Bakanlığı Sanayi
yi
Genel Müdürlüğü, 2012
yılının ikinci dönemine ait
asansör sektörel raporunu
nu
yayınladı. Raporda, asansör
nsör
sektörünün gelişimine
değinilerek, özellikle
kompanent üreticileri
açısından yaşanan ihracat
at
rakamlarındaki artışa
dikkat çekildi. Raporda
ayrıca, sektörün inşaat
sektörüne paralel hareketli
etli
kalacağı, Türkiye’de üretim
tim
ve istihdam sağlayan
önemli sektörler içerisinde
yer aldığı da vurgulandı.
T
. C. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Mü-
dürlüğü, 2012 yılının ikinci dönemine ait asansör sektörel
raporunu yayınladı. Raporda, asansör sektörünün gelişimine
değinilerek, özellikle kompanent üreticileri açısından yaşanan ihracat
rakamlarındaki artışa dikkat çekildi. Raporda ayrıca, sektörün inşaat
sektörüne paralel hareketli kalacağı, Türkiye’de üretim ve istihdam
sağlayan önemli sektörler içerisinde yer aldığı da vurgulandı.
Bakanlık tarafından 2012 yılının ikinci dönemine ait verilerin paylaşıldığı asansör sektör raporunda, Türk asansör sektörünün; yerine
getirdiği işlev, geniş halk kitlelerinin asansörü en yaygın dikey ulaşım
aracı olarak tercih etmesi nedeniyle, ülke sanayisi ve ekonomisi
açısından önemli bir faaliyet alanı olduğu söylendi. Türk asansör
sektörünün doğrudan kentleşme ve buna bağlı olarak gelişim gösteren
inşaat sektörü ile birlikte düşünülmesi gerektiği vurgulanan raporda,
“Önümüzdeki dönemde, Türkiye’deki kentleşme sürecinin hızla devam edeceği dikkate alındığında, inşaat sektörüne paralel olarak, Türk
asansör sektöründe de büyümenin hızlı bir şekilde devam edeceği
kaçınılmaz bir durumdur.” denildi. Sektörün Dünya Ekonomisi ve AB
Ülkelerindeki Durumu kısmında yer alan ifadelerde; “Son yıllarda,
yurtdışında montaj, komple (paket) asansör satışı gibi alanlarda da
52
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
SEKTÖRDEN
Türk firmalarının çalışmalar yaptığı görülmeye başlanmıştır. Ayrıca
Türk Cumhuriyetleri, Orta Asya ve AB ülkelerinde asansör montaj
işleri yapan firmalarımızın sayısında da artış söz konusudur. Uzun
yıllardır durgunluk içinde olan dağılmış Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri, Kuzey Irak’ın yeniden yapılanması, günümüzün siyasi koşullarına
bağlı olarak Arap dünyasının yeniden yapılandırılması, AB ülkelerinde eski asansörlerin modernizasyonu (iyileştirilmesi veya güvenlik
seviyelerinin arttırılması) gibi var olan mevcut potansiyeller, ihracat
girdisi olarak Türk Asansör Sektörünün büyümesinde önemli etken
oluşturmaktadır. Ayrıca son on yılda üretiminin yüzde 80’lik bölümünü
ihraç edebilen asansör aksam üreticilerinin durumu büyük bir övünç
kaynağıdır. Türkiye’den asansör aksamı ithal eden ülkeler yoğunlukla,
orta doğu ülkeleri ile İsviçre, İspanya, İtalya, Almanya ve Finlandiya
gibi Avrupa ülkeleridir. Ayrıca uzak doğudan Güney Amerika’ya kadar
aksam ihracatı yapılıyor olması rekabet gücünün kayda değer olduğunu göstermektedir.” değerlendirmelerine yer verildi.
Raporda; Türk asansör sektörünün Türkiye’de 1950’lerden sonra hareket kazanmış ve tamamen ithalat yoluyla ihtiyaçların karşılandığı bir
sektör yapısından sıyrılarak kademeli olarak montaj ve aksam imalatı
alanlarında yerli üretimin arttığı bir sektör yapısına dönüşmüş olduğu
vurgulandı. Raporda ayrıca, 1990’lardan sonra artan talebe paralel
olarak sektörde büyümeye devam edildiği de söylendi.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan 2012 yılının ikinci dönemine ait Asansör Sektörel
Raporu’nun Yönetici Özeti bölümünde ise şu ifadelere yer verildi;
“Türk asansör sektörünün cirosu genel olarak diğer sektörlere göre
düşük olmakla birlikte, yerine getirdiği işlev, geniş halk kitlelerinin
asansörü en yaygın dikey ulaşım aracı olarak tercih etmesi nedeniyle, ülke sanayisi ve ekonomisi açısından önemli bir faaliyet alanıdır.
Dünyada gelişen yeni teknolojilerle birlikte, Türk asansör sektörü de
büyük bir değişim sürecine girmiş ve dünya ticaretinde önemli pazar
paylarına ulaşmış bulunmaktadır. Türk asansör sektörünün doğrudan
kentleşme ve buna bağlı olarak gelişim gösteren inşaat sektörü ile
birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Önümüzdeki dönemde, Türkiye’deki kentleşme sürecinin devam edeceği dikkate alındığında, inşaat
sektörüne paralel olarak, asansör sektöründe de bir büyüme olacağı
kaçınılmazdır. Ayrıca Ortadoğu ve Balkanlarda devam eden Türk yatırımları asansör sektörünü pozitif yönde geliştirmektedir.
Dünya pazarını elinde tutan çok uluslu şirketlerin rekabeti ile rekabete dayanıklılık şansı az olan ulusal şirketleri zayıflatması ve bu sayede
piyasada tekel oluşturmaya çalışması, hem tüketici açısından, hem de
yerli sektörün gelişimi açısından tehlike sinyalleri vermektedir. Ancak
yüz yılı aşkın bir tecrübe ve geçmişe sahip çok uluslu şirketlerin varlığı ve yerli asansör sektörünün çok genç olmasına rağmen, Türkiye’nin
konumu gereği elde etmiş olduğu başarının ve iş hacminin aynı oranda
gelişmesi kaçınılmaz görülmektedir.”
Sektörün her yönüyle incelendiği raporda sektörün genel durumu
tahlil edilerek Türk firmalarının uluslararası firmalar ile rekabet edebilme gücüne erişimini arttıran en önemli faktörlerden bir tanesinin,
uluslararası standartların Türk Standardı olarak kabul edilmesi ve AB
54
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
teknik mevzuatının Türk Mevzuatına dâhil
edilmesi olduğu kaydedildi.
Açıklanan raporda; Gümrük Birliği ile birlikte
Türk ulusal mevzuatının Avrupa Birliği
teknik mevzuatına uyumlu hale gelmesinin,
sektörün ihracat şansını da olumlu yönde
arttırdığı, bu artışın sadece AB üyesi ülkelerle sınırlı olmayıp, tüm dünyada Türk ürünlerine olan güveni ve dolayısıyla talebi ortaya
çıkardığı belirtildi.
- Son on yılda üretiminin yüzde 80’lik
bölümünü ihraç edebilen asansör aksam
üreticilerinin durumu büyük bir övünç
kaynağıdır
Sektörün Dünya Ekonomisi ve AB Ülkelerindeki Durumu kısmında yer alan tespitlerde;
“Son yıllarda, yurtdışında montaj, komple
(paket) asansör satışı gibi alanlarda da Türk
firmalarının çalışmalar yaptığı görülmeye
başlanmıştır. Ayrıca Türk Cumhuriyetleri,
Orta Asya ve AB ülkelerinde asansör montaj
işleri yapan firmalarımızın sayısında da artış
söz konusudur.
Uzun yıllardır durgunluk içinde olan dağılmış
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri, Kuzey
Irak’ın yeniden yapılanması, günümüzün siyasi koşullarına bağlı olarak Arap dünyasının
yeniden yapılandırılması, AB ülkelerinde eski
asansörlerin modernizasyonu (iyileştirilmesi
veya güvenlik seviyelerinin arttırılması) gibi
var olan mevcut potansiyeller, ihracat girdisi
olarak Türk Asansör Sektörünün büyümesinde önemli etken oluşturmaktadır. Ayrıca son
on yılda üretiminin yüzde 80’lik bölümünü
ihraç edebilen asansör aksam üreticilerinin durumu büyük bir övünç kaynağıdır.
Türkiye’den asansör aksamı ithal eden ülkeler yoğunlukla, Ortadoğu ülkeleri ile İsviçre,
İspanya, İtalya, Almanya ve Finlandiya gibi
Avrupa ülkeleridir. Ayrıca Uzak Doğudan
Güney Amerika’ya kadar aksam ihracatı yapılıyor olması, rekabet gücünün kayda değer
olduğunu göstermektedir.
Ayrıca iki yılda bir düzenlenen ve katılım
oranı gittikçe artan İstanbul Asansör Fuarı
dünyanın en önemli asansör fuarları arasında
gösterilmektedir. Bu sayede Türk firmaları
ürünlerini tanıtma fırsatı bularak yeni pazarlara ulaşabilmektedirler. Geçtiğimiz dönemde
İzmir’de gerçekleştirilen fuara asansör sana-
SEKTÖRDEN
yicileri kesiminden geniş katılım olmuştur.
Çok uluslu şirketlerle kurulan ortalıklar bu alanda ülkemizde yapılan
yatırımları da çoğaltmıştır. Bugün Türk asansör sanayinde yer alan
firmaların büyük bir bölümü dünyanın pek çok bölgesine ihracat yapabilme kabiliyetine erişmiş olup, gerek ülke içindeki konut ihtiyacı ve
buna bağlı olarak oluşacak olan potansiyel, gerekse ülkemizin coğrafi
konumu nedeniyle sağladığı avantajlar nedeniyle, önümüzdeki çeyrek
asır için Türk asansör sektörünü çok önemli kılmaktadır.” ifadelerine
yer verildi.
-Türk firmaları dünyanın önde gelen aksam üreticilerinden
biri olarak kabul edilmektedir
2012 yılının ikinci dönemini kapsayan raporda, sektörün Türkiye’deki
genel durumu da anlatılmış ve Türk asansör sektörünün 60 yıldan
fazla bir geçmişe sahip olduğu, bu süreç içerisinde; pazarlama, tasarım,
üretim, montaj ile bakım ve servis hizmeti anlamında büyük deneyimler kazanarak önemli rakiplerle yarışır hale geldiği kaydedildi.
Afrika, Asya ve çoğu Avrupa ülkelerinde de büyük bir pazar payına ulaşan asansör sektörünün 1980’li yılların ortasından itibaren dış ticaretin
canlanmasıyla birlikte, dünya ile entegre olduğu açıklanan raporda, ana
aksam kalemleri başta olmak üzere gerçekleştirilen ihracatın günümüzde de hızla artarak büyüme eğilimi gösterdiği dile getirildi.
Raporda ayrıca; “İhracat, önceleri komşu ülkelere yapılmış, bugün
ise gelişen iletişim ve nakliye imkanlarının da katkısıyla, dünyanın
her bölgesine ihracat yapılmaktadır. Türkiye’den asansör aksamı
ithal eden ülkeler yoğunlukla orta doğu ülkeleri, Asya’daki Türk
Cumhuriyetleri ve AB ülkeleridir. Yerli sermaye veya yabancı ortaklıklar halinde Türkiye’de üretim yapan aksam üreticisi firmalar, beş
kıtaya ihracat yapmaktadır ve Türk firmaları dünyanın önde gelen
aksam üreticilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Dünyada aksam
üretimi konusunda hakim olan dört ülke, Almanya, İspanya, İtalya ve
Türkiye’dir. Son yıllarda Çin Halk Cumhuriyeti’nde meydana gelen
gelişmeler bu sıralamayı etkilemekte ve değişikliğe yol açmaktadır.
56
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
1990’lı ve 2000’li yıllarda artan konut yapımı,
asansör imalatını da hızlandırmış olup, son
yıllarda kentsel dönüşüm projelerinin de
hayata geçirilmesi ile birlikte sektörde büyük
gelişmeler yaşanmaktadır.
Ülkemizde asansör sektörü, aksam imalatı,
asansörün tesis edilmesi (montaj) ile bakım
ve onarım olarak üç ana kolda faaliyet göstermektedir. Aksam imalatı, tamamen makine
imalatının bir uzmanlık alanı olarak değerlendirilebilir. Montaj işleri, mühendislik ve
müteahhitlik hizmetlerini kapsamakta olup;
çeşitli fabrikalarda üretilen aksamlar kullanılarak asansörün monte edilmesi sürecinin
gerçekleştirilmesidir. Monte edildikten sonra
hizmete sunulan asansörlerin, periyodik
bakım ve onarım işleri, geniş istihdam alanı
yaratan, sektörün önemli ancak Türkiye’de
yeterince aktif olamamış bir koludur. Son yıllarda, yurtdışında montaj, paket asansör satışı
gibi alanlarda da Türk firmalarının çalışmalar
yaptığı görülmektedir.” tespitleri yer almıştır.
Türk asansör sektörünün incelendiği ve
önemli verilerin paylaşıldığı raporda, sektörün üretim eğilimleri ve üretilen başlıca
ürünler ile ilgili bilgiler de şöyle aktarıldı; “İç
piyasada üretilen asansör güvenlik aksamları;
hız regülatörü, fren bloğu, hidrolik ve yaylı
tamponlar, kapı kilit tertibatlarıdır. Ancak
hidrolik asansörlerde kullanılması zorunlu
olan boru kırılma valfının tedariki tamamen
dışa bağımlı durumdadır. Kabin, makina motor grubu, tam ve yarı otomatik kabin ve
kat kapıları, halat, kumanda kartı, kumanda
SEKTÖRDEN
panosu, klavuz ray, gösterge elemanları, kata getirme sistemi, kat ve
kabin butoniyerleri, aşırı yük sistemi, kabin ve karşı ağırlık süspansiyonları, hidrolik silindir, dişlisiz makina, fotosel, hız kontrol cihazları,
kumanda sistemleri, paten, sensor, ray konsolları, denge zinciri, şalter,
VVVF invertor, halat aparatları, kasnak, sistemler (Makina dairesiz
sistemler) gibi diğer ana bileşenlerin tamamı Türk asansör sektörü
tarafından yerli ürün olarak üretilmektedir. Genel itibarıyla, Türk
asansör sektörünün aksam imalatına bakıldığında elektrik tahrikli bir
asansörün tesis edilebilmesinde dışa bağımlılık söz konusu değilken,
hidrolik tahrikli bir asansörün tesis edilebilmesinde ise dışa bağımlılık
söz konusudur. Hidrolik tahrikli bir asansörün imalatına bakıldığında
hidrolik güç ünitelerinin önemli bir üretim unsuru olarak yer aldığı
görülmektedir. Ağırlıkla hidrolik güç ünitelerinin yüzde 90’ı paket
ünite olarak İtalya, İsviçre ve çoğunlukla da Yunanistan’dan ülkemize
ithal edilmektedir.”
Raporda, Türk asansör sektörünün aksam üretimi açısından, özellikle Marmara Bölgesi’nde; İstanbul, Kocaeli, Bursa illerinde, Ege
Bölgesi’nde; İzmir ilinde, İç Anadolu Bölgesi’nde ise; Konya ve Kayseri illerinde yoğunlaştığı belirtildi.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan raporda; Bakanlığın sanayi sicil kayıtlarında yer alan 507
adet asansör firmasından hareketle, sektöre ilişkin Kapasite Kullanım
Oranları da açıklandı. Açıklanan verilere göre; 507 firmadan 403 tanesinin yüzde 0-50 aralığında, 104 tanesinin ise yüzde 50-100 aralığında
kapasite kullanım oranına sahip olduğu kaydedildi.
-Toplamda 2 bin 500 firmada 12 bin çalışan olduğu tahmin
edilmektedir
Sektöre ait verilerin paylaşıldığı raporda, asansör sektörün de yer alan
işyeri sayısı ve istihdam rakamları da açıklandı. Yapılan açıklamada;
“Asansör Yönetmeliği (95/16/AT) gereği uygunluk değerlendirme
süreci kapsamında onaylanmış kuruluşlar tarafından Bakanlığımıza
yapılan bildirimlerden hareketle, belgeli asansör firması sayısının
58
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
yaklaşık olarak bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. 6948 sayılı “Sanayi Sicil
Kanunu” gereği, sanayi sicil kaydı bulunan
asansör montaj ve asansör aksam imalat
firması sayısı 507 adettir. Geçen yıl 494 olan
kayıtlı firma sayısı 2012 yılının ilk altı ayında
507’ye ulaşmıştır. Asansör bakım ve onarım
işinde faaliyet gösteren firmalarla birlikte
toplamda 2 bin 500 civarında asansör firmasının bu alanda faaliyetlerini sürdürmüş olduğu
ve buna paralel olarak sektörde çalışan insan
sayısının ise yaklaşık olarak 12 bin civarında
olduğu tahmin edilmektedir. Bakanlığımızın
sanayi sicil kayıtları baz alındığında toplam
çalışan sayısı 7 bin 504 kişi olarak görülmektedir. Asansör sektörü yüksek seviyede
yerel istihdam sağlayan bir sektör yapısına
sahiptir. Asansör sektörünce yürütülen bütün
faaliyetler, günümüzün en önemli sorunu
olan istihdam karşısında bölgesel iş sahası
sağlayan önemli bir çalışma alanı olarak kabul
edilebilir. Asansörler; buzdolabı, televizyon,
otomobil gibi sanayi ürünlerinden farklı
olarak, kullanılacağı yerde ve genellikle o bölgede veya yörede yaşayan insanlar tarafından
monte edilen, periyodik bakımı ve periyodik
kontrolleri yapılması zorunlu olan ürünlerdir. Ayrıca, çok katlı binalar, konut sorunun
çözümünde önemli bir çıkış yoludur ve bu
yolla çözüme ulaşmak, asansörlerin başarısına bağlıdır. Asansör sektörü, bu nedenlerle
stratejik sektör olarak kabul edilebilir. Sektör
içerisinde üretim faaliyetleri dışında bakım
ve onarım işleri büyük bir istihdam potansiyeli oluşturmaktadır. Asansörlerin emniyetli
çalışması için şart olan ve bu nedenle yasal
zorunluluk olarak ilgili mevzuatta belirtilmiş
olan periyodik bakım ve kontroller neticesinde çok sayıda kişiye iş imkânı sağlanmaktadır.” denildi.
-Türk asansör sektörü, ülke sanayisi ve
ekonomisi açısından önemli bir faaliyet
alanıdır
Bakanlık tarafından 2012 yılının ikinci dönemine ait verilerin paylaşıldığı asansör sektör
raporunda, Türk asansör sektörünün; yerine
getirdiği işlev, geniş halk kitlelerinin asansörü en yaygın dikey ulaşım aracı olarak tercih
etmesi nedeniyle, ülke sanayisi ve ekonomisi
açısından önemli bir faaliyet alanı olduğu
belirtildi. Türk asansör sektörünün doğrudan
kentleşme ve buna bağlı olarak gelişim gösteren inşaat sektörü ile birlikte düşünülmesi
SEKTÖRDEN
Daha íÎk
Asansör KapÎlarÎ ...
gerektiği vurgulanan raporda, “Önümüzdeki dönemde, Türkiye’deki
kentleşme sürecinin hızla devam edeceği dikkate alındığında, inşaat
sektörüne paralel olarak, Türk asansör sektöründe de büyümenin hızlı
bir şekilde devam edeceği kaçınılmaz bir durumdur. Bu nedenlerden
dolayı, Türk asansör sektörünün stratejik öneme sahip bir sektör
olarak taraflı tarafsız bütün kesimlerce kabul edilmesi gerekmektedir.”
denildi.
-Sektörün 500 milyon dolar seviyelerinde bir ciroya sahip
olduğu tahmin edilmektedir
Raporda, 2011 yılı ihracat ve ithalat rakamlarına bakıldığında; toplamda dış ticaret hacminin 250 milyon dolar mertebelerinde olduğu,
Türk asansör sektörünün faaliyet alanı dikkate alındığında, montaj,
aksam üretimi ve bakım hizmetleri genelinde yaklaşık 500 milyon
dolar seviyelerinde bir ciroya sahip olduğu tahmin edildiği kaydedildi.
- Türk asansör sektörünün en önemli ve en temel sorunu;
sektördeki AR-GE alt yapısının güçlendirilmesine yönelik
çalışmaların azlığı veya tamamen yetersizliğidir
2012 yılının ikinci dönemini kapsayan raporda;
“Türk asansör sektörünün en önemli ve en
temel sorunu; sektördeki AR-GE alt yapısının
güçlendirilmesine yönelik çalışmaların azlığı
veya tamamen yetersizliğidir. Türk asansör
sektörünün genel yapısı incelendiğinde,
asansör firmalarınca hazır proje uygulamaları
ile üretimin içerisinde yer aldığı görülmektedir. Çoğu firmanın kendi proje uygulamalarını üretmesi ve geliştirmesi gerekmektedir. Ancak firmaların araştırma geliştirme
faaliyetlerine yönlendirilmesi için finansal
desteklerin gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Bu
sebeple sektörün gerek Bakanlığımız gerekse
diğer kurum ve kuruluşların desteklerinden
faydalanması gerekmektedir.” ifadeleriyle,
sektörün genel sorunlarına da değinildi.
Gçini Gyi Bilenlerin Tercihi ...
£
- Asansör sektörü tarafından gerçekleş-
www.totalasansor.com.tr
60
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
T: 0312 394 51 08 F: 0312 394 51 09 e-mail: info@totalasansor.com.tr
SEKTÖRDEN
tirilen ihracatın, ithalatı karşılama oranında önemli artışlar
gözlenmiştir
Raporda; Avrupa Birliği Müktesebatına bire bir uyumla birlikte,
asansör sektörü tarafından gerçekleştirilen ihracatın, ithalatı karşılama
oranında önemli artış sağladığı belirtilerek, “Söz konusu mevzuat uyumundan dolayı, asansör aksamları ihracatı ithalat oranını geçmiş olup,
her geçen yıl aradaki fark büyümektedir. Bu durum ülkemiz asansör
sektörünün asansör aksamları konusunda komple asansörlere nazaran
daha kolay pazar bulabildiğinin bir göstergesidir.
2012 yılının ilk yarısında asansör ve asansör aksam ürünlerinin ithalatında önemli yer tutan ülkeler arasında ilk üç sırada, Çin, İspanya,
Almanya ve Yunanistan yer almaktadır. Asansör ve asansör aksam
ürünleri ihracatımız büyük oranda komşularımıza yapılırken, genel
itibariyle Orta Doğu ülkelerine ve Avrupa Birliği ülkelerine yapılmıştır. İhracatımız detaylandırıldığında, Bulgaristan, Gürcistan, İran,
Irak, ve Suudi Arabistan önde yer almaktadır. Orta Doğuda yaşanılan
siyasi sorunlar sebebiyle bu bölgedeki ülkelere olan ihracatımızda sert
düşüşler yaşanmıştır.” ifadelerine yer verildi.
-Önümüzdeki dönemde, inşaat sektörüne paralel olarak asansör sektörünün de atılıma geçeceği öngörülmektedir
Hazırlanan raporda Türk asansör sektörünün inşaat sektörüne paralel
gelişme kaydedeceği vurgulanırken; “ Önümüzdeki dönem itibarıyla, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının (TOKİ), belediyelerle işbirliği
halinde Kentsel Yenileme ve Gecekondu Dönüşüm Projelerine, alt
gelir grubuna ve yoksullara yönelik sosyal konut projelerine, İstanbul,
Ankara, İzmir, Adana, Diyarbakır gibi büyükşehirlerimizde kentsel
dönüşüm projelerine ve orta ölçekli il ve ilçelerimizde örnek yerleşim
birimlerini oluşturma projelerine ağırlık vereceği ve inşaat sektörünün bu noktada atılım içerisinde olacağı düşünüldüğünde, binalarla
bütünleşik sistemler olarak monte edilmesi gereksinimi olan asansörler konusunda, Türk asansör sektörünün atılıma geçeceği öngörülmektedir. Türk asansör sektörü ve sektörün teknolojik yapısının
geliştirilebilmesi için, TOKİ tarafından önümüzdeki dönem içerisinde
yürütülecek projelerin çok önemli fırsatlar sunacağı gerçeğini ortaya
koymaktadır. Bu nedenle, gerek kamusal gerekse sektörel alanda
sürecin iyi yönetilmesi gerekmektedir. Türk asansör sektörünün
hem asansör hem de aksam imalatında, markalaşma ile paralellik
oluşturacak şekilde kalite ve güvenlik esaslarını ön planda tutacak
yeni tasarımlar geliştirmesi, sektörün gerek iç piyasada gerekse
dış piyasadaki pazar payının büyümesine olumlu katkıları olacaktır.”
değerlendirmeleri de yer aldı.
Hazırlanan raporda Türk asansör sektörünün son 6 ayı da değerlendirilerek önemli istatistiklere yer verildi. Ülkemizin Arap Yarımadası’ndaki ülkelere yönelik girişimleri neticesinde bu ülkelerin yeniden
yapılandırılmasında Türk asansör sektörünün önemli bir pay alacağı
öngörüsü de raporda değinilen konular arasında yer aldı.
Son altı ayda sektörde yaşanan gelişmelerin de yer aldığı raporda;
“Türkiye’de yaklaşık olarak 300 bin adet asansör tesis edilerek hizmete açılmış olup, bugün itibarıyla eski ve yeni olarak tanımlanan bu
asansörlerin büyük bir bölümü halen kullanılmaktadır. TÜİK verilerine
62
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
göre 2004, 2005 ve 2006 yıllarında montajı
yapılan ortalama yeni asansör sayısı 7 bin
adet civarında olmakla birlikte, 2007’de 15 bin
adet, 2008’de 16 bin adet, 2009’da 13 bin 500
adet, 2010’da ise 17 bin adet olmak üzere,
inşaat sektöründeki canlanmadan dolayı, bu
yıllar içerisinde gerçekleştirilmiş olan ortalama yeni asansör montajı yılda 15 bin adet düzeyine çıkmış olduğu görülmektedir. Asansör
sektörü faaliyetleri kapsamında yeni asansör
montajına ilişkin olarak bir değerlendirme yapılırsa, 2008 yılına kadar artış gösteren yeni
asansör montaj sayısı küresel krizin etkisiyle
2009 yılında düşüş eğilimi içerisine girmiş
olup, 2010 yılı itibarıyla yeniden yükselişe
geçmiş bulunmaktadır. Yaşanan krizler neticesinde en az etkilenen sektör asansör sektörü
olmuştur. Çünkü asansör montaj firmalarının
büyük bir çoğunluğu montaj işi ile bakım onarım işini birlikte yürütmektedirler. Asansör
montaj firmaları kriz döneminde montaj işi
alamasalar bile sadece mevcut asansör bakım
ve onarım faaliyetleri ile gereksinimlerini
karşılamışlar ve bu şekilde ayakta durarak
faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.” saptamalarına
ver verildi.
-Dış ticaret açığı asansör sektörü için
geçen yıla oranla yaklaşık 2 milyon
dolar gerilemiştir
Raporda son olarak, ithalat ve ihracat rakamları da incelenmiş, dış ticaret açığının asansör
sektörü için geçen yıla oranla 2 milyon dolar
gerilediğine dikkat çekilmiştir. Raporda
itlahat ve ihracat verileri şu şekilde lanse
edilmiştir; “Sektörün son altı aylık dönemi incelendiğinde, sektörün dış ticaretinde önemli
artış yaşandığı görülmektedir. Geçen yılın ilk
altı aylık dış ticaret verilerine bakıldığında,
2011 yılında ihracatımız 49 milyon 896 bin
845 dolar iken 2012 yılının ilk altı ayında toplam ihracatımız 73 milyon 493 bin 526 dolar
olmuştur. İthalat verilerine bakıldığında 2011
yılının ilk altı ayında ithalatımız 66 milyon 211
bin 216 dolar olurken, 2012 yılındaki toplam
ithalatımız 87 milyon 409 bin 819 dolar şeklinde gerçekleşmiştir. Dış ticaret verilerindeki toplam artış dikkat çekmektedir. Diğer
taraftan dış ticaret açığı asansör sektörü için
geçen yıla oranla yaklaşık 2 milyon dolar gerilemiştir. Toplam ithalat ve ihracat verilerine
bakıldığında ülkemizin asansör sektörünün
dış ticaret hacminin 2012 yılının ilk altı ayında
160 milyon doları geçtiği görülmektedir.”
SEKTÖRDEN
TASİAD, 'Levent Akdemir' dedi
Tüm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD), yeni başkanını
seçti. Tek liste ile girilen seçimde yeni başkan Levent Akdemir oldu.
Akdemir, Abdurrahman Aksöz, Hikmet Günar,
Tayfun Şarlak, Ertan Koşar, Betül Yılmaz ve
Sinan Yarar.
Yedek listede ise, Yalçın Bingöl, Hasan Erdugan, Halit Bostancı, Nijat Akdemir, Metin
Balıkçı, Bahtiyar Karakoç, ve Orhan Zeki
Saruhan; Disiplin Kurulu asil üyeliğe Selahattin Öner, Ragıp Aslan ve Murat Emre Üstün,
yedek üyeliğe ise Erdinç Yılmaz, Salim Kaya
ve Hakan Güdük seçildi.
TASİAD’ın yeni yönetimini oluşuturan üyeler,
genel kurulda birer konuşma yaparak yeni
dönemde yapılacaklar, hedefler ve sektörün
mevcut sorunlarına ilişkin çözüm önerilerini
de paylaşırlarken, eski yönetime de teşekkür
ettiler. Genel Kurul dilek ve temenniler bölümü ile kapandı.
Daha sonra yapılan Yönetim Kurulu toplantısında görev dağılımı şu şekilde oluşturuldu:
Levent Akdemir – Yönetim Kurulu Başkanı
Tayfun Şarlak – Başkan Vekili
Genel Sekreter – Ertan Koşar
Muhasip – Hikmet Günar
Üye – Abdurrahman Aksöz
Üye – Betül Yılmaz
Üye – Sinan Yarar
Levent Akdemir seçimi değerlendirirken
faaliyetleri hakkında bilgi verdi
T
üm Asansör Sanayici
ve İşadamları
Derneği (TASİAD)’ın
23’üncü Genel Kurulu
26 Ocak Cumartesi günü
Bostancı Green Park Otel’de
gerçekleştirildi.
T
üm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD), yeni başkanını seçti. Tek liste ile girilen
seçimde yeni başkan Levent Akdemir oldu.
Tüm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD)’ın
23’üncü Genel Kurulu 26 Ocak Cumartesi günü Bostancı Green
Park Otel’de gerçekleştirildi.
Divan heyetinin oluşturulmasının ardından yönetim kurulu üyesi
Murat Emre Üstün Faaliyet Raporunu okudu. Daha sonra divan
heyeti sayman üyesi Ahmet Ekelik tarafından üyelere hitaben
denetim kurulu raporu okundu. Yönetim Kurulu üyesi Metin
Balıkçı tarafından okunan bütçe gider-gelir tablosunun ardından
genel kurula ara verildi.
TASİAD’ın tek liste halinde oluşturulan yeni yönetim kurulunun
oylamasına genel kurulun ikinci bölümünde başlandı. Oylama sonrası yeni yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Levent
64
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
Bu yıl yapılan Genel Kurulla TASİAD’ın yönetim kuruluna seçilen aynı zamanda ASGEP
Başkanlığını da yürüten Metroplast Genel
Müdürü Levent Akdemir dergimize yaptığı
açıklamada şunları söyledi: “Öncelikle 7 yıldır
derneğimizin başkanlık görevini yürüten ve
bu dönem bu görevi bana teklif eden sayın
Abdurrahman Aksöz’e teşekkürlerimi iletirim.
Kendisiyle ve yeni yönetim kurulumuzun
kıymetli üyeleriyle birlikte yeni dönemde çok
daha başarılı işler yapacağımıza inanıyorum.
Hali hazırda EN 81-1 +A3’ün uygulama ve
algılama aşamalarıyla ilgili yaşanan sorunları
çözmek adına teknik komitemizin bir çalışması
var. Yakında sonlandıracağız. Haksız rekabet,
yerli sanayiyi geliştirmek ve yerli sanayiciyi
korumak adına bir dizi önlemler paketi üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca imalatta kaliteyi yükseltmek, Ar-Ge ve inovasyonu teşvik etmek için
de planlarımız var.”
SEKTÖRDEN
İstanbul’da ‘Asansör Yıllık Kontrol
Paneli’ düzenlendi
9 Ocak 2013 tarihinde, İstanbul Perpa Ticaret Merkezi Konferans
Salonu’nda, Asansör Yıllık Kontrol Paneli düzenlendi.
anel`e, İstanbul’da
yer alan bakımcı
firmaların yetkilileri,
akredite kuruluşlar, belediye ve
organize sanayi bölgelerinin
temsilcileri, sektör
derneklerinin ve yayınlarının
temsilcileri ve TMMOB’a
bağlı meslek odalarının üyeleri
katıldılar.
P
66
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
M
akine Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı
Zeki Arslan’ın açılış konuşması ile başlayan Panel`e,
İstanbul’da yer alan bakımcı firmaların yetkilileri, akredite kuruluşlar, belediye ve organize sanayi bölgelerinin temsilcileri,
sektör derneklerinin ve yayınlarının temsilcileri ve TMMOB’a bağlı
meslek odalarının üyeleri katıldılar.
Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Zeki Arslan`ın açılış
konuşması ile başlayan panele 310 kişi katıldı. Zeki Arslan açılış konuşmasında kamusal denetimin öneminden, yıllık kontrollerdeki denetim
sürecinin ne denli zorlu olduğuna değindi. 2012 yılında başlayan denetim sürecinin geldiği noktanın bazı eksiklikler olmasına rağmen iyimser
olduğunu söyleyen Arslan, Odanın tüm hatları ile sürecin içerisinde
olduğunu belirtti.
Zafer Güzey moderatörlüğünde devam eden panelde sırasıyla; Bakanlık
adına İlyas Menderes Büyüklü, MMO adına Ş. İlker Özgen, TSE adına
İlknur Kılıç, sektör adına AYSAD Başkanı Sefa Targıt, hukuksal konularda Av. Ali Osman Özdilek, Silivri Belediyesi’nden C. Deniz Bayraktar katıldı. Panelde; yıllık kontrol sürecinde yaşanan sorunlar, kontrol
sonuçları ve sıklıkla karşılaşılan uygunsuzluklar, kamu can ve mal
güvenliğinin adına kontrollerin yaygınlaşması için yapılması gerekenler,
kaza durumunda hukuksal sorumluluklar, sorumluluğun tarifi ve örnek
kararlar konularında yapılan sunumlar ile katılımcılar bilgilendirildi.
Özhan ŞEREFLİ
USTACA
Asansör Vizyon Dergisi İmtiyaz Sahibi
Birleşik İnşaat Müteahhitleri Federasyonu ve
Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği Derneği
Basın Danışmanı
‘Hedefi olmayan gemiye
hiçbir rüzgar yardım
edemez’
Çok değil, daha iki yıl önce yayın hayatımıza başladığımızda ‘Türkiye asansör sektörünün sesi olacağız’
diyerek dergimizin hedefini dile getirmiştik.
Bunun, iddialı bir hedef ve zor bir yol olduğunu da
biliyorduk.
Zor, hem de çok... ama asla imkansız değil.
İki yılda geldiğimiz nokta, epeyce bir yol katettiğimizi
ve hedefimize her çıkan sayımızla daha da yaklaştığımızı bizlere gösterdi...
Gerek asansör sektöründe faaliyet gösteren firmalarımızın ilgisi, gerekse resmi kurum ve kuruluşların yaklaşımı doğru yolda ilerlediğimizin en önemli göstergesi
oldu.
Çıktığımız yolda benimsediğimiz “Sektörden aldığımız güç ile sektör için” sloganını ise; bir pazarlama
stratejisi olarak değil, hedefe ulaşmakta takip ettiğimiz
bir metod olarak gördük.
Montaigne’in de dediği gibi, ‘Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez’. Biz, hedefimizi
koyduk ve artık bir aile gibi olduğumuz firmalarımızdan aldığımız rüzgar ile de yeni ufuklara doğru yol
alıyoruz.
Yeni hedefimiz, Türkiye asansör sektörünün sesini
tüm dünyaya duyurmak...
Mart ayında yayın hayatına başlayacak olan Lift Vision, Türkiye asansör sektörünün ve Türk üreticilerinin
68
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
yurt dışındaki güçlü sesi olacak.
Bizlere ve ‘Sektörden aldığımız güç ile sektör için’
düsturunun bir ürünü olan Lift Vision’a desteklerini
esirgemeyen siz değerli dostlarımıza, firma listesi
hazırlanması ve diğer tüm yardımları için başta İhracat
Genel Müdürümüz Tarık Sönmez olmak üzere 50’yi
aşkın Ticaret Ateşemize teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Hem sektörümüze hem de ülkemize yakışır bir
yayınla, bizlere olan güveni boşa çıkarmayacağımızı
bilmenizi ister, saygılar sunarım.
Doç. Dr. Mahir DURSUN
AKADEMİK BOYUT
mdursun@gazi.edu.tr
Asansör Kazaları
ve Önlemleri
Gazi Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Teknikokullar/ANKARA
Dünya Çalışma Örgütü (ILO) iş kazasını, belirli bir zarara ya da yaralanmaya neden olan, beklenmeyen ve
önceden planlanmamış bir olay olarak tanımlamaktadır.
Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre iş kazası, önceden
planlanmamış, çoğu kez kişisel yaralanmalara, makinaların,
araç ve gereçlerin zarara uğramasına, üretimin bir süre
durmasına yol açan bir olaydır. İş kazalarının meydana
gelmesinde birçok nedeni olmasıyla birlikte kazaları
iki ana başlıkta toplanabilir. Bunlar, çalışma ortamının
güvensiz olması ve çalışanın güvensiz şekilde davranmasıdır ve birinci dereceden nedenler olarak adlandırılabilir. Değişken bir nitelik taşıyan üretim süreci boyunca
yönetim ve denetim eksiklikleri ile işçi ve işverende iş
güvenliği bilincinin yeterince oluşmaması iş kazalarının
ikinci dereceden dolaylı nedenlerini oluşturmaktadır. Bu
nedenleri ortadan kaldırmadan iş kazalarının önlenmesi
ise olanaklı değildir. Uzun yıllar boyunca yapılan bilimsel
çalışmalar, iş kazaları sonucu oluşan kayıpların, iş güvenliğini sağlamaya yönelik güvenlik önlemleri için yapılacak
harcamalardan çok daha fazla olduğu gerçeğini ortaya
çıkarmıştır. Alınacak güvenlik önlemleri sektöre ve çalışma
ortamına göre değişiklik göstermekle birlikte konunun uzmanları tarafından çalışanların bilgilendirilmesi de önem
arz etmektedir. Asansör sektöründe meydana gelen iş
kazaları, asansörün ilk montajında meydana gelebileceği
70
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
gibi bakım ve onarımda da meydana gelebilmektedir.
İş güvenliğinin sağlanabilmesi için öncelikli olarak olası iş
kazalarının ve risk analizinin iyi bir şekilde etüt edilmesi
gerekmektedir. Yapılan bilimsel araştırmalar, toplam iş
kazalarının yüzde 50’sini oluşturan tehlikelerin kolayca
saptanabileceğini göstermektedir. Geriye kalan tehlikelerin saptanması için ise, kapsamlı ve sistemli çalışmaların
yapılması gereklidir.
Ülkemizde asansör montajında ve bakımında meydana
gelen iş kazaları gerek sayı olarak gerek kaza maliyeti olarak göz ardı edilemeyecek boyutlardadır. Ancak bu kötü
tabloya rağmen diğer iş kazalarına gösterilen hassasiyet
bu alanda meydana gelen iş kazalarına gösterilmemektedir. Asansör alanında meydana gelen iş kazaları, asansör
işletmeye alınmadan önce veya asansörün bakım/onarım
esnasında asansör kuyusunda, makine dairesinde ve/
veya asansör kabininde gerçekleşmektedir. Bu kazalardan asansör kuyusunda çalışıldığı zaman diliminde
asansör taahhüt firması, kalan zaman diliminde ise yapı
işini gerçekleştiren müteahhit firma sorumluluğundadır. Asansör sektöründe meydana gelen iş kazalarında
montaj esnasında meydana gelen kazaların oranı daha
fazla olduğu görülmektedir. Asansör montaj sürecinde
gerçekleşen iş kazaları incelendiğinde ağırlıklı olarak
kuyuya düşme, sıkışma ve ezilme, asansör düşmesi, elektrik ile ilgili kazalar, cisim
düşmesi ve makine/donanım kaynaklı kazalar
oldukları görülmektedir. Asansör bakım ve
periyodik kontrol sürecinde; elektrik ile ilgili
kazalar, sıkışma ve ezilme kazaları, makine/
donanım kaynaklı kazalar ve kabin ile birlikte
düşme kazaları daha çok sayıda görülmektedir. Bu kazaların önlenmesi asansör
montaj ve bakım yapan işletmelerin gereken
önlemleri alması, çalışanların bilinçlendirilmesi ve bunların denetiminin yapılması ile
kolaylıkla giderilebilecektir. Bu konuda hem
çalışanların hem de işverenin konuya hassasiyeti çok önemli hale gelmektedir. İşveren
tarafından gerçekleştirilecek risk analizi ile
birlikte iş güvenliği yönetim sistemi mutlaka
geliştirilmelidir. Bu yönetim sisteminde olası
kaza risklerinin belirlenmesi, bu risklerin
gerçekleşmesi durumunda oluşabilecek iş
kazaları, kaza olması durumunda alınacak ve
izlenecek yöntemlerin analizi yapılmalıdır.
Böylece, asansör alanında iş kazaları ile ilgili
bir tablo oluşacaktır. Firmalar, bu yönetim
sisteminin organizasyon şemasını hazırlamalı,
görev ve sorumluluklar için gerekli personeli
belirleyerek gerekli sorumluların belirlenmesini, yönetim sisteminin kontrolünü gerçekleştirmelidir.
İş kazalarını önlemede birincil hedef olası
risklerin değerlendirilmesi aşamasıdır. Sektöre ve hatta uygulama alanına göre özelleştirilmesi gereken bu değerlendirme sürecinde
risk oranı yüksek olandan düşük olana doğru
alınacak önlemler belirlenmelidir. Riskleri
kabul edilebilir seviyeye düşüreceği tespit
edilen önlemler yerine getirildikten sonra işe
başlanmalıdır. Sonuç olarak yapılan ciddi
değerlendirmeler ve analizler sonucunda
tüm önlemlerin alınması sağlandığında,
oluşturulan çalışma şartlarına uygun olarak hareket edildiğinde; işçilere, işverene,
çevreye ve ekipmanlara zarar verecek bir
tehlike oluşmayacağı kabul edilmektedir ve
bu sayede kazaların azalacağı şüphe götürmez bir gerçektir.
Asansör kazalarının azaltılması veya
önlenmesi için;
•Kazalara ilişkin kayıtların düzenli olarak
tutulması,
Doç. Dr. Mahir Dursun
•Tüm iş yerlerinin yürürlükteki mevzuat çerçevesinde ve
yeterli sıklıkta denetlenmesi,
•Asansör kazaları konusunda tecrübeli iş müfettişlerinin
sayısının ve gözetim etkinliğinin arttırılması,
•Yıllık periyodik asansör denetimlerinin aksatılmaması,
•Kazaların meydana gelmesinde ihmali bulunan sorumlulara uygulanacak yaptırımların arttırılması,
•Asansör montaj işçilerinin ve işverenlerin iş güvenliği
prensipleri ve iş güvenliği ile ilgili yönetim sistemleri
konularında eğitilmesi,
72
AKADEMİK BOYUT
nedenleri-nelerdir
3. Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği, Resmi
Gazete, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı.
4. Müngen U., İş Güvenliği Kurs Notları, İTÜ İnşaat Fakültesi, Yapı İşletmesi Anabilim Dalı, İstanbul, 2003.
5. http://www.ikkistanbul.org/is%20kazalari%20(web).pdf
6. Asansör Yönetmeliği, Resmi Gazete, T.C. Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı, Makinelerde CE İşaretlemesi, 2003.
7. Uygulama Rehberi, Makine Mühendisleri Odası, Ankara, 107-113, 2003.
•CE işaretlemesi yapılmasının sağlanması, işaret ve sertifika düzenleme yetkisi olan kuruluşların yeterliliklerinin
sürekli olarak takibi,
8. Tavasoğlu S., Asansörlerde Pratik Bilgiler, TMMOB
Elektrik Mühendisleri Odası, İzmir, 30-41, 64-66, 2003.
•Risk analiz çalışmalarının önemsenmesi ve gerçekçi bir
yaklaşımla değerlendirilmesi
9. http://engelliler.gen.tr/f13/is-kazalarinin-olusnedeni-5380/
Gerektiği düşünülmektedir. Ancak, böyle sistemli,
düzenli ve sürekli bir çalışma yöntemi ile iş güvenliğinin
sağlanabileceği, iş kazalarının önlenebileceği ve bazen
çok basit ve masrafsız bir önlemin çalışan bir insanın
yaşamını kurtaracağı unutulmamalıdır.
10. http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/
eb1090e20fb793e_ek.pdf
Kaynaklar
1. Ünal M. Ö ve Aykaç B., Yapı İşlerinde Asansör Kazaları
ve Güvenlik Önlemleri, International Journal of Engineering Research and Development, Sayı. 2, No.2,sayfa
13–19, Haziran 2010.
12. www.emo.org.tr/ekler/fd773cb5b27e97f_ek.pdf
2. http://www.belgelendirme.com.tr/belgelendirmestandartlari/ohsas-18001-standart/159-is-kazalarinin-
15. http://blog.milliyet.com.tr/is-kazasi-ve-nedenleri/
Blog/?BlogNo=98346
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
11. Solmazoğlu Ü., Asansör Montajında İş Güvenliği,
MMO Antalya Şube Toplantı Salonu, 2009.
13. TS 10922 EN 81-1, Türk Standartları Enstitüsü, 2001
14. TS EN 81-2, Türk Standartları Enstitüsü, 2001
Ünsal SOLMAZOĞLU
BELGELENDİRME
Makine Mühendisi / Szutest Teknik Kontrol ve
Belgelendirme Hizmetleri Ltd.Şti.
Sektörde Güvenilen ùsim...
Zafer Asansör Sistemleri
Kabin Etiketi ve
‘’CE’’ İşaretlemesi
95/16/AT Asansör Yönetmeliği hepimizin bildiği gibi
15.11.2003 tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yeni adı ile
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yayınlanarak
Türkiye’ de yürürlüğe girmiştir. Daha sonra 31 Ocak 2007 tarihinde revize edilmiştir. 2003 yılından beri asansör firmaları,
asansörlerini monte edip düzenledikleri AT uygunluk beyanı
ile beraber asansörleri kullanıcıların hizmetine sunmaktadır.
Kabin etiketi üzerindeki CE işaretlemesi nasıl olmalıdır. “CE”
uygunluk işareti, ürünün ilgili teknik düzenlemelerin tüm
hükümlerine uygun olduğunun üretici tarafından teyit edildiğini ve ürünün gerekli uygunluk değerlendirme işlemlerine
tabi tutulduğunu gösterir.’’CE’’ işareti 23.02.2012 tarihinde
yayınlanan ‘’CE’’ İşareti Yönetmeliği doğrultusunda asansör
kabinine iliştirilmelidir.
Asansörleri hizmete açarken, kabin içinde kolay görülebilir
bir yerde Kabin etiketi iliştirilmektedir. Bu kabin etiketi çoğu
zaman kullanma talimat ile beraber olmaktadır. Çoğu zaman
durak kat kapı girişlerine iliştirilmektedir. Bu kabin etiketi nasıl
olmalıdır, etiket üzerinde hangi bilgilerin olması gerekmektedir. Kabin etiketi ile ilgili, 95/16/AT Asansör Yönetmeliği’nin,
Asansör ve Güvenlik Aksamının Tasarımı Ve Yapımı İle İlgili
Temel Sağlık Ve Güvenlik Gerekleri Ek 1 Madde 5’de işaretlemeler ile ilgili hususlar için 2006/42/AT Makine Emniyeti
Yönetmeliğinin 1.7.3. maddesine atıf yapmaktadır.
Bu madde ye göre;
Bununla ilgili olarak 95/16/AT Asansör Yönetmeliği Ek 3’de
de ayrıntılı olarak bu bilgi verilmektedir.
“CE” işareti
çizimdeki
oranlara
sadık kalmak
kaydıyla büyültülebilir
veya küçültülebilir,
Bütün makineler, aşağıdaki asgari özellikler göz önünde
tutularak, görünür, okunur ve silinemez bir şekilde işaretlenmelidir:
- İmalatçının ve ilgili olduğunda, yetkili temsilcisinin ticari
unvanı ve tam adresi,
- Makinenin tanımı,
- CE İşaretlemesi
- Seri veya tip tanımlaması,
- Seri numarası,
- İmalat yılı, yani imalât işleminin tamamlandığı yıl
Şeklinde olmalıdır. Kabin etiketinde sadece yukarıda belirtilen bilgiler yer almalıdır.
Kabin etiketi üzerindeki seri numaraları ve imal yılları firmalar tarafından kalem ile yazılarak doldurulmaktadır. Kabin
etiketindeki yazıların okunur ve silinemez bir şekilde olması
gerekmektedir.
İlgili teknik
düzenlemede aksi belirtilmedikçe, asgari 5 mm yüksekliğinde olmalıdır. “CE” uygunluk işareti, Asansörü monte eden
tarafından iliştirilir. İlgili teknik düzenlemenin gerektirdiği
durumlarda, “CE” uygunluk işaretinin yanında, üretim kontrol
safhasında yer alan onaylanmış kuruluşun Komisyon tarafından verilen kimlik kayıt numarası da yer alır. Onaylanmış
kuruluşun kimlik kayıt numarası, kendi sorumluluğu altında,
kendisi veya üretici tarafından iliştirilir.
Asansörlerde ürün üzerindeki kabin etiketi ve ‘’CE’’ işaretlemesi yönetmeliklere göre uygun olarak yapılmaması halinde
Piyasa Gözetimi Denetimlerinde bu uygunsuzluklar tespit
edilmesi halinde 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere
İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair
Kanun’un hükümlerine göre cezalandırılabilinmektedir.
Ürün Özellikleri
- Çelik döküm gövde
- 8 mm kalÖnlÖøÖ
- O16 galvanizli transmisyon çeliøi
www.zaferasansor.net
ZAFER
asansör sistemleri
74
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
ÜZÜMLÜ BEYĐEHéR KONYA
Tel: 0332 524 71 81
Abdurrahman ÖZAKIĐ
GSM: 0533 611 17 45
E-mail: info@zaferasansor.net
FİRMALARDAN
FİRMALARDAN
Sevgili Babamın Başlatmış Olduğu ‘Vonak
M12 Modüler’ Sistemlerini, Sektörümüz ile
Paylaşmanın Gururu İçerisindeyiz
Mekisan Asansör Yönetim Kurulu Başkanı Kevser Ak Ersü
G
K
evser hanım, öncelikle bize biraz kendinizden ve
firmanızdan bahseder misiniz?
Merhaba. 1983 İstanbul doğumluyum. Ortaokul ve lise
öğrenimimi Eyüboğlu Koleji’nde tamamladıktan sonra İstanbul Bilgi
Üniversitesi Uluslararası Ticaret Yönetimi bölümünü bitirip, daha
sonrada yine aynı üniversitenin Ekonomi Bölümü’nden mezun oldum.
Üniversiteden mezun olmama yakın sevgili babam Mehmet Ak’ın
akciğer kanseri hastalığına yakalandığını öğrendik. Kendisinin de isteği
üzerine hiç ara vermeden Mekisan ailesinde çalışmaya başladım. İlk
76
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
eçtiğimiz yıl kaybettiğimiz
sektörümüzün duayeni ve
saygın iş adamı Mehmet
Ak’ın ardından Mekisan Yönetim
Kurulu Başkanlığı görevini üstlenen
ve babasından aldığı eğitim ve
deneyimle sektörde emin adımlar
ile yoluna devam eden Kevser Ak
Ersü ile bir araya geldik. Kevser
Ak Ersü, bize Mekisan’ın kısa
hikayesini ve hedeflerini anlatı.
Geçtiğimiz günlerde lansmanını
yaptıkları yeni ürünleri ‘VONAK
M12 MODÜLER’ otomatik asansör
kat ve kabin kapısı sistemleri
hakkında da bilgi veren Kevser
Ak Ersü, “Sevgili babam sayın
Mehmet Ak‘ın başlatmış olduğu ve
bizlerin Ocak ayında tamamlayarak
lansmanını yaptığımız, ‘VONAK
M12 MODÜLER’ otomatik asansör
kat ve kabin kapısı sistemlerini,
sektörümüz ile paylaşmış olmanın
gururu içerisindeyiz.” şeklinde
konuştu.
etapta imalat olmak üzere çeşitli departmanlarda çalıştım. 2008 yılında da şirketin ortağı
oldum. Asıl uzmanlık alanım finans olup
rahmetli babamın vefatından sonra ailemin
vermiş olduğu karar ile Yönetim Kurulu
Başkanlığı görevini üstlendim. Dört seneden
beri de Mekisan’da çalışmaktayım. Rahmetli
babam ile dört sene çalışmak, açıkçası benim
en büyük şansımdı. Çünkü kendisi gerçekten
de işinin duayeni idi ve bu zaman zarfında
kendisinden çok değerli bilgiler öğrendim.
Kendisi mükemmel bir baba aynı zamanda
çok başarılı bir iş adamıydı.
Firmamızdan bahsedecek olursak öncellikle
firmamızı bu günlere taşıyan değerli insan
firmamızın kurucusu Sayın Mehmet AK‘tan
bahsederek başlamak isterim. Kendisi iş
hayatına, 1960 yılında demirci ustasının
yanında çırak olarak başlamış, 1975 yılında
da firmayı devir alarak ortakları ile beraber
Karaköy’de Mekisan olarak faaliyetlerine
devam etmiş. 1980 yılında da ortaklarından
ayrılarak Küçükyalı’da Mekisan Asansör
Limited Şirketi’ni kurmuştur. O zamanlarda
atölye tarzı çalışan Mekisan, daha sonraları
iş hacmindeki artışlardan dolayı, 1999 yılında
büyük bir yatırım gerçekleştirerek 26 bin 500 metre kare alan üzerine
kurulu Gebze tesislerinin ilk temellerini attı. Yaklaşık dört sene süren
inşaat evresinden sonra faaliyetlerine yeni iş alanında start verdi. Şu
anda Küçükyalı merkez ofisimiz olup, faaliyetlerimize son teknoloji ile
donatılmış makina parkurumuz ve ekipmanlarımız ile devam etmekteyiz.
Mekisan olarak ön plana çıkan üretimleriniz ve ürün özellikleriniz nelerdir?
Mekisan olarak ön plana çıkan üretimlerimiz asansör kat ve kabin kapılarıdır. Ayrıca kabin ve karkas sistemleri, ağırlıklı üretimlerimizdendir.
Özellikle kat ve kabin kapılarımızın yoğun trafiğe uygun tasarımı ve
kalitesi, düşük bakım giderleri ve uzun ömrü ile ön plana çıkmaktadır.
Kabin ve karkas sistemlerinde çok geniş bir ürün yelpazesine sahibiz.
Standart kabinler dışında özel kabinlerin üretimi ile fark yaratmaktayız.
Kevser Hanım, geride bıraktığımız 2012 yılını nasıl geçirdiniz?
2013 yılı hakkında öngörülerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
2012 yılında hedeflediğimiz satış ve üretim adetlerinden de fazla üretim
gerçekleştirmek bizleri mutlu ederken, aynı zamanda da kurucumuz
Sayın Mehmet Ak’ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadık. 2013 yılında kentleşme sürecinin devam edeceği düşünülürse, inşaat sektörüne
paralel olarak asansör sektöründe de büyüme olacaktır. Lakin yine de
temkinli adımlarla ilerlemenin daha doğru olacağını düşünüyorum. Tabi
yine bu sene için belirlediğimiz hedeflere ulaşmak için Ar-Ge çalışmalarımızı ve yatırımlarımızı arttırıp, yeni modellerimizi üretim yelpazemize katmayı hedefliyoruz.
www.asansorvızyon.net 77
FİRMALARDAN
2013 yılında yapmayı planladığınız yatırımlarınız ve Ar-Ge çalışmalarınız ne şekilde ilerliyor?
2013 yılında, özellikle makine dairesiz sistemleri oluşturup, standartlaştırılmasını sağlamayı amaçlamaktayız. Bunun için ekip arkadaşlarım
hızla çalışmalarına devam etmektedirler.
Kevser Hanım, yeni üretimleriniz ile ilgi geçtiğimiz günlerde
bir organizasyon gerçekleştirdiniz. Düzenlediğiniz organizasyon
hakkında bilgi verebilir misiniz.
Sevgili babam sayın Mehmet Ak’ın başlatmış olduğu ve bizlerin Ocak
ayında tamamlayarak lansmanını yaptığımız, ‘VONAK M12 MODÜLER’
otomatik asansör kat ve kabin kapısı sistemlerini sektörümüz ile paylaşmış olmanın gururu içerisindeyiz. Özellikle bu organizasyona sektör
tarafından gösterilen ilgi ve alaka bizleri çok mutlu etti. Değerli dostlarımızın istekleri doğrultusunda ve Ar-Ge departmanın çalışmaları ile
ortaya çıkan bu yeni kapı sistemlerimizi, üretim yelpazemize katmanın
gururunu yaşamaktayız. Sektörün ileri gelen değerli misafirlerimize bu
röportaj vesilesi ile tekrar çok teşekkür ederim.
Yeni üretimlerinizde ön plana çıkan teknik özellikler ve sektöre
katacağı avantajlar hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Yeni kapımız ‘VONAK M12 MODÜLER’ kapı sistemi ile bir önceki
üretimimiz arasındaki en büyük fark, modüler mekanizma sisteminin
devreye girmesidir. Bu sayede inşaat bittikten sonra montajı yapılabilir, bu sayede de mekanizma gurubu şantiye ortamından etkilenmemiş
olacaktır. Ayrıca yapılan dizayn sayesinde montaj kolaylığı sağlamakta
ve montajdan kaynaklanan hataları minimum seviyeye çekecek şekilde
bir tasarım oluşturulmuştur. Bu sayede hızlı ve hatasız bir kurulum sağlamaktadır. Son olarak ise ambalajlarımız minimize edilerek sevkiyatı ve
şantiye ortamına taşınması kolaylaştırılmıştır. Ürünler ayrı bir şekilde
ambalajında muhafaza edilebilir, montaj yapılacağı zaman sadece gerekli
olan ambalaj açılır ve böylece ürünlerin şantiye ortamından etkilenmesi
önlenmiş olur.
Mekisan olarak yurt içi ve yurt dışı pazarlama faaliyetleriniz
ne şekilde ilerliyor? İhracat faaliyetleriniz hakkında bilgi vere-
78
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
bilir misiniz.
Mekisan’ın yurt içinde geniş bir portföyü
bulunmaktadır. Fakat bundan sonraki hedefimiz Mekisan olarak mevcut müşterilerimizin
yanı sıra portföye yeni isimler katmaktır.
Bunun için de müşteri ziyaretleri ve reklam
çalışmalarımıza daha çok önem vererek, tüm
kesimlere ulaşmak ve hitap etmek istiyoruz.
Bizler için her müşteri değerlidir. Eğer Mekisan olarak müşteri ihtiyaçlarına çözüm ortağı
olabiliyorsak ne mutlu bize. İhracat kısmına
baktığımızda, 2012 bizler için verimli denecek
düzeyde geçmiş olsa dahi, 2013 yılında ihracat
ayağında ciddi atılımlar yapacağız. Bunun
da nakit akışına ciddi fayda sağlayacağını
düşünüyorum. Kısacası Mekisan olarak dünya
çapında bir marka olmak için çalışmalarımıza
hızla devam ediyor, gerekli görüşmeleri bu
doğrultuda gerçekleştiriyoruz.
Kalite ve teknoloji anlamında yakalanan ivme yerli üreticilerimizi yurtdışı
markaları ile yarışır bir noktaya taşıdı.
Türkiye’de asansör sektöründe bu iki
konuda gelinen noktayı nasıl özetlersiniz?
Kalite ve teknoloji anlamında yurtdışı markaları ile rekabet edebilecek duruma gelmemize
rağmen özellikle Ar-Ge çalışmalarımıza daha
çok önem vermeliyiz diye düşünüyorum.
Teknolojiyi takip etmek yerine, hedefimizin
teknoloji yaratmak olması gerekmektedir.
Sonuçta eğer elinizde yeterli ekipman varsa
neden yapmayasınız. Şu anda bile çok başarılı
yerli üreticilerimiz bulunmakta, eğer birbirimizi desteklersek çok daha iyi sonuçlar
görebiliriz.
Öztaü Haddecilik Ltd. ûti.
Zeki Öztaú Cad. NO: 68 AyrancÕlar - TorbalÕ / øZMøR
Tel: 0 232 854 80 07 - 09 Fax: 0 232 854 71 42
www.ozray.com.tr
fabrika@ozray.com.tr
LE
R
İ
N
EN
Sİ
ST
EM
SA
YÜ
R
Ü
YE
N
M
ER
D
İV
YÜRSAN, çok sayıda seçkin müşterisi ile iş birliği yaparak, yürüyen
merdiven ve yürüyen yol konularında deneyimli, genç ve çözüm
üreten kadrosuyla hizmet vermektedir.
SAN
YÜRÜYEN MERDİVEN SİSTEMLERİ
Recep Peker Caddesi Stad Apt. No: 14 - 6
(Fenerbahçe StadÕ KarúÕsÕ )
Fenerbahçe - KADIKÖY / øSTANBUL
Tel : 0216 - 450 41 89 - 0216 - 450 47 89
info@yursan.com.tr
FİRMALARDAN
Arkel ‘Design Turkey’ Ödülünü Aldı
Arkel firmasına ait Arcode Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesi,
yatırım ürünleri kategorisinde 'Design Turkey' ödülünü aldı.
A
rkel firmasına ait Arcode Tümleşik Asansör Kontrol
Ünitesi, yatırım ürünleri kategorisinde ‘Design
Turkey’ ödülünü aldı.
Arkel Yurtdışı Satış Sorumlusu İzzet Çiftçi ile bir araya gelerek
yeni ürünleri ve kazandıkları ödül hakkında sohbet ettik.
Özellikleri ile sektörde fark yaratacağını düşündükleri Arcode
Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesi’nin tasarımı ile tescillenmesinin kendilerinde ayrı bir heyecan yarattığını kaydeden
İzzet Çiftçi, yeni ürünlerinin kompakt bir çözüm sağlayarak
alışılagelmiş özellikleri ve alışkanlıkları değiştirecek bir cihaz
olduğunu söyledi.
Çiftçi, yeni ürünleri Arcode Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesi
ve aldıkları ödül hakkında şöyle konuştu; “Bildiğiniz üzere
bir süredir çalışmalarını sürdürdüğümüz, Arcode Tümleşik
Asansör Kontrol Ünitesinin tamamlanması ve yakın bir tarihte
piyasaya sürüleceği bu günlerde, ürünümüzün almış olduğu
tasarım ödülü, bizi gerçekten çok memnun etti. Özellikleri ile
sektörde fark yaratacağını düşündüğümüz ürünümüzün tasarımı ile de tescillenmesi bizlerde ayrı bir heyecan yarattı. Arcode
Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesi, isminden de anlaşılacağı
gibi asansör kontrolünde birçok elektronik üniteden oluşan
kumanda sistemini tek bir üniteye indirgeyen, kompakt bir
çözüm sağlayan alışılagelmiş özellikleri ve alışkanlıkları değiştirecek bir cihaz. Arcode Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesi
teknik olarak birçok yeniliği bünyesinde bulunduruyor. Teknik
özelliklerini kısaca belirtmemiz gerekirse; 64 durağa kadar 8
asansörle grup çalışma, 4m/s hız desteği, direk duruş, halatlı
asansörlerde seviye yenileme, hızlı kurulum, hızlı adaptasyon,
programlanabilir giriş/çıkışlarla daha esnek fonksiyon kazandırma, canbus ile kat/kabin çağrılarının yanı sıra revizyon kutusu
kontrol panosu haberleşmesini hızlı, güvenilir ve daha az kablo
bağlantısı ile yapabilme, hazır tesisat özelliği ile tak çalıştır
montaj kolaylığı, geliştirilmiş hata listesi ile hızlı ve güvenilir
hata tespiti, farklı çalışma hızları ile kısa kat ya da yüksek hızda
çalışmada konforlu seyir ve duruş, daha gelişmiş PLC özelliği
ile özel durumlara adaptasyon kolaylığı, dâhili kurtarıcı özelliği
ile elektrik kesintisinde akü ya da UPS ile katına getirme,
EN 81-1+A3 standardına tam uyumluluk. Arcode Tümleşik
Asansör Kontrol Ünitesi’nin asansör kumanda panosunda yeni
trendlerin öncüsü olacağı sektörünün daha iyi noktalara gelmesinde önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz.”
82
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
A
rkel Yurtdışı Satış Sorumlusu
İzzet Çiftçi ile bir araya gelerek
yeni ürünleri ve kazandıkları
ödül hakkında sohbet ettik. Özellikleri ile
sektörde fark yaratacağını düşündükleri
Arcode Tümleşik Asansör Kontrol
Ünitesi’nin tasarımı ile tescillenmesinin
kendilerinde ayrı bir heyecan yarattığını
kaydeden İzzet Çiftçi, yeni ürünlerinin
kompakt bir çözüm sağlayarak
alışılagelmiş özellikleri ve alışkanlıkları
değiştirecek bir cihaz olduğunu söyledi.
!"#
$$$%%&"%
FİRMALARDAN
23 yıldır birlikte sürekli
gelişerek çalışıyoruz
Gaye Asansör Kurucu Ortakları Hüsnü Gökgöz & Feridun Güldiken
A
sansör sektöründe nadir rastlanan ortaklık
kavramını yıllardır başarılı bir şekilde yürüten ve
faaliyet gösterdikleri bölgede adlarından saygıyla
söz ettiren Gaye Asansör, 1990 yılında kuruldu. Kurulduğu
yıllarda montaj ve bakım işleri ile meşgul olan Gaye Asansör,
1997 yılına kadar sadece Isparta merkezde, akabinde ise
şubeler aracılığı ile Türkiye genelinde faaliyet göstermeye
devam etti. 2000 yılında üretim kararı alan Gaye Asansör,
kabin, diğer çelik konsrüksüyon aksamları, ağırlık karkas v.b.
ürünlerde imalata başladı. Üretimini sadece kendi bünyesinde
kullanan Gaye Asansör, nadir de olsa kıramadığı müşterilerine sadece kabin temininde yardımcı oluyor. Üretime
başlamalarının ardından kurumsal bir yapıya bürünme kararı
alan Gaye Asansör, Isparta’da ilk CE belgesi alan firma,
Türkiye’de ise CE belgesi alan ilk 50 kuruluş içerisinde yer
aldı. Deneyimli ve uzman kadrosu ve bünyesinde yer alan
mühendisleri ile toplamda 43 personelle yoluna devam eden
Gaye Asansör, bin 500 metrekare kapalı alanda yer alan
üretim tesisi ve görülmeye değer tarihi bir konakta yer alan
genel merkezlerinde faaliyetlerine devam ediyor.
84
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
2
3 yılı aşkın bir süredir, birlikte kurarak
bugünlere getirdikleri Gaye Asansör’ü
başarılı projeler ile taçlandıran Gaye
Asansör Kurucu Ortakları Hüsnü Gökgöz ve
Feridun Güldiken ile bir araya gelerek sohbet
ettik. Hüsnü Gökgöz ve Feridun Güldiken’den,
Gaye Asansör’ün hikayesini dinlerken,
sektör hakkında da değerlendirmelerde
bulunmalarını istedik. Sorularımıza içtenlikte
cevap veren firma yetkilileri, özellikle firma
merkezlerinin yer aldığı ve Isparta’da tarihi
bir eseri restore ederek kullandıkları genel
merkezlerini tanıttılar.
FİRMALARDAN
Hüsnü Gökgöz: O yıllarda asansör sektörü
günümüzde olduğu kadar hızlı değildi. Nakliyesi bile çok ağır işliyordu. Malzeme temini
çok güçtü. Teknik bilgiye ulaşmak oldukça
zordu. Yetişmiş eleman bulmak veya çalıştıracak eleman bulmakta oldukça zorlanıyorduk.
Özellikle Isparta gibi, Anadolu’nun ortasında
kalmış bir yörede, eleman ve bilgiye ulaşmak
çok güç oluyordu. O yıllarda bu eksiklikleri
çok çalışarak atlattık. Gece gündüz çalışmak
tabirini uzun yıllar yaşadık. Zaten sonunda
2000’li yıllara geldiğimizde kabımıza sığmadığımızı fark ederek diğer bölgelere açıldık.
Cem Öztürk: Peki neden Isparta’yı tercih
ettiniz? Şirket yapılanmasını neden diğer
bölgelerde düşünmediniz?
Gaye Asansör Genel Koordinatörü Hüsnü Gökgöz, 1979 yılında sektördeki faaliyelerine başladığını, ortağı Feridun Güldiken ile birlikte daha
önce kurdukları farklı şirketleri birleştirerek güç birliği yapmaya karar
verdiklerini, o günden beri de yollarına başarılı bir şekilde devam ettiklerini ifade etti. Feridun Güldiken ise, uzun soluklu bir çalışma hayatı
düşündüklerini, birbirlerini yakından tanıdıkları için firma birlikteliği
yapma kararı aldıklarını dile getirdi.
Cem Öztürk: Türkiye’de firma sahiplerimizin pek de alışık olmadıkları
ve zor rastlanan bir firma birlikteliği ile karşı karşıyayız. 23 yılı aşkın bir
süredir birlikte çalışıyorsunuz. Deneyimlerinizi ve bu konudaki yaklaşımınızı bizimle paylaşabilir misiniz? Firmalarımıza ortaklıkları tavsiye
eder misiniz?
Feridun Güldiken: Kesinlikle tavsiye ediyoruz. Ortaklık; herkes işini
bilirse, dürüst olursa çok güzel bir şey. Biz yola çıktığımız 1990 yılında
zaten birbirimizi tanıyorduk. Ben, Hüsnü Bey’in çırağıydım. Daha sonra
farklı şirketler kurduk. Akabinde de güçlerimizi birleştirme kararı aldık.
Ortak çalışmanın şöyle bir avantajı oluyor, branşlaşabiliyorsunuz. Ben
mali işleri yürütürken, teknik işlerimizi de Hüsnü Bey idare ediyor. Bu
nedenle bölünme yaşamıyoruz. Herkes kendi alanında daha performanslı oluyor. Daha çok kişiye ulaşabiliyor, daha rahat çalışıyoruz.
Cem Öztürk: Peki, 1990 yılında Gaye Asansör’ü kurdunuz ve çalışmaya başladınız. Bildiğim kadarı ile o yıllarda asansör sektörü biraz
zahmetli ve ağır işliyordu. Bize biraz o yıllardan bahseder misiniz?
86
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
Feridun Güldiken: Biz Ispartalıyız ve
Isparta’yı iyi tanıyoruz. Bu nedenle kendi
bölgemizde faaliyetlerimize başladık. Belli bir
doygunluğa ulaştıktan sonra diğer bölgelere
açılma ve şubeleşme kararı aldık. Şu anda
Antalya ve Afyon olmak üzere 2 farklı ilimizde
de şubemiz bulunuyor. Türkiye’nin birçok
bölgesinde faaliyet gösterdik. Yıllık 150 ile 200
arasında asansör montajı yapabilme kapasitemiz var. İmalatımızda, kendimize çalışıyoruz.
Çok nadir de olsa kıramayacağımız müşterilerimize ürün veriyoruz. Geriye baktığımızda
ise 23 yılda 2000 civarında asansör yaptığımızı
görüyoruz ve bundan onur duyuyoruz.
Cem Öztürk: Geriye dönüp baktığınızda
çalışma hayatınızda bir ömre sığacak anılarınız olmuştur. Özellikle hali hazırda çalışan ve
insanların hayatını kolaylaştıran 2 bin asansörden bahsediyoruz. Bu işin maneviyatı konusunda neler hissediyorsunuz?
Hüsnü Gökgöz: Asansör birçok parçanın
birleşmesinden oluşuyor ve sonunda ortaya
bir ürün çıkıyor. Bu ürün de insanların hayatını
kolaylaştırıyor. Yapılan yerde hizmet veriyor.
Asansörcü olmanın en büyük hazlarından bir
tanesi, asansörü yaptıktan sonra çalıştırmak ve
yıllarca çalışacak o makineye markanızı vurmak. Ben bundan çok büyük keyif alıyorum.
Asansörümüz bir de istediğimiz gibi sessiz ve
güvenle çalıştığı zaman, maddi boyutundan
çok manevi boyutu bizi memnun ediyor.
Cem Öztürk: Üretim aşamasına neden geçtiniz? Üretim yapma kararı almanızda sizleri
FİRMALARDAN
FİRMALARDAN
Hüsnü Gökgöz: Hem yurtiçinde hem de
yurtdışında çeşitli hedeflerimiz var. Biz, Türk
markalarının artık dünyaya açılması gerektiğini düşünüyoruz. Sadece yurtiçinde iş
yapmak bizleri tatmin etmiyor. Almanya’ya,
İngiltere’ye asansör satmak, oralarda asansör montajı yapmak istiyoruz. Yıllarca ithal
malların kalitesinden konuştuk, şimdilerde
kendimiz aynı kalitede ürün üretip piyasaya
sürebiliyoruz. Bizim markalarımızın özellikle Avrupa’da görülmesini istiyoruz. Zaten
bunu yapan firmalarımız da çıkmaya başladı.
Asya, Afrika zaten bizim hedef pazarımız ama
Avrupa’ya da artık girmek istiyoruz.
neler etkiledi?
Feridun Güldiken: Biz montaj yaparken bazı malzemelerin hatalı
veya bozuk geldiğini gördük ve yaşadık. Bu nedenle nakliye ve zaman
konusunda çok sıkıntı çekiyorduk. Daha sonra bazı malzemeleri kendi
bünyemizde yapma kararı aldık ve uyguladık. Bugün dilediğimiz ürünü
sabahına hazırlayabiliyoruz. Dilediğimiz renkte ve ebatlarda çalışma
şansımız oluyor. Bir de Isparta’da olmamız nedeniyle ilimizde üretici
olmamasından dolayı sorun yaşadık. Belki birkaç üretici olsaydı üretime
geçmez, temin ederek yolumuza devam ederdik.
Cem Öztürk: Şimdi gece karar verip sabahına ürün yetiştirebiliyoruz
dediniz. Türkiye’de asansör sektörünün hızlı gelişimi ne şekilde oldu?
Bu hızlı gelişimi siz neye yoruyorsunuz?
Hüsnü Gökgöz: Türkiye’de asansör sektörünün özellikle üreticiler
bazında artması bence 2000 yılında otomotiv sektöründe yaşanan krizden dolayı oldu. Otomotiv sektöründe kriz baş gösterince birçok firma
asansör aksamı üretimine karar verdi. Ellerinde gerekli üretim tesisi
bulunan firmalar, sektörde yaşanan boşluğu fark ederek üretime başladı.
Çünkü bizim ilk çalışmaya başladığımız yıllarda yerli asansör kapısı, bir
İstanbul bir de İzmir’de üretiliyordu. Sonrasında Konya’da başladı ve
hızla yayıldı.
Cem Öztürk: Geçmişten günümüze baktığınız zaman önümüzdeki
hedefleriniz nelerdir? Gelecekte neler yapmayı planlıyorsunuz?
Cem Öztürk: Yıllardır sektörün içerisinde
yer almanızdan dolayı şunu sormak istiyorum,
Asansör sektöründe geçmişten günümüze
gelinen noktayı nasıl özetlersiniz?
Feridun Güldiken: Avrupa standartları
ülkemize gelmeye başladığı andan itibaren
Türkiye’de asansör sektörü kapsamında birçok
şey değişti. Özellikle CE Belgesi çıktığında biz
şöyle düşündük. Türkiye’de o zaman 300 firma
vardı, bu firma sayısı 50’ye düşer, bunlarda
markalaşarak dünyaya yayılır. CE Belgesi alan
ilk 50 firma arasındayız. Bizim düşüncemiz,
kalite artacak ve daha kaliteli işler üretilecek
şeklinde idi. Şimdi baktığımızda bizim düşündüğümüz gibi olmadı. Şu anda Türkiye’de
belgeli 3 bin civarında firma var. Rekabet
şartları oldukça zorlaştı. Fiyatlar çok düştü.
Rekabetler fiyat üzerinden yapılmaya başlandı. Kalite yarışı hedefi, ne yazık ki olmadı.
Bizim uzun eğitimler ve yüksek maliyetlere
aldığımız belgeler, bir günde komik rakamlara
verilmeye başlandı. Dolayısıyla asansör firma
sayısı olması gerekenden fazla arttı. Bu da
sektörü sıkıntıya soktu.
Cem Öztürk: Peki siz bu süreci nasıl yürütüyorsunuz? Özellikle asansör sektöründe
yaşanan fiyat odaklı rekabeti nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hüsnü Gökgöz: Bu çok sancılı bir süreç.
Rekabetin kalite odaklı olmasından yana bir
anlayışımız var. Fakat, maalesef sektörümüz
bu yönde ilerlemiyor. Aksine gün geçtikçe
fiyatlar düşüyor. Düşük fiyatta yüksek kaliteli
üretim yapma süreci çok sancılı geçiyor. Bizim
avantajımız, müşteri memnuniyetidir. Isparta
yapılacak işler ve bilinirlilik açısından oldukça
88
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
Hüsnü Gökgöz: Sektörümüzün yaşadığı sorunların başında eğitim sorunu geliyor. Eğitim
sorunu ile birlikte teknik bilgi yetersizliğini de
diğer bir önemli sorun olarak görüyorum. Bu
sorunlar benim fikrimce aşılabilecek sorunlar. Örneğin sektörümüzün bir oluşumu olan
ASGEP’in (Asansör Sektörel Gelişim Platformu) bu sorunlar üzerine faaliyetlerde bulunmasını istiyorum. Bu sorunlar aşıldığı takdirde
dünya ile rekabet edebilmemizde hiçbir
engelin kalmayacağını düşünüyorum. Firma
sahipleri başta olmak üzere, personelin, teknik
elemanın sürekli bir eğitime tabi olmasını
istiyorum. Eğitim almayan firma nasıl gelişir?
Dolayısıyla sektör nasıl gelişir? Her zaman
söylediğimiz gibi, iyi bir rakip diğer rakiplerini
geliştirir, kötü rakip ise sektörü bitirir.
küçük bir yer. Burada insanlar önce kaliteye bakıyorlar. Biz, elimizden
geldiğince kaliteden ödün vermemeye çalışıyoruz. Ayrıca 23 yılımızı
verdiğimiz bir sektörde yarattığımız markamızın bir güvenilirliği var.
Bu da ayrıca tercih edilirlik konusunda bizi ön plana çıkarıyor. Çalışma
hayatımız boyunca kaliteden ödün vermedik ve bunun mükafatını da
uzun yıllar boyu çalıştığımız müşterilerimizin bizi tercih etmeye devam
etmesinden ötürü aldık.
Cem Öztürk: Çalışma hayatı boyunca nasıl bir strateji izlediniz? Aynı
bölgede aynı insanların bu fiyat rekabetinde sizden kopmamalarının
sebebi ne?
Hüsnü Gökgöz: Biz, aynı bölgede olmamıza karşın sürekli bir değişim
içerisine girdik. Kendimizi sürekli eğiterek, her zaman en teknolojik
olanını, en modern olanını ve en kaliteli olanını müşterilerimize sunduk.
Yeni ne varsa, Isparta’da veya diğer illerimizde biz bunu uyguladık.
Müşterilerimiz de bu değişimin farkında olacak ki bizi tercih etmeye devam ettiler. Aynı zamanda kompanent üreticilerimize, sürekli teknolojik
ve yeni ürünler üretmeleri konusunda baskı yaptık.
Cem Öztürk: Türk asansör sektörünün geldiği noktayı da sormak
istiyorum. Dünya geneline baktığımız zaman Türk asansör sektörünün
geldiği noktayı siz nasıl görüyorsunuz?
Hüsnü Gökgöz: Türk asansör sektörü olarak, gerek üretimde gerek
montaj aşamasında tüm rakiplerimiz ile rekabet edebilir bir noktaya
geldiğimizi düşünüyorum. Şu anda teknolojik olarak üretemeyeceğimiz
hiçbir ürün kalmadı. Aynı zamanda teknik olarak da yapamayacağımız hiçbir şey yok. Tamamına hakimiz ve yapabiliriz. Kendi adımıza
konuşmamız gerekirse, istenilen yükseklikte ve hızda asansör yapma
şansımız var.
Cem Öztürk: Türk asansör sektörünün yaşadığı sorunları nasıl görüyorsunuz? Sizce sektörümüzün yaşadığı sorunlar nelerdir?
Feridun Güldiken: Sektörümüzün şu anda
ciddi bir tahsilat sorunu var. Kendi bölgemizde
pek rastlamamıza rağmen, dışarıda yaptığımız
işlerde tahsilatlarda oldukça zorlanıyoruz. Bu
nedenle de ihtiyatlı hareket etmeye çalışıyoruz.
Cem Öztürk: Son olarak şunu sormak
isterim. Herkese nasip olamayacak bir firma
merkezine sahipsiniz. Böyle tarihi bir mekanda faaliyet göstermek nereden aklınıza geldi.
Hikayesini bizimle paylaşabilir misiniz?
Feridun Güldiken: Burası, Kültür Müdürlüğümüzden aldığımız bilgiye göre Parmaksız
Konağı olarak adlandırılıyor. 1885 yılında inşa
edilmiş tarihi bir konak. Zaman içerisinde
bizim 7-8 odalı bir işletmeye ihtiyacımız oldu.
İki katlı geniş bir mekan ararken, burası denk
geldi. Bu konak harabe bir haldeydi. Satın
aldık ve restore ettik. Restore ederken bizzat
orijinaline uygun bir şekilde çalıştık. Bağdadiye denilen özel bir teknikle restorasyonumuzu
tamamladık. Her malzemesini tarihi dokuyu
ve kültürü bozmayacak şekilde araştırarak
bulduk.
Hüsnü Gökgöz: Çürümeye yüz tutmuş
tarihi bir mekanı hem orijinaline sahip çıkarak
yeniden canlandırdık, hem de Isparta’da örnek
bir projeye imza atmış olduk. Şimdi eski halini
bilerek yeni halini görenler, bizden örnek alarak kendileri de yapmaya başladılar. Isparta’da
bir ilki gerçekleştirdik diyebiliriz. Bu konağı
almakla hem kültürümüze sahip çıktık, hem de
ihtiyacımızı gidermiş olduk.
www.asansorvızyon.net 89
FİRMALARDAN
FİRMALARDAN
2013 ve sonraki yıllar için, ürettikleri
malların yüzde 30’unu ihraç edemeyen
firmalar, zor durumda kalabilir
Teori Mühendislik Genel Müdürü İbrahim Yılmaz
yıllarda rekabetin azaltılarak daha sorunsuz ve
daha iyi işlerde yoğunlaşacağına olan inancımız
daima sonsuzdur.
2013 yılında yapmayı planladığınız yatırımlarınız ve Ar-ge çalışmalarınız ne
şekilde ilerliyor?
Firmamızda Ar-ge çalışmalarımız sürekli
yapılmaktadır. Yaptığımız Ar-ge’lerde müşterilerimizden gelen olumlu veya olumsuz tepkileri
değerlendiriyor, çalışmalarımıza bu doğrultuda
yön veriyoruz.
Bunun yanı sıra üretimini yapmış olduğumuz
ürünler, montaj kolaylığı sağlamakta. Ürünlerimizin estetik yönlerini sürekli geliştirmekteyiz.
Örneğin kabin tavanlarında aydınlatma değişimi
zor olduğundan tavanlara menteşeli açılır tavan
uygulaması yaptık.
eori Mühendislik Genel Müdürü İbrahim Yılmaz, 2012 yılında makine parkurlarını
yenileyerek genişlettiklerini, 2013 yılına daha iyi bir şekilde hazırlandıklarını
söyledi. 2013 yılı için yurt dışı ve yurtiçi satışlarında hedefledikleri miktarlara
ulaşmayı arzuladıklarını kaydeden İbrahim Yılmaz, 2013 ve sonraki yıllar için, ürettikleri
malların yüzde 30’unu ihraç edemeyen firmaların zor durumda kalabileceklerini ifade etti.
T
İ
brahim bey, öncelikle bize biraz kendinizden ve firmanızdan
bahseder misiniz?
1975 yılı Erzincan doğumluyum. 1997 yılında Erciyes Üniversitesi
Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Asansör sektörüne
1998 yılında başladım. 2004 yılına kadar özel bir firmada satış ve imalat
sorumlusu olarak çalıştım. 2005 yılında Teori markası ile kendi şirketimi
kurdum.
2005 yılında kurduğumuz firma ile kramer kapı ve kabin üretimine başladık. Türkiye’de 2005 yılında inşaat sektörü çok hızlı bir trend kazanmıştı. Bu bizim işlerimize de yansıdı. 2006 yılı itibari ile yılda 820 kabin
üretmeyi başardık. Sonraki yıllar bu sayımızı ortalama 750 kabin ve 2000
adet kramer kapı olarak devam ettirdik.
Teori Mühendislik olarak ön plana çıkan üretimleriniz ve ürün
özellikleri nelerdir?
Ürün portföyümüzde kabin, karkas ve kramer kapı var. Öne çıkan ürünümüz ise ilk yıllarda kramer kapı oldu. Sonraki yıllar ise sektörde kabin
ve karkas üretimimiz ile büyük projelerde yer aldık. Bunlarla beraber
kabinlerimiz de mevcut, iç dekorasyon yapılması işine de hız verdik.
90
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
Ürünlerimizin kolay montaj ve estetik açıdan
dolgun olması tercih edilmemizin sebeplerinden biridir.
Bir başka örnek vermem gerekirse, taban granitinin değişimi kolay olmadığından süpürgelikleri sökülür ve takılır duruma getirdik. Kabin
arka montaj birleştirmesi zor yapıldığı için, arka
taraflara kelepçe uygulaması yaptık. Amacımız,
bu yeniliklerle ürünlerimizde montaj kolaylığını
arttırmaktır.
Teori Mühendislik olarak yurt içi ve yurt
dışı pazarlama faaliyetleriniz ne şekilde
ilerliyor? İhracat faaliyetleriniz hakkında
bilgi verebilir misiniz?
Yurt dışı ve yurt içi satışlarımızda hedeflediğimiz miktarlara ulaşmak ve iş cirolarımızla maliyetlerimizi gözden geçirerek daha iyi yerlere
taşımak hedeflerimiz arasındadır.
Geride bıraktığımız 2012 yılını nasıl geçirdiniz? 2013 yılı hakkında öngörülerinizi
bizimle paylaşabilir misiniz?
2012 yılının zor bir yıl olacağı, 2011 yılından itibaren ekonomistler tarafından söyleniyordu. Bu
yorumların aksine, iş ciroları 2012 yılında da iyi
bir artış sağladı. Fakat oluşan rekabetten dolayı
firmalar hedefledikleri karlara ulaşamadı. Buna
rağmen sektörel bazda 2012 yılının iyi geçtiğini
düşünüyorum.
Asansör sektöründe yerli markalarımızın
ihracat faaliyetleri her geçen gün artarak
devam ediyor. Sizin yurt dışı pazarı ve
yerli markalar hakkındaki görüşleriniz
nelerdir?
Asansör sektöründe yerli üreticilerin sayısı her
geçen gün arttığından, iç piyasadaki arz talep
dengesi bozulmakta, bu da rekabete ve fiyatlara
yansımaktadır. Asansör imalatçılarının da
kendilerini bu rekabetten kurtarabilmeleri için
ihracat paylarını yüksek tutmaları gerekmektedir.
Diğer yandan 2012 yılı, sektörel bazda rekabetli
bir yıl olduğundan çok iyi denebilecek düzeye
ulaşamadı. Ayrıca merdiven altı adıyla anılan
bir çok firmanın oluşumu, rekabetin daha fazla
yaygınlaşmasına neden oldu. Bundan sonraki
2013 ve sonraki yıllar için, ürettikleri malların
yüzde 30’unu ihraç edemeyen firmalar, zor
durumda kalabilir. Biz de Teori Mühendislik
olarak kapasite raporumuz ve ihracat birliğine
üyeliğimiz ile ihracat yapabilir ve ihraç kayıtlı malzeme satabilir düzeye
gelmiş bulunmaktayız.
Kalite ve teknoloji anlamında yakalanan ivme, yerli üreticilerimizi yurtdışı markaları ile yarışır bir noktaya taşıdı. Türkiye’de
asansör sektöründe bu iki konuda gelinen noktayı nasıl özetlersiniz?
Kalite ve teknoloji anlamında yakalanan ivme asansör sektöründe çok
fazla etkin olamadı. Sebebi de sektörümüzde yaşanan birleşmelerin değil
ayrışmaların fazla olmasıdır. Bu nedenle teknoloji ve kaliteye fazla yatırım
yapılamadı. Her çıkan yeni üretici bir önceki veya ayrıldığı firmanın
ürünlerini taklit edercesine üretim yapmaya devam etti. Sektörde Ar-ge
yatırımı yapan firma sayısı çok fazla olmadığından, sektörün yurtdışında
ve yurt içinde bir marka çıkarabilmesi zorlaştı.
İnanıyoruz ki, sektördeki bu parçalanmalar olmadığı zaman firmalarımız
Ar-ge çalışmasına yatırım yapıp, kaliteli ürün üretip, yurt içi ve yurt
dışında marka olabilecek enerjiye sahip olacaklar. Bu anlamda sektörün
sorunu merdiven altı diye tabir ettiğimiz üretici firmaların varlığıdır.
Asansör sektöründe yaşanan gelişmelere karşı sektörümüzün
hala aşılamamış sorunları da var. Özellikle değinmek gerekirse
sektörde karşılaştığınız sorunlar nelerdir?
Firmamızda, Teori marka tescili, kapasite raporu ve İSO 9001-2008 kalite
belgesi mevcuttur. Ayrıca üretimini yapmış olduğumuz kabin içi katlanır
kramer kapının aynı şekilde taklit edilmesini önleyebilmek adına tasarımpatent başvurusu yaptık. Tarafımdan geliştirilen tasarım 13 Ocak 2012
tarihinde tescil edildi. Bu patenti alma gereği duyduk, çünkü sektördeki
başlıca sorunlardan biri olan mevcut ürünün taklit edilmesi noktasında
sıkıntı yaşanılmaktadır.
Bu sorunların giderilmesi için atılması gereken adımlar sizce
nelerdir?
Asansör sektöründe yetişmiş ve kalifiye eleman bulmak gün geçtikçe
zorlaşmakta bu da imalatta kalitenin ve iş yapabilmenin önünde en büyük
engel gözükmektedir. Bunun çözümü olarak da meslek okullarında asansör bölümlerinin arttırılıp, kalifiye eleman ve teknik eleman yetiştirilmesiyle karşılanabileceğini düşünüyorum.
Asansör üretimi ve montajı esasında bir mühendislik bilgisi ve tecrübesi
gerektirir. Maalesef Türkiye’de asansör firmaları, bünyelerinde mühendisleri göstermelik olarak çalıştırmaktalar. Bu da firmalara teknik olarak
çok fayda sağlamamaktadır.
Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Öncelikle 2013 yılının daha iyi bir yıl olacağı kanaatindeyiz. 2012 yılında
makine parkurumuzu genişletip yenileyerek, 2013 yılına daha iyi bir
şekilde hazırlanmaktayız. 2013 yılı hedeflerimizin başında, asansör fuar
çalışması yer almaktadır. Bu doğrultuda iyi bir hazırlık yapıp ürünlerimizdeki yenilikleri güzel bir sunumla göstermeyi hedefliyoruz. Bunun yanı
sıra yurt dışı ve yurtiçi satışlarımızda hedeflediğimiz miktarlara ulaşmak
ve cirolarımızı da arttırmak istiyoruz. Maliyetlerimizi gözden geçirerek,
daha iyi yerlere taşımak da hedeflerimiz arasındadır. Şimdiden 2013 yılının sektöre iyi işler ve bol kazançlar sağlamasını temenni ederim.
www.asansorvızyon.net 91
FİRMALARDAN
Daha Büyük ve Modern Bir Tesise
Geçmeyi Hedefliyoruz
Konya Statik Fabrika Müdürü Mehmet Tarım
K
K
onya Statik’in asansör sektöründeki faaliyetlerine, 2001 yılında
sektöre statik toz boya satarak başladığını belirten Konya Statik
Fabrika Müdürü Mehmet Tarım, 2004 yılında metal üzerine uygulama fırınları açarak işlem hacimlerini genişlettiklerini söyledi. Metal veya Ametal
tüm ürünlerin üzerine statik toz boya uyguladıklarını kaydeden Mehmet Tarım,
0.50’den 20 mm’ye kadar müşteri talebine uygun renk ve ebatlarda boya uygulaması yaptıklarını ifade etti.
2007 yılında sektördeki ihtiyaca cevap verebilmek adına kumanda, kurtaran ve
revizyon panolarında üretime başladıklarını anlatan Konya Statik Fabrika Müdürü Mehmet Tarım; “ 2007 yılında üretim tesisi ve personel anlamında ciddi bir
yatırım yaparak üretime başladık. 2011 yılına kadar Konya merkezli çalışıyorduk.
Fakat daha sonra gelen talepler ve Konya’nın bizim üretim kapasitemize cevap
veremediğini görerek Türkiye geneline satış yapmaya başladık. 2012 yılında yeni
pazarlar aramak adına Türkiye genelinde önemli firmalar ile görüşmeler yaptık.
Olumlu geçen görüşmelerimizin ardından vizyonumuzu genişlettik ve Türkiye geneline ulaştık. Şu anda üretim kapasitesi olarak; kumanda, kurtaran ve
revizyon panolarından biner adet üretebilme kapasitesine sahibiz. 2013 yılında
92
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
onya Statik
Fabrika Müdürü
Mehmet Tarım,
firma faaliyetleri hakkında
bilgi verdi. Konya Statik
olarak faaliyetlerine 2001
yılında sektöre toz boya
satarak başladığını dile
getiren Tarım, şimdilerde
üretim ve boya tesislerini
de bünyelerine katarak
sektöre 3 farklı dalda
hizmet verdiklerini ifade
etti. Mehmet Tarım,
2013 yılında kurumsal
bir yapıya bürünmek
istediklerini belirterek,
daha büyük ve modern
bir tesise geçmeyi
hedeflediklerini de
söyledi.
kurumsallaşma adına ciddi adımlar atmayı düşünüyoruz. Daha sistematik, daha üretken bir
yapıya bürüneceğiz. Ben sanayi aşığı, üretime
gönül vermiş bir insanım. Çalıştığım personel
benim için çok önemli. Eğitimlerinden özel
sorunlarına kadar her konuda kendilerine
yardımcı oluyorum. Şu anda deneyimli ve
eğitimli personel bulmak çok zor. Bu nedenle
personelime değer veriyor, işlerini daha iyi
yapmalarını, firmamıza daha faydalı olmalarını
sağlıyorum.” dedi.
Şu anda 2 bin 500 metrekare kapalı alanda 35
kişilik bir kadro ile sektöre hizmet ettiklerini belirten Konya Statik Fabrika Müdürü
Mehmet Tarım, gelinen noktada ve yakalan
üretimde mevcut tesislerinin kendilerine
yetmediğini, daha büyük ve modern bir tesise
geçmeyi planladıklarını ifade etti. Şu anda anlaşma yaptıkları firmaların aylık üretimlerini
karşılayarak yeter stok sayısında çalıştıklarını
kaydeden Mehmet Tarım; “Gelen talepleri
karşılama oranında sorunumuz olmamasına karşın, bizimle çalışmak isteyen birçok
firmayı da beklemeye aldık. Gelen talepler
doğrultusunda daha büyük bir tesise geçmemiz gerekiyor. Üretim kapasitemizi arttırmak
ve yeterli sayıda stoklu çalışmak için şu an
kinden daha büyük bir alana ihtiyacımız var.
Ürünlerimizin ebatlarının büyük olmasından
dolayı yeterince alan bulmakta zorlanıyoruz.
2013’teki en büyük hedefimiz bu olacak.”
şeklinde konuştu.
Konya Statik Fabrika Müdürü Mehmet Tarım,
bünyelerinde yer alan boyama tesisi ile
üretimlerinin yanı sıra statik boya konusunda
da müşterilerine hizmet ettiklerini belirterek
şunları söyledi; “Statik boya Avrupa Birliği yasalarına uygun bir boya olduğu için, 2006’dan
sonra tercih edilir oldu. Diğer boyalarda tiner
olduğu ve insan sağlığına zararlı olduğu için
AB ülkelerinde statik boya tercih edilir oldu.
Tek şirket altında üç farklı dalda hizmet veriyoruz. Birincisi boya satışı, ikincisi uygulanışı
ve son olarak da imalat. Kendi bünyemizde
üretim yapıp aynı zamanda da boyamasını gerçekleştirdiğimiz için ürünlerimizde kalite üst
düzeyde oluyor. Üretim yaptığımız firmaların
markalarını da işleyebiliyoruz. Sonuçta bilgisayarlı bir sistemde çalıştığımız için elimize
gelen Autocad çizimlerin birebir aynısını üretip dilenen renkte boyayabiliyoruz. Dilenen
ölçü ve şekilde üretim yapma şansımız var.”
FİRMALARDAN
Asansör Sektörünün Geleceği İçin de
Mesai Harcamalıyız
Nobel Asansör Genel Müdürü Ayhan Bilgiç
N
N
obel Asansör Genel Müdürü Ayhan Bilgiç asansör sektöründe gelinen noktayı değerlendirerek, sektörün bilinçsiz
kişiler tarafından zarara uğratıldığını, bu nedenle de maddi
manevi kayıplar yaşandığını söyledi. Türk asansör sektörünün bir çatı
altında tek bir ağızdan konuşması gerektiğini dile getiren Ayhan Bilgiç,
sektör temsilcilerinin bu uğurda da mesai harcamaları gerektiğini
vurguladı.
1987 yılında, asansör sektörüne ilk başladığında, asansör sektörünün
piyasada bir saygınlığının olduğuna değinen Ayhan Bilgiç, gelinen
noktada bu saygınlığı aradıklarını ifade etti. Aradan geçen sürede
kontrolsüz bir şekilde ilerleyen asansör sektörünün kendi otokontrolünü sağlayamadığını ve herkesin asansör firması kurabildiğini kaydeden
Bilgiç, yaşanan bu tablonun sektörü maddi manevi kayba uğrattığını
belirtti. Nobel Asansör Genel Müdürü Ayhan Bilgiç; “Sektöre ilk başladığımda bir asansöre bir ev alınabiliyordu. Bir dükkana bir yük asansörü veriliyordu. Kazancın bu denli fazla olması, firma bölünmelerine
ve bir firmada birkaç yıl çalışan bir ustanın kendi şirketini kurmasına
neden oldu. Yasalarda buna müsaade edince, asansör firma sayısı bir
anda önlenemez bir yükseldi.” dedi.
Sermayesi olmayanların da şirket açarak asansör ihalelerine girdiklerini anlatan Nobel Asansör Genel Müdürü Ayhan Bilgiç, şirket ve kazanç
mantığı ile hareket edilememesinden dolayı fiyatların gün geçtikçe aşağı yönlü hareket ettiğini söyledi. Ayhan Bilgiç, işi bilemeyenlerin aldık-
94
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
obel Asansör Genel
Müdürü Ayhan Bilgiç
asansör sektöründe gelinen
noktayı değerlendirerek, sektörün
bilinçsiz kişiler tarafından zarara
uğratıldığını, bu nedenle de maddi
manevi kayıplar yaşandığını söyledi.
Türk asansör sektörünün bir çatı
altında tek bir ağızdan konuşması
gerektiğini dile getiren Ayhan Bilgiç,
sektör temsilcilerinin bu uğurda
da mesai harcamaları gerektiğini
vurguladı.
ları ihaleleri tamamlayamamalarından dolayı
sektörün adının lekelendiğini, bu yapılanların
ise cezasız kaldığını vurguladı. Bilgiç, özellikle
son zamanlarda artan tahsilat sorunlarının ve
dönen çeklerin de sektöre ciddi zarar verdiğini kaydederek, firmaları uyardı.
Yaşanan bu sorunları sektörün bir araya
gelememesine ve sektörel bir platformda
tartışılmamasına da bağlayan Bilgiç, ASGEP
tarafından kurulacak federasyon ile bu sorunların çözüme kavuşacağına inandığını söyledi.
Ayhan Bilgiç, “Ben 1991’den beri dernek
faaliyetlerine destek veriyorum. Bakkalların,
berberlerin sektörel odaları varken, insan sağlığı ve güvenliği açısından hassas bir noktada
olan asansör sektörünün maalesef yok. Bu
nedenledir ki biz kendi sektörümüze hakim
olamadık. Bu yeni oluşumdan son derece
umutluyum. Merih Asansör’den Yusuf Bey,
Metroplast’tan Levent Bey bu oluşum için çok
çalışıyorlar. Bizler de destekliyoruz. Sonuçta
bu sektör bizim ve bizler sahip çıkmalıyız.
FİRMALARDAN
Otomatik ve Yarı Otomatik Kapıları da
Bünyemizde İmal Etmeyi Planlamaktayız
SRL Asansör İhracat Direktörü Mustafa Karakuş
RL Asansör İhracat
Direktörü Mustafa
Karakuş, 2012 yılının,
ticari anlamda sıkıntılı bir
dönem olmasına rağmen SRL
Asansör olarak hedeflerine adım
adım yaklaştıkları bir yıl olarak
geride kaldığını söyledi. 2013 yılı
başlarında fırınlı boya hanelerini
faaliyete geçirdiklerini kaydeden
Mustafa Karakuş, “Yıl ortasından
itibaren ise makine parkurumuza
yeni makineler ilave edip hem
üretimi daha seri hale getirmeyi
hem de otomatik ve yarı otomatik
kapıları da bünyemizde imal
etmeyi planlamaktayız.” şeklinde
konuştu.
S
S
RL Asansör İhracat Direktörü Mustafa Karakuş, 2012 yılının,
ticari anlamda sıkıntılı bir dönem olmasına rağmen SRL Asansör olarak hedeflerine adım adım yaklaştıkları bir yıl olarak
geride kaldığını söyledi. 2013 yılı başlarında fırınlı boya hanelerini
faaliyete geçirdiklerini kaydeden Mustafa Karakuş, “Yıl ortasından itibaren ise makine parkurumuza yeni makineler ilave edip hem üretimi
daha seri hale getirmeyi hem de otomatik ve yarı otomatik kapıları da
bünyemizde imal etmeyi planlamaktayız.” şeklinde konuştu.
96
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
Mustafa Bey, öncelikle bize biraz kendinizden ve firmanızdan bahseder misiniz?
1978 yılında Konya’da doğdum. İlk,orta ve lise
eğitimlerimi tamamladıktan sonra dış ticaret
eğitimimi ön lisans alarak tamamladım. Daha
sonra eğitimime işletme lisans belgesi alarak
devam ettim. 2010 yılına gelinceye kadar
sanayi, ağır sanayi ve ağırlık olarak asansör
FİRMALARDAN
sektöründe çeşitli görevlerde bulundum. 2010
yılının yarısından itibaren Serlift Asansör adı
altında bir oluşuma gittik. Bu oluşum bizi
2011 yılında şirketleşmeye götürdü ve SRL
Asansör olarak firmamız kurumsal kimliğine
kavuşmanın ilk adımlarını atmış oldu. Müşteri
portföyünün zamanla artmasına bağlı olarak;
müşteri memnuniyeti, zamanında teslimat
ve kaliteden ödün vermemek adına üretim
faaliyetimize de başlamış bulunmaktayız.
SRL Asansör olarak ön plana çıkan
üretimleriniz ve ürün özelliklerinizden
bahseder misiniz?
Üretimimizde şu an için kabin ve pano üretimleri ön plandadır. Bu ürünlerimizde gerek
malzeme kalitesi noktasında, gerekse işçilik
kalitesi olarak firmamız kendi kalitesinden
yana ödün vermemektedir. Bu konuya istinaden gerekli AR-GE çalışmalarımızda devam
etmektedir.
Geride bıraktığımız 2012 yılını nasıl geçirdiniz ve 2013 hedefleriniz nelerdir?
2012 yılı ticari anlamda sıkıntılı bir dönem
olmasına rağmen SRL asansör olarak hedeflerimize adım adım yaklaşmanın mutluluğunu
yaşamaktayız. 2013 ise bu hedeflerimize hız
kesmeden devam edeceğiz.
2013 yılında yapmayı planladığınız yatırımlarınız ve Ar-Ge çalışmalarınız ne
şekilde ilerliyor?
En büyük yatırımımızı insan odaklı yaptık.
Çünkü ne kadar çok doğru bilgi, emek ve özene ulaşırsak bizi o kadar kalıcı kılacaktır diye
düşünüyorum. Bunun yanı sıra fırınlı boya hanemizi de faaliyete geçirmiş bulunmaktayız.
Yıl ortasından itibaren ise makine parkurumuza yeni makineler ilave edip hem üretimi daha
seri hale getirmeyi hem de otomatik ve yarı
otomatik kapıları da bünyemizde imal etmeyi
planlamaktayız.
İhracat faaliyetlerine ağırlık vermeye
başladığınızı biliyoruz. İhracat faaliyetlerine ne zaman başladınız ve şu anda
hedeflerinizin neresindesiniz?
Biz, ihracat konusunda daha yolun başındayız.
2012 yılının son çeyreğinde pazar araştırması
adı altında sektörümüzle alakalı dünyada çeşitli girişimlerde bulunduk. Dünya genelinde
sektörümüz adına neler oluyor, neler bitiyor
öğrenmek, bize hitap eden pazarları tanımak
98
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
arzusundayız. Tabi bu faaliyetlerimizin yanı sıra ihracat çalışmalarımız
da yavaş yavaş başladı diyebilirim.
Firma olarak neden ihracata gerek duydunuz ve ihracat yaptıktan sonra ticari hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?
Çünkü ülkemizde olduğu gibi dünyada da firmalar, güvenilir, verdiği
sözün arkasında durabilecek üretici ve ihracatçılar aramaktadır. Daha
da önemlisi ihracat, ülkemize katma değer sağlamak imkanı olan her
bireyin her firmanın görevidir diye düşünüyorum. Bundan dolayıdır ki
firmamız ticari anlamda sektörümüzde ihracatçı kimliğini de zamanla
oturtacaktır.
Yurtdışından beklediğiniz talebi alabildiniz mi?
Evet aldık, hatta beklentilerimizin üstünde de aldık diyebiliriz.
Hedeflediğiniz pazarlar ve ülkeler hangileridir?
Hedef pazarlar yerine, “Ne kadar çok ülkeye ihracat gerçekleştirebilirim?” mantığı ağır basıyor bende. Bunun sebebi ise ülkelerde artık ne
zaman ne olacağını kestiremiyorsunuz.
Gelecekte ihracat faaliyetlerinizi arttırmayı düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız bu konuda atmayı düşündüğünüz adımlarınızı bizimle paylaşabilir misiniz?
Tabi ki hedef önceliklerimiz arasında ihracatı olabildiğince artırmak
geliyor. Bunun içinde üretim ve makine parkurumuza ilaveler yapıp kapasitemizi arttırmak, bununla birlikte yurt dışı fuarlarında da firmamızı
tanıtabilmek adına katılmayı planlıyoruz.
FİRMALARDAN
FİRMALARDAN
İran Fuarı’na İlgi Tatmin Ediciydi
RST Asansör Genel Müdürü Mustafa Mıhçılar
R
İ
ran Fuarı’na katılma sebebinizden bahseder misiniz?
Fuarlar, ürünlerinizi ulaşamadığınız tüketicilerle tanıştırmada,
sektörde olan yenilik ve değişimleri takip etmede büyük rol
almaktadır. Biz de bu amaçla bize dönüşümü olabilecek belirli potansiyele sahip fuarlara katılmayı sektörümüz ve kendimiz adına bir vazife
olarak görmekteyiz. Bildiğiniz üzere 2012 Kasım Ayı’nda gerçekleşen
Polonya Fuarı’da bu potansiyele sahip fuarlardan biri idi. Tıpkı o fuar
ST Asansör Genel
Müdürü Mustafa
Mıhçılar’a katıldıkları
İran Fuarı izlenimlerini
sorduk. Mıhçılar, İran Fuarı’nı
değerlendirerek, izlenimlerini
bizimle paylaştı. Fuarın bu yıl
dış katılımlar ve ziyaretçiler
de düşünülerek daha uygun
bir zaman dilimine alındığını
belirten Mustafa Mıhçılar, bu
nedenle ziyaretçilerin katılımının
tatmin edici olduğunu söyledi.
Fuar’da bekledikleri ilgiyi
yakaladıklarını da kaydeden
Mıhçılar; “Sektörün elektronik
konumundaki gelişimini de göz
önünde bulundurduğumuzda,
ürettiğimiz makine motorlar ve
kapılar bilinçli kullanıcıların
hemen dikkatini çekti. Yeni
sistem butonlarımız da görsellik
açısından beğeni topladı.”
şeklinde konuştu.
gibi İran Fuarı’da belirli bir potansiyele sahip.
Bunun yanında ülkenin dış politikaları gereği
yürüttükleri ambargolar; yerli sanayicilerin
kendi kendilerine birçok şeyi yapmalarına,
dışarıya bağımlı kalmamalarına vesile olmuş.
Bu da takdire şayan bir konu. Bu tür ülkelerin
kendi çabaları ile gerçekleştirdikleri teknolojileri görmek, inceleyebilmek de bu fuara
katılımınızın bir sonucu olmaktadır.
Fuar izlenimleriniz nelerdir?
Bir önceki İran Fuarı, 2011 yılının son günleri,
2012 yılının başında gerçekleştirilmişti. Fuar,
bu yıl dış katılımlar ve ziyaretçiler de düşünülerek daha uygun bir zaman dilimine alınmış.
Bu nedenle ziyaretçilerin katılımı tatmin
edici idi. Geçen seneye oranla katılım daha
öz olmakla beraber, katılması gerekli firmaların orada olması ile amacına ulaşan bir Fuar
olmuştur. Özellikle elektronik konusunda
kendini geliştirmek zorunda hisseden sektör,
bu konuda takdir edilecek bir yol kat etmiştir.
Fuardan beklediğiniz ilgiyi alabildiniz mi?
İran Fuarı, daha önceki deneyimlerimize paralel katılınılması gerektiğine inandığımız bir
fuar. Fuar ile, emek ve çabalarımızın yerinde
olduğunun ibarelerini, ziyaretçilerimizin
yoğun ilgi ve soruları ile gördük. Sergilemiş
olduğumuz ürünler daha fazla teknik bilgi ve
Ar-ge’yi kapsayan ürünler olduğu için, sektörün henüz kendini geliştiremediği İran’da
oldukça yoğun ilgi gördü.
Fuarda hangi ürünlerinizi sergilediniz?
RST Elektronik olarak asansörün mihenk
taşlarının üretimini gerçekleştirmekteyiz. Makina motor, kumanda panosu, buton, otomatik
kapı, paraşüt sisteminden oluşan ürün portföyümüz, asansörün iskeletini oluşturmaktadır. Dolayısı ile bu Fuar’da da bu iskeletin
kemiklerinden, bu pazar için talebe paralel
arz edebileceğimiz; dişlili ve dişlisiz makine
motorlarımızı, otomatik kapı sistemlerimizi,
frekans ayar ünitemizi ve teknik alt yapısı
henüz tamamlanmış yeni sistem butonlarımızı
tüketicilerin ilgi ve beğenisine sunduk.
sistem butonlarımız da görsellik açısından beğeni topladı.Tabii, bu
dikkat çekme ve beğenileri iyi değerlendirip geri dönüşümleri en kısa
zamanda ve yerinde yapabilmek istiyoruz. Bu fuara katılımın amacını
en iyi şekilde yerine getirebileceğimizin bilinci ile fuar akabinde gelen
talepler ivedilikle cevaplandırılmış ve geri bildirimler alınmaya başlanmıştır.
İran pazarına girmek isteyen veya bölgede faaliyet göstermek
isteyen firmalara neler tavsiye edersiniz?
Biz bu pazarda kendimize ait bir firma ile varlığımızı sürdürmekteyiz. Burada bulunmanın zaruriliği ve karşımıza güvenecek bir kişinin
çıkması ile ortak kurduğumuz firma ile yaklaşık 15 senedir faaliyetimizi
sürdürmekte ve burada olmanın haklı gururunu yaşamaktayız. Bu
pazarda bulunmak önemli bir ayrıcalıktır. Bu ayrıcalığı yaşamak için çok
çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Ancak pazarın güvenini ve beğenisini kazandığınız zaman bu pazara katılmakla ilgili kararınızın ne kadar
isabetli olduğunu anlıyorsunuz.
Fuarda gözünüze çarpan ve fark yaratan ürün ve konular nelerdi?
Elektronik sistemler konusunda oldukça ilerlemiş oldukları, bu konuda
dıştan herhangi bir arza ihtiyaç duymadıkları, çok net bir şekilde görülmektedir. Dış arzlar da bunun farkında olacak ki, bu konuda herhangi
bir katılımı fuarda görmedik. Bu da fuarda dikkati çeken en çarpıcı konu
idi.
Türkiye fuarları ile kıyasladığımızda arada ne gibi farklılıklar
dikkatinizi çekti?
Ülkenin ekonomik ve sosyal koşullarını göz önünde bulunduracak olursak, organizasyonlar açısından henüz kat edemedikleri yollar olduğu
açık. Ancak, bu sıkı düzen ve çerçevelenmiş ortam içinde, yaptıkları
yapacaklarının göstergesi niteliğinde takdir toplamaktadır.
İran Fuarı’na tekrar katılmayı düşünüyor musunuz?
Fuarlar, firmalara sektörün nerede olduğunu ve nereye doğru yol aldığını gösteren tablolardır. Dolayısı ile bu türden talebin olduğu, arzına
talip olabileceğiniz bir pazarda bulunmak adına, sektöre yaptığınız
yatırımları gösterebilmek, ulaşamadığınız tüketicilerle buluşmak adına
katılmak gerekliliği düşüncesindeyiz.
En çok hangi ürününüz veya modeliniz
dikkat çekti ve beğeni topladı?
Sektörün elektronik konumundaki gelişimini
de göz önünde bulundurduğumuzda, ürettiğimiz makine motorlar ve kapılar bilinçli
kullanıcıların hemen dikkatini çekti. Yeni
100
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
www.asansorvızyon.net 101
FİRMALARDAN
İran Fuarı’nda Gördüğümüz İlgi
Bizleri Fazlasıyla Memnun Etti
Clindas Dış Ticaret Sorumlusu Fatma Ergül
C
lindas Dış Ticaret
Sorumlusu Fatma Ergül
katıldıkları İran Asansör
Fuarı izlenimlerini bizimle paylaştı.
İran’da yaşanan talebin, katıldıkları
Fuarda gözler önüne serildiğini
kaydeden Fatma Ergül, “Küçük bir
Fuar olmasına karşın çok kalabalıktı.
Ziyaretçilerin ürünlerimize olan
ilgisi oldukça fazlaydı. Standımızın
önü sürekli kalabalıktı. Bu nedenle
Fuardan oldukça memnun ayrıldık
diyebilirim." dedi.
C
lindas Dış Ticaret Sorumlusu Fatma Ergül İran Asansör
Fuarı’na katılan bayilerinin daveti üzerine İran’a gittiklerini belirterek, burada makinelerini sergilediklerini kaydetti.
Fuarın 2 holden oluştuğunu ve küçük bir fuar olduğunu anlatan Ergül,
buna karşın ziyaretçi sayısının oldukça fazla olduğunu söyledi. Ergül,
Fuarda sergilenen ürünlere ilginin
oldukça fazla olduğunu, ürünlerinin
sergilendiği standın hiç boş kalmadığını
ifade etti. Fuardan bekledikleri ilginin
üzerinde bir ilgiyle ayrıldıklarını anlatan Ergül, Fuarda üretimini sağladıkları
ve bünyelerinde yer alan 2 tip makine
motor grubunu sergilediklerini söyledi.
Clindas Dış Ticaret Sorumlusu Fatma
Ergül, İran Fuarı izlenimlerini şu şekilde anlattı; “ İran pazarı asansör sektörü
açısından oldukça büyük bir pazar.
Burada sergilenen ürünlere de ilgi oldukça yüksek. Öyle ki fuarın son yarım
saatinde bile standımız dolup taştı.
Türkiye’de gerçekleştirilen fuarlarda,
fuarın son günü fuar bitmiş gibi oluyor.
102
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
Ancak İran’da bunun tam tersini yaşadık.
İran pazarına girmek isteyen firmalarımıza
tavsiyem, korkmadan, belirli bir strateji ve
pazar araştırması yaparak buraya gelmeleridir.
Biz tekrar İran Asansör Fuarı’na katılacağız.
Türkiye’deki bütün asansörcülere de bu fuara
katılmalarını tavsiye ederim.”
“
”
Markalarımızla
dünyaya yürüyoruz…
Asansör Vizyon Dergisi olarak, Türk asansör sektöründe yayın
hayatımıza başladığımız Kasım 2010 tarihinden itibaren hayalini
kurduğumuz ve yerli üreticilerimiz için önemli bir şans kapısı olarak
gördüğümüz “LIFT VISION”, yayın hayatına başlıyor.
Uzun süredir planladığımız ve 1 yılı aşan bir Ar-Ge çalışmasının ardından profesyonel bir ekiple
yayın hayatına merhaba diyecek olan “LIFT VISION”, ihracat yapan veya yapmayı planlayan firmalarımızın tanıtım yüzü olacak. Türkiye’nin hedef pazarı haline gelen; Kuzey Afrika, Ortadoğu, Balkanlar ve Avrasya ülkelerinde, İngilizce, Arapça ve Rusça dillerinde yayınlanacak olan “LIFT VISION”,
yerli üreticilerimizin yurtdışına açılan kapısı olacak. Üç ayda bir yayınlanarak, 2 bin civarında dağıtımı gerçekleştirilecek olan “LIFT VISION”, yerli markalarımızı ve ürünlerini hedef pazarlarda
tanıtarak, ihracat faaliyetlerine imkân sağlayacak.
Gerek yurtdışı fuarlarına katılarak gerekse dağıtım kanalımız ile yerli asansör sanayimizin geldiği noktayı gözler önüne sermeyi planlayan “LIFT VISION”, Türk asansör sektörünün prestijine
artı değer katmada önemli bir mihenk taşı görevi üstelenecektir. Kalite ve teknolojik anlamda
Türkiye’de asansör sektöründe ortaya konan üretimin haklı gururunu yaşayacağımız ve sektörümüzü bir adım ileri taşıyacağını düşündüğümüz dergimiz “LIFT VISION”, yerli asansör sektöründen
aldığı güçle, yerli markalarımızı, dünyada rakipleri ile yarışabilir bir platforma taşımayı hedeflemektedir. “LIFT VISION”, yerli asansör sanayicimizin dünyada rakipleri ile yarışabilir bir platformda
hareket etmelerine fırsat, hedef kitleleri ile diledikleri ölçülerde buluşmalarına imkân sağlayacaktır.
“LIFT VISION”, bir üretim üssü haline gelen Türkiye’nin hedefleri doğrultusunda ihracat faaliyetlerine destek vererek, üzerine düşen vazifesini yerine getirip, asansör sektörünün gelişimine
katkı sağlayacaktır. İlk sayısını Mart 2013 tarihinde yayınlayacağımız yeni yayın organımız “LIFT
VISION”da tüm firmalarımız ile görüşmek dileğiyle…
FİRMALARDAN
FİRMALARDAN
Hedefleri Aşmak İçin
Durmadan Çalışacağız
Argeset Elektronik Genel Müdürü Ünay Çınar
S
Ü
Ünay Bey, öncelikle bize biraz kendinizden
ve firmanızdan bahseder misiniz?
Yeniliklerle, yeni tasarımlarla uğraşmayı seven bir Elektrik
Elektronik Mühendisiyim. Kendimi bildim bileli hep var olanı
geliştirmek, olmayanı üretmek üzerine derin bir merakım
olmuştur. Argeset Elektronik Ltd. Şirketi’de bu amaçlarımı
gerçekleştirebilmek için kurduğum henüz üçüncü yılını dahi
doldurmamış genç bir şirkettir. Bu genç şirket şimdiden 3 fuara katılmış, konusunda aranan ve tercih edilen bir marka haline
gelmiştir. Daha gidilecek çok yol, yapılacak çok iş olduğunun
farkındayız ve hedefleri aşmak için durmadan çalışmaya devam
edeceğiz.
Argeset Elektronik olarak ön plana çıkan üretimleriniz
ve faaliyetleriniz nelerdir?
Argeset bir buton ve kaset imalatçısıdır. Bilhassa dokunmatik
buton üretimlerimiz kendine özgü yapısı ve estetiğiyle kulla-
106
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
ektör ziyaretlerimizin Antalya
ayağında Argeset Elektronik’in
kapısını da çalarak, Genel
Müdür Ünay Çınar ile sohbet ettik.
Çınar, Argeset Elektronik’in 2012
yılında büyüdüğüne dikkat çekerek
2013 yılının kendileri için yatırım yılı
olacağına değindi. Gelişime, değişime
ve Ar-ge’ye çok önem verdiklerini
anlatan Çınar, “Dokunmatik ve
mikroswiçli olmak üzere iki farklı ürün
geliştirdik. Yeni ürünümüzün en büyük
özelliği ince ve estetik olması. Tabii,
sektörümüzde birçok imalatçı var ve
kimler neler geliştirdi bilemiyorum
ancak, bildiğim kadarıyla bu ürünü
içlerindeki en incesi olacak. Ayrıca
dokunmatik ürün gamında Braille,
yani körler alfabesi sorununu da bu
ürünle ortadan kaldırmış olacağımızı
düşünüyorum.” dedi.
nıcılar tarafından çokça tercih edilmektedir.
Ancak klasik mikroswiçli buton imalatında
da iddialıyız. Üretimde ana eksenimiz dayanıklı ve uzun ömürlü ürünler ortaya çıkarmaktır. Buton üretiminde estetik, önemli
bir parametreyse de, ürünün sağlamlığı
çok daha önemlidir. Dolayısı ile gerek hali
hazırda satılan, gerekse tasarım aşamasındaki ürünlerimiz de mümkün olan en sağlam
şekilde ve estetikte üretilmektedir.
Ünay Bey, sizin de ikinci yılınız olan
ve geride bıraktığımız 2012 yılını nasıl
geçirdiniz ve 2013 yılı firma hedeflerinizden bahseder misiniz?
2012 yılını tek bir kelime ile özetlemek
gerekirse “büyüdük”. Büyümenin getirdiği
sıkıntıları ve sancıları çektik ancak yine de
büyümenin “Büyük” hazzını yaşadık. Ancak
iyisi ve kötüsü ile 2012 yılı artık geride
kaldı ve sonraki yıllar ile ilgili planlarımızı
ve stratejilerimizi şimdiden tasarlamamız
gerekmekte. 2013 yılını kendimize yatırım
yılı olarak seçtik. Bu dönemde makinalaşma
ve otomasyon ile ilgili atılımlarımız olacak.
Ayrıca daha büyük ve genişlemeye uygun bir
imalathaneye taşınmayı düşünüyoruz. Bu da
fabrikalaşma adına atacağımız ilk adım olacak
hayırlısı ile. Ürün gamının genişlemesi de
yine bu yıl gerçekleştirmeyi düşündüğümüz hedefler arasında. Tabii, tüm bunlar
beraberinde daha eğitimli ve daha geniş bir
personel yapısı gerektirecektir.
2013 yılında yapmayı planladığınız yatırımlarınız ve Ar-Ge çalışmalarınız ne
şekilde ilerliyor?
2013’te yapmayı düşündüğümüz yatırımlarımız ile ilgili çalışmalar henüz değerlendirme
aşamasında. Bu konuda içinde bulunduğumuz sektörün durumu ve kendi öngörülerimiz bizi yönlendirecek. Pek çok firma gibi
biz de aşırı veya eksik yatırımların şirketleri
felaketlere sürükleyebileceğinin farkındayız.
Günümüz dünyasının rekabet ortamında
yatırımlar büyük bir titizlikle planlanmalıdır
ve biz de öyle yapıyoruz. Ar-ge çalışmalarına
gelince, zaten şirketimizin adı “Argeset”.
Argeset Elektronikte “Ar-ge” her daim yapılır. Müşterimizin şikâyetleri veya önerileri
doğrultusunda yapılan Ar-ge’ler ile var olan
ürünlerin güncellemesi yapılır. Yeni ürün
geliştirme planlarımız 2013 yılı için hazır. Bu konuda da çalışmalarımız devam etmekle birlikte, artık üretim planlaması aşamasına
geldik. İstanbul Fuarı’nda sergileyecek olduğumuz yeni ürünlerimiz
ise bitmiş durumda.
Farklı tasarımı ve özellikleri ile yeni bir ürün geliştirdiniz.
Yeni ürününüz hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?
Evet. Aslında bir değil, iki yeni ürün diyebiliriz. Çünkü dokunmatik
ve mikroswiçli olmak üzere iki farklı ürün geliştirdik. Yeni ürünümüzün en büyük özelliği ince ve estetik olması. Tabii, sektörümüzde
birçok imalatçı var ve kimler neler geliştirdi bilemiyorum ancak
bildiğim kadarıyla bu ürünümüz içlerindeki en incesi olacak. Ayrıca
dokunmatik ürün gamında Braille yani körler alfabesi sorununu da bu
ürünle ortadan kaldırmış olacağımızı düşünüyorum.
Hayırlı olsun diyelim. Ürününüzün teknik özellikleri ve çalışma prensibi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Ürün daha öncede belirttiğim gibi çok çok ince olacak ancak net bir
değer vermeyeceğim. Montajı çok kolay ve pratik olan bu ürünün
mekanik dayanıklılığı da öne çıkan bir diğer özelliği. Tüm kumanda
türlerine uyumlu olarak üretilecek ürünün hazır tesisat versiyonu da
var.
Yeni ürününüzün ön plana çıkan özellikleri ve rakiplerinden
farkı nelerdir?
İncelik, estetik, dayanıklılık ve kolay montaj ürünün ön plana çıkan
ve diğerlerinden farklı olan özellikleri arasında yer alıyor.
Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Ekleyeceklerim çok, ancak özetlemek gerekirse, öncelikle bu yılın
tüm sektörümüz için başarılarla dolu bir yıl olmasını diliyorum.
Türkiye asansör sektörü, tüm zorluklara rağmen başarıdan başarıya
koşuyor. Gerek yurtiçinde, gerekse yurtdışında rakipleriyle altta
kalmadan mücadele ediyor. Bizler de bu mücadeleye bir katre katkıda
bunabildiysek ne mutlu bize.
2
012 yılını tek bir kelime ile özetlemek
gerekirse “büyüdük”. Büyümenin getirdiği
sıkıntıları ve sancıları çektik ancak
yine de büyümenin “Büyük” hazzını yaşadık.
Ancak iyisi ve kötüsü ile 2012 yılı artık geride
kaldı ve sonraki yıllar ile ilgili planlarımızı
ve stratejilerimizi şimdiden tasarlamamız
gerekmekte. 2013 yılını kendimize yatırım yılı
olarak seçtik. Bu dönemde makinalaşma ve
otomasyon ile ilgili atılımlarımız olacak.
www.asansorvızyon.net 107
FİRMALARDAN
FİRMALARDAN
çoğalma grafiğinden çok daha vahimdir. Bu durum tüm şirketlerin
karlılığını azaltmakta, hepimizi bir dar boğaza sokmaktadır.
Asansör Fiyatlarının Düşme Grafiği, Adetlerin
Çoğalma Grafiğinden Çok Daha Vahimdir
Özellikle şunun altını çizmek isterim ki; bir ürünü, özellikle başka bir
firmanın ürününü, Çin den ithal edip veya imal edip piyasa fiyatının
çok altına sürerek, sadece kendi esas imalatına yeni pazarlar yaratmaya çalışmanın, ticari ahlakla bağdaşmadığını düşünüyorum ve bu düşüncede olanları kınıyorum. Centa firması kurulduğu günden itibaren,
bu konuya özellikle çok önem vermiştir.
CENTA Asansör Genel Müdürü Tansu Şarlak
C
ENTA Asansör
Genel Müdürü Tansu
Şarlak, sektöre ilişkin
değerlendirmelerde bulundu.
Sektörün yaşadığı sorunları dile
getiren Şarlak, firmalara çeşitli
tavsiyelerde bulundu. Şarlak;
"Mühim olan tüm üreticilerin ve
montajcıların nefislerini kontrol
edebilmeyi öğrenmeleridir.
Asansör fiyatlarının düşme
grafiği, adetlerin çoğalma
grafiğinden çok daha vahimdir.
Bu durum tüm şirketlerin
karlılığını azaltmakta, hepimizi
bir dar boğaza sokmaktadır."
şeklinde konuştu.
T
ansu Bey, öncelikle bize biraz kendinizden ve firmanızdan bahseder misiniz?
1988 yılında İTÜ Makine Mühendisliği Fakültesi’nden mezun olduktan sonra asansör mesleğine aile şirketi olan Şarlak A.Ş.’de
başladım ve 1992 yılına kadar da devam ettim. Türkiye’nin çeşitli
bölgelerinde bir çok şantiyede yüzlerce asansörün devreye alınması
ve kontrollerini bizzat yaptıktan sonra, aile şirketimizden kardeşim
Tayfun Şarlak ile ayrılma kararı alıp, CENTA Dış Ticaret şirketini
kurduk. 2002 yılına kadar asansör montajı yaptıktan sonra, o güne kadar ciddi bir şekilde Türkiye’de üretilmemiş olan asansör boyfotoseli,
elektronik aşırı yük ve Alfanumerik lCD gösterge imalatına başladık.
108
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
CENTA olarak yurtiçi ve yurtdışı pazarlama faaliyetleriniz ne
şekilde ilerliyor? İhracat faaliyetleriniz hakkında bilgi verebilir
misiniz?
Gerek iç pazardaki yerli firmalar gerekse kendi ilişkilerimizle ihracatlarımızı geliştirmekteyiz.
paylaşabilir misiniz?
2012 yılı bizim açımızdan, 2011 yılına göre
adetsel açıdan aynı kalmasına rağmen,
müşteri profilimizin değişmesi adına fark
yaratmıştır. Bu değişim de bizi mutlu etmiştir. 2013 yılında işlerin daha da açılacağını
ümit etmekteyiz. Ancak şuanki pazarda tüm
montajcılar ve üreticiler açısından fazlasıyla
yeterlidir.
Mühim olan tüm üreticilerin ve montajcıların
nefislerini kontrol edebilmeyi öğrenmeleridir.
Asansör fiyatlarının düşme grafiği, adetlerin
Kalite ve teknoloji anlamında yakalanan ivme yerli üreticilerimizi yurtdışı markaları ile yarışır bir noktaya taşıdı. Türkiye’de
asansör sektöründe bu iki konuda gelinen noktayı nasıl özetlersiniz?
Kalite ve teknoloji anlamında Avrupa firmalarına yaklaşıldı ancak
hiçbir şekilde onların seviyesine ulaşamadık. Birkaç firmayı göz önüne
almazsak tabi. Zaten bir Augsburg Fuarı’yla İstanbul Fuarı’ndaki
firma profilini karşılaştırırsak bunu görmüş oluruz. Bizler bu konuda
kendimizi kandırmayalım, bizim ürünlerimizin en büyük tercih sebebi
fiyatlarımızın düşük olmasıdır. Bu özelliğimizi de Çin’den dolayı kaybetmekteyiz. Ulaşım ve diğer ticari şartlar Çin firmaları ile eşit olsa,
yerli üreticilerin bir şansının olduğunu düşünmüyorum.
Türkiye’de sektörümüzdeki en önemli problem, söylenildiği gibi
inşaat müteahhitlerinin ödemelerini geç yapmasından ziyade, biz
üreticiler ve montajcıların kendimizi ticari ve ahlaki anlamda geliştirmeyişimizdir. Herkes kendi işini yapmalı ve seçtiği yolda yatırımlarını
ilerletmelidir.
CENTA olarak ön plana çıkan üretimleriniz ve ürün özellikleriniz nelerdir?
Şirketimiz ağırlıklı olarak boyfotosel ve
aşırı yük üretmektedir. Bu ürünlerin kendi
içlerinde birçok çeşidi vardır. Ürünlerimizin
en büyük özelliği, firmamızın her türlü geri
dönüşte ürünlere karşı tam sorumluluğunu
yerine getirmeye çalışması ve getirmesidir.
Geride bıraktığımız 2012 yılını nasıl geçirdiniz? 2013 yılı öngörülerinizi bizimle
www.asansorvızyon.net 109
FİRMALARDAN
FİRMALARDAN
Yıllardır İlklerin Firması Olduk
ASTEK Elektronik Genel Müdürü Ali Sami Şafak
1
992 yılında asansör panosu ve kartlarını tasarlayıp üreterek
sektöre merhaba diyen ASTEK Elektronik, A3 standardı ile
ilgili belgesini de alarak, yoluna başarılı bir şekilde devam
ediyor. ASTEK Elektronik Genel Müdürü Ali Sami Şafak, sürekli bir
Ar-ge çalışması içerisinde olduklarını belirterek, projelerinde TÜBİTAK destekli çalıştıklarını söyledi.
Yıllardır asansör sektörüne hizmet eden ASTEK Elektronik, hep
ilklerin firması olmuş. 1998 yılında; seri haberleşmeli sistemlerini,
yine 1998 yılında ilk tam soketli pano sistemini akabinde Türkiye’nin
ilk sıva üstü butonunu ve dot matriksli butonlarını üreten ASTEK,
sonrasında da 50 nakil flexible kablo tasarımını Türkiye’de ilk kez
sektöre sunmuş. Şimdilerde A3 Standardına uygun pano imalatını da
tamamlayarak ürün portföyüne ekleyen ASTEK Elektronik, kaliteden
taviz vermeden sektöre hizmet etmeye devam ediyor.
ASTEK Elektronik Genel Müdürü Ali Sami Şafak, 2010 yılından itibaren ara verdikleri buton imalatına yeniden başladıklarını dile getirerek,
butonları, düğmeleri, kalıbı ve tasarımı kendilerine ait patentli bir ürün
geliştirdiklerini söyledi.
ASTEK Elektronik Genel Müdürü Ali Sami Şafak, sektöre ilişkin
değerlendirmelerde de bulundu. Yurtdışında faaliyet gösteren uluslara-
110
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
1
992 yılında asansör
panosu ve kartlarını
tasarlayıp üreterek
sektöre merhaba diyen ASTEK
Elektronik, A3 standardı ile
ilgili belgesini de alarak, yoluna
başarılı bir şekilde devam
ediyor. ASTEK Elektronik
Genel Müdürü Ali Sami Şafak,
sürekli bir Ar-ge çalışması
içerisinde olduklarını belirterek,
projelerinde TÜBİTAK destekli
çalıştıklarını söyledi.
rası markalar ile Türkiye’de faaliyet gösteren
firmalar kıyaslandığında çeşitli farklılıkların
göze çarptığını belirten Ali Sami Şafak, “Yurtdışı markalarının belirli bir montaj sistemleri
var. Her şeylerini o montaj sistemine uygun
imal ediyorlar. İşi uygulayacak montöre bir
şey kalmıyor. Hata riskini minimize ediyorlar. Zemin kattan başlayarak en son kata
kadar belirli bir zorunlulukta monte edilmesi
gereken parçalar var. Sistemin parçalarından bir tanesini yapmadığınız zaman
bir diğer kata devam edemiyorsunuz.
Türkiye’de asansör sistemleri böyle
değil. Komponent üreticilerinin tamamının üretimleri birbirleriyle uyumlu.
Dolayısıyla montaj firmaları arasındaki
fark işçilik kalitesi ile sınırlı kalıyor.
Yerli asansörlerde bozulan bir parçayı
diğer tüm markalar ile değiştirebilirsiniz. Yurtdışında sistem önemli olduğu
için, bozulan parçalar yine aynısıyla
değiştirilmek zorunda kalınıyor.” dedi.
Türkiye’de son 20 yılda asansör sektöründe ciddi gelişmeler yaşandığını belirten Ali Sami Şafak, şu anda üretimi
gerçekleştirilemeyen hiç bir aksamın
olmadığını söyledi. Tamamıyla yerli
sermaye ve Türk akıl gücüyle yapılan
çok başarılı işlerin varlığına değinen
Şafak, “Bazı asansörcülerimizin tüm bu yaşananlara rağmen yabancı
marka hayranlığı devam ediyor. Buna bir anlam vermekte zorlanıyorum. Özellikle yüksek katlı ve hızlı asansörlerde yerli firmalarımız
geri kalmıştır. Yerli bina üreticilerinden yerli asansörcülerimize talep
arttıkça yerli firmalarımızın da bu konudaki deneyimleri artacaktır
ve bu açığımız tamamlanmış olacak. Ayrıca asansör sektörü ile ilgili
teknik lise ve üniversitelerimizde bölümler açıldığında birkaç kademe
birden atlamış olacağız. Üniversitelerin mühendislik fakültelerinde
asansörün mutlaka bir ana dal olarak okutulması gerekiyor. Montajcı
firmalarımızın da mutlaka
eğitime ağırlık vermesi
gerekiyor. Bu konuda
teknoloji sağlayıcı firmalardan eğitim talep etmeleri
ve ustalarını eğitmeleri
gerekiyor. Asansör montaj
firmalarımızın bünyelerinde
bulunan ustaları ellerinde
tutmaları gerekiyor. Çünkü
ellerinde tutmadıkları her
usta ertesi gün rakip olarak
karşılarına çıkıyor. Gerekli
düzenlemelerin yapılması
ve eğitime ağırlık verilmesiyle asansör sektöründe yaşanan fiyat odaklı
rekabetin kalite odaklı bir
rekabete dönüştürülmesi gerekiyor.” şeklinde
konuştu.
www.asansorvızyon.net 111
Yasemin BULUT
YAKLAŞIM
On-line Ticaret
Rekora Koşuyor
Dünyada ve Türkiye’de son dönemde hızla gelişen ekonomik kategorilerin başında e-ticaret geliyor.
mından öteye gitmeyen internet ortamında artık herkes
online ticaret yapabilmenin araştırmasını yapıyor.
Araştırmalar sonucunda ortaya çıkan rakamlar çok dikkat
çekici. Bankalar arası kart merkezi’nin (BKM) verilerine
göre 5 yıl önce e-ticaret işlemlerinin yıllık toplam hacmi
11 milyar TL civarındayken, 2012 yıl sonu itibariyle bu
rakam 40 milyar TL seviyesine ulaşmış bulunuyor. Yine
2007 yılı verilerine göre işlem sayısı 92 milyon iken 2012
ye gelindiğinde 193 milyon adete ulaşıldığını görüyoruz.
Yani 5 yıl önce ortalama 127 TL’ye dolan sepet bugün
200 TL civarında doluyor. Bu rakamlar bize Türkiye
ekonomisi açısından ciddi bir artış kaydedildiğini net bir
şekilde gösteriyor.
Neden e-ticaret tercih ediliyor?
Tabii ki burada ana başlık kesinlikle “GÜVEN”. İnsanlara güven duymadıkları hiç bir şeyi yaptıramazsınız.
Teknolojiyi çok sevdik tamam; ama tam anlamıyla neler
yapabileceğini bilmediğimiz için korkuyorduk. İnsanoğlu bilmediğinden korkar. Başta söylediğimi yinelemek
istiyorum. Son 5 yılda bu kadar hızla büyümenin sosyal
literatürdeki karşılığı güven duygusu. Zamanla bilmediğimiz teknolojiyi öğrendik, sonra sevmeye başladık, şimdi
güven aşamasındayız. Güven kavramını aştıktan sonra
ikinci tercih nedeni olarak karşımıza moda olanı uygulamak geliyor ki burada sosyal medya devreye giriyor.
Böylelikle moda olanı tercih etmek ve sahip olmak insanın kendisini ayrıcalıklı hissetmesini sağlıyor. Yani güven
ve ayrıcalık duygusu internet ekonomisinin vazgeçilmez
iki önemli unsuru.
Türkiye’de e-ticaretin gelecekte de aynı hızla büyüyeceği öngörülüyor. Uluslararası finans kuruluşu Boston Consulting Group’un (BCG) Türkiye’de internet ekonomisinin
geleceğine yönelik öngörüsü; 2016’ya kadar 31 milyar
Dolara yükselecek şeklinde. İnternet ekonomisinin pazar
payı perakende sektörünün elinde olsa bile ortaya
çıkan tablo birçok sektörü harekete geçirmiş durumda.
E-ticaretin artmasında en büyük faktör internet ortamına
güvenirliğin artması. Buradaki en büyük etken ise kamu
ve devlet kuruluşlarının sanal ortama entegre olması, e-devlet programının hayata geçirilmesi, ardından
internet bankacılığının yaygınlaşması, internet ortamında
bankalara güvenin artması. Bu gelişmeleri takip eden
üretim ve imalat sektörleri de internet ekonomisindeki
yerlerini almaya çalışıyorlar.
Önceleri özellikle üretim firmaları için web sayfası rekla-
112
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
İnternet ortamına ne kadar güvendiğimizi; arkadaşımın
başına gelen bir olayla anlatmak isterim. Arkadaşım,
müteahhit firmadan bir daire satın alıyor. Gördüğü,
pazarlık yapıp satın aldığı dairenin kendi dairesi olmadığını tapuda acı bir şekilde öğreniyor. Bunlar günlük
hayatta duyduğumuz şeyler de arkadaşımın söylediği
ilginç. “Ben bu daireyi internette görüp üzerine tıklayıp
satın alabilseydim, beğendiğimi almış olurdum. Bunlar da
başıma gelmezdi!!!!!” Ne diyelim o günleri de görürüz
inşallah.
Sevgi ve saygılarımla,
Gülin ARKUN
YÖNETİM / DANIŞMANLIK
ara@aradanismanlik.com
0 312 221 6118 - 0 532 364 4414
yüzde 86 düzeyinde. Belki diyenlerin oranı da
yüzde 4. Ankette kısa ve orta vadede karşılaşılabilecek sorunlar ise şöyle tanımlanmış:
geçme oranı yüzde 17, son olarak dördüncü
kuşağa geçme oranı ise yüzde 12. Gördüğünüz
gibi; şirketlerin kuşak gelişimi yavaşlıyor.
Söz konusu ankete katılanlar, ‘Şirketiniz ile ilgili
en çok neye değer veriyorsunuz?’ sorusuna
şöyle yanıtlar vermiş: Sağladığı mücadele ve başarı ortamı yüzde 56, ailem için yarattığı finansal
gelecek yüzde 18, benim ve ailem için sağladığı
gelir yüzde 14, kendi geleceğimi kontrol etme
olanağı sağlaması yüzde 10, aile bireylerim için
yarattığı kariyer seçenekleri yüzde 2.
Ülkemizde Aile
Şirketleri - Gelecekleri
ve Yeni Nesiller
Bugün ülkemizde tanınan çok önemli sayıdaki
şirketin, aile şirketi olduğunu mutlaka biliyorsunuzdur. Güllüoğlu, Hacışakir, Hatemoğlu, Dedeman,
STFA, Eczacıbaşı, Ülker, Doluca ve tabii ki Koç ve
Sabancı markalarının (ve burada adını sayamadığımız daha nicelerinin) birer aile şirketi olduğunu
biliyorsunuz.
Nesilden nesile aktarılmış bu markaların kuruluş
yılları ise 1871 yılına kadar gidiyor. Örneğin; Güllüoğlu 1871, Hacışakir 1889, Hatemoğlu 1924 gibi.
Bugünlere yaklaşırsak, Eczacıbaşı 1942, YağSA
1943, Ülker 1944. Bu büyük şirketlerin başlangıçlarında hep, girişimci, yenilikçi, rekabetçi, müşteri
odaklı, hesaptan kitaptan anlayan, çalışkan kişileri
görüyoruz. Bu çalışkan girişimciler, zaman içinde
büyürken, yerlerine geçecek veliahtlarını da seçmiş ve hazırlamışlar.
114
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
Şimdi sizinle, yukarıda sıraladığım büyük aile şirketlerinin dışında günümüzdeki diğer aile şirketleri
için yapılmış bir anketin bazı dikkat çekici ve akılda
kalıcı verilerini paylaşacağım. İlginç bulacağınızı
tahmin ediyorum, bir yandan da kendinizi ve
şirketinizin geleceğini de düşüneceğinizi sanıyorum: Ankete katılan aile şirketleri yöneticilerinin yüzde 40’ı “10 yıl içinde emekli olurum”
diyorlar, yüzde 30’u ise “Emekliliği hiç düşünmüyorum” diyor. Anket çerçevesinde, veliahdını seçenlerin oranı yüzde 29 iken, seçmeyenlerin oranı ise yüzde 56.
Şirket yönetimin planlı bir şekilde sürdürülmesi ve
işletmenin sürekliliğinin sağlanmasını içeren bir aile
anayasası olmayanlar yüzde 69, olanlar ise yüzde
31. ‘Şirketim tam potansiyeline ulaştı’ görüşünde olanlar yüzde 10, böyle düşünmeyenler ise
Dikkatinizi çekti mi bilmem ama aile şirketindeki
kurucular, şirketlerini ailelerinin gelecekleri olarak
değil, kendi mücadele duygularını tatmin ettikleri
yerler olarak değerlendiriyorlar. Kim bilir, belki
kuşak geçişlerinin yavaşlamasının sebebi de
budur.
(Veriler Deloitte’un KOBİ Ölçeğinde Aile Şirketi
Araştırması Raporu’ndan alınmıştır.)
‘Hangi strateji şirketinizin değerini arttırmada olumlu etki yaratır?’ sorusuna verilen
yanıtlar arasında ilk dört sırayı;
• Ürün yeniliği (yüzde 53)
• Yönetim ekibinin becerilerini geliştirmek (yüzde 52)
• Teknolojiden daha fazla yaralanmak (yüzde 51)
• Yatırımların daha verimli kullanılması (yüzde 49)
konuları almış.
Rakamlarla konuşmaya devam edelim: Bugün
ülkemizde aile şirketlerinin yüzde 67’si halen
birinci kuşak tarafından yönetiliyor. İkinci kuşak tarafından yönetilen şirketlerin oranı ise yüzde 20,
torunların yönettiği şirketler ise yüzde 13 civarında. Diğer taraftan; dünya verilerine bakıldığında;
şirket yönetiminin kurucudan ikinci kuşağa geçme oranı yüzde 33, ikinci kuşatan üçüncü kuşağa
Aile şirketlerinde en çok yapılan yönetim hatalarına gelince; aşırı özgüven (bugüne kadar
böyle geldim, buradan sonra da böyle devam
ederim.), işten ayrılmama, aşırı yatırımlar veya
korkak girişimler, sorunları kabul etmeme, etrafında yol gösteren veya fikir söyleyen bulundurmama, yetenekli genel müdür veya CEO kabul
etmeme, çocukları arasında ayrım yapmama
çabası ile şirkete zarar verme, şirketi evladı gibi
görme, evlatlarını iş adamı gibi değil yine evlat
gibi görme, marka yaratmamak ve insan kaynağına önem vermeme.
Pekala, aile şirketlerinin sürdürülebilir bir başarı
ortamı yakalayabilmesi için neler yapmaları iyi
olur? Aslında bunlar aile şirketi olmayan şirketlerle aynı: değişen iş ortamını önceden hissedip
ayak uydurma, yenilikçiliği destekleme, farklılık
yaratacak kararları şirket stratejisi haline getirme,
şirket bilançosunu gelecekte beklenmedik zorluklara adapte olabilecek ve çıkabilecek fırsatları
kovalayabilecek şekilde hazırlama, iyi bir yönetici
olmanın ötesine geçip şirkete liderlik yapabilme.
Hepinize başarılı günler diliyorum. Selam ve
saygılarımla,
www.asansorvızyon.net 115
Veli SARITOPRAK
SİVİL TOPLUM
M. Akif TEMELLİ
ÇEK YASASI
Makine Mühenidisi
Ankara Sanayi Odası Meclis Üyesi / TOSYÖV Genel Sekreteri
TÜSİAV Başkanı
Çek Yasası
Yeni
Mağdurları
İnovasyon
Son yıllarda ekonomi ve iş dünyasında sıkça konuşulan bu
kelime bir kavram olan inovasyonun köküne inmek istedik. Ve
başladık lügat karıştırmaya. Latince INNOVATUS kelimesinden
türemiş olan inovasyon, yaşamda yeni yöntemlerin kullanılması, toplumsal, kültürel, sosyal ve ekonomik ortamlarda
yenilikler yapmak olarak kullanılıyor. Türk Dil Kurumu inovasyon
sözcüğünü yenileşim olarak Türkçeye çevirmiş. Ekonomi ve
iş dünyasında ise pazarda katma değer oluşturan yaratıcı
bir süreç olarak değerlendiriliyor. Biraz daha açarsak ortaya
konan yeni buluşları, yeni ve yaratıcı fikirleri ticari platforma taşıyıp buradan katma değer sağlayacak ürün veya hizmet elde
etmek olarak tanımlanabilir. Başka bir tanıma göre de, bilginin
ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürülmesi olarak ifade
ediliyor.
116
cancağızım. Artık yeni yeni şeyler söylemek lazım” İnovasyonun özünde de yeni şeyler var, yenilik var ve eski şeyleri
değiştirmek var.
Gerçekten de öyle. Dünya akıl almaz bir hızla değişiyor.
Değişimin ve gelişimin önünde durmak , değişime ve gelişime
karşı çıkmak mümkün değil. Yeni dünyada yükselen değer
inovasyon oldu. Gelişen yeni dünyaya ayak uydurabilmek
için artık işe yaramayan eski yöntemleri değiştirmek ve yenilik
üretebilmek gerekiyor.
Teknolojik, ekonomik ve sosyal süreçlerin oluşturduğu bir
bütün olarak inovasyon, bireysel ve toplumsal olarak yeniliğe
ve değişime açık bir kültür ortamı gerektiriyor. Bu ortamın
olmadığı yerde inovasyondan bahsetmek ve inovasyon
uygulamaları beklemek imkansız gibi bir şey…
İş dünyası temsilcileri krizlerin ancak inovasyonla aşılabileceği
noktasında hemfikirler. Ve krizleri fırsata dönüştürmenin en
geçerli yolu olarak inovasyonu görmektedirler. Aynı şekilde
ülkelerarası rekabette de inovasyona önem veren ülkeler
güçlü bir konuma yükseliyor ve halkının refah seviyesi artıyor.
Bugün, güçlü bir ekonomi ve yüksek yaşam seviyesine sahip
olmak isteyen ülkeler inovasyona sarılıyorlar. Örnek olarak Çin
ve Hindistan örneğini gösterebiliriz. Bu 2 ülkenin önümüzdeki
5-10 yıl içinde lider ülke olacağına kuşkumuz yok.
Hz. Mevlana’nın dediği gibi “Düne ait şeyler dünde kaldı
Darısı ülkemiz Türkiye’nin başına diyelim…
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
Borcunu ödemeyen kişi hakkında infaz aşamasında hapis cezası uygulaması bu kişinin ticari
hayatının ciddi şekilde sarsılmasına veya sona
ermesine neden olmakta ve borçlarını ödeyebilme ihtimalini neredeyse ortadan kaldırmakta idi.
Karşılıksız çek verme durumunda; çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı şeklinde idari
nitelikte yaptırım uygulanması uygun bir çözüm
olacaktır.
Çekte hapis cezasının kaldırılması doğrudur;
ancak çekin güvenirliğinin ve itibarının korunması
gerekiyordu. İyi niyetlerle hazırlanan yeni çek
yasasından maalesef kötü niyetliler yararlanır hale
geldi.
Hapis cezasının kalkması ile adeta karşılıksız çek
yazmada patlama yaşanıyor. Karşılıksız çek oranlarında; 2012 Ocak-Ağustos döneminde önceki
yılın aynı dönemine göre yüzde 56,4 artarak 561
bin 702’ye ulaştığı söylenmektedir.
Eski yasayla çek mağdurları vardı, yeni yasayla
onların mağduriyeti giderildi fakat çek alacaklılarını mağdur eden süreç yaşanıyor. Üreticiler
sattıkların ürünlerin alacağını tahsil edemiyor.
Üreticiler aldıkları malzemeler için ödeme yapmak zorundalar. Fakat yaşanan süreçte üreticiler
malzeme aldıkları tüccarlara ödeme yapmakta
zorlanılıyor.
İtibarı zedelememek için iki yol var;
Burada işletmeler ya kendi öz kaynaklarından dönen çekleri karşılamak zorundalar veya küçülme
stratejisi izleyerek borçlanmamak isteyebilirler.
Yaşanan bu sorunlar sadece asansör sektöründe
değil tüm sektörlerde karşımıza çıkmaktadır. Yeni
yasayla çeklerini ödeyemeyenler mağdur sayıldı.
İyi de; bir de çek alacaklılarını düşünelim. Bu gün
onlar daha çok mağdur durumdalar. Piyasada
güven kalmadı. Ticaret yapılmakta zorlanılıyor.
Güvenilir çek almak neredeyse bitti.
Yaşanılan bu zor durumdan çıkılmasını sağlayacak bir dizi önleme ihtiyacımız var. Yetkililer, çek
mağdurlarını kurtaracak, çeke yeniden itibar kazandıracak bir dizi düzenlemeyi en kısa sürede
yürürlüğe sokarak, çeki ticarette tekrar güvenli bir
araç olarak kullanılır konuma getirmek zorundalar.
Aksi takdirde bu anlayışla ticaret yapmak oldukça zor olacaktır.
www.asansorvızyon.net 117
Mehmet Nuri KAYA
S.T.K.
Yönetim Danışmanı
Sanayii ve Teknolojide
Sivil Toplum
Kuruluşlarının
İşlevi ve Önemi
Mesleki dayanışma kültürü maalesef ülkemizde çok geç başlamıştır. Sanayi devriminin gerçekleştiği Avrupa coğrafyasında
mesleki dayanışma kültürü gelişen sanayi ve ticaretle birlikte
hızla gelişmiş, bunun sonucunda da kendi ülkelerinde meslekleri ile ilgili konularda iktidarlar üzerinde daha çok yaptırım
gücüne ulaşmışlardır. Meydana getirdikleri dernekler, meslek
birlikleri ve federatif yapıları ile ülkeleri içerisinde çok ciddi
söz ve karar mercii olabilmişlerdir.
Ne yazık ki bizim ülkemizde, cumhuriyetin kuruluşundan bu
yana, uzun yıllar süren anti-demokratik uygulamalar nedeniyle, sivil toplum kuruluşlarının oluşumu sistematik bir şekilde
engellenmiş, sanayici ve girişimcilerin bir araya gelmelerinden
korkulmuştur. Bir araya gelerek ortak bir dayanışma tavrı ortaya koymak, örgütlü bir yapı gerektirdiği için ‘ÖRGÜT’ kelimesi
bile iktidar sahiplerini korkutmuş, ürkütmüştür. Onun içindir ki,
uzun yıllar bu memleketin sanayicisi, ticaret erbabı, girişimcisi
iktidarlar tarafından baskıya maruz kalmak ve sistemden tecrit
edilmek endişesi ile sivil toplum kuruluşları oluşturamamışlardır. Ancak iktidarlara yakın büyük sermaye sahibi birkaç
oluşuma izin verilmiştir. Zira sanayisi ve ticareti gelişen bir
Türkiye’nin insanı zenginleşecek, refah düzeyi yükselecek,
refah düzeyi yüksek insanlar topluluğu daha çok düşünecek
ve iktidar uygulamalarını daha çok sorgulayacaklardır. İktidar
sahiplerini endişelendiren bu durum sebebiyledir ki, Türk
girişimcisinin örgütlenmesi ve mesleki gelişim göstermesi uzun
yıllar boyunca bin bir türlü engellerle geciktirilmiştir.
Son yıllarda, ülkemizdeki siyasi ve hukuki iyileştirmelerin
etkisiyle gelişen demokratik ortamda, Türkiye’de, sivil toplum
kuruluşlarının ve mesleki dayanışma örgütlerinin sayısı hızla
118
asansör vİzyon dergİsİ
ocak - şubat ‘13
artmış, buna paralel olarak da sivil inisiyatif geliştirme kültürü
geç de olsa oluşmaya başlamıştır.
Bir yapı oluşturarak bir araya gelen meslektaşlar, sorunlarına
daha hızlı çözümler üretmişler, birlikten aldıkları güçle yüksek
moral ve motivasyonla daha rahat yatırım yapma imkanı
bulmuşlardır. Bazı meslek gurupları kendi aralarında sermaye
birlikteliği yaparak daha hacimli işler başarmışlardır. Netice itibariyle sivil toplum kuruluşlarının iş hayatında ne kadar önemli
olduğunun bilincine varılmış, meslek erbapları seslerini daha
gür bir şekilde duyurmaya başlamışlardır.
Bu bilinç ile uluslararası rekabet ortamında söz sahibi olmaya,
kendi sektörlerine itibar ve daha kaliteli iş gücü oluşturma
aşamasına gelmeye başlamışlardır.
Unutulmamalıdır ki küreselleşme rüzgarlarının da etkisiyle
uluslararası ticari faaliyetler artık boyut değiştirmiştir.
Yerli sanayi ve üreticiler kendilerini dünyadaki piyasa koşullarını da göz önünde bulundurarak; ürün geliştirmek, teknolojik
yenilikleri yakından takip etmek ve alt yapılarını uluslararası
rekabet koşullarına uygun hale getirmek zorundadırlar. Aksi
durumda aynı sektörde olan yabancı rakipler gelip iç piyasadaki pazar paylarında etkili bir şekilde söz sahibi olmaya başlayacaklardır ki, ülkemizde bunun birçok örneği mevcuttur.
Türk sanayici ve girişimcilerinin küresel dalgalanmalardan
korunmasının en önemli adımlarından biri kuşkusuz mesleki
dayanışma faaliyetlerini sürekli geliştirmek ve işlevsel halde
tutmaktır…
Download