Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 Mustafa BULAT1 Serap BULAT2 SARIKAMIŞ DONAN ASKERLER ANISINA YAPILMIŞ OLAN ANIT HEYKEL Özet Anıt, önemli bir olgunun veya büyük bir kimliğin, gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapıdır. Anıtlar, genellikle heykel ya da çeşitli biçimlerdeki yapılar olabildiği gibi, yıllanmış ağaçlar da anıt olarak kabul edilebilmektedir. Anıtın amacı, bir kişinin olayın ya da tarihsel bir dönemin anısını canlı tutmaktır. XX. yüzyılın ilk çeyreğinde, Doğu Anadolu’da yaşanmış olan Sarıkamış Savaşı, 1914-1915 yıllarının en önemi olayıdır. Osmanlı ve Rus orduları arasında gerçekleşen, 22 Aralık 1914 yılında başlayıp, 5 Ocak 1915 tarihinde sona eren Sarıkamış Savaşı, yersiz bir çevirme harekatı ile eritilmiştir. III. Ordu ve onun IX. X. ve XI. ordularının olağanüstü Sarıkamış çevirme savaşı, karlar içinde ölüme terk edilmiş, ölümler ile sona ermiş ve hala günümüze etkileri devam eden bir dramı bizlere anlatır. Sarıkamış Savaşı hakkında, Rus komutanların hatıralarından faydalanan askeri tarihçiler bu harekatı, olağan üstü savaşı ve Türk askerlerinin kahramanlığını dile getirmektedir. Yaşanmış bir tür kahramanlıkla dramı anlatan “Sarıkamış Anıtı”, ölenlerin anılarını yaşatmak amacıyla 2007-2008 yıllarında, yapımı gerçekleştirilmiştir. Karlar içerisinde ölüme terkedilmiş Türk askerinin kahramanlığını dile getiren bu anıt heykel, Sarıkamış Savaşı’nın olağanüstü bir özgürlük mücadelesini, Erzurum ortamının beyazları üzerinde, kar gibi beyaz mermerle ve beyaz bir örtüyle, ülkesini savunurken, Allah katına erişmiş olan Mehmetçiğin savaşını anlatmaktadır. Sarıkamış’ta şehit olmuş Anadolu insanımızı konu olan şehitlik anıtı, Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü öğretim üyeleri ve öğrencileri tarafından ortaya konulmuştur. Bu bildiride, vatanı işgal edilmiş ve kutsal Anadolu topraklarını savunabilmek için hayatlarını kaybetmiş, isimsiz yaklaşık yüz yirmi bin kahraman Mehmedçiklerin 1 2 Prof. Dr., Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, mustafabulat64@gmail.com Arş. Gör., Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, serapbulat69@gmail.com 2 Mustafa Bulat - Serap Bulat anısına yapılmış olan kompozisyonlardaki, “Sarıkamış Anıt” heykelinin düşünsel, görsel ve plastik değerleri üzerine bilgiler verilecektir. Anahtar Kelimeler: Türk, Sarıkamış Anıtı, Mermer Heykel, Kompozisyon AN ESSAY ON SARIKAMIŞ MARTYRDOM OF ARM MADE WITH SOLDIERS MONUMENT IN MEMORY OF SCULPTURE Summary The monument is build on the symbol attributes.an important phenomenon or a great identity, made known throughout history for future generations, big enough to stand out, Monuments, statues or may be done as often in various forms, aged trees can also be considered as a monument. The purpose of the memorial is a person or historical event to keep alive the memory of an era. XX. In the first quarter of the century, Sarıkamış War that took place in Eastern Anatolia is the most important event of the 1914-1915 year. That took place between the Ottoman and Russian armies, which began in December 22, 1914, Sarıkamış ended on January 5, 1915 War, is fused with an improper turn campaign. III. Army and its IX. X and XI. extraordinary Sarikamish turning battle of the army, were left to die in the snow has ended with the deaths and still present effects of an ongoing drama tells us. About Sarıkamış War, military historians, this operation is benefiting from the memory of the Russian commander brings extraordinary feats of war and expressed the Turkish soldiers. Describing the drama experienced a kind of heroism “Sarıkamış Monument” made in 2007-2008 to commemorate the dead were carried out. These monuments voicing the heroic Turkish soldiers left to die in the snow, Sarııkamış War extraordinary freedom struggle, the white of Erzurum environment, such as white marble and white with snow cover, tells the soldiers defending the country’s war, God which has reached the floor. Our Anatolian people have been killed in Sarıkamış subject to martyrdom monument Atatürk University, Faculty of Fine Arts Sculpture Department has been demonstrated by the faculty and students. In this paper, homeland has been invaded and lost their lives to defend the sacred soil of Anatolia, anonymous composition made in memory of about a hundred and twenty thousand soldiers heroes "Sarıkamış Memorial" conceptual sculpture, information will be given on the visual and aesthetic values. Key Words : Türkish, Sarıkamış Memorial, Marble Sculpture, Composition Güneş, dünya üzerine ışıklarını gönderdiği sırada, Asya’dan, İran’dan Kars’a doğru, ortalığı aydınlatır ve yeşil ile bozkırın bir arada olduğu yerlerden birisi de Sarıkamış’tır. Anadolu insanı buraya, Allahuekber ile Aladağ arasındaki geniş düzlüğe, “Taht Düzü” adını vermişdir. Sarıkamış alabildiğince geniş bir ovanın önemli merkezine, batıdaki boğaza ve dağlara hakim bir yerde konuçlandırılmıştır. 1977-1878 Osmanlı-Rus Savaşlarının önde gelen kahramanlarından olan, Kundukavlardan Musa Paşa, Rus Çarı Petro’nun izni ile Kafkasyadaki göçmenleri buraya getirip yerleştirene kadar, bu yörenin belli başlı ismi bulunmamaktadır. XIX. yüzyılının Rus haritalarında ilk defa buradan, Çerkez Köyü olarak bahsedilmektedir. Daha The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 3 Sarıkamış Donan Askerler Anısına Yapılmış Olan Anıt Heykel sonraki dönemlerde burası, kamış kültürüne bağlı olarak, Sarıkamış adını almıştır. Sarıkamış’ın dağılım coğrafyası oldukça eskidir ve sadece Türk Kültür alanında göze çarpmaktadır. Taht Düzü’nden Erzurum bölgesine açılan ve bir boğaza hakim durumda olan Sarıkamış yerleşkesi, Allahuekber ve Sarmısaklı Dağları ile çevrili durumdadır. Bu bölgenin stratejik önemi, Sarıkamış ve çevresini “War Area”, veya çoğu defa söylendiği gibi “Homeland of the War” yani “Darü’l-Harb”, Savaşın Kapısı yapmıştır. 1828-1921’de, uzun süren ve değişik aşamalara sahip olan Sarıkamış ve dolayları, Osmanlı Rus savaşlarının ilk çatışma alanı olmuştur. Bu çatışmalar, General İ. F. Paşkeviç ile başlamış ve 1916’da, General Yudeniç ile sonuçlanan bu savaşlar zincirinin ana idesini, “Vatanı Koruma ve Sıcak Denizlere İnme” mücadelesi oluşturmaktadır. Almanların geliştirmiş olduğu, “Doğuya Doğru” felsefesi, Osmanlılara göre ise, “Turan’a Doğru” düşünce fırtınasının acı sonuçları ile şekillenen Sarıkamış, tarihçilere göre de, bir “İhâta Harekatı” dır3. 22 Aralık 1914’de başlayıp, 5 Ocak 1915’de sona eren Sarıkamış harekatı olayının, askeri açıdan ortaya koyuluş planları, III. Ordu’ya, Onun IX., X. ve XI. Kolordularına aittir. Hasan İzzet Paşa ile başlayan harekat komutası, Baş kumandan Vekili, Enver Paşa ile devam etmiş, geriye ise, karlar içinde ölümün soğuk yüzüne terk edilmiş olan, yüzbinlerce asker kalmıştır. “Dram” veya “Facia”, Türk Savaş Tarihinde, fazla konu edilmeyen bir olay olmakla birlikte, Sarıkamış Harekatı, bu olgunun kelime tamamlayıcısı olmaktadır. IX-X ve XI. Kolordular, Sarıkamış’ın tüm çevresini çevirme gibi, gereksiz bir harekat emri ile eritilerek, ortadan kaldırılmıştır. Sarıkamış cephesinden ayrılan Enver Paşa, savaşın komutasını Hafız Hakkı Paşa’ya devrettiği zaman, Sarıkamış Dramı başlamış ve etkileri günümüzde de, yoğun bir şekilde devam etmektedir. Sarıkamış Harekatı’nın her yıl dönümünde, Erzurum Hasankale (Pasinler) İlçesiyle Köprüköy arasında ve E5 yolunun sol tarafına düzenlenen, ‘Sarıkamış Anıtı’ mekanı, Sarıkamış Savaşı’nda hayatlarını kaybetmiş isimsiz kahramanları için, anma törenlerine sahne olur. Anıtlar, genellikle heykel ya da çeşitli biçimlerdeki yapılar olabildiği gibi, ağaç da anıt olarak kabul edilmektedir. Anıt, önemli bir olayın veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı, olarak tanımlanmaktadır.4 Anıtın amacı, bir kişinin, olayın ya da tarihsel bir dönemin anısını canlı tutmaktır. Dünyanın pek çok ülkesinde, meydan ve caddelerde tek bir kişinin anısına dikilmiş anıtlara da rastlanmaktadır. İnsanlığın en eski sanat ürünlerinden, kendine özgü anlam taşıyan ve güzel sanatların bir kolu olan heykel, tarih boyunca farklı amaçlarla yapılmış ve aynı zamanda bir tasarım sanatı olan heykeller, belirleyici özellikleriyle yer aldıkları alanlarda insanları, kültürleri kaynaştırmış, çevrelerindeki diğer elemanlarla, kamusal alanlarda kent ve çevre plastiğini, birlikte oluşturmuşlar ve bunlar gibi, pek çok önemli işlevler, üstlenmişlerdir. Açık alanlarda yapılan anıt heykellerin halk tarafından kabul görmesi, heykeltıraşların o mekânların özelliklerine göre tasarım yapmalarıyla mümkün olmuştur. Ülkemizin kamu alanlarında çok sayıda anıtları bulunan ve Cumhuriyet sonrası sanatçı kuşaklarımız, kamu talepleri doğrultusunda, büyük anıtsal şehitlik heykelleri yapılmışlardır. Bu anıtsal eserler, bulundukları çevreyle fiziki ve sosyal açıdan uyum sağlamaktadır. Kamusal alanlar farklı kültürlerden, dinlerden, sosyal statülerden her bireye sunulmuş ve açılmış alanlardır. Başka bir 3 Mustafa Bulat, Modern Sanatta Soyutlama, Enver Konukçu, “1914-15 Sarıkamış Harekatı” Erzurum, 2014, s. ? 4 http://tr.wikipedia.org/wiki/An%C4%B1t,31.03.2015 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 Mustafa Bulat - Serap Bulat 4 tanımla, kentte serbest kullanımı olan ve herkes tarafından erişilebilir boş alanlardır.5 Klasik anlamda kamusal sözcüğü, hakla ilgili ve devlete ait olmak üzere iki anlam taşımaktadır. Diğer deyişle kamusal alan, kullanımı herkese açık ve herkesin mülkiyetinde bir yer olan ve paylaşımı, düzenlenmesi ve yönetimi resmi kararlara bağlıdır. 6 Kamusal alan ve kamuoyuyla ilgili kavramlar Avrupa’da 18.yüzyılda kullanılmaya başlanmakla birlikte, kamusal alanın bir tartışma konusu olarak ele alınması ve sosyal bilimlere kazandırılması, 1962 yılında Jürgen Habermas’ın konuya ilişkin çalışması olan “Kamusallığın Yapısal Dönüşümü” (Strukturwandel der Öffentlichkeit) adlı eseriyle ilk olarak gerçekleşmiştir. 7 Jürgen Habermas kamusal alanı fiziksel ve sembolik anlamda kullanmış, fiziki anlamda, kamusal alanın cadde, sokak ve meydanlardan oluşması ve bu alanda toplumun şikâyetlerini belirtmesidir; sembolik anlamda ise, kamusal alanın, kamusal düşünce, kamusal görüş yani bireysel yargılama oluşumunda gerekli bilgilerin dolaştığı ve basın özgürlüğünün garantide olduğu bir alan olmasındandır.8 Richard Sennett’e göre kamusal alan, maddi bir alandır. Kentsel veya kentsel olmayan bir topluluğun içinde yer alır ve meydan, cadde gibi alanları içerir. Kamusal alan kentin ruhu ve atmosferidir. Max Weber kamusal alanı, sosyal sınıflardan, ırklardan, etnik yapıdan insanların karşılaşma yeri olarak değerlendirmekledir.9 Kamusal alanlar ortak temel özelliklere sahiptir. Hareketliliğin ve erişimin var olduğu alanladır. Sosyal faaliyetlerin, kültürel faaliyetlerin olduğu, halkın kullanımına açık alanlardır. Toplumsallaşma, sosyalleşme ve kimlik alanlarıdır. Kamusal alan sosyal ve mekânsal formların karşılaştığı bir alandır. Bu alanı tanımlayan öğeler; çevre, ortam ve peyzajdır. Kamusal alanlar sahip oldukları kültürel nitelikli sanatsal objelerle ve tarihi mimari dokuyla kent kimliğini oluşturan alanlardır. 10 Modern çağın sanat ortamında, çevre ve mekanı heykele, heykeli çevre ve mekana götüren yaklaşımlar bulunmaktadır. Çevre kavramı insanlığın var oluşu kadar eski bir olgu olup, çevresiyle sürekli etkileşim içerisinde olan insan, yaşadığı ortamı kendi ihtiyaçları doğrultusunda sürekli biçimlendirme ve değiştirme eğiliminde olmuştur. İlk insanın çevreyi biçimlendirişi öncelikle doğaya karşı mücadele ederken yaşamsal faaliyetlerini devam ettirme şeklinde gelişmiş sonraları ise, bir yerlerde barınmanın gerekliliğini keşfetmesiyle bu şekilleniş daha da organik bir yapı haline gelmiştir. Önceleri sadece barınmak için korunaklı bir mekân yaratma düşüncesiyle başlayan bu süreç, sonrasında insanı barınılan mekânı çevresiyle de ilişkili düşünmeye sevk etmiştir. Bu durum ise açık mekân olgusunun ortaya çıkışı şeklinde nitelendirilebileceği gibi insanın dış mekânlara yeni anlamlar yüklemesi biçiminde de değerlendirilmiştir. Toplumsal yaşama geçiş ile dış mekânlara olan gereksinimler daha da önem kazanmış, bu durum ise, farklı mekânsal kurgulamaların oluşmasına ve çevrenin heykele, heykelin de çevreye yaklaşmasına neden olmuştur. Mekân, en yalın haliyle uzayın (boşluğun) sınırlandırılmış bir parçasıdır. İnsanların içerisinde çeşitli eylemleri, etkinlikleri gerçekleştirebileceği bir alandır. Mekânda varlıklar 5 Gökgür, P., Kentsel Mekânda Kamusal Alanın Yeri, İstanbul, 2008, s.11 Gökgür,2008, s. 12 7 Kedik, A. S., “Kamusal Alan, Kent ve Heykel İlişkisi”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, S.11, Eskişehir, 2011. s. 230 8 Gökgür, 2008, s. 12 9 Gökgür, 2008, s. 13-14 10 Gökgür, 2008, s. 16 ,20 ; Çil, H., Kamusal Alanda Heykelin Çevreyle İlişkisi ve İzmir, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir, 2010, s. 6 6 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 5 Sarıkamış Donan Askerler Anısına Yapılmış Olan Anıt Heykel birbirleriyle bir etkileşim içerisindedir. Mekân kavramı değişik uzmanlık alanlarında çeşitli anlamlar içerebilir. Örneğin, mimar için farklı, toplumbilimci için farklı, sanatçı için ise daha farklı anlamlar içermektedir. Mimar yapısını inşa edeceği bir alan, heykel sanatçısı, yapıtıyla buluşturacağı bir alan, çevre olarak ele alabilmektedir. Mekân bazı durumlarda, canlı varlıkların belirlediği (örneğin toplumsal mekân), bazı durumlarda mimari öğelerin maddi elemanların duvarların vs. çevrelediği, bazen de sanat yapıtının metafizik bir iç dünyayı kendi dış varlığıyla çevrelediği, ama her durumda (belli sınırlama öğelerine) belli bir dizge/sisteme bağlı olarak oluşmaktadır. Mekân, maddi varlığın, kütlenin doğurduğu bağıl bir kavramdır.11 Diğer bir anlamda, nesnelerin boşluk içerisindeki birbirleri ile olan ilişkilerinden mekân kavramının oluştuğunu vurgulayabiliriz. Ayrıca insanların ve diğer canlıların ilişkileri ve eylemleri çeşitli mekânlar içerisinde oluşabilmektedir. Ancak bu mekân doğaldır ki nesnelerin ilişki içerisinde olduğu, sınırlandırılmış uzay parçasıdır ve mekânı oluşturan öğeler nesnelerle sınırlı kalmaz, ışık gibi görsel öğelerle de, mekân, kendini var edebilir. Mekân, bir yapının dördüncü boyutudur. Bir yapıyı üç boyutlu bir kitle olmaktan çıkaran özellik, bir mekâna sahip olmasıdır. Yani, mekân içerisinde var olan yapılar o mekânın bir öğesidir. Mekân nesnelerin, hacmin ve kütlenin bireşiminden oluşan bir olgudur. Bu öğelerin birbirleri ile ilişkilerinden ve birbirlerine etkilerinden oluşmaktadır. İnsan, mekândaki öğelerin ilişkisini çeşitli adlandırmalarla (yukarıda, aşağıda, arkada, önde gibi) ortaya koyabilir. Konstrüktivistlerin 1920'de yayınlanan manifestosu, mekân olgusunu; "Maddesel hacim, fiziksel kütle mekân ifadesi olamaz. Sanat dinamik ritme, kinetik ritme dayanır. Heykel zaman ve mekânın canlı imgesidir. Mekân somut bileşenlerin çeşitli gereçlere uygun bir düzen içinde bir araya getirilmesiyle oluşur. Görsel sınırları sağlanmış çevrenin-mekânın ayırıcı görsel niteliklerini bileşenleri, bileşenlerin yer alış düzeni, mekânsal ilişkileri belirler." ortaya koymaktadır.12 Mekân kavramı çağdaş sanatçılar tarafından heykel kavramı ile birlikte düşünülmüş ve uygulamaya konmuştur. Heykel ve mekân birlikteliğinden doğan estetik olgu, bütünsel olarak irdelenmektedir. Şüphesiz ki, mekânla buluşan heykel, çevreye katacağı olumlu etkilerin yanı sıra, yanlış bir mekânla buluşturulduğunda, o mekâna olumsuz etkiler de katabilir. Mehmet Aksoy, heykelin, konumlanacağı mekânı göz ardı ederek tasarlamanın, formu, düşünmeden tasarlamakla aynı şey olduğunu ileri sürerek yazar, “Ancak bu şekilde heykel artık lekesi, proporsiyonları, büyüklüğü, küçüklüğü, yatay ya da çapraz duruşu, organik ya da geometrik formlarla örtülü olması, iç ışığı, ritmi, kontrastları ile durduğu mekânla özdeşleşir, yeni bir boyut ve anlam kazanarak plastik mekâna dönüşür. Plastik mekânın armonisini duyabilmek ise, ancak o mekânın çekim alanına girmekle mümkündür; bu alana giremez isek, o mekânı kavramamız ve yaşamamız söz konusu olamaz.” görüşleriyle, mekan ve heykel ilişkisini açıklar.13 11 Ataseven, O., Heykelde İç-Dış Sorgulamaları Yöneliminde Araştırmalar ve Uygulamalar, Sanatta Yeterlik Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2000, S. 29 12 Emrali, R., İç Mekânda Mekân Problemleriyle Birlikte Yeni Plastik Arayışlar, Sanatta Yeterlik Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1994, S. 57-58-60. 13 Şenyapılı, Ö., Otuz Bin Yıl Öncesinden Günümüze Heykel, ODTÜ Geliştirme Vakfı, Ankara, 2003, S. 17, 23, 38, 39, 42, 65 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 Mustafa Bulat - Serap Bulat 6 Mekânın olumlu kurgulanması, iyi bir araştırmaya, çevre etüdünün doğru bulgularla yapılabilmesine bağlıdır. Örneğin; kent içerisinde yer alan mekânlara yerleştirilecek heykellerle, kent dışındaki kamusal mekânlara yerleştirilecek alan heykellerinin, biçimi, rengi, konusu, vb. birbirinden farklılıklar gösterebilmektedir. Bu bağlamda sanatın her dalında olduğu gibi, kamusal heykel sanatında da, değerlendirme açısından temel ölçütlerden belki de ilki, “Evrensel Boyut” tur. “Sarıkamış Donan Askereler” anıt heykelinde, evrensellik iki anlamı bir arada içermektedir. İlki yarattığı estetik kaygı açısından evrensellik, diğeri ise, verdiği tarihsel mesaj açısından evrensellik. Bir başka ifade şekliyle de, “Zaman ve Mekan” farkı gözetmeksizin alıcısında estetik bir kaygı yaratan ve alıcısına bir düşünce veren yapıtlar evrensel sanat eserleridir, yani sanat yapıtlarıdır. Bir heykelin evrensel olma özelliği iki kaynaktan doğmaktadır, İlki sanatçısının dünyayı algılayışından ve geleceğe bakışından, diğeri alıcıların, yani bir sanat yapıtına bakanların, diğeri ise, sanat alıcılarını yani, onu özümseyerek izleyebilenlerin kültürel konumlarından doğmaktadır. Bu iki kaynak, genel olarak, başlangıçta birbirlerine paralel olmayabilir, olmamalıdır da. Çünkü sanat yapıtının özgünlüğü ve tekliği, onun yeni bir arz, estetik kaygı ve ileti açısından, yaratması demektir ve alıcılar böyle bir yeniliğe, genel olarak, hazır değildirler. Ama zaman içinde sanatın bu iki öznesi bir noktada bir araya gelir, hatta bir daha kopmamak üzere çakışıverir. İşte o zaman sanat eserleri de, evreselleşme, evrensel olma yoluna girmiş demektir. Heykel, sanatın evrensel değerleriyle biçimine ulaşırken, özünü ise, onu yapan sanatçının ve üzerinde yaşadığı coğrafyanın, belirlemiş olduğunu da, ileri sürebiliriz. Yaşanılan coğrafya, üzerinde bulunulan toplumun, sosyal, ekonomik ve kültürel birikimlerinin bütünüdür. Doğal olarak bu coğrafyada yaşayan insanın da, bütününe işaret etmektedir. Bakış alanımıza giren bu işaret ile insana yak(ın)laşır, onu anlamaya, yapıp ettiklerini anlamlandırmaya çalışırız (Resim 1). Resim 1. Mustafa & Serap BULAT,“1914-15 Sarıkamış Harekatı”, Anıt Heykel Çalışması, 2007 Heykel ve anıt niteliğinde olan yapıtlar, diğer sanat eserlerine oranla, üretilmesi yorucu ve daha riskli olduğundan, az sayıda ve belli yerlerde üretilebilirler ve bu nedenle de, toplumların onları benimsemesi ve değerlendirmesi zaman alabilir. Heykelin ait olduğu malzemeyle, onu dönüştürerek yeniden üreten sanatçı arasındaki sessiz diyalog, yapıtın bu süreç sonrasında varacağı biçimsel oluşumun, yapısal dinamiğini belirlemektedir (Resim 2). The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 7 Sarıkamış Donan Askerler Anısına Yapılmış Olan Anıt Heykel Resim 2 . Mustafa & Serap BULAT, “1914 Sarıkamış Harekatı”, Mermer Yontu, 2007 Aslında bütün sanat türleri için geçerlidir bu belirleyicilik. Ancak heykel, içerdiği “Niteliksel-Somut” değerlerinden dolayı, bu oluşumun değişebilirlik özelliğini kendi içinde saklı tutar ve bunu malzemenin sert ya da yarı-sert gözeneklerine yansıtırken, tasarımın başlangıçta saptanmış olan sınırlarıyla, yine de kendini bağımlı tutmaktadır. Bu durum, üç boyutlu heykel sanatında, içten dışa doğru biçimlenen ve sanatçının nesne üzerindeki egemenliğini hep baskın düzeyde tutmasını gerektiren bir olgudur. Resim 3. Mustafa & Serap BULAT,“1914-15 Sarıkamış Harekatı”, Anıt Heykel Çalışması, 2008 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 Mustafa Bulat - Serap Bulat 8 Özellikle ülkemizde heykel sanatı, hem değerler yönünden, hem de sosyo-kültürel açıdan çağdaş ve çağcıl konumuna bir türlü ulaşamamış, ulaştırılamamıştır. Bu nedenle hem heykellerimiz az ve yetersizdir, hem de bu alanda direnen, yılmadan, usanmadan heykelle meslek olarak uğraşan sanatçılarımızda. Bundan ve zor olan nedenlerden dolayı, heykeltıraşları farklı bir konumda değerlendirmek, farklı ölçütlerle saygı duymak geremektedir. Heykel sanatçısının malzemeyi kesmesi, biçmesi ve parçalaması ya da birbirinden farklı elementleri belli bir strüktür çevresinde bütünleştirmesi, heykel formu açısından bugüne kadar sık denenmiş yöntemlerdendir. Bu yöntemler, sanatçının çalışma pratiği içinde birbirine eklemlenebilir de, uzun süre, tekil bir çalışma disiplini olarak tercih düzeyinde de ele alınabilir (Resim 4). Resim 4 . Mustafa & Serap BULAT,“1914-15 Sarıkamış Harekatı” Anıt Heykel Çalışması, 2008 “1914-15 Sarıkamış Şehitleri Anıtı”’nı çağdaş plastik bir sorun olarak ele alırken; sorunu teknik çözüm prosedürleri bağlamında, üç boyutlu mekan sanatları açısından, her iki yol da denenmiştir. Farklı malzemeleri ve buna bağlı olarak da, farklı teknik çözümlerle gündeme gelen diğer işlerde olduğu gibi, örneğin beyaz mermer, bu geleneksel malzemeye sadık bir işçi kimliğiyle “Ana İki Geometrik Form” un çevresinde odaklanan bir süreçsellik içinde ele alınarak, kompozisyona çağdaş çözümler getirilmeye çalışılmıştır (Resim 4-5). Resim 5-6. Mustafa & Serap BULAT,“1914-15 Sarıkamış Harekatı”, Anıt Heykel Çalışması, 2008. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 9 Sarıkamış Donan Askerler Anısına Yapılmış Olan Anıt Heykel Muğla Yatağan Bölgesi beyaz renkli, yüzeli ton ve on bir parça mermer bloktan oluşan, Sarıkamış Şehitleri için ortaya konulan “1914-15 Sarıkamış Harekatı” adlı anıtsal heykelinde, sert geometrik yapı öteki gerece göre yumuşak figüratif iki formun kontrastlığı ile oluşturulmuş ve mücadeleci bir ruhla, bağımsızlık savaşı veren olağan üstü bir insan tema’sına göndermede bulunulmaktadır. Sarıkamış anıtını oluşturan mermer heykel kompozisyonları, Anadolu insanının egemen ve özgürlüğüne düşkün, yaratıcı kimliğini vurgulamaya yönelik olacak biçimde tasarlanarak, özgürlük için insanoğlunun değişmeyen özü, bu anıtsal çalışmanın tükenmeyen ilgi odağı, insan bedeni ve onun deformasyonu bağlamında ele alınarak, mermer kütleye işlenen bağımsızlık ruhunun, yapısal uyumu oluşturulmuştur. Ancak “Sarıkamış Donan Askerler Anıtı”’nda yer alan, kompozisyon çalışmasındaki bu uyum, doğal olarak, klasik kültürün yücelttiği anlam boyutlarına bağlı kalsa da, biçim yönünden modernist eğilimle ilişkili olduğu görülecektir. Her iki grubta ki heykel kompozisyonlarının ve bu iki grupla dolaylı bağlantı içinde bulunan, yüksek kabartma anlayışıyla ele alınmış olan, asker figürlerinin duruşu ve egemen tavrı, izleyicinin ilgi odağı olmayı devam ettirmek için, kütleyi içten dışa doğru zorlar vaziyette, çağdaş heykel sanatı anlatımının etkili diliyle, ele alınmıştır. Özellikle mermerin ön tarafında yer alan, yüksek kabartma olarak ortaya konulmuş olan asker figürlerinde, yatay çizgisel ayrıntıların yanı sıra, yukarıdan aşağıya, yandan öne doğru, figürün dikey konumuna uyumlu bir yapı trendi gösteren ve aynı zamanda katmanlı bir akış özellikleri, Sarıkamış kompozisyonunda yansıtılmak istenmiştir. Ancak buradaki, her iki yöntemde de değişmeyen, bu iki ana kompozisyonda ele alınan formun yapısallığı ve onun “İnsan”a ilişkin göstergeselliği ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır (Resim 6). Bu değişen yapılar, farklı bir tasarım anlayışını gerekli kılmıştır. Bu gereklilik yine bütünsel bir tasarım anlayışı ile karşılanabilir. Açık alan için yapılan “1914-15 Sarıkamış Donan Askerler” isimli heykelde, fiziksel tasarım ilkelerini oluşturan öğelerden olan; “Birlik, oran, ölçek, uyum, denge, simetri, ritm ve zıtlık14 gibi elemanlar, göz önüne alınarak tasarlanmıştır. Bu Kompozisyonda Birlik, “Unity”, tasarımı oluşturan elemanların birbirleri ile ilişkisiz ve dağınık olmaması durumudur. Özellikle kamusal mekan ait bu tasarım elemanlarının görsel çeşitliliğinden öte, görsel bir birlik oluşturulmaya çalışılmıştır. Lynch’e göre; “Kentin beş bileşenini oluşturan ‘Yollar, Kenarlar, Bölgeler, Kavşaklar, Düğüm Noktaları’, kenti bir bütün yapmak için önemlidir.15 Bu bileşenlerin çevreyle uyumu ile güçlü bir görsel etki yaratmanın yanı sıra, “Heykel-Çevre” ilişkisi de kurularak, tasarımın asıl amacına ulaşılmaya çalışılmıştır. Oran, “Proportion”, tasarımı oluşturan elemanlardan birinin ölçü, konum ve miktarının diğer çevresel elemanlarla karşılaştırılması ile ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu tasarımdaki bir eleman ya da birbirleri ile ilişkili elemanlar, bütün kompozisyonda baskın olarak ortaya konulmuş, “Heykel Çevre” ilişkisi bağlamında ve tasarımda baskın öğe olarak ele alınan “1914-15 Sarıkamış Donan Askerler” anıtsal figürler ve formlar, etrafında kamusal yapıların yer almadığı bir açık alan şehitlik kampüs yerleşkesi içerisinde, anıtsallık bağlamı da, sorgulanmıştır. Bu anıt kompleksini ortaya koyarken, başlıca sorun olan, “Boşluk-Mekan”olgusu, özellikle ön planda ele alınmaya çalışılmış, mekanın özel atmosferi, ışık durumu, bulunduğu uzamda “Var-Olan” “1914-15 Sarıkamış Donan Askerler” anıtının mekanla olan alışverişi, boşluğun çevre ve kompozisyon üzerine etkisi ve katkısı göz önünde bulundurulmuştur. 14 Moughtin, C., Taner, O., C., Tiesdell, S., Urban Design: Ornament and Decoration, Great Britain, 1999, s. 11 15 Lynch, K., The Image of the City, M.I.T. Press, U.S.A., 1959, S. 46-48 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 Mustafa Bulat - Serap Bulat 10 Kompozisyonda bulunan gereksiz öğeler, görsel açıdan aza indirilmiş ve formların yalınlaştırılmasıyla ortaya çıkartılan birlik, plastik biçimin genelinde, mekansal bir etki yaratmış ve plastik öğelerle oluşturulmuş olan heykelsi biçimlerin, “Işık ve Mekan” ile ilişkisi güçlendirilmiştir. Ölçek ise, kamusal tasarımda insan ölçeği olarak ve insanın algılayabileceği ölçeğin yaratılmasın da, heykelin önemli bir eleman olarak görülmüştür Anıtsal bir yapıtın algılanabilmesi için, eserin boyunun, izleme mesafesinin yarısı kadar olması gerekmekte, böylece, tasarı yatayla 27 derecelik bir açı ile izlenmiş olmaktadır. Blumenfeld’e göre; “1/2 olan bu oran, 9/22 olmalıdır. Uyum, “Harmony”, bir yapı, yapıt ya da mekanın tasarlanmasında, benzer düzenlerin tekrarlanması ile bir veya birden fazla bileşenin baskın unsur olarak kullanılması sonucu oluşur. Örneğin, aynı tondaki renklerin, yatay ya da dikey biçimlerin; aynı ya da benzer ölçü, biçim ya da dokuların tekrarı, uyum yaratır.16 Anıt heykeldeki “Denge ve Simetri”yi, açıklayacak olursak; “Denge, bir eksene göre ögelerin aynı durumda tekrar etmesi sonucu oluşturulur”,17 bu da kompozisyonun biçim, renk ve doku gibi bileşenlerinin ölçülü değişimi ile sağlanmaktadır. Sarıkamış Anıt heykeli, dengeli ve görsel olarak iyi tasarlanmış bir yapı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Ritm, “Kompozisyonda yer alan elemanların vurgu, aralık ve yönleri açısından sınıflandırılmaları ile oluşur.18 Ritm duygusu, “Mekanda, ölçekte, dokuda ve renkte etkin olarak ifade edilebilen bir örüntüyü açıklar. Yaratılan ritmik hareket, devinim ve enerji duygusu verir”.19 Zıtlık, ise, “Tasarım elemanlarının birbirlerini daha vurgulu hale getirebilmelerine olanak vererek zıtlık, tasarımı monotonluktan uzaklaştıran, ilgi uyandıran bir ilkedir.20 Zıtlık, “Çoğu zaman uyuşmazlık yaratırken, aynı zamanda kompozisyona canlılık kazandırmasıyla birlikte, ilgi çektiği ve heyecan yarattığı için önemli bir ilkedir”.21 Ayrıca, “Zıtlıkların dengelenmesi kompozisyonda uyum oluşturmaktadır”.22 16 Moughtin, C., O.C.,Taner, Tiesdell, S., Urban Design: Ornament and Decoration, Great Britain, 1999, S. 7-11, 103-114 17 Aydınlı, S., Mimarlıkta Görsel Analiz, İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesi Baskı Atölyesi, İstanbul. 1992, S. 41 18 Moughtin&Tiesdell,1999:117 19 Aydınlı, S., S. 44 20 Moughtin&Tiesdell,1999:119 21 Aydınlı, S., S. 44, 48 22 Kortan, E., Heykel mi Mimari mi? Yeni Boyut Plastik Sanatlar Dergisi, Cilt no:1, Sayı No. 5. 1982, S.16 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 11 Sarıkamış Donan Askerler Anısına Yapılmış Olan Anıt Heykel Çalışmayla, mekansal yapı içerisinde, heykel plastiğini oluşturan nesnelerin biçimiyle, rengiyle o çevrede bulunacak olan insanlara, uyarıcı, düşündürücü, yaşama ritmini belirleyici nitelikleri kazandırılması amaçlanmış, ayrıca çevre-heykel ilişkisi içinde ele alarak, kompozisyonu açığa çıkartıcı ve etkileyici bir biçim çözümlemeleri araştırmalarına da gidilmiştir. “1914-15 Sarıkamış Donan Askerler” adlı anıtsal heykel çalışmasında, figürlerin başlarındaki ifadelerde vurgulanmak istenen kararlılık düşüncesi, her ikisinin karşılıklı olarak ileriye, gövdelerinin ise karşıya dönmüş olması, kolların konumu ve bu önemli uzuvların boşluğu zorlayan, onu ifadeci etkilerine katan formda ele alınarak, boşluk burada yeniden tasarlanmıştır.23 Resim 7-8. Mustafa & Serap BULAT,“1914 Sarıkamış Harekatı” Mermer, 2008 Sarıkamış Anıtsal mermer heykel çalışmasındaki biçim ve içerik bütünlüğüne, bu ortaya konulan biçimlerle, çağdaş anıt heykel sorununa, çözümsel ve kavramsal bir bakış doğrultusunda yaklaşılmak istenmesinin işaretleri olarak bakılabilir (Resim 8). Anıtsal çalışmada; aynı kuşağın başka sanatçılarında da birleştirici özellikler olarak tanımlanabilecek bu çağdaş biçimlemeler, Sarıkamış anıtsal çalışmasında, her şeyden önce kütle ve mekân, aidiyet ve kimliksellik, anlam ve yorum ilişkisi açısından, çağdaşlık kapsamına girebileceği gerçeğinin altı, yapısal uygulamada bir kez daha çizilmek istenmiştir (Resim 9). 23 Mustafa Bulat, 2014, s. 14-142 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 Mustafa Bulat - Serap Bulat 12 Resim 9. Mustafa & Serap BULAT,“1914 Sarıkamış Harekatı” Anıt Heykel Çalışması, 2008 Bu çalışmanın yaratıcılığındaki önemli bir özelliği, yapıyı kalıcı anıtsallığa vardırabilme tutkuları oluşturmaktadır. “1914-15 Sarıkamış Donan Askerler” anıtsal çalışmanın, soyutlamacı tarzda ele alınmış olan kompozisyondaki bu özellik, açık bir şekilde gözlemlenebilir (Resim 10). Resim 10 . Mustafa BULAT,“1914 Sarıkamış Harekatı” MermerYontu, Anıt Heykel Çalışması, 2008 “1914-15 Sarıkamış Donan Askerler Anıtı”’nda, yaratıcı bir heykel sanatçı için, son derece önemli olan iş yapma yeteneği ve yontma ustalığı, minimalilist bir anlayışla ortaya konulmaya çalışılmış, malzemeyi kendi sanatsal düşüncemizee uygun olarak kullanabilmemizin The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 13 Sarıkamış Donan Askerler Anısına Yapılmış Olan Anıt Heykel yanı sıra, çağdaş yontma tekniğine dayanan biçimlemeleri de, görmek mümkündür (Resim 11) çalışmamız da açık olarak Resim 11 . Mustafa & Serap BULAT “1914 Sarıkamış Harekatı” Mermer, 2008 Resim 12. Mustafa & Serap BULAT, “1914 Sarıkamış Harekatı”, Anıt Heykel Çalışması, 2008 “1914-15 Sarıkamış Donan Askeler” anıt heykel projesini, baştan sona içten bir şekilde destekleyen ve o günleri yaşatırcasına, Türk Yontu Sanatına büyük katkılarda bulunan o dönem görev yapan üniversitemiz Rektörü, Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz’ın katkıları önemli olmuştur. Sonuç olarak, kamusal alan heykeli olan, “1914-15 Sarıkamış Donan Askeler” anıtı, bir kentin kimliğini oluşturmada, popülerliğini artırmada önemli bir konuma sahip olmuştur. Bu The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 14 Mustafa Bulat - Serap Bulat anıtlara sıcak ortamlar oluşturan alanların, toplum üzerinde olumlu etkilerin artmasına, aynı zamanda yaşanılan kentin de kimliğinin gelişmesine yardım etmiş, meydan kültürü ve anıt heykeller, kentlerin ayırt edici özellikleri arasında yer almıştır. KAYNAKLAR AKKAYA DEMİREL, S., (2011),"Üniversitelerde Bir Kamusal Alan: “Üniversite Müzeleri” ve Hacettepe Sanat Müzesi Örneği." H.ü. Güzel Sanatlar Fakültesi IX. Ulusal Sanat Sempozyumu “Kamusal Alanda Sanat” Bildiriler Kitabı. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları, ATASEVEN, O., (2000), Heykelde İç-Dış Sorgulamaları Yöneliminde Araştırmalar ve Uygulamalar, Sanatta Yeterlik Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, AYDINLI, S., ( 1 9 9 2 ) , Mimarlıkta Görsel Analiz, İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesi Baskı Atölyesi, İstanbul. BARASKİ, C. (1964). Heykel Hakkında Genel Bilgiler, Bükreş BUREN, D. (2000). ’’Kente Yerleşmek’’, Sanat Dünyamız Dergisi, S.78, İstanbul, 133145 BULAT, M. (2014). Modern Sanatta Soyutlama, Erzurum BULAT, M. (2007).’’Modern Heykelin Doğuşu’’, Sanat Dergisi, S.XI, Erzurum, 83-89 BULAT, M. (2007).’’Form Ve Kompozisyon’’, Sanat Dergisi, S.XII, Erzurum, 73-78 BULAT, M. - Babayev, G. -Bulat, S. (2004). Heykel Atölye, İstanbul ÇINAR, B., (2007) "Açık Alan Heykellerinde Plastik Çözümlemelere Etkisi Açısından İzleyiciyapıt İlişkisi". Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Mimar Sinan Üniversitesi, ÇİL, H., (2010), Kamusal Alanda Heykelin Çevreyle İlişkisi ve İzmir, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir DEMİR, M.T., (2004), Kamusal Alanda Heykel, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü, İzmir DEMİRKALP, M. (2008). “Şehirsel Çevre ve Heykel”, Sanat(G. S. Fak. Der.), Sayı:13, s.112 Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, (1997). C.2, İstanbul EMRALİ, R., (1994), İç Mekânda Mekân Problemleriyle Birlikte Yeni Plastik Arayışlar, Sanatta Yeterlik Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara ERGİN, N. (1998), “Heykel ve Çevre İlişkisi”, Sanatta Yeterlik Tezi, Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, İstanbul GÖKGÜR, P., (2008), Kentsel Mekânda Kamusal Alanın Yeri, İstanbul GÜRSEL, Y. (1992). Mimarlık ve Çevre, İstanbul The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 15 Sarıkamış Donan Askerler Anısına Yapılmış Olan Anıt Heykel GÜVEMLİ, Z. (1982). Sanat Tarihi, İstanbul GÖKGÜR, P., (2008), Kentsel Mekânda Kamusal Alanın Yeri, İstanbul GÜÇ, M., (2005), Açık Alan Heykellerinin Kent Estetiğine Katkısı, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana HABERMAS, J. (2003). Kamusallığın Yapısal Dönüşümü, (Çev. Bora, T.-Ancar, M), İstanbul. HUNTÜRK, U. (1996). Heykel Sanatı, İstanbul HUOT, J-L, Thalmann, J-P, Valbelle, D. (2000). Kentlerin Doğuşu (Çev. A. B. Girgin), Ankara ŞENYAPILI, Ö., (2003), Otuz Bin Yıl Öncesinden Günümüze Heykel, ODTÜ Geliştirme Vakfı, Ankara, KABAŞ, Ö. (1976). Tüm Çevresel Gerçekçilik Bildirişim ve Sibernetik Kuramları Açısından Plastik Sanatların Oluşumuna Bir Bakış, İstanbul KARAASLAN, S. (1993. “Kentsel Doku İçinde Yer Alan Açık Alanlarda Heykel Tasarımları”, Sanatta Yeterlik Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara KARASLAN, S., (2005), “Heykel ve Mekân”, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.14, Adana, s.289-296. KEDİK, A. S.,(2011), “Kamusal Alan, Kent ve Heykel İlişkisi”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, S.11, Eskişehir, s.229-240. KILIÇBAY, M. A. (2000). Şehirler ve Kentler, Ankara KORKMAZ, E. (2002). Kentsel Kamusal Mekanda Değer Yaratma Yaklaşımında Katılımcı Bir model Önerisi KORTAN, E. (1952). “Heykel mi Mimari mi?”, Yeni Boyut Plastik Sanatlar Dergisi, Cilt.1, S. 5, Ankara KÖMEÇOĞLU, U., (2005), Sivil Bir Kamusal Alan. Kamusal Alan: Katılım ve Dışlama Güçleri Arasındaki Diyalektiğin Biçimi. İstanbul: Kaktüs Yayınevi, KURTASLAN, B. Ö.,(2005), “Açık Alanlarda Heykel –Çevre İlişkisi ve Tasarımı”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S,18, Kayseri, s.193-222. KORTAN, E., ( 1 9 8 2 ) , Heykel mi Mimari mi? Yeni Boyut Plastik Sanatlar Dergisi, Cilt no:1, Sayı No. 5. ,Ankara MOUGHTİN, C., TANER, O., C., Tiesdell, S., (1999), Urban Design: Ornament and Decoration, Great Britain, LYNCH, K., (1959), The Image of the City, M.I.T. Press, U.S.A., 1959, S. 46LYNCH, K. (1959). The Image of the City, M.I.T. Press, U.S.A., s. 46-48 MOUGHTİN, T.C.Oc., & Tiesdell, S., (1999). Urban Design, Ornament and Decoration, Great Britain The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16 Mustafa Bulat - Serap Bulat 16 ÖGEL, S. (1977). Çevresel Sanat, İstanbul ÖZBEK, M., (2005), Kamusal Alan, Giriş: Kamusal Alanın Sınırları. İstanbul: Hil Yayınları, 2010 ÖZBEK, M. (2004). Kamusal Alan, İstanbul ÖZSEZGİN, K. (2005). İlhan Koma, İstanbul ÖZTÜRK, K. B. (2005). Açık Alanlarda Heykel-Çevre İlişkisi ve Tasarımı (Erciyes Üni. Mim. Fak. Şehir ve Böl. Pla. Böl.), Kayseri ROSALIND, K. (2002 ). ’’Mekana Yayılan Heykel’’, Sanat Dünyamız Dergisi, S.82, İstanbul TANYELİ, U. (2000). Kent: Hazır-Yapıt, Sanat Dünyamız Dergisi Sayı:78, İstanbul Tdk.gov.tr.8.3.2015 de internetten indirilmiştir. YAMAN, Z. Y., (2011), “ “Siyasi/Etik Gösterge” Olarak Kamusal Alanda Anıt ve Heykel” METU Journal of the Faculty of Architecture, S.28 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16